III. KUTLU DOGUM SEMPOZYUMUisamveri.org/pdfdrg/D079316/2000/2000_YILDIRIMA.pdf · 2015-09-08 ·...

17
T.C. SÜLEYMAN FAKÜLTESi III. KUTLU DOGUM SEMPOZYUMU 20 2000 ISPARTA

Transcript of III. KUTLU DOGUM SEMPOZYUMUisamveri.org/pdfdrg/D079316/2000/2000_YILDIRIMA.pdf · 2015-09-08 ·...

Page 1: III. KUTLU DOGUM SEMPOZYUMUisamveri.org/pdfdrg/D079316/2000/2000_YILDIRIMA.pdf · 2015-09-08 · "Allah Teala'nın bizlere nimet olarak ihsan ettiği sünnet İslam nimeti gibidir.

T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ

İLAHİYAT FAKÜLTESi

III. KUTLU DOGUM SEMPOZYUMU

(TEBLİGLER)

20 NİSAN 2000 ISPARTA

Page 2: III. KUTLU DOGUM SEMPOZYUMUisamveri.org/pdfdrg/D079316/2000/2000_YILDIRIMA.pdf · 2015-09-08 · "Allah Teala'nın bizlere nimet olarak ihsan ettiği sünnet İslam nimeti gibidir.

S.D.Ü. İLAHİYAT FAKÜLTESi YAYINLARI NO: 9

BİLİMSEL TOPLANTıLAR YA YIN NO : 3

TERTİP HEYETi

Başkan : Prof. Dr. İsmailYAKIT (Dekan)

Sekreter :Yrd. Doç. Dr. Kemal SÖZEN

Üyeler :Prof. Dr. Mustafa ÇETİN ·· Prof. Dr. M. Orhan ÜNER

Doç. Dr. M. Saffet SARIKAYA

ISBN 975-7929-33-6

DİZGİ

Ayşe SERİM

KAPAK

S.D.Ü. Basın ve Halkla İlişkiler

BASKI

Ali ÇOLAK : ... '

.1 : •.

Yayınl~an Tebliğierin Sorumluluğu. Yazariarına Aittir. Yayınlanan tebliğler hltynak gösterilmek şartiyla iktihas ve atıf şeklinde kullanılabilir

· ©snü''iııihiyat FakÜi1;s-rısparta-2ooı

iSTEME ADRESi

S.D.Ü. ilahiyat Fakültesi Merkez KampüsüISPARTA Tel: (0.246) 237 10 61 Fax: (0.246) 237 10 58

II

Page 3: III. KUTLU DOGUM SEMPOZYUMUisamveri.org/pdfdrg/D079316/2000/2000_YILDIRIMA.pdf · 2015-09-08 · "Allah Teala'nın bizlere nimet olarak ihsan ettiği sünnet İslam nimeti gibidir.

MUTASA VVIFLARIN PEYGAMBER VE SÜNNET

TELAKKİLERİ VE Y ANSlMALARI

Yrd.Doç.Dr. Ahmet YILDIRIM*

İsHimi disiplinlerin bir konuda öncelikle başvuracaklan temel kaynaklardan ilki Kur'an'dır. Kur'an, bu konumunu Allah kelamı ve ilahi emirlerin yazılı bir metni olmasından almaktadır. Hz. Peygamber (s.a) ise Kur'an'ı tebliğ, tebyin ve uygulayan Allah'ın elçisidir. Bu yüzden dini ilimlerle alaka duyan herkes gibi mutasavvıflar da Hz. Peygamber'e, gerek teorik ve gerekse pratik açıdan O'nun sünnetine büyük önem vermiş ve ilgilenmişlerdir. Öncelikle adab konulan olmak üzere sünnete olan bağlılıklan dikkat çekicidir. Özellikle ilk tasavvufklasiği kabul edilen Ebu Nasr Serrac'ın (ö.378/988) el-Luma' adlı eserinde mutasavvıfların peygamber ve sünnet telakkisiyle iigili önemli bilgilere yer verildiğini görmekteyiz. Serrac bu eserinde Kur'an'ı esas alarak Hz. Peygamber'le ilgili söylediklerini şu başlıklar altında özetlemek mümkündür: 1

1- Hz. Peygamber Allah Teala tarafından bütün insanlığa peygamber olarak gönderilmiştir.2

* 2

3

2- İnsanlan doğru yola sevk edendir.3

' 3- Konuştuğunda kendi heva ve hevesinden konuşmayandır.4

4- Ayetleri okuyan ve Kur'an'ı öğretendir.5

S.D.Ü ilahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi. Bkz. Serrac, el-Luma', s.l30-131 Allah Teaiii Hz. Peygamber'e hitaben: "De ki: Ey insanlar! Ben sizin hepinize göklerin ve yerin sahibi Allah gönderilmiş elçisiyim." A'raf7/158 "Şüphesiz sen doğru yola götürüyorsun. Göklerde ve yerde bulunan her şeyin sahibi Allah'ın yoluna." Şura 42/52-53 "O konuştuğunda boş konuşmaz." Necm 53/3 "O Allah ki ummiler içinde, kendilerinden olan ve onlara Allah'ın ayetlerini okuyan, onları temizleyen, onlara Kitabı ve hikmeti öğreten bir peygamber gönderdi." Cum'a 62/2. Serrac'a göre ayette geçen hikmet isabettir. isabet ise, Hz. Peygamber'in sünneti, iidabı, ahliikı, halleri ve öğrettiği hakikatlerdir. Serrac, el-Luma ', s.130

Page 4: III. KUTLU DOGUM SEMPOZYUMUisamveri.org/pdfdrg/D079316/2000/2000_YILDIRIMA.pdf · 2015-09-08 · "Allah Teala'nın bizlere nimet olarak ihsan ettiği sünnet İslam nimeti gibidir.

5- Kendisine indirilenleri tebliğ eden dir. 6

6- Allah'ın kendisine itaati emrettiği kimsedir. 7

7- Getirdiği alr:ıan yasakladığından kaçınılan kimsedir.8

8- Kendisine tabi olanlara doğru yolu gösteren ve emrine karşı çıkanlara fitne ve acıklı azap olacağını bildirendir.9

9- Allah'ın sevgisine mazhar olmak Hz. Peygamber'e tabi olmaktan geçmektedir .10

10- Allah mü'minleri Hz. Peygamber'in (s.a) yüce ahlakına çağırmaktadır. 11

Serr~l.c, bu ayetlerden yola çıkarak Hz. Peygamber'i örnek almak, O'na uymak, O'nun emrine itaat etmek, O'nu görsün görmesin kıyamete kadar gelecek bütün insanlığın görevi olduğunu

söylemektedir.12 Bu arada Kur'an'la yetinme meselesine değinmeden de geçmez: "Kur'~'a uyduğu halde, Allah Rasülü'nün sünnetine tabi olmayan kimse Hz. Peygamber' e tabi olmamakla Kur' an' a muhalefet etmiştir. 13 '~Hz. Peygamber' den sahih olarak nakledilen her hususta

6

7

8

9

10

ll

12

13

150

"Ey peygamber! Rabbinden sana indirileni duyur." Maide 5/67

"Allah'a ve Rasfilü'ne itaat edin." Nfir 24/54. "Rasille itaat eden Allah'a itaat etmiş olur." Nisa 4/80. "Kim Allah'a ve Rası1lü'ne itaat ederse işte onlar, Allah'ın nimet verdiği peygamberler, sıddilder, şehidler ve salihlerle beraberdir. Onlar ne güzel bir arkadaştır." Nisa 3/69. Sehl b. Abdilialı bu ayetin tefsirinde şöyle demiştir: "Allah'a itaat O'nun farzlarını yerine getirmek, Rasfıle itaat ise sünnetine uymak şeklinde olur." Ebu Talib el-Mekki, Kutu'l-kulılb, IT, 85.

"Peygamber size neyi verirse onu alın, size neyi yasakladıysa ondan sakının."Haşr 5917

"O'na uyun ki doğru yolu bulasınız." A'raf 7/158. "O (Peygamber' in) emrine aykın davrananlar kendilerine bir belanın çarpmasından yahut onlara acı bir azabın uğramasından sakınsınlar." Nfir 24/63.

"De ki: Eğer Allah'ı seviyorsanız, bana uyun ki, Allah da sizi sevsin." AI-i irnran 3/31

"Allah'ın Rasfılünde sizin için güzel bir örnek vardır." Alızab 33/21

Serrac, age, s.l32.

Serrac, age, s. 132.

Page 5: III. KUTLU DOGUM SEMPOZYUMUisamveri.org/pdfdrg/D079316/2000/2000_YILDIRIMA.pdf · 2015-09-08 · "Allah Teala'nın bizlere nimet olarak ihsan ettiği sünnet İslam nimeti gibidir.

hila:fı.na delil olmadığı müddetçe O'nun güzel ahlakıyla

ahlaklanmaktır." 14

Ayrıca Serrac, güvenilir raviler aracığıyla Hz. Peygamber'den gelen haberlere yapışmak, bunlara sarılıp amel etmek, bütün Müslümanlar üzerine vacip olduğunu belirtmektedir. 15

Ebu Tali b el-Mekkl de (ö.386/996) Kutu' l-kulUb adlı eserinde Rasi'ılullah'tan (s.a) sahih olarak gelen hadisiere ve bunlann hepsinin kabul edilmesini imanın gereği olduğunu ve Hz. Peygamber' e itaatin farz olduğunu belirttikten sonra bunun gerekçesini şöyle açıklamıştır: "Allah Teala, Rasülullah'a (s.a) itaati. imanın şartlanndan kabul etmiş ve bu itaatikendi itaatine bağlı (ve yakın) kılmıştır."16

Bu bilgiler çerçevesinde ilk dönem mutasavvıflann

peygamberlik anlayışıyla ilgili olarak şunlan söylemek mümkündür: Onlann peygamberliğin sübütu, peygamberin dindeki konumu, sıfatlan, görevleri, onlara uymanın gerekliliği ve ehemmiyeti, onların dinde hüküm koyma ve yetkileri, en üstün insan olmalan, mucize göstermeleri, şefaat etmeleri, vahye muhatap olmaları, ahlak ve ahvalini beniruserne ve uyma gibi bu konulardaki görüşlerinin ehl-i sünnet anlayışıyla17 örtüşdüğü ve hemen hemen aynilik gösterdiği

14

15

16

17

Serrac, age, s.?

Serrac, el-Lımıa', s.132

Ebfi Talib el-Mek:kl, Kutu'l-kulılb, II, 129. Konunun devamında Ebfı Talib, Allah rahmeti için takvanın yanında Rasülüne itaat etmeye şart koştuğunu (Nür 24/56), Rasülullah'ın emrine karşı gelmekten sakındırdığını ve O'na icabet etme konusunda bir makam verdiğini zikretmiştir. (Nür 24/63; Al-i İmriin 3/28; Enfil.l 8/24). "Muhakkak ki sana beyat edenler gerçekte Allah'a beyat etmektedirler." (Feth 48/10) ayetine de yer vererek bu ayette Allah'ın

Rasülullah'ı (s.a) en iyi şekilde methettiğini ve faziletini en açık şekilde ortaya koyduğunu belirtmektedir. Çünkü ona göre bu ayette Allah lafızda O'nu kendisine bedel kıldığı gibi bükümde de makamı yerine koymuştur. Bundan dolayı kendisiyle O'nun arasına teşbih kafi olan "Keennema" ile "Liimu'l­mülk"ü koymamış ve bundan dolayı da "Lillil.hi Teiila" buyurmamıştır. Bu makam Rasülullah (s.a) dışında malılukatta hiçbir kimseye verilmemiştir.

Ehl-i sünnet anlayışıyla ilgili olarak bkz. Taftazanl, Şerhu 'l-Akiiid (Haz. Süleyman Uludağ), s. 293-304; S. Sabri Yavuz, İslam Düşüncesinde Nübüvvet, s. 77-94

151

Page 6: III. KUTLU DOGUM SEMPOZYUMUisamveri.org/pdfdrg/D079316/2000/2000_YILDIRIMA.pdf · 2015-09-08 · "Allah Teala'nın bizlere nimet olarak ihsan ettiği sünnet İslam nimeti gibidir.

görülmektedir. 18 Ancak ilk dönem mutasavvıflarının tasavvufun felsefi yönünden çok, yaşanabilir cephesiyle uğraştıklan için, onlann peygamberlikle alakah görüşleri hem bir arada, hem de sistematik değildir. Yorumlayıcı bir tarafı yoktur. Bu dönemde mutasavvıfların peygamberlik anlayışını Bayezid-i Bistaml'nin (ö.261/875) şu sözleri özetlemektedir: Beyazid-i Bistanıl'ye enbiya hakkında ne dersin sorusuna "Biz onlar hakkında hiç tasarrufta bulunamayız. Onlar hakkında ne tasavvur edersek edelim, bu tümüyle bize ait tasavvurdur"19 cevap vermişti. Ancak konu ile ilgili olarak Hakim Tirmizi (ö.285/898) de nübüvvet ile velayet makamlan arasında

karşılaştırma yapıp şunlan söylemektedir: ''Nübüvvet, vahiy olarak Allah'tan aynlan kelamdır. Allah'ın ruhu nübüvvetle beraberdir. ( ... ) Dolayısıyla nübüvveti reddeden küfre girer. Çünkü nübüvveti reddetmekle kişi Allah'ın kelamını red etmiş olur. Yelayet ise, -Allah'ın kelamını, başka bir yolla bir kimseye tevdi etmesidir. Yelayet de Allah'tan gelir. ( ... ) Fakat bunu reddeden kafir olmaz. Çünkü bu Allah'ın sevgisinden dolayı velmin kalbinde doğan bir makamdır."20

Bu açıklamalardan peygamberlik makamının Allah'ın iradesiyle gerçekleşhği, ona ihtiyaç olduğu, velayet makamının ise Allah'ın kullarına balışettiği bir ikram olduğu anlaşılmaktadır.

Her mutasavvıf kendinden bir öncekinin terbiyesi altında

bulunduğu ve elde ettiği tecrübe ile silsile şeklinde Hz. Peygamber' e (s.a) vasıl olduğu' ve O'nun dini tecrübelerini tevarüs ettiği anlayışı tasavvuf ehli arasında yaygındır. Bunu biz, onlann sünnete ve selefierinin dini hayatına atıfta bulunmalanna ve mutlaka bir önceki

18

19

20

152

Bkz. Serrac, age, s. 130-147; Kelab1iz1, Taarruf, s. 101-109; Hucvir1, Keşfu'l­mahcub, s. 356-362

Hucvir1, age, s. 358

Haklm Tirınlz1, Hatmu'l-evliyfi, s. 346-47. Arnmar el-Bitlis! bu farka şöyle dikkat çeker: "Nübüvvet izzet anındaki ilk makamdır. Yelayet ise nübüvvetten sonraki soıi makamdır. Bu şöyle ifade edilir: Nübüvvet, izzet ağacının dalıdır. Yelayet ise velayet ağacının bir dalıdır. Bu konunun dayanağı Rasıllullah'ın (s.a) şu sözleridir: "Allah'ın ilk yarattığı şey benim nurumdur" ve "Adem, su ile çamur arasında iken ben neb! idim". Bu rivayetlere göre Hz. Peygamber (s.a) malılukatın ilk yaratılanı, nübüvvet ise ilk makamdır." Arnmar el-Bitlis!, Belıcetu't-taif'e, v. 41-42 (Hatmu'l-evliya sonunda, s. 470)

Page 7: III. KUTLU DOGUM SEMPOZYUMUisamveri.org/pdfdrg/D079316/2000/2000_YILDIRIMA.pdf · 2015-09-08 · "Allah Teala'nın bizlere nimet olarak ihsan ettiği sünnet İslam nimeti gibidir.

büyüğün sohbeti ve terbiyesi altında bulunma inancına bağlıyoruz.21

Mutasavvıtlara göre tasavvufi hayatın temelini Hz. Peygamber'in (s.a) rfihl ve zühd1 hayatı ile bu konudaki sözleri oluşturmakta bunu böyle olduğunu kendileri de ifade etmektedirler.

Tasavvufi hayat ve düşüncenin Kur'an'dan sonra ikinci kaynağı sünnet yani Hz. Peygamber'in sözleri, tavsiyeleri ve yaşama şeklidir?2 Hatta ilk dönem mutasavvıflannın sünnete olan bağlılıklan fikirde ve teoride kalmamış, bu bağlılıklannı pratik hayata da yansıtmışla~, etratlannı da buna teşvik etmişlerdir.24 Bu durumlan onlan gerek Hz. Peygamber' e duyduklan sevgi ve muhabbet, gerek o dönemde hadis ilminin revaçta olması, gerekse tasavvufi öğretilerin dayanaklarını sünnetle arama çabalan hadisle ilgilenmeye de sevk etmiştir.25 Hatta çeşitli konu ve boyutlarda hadisle meşgul olmuşlar, hadisleri ihtiva eden müstakil eserler yazmışla.f6, bütün bunların yanında yazdıklan eserlerde göz ardı edilemeyecek kadar hadis kullanmışlardır.27 Bu yönüyle hadislerin ve diğer rivayetlerin tasavvufun şekillenmesinde Kur'an'dan geri kalmayacak şekilde rol aldığı ifade edilebilir. Bu hadisler mutasavvıtlann birçok anlayış,

düşünce ve fikirlerinin temel taşı olmuşlardır. Ebu Talib el-Mekkl de

21

22

23

24

25

26

27

Bu konuda İbn Haldün şöyle der: "Sülfik senedi" ilk muallime ve Hak Mürşid'e (s.a) varan şeyhten terbiye görmüş olan bir şeyhe bağlanmaksızın mutasavvıf olmaya heveslenirse, gayet zor bir işe heveslenrniş ve hiç olmayacak bir şeyirı ardına düşmüş olur." İbn Haldfın, Tasmrvuftm Mahiyeti, s. 196; Geniş bilgi içirı bkz. Abdulbari' en-Nedevi', Tasavvufve Hayat, s. 146 vd.

Sünnetirı tasavvuf için de kaynak oluşuyla ilgili olarak bkz. Yusuf el-Karda vi', Sünneti Anlamada Yöntem, s. 81-85

Örnekler için bkz. Abdullah Aydınlı, Tasavvuf ve Hadis, s. 129 vd.

Bkz.-Serrac, age, s.144-146

Konuyla ilgil olarak bkz. Ahmet Yıldırım, Tasmrvufun Temel Öğretilerinin Hadislerdeki Dayanak/arı, Ankara-1996.

Değişik konularda tasavvufi hadis şerhleriyle ilgili olarak bkz. H. Kamil Yılmaz, Tasmrvu.fi Hadis Şerhleri ve Konevf' nin Kırk Hadis Şerhi, İstanbul-1990

Nitekim Kutu 'l-kulüb 'ta iki bini aşkın hadis-haber bulunduğunun belirtilmesi buna delildir. Bkz. Bilal Saklan, Kiitu'l-kulzlb'taki Tasavvufi Hadislerin Hadis Metodo/ojisi Açısından Değeri, s.l55

153

Page 8: III. KUTLU DOGUM SEMPOZYUMUisamveri.org/pdfdrg/D079316/2000/2000_YILDIRIMA.pdf · 2015-09-08 · "Allah Teala'nın bizlere nimet olarak ihsan ettiği sünnet İslam nimeti gibidir.

bu noktada sünnete duyulan ihtiyacı şu ifadeleriyle dile getirmektedir: "Allah Teala'nın bizlere nimet olarak ihsan ettiği sünnet İslam nimeti gibidir. Çünkü Allah'ın bize Hz. Peygamber'i nimet olarak bahşetmesi; Allah'ın O'na itaat etmeyi kendisine itaat etmekle birlikte zikretmesinden dolayı Allah Teala'yı bilmede ve Aziz Kitab'ın tefsirinde Hz. Peygamber'e duyulan ihtiyaçtan dolayıdır."28 Bişr b. el­Hfui.s (ö.227/841) .sünneti daha geniş bir bakış açışıyla değerlenditir ve şöyle der: "Sünnet İslam'dır, İslam da sünnettir."29 Aslında Bişr'in bu bakış açısı sağlıklı bir bakış açısını yansıtmaktadır. Ancak ne yazık ki bu bakış açısı ilgi görmemiş tarihe gömülü olarak kalmıştır.30

Ebu Tlliib el-Mekkl'ye göre Hz. Peygamber'i sevmenin alametlerinden biri de O'na zahiren ve batmen uymaktır. O'na zahiren uymanın tezahürleri arasında, farzlan eda edip haramlardan kaçınmak, O'nun ahlakıyla ahlaklanmak, O'nun şemaili ve §.dabı ile edeplenmek, O'nun sünnetlerine uymak, hadislerini araştırmak, dünyada zühd ehli olmak, dünya ehlinden . yüz çevirmek, heva ve gaflet ehlinden uzak durmak, çoklukla ve dünyalıkla övünmeyi terk etmek, ahirete yönelik ibadetlere yönelmek ve aıTiret ehline yaklaşmak, fakirleri sevmek ve onlar tarafından sevilmek, onları yanına yaklaştırmak, onların meclislerinde çokça bulunmak ve onların dünya ehlinden üstün olduklarına İnanmak. Allah Rasfilüne batmen tabi olmanın tezahürleri arasında yakin makamlan ve iman ilimlerinin müşahadeleri

zikredilebilir. Mesala havf, rıza, şükür, haya, teslimiyet, tevekkül, şevk, muhabbet, Allah için kalbi (beşeri duygulardan) boşaltmak, gam ve keder gibi durumlarda kalbi yalnız Allah'a has kılmak, Allah'ın zikriyle huzur bulmak bunlar arasındadır. Bunlar havassa mahsus arneller ve Hz. Peygamber'in batini durumunun manalanndan bazılarıdır. Bu zahiren ve batmen O'na uymaktır. Kim bunu gerçekleştirirse ona şu ayette belirtilen bol lutfa mazhar olur. Allah Teala şöyle buyuruyor: "De ki: "Eğer Allah'ı seviyorsunuz bana

28

29

30

154

Ebii Tfilib el-Mekkl, age, ll,127

İbn Ebi Ya'!§., Tabaka.tu 'l-Haniibile, II, 41 (Nakleden M. Hayri Kırbaşoğlu, İslam Düşüncesinde Sünnet, s. 70)

Bkz. M. Hayri Kırbaşoğlu, age, s. 70

Page 9: III. KUTLU DOGUM SEMPOZYUMUisamveri.org/pdfdrg/D079316/2000/2000_YILDIRIMA.pdf · 2015-09-08 · "Allah Teala'nın bizlere nimet olarak ihsan ettiği sünnet İslam nimeti gibidir.

uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın." (Al-i İmran 3/31)31

Tasavvuf ehli, hadis ile sünneti eş anlamlı kabul etmişlerdir.32

Bunun böyle olduğunu kendi kullanımlarından hareketle söylemek mümkündür. Bu durumu tespit etmek için mutasavvıfların dini anlayışiarına önemli etkisi olan hadise (sünnete) bağlılıklarına

değinmek yerinde olacaktır. Mutasavvıfların hadise bağlılıklan çeşitli şekillerde ortaya çıkmaktadır. Onlar sufi olabilmek için sünnete bağlılığı şart koşmuşlardır. Bu hususta pek çok mutasavvıflar görüş belirtmiştir.33 Hatta kabul ettikleri düşüncenin esaslarından birisi olarak kabul etmişlerdir. Sehl b. Aodillah Tusterl (ö.283/896) şöyle der:

"Bizim esaslanmız altı şeydir: Allah'ın kitabına sarılmak,

Rasülullah'ın (s.a) sünnetine uymak, heHll yemek, insanlara eziyet etmemek, günahlardan kaçınmak, tevbe etmek, üzerine düşen haklan yerine getirmek. "34 Hatta Sehl şunları da söylemektedir: "Kim dünya ve ahireti istiyorsa hadis yazsın. Çünkü bunda dünya ve ahiret menfaati vardır. "35

Daha da ileri giderek hadis imamının önünde eğilmeyi de bilmişlerdir. Şeyhulislam Herevi (ö.481/1089) Zemmu'l-kelfim adlı

eserinde bu hürmetin emsalsiz bir tezalıürünü şöyle nakletmektedir: Tüsteri, Sünen sahibi Ebu Davüd-i Sicistani'yi (ö.275/889) ziyarete gitmiştir; eve buyur edildikten sonra, Ebu Davüd'a: "Senden bir ricam

31

32

33

34

35

EbU Tiilib el-Mel<kl, age, II, 85

Ebu Talib el-Mekkl, sünneti lugatta tarik (yol), en sağlam yolun ismi olarak tarif eder. Bkz. Ebu Talib el-Mekkl, age, II,l38. Ebu'I-Abbas Muhammed b. el­Hasan el-Bağdadi anlatıyor: "Ebu'l-Hasen el-Buşenci'ye sUnnetten sordum. O da sünneti; "Ağaç altında yapılan beyat ile ona uygun düşen söz ve fiiller olarak tarif etti ... " Suleınl, age, s. 459; Ebu Nuaym, age, X, 379.

Sil.filerin sünnete bağlı olduklarını ve bid'atlardan şiddetle kaçmdıklarına dair 40'tan fazla meşhur mutasavvıfların göıüşleri için bkz. Şatıbi, el-İ'tisam, I, 89-99.

Ebu Nuaym, age, X,190; Suleı:nl, Tabakiitu's-sfifiyye, s. 210; Nicholson, Fi't­Tasavvufi'l-İsldmi, s. 26.

Hatib, Şerefu ashabi'l-hadis, s. 61-62, r. 128

155

Page 10: III. KUTLU DOGUM SEMPOZYUMUisamveri.org/pdfdrg/D079316/2000/2000_YILDIRIMA.pdf · 2015-09-08 · "Allah Teala'nın bizlere nimet olarak ihsan ettiği sünnet İslam nimeti gibidir.

var, yapar mısın?" diye soruyor. Ondan: "Mümkünse niye olmasın" cevabını alınca; şu son derece içten tekiifte bulunuyor: "Hz. Peygamber'in hadislerini rivayet ettiğin şu dilini uzat, öpeceğim." Ebu Davfrd dilini uzatmaktan başka yol bulamamıştır.36

Cüneyd (ö.297/909) bu hususta: "Bu ilmimiz kitap ve sünnetle kayıtlanmıştır. (Sülfrkünden önce) Kur'an okumayan, hadis yazmayan ve fıkıh öğrenmeyen kimseye (veya bunları anlamayan) uyıılmaz.'m "Bizim ilmimiz Rasfrlullah'ın (s.a) ilmiyle kenetlenmiştir", der. 38

Cüneyd'den gel.en başka bir rivayet ise şöyledir: "(Hayra giden) bütün yollar malılukata kapalıdır. Ancak Rasfrlullah'ın (s.a) izinden giden, sünnetine uyan, yolunu benimseyen kimse müstesna. Bu kimseye bütün hayır kapıları açıktır".39

Ebu Süleyman Darani (ö.215/830) ise: "Pek çok defa hakikat kalbime kırk gün gelir de kitap ve sünnetten iki delil olmadan onun kalbime girmesine izin vermem", der.40

.Haris Muhasibi (ö.243/857) aynı görüşü paylaşır ve "Kalbi arnellerden kalbine bir hatır gelen kimse hemen kitap ve sünneti bunlara delil kılsın" der.41

Beyazıd el-Bistaml'ye (ö.261/875): "Sünnet nedir, farz nedir?" diye sorulunca; şu cevabı vermiştir: "Sünnet, dünyayı terk; farz ise, Mevla ile sohbet (beraberlik)tir. Çünkü sünnet bütünüyle dünyayı terk etmeye delalet eder. Kur'an da bütün ayetleri ile insanı

36

37

38

39

40

41

156

M. Said Hatiboğlu, "İlk Sfifilerin Hadis/Sünnet Anlayışları Üzerine", (Herev!, Zemmu'l-kelam, 230b, 272'den naklen), İsliimiyiit, c. II, sy. 3, s. ll

Ebu Nuaym,Hilye, X, 255; Hat!b, Tiirihu Bağdad, VII, 243; Kuşeyr!, age, s. 104; Subld, Tabakatu'ş şafi'iyye, II, 273,274

Serrac, age, s.l44; Kuşeyr1, age, s.104

Ebu Nuaym, age, X, 257; Suleml, age, s.159; Subld, age, II, 263.

Serrac, age, s.146.

Muhiisib1, er-Riaye, s. 94.

Page 11: III. KUTLU DOGUM SEMPOZYUMUisamveri.org/pdfdrg/D079316/2000/2000_YILDIRIMA.pdf · 2015-09-08 · "Allah Teala'nın bizlere nimet olarak ihsan ettiği sünnet İslam nimeti gibidir.

Mevla ile sohbete sevk eder. İşte kim sünneti ve farzı öğrenip (amel ederse) kamil insan olur."42

İbn Ata el-Aderrıl'nin (ö.311/923) sünnet hakkındaki düşünceleri şöyledir: "Kim nefsine sünnetin adabına benimsetirse, Allah onun kalbini marifet nuru ile nurlandırır. Allah'ın Rabibi'nin (s.a) emirlerine, fiillerine, ahlakına uymak, söz, fiil, azim, akid ve niyyet olarak onun adabıyla edeblenmekten daha şerefli bir makam yoktur. "43

Ebu Bekir Temastam (ö.340/951): "Bizden kim Kitab'a ve sünnete uyar, nefsin hevasından, .halkın (fitnesinden) ve dünya (meşguliyetinden) uzaklaşırsa; o, sahabenin yolunda giden, yaptığında isabet eden sadık bir kimsedir ... "44 diyerek sufilerin genel çizgi ve hedefini ortaya koymakta ve kültürlerini hadisle inşa ettikleri anlaşılmaktadır.

Sühreverdl (ö.632/1234) ise, siltilerin Hz. Peygamber'in (s.a) sözlerine kayıtsız şartsız boyun eğdikleri için diğer insanlar arasında sünnete uyma konusunda insanların en önünde olduklarını, ayrıca Hz. Peygamber'in emirlerini hafiyyen yerine getirdiklerini ve yasakladığı yerde durduklarını söyleyerek, Allah Teala'nın: "Rasülüm size neyi verirse onu alın, sizi neden nehyetti ise ondan da sakının!"45 emrine canla başla uyduklarını, Rasülullah'ın (s.a) zahiri ve batınl bütün güzel ahlakiarına varis olduklarını zikreder ve Abdülvahid b. Zeyd'in: "Gerçek süfiler; akıllarıyla sünneti tam anlamaya gayret eden, kalbieriyle ona bağlanan ve netisierinin şercinden de Allah'a sığınan kimselerdir" ta'rifi için: "Bu, sufilerin halini tam olarak anlatan bir tanftir"46 der.

Sünnete uyma, sünnetle amel hususunda mutasavvıflardan bu gibi sözler varid olmuştur. Hatta sünnete uygun az amelin, sünnete

42

43

44

45

46

Sulem1, Tabakfitu's-Sufiyye, s.74.

Sulem1, age, s. 268

Sulem1, age, s. 473.

Haşr 59/7.

Suhreverdf, Avfirif, s. 47.

157

Page 12: III. KUTLU DOGUM SEMPOZYUMUisamveri.org/pdfdrg/D079316/2000/2000_YILDIRIMA.pdf · 2015-09-08 · "Allah Teala'nın bizlere nimet olarak ihsan ettiği sünnet İslam nimeti gibidir.

uymayan çok arnelden daha makbul olduğu47, sünnete uymaksızın amel edenin arnelinin batıl olduğu48, kitap ve sünnetin şalıidlik etmediği her veedin batıl olduğu49, sünnete uymanın Allah sevgisinin bir alameti sayıldığı50, divanu'r-ricale (Allah'ın adamları arasına) girmenin ölçüsü olduğu51 , iman nurunun sebebi olduğu52, batını selametin alameti sayıldığı53 bir kısım mutasavvıflar tarafından kabul edilmektedir.

Mutasavvıfların sünnete uyma konusundaki bu tutumlan ve tasavvuf ehlinin büyük çoğunlukla başlangıçtan beri hadis ilmiyle meşgul olmaları, ayrıca ilk mutasavvıfların eksensinin muhaddis olması ister istemez tasavvüfla hadis arasında yakın bir ilişki meydana getirmiştir. Ancak bu ilişkinin doğurduğu sonuçlar bakımından şunları söylemekte fayda vardır: Tasavvuf ehlinin hadis rivayeti konusunda muhaddislerin gösterdiği titizliği gösterdiklerini söylemek zordur. Çünkü muhaddisler hadisleri hıfz ve rivayet için bilinen titizlikleri ile öğrenip naklederken tasavvuf ehli, hadisleri bir irşad vesilesi ve ahlaki öğüt şeklinde degerlendirmişler; hadisleri mana ile rivayet etmişler ve hadis rivayetinde özellikle sened konusu üzerinde pek fazla

47

48

49

50

51

52

53

158

Bkz. Ebu Nuaym, age, lll, 76; Suleınl, age, s. 52

Suleınl, age, s.lül

Sehl b. Abdiilah ",Kur' an ve sünnetin kabul etmediği her vecd hali batıldır'' der. Suhreverdl, age, s. 56; Attiir, Tezkire, s. 339; İbn Teymiyye, Mecmıl'u fetfivfi, XI,l68

Örnek için bkz. Suleınl, age, s. 21.

Ebu Hafs Haddad (ö.260/874) der ki: "Bir kimse her zaman hallerini ve fıillerirıi Kitap ve sünnetle ölçmez ve aklına gelen düşünceleri itharn etmezse, onun adını defterin (Allah) adamları hanesine kaydetmezler." Kuşeyri', age, s.l34. Tasavvufta esas dinin emirlerine bağlılıktır: Bkz. Zeheb1, Mfzfin, II, 346. Tasavvuf ehli kainatta gizli bir divanın varlığına inanırlar. Bu inanışa göre divanın başında en büyük kutup bulunur. Divan ehli kainatta olacak olan şeyler üzerinde dururlar. Bu manada divan yüksek bir mahkemedir. Abdulaz!z ed­Debbiiğ bu. divanın vasıflarını ve görevlerini eserinde geniş bir şekilde anlatmaktadır. Geniş bilgi için bkz. Ahmed el-Mubarek, el-İbrfz, s. 326-349.

Bkz. Ebfi Nuaym, age, X, 302; Kuşeyrl, age, s.l53.

Haris Muhasib1 (ö243/857) şöyle demiştir: "Bir kimse batmını murakebe ve ihlasla sağlamlaştırırsa Allah onun zahirini mücahede ve sünnete tabi olma hali ile süsler." Suleml, age, s. 60; Kuşeyri, age, s.l22

Page 13: III. KUTLU DOGUM SEMPOZYUMUisamveri.org/pdfdrg/D079316/2000/2000_YILDIRIMA.pdf · 2015-09-08 · "Allah Teala'nın bizlere nimet olarak ihsan ettiği sünnet İslam nimeti gibidir.

dunnamışlardır. Bir rivayet tasavvufi eserde mevcutsa onlara göre senedin zikredilmesi önemsenmemiştir. Yani kaynak bilinci gelişmemiştir. Bundan dolayı kullanılan hadisin isnadının bilinmesi o kadar önemli değildir. Yukarıda örneklerde de görüldüğü gibi genelde teorik olarak sünnete uyma teşvik edilmiş, fakat bunu sağlam deliilere dayandırma bilinci geliştirilmemiştir. Ayrıca eser sahibi mutasav­vıflara duyulan güven bir çok mutasavvıf sözünün hadis diye nakledilmesine sebep olmuştur. Metin tenkidi yok denecek kadar azdır. Mutasavvıflann bir kısmının eserlerinde görülen zayıf ya da mevzu hadislerin varlığının sebebi bunlardır. Mutasavvıfların hadisleri manayla rivayet etme neticesinde de tasavvuf erbabının pek çok sözü hadis diye meşhur olmuştur. Böyle bir durum aralarında uydurma hadislerin yayılmasına zemin hazırlamış ve rivayetlerinin ihtiyatla karşılanmasına sebep olmuştur.54

Zamanla tasavvufun bir ilim ve hayat tarzı olarak İslam müesseseleri arasında yer alması, bu ilim mensuplarını kendi görüş, yaşayış ve düşüncelerini teyid etmek maksadıyla Kur' an ve hadisten deliilere aramaya yönlendirdi. Mutasavvıflar da bu amaçla düşüncelerini teyid için ayet ve hadisiere yönelerek delil aradılar. Ayet ve hadislerde düşüncelerine uygun anlam yoksa, naslan o görüş

istikametinde kendilerine has metodlarıyla te'vile çalıştılar. Ayrıca

mutasavvıflar ayet ve hadislerde atak! ve enfusi iki yön görmüşler ve hadislerin batını yorumuna' gitmişlerdir. Bundan dolayı pek çok tasavvufi hadis şerhi ortaya çıkmıştır. Tasavvufi hadis şerhlerinin

ortaya çıkması onlann hadisleri nasıl anladıkları ve yorumladıklan konusunda bize bilgi vermekte ve hadis/sünneti anlama konusundaki yansımaları hususunda önemli ip uçları vermektedir. Bu yansımaları ilk ve son dönem mutasavvıflarını karşılaştırarak şöyle ortaya koymak mümkün~ür:

Yukarıda da belirtildiği üzere mutasavvıflarda Hz. Peygamber'e karşı sevgi ve O'nun sünnetine aynen ittiba söz konusu

54 Geniş bilgi için bkz. Ahmet Yıldırım, age, s. 34-54. Mutasavvıfların hadis rivayetinde sahip oldukları anlayış ve ta'kib ettikleri metodlarla ilgili olarak bkz. Ebfi Tali b el-Mekkl, Kutu' 1-Kulub, I, 176-178; Abdullah Aydınlı, Tasavuf ve Hadis, s. 159-162.

159

Page 14: III. KUTLU DOGUM SEMPOZYUMUisamveri.org/pdfdrg/D079316/2000/2000_YILDIRIMA.pdf · 2015-09-08 · "Allah Teala'nın bizlere nimet olarak ihsan ettiği sünnet İslam nimeti gibidir.

olduğu için onlarda Hz. Peygamber' i ve hadislerini anlamada duygusal yön hakimdir. Onlar bu noktada şekli ve lafzi yaklaşım içerisinde olmuşlar, Hz. Peygamber'in dediği ve yaptığına harfıyyen uymayı yeterli görerek Hz. Peygamber'i aynen taklit etmeye çalışmışlardır. Hz. Peygamber'in ne demek istediğine ve neyi amaçladığını tespite yönelmemişlerdir. Daha sonralan bu anlayış çerçevesinde Hz. Peygamber'i örnek alma ve O'na benzeme birbirine kanştırılarak Hz. Peygamber (s.a) adına yanlış anlayışların ortaya çıkmasına zemin hazırlanmıştır. Salt şekilcilik ve lafızcılık Hz. Peygamber'e itaat ve ittiba diye bize sunularak yanlış sünnet anlayışlarının tezahürü olarak ortaya çıkmıştır. Bu noktada örnek alma (teessi) ile benzeme (teşabuh) birbirine karıştırılarak bilmeden de olsa dinin doğru anlaşılınasına engel olunmuştur.

İlk dönemlerde Hz. Peygamber kendisine yüklenen misyonu yüklenen ve örnek alınması gereken tarihi şahsiyet olarak görülürken, son dönemde Hakikat-ı Muhammediyye ve Nur-ı Muhammedi gibi zaman ve mekandan önce yarolduğuna inanılan mücerret bir mahiyet olduğu üzyrinde durulmuştur.

İik dönemlerde hadislerin zahiri anlamlan ön planda olmasına ve derı1ni manalarma fazla önem verilmemesine rağmen, son dönemlerde dinin zahirinden uzak tevillere yönenildiği ve abartılı

teviller yapıldığı ,görülmektedir. Batıni anlam ve yorum ağırlık kazanmıştır. ·

İlk dönemlerde hadisler daha çok delil ve destek olarak kullamlırken son dönemlerde hadislerden tasavvufi anlamlar çıkanlmaya ve kavramlar üretümeye çalışılmıştır. 55 Hadislerin hangi bağlamda söylendiğine bakılınadan siyak ve sibakından kopanlarak tasavvufi anlamlar yüklenmeye çalışılmış, genelden özele indir­genmiştir. Bütüncül değil parçacı yaklaşım ön plandadır

İlk dönemlerde hadisler konunun işleyişine göre ve konunun akışı içerisinde ele alırup yorumlamrken, son dönemlerde hadisler

55 N ecmeddin Şeker, İlk Dönem Süfilerinde Hadis Yorum u, s. 4 7

160

Page 15: III. KUTLU DOGUM SEMPOZYUMUisamveri.org/pdfdrg/D079316/2000/2000_YILDIRIMA.pdf · 2015-09-08 · "Allah Teala'nın bizlere nimet olarak ihsan ettiği sünnet İslam nimeti gibidir.

bizzat ele alınıp yorumlanmış ve ondan tasavvufi unsurlar çıkanlmaya çalışılmıştır.

İlk dönemlerde zayıf ve mevzu haberlere fazla itibar edilmezken son dönemde durum değişmiş hatta bu tür hadislerden tasavvufun bazı öğreti ve kavramlar bile oluşturulmuş, bu anlayış tasavvufun bünyesine tahmin edilenden fazla zayıf hatta mevzu hadis girmesine sebep olmuştur. Sağlıksız din anlayışımn oluşumunda bu tür rivayetlerin büyük rol oynadığı tartışma götürmez bir gerçektir. Bunun da biz müslümanlara ne kadar pahalıya mal olduğunu bugün her halde her zamankinden daha iyi fark etmiş olmamız ve bu tür rivayetleri sened ve metin kriterleri çerçevesiride yeniden gözden geçirmemiz gerekmektedir.

Netice itibariyle mutasavvıfların ilk dönem itibariyle peygamber ve . sünnet telakkİlerinin anlaşılır, pratiğe dayalı,

zorlaınalardan uzak ve nasların öngördüğü çizgiye yakın görülürken, sonraki dönemlerde söylenilen bu hususlardan uzaklaşılmış, naslar konusunda birtakım zorlamalara girilmiş, naslar kendi bağlarnından kopanlmış, aniaşılmak istenen şekile sokularak anlaşılınaya

çalışılmıştır. ·

Bibliyografya

Abdulbfui en-Nedev!, Tasavvuf ve Hayat, (Terc. Mustafa Ateş),

İstanbul-1966 '

Abdullah Aydınlı, Doğuş Devrinde Tasavvuf ve Hadis, Seha Neş. İstanbul-Tsz.

Ahmet Yıldırım, Tasavvufun Temel Öğretilerinin Hadislerdeki Dayanakl arı, Ankara-1996, Basılmamış doktora tezi.

Ahmed el-Mubarek, el-İbrfz min kelami Seyyidi Abdilazfz ed-Debbağ, Beyrut-Tsz.

Arnmar el""Bitlis!, Behcetu't-ta-if'e, v. 41-42 (Hatmu'l-evliyti eserinin sonunda, Beyrut-1965)

Attar, Feridüddin (ö.618/1221), Tezkiretü' l-Evliyti, (Haz. Süleyman Uludağ), İstanbul-1991.

161

Page 16: III. KUTLU DOGUM SEMPOZYUMUisamveri.org/pdfdrg/D079316/2000/2000_YILDIRIMA.pdf · 2015-09-08 · "Allah Teala'nın bizlere nimet olarak ihsan ettiği sünnet İslam nimeti gibidir.

Bilal Saklan, Kutu'l-kulub'taki Tasavvufi Hadislerin Hadis Metodolojisi Açısından Değeri, Konya-1989, Basılmamış doktora tezi.

Ebu Nuaym, Ahmed b. Abdillah el-Esbehan1 (ö.430/1039), Hilyetu'l­Evliya ve Tabakatıı 'l-Asfiya, I-X+Fihrist, Daru'r-Reyhan li't-Turas, Kahire-Tsz.

Ebu Ta.Iib el-Mekk1, (ö.386/996), Kutıl'l-KulUb, Daru Sadır, Ysz.-Tsz.

el-Hakim et-Tirmizi, Ebü Abdiilah Muhammed (ö.285/898, Kitabu Hatmi'l-Evliya, Thk. Osman İsmail Yahya, Beyrut-1965.

H. Kamil Yılmaz, Tasawujf Hadis Şerhleri ve Konevf' nin Kırk Hadis Şerhi, İstanbul-1990

el-Hat!b el-Bağdiid!, Ebubekr Ahmed b. Ali (ö.463/1071), Şerefu

Ashabi'l- Hadfs, Thk. M. Said Hatiboğlu, Ankara-1991.

-----, Tarfhu Bağdad, I-XIX+Fihrist, Dfuu'l-Kutubi'l­İlmiyye, Beyrut-Tsz,

Hucv1rl, Ali b. Osman Cullab1, (ö.470/1077), Hakikat Bilgisi, (Haz. · Süleyman Uludağ), İstanbul-1982.

İbn Haldfin, Abdurrahman b. Muhammed (ö.808/1405), Tasavvufiın Mahiyeti, (Şifau 's-sail), (Haz. Süleyman Uludağ), İstanbul-1984

Kelabaz!, Ebu Bekir Muhammed b. İshak (ö.380/990) , Doğuş Devrinde Tasavvuf, (Taarntf), (Haz. Süleyman Uludağ), İstanbul-1979.

Kuşeyrl, Abdulkerlm b. Havazin (ö.465/1073), Kuşeyri Risalesi, (Haz. Süleyman Uludağ), İstanbul-1981.

M. Hayri Kırbaşoğlu, İslam Düşüncesinde Sünnet, Ankara-1996

M. Said Hatiboğlu, "İlle Sufilerin Hadis/Sünnet Anlayışları Üzerine, İslamiyô.t, c. II, sy. 3, s. 7-14

Muhasib1, Ebu Abdiilah el-Hans b. Esed (ö.243/857), er-Riaye li Hukılkillah, Thk. Abdulkadlr Ahmed Ata, Beyrut-Tsz.

162

Page 17: III. KUTLU DOGUM SEMPOZYUMUisamveri.org/pdfdrg/D079316/2000/2000_YILDIRIMA.pdf · 2015-09-08 · "Allah Teala'nın bizlere nimet olarak ihsan ettiği sünnet İslam nimeti gibidir.

Necmeddin Şeker, İlk Dönem Stifflerinde Hadis Yorumu, Kayseri-1998 (Basılmamış doktora tezi.)

R. A. Nicholson (ö.1945), Fi't-Tasavvufi'l-İslamf ve Tarfhih, (Arapçaya çev.Ebu'l-A'la el-Afifi), Kahire-1956

S. Sabri Yavuz, İslam Düşüncesinde Nübüvvet, İstanbul- 1997

Serrac, Ebu Nasr et-Tils1 (ö.378/988), el-Luma', Thk. Abdulhallm Mahmild-Taha Abdulbakl Surilr, Kahire-1960

Subkl, Tacu'd-d1n Ebu Nasr Abdulvehhab b. All (ö.77111369), Tabaka tu 'ş-şafi 'iyyeti '1-Kul}ra (Kitabu Tabakati 'ş­şaji'iyyeti'l-Kebfr), Thk. Mahmud Muhammed et-Tanahl­Abdulfettah Muhammmed el-Hulv, I-X+Fihrist, C!ze-1992.

Suhreverdl, Ömer b. Muhammed (ö.632/1234), Avarifu'l-Mearif, Beyrut-1983.

Suleınl, Ebü Abdirrahman Muhammed b. el-Huseyn (ö.412/1021) Tabakfitu's-Sufiyye, Haleb, 1986

Şatıb1, Ebu İshak İbrahim b. Musa (ö.790/1388), el-İ'tisam, I-ll, Beyrut-Tsz.

Taftazan1, Mesud b. Ömer (ö.793/1391), Kelam İlmi ve İslam Akaidi (Şerhu'l-Akaid) (Haz. Süleyman Uludağ), İstanbul-1982

' Yusuf el-Kardav1, Sünneti Anlamada Yöntem, (Terc. Bünyamin Erul),

Kayseri-1993.

163