Hüseyin KAPTAN - tez.sdu.edu.trtez.sdu.edu.tr/Tezler/TF02431.pdf · çözünmüş oksijen gibi...
Transcript of Hüseyin KAPTAN - tez.sdu.edu.trtez.sdu.edu.tr/Tezler/TF02431.pdf · çözünmüş oksijen gibi...
T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ
FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
EĞİRDİR GÖLÜ (ISPARTA)’NÜN SUYUNDA, SEDİMENTİNDE VE GÖLDE YAŞAYAN SAZAN (CYPRİNUS CARPİO L., 1758)’IN BAZI
DOKU VE ORGANLARINDAKİ AĞIR METAL DÜZEYLERİNİN BELİRLENMESİ
Hüseyin KAPTAN
Danışman Doç. Dr. Selda TEKİN ÖZAN
BİYOLOJİ ANABİLİM DALI
ISPARTA-2014
TAAHHÜTNAME Bu tezin akademik ve etik kurallara uygun olarak yazıldığını ve kullanılan tüm literatür bilgilerinin referans gösterilerek tezde yer aldığını beyan ederim.
Hüseyin KAPTAN
i
İÇİNDEKİLER
Sayfa İÇİNDEKİLER ......................................................................................................................... i ÖZET ......................................................................................................................................... iii ABSTRACT .............................................................................................................................. iv TEŞEKKÜR .............................................................................................................................. v ŞEKİLLER DİZİNİ ................................................................................................................. vi ÇİZELGELER DİZİNİ ............................................................................................................ vii SİMGELER VE KISALTMALAR DİZİNİ .......................................................................... viii 1. GİRİŞ..................................................................................................................................... 1 1.1. AĞIR METALLERİN GENEL ÖZELLİKLERİ ................................................... 2 1.1.1. Ağır Metalin Tanımı ve Özellikleri .......................................................... 2 1.1.2. Ağır Metal Kirliliğine Yol Açan Nedenler ............................................. 3 1.1.3. Ağır Metallerin Sudaki Birikimi ............................................................... 3 1.1.4. Ağır Metallerin Sedimentte Birikimi ...................................................... 4 1.1.5. Ağır Metallerin Balıklar Tarafından Alınması .................................... 6 1.1.6. Ağır Metallerin Balıklarda Birikimi ........................................................ 7 1.1.7. Ağır Metallerin Toksik Etkisi .................................................................... 8 1.1.8. Ağır Metallerin Sucul Canlılara Etkisi .................................................... 10 1.1.9. Ağır Metallerin Zehirliliğini Etkileyen Etmenler ............................... 11 1.1.10. Çalışılan Ağır Metaller .............................................................................. 12
1.1.10.1. Kadmiyum (Cd) ............................................................................ 12 1.1.10.2. Krom (Cr) ........................................................................................ 13 1.1.10.3. Bakır (Cu) ........................................................................................ 13 1.1.10.4. Demir (Fe) ...................................................................................... 14 1.1.10.5. Mangan (Mn) ................................................................................ 15 1.1.10.6. Molibden (Mo) .............................................................................. 15 1.1.10.7. Nikel (Ni) ......................................................................................... 16 1.1.10.8. Kurşun (Pb) .................................................................................... 17 1.1.10.9. Selenyum (Se) ............................................................................... 18 1.1.10.10. Çinko (Zn) .................................................................................... 18
2. KAYNAK ÖZETLERİ ........................................................................................................ 20 3. MATERYAL VE METOT ................................................................................................. 29 3.1. Araştırma Alanı ....................................................................................................... 29 3.2. Sazan (Cyprinus Carpio Linnaeus, 1758)’ın Genel Özellikleri ................ 30 3.3. Arazi Çalışmaları .................................................................................................... 32 3.4. Laboratuar Çalışmaları ve Metal Analizi ....................................................... 33 3.5. İstatistiksel Analizler ............................................................................................ 34 4. ARAŞTIRMA BULGULARI ............................................................................................. 36
4.1. Standart Referans Materyaller ......................................................................... 36 4.2. Eğirdir Gölü Suyunun Bazı Fiziko-Kimyasal Parametreleri .................. 37 4.3. Eğirdir Gölü’nün Suyunda Belirlenen Ağır Metal
Konsantrasyonları ................................................................................................. 38 4.4. Eğirdir Gölü’nün Suyunda Ölçülen Bazı Fiziko-Kimyasal
Parametrelerle Göl Suyunda Tespit Edilen Metallerin İstatistiki Olarak Kıyaslanması ............................................................................................. 40
ii
4.5. Eğirdir Gölü’nün Sedimentinde Bulunan Ağır Metal Konsantrasyonları ................................................................................................. 43
4.6. Sazan (Cyprinus carpio Linnaeus, 1758)’ın Bazı Doku ve Organlarında Belirlenen Ağır Metal Konsantrasyonları ......................... 45
4.7. Sazan (Cyprinus carpio Linnaeus, 1758)’ın Bazı Doku ve
Organlarında Belirlenen Ağır Metal Konsantrasyonlarının, Balığın
Boy ve Ağırlığı ile Kıyaslanması........................................................................ 48 5. TARTIŞMA VE SONUÇ ................................................................................................... 52
5.1. Tartışma .................................................................................................................... 52 5.2. Sonuç .......................................................................................................................... 57 6. KAYNAKLAR ..................................................................................................................... 60 ÖZGEÇMİŞ ............................................................................................................................... 72
iii
ÖZET
Yüksek Lisans Tezi
EĞİRDİR GÖLÜ (ISPARTA)’NÜN SUYUNDA, SEDİMENTİNDE VE
GÖLDE YAŞAYAN SAZAN (CYPRİNUS CARPİO L., 1758)’IN BAZI
DOKU VE ORGANLARINDAKİ AĞIR METAL DÜZEYLERİNİN
BELİRLENMESİ
Hüseyin KAPTAN
Süleyman Demirel Üniversitesi
Fen Bilimleri Enstitüsü
Biyoloji Anabilim Dalı
Danışman: Doç. Dr. Selda TEKİN ÖZAN
Eylül 2011 ile Şubat 2012 tarihleri arasında yapılan bu çalışmada Eğirdir Gölü’nün
suyunda, sedimentinde ve gölde yaşayan sazan (Cyprinus carpio L., 1758)’ın kas,
karaciğer ve solungaçlarındaki bazı ağır metallerin (Cd, Cr, Cu, Fe, Mn, Mo, Ni, Se,
Pb ve Zn) konsantrasyonlarının tespit edilmesi, doku ve organlardaki metal
miktarları ile balık boyu ve ağırlığı arasındaki ilişkinin belirlenmesi ve sudaki metal
düzeyleri ile fizikokimyasal parametreler arasındaki ilişkinin saptanması
amaçlanmıştır. Arazi çalışmaları sırasında sıcaklık, pH, elektriksel iletkenlik ve
çözünmüş oksijen gibi bazı fiziko-kimyasal parametreler ölçülmüştür. Suda yapılan
analizler sonucunda Pb dışında tüm metaller farklı oranlarda tespit edilmiştir. Suda
en fazla biriken metalin Mn, en az biriken metalin ise Cr olduğu belirlenmiştir.
Sediment örneklerinde yapılan analizler sonucunda tüm metaller belirlenmiştir.
Sedimentte yapılan analizler sonucunda en fazla biriken metal Fe iken, en az biriken
metalin ise Cd olduğu belirlenmiştir. Sazanın kas, karaciğer ve solungaçlarında
yapılan metal analizleri sonucunda ise tüm metaller her dokuda tespit edilmiştir.
Metallerin karaciğer dokusunda kas ve solungaca göre daha fazla birikim gösterdiği
belirlenmiştir. Balıklardaki metal seviyeleri ile balıkların ağırlık ve boyları arasında
genel olarak negatif bir ilişki olduğu belirlenmiştir.
Anahtar kelimeler: Eğirdir Gölü, Sazan, ağır metal, birikim, su kirliliği
2014, 72 Sayfa
iv
ABSTRACT
M. Sc. Thesis
THE DETERMINATION OF LEVELS OF THE HEAVY METALS IN
WATER, SEDIMENT OF EĞİRDİR LAKE AND SOME TISSUES AND
ORGANS OF CARP (CYPRINUS CARPIO L., 1758) LIVING IN THE LAKE
Hüseyin KAPTAN
Süleyman Demirel University
Graduate School of Natural and Applied Sciences
Department of Biology
Supervisor: Assoc. Prof. Dr. Selda TEKİN ÖZAN
This study which was carried out between September 2011-February 2012 aimed to
determine the concentrations of some heavy metals (Cd, Cr, Cu, Fe, Mn, Mo, Ni, Pb,
Se and Zn) in water, sediment of Eğirdir Lake and muscle, liver and gill of carp
inhabiting the lake, the relationship between metal levels in tissue and organs with
fish weight and lenght and betwen concentrations of heavy metal levels in water and
physico-chemical parameters. During the field work, some physico-chemical
parameters like temperature, pH, conductivity and dissolved oxygen had been
measured. As a result of analysis in water, all of the metals except Pb were
determined in water. Mn was the highest and Cr was the lowest in water. All of the
metals were determined in sediment. Fe was the highest and Cd was the lowest in
sediment. As a result of analysis of heavy metals in carp all metals determined in all
tissues. The highest metal levels were found in liver compared with gill and muscle.
Negative relationships were determined between metal levels in fish with fish weight
and lenght.
Key words: Eğirdir Lake, Carp, heavy metal, accumulation, water pollution
2014, 72 pages
v
TEŞEKKÜR Bu araştırma için beni yönlendiren, karşılaştığım zorlukları bilgi ve tecrübesi ile aşmamda yardımcı olan değerli danışman hocam Doç. Dr. Selda TEKİN ÖZAN’a teşekkürlerimi sunarım. Çalışmalarımı destekleyen ve her zaman yanımda olan eşim Nursiye KAPTAN’a, çözelti hazırlama aşamasında yardımcı olan arkadaşım Burcu BAŞYİĞİT ile Şule KAYRAK’a, arazi çalışmalarında yardımcı olan arkadaşım Ramazan KAYALI ve Emin UYAN arkadaşlarıma teşekkürleri bir borç bilir ve sonsuz teşekkürlerimi sunarım 2857-YL-11 No`lu Proje ile tezimi maddi olarak destekleyen Süleyman Demirel Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Koordinasyon Birimi Başkanlığı’na teşekkür ederim.
Hüseyin KAPTAN ISPARTA, 2014
vi
ŞEKİLLER DİZİNİ
Sayfa Şekil 3.1. Eğirdir Gölü ......................................................................................................... 30 Şekil 3.2. Sazan ...................................................................................................................... 32
vii
ÇİZELGELER DİZİNİ
Sayfa Çizelge 4.1. Referans materyal DORM 3‘ün sertifika değerleri, belirlenen değerleri ve hassasiyet dereceleri ........................................................ 36 Çizelge 4.2. Referans materyal DOLT 4‘ün sertifika değerleri, belirlenen değerleri ve hassasiyet dereceleri ........................................................ 37 Çizelge 4.3. Referans materyal HISS 1’in sertifika değerleri, belirlenen değerleri ve hassasiyet dereceleri ........................................................ 37 Çizelge 4.4. Eğirdir Gölü’nün bazı fiziko-kimyasal parametrelerin maksimum, minimum, ortalama ve standart sapma değerleri .. 38 Çizelge 4.5. Eğirdir Gölü’nün suyunda ölçülen ağır metal konsantrasyonlarının minimum değerleri, maksimum değerleri, ortalama değerleri (ppb) ve standart sapmaları ........ 39 Çizelge 4.6. Eğirdir Gölü’nün suyunda ölçülen bazı fiziko-kimyasal parametreler ve metallerin pearson testine göre belirlenen değerleri .......................................................................................................... 42 Çizelge 4.7. Eğirdir Gölü sedimentinde ölçülen ağır metal konsantrasyonlarının minimum değerleri, maksimum değerleri, ortalama değerleri (mg/kg) ve standart sapmaları .. 44 Çizelge 4.8. Sazan (Cyprinus carpio Linnaeus, 1758)’a ait farklı dokularında tespit edilen bazı ağır metallerin maksimum, minimum, ortalama değerleri (mg/kg) ve standart sapmaları . 46 Çizelge 4.9. Sazan (Cyprinus carpio Linnaeus, 1758)’ın boyu ve ağır metal konsantrasyonu arasındaki ilişkiler ..................................................... 50 Çizelge 4.10. Sazan (Cyprinus carpio Linnaeus, 1758)’ın ağırlığı ve ağır
metal konsantrasyonu arasındaki ilişkiler ..................................... 51
viii
SİMGELER VE KISALTMALAR DİZİNİ AAS Atomik Absorpsiyon Spektrofotometresi Al Alüminyum As Arsenik ºC Derece celcius Ca Kalsiyum Cd Kadmiyum cm Santimetre cm³ Santimetreküp Co Kobalt Cr Krom Cu Bakır DOLT-4 Dogfish Liver Reference Materials for Trace Metals DORM-3 Dogfish Protein Certified Reference Material For Trace Metals EC European Community EPA Environmental Protection Agency FAO Food and Agriculture Organization Fe Demir GESAMP United Nations Group of Experts on the Scientific Aspects of
Marine Pollution gr Gram Hg Civa HISS-1 Marine Sediment Reference Material for Trace Elements and Other Constituents hm³ Hektometre küp HNO3 Nitrik asit H2SO4 Sülfirik asit ICP-AES Inductively Coupled Plasma- Atomic Emission Spectrometer kg Kilogram km Kilometre l Litre m Metre mg Miligram μg Mikrogram ml Mililitre mm Milimetre Mn Manganez Mo Molibden μs Mikrosaniye N Azot Ni Nikel O Oksijen Pb Kurşun ppb Milyarda bir kısım ppm Milyonda bir kısım S Kükürt Sb Antimon
ix
Se Selenyum Sn Kalay TSE Türk Standartları Enstitüsü US EPA United States Environmental Protection Agency V Vanadyum WHO World Health Organization Zn Çinko λ Lamda
1
1. GİRİŞ
Günümüzde insan sağlığını ve doğal hayatı tehdit eden tehlikelerin başında çevre
sorunları gelmektedir. Çevre kirliliği insanın ilk var oluşundan itibaren ortaya
çıkmış, hızlı şehirleşme ve endüstri alanında gelişmeye paralel olarak artmıştır (Baş
ve Demet, 1992).
Su, insanoğlu ve diğer varlıklar için hayatsal değere sahip önemli bir maddedir ve
içme suyu, temizlik, evsel ve tarımsal amaçlarla kullanılmaktadır. Günümüzde
teknolojinin çok hızlı gelişmesi sonucunda endüstriyel ve sanayi kaynaklı atıkların
yer aldığı kanalizasyon sularının boşaldığı baraj ve doğal göllerde insanoğlunun
kullanabildiği su kaynakları gittikçe azalmakta ve kirlenmektedir (Çalışkan, 2005).
Ekolojik olarak oldukça zengin, yaşamsal ve ekonomik açıdan oldukça önemli olan
göllerimiz günümüz insanlarının bilinçli veya bilinçsiz olarak yaptıkları müdahaleler
neticesinde geri dönüşümü olmayan bazı değişikliklere maruz kalmaktadır. Doğal
göllerimizi tehdit eden çevresel problemler, teknolojinin gelişmesi ve bunun
sonucunda ekonominin hızlı kalkınması ile birlikte insanoğlunun ihtiyaçlarının
sınırsızlığı ve nüfusun çok fazla artmasından kaynaklansa da, bilimsel olmayan
müdahaleler de doğal habitatın tahrip olmasına neden olmaktadır (Wetzel, 2001;
Kocataş, 2008).
Su kirliliği, su kaynaklarının kullanılmasını engelleyecek veya bozacak oranda
inorganik, organik, radyoaktif ve biyolojik maddelerin suya karışması ile su
kaynaklarından yararlanılamayacak derecede su kalitesinin bozulması olarak
tanımlanabilinir (Keleş ve Hamamcı, 1993). Nedeni ne olursa olsun kirleticinin
ekosisteme hangi ölçüde katıldığı ve ne düzeyde zarar verdiği kirleticinin türüne,
miktarına, kirlenme ortamının fiziksel, kimyasal ve biyolojik yapısına, büyüklüğüne
ve etkilenen canlıların tür ve büyüklüklerine bağlıdır (Tanyolaç, 2006). Kirlilik,
kirletici çeşitlerine göre fiziksel, biyolojik ve kimyasal kirlilik olarak üç grupta
incelenir. Doğal hayata isteyerek veya istemeyerek bırakılan kimyasal maddelerle
endüstri kaynaklı atıkların karışması sonucu ortaya çıkan kirlilik kimyasal kirliliktir.
Bu kirliliğe neden olan etkenler, boyalar, deterjanlar, pestisitler ve petrol ürünleridir.
Bir kimyasal kirlilik kaynağı olan ağır metaller çeşitli kaynaklardan ortaya
2
çıkabilmeleri, çevre koşullarına dayanıklı olmaları ve kolayca besin zincirine
katılarak doğada bulunan canlıların vücutlarında artan miktarlarda birikmeleri
nedeniyle diğer kimyasal kirleticiler içerisinde ilk sırada bulunmaktadır (Uzunoğlu,
1999).
1.1. AĞIR METALLERİN GENEL ÖZELLİKLERİ
1.1.1. Ağır Metalin Tanımı ve Özellikleri
Ağır metaller, periyodik sistemde geçiş elementleri grubunda bulunan ve genelde
atom numarası 20’den büyük olan elementlerdir. Yoğunlukları 5 gr/cm³’ten daha
büyük olan, Hg hariç normal şartlarda oda sıcaklığında katı halde bulunabilen, tel ve
levha şekline getirilebilen ve elektron vererek pozitif iyon (katyon) haline geçebilen
elementlerdir. Ağır metaller canlı organizmaların sağlıklı büyüyüp gelişebilmesi için
gerekli olup, miktarı organizmanın toplam ağırlığının %0.01’inden az olan
elementlerdir (Türkiye Çevre Vakfı, 1987).
Çok sayıda kullanım alanı olan metaller biyolojik bakımdan üç gruba ayrılır;
Esansiyel (biyojenik) elementler: Sıvı ortamlarda normalde hareketli katyonlar
olarak taşınan ve canlının yaşamsal faaliyetlerini devam ettirebilmesi için mutlaka
ihtiyaç duyulan elementlerdir. Kalsiyum, potasyum, sodyum, magnezyum gibi
elementler örnek olarak verilebilir (Förstner ve Wittmann, 1981; Kocataş, 2008).
İz elementler (Oligoelementler) : Düşük konsantrasyonlarda esansiyel olan fakat
yüksek konsantrasyonlarda toksik etki yapan elementlerdir. Vitamin ve enzimlerin
yapısına girerek biyokimyasal olaylarda katalizör rolü oynarlar. Demir, bakır, kobalt,
mangan, çinko, molibden, krom gibi (Förstner ve Wittmann, 1981; Kocataş, 2008).
Metaloitler: Metabolik aktivite için genellikle gerekli olmayan ve oldukça düşük
konsantrasyonlarda hücrede toksik etki oluşturan elementlerdir. Kadmiyum, arsenik,
civa, kurşun, kalay, selenyum, berilyum gibi (Förstner ve Wittmann, 1981).
3
Bu üç gruptan iz elementler ve metaloitler genelde ağır metal olarak adlandırılır
(Förstner and Wittmann, 1981).
1.1.2. Ağır Metal Kirliliğine Yol Açan Nedenler
Metaller, erozyonla taşınan kaya parçalarıyla, rüzgarın taşıdığı tozlarla, volkanik
faaliyetlerle, orman yangınlarıyla ve bitki örtüsü vasıtasıyla sulara taşınır. Çok sayıda
nehrin denize dökülmesi sonucunda, ağır metaller denizlerde birikir. Denize karışan
bu nehirler, endüstriyel ve kentsel bölgelerden geçerken içerisine çok fazla atık
madde alabilir. Suda çözünmüş şekilde olan metaller, suyun dibine çökerek
sedimente katılır ve bu şekilde metaller sedimentte birikirler. Genellikle denizlerin ve
nehirlerin birleştiği geniş alanlarda ağır metal birikimi daha çoktur (Fergusson,
1990).
Endüstriyel faaliyetler ağır metallerin çevreye yayılmasında etkili olan en önemli
unsurlardan biridir. Demir çelik endüstrisi, metal kaplama, enerji santralleri,
otomotiv, elektronik malzemeler ile mutfak ve ev eşyalarının işlenmesi, boya,
plastik, kağıt ve cam sanayisi gibi birçok alanda kullanılması, ağır metallerin
yayılmasına neden olan önemli unsurlardandır. Ayrıca, tarım işlerinde kullanılan
pestisitler ve suni gübreler ağır metallerin su içerisindeki miktarını arttırarak suda
yaşayan canlılar için zehir etkisi oluştururlar (Özözen, 2005).
Ağır metal kirliliğine neden olan etmenlerden bir diğeri de madencilik endüstrisidir.
Maden cevherlerinden metallerin elde edilmesi esnasında açığa çıkan atıklar,
genellikle işlenmesi sırasında aktif hale gelerek kirlilik oluşmasına neden olurlar.
Açığa çıkan bu metaller daha sonra atmosferin neden olduğu etkiler sonucunda
çözünerek yer altı ve yer üstü sularına geçer (Tümen vd., 1992).
1.1.3. Ağır Metallerin Sudaki Birikimi
Ağır metaller değişik yollarla göl, nehir ve denizlere karışmaktadır. Metaller sucul
ortamlarda serbest iyonlar, organik veya inorganik bileşikler ve partikül maddeler
tarafından absorbe edilmiş şekilde bulunurlar (Engel vd., 1981). Sularda bulunan
ağır metallerin toksik etkileri iyon halinde bulundukları zaman artmaktadır. Bu
4
toksik iyonlar direk organizmalara veya onların tüketicilerine zarar vermektedir.
Suya girdikten sonra ilk olarak sedimente taşınmakta, bazıları ise canlının kendisi
tarafından alınmaktadır (Türkmen ve Türkmen, 2004).
1.1.4. Ağır Metallerin Sedimentte Birikimi
Sulara karışan çözünür haldeki metaller çöker ve sediment parçalarıyla absorbe
olurlar. Bu nedenle göl ve denizlerin sedimentlerinde ağır metallerin birikimi daha
fazla olur (Goyer, 1986). Sudaki çözünmeyen toksik elementler sedimentte az da olsa
toksik etkiye neden olabilir. Toprak ve kayalardaki yüksek konsantrasyonlar,
nispeten eriyici nitelikte olmadığından bu maddeler bitki ve hayvanlar için toksik
etki göstermeyebilir. Diğer elementler biyosferin katmanlarında yüksek
konsantrasyonda bulunabilir. Örneğin; Al yerkabuğunun % 8.2’sini oluştururken
Fe’in miktarı ortalama % 3-4’tür. Bazı elementler ise iz elementler olarak doğada
bulunur (Freedman, 1989).
Sucul ekosistemlere giren ağır metaller sedimente geçinceye kadar suda birçok
fiziksel ve biyojeokimyasal olaylar ve döngüler içinde yer alır. Gözenek suyunda
metaller konsantre hale geldiğinde genellikle iki yol izlenir: Ya direk suya metal
difüzyonu olur, ya da metaller sedimental ortamdaki inorganik veya organik
bileşenlerle birleşerek sediment içinde yerinde oluşan mineralleri oluşturur.
Sedimentlerin metal biriktirme kapasiteleri çeşitli faktörlere bağlıdır. Bunlar fiziksel
( tane boyu, yüzey alanı ve yüzey yükü) ve kimyasal (bileşim-jeokimyasal fazlar ve
iyon değiştirme kapasitesi) olmak üzere iki grupta toplanır (Baker, 1980).
Sedimentte tane boyu küçüldükçe buna bağlı olarak yüzey alanı, yüzey yükü ve
organik madde içeriği gibi özellikler artar (Jones ve Browser, 1978).
Metallerin dağılım gösterdiği jeokimyasal fazlar 5 gruptur:
a. Yer değiştirebilen
b. Karbonatlara bağlı olan
c. Demir ve mangan oksihidroksitlerine bağlı olan
d. Organik maddeye bağlı olan
e. Residual faz
5
a. Yer değiştirebilen
Eser metaller yer değiştirebilen fazda basit veya kompleks metal iyonlarının katı
parçacıkları üzerindeki negatif bölgelere bağlanması ve aynı miktarda diğer iyonların
serbest bırakılması şeklinde tutulur (Engler vd., 1977).
b. Karbonatlara bağlı olan
Sedimentin karbonat fazında tutulan metaller kırıntılı veya yerinde oluşan-institu
malzeme olabilir (Flipek ve Owen, 1978).
c. Fe ve Mn oksihidroksitlerine bağlı olan
Fe ve Mn oksitleri ve hidroksitleri absorblama veya birlikte çökme suretiyle eser
metallerin birikmesinde önemli rol oynar (Belzile vd., 1989).
d. Organik maddeye bağlı olan
Metaller sedimentte organik maddeye 3 şekilde bağlanır:
1. Karboksil grubundaki hidrojen ile yer değiştirerek
2. Karbon atomuna bağlanmak suretiyle organo-metal bileşiğini oluşturarak
3. N, O veya S gibi atomlar aracılığıyla karbon atomlarına bağlanarak (Krauskopf,
1979).
e. Residual faz
Sedimentin residual fazındaki metallerin konsantrasyonunu karasal kökenli kırıntılı
malzemenin minerolojisi kontrol eder (Süren, 2004).
Sedimentte bulunan metallerin çözünürlülüğü, hareketliliği ve biyolojik olarak
kullanıma hazır olabilme özelliği; pH’ın değişmesi, redoks koşullarının değişmesi,
organik komplekslerin yapısı ve tuzluluğun değişmesi ile artar (Förstner vd., 1986).
6
1.1.5. Ağır Metallerin Balıklar Tarafından Alınması
Balıkların ağır metalleri dış ortamdan alması besin, su, solungaçlar ve deri vasıtasıyla
gerçekleşir (Dökmeci, 1988). Balık tarafından dış ortamdan alınan ağır metaller,
taşıyıcı proteinlere bağlı halde kan yolu vasıtasıyla doku ve organlara taşınır ve
dokularda bulunan metal bağlayıcı proteinler tarafından bağlanarak yüksek
konsantrasyonlara ulaşır (Cicik, 2003).
Balıklar, su ortamındaki ağır metalleri; sindirim sistemi, vücut yüzeyi (deri) ve
solungaçlar yoluyla bünyelerine alırlar (Dökmeci, 1988).
Solungaçlardan absorbsiyon: Solunum için ağıza alınan sudaki oksijen solungaçlar
tarafından vücuda alınırken suda bulunan ağır metaller de solungaçlardaki lameller
tarafından vücuda alınmaktadır (Heath, 1987). Solungaçlar ağır metal birikiminde
önemli rol oynamaktadırlar ve yüksek birikim potansiyeline sahiptirler (Shah, 2002).
Ağır metal içeren solunum suyu, geniş yüzey alanına sahip olan solungaç
lamelleriyle etkileşime geçmekte ve solungaçlardan vücuda sürekli olarak metal
alınmaktadır (Kalay vd., 2004).
Sindirim sisteminden absorbsiyon: Balıklarda görülen zehirlenmelerin çoğu ağız
yoluyla alınan toksik maddeler nedeniyle olur. Bunun sonucunda sindirim sistemi
tarafından gerçekleşen emilim zehirlenme açısından önemlidir. Sindirim sisteminin
absorbe ettiği toksik maddeler, dolaşım sistemi yoluyla tüm vücuda yayılarak
zehirlenmelere neden olabilmektedir. Bu zehirli maddelerin toksik etkisi, vücuda
alınan toksik maddenin şiddetine, türüne ve absorbe edilen madde miktarına göre
farklılık gösterir (Dökmeci, 1988).
Deri yolu ile absorbsiyon: Balıkların derileri toksik maddelerle devamlı temas
halindedir. Derinin ağır metallere karşı geçirgenliğinin az olması nedeniyle balıkların
deri yoluyla zehirlenmeleri daha az görülür (Karadede, 1997).
7
1.1.6. Ağır Metallerin Balıklarda Birikimi
Balıkların farklı dokularında biriken ağır metallerin düzeyi ortamda bulunan ağır
metal miktarına, ağır metalin türüne, balığın ağır metal ile etkileşim sürecine, yaşına,
metabolik aktivitelerine, gelişimin hangi evresinde bulunduğuna, doku ve organlar
ile suyun fizikokimyasal özelliklerine göre değişir (Köse ve Uysal, 2008 ). Balıkların
doku ve organlarındaki ağır metal miktarı, ağır metalin vücuda alınma, depolanma ve
vücuttan atılma miktarına bağlı olarak ta değişir (Web, 3).
Ağır metallerin balıklardaki birikimi ve toksik etkisi suda bulunan oksijen miktarına,
tuz miktarına, ışık miktarına, suyun sertliğine, suyun organik bileşimine, suyun PH
değerine ve metal derişimine göre değişmektedir. Ayrıca balıkların türüne,
mevsimsel değişmelere, vücut kütlesine, balığın cinsiyetine ve balığın üremesine
göre de değişir (Yıldızdağ, 1992; Çoğun, 2008).
Balıklardaki ağır metal miktarı, balığın beslendiği besin türüne göre de çeşitlilik
gösterir. Genel itibariyle karnivor balık türlerinde, herbivor türlere nazaran ağır metal
birikiminin daha fazla olduğu görülür. Besin zincirinin üst trofik düzeyinde bulunan
balıklar besin yoluyla daha alt basamaktaki canlılardan ağır metal alırlar. Bunun
sonucunda vücutta biriken ağır metaller kronik ve akut zehirlenmelere neden olurlar
(Haesloop ve Schirmer, 1985).
Balıklar, suda çözünmüş halde bulunan ağır metalleri aktif veya pasif yollarla
vücutlarına alabilir ve bu ağır metaller balıkların vücutlarında birikir (Kurt, 2006).
Toksik bir maddenin hücre membranlarından geçişi difüzyon ya da özel transport
olmak üzere iki şekilde olur (Karadede, 2002). Kimyasal maddelerin hücre zarından
geçişi, zarın iki yüzü arasındaki yoğunluk farkına bağlı olarak değişir. Difüzyonda
moleküller çok yoğun olduğu ortamdan az yoğun olduğu ortama doğru geçiş yapar.
Pasif transportta ise zarın iki yüzü arasındaki osmatik basınç farkından dolayı sıvı
moleküleri ile birlikte küçük moleküllerde porlardan geçerler. Bu şekilde hücreye
ağır metaller de taşınabilir (Karadede, 2002). Özel transportta ise hücre zarının dış
yüzeyinde bulunan maddeler integral veya taşıyıcı protein adı verilen özel bir
proteinle kompleks bir yapı oluşturarak hücre içine alınır. Oluşan bu kompleks yapı
zarın diğer tarafında bozularak taşıyıcı protein serbest kalır ve tekrar transport
8
yapmak için geri döner. Kompleksten ayrılan madde hücre içine alınmış olur
(Dökmeci, 1988).
Ağır metaller su içerisinde çok zor ayrıştığından veya hiç ayrışamadıklarından dolayı
canlıların doku ve hücrelerinde fazla miktarda birikir. Balık tarafından absorbe
edilemeyen ağır metaller ise boşaltım yolu ile vücut dışına atılır. Balıkların türüne
göre, boşaltım sistemi yeterli olmayan balık türlerinde ise toksik ağır metaller toksik
olmayan bileşikler içinde biçim değiştirerek böbrek ve karaciğer içerisinde depo
edilir (Gerlach, 1981).
Genel itibariyle ağır metallerin en fazla biriktiği organ karaciğer, en az biriktiği
organ ise kas dokusudur. Bunun nedeni ise ağır metallerin daha aktif olan organlarda
daha fazla birikmesidir (Kargın ve Erdem, 1992). Canlı vücudunda birçok element
eser miktarda bulunmaktadır. Bu elementleri non-toksik bir formda taşımak ve
depolamak için homeostatik mekanizmalar geliştirilmiştir. Bu gibi taşıma ve
depolama işini genellikle proteinler yapmaktadır (Riordan ve Vallee, 1991).
Metallothionein, en iyi bilinen bu tipteki proteinlerdir. Karaciğerde bu proteinler
bulunur (Waalkes ve Goering, 1990). Ağır metallerin detoksifikasyonunda ve ağır
metallerin taşınmasında görevli olan metal bağlayıcı proteinler (metallothionein)
karaciğerde sentezlenir. Metallothionein, balıklarda bulunan temel iyonların
depolanması, oksiradikallerin vücuttan temizlenmesi ve canlı vücudu için hayati
önem taşımayan metallerin detoksifikasyonunda görev alan katalitik özellik
taşımayan peptitlerdir (Vergani, 2005). Balıklarda karaciğer dokusunun ağır metal
çalışmalarında kullanılmasının en önemli nedeni ağır metallerin karaciğer dokusunda
çok fazla miktarda birikmesidir (Canlı ve Atlı, 2003).
1.1.7. Ağır Metallerin Toksik Etkisi
Ağır metaller toksik etkilerini genel olarak, hücre zarları, enzimler ve hücre
organelleri üzerinde gösterirler. Metallerin toksisitesi toksikolojik hedef ile serbest
halde bulunan metal iyonu arasındaki etkileşimi kapsar. Ağır metallerin toksik
etkisinin meydana gelmesinde birçok faktör etkilidir. Örneğin toksisiteye neden olan
element ile doku için gerekli olan esas elementin metabolizması aynı olabilir. Ayrıca
9
görevleri esnasında metal transferi yapan hücreler (karaciğer, renal tübüler,
gastrointestinal) toksik etkiye en hassas hücrelerdir (Özdamar, 2001).
Ağır metallerin toksik etkilerini birçok başlık altında toplamak mümkündür. Bunlar:
(Vural, 2005).
Enzim inhibisyonu: Metallerin birçoğu çok sayıda organ sistemini etkiler.
Metallerin toksik etki yaptıkları yerler biyokimyasal prosesleri barındıran hücre
zarları ve organellerdir. Toksik etkisi yüksek olan metaller esas aminoasitlerin
sülfidril, histidil ya da karboksil gruplarına yüksek afinite gösterirler ve amino
asitlerle etkileşim içerisine girerek enzimatik reaksiyonları inhibe ederler.
Esansiyel elementlerin yerini alma: Bazı metaller, metabolik açıdan benzedikleri
elementlerin yerlerini alarak toksik etkiye neden olurlar. Buna örnek olarak kurşunun
merkezi sinir sistemi üzerindeki etkisi verilebilinir. Kurşun metabolizma açısından
kalsiyuma benzerlik gösterir, bu sayede “hem” metabolizmasını etkileyerek demir ve
çinkonun yerini alabilir.
Proteinlerle birleşme: Bazı metaller proteinler ile birleşerek intersellüler
birikmelerine rağmen herhangi bir hücre hasarına yol açmazlar. Metallerin
proteinlerle kompleks oluşturması detoksikasyon ya da koruyucu bir mekanizmanın
oluşmasını sağlar.
Metallerin oksidasyon basamağı ve bileşik şekli: Metallerin oksidasyon basamağı
ve bileşik şekli metallerin toksisitelerini etkiler. Buna örnek olarak Cr+6
bileşiklerinin
Cr+3’
ten daha toksik olması ve bunun sonucunda organik yapılı metal bileşiklerin
(alkil kursun ve alkil civa gibi) inorganik yapılı bileşiklere (kursun asetat ve civa-2-
klorür gibi) göre daha fazla toksik olması örnek olarak verilebilir.
Dış faktörler: Toksik metallerin besin, endüstri ve çevre ile etkileşimi, esansiyel
elementlerin organizmada bulunma (hücre, doku, organ, moleküller) düzeyini
etkileyebilir. Buna örnek vermek gerekirse çok aşırı miktarda çinkoya maruziyet
sonucu bakır eksikliği görülür.
10
1.1.8. Ağır Metallerin Sucul Canlılara Etkileri
Sucul ekosistemlerde ağır metaller canlılarda birikmeleri ve toksik etki meydana
getirmeleri nedeniyle önemli bir çevre sorunu haline gelmiştir. Bu ağır metallerden
bazıları (kadmiyum, kursun, arsenik, civa v.s.) canlı dokularında çok düşük
konsantrasyonlarda olsalar bile bir takım toksik etkilere neden olurlar. Bununla
birlikte bazı metaller de (bakır, çinko, demir v.s.) biyolojik öneme sahiptirler ve
sucul ekosistemin tabi bileşenleridir. Ancak çok yüksek konsantrasyonlarda toksik
etki gösterirler (Amundsen vd., 1997).
Toksik maddelerin etkileri çeşitli biyolojik organizasyon seviyelerinde incelenebilir.
a. Hücresel ve daha alt seviyedeki etkiler: Nükleik asitler, enzimler, membran
yapıları ve hücre içi diğer organel ve sistemlerde olan ve sonucunda yapısal ve
fonksiyonel değişimler meydana getiren etkilerdir. Ağır metaller hücre zarının
yapısını ve fizyolojik özelliklerini etkileyerek hücre, doku ve organlara zarar verirler,
üremeyi olumsuz yönde etkiler ve ölüm oranını arttırırlar. Ayrıca lenfositlerin
membran yapıları, iyon geçirgenliği ve hücre metabolizması bozulur (Widdows,
1985).
b. Organ ve doku seviyesindeki etkiler: Ağır metaller, hayati fonksiyonlar, kas ve
sinir fonksiyonları, solunum, dolaşım, bağışıklık sistemi bozuklukları,
osmoregülasyon ve hormonal düzenlemelerin bozulmasına neden olarak, ya tüm bu
görevlerin aksamasına yada tamamen bozularak ortadan kalkmasına sebep olurlar.
Ayrıca, solungaçlar üzerine çökerler ve solungaçların salgıladığı salgıyı
pıhtılaştırarak oksijen alınmasını zorlaştırırlar (Süren, 2004). Bunun yanında
hiperplazi, mukus hücrelerinin artması ve primer lamellerin ayrılmasına da neden
olurlar. Ağır metaller sublethal derişimlerde balıklarda hemoglobin, hematokrit, kan
hücreleri sayısı ve yapısı, kandaki glukoz, kolesterol ve serbest yağ asidi düzeyleri
gibi hematolojik parametrelerde de önemli değişimlere neden olurlar (Kalay ve
Erdem, 1995).
c. Birey düzeyindeki davranışlar: Ağır metaller suda yaşayan canlıların davranış,
büyüme ve üreme gibi fonksiyonları üzerinde de olumsuz etkilere neden olurlar.
11
Balıklarda ağır metaller sublethal dozlarda yüzme hareketlerinde koordinasyon
bozukluğu, çeşitli fiziki etkilerle besin almaya karşı duyarsızlık, operkulum
hareketlerinde artış gibi çeşitli davranış değişikliklerine neden olurken, metal
konsantrasyonunun artması ile davranışlarda gözlenen değişimler ortadan kalkar.
Davranışlarda görülen değişimler, etkide kalma süresine bağlı olarak balığın ortama
katılan kirletici ajana karşı tepkisinden ve değişen ortam şartlarına alışmasından
kaynaklanabilir (Kuşatan ve Cicik, 2004).
Ayrıca ağır metallerin sucul canlılar üzerindeki en önemli etkilerinden biri de strestir.
Stres; bir canlının normal halini tehlikeye sokan, kapasitesini azaltıcı ve zorlayıcı
olarak değerlendirilen, canlı ve çevre arasındaki etkileşimdir. Stresin oluşması için
canlının içinde bulunduğu ya da yaşamını sürdürdüğü ortam ve çevrede meydana
gelen değişimlerin, canlıyı belli düzeyde etkilemesi gerekir (Sasal vd., 1999).
1.1.9. Ağır Metallerin Zehirliliğini Etkileyen Etmenler
İçerisinde ağır metal ihtiva eden çözeltilerin zehirliliği, organizmanın türüne, üreme
zamanına, su ortamının ışık, tuzluluk ve ısı gibi fiziko-kimyasal özelliklerine ve ağır
metalin cinsine göre farklılık gösterir. Genel itibariyle ağır metallerin tümü birden
çok organ ve sistemi etkiler. Bunun sonucunda sadece bir enzim sistemi ya da sadece
bir biyokimyasal süreç etkilenmemektedir. Örnek olarak arsenik ve civa, sülfidril
grubu içeren enzimlerin çalışmasını yavaşlatır veya durdurur. Ağır metal
zehirlenmelerinde metale en hassas olan etki yeri için “hedef veya kritik organ”
terimi kullanılır. Örneğin böbrekler kadmiyuma karşı en hassas organ olmasına
rağmen karaciğer ve akciğer de kadmiyumdan etkilenmektedir (Brayn, 1976).
Su içerisinde bulunan ağır metallerin canlılar üzerindeki etkileri; canlının
metabolizmasına, ekolojik ihtiyaçlarına ve beslendiği besinlere, metalin bulaşma
ölçüsü ile diğer faktörlere (mevsimsel farklılıklar, tuzluluk, interaktif ajanlar,
sıcaklık) bağlı olarak değişmektedir (Brayn, 1976).
12
1.1.10. Çalışılan Ağır Metaller
1.1.10.1. Kadmiyum (Cd)
Cd, doğada Zn ile birlikte bulunur. Volkanik faaliyetler, hastane atıkları ve kömürün
yakılması sonucu hava ve suya karışmaktadır. Taşınması ise hava ve tozlar
aracılığıyla gerçekleşir (Yiğit vd., 2002). Havada bulunan Cd miktarı endüstriyel
alanlarda kırsal alanlara göre çok fazla miktardadır (Toscalı ve Eren, 2004). Cd’un
sudaki temel kaynağı elektrikle kaplama ve kaynak işlerinin atık ürünleridir. Yüzey
sularına jeolojik depolardan bir miktar Cd karışmaktadır. Cd suda bulunan inorganik
ve organik parçacıklara güçlü bir şekilde tutunur (Köse, 2007).
Cd’un suda çözünme yeteneği diğer elementlere göre daha fazladır ve Cd+2
iyonu
şeklinde bitki ve deniz organizmalarının bünyelerine girer. Cd, balığın büyüme ve
gelişmesi için gerekli olan bir element değildir. Çok küçük derişimlerde bile toksik
özelliğe sahip olduğu için balık larvalarının büyüme ve yaşama oranlarının
düşmesine neden olur. Balıkların üreme, karaciğer, beyin ve sinir sisteminde
patolojik etkilere, solungaç kılcallarında tıkanmaya, lamellerinde ise erimeye neden
olur. Cd, kas, karaciğer, böbrek ve solungaç gibi dokularda birikir (Lemaire ve
Lemaire, 1992; Levesque vd., 2002; Kuşatan ve Cicik, 2004; Cicik ve Engin, 2005).
İnsan yaşamı için gerekli olmamasına karşın doğada yayılım hızı yüksektir. Cd, insan
bünyesinde yaş ilerledikçe artan miktarda birikmektedir. Bu birikim ellili yaşlarda
maksimum düzeye ulaşır ve elli yaştan sonra gittikçe miktarı azalır. Doğumdan sonra
bebeklerde Cd’a hiç rastlanmaz ve kan veya plasenta yolu ile anneden bebeğe Cd
geçmez. Cd’un topraktan alınması için bölgelere göre canlı vücudundaki miktarı
değişkenlik gösterir. (Toscalı ve Eren, 2004). Sigara dumanında da Cd
bulunmasından dolayı akciğer kanseri ve rahatsızlıklarına neden olduğu
düşünülmektedir. Cd; kalp hastalıkları, kansızlık, bağışık sisteminin zayıflaması,
iskelet sisteminin zayıflaması ve karaciğer problemlerine neden olmaktadır. Evsel
atık sulardan kaynaklanan nedenlerle Cd tarım bitkilerinde de birikir. Tarım
ürünlerinin tüketilmesi sonucunda ise Cd insanlara ve diğer canlılara geçmektedir
(Yiğit vd., 2002).
13
Cd, hayvanlarda genellikle metallothionein ile birleşmiş bir şekilde bulunur (Watari
vd., 1989). Cd’a maruz kalan denek hayvanlarının böbrek, karaciğer, akciğer,
bağırsak ve testislerinde metallothionein üretiminde artış olduğu tespit edilmiştir
(Danielson vd., 1982).
1.1.10.2. Krom (Cr)
Cr, alüminyum metalürjisi, boya, metal temizleme ve kaplama, paslanmaz çelik,
patlayıcı, seramik, kâğıt ve tekstil endüstrilerinde kullanılır. Ayrıca sıcak su ile
ısıtma sistemlerinde, sondaj borularında ve soğutma kulelerinde korozyonu
önlemede, gübrelerde ve pestisitlerde kullanılır (Mc Neely vd., 1979; WHO, 1993).
Cr, su içersinde 3 ve 6 değerlikte bulunur. 6 değerlikli Cr’a suda fazla miktarda
rastlanırken, 3 değerlikli Cr daha az bulunur. Cr+6
kanser yapma etkisine sahiptir. Cr
asidik sularda eser miktarda bulunmaktadır (Güler ve Çobanoğlu, 1997).
Cr canlı vücuduna solunum ve sindirim sistemi yolu ile girer. Cr’un vücuttaki miktarı
hangi değerlikte olduğuna ve vücuda hangi yola girdiğine bağlıdır. Cr+3
insanlar için
esansiyel elementtir. Cr+6
ise toksik etkiye sahiptir. Solunum sistemi yolu ile absorbe
edilen Cr miktarı tam olarak bilinememektedir. Vücuda alınan Cr’un büyük bir
bölümü kas, deri ve yağ dokusunda bulunur. Karaciğerde, hemostatik mekanizma ve
intestinal nakil mekanizmaları sayesinde Cr+3
birikimi önlenir. Cr idrar ve dışkı yolu
ile vücut dışına atılmaktadır. Cr yağ ve glikoz metabolizması için ihtiyaç olan bir
madde olduğu gibi amino asitlerin kullanılmasında da gereklidir (Şentürk vd., 1975).
1.1.10.3. Bakır (Cu)
Cu, doğada katı, biyolojik ve çözünmüş şekilde oldukça fazla miktarda bulunabilen
bir ağır metaldir (Flemming ve Trevors, 1989). Cu, doğal olarak yerkabuğundaki
kayaçlarda bulunur. Ayrıca Cu içeren karbonat ve sülfür mineralleri halinde de
bulunabilir (Cicik ve Engin, 2005). Çözünürlüğünün düşük olması nedeniyle sularda
bulunan Cu’ın çok az kısmı doğal kaynaklıdır (Öztürk, 1994). Endüstriyel atıklar,
bazı tarımsal ilaçlar ve madeni kaplama işlemleri yoluyla sucul ortamlara geçen Cu,
14
su, sediment ve canlılarda yüksek miktarda birikir (T.C. Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığı, 2006).
Cu, iz element olmakla birlikte redoks katalizörü olarak 30 civarında enzimin
yapısında bulunur. Bazı canlılarda hemosiyaninin yapısına katılarak oksijenin
taşınmasında görev alır. Buna karşılık deniz de yaşayan canlılar için civa ve
gümüşün ardından en çok toksik etkiye sahip bir ağır metaldir (Flemming ve
Trevors, 1989).
Cu, insan metabolizmasında esas element olarak görev yapar. Merkezi sinir
sisteminde, bağ doku gelişmesinde, kemik, eritrosit oluşumu için doku demirinin
serbest bırakılmasında önemli rol oynar. Aşırı miktarda alınması sonucunda, damar,
karaciğer ve böbrek hastalıkları, mukoza iltihaplanması, depresyonla seyreden
merkezi sinir sistemi irritasyonları görülebilir (Jenkins, 1989). Cu, yaygın olarak
bulunan bir ağır metal olmasından dolayı vücuda alındıktan sonra vücut dışına
atılamazsa wilson hastalığına neden olur. Wilson hastalığı karaciğer, göz ve beyinde
biriken Cu’ın neden olduğu bir hastalık türüdür. Organ tarafından alınan Cu dolaşıma
tekrar katılmaz. Biriken Cu karaciğer, göz ve beyin gibi organlarda patolojik
değişimlerin oluşmasına neden olur (Toscalı ve Eren, 2004).
1.1.10.4. Demir (Fe)
Fe, doğada diğer ağır metallere nazaran daha fazla miktarda bulunurken element
halinde bulunmaz. Fe’in element hali ancak meteorların yapısında görülür. Toprakta
doğal olarak bulunur, taşınması ise deniz, göl, akarsu ve nehirler sayesinde
gerçekleşir. Bunu yanı sıra demirin en önemli kaynaklarından biri de endüstriyel
atıklardır (Tuncay, 2007).
Fe, insanların alyuvar hücrelerinin yapısında bulunan hemoglobinin fonksiyonel bir
parçasıdır. Ayrıca, sitokrom peroksidaz ve katalaz enzimlerinin, myoglobininin
yapısında bulunan yaşamsal öneme sahip bir elementtir (Alhas, 2007). Fe’in fazlası
ise dalak, karaciğer ve kemik iliğinde birikir (Şanlı ve Kaya, 1995). Fe emiliminin
insan vücudunda kontrol mekanizması varken vücut dışına atılması konusunda
herhangi bir kontrol mekanizması bulunmamaktadır. Vücuda alınan fazla miktardaki
15
demir sindirim sistemine zarar verebilir ve dolaşım sistemine katılabilir. Dolaşım
sistemi ile karaciğer, kalp gibi organlara ulaşarak zarar verebilir. Uzun süre maruz
kalınması sonucunda ise organlar hasar görür ve ölümle sonuçlanabilir (İvakli,
2008).
Su ortamında kollaidal yapıda bulunan demir, çok yoğun şekilde solungaçlarda
birikerek balıklarda ölüme neden olabilir. Balıkların vücudunda biriken demir
balıkların insanlar tarafından besin olarak tüketilmesi sonucunda insan vücuduna
geçer ve sağlığı olumsuz yönde etkileyebilir (Tekin-Özan vd., 2004).
1.1.10.5. Mangan (Mn)
Mn suya, toprak ve tortul kütlelerin çeşitli atmosferik olaylar sonucu çözünmesiyle
geçer. Fe’in fazla olduğu sularda az miktarda Mn’a rastlanmaktadır. Yer altı
sularında ise Mn iki değerlikli halde bulunur. Göl ve baraj gibi yüzeysel suların dip
kısmındaki çamur ve çökeltilerde bulunur ve indirgeyici bir ortamda çamurdan suya
geçer. Mn’ın suda bulunması halinde sudaki bakteri sayısında artış görülür ve suya
kötü bir tat verir (Şentürk vd., 1975).
Mn, insan ve hayvanlarda esansiyel olan bir elementtir. Mn’ın içme sularında
bulunması kalp ve damar hastalıklarından korunma sağlar. Mangan ağır metaller
içerisindeki toksik etkisi en az olan elementtir (USEPA, 1985).
1.1.10.6. Molibden (Mo)
Mo, yüksek erime noktasına sahip bir elementtir. Nükleer enerji faaliyetlerinde,
kimyasal solüsyonlarda, uçak ve füze parçalarında, petrol ürünlerinde katalizör
şeklinde, elektronik aletlerin tel yapımında kullanılır (T.C. Devlet Planlama
Teşkilatı, 2001).
Molibden besin zinciri için gerekli olan bir iz elementtir ve topraktaki diğer mikro
besinlerden farklıdır. Asitli topraklarda daha az, alkali topraklarda daha fazla
çözünür. Yapılan deneylerinde molibdenin çok fazla toksik etkisinin olduğu tespit
edilmiştir. Karaciğerde fonksiyon bozukluklarına neden olduğuna dair kanıtlar
16
bulunmuştur. Gut hastalığına, diz eklemlerinde, ellerde, ayaklarda eklemsel
bozukluklara, kızarıklıklara ve eklem bölgelerinde ödeme neden olduğu
gözlenmiştir. Molibden tüm canlılar için düşük miktarlarda gereklidir, fakat yüksek
miktarlarda bulunduğunda ise oldukça toksiktir (Yücel, 2010).
1.1.10.7. Nikel (Ni)
Ni, arsenid ve sülfit alaşımları halinde çok bulunan bir ağır metal çeşididir.
Madencilik faaliyetleri sonucunda çevreye yayılabilir. Fabrikaların tesisatlarında Ni
kullanılması sonucunda gıda fabrikalarında gıdalara Ni’nin bulaşması görülebilir. Ni,
tuzlarının suda eriyebilme özelliği ve çeşitli yollarla nehirlere karışması sonucunda
çevreye kolay bir şekilde yayıldığı görülebilir. Çeşitli metotlarla Ni’in bir kısmı
sudan uzaklaştırabilmektedir (Güler ve Çobanoğlu, 1997).
İçme sularında ortalama 2-5 μg/l civarında görülür. Ancak Ni karışımlı su boruları
kullanılırsa bu oran artabilir. Bir insanın günde 2 litre su içtiği düşünülürse 10-20 μg
civarında Ni sudan alır. Ni’nin sindirim sisteminde absorbe edilmesi zordur. İçme
suyu yolu ile 5 mg/l verilse dahi insanda Ni’ye rastlanmamıştır. Hayvanlarda ve
insanlarda Ni metabolizması tam olarak bilinmemektedir. Ni idrar ve dışkılama yolu
ile vücut dışına atılır (Güler ve Çobanoğlu, 1997). Havada bulunan Ni bileşiklerinin
solunması sonucunda alveoler makrofaj hücre sayısında artışa, silia aktivitesi ve
immünite baskısında azalmaya, solunum borusunda irritasyona, tahribata,
immunolojik değişimlere neden olabilir (İlhan vd., 2000).
Ni toksik etkisi bulunmayan bir ağır metaldir. Su ve besin yoluyla alınan Ni çok
ciddi sağlık sorunlarına neden olmaz. Hayvanlar üzerinde yapılan deneylerde besin
yoluyla 1600 mg/kg Ni verilmesi sonucunda yavrulama sayısında azalmaya neden
olduğu tespit edilmiştir. Farelerde yapılan bir deneyde ise farelere hayatları boyunca
içersinde 5 mg/l Ni olan su içirilmiş ve bunun sonucunda ise farelerde herhangi bir
zararlı etkisine rastlanmamıştır (Güler ve Çobanoğlu, 1997).
17
1.1.10.8. Kurşun (Pb)
Pb’un yayılması, sulardaki Pb kayaçlarından, topraktan ve insan faaliyetlerinden
kaynaklanabilir. Pb ihtiva eden yakıtların kullanılması ve Pb’un işlenmesi esnasında
atmosfere ve suya az miktarda da olsa Pb karışır. Ayrıca endüstride Pb, akümülatör,
boya, metal yağları, boru, patlayıcı, matbaacılık, fotoğraf malzemesi yapımı gibi
alanlarda kullanılır (Mc Nelly vd., 1979).
İnsan ağırlığının yaklaşık olarak 125-200 mg’ı Pb’dur. Günlük faaliyetler sonucunda
günde ortalama 1-2 mg Pb vücuttan uzaklaştırılır. İnsanlar günlük yaklaşık 300-400
mg civarında Pb’a maruz kalmaktadır. Daha önceki çağlarda yaşamış insan
iskeletleri üzerinde yapılan çalışmalar sonucu günümüz insanlarının kemiklerinde
eski insanlara göre 500-1000 kat daha fazla Pb olduğu tespit edilmiştir (Toscalı ve
Eren, 2004).
Suda yaşayan canlılarda karaciğer, solungaç, böbrek ve kemiklerde Pb’un biriktiği ve
Pb’un uzun yarılanma ömrüne sahip olduğu tespit edilmiştir. Pb, larvalar üzerinde
önemli problemlere neden olabilmektedir. İskelet sisteminde biriken Pb’un canlı
vücudundan atılması 20 yılı bulabilir. Pb ayrıca yumurta ve embriyo gibi yapılarda
da birikebilir (Çalışkan, 2005).
Pb, beslenme ve solunum yoluyla insan vücuduna girer. Deniz ürünleri, baklagiller,
meyve, et ve içecek gibi gıda ürünleri en fazla Pb içeren besinlerdir. Asitli suların
içme suyu borularını aşındırması sonucunda Pb ihtiva eden borulardan Pb’un içme
sularına karıştığı tespit edilmiştir. Pb’un insan vücudunda birikmesi, yüksek
tansiyon, mide yanması, böbrek yaralanması, sinir sisteminin bozulması, merkezi
sinir sisteminde hasarlar, baş ağrısı, yorgunluk, spermin yapısının bozulması, anemi,
çocuklarda zihinsel aktivite ve davranış bozukluğu gibi sağlık sorunlarına neden
olmaktadır. Pb, merkezi sinir sisteminde, kemikte ve saçta birikir ve toksik etkiye
sahiptir (Çınar, 2008).
18
1.1.10.9. Selenyum (Se)
Toprakların siyah katmanlarında, fosfat muhteva eden kayaçlarda ve kömür
madenlerinde doğal halde bulunurken, kömür ve fosil yakıt kullanan fabrikalardan da
yapay olarak doğaya karışmaktadır (Miller vd., 2007).
Se, canlılarda biyolojik membranların korunmasında önemli bir rol üstlenir. Se,
hücresel aktivite sonucunda ortaya çıkan lipoperoksit ve hidrojen peroksitlerin
metabolize edilmelerini sağlayan glutatyon peroksidaz enziminin (Trand vd., 2007)
thioredoxin reductase’nin yapısına katılır. Thioredoxin reductase, oksidatif strese
karşı savunmada rol oynayan ve protein onarımında gerekli olan bir enzimdir (Miller
vd., 2007). Se, antioksidan savunmayla alakalı olan enzimlerde gerekli bir
kofaktördür. Nörolojik hastalıklar, ateşli hastalıklar, kanser ve enfeksiyon
hastalıklarında engelleyici rol oynadığı belirtilmiştir (Kaur ve Sandhu, 2008).
Canlı vücudundaki yüksek miktardaki Se toksik etkiye sahipken, düşük
konsantrasyonlardaki Se ise antioksidant özelliğe sahiptir (Trand vd., 2007).
İnsanlarda Se eksikliğinde dolaşım sistemi organlarının esnekliğinde azalma ve
kaslarda zayıflama görülür. Se eksikliği çocuklarda ise fetal bozuklukların
oluşmasına neden olur (T.C. Devlet Planlama Teşkilatı, 2001).
1.1.10.10. Çinko (Zn)
Zn, çinkosülfür ve çinkokarbonat şeklinde maden yataklarında ve toprakta bulunur.
Cd’un bulunduğu yerlerde genellikle Zn’da görülür. Kağıt yapımında, ilaç
yapımında, ormancılık ve bazı sanayi alanlarında ve boyalarda kullanılır. En çok Zn
zehirlenmesi boya kaynaklı olmaktadır (Kaya vd., 2002).
Zn, insan, bitki ve hayvanlar için esansiyel bir elementtir. Bağışıklık sisteminin
güçlenmesinde, yumurtanın olgunlaşmasında, derinin yapısının güçlenmesinde,
yaraların çabuk iyileşmesinde, protein, yağ ve karbonhidrat metabolizmasının
düzenlenmesinde, nükleik asit sentezinde olmak üzere birçok metabolik faaliyetler
için önemli bir elementtir (Türkoğlu, 2008). Vücuda aşırı miktarda Zn alınması
sonucunda iştah kaybı, immün sistemde problemlerin ortaya çıkması, yaraların
19
olağandan geç iyileşmesi, kolesterolün artması, ishal, karın ağrısı, deride aşırı
hassasiyet ve sindirim sisteminde problemler görülür (Çalışkan, 2005).
Zn’nun toksik etkisi suyun yapısındaki diğer metaller ve suyun kimyasal yapısına
göre değişebilmektedir. Zn’nun suda yoğun miktarda bulunması sonucu balıklarda
solungaç dokusu zarar görerek balığın ölümüne sebebiyet verebilir (Kruger, 2002).
20
2. KAYNAK ÖZETLERİ
Ülkemizde ve yurtdışında farklı sucul sistemlerin ağır metal kirliliğini belirlemek
amacıyla yapılmış çalışmalar vardır. Bu çalışmalarda biyoindikatör olarak su,
sediment ve balıklar kullanılmıştır.
Atıcı ve Obalı (2002), Ocak 1997-Kasım 1997 tarihleri arasında yaptıkları çalışmada
Abant Gölü’ndeki oksijen miktarını 8.92 mg/lt, pH değerini 8.05, sıcaklığı ise 14.6
ºC olarak tespit etmişlerdir.
Dipsiz ve Çine Çayı’nda yapılan bir çalışmada ise su sıcaklığının 11.2-16.7 ºC,
elektriksel iletkenlik değerinin ise 517-801 μS/cm arasında değiştiği belirlenmiştir
(Dirican ve Barlas, 2005).
Derbent Baraj Gölü’nde yapılan bir çalışmada ortalama su sıcaklığı 15.56 ºC olarak
belirlenirken, pH seviyesinin 7.1-8.6 arasında değiştiği saptanmıştır (Taş, 2006).
Birecik Baraj Gölü’nde 2002-2003 yıllarında yapılan bir çalışmada çözünmüş
oksijenin 4.50-7.97 mg/lt, su sıcaklığının 8.07-22.13 ºC, pH değerinin 7.70-8.40
arasında değiştiği belirlenmiştir (Bozkurt ve Sagat, 2008).
Tepe (2009), Reyhanlı Yenişehir Gölü’nde yaptığı çalışmasında suyun bazı fiziko-
kimyasal parametrelerini belirlemiştir. Çalışma sonucunda su sıcaklığınının 14.6-
29.7 ºC arasında, pH seviyesininin 7.92-8.12 arasında olduğunu tespit etmiştir.
Kıvrak ve Gürbüz (2010), Tortum Çayı'nda yaptıkları araştırma sonucunda su
sıcaklığının 1.6 ºC ile 18.5 ºC arasında, pH değerinin 7.3 ile 8.2 arasında değiştiğini
belirlemişlerdir. Araştırma süresince elektriksel iletkenlik değerlerinin 275 μS/cm ile
1097 μS/cm arasında, çözünmüş oksijen miktarının ise 6.2 mg/lt ile 13.2 mg/lt
arasında değiştiğini saptamışlardır.
Işıklı Gölü’nde yapılan bir çalışmada gölün pH değeri 6.79-9.57, elektriksel
iletkenlik değeri 182-668 μS/cm arasında değişiklik göstermiştir. Su sıcaklığı ve
sudaki metal miktarı arasında önemli bir ilişki belirlenememiştir. Sudaki pH ve
21
çözünmüş oksijen miktarı ile bazı metallerin konsantrasyonları arasında negatif ilişki
olduğu bildirilmiştir (Tekin-Özan ve Aktan, 2012).
Eğirdir Gölü’nde 2009 yılında yapılmış bir çalışmada gölün pH değeri 8.8-9.07
arasında, oksijen miktarı ise 7.53-8.55 mg/lt arasında tespit edilmiştir (Şener vd.,
2013)
Parana Deltası (Arjantin)’nda yapılan bir çalışmada dört bölgeden alınan su ve
sediment örneklerinde ağır metal miktarları ölçülmüştür. Suda en fazla Zn, en az ise
Cd tespit edilmiştir. Sedimentte ise en fazla Cr, en az ise Ni belirlenmiştir (Cataldo
vd., 2001).
Al-Saadi vd. (2002), Habbaniya Gölü (Irak)’nün su ve sedimentinde Cd, Pb, Ni, Mn
ve Zn birikimini araştırmışlardır. Suda en fazla Zn’nun, sedimentte ise en fazla
Mn’ın biriktiğini belirlemişlerdir.
Texoma Gölü (ABD)’nde yapılan bir çalışmada su ve sedimentte bulunan ağır metal
miktarları belirlenmiştir. Su ve sedimentte en fazla Fe tespit edilirken, Co’ın suda,
Cd’un ise sedimentte en az düzeyde olduğu saptanmıştır (An ve Kampbell, 2003).
Hazar Gölü’nün suyunda ve sedimentinde yapılan çalışmada sudaki metal
düzeylerinin WHO, EC, EPA ve TSE-266 tarafından verilen sınır değerlerini
geçmediği ve sedimentte en yüksek düzeyde biriken metalin Fe olduğu belirlenmiştir
(Özmen vd., 2004).
Uluabat Gölü’nün suyunda ve sedimentinde yapılan çalışmada suda Mn, sedimentte
ise Fe’in en yüksek oranda biriktiği belirlenmiştir (Barlas vd., 2005).
Kovada Gölü’nde yapılan çalışmada su ve sedimente bulunan ağır metaller
incelenmiştir. Suda en fazla biriken metalin Fe, sedimentte ise Al olduğu tespit
edilmiştir (Tekin-Özan vd., 2007).
Keskin (2010), Akkaya Barajı’nın sedimentinde ağır metallerin dağılım ve birikim
düzeyini araştırmıştır. Yapılan çalışmada 21 bölgeden aldığı yüzey sediment
22
örneklerinde Mo, Cu, Pb, Zn, Ni, Co, Mn, Fe, Cr, As, V ve Cd konsantrasyonlarını
incelemiştir. Belirlenen bölgelerden alınan örneklerdeki Mo, Cu, Pb, Zn, Ni, Co,
Mn, As, V, Cr ve Cd miktarlarının sırasıyla 1.0, 3.0, 5.4,7.0, 2.7, 2.2, 3.4, 42.3, 2.1,
1.8 ve 7.2 şeklinde olduğunu tespit etmiştir. Keskin (2010), örneklerin alındığı
bölgelerin kıyaslamasını yaptığında ise kuzey ve doğu bölgesinde diğer bölgelere
nispeten daha yüksek metal konsantrasyonuna rastlamıştır. Bu durumu Karasu
Nehri’yle gelen tekstil ve sanayi kaynaklı metallere bağlayarak metal birikim
düzeylerinin antropojenik etkilere bağlı olduğunu bildirmiştir.
Tao vd. (2011), Taihu Gölü’nün suyunda ve sedimentinde Cu, Cd, Cr, Ni, Pb, Sn, Sb,
Zn, Mn’ın konsantrasyonlarını belirlemişlerdir. Göl suyunda Mn’ın oldukça yüksek
olduğunu, sedimentinde ise Cu, Cr ve Ni’in risk oluşturma sınırında bulunduğunu
tespit etmişlerdir.
Aydın ve Küçüksezgin (2011), Bakırçay ve Gediz Nehri’nde yaptıkları çalışmalarda
iki nehirden alınan sediment örneklerindeki bazı ağır metallerin miktarlarını
belirlemişlerdir. Çalışma sonucunda belirlenen Mn miktarının Bakırçay’da orta
düzeyde, Gediz Nehri’nde ise yüksek düzeyde risk yarattığını saptamışlardır. Cu, Zn,
Pb, Cr, Ni, Fe miktarlarının ise her iki nehir için de sağlık açısından orta seviyede
risk taşıdığını belirtmişlerdir.
Eğirdir Gölü’nde yapılan bir çalışmada göl suyundaki Mn düzeyinin 1.17-196.68
ppb, sedimentteki Mn düzeyinin ise 158-1134 ppm arasında değiştiği belirlenmiştir
(Şener vd., 2011).
Şener vd. (2013), Eğirdir Gölü’nün suyunda ve dip sedimentindeki bazı ağır
metallerin düzeylerini belirlemek amacıyla bir çalışma yapmışlardır. Çalışma
sonucunda Pb, Cu, Ni, Fe ve Zn’nun göl sedimentinde oldukça yüksek oranda
olduğunu belirlemişler ve kirliliğinin jeolojik etkilerden daha çok insan kaynaklı
olduğunu bildirmişlerdir.
Kankılıç vd. (2013), Kapulukaya Baraj Gölü’nün sedimentindeki bazı ağır metallerin
düzeylerini araştırmışlardır. Al ve Fe’in sedimette en fazla biriken metal olduğunu
bildirmişlerdir.
23
Altınkaya Baraj Gölü’nde (Samsun) yapılan bir çalışmada sazan (Cyprinus
carpio)’ın çeşitli doku ve organlarında biriken ağır metal miktarları incelenmiştir.
Araştırma sonucunda dokularda ağır metal bulunduğu ancak bu değerlerin normal
değerlerin altında olduğu ve insan sağlığını olumsuz yönde etkileyebilecek bir
sorunun bulunmadığı görülmüştür (Öztürk vd., 1992 ).
İzmir Körfezi’nde yapılan bir çalışmada lipsozun (Scorpaena porcus) kas, karaciğer
ve solungaç dokularındaki ağır metal birikimi incelenmiştir. Lipsozun bu
dokularında en fazla Zn, en az ise Cd tespit edilmiştir (Egemen, 1997).
Seyhan Nehri’nde yaşayan sazan (Cyprinus carpio), bıyıklı balık (Barbus capito) ve
karaburun balığı (Chondrostoma regium) üzerinde yapılan çalışmada kas, karaciğer
ve solungaçlardaki ağır metal miktarları araştırılmıştır. Ağır metal konsantrasyoları
numune alınan istasyonlara göre farklılıklar göstermiştir. Hastane atıklarının
bulaştığı bölgede ağır metal birikiminin yüksek oranda olduğu görülmüştür.
Solungaç ve karaciğerde, kasa göre ağır metal miktarının daha fazla olduğu tespit
edilmiştir. Cd bütün dokularda en az biriken metal olmuştur. Solungaç ve kasta Pb,
karaciğerde ise Cr en yüksek düzeyde tespit edilmiştir (Canlı vd., 1998).
Manzallah Gölü’nde yapılan çalışmada beş farklı istasyondan su, sediment ve balık
örnekleri alınarak ağır metal birikimi incelenmiştir. Sedimentte bulunan ağır metal
miktarının suda bulunan ağır metale düzeyine göre daha fazla olduğu görülmüştür.
Sedimentte ve balık dokularında en fazla Zn, en az ise Cd tespit edilmiştir (Abdel-
Baky ve Zyadah, 1998).
Farkas vd, (2000) Balaton Gölü’nde yaşayan tatlı su levreği (Perca Fluviatilis),
sazan (Cyprinus carpio), yılan balığı (Anguilla anguilla) ve turna balığı (Esox
lucius)’nın farklı dokularındaki Cd, Cu, Pb, Hg ve Zn seviyelerini belirlemişlerdir.
Sazan ve yılan balığının karaciğer ve solungaçlarında yüksek miktarda metal
biriktiğini tespit etmişlerdir.
Macquarie Gölü (Avusturalya)’nde yapılan çalışmada kefalin (Mugil cephalus) farklı
dokularındaki metal miktarları araştırılmıştır. Cd’un en az, Cu’ın ise en yüksek
düzeyde olduğunu belirlenmiştir (Kirby vd., 2001).
24
Kasumigaura Gölü (Japonya)’nde yapılan bir çalışmada kültür ve doğal şekilde
yaşayan sazan (Cyprinus carpio)’ların karaciğer ve solungaç dokularındaki ağır
metal miktarları ölçülerek bu balıklar arasında karşılaştırma yapılmıştır. Farklı besin
maddeleri ile beslenmelerine rağmen ağır metal miktarları açısından aralarında
önemli bir fark olmadığı görülmüştür. Balıkların kaslarında tespit edilen ağır metal
düzeylerinin ise balıkları tüketen insan ve diğer canlılar için belirlenen sınır
değerlerin altında olduğu saptanmıştır (Alam vd., 2002 ).
Seyhan Baraj Gölü’nde yaşayan sudak (Stizostedion lucioperca) ve sazan (Cyprinus
carpio) üzerinde yapılan çalışmalar sonucunda kas dokusunda biriken ağır metal
miktarlarının Fe>Zn>Cd şeklinde olduğu tespit edilmiştir (Göksu vd., 2003).
Keban Baraj Gölü’nde yaşayan Capoeta capoeta umbla’nın bazı doku ve
organlarında ağır metal birikiminin tespit edilmesine yönelik çalışmada, doku ve
organlarda sadece Cu, Fe, Mn ve Zn tespit edilmiştir. En düşük metal birikiminin kas
dokusunda ve deride olduğu belirtilmiştir. Mevsimlere göre yapılan
değerlendirmede, metal birikiminin ilkbahar ve yaz mevsimlerinde yüksek, sonbahar
ve kış mevsimlerinde düşük olduğu kaydedilmiştir. Doku ve organlardaki metal
konsantrasyonu ile balık boyu arasında herhangi bir ilişki belirlenememiştir
(Canpolat ve Çalta, 2003).
Küçükbay ve Örün (2003), Karakaya Baraj Gölü’nde yaşayan sazanlarda ağır metal
birikimini belirlemişlerdir. Karaciğerdeki Cu ve Zn miktarı ile balığın ağırlığı, boyu
ve yaşı arasında pozitif bir ilişki olduğunu tespit etmişlerdir.
Farkas vd. (2003), Balaton Gölü’nde (Macaristan) yaşayan Abramis brama’nın
karaciğer, solungaç ve kas dokusunda Cd, Cu, Hg, Pb ve Zn birikimini tespit etmeye
yönelik çalışmalarında en yüksek Cd, Cu, Pb ve Zn birikiminin karaciğer ve
solungaçta, Hg birikiminin ise kas dokusunda olduğunu saptamışlardır.
Karaciğerdeki Cd, Cu ve Hg birikimi ile balığın yaş ve ağırlığı arasında pozitif bir
ilişki olduğunu belirtmişlerdir.
Mersin Körfezi’nde yaşayan çipura (Sparus aurata) ve barbunya balığının (Mullus
barbatus) dokularındaki kadmiyum miktarı ölçülmüştür. Yapılan inceleme
25
sonucunda iki balık türünün karaciğerindeki ağır metal miktarının kas dokusuna
oranla daha fazla olduğu tespit edilmiştir. Barbunya balığının kas dokusundaki
kadmiyum miktarının çipura balığının kas dokusundaki kadmiyum miktarından daha
fazla olduğu belirlenmiştir (Kalay vd, 2004).
Papagiannis vd. (2004), Pamvotis Gölü (Yunanistan)’nde yaşayan Cyprinus carpio,
Silurus aristotelis, Rutilis ylikiensis ve Carassius gibellio’da Cu ve Zn birikimini
belirlemek amacıyla yaptıkları çalışmada en yüksek metal birikimini Cyprinus
carpio’da ve karaciğerde tespit etmişlerdir. Sucul organizmalarda Cu ve Zn’nin
bulunuşunun ve toksisitesinin sudaki diğer metallerin konsantrasyonuna bağlı
olduğunu belirtmişlerdir.
Türkmen vd. (2004), İskenderun Körfezi’nde yaptıkları çalışmada iskarmoz
(Saurida undosquamis), çipura (Sparus aurata) ve barbunya balığı (Mullus
barbatus)’daki ağır metal miktarlarını belirlemişlerdir. İncelenen balıklarda en fazla
Fe, en az ise Cd tespit edilmiştir. Yapılan inceleme sonucunda balıklarda bulunan
ağır metallerin insanlara zarar verebilecek seviyenin altında olduğu görülmüştür.
Kır vd. (2006), Karataş Gölü’nde yaşayan kızılkanat balığının (Scardinus
erythrophthalmus) kas, karaciğer ve solungaçlarındaki Fe, Zn, Mn, Cr, Cu ve Cd
miktarlarını araştırmışlardır. Cr, Pb ve Cd miktarları cihazın analiz limitlerinin
altında kalmıştır. Metallerin en fazla biriktiği organ karaciğer, en az biriktiği doku ise
kas olmuştur.
Beyşehir Gölü’nde yapılan bir çalışmada tatlı su kefali (Leuciscus cephalus) ve
sudak (Stizostedion lucioperca)’ın kas, karaciğer ve solungaç dokularındaki ağır
metal miktarları belirlenmiştir. Yapılan ölçümler sonucunda Cu, Pb ve Cr miktarları
cihazın analiz limitlerinin altında kalmıştır. Balıkların boyları ile dokulardaki metal
miktarları arasında pozitif bir ilişki olduğu belirlenmiştir. Ayrıca ağır metallerin
konsantrasyonlarının FAO tarafından verilen balık dokularında kabul edilebilir
düzeylerin altında olduğu saptanmıştır (Tekin-Özan ve Kır , 2006).
Uluözlü vd. (2007), Karadeniz ve Ege Denizi’nden aldıkları 9 tür balıkta bazı ağır
metallerin (Cu, Cd, Pb, Zn, Mn, Fe, Cr ve Ni) miktarlarını belirlemişlerdir. Balık
26
örneklerindeki ağır metal seviyelerini; Cu için 0.73-1.83 μg/g, Cd için 0.45-0.90
μg/g, Pb için 0.33-0.93 μg/g, Zn için 35.4-106 μg/g, Mn için 1.28-7.40 μg/g, Fe için
68.6-163 μg/g, Cr için 0.95-1.98 μg/g ve Ni için 1.92-5.68 μg/g olarak bulmuşlardır.
Balık örneklerindeki kadmiyum ve kurşun seviyelerinin kabul edilebilir sınır
değerlerden yüksek olduğunu tespit etmişlerdir.
Işıklı Gölü’nde yapılan çalışmada turna balığında (Esox lucius) ve balıkta bulunan
parazit üzerinde ağır metal birikimi incelenmiştir. İncelenen ağır metal
miktarlarından Cu, Mn ve Cr analiz limitlerinin altında çıkarken balığın karaciğer
dokusunda Fe ve Zn tespit edilmiştir (Tekin-Özan ve Kır, 2007a).
Tekin-Özan ve Kır (2007b), yaptıkları çalışmada Beyşehir Gölü’nde yaşayan sazan
(Cyprinus carpio)’ın kas, karaciğer ve solungaç dokularındaki ağır metallerin
mevsimsel değişimlerini incelemişlerdir. Çalışma sonucunda karaciğerdeki ağır
metal miktarının, kas ve solungaca göre daha fazla olduğunu tespit etmişlerdir.
Tekin-Özan (2008), Beyşehir Gölü’nde yaptığı çalışmada gölde yaşayan kadife
balığının bazı dokularındaki (kas, karaciğer, solungaç) ağır metal miktarlarını
araştırmıştır. Karaciğerdeki metal konsantrasyonunun diğer doku ve organlara göre
daha fazla olduğunu belirlemiştir. Kasta tespit edilen metal miktarlarının farklı
kuruluşlar tarafından verilen sınır değerlerin altında olduğunu bildirmiştir.
Kızılırmak Nehri’nde yapılan çalışmada Leuciscus cephalus, Capoeta capoeta ve
Capoeta tinca’nın kas ve solungaç dokularında bulunan ağır metal miktarları
incelenmiştir. Balıkların kas ve solungaç dokularında en fazla Zn, en az ise Co tespit
edilmiştir (Akbulut ve Akbulut, 2009).
Güney Karadeniz Kıyı Şelfi’nde yapılan araştırmada midye (Mytilus
galloprovincialis) ve mezgitte (Merlangius merlangus euxinus) ağır metal birikimi
incelenmiştir. Yapılan inceleme sonucunda mezgitte Cd ve Pb miktarları sınır
değerlerin üstünde bulunurken Cu, Hg, Zn ve As miktarları ise sınır değerlerin
altında bulunmuştur (Hiçsönmez, 2010).
27
Dostbil (2010), Mogan Gölü’nün su ve sedimentinde Al, As, Cd, Cu, Fe, Hg, Ni, Pb
ve Zn miktarı ile gölde yaşayan sazan (Cyprinus carpio) ve kadife balığı (Tinca
tinca)’nın solungaç ve karaciğer dokularına ağır metallerin girişi ile oluşan histolojik
değişiklikleri incelemiştir. Sedimentte, bakır (Cu), kadmiyum (Cd), kurşun (Pb) ve
çinko (Zn)’yu sınır değerlerin altında saptamıştır. Sedimentteki ağır metal
düzeylerini sırasıyla Al > Fe > Zn > Ni > Cu > Pb > As > Cd > Hg olarak, sudakini
ise Pb > Al > Fe > As > Ni > Hg > Cu ≥ Zn > Cd şeklinde belirlemiştir.
Işıklı Gölü’nde yapılan çalışmada su, sediment ve sazan (Cyprinus carpio)’ın bazı
dokularındaki (kas, karaciğer, solungaç) ağır metal miktarları incelenmiştir. Su ve
sedimentte en fazla Fe tespit edilmiştir. Cr dışındaki metallerin konsantrasyonları yaz
ve kış mevsiminde en yüksek seviyeye ulaşmıştır. Metalleri en fazla biriktiren
dokunun karaciğer olduğu belirlenmiştir. Dokulardaki metal miktarının yaz ve kış
mevsimlerinde arttığı, ilkbahar ve sonbahar mevsimlerinde ise azaldığı saptanmıştır.
Balık boyu ve ağırlığı ile metal miktarları arasındaki ilişkileri incelemek amacıyla
yaptıkları istatistiki testler sonucunda balık boyu ile kastaki As, Co, Cd, Fe ve Mn
arasında negatif ilişki olduğunu tespit etmişlerdir (Tekin-Özan ve Aktan, 2012).
Başyiğit ve Tekin-Özan (2013), Karataş Gölü’nde yaşayan sudak balığı (Stizostedion
lucioperca)’nın kas, karaciğer ve solungaçlarındaki metal miktarlarını
araştırmışlardır. Balıklardaki metal seviyeleri ile balıkların ağırlık ve boyları arasında
genel olarak negatif bir ilişki olduğunu belirlemişlerdir. Ayrıca bu çalışmada sudaki
metal miktarları ile suyun fiziko-kimyasal parametreleri arasındaki ilişkiler de tespit
edilmiştir. Ağır metal seviyesi ile pH düzeyi ve oksijen miktarı arasında negatif bir
ilişki olduğu belirtilmiştir.
Kırıcı vd. (2013), Murat Nehri’nde (Bingöl) yaşayan Capoeta capoeta umbla’nın kas
dokusundaki bazı metallerin seviyelerini araştırmışlardır. Cr ve Cd, AAS’nin analiz
limitlerinin altında çıkmıştır. Balıkların kasında tespit edilen metal miktarlarının
balık dokularında kabul edilebilir seviyelerin altında olduğu saptanmıştır.
Hazar Gölü’nde (Elazığ) yaşayan Capoeta umbla’nın kas, solungaç, deri, karaciğer,
gonad ve böbreklerindeki bazı metallerin seviyelerini belirlemek üzere yapılan
çalışmada metal düzeylerinin karaciğerde en yüksek seviyede, kasta ise en düşük
28
seviyede olduğu tespit edilmiştir. Kastaki metal miktarı ile balık boyu ve ağırlığı
arasında pozitif bir ilişki tespit edilmiştir (Canpolat, 2013).
Bu çalışmada Isparta ili sınırları içinde kalan Eğirdir Gölü’nün suyunda,
sedimentinde ve gölde yaşayan sazan (Cyprinus carpio L., 1758)’ın kas, karaciğer ve
solungaçlarındaki bazı ağır metallerin (Cd, Cr, Cu, Fe, Mn, Mo, Ni, Pb, Se ve Zn)
konsantrasyonlarının belirlenmesi, suda ölçülen bazı fiziko-kimyasal parametrelerle
sudaki ağır metal düzeyleri arasındaki ilişkinin tespit edilmesi, balık boyu ve ağırlığı
ile balıkların doku ve organlarındaki ağır metal miktarları arasındaki ilişkilerin
saptanması amaçlanmıştır.
29
3. MATERYAL VE METOT
3.1. Araştırma Alanı
Eğirdir Gölü, Türkiye’nin güneyindeki Isparta ili sınırları içerisinde yer almakta ve
Göller Bölgesi’nin doğal zenginliklerinin başında gelmektedir. Eğirdir, Senirkent,
Yalvaç ve Gelendost ilçe sınırları ile çevrilidir. 37° 50’ - 38° 16’ kuzey enlemleri ve
30° 57’ - 30° 44’ doğu boylamları arasında bulunmaktadır (Şekil 3.1.). Göl 457 km²
yüzölçümü ile Türkiye’nin 4. büyük gölü, aynı zamanda 2. büyük tatlı su gölüdür.
Gölün, deniz seviyesinden yüksekliği 918 m olup, Kuzey-Güney uzanımlı büyük bir
çöküntü alanının kuzey sınırında graben tektoniğine bağlı olarak oluşmuştur. Dik
kayalara, düz ve sığ bir tabana sahip olan gölün kuzey-güney doğrultusundaki
uzunluğu 50 km, kıyı uzunluğu 150 km, en geniş yeri ise 16 km’dir (Mutlutürk vd.,
1991; Karagüzel vd., 1995).
Eğirdir Gölü orta kısımda, doğu batı doğrultusunda bir daralma göstererek iki kısma
ayrılmaktadır. Kuzeyde kalan daha küçük kısma Hoyran, güneyde kalan kısma ise
Eğirdir Gölü denmektedir. İki gölün arasındaki Hoyran Boğazı’nın genişliği ise 3
km’dir. Son verilere göre gölün ortalama derinliği 8-9 m, en derin yeri ise 13-14 m
arasındadır. Gölün ölçülmüş su kotları 950.50 m ile 918.96 m arasında
değişmektedir. Eğirdir Gölü’nde maksimum işletme kotu olan 918.96 m’da gölün
yüzey alanı 487.76 km2, hacmi 4005.10 hm
3’ dur. Minimum su seviyesi olan 914.62
m’de göl yüzey alanı 431.08 km2, göl hacmi ise 2097,96 hm
3’tür. Göl alanına düşen
yıllık ortalama yağıştan 277.58 hm3
ve yüzeysel akıştan 838.82 hm3
olmak üzere
toplam yıllık beslenimi 1116.4 hm3
olan gölün suyu yaklaşık her dört yılda bir
yenilenmektedir (Karagüzel vd., 1995). Göl genel olarak dik kayalarla çevrelendiği
için gölün batı ve kuzey kıyılarında sazlık ve bataklık alanlar görülmektedir (Şener,
2010).
30
Şekil 3.1.Eğirdir Gölü (Web.1)
Gölün güneyinde Eğirdir ilçesinin üzerine yerleştiği yarımadanın bir uzantısı olan iki
ada vardır. Canada ve Yeşilada olarak adlandırılan bu adalar bir yolla şehre
bağlanmıştır ve Eğirdir ilçesinin bir mahallesini teşkil etmektedir (Şahin ve Serin,
2007).
3.2. Sazan (Cyprinus carpio Linnaeus, 1758)’ın Genel Özellikleri
Şube: Chordata
Altsube: Gnathostomata
Sınıf: Pisces
Altsınıf: Teleostei
Ordo: Cypriniformes
Familya: Cyprinidae
31
Cins: Cyprinus
Tür: Cyprinus carpio
Sazanın anavatanı Asya ve Avrupa’nın ılıman iklime sahip olan bölgeleridir.
Türkiye’nin birçok doğal veya yapay göllerinde yaşamaktadır ve ülkemizde geniş bir
yayılış göstermektedir. Dip bölgesi çamurlu, sucul bitkileri fazla olan, derin ve yavaş
akan akarsularda da sazana rastlanmaktadır. Sıcak iklimi sevdiği için yüksek
bölgelerde bulunan göllerde veya akarsularda bu balığa rastlanmaz. Sazan, su
içerisinde bölgesel olarak göç eden bir balık türüdür. Kış mevsimini suyun dip
bölgelerine çekilerek veya dip çamurlarının arasına yerleşerek geçirirler. Kış
mevsiminde sazanlar beslenmezler (Demirsoy, 1999). Sıcaklığı yüksek oksijen
miktarı az olan sularda bile yaşayabilmektedirler ( Kuru,1999).
Sazanın iri ve kalın pullar vardır, ayrıca vücutları yandan basık bir yapıya sahiptir.
Sırt bölgesinde tek ve uzun bir yüzgeç bulunur. Sırt bölgesi hafif kambur olmakla
birlikte baş kısmı vücuduna göre daha küçüktür (Şekil 3.2.). Ağız keratin bir yapıya
sahiptir, dudakları kalın ve sarkıktır. Ağız başın orta kısmında bulunur. Ağzın yan
taraflarında, iki tanesi ağzın ön tarafında, iki tanesi arkasında olmak üzere iki çift
bıyığı bulunur. Bu balık türlerinin ağız bölgesinde diş bulunmaz. Gırtlağın sağında
ve solunda olmak üzere iki adet çiğneme dişi bulunur. Balığın sırt bölgesi koyu bir
renge sahipken yan kenar bölgeleri kırmızı, yeşil, kahverengi, pembe-beyaz bir renge
sahip olabilir. Karın bölgesinin arka tarafı ve kuyruk yüzgeçleri bu balıkların üreme
mevsimine yakın zamanlarda portakal sarısı rengine dönüşür. Sıcaklığın 10 ºC’nin
altına düştüğü bölgelerde balığın üreme yeteneği neredeyse tamamen durmaktadır.
Balığın boyutları yaşadığı çevreye göre değişebilmekle beraber boyları 1 metreye ve
ağırlığı ise 30 kiloya ulaşabilmektedir (Kocatürk-Döngel, 2010).
32
Şekil 3.2. Sazan (Web.2)
Ortalama üç yaşlarında erginliğe ulaşan bu balıkların üreme mevsimleri nisan ve
haziran ayları arasındadır. Sazanlar yumurtalarını belli mesafelerle ve kümeler
halinde bırakırlar. Yumurtanın çatlayarak yavrunun dışarı çıkma süreci sıcaklığa
bağlı olarak yaklaşık üç ila sekiz gün arasında değişir. Yumurta yapışkan bir yapıya
ve 1 mm çapa sahiptir. Yumurtalar dişi balıklar tarafından su bitkilerinin özellikle de
makrofitlerin ve sazların gövdelerine yapıştırılır. Sazanlar vücut ağırlığının her
kilogramı için 120.000 yumurta vererek en fazla yumurta bırakan balıklar arasında
yer alır (Kurt, 2010).
3.3. Arazi Çalışmaları
Bu çalışma Eylül 2011- Şubat 2012 tarihleri arasında gerçekleştirilmiştir. Eylül
2011’den itibaren her ay araziye çıkılmış toplamda 6 kez arazi çalışması yapılmıştır.
Örnekler Eğirdir Gölü’nün farklı bölgelerinden tespit edilen 3 istasyondan alınmıştır.
Arazi çalışması esnasında her istasyonda YSI marka portatif multiparametre ölçüm
cihazı kullanılarak göl suyunun sıcaklığı, pH’ı, elektriksel iletkenliği ve çözünmüş
oksijen miktarı ölçülmüştür. İstasyonlardan alınan su örnekleri 500 ml’lik
polipropilen kaplara konarak üzerlerine pH’ı düşürmek amacıyla 5 ml nitrik asit ilave
edilmiştir. Su örnekleri analiz yapılıncaya kadar +4 °C muhafaza edilmiştir. Aynı
bölgelerden alınan sediment örnekleri de yine polipropilen kaplara konularak
laboratuara götürülmüştür.
33
Çalışma süresince her ay 6.4 m boyunda, 2 m genişliğindeki tekne ile göle açılan
balıkçı akşamdan ağları göle atmış, ertesi gün sabah gölden balık örneklerini almıştır.
Av esnasında 42×42 mm göz aralıklı ağlar kullanılmıştır. Sediment, su ve balık
örnekleri Süleyman Demirel Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü
Hidrobiyoloji Laboratuarı’na getirilerek diseksiyon işlemi gerçekleştirilmiştir.
3.4. Laboratuar Çalışmaları ve Metal Analizi
Laboratuarda çalışmaya başlamadan önce kullanılacak tüm malzemeler sterilize
edilmiştir. Laboratuara getirilen balık örneklerinin standart, çatal ve total boyları ± 1
mm hatalı ölçme tahtasında ölçümü yapılmış, balık örneklerinin ağırlıkları ise hassas
terazide ölçülerek örneklerle ilgili kayıtların tutulduğu forma yazılmıştır. Ölçümleri
yapılarak kayıt altına alınan balık örneklerinin solungaçları yayların bağlantı
yerlerinden bisturi yardımı ile kesilerek çıkartılmıştır. Balığın dış kısmında bulunan
pullar temizlenerek bisturi yardımı ile balıktan kas örneği alınmıştır. Balık, sivri uçlu
keskin bir makas yardımı ile anüsden operkuluma kadar boydan boya kesilmiştir.
Açılan bölgeden karaciğer alınmıştır. 0.5 ile 2 gram arasında alınan balık dokuları ve
sediment örnekleri ısıya dayanıklı petri kabın içine konularak etüvde kurumaya
bırakılmıştır. Kas dokuları ve sediment örnekleri 70 °C’de 48 saat, karaciğer dokuları
70 °C’de 24 saat ve solungaç dokuları 70 °C’de 36 saat bekletilerek kurutulmuştur.
Etüvde kurutulan balık dokusu örnekleri ve sediment örneklerinin ağırlıkları
belirlenerek örnekle ilgili kayıtların tutulduğu forma yazılmıştır. Kurutulan balık
dokusu ve sediment örneklerinin üzerine 5 ml derişik HNO3 (nitrik asit) eklenerek 24
saat boyunca oda sıcaklığında bekletilmiştir. 24 saat bekletilen örnekler daha sonra
çeker ocak üzerinde bulunan hot plate kullanılarak 120 °C’de ortalama 2 saat
boyunca renkli buharı kayboluncaya kadar ısıtılmış ve tamamen mineralize olması
sağlanmıştır. Yapılan işlemler sonucu tamamen mineralize olan örneklerin üzerine 1
ml H2SO4 (sülfürik asit) eklenmiştir. Sülfürik asitle çözünen örnekler 50 ml’lik
polipropilen kaplara aktarılmıştır ve üzerlerine 25 ml’ye tamamlayacak şekilde
distile su eklenmiştir. Kapların içine 1-2 damla HNO3 (nitrik asit) eklenerek
çözeltiler analize hazır hale getirilmiştir (Çalta ve Canpolat, 2002). Analiz işlemi
yapılmadan önce balık dokuları ve sediment örneklerinin çözeltileri filtre
kağıtlarından geçirilerek süzülmüştür. Bu işlem sediment örneklerinin bulunduğu
34
çözeltide çözünmeyen sediment tortularını ve balık örneklerinin bulunduğu çözeltide
bulunan yağ tortularını ortamdan uzaklaştırmak için yapılmıştır.
Örneklerin metal analizi Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nde bulunan Vista
marka ICP-AES (Inductively Coupled Plasma-Atomic Emission Spectrometer)
cihazında yapılmıştır. Analizi gerçekleştirilen ağır metallerin dalga boyları sırasıyla
şu şekildedir; Cd için 228.802 λ, Cr için 267.716 λ, Cu için 324.753 λ, Fe için
238,304 λ, Mn için 257.61 λ, Mo için 202.03 λ, Ni için 231.604 λ, Se için 220,353 λ,
Pb için 196.026 λ ve Zn için 213.856 λ’dır. Ayrıca cihazın ağır metal ölçümündeki
doğruluğunu saptamak amacıyla DORM-3 (Dogfish Protein Certified Reference
Material For Trace Metals), DOLT-4 (Dogfish Liver Reference Materials for Trace
Metals) ve HISS-1 (Marine Sediment Reference Material for Trace Elements and
Other Constituents) sertifikalı referans materyallerden de aynı şekilde çözeltiler
hazırlanarak metal analizi yapılmıştır.
Su örnekleri analiz yapılıncaya kadar + 4 °C’de saklanmıştır. Analiz işleminden
hemen önce, Whattman marka 47 mm GF/C cam filtre ile süzülmüş ve daha sonra
analiz işlemi gerçekleştirilmiştir.
3.5. İstatistiksel Analizler
ICP-AES’ten sonuçlar balık doku örnekleri için mg/kg şeklinde alınırken su
örnekleri için μg/lt olarak alınmıştır. Arazi çalışması sonucu üç farklı bölgeden
alınan örneklerin sonuçları birlikte değerlendirilmiştir. Sonuçların, minimum değeri,
maksimum değeri, aritmetik ortalamaları ve standart sapmaları hesaplanmıştır.
Suyun fizikokimyasal parametreleri ile ağır metal miktarları arasındaki ilişkiyi, su,
sediment ve balık dokuları arasında ağır metal miktarlarının nasıl değiştiğini, ağır
metal miktarları bakımından balık dokuları arasında istatistiki bir değişiklik olup
olmadığını ve balıkların ağırlıkları ve boyları ile biriken ağır metal miktarları
arasındaki ilişkiyi ortaya koymak amacıyla One-Way Anova, Duncan Testi, Pearson
Testi ile Linear Regression Analizi yapılmıştır. Bunun yanında Kanada Ulusal
Araştırma Konseyi tarafından verilen DORM-3 (Dogfish Protein Certified Reference
Material For Trace Metals), DOLT-4 (Dogfish Liver Reference Materials for Trace
Metals) ve HISS-1 (Marine Sediment Reference Material for Trace Elements and
35
Other Constituents) sertifika değerleri ile çalışmamız sonucunda elde edilen değerler
mukayese edilmiştir. Örnek sonuçlarının tüm istatistiksel hesaplaması SPSS 15t
programı ile yapılmıştır. Hesaplamalar sonucunda elde edilen sonuçlar Birleşmiş
Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü’nün, Dünya Sağlık Örgütü’nün, Birleşmiş
Milletler Çevre Programı’nın, Avrupa Birliği’nin, Çevre Orman Bakanlığı’nın, ABD
Çevre Koruma Örgütü’nün ve Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı’nın verdiği su ve balık
dokularında biriken ağır metallerin kabul edilebilir değerleri ile karşılaştırılmıştır.
36
4. ARAŞTIRMA BULGULARI
4.1. Standart Referans Materyaller
Bu çalışmada DORM 3 (Dogfish Protein Certified Reference Material For Trace
Metals), DOLT 4 (Dogfish Liver Reference Material For Trace Metals) ve HISS-1
(Marine Sediment Reference Material for Trace Elements and Other Constituents)
standart materyallerden ağır metal analizi yapılarak, Kanada Ulusal Araştırma
Konseyi tarafından verilen sertifika değerleri ile kıyaslanmıştır (Çizelge 4.1.; 4.2.;
4.3).
Çizelge 4.1. Referans materyal DORM 3‘ün sertifika değerleri, belirlenen değerleri
ve hassasiyet dereceleri
Element DORM 3 DORM 3 Belirlenen Hassasiyet
Sertifika değerleri değerler Derecesi(%)
Cd 0.29±0.020 0.27±0.01 93
Cr 1.89±0.17 1.79±0.25 94
Cu 15.5±0.63 17.61±7.56 113
Fe 347±20 340.50±7.54 97
Mn - - -
Mo - - -
Ni 1.28±0.24 1.10±0.33 85
Se - - -
Pb 0.395±0.05 0.43±0.003 108
Zn 51.3±3.1 49.99±2.43 97
Çizelge 4.1.’de görüldüğü üzere DORM-3 (Dogfish Protein Certified Reference
Material For Trace Metals) için Kanada Ulusal Araştırma Konseyi tarafından verilen
sertifika değerleri ile tarafımızdan tespit edilen değerler birbirine oldukça yakındır.
Hassasiyet derecesi % 85 ile % 113 arasında farklılık göstermiştir. En yüksek
hassasiyet derecesi Cu’da, en düşük hassasiyet derecesi ise Ni’de belirlenmiştir.
Çizelge 4.2.’de görüldüğü üzere (Dogfish Liver Reference Materials for Trace
Metals) için Kanada Ulusal Araştırma Konseyi tarafından verilen sertifika değerleri
ile tarafımızdan tespit edilen değerler birbirine oldukça yakındır. Hassasiyet derecesi
% 91 ile % 108 arasında farklılık göstermiştir. Hassasiyet derecesinin en yüksek
olduğu metal Cd, en düşük olduğu metal ise Zn’dur.
37
Çizelge 4.2. Referans materyal DOLT 4‘ün sertifika değerleri, belirlenen değerleri ve
hassasiyet dereceleri
Element DOLT 4 DOLT 4 Belirlenen Hassasiyet
Sertifika değerleri değerler Derecesi(%)
Cd 24.3±0.8 26.44±0.08 108
Cr - - -
Cu 31.2±1.1 33.36±2.36 106
Fe 1833±75 1779.59±6.35 97
Mn - - -
Mo - - -
Ni 0.97±0.11 0.92±0.02 94
Se 8.3±1.3 8.87±0.45 106
Pb - - -
Zn 116±6 106.35±3.56 91
Çizelge 4.3.’te görüldüğü üzere HISS-1 (Marine Sediment Reference Material for
Trace Elements and Other Constituents) için Kanada Ulusal Araştırma Konseyi
tarafından verilen sertifika değerleri ile tarafımızdan tespit edilen değerler birbirine
oldukça yakındır. Hassasiyet derecesi % 84 (Mn) ile % 108 (Zn) arasında farklılık
göstermiştir.
Çizelge 4.3. Referans materyal HISS 1’in sertifika değerleri, belirlenen değerleri ve
hassasiyet dereceleri
Element HISS 1 HISS 1 Belirlenen Hassasiyet
Sertifika değerleri değerler Derecesi(%)
Cd 0.024±0.009 0.025±0.04 104
Cr - - -
Cu 2.29±0.37 2.42±0.78 105
Fe - - -
Mn 66.1±4.2 71.94±0.27 108
Mo - - -
Ni 2.16±0.29 1.97±0.23 91
Pb 3.13±0.40 3.08±0.04 98
Se 0.05±0.007 0.045±0.11 90
Zn 4.94±0.79 4.16±1.10 84
4.2. Eğirdir Gölü Suyunun Bazı Fiziko-Kimyasal Parametreleri
Çalışma süresince Eğirdir Gölü’nde belirlenen 3 istasyon bölgesinde, göl suyunun
sıcaklığı, pH değeri, çözünmüş oksijen miktarı ve elektriksel iletkenliği Eylül 2011-
Şubat 2012 tarihleri arasında ölçülmüş ve sonuçlar Çizelge 4.4.’te verilmiştir. Buna
göre en yüksek sıcaklık değeri 22.02°C, en düşük sıcaklık değeri 4.62°C ve ortalama
38
sıcaklık değeri 10.73°C olarak ölçülmüştür. pH değerleri 7.23-8.95 arasında değişmiş
ve ortalama pH değeri 8.10 olarak saptanmıştır. Çözünmüş oksijen miktarı ise 6.11-
13.59 mg/lt arasında değişiklik gösterirken, ortalama değer 9.23 mg/lt olarak tespit
edilmiştir. Çalışma sonucunda belirlenen en düşük elektriksel iletkenlik değeri 262
µs/cm, en yüksek değeri 352 µs/cm, ortalama değer ise 297.66 µs/cm olarak
ölçülmüştür.
Çizelge 4.4. Eğirdir Gölü’nün bazı fiziko-kimyasal parametrelerin maksimum,
minimum, ortalama ve standart sapma değerleri
Sıcaklık
(°C)
pH Çözünmüş
Oksijen (mg/lt)
Elektriksel
iletkenlik (µs/cm)
Minimum 4.62 7.23 6.11 262
Maksimum 22.02 8.95 13.59 352
Ortalama 10.73 8.10 9.23 297.66
Standart
sapma 0.62 0.35 0.19 2.78
4.3 Eğirdir Gölü’nün Suyunda Belirlenen Ağır Metal Konsantrasyonları
Eğirdir Gölü’nün suyunda yapılan metal analizlerinin sonuçları Çizelge 4.5.’te
verilmiştir ve bu çizelgede ağır metallerin maksimum, minimum, ortalama değerleri
ile standart sapma değerleri görülmektedir. Bu çalışma sonucunda Eğirdir Gölü
suyunda en fazla biriken metalin Mn olduğu, bunu Mo’nun takip ettiği saptanmıştır.
Pb ise analiz limitinin (<0.003) altında kalmıştır.
39
Çizelge 4.5 Eğirdir Gölü’nün suyunda ölçülen ağır metal konsantrasyonlarının minimum değerleri, maksimum değerleri, ortalama değerleri
(ppb) ve standart sapmaları
* ALA: Analiz limitinin altında.
** Her bir parametre sütünunda aynı harfle gösterilen değerler arasındaki fark 0.05 düzeyinde önemsizdir.
Cd Cr Cu Fe Mn Mo Ni Pb Se Zn
Minimum 0.62 0.04 0.26 0.24 6.83 39.13 0.28 ALA* 1.14 3.58
Maksimum 3.29 0.09 0.88 4.70 336.45 61.50 3.03 5.96 39.46
Ortalama 2.25a**
0.06b 0.50
b 1.44
ab 111.14
c 51.65
bc 1.11
a 3.37
b 17.23
b
Standart
sapma
0.17 0.01 0.19 0.37 2.4 2.59 0.22 0.99 2.51
40
Çalışma sonucunda suda bulunan Cd miktarı 0.62-3.29 ppb arasında değişirken, Cr
konsantrasyonunun 0.04-0.09 ppb arasında olduğu belirlenmiştir. Cu düzeyi 0.26-
0.88 ppb arasında değişmiştir. Fe miktarı 0.24-4.70 ppb arasında iken, Mn miktarı ise
6.83-336.45 ppb arasında değişiklik göstermiştir. Mo konsantrasyonu 39.13-61.50
arasında değişirken, Ni konsantrasyonunun ise 0.28-3.03 arasında olduğu
saptanmıştır. Se düzeyi 1.14-3.58 ppb arasında değişim göstermiş, Zn’nun miktarı ise
3.58-39.46 ppb arasında seyretmiştir. Pb ise analiz limitlerinin altında kalmıştır.
Eğirdir Gölü’nün suyunda tespit edilen metal miktarlarının istatistiki
değerlendirilmesinde metal birikimi açısından önemli farklılıklar tespit edilmiştir
(<0.05).
4.4. Eğirdir Gölü’nün Suyunda Ölçülen Bazı Fiziko-Kimyasal Parametrelerle
Göl Suyunda Tespit Edilen Metallerin İstatistiki Olarak Kıyaslanması
Çalışma boyunca Eğirdir Gölü’nde belirlenen istasyonlardan ölçülen sıcaklık, pH,
çözünmüş oksijen miktarı ve elektriksel iletkenlik miktarı ile göl suyunda tespit
edilen ağır metallerin (Cd, Cr, Cu, Fe, Mn, Mo, Ni, Se ve Zn) düzeyleri arasındaki
ilişkiyi belirlemek amacıyla Pearson Testi yapılmış ve bu testin sonuçları Çizelge
4.6.’da verilmiştir.
Çizelge 4.6.’ya göre sıcaklık değişimi ile pH ve çözünmüş oksijen miktarı arasında
negatif, elektriksel iletkenlik arasında ise pozitif bir ilişki tespit edilmiştir. Sıcaklık
artarken elektriksel iletkenliğin arttığı, buna karşılık pH ve çözünmüş oksijen
miktarının sıcaklık arttıkça azaldığı görülmektedir. pH ile çözünmüş oksijen miktarı
arasında ise pozitif bir ilişki vardır. Sıcaklık ile Ni ve Zn arasında pozitif, Cd, Cr, Cu,
Fe, Mn, Mo ve Se arasında ise negatif bir ilişki tespit edilmiştir. pH miktarı ile Cr,
Cu, Fe, Mo, Ni, Se ve Zn arasında pozitif bir ilişki bulunurken, Cd ve Mn arasında
ise negatif bir ilişki olduğu tespit edilmiştir. Çözünmüş oksijen miktarı ile Cd, Cr,
Cu, Mo, Ni, Se arasındaki ilişkinin pozitif, Fe, Mn ve Zn arasındaki ilişkinin ise
negatif olduğu saptanmıştır. Elektriksel iletkenliğin artışı ile Cd, Fe, Mn, Se ve Zn
miktarının arttığı, Cr, Mo, Cu ve Ni miktarının ise azaldığı belirlenmiştir.
41
Sudaki Cd-Ni arasında (<0.01), Cu-Cr arasında (<0.01), Cu-Mn arasında (<0.01),
Cu-Ni arasında (<0.05) ve Mo-Ni arasında (<0.05) istatistiki açıdan önemli
farklılıklar belirlenmiştir.
42
Çizelge 4.6. Eğirdir Gölü’nün suyunda ölçülen bazı fiziko-kimyasal parametreler ve metallerin pearson testine göre belirlenen değerleri
Sıcaklık pH Çözünmüş E.İ. Cd Cr Cu Fe Mn Mo Ni Se Zn
(°C) Oksijen (mg/lt) (µs/cm)
Sıcaklık 1 -0.171 -0.399 0.297 -0.335 -0.105 -0.097 -0.089 -0.148 -0.107 0.179 -0.114 0.208
pH 1 0.243 -0.279 -0.034 0.379 0.184 0.392 -0.153 0.210 0.131 0.052 0.365
Çözünmüş
Oksijen (mg/lt) 1 -0.330 0.041 0.373 0.148 -0.373 -0.081 0.230 0.078 0.512* -0.006
E.İ. (µs/cm) 1 0.310 -0.294 -0.097 0.157 0.078 -0.332 -0.280 0.082 0.417
Cd 1 -0.336 -0.276 0.262 -0.069 -0.185 -0.820** 0.303 0.440
Cr 1 0.618** -0.155 0.050 0.351 0.460 -0.034 -0.115
Cu 1 -0.028 0.614** 0.451 0.491* -0.001 -0.079
Fe 1 0.201 0.211 -0.065 -0.240 0.511*
Mn 1 0.356 0.171 -0.015 -0.199
Mo 1 0.524* -0.125 0.067
Ni 1 -0.334 -0.171
Se 1 -0.051
Zn 1
* 0.05 düzeyinde önemli
** 0.01 düzeyinde önemli
43
4.5. Eğirdir Gölü’nün Sedimentinde Bulunan Ağır Metal Konsantrasyonları
Eğirdir Gölü’nden alınan sediment örneklerinde belirlenen ağır metal miktarları
Çizelge 4.7.’de verilmiştir. Sedimentte yapılan analizler sonucunda en fazla biriken
metal Fe iken, en az biriken metalin ise Cd olduğu belirlenmiştir.
Çalışma sonucunda sedimentte bulunan Cd miktarı 0.003-0.08 mg/kg arasında
değişirken, Cr konsantrasyonunun 0.03-7.20 mg/kg arasında olduğu belirlenmiştir.
Cu seviyesinin 0.66-21.75 mg/kg arasında değişim gösterdiği saptanmıştır. Fe
miktarı ise 59.68-3496.51 mg/kg arasında seyrederken, Mn miktarının 25.92-224.59
mg/kg arasında değişim gösterdiği saptanmıştır. Mo konsantrasyonu 0.03-0.86 mg/kg
arasında değişirken, Ni konsantrasyonu ise 1.37-15.17 mg/kg arasında değişmiştir.
Se miktarının 0.07-2.95 mg/kg arasında, Zn miktarının ise 10.21-60.31 mg/kg
arasında olduğu belirlenmiştir. Pb miktarı ise 0.25-6.53 mg/kg arasında değişmiştir.
Eğirdir Gölü’nün sedimentinde belirlenen metal düzeylerinin istatistiki
değerlendirmesinde metal miktarları açısından önemli farklılıklar tespit edilmiştir
(<0.05).
44
Çizelge 4.7. Eğirdir Gölü sedimentinde ölçülen ağır metal konsantrasyonlarının minimum değerleri, maksimum değerleri, ortalama
değerleri (mg/kg) ve standart sapmaları
* Her bir parametre sütünunda aynı harfle gösterilen değerler arasındaki fark 0.05 düzeyinde önemsizdir.
Cd Cr Cu Fe Mn Mo Ni Pb Se Zn
Minimum 0.003 0.3 0.66 59.68 25.92 0.03 1.37 0.25 0.07 10.21
Maksimum 0.08 7.20 21.75 3496.51 224.59 0.86 15.17 6.53 2.95 60.31
Ortalama 0.04 a*
2.64 b 7.14
ab 1369.97
c 114.15
b 0.22
a 6.67
ab 1.49
ab 1.76
c 27.82
b
Standart
sapma 0.002 0.14 0.62 9.21 5.97 0.002 0.24 0.42 0.24 1.71
45
4.6. Sazan (Cyprinus carpio Linnaeus, 1758)’ın Bazı Doku ve Organlarında
Belirlenen Ağır Metal Konsantrasyonları
Arazi çalışmalarımız esnasında örneklediğimiz sazanların boyları 37.9 ile 48.3 cm
arasında, ağırlıkları ise 667 ile 1511 gr arasında değişiklik göstermiştir. Örneklerin
kas, karaciğer ve solungaç dokusunda biriken ağır metallerin miktarları Çizelge
4.8.’de verilmiştir. Analizi yapılan tüm metaller bütün dokularda tespit edilmiştir.
Kas dokusunda en fazla Fe, karaciğer ve solungaçta ise en fazla Zn birikim
yapmıştır. Tüm dokularda en az biriken metal Cd olmuştur.
Cd miktarının kasta 0.0016-3.19 mg/kg (ort. 0.22 mg/kg), karaciğerde 0.0041-6.22
mg/kg (ort. 0.22 mg/kg) ve solungaçta ise 0.0016-0.38 mg/kg (ort. 0.06 mg/kg)
arasında değiştiği belirlenmiştir. Cd’un birikimi açısından kas ve solungaç arasında
herhangi bir fark yokken (>0.05), karaciğerdeki birikim diğer dokulardan istatistiki
anlamda farklıdır (<0.05).
Cr miktarı kasta 0.06-3.85 mg/kg (ort. 0.74 mg/kg), karaciğerde 0.04-6.53 mg/kg
(ort. 1.90 mg/kg) ve solungaçta 0.08-3.33 mg/kg (ort. 0.88 mg/kg) olarak tespit
edilmiştir. Cr’un birikimi açısından tüm dokular arasında yapılan istatistiki
değerlendirmede metal miktarları açısından önemli farklılıkların olmadığı tespit
edilmiştir (>0.05).
Cu miktarının kasta 1.38-98.14 mg/kg (ort. 14.21 mg/kg), karaciğerde 3.64-244.96
mg/kg (ort. 33.31 mg/kg) ve solungaçta 2.48-77.01 mg/kg (ort. 24.35 mg/kg)
arasında değiştiği belirlenmiştir. Cu birikiminin dokular arasında farklılık
göstermediği tespit edilmiştir (>0.05).
Fe konsatrasyonunun kasta 11.28-533.02 mg/kg (ort. 85.06 mg/kg), karaciğerde
86.82-1486.60 mg/kg (ort. 494.46 mg/kg) ve solungaçta 26.35-741.41 mg/kg (ort.
250.69 mg/kg) arasında değiştiği saptanmıştır. İstatistiki açıdan Fe düzeyinin dokular
arasında birbirinden farklı olduğu tespit edilmiştir (<0.05).
46
Çizelge 4.8. Sazan (Cyprinus carpio Linnaeus, 1758)’a ait farklı dokularında tespit edilen bazı ağır metallerin maksimum, minimum,
ortalama değerleri (mg/kg) ve standart sapmaları
Doku KAS KARACİĞER SOLUNGAÇ
Metal Minimum Maksimum Ortalama Standart
sapma Minimum Maksimum Ortalama
Standart
sapma Minimum Maksimum Ortalama
Standart
sapma
Cd 0.0016 3.19 0.22a*
0.07 0.0041 6.22 1.17b 0.46 0.0016 0.38 0.06
a 0.009
Cr 0.06 3.85 0.74a 0.02 0.04 6.53 1.90
a 0.21 0.08 3.33 0.88
a 0.06
Cu 1.38 98.14 14.21a 3.25 3.64 244.96 33.31
a 4.56 2.48 77.01 24.35
a 2.13
Fe 11.28 533.02 85.06a 1.06 86.82 1486.60 494.46
c 2.98 26.35 741.41 250.69
b 1.64
Mn 0.01 3.23 0.96a 0.07 0.14 8.60 2.32
b 0.17 1.06 26.51 11.61
c 0.75
Mo 0.003 1.99 0.27a 0.04 0.06 2.71 0.66
b 0.069 0.01 3.07 0.29
a 0.05
Ni 0.12 7.76 1.47a 0.18 0.35 10.86 2.51
a 0.27 0.17 23.54 3.02
a 0.49
Pb 0.01 0.11 0.04a 0.003 0.02 0.26 0.11
a 0.007 0.0003 0.40 0.16
a 0.015
Se 0.21 3.20 1.21a 0.08 0.21 6.51 3.20
c 0.14 0.04 4.84 1.75
b 0.12
Zn 18.06 394.49 90.93a 6.31 59.91 3490.29 598.94
b 6.10 80.81 1808.41 691.57
b 4.06
* Her bir parametre sütünunda aynı harfle gösterilen değerler arasındaki fark 0.05 düzeyinde önemsizdir.
47
Mn düzeyi kasta 0.01-3.23 mg/kg (ort. 0.96 mg/kg), karaciğerde 0.14-8.60 mg/kg
(ort. 2.32 mg/kg) ve solungaçta 1.06-26.51 mg/kg (ort. 11.61 mg/kg) olarak
belirlenmiştir. Mn düzeyi dokular arasında önemli farklılıklar göstermiştir (<0.05).
Mo’in kasta 0.003-1.99 mg/kg (ort. 0.27 mg/kg), karaciğerde 0.06-2.71 mg/kg (ort.
0.66 mg/kg) ve solungaçta 0.01-3.07 mg/kg (ort. 0.29 mg/kg) arasında biriktiği
belirlenmiştir. Mo’nun birikimi açısından kas ve solungaç arasında herhangi bir fark
yokken (>0.05), karaciğerdeki birikim diğer dokulardan istatistiki anlamda farklıdır
(<0.05).
Ni miktarının kasta 0.12-7.76 mg/kg (ort. 1.47 mg/kg), karaciğerde 0.35-10.86 mg/kg
(ort. 2.51 mg/kg) ve solungaçta 0.17 -23.54 mg/kg (ort. 3.02 mg/kg) arasında
değiştiği belirlenmiştir. Ni’in birikimi açısından tüm dokular arasında istatistiki bir
fark tespit edilememiştir (>0.05).
Pb düzeyi kasta 0.01-0.11 mg/kg (ort. 0.04 mg/kg), karaciğerde 0.02-0.26 mg/kg (ort.
0.11 mg/kg) ve solungaçta 0.0003-0.40 mg/kg (ort. 0.16 mg/kg) arasında değişmiştir.
Pb’un birikimi açısından dokular arasında önemli farklılıkların olmadığı tespit
edilmiştir (>0.05).
Se miktarının kasta 0.21-3.20 mg/kg (ort. 1.21 mg/kg), karaciğerde 0.21-6.51 mg/kg
(ort. 3.20 mg/kg) ve solungaçta 0.04-4.84 mg/kg (ort. 1.75 mg/kg) arasında değiştiği
belirlenmiştir. Se’un seviyesi dokulara göre önemli değişiklikler göstermiştir
(<0.05).
Zn konsantrasyonun kasta 18.06-394.49 mg/kg (ort. 90.93 mg/kg), karaciğerde
59.91-3490.29 mg/kg (ort. 598.94 mg/kg) ve solungaçta 80.81-1808.41 mg/kg (ort.
691.57 mg/kg) arasında değiştiği belirlenmiştir. Zn’un birikimi açısından kas ve
solungaç arasında herhangi bir fark yokken (>0.05), karaciğerdeki birikim diğer
dokulardan istatistiki anlamda farklıdır (<0.05).
48
Bu çalışmanın sonucunda dokuların metal biriktirme kapasiteleri değerlendirilmiştir.
Buna göre: Cd, Cr, Cu ve Fe miktarlarının karaciğer > kas > solungaç şeklinde, Mn,
Mo, Ni ve Pb miktarlarının solungaç > karaciğer > kas şeklinde ve Se ve Zn
miktarlarının ise karaciğer > solungaç > kas şeklinde değiştiği belirlenmiştir.
4.7. Sazan (Cyprinus carpio Linnaeus, 1758)’ın Bazı Doku ve Organlarında
Belirlenen Ağır Metal Konsantrasyonlarının, Balığın Boy ve Ağırlığı ile
Kıyaslanması
Çalışmamızda kullanılan sazanın bazı doku ve organlarında tespit edilen metal
miktarları ile balıkların boy ve ağırlıkları arsındaki ilişkiler linear regression analizi
kullanılarak belirlenmiş ve Çizelge 4.9. ve 4.10’da verilmiştir.
Kastaki Cd, Cr, Cu, Fe, Mn, Mo, Pb, Se, Zn, karaciğer ve solungaçtaki Cd, Cr, Cu,
Fe, Mn, Mo, Ni, Se ve Zn miktarları ile balık boyu arasındaki ilişkilerin negatif
yönde olduğu belirlenmiştir. Kastaki Ni, karaciğer ve solungaçtaki Pb miktarları ile
balık boyu arasındaki ilişkilerin pozitif yönde olduğu belirlenmiştir. Ayrıca kastaki
Cd, Cr, Cu, Fe, Ni, Pb ve Zn miktarı ile balık boyu arasındaki ilişkinin 0.05
düzeyinde önemsiz olduğu, buna karşın Se, Mo ve Mn konsantrasyonu ile balık boyu
arasındaki ilişkinin ise 0.05 düzeyinde önemli olduğu tespit edilmiştir. Karaciğerdeki
Cd, Cu, Fe, Mn, Ni, Se, Pb ve Zn miktarı ile balık boyu arasındaki ilişkinin 0.05
düzeyinde önemli olmadığı, Cr miktarı ile balık boyu arasındaki ilişkinin ise 0.01,
Mo ile 0.05 düzeyinde önemli olduğu saptanmıştır. Solungaçta ise Cd, Fe, Mn, Mo,
Se, Pb ve Zn konsantrasyonu ile balık boyu arasındaki ilişkinin 0.05 düzeyinde
önemli olmadığı, Cr miktarı ile balık boyu arasındaki ilişkinin ise 0.01, Cu ve Mo ile
0.05 düzeyinde önemli olduğu saptanmıştır (Çizelge 4.9.) .
Kastaki Cd, Cr, Cu, Fe, Mn, Mo, Pb ve Se, karaciğer ve solungaçtaki Cd, Cr, Cu Mn,
Mo ve Ni miktarları ile balığın ağırlığı arasındaki ilişkilerin negatif yönde olduğu
belirlenmiştir. Kastaki Ni ve Zn, karaciğer ve solungaçtaki Fe, Pb, Se ve Zn
miktarları ile balığın ağırlığı arasındaki ilişkilerin pozitif yönde olduğu
belirlenmiştir. Ayrıca kastaki Cd, Cr, Cu, Fe, Mn, Pb, Ni ve Zn miktarı ile balığın
49
ağırlığı arasındaki ilişkinin 0.05 düzeyinde önemsiz olduğu, buna karşın Mo
konsantrasyonu ile balığın ağırlığı arasındaki ilişkinin ise 0.05 düzeyinde önemli
olduğu tespit edilmiştir. Karaciğer ve solungaçtaki Cd, Fe, Mn, Mo, Ni, Se, Pb ve Zn
miktarı ile balığın ağırlığı arasındaki ilişkinin 0.05 düzeyinde önemli olmadığı, Cr ve
Cu miktarı ile balığın ağırlığı arasındaki ilişkinin ise 0.01, düzeyinde önemli olduğu
saptanmıştır (Çizelge 4.10.) .
50
Çizelge 4.9. Sazan (Cyprinus carpio Linnaeus, 1758)’ın boyu ve ağır metal konsantrasyonu arasındaki ilişkiler
Dokular Cd Cr Cu Fe Mn Mo Ni Pb Se Zn
Kas Denklem aX=1.737-0.034Y X=26.794-0.552Y X=551.71-11.196Y X=437.09-7.983Y X=5.779-0.109Y X=3.606-0.076Y X=-
73.604+1.820Y
X=-
0.282+0.00
8Y
X=6.783-0.127Y X0356.187-5.481Y
R Değeri -0.032 -0.127 -0.209 -0.176 -0.359 -0.402 0.137 -0.033 -0.347 -0.100
P Değeri bNS NS NS NS c* * NS NS * NS
Karaciğer Denklem X=8.571-0.168Y X=-5.120-
0.137Y
X=59.277-0.589Y 0.783+11.196Y X=10.320-0.183Y X=5.651-0.113Y X=1.515+0.023
Y
X=0.569-
0.010Y
X07.440-0.096Y X=-32.746+14.32Y
R Değeri -0.313 -0.450 -0.426 -0.298 -0.038 -0.335 0.005 0.200 -0.179 -0.160
P Değeri NS d** NS NS NS * NS NS NS NS
Solugaç Denklem X=0.622-0.013Y X=3.330-0.055 X=-22.652+1.066Y 1128.319-19.903Y X=5.375+0.142Y X=5.413-0.116Y X=-
11.727+0.335Y
X=-
0.935+0.02
5Y
X=5.889-0.094Y X=1697-22.81Y
R Değeri -0.308 -0.192 -0.114 -0.285 -0.047 -0.457 0.160 0.344 -0.125 -0.132
P Değeri NS ** NS NS NS * NS NS NS NS
NS 0.351
a Denklemlerde; X: Metal konsantrasyonu (mg/kg) ve Y: Balığın boyu (cm). Yıldızlar önemli sonuçları gösterir.
b NS, 0.05 düzeyinde önemli olmayan, P>0.05
* 0.05 düzeyinde önemli, P<0.05
** 0.01 düzeyinde önemli, P<0.01
51
Çizelge 4.10. Sazan (Cyprinus carpio Linnaeus, 1758)’ın ağırlığı ve ağır metal konsantrasyonu arasındaki ilişkiler
Dokular Cd Cr Cu Fe Mn Mo Ni Pb Se
Kas Denklem aX=0.881-0001Y X=0.318-0.001Y X=92.540-0.030Y X=140.53-0.048Y X=1.442+0.01Y X=1.576-0.001Y X=-2.065+0.008Y X=-
0.037+0.07
Y
X=10997-0.001Y
R Değeri -0.053 -0.025 -0.072 -0.072 -0.150 -0.342 0.039 -0.013 -0.096
P Değeri bNS NS NS NS NS c* NS NS NS
Karaciğer Denklem X=4.289-0.003Y X=-2.429+0.003Y X=14.529+0.016Y X=-333.587+0.714Y X=2.920-0.001Y X=1.231-0.001Y X=-0.062
0.002Y
X=0.327+0.
001Y
X=2.706+0.001Y
R Değeri -0.195 -0.517 -0.490 0.043 -0.088 -0.021 -0.190 0.125 0.073
P Değeri NS d** ** NS NS NS NS NS NS
Solugaç Denklem X=0.216+0.002Y X=1.869-0.001Y X=-15.395+0.034Y X=186.050+0.056Y X=12.844-0.001Y X=1.913-0.001Y X=-4.648+0.007Y X=-
0.399+0.001
Y
X=1.109+0.001Y
R Değeri -0.001 -0.001 -0.023 0.174 -0.008 -0.001 -0.005 0.415 0.073
P Değeri NS ** ** NS NS NS NS NS NS
a Denklemlerde; X: Metal konsantrasyonu (mg/kg) ve Y: Balığın ağırlığı (gr). Yıldızlar önemli sonuçları gösterir.
b NS, 0.05 düzeyinde önemli olmayan, P>0.05
* 0.05 düzeyinde önemli, P<0.05
** 0.01 düzeyinde önemli, P<0.01
52
5. TARTIŞMA VE SONUÇ
5.1. Tartışma
Eylül 2011 ile Şubat 2012 tarihleri arasında yürütülen bu çalışmada Eğirdir Gölü’nün
suyunda, sedimentinde ve gölde yaşayan sazanın kas, karaciğer ve solungaç
dokusundaki bazı ağır metallerin (Cd, Cr, Cu, Fe, Mn, Mo, Ni, Se, Pb ve Zn)
miktarları incelenmiştir. Çalışma süresince Eylül ayından başlamak üzere Şubat
ayına kadar aylık periyotlarla arazi çalışması yapılmış ve bu esnada göl suyunun
sıcaklığı, pH değeri, elektrik iletkenliği ve çözünmüş oksijen miktarı ölçülmüştür.
Sonuçlar birlikte değerlendirilmiştir.
Bu çalışmada metal analizinin yapıldığı ICP cihazının ölçümdeki doğruluğunu
belirlemek amacıyla DORM 3, DOLT 4 ve HISS 1 standart referans materyallerden
de metal analizi yapılarak belirlenen değerler ile Kanada Ulusal Araştırma Konseyi
tarafından verilen sertifika değerleri karşılaştırılmıştır. Referans materyallerin
sonuçları ile tarafımızdan belirlenen değerlerin birbirine yakın olduğu görülmüştür.
Çalışma süresince göl suyunun sıcaklık değerleri 4.62-22.02 °C arasında değişmiş,
ortalama sıcaklık değeri 10.73 °C olarak ölçülmüştür. Abant Gölü’nün ortalama
sıcaklığı 14.6 °C (Atıcı ve Obalı, 2002), Derbent Baraj Gölü’nün ortalama sıcaklığı
15.6 °C (Taş, 2006) olarak tespit edilmiştir. Yenişehir Gölü’nün sıcaklığının ise
14.6-29.7 °C arasında değiştiği belirlenmiştir (Tepe, 2009). Eğirdir Gölü sıcaklığı ise
yaz mevsiminde 28.9 °C olarak ölçülmüştür (Şener vd., 2013). Eğirdir Gölü’nde
tespit ettiğimiz sıcaklık değerlerinin, çalışma periyodu göz önüne alındığında normal
değerler olduğu düşünülmektedir. Su sıcaklığını etkileyen çok farklı faktör olması da
değişik göller arasındaki bu farklılığın en büyük neden olabilir.
Çalışmamızda ortalama pH değeri 8.10 (7.23-8.95) olarak tespit edilmiştir. Farklı
göllerde yapılan çalışmalarda ise benzer sonuçlar elde edilmiştir. Abant Gölü’nde
8.05 (Atıcı ve Obalı, 2002), Derbent Baraj Gölü’nde 7.1-8.6 arasında (Taş, 2006),
Birecik Baraj Gölü’nde 7.7-8.40 arasında (Bozkurt ve Sagat, 2008), Işıklı Gölü’nde
6.79-9.57 arasında (Tekin-Özan ve Aktan, 2012) ve Eğirdir Gölü’nde 8.8-9.07
arasında (Şener vd., 2013) tespit edilmiştir. Sudaki yüksek pH değeri gölün
53
hidrojeokimyasal yapısı ile ilgili olabilir (Garg vd., 2010). Ayrıca pH değeri göl
içindeki fotosentez olayının düzeyi ile de yakından ilişkilidir (Kocataş, 2008).
Eğirdir Gölü’nün suyundaki oksijen değerinin 6.11-13.59 mg/lt arasında değiştiği
belirlenmiştir. Birecik Baraj Gölü’nde oksijen seviyesi 4.50-7.97 mg/lt arasında
(Bozkurt ve Sagat, 2008), Eğirdir Gölü’nde ise 3.1-11.98 arasında (Şener vd., 2013)
belirlenmiştir. Eğirdir Gölü’nde belirlediğimiz yüksek oksijen seviyesi çalışmanın
sonbahar ve kış aylarında yapılmış olmasından, soğuyan suya karşılık suyun oksijen
tutma kapasitesinin artmasından ve yüksek fotosentez oranından kaynaklanabilir.
Çalışmamız süresince elektriksel iletkenlik değeri 262-352 µs/cm olarak
ölçülmüştür. Bu değer Işıklı Gölü’nde 182-668 µs/cm arasında (Tekin-Özan ve
Aktan, 2012), Eğirdir Gölü’nde ise 331-505 µs/cm arasında (Şener vd., 2013)
belirlenmiştir. Elektriksel iletkenlik değeri su içindeki çözünmüş madde ve iyon
konsantrasyonuna bağlı olarak değişiklik gösterebilen bir parametredir (Tanyolaç,
2006).
Eğirdir Gölü’nün suyunda yapılan metal analizlerinin sonucuna göre; Pb analiz
limitinin altında kalmış, diğer tüm metaller farklı seviyelerde tespit edilmiştir. Suda
en fazla biriken metalin Mn, en az biriken metalin ise Cr olduğu belirlenmiştir.
Cataldo vd. (2001), Parana Deltası’nın suyunda en fazla Zn’ya, en az ise Cd’a
rastlamıştır. Al-Saadi vd. (2002), Habbaniya Gölü’nün suyunda en fazla biriken
metalin Zn olduğunu bildirmişlerdir. Uluabat Gölü’nde yapılan bir çalışmada suda en
fazla rastlanan metal Mn olmuştur (Barlas vd., 2005). Kovada Gölü’nde ise suda en
fazla Fe tespit edilmiştir (Tekin-Özan vd., 2007b). Tao vd. (2011), Taihu Gölü’nün
suyunda en fazla biriken metalin Mn olduğunu bildirmişlerdir. Işıklı Gölü’nde
yapılan çalışmada suda en fazla biriken metalin Fe olduğu belirlenmiştir (Tekin-
Özan ve Aktan, 2013). Şener vd., (2011), Eğirdir Gölü’nün suyunda en fazla biriken
metalin Mn olduğunu belirlemiştir. Bu sonuçlar çalışmamızın sonuçları ile paralellik
göstermektedir. Bu yüksek Mn birikiminin ise göl çevresindeki Mn sıvanmalarını
içeren ofiyolitik kayaçlardan kaynaklanmış olabileceği bildirilmiştir (Şener vd.,
2011).
54
Eğirdir Gölü’nün sedimentinde, suda tespit edilemeyn Pb’da dahil olmak üzere
analizi yapılan tüm metaller farklı düzeylerde belirlenmiştir. Tekin-Özan (2008),
Beyşehir Gölü’nde yaptığı çalışmada suda Cd, Cr ve Cu’a rastlamazken sedimentten
aldığı örneklerde bu üç metalinde varlığını tespit etmiştir. Suda tespit edilemeyen
metallerin sedimentte tespit edilmesinin sebebi ise; sediment partiküllerinin suda
bulunan metalleri bünyesine çekmesi, suyun içindeki metalleri bünyesinde barındıran
organik ve inorganik moleküllerin ve molekül ağırlığı yüksek metallerin dibe
çökmesi olabilir (Başyiğit, 2011).
Bu çalışmada göl sedimentinde en fazla biriken metalin Fe olduğu, bunu Mn’ın takip
ettiği görülmüştür. Sedimentte en az rastlanan metal ise Cd olmuştur. Texoma
Gölü’nün sedimentinde en az biriken metalin Cd olduğu belirlenmiştir (An ve
Kampbell, 2003). Hazar Gölü’nün ve Uluabat Gölü’nün sedimentinde ise en yüksek
oranda biriken metal Fe olmuştur (Özmen vd., 2004; Barlas vd., 2005). Aydın ve
Küçüksezgin (2011), Bakırçay ve Gediz nehirlerinin her ikisinin sedimentinde de en
fazla biriken metalin Al olduğunu, bunu Fe’in takip ettiğini ve en az biriken
metalinde Cd olduğunu belirtmişlerdir. Şener vd. (2013), Eğirdir Gölü’nün
sedimentinde Fe’in yüksek oranda olduğunu belirlemişler ve Mn konsantrasyonun
ise 158-1113 ppm arasında değiştiğini bildirmişlerdir. Usero vd. (2003), Fe’in göl,
nehir ve denizlerin sedimentinde bol miktarda bulunmasının sebebini yerküre
kabuğunda en fazla bulunan metalin Fe olmasıyla açıklamışlardır. Çalışmamızda
sedimentte en az biriken metal ise Cd olmuştur. Baron vd. (1990), sedimentte
bulunan organik maddelerin bileşiminde Cd’un düşük oranda bulunduğunu
belirtmişlerdir. Şener vd. (2013), Eğirdir Gölü sedimentindeki yüksek metal
birikiminin hem jeolojik kaynaklı hem de insan etkilerinden kaynaklabileceğini
belirtmişlerdir.
Eğirdir Gölü’nden örneklenen sazan (Cyprinus carpio)’ın kas, karaciğer ve
solungaçlarındaki bazı ağır metallerin (Cd, Cr, Cu, Fe, Mn, Mo, Pb, Ni, Se ve Zn)
birikim düzeylerini belirlediğimiz bu çalışmada analizi yapılan tüm metaller her
dokuda tespit edilmiştir.
Balıklarda ağır metal birikimi ile ilgili ülkemizde ve dünyada yapılmış farklı
çalışmalar bulunmaktadır. Karadede (1997), Atatürk Baraj Gölü’nde yaşayan
55
Mastacembelus simack’ın bazı doku ve organlarındaki ağır metal seviyelerini
araştırmış ve Cu, Fe ve Zn’ nun en fazla karaciğerde biriktiğini, Zn’ nun incelenen
doku ve organlardaki birikim sıralamasının karaciğer, kas ve solungaç şeklinde
olduğunu bildirmişlerdir. Canpolat ve Çalta (2003), Keban Baraj Gölü’nde yaptıkları
çalışmada Capoeta capoeta umbla’nın bazı doku ve organlarındaki metal
miktarlarını belirlemişler ve en düşük metal birikiminin kasta olduğunu tespit
etmişlerdir. Farkas vd. (2003) Balaton Gölü’nde yaşayan Abramis brama’nın
karaciğerinde ve solungacında yüksek miktarda Cd, Cu ve Zn biriktiğini
belirlemişlerdir. Kalay vd. (2004) Mersin Körfezi’nde yaşayan Mullus barbatus ve
Sparus aurata türlerinde yapmış oldukları çalışmada her iki türde de kas dokusuna
göre karaciğer dokusunun daha fazla Cd içerdiğini tespit etmişlerdir. Ashraf (2005),
Suudi Arabistan’ın doğusundaki Arabian Körfezi’nden yakalamış olduğu
Epinephelus microdon’un böbrek dokusundaki metal birikimlerini sırasıyla
Zn>Cu>Pb>Ni>Co>Mn>Cd şeklinde, kalp dokusundaki metal miktarlarının ise;
Zn>Cu>Pb>Co>Ni>Mn>Cd şeklinde sıralandığını belirlemiştir. Kır vd. (2006),
Karataş Gölü’nde yaşayan kızılkanat balığının (Scardinus erythrophthalmus) kas,
karaciğer ve solungaçlarındaki Fe, Zn, Mn, Cr, Cu ve Cd miktarlarını
araştırmışlardır. Metallerin en fazla biriktiği organ karaciğer, en az biriktiği doku ise
kas olmuştur. Tekin-Özan ve Kır, (2007b), Beyşehir Gölü’nde yaşayan sazanın
karaciğer ve solungaçlarındaki metal konsantrasyonunun kas dokusuna göre daha
yüksek olduğunu, Tekin-Özan (2008), Beyşehir Gölü’nde yaşayan Tinca tinca’nın
karaciğerindeki metal konsantrasyonlarının diğer organlardakine göre daha fazla
olduğunu, Akbulut ve Akbulut (2009), Kızılırmak Nehri’nde yaşayan bazı balıkların
kas ve solungaçlarında en fazla Zn’nun, en az ise Co’ın biriktiğini, Hiçsönmez
(2010), Kuzey Karadeniz Kıyı Şelfi’nde yaşayan mezgitte tespit edilen Cd ve Pb
miktarlarının sınır değerlerin üstünde olduğunu, Tekin-Özan ve Aktan (2012), Işıklı
Gölü’nde yaşayan sazanda en çok metal biriktiren organın karaciğer olduğunu, Alam
vd. (2002), Kasumigaura Gölü (Japonya)’nde yaşayan Cyprinus carpio’da metallerin
en az kas dokusunda biriktiğini, Kırıcı vd. (2013), Murat Nehri’nde yaşayan Capoeta
capoeta umbla’nın kas dokusundaki metal miktarlarının kabul edilebilir seviyelerin
altında olduğunu, Canpolat (2013), Hazar Gölü’nde yaşayan Capoeta umbla’da
metallerin en fazla biriktiği organın karaciğer olduğunu bildirmişlerdir. Mohammadi
vd. (2011), Karon ve Dez Nehir’lerinde yaşayan, Barbus grypus’da metallerin en
56
fazla biriktiği organın karaciğer olduğunu, Barbus xanthopterus’ta ise metallerin
solungaçta en yüksek oranda biriktiğini saptamışlardır.
Bu çalışmada da analizi yapılan metallerin en fazla biriktiği organın karaciğer olduğu
bunu solungaç ve kas dokusunun takip ettiği belirlenmiştir. Balıklar ağır metallere
uzun süre maruz kaldığında bu metaller özellikle metabolik olarak aktif olan
organlarda daha çok birikirler. Metaller vücuda girdiğinde önce metaller ile
kompleks oluşturabilen metallothionein proteinlerine bağlanır ve karaciğer çok
sayıda metallothionein proteini içermektedir (Kargın ve Erdem, 1992; Ünlü vd.,
2008). Karaciğerde tespit edilen yüksek metal konsantrasyonları bu organlardaki bazı
biyokimyasal parametrelerin düşüşüne ve balığın sağlığının olumsuz etkilenmesine
neden olabilir (Ferguson, 1989).
Solungaçlar, bir balığın tüm dış yüzey alanının yarısından fazlasını oluşturan önemli
bir dokudur. Bu nedenle balıkların solungaçları dış ortamdaki metaller için ilk hedef
dokudur ve metalin vücuda girişinde önemli bir yere sahiptir (Tao vd., 1999). Ayrıca
balıklarda metallerin toksik etkileri ilk olarak solungaçlarda görülür. Bunun en
önemli sebebi ise; solungaçların lameller yapıları nedeniyle geniş bir yüzey alanına
sahip olması, dış ortamla doğrudan doğruya temas halinde olması ve su ile kan
arasındaki difüzyon aralığının kısa olması olarak açıklanmıştır ( Kalay ve Erdem,
1995; Kuşatan ve Cicik, 2004). Ve yine, solunum suyuyla birlikte alınan metaller
solungaçlardaki mukuslara yapışır ve solungaç lamellerinden solunum suyu geçerken
metaller lamellerin arasında kalır. Bu durum sonucunda solungaçlarda metal birikimi
yüksek konsantrasyona ulaşır (Heath, 1987).
Kas dokusundaki düşük metal konsantrasyonu ise bu dokunun aktif bir organ
olmamasından kaynaklanabilir (Karadede vd., 2004).
Ülkemizde ve farklı ülkelerde balıkların boy ve ağırlıkları ile dokulardaki metal
miktarları arasındaki ilişkileri inceleyen farklı çalışmalar yapılmıştır. Kıratlı ve
Yıldızdağ (1993), hani (S. hepatus ) ve barbunya balığının (M. barbatus ) kasındaki
Hg, Cu, Zn konsantrasyonları ile balık boyu ve istasyonlar arasında istatistiki açıdan
önemli farklılıklar olduğunu belirlemişlerdir. Kocahan (1999), Marmara Denizi’nde
yaşayan berlam, mezgit ve karideste boy arttıkça civa konsantrasyonun arttığını,
57
berlam örneklerinde boy ile bakır miktarı arasında negatif bir ilişki olduğunu tespit
etmiştir. Amundsen vd. (1997), Pasvik Nehri (Rusya)’nde yaşayan bazı balıkların
karaciğer ve kas dokusundaki Zn miktarı ile boy arasında negatif bir ilişki olduğunu,
Zyadah (1999), Manzalah Gölü (Mısır)’nde yaşayan Tilapia zillii’nin dokularındaki
metal konsantrasyonunun orta boylu balıklarda daha fazla, kısa boylu balıklarda daha
az olduğunu, Al-Yousuf vd. (2000), Lethrinus lentjan’ın kas dokusundaki Zn miktarı
ile balığın uzunluğu arasında önemli bir ilişki olmadığını, Alam vd. (2002),
Kasumigaura Gölü (Japonya)’nde yaşayan Cyprinus carpio’nun kas dokusundaki
metal miktarı ile balığın uzunluğu arasında herhangi bir ilişkinin olmadığını,
Küçükbay ve Örün (2003), Karakaya Baraj Gölü’nde yaşayan Cyprinus carpio’nun
karaciğerindeki Cu ve Zn miktarı ile balığın boyu ve ağırlığı arasında pozitif bir
ilişkinin olduğunu, Canlı ve Atli (2003), Karadeniz’de yaşayan Sparus auratus’un
karaciğerinde ve solungacındaki Fe miktarı ile balığın boyu arasında negatif bir
ilişkinin olduğunu, Mugil cephalus’un solungacındaki Zn miktarı ile balığın
uzunluğu arasında pozitif bir ilişkinin olduğunu, Tekin-Özan ve Aktan (2012), Işıklı
Gölü’nde yaşayan sazanın boyu ile kastaki As, Co, Cd, Fe ve Mn arasında negatif bir
ilişki olduğunu, Başyiğit ve Tekin-Özan (2013), Karataş Gölü’nden alınan sudakın
boy artışına bağlı olarak dokularındaki metal seviyesinin azaldığını tespit etmişlerdir.
Bu çalışmada elde edilen sonuçlara genel olarak bakıldığında balık boyu ve ağırlığı
ile dokulardaki metal miktarları arasındaki ilişkilerin negatif olduğu, daha küçük
balıklardaki metal miktarının büyük balıklara oranla daha az olduğu tespit edilmiştir.
Benzer sonuçları tespit eden Başyiğit (2011), bu durumu küçük balıkların büyük
balıklara göre hem metabolik hem de beslenme açısından daha aktif olmalarına ve
bağışıklık sistemlerinin tam olarak gelişmemiş olmasına bağlamıştır. Ayrıca küçük
balıkların solungacındaki yüksek metal birikimi, bu balıkların daha çok oksijene
ihtiyaç duymalarından dolayı solungaçlardan geçen solunum suyu miktarının fazla
olmasıyla ilgili olabilir. Küçük balıkların daha aktif olması sonucunda küçük
balıklarda daha fazla metal birikimi söz konusu olmuştur (Başyiğit, 2011).
5.2. Sonuç
Eylül 2011 ile Şubat 2012 tarihleri arasında yürütülen bu çalışmada Eğirdir Gölü’nün
suyunda, sedimentinde ve gölde yaşayan sazanın kas, karaciğer ve solungaç
58
dokusundaki bazı ağır metallerin (Cd, Cr, Cu, Fe, Mn, Mo, Ni, Se, Pb ve Zn)
miktarları incelenmiştir. Çalışma süresince Eylül ayından başlamak üzere Şubat
ayına kadar aylık periyotlarla arazi çalışması yapılmış ve bu esnada göl suyunun
sıcaklığı, pH değeri, elektrik iletkenliği ve çözünmüş oksijen miktarı ölçülmüştür.
Çalışma süresince göl suyunun sıcaklık değerleri 4.62-22.02 °C arasında, pH değeri
7.23-8.95 arasında, oksijen değeri 6.11-13.59 mg/lt arasında ve elektriksel iletkenlik
değeri 262-352 µs/cm arasında değişiklik göstermiştir.
Eğirdir Gölü’nün suyunda yapılan metal analizlerinin sonucuna göre; Pb analiz
limitinin altında kalmış, diğer tüm metaller farklı seviyelerde tespit edilmiştir. Suda
en fazla biriken metalin Mn, en az biriken metalin ise Cr olduğu belirlenmiştir.
Dünya Sağlık Örgütü, Çevre ve Orman Bakanlığı ve Tarım ve Köyişleri
Bakanlığının belirlediği suda kabul edilebilir ağır metal miktarları ile Eğirdir
Gölü’nün suyunda biriken metal miktarları kıyaslandığında Zn’un miktarı Tarım ve
Köyişleri Bakanlığı tarafından verilen kabul edilebilir değerlerin üstünde çıkmıştır.
Bu sonuçlara göre Zn dışındaki metaller göl suyunun herhangi bir tehlike arz
etmediği ancak Zn açısından önemli tedbirlerin alınması gerektiği söylenebilir
(Dünya Sağlık Örgütü, 1993; 1998; Çevre ve Orman Bakanlığı, 2004; Tarım ve
Köyişleri Bakanlığı, 2002).
Eğirdir Gölü’nün sedimentinde, suda tespit edilemeyen Pb’da dahil olmak üzere
analizi yapılan tüm metaller farklı düzeylerde belirlenmiştir.
Eğirdir Gölü’nden örneklenen sazan (Cyprinus carpio)’ın kas, karaciğer ve
solungaçlarındaki bazı ağır metallerin (Cd, Cr, Cu, Fe, Mn, Mo, Pb, Ni, Se ve Zn)
birikim düzeylerini belirlediğimiz bu çalışmada analizi yapılan tüm metaller her
dokuda tespit edilmiştir.
Dünya Sağlık Örgütü, Avrupa Birliği, Türk Standartları Endüstrisi, Türk Gıda
Koteksi ve Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın belirlediği balık dokularında kabul
edilebilir ağır metal miktarları ile çalışma sonucunda balık dokularında belirlenen
ağır metal miktarları kıyaslanmıştır. Buna göre Cr, Cu, Mn ve Pb miktarları balık
59
dokuları için verilen kabul edilebilir değerlerin altında çıkmıştır. Buna karşılık Cd
miktarı Avrupa Birliği ve Türk Gıda Koteksi’nin, Fe miktarı Dünya Sağlık Örgütü ve
Türk Gıda Koteksi’nin, Zn miktarı ise Dünya Sağlık Örgütü, Türk Standartları
Enstitüsü ve Tarım ve Köy İşleri ve Bakanlığı’nın verdiği balık dokularında kabul
edilebilir değerlerin üzerinde çıkmıştır (Dünya Sağlık Örgütü, 1992; Avrupa Birliği,
2006; Türk Gıda Koteksi, 2002, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, 2002). Buna göre,
kasta biriken metal miktarı dikkate alındığında Eğirdir Gölü’nde yaşayan sazanın
besin olarak kullanılması herhangi bir tehlike içermemektedir.
Su ve balık dokularında belirlenen metal miktarlarına bakıldığında Fe ve Zn’un göl
suyunda tehlikeli boyutlarda olduğu görülmektedir. Gölün etrafında bol miktarda
tarım arazisi bulunmaktadır. Bu arazilerin gübrelenmesi ve gübrelerin bol miktarda
Cd, Pb, Fe ve Zn içermesi önemli bir sorundur. Gübreli topraklar yüzey akışı
vasıtasıyla göle karışmaktadır. Yalvaç arıtma tesisinin atık suları Yalvaç Deresine
bırakılmaktadır. Yine Büyükkabaca’ya ait kanalizasyon sistemi de Pupa Çayı’na
bırakılmakta ve bu atıklar Eğirdir Gölü’ne karışmaktadır. Yine Yalvaç deri
sanayisinin atıkları da göle ulaşmaktadır. Ayrıca göl çevresinde bulunan yerleşim
merkezlerinin kanalizasyon ve evsel atıkları da göre karışmaktadır. Bu konularda
özellikle hem çevre halkının hem de Eğirdir İlçesi yetkililerinin bilinçlendirilmesi,
kullanılan gübrelerin içeriklerinin dikkate alınması, atıkların arıtılması konusunda
bilgiler verilmelidir.
60
6. KAYNAKLAR
Abdel-Baky, T.E., Zyadah, M.A., 1998. Effect of Accumulation of Copper,
Cadmium and Zinc on Some Biological Parameters of Some Marine Fishes
from the Northern Region of Lake Manzalah, Egypt. J. Egypt. Ger. Soc.
Zool., 27 (B), 1-19.
Akbulut, A., Akbulut, N.E., 2009. The Study of Heavy Metal Pollution and
Accumulation in Water, Sediment, and Fish Tissue in Kızılırmak River Basin
in Turkey. Environ. Monit. Assess. 167 (1-4), 521-526.
Alam, M, G, M., Tanaka, A., Allinson, G., Laurenson, L, J, B., Stagnitti, F., 2002. A
Comparison of Trace Element Concentrations in Cultured and Wild Carp
(Cyprinus carpio) of Lake Kasumigaura, Japan. Ecotoxicology and
Environmental Safety, 53, 348-354.
Alhas, E., 2007. Atatürk Baraj Gölü’nde Yaşayan Barbus Türlerindeki Ağır Metal
Birikiminin İncelenmesi. Harran Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü,
Yüksek Lisans Tezi, 53s, Şanlıurfa.
Al-Saadi, H, A., Al-Lami, A, A., Hassan, F, A., Al-Dulymi, A, A., 2002. Heavy
Metals in Water, Suspended Particles, Sediments and Aquatic Plants of
Habbaniya Lake, Iraq. Intern. J. Environ. Studies, 59 (5), 589-598.
Al-Yousuf, M. H., El-Shahawi, M. S., Al-Ghais, S. M., 2000. Trace Elements in
Liver, Skin and Muscle of Lethrinus lentjan Fish Species in Relation to Body
Length and Sex. The Sci. of the Tot. Env. 256, 87-94.
Amundsen, P., Staldvik, F, J., Lukin, A, A., Kashulin, N, A., Popova, O, A.,
Reshetnikov, Y, S., 1997. Heavy metal Contamination in Freshwater Fish
from the Border Region Between Norway and Russia. The Science of the
Total Environment. 201, 211-224.
An, Y.J., Kampbell, D.H., 2003. Total, Dissolved, and Bioavailable Metals at Lake
Texoma Marinas. Environmental Pollution, 122, 253–259.
Ashraf, W., 2005. Accumulation of Heavy Metals in Kidney and Heart Tıisues of
Epinephelus Microdon Fish from the Arabian Gulf. Environmental
Monitoring and Assessment, 101, 311–316.
Atıcı, T., Obalı, O., 2002. Yedigöller ve Abant Gölü (Bolu) Fitoplankton’unun
Mevsimsel Değişimi ve Klorofil-a Değerlerinin Karşılaştırılması. E.Ü.
Journal of Fisheries and Aquatic Sciences, 19 (3-4), 381-389.
Aydın, Ş., Küçüksezgin, F., 2011. Distribution and Chemical Speciation of Heavy
Metals in the Surficial Sediments of the Bakırçay and Gediz Rivers, Eastern
Aegean. Environmental Earth Science, 65 (3), 789-803.
Baker, R., 1980. Contaminants and Sediment., Ann Arbor Science, Vol. 1 and 2.
61
Barlas, N., Akbulut, N., Aydoğan, M., 2005. Assessment of Heavy Metal Residues in
the Sediment and Water Samples of Uluabat Lake, Turkey. Bull. Environ.
Contam. Toxicol., 74, 286-293.
Baron, J., Legret, M., Astruc, M., 1990. Study of Interactions Between Heavy Metals
and Sewage Sludge: Determination of Stability Constants and Complexes
Formed with Cu and Cd. Environ. Technol., 11, 151-162.
Baş, L., Demet, Ö., 1992. Çevresel Toksikoloji Yönünden Bazı Ağır Metaller.
Ekoloji Dergisi, 5, 42-46.
Başyiğit, B., 2011. Burdur İli Karataş Gölü’nde Yaşayan Sudak Balığı (Sander
lucioperca L., 1758)’nda, Göl Suyunda ve Sedimentinde Ağır Metal
Birikiminin Araştırılması. Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen Bilimleri
Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 86s, Isparta.
Başyiğit, B., Tekin-Özan, S., 2013. Concentrations of Some Heavy Metals in Water,
Sedimet and Tissues of Pikeperch (Sander lucioperca) from Karataş Lake
Related to Physico-Chemical Parameters, Fish Size and Seasons. Polish
Journal of Fisheries and Aquatic Sciences, 22 (3), 11-22.
Belzile, N., Richard, R., De Vitre, R., Tessier, A., 1989. In Situ Collection of
Diagenetic Iron and Manganese Oxyhydroxides from Matural Sediments.
Nature Publishing Group, 340, 376-379.
Bozkurt, A., Sagal, Y., 2008. Birecik Baraj Gölü Zooplanktonunun Vertikal
Dağılımı. Journal of FisheriesSciences.com, 2 83), 332-342.
Bryan, G., 1976. Heavy Metal Contamination in the Sea. Johnston, R. (Ed.), Marine
Pollution (185-302). Academic Press Mc, London,
Canlı, M., Atlı G., 2003. The Relationships Between Heavy Metal (Cd, Cr, Cu, Fe,
Pb, Zn) Levels and the Size of Six Mediterranean Fish Species.
Environmental Pollution, 121, 129-136.
Canlı, M., Ay, Ö., Kalay, M. 1998. Levels of Heavy Metals (Cd, Pb, Cu, Cr and Ni)
inTtissue of Cyprinus carpio, Barbus capito, Chondrostoma regium from
the Seyhan River, Turkey. Tr. J. of Zoology. 22, 149-157.
Canpolat, Ö., 2013. The Determination of Some Heavy Metals and Minerals in the
Tissues and Organs of the Capoeta umbla Fish Species in Relation to Body
Size, Sex and Age. Ekoloji, 22 (87), 64-72.
Canpolat, Ö., Çalta, M., 2003. Heavy Metals in Some Tissues and Organs of
Capoeta capoeta umbla (Heckel, 1843) Fish Species in Relation to Body
Size, Age, Sex and Seasons. Fresenius Environmental Bulletin, 12, 961-966.
Cataldo, D., Colombo J.C., Boltovskoy, D., Bilos, C., Andon, P., 2001.
Environmental Toxicity Assessment in the Paraná River Delta (Argentina):
Simultaneous Evaluation of Selected Pollutants and Mortality Rates of
62
Corbicula fluminea (Bivalvia) Early Juveniles. Environmental Pollution, 112,
379-389.
Cicik B., 2003. Bakır-Çinko Etkileşiminin Sazan ( Cyprinus carpio L.)'ın Karaciğer,
Solungaç ve Kas Dokularındaki Metal Birikimi Üzerine Etkileri, Ekoloji, 12
(48), 32-36.
Cicik, B., Engin, K., 2005. The Effects of Cadmium on Levels of Glucose in Serum
and Glycogen Reserves in the Liver and Muscle Tissues of Cyprinus carpio
(L., 1758). Turkish Journal of Veterinary and Animal Science, 29, 113-117.
Commission Regulation (EC), 2006. Maximum Levels for Certain Contaminants in
Foodstuffs. No: 1881/2006.
Çalışkan, E., 2005. Asi Nehri’nde Su, Sediment ve Karabalık (Clarias gariepinu
Burchell, 1822)’ta Ağır Metal Birikiminin Araştırılması. Mustafa Kemal
Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 75s, Hatay.
Çalta, M., Canpolat, Ö., 2002. Hazar Gölü’nden Yakalanan Capoeta capoeta umbla
(Heckel, 1843)’da Bazı Ağır Metal Miktarlarının Tespiti. Fırat Üniversitesi
Fen ve Mühendislik Bilimleri Dergisi, 14 (1), 225-230.
Çevre ve Orman Bakanlığı (2004). Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği, Resmi Gazete,
31.12.2004, No: 25687.
Çınar, Ö., 2008. Çevre Kirliliği ve Kontrolü. Nobel Yayın Dağıtımı, 201s. Ankara.
Çoğun, H.Y., 2008. Oreochromıs niloticus ve Cyprinus carpio’da Bakır ve Kurşun
Birikiminin Solungaç, Kas, Karaciğer, Böbrek ve Kan Dokularındaki İyon
Dağılımı Üzerine Etkisi. Çukurova Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü,
Doktora Tezi, 190s, Adana.
Danielson, K., Ohi, S., Huang, P., 1982. Immunochemical Detection of
Metallothionein in Specific Eithelial Cells of Rat Organs. Proceedings of
National Academy of Sciences, 79, 2301-2304.
Demirsoy, A., 1999. Yaşamın Temel Kuralları, Omurgalılar/ Anamniyota. Cilt III /
Kısım I, Meteksan yayınları, 684s, Ankara.
Dirican, S., Barlas, M., 2005. Dipsiz ve Çine (Muğla-Aydın) Çayı’nın Fiziko-
Kimyasal Özellikleri ve Balıkları. Ekoloji, 14 (54), 25-30.
Dostbil, M., 2010. Mogan Gölü’nde Su ve Sedimentte Ağır Metal Düzeylerinin
Tespiti; Sazan (Cyprinus carpio) ve Kadife (Tinca tinca) Balık Dokuları
Üzerine Etkilerinin İncelenmesi. Gazi Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü,
Yüksek Lisans Tezi, 102s, Ankara.
Dökmeci, G., 1988. Çevre Kirlenmesinde Rol Oynayan Toksik Maddeler. 488-489.
63
Dünya Sağlık Örgütü, 1992. Water Quality Assessments, pp.10-13. Chapman and
Hall Ltd., London.
Dünya Sağlık Örgütü, 1998. Guidelines for Drinking-Water Quality. Second Edition,
Volume 1 Geneva.
Egemen, Ö. 1997. İzmir Körfezi’nde Dağılım Gösteren Lipsoz (Scorpaena porcus L.
1758) Balığı’nda Bazı Ağır Metal Düzeylerinin Araştırılması. Akdeniz
Balıkçılık Kongresi, 9-11 Nisan, İzmir.
Engel, D.W., Sunda, W.G. Fowler, B.A., 1981. Factors Affecting Trace Metal
Uptake and Toxicity to Estuarine Organisms. I. Environmental Parameters.
Verrnberg, J.F. Calabrese, A. Thurberg, F.P. Vernberg, W.B. (Ed.),
Biological Monitoring of Marine Pollutants (127-144). Academic Press, New
York.
Engler, R.M., Brannon, J.M., Rose, J., 1977. A Practical Selective Extractio
Procedure
Farkas, A., Salánki, J., Specziár, A., 2003. Age- and Size-Specific of Heavy Metals
in the Organs of Freshwater Fish Abramis brama L. Populating a Low-
Contaminated Site. Water Research. 37, 959-964.
Farkas, A., Salanki, J., Varanka, I., 2000. Heavy Metal Concentrations in Fish of
Lake Balaton, Hungary. Water Research, 5, 276 271 .
Ferguson, H.W., 1989. Systematic Pathology of Fish. Ames. IA: Iowa State
University Press.
Fergusson, F.E., 1990. The Heavy Elements: Chemistry, Environmental Impact and
Health. Effect Pergamon Pres, 614 p, Oxford.
Flemming, C.A., Trevors, J.T., 1989 Copper Toxicity and Chemistry in the
Environment: A review. Water, Air, and Soil Pollution, 44,143-158.
Flipek, H.L., Owen, R.M., 1978. Geochemical Associations and Grain-Size
Partitioning of Heavy Metals in Lacustrine Sediments. Chemical and
Geology, 26, 105-117. Yen, T.F. (Ed.), Chemistry of Marine Sediments
(163-171). Ann Arbor Scientific Publishing, 265p, Michigan.
Förstner, G., Wittmann.T., 1981. Metal Pollution in the Aquatic Environment. Berlin
Heidelberg. Newyork Springer Verlag, 3, 21, 271-318.
Förstner, U., Ahlf, W., Calmano, W., Kerstern, M., Salomons, W., 1986. Mobility of
Heavy Metals in Dredged Harbour Sediments. Sly, P.G. (Ed.), Sediments and
Water Interactions, Proceedingof the Third International Symposium on
Interactions Between Sediments and Water (371-380). Springer Verlag, 521p,
New York.
64
Freedman, B., 1989 The Impacts of Pollution and Other Stresses on Ecosystem
Structure and Function. Academic Press, London.
Garg, R.K., Rao, R.J., Uchchariya, D., Shukla, G., Saksena, D.N., 2010. Seasonal
Variations in Water Quality and Major Threats to Ramsagar Reservoir, India.
Afr. Environ. Sci. Technol., 4, 61-76.
Gerlach, S.A., 1981. Marine Pollution: Diagnosis and Therapy. Springer-Verlag,
218p, New York.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, 2006. Türk Gıda Kodeksi Yönetmeliği.
Dünya Yayıncılık, 214s, İstanbul.
Goyer, R, A., 1986. Toxic Effects of Metals. Amdur, M.O., Doull, J., Klaassen, C.D.
(Ed.), Caserett and Doull’s Toxicology; The Basic Science of Poisons (632-
680). Pergamon Press, 1454p, London.
Göksu, M.Z.L., Çevik, F., Fındık, Ö., Sarıhan, E., 2003. Seyhan Baraj Gölü’ndeki
Aynalı Sazan (Cyprinus carpio L., 1758) ve Sudak (Stizostedion lucioperca
L.,1758)’larda Fe, Zn, Cd Düzeylerinin Belirlenmesi. Ege Üniversitesi Su
Ürünleri Dergisi, 20 (1-2), 69–74.
Güler, Ç., Çobanoğlu, Z., 1997. Kimyasallar ve Çevre. Çevre Sağlığı Temel Kaynak
Dizisi, No: 50, Sağlık Projesi Genel Koordinatörlüğü, Ankara.
Haesloop, U., Schirmer, M., 1985. Accumulation of Orally Administred Cadmium
by the Eel (Anguilla anguilla). Chemosphere. 14 (10), 1627-1634.
Heath, A.G., 1987. Water Pollution and Fish Physiology. CRP Press Inc, 384p,
Florida.
İlhan, A.İ., Dündar, C., Öz, N., Bilici, E.Ö., Kılınç, H., 2000. Meteoroloji Hava
Kirliliği İzleme Çalışması. Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Meteoroloji Genel
Müdürlüğü.
İvakli Ş., 2008. Kars İl Merkezindeki Marketlerden Alınan Bazı Gıda Maddelerinde
(Balık, Konserve Balık, Tavuk ve Sığır Eti ) Çeşitli Ağır Metallerin Birikim
Düzeylerinin Araştırılması. Kafkas Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü,
Yüksek Lisans Tezi, 43s, Kars.
Jenkins, K.S., 1989. Effect of Copper, Leading Prenuminant Calves or Intracellular
Distrubition of Hepatic Copper, Zinc, Iron and Molybdenum. Journal Dairy
of Science, 72, 2346-2350.
Jones, B.F., Browser, C.J., 1978. The Minerology and Related Chemistry of Lake
Sediments. Lerman, A. (Ed.), Lakes: Chemistry, Geology, Physics (179-235).
Springer Verlag, New York, 366p, New York.
65
Kalay, M., Erdem, C., 1995. Bakırın Tilapia nilotica (L)’da Karaciğer, Böbrek,
Solungaç, Kas, Beyin ve Kan Dokularındaki Birikimi ile Bazı Kan
Parametraleri Üzerine Etkileri. Turkish Journal of Zoology, 19, 27-33.
Kalay, M., Koyuncu, C.E., Dönmez, A.E., 2004. Mersin Körfezi’nden Yakalanan
Sparus aurata (L. 1758) ve Mullus barbatus (L. 1758)'un Kas ve Karaciğer
Dokularındaki Kadmiyum Düzeylerinin Karşılaştırılması. Ekoloji, 13 (52),
23-27.
Kankılıç, G.B., Tüzün, İ., Kadıoğlu, Y.K., 2013. Assessment of Heavy Metal Levels
in Sediment Samples of Kapulukaya Dam lake (Kırıkkale) and Lower
Catchment Area. Environmental Monitoring and Assessment, In Press.
Karadede, H., 1997, Atatürk Baraj Gölü’nde Su, Sediment ve Balık Türlerinde Ağır
Metal Birikiminin Araştırılması. Dicle Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü,
Yüksek lisans tezi, 72s, Diyarbakır.
Karadede, H., 2002. Dicle Nehri’nde Su, Sediment ve Bentik Bazı Canlı
Organizmalardaki Ağır Metal Birikiminin Araştırılması. Dicle Üniversitesi,
Fen Bilimleri Enstitüsü, Doktora Tezi, 145, Diyarbakır.
Karadede, H., Oymak, S. A., Ünlü, E., 2004. Heavy Metals in Mullet, Liza abu, and
Catfish, Silurus triostegus, from the Atatürk Dam Lake (Euphrates), Turkey.
Environmental International, 30, 183-188.
Karagüzel., R., Taşdelen, S., Akyol E., Tokgözlü, A., Irlayıcı, A., Özgül, S., 1995.
Eğirdir Gölü Hidrolojisi (Ön rapor), Süleyman Demirel Üniversitesi Jeoloji
Mühendisliği Bölümü, 61 s.
Kargın, E., Erdem, C., 1992. Bakır-Çinko Etkileşiminde Tilapia nilotica (L.)’nın
Karaciğer, Solungaç ve Kas Dokularındaki Metal Birikimi. Doğa Tr. J. of
Zoology, 16, 343-348.
Kaur, R., Sandhu, H.S., 2008. In Vivo Changes in Antioxidant System and Protective
Role of Selenium in Chlorpyrifos-Induced Subchronic Toxicity in Bubalus
bubalus. Environmental Toxicolgy and Pharmacology, 26, 45-48.
Kaya, S., Pirinçci, İ., Bilgili, A., 2002. Veteriner Hekimliğinde Toksikoloji, Medisan
Yayınevi, Ankara, 212-221, 224-233, 235-239.
Keleş, R., Hamamcı, C., 1993. Çevrebilim, İmge Kitapevi Yayınları, 368s, Ankara.
Keskin, Ş., 2010. Distribution and Accumulation of Heavy Metals in the Sediments
of Akkaya Dam, Nigde, Turkey. Environmental Monitoring and Assessment,
184 (1), 449-460.
Kır, İ., Tekin-Özan, S., Barlas, M. 2006. Heavy Metal Concentrations in Organs of
Rudd, Scardinus erythrophthalmus L., 1758 Populating Lake Karataş-Turkey.
Fresen. Environ. Bull., 15 (1), 25-29.
66
Kıratlı,N., Yıldızdağ, G., 1993. Marmara Denizi’nde Hani (Serranus hepatus Lin.)
ve Barbunya (Mullus barbatus Lin.) Balıklarının Yumuşak Dokularında Hg,
Zn ve Cu Miktarı. 1. Ulusal Ekoloji ve Çevre Kongresi, 5-7 Ekim 1993,
İzmir.
Kırıcı, M., Taysı, M.R., Bengü, A.Ş., İspir, Ü., 2013. Murat Nehri’nden Yakalanan
Capoeta capoeta umbla (Heckel, 1843)’da Bazı Metal Düzeylerinin
Belirlenmesi. Iğdır Universitesi J. Inst. Sci. Tech. 3 (1), 85-90.
Kıvrak, E., Gürbüz, H., 2010. Tortum Çayı'nın (Erzurum) Epipelik Diyatomeleri ve
Bazı Fizikokimyasal Özellikleri ile İlişkisi. Ekoloji, 19, 74, 102-109.
Kirby, J., Marker, W., Krikowa, F., 2001. Selenium, Cadmium, Copper and Zinc
Concentrations in Sediments and Mullet (Mugil cephalus) from the Southern
Basin of Lake Macquarie, NSW, Australia. Arch. Environ. Contam. Toxicol.,
40, 246-256.
Kocataş, A., 2008, Ekoloji ve Çevre Biyolojisi. Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Ders
Kitapları Serisi, 142, 597s, İzmir.
Kocatürk-Döngel, A.K.. 2010. Kurşun Nitrata Maruz Bırakılan Sazan Balıklarının
LC50 Değerlerinin Belirlenmesi ve Bazı Kan Parametrelerinin İncelenmesi.
Ankara Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 48s,
Ankara.
Köse, E., 2007. Enne Barajı’nda Yaşayan Balıklarda Ağır Metal Birikiminin
Araştırılması. Dumlupınar Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Yüksek
Lisans Tezi, 70s, Kütahya.
Köse, E., Uysal, K., 2008. Cinsi Olgunluğa Erişmemiş Pullu Sazan (Cyprinus carpio
L., 1758)'ların Kas, Deri ve Solungaçlarındaki Ağır Metal Akümülasyon
Oanlarının Karşılaştırılması, Durnlupınar Üniversitesi, Fen Bilimleri
Enstitüsü Dergisi, 17, 19-26.
Krauskopf, K. B., 1979. Introduction to Geochemistry. McGraw Hill, 617p, New
York.
Kruger, T., 2002. Effects of Zinc, Copper and Cadmium on Oreochromis
Mossambicus Freeembryos and Randomly Selected Mosquito Larvae as
Biological indicators During Acute Toxicity Testing, Rand Afrikaans
University, Faculty of Science, MSc thesis, Johannesburg S.A.
Kurt, C., 2006. Karadeniz Ereğlisi - Marmara Denizi Kumbağ Bölgelerinde Avlanan
Beyaz Kum Midyesi ( Chamelea gallina l., 1758 )’ nin Biyometrisi ve Ağır
Metal Birikimlerinin Karşılaştırılması. Marmara Üniversitesi, Fen Bilimleri
Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 76s, İstanbul.
Kuru, M., 1999. Omurgalı Hayvanlar. Palme yayıncılık, 841 s, Ankara.
67
Kuşatan, Z., Cicik, B., 2004. Clarias lazera (Valenciennes, 1840)’da Kadmiyumun
Solungaç, Karaciğer, Böbrek, Dalak ve Kas Dokularındaki Birikimi.
Süleyman Demirel Üniversitesi, Eğirdir Su Ürünleri Fakültesi Dergisi, 2 (12),
59-66.
Küçükbay, F, Z., Örün, İ., 2003. Copper and Zinc Accumulation in Tissues of the
Freshwater Fish Cyprinus carpio L. 1758 Collected from the Karakaya Dam
Lake, Malatya (Turkey). Fresenius Environmental Bulletin, 12 (1), 62-66.
Lemaire, G.S., Lemaire, P.,1992. Interactive Effects of Cadmium and
Benzo(a)pyrene on Cellular Structure and Biotransformation Enzymes of the
European eel. Anguilla anguilla. Aquatic Toxicology, 22, 145-159.
Levesque, H.M., Moon, T.W., Campell, P.G.C., Hontela, A., 2002. Seasonal
Variation in Carbohydrate and Lipid Metabolism of Yellow Pech (Perca
Flavescens) Chronically Exposed to Metals in the Field. Aquatic Toxicology,
60, 257-267.
McNeely, R.N., Neimanis, V.P., Dwyer, L., 1979. Water Quality Sourcebook: A
Guide toWwater Quality Parameters. Indanl Water Directorate, Water Quality
Branch, 89p, Canada.
Miller, L.L., Wang, F., Palace, V.P., Hontela, A., 2007. Effects of Acute and
Subchronic Exposure to Waterborne Selenite on the Physiological Stress
Response and Oxidative Stress Indicators in Juvenile Rainbow trout. Aquatic
Toxicology, 83, 263-271.
Mohammadi, M., Sary, A. A. and Kohadadadi, M., 2011. Determination of Heavy
metals in two barbs, Barbus grypus and Barbus xanthopterus in Karoon and
Dez Rivers, Khoozestan, Iran. Bulletin of Environmental Contamination of
Toxicology, 87, 158–162.
Mutlutürk, M., Karagüzel, R., Köseoğlu, M., Oran, S., Oğlakçı, M., Taşdelen, S.,
1991. Eğirdir Gölü ve Havzası Kirletici Faktörlerin Araştırılması. Göller
Bölgesi Tatlı Su Kaynaklarının Korunması ve Çevre Sorunları Sempozyumu,
3-5 Haziran, 479-489.
Özdamar, K., 2001. SPSS ile Biyoistatistik. Kaan Kitapevi, 452s, Ankara.
Özmen, H., Külahçı, F., Çukurovalı, A., Doğru, M. 2004. Concentrations of Heavy
Metal and Radioactivity in Surface Water and Sediment of Hazar Lake
(Elazığ, Turkey). Chemosphere. 55, 401-408.
Özözen, G., 2005. Demirköprü ve Avşar Barajlarından Alınan Balık, Su ve Sediment
Örneklerinde Bazı Ağır Metal Konsantrasyonlarının Belirlenmesi. Celal
Bayar Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 74s,
Manisa.
Öztürk, İ., 1994. Midyelerde (Mytilus galloprovinciallis, Lamarck, 1819) Bakteriyel
Kontaminasyon ve Bazı Ağır Metal (Cu, Pb, Zn) Biyoakümülasyonu.
68
Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi,
72s, Trabzon.
Öztürk, M., Bat, L., Öztürk, M., 1992. Altınkaya Barajı’nda (Samsun) Yaşayan
Cyprinus carpio L.,1758 Türünün Çeşitli Organ ve Dokularındaki Bazı Ağır
Metallerin Birikimi, II. Ulusal Ekoloji ve Çevre Kongresi, 11-13 Eylül, 650-
667, Ankara.
Papagiannis, I., Kagalou, I., Leonardos, J., Petridis, D., Kalfakakou, V., 2004.
Copper and Zinc in Four Freshwater Fish Species from Lake Pamvotis
(Greece). Environmental International, 30, 357-362.
Riordan, J., Vallee, B., 1991. Metallobiochemistry, Part B: Metallohionein and
Related Molecules. Academic Pres, 681p, New York.
Sasal, P., Trouvé, S., Müller-Graf, C., Morand, S., 1999. Specificity and Host
Predictability: A Comparative Analysis Among Monogenean Parasites of
Fish. Journal of Animal Ecology, 68, 437-444.
Shah, S.L., 2002. Ağır Metallerin (Hg, Cd, Pb) Kadife Balığı (Tinca tinca L. 1758)
’nın Kan Parametreleri Üzerine Bazı Etkileri. Ankara Üniversitesi, Fen
Bilimleri Enstitüsü, Doktora Tezi, 43s, Ankara.
Süren, E., 2004. Çanakkale Boğazında Toksik Etki Gösteren Bazı Ağır Metallerin
ICP-AES ve Elektroanalitik Yöntemlerle Tayini. Onsekiz Mart Üniversitesi,
Fen Bilimleri Enstitüsü, Yüksek lisans tezi, 40s, Çanakkale.
Şahin, C., Serin, N., 2007. Çevreye Duyarlı Turizm Bağlamında Ekoturizm ve
Eğirdir Gölü Örneği. Göller Kongresi, 9-10 Haziran, Isparta.
Şanlı, Y., Kaya, S., 1995. Veteriner Klinik Toksikolojisi, 2. Baskı, Medisan
Yayınevi, 95s, Ankara.
Şener, Ş., 2010. Eğirdir Göl Suyu ve Dip Sedimanlarının Hidrojeokimyasal
İncelenmesi. Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü,
Doktora Tezi, 348 s, Isparta.
Şener, Ş., Davraz, A., Karagüzel, R., 2013. Assessment of Trace Metal Contents in
Water and Bottom Sediments from Eğirdir Lake, Turkey. Environmental
Earth Sciences, In press.
Şener, Ş., Elitok, Ö., Şener, E., Davraz, A., 2011. An Investigation of Mn Contents in
Water and Bottom Sediments from Eğirdir Lake, Turkey. Journal of
Engineering Science and Design, 1 (3), 145-149.
Şentürk, F., Sayman, Y., Yalçın, H., Dumlu, G., 1975. Kirlisu El Kitabı. Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü, Araştırma
Dairesi Başkanlığı, Yayın no: 582, Ankara.
69
T.C. Devlet Planlama Teşkilatı, 2001. Su Ürünleri ve Su Ürünleri Sanayi Özel İhtisas
Komisyonu Raporu, T.C. Başbakanlık Devlet Planlama Teşkilatı, Yayın
no:DPT:2575-ÖİK:588, 158, Ankara.
Tanyolaç, J., 2006. Limnoloji. Hatipoğlu yayınları, 4, 235 s, Ankara.
Tao, Y., Yuan, Z., Wei, M. and Xiaona, H., 2011. Characterization of Heavy Metals
in Water and Sediments in Taihu Lake, China. Environmental Monitoring and
Assessment, 184 (7), 4367-4382.
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı (2002). Su Ürünleri Kanunu ve Su Ürünleri
Yönetmeliği, 63-78. Ankara.
Taş, B., 2006. Derbent Baraj Göl (Samsun) Su Kalitesinin İncelenmesi. Ekoloji, 15
(61), 6-15.
Tekin-Özan, S., 2008. Determination of Heavy Metal Levels in Water, Sediment and
Tissues of Tench (Tinca tinca L., 1758) from Beyşehir Lake (Turkey).
Environmental Monitoring and Assessment, 145, 295-302.
Tekin-Özan, S., Aktan, N., 2012. Levels of Some Heavy Metals in Water and
Tissues of Chub Mackerel (Scomber japonicus) Compared with Physico-
Chemical Parameters, Seasons and Size of the Fish. The Journal of Animal
and Plant Sciences, 22 (3), 605-613.
Tekin-Özan, S., Kır, İ., 2006. Concentrations of Some Heavy Metals in Organs of
Two Fish Species from the Beyşehir Lake, Turkey. Fresenius Environmental
Bulletin, 15 (6), 530-534.
Tekin-Özan, S., Kır, İ., 2007a. Accumulation of Some Heavy Metals in
Raphidascaris acus (Bloch, 1779) and Its Host (Esox lucius L., 1758).
Türkiye Parazitoloji Dergisi, 31(4), 327-329.
Tekin-Özan, S., Kır, İ., 2007b. Seasonal Variations of Some Heavy Metals in
Pikeperch (Sander lucioperca L., 1758) and Crucian Carp (Carassius
carassius L., 1758) from Kovada Lake, Turkey. Fresenius Environmental
Bulletin, 16(8), 904-909.
Tekin-Özan, S., Kır, İ., Barlas, M., 2004. Kovada Gölü (Isparta) Suyunda ve Sudak
Balığı (Stizostedion lucioperca L., 1758)’nda Bazı Ağır Metal Birikiminin
Araştırılması. I. Ulusal Limnoloji Çalıştayı, 17-19 Mayıs, İstanbul.
Tekin-Özan, S., Kır, İ., Tuncay, Y., 2007. Kovada Gölü’nün Su ve Sedimentindeki
Bazı Ağır Metallerin Mevsimsel Değişimi. E.Ü. Su ürünleri Dergisi, 24 (1-2),
155-158.
Tepe, Y., 2009. Reyhanlı Yenişehir Gölü (Hatay) Su Kalitesinin Belirlenmesi.
Ekoloji, 18, 70, 38-46.
70
Toscalı, E., Eren, M.H., 2004. Mikrodalga, Uv ve Hot Plate ile Bozundurulmuş Sirke
Örneklerinde Kadmiyum, Kurşun ve Bakır İçeriğinin Potansiyometrik
Sıyırma Analizi ile İncelenmesi. Ege Üniversitesi, Fen Fakültesi, 68s, İzmir.
Trand, D., Moody, A.J., Fisher, A.S., Foulkes, M.E., Jha, A.N., 2007. Protective
Effects of Selenium on Mercury-Induced DNA Damage in Mussel
Haemocytes. Aquatic Toxicology, 84, 11-18.
Tuncay, Y., 2007. Kovada Gölü’nde Yaşayan İstakozlarda (Astacus leptodactylus
Eschscholtz, 1823) Ağır Metal Birikiminin İncelenmesi. Süleyman Demirel
Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 51s, Isparta.
Tümen, F., Bildik, M., Baybay, M., Cici, M., Solmaz, B., 1992. Ergani Bakır
İsletmesi Katı Atıklarının Kirlilik Potansiyeli. Doğa Tr. J. of Engineering and
Environmental Sciences, 16, 43-53.
Türkiye Çevre Vakfı, 1987. Türkiye’nin Çevre Sorunları. Türkiye Çevre Vakıf
Yayını, 49, 336s, Ankara.
Türkmen, A., Türkmen, M., 2004. The Seasonal Variation of Heavy Metal in the
Suspended Particulate Material in the Iskenderun Bay (North-Eastern
Mediterranean Sea, Turkey). Journal of Fisheries and Aquatic Sciences, 21 (
3-4), 307-311.
Türkmen, A., Türkmen, M., Tepe, Y., Akyurt, İ., 2004. Heavy Metals in Three
Commercially Valuable Fish Species from İskenderun Bay, Northern East
Mediterranean Sea, Turkey. Food Chemistry, 91, 167-172.
Türkoğlu, M., 2008. Van Gölü’nden Alınan Su, Sediment ve İnci Kefali
(Chalcalburnus tarichi, Pallas 1811) Örneklerinde Bazı Ağır Metal
Düzeylerinin Araştırılması. Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Fen Bilimleri
Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 59s, Van.
Uluözlü, Ö., Tüzen, M., Durali, M., Soylak, M., 2007. Trace Metal Content in Nine
Species of Fish from the Black and Aegen Sea, Turkey. Food Chemistry, 104,
835-840.
USEPA, 1985. Drinking Water Criteria Document on Nitrate/Nitrite, Final Draft,
EPA, Office of Drinking Water, Washington DC.
Usero, J., Izquierdo, C., Morillo, J., Gracia, I., 2003. Heavy Metals in Fish ( Solea
vulgaris, Anguilla anguilla and Liza aurata) from Salt Marshes on the
Southern Atlantic Coast of Spain. Environmental International, 1069, 1-8.
Uzunoğlu, O., 1999. Gediz Nehri’nden Alınan Su ve Sediment Örneklerinde Bazı
Ağır Metal Konsantrasyonlarının Belirlenmesi. Celal Bayar Üniversitesi, Fen
Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 59s, Manisa.
71
Ünlü, A., Çoban, F., Tunç, S.M., 2008. Hazar Gölü Su Kalitesinin Fiziksel ve
İnorganik-Kimyasal Parametreler Açısından İncelenmesi. Gazi Üniversitesi
Mühendislik Mimimarlık Fakültesi Dergisi, 23 (1), 119-127.
Vergani, L., Grattarola, M., Borghi, C., Dondero, F., Viarengo, A., 2005. Fish and
Molluscan Metallothioneins: A Structural and Functional Comparison. FEBS
Journal, 272, 6014-6023.
Vural, N., 2005. Toksikoloji. Ankara Üniversitesi Basımevi, 555s, Ankara.
Wallkes, M.P., Georing, P.L., 1990. Metallothioein and Other Cadmium Binding
Proteins: Recent Developments. Chemical Research in Toxicology, 3 (4),
281-288.
Watari, N., Hotta, Y., Mabuchi, Y., 1989. Ultrastructural Studies on a Cadmium-
Storing Cell in Rat Pancreatic Tissues Following Cadmium Chloride
Administration. Journal of Electron Microscope, 38, 235-241.
Web.2.Erişim Tarihi: 02.05.2013 http://akuaturk.com/2010/10/sazan-baligi-
cyprinus-carpio/
Web1. Erişim Tarihi: 02.08.2013. http://thatswhereyouare.com/?tag=lake-egirdir
Wetzel, R,G., 2001. Limnology. Academic Press, 1006 p, United States.
WHO, 1993. Guidelines for Drinking Water Quality. World Health Organization,
2nd Edition, Geneva.
Widdows, J., 1985. Physiological Procedures. Bayne, B. L. Brown, D.A. Burns, K.
Dixon, D.R. Ivanovici, A. Livingstone, D.R. Lowe, D.M. Moore, M.N.
Stebbing, A.R.D. Widdows. J. (Ed.), The Effects of Stres and Pollution on
Marine Animals (161-178). Praeger Press, 352p, New York.
Yıldızdağ, H.G., 1992. Marmara Denizi’nde Ekonomik Su Ürünlerinin Kas
Dokusundaki Hg, Cu, Zn, Fe miktarı. İstanbul Üniversitesi, Deniz Bilimleri
ve İşletmeciliği Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul.
Yiğit, N., Çolak, E., Ketenoğlu, O., Kurt, L., Sözen, M., Hamzaoğlu, E., Karataş, A.,
Özkurt, Ş., 2002. Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED). Kılavuz Pazarlama
Tic. Ltd. Şti., 592s, Ankara.
Yücel, D., 2010. Sakarya İli Sanayi Bölgesinin Şehir Merkezinde ve Yakın
Çevresinde Oluşturduğu Ağır Metal Birikim Seviyelerinin Bir Biyomonitör
Karayosunu (Hypnum cupressiforme ) ve Toprak Örnekleri Üzerinden
Araştırılması. Karaelmas Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans
Tezi, 124s, Zonguldak.
Zyadah, M, A., 1999. Accumulation of Some Heavy Metals in Tilapia zillii Organs
from Lake Manzalah, Egypt. Tr. J. of Zoology. 23, 365-372.
72
ÖZGEÇMİŞ Adı Soyadı : Hüseyin KAPTAN Doğum Yeri ve Yılı : ANTALYA, 1983 Medeni Hali : Evli Yabancı Dili : İngilizce E-posta : [email protected] Eğitim Durumu Lise : Antalya Karatay Lisesi, 2000 Lisans : Atatürk Üniversitesi, Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi, Biyoloji Öğretmenliği, 2005