Harun Yahya (Adnan Oktar)

210

Transcript of Harun Yahya (Adnan Oktar)

Page 1: Harun Yahya (Adnan Oktar)
Page 2: Harun Yahya (Adnan Oktar)
Page 3: Harun Yahya (Adnan Oktar)

Harun Yahya (Adnan Oktar)

Page 4: Harun Yahya (Adnan Oktar)
Page 5: Harun Yahya (Adnan Oktar)
Page 6: Harun Yahya (Adnan Oktar)

4

Harun Yahya mĂŒstear ismini kullanan yazar Ad-

nan Oktar, 1956 yâ€șlâ€șnda Ankara'da do€du. â€člk, orta ve li-

se ö€renimini Ankara'da tamamladâ€ș. Daha sonra â€čstanbul

Mimar Sinan Üniversitesi GĂŒzel Sanatlar FakĂŒltesi'nde ve

â€čstanbul Üniversitesi Felsefe BölĂŒmĂŒ'nde ö€renim gördĂŒ.

1980'li yâ€șllardan bu yana, imani, bilimsel ve siyasi konular-

da pek çok eser hazâ€șrladâ€ș. Bunlarâ€șn yanâ€ș sâ€șra, yazarâ€șn ev-

rimcilerin sahtekarlâ€șklarâ€șnâ€ș, iddialarâ€șnâ€șn geçersizli€ini ve

Darwinizm'in kanlâ€ș ideolojilerle olan karanlâ€șk ba€lantâ€șlarâ€ș-

nâ€ș ortaya koyan çok önemli eserleri bulunmaktadâ€șr.

Harun Yahya'nâ€șn eserleri yaklaflâ€șk 30.000 resmin yer

aldâ€ș€â€ș toplam 45.000 sayfalâ€șk bir kĂŒlliyattâ€șr ve bu kĂŒlliyat 60

farklâ€ș dile çevrilmifltir.

Yazarâ€șn mĂŒstear ismi, inkarcâ€ș dĂŒflĂŒnceye karflâ€ș mĂŒcadele

eden iki peygamberin hatâ€șralarâ€șna hĂŒrmeten, isimlerini yad et-

mek için Harun ve Yahya isimlerinden oluflturulmufltur. Yazar

tarafâ€șndan kitaplarâ€șn kapa€â€șnda Resulullah'â€șn mĂŒhrĂŒnĂŒn kulla-

nâ€șlmâ€șfl olmasâ€șnâ€șn sembolik anlamâ€ș ise, kitaplarâ€șn içeri€i ile ilgili-

dir. Bu mĂŒhĂŒr, Kuran-â€ș Kerim'in Allah'â€șn son kitabâ€ș ve son sözĂŒ,

Peygamberimiz (sav)'in de hatem-ĂŒl enbiya olmasâ€șnâ€ș remzet-

mektedir. Yazar da, yayâ€șnladâ€ș€â€ș tĂŒm çalâ€șflmalarâ€șnda, Kuran'â€ș ve

Resulullah'â€șn sĂŒnnetini kendine rehber edinmifltir. Bu suretle, in-

karcâ€ș dĂŒflĂŒnce sistemlerinin tĂŒm temel iddialarâ€șnâ€ș tek tek Ă§ĂŒrĂŒt-

meyi ve dine karflâ€ș yöneltilen itirazlarâ€ș tam olarak sustura-

cak "son söz"ĂŒ söylemeyi hedeflemektedir. Çok bĂŒyĂŒk

bir hikmet ve kemal sahibi olan Resulullah'â€șn mĂŒh-

rĂŒ, bu son sözĂŒ söyleme niyetinin bir duasâ€ș olarak

kullanâ€șlmâ€șfltâ€șr.

Yazarâ€șn tĂŒm çalâ€șflmalarâ€șndaki ortak

hedef, Kuran'â€șn tebli€ini dĂŒnyaya ulafltâ€șr-

mak, böylelikle insanlarâ€ș Allah'â€șn varlâ€ș€â€ș,

birli€i ve ahiret gibi temel imani konu-

lar ĂŒzerinde dĂŒflĂŒnmeye sevk etmek ve

inkarcâ€ș sistemlerin Ă§ĂŒrĂŒk temellerini ve

sapkâ€șn uygulamalarâ€șnâ€ș gözler önĂŒne ser-

mektir.

Nitekim Harun Yah-

ya'nâ€șn eserleri Hindis-

Page 7: Harun Yahya (Adnan Oktar)

tan'dan Amerika'ya, â€čngiltere'den Endonezya'ya, Polonya'dan Bosna Hersek'e, â€čspan-

ya'dan Brezilya'ya, Malezya'dan â€čtalya'ya, Fransa'dan Bulgaristan'a ve Rusya'ya kadar

dĂŒnyanâ€șn daha pek çok ĂŒlkesinde be€eniyle okunmaktadâ€șr. â€čngilizce, Fransâ€șzca, Al-

manca, â€čtalyanca, â€čspanyolca, Portekizce, Urduca, Arapça, Arnavutça, Rusça, Boflnak-

ça, Uygurca, Endonezyaca, Malayca, Bengoli, Sâ€șrpça, Bulgarca, Çince, Kishwahili (Tan-

zanya'da kullanâ€șlâ€șyor), Hausa (Afrika'da yaygâ€șn olarak kullanâ€șlâ€șyor), Dhivelhi (Mauri-

tus'ta kullanâ€șlâ€șyor), Danimarkaca ve â€čsveçce gibi pek çok dile çevrilen eserler, yurt dâ€ș-

flâ€șnda genifl bir okuyucu kitlesi tarafâ€șndan takip edilmektedir.

DĂŒnyanâ€șn dört bir yanâ€șnda ola€anĂŒstĂŒ takdir toplayan bu eserler pek çok insa-

nâ€șn iman etmesine, pek ço€unun da imanâ€șnda derinleflmesine vesile olmaktadâ€șr. Ki-

taplarâ€ș okuyan, inceleyen her kifli, bu eserlerdeki hikmetli, özlĂŒ, kolay anlaflâ€șlâ€șr ve sa-

mimi ĂŒslubun, akâ€șlcâ€ș ve ilmi yaklaflâ€șmâ€șn farkâ€șna varmaktadâ€șr. Bu eserler sĂŒratli etki et-

me, kesin netice verme, itiraz edilemezlik, Ă§ĂŒrĂŒtĂŒlemezlik özellikleri taflâ€șmaktadâ€șr. Bu

eserleri okuyan ve ĂŒzerinde ciddi biçimde dĂŒflĂŒnen insanlarâ€șn, artâ€șk materyalist felse-

feyi, ateizmi ve di€er sapkâ€șn görĂŒfl ve felsefelerin hiçbirini samimi olarak savunabil-

meleri mĂŒmkĂŒn de€ildir. Bundan sonra savunsalar da ancak duygusal bir inatla savu-

nacaklardâ€șr, Ă§ĂŒnkĂŒ fikri dayanaklarâ€ș Ă§ĂŒrĂŒtĂŒlmĂŒfltĂŒr. Ça€â€șmâ€șzdaki tĂŒm inkarcâ€ș akâ€șmlar,

Harun Yahya kĂŒlliyatâ€ș karflâ€șsâ€șnda fikren ma€lup olmufllardâ€șr.

Kuflkusuz bu özellikler, Kuran'â€șn hikmet ve anlatâ€șm çarpâ€șcâ€șlâ€ș€â€șndan kaynaklan-

maktadâ€șr. Yazarâ€șn kendisi bu eserlerden dolayâ€ș bir övĂŒnme içinde de€ildir, yalnâ€șzca

Allah'â€șn hidayetine vesile olmaya niyet etmifltir. Ayrâ€șca bu eserlerin basâ€șmâ€șnda ve ya-

yâ€șnlanmasâ€șnda herhangi bir maddi kazanç hedeflenmemektedir.

Bu gerçekler göz önĂŒnde bulunduruldu€unda, insanlarâ€șn görmediklerini gör-

melerini sa€layan, hidayetlerine vesile olan bu eserlerin okunmasâ€șnâ€ș teflvik etmenin

de, çok önemli bir hizmet oldu€u ortaya çâ€șkmaktadâ€șr.

Bu de€erli eserleri tanâ€ștmak yerine, insanlarâ€șn zihinlerini bulandâ€șran, fikri kar-

mafla meydana getiren, kuflku ve tereddĂŒtleri da€â€ștmada, imanâ€ș kurtarmada gĂŒĂ§lĂŒ ve

keskin bir etkisi olmadâ€ș€â€ș genel tecrĂŒbe ile sabit olan kitaplarâ€ș yaymak ise, emek ve za-

man kaybâ€șna neden olacaktâ€șr. â€čmanâ€ș kurtarma amacâ€șndan ziyade, yazarâ€șnâ€șn edebi gĂŒ-

cĂŒnĂŒ vurgulamaya yönelik eserlerde bu etkinin elde edilemeyece€i açâ€șktâ€șr. Bu konuda

kuflkusu olanlar varsa, Harun Yahya'nâ€șn eserlerinin tek amacâ€șnâ€șn dinsizli€i Ă§ĂŒrĂŒtmek

ve Kuran ahlakâ€șnâ€ș yaymak oldu€unu, bu hizmetteki etki, baflarâ€ș ve samimiyetin açâ€șk-

ça görĂŒldĂŒÂ€ĂŒnĂŒ okuyucularâ€șn genel kanaatinden anlayabilirler.

Bilinmelidir ki, dĂŒnya ĂŒzerindeki zulĂŒm ve karmaflalarâ€șn, MĂŒslĂŒmanlarâ€șn çek-

tikleri eziyetlerin temel sebebi dinsizli€in fikri hakimiyetidir. Bunlardan kurtulmanâ€șn

yolu ise, dinsizli€in fikren ma€lup edilmesi, iman hakikatlerinin ortaya konmasâ€ș ve

Kuran ahlakâ€șnâ€șn, insanlarâ€șn kavrayâ€șp yaflayabilecekleri flekilde anlatâ€șlmasâ€șdâ€șr. DĂŒnya-

nâ€șn gĂŒnden gĂŒne daha fazla içine çekilmek istendi€i zulĂŒm, fesat ve kargafla ortamâ€ș

dikkate alâ€șndâ€ș€â€șnda bu hizmetin elden geldi€ince hâ€șzlâ€ș ve etkili bir biçimde yapâ€șlmasâ€ș

gerekti€i açâ€șktâ€șr. Aksi halde çok geç kalâ€șnabilir.

Bu önemli hizmette öncĂŒ rolĂŒ ĂŒstlenmifl olan Harun Yahya kĂŒlliyatâ€ș, Allah'â€șn iz-

niyle, 21. yĂŒzyâ€șlda dĂŒnya insanlarâ€șnâ€ș Kuran'da tarif edilen huzur ve barâ€șfla, do€ruluk

ve adalete, gĂŒzellik ve mutlulu€a taflâ€șmaya bir vesile olacaktâ€șr.

5

Page 8: Harun Yahya (Adnan Oktar)

6

w w w. h a r u n y a h y a . o r g - w w w. h a r u n y a h y a . n e t

● Bu kitapta ve di€er çalâ€șflmalarâ€șmâ€șzda evrim teorisinin çökĂŒflĂŒne özel bir yer ayrâ€șlmasâ€șnâ€șnnedeni, bu teorinin her tĂŒrlĂŒ din aleyhtarâ€ș felsefenin temelini oluflturmasâ€șdâ€șr. Yaratâ€șlâ€șflâ€ș vedolayâ€șsâ€șyla Allah'â€șn varlâ€ș€â€șnâ€ș inkar eden Darwinizm, 140 yâ€șldâ€șr pek çok insanâ€șn imanâ€șnâ€șkaybetmesine ya da kuflkuya dĂŒflmesine neden olmufltur. Dolayâ€șsâ€șyla bu teorinin bir aldat-maca oldu€unu gözler önĂŒne sermek çok önemli bir imani görevdir. Bu önemli hizmetintĂŒm insanlarâ€șmâ€șza ulafltâ€șrâ€șlabilmesi ise zorunludur. Kimi okuyucularâ€șmâ€șz belki tek bir kita-bâ€șmâ€șzâ€ș okuma imkanâ€ș bulabilir. Bu nedenle her kitabâ€șmâ€șzda bu konuya özet de olsa bir bö-lĂŒm ayrâ€șlmasâ€ș uygun görĂŒlmĂŒfltĂŒr.

● Belirtilmesi gereken bir di€er husus, bu kitaplarâ€șn içeri€i ile ilgilidir. Yazarâ€șn tĂŒm kitap-larâ€șnda imani konular, Kuran ayetleri do€rultusunda anlatâ€șlmakta, insanlar Allah'â€șn ayetle-rini ö€renmeye ve yaflamaya davet edilmektedirler. Allah'â€șn ayetleri ile ilgili tĂŒm konular,okuyanâ€șn aklâ€șnda hiçbir flĂŒphe veya soru iflareti bâ€șrakmayacak flekilde açâ€șklanmaktadâ€șr.

● Bu anlatâ€șm sâ€șrasâ€șnda kullanâ€șlan samimi, sade ve akâ€șcâ€ș ĂŒslup ise kitaplarâ€șn yediden yetmi-fle herkes tarafâ€șndan rahatça anlaflâ€șlmasâ€șnâ€ș sa€lamaktadâ€șr. Bu etkili ve yalâ€șn anlatâ€șm sayesin-de, kitaplar "bir solukta okunan kitaplar" deyimine tam olarak uymaktadâ€șr. Dini reddetmekonusunda kesin bir tavâ€șr sergileyen insanlar dahi, bu kitaplarda anlatâ€șlan gerçeklerden et-kilenmekte ve anlatâ€șlanlarâ€șn do€rulu€unu inkar edememektedirler.

● Bu kitap ve yazarâ€șn di€er eserleri, okuyucular tarafâ€șndan bizzat okunabilece€i gibi, kar-flâ€șlâ€șklâ€ș bir sohbet ortamâ€ș fleklinde de okunabilir. Bu kitaplardan istifade etmek isteyen birgrup okuyucunun kitaplarâ€ș birarada okumalarâ€ș, konuyla ilgili kendi tefekkĂŒr ve tecrĂŒbele-rini de birbirlerine aktarmalarâ€ș açâ€șsâ€șndan yararlâ€ș olacaktâ€șr.

● Bunun yanâ€șnda, sadece Allah'â€șn râ€șzasâ€ș için yazâ€șlmâ€șfl olan bu kitaplarâ€șn tanâ€șnmasâ€șna veokunmasâ€șna katkâ€șda bulunmak da bĂŒyĂŒk bir hizmet olacaktâ€șr. Ă‡ĂŒnkĂŒ yazarâ€șn tĂŒm kitapla-râ€șnda ispat ve ikna edici yön son derece gĂŒĂ§lĂŒdĂŒr. Bu sebeple dini anlatmak isteyenler içinen etkili yöntem, bu kitaplarâ€șn di€er insanlar tarafâ€șndan da okunmasâ€șnâ€șn teflvik edilmesidir.

● Kitaplarâ€șn arkasâ€șna yazarâ€șn di€er eserlerinin tanâ€ștâ€șmlarâ€șnâ€șn eklenmesinin ise önemli se-bepleri vardâ€șr. Bu sayede kitabâ€ș eline alan kifli, yukarâ€șda söz etti€imiz özellikleri taflâ€șyan veokumaktan hofllandâ€ș€â€șnâ€ș umdu€umuz bu kitapla aynâ€ș vasâ€șflara sahip daha birçok eser ol-du€unu görecektir. â€čmani ve siyasi konularda yararlanabilece€i zengin bir kaynak birikimi-nin bulundu€una flahit olacaktâ€șr.

● Bu eserlerde, di€er bazâ€ș eserlerde görĂŒlen, yazarâ€șn flahsi kanaatlerine, flĂŒpheli kaynakla-ra dayalâ€ș izahlara, mukaddesata karflâ€ș gereken adaba ve saygâ€șya dikkat edilmeyen ĂŒslupla-ra, burkuntu veren ĂŒmitsiz, flĂŒpheci ve ye'se sĂŒrĂŒkleyen anlatâ€șmlara rastlayamazsâ€șnâ€șz.

YAZAR HAKKINDA

Bu kitapta kullanâ€șlan ayetler, Ali Bulaç'â€șn hazâ€șrladâ€ș€â€ș

"Kur'an-â€ș Kerim ve TĂŒrkçe Anlamâ€ș" isimli mealden alâ€șnmâ€șfltâ€șr.

Birinci Baskâ€ș: Kasâ€șm 2005 / â€čkinci Baskâ€ș: EylĂŒl 2008

ARAfiTIRMA YAYINCILIKTalatpafla Mah. Emirgazi Caddesi â€čbrahim Elmas â€čfl Merkezi

A. Blok Kat 4 Okmeydanâ€ș - â€čstanbul Tel: (0 212) 222 00 88

Baskâ€ș: Seçil Ofset100. Yâ€șl Mahallesi MAS-Sâ€čT Matbaacâ€șlar Sitesi

4. Cadde No: 77 Ba€câ€șlar-â€čstanbul

Tel: (0 212) 629 06 15

Page 9: Harun Yahya (Adnan Oktar)

Girifl . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .8

Kandaki Sâ€șvâ€ș Oranâ€șnâ€ș Kontrol Eden Denetçiler . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .10

VĂŒcuttaki Kusursuz GĂŒvenlik Sistemi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .19

Anne SĂŒtĂŒ ve Oksitosin Hormonu . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .23

Kalsiyum Ölçerler . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .27

fieker Fabrikasâ€ș . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .35

Acil Yardâ€șm: Adrenalin Hormonu . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .40

VĂŒcudu Temizleyen Lizozom Enzimleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .46

Kan Basâ€șncâ€șnâ€ș Kontrol Eden Kusursuz Sistem . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .50

BĂŒyĂŒme Hormonu . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .58

Bedenimizdeki Yanâ€șlmayan Saat . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .66

VĂŒcut Sâ€șcaklâ€ș€â€șnâ€ș Ayarlayan Mucize MolekĂŒl . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .69

Ola€anĂŒstĂŒ Hassas Denge . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .74

Bebek â€čçin Hazâ€șrlâ€șk Yapan Hormonlar -1 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .77

Bebek â€čçin Hazâ€șrlâ€șk Yapan Hormonlar -2 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .80

Erkek Üreme Sistemindeki Hormonlar . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .84

Testosteron Hormonunun Di€er Özellikleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .88

Oksijen Taflâ€șyan Mucize MolekĂŒl: Hemoglobin . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .90

HĂŒcredeki Haberleflme Sistemi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .95

Mesajcâ€ș Hormonun HĂŒcre â€čçindeki Yolculu€u . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .99

HĂŒcredeki â€čletiflim KontrolĂŒ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .102

HĂŒcredeki Protein Trafi€i . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .106

Sinir HĂŒcrelerindeki Kimyasal â€čletiflim . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .110

Yetenekli Haberci Nitrik Oksit (NO) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .113

Endotel HĂŒcresi = NO (Nitrik Oksit) Üretim Merkezi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .117

VĂŒcudumuzdaki Petrol Rafinerisi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .119

Karaci€ere Yerlefltirilmifl "Bakteri â€čmha Makineleri" . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .122

DNA'nâ€șn Ço€altâ€șlmasâ€ș . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .126

Tamirci Enzimler . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .130

Protein Üretimi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .132

Protein Üretiminin Son Aflamasâ€ș . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .137

HĂŒcre Zarâ€ș ve Organize 100 Trilyon â€čflçi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .140

Duyma Anâ€șnda Neler Oluyor? . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .144

Kanâ€șn Pâ€șhtâ€șlaflmasâ€ș . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .147

Savunma Sistemi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .151

B12 Vitamininin Yolculu€u . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .158

â€čnsan Bedeninin Kimyageri: Pankreas . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .162

HĂŒcre Zarâ€șndaki Nakliyeci MolekĂŒller . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .168

Bedeni Korumakla Görevli Kompleman Proteinleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .170

Aside Karflâ€ș FormĂŒl Üreten MolekĂŒller . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .173

Yumurta HĂŒcrelerinin Sergiledikleri fiuur . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .176

Sonuç . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .178

Darwinizm'in ÇökĂŒflĂŒ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .180

7

Page 10: Harun Yahya (Adnan Oktar)

8

ir yapâ€ș veya eserdeki harikalâ€ș€â€ș anlayabilmek ve takdir

edebilmek için, ço€u zaman o yapâ€ș veya eser hakkâ€șnda

detaylâ€ș bilgi edinmek, onun hakkâ€șnda dĂŒflĂŒnmek gere-

kir. Örne€in Mâ€șsâ€șr piramitleri hakkâ€șnda detaylâ€ș bilgisi

olmayan biri, bunlarâ€ș sadece çöl ortasâ€șndaki tafl yâ€ș€â€șnlarâ€ș olarak görebi-

lir, hatta neden dĂŒnyanâ€șn 7 harikasâ€șndan biri olduklarâ€șna bir anlam ve-

remeyebilir. Ancak bu piramitlerin her birinin ortalama 2.5 ton a€â€șrlâ€ș-

€â€șnda, yaklaflâ€șk 2.3 milyon tafl bloktan olufltu€u, piramitlerin araziye

yerlefltirilmesinde kullanâ€șlan geometri bilgisi, tafllarâ€șn kesimindeki ti-

tizlik, yapâ€șnâ€șn dev boyutu ve bu piramitlerin yapâ€șldâ€ș€â€ș dönemdeki ko-

flul ve teknoloji ö€renildi€inde, ortada gerçekten bir harika oldu€u

açâ€șkça görĂŒlecektir. Piramitlerin iç mimarisi, içlerindeki dehlizler ve

daha birçok sâ€șr nokta ö€renildi€indeyse, bu harikalara duyulan hay-

ranlâ€șk daha da artacaktâ€șr.

Bu örnekte oldu€u gibi, dâ€șfl görĂŒnĂŒflĂŒnĂŒn mĂŒkemmelli€i yanâ€șnda

birçok harika özelli€e sahip olan insan vĂŒcudu için de aynâ€ș durum söz

konusudur. â€čnsan e€er detaylarâ€ș ö€renmez ve bunlar ĂŒzerinde dĂŒflĂŒn-

mezse, her an iç içe yafladâ€ș€â€ș mucizelerin farkâ€șna varamaz. Oysa, karflâ€ș-

dan gelen arabanâ€șn kendisine çarpaca€â€șnâ€ș zannedip korktu€unda, gri-

Page 11: Harun Yahya (Adnan Oktar)

be yakalandâ€ș€â€șnda, kan basâ€șncâ€ș yĂŒkseldi€inde ya da bir arkadaflâ€ș ile

karflâ€șlaflâ€șp selamlafltâ€ș€â€șnda, her insanâ€șn vĂŒcudunda ola€anĂŒstĂŒ olaylar

gerçekleflir. Saniyeler, hatta saliseler içinde gözle görĂŒlemeyecek kadar

kĂŒĂ§ĂŒk molekĂŒller, insanâ€șn içinde arâ€ș gibi çalâ€șflarak, insanâ€șn kendisinin

dahi anlamakta gĂŒĂ§lĂŒk çekece€i kadar karmaflâ€șk olan ve çok fazla bilgi

ve uzmanlâ€șk gerektiren ifller yaparlar.

TĂŒm evreni, canlâ€șlarâ€ș ve insanâ€ș yaratan YĂŒce Allah, flĂŒphesiz bu

kusursuz sistemleri ve muhteflem yetenekleri olan molekĂŒlleri bir

amaçla yaratmâ€șfltâ€șr. Bu nedenle akâ€șl ve vicdan sahibi her insan, Allah'â€șn

yaratâ€șflâ€șndaki mucizeleri ö€renmeli ve bunlar ĂŒzerinde dĂŒflĂŒnmelidir.

Bunlarâ€ș ö€renmek, bu harikalarâ€ș yaratan Rabbimiz'in sonsuz gĂŒcĂŒnĂŒ,

ilmini, aklâ€șnâ€ș, bĂŒyĂŒklĂŒÂ€ĂŒnĂŒ ve azametini daha iyi kavramamâ€șza vesile

olur. Allah'â€șn ayetinde bildirdi€i gibi "
Kullarâ€ș içinde ise Allah'tan

ancak alim olanlar 'içleri titreyerek-korkar..." (Fatâ€șr Suresi, 28)

Bu kitap, Rahman ve Rahim olan Rabbimiz'in varlâ€ș€â€șnâ€șn bazâ€ș de-

lillerini, O'nun yaratâ€șflâ€șndaki kusursuzlu€u herkesin kolayca görĂŒp an-

layabilece€i ve ĂŒzerinde dĂŒflĂŒnebilece€i flekilde anlatmak için hazâ€șrlan-

dâ€ș. â€čnsan, Allah'â€șn yarattâ€ș€â€ș bir varlâ€șktâ€șr. Kitap boyunca da görĂŒlece€i

gibi, atomlarâ€șna, en kĂŒĂ§ĂŒk molekĂŒlĂŒne kadar Allah'â€șn ilmiyle hareket

etmektedir ve evrendeki tĂŒm varlâ€șklar gibi O'nun gĂŒcĂŒne boyun e€mifl

durumdadâ€șr.

AKILLI TASARIM YANâ€č YARATILIfi

Allah'â€șn yaratmak için tasarâ€șm yapmaya ihtiyacâ€ș yoktur

Kitap boyunca yer yer kullanâ€șlan 'tasarâ€șm' ifadesinin do€ru an-

laflâ€șlmasâ€ș önemlidir. Allah'â€șn kusursuz bir tasarâ€șm yaratmâ€șfl olmasâ€ș,

Rabbimiz'in önce plan yaptâ€ș€â€ș daha sonra yarattâ€ș€â€ș anlamâ€șna gelmez.

Bilinmelidir ki, yerlerin ve göklerin Rabbi olan Allah'â€șn yaratmak için

herhangi bir 'tasarâ€șm' yapmaya ihtiyacâ€ș yoktur. Allah'â€șn tasarlamasâ€ș ve

yaratmasâ€ș aynâ€ș anda olur. Allah bu tĂŒr eksikliklerden mĂŒnezzehtir.

Allah'â€șn, bir fleyin ya da bir iflin olmasâ€șnâ€ș diledi€inde, onun olmasâ€ș

için yalnâ€șzca "Ol!" demesi yeterlidir. Ayetlerde flöyle buyurulmaktadâ€șr:

Bir fleyi diledi€i zaman, O'nun emri yalnâ€șzca: "Ol" demesidir; o da he-

men oluverir. (Yasin Suresi, 82)

Gökleri ve yeri (bir örnek edinmeksizin) yaratandâ€șr. O, bir iflin olmasâ€ș-

na karar verirse, ona yalnâ€șzca "OL" der, o da hemen oluverir. (Bakara

Suresi, 117)

9

Harun Yahya (Adnan Oktar)

Page 12: Harun Yahya (Adnan Oktar)

10

nsan vĂŒcudundaki su miktarâ€ș son derece önemlidir. Suyun

belirli bir seviyenin altâ€șna dĂŒflmesi veya vĂŒcutta gere€inden

fazla su birikmesi insan hayatâ€ș için tehlikeli sonuçlar do€ur-

maktadâ€șr. Peki siz vĂŒcudunuz için en ideal su miktarâ€șnâ€șn ne

oldu€unu biliyor musunuz? Dahasâ€ș her an vĂŒcudunuzdaki su oranâ€șnâ€ș

tespit edip, gerekli miktarâ€ș sa€layabilecek önlemleri alabiliyor musu-

nuz? Elbette ki hayâ€șr. Belki de bu satâ€șrlarâ€ș okuyana kadar bu konu hak-

kâ€șnda hiç dĂŒflĂŒnmediniz bile. Ă‡ĂŒnkĂŒ vĂŒcudunuzda, bu önemli görevi

sizin için kusursuzca yerine getiren ola€anĂŒstĂŒ bir sistem bulunmakta-

dâ€șr. Bu sistemin detaylarâ€ș insanâ€ș hayran bâ€șrakan birçok yaratâ€șlâ€șfl muci-

zesi içerir. fiimdi bu sistemi inceleyelim:

Beyindeki hipotalamus hĂŒcrelerinin zarlarâ€șnda alâ€șcâ€șlar bulunmak-

tadâ€șr. Bu alâ€șcâ€șlar kandaki sâ€șvâ€ș miktarâ€șnâ€ș ölçmekle görevlidirler. Dikkat

edilirse, kandaki sâ€șvâ€ș miktarâ€șnâ€ș ölçenler, laborant veya doktorlar de€il,

gözle dahi göremedi€imiz kadar kĂŒĂ§ĂŒk olan hĂŒcrenin incecik zarâ€șnda-

ki çok minik alâ€șcâ€șlardâ€șr. Bu alâ€șcâ€șlarâ€șn ĂŒstlendikleri görevin ne kadar bĂŒ-

yĂŒk bir bilgi, yetenek ve teknik gerektirdi€ini anlamak için flöyle bir kâ€ș-

Page 13: Harun Yahya (Adnan Oktar)

yaslama yapalâ€șm: Bir insanâ€șn önĂŒne bir flifle kan kondu€unda, bu kanâ€șn

içindeki sâ€șvâ€ș oranâ€șnâ€ș söyleyemez. Böyle bir hesabâ€ș yapabilmek için ko-

nu hakkâ€șnda uzmanlâ€șk bilgisine sahip olmasâ€ș gerekir. Bu da yeterli de-

€ildir. Ayrâ€șca gerekli ölĂ§ĂŒmleri yapabilece€i bir laboratuvara ve dona-

nâ€șma ihtiyacâ€ș vardâ€șr. Oysa, hĂŒcre zarâ€șndaki alâ€șcâ€șlar, hiçbir bilgileri olma-

dan, hiçbir donanâ€șm da kullanmadan bu ölĂ§ĂŒmĂŒ, insan yafladâ€ș€â€ș sĂŒre-

ce kusursuzca yaparlar. (flekil 1)

Bu kĂŒĂ§ĂŒk alâ€șcâ€șlarâ€șn sorumluluklarâ€ș bununla da bitmez. E€er kan-

daki sâ€șvâ€ș oranâ€șnâ€șn olmasâ€ș gereken seviyenin altâ€șna dĂŒfltĂŒÂ€ĂŒnĂŒ tespit

ederlerse, hemen bunun için gerekli önlemi

alâ€șrlar. Bu ola€anĂŒstĂŒ bir durumdur. Ayrâ€ș-

ca alâ€șcâ€șlar sadece sâ€șvâ€ș oranâ€șnâ€ș tespit et-

mekle kalmazlar, en ideal sâ€șvâ€ș oranâ€șnâ€ș da

11

Harun Yahya (Adnan Oktar)

fiekil 1HipotalamushĂŒcreleri kandaki sâ€șvâ€șmiktarâ€șnâ€ș ölçmeklegörevlidirler.

fiekil 2Hipotalamus hĂŒcreleri, kandakisâ€șvâ€ș miktarâ€ș normal seviyenin al-tâ€șna dĂŒfltĂŒÂ€ĂŒn-de, alarmdurumunageçerekgerekli ön-lemleri de alâ€șr.

Page 14: Harun Yahya (Adnan Oktar)

12

40 Konuda HĂŒcre

bilerek, gerekirse alarm durumuna geçerler. (flekil 2) Alarm durumuna

geçen alâ€șcâ€ș, hemen beynin arka kâ€șsmâ€șndaki hipofiz bezine mesaj gönde-

rir. (flekil 3)

Burada ĂŒstĂŒnde durulmasâ€ș gereken önemli sorular bulunmakta-

dâ€șr. Bu alâ€șcâ€șlar hipofiz bezinin yerini ve varlâ€ș€â€șnâ€ș nasâ€șl bilmektedirler?

Ayrâ€șca, alarm durumundalarken, kendilerine yardâ€șmâ€șn hipofiz bezin-

den gelece€ini nasâ€șl ö€renmifllerdir? fiĂŒphesiz bu sorularâ€șn cevabâ€ș YĂŒce

Rabbimiz'in ilhamâ€șdâ€șr. Sonsuz kudret sahibi olan YĂŒce Allah, yarattâ€ș€â€ș

her canlâ€șya oldu€u gibi bu alâ€șcâ€șlara da en kusursuz ilimle görevlerini il-

ham etmektedir.

Hipofiz bezi, mesajâ€ș alâ€șr almaz hemen kendisinde depolanmâ€șfl olan

vazopressin adlâ€ș hormonu kan dolaflâ€șmâ€șna daha fazla miktarda bâ€șrak-

maya bafllar. Ancak burada dĂŒflĂŒnĂŒlmesi gereken bir

nokta vardâ€șr: Hipofiz bezinin aldâ€ș€â€ș

mesaj ne tĂŒr bir mesajdâ€șr?

Baflka bir organdan ge-

len bir mesajâ€ș hipofiz

bezi nasâ€șl anlayabilir

ve mesajâ€ș nasâ€șl de€er-

lendirerek hemen hare-

kete geçebilir? Bunlar

ola€anĂŒstĂŒ ve flĂŒkre

vesile olmasâ€ș gereken

Vazopressin hormonununmolekĂŒler yapâ€șsâ€ș

fiekil 3Alarm durumunageçen hipotalamushĂŒcresi, derhal beyninarka kâ€șsmâ€șnda bulunanhipofiz bezine birmesaj gönderir.

Page 15: Harun Yahya (Adnan Oktar)

13

Harun Yahya (Adnan Oktar)

mucizelerdir. (flekil 4)

Hipofiz bezinin

kan dolaflâ€șmâ€șna bâ€ș-

raktâ€ș€â€ș vazopressin

ise hipotalamustaki

hĂŒcreler tarafâ€șndan

ĂŒretilen bir hormon-

dur. Birazdan ince-

leyece€imiz son de-

rece önemli görevleri

olan bu hormonun for-

mĂŒlĂŒnĂŒ, hipotalamusta-

ki hĂŒcreler nereden bil-

mektedirler?

Bu hormonun formĂŒlĂŒ

DNA'ya flifrelenmifltir. Elbette

ki bunlar YĂŒce Allah'â€șn mucize-

vi yaratâ€șfl delillerinden yalnâ€șzca

biridir. Ayrâ€șca hatâ€șrlatmak ge-

rekir ki, insan vĂŒcudundaki

tĂŒm hĂŒcrelerin çekirde€indeki

DNA'larda vazopressin hormo-

nuna ait flifreler bulunmaktadâ€șr. Ancak bu flifreyi ne kara-

ci€er hĂŒcreleri ne mide ne de kas hĂŒcreleri kullanmamakta, sadece hi-

potalamus hĂŒcreleri kullanarak, bu hormonu ĂŒretmektedirler. Bu da€â€ș-

tâ€șm nasâ€șl yapâ€șlmâ€șfltâ€șr? Di€er hĂŒcrelerde bu flifreyi kullanmalarâ€șnâ€ș engel-

leyen nedir?

Vazopressin hormonu ile ilgili harikalar bunlarla da sâ€șnâ€șrlâ€ș de€il-

dir. Vazopressin hormonu ĂŒretildikten sonra, bir baflka proteinin içine

paketlenerek hipofiz bezine transfer edilir ve zamanâ€ș geldi€inde kulla-

nâ€șlmak ĂŒzere burada depolanâ€șr. KĂŒĂ§ĂŒcĂŒk bir hĂŒcre içinde, hayal bile

edilemeyecek kadar kĂŒĂ§ĂŒk yapâ€șlar, son derece kusursuz detaylarla or-

fiekil 4Hipotalamus hĂŒcresinin gönder-di€i mesajâ€ș alan hipofiz bezi, ken-disinde depolanmâ€șfl olan vazop-ressin adlâ€ș hormonu kan dolaflâ€ș-mâ€șna daha fazla miktarda bâ€șrakâ€șr.

Page 16: Harun Yahya (Adnan Oktar)

14

40 Konuda HĂŒcre

fiekil 5Vazopressin hormonu ĂŒretildik-ten sonra, bir baflka proteininiçine paketlenir.

fiekil 6Paketlenen vazopressin hormon-larâ€ș hipofiz bezine transfer edilirve zamanâ€ș geldi€inde kullanâ€șlmakĂŒzere burada depolanâ€șr.

Page 17: Harun Yahya (Adnan Oktar)

ganize edilmifl bir fabrikanâ€șn farklâ€ș birimleri gibi çalâ€șflâ€șrlar. (flekil 5,6,7)

Mesaj geldikten sonra hipofiz bezindeki depodan kan dolaflâ€șmâ€șna

bâ€șrakâ€șlan vazopressin hormonlarâ€ș, derhal böbre€e ulaflâ€șrlar. (flekil 8) Bu

arada hatâ€șrlatmak gerekir ki, vazopressin hormonlarâ€ș beyindeki hipofiz

bezinden yola çâ€șkmâ€șfllardâ€șr ve böbreklere ulaflâ€șncaya kadar birçok orga-

nâ€șn yanâ€șndan geçerler, ancak bu hormonlar sanki nereye gideceklerini,

yollarâ€șnâ€ș ve amaçlarâ€șnâ€ș biliyorlarmâ€șfl gibi, asla kaybolmadan veya bafl-

ka bir organa gitmeden do€ruca böbreklere ulaflâ€șrlar. Böbreklere gitme-

lerine dair emri nasâ€șl almakta ve sözĂŒ edilen fluursuz molekĂŒller nasâ€șl

olup da bu emri anlayarak yollarâ€șnâ€ș bulabilmektedirler?

Böbre€e ulaflan vazopressin hormonlarâ€ș, böbrekteki milyonlarca

15

Harun Yahya (Adnan Oktar)

fiekil 7Hipofiz bezine, kandaki su sevi-yesinin dĂŒfltĂŒÂ€ĂŒ haberi ulaflâ€șrulaflmaz, hipofiz bezindeki de-podan kan dolaflâ€șmâ€șna bâ€șrakâ€șlanvazopressin hormonlarâ€ș böb-reklere ulafltâ€șrâ€șlâ€șr.

Page 18: Harun Yahya (Adnan Oktar)

16

40 Konuda HĂŒcre

fiekil 8Mesaj geldikten sonra hi-pofiz bezindeki depodankan dolaflâ€șmâ€șna bâ€șrakâ€șlanvazopressin hormonlarâ€ș,derhal böbre€e ulaflâ€șrlar.Sa€ yanda böbrek kesitigörĂŒlmektedir.

Page 19: Harun Yahya (Adnan Oktar)

mikro kanalcâ€ș€â€șn çevresinde bulunan alâ€șcâ€șlara kilitlenirler. Bu alâ€șcâ€șlar,

vazopressin için özel olarak yaratâ€șlmâ€șfllardâ€șr ve anahtarâ€șn kilide uyma-

sâ€ș gibi birbirlerine uygundurlar. (flekil 9) Bu uygunluk nasâ€șl sa€lanmâ€șfl-

tâ€șr? Herhangi bir insan e€er iflinin ehli de€ilse, birbirine tam olarak

uyan iki farklâ€ș flekli oluflturmakta zorlanabilir. Oysa vĂŒcut içinde bu-

nun birçok örne€i vardâ€șr. Ayrâ€șca, her iki parça, yani vazopressin hormo-

nu ve böbrekteki alâ€șcâ€șlar, vĂŒcudun bambaflka yerlerindeki çok farklâ€ș

hĂŒcreler tarafâ€șndan infla edilmektedirler. Buna ra€men kusursuz bir

uyum meydana gelmektedir. Bu uyum ise Rabbimiz'in kullarâ€șna bir

rahmetidir.

Bu kilitlenme ile böbre€e "â€čdrar sâ€șvâ€șsâ€șnda bulunan su molekĂŒlleri-

ni yakala" emri verilmifl olur. Bu haberleflme sistemi sayesinde idrarda

bulunan su molekĂŒllerinin bĂŒyĂŒk bir bölĂŒmĂŒ arâ€ștâ€șlâ€șr ve tekrar kana ka-

17

Harun Yahya (Adnan Oktar)

fiekil 9Böbre€e ulaflan vazopressin hormonlarâ€ș, böbrekteki milyonlarca mikro ka-nalcâ€ș€â€șn etrafâ€șnda bulunan alâ€șcâ€șlara kilitlenir. Bu alâ€șcâ€șlar, vazopressin içinözel olarak yaratâ€șlmâ€șfllardâ€șr öyle ki anahtarâ€șn kilide uymasâ€ș gibi birbirlerineuygundurlar.

Page 20: Harun Yahya (Adnan Oktar)

18

râ€șfltâ€șrâ€șlâ€șr. Sonuçta idrar miktarâ€ș azaltâ€șlmâ€șfl ve vĂŒcuda su kazandâ€șrâ€șlmâ€șfltâ€șr.

E€er gere€inden fazla su içilmiflse bu sefer mekanizma tam tersi-

ne ifller. Kandaki su yo€unlu€u yĂŒkselir. Bu yĂŒkselme sonucu hipotala-

musta bulunan algâ€șlayâ€șcâ€șlar, vazopressin hormonunun salgâ€șlanmasâ€ș ifl-

lemini yavafllatâ€șrlar.(flekil 10) Vazopressin hormonu azalâ€șnca idrar sâ€șvâ€ș-

sâ€ș artar ve kandaki su miktarâ€ș normal seviyesine getirilmifl olur.

Bu kusursuz sistem, vĂŒcuttaki sistemlerden sadece çok kĂŒĂ§ĂŒk bir

kesittir ve bu kĂŒĂ§ĂŒk kesit dahi hiçbir fleyin baflâ€șbofl olmadâ€ș€â€șnâ€șn, sonsuz

akâ€șl, ilim ve gĂŒĂ§ sahibi Allah'â€șn bu sistemi her an kontrol altâ€șnda tuttu-

€unun delillerinden sadece bir tanesidir.

40 Konuda HĂŒcre

fiekil 10Kandaki su yo€unlu€u yĂŒkseldi€inde, hipotalamusta bulunanalgâ€șlayâ€șcâ€șlar vazopressin hormonunun salgâ€șlanmasâ€ș iflleminiyavafllatâ€șr.

Page 21: Harun Yahya (Adnan Oktar)

azopressin hormonunun bir baflka özelli€i daha bulun-

maktadâ€șr; kan damarlarâ€șnâ€ș kasar ve böylece kan basâ€șncâ€șnâ€ș

artâ€șrabilir. Bu da çok özel tasarlanmâ€șfl bir gĂŒvenlik-sigorta

sistemidir ve insanâ€șn özel bir yaratâ€șlâ€șflla var edildi€inin bir

baflka delilidir. Bu gĂŒvenlik-sigorta sisteminin çalâ€șflabilmesi için yine

genifl çaplâ€ș bir planlama yapâ€șlmâ€șfltâ€șr. Kalbin kulakçâ€șk bölgesinin ve kal-

be gelen damarlarâ€șn içine kan basâ€șncâ€șnâ€ș ölçen çok özel alâ€șcâ€șlar yerleflti-

rilmifltir.

Bilindi€i gibi bir insanâ€șn kan basâ€șncâ€șnâ€ș ölçebilmesi için teknolojik

bir alet kullanmasâ€ș gerekir. Bu aletler birçok farklâ€ș daldan uzmanâ€șn ifl

birli€i ile gelifltirilmifltir ve ileri bir teknoloji ile ĂŒretilmektedirler. Oysa,

kalbimizde aynâ€ș görevi, çâ€șplak gözle görmemizin imkansâ€șz oldu€u, çok

kĂŒĂ§ĂŒk molekĂŒller ĂŒstlenmifltir. Peki bu alâ€șcâ€șlar, kan basâ€șncâ€șnâ€ș nasâ€șl öl-

çerler, basâ€șnçtaki farklâ€șlâ€ș€â€ș nasâ€șl algâ€șlarlar? Bunlar hissi, duyu organlarâ€ș

ve dahasâ€ș hissettiklerini algâ€șlayacak fluurlarâ€ș olmayan atomlardâ€șr. Ayrâ€ș-

ca bu alâ€șcâ€șlar kalbe, tam olmasâ€ș gereken yere nasâ€șl yerleflmifltir? TĂŒm bu

sorularâ€șn cevaplarâ€ș, insana Allah'â€șn varlâ€ș€â€șnâ€ș ve O'nun ilminin yĂŒceli€i-

ni göstermektedir.

19

Page 22: Harun Yahya (Adnan Oktar)

20

Bu alâ€șcâ€șlardan çâ€șkan sinirler ise, sanki bir kablo ba€lantâ€șsâ€ș yapar gi-

bi, hipofiz bezine ba€lanmâ€șfllardâ€șr. Normal kan basâ€șncâ€ș altâ€șnda bu alâ€șcâ€ș-

lar sĂŒrekli olarak uyarâ€șlmakta ve bu kablolar aracâ€șlâ€ș€â€ș ile hipofiz bezine

durmaksâ€șzâ€șn bir elektrik akâ€șmâ€ș göndermektedirler. (flekil 11) Hipofiz

bezi ise bu sinyalleri aldâ€ș€â€ș sĂŒrece, vazopressin hormonunun salgâ€șlan-

masâ€șnâ€ș engellemektedir. Bu bir gĂŒvenlik flirketinin çalâ€șflma sistemine

benzer. GĂŒvenlik flirketinin daima hazâ€șr olarak bekleyen görevlileri,

alarm sisteminin kurulu oldu€u evden olumlu mesajlar aldâ€șklarâ€ș sĂŒre-

ce harekete geçmezler. 1

Peki, gĂŒvenlik flirketi, yani hipofiz bezi ne zaman harekete geçer?

Ciddi bir kanama durumunda insan çok kan kaybeder ve damarlarâ€șn-

da bulunan kan miktarâ€ș azalâ€șr. Bu da kan basâ€șncâ€șnâ€șn dĂŒflmesi anlamâ€șna

gelir ki, dĂŒflĂŒk kan basâ€șncâ€ș hasta açâ€șsâ€șndan çok tehlikelidir.

Kan basâ€șncâ€ș dĂŒfltĂŒÂ€ĂŒ anda damarlarâ€șn ve kalbin içinde bulunan

alâ€șcâ€șlarâ€șn hipofize gönderdikleri sinyal de kesilir. Bu da hipofizin alarm

durumuna geçmesine ve vazopressin hormonu salgâ€șlamasâ€șna neden

olur. (flekil 12) Hipofizin sinyalin kesilmesini hemen fark ederek gere-

keni yapmasâ€ș ise son derece fluurlu bir harekettir. Oysa, bu fluurlu ha-

reketlerin tamamâ€ș bazâ€ș atomlarâ€șn birleflmesinden oluflan kĂŒĂ§ĂŒk mole-

kĂŒllere aittir.

Vazopressin hormonu derhal kan damarlarâ€șnâ€șn etrafâ€șnda bulunan

kaslarâ€șn kasâ€șlmasâ€șna neden olur ve bu ifllem kan basâ€șncâ€șnâ€șn yĂŒkselme-

sini sa€lar. Oldukça kompleks olan, birbirine ba€â€șmlâ€ș çalâ€șflan ve birçok

parçadan oluflan bu sistemin, ĂŒzerinde dĂŒflĂŒnĂŒlmesi gereken birçok

detayâ€ș vardâ€șr.

Vazopressin hormonunu ĂŒreten hipotalamus hĂŒcreleri, kendile-

rinden çok uzakta bulunan damarlarâ€șn etrafâ€șndaki kas hĂŒcrelerinin ya-

pâ€șsâ€șnâ€ș nereden bilmektedirler?

Kan basâ€șncâ€șnâ€șn artmasâ€ș için bu damarlarâ€șn kasâ€șlmalarâ€ș gerekti€ini

nasâ€șl ö€renmifllerdir?

Bu hĂŒcrelerin kasâ€șlmalarâ€șnâ€ș sa€layacak kimyasal formĂŒlĂŒ nasâ€șl

ĂŒretebilmektedirler?

40 Konuda HĂŒcre

Page 23: Harun Yahya (Adnan Oktar)

21

Harun Yahya (Adnan Oktar)

fiekil 12Kan basâ€șncâ€ș dĂŒfltĂŒÂ€ĂŒnde kalpteki alâ€ș-câ€șlar hipofiz bezine sinyal gönderme-yi keserler. Bu da hipofizin alarm du-rumuna geçmesine ve vazopressinsalgâ€șlamasâ€șna neden olur.

fiekil 11Kalpteki alâ€șcâ€șlar, sinirler aracâ€șlâ€ș-€â€șyla hipofiz bezine ba€lâ€șdâ€șrlar.Normal kan basâ€șncâ€ș altâ€șnda bu alâ€ș-câ€șlar sĂŒrekli uyarâ€șlmakta ve hipo-fiz bezine durmaksâ€șzâ€șn elektrikakâ€șmâ€ș göndermektedirler.

Page 24: Harun Yahya (Adnan Oktar)

22

Kalp ve hipofiz arasâ€șndaki iletiflim a€â€șnâ€șn kablolarâ€ș döflenip böyle

kusursuz bir alarm sistemi nasâ€șl meydana gelmifltir?

fiĂŒphesiz ortada mĂŒkemmel bir yaratâ€șlâ€șfl vardâ€șr. Ve bu insanâ€șn flu-

ursuz tesadĂŒfler sonucu de€il, Allah'â€șn yaratmasâ€ș ile var edildi€ini gös-

termektedir. Evrimcilerin, vĂŒcuttaki haberleflme ve alarm sisteminin te-

sadĂŒfen var oldu€unu, hĂŒcrelerin kendi kendilerine bu sistemi aklet-

tiklerini, tasarladâ€șklarâ€șnâ€ș ve infla ettiklerini iddia etmeleri bĂŒyĂŒk bir

mantâ€șk çökĂŒntĂŒsĂŒnĂŒn sonucudur. Böyle bir iddia, bir arsaya yâ€ș€â€șlan çi-

mento, tu€la, elektrik kablosu gibi malzemelerin, çâ€șkan bir fâ€șrtâ€șna sonu-

cunda önce tesadĂŒfen bir gökdelen meydana getirdiklerini, sonra ar-

dâ€șndan çâ€șkan ikinci bir fâ€șrtâ€șna ile bu gökdelenin içine elektrik sistemi

döflediklerini, ĂŒĂ§ĂŒncĂŒ bir fâ€șrtâ€șnada ise, binanâ€șn içine mĂŒkemmel bir gĂŒ-

venlik sistemi kurduklarâ€șnâ€ș iddia etmeye benzer. Akâ€șl ve vicdan sahibi

hiçbir insan böyle mantâ€șksâ€șz bir iddiayâ€ș kabul etmez. Ancak, evrimcile-

rin iddiasâ€ș bundan daha da mantâ€șksâ€șzdâ€șr. YĂŒce Allah'â€șn varlâ€ș€â€șnâ€ș inkar

etmek konusunda (Allah'â€ș tenzih ederiz) â€șsrar içinde olan evrimciler,

söylediklerinin ne kadar akâ€șl dâ€șflâ€ș oldu€unu göz önĂŒnde bulundurmak-

sâ€șzâ€șn evrim teorisini savunurlar. Oysa YĂŒce Allah'â€șn varlâ€ș€â€ș ve gökten

yere her fleyi mĂŒkemmel bir yaratâ€șlâ€șfl ile var etti€i çok açâ€șk bir gerçektir.

40 Konuda HĂŒcre

Hipofiz bezi

orta kâ€șsâ€șm

ön hipofizbezi

Page 25: Harun Yahya (Adnan Oktar)

nne sĂŒtĂŒ, Allah'â€șn yarattâ€ș€â€ș sayâ€șsâ€șz mucizeden yalnâ€șzca

biridir. Anne sĂŒtĂŒnde yeni do€mufl bir bebe€in her tĂŒrlĂŒ

ihtiyacâ€ș bulunmaktadâ€șr. Dahasâ€ș, bebe€in geliflim aflama-

larâ€șnda de€iflen ihtiyaçlarâ€șna göre anne sĂŒtĂŒnĂŒn içeri€i

de de€iflmektedir. Bilim adamlarâ€șnâ€șn laboratuvarlarda dahi bir benzeri-

ni ĂŒretemedikleri anne sĂŒtĂŒnĂŒ ĂŒretenler ise, annenin gö€sĂŒndeki bazâ€ș

hĂŒcrelerdir. Bu hĂŒcreler, anne sĂŒtĂŒnĂŒn eflsiz formĂŒlĂŒne sahiptirler ve

ne zaman ĂŒretime bafllamalarâ€ș gerekti€ini, ne zaman ĂŒrettikleri madde-

nin içeri€ini de€ifltirmeleri gerekti€ini bilirler.

Peki anne sĂŒtĂŒnĂŒn ĂŒretimi nasâ€șl bafllar ve bu ĂŒretim nasâ€șl kontrol

edilir? Bu sorunun cevabâ€șnda yine birçok yaratâ€șlâ€șfl mucizesi gizlidir. SĂŒt

ĂŒretiminde hormonal sistem ve sinir sistemi ortaklafla görev yaparlar.

Kusursuz bir bilgi akâ€șflâ€ș ve planlama sonucunda bu ĂŒretim gerçekleflti-

rilir. (flekil 13)

Annenin gö€sĂŒnde bulunan sĂŒt bezlerini harekete geçiren çok

özel bir hormon vardâ€șr. Bu hormon prolaktin hormonudur. Prolaktin

hormonu hipofiz bezinden salgâ€șlanâ€șr.

23

Page 26: Harun Yahya (Adnan Oktar)

24

Ancak hamilelik döneminin baflâ€șnda prolaktin hormonunun salgâ€ș-

lanmasâ€șnâ€ș kâ€șsâ€ștlayan bazâ€ș faktörler vardâ€șr. Bu faktörleri yokufl afla€â€ș in-

en bir arabanâ€șn fren pedalâ€șna basâ€șlmasâ€ș gibi dĂŒflĂŒnebiliriz. Araba afla€â€ș

do€ru hareket etme e€ilimindedir, ancak frene basâ€șlâ€ș oldu€u sĂŒrece ha-

reket edemez. Yani sĂŒt ĂŒretimi frenlenmifl olur.

Prolaktin hormonunun frenlenmesi çok yerinde bir karardâ€șr. Ă‡ĂŒn-

kĂŒ bebek daha do€madâ€ș€â€ș için annenin erken sĂŒt salgâ€șlamasâ€șnâ€șn bir ya-

rarâ€ș yoktur. Peki bu frene nasâ€șl basâ€șlâ€șr? Prolaktinin gere€inden erken

salgâ€șlanmasâ€ș nasâ€șl engellenir? Burada mĂŒkemmel bir sistem devreye gi-

rer. Beynin hipotalamus bölgesi, prolaktin hormonunun ĂŒretimini en-

gelleyen bir hormon salgâ€șlar. PIH (Prolaktin Inhibiting Hormon- Pro-

laktin Engelleyici Hormon) olarak isimlendirilen bu hormon prolaktin

ĂŒretimini yavafllatâ€șr, yani bir anlamda frene basar.

Peki frene basâ€șlmasâ€ș nasâ€șl sa€lanâ€șr? Hamilelik döneminde ĂŒretilen

östrojen isimli bir hormon, hipotalamusun frene basmasâ€șnâ€ș, yani PIH

40 Konuda HĂŒcre

fiekil 13Anne sĂŒtĂŒnĂŒn ĂŒretimindehormonlar adeta bir fabrika-nâ€șn akâ€șl, bilgi ve fluur sahibiteknisyen ve iflçileri gibi ça-lâ€șflâ€șrlar. Her detay, Allah'â€șnsonsuz ilminin ve aklâ€șnâ€șnbir tecellisidir.

Page 27: Harun Yahya (Adnan Oktar)

ĂŒretmesini sa€lar. (flekil 14, 15) Bebe€in do€umuyla birlikte östrojen

salgâ€șsâ€ș azalâ€șr. Östrojenin azalmasâ€ș PIH'â€șn azalmasâ€ș-

nâ€ș sa€lar. Bu ifllem aya€â€șn frenden yavafl yavafl

kalkmasâ€șna ve arabanâ€șn yokufl afla€â€ș hare-

ket etmesine benzer. (flekil 16) Böyle-

ce prolaktin ĂŒretimi yavafl yavafl

artar. Prolaktin hormonu da sĂŒt

bezlerini anne sĂŒtĂŒ ĂŒretmeleri

için harekete geçirir.

25

Harun Yahya (Adnan Oktar)

fiekil 14,15PIH hormonu prolaktin ĂŒretimini gerek-ti€inde yavafllatâ€șr, gerekti€inde isehâ€șzlandâ€șrâ€șr. Bu sayede hamileli€in ilk ay-larâ€șnda sĂŒt ĂŒretimi engellenmifl olur. Bu,elbette ki hormonlarâ€șn akledebilecekleribir sistem de€ildir. Allah, her detayâ€șkusursuzca yaratandâ€șr.

Page 28: Harun Yahya (Adnan Oktar)

26

Ortada gerçek bir yaratâ€șlâ€șfl harikasâ€ș bulunmaktadâ€șr. Hamileli€in ilk

aylarâ€șnda sĂŒt ĂŒretimi bu tasarâ€șm sayesinde engellenmifltir. fiimdi bĂŒtĂŒn

bu sistem ĂŒzerinde dikkatli bir flekilde dĂŒflĂŒnelim:

Prolaktin hormonunu ĂŒreten hipofiz hĂŒcreleri, sĂŒt bezlerini nere-

den tanâ€șmaktadâ€șrlar? SĂŒt ĂŒretmekle görevli hĂŒcrelere "sĂŒt ĂŒret" emrini

hangi akâ€șl ve fluurla vermektedirler?

Do€um öncesinde prolaktin ĂŒretimini engelleyen hormonlar, sĂŒ-

tĂŒn henĂŒz ĂŒretilmemesi gerekti€ini, bir sĂŒre daha beklenmesi gerekti-

€ini nereden bilirler?

Bu hormonlar sĂŒt ĂŒretimini prolaktinin yaptâ€ș€â€șnâ€ș ve sĂŒt ĂŒretimini

engellemek için prolaktin hormonunun ĂŒretiminin engellenmesi gerek-

ti€ini nasâ€șl ö€renmifllerdir?

BĂŒtĂŒn bu mucizevi sistemi yaratan alemlerin Rabbi olan Allah'tâ€șr.

Ve her fley O'nun ilham etti€i flekilde hareket etmektedir.

40 Konuda HĂŒcre

fiekil 16Bebe€in do€umuyla birlikte östrojen salgâ€șsâ€ș azalâ€șr. Östrojenin azalmasâ€șPIH'â€șn azalmasâ€șnâ€ș sa€lar. Bu ifllem aya€â€șn frenden yavafl yavafl kalkmasâ€ș-na ve arabanâ€șn yokufl afla€â€ș hareket etmesine benzer. Böylece prolaktinĂŒretimi yavafl yavafl artar. Prolaktin hormonu da sĂŒt bezlerini anne sĂŒtĂŒĂŒretmeleri için harekete geçirir.

Page 29: Harun Yahya (Adnan Oktar)

andaki kalsiyum, miktarâ€ș, insanâ€șn hayatta kalabilme-

si için son derece önemli bir faktördĂŒr. Bir insanâ€șn ya-

flamâ€șnâ€ș sĂŒrdĂŒrebilmesi için nasâ€șl nefes almaya ve su

içmeye ihtiyacâ€ș varsa, kanâ€șnda belli bir miktarda kal-

siyum bulunmasâ€șna da ihtiyacâ€ș vardâ€șr. Kandaki kalsiyum miktarâ€ș olma-

sâ€ș gerekenin altâ€șna dĂŒfltĂŒÂ€ĂŒnde, insan yaflamâ€șnâ€ș yitirir.

Kalsiyum, vĂŒcudumuzda birçok hayati fonksiyonun gerçekleflme-

sini sa€lar. Kalsiyum olmadan kan pâ€șhtâ€șlaflmaz, bu durumda kĂŒĂ§ĂŒk bir

yara veya kesik dahi insanâ€șn kan kaybâ€șndan ölmesine neden olabilir.

Kalsiyum sinir uyarâ€șlarâ€șnâ€șn iletilmesinde de çok önemli bir rol alâ€șr. Kal-

siyum aynâ€ș zamanda kaslarâ€șn çalâ€șflmasâ€șnâ€ș ve kemiklerin sa€lamlâ€ș€â€șnâ€ș da

sa€lar. Yetiflkin bir insan vĂŒcudunda yaklaflâ€șk 2 kg kadar kalsiyum bu-

lunur. (flekil 17) Bu kalsiyumun yĂŒzde 99'u kemiklerde depo edilmifltir.

Geri kalanâ€ș ise metabolizma ile ilgili ifllevlerde kullanâ€șlâ€șr. VĂŒcut fonksi-

yonlarâ€șnâ€șn devam etmesi için de yaklaflâ€șk olarak 0.5 gramlâ€șk kalsiyu-

mun kanda dolaflmasâ€ș yeterlidir.2

fiimdi flu hayali örnek ĂŒzerinde dĂŒflĂŒnelim: ÖnĂŒnĂŒze özel bir flifle

27

Page 30: Harun Yahya (Adnan Oktar)

28

içinde 1 litre kan konulmufl olsun. Ve

bu kanâ€șn ameliyatta bekleyen

bir hastaya nakledilece€i,

ancak bir problem oldu€u

söylensin. Bu kanâ€șn içinde

kalsiyum eksikli€i bulun-

du€u, ancak ne kadar eksik

oldu€unun tespit edilemedi€i

belirtilsin. Ayrâ€șca size kullanma-

nâ€șz için bĂŒyĂŒkçe bir kapta kalsi-

yum tozu da verilmifl olsun ve

sizden eksik miktarâ€ș tamamla-

manâ€șz istensin. (flekil 18)

Acaba ne yapardâ€șnâ€șz?

Öncelikle yapmanâ€șz gere-

ken, önĂŒnĂŒzdeki kanda ne

kadar kalsiyum bulun-

du€unu ölçmek olacak-

tâ€șr. Ancak bunun için

çok geliflmifl teknolojik aletler gereklidir

ki, buna zaman ve imkan o an için yoktur. Bu durumda oldukça çare-

siz kalâ€șrsâ€șnâ€șz.

Ancak tĂŒm insanlarâ€șn vĂŒcudunda her an kalsiyum oranâ€șnâ€ș hesap-

layarak gerekli önlemleri alan muhteflem bir mekanizma bulunmakta-

dâ€șr: Tiroid bezi ve tiroid bezinin içerisine gömĂŒlmĂŒfl bulunan bir baflka

hormonal bez olan paratiroid bezleri, vĂŒcutta kalsiyum dengesinin sa€-

lanmasâ€ș için son derece akâ€șlcâ€ș bir plana uyarak çalâ€șflâ€șrlar. Özellikle para-

tiroid bezinin tek görevi, bĂŒtĂŒn ömrĂŒnĂŒz boyunca, gece-gĂŒndĂŒz kanâ€ș-

nâ€șzda ne kadar kalsiyum bulundu€unu ölçmek ve kalsiyum oranâ€șnâ€ș en

ideal ölĂ§ĂŒlerde tutmaktâ€șr. (flekil 19)

40 Konuda HĂŒcre

fiekil 17Yetiflkin bir insan vĂŒcudunda yaklaflâ€șk 2 kg ka-dar kalsiyum bulunur.

Page 31: Harun Yahya (Adnan Oktar)

Paratiroid bezi ĂŒretti€i son derece özel bir yaratâ€șlâ€șfla sahip parat-

hormon vasâ€ștasâ€șyla kanda bulunan kalsiyum oranâ€șna mĂŒdahale eder.

E€er kanda kalsiyum miktarâ€ș dĂŒflerse hemen parathormon salgâ€șlar.3

(flekil 20)

Paratiroid bezi kĂŒĂ§ĂŒk bir et parçasâ€șdâ€șr. HĂŒcrelerin biraraya gelme-

sinden oluflan bir et parçasâ€ș, önĂŒnden akan kan â€șrma€â€ș içinde bulunan

kalsiyum atomlarâ€șnâ€ș nasâ€șl tespit eder? GözĂŒ, kula€â€ș, elleri olmayan hĂŒc-

reler, kanda bulunan tuz, glikoz, ya€, amino asitler, proteinler, hormon-

lar, enzimler, laktik asit, karbondioksit, azotlu atâ€șk, sodyum, potasyum,

ĂŒre, ĂŒrik asit, demir, bikarbonat gibi binlerce farklâ€ș madde arasâ€șndan

kalsiyum atomlarâ€șnâ€ș nasâ€șl teflhis edebilir? HĂŒcre, kalsiyumu nasâ€șl tanâ€șr?

29

Harun Yahya (Adnan Oktar)

fiekil 18Paratiroid bezinin görevi, gece-gĂŒndĂŒz kanâ€șnâ€șzda ne kadar kalsiyum bulun-du€unu ölçmek ve kalsiyum oranâ€șnâ€ș en ideal ölĂ§ĂŒlerde tutmaktâ€șr. Kandakikalsiyum miktarâ€șâ€șnâ€șn eksildi€ini tespit etti€indeyse, hemen bunun önleminialmaktadâ€șr.

Page 32: Harun Yahya (Adnan Oktar)

30

40 Konuda HĂŒcre

fiekil 19Paratiroid bezi kandakikalsiyum miktarâ€ș dĂŒflĂŒn-ce hemen parathormonusalgâ€șlayarak duruma mĂŒ-dahele eder.

fiekil 20Parathormon, ĂŒĂ§ ayrâ€ș yöntemkullanarak kandaki kalsiyummiktarâ€șnâ€ș artâ€șrâ€șr.

Page 33: Harun Yahya (Adnan Oktar)

Kalsiyumun kanda ne kadar bulunmasâ€ș gerekti€ini nereden bilir? Kal-

siyum miktarâ€șnâ€ș hangi fluur ile ölçer? Kalsiyumun az mâ€ș yoksa fazla mâ€ș

oldu€una nasâ€șl karar verir?

Bu noktada tekrar hatâ€șrlatmak gerekir ki, bu hĂŒcreler akâ€șl ve fluur

sahibi olmayan, milimetrenin ancak %1'i bĂŒyĂŒklĂŒÂ€ĂŒnde varlâ€șklardâ€șr.

Bu varlâ€șklarâ€șn bizim adâ€șmâ€șza kandaki kalsiyum miktarâ€șnâ€ș baflarâ€ș ile öl-

çebiliyor olmalarâ€ș, sonsuz ilim sahibi YĂŒce Allah'â€șn yaratâ€șflâ€șnâ€șn delille-

rinden sadece bir tanesidir.

Paratiroid hĂŒcreleri yaptâ€șklarâ€ș ölĂ§ĂŒmler sonucunda kalsiyum mik-

tarâ€șnâ€șn dĂŒfltĂŒÂ€ĂŒne karar verirlerse hemen parathormon salgâ€șlarlar. Pe-

ki parathormon kalsiyum miktarâ€șnâ€ș nasâ€șl yĂŒkseltecektir? Bu kĂŒĂ§ĂŒk mo-

lekĂŒl nereden kalsiyum bulabilecektir? Parathormon, her biri için çok

genifl biyoloji bilgisine sahip olunmasâ€ș gereken 3 ayrâ€ș yoldan kan için

kalsiyum kayna€â€ș bulur:

1. Kemiklerde bol miktarda kalsiyum bulunur. Parathormon, kal-

siyumun bir kâ€șsmâ€șnâ€ș kemiklerden ödĂŒnç alâ€șr. Kemik hĂŒcreleri, kalsiyu-

mu depolarlar ve normal flartlarda bâ€șrakmak istemezler. Ancak parat-

hormonun formĂŒlĂŒ ile karflâ€șlafltâ€șklarâ€șnda do€al olarak bir miktar kalsi-

yumu serbest bâ€șrakâ€șrlar. (flekil 20)

2. â€čdrarla birlikte bir miktar kalsiyum vĂŒcuttan atâ€șlmaktadâ€șr. â€čd-

rardaki kalsiyumun tekrar kana karâ€șfltâ€șrâ€șlmasâ€ș gerekmektedir. Bunun

içinse, böbrek hĂŒcrelerinin idrardaki kalsiyum molekĂŒllerini yakala-

31

Harun Yahya (Adnan Oktar)

tiroid bezi

paratiroid bezi

Kandaki milyonlar-ca molekĂŒlĂŒniçinden kalsiyumutespit edip, sonu-ca göre önlem ala-bilen paratiroidbezleri.

Page 34: Harun Yahya (Adnan Oktar)

32

malarâ€ș ve geri almalarâ€ș gerekir. Bu kez parathormon böbrek hĂŒcreleri-

ne bu emri verir ve böbrek hĂŒcreleri bu emre itaat ederek, kalsiyum

molekĂŒllerini geri toplarlar. (flekil 21)

3. Son yöntem ise, vĂŒcuda giren kalsiyumun en fazlasâ€șyla kullanâ€ș-

ma geçirilmesidir. Yedi€iniz besinlerdeki kalsiyumun kana karâ€șflmasâ€ș

ince ba€â€șrsakta gerçekleflmektedir. Ancak kalsiyumun geri emilmesi

için ba€â€șrsak hĂŒcrelerinin aktif hale gelmifl D vitaminine ihtiyaçlarâ€ș var-

dâ€șr. Bu noktada bĂŒyĂŒk bir problem ortaya çâ€șkmaktadâ€șr; Ă§ĂŒnkĂŒ yedi€i-

niz besinler yoluyla elde etti€iniz D vitamini aktif halde de€ildir.4 Ba-

€â€șrsaklarâ€șnâ€șzâ€șn daha çok kalsiyum emmesi, dolayâ€șsâ€șyla kandaki kalsi-

yum miktarâ€șnâ€ș artâ€șrmanâ€șz için bu problemi ortadan kaldâ€șrmanâ€șz gerek-

mektedir. Yani aktiflenmemifl D vitamininin kimyasal yapâ€șsâ€șnâ€ș de€iflti-

recek ve aktiflenmifl bir hale getirecek çok özel bir molekĂŒl bulmak zo-

rundasâ€șnâ€șz. Bu molekĂŒl yine parathormondur. (flekil 22)

40 Konuda HĂŒcre

fiekil 20Parathormon ihtiyaç durumunda kemiklerdedepolanan kalsiyumu ödĂŒnç alâ€șr.

Normal flartlarda kalsiyumu bâ€șrakmak istemeyen kemikler parathormonile karflâ€șlafltâ€șklarâ€șnda bir miktar kalsiyumu serbest bâ€șrakâ€șr.

Page 35: Harun Yahya (Adnan Oktar)

fiimdi bu noktada çok dikkatli bir flekilde dĂŒflĂŒnmek gerekir. Kan-

da bulunan kalsiyum miktarâ€șnâ€șn artâ€șrâ€șlmasâ€ș için birbirinden ba€â€șmsâ€șz 3

farklâ€ș yol bulunmaktadâ€șr ve birbirinden çok farklâ€ș bu ĂŒĂ§ sistemin çalâ€șfl-

maya bafllamasâ€șnâ€ș sa€layan anahtar aynâ€șdâ€șr. Bu anahtar ĂŒĂ§ sistemin de

konta€â€șnâ€ș çevirmektedir. Daha da hayranlâ€șk uyandâ€șrâ€șcâ€ș olan, birbirin-

den çok farklâ€ș yapâ€șda bulunan ve çok farklâ€ș çalâ€șflma flekilleri bulunan

bu sistemlerin kontaklarâ€ș çevrildi€i zaman, elde edilen sonucun aynâ€ș

olmasâ€șdâ€șr: "Kanda bulunan kalsiyum miktarâ€șnâ€ș artâ€șrmasâ€ș."

Peki bu hormonun formĂŒlĂŒnĂŒ paratiroid hĂŒcreleri nasâ€șl bulmufl-

lardâ€șr? Bu molekĂŒlĂŒn, kemikleri, böbrekleri ve D vitaminini etkileyece-

€ini nasâ€șl bilmifllerdir? Nasâ€șl olmufl da tarih boyu yaflamâ€șfl milyarlarca

insanâ€șn paratiroid bezi –hastalâ€șk vakalarâ€ș dâ€șflâ€șnda- bu do€ru formĂŒlĂŒ

ĂŒretmeyi baflarmâ€șfltâ€șr? Kemiklerin kalsiyum depoladâ€șklarâ€șnâ€ș, idrar için-

de atâ€șlmak ĂŒzere olan kalsiyum bulundu€unu ve ince ba€â€șrsak hĂŒcre-

lerinin kalsiyum emmek için aktif D vitaminine ihtiyaçlarâ€ș oldu€unu,

paratiroid hĂŒcreleri nereden bilirler? Bu ĂŒĂ§ sistemi çalâ€șfltâ€șracak formĂŒlĂŒ

nasâ€șl bulmufllardâ€șr? fiuursuz hĂŒcreler insanâ€ș dahi aciz bâ€șrakan bu akâ€șl

gösterisini nasâ€șl yaparlar?

33

Harun Yahya (Adnan Oktar)

fiekil 21â€čçinde kimyasal maddeler bulunan bir nehirden aradâ€ș€â€ș-nâ€șz kimyasalâ€ș bulmak için bir uzman olmanâ€șz, gerekli tek-noloji ve bilgiye sahip olmanâ€șz gerekir. Oysa hormonlarhiçbir donanâ€șma sahip olmadan bunu tek baflla-râ€șna bĂŒyĂŒk bir baflarâ€șyla yerine getirirler.

Page 36: Harun Yahya (Adnan Oktar)

34

HĂŒcrelerin ĂŒzerinde tecelli eden bu akâ€șl ve planlama, elbette hĂŒc-

releri de, kalsiyum molekĂŒlĂŒnĂŒ de, insanâ€ș da yoktan var eden, insanâ€ș

kalsiyum molekĂŒlĂŒne muhtaç bir flekilde yaratan, sonra bu ihtiyacâ€șn

karflâ€șlanmasâ€ș için kusursuz bir sistem var eden, göklerin, yerin ve ikisi

arasâ€șndakilerin Rabbi, Rahman ve Rahim olan Allah'tâ€șr. fiĂŒphesiz

Allah'â€șn flanâ€ș çok YĂŒcedir.

Allah... O'ndan baflka â€člah yoktur. Diridir, kaimdir. O'nu uyuklama ve

uyku tutmaz. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur. â€čzni olmak-

sâ€șzâ€șn O'nun Katâ€șnda flefaatte bulunacak kimdir? O, önlerindekini ve ar-

kalarâ€șndakini bilir. (Onlar ise) Diledi€i kadarâ€șnâ€șn dâ€șflâ€șnda, O'nun il-

minden hiçbir fleyi kavrayâ€șp-kuflatamazlar. O'nun kĂŒrsĂŒsĂŒ, bĂŒtĂŒn gök-

leri ve yeri kaplayâ€șp-kuflatmâ€șfltâ€șr. Onlarâ€șn korunmasâ€ș O'na gĂŒĂ§ gelmez.

O, pek YĂŒcedir, pek bĂŒyĂŒktĂŒr. (Bakara Suresi, 255)

40 Konuda HĂŒcre

fiekil 22Parathormon, ihtiyaç durumunda, aktifleflmemifl olan D vitaminin kimya-sal yapâ€șsâ€șnâ€ș de€ifltirerek, aktif hale getirir. Bir nevi uykudaki D vitaminleri-ni uyandâ€șrâ€șr.

Page 37: Harun Yahya (Adnan Oktar)

€er ihtiyacâ€șnâ€șzdan biraz daha fazla flekerli gâ€șda yerseniz,

vĂŒcudunuzdaki son derece detaylâ€ș ve kusursuz bir sistem

kandaki fleker oranâ€șnâ€șn yĂŒkselmesini engellemek için dev-

reye girer:

1- Öncelikle pankreas hĂŒcreleri, kan sâ€șvâ€șsâ€șnâ€șn içinde bulunan mil-

yonlarca molekĂŒl arasâ€șndan fleker molekĂŒllerini bulur ve di€erlerinden

ayâ€șrt eder. Dahasâ€ș bu molekĂŒllerin sayâ€șlarâ€șnâ€șn fazla mâ€ș, yoksa az mâ€ș ol-

duklarâ€șna karar verir, adeta fleker molekĂŒllerini sayar. GözĂŒ, beyni, el-

leri olmayan, gözle göremeyece€imiz kĂŒĂ§ĂŒklĂŒkteki hĂŒcrelerin bir sâ€șvâ€ș-

nâ€șn içindeki fleker molekĂŒllerinin oranâ€ș hakkâ€șnda fikir sahibi olmasâ€ș,

ĂŒzerinde dĂŒflĂŒnĂŒlmesi gereken bir konudur. (flekil 23)

2- E€er pankreas hĂŒcreleri kanda gere€inden fazla fleker oldu€u-

nu belirlerlerse, bu fazla flekerin depolanmasâ€șna karar verirler. Ancak

bu depolama iflini kendileri yapmaz, kendilerinden çok uzakta bulu-

nan baflka hĂŒcrelere yaptâ€șrâ€șrlar.

3- Uzaktaki bu hĂŒcreler kendilerine aksi bir emir gelmedi€i sĂŒrece

fleker depolamak istemezler. Ancak pankreas hĂŒcreleri, bu hĂŒcrelere

35

Page 38: Harun Yahya (Adnan Oktar)

36

40 Konuda HĂŒcre

fiekil 23Pankreas hĂŒcreleri, kan sâ€șvâ€șsâ€șnâ€șn içinde bulunanmilyonlarca molekĂŒl arasâ€șndan fleker molekĂŒlleriniayâ€șrt edebilirler.

Dahasâ€ș bu molekĂŒllerin sayâ€șlarâ€șnâ€șnfazla mâ€ș, yoksa az mâ€ș olduklarâ€șnakarar verir, adeta fleker molekĂŒlle-rini sayarlar.

Page 39: Harun Yahya (Adnan Oktar)

"fieker depolamaya bafllayâ€șn" emrini taflâ€șyacak bir hormon yollar. "â€čnsĂŒ-

lin" adâ€ș verilen bu hormonun formĂŒlĂŒ, pankreas hĂŒcreleri ilk olufltuk-

larâ€ș andan itibaren DNA'larâ€șnda kayâ€ștlâ€ș bulunmaktadâ€șr. (flekil 24)

4- Pankreas hĂŒcrelerindeki özel "enzimler" (iflçi proteinler) bu for-

mĂŒlĂŒ okurlar. Okunan formĂŒle göre de insĂŒlin adlâ€ș hormonu ĂŒretirler.

Bu ĂŒretimde her biri farklâ€ș görevlerde yĂŒzlerce enzim çalâ€șflâ€șr.

5- Üretilen insĂŒlin hormonu, en gĂŒvenli ve en hâ€șzlâ€ș ulaflâ€șm a€â€ș olan

kan yoluyla hedef hĂŒcrelere ulafltâ€șrâ€șlâ€șr. Bu hedef hĂŒcrelerden biri kara-

ci€er hĂŒcreleridir.

37

Harun Yahya (Adnan Oktar)

fiekil 24Pankreas hĂŒcreleri, ilgili hĂŒcrelere"fieker depolamaya bafllayâ€șn" emrinitaflâ€șyan bir hormon yollarlar. Bu hormonun adâ€ș "insĂŒlin"dir.

fiekil 25â€čnsĂŒlin hormonu, pankreashĂŒcrelerindeki özel enzimler tarafâ€șndanĂŒretilerek, kan yoluyla karaci€er vedi€er ilgili organlara ulafltâ€șrâ€șlâ€șr.

Page 40: Harun Yahya (Adnan Oktar)

38

6- â€čnsĂŒlin hormonunda yazâ€șlâ€ș olan "fieker depolayâ€șn" emrini oku-

yan karaci€er hĂŒcreleri ise bu emre kayâ€ștsâ€șz flartsâ€șz itaat ederler. fieker

molekĂŒllerinin hĂŒcrelerin içine geçmesini sa€layacak kapâ€șlar açâ€șlâ€șr. (fle-

kil 25)

7- Ancak bu kapâ€șlar rastgele açâ€șlmaz. Karaci€erdeki depo hĂŒcrele-

ri kandaki yĂŒzlerce farklâ€ș molekĂŒl arasâ€șndan sadece fleker molekĂŒlleri-

ni ayâ€șrt eder, yakalar ve kendi içlerine hapsederler. (flekil 26, 27)

8- Karaci€er hĂŒcreleri, kendilerine ulaflan emre hiçbir zaman itaat-

sizlik etmez. Bu emri yanlâ€șfl anlamaz, hatalâ€ș maddeleri yakalamaya, ge-

re€inden fazla fleker depolamaya kalkmaz. BĂŒyĂŒk bir disiplin ve özve-

ri ile çalâ€șflâ€șr.

Böylece siz fazla flekerli bir çay içti€inizde, bu ola€anĂŒstĂŒ sistem

devreye girer ve fazla flekeri vĂŒcudu-

nuzda depolar. E€er bu sistem

çalâ€șflmasaydâ€ș, o zaman fle-

40 Konuda HĂŒcre

fiekil 26, 27Pankreastaki depo hĂŒcre-leri, kandaki milyonlarcafarklâ€ș molekĂŒl arasâ€șndanfleker molekĂŒllerini ayâ€șrteder, ihtiyaç kadar olanâ€șalarak depolar.

Page 41: Harun Yahya (Adnan Oktar)

ker hâ€șzla yĂŒkselir ve kiflinin komaya girerek ölmesine neden olurdu.

Bu o kadar mĂŒkemmel bir sistemdir ki gerekti€i zaman tersine de çalâ€ș-

flabilir. E€er kandaki fleker normalin altâ€șna dĂŒflerse, bu sefer pankreas

hĂŒcreleri bambaflka bir hormon olan "glukagon"u ĂŒretirler. Glukagon

daha önce fleker depolayan hĂŒcrelere bu sefer "Kana fleker karâ€șfltâ€șrâ€șn"

emrini taflâ€șr. Bu emre de itaat eden hĂŒcreler depoladâ€șklarâ€ș flekeri geri bâ€ș-

rakâ€șrlar. (flekil 28)

Nasâ€șl olur da, bir beyne, sinir sistemine, göze, kula€a sahip olma-

yan hĂŒcreler, bu denli bĂŒyĂŒk hesaplarâ€ș ve iflleri kusursuzca baflarâ€șrlar?

Proteinlerin ve ya€ molekĂŒllerinin yan yana gelmesiyle oluflan bu flu-

ursuz varlâ€șklar, nasâ€șl olur da insanlarâ€șn bile yapamayacaklarâ€ș kadar bĂŒ-

yĂŒk ifller yapabilirler? fiuursuz molekĂŒllerin sergiledikleri bu bĂŒyĂŒk

bilincin kayna€â€ș nedir? Elbette bu olaylar, bizlere tĂŒm evrene ve tĂŒm

canlâ€șlara hakim olan Allah'â€șn varlâ€ș€â€șnâ€ș ve kudretini gösteren sayâ€șsâ€șz de-

lilden sadece birkaçâ€șdâ€șr. Allah ayetlerinde flöyle buyurmaktadâ€șr:

fiĂŒphesiz, yerde ve gökte Allah'a hiçbir fley gizli kalmaz. Döl yatakla-

râ€șnda size diledi€i gibi suret veren O'dur. O'ndan baflka â€člah yoktur;

ĂŒstĂŒn ve gĂŒĂ§lĂŒ olandâ€șr, hĂŒkĂŒm ve hikmet sahibi-

dir. (Al-i â€čmran Suresi, 5-6)

Harun Yahya (Adnan Oktar)

39

fiekil 28Glukagon daha önce fle-ker depolayan hĂŒcrelerebu kez "kana fleker ka-râ€șfltâ€șrâ€șn" emrini taflâ€șr. Buemre itaat eden hĂŒcre-ler, depoladâ€șklarâ€ș flekerikana geri bâ€șrakâ€șrlar.

Page 42: Harun Yahya (Adnan Oktar)

40

ehlike veya bir korku anâ€șnda her insana yardâ€șm eden

bir molekĂŒl vardâ€șr: Adrenalin hormonu. Bu hormon,

örne€in kullandâ€ș€â€ș uça€â€ș arâ€șza yapan bir pilotun beyin

hĂŒcrelerini alarma geçirir, beynine daha çok kan ve fleker gönderir ve

pilotun daha dikkatli olabilmesini sa€lar. Aynâ€ș zamanda pilotun kalp

atâ€șfllarâ€șnâ€ș ve kan basâ€șncâ€șnâ€ș artâ€șrâ€șr, daha atik ve daha hâ€șzlâ€ș olabilmesini

sa€lar; solunum yollarâ€șnâ€ș açar, böylece daha fazla oksijen almasâ€șnâ€ș ve

kas ve beyin hĂŒcrelerine daha çok kan gitmesini sa€lar. â€čskeleti ve kas-

larâ€ș daha gĂŒĂ§lĂŒ kasar, kanda bulunan fleker seviyesini artâ€șrâ€șr ve böylece

pilotun fazladan ihtiyaç duydu€u enerjiyi almasâ€ș için imkan sa€lar.

Böbrek ĂŒstĂŒ bezlerinin ĂŒrettikleri ve depoladâ€șklarâ€ș bu mucizevi

hormon birçok özelli€e sahiptir ve Allah'â€șn ĂŒstĂŒn ilminin ve kusursuz

yaratâ€șflâ€șnâ€șn bir delilidir.

Öncelikle adrenalinin yukarâ€șda sayâ€șlan etkileri nasâ€șl meydana ge-

tirebildi€ini inceleyelim. Tehlikenin ortaya çâ€șkmasâ€ș ile birlikte vĂŒcutta

alarm dĂŒÂ€mesine basâ€șlâ€șr. Beyin, böbrek ĂŒstĂŒ bezlerine yâ€șldâ€șrâ€șm gibi bir

emir gönderir. Böbrek ĂŒstĂŒ bezinin iç bölgesinde bulunan hĂŒcreler

Page 43: Harun Yahya (Adnan Oktar)

41

Harun Yahya (Adnan Oktar)

fiekil 30Böbrek ĂŒstĂŒ bezinin iç bölge-sinde bulunan hĂŒcreler derhalalarm durumuna geçer.

fiekil 29Korku veya heyecananâ€șnda beyin, böbrekĂŒstĂŒ bezlerine yâ€șldâ€șrâ€șmgibi bir emir gönderir.

fiekil 31Ve acil olarak adrenalinhormonu salgâ€șlar.

Page 44: Harun Yahya (Adnan Oktar)

42

alarm durumuna geçer ve acil olarak adrenalin

hormonu salgâ€șlar. Adrenalin molekĂŒlleri kana ka-

râ€șflâ€șr ve vĂŒcudun çeflitli bölgelerine da€â€șlâ€șr. (flekil

29,30,31)

Salgâ€șlanan adrenalin molekĂŒlleri, beyin,

kalp ve kaslar gibi hayati organlara giden damar-

larâ€ș geniflletir, böylece bu organlarâ€șn ihtiyacâ€ș olan

fazla kan temin edilmifl olur. 5 (flekil 32)

Adrenalin molekĂŒllerinin yaptâ€ș€â€ș dĂŒ-

zenleme kalbe, beyne ve kaslara giden da-

marlarâ€ș açarken, karaci€ere ve deriye gi-

den damarlarâ€ș daraltmaktadâ€șr. (flekil 33)

Böylece beden için ihtiyaç duyu-

lan destek en iyi flekilde sa€lanmâ€șfl olur.

40 Konuda HĂŒcre

böbrek ĂŒstĂŒ bezi

böbrek

fiekil 32Adrenalin hormonu, beyin, kalp ve kaslar gibi hayati organlara gidendamarlarâ€ș geniflleterek, bu organlara kan akâ€șflâ€șnâ€șn artmasâ€șnâ€ș sa€lar.

Page 45: Harun Yahya (Adnan Oktar)

Deriye az kan pompalanmasâ€șnâ€șn bir baflka nedeni daha vardâ€șr: Bu

sayede muhtemel bir yaralanmada kan kaybetme riski en aza indiril-

mifl olacaktâ€șr. Aflâ€șrâ€ș heyecan karflâ€șsâ€șnda deride gözlemlenen soluklaflma-

nâ€șn nedeni de, o anda deriye daha az kan pompalanâ€șyor olmasâ€șdâ€șr.6

Hiçbir zaman yanlâ€șfllâ€șkla kalbe veya beyne giden damarlar daralâ€șp

karaci€ere veya deriye giden damarlar geniflletilmez. Adrenalin mole-

kĂŒlĂŒ ne yapmasâ€ș gerekti€ini çok iyi bilir. Bedeninizde bulunan yĂŒzler-

ce damarâ€șn çapâ€ș ve bu damarlarâ€șn nereye ne miktarda kan ilettikleri,

gözle görĂŒlmeyen bir hormon tarafâ€șndan ayarlanmaktadâ€șr.

Adrenalin molekĂŒlleri her organ için farklâ€ș bir anlam taflâ€șr; dama-

ra gitti€i zaman damarâ€ș geniflleten adrenalin molekĂŒlĂŒ, kalbe gitti€i za-

man da kalp hĂŒcrelerinin kasâ€șlmalarâ€șnâ€ș hâ€șzlandâ€șrâ€șr. Böylece kalp daha

hâ€șzlâ€ș atar ve kaslara fazladan gĂŒĂ§ elde edebilmeleri için ihtiyaçlarâ€ș olan

kan sa€lanmâ€șfl olur. (flekil 34)

43

Harun Yahya (Adnan Oktar)

fiekil 33Adrenalin hormonu karaci€ere ve deriye giden damarlarâ€ș daraltarak, kanâ€șn oan ihtiyaç duyulan organlara gitmesini sa€lar.

Page 46: Harun Yahya (Adnan Oktar)

44

40 Konuda HĂŒcre

Adrenalin molekĂŒlĂŒ kas hĂŒcrele-

rine ulafltâ€ș€â€ș zaman da kaslarâ€șn daha

gĂŒĂ§lĂŒ bir flekilde kasâ€șlabilmelerini

sa€lar. (flekil 35) Karaci€ere ulaflan

adrenalin molekĂŒlleri, burada bulunan

hĂŒcrelere, kana daha çok fleker karâ€șfltâ€șr-

malarâ€șnâ€ș emreder. Böylece kandaki fleker

miktarâ€ș artar ve kaslarâ€șn ihtiyacâ€ș olacak

fazladan yakâ€șt sa€lanmâ€șfl olur. (flekil 36)

Bu çok kĂŒĂ§ĂŒk molekĂŒl, ne zaman ne yapmasâ€ș gerekti€ini çok iyi

bilmekte, ihtiyaç duyulmadâ€ș€â€ș sĂŒrece insan vĂŒcudunu asla alarm duru-

muna geçirmemektedir. Bunun dâ€șflâ€șnda hangi hĂŒcrelere gitmesi gerek-

ti€ini, hangilerine nasâ€șl bir emir vermesi gerekti€ini de çok iyi bilmek-

te ve bunu hiç unutmamaktadâ€șr. Ayrâ€șca tĂŒm bunlar, hĂŒcreleri, organla-

râ€ș ve ifllevlerini çok iyi tanâ€șdâ€ș€â€șnâ€ș ve bildi€ini de göstermektedir. VĂŒcu-

dun ne zaman bu durumdan çâ€șkartâ€șlmasâ€ș gerekti€i konusunda da hiç-

bir zaman yanâ€șlmamaktadâ€șr.

fiekil 34Adrenalin hormonu sayesinde, ihtiyaçanâ€șnda insan bedeni gĂŒĂ§ ve direnç kazanâ€șr.

fiekil 35

Page 47: Harun Yahya (Adnan Oktar)

Aksi takdirde yani böyle bir hata yaptâ€ș€â€șnda vĂŒcutta onarâ€șlmaz

hasarlar meydana gelebilir. Ancak, bu kĂŒĂ§ĂŒk molekĂŒller bĂŒyĂŒk bir so-

rumluluk bilinciyle çalâ€șflmaktadâ€șrlar. Birkaç atomun, belirli bir dĂŒzen

ile birleflmesinden meydana gelen, cansâ€șz, fluursuz, beyni ve gözĂŒ ol-

mayan bir molekĂŒlĂŒn bu kadar akâ€șlcâ€ș, organize ve seri bir flekilde hare-

ket etmesi mĂŒmkĂŒn mĂŒdĂŒr? Peki tĂŒm bunlarâ€ș, bu, gözle görĂŒlmeyecek

kadar az miktardaki sâ€șvâ€șnâ€șn kendi aklâ€ș ve iradesi ile gerçeklefltirmesi

mĂŒmkĂŒn olabilir mi? Elbette ki hayâ€șr.

TĂŒm bu anlatâ€șlanlar, vĂŒcudumuzdaki her molekĂŒlĂŒ Allah'â€șn yarat-

tâ€ș€â€șnâ€ș ve bunlarâ€șn, hayatâ€șmâ€șz boyunca her an YĂŒce Allah'â€șn gĂŒcĂŒ, irade-

si, kontrolĂŒ ve emri ile faaliyet halinde oldu€unu gösteren delillerden

sadece bir tanesidir. YĂŒce Allah'â€șn gĂŒcĂŒ, kudreti, yaratâ€șflâ€șndaki ĂŒstĂŒn

ilim ve akâ€șl her an, her yerde tecelli etmektedir. Kuran'da bildirildi€i gi-

bi; "Göklerde ve yerde ne varsa tĂŒmĂŒ Allah'â€șndâ€șr. Allah, her fleyi ku-

flatandâ€șr." (Nisa Suresi, 126)

45

Harun Yahya (Adnan Oktar)

fiekil 36Karaci€ere ulaflan adrenalin mole-kĂŒlleri, burada bulunan hĂŒcrelere,kana daha çok fleker karâ€șfltâ€șrmalarâ€ș-nâ€ș emreder. Böylece kandaki flekermiktarâ€ș artar.

Page 48: Harun Yahya (Adnan Oktar)

46

ĂŒcudumuzda gĂŒn içerisinde bizim farkâ€șnda olmadâ€ș€â€șmâ€șz

birçok ifllem gerçekleflir. Eksiksiz bir flekilde gerçekleflen

bu ifllemleri hĂŒcrelerimiz yapar. Sayâ€șlarâ€ș 100 trilyonu bu-

lan bu hĂŒcrelerin içinde, görevlerini çok iyi bilen birçok yapâ€ș vardâ€șr. Ki-

mi enerji, kimi protein ĂŒretir, kimi taflâ€șma ifllemi yapar, kimi de depo

fleklinde kullanâ€șlâ€șr.

HĂŒcrenin içindeki bu yapâ€șlardan birisi de lizozomdur. Lizozomu

hĂŒcrenin Ă¶Â€ĂŒtme makinesi olarak tanâ€șmlayabiliriz. Bu organelden sal-

gâ€șlanan enzimler sayesinde vĂŒcutta birçok "yâ€șkma" ifllemi gerçekleflir.

Lizozom enzimleri, artâ€șk ifle yaramayan hĂŒcreleri yâ€șkâ€șp, parçalamalarâ€ș-

nâ€șn veya bir yapâ€șnâ€șn etrafâ€șnâ€ș saran zarâ€ș Ă¶Â€ĂŒterek delmelerinin yanâ€ș sâ€șra,

vĂŒcutta sĂŒrekli olarak bĂŒyĂŒmeye devam eden bazâ€ș hĂŒcreleri de parça-

larlar. Lizozom enzimlerinin gerçeklefltirdi€i bu yâ€șkâ€șm ifllemi, vĂŒcut

açâ€șsâ€șndan son derece önemlidir. (flekil 37)

Örne€in hamile olan kadâ€șnlarda bebe€in geliflimiyle birlikte rahim

normale oranla çok fazla bĂŒyĂŒr. Bu sa€lâ€șklâ€ș bir bebe€in do€abilmesi

için gerekli olan bir aflamadâ€șr. Ancak bebek do€duktan sonra artâ€șk bu

derece genifl bir rahme ihtiyaç kalmamaktadâ€șr. Bu durumda aflâ€șrâ€ș dere-

Page 49: Harun Yahya (Adnan Oktar)

47

Harun Yahya (Adnan Oktar)

fiekil 37HĂŒcreiçinde bu-lunan lizo-zomlar. Lizozomlar,hĂŒcrenin çöpĂ¶Â€ĂŒtme makinesigörevini görerek, ifleyaramayan unsurlarâ€șparçalarlar.

Page 50: Harun Yahya (Adnan Oktar)

48

cede genifllemifl olan bu organâ€șn tekrar eski haline döndĂŒrĂŒlmesi ge-

rekmektedir. â€čflte bu ifllemi gerçeklefltiren lizozom enzimleridir. Do€um

ifllemi bitti€inde belirli hĂŒcrelerin lizozomlarâ€ș adeta bunu haber alâ€șr ve

ne yapmalarâ€ș gerekti€ini çok iyi bilerek hemen gerekli enzimleri salgâ€ș-

lamaya bafllarlar. Bu enzimler de vĂŒcudun sa€lâ€ș€â€ș için hamilelikten

sonraki 10 gĂŒn içerisinde hâ€șzlâ€ș bir yâ€șkâ€șmla rahmi 1/40 oranâ€șnda kĂŒĂ§ĂŒl-

tĂŒrler. Böylece rahim eski boyutlarâ€șna dönmeye bafllar.(flekil 38)

Lizozomlar ayrâ€șca spermin bafl kâ€șsmâ€șnda da bulunurlar. Sperm,

yumurtaya ulafltâ€ș€â€șnda onu saran kâ€șlâ€șfâ€ș delmek için bĂŒnyesinde taflâ€șdâ€ș-

€â€ș lizozom enzimlerini kullanâ€șr. Parçalayâ€șcâ€ș etkiye sahip bu enzimler,

yumurtayâ€ș koruyan kâ€șlâ€șfâ€ș delerek spermin yumurtayâ€ș döllemesini sa€-

larlar. (flekil 39)

40 Konuda HĂŒcre

fiekil 38Lizozom enzimi, bebe€in do€umun-dan sonraki 10 gĂŒn içerisinde rahmi1/40 oranâ€șnda kĂŒĂ§ĂŒltĂŒr. Böylecerahim normal boyutlarâ€șna dönmeyebafllar.

Page 51: Harun Yahya (Adnan Oktar)

Bu örneklerde de açâ€șkça görĂŒldĂŒÂ€ĂŒ gibi vĂŒcudumuzdaki her me-

kanizma birbirini tamamlayacak flekilde çalâ€șflâ€șr. Hamilelik sâ€șrasâ€șnda

rahmin bĂŒyĂŒmesini sa€layan sistemin yanâ€ș sâ€șra onu eski haline döndĂŒ-

recek sistem de vardâ€șr. Aynâ€ș flekilde sa€lam bir kâ€șlâ€șfla korunan yumur-

tayâ€ș delebilecek enzim de spermin içine özel olarak yerlefltirilmifltir.

â€čflte Darwinistler bu birbiriyle iç içe geçmifl mĂŒkemmel sistemin

bazâ€ș tesadĂŒflerin sonucunda olufltu€unu ve kusursuz flekilde ifllemeye

devam etti€ini iddia edecek kadar akâ€șl ve mantâ€șktan uzaklaflmâ€șfllardâ€șr.

Kendi içlerinde mĂŒkemmel bir iflleyifle sahip olan bu mekanizmalarâ€șn

vĂŒcudun bĂŒtĂŒnĂŒndeki sistemlerle de

uyumlu bir flekilde çalâ€șflmasâ€ș, Allah'â€șn

yaratâ€șflâ€șndaki kusursuzlu€un delille-

rinden bir tanesidir. Haflr Suresi'ndeki

bir ayette flöyle buyurulmaktadâ€șr:

O Allah ki, yaratandâ€șr, (en gĂŒzel bir bi-

çimde) kusursuzca var edendir, 'flekil ve

suret' verendir. En gĂŒzel isimler O'nun-

dur. Göklerde ve yerde olanlarâ€șn tĂŒmĂŒ

O'nu tesbih etmektedir. O, Aziz, Ha-

kimdir. (Haflr Suresi, 24)

49

Harun Yahya (Adnan Oktar)

fiekil 39Parçalayâ€șcâ€ș etkiye sahip li-zozom enzimleri, yumurtayâ€șkoruyan kâ€șlâ€șfâ€ș delerek sper-min yumurtayâ€ș döllemesinisa€larlar.

Page 52: Harun Yahya (Adnan Oktar)

50

ĂŒcudumuzda, kan basâ€șncâ€ș dĂŒfltĂŒÂ€ĂŒ anda devreye giren

kusursuz bir sistem bulunmaktadâ€șr. Tâ€șpkâ€ș yangâ€șn alarmâ€ș

algâ€șlayâ€șcâ€șlarâ€șnâ€șn, ateflin çâ€șkardâ€ș€â€ș dumanâ€ș tespit edecek

flekilde özel olarak dizayn edilmeleri gibi, bu sistem de ancak alarm du-

rumunda, yani kan basâ€șncâ€ș dĂŒflĂŒnce devreye girer.

Kan basâ€șncâ€șnâ€șn dĂŒflĂŒk olmasâ€ș insan için çok tehlikeli bir durum do-

€urabilir. Bu yĂŒzden alarm çalâ€șfltâ€ș€â€ș anda kan basâ€șncâ€șnâ€ș artâ€șrmak için bir

dizi tedbirin alâ€șnmasâ€ș gereklidir. Bu tedbirleri flöyle sâ€șralayabiliriz;

1. Kan damarlarâ€ș daraltâ€șlmalâ€șdâ€șr. (Bu daralma, tâ€șpkâ€ș uç kâ€șsmâ€ș sâ€șkâ€ș-

lan bahçe hortumunun daha tazyikli su vermesi gibi kan basâ€șncâ€șnâ€ș artâ€ș-

racaktâ€șr.)

2. Böbreklerden daha çok su emilmeli ve kana karâ€șfltâ€șrâ€șlmalâ€șdâ€șr.

3. En kâ€șsa zamanda kiflinin su içmesi sa€lanmalâ€șdâ€șr.

Peki bĂŒtĂŒn bunlar nasâ€șl sa€lanacaktâ€șr? Yine baflka bir eflsiz sistem,

her insan bedeninin derinliklerine do€ufltan yerlefltirilmifltir.

Sistem flöyle çalâ€șflâ€șr: Kan basâ€șncâ€ș dĂŒfltĂŒÂ€ĂŒ anda (ya da kanda bulu-

nan sodyum miktarâ€ș azaldâ€ș€â€șnda), böbreklerde bulunan bazâ€ș hĂŒcreler

Page 53: Harun Yahya (Adnan Oktar)

durumu fark eder. Bunlar alarm vericiler olan "jukstaglomerular" (JGA)

hĂŒcreleridir. Bu hĂŒcreler "renin" isimli çok özel bir madde salgâ€șlar.7 (fle-

kil 40)

HĂŒcrelerin, kan basâ€șncâ€șnâ€șn veya sodyum miktarâ€șnâ€șn dĂŒfltĂŒÂ€ĂŒnĂŒ

tespit edebilmeleri bafllâ€ș baflâ€șna bir mucizedir. Ancak daha da önemlisi

hĂŒcrelerin renin salgâ€șlamalarâ€șdâ€șr. Ă‡ĂŒnkĂŒ "renin" çok aflamalâ€ș bir ĂŒretim

zincirinin ilk halkasâ€șdâ€șr.

Kanâ€șn plazmasâ€șnda bulunan ve normalde kanda dolafltâ€ș€â€ș halde

hiçbir flekilde etkisi olmayan bir protein vardâ€șr. Bu protein karaci€erde

ĂŒretilen "anjiotensinojen" proteinidir. Hayranlâ€șk uyandâ€șran bir planla-

manâ€șn ilk aflamasâ€ș burada bafllar. Ă‡ĂŒnkĂŒ tek bafllarâ€șna hiçbir ifle yara-

mayan "anjiotensinojen" ve "renin" aslâ€șnda birbirleri ile birleflmek için

özel olarak tasarlanmâ€șfllardâ€șr. Tâ€șpkâ€ș bir logonun parçalarâ€șnâ€șn iç içe geçe-

bilmeleri için birbirlerine uygun olarak imal edilmeleri gibi. (flekil 41)

51

Harun Yahya (Adnan Oktar)

fiekil 40Kan basâ€șncâ€ș dĂŒfltĂŒÂ€ĂŒ anda (ya da kanda bulunan sodyum miktarâ€ș azaldâ€ș-€â€șnda), böbreklerde bulunan "jukstaglomerular" (JGA) isimli hĂŒcreleralarm durumuna geçer ve "renin" isimli çok özel bir madde salgâ€șlar.

Page 54: Harun Yahya (Adnan Oktar)

52

Burada dĂŒflĂŒnĂŒlmesi gereken bir nokta vardâ€șr: Böbrek hĂŒcreleri

ve karaci€er hĂŒcreleri vĂŒcut içinde birbirlerinden uzaktadâ€șr. Nasâ€șl olur

da birisi logonun bir parçasâ€șnâ€ș (renin) ĂŒretirken, di€eri bu parçaya tam

uyan di€er parçayâ€ș (anjiotensinojen) ĂŒretir ve yine nasâ€șl olur da bunlar

birbirlerine tam olarak uygun olurlar? Bunun evrimcilerin iddia etti€i

gibi tesadĂŒfen meydana gelmesi kesinlikle imkansâ€șzdâ€șr. fiĂŒphesiz her

biri YĂŒce Allah'â€șn sonsuz ilmiyle yaratâ€șlmâ€șfltâ€șr.

Renin, anjiotensinojen molekĂŒlĂŒnĂŒn yapâ€șsâ€șnâ€ș de€ifltirir ve yeni bir

molekĂŒl "anjiotensin I" ortaya çâ€șkar: (flekil 42)

40 Konuda HĂŒcre

fiekil 41"anjiotensino-jen" ve "renin"tâ€șpkâ€ș bir logonunparçalarâ€ș gibi, içiçe geçebilecek-leri flekilde, bir-birlerine uygunolarakyaratâ€șlmâ€șfllardâ€șr.

fiekil 42Renin, anjiotensinojen molekĂŒlĂŒnĂŒn yapâ€șsâ€șnâ€ș de€ifltirir ve yeni bir mo-lekĂŒl "anjiotensin I" ortaya çâ€șkar.

Page 55: Harun Yahya (Adnan Oktar)

Renin + Anjiotensinojen -> Anjiotensin-I

Ortaya çâ€șkan bu yeni molekĂŒlĂŒn de bir etkisi yoktur; Ă§ĂŒnkĂŒ ĂŒre-

tim zinciri henĂŒz bitmemifltir. Devreye akci€erde bulunan "ACE" adâ€șn-

da ve sadece "anjiotensin-I" molekĂŒlĂŒnĂŒ parçalamaya yarayan bir en-

zim girer. Bu enzim sayesinde "anjiotensin-I" daha farklâ€ș bir molekĂŒl

olan "anjiotensin-II" molekĂŒlĂŒne dönĂŒflĂŒr: (flekil 43)

Anjiotensin-I + ACE Enzimi -> Anjiotensin-II

Bu noktada tekrar dĂŒflĂŒnmek gerekir: Böbrek ve karaci€er hĂŒcre-

lerinin ĂŒrettikleri iki farklâ€ș molekĂŒl etkileflmifl ve ortaya yeni bir mole-

kĂŒl çâ€șkmâ€șfltâ€șr. Böbrek ve karaci€er hĂŒcreleri ile hiçbir alakasâ€ș bulunma-

yan akci€er hĂŒcreleri de bu yeni molekĂŒlĂŒn tam olarak birleflece€i bir

enzim ĂŒretmektedir. Üstelik bu enzimi, söz konusu molekĂŒller birlefl-

meden çok önce ĂŒretmektedir. Nasâ€șl olur da akci€er hĂŒcreleri, daha

gerçekleflmemifl olan bir olay ve daha ĂŒretilmemifl bir maddeye en uy-

gun enzimi ĂŒretebilmektedir? Bu maddeyi bir baflka maddeye çevire-

53

Harun Yahya (Adnan Oktar)

fiekil 43ACE enzimi "anjiotensin-I"i daha farklâ€ș bir molekĂŒlolan "anjiotensin-II" molekĂŒlĂŒne dönĂŒfltĂŒrĂŒr.

Page 56: Harun Yahya (Adnan Oktar)

54

cek enzimin formĂŒlĂŒnĂŒ nereden bilmektedir? Kuflkusuz akci€er hĂŒcre-

lerine bu bilgileri ilham eden efli ve benzeri olmayan YĂŒce Allah'tâ€șr.

Anjiotensin-II adlâ€ș enzimin iki hayati görevi vardâ€șr: Bunlardan bi-

rincisi kan damarlarâ€șnâ€șn daralmasâ€șnâ€ș sa€lamaktâ€șr. Anjiotensin II enzi-

mi, kan damarlarâ€șnâ€șn etrafâ€șnda bulunan kaslarâ€ș uyarâ€șr ve kasâ€șlmalarâ€șnâ€ș

sa€layan mekanizmayâ€ș –ki bu da kusursuz bir yaratâ€șlâ€șflâ€șn delilidir- ha-

rekete geçirir. Böylece kaslar kasâ€șlâ€șr, damar çapâ€șnâ€ș daraltâ€șr ve kan basâ€șn-

câ€ș artâ€șrâ€șlmâ€șfl olur. Bu varâ€șlmak istenen birinci sonuçtur.

Anjiotensin-II maddesinin ikinci önemli görevi ise, mucizevi bir

hormon olan "aldosteron"u göreve ça€â€șrmaktâ€șr. Anjiotensin-II maddesi

böbrek ĂŒstĂŒ hĂŒcrelerine ulaflâ€șr ve bu hĂŒcrelere "aldosteron" salgâ€șlama-

larâ€ș emrini verir. Bu da planâ€șn kusursuzlu€unun bir baflka delilidir.

Ă‡ĂŒnkĂŒ aldosteron, böbrekleri etkileyecek ve böbrekler idrardaki suyu

geri emerek kana karâ€șfltâ€șracaktâ€șr. Böylece kan basâ€șncâ€ș artacaktâ€șr. Bu da

varâ€șlmak istenen ikinci sonuçtur. (flekil 44)

40 Konuda HĂŒcre

fiekil 44Anjiotensin-II maddesi böbrek ĂŒstĂŒ hĂŒcrelerine ulaflâ€șr ve bu hĂŒcrelere "al-dosteron" salgâ€șlamalarâ€ș emrini verir. Aldosteron ise böbrekleri etkileyerek,böbreklerin idrardaki suyu geri emmelerini ve kana karâ€șfltâ€șrmalarâ€șnâ€ș sa€lar.Bu ise kan basâ€șncâ€șnâ€șn artmasâ€șyla sonuçlanâ€șr. Bu son derece kusursuzcaiflleyen muhteflem bir plandâ€șr ve Allah'â€șn sonsuz ilminin bir tecellisidir.

Page 57: Harun Yahya (Adnan Oktar)

Böbrek, karaci€er ve akci€erin ortaklafla çalâ€șflmasâ€ș sonucunda ĂŒre-

tilen "anjiotensin-II" maddesinin çok önemli bir görevi daha vardâ€șr:

Beynin özel bir bölgesine ulaflmak ve o bölgeyi harekete geçirmek. Bu

bölge susama hissini uyandâ€șran "susama bölgesi"dir.

Ancak "anjiotensin-II" maddesinin önĂŒnde bir engel vardâ€șr. Ă‡ĂŒn-

kĂŒ beyni korumak için kandan beyin dokusuna geçifli çok zorlafltâ€șran,

çok seçici bir sistem vardâ€șr ve buna "kan-beyin bariyeri" denir. Bu sis-

tem beyinde 1-2 noktada bulunmamaktadâ€șr ve bu noktalardan biri de

"susama bölgesi"dir. Bu özel yaratâ€șlâ€șfl sayesinde beynin susama bölgesi

uyarâ€șlâ€șr ve insanda su içme iste€i meydana gelir.8 (flekil 45)

55

Harun Yahya (Adnan Oktar)

fiekil 45Anjiotensin-II beyindeki susama bölgesini uyarâ€șr ve bu sayede insandasusama iste€i meydana gelir.

Page 58: Harun Yahya (Adnan Oktar)

56

40 Konuda HĂŒcre

Böbreklerin, akci€er ve karaci€erin bir plan içinde, ortaklafla ĂŒret-

tikleri maddeler bir dĂŒzen içinde birleflmifl ve sonuçta kan basâ€șncâ€șnâ€șn

yĂŒkselmesine neden olan bir hormonun salgâ€șlanmasâ€șnâ€ș sa€lamâ€șfllardâ€șr.

Bunun için böbrek hĂŒcreleri, akci€er hĂŒcreleri ve karaci€er hĂŒcrelerinin

biraraya gelip bir koalisyon oluflturmalarâ€ș gerekir.

Bu koalisyon önce kan basâ€șncâ€ș dĂŒfltĂŒÂ€ĂŒ zaman ne yapâ€șlmasâ€ș gerek-

ti€ini arafltâ€șrmak zorundadâ€șr. Bu arafltâ€șrma sonucunda da koalisyonun

en ideal çözĂŒme karar vermesi gerekir: Bu ideal çözĂŒm "kan damarla-

râ€șnâ€șn çaplarâ€șnâ€ș daraltmak" ve "aldosteron hormonunun salgâ€șlanmasâ€șnâ€ș

sa€lamak"tâ€șr.

Ardâ€șndan yine biraraya gelip, uzun arafltâ€șrmalar yapâ€șp, böbrek ĂŒs-

tĂŒ bezlerinin ve damar kasâ€ș hĂŒcrelerinin anatomilerini, çalâ€șflma sistem-

lerini analiz etmelidirler. Sonra bu damarlarâ€șn kasâ€șlmasâ€ș ve böbrek ĂŒs-

tĂŒ bezlerinin aldosteron salgâ€șlamasâ€ș için mucize bir formĂŒlĂŒ yani "anji-

otensin-II" maddesinin molekĂŒler projesini tespit etmifl olmalâ€șdâ€șrlar.

Yapâ€șlmasâ€ș gereken son ifl, bu molekĂŒlĂŒn nasâ€șl ĂŒretilece€inin tespit

edilmesidir. Her organ bu molekĂŒlĂŒn ĂŒretim aflamasâ€șnda bir sorumlu-

luk almalâ€șdâ€șr. Çizilen ĂŒretim planâ€ș çerçevesinde ĂŒĂ§ aflamalâ€ș bir montaj

sistemi uygun görĂŒlmeli, her organa bir görev paylafltâ€șrâ€șlmalâ€șdâ€șr. Böb-

rek hĂŒcreleri "renin" ĂŒretmeye, karaci€er hĂŒcreleri "anjiotensinojen"

ĂŒretmeye, akci€er hĂŒcreleri de "ACE" ĂŒretmeye karar vermeli ve görev

da€â€șlâ€șmâ€ș tamamlanmalâ€șdâ€șr. Ardâ€șndan toplantâ€ș sona ermeli ve hĂŒcreler

ait olduklarâ€ș yerlere geri dönmelidir. (flekil 46, 47)

Bu sistemin her parçasâ€ș, ĂŒzerinde dĂŒflĂŒnĂŒlmesi gereken harikalar-

la doludur. â€čnsan vĂŒcudundaki her hĂŒcre özel bir görev için yaratâ€șlmâ€șfl,

özel niteliklerle donatâ€șlmâ€șfl ve görev yapmasâ€ș gereken yere yine özel

olarak yerlefltirilmifltir. â€čnsan vĂŒcudunda meydana gelen tĂŒm olaylarâ€ș

Rabbimiz yaratmâ€șfltâ€șr ve insan bedenindeki her ayrâ€șntâ€ș da O'nun sonsuz

ilminin delillerinden sadece birkaç tanesidir. YĂŒce Allah'â€șn Kuran'da

bildirdi€i gibi:

Göklerin ve yerin mĂŒlkĂŒ O'nundur; çocuk edinmemifltir. O'na mĂŒl-

kĂŒnde ortak yoktur, herfleyi yaratmâ€șfl, ona bir dĂŒzen vermifl, belli bir

ölĂ§ĂŒyle takdir etmifltir. (Furkan Suresi, 2)

Page 59: Harun Yahya (Adnan Oktar)

57

Harun Yahya (Adnan Oktar)

fiekil 47Bu toplantâ€ș sonrasâ€șnda tĂŒm hĂŒcrelerin görevleri belirlenmifltir ve herbiri ne yapaca€â€șnâ€ș çok iyi bilmektedir. Allah'â€șn, gözle görĂŒlemeyecekkadar kĂŒĂ§ĂŒk olan bu varlâ€șklara ilhamâ€șyla, insanâ€șn kan basâ€șncâ€ș dahikusursuzca kontrol altâ€șnda tutulmaktadâ€șr.

fiekil 46â€čnsan hiç farkâ€șnda dahi de€ilken, böbrek, karaci€er ve akci€er hĂŒcreleri ade-ta bir toplantâ€ș dĂŒzenler ve hĂŒcreler arasâ€șnda görev da€â€șlâ€șmâ€ș yaparlar.

Page 60: Harun Yahya (Adnan Oktar)

58

aklaflâ€șk 3 kg a€â€șrlâ€ș€â€șnda ve 50 cm boyunda yeni do€an bir

bebe€in, yirmi-yirmi befl sene içinde 80 kg a€â€șrlâ€ș€â€șnda 1.80

m uzunlu€unda yetiflkin bir insan olmasâ€șnâ€ș sa€layan nedir?

Bu sorunun cevabâ€ș, hipofiz bezinden salgâ€șlanan muci-

ze bir molekĂŒlde, bĂŒyĂŒme hormonunda saklâ€șdâ€șr.

BĂŒyĂŒme ifllemi iki farklâ€ș flekilde gerçekleflir. Bazâ€ș hĂŒcreler hacimle-

rini artâ€șrâ€șrlar. Bazâ€ș hĂŒcreler de bölĂŒnerek ço€alâ€șrlar. â€čflte bu iki ifllemi de

sa€layan ve yöneten bĂŒyĂŒme hormonudur.

BĂŒyĂŒme hormonu hipofiz bezinden salgâ€șlanâ€șr ve bĂŒtĂŒn vĂŒcut hĂŒc-

relerine etki eder. Her hĂŒcre hipofiz bezinden kendisine gelen mesajâ€șn

anlamâ€șnâ€ș bilir. E€er bĂŒyĂŒmesi gerekiyorsa bĂŒyĂŒr, bölĂŒnerek ço€almasâ€ș

gerekiyorsa ço€alâ€șr.

Örne€in yeni do€mufl bir bebe€in kalbi yetiflkin halinin yaklaflâ€șk

olarak 16'da biri kadardâ€șr. Buna karflâ€șn toplam hĂŒcre sayâ€șsâ€ș yetiflkin kal-

bindekilerle aynâ€șdâ€șr. BĂŒyĂŒme hormonu geliflme döneminde kalp hĂŒcre-

lerine teker teker etki eder. Her hĂŒcre, bĂŒyĂŒme hormonunun kendisine

emretti€i kadar geliflme gösterir. Böylece kalp de bĂŒyĂŒyerek yetiflkin

bir insan kalbi haline gelir. (flekil 48)

Page 61: Harun Yahya (Adnan Oktar)

Sinir hĂŒcrelerinin ço€almasâ€ș da bebek henĂŒz anne karnâ€șndayken,

6. ayâ€șn sonunda biter. Bu aflamadan do€uma ve do€umdan yetiflkinli-

€e kadar olan devrede sinir hĂŒcrelerinin sayâ€șlarâ€ș sabit kalâ€șr. BĂŒyĂŒme

hormonu sinir hĂŒcrelerine de hacimsel olarak bĂŒyĂŒmelerini emreder.

Böylece sinir sistemi bĂŒyĂŒme ça€â€șnâ€șn bitimiyle beraber son halini alâ€șr.

(flekil 49)

VĂŒcutta bulunan di€er hĂŒcreler –örne€in kas ve kemik hĂŒcreleri-

geliflme dönemi boyunca bölĂŒnerek ço€alâ€șrlar. Bu hĂŒcrelere ne kadar

bölĂŒnmeleri gerekti€ini bildiren de yine bĂŒyĂŒme hormonudur. (flekil

50, 51)

Bu durumda flu soruyu sormamâ€șz gerekir:

Hipofiz bezi nasâ€șl olur da hĂŒcrelerin bölĂŒnmesi veya bĂŒyĂŒmesi

59

Harun Yahya (Adnan Oktar)

fiekil 48,49Yeni do€mufl bir bebe€in kalbiyetiflkin halinin yaklaflâ€șk olarak16'da biri kadardâ€șr. Buna karflâ€șntoplam hĂŒcre sayâ€șsâ€ș yetiflkinkalbindekilerle aynâ€șdâ€șr.

Page 62: Harun Yahya (Adnan Oktar)

60

40 Konuda HĂŒcre

fiekil 50BĂŒyĂŒme hormonu sinir hĂŒcrelerine hacimsel olarak bĂŒyĂŒmelerini emreder.Böylece bĂŒyĂŒme ça€â€șnâ€șn sonunda, sinir hĂŒcreleri son halini almâ€șfl olur.

fiekil 51Kas ve kemik hĂŒcre-leri gibi bazâ€ș vĂŒcuthĂŒcreleri geliflme dö-nemi boyunca bölĂŒ-nerek ço€alâ€șrlar.

Page 63: Harun Yahya (Adnan Oktar)

için gerekli olan formĂŒlĂŒ bilir? Bu, son derece mucizevi bir olaydâ€șr.

Ă‡ĂŒnkĂŒ nohut bĂŒyĂŒklĂŒÂ€ĂŒnde bir et parçasâ€ș, vĂŒcutta bulunan bĂŒtĂŒn

hĂŒcrelere hĂŒkmetmekte ve bu hĂŒcrelerin hacim olarak geniflleyerek ve-

ya bölĂŒnerek bĂŒyĂŒmelerini sa€lamaktadâ€șr.

Sorulmasâ€ș gereken bir baflka soru da fludur: Bu et parçasâ€ș böyle bir

görevi neden yerine getirir? Bu hĂŒcreler niçin bir ömĂŒr boyu, di€er

hĂŒcrelere bölĂŒnmelerini emreden bir mesaj göndermektedir?

â€čflte bu noktada Allah'â€șn yaratmasâ€șndaki mĂŒkemmellik bir kez da-

ha ortaya çâ€șkar. KĂŒĂ§ĂŒcĂŒk bir bölgede bulunan hĂŒcreler, trilyonlarca

hĂŒcrenin bir dĂŒzen içinde bölĂŒnmelerini ve bĂŒyĂŒmelerini sa€lamakta-

dâ€șr. Oysa bu hĂŒcrelerin insan bedenini dâ€șflarâ€șdan görmelerine, bedenin

ne kadar bĂŒyĂŒmesi ve ne aflamaya geldi€inde durmasâ€ș gerekti€ini bil-

melerine imkan yoktur. Bu fluursuz hĂŒcreler, vĂŒcudun karanlâ€ș€â€ș içinde,

ne yaptâ€șklarâ€șnâ€ș dahi bilmeden bĂŒyĂŒme hormonu ĂŒretmekte ve ĂŒretimi

durdurmalarâ€ș gerekti€i zaman da durmaktadâ€șrlar. Öyle kusursuz bir

sistem yaratâ€șlmâ€șfltâ€șr ki, bĂŒyĂŒmenin ve bu hormonun salgâ€șlanmasâ€șnâ€șn

her aflamasâ€ș kontrol altâ€șndadâ€șr.

BĂŒyĂŒme hormonunun bazâ€ș hĂŒcrelere hacim olarak bĂŒyĂŒmelerini,

bazâ€ș hĂŒcrelere de bölĂŒnerek ço€almalarâ€șnâ€ș emretmesi ayrâ€ș bir mucize-

dir. Ă‡ĂŒnkĂŒ her iki hĂŒcreye ulaflan hormon birbirinin kopyasâ€șdâ€șr. Ancak

emri alan hĂŒcrenin genetik flifresine ne flekilde hareket etmesi gerekti€i

yazâ€șlmâ€șfltâ€șr. BĂŒyĂŒme hormonu bĂŒyĂŒme emrini verir. Bunun ne flekilde

yapâ€șlaca€â€ș o hĂŒcrenin içinde yazâ€șlâ€șdâ€șr. Bu da insan vĂŒcudunun her nok-

tasâ€șnâ€șn yaratâ€șlâ€șflâ€șndaki kudret ve ihtiflamâ€ș bir kez daha ispatlar.

Burada çok önemli bir detay daha vardâ€șr: BĂŒyĂŒme hormonunun

bĂŒtĂŒn vĂŒcut hĂŒcreleri ĂŒzerinde etkili olmasâ€ș da son derece bĂŒyĂŒk bir

mucizedir. Bazâ€ș hĂŒcreler bĂŒyĂŒme hormonuna itaat ederken, bazâ€ș hĂŒcre-

lerin bu hormona isyan etmeleri istenmeyen sonuçlara neden olurdu.

Örne€in kalp hĂŒcreleri bĂŒyĂŒme hormonunun emretti€i flekilde bĂŒyĂŒr-

ken, gĂ¶Â€ĂŒs kafesi hĂŒcreleri ço€almayâ€ș ve bĂŒyĂŒmeyi reddederlerse, bĂŒ-

yĂŒyen kalp kĂŒĂ§ĂŒk kalan gĂ¶Â€ĂŒs kafesi içinde sâ€șkâ€șflâ€șr ve sonuç ölĂŒm olur-

du.

61

Harun Yahya (Adnan Oktar)

Page 64: Harun Yahya (Adnan Oktar)

62

Ya da burun kemi€i bĂŒyĂŒrken burun derisi bĂŒyĂŒmesini durdurur-

sa, burun kemi€i burun derisini yâ€șrtarak dâ€șflarâ€ș çâ€șkardâ€ș. Kaslarâ€șn, ke-

miklerin, derinin ve organlarâ€șn birbirleriyle uyumlu bir flekilde bĂŒyĂŒ-

meleri, her hĂŒcrenin teker teker bĂŒyĂŒme hormonuna itaat etmesi saye-

sinde kusursuz bir flekilde sa€lanâ€șr.

BĂŒyĂŒme hormonu, kemiklerin ucundaki kâ€șkâ€șrdak dokunun gelifl-

mesi için de emir verir. Bu kâ€șkâ€șrdak, yeni do€an bir bebe€in kalâ€șbâ€ș gibi-

dir. O bĂŒyĂŒmedikçe, bebek de bĂŒyĂŒyemez.9 Burada bulunan hĂŒcreler

kemi€i uzunlamasâ€șna bĂŒyĂŒtĂŒrler. Peki bu hĂŒcreler kemi€in uzunlama-

sâ€șna bĂŒyĂŒmesi gerekti€ini nereden bilirler? E€er bu kemik yana do€ru

bĂŒyĂŒse bacak uzayamayacak, hatta bacak kemi€i bu bölgede deriyi yâ€șr-

tarak dâ€șflarâ€ș çâ€șkacaktâ€șr. Ancak YĂŒce Rabbimiz, insan vĂŒcudundaki her

detayâ€ș ve bilgiyi her hĂŒcrenin çekirde€ine yerlefltirmifltir. Böylece ke-

mikler uzunlamasâ€șna bĂŒyĂŒr.

BĂŒyĂŒme hormonunda görĂŒlen bir baflka mucize de bu hormonun

salgâ€șlandâ€ș€â€ș dönem ve miktarla ilgilidir. BĂŒyĂŒme hormonu tam olarak

gereken miktarda ve en yo€un olarak da bĂŒyĂŒme ça€â€șnda salgâ€șlanâ€șr.

Bu, çok önemli bir muci-

zedir. Ă‡ĂŒnkĂŒ ihtiyaç du-

yulandan biraz daha az

veya biraz daha fazla

hormon salgâ€șlanmasâ€ș

durumunda oldukça sa-

kâ€șncalâ€ș sonuçlar ortaya

40 Konuda HĂŒcre

hipotalamus

Yaflamâ€șmâ€șz için hayatiönem taflâ€șyan hormonla-râ€șn salgâ€șlanmasâ€șna kararveren hipotalamus, be-denimizde oldukça kĂŒĂ§ĂŒkbir yer kaplar.

Page 65: Harun Yahya (Adnan Oktar)

çâ€șkar. E€er bĂŒyĂŒme hormonu az salgâ€șlanâ€șrsa cĂŒceli€e, çok salgâ€șlanâ€șrsa

devli€e yol açar.10

â€čflte bu yĂŒzden vĂŒcutta bĂŒyĂŒme hormonunun salgâ€șlanma miktarâ€ș-

nâ€ș dĂŒzenleyen çok özel bir sistem yaratâ€șlmâ€șfltâ€șr. Bu hormonun salgâ€șlan-

ma miktarâ€șna hipofiz bezinin yöneticisi sayâ€șlan hipotalamus karar ve-

rir. BĂŒyĂŒme hormonu salgâ€șlanmasâ€ș gerekti€i zaman hipofize "bĂŒyĂŒme

hormonu salgâ€șlattâ€șrâ€șcâ€ș hormon" (GHRH) gönderir. Kanda gere€inden

fazla bĂŒyĂŒme hormonu bulundu€u zaman da, hipotalamus hipofize

bir mesaj (somatostatin hormonu) göndererek, bĂŒyĂŒme hormonunun

salgâ€șlanmasâ€șnâ€ș yavafllatâ€șr.11 (flekil 52)

63

Harun Yahya (Adnan Oktar)

fiekil 52Hipotalamus tâ€șpkâ€ș bir orkestra flefi gibi, vĂŒcudun hormonal dengesini idareeder.

Page 66: Harun Yahya (Adnan Oktar)

64

40 Konuda HĂŒcre

fiekil 53,54Hipotalamus, herhangi bir insanâ€șn yapamayaca€â€ș önemli bir göreviyerine getirir. Kâ€șlcal damarâ€șn içindeki bĂŒyĂŒme hormonlarâ€șnâ€ș ayâ€șrt ederve bunlarâ€ș sayar. Bu konuda e€itimi olmayan bir insanâ€șn böyle birgörevi yerine getirmesi kesinlikle imkansâ€șzdâ€șr.

Page 67: Harun Yahya (Adnan Oktar)

Peki hipotalamusu oluflturan hĂŒcreler, kanda ne kadar bĂŒyĂŒme

hormonu olmasâ€ș gerekti€ini nereden bilmektedirler? Nasâ€șl olur da kan-

da bulunan bĂŒyĂŒme hormonu miktarâ€șnâ€ș ölçer ve bu duruma göre bir

karar verebilirler? Bu durumun ne kadar bĂŒyĂŒk bir mucize oldu€unu

anlamak için flu örnek ĂŒzerinde dĂŒflĂŒnelim:

Bir insanâ€ș özel bir cihaz yardâ€șmâ€ș ile milyarlarca kez -insan bir hĂŒc-

re boyutuna inene kadar- kĂŒĂ§ĂŒlttĂŒÂ€ĂŒmĂŒzĂŒ varsayalâ€șm. Bu insan, özel

bir kapsĂŒle yerlefltirilip hipotalamus bölgesinde bulunan hĂŒcrelerden

birinin yanâ€șna yerlefltirilsin.

Bu kiflinin görevi, önĂŒnden geçen kâ€șlcal damarâ€șn içinde bulunan

bĂŒyĂŒme hormonu molekĂŒllerini saymaktâ€șr. E€er bu molekĂŒl sayâ€șsâ€șnda

bir dĂŒflĂŒfl veya artâ€șfl olursa bunu da tespit etmektir. Bilindi€i gibi kan sâ€ș-

vâ€șsâ€șnâ€șn içinde binlerce farklâ€ș madde bulunmaktadâ€șr. MolekĂŒler yapâ€șlar

dĂŒflĂŒnĂŒldĂŒÂ€ĂŒ zaman bir insanâ€șn önĂŒne konulan fleklin bĂŒyĂŒme hormo-

nuna mâ€ș yoksa baflka bir maddeye mi ait oldu€unu bilmesi (e€er bu ko-

nuda uzman bir bilim adamâ€ș de€ilse) imkansâ€șzdâ€șr. Ancak hipotalamu-

sa yerlefltirdi€imiz insanâ€șn milyonlarca molekĂŒl içinde bĂŒyĂŒme hor-

monlarâ€șnâ€ș mutlaka tanâ€șmasâ€ș gerekir. Ayrâ€șca bu hormonun miktarâ€șnâ€ș da

her an kontrol etmek zorundadâ€șr. (flekil 53, 54)

Bir insan için bile oldukça zor görĂŒnen bu görevi, fluursuz hipota-

lamus hĂŒcreleri nasâ€șl yapmaktadâ€șrlar? Her an kanda bulunan bĂŒyĂŒme

hormonu miktarâ€șnâ€ș nasâ€șl ölçmektedirler? BĂŒyĂŒme hormonunu di€er

molekĂŒllerden nasâ€șl ayâ€șrt etmektedirler? Bu hĂŒcrelerin molekĂŒlleri ta-

nâ€șmalarâ€șnâ€ș sa€layacak gözleri, durum de€erlendirmesi yapacak bir be-

yinleri yoktur. Ancak Allah'â€șn kurdu€u sistem içinde kendilerine emre-

dilen görevi hatasâ€șz bir flekilde yerine getirirler. Bu kusursuz sistem sa-

yesinde insan son derece orantâ€șlâ€ș, estetik bir vĂŒcuda ve organlara sahip

olur. Allah, yarattâ€ș€â€ș her fley gibi insanâ€ș da mĂŒkemmel özelliklerle bir-

likte var etmifltir:

O Allah ki, yaratandâ€șr, (en gĂŒzel bir biçimde) kusursuzca var edendir,

'flekil ve suret' verendir. En gĂŒzel isimler O'nundur. Göklerde ve yerde

olanlarâ€șn tĂŒmĂŒ O'nu tesbih etmektedir. O, Aziz, Hakimdir. (Haflr Sure-

si, 24)

65

Harun Yahya (Adnan Oktar)

Page 68: Harun Yahya (Adnan Oktar)

66

erkesin bildi€i gibi, çocukluktan yetiflkinli€e geçifl afla-

masâ€ș olan ergenlik döneminde, her insanâ€șn bedeni bir-

çok de€iflikli€e u€rar. Peki, milyarlarca insanâ€șn bede-

ninde, hiç flaflâ€șrmadan bu de€iflimlerin zamanâ€șnâ€ș ayar-

layan ve de€iflimi bafllatan mekanizma nedir? Sanki, insan vĂŒcudunda

alarmâ€ș kurulu bir saat vardâ€șr ve bu saatin alarmâ€ș çaldâ€ș€â€șnda, alarmâ€ș du-

yan bazâ€ș hormonlar harekete geçmektedirler.

Elbette ki vĂŒcutta bir saat bulunmamaktadâ€șr, ancak birazdan da

detaylarâ€ș ile görĂŒlece€i gibi, beynin hipotalamus bölgesindeki bazâ€ș hĂŒc-

reler, sanki kurulu bir saatin alarmâ€șnâ€ș duymufl gibi, ortalama 15 sene

bekledikleri yerden kalkarlar ve harekete geçerler. 15 senenin sonunda

bir senenin bir gĂŒnĂŒnĂŒn belli bir saatinde hipotalamustaki hĂŒcreler

GnRH olarak isimlendirilen bir hormon salgâ€șlamaya bafllarlar. Bu hor-

mon da hipofiz bezine iki hormonun salgâ€șlanmasâ€ș emrini verir. Salgâ€șla-

nan hormonlar FolikĂŒl Uyarâ€șcâ€ș Hormon (FSH) ve Luteinlefltirici Hor-

mon (LH)'dur.

Bu iki hormonun çok önemli görevleri ve mucizevi yetenekleri

Page 69: Harun Yahya (Adnan Oktar)

67

Harun Yahya (Adnan Oktar)

vardâ€șr. Her ikisi de erkek ve kadâ€șn bedeninin farklâ€șlaflma ve fiziksel ol-

gunlaflma sĂŒrecini bafllatâ€șrlar. Bu çok önemli bir ayrâ€șntâ€șdâ€șr; Ă§ĂŒnkĂŒ FSH

ve LH hormonlarâ€ș bu de€iflimi sa€layacak bölgelere uygun olarak ta-

sarlanmâ€șfllardâ€șr. Ve iki hormon da ne yapmalarâ€ș gerekti€ini çok iyi bilir-

cesine hareket ederler.

FSH hormonu kadâ€șn bedeninde, yumurtalâ€ș€â€șn içinde bulunan yu-

murta hĂŒcrelerinin olgunlaflmalarâ€șnâ€ș ve geliflmelerini sa€lar. Bir baflka

görevi de, bu bölgeden çok önemli bir baflka hormonun, östrojen hor-

monunun salgâ€șlanmasâ€șnâ€ș sa€lamaktâ€șr.

FSH hormonu yine aynâ€ș formĂŒlle erkek bedeninde de salgâ€șlanâ€șr.

Ancak bu sefer bambaflka etkilere yol açar. Testis hĂŒcrelerini uyarâ€șr ve

sperm ĂŒretimini bafllatâ€șr.

LH hormonunun kadâ€șn bedenindeki görevi, olgunlaflan yumurta-

nâ€șn serbest bâ€șrakâ€șlmasâ€șnâ€ș sa€lamaktâ€șr. Ayrâ€șca kadâ€șnlarda progesteron

isimli bir baflka hormonun salgâ€șlanmasâ€șnâ€ș sa€lar.

LH hormonunun erkek bedeninde farklâ€ș bir görevi vardâ€șr. Testis-

lerde bulunan bir grup özel hĂŒcreyi (leyding hĂŒcreleri) uyarâ€șr ve testos-

teron isimli hormonun salgâ€șlanmasâ€șnâ€ș sa€lar.

Bu hormonlarâ€șn farklâ€ș cinslerin bedenlerinde aynâ€ș formĂŒl ile ĂŒre-

tilmeleri ve her cinste birbirlerinden tamamen farklâ€ș etkilere sahip ol-

malarâ€ș elbette çok bĂŒyĂŒk bir harikadâ€șr. Hormonlar, erkek bedeni ve ka-

dâ€șn bedeni arasâ€șndaki farkâ€ș nereden bilirler? Nasâ€șl olur da aynâ€ș formĂŒ-

le sahip bir hormon, erkek bedeninde

testosteron ĂŒretilmesini sa€larken,

kadâ€șn bedeninde progesteron hor-

monu ĂŒretilmesini sa€lar?

Beynin hipotalamusbölgesine yerlefltirilmiflolan görĂŒnmez saatsayesinde hipotalamusbir insanâ€șn ergenlikça€â€șna geldi€ini anlar.

Page 70: Harun Yahya (Adnan Oktar)

68

Aynâ€ș formĂŒlle ĂŒretilen hormonlar erkek vĂŒcudunu tanâ€șyâ€șp sesini,

kas yapâ€șsâ€șnâ€ș bir erke€e uygun olacak flekilde gelifltirirken, kadâ€șn bede-

nindekiler nasâ€șl olup da kadâ€șnâ€șn kimyasâ€șnâ€ș ve özelliklerini bilip ona gö-

re de€ifliklikler yapabilmektedirler? Aynâ€ș hormon ile farklâ€ș etkilerin ve

farklâ€ș cinsiyetlerin oluflmasâ€șnâ€ș sa€layacak bu mĂŒkemmel genetik prog-

ram, hĂŒcrelerin içine nasâ€șl yerleflmifltir? (flekil 55)

TĂŒm bu olaylarâ€șn tesadĂŒflere, hĂŒcreye ya da hĂŒcreleri oluflturan

atomlara ba€lâ€ș olmadâ€ș€â€ș son derece açâ€șktâ€șr. Erkek ve kadâ€șna özgĂŒ ola-

cak flekilde ayarlanmâ€șfl bu dĂŒzenlemeler bilinçli bir yaratâ€șlâ€șflâ€șn ve bir

planâ€șn varlâ€ș€â€șnâ€ș bize göstermektedir. Hiç flĂŒphesiz bu yaratâ€șfl tĂŒm ka-

inat gibi her fleyi kusursuz olarak yaratan alemlerin Rabbi Allah'a ait-

tir. Yaratâ€șlâ€șfltaki kusursuzlu€u dĂŒflĂŒnen her insan, bizi yoktan var eden

Rabbimiz'i zikrederek O'na flĂŒkretmelidir:

Ey insanlar, sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize kulluk edin ki

sakâ€șnasâ€șnâ€șz. (Bakara Suresi, 21)

Hamd, gökleri ve yeri yaratan, ikifler, ĂŒĂ§er ve dörder kanatlâ€ș melekleri

elçiler kâ€șlan Allah'â€șndâ€șr; O, yaratmada diledi€ini artâ€șrâ€șr. fiĂŒphesiz

Allah, her fleye gĂŒĂ§ yetirendir. (Fatâ€șr Suresi, 1)

40 Konuda HĂŒcre

fiekil 55FSH ve LH hormonlarâ€ș,en uygun ve do€ru za-manda, erkek ve kadâ€șnbedeninin farklâ€șlaflmave fiziksel olgunlaflmasĂŒrecini bafllatâ€șr.

Page 71: Harun Yahya (Adnan Oktar)

er insanâ€șn normal vĂŒcut sâ€șcaklâ€ș€â€ș 36.5-37 derecedir.

VĂŒcudunuzun â€șsâ€șsâ€șnâ€șn kayna€â€șnâ€șn ne oldu€unu ve bu

â€șsâ€șyâ€ș neyin daima sabit tuttu€unu hiç dĂŒflĂŒndĂŒnĂŒz

mĂŒ? Evleri â€șsâ€ștmak için genellikle kalorifer sistemi kullanâ€șlâ€șr. Bu siste-

min bir de sâ€șcaklâ€ș€â€șn derecesini ayarlayan termostatâ€ș bulunur. Ev sahi-

bi termostatâ€ș istedi€i dereceye getirerek, evin â€șsâ€șnmasâ€șnâ€ș sa€lar. Peki in-

san vĂŒcudundaki kalorifer sistemi nedir ve termostatâ€șn ayarâ€ș nasâ€șl ya-

pâ€șlmaktadâ€șr?

VĂŒcudun â€șsâ€ș kayna€â€ș, insan vĂŒcudundaki 100 trilyon hĂŒcredir.

HĂŒcrelerin faaliyeti sâ€șrasâ€șnda belirli bir â€șsâ€ș açâ€ș€a çâ€șkar ve bu â€șsâ€ș vĂŒcudun

â€șsâ€șnmasâ€șna neden olur. â€čflte bu mikro kaloriferlerin her birinin ne kadar

â€șsâ€ș vermesi gerekti€ini dĂŒzenleyen, yani vĂŒcudumuzdaki termostatâ€ș

Allah'â€șn ilhamâ€ș ile ayarlayan ise kĂŒĂ§ĂŒcĂŒk bir molekĂŒl olan tiroksin hor-

monudur. (flekil 56)

HĂŒcrenin çalâ€șflâ€șrken belirli bir â€șsâ€ș yaymasâ€ș, 100 trilyon hĂŒcrenin

yaydâ€ș€â€ș â€șsâ€șnâ€șn toplamâ€șnâ€șn insan yaflamâ€ș için tam gerekti€i kadar olmasâ€ș

69

Page 72: Harun Yahya (Adnan Oktar)

70

bafllâ€ș baflâ€șna bir mucizedir. Tiroksin molekĂŒllerinin hĂŒcrenin ne kadar

â€șsâ€ș yaymasâ€ș gerekti€ini ve bu â€șsâ€șnâ€șn nasâ€șl artâ€șrâ€șlaca€â€șnâ€ș biliyor olmalarâ€ș

bir yaratâ€șlâ€șfl mucizesidir. (flekil 57)

Tiroksin hormonunun salgâ€șlanmasâ€ș da ayrâ€ș bir yaratâ€șlâ€șfl mucizesi-

dir. Tiroksin hormonuna ihtiyaç duyuldu€u anda hormonal sistemin

beyni hipotalamus, hormonal sistemin orkestra flefi olan hipofiz bezine

bir emir (TSH-Tiroid Salgâ€șlama Hormonu) gönderir. Emri alan hipofiz

bezi, tiroid bezinin harekete geçmesi gerekti€ini anlar. O da hemen ti-

roid bezine bir emir (Tirotropin- Tiroid Bezini Harekete Geçirici Hor-

mon) gönderir. Emir-komuta zincirinin son halkasâ€ș olan tiroid bezi de

kendisine ulaflan bu emir do€rultusunda hemen tiroksin hormonu ĂŒre-

tir ve kan yoluyla bunu bĂŒtĂŒn vĂŒcuda da€â€ștâ€șr. (flekil 58)

Tiroksin hormonunun yalnâ€șzca görevi de€il, salgâ€șlanma

miktarâ€ș da son derece önemlidir. Peki bu molekĂŒlĂŒn salgâ€ș-

lanma miktarâ€ș nasâ€șl belirlenir? Nasâ€șl olur da bu hor-

mon –hastalâ€șk halleri dâ€șflâ€șnda- ihtiyaçtan fazla

ya da az salgâ€șlanmaz?

Tiroksin hormonunun salgâ€șlanma

miktarâ€ș da Allah'â€șn sonsuz ilmi ile

yarattâ€ș€â€ș özel bir sistem sayesinde

belirlenir. Bu sistem iki ayrâ€ș öl-

Ă§ĂŒm ve geri-besleme meka-

40 Konuda HĂŒcre

fiekil 56Tiroksin hormonuvĂŒcudumuzda ade-ta termostat görevigörerek, â€șsâ€ș den-gesini ayarlar.

Page 73: Harun Yahya (Adnan Oktar)

71

Harun Yahya (Adnan Oktar)

fiekil 57Tiroksin molekĂŒllerinin, hĂŒcrenin ne kadar â€șsâ€ș yaymasâ€ș gerekti€inive bu â€șsâ€șnâ€șn nasâ€șl artâ€șrâ€șlaca€â€șnâ€ș bilmeleri, Allah'â€șn yaratâ€șflâ€șnâ€șn birmucizesidir.

fiekil 58Hipofiz bezi, tiroid bezine bir emir gönderir ve bunun sonucunda tiroid bezihemen tiroksin hormonu ĂŒretir. Ardâ€șndan bu hormonu kan yoluyla bĂŒtĂŒnvĂŒcuda da€â€ștâ€șr.

Page 74: Harun Yahya (Adnan Oktar)

72

nizmasâ€șndan oluflmufltur. Bu mekanizmalarâ€șn her biri benzersiz birer

mĂŒhendislik örne€idir.

Kanda bulunan tiroksin miktarâ€ș normalin ĂŒzerine çâ€șktâ€ș€â€ș zaman ti-

roksin hormonu hipofiz bezi ĂŒzerinde çok ilginç bir etki oluflturur: Hi-

pofiz bezinin TSH, yani tiroid salgâ€șlama hormonuna karflâ€ș gösterdi€i

duyarlâ€șlâ€ș€â€ș azaltâ€șr. (flekil 59)

E€er biraz dikkatlice dĂŒflĂŒnĂŒlecek olursa, ortada harika bir yapâ€ș-

nâ€șn oldu€u görĂŒlecektir. Ă‡ĂŒnkĂŒ TSH hormonunun görevi, hipofiz bezi-

ni harekete geçirmek ve tiroid bezine bir emir göndermesini sa€lamak-

tâ€șr. Bu emir, tiroksin hormonunun ĂŒretilmesi için kurulmufl bulunan

emir-komuta zincirinin ikinci halkasâ€șnâ€ș oluflturur.

Sistem öyle detaylâ€ș bir flekilde planlanmâ€șfltâ€șr ki, artan tiroksin ken-

disini ĂŒreten kayna€â€șn daha fazla ĂŒretim yapmamasâ€ș için son derece

akâ€șlcâ€ș bir tedbir almakta ve kendi ĂŒretimi için kurulmufl olan emir-ko-

muta zincirini kesintiye u€ratmaktadâ€șr. Böylece kanda bulunan tiroksi-

nin normalin ĂŒzerine çâ€șkmasâ€șyla beraber tiroksin ĂŒretimi otomatik ola-

rak yavafllayabilmektedir. (flekil 60)

Tiroksin hormonunun ĂŒretim miktarâ€șnâ€ș belirleyen ikinci bir sistem

daha vardâ€șr. Artan tiroksin, hipotalamus hĂŒcrelerini etkiler. Bu hĂŒcreler

de TSH ĂŒretimini azaltâ€șrlar. Böylece tiroksin ĂŒretimi yavafllar.

40 Konuda HĂŒcre

fiekil 59Kanda bulunantiroksin miktarâ€șnormalin ĂŒzerineçâ€șkâ€șnca, tiroksinhormonu hipofizbezinin önĂŒneadeta bir bariyerçeker.

Page 75: Harun Yahya (Adnan Oktar)

Kanda bulunan tiroksin miktarâ€ș azaldâ€ș€â€ș zaman bu sistem tam ters

yönde çalâ€șflâ€șr. Tiroksin hormonunun miktarâ€șnâ€șn azaldâ€ș€â€șnâ€ș fark eden hi-

potalamus daha çok TSH hormonu ĂŒretir. Bu da tiroksin hormonunun

ĂŒretimini artâ€șrâ€șr. Bu durumda flu sorularâ€ș sormamâ€șz gerekir; tiroksin

hormonu ĂŒretimin durmasâ€ș için emir-komuta zincirinin durdurulmasâ€ș

gerekti€ini nereden bilmektedir? Hipotalamusta bulunan hĂŒcreler, ti-

roksin arttâ€ș€â€ș zaman hormon salgâ€șlamayâ€ș durdurmalarâ€ș gerekti€ini, ti-

roksin azaldâ€ș€â€ș zaman hormon salgâ€șlamayâ€ș artâ€șrmalarâ€ș gerekti€ini nere-

den bilmektedirler? Bu kusursuz sistem nasâ€șl var olmufltur?

Böylesine ince planlanmâ€șfl bir sistemin tesadĂŒfen meydana geldi-

€ini dĂŒflĂŒnmek, bir bilgisayarâ€șn ya da televizyonun tesadĂŒfen meyda-

na geldi€ini dĂŒflĂŒnmekten çok daha akâ€șl dâ€șflâ€ș bir iddia olur. Ă‡ĂŒnkĂŒ bu

sistemin çalâ€șflabilmesi için flu an burada detaylarâ€ș anlatâ€șlmayan, ancak

molekĂŒler boyutta gerçekleflen özel planlanmâ€șfl yĂŒzlerce ayrâ€șntâ€ș bulun-

maktadâ€șr. Bu sistemi yaratanâ€șn ĂŒstĂŒn bir akâ€șl ve gĂŒĂ§ sahibi olan YĂŒce

Allah oldu€u çok açâ€șk bir gerçektir. Allah'â€șn ilmi her yeri sarâ€șp kuflat-

mâ€șfltâ€șr:

...Rabbim, ilim bakâ€șmâ€șndan her fleyi kuflatmâ€șfltâ€șr. Yine de Ă¶Â€ĂŒt alâ€șp-dĂŒ-

flĂŒnmeyecek misiniz?" (Enam Suresi, 80).

73

Harun Yahya (Adnan Oktar)

fiekil 60Kanda bulunan tiroksin normalin ĂŒzerine çâ€șkanca ĂŒretim ifllemi otomatikolarak durdurulur.

Page 76: Harun Yahya (Adnan Oktar)

74

iroksin hormonunun salgâ€șlanma miktarâ€ș, önceki sayfa-

larda bahsetti€imiz hayranlâ€șk uyandâ€șrâ€șcâ€ș sistemler saye-

sinde garanti altâ€șna alâ€șnmâ€șfltâ€șr. Ancak bĂŒtĂŒn bunlarâ€șn

yanâ€ș sâ€șra, herhangi bir kriz durumuna karflâ€ș kanda bu-

lunan tiroksin miktarâ€șnâ€ș sabit tutan ola€anĂŒstĂŒ bir sistem daha vardâ€șr.

Tiroid bezi tarafâ€șndan kana salgâ€șlanan tiroksin molekĂŒlleri, sâ€șrf bu

ifl için özel olarak tasarlanmâ€șfl bir taflâ€șyâ€șcâ€ș molekĂŒle ba€lanâ€șr ve kanda

bu flekilde dolaflâ€șrlar. Ve bu molekĂŒle ba€lâ€ș olduklarâ€ș sĂŒrece görevlerini

yapamazlar. 10 bin tiroksin molekĂŒlĂŒnden sadece 4 tanesi kanda ser-

best bir flekilde bulunur. HĂŒcrelerin metabolizma hâ€șzlarâ€șnâ€ș etkileyen ti-

roksinler de iflte bu her 10.000 tiroksin molekĂŒlĂŒnden 4 tanesidir.12

Serbest tiroksin molekĂŒlleri hĂŒcrelerin içine girdikçe, onlarâ€șn yeri-

ne taflâ€șyâ€șcâ€șlarâ€șndan ayrâ€șlan yeni tiroksin molekĂŒlleri geçer. Böylece taflâ€ș-

yâ€șcâ€șlarâ€șna ba€lâ€ș olan tiroksin molekĂŒlleri bir depo olarak kullanâ€șlâ€șr ve

gerekli tiroksin hep hazâ€șr halde tutulmufl olur. (flekil 61, 62)

HĂŒcrelere etki etmesi gereken tiroksin miktarâ€șnâ€șn ne kadar hassas

bir denge ile ayarlâ€ș oldu€u, e€er hĂŒcrelere etki eden tiroksin miktarâ€ș ar-

Page 77: Harun Yahya (Adnan Oktar)

75

Harun Yahya (Adnan Oktar)

fiekil 61, 62Serbest tiroksin mole-kĂŒlleri hĂŒcrelerin içi-ne girdikçe, taflâ€șyâ€șcâ€șla-râ€șndan ayrâ€șlan yeni ti-roksin molekĂŒlleri on-larâ€șn yerine geçer.Böylece taflâ€șyâ€șcâ€șlarâ€șnaba€lâ€ș olan tiroksinmolekĂŒlleri bir depoolarak kullanâ€șlâ€șr ve ge-rekli tiroksin hep ha-zâ€șr halde tutulmuflolur.

Page 78: Harun Yahya (Adnan Oktar)

76

tarsa veya azalâ€șrsa bunun sonucunda ne tip sakâ€șncalarâ€șn ortaya çâ€șkaca-

€â€ș daha önce ele alâ€șnmâ€șfltâ€ș. â€čflte bu hassas miktarâ€șn içinde aynâ€ș zamanda

biraz önce de€indi€imiz 10.000'de 4'lĂŒk oran da vardâ€șr. Bu durumda

kaçâ€șnâ€șlmaz olarak flu sorularâ€ș sormak gerekir:

Peki trilyonlarca molekĂŒl nasâ€șl sayâ€șlâ€șr ve bu molekĂŒllerin yalnâ€șzca

10.000'de 4'lĂŒk bölĂŒmĂŒnĂŒn insan sa€lâ€ș€â€ș için uygun oldu€una neye gö-

re karar verilmifltir? Geride kalan 9996 molekĂŒlĂŒn pasif durumda bek-

lemesi gerekti€i nasâ€șl hesap-

lanmâ€șfltâ€șr? Kan damarlarâ€șnâ€șn

içinde 4 molekĂŒlde eksilme ol-

du€u ve di€er molekĂŒllerin

serbest bâ€șrakâ€șlmalarâ€ș gerekti€i

nasâ€șl anlaflâ€șlmâ€șfltâ€șr? Bu ola€a-

nĂŒstĂŒ matematiksel hesap ve

bu hesaba göre kurulmufl ve

yeryĂŒzĂŒnde gelmifl geçmifl

bĂŒtĂŒn insanlarda var olan bu

sistem binlerce yâ€șldâ€șr kusur-

suzca nasâ€șl ifllemektedir?

fiĂŒphesiz bu örnek, YĂŒce

Allah'â€șn gözle görebildi€imiz

veya göremedi€imiz her ale-

me hakim oldu€unun, her fle-

yi sarâ€șp kuflattâ€ș€â€șnâ€șn delillerin-

den sadece bir tanesidir:

... (Allah,) onlarâ€șn nezdinde

olanlarâ€ș sarâ€șp-kuflatmâ€șfl ve her

fleyi sayâ€ș olarak da sayâ€șp-tespit

etmifltir. (Cin Suresi, 28)

40 Konuda HĂŒcre

tirotropinserbestlefltiricihormon

hipotalamus

hipofiz bezi

tiroid serbestlefltiri-ci hormon

tiroid hormonu

azaltâ€șlmâ€șfl TRH salgâ€șsâ€ș

azaltâ€șlmâ€șfl TSH salgâ€șsâ€ș

negatif geri tepki

fazla tiroid hormonu

artâ€șrâ€șlmâ€șfl TRH hormonu

artâ€șrâ€șlmâ€șfl TSHhormonu

zayâ€șflatâ€șlmâ€șflgeri tepki

az tiroid hormonu

Tiroksin hormonuna ihtiyaç duyuldu€un-da hipotalamus, hipofiz bezine bir emirgönderir. Emri alan hipofiz bezi, tiroidbezinin harekete geçmesi gerekti€ini an-lar. O da hemen tiroid bezine bir emirgönderir ve tiroksin hormonu ĂŒreterekkan yoluyla bĂŒtĂŒn vĂŒcuda da€â€ștâ€șr.

Page 79: Harun Yahya (Adnan Oktar)

a€lâ€șklâ€ș bir kadâ€șnâ€șn bĂŒnyesi, her dört haftada bir yumurta-

nâ€șn döllenebilmesi için kapsamlâ€ș bir hazâ€șrlâ€șk yapar. Bu

hazâ€șrlâ€ș€â€șn bafl elemanlarâ€ș ise yine hormonlardâ€șr.

Dört haftalâ€șk bölĂŒmĂŒn hemen baflâ€șnda hipofiz bezi LH hormonu

ĂŒretir. Bu hormon beyindeki yerinden yola çâ€șktâ€șktan sonra, uzun bir yol

katederek kan yoluyla yumurtalâ€șklara ulaflâ€șr. Hormonlar, son derece

kĂŒĂ§ĂŒk molekĂŒllerdir ve insan vĂŒcudu bu kĂŒĂ§ĂŒk molekĂŒller için kilo-

metrelerce uzunlu€unda bir yol demektir. Ancak her LH hormonu yo-

lunu kaybetmeden, nereye gidece€ini çok iyi bilerek, baflka hiçbir orga-

na sapmadan direkt olarak yumurtalâ€șklara ulaflâ€șr. Artâ€șk yumurtalâ€șklarâ€șn

faaliyete geçme zamanâ€ș gelmifltir. (flekil 63)

Yumurtalâ€ș€â€șn içinde binlerce olgunlaflmamâ€șfl (çekirdek) yumurta

hĂŒcresi bulunmaktadâ€șr. Hipofizden gelen LH hormonunun etkisiyle bu

çekirdek hĂŒcrelerden bir bölĂŒmĂŒ olgunlaflmaya bafllar. LH hormonu bu

hĂŒcreleri harekete geçirecek özel bir formĂŒle sahiptir. (flekil 64) Kan

içinde birçok madde bulunmaktadâ€șr, ancak bu maddelerin hiçbiri yu-

murtalâ€șklarâ€ș harekete geçirmezken LH hormonunun sahip oldu€u

77

Page 80: Harun Yahya (Adnan Oktar)

78

40 Konuda HĂŒcre

fiekil 63LH hormonu yolunu kaybetmeden, sanki elinde bir harita varmâ€șfl gibi,nereye gidece€ini çok iyi bilerek, baflka hiçbir organa sapmadando€rudan yumurtalâ€șklara ulaflâ€șr.

fiekil 64Yumurtalâ€ș€â€șn içinde binlerce olgunlaflmamâ€șfl yumurta hĂŒcresi bulunur. LH hor-monunun etkisiyle bu çekirdek hĂŒcrelerden bir bölĂŒmĂŒ olgunlaflmaya bafllar.LH hormonu bu hĂŒcreleri harekete geçirecek özel bir formĂŒle sahiptir.

Page 81: Harun Yahya (Adnan Oktar)

özellikler bu etkiyi göstermektedir. Ya-

ni bu görev için özel olarak yaratâ€șlmâ€șfltâ€șr.

Olgunlaflmaya bafllayan hĂŒcrelerden yalnâ€șzca bir tanesi tam ola-

rak olgunlaflâ€șr ve yumurta hĂŒcresi olarak yumurtalâ€șktan dâ€șflarâ€ș salgâ€șla-

nâ€șr. (flekil 65)

Geliflmekte olan yumurta hĂŒcresine ve etrafâ€șnda bulunan besleyi-

ci tabakaya folikĂŒl denir. Hipofiz bezinden gönderilen bir di€er hor-

mon olan FSH hormonu folikĂŒl ĂŒzerinde çok ilginç bir etki yapar ve fo-

likĂŒl birden bire özel bir molekĂŒl ĂŒretmeye bafllar. Bu molekĂŒl "östro-

jen" isimli hormondur.

Daha kendisi tam olarak geliflmemifl olan folikĂŒl, nasâ€șl olup da bir

hormon ĂŒretmeye bafllamâ€șfltâ€șr? Bu ĂŒretimi yapacak mekanizma ve or-

ganizasyona nasâ€șl sahip olmufltur? Bu ĂŒretimin amacâ€ș nedir?

Kuflkusuz tĂŒm bunlarâ€ș yapan alemlerin Rabbi YĂŒce Allah'tâ€șr. Bu

sistemlerde O'nun sonsuz ilminin ve ĂŒstĂŒn yaratâ€șflâ€șnâ€șn delillerinden sa-

dece bir tanesini göstermektedir.

Gökleri ve yeri yaratan, onlarâ€șn bir benzerini yaratmaya kadir de€il

mi? Elbette (öyledir); O, yaratandâ€șr, bilendir. Bir fleyi diledi€i zaman,

O'nun emri yalnâ€șzca: "Ol" demesidir; o da hemen oluverir. Her fleyin

melekutu (hĂŒkĂŒmranlâ€șk ve mĂŒlkĂŒ) elinde bulunan (Allah) ne YĂŒcedir.

Siz O'na döndĂŒrĂŒleceksiniz. (Yasin Suresi, 81-83)

79

Harun Yahya (Adnan Oktar)

fiekil 65Olgunlaflmaya bafllayanhĂŒcrelerden yalnâ€șzca biritam olarak olgunlaflâ€șr veyumurtalâ€șktan dâ€șflarâ€șçâ€șkar.

Page 82: Harun Yahya (Adnan Oktar)

80

olikĂŒlĂŒn ĂŒretti€i molekĂŒller, yani östrojenin kadâ€șn vĂŒ-

cudunda ĂŒstlendi€i görevler, Allah'â€șn yaratâ€șflâ€șndaki mu-

cizelerden birini daha göstermektedir. fiimdi bu görev-

lerden bazâ€șlarâ€șnâ€ș kâ€șsaca görelim:

1. "Östrojen" hormonunun hedeflerinden biri "döl yata€â€ș"dâ€șr. Döl

yata€â€ș, döllenmifl yumurtanâ€șn gömĂŒlece€i ve bölĂŒnerek bĂŒyĂŒyece€i

yuvasâ€șdâ€șr. Östrojen hormonunun etkisiyle birlikte döl yata€â€șnda bir ha-

zâ€șrlâ€șk bafllar. Döl yata€â€șnâ€șn duvarlarâ€șnâ€șn kalâ€șnlâ€ș€â€ș 3-5 kat artar ve kâ€șlcal

damarlar tarafâ€șndan sarâ€șlâ€șr. (flekil 66) E€er döllenme gerçekleflirse, yu-

murtanâ€șn ihtiyacâ€ș olan besin bu damarlardan karflâ€șlanacaktâ€șr.

Bu gerçek bir mucizedir. Ă‡ĂŒnkĂŒ henĂŒz geliflmekte olan folikĂŒl,

içinde bulunan yumurta hĂŒcresinin gelece€ini adeta dĂŒflĂŒnmekte,yu-

murtanâ€șn ileride beslenmesi için gerekli tedbirleri almakta, ve yumur-

tanâ€șn gelecekte barâ€șnaca€â€ș döl yata€â€șnâ€șn hazâ€șrlâ€șk yapmasâ€șnâ€ș sa€lamak-

tadâ€șr.

Bu noktada bazâ€ș sorular sormak gerekir:

1. FolikĂŒl, yumurta hĂŒcresinin salgâ€șlandâ€șktan sonra döl yata€â€șna

Page 83: Harun Yahya (Adnan Oktar)

ulaflaca€â€șnâ€ș ve burada konaklayaca€â€șnâ€ș nasâ€șl haber almâ€șfltâ€șr? Döl yata-

€â€șndaki kâ€șlcal damarâ€șn yumurta hĂŒcresine besin sa€layaca€â€șnâ€ș nasâ€șl bil-

mektedir? Bu kâ€șlcal damarlarâ€șn ço€almasâ€șnâ€ș sa€layacak formĂŒlĂŒ nasâ€șl

ö€renmifltir? TĂŒm bunlar flĂŒphesiz YĂŒce makamlarâ€șn sahibi olan

Allah'â€șn yaratma sanatâ€șnâ€șn birer tecellileridir.

2. Östrojen etkisi ile döl yata€â€ș kaslarâ€ș da geliflmeye bafllar ve kas

81

Harun Yahya (Adnan Oktar)

fiekil 66Östrojen etkisi ile döl yata€â€ș kaslarâ€ș da geliflmeye bafllar ve kas gĂŒcĂŒ artar.Bu da olasâ€ș bir döllenme halinde yumurtanâ€șn yerleflece€i yata€â€ș korumakiçin alâ€șnmâ€șfl bir önlemdir.

Page 84: Harun Yahya (Adnan Oktar)

82

gĂŒcĂŒ artar. Bu da olasâ€ș bir döllenme halinde yumurtanâ€șn yerleflece€i ya-

ta€â€ș korumak için alâ€șnmâ€șfl bir önlemdir.13

KĂŒĂ§ĂŒcĂŒk bir folikĂŒlĂŒn ĂŒretti€i kimyasal molekĂŒl, bir insanâ€șn bede-

nini bafltan afla€â€ș flekillendirmekte, aynâ€ș zamanda gelecekte yeni bir in-

sanâ€șn do€masâ€ș için gerekli dĂŒzenlemeleri yaptâ€șrmaktadâ€șr.(flekil 66, 67)

Oysa östrojen hormonu, atomlarâ€șn yanyana dizilmesi ile meydana gel-

mifl fluursuz bir maddedir. fiuursuz hĂŒcreler tarafâ€șndan ĂŒretilmekte ve

40 Konuda HĂŒcre

fiekil 66Östrojen hormonu sayesinde,kadâ€șn bedenine özgĂŒ özellikleroluflur.

Page 85: Harun Yahya (Adnan Oktar)

83

Harun Yahya (Adnan Oktar)

fiekil 67Östrojen molekĂŒlleri anne rahmindekiepitel hĂŒcrelere ulafltâ€ș€â€șnda buhĂŒcreler asit salgâ€șlamaya bafl-larlar. Bu asidik ortam, ya-rarlâ€ș mikroplarâ€șn ço€alma-sâ€ș için uygun bir ortamsa€lar ve aynâ€ș zamandaenfeksiyonlarâ€ș önler.

fluursuz hĂŒcreler ĂŒzerinde etkili olmaktadâ€șr. Ancak bĂŒtĂŒn bu olaylar

bĂŒyĂŒk bir plan içinde gerçekleflmekte ve bu planâ€șn sonunda insan cin-

siyetlerinden biri eksiksiz olarak ortaya çâ€șkmaktadâ€șr.

Bu durumda flu gerçek tekrar ortaya çâ€șkmaktadâ€șr:

Östrojen hormonu tĂŒm bu aflamalarâ€ș kesinlikle kendi baflâ€șna yapa-

maz. Ona yaptâ€ș€â€ș tĂŒm bu iflleri ilham eden alemlerin Rabbi YĂŒce

Allah'tâ€șr. O tĂŒm kainatâ€ș benzersiz bir flekilde yoktan var edendir:

Ey insanlar sizi tek bir nefisten yaratan, ondan eflini yaratan ve her iki-

sinden birçok erkek ve kadâ€șn tĂŒretip-yayan Rabbinizden korkup-sakâ€ș-

nâ€șn. Ve (yine) Kendisiyle, birbirinizle dilekleflti€iniz Allah'tan ve akra-

balâ€șk (ba€larâ€șnâ€ș koparmak)tan sakâ€șnâ€șn. fiĂŒphesiz Allah, sizin ĂŒzeriniz-

de gözeticidir. (Nisa Suresi, 1)

Page 86: Harun Yahya (Adnan Oktar)

84

rkek ĂŒreme sisteminde de hormonlar baflrolĂŒ oynar. Do-

€umdan yaklaflâ€șk 10 yâ€șl sonra, geliflme ça€â€șnâ€șn bafllamasâ€șy-

la birlikte erkek hormonlarâ€ș tam olarak devreye girer. Bu

hormonlarâ€șn devreye girmesi, yine vĂŒcutta kurulu bir emir

komuta zincirinin harekete geçmesiyle gerçekleflir. Bu emir komuta

zincirinin en ĂŒst dĂŒzey yöneticisi hipotalamustur.

Hipotalamus do€umdan sonraki yâ€șllarda her 3-4 saatte bir LHRH

isimli bir hormon salgâ€șlar. Ancak bu hormonun salgâ€șlanma miktarâ€ș ol-

dukça azdâ€șr. Yaklaflâ€șk on yâ€șl sonra hipotalamus erkek bedeninin flekil-

lenmesi için do€ru zamanâ€șn geldi€ini adeta anlar ve LHRH hormonu-

nu daha kâ€șsa aralâ€șklarla salgâ€șlamaya bafllar.14 (flekil 68, 69) Bu kĂŒĂ§ĂŒk

molekĂŒller, nasâ€șl olup da yâ€șllarca bekledikten sonra, bir anda daha çok

hormon salgâ€șlama kararâ€ș almaktadâ€șrlar. Sanki önceden kurulu bir sis-

tem vardâ€șr ve bu sistem 10 yâ€șl sonra çalâ€șflmaya bafllamaktadâ€șr. Bu siste-

mi kuran, aktifleflece€i vakti önceden belirleyen, aksamadan çalâ€șflmasâ€ș-

nâ€ș sa€layan ve di€er tĂŒm ifllemleri ilham eden alemlerin Rabbi olan YĂŒ-

ce Allah'tâ€șr.

Page 87: Harun Yahya (Adnan Oktar)

85

Harun Yahya (Adnan Oktar)

fiekil 68Do€umdan sonraki yâ€șl-larda hipotalamus her 3-4 saatte bir LHRH isimlibir hormon salgâ€șlar.

fiekil 69Ancak bu

hormonun salgâ€ș-lanma miktarâ€ș olduk-

ça azdâ€șr. Yaklaflâ€șk on yâ€șlsonra hipotalamus erkek be-

deninin flekillenmesi için do€ruzamanâ€șn geldi€ini adeta anlar ve

LHRH hormonunu daha kâ€șsa aralâ€șklarlasalgâ€șlamaya bafllar.

Page 88: Harun Yahya (Adnan Oktar)

86

Do€ru zaman geldi€inde daha sâ€șk salgâ€șlanmaya bafllayan LHRH

hormonu emir-komuta zincirinin ikinci halkasâ€ș olan hipofiz bezine ula-

flâ€șr. Hipofiz bezi bu emri alâ€șr almaz LH isimli baflka bir hormon salgâ€șlar.

Bu hormon da erkek efley bezlerine, yani testislere ĂŒretime bafllama em-

rini verir.

BĂŒtĂŒn bu ifllemlerin bafllamasâ€ș niçin yâ€șllar sĂŒrmektedir ve bu me-

kanizmanâ€șn çalâ€șflma zamanâ€ș nasâ€șl belirlenmektedir? â€čflte bu sorularâ€șn

cevaplarâ€ș bilim dĂŒnyasâ€ș için halen bir sâ€șrdâ€șr. Ne var ki henĂŒz sâ€șrlarâ€ș çö-

zĂŒlemeyen bu sistem, insanlarâ€șn bedeninde, YĂŒce Rabbimiz'in ilk ya-

rattâ€ș€â€șndan beri çalâ€șflmaktadâ€șr.

LH hormonu kan yoluyla testislere ulaflâ€șnca burada bulunan hĂŒc-

reler testosteron isimli hormonu ĂŒretmeye bafllarlar. Testosteron ĂŒreten

hĂŒcreler adeta ait olduklarâ€ș bedenin, çocukluktan erkek görĂŒnĂŒmĂŒne

geçme zamanâ€ș geldi€ini bilmektedirler. Ă‡ĂŒnkĂŒ ĂŒrettikleri testosteronun

kimyasal formĂŒlĂŒ, geliflmekte

olan bir çocu€u yetiflkin bir

erkek yapacaktâ€șr.(flekil

70, 71)

fiĂŒphesiz bĂŒtĂŒn

bunlarâ€ș fluursuz bir

molekĂŒlĂŒn yapâ€șyor

olmasâ€ș oldukça

hayranlâ€șk uyandâ€ș-

râ€șcâ€șdâ€șr. Bu mole-

kĂŒl adeta, bir er-

kek bedeninin

özelliklerini bil-

mekte ve trilyon-

larca hĂŒcreyi bir er-

kek bedeni olufltur-

malarâ€ș için yönetmek-

tedir.

40 Konuda HĂŒcre

Page 89: Harun Yahya (Adnan Oktar)

87

Harun Yahya (Adnan Oktar)

fiekil 70, 71Testosteron hormonusayesinde erke€in be-deni flekillenir. Örne€intestosteron molekĂŒllerikâ€șl kökĂŒ hĂŒcrelerine etkieder, sakal ve bâ€șyâ€șk çâ€șk-masâ€șna neden olur,alâ€șndaki saç çizgisinidaha geri çeker, ses tel-lerine etki eder, erkekbedenine difli yumurta-sâ€șnâ€ș dölleyebilme özelli-€ini kazandâ€șrâ€șr.

Page 90: Harun Yahya (Adnan Oktar)

88

estosteron hormonunun yaratâ€șlâ€șflâ€șndaki plan bunlarla

sâ€șnâ€șrlâ€ș de€ildir. Bu hormonun etki mekanizmasâ€șnda da

açâ€șk bir yaratâ€șlâ€șfl mucizesi görĂŒlĂŒr. Testosteron yukarâ€șda

sâ€șraladâ€ș€â€șmâ€șz etkileri gerçeklefltirmek için hedef dokuya (erkek genital

organlarâ€ș) ulaflâ€șnca hĂŒcrelerin içine girer. HĂŒcrenin içinde yine özel ola-

rak testosteron için yaratâ€șlmâ€șfl bir enzimle birleflir ve böylece testoste-

ron çok daha etkili bir hale getirilir.

Tasarâ€șm ve planlama halen bitmemifltir. Bu yeni oluflan hormon da

yine kendisi için özel olarak tasarlanmâ€șfl bulunan özel bir alâ€șcâ€șyla birle-

flir. Ortaya çâ€șkan molekĂŒler kombinasyon hĂŒcrenin DNA'sâ€șna ba€lanâ€șr

ve DNA'dan alâ€șnan bilgiler do€rultusunda yeni bir protein sentezi or-

taya çâ€șkarâ€șr. Bu olay erkek ve kadâ€șn bedeni arasâ€șndaki farkâ€șn belirmesi-

ni ve cinsel fonksiyonlarâ€șn devamâ€șnâ€ș sa€lar.

Ortada o kadar kusursuz yaratâ€șlmâ€șfl bir sistem vardâ€șr ki, testoste-

ron-enzim-alâ€șcâ€ș ĂŒĂ§lĂŒsĂŒnden oluflan mekanizma, DNA'daki milyarlarca

bilgi içinden, kendileri için yazâ€șlâ€ș bölgeyi bulur ve buradaki bilgiler

do€rultusunda ĂŒretim yapâ€șlmasâ€șnâ€ș sa€lar. Örne€in sakal çâ€șkmasâ€ș için

Page 91: Harun Yahya (Adnan Oktar)

sakal kökĂŒ hĂŒcrelerinin DNA'larâ€șnda hangi bölgeye etki etmeleri ge-

rekti€ini bilirler. Sesin kalâ€șnlaflmasâ€ș için ses telleri hĂŒcrelerinin DNA'la-

râ€șnda hangi bölgeye etki etmeleri gerekiyorsa o bölgeye etki ederler.

Burada verilen bilgi son derece önemlidir. Testosteron (C19

H28

O2),

karbon, hidrojen ve oksijen atomlarâ€șnâ€șn farklâ€ș sayâ€șlarda birleflmesinden

meydana gelmifl bir molekĂŒldĂŒr. Bu cansâ€șz, fluursuz varlâ€șk, DNA'da

kendi ifline yarayacak bilginin bulundu€unu nereden bilebilir? Daha

da önemlisi, 3 milyar harften oluflan, binlerce ciltlik ansiklopediyi dol-

duracak kadar çok bilginin içinden, kendi aradâ€ș€â€ș birkaç harfi nasâ€șl fla-

flâ€șrmadan ve bĂŒyĂŒk bir hâ€șzla bulabilmektedir? Bu elbette ki Kendisin-

den baflka â€člah olmayan YĂŒce Allah'â€șn ilhamâ€ș ile gerçekleflmektedir.(fle-

kil 72)

BugĂŒn, â€čnsan Genomu Projesi dahilinde, 10 yâ€șldâ€șr çalâ€șflan yĂŒzlerce

bilim adamâ€ș, dĂŒnyanâ€șn en geliflmifl teknolojisini kullanarak, sadece

DNA'yâ€ș okumayâ€ș baflarabilmifllerdir. Ancak,

DNA'nâ€șn hangi bölgesinin insan bedeninin

hangi organâ€ș, proteini veya hormonu ile il-

gili oldu€unu henĂŒz bilmemektedirler.

Ancak, C18

H24

O2

formĂŒlĂŒne sahip östrojen

ve C19

H28

O2

formĂŒlĂŒne sahip testosteron

hormonlarâ€ș, bunu çok iyi bilmekte, mil-

yonlarca yâ€șldâ€șr, milyarlarca insan bedenin-

de flaflmadan bildiklerini uygulamaktadâ€șr.

fiĂŒphesiz yalnâ€șzca bu sistem dahi gökle-

ri, yeri ve ikisi arasâ€șndakileri ya-

ratan YĂŒce Allah'â€șn sanatâ€șnâ€șn

gözler önĂŒne serildi€i bir yaratâ€ș-

lâ€șfl harikasâ€șdâ€șr.

Harun Yahya (Adnan Oktar)

fiekil 72 Testosteron hormonu, 3 milyar harf-ten oluflan, binlerce ciltlik ansiklope-diyi dolduracak kadar çok bilgininiçinden, kendi aradâ€ș€â€ș birkaç harfi hiçflaflâ€șrmadan bulabilmektedir. BuAllah'â€șn yaratâ€șflâ€șndaki sayâ€șsâ€șz mucize-den biridir.

89

Page 92: Harun Yahya (Adnan Oktar)

90

olunumun ana amacâ€ș vĂŒcut hĂŒcrelerindeki karbondioksi-

din dâ€șflarâ€ș atâ€șlmasâ€ș ve yerine oksijen alâ€șnmasâ€șdâ€șr. Bu ifllem-

ler vĂŒcut dokularâ€șndan çok uzak bir yerde, akci€erde ger-

çekleflir. Bu durumda akci€erden vĂŒcuda giren oksijenin bir flekilde do-

kulara taflâ€șnmasâ€ș, dokularda ortaya çâ€șkan karbondioksitin de aynâ€ș flekil-

de akci€ere ulafltâ€șrâ€șlmasâ€ș gerekmektedir. Peki bu ulaflâ€șm nasâ€șl yapâ€șla-

caktâ€șr?

Oksijen ve karbondioksitin, insan vĂŒcudu içindeki yorulmak bil-

mez taflâ€șyâ€șcâ€șlarâ€ș kan sâ€șvâ€șsâ€șnda bulunan alyuvarlardâ€șr. Akci€erde hava ile

temas eden alyuvarlar, hĂŒcrelerden getirdikleri atâ€șk madde olan kar-

bondioksidi keseciklerin içine boflaltâ€șrken, kesecik içindeki oksijeni

emerler. Bu ifllem çok özel bir zar boyunca gerçekleflir. Bu zarâ€șn bir ta-

rafâ€șnâ€ș kesecik -alveol- içindeki oksijenli hava olufltururken, di€er taraf-

ta ise içinden sadece tek bir alyuvarâ€șn geçebilece€i genifllikteki kâ€șlcal

uzantâ€șlar vardâ€șr. Bu flekilde oksijen molekĂŒlĂŒ sorunsuz olarak alyuvar-

larla temas haline geçer.

Oksijen molekĂŒlĂŒ alyuvarlarâ€șn içinde bulunan hemoglobin adlâ€ș

Page 93: Harun Yahya (Adnan Oktar)

bir molekĂŒl tarafâ€șndan hĂŒcrelere taflâ€șnâ€șr. Hemoglobin molekĂŒlĂŒ çok

özel bir yaratâ€șlâ€șfla sahiptir. Dâ€șfl görĂŒnĂŒflĂŒ oksijen veya karbondioksit ta-

flâ€șmaya çok uygun bir çeflit fincan altlâ€ș€â€ș biçimindedir. Akci€erde oksi-

jene ba€lanan hemoglobin, kan dolaflâ€șmâ€ș yardâ€șmâ€șyla vĂŒcudun derinlik-

lerine do€ru yol alâ€șr. Oksijene ihtiyacâ€ș olan dokulara ulaflâ€șldâ€ș€â€șnda bir

mucize gerçekleflir. Çok özel bir tasarâ€șma sahip olan hemoglobin mole-

kĂŒlĂŒ, ortamdan kimyasal olarak etkilenir ve oksijenle arasâ€șnda kurulu

olan kimyasal ba€ kopar. Hemoglobin bunun sonucunda yĂŒkĂŒnĂŒ yani

oksijeni bâ€șrakâ€șr. â€čflte bu oksijen molekĂŒlĂŒ orada bulunan hĂŒcrelere ha-

yat verecektir. (flekil 73)

Hemoglobinin görevi burada bitmez. Hemoglobin ortamdan

uzaklafltâ€șrâ€șlmasâ€ș gereken karbondioksidin akci€erlere taflâ€șnmasâ€șnda da

çok önemli bir rol oynar. Bu olay flöyle özetlenebilir:

91

Harun Yahya (Adnan Oktar)

fiekil 73Hemoglobin, bedenin ihtiyacâ€ș olan oksijeni kana bâ€șrakâ€șr.

Page 94: Harun Yahya (Adnan Oktar)

92

HĂŒcre solunumu ile meydana gelen karbondioksit, hĂŒcrelerden

doku sâ€șvâ€șsâ€șna, doku sâ€șvâ€șsâ€șndan kâ€șlcal damarlara geçer. Karbondioksidin

bir kâ€șsmâ€ș alyuvarlarda hemoglobinle birleflerek karbamino hemoglobin

fleklinde taflâ€șnâ€șr. Bir kâ€șsmâ€ș ise karbonikanhidraz enziminin etkisiyle su ile

birleflerek karbonik asidi oluflturur. Daha sonra karbonik asit bikarbo-

nat ve hidrojen iyonlarâ€șna ayrâ€șflâ€șr. Açâ€ș€a çâ€șkan hidrojen iyonu, hemog-

lobin tarafâ€șndan tutulur. (flekil 74) â€čflte karbondioksit bu flekilde doku

40 Konuda HĂŒcre

fiekil 74Açâ€ș€a çâ€șkanhidrojen iyonu,hemoglobintarafâ€șndan tutulur.Bu sayede kar-bondioksit toplar-damarlarla kalbegetirilir.

Page 95: Harun Yahya (Adnan Oktar)

kâ€șlcallarâ€șndan toplardamarlarla kalbe getirilir. (flekil 75) Kalpten de ak-

ci€ere taflâ€șnâ€șr. Akci€erlerde gerçekleflen çeflitli ifllemlerden sonra kar-

bondioksit soluk verme esnasâ€șnda dâ€șflarâ€ș atâ€șlâ€șr. (flekil 76)

Hemoglobinin yapâ€șsâ€șnda dikkate de€er bir özellik vardâ€șr. Hemog-

lobin, oksijeni taflâ€șyabilecek yetene€e sahip oldu€u gibi aynâ€ș zamanda

taflâ€șdâ€ș€â€ș oksijeni do€ru anda do€ru yere bâ€șrakabilecek yetene€e de sa-

hiptir. Bunu baflarmasâ€șnâ€șn ardâ€șndaki sâ€șr oksijen ve hemoglobin arasâ€șn-

da kurulan kimyasal ba€da saklâ€șdâ€șr. Hemoglobinin bu özelli€inin öne-

minin tam olarak anlaflâ€șlabilmesi için flöyle bir de€erlendirme yapmak-

ta fayda vardâ€șr:

-E€er hemoglobin ve oksijen arasâ€șnda kurulan ba€ biraz daha za-

yâ€șf olsaydâ€ș, hemoglobin oksijene ba€lanamaz ve dokulara oksijen ulafl-

tâ€șrâ€șlamazdâ€ș. Bu durum canlâ€ș için mutlak bir ölĂŒm olurdu.

93

Harun Yahya (Adnan Oktar)

fiekil 75Kalbe gelen karbondioksit, buradan akci€ere taflâ€șnâ€șr.

Page 96: Harun Yahya (Adnan Oktar)

94

-Tam tersine bir olay gerçekleflseydi ve hemoglobin ile oksijen ara-

sâ€șnda kurulan ba€ biraz daha gĂŒĂ§lĂŒ olsaydâ€ș, bu sefer hemoglobin ve

oksijen çifti dokulara ulafltâ€șklarâ€șnda birbirlerinden ayrâ€șlamazlardâ€ș. Bu

durumda hĂŒcreler yine oksijensiz kalâ€șr ve canlâ€șlar birkaç dakika içinde

ölĂŒrlerdi.

Yukarâ€șdaki iki madde hemoglobinde özel bir tasarâ€șm oldu€unun

apaçâ€șk bir kanâ€ștâ€șdâ€șr. â€čnsan vĂŒcudunda oksijenin taflâ€șnmasâ€ș için mĂŒkem-

mel bir sistem yaratâ€șlmâ€șfltâ€șr. Bu sistem içinde yer alan her detay bizlere

YĂŒce Allah'â€șn ilminin sâ€șnâ€șrsâ€șzlâ€ș€â€șnâ€ș ve gĂŒcĂŒnĂŒn sonsuzlu€unu gösteren

delillerden sadece birkaç tanesidir.

40 Konuda HĂŒcre

fiekil 76Akci€ere gelen kar-bondioksit, çeflitli ifl-lemlerden geçerek,nefes yoluyla dâ€șflarâ€șatâ€șlâ€șr. Üstte bir he-moglobinin ĂŒĂ§ boyut-lu yapâ€șsâ€ș görĂŒlmek-tedir.

Page 97: Harun Yahya (Adnan Oktar)

ĂŒnĂŒmĂŒzdeki haberleflme sistemleri en ileri teknolojiye

sahip elektronik ve mekanik aygâ€ștlar kullanâ€șlarak kurul-

mufltur. Oysa insanâ€șn sâ€șrlarâ€șnâ€ș dahi henĂŒz çözemedi€i

hĂŒcre içi haberleflme sistemlerinde, protein yapâ€șlâ€ș aygâ€șt-

lar bulunmaktadâ€șr. Proteinlerin içinde ise modern aygâ€ștlarda oldu€u gi-

bi elektronik devreler veya yarâ€ș iletkenler de€il; bunlarâ€șn yerine kar-

bon, hidrojen, oksijen ve azot atomlarâ€ș bulunmaktadâ€șr.

HĂŒcreler arasâ€șnda kurulu haberleflme sistemi birçok açâ€șdan insan-

larâ€șn kullandâ€șklarâ€ș haberleflme sistemlerine benzer. Örne€in hĂŒcrelerin

zarlarâ€ș ĂŒzerinde kendilerine ulaflan mesajlarâ€ș algâ€șlamalarâ€șnâ€ș sa€layan

"antenler" bulunmaktadâ€șr. Bu antenlerin hemen altâ€șnda hĂŒcreye ulaflan

mesajâ€șn kodunu çözen "santraller" bulunur. (flekil 77)

SözĂŒ edilen antenler, kalâ€șnlâ€ș€â€ș milimetrenin yĂŒz binde biri kadar

olan ve hĂŒcreyi çepeçevre saran hĂŒcre zarâ€șnda yer alâ€șrlar. "Tirozin ki-

naz" reseptörĂŒ olarak isimlendirilen bu alâ€șcâ€ș; anten, gövde ve kuyruk

olmak ĂŒzere ĂŒĂ§ temel bölĂŒmden meydana gelir. Antenin hĂŒcre zarâ€șnâ€șn

dâ€șflâ€șnda kalan parçasâ€șnâ€șn flekli, uydu yayâ€șnlarâ€șnâ€ș toplamakta kullanâ€șlan

95

Page 98: Harun Yahya (Adnan Oktar)

96

çanak antene benzer. Her çanak antenin belirli bir uydunun yayâ€șnâ€șnâ€ș al-

maya yönelik olmasâ€ș gibi, de€iflik hormon molekĂŒllerinin taflâ€șdâ€ș€â€ș me-

sajlarâ€șn dilinden anlayan farklâ€ș antenler vardâ€șr.

Di€er hĂŒcrelerden gelen mesajlar -hormonlar-, hĂŒcre zarâ€șndaki an-

tenlere temas eder. Ancak her anten yalnâ€șzca tek bir mesajâ€ș algâ€șlayacak

flekilde tasarlanmâ€șfltâ€șr. Bu, çok özel bir yaratâ€șlâ€șflâ€șn eseridir. Böylece gön-

derilen mesaj yanlâ€șfllâ€șkla bir baflka hĂŒcreyi harekete geçirmez. (flekil 78)

Hormon ve anten birbirlerine öylesine uygun yaratâ€șlmâ€șfllardâ€șr ki,

bu benzerlik hemen hemen bĂŒtĂŒn biyoloji kaynaklarâ€șnda anahtar-kilit

uyumuna benzetilir. Yalnâ€șzca do€ru anahtar kilidi açabilir, yani yalnâ€șz-

ca do€ru hĂŒcre gönderilen mesajla muhatap olur, di€er hĂŒcreler için bu

mesajlar hiçbir fley ifade etmez. (flekil 79)

40 Konuda HĂŒcre

fiekli 77HĂŒcrelerin zarlarâ€ș ĂŒze-rinde kendilerine ula-flan mesajlarâ€ș algâ€șlama-larâ€șnâ€ș sa€layan "anten-ler" bulunmaktadâ€șr.

Page 99: Harun Yahya (Adnan Oktar)

97

Harun Yahya (Adnan Oktar)

fiekil 78Her anten yalnâ€șzca tek birmesajâ€ș algâ€șlayacak flekildeyaratâ€șlmâ€șfltâ€șr. Böylece gönde-rilen mesaj yanlâ€șfllâ€șkla birbaflka hĂŒcreyi harekete ge-çirmez.

fiekil 79Yalnâ€șzca do€ru anahtarâ€șn kilidiaçabilmesi gibi yalnâ€șzca do€ruhĂŒcre gönderilen mesajla muha-tap olur, di€er hĂŒcreler için bumesajlar hiçbir fley ifade etmez.

Page 100: Harun Yahya (Adnan Oktar)

98

Hormon, hĂŒcreye ulafltâ€ș€â€ș andan itibaren hĂŒcre içinde hayranlâ€șk

uyandâ€șran bir sistem devreye girer. HĂŒcreye gelen mesaj çok özel ha-

berleflme sistemleri tarafâ€șndan hĂŒcrenin DNA'sâ€șna ulafltâ€șrâ€șlâ€șr ve hĂŒcre-

nin bu mesaj do€rultusunda hareket etmesi sa€lanâ€șr. (flekil 80)

HĂŒcrenin antenlerine gelen bir mesajâ€șn, bĂŒyĂŒk bir hâ€șzla hĂŒcrenin

çekirde€ine iletilmesi, ĂŒstelik bu haberleflme sâ€șrasâ€șnda çok ĂŒstĂŒn bir

teknoloji kullanâ€șlmâ€șfl olmasâ€ș, çok bĂŒyĂŒk bir mucizedir. Ă‡ĂŒnkĂŒ hĂŒcre

fluursuz molekĂŒllerden oluflan cansâ€șz bir maddedir ve insanâ€șn tĂŒm be-

deni bu hĂŒcrelerin biraraya gelmeleriyle oluflmufltur. VĂŒcudumuzda

her birinin içinde çok ileri bir haberleflme sistemine sahip olan 100 tril-

yon hĂŒcre bulunmaktadâ€șr. â€čnsan vĂŒcudundaki sayâ€șsâ€șz özellikten sadece

bir tanesi olan bu bilgi dahi, insanâ€ș ve tĂŒm evreni yaratan ĂŒstĂŒn gĂŒĂ§ sa-

hibi YĂŒce Allah'â€șn ilminin sonsuz oldu€unu gösteren delillerdendir.

40 Konuda HĂŒcre

fiekil 80HĂŒcreye gelen mesaj çok özel haberleflme sistemleri tarafâ€șn-dan hĂŒcrenin DNA'sâ€șna ulafltâ€șrâ€șlâ€șr ve hĂŒcrenin bu mesaj do€-rultusunda hareket etmesi sa€lanâ€șr.

Page 101: Harun Yahya (Adnan Oktar)

erhangi bir organ bir protein ĂŒretilmesini istedi€i za-

man, hĂŒcrelere mesaj gönderir. Haberci molekĂŒl hĂŒc-

reye ulafltâ€ș€â€ș zaman hĂŒcre zarâ€șnda bulunan antene

ba€lanâ€șr. Bu ba€lanma sâ€șrasâ€șnda taflâ€șdâ€ș€â€ș mesajâ€ș antene

aktarâ€șr. Anten de aldâ€ș€â€ș mesajâ€ș hĂŒcrenin iç bölĂŒmĂŒnde bulunan kuyru-

€una iletir. Bunun ĂŒzerine bafllangâ€șçta tek baflâ€șna duran antenler ikili

gruplar halinde biraraya gelirler. Gövde bölĂŒmĂŒndeki enzimlerin kuy-

ruk bölĂŒmĂŒne fosfat eklemeleriyle kuyruk bölĂŒmĂŒnĂŒn flekli de€iflir. .

Bu iflleme "fosforilasyon" adâ€ș verilir. TĂŒm bu ifllemler, hĂŒcre içinde bu-

lunan haberleflme modĂŒlĂŒ olarak bilinen proteinlere bir ça€râ€ș niteli€in-

dedir. (flekil 81)

Bu sisteme birçok molekĂŒl ve protein de teknik destek sa€lar. Ör-

ne€in GTP isimli molekĂŒllerin ve kâ€șsaca "G" olarak adlandâ€șrâ€șlan prote-

inlerin de bu aflamada önemli etkisi bulunur. Sistemin çalâ€șflmasâ€ș için

birçok faktörĂŒn en do€ru anda devreye girmesi gerekmektedir.

Birtakâ€șm karmaflâ€șk ifllemlerin sonucunda, SH2 adlâ€ș haberleflme

99

Page 102: Harun Yahya (Adnan Oktar)

100

40 Konuda HĂŒcre

modĂŒlĂŒ harekete geçerek tirozin kinaz anteni ile ba€lantâ€ș kurar ve me-

sajâ€șn hĂŒcre içindeki iletimi bu flekilde bafllar. (flekil 82)

Burada ilk aflamasâ€ș genel olarak anlatâ€șlan bu haberleflme sistemi-

nin hĂŒcre içinde kendili€inden oluflmadâ€ș€â€ș, hĂŒcreyi oluflturan fluursuz

atomlarâ€șn da böyle bir sistemi akledemeyecekleri çok açâ€șk bir gerçektir.

Bu mĂŒkemmel sistemi yoktan vareden YĂŒce Allah'tâ€șr. Allah tĂŒm canlâ€ș-

lara yapmalarâ€ș gerekeni ilham eden ve onlarâ€ș her an kontrol altâ€șnda tu-

tandâ€șr.

mesaj gönderen hĂŒcre

mesajcâ€ș molekĂŒller

alâ€șcâ€ș hĂŒcre

sinyal yollarâ€ș

fiekil 81HĂŒcre içindeki iletiflim, hormonlar gibi mesaj taflıyanmolekĂŒllerin hĂŒcreye yanaflmalarıyla bafllar. HĂŒcre zarındakialıcılar mesajı alarak, hĂŒcre içindeki di€er haberleflmedensorumlu molekĂŒllere iletir. Bu ise, DNA'daki bazı genlerin ak-tifleflmesine ve bunun sonucunda mesajda iletilen proteininĂŒretilmesine yol açar.

Page 103: Harun Yahya (Adnan Oktar)

101

Harun Yahya (Adnan Oktar)

fiekil 82Protein ĂŒretimiyle ilgilimesajâ€șn hĂŒcreye veoradan hĂŒcreninDNA'sâ€șna ulaflmasâ€șsâ€șrasâ€șnda, birçok pro-tein ve molekĂŒl teknikdestek sa€lar. Bilinci,aklâ€ș, fluuru olmayanmolekĂŒllerin, böylesinekusursuz bir uyum ve iflbirli€i içinde harikalarmeydana getirmeleri,Allah'â€șn eflsizyaratâ€șflâ€șnâ€șn ve sonsuzilminin açâ€șktecellileridir. Allah çokYĂŒcedir, ĂŒstĂŒn ve gĂŒĂ§lĂŒolandâ€șr.

salgâ€șlanan protein

aktifleflen gen

çekirdekte DNA

Page 104: Harun Yahya (Adnan Oktar)

102

arklâ€ș hormonlar, ilgili organlarâ€ș oluflturan hĂŒcrelerin

ĂŒzerinde kendilerine özgĂŒ etkiler meydana getirirler.

Örne€in, kandaki fleker oranâ€șnâ€ș dĂŒzenleyici insĂŒlin ve

glukagon hormonlarâ€șnâ€șn taflâ€șdâ€șklarâ€ș mesajlar tamamen birbirlerine zâ€șt

yapâ€șdadâ€șr; bu nedenle sözĂŒ edilen iki hormon hĂŒcre içerisinde farklâ€ș

iletiflim kanallarâ€șnâ€ș harekete geçirir. Haberleflme santrali gibi çalâ€șflan alâ€ș-

câ€șlar, haber aktaracaklarâ€ș haberleflme modĂŒllerini hatasâ€șz olarak bulur-

lar. (flekil 83, 84)

Bu aflamada yapâ€șlacak yanlâ€șfl bir seçim, haberleflme flebekesinin

bozulmasâ€șna ve belki de ölĂŒmle sonuçlanabilecek ciddi hastalâ€șklara yol

açacaktâ€șr. Fakat hĂŒcre zarâ€șndaki alâ€șcâ€șlarâ€șn tam anlamâ€șyla birer uzman

gibi davranmalarâ€ș iletiflimin kusursuz bir flekilde devamâ€șnâ€ș sa€lar.

Bu durum bizleri cevaplandâ€șrâ€șlmasâ€ș gereken önemli sorularla kar-

flâ€ș karflâ€șya getirir: Farklâ€ș hormonlar tarafâ€șndan uyarâ€șlan alâ€șcâ€șlar, birlefl-

meleri gereken haberci proteinleri hiç hata yapmadan nasâ€șl seçmekte-

dir? Alâ€șcâ€șlar, ölĂŒmcĂŒl bir hataya sebebiyet vermeden görevlerini nasâ€șl

baflarâ€șyla sĂŒrdĂŒrmektedir?

Page 105: Harun Yahya (Adnan Oktar)

103

Harun Yahya (Adnan Oktar)

fiekil 83, 84Haberleflmesantrali gibi ça-lâ€șflan alâ€șcâ€șlar, ha-ber aktaracakla-râ€ș haberleflmemodĂŒllerini ha-tasâ€șz olarak bu-lurlar.

Page 106: Harun Yahya (Adnan Oktar)

104

Son bilimsel arafltâ€șrmalar yukarâ€șdaki sorularâ€șn cevaplarâ€șnâ€ș bulma-

mâ€șza yardâ€șmcâ€ș olmufltur; hĂŒcredeki kusursuz iletiflim, hĂŒcrenin YĂŒce

Allah'â€șn ola€anĂŒstĂŒ yaratâ€șflâ€șnâ€șn tecellisi olan mĂŒkemmel tasarâ€șmâ€șndan

kaynaklanmaktadâ€șr.

ModĂŒller arasâ€șnda hakkâ€șnda en çok bilgi sahibi oldu€umuz

SH2'yi ele alalâ€șm. Bu protein parçacâ€ș€â€ș iki ana bölĂŒmden meydana ge-

lir. SH2'nin bir bölĂŒmĂŒ, alâ€șcâ€șnâ€șn kuyru€una sâ€șkâ€ș sâ€șkâ€șya kenetlenen kâ€șs-

mâ€șdâ€șr. SH2 parçacâ€șklarâ€șna asâ€șl karakteristik özelli€ini veren ise ikinci

bölĂŒmdĂŒr ki, bu bölĂŒm flifre okuyucu bir cihaz gibi çalâ€șflâ€șr. (flekil 85)

ReseptörĂŒn (alâ€șcâ€șnâ€șn) kuyru€undaki amino asitlerin sayâ€șsâ€ș ve dizi-

limi de hĂŒcreye getirilen mesajâ€șn flifre kodunu oluflturur; iflte bu flifreyi

sadece bir tĂŒr SH2 modĂŒlĂŒ çözerek birleflmeyi gerçeklefltirir. Bu modĂŒ-

lĂŒn di€er bölĂŒmĂŒ de farklâ€ș bir modĂŒlle birleflir. Böylece hĂŒcre zarâ€ș ile

çekirde€i arasâ€șnda özel bir haberleflme hattâ€ș kurulmufl olur. Kâ€șsacasâ€ș,

tĂŒm bu karmaflâ€șk ifllemler gelifligĂŒzel de€il, belirli bir kod sistemine gö-

re dĂŒzenlenmektedir. Bu muhteflem dĂŒzen, herfleyin ölĂ§ĂŒyle ve birbiri-

ne uyumlu olarak yaratâ€șldâ€ș€â€șnâ€șn baflka bir göstergesidir.

fiimdi bu uyumun bir örne€ini görmek için insanâ€șn eli kesildi€in-

de, kesik bölgenin tamiri için devreye giren haberleflme mekanizmasâ€ș-

nâ€ș inceleyelim. Bu durumda, PDGF denilen haberci molekĂŒl, hasar gö-

ren damardaki dĂŒz kas hĂŒcresinin alâ€șcâ€șsâ€șyla birleflir. Kenetlenme sonu-

cunda alâ€șcâ€șsâ€șnâ€șn hĂŒcre içindeki kolu, Grb2 isimli proteini kendine çeker.

Grb2 proteini SH2 ve SH3 parçacâ€șklarâ€șnâ€șn birlefliminden meydana ge-

len bir habercidir; proteinler arasâ€șnda iletiflim kurmak için adaptör gö-

revini ĂŒstlenmektedir. Bunun ardâ€șndan Grb2, sitoplazmada (hĂŒcrenin

içindeki sâ€șvâ€șda) bulunan ve enzim içeren "sos" isimli bir haberci prote-

ini kendine çeker. Sos da "ras" olarak tanâ€șmlanan baflka bir proteini ha-

rekete geçirir. Böylece bir dizi ifllem sonunda, hĂŒcre çekirde€indeki il-

gili genlere talimat iletilir; hĂŒcreler yaranâ€șn iyileflmesi için bölĂŒnmeye

bafllar.

Bilim adamlarâ€ș, arafltâ€șrmalarâ€șn sonuçlarâ€șna dayanarak flu yorumu

yapmaktadâ€șrlar: HĂŒcredeki haberleflme sisteminde muhtemel arâ€șzalarâ€ș

otomatik olarak ortadan kaldâ€șran mekanizmalar bulunmaktadâ€șr.15 Öy-

40 Konuda HĂŒcre

Page 107: Harun Yahya (Adnan Oktar)

105

Harun Yahya (Adnan Oktar)

le ki ĂŒstĂŒn yaratâ€șlâ€șfl ĂŒrĂŒnĂŒ bu mekanizmalar, gĂŒnĂŒmĂŒzĂŒn ileri teknolo-

jisinde kullanâ€șlan kontrol sistemlerinden çok daha ileridir. Böylelikle

hormonlar, reseptörler, adaptörler, proteinler ve mikroskobik parçacâ€șk-

lar insanâ€șn yaratâ€șlâ€șflâ€șndan bu yana kusursuz bir uyum ve iflbirli€i için-

de hareket etmektedirler.

Bu kadar kompleks bir dĂŒzenin, tesadĂŒfen olufltu€unu söylemek

kesinlikle imkansâ€șzdâ€șr. Bu sistemdeki komplekslik, uluslararasâ€ș bir flir-

ketin, dĂŒnyanâ€șn dört bir yanâ€șndaki flubeleri, ĂŒretim ve pazarlama mer-

kezleri ile kurdu€u iletiflim a€â€șndan çok daha ileri ve ola€anĂŒstĂŒdĂŒr.

Herfleyden önce bu birbirine geçmifl parçalardan oluflan muhteflem a€-

da görev alanlar, bilinçli, bilgili, e€itimli, zeki insanlar de€il, gözle gö-

rĂŒlmeyecek kadar kĂŒĂ§ĂŒk molekĂŒllerdir. MolekĂŒllerin birbiri arasâ€șnda

böyle bir sistem kurmalarâ€ș elbette ki beklenemez. Bu sistemi yoktan va-

reden ve sistemin tĂŒm parçalarâ€șna gerçeklefltirecekleri iflleri ilham eden

alemlerin Rabbi olan YĂŒce Allah'tâ€șr.

fiekil 85SH2 modĂŒlĂŒ iki ana bölĂŒmden meydana gelir. â€čkinci bölĂŒmĂŒ, flifreçözĂŒcĂŒ bir cihaz gibi çalâ€șflâ€șr. Bu flifre çözĂŒcĂŒ, hĂŒcreye getirilenmesajâ€șn flifresini çözmekle görevlidir.

Page 108: Harun Yahya (Adnan Oktar)

106

er hĂŒcre binlerce farklâ€ș tĂŒrde, bir milyardan fazla pro-

tein molekĂŒlĂŒ içerir.16 Üstelik her insanda bu protein-

ler, sĂŒrekli olarak yenilir; ayda bir kere kendilerini

oluflturan amino asitlere ayrâ€șfltâ€șrâ€șlarak, hĂŒcrenin ihtiyaçlarâ€ș do€rultu-

sunda tekrar ĂŒretilir.17 "Protein sentezi" ismi altâ€șnda toplanan karmaflâ€șk

ifllemler sonucunda ise yeniden biraraya getirilirler. Burada ĂŒzerinde

durmak istedi€imiz nokta ise, yeni ĂŒretilen proteinlerin hĂŒcre içinde

yer de€ifltirmeleriyle meydana gelen protein trafi€inin akâ€șflâ€șdâ€șr. Ă‡ĂŒnkĂŒ

bu proteinlerin bir kâ€șsmâ€ș derhal hĂŒcre içinde kullanâ€șlmaya bafllanaca€â€ș

için, kullanâ€șlaca€â€ș yere taflâ€șnmalarâ€ș gerekir. Bir kâ€șsmâ€ș ise ileride kullanâ€șl-

mak ĂŒzere hĂŒcrenin protein deposuna gönderilir. HĂŒcre dâ€șflâ€șnda kulla-

nâ€șlacak olan proteinler ise hĂŒcre zarâ€șnâ€șn denetiminde hĂŒcrenin dâ€șflâ€șna

çâ€șkarâ€șlâ€șrlar. Bu arada, dâ€șflarâ€șdan yine hĂŒcre zarâ€șnâ€șn denetiminde hĂŒcre-

nin içine girifl yapan proteinler de bu yo€un protein trafi€inin önemli

bir parçasâ€șnâ€ș olufltururlar. Kâ€șsacasâ€ș, hĂŒcrenin mikro boyutlarâ€șnâ€șn içinde

çok bĂŒyĂŒk bir hareketlilik vardâ€șr. (flekil 86)

Bu hareketlilik ise, ola€anĂŒstĂŒ organize bir sistemle idare edilir.

Page 109: Harun Yahya (Adnan Oktar)

Bilindi€i gibi, posta kodu sistemi, mektuplarâ€șn do€ru adreslere, en az

hatayla, en kâ€șsa zamanda gitmesini sa€lamak ve böylece insanlar ara-

sâ€șndaki haberleflmenin verimlili€ini artâ€șrmak amacâ€șyla uygulanâ€șr. Asâ€șl

ilgi çekici olan nokta ise yapâ€șlan arafltâ€șrmalarâ€șn, hĂŒcre içinde benzer bir

mekanizmanâ€șn varlâ€ș€â€șnâ€ș ortaya çâ€șkarmasâ€șdâ€șr.18

Proteinler, yĂŒzlerce amino asidin belirli bir plana göre birleflmesiy-

le sentezlenir. 10 ile 30 arasâ€șnda amino asitten oluflan zincir fleklindeki

özel bir bölĂŒm de proteinin posta kodunu meydana getirir. Di€er bir

ifadeyle zarfâ€șn ĂŒzerine yazâ€șlan posta kodu, rakamlardan proteindeki

posta kodu ise de€iflik amino asitlerden oluflur. Bu kod, proteinin uçla-

râ€șndan birinde veya içinde yer alâ€șr. â€čflte bu sayede, sentezlenen her yeni

protein, hĂŒcre içinde nereye ve nasâ€șl gidece€ine dair talimatlarâ€ș alâ€șr.

fiimdi proteinin hĂŒcre içindeki yolculu€unu daha detaylâ€ș inceleyelim.

(flekil 87, 88)

107

Harun Yahya (Adnan Oktar)

fiekil 86HĂŒcreye girifl ve çâ€șkâ€șfllar yo€un bir trafikoluflturur. HĂŒcre zarâ€ș, bu girifl ve çâ€șkâ€șfllarâ€ș denetlemekten sorumludur. HĂŒcreiçin gerekli ve kullanâ€șfllâ€ș maddeleri içeri alâ€șrken, di€erlerinin girifline izin ver-mez. Proteinler ise, hĂŒcre trafi€inin bafllâ€șca unsurlarâ€șdâ€șrlar.

Page 110: Harun Yahya (Adnan Oktar)

108

Yeni sentezlenmifl bir proteinin, örne€in endoplazmik retikulum

bölĂŒmĂŒne nasâ€șl geçti€ine baktâ€ș€â€șmâ€șzda flunlarâ€ș görĂŒrĂŒz: Öncelikle pos-

ta kodu, SRP adâ€ș verilen molekĂŒler bir parçacâ€șk tarafâ€șndan okunur. SRP,

posta kodunu okumak ve proteinin geçifl kanalâ€șnâ€ș bulmasâ€șna yardâ€șmcâ€ș

olmak için en uygun tasarâ€șma sahip bir baflka proteindir. Proteindeki

özel kodu çözer ve onunla birleflerek adeta bir rehber gibi yol gösterir.

SRP parçacâ€ș€â€ș ile protein, daha sonra endoplazmik retikulum zarâ€ș ĂŒze-

rinde bulunan kendilerine özel bir reseptör ve protein geçifl kanalâ€șna

kenetlenirler. ReseptörĂŒn bu flekilde uyarâ€șlmasâ€șyla birlikte de zardaki

kanal açâ€șlâ€șr. Bu aflamada SRP parçacâ€ș€â€ș reseptörden ayrâ€șlâ€șr. TĂŒm bu ifl-

lemler kusursuz bir zamanlama ve uyum içinde gerçeklefltirilir.

40 Konuda HĂŒcre

fiekil 87, 88Sentezlenen yeni proteinler, hĂŒcre içinde nereye ve

nasâ€șl gideceklerine dair talimatlarâ€ș aldâ€șktan sonra,programlandâ€șklarâ€ș yere giderler. Gözle

görĂŒlemeyecekkadar kĂŒĂ§ĂŒkbir dĂŒnyadamĂŒkemmel

bir dĂŒzen ifl-lemektedir.

Page 111: Harun Yahya (Adnan Oktar)

109

Harun Yahya (Adnan Oktar)

Bu noktada protein bir problemle karflâ€ș karflâ€șyadâ€șr. Bilindi€i gibi

proteinler, amino asit zincirlerinin kâ€șvrâ€șlâ€șp bĂŒkĂŒlerek ĂŒĂ§ boyutlu flekil

almalarâ€șyla oluflurlar. Bu durumda protein molekĂŒllerinin endoplaz-

mik retikulumun zarâ€șndan geçmesi imkansâ€șzdâ€șr. Zira endoplazmik re-

tikulum zarâ€șnâ€șn ĂŒzerindeki geçifl kanalâ€ș 0.000000002 metre çapâ€șndadâ€șr.

Ancak, burada önceden tasarlanmâ€șfl kusursuz bir planâ€șn varlâ€ș€â€ș karflâ€ș-

mâ€șza çâ€șkar, Ă§ĂŒnkĂŒ bu sorun daha ĂŒretim aflamasâ€șnda çözĂŒlmĂŒfltĂŒr. Pro-

teini ĂŒreten ribozom, proteini kâ€șvrâ€șlmamâ€șfl bir zincir fleklinde ĂŒretir.

Zincir yapâ€ș, proteinin kanaldan geçebilmesine imkan sa€lar. Geçifl iflle-

mi tamamlandâ€șktan sonra, bir dahaki geçifle kadar kanal kapanâ€șr. Pro-

tein, endoplazmik retikulum bölĂŒmĂŒne girdikten sonra kod bölĂŒmĂŒ-

nĂŒn görevi sona erer. Bu nedenle bu bölĂŒm belirli enzimler tarafâ€șndan

proteinden ayrâ€șlâ€șr; bunun ardâ€șndan protein, bĂŒkĂŒlerek ĂŒĂ§ boyutlu son

halini alâ€șr. Söz konusu durum, mektubun alâ€șcâ€șsâ€șna ulafltâ€șktan sonra,

ĂŒzerinde posta kodu yazâ€șlâ€ș zarfâ€șn görevinin sona ermesine benzer. Söz

konusu enzimlerin proteinin ĂŒzerindeki yĂŒzlerce, bazen binlerce ami-

no asitten hangisini kopartacaklarâ€șnâ€ș bilmeleri ve bu fluurla hareket et-

meleri de ayrâ€ș bir mucizedir. Ă‡ĂŒnkĂŒ kodu oluflturan amino asitler yeri-

ne, proteini oluflturan amino asitlerden herhangi birini kopardâ€șklarâ€ș

takdirde protein ifle yaramaz hale gelecektir. GörĂŒldĂŒÂ€ĂŒ gibi her afla-

mada, birçok parça kusursuz bir uyumla hareket etmektedir. Bu uyu-

mun kĂŒĂ§ĂŒcĂŒk molekĂŒllerdeki fluur ve sorumluluk hissinden kaynak-

lanmadâ€ș€â€ș ise açâ€șk bir gerçektir.

Gerçek flu ki protein, SRP parçacâ€ș€â€ș, protein posta kodu, ribozom,

reseptör, protein geçifl kanalâ€ș, enzimler, organel zarâ€ș ve burada de€inil-

meyen di€er karmaflâ€șk ifllemler sâ€șrasâ€șnda görev alan molekĂŒllerin tĂŒmĂŒ

arasâ€șndaki ifl birli€i kusursuzdur. HĂŒcredeki posta kodu sistemi bile tek

baflâ€șna Allah'â€șn muazzam bir yaratâ€șfl delilidir. â€čnsanlâ€ș€â€șn henĂŒz son 40

senedir kullandâ€ș€â€ș bir sistem, milyarlarca insanâ€șn vĂŒcudunun derinlik-

lerindeki trilyonlarca hĂŒcrenin içinde çalâ€șflâ€șr durumdadâ€șr.

fiĂŒphesiz, atomlardan molekĂŒllere, proteinlerden hĂŒcrelere kadar

herfleyi sonsuz flefkat ve merhamet sahibi olan Allah yaratmâ€șfl ve hiz-

metimize vermifltir. O halde bizlere dĂŒflen, Rabbimiz'in sâ€șnâ€șrsâ€șz lĂŒtufla-

râ€șnâ€ș derin bir flekilde dĂŒflĂŒnerek O'na gere€i gibi flĂŒkretmektir.

Page 112: Harun Yahya (Adnan Oktar)

110

öronlar (sinir hĂŒcreleri) arasâ€șndaki ba€lantâ€ș hem elekt-

rik sinyalleri hem de kimyasal iletiflim aracâ€șlâ€ș€â€ș ile sa€-

lanâ€șr. Her iki iletiflim flekli de önemli harikalar içerir. Bu

bölĂŒmde kimyasal iletiflimin bazâ€ș mucizevi özellikleri

ĂŒzerinde duraca€â€șz.

Kimyasal iletiflimin belkemi€ini "nörotransmitter" olarak adlandâ€ș-

râ€șlan haberci molekĂŒller oluflturur. Bunlar, sinir hĂŒcresinin gövdesinde

ĂŒretilir, akson (nöronlarâ€șn uzun kollarâ€ș) boyunca taflâ€șnâ€șr ve akson termi-

nallerinde minik kabarcâ€șklar içinde depolanâ€șrlar. Her kabarcâ€șk içinde

yaklaflâ€șk olarak 5 bin haberci molekĂŒl bulunur.19 Son zamanlardaki

arafltâ€șrmalar her nöronun de€iflik kimyasal haberciler ĂŒretti€ini göster-

mektedir.20 Di€er bir deyiflle her nöron, iletiflimde kullanaca€â€ș haberci-

leri ĂŒreten bir kimya tesisi gibidir. (flekil 89)

Sinyali ileten nöron "verici", alan nöron ise "alâ€șcâ€ș" nöron olarak ta-

nâ€șmlanabilir. Verici ile alâ€șcâ€ș nöron, sinaps noktalarâ€șnda karflâ€ș karflâ€șya ge-

lir. Aralarâ€șndaki mesafe ortalama olarak 0.00003 milimetredir.21 Elektrik

sinyali, sinir hĂŒcresinin aksonlarâ€șnâ€șn sonunda yer alan habercileri hare-

Page 113: Harun Yahya (Adnan Oktar)

kete geçirir. Kimyasal habercilerle dolu kabarcâ€șklar hĂŒcre zarâ€ș ile kay-

naflâ€șr ve içindeki molekĂŒlleri sinir hĂŒcreleri arasâ€șndaki sinaps denen

bofllu€a bâ€șrakâ€șr. Haberciler taflâ€șdâ€șklarâ€ș mesajâ€ș, alâ€șcâ€ș nöronun zarâ€șnâ€șn ĂŒze-

rinde yer alan reseptörlere iletirler. Her bir haberci molekĂŒlĂŒnĂŒn ba€-

lantâ€ș kurdu€u özel bir reseptör vardâ€șr. Kimyasal haberci molekĂŒllerin

taflâ€șdâ€ș€â€ș mesaj, böylece alâ€șcâ€ș nöron tarafâ€șndan algâ€șlanmâ€șfl olur. (flekil 90)

fiunu da belirtmek gerekir ki burada en kâ€șsa flekilde anlatâ€șlan ileti-

flimin her aflamasâ€ș tam olarak çözĂŒlemeyen ifllemlerle doludur. Nitekim

bilim adamlarâ€ș da söz konusu iletiflime iliflkin bilgilerinin bulanâ€șk oldu-

€unu dile getirmektedirler.22

Örne€in, kabarcâ€șklarâ€șn hĂŒcre zarâ€șyla kaynaflmasâ€șnâ€ș ele alalâ€șm.

Kaynaflma kelimesiyle ifade edilen olay gerçekte son derece özel bir

111

Harun Yahya (Adnan Oktar)

fiekil 89Her nöron farklâ€ș ve kendine özgĂŒ kimyasal haberciler ĂŒretmektedir. Di€er birdeyiflle her nöron, iletiflimde kullanaca€â€ș habercileri ĂŒreten bir kimya tesisigibi çalâ€șflâ€șr.

Page 114: Harun Yahya (Adnan Oktar)

112

birleflmeyi tarif etmektedir. Bu, çok geliflmifl bir bilgisayara ek bir ĂŒnite

ba€lamaya benzer.

Bu noktada aklâ€șmâ€șza flunlar gelir: Bir bilgisayara bir parçanâ€șn ek-

lenmesi karmaflâ€șk mĂŒhendislik hesaplarâ€șna dayanâ€șr. Aksi takdirde par-

çanâ€șn bilgisayara uyum sa€layamamasâ€ș, hatta bilgisayarâ€ș bozmasâ€ș kaçâ€ș-

nâ€șlmazdâ€șr. Elbette bir bilgisayardan daha kompleks olan hĂŒcre zarâ€șna

uyum sa€layacak bir kaynaflma da gelifligĂŒzel de€ildir. Hiç flĂŒphesiz

tĂŒm bu karmaflâ€șk ifllemler her an, onlarâ€ș yaratan ve dĂŒzenleyen YĂŒce

Allah'â€șn kontrolĂŒ altâ€șnda gerçekleflmektedir.

40 Konuda HĂŒcre

fiekil 90Her haberci molekĂŒl, farklâ€ș bir reseptörle ba€lantâ€ș kurar. Kimyasal ha-berci molekĂŒllerin taflâ€șdâ€ș€â€ș mesaj, böylece alâ€șcâ€ș nöron tarafâ€șndan algâ€ș-lanmâ€șfl olur.

Nöron

Page 115: Harun Yahya (Adnan Oktar)

itrik oksit (NO), nitrojenin oksitlenmesiyle elde edilen,

renksiz zehirli bir gaz olarak tanâ€șmlanâ€șr. Bir nitrojen ile

bir oksijen atomunun bilefliminden meydana gelen bir

molekĂŒldĂŒr. Bu molekĂŒlĂŒn insan hayatâ€ș için son dere-

ce önemli bir özelli€i bulunmaktadâ€șr. Son yirmi yâ€șldaki yo€un arafltâ€șr-

malar bu molekĂŒlĂŒn, hĂŒcreler arasâ€ș haberleflmede temel bir görev ĂŒst-

lendi€ini ortaya çâ€șkarmâ€șfltâ€șr. Bu alandaki bilimsel çalâ€șflmalarâ€șn sonuçla-

râ€ș göstermifltir ki nitrik oksit, insan vĂŒcudunda do€al olarak ĂŒretilen bir

hormon, yani kimyasal bir habercidir; sinir, dolaflâ€șm, savunma, solu-

num ve ĂŒreme sistemlerinin hayati fonksiyonlarâ€șnâ€șn dĂŒzenlenmesinde

stratejik bir rol oynamaktadâ€șr.

NO'nun çok önemli bir görev ĂŒstlendi€i yerlerden biri damarlarâ€ș-

mâ€șzdâ€șr. Damarlarâ€șmâ€șzâ€șn iç geniflli€i sabit de€ildir; yani damarlarâ€șmâ€șz

bizim faaliyetlerimize uyumlu olarak daralâ€șr veya genifller, böylece kan

basâ€șncâ€șnâ€șn dĂŒzenlenmesinde önemli rol oynarlar. â€čflte bu mĂŒkemmel

sistem sayesinde, vĂŒcudun farklâ€ș ortamlara göre de€iflen ihtiyaçlarâ€ș

otomatik olarak sa€lanâ€șr. Kan damarlarâ€șnâ€șn, spor yaparken geniflleye-

rek artan kan ihtiyacâ€șnâ€ș temin etmesi veya yaralanma sonrasâ€șnda dara-

113

Page 116: Harun Yahya (Adnan Oktar)

larak kanamayâ€ș azaltmasâ€ș sözĂŒ edilen kusursuz sistemin bir sonucu-

dur.

Peki damarlar nasâ€șl oluyor da ne zaman genifllemeleri ya da ne za-

man daralmalarâ€ș gerekti€ini anlâ€șyorlar? Yapâ€șlan arafltâ€șrmalarâ€șn sonuçla-

râ€ș kimyasal bir habercinin varlâ€ș€â€șnâ€ș ortaya çâ€șkardâ€ș. Bu haberci nitrik ok-

sit molekĂŒlĂŒydĂŒ. Damarlara genifllemeleri "talimatâ€șnâ€ș veren" iflte bu iki

atomlu molekĂŒldĂŒ.

fiimdi damarlarâ€șmâ€șzâ€șn derinliklerinde nitrik oksit ĂŒreten muhte-

flem tesisleri daha yakâ€șndan inceleyelim.

Elektron mikroskobuyla incelendi€inde, damarlarâ€șn, kĂŒĂ§ĂŒklĂŒkle-

riyle ters orantâ€șlâ€ș olarak son derece muazzam yapâ€șlar olduklarâ€ș görĂŒle-

cektir. Örne€in, yan yana dizilen 10 kâ€șlcal damar, ancak insan saçâ€șnâ€șn

bir teli kalâ€șnlâ€ș€â€șndadâ€șr. â€čflte bu kadar dar olan damarlarâ€șmâ€șzâ€șn iç duvar-

larâ€ș, dĂŒz kas hĂŒcrelerinin oluflturdu€u bir dokuyla kaplâ€șdâ€șr; damarlarâ€șn

geniflleyip daralmasâ€ș da bu dokunun faaliyetleri sonucunda gerçeklefl-

mektedir. Kas hĂŒcreleri kan ile do€rudan temas etmezler; zira endotel

hĂŒcreleri kas hĂŒcreleri ile kan arasâ€șnda zarâ€șmsâ€ș bir tabaka oluflturur.

Endotel hĂŒcreleri bir zincirin halkalarâ€ș gibi yan yana gelerek endo-

tel tabakayâ€ș meydana getirir. 1980'li yâ€șllara kadar bu

hĂŒcrelerin, kanâ€șn damardaki akâ€șflâ€șnâ€ș kolaylafltâ€șrmak

dâ€șflâ€șnda kayda de€er bir etkinli€inin olmadâ€ș€â€șna

inanâ€șlâ€șyordu. Oysa gerçe€in çok farklâ€ș oldu€u daha

sonra ortaya çâ€șktâ€ș. Endotel hĂŒcrelerinin so-

rumluluklarâ€șndan birisinin NO ha-

bercisini ĂŒretmek oldu€u anlaflâ€șl-

dâ€ș. (flekil 91)

Endotel hĂŒcresini bir fabrika

gibi dĂŒflĂŒnecek olursak, nitrik

oksit molekĂŒlleri de bu fabrika-

nâ€șn ĂŒrĂŒnlerine benzetilebilir. Her

bir nitrik oksit molekĂŒlĂŒnĂŒn öm-

40 Konuda HĂŒcre

fiekil 91Endotel hĂŒcresi, NO (nitrik oksit) molekĂŒl-lerini ĂŒretir.

114

Page 117: Harun Yahya (Adnan Oktar)

rĂŒ yaklaflâ€șk 10 saniye kadardâ€șr. Nitrik oksit oldukça kâ€șsa sayâ€șlacak bu

sĂŒre içinde taflâ€șdâ€ș€â€ș mesajâ€ș ilgili birimlere iletmek ĂŒzere yaratâ€șlmâ€șfltâ€șr ve

bunu da en mĂŒkemmel flekilde gerçeklefltirir. Endotel hĂŒcrelerinden

salgâ€șlanan haberci NO molekĂŒlleri bĂŒyĂŒk bir hâ€șzla her yönde yayâ€șlma-

ya bafllarlar. DĂŒz kas hĂŒcrelerine do€ru ilerleyenler, bu hĂŒcrelerin zar-

larâ€șndan içeri girerler. Seçici davranan dĂŒz kas hĂŒcresi zarâ€ș NO'yu tanâ€șr

ve hĂŒcre içine girmesine izin verir. DĂŒz kas hĂŒcrelerinin içine giren NO

molekĂŒlleri vakit kaybetmeden GC isimli özel bir enzim bulur ve bizim

için hayati önemi olan mesajâ€ș iletirler. Böylece hĂŒcre içinde bir dizi kar-

maflâ€șk kimyasal reaksiyon bafllar. (flekil 92)

Haberci olarak adlandâ€șrdâ€ș€â€șmâ€șz bu proteinler, 0.000000001 metre

bĂŒyĂŒklĂŒÂ€ĂŒnde iki atomlu molekĂŒllerdir. â€čflte bu kĂŒĂ§ĂŒk molekĂŒller bir

postacâ€ș gibi çalâ€șflâ€șr; taflâ€șdâ€șklarâ€ș haberin sahibi olan GC enzimini bulurlar.

Hemen hatâ€șrlatalâ€șm, hĂŒcrenin içinde farklâ€ș görevleri olan binlerce de€i-

flik enzim bulunmaktadâ€șr. Buna ra€men haber her zaman do€ru adre-

se, yani do€ru enzime iletilir. Ayrâ€șca haberci molekĂŒllerin çok kâ€șsâ€ștlâ€ș sĂŒ-

releri vardâ€șr, ancak herhangi bir zamanlama hatasâ€ș yapmazlar. Haber

taflâ€șyan molekĂŒllerin pusula veya benzeri yön tespit araçlarâ€ș da yoktur;

ama asla yollarâ€șnâ€ș kaybetmezler.

Nitrik oksit molekĂŒlĂŒnĂŒn bu ifllem sâ€șrasâ€șndaki sĂŒrati, gĂŒnĂŒmĂŒzĂŒn

internet teknolojisiyle veya "e-mail" yoluyla iletiflim kurmayâ€ș ça€râ€șfltâ€șr-

maktadâ€șr. Gerçekten de NO, adeta elektronik posta sistemi gibi hareket

etmekte; bĂŒyĂŒk bir sĂŒratle çok sayâ€șda mesajâ€ș yerlerine iletmektedir.

115

Harun Yahya (Adnan Oktar)

fiekil 92NO molekĂŒlleri GCisimli özel bir enzimeinsan için hayati önemiolan mesajâ€ș iletirler.

Page 118: Harun Yahya (Adnan Oktar)

116

NO'nun getirdi€i haberleri alan dĂŒz kas hĂŒcrelerindeki GC enzimi

harekete geçer. Bu iflçi enzimin görevi, enerji taflâ€șyan molekĂŒller olan

GTP'yi cGMP'ye dönĂŒfltĂŒrmektir. Bu aflamalarâ€șn arasâ€șnda meydana ge-

len daha pek çok reaksiyon da henĂŒz çözĂŒlememifl durumdadâ€șr. (flekil

93)

Olabildi€ince kolaylafltâ€șrarak anlatâ€șrsak, enzimlerin faaliyetleri so-

nucunda kas hĂŒcreleri içinde kalsiyum konsantrasyonu azalâ€șr ki bu, lif-

lerin ayrâ€șlmasâ€șna ve kas hĂŒcrelerinin gevflemesine yol açar. Böylece da-

marlar genifller. Kâ€șsacasâ€ș damarlarâ€șmâ€șzdaki basâ€șncâ€șn dĂŒzenlenmesinde

nitrik oksit molekĂŒlĂŒnĂŒn taflâ€șdâ€ș€â€ș haberlerin hayati önemi vardâ€șr. Unut-

mamak gerekir ki burada anlatâ€șlanlar, vĂŒcudumuz içerisinde her an de-

vam eden milyarlarca karmaflâ€șk haberleflme iflleminden sadece biridir.

Bu noktada cevaplandâ€șrâ€șlmasâ€ș gereken bazâ€ș sorularla karflâ€șlaflâ€șrâ€șz.

Nasâ€șl olur da akâ€șlsâ€șz ve fluursuz NO molekĂŒlleri, dĂŒnyaca ĂŒnlĂŒ profe-

sörlerin dahi henĂŒz çözemedikleri sistemleri mĂŒkemmel bir flekilde ta-

nâ€șrlar? Nasâ€șl olur da harekete geçmeleri gereken zamanâ€ș ya da durma-

larâ€ș gereken zamanâ€ș saniyesine kadar bilirler ya da, ĂŒretilir ĂŒretilmez,

sanki bir yerden emir almâ€șfl gibi, son sĂŒrat mesajlarâ€șnâ€ș do€ru adreslere

tam zamanâ€șnda eksiksiz ulafltâ€șrabilirler?

Kuflkusuz, nitrik oksit tĂŒm bu harika iflleri kendili€inden yapa-

maz. Bu molekĂŒl, do€adaki di€er milyonlarca molekĂŒl gibi kusursuz

bir yaratâ€șlâ€șfl eseridir ve dĂŒflĂŒnen insanlar için, Allah'â€șn sâ€șnâ€șrsâ€șz kudret ve

ilminin delillerinden sadece bir tanesidir.

40 Konuda HĂŒcre

fiekil 93GC enzimi, enerji taflâ€șyan mo-lekĂŒller olan GTP'yi cGMP'yedönĂŒfltĂŒrĂŒr.

Page 119: Harun Yahya (Adnan Oktar)

smi L-arjinin olan bir amino asit, nitrik oksit sentez enzimi,

nikotinamid adenin dinĂŒkleotid fosfat, kalmodulin, oksijen,

flavin mononĂŒkleotid, flavin adenin dinĂŒkleotid, tetrahid-

robiyopterin


Bu kelimelerin bĂŒyĂŒk bir ço€unlu€unu hayatâ€șnâ€șzda ilk defa duyu-

yor olabilirsiniz. Ancak endotel hĂŒcresi bu mikroskobik maddeleri çok

iyi tanâ€șr ve bunlarâ€ș nitrik oksit molekĂŒlĂŒnĂŒ ĂŒretmek için kullanâ€șr. (flekil

94)

GĂŒnĂŒmĂŒzĂŒn ileri teknolojisini kullanarak kimyasal ĂŒrĂŒnler ĂŒreten

fabrikalar endotel hĂŒcrelerinden trilyon kere trilyon defa daha bĂŒyĂŒk-

tĂŒr. Buna ra€men endotel isimli mikroskobik fabrikanâ€șn teknolojisi,

gördĂŒÂ€ĂŒmĂŒz dev sanayi tesislerinin teknolojisinden çok daha ĂŒstĂŒn-

dĂŒr.

Endotel hĂŒcresi NO molekĂŒlĂŒnĂŒ ĂŒretmek için hangi kimyasal

maddeden ne oranda kullanmasâ€ș gerekti€ini çok iyi bilir. Yanlâ€șfl veya

hatalâ€ș bir ĂŒretim söz konusu de€ildir. Örne€in, nitrik oksit (NO) yerine

gĂŒldĂŒrĂŒcĂŒ gaz olarak bilinen nitröz oksit (N2O) ĂŒretmez. Üretimde çok

hassas dengeler mevcuttur. Bu noktada tekrar hatâ€șrlatalâ€șm: Endotel

117

Page 120: Harun Yahya (Adnan Oktar)

118

hĂŒcreleri gerekenden az haberci ĂŒretseydi damarlarâ€șmâ€șz daralâ€șr, kan ba-

sâ€șncâ€șmâ€șz hâ€șzla yĂŒkselir, bu da kalp krizine yol açardâ€ș. Fazla ĂŒretim yap-

masâ€ș durumundaysa, damarlarâ€șmâ€șz aflâ€șrâ€ș genifller, kan basâ€șncâ€șmâ€șz dĂŒfler,

bu da flok durumuna neden olurdu. Ancak endotel hĂŒcreleri ölĂŒmĂŒmĂŒ-

ze neden olabilecek böyle oran hatalarâ€șnâ€ș hiçbir zaman yapmazlar.

SözĂŒ edilen hĂŒcreler hayatâ€șmâ€șzâ€șn her anâ€șnda ĂŒretim için hazâ€șr du-

rumdadâ€șr; ihtiyaç bafl gösterdi€inde hemen devreye girerek ĂŒretime

bafllarlar. Bu minik fabrika oldukça da verimli çalâ€șflmaktadâ€șr. Üretti€i

NO haberci molekĂŒllerini depolamaz. Bu flekilde stoklamanâ€șn berabe-

rinde getirdi€i sorunlar ortadan kaldâ€șrâ€șlâ€șr.

Damarlarâ€șmâ€șzâ€șn derinliklerindeki bu ola€anĂŒstĂŒ fabrikalarâ€șn is-

tenmeyen zararlâ€ș yan ĂŒrĂŒnleri yoktur. KĂŒresel â€șsâ€șnma, asit ya€murlarâ€ș,

çevre kirlili€i gibi dĂŒnya gĂŒndemindeki pek çok sorunun kimyasal

atâ€șklardan kaynaklandâ€ș€â€ș dĂŒflĂŒnĂŒlĂŒrse, endotel hĂŒcrelerinin ne kadar

baflarâ€șlâ€ș oldu€u daha iyi anlaflâ€șlâ€șr. Ă‡ĂŒnkĂŒ nitrik oksit molekĂŒlleri 10 sa-

niye gibi kâ€șsa bir sĂŒre içinde görevlerini tamamlayarak "parçalanâ€șrlar".

Böylece vĂŒcutta birikerek zararlâ€ș yan etkiler meydana getirmezler. TĂŒm

bunlar flu anlama gelir ki, endotel hĂŒcreleri kimyasal mamullerin ĂŒreti-

minde, olabilecek en ideal yöntemi kullanâ€șrlar.

Bir fabrikadaki sistemler nasâ€șl tasarâ€șmcâ€șlarâ€șnâ€șn ne derece geliflmifl

bir teknolojiye sahip olduklarâ€șnâ€ș gösterirlerse, endotel isimli fabrika da

ĂŒstĂŒn yaratma gĂŒcĂŒne sahip olan Rabbimiz'in sonsuz aklâ€șnâ€ș ve ilmini

göstermektedir; bu mikroskobik fabrika, vĂŒcudumuzdaki di€er 100

trilyon fabrika gibi Allah'â€șn ilhamâ€ș ile hareket etmektedir.

40 Konuda HĂŒcre

fiekil 94Endotel hĂŒcresi adeta bir fabrika gibi çalâ€șflâ€șr.Mikroskobik maddeleri çok iyi tanâ€șrve bunlarâ€ș nitrik oksit molekĂŒlĂŒ-nĂŒ ĂŒretmek için kullanâ€șr.

Page 121: Harun Yahya (Adnan Oktar)

ulundu€umuz yerden kalkâ€șp yĂŒrĂŒmemiz, ayakta durma-

mâ€șz, nefes almamâ€șz, gözlerimizi açâ€șp kapamamâ€șz kâ€șsacasâ€ș

hayatta olmamâ€șz için gereken enerji, hĂŒcrelerimizdeki mi-

tokondri denilen santrallerde yapâ€șlâ€șr. Buradaki santral

benzetmesinin ne kadar yerinde oldu€u mitokondride gerçekleflen ifl-

lemleri inceledi€imizde açâ€șkça görĂŒlecektir.

HĂŒcrede enerji ĂŒretilmesinde baflrolĂŒ oksijen oynar. Oksijenin pek

çok yardâ€șmcâ€șsâ€ș vardâ€șr. Enerji ĂŒretiminin hemen her basama€â€șnda birçok

farklâ€ș enzim devreye girer. Bir basamakta görevini tamamlayan enzim-

ler son derece bilinçli bir hareketle, bir sonraki basamakta yerlerini bafl-

kalarâ€șna devrederler. Böylece, onlarca ara ifllem, bu ifllemlerde devreye

giren yĂŒzlerce farklâ€ș enzim ve sayâ€șsâ€șz kimyasal reaksiyon sayesinde be-

sinlerde depolanan enerji, hĂŒcrenin ifline yarayacak hale getirilir. Bu en-

zim de€ifliklikleri sâ€șrasâ€șnda hiç karâ€șflâ€șklâ€șk çâ€șkmaz, sâ€șralamada hiçbir flafl-

ma olmaz; tĂŒm elemanlar çok disiplinli bir ekip fleklinde çalâ€șflmalarâ€șnâ€ș

sĂŒrdĂŒrĂŒrler. (flekil 95)

Bu haliyle, milimetrenin 100'de biri kadar olan hĂŒcrelerimizin için-

119

Page 122: Harun Yahya (Adnan Oktar)

120

deki "enerji santrali"nin, bir petrol rafinerisinden ya da bir hidroelekt-

rik santralinden daha kompleks oldu€unu söyleyebiliriz. (flekil 96)

Bir petrol rafinerisi, petrolĂŒn ne oldu€unu bilen, ham petrolĂŒ la-

boratuvar flartlarâ€șnda analiz etmifl ve bu teknik bilgiler â€șflâ€ș€â€șnda hareket

eden mĂŒhendisler tarafâ€șndan infla edilir ve iflletilir. PetrolĂŒn ne oldu€u-

40 Konuda HĂŒcre

fiekli 95HĂŒcrede enerji ĂŒretiminin hemen her basa-ma€â€șnda birçok farklâ€ș enzim çalâ€șflâ€șr. Bir ba-samakta görevini tamamlayan enzimler sonderece bilinçli bir hareketle,bir sonraki basamakta yer-lerini baflkalarâ€șna devreder-ler. Bu enzim de€iflikliklerisâ€șrasâ€șnda hiç karâ€șflâ€șklâ€șkçâ€șkmaz, sâ€șralamada hiçbirflaflma olmaz.

fiekil 96Milimetrenin100'de biri kadarolan hĂŒcrelerimiziniçindeki "enerjisantrali", bir petrolrafinerisinden yada bir hidroelektriksantralinden dahakomplekstir.

Page 123: Harun Yahya (Adnan Oktar)

nu bilmeyen insanlarâ€șn bir petrol rafinerisi infla edebileceklerini varsa-

yabilmemiz ise imkansâ€șzdâ€șr. (flekil 97)

Petrol ĂŒretiminden çok daha kompleks olan canlâ€ș hĂŒcresindeki

enerji ĂŒretimi de aynâ€ș flekilde bilgi gerektirir. Ama bir hĂŒcrenin ö€ren-

me kabiliyetinin oldu€unu öne sĂŒrmek elbette ki gĂŒlĂŒnç olacaktâ€șr. O

halde böyle bir ĂŒretimi hĂŒcre nasâ€șl gerçeklefltirmektedir?

Elbette ki, hiçbir hĂŒcre biyolojik bir ifllevi, sözcĂŒÂ€ĂŒn gerçek anla-

mâ€șnda "ö€renme" fâ€șrsatâ€șna sahip de€ildir. E€er hĂŒcre, everimcilerin id-

dia etti€i gibi ilk ortaya çâ€șktâ€ș€â€ș anda böyle bir ifllevi yerine getiremiyor-

sa daha sonra bunun ĂŒstesinden gelebilecek beceriyi elde etmesi mĂŒm-

kĂŒn de€ildir. Ă‡ĂŒnkĂŒ enerji ĂŒretiminde baflrol oynayan "oksijen"in hĂŒc-

re ĂŒzerinde tahrip edici etkisi vardâ€șr. HĂŒcre bu özelliklerle birlikte orta-

ya çâ€șkmak zorundadâ€șr. Bu durum, hĂŒcrelerin tesadĂŒfen ortaya çâ€șkmâ€șfl

olamayacaklarâ€șnâ€șn, tĂŒm bunlarâ€ș YĂŒce Allah'â€șn bir anda yarattâ€ș€â€șnâ€șn de-

lillerinden yalnâ€șzca bir tanesidir.

Allah milimetrenin 100'de biri kadar kĂŒĂ§ĂŒk bir alana sâ€ș€dâ€șrdâ€ș€â€ș bu

sanat ile bize gĂŒcĂŒnĂŒn sâ€șnâ€șrsâ€șzlâ€ș€â€șnâ€ș göstermektedir.

121

Harun Yahya (Adnan Oktar)

fiekli 97Enzimler tâ€șpkâ€ș bir mĂŒhendis veya konusunun uzmanâ€ș bir profesör gibiçalâ€șflarak, insan bedeninin ihtiyaç duydu€u enerjiyi ĂŒretirler.

Page 124: Harun Yahya (Adnan Oktar)

122

edi€imiz besinlerle, soludu€umuz havayla ve daha bir-

çok yoldan vĂŒcudumuza gözle görĂŒlemeyen birçok bak-

teri girer. VĂŒcudun çalâ€șflma sistemini bozmamalarâ€ș için

bunlardan zararlâ€ș olanlarâ€șn etkisiz hale getirilmeleri ge-

rekmektedir. Bunun için vĂŒcudumuzda görevi sadece "savunma yap-

mak" olan mĂŒkemmel bir hafâ€șzayla donatâ€șlmâ€șfl hĂŒcreler vardâ€șr. Ancak

vĂŒcudumuzun kusursuz yaratâ€șlâ€șflâ€șnâ€șn bir örne€i olarak savunma için

çeflitli ek tedbirler de alâ€șnmâ€șfltâ€șr. Bunlardan biri de dolaflâ€șm sistemi için-

de stratejik bir durak olarak nitelendirilebilecek olan karaci€erde bulu-

nan, savunma hĂŒcreleridir. (flekil 98)

Kuppfer hĂŒcreleri olarak adlandâ€șrâ€șlan bu hĂŒcreler, kan dolaflâ€șmâ€șy-

la ba€â€șrsaklardan karaci€ere gelen kandaki zararlâ€ș bakterileri 0.01 sani-

yeden daha kâ€șsa bir sĂŒre içerisinde sindirerek, etkisiz hale getirirler. Bu

fluursuz hĂŒcreler vĂŒcuda giren çok sayâ€șdaki bakteri arasâ€șndan, insana

faydalâ€ș olanlarla zararlâ€ș olanlarâ€ș nasâ€șl birbirinden ayâ€șrt edebilmektedir-

ler? Hangi özelliklere sahip olduklarâ€șnâ€ș ve vĂŒcutta yerine getirecekleri

görevleri bilmeden, nasâ€șl olup da bazâ€ș bakterileri imha ederken, di€er-

lerine hiç zarar vermemektedir? Bu sorularâ€șn cevabâ€ș hiç flĂŒphesiz YĂŒce

Page 125: Harun Yahya (Adnan Oktar)

Allah'â€șn eflsiz yaratma sanatâ€șdâ€șr. (flekil 99)

Bu aflamada dikkat verilmesi gereken önemli bir nokta daha var-

dâ€șr; Kuppfer hĂŒcrelerinin karaci€ere yerleflmifl olmasâ€ș. Neden vĂŒcudun

baflka bir organâ€ș de€il de karaci€er? Burada bir kez daha vĂŒcudumuz-

daki kusursuz yaratâ€șlâ€șfl delillerinden biri karflâ€șmâ€șza çâ€șkmaktadâ€șr. E€er

bu hĂŒcreler, karaci€ere de€il de baflka bir organa yerlefltirilmifl olsalar-

123

Harun Yahya (Adnan Oktar)

fiekli 98, 99Karaci€erdeki savun-ma hĂŒcreleri, insan bedeniiçin zararlâ€ș olan bakterileri imha ederler.

Page 126: Harun Yahya (Adnan Oktar)

124

40 Konuda HĂŒcre

karaci€er toplardamarâ€ș

karaci€er

sinĂŒs

karaci€er atardamarâ€ș

hepatositlerKuppfer hĂŒcresi

Kuppfer hĂŒcresi

Özel olarak karaci€ere yerlefltirilmifl olan KuppferhĂŒcreleri, ba€â€șrsaklardan karaci€ere gelen bakterile-ri çok kâ€șsa bir sĂŒrede etkisiz hale getirirler. TĂŒm busistem Allah'â€șn kusursuz yaratâ€șflâ€șnâ€șn eseridir.

Page 127: Harun Yahya (Adnan Oktar)

dâ€ș kanâ€șn, bakterilerden arâ€șndâ€șrâ€șlmasâ€șnda bu derece etkili olamazlardâ€ș.

Ă‡ĂŒnkĂŒ bakteri dolu kan, karaci€erde temizlendikten sonra vĂŒcudun ta-

mamâ€șnâ€ș dolaflmak için genel kan dolaflâ€șmâ€șna girmektedir. Bu nedenle

genel kan dolaflâ€șmâ€șna ulaflmayâ€ș baflaran bakteri sayâ€șsâ€ș yĂŒzde birden az-

dâ€șr.

Sizce hangi kör tesadĂŒf vĂŒcutta daha birçok organ varken, Kupp-

fer hĂŒcrelerinin karaci€ere yerleflmesini sa€layabilir? (flekil 100) Elbette

ki yerleflecekleri en uygun yeri tespit eden ve oraya gidip yerleflen bu

hĂŒcreler de€ildir. Yaklaflâ€șk yĂŒz trilyon hĂŒcreden oluflan bir beden için-

de, herhangi bir hĂŒcrenin kendisi için özel bir yer tespit ederek oraya

yerleflecek bir fluura sahip olmasâ€ș mĂŒmkĂŒn de€ildir. Böyle kusursuz bir

yerleflim için, çok mĂŒkemmel bir planlamaya ihtiyaç vardâ€șr. Bu sistem-

deki her detayâ€ș YĂŒce Allah her an kusursuz olarak yaratmaktadâ€șr.

125

Harun Yahya (Adnan Oktar)

fiekil 100KuppferhĂŒcreleriyerleflecek-leri en uy-gun yer olankaraci€ereyerleflirler.

Page 128: Harun Yahya (Adnan Oktar)

126

ilindi€i gibi hĂŒcreler bölĂŒnerek ço€alâ€șrlar. Peki bu bölĂŒn-

me ifllemi sonucunda DNA'ya ne olur? HĂŒcrede tek bir

DNA zinciri vardâ€șr. Halbuki yeni oluflan hĂŒcrenin de bir

DNA'ya ihtiyacâ€ș olacaktâ€șr. Bu açâ€ș€â€ș gidermek için her afla-

masâ€ș ayrâ€ș bir mucize olan bir seri ifllem gerçekleflir. Bunun sonucunda,

hĂŒcrenin bölĂŒnmesinden kâ€șsa bir sĂŒre önce DNA'nâ€șn bir kopyasâ€ș olufl-

turulur ve bu yeni hĂŒcreye aktarâ€șlâ€șr.

DNA, kendini ço€altmak için önce karflâ€șlâ€șklâ€ș iki parçaya ayrâ€șlâ€șr. Bu

olay oldukça ilginç bir flekilde gerçekleflir. Yapâ€șsâ€ș sarmal bir merdivene

benzeyen DNA molekĂŒlĂŒ ortasâ€șndan, DNA helikaz adlâ€ș bir enzim tara-

fâ€șndan, fermuar gibi ikiye ayrâ€șlâ€șr. DNA'nâ€șn kollarâ€ș birbirlerinden ayrâ€ș-

lâ€șrken tekrar dolanmalarâ€șnâ€ș engellemek için heliks stabilizasyon enzim-

leri her iki kolu sabit tutarlar. (flekil 101)

Artâ€șk DNA iki yarâ€șm parçaya bölĂŒnmĂŒfltĂŒr. Her iki parçanâ€șn da

eksik olan yarâ€șlarâ€ș (efllenikleri) ortamda hazâ€șr bulunan malzemelerle ta-

mamlanâ€șr. Eksikleri tamamlama ifli ise DNA polimeraz tarafâ€șndan yeri-

ne getirilir. Böylece iki yeni DNA molekĂŒlĂŒ ĂŒretilmifl olur. (flekil 102)

Page 129: Harun Yahya (Adnan Oktar)

Eflleflme sâ€șrasâ€șnda ortaya çâ€șkan yeni

DNA molekĂŒlleri denetleyici enzimler

tarafâ€șndan defalarca kontrol edilir. Ya-

pâ€șlmâ€șfl bir hata varsa -ki bu hatalar son

derece hayati olabilir- derhal tespit edi-

lir ve dĂŒzeltilir. Hatalâ€ș flifre kopartâ€șlâ€șp

127

Harun Yahya (Adnan Oktar)

fiekil 101DNA'nâ€șn kollarâ€ș birbirlerinden ayrâ€șlâ€șr-ken tekrar dolanmalarâ€șnâ€ș engellemekiçin heliks stabilizasyon enzimleri(HSE) her iki kolu sabit tutarlar.

Yanda, bir DNA'nâ€șn kollarâ€șnâ€șn birbirindenayrâ€șlmasâ€șnâ€ș gösteren resim.

fiekil 102DNA ikiye ayrâ€șldâ€șktan sonra, polimeraz enzim-leri her iki kolun eksik olan yarâ€șlarâ€șnâ€ș, ortam-da hazâ€șr bulunan malzemelerle tamamlarlar.

Page 130: Harun Yahya (Adnan Oktar)

128

yerine do€rusu getirilir ve monte edilir. BĂŒtĂŒn bu ifllemler öyle bafl

döndĂŒrĂŒcĂŒ bir hâ€șzla yapâ€șlâ€șr ki, dakikada 3.000 basamak nĂŒkleotid ĂŒre-

tilirken bir yandan da tĂŒm bu basamaklar görevli enzimler tarafâ€șndan

defalarca kontrol edilir ve gereken dĂŒzeltmeler yapâ€șlâ€șr. (flekil 103 )

Üretilen yeni DNA molekĂŒlĂŒnde, dâ€șfl etkiler sonucunda normale

göre daha fazla hata yapâ€șlabilir. Bu sefer hĂŒcredeki ribozomlar,

DNA'dan gelen emir do€rultusunda DNA onarâ€șm enzimleri ĂŒretmeye

bafllarlar. Böylece hem DNA korunmufl olur ve hem de soyun devamâ€ș

gĂŒvence altâ€șna alâ€șnâ€șr. (flekil 104)

â€čflte bĂŒtĂŒn gĂŒn, siz hiç farkâ€șnda de€ilken, yaflamâ€șnâ€șzâ€șn problemsiz

olarak devam etmesi için vĂŒcudunuzda hayranlâ€șk uyandâ€șran bir titizlik

ve sorumluluk anlayâ€șflâ€ș içinde sayâ€șsâ€șz ifllemler ve denetimler yapâ€șlâ€șr,

tedbirler alâ€șnâ€șr. Herkes görevini eksiksiz olarak ve baflarâ€șyla yerine ge-

tirir. â€čflte YĂŒce Allah en bĂŒyĂŒÂ€ĂŒnden en kĂŒĂ§ĂŒÂ€ĂŒne sayâ€șsâ€șz atomu ve mo-

lekĂŒlĂŒ hayatâ€șmâ€șzâ€ș gĂŒzel ve sa€lâ€șklâ€ș bir biçimde sĂŒrdĂŒrmemiz için hiz-

metimize vermifltir.

40 Konuda HĂŒcre

fiekil 103DNA'nâ€șn ço€altâ€șlmasâ€șsâ€șrasâ€șndaki ifllemler bĂŒyĂŒk birhâ€șzla yapâ€șlâ€șr, bir yandan daki-kada 3000 basamak nĂŒkleotidĂŒretilirken bir yandan da tĂŒmbasamaklar görevli enzimlertarafâ€șndan kontrol edilir.

Page 131: Harun Yahya (Adnan Oktar)

Bu konunun en hayranlâ€șk uyandâ€șran yönlerinden biriyse,

DNA'nâ€șn hem ĂŒretimini sa€layan hem de yapâ€șsâ€șnâ€ș denetleyen bu en-

zimlerin, DNA'da kayâ€ștlâ€ș olan bilgilere göre ve DNA'nâ€șn emir ve kont-

rolĂŒnde ĂŒretilmifl proteinler olmasâ€șdâ€șr. Ortada iç içe geçmifl öyle muh-

teflem bir sistem vardâ€șr ki, böyle bir sistemin kademe kademe oluflan te-

sadĂŒflerle bu hale gelmesi hiçbir flekilde mĂŒmkĂŒn de€ildir. Ă‡ĂŒnkĂŒ en-

zimin olmasâ€ș için DNA'nâ€șn olmasâ€ș, DNA'nâ€șn olmasâ€ș için de enzimin ol-

masâ€ș, her ikisinin olmasâ€ș içinse hĂŒcrenin, zarâ€șndan di€er bĂŒtĂŒn komp-

leks organellerine kadar eksiksiz olarak var olmasâ€ș gerekir.

Canlâ€șlarâ€șn sözde birbirini izleyen "yararlâ€ș tesadĂŒfler" sonucunda

"aflama aflama" gelifltiklerini öne sĂŒren evrim teorisi, daha birçok konu-

da oldu€u gibi, yukarâ€șda söz etti€imiz DNA mâ€ș yoksa enzimler mi ön-

ce var oldular sorusu karflâ€șsâ€șnda cevapsâ€șzdâ€șr. DNA ve enzimin aynâ€ș an-

da var olmalarâ€ș gerekmektedir, ki bu evrim teorisinin öne sĂŒrdĂŒÂ€ĂŒ ha-

yali mekanizmalarla gerçekleflmesi imkansâ€șz bir durumdur.

129

Harun Yahya (Adnan Oktar)

fiekil 104HĂŒcredeki ribozomlar tâ€șpkâ€ș bir robot gibi DNA'dan gelen emirlerdo€rultusunda DNA onarâ€șm enzimlerini ĂŒretmeye bafllarlar.

Page 132: Harun Yahya (Adnan Oktar)

130

â€șfl etkiler sonucu DNA'da meydana gelebilecek hatalar

DNA kontrol mekanizmalarâ€ș tarafâ€șndan tespit edilip tamir

edilirler. Bu mekanizmalar DNA'daki bilgiler do€rultu-

sunda ĂŒretilmifl olan enzimlerden oluflur. Farklâ€ș onarâ€șm

mekanizmalarâ€ș olsa da temel prensip hasar gören nĂŒkleotidin, hasar

görmemifl karflâ€ș nĂŒkleotidden alâ€șnan bilgi do€rultusunda onarâ€șmâ€șnâ€ș

yapmaktâ€șr. Bu ifllem genel olarak 3 aflamadan oluflur:

1. Hasar gören DNA fleridinin hatalâ€ș kâ€șsmâ€ș DNA nĂŒkleaz adlâ€ș en-

zim tarafâ€șndan tespit edildikten sonra kopartâ€șlâ€șr. Böylece DNA sarma-

lâ€șnda bir boflluk oluflur.

2. Bir baflka enzim olan DNA polimeraz, bir tarafâ€șndan hasar gö-

ren nĂŒkleotidin sa€lam bölĂŒmĂŒnden aldâ€ș€â€ș bilgi do€rultusunda, bofllu-

€a gerekli nĂŒkleotidi yapâ€șfltâ€șrâ€șr.

3. DNA'nâ€șn tamiri tam olarak bitmemifltir. Tamirin gerçekleflti€i

yerdeki fleker-fosfat fleridi ĂŒzerinde bir kopukluk meydana gelmifltir.

Bu kopukluk DNA-ligaz enzimi tarafâ€șndan tamir edilir.

fiimdi yukarâ€șda söz edilen ifllemleri dĂŒflĂŒnelim. Bunlarâ€ș yapanlar,

Page 133: Harun Yahya (Adnan Oktar)

DNA'yâ€ș tanâ€șyan, inceleyen profesörler veya bilim adamlarâ€ș de€il, çok

kĂŒĂ§ĂŒk, fluursuz, bilgisiz, akâ€șlsâ€șz molekĂŒllerdir. Bunlarâ€șn bir tafltan veya

tahta parçasâ€șndan hiçbir farklarâ€ș yoktur, ancak ola€anĂŒstĂŒ yeteneklerle

donatâ€șlmâ€șfllardâ€șr. Bir molekĂŒl, DNA fleridindeki hatalâ€ș kâ€șsmâ€ș nasâ€șl tespit

edebilir? Bunun için yaklaflâ€șk 3 milyar harften oluflan DNA dizisini,

tam sâ€șrasâ€șyla ezbere biliyor olmasâ€ș ve bu flekilde hatalâ€ș bir harfi tespit

edebiliyor olmasâ€ș gerekmektedir. Ayrâ€șca hatayâ€ș dĂŒzeltmek için izleme-

si gereken son derece akâ€șlcâ€ș yöntemi de bilmekte ve kusursuzca uygu-

lamaktadâ€șr. Bu, insanâ€ș hayranlâ€șk içinde bâ€șrakan çok önemli bir bilgidir.

Her tĂŒrlĂŒ eksiklikten mĂŒnezzeh olan YĂŒce Allah, kĂŒĂ§ĂŒcĂŒk molekĂŒlleri

böyle ola€anĂŒstĂŒ yeteneklerle yaratarak, yaratâ€șflâ€șndaki ihtiflamâ€ș sergile-

mektedir. Akâ€șl ve vicdan sahibi bir insan, canlâ€șlar ve tĂŒm evren hakkâ€șn-

daki bilgilerini artâ€șrdâ€șkça, Allah'â€șn sonsuz gĂŒcĂŒne ve azametine olan

teslimiyeti daha da artar, YĂŒce Allah'â€ș en gĂŒzel isimleriyle tesbih eder.

131

Harun Yahya (Adnan Oktar)

DNA kendi kendini onarabilme,eksiklerini tamamlayabilmeyetene€ine sahiptir. Bu, Allah'â€șnĂŒstĂŒn yaratma gĂŒcĂŒnĂŒn ve son-suz ilminin bir tecellisidir.

Page 134: Harun Yahya (Adnan Oktar)

ĂŒcrelerdeki protein ĂŒretimi, Allah'â€șn yarattâ€ș€â€ș mucize-

vi olaylardan bir tanesidir. Her hĂŒcre, son derece ge-

liflmifl, ileri bir teknoloji ve organizasyona sahip bir

fabrika gibi çalâ€șflâ€șr. Gözle görĂŒlmesi imkansâ€șz olan,

ancak çok geliflmifl mikroskoplarla görĂŒlebilen bu mikro dĂŒnyada, ola-

€anĂŒstĂŒ olaylar meydana gelmektedir. fiimdi, bu kusursuzca ve mĂŒ-

kemmel bir verimle çalâ€șflan fabrikadaki protein ĂŒretiminin ana hatlarâ€ș-

nâ€ș kâ€șsaca inceleyelim:

1. VĂŒcutta herhangi bir proteine ihtiyaç duyuldu€u zaman bu ih-

tiyacâ€ș ifade eden bir mesaj, ĂŒretimi gerçeklefltirecek olan hĂŒcrelerin çe-

kirdeklerinde bulunan DNA molekĂŒlĂŒne ulafltâ€șrâ€șlâ€șr. Burada dikkat edil-

mesi gereken çok önemli bir nokta bulunmaktadâ€șr; vĂŒcutta herhangi

bir protein ihtiyacâ€ș oldu€unda yine protein olan bazâ€ș haberciler, nereye

baflvurmalarâ€ș gerekti€ini bilerek, tĂŒm vĂŒcutta ilgili yeri bulabilmekte,

ihtiyaç mesajâ€șnâ€ș do€ru yere do€ru flekilde iletebilmektedirler. Bu iletifli-

mi sa€layan protein kendisine göre karanlâ€șk bir dehliz olan vĂŒcudun

içinde kaybolmadan yolunu bularak, taflâ€șdâ€ș€â€ș mesajâ€ș kaybetmeden ya

da herhangi bir parçasâ€șna zarar vermeden oraya ulafltâ€șrmaktadâ€șr. (flekil

105)

132

Page 135: Harun Yahya (Adnan Oktar)

DNA'dan da bir proteinin formĂŒlĂŒnĂŒ talep etmek için özel bir li-

san kullanâ€șlâ€șr. Bu lisan 4 harften oluflan bir alfabeye sahiptir (A, G, C,

T). HĂŒcre içindeki ifllerin aksamamasâ€ș, ihtiyacâ€șn do€ru karflâ€șlanmasâ€ș, kâ€ș-

sacasâ€ș hĂŒcre yaflamâ€șnâ€șn devam edebilmesi için do€ru proteinin ĂŒretil-

mesi çok önemlidir. Bu yĂŒzden hangi proteinin ĂŒretilmesi gerekti€i ile

ilgili mesaj alâ€șndâ€șktan sonra DNA'dan do€ru bilginin seçilerek alâ€șnma-

sâ€ș gereklidir.

Peki bu seçimi kim yapacaktâ€șr? RNA polimeraz adlâ€ș enzim. Bu en-

zimin yaptâ€ș€â€ș ifl son derece zordur. Herfleyden önce, 3 milyar harften

oluflan DNA molekĂŒlĂŒnĂŒn içinden, ĂŒretilecek proteinle ilgili gerekli

harfleri seçip almasâ€ș gerekmektedir. Polimeraz enziminin 3 milyar harf-

ten oluflan DNA molekĂŒlĂŒnĂŒn içinden, birkaç satâ€șrlâ€șk bir bilgiyi bulup

çâ€șkarmasâ€ș, 1000 ciltlik bir ansiklopedinin herhangi bir sayfasâ€șna saklan-

mâ€șfl, birkaç satâ€șrlâ€șk özel bir yazâ€șyâ€ș hiçbir tarif olmadan o anda bulmaya

benzer.

3. Kopyalama iflleminin bafllamasâ€ș için çok önemli bir engel aflâ€șl-

malâ€șdâ€șr. DNA molekĂŒlĂŒnĂŒn merdiven gibi birbirine dolanmâ€șfl kollarâ€ș-

133

Harun Yahya (Adnan Oktar)

fiekil 105Yeni bir protein ĂŒretilmesi gerekti-€inde, kendileri de birer proteinolan mesaj taflâ€șyâ€șcâ€șlar, vĂŒcudun il-gili hĂŒcrelerine protein talebiyle il-gili mesajâ€ș taflâ€șrlar.

Page 136: Harun Yahya (Adnan Oktar)

134

40 Konuda HĂŒcre

nâ€șn kopyalama ifllemi için ayrâ€șlmalarâ€ș gerekir. Bu ayrâ€șlma iflleminde yi-

ne RNA polimeraz enzimi ifl baflâ€șndadâ€șr. RNA polimeraz, kodlanacak

genin bafllangâ€șcâ€șndan 35 harf öncesine ba€lanarak, sarâ€șlmâ€șfl merdiven

gibi olan DNA'nâ€șn basamaklarâ€șnâ€ș bir fermuarâ€ș açar gibi açar. Bu açâ€șlma

çok hâ€șzlâ€ș yapâ€șlâ€șr. Öyle ki, bu hâ€șzdan dolayâ€ș DNA'nâ€șn â€șsâ€șnâ€șp yanma teh-

likesi oluflur. Ama sistem öylesine mĂŒkemmel dĂŒzenlenmifltir ki, bu

tehlike de dĂŒflĂŒnĂŒlmĂŒfltĂŒr. Önceden alâ€șnan bir dizi tedbir sayesinde

yanma tehlikesi ortadan kaldâ€șrâ€șlâ€șr; özel bir enzim sanki oluflabilecek

tehlikenin farkâ€șndaymâ€șfl gibi, gidip DNA'nâ€șn açâ€șlmâ€șfl olan sarmalâ€șnâ€șn iki

ucunu tutarak bu sĂŒrtĂŒnmeye izin vermez. Ve yine özel enzimler

DNA'nâ€șn açâ€șlmasâ€ș sâ€șrasâ€șnda birbirine dolaflmasâ€șnâ€ș önlerler. Bu enzimler

olmasa "mesajcâ€ș RNA" olarak adlandâ€șrâ€șlan siparifl fiflinin kopyalanmasâ€ș

mĂŒmkĂŒn olmaz. Ă‡ĂŒnkĂŒ fermuar gibi açâ€șlan DNA sarmalâ€șnâ€șn kollarâ€ș

kopyalama ifllemi bafllamadan tekrar birbirine dolanâ€șr ve sĂŒrtĂŒnmeden

dolayâ€ș DNA'nâ€șn yapâ€șsâ€ș bozulur. GörĂŒldĂŒÂ€ĂŒ gibi, her aflamada onlarca

DNA'nâ€șn kollarâ€ș birbirinden ayrâ€șlâ€șrken, kollarâ€șn tekrar birbirinedolanmasâ€șna bir enzim engel olur. Bu enzim resimde yeflil renk-teki flekillerle ifade edilmifltir.

Page 137: Harun Yahya (Adnan Oktar)

enzim ve protein yer almakta ve hepsi birbiri ile bĂŒyĂŒk bir uyum için-

de görevlerini eksiksizce yerine getirmektedirler.

4. Alâ€șnan bu özel tedbirlerden sonra aflâ€șlmasâ€ș gereken birkaç engel

daha vardâ€șr. Örne€in istenilen proteinin amino asit dizilimini içeren bil-

gi bĂŒyĂŒk DNA molekĂŒlĂŒnĂŒn herhangi bir bölgesinde bulunabilir. Bu

durumda farklâ€ș yerlerde bulunan bilgileri, yani amino asit dizilimini

iflaret eden flifreleri kopyalamak için polimeraz enzimi ne yapacaktâ€șr?

DNA'yâ€ș koparamaz, istemedi€i flifrelerin ĂŒzerinden atlayamaz.

Do€rudan aynâ€ș hat ĂŒzerinde devam etti€inde gereksiz bilgileri de kop-

yalayacak ve istenilen protein oluflmayacaktâ€șr.

Bu sorunun çözĂŒmĂŒ için ola€anĂŒstĂŒ fluurlu bir olay daha gerçek-

leflir ve DNA kopyalama ifllemine yardâ€șm etmesi gerekti€ini dĂŒflĂŒnmĂŒfl

gibi, bĂŒkĂŒlerek, istenmeyen flifre dizisinin oldu€u bölĂŒmĂŒ dâ€șflarâ€ș do€ru

kâ€șvâ€șrâ€șr. Böylece ardâ€ș ardâ€șna okunmasâ€ș gereken, ama arada baflka flifreler

de oldu€u için birbirlerinden uzak kalan flifre dizilerinin uçlarâ€ș birbir-

leri ile birleflir. Böylece kopyalanmasâ€ș gereken flifreler tek bir hat ĂŒzeri-

ne gelmifl olur. Bu flekilde polimeraz enzimi siparifl fiflini ĂŒretilecek pro-

tein için kolayca kopyalayabilir.

5. DNA'dan siparifl fiflininin kopyalanmasâ€ș sâ€șrasâ€șnda gerçekleflen

ola€anĂŒstĂŒ ve YĂŒce Allah'â€șn yaratâ€șflâ€șndaki kusursuzlu€u gösteren olay-

lar bunlarla da bitmez. Kopyalamayâ€ș birilerinin durdurmasâ€ș gerekmek-

tedir, aksi takdirde polimeraz enzimi, geni bafltan sona kopyalar. Prote-

ini kodlayan genin sonunda, o genin bitti€ini gösteren bir kodon var-

135

Harun Yahya (Adnan Oktar)

1

2

3

4

5

6

7

DNA

RNA

1,2,3,4,5,6,7 no'larâ€ș ile iflaretlenmifl bölgeler, okunmasâ€ș istenmeyenbilgileri içerirler. Enzimler bu bölgeleri belirleyerek, flekildeki gibidâ€șfla do€ru bĂŒkerler.

Page 138: Harun Yahya (Adnan Oktar)

136

dâ€șr. (DNA'daki flifreyi oluflturan nĂŒkleotidlerin her ĂŒĂ§lĂŒ grubuna ko-

don denir.) RNA polimeraz durdurucu kodona geldi€inde, kopyalama

ifllemini durdurmasâ€ș gerekti€ini anlar ve ĂŒzerinde protein için gerekli

mesajâ€ș taflâ€șyan mesajcâ€ș RNA ile DNA'dan ayrâ€șlâ€șr. (flekil 106) Ancak bu

noktada yine çok dikkatli davranâ€șlâ€șr. Ă‡ĂŒnkĂŒ mesajcâ€ș RNA hĂŒcre çekir-

de€inden çâ€șkâ€șp, ĂŒretimin yapâ€șlaca€â€ș ribozoma gidene kadar bir hayli

yol katedecektir. Bu esnada ĂŒzerindeki mesajâ€șn hiçbir zarar görmemesi

gerekir. Bu nedenle, hĂŒcre çekirde€inden bazâ€ș özel enzimlerin koruma-

sâ€ș altâ€șnda çâ€șkar.

Protein ĂŒretiminin aflamalarâ€ș bunlarla sâ€șnâ€șrlâ€ș de€ildir. Ancak bu

aflamaya kadar dahi gerçekleflen mucizevi olaylar, Allah'â€șn ĂŒstĂŒn sana-

tâ€șnâ€șn ve sâ€șnâ€șrsâ€șz ilminin delillerindendir.

40 Konuda HĂŒcre

fiekil 106RNA polimeraz enzimi durdurucu kodona geldi€inde, kopyalamaifllemini durdurmasâ€ș gerekti€ini anlar ve ifllem durdurulur.

Page 139: Harun Yahya (Adnan Oktar)

ĂŒcrede protein ĂŒretimi için gerekli olan bilginin

DNA'da bulunmasâ€șndan ve kopyalanmasâ€șndan son-

ra flimdi de bu bilginin proteinin ĂŒretilece€i fabrika

olan ribozomlara ulafltâ€șrâ€șlmasâ€ș gereklidir. Her hĂŒcre-

de bulunan bu organeller çekirdekteki DNA'dan oldukça uzakta ve

hĂŒcrenin bĂŒtĂŒn sitoplazmasâ€șna (hĂŒcre içi sâ€șvâ€șsâ€șna) da€â€șlmâ€șfl haldedirler.

Bu fabrikalara ĂŒretim sipariflleri eksiksiz bir biçimde sĂŒratle ulafltâ€șrâ€șl-

malâ€șdâ€șr. Mesajcâ€ș RNA (mRNA), yolunu flaflâ€șrmadan ve hĂŒcrenin içinde

bulunan birçok organel ve molekĂŒl arasâ€șnda hiç tereddĂŒt etmeden ri-

bozomu bulur. mRNA ribozomu buldu€unda onun dâ€șfl kâ€șsmâ€șna bir hat

fleklinde yerleflir. Bu flekilde artâ€șk ĂŒretilmek istenilen proteinin amino

asit dizilimine ait bilgi ĂŒretim merkezine ulaflmâ€șfltâ€șr. Bunun ĂŒzerine,

ĂŒretilecek protein için gerekli olan hammaddelerin yani amino asitlerin

ribozoma getirilmesi için hĂŒcrenin di€er bölgelerine mesajlar gönderil-

meye bafllanâ€șr.23 (flekil 107)

Kullanâ€șlacak olan amino asitleri hĂŒcre içinde arayarak bulma ve

ribozoma getirme görevi taflâ€șyâ€șcâ€ș RNA (tRNA)'ya aittir. Her canlâ€ș hĂŒcre-

137

Page 140: Harun Yahya (Adnan Oktar)

138

sinde 20 çeflit amino asit vardâ€șr. â€čflte bu 20 çeflit amino asitin, yani ham-

maddenin her biri kendisine özel bir nakliye aracâ€ș tarafâ€șndan taflâ€șnâ€șr.24

Amino asitlerin kendilerini taflâ€șyacak olan tRNA'ya ba€lanmalarâ€ș da bir

seri karmaflâ€șk ifllem sonucunda gerçekleflir.

Nakliye görevini yapan her tRNA, ribozoma getirdi€i her amino

asiti ĂŒretim talimatâ€șnda belirtilen yere götĂŒrĂŒr ve ĂŒretimdeki iflleyiflin

bozulmamasâ€șnâ€ș sa€lar.

Bu fluursuz molekĂŒllerde görĂŒlen kusursuz disiplin adeta, bilinçli

ve sorumluluk sahibiymiflcesine hareket etmeleri, her birinin ĂŒstĂŒn akâ€șl

ve gĂŒĂ§ sahibi olan Allah'a boyun e€diklerinin ve O'nun kontrolĂŒ ile ha-

reket ettiklerinin delillerindendir.

40 Konuda HĂŒcre

fiekil 107Protein ĂŒretimi için gerekli olan bilgi DNA'dan kopyalandâ€șktan sonra,mesajcâ€ș RNA tarafâ€șndan ribozoma getirilip bâ€șrakâ€șlâ€șr. Mesajcâ€ș RNA, yolunu hiçflaflâ€șrmadan ribozomu bulur ve tanâ€șr.

Page 141: Harun Yahya (Adnan Oktar)

Artâ€șk siparifl, yani ĂŒretilecek proteine ait bilgi ve gerekli hammad-

deler hazâ€șrdâ€șr. Ortada aflâ€șlmasâ€ș gereken bir problem daha vardâ€șr. Üretim

bilgisi, yani siparifl, daha önce bahsetti€imiz flekilde DNA'da özel bir

dilde yazâ€șlmâ€șfltâ€șr. Ve ĂŒretim özel bir dilde yazâ€șlan bu bilgiye göre yapâ€șl-

malâ€șdâ€șr. Fakat hammadde olarak kullanâ€șlan amino asitlerin dizilimleri

baflka bir dildedir. Karflâ€șlaflâ€șlan bu problemi flöyle ifade edebiliriz: Sipa-

rifl fiflindeki yazâ€șlâ€ș emir, DNA'yâ€ș oluflturan flifrenin dilidir, yani 4 harfli

bir alfabeden oluflan özel bir dilde yazâ€șlmâ€șfltâ€șr. Üretilecek olan protein-

lerin dili de 20 harfli bir alfabeden oluflan bir baflka dildir. (proteinleri

oluflturan amino asitler 20 çeflit oldu€u için) â€čflte bu lisanâ€șn farklâ€șlâ€ș€â€ș gi-

bi, DNA'dan gelen ĂŒretim bilgisi amino asitlerin anlayaca€â€ș dilden de-

€ildir. Sonuç olarak, DNA'dan gelen bilgiye hangi amino asitin denk

geldi€ini anlayabilmek için, DNA'daki dilin di€erine tercĂŒme edilmesi

gerekir.

Ribozom fabrikasâ€ș yaflamâ€șn sa€lâ€șklâ€ș biçimde devam etmesi için bu

problemi en mĂŒkemmel flekilde çözen bir mekanizmayla donatâ€șlmâ€șfltâ€șr.

ÇözĂŒm olarak ĂŒretim sâ€șrasâ€șnda fabrikada yani ribozomda farklâ€ș iki dil

arasâ€șndaki tercĂŒmeyi yapan bir tercĂŒme sistemi yaratâ€șlmâ€șfltâ€șr. Kodon-

antikodon metodu olarak adlandâ€șrâ€șlan bu tercĂŒme sistemi flu andaki en

geliflmifl bilgisayar merkezlerinden çok daha ĂŒstĂŒn bir flekilde, adeta

bu iki dilde uzmanlaflmâ€șfl bir tercĂŒman gibi çalâ€șflâ€șr. DNA'nâ€șn özel lisanâ€ș

ile yazâ€șlmâ€șfl olan dört harfli protein bilgilerini 20 harften oluflan protein

diline çevirir. Böylece hangi amino asitlerin yan yana dizilece€ini ifade

etmifl olur. Sonuçta da istenilen proteinin do€ru bir flekilde ĂŒretilmesi-

ni sa€lar. Bu çeviri ifllemindeki hatasâ€șzlâ€șk kuflkusuz çok dikkate de€er-

dir. Bir hĂŒcrenin, dolayâ€șsâ€șyla canlâ€șlarâ€șn yaflamasâ€ș için gerekli binlerce

proteinin ĂŒretilmesinde ancak bir veya iki yanlâ€șfllâ€ș€a yer olabilir. â€čnsan-

larâ€șn yaptâ€ș€â€ș hiçbir teknolojik ĂŒrĂŒn veya konusunda en uzman ve dik-

katli insanlar dahi, protein gibi yaklaflâ€șk 200 romana eflde€er bir yazâ€șyâ€ș

bu kadar hatasâ€șz ve kusursuz çevirip yazamaz.25 Ancak her an Allah'â€șn

kontrolĂŒ altâ€șnda hareket eden bu molekĂŒller, herfleyi eksiksizce yerine

getirirler. TĂŒm bunlarda iman eden akâ€șl sahipleri için Allah'â€șn mucize-

leri tecelli etmektedir.

139

Harun Yahya (Adnan Oktar)

Page 142: Harun Yahya (Adnan Oktar)

140

ir otomobil fabrikasâ€șnâ€șn nasâ€șl çalâ€șfltâ€ș€â€șnâ€ș dĂŒflĂŒnelim. Fab-

rikadaki söz gelimi bin iflçinin hepsinin disiplin ve uyum

içinde çalâ€șflmasâ€ș gerekir. Bu organizasyonu sa€lamak için

birçok denetleme sistemi ve emir-komuta zinciri kurul-

mufltur. Her bölĂŒm kendisinden istenen parçayâ€ș ĂŒretir. Örne€in bir yer-

de motor parçalarâ€ș, baflka bir bölĂŒmde ise kapâ€șlar yapâ€șlâ€șr. Herkes, han-

gi ĂŒrĂŒnĂŒn nerede kullanâ€șlaca€â€șnâ€ș bilir. Herfley kontrol altâ€șndadâ€șr.

Ancak açâ€șktâ€șr ki, e€er aynâ€ș fabrikaya, araba ĂŒretiminden hiç habe-

ri olmayan, alabildi€ine cahil bin kifli konursa ve bunlardan neyi nasâ€șl

ĂŒreteceklerini kendilerinin bulmasâ€ș istenirse bĂŒyĂŒk bir kargafla ve kaos

ortaya çâ€șkar.

Buna karflâ€șn insan vĂŒcudunda bin de€il, 100 trilyon "iflçi" bĂŒyĂŒk

bir uyum içinde çalâ€șflâ€șr. Bunlar, bir fabrikadaki iflçilerden çok daha bi-

linçli ve e€itimli olan hĂŒcrelerdir. Yalnâ€șzca kendi içlerindeki mucizevi

ifllemler de€il, birbirleri arasâ€șndaki koordinasyon da aynâ€ș derecede göz

kamafltâ€șrâ€șcâ€șdâ€șr. Birbirlerini zarlarâ€șndaki tanâ€șma sistemleriyle tanâ€șrlar.

Mide hĂŒcresi mide hĂŒcresini, saç hĂŒcresi saç hĂŒcresini tanâ€șr. (flekil 108)

Page 143: Harun Yahya (Adnan Oktar)

Kaçâ€șnâ€șlmaz sorular yine karflâ€șmâ€șza çâ€șkmâ€șfltâ€șr: â€čki zar birbirini nasâ€șl

tanâ€șr? Bu iflçiler nasâ€șl e€itilmifllerdir? Nasâ€șl olur da bĂŒyĂŒk bir sadakatle

görevlerini yaparlar?

100 trilyon hĂŒcrenin her biri vĂŒcut için kendisinden istenileni ya-

par. Peki her hĂŒcre her an ne yapmasâ€ș gerekti€ini nereden bilir? Elbet-

te ki tĂŒm bunlar YĂŒce Allah'â€șn ilmi ve ilhamâ€ș ile gerçekleflmektedir. Ör-

ne€in bölĂŒnmenin olmasâ€ș istenen bölgedeki hĂŒcrelere beyin "bölĂŒn"

emri verir. Bunun için hormonlar salgâ€șlanâ€șr. Her hormon ilgili hĂŒcreye

giderek beynin mesajâ€șnâ€ș iletir. Elçi, hĂŒcreye geldi€inde mesajâ€șnâ€ș hĂŒcre

zarâ€șnda bulunan algâ€șlayâ€șcâ€ș proteine bildirir. Protein aldâ€ș€â€ș mesajâ€ș, mer-

keze bildirir. HĂŒcre de bu emri anlar, karar alâ€șp buna göre harekete ge-

çer. (flekil 109, 110)

141

Harun Yahya (Adnan Oktar)

fiekil 108Her hĂŒcre Allah'â€șn kendisine takdir etti€i yerde ve flekilde çalâ€șflâ€șr. Tâ€șpkâ€ș birfabrikada çalâ€șflan iflçilerin farklâ€ș bölĂŒmlerde uzmanlaflmasâ€ș gibi, her bölĂŒmdefarklâ€ș hĂŒcreler çalâ€șflâ€șr ve görevlerini kusursuz bir organizasyonla yerinegetirirler.

Page 144: Harun Yahya (Adnan Oktar)

142

40 Konuda HĂŒcre

fiekil 109, 110BölĂŒnmesi istenen hĂŒcrelere, beyin "bölĂŒn"emri verir. Bu emri ilgili hĂŒcreye iletmesi içinuygun hormonlar salgâ€șlanâ€șr. Hormon, hĂŒcreyegeldi€inde mesajâ€șnâ€ș hĂŒcre zarâ€șnda bulunan al-gâ€șlayâ€șcâ€ș proteine bildirir. Protein aldâ€ș€â€ș mesajâ€ș,merkeze bildirir. HĂŒcre de bu emri anlar, kararalâ€șp buna göre harekete geçer.

Page 145: Harun Yahya (Adnan Oktar)

Peki dĂŒflĂŒnmeye devam edelim; bir ya€ denizinin ĂŒzerindeki pro-

tein adasâ€șnâ€șn verilen emri anlamasâ€ș, bunu hĂŒcrenin merkezine bildir-

mesi, hĂŒcrenin bu emre itaat etmesi ve ömrĂŒnĂŒ nerede kullanâ€șlaca€â€șnâ€ș

bilmedi€i bir maddeyi ĂŒretmeye adamasâ€ș sâ€șradan bir bilgi olarak karflâ€ș-

lanabilir mi? Elbette karflâ€șlanamaz.

Üstelik biraz önce de belirtti€imiz gibi zar ĂŒzerinde bulunan yĂŒz-

lerce geçifl noktasâ€ș, algâ€șlayâ€șcâ€șlar, kontrolörler hepsi birbirlerinden haber-

li olarak, bĂŒyĂŒk bir uyumla hareket ederler. Oysa bunlarâ€șn hepsi bilinç-

siz proteinlerdir. HĂŒcre zarâ€șnâ€șn bu saydâ€ș€â€șmâ€șz özelliklerini kendi ken-

dine elde etmedi€i, bu sistemin yaratâ€șldâ€ș€â€ș açâ€șkça ortadadâ€șr.

Böyle bir sistem elbette ki bir amaçla yaratâ€șlmâ€șfltâ€șr. Vicdan ve akâ€șl

sahibi bir insan, bu mucizevi delilleri görĂŒr ve YĂŒce Allah'â€ș gerekti€i gi-

bi tanâ€șyâ€șp takdir eder. Ayetlerde, Rabbimiz'in mucizeleri karflâ€șsâ€șnda

mĂŒminlerin tavâ€șrlarâ€ș flöyle bildirilmektedir:

fiĂŒphesiz göklerin ve yerin yaratâ€șlâ€șflâ€șnda, gece ile gĂŒndĂŒzĂŒn art arda ge-

liflinde temiz akâ€șl sahipleri için gerçekten ayetler vardâ€șr. Onlar, ayakta

iken, otururken, yan yatarken Allah'â€ș zikrederler ve göklerin ve yerin

yaratâ€șlâ€șflâ€ș konusunda dĂŒflĂŒnĂŒrler. (Ve derler ki:) "Rabbimiz, Sen bunu

bofluna yaratmadâ€șn. Sen pek YĂŒcesin, bizi ateflin azabâ€șndan koru."

(Al-i â€čmran Suresi, 190-191)

143

Harun Yahya (Adnan Oktar)

VĂŒcudumuzdaki mucizevi ifllemleri gerçeklefltiren hĂŒcre zarâ€șndan bir kesit

Page 146: Harun Yahya (Adnan Oktar)

144

olda karflâ€șlafltâ€ș€â€șnâ€șz bir arkadaflâ€șnâ€șz size "merhaba" dedi-

€inde, arkadaflâ€șnâ€șzdan gelen ses dalgalarâ€ș kulak kepçesi

tarafâ€șndan toplanâ€șr. Ses, yolculu€u sâ€șrasâ€șnda saniyenin

ellide birinde 6 m. yol kat eder.

â€čki kula€â€șn içinde titreflen hava, hâ€șzla orta kula€a

kadar olan mesafeyi kat eder. 7.6 mm çapâ€șnda olan kulak zarâ€ș titreme-

ye bafllar. Bu titreme hareketi ĂŒĂ§ kĂŒĂ§ĂŒk kemi€e iletilir. Ses titreflimleri

böylece mekanik titreflimlere dönĂŒflĂŒr. Daha sonra ise bu kemiklerdeki

titreflimler iç kula€a iletilir ve buradaki salyangoza benzeyen koklea

isimli yapâ€șnâ€șn içinde bulunan özel sâ€șvâ€șyâ€ș hareketlendirir. (flekil 111)

Koklea'nâ€șn içerisinde farklâ€ș ses tonlarâ€ș birbirinden ayrâ€șfltâ€șrâ€șlâ€șr. Kok-

leanâ€șn içinde, tâ€șpkâ€ș bir mĂŒzik aleti olan arpteki teller gibi, de€iflik kalâ€șn-

lâ€șklarda ince teller uzanmaktadâ€șr. (flekil 112)Arkadaflâ€șnâ€șzâ€șn sesi flimdi bu

telleri adeta çalmaktadâ€șr. "Merhaba" sesi, bafllangâ€șçta dĂŒflĂŒk perdeden

bafllamâ€șfl sona do€ru yĂŒkselmifltir. Önce kalâ€șn teller titreflir sonra bunu

inceleri takip eder. Sonunda iç kulaktaki on binlerce çubuk flekilli cisim-

cik, kendi titreflmelerini iflitme sinirlerine aktarâ€șr. (flekil 113)

Page 147: Harun Yahya (Adnan Oktar)

145

Harun Yahya (Adnan Oktar)

fiekil 111, 112Bir dostunuz size "Merha-ba" dedi€inde, dostunuzunses dalgalarâ€ș kâ€șsa sĂŒrede or-ta kula€a ulaflâ€șr ve kulak za-râ€șnâ€ș titretir. Bu titreme ĂŒĂ§ kĂŒ-Ă§ĂŒk kemi€e iletilir. Kemikler-deki titreflimler iç kula€a ile-tilir ve kokleanâ€șn içinde bu-lunan özel sâ€șvâ€șyâ€ș hareketlen-dirir. Kokleanâ€șn içinde, tâ€șpkâ€șbir arpteki teller gibi, de€i-flik kalâ€șnlâ€șklarda ince telleruzanmaktadâ€șr.

fiekil 113Önce kalâ€șn teller titreflir, sonra bunu inceleri takip eder. Sonunda iç kulaktaki on binlerce çubuk flekillicisimcik, kendi titreflmelerini iflitme sinirlerine aktarâ€șr.Artâ€șk "merhaba" sesi, sadece bir elektrik sinyalidir.

Page 148: Harun Yahya (Adnan Oktar)

146

Artâ€șk "merhaba" sesi sadece bir elektrik sinyalidir. Bu sinyal, iflit-

me sinirleri içinde beyne do€ru hâ€șzla ilerler. Sinirlerdeki bu yolculuk,

sinyaller beyindeki duyma merkezine ulaflâ€șncaya kadar devam eder. Bu

yolculu€un sonunda beyindeki milyonlarca nöronun bĂŒyĂŒk bir kâ€șsmâ€ș,

elde edilen iflitme bilgilerini de€erlendirmekle meflguldĂŒr. Böylece ar-

kadaflâ€șnâ€șzâ€șn merhabasâ€șnâ€ș duymufl olursunuz. (flekil 114)

Burada son derece yĂŒzeysel hatlarâ€ș ile anlatâ€șlan bu ifllemler, ger-

çekte çok daha karmaflâ€șktâ€șr ve saniyeden de kâ€șsa bir sĂŒrede gerçekleflir.

Her gĂŒn yĂŒzbinlerce kez görĂŒr ve iflitiriz. Ancak ço€u zaman bunlarâ€ș

nasâ€șl yapabildi€imizi dĂŒflĂŒnmeyiz. Oysa gördĂŒÂ€ĂŒmĂŒz ve duydu€u-

muz herfleyi Rahman ve Rahim olan Allah'â€șn rahmetiyle görmekte ve

iflitmekteyiz. Bunun için de tĂŒm bunlar mĂŒminlerin flĂŒkĂŒrlerine vesile

olmalâ€șdâ€șr.

Nitekim Allah Kuran'da insanlara bu gerçek ĂŒzerinde dĂŒflĂŒnmele-

rini ve flĂŒkredici olmalarâ€șnâ€ș flöyle bildirmifltir:

Allah, sizi annelerinizin karnâ€șndan hiçbir fley bilmezken çâ€șkardâ€ș ve

umulur ki flĂŒkredersiniz diye iflitme, görme (duyularâ€șnâ€ș) ve gönĂŒller

verdi. (Nahl Suresi, 78)

40 Konuda HĂŒcre

fiekil 114Beyne ulaflan elektrik sinyalleri, nöronlartarafâ€șndan de€erlendirilir ve sese dönĂŒfl-tĂŒrĂŒlĂŒr. Bu sayede arkadaflâ€șnâ€șzâ€șn "Merha-ba" diyen sesini beyninizde duyarsâ€șnâ€șz.

Page 149: Harun Yahya (Adnan Oktar)

ir yeriniz kesildi€inde ya da eski bir yaranâ€șz kanadâ€ș€â€șn-

da, zaman içinde kanamanâ€șn duraca€â€șnâ€ș bilirsiniz. Kana-

yan yerde bir pâ€șhtâ€ș oluflacak, bu pâ€șhtâ€ș zamanla sertlefle-

cek ve yara iyileflecektir. Bu sizin için kolay görĂŒnen ola-

€an bir durum olabilir. Oysa, biyokimyacâ€șlar yaptâ€șklarâ€ș arafltâ€șrmalarla

bunun oldukça karmaflâ€șk bir sistemin iflleyiflinin sonucu oldu€unu or-

taya çâ€șkardâ€șlar.26 Bu sistemin parçalarâ€șndan herhangi birinin eksilmesi

veya zarar görmesi sistemi ifllemez kâ€șlacaktâ€șr.

Kan do€ru yerde, do€ru zamanda pâ€șhtâ€șlaflmalâ€ș ve flartlar normale

döndĂŒÂ€ĂŒnde pâ€șhtâ€ș ortadan kalkmalâ€șdâ€șr. Sistem en kĂŒĂ§ĂŒk ayrâ€șntâ€șya va-

rana dek kusursuz bir biçimde çalâ€șflmalâ€șdâ€șr.

E€er bir kanama söz konusu ise, canlâ€șnâ€șn kan kaybâ€șndan ölmeme-

si için pâ€șhtâ€șnâ€șn hemen meydana gelmesi gerekir.

Ayrâ€șca, pâ€șhtâ€șnâ€șn yaranâ€șn ĂŒzerinde boylu boyunca oluflmasâ€ș ve en

önemlisi de sadece yaranâ€șn ĂŒzerinde kalmasâ€ș gereklidir. Yoksa tĂŒm ka-

nâ€șn pâ€șhtâ€șlaflmasâ€șna ve canlâ€șnâ€șn ölĂŒmĂŒne neden olacaktâ€șr. Bu nedenle ka-

nâ€șn pâ€șhtâ€șlaflmasâ€ș sâ€șkâ€ș bir denetim altâ€șnda tutulmalâ€ș ve pâ€șhtâ€ș do€ru za-

manda do€ru yerde oluflmalâ€șdâ€șr.

147

Page 150: Harun Yahya (Adnan Oktar)

148

Kemik ili€i hĂŒcrelerinin en kĂŒĂ§ĂŒk temsilcisi olan kan plakçâ€șklarâ€ș

ya da trombositler hayati bir özelli€e sahiptir. Bu hĂŒcreler, kanâ€șn pâ€șhtâ€ș-

laflmasâ€șndaki ana unsurdur. Von Willebrand faktörĂŒ adlâ€ș bir protein,

kanda dolaflâ€șp durmakta olan trombositlerin kaza yerini geçmemeleri-

ni sa€lar. Kaza yerinde takâ€șlâ€ș kalan trombositler, o anda di€er trombo-

sitleri de olay yerine getiren bir madde salgâ€șlar. Bu hĂŒcreler daha son-

ra hep birlikte açâ€șk yarayâ€ș kapatâ€șr. Trombositler, görevlerini yerine ge-

tirdikten sonra ölĂŒr. Onlarâ€șn, kendilerini feda etmeleri, kan pâ€șhtâ€șlaflma

sisteminin yalnâ€șzca bir parçasâ€șdâ€șr. (flekil 115)

Kan pâ€șhtâ€șlaflmasâ€șnâ€ș sa€layan bir di€er protein de trombindir. Bu

madde yalnâ€șzca açâ€șk bir yaranâ€șn oldu€u yerlerde ĂŒretilir. Bu ĂŒretim ne

az ne de fazla olmamalâ€șdâ€șr. Üstelik ĂŒretim, tam zamanâ€șnda yapâ€șlmalâ€ș ve

yine tam zamanâ€șnda durdurulmalâ€șdâ€șr. fiu ana de€in trombin ĂŒretimin-

de rol alan ve tamamâ€ș "enzim" olarak adlandâ€șrâ€șlan yirmiden fazla vĂŒcut

kimyasalâ€ș tanâ€șmlanmâ€șfltâ€șr. Bu enzimler, kendi ĂŒretimlerini durdurabilir

ya da bafllatabilir. SĂŒreç öylesine bir denetim altâ€șndadâ€șr ki, trombin an-

cak tam bir doku yaralanmasâ€ș söz konusu oldu€unda oluflur. VĂŒcutta

pâ€șhtâ€șlaflma için gerekli olan tĂŒm enzimler yeterli miktara ulaflâ€șr ulafl-

maz, yapâ€șsal maddesi protein olan uzun iplikçikler oluflturulur. Bu ip-

likçiklerin adâ€ș fibrinojendir. Kâ€șsa zamanda fibrinojen iplikçiklerinden

bir a€ oluflturulur. Bu a€ kanâ€șn dâ€șflarâ€ș akâ€șflâ€șnâ€șn oldu€u yerde kurulur.

40 Konuda HĂŒcre

fiekil 115Von WillebrandfaktörĂŒ adlâ€ș birprotein, kanda do-laflâ€șp durmaktaolan trombositle-rin kaza yerinigeçmelerini önler.

Page 151: Harun Yahya (Adnan Oktar)

Di€er yandan ise kandaki trombositler bu a€a takâ€șlarak birikir. Bu biri-

kim yo€unlaflâ€șnca bir tâ€șkaç vazifesi görerek kanamanâ€șn durmasâ€șnâ€ș sa€-

layacaktâ€șr. â€čflte pâ€șhtâ€ș dedi€imiz fley de bu yâ€ș€â€șlmayla oluflan tâ€șkaçtâ€șr. (fle-

kil 116)

Yara tamamen iyileflince ise kan pâ€șhtâ€șsâ€ș çözĂŒlĂŒr.

Bir kan pâ€șhtâ€șsâ€șnâ€șn oluflmasâ€ș, pâ€șhtâ€șnâ€șn sâ€șnâ€șrlarâ€șnâ€șn belirlenmesi, olu-

flan pâ€șhtâ€șnâ€șn gĂŒĂ§lendirilmesi veya ortadan kaldâ€șrâ€șlmasâ€șnâ€ș sa€layan sis-

tem indirgenemez kompleksli€e sahiptir. Kanâ€șn pâ€șhtâ€șlaflmasâ€ș, bir parça-

nâ€șn di€er bir parçayâ€ș harekete geçirmesi fleklinde ortaya çâ€șkan bir olay-

lar zinciridir.

Sistem en kĂŒĂ§ĂŒk ayrâ€șntâ€șsâ€șna kadar kusursuz bir biçimde çalâ€șflâ€șr.

Peki e€er bu mĂŒkemmel iflleyen sistemde en ufak bir aksaklâ€șk ol-

saydâ€ș ne olurdu? Mesela yara olmadâ€ș€â€ș halde kanda pâ€șhtâ€șlaflma olsay-

dâ€ș? Ya da yaranâ€șn etrafâ€șnda oluflan pâ€șhtâ€ș yerinden rahatlâ€șkla ayrâ€șlsaydâ€ș?

Bu sorularâ€șn tek bir cevabâ€ș vardâ€șr: Böyle bir durumda kalp, akci€er ve-

149

Harun Yahya (Adnan Oktar)

fiekil 116Trombositler, fibrojen iplikçik-lerinden oluflan bir a€ oluflturur.Trombositler ise bu a€atakâ€șlarak birikir ve tâ€șkaç vazifesigörerek kanamayâ€ș durdurur.

Page 152: Harun Yahya (Adnan Oktar)

150

ya beyin gibi hayati organlara giden yollar pâ€șhtâ€ș tâ€șkaçlarâ€șyla tâ€șkanâ€șrdâ€ș.

Bu ise kaçâ€șnâ€șlmaz olarak ölĂŒmle sonuçlanâ€șrdâ€ș.

Bu gerçek de bizlere bir kez daha göstermektedir ki, insan vĂŒcudu

kusursuzca yaratâ€șlmâ€șfltâ€șr. Sadece kanâ€șn pâ€șhtâ€șlaflma sisteminin bile rast-

lantâ€șlarla ve evrim teorisinin iddia etti€i sözde "kademeli geliflim" var-

sayâ€șmâ€șyla açâ€șklanmasâ€ș imkansâ€șzdâ€șr. Her detayâ€ș ayrâ€ș bir plan ve hesap

ĂŒrĂŒnĂŒ olan bu sistem, yaratâ€șlâ€șflâ€șn mĂŒkemmelli€ini gözler önĂŒne ser-

mektedir. Bizi yaratâ€șp bu dĂŒnyaya yerlefltirmifl olan YĂŒce Allah, haya-

tâ€șmâ€șz boyunca karflâ€șlaflaca€â€șmâ€șz kĂŒĂ§ĂŒk, bĂŒyĂŒk her tĂŒrlĂŒ yaralanmaya

karflâ€ș, bedenimizi bu sistemle birlikte yaratmâ€șfltâ€șr.

Ayrâ€șca belirtilmelidir ki; kanâ€șn pâ€șhtâ€șlaflmasâ€ș, sadece gözle görĂŒlĂŒr

yaralar için de€il, bedenimizde her gĂŒn sĂŒrekli gerçekleflen kâ€șlcal da-

mar parçalanmalarâ€șnâ€șn tamiri için de çok önemlidir. Siz hissetmeseniz

de gerçekte gĂŒn boyunca sĂŒrekli kĂŒĂ§ĂŒk iç kanamalar geçirirsiniz. Kolu-

nuzu kapâ€șnâ€șn kenarâ€șna çarptâ€ș€â€șnâ€șzda ya da bir koltu€a sertçe oturdu€u-

nuzda, yĂŒzlerce kĂŒĂ§ĂŒk kâ€șlcal damarâ€șnâ€șz parçalanâ€șr. Bu parçalanma so-

nucunda oluflan iç kanama, pâ€șhtâ€șlaflma sistemi sayesinde hemen dur-

durulur, daha sonra da vĂŒcut aynâ€ș kâ€șlcal damarlarâ€ș yeniden infla eder.

E€er çarpma biraz fliddetliyse, pâ€șhtâ€șlaflma öncesindeki iç kanama da bi-

raz daha fliddetli olur ve bu yĂŒzden çarptâ€ș€â€șnâ€șz yerde bir "morarma"

oluflur. Kandaki bu pâ€șhtâ€șlaflma sisteminden mahrum olan bir insanâ€șn,

hayatâ€ș boyunca en ufak bir darbeden bile korunmasâ€ș ve adeta pamuk

içinde yaflatâ€șlmasâ€ș gerekecektir. Nitekim kanlarâ€șndaki pâ€șhtâ€șlaflma siste-

mi kusurlu olan "hemofili" hastalarâ€ș, bu flekilde ömĂŒr sĂŒrerler. Ancak

ileri derecede hemofili hastalarâ€ș genellikle fazla uzun yaflayamazlar.

Yolda yĂŒrĂŒrken dĂŒflmeleriyle oluflan bir iç kanama bile, hayatlarâ€șnâ€ș so-

na erdirmek için yeterlidir. Bu gerçek karflâ€șsâ€șnda her insanâ€șn kendi be-

denindeki yaratâ€șlâ€șfl mucizesi ĂŒzerinde dĂŒflĂŒnmesi ve bu bedeni kusur-

suzca yaratmâ€șfl olan Allah'a flĂŒkredici olmasâ€ș gerekir. Bizim tek bir sis-

temini, hatta tek bir hĂŒcresini dahi ĂŒretmekten aciz oldu€umuz bu be-

den, YĂŒce Allah'â€șn bizlere bir lĂŒtfudur. Rabbimiz bir Kuran ayetinde

flöyle buyurmaktadâ€șr:

"Sizleri Biz yarattâ€șk, yine de tasdik etmeyecek misiniz?" (Vakâ€șa Suresi,

57)

40 Konuda HĂŒcre

Page 153: Harun Yahya (Adnan Oktar)

ĂŒcudumuzu bakteri ve virĂŒs gibi dĂŒflmanlarâ€șna karflâ€ș

koruyan savunma sistemi aynâ€ș disiplinli bir ordu gibi

hareket eder. Savunma sistemimizin dĂŒflmanlarâ€șna kar-

flâ€ș savaflâ€ș ĂŒĂ§ önemli bölĂŒmden oluflur.

1- DĂŒflmanâ€șn tespiti; ilk mĂŒdahale.

2- Gerçek ordunun mĂŒdahalesi; sâ€șcak savafl.

3- Sakin duruma dönĂŒfl.

Savunma sisteminin savafla bafllamadan önce mutlaka dĂŒflmanâ€ș

iyice tanâ€șmasâ€ș, etraflâ€ș bir istihbarat edinmesi gerekir. Ă‡ĂŒnkĂŒ her savafl,

dĂŒflmana göre de€iflen farklâ€șlâ€șklar gösterir. Dahasâ€ș bu istihbarat gerek-

ti€i gibi yapâ€șlmazsa, savunma sistemimiz yanlâ€șfllâ€șkla kendi hĂŒcrelerimi-

ze saldâ€șrabilir.

â€člk mĂŒdahale savunma sisteminin çöpĂ§ĂŒ hĂŒcreleri olan fagositler-

den gelir. Fagositler dĂŒflmana karflâ€ș savafl verirler. Bir anlamda dĂŒfl-

manla ilk fiziksel temasâ€ș sa€layan piyade birlikleri gibidirler. (flekil 117)

Kimi zaman fagositler dĂŒflmanâ€șn yayâ€șlma hâ€șzâ€șna yetiflemezler. Bu

durumda devreye makrofajlar girer. Makrofajlarâ€ș da dĂŒflmanâ€șn içine

151

Page 154: Harun Yahya (Adnan Oktar)

152

40 Konuda HĂŒcre

fiekil 117, 118Fagositler dĂŒflmanla gĂ¶Â€ĂŒs gĂ¶Â€ĂŒse bir savafl verirler. Onlarâ€șn yetiflemedi€idurumlarda devreye makrofajlar girer, ve enerji sa€lamak için vĂŒcut â€șsâ€șsâ€șnâ€ș39 C0 dereceye çâ€șkartâ€șr.

Page 155: Harun Yahya (Adnan Oktar)

dalan sĂŒvarilere benzetebiliriz. Aynâ€ș zamanda makrofajlar, salgâ€șladâ€șkla-

râ€ș özel bir protein sayesinde, vĂŒcutta genel alarm verilmesini, yani vĂŒ-

cut â€șsâ€șsâ€șnâ€șn yĂŒkselmesini sa€larlar. (flekil 118)

Ancak makrofajlarâ€șn çok önemli bir özellikleri daha vardâ€șr. Mak-

rofaj hĂŒcresi bir virĂŒsĂŒ yakalayâ€șp yutunca, virĂŒsĂŒn özel bir bölĂŒmĂŒnĂŒ

kopartâ€șr. Bu parçayâ€ș bir bayrak gibi ĂŒzerinde taflâ€șr. Bu parça savunma

sisteminin di€er elemanlarâ€ș için bir iflaret, aynâ€ș zamanda da bir istihba-

rattâ€șr.

DĂŒflmanâ€ș, makrofajdan aldâ€șklarâ€ș istihbarat sayesinde tanâ€șyan yar-

dâ€șmcâ€ș-T hĂŒcrelerinin ilk ifli, öldĂŒrĂŒcĂŒ T hĂŒcrelerine haber vermek ve

onlarâ€ș ço€almalarâ€ș için uyarmaktâ€șr. (flekil 119) Uyarâ€șlan öldĂŒrĂŒcĂŒ T hĂŒc-

releri, kâ€șsa sĂŒrede bir ordu haline gelirler. Yardâ€șmcâ€ș T hĂŒcreleri, sadece

153

Harun Yahya (Adnan Oktar)

fiekil 119Yardâ€șmcâ€ș T hĂŒcreleri dĂŒflmanla ilgili bilgileri öldĂŒrĂŒcĂŒ T hĂŒcrelerinegötĂŒrĂŒr.

Page 156: Harun Yahya (Adnan Oktar)

154

öldĂŒrĂŒcĂŒ T hĂŒcrelerini uyarmakla kalmazlar. Hem olay yerine daha

fazla fagositin gelmesini sa€larlar hem de dĂŒflmanla ilgili topladâ€șklarâ€ș

bilgileri, dalak ve lenf bezlerine ulafltâ€șrâ€șrlar. (flekil 120)

Lenf bezlerine ulaflâ€șldâ€ș€â€șnda, taflâ€șnan bu bilgi sayesinde, görev sâ€ș-

ralarâ€șnâ€ș bekleyen B hĂŒcreleri harekete geçirilir. (B hĂŒcreleri kemik ili-

€inde ĂŒretildikten sonra görevlerini beklemek ĂŒzere lenf bezlerine gi-

derler.) (flekil 121)

40 Konuda HĂŒcre

fiekil 120, 121Yardâ€șmcâ€ș T hĂŒcreleri dĂŒflmanla ilgili topladâ€șklarâ€ș bil-giyi lenf bezlerine gönderir. Bunun ĂŒzerine lenf bez-lerinde beklemekte olan B hĂŒcreleri harekete geçer.

Page 157: Harun Yahya (Adnan Oktar)

Harekete geçen B hĂŒcreleri birtakâ€șm aflamalardan geçerler. Uyarâ€ș-

lan her bir B hĂŒcresi, ço€almaya bafllar. Ta ki aynâ€ș tipte binlerce hĂŒcre

oluflana kadar. Savafla hazâ€șr hale gelen B hĂŒcreleri bölĂŒnĂŒr ve baflkala-

flarak plazma hĂŒcreleri haline gelirler. Plazma hĂŒcreleri de antikorlarâ€ș

salgâ€șlarlar. Salgâ€șlanan antikorlar dĂŒflmanla savaflâ€șrken kullanâ€șlacak bi-

rer silahtâ€șrlar. B hĂŒcreleri, saniyede binlerce silah (antikor) ĂŒretebilirler.

Üretilen bu silahlar oldukça kullanâ€șfllâ€șdâ€șr. Önce dĂŒflmana ba€lanacak,

daha sonra da dĂŒflmanâ€șn (antijenin) biyolojik yapâ€șsâ€șnâ€ș bozacak nitelik-

tedirler. (flekil 122)

E€er virĂŒs hĂŒcrenin içine girerse, antikorlar virĂŒsĂŒ yakalayamaz-

lar. Bu sefer devreye yine öldĂŒrĂŒcĂŒ T hĂŒcresi girer ve MHC molekĂŒlle-

ri sayesinde hĂŒcrenin içindeki virĂŒsleri tespit eder ve hĂŒcreyi öldĂŒrĂŒr-

ler. (flekil 123)

155

Harun Yahya (Adnan Oktar)

fiekil 122, 123B hĂŒcreleri bölĂŒnerek ço€alâ€șr-lar ve baflkalaflâ€șrlar. Bunun so-nucunda saniyede binlerceantikor denen silah ĂŒretebilir-ler. E€er antikorlar virĂŒsĂŒ ya-kalayamazsa, bu kez devreyeT hĂŒcreleri girer ve MHC mole-kĂŒlleri sayesinde virĂŒsleri tes-pit edip yakalarlar.

Page 158: Harun Yahya (Adnan Oktar)

156

Fakat virĂŒs, öldĂŒrĂŒcĂŒ T hĂŒcrelerinin bile fark edemeyece€i flekilde

kamufle oluyorsa, bu sefer devreye kâ€șsaca NK olarak adlandâ€șrâ€șlan "do-

€al katil hĂŒcreler" (naturel killer cells) girerler. Bu hĂŒcreler, di€er hĂŒc-

relerin fark edemedikleri, içlerinde virĂŒs bulunan hĂŒcreleri tahrip eder-

ler. (flekil 124)

Zafer kazanâ€șldâ€șktan sonra baskâ€șlayâ€șcâ€ș T hĂŒcreleri savaflâ€ș durdurur-

lar. (flekil 125) Savafl bitmifltir; ama asla unutulmayacaktâ€șr. Bellek hĂŒc-

releri, dĂŒflmanâ€ș artâ€șk hafâ€șzasâ€șna almâ€șfltâ€șr. Yâ€șllarca vĂŒcutta kalan bu hĂŒc-

reler, aynâ€ș dĂŒflmanla tekrar karflâ€șlaflâ€șldâ€ș€â€șnda savunmanâ€șn çok sĂŒratli ve

etkili olmasâ€șnâ€ș sa€larlar. (flekil 126)

Bu savaflâ€șn kahramanlarâ€ș askeri e€itimden geçmemifltir, akâ€șl sahi-

bi insanlar de€ildir ve milyonlarcasâ€ș biraraya geldi€inde dahi bir nok-

tanâ€șn içini doldurmayacak kadar kĂŒĂ§ĂŒk olan hĂŒcrelerdir.

Üstelik hayranlâ€șk uyandâ€șran özelliklere sahip olan bu ordu, sade-

ce savaflmakla kalmaz. Savaflâ€șrken kullanaca€â€ș tĂŒm silahlarâ€ș kendisi

40 Konuda HĂŒcre

fiekil 124NK yani do€al katil hĂŒcreler, öldĂŒrĂŒcĂŒ T hĂŒcrelerinin fark edemediklerivirĂŒsleri tahrip ederler.

Page 159: Harun Yahya (Adnan Oktar)

ĂŒretir, tĂŒm savafl planlarâ€șnâ€ș, stratejilerini ken-

disi ayarlar ve savafl sonrasâ€ș ortalâ€ș€â€ș temizler.

Elbette ki savunma sistemimiz de ev-

rendeki herfley gibi kendi yaratâ€șlâ€șflâ€șna uy-

gun hareket etmektedir: YĂŒce Allah Ku-

ran'da flu flekilde bildirmektir:

Ve 'kendi yaratâ€șlâ€șflâ€șna uygun' Rabbi-

ne boyun e€di€i zaman; (â€čnflikak

Suresi, 2)

157

Harun Yahya (Adnan Oktar)

fiekil 125Baskâ€șlayâ€șcâ€ș T hĂŒcreleri, zaferkazanâ€șldâ€șktan sonra savaflâ€ș durdururlar.Yanda, kanser hĂŒcresiyle (pembe) sa-vaflan savunma hĂŒcreleri (sarâ€ș)görĂŒlmektedir.

fiekil 126Bellek hĂŒcreleriyse, savafl sonun-da, bir sonraki saldâ€șrâ€șya hazâ€șrlâ€șklâ€șolabilmek için dĂŒflmana ait bilgilerihafâ€șzalarâ€șna alâ€șrlar. Savunma siste-minin her detayâ€ș, YĂŒce Rabbimiz'inörneksiz ve kusursuz yaratâ€șflâ€șnâ€șntecellilerindendir.

Page 160: Harun Yahya (Adnan Oktar)

158

ide mukozasâ€șnâ€șn bir özelli€i, kan ĂŒretimi yapan ke-

mik ili€ine katkâ€șda bulunmasâ€șdâ€șr. VĂŒcut için bĂŒyĂŒk

öneme sahip B-12 vitamininin kemik ili€ine ulaflma-

sâ€șnâ€ș sa€lar. B-12 vitamininin kemik ili€ine ulaflâ€șncaya kadar gerçeklefl-

tirdi€i yolculuk ve mide mukozasâ€șnâ€șn bu yolculuktaki rolĂŒ incelendi-

€inde, karflâ€șmâ€șza mikroskobik dĂŒzeyde gerçekleflen bĂŒyĂŒk bir mucize

çâ€șkar.

B-12 vitamini insan vĂŒcuduna girdikten sonra sindirim sistemi bo-

yunca bir yolculuk yapar. Ardâ€șndan ince ba€â€șrsaktan kan dolaflâ€șmâ€șna

geçifl yaparak kana karâ€șflâ€șr ve kemik ili€i hĂŒcrelerine ulaflâ€șr. (flekil 127).

B-12 vitamininin özĂŒmsenmesi ince ba€â€șrsakta gerçekleflir. Ancak

ince ba€â€șrsakta bulunan herhangi bir sindirim hĂŒcresi B-12 vitaminini

yakalamaz. â€čnceba€â€șrsa€â€șn kĂŒĂ§ĂŒk bir bölgesinde, yalnâ€șzca B-12 vitami-

nini yakalamakla görevlendirilmifl özel bir hĂŒcre grubu bulunmakta-

dâ€șr.27 Bu hĂŒcre grubu bĂŒtĂŒn yaflamlarâ€șnâ€ș -mucizevi bir flekilde- yalnâ€șzca

B-12 vitaminini yakalamaya adamâ€șfllardâ€șr. Bu hĂŒcreler trilyonlarca mo-

lekĂŒl içinden B-12 vitaminini ayâ€șrt eder ve yakalarlar. Peki B12 vitami-

nini bu hĂŒcreler nasâ€șl tanâ€șmakta, di€er maddelerden nasâ€șl ayâ€șrt edebil-

Page 161: Harun Yahya (Adnan Oktar)

mektedirler? B12 vitaminini yakalama zorunlulu€unu neden hisset-

mektedirler?

Bu hĂŒcrelerin B-12 vitaminini yakalarken gösterdikleri akâ€șl, elbet-

te bir tesadĂŒf sonucunda ortaya çâ€șkamaz. Açâ€șkça anlaflâ€șldâ€ș€â€ș gibi bu sis-

temi ĂŒstĂŒn ve gĂŒĂ§lĂŒ olan YĂŒce Allah özel olarak yaratmâ€șfltâ€șr. Sistemi bi-

raz daha detaylâ€ș bir flekilde inceledi€imiz zaman çok daha mucizevi ya-

ratâ€șlâ€șfl delilleri karflâ€șmâ€șza çâ€șkar.

â€čnceba€â€șrsakta bulunan hĂŒcreler, yalâ€șn haldeki B-12 vitaminini ta-

nâ€șyamazlar. B-12 vitamininin bu hĂŒcreler tarafâ€șndan tanâ€șnabilmesi ve

yakalanabilmesi için özel bir molekĂŒlle iflaretlenmesi gereklidir. Bu ih-

tiyaç da elbette dĂŒflĂŒnĂŒlmĂŒfl ve B-12 vitamininin ba€â€șrsa€a ulaflmadan

iflaretlenmesini sa€layacak sistem de kurulmufltur.

B-12 vitamini henĂŒz midede bulundu€u sâ€șrada, mide hĂŒcreleri B-

12 vitamini için özel bir molekĂŒl ĂŒretirler. Bu molekĂŒl B-12 vitamininin

yolculu€unun ileriki aflamalarâ€șnda ihtiyaç duyaca€â€ș bir "kimlik belge-

si"dir. Bu kimlik belgesi B-12 vitaminine sâ€șkâ€șca yapâ€șflâ€șr ve B-12 ince ba-

€â€șrsa€a do€ru yolculu€una devam eder. (flekil 128)

â€čnceba€â€șrsakta yalnâ€șzca B-12 vitaminini bulmakla görevli olan sâ€ș-

nâ€șr memurlarâ€ș (özelleflmifl hĂŒcre grubu), B-12 hĂŒcresinin kan dolaflâ€șmâ€ș-

na geçmesini sa€layacaklardâ€șr. Ama bu memurlar yalâ€șn halde bulunan

B-12 vitaminini tanâ€șyamamaktadâ€șr. â€čflte bu aflamada B-12 vitamininin

imdadâ€șna elindeki kimlik belgesi yetiflir. Sâ€șnâ€șr memurlarâ€ș bu kimlik sa-

yesinde trilyonlarca molekĂŒl arasâ€șndan B-12 vitaminini tanâ€șr ve bulur-

159

Harun Yahya (Adnan Oktar)

fiekil 127B 12 vitamini, vĂŒcuda girdikten sonrasindirim sistemine, ardâ€șndan inceba€â€șrsaktan kan dolaflâ€șmâ€șna geçer.

Page 162: Harun Yahya (Adnan Oktar)

160

lar. Ardâ€șndan yine bu kimlik molekĂŒlĂŒnĂŒn yardâ€șmâ€ș sayesinde B-12 vi-

tamininin kan dolaflâ€șmâ€șna geçmesini sa€larlar. Böylece B-12 kan yoluy-

la kemik ili€ine ulaflmayâ€ș baflarâ€șr. (flekil 129, 130, 131).

GörĂŒldĂŒÂ€ĂŒ gibi, mide hĂŒcreleri B-12 vitamininin vĂŒcut için öne-

mini bilmektedirler. Ayrâ€șca ba€â€șrsak hĂŒcrelerinin B-12 vitaminini tanâ€ș-

mak için nasâ€șl bir iflarete ihtiyaçlarâ€ș oldu€unu da bilmekte ve bu iflaret

molekĂŒlĂŒnĂŒ özel olarak ĂŒretmektedirler. Gözleri, elleri veya bir beyni

olmayan ba€â€șrsak hĂŒcreleri de bu iflareti tanâ€șmakta ve B-12 vitaminini

yakalamaktadâ€șrlar.

Unutulmamasâ€ș gereken bir baflka önemli nokta da, bĂŒtĂŒn bu olay-

lar sonucunda özĂŒmsenen B-12 vitamininin, ne mide hĂŒcresinin ne de

ba€â€șrsak hĂŒcresinin ifline yaramadâ€ș€â€șdâ€șr. B-12 vitamini çok uzakta, ke-

mik ili€inde kullanâ€șlmaktadâ€șr. Bu vitamin sayesinde insan vĂŒcudunda

kan ĂŒretilebilmekte ve insanâ€șn yaflamâ€șnâ€ș sĂŒrdĂŒrmesi sa€lanmaktadâ€șr.

Yalnâ€șzca bir vitaminin yapmâ€șfl oldu€u yolculuk ve bu yolculukta-

ki detaylar bile insan bedeninde kurulu sistemin kusursuzlu€unun an-

laflâ€șlmasâ€ș açâ€șsâ€șndan yeterlidir.

Kuflkusuz bu ifllemler sâ€șrasâ€șnda sergilenen keskin fluur ve kusur-

suz iflleyifl söz konusu hĂŒcrelerin iradesi ile gerçekleflemez. Sonuçta

hĂŒcre denilen varlâ€șklar fluursuz atomlarâ€șn birleflmesiyle meydana gelen

yapâ€șlardâ€șr. HĂŒcre içinde fluur, irade veya bir gĂŒĂ§ aramak son derece an-

lamsâ€șz olacaktâ€șr. Buradaki sistemi yaratan da, herfleyi yoktan var eden

alemlerin Rabbi YĂŒce Allah'tâ€șr.

40 Konuda HĂŒcre

fiekil 128B-12 vitamini henĂŒz midede bulundu€u sâ€șrada, mide hĂŒcreleri B-12 vitaminiiçin özel bir molekĂŒl ĂŒretirler. Bu molekĂŒl B-12 vitamininin yolculu€ununileri aflamalarâ€șnda ihtiyaç duyaca€â€ș bir "kimlik belgesi"dir.

Page 163: Harun Yahya (Adnan Oktar)

161

Harun Yahya (Adnan Oktar)

fiekil 129â€čnce ba€â€șrsakta bulunan hĂŒcreler,yalâ€șn haldeki B-12 vitaminini tanâ€șya-mazlar. B-12 vitamininin bu hĂŒcrelertarafâ€șndan tanâ€șnabilmesi ve yakala-nabilmesi için özel bir molekĂŒlle ifla-retlenmesi gereklidir.

fiekil 130B12 vitaminine mide hĂŒcreleritarafâ€șndan verilen etiketler iflteburada ifle yarar, ince ba€â€șrsakhĂŒcreleri bu etiketi tanâ€șrlar veB12'yi kabul ederler.

fiekil 131Bu sayede B12vitaminleri kandolaflâ€șmâ€șna karâ€șfl-mâ€șfl olurlar.

Page 164: Harun Yahya (Adnan Oktar)

162

ĂŒzel bir akflam yeme€i yedi€inizi dĂŒflĂŒnelim. Çeflitli be-

sinlerden oluflan bu yeme€i nasâ€șl sindirece€inizi flimdiye

kadar hiç aklâ€șnâ€șza bile getirmemifl olabilirsiniz. Hatta bĂŒ-

tĂŒn bu besinlerin her birinin farklâ€ș enzimlerle iflleme tabi

tutulmasâ€ș gerekti€ini de bilmiyor olabilirsiniz. Bu konuda e€itim alma-

mâ€șfl bir insanâ€șn bu gibi bilgilere sahip olmamasâ€ș elbette ki normaldir.

Ancak bedendeki bir organ bu bilgilerin tĂŒmĂŒne sahiptir. Bu organ

hangi besinin ne gibi bir enzimle sindirilece€ini bilir. Hiçbir karâ€șflâ€șklâ€șk

ve aksaklâ€șk çâ€șkmadan, en do€ru zamanda, en do€ru kimyasal salgâ€șyâ€ș

besinlere gönderir. Bu organ pankreastâ€șr.

Pankreas vĂŒcuttaki en önemli organlardan bir tanesidir. Pankreas

damarlarda akan kanâ€șn içinde ne kadar fleker molekĂŒlĂŒ bulunmasâ€ș ge-

rekti€ine karar verir. E€er kandaki fleker molekĂŒlĂŒ sayâ€șsâ€șnda bir azal-

ma olursa pankreas hemen sayâ€șyâ€ș artâ€șracak önlemler alâ€șr ve bu önlem-

ler kiflinin hayatâ€șnâ€ș kurtarâ€șr. E€er fleker molekĂŒlĂŒ yo€unlu€u artarsa bu

sefer kandaki fleker miktarâ€șnâ€ș azaltacak önlemler alâ€șr.

Pankreas sindirim sistemine gönderdi€i enzimlerle de insan yafla-

Page 165: Harun Yahya (Adnan Oktar)

mâ€șnda çok önemli bir rol oynar. Aynâ€ș zamanda ba€â€șrsaklarâ€șn mide asit-

leri tarafâ€șndan parçalanmasâ€șnâ€ș engelleyen enzim de yine pankreas tara-

fâ€șndan ĂŒretilir.

Bu görevleri teker teker incelersek, belki de hiç dikkatimizi çekme-

yen bu organâ€șn, bizim için ne kadar bilinçli ve planlâ€ș hareket etti€ini ve

bizi mutlak bir ölĂŒmden koruyacak kusursuz bir sisteme sahip olarak

yaratâ€șldâ€ș€â€șnâ€ș görĂŒrĂŒz.

Sindirim iflleminde pankreasâ€șn devreye girmesi özel bir mesaj ile

gerçekleflir. Midede sindirim ifllemleri devam ederken özel bir enzim

olan "kolesistokinin" kana karâ€șflmaya bafllar. Bu enzimin kanda belirli

bir dĂŒzeye ulaflmasâ€ș pankreasâ€ș uyarâ€șr. Bu uyarâ€ș pankreasa görev zama-

nâ€șnâ€șn geldi€ini bildirir ve pankreas, parçalayâ€șcâ€ș enzimlerini onikipar-

mak ba€â€șrsa€â€șna salgâ€șlamaya bafllar.28 (flekil 132)

163

Harun Yahya (Adnan Oktar)

fiekil 132Pankreasâ€șn sindirim sâ€șrasâ€șnda devreye girmesi için özel birmesaja gerek vardâ€șr. Bu mesaj, kolesistokinin adlâ€ș özel bir en-zimin kana karâ€șflmasâ€șdâ€șr. Bu enzim belli bir dĂŒzeye ulafltâ€ș€â€șndapankreas uyarâ€șlâ€șr. Bunun ĂŒzerine pankreas, onikiparmak ba€â€șr-sa€â€șna parçalayâ€șcâ€ș enzimlerini salgâ€șlamaya bafllar.

Page 166: Harun Yahya (Adnan Oktar)

164

40 Konuda HĂŒcre

Pankreas, sindirim iflleminin baflladâ€ș€â€șnâ€ș anlamakla kalmaz, bir de

yedi€iniz yiyeceklerin çeflitlerini de anlayabilir. Ve yedi€iniz farklâ€ș yi-

yeceklere göre farklâ€ș sindirim enzimleri ĂŒretir. Örne€in makarna ve ek-

mek gibi karbonhidratlâ€ș besinler yedi€iniz zaman pankreasâ€șn salgâ€șladâ€ș-

€â€ș enzim, karbonhidrat parçalayâ€șcâ€ș özelli€e sahiptir. Bu besinler oniki-

parmak ba€â€șrsa€â€șna ulafltâ€ș€â€șnda, pankreas karbonhidrat parçalayâ€șcâ€ș

özellikteki "amilaz" isimli enzimi ĂŒretir.(flekil 133)

fiekil 133Pankreas mideye gelen besinlerin nelerden olufltu€unu ayâ€șrt eder ve bunlarâ€șĂ¶Â€ĂŒtmek için farklâ€ș enzimler salgâ€șlar.

Page 167: Harun Yahya (Adnan Oktar)

165

Harun Yahya (Adnan Oktar)

E€er kâ€șrmâ€șzâ€ș et, balâ€șk ve tavuk gibi besinler yerseniz, pankreas,

proteinli yiyecek yedi€inizi hemen anlar. Yine bu besinler onikiparmak

ba€â€șrsa€â€șna ulafltâ€ș€â€șnda bu sefer proteinleri parçalayacak farklâ€ș enzim-

ler olarak "tripsin, kimotripsin, karboksipeptidaz, ribonĂŒkleaz ve deok-

siribonĂŒkleaz" ĂŒretir ve bu enzimler protein molekĂŒllerine saldâ€șrâ€șr.

E€er yeme€inizin ya€ oranâ€ș fazlaysa bu enzimlerle beraber "lipaz" isim-

li, ya€larâ€ș sindiren bir enzim daha devreye girer.

GörĂŒldĂŒÂ€ĂŒ gibi bir organ, yedi€iniz yeme€in nelerden olufltu€u-

nu anlayâ€șp, daha sonra bu besinlerin sindirilmesi için gerekli olan kim-

yasal sâ€șvâ€șlarâ€ș ayrâ€ș ayrâ€ș ĂŒretmekte ve bunlarâ€ș sadece gerekti€i anlarda

salgâ€șlamaktadâ€șr. Pankreas, karbonhidrat molekĂŒlĂŒ için protein parçala-

yâ€șcâ€ș veya ya€ molekĂŒlĂŒ için karbonhidrat parçalayâ€șcâ€ș sâ€șvâ€ș salgâ€șlamaz.

Üretti€i karmaflâ€șk sâ€șvâ€șlarâ€șn kimyasal formĂŒllerini unutmaz. Karâ€șflâ€șmâ€ș

oluflturan herhangi bir maddeyi kazara eksik tutmaz. Sa€lâ€șklâ€ș insanlar-

da, pankreas ömĂŒr boyu tam gerekti€i gibi hizmet eder.

Midede sindirim devam ederken mide hĂŒcreleri bofl durmazlar.

Bu hĂŒcrelerden bazâ€șlarâ€ș midede sindirilen besinin bir sĂŒre sonra oniki-

parmak ba€â€șrsa€â€șna ulaflaca€â€șnâ€ș sanki anlamâ€șfl gibi harekete geçen mi-

de hĂŒcreleri pankreas hĂŒcrelerine mektup yazmaya (hormon salgâ€șla-

maya) ve bu hĂŒcreleri yardâ€șma ça€â€șrmaya bafllarlar. Ardâ€șndan yazdâ€șk-

larâ€ș mektuplarâ€ș kan yolu ile pankreasa gönderirler.

Kana bâ€șrakâ€șlan mektup vĂŒcut içinde yolculuk eder. Bu yolculuk sâ€ș-

rasâ€șnda pankreasa gelindi€i zaman, pankreas hĂŒcreleri mektubu tanâ€șr

ve hemen açarlar. Burada ilginç olan -kan yoluyla hemen hemen bĂŒtĂŒn

vĂŒcudu dolafltâ€ș€â€ș halde- mektubun di€er organlarâ€șn hĂŒcreleri tarafâ€șn-

dan açâ€șlmamasâ€ș ve özellikle okunmamasâ€șdâ€șr. BĂŒtĂŒn hĂŒcreler bu mektu-

bun pankreas için yazâ€șldâ€ș€â€șnâ€ș, kendilerini muhatap almadâ€ș€â€șnâ€ș bilirler.

Ă‡ĂŒnkĂŒ mektubun ĂŒzerinde pankreasâ€șn adresi vardâ€șr. Yani mektubun

molekĂŒler yapâ€șsâ€ș yalnâ€șzca pankreas hĂŒcrelerinin zarâ€șnda bulunan algâ€ș-

layâ€șcâ€ș molekĂŒllerle etkileflecek flekilde özel olarak dizayn edilmifltir. Ya-

ni mide hĂŒcresi, ĂŒretti€i hormonun ĂŒzerine gerçekten bir adres yazmâ€șfl-

tâ€șr. Üstelik vĂŒcuttaki milyarlarca farklâ€ș adres içinden pankreas hĂŒcresi-

nin adresini do€ru bir flekilde yazmâ€șfltâ€șr. Bu adresin do€ru flekilde yazâ€ș-

Page 168: Harun Yahya (Adnan Oktar)

166

labilmesi için mide hĂŒcresinin pankreas hĂŒcresinin bĂŒtĂŒn özelliklerini

bilmesi gerekir. (flekil 134)

Mucize yalnâ€șzca adresin do€ru yazâ€șlmasâ€ș ile sâ€șnâ€șrlâ€ș de€ildir. Mide

hĂŒcresinin gönderdi€i mektubun içinde bir de mesaj vardâ€șr. â€čnsan vĂŒ-

cudunun derinliklerinde, birbirlerinden çok uzakta bulunan iki kĂŒĂ§ĂŒk

canlâ€ș (hĂŒcre) mektuplaflmakta ve haberleflmektedir. Birbirlerini hiç gör-

medikleri halde birbirlerinin hangi dilden anladâ€șklarâ€șnâ€ș bilmektedirler.

Dahasâ€ș bu haberleflme bir amaç içindir. â€čki hĂŒcre adeta birlik olmufl ve

yedi€iniz besinlerin sindirilmesi için plan yapmaktadâ€șrlar. fiĂŒphesiz bu

gerçek bir mucizedir.

Kendisine ulaflan mektubu (kolesistokinin hormonunu) okuyan

pankreas hiç beklemeden bu mektuptaki emre itaat eder. Hemen besin-

lerin sindirilmesi için gerekli enzimleri salgâ€șlamaya bafllar. E€er oniki-

parmak ba€â€șrsa€â€șna ulaflan besin protein ise protein parçalayan bir en-

zim ĂŒretir. E€er besin karbonhidrat a€â€șrlâ€șklâ€ș ise bu sefer karbonhidrat

parçalayan bir enzim ĂŒretir ve bu enzimi onikiparmak ba€â€șrsa€â€șna gön-

derir.

fiimdi önĂŒnĂŒze bir kara tahta konuldu€unu ve bu kara tahtanâ€șn

ĂŒzerine sâ€șrayla bir protein molekĂŒlĂŒnĂŒn, bir ya€ molekĂŒlĂŒnĂŒn ve bir

karbonhidrat molekĂŒlĂŒnĂŒn formĂŒllerinin yazâ€șldâ€ș€â€șnâ€ș ve bu molekĂŒlle-

rin atomik dizilimlerini gösteren flekillerin çizildi€ini dĂŒflĂŒnelim. Ar-

dâ€șndan sizden bu ĂŒĂ§ farklâ€ș molekĂŒler yapâ€șnâ€șn her birini parçalayacak

40 Konuda HĂŒcre

fiekil 134Mide, pankreasahormonlar aracâ€șlâ€ș-€â€șyla bir mesajgönderir. Bu mesajmucizevi bir flekil-de vĂŒcut içinde yo-lunu bulur ve do€-ru adrese ulaflâ€șr.

Page 169: Harun Yahya (Adnan Oktar)

en uygun molekĂŒler yapâ€șya

sahip enzimlerin formĂŒlle-

rini ĂŒretmeniz ve bu for-

mĂŒlleri tahtaya yazmanâ€șz

istensin. (flekil 135)

Bu molekĂŒlleri par-

çalayacak enzimlerin for-

mĂŒllerini ancak kimya

konusunda uzman bir

kifli yazabilir. Bu kifli de

uygun formĂŒlĂŒ kendi

hayal gĂŒcĂŒne dayana-

rak yazmaz. Ancak almâ€șfl ol-

du€u e€itim ve daha önce ken-

disine ö€retilen bilgiler do€rul-

tusunda bu formĂŒlĂŒ yazabilir.

Durum böyle iken, pank-

reas hĂŒcrelerinin ĂŒrettikleri en-

zimlerin kimyasal yapâ€șlarâ€șnâ€ș nasâ€șl bilebildikleri sorusu son derece

önem kazanmaktadâ€șr. Her pankreas hĂŒcresi söz konusu formĂŒllerin

bilgilerine sahiptir. Bu bilgiye sahip olmakla kalmaz, bildiklerini en

do€ru flekilde kullanâ€șr ve insana yorulmaksâ€șzâ€șn hizmet ederler. Pankre-

as hĂŒcreleri kimya konusunda insanlardan çok daha baflarâ€șlâ€șdâ€șrlar.

Ă‡ĂŒnkĂŒ insanâ€șn bu formĂŒlleri ĂŒretebilmesi için e€itime ihtiyacâ€ș varken,

kĂŒĂ§ĂŒcĂŒk bir hĂŒcre söz konusu formĂŒlleri ezbere bilmektedir.

Hiçbir tesadĂŒf, hĂŒcrelere böylesine ĂŒstĂŒn bir akâ€șl, böylesine özel

bir bilgi kazandâ€șramaz. Hiçbir tesadĂŒf, hĂŒcrelerin birbirleri ile haberle-

flecekleri, birbirlerinden yardâ€șm isteyecekleri bir sistem kuramaz. Ayrâ€ș-

ca hiçbir tesadĂŒf tek bir pankreas hĂŒcresine tek bir kimyasal formĂŒlĂŒ

ö€retemeyece€i gibi hĂŒcreye elindeki bilgiyi do€ru zamanda kullanma

yetene€i de veremez.

Böylesine mucizevi olaylarâ€ș birbiri ardâ€șna meydana getiren ve on-

lara her an çalâ€șflmayâ€ș ilham ederek insana hizmet ettiren gĂŒĂ§, alemlerin

Rabbi YĂŒce Allah'tâ€șr.

167

Harun Yahya (Adnan Oktar)

fiekil 135Pankreas hĂŒcresi, kimya konusundaherhangi bir insandan çok daha bafla-râ€șlâ€ș ve bilgilidir. â€čnsanlar, enzimlerinkimyasal yapâ€șlarâ€șnâ€ș ancak kimya e€iti-mi alarak bilebilirler. Oysa bu hĂŒc-reler, hiçbir e€itim almamaktadâ€șrlar.

Page 170: Harun Yahya (Adnan Oktar)

168

erhangi bir sebeple kana karâ€șflan bir madde, hĂŒcre za-

râ€șna geldi€i zaman hemen hĂŒcre içine giremez. BĂŒ-

yĂŒklĂŒÂ€ĂŒne, kimyasal özelliklerine, faydalâ€ș veya zarar-

lâ€ș olufluna göre farklâ€ș flekillerde karflâ€șlanâ€șr. Tâ€șpkâ€ș bir ĂŒl-

kenin kapâ€șsâ€șndaki gĂŒmrĂŒk kontrolleri gibi hĂŒcreye girifl yapacak bir

madde de sâ€șkâ€ș bir kontrole tabi tutulur. Yabancâ€ș bir madde ise kimlik

tespiti yapâ€șlâ€șr ve gĂŒvenli€i tehdit etti€ine karar verilirse sâ€șnâ€șr dâ€șflâ€ș bâ€șra-

kâ€șlâ€șr. Fakat kimi maddelerin girifl-çâ€șkâ€șflâ€ș, bir ĂŒlkenin kendi vatandafllarâ€ș-

na uyguladâ€ș€â€ș kolaylâ€șk gibi kolaylafltâ€șrâ€șlmâ€șfltâ€șr. Bu maddeler, ciddi ön-

lemlere tabi tutulmadan rahatlâ€șkla hĂŒcreye girip çâ€șkarlar. Hatta bazâ€șla-

râ€șnâ€șn hĂŒcreye özel girifl yetkileri vardâ€șr. Kâ€șsacasâ€ș hĂŒcre zarâ€șna gelen

maddeler kimliklerine göre çeflitli uygulamalarla karflâ€șlaflâ€șrlar.

Bir maddenin hĂŒcre zarâ€șndan geçebilmesi -hĂŒcre zarâ€șnâ€șn maddesi

ile "karâ€șflabilmesi"- için ya€da çözĂŒnebilir olmasâ€ș gerekir. Nasâ€șl ki sâ€șvâ€ș

ya€â€ș su ile karâ€șfltâ€șrmayâ€ș ne kadar denersek deneyelim baflarâ€șlâ€ș olamaz-

sak, benzer flekilde ya€da çözĂŒnmeyen bir madde de hĂŒcre zarâ€șna ka-

râ€șflamaz. Bu tĂŒr maddelerin geçifli için özel bir yöntem uygulanâ€șr. Bu

molekĂŒllerin geçiflinde, hĂŒcre zarâ€șnda bulunan proteinler rol oynar.

Page 171: Harun Yahya (Adnan Oktar)

Kimi molekĂŒller de hĂŒcre zarâ€șndan içeri girerken, bĂŒyĂŒklĂŒklerin-

den dolayâ€ș zardan tek bafllarâ€șna geçemezler. Kanal proteinleri ve taflâ€șyâ€ș-

câ€ș proteinler zardan geçmesine izin verdikleri molekĂŒl ve iyonlarâ€șn

hĂŒcre içine taflâ€șnmasâ€șna yardâ€șmcâ€ș olurlar. HĂŒcre zarâ€ș proteinlerinin han-

gi maddeleri taflâ€șyacaklarâ€ș bellidir ve taflâ€șyacaklarâ€ș maddenin seçimin-

de son derece titiz davranâ€șrlar. Örne€in flekeri taflâ€șyan sistem, aminoasi-

ti taflâ€șmaz. Taflâ€șyâ€șcâ€ș protein, iki molekĂŒlĂŒ, biçimlerinden ve atom sayâ€șla-

râ€șndan ayâ€șrt eder. Örne€in aynâ€ș atom sayâ€șsâ€șnâ€ș ve kimyasal gruplarâ€ș taflâ€ș-

yan iki molekĂŒlden birisinin molekĂŒl biçiminde en ufak bir geometrik

de€ifliklik olsa, taflâ€șyâ€șcâ€ș sistem bunu ayâ€șrt eder ve o molekĂŒlĂŒ taflâ€șmaz.

(flekil 136)

fiimdi flöyle bir dĂŒflĂŒnelim... Bir taflâ€șyâ€șcâ€ș ya da kanal proteinin bir

baflka molekĂŒlĂŒn kimyasal formĂŒlĂŒnĂŒ tanâ€șmasâ€ș, onu atom sayâ€șlarâ€șndan

ayâ€șrt etmesi nasâ€șl mĂŒmkĂŒn olabilir? Akâ€șl ve fluurdan yoksun bir prote-

in, hĂŒcrenin faydasâ€șna olacak bir sorumlulu€u kendi kendine nasâ€șl

edinmifltir? Bu proteinlerin kendi kendilerine ifl bölĂŒmĂŒ yapâ€șp hĂŒcreye

faydalâ€ș molekĂŒlleri tanâ€șmalarâ€ș, onlarâ€ș hĂŒcre içine almak için taflâ€șma gö-

revi edinmeleri ya da tesadĂŒf eseri bu sorumluluklarâ€șnâ€ș eksiksiz olarak

yerine getirmeleri elbette ki mĂŒmkĂŒn de€ildir. Akâ€șl ve vicdan sahibi

herkes, tĂŒm bu detaylarda herfleyi yoktan var eden YĂŒce Allah'â€șn son-

suz gĂŒcĂŒnĂŒn, sâ€șnâ€șrsâ€șz ilmininin delillerini görebilecektir.

169

Harun Yahya (Adnan Oktar)

fiekil 136 Her taflâ€șyâ€șcâ€ș protein, farklâ€ș bir molekĂŒlĂŒ taflâ€șmaktan sorumludur.Örne€in, molekĂŒl biçiminde en ufak bir geometrik farklâ€șlâ€șk olsa dahi,taflâ€șyâ€șcâ€ș sistem bunu ayâ€șrt eder ve o molekĂŒlĂŒ bâ€șrakarak taflâ€șmaz.

Page 172: Harun Yahya (Adnan Oktar)

170

ĂŒcutta, her an bedeni korumakta olan bir sistem bulun-

maktadâ€șr. Bu sistemin bir parçasâ€ș olan kompleman prote-

inleri, vĂŒcuttaki "her hĂŒcreye" saldâ€șrmaya programlan-

mâ€șfltâ€șr. Bu gerçekten de flaflkâ€șnlâ€șk uyandâ€șrâ€șcâ€șdâ€șr. Bedeni savunmak için

var olmalarâ€șna ra€men, bedeni oluflturan tĂŒm hĂŒcreleri dĂŒflman görĂŒr-

ler. Kompleman proteinleri karaci€erde ĂŒretilir ve dolaflâ€șm sistemine

oradan katâ€șlâ€șrlar. Normal flartlarda kanâ€șn içinde gelifligĂŒzel ve etkisizce

dolaflan hĂŒcrelerdir. Ancak uyarâ€șldâ€șklarâ€șnda, aniden gördĂŒkleri bĂŒtĂŒn

hĂŒcreleri yok etme kararâ€ș alâ€șrlar. Aldâ€șklarâ€ș bu uyarâ€ș tek bir kompleman

proteini kanalâ€ș ile vĂŒcuttaki sistemin tĂŒmĂŒne yayâ€șlâ€șr. Uyarâ€ș ile vĂŒcutta

dost dĂŒflman ayâ€șrâ€șmâ€ș yapmazlar.

Ancak vĂŒcuda ait zararsâ€șz hĂŒcreler, kompleman proteinlerine kar-

flâ€ș savunma yapabilecek flekilde yaratâ€șlmâ€șfllardâ€șr. Kompleman proteinle-

ri bedene ait hĂŒcrelere de€er de€mez, bu hĂŒcreler proteinleri etkisiz ha-

le getirir. VĂŒcuda girmifl olan yabancâ€ș organizmalar ise, hiç bekleme-

dikleri bu koruma görevlilerinin mutlaka saldâ€șrâ€șsâ€șna u€rayacaklardâ€șr.

(flekil 137)

Page 173: Harun Yahya (Adnan Oktar)

Kompleman proteinlerinden bir tanesi yabancâ€ș organizmaya ba€-

landâ€ș€â€șnda, flekil de€iflikli€ine u€rar. Bunu, kompleman proteinlerin-

den di€erinin bakteriye ba€lanmasâ€ș izler. Daha sonra, kompleman sis-

teme ait di€er proteinler de bakteriye teker teker ba€lanâ€șrlar ve komp-

leman avcâ€șlarâ€ș, istilacâ€ș bakterinin yĂŒzeyini sarmâ€șfl olur. (flekil 138)

Kompleman sisteminin son elemanâ€ș ise hĂŒcre zarâ€șna saldâ€șrmakla so-

rumludur. Bu protein, savunmasâ€șz kalmâ€șfl bakterinin tek korumasâ€ș olan

hĂŒcre zarâ€șnda bir delik açar. Saldâ€șrâ€ș sonrasâ€șnda bakteri, içine su alarak

patlar. (flekil 139) Bazen de kompleman proteinleri baflka bir yöntem

171

Harun Yahya (Adnan Oktar)

fiekil 137Kompleman proteinleri, vĂŒcuda giren dĂŒflmanlar kadar vĂŒcuda ait hĂŒcreleride dĂŒflman olarak görĂŒrler. Ancak vĂŒcuttaki her hĂŒcre kendini komplemanproteinine karflâ€ș savunabilecek özelliklerle donatâ€șlmâ€șfltâ€șr. Dolayâ€șsâ€șyla komple-man proteinleri sadece dĂŒflmana zarar verebilir.

fiekil 138Kompleman av-câ€șlarâ€ș, bakterininyĂŒzeyini sararak,dĂŒflmanâ€ș etkisizhale getirirler.

Page 174: Harun Yahya (Adnan Oktar)

172

kullanâ€șrlar. DĂŒflmanlarâ€șnâ€ș ince bir zarla kaplar ve bu flekilde onlarâ€ș di-

€er yiyici hĂŒcreler için iflaretlerler. (flekil 140)

BĂŒtĂŒn bunlar, vĂŒcuda giren yabancâ€ș bakterinin de, vĂŒcut içinde

onunla savaflan molekĂŒllerin de tek Yaratâ€șcâ€ș olan Rabbimiz'in eseri ol-

du€unu göstermektedir. Bakteriler, nasâ€șl bir tehlikeyle karflâ€șlaflacaklarâ€ș-

nâ€șn açâ€șkça farkâ€șndadâ€șrlar. VĂŒcut hĂŒcreleri ise, vĂŒcuda girecek muhte-

mel bir bakteriye karflâ€ș, henĂŒz onu tanâ€șmadan tedbir gelifltirmifllerdir.

Bu tedbirleri fluursuz bir hĂŒcrenin alabilece€ini iddia etmek son derece

akâ€șl dâ€șflâ€șdâ€șr. Bu sistemi yaratan, bĂŒtĂŒn kainatâ€șn sahibi ve hakimi olan

Allah'tâ€șr. Rabbimiz ayetlerde flöyle buyurmaktadâ€șr:

De ki: â€čnsanlarâ€șn Rabbine sâ€ș€â€șnâ€șrâ€șm. â€čnsanlarâ€șn malikine, â€čnsanlarâ€șn

(gerçek) â€člahâ€șna. (Nas Suresi, 1-3)

40 Konuda HĂŒcre

fiekil 139, 140Kompleman proteini, savunmasâ€șz kalmâ€șfl bakterinin hĂŒcre zarâ€șn-da bir delik açar. Saldâ€șrâ€ș sonrasâ€șnda bakteri içine su alarak pat-lar. DĂŒflmanlar, yiyici hĂŒcreler tarafâ€șndan imha edilirler.

Page 175: Harun Yahya (Adnan Oktar)

ideden ba€â€șrsaklara gelen sindirilmifl besinlerin içinde

gĂŒĂ§lĂŒ asitler bulunur. Bu durum onikiparmak ba€â€șr-

sa€â€ș için ciddi bir tehlike oluflturur. Ă‡ĂŒnkĂŒ onikipar-

mak ba€â€șrsa€â€șnâ€șn mide gibi kendisini koruyabilecek

özel bir tabakasâ€ș yoktur.

O halde nasâ€șl olup da onikiparmak ba€â€șrsa€â€ș asitlerden zarar gör-

memektedir? Bu sorunun cevabâ€șnâ€ș bulmak için sindirim sâ€șrasâ€șnda ger-

çekleflen olaylarâ€ș inceledi€imizde, bedenimizde gerçekleflen mucizevi

olaylarla karflâ€șlaflâ€șrâ€șz.

Onikiparmak ba€â€șrsa€â€șna mideden besinlerle birlikte gelen asitle-

rin oranâ€ș tehlikeli bir boyuta ulafltâ€ș€â€șnda, ba€â€șrsa€â€șn duvarâ€șndaki hĂŒc-

relerden "sekretin" isimli bir hormon salgâ€șlanmaya bafllar. Onikiparmak

ba€â€șrsa€â€șnâ€ș koruyan bu sekretin hormonu ince ba€â€șrsa€â€șn duvarâ€șndaki

hĂŒcrelerde "prosekretin" halinde bulunur. Bu hormon sindirilmifl besin-

lerin asidik etkisiyle baflka bir kimyasal madde olan sekretin haline dö-

nĂŒflĂŒr. (flekil 141, 142)

Sekretin hormonu kana karâ€șflarak pankreasa gelir ve enzim salgâ€ș-

173

Page 176: Harun Yahya (Adnan Oktar)

174

lamasâ€ș için pankreasâ€ș yardâ€șma ça€â€șrâ€șr. Onikiparmak ba€â€șrsa€â€șnâ€șn tehlike-

de oldu€unu sekretin hormonu aracâ€șlâ€ș€â€ș ile ö€renen pankreas, "bikarbo-

nat" molekĂŒllerini bu bölgeye gönderir. Bu molekĂŒller mide asidini etki-

siz hale getirir ve onikiparmak ba€â€șrsa€â€șnâ€ș korurlar.

40 Konuda HĂŒcre

fiekil 141, 142Onikiparmak ba€â€șrsa€â€șnda asit dengesi tehlikeli seviyeye çâ€șktâ€ș€â€șnda,sekretin hormonu aracâ€șlâ€ș€â€șyla bikarbonat molekĂŒlleri devreye girer. BumolekĂŒller mide asidini etkisiz hale getirir.

Page 177: Harun Yahya (Adnan Oktar)

â€čnsan hayatâ€ș için önemli olan bu ifllemler nasâ€șl gerçekleflmektedir?

Ba€â€șrsak hĂŒcrelerinin ihtiyaçlarâ€ș olan maddenin pankreasta bulundu-

€unu bilmeleri, pankreasâ€ș harekete geçirecek maddenin formĂŒlĂŒnĂŒ bil-

meleri, aynâ€ș flekilde pankreasâ€șn da ba€â€șrsaktan gelen mesajâ€ș anlayarak

bikarbonat molekĂŒllerini salgâ€șlamaya bafllamasâ€ș Rabbimiz'in yarattâ€ș€â€ș

benzersiz ve mucizevi ifllemlerdir.

Burada ba€â€șrsak hĂŒcreleri için kullanâ€șlan "bilmek, haberdar ol-

mak" gibi fiiller insan bedeninde gerçekleflen olaylarâ€ș daha iyi vurgula-

mak için kullanâ€șlmaktadâ€șr. Yoksa akâ€șl sahibi her insanâ€șn da takdir ede-

ce€i gibi bir hĂŒcrenin dĂŒflĂŒnmesi, iradeye sahip olmasâ€ș ve kararlar ver-

mesi, baflka bir organâ€șn özelliklerinden haberdar olmasâ€ș, formĂŒller ĂŒre

tebilmesi kesinlikle mĂŒmkĂŒn de€ildir.

HĂŒcreleri bu özelliklerle birlikte yaratan sonsuz ilim sahibi YĂŒce

Allah'tâ€șr. Akâ€șl ve vicdan sahibi bir insan için kainatâ€șn her detayâ€șnda YĂŒ-

ce Rabbimiz'in sonsuz aklâ€șnâ€șn ve ĂŒstĂŒn ilminin delilleri bulunmaktadâ€șr.

175

Harun Yahya (Adnan Oktar)

pankreas

onikiparmakba€â€șrsa€â€ș

Ba€â€șrsak ve pankreas, flu-ursuz atomlardan oluflanet parçalarâ€șdâ€șr. Bu et parça-larâ€șnâ€șn bu kadar fluurludavranmalarâ€ș, birçok akâ€șlcâ€șdavranâ€șfl sergilemeleri,Allah'â€șn kusursuz yaratâ€șflâ€ș-nâ€șn ve sonsuz ilminin birtecellisidir.

Page 178: Harun Yahya (Adnan Oktar)

176

ahim duvarına yerleflme hazırlı€ı yapan hĂŒcreler genetik

olarak anneden farklı olduklarâ€ș halde bunların nasâ€șl olup

da vĂŒcuda nakledilen bir organ veya doku gibi reddedil-

medi€i uzun zamandır çözĂŒlemeyen bir sırdır. Bunun ce-

vabını "Yaflamâ€șn Bafllangâ€șcâ€ș" adlâ€ș kitabâ€șn yazarâ€ș R. Flanagan flöyle ver-

mektedir:

HĂŒcre kĂŒmesinin "evrensel bir flifre" olarak nitelendirilebilecek özel sin-

yaller yaydı€ını söyleyebiliriz. Bu flifre tĂŒm insanlar için aynıdır ve aynı

flekilde annenin hĂŒcreleri de bir zamanlar henĂŒz kĂŒme halindeyken ken-

dilerini bu flifreyle ifade etmifllerdir. Bu nedenle annenin hĂŒcreleri yeni

gelenlere karflı bir savunma oluflturmaz, Ă§ĂŒnkĂŒ onlar biyolojik olarak be-

dene yerleflen bu hĂŒcre kĂŒmesini bir dĂŒflman de€il evrensel bir dost ola-

rak görĂŒrler.29

Burada çok önemli bir noktaya dikkat çekmekte yarar vardır. Fla-

nagan'ın ifade etti€i flekilde bir hĂŒcre toplulu€unun "evrensel bir me-

saj" yollaması ve baflka hĂŒcre topluluklarının bu mesajı anlayarak, kar-

flılarında bir dĂŒflman de€il dost oldu€unu "anlaması" çok bĂŒyĂŒk bir

Page 179: Harun Yahya (Adnan Oktar)

177

Harun Yahya (Adnan Oktar)

yumurtahĂŒcresi

savunmahĂŒcresi

Annenin savunma hĂŒcre-leri embriyoyu yok etmekiçin yaklaflâ€șrlar. (ĂŒstte)Ancak vĂŒcuttaki mĂŒkem-mel yaratâ€șlâ€șfl sayesindeyumurtaya zarar vere-mezler.

mucizedir. Unutulmamalıdır ki, burada söz konusu olanlar fluurlu in-

san toplulukları de€il, eli, gözĂŒ, kula€ı, beyni olmayan, fluursuz atom-

ların, molekĂŒllerin, proteinlerin birlefliminden oluflmufl, gözle görĂŒle-

meyecek kadar kĂŒĂ§ĂŒk hĂŒcrelerden oluflan topluluklardır. Kuflkusuz

hĂŒcrelerden böyle bir fluur gösterisi beklemek, son derece bĂŒyĂŒk bir

mantık bozuklu€u olacaktır.

Bu noktada karflımıza çıkan gerçek açıktır: Embriyonun anne rah-

mine rahatlıkla yerleflip, en gĂŒvenli olacak flekilde varlı€ını sĂŒrdĂŒrebil-

mesi, embriyoyu da, anneyi de, anne bedenindeki savunma sistemini

de yaratan Allah'ın rahmeti ile gerçekleflir.

Kıyamet saatinin bilgisi, flĂŒp-

hesiz Allah'ın Katındadır.

Ya€muru ya€dırır; rahimler-

de olanı bilir. Hiç kimse, ya-

rın ne kazanaca€ını bilmez.

Hiç kimse de, hangi yerde

ölece€ini bilmez. Hiç flĂŒphe-

siz Allah bilendir, haberdar-

dır. (Lokman Suresi, 34)

savunmahĂŒcresi

yumurtahĂŒcresi

Page 180: Harun Yahya (Adnan Oktar)

178

iz bu kitabâ€ș okudu€unuz sĂŒre boyunca ve flu anda da, be-

deninizdeki molekĂŒller aralâ€șksâ€șz faaliyetlerine devam etti-

ler. Bazâ€șlarâ€ș kalsiyum miktarâ€șnâ€șzâ€ș ölĂ§ĂŒp, eksik kalsiyumu

farklâ€ș yollardan tamamladâ€ș, bazâ€șlarâ€ș protein ĂŒretimi için

gereken amino asitleri toplamaya baflladâ€ș, bazâ€șlarâ€ș DNA'nâ€șzâ€ș kopyala-

mak için DNA sarmalâ€șnâ€ș iki ayrâ€ș parçaya ayâ€șrdâ€ș, bazâ€șlarâ€ș vĂŒcudunuza

giren bakteri ve virĂŒslere karflâ€ș savaflarak sizi hastalâ€șklara karflâ€ș korudu,

bazâ€șlarâ€ș vĂŒcut â€șsâ€șnâ€șzâ€ș normal seviyede tutmak için çalâ€șfltâ€ș, bazâ€șlarâ€ș ise

vĂŒcudunuzdaki artâ€șk maddeleri yok etti... Ve daha saymakla bitireme-

yece€imiz kadar çok ifllem aynâ€ș anda gerçekleflti.

Siz ise bunlarâ€ș kontrol etmek, bafllatmak veya sonlandâ€șrmak için

hiçbir fley yapmadâ€șnâ€șz. Sadece koltu€unuzda oturup bir kitap okudu-

nuz.

Bu kitap boyunca anlatâ€șlanlar, Allah'â€șn sonsuz gĂŒcĂŒnĂŒ, ilmini ve

aklâ€șnâ€ș tanâ€ștmalarâ€șnâ€șn yanâ€șnda, Allah'â€șn sonsuz merhamet ve flefkat sahi-

bi, Rahman ve Rahim oldu€unun da delillerinden sadece birkaç tanesi-

dir. Allah, insanâ€ș ve tĂŒm di€er canlâ€șlarâ€ș kusursuzca iflleyen sistemlerle

Page 181: Harun Yahya (Adnan Oktar)

yaratmâ€șfltâ€șr. â€čnsan vĂŒcudunda hiçbir fley eksik veya kusurlu bâ€șrakâ€șlma-

mâ€șfltâ€șr. Kuran'da da bildirdi€i gibi Allah "herfleyi yaratmâ€șfl, ona bir dĂŒ-

zen vermifl, belli bir ölĂ§ĂŒyle takdir etmifl"tir. (Furkan Suresi, 2)

Kitapta verilen her örnekte görĂŒldĂŒÂ€ĂŒ gibi, gözle görĂŒlemeyecek

kadar kĂŒĂ§ĂŒk molekĂŒller, birçok özelli€e, yetene€e ve sorumlulu€a sa-

hiptir. Bu molekĂŒllerin bunlarâ€ș yerine getirebilmeleri için tĂŒm bu özel-

liklerle birlikte yaratâ€șlmâ€șfl olmalarâ€ș gerekir. Verilen örneklerdeki sistem-

ler ise, hiç flĂŒphesiz YĂŒce Allah'â€șn varlâ€ș€â€șnâ€șn, sonsuz ilminin ve yaratma

sanatâ€șnâ€șn tecellileridendir . En gĂŒzel isimlerin sahibi olan YĂŒce Allah,

Kuran'da flöyle buyurmaktadâ€șr:


 Rabbim, ilim bakâ€șmâ€șndan herfleyi kuflatmâ€șfltâ€șr. Yine de Ă¶Â€ĂŒt alâ€șp-dĂŒ-

flĂŒnmeyecek misiniz? (Enam Suresi, 80)

179

Harun Yahya (Adnan Oktar)

Gözle görĂŒlemeyecek kadar kĂŒ-Ă§ĂŒk molekĂŒller, birçok özelli€e,yetene€e ve sorumlulu€a sahip-tir. Onlarâ€ș bu özelliklerleyaratan, yoktan var eden YĂŒceRabbimiz olan Allah'tâ€șr.

Page 182: Harun Yahya (Adnan Oktar)

180

arwinizm, yani evrim teorisi, yaratâ€șlâ€șfl gerçe€ini reddet-

mek amacâ€șyla ortaya atâ€șlmâ€șfl, ancak baflarâ€șlâ€ș olamamâ€șfl bi-

lim dâ€șflâ€ș bir safsatadan baflka bir fley de€ildir. Canlâ€șlâ€ș€â€șn,

cansâ€șz maddelerden tesadĂŒfen olufltu€unu iddia eden bu

teori, evrende ve canlâ€șlarda çok açâ€șk bir dĂŒzen bulundu€unun bilim ta-

rafâ€șndan ispat edilmesiyle Ă§ĂŒrĂŒmĂŒfltĂŒr. Böylece Allah'â€șn tĂŒm evreni ve

canlâ€șlarâ€ș yaratmâ€șfl oldu€u gerçe€i, bilim tarafâ€șndan da kanâ€ștlanmâ€șfltâ€șr.

BugĂŒn evrim teorisini ayakta tutmak için dĂŒnya çapâ€șnda yĂŒrĂŒtĂŒlen

propaganda, sadece bilimsel gerçeklerin çarpâ€ștâ€șlmasâ€șna, taraflâ€ș yorum-

lanmasâ€șna, bilim görĂŒntĂŒsĂŒ altâ€șnda söylenen yalanlara ve yapâ€șlan sah-

tekarlâ€șklara dayalâ€șdâ€șr.

Ancak bu propaganda gerçe€i gizleyememektedir. Evrim teorisi-

nin bilim tarihindeki en bĂŒyĂŒk yanâ€șlgâ€ș oldu€u, son 20-30 yâ€șldâ€șr bilim

dĂŒnyasâ€șnda giderek daha yĂŒksek sesle dile getirilmektedir. Özellikle

1980'lerden sonra yapâ€șlan arafltâ€șrmalar, Darwinist iddialarâ€șn tamamen

yanlâ€șfl oldu€unu ortaya koymufl ve bu gerçek pek çok bilim adamâ€ș ta-

rafâ€șndan dile getirilmifltir. Özellikle ABD'de, biyoloji, biyokimya, pale-

Page 183: Harun Yahya (Adnan Oktar)

ontoloji gibi farklâ€ș alanlardan gelen çok sayâ€șda bilim adamâ€ș, Darwi-

nizm'in geçersizli€ini görmekte, canlâ€șlarâ€șn kökenini artâ€șk yaratâ€șlâ€șfl ger-

çe€iyle açâ€șklamaktadâ€șrlar.

Evrim teorisinin çökĂŒflĂŒnĂŒ ve yaratâ€șlâ€șflâ€șn delillerini di€er pek çok

çalâ€șflmamâ€șzda bĂŒtĂŒn bilimsel detaylarâ€șyla ele aldâ€șk ve almaya devam

ediyoruz. Ancak konuyu, taflâ€șdâ€ș€â€ș bĂŒyĂŒk önem nedeniyle, burada da

özetlemekte yarar vardâ€șr.

DDaarrwwiinn''ii YYâ€șâ€șkkaann ZZoorrlluukkllaarr

Evrim teorisi, tarihi eski Yunan'a kadar uzanan bir ö€reti olmasâ€ș-

na karflâ€șn, kapsamlâ€ș olarak 19. yĂŒzyâ€șlda ortaya atâ€șldâ€ș. Teoriyi bilim dĂŒn-

yasâ€șnâ€șn gĂŒndemine sokan en önemli geliflme, Charles Darwin'in 1859

yâ€șlâ€șnda yayâ€șnlanan TĂŒrlerin Kökeni adlâ€ș kitabâ€șydâ€ș. Darwin bu kitapta

dĂŒnya ĂŒzerindeki farklâ€ș canlâ€ș tĂŒrlerini Allah'â€șn ayrâ€ș ayrâ€ș yarattâ€ș€â€ș gerçe-

€ine karflâ€ș çâ€șkâ€șyordu. Darwin'e göre, tĂŒm tĂŒrler ortak bir atadan geliyor-

lardâ€ș ve zaman içinde kĂŒĂ§ĂŒk de€iflimlerle farklâ€ș-

laflmâ€șfllardâ€ș.

Darwin'in teorisi, hiçbir somut bilimsel

bulguya dayanmâ€șyordu; kendisinin de ka-

bul etti€i gibi sadece bir "mantâ€șk yĂŒrĂŒt-

me" idi. Hatta Darwin'in kitabâ€șndaki "Te-

orinin Zorluklarâ€ș" bafllâ€șklâ€ș uzun bölĂŒmde

itiraf etti€i gibi, teori pek çok önemli soru

karflâ€șsâ€șnda açâ€șk veriyordu.

Darwin, teorisinin önĂŒndeki zorlukla-

râ€șn geliflen bilim tarafâ€șndan aflâ€șlaca€â€șnâ€ș, yeni

bilimsel bulgularâ€șn teorisini gĂŒĂ§lendirece€ini

umuyordu. Bunu kitabâ€șnda sâ€șk sâ€șk belirtmiflti.

Ancak geliflen bilim, Darwin'in umutlarâ€șnâ€șn

tam aksine, teorinin temel iddialarâ€șnâ€ș birer birer dayanaksâ€șz bâ€șrakmâ€șfl-

tâ€șr.

Darwinizm'in bilim karflâ€șsâ€șndaki yenilgisi, ĂŒĂ§ temel bafllâ€șkta ince-

lenebilir:

181

Harun Yahya (Adnan Oktar)

Charles Darwin

Page 184: Harun Yahya (Adnan Oktar)

182

1) Teori, hayatâ€șn yeryĂŒzĂŒnde ilk kez nasâ€șl ortaya çâ€șktâ€ș€â€șnâ€ș asla

açâ€șklayamamaktadâ€șr.

2) Teorinin öne sĂŒrdĂŒÂ€ĂŒ "evrim mekanizmalarâ€ș"nâ€șn, gerçekte ev-

rimlefltirici bir etkiye sahip oldu€unu gösteren hiçbir bilimsel bulgu

yoktur.

3) Fosil kayâ€ștlarâ€ș, evrim teorisinin öngörĂŒlerinin tam aksine bir

tablo ortaya koymaktadâ€șr.

Bu bölĂŒmde, bu ĂŒĂ§ temel bafllâ€ș€â€ș ana hatlarâ€ș ile inceleyece€iz.

AAflflâ€șâ€șllaammaayyaann â€čâ€čllkk BBaassaammaakk:: HHaayyaattâ€șâ€șnn KKöökkeennii

Evrim teorisi, tĂŒm canlâ€ș tĂŒrlerinin, bundan yaklaflâ€șk 3.8 milyar yâ€șl

önce ilkel dĂŒnyada ortaya çâ€șkan tek bir canlâ€ș hĂŒcreden geldiklerini id-

dia etmektedir. Tek bir hĂŒcrenin nasâ€șl olup da milyonlarca kompleks

canlâ€ș tĂŒrĂŒnĂŒ oluflturdu€u ve e€er gerçekten bu tĂŒr bir evrim gerçeklefl-

miflse neden bunun izlerinin fosil kayâ€ștlarâ€șnda bulunamadâ€ș€â€ș, teorinin

açâ€șklayamadâ€ș€â€ș sorulardandâ€șr. Ancak tĂŒm bunlardan önce, iddia edilen

evrim sĂŒrecinin ilk basama€â€ș ĂŒzerinde durmak gerekir. SözĂŒ edilen o

"ilk hĂŒcre" nasâ€șl ortaya çâ€șkmâ€șfltâ€șr?

Evrim teorisi, yaratâ€șlâ€șflâ€ș reddetti€i, hiçbir do€aĂŒstĂŒ mĂŒdahaleyi ka-

bul etmedi€i için, o "ilk hĂŒcre"nin, hiçbir plan ve dĂŒzenleme olmadan,

do€a kanunlarâ€ș içinde rastlantâ€șsal olarak meydana geldi€ini iddia eder.

Yani teoriye göre, cansâ€șz madde tesadĂŒfler sonucunda ortaya canlâ€ș bir

hĂŒcre çâ€șkarmâ€șfl olmalâ€șdâ€șr. Ancak bu, bilinen en temel biyoloji kanunla-

râ€șna aykâ€șrâ€ș bir iddiadâ€șr.

""HHaayyaatt HHaayyaattttaann GGeelliirr""

Darwin, kitabâ€șnda hayatâ€șn kökeni konusundan hiç söz etmemiflti.

Ă‡ĂŒnkĂŒ onun dönemindeki ilkel bilim anlayâ€șflâ€ș, canlâ€șlarâ€șn çok basit bir

yapâ€șya sahip olduklarâ€șnâ€ș varsayâ€șyordu. Ortaça€'dan beri inanâ€șlan

"spontane jenerasyon" adlâ€ș teoriye göre, cansâ€șz maddelerin tesadĂŒfen

biraraya gelip, canlâ€ș bir varlâ€șk oluflturabileceklerine inanâ€șlâ€șyordu. Bu

dönemde böceklerin yemek artâ€șklarâ€șndan, farelerin de bu€daydan

olufltu€u yaygâ€șn bir dĂŒflĂŒnceydi. Bunu ispatlamak için de ilginç deney-

40 Konuda HĂŒcre

Page 185: Harun Yahya (Adnan Oktar)

ler yapâ€șlmâ€șfltâ€ș. Kirli bir paçavranâ€șn ĂŒzerine

biraz bu€day konmufl ve biraz beklen-

di€inde bu karâ€șflâ€șmdan farelerin olu-

flaca€â€ș sanâ€șlmâ€șfltâ€ș.

Etlerin kurtlanmasâ€ș da hayatâ€șn

cansâ€șz maddelerden tĂŒreyebildi€i-

ne bir delil sayâ€șlâ€șyordu. Oysa daha

sonra anlaflâ€șlacaktâ€ș ki, etlerin ĂŒze-

rindeki kurtlar kendiliklerinden

oluflmuyorlar, sineklerin getirip bâ€șrak-

tâ€șklarâ€ș gözle görĂŒlmeyen larvalardan çâ€șkâ€ș-

yorlardâ€ș.

Darwin'in TĂŒrlerin Kökeni adlâ€ș

kitabâ€șnâ€ș yazdâ€ș€â€ș dönemde ise, bakterilerin cansâ€șz maddeden oluflabil-

dikleri inancâ€ș, bilim dĂŒnyasâ€șnda yaygâ€șn bir kabul görĂŒyordu.

Oysa Darwin'in kitabâ€șnâ€șn yayâ€șnlanmasâ€șndan befl yâ€șl sonra, ĂŒnlĂŒ

Fransâ€șz biyolog Louis Pasteur, evrime temel oluflturan bu inancâ€ș kesin

olarak Ă§ĂŒrĂŒttĂŒ. Pasteur yaptâ€ș€â€ș uzun çalâ€șflma ve deneyler sonucunda

vardâ€ș€â€ș sonucu flöyle özetlemiflti:

Cansâ€șz maddelerin hayat oluflturabilece€i iddiasâ€ș artâ€șk kesin olarak tari-

he gömĂŒlmĂŒfltĂŒr. 30

Evrim teorisinin savunucularâ€ș, Pasteur'ĂŒn bulgularâ€șna karflâ€ș uzun

sĂŒre direndiler. Ancak geliflen bilim, canlâ€ș hĂŒcresinin karmaflâ€șk yapâ€șsâ€șnâ€ș

ortaya çâ€șkardâ€șkça, hayatâ€șn kendili€inden oluflabilece€i iddiasâ€șnâ€șn ge-

çersizli€i daha da açâ€șk hale geldi.

2200.. YYĂŒĂŒzzyyâ€șâ€șllddaakkii SSoonnuuççssuuzz ÇÇaabbaallaarr

20. yĂŒzyâ€șlda hayatâ€șn kökeni konusunu ele alan ilk evrimci, ĂŒnlĂŒ

Rus biyolog Alexander Oparin oldu. Oparin, 1930'lu yâ€șllarda ortaya at-

tâ€ș€â€ș birtakâ€șm tezlerle, canlâ€ș hĂŒcresinin tesadĂŒfen meydana gelebilece€i-

ni ispat etmeye çalâ€șfltâ€ș. Ancak bu çalâ€șflmalar baflarâ€șsâ€șzlâ€șkla sonuçlanacak

ve Oparin flu itirafâ€ș yapmak zorunda kalacaktâ€ș:

Maalesef hĂŒcrenin kökeni, evrim teorisinin tĂŒmĂŒnĂŒ içine alan en karan-

lâ€șk noktayâ€ș oluflturmaktadâ€șr.31

183

Harun Yahya (Adnan Oktar)

Fransâ€șz biyolog Louis Pasteur

Page 186: Harun Yahya (Adnan Oktar)

184

Oparin'in yolunu izleyen evrim-

ciler, hayatâ€șn kökeni konusunu çö-

zĂŒme kavuflturacak deneyler

yapmaya çalâ€șfltâ€șlar. Bu deney-

lerin en ĂŒnlĂŒsĂŒ, Amerikalâ€ș

kimyacâ€ș Stanley Miller tara-

fâ€șndan 1953 yâ€șlâ€șnda dĂŒzen-

lendi. Miller, ilkel dĂŒnya at-

mosferinde oldu€unu iddia

etti€i gazlarâ€ș bir deney dĂŒze-

ne€inde birlefltirerek ve bu ka-

râ€șflâ€șma enerji ekleyerek, protein-

lerin yapâ€șsâ€șnda kullanâ€șlan birkaç

organik molekĂŒl (aminoasit) sentezle-

di.

O yâ€șllarda evrim adâ€șna önemli bir

aflama gibi tanâ€ștâ€șlan bu deneyin geçer-

li olmadâ€ș€â€ș ve deneyde kullanâ€șlan atmosferin gerçek dĂŒnya koflullarâ€șn-

dan çok farklâ€ș oldu€u, ilerleyen yâ€șllarda ortaya çâ€șkacaktâ€ș.32

Uzun sĂŒren bir sessizlikten sonra Miller'in kendisi de kullandâ€ș€â€ș

atmosfer ortamâ€șnâ€șn gerçekçi olmadâ€ș€â€șnâ€ș itiraf etti.33

Hayatâ€șn kökeni sorununu açâ€șklamak için 20. yĂŒzyâ€șl boyunca yĂŒrĂŒ-

tĂŒlen tĂŒm evrimci çabalar hep

baflarâ€șsâ€șzlâ€șkla sonuçlandâ€ș. San

Diego Scripps EnstitĂŒsĂŒ'nden

ĂŒnlĂŒ jeokimyacâ€ș Jeffrey Bada,

evrimci Earth dergisinde 1998

yâ€șlâ€șnda yayâ€șnlanan bir makale-

de bu gerçe€i flöyle kabul eder:

BugĂŒn, 20. yĂŒzyâ€șlâ€ș geride bâ€ș-

rakâ€șrken, hala, 20. yĂŒzyâ€șla

girdi€imizde sahip oldu€umuz

en bĂŒyĂŒk çözĂŒlmemifl problem-

le karflâ€ș karflâ€șyayâ€șz: Hayat yeryĂŒzĂŒnde nasâ€șl baflladâ€ș?34

40 Konuda HĂŒcre

Rus biyolog Alexander Oparin

Stanley Miller

Page 187: Harun Yahya (Adnan Oktar)

HHaayyaattâ€șâ€șnn KKoommpplleekkss YYaappâ€șâ€șssâ€șâ€ș

Evrim teorisinin hayatâ€șn kökeni konusunda bu denli bĂŒyĂŒk bir aç-

maza girmesinin bafllâ€șca nedeni, en basit sanâ€șlan canlâ€ș yapâ€șlarâ€șn bile ina-

nâ€șlmaz derecede karmaflâ€șk yapâ€șlara sahip olmasâ€șdâ€șr. Canlâ€ș hĂŒcresi, insa-

no€lunun yaptâ€ș€â€ș bĂŒtĂŒn teknolojik ĂŒrĂŒnlerden daha karmaflâ€șktâ€șr. Öyle

ki bugĂŒn dĂŒnyanâ€șn en geliflmifl laboratuvarlarâ€șnda bile cansâ€șz madde-

ler biraraya getirilerek canlâ€ș bir hĂŒcre ĂŒretilememektedir.

Bir hĂŒcrenin meydana gelmesi için gereken flartlar, asla rastlantâ€ș-

larla açâ€șklanamayacak kadar fazladâ€șr. HĂŒcrenin en temel yapâ€ș taflâ€ș olan

proteinlerin rastlantâ€șsal olarak sentezlenme ihtimali; 500 aminoasitlik

ortalama bir protein için, 10950'de 1'dir. Ancak matematikte 1050'de 1'den

kĂŒĂ§ĂŒk olasâ€șlâ€șklar pratik olarak "imkansâ€șz" sayâ€șlâ€șr. HĂŒcrenin çekirde€in-

de yer alan ve genetik bilgiyi saklayan DNA molekĂŒlĂŒ ise, inanâ€șlmaz

bir bilgi bankasâ€șdâ€șr. â€čnsan DNA'sâ€șnâ€șn içerdi€i bilginin, e€er ka€â€șda dö-

kĂŒlmeye kalkâ€șlsa, 500'er sayfadan oluflan 900 ciltlik bir kĂŒtĂŒphane olufl-

turaca€â€ș hesaplanmaktadâ€șr.

185

Harun Yahya (Adnan Oktar)

Evrimcilerin en bĂŒyĂŒk yanâ€șlgâ€șlarâ€șndan bir tanesi de yukarâ€șda temsili res-mi görĂŒlen ve ilkel dĂŒnya olarak nitelendirdikleri ortamda canlâ€șlâ€ș€â€șn ken-dili€inden oluflabilece€ini dĂŒflĂŒnmeleridir. Miller deneyi gibi çalâ€șflmalar-la bu iddialarâ€șnâ€ș kanâ€ștlamaya çalâ€șflmâ€șfllardâ€șr. Ancak bilimsel bulgular kar-flâ€șsâ€șnda yine yenilgiye u€ramâ€șfllardâ€șr. Ă‡ĂŒnkĂŒ 1970'li yâ€șllarda elde edilensonuçlar, ilkel dĂŒnya olarak nitelendirilen dönemdeki atmosferinyaflamâ€șn oluflmasâ€ș için hiçbir flekilde uygun olmadâ€ș€â€șnâ€ș kanâ€ștlamâ€șfltâ€șr.

Page 188: Harun Yahya (Adnan Oktar)

186

40 Konuda HĂŒcre

Charles Darwin'in önemli fakat az bilinen bir özelli€i, Avrupalâ€ș beyaz â€șrklarâ€ș di€er insan â€șrk-larâ€șna göre çok daha "ileri" sayan bir â€șrkçâ€ș olmasâ€șdâ€șr. Darwin, insanlarâ€șn maymun benzericanlâ€șlardan evrimleflti€ini öne sĂŒrerken, bazâ€ș â€șrklarâ€șn çok daha fazla geliflti€ini, bazâ€șlarâ€șnâ€șn

ise hala maymunsu özellikler taflâ€șdâ€ș€â€șnâ€ș iddia etmifltir. TĂŒrlerin Kökeni'nden sonra yayâ€șnladâ€ș€â€ș â€čn-sanâ€șn TĂŒreyifli (The Descent of Man) adlâ€ș kitabâ€șnda, "insan â€șrklarâ€ș arasâ€ș eflitsizli€in apaçâ€șklâ€ș€â€ș" gi-bi yorumlar yapmâ€șfltâ€șr.1 Darwin söz konusu kitabâ€șnda zenciler ve Avustralya yerlileri gibi â€șrklarâ€ș go-rillerle aynâ€ș statĂŒye sokmufl, sonra da bunlarâ€șn "medeni â€șrklar" tarafâ€șndan zamanla yok edilecek-leri kehanetinde bulunarak flöyle demifltir:

Belki de yĂŒzyâ€șllar kadar sĂŒrmeyecek yakâ€șn bir gelecekte, medeni insan â€șrklarâ€ș, vahfli â€șrklarâ€ș ta-mamen yeryĂŒzĂŒnden silecekler ve onlarâ€șn yerine geçecekler. Öte yandan insansâ€ș maymunlarda
 kuflkusuz elimine edilecekler. Böylece insan ile en yakâ€șn akrabalarâ€ș arasâ€șndaki boflluk da-ha da geniflleyecek. Bu sayede ortada flu anki Avrupalâ€ș â€șrklardan bile daha medeni olan â€șrklarve flu anki zencilerden, Avustralya yerlilerinden ve gorillerden bile daha geride olan ba-bun tĂŒrĂŒ maymunlar kalacaktâ€șr.2

Darwin'in bu saçma fikirleri yalnâ€șzca teoride kalmamâ€șfltâ€șr. Darwinizm, ortaya atâ€șldâ€ș€â€ș tarihten iti-baren â€șrkçâ€șlâ€ș€â€șn en önemli sözde bilimsel dayana€â€ș olmufltur. Canlâ€șlarâ€șn bir yaflam mĂŒcadelesiiçinde evrimlefltiklerini varsayan Darwinizm, toplumlara uygulanmâ€șfl ve ortaya "Sosyal Darwi-nizm" olarak bilinen akâ€șm çâ€șkmâ€șfltâ€șr.

Sosyal Darwinizm, insan â€șrklarâ€șnâ€șn, evrimin çeflitli basamaklarâ€șnda yer aldâ€șklarâ€șnâ€ș, Avrupalâ€ș â€șrk-larâ€șn "en ileri" â€șrklar oldu€unu savunmufl, di€er pek çok â€șrkâ€șn ise hala "maymunsu" özellikler taflâ€ș-dâ€ș€â€șnâ€ș iddia etmifltir.

Darwin kendince "afla€â€ș â€șrklar" olarak gördĂŒÂ€ĂŒ milletlerin arasâ€șnda, YĂŒce TĂŒrk Milleti'nide saymâ€șfltâ€șr! Evrim teorisinin kurucusu, W. Graham'a yazdâ€ș€â€ș 3 Temmuz 1881 tarihli mektubun-

EditörlĂŒÂ€ĂŒnĂŒ Charles Darwin'in o€lu Francis Darwin'in yaptâ€ș€â€ș "The Life and Letters OfCharles Darwin" (Charles Darwin'in Hayatâ€ș ve Mektuplarâ€ș) isimli kitabâ€șn girifl sayfasâ€ș.

DARWIN'â€čN IRKÇILI⁄I

ve TÜRK DÜfiMANLI⁄I

Page 189: Harun Yahya (Adnan Oktar)

da, bu â€șrkçâ€ș dĂŒflĂŒncesini flöyle ifade etmiflti: Do€al seleksiyona dayalâ€ș kavganâ€șn, medeniyetin ilerleyifline sizin zannetti€inizden daha fazlayarar sa€ladâ€ș€â€șnâ€ș ve sa€lamakta oldu€unu gösterebilirim. DĂŒflĂŒnĂŒn ki, birkaç yĂŒzyâ€șl önce Avru-pa TĂŒrkler tarafâ€șndan istila edildi€inde, Avrupa milletleri ne kadar bĂŒyĂŒk bir tehlikeyle karflâ€ș kar-flâ€șya gelmifllerdi, flimdi ise bu çok saçma bir dĂŒflĂŒncedir. Avrupalâ€ș â€șrklar olarak bilinen mede-ni â€șrklar, yaflam mĂŒcadelesinde TÜRK BARBARLI⁄INA karflâ€ș galip gelmifllerdir. DĂŒnyanâ€șnçok da uzak olmayan bir gelece€ine baktâ€ș€â€șmda, BU TÜR AfiA⁄I IRKLARIN ço€unun mede-nileflmifl yĂŒksek â€șrklar tarafâ€șndan elimine edilece€ini (yok edilece€ini) görĂŒyorum.3

GörĂŒldĂŒÂ€ĂŒ gibi Charles Darwin, BĂŒyĂŒk Önder AtatĂŒrk'ĂŒn "TĂŒrk Milleti'nin karakteri yĂŒksek-tir, TĂŒrk Milleti çalâ€șflkandâ€șr, TĂŒrk Milleti zekidir" ve "TĂŒrklĂŒk, benim en derin gĂŒven kayna-€â€șm, en engin övĂŒnç dayana€â€șm oldu" gibi sözleriyle övdĂŒÂ€ĂŒ necip TĂŒrk Milleti için "barbar" ve"afla€â€ș â€șrk" ifadelerini kullanmaktadâ€șr. Oysa flĂŒphesiz insanlar arasâ€șnda bir â€șrk farklâ€șlâ€ș€â€ș ve ayrâ€șmâ€șolamaz. Bir millet, ancak kĂŒltĂŒr ve ahlakâ€șyla yĂŒkselebilir ve ĂŒstĂŒnlĂŒk elde edebilir. BĂŒyĂŒk TĂŒrk Mil-leti ise çok köklĂŒ bir kĂŒltĂŒre ve ĂŒstĂŒn bir ahlaka sahip olan, bu özellikleriyle tarihe yön vermifl fle-refli bir millettir. Tarihteki sekiz bĂŒyĂŒk dĂŒnya devletinden ĂŒĂ§ĂŒnĂŒn sahibi olan TĂŒrk Milleti'nin kur-du€u medeniyetler, TĂŒrk'ĂŒn yĂŒksek kĂŒltĂŒr, akâ€șl, ahlak ve inancâ€șyla meydana getirdi€i eserlerdir.

Darwin ise, "TĂŒrk barbarlâ€ș€â€ș", "afla€â€ș â€șrk" gibi saldâ€șrgan ifadelerle gerçekte o dönemdeki Avrupa-lâ€ș emperyalist devletlerin TĂŒrk dĂŒflmanlâ€ș€â€șnâ€ș ortaya koymufltur. TĂŒrklerin hakimiyet ve gĂŒcĂŒnĂŒ eli-mine etmeye (yok etmeye) çabalayan bu gĂŒĂ§ler aradâ€șklarâ€ș fikri temeli Darwinizm'de bulmufllardâ€șr.

Bu gĂŒĂ§ler, TĂŒrk'ĂŒn Kurtulufl Savaflâ€ș'nda, bu çirkin dĂŒflĂŒncelerini uygulamaya çalâ€șflmâ€șfllar, ancakTĂŒrk Milleti'nin azmi, aklâ€ș, cesareti ve kararlâ€șlâ€ș€â€ș sayesinde bĂŒyĂŒk bir hĂŒsrana u€ramâ€șfllardâ€șr.

Bir â€șrkçâ€ș ve TĂŒrk dĂŒflmanâ€ș olan Darwin'in bilim karflâ€șsâ€șnda geçersiz olan teorilerini bugĂŒn TĂŒrki-ye'de savunanlar ise belki de farkâ€șnda olmadan aynâ€ș siyasi hedeflere hizmet etmektedirler.

1 Benjamin Farrington, What Darwin Really Said. London: Sphere Books, 1971, s. 54-56.2 Charles Darwin, The Descent of Man, 2. baskâ€ș, New York: A L. Burt Co., 1874, s. 178.3 Francis Darwin, The Life and Letters of Charles Darwin, Cilt 1. New York: D. Appleton andCompany, 1888, s. 285-286.

Söz konusu kitabâ€șn 285. (solda) ve 286. (sa€da) sayfalarâ€șndaki TĂŒrkler'e hakaretle doluolan Darwin'in mektuplarâ€ș. Darwin'in burada "Kafkasyalâ€ș (Caucasian) â€șrklar" dedi€i â€șrklar,Avrupalâ€șlar'dâ€șr. (Modern antropoloji, Avrupalâ€ș â€șrklarâ€șn Kafkasya bölgesinden geldiklerini ka-bul eder.)

Page 190: Harun Yahya (Adnan Oktar)

188

Bu noktada çok ilginç bir ikilem daha vardâ€șr: DNA, yalnâ€șz birta-

kâ€șm özelleflmifl proteinlerin (enzimlerin) yardâ€șmâ€ș ile efllenebilir. Ama bu

enzimlerin sentezi de ancak DNA'daki bilgiler do€rultusunda gerçek-

leflir. Birbirine ba€â€șmlâ€ș olduklarâ€șndan, efllemenin meydana gelebilmesi

için ikisinin de aynâ€ș anda var olmalarâ€ș gerekir. Bu ise, hayatâ€șn kendili-

€inden olufltu€u senaryosunu çâ€șkmaza sokmaktadâ€șr. San Diego Califor-

nia Üniversitesi'nden ĂŒnlĂŒ evrimci Prof. Leslie Orgel, Scientific Ameri-

can dergisinin Ekim 1994 tarihli sayâ€șsâ€șnda bu gerçe€i flöyle itiraf eder:

Son derece kompleks yapâ€șlara sahip olan proteinlerin ve nĂŒkleik asitlerin

(RNA ve DNA) aynâ€ș yerde ve aynâ€ș zamanda rastlantâ€șsal olarak oluflmala-

râ€ș aflâ€șrâ€ș derecede ihtimal dâ€șflâ€șdâ€șr. Ama bunlarâ€șn birisi olmadan di€erini el-

de etmek de mĂŒmkĂŒn de€ildir. Dolayâ€șsâ€șyla insan, yaflamâ€șn kimyasal yol-

larla ortaya çâ€șkmasâ€șnâ€șn asla mĂŒmkĂŒn olmadâ€ș€â€ș sonucuna varmak zorun-

da kalmaktadâ€șr.35

Kuflkusuz e€er hayatâ€șn do€al etkenlerle ortaya çâ€șkmasâ€ș imkansâ€șz

ise, bu durumda hayatâ€șn do€aĂŒstĂŒ bir biçimde "yaratâ€șldâ€ș€â€șnâ€ș" kabul et-

mek gerekir. Bu gerçek, en temel amacâ€ș yaratâ€șlâ€șflâ€ș reddetmek olan evrim

teorisini açâ€șkça geçersiz kâ€șlmaktadâ€șr.

40 Konuda HĂŒcre

Evrim teorisini geçersiz kâ€șlan gerçeklerden bir tanesi, canlâ€șlâ€ș€â€șn inanâ€șlmaz derecedeki kompleks yapâ€șsâ€șdâ€șr. Canlâ€ș

hĂŒcrelerinin çekirde€inde yer alan DNA molekĂŒlĂŒ,bunun bir örne€idir. DNA, dört ayrâ€ș molekĂŒlĂŒn farklâ€șdiziliminden oluflan bir tĂŒr bilgi bankasâ€șdâ€șr. Bu bilgibankasâ€șnda canlâ€șyla ilgili bĂŒtĂŒn fiziksel özelliklerin

flifreleri yer alâ€șr. â€čnsan DNA'sâ€ș ka€â€șdadökĂŒldĂŒÂ€ĂŒnde, ortaya yaklaflâ€șk 900

ciltlik bir ansiklopedi çâ€șkaca€â€șhesaplanmaktadâ€șr. Elbette

böylesine ola€anĂŒstĂŒ bir bilgi,tesadĂŒf kavramâ€șnâ€ș kesin

biçimde geçersiz kâ€șlmaktadâ€șr.

Page 191: Harun Yahya (Adnan Oktar)

EEvvrriimmiinn HHaayyaallii MMeekkaanniizzmmaallaarrâ€șâ€ș

Darwin'in teorisini geçersiz kâ€șlan ikinci bĂŒyĂŒk nokta, teorinin "ev-

rim mekanizmalarâ€ș" olarak öne sĂŒrdĂŒÂ€ĂŒ iki kavramâ€șn da gerçekte hiç-

bir evrimlefltirici gĂŒce sahip olmadâ€ș€â€șnâ€șn anlaflâ€șlmâ€șfl olmasâ€șdâ€șr. Darwin,

ortaya attâ€ș€â€ș evrim iddiasâ€șnâ€ș tamamen "do€al seleksiyon" mekanizma-

sâ€șna ba€lamâ€șfltâ€ș. Bu mekanizmaya verdi€i önem, kitabâ€șnâ€șn isminden de

açâ€șkça anlaflâ€șlâ€șyordu: TĂŒrlerin Kökeni, Do€al Seleksiyon Yoluyla...

Do€al seleksiyon, do€al seçme demektir. Do€adaki yaflam mĂŒca-

delesi içinde, do€al flartlara uygun ve gĂŒĂ§lĂŒ canlâ€șlarâ€șn hayatta kalaca€â€ș

dĂŒflĂŒncesine dayanâ€șr. Örne€in yâ€șrtâ€șcâ€ș hayvanlar tarafâ€șndan tehdit edilen

bir geyik sĂŒrĂŒsĂŒnde, daha hâ€șzlâ€ș koflabilen geyikler hayatta kalacaktâ€șr.

Böylece geyik sĂŒrĂŒsĂŒ, hâ€șzlâ€ș ve gĂŒĂ§lĂŒ bireylerden oluflacaktâ€șr. Ama elbet-

te bu mekanizma, geyikleri evrimlefltirmez, onlarâ€ș baflka bir canlâ€ș tĂŒrĂŒ-

ne, örne€in atlara dönĂŒfltĂŒrmez.

Dolayâ€șsâ€șyla do€al seleksiyon mekanizmasâ€ș hiçbir evrimlefltirici

gĂŒce sahip de€ildir. Darwin de bu gerçe€in farkâ€șndaydâ€ș ve TĂŒrlerin Kö-

keni adlâ€ș kitabâ€șnda "Faydalâ€ș de€ifliklikler oluflmadâ€ș€â€ș sĂŒrece do€al se-

leksiyon hiçbir fley yapamaz" demek zorunda kalmâ€șfltâ€ș.36

LLaammaarrcckk''â€șâ€șnn EEttkkiissii

Peki bu "faydalâ€ș de€ifliklikler" nasâ€șl oluflabilirdi? Darwin, kendi

döneminin ilkel bilim anlayâ€șflâ€ș içinde, bu soruyu Lamarck'a dayanarak

cevaplamaya çalâ€șflmâ€șfltâ€ș. Darwin'den önce yaflamâ€șfl olan Fransâ€șz biyolog

Lamarck'a göre, canlâ€șlar yaflamlarâ€ș sâ€șrasâ€șnda geçirdikleri fiziksel de€i-

fliklikleri sonraki nesle aktarâ€șyorlar, nesilden nesile biriken bu özellik-

ler sonucunda yeni tĂŒrler ortaya çâ€șkâ€șyordu. Örne€in Lamarck'a göre

zĂŒrafalar ceylanlardan tĂŒremifllerdi, yĂŒksek a€açlarâ€șn yapraklarâ€șnâ€ș ye-

mek için çabalarken nesilden nesile boyunlarâ€ș uzamâ€șfltâ€ș.

Darwin de benzeri örnekler vermifl, örne€in TĂŒrlerin Kökeni adlâ€ș

kitabâ€șnda, yiyecek bulmak için suya giren bazâ€ș ayâ€șlarâ€șn zamanla balina-

lara dönĂŒfltĂŒÂ€ĂŒnĂŒ iddia etmiflti.37

Ama Mendel'in keflfetti€i ve 20. yĂŒzyâ€șlda geliflen genetik bilimiy-

le kesinleflen kalâ€ștâ€șm kanunlarâ€ș, kazanâ€șlmâ€șfl özelliklerin sonraki nesille-

189

Harun Yahya (Adnan Oktar)

Page 192: Harun Yahya (Adnan Oktar)

190

re aktarâ€șlmasâ€ș efsanesini kesin olarak yâ€șktâ€ș. Böylece do€al seleksiyon

"tek baflâ€șna" ve dolayâ€șsâ€șyla tĂŒmĂŒyle etkisiz bir mekanizma olarak kal-

mâ€șfl oluyordu.

NNeeoo--DDaarrwwiinniizzmm vvee MMuuttaassyyoonnllaarr

Darwinistler ise bu duruma bir çözĂŒm bulabilmek için 1930'larâ€șn

sonlarâ€șnda, "Modern Sentetik Teori"yi ya da daha yaygâ€șn ismiyle neo-

Darwinizm'i ortaya attâ€șlar. Neo-Darwinizm, do€al seleksiyonun yanâ€șna

"faydalâ€ș de€ifliklik sebebi" olarak mutasyonlarâ€ș, yani canlâ€șlarâ€șn genle-

rinde radyasyon gibi dâ€șfl etkiler ya da kopyalama hatalarâ€ș sonucunda

oluflan bozulmalarâ€ș ekledi.

BugĂŒn de hala dĂŒnyada evrim adâ€șna geçerlili€ini koruyan model

neo-Darwinizm'dir. Teori, yeryĂŒzĂŒnde bulunan milyonlarca canlâ€ș tĂŒrĂŒ-

40 Konuda HĂŒcre

Lamarck zĂŒrafalarâ€șn ceylan benzeri hayvanlardan tĂŒrediklerine inanâ€șyordu.Ona göre otlara uzanmaya çalâ€șflan bu canlâ€șlarâ€șn zaman içinde boyunlarâ€ș uza-mâ€șfl ve zĂŒrafalara dönĂŒflĂŒvermifllerdi. Mendel'in 1865 yâ€șlâ€șnda keflfetti€i kalâ€ș-tâ€șm kanunlarâ€ș, yaflam sâ€șrasâ€șnda kazanâ€șlan özelliklerin sonraki nesillere akta-râ€șlmasâ€șnâ€șn mĂŒmkĂŒn olmadâ€ș€â€șnâ€ș ispatlamâ€șfltâ€șr. Böylece Lamarck'â€șn zĂŒrafamasalâ€ș da tarihe karâ€șflmâ€șfltâ€șr.

Fransâ€șz biyologLamarck

Page 193: Harun Yahya (Adnan Oktar)

nĂŒn, bu canlâ€șlarâ€șn, kulak, göz, akci-

€er, kanat gibi sayâ€șsâ€șz kompleks or-

ganlarâ€șnâ€șn "mutasyonlara", yani ge-

netik bozukluklara dayalâ€ș bir sĂŒreç

sonucunda olufltu€unu iddia etmek-

tedir. Ama teoriyi çaresiz bâ€șrakan

açâ€șk bir bilimsel gerçek vardâ€șr: Mu-

tasyonlar canlâ€șlarâ€ș gelifltirmezler,

aksine her zaman için canlâ€șlara za-

rar verirler.

Bunun nedeni çok basittir: DNA

çok kompleks bir dĂŒzene sahiptir. Bu

molekĂŒl ĂŒzerinde oluflan herhangi

rasgele bir etki ancak zarar verir.

Amerikalâ€ș genetikçi B. G. Ranganathan bunu flöyle açâ€șklar:

Mutasyonlar kĂŒĂ§ĂŒk, rasgele ve zararlâ€șdâ€șrlar. Çok ender olarak meydana

gelirler ve en iyi ihtimalle etkisizdirler. Bu ĂŒĂ§ özellik, mutasyonlarâ€șn ev-

rimsel bir geliflme meydana getiremeyece€ini gösterir. Zaten yĂŒksek de-

recede özelleflmifl bir organizmada meydana gelebilecek rastlantâ€șsal bir

de€iflim, ya etkisiz olacaktâ€șr ya da zararlâ€ș. Bir kol saatinde meydana gele-

cek rasgele bir de€iflim kol saatini gelifltirmeyecektir. Ona bĂŒyĂŒk ihtimal-

le zarar verecek veya en iyi ihtimalle etkisiz olacaktâ€șr. Bir deprem bir fleh-

ri gelifltirmez, ona yâ€șkâ€șm getirir.38

Nitekim bugĂŒne kadar hiçbir yararlâ€ș, yani genetik bilgiyi gelifltiren

mutasyon örne€i gözlemlenmedi. TĂŒm mutasyonlarâ€șn zararlâ€ș oldu€u

görĂŒldĂŒ. Anlaflâ€șldâ€ș ki, evrim teorisinin "evrim mekanizmasâ€ș" olarak

gösterdi€i mutasyonlar, gerçekte canlâ€șlarâ€ș sadece tahrip eden, sakat bâ€ș-

rakan genetik olaylardâ€șr. (â€čnsanlarda mutasyonun en sâ€șk görĂŒlen etkisi

de kanserdir.) Elbette tahrip edici bir mekanizma "evrim mekanizmasâ€ș"

olamaz. Do€al seleksiyon ise, Darwin'in de kabul etti€i gibi, "tek baflâ€ș-

na hiçbir fley yapamaz." Bu gerçek bizlere do€ada hiçbir "evrim meka-

nizmasâ€ș" olmadâ€ș€â€șnâ€ș göstermektedir. Evrim mekanizmasâ€ș olmadâ€ș€â€șna

göre de, evrim denen hayali sĂŒreç yaflanmâ€șfl olamaz.

191

Harun Yahya (Adnan Oktar)

Rastgele mutasyonlar insanlarave di€er tĂŒm canlâ€șlara her zamanzarar verirler. Resimde mutasyonau€radâ€ș€â€ș için iki bafllâ€ș olarakdo€mufl bir buza€â€ș görĂŒlĂŒyor.

Page 194: Harun Yahya (Adnan Oktar)

192

FFoossiill KKaayyâ€șâ€șttllaarrâ€șâ€ș:: AArraa FFoorrmmllaarrddaann EEsseerr YYookk

Evrim teorisinin iddia etti€i senaryonun yaflanmamâ€șfl oldu€unun

en açâ€șk göstergesi ise fosil kayâ€ștlarâ€șdâ€șr.

Evrim teorisine göre bĂŒtĂŒn canlâ€șlar birbirlerinden tĂŒremifllerdir.

Önceden var olan bir canlâ€ș tĂŒrĂŒ, zamanla bir di€erine dönĂŒflmĂŒfl ve bĂŒ-

tĂŒn tĂŒrler bu flekilde ortaya çâ€șkmâ€șfllardâ€șr. Teoriye göre bu dönĂŒflĂŒm yĂŒz

milyonlarca yâ€șl sĂŒren uzun bir zaman dilimini kapsamâ€șfl ve kademe ka-

deme ilerlemifltir.

Bu durumda, iddia edilen uzun dönĂŒflĂŒm sĂŒreci içinde sayâ€șsâ€șz

"ara tĂŒrler"in oluflmufl ve yaflamâ€șfl olmalarâ€ș gerekir.

40 Konuda HĂŒcre

Evrim teorisi, canlâ€ș tĂŒrlerinin yavafl de€iflimlerle birbirlerinden evrimlefltikle-rini iddia eder. Oysa fosil kayâ€ștlarâ€ș bu iddiayâ€ș açâ€șkça yalanlamaktadâ€șr. Örne-€in 530 milyon yâ€șl önce bafllayan Kambriyen devrinde, birbirinden çok farklâ€șolan onlarca canlâ€ș tĂŒrĂŒ bir anda ortaya çâ€șkmâ€șfltâ€șr. Bu çizimde tasvir edilen bucanlâ€șlar çok kompleks yapâ€șlara sahiptirler. Jeolojik dilde "Kambriyen Pat-lamasâ€ș" olarak tanâ€șmlanan bu gerçek, yaratâ€șlâ€șflâ€șn açâ€șk bir delilidir.

Page 195: Harun Yahya (Adnan Oktar)

Örne€in geçmiflte, balâ€șk özelliklerini taflâ€șmalarâ€șna ra€men, bir yan-

dan da bazâ€ș sĂŒrĂŒngen özellikleri kazanmâ€șfl olan yarâ€ș balâ€șk-yarâ€ș sĂŒrĂŒn-

gen canlâ€șlar yaflamâ€șfl olmalâ€șdâ€șr. Ya da sĂŒrĂŒngen özelliklerini taflâ€șrken,

bir yandan da bazâ€ș kufl özellikleri kazanmâ€șfl sĂŒrĂŒngen-kufllar ortaya

çâ€șkmâ€șfl olmalâ€șdâ€șr. Bunlar, bir geçifl sĂŒrecinde olduklarâ€ș için de, sakat, ek-

sik, kusurlu canlâ€șlar olmalâ€șdâ€șr. Evrimciler geçmiflte yaflamâ€șfl olduklarâ€ș-

na inandâ€șklarâ€ș bu teorik yaratâ€șklara "ara-geçifl formu" adâ€șnâ€ș verirler.

E€er gerçekten bu tĂŒr canlâ€șlar geçmiflte yaflamâ€șfllarsa bunlarâ€șn sa-

yâ€șlarâ€șnâ€șn ve çeflitlerinin milyonlarca hatta milyarlarca olmasâ€ș gerekir. Ve

bu ucube canlâ€șlarâ€șn kalâ€șntâ€șlarâ€șna mutlaka fosil kayâ€ștlarâ€șnda rastlanmasâ€ș

gerekir. Darwin, TĂŒrlerin Kökeni'nde bunu flöyle açâ€șklamâ€șfltâ€șr:

E€er teorim do€ruysa, tĂŒrleri birbirine ba€layan sayâ€șsâ€șz ara-geçifl

çeflitleri mutlaka yaflamâ€șfl olmalâ€șdâ€șr... Bunlarâ€șn yaflamâ€șfl olduklarâ€șnâ€șn ka-

nâ€ștlarâ€ș da sadece fosil kalâ€șntâ€șlarâ€ș arasâ€șnda bulunabilir.39

DDaarrwwiinn''iinn YYâ€șâ€șkkâ€șâ€șllaann UUmmuuttllaarrâ€șâ€ș

Ancak 19. yĂŒzyâ€șlâ€șn ortasâ€șndan bu yana dĂŒnyanâ€șn dört bir yanâ€șnda

hummalâ€ș fosil arafltâ€șrmalarâ€ș yapâ€șldâ€ș€â€ș halde bu ara geçifl formlarâ€șna

rastlanamamâ€șfltâ€șr. Yapâ€șlan kazâ€șlarda ve arafltâ€șrmalarda elde edilen bĂŒ-

tĂŒn bulgular, evrimcilerin beklediklerinin aksine, canlâ€șlarâ€șn yeryĂŒzĂŒn-

de birdenbire, eksiksiz ve kusursuz bir biçimde ortaya çâ€șktâ€șklarâ€șnâ€ș gös-

termifltir.

ÜnlĂŒ â€čngiliz paleontolog (fosil bilimci) Derek W. Ager, bir evrimci

olmasâ€șna karflâ€șn bu gerçe€i flöyle itiraf eder:

Sorunumuz fludur: Fosil kayâ€ștlarâ€șnâ€ș detaylâ€ș olarak inceledi€imizde, tĂŒrler

ya da sâ€șnâ€șflar seviyesinde olsun, sĂŒrekli olarak aynâ€ș gerçekle karflâ€șlaflâ€șrâ€șz;

kademeli evrimle geliflen de€il, aniden yeryĂŒzĂŒnde oluflan gruplar görĂŒ-

rĂŒz.40

Yani fosil kayâ€ștlarâ€șnda, tĂŒm canlâ€ș tĂŒrleri, aralarâ€șnda hiçbir geçifl

formu olmadan eksiksiz biçimleriyle aniden ortaya çâ€șkmaktadâ€șrlar. Bu,

Darwin'in öngörĂŒlerinin tam aksidir. Dahasâ€ș, bu canlâ€ș tĂŒrlerinin yaratâ€șl-

dâ€șklarâ€șnâ€ș gösteren çok gĂŒĂ§lĂŒ bir delildir. Ă‡ĂŒnkĂŒ bir canlâ€ș tĂŒrĂŒnĂŒn, ken-

disinden evrimleflti€i hiçbir atasâ€ș olmadan, bir anda ve kusursuz olarak

193

Harun Yahya (Adnan Oktar)

Page 196: Harun Yahya (Adnan Oktar)

194

ortaya çâ€șkmasâ€șnâ€șn tek açâ€șklamasâ€ș, o tĂŒrĂŒn yaratâ€șlmâ€șfl olmasâ€șdâ€șr. Bu ger-

çek, ĂŒnlĂŒ evrimci Biyolog Douglas Futuyma tarafâ€șndan da kabul edilir:

Yaratâ€șlâ€șfl ve evrim, yaflayan canlâ€șlarâ€șn kökeni hakkâ€șnda yapâ€șlabilecek ye-

gane iki açâ€șklamadâ€șr. Canlâ€șlar dĂŒnya ĂŒzerinde ya tamamen mĂŒkemmel

ve eksiksiz bir biçimde ortaya çâ€șkmâ€șfllardâ€șr ya da böyle olmamâ€șfltâ€șr. E€er

böyle olmadâ€șysa, bir de€iflim sĂŒreci sayesinde kendilerinden önce var

olan bazâ€ș canlâ€ș tĂŒrlerinden evrimleflerek meydana gelmifl olmalâ€șdâ€șrlar.

Ama e€er eksiksiz ve mĂŒkemmel bir biçimde ortaya çâ€șkmâ€șfllarsa, o halde

sonsuz gĂŒĂ§ sahibi bir akâ€șl tarafâ€șndan yaratâ€șlmâ€șfl olmalarâ€ș gerekir.41

Fosiller ise, canlâ€șlarâ€șn yeryĂŒzĂŒnde eksiksiz ve mĂŒkemmel bir bi-

çimde ortaya çâ€șktâ€șklarâ€șnâ€ș göstermektedir. Yani "tĂŒrlerin kökeni", Dar-

win'in sandâ€ș€â€șnâ€șn aksine, evrim de€il yaratâ€șlâ€șfltâ€șr.

â€čâ€čnnssaannâ€șâ€șnn EEvvrriimmii MMaassaallâ€șâ€ș

Evrim teorisini savunanlarâ€șn en çok gĂŒndeme getirdikleri konu,

insanâ€șn kökeni konusudur. Bu konudaki Darwinist iddia, bugĂŒn yafla-

yan modern insanâ€șn maymunsu birtakâ€șm yaratâ€șklardan geldi€ini var-

sayar. 4-5 milyon yâ€șl önce baflladâ€ș€â€ș varsayâ€șlan bu sĂŒreçte, modern in-

san ile atalarâ€ș arasâ€șnda bazâ€ș "ara form"larâ€șn yafladâ€ș€â€ș iddia edilir. Ger-

çekte tĂŒmĂŒyle hayali olan bu senaryoda dört temel "kategori" sayâ€șlâ€șr:

1- Australopithecus

2- Homo habilis

3- Homo erectus

4- Homo sapiens

Evrimciler, insanlarâ€șn sözde ilk maymunsu atalarâ€șna "gĂŒney may-

munu" anlamâ€șna gelen "Australopithecus" ismini verirler. Bu canlâ€șlar

gerçekte soyu tĂŒkenmifl bir maymun tĂŒrĂŒnden baflka bir fley de€ildir.

Lord Solly Zuckerman ve Prof. Charles Oxnard gibi â€čngiltere ve

ABD'den dĂŒnyaca ĂŒnlĂŒ iki anatomistin Australopithecus örnekleri ĂŒze-

rinde yaptâ€șklarâ€ș çok genifl kapsamlâ€ș çalâ€șflmalar, bu canlâ€șlarâ€șn sadece so-

yu tĂŒkenmifl bir maymun tĂŒrĂŒne ait olduklarâ€șnâ€ș ve insanlarla hiçbir

benzerlik taflâ€șmadâ€șklarâ€șnâ€ș göstermifltir.42

Evrimciler insan evriminin bir sonraki safhasâ€șnâ€ș da, "homo" yani

40 Konuda HĂŒcre

Page 197: Harun Yahya (Adnan Oktar)

insan olarak sâ€șnâ€șflandâ€șrâ€șrlar. â€čddiaya göre homo serisindeki canlâ€șlar,

Australopithecuslar'dan daha geliflmifllerdir. Evrimciler, bu farklâ€ș canlâ€ș-

lara ait fosilleri ardâ€ș ardâ€șna dizerek hayali bir evrim flemasâ€ș oluflturur-

lar. Bu flema hayalidir, Ă§ĂŒnkĂŒ gerçekte bu farklâ€ș sâ€șnâ€șflarâ€șn arasâ€șnda ev-

rimsel bir iliflki oldu€u asla ispatlanamamâ€șfltâ€șr. Evrim teorisinin 20.

yĂŒzyâ€șldaki en önemli savunucularâ€șndan biri olan Ernst Mayr, "Homo sa-

piens'e uzanan zincir gerçekte kayâ€șptâ€șr" diyerek bunu kabul eder.43

Evrimciler "Australopithecus > Homo habilis > Homo erectus > Homo

sapiens" sâ€șralamasâ€șnâ€ș yazarken, bu tĂŒrlerin her birinin, bir sonrakinin

atasâ€ș oldu€u izlenimini verirler. Oysa paleoantropologlarâ€șn son bulgu-

larâ€ș, Australopithecus, Homo habilis ve Homo erectus'un dĂŒnya'nâ€șn farklâ€ș

bölgelerinde aynâ€ș dönemlerde yafladâ€șklarâ€șnâ€ș göstermektedir.44

Dahasâ€ș Homo erectus sâ€șnâ€șflamasâ€șna ait insanlarâ€șn bir bölĂŒmĂŒ çok

modern zamanlara kadar yaflamâ€șfllar, Homo sapiens neandertalensis ve

Homo sapiens sapiens (modern insan) ile aynâ€ș ortamda yan yana bu-

lunmufllardâ€șr.45

Bu ise elbette bu sâ€șnâ€șflarâ€șn birbirlerinin atalarâ€ș olduklarâ€ș iddiasâ€șnâ€șn

geçersizli€ini açâ€șkça ortaya koymaktadâ€șr. Harvard Üniversitesi paleon-

tologlarâ€șndan Stephen Jay Gould, kendisi de bir evrimci olmasâ€șna kar-

flâ€șn, Darwinist teorinin içine girdi€i bu çâ€șkmazâ€ș flöyle açâ€șklar:

E€er birbiri ile paralel bir biçimde yaflayan ĂŒĂ§ farklâ€ș hominid (insanâ€șmsâ€ș)

çizgisi varsa, o halde bizim soy a€acâ€șmâ€șza ne oldu? Açâ€șktâ€șr ki, bunlarâ€șn bi-

ri di€erinden gelmifl olamaz. Dahasâ€ș, biri di€eriyle karflâ€șlafltâ€șrâ€șldâ€ș€â€șnda ev-

rimsel bir geliflme trendi göstermemektedirler.46

Kâ€șsacasâ€ș, medyada ya da ders kitaplarâ€șnda yer alan hayali birta-

kâ€șm "yarâ€ș maymun, yarâ€ș insan" canlâ€șlarâ€șn çizimleriyle, yani sâ€șrf propa-

ganda yoluyla ayakta tutulmaya çalâ€șflâ€șlan insanâ€șn evrimi senaryosu,

hiçbir bilimsel temeli olmayan bir masaldan ibarettir.

Bu konuyu uzun yâ€șllar inceleyen, özellikle Australopithecus fosil-

leri ĂŒzerinde 15 yâ€șl arafltâ€șrma yapan â€čngiltere'nin en ĂŒnlĂŒ ve saygâ€șn bi-

lim adamlarâ€șndan Lord Solly Zuckerman, bir evrimci olmasâ€șna ra€-

men, ortada maymunsu canlâ€șlardan insana uzanan gerçek bir soy a€a-

câ€ș olmadâ€ș€â€ș sonucuna varmâ€șfltâ€șr.

195

Harun Yahya (Adnan Oktar)

Page 198: Harun Yahya (Adnan Oktar)

196

Zuckerman bir de ilginç bir "bilim skalasâ€ș" yapmâ€șfltâ€șr. Bilimsel ola-

rak kabul etti€i bilgi dallarâ€șndan, bilim dâ€șflâ€ș olarak kabul etti€i bilgi dal-

larâ€șna kadar bir yelpaze oluflturmufltur. Zuckerman'â€șn bu tablosuna gö-

re en "bilimsel" -yani somut verilere dayanan- bilgi dallarâ€ș kimya ve fi-

ziktir. Yelpazede bunlardan sonra biyoloji bilimleri, sonra da sosyal bi-

limler gelir. Yelpazenin en ucunda, yani en "bilim dâ€șflâ€ș" sayâ€șlan kâ€șsâ€șmda

ise, Zuckerman'a göre, telepati, altâ€șncâ€ș his gibi "duyum ötesi algâ€șlama"

kavramlarâ€ș ve bir de "insanâ€șn evrimi" vardâ€șr! Zuckerman, yelpazenin

bu ucunu flöyle açâ€șklar:

Objektif gerçekli€in alanâ€șndan çâ€șkâ€șp da, biyolojik bilim olarak varsayâ€șlan

bu alanlara -yani duyum ötesi algâ€șlamaya ve insanâ€șn fosil tarihinin yo-

rumlanmasâ€șna- girdi€imizde, evrim teorisine inanan bir kimse için herfle-

yin mĂŒmkĂŒn oldu€unu görĂŒrĂŒz. Öyle ki teorilerine kesinlikle inanan bu

kimselerin çeliflkili bazâ€ș yargâ€șlarâ€ș aynâ€ș anda kabul etmeleri bile mĂŒmkĂŒn-

dĂŒr.47

â€čflte insanâ€șn evrimi masalâ€ș da, teorilerine körĂŒ körĂŒne inanan bir-

takâ€șm insanlarâ€șn bulduklarâ€ș bazâ€ș fosilleri ön yargâ€șlâ€ș bir biçimde yorum-

lamalarâ€șndan ibarettir.

DDaarrwwiinn FFoorrmmĂŒĂŒllĂŒĂŒ!!

fiimdiye kadar ele aldâ€ș€â€șmâ€șz tĂŒm teknik delillerin yanâ€șnda, isterse-

niz evrimcilerin nasâ€șl saçma bir inanâ€șfla sahip olduklarâ€șnâ€ș bir de çocuk-

larâ€șn bile anlayabilece€i kadar açâ€șk bir örnekle özetleyelim.

Evrim teorisi canlâ€șlâ€ș€â€șn tesadĂŒfen olufltu€unu iddia etmektedir.

Dolayâ€șsâ€șyla bu iddiaya göre cansâ€șz ve fluursuz atomlar biraraya gelerek

önce hĂŒcreyi oluflturmufllardâ€șr ve sonrasâ€șnda aynâ€ș atomlar bir flekilde

di€er canlâ€șlarâ€ș ve insanâ€ș meydana getirmifllerdir. fiimdi dĂŒflĂŒnelim; can-

lâ€șlâ€ș€â€șn yapâ€ștaflâ€ș olan karbon, fosfor, azot, potasyum gibi elementleri bi-

raraya getirdi€imizde bir yâ€ș€â€șn oluflur. Bu atom yâ€ș€â€șnâ€ș, hangi ifllemden

geçirilirse geçirilsin, tek bir canlâ€ș oluflturamaz. â€čsterseniz bu konuda bir

"deney" tasarlayalâ€șm ve evrimcilerin aslâ€șnda savunduklarâ€ș, ama yĂŒksek

sesle dile getiremedikleri iddiayâ€ș onlar adâ€șna "Darwin FormĂŒlĂŒ" adâ€șyla

inceleyelim:

40 Konuda HĂŒcre

Page 199: Harun Yahya (Adnan Oktar)

Evrimciler, çok sayâ€șda bĂŒyĂŒk varilin içine canlâ€șlâ€ș€â€șn yapâ€șsâ€șnda bu-

lunan fosfor, azot, karbon, oksijen, demir, magnezyum gibi elementler-

den bol miktarda koysunlar. Hatta normal flartlarda bulunmayan ancak

bu karâ€șflâ€șmâ€șn içinde bulunmasâ€șnâ€ș gerekli gördĂŒkleri malzemeleri de bu

varillere eklesinler. Karâ€șflâ€șmlarâ€șn içine, istedikleri kadar amino asit, iste-

dikleri kadar da (bir tekinin bile rastlantâ€șsal oluflma ihtimali 10-950 olan)

protein doldursunlar. Bu karâ€șflâ€șmlara istedikleri oranda â€șsâ€ș ve nem ver-

sinler. Bunlarâ€ș istedikleri geliflmifl cihazlarla karâ€șfltâ€șrsâ€șnlar. Varillerin ba-

flâ€șna da dĂŒnyanâ€șn önde gelen bilim adamlarâ€șnâ€ș koysunlar. Bu uzmanlar

babadan o€ula, kuflaktan kufla€a aktararak nöbetlefle milyarlarca, hatta

trilyonlarca sene sĂŒrekli varillerin baflâ€șnda beklesinler. Bir canlâ€șnâ€șn

oluflmasâ€ș için hangi flartlarâ€șn var olmasâ€ș gerekti€ine inanâ€șlâ€șyorsa hepsi-

ni kullanmak serbest olsun. Ancak, ne yaparlarsa yapsâ€șnlar o variller-

den kesinlikle bir canlâ€ș çâ€șkartamazlar. ZĂŒrafalarâ€ș, aslanlarâ€ș, arâ€șlarâ€ș, ka-

naryalarâ€ș, bĂŒlbĂŒlleri, papa€anlarâ€ș, atlarâ€ș, yunuslarâ€ș, gĂŒlleri, orkideleri,

zambaklarâ€ș, karanfilleri, muzlarâ€ș, portakallarâ€ș, elmalarâ€ș, hurmalarâ€ș, do-

matesleri, kavunlarâ€ș, karpuzlarâ€ș, incirleri, zeytinleri, ĂŒzĂŒmleri, fleftalile-

ri, tavus kufllarâ€șnâ€ș, sĂŒlĂŒnleri, renk renk kelebekleri ve bunlar gibi mil-

yonlarca canlâ€ș tĂŒrĂŒnden hiçbirini oluflturamazlar. De€il burada birkaçâ€ș-

nâ€ș saydâ€ș€â€șmâ€șz bu canlâ€ș varlâ€șklarâ€ș, bunlarâ€șn tek bir hĂŒcresini bile elde

edemezler.

Kâ€șsacasâ€ș, bilinçsiz atomlar biraraya gelerek hĂŒcreyi oluflturamaz-

lar. Sonra yeni bir karar vererek bir hĂŒcreyi ikiye bölĂŒp, sonra art arda

baflka kararlar alâ€șp, elektron mikroskobunu bulan, sonra kendi hĂŒcre

yapâ€șsâ€șnâ€ș bu mikroskop altâ€șnda izleyen profesörleri oluflturamazlar.

Madde, ancak Allah'â€șn ĂŒstĂŒn yaratmasâ€șyla hayat bulur. Bunun aksini

iddia eden evrim teorisi ise, akla tamamen aykâ€șrâ€ș bir safsatadâ€șr. Evrim-

cilerin ortaya attâ€ș€â€ș iddialar ĂŒzerinde biraz bile dĂŒflĂŒnmek, ĂŒstteki ör-

nekte oldu€u gibi, bu gerçe€i açâ€șkça gösterir.

GGöözz vvee KKuullaakkttaakkii TTeekknnoolloojjii

Evrim teorisinin kesinlikle açâ€șklama getiremeyece€i bir di€er ko-

197

Harun Yahya (Adnan Oktar)

Page 200: Harun Yahya (Adnan Oktar)

198

nu ise göz ve kulaktaki ĂŒstĂŒn algâ€șlama kalitesidir.

Gözle ilgili konuya geçmeden önce "Nasâ€șl görĂŒrĂŒz?" sorusuna kâ€ș-

saca cevap verelim. Bir cisimden gelen â€șflâ€șnlar, gözde retinaya ters ola-

rak dĂŒfler. Bu â€șflâ€șnlar, buradaki hĂŒcreler tarafâ€șndan elektrik sinyallerine

dönĂŒfltĂŒrĂŒlĂŒr ve beynin arka kâ€șsmâ€șndaki görme merkezi denilen kĂŒĂ§ĂŒ-

cĂŒk bir noktaya ulaflâ€șr. Bu elektrik sinyalleri bir dizi ifllemden sonra be-

yindeki bu merkezde görĂŒntĂŒ olarak algâ€șlanâ€șr. Bu bilgiden sonra flimdi

dĂŒflĂŒnelim:

Beyin â€șflâ€ș€a kapalâ€șdâ€șr. Yani beynin içi kapkaranlâ€șktâ€șr, â€șflâ€șk beynin

bulundu€u yere kadar giremez. GörĂŒntĂŒ merkezi denilen yer kapka-

ranlâ€șk, â€șflâ€ș€â€șn asla ulaflmadâ€ș€â€ș, belki de hiç karflâ€șlaflmadâ€ș€â€șnâ€șz kadar ka-

ranlâ€șk bir yerdir. Ancak siz bu zifiri karanlâ€șkta â€șflâ€șklâ€ș, pâ€șrâ€șl pâ€șrâ€șl bir dĂŒn-

yayâ€ș seyretmektesiniz.

Üstelik bu o kadar net ve kaliteli bir görĂŒntĂŒdĂŒr ki 21. yĂŒzyâ€șl tek-

nolojisi bile her tĂŒrlĂŒ imkana ra€men bu netli€i sa€layamamâ€șfltâ€șr. Örne-

40 Konuda HĂŒcre

GözĂŒ ve kula€â€ș, kamera ve ses kayâ€șt cihazlarâ€ș ile kâ€șyasladâ€ș€â€șmâ€șzda, buorganlarâ€șmâ€șzâ€șn söz konusu teknoloji ĂŒrĂŒnlerinden çok daha kom-pleks, çok daha kusursuz yaratâ€șlmâ€șfl oldu€unu görĂŒrĂŒz.

Page 201: Harun Yahya (Adnan Oktar)

€in flu anda okudu€unuz kitaba, kitabâ€ș tutan ellerinize bakâ€șn, sonra ba-

flâ€șnâ€șzâ€ș kaldâ€șrâ€șn ve çevrenize bakâ€șn. fiu anda gördĂŒÂ€ĂŒnĂŒz netlik ve kali-

tedeki bu görĂŒntĂŒyĂŒ baflka bir yerde gördĂŒnĂŒz mĂŒ? Bu kadar net bir

görĂŒntĂŒyĂŒ size dĂŒnyanâ€șn bir numaralâ€ș televizyon flirketinin ĂŒretti€i en

geliflmifl televizyon ekranâ€ș dahi veremez. 100 yâ€șldâ€șr binlerce mĂŒhendis

bu netli€e ulaflmaya çalâ€șflmaktadâ€șr. Bunun için fabrikalar, dev tesisler

kurulmakta, arafltâ€șrmalar yapâ€șlmakta, planlar ve tasarâ€șmlar gelifltiril-

mektedir. Yine bir TV ekranâ€șna bakâ€șn, bir de flu anda elinizde tuttu€u-

nuz bu kitaba. Arada bĂŒyĂŒk bir netlik ve kalite farkâ€ș oldu€unu görecek-

siniz. Üstelik, TV ekranâ€ș size iki boyutlu bir görĂŒntĂŒ gösterir, oysa siz

ĂŒĂ§ boyutlu, derinlikli bir perspektifi izlemektesiniz.

Uzun yâ€șllardâ€șr on binlerce mĂŒhendis ĂŒĂ§ boyutlu TV yapmaya, gö-

zĂŒn görme kalitesine ulaflmaya çalâ€șflmaktadâ€șrlar. Evet, ĂŒĂ§ boyutlu bir

televizyon sistemi yapabildiler ama onu da gözlĂŒk takmadan ĂŒĂ§ boyut-

lu görmek mĂŒmkĂŒn de€il, kaldâ€ș ki bu suni bir ĂŒĂ§ boyuttur. Arka taraf

daha bulanâ€șk, ön taraf ise ka€â€șttan dekor gibi durur. Hiçbir zaman gö-

zĂŒn gördĂŒÂ€ĂŒ kadar net ve kaliteli bir görĂŒntĂŒ oluflmaz. Kamerada da,

televizyonda da mutlaka görĂŒntĂŒ kaybâ€ș meydana gelir.

â€čflte evrimciler, bu kaliteli ve net görĂŒntĂŒyĂŒ oluflturan mekanizma-

nâ€șn tesadĂŒfen olufltu€unu iddia etmektedirler. fiimdi biri size, odanâ€șz-

da duran televizyon tesadĂŒfler sonucunda olufltu, atomlar biraraya gel-

di ve bu görĂŒntĂŒ oluflturan aleti meydana getirdi dese ne dĂŒflĂŒnĂŒrsĂŒ-

nĂŒz? Binlerce kiflinin biraraya gelip yapamadâ€ș€â€șnâ€ș fluursuz atomlar na-

sâ€șl yapsâ€șn?

GözĂŒn gördĂŒÂ€ĂŒnden daha ilkel olan bir görĂŒntĂŒyĂŒ oluflturan alet

tesadĂŒfen oluflamâ€șyorsa, gözĂŒn ve gözĂŒn gördĂŒÂ€ĂŒ görĂŒntĂŒnĂŒn de tesa-

dĂŒfen oluflamayaca€â€ș çok açâ€șktâ€șr. Aynâ€ș durum kulak için de geçerlidir.

Dâ€șfl kulak, çevredeki sesleri kulak kepçesi vasâ€ștasâ€șyla toplayâ€șp orta ku-

la€a iletir; orta kulak aldâ€ș€â€ș ses titreflimlerini gĂŒĂ§lendirerek iç kula€a

aktarâ€șr; iç kulak da bu titreflimleri elektrik sinyallerine dönĂŒfltĂŒrerek

beyne gönderir. Aynen görmede oldu€u gibi duyma ifllemi de beyinde-

ki duyma merkezinde gerçekleflir.

Gözdeki durum kulak için de geçerlidir, yani beyin, â€șflâ€șk gibi sese

199

Harun Yahya (Adnan Oktar)

Page 202: Harun Yahya (Adnan Oktar)

200

de kapalâ€șdâ€șr, ses geçirmez. Dolayâ€șsâ€șyla dâ€șflarâ€șsâ€ș ne kadar gĂŒrĂŒltĂŒlĂŒ de

olsa beynin içi tamamen sessizdir. Buna ra€men en net sesler beyinde

algâ€șlanâ€șr. Ses geçirmeyen beyninizde bir orkestranâ€șn senfonilerini din-

lersiniz, kalabalâ€șk bir ortamâ€șn tĂŒm gĂŒrĂŒltĂŒsĂŒnĂŒ duyarsâ€șnâ€șz. Ama o an-

da hassas bir cihazla beyninizin içindeki ses dĂŒzeyi ölĂ§ĂŒlse, burada

keskin bir sessizli€in hakim oldu€u görĂŒlecektir. Net bir görĂŒntĂŒ elde

edebilmek ĂŒmidiyle teknoloji nasâ€șl kullanâ€șlâ€șyorsa, ses için de aynâ€ș çaba-

lar onlarca yâ€șldâ€șr sĂŒrdĂŒrĂŒlmektedir. Ses kayâ€șt cihazlarâ€ș, mĂŒzik setleri,

birçok elektronik alet, sesi algâ€șlayan mĂŒzik sistemleri bu çalâ€șflmalardan

bazâ€șlarâ€șdâ€șr. Ancak, tĂŒm teknolojiye, bu teknolojide çalâ€șflan binlerce mĂŒ-

hendise ve uzmana ra€men kula€â€șn oluflturdu€u netlik ve kalitede bir

sese ulaflâ€șlamamâ€șfltâ€șr.

En bĂŒyĂŒk mĂŒzik sistemi flirketinin ĂŒretti€i en kaliteli mĂŒzik setini

dĂŒflĂŒnĂŒn. Sesi kaydetti€inde mutlaka sesin bir kâ€șsmâ€ș kaybolur veya az

da olsa mutlaka parazit oluflur veya mĂŒzik setini açtâ€ș€â€șnâ€șzda daha mĂŒ-

zik bafllamadan bir câ€șzâ€șrtâ€ș mutlaka duyarsâ€șnâ€șz. Ancak insan vĂŒcudun-

daki teknolojinin ĂŒrĂŒnĂŒ olan sesler son derece net ve kusursuzdur. Bir

insan kula€â€ș, hiçbir zaman mĂŒzik setinde oldu€u gibi câ€șzâ€șrtâ€șlâ€ș veya pa-

razitli algâ€șlamaz; ses ne ise tam ve net bir biçimde onu algâ€șlar. Bu du-

rum, insan yaratâ€șldâ€ș€â€ș gĂŒnden bu yana böyledir. fiimdiye kadar insa-

no€lunun yaptâ€ș€â€ș hiçbir görĂŒntĂŒ ve ses cihazâ€ș, göz ve kulak kadar has-

sas ve baflarâ€șlâ€ș birer algâ€șlayâ€șcâ€ș olamamâ€șfltâ€șr. Ancak görme ve iflitme ola-

yâ€șnda, tĂŒm bunlarâ€șn ötesinde, çok bĂŒyĂŒk bir gerçek daha vardâ€șr.

BBeeyynniinn â€čâ€čççiinnddee GGöörreenn vvee DDuuyyaann fifiuuuurr KKiimmee AAiittttiirr??

Beynin içinde, â€șflâ€șl â€șflâ€șl renkli bir dĂŒnyayâ€ș seyreden, senfonileri, kufl-

larâ€șn câ€șvâ€șltâ€șlarâ€șnâ€ș dinleyen, gĂŒlĂŒ koklayan kimdir?

â€čnsanâ€șn gözlerinden, kulaklarâ€șndan, burnundan gelen uyarâ€șlar,

elektrik sinyali olarak beyne gider. Biyoloji, fizyoloji veya biyokimya

kitaplarâ€șnda bu görĂŒntĂŒnĂŒn beyinde nasâ€șl olufltu€una dair birçok de-

tay okursunuz. Ancak, bu konu hakkâ€șndaki en önemli gerçe€e hiçbir

yerde rastlayamazsâ€șnâ€șz: Beyinde, bu elektrik sinyallerini görĂŒntĂŒ, ses,

koku ve his olarak algâ€șlayan kimdir? Beynin içinde göze, kula€a, burna

40 Konuda HĂŒcre

Page 203: Harun Yahya (Adnan Oktar)

Harun Yahya (Adnan Oktar)

BĂŒtĂŒn hayatâ€șmâ€șzâ€ș beynimizin içinde yaflarâ€șz. GördĂŒÂ€ĂŒmĂŒz insanlar, kokladâ€ș€â€ș-mâ€șz çiçekler, dinledi€imiz mĂŒzik, tattâ€ș€â€șmâ€șz meyveler, elimizde hissetti€imizâ€șslaklâ€șk... Bunlarâ€șn hepsi beynimizde oluflur. Gerçekte ise beynimizde, nerenkler, ne sesler, ne de görĂŒntĂŒler vardâ€șr. Beyinde bulunabilecek tek fleyelektrik sinyalleridir. Kâ€șsacasâ€ș biz, beynimizdeki elektrik sinyallerinin olufltur-du€u bir dĂŒnyada yaflarâ€șz. Bu bir görĂŒfl veya varsayâ€șm de€il, dĂŒnyayâ€ș nasâ€șlalgâ€șladâ€ș€â€șmâ€șzla ilgili bilimsel bir açâ€șklamadâ€șr.

Hareket

DĂŒflĂŒnme Dokunma

KonuflmaGörme

Tat alma

Koku almaiflitme

Page 204: Harun Yahya (Adnan Oktar)

202

ihtiyaç duymadan tĂŒm bunlarâ€ș algâ€șlayan bir fluur bulunmaktadâ€șr. Bu

fluur kime aittir?

Elbette bu fluur beyni oluflturan sinirler, ya€ tabakasâ€ș ve sinir hĂŒc-

relerine ait de€ildir. â€čflte bu yĂŒzden, herfleyin maddeden ibaret oldu€u-

nu zanneden Darwinist-materyalistler bu sorulara hiçbir cevap vere-

memektedirler. Ă‡ĂŒnkĂŒ bu fluur, Allah'â€șn yaratmâ€șfl oldu€u ruhtur. Ruh,

görĂŒntĂŒyĂŒ seyretmek için göze, sesi duymak için kula€a ihtiyaç duy-

maz. Bunlarâ€șn da ötesinde dĂŒflĂŒnmek için beyne ihtiyaç duymaz.

Bu açâ€șk ve ilmi gerçe€i okuyan her insanâ€șn, beynin içindeki birkaç

santimetrekĂŒplĂŒk, kapkaranlâ€șk mekana tĂŒm kainatâ€ș ĂŒĂ§ boyutlu, renkli,

gölgeli ve â€șflâ€șklâ€ș olarak sâ€ș€dâ€șran yĂŒce Allah'â€ș dĂŒflĂŒnĂŒp, O'ndan korkup,

O'na sâ€ș€â€șnmasâ€ș gerekir.

MMaatteerryyaalliisstt BBiirr â€čâ€čnnaannçç

Buraya kadar incelediklerimiz, evrim teorisinin bilimsel bulgular-

la açâ€șkça çeliflen bir iddia oldu€unu göstermektedir. Teorinin hayatâ€șn

kökeni hakkâ€șndaki iddiasâ€ș bilime aykâ€șrâ€șdâ€șr, öne sĂŒrdĂŒÂ€ĂŒ evrim meka-

nizmalarâ€șnâ€șn hiçbir evrimlefltirici etkisi yoktur ve fosiller teorinin ge-

rektirdi€i ara formlarâ€șn yaflamadâ€șklarâ€șnâ€ș göstermektedir. Bu durumda,

elbette, evrim teorisinin bilime aykâ€șrâ€ș bir dĂŒflĂŒnce olarak bir kenara atâ€șl-

masâ€ș gerekir. Nitekim tarih boyunca dĂŒnya merkezli evren modeli gibi

pek çok dĂŒflĂŒnce, bilimin gĂŒndeminden çâ€șkarâ€șlmâ€șfltâ€șr. Ama evrim teori-

si â€șsrarla bilimin gĂŒndeminde tutulmaktadâ€șr. Hatta bazâ€ș insanlar teori-

nin elefltirilmesini "bilime saldâ€șrâ€ș" olarak göstermeye bile çalâ€șflmakta-

dâ€șrlar. Peki neden?..

Bu durumun nedeni, evrim teorisinin bazâ€ș çevreler için, kendisin-

den asla vazgeçilemeyecek dogmatik bir inanâ€șfl olufludur. Bu çevreler,

materyalist felsefeye körĂŒ körĂŒne ba€lâ€șdâ€șrlar ve Darwinizm'i de do€a-

ya getirilebilecek yegane materyalist açâ€șklama oldu€u için benimse-

mektedirler. Bazen bunu açâ€șkça itiraf da ederler. Harvard Üniversite-

si'nden ĂŒnlĂŒ bir genetikçi ve aynâ€ș zamanda önde gelen bir evrimci olan

Richard Lewontin, "önce materyalist, sonra bilim adamâ€ș" oldu€unu

flöyle itiraf etmektedir:

40 Konuda HĂŒcre

Page 205: Harun Yahya (Adnan Oktar)

Bizim materyalizme bir inancâ€șmâ€șz var, 'a priori' (önceden kabul edilmifl,

do€ru varsayâ€șlmâ€șfl) bir inanç bu. Bizi dĂŒnyaya materyalist bir açâ€șklama

getirmeye zorlayan fley, bilimin yöntemleri ve kurallarâ€ș de€il. Aksine, ma-

teryalizme olan 'a priori' ba€lâ€șlâ€ș€â€șmâ€șz nedeniyle, dĂŒnyaya materyalist bir

açâ€șklama getiren arafltâ€șrma yöntemlerini ve kavramlarâ€ș kurguluyoruz.

Materyalizm mutlak do€ru oldu€una göre de, â€člahi bir açâ€șklamanâ€șn sah-

neye girmesine izin veremeyiz.48

Bu sözler, Darwinizm'in, materyalist felsefeye ba€lâ€șlâ€șk u€runa ya-

flatâ€șlan bir dogma oldu€unun açâ€șk ifadeleridir. Bu dogma, maddeden

baflka hiçbir varlâ€șk olmadâ€ș€â€șnâ€ș varsayar. Bu nedenle de cansâ€șz, bilinçsiz

maddenin, hayatâ€ș yarattâ€ș€â€șna inanâ€șr. Milyonlarca farklâ€ș canlâ€ș tĂŒrĂŒnĂŒn;

örne€in kufllarâ€șn, balâ€șklarâ€șn, zĂŒrafalarâ€șn, kaplanlarâ€șn, böceklerin, a€aç-

larâ€șn, çiçeklerin, balinalarâ€șn ve insanlarâ€șn maddenin kendi içindeki et-

kileflimlerle, yani ya€an ya€murla, çakan flimflekle, cansâ€șz maddenin

içinden olufltu€unu kabul eder. Gerçekte ise bu, hem akla hem bilime

aykâ€șrâ€ș bir kabuldĂŒr. Ama Darwinistler kendi deyimleriyle "â€člahi bir

açâ€șklamanâ€șn sahneye girmemesi" için, bu kabulĂŒ savunmaya devam et-

mektedirler.

Canlâ€șlarâ€șn kökenine materyalist bir ön yargâ€ș ile bakmayan insanlar

ise, flu açâ€șk gerçe€i göreceklerdir: TĂŒm canlâ€șlar, ĂŒstĂŒn bir gĂŒĂ§, bilgi ve

akla sahip olan bir Yaratâ€șcâ€șnâ€șn eseridirler. Yaratâ€șcâ€ș, tĂŒm evreni yoktan

var eden, en kusursuz biçimde dĂŒzenleyen ve tĂŒm canlâ€șlarâ€ș yaratâ€șp fle-

killendiren Allah'tâ€șr.

EEvvrriimm TTeeoorriissii DDĂŒĂŒnnyyaa TTaarriihhiinniinn EEnn EEttkkiillii BBĂŒĂŒyyĂŒĂŒssĂŒĂŒddĂŒĂŒrr

Burada flunu da belirtmek gerekir ki, ön yargâ€șsâ€șz, hiçbir ideolojinin

etkisi altâ€șnda kalmadan, sadece aklâ€șnâ€ș ve mantâ€ș€â€șnâ€ș kullanan her insan,

bilim ve medeniyetten uzak toplumlarâ€șn hurafelerini andâ€șran evrim te-

orisinin inanâ€șlmasâ€ș imkansâ€șz bir iddia oldu€unu kolaylâ€șkla anlayacak-

tâ€șr.

Yukarâ€șda da belirtildi€i gibi, evrim teorisine inananlar, bĂŒyĂŒk bir

varilin içine birçok atomu, molekĂŒlĂŒ, cansâ€șz maddeyi dolduran ve bun-

larâ€șn karâ€șflâ€șmâ€șndan zaman içinde dĂŒflĂŒnen, akleden, bulufllar yapan

203

Harun Yahya (Adnan Oktar)

Page 206: Harun Yahya (Adnan Oktar)

204

profesörlerin, ĂŒniversite ö€rencilerinin, Einstein, Hubble gibi bilim

adamlarâ€șnâ€șn, Frank Sinatra, Charlton Heston gibi sanatçâ€șlarâ€șn, bunun

yanâ€ș sâ€șra ceylanlarâ€șn, limon a€açlarâ€șnâ€șn, karanfillerin çâ€șkaca€â€șna inan-

maktadâ€șrlar. Üstelik, bu saçma iddiaya inananlar bilim adamlarâ€ș, profe-

sörler, kĂŒltĂŒrlĂŒ, e€itimli insanlardâ€șr. Bu nedenle evrim teorisi için "dĂŒn-

ya tarihinin en bĂŒyĂŒk ve en etkili bĂŒyĂŒsĂŒ" ifadesini kullanmak yerinde

olacaktâ€șr. Ă‡ĂŒnkĂŒ, dĂŒnya tarihinde insanlarâ€șn bu derece aklâ€șnâ€ș baflâ€șndan

alan, akâ€șl ve mantâ€șkla dĂŒflĂŒnmelerine imkan tanâ€șmayan, gözlerinin

önĂŒne sanki bir perde çekip çok açâ€șk olan gerçekleri görmelerine engel

olan bir baflka inanç veya iddia daha yoktur. Bu, Afrikalâ€ș bazâ€ș kabilele-

rin totemlere, Sebe halkâ€șnâ€șn GĂŒnefl'e tapmasâ€șndan, Hz. â€čbrahim'in kav-

minin elleri ile yaptâ€șklarâ€ș putlara, Hz. Musa'nâ€șn kavminin altâ€șndan yap-

tâ€șklarâ€ș buza€â€șya tapmalarâ€șndan çok daha vahim ve akâ€șl almaz bir kör-

lĂŒktĂŒr. Gerçekte bu durum, Allah'â€șn Kuran'da iflaret etti€i bir akâ€șlsâ€șzlâ€șk-

tâ€șr. Allah, bazâ€ș insanlarâ€șn anlayâ€șfllarâ€șnâ€șn kapanaca€â€șnâ€ș ve gerçekleri gör-

mekten aciz duruma dĂŒfleceklerini birçok ayetinde bildirmektedir. Bu

ayetlerden bazâ€șlarâ€ș flöyledir:

fiĂŒphesiz, inkar edenleri uyarsan da, uyarmasan da, onlar için fark et-

mez; inanmazlar. Allah, onlarâ€șn kalplerini ve kulaklarâ€șnâ€ș mĂŒhĂŒrlemifl-

tir; gözlerinin ĂŒzerinde perdeler vardâ€șr. Ve bĂŒyĂŒk azab onlaradâ€șr. (Ba-

kara Suresi, 6-7)

40 Konuda HĂŒcre

Page 207: Harun Yahya (Adnan Oktar)


Kalpleri vardâ€șr bununla kavrayâ€șp-anlamazlar, gözleri vardâ€șr bunun-

la görmezler, kulaklarâ€ș vardâ€șr bununla iflitmezler. Bunlar hayvanlar gi-

bidir, hatta daha afla€â€șlâ€șktâ€șrlar. â€čflte bunlar gafil olanlardâ€șr. (Araf Sure-

si, 179)

Allah baflka ayetlerde de, bu insanlarâ€șn mucizeler görseler bile

inanmayacak kadar bĂŒyĂŒlendiklerini flöyle bildirmektedir:

Onlarâ€șn ĂŒzerlerine gökyĂŒzĂŒnden bir kapâ€ș açsak, ordan yukarâ€ș yĂŒksel-

seler de, mutlaka: "Gözlerimiz döndĂŒrĂŒldĂŒ, belki biz bĂŒyĂŒlenmifl bir

toplulu€uz" diyeceklerdir. (Hicr Suresi, 14-15)

Bu kadar genifl bir kitlenin ĂŒzerinde bu bĂŒyĂŒnĂŒn etkili olmasâ€ș, in-

sanlarâ€șn gerçeklerden bu kadar uzak tutulmalarâ€ș ve 150 yâ€șldâ€șr bu bĂŒyĂŒ-

nĂŒn bozulmamasâ€ș ise, kelimelerle anlatâ€șlamayacak kadar hayret verici

bir durumdur. Ă‡ĂŒnkĂŒ, bir veya birkaç insanâ€șn imkansâ€șz senaryolara,

saçmalâ€șk ve mantâ€șksâ€șzlâ€șklarla dolu iddialara inanmalarâ€ș anlaflâ€șlabilir.

Ancak dĂŒnyanâ€șn dört bir yanâ€șndaki insanlarâ€șn, fluursuz ve cansâ€șz atom-

larâ€șn ani bir kararla biraraya gelip; ola€anĂŒstĂŒ bir organizasyon, disip-

lin, akâ€șl ve fluur gösterip kusursuz bir sistemle iflleyen evreni, canlâ€șlâ€șk

için uygun olan her tĂŒrlĂŒ özelli€e sahip olan DĂŒnya gezegenini ve sa-

yâ€șsâ€șz kompleks sistemle donatâ€șlmâ€șfl canlâ€șlarâ€ș meydana getirdi€ine inan-

masâ€șnâ€șn, "bĂŒyĂŒ"den baflka bir açâ€șklamasâ€ș yoktur.

Nitekim, Allah Kuran'da, inkarcâ€ș felsefenin savunucusu olan bazâ€ș

kimselerin, yaptâ€șklarâ€ș bĂŒyĂŒlerle insanlarâ€ș etkilediklerini Hz. Musa ve

Firavun arasâ€șnda geçen bir olayla bizlere bildirmektedir. Hz. Musa, Fi-

ravun'a hak dini anlattâ€ș€â€șnda, Firavun Hz. Musa'ya, kendi "bilgin bĂŒ-

yĂŒcĂŒleri" ile insanlarâ€șn toplandâ€ș€â€ș bir yerde karflâ€șlaflmasâ€șnâ€ș söyler. Hz.

Musa, bĂŒyĂŒcĂŒlerle karflâ€șlafltâ€ș€â€șnda, bĂŒyĂŒcĂŒlere önce onlarâ€șn marifetleri-

ni sergilemelerini emreder. Bu olayâ€șn anlatâ€șldâ€ș€â€ș ayet flöyledir:

(Musa:) "Siz atâ€șn" dedi. (Asalarâ€șnâ€ș) atâ€șverince, insanlarâ€șn gözlerini bĂŒ-

yĂŒleyiverdiler, onlarâ€ș dehflete dĂŒflĂŒrdĂŒler ve (ortaya) bĂŒyĂŒk bir sihir

getirmifl oldular. (Araf Suresi, 116)

GörĂŒldĂŒÂ€ĂŒ gibi Firavun'un bĂŒyĂŒcĂŒleri yaptâ€șklarâ€ș "aldatmacalar"la

-Hz. Musa ve ona inananlar dâ€șflâ€șnda- insanlarâ€șn hepsini bĂŒyĂŒleyebil-

mifllerdir. Ancak, onlarâ€șn attâ€șklarâ€șna karflâ€șlâ€șk Hz. Musa'nâ€șn ortaya koy-

du€u delil, onlarâ€șn bu bĂŒyĂŒsĂŒnĂŒ, ayetteki ifadeyle "uydurduklarâ€șnâ€ș

205

Harun Yahya (Adnan Oktar)

Page 208: Harun Yahya (Adnan Oktar)

yutmufl" yani etkisiz kâ€șlmâ€șfltâ€șr:

Biz de Musa'ya: "Asanâ€ș fâ€șrlatâ€șver" diye vahyettik. (O da fâ€șrlatâ€șverince)

bir de baktâ€șlar ki, o bĂŒtĂŒn uydurduklarâ€șnâ€ș derleyip-toparlayâ€șp yutuyor.

Böylece hak yerini buldu, onlarâ€șn bĂŒtĂŒn yapmakta olduklarâ€ș geçersiz

kaldâ€ș. Orada yenilmifl oldular ve kĂŒĂ§ĂŒk dĂŒflmĂŒfller olarak tersyĂŒz çev-

rildiler. (Araf Suresi, 117-119)

Ayetlerde de bildirildi€i gibi, daha önce insanlarâ€ș bĂŒyĂŒleyerek et-

kileyen bu kiflilerin yaptâ€șklarâ€șnâ€șn bir sahtekarlâ€șk oldu€unun anlaflâ€șlma-

sâ€ș ile, söz konusu insanlar kĂŒĂ§ĂŒk dĂŒflmĂŒfllerdir. GĂŒnĂŒmĂŒzde de bir bĂŒ-

yĂŒnĂŒn etkisiyle, bilimsellik kâ€șlâ€șfâ€ș altâ€șnda son derece saçma iddialara

inanan ve bunlarâ€ș savunmaya hayatlarâ€șnâ€ș adayanlar, e€er bu iddialar-

dan vazgeçmezlerse gerçekler tam anlamâ€șyla açâ€ș€a çâ€șktâ€ș€â€șnda ve "bĂŒyĂŒ

bozuldu€unda" kĂŒĂ§ĂŒk duruma dĂŒfleceklerdir. Nitekim, yaklaflâ€șk 60 ya-

flâ€șna kadar evrimi savunan ve ateist bir felsefeci olan, ancak daha son-

ra gerçekleri gören Malcolm Muggeridge evrim teorisinin yakâ€șn gele-

cekte dĂŒflece€i durumu flöyle açâ€șklamaktadâ€șr:

Ben kendim, evrim teorisinin, özellikle uygulandâ€ș€â€ș alanlarda, gelece-

€in tarih kitaplarâ€șndaki en bĂŒyĂŒk espri malzemelerinden biri olaca€â€ș-

na ikna oldum. Gelecek kuflak, bu kadar Ă§ĂŒrĂŒk ve belirsiz bir hipotezin

inanâ€șlmaz bir saflâ€șkla kabul edilmesini hayretle karflâ€șlayacaktâ€șr.49

Bu gelecek, uzakta de€ildir aksine çok yakâ€șn bir gelecekte insanlar

"tesadĂŒfler"in ilah olamayacaklarâ€șnâ€ș anlayacaklar ve evrim teorisi dĂŒn-

ya tarihinin en bĂŒyĂŒk aldatmacasâ€ș ve en fliddetli bĂŒyĂŒsĂŒ olarak tanâ€șm-

lanacaktâ€șr. Bu fliddetli bĂŒyĂŒ, bĂŒyĂŒk bir hâ€șzla dĂŒnyanâ€șn dört bir yanâ€șn-

da insanlarâ€șn ĂŒzerinden kalkmaya bafllamâ€șfltâ€șr. Evrim aldatmacasâ€șnâ€șn

sâ€șrrâ€șnâ€ș ö€renen birçok insan, bu aldatmacaya nasâ€șl kandâ€ș€â€șnâ€ș hayret ve

flaflkâ€șnlâ€șkla dĂŒflĂŒnmektedir.

206

40 Konuda HĂŒcre

Page 209: Harun Yahya (Adnan Oktar)

207

Harun Yahya (Adnan Oktar)

1- Terzio€lu Meliha, Oruç TĂŒlin, Yi€it GĂŒnnur, Fizyo-loji Ders Kitabâ€ș, â€čstanbul, â€č. Ü. Basâ€șmevi ve FilmMerkezi, 1997, s. 3992- Musa Özet, Osman Arpacâ€ș, Biyoloji 2, SĂŒrat Ya-yâ€șnlarâ€ș, fiubat 98, s. 1273- Helena Curtis, Sue Barnes, Invâ€ștation To Biology:DördĂŒncĂŒ Baskâ€ș, New York, Worth Publisher, INC,A€ustos 1985, s. 4724- Biological Science A Moleculer Approach, BSCSBlue Version-6. Baskı, Colorado1990, s. 5175- Eldra Pearl Solomon, â€čnsan Anatomisine ve Fiz-yolojisine Girifl, Çeviri: Doç. Dr. L. Bilkem SĂŒzen, â€čs-tanbul, Birol Basâ€șn Yayâ€șn Da€â€ștâ€șm, A€ustos 1997, s.1406- Musa Özet, Osman Arpacâ€ș, Biyoloji 2, SĂŒrat Ya-yâ€șnlarâ€ș, fiubat 98, s. 1337- Kemalettin BĂŒyĂŒköztĂŒrk, â€čç Hastalâ€șklarâ€ș, â€čstanbul,Nobel Tâ€șp Kitapevi, 1992, s. 2758- Terzio€lu Meliha, Oruç TĂŒlin, Yi€it GĂŒnnur, Fizyo-loji Ders Kitabâ€ș, 1997, s. 3989- The Illustrated Encyclopedia of The HumanBody, Marshall Cavendish Books, London, 1974, s.8110- Guyton & Hall,Textbbok of Medical Physiology,7. Baskâ€ș, W.B. Saunders, s. 1264-127511- Biological Science, A Moleculer Approach BSCSBlue Version-6. Baskâ€ș, Colorado 1990, s. 52112- Biological Science A Moleculer Approach, s.52113- O€uz Kayaalp, Rasyonel Tedavi YönĂŒnden Tâ€șb-bi Farmakoloji, s. 275014- Kemalettin BĂŒyĂŒköztĂŒrk, â€čç Hastalâ€șklarâ€ș, s. 39215- J.D. Scott, T. Pawson, Cell Communication, Sci-entific American, Haziran 2000, s.54-61.16- GĂŒnter Blobel, Intracellular Protein Traffic, 2000,http://www.hhmi.org/research/investigators/blo-bel.html.17- GĂŒnter Blobel, Intracellular Protein Traffic, 2000,http://www.hhmi.org/research/investigators/blo-bel.html18- The Nobel Foundation, Press Release: The1999 Nobel Prize in Physiology or Medicine, 1999,http:// www.nobel.se/medicine/laure-ates/1999/press.html19- E. Kandel, J.H. Schwartz, T.M. Jessell, Princip-les of Neural Science, McGraw Hill Publishing,2000, s.277.20- Eric H. Chudler, Making Connections-TheSynapse, 2001, http://faculty.washington.edu/chud-ler/synapse.html.21- E. Kandel, J.H. Schwartz, T.M. Jessell, Princip-les of Neural Scienc, McGraw Hill Publishing, 2000,s.176.22- Axel Brunger, Neurotransmission Machinery Vi-sualized for the First Time, 1998,http://www.hhmi.org/ news/brunger.html23- "Cells Energy Use High for Protein Synthesis" inChemical & Engineering News, A€ustos, 20, 1979,s. 624- Albert Lehninger L., Late University Professor ofMedical Sciences, The Johns Hopkâ€șns UniversityDavid L. Nelson, Professor of Bâ€șocemistry Unâ€șvers-tiy of Wâ€șsconsâ€șn Madâ€șson, Mâ€șchael M. Cox Profes-

sor of Bochemâ€șstry Universty of Wâ€șsconsâ€șn Madâ€ș-oson, Principles of Biochemistry, Second Edâ€ștâ€șon,Worth Publshers New York, s. 90525- Mahlon B.Hoagland, Hayatâ€șn Kökleri, TĂŒbitakPopĂŒler Bilim Kitaplarâ€ș 12. Basâ€șm, Mayâ€șs 1998, s.3126- Michael Behe, Darwin's Black Box, New York:Free Press, 1996, s. 79-97.27- Solomon, Berg, Martin, Villee, Biology, Saun-ders College Publishing, ABD, 1993, s.97728- Solomon, Berg, Martin, Villee, Biology, s.96729- Geraldine Lux Flanagan, Beginning Life, A Dor-ling Kindersley Book, Londra, 1996, s. 3430- Sidney Fox, Klaus Dose, Molecular Evolution andThe Origin of Life, New York: Marcel Dekker, 1977, s.231- Alexander I. Oparin, Origin of Life, (1936) NewYork, Dover Publications, 1953 (Reprint), s.19632- "New Evidence on Evolution of Early Atmosphereand Life", Bulletin of the American Meteorological So-ciety, c. 63, Kasâ€șm 1982, s. 1328-133033- Stanley Miller, Molecular Evolution of Life: CurrentStatus of the Prebiotic Synthesis of Small Molecules,1986, s. 734- Jeffrey Bada, Earth, fiubat 1998, s. 4035- Leslie E. Orgel, The Origin of Life on Earth, Sci-entific American, c. 271, Ekim 1994, s. 7836- Charles Darwin, The Origin of Species: A Facsi-mile of the First Edition, Harvard University Press,1964, s. 18937- Charles Darwin, The Origin of Species: A Facsi-mile of the First Edition, Harvard University Press,1964, s. 18438-B. G. Ranganathan, Origins?, Pennsylvania: TheBanner Of Truth Trust, 1988.39- Charles Darwin, The Origin of Species: A Facsi-mile of the First Edition, Harvard University Press,1964, s. 17940- Derek A. Ager, "The Nature of the Fossil Record",Proceedings of the British Geological Association, c.87, 1976, s. 13341- Douglas J. Futuyma, Science on Trial, New York:Pantheon Books, 1983. s. 19742- Solly Zuckerman, Beyond The Ivory Tower, NewYork: Toplinger Publications, 1970, s. 75-94; CharlesE. Oxnard, "The Place of Australopithecines in Hu-man Evolution: Grounds for Doubt", Nature, c. 258, s.38943- J. Rennie, "Darwin's Current Bulldog: ErnstMayr", Scientific American, Aralâ€șk 199244- Alan Walker, Science, c. 207, 1980, s. 1103; A. J.Kelso, Physical Antropology, 1. baskâ€ș, New York: J. B.Lipincott Co., 1970, s. 221; M. D. Leakey, OlduvaiGorge, c. 3, Cambridge: Cambridge University Press,1971, s. 27245- Time, Kasâ€șm 199646- S. J. Gould, Natural History, c. 85, 1976, s. 3047- Solly Zuckerman, Beyond The Ivory Tower, NewYork: Toplinger Publications, 1970, s. 1948- Richard Lewontin, "The Demon-Haunted World",The New York Review of Books, 9 Ocak 1997, s. 2849- Malcolm Muggeridge, The End of Christendom,Grand Rapids: Eerdmans, 1980, s.43

NNoottllaarr

Page 210: Harun Yahya (Adnan Oktar)

208

40 Konuda HĂŒcre

... Sen YĂŒcesin, bize ö€retti€inden

baflka bizim hiçbir bilgimiz yok.

Gerçekten Sen, herfleyi bilen, hĂŒkĂŒm

ve hikmet sahibi olansâ€șn.

(Bakara Suresi, 32)