GG Ali Ozden Probiyotik 17 - Güncel...

17
güncel gastroenteroloji 22 17/1 Probiyotik “Sağlıklı Yaşam İçin Yararlı Dost Bakteriler” Ali ÖZDEN 1) Sindirim sisteminin temel fonksiyonları nelerdir? Sindirim sisteminin temel fonksiyonları: a) Yaşamın devamı için gerekli besin maddelerinin sindirimi b) Emilebilecek hale gelen besin maddelerinin, su ve elek- trolitlerin emilimini sağlamak c) Zararlı ajanların (bakteri, virüs, parazit, mantar, maya ve toksinler) barsak bariyerini geçmesine mani olmak d) Barsak lümeninde kalan atık materyali barsak hareketle- riyle dış dünyaya atmak İnsanın yaşamını devam ettirebilmesi için, gerekli enerji ve yapısal sentetik işlevleri sağlayan maddelerin dışarıdan alın- ması gerekir. Yaşam boyu 60-80 ton kadar besin maddesi ve içecek tüketmekteyiz. Yiyecek ve içecekler ile birlikte sayısız zararlı ajanı da almaktayız. Sindirim sistemimiz, yaşamımız için gerekli maddeleri uygun hale getirdikten sonra absorbe etmektedir. Zararlı ajanları da zararsız hale getirmektedir. Sindirim sistemi dış dünya ile temasta olduğumuz en önem- li sistemimizdir. Bildiğimiz ve bilmediğimiz sayısız kimyasal ajanlar, bakteri, virüs, mantar, maya, parazit ile her gün sindi- rim kanalımız yüzyüze gelmektedir. Sindirim sisteminin temel görevi yiyeceklerdeki besin mad- delerinin sindirimini ve absorbsiyonunu sağlayarak dolaşıma vermektir. Sağlıklı bir yaşam için gastrointestinal sistemin yapısal ve fonksiyonel olarak normal olması gerekir. 2) Normal sağlıklı bireylerin sindirim kanalında mik- rop bulunmakta mıdır? Vücudumuzda bulunan hücrelerin 10 katı sayıda mikrop hücresi normal floramızda bulunmaktadır. Normal floramızda (gastrointestinal, deri, akciğer, ürogenital sistem) yaklaşık 90 trilyon mikrop vardır. Gastrointestinal ka- nal mikroorganizmaların en yoğun bulunduğu sistemdir. Gastrointestinal kanalda bakteri yoğunluğu en fazla ince bar- sağın son kısmı ve kalın barsaktadır. Normal Gastrointestinal Kanal Florası Mide; pH=1,5-2 10 Bin mikroorganizma/ml Duodenum; pH=6-7 10 Bin mikroorganizma/ml Jejunum; pH=7 100 Bin mikroorganizma/ml Distal ileum; pH=7,5 100 Milyon mikroorganizma/ml Kolon; pH=6,8-7,3 100 Milyar - 1 Trilyon mikroorganizma/ml Mikroorganizma sayısı: Koloni oluşturan ünite (cfu)/ml

Transcript of GG Ali Ozden Probiyotik 17 - Güncel...

Page 1: GG Ali Ozden Probiyotik 17 - Güncel Gastroenterolojiguncel.tgv.org.tr/journal/44/pdf/100106.pdfatık materyelden (karbonhidrat vs) barsak için enerji kayna-ğı olacak maddeleri

güncel gastroenteroloji

22

17/1

Probiyotik“Sağlıklı Yaşam İçin Yararlı Dost Bakteriler”

Ali ÖZDEN

1) Sindirim sisteminin temel fonksiyonları nelerdir?

Sindirim sisteminin temel fonksiyonları:

a) Yaşamın devamı için gerekli besin maddelerinin sindirimi

b) Emilebilecek hale gelen besin maddelerinin, su ve elek-trolitlerin emilimini sağlamak

c) Zararlı ajanların (bakteri, virüs, parazit, mantar, maya vetoksinler) barsak bariyerini geçmesine mani olmak

d) Barsak lümeninde kalan atık materyali barsak hareketle-riyle dış dünyaya atmak

İnsanın yaşamını devam ettirebilmesi için, gerekli enerji veyapısal sentetik işlevleri sağlayan maddelerin dışarıdan alın-ması gerekir. Yaşam boyu 60-80 ton kadar besin maddesi veiçecek tüketmekteyiz. Yiyecek ve içecekler ile birlikte sayısızzararlı ajanı da almaktayız. Sindirim sistemimiz, yaşamımıziçin gerekli maddeleri uygun hale getirdikten sonra absorbeetmektedir. Zararlı ajanları da zararsız hale getirmektedir.Sindirim sistemi dış dünya ile temasta olduğumuz en önem-li sistemimizdir. Bildiğimiz ve bilmediğimiz sayısız kimyasalajanlar, bakteri, virüs, mantar, maya, parazit ile her gün sindi-rim kanalımız yüzyüze gelmektedir.

Sindirim sisteminin temel görevi yiyeceklerdeki besin mad-

delerinin sindirimini ve absorbsiyonunu sağlayarak dolaşımavermektir.

Sağlıklı bir yaşam için gastrointestinal sistemin yapısal vefonksiyonel olarak normal olması gerekir.

2) Normal sağlıklı bireylerin sindirim kanalında mik-rop bulunmakta mıdır?

Vücudumuzda bulunan hücrelerin 10 katı sayıda mikrophücresi normal floramızda bulunmaktadır.

Normal floramızda (gastrointestinal, deri, akciğer, ürogenitalsistem) yaklaşık 90 trilyon mikrop vardır. Gastrointestinal ka-nal mikroorganizmaların en yoğun bulunduğu sistemdir.Gastrointestinal kanalda bakteri yoğunluğu en fazla ince bar-sağın son kısmı ve kalın barsaktadır.

Normal Gastrointestinal Kanal Florası

Mide; pH=1,5-2 10 Bin mikroorganizma/ml

Duodenum; pH=6-7 10 Bin mikroorganizma/ml

Jejunum; pH=7 100 Bin mikroorganizma/ml

Distal ileum; pH=7,5 100 Milyon mikroorganizma/ml

Kolon; pH=6,8-7,3 100 Milyar - 1 Trilyon mikroorganizma/ml

Mikroorganizma sayısı: Koloni oluşturan ünite (cfu)/ml

Page 2: GG Ali Ozden Probiyotik 17 - Güncel Gastroenterolojiguncel.tgv.org.tr/journal/44/pdf/100106.pdfatık materyelden (karbonhidrat vs) barsak için enerji kayna-ğı olacak maddeleri

GG 23

4) Sindirim sisteminde bakterilerin dağılımı

Mide İleum0-1000 bakteri/ml 1000-109 bakteri/mlLactobacillus BifidobacteriumStreptococcus BacteroidesStaphylococcus Lactobacillus

StreptococcusStaphylococcusClostridiumEnterobacteriaMaya

Duodenum Jejunum Kalın Barsak100-100,000 bakteri/ml 1010 -1012 bakteri/grLactobacillus BifidobacteriumStreptococcus BacteroidesBifidobacterium EubacteriumStaphylococcus PeptostreptococcusEnterobacteri LactobacillusMaya Streptococcus

FusobacteriumClostridiumEnterobacteria (E. coli)Maya

5) Sindirim sistemindeki bu mikrobiyal flora nasıloluşmaktadır?

İntrauterin yaşamda yani anne karnında bebeğin sindirim ka-nalında mikrop yoktur. Doğumla birlikte flora oluşmaya baş-lar. Normal floranın oluşumunda doğum şekli ve beslenmeşekli önemli rol oynar. Normal vajinal doğum ve anne sütü ilebeslenme floranın süratle oluşmasını sağlar. Vajinal doğum veanne sütü ile beslenmede flora yararlı bakterilerden zengin-dir. Sağlıklı yaşam için hayata ilk adım normal–vajinal do-ğumla atılmalı ve anne sütü ile beslenerek devam edilmelidir.Sezeryan ile doğumlarda bebeğin barsak florası geç oluştu-ğundan hastalıklara daha yatkındırlar.

Anne sütünün yerine verilen bebek mamaları ve içecekler flo-ranın sağlıklı oluşmasında anne sütü kadar başarılı değildir.

Bebeğin florasının oluşmasında doğum şekli (vajinal, sezer-yan), beslenme tarzı (anne sütü, mama) ve yaşadığı ortamda-ki sanitasyon, hijyen koşulları etkilidir. İki yaş civarında ço-cukta normal flora gelişmiş olur. Bu flora ufak tefek değişik-liklerle yaşam boyu aynı kalır. Bu flora bireysel özellik göste-rir ve parmak izi gibi farklılığını yaşam boyu taşır.

Barsak floramızda bulunan tüm bakteri tür ve suşlarını henüzbelirleyebilmiş değiliz. Bugünkü bilgilerimize göre 500’denfazla türde mikrop insan barsak florasında bulunmaktadır.Tüm insanların florasındaki mikrop cinsleri aynı değildir, bi-reysel farklılıklar mevcuttur. Bireysel farklılıkların yanı sırabeslenme tarzına bağlı olarak da (sosyo-ekonomik koşullar,dini inançlar, bölgesel alışkanlıklar, coğrafi faktörlerin beslen-meye etkisi) florada farklılıklar görülmektedir.

6) İnsan kalın barsağında saptanan bakteriler

Bakteri Görülme Sıklığı (%)

Bacteroides fragilis 100

Bacteroides melaninogenicus 100

Bacteroides oralis 100

Lactobacillus 20-60

Clostridium perfringes 25-35

Clostridium septicum 5-25

Clostridium tetani 1-35

Bifidobacterium bifidum 30-70

Staphylococcus aureus 30-50

Enterococcus faecalis 100

Oral kavite106-109cfu/g

DDuuooddeennuummpH:6-7Fonksiyonlar›:DijesyonAbsorbsiyonTransitBariyerLokal immun sistemFlora 103 bakteri/ml

MMiiddee pH=1.5-2Fonksiyonlar›; Bariyer,DijesyonFlora; 101-103/ml

JJeejjuunnuumm--‹‹lleeuumm pH=6.5-7.5Fonksiyonlar›:DijesyonAbsorbsiyonTransitBariyerLokal immun sistemFlora 104-107 CFU/ml

KKaall››nn BBaarrssaakk pH=6.8-7 Fonksiyonlar›:Fermentasyon Elektrolit, Su absorbsiyonu,Transit, Detoksifikasyon, Depolama

TTeerrmmiinnaall ‹‹lleeuummSafra Asitleri veB12 vitamini emilir

Flora 106-108 CFU/ml

pH:5-6

3) Gastrointestinal flora

Page 3: GG Ali Ozden Probiyotik 17 - Güncel Gastroenterolojiguncel.tgv.org.tr/journal/44/pdf/100106.pdfatık materyelden (karbonhidrat vs) barsak için enerji kayna-ğı olacak maddeleri

24 MART 2013

Escherichia coli 100

Salmonella enteridis 3-7

Salmonella typhi 0,00001

Klebsiella species 40-80

Enterobacter species 40-80

Proteus mirabilis 5-55

Pseudomonas aeruginosa 3-11

Peptostreptococcus genellikle

Peptococcus orta sıklıkta

Methanogen genellikle

7) Gastrointestinal kanalda mikrop yoğunluğu en faz-la hangi kısımdadır?

Bakteri yoğunluğu terminal ileumda 108’e, kalın barsakta ise1012 cfu/grama kadar ulaşır.

Terminal ileum ve kolonda görülen mikroorganizma-lar;

Enterobacteria Clostridia

Enterococcus faecalis Ruminococcus

Bacteroides Lactobacilli

Bifidobacterium Streptococcus

Eubacterium Staphylococcus

Peptococcus Maya

Peptostreptococcus

8) Sindirim kanalımızdaki florada bulunan mikropla-rın bize bir zararı var mıdır?

Gastrointestinal kanalımızda bakteriyel floramız oluşmamış ol-saydı yaşam mümkün olmazdı. Trilyonlarca bakteriden oluşanbu flora yaşamımızın devamı için gerekli olan immün (savun-ma) sistemimizin oluşması için gereklidir. Gelişen bu immünsistem floradaki yararlı ve zararlı bakterileri birbirinden ayırt et-meyi öğrendiği gibi, dost-yararlı bakterilere tolerans gösterir-ken, zararlı (patojen) faktörlere karşı ise yanıt verir. Gastroin-testinal floradaki mikroorganizmalar bir denge içinde varlıkla-rını devam ettirirler. Salgıladıkları faktörler ile de (Bakteriocin-ler vs.) birbirlerinin çoğalmalarını kontrol etmektedirler.

Barsak floramızda bulunan bu bakteriler mukozal bütünlüğüve immün sistemi geliştirmesi yanı sıra barsak lümenindekiatık materyelden (karbonhidrat vs) barsak için enerji kayna-ğı olacak maddeleri de üretirler.

Barsak florasında bulunan bakteriler karbonhidratları fer-mente ederek bazı gazların (CO2, H2, metan), proteinlerinmetabolizmasından da amonyak ve uçucu aminlerin oluşma-sına yol açarlar.

Florada bulunan bazı bakteriler bizler için vitamin de (B vita-minleri, K vitaminleri) sentez etmektedirler. Florada bulunanbakterilerin daha birçok yararlı metabolik aktivitesi vardır.

9) Normal barsak florasının başlıca görevleri nelerdir?

Metabolik; sindirime uğramamış atık materyalin fermantas-yonu ve pütrefaksiyonu.

Trofik etki; epitelyal hücre proliferasiyonu ve diferansiyas-yonu.

Protektif etki; mukozada bariyer oluşturarak patojen mik-roorganizmaların istilasına mani olmak, mikropların kolonizeolmalarına fırsat ve ortam bırakmamak.

Mukoza hücrelerinin gereksinimini sağlamak; kolonaulaşan polisakkaritlerin bakteriyel metabolizması sonucu açığaçıkan kısa zincirli yağ asitleri kolon epitelinin enerji kaynağıdır.

Kolona ulaşan atık maddelerin bakteriler tarafından metabo-lize edilmesi sonucu ortaya çıkan aminoasitler, poliaminler,büyüme faktörleri, vitaminler, antioksidanlar da kolon muko-za hücrelerinin gereksinimini karşılarlar.

Gastrointestinal sistemin immunolojik yanıtının en karakte-ristik özelliği çocukluk çağında elde edilmiş normal barsakflorasına ve zararsız diyet antijenlerine karşı tolerans göster-mesi yani yanıt vermemesi, dostu düşmanından ayırt etmeözelliğidir.

10) Kolonda bakteriyel fermantasyonDijesyona

uğramayan Diyet kaynaklıdirençli nişasta oligosakkaritler

↓ ↓

Polisakkaritler → Karbonhidratlar → Bakteri orijinli → Kısa zincirli enzimler yağ asitleri

↑ ↑ ↑ (H2, CO2, CH4)

Diyetteki fiber Mukus Diğer maddeler: Protein

11) Atalarımızın sindirim sistemi florası ile günümüz in-sanının bakteriyel florası arasında farklılıklar var mıdır?

İnsanoğlunun yeryüzünde var oluşu 7-10 milyon yıl önceye da-yanırsa da bundan 50-100 bin yıl önce insanoğlunun yetenek-lerinde önemli bir değişiklik olarak modern insanın serüveni

Page 4: GG Ali Ozden Probiyotik 17 - Güncel Gastroenterolojiguncel.tgv.org.tr/journal/44/pdf/100106.pdfatık materyelden (karbonhidrat vs) barsak için enerji kayna-ğı olacak maddeleri

başlamıştır. İnsan toplulukları avcı ve toplayıcı dönemlerindeavladıkları yaban hayvanlarını ve topladıkları yabani bitkileri çiğyani oldukları şekliyle yiyerek besleniyorlardı. Bundan yaklaşık13 bin yıl önce gezici insan topluluklarında yerleşik düzenegeçme çabaları görülür. Yerleşik düzene geçen insan topluluk-ları hayvan ve bitkileri evcilleştirmeye başladılar. Böylece insan-lar hayvan ve bitkilerin mikrop florası ile de tanışmış oldular.

Bakteriler ise 2,5 milyar yıldır yeryüzünde suda, toprakta, ha-vada, bitkilerde, canlılarda yaşamını devam ettirmektedir.

Atalarımız besinleri doğal şekliyle tüketiyorlardı. 500’den faz-la bitkisel besinleri vardı. Besinlerini çiğ ya da doğal olarakmayalanmış şekilleriyle tüketiyorlardı. Onların besinleri lifli(fiber), antioksidantlardan, omega-3-yağ asitlerinden, bakterive mayalardan oldukça zengindi. Onlar yiyeceklerini toprağaaçtıkları kuyularda saklıyorlardı.

Çağımızın modern insanı sanayi ve teknoloji devrimi ile birlik-te modern gıda teknolojisi ile tanıştı. 19. yüzyılın ikinci yarı-sında mikrop ve hastalık ilişkilerinin ortaya konması ile de sa-nitasyon – hijyen kavramları gündeme geldi. Toplumda olu-şan mikrop korkusu nedeniyle de rafine, steril besinler tercihedilmeye başlandı. Böylece toplumlar daha az bitkisel besin,daha az mayalanmış gıda tüketmeye başladı. Modern toplumböylece lifli, antioksidantlardan, omega-3-yağ asitlerinden fa-kir fakat yabancı kimyasallardan zengin diyet ile tanışmış ol-du. Pişirilmiş, konserve yapılmış, kurutulmuş, içinde koruyu-cu kimyasal bulunan ürünlerin tüketimi hızla arttı. Gıda mad-deleri de soğuk hava depoları ve buzdolaplarında saklanmayabaşladı. Bu arada hayvancılıkta, balıkçılıkta, ziraatta kullanılankimyasal maddeler, antibiyotikler nedeniyle de, yiyecek veiçeceklerle, daha önce insanoğlunun tanımadığı ajanlar ile desindirim sistemimiz tanışmak zorunda kalmıştır. Son elli yıliçinde sindirim sistemimiz çeşitli hastalıkların tedavisinde kul-lanılan ilaç kimyasalları ile de tanışmıştır. Bu arada yaygın an-tibiyotik kullanımı da devreye girdi. Bu faktörlerin etkisiylefloramızın etkilenmiş olması doğal bir sonuçtur.

Yeni gıda teknolojileri nedeniyle yiyeceklerimizdeki yararlıbakteriler ortadan kalkmaktadır. Böylece yeni gıda teknoloji-leri, beslenme alışkanlıklarındaki değişiklikler, çevrenin kim-yasal ve antibiyotiklerle kirlenmesi gibi nedenlerle sindirimkanalı floramız için gerekli olan yararlı bakterilerden mah-rum kaldık. Bu nedenle günümüz insanının barsak florasınınatalarınınkinden farklı olması doğaldır.

Günümüzde mevcut floramızın ideal bir yapıya sahip olup ol-madığı sorgulanmaktadır. Son 100 yıl içinde barsak floramız-

daki olası değişikliklerin, son 50 yıl içinde görülme sıklığı ar-tan hastalıkların (iltihabi barsak hastalıkları, otoimmün has-talıklar, allerjik hastalıklar, şeker hastalığı, kalın barsak hasta-lığı gibi) nedeni olabileceği tartışılmaktadır. Bu nedenle bir-çok bilim adamı yararlı eski dost bakteriler ile gastrointesti-nal kanalın kolonize edilerek hastalıklara karşı riskin azaltıla-bileceğine inanmaktadırlar.

• Rafine, steril, lifden fakir, fermente besinlerin az tüketimi

• Çevresel kirlilik, kimyasal bulaş

• Antibiyotik ve diğer ilaç kullanımındaki artış

• Hijyenik yaşam, kolon florasındaki dengeyi yararlı bakte-riler (Lactobacilli ve Bifidobacteria) aleyhine bozmakta-dır. Florada eski dost bakteriler (yararlı) azalırken, pato-jen (zararlı) mikroflora (Clostridia, proteolitik Bacteroi-des türleri) artmaktadır. Bu nedenle barsak florasındakidost bakteri seviyesi arttırılmalıdır.

12) Modern gıda teknolojisi ile üretilen besin madde-lerinde görülen değişikliklerin bazı hastalıkların ne-deni olduğu ileri sürülmektedir, bu doğru mudur?

Son yıllarda gündeme gelen bu konu halen tartışılmaktadır.Son 60-100 yıldaki hijyenik yaşam, beslenme tarzı, antibiyo-tik ve diğer ilaçların tüketilmesindeki artışın bazı hastalıklaraneden olmuş olabileceği ileri sürülmektedir. Gıda teknoloji-sindeki yenilikler, hijyenik yaşam, beslenme tarzındaki deği-şim, çevresel faktörlerin, aşırı ilaç kullanımının barsak flora-sındaki dengeyi bozarak iltihabi barsak hastalıklarında, oto-immün hastalıklarda, allerjik hastalarda, kalın barsak kanse-rinde artışa neden olduğu bildirilmektedir.

13) Probiyotik nedir?

Kelime anlamı “yaşam için” dir.

Probiyotikler; ağız yoluyla yeterli miktarda alındığı zamankişinin sağlığı ve fizyolojisi üzerine pozitif anlamlı etki yapan,yararlı (non-patojen) canlı mikroorganizmalardır.

Probiyotik; konakçının sağlığını ve beslenmesini olumlu yön-de etkileyen canlı bakteri içeren besinler (peynir, turşu vs) vesüt ürünleri olarak da tanımlanmıştır.

Probiyotik; barsak florasında dengeyi geliştirerek kişinin sağ-lığını olumlu yönde etkileyen mikroorganizmalardır.

Probiyotik; belirli miktarlarda alındığında barsak florasınıdengeleyip konakçının sağlığını olumlu yönde etkileyen can-lı mikroorganizmalardır.

GG 25

Page 5: GG Ali Ozden Probiyotik 17 - Güncel Gastroenterolojiguncel.tgv.org.tr/journal/44/pdf/100106.pdfatık materyelden (karbonhidrat vs) barsak için enerji kayna-ğı olacak maddeleri

26 MART 2013

Probiyotik gıda; içerisinde raf ömrü sonuna kadar yeterlimiktarlarda canlı probiyotik mikroorganizma (108 cfu/gram)içeren gıda.

Probiyotik yani yararlı-dost bakteriler binlerce yıldır besinmaddeleri ile alınmaktadır. Fermente süt ürünleri Asya ve Or-tadoğu’da binlerce yıldır tüketilmektedir. Batı toplumları bufermente süt ürünlerine hep şüpheyle yaklaşmışlardır. Özel-likle yoğurt, kefir, kımız gibi ürünlerin tadını beğenmedikle-rinden hep uzak durmuşlardır.

Asyalı toplumlar fermente süt ürünlerini gastrointestinal has-talıkların tedavisinde de kullandıkları halde batı toplumlarıfermente süt ürünlerine yaşamlarında yer vermemişlerdir.Batıda bilim çevreleri ve hekimler de probiyotik süt ürünleri-ne yıllarca ilgisiz kalmışlardır. Bu ürünlerin yararı ve etkilerikonusunda yaklaşımları olumsuz olmuştur. Günümüzde isebatı ülkelerinde bilim çevreleri Asyalıların binlerce yıllık göz-lem ve deneyimlerinin doğru olup olmadığını ortaya koyma-ya çalışmaktadırlar. Günümüzde konuyla ilgili araştırmalarabüyük bir ilginin olduğu görülmektedir.

Enerjisini karbonhidratların fermantasyonundan sağlayanlaktik asit bakterileri (Lactobacillus ve Bifidobacterium v.s.)yararlı-dost bakteriler olarak kabul edilir.

14) Probiyotik tanımı için kullanılan başka adlar davar mıdır?

Probiyotik tanımı ve adlandırılması konusunda genel bir uz-laşma varsa da bazı araştırıcılar yeni önermelerde de bulun-maktadır (Biotic therapie, Bacteriotherapy, Biotic drug, Bio-tic medicine, Pharmabiotic gibi).

Probiyotik konusunda yoğun araştırmalar devam etmektedir.Önümüzdeki yıllarda da dost bakterileri ve etkilerini daha iyianlayacağımızı umut ediyorum. Moleküler genetik mühen-disliği sayesinde üretilen yeni bakteri suşları belki de çaresizkaldığımız birçok hastalıkta bize yardım edecektir.

15) Prebiyotik nedir?

Prebiyotik; üst gastrointestinal sistemde sindirime uğrama-dan kalın barsağa ulaşabilen ve orada bazı bakteri veya bakte-ri gruplarının (dost bakteri) çoğalmasını, aktivitesini uyaranbesin maddelerine denir.

Prebiyotik; barsaklarda bir tür veya sınırlı sayıda birkaç türmikroorganizmanın çoğalma ve/veya aktivitesini seçici olarakteşvik eden, konakçının sağlığını olumlu yönde etkileyebilenince barsaklarda sindirime uğramayan ürünlerdir.

Prebiyotikler kompleks karbonhidrat yapısında olup Lacto-bacilli, Bifidobacteria, Eubacteria gibi belirli bakterilerin ço-ğalmasını uyarırlar.

Prebiyotiklerin barsak florasındaki bakterilerin metabolik ak-tivitesi sonucu fermantasyona uğraması ile flora ortamı po-tansiyel patojenlerin çoğalması için uygun olmayan hale gelir.

Prebiyotik gıda; içerisinde prebiyotik madde içeren üründemektir.

Prebiyotikler

Frukto-oligosakkaritler (FOS)

İnulin

Galakto-sakkaritler

Laktuloz

Laktilol

Bu maddeler mide asidine ve gastrointestinal sistemdeki di-jestif enzimlere dirençli olduklarından hidrolize olmadan veabsorbsiyona uğramadan kalın barsağa gelirler. Kalın barsak-ta bakteriyel metabolizmaya uğrarlar ve kısa zincirli yağ asit-leri, CO2, H2, metan oluşur.

16) Sinbiyotik (Synbiotic) nedir?

Probiyotik ve prebiyotikleri birlikte bulunduran ürünlere‘sinbiyotik’ denilmektedir.

Örneğin;

Bifidobacterium + Frukto-oligosakkaritler

Lactobasiller + Lactilol

Bifidobacterium + Galakto-oligosakkaritler

17) Probiyotik hangi özelliklere sahip olmalıdır?

• İnsan orijinli olmalıdır (olmayabilir de).

• Zararsız ve güvenilir olmalıdır.

• Yüksek oranda canlı mikroorganizma içermelidir. (108

cfu/ml-g)

• Gastrointestinal kanalda canlı kalabilmeli ve metabolikaktivitesini devam ettirebilmelidir.

• Kısa süre de olsa barsakta kolonize olabilmelidir. Doğalmikrofloraya adapte olabilmelidir.

• İmmün sistemi uyarabilmelidir.

• Antimikrobiyal madde üretebilmelidir.

Page 6: GG Ali Ozden Probiyotik 17 - Güncel Gastroenterolojiguncel.tgv.org.tr/journal/44/pdf/100106.pdfatık materyelden (karbonhidrat vs) barsak için enerji kayna-ğı olacak maddeleri

• Taşıyıcı gıdada raf ömrü boyunca canlı kalabilmelidir (108

CFU/ml-g).

• Besinlere eklemede ve klinikte kullanımı güvenli olmalıdır.

• Eklendiği üründe tadı olumsuz etkilememelidir.

18) Oral yoldan alınan probiyotiğin ne kadarı (%)gaitada canlı olarak saptanmaktadır?

Probiyotik Gaitada saptanan oran (%)

Bifidobacterium sp. 30

Lb. plantarum NCIB-8826 25

Lb. acidophilus 2-5

Lb. rhamnosus 1-2

Fermente süt ile alınınca 1

Kapsül şeklinde alınınca 2

Saccharomyces boulardi 0,36

19) Oral olarak verilen eksojen mikroorganizmalarıngastrointestinal kanalda saptanması

Bakteri Jejunum İleum Dışkı

S. thermophilus + - -

L. bulgaricus + + -

L. acidophilus + + +

L. casei (GG) + - +

Bifidobacterium spp ++ ++ ++

S. faecium + - +

S. boulardi - - +

20) Oral yolla alınan bakterilerin GİS’teki seyir defteri

21) Başlıca probiyotikler

Laktobasilli

L. asidophilus

L. casei, subsp. rhamnosus

L. delbrueckii subsp. bulgaricus

L. reuteri

L. brevis

L. cellobiosus

L. curvatus

L. fermentum

L. plantarum

Mayalar

Saccharomyces boulardii

S. cerevisiae

Bifidobakteria

Bifidobacterium lactis DN-173010

B. bifidum

B. infantis

B. adolescentis

B. longum

B. animalis

B. thermophilum

Gram pozitif koklar

Lactococcus lactis subsp. cremoris

Streptococcus subsp. thermophilus

Enterococcus faecium

S. diacetylactis

S. intermedius

22) Probiyotiklerin gastrointestinal enfeksiyonlarakarşı savunmamızda hangi etkileri vardır?

Probiyotikler;

a) Antibakteriyel madde üreterek, mukus sentezini arttıra-rak, barsak permeabilitesini stabilize ederek, mukozal ba-riyeri güçlendirerek, intestinal motiliteyi arttırarak pato-jen mikroplara karşı savunma yaparlar.

b) Non-spesifik ve spesifik immün yanıtı güçlendirerek en-feksiyonlarla mücadeleye katkıda bulunurlar.

GG 27

Page 7: GG Ali Ozden Probiyotik 17 - Güncel Gastroenterolojiguncel.tgv.org.tr/journal/44/pdf/100106.pdfatık materyelden (karbonhidrat vs) barsak için enerji kayna-ğı olacak maddeleri

28 MART 2013

• Monosit, makrofaj, polimorfonükleerin fagositik aktivite-sini arttırır

• Spesifik hümoral immuniteyi güçlendirirler, IgA, IgM,IgG’yi yükseltirler.

23) Probiyotik bakteriler yararlı etkilerini nasıl ortayakoyarlar?

• Patojen bakterilerin üremesine yani çoğalmalarına maniolurlar (Anti-mikrobiyal etki).

• Patojenlerin ürettikleri toksinleri nötralize ederler.

• Patojenlerin barsak epiteline yapışmasına mani olurlar.

• Gastrointestinal kanal epitelinde enzimatik aktiviteyi uya-rabilirler (laktaz, invertaz, maltaz).

• İmmün sistemi uyarırlar.

• Prokarsinojenlerin – karsinojenlere dönüşmesine maniolurlar.

• Kanserojen maddeleri tüketirler.

• Barsak transitini hızlandırırlar.

24) Probiyotikler hangi mekanizmalar ile patojenbarsak bakterilerinden korunmamızı sağlamaktadır?

1. Patojenlerin adezyonuna mani olarak

(Salmonella typhimurium, Shigella flexneri vs.)

2. Virulans faktörleri nötralize ederek, toksinleri parçalayarak

(Clostridium difficile toksinleri vs.)

3. Patojenlerin üremesini inhibe ederek

(Clostridium difficile vs.)

25) Probiyotik ürünlere ilgi son zamanlarda nedengündeme geldi?

Probiyotik ürünler eski çağlardan beri kullanılmaktadır. Tev-rat’a göre Hazreti İbrahim uzun ömrünü ekşi süt içmesineborçludur. Eski Romalılar da barsak enfeksiyonlarında maya-lanmış süt içilmesini öneriyorlardı. Türkler de yüzyıllardır yo-ğurt, kımız, kefir’i hem beslenmek için hem de sindirim sis-temi hastalıklarında kullanmaktadırlar.

Batı dünyasında ise bilim çevreleri ve hekimler probiyotikürünlerin etkisine şüpheyle yaklaşmışlardır.

Nobel ödüllü Rus bilim adamı Eli Metchnikoff 1907’de bol yo-ğurt yiyen Kafkas köylülerinin uzun ömürlü olduklarını bil-

dirmiştir. Ona göre kalın barsak florasında bulunan bazı bak-teriler protein artıklarını parçalayarak toksik maddelerinoluşmasına, (NH3, indol, aminler) yol açarak otoentoksikas-yona neden olmakta idi. Yoğurt yiyenlerde ise pütrefaksiyonayol açan bakteriler baskılandığından otoentoksikasyon oluş-mamaktaydı. Eli Metchnikoff ’un bu hipotezi batı dünyasın-daki bilim çevrelerinde ve toplum kesimlerinde ilgi uyandır-madı. Bu nedenle de batı dünyasında fermente süt ürünleritüketimi o devrede artmadı.

Hayvancılıkta, balıkçılıkta, ziraatte antibiyotiklerin, kimyasal-ların yaygın şekilde kullanılması sonucu antibiyotik direncison 50 yılda önemli bir problem olarak gündeme geldi. Bunedenle Dünya Sağlık Örgütü ( WHO) antibiyotik ve diğerantimikrobiyallerin kullanılmasına sınırlama getirilmesiniönerdi. WHO patojen mikroorganizmalar ile savaşımda non-patojen mikroorganizmaların kullanılmasını tavsiye etti. Buönermeleri insan uygulamaları için de yapmıştır.

Gastrointestinal floradaki dengenin zararlı bakteriler lehinegelişmesi sonucu bazı hastalıkların görülme sıklığında bir ar-tış olabileceği (iltihabi barsak hastalıkları, otoimmün hasta-lıklar, allerjik hastalıklar, diyabet, barsak kanseri) fikri ileri sü-rülmektedir.

Son zamanlarda ‘floramızdaki bazı mikroplar bizi kalın barsakkanserine yatkın hale mi getiriyor?’ sorusu gündeme gelmiş-tir. Bu nedenle probiyotiklerle florayı değiştirerek kalın bar-sak kanserinden korunulabileceği düşünülmektedir. Konuylailgili araştırmalar yoğun şekilde devam etmektedir.

Yararlı bakteriler (dost) ile iyi yönde değiştirilmiş bir barsakflorasının insan sağlığı için önemli olduğu düşüncesi güngeçtikçe daha çok kabul görmektedir.

26) Probiyotik gıda denildiği zaman ne anlaşılır?

Probiyotik gıda yeterli miktarlarda canlı probiyotik bakteriiçeren gıdadır. Besin değeri ötesinde sağlığa yararlı olan gıda-dır.

Gıdanın raf ömrü süresince içindeki yararlı bakterileri içer-mesi gerekir. Gıda tüketilinceye kadar içerdiği probiyotikmikroorganizmalar canlılığını devam ettirebilmelidir.

Probiyotikler genellikle “Lactic bacteria” ailesinden olan Lac-tobacillus, Bifidobacterium, Streptokokkus cinsi bakteriler-dir. Lactobacillus içeren probiyotik gıda alındığı zaman bar-sakta Lactobacillus artarken, barsakta bulunan streptokokla-rın da arttığı görülmektedir.

Page 8: GG Ali Ozden Probiyotik 17 - Güncel Gastroenterolojiguncel.tgv.org.tr/journal/44/pdf/100106.pdfatık materyelden (karbonhidrat vs) barsak için enerji kayna-ğı olacak maddeleri

27) Probiyotik ürünler piyasada hangi şekillerdebulunmaktadır?

a) Fermente süt ürünlerinde kültür veya ilave edilmiş şekil-de:

- Yoğurt,

- Fermente süt

- Peynir

- Ayran

- Tereyağ

b) Bebek süt veya mamasında

c) Meyve sularına ilave edilmiş şekilde

d) Dondurmada

e) Margarinlerde

f ) İlaç kapsüllerinde

g) Kaşelerde toz şeklinde

28) Probiyotik ürünlerde kullanılan başlıca probiyotikbakteriler hangileridir?

Bifidobacterium bifidum

Bifidobacterium breve

Bifidobacterium lactis

Bifidobacterium longum

Bifidobacterium infantis

Lactobacillus acidophilus

Lactobacillus bulgaricus

Lactobacillus casei

Lactobacillus helveticus

Lactobacillus Johnson La1

Lactobacillus lactis

Lactobacillus plantarum

Lactobacillus reuteri

Lactobacillus rhamnosus

Lactobacillus salivarius

Streptococcus thermophilus

Probiyotik ürünlerde genellikle laktik asit üreten “Lactobacil-li” ailesi üyesi bakteri kültürleri kullanılır. Bu bakteriler sütünfermantasyonunu sağlayarak birçok fermente süt ürününüyaratırlar.

29) Probiyotik ürünlerde tek bakteri tipi mi kullanılır?

Farklı probiyotik bakterilerin farklı hastalıklarda farklı etkisigörülür. Bu nedenle bazı ürünlerde birden fazla probiyotikbakteri bulunmaktadır. Probiyotiklerin türe özgü etkileri var-dır. Bir türden elde edilen etki diğer türlere genellenemez.

30) Kapsül veya poşette sunulan probiyotiklerde nekadar bakteri vardır?

CP-1 (Custom Probiotics)’in bir kapsülünde 35 milyar bakte-ri (L. plantarum, B. lactis, L. acidophilus, L. rhamnosus, B. bi-fidum) vardır. Bu ürün dondurma – kurutma yöntemi ile li-yofilize hale getirilmiştir.

“Culturelle Benefits”in bir kapsülü ise 10 milyar Lactobacilluscasei suş GG’yi içermektedir.

VSL#3’ün her poşeti (sache) 450 milyar canlı bakteri içer-mektedir. VSL#3’deki bakteriler; Lactobacillus casei, Lacto-bacillus plantarum, Lactobacillus acidophilus, Lactobacillusdelbrueckii subsp. bulgaricus, Bifidobacterium longum, Bifi-dobacterium brevis, Bifidobacterium infantis.

VSL#3 sekiz bakteri suşunu içermektedir. Remisyona giren ko-litis ülseroza olgularını remisyonda tutmada ve tedaviye refrak-ter “pauchitis” olgularında kullanılır. Poşet ve kapsülde sunulanbu probiyotikleri tıbbi gıda olarak kabul edenler doktor kontro-lünde alınması gerektiğini ileri sürmektedirler. Bazıları ise nor-mal diyete ilave olarak (dietary supplements) alınabileceğini ka-bul ederler. Toz şeklinde, poşette (sachet) sunulan ürünler so-ğuk suya katılarak veya karbonatlı olmayan içeceklere ilave edi-lerek alınmalıdırlar. Sıcak yiyecek ve içeceklere katılmamalıdır.Sıcak bakterileri inaktive edebilir ya da bakterileri öldürebilir.Yoğurt veya dondurmaya karıştırılarak alınabilir. Genel kanı pro-biyotiklerin diyet takviyesi, diyet desteği olduğu yönündedir.

31) Probiyotik ürünler hergün alınmalı mıdır?

Probiyotikler geçici kolonizasyona neden olduklarından her-gün düzenli alınması gerekir. Düzenli probiyotik kullanarakbarsaktaki zararlı bakterileri kontrol altında tutmak olasıdır.Kolonun yararlı bakteriler ile kolonizasyonu probiyotik ya daprebiyotiklerin düzenli olarak alınması ile mümkündür. Kolo-nun yararlı bakteriler ile kolonizasyonu ile bazı hastalıklarınönlenebileceği düşünülmektedir.

32) Probiyotiklerin sağlığa etkilerinden yararlanmakiçin hergün ne kadar probiyotik alınmalıdır?

Hergün 108 CFU/gün alınması ve etkisinin devamı için düzen-li tüketilmesi gerekir.

GG 29

Page 9: GG Ali Ozden Probiyotik 17 - Güncel Gastroenterolojiguncel.tgv.org.tr/journal/44/pdf/100106.pdfatık materyelden (karbonhidrat vs) barsak için enerji kayna-ğı olacak maddeleri

30 MART 2013

33) Probiyotikler hangi tip diyarelerde etkilidir?

• Viral orijinli diyareden korunma ve tedavisinde (ROTAVirüs)

• Antibiyotiğe bağlı diyarelerin önlenmesi ve tedavisinde

• Clostridium difficile bağlı diyarede

• Turist diyaresinde

Probiyotiklerin viral, antibiyotiğe bağlı diyarelerin ve turist di-yaresinin önlenmesinde ve tedavisinde yeri vardır. Yakın ge-lecekte ülkemizde de turistik otellerde probiyotik ürünlerinde yer alacağını umut ediyoruz.

34) İltihabi barsak hastalıklarının tedavisinde probi-yotiklerin yeri var mıdır?

İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra batı dünyasındaki sosyo-eko-nomik refah hijyenik yaşam olanaklarını sağlamıştır. Hijyenikyaşamla birlikte rafine, steril gıdalarla beslenme alışkanlığınıniltihabi barsak hastalıklarının (ülseratif kolitis, Crohn hastalı-ğı) görülme sıklığını arttırdığı düşünülmektedir.

Sanitasyon sorunlarını çözememiş, hijyenik koşulları sağlaya-mamış fakir toplumlarda özellikle kırsalda yaşayanlarda buhastalıklar nadir görülmektedir.

Bu hastalıkların etyopatogenezinde genetik yatkınlığın yanısıra, mukozal immün yanıt bozukluğunun ve barsak florasın-daki dengenin bozulmasının da rolü olduğu düşünülmekte-dir. Bu hastalıklarda barsak florasına tolerans bozulmuştur.

Ülseratif kolitisli olgularda barsak florasında Lactobacillus, Bi-fodobacterium azalırken Bacteroides vulgatus ve Fusobacte-rium artmıştır. Pauchitis ve Crohn olgularında da Lactobacil-lus ve Bifidobacterium’un azaldığı bildirilmektedir.

Deney hayvanlarındaki kolitis modellerinde probiyotikler et-kilidir.

Klinik araştırmalarda remisyona girmiş ülseratif kolitis olgula-rında probiyotikler tedavide kullanılan diğer ilaçlar kadar et-kili bulunmuştur.

Klasik tedavilere yanıt vermeyen Pauchitis olgularında probi-yotikler etkilidir.

Aktif kolitis olgularında probiyotik kullanılmamalıdır. Mukozalhasar nedeniyle probiyotik bakterilerin mukozal bariyeri ge-çerek bakteriyemi yapma olasılığı teorik olarak da olsa vardır.

İnflamatuar barsak hastalıklarında (Ülseratif kolitis, Crohn has-talığı) probiyotikler doktor kontrolü altında kullanılmalıdır.

35) Allerjik hastalıklarda probiyotikler etkili midir?

Atopik rahatsızlık; genetik yatkınlığı olanlarda görülen aller-jik hastalıklardır.

Atopi denildiği zaman bu kavram içinde atopik egzema, aler-jik rinit ve astım bulunmaktadır.

Atopi patogenezinde; genetik yatkınlık, deri ve gastrointesti-nal mukozada bariyer fonksiyonlarında anormalliğin yanısıraçevresel antijenlere immün yanıt regülasyonunda bozuklu-ğun da rol oynadığı düşünülmektedir.

Atopik hastalıkların görülme sıklığı batı toplumlarında sonyıllarda her geçen gün artmaktadır.

Günümüzde ise genetik faktörlere bağlı olarak çevresel anti-jenlere artmış immun yanıttan ziyade çocukluk çağında mik-roorganizmalara maruz kalmada azalmanın rolü olduğu dü-şünülmektedir. Hijyenik yaşam nedeniyle çağımızda batı top-lumlarında çocukluk çağında mikroorganizmalar ile birlikteyaşam sürdürülmemekte, bu nedenle de intestinal flora yaşa-mın erken devresinde dengeli bir şekilde oluşamamaktadır.

Allerji gelişen çocuklarda flora Clostridium’dan zengin ikenBifidobacterium’dan fakir bulunmuştur.

Prematüre çocuklarda ve sezeryanla doğan çocuklarda kalınbarsak florası geç oluştuğu için mukozal immün sistem geliş-mesi de gecikmektedir. Bu nedenle de atopik egzama (Ecza-ma) sık görülmektedir.

Gelişmiş batı ülkelerinde hayatın ilk ayında aşırı hijyen nede-niyle çocuklar mikroorganizmalara maruz kalmadığındanatopik dermatitis çocuklarda sık görülmektedir. Batı ülkele-rinde kronik nükseden bu hastalık %20-25 sıklığında görül-mektedir.

Atopik egzamalı çocukların kolon florasında Lactobacilli veBifidobacterium kolonizasyon seviyesi düşüktür. Probiyotikyani yararlı bakteriler verilince deri lezyonlarının gerilediğigörülmektedir.

Gebe anneler gebelikleri süresince ve emzirme periyodundaprobiyotik almaya devam ederlerse çocuklarında atopik eg-zama riski %50 azalmaktadır. Hamilelere probiyotik ürün tü-ketmeleri önerilmelidir. Probiyotik alımına emzirme peri-yodunda da devam ederlerse çocuklarını allerjik ve enfeksi-yöz hastalıklara karşı korumuş olurlar.

Probiyotiklerin sağlık üzerine yararlı etkileri yanısıra barsaktainflamasyonu azaltma, mukozal fonksiyon bozukluklarını

Page 10: GG Ali Ozden Probiyotik 17 - Güncel Gastroenterolojiguncel.tgv.org.tr/journal/44/pdf/100106.pdfatık materyelden (karbonhidrat vs) barsak için enerji kayna-ğı olacak maddeleri

normalleştirme, aşırı duyarlık reaksiyonlarını düzenleme gibifonksiyonları da vardır.

Probiyotikler; hastalıklarda bozulmuş olan (artmış) intestinalpermaibiliteyi normalleştirerek, mikrofloradaki dengesizliğidüzelterek, barsağın immünolojik bariyer fonksiyonlarınıgüçlendirerek, allerjide rolü olan pro-inflamatuvar sitokinle-rin açığa çıkmasını azaltarak allerjide etkili olmaktadırlar.

36) Probiyotikler cerrahi sonrası gelişen enfeksiyon-ların önlenmesinde etkili midir?

Probiyotiklerin barsak permeabilitesini normalleştirmeleri,mukozal bariyeri güçlendirmeleri ve immün sistemi uyarma-ları nedeniyle bakteriyel translokasyonu önleyerek enfeksi-yon riskini azalttığı düşünülmektedir. Yapılan araştırmalarprobiyotiklerin karın ameliyatlarından sonra görülen enfeksi-yon riskini azalttığını ortaya koymaktadır.

Probiyotiklerin transplantasyon cerrahisi sonrası görülen en-feksiyonların da önlemesinde etkili olduğu bildirilmektedir.Bu nedenle hastalara ameliyat öncesi ve sonrası dönemdeprobiyotik içeren ürünlerin verilmesi önerilmektedir.

37) Probiyotiklerin kalın barsak kanserinin önlenme-sinde yeri var mıdır?

Kalın barsakta kanser gelişmesinde genetik faktörlerin yanısıra çevresel faktörlerin ve kalın barsak florasına ait faktörle-rin de rolü olduğu düşünülmektedir.

Deney hayvanlarında geliştirilen kanser modellerinde probi-yotiklerin, kanser gelişimini önlediği ortaya konmuştur. Bukonuda insan çalışmalarına gereksinim vardır.

Probiyotikler kolonik içerikteki prokarsinojenleri karsinojen-lere çeviren enzimleri azaltmaktadır.

Probiyotikler kolondaki mutajenleri bağlayarak gaita ile atıl-masını sağlarlar. Muhtemelen probiyotikler mutajenik ve kar-sinojenik maddeleri kullanmakta ya da metabolize etmekte-dirler.

Probiyotikler immun sistemi de güçlendirerek kanser gelişi-mine mani olmaktadırlar.

38) Laktoz malabsorbsiyonunda probiyotiklerin kul-lanılmasının yararı var mıdır?

Laktoz (süt şekeri) süt ve süt ürünleri ile yapılan birçok yiye-cekte bulunur. Laktoz disakkarittir, ince barsakların fırçamsıkenarında bulunan b - galaktosidaz (Laktaz) enzimi ile hidro-

lize olur, glukoz ve galaktoza parçalanır. Diyetimizdeki laktozmonosakkarite parçalandıktan sonra absorbe olur.

Fermantasyon öncesi yoğurt için hazırlanan süt + süt tozukatkısında yaklaşık %6 oranında laktoz vardır. Lactobacillusbulgaricus ve Streptococcus thermophilus kültürü ile yapı-lan doğal yoğurtta fermantasyon sürecinde laktoz’un %20-30’u hidrolize olur. Absorbe olabilir glukoz ve galaktoz açığaçıkar. Açığa çıkan glikoz da kısmen laktik aside dönüşür. Yo-ğurttaki laktoz konsantrasyonu süttekinden daha azdır. Bu dalaktoz intoleransı olanlarda yoğurdun daha kolay tolere edil-diğini kısmen açıklar. Diğer taraftan yoğurtta (pastörize ya dasterilize edilmeyen yoğurtta) bulunan canlı Lactobacillus bul-garicus ve Streptococcus thermophilus bakterileri de laktazaktiviteleri ile laktozu hidrolize uğratmaktadırlar.

Laktoz intoleransı olan kişilerin süt içtikleri zaman karın ağ-rısı, şişkinlik, gaz ve ishal gibi yakınmaları olur. Laktoz intole-rasının nedeni; laktozu absorbe edilebilir monosakkaritlereparçalayan laktaz enziminin bu kişilerde ince barsağın fırçam-sı kenarında yeteri kadar olmamasıdır. Bu kişilerde laktaz en-zimi yetersizliği vardır.

Memeliler aleminde, yavru sütten kesildikten sonra incebar-saklarındaki laktaz enzim aktivitesi de kaybolmaktadır. Me-meliler aleminde yalnız insanların bir kısmında laktaz enzimaktivitesi devam etmektedir.

Dünya nüfusunun yarıdan fazlasında enzim aktivitesi yetersizolduğundan laktoz intoleranttırlar.

Laktoz maldijesyonu olanlarda dijesyona uğramayan laktozbarsak lümeninde kalır ve kolona ulaşır. Laktoz kolonda bakte-riyel fermantasyona uğrayarak kısa zincirli yağ asitleri (laktat,butirat, asetat, propionat) ortaya çıkar. Lümende osmotik ba-sınç artışı ile birlikte su ve elektrolit de artar ve diyare oluşur.

Laktozun fermantasyonu sürecinde hidrojen, karbonhidrat,metan gibi gazlar da oluşur. Oluşan gazlar lümende kaldığı gi-bi dışarı da atılabilir. Kana diffüze olan gazlar ise akciğerleryoluyla solunum havasıyla atılır.

Primer laktoz intoleransı (laktaz yetmezliği-laktaz maldijesyo-nu-laktoz malabsorbsiyonu) dünyada oldukça yaygındır. Ge-netik, etnik, jeografik farklılıklar görülmektedir. Primer laktazyetmezliği Amerika Birleşik Devletleri’nde Meksika kökenli-lerde %53, Afrika kökenlilerde %75, beyazlarda %15 sıklığın-da görülürken Afrika ve Güney Amerika’da %50’den fazla, As-yalılarda ise nerdeyse %100 sıklıktadır.

GG 31

Page 11: GG Ali Ozden Probiyotik 17 - Güncel Gastroenterolojiguncel.tgv.org.tr/journal/44/pdf/100106.pdfatık materyelden (karbonhidrat vs) barsak için enerji kayna-ğı olacak maddeleri

32 MART 2013

Avrupa’da ise laktaz yetmezliğinin %2-70 arasındaki oranlar-da bir sıklıkta görüldüğü bildirilmektedir. Kuzey Avrupa ülke-lerinde prevelans %2-20 arasında iken Güney Avrupa’da%70’ler civarındadır. Ülkemizde laktaz yetmezliği %85’ler ci-varındadır.

Sekonder laktaz yetmezliği ise incebarsak mukozal hastalıkla-rı başta olmak üzere birçok hastalıkta görülür (Çölyak hasta-lığı, Crohn, kısa barsak sendromu, gastroenteritis vs).

Laktoz intoleransı olan olgular küçük dozdaki laktozu (2-10gram) yakınmasız tolere edebilmektedir. Bu nedenle laktazyetmezlikli kişiler laktoz içeren içecekleri (süt, ayran vs) 100-200 cc tüketebilirler (sütte %4-5 laktoz var). Sütü tolere ede-meyen birçok insanın yoğurdu tolere edebildiği bilinmekte-dir. Fermente süt ürünlerinde laktoz sütten azdır. Bu fark çokönemli değildir. Muhtemelen yoğurt bakterilerinin dijesyonesnasında aktiviteleri ile laktoz hidrolize olmaktadır. Bazıaraştırıcılar yoğurttaki laktozun, süttekinden ve sudaki eri-ğinden daha iyi tolere edildiğini bildirmektedir.

Yoğurt pastörize edilirse laktaz aktivitesi düşmektedir. Gas-trointestinal kanalda yoğurt bakterileri metabolik faaliyetleri-ni sürdürerek laktozu hidrolize etmektedir. Isıtılmış yoğurttalaktaz aktivitesi düşmektedir.

Hayvan deneylerinde laktik asit bakterilerinin incebarsak epi-telinde laktaz aktivitesini uyardığı görülmektedir.

Yoğurt bakterileri sindirim kanalımızda canlı kaldıkları süre-ce laktaz aktivitelerini göstererek laktozu hidrolize uğrat-maktadır. Fakat klasik yoğurt bakterilerinin (Lactobacillusbulgaricus ve Streptococcus thermophilus) sindirim kanalı-mızda 1 saatten daha kısa bir süre canlı kaldığını biliyoruz.Belki de ölen bakterilerden de açığa çıkan enzim de laktozunhidrolizine katkıda bulunmaktadır.

Laktoz maldijesyonu olan kişilere yoğurt ve probiyotik yo-ğurt tüketmelerini önerebiliriz.

Laktoz maldijesyonu olanlar sütü 100 mililitre kadar ve aralık-larla tüketmelidir. Birden 500 cc kadar içecek olurlarsa karınağrısı, şişkinlik, gaz, ishal gibi yakınmalar ortaya çıkabilir.

39) İrritabl barsak sendromu tedavisinde probiyotik-lerin yeri var mıdır?

İrritabl barsak sendromu (IBS) yetişkin popülasyonun %5-10’unu ilgilendiren fonksiyonel bir hastalıktır. Son zamanlar-da barsak florasındaki değişikliklerin ya da dengesizliğin bu

rahatsızlıkta da rolü olabileceği ileri sürülmektedir. Konuylailgili birçok çalışma gündemdedir. Probiyotiklerin IBS’de gö-rülen karın şişkinliğini azalttığına dair veriler vardır. Kronikkabızlık ve kabızlık ile seyreden IBS olgularında kolon flora-sında Bifidobacterium ve Lactobacillus azalırken E. coli artışısaptanmıştır. Bu durumun neden mi, yoksa kabızlık sonucugelişen bir değişiklik mi olduğu bilinmemektedir. Ayrıca Bifi-dobacterium suşları ile IBS’nda bazı olgularda iyi yanıt alın-ması bazı probiyotiklerin kullanımda önemli bir yer alacağınıdüşüdürmektedir. Probiyotiklerin barsak transitini hızlandır-dığına ait yeni veriler de her geçen gün artmaktadır.

40) Helikobakter pylori tedavisinde probiyotikler et-kili midir?

Peptik ülser hastalığının temel iki nedeni vardır:

1) Helikobakter pylori

2) Non-steroid anti-inflamatuvar ilaçlar

Helikobakter pylori (Hp) eradikasyonunda ideal bir ilaç ol-madığından ve antibiyotiklere rezistans kazanılması nedeniy-le problemler yaşanmaktadır. Probiyotikler Hp eradikasyo-nunda denenmiş ve etkisiz olduğu görülmüştür. Probiyotiklerbugün için yalnız başlarına Hp’yi eradike edememektedirler.

Probiyotikler (Lactobacillus GG) Hp eradikasyonunda kulla-nılan antibiyotiklerin olası yan etkilerini azaltmaktadır.

Lactobacillus ve Bifidobacterium gibi probiyotikler açığa çı-kardıkları antibakteriyel Bacteriocin’ler veya organik asitlerile in vitro Hp’nin üremesini inhibe etmektedirler.

Probiyotikler deney ortamında Hp’nin epitele yapışmasınada mani olmaktadırlar.

Probiyotikler mide bariyerini güçlendirdikleri gibi mukozalinflamasyonu da azaltmaktadırlar.

41) Alkole bağlı olmayan karaciğer yağlanmasındaprobiyotiklerin tedavide yeri var mı?

Non-alkolik yağlı karaciğer hastalığı oldukça sık görülen birhastalıktır. Basit karaciğer yağlanmasından siroza kadar gidenbir spektrumda kendini ortaya koyar. Steatohepatitis steatoz-dan siroza giden süreçte ara devreyi temsil eder. İntestinalflora orijinli faktörlerin de patogenezde rolü olabileceği dü-şünülmektedir. Probiyotik tedavisi ile karaciğer histopatolo-jik bulgularında ve serum alanin amino transferaz (ALT) sevi-yesinde düzelme olduğu bildirilmektedir.

Page 12: GG Ali Ozden Probiyotik 17 - Güncel Gastroenterolojiguncel.tgv.org.tr/journal/44/pdf/100106.pdfatık materyelden (karbonhidrat vs) barsak için enerji kayna-ğı olacak maddeleri

42) Karaciğer sirozunda neden probiyotik kullanıl-ması gerekiyor?

Karaciğer sirozunda barsak florasında değişik derecelerdedengesizlik görülür. Anaerobik Bifidobacterium azalırken ae-robik Enterobacter, Enterococcus ve Clostridium anlamlı şe-kilde artmaktadır. Floradaki dengesizlik ileri evre siroz olgu-larında daha belirgindir. Siroz olgularında gastrointestinalmotilitenin yavaşlaması, lümene IgA sekresyonunun, lyso-zim, mukus, asit salınımının azalmasının aşırı bakteri çoğal-masına neden olduğu düşünülmektedir. Barsak mukozasın-daki konjesyon, ödem (portal hipertansiyon nedeniyle) mu-kozal direnci kırar. Ayrıca beslenme bozukluğu ve antibiyotikkullanımı da floradaki değişikliklerden sorumludur.

Karaciğer sirozlu olgularda endotoksemi sık görülür. Endo-toksin sitokin sekresyonunu uyarmaktadır. TNF, IL-1, IL-6 gi-bi sitokinler fibrozis ve siroz gelişiminde önemli rol oynayanekstrasellüler matrix yapım ve yıkımının düzenlenmesinderol oynamaktadır. Bacillus subtilis, Enterococcus faecium, Bi-fidobacterium, Lactobacillus acidophilus, Enterococcus gibiprobiyotik bakterileri içeren ürünler plazma endotoksin kon-santrasyonunu anlamlı şekilde düşürmektedir.

Hepatik ansefalopatide etyolojideki kritik faktör artmış kanamonyak seviyesidir. Probiyotikler kan ve feçes amonyak se-viyesini düşürmektedir. Probiyotikler ile organik asit üretenbakteriler (Lactobacillus, Bifodobacterium) artarken amon-yak, hidrojen, sülfid üreten bakteriler (Clostridium gibi) azal-maktadır. Probiyotikler kalın barsak lümeninde pH’ı düşürür,böylece ortam zararlı bakteriler için uygun olmayan hale ge-lir. Hem amonyak teşekkülü hem de amonyak emilimi azalır.

Portal sistem aracılığı ile karaciğer ve barsaklar arasında sıkı,devamlı bir ilişki vardır. Barsak lümeninden translokasyonauğrayan bakteriyel ürünler portal sisteme ve lenfatik sistemegeçerek karaciğere ulaşırlar. Bu bakteriyel ürünler karaciğer-de Kupffer hücrelerini aktive ettiği gibi rejyonel ve sistemikproinflamatuvar sitokinlerin salınımını indüklerler. Serbestradikallerin teşekkülünü ve splanknik bölgede nitrik oksitsentetaz’ı aktive ederler.

İntestinal bakteriyel flora amonyak, ethanol, asetaldehid, fe-nol ve benzodiazepinleri de üretir ve bunlar karaciğerde me-tabolize edilir. Barsak orijinli endotoksinler ve çeşitli aktifmetabolitlerin de karaciğer hastalıklarının seyri ve kompli-kasyonlarının gelişimi üzerine önemli katkısı vardır. Probiyo-

tiklerin barsak florasını düzenleyerek karaciğer hastalıkları-nın seyri ve komplikasyonları üzerine olumlu etkisi olacağıdüşünülmektedir.

Deney hayvanlarında yapılan araştırma sonuçlarına benzerolumlu sonuçlar klinik çalışmalarda görülmektedir. Probiyo-tikler intestinal permeabiliteyi de azaltarak bakteriyel translo-kasyonu da önlemektedir. Belki de kronik karaciğer hastalık-larında görülen birçok enfeksiyon (spontan bakteriyel peri-tonit vs) probiyotiklerle önlenebilecektir. Kronik karaciğerhastalıklarının sağıltımında temel tedaviye yardımcı olarakprobiyotiklerin kullanılmasının yararlı olabileceği düşünül-mektedir. Yeni araştırmalar bu konuya açıklık getirecektir.

43) Probiyotikler güvenle kullanılabilecek ürünlermidir?

Günümüzde kullanılan probiyotik bakterilerin çoğu “Lacto-bacilli” ailesindendir. Karbonhidratlardan laktik asit üretenbu bakteriler normal insan barsak florasında bulunan bakte-rilerdendir.

Laktik asit üreten bu bakteriler konusunda yüzyıllara daya-nan bir bilgi birikimi vardır. Günümüzde yüzmilyonlarca in-san probiyotik ürünleri tüketmektedir. Bu ürünlere ait biryan etki bildirilmemiştir. Probiyotik ürünler dünyada tehlike-siz ve güvenilir olarak kabul edilmektedir.

Enerjisini karbonhidratlardan sağlayan laktik asit bakterileri(dost bakteriler) sağlıklı yaşam için yararlı bakteriler olmaklabirlikte genel durumu bozuk, immün sistemi baskılanmışmultiorgan yetmezliği nedeniyle yoğun bakım ünitesinde ya-tan, venöz ve üriner kateter taşıyan olgulara “Lactobacillemi”riski olacağı düşünülerek bu probiyotikler verilmemelidir. Burisk olasılığı oldukça düşüktür.

44) Probiyotikler çocuklarda da güvenle kullanılabi-lir mi?

Batı ülkelerinde probiyotikler bebek mamalarına ilave edil-mektedir. Bu ürünlerin güvenli ve yararlı olduğu bilinmekte-dir (Bifidobacterium bifidum, Bifidobacterium breve).

Probiyotik kullanan çocuklarda karın ağrısı ve huzursuzlukdaha az sıklıkta görülmektedir. Ayrıca probiyotik ürün kulla-nan bebek ve çocuklarda antibiyotik kullanımına daha az ge-reksinimin ortaya çıktığı görülmüştür.

Probiyotikler çocuklar için de güvenlidir. Probiyotik ürünlerçocukluk çağı viral diyarelerde, ürogenital enfeksiyonlarda,atopik egzamada, allerjik hastalıklarda kullanılmaktadır.

GG 33

Page 13: GG Ali Ozden Probiyotik 17 - Güncel Gastroenterolojiguncel.tgv.org.tr/journal/44/pdf/100106.pdfatık materyelden (karbonhidrat vs) barsak için enerji kayna-ğı olacak maddeleri

34 MART 2013

Son zamanlarda yapılan klinik çalışmalar probiyotiklerin bir-çok bebeklik, çocukluk rahatsızlığında olumlu etkisinin oldu-ğunu ortaya koymaktadır.

Probiyotikler erken doğan bebekleri (premature) hastaneenfeksiyonlarına karşı korumaktadır.

Zamanında fakat düşük vücut ağırlığında doğan bebeklerdegörülen nekrotizan enterokolitis’in tedavisinde probiyotikleretkili bulunmuştur.

Prematüre (erken doğan) çocuklarda ve sezeryanla doğançocuklarda barsak florası geç oluştuğu için mukozal savunmasisteminin gelişmesi de gecikmektedir. Bu nedenle bu ço-cuklarda nekrotizan kolitis, enfeksiyöz diyare, egzama sık gö-rülür. Bu olası hastalıklardan korunmak için bu çocuklara do-ğumu izleyen günlerde probiyotik verilmesi önerilmektedir.

45) Gastrointestinal kanal mikroflorasını yetişkinler-de etkileyen faktörler nelerdir?

1) Yaşlılık; yaşlılarda barsak florasında Clostridium ve Pse-udomonas artarken, Bifidobacterium azalmaktadır.

2) Menopoz; menopozda gram negatif bakterilerde, mayave Clostridia’larda artış görülür.

3) Aşırı fizik ve psikolojik stresin de florayı etkileyebileceğiöne sürülmektedir.

4) Çevresel faktörler; diyare’de genellikle Lactobacilli, Bac-teroides, Bifidobacteria azalırken fakültatif anaeroblar art-mıştır.

5) Farmakolojik ajanlar; antibiyotikler floradaki dengeyi bo-zabilmektedir. Üst gastrointestinal sistemde pH’ı değişti-ren mide ilaçlarının da florayı etkileyebileceği ve gramnegatif bakterilerde artışa neden olabileceği bildirilmek-tedir. Mide asit sekresyonunu inhibe eden (PPI) ilaçlarınneden olabileceği flora değişikliğinin klinik yansımasınınönemli olmadığı düşünülmektedir.

6) Nutrisyonel faktörler; bebek anne rahminde iken gastro-intestinal kanalında mikrop yoktur. Bebek doğumla bir-likte mikroplar alemiyle tanışır. Yeni doğan bebek önceannesinin vajenindeki, gaitasındaki mikroplarla tanışır-ken sonra diğer aile bireylerinin florası ve çevresel orijin-li mikroplar ile temasa geçer. Böylece bebeğin yaşamınınilk birkaç gününde ilk kolonik florası oluşmuş olur. Bu ilkyerleşimci bakteriler (Enterobacteria, Bacteroides, Clos-

tridia, gram pozitif kok’lar) zorunlu anaerob türlere yer-leşim için oldukça dar bir alan bırakırlar. Bebek anne sü-tüyle beslenmeye başlayınca yerleşik kolon florası oluş-maya başlar. Bu florada Bifidobacterium cinsi bakterilerinbaskın hale geldiği görülür. Bebek sütten kesildikten son-ra yeni beslenme tarzı ile flora zenginleşir ve yetişkinlerinflorasına benzer hale gelir. Çocuğun florası ailesinin flora-sına benzer özelliklere sahiptir. Bu florada yaşam boyun-ca ufak tefek değişiklikler olsa da genellikle sabittir. Fakatkişinin yaşam tarzı yanısıra beslenme tarzı flora üzerineetkili olabilir. Diyetinde sürekli fiber, prebiyotik bulunma-sı kolonda yararlı bakterilerin (lasktik asit üreten) artma-sına neden olabilir.

Amerika Birleşik Devletleri’ndeki “Seventh-day Adventists”tarikatı üyeleri vejeteryan diyet tüketirler. Bunların %75’iningaitasında Lactobacillus plantarum saptanırken, normalAmerikalılar’ın %25’inde saptanmaktadır. Dünya’ya dönenastronotların gaitasında ise Lb. plantarum saptanmamıştır.Asya’lı ve Afrikalılar’ın %100’ünün gaitasında Lb. plantarumbulunmaktadır.

46) Yaşlı insanlar probiyotik ürünleri kullanmalımıdır?

Günümüzde dünya nüfusunun yaklaşık %25 kadarı 65 yaşınüstündedir. Yaşlılığın birçok hastalık için risk faktörü olduğubilinmektedir. Yaşlılarda bedensel fonksiyonlarda bir güçsüz-lük, gastrointestinal transitte yavaşlama, immün yanıtta biryetersizlik görülür. Yaşlılarda barsaktaki bakteriyel floradamikrop sayısı artmakla birlikte Bifidobacterium (yararlı bak-teri) azalırken Enterobacteriacea’nın total sayısı artmıştır.Yaşlılar probiyotik içeren fermente süt ürünleri ile beslenir-lerse barsak florasında bozulan denge düzelir, flora genç ye-tişkinlerinkine benzer hale gelir. Aynı zamanda barsak transi-ti düzelir, immün sistem güçlenir.

Yaşlılar sağlıklı beslenmeye özen gösterirler. Yaşlılar kendisağlıkları konusunda yapılacak önerilere ve katkıda bulunma-ya hazırdırlar. Sağlıkla ilgili konulara ilgi gösterirler. Yaşlılarahastalık riskini azaltan probiyotik içeren fermente süt ürün-lerini tüketmelerini önermeliyiz.

Probiyotik yoğurtların laktoz, protein, yağ, folik asit, B vitami-ni, kalsiyum ve fosfordan zengin olduğu unutulmamalıdır.Yaşlıların sorunu olan osteoporoz’a karşı önlemde ilk aklagelecek gıda yine yoğurttur. Yoğurt uykunun regülasyonunada katkıda bulunur.

Page 14: GG Ali Ozden Probiyotik 17 - Güncel Gastroenterolojiguncel.tgv.org.tr/journal/44/pdf/100106.pdfatık materyelden (karbonhidrat vs) barsak için enerji kayna-ğı olacak maddeleri

47) Normal yoğurt probiyotik bir ürün müdür?

Dünyada normal yoğurt genellikle Lactobacillus bulgaricusve Streptococcus thermophilus kültürü ile yapılır. Yoğurtüretildiği zaman 1 gramında 108 bakteri içermelidir ve raf öm-rü süresince de bu özelliğini taşımalıdır. Bu normal yoğurt ilemilyarlarca canlı bakteri (1 gramında bakteri>107–108) alıyo-ruz demektir. Normal yoğurt bakterileri (Lactobacillus bulga-ricus ve Streptococcus thermophilus) mide asidine, safraya,pankreas enzimlerine, incebarsaklardaki panet hücrelerin-den salınan lizozime dayanıksız olduklarından canlı olarakkalamazlar bu nedenle de barsaklarda geçici de olsa kolonizeolmaları zordur. Bu nedenle gerçek probiyotik bakteri olarakkabul edilmezler. Bazıları normal yoğurdun zayıf probiyotiközelliklere sahip olduğunu düşünmektedir.

Son zamanlarda normal yoğurt bakterileri (L. bulgaricus, S.thermophilus) probiyotik özellik göstermediğinden probiyo-tik özelliklere sahip laktik asit bakterileri yoğurt üretimindetercih edilmeye başlanmıştır. Bifidobacterium türleri, Lacto-bacillus acidophilus, Lactobacillus casei yoğurt üretimindetercih edilmeye başlanmıştır. Bu bakterilerin kültürü ile yapı-lan yoğurtlar probiyotik ürünlerdir.

Normal yoğurt (Lactobacillus bulgaricus ve Streptococcusthermophilus kültürü ile) üretiminde probiyotik özellikleresahip bakteri yoğurt kültürüne (Bifidobacterium, Lactobacil-lus) ilave edilirse üretilen yoğurt da probiyotik ürün halinegelmiş olur.

Konuyla ilgili araştırmacılardan Marteau 2002 yılında probi-yotik tanımına yeni bir yaklaşım getirdi. O probiyotiği “Kişi-nin sağlığı ve iyiliği üzerine etkili mikroorganizma kültürü ve-ya mikroorganizma komponentleri” olarak tanımladı. Onagöre belirli özelliklere sahip bakterinin ölüsü de dirisi de pro-biyotik özelliklere sahiptir.

a) Süt kökenli olan ya da olmayan fermente ürünler; yoğurt,peynir, turşu, salam, mayalanmış tahıl vs.

b) Pastörize süt (bakteriler ölür fakat bakteri fraksiyonlarıkalır).

Bakteri komponenti içeren ürünlerin besin değerinin ötesin-de sağlık üzerine olumlu etkileri vardır. Bakterinin hücre du-varı peptidoglikan, polisakkarit ve teikoik asitten oluşur. Bak-teriolitik enzimler ile (panet hücrelerinden salınan lizozimgibi) bakteri duvarından peptidoglikanlar açığa çıkar. Bumadde immün sistemi düzenleyici etkiye sahiptir. Bu açıdan

bakılırsa normal yoğurt kültürü ile üretilen yoğurt probiyotikkabul edilebilirse de bu görüş genel olarak kabul görmemek-tedir. Genel olarak probiyotikler konakçının intestinal florası-nı olumlu yönde etkileyerek (barsağa canlı olarak ulaşıp ko-lonize olabilen) konakçının sağlığına yararlı etki gösterencanlı mikroorganizmalardır.

48) Normal yoğurt kültüründe hangi bakteriler bu-lunmaktadır?

Klasik yoğurt üretiminde Lactobacillus bulgaricus ve Strepto-cuccus thermophilus kullanılmaktadır. Son zamanlarda pro-biyotik özellikleri daha güçlü olan diğer bakteriler de kulla-nılmaktadır.

Probiyotikler genellikle laktik asit bakterileridir. Bunlar; L. ca-sei, L. bulgaricus, L. plantarum, L. salivarus, L. rhamnosus, Bi-fidobacterium bifidum, B. lactis, B. longum, B. infantis, S.thermophilus, vs. dir. Bunlar yoğurt, değişik fermente sütürünleri üretimi yanısıra bazıları probiyotik yoğurt, probiyo-tik süt ürünleri üretiminde kullanılmaktadır. Probiyotik yo-ğurt üretiminde yoğurt kültürü bakterilerine (L. bulgaricus,S. thermophilus) ilave edilmektedir.

49) Bifidobacteria’nın özellikleri nelerdir?

Endojen ve ekzojen Bifidobacteria’lar gram pozitif, anaerobikbakterilerdir. Bifidobacteria’lar laktik asit bakteri ailesinden-dir.

Bifidobacteria’lar glukozu metabolize ederek laktik asit veasetik asit üretirler. Diğer karbonhidratları da (laktoz, galak-toz, sukroz) metabolize edebileceği düşünülmektedir.

Bifidobacteria’lar amonyağı nitrojen kaynağı olarak kullan-maktadırlar. Bazı bifidobacteria türleri ya da suşları mide asi-dine, safraya ve pankreas enzimlerine karşı dirençli oldukla-rından (B. adolescentis, B. infantis, B. bifidum, B. lactis, DN-173010, B. longum) probiyotik özellikleri üstündür.

Bazı bifidobacteria suşları B1, B2, B12, C, PP ve folik asit ürete-bilmektedir.

Bifidobacterium lactis DN-173010 (Bifidus actiregularis) fer-mente süt ürünleriyle birlikte alındığı zaman sindirim kana-lında yüksek oranda canlı kalabilmektedirler.

Yine yapılan bilimsel çalışmalar Bifidobacteria (Bifidobacteri-um DN-173010) içeren ürünlerin düzenli kullanımının 2 haf-tada barsak geçiş süresi yavaş olan bireylerde bu süreyi kısalt-

GG 35

Page 15: GG Ali Ozden Probiyotik 17 - Güncel Gastroenterolojiguncel.tgv.org.tr/journal/44/pdf/100106.pdfatık materyelden (karbonhidrat vs) barsak için enerji kayna-ğı olacak maddeleri

36 MART 2013

tığı ve düzenlediğini göstermiştir. Yoğurt kültürüne (L. bulga-ricus, S. thermophilus) Bifidobacterium lactis DN-173010(108 CFU/gram) ilavesi ile elde edilen yoğurttaki ya da fer-mente süt ürünlerindeki Bifidobacterium animalis DN-173010 midede en az 90 dakika canlı kalabilmektedir. Ayrıcagastrointestinal kanal boyunca da vitalitesini koruyabilmekteve gaitada yüksek (>108 CFU/gram gaita) miktarda saptan-maktadır. İlave probiyotik içeren yoğurt diyetimizin normalbir komponenti olmalıdır.

50) Batı dünyası neden yoğurda son zamanlarda ilgiduymaya başlamıştır?

Avrupalılar tatmadan, Amerikalılar yemez. Avrupalılar doğalyoğurdun tadını beğenmediklerinden ilgi duymamışlardır.1950’li yıllarda batı dünyasında yoğurt tüketimi biraz artmayabaşlar. Bu artış 1960’lı yıllarda da devam eder. 1970’li yıllardayoğurtlu içecekler üretilir. Yoğurdun sağlıklı yaşam için ge-rekli bir gıda olduğu yönündeki yayınların hızla artması da il-giyi tetiklemiştir. Yoğurdun tadını beğenmeyen batılıların be-ğenisini kazanmak için 1990’lı yılların başında meyveli yoğurtve içecekler üretilir. Böylece tüketim hızla artar. Süt ve ürün-leri sektörü dünyada en hızla gelişen sektörler arasında yeri-ni almıştır. Probiyotik süt ürünleri ise son 15 yılda inanılmazşekilde büyüyen bir pazar oluşturmuştur.

51) Kefir probiyotik bir ürün müdür?

Kefir inek, keçi, koyun sütünden elde edilen fermente sütürünüdür. Kuzey Kafkas halklarının geleneksel içeceği olankefir Rusya, Türkçe konuşan Asya ülkelerinde, Polonya, Ma-caristan, İsveç ve Almanya’da üretilmektedir.

Kefir, kefir daneleri (peygamber darısı – mini karnıbaharabenzer) içinde symbioz halinde yaşayan mikroorganizmala-rın sütü fermente etmesi ile oluşur. Kefir daneleri içinde lak-tozu fermente eden laktik asidi bakterileri ve laktozu fermen-te edemeyen mayalar bulunur.

Endüstriyel kefir üretiminde Candida kefir, Lactobacillus aci-dophilus, Streptococcus lactis, Lactobacillus bulgaricus, Lac-tobacillus casei, maya, Lem. Cremoris içeren kefir kültürükullanılmaktadır.

Kefirde üretim sonunda canlı mikroorganizma bulunmasışarttır (106 Laktik asit bakterisi, 103 maya). Kefir bu özellikle-ri ile probiyotik bir üründür.

Kefirin pH’ı 4,15 - 4,20’dir. Laktoz içeriği %3,20 - 3,35’dir.%0,8 - 1,1 oranında alkol içerir.

Kefirin insan sağlığına çok yararlı olduğu, fizyolojik fonksi-yonlar üzerine olumlu düzenleyici etkisi olduğunu toplumlaryüzlerce yıldır bildiğinden geleneksel bir içecek olmuştur.

52) Kımız probiyotik özelliklere sahip midir?

Kımız kısrak sütünden yapılan fermente süt ürünüdür. Kımızatalarımızın günlük içeceğidir. Kımız Türkler’in beşikten me-zara kadar giden yaşamındaki ana içeceğidir. Geleneksel kı-mız kısrak sütünden yapılır (Kısrak sütünün birçok özelliklerianne sütüne benzer; laktoz anne sütünde %7, kısrak sütünde%6,2, inek sütünde %4,7, keçi sütünde %4,8 oranındadır).

Kımız üretiminde kullanılan kımız kültüründe Lactobacillusbulgaricus, Lactobacillus acidophilus, maya olarak Saccha-romyces lactis (alkolü üretir), Saccharomyces cartilaginosusve Mycoderma bulunur (107 laktik asit bakterileri ve 104 ma-ya içermelidir).

Orta sertlikteki kımızda alkol %1,1 - 1,5 ve CO2 miktarı fazlaolduğundan köpüklüdür. Sert kımızda ise alkol %1,6 - 3, olupaz köpürür. Günümüzde inek sütünden de kımız üretilmek-tedir.

Kımız düşük oranda alkol içerdiğinden neşe ve rahatlamakaynağı olarak da tüketilmiştir. 19. yüzyılın ikinci yarısındaRusya ve Türkçe konuşan Asya ülkelerinde kımızla tedavi ya-pan sağlık merkezleri açılmıştır. Tüberküloz ve gastrointesti-nal sistem rahatsızlıklarında ilaç gibi kullanılmıştır. Kımız gü-nümüzde Türkçe konuşan ülkelerde, Rusya’da üretilmekteve tüketilmektedir. Ülkemizde de atalarımızın içkisinin üretil-mesi ve halkımızın beğenisine sunulması gerekir.

53) Fermente süt ürünü probiyotik gıdalar ilaç mıdır?

Fermente süt ürünlerinin sağlık üzerine yararlı etkisi olduğukanaati yüzyıllardır elde edilen tecrübenin sonucu oluşmuş-tur. Asya toplumları fermente süt ürünlerini yüzlerce yıldırhem beslenmek hem de sağlıklı kalmak için kullanmaktadır.Ayrıca bu ürünleri birçok gastrointestinal hastalıkta da tedaviedici olarak kullanmışlardır.

Avrupa’nın yoğurt ile tanışması Türkler aracılığı ile olmuştur.Dünyada yoğurt ile bütünleşmiş ve özdeşleşmiş tek toplumTürklerdir.

Isaac Carasso 1917-1919’da Avrupa’da (Barcelona) yoğurduilk kez eczane’de pazarlamıştır. O zaman yoğurdun barsakfonksiyonlarını iyileştirdiği kabul ediliyordu. Günümüzde buöngörüler kanıta dayalı tıp kuralları içinde değerlendirilmek-

Page 16: GG Ali Ozden Probiyotik 17 - Güncel Gastroenterolojiguncel.tgv.org.tr/journal/44/pdf/100106.pdfatık materyelden (karbonhidrat vs) barsak için enerji kayna-ğı olacak maddeleri

tedir. Konuyla ilgili bilimsel araştırmalar varsayımlara açıkla-

ma getirecektir.

Bugün için probiyotik besin maddelerini ilaç (medicine,

drug) olarak tanımlamak doğru değildir. Probiyotik besinleri

hastalıkları önleyici, tedavi edici tıbbi ürünler olarak sunmak

ta yanlıştır. Probiyotik ürünler ilaç gibi besinlerdir ama ilaç

değillerdir. Probiyotikler konusunda yapılan araştırmalardanelde edilen veriler bazı hastalıklardan korunmada hatta sağıt-mada etkili olduğunu ortaya koysa da bugün için gıda deste-ği, beslenmenin tamamlayıcısı olarak algılamak daha doğruolur. Bu konuda kesin bir şey söylemek için yeni araştırmasonuçlarını beklemek zorundayız. Bilim neyin doğru olduğu-nu bu konuda da en kısa zamanda ortaya koyacaktır.

KAYNAKLAR1. 2nd International Congress on Functional Foods and Nutraceuticals May

4-6 2006 İstanbul-Turkey

2. Abbott A. Gut reaction. Nature 2004; 427: 22 January 284-86.

3. Abercrombie M, Hickman M, Johnson ML, Thain M. Dictionary of Bio-logy Penguin - 1990

4. Adolfsson O, Meydani SN, Russel RM. Yogurt and gut function. Am JClin Nut 2004; 80: 245-56.

5. Backhead F, Ley RE, Sonenburg JL, Peterson DA, Gordon JI. Host -bac-terial mutualism in the human intestine. Science 2005; 307: 1915-20.

6. Blaut M, Marteau P, Miller GD, Antoine JM. Probiotics and the intestinalmicroflora: What impact on the immun system, infections and aging?Current Nutrition – Food Science 2006; 2: 79-95.

7. Brigidi P, Vitali B, Swennen E, Bazzocchi G, Matteuzzi D. Effects of pro-biotic administration upon the composition and enzymatic activity ofhuman fecal microbiota in patients with irritable bowel syndrome orfunctional diarrhea. Res Microbiol 2001;152: 735-41.

8. Broekaert IJ, Walker WA. Probiotics as flourishing. Benefactors for thehuman body. Gastroenterology Nursing 2006; 29: 1: 26-34.

9. Chermesh I, Eliakim R. Probiotics and gastrointestinal tract: Where arewe in 2005? World J Gastroenterol 2006; 12:6: 853-7.

10. Corthier G. Danone Nutritopics. No:29: March 2004.

11. Eckburg PB, Bik EM, Bernstein CN, Purdom E, Dethlefsen L, Sargent M,Gill S.R, Nelson KE, Relman DA. Diversity of the human intestinal mic-robial flora. Science 2005; 308: 1635-8.

12. Giontechetti P, Lammers KM, Rizzello F, Campieri M. Probiotics are bar-rier function in colitis. Gut 2005; 54: 898-900.

13. Gotteland M, Brunser O, Cruchet S. Systemic rewiew: are probioticsuseful in controlling gastric colonization by Helicobacter pylori? Ali-ment Pharmacol Ther 2006; 23: 1077-86.

14. Güz G, Yeğin ZA Doğan İ, et al. Portal vein thrombosis and liver abscessdue to Lactococcus lactis. Turk J Gastroenterol 2006; 17: 144-7.

15. Hooper LV, Gordon JI. Commersal Host – Bacterial relationships in thegut. Science 2001; 292: 1115-8.

16. İşler M. İnflamatuvar barsak hastalığı ve probitotikler. Güncel Gastroen-teroloji 2005; 9: 134-9.

17. Khalif IL, Quigley EM, Konovitch EA, Maximiova ID. Alteration in thecolonic flora and intestinal permeability and evidence of immune acti-vation in chronic constipation Dig Liv Dis 2005; 37: 838-49.

18. Kliegman RM, Willoughby. RE. Prevention of necrotizing enterololitiswith probiotics. Pediatrics 2005; 115: 171-2.

19. Lin HC, Su BH, Chen AC, Lin TW, Tsai CH, Yeh TF, Oh W. Oral probio-tics reduce the incidence and severity of necrotizing enterocolitis invery low birth weight infants. Pediatrics 2005; 115: 1-4.

20. Luquet FM, Corrieu G. Lactic Bacteria and Probiotics. Lavoisier 2005.

21. Mättö J, Maunuksela L, Kajander K, et al. Fems Immunolgy and MedicalMicrobiology 2005; 43: 213-22.

22. Meydani SN, Ha WK. Immunologic effects of Yogurt. Am J Clin Nutr.2000; 71: 861-72.

23. Niedzielin K, Kordecki H, Birkenfeld B. A controlled, double blind, ran-domized study on the efficacy of Lactobacillus plantarum 299 V in pati-ents urith irritable bowel syndrome. Eur J Gastroenterol Hepatol 2001;13: 1143-7.

24. Niel CWV. Probiotics; Not just for treatment anymore. Pediatrics 2005;115: 174-7.

25. Ozonkaya Ö. Dünya düşünürleri gözüyle Atatürk ve Cumhuriyet. İşBankası Yayınları 2000.

26. Özden A. Gastrointestinal sistem ve probiyotik- prebiyotik-synbiotik.Güncel Gastroenteroloji 2005; 9; 124-33.

27. Özden A. Laktuloz-Prebiyotik. Güncel Gastroenteroloji 2005; 9; 209-22.

28. Özden A, Uzunalimoğlu Ö, Balcı K, Aydoğdu S, Başpınar E, Sipahi N.Prevalance of lactase deficiency in Turkey. Gastroenteroloji 1992; 3:445-9.

29. Saiman L. Strategies for prevention of nosocomical sepsis in the neona-tal intensive care unit. Curr Opin Pediatr 2006; 18: 101-6.

30. Solga SF. Probiotics can treat hepatic encephalopathy. Medical Hypot-heses 2003: 61: 307-13.

31. Stainer DYR. No organ left behind; Tales of gut development and evo-lution. Science 2005; 307: 1902-4.

32. Sullivan A, Nord CE. Probiotics and gastrointestinal diseases. InternMed 2005; 257: 78-92.

33. Vural T, Çelen E. Gastrontestinal sistemle dost mikroorganizmalar veprobiyotikler. Güncel Gastroenteroloji 2005; 9-3; 115-23.

34. Weizman 2, Asli G, Alsheikh A. Effect of a probiotic infant formula oninfection in child care centers; Comparison of two probiotic agents. Pe-diatrics 2005; 115: 5-9.

35. Wiest R, Gargia – Tsao G. Bacterial translocation in cirrhosis. Hepato-logy 2005; 41: 422-33.

36. Williams C, Mc Cool KEL. Rewiew article: Proton pump inhibitors andbacterial overgrowth. Aliment Pharmacol Ther 2006; 23: 3-10.

GG 37

Page 17: GG Ali Ozden Probiyotik 17 - Güncel Gastroenterolojiguncel.tgv.org.tr/journal/44/pdf/100106.pdfatık materyelden (karbonhidrat vs) barsak için enerji kayna-ğı olacak maddeleri

38 MART 2013

37. Yağcı RV. Probiyotik ve Prebiyotikler. Güncel Gastroenteroloji 2005; 9:223-25.

38. Yaygın H. Kefir ve özellikleri. III. Milli Süt ve Süt Ürünleri Sempozyumu1994; 246-52.

39. Yaygın H. Kımız ve Özellikleri III. Milli Süt ve Süt Ürünleri Sempozyu-mu 1994: 253-8.

40. Zocco MA, Dalverme LZ, Cremonini F, et al. Efficacy of LactobacillusGG in maintaining remission of ulcerative colitis. Aliment PharmacolTher 2006; 23: 1567-74.

ÖZGÜRLÜK ANITI1979

K.K.T. Cumhuriyeti’nde bulunan Özgürlük An›t› (Prof. Dr. Tankut ÖKTEM)