Geceyarısı Sineması Sayı 1

48
iii"io"wWff, ri' ,'ffi 'ifti~'Ft'7r;r;ff};'NMi;rmhrh'mjF;,/i-;

description

http://www.geocities.com/geceyarisihttp://iletisim.bahcesehir.edu.tr/arsiv/

Transcript of Geceyarısı Sineması Sayı 1

Page 1: Geceyarısı Sineması Sayı 1

iii"io"wWff, ri' ,'ffi 'ifti~'Ft'7r;r;ff};'NMi;rmhrh'mjF;,/i-;

Page 2: Geceyarısı Sineması Sayı 1

icindekiler,Yetiskin Bir Kadin Bir Cüceyi Gerçekten Sevebilir Mi? Freaks: Ucubeler ..... 2Savas Arslan

Ed Wood'un Izinden Gidenler-I: Andy Milligan 6Karaca Savas

Dünyanin En 'Pislik' Film Yönetmeni John Waters 8Orhan Anatarta

Avrupa'da Seks ve Korku Sinemasi: Ahlaksiz Öyküler 12Cathal Tohil & Pete Tombs (çev: Karaca Savas)

Kayaliklarin Dibindeki Sahillerin ve Harabe Satolarin Ozani Jean Rollin 16Kaya Özkaracalar

Kara Eldivenli Yönetmen Dario Argento 22Kaya Özkaracalar

Korku Sinemasindan Haberler 29

Ayhan Isik'in italyan Korku Filmleri 30Kaya Özkaracalar

Anti-Roman Anti-Sinema: Robbe-Grillet 34

Ali Karabayram

Gözün Öyküsü ve Sa/o' da Ölüm ve Kurban Etme , 37Serhat Günaydin

Ortaçagda da Kaybedenler Vardi: Et + Kan 42Savas Arslan

Bizim Patika özel sayisi B. Patika Sahibi: Doruk AS adina Niyazi Koçak Yaziisleri Md.:Zeki Yaramaz

GECEYARiSi SiNEMASi Yaz 1998

Genel Yayin Koordinatörü ve Editör: Kaya ÖzkaracalarKapak Fotograflari, Kapak ve Sayfa Tasarimi ve Düzenlemesi: Orhan AnafartaLogo ve Sayfa Gridi Tasarimi: Özlem ÖzkalBilgisayar Laboratuar Sefi / Teknik Danismanlik ve Destek: Cemil Gülyüz

Bu dergide yeralan yazilar, GECEYARiSiSINEMASi kaynak gösterilerek kullanilabilir.

Yazisma adresi:

E-posta:Kaya Özkaracalar: [email protected] Anafarta:[email protected]

Savas Arslan: [email protected] Günaydin: [email protected]

Page 3: Geceyarısı Sineması Sayı 1

Türkiye'nin'öteki' sinema

dergisiylekarsinizdayiz

Bu derginin sayfalarinda korkusinemasi basta olmak üzere sinemaningenellikle pek makbul sayilmayandiger türleri ve ürünleri üzerine yazilarbulacaksiniz.

Dergimizin adi, özel bir tv kanalindayayinlanan erotik bir programiçagristirabilir ama dikkat edilirsetelevizyonlarda geç saatlerdeyayinlanan filmlerin çogu korkufilmleridir. Geceyarisi Sinemasiherseyden önce çok anlamli metaforlartasiyor. Çoluk, çocuga ve ihtiyarlaragöre olmayan, onlar erkenden yattiktansonra izlenen filmler. El ayak çekilinceizlenen filmler. Karanliginmahremiyetinde izlenen filmler. Pekçok kisinin gizli gizli hoslandigi amabu zevkini herkesin ortasinda itiraf

edemedigi ancak ortalikta bu zevkleripaylasanlardan baska kimseninkalmadigi saatlerde izlenen filmler.Zaten bu dergide ele alacagimiz tür veçesitlerdeki filmler, sürekli geceyansiile iliskilendirilmisler. ABD'de bu alanayönelik ilginin yeniden uyanmasinda,'yeniden kesfedilmesinde' 1970'liyillarda moda olan geceyarisigösterirnlerinin büyük payi olduguiçin böylesi filmler Midnight Movies(Geceyarisi Filmleri) olarakadlandirilmislar bir süre. Bu özel ilgive begeninin kökeni, Avrupa' da isedaha eskilere, 1960'larda Fransa' daçikan Midi-Minuit Fantastique' e(Ögleden Geceyarisina KadarFantastik) dergisine dayaniyor.Geceyarisi Sinemasi adi için ilk esinkivilcimi bu derginin adindan gelmisti.Biz Geceyarisi Sinemasi'nda içerik vebiçim açisindan kesinlikle tektipçiligedüsmemeye çalisacagiz. Dergimizde

Page 4: Geceyarısı Sineması Sayı 1

Yetiskin bir kadinr

bir cüceyi

gerçektensevebilir mi?

freaks: ucubeler

Tod (gerçekönadi, Charles) Browningküçükken evlerinin arka bahçesindeçevresindekileresergiledigimüzikallerve melodramlada cep harçliginiçikartirmis. 16 yasindayken evdenkaçip bir sirke katilan Browning,burada, gizli bir bölmesine havatertibati ve yiyecek yerlestirilmis olantabutlar içinde 48 saat toprak altindakaldigi gösterilerdüzenledi. Sinemayagirisiise tabü ki figfuanlikla oldu. Kisametrajli komedilerdeki küçük rollerinardindan, yönetmenlige terfi etti.1920'de çektigi The Virgin of Stamboul(Istanbul'lu Bakire)adli Oryantalist birfilm de çeken Browning, 1920'lerinikinci yarisinda sessiz sinemanin enönemli oyuncularindan birisi olan LonChaney'in (nam-i diger "BinbirSuratliAdam") basrolünü üstlendigi bir çoki

Savas Arslan

filmçevirdi.TodBrowning'e asilününükazandiran film ise 1931'de çektigiDracula' dir. Ayni dönemde BorisKarloff'un Frankenstein' daki canavarrolüyle ünlenmesi gibi, Bela Lugosi'liDracula' da bir klasik olmustur. AncakBrowningDracula' daki basarisini digerfilmlerinde sürdürememistir. Yinede,1932'de çektigi Freaks (Ucubeler),kolsuz ve bacaksiz insanlar, cüceler,siyam ikizleri, vs. gibi o döneminsirklerinde gösteri isinin bir parçasiolan gerçek hilkat garibelerine yervermesi nedeniyle çesitli tepkilerlekarsilasmis ve sansasyonel de olsa birbasari kazanmisti. Ancak Amerika'dafilmin sansürlenmesi ve çok kisa birsüre oynadiktan sonra gösterimdenkaldirilmasi ya da Ingiltere ve baskabazi ülkelerde uzun süre yasakli filmstatüsünde kalmasi, tam bir- ticaribasarisizliga yolaçmisti. Izleyenyillarda, Browning baska bazi korkuve gerilim filmleri de çevirdi ancakbunlar da tutucu çevrelerinbu filmlereyönelik artan baskilara ve dolayisiylasansüre kurban gitti. Yapimcilarinkorku türüne karsi artan ilgisizligi veBrowning'in They Shoot Horses, Don'tThey? (Atlari da Vururlar, Degil mi?)adli romani beyazperdeye uyarlamaçabalarina sicak bakmamalariBrowning'in 1962'deki ölümüne deksinemayla ayri kalmasina yolaçti.Freaks ilk gösterime girdiginde kimielestirmenler tarafindan yerden yerevurulmus ve yapimo sirket olan MetroGoldwyn Mayer'in tozlu raflarinayollanmisti. 1948'de istismar filmleridagitimcisi Dwain Esper filminhaklarini sudan ucuz bir fiyata

Page 5: Geceyarısı Sineması Sayı 1

BANNEO FOR 30 YEARS IN MANY GOUNTRIES!NOW YOU CAN SEE THE MOST ARGUED-ABOUT FILM EVER MA DE!

PRO:"Sifiler tti.i shock for the civaUtyundarneatti! Cot.ild newr bo ~tod<iy!K

"Most Important event at theVenice Festl •••e!!"

"Touching. furmy anddelicete, •.

''Trlumph,mt!''

"i;ixtriioidlnarylA plaa for undar·standing:'

"Best ofHollywood!"

MGM' den aldi. Esper fi1minadini önceForbidden Love (Yasak Ask) ve sonra daNature' s Mistakes (Doganin Hatalari)olarak degistirerek yillarca çesitlikentlerdeki küçük arka sokaksinemalari ve ucuz araba sinemalarinda

gösterdi, Seyircinin siki1digini farkettigianlarda filmin aralarina kimi erotikfilmlerden beser onar dakikalikparçalar koydu. Yillar sonra 1956'dazengin bir sinemasever, baskani oldugufilm derneginin düzenleyecegi korkufilmleri gösterisi için, önerilerini almaküzere Seytana Tapanlar Kilisesi'ninlideri Anton La Vey' e basvurdu. LaVey'in önerisi üzerine Freaks'i degöstermeye karar verdiler. Uzun vemesakkatli arastirmalar sonundaEsper'i buldular ve filmin haklarini5000dolara satin aldilar. Ancak Esper'inelindeki kopyalarin gezdigi bit yuvasisinemalardan sonra gösterilecek halikalmamisti ve bunun üzerine yeni biriz sürme ve arastirma sürecininardindan eski bir sinemanin deposundafilmin iyi bir kopyasi bulundu. Bununardindan, filmin üniversiteler, sinemamüzeleri ve hatta Andy Warhol'unFactory' sindeki pespese gösterimlerifilmin "kült" statüsüne erismesineyolaçti. Bu gösterirnleri, 1961'de NewYork sinemalarinda ve 1962'de Cannes

film festivalindeki gösterimler izledive film 1967'de She Freak (Disi Utube)adiylayeniden çekildi. Bir zamanlarfilmi adeta çöpe atan MGM ise filminhaklarini yillar sonra geri aldi ve1986' da video kaset olarak piyasayasürdü .

CON:"Ciual, barbarlc. fiendish. appallini: andvery hi>rd to takol"

"HldeCu!;ly macabre. eerle and grue­some! The climax is shatterlngl"

"VVdl tum the strong·<'iost stomach Dnd chitl

the toughest spirie!"

"Awful! Awful in

se""""i ways!"

"Horrlblel"

Tod Browning Freaks'i 1931'de korkufilmlerinin önemli bir seyirci kitlesinisinemalara çektigi bir sirada çekti.Gezici sirkler ya da karnavallarin ufakufak kaybolmaya basladigi bu yillarda,Browning daha önceleri çalistigi LonChaney'in ayriksi makyaj yetenegininötesine geçip, tanrinin makyaj yaptigibir grup insani bir araya getirmekistiyordu. Film için basvuran bir sürü"ucubenin" arasindan filmde

oynayacaklari seçen Browning,Cleopatra rolü verilen OlgaBac1anova'yi da filmin çekimleribaslamadan önce diger oyuncularlatanistirdi. Bac1anova bu karsilasmayisöyle anlatir: "Sonra bana orangutanabenzeyen bir kadin gösterdiler. Sonrada, kafasi olan ama bacaklari olmayanbir adam; hayir, yalnizca bir kafa vebir gövde, sanki bir yumurta gibiydi...Bana agir agir onlari gösteriyorlar,bense bakamiyor, bayilmak istiyordum.Aglamak istiyordum. Baslangiçta çokkötüydü. Onlara bakamiyordum". Birinsana oldugu gibi aci veriyorlardibana. Ne kadar sansliydim. Ancakonlara alismaya basladim, yalniz arasira kendinden geçen ve maymunabenzeyen birisi disinda."Freaks, Madam Tetral1ini'nin (RoseDione) gezici sirkinde önemsizgösterilerden birisini düzenleyen Hans(Harry Earles) adli cücenin hikayesietrafinda "makyajlari tanri tarafindan"yapilmis olan ucubelerin yasamini kimizaman keskin ve çoklukla da inadinaduygusal bir dille anlatmaktadir. Baskabir cüceyle, Frieda (Daisy Earles),•

Sonra banaorangutanabenzeyen birkadin gösterdiler.Sonra da, kafasiolan amabacaklan

olmayan biradam; hayir,yalmzca bir kafave bir gövde,sanki bir yumurtagibiydi...

Page 6: Geceyarısı Sineması Sayı 1

Freaks karnaval

dünyasininsergileme

pratiklerine dahilolmak disinda

yasama sanslanolmayan bir grup

insamn (ya da"ucubenin")

hayatlanmoldukça duygusalbir dille anlatmayi

basariyor.

nisanli olan Hans sirkteki oldukçagüzelolan normallerden birisine,Cleopatra (OlgaBadonova), asik olur.Ancak trapezci Cleopatra ise sirkingüçlü adami Hereules'e (Henry Victor)asiktir. Hercules ve Cleopatra buimkansiz askla dalga geçmekte veHans'la eglenmektedirler. AncakHans'in iyi bir mirasa konmasininardindan her sey degisir ve Cleopatrave Hereulesbir plan yaparlar.CleopatraHans'la evlenip onu zehirlerneyi veböylece de mirasa konmayiplanlamaktadir. Cleopatra Hans'laevlenir ve sirkteki ucubelerin grubunakismende olsadahil olur.Taki,Hans'inplani ögrenip diger ucubelereanlatmasina kadar. Bu andan itibaren,film bir ucube gösterisi ve duygusalbir film olmaktan çikar ve ciddi birgerilim filmine dönüsür. Özellikleucubelerin bir araya gelip simseklerinçaktigi yagmurlu bir gecedeCleopatra'dan Hans'a oynadigioyununöcünü aldiklari sahne, filmin duygusalatmosferini bir anda kirar ve korkusinemasinin en ayriksi ve en içgiciklayici -siddet ve gerilimsahnelerinden birisine dönüsür.Ucubelerinçamurlar içinde sürünerek,aksayarak ve hinçla Cleopatra'ninkaldigi karnaval arabasina dogruilerlemeleri Tod Browning'infilmlerindekisabitkamera çekimlerineve zayifkalankurguya karsingerçektenetkileyicidir.Freaks Hollywood sinemasinin klasikbir senaryo üzerine kurdugu ­"kadinlarimiziçalancanavarlann" finkattigi - korku ve bilimkurgu filmlerininrevaçta oldugu bir dönemde çekildi.Uzaydan gelen, dünyaninderinliklerinden çikan ya da komünistbir dünyanin ürünü olan çesitliyaratiklarin (ortalama Amerikanseyircisinin "ötekilerinin") Amerikandünyasinilrüyasini durmaksizin tehditettigi bir dönemde, Freaks'i de benzerbir senaryo çizgisinde ele alabiliriz ­ancak,bunun çokötelerinekadar gidenve biraz da bu klasik yapiyi elestirenbir film olarak. Film, iyi ile kötünündünyanin yaratilmasindan bu yanasüren savasinda, bir yandan açikçabusavasta taraf tutan Bati metafizigine(tabii ki, iyinin tarafini ya da ikili

karsitliklarin ilk tarafinda yeralannitelikleri) dair elestirel çikarsamalariolanaklikiliyor.Biryandan da modemtoplumlarla birlikteoldukça olagan birpratik haline gelen toplum içindeki"normal" tanimina uymayanlarindislanmasini ve bunun da ötesinde,kendi anlasilmazligi içinde korkuduyulmasina karsin, gösteritoplumunu önceleyen bir dönemindünyasinda sergilemepratiklerinin birparçasi olan ucubelerin yasaminianlatiyor. Filmin en ayriksi tarafi, buikili ayrimlarin dünyasinda kalmayisürdürse de, bu ayrim temelindeötekilerin tarafini tutmasidir. Birmelodram kurgusunda iyi-kötü,güzel­çirkin, ve zengin-yoksul ayrimlarinikurgulayip,bir imkansizask hikayesinedogru giden bir yolda ilerleyen vedönemin filmlerinin temel özelliginibesleyen fasizan bir 'ötekinindislanmasi pratiginin' oldukça ötesinegeçen filmde, aslinda tanimi itibariyleiyi olmasi gereken normallerin hiç deiyi olmadiginin anlatilmasi oldukçaönemlidir. Bu anlamda, Freaks o anakadar dislanan ve bilinmezindünyasinin yukaridan-verili örnekleriolarak karnaval dünyasinin sergilemepratiklerine dahil olmak disindayasama sanslari olmayan bir grupinsanin (yada "ucubenin") hayatlarinioldukça duygusal bir dille anlatmayibasarir.Filminasilhikayesiniolusturanask hikayesinidüsünecek olursak, film

Page 7: Geceyarısı Sineması Sayı 1

sapiklar, vs.) de bir dünyasininoldugunu oldukça erken bir dönemdeistismar sinemasinin ve klasikHollywood anlatisinin çesitli kaliplaniçinde olsa da anlatan Freaks bugünkü"kült" konumunu kazanmasinin nekadar anlamli oldugunu da kanitliyor.Kisacasi, Freaks asil canavarlarinnormallerin disladigi ötekiler arasindadegil,normallerin arasinda gezindiginisöyleyen erken bir film...

Künyesi

askinin karsiligini alamayan Hans'inçaresizligini ve kendisine ayrilandünyada kalmasinin gerekliliginianlatir. Bu arada da, bir yandan bukarsiliksizligin ve kumpasin cezasiniçekmesi gereken normallerinöldürülmesiniayriksibir sinema diliylegörsellestiriken,diger yandan da filminürettigi normal insan ve ucubeikiliginin filmInsonunda korunmasinisaglar.Sonuçta,ötekilerarasindaolmasive bu konumunun korunmasi gerekeniki ucubenin (Hans-Frieda) aski filminoktalar.FHmin reklaminda kullanilan"Tamamiyla yetiskin bir kadin bircüceyi sevebilir mi?" "Siyam ikizleriask yapabilir mi?" "Yari erkek, yarikadin olan birisinin cinsiyeti nedir?"gibi "önemli" sorulari da sormaktançekinmeyen Freaks hem istismarsinemasinin izleyicinin dikizcigüdülerini dürten çesitli taktiklerikullanmaktan çekinmiyor ve buanlamda da verili kaliplar içindekaliyor, hem de modern dünyadatelevizyonun hakimiyetiyletamamiylayokolan bir fuar gelenegi içindeoldukça önemli bir yere sahip olanucubelerden olusan sergi nesnelerinigörsellestirip seyirciye sunulmasigereken bir meta haline getiriyor.Bunun yaninda, film her ne kadarucubelerin iyilik/ güzellik/ normallikgibi kavramlarla kurgulanan bir"normaller" dünyasina ait olmamasiçikarsamasiyla sonlansa da, bukavramlari kurgulamada süreklinegatif alani olusturan ve dolayisiylada dislanmasi gereken ucubelerin debir dünyasi oldugundan sözetmesianlaminda oldukça önemli birkonumda yeraliyor.Anlamadigimizyada bilmedigimiz için ya da dahabilimsel bir ifadeyle, moderniteninbilme ya da çözme pratikleriyleaçiklanamadigindan sürekli toplumundisina itilen ya da yine daha bilimselbir baska ifade ve Foucault'cu birokumayla söyleyecek olursak,toplumsal ayrimlamaya tabi kilinipçesitli alikoyma ve kontrolmekanizmalari araciligiyla kamusalalandan bünüyle dislanip, toplumunortak yasama alanlarinda yeralmamasigereken ötekilerin (ucubeler, deliler,

Filinin

Oyuncular:Wallace Ford: Phroso

Leila Hyams: VenusOlga Badanova: CleopatraRoscoe Ates: Roscoe

Henry Victor: HereulesHarry Earles: HansDaisy Earles: FriedaRose Dione: Madame Tetrallini

Daisy and Violet Hilton: Siyam ikizleriSchlike: Kendisi

Josephine Joseph: Yan kadin, yan erkekJohnny Eck: Yanin adamFrancess O'Connor. Kolsuz kadin PeterRobinson: Iskelet adam

Olga Roderick: Sakalli kadinKoo Koo: Kendisi

Prince Randian: Yasayan Gövde(Torso)Martha Morris: Kolsuz kadinElizabeth Green: Kus KadinAngelo Rossitto: Angeleno

YazarlarAl BoasbergWillis GoldbeckLeon GordonC. A. 'Tod' Robbins

("Spurs" adli romandan)Edgar Allan Woolf

Görüntü Yönetmeni:Meritt B. Gerstad

Kurgu:Basil Wrangell

Yapimci ve Yönetmen:Tod Browning

Filrnin Diger Adlari:Forbidden Love

(Yasak Ask)The Monster Show(Canavar Gösterisi)Nature 's Mistalres

(Doganin Hatalari)i

Page 8: Geceyarısı Sineması Sayı 1

Ed Wood'un 1izinden Gidenler .

andy milliganKaraca Savas

"bukasabada

artik birpolisin

nefesiniensenizde

hissetmedenbir horoz

emmek bilemümkün

degil"

Bizce son derece haksiz biçimde de olsa"dünyanin en kötü yönetmeni" olaraktaninan Ed Wood'un yasami ve filmleri,Tim Burton' in geçtigimiz yillardaçektigi biyografik film sayesinde artikgenis bir sinemasever kesimdebiliniyor. Ancak düsük bütçeli sinemadünyasinda Ed Wood' dan sonra daonunkine benzer özellikler tasiyan pekçok yönetmen gelmis geçmis durumda.Bütçesinin sinirliligina karsinyilmayarak neredeyse yalnizcakendisinden olusan tek kisilik bir ekiplefilm çekmeyi israrla sürdürensinemacilarin. basinda herhalde AndyMilligan (1929-1992) geliyor. Milligan,filmlerinin yalnizca yönetmeni olarakdegil ayni zamanda senaristi,kurgucusu, kameramani, makyajcisi,dekorcusu, kostümcüsü, özel efektuzmani olarak da çalismis genellikle.Konfeksiyon isinde çalismis olmasidisinda Milligan'in sinemaya atilmadanönceki yasami hakkinda pekbir seybilinmiyor. New York'taki istismarfilmleri dagitimcisi William Mishkin,Miligan'in ilk filmini, çiplaklik içerenyeni görüntüler çekip bunlari da fiIminiçine koymasi kosuluyla dagitmayikabul etmis ve böylece verimli birisbirliginin ilk adimi atilmis olmus.Pramiscuaus Sex adiyla 1963' degösterime giren filmin New York'takibit yuvasi sinemalarda haftalarcaoynayarak iyi bir kar getirmesi üzerineMishkin, Milligan' a 7,500dolar vererekistedigi filmi çekmesini söylemis.Milligan, gögsündeki kazik çikarilarakcanlanan bir vampir-cadinin öyküsünü

i

anlatan ve bir haftada çektigi Naked

Witch (Çiplak Cadi; 1964) adli film ilekorku sinemasina da bulasmis böylece.Miligan sinema kariyeri boyunca biryandan korku/ dehset filmleri çekerkenbir yandan da seks filmleri çekmeyisürdürmüs, sik sik da her iki türüdegisik dozlarda biraraya getirmis.1960'li yillarin ikinci yarisinda çektigifilmlerinin önemli bir bölümü bugünkayip durumda. Video kopyalanbulunanlardan The Ghastly Ones (1968)ve Blaadthirsty Butchers (1970), H.G.Lewis tarzinda go re filmleri.Ortaçaglarda geçen ve tahti elegeçirmek için rakiplerini öldüren birdükün öyküsünün anlatildigi TartureChamber'da (1969) fonda otomobilsesleri duyuluyor ... Milligan iki tanede vampir filmi çekmis: The Bady

Beneath ve Garu the Mad Mank. The BadyBeneath' da Milligan aslinda çok da bosbir kisi olmadigini filmetoplumsal/ siyasal hiciv katmayaçalisarak gösteriyor: Filmin konusu,Londra'da yuvalanan bir grupvampirin, polisin kentte huzur vegüven ortamini tesis etmek amaciyladenetimleri siklastirmasi üzerineABD'ye göçetmeye karar vermesiniiçeriyor.Vampir filinlerinden ardindan Miligan,korku sinemasinin diger bir klasiktemasina el atarak bir kurtadam filmi

çevirmis. Ancak tam o aylarda katilfarelerin yeraldigi Willard adli bir filmgisede büyük bir basan elde edinceMishkin, Milligan' dan katil fareleriçeren ek sahneler çekmesini ve bunlari

Page 9: Geceyarısı Sineması Sayı 1

da filmine katmasini istemis. Böylecefilm, istismar sinemasi tarihinin enilginç adlarindan biri altinda gösterimegirmis: The Rats Are Coming! TheWerewolves Are Here! (Siçanlar Geliyor!Kurtadamlar Burada!; 1971).Bu vampir ve kurtadam filmlerininardindan Milligan bu kez Dracula' ninkizi ile bir kurtadamin oglununev lenerek insan yiyen bitkileryetistirmesini anlatan Blood (Kan; 1974)adli filmde vampir ve kurtadamimgelerini biraya getirmis.Miligan'in kariyerinin sondönemindeki filmlerin de bir bölümü

bugün kayip durumda, bazilari hiçbirzaman gösterime bile girememisolabilir. Video kopyalan bulunanlardanLegacy of Blood (1978), The GhastlyOnes'in yeniden çevirimi niteliginde,Carnage (1983)kanli bir hayalet öyküsü,bu kez profesyönel bir özel efektuzmani ile çalistigi Monstrosity (19887)yine H.G.Lewis tarzi bir gore filmi.Son filmlerini AIDS'le bogusurkençeken Milligan 1992' de bumücadelesinde yenik düsmüs.Miligan'in filmleri genellikle 'kötü' filmhayranlari arasinda bile pek makbulsayilmiyor; örnegin The Body Beneath

gerçekten de son bölümü hariç haylisikici bir film.

Ama Milligan'in filmografisindeaslinda yalnizca standart seks vekorku/ dehset filmleri yeralmiyor. EdWood'un Glenn or Glenda'si gibi özgünve kisisel eserler de üretmis. Kendiside escinselolan Milligan kariyerininilk yillarinda New York'taki escinselhamamlariyla ilgili kisa metrajli birbelgesel bile çekmis: Vapors (Buharlar;1965).

Yönetmenin en ilginç filmi olarak iseporno oyunculannin ve bir travestininrolaldigi ve sadomazosizme veescinsellik savunusuna yerverdigiFleshpot on 42nd Street (1971) sayiliyor.Fransiz yönetmen Paul Morrissey'inABD'li underground sinemaci AndyWarhol'un himayesinde çektigi filmlerebenzetilen bu filmde ayrica "bukasabada artik bir polisin nefesiniensenizde hissetmeden bir horoz

emmek bile mümkün degil" ya da"eger Nixon yine seçilirse zaten birpolis devleti kurulacak" gibi diyaloglarda yeraliyor.

The Weirdo (19887) ise Milligan'in tambir vasiyet filmi. Tas kalpli ev sahibi,duyarsiz sosyal hizmet görevlileri vemahallenin zalim gençleri tarafindaneziyet edilen içine kapanik bir gencinintikam öyküsünün anlatildigi film,gencin kiz arkadasinin "Insanlar niyebirbirlerine iyi davranamiyorlar7"sorusuyla bitiyor.

.. Gei~cek sayida:ED WOOD'UN IZINDEN GIDENLER-2:

AL ADAMSON

i

Page 10: Geceyarısı Sineması Sayı 1

Yasayan en

"pislik"

film yönetmeni !

john waters

"Kötü zevk, eglencenin ta kendisidirbana göre" diyor John Waters, 1981yilinda yayinlanan Shock Value adliotobiyografisinde.1946yilinda Baltimore' da dogan Watersilk filmini 18 yasindayken çekmis: Hagin a Black Leather Jacket (Siyah Bir DeriCeket Içindeki Yasli Kari). Siyah biradamla beyaz bir kadinin, irkçi Ku KluxKlan örgütü üyeleri tarafindandüzenlenen bir törenle evlenmesini

anlatan bu 8 inin'lik kisa metrajli filmibir kahvehanede gösteren Waters, 30dolar kazanç saglamis. Ertesi yil çektigiRoman Candles (Roma Muinlari) ise birpa pazla bir rahibenin sevismei

Orhan Anafarta

sahnesinin arasina Papa'nin arsivgörüntülerinin monte edilmesiniiçeriyorinus.Sonraki filmlerinde Divine (Ilahi)takma adi altinda rol verecegi travestiGlenn Milstead ile bu yillarda tanisanWaters ayni zamanda yogun biçimdeuyusturucu kullanmaya baslamis. Filmizlemek için dersleri sik sik asmis veNew York Üniversitesi'nden atilinca

askere çagrilmis ama alkolik,uyusturucu bagimlisi ve escinseloldugunu ve "geceleri altini islattigini"söyleyince yakayi siyirinis.Waters'in üzerinde bir yandan düsükbütçeli ticari 'istismar' sinemasinin,diger yandan underground sinemaninbüyük etkisi olmustur. Favoriyönetmenlerinin basinda gorefilmlerinin (kanli korku/dehsetfilmleri) öncüsü H.G. Lewis'i veAmerikan sexploitation (seks istismari)sinemasinin devi Russ Meyer'i sayar.Bunlarin ortak yani kara miz ahiçermeleridir. Waters, kendisinin filmçekmeye baslamasinin ardindaki esinkaynagi olarak ise Holywood filmleriniparodi eden underground filmler çekenKouchner kardesleri gösterir. Hem ailedegerleri denilen statükocu degerleri,hem de onun alternatifi iddiasindaki

hippilerin degerlerini reddeden Waters,bazi yorumcular tarafindan "punklarhenüz ortaya çikmadan önceki birpunkil olarak degerlendirilmektedir[Bu degerlendirme yi yapanDeathripping yazarlarina göre bugelenek, yani Waters' in 1960'li-1970'liyillardaki çizgisi, 1970'lerin sonlarindanitibaren Nick Zedd gibi yeni kusak

Page 11: Geceyarısı Sineması Sayı 1

underground cu lartarafindan gelistirilen vecinema of transgression olarakadlandirilan ekol tarafindansürdürülmektedir.] .Waters, 16 mm'lik ilk filmiEat Your Makeup'in(Makyajinizi Yiyin; 1968)ardindan uzun metrajli ilkfilmi olan ve Divine'm rol

aldigi Manda Trasha (ÇöpDünyasi; 1969) ile adiniduyurmaya basladi. Bufilmin gördügü ilgidencesaretlenerek babasindan

aldigi 5,000 dolarla 1970'deilk sesli filmini çekti:Multiple Maniacs(Manyaklar Güruhu). Buhiti, ilk renkli filmi olan vedaha da büyük basari kazanan Pink

Flamingos (Pembe Flamingolar, 1972)-ve sonra da Female Trauble (Disi Bela;1974) izledi.

Divine'm rolalmadigi Desperate Living(Çaresiz Yasamak; 1977),65,000dolarlikbütçesiyle Waters'm undergrounddançikmaya niyetlendiginin isaretiniveriyordu ama bu filmin temasi yinede önceki filmlerden farksizdi ve ticariaçidan basarisiz oldu. Waters'in 35mm'lik ilk filmi Polyester' de (Polyester;1981) Divine geri döndü.Ancak 1988tarihli Hairspray (Saçspreyi)ile Waters herkesi sasirtti: lanetliyönetmen, ilk defa kasten kötü, çirkinve ilkel gözükmeye çalismayan, normalgörünümlü bir komedi filmi çevIrmistibasrolde yine Divine olsa da ..Universalyapimi Cry-Baby (Zirlayan Bebek; 1990)ve Kathleen Turnerm basrolde olduguSerial Mom (SeriAnne; 1993)ile Waters,Holywood' daki yerini iyicesaglamlashracakh.

Multiple Maniacs ve Pink Flamingos1970 ve 72 yillarinda birbirlerininpesisira ve ayni kadro ile çekilen bu ikifilm, Waters'in 'kötü zevk'i tatmin

amaciyla sinemada 'gerçek pisligi' [filth]sergileme felsefesini bütün yönleriyleyansittiklarindan, Watersfilmografisinin en önemli iki parçasisayilabilider. Multiple Maniacs

(Manyaklar Güruhu) Pink Flamingos

'un (Pembe Flamingolar) bir prelüdüniteligindedir ve özellikle Divine veetrafindaki bir grup 'manyagin' (DavidLochary, Mary Vivian Pearce, MinkStole, Danny Mills, ve Edith Massey)diger Waters filmlerindesaglamlastirilacak olan anlatisalkimliklerini olusturmaktadir. Bütün bu'manyaklar', özellikle Divine, Icraettikleri 'gerçek' igrençlikler veWaters'in bu gerçekligi destekleyen'belgesel' kamerasi yardimiyla anlahsalkimliklerini zamanla gerçek kimlikleredönüstürdüler .

Manyaklar GüruhuWaters'in 1970 tarihli filminin ismini

hayrani oldugu H.G.Lewis'in 1000Maniacs'indan esinlendigidüsünülebilir. Önemli bir fark olarakWaters'in hikaye anlatmak yerine birseri sok edici sahneyi ardardasiraladigini görüyoruz. Bir sonrakifilminde belli bir olgunluga erisecekolan bu teshirci anlatimin Maniacs' tayönetmen için henüz bir anlatimproblemi yarattigi besbelli; tutarli vesebep-sonuçsal bir olayakisi içineyerlestiremedigi teshir sahneleriniWaters filminin sagina soluna 'uysa dauymasa da ...' sokusturmus.Maniacs'm hikayesi gezgin bir çadirgösterisini (kusmuk yiyen adam,i

...birden birenereden geldigibelli olmayan devbir istakoz (sagisolu tellerle

tutturulmuszorlukla hareketettirilen garip birmaket)çerçeveye girerve Divine'atecavüz eder ...

Page 12: Geceyarısı Sineması Sayı 1

Divine'm büyükbir zevkle (!)

yedigi, sahibitarafmdan

gezdirilmekte.olan bir ev

köpegininkaldirama yaptigi

dumam tütendiskllar tamamen.

gerçektir

sevisen homoseksüeller, kriz geçireneroin bagim1isi vs ...) yöneten Divine'inerkek arkadasi tarafindan aIdatilmasiile baslayip herkesin birbirini öldürmesiile sona eriyor. Bu iki olayarasinda film·tutarsiz bir sekilde dönüp dolasipWaters'in muhtemelen önceden

'gösterilecekler' listesine aldigi cüretkarsahnelerde durakliyor, ve bu sahnelergüçlü bir anlati motivasyonu iledesteklenemedigi için filme gerçeküstübir görünüm veriyorlar. Bu duruma iyibir örnek olarak filmin son sahnesi

gösterilebilir: Divine etrafindaki herkesiöldürüp soluklanmak için kanapeyeuzandigi anda birden bire neredengeldigi belli olmayan dev bir istakoz(sagi solu tellerle tutturulmus zorluklahareket ettirilen garipbir maket)çerçeveye girer ve ona tecavüz eder:Istakoz tatmin olduktim sonra geldigigibi ortadan kaybolur. Buna benzer,özellikle bazi dokunuIamaz degerleriayaklar altina alarak gösterilemeyenigöstermek amaciyla anlati içineyerlestirilmis, bir diger sahne deDivine'm sokakta yürürken birdenbire,yine nereden geldigi belli olmayan,çocuk yasta bir aziz tarafindanyakindaki bir kiliseye göilirülmesi vebunu izleyen absürd olay: Divine husuiçinde tanriya dua ederken yanindabitiveren bir kadin ile arzularina hakim

olamayarak sevismeye baslar ve busevisme sahnesi paralel kesme yöntemiile Isa'nin çarmiha gerilisini gösterendiger bir sekans ile bagdastirilir.Divine'in doyuma ulastigi an Isa'ninçarmihtaki cansiz görüntüsü ileiliskilendirilir. Artik Divine bir sevicioldugunu ögrenmistir ve bunuögrendigi yer ise kilisedir. Bu aradaWaters son bir çaba ile bir digercüretkar detayi da ihmal etmez: Divineile yeni kiz arkadasinin kiliseyiterkederlerken Isa heykeli altinaoturmus kendine eroin enjekte edenbir uyusturucu müptelasinin yanindangeçtiklerini görürüz.

Pembe FlamingolarWaters Multiple Maniacs 'm basarismdanaldigi cesaretle, ondan çok daha igrençve cüretkar olan Pink Flamingos' ui

(1972) çekti. Tamamen ayni kadro ilegerçeklestirdigi Flamingos' un Maniacs'tan en büyük farki, renkli olmasininyanisira, gösterdigi 'pisligin' gerçekolmasidir. Örnegin, Maniacs' takikusmuk yiyen adamin yedikleri 'özelefekt'ken Flamingos'un pek meshur sonsahnesindeki, Divine'in büyük birzevkle O) yedigi, sahibi tarafindangezdirilmekte olan bir ev köpegininkaldirirna yaptigi dumani tüten diskilartamamen gerçektir. Bununla birlikte,Waters'in, bir önceki filminde sorunyaratan 'teshir - hikaye' uyusmazligiproblemini de Flamingos'ta, bu ikiunsuru birbirlerine baglayarak,çözdügü görülüyor. Waters, 'yasayanen pislik insanlar' ünvani konusundabirbirleriyle ölümcül bir rekabete gireniki 'aile'nin savasini anlatip bir yandanda hangisinin daha beter olduguseçimini izleyiciye birakarak sik sikgörüntüledigi igrençlik gösterilerinianlatisinin mesru bir parçasi halinegetirmeyi basarmis.

Page 13: Geceyarısı Sineması Sayı 1

Divine, kadinlarla sevisirken tavuköldürmekten zevk alan oglu Crackers(Danny Mills),bunu izleyerekdoyumaulasan kiz evlat1igiCotton(MaryVivianPierce), ve bir bebek kafesi içindeoturup sürekli yumurta yiyen zihinselözürlü annesi Edie (Edith Massey) ilebirlikte Phoenix karayolundaki birkaravanda yasamaktadir. Bu arada,önemli bir derginin Divine'i 'yasayanen pislik insan' ünvani ile kapakyapmasi genç kizlari kaçirip onlarihamile biraktiktan sonra doganbebeklerini sevici çiftlere satarakhayatlarini kazanan, ve tabii kiDivine'dan daha pislik olduklariniiddia eden, Connie (Mink Stole) veRaymond Marble (David Lochary)çiftini çilgina çevirir. Divine'a savasaçan Marble'lar bir bayan casus tutar,ve bu casus Divine'in oglu Crackers'ibastan çikartmak suretiyle bu igrençaile ile ilgili birçok bilgi edinir. Fakatbayan casus bu bilgilere korkunç bir'cinsel' deneyim pahasina ulasir:Craekerskizilesevisirkenbogazlarindantuttugu iki tavugu kiz ile kendi bedeniarasinda ezerek öldürür. Waters busahneyi tavuklari bu iki 'manyaga'gerçekten öldürterek çekmistir. Busahne karsisinda 'çilgina dönüpyaygara çikaran' hayvan haklarikoruyucularina Waters'in cevabiise:"...ne yani, tabaginizdaki kizarmistavuk oraya kalp krizi geçiripdüsmediya!... Üstelik biz de bu tavuklariziyanetmedik ...çekimden sonra pisiripkarnimizidoyurduk...bu arada tavuklarda ölmeden öncemeshur oldular...fenami?" Flamingos'ta problem yaratipKanada'daki dagitimci firmalarinmakasina takilan bir diger sahne deDivine'in dogum günü partisindeki'anüs dansi'dir. Divine'in karavanininönündeki çayirda düzenlenen partiyekatilar manyaklardan biri ortaya çikipmüzik esliginde anüsünü açipkapayarak sarkiya eslik eder. Watersiçin bu sahne filmin en 'eglenceli'sahnesidir ve çikarti1irsafilm anlaminiyitirir.BuradaDivine'inoglu Craekers'a'ilahi' bir ödül olarak sundugu bütündetaylariylaçekilmisoral sekssahnesinide unutmamak gerek.

'Kötü zevk' sinirlarini sonuna kadarzorlayip,çektigisahnelerleen 'karsit'laribile karsisina almayi basaran Watersfilminin adini California'danBa1timore'aseyahat ederken yollardaçoksikrastladigibir seyden esinlenmis:insanlarin süs olsun diyekaravanlarinin önlerindeki bahçelerediktikleri pembe flamingo biblolari.Waters için bu pembe flamingolarAmerikan kültürünün içine islemis 'iyihuylu' bir 'kötü zevk'in sembolleri.Waters her ne kadar bu iyi huyluzevksizligi 'kötü huylu' bir filmIerahatsiz etmeye çalistiysa da bugünPink Flamingos 'yaramaZ'fakat 'zararsiz'

.bir film olarak lanse edilmekte. Film1997'de gösteriminin 25inci yilikutlamalari nedeniyle dagitimcilareasinema ve video piyasasina yenidensürüldü. Filmin sonuna Waters'isaygideger bir sinemaci olarakgösteren, filmle ilgili düsüncelerini vezamaninda kesip yeni kesfettigi bazisahneleri sundugu bir monologeklendL Amerikan televizyonlarininönemli talk-showlarina davet edilerekona 'sanathayatinane zaman basladigi'soruldu. Bütün bunlar belki de iyihuylu zevksizlerin zevk/sizlikanlayislarini 25 yil sonra hala tehditedebilen bu filmi kabul görenHollywood sinemasina kazanarakzararsiz hale getirme çabalaridir. Zira,snuff ve pomo filmleri bir kenarabirakirsak, hiçbir Hollywoodyönetmeni bugün Pink Flamingos'unyarisi kadar bile cüretkar ve igrenç birfilm çekmeye cesaret edemez. JohnWaters'in kendisi bile...

Waters için bupembeflamingolarAmerikankültürünün icine.islemis 'iyi huylu'bir 'kötü zevk'insembolleri.

Page 14: Geceyarısı Sineması Sayı 1

Avrupa'da seksve korkusinemasi

ahlaksiz öykülerCathal Tohill & Pete Tombs

Size tavsiye ederim: "Kötü" filmlerebakmasini ögrenin, genellikle son derecegüzeldirler.

Ado Kyrou, Le Surrealisme au Cinema

Sessiz sinema döneminde korkutemalari zaman zaman kullanilmaklabirlikte genellikle rasyonel bir aÇ1klamaiçine oturtuluyorlardi, filmdekivampirlerin ve hayaletlerin sahteoldugu filinin sonunda anlasiliyordu.Yalnizca Almanya'dadisavurumculugun etkisi altindakiNosferatu (1921), Der Golem (1920) veDer Müde Tod (1921) gibi filmlerde 18ve 19'uncu yüzyillarin dehsetöykülerindeki Gotik ruh içtenliklekullanilmisti. Danimarkali yönetmenChristensen'in filmleriyle birlikte bufilmler, sinemanin izleyicilerine kendidüs ve korkularini göstermek içinfantastige basvurmaya yönelik gerçekçabalariydi. Amerika' da ise The Gorilla(1927) ve Cat and the Canary (1927) gibifilmlerde hakim hava komediydi.Korku sinemada bariz biçimde bir türolma durumuna ancak 1930'larda geçti.Ama Dracula'da (1931) görülebilecegiüzere Amerikan modeli 1920'lerindisa vurumcu deneyimleriniterketmisti. Bir elestirmen söylediyordu: "Amerikan izleyiciler realizmtalep ediyorlar. Dolayisiyla Avrupaliözel efekt uzmanlari uçuk çekimleryaparken, AmerikaWar' in tek bir amacivar: her film hilesini mümkün merteberealist göstermek."1940'larda yolun sonuna hemengelindigi anlasildi. Dracula,Frankenstein ve Kurtadam ya çesitli

Der Teufel kam aus Akasawa / The Devi!

Came from Akasawa (Jesus Franco, 1970)

Page 15: Geceyarısı Sineması Sayı 1

kombinasyonlardaayni filmdebirarayagetiriliyorlar ya da dönemin popülerkomedyenlerinin filmlerinde yardimcirollerde yeraliyorlardi.Sansasyonel egilimli.popüler filmlersavas sonrasi dönemde kendilerinedaha çok bilimkurguda gida buldular.Bu dönemde yalnizca Meksika' dagerçek korku filmleri yapildi amabunlar dünya piyasalarinda etkiliolamadilar. Korku filmleriningerilemesinde kuskusuz sansürün derolü vardi. Ama korku filmleri aslaunutulmamislardi. BarriePatterson'unSeal of Dracula' da dedigi gibi"varliklilarin karsi çiktigi bu filmler,daha az talihli olanlarinyasadigi kenarmahallelerde gösterilmeye devamediyordu."1957'deUniversal sirketi elindeki eskifilmleri televizyon kanallarina satti.Eski klasikler geç saatlerdegösterilmeye baslandi ve onlariizlememisolan gençkusaklarin ilgisiniçektiler.Yavas yavas ticari korku filmleriyasama dönmeye basliyorlardi.Ingiltere' de yillardir ucuz filmlerçeviren Hammer sirketi 1957'de TheCurse of Frankenstein'le korku serisinebasladi. Ama ondan önce 1956'daRiccardo Freda, Italya'nin ilk gerçekkorku fi1mininve kesinlikleilk vampirfilminin, i vampiri' nin çekimlerinebaslamisti. Bufilm genellikleHammerkorku filmlerinden etkilenmis bir filmolarak tarif edilir. Oysa Freda,Hammer' daki Terence Fisher kendifilmlerine baslamadan neredeyse biryil önce i vampiri'ye basladigi için bupek gerçekçi degildir. Zaten Freda'ninstili,yaklasimive ruhu Fisher'in soguk,rasyonel ve çizgisel yaklasimindandünyalar kadar uzaktir. Freda'ningeçmisi, güzel sanatlara, resime veheykele dayaniyordu. Onun filmeyaklasimi, ekrani bol detaya bogup,gevsek ve cezbedici bir vaat dünyasiyaratmakti. Sinemadaki uzun çiraklikdönemini editör olarak geçirenFisher'in ise daha ölçülü ve formal biryaklasimi vardi.Iki yönetmen arasindaki fark yalnizcaFisher'in esasli biçimde tutucunitelikteki iyi/kötü ikiliginden, hattaKita Avrupasi gelenegindeki tutku ve

sarhosluk karsisinda kendi görselstilinin soguklugundan ziyade,Avrupalilar'in dramatik mantigi'sinematik' mantik olarakadlandirdiklari bir mantik lehineterketmisolmalarindayatar.Bufilmlereyönelik elestirilerin çogu bu noktayitemel alirlar ve Hitchcock bunu'buzluk' etkisi olarak nitelendirmistir.Yani, izleyicinin filmden sonra evinegidip, buzluktim bir bira çikarmaküzereyken kendi kendine "Hey, birdakika!" dedigi an, fi1minbütün yapisigözlerinin önünde çöker - çünküdramatik mantiktakiölümcülbir hatayifarketmistir.Hitchcock bu zorlugu asmak için çokçaba harcamistir. Freda, Bava vedigerleri ise. sorunu, ya onu ihmalederek ya da asiri-analitik izleyicininzihninin denetiminden firlayip çikandöngüsel, çözümsüz öykülerleçözmüslerdir. En sik basvurulançözümse -ki hiç de bir çözümebenzemez- ayni hileyi, bulmacaninçözümü anlamsizlasincaya kadar filmboyunca yinelemektir. Öyküler, AlainRobbe-Crillet'nindeyimiyle 'jeneratör'islevi görürler. Yani izleyicin vefilmcinin ortak bir hayret, dehset vetemaasa dünyasina geçmeleri içinsiçrama tahtasidirlar.60'live '70'li yillarda iseAvrupa korkusinemasi tamamen çildiracak veerotizm ile dehseti birlestiren yeni birtür olusturacakti. Bu birlesme sonderece basarili oldu ve Ingiltere, ABDgibiülkelerevurdugunda daha da sokeedici ve irrasyonel gözükecek birgarabet dalgasi yaratti.Erotik korku patlamasi, '70'lerlnortasina kadar sürdü. Deep Throat gibihardcore filmlerin gelisiyle birlikteseks-korku birlikteligi demode oldu.Böylece kitadaki düsük bütçeli filmyönetmenleri de pornonun barizçekiciligiile rekabet edebilmek içinbir

.yönleriyle buraya dogru kayarak dahada garip ve çilgin filmler ürettiler.Önceki korku filmlerindekimalzemeden beslenerek isyan ettiricisenaryolar ve garip fantazilerle dolufilmler çevirdiler.Avrupa'da seyircilerbu filmlerin üstüne atlayarak onlarindaha da çilginlasmasini tesvik ettiler.çogu, denizasiri tüketim için çok fazla

En sik basvurulan,çözüm se -ki hiç debir çözümebenzemez- aynihileyi, bulmacaninçözümü anlamsizhale gelinceyekadar filmboyuncayinelemektir .

Page 16: Geceyarısı Sineması Sayı 1

Visita del Vicia / Vialatian of the Bitch yoldan çikmisti. Daha önceki seksi(Jose Larraz, 1978) filmlerin aksine sanatolarak

sunulamazlardi, bunun için çok fazlagarip ve sayginliktan uzaktilar. Pekçogu sansüre takildi ve en önemlisahneleri makas odalarinda yerleredüstü.Artik geriyebakarak bu çilgindönemianlamaya çalismanin,mantigini ortayaçikarmanin zamani gelmistir.Bu garip olgunun sinemasal kökeniFransizlar'in fantastique olarakadlandirdigi yerde yatar. Bir seyegerfantastikse, erotik, yoldan çikmis veharika olmalidir. Çizgisel anlati vemantik,fantastikbir filmdeihmaledilir.Görsel, asiri ve irrasyonel ögelerayricaliklidir. Eger bir yapisözkonusuysa,bu bir rüyamn yapisidir.Gizli, korkunç ve bazen anlasilmazimajlarla dolu bir rüyanin. Mantik verasyonalitearadan çekilince,bastirilmisolan sahneye çikar ve fantastik filminerotigemeyilli olmasi sasirticidegildir.Avrupa seks-korku filmleriniyapanlarin hepsi filmseverlerdi.Sinemanin ilk cavcavli günlerinde

büyüdüler. Louis Feuillade'ninFantomas serisi ya da Fritz Lang'inMetropolis'i onlarin gidasiydi. Onlarinizledigi ve sevdigi filmler artikunutuldular ama miraslari seks vekorku filmlerinde yeniden islenmisolarak yasiyor.Fantastique'in etkisi önemliydi amabaskaetkilerde vardi.Buerotikdevrim,sürrealizm, romantisizm, decadantgelenegi gibi daha eski akimlarinyanisira 20.yüzyil pulp edebiyati, serifilmler,eskikorku filmlerive seksiçizgiromanlardan da beslendi. Avrupakorku film yapimcilarinin talanedebilecekleribir torba dolusu garabetvardi ellerinde. Ayni kaynaktanbeslenen farkli yönetmenlerin nasilkendi kisiselzevkleriniyansitarak yenibölgeleredogru yolaçikarkenonlardannasil farkli sekillerde yararlandiklariilginçtir.Bu yüzden bu çarpici filmler kolaykategorize edilemezler. Sanat olaraksayilamazlar ama basitçe Euro-trasholarak nitelenemeyecek kadar zeki veözgündürler. Garip bir sentezdirler,

Page 17: Geceyarısı Sineması Sayı 1

popüler edebiyat ve çizgi-romanlarindinamizmi ile gerçek sanatin sapikromantizmini birlestirmislerdir.Eski fantastik filmler, seksiden ziyadesÜITealisttiler, erotizme yönelis, sansürkorkusuyla sinirliydi. Seks, ana birunsur olarak sahneye 'SO'lerinsonundave '60'larin basinda çikmaya basladi.Bu, iki asamada gerçeklesti. GeorgesFranju'nun Yüzsüz Gözler'i, siirselligive içerdigi ifade edilemeyenduygulariyla bir katalizatör oldu. Onubaskalari izledi. Jess Franco'nunKorkunç Dr Orlofu (1961) bunlarin enönemlisidir. Yüzsüz Gözler' den daha

ucuz, daha irrasyonel ve daha pulptive erotizme oynuyordu. Sonra ise barajyikildi ve sel tash.'60'lar ilerledikçe, sansürünsinirlamalari gerilemeye basladi.Yüksek bütçeli filmler de, popülersinemanin bodrumundaki degismeleriyansitircasina, çiplakliga ve cinselligekaymaya basladilar. Düsük bütçeli filmyapimcilari ise onlardan dahacüretkardilar çünkü ayakta kalabilrnekiçin daha cüretkar olmakzorundaydilar. ABD ve Ingiltere'yeoranla kita Avrupasi'nda yasananlardaha dizginsiz ve çilgindi. Fantastique'inçerçevesi onlara daha seksi, dahasapikça ve daha tuhaf olma sansiveriyordu.Sürrealistler gibi Avrupali korku filmiyönetmenleri insanin gizil erotizminiaçiga çikarmayi amaçliyorlardi ve pekçogu, düsük bütçeli film endüstrisineonlara sagladigi özgürlük olanagi içingirdiler. Korku filminde biraz hareketalanlari vardi. Is yapacak kadarçiplaklik ve tuhaflik koyma kaydiylacanlarinin istedigini çekebiliyorlardi.'60'larda sansür esnedi, erotizm izniartti ve korku filmleri daha da isindi.Bu dönemde korku ve seks arasindakisinir belirsizlesti.'70'lerin ortasinda ise seks-korkupatlamasi bitmisti ve düsük bütçeliyönetmenler pomoya kaymak zorundakaldilar. Ama bu, onlarin korkuyu veerotizmi birakmalari anlamina gelmedi.Pek çogu bu ögeleri, sekse daha fazlayönelen bir çerçeve içinde yenidenislediler.Bu yönetmenlerin içinde en üretkeniFranco' dur. Sürekli hareket halinde

olmus, sürekli film çekmistir. Filmleri,caz dogaçlamasi gibidir, formda olduguzamanlar baska, olmadigi zamanlarbaska. Ama pekçok filminde enazindan bir adet paha biçilmez,dahiyane sahne vardir. Jose Larraz'inürünleri de yogunluk açisindan onayakindir. Larraz, daha esrarengiz, dahaaz maceraperesttir ama yine deateslidir.Jean Rollin filmleri ürpertici ve gerçek­ötesidir. Bir Rollin filmi izlemek Gotik

bir sokakta ya da eski bir mezarliktadolasmaya benzer, bir süre sonra çokçesitli garip duygulara kapilirsiniz.Rollin'in filmleri kisiseldir, onuheyecanlandiran imajlarla doludur.Romantik bir geçmise bakarlar,yerlerinden edilmis vampirlerle dolubir geçmise. Larraz gibi, Rollin deesrarengiz kisi, yer ve durumlarabayilir. En iyi filmlerinde solgun biryogunluk, kendine özgü bir havavardir.Bu üç yönetmene oranla korkudanziyade seksin her zaman filmlerindeçok daha agir bastigi üç yönetmendendaha söz etmek gerekir. Çizgi-filmendüstrisinden gelen WalerinBorowczy k' in filmleri ince inceislenmistir. Jose Benazeraf ise eglenmekiçin film yapar ama filmlerinin yine deiyi olmasini ister. Filmleri gelenekseldegerlere saldirir ve onlarin altini oyar.Erotizme, bu isyankar kisiligindendolayi yönelmistir. Alain Robbe-Grillet,en entellektüelleridir, onun filmlerisoguk ve mesafelidir.Özellikle bu alti yönetmen, kitaAvrupasi'ndaki düsük bütçeli filmendüstrisi içindeki en önemlidamarlardan birini temsil ederler. Bu

Avrupali maceraperestler, 'ama'lari,'fakat'lari, 'aman dikkat'leri bir tarafabirakarak, sinirsiz bir fantazi içindefilm çekmislerdir. Onlarin erotikdeneyimleri,pornografininrealizminikolayca asarak geride birakmistir.En garip film yolculuguna hazir olun.Siradana elveda deyin; birakinhayalgücünüz kabindan disaritassin.

* Cathal Tohill ve Pete Tombs, Immoral

Tales: Sex and Horror Cinema in Europe1956-1984, Titan Books, 1995. •

Bu Avrupalimaceraperestler,'ama'lari,'fakat'lari, 'amandikkat'leri birtarafa birakarak,sinirsizbir fantaziicinde film.cekmislerdir.Onlarin erotikdeneyimleri,pornografininrealizminikolayca asarakgeridebirakmistir..

Page 18: Geceyarısı Sineması Sayı 1

Kayaliklarin

Dibindeki Sahillerin

ve Harabe

Satolarin Ozani,

jean ro IlinKaya Özkaracalar

Düsük bütçeli erotik vampir filmlerininöncü yönetmeni olan Rollin, 1938'deParis'te sanatla ilgili bir aileye dogdu.Babasi, oyuncu ve tiyatroyönetmeniydi. Annesinin çok yakinarkadasi olan Georges Bataille,küçüklügünde Jean'a uykudan öncemasallar anlatirdi. Rollin, bumasallardan birinin rahip kiligindakibir kurtla ilgili oldugunu animsiyor.Çok küçükken izledigi bir filmdensonra annesine büyüdügündenkendisinin de böyle seyler yapacaginisöylemis.Askerligini yaparken, askeri filmlerinyapimi sirasinda film yapimi tekniginintemellerini ögrendi. 1955' de, terhisolduktan sonra bir çizgi-film sirketindeyönetmen yardimcisi olarak ise basladi.20 yasinda, Tristan Corbii~re'nin birsiirinden esinlendigi ilk kisa metrajlifilmini yönetti: Les amours jaunes (SariAsiklar) .1964'te bir Ispanyol anarsist grubuadina, Franco diktatörlügü karsitikampanyalarda kullanilmak üzere buülkede gizlice bir belgesel çekti. 1966'dabir çizgi roman çalismalarina katkidabulundu ama akli hala sinemadaydi.Ertesi yil ABD' ii yapimci Sam Selsky,Rollin' e kisa metrajli bir korku filmiçevirmesini önerdi: Selsky,eski bir ABDfilmini Fransa' da gösterime sokmayiplanliyordu ama bu film, yalnizca birsaat dolayinda oldugu için kisa metrajlibir filmle birlikte gösterilecekti.Yikilmak üzere olan bir satoda 100 binfrank gibi son derece sinirli bir bütçeyleçekilen film kisa sürede tamamlandi.Malzemeleri tasiyan eski bir araba

La Vampire Nue

Page 19: Geceyarısı Sineması Sayı 1

filmde de kullanildi; Rollin ve Selsky,bütün rolleri daha önce oyunculukyapmamis olan arkadaslarina vetanidiklarina verdiler. Çekimlersirasinda senaryoda süreklidegisiklikler yapildi ve film adetayariyariya dogaçlama bir sekildeçekilmis oldu. Selsky, nihai ürünü çokbegenince ondan bunu tek basinagösterilecek uzun metrajli bir filmolaraktamamlamasini istedi. Le viol du

vampire (Vampirin lrzina Tecavüz) adiverilen film, ertesi yil Mayis ayindagösterime girdiginde Paris'te yüzyilinen büyük devrimci ayaklanmasi patlakvermisti ve Le viol du vampirealisilmadik bir film olmasi sayesindeher alanda radikal, yepyeni arayislarinrevaçta oldugu o günlerin havasi içindeçok büyük ilgi gördü ama öte yandanelestirmenler tarafindan yerden yerevuruldu.

Le viol du vampire biraz gereksiz yerekarmasik bir konuya sahip. Film, birköye gelen üç gençten birinin eski birsatoda bulunan ve vampir olduklarikabul edilen dört kizi vampirolmadiklari konusunda ikna etmeyeçalismasi ve kizlardan birine asikolmasiyla basliyor. Ama genç kiz onuda isirip vampir yapinca yanildiginianliyor. ilk bölüm bütün kizlarin veadamin sahilde öldürülmesiyle bitiyor.'Le s Femmes Vampires' adini tasiyanikinci bölümde ise VampirlerinKraliçesi ortaya çikiyor ve bu aradagenç adamla kadin dirilerekvampirlikten kurtulmak için kraliçevampire karsi umutsuz bir mücadeleyegirisiyorlar.Filmin özellikle ilk bölümünde,Rollin' in daha sonraki pekçok filmindetekrar tekrar kullanacagi, salt bir mekanolmaktan ziyade tarif edilemeyenduygularla yüklü basli basina birerimge haline getirdigi sato ve özelliklekayaliklarin dibindeki sahil gibi ögeler,silik hatiralarda gizli bir aile sirri gibitemalar en katiksiz hallerinde yogunbiçimde kullaniliyorlar. Ikinci yarininbir klinikte geçen uzunca bir bölümü,ffimin diger bölümleri ile ayni düzeydeolmasina karsin finale dogrugerçeklesen vampir evlenme töreniylefilm yine ilginçlesiyor.

Rollin'in ikinci filmi olan La vampire

nue (Çiplak Vampir; 1969) iseyönetmenin ilk renkli ilimiydi. Filmde,ellerine geçirdikleri ve vampirolduguna inandiklari genç bir kizüzerinde deneyler yaparakölümsüzlügün siirini ögrenmeyeçalisan ve bu deneyler sirasinda üyelerisirayla gönüllü olarak intihar eden birgrubun liderinin oglu sözkonusu kizaasik olur. Kizin arkadaslari bir gecesatoya baskin düzenleyerek kizikurtarirlar ve genç adam da onlarintarafina geçer. Film, bariz biçimde siyasimetaforlar tasimaktadir. Çogu hippigörünümlü gençlerin satoyu basip esirkizi kurtarmalari Fransiz Devrimi

sirasinda Bastille hapishanesininbasilmasini çagristiriyor, gençler '68ayaklanmasinda ön saflarda olananarsistlerin kara bayragini tasiyorlar.La vampire nue bir önceki film kadarbüyük yanki yaratmadi. Oysa bugün

Le Viol du Vampire

Page 20: Geceyarısı Sineması Sayı 1

dönmek yerine kuzenleriyle birlikteolmayi tercih eder ve üçü de günesinilk isiklariyla birlikte ölürler. Filminbasarili müzigini gençlerden olusanamatör bir rock grubu yapmis .FilmdeRollin bir tabutun üstüne konulan

beyaz bir güvercin ölüsünden tabutuniçine kan sizmasi gibi görsel açidançarpici sahneler yakalama yi yinebasarmis. Ancak bu filmde Rollin dahaönceki filmlerinden farkli olarak

vampirligi, evli bir karikoca arasindaki'normal'· iliskiyi tehdit eden lezbiyenlikve ensest gibi 'anormal' iliskilerin birmetaforu olarak kullanmakta ve

baskahramanin vampirligi kocasiylaaile hayatina tercih etmesiyle de Anglo­Sakson korku sinemasinin kaliplarinindisina çikmaktadir.Ingiltere' de Sex and the Vampire adiylagösterilen Le frisson des vampires bir yilboyunca gösterimde kaldi. Nihayet1972 tarihli Requeim pour un vampire(Bir Vampir Için Agit), Caged Virgins

(Kafesteki Bakireler) adiyla ABD'ye deihraç edildi. Bu filmde islah okulundankaçan iki kizin, soyunu sürdürmek içinbakire kurbanlar bekleyen 'vampirlerinsonuncusunun' pençesinedüsmelerinin öyküsü anlatilmaktadir.Filmin hiç konusma içermeyen uzunaçilisina karsin ABD' de pazarbulabilmesini çiplak kadin vücutlarininbolca sergilemnesine borçlu oldugunusöyleyebiliriz.Ancak bu yillarda artik ABD' depatlayan gerçek pomo dalgasiAvrupa'ya da vurmustu. '70'li yillardaRollin de, para kazanabilmek amaoylaMichel Gentil takma adiyla çok sayidapomo film çevirdi. Ama bu filmleriaslinda onun çevirdigi bir sir degildive böylece Fransiz sinemaçevrelerindeki itibari daha da düstü,bir günah keçisi muamelesi görmeye,Fransiz sinemasinin kara lekesi, utançkaynagi olarak gösterilmeye baslandi.Rollin, kendi pomo filmleriniçevirmenin yanisira daha sonraEmmanuelle 6'nin senaryosunu yazacakve yönetmen yardimciligini yapacakh.Ama bu arada pek çogu son derecedüsük bütçelerle erotik korku filmleri

j de çevi,meyi sü,dü,dü. Bunlanni •••••••~ •••••••••------ ,- - -

~ f'''''' " IH" ~ • lIOW'f~ Si» AA'

Rollin;

baskahramanm,vampirligi aile

hayatma tercihetmesi ile Anglo­

sakson korkusinemasmm

kaliplarinin dismaçikmaktadir.

geriye dönüp bakildiginda Rollin'infilmleri içinde en begenilebilirolanlarindan biri olarak görülebilir.Örnegin horoz ve geyik maskesi takmiskisilerin genç kizi, mavi tonun hakimoldugu karanlik sokaklarda izledigisahneler tam anlamiyla mükemmeldir.Rollin'in Le Viol du vampire' dekullandigi kayaliklann dibindeki sahil,hem La Vampire Nue'nun, hem deüçüncü filmi Le frisson des vampires' inCVampirlerin Dehseti; 1970) finalindeyeraliyor. Le Frisson des vampires'inkonusu söyle: Balaylarinda gelininkuzenlerinin satosuna gelen yeni evlibir çift, onlarin yeni öldügünü haberalirlar. Ama iki kuzen, vampir olarakkarsilarina çikar. Kuzenlerivampirlestirmis olan bir kadin vampir,gelini de bastan çikarir. Damadin kadinvampiri öldürmesine karsin, gelin ona

Page 21: Geceyarısı Sineması Sayı 1

tinnmrnnayrnamekstinnellieITeYffdenyere vuruldu, çogu ticari açilardan sonderece basarisiz oldular ve örnegin(inanmasi güç inna gerçekten de) bozukkameranin hizli-gösterimli çekimyapmasini dengelemek amaciylaoyuncularin agir çekim temposundaoynamak zorunda kaldiklari Ellago delos muertos vivientos (Yasayan Ölüier

.Gölü; 1980) gibi bazilari gerçekten dekalitesiz yapitlardi.Rollin, vampir temasina ve onunlabirlikte sato, sahil ve silik hatiralardagizli aile sirri motiflerine 1976'da Levresde sang ile dönecekti. Aurum KorkuFilm Ansiklopedisi'nin, korku sinemasiiçindeki en iyi sÜITealistfilmlerden biriolarak övdügü filmin konusu söyle:Genç bir adamin, eski bir sato vebeyazlar içindeki genç bir kadiilla ilgilibelli belirsiz anilari canlanmaktadir.

Birgün bu kadin onu mezarligagötürerek bir grup vampiri serbestbirakmasini saglar. Genç adam dahasonra karaclik bir zindanda ailesini bir

tabutun basinda toplanmis olarakbulur. Beyazlar içindeki kadin aslinda,babasini vampirlestirdigi için annesitarafindan tabuta hapsedilen özkardesidir. Sonunda genç adam ve kizkardesi, sahildeki bir tabutun içineçmlçiplak bir halde girerler ve dalgalartabutu açikla ra dogru sürükler ...Üç haftada tamamlanan çekimlersirasinda Rollin, bir sahnede senaryogeregi denize birakilan bir tabutudalgalarin alip götürmesini önlemekiçin denize girdigi sirada tabutun birdalgayla basina çarpmasi sonucubayilmis ve bogulmaktan, suya atlayanbas roloyuncusu tarafindankurtarilmisti. Filmin giselerde büyükbir basarisizliga ugramasi üzerineRollin, borçlari kapatabilmek amaciylabu film için çekilen ama kullanilmayanbazi sahnelerin Suce-moi, Vampire (EmBeni, Vampir) adli bir porno filmdekullanilmasina izin vermek zorunda

kalmisti. Bu porno film ise ticari açidançok basarili olacakti ...Avrupa seks sinemasinin starlarindanBrigitte Lahaie'in bastolde oynadigi vebir satoda yasayarak kan içenkadinlarin öyküsünün anlatildigiFascination (1979), elestirmenlerin

övdügü ilk Rollin filmi olinasina karsinne yazik ki yapimci ile dagihmciarasindaki bir anlasmazlik dolayisiylahemen hemen hiç gösterimegirememisti. Rollin, bir aksinn umutsuzbiçimde filminin afislerini Parissokaklarina kendisi asmak ve daha

sonra da borçlarini ödeyebilmek için(geçmiste yaptigi gibi) takma adlarlaporno filmler çevirmek zorundakalmisti ..Rollin'in daha sonraki korku filmi olan

La morte vivante (Yasayan Ölü; 1983

Requiem pour un Vampire

Page 22: Geceyarısı Sineması Sayı 1

Rollin'in

filmlerinin ticari,

eglencelik

filmlere ya da

tam tersi seckin,sanat filmlerine

aliskin izleyicilertarafindan takdir

edilmeleri çok

zordur.

La Nuit des Traquees

[video: The Living Dead Gir/]) de, aynenFascination gibi, ilk dönemdeki sonderece düsük bütçeli filmlerine oranlabiraz daha profesyönel özelliklertasiyordu. Bir satoda yasayan kan içicibir kizin yavas yavas bellegini gerikazanarak kendi geçmisindeki korkunçgerçegi animsamasim anlatan bu fi1minkonusu da Rollin'in favori temalarim

içeriyordu ama bu kez görselolarakdiger filmlerine çok daha kanli sahneleriçeriyordu.Seyrek araliklarla da olsa hala filmçeviren Rollin en son olarak Le deuxorphelines vampires (Iki Öksüz Vampir)romamm aym adla filme çekmistir(1995). Bu film, henüz festivallerdisinda izleyici karsisina çikma olanagibulamamistir.Rollin'in filmleri, pekçok filmrehberinde yok sayilir ve gerçekten deHolywood tarzi ticari, eglencelikfilmlere ya da tam tersi seçkin sanatfilmlerine aliskin izleyiciler tarafindantakdir edilmeleri çok zordur. Ancakyine de onu takdir eden az sayida birhayran kitlesi vardir.Rollin'e deger veren az sayidakieserden biri olan Aurum Korku FilmleriAnsiklopedisi'nde onun için söyledenmektedir: "Rollin, filmlerinisürrealist bir sinefili duygusuyla

doldurarak onlari anlatisal tutarliliktan

fedakarlik pahasina çarpiCl ve siirselimajlar dizisine dönüstürür vegenellikle çizgi-roman sanatinianimsatan stilize kompozisyonlara sonderece dekoratif bir fetisist erotizm isler.Oyunculuk yüzeyseldir ve böyleceoyuncularin vücutlariyla sesleribiçimsel unsurlara indirgenir ki buyüzden Rollin, kötü yönetmenliklesuçlanmistir. Oysa onun filmlerigörsellik ve ritim e nazarankarakterizasyona öncelik vermeyireddederler."

Avrupa seks ve korku filmleri üzerinekapsamli bir arastirma yapan PeteTombs ise, Rollin için sudegerlendirmeyi yapiyor: "O,sözcügünün alisilmis anlaminda birfilmci olmayabilir; ne önemi var? Filmokullari bol miktarda yetkin teknisyenüretiyorlar. Rollin, çok daha azrastlanan ve çok daha degerli bir sey:Bir düs örücüsü. Hayatini düslerinpesinde kosarak geçirenler genelliklekahraman degil aptalolarak görülürler.Ama Jacques Prevert'in dedigi veRollin'in bir romammn basina epigrafolarak koydugu gibi 'bir aptaldan dahaüzücü ama ayni zamanda bir aptaldandaha güzel bir sey yoktur.'"

Page 23: Geceyarısı Sineması Sayı 1

• ROLLIN FILMOGRAFI

1958 Les amoms jaunes (kisa metrajli)1961 Ciel de cuivre (k. m.)1962 Un cheval pour deux (yönetmen

yardimcisi)1963 L'itineraire marin (tamamlanmamis)1964 Vivre en Espagne (belgesel)1965 Les pays loins (k. m.)1968 Le viol du vampire: La reine des

vampires1969 La vampire nue1970 Le frisson des vampires1970 Virgin Among the Living Dead

(Franco'nun bu filmindeki zombisahnelerini Rollin çekti)

1972 Requiem pom un vampire1973 La rose de fer

1973 Jeunes filles impudiques (MichelGentil takina adiyla)

1974 Tout le monde il en a deux (MichelGenti!)

1974 Les demoniaques1975 Phantasmes1975 Douces penetrations (Michel Gentil)1976 Vibrations sensuelles (Michel Gentil)

La Comtesse Ixe (Michel Genti!)1976 Levres de sang

1977 Saute moi dessus (Michel Gentil)Levres entrouvertes (Michel Genti!)Positions Danoises (Michel Gentil)

1978 retites pensionnaires impudiques(Michel GentiI)

1978 Les raisins de la mort1979 Faseination1980Penetrations vicieuses (Michel Gentil)1980 Le lac des morts vivants (J.A. Lazer

takma adiyla)1980 La nuit des traquees1981 Les echappees1983 La morte vivante

1984 Les trottoirs de Bangkok1985 Ne prends pas les poulets pom des

pigeons (Michel Gentil imzasini tasiyan bufilmi kendisinin yönetmedigini söylüyor)

1987 Emmanuelle 6 (senarist; bazibölümleri Rollin kendisi çekti)

1989 Cabinet particuler (tv dizisi bölümü)1989 Perdues dans New York (k. m.)1990 La griffe d'Horus (video, k. m.)1990 Chasing Barbara (baska bir filmde

kullanilmak üzere 20 dakikalik çekim)1993 La femme dangereuse1995 Les deux orphelines vampires

ii

Page 24: Geceyarısı Sineması Sayı 1

Kara

eldivenli

yönetmen

dario argento

Amerika' da stüdyo sistemi dolayisiyla bu

is tamamen farkli. Avrupa' da böyle bir seyyok, yalnizca yapimcilar ve finansörler var.

Bunun en iyi tarafi esas olarak, sizefilminizi yapmaniz için gerekli parayi verenbankayla muhatap olmaniz. Çünkü bankasana "Dur bakalim, senaryoda bunudegistirmen gerekli" demez. Isinibitirdiginde banka sana "Bunu ve sunu

kesmen gerek" demez. Bir stüdyoylaçalistiginda ise herkes, yaptiginidegistirmeni ister. Ben, bu seyler hakkindakimseyle tartismak istemiyorum.

DarIo Argento

ii

Kaya Özkaracalar

Argento'nun 12 korku filmindensaptayabildigim kadariyla bugünekadar yedisi sinema, video ya datelevizyonda Türkiye seyircisiylebulusabilmis. Argento, korkusinernasilfantastiksinemaizleyicilerinehitabeden yayinlarda türün en büyükustalari arasinda sayi1sada, Türkiye'deoldugu gibi dünyada da genelkamuoyuna hitabeden gazete vedergilerdeki sinema elestirmenleritarafindan olsa olsa 'ehven-i ser' biryönetmen olarak degerlendiriliyor.Argento'nun elestirmenler tarafindansevilmemesinin nedenlerinden biri,filmlerindeki kan, siddet ve vahsetinyüksek dozudur. Gerçekten deArgento, insani tedirgin edebilecekipuçlari vermektedir. Filmlerindekatilin kara eldivenler giymis elleriningözüktügü sahnelerde kamerakarsisindaki bizzat kendisidir!Röportajlarda, güzel kadinlarinöldürülmesini filme çekmektenhoslandigini,filmlerindekikatilleri çoksevdigini söyler.Neden böylesi filmleryaptigina iliskin sorulara ise kaçamakyamtlar verir:bunun adeta kendisi içinbir kader oldugunu, aniden ilham geliptrans halinde yazmaya basladiginisöyler; bazen de filmlerin yaratilisöykülerini açiklamak istemedigini,bunu biraz esrarengiz birakmakistedigini belirtir.Argento'ya yönelikbir diger elestiridegörsellige agirlik verme pahasinasinemanin diger sözümona asliunsurunu, yani anlahmn kurgusunuihmal ettigi seklindedir. Oysa Anglo-

Page 25: Geceyarısı Sineması Sayı 1

Sakson sinemasinin dar kaliplarimerkezli olan bu elestiri,baska sinemageleneklerinde farkli paradigmalaringeçerli olabilecegini es geçmektedir.IsteArgento'nun ustalari olan ve güzelsanatlar kökenli Riccardo Freda veMario Bava gibi Italyan yönetmenler,kita Avrupasi'ndaki bambaska birgelenegi temsil ederler ve Argento, bugelenegin günümüzdeki temsilcisidir.Columbia Üniversitesi'nde Argentosinemasi üzerine master tezi verenMaitland McDonagh, Argento'nunfilinlerinin, örnegin Robbe-Grillet'ninsenaryosundan Resnais'in çektigiMarienbad' da Geçen Yil gibi eserlerlebirlikte, diger alisilagelmis eserlerdennitelikselolarak çok farkli birkategoride toplanmasi gerektiginisavunur; bunlarda "imajlar,çizgiselbiranlatinin ilerlemesine hizmet ederekdegil de, siirsel baglantilarla, bir türsimya mantigiyla bir digerindenöbürüne geçerler." McDonagh, nasilspagetti westernler, Holywoodwesternlerinin "egemen kodlarininyeniden tanimlanmasinive bu kodlanntemsil ettigi kabul edilen degerlerinsorgulanmasini" gerçeklestiriyorsa,giallo olarak adlandinlan Italyan 'katilkim?' filmlerinin de Hitchcocksinemasindaki kodlari yenidentanimladiginive degerlerisorguladiginikaydeder.McDonagh'in çalismasi, Argentohakkinda akademideki incelemelerintek örnegi degiL. Örnegin StevenShaviro, Lacanci film analizlerininelestirisinde Argento'nun Opera adlifilmini temel alarak, Argento'nuneserlerinin "erkek ve kadin, etkin veedilgen, saldirgan ve kurban, özne venesne arasindaki gelenekselkutuplasmalan belirsizlestirdigi" için"film izleyiciliginde bir karsi­paradigma olusturdugunu" söylüyor.Adam Kneeimzalibir makalede isebukonu Argento'nun bütün filinlerindentek tek örneklerle daha genis çaplibiçimde somutlaniyor. Amerikankorku/ dehset filmlerinde geçerliformülün erkek katil / kadin kurbanoldugunu animsatan Knee, Argentofilmlerinde ise hem katillerin, hem de

kurbanlann her iki cinstende oldugunubelirtiyor.Hatta filmiçinde gerekkatil,gerek kurban, gereksediger karakterleraçisindan escinsel,biseksüel, travesti,transseksüel gibi cinsel kimliklerinormal erkek/kadin kutuplasmasinin'disinda tiplere sikça rastlanmasinin budurumu daha da belirsizlestirdiginedikkat çekiyor. Knee'nin çok hakliolarak vurguladigi diger bir Argentoözelligi ise filmlerdeki kameraaçilarinin kime ait oldugununbelirsizligi.BirArgento filminde, hattafilmdeki tek tek sahneler içinde,kameranin saldirganin mi, izleyicininmi, ya da baskasinin mi bakis açisiniyansittigini kesin olarak söylemekgerçekten de çok zordur. Knee'ninbelirttigi gibi, Argento filmlerinde"bütün geleneksel pozisyonlar, eskiözlesme/kimlik noktalari süphe altinadüser; korku filmlerinde her zamançok önemli olan "ötekilik" durumuyayginiasarak belirsizlesir."

Koyu KirmiziBrezilyali bir moda fotografçisiylaItalyan bir film yapimcisininoglu olanDarioArgento,sinema dünyasina önceelestirmen olarak girmis. Aslinda bu,Avrupa' da seyrek rastlanan bir olaydegiL. Truffaut, Godard, Bertolucci,Pasolini de önce bu yoldan geçmisler.Argento,1960'liyillann ikinciyarisindaçok çesitli türlerdeki pek çok Italyanfi1mininsenaryosunaimza atmis.HattaSergio Leone'nin Once Upon a Time inthe West'inin senaryosuna malzemeolusturan öyküyü de BernardaBertolucciile ortaklasa olarakArgentoyazmis (Argento,sinema teknigiolarakLeone'dençok sey ögrenmisoldugunuileride belirtecektir). 1970'de isebabasinin yapimciligi altinda kendifilmlerini yönetmeye baslamis.Argento'nun 1970'lerin baslarindaçevirdigive Bava'nin etkilerini tasiyanüç korku/ gerilimfilminde (L'ucello dallepiume di cristallo [Kristal Tüylü Kus;1970], il gatto a nove code [DokuzKuyruklu Kedi; 1971]ve Quattro moschedi velluto grigio [GriKadife ÜzerindekiDört Sinek; 1972]), gelistirmeyebasladigi tarzi ilk olarak 1976 tarihli

Argento

filmlerinde "bütün

geleneksel

pozisyonlar, eski

özlesmejkimlik

noktalari süphe

altma düser,.'ötekilik' durumu

yayginlasarak

belirsizlesir. "

Page 26: Geceyarısı Sineması Sayı 1

"Herseyinanahtari

geçmistedir.

Geçmisteki seyler

geri gelerek

bugüne musallatolurlar."

Profondo rosso (Koyu Kirmizi) ilemükemmellik düzeyine erismistir.Filmin adindaki 'kirmizi' sözcügü filmboyunca oluk gibi akan kanagöndermede bulunurken 'derin' sifatibir bütün olarak filmin görsel yapisinahakim olan renklerdeki gözaliciligin,parlakligin, canliligin habercisidir. Öteyandan ilk filmlerindeki EnnioMorrkone müzigi artik yerini Goblinsadli bir rock topluluguna birakir. Müzikve görsellik, anlatiyi tamamlayiciunsurlar olmaktan çikip, örneginalisilmis filmlerde diyalogun sahipoldugu temel unsur mertebesine terfietmislerdir.Senaryosunu, Fellini'nin Roma veSatyricon filmlerinin senaryosuna imzaatan Bemardo Zapponi ileArgento'nunortaklasa yazdigi film, jenerik sirasindabir çocuk sesinin minldandigi birezgiyle basliyor. Iki gölgenin bogustugugörülür ve sonra bir çiglik duyulur.Ardindan görüntüye kanli bir biçak vebir çocugun ayaklari girer. Ve yüksekvolümlü bir rock müzigiyle birlikte

jenerik tamamlanir. Film,Roma' da kanli bir cinayetetanik olan Ingiliz piyanistMarc'm bu cinayeti çözmeugrasi etrafinda dönüyor.Jenerik sirasinda perdeye gelenama ne oldugu anlasilmayanolayin, baskahramaninçözmeye çalistigi cinayetle ilgisiadim adim ortaya çikiyor. Bellibelirsiz bir ipucu, piyanisti önceperili oldugu söylenenter kediImis bir malikaneyegötürüyor. Burada, sivanmaltindan, bir çocuk tarafindanduvara çizilmis kanli bir cinayetresmi çikiyor. Sonra, birilkokulun arsivindeki eski resimödevleri arasinda benzer bir

resim bulunuyor ve resminaltindaki imzadan yillar öncekikanli olayin kisilerine veböylece asil cinayetin failineulasilabiliyor.Argento'nun, giallolarindakiana tema böylece sergileniyor:Geçmiste, genellikle deçocuklukta yasanan ve geçmiste

kaldigi sanilan ama aslinda derin izlerbirakarak bugünü belirleyen korkunç,siddetli deneyimler. Argento, birröportajda bunu açikça ifade ediyor:"Herseyin anahtari geçmistedir.Geçmisteki seyler geri gelerek, bugünemusallat olurlar." Unlü yönetmen ayniröportajda, Jung' dan etkilendiginibelirtiyor. Ünlü psikolog ve psikiatristCG. Jung'a (1875-1961)göre insanlarindavranislarina iki ayri olgunun yönvericiligi sözkonusudur. Biri, kisininbireysel deneyimlerinden kaynaklanan,unuttugu, bastirdigi, ihmal ettigianilarindaki imgelerdir. Argento'nungiallolari bu (en kapsamli biçimdeFreud tarafindan sistemlestirilmis olan)bireysel geçmislerdeki anilarla ilgilidir.

Suspiria ve InfernoAma Jung'a göre, bunlara ek olarakkisileri yönlendiren bir de 'kollektifbilinçalti' vardir ki burada bireysel degilde dinlerden masallara kadar pek çokalandaki efsanelerde ifadesini bulan

kültürel kaynaklardaki imgeler havuzu

Page 27: Geceyarısı Sineması Sayı 1

sözkonusudur. Argento'nun da dedigigibi, "Jung' a göre, psikoloji ilebüyü/ sihir arasindaki siniri geçmekçok kolaydir." Iste ünlü yönetmenProfonda rosso' dan sonra giaIlolara birsüre ara vererek ardarda çevirdigi ikidogaüstü filminde, Suspiria (1977) veInferna' da (Cehennem; 1980)bu kültürelhavuzdaki imgeler üzerine egilir.Bir ara özgün bir mitolojiymis gibiözenle gelistirdigi Cthulhu mitolojisininyaralicisi olarak ün yapan korku yazariLovencraft'in öykülerini uyarlamayidüsünür ama vazgeçer. Çikis noktasiolarak afyon müptelasi bir yazar olanThomas de Quincey'nin Suspiria deprofundis (Derinliklerden Gelen IçÇekmeler) adli deneme kitabini alir.De Quincey, bu kitabindaki birdenemesinde insanligin acilarini 'ÜçAna' metaforu ile betirnler. Argento daÜç Ana üzerine dayanan farkli birkurgu yaralir. Inferno'nun baslangicindaeski bir kitaptan, karanlik emellertasiyan Üç Ana'nin Roma, New Yorkve Almanya' daki üç ayri mekandandünyaya üzüntü, gözyasi ve karanlikyaymakta oldugunu ögreniriz .Argento, üçlemenin son filmini isesenaryosunun hazirlanmakta oldugunailiskin açiklamalara karsin bugüne dekçekmemistir (Argento'nun çevresindekigenç sinemacilardan Luigi Cozzi'nin1991 tarihli La Gatto Nero adli filmi de

Üç Analar'la ilgilidir).Suspiria, Argento'nun en ünlü, en çokis yapan filmidir ve en iyi, en begenilenfilmlerinden biridir. Argento, Profondarosso' da mükemmellestirdigi görselyapiyi, renk sölenini buradamükemmel ötesine tasir. Daha öncekive daha sonraki filmlerinden farkli

olarak Suspiria' da görsel niteliklerya1mzca çekimler sirasinda yarahlmaz,çekim sonrasi laboratuarda bir kezdaha islenerek renkler iyice vurgulanir.Pekçok filmde müzik, çekimden sonrahazirlanirken, Argento, Suspiria içinGoblins'le birlikte besteyi öncedenyapar ve çekimler öncesinde setlerdemüzigi yüksek volümle çalar akoyunculari 'havaya sokar'. Suspiriayalnizca modem korku filmlerinin arbkneredeyse vazgeçilmez ögesi olan kan

ve igrençlige dayali soke edici birdehseti degil, ayni zamanda genelolarak gergin bir tüyler ürpertici havayida basariyla gerçeklestirir. Suspiria' daanlatis, anlatilanin önüne geçmistirartik; giallolardakinin aksine konuoldukça basittir: Almanya' daki bir baleokuluna gelen bir kiz, okulda aslindabir cadinin barindigini farkeder.Argento'nun oyuncu sevgilisi DariaN icolodi ile ortaklasa yazdigisenaryonun esin kaynagi Nkolodi'ninninesinin, çocuklugunda gittigi okuldageç saatlerde kara büyü ayinleriyapildigina iliskin anilariymis.Inferna' da ise 'bir mantik dizisi içindebirbirine bagli olaylardan olusan süreç'anlaminda bir konu neredeyse yoktur;bir adamin, Üç Analar'in varliginikesfetmesini caniyla ödeyen NewYork'taki kizkardesinin izini sürmeküzere onun yasadigi apartmanagelmesini anlatan filmde pek çok sahneve olayin nereye oturdugunu anlamakolanaksizdir. Burada artik anlatis,anlatilanin önüne geçmekle kalmamis,neredeyse anlatiyi yoketmistir. Inferno

iste bu açidan bir kabusun yapisina,dokusuna sahiptir.

Karanlik

Argento'nun anlattigina göre 1980'deünlü yönetmen, bir hayrani tarafindanölümle tehdit edilir. Bu olaydanetkilenen Argento, Tenebre'nin

senaryosunu yazmaya koyulur. Bufilmin konusu, ünlü bir yazari arayantelefondaki sesin, onun romanindanesinlenerek cinayetler islediginisöylemesi etrafinda döner. Yine,Profonda rosso' da oldugu gibi dizicinayetlerin anahtari, geçmistedir. Bukez, anilardaki imgeler tam taminaFreudçu psikanalize uygundur çünkücinsellik yüklüdür. Film boyunca parçaparça sergilenen flashback sahnesinde(aslinda transseksüel bir oyuncununcanlandirdigi) bir kadin, ergenlikçaglarindaki bir grup erkek çocugunönünde soyunmaya baslayincaçocuklardan biri onu tokatlar. Digerlericeza olarak bu çocugu zorla yereyatirirlar ve kadin, kirmiziayakkabisinin sivri topugunu çocugun

Artik anlatis.anlatllamn önüne

geçmekle

kalmamis,

neredeyse

anlatiyi

yoketmistir.

Inferno ise bu

acidan bir.kabusun yapisina,

dokusuna sahiptir.

Page 28: Geceyarısı Sineması Sayı 1

Kadin, kirmizi

ayakkabasinin

sivri topugunu

çocugun agzinin

icine sokarak.suratlna basar,

suratini ayaginin

altinda ezer.

agzinin içine sokarak suratina basar,suratini ayaginin altinda ezer.McDonagh' a göre, yüksek topuklukirmizi ayakkabilar "bir göndermeleraginin dügüm noktasidir." Yüksektopuklu ayakkabilar, "narin,kullanissiz, çekici, feminin, aynizamanda saldirgan, tehditkar, fallik vedolayisiyla maskulindirler." Üstelik,renkleri kirmlZidir.

'Tenebre' sözcük anlamiyla 'karanlik'demektir. Oysa bu film, Argento'nunfilmleri içinde en fazla isiklaaydinlatilmis alanidir. Hatta flashbacksahneleri, günesli bir kumsalda geçer.Argento, bunu söyle açiklar:"Reddetmek istediginizi, göstermeyecesaret edemediginizi gölgedesaklayabilirsiniz ama kati aydinliktarahatsiz oluruz. Hersey meydandadir."McDonagh'a göre, Tenebre, "sinemanincanavarlarinin, öcülerinin gelenekselolarak saklandiklari geceden vegölgelerden çok daha koyu birkaranlikla yüklüdür." Film, ABD'degösterime girmekte zorlanir,Almanya' da yasaklanir.Argento, Tenehre'nin (video adi; ÖlümünSesi; 1982) ardindan böceklerle doluPhenomena'yi (1985) çeker. ABD'deyaklasik yarim saatlik bölümü kesilerekCreepers adiyla gösterilen film,elestirmenler tarafindan öncekifilmlerine oranla daha hosgörülükarsilanir. Ancak bu kez Argentohayranlari, böceklerle telepati kuranbir kizin geldigi Isviçre' deki yatili birokulda islenen cinayetlerin yeraldigifilmi daha az begenirler. Gerçi dehsetinbir türlü bitmek bilmedigi finalbölümü, esine az rastlanir ve tarif

edilmesi olanaksiz bir korkutuculuk

düzeyindedir. Üstelik Argento bu kezfilm müzigi olarak Iran Maiden vediger heavy metal gruplarininmüziklerini kullanmistir. Ama filmboyunca serpistirilen kimi tema vesahneler, örnegin diger ögrencilerinbaskahramanla alayetmesi ve bunatepki olarak sineklerin okulu kusattigisahne, filmin havasini ve temposunuzaman zaman bozarlar. Phenomena,

Argento'nun yapimciligini bizzatüstlendigi ilk filmidir (öncekifilmlerinde yapimci babasi, onunemekli olmasindan sonra dakardesidir).

Bir siddet aryasiArgento'nun 8 milyon dolarlikbütçesiyle en pahali filmi olan Opera(1987) da Tenebre gibi yönetmeningerçek yasamindaki olaylardanhareketle çekilmistir: Argento bir araVerdi'nin bir operasini farkli biryorumla (vampir temasi içereceksekilde!) sahneye koymak ister 'amaprojesi kabul görmez. Opera'ninkonusu, Machbet'in bir korku filmiyönetmeni tarafindan sahneyekonulurken yasanan bir dizi cinayetianlatir. Yine cinayetlerin anahtari, filmboyunca parça parça görülen ama neoldugu tam olarak anlasilamayanflashbacklerdir. Ama Argento'nunifadesiyle "tasavvur edilemeyecek birsiddet aryasi" olan filmin en çarpiciyeri, bir baska sahnedir. Katil,basroldeki genç kizi baglar vegözlerinin altina bantla igneleryapistirir ki kiz gözlerine kapatacak,hatta kirpacak olsa igneler gözünebatar; böylece sevgilisinin, gözleriönünde öldürülmesini gözlerinden kandamlayarak seyretmek zorunda kalir ....Argento, filmlerinin en korkunçsahnelerinde izleyicilerin gözlerinikaparnalarina sinir oldugunusöylemistir ve Opera' daki bu sahneadeta onlara duydugu tepkininifadesidir ama salt böyle bir tepkiselligeindirgenemez. Bu son derece itici vedayanilmaz sahnenin; sinemanin,özellikle korku sinemasinin özünü

(sinemayi edebiyat ya da müzikten

Page 29: Geceyarısı Sineması Sayı 1

ayiran özelliginD, izleyici ile filmarasindaki bakmaya, görmeye,seyretmeye dayali iliskiyi betimledigisöylenebilir:Iyibir film;içeri,karanligagiren izleyici adeta esir alir ve onubakmaya, görmeye, seyretmeyezorlar,bu ne kadar rahatsiz edici olsa da.

Ve digerleri ...Ünlü yönetmen bu dönemden itibaren,uzun yillar yaninda çalismis ikisinemaeminyönettigifilmlerdeyapima.olarak kollari sivar. Mario Bava'ninoglu ve Inferno ile Tenebre'nin yönetmenyardimcisi olan Lamberto Bava'ninyönettigi Demoni (Seytanlar; 1986)veDemoni 2 (Seytanlar2;1987)filmlerininfikir babasi olur ve yapimciliginiüstlenir. Tenebre' de yönetmen ikinciyardimciligi, Phenomena' da yönetmenyardimciligi ve Opera' da ikinci ekipyönetmenligi yapan MicheleSoavi'ninyönettigi La Chiese' de (Kilise; 1988)yapima ve senaryoya ortak olur,Soavi'nin sonraki filmi La Setta'nin

(Tarikat; 199?) yapimini üstelenir.Argento'nun yönetmen olaraküretkenliginin ve yaraticiliginin budönemde inise geçtigi söylenebilir.Argento, 1990' da Living Deadfilmlerinin ünlü ABD'li yönetmeniGeorge Romero ile biraraya gelerekayri ayri yönettikleri kisa metrajli ikiPoe uyarlamasindan olusan Due occhidiabolici / Two Evi! Eyes'i (video adi:Ölümün Gözleri) ortaya çikardi(Argento, 1978'de Romero'nun Dawnof the Dead'ininyapimina ortak olmus,müzigini seçmis ve Zombi adiylaItalya'da gösterilecek olan kopyasina,mizah unsurlarinin yeraldigibölümlerikeserek son seklini vermisti).Argento'nun çektigi ve HarveyKeItel'in oynadigi bölüm, ünlü 'KaraKedi' öyküsünün günümüzeuyarlamasiydi. 'Kara Kedi',Romero'nun çektigi öbür bölümeoranla çok daha basariliydi ama filmbir bütün olarak vasat bir üründü.

Argento'nun bir somaki uzun metrajlifilIni de beklentilerin bir hayli altindakaldi ve hayranlari açisindan daha dafazla hayalkirikligi oldu. Trauma'da(1992) daha önceki pek çok Argento

giallosunda yeralan kiini unsurlar yinetekrarlaniyordu ama bu kez çok dahaaz etkileyici bir sekilde. Filmin tekçekici yani, Demoni 2 ve La Chiese' dayardima.rollerüstlenenöz kizigüzellergüzeli Asia Argento'nun artik gençbirkiz olarak basrole terfi etmesiydi.

Stendhal sendromuArgento'nun son filmi ise,unutulmayacak bir basyapit olmasa daoldukça basarili bir film. Filminkonusu, Suspiria ve Inferno' daki kadartali olmasa da yine de oldukça basit.Sapik bir katil, irzina geçtigi ve zatenpsikolojikaçidan biraz sorunlu olduguanlasilan genç bir kadin polistarafindan vahsice öldürülür. AncakAsia tarafindan canlandirilan kadinpolisinetrafindacinayetlerdevam eder.Acaba cesedi bir türlü bulunamayankatil ölmemis midir? Yoksa... Filminsonunu tahinin etmek pek o kadar zordegiL.Hatta olaylarin gelisiInidikkatlii

Katil, genç kizi

baglar ve

gözlerinin altina

bantla igneler

yapistirir ki kiz

gözlerini kirpacak

olsa igneler

gözüne batar.

Page 30: Geceyarısı Sineması Sayı 1

Argento, sapik­

tecavüz-kurban

arasmdaki

etkilesimi

yönetmen-film­

izleyici arasmda

da mi kurmayi

hayal ediyor?

biçimde masaya yatirilusa bazi'bosluklar' bulmak olasi. Ama digerArgento filmlerindeoldugu gibibütünbunlara pek fazla önem vermekgerekmiyor. Film, baskahramanin birtablonun içine girerek su altinda devbir balikla öpüstügü fantastiksahnelerinyanisirasapikkatilinagzininiçinde diliyle bir jilet çevirmesi,kurbaninin dudaklarini bu jiletlekesipkanatmasi gibi tüm rahatsiz edicigörüntülerle birlikte film kendisiniizlettiriyor.BufilmdeArgento,Profondorosso ilebasladigirockmüzik kullanmaaliskanligini birakmis. Filmin müzigi,Argento'nun ilk filmlerinde oldugugibi, Iyi, Kötü ve Çirkin'in unutulmazmüzigini yaratan Morricone'ye ait.Stendhal Sendromu, renkler açisindanda Profondo rosso ve onu takip edenfilmlerden farklilik tasiyor. KuskusuzArgento burada da renk kullaniminaözen göstermis ama buradavurgulanan renkler koyu kirmizi vekoyu lacivert degil, sari, yesil veturuncu, üstelik oldukça solgun vepastel tonlarda.Filmeadiniverenöge,yanibüyük sanateserlerinin bazi asiri duyarli kimseleriderinden etkileyerek sarsmasi olgusuda kuskusuz zengin görselolanaklarsunuyor. Ancak Stendhalsendromunun film açisindan önemibelki de bununla sinirli degiL.Nasilbaskahraman tablolardan siddetlibiçimde etkilenerekonlarin içine,digerbir deyisle tablolarin yaraticisininzihnindeki dünyaya giriyorsa (ya dabir anlamda nasil ressam,baskahramanin içine giriyorsa), irzinageçilen kadin da, bu olaydan siddetlibiçimde etkilenerek sapigin zihnininparametrelerine giriyor; sapik,kurbaninin içine giriyor, yalnizcabedenen degil ayni zamanda ruhen de.Müzede baskahramani etkileyentablolarin, Medusa'nin yilanli ve kesikkafasinin, ya da bir deniz kazasininkurbanlarinin resimleri olduguanimsanirsa bu iliskidaha net biçimdeortaya çikiyor. Ya da bu psikolojikrahatsizligi ilk kez tanimlayarak onaadini veren Stendhal'in, sözkonususanat eserlerinin kendi üzerinde

i

uyandirdigi hisleriunutmak istediginiyazdigi animsanirsa.Madem tablolarinve irza geçme olayinin yarathgi etkilerarasinda bir paralellik var; o zaman buparalelligicesaretlesonuna kadar, yanibu etkinin kaynagina, nedenine kadargötürmeye çalismak gerekiyor.Sözkonusu tablolarin etkileyiciolmasi,hem dehset, hem de haz gibi çeliskiliiki duyguyu ayni andauyandirmasindan kaynaklaniyorsa,irza geçmenin kurbani etkilernesi içinde ayni sey mi sözkonusu? ...VeArgento, sapik-tecavüz-kurban veressam-tablo-izleyici arasindaki buparalel etkilesimi yönetmen-film­izleyici arasinda da ini kurmayi hayalediyor?

Operadaki HayaletItalyankorku maestrosuDarioArgentosu anda Operadaki Hayalet'i çekiyor.Ocakayinda baslayançekimlersu andatamamlanmak üzere. Çekimlerinbüyük bir bölümü Budapeste'degerçeklestirildi. Argento, bu filmindede öz kizi Asia'ya rol vermis. Filmindiger basroloyuncusu Julian Sands.Gaston Leroux'un ünlü romani (1911)daha önce ikisi tv için olmak üzere enaz alti kez filme çekilmisti; LonChaney'in oynadigi ilk film (1925),elestirmenler tarafindan hala en iyiuyarlama olarak degerlendiriliyor.Argento'nun bu ünlü romandan iyibirfilm çikartacagi ümitle bekleniyor.

*Bu yazi daha önce Antrakt dergisindeyayinlanan ayni konuda ama daha kisabaska bir yazinin gelistirilmis versiyonudur.

Gelecek sayida:ARGENTO'NUNGENÇTAKIPçIsi:

MIcHELE SOAVI

Page 31: Geceyarısı Sineması Sayı 1

KORKU SiNEMASINDANHABERLER

Dünyanin dört bir yaninda korkusinemasi ve fantastik sinema ürünleriçevrilmeye devam ediyor.ABD'de Scream filmlerininkine yakinbir ticari basari elde eden iKnow WhatYou Did Last Summer'in (GeçenYazNeYaptigini Biliyorum) devami i StillKnow What You Did Last Summer (GeçenYaz Ne Yaptigini Hala Biliyorum)çekiliyor.Geleceksayida genisbiçimdetamtmayi planladigimiz ABD'likorkuyönetmeni Jolin Carpenter' in son eseriise bir vampir filmi.Korku sinemasinaHalloween gibi bir basyapit armaganeden Carpenter'in bu yeni filmi, bugünlerde ABD'de gösterime girdi.!talyan korku sinemasinin sondönemde çekilen ürünlerinden biriMaschera di Cera (Balmumu Maske),Zombi 2 (1979) gibi kötü-ünlü gorefilmlerin önceki yil seker komasindanölen kötü-ünlü yönetmeni LucioFulci'ye ithaf edilmis. Fulci'ninsenaryosunu yazmaya basladigi amayapim asamasina gelerneden öldügüfilmi özel efektuzmam SegioStivalettiçekmis. Senaryonun ardinda yatanöyküde ise Dario Argento'nun imzasivar. Birbalmumu müzesini merkezinealan film, pek çok açidan 'eski moda'korku filmlerini ve bu filmlerlekarsilikli olarak birbirlerini besleyençizgiromanlari animsatiyor: Klisekarakterler,gülünç diyaloglar,standartve tahmin etmesi kolayesrarengizolaylar (tabii ki müzedeki mumyalar

. aslinda ...) gibi. Örnegin çilgin kötüadamin,bir masayabagli güzelkadininyariçiplak vücüduna tüpler,hortumlarla bir takim renkli sivilarenjekte ettigi sahne bu tür filmleremerakli izleyicilerde tam bir deja vuhavasi yaratiyor. Ancak Maschera diCera, bu eskimoda filmlerdenözelliklesonlara dogru modem özel efektleriyleayriliyor. Senaryoya son seklini verenDaniele Stroppa tarafindan yazilan birpasajda ise, kötü adamin agzindansanki, komedi filmlerinden korkufilmlerinegeçisyapan Fulcikonusuyor:"Ben hep güzel seyler yapmak

istemistim ama insanlar hep siddettalep ediyorlardi."Maschera di Cera, 'pulp' bir filmizlemeye hazir olarak gelmeyenlerinbegenecegi bir film degiL. L'ArcanoIncantore ise tam bir korku basyapiti.Bu filmin yönetmeni ve senaristi olanPupi Avati ne yazik ki ülkesi disindaçok az tamnan bir yönetmen. Oysa1968'den itibaren çok sayida basarilikorku filmine imza atmis. Avati'ninhem geçmistekifilmlerinin,hem de buson filminin konularina bakildigindaOrta çag' a, gizemli kisi ve olaylaramerakli oldugu anlasiliyor. lS'nciyüzyildaki gerçek bir rahibinyasamindan esinlenen L'ArcanoIncantore, eski kitaplarla dolu birmalikanede, insanlardan uzaktayasayan yasli bir dinadaminin aslindaengizisyoncularin kuskulandigi gibigerçekten de büyücülükle ugrasipugrasmadigi sorusu etrafindadönüyor.Agir temposuna karsin izleyiciyikendine baglayan film, yüzügözükmeyen yasli kadinlar, malikaneetrafinda kaybolan genç kizlar, gecemalikanede duyulan genç kizkahkahalari, yasli dinadamininbilinmeyen bir adresteki bilinmeyenbirilerine gizlice gönderdigi sifrelimesajlar,kan içen yarasalar gibi gotikögeleri basarili biçimde bir, bir siraylasergiliyor.Kimi gerçekten de izleyiciyiyerinden hoplatan sahnelerin yamsirafilm asil gücünü basindan sonunakadar belirsizliklerin ortaya koyduguesrarengiz havasindan aliyor: Yaslidinadami dogaüstü güçlerle irtibathalinde midir? yoksa ölen yardimcisimezarindan mi kalkmistir? yoksa herikisi de mi? yoksa hiçbiri mi? yoksane?Dünyanin diger kösesinden ise hos birfantastik sinema örnegi çikti geçendönemde: Evrenin bekçisi dev birefsanevi kaplumbagamn kötü niyetlipolitikacilarin emrindeki dev yirticikuslarla mücadelesini anlatan Japonyayapimi Gamera. Bir zamanlar Gojira(Godzilla) gibi tarihöncesine ait devcanavarlari beyazperdeye armaganeden Japonya'dan hala 'eski moda',mütevazi canavar filmleri çikiyoroldugunu ögrenmek hos bir duygu.i

Page 32: Geceyarısı Sineması Sayı 1

Ayhan lsik'm

italyanKorku Filmleri

Klaus Kinski'nin Türkiye'de filmçevirdigini ilk kez birkaç yil önceduymustum. Bir tanesinin yillar öncetelevizyonda oynadigini ve AyhanIsik'in da (O rol almis oldugunu geçenyil ögrendigimde ise kulaklarimainanamadim ve bu filmleriizleyebilmeyi iyice kafama koydum.Sonunda yalnizca bir zamanlartelevizyonda gösterilmis olani degil,çekim asamasinda yarim kalmis vekaybolmus oldugu sanilan,Türkiye'dehiçbirzaman seyircikarsisinaçikmamisdigerini de buldum. Ve bu mutluhaberi, Radikal gazetesinin Cumartesiekinde kisa bir haber yazisi ileduyurdum. Evet,Ayhan Isik gerçektende Türk-Italyan ortak yapimi korkufilmlerinde Klaus Kinski ile birlikteoynamisti. Bu filmlerin yapilisserüvenlerinin ardindaki gerçekleriortaya çikarmakise filmleribulmaktandaha da zor olacakti. Simdi burada,paralarini toparlayabildigim kadariylai

Kaya Özkaracalar

çözmeye çalistigim bu büyükbulmacayi. tüm ayrintilariylaaktaracagim.Ayhan Isik,kariyerininson dönemindeuluslararasi ortak yapimlarayönelmisti. Italya'da yasayan bir Türkisadami olan Sakir V. Sözen'inyapimciligi üstlendigi ve "FrankAgrama'nin yönettigi BabaninArkadaslari / L 'Amica del Padrina (1972)adli filmde Richard Harrison'labasrolleri paylasiyordu.Daha sonra yine Sözen'in girisimiyleItalyan sinemacilar bu kez çok dahaünlü bir oyuncuolanAlmanasilliKlausKins~~y~annaill~akA~an~~inda rol alacagi iki korku filmi çekmekamaciyla Istanbul' a geldiler ve~ca' daki Hidiv Kasri'ndaçekimlerebasladilar. Kinski, Werner Herzog'unAguirre' sindeki (1972) mükemmeloyunu sayesindebu dönemde ününündorugundaydi. Ancak çok uyumsuzve geçimsiz bir oyuncu olan Kinskiçekimler sirasinda sürekli sorunçikariyordu; bu yetmezmis gibiKinskive Italyan sinemacilarbir gün ortadankaybolarak Türkiye' den apar top arayrildilar.Oynadigibu filmleriizlemek1979'da ölenAyhan Isik'a hiçbirzamannasip olamadi. Derken 1986'daYilmazDuru, bu iki filmden birininnegatifleriniRoma'da görüstügü SakirSözen' den aldi. Duru' nun adiniÖlümün Nefesi olarak koydugu film,göçmen Türk isçileri için yurtdisindavideo piyasasinasürüldü ve yurtiçind~özel tv kanallarinda gösterildi.Ölümün Nefes i, 1 Nisan 1986' daCumhuriyet gazetesinin kültür-sanat

Page 33: Geceyarısı Sineması Sayı 1

sayfasinda "Ayhan Isik'in yanin kalanfilmi 7 yil sonra tamamlandi" basliklibir habere konu oldu. "7 yilin" aslindafi1min çekildigi tarihten degil de AyhanIsik'in ölümünden itibaren hesaplanmisolmasi bir yana bu haber çok dahavahim yanlislar içeriyordu: Haberinbir yerinde, Yilmaz Dmu "filmin eksikkalan bölümlerini Hidiv'in Köskü'ndekendisi çekti" deniliyordu.Oysa aslinda yabanci sinemacilarTürkiye' den ayrildiklarinda HidivKasri'ndaki çekimler esas itibariyletamamlanmis bir asamaya varmisti.Italyanlar Roma' da çekilen bazi eksahnelerle takviye ederek her iki filmide gösterime hazir hale getirmisler ve22 Mart 1974'te 64152 ve 64190

numaralariyla sicile geçirmislerdi.Böylece Italya'da 29 Nisan 1974'tegösterime giren La Mano Che Nutre La

Morte'nin (Ölüye Hayat Veren EL)ardindan Le Amanti del Mostro da

(Canavarin Sevgilisi) 28 Mayis 1974'tebu ülkede gösterime girinisti bile... Heriki film ayrica yillar sonra GVR GeneralVideo Realvision sirketi tarafindanItalyan video piyasasina dasürülmüstü.Ölümün Nefesi'nin La Mano Che NutreLa Morte ile dikkatlice karsilastirilmasi,Türkçe versiyonun Italyan orjinalindenhiçbir fazla sahne içermedigini, hattatam tersinin sözkonusu oldugunuortaya koyuyor. Yilmaz Ouru, dokunakli deneyi gösteren oldukça kanlisahnelerin bir tanesinden insanin içinien fazla kaldiran yaklasik bir dakikalikkismi, ayrica müfettisin odasindaki birsohbet sahnesinden de yaklasik yarimdakikalik kismi makaslayarak filmibiraz kisaltmisti. Filmlerin kurgusu daufak bir farklilik içeriyor: lezbiyen sekssahnesi, Türkçe versiyonda peçelikadinla karsilasma sahnesinden sonra,Italyan orjinalde ise önce yeraliyor(Ilginç olan bir nokta Ouru' nun beldenasagi olmasa da oldukça cüretkarsayilabilecek olan bu sahneyi hiçkisaltmamis olmasi; Ölümün Nefesitelevizyonda gösterildiginde busahnenin yeralip almadigini merakediyorum). Duru'nun yaptigi asil katki,Arif Melikov' a film için yeni bir müzik

hazirlatmis olmasi. Italyan orjinalinözellikle son sahnelerindeki hüzünlü

müzik yerini, korku filmleriningeleneksel müziklerini daha çokandiran ürpertici bir müzige birakmis.Dublaj sirasinda Ayhan Isik'incanlandirdigi Alex adli karakterTürklestirilerek adi Han Bey yapilmis.Ancak bununla da yetinilmeyerekfilmdeki diger karakterlerin adlari daneredeyse tamamen degismis: ErolTas'in canlandirdigi usak Vanya,Johnson; Kinski'nin canlandirdigiNijinsky, Marshall; Katia Christine'incanlandirdigi Masha, Marta; Katya,Marie; Feodor, George; Sonia, Evaolmuslar ...Georges Franju'nun Les Yeux Sans

Visage'inden (Yüzsüz Gözler; 1959)esintiler tasiyan filmin konusu çokkisaca söyle: Alex/Han Bey ve esiMashaiMarta bir araba kazasigeçirerek Nijinsky IMarshall'inyasadigi Hidiv Kasri'na kaldirilirlar.Nijinsky IMarshall, yüzü yanarakdeforme olmus karisini eski güzelliginekavusturmak için bir deneyleMashaiMarta'nin yüzünden dokunakli gerçeklestirir. Bu arada Vanya iJohnson tarafindan içinde iskelet olanbir tabuta kapatilan Alex i Han Bey,Vanya i Johnson'un irzina geçtigi Evai Sonya tarafindan kurtarilir. Alex/HanBeyin karisinin yerine geçerek onunlabirlikte yasamaya niyetlenen Nijinskyi Marshal'in vefasiz karisi, kendi asilkocasini öldürmeye yeltenir amabasaramaz. Nijinsky i Marshall, bir

Page 34: Geceyarısı Sineması Sayı 1

yangin çikararak intikam alir. Film,yüzü kanlar içindeki cesedi görenAlex/Han Bey'in düsüp bayilmasiylason bulur.

Canavann SevgilisiItalyanlar'in La Mano Che Nutre LaMorte ile es zamanli olarak hemenhemen ayni oyuncu kadrosuylaçekmeye giristikleri diger film olan Le

Amanti del Mostro ise ünlü Dr Jekyll­Mr Hyde öyküsünden esintiler tasiyor.Film, Klaus Kinski ve Katia Christine'incanlandirdigi bir çift olan Alex (evet,bu kez Ayhan Isik'in degil, KlausKinski' nin canlandirdigi karakter buadi tasiyor!) ve Anna'nin HidivKasri'na gelerek yerlesmeleriylebasliyor. Filmdeki ilk sahnesindesilindir sapka giyen ve ata binen AyhanIsik'in canlandirdigi Igor adli karakterleile Anna arasindaki yakinligi kiskananAlex, kitaplikta buldugu eski birdefterin yardimiyla mahzende gizli birlaboratuar kesfediyor ve yine defterinyardimiyla burada bir takim deneyleregirisiyor. Ölü bir köpegin iç organlarinikullandigi bir deney sirasindayanlislikla çarpiliyor ve böylece geçiciolarak vahsi ve saldirgan ikinci birkisilige bürünerek çevrede bazicinayetler isliyor. Erol Tas'incanlandirdigi, olaylarla ilgisiz zavallibir serseri bu cinayetlerden sorumlusanilarak linç ediliyor önce. Sonra daOsiride Pevarello'nun canlandirdigibaska bir serseri yine suçsuz yere idamamahkum ediliyor. Igor, bir aksamziyaretinin ardindan ayrilmak

üzereyken içeriden Anna'ninçigliklarini duyuyor ama içeri girmeyibasaramiyor. Irzina geçtigi Anna'yiöldüren Alex, pismanlik duyaraksuçsuz serserinin idamini önlemeyeçalisiyor ama vurularak öldürülüyor.Ayhan Isik, 84 dakikalik bu filmdeyalnizca 10-15dakika görülüyor. AyhanIsik'in Türk seyircilerin hiçbir zamanhiçbir sekilde izleme olanaginibulmadigi bu görüntüleri söyle: dk.06.40-07.35 bahçede Kinski (K) veChristine (C) ile birlikte, 08.08~08.20salonda K ve C ile birlikte, 16.15-17.50bahçede C ile birlikte, 52.20flashbackte,58.15-59.30 yatakodasinda K ve C ilebirlikte, 59.52-1.01.00 bahçede C ilebirlikte, 1.07.28-1.10.06 yemekmasasinda K ve C ile birlikte, 1.10.16­1.10.55 odada C ile birlikte, 1.11.37­1.12.26 C tarafindan disari yolcuediliyor, 1.12.44 ses duyuyor, 1.13.41­1.15.28 (içerideki tecavüz sahnesiningörüntüleriyle karsilikli olarak) içerigirmeye çalisiyor, 1.15.44 çaresizlikiçinde çöküyor.Bunlara ek olarak 21'nci dakikada

baslayan ve her üç oyuncununbalkonda birarada olduklari sahne Le

Mano Che Nutre La Morte / ÖlümünNefesi'nde de yeraliyor. Her iki filmdebirden yeralan baska sahneler de var:at arabasinin gelis görüntüsü,Kinski'nin kitaplari devirdigi sahne,laboratuardaki saat ve sayaçgörüntüleri, çimlerde sevisen çiftlerinsaldiriya ugradigi sahne ve müfettisinodasindaki sohbet sahnesi.

Bu filmler, yapim sirasindaki sorunlarinda katkisiyla çok basarili birer filmdegiller. Ancak yine de adeta hüzünlühavalariyla degisik bir tat tasiyorlar.Bunda kuskusuz büyük bir oyuncuolan Klaus Kinski'nin burada bile iyibirer performans sergilemesinin, ElioMaestosi ve Stefano Liberati'ye aitmüzigin ve görüntü yönetmeni EmoreGaleassi'nin payi var. Dekorlari vekostümleri de Italyan sinemasinin bualandaki en önemli isimlerinden

Amedeo Mellone gerçeklestirmis ..Kanli özel efektler Ditta Rambaldi'yeait.

Her iki filmin yapimevi olarak

Page 35: Geceyarısı Sineması Sayı 1

CineEquippe, prodüksiyon aminolarak ise Claudio Sinibaldi adlarijeneriklerde geçiyor.Italya'daki düsükbütçeliseksve siddet sinemasininkötü­ünlü adlarindan Sergio Garrone, heriki filmede yönetmenve senaristolarakimzasini atmis. 1926dogumlu Garroneyönetmenlige 1960'li yillarin ikinciyarisinda Django il Bastardo (1969)gibispagetti westernlerle baslamis.Garrone'nin yönetmen yardimcisiolarak imzasinin geçtigi lo Monaca ...Per Tre Carogne E Sette Peccecatrici / Ich,Die Nonne und Die Schweinehunde (1971)

adli veABD'de The Big Bust Out (1973)

adiyla gösterilen Italya-Alman ortakyapimi bir seks ve siddet filminin deTürkiye'de çekildigi kaydediliyor.Garrone, kariyerinin sonrakidöneminde bu tür filmlerinmeraklilarinin bile pek azinin hoskarsiladigi bir alana yönelerek Nazitoplama kamplarinda geçen sadizmagirlikli Lager SSadis KastratKommandantur (1976) gibi filmlerçekmis. Yine ayni sekilde sadizmagirlikli ama bu kez kadinlarhapishanesinde geçen DetenuteViolente'nin (1984)ardindan sinemayibirakmis. Simdi bir restoran islettigisöyleniyor.Her iki filmin jeneriginde yeralanoyuncu kadrosu neredeyse tamamiylaayni, hatta ayni sirayla yazilmislar.Baskadin oyuncu olan Katia Christine,1970'li yillar boyunca birkClçfilmdedaha oynamis. Bunlarin en ünlüsü,Tony Curtis'in basrolde olduguCasanova 1 Co. (1976);ancak Christineo filmde çok küçük bir rolde yeraliyor.Inanilmaz ama her iki filminjeneriklerinde de Ayhan Isik'in ve ErolTas'inadlarigeçmiyor!Hatta Italyanlar,Türk oyunculara takma adlar vermeyebile tenezzül etmemisler...Öte yandan Yilmaz Duru'nun sirketiTugra Film yapimi olarak sunulanÖlümün Nefesi'nde prodüksiyon amiriolarak "Fuat Coskun", yönetmen vesenarist olarak iseSergioGarrone degilde, Yilmaz Duru gözüküyor! Ama enazindan burada görüntü yönetmeniolarak Emore Galeassi'nin adi vebasrollerdeki yabanci oyuncularin

adlari jenerikte geçiyor. Oyuncukadrosunda yabanci adlara ve AyhanIsik ile Erol Tas'a ek olarak bir de"Gülen Aygün" ve "Turgut Giray"adlari yeraliyor. Ilginçtir ki ÖlümünNefesi'nde, Italyan orjinalindeyeralmayan iki yabanci isim, "EvaCurtis" ve "John Collins", oyuncuadlari arasinda geçiyor.. Isin içindençikabilirseniz çikin...Düsük bütçeli sinema, arastirilmasi enheyecan verici ama en zor sinemaalarndir.Çünkü bu konuda hazir yazilikaynak pek yoktur, genellikle sifirdanbaslamak zorundasinizdir. Helekonunun üzerinden yillar geçmisseilgili kisilerin kimisi çoktan ölmüstür,hayatta olanlarin ise bellegigüvenilmeyecek kadar zayiflamistir.Hatta bazen gerçeklerin çarpitilipçarpitilmadigindan ya da gizlenipgizlenmediginden dahi eminolamazsiniz. Bazikisilerin bazi sirlarlabirlikte gömüldügü ya da gömülecegihissine kapilirsiniz.Buvakada anahtarkisi olarak gözüken Sakir Sözen' inhayatta olup olmadigini kesin olaraksaptamak dahi ne yazik ki henüzmümkün olamadi. Bundan 25yil,yaniçeyrek yüzyil önce bir grup yabancisinemacinin Türk meslektaslarinineden ortada biraktiklari ve daha daönemlisi çekilen filmleri nasilolup taonlardan habersizgösterimesoktuklaribelki hiçbir zaman tam olarakögrenilemeyecek...

Orhan Ünser, Sabah Duru ve Julian

Grainger' a tesekkürler

* Video banttanbilgisayar ortaminaaktararak basima hazirhale getirdigimiz bugörsel malzemelerancak 'GeceyarisiSinemasi' acik bicimde

kaynak gösterilerekkullanilabilir.

Page 36: Geceyarısı Sineması Sayı 1

Anti-roman

Anti-sinema

robbe-grilletAli Karabayram

Trans-furop-fxpress (1966)

Kisisiz bir mekanin yazinsal inandiri­ciligibos bir düzlemin tasvirindeki ahIgerilirnde degil, onu kurgulayangözdeki sinirsiz ve amaçsiz hareketitkisindeyatar.Bubirincilve ham temasnesnenin tüm olanaklariyla yenidentanimlandigi bir uzay degiskesidir vebir izlegin baglayiciligindaki tüm taliyönelimleri de içerir.Bu genis hareketalanindaki bütün veriler mekanindönüstügü temel fiziksel dürtüyü

nesnenin bagimsiz ve nüfuz edilmezdogasindan itibaren tanimlar ve bakisida özgür kilan bu boslukta her cisimbir anlati momentidir. Sadece fizikseldegil dilsel bir ayrisimin da yayildigibu bosluk, yüzeydeki kiraçve akiskangörüden derindeki inatçi tarafsizligakadar yazinin vektörel niceliginiolusturur. Buyazinsal siddet, dogasinaiçkin bir yaratma motiviyle, mekanikoyutlayan her bütüncm ve izomorfikayrintiyi siler. Anlatinin kisisiz vekoordinatsiz bir mekandaki yeri,mekandan artan her dilsel ayritinbaslangicidir.Roland Barthes'in bos sayfasi (pageblanche), belirlenirncibir zaman-mekantasvirindeki tüm estetik / ideolojikbaglanimlarin yerinde yazinin yikicisessizligini bulur. Her aldatici görümya da his baskin bir dürtünün mutlakgerçekligindekendince belirlenmis birdis dünya tasvirinin çözümüdür.Mekani ve zamani varsil kilanayrintilar, dökümünün yansiz ve tasilgerçekliginde karsiligindan bagimsizbirer isarettir. Herseye ragmen temelbir hareket dürtüsü ve dilsel bir motivkendi varliginca geçerli sayilmis bireylem bagitidir. Fransiz yazar vesinemaci Alain Robbe-Grillet'nin ilkromani Les Gomanes'in (Silgiler;1953)kahramani, buldugu her ipucundakendine dönen bir arayisin betimindeediminin tek ve yanilmaz dogrulanisiolarak belirir; izleginin çilgindinamigini dengede tutan bu sinirikendi bilincindeçizer.Robbe-Grillet'ninbir baska anti-kahramani olan kiskançkoca, dayanilmaz bir dürtününsirdasina kendi kadar yakindir. Zaman

Page 37: Geceyarısı Sineması Sayı 1

ve mekan kavramlari hep ayniyönsemenin amaci olan bu özlüolasilikta aslinda bir gerçeklik bilinddir.Barthes'in bos sayfasi bir uçurumsezincinde baslayip biten dinginbeyazliktir; ve bilinç, her nesnesindebu düssel atilimin izini sürer.Bu yönüyle yeni roman, incelikli birmekan bilgisinin en temel ayrimsalidir.Kendi kurgu! bütünülügünü yasamsalbir açmazin siddetinde canli bulur. Budehset duygusunun evreni, Cayrol'unher baskalasmis bedeninde eksiksizizlenen yok bilincidir. Temel bir dürtüolarak kaygi, diger uyaranlardan dahaaz olmamak üzere, bedeningüdülenmis bir suretiyle tamamlananboslugun ve yararsizligin kendisidir.Bir hareket itkisinin kapsayiciligi tümamaçlari asan bu yönelimin hacmincebelirlenir: bilincin bedene uzakligi. Hepkendi üzerine dönen bir arayis bile bumesafenin edimselliginde hayat bulur.Bir film bandinin ardisik kareleri bubütünlüksüz ama sürekli etkiyiuyandirmaya elverislidir. Alain Robbe­Crillet çogu kez sineroman olarakadlandirilan bu girisimlerinde, zamanve mekanin öykülendigi, görsel vekendi ediminde hapsolmus bir ölüdogayaratinayi basarmistir. Edimin süregenyönünden çok, bütünle ilintisizkilindigi, biçimsizlestiri1digi, ama sonugelmez ve dehset uyandiran birkaygisizliga içre k halini ele alir.Zamanin islerligine müdahale eder,cisimler yarim kalmis bir fiilde degil,ama fiil onlarin sonsuz yönelimindeyasar; zaman hiç durmasa da bazensonsuz atilim'in islerligine dahil olur.Robbe-Ci;illet'nin senaryosunu yazdigive Alain Resnais'in yönettigi L'AnneeDerniere a Marienbad (Geçen Yil

Marienbad'da; 1961) donmus figürlerinkendiliginde zamanin söylenselderinligidir. Anlatici bir yil önceyasanmis bir karsilasmayi öykülerkenolumsal bir geçmisten bahseder;kadinin, bir parçasi oldugu bu geçmisisanki ilk defa dinledigi özgül zamanve mekanin tüm ayritlariyla yenidenörüldügü bosluk, giderilemez birkuskunun bilincidir. Kadin kendigeçmisini dinledigi adamda derin birkesitin cisimlere ve olgulara gömülüideali ya da bir gelecek kurgusunun

kendi benliginde tutsak izlegidir. Ikisive söz konusu karsilasmalari için kesinhiçbir sey söylenemez; ama genisbahçeler ve kemerli avlulada büyüyenöykü, dilin varsil boslugundaki dehsetdolu evrene yayilir. Sadece edimlerindonudugu ara-zaman' da konusananlatici bir olasilik bilincini ve mekanin

edimselligini temsil eder; geçmis, obengi atilimda donan görümün yanilgipayidir (lapsus memoriae). Anlatigerçek disi bir izlegin degil, ama en uçolasiliginda kendiyle sinirli bir gerçeginresmidir. Ciorgio Morandi yalin biruzay-nesne bütünlügünde çogalankesinligi biler. Dökümlü ve genisçizgilerindeki ölü-doga sorusuz cevapsizbir çevrenin anisidir; duralligindakisonsuz vazgeçisi mekanda bekliyorbulur. Ayni sekilde Robbe-Crillet veResnais ikilisi de korkunun yikiciikileminde hep tanidik bir uzay ya dahep yasanmis bir zamanin dogrulanisiolarak vardir, ne var ki varolusuntemelindeki bosluk ve dehset tümbetimleme çabasini önceler.Korku ve yararsizligin madde sinirlarifiziksel ve erotik islerliginden yoksunbedendir. Bedenin tümden bir

uyumsuzlugu Glissements Progressifsdu Plaisir'de (Hazzin YavasçaIvmelenmesi; 1975)betimlendigi haliyleyalnizca erojen duyarliligini yitirmisbir örnek degil, ayni zamandauzuvlarinin özerkliginde bütüncülvurgusunu tamamen kaybetmis biri

Glissements Progressifs du Plaisir (1975)

Page 38: Geceyarısı Sineması Sayı 1

organizmadir. Organlarindan yoksunbir bedenin peltekligi tüm algi vereflekssistemininyok oldugu askinbiryapiya gönderir. George Bataille'dakiÇolak Günes imgesi göksel bir varligineksikligiyle özdeslestirilen insansiparçalanistir. Her sakatlanim imgesiise dehsetin vurgulandigi o sinirsiz vegeri dönüssüz baskalasimi çagristirir.Anlamsizliga vardinlan cinsel edimayinsel bir boyundurugu asiriliklakirarken kutsal ve yasak olaninözdesligindeki sinirsizligi amaçlar;Bataille'in fahise-tanriça tasarimibedenin askin yönelimindekigündelikbir fiildir. Glissements Progressifs duPlaisir çiplakligin cinselgönderimlerinden bagimsiz ve eylem­ötesibir kendiliktebedenin rastlantisalbir sunumunu içerir.Robbe-Grillet'ninerken dönemfilmlerindekipomo yüklüögelerde ayni yaklasim asiriligin nicelvurgusuyla (usure du corps) ön planaçikar. Bedenin ve mekanin çiplakligiayni tasarimin fiziksel bagitidir, buuçsuz bucaksiz kendiligin korkusinemasindakivarligibir uzay görümüolarak seçilir. Bedenlerin boyandigifantazmagorik alaycilik, erotik birdizgeyi asan sayril tepkisizligegömülüdür. Bedenin ve mekaninçiplakligi,bütünün islevselyapisindankopan ama onun bir parçasi olmayisürdüren arizi edimdir. Genelanlamdayüksek sanayi toplumunun üretimhisterisi olarak anlasilan bu fazlalik,ürkmüs bireyin kolektif tasarrufudur.

L'eden etApres (1971) r-~\-->~, ••.•.•.,\!>, " ••••

Bütün iliskilerin ayriksi dokusutoplumsal yasam alaninin nihai geriplanidir; La Jalousie (Kiskançlik; 1957)romaninda kendisini aldattigindankuskulandigi karisini bir jaluziningerisinden izleyen koca, ayni zamandaaldatan esin asigi olarak öz bilincinitamamlar. Bu bütüncül toplumyasayisi,bireyiortak temasin (corporatetouch) gerçekliginden itibaren yenidentanimlar; bu dolaysiz etki Robbe­Grillet'nin tüm kisilerine ayniuzakliktadir.L'Immortelle (Ölumsüz; 1963) aynitakin ak imgesinin biteviye birtekraridir.Ask ve ölüm seçilmisolgularya da bilinçli bir izlek degildir. Nesnedünyasi, derinlesen anlamsizligindakendi görümünü yitirene kadar büyür.Mekan özel kurgulanmis bir yereyolarak ancak dönüsmüs dogasindatanitlanabilir; bir refleks agina dönengövde ise baskin bir dürtününaksamidir. Mekani koyutIamayayarayan bütün ayrinblar kaybolmusturama geçmisin söylensel uzakligindabu yapi tekrar kurulur. Robbe­Grillet'nin evrensel izbesi mekanin bugenis ve oylumlu betimidir. Anlatidilindeki sessiz kabullenis temel biruyumsuzlugun acisidir. Romaningelecegindeki trajik eylem onusessizligin yankisinda hep yeni baslarbulmaktirbelki. Robbe-Grilletsinemasida bu dehset anmm seyrini bir suçortakliginda mahrem kilar.

Page 39: Geceyarısı Sineması Sayı 1

Bataille'm

Gözün Öyküsü vePasolini'nin

Salo' veya Sadarnuni20 Günü'ndeÖiÜm ve Kurban Etme

sinirlarin asiimasi,Serhat Günaydin

GirisKiz için duydugum ask ve

konusamayan asagilik yaratiginölümü sonucu yasadigimanlasilmaz felç duygusu içinde,tüm yapabildigim onu kollarima

alip dudaklarindan öpebilmekoldu.

Ölüm Bataille'in evreninde zevk, esrimeve korkunun bir biresimidir. Sinirlarizorlandiginda zevk, yukarida alintiyapilan Gözün Öyküsü'ndeki (Historede L'Oeil, 1928) rahibin orgazminabenzer bir sekilde korkunun sinirlarimzorlamaya baslar. Burada oldugu gibianlatici, Simone'un yasattigi orgazmlarahibin ölümünün üstüste geldigi birgerçeklik karsisinda felç olmaktadir.Asirilik ve kayip, tedirginligin (angoisse)sürükleyici ve ayin zamanda da tehditedici bir ögeye dönüstügü,karsitliklarin bulustugu bir gerçekliktir.Bataille'da isik, bilgi, benlik ve haz herzaman tedirginlik, korku ve kaybiberaberinde getiren ögeler olarakkullanilir. Bataille'in yazini birtedirginligin, yokolma noktasindakiözbenligin yazinidir.Bataille'in sinilari zorlayan yazininabenzer bir sekilde, Pasolini deöldürülmeden önce son olarak

gerçeklestirdigi Salo veya Sodom 'un 120Günü (Salo o le 120 Giornate di Sodoma,

1975)adli filminde, ölüm uçurumununkenarlarinda dolasan bir çesit sinirdakisinemayi denemistir. Bu baglamda,Pasolini'nin filmiyle Bataille'in ölüm,cinsellik, sinirlarin asilmasi ve kurbanetme kavramlari üzerine olan kisa

öyküleri (ve özellikle Gözün Öyküsü)ve felsefi yazini arasinda bir benzerlikönesürülebilir. Ama Pasolini'nin filmiüzerinde bir çözümlerneye gitmedenönce, Erotizm, Iç Deney ve Lanetli Pay

adli kitaplari gözönüne alinarakBataille'in kavramlari hakkinda kisa

bir bilgi vermek yerinde olur.

Ölüm ve CinsellikBataille insanin deneyini bir sinirlardeneyi olarak tammlar ve bu sinirlar,insanin ölümü tanimasiyla olusturduguyasam kosulu gerçekleri tarafindantammlamr. Yasamin gelismesi için,kendini yadsimasi gerekmektedir.Diger bir deyisle, yasamin bütünlügeulasmasi için sinirlarini çizmesi, ölümütammlamasi gerekmektedir. Yasamkavraim bir bakima sarti ve temeli olanölüm kavraminin varligiyla ortayaçikar. Yasam ölümü kendi amaçlari içini

Page 40: Geceyarısı Sineması Sayı 1

Tabularinbelirlenmesi, aynizamanda onlarin

zorlanmasigereksiniminiberaberinde

getirmektedir. Bunedenle sinirlarm

asilmasi tabuyuolusturan bir,

parçadir. Kisacasisinirlarm asilmasi"tabuyu yadsimaz,

ama onuaskmlastirir ve

tamamlar"

yaratir, ama ayni zamanda da yasaminyadsimasi olarak kalir. Bataille'a göreölüm aktif bir ilkedir, yasamin sonaermesi anlamina gelmez, aksineyasamin tamamlanmasi, amaci veerimesi anlamina gelir. Ayni zamandada yasamin kosulunun ve temelniteliginin yadsimasidir. Yasam, onubir gerilim içinde tutan ölüm tarafindanbeslenir. Yasam ölümü yadsisa da, ölümkisinin yasamini olanakli kilan devamlibir etkinliktir.

Batallie'in asil üzerinde durdugu nokta,ölümün birligi ya da ölüm ve erotizmbilincidir. Buradan yola çikarak ölüm,erotizm, yasam ve yikim arasinda temelve paradoksal bir bag tanimlar. Benlikkendi içinde devamli, ama içindebulundugu evrende devamsizdir. Birbenlikle digerinin arasinda da varolanbu devamsizlik, benlik bilinciniolusturur ve benligi varligindevamliligindan soyutlar. Bataille budevamsizligi yikmak için iki yol önerir:Birincisi cinsel üremenin biyolojikgeregi olarak bir benligin ötekiylekaynasmasi sonucu erotizmin törenselyapisinin kayip bir devamliliga dogruyönelisi simgelernesi, ikinci yol isevarligin devamliligini ölümlebirlestirme süreciyle ilgilidir. Ölümdensonra beden çfuür, bu kisinin çözülmesidegil, yasamin üremesidir. Öte yandan,ölüm bir kusaktan öteki kusaga uzananbir devamlilik dizisinin bir bölümüolan yeniden üremedir. Bu nedenlecinsellik ve ölüm bütün kültürlerde

törenler, tabular ve asiriliklarlaisimgelenmistir. Kurban etme veerotizm devamlilik törenleridir. Ölüm

varligin devamliligina etki etmez, tamtersine varligin devamliliginin kambdir.Cinsellik ve ölüm, korunmasi gerekenbenlik bilincini yadsimakta, hattayoketmekte, ama ayni zamanda da Ikiside özneyi her zaman varolan dahagenis devamliliklara baglamaktadir.Cinsellik ve ölüm, bir düzeyde özneninçözünmesine yol açarken, diger birdüzeyde de bir biresim üretmektedirIer.Iste bu varlik sorunudur.

Sinirlarin asilmasiBatallie, cinsellik ve ölüm kavramlarinibirbirine bagli olarak kabul ederken,esrime ve cinsel asirilik içindeöznelligin kaybolusu deneyimiyle,Tanrinin ölümündeki felsefi egemenlikkaybini birbirine baglayarakNietzche'nin fikirlerine yaklasir. Buölümle askin kisisel egemenlikgüvencesi ortadan kalkmaktadir. Istebu eksiklik, Bataille'in sinirlari,kavramlari, inançlari ve ahlakizorlamaya yönelik bir yöntemizlemesine yol açmistir. Bataille'a göretabu ve yasaklama, sinirlarin asilmasiiçin temel gereksinimleridir. Tabularinbelirlenmesi, ayni zamanda onlarinzorlanmasi gereksinimini beraberindegetirmektedir. Bu nedenle sinirlarinasilmasi tabuyu olusturan bir parçadir.Kisacasi sinirlarin asilmasi "tabuyuyadsimaz, ama onu askinlastirir vetamamlar"

Asinlik bir sinirlar oyunudur: Dilin,disiplinlerin ve tabunun sinirlarininçerçeveledigi bir oyun. Toplumundinamik bir unsurudur ve tabuylasinirlarin asilmasinin etkilesimi,temelinde kisisel bilincin ve toplumunyatbgi bir sosyal yapinin olusumunusaglar. Bataille "Il faut le systeme. Et ilfaut I'exces" (Sistem gereklidir. Ve asirilikgereklidir) derken, sinirlarin asilmasiyoluyla zorlanacak tabularin çizgisinibelirtmektedir. Sinirlarin asilmasitabuyu kabul eder, aksi halde temeldekisiddetini kaybedecektir. Tabusuz birtoplum insan disi bir toplumdur. Vetabu da sinirlarin asilmasi kavramilllyadsimamaktadir, çünkü tabu olaraksinir kavrami sadece asilmasi vezorlanmasi durumunda mümkün

Page 41: Geceyarısı Sineması Sayı 1

olabilir: asilamayan bir sinir, onukorumak için de toplumsal kurallaraihtiyaç duyamayacaktir.

Ölüm ve Kurban Etme

Bataille'da asiriligin ve sinirlarinasilmasi tartismalarinin bulustugunokta kurban etme kavramidir.

Kurban etme töreni, sinirlarin asilmasigösterisine verilebilecek en iyi örnektir.Bu baglamda, belirli araliklarla yapilankurban etme törenleri kusursuz bir

yasal suç sayilabilir. Kurban etmetöreninde kutsal bir varliga yapilan biradak, aslinda karsiliginda bir beklentiyide beraberinde getirmektedir. Bataille'agöre kurban etme törenlerini birerolumsuzluk gösterisi olarak kabuletmek yanlis olur. Çünkü bir kurbaninaltarda (özellikle insan kurban etme

törenlerinde) öldürüsünü seyretmek,seyircilere de bir ölüm tecrübesiyasamalari firsatini vermektedir.Böylece bir ölüm gösterisine tanik olanseyirci, kendi ölüm döseginde tecrübeedebileceginden çok daha farkli birölüme tanik olur. Bu nedenle kurbanetme, kiside bir çesit ölüm bilincininolusmasini saglamaktadir. Bu çesit birtörensellik içinde sunulan kurban etmetöreninde seyirci, kurban laözdeslesmekte, böylece seyircikurbanin ölümüyle kendi ölümününnasil olacagi hakkinda bir imge edinmisolmaktadir.

Bataille, Hegel, Ölüm ve Kurban Etme

adli kitabinda söyle yazmaktadir:"Kurban etmede, kurban edenöldürülen hayvanla özdeslesir. Böyleceo da kendini bir bakima ölürkenseyretmekte, o da bu sekildeölmektedir ... Bu nedenle, ne olursaolsun, insan için gerçekten öldügü aniyasamak veya gerçekten ölmesininizlenimine sahip olmasi gerekmektedir.Her ne kadar kurban etme törenikurbanin kendi ölümünü tecrübe

etmesini dislamaktaysa da, seyircideseyircinin kendi ölümünün izleniminiuyandirmak ta dir. Kurban etmegösterisi topluluk üyelerine,kendilerinin olmayan bir ölümütecrübe etme olanagi saglamaktadir."

Pasolini ve SaIo veya Sodomun 120 GünüSala ve Sadam 'un 120 Günü filminin

açilis yazilarinin sonuna Pasolini, PierreKlossowski, Maurice Blanchot,Phillippe Solers, Simone de Beauvoirve Roland Barthes gibi Fransizkuramcilarinin kitaplarini içeren bir"Esas Kaynakça" bölümü eklemistir.Bataille'in eserleri bu listeyeeklenmemis olsa da, Pasolini'ninBataille üzerine çaismalar yaptigindanemin olabiliriz. Çünkü 1979'dayayinlanan, doksan makalesinitopladigi Betimlemelerin Betimlemesi(Deseriziani di Deseriziani) adli kitabindaBataille'la ilgili bir makale de yeralmaktadir.

Film 1944yilinda, Nazi etkisi altindakiSa la Cumhuriyeti dönemindegeçmektedir. Birbirlerinin kizlariylaevlendikten sonra, dört yüksek derecelimemur -Bir Dük, Bir Monsenyör, BirEkselans ve bir de Baskan- kaçiraraktopladiklari 8 erkek, 8 kiz, toplam 16kusursuz örnek genci, muhafizlar vehizmetçilerle Marzabottoyakinlarindaki bir saraya toplarlar.Yanlarinda dört tane de orta yasli kadinvardir. Bu kadinlardan üçüdinleyenlerin cinsel dürtülerini,anlattiklari öykülerle costurmakta,dördüncü kadinsa onlara piyanoylaeslik etmektedir. Film Dante'ninCehennemi'ni andiran üç bölümdenolusmaktadir: Delilikler Bölümü, DiskiBölümü ve Kim Bölümü.

Kurban etmede,kurban edenöldürülenhayvanlaözdeslesir.Böylece o dakendini birbakima ölürken

seyretmekte, oda bu sekildeölmektedir ...

Page 42: Geceyarısı Sineması Sayı 1

Pasolini'nin filmide bu baglamdaSade'm tekrarei

anlatisal yapiüzerine

kurulmustur.Böylesine bir

tekrarlayieilik,her cinsel

deneyimin,deneyimin

içerigindenhareketle

adlandirlldigiGözün

Öyküsü'nde deaçikca görülür.

Ilk bölümde, Bayan Vaccari karsilashgicinsel manyaklarla basindan geçenolaylari anlatirken, dinleyen Dük,Monsenyör, Ekseklans ve Baskan daçocuklar üzerinde fantezilerinigerçeklestirmekte veya felsefi yorumlaryapmaktadirlar. Ikinci bölümde iseBayan Maggi'nin diskiyiyicilik üzerineanlathgi öyküler, bu sefer Baskan'in biroglanla evliliginin kutlama yemeginindiski yedirilerek kutlanmasiyla sonbillur. Son bölümde, Bayan Castelli'ninanlattigi öyküleri, çocuklarin iskenceedilerek öldürüldügü final izler. Songün piyanist kendini penceredenasagiya atarak öldürür. Ve iskencelerbaslar. Sirayla Dük, Monsenyör,Ekseklans ve Baskan yapilan iskenceleridürbün1e izler. Film iki askerin radyodaçalan bir müzikle dans etmesiyle biter.Özgün fikir Sade'in Sodom 'un 120 Günü(Les 120 Journees de Sodome) adlikitabindan gelmektedir. Pasolini gereklikorkunç ortami korumustur. Öteyandan Sade'in dört an karakteri olanCurval, Blangis, Ducet ve Piskopos'u,Yargiç, Bankaci, Dük ve Monsenyör'edönüstürmüstür. Pasolini Sade'in dörtanlahcisini, üçe indirerek, birini piyanoçalan kadin yapmistir. Sonuç olarakortaya çikansa sadece Sade'in eseriüzerine kurulu bir filmden çok, Sade'infikirlerinden yola çikarak Pasolini'ninortaya koydugu bir film olmustur.

SaIo veya Sodomun 120 Günü veGözün Öyküsü

Anlatisal yapilari karsilastirildigindaPasolini'nin SaZo veya Sodomun 120Günü, Sade'in Sodomun 120 Günü veBataille'in Sade kavramlari üzerine

kurulu, cinsel deneyin sinirlarinin vetabularinin zorlandigi Gözün Öyküsü

adli kisa romani arasinda bir benzerlik

görülebilir. Bunlar arasindaki ilk ortaknokta üç eserde de anlatici/larinvarligidir. Roland Barthes'inSadejFourierjLoyoZa adli kitabindaSade'in eserlerinde anlah ve anlahernin

rolünü söyle tanimlar: "Sözle ifadeedilmediginde, ahlaksizlik, suçkendisini ortaya çikaramaz ... Anlaticikitapta tek oyuncudur, çünkü zatensöz kendi basina bir tiyatrodur."SaZo' veya Sodomun 120 Günü'ndeki

anlaticilar gibi,Gözün Öyküsü'nde debir anlatici Simone adli bir kizla

yasadigi deneyimlerini betimler.Sade'in Sodomun 120 Günü adli kitabina

benzer bir sekilde, bu deneyimleryumusak deneyimlerden asinlik veartik en sonlara dogru erotik bir vahsetedönüsür. Öte yandan iki kitapta da birgünden diger güne gelisen olaylardabir tarihsel sira belitilmez. Pasolini'nin

filmi de bu baglamda Sade'in tekrarcianlatisal yapi üzerine kurulmustur.Böylesine bir tekrarlayicilik, her cinseldeneyimin, deneyimin içerigindenhareketle adlandirildigi (örnegin KediGözü, Antik Gardrop, Marcellle'in Kokusu,

Granero 'nun Gözü gibi) GözünÖyküsü'nde de açikca görülür. Bu ikieserde diger bir benzerlik de kapanissahnesidir: SaZo' çocuklarin acimasizcaiskence edilerek öldürülmesiyle, Gözün

Öyküsü rahibin gözünün çikarilmasiylabiter. Bu iki kapanis sahnesi de,Bataille'in Iç Deney ve Erotizm'de

tanimladigi kurban etme ve siddetkavramlari göz önüne alindigindaoldukça benzerdir.

Bataille/Pasolini: Kurban Etme ve

Okuyucu/SeyirciErotizm adli kitabinda Bataille kurban

etme gösterisini söyle tanimlar:"Genellikle yasam ve ölümüuzlastirmayi, ölüme yasamin yenidenfiskirmasi anlamini, yasama ölümünaçilisini, basdönd ürücül ügün ü,agirligini vermeyi kurban etme saglar.Ama ayni zamanda kurban etmeniniçinde ölüm, yasam belirtisi '.re

sonsuzluga açilistir."Bataille gibi Pasolini de filmin sonbölümü olan iskencelkurban etme

Page 43: Geceyarısı Sineması Sayı 1

sahnesinde, kurban eden veyaseyirciler, sadece kurbanin devamliligadönüsüne tanik olmazlar, aslinda onlarda kurbanlanyla beraber devamsizligadönerler. Böylece aslinda sadece kurbaneden degil ama buna asil sahit olanseyirci de bir bakima kendi ölümününbir görüntüsünü görmüs olur. Böyleceaslinda kurban edilerek kaybolan, aynizamanda kazanilmaktadir.

Gözün Öyküsü'nde ve SaZa'da,

okuyucu/ seyirci, görüntülerinsiddetinde, ilk olarak Tann kavramininkurban edilisine (örnegin iskenceedilmeden önce diski dolu legenlerdetutulan genç kizlardan birisi "TanrimTanrim, neden bizi terk ettin?" diyehaykirmaktadir) ve ikinci olarak dayazarin kendi ölümüne, diger birdeyisle Bataille/Pasolini'nin kendiölümlerini hayallerindecanlandirmalarina tanik olur. Aslinda

SaZa" Pasolini'nin bir cinayete kurbangitmesinden önce yaphgi son filmdir.Döverek öldürülen Pasolini'nin ceseti

2 Kasim 1975 günü Ostia'dabulunmustur. Bu baglamda filmin,tehdit altindaki Pasolini'nin bu trajiksonunu hazirladigini söyleyebiliriz.Sonuç olarak gerek filmde, gereksekitapta okuyucu/ seyirci bir bakima birkurban etme sahnesine suç ortagi

olmakta ama bir kurban eden gibi bugösteride kendi ölümünün bir çesitgörüntüsünü yasamaktadir.

KaynakçaAmaud, Alain and Gisele Excoffon-Lafarge,Bataille. Paris: Seuil, 1978.Barthes, Roland. SadejFourierjLoyola. NewYork: Hill and Wang, 1976.Bataille, Georges. Eroticism. Trans. MarkDalwood. London: Marion BoyarsPublishers, 1987.Bataille, Georges. Story of the Eye by LordAuch. Trans. Joachim Neugroschel. London:Marion Boyars Publishers, 1979.Bersani, Leo. The Freudian Body:Psychoanalysis and Art. New York:ColumbiaUniv. Press, 1986.Bukatman, Scott. Terminal Identity: TheVirtual Subject in Postmodern Fiction. London:Duke University Press, 1993.Ferrero, Adelio. il cinema di Pier PaoloPasolini: da Accatone aSalo' La Passionesecondo Pasolini. Venezia: Tascabili Marsilio,1977.Gregg, John. Maurice Blanchot and theLiterature of Transgression. New Jersey:Princeton University Press, 1994.Prefanis, Julian. Heterology and thePostmodern: BataiZle,BaudriZlard, and Lyotard.London: Duke university Press, 1991.Rella, Franco. The Myth of the Other: Lacan,Foucault, Deleuze, Bataille. Trans. NelsonMoe. Washington: Maisonneuve Press, 1994.Richardson, MichaeL. George Bataille.London: Routledge, 1994.Schwartz, Barth David. Pasolini Requiem.New York: Pantheon Books, 1992.

GözünÖyküsü'nde veSalo'da,okuyucu/seyirci,görüntülerinsiddetinde, ilkolarak Tanrikavramininkurban edilisine,ve ikinci olarakda yazann kendiölümüne tamkolur.

Pasalini'nin cesedinin

2 Kasim i975 günü Ostia'da bulunusu

Page 44: Geceyarısı Sineması Sayı 1

Video kaset piyasasindan

Ortacag' da da, -

KaybedenlerVardi!

et + kanSavas Arslan

PaulVerhoeven'inAmerika'daIngilizce takim bilgilerimizden yararlanarakolarak çektigi ilk film olan Flesh+Blood olusturulan kurmaca bir dünyada(1985;ABDvideo adi: The Rose and the geçen bir film. Ancak filmin adindakiSword, Tükiyevideo adi: Kan ve Intikam kan ve etinkurdugu acimasizbir dünya[Patvi Video]; 125 dakika) 16'inci tahayyülünün yaninda ask, din, bilimyüzyilda BatiAvrupa'da geçen ve kan ve politikagibiçesitli"agir"kavramlarave etin, egemen sinema kültürünün da kimi göndermeler yapan bir film.dayanamayacagi - ancak, o kadar da Et+Kan görkemlive bir o kadar da kanliabartili olmayan - bir açiklikla bir savasta açiliyor. Savasin sonunda­sergilendiginden Orion sirketinin derebeyiHawkwood (JackThompson)piyasaya vermeden önce bir çok her ne kadar askerlerineelegeçirdikle;isikintilar yasadigi bir film. Ortaçag' a sehri yagmalamalari sözü vermis olsadair önyargilarimiz, söylensel da, bu sözden dönüyor. Yagmalananimgelerimiz ve kismen de tarihi bir herseye el koyup savasa katilan

Page 45: Geceyarısı Sineması Sayı 1

askerleri de sürüyor. Bunlar arasindabulunan Martin (Rutger Hauer) vearkadaslari derebeyinin oglu olanSteven (Tom Burlinson) ile evlenecekolan baska bir derebeyinin kizi olanAgnes' i (Jennifer Jason Leigh) getirençeyiz alayina rastliyor ve alayi soyupele geçirdikleri bir kaleye yerlesiyorlar.Agnes ile Martin arasinda alevlenmeyebaslayan ask atesi ise bir süre sonrakalenin Steven ve adamlari tarafindankusatilmasiyla birlikte sönmeyebasliyor. Film kalenin kaybedilmesiylesonlaniyor, ancak Martin, Agnes' in deyardimiyla kaçmayi basariyor. Mutluson ise Steven ve Agnes arasindakiiliskinin kurulmasiyla saglaniyor.Ancak fi1minbu mutlu sonu a1ishgirnizHollywood filmi sonlarindan oldukçafarkli. Filmin ana akintilarindan birisini

Agnes'in Steven ve Martin arasinda birseçim yapmada kararsiz kalmasiolusturuyor. Her ne kadar Agnes fi1minsonunda basit bir asker olan Martin'iseçmemis olsa ve klasik anlatiyiyeniden kursa da, filmdeki bakirelikkültünün yikilmasi gayet önemli.Hawkwood'un Steven'a çok güzel bir"bakire" olarak tarif ettigi Agnes, filminsonunda bakireligini - Martin'le göreceaçik bir sevisme sahnesinde - kaybetmisolarak Steven' a gidiyor. Bu nedenle,klasik anlatinin üretmeye meyillioldugu hakim ahlaki degerler bütünükiriliyor ve film içinde kisa da olsasoylu bir "kiz" ile tebaadan bir paraliasker birlikte oluyor. Film bir biçimdehayatinin gerçek askini buldugunusanan Martin'in acikli hikayesi olarakda düsünülebilir, ancak Martin'inrindligi ve görece özgür yasami böylebir çikarsamanin olanaksizligina isaretediyor çünkü kurgu dahilinde olanOrtaçag gerçekligi bir parali askerin(sözgelimi Hawkwood'un emrindeçalisan Arnolfini) kendine ait bir avuçtoprakta huzur içinde yasamasininolanaksizligini öngörüyor. Dolayisiyla,filmin sonunda Martin'in yalnizligayelken açmasi biraz da filmin kendigerçekliginin bir sonucu ...Filmin ikinci "agir" temasi ise din.Ortaçag' a dair önyargilarimizin birçogunun temellendigi din temasi,

Martin ve arkadaslarinin yol göstericisioluyor. Harap bir konaklama yerindeyere gömülmüs olarak bulduklarielinde bir kiliçla tasavvur edilen tekaziz olan St. Martin'in heykeli, Martinve arkadaslarinin karar vermektegüçlükler yasadiklari anlarda yardimakosuyor ve kiliciyla gitmeleri gerekenyönü gösteriyor! Aralarinda bulunanbir kardinalin (!) (Ronald Lacey) deyardimiyla saglamlashrilan aziz Martinsöyle ni aslinda Martin vearkadaslarinin kendi kalelerini elegeçirmeleriyle alternatif bir tami elçisikurgulamalarina da yol açiyor. Kendikalelerinde ya da bir diger deyisleOrtaçag'in feodal dünyasindaki kendikralliklarinda Martin ve arkadaslarinintanrisini kiliçli aziz temsil ediyor. Dinindogmaya görece açik olan tarafi, azizMartin heykelinin her türlü safsatayikabul ettirmedeki ve tarhsmali kararlarionaylamadaki etkin rolüylevurgulaniyor. Trajikbiçimde kardinalindeyimiyle, tanrinin bir isareti olarakkarsilarina çikan aziz Martin heykelifi1minsonunda sanki tanrinin bir baskaisaretiymiscesine ayni kardinalinölümüne yolaçiyor.Et+Kan'in bir diger "agir" temasi da,bilimin Ortaçag' da yeni yenitomurcuklanmaya baslayangelisiminden sözetmesiyle kuruluyor.Derebeyi Hawkwood oglu Steven' iokumaya göndermistir (olasilikla,Britanya'ya). Steven okulda ögrendigikimi savas taktiklerini uygulamayaçalisir ancak ilk denemede basarisizolur. Martin ise kurnaz bir savasçiolarak kendi kaleleri kusatmaaltindayken, ustadan ögrendiginiustaya satar ve bunda da basarili olur.Veba bulasan insanlarin yaralarinauygulanan daglama yöntemine seçenekolarak Steven' m önerdigi Araphekimlerinin yaranin kanini akitmayöntemi ise Arnolfini tarafindanuygulanir ve çalisir. Bu ve benzeriayrintilardan yola çikarakgelistirdigimiz Ortaçag imgesi isegittikçe güçlenir ve bilimin de 16'inciyüzyil civarlarinda "yükselmeye"baslamasina iliskin tarihi bilgilerimizde dogrulanir. i

klasik anlatininüretmeyemeyilli olduguhakim ahlakidegerlerbütünü kiriliyorve film icinde.kisa da olsasoylu bir "kiz"ile tebaadan birparall askerbirlikte oluyor.

Page 46: Geceyarısı Sineması Sayı 1

Cam sikilan herinsamn istedigini

öldürebildigi vegücü yettigi

herkese karsi.üstünlügünükiliçla kabul

ettirdigi, vebah birköpegin parça

parça edilipkusatilan bir.

kaledeki insanlariyoketmek için

mancmiklakaleye atllabildigi

bir film.

Bunlara ek olarak, Et+Kan politik birfilm olarak da okunabilir: 16'inci yüzyilAvrupa'sinda derebeylerinebaskaldirabilecek cüreti kendilerindebulan bir avuç, aymaz parali askerintrajik öyküsü ... Haksizliga karsi çikanve sonunda kendi "kralliklarini"

Martin'in yönetiminde kuran bir avuçinsan. Ilginç biçimde kendikralliklarinin rengi de kirmizi.Baslangiçta "kizil komünistlerin"kurdugu bir devrim hükümeti gibigörünen bu küçük "devlet," Martin(kral) ve Agnes'in (kraliçe) tebaadanayri olarak beyaz giymeyebaslamalariyla birlikte bir kralligadönüsüyor. Thomas Moore'unuzaklarda aradigi ütopya, yoktanvaredilmistir ama varligi ise kaçinilmazolarak onu varedenlerin

muhayyilelerinin sinirlarini asamaz .Matin ve arkadaslarinin yarattigi yok­ülkede de, varolan ülkelerin sorunlaritezahür eder ve kismen de olsa yikimayolaçar.Et+Kan'in simdiye -kadar sözünüettigim agir konularin ötesinde, benceasil önemli ve güzelolan tarafi ise kanve etin bir filmde ne kadar iyiislenebilecegine dair Hollywood'taesine az rastlanan örneklerden biriniteskil etmesidir. Avrupa sinemasininkimi korku filmlerinde örnegini verdigi"kirmizinin" görsel güzelliginin - ki bugüzellik, beyazla çok iyi bir karsitlikolustumaktadir - Hollywood' da esineaz rastlanir, ama "Hollywoodca"yaçevrilmis bir islenisi Et+Kan'tegörülebilir. Bir yandan ölümün her an,her yerde olinasi, bir yandan da hayatindegersizligi ...Seksin siddetle bulusmasive ölüme yelken açmaktançekinmemesi... Erkek egemen birdünyada kilicin ucundaki ölüm kalimmücadelesi ... Cani sikilan her insanin

istedigini öldürebildigi ve gücü yettigiherkese karsi üstünlügünü kiliçla kabulettirdigi, vebali bir köpegin parça parçaedilip kusatilan bir kaledeki insanlariyoketmek için mancinikla kaleyeatilabildigi ve daha bir çok baskabiçimlerde bugünün degerlerininbozguna ugratildigi acimasiz birdünyada bir avuç insanin mutlulugu

i

ya da huzuru aramalari, bulmalari vebunun da bedelini pahaliyaödemelerine dair bir film, Et+Kan.

Tarihin öznesi olmayi bir türlübeceremeyen kaybedenlerin imkansizhayallerinin siradanligina, aptalliginave ümitsizligine dair bir film. Her nekadar filmin sonunda güçlü olup dazayiflarin safinda olan Hauer (ya da"esas oglan") kaçmayi becerse de,insanin insanin kurdu oldugu birdünyada zayiflarin kaybetmesininkaçinilmazligini imleyen bir film. Bütünbunlara karsin, Verhoeven filinlerindeeksik olmayan nese ve sürükleyiciligesahip. Üstüne üstlük Et+Kan'e dair ...

Verhoeven Filmografisi:

1. Een hagedis teveel (A Lizard tooMuch),19602. Niets bijzonders, 19613. De Lifters, 19624. Feest (Let's Have a Party), 19635. Het Korps Mariniers (The RoyalDutch Marine Corps), 19656. Portret van Anton Adriaan Mussert(TV), 19687. Floris (TV DizisI), 19698. De Worstelaar (The Wrestler), 1970

9. Wat Zien ik? (Any Special Way yada Business is Business),197110. Turks Fruit (Turkish Delight), 197311. Keetje Tippel (Cathy Tippel ya daHot Sweat), 197512. Soldaat van Oranje (SoIdier ofOrange ya da Survival Run), 197713. Voorbij, voorbij (TV), (All ThingsPass),197914. Spetters (1980)15. De Vierde man (The Fourth Man),198316. Flesh+Blood (Kan ve Intikam), 1985

17. Robocop, 198718. Total Recall (GerçegiArayis), 199019. Basic Instinct (Temel Içgüdü), 199220. Showgirls, 199521. Starship Troopers (YildizgemisiSavasçilariI),1997

Page 47: Geceyarısı Sineması Sayı 1

PEKi BU FiLMLERi iZLEME OLANAGINASIL BULUNUR?

Türkiye'ye video 1980'lerde ilk geldigindevideo kaset piyasasinda inanilmaz bircanlilik yasanmisti. H.G. Lewis'in gorefilmlerinden italyan yamyam, zombi,kadinlar hapishanesi filmlerine kadarBati'daki pek çok ülkede bile bulunmasiçok zor ya da olanaksiz olan istismarsinemasi ürünleri ülkemizde piyasayasürülmüstü. Ancak talep belli birdoygunluga ulasinca maymun istahlisermaye sahipleri, hizla canlandirdiklaribu piyasayiayni hizlaölüme terketmislerdi.Bugün,o dönemde piyasa sürülenfilmlerinbazilarinin ancak beta kopyalarini zamanzaman bit pazarlarinda bulmak mümkünoluyor o kadar. Çok sükür, son aylardavideo piyasasinda ciliz da olsa birhareketlilik yeniden yasanmaya basliyor

gibi. Bu sayimizda F1esh + B/ood (Kan veIntikam) ile basladigimiz ülkemizdepiyasada bulunan kasetlerin tanitiminagelecek sayimizda çok daha genis yerverecegiz.Ancak bu derginin sayfalarindan tanitilanve tanitilacak filmlerin önemli birbölümünün en iyimser tahminle bilegörünür bir gelecekte Türkiye'de piyasayasürülmesini beklememek gerekir. Zatenböyle filmlerin çogu Bati'da bile her videodükkaninda bulunur cinsten degil,genellikle özel siparisle sahip olunulabilenfilmler.

Hepsini olmasa da burada bahsettigimizfilmlerin çogunu asagidaki adreslerde(birinde bulamadiginizi digerinde)bulabilirsiniz:VideoOnlineExpress internet:www.videoexpress.comBu adreste mainstream sinemanin bütünörneklerinin yanisira bu dergidebahsettigimjz filmlerin birkisminibulabilirsiniz. Ozellikle kredi kartiniz varsaistediginiz filmlerin hizli ve güvenli birsekilde adresinize gelmesi videoexpressweb sitesinde bikaç dakika geçirerekmümkün...Video Search of Miami PO Box 16­1919 Miami FL 33116 USA Tel: -90-1­305-2799773 internet: www.vsom.com

Korku sinemasi ve benzeri türler acisindan

dünyanin en genis kataloguna sahip olanbu sirket ABD'de ticari olarak piyasayasürülmemis filmlerin video kopyalariniinternet üzerinden siparis etme olanaginisunuyor.Something Weird Video PO Box 33664Seattle WA 98133 USA Tel.:-90-1-206­3613759 internet:www.xxxcat.comjsweirdInternet üzerinden siparis olanagisunmamasina karsin az bulunan kimifilmleri buradan edinmek olasi.

Ancak yurtdisindan film siparis etmekonusunda dikkate alinmasi gereken bazinoktalar var. Amerika'dakivideo sisteminin(NTSC),Avrupa'dakinden(PAl) farkli olmasinedeniyle Amerikan video kasetleriniizleyebilmeniz için video aygitinizin 'multi­standart' olmasi gerekiyor.Yurtdisindan film siparis etme konusundakarsilasilan asil bÜYÜksorun, denetimsorunu .. Yurtdisindan getirilen kasetlerzaman zaman gümrükte alikonarak KültürBakanligi'na denetime gönderilebiliyor.Türkiye'ye yalnizca porno ve siyasi açidan'sakincali' görülen filmleri sokmak yasak,korku filmleri konusunda bir yasaksözkonusu degiL. Bu durumda kasedinelinize geçmesi bir hayli zaman aliyor vesinir bozucu bir bürokratik süreç ilekarsilasmak zorunda kaliyorsunuz. AslindaKültür Bakanligi'nin, birden fazla sayidaolmayan kasetlerin denetimine gerekolmadigi konusunda bir süre önce birgenelge yayinladigi söyleniyor amagümrükte uygulama hala eskisi gibisürüyor ve Kültür Bakanligi istese deistemese de 'ele geçirilen' kasetler onlaradenetime gönderiliyor. Böyle olunca dainternetteki kimi video siparis sayfalarindaTürkiye'nin adi Malezya gibi ülkelerlebirlikte anilarak böylesi ülkelere siparisedilen kasetlere gümrüklerde sorunçikartildigi yaziliyar. Türkiye'nin itibarinidaha da azaltan bu uygulamanin en kisasürede kaldirilmasini umuyoruz.

Page 48: Geceyarısı Sineması Sayı 1