fehmi koru

13
7/30/2019 fehmi koru http://slidepdf.com/reader/full/fehmi-koru 1/13  T B M M Tutanak Hizmetleri Başkanlığı Komisyon : (10/236) Giriş : 17.50 Tarih : 02/10/2012 Grup : Deniz Sayfa : 1 BEġĠNCĠ OTURUM  Açılma Saati: 16.57  BAġKAN: Nimet BAġ BAġKAN VEKĠLĠ: Mehmet Naci BOSTANCI (Amasya) SÖZCÜ: Ġdris ġAHĠN (Çankırı)  KÂTĠP: Cengiz YAVĠLĠOĞLU (Erzurum) -----0---- BAġKAN - Öncelikle, hoĢ geldiniz Fehmi Bey.  Değerli milletvekillerimizle birlikte, sizlerin de bildiğiniz gibi, Meclis Darbeleri AraĢtırma Komisyonu olarak belli dönemlere iliĢkin, dönemin tanıklıkları ve deneyimlerini paylaĢmak üzere buraya davet ediyoruz. Öncelikle komisyonumuz hakkında ve görevlerimiz hakkında sizi kısaca bilgilendirmek istiyorum. Sizlerin de bildiğiniz gibi, parlamentoda grubu bulunan dört siyasi partinin vermiĢ olduğu önergelerin birleĢtirilmesi suretiyle oluĢturulmuĢ bir Komisyon. Darbeleri ve muhtıraları ve demokrasiyi kesintiye uğratan süreçleri incelemek, araĢtırmak ve bu konuda Meclis Genel Kuruluna bir rapor sunmak, önerileriyle birlikte rapor sunmak üzere oluĢturulmuĢ bir Komisyon. Hepinizin de bildiği gibi 2011 seçimleri sonrasında oluĢturulan parlamento, millet iradesinin en yüksek düzeyde temsil edilme olasılığı, olanağı olan Meclislerden bir tanesi. Aynı zamanda, ülkemiz bu anlamdaki geçmiĢiyle yüzleĢmek suretiyle, en azından demokratik bir toplum olma ve demokratik bir ülke olma yolunda ilerleme kaydetmemiz açısından yaptığımız iĢi bu anlamda son derece önemsiyoruz. Komisyonumuz çalıĢma yöntemi olarak, davet ettiğimiz konuklarımıza öncelikle kendileri eğer bu hususta bir sunum yapmak isterlerse kısa bir söz veriyoruz. Bu sunumdan sonra milletvekillerimize söz vermek suretiyle soru- cevap Ģeklinde sürdürüyoruz. Kendi öz geçmiĢinizi tanıtmak suretiyle baĢlıyorsunuz ama ben öncelikle milletvekillerimizi sizlere tanıtmak istiyorum. Sizin davet sebebiniz, oluĢturulmuĢ üç ayrı alt komisyonumuz var, 1960 ve 71 muhtırasına iliĢkin, 1980 ve 28 ġubat sürecine iliĢkin. Siz, 28 ġubat alt komisyonu tarafından davet edildiniz. Konular ve ağırlıklı olarak sorular sanıyorum bu yönde olacak ama diğer dönemlere de tanıklık etmiĢ bir gazetecisiniz, dolayısıyla onlarla ilgili bir değerlendirmeniz olursa da memnuniyetle dinleyeceğiz. 28 ġubat Alt Komisyon BaĢkanımız YaĢar Karayel Bey, Kayseri AK Parti milletvekili; Ġdris ġahin Bey, Komisyon sözcümüz, Çankırı AK Parti milletvekili; Mehmet ġeker Bey, Cumhuriyet Halk Partisi Gaziantep milletvekili; Süreyya Sırrı Önder Bey, Ġstanbul BDP milletvekili; Feyzullah Kıyıklık Bey, AK Parti Ġstanbul milletvekili; Cengiz Yavilioğlu Bey, AK Parti Erzurum milletvekili. Tekrar hoĢ geldiniz diyorum, kendinizi tanıtmak suretiyle değerlendirmelerinizi almak üzere sözü size bırakıyorum. Buyurun lütfen. FEHMĠ KORU – Evet, ben Ģu anda Star gazetesinde yazıyorum. 28 ġubat sürecinin baĢlarında zaman gazetesinin Ankara temsilcisiydim. Daha sonra, sürecin belli bir aĢamasından sonra Yeni ġafak gazetesine geçtim, Ankara temsilcisi oldum. Dolayısıyla, o süreç içerisinde Ankara’da gazetecilik yapıyordum. GiriĢini de yapayım mı Ģimdi, söylediğiniz o dönemle ilgili?  BAġKAN – Tabii buyurun. FEHMĠ KORU –  Öncelikle ben de teĢekkür ediyorum.

Transcript of fehmi koru

Page 1: fehmi koru

7/30/2019 fehmi koru

http://slidepdf.com/reader/full/fehmi-koru 1/13

 

T B M M

Tutanak Hizmetleri Başkanlığı 

Komisyon : (10/236) Giriş : 17.50 Tarih : 02/10/2012 Grup : Deniz Sayfa : 1 

BEġĠNCĠ OTURUM 

 Açılma Saati: 16.57 BAġKAN: Nimet BAġBAġKAN VEKĠLĠ: Mehmet Naci BOSTANCI (Amasya) 

SÖZCÜ: Ġdris ġAHĠN (Çankırı) KÂTĠP: Cengiz YAVĠLĠOĞLU (Erzurum) 

-----0----BAġKAN - Öncelikle, hoĢ geldiniz Fehmi Bey. Değerli milletvekillerimizle birlikte, sizlerin de bildiğiniz gibi, Meclis Darbeleri AraĢtırma

Komisyonu olarak belli dönemlere iliĢkin, dönemin tanıklıkları ve deneyimlerini paylaĢmaküzere buraya davet ediyoruz. Öncelikle komisyonumuz hakkında ve görevlerimiz hakkındasizi kısaca bilgilendirmek istiyorum.

Sizlerin de bildiğiniz gibi, parlamentoda grubu bulunan dört siyasi partinin vermiĢolduğu önergelerin birleĢtirilmesi suretiyle oluĢturulmuĢ bir Komisyon. Darbeleri vemuhtıraları ve demokrasiyi kesintiye uğratan süreçleri incelemek, araĢtırmak ve bu konudaMeclis Genel Kuruluna bir rapor sunmak, önerileriyle birlikte rapor sunmak üzereoluĢturulmuĢ bir Komisyon. Hepinizin de bildiği gibi 2011 seçimleri sonrasında oluĢturulanparlamento, millet iradesinin en yüksek düzeyde temsil edilme olasılığı, olanağı olanMeclislerden bir tanesi. Aynı zamanda, ülkemiz bu anlamdaki geçmiĢiyle yüzleĢmeksuretiyle, en azından demokratik bir toplum olma ve demokratik bir ülke olma yolundailerleme kaydetmemiz açısından yaptığımız iĢi bu anlamda son derece önemsiyoruz.

Komisyonumuz çalıĢma yöntemi olarak, davet ettiğimiz konuklarımıza önceliklekendileri eğer bu hususta bir sunum yapmak isterlerse kısa bir söz veriyoruz. Bu sunumdansonra milletvekillerimize söz vermek suretiyle soru-cevap Ģeklinde sürdürüyoruz. Kendi özgeçmiĢinizi tanıtmak suretiyle baĢlıyorsunuz ama ben öncelikle milletvekillerimizi sizleretanıtmak istiyorum. Sizin davet sebebiniz, oluĢturulmuĢ üç ayrı alt komisyonumuz var, 1960ve 71 muhtırasına iliĢkin, 1980 ve 28 ġubat sürecine iliĢkin. Siz, 28 ġubat alt komisyonutarafından davet edildiniz. Konular ve ağırlıklı olarak sorular sanıyorum bu yönde olacak amadiğer dönemlere de tanıklık etmiĢ bir gazetecisiniz, dolayısıyla onlarla ilgili bir değerlendirmeniz olursa da memnuniyetle dinleyeceğiz.

28 ġubat Alt Komisyon BaĢkanımız YaĢar Karayel Bey, Kayseri AK Parti milletvekili;Ġdris ġahin Bey, Komisyon sözcümüz, Çankırı AK Parti milletvekili; Mehmet ġeker Bey,Cumhuriyet Halk Partisi Gaziantep milletvekili; Süreyya Sırrı Önder Bey, Ġstanbul BDPmilletvekili; Feyzullah Kıyıklık Bey, AK Parti Ġstanbul milletvekili; Cengiz Yavilioğlu Bey, AKParti Erzurum milletvekili.

Tekrar hoĢ geldiniz diyorum, kendinizi tanıtmak suretiyle değerlendirmelerinizi almaküzere sözü size bırakıyorum. 

Buyurun lütfen.FEHMĠ KORU – Evet, ben Ģu anda Star gazetesinde yazıyorum. 28 ġubat sürecinin

baĢlarında zaman gazetesinin Ankara temsilcisiydim. Daha sonra, sürecin belli bir aĢamasından sonra Yeni ġafak gazetesine geçtim, Ankara temsilcisi oldum. Dolayısıyla, osüreç içerisinde Ankara’da gazetecilik yapıyordum.

GiriĢini de yapayım mı Ģimdi, söylediğiniz o dönemle ilgili? BAġKAN – Tabii buyurun.

FEHMĠ KORU – Öncelikle ben de teĢekkür ediyorum.

Page 2: fehmi koru

7/30/2019 fehmi koru

http://slidepdf.com/reader/full/fehmi-koru 2/13

 

T B M M

Tutanak Hizmetleri Başkanlığı 

Komisyon : (10/236) Giriş : 17.50 Tarih : 02/10/2012 Grup : Deniz Sayfa : 2 

BAġKAN –  Ben bu değerlendirmelerden sonra Ģöyle -yöntemi bunun için tercih

ediyoruz-. bazı sorular belki sorulmayacaktır, sizin anlatımlarınızdan sonra. O yüzden budeğerlendirmeleri öncelikle size bırakıyoruz. FEHMĠ KORU –  Öncelikle teĢekkür ediyorum çünkü Meclis hem darbeleri inceleme

ihtiyacını duyduğu hem de 28 ġubat gibi daha taze sayılabilecek bir konuda hafızalarıcanlandırma noktasında çaba gösterdiği için. O bakımdan buraya sizin davetinizle geldimama kendim de gönüllü gelebilirdim, öncelikle bunu kayıtlara geçirmek isterim.

O dönemde tabii pek çok olayların cereyan ettiğini hepimiz biliyoruz. Yalnız ben her nekadar elimden geldiğince o dönemi yakından izlemeye çalıĢsam bile o sürecin dıĢarlıklı kabulettiği gazetecilerdenim. Dolayısıyla, benim o dönemle ilgili bilgilerim ve baĢkalarındanedindiğim, brifinglere gitmediğim, özel olarak herhangi bir yere çağırılıp birtakım talimatlaramuhatap olmadığım için birinci elden tanıklık ettiğim Ģeyler çok az o dönemle ilgili. 28

ġubatın hemen öncesinde baĢlayan bir dıĢlanma söz konusu. O güne kadar bütün ulusalgazetelerin Ankara temsilcileri gibi ben de hem Genelkurmayda hem devletin baĢkakurumlarında yapılan bütün etkinliklere davet edildiğimi hatırlıyorum. Genelkurmayındüzenlediği Güneydoğu’ya zaman zaman yapılan ziyaretler, oranın teftiĢiyle ilgili gezilerde dehep bulundum ama birden bire artık çağırılmamaya ve uzakta tutulmaya özel gayretgösterildiğini fark ettik o dönemde. 

Bu tabii sadece Genelkurmayın dıĢlamasıyla sınırlı kalsa belki önemsenmeyebilirdiama onların etki alanına giren baĢka birimler de, devletin baĢka birimleri de Zamangazetesini, dolayısıyla da temsilcisi olduğum için beni ve diğer meslektaĢlarımı kendietkinliklerinden uzak tutmaya çaba gösterdiler. Belki bir anekdot olarak yine kayıtlarageçmesinde yarar olabilir. O dönemde gazetenin sahibi olan Alaattin Kaya -kendisi de bunu

değiĢik ortamlarda medyaya da anlatmıĢtır - bundan çok rahatsız oluyordu yani dıĢlanmasıgazetenin. Bir randevu alıp o dönemin iĢte ikinci BaĢkanı olan Genelkurmayda Çevik Bir’iziyaret ettim. Neden bu dıĢlamanın yapıldığını öğrenmek istedi. O ziyaretten dönüĢümdebana anlattıkları Ģudur : Orada kendisine Zaman gazetesiyle ilgili Genelkurmayın 8 adet suçduyurusunda bulunduğunu, dolayısıyla suç duyurusu olan gazetelere de böyle bir uygulamayı yaptıklarını söylemiĢ. O da ısrarcı olarak “Nedir bu suç duyuruları bir görelimçünkü bize intikal eden herhangi bir Ģey yok. Sonuçta savcılar o konuyu herhâlde sizdengeldiği için dikkate alırlar, bizim de bir Ģekilde ifademize baĢvururlar. Bugüne kadar böyle bir Ģey yok, bir onlara bakar mısınız?” ricasında bulunmuĢ ama alttan bir türlü o dosyalar gelmiyor istendiği hâlde Çevik Bir tarafından. Bayağı beklenmiĢ yani böyle birkaç saat orada,dosya gelecek de içindeki o 8 suç duyurusunun ne olduğu öğrenilecek diye. Sonunda bukadar ısrarcı olununca “git” diyorlarmıĢ, “Ertesi gün yine sizi çağırırız buraya.” filan. O, “Hayır,bunu mutlaka görelim.” ısrarını devam ettirince oradan bir dosya gelmiĢ. Gerçekten içinde 8tane suç duyurusu var ama hiç biri zaman gazetesiyle ilgili değil. BaĢka pek çok gazeteyleilgili suç duyuruları olduğu hâlde onlar sanki Zaman gazetesine yönelik Genelkurmayın suçduyurusuymuĢ gibi, komutana öyle takdim edildiği anlaĢılıyor çünkü komutan kesin kararlı, “8tane suç duyurusu var.” diyor. Ama gelen dosyanın içerisinde Zaman gazetesiyle ilgili bir tane bile suç duyurusu olmadığı o gün anlaĢıldı. Peki anlaĢıldı da ne oldu? Hiçbir ĢeydeğiĢmedi. O gün beni Genelkurmaydan, basınla iliĢkilerini yürüten –Yarbaydı zannediyorumo dönem- Hüsnü Dağ aradı, dedi ki: “Böyle böyle bir yanlıĢlık yapılmıĢ sizin gazetenizle ilgili,bundan sonra o yanlıĢlıktan dönülecek.” Ama hiçbir zaman dönülmedi o yanlıĢlıktan ve niye

yapılmadığı konusunda da herhangi bir bilgi o dönemde verilmedi bize, hâlâ dıĢlanmayadevam ettik uzun bir süre.

Page 3: fehmi koru

7/30/2019 fehmi koru

http://slidepdf.com/reader/full/fehmi-koru 3/13

 

T B M M

Tutanak Hizmetleri Başkanlığı 

Komisyon : (10/236) Giriş : 17.50 Tarih : 02/10/2012 Grup : Deniz Sayfa : 3 

Sonra Yeni ġafak gazetesine geçtiğimde orada da ben yine Ankara temsilcisiydim

ama sık sık Ġstanbul’a bütün temsilciler gibi gitmem gerektiği durumlar oluyordu. Bir günĠstanbul’da bulunduğum bir gün hatta bir Pazar günüydü, gazeteye uğradığımda bir tuhaf durumla karĢılaĢtım. Gazeteyi polisler basmıĢ, kapıya karakol kurmuĢlar, giren çıkan kontrolaltında, beni bile içeri sokmak istemediler. Ben zorla girdim içeriye, genel yayın yönetmenininyanına çıktım. Meğer o sırada iĢte gelen bir talimatla gazetenin sahibini arıyorlarmıĢ, arananadamlar arasındaymıĢ kendisi. Burası gazete binası dedik yani bu gazetenin sahiplerininbaĢka iĢleri de var ve onların genellikle bulunduğu yerler baĢka yerler, buraya patron kırkyılda ya gelir ya gelmez. Ondan sonra fark ettik ki yani aslında dertleri -gazete binasınıtahmin edebileceğiniz gibi belli sayıda odası, salonu vesaire olan bir yer yani saatler sürecekbir polis baskınına muhatap olması gereken bir yer değil- anlaĢıldı ki bir göz dağı vermeamaçlı yapılan bir Ģey ve gitmiyorlar bir türlü, söz de dinlemiyorlar yani “Niye yapıyorsunuz,

nedir bu?” denilince söz de dinlemiyorlar, hep birbirlerini gösteriyorlar.O zaman ġükrü Kazım Yücelen’di ĠçiĢleri Bakanı, ben onu aradım. Çok ĢaĢırdı, haberi  

yoktu böyle bir olaydan. Dedim ki: Bir gazeteyi basıyor sizin polisleriniz ve söyledikleriĢeylerin hiç akla da, mantığa da, hukuka da uygun bir tarafı yok. Dedi ki: “ Ben haberdar değilim Ģu ana kadar olanlardan.” Dedim: 3 saattir buradalar yani ben sizi  en sonunda artıkgitmeyeceklerini anlayınca arıyorum. Yarım saat sonra beni aradı, dedi ki: “Beni de aĢan bir yerlerden olmuĢ bu iĢ, ben Ģimdi talimatı veriyorum.” Zaten o herhâlde vermiĢti dahaönceden, bana dönmeden önce. Böyle bir olayı da yaĢadık o dönemde. Yine o dönemdegazetenin sahiplerine takmıĢlardı. Yeni ġafak çünkü o dönemde önemli bir fonksiyon icraetmeye baĢlamıĢtı, baĢka gazetelerden süreç tarafından dıĢlanan ve merkez medyada artıkyazamaz hâle gelen meslektaĢlara sütun açmıĢtı gazete. O dönemde, Mehmet Barlas,

Cengiz Çandar, Nazlı Ilıcak, daha sonra Ali Bayramoğlu, KürĢat Bumin gibi yazar arkadaĢlar daha önce çalıĢtıkları merkez medya tarafından dıĢlandıkları için yazamaz hâle gelmiĢlerdi.Biz, onlara “Gelin, Yeni ġafak’ta yazın.” demiĢtik ve gerçekten çok ciddi bir 28 ġubat muhalifises hâline dönüĢmüĢtü Yeni ġafak gazetesi ve gözdağı vermek amaçlı yapıldığı belliydi obaskının. Onu biraz daha ileri götürmek için evlerin basıldığını, patronların beĢ altı yaĢındakiçocuklarının bile baskı altında tutulduğunu -bu iĢin ne dereceye vardığını bilemiyorum amaonlardan öğrenebilirsiniz- biliyoruz yani o dönemde.

BAġKAN – Dinledik kendilerini, detaylı olarak ilettiler.FEHMĠ KORU – Dolayısıyla bunu da anlatmıĢ olayım.Tabii, kendimin tanıklık etmediğim ama o dönemde pek çoğunu bilen durumda,

bilecek durumda olan arkadaĢlardan, meslektaĢlardan dinlediğim olaylar var, onları da odönemdeki zaten gazetedeki yazılarımda anlatmaya çalıĢmıĢtım. Karanlık bir dönem vebrifinglerde, özel buluĢmalarda verilen talimatlar gereği manĢetlerin atıldığı -yüz karası bir dönemdir medya açısından- ve birebir birtakım insanların hayatlarının söndürüldüğü,istikballerinin karartıldığı bir dönemdir. Pek çok insanının meslekten –medya için söylüyorum-soğuduğu veya uzaklaĢtırıldığı bir dönemdir.

Üniversitelerde de benzer operasyonlar yapıldığını biliyorum. Mesela, onda da tanıkolduğum bir Ģeyi belki anlatmakta yarar görüyorum. ġimdi BaĢbakan Yardımcısı olan BeĢir  Atalay o dönemde Kırıkkale Üniversitesi Rektörüydü. Bir gün, benim de bulunduğum bir ortamda kendisinin o sırada YÖK’e çağrıldığını ve YÖK üyesi, BaĢkan Yardımcısı DurmuĢYalçın tarafından istifaya zorlandığını o gün öğrenmiĢtim. “Ya istifa et ya da -kendisinden de

bunu sorgulayabilirsiniz- seninle ilgili gazetelere aleyhinde yayınlar yaptırarak soruĢturmalar açılacak.” konusunda tehditli bir uyarının yapıldığını arkadaĢlarıyla istiĢare ediyordu yani “Neyapayım böyle bir durumda?” Ben de oradaydım, o istiĢareden “Devam, senin bir açığın,

Page 4: fehmi koru

7/30/2019 fehmi koru

http://slidepdf.com/reader/full/fehmi-koru 4/13

 

T B M M

Tutanak Hizmetleri Başkanlığı 

Komisyon : (10/236) Giriş : 17.50 Tarih : 02/10/2012 Grup : Deniz Sayfa : 4 

Ģeyin yok.” kararı çıktı ama gerçekten onu görevden aldırdılar CumhurbaĢkanı Süleyman

Demirel’e ve ertesinde de soruĢturmalar eĢliğinde gazetelerde de aleyhinde yayınlar baĢlattılar. Aynı durum, Afyonkarahisar Üniversitesinin Rektörünün baĢına geldi. Orada, benim

de dostum olan bir iĢ adamı beni BeĢir Atalay olayından bir süre sonra aradı, Yusuf Özer’dir iĢ adamının ismi. Aynı Ģey -tabii o aynı Ģey olduğunu bilmiyordu- rektörüyle ilgili böyle bir geliĢmenin yaĢandığını, benim ne tavsiye edeceğimi, ne yapmaları gerektiğini… “Bu tehdidepabuç bırakarak ayrılsın mı yoksa devam etsin mi?” diye sordu, ben de dedim ki: “Böyleböyle bir olay benim gözümün önünde yaĢandı ve direnen sonunda o sorgulamalara vealeyhte yapılan yayınlara muhatap oldu ama kararı Rektör Bey kendisi versin.” O, ertesi günüistifa etti. Yani üniversitelerde de böyle rektörleri hedef alan birtakım tehditler vekorkutmalarla istifaya zorlamaların o dönemde yapıldığını kendi bilgilerim içerisinde

biliyorum.Benim söyleyebileceklerim bunlar.BAġKAN – TeĢekkür ediyoruz.Sorulara baĢlayacağız.Mehmet ġeker Bey, buyurun lütfen.MEHMET ġEKER (Gaziantep) – Sayın Fehmi Koru, öncelikle hoĢ geldiniz.28 ġubatla ilgili, 28 ġubata nasıl gelindiği, burada Hükûmetin sivil toplum, medya,

asker açısından kusurlarının neler olduğunu kaleme aldığınız bir yazınız var. O yazınızdadiyorsunuz ki… “Sekiz aylık deneyim sonucu Refah Partisinin nerede hata yaptığını, özelliklekendisine sadece o radikal tabanın oy vermediğini, daha geniĢ bir tabanın oy verdiğ ini amakendisi iktidar olduktan sonra özellikle o az sayıdaki insanın gündemini ülkeye dayatmak

yerine ülkenin hak ve özgürlüklerine ciddi anlamda destek verseydi belki bunlar baĢınagelmezdi.” anlamında bir yazınız var, Refah Partisini eleĢtiren. Nasıl hatalar yaptı? Bunuöğrenmek istiyorum.

Ġkincisi, DYP dönemindeki, o zaman, bunu biraz önce de, sizden önce de sordum,Sayın CumhurbaĢkanına da sordum, siz de bahsetmiĢsiniz yazınızda, diyorsunuz ki: “Buistifalarla ilgili Demirel çok belirgin bir rol oynuyordu. Tek tek telefon ederek milletvekillerininpartilerinden istifa etmelerini, böylece de Hükûmetin düĢmesini Süleyman Demirel sağladı.”Bununla ilgili duyumlarınızı, bilgilerinizi almak istiyorum.

BAġKAN – Mehmet Bey, bu arada bu soruyu 9’uncu CumhurbaĢkanımız SüleymanDemirel’e sorduğumuzu, bunun cevabını da belki ekleyerek sorarsanız yani ikisi arasında…

MEHMET ġEKER (Gaziantep) –  Cevabında “Benim ilgim yoktur.” dedi SayınCumhurbaĢkanı. “Bana 280’e yakın imza getirdiler milletvekillerinden.” ama or ada ilginç bir Ģey söyledi “Ben biliyorum ki, bazı milletvekilleri Tansu Çiller Hükûmetinidesteklemeyeceklerdi ama ben ne istifa etmeleri yönünde telkinde bulundum ne de öyle bir görüĢme yaptım.” dedi. Ama siz o yazınızda öyle bir telefon trafiği olduğunu söylüyorsunuz.

Yine o döneme iliĢkin diyorsunuz ki: “Kimileri için yolsuzluk, kimisi için cinsel tercihgibi aslında doğru olmayan ama biz ortaya atarsak üzerimize yapıĢır diye ortaya atılantehditler baskı unsuru olarak kullanıldı ve bazı bakanlar istifa ettirildi.” Burada, bunlar kimlerdir? Kimlere bu yapıldı? Onu öğrenmek istiyorum.

Yine “Medyanın bir kesimi sadece Genelkurmayın güzel hatırı için mi yaptı bunları?”diyorsunuz yazınızda. “Onlar da o medya kuruluĢları ya teĢviklerle ya da bankalar kendi lerine

verilerek mükafatlandırıldılar.” diyorsunuz. Bunları da bilginiz dâhilînde öğrenmek istiyoruz.TeĢekkür ederim.FEHMĠ KORU – Önce birinciden baĢlayalım:

Page 5: fehmi koru

7/30/2019 fehmi koru

http://slidepdf.com/reader/full/fehmi-koru 5/13

 

T B M M

Tutanak Hizmetleri Başkanlığı 

Komisyon : (10/236) Giriş : 17.50 Tarih : 02/10/2012 Grup : Deniz Sayfa : 5 

O dönemde benim yazdığım eleĢtirel mahiyetteki tez yazı o değil yani ben bir süreç

içerisinde iktidarı yaptıkları yanlıĢlar konusunda sürekli uyardım. O yanlıĢlar, çok isabetleseçtiğiniz cümlelerde ifade edildiği gibi, dar yani kendilerine oy veren bir kesimintemsilcisiymiĢ gibi davranarak daha geniĢ kitlelerden destek bekleme noktasına gelmemeleri,dolayısıyla da daha geniĢ cepheden destek alsalardı, demokrasiye sahip çıkma yönünden,daha baĢarılı olacaklarını düĢünüyorum, kendileri de zaten onu sonradan fark ettiler, eğer dönemle ilgili yazılan, o dönemin önemli siyasi temsilcilerinin anılarına göz atarsanız, bu tür Ģeyleri kendilerinin de sonradan yazdığını görürsünüz. O eleĢtirilerimi yapmamın sebepleride çok belirgin. Ama o eleĢtiriler 28 ġubatı haklı gösterecek eleĢtiriler değil. Bu, bir siyasipartiye yanlıĢ yaptı diye birilerinin kalkıp… Kaldı ki, o tamamen siyasi bir yanlıĢ yani öyledavranmayıp baĢka türlü davransaydı yine belki üzerlerine benzer yöntemlerle gelecekler veaynı sonucu almaya çaba göstereceklerdi.

Ben, 28 ġubat sürecinin 1995 seçimlerinin hemen akabinde, daha Refah Partisiiktidar olmadan kapısının aralandığını düĢünüyorum. Refah Partisini iktidara getirmemek içinbüyük çabalar gösterildiğini, o dönemde Refah’ın birinci parti olarak çıktığını hatırlayalım,birinci parti çıkmasına rağmen, onu dıĢarıda bırakacak formüller  için büyük çabalar gösterildiğini, o çabalar sonucunda kurulan Hükûmet iĢlemeyince, Hükûmet devam etmezhâle gelince ve Tansu Çiller’in de tercihiyle Refah Partisiyle bir iktidar olabileceği ortayaçıkınca yine baskılarla Refahyol Hükûmetinin kurulmaması için gayret edildiğini biliyorum.Nereden biliyorum? Çünkü Ankara’da bunlara çok yakın bir biçimde yaĢadım ve her akĢambulunduğumuz yerlerde bunlar, o dönemin bu konulara çok yakın olan insanları tarafındanifade edildi. Dolayısıyla, öyle davranmasaydı da böyle davransaydı yine bu sürecin benzer sonuçlar almak üzere kullanacağı yolunda kesin bir kanaatim bugün de vardır, onu bilmeniziisterim.

Medyanın sadece Genelkurmaydan alınan talimatlarla mı bu iĢi yaptığı… Evet,talimatlar elbette çok önemliydi. O dönemde pek çok meslektaĢımız ikinci adres olarak bellikomutanların odalarına uğruyorlardı. Ancak yine aynı dönemde medya kuruluĢlarının hemenher birinin bir bankayla irtibatları vardı. Sonradan o bankaların battığını da biliyoruz,bazılarının battığını hiç değilse biliyoruz, bazılarının elden çıkarıldığını -kendileri açısındanartık kullanılmaz hâle geldiği için- biliyoruz. Dolayısıyla bu “al gülüm, ver gülüm” tarzında bir alıĢveriĢin de zaman zaman söz konusu olduğunu ben Ģahsen biliyorum.

Süleyman Demirel bizzat telefon ederek o insanları, o dönemin milletvekilleriniistifaya zorladı mı? Çok genel bir kabul bu zaten yani sadece benim yazımı burada okudunuzama aynı dönemde pek çok meslektaĢ tanık olduğu bu tür olaylara dayanarak buna benzer Ģeyleri zaten yazdı. Süleyman Bey o dönemde Refahyol Hükûmetinin ömrünü kısaltmak veonun yerine farklı bir hükûmetin kurulmasını sağlamak için çok büyük çabalar göstermiĢtir veo çabalar sonucu da Mecliste desteği olmadığı hemen ardından ortaya çıkmıĢ olan bir insana da BaĢbakanlığı, kuramayacağı bir hükûmet için, vermiĢtir. O bakımdan bunda bir tereddütolduğunu da ben sanmıyorum yani netice itibarıyla Süleyman Bey bu çabayı gösterdi amabizzat telefon etti mi? Benim bildiğim kadarıyla etti ama ben onun yerinde olsam bizzattelefon etmek yerine çok yakını olan insanlar var, beraberce politikada bulunduğu, onlaraettirmeyi tercih ederdim. Onlar ederse kendisi etmemiĢ mi oluyor, onu bilemiyorum yani onutakdirinize bırakıyorum.

Ġnsanlara tehditle, Ģantajla bir Ģeyler yaptırıldı mı? O dönemde konuĢulan Ģeylerdi

bunlar. Kime nasıl yaptırıldığını eğer bilseydim çok açık bir biçimde, isimlerini de yazardımorada. Bu tür konularda yazarken isim yazmaktan da kaçınmam ben. Dolayısıyla konuĢulanĢeylerdi bunlar, onu yazdım.

Page 6: fehmi koru

7/30/2019 fehmi koru

http://slidepdf.com/reader/full/fehmi-koru 6/13

 

T B M M

Tutanak Hizmetleri Başkanlığı 

Komisyon : (10/236) Giriş : 17.50 Tarih : 02/10/2012 Grup : Deniz Sayfa : 6 

BaĢka unuttuğum var mı, bilmiyorum, sorularınız içinde.

BAġKAN – TeĢekkür ediyoruz.YaĢar Karayel Bey, buyurun.YAġAR KARAYEL (Kayseri) – Sayın Koru, hoĢ geldiniz. TeĢekkür ediyoruz teĢrifiniz

için.Hep birlikte tarihe bir not düĢmek için buradayız. Siz o döneme Ģahitlik etmiĢ usta

gazetecilerinden birisiniz. 28 ġubat darbesine gerekçe gösterilen, tarikat mensuplarınaverilen BaĢbakanlık konutundaki iftar yemeği, Kudüs Gecesi, Refahlı milletvekillerininsöylemleri, özellikle Kavakçının baĢörtüsü konusu, kurban derilerinin cemaatler tarafındantoplatılması veya toplanması, gazetelere yansıyan cemaatlerin pompalı tüfekler alarakkendilerince silahlandığı ve bunların özellikle görsel medyada çok yer alan Fadime ġahin,Müslüm Gündüz gibi medyatik görüntüler, Türkiye'nin Ġran’la o zamanki iliĢkileri veya D8

ülkeleriyle ilgili Erbakan Hocanın Ġslam ülkeleri arasında bir iĢ birliği çalıĢması… Yanibunların hepsi böyle bir darbe yapmanın gerekçeleri miydi sizce? Bunun dıĢ bağlantıları veemperyalist ülkelerin veya Orta Doğu ülkelerinin veya Batılı güçlerin bu iĢlerde katkısı yokmuydu? Bunlarla ilgili görüĢlerinizi paylaĢırsanız memnun olurum.

FEHMĠ KORU –  Türkiye’de darbeler çoğumuzun bildiği gibi, aslında dıĢ destekolmaksızın sonuca ulaĢamıyor yani baĢlangıçta çok yerel, çok lokal olarak baĢlasa bile böylebir niyet sonunda kendisine mutlaka dıĢarıda bir destek arıyor ama o destek öylezannettiğimiz gibi yakın coğrafyamızdan olmuyor, genellikle uzak bir bölgeden oluyor. Buolayda da ben Amerika’nın bir biçimde dahli olduğu kanaatindeyim ama görünür bir müdahale değildi o zaman da. Dönemin buradaki büyükelçisi çok diplomatik yaklaĢan bir insandı. Fazlaca ortalıkta görünmeyi seven… Daha sonra o tip büyükelçiler geldi çünkü

 Ankara’ya, medyaya çıkma heveslisi olan ama o dönemin büyükelçisi fazla hevesli değildi. Oayrıldıktan sonra 28 ġubattan sonra yerine gelen Macpherson, süreçte Amerika’nın rolüolmadığı noktasında özellikle benimle olan görüĢmelerinde -çünkü ben temsilci olarak Amerikan Büyükelçiliğinde yapılan temsilcilerin davet edildiği etkinliklere katılıyordum- ısrarladahli olmadığı yolunda mesajlar verme gayretine girdi ama baĢlangıçta 28 ġubatın belli bir noktasına kadar Refahyol Hükûmetinin devrilmesi amaçlanan dönemde öyle zannediyorumki bir biçimde Amerika’nın etkisi oldu ama bu sonunda bildiğimiz türden fiziki bir müdahaleyedönüĢmesine de yine Amerika’nın engel olduğu kanaatindeyim ben. Bunun da en önemligöstergeleri, iĢte, Mayıs ayında böyle bir niyet olduğu o dönemde Ankara’da çok ciddibiçimde konuĢuluyor idi. Amerikan DıĢiĢleri Bakanlığında Türkiye’yi tanıyan, bilen eskidiplomatların da içinde yer aldığı birileriyle toplantılar yapıldığı, o toplantıların sonucunda dao sırada Milliyetin Washington Muhabiri olan Yasemin Çongar’ın haberleĢtirdiği Ģek ilde Amerika’nın Türkiye’de askerî bir müdahaleye yeĢil ıĢık yakmayacağı yolunda bir haber vebu iĢin engellendiği, bir mesaj olarak bunun verildiği yolunda… Bunu sadece burada benanlatıyorum ama pek çok yerde de, kitaplarda da yazıldı bu o dönemle ilgili . Bunun gerçekolduğu kanaatindeyim yani benim Ģahsi kanaatim, belli bir noktaya kadar bunun gelmesiniteĢvik ettiğini Amerika’nın ama o noktadan sonra da bu iĢin askerlerin yönetimi ele almasınakadar varmasına da yine Amerika’nın müsaade etmediği, onun için bir yarım veyapostmodern darbe olarak bunun tarihe geçtiği kanaatindeyim.

O söylediğiniz olaylar tabii o dönemi gözlerden düĢürmek yani Refahyol iktidarınıgözlerden düĢürmek ve iktidarın sonunu getirme amaçlı yapılan, bazıları tamamen kıĢkırtıcı

olaylar olduğu daha sonra anlaĢılan, bazıları büyütüldüğü için bugünden baktığımızda yanlıĢalgılamalara sebep olan, bazıları da iktidarın kendi tercihleriyle… Yani bu, netice itibarıylaRefah Partisinin Genel BaĢkanının BaĢbakan olduğu bir hükûmetti ve dolayısıyla onun

Page 7: fehmi koru

7/30/2019 fehmi koru

http://slidepdf.com/reader/full/fehmi-koru 7/13

 

T B M M

Tutanak Hizmetleri Başkanlığı 

Komisyon : (10/236) Giriş : 17.50 Tarih : 02/10/2012 Grup : Deniz Sayfa : 7 

tercihlerini yansıtıyordu yani BaĢbakanlıkta, iĢte, birtakım dindar kimliğe sahip olan, temsil

ettikleri bir kitle bulunan insanları toplayıp onlara iftar vermek o dönem için sanki çok büyükbir günahmıĢ, yanlıĢ bir ĢeymiĢ gibi yansıtıldı ama bu Ramazan’da Sayın Kemal Kılıçdaroğluhem Ġstanbul’da hem Ankara’da -benim de katıldığım Ġstanbul’dakinde- benzer bir iftar yemeği verdi. Burada kendisine de hatırlatıldı bu yani BaĢbakanlıktan o dönemde verilen iftar yemeği çünkü bizimle birlikte gelenler arasında baĢında sarıklar olan insanlar da vardı, baĢıörtülü genç kadınlar da vardı. Dolayısıyla o dönemde olduğu için bu çok büyütüldü amabence büyütülecek bir olay o zaman da değildi, bu zaman da değil. Türkiye'ningerçeklerinden hareketle siyasilerin bu tür etkinlikler yapması gerekebilir, kanaatim budur.

BAġKAN – TeĢekkür eder im.Ben burada az önce söylediklerinizi biraz açmak ve daha açık anlaĢılmaları

açısından birkaç Ģey soracağım, ondan sonra milletvekillerine… 

ġimdi, “Amerikan Büyükelçisiyle zaman zaman görüĢürdük o süreç içerisinde.”dediniz. 28 ġubat sürecine dahli olmadıklarını… Yani bu dahli olmama konusu meseleyetarafsız kalmak Ģeklinde miydi? Açıklık açısından soruyorum. DesteklememiĢ olabilirler amaTürkiye artık -çok yakın tarihimizde olduğu için- uluslararası sistemin bir parçası aynızamanda, evrensel hukuk kur allarının da bir parçası. Dolayısıyla hem bu konuda tarafsızkalmak dahi aslında bir dahli olarak yorumlanabilir benim tarafımdan da. Tabii, sizinyorumunuza karĢılık olarak değil ama ben de bunu bu Ģekilde yorumluyorum. Bu süreçte,aynı zamanda bu bir fiilî darbe dönemi zaten yani postmodern darbe diye de zaten yapıcılar tarafından tanımlanmıĢ. “Hukuki bir darbeye dönüĢmesini Amerika engelledi.” dediniz.

FEHMĠ KORU –  Askerlerin bizzat kendilerinin iktidara gelmesinin… BAġKAN –  Evet… Yani “Hukuken de yönetime el koymalarını Amerika’nın

engellediğini düĢünüyorum.” dediniz. Hangi gerekçeyle böyle düĢünüyorsunuz? Bunu dahaaçık… Çünkü fiilî bir darbe… Yani aynı Ģeyi CumhurbaĢkanı Demirel de “Aslında bununhukuki anlamda bir darbeye dönüĢmesini engelledim çünkü anayasal kurumlar olan Millî Güvenlik Kurulunu iĢlettim, asker ve sivil tarafları bir araya getirdim, meselelerin çözümükonusunda zemin oluĢturdum, Parlamentoyu açık tuttum.” dedi.

ġimdi, dahli olmadıkları bir meseleyi engelleme güçleri nasıl oluyor? Yani ikisiarasında bir… Belki bir tenakuz yoktur ama ben bir tenakuz olarak algıladığım içinsoruyorum.

FEHMĠ KORU – Çok basit aslında bu söylediğinizin cevabı. Ben Amerika’nın bu iĢiniçerisinde olduğu kanaatindeyim bir defa, bunu demin de söylemeye çalıĢtım. Belli bir noktaya kadar Refahyol Hükûmetini iĢ baĢından getirene kadar, bunun götürülmesine itirazda etmedikleri kanaatindeyim. O dönemde kimler üzerinde etkileri var ise -medya da dâhildir buna- o etkilerini kullandıkları kanaatindeyim ama askerlerin  bizzat kendilerinin iĢ baĢınagelip bir askerî yönetimin Türkiye’ye hâkim olmasını istemediklerini düĢünüyorum, kendidüĢüncem. 

BAġKAN – Neden?FEHMĠ KORU – Bu kanaatimin de oluĢmasının sebebi o verdiğim örnektir. O tarihte

gerçekten Ankara’da bir fiilî darbe havası vardı. Hatta Tansu Çiller’in ofisinde, bir gece,mahrem birtakım belgelerin, Amerika’dan iĢte kendisine gelen bir haber üzerine kıymamakinelerinden geçirilerek yok edildiği filan tarzında istihbarat da geliyordu gazetelere amasonra bu gerçekleĢmedi. Ne oldu? ĠĢte o sırada, Milliyet gazetesinde Yasemin Çongar 

imzasıyla çıkan, Amerika’da böyle bir toplantının yapıldığı ve Madeleine Albright’ın, ozamanki DıĢiĢleri Bakanının, “Türkiye’de bir askerî rejime karĢıyız…” Milliyet gazetesininmanĢetine  bunun yansıması o sonucu doğurdu. Haber kendisi o sonucu doğurmuĢ

Page 8: fehmi koru

7/30/2019 fehmi koru

http://slidepdf.com/reader/full/fehmi-koru 8/13

 

T B M M

Tutanak Hizmetleri Başkanlığı 

Komisyon : (10/236) Giriş : 17.50 Tarih : 02/10/2012 Grup : Deniz Sayfa : 8 

olmayabilir ama yeĢil ıĢık yakılmadığı böylece anlaĢılıyor. O haberle de bunu öğrenmiĢ olduk

diyorum ben.BAġKAN – TeĢekkür ediyorum. Feyzullah Kıyıklık, buyurun.FEYZULLAH KIYIKLIK (Ġstanbul)  – Ben biraz uzun olacak herhâlde ama birkaç

sorum var.Önce hoĢ geldiniz diyorum, teĢekkür ediyorum.Birincisi, sizce, bu 28 ġubat modern darbe ve 27 Nisan muhtıralarında yerelde -yani

dıĢ güçler hariç- askerin üzerinde bu iĢleri düzenleyen daha kuvvetli bir güç var mıydı?Siyasilerden… Çünkü asker, siyasiler, yargı, efendim bürokrasi ve sermaye ayrı ayrıözellikleri olan gruplar. Yani askerin üstünde de bunları düzenleyen bir güç var mıydı, asılaktör asker miydi? DıĢ Ģey hariç… 

FEHMĠ KORU – Vallahi benim kanaatim olabilir. Tabii, bu söylediğiniz bence buolayın en püf noktası. Asker tek baĢına bu tür iĢlere kendiliğinden… 

FEYZULLAH KIYIKLIK (Ġstanbul) – BaĢaktör olarak diyorum. FEHMĠ KORU –…asker kalkıĢmıyor genellikle. Onları mutlaka daha önceden uyarıcı

görevi üstlenmiĢ olan birilerinin harekete geçirdiğini önceki darbeler sonrasında darbecilerinkendilerinin yazdıklarından biliyoruz. 12 Eylülü gerçekleĢtiren grubun baĢkanı olan KenanEvren’in, medya kendisine karĢı döndüğü, aleyhinde yayınlar yapmaya baĢladığı dönemde,geçmiĢte kendisinin yanına gelerek nasıl darbelere kıĢkırtıldığı birtakım iĢ adamları vemedyanın da önemli Ģahsiyetleri tarafından, bununla ilgili bir kitap bile çıkarmıĢtır KenanEvren. Dolayısıyla her darbenin öncesinde eğer darbeciliğe müsait bir askerî kadronun veyao kadro içerisinde darbelere müsait birtakım insanların var olduğu biliniyorsa, birileri onlara

yaklaĢarak bunun niye yapılması gerektiğini anlatıyorlar. Bunu, geçmiĢteki darbelerden zatenbiliyoruz. Bunun 28 ġubatta  da böyle olduğunu biliyoruz çünkü 28 ġubatta zaten iĢdünyasının belli bir kesimi çok faaldiler, her akĢam televizyonlara çıkıp niye bu hükûmetingitmesi gerektiğini -Refahyol Hükûmetinin- anlatıyorlardı. Hatta tek tek de çıkmıyorlardı, dahagüçlü görünmek için dörtlü, beĢli gruplar hâlinde iĢ dünyasından, iĢveren ve iĢçi dünyasındanbirtakım insanlar bu tür çıkıĢlar yapıyorlardı ama ben onların da yani önümüzde gördüğümüzo isimlerin de çok fazla önemli olduğunu düĢünmüyorum. Elbette onların bu sürece olumsuzkatkıları vardır ama isimlerini hiç duymadığımız, hiç gündeme gelmemiĢ, çok daha güçlü vegüçlü oldukları için de daha fazla etkili olabilecek birtakım insanların o süreçte durumdanvazife çıkararak bazı görevler üstlendiklerini düĢünüyorum ama bunu ispat edebilecekdurumda değilim.

FEYZULLAH KIYIKLIK (Ġstanbul) – Diğer bir sorum da, Ģimdi, darbeyi hepimiz çokyakından yaĢadık ve darbe öncesi ve darbe sonrası medya bu konuda her zaman için halkıen fazla etkileyen etkenlerin baĢında geliyor fakat siz de demin söylediniz, darbeden sonrakiyazarların kaleme aldıkları yazılarıyla, -ki, siz bunları çok yakından yaĢadınız- Ģu anda ogünle ilgili yazı yazan insanların çok farklı Ģeyler ortaya koyduğunu görüyoruz, çok farklıĢeyler ortaya koyduğunu görüyoruz.  Acaba bizde medya dik mi duramıyor, yoksa özelliği mibu? Çünkü o gün darbeyi yapanları hakikaten haklı gösterecek bir sürü sebepler ortayakoyan köĢe yazarları var. Bunları ben o gün de çok iyi bildiğim için, bugün bakıyorum, budarbenin ne pahasına olsun hiçbir haklı tarafı olamayacağına söylüyorlar. Bu medya acabaaktör olarak böyle mi yaparak bu iĢleri hazırlıyor, yoksa nedir bizim ülkemizde olan bu

hadise? Ben bunu çözemiyorum.FEHMĠ KORU –  Medya darbelere taraftar olsa da haklıdır, aynı kiĢiler ona karĢıçıksa da haklıdır çünkü medya her zaman haklıdır. Böyle bir görüntü maalesef var. Bütün

Page 9: fehmi koru

7/30/2019 fehmi koru

http://slidepdf.com/reader/full/fehmi-koru 9/13

 

T B M M

Tutanak Hizmetleri Başkanlığı 

Komisyon : (10/236) Giriş : 17.50 Tarih : 02/10/2012 Grup : Deniz Sayfa : 9 

medyayı suçlayacak Ģekilde konuĢmak belki doğru olmayabilir ama neticede bizim

medyamız bugünkü düzenini 27 Mayıs 1960 darbesi sonrasında oluĢan bir yapının devamıolarak bugüne kadar gelmiĢtir. O günün Millî Birlik Komitesinin en önemli üyelerinden bir tanesinin bir bankacıyla, onun desteğiyle kurduğu bir gazete, Öncü gazetesi. O dönemdeÖncü gazetesinde kimler genel yayın yönetmeni, yazı iĢleri müdürü ve önemli görevlerdebulunuyorlarsa onların çoğu bugün de hem gazetelerimde önemli yerler iĢgal ediyorlar hemde daha genç gördüklerimiz de onların elinden tuttukları ve kendileri gibi olduğuna inandıklarıkiĢiler. Dolayısıyla da baktığınızda böyle bir devamlılığı, darbelerle ilgili bir devamlılığımedyada görüyoruz.

Hayati Tek diye bir araĢtırmacının -zannediyorum Gazi Üniversitesinde öğretimüyesi- darbelerle ilgili bir kitabı var, “Darbeler ve Türk Medyası” diye. O kitaba baktığınızda,1960’tan baĢlayarak bugüne kadarki tüm darbeler öncesi ve hemen ardından o darbelere

alkıĢ tutan kiĢilerin yazdığı yazılara bir sürekliliği görüyorsunuz. Önce darbe havası doğmayabaĢlayınca millet tarafından seçilmiĢ olan iktidarların ne kadar kötü olduğunu mutlakagitmeleri gerektiğini yazmaya baĢlıyorlar, sonra askerler müdahale edince hemen onualkıĢlıyorlar bir süre bunun ne kadar önemli ve büyük bir adım olduğunu, Türkiye’ye yeni bir devrim geldiğini yazıyorlar aradan bir süre geçiyor artık darbelerin ülkeye ne kadar zararlıolduğu herkes tarafından görülmeye baĢlayınca da hemen onun karĢısında duruyorlar ve bukitaba bakarsanız göreceksiniz, 1960, 71, 80, 97, bütün bu müdahalelerin hemen öncesi vesonrasında bu tür devamlılığı sağlayan isimler, hemen hemen aynı. 

FEYZULLAH KIYIKLIK (Ġstanbul) – Bir son soru olarak bir sorum daha olacak. Cevapvermek zorunda değilsiniz ama siz 28 ġubat’tan sonra bir ara herhâlde yurt dıĢına çıktınızdeğil mi? Öyle zannediyorum ben. 

FEHMĠ KORU –  Yo, çıkmadım hayır. Öyle telkinler geldiğini hatırlıyorum daçıkmadım. 

FEYZULLAH KIYIKLIK (Ġstanbul) – Yalnız, Ģöyle bir Ģeyiniz olmuĢtu, “Türkiye’de solbir hükûmet kurmak istiyor.” diye oradaki muhabirlerin böyle bir talebi olduğunuzannediyorum, hatırlıyorum o sıralar sizin böyle bir yazılarınız olmuĢtu.

FEHMĠ KORU – Olabilir ama yani ben hiçbir zaman 28 ġubat konusunda Ģahsımlailgili… 

FEYZULLAH KIYIKLIK (Ġstanbul) – DıĢ güçler yani böyle bir hükûmet kurmak istiyor.FEHMĠ KORU – Olabilir, yani öyle bir Ģeyler yazmıĢ olabilirim ama beni ilgilendiren

esas önemli konu yurt dıĢına çıkma ihtiyacı duymam böyle bir telkinler zaman zaman olduama ben Ģahsıma karĢı herhangi bir Ģey olacağı kanaatinde olmadığım için hiçbir zaman -olsa da aldırmadığım için deyiyim- öyle bir Ģey yapmadım zaten o süreç içerisinde... 

FEYZULLAH KIYIKLIK (Ġstanbul) – Çok sonra yani o, zannediyorum, 99’da 98’lerde99’larda olacak.

FEHMĠ KORU – 98 sonunda Zaman Gazetesi’nden ayrıldım, zaten. 99 baĢında Yeniġafak’a baĢladım yani o dönemlerde de herhangi bir Ģey yaĢamadım. 

FEYZULLAH KIYIKLIK (Ġstanbul) – Peki, teĢekkür ediyorum. BAġKAN – Ġdris ġahin Bey, buyurun. ĠDRĠS ġAHĠN (Çankırı) – Evet, Sayın Koru, tekrar “hoĢ geldiniz”.FEHMĠ KORU – Sağ olun. ĠDRĠS ġAHĠN (Çankırı) –  Ben, özellikle, sizin Susurluk olayından sonra ki bir 

sözünüze atıf yapacağım ama ondan öncesinde de sizin bir tespitiniz var burada 28 ġubat’ısiz 1994 yerel seçimlerinden sonraki süreç içerisinde hazırlık hareketlerinin baĢlandığınoktasındaki bir düĢünceyle hareket ediyorsunuz biz de Komisyon olarak 28 ġubat Alt

Page 10: fehmi koru

7/30/2019 fehmi koru

http://slidepdf.com/reader/full/fehmi-koru 10/13

 

T B M M

Tutanak Hizmetleri Başkanlığı 

Komisyon : (10/236) Giriş : 17.50 Tarih : 02/10/2012 Grup : Deniz Sayfa : 10 

Komisyonu olarak 91’deki kutsal ittifak diye anılan MÇP, Islahatçı Demokrasi Partisi ve Refah

Partisi’nin birlikte seçime girmesi ve ondan sonraki Meclis aritmetiği ve o dönemdeki karanlıkcinayetleri özellikle Muammer Aksoy’dan, Çetin Emeç’ten günümüze kadar   gelen karanlıkcinayetleri baz alarak çalıĢmalarımızı baĢlattık ve yine o süreç içerisindeki Sivas olaylarını dabu kategorinin içerisinde değerlendirdik ama siz 94’de yerel seçimlerdeki baĢarıdan sonrakisüreci baĢlangıç olarak değerlendiriyorsunuz ve bizlerin de bir Ģekliyle benzer niteliktedüĢüncelerimiz var. Sizin, Susurluk olayından sonra rahmetli Erbakan için baĢka bir olaydakullandığı dediğiniz “fasa fiso” sözünün Erbakan’ın üzerinde kaldığını ve sanki Susurluk içinkullanılmıĢ bir söz gibi algılandığına dair bir beyanınız var, öncelikle bu sözü hangi olay içinkullanmıĢtır, bunu sizden öğrenmek istiyorum. Bir de buna bağlı olarak o günün ĢartlarındaSusurluğun üzerine yeterince gidilemediğine dair düĢünceleriniz mevcut. Hükûmetin buolayın üzerine o günkü Ģartlarda gidememesinde bugün itibarıyla ortaya çıkan ve

yargılamaları devam eden devlet içerisindeki gizli yapılanmanın etkisi olmuĢ mudur, bunuöğrenmek istiyorum? Bir diğer sualim de demin çok farklı bir pencere açtınız bize, ilk defabugün sizden dinledik. Amerika’nın, özellikle 28 ġubat süreci içerisinde fiilen postmoderndarbenin olmasında ve oluĢumun hazırlanmasında katkısının olduğunu düĢündüğünüzü amafiilî darbeyi de Yasemin Çongar’ın Washington’dan yazmıĢ olduğu yazıyla bir Ģekliyleengellediğini ifade ettiniz. 

FEHMĠ KORU –  Yani, o yazıyla engellemek değil de, oradan ben öğreniyorum kiböyle bir toplantı yapılmıĢ ve Türkiye’ye mesaj, kamuoyuna mesaj olarak da, Amerika bunuveriyor ama muhtemelen daha önce oradan yeĢil ıĢık yakmadıkları noktasında burayagelmiĢtir, zaten. 

ĠDRĠS ġAHĠN (Çankırı) – Buradan biz Ģöyle bir sonuca varabilir miyiz, acaba? Yani,

bizzat CumhurbaĢkanın müdahaleleriyle mevcut Hükûmetin düĢürülmesi, mevcut HükûmetdüĢürüldükten sonra güven oyu alabilecek nitelikte imzayı toplayan Doğru Yol Partisi veRefah Partisi, Büyük Birlik Partisi desteğiyle güven oyu alabilecek bir hükûmetin olmasınarağmen hükûmetin Yalım Erez Bey’e verilmesi daha sonraki aĢamalarda, Sayın Ecevit’inhükûmet kurmakla görevlendirilmiĢ olması ve hemen akabinde de yakın bir tarihte Amerika’nın da katkılarıyla, Abdullah Öcalan’ın o günkü Hükûmete teslim edilmiĢ olması fiilî darbenin yapılmasına ihtiyaç duyulmayıp bu Ģekilde bir hükûmet değiĢikliğinin Amerika’nınmenfaatleri doğrultusunda hareket edebilecek ve 28 ġubat kararlarının da uygulanmasınıkolaylaĢtıracak bir Hükûmetin ortaya çıkmasına sebep teĢkil etmiĢ olabilir mi? Bu konudakidüĢüncenizi almak istiyorum.

FEHMĠ KORU – Evet, aslında özellikle faili meçhul kalmıĢ ya da failleri bulunduğuhâlde mağdurların yakınlarının bile bu adamların fail olduğundan kuĢku duyduğu birtakımsiyasi cinayetlerin Türkiye’de belli bir süreci, 28 ġubat’ı fiilen baĢlatmasa bile baĢlatmaamaçlı olduğuna ben de hemfikirim, aynı görüĢteyim. 1990 Ocak ayında Muammer Aksoyöldürüldü. Ardından baĢlayan siyasi cinayetlerle kitleleri hareketlendirme kıĢkırtıcılığı ilemeydana gelen olaylar aslında 94 ve 95 yerel ve genel seçimlerde ortaya çıkan tabloyuengellemek içindi olarak görüyorum ben yani birtakım güçler Türkiye’de daha yerel bir hareketin siyasette baĢarılı olmasından endiĢe duydukları için, bunu engelleme amaçlıtoplumu birbirine düĢman hâle getirecek iĢte o zaman laik kimliğiyle tanınmıĢ birtakımaydınlar, entelektüelleri, gazetecileri hedef alan siyasi cinayetler ve bu arada belli bir kitleyletoplumun diğer bölümlerini düĢman gibi göstermeye yarayacak kitlesel hareketlendirmeler 

bunlar hep aynı iĢe yarasın diyeydi ama dediğiniz gibi 91’de kurulan o ittifak sonrasındayüzde 17’lik bir oy birikimi sonunda Refah Partisi’ni 95 genel seçimlerinde 94’teki yerelseçimlerinde pek çok yerel yönetimi ele geçiren Ġstanbul baĢta olmak üzere Ankara olmak

Page 11: fehmi koru

7/30/2019 fehmi koru

http://slidepdf.com/reader/full/fehmi-koru 11/13

 

T B M M

Tutanak Hizmetleri Başkanlığı 

Komisyon : (10/236) Giriş : 17.50 Tarih : 02/10/2012 Grup : Deniz Sayfa : 11 

üzere 95’te de birinci parti olarak sandıktan çıkmasını engelleyemediler o eylemlerle. Onların

arkasında bu tip bir niyet olduğunu düĢünüyorum. Dolayısıyla 91 sonrasındaki bu yaĢananpek çok geliĢme ile daha sonra 28 ġubat sürecinde yaĢananlar ve günümüzde de tortularınıhissettiğimiz pek çok olay arasında yani ispat edemesek bile olgusal birtakım irtibatlar olduğukanaatindeyim.

ġimdi, Susurluk süreci aslında Türkiye’ye bu Ergenekon’la baĢlayan yeni dönemingeçmiĢte devlet içinde devlet yapılanması diye anılan türden yapılarını düĢündüren bu yenidönemdeki olayların çok daha önceden belki bunların olmasını da engelleyecek Ģekilde bir fırsattı Susurluk. Yani, eğer Susurluğun üzerine ciddi biçimde gidilseydi, o yapılanma odönemde ortaya çıkartılabilseydi, o yapılanmanın amaçları iyi görülebilseydi 1996’da, belkide o dönemde alınacak tedbirlerle sonrasında yaĢanan ve bugün hukuki birtakım süreçleribaĢlatmıĢ olan olayların çoğu yaĢanmayacaktı. O sebeple ben o dönemde Susurluk

konusunda bana göre fazla etkili olmamıĢ olan Hükûmetin bu davranıĢ tarzını o günlerde deeleĢtirdim. Erbakan’ın “fasa fiso” sözü aslında o dönemde bu Susurluk’un konuĢulduğuortamlarda her zaman ele alınan birtakım iddialara karĢı söylenmiĢ… Yoksa Susurluk’un, okazanın önemini azaltan değil; onunla ilgili olan tartıĢmalardaki bir üsluba karĢı yapılmıĢ olan,sadece o dönemde yani o “fasa fiso” sözünün kullanıldığı ortamda söylenmiĢ olan birtakımĢeylere karĢı kullanılmıĢ olan bir deyim “fasa fiso” ama o oradan alınıp sanki Susurluk’unbütününü fasa fiso görüyormuĢ gibi yansıtıldı ve maalesef Hükûmet düĢürülene kadar dabuna itiraz etmediler.

BAġKAN – Susurluk’un bütününe karĢı Erbakan ne diyordu peki?FEHMĠ KORU – Evet, sanki fasa fiso olarak Susurluk’u görüyormuĢ gibi… BAġKAN – Hayır, o “fasa fiso” sözcüğü onun için söylenmemiĢ bile olsa Erbakan’ın

Susurluk meselesi konusundaki değerlendirmeleri neydi?FEHMĠ KORU – Fazla üzerine gitmedi yani gidilmesi gereken… BAġKAN – Evet yani gerçek değerlendirmeleri neydi diye soruyorum.FEHMĠ KORU – Yani onunla ilgili, biliyorsunuz, ġevket Kazan’ın dört ciltlik bir kitabı

var “Refah Gerçeği” diye. Orada kendileri açısından yaĢananları uzun ve tafsilatlı bir Ģekildeanlatıyor. Dolayısıyla onların o günlerde nasıl baktıklarını -daha sonradan yazıldığı için bir parça sonraki değerlendirmelerin etkisinde kalsa bile- oradan öğrenmek mümkün ama benimgördüğüm, kamuoyuna yansıyan kadarıyla ve bizim de tartıĢmalarına katkıda bulunduğumuzdönemde yeterince üzerine gitmediği Susurluk’un, oradan çıkabilecek sonuçları fazlaönemsemediği ve bu sebeple de Susurluk’un o Hükûmetin uzun ömürlü olmasını engelleyiciunsurlardan biri olduğunu düĢünüyorum ben. Bugün de öyle düĢünüyorum.

BAġKAN – Tamam mı Ġdris Bey?ĠDRĠS ġAHĠN (Çankırı) – Bu konuyla alakalı cevap tamam. Yalnız, Ģeyi sormuĢtum,

 Amerika’nın özellikle fiilî darbe yapmamasının sebebi daha sonradan kurulacak olan bir hükûmetin alt yapısını sağlamak adına ve Abdullah Öcalan’ının tesliminin de bir gerekçesi  olabilir mi diye bir sorum var.

FEHMĠ KORU – Bence çok makul söylediğiniz ama yani bunun olabileceğine dair bir kanaat ancak söyleyebilirim ama bildiğim bir Ģey yok yani.

BAġKAN – Cengiz Yavilioğlu Bey söz talep etmiĢti ama Ģu anda salonda değil.Bu süreç içerisinde ben kısa bir Ģey sorabilirim. “Ergenekon” kelimesini medyada ilk

dile getiren gazeteci, yanılmıyorsam, yazan kiĢilerden biri sizsiniz, belki de ilk… 

FEHMĠ KORU – Farkına varmadan diyelim yani… BAġKAN – Evet, ilk yazan isimsiniz.

Page 12: fehmi koru

7/30/2019 fehmi koru

http://slidepdf.com/reader/full/fehmi-koru 12/13

 

T B M M

Tutanak Hizmetleri Başkanlığı 

Komisyon : (10/236) Giriş : 17.50 Tarih : 02/10/2012 Grup : Deniz Sayfa : 12 

 Aslında 28 ġubat sürecinde de bu yazdığınız yapının etkisi olmuĢ mudur? Bugün

elbette bu davaların ve bu konuların yargılanıyor olması, yargılamaya konu olması hem bizler açısından hem burada bu konularda açıklama yapacak sizler açısından daha yüksekdüzeyde bir titizlilik göstermemizi gerektiriyor elbette. Yaptığımız iĢ yargısal bir faaliyet değil.Dolayısıyla aynı zamanda yargının olumsuz etkilenebileceğini düĢündüğümüz sorulardan vedeğerlendirmelerden kaçınıyoruz ama 28 ġubat sürecini biz sadece Millî Güvenlik Kur ulubildirisinin açıklandığı tarih olarak almadık, bir süreç olarak ele alıyoruz. Bütün darbedönemlerini, öncesini ve sonrasını. Öncesinde meydana gelen karanlık olaylar, siyasicinayetler, toplumsal eylemler, basının rolü, iĢ dünyasındaki geliĢmeler, STK’ların tutumlarıgibi bütün bunlara tabii bütünlüklü de bakmak mecburiyetindeyiz ki bu anlamdaki fotoğrafıTürkiye'nin önüne çok daha net koyabilelim.

Ergenekon yapılanmasının, bugün ortaya çıkarılan yapılanmaların 28 ġubat

sürecinde de rolü olduğunu düĢünüyor musunuz?FEHMĠ KORU – Ben aslında bu Komisyonunuzun çalıĢmalarını çok önemsiyorum.

ġundan dolayı yani Türkiye Büyük Millet Meclisi bu yüce çatı altında netice itibarıyla sadecebizleri dinleyerek kanaatlerimizi ve bildiklerimizi sizlerle paylaĢmamızı isteyerek değil, belkidevletin bizlerin eriĢemeyeceğimiz birtakım belgelerine de eriĢme fırsatı ve imkânına sahipolduğunuz için.

Ben bu sorunuzu çok önemsiyorum yani devlet içerisinde yuvalanmıĢ çeteler var mı… Bana göre var. Aynı mıdır bu çeteler, onu bilemiyorum ama bunların hangi dönemlerdene amaçla kurulduğu, hangi faaliyetlerde kullanıldığı, bu kullanılmanın organizasyonelĢemalarının nasıl oluĢtuğu noktasında Ģöyle bir kanaatim var, onu sizlerle paylaĢarak belkide sizin veya yaptığınız bilemediğim bir çalıĢmanın kapısını aralama imkânı olabilir diye

düĢünüyorum.Bizde devletin gelenekleri her Ģeyin, özellikle 1960 sonrasında, Millî Güvenlik

Kurulunda karara bağlanmasını gerektiriyor yani yanlıĢ bir Ģey bile yapılsa o yanlıĢlığatalimat verecek olan insanlar bunun bir devlet kararı olduğunu bilmek istiyorlar. Dolayısıyla odönemlerde Millî Güvenlik Kurulu… Mesela böyle bir yapılanma var idiyse -var olduğunudüĢünüyoruz, biliyoruz- mutlaka bunun bir yerde, Millî Güvenlik Kurulunda bir kaydı olduğu  kanaatindeyim ben. ġundan da bu kanaatteyim: Süleyman Demirel’in CumhurbaĢkanlığıdöneminde her yıl kendisi geride bıraktığımız bir yılı değerlendiren basın toplantıları yapardı.Bir basın toplantısında ısrarla “Millî Güvenlik Kurulu kararları çok önemlidir.” dedi. HâlbukikonuĢtuğumuz konu Susurluk konusuydu yani oradaki Ģeyler olarak. Ben o zamandan beribu kanaati besliyorum yani eğer 1980 sonrasındaki -askerî dönemler de dâhil olmak üzere-Millî Birlik Komitesi, Millî Güvenlik Kurulu toplantılarında alınan kararlara bir ĢekildeulaĢabilirseniz o kararlar içerisinde bu tür soruların cevaplarını daha keskin bir biçimdebulmanızın mümkün olabileceğini düĢünüyorum. Dolayısıyla da yani… 

MEHMET ġEKER (Gaziantep) – Ama vermiyorlar ki.ĠDRĠS ġAHĠN (Çankırı) – 1980 sonrası mı?FEHMĠ KORU –  Tabii, 1980 sonrasında. ġimdi, eğer Susurluk’a gidersek;

Susurluk’un içerisinde… Biliyoruz ki bu devlet içinde devlet yapılanmaları NATO’yla bir biçimde iliĢkili. Türkiye NATO üyesi olunca baĢka NATO ülkeleriyle birlikte böyle bir yapıyıkendi içinde barındırmıĢ. Bu biraz beynelmilel bir yapı, Amerika’yla ve NATO’yla irtibatlı,kurucuları CIA ve Ġngiliz istihbaratı. Ama bu 1980’e kadar böyle gelmiĢ benim gördüğüm

kadarıyla. 1980 sonrasında bunu millîleĢtirmiĢler yani daha önce   yabancıların kullanmaamaçlı kurulmuĢ olan, Türkiye'nin yanlıĢ ellere düĢeceği varsayımıyla o dönemlerdehareketlenmesi beklenen bu yapı Soğuk SavaĢ’ın o en soğuk dönemlerinde bir Ģeyler 

Page 13: fehmi koru

7/30/2019 fehmi koru

http://slidepdf.com/reader/full/fehmi-koru 13/13

 

T B M M

Tutanak Hizmetleri Başkanlığı 

Komisyon : (10/236) Giriş : 17.50 Tarih : 02/10/2012 Grup : Deniz Sayfa : 13 

mutlaka yapmıĢ ama 1980 sonrasında bu yapıdan biz baĢka amaçlarla da yararlanabilir 

miyiz diye… ĠĢte, mesela ASALA olayı ortaya çıktığında veya Türkiye’yi tehdit eden baĢkaolaylar ortaya çıktığında cevap olarak aynı yapıdan yararlanma yoluna gidilmiĢ gibime geliyor ve muhtemelen iĢte o kararlar içerisinde bunlarla ilgili bir Ģeyler olabilir. Sonra da böylekullanılan insanlar “Madem bizi birileri kullanıyor, o hâlde biz de biraz bir Ģeyleri kullanalım,devlet adına yaptığımıza göre…” O zaman bakıyoruz ki özelleĢiyorlar bunlar, kendi baĢlarınahareket etmeye baĢlıyorlar. O bakımdan hangisi bir derin devlet operasyonudur, hangisiözelleĢmiĢ olan bu çetelerin kendi yaptığı Ģeylerdir diye kafa karıĢtırıcı bir ortamın da bundandolayı doğduğunu düĢünüyorum. Yani 1950 sonrası bir beynelmilelci yapı var. 1980 sonrasıbunlar milliyet Ģeyinin içerisine alınmıĢlar, millîleĢtirilmiĢler ve Susurluk ortaya çıktığında farkettik ki aynı zamanda özelleĢmiĢ içlerinden bazıları bu grupların. Dolayısıyla böyle bir yapıvar ve eğer Millî Güvenlik Kurulunun kararlarına geçmiĢe doğru göz atabilecek durumda

olabilirseniz belki de bu kuĢkularımızı ortadan kaldıracak kesin Ģeylere varabilirsiniz diyedüĢünüyorum.

BAġKAN – Çok teĢekkür ediyoruz.Buyurun Sırrı Süreyya Önder Bey.SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Ġstanbul) –  Efendim, bunları istiyoruz, vermiyorlar. Bu

vesileyle hem size bir bilgi olsun hem de basın mensuplarına. Halktan gizlenecek hiçbir sırrınolmayacağına inananlardanım. Velev ki bir tek izahı kalıyor, ortada bir suç -ister devletinkamusal bölümü, ister özelleĢtirilmiĢ bölümü- yok ise ne mâni var bunun halk tarafındanbilinmesinde? Bir tek bizde yok.

Yine bilginiz olsun efendim, yeni anayasada da bu bir tek BDP tarafındansavunuluyor, böyle bir sırrın olamayacağı, kamuyla paylaĢılması gerektiği. Diğer üç siyasalparti bu konuda gayet ketum ve kenetlenmiĢ bir vaziyetteler.

TeĢekkür ederim.BAġKAN – Süreyya Bey propagandasını tamamladıktan sonra… (GülüĢmeler) ġimdi, açıkçası bu dönemlere iliĢkin Komisyonumuz çalıĢmalarına baĢladığı günden

itibaren yaklaĢık 71 kurumdan bilgi ve belge istedi. Bun lardan 40 küsur kurumdan cevaplar ulaĢtı ve gelen bazı cevapları yeterli bulmadığımız cevaplar üzerine tekrar ısrarla talepte debulunduk. Bulunduğumuz ve sorularımız, aslında açıkçası devlet sırrı kapsamında kabuledilecek birçok evrak CumhurbaĢkanlığı tarafından 14 klasör olarak bize gönderildi.CumhurbaĢkanlığının bu yönlerdeki arĢivleri de birçok kurumdaki arĢivden çok daha önemlive değerli. Dolayısıyla “Hiçbir Ģekilde bilgi verilmiyor.”dan ziyade verilen bilgileri eğer yetersizbuluyorsak elbette daha sonra bu konudaki kanun değiĢikliği tekliflerini de yapabiliriz yani bukonuda demokratik, Ģeffaf bir yönetim anlayıĢının savunulması konusunda BDP yalnız değil,yalnız değilsiniz diyorum.

Toplantıyı bu çerçevede tamamlıyorum. Katılımınız için tekrar çok teĢekkür ediyoruz.FEHMĠ KORU – Ben teĢekkür ederim.BAġKAN –  Fehmi Bey, geliĢen zaman içerisinde Komisyonumuza eğer bilgileri

olursa bu konuda iyi olur diye düĢündüğünüz, aktarmak istedikleriniz olursa yazılı olarak bizeulaĢtırırsanız çok memnun oluruz.

Tekrar teĢekkür ediyoruz katılımınız, katkılarınız için.Hayırlı akĢamlar.

Kapanma Saati: 18.03