FARMAKOKİNETİK
-
Upload
naida-gibson -
Category
Documents
-
view
60 -
download
0
description
Transcript of FARMAKOKİNETİK
FARMAKOKİNETİK
I)EMİLİMİ ETKİLEYEN FİZİKSEL ETKENLER
1. Emilim Bölgesindeki Kan Akımı
• Barsakların kan akımı mideninkine göre çok
daha fazladır; bu nedenle barsaklardan emilim
mideye göre çok daha fazladır
2.Emilimi Sağlayan Yüzey Alanının Büyüklüğü
• İnce barsakların iç yüzeyinde çok sayıda
mikrovillus bulunduğundan yüzey alanı
mideninkinin 1000 katı kadardır;bu nedenle,
ilaçların ince barsaklardan emilimi daha etkin
şekilde gerçekleşir
3. Emilim Yüzeyi İle Temas Süresi
• Bir ilaç GİS’den ağır diyarede olduğu gibi çok hızlı
geçecek olursa iyi emilemez
• İlacın mideden barsaklara geçişini geçiktiren her olay
ilacın emilimini geçiktir
• Midede yiyecek bulunması da hem ilacı seyreltir hem
de mide boşalmasını yavaşlatır
• Bu nedenle gıdalarla alınan ilaçlar daha yavaş emilirler
II)BİYOYARARLANIM??
II)BİYOYARARLANIM
• Verilen ilacın sistemik dolaşıma kimyasal
değişikliğe uğramadan geçen kısmı olarak ifade
edilir
• Örneğin; eğer bir ilacın 100 miligramı oral olarak
verilirse ve bunun 70 miligramı değişikliğe
uğramadan emilirse biyoyararlanım,%70 dir
A) Biyoyararlanımın Belirlenmesi
• Herhangi bir yolla uygulanan(örneğin oral) ilacın
kimyasal değişikliğe uğramadan emilen kısmının
konsantrasyonu ile aynı miktar ilaç İV yolla verildiği
zaman oluşan kan konsantrasyonu karşılaştırılarak
belirlenir
• İV verilen ilaç tümüyle sistemik dolaşıma katılır
• İlaç oral verildiğinde ise uygulanan dozun yalnızca bir
kısmı plazmada bulunur
B) Biyoyararlanımı Etkileyen Faktörler
1. Karaciğer İlk Geçiş Eliminasyonu
• Bir ilaç Gİ sistemden emilirse sistemik dolaşıma
girmeden önce portal dolaşımdan geçer
• Eğer karaciğer ilacı hızla metabolize edecek
olursa ilacın metabolik değişikliğe uğramadan
sistemik dolaşıma geçen miktarı azalır
• Örneğin; propranolol veya lidokain
2)İlacın Çözünürlüğü
• Hidrofilik özelliği güçlü olan ilaçlar,lipidden zengin
zarlardan geçemedikleri için çok az emilirler
• Bir ilacın kolayca emilebilmesi için büyük oranda
hidrofobik olması
• Su içeren solüsyonlarda da çözünebilmesi
gerekmektedir
3)İlaç Formülasyonunun Yapısı
• İlaç emilimi,ilacın kimyasal yapısıyla ilişkili
olmayan etkenlerlede değiştirebilir
• Örneğin; partikül büyüklüğü,tuz formu,kristal
polimorfizmi ve katkı maddelerinin
(çözücüler,yapıştırıcılar gibi) varlığı çözünmenin
hızını etkileyebilir
• Bu şekilde emilim hızını değiştirebilir
III)İLAÇLARIN DAĞILIMI• İlacın geriye dönüşümlü olarak kan dolaşımından
hücreler arası alana(hücre dışı sıvı) ve/veya doku
hücrelerine geçmesi sürecidir
• Bir ilacın plazmadan hücreler arası alana geçmesi esas
olarak kan akımı, kılcal damarların geçirgenliği,ilacın
doku ve plazma proteinlerine bağlanma derecesi ve
ilacın görece hidrofobikliğine bağlıdır
Kan Akımı
• Kalp debisi çeşitli organlara farklı
dağıldığından,farklı dokuların kılcal damarlarına
ulaşan kan akımı hızı değişkenlik gösterir
• Beyin,karaciğer ve böbreklere kan akımı iskelet
kaslarınınkine oranla yüksektir
• Yağ dokusunun kan akımı daha da düşüktür
IV)DAĞILIM HACMİ
• İlacın dağıldığı varsayılan sıvı hacmidir
V)İlaçların Plazma Proteinlerine Bağlanması
• İlaç molekülleri plazma proteinlerine(genellikle
albumin) bağlanabilirler
• Bağlı ilaçlar farmakolojik olarak aktif değillerdir;
sadece serbest bağlanmamış ilaç dokulardaki
hedef yerleri üzerinde etki gösterebilir
• Biyolojik yanıt ortaya çıkartabilir
• Eliminasyona uğrayabilir
• Plazma albumini ilaçları bağlayan en önemli proteindir
• İlaç deposu işlevi görebilir
• Bir başka deyişle yıkım veya vücuttan atılım nedeniyle
serbest ilaç konsantrasyonu azalırken,albumine bağlı
ilaç serbest hale geçer
• Böylece serbest ilaç konsantrasyonun plazmadaki
toplam ilaca oranı sabit tutulur
Albuminin Bağlama Kapasitesi
• İlaçlar albumine geriye dönüşümlü olarak
bağlanırlar
• Albumin en büyük afiniteyi anyonik ilaçlara
(zayıf asidik) ve hidrofobik ilaçlara karşı gösterir
• Hidrofilik ve nötral ilaçların çoğunluğu albumine
bağlanmaz
VI)İLAÇ METABOLİZMASI
• İlaçlar en çok biyotransformasyon ve/veya idrar
yada feçesle atılarak vücuttan uzaklaştırılırlar
• Karaciğer ilaç metabolizmasının en önemli
yeridir,ancak bazı özel ilaçlar farklı dokularda
biyotransformasyona uğrayabilirler
İlaç Metabolizması Reaksiyonları
• Böbreklerin hücre zarlarını geçerek distal
tübüller tarafından geri emilen lipofilik ilaçları
vücuttan yeterli derecede atmaları mümkün
değildir
• Bu nedenle yağda çözünen ilaçlar faz 1 ve 2 adı
verilen iki ana mekanizma ile önce karaciğer de
metabolize edilmelidirler
Faz 1
• İlaç metabolizmasında rol alan faz 1
reaksiyonlar sıklıkla sitokrom P450 enzim
sistemi(karma fonksiyonlu mikrozomal
oksidazlar) ile katalizlenir
Faz 2
• Bu fazda konjugasyon reaksiyonları meydana gelir
• Glukronik asit,sülfirik asit,asetik asit veya bir amino asit
gibi bir endojen substratla konjugasyon sonucunda
daha polar ve suda çözünenbilen,genellikle terapötik
olarak inaktif metabolitler ortaya çıkar
• Glukronidasyon en önemli ve en sık konjugasyon
reaksiyonudur
VII)İLAÇLARIN ATILIMI
• İlaçların vücuttan atılımı çeşitli yollarla olur
• En önemli atılım yolu böbreklerden idrarla
atılmalarıdır
• Diğer yollar safra,barsaklar,akciğerler veya
emziren annelerde sütle atılmalarıdır
İlaçların Böbrek Yoluyla Atılmaları1)Glomerüler Filtrasyon
• Çok hızlı bir şekilde meydana gelen bir pasif
difüzyon olayıdır
• Albümin ve diğer büyük moleküllü proteinler ile
onlara bağlı ilaçlar süzülmez, dolaşımda kalır
• İlaçların glomerüler filtrasyon hızı, glomerüler kan
akım hızı ile doğru, plazma proteinlerine
bağlanma oranları ile ters orantılıdır
2)Proksimal Tübüler Sekresyon
• Glomerüler filtrata geçmeyen ilaçlar efferent
arteriyoller ile glomerülü terk ederler
• Efferent arteriyoller proksimal tübülde nefron
lümenini sararlar
• İlaçlar proksimal tübüle enerji gerektiren iki aktif
transport mekanizmasıyla salınırlar
• Biri anyonlar için diğeri katyonlar içindir
3)Distal Tübüler Geri Emilim
• İlaç eğer elektrik yükü taşımıyor ise nefron
lümeninden tekrar sistemik dolaşıma geçebilir
• Lümen içindeki ilacın iyonize formunu artırmak
amacıyla idrarın pH sının değiştirilmesi sistemik
dolaşıma geri dönen ilaç miktarını azaltmak için
kullanılır
• Böylece istenmeyen ilacın atılımı arttırılabilir
• Örneğin aşırı dozda fenobarbital almış olan
hastaya bikarbonat verilerek idrar alkali hale
getirilebilir
• İlacın iyonize halde kalması sağlanabilir
• Böylece ilacın reabsorbsiyonu azaltılabilir
İlaçların Yarılanma Ömrünü Uzatan Klinik Durumlar
• Hastada ilacın yarılanma ömrünü uzatacak bir
anomali olduğu durumlarda doz ayarlaması
yapılmalıdır
• Bir ilacın hangi hastada yarılanma ömrünün
uzatacağının belirlenmesi önemlidir
• İlaçların yarılanma ömürlerinin uzamasına neden olan durumlar şunlardır;
1. Böbrek yada karaciğer plazma akımında azalma örneğin; kardiyojenik şok,kalp yetmezliği veya aşırı kan kaybına bağlı olarak
2. Ekstraksiyon(atılım) oranında azalma örneğin; böbrek hastalıklarında olduğu gibi
3. Metabolizmanın azalması örneğin; biyotransformasyonu inhibe eden ikinci bir ilacın verilmesi veya karaciğer sirozunda olduğu gibi karaciğer yetmezliğinin gelişmesi
İLAÇ RESEPTÖR ETKİLEŞMELERİ VE FARMAKODİNAMİ
Temel Reseptör Aileleri
• Farmakolojide reseptör bir ilaç molekülüne bağlanarak
ölçülebilir bir yanıt oluşturan herhangi bir biyolojik
molekül olarak tanımlanır
• Bundan dolayı enzimler ve yapısal proteinler de
farmakolojik reseptörler olarak sayılabilirler
• Fakat terapötik olarak kullanılan reseptörlerin çoğu
ekstraselüler sinyalleri intraselüler yanıtlara dönüştüren
proteinlerdir
Bu reseptörler dört aileye ayrılırlar
1) Ligant kapılı iyon kanalları
2) G proteinine kenetli reseptörler
3) Enzime kenetli reseptörler
4) intrasellüler reseptörler
Tolerans ??
Potens(Güç)
• Belirli bir büyüklükteki etkiyi oluşturmak üzere
gerekli olan ilaç miktarını gösterir
• Bir çok nedenden ötürü, maksimum yanıtın
yüzde ellisini gösteren konsantrasyon kullanılır
ve yaygın olarak EC50 ile ifade edilir
Efikasite(Etkinlik)• Doza bakılmaksızın bir ilacın oluşturabileceği
maksimum etki
• Enzimlerin katalizlediği olaylardaki maksimum enzimatik
hız gibi durumlarda ilacın efikatisitesi potensinden daha
önemlidir
• Efikasitesi yüksek olan bir ilaç, potensi daha yüksek
olan bir ilaca göre tedavi açısından daha çok faydalıdır
Antagonizma
• Bir ilaç (antagonist), diğer bir ilacın (agonist)
etkisini önler veya ortadan kaldırırsa bu duruma
"antagonizma" adı verilir
a)Kimyasal Antagonizma
• İlaçlar birbirleriyle kimyasal olarak bağlanır
• Yeni bir bileşik oluşur
• En iyi örnek kimyasal zehirlenmelerde kullanılan
antidotlar
• Örneğin; Dimerkaprol (BAL) arsenik ve civa
zehirlenmelerinde
b)Fizyolojik Antagonizma
• Her iki ilaçta agonisttir
• Ancak etkileri zıt yöndedir
• Etkilerini farklı reseptörler aracılığıyla
oluştururlar
• Örneğin; Pilokarpin myozis yaparken Efedrin
midriyazis yapar
c)Farmakolojik Antagonizma
• Antagonistin ilgili reseptöre bağlanarak agonistin
etki oluşturmasını önlemesidir
Terapötik İndeks
• Bir ilacın terapötik indeksi toksisite oluşturduğu
dozun,popülasyonda klinik olarak istenilen veya
etkili bir yanıtı oluşturduğu doza oranıdır
Terapötik İndeksin Belirlenmesi
• Terapötik indeks,farklı dozlarda ortaya çıkan
istenilen ve toksik yanıtların sıklığının
belirlenmesiyle hasaplanır
• Terapötik toksik etkiler,popülasyonun %50sinde
belirlenir; bunlara sırasıyla ED50 veya TD50
denilir
TD50/ED50