EY TÜRK KENDİNE DÖN.. 30 MAYIS 1977 PAZARTES. İ • FİYATI...

11
mmffl MİLLİYETÇİ SİYASÎ HAFTALIK GAZETE 395 EY TÜRK KENDİNE DÖN... 30 MAYIS 1977 PAZARTESİ • FİYATI 250 KRŞ W. ''4&F MİLLİ DEVLET 6İİCÜİ İKTİDAR

Transcript of EY TÜRK KENDİNE DÖN.. 30 MAYIS 1977 PAZARTES. İ • FİYATI...

mmffl

MİLLİYETÇİ SİYASÎ

HAFTALIK GAZETE

395

EY TÜRK KENDİNE DÖN... 30 MAYIS 1977 PAZARTESİ • FİYATI 250 KRŞ

W. ''4&F MİLLİ DEVLET 6İİCÜİ İKTİDAR

Z ' VdAVS — U&l SIAVIAI 08 — 96C '• IAVS — 131A30

Hfü MM YÜKSELEN SES; «ıvi HP GELİYOR »

Nihayet seçimler gelip ka­pıya dayandı. Aziz Türk mille tinin sandık başına giderek vic-danıyla başbaşa kalacağı güne bir haftadan daha az bir zaman kaldı. Sayılı gün değil mi bu, işte geçip gidiyor. Kaç seçim geçti gitti bu milletin ufkundan... Ve, kaç yıl var ki, hep havaya uçup gitti. 54. yılını idrak etti­ğimiz Cumhuriyetimiz süresince kurulan çeşitli hükümetler, ik­tidarlar, kısacası başa geçen ler, millet hayatında önemli bir yeri olan bu yarim asırlık zama

ANKARA KULİSİ

OKTAY OĞUZHAN

nı iyi değerendiremediler. Çok partili siyasî hayat ise,

bir hizmet yarışı getirecek yer­de, hizmeti engelleme, birbirinin kuyusunu kazma, politik men-faatlar uğruna memleketin çe­şitli yerlerine hizmet götürme­me gibi büyük hata ve günah lan sahneye çıkarmıştır. Nutuk larda geçen «Çok partili siya­sal hayat vazgeçilmezdir» lâfı bu yüzden askıda kalmıştır ve «demokrasi» ile idare edilen bir çok ülkede tutarlılık gösterme­sin rağmen, bizde çoktan deje

Telefon Rehberi

nere olmuştur. Artık Türkiye yeni bir ruh

bekliyor. Vurdumduymazlıktan, nemelâzımcılıktan, sahtekârlık­tan, yalancılıktan eser olmayan

Gazeteler meydan meydan seçimle meşgul olurken, bakanlıklarda ne olup bittiğini bilmiyor, lar. Hemen hemen bütün bakanlıklarda işler kesat. Hergün yüzlerce insanın dolup boşaldığı M.E. Bakanlığının koridorları, salonları bile ten-halaşmış. Odalarda sohbetler yapılıyor. Gelsin çaylar, gitsin kahveler. Aradıklarınızı da yerle­rinde pek bulamazsınız. Ya taşrada tuttuğu par ti için propogandaya gitmiştir veya Ankara'nın kulislerinde hava yoklamaktadır. Bakanlık yük­sek kademelerindeki zevatın bir başka meşgu­liyetleri daha var: Dahilî telefon rehberi önle­rinde, seçimlerin muhtemel sonuçlarınaT göre hesap yapmaktalar. İsimlerin önlerine ( + ), (—). (?) işaretleri konulmakta. Böylece yeni iktidara göre, yeni kadroları teşkil edilmektedir. Anla­yacağınız seçimlerden sonra telefon rehberle­rinde büyük değişiklikler olacak. İşte yüksek bü­rokrasi, fırlamış seçim tansiyonunun akıbetini A-B-C şıklarına göre beklemekte. En rahat olan lan emeklilik hakkını kazanmış olanlarla, her devirde yerini muhafaza etmesini bilenler...

Öteden beri bı> teamüldür: Seçim ayların­da fevkalâde bir hâl olmazsa nakil ve tayinler durdurulur. Fakat bu seçim «kritik» bir manza­ra arzettiğinden olacak, bakanlıklarda bu usule pek riayet edilmiyor. Adalet Bakanlığı'nda mil­liyetçi tanınan yüksek dereceli idareciler gö-revlerindn alındılar. Basın ve partiler seçimle dolu oldukları için yapılan işin farkına bile va­ramadılar.

Bu arada, Milli Eğitim Bakanlığına alışılmı­şın çok dışında bir tayin yapıldı. Ankara İnönü Lisesi Din Bilgisi Öğretmeni İsmail Taşdemir A.P.'nin Sinop'tan milletvekili <ıday adayların-dandı. Çalışmış çabalamış, otuz bin lira mas­raf etmiş, fakat liste dışı kalmış Taşdemir'in saf dışı kalması bazı alınganlıklara, kırgınlıkla­ra sebep olmasın diye onu alelacele Orta Öğ­retim Genel Müdürlüğünde münhal bulunan ge­nel müdür yardımcılığı kadrosuna tayin ettirmiş­ler, bir ay da izin verip Sinop'a seçim propo-gandasına sevk etmişler. Ne yapalım «at bine­nin, kılıç kuşananın.» ,

Seçim sonuçlan içinde en çok merak edilen hususlardan biri hiç şüphesiz, MSP.'nln alacağı oy ve çıkartacağı mebus sayısıdır. Yorumunu

MEHMET ÖZKAN

sonraki yazılarımıza birakmak kaydi ile, tarihe intikal edecek bir görüşmeyi nakletmeği uygun görüyorum : MSP'de ayrılıkçı hareketin liderle­rinden birini Meclis Başkanı Kemal Güven gö­rüşmeye davet eder, konuşmanın ağırlık nokta­sı partilerinden ayrıldıkları takdirde, bundan ki­min kazançlı çıkacağıdır. Başkan Bey buyurur­lar ki, «M.SP.'den ayrılmayınız, zira bu, en çok Türkeş'in işine yanyacaktır» Görünüz ve ibret alınız ki C.H.P. Türkiye'de her harekete, her partiye tahammül eder, yalnız ve yalnız, M.H.P... ye tahammül edemez. Onun en çok kızdığı, ha­sım gördüğü parti, bu milleti kurtuluşa götüre­cek partidir. M.S.P. li arkadaşımız da böyle dü­şünür, açıktan açığa Erbakan'a karşı gelme bu görüşmeden sonra başlar.

MS.P. den ayrılan arkadaşlar kendi seçim bölgelerinde ve diğer illerdeki dostları nezdin-de M.H.P.'in desteklenmesi için teşebbüse geç­mişlerdir. Partilerinden niçin ayrıldıklarını, Er-bakana neden karşı çıktıkları çeşitli beyanna­me ve kitapçıklarla millete açıklamanın hazırlı lığı içindedirler. İyi değerlendiği takdirde M.H.P. bu hareketten son derece istifade ede­bilir. Parti idarelerine karşı çıkış sebeplerini bu yayınları okuduktan sonra daha iyi öğrenece­ğiz. Şu kadarını söyliyeyim ki, en büyük se­beplerden biri, Erbakan ve arkadaşlarından bir kısmının kürtçülüğü hoş görmeleri vc^ »parti içindeki bu temayülleri görmezlikten gelmele­ridir.

Hani Ecevit sık sık meydanlardan bütün millete ilân ediyor: «Halkın istediği kadar sol­cuyum.» Şimdi elimizde bir vesika var. Mardin öğretmen Lisesinde elegeçen bir tomar mek­tup, hatıra defteri ve resimler. Bu resimlerden birinde Ecevit'in portresinin yanında orak - çe­kiç işareti bulunuyor. Demek ki Mardinli solcu gencin hayalindeki Ecevit, bayrağımızdaki ay ve yıldızı kaldırıp yerine orak - çekici getirecek adamdır. Sorsak Bay Ecevit'te niçin komünist sembollerle beraber düşünülüyorsunuz ? Ne der acaba, «halkım böyle görmek istiyorsa, ben de böyle görürüm mi ?» 6er.

bir ruh... İmanlı, azimli, kararlı ve tutarlı bir ruh. Ölmüş, ko­kuşmuş, yılışmış değil, dipdiri bir ruh ! Bu öyle bir ruh ki, Tür-kiyeye hayat verecek, yaşata­cak, ele muhtaç etmeyecek. Ahlâk yapısı sağlam^ gençliği şuurlu, kutsal değerleri uğruna herşeyinden fedakârlık edebilen insanların bulunduğu,' ülkenin devletini güçlü, milletini mutlu kılacak olan bı> ruh, bir nizam! «Çok partili siyasal hayat» bu ruhta gerçek yerini bulacak.

İşte, Türkiye'ye şimdi bu ruh geliyor! Bu ruh, millî bir sistemiyle, kadrosuyla, şehid-leri ve gazileriyle, velhasıl neyi varsa, herşeyiyle birlikte geli­yor! Ufkumuza bir güneş gibi doğdu, parlıyor! Işıkları bize yol gösteriyor, yoluna düştük. Pe­şimize takılıp gelenler oldu, halkamız büyüdü. Yollar, salon lar, meydanlar bizi almıyordu, şimdi milletimizin oylarıyla ik­tidara yol açıldı. Yolcuyuz, yol­cu yolunda gerek !.

Milliyetçi Hareket Partisi'-nin Kırşehir, Niğde, Aksaray, Nevşehir ve Konya mitinglerin­de bulundum. Bu mitinglerde bin leri ve hele Konya mitinginde rekorları çoktan aşan araba konvoyu bile gerçekten gurur ve riciydi. Milliyetçi Hareket da­

vasının kısa zamanda katettiği mesafe elle tutulur, gözle gö­rülür hale gelmişti Bu kalaba­lığı gören bir kardeşimizin söy­lediği şu nükteli söz gerçeği ne kadar güzel anlatıyordu: «Yahu, geçen seçimlerde Baş-buğ'u karşılamağa, dinlemeğe çok az kişi geldiği için kenc'isiy I? konuşabiliyorduk. Şimdi bu muazzam kalabalıkta yanına yaklaşmamız bile mümkün de­ğil Eskisi daha mı iyiydi bil­mem !..»

Şüphesiz, bu mutlu günle­rin başlangıcı olan o günler iyiy­di. Unutulur mu, unutabilir mi­yiz hiç o günleri Ama şimdi büyüdükçe büyüdü davamız, arttıkça arttı sayımız. 1973 se­çimleri iktidar ortaklığı getirdi. 1977'de ağırlığımız daha büyük hissedilecek ve 1981'de iktidarı

(Dyevamı Sayfa 11'de)

DEVLET - SAYI: 395 - - 30 MAYIS 1977 - - SAYFA : 3

TÜRKEŞ'in 24 Mayıs günkü radyo konuşması

MHP' den başka hiçbir parti Türkiye' nin derdini çözemez

Sevgili Vatandaşlarım;

Seçim konuşmama başlarken hepini­zi sevgi ve saygılarla selâmlarım. Türki-yemiz bunalımlı bir dönüm yaşamaktadır. Milletimiz, dışardan kışkırtılan ve yöneti­len düşmanlar ve bölünmelerle "karşı kar­şıyadır. Türkiyenin devleti dok^zyüz altı yıl evvel kurulmuş köklü bir devlettir. Fa­kat ikiyüz yıldan beri ilim ve teknikte ileri milletlerden geri kalmış ve birçok iddialı konuşmalara, parlak demeçlere rağmen bugüne kadar aradaki geri kalmışTîk me­safesini kapatamamışUr. Bunun en önemli sebebi içine yuvarlandığı ahlâk ve mane­viyat buhranıdır. Bunun için biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak, herşeyin temel varlığı bulunan insana önem veren bir gö­rüş sahibiyiz. Devlet hizmetlerinin başarılı bir şekilde yürütülmesi; bütün vatandaşla­rımızın, Cenab-ı Hakk'ın yarattığı birer mukaddes emanet olarak görülmesi ve herbirinin hakkı, hukuku, refahı için çalı­şılması zihniyetine bağlıdır İnançsız Ül-küsüz insan toplum içinde kendine düşen görevleri anlayamaz v© yapamaz. Bunun içr, vatandaşlarımızı teker teker eğitmek ve imanlı, ahlâklı kişiler haıinde toplumla bütünleşmesini sağlamak önümüzde bulu­nan en hayati konudur.

A EN BÜYÜK FELÂKET VATANSIZ KALMAKTIR

»r

Değerli Vatandaşlarım, Milletimizin tehlikelerden korunması,

refahlı ve mutlu olarak yaşaması herşey-den evvel T.C. Devletinin varlığına, ko­runmasına ve güçlendirilmesine, yüceilil-mesine bağlıdır, Bunun için Milletimizin sarsılmaz bir birlik ve beraberlik içinde bulunması gereklidir. Ayrıca vatan top­raklarının bütünlüğü ve dokunulmazlığının sağlanması lâzımdır. Dünya üzerinde in­sanların vatansız ve devletsiz kalmaları kadar büyük bir felâket olamaz. Allah milletimizi böyle bir felâketten korusun.

# 4 HAYATİ KONU

Aziz Vatandaşlarım; İnsan haysiyetine en uygun yönetim

biçimi, insan haklarına dayalı, hukukun üs. tünlüğünü temel alan çok partili demokra­tik rejimdir. Türk Milletinin karakterine en uygun yönetim yolu da budur Milletimizin kalkınma ve iktisadi refaha ulaşma dâva­sının başında bu konular yer almaktadır. Onun için vatandaşlarımızın fakirlikten, yoksulluktan kurtarılması, haksızlıklardan, yolsuzluklardan sıyrılması meseleleriyle il­gili M.H.P.'nin düşüncelerini açıklamadan önce bu dört hayati konuyu konuşmamın başına almış bulunuyorum.

1) T. C. Devletinin korunması, yaşatıl­ması ve yüceltilmesi.

2) Türk Milletinin birliği ve beraberli­ği.

3) Türk Vatanının bütünlüğünü ve do­kunulmazlığının korunması.

4) İnsan haklarına dayalı Hukukun üs tünlüğünü temel alan çok partili demok­ratik rejimin yaşatılması ve sürdürülmesi.

Bütün siyasî partiler ve bütün vatan­daşlarımız bu dört ana hedefin korunması için işbirliği, elbirliği halinde bulunmaya mecburdurlar. Bunlar sağlanmadan Türki­ye'de hiç kimsenin huzurlu olması, dertler­den kurtarılması ve mutlu olması mümkün değildir.

.

Değerli Vatandaşlarım; Bugün bu dört kutsal varlığımıza karşı

yâni devletimize, millî birliğimize, vatan bütünlüğümüze ve Demokrasi düzenimize karşı büyük tehlikeler ve saldırılarla karşı­laşmaktayız. Bu saldırılar, içimize sokul­muş olan Beynelmilel Komünizmden, bö­lücülükten, Irkçılıktan ve mezhepleri bir­birine karşı kışkırtıcılıktan gelmektedir. Bu faaliyetleri yürütenler, Türkiye'yi sömürge yapmak isteyen yabancı düşmanlarla iş­birliği ycpan satılmış insanlardır. Yâni içi­mize sokulmuş veya içimizden kandırıla­rak millî ihanet yoluna sürüklenmiş yıkı­cılar ve anarşistlerdir. Bunlar hergün mem leketin her tarafında birçok vatandaşları­mızı öldürmekte, bir çok binaları ve ku­rumları bombalamaktadırlar. Bunlara karşı bugüne kadar hükümetler devlet eliyle tedbirleri alamamışlardır. Her geçen gün komünizm, bölücülük ve halk içinde düş­manlıklar yayılmakta v© körüklenmekte­dir. Hiçkimse bundan beş veya ön yıl önce bu faaliyetlerin daha çok ve daha yaygın bulunduğunu iddia edemez. Bu tehlikele­rin süratle önlenmesi lâzımdır. Fakat M.H.P.'den başka hiçbir siyasî parti bun­ları tedavi edecek reçeteye ve önleyecek güce sahip değildir.

£ CHPLİ VATANDAŞLARI İKAZ EDİYORUZ

Milletimiz ve Devletimiz için büyük leh like teşkil eden anarşik olayların, komü­nizm faaliyetlerinin bölücülüğün önlenme sinde karşı laşır, m büyük *n-.j.ıi b« gün­kü yeni C.H.P.'nin yöneticilerinin davra­nışlarıdır. Bu noktada özellikle C.H.P.'li vatandaşlarımıza sevgi ve saygılarımı tek­rar ifade ederek seslenmek istiyorum. C.H.P'li vatandaşlarımız da, Müslüman -Türk milletinin tertemiz, vatanına, milleti­ne, devletine bağlı öz evlâtlarıdır. Türkiye'-r.in korunmasında Türk Vatanının bölünmez liginde, Türk Milletinin birliğinde ve de­mokratik rejimin yaşatılmasında diğer va-tcndcşlanmızla aynı duygu ve düşünce içinde olduklarından şüphe edilemez. Fa­kat başta sayın Genel Başkanları Bülent Ecevit olmak üzere bugünkü yöneticileri komünistlerle ve vatan parçalayıcıları ile lam işbirliği halindedirler. Özgürlükçü de­mokrasiden bahsetmelerine rağmen, de­mokrasiyi yıkarak bunun yerine bir komü­nist diktatörlüğü kurmak isteyen ve bunu açıkça kanlı ihtilâl yoluyla yapacaklarını ilân eden komünistlerle beraber hareket etmektedirler. Komünist bir sendika teşki­lâtı olan DİSK'le, ihtilâlci bir komünist teş kilât olan TÖB - DER'le içli dışlıdırlar ve bunlarla beraber hareket etmektedirler. Bunların bu davranışları Türkiye'yi hızla felâkete sürüklemektedir. Kardeş kavga­sını memlekette başlatmışlardır. Dışardan düşmanlarımız tarafından içimize sokul­muş olan bu yabancı ideolpjilerin uşaklığı­na düşmüş olan insanlar vatandaşı vatan­daşa saldırtmaktadırlar. Hergün ölenler ve öldürenler bizim milletimizin çocukla­rıdır, bizim kardeşlerimizdir. İdeolojileri ve düşünceleri ne olursa olsun kayıp veren kendi milletimizdir. Bu öyle devam ettiği takdirde acıların ve gözyaşlarının daha da artacağı tahmin olunmaktadır. C.HP.'li vatandaşlarımızın yöneticilerini başta sa­yın Genel Başkanları olmak üzere durdur­maları, ikâz etmeleri ve doğru yola getir­meleri gerekmektedir. «1 Mayıs 1977» ta­rihinde Taksim'de DİSK'in C.H.P. yöneti­cileriyle birlikte ve C.H.P.'li İstanbul Bele­diye reisiyle beraber düzenlediği miting, bunların milletimizi nasıl kanlı bir faciaya götürmek istediklerinin örneğini vermiş­

tir. Kırka yakın vatandaşımız orada haya tını kaybetmiş ve yüze yakın insan do yara lanmıştır. Bu facianın sorumluları, suçlu­ları tertipçileri hepsi belli olduğu halde sayın Ecevit bunlar» kınayacak yerde dev­letimizin koruyucusu olan bazı devlet ku­ruluşlarını suçlama yoluna gitmiştir. Onun ve yönetici arkadaşlarının davranışı dâima bu olmuştur. Malatya'da polisleri ve bek çiyi vuran komünist anarşfstleri eleştire­cek yerde polisleri suçlamayı tercih etmiş­lerdir. Gaziantep'te aynı şekilde silâhlı sa­vaş yapan komünist anarşistleri «beş-al ti çocuk» diye göstermeye kalkışmışlar ve Devletin Güvenlik Kuvvetlerini suçlamış­lardır. Halbuki Devletin Güvenlik Kuvvet­leri çok büyük sıkıntılar ve imkânsızlıklar içinde devleti koruma vazifelerini şerefle yapmaktadırlar. Başta Türk Polisi olmak üzere devletimizin yaşamasını ve demok­rasimizin korunmasını, kanunlarımızın uy­gulanmasını güvenlik kuvvetlerimize ve sî-

(Devcmı Sn 10'da)

DEVLET — SAYI: 395 — 30 MAYIS 1977 SAYFA: 4

Secim sVlaratonundan Çıkan Netice:

jiüiiyetçi Hareket Türk Milletine mâl oldu...

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Alparslan Tür-keş'in seçim gezisinin ilk © t aDI

Konya'da sona erdi. Geçen sa­yımızda Erzurum'a kadarki bö­lümünü aktardığımız gezinin bundan sonraki kısmı Erzurum Elâzığ, Malatya, Kayseri, Kır şehir Niğde, Aksaray, Nevşe­hir, Konya şeklindeydi.

m ERZURUM'DA TARİHÎ GÜN

MHP lideri Türkeş Erzurum da tahminen 50 bin kişiye hi­tabetti. Tarafsız gözlemciler, MHP'nin Erzurum mitinginin AP mitinginden çok daha kalabalık ve heyecanlı olduğunu söylüyor lardı. Türkeş büyük sevgi gös­terileri arasında yaptığı konuş­mada Türkiye'nin Ortak Pazar'a girmesine karşı olduklarını an­lattı ve özetle şunları söyledi:

«MHP, herşeyden önce Türk insanının devlete ve ser mayeye ezdirilmemesi ana ilke­sinden kaynaklanan üçüncü yo lun, Dokuz Işıkçı iktisat politi­kasının savunucusu olarak; ko-münizm'e karşı olduğu kadar gene bir enternasyonalist görüş olan kapitalizmin de karşısında-dır. Bu sebeple kapitalizmin revizyona uğramış yeni birliği olan Avrupa Ekonomik Toplu-luğu'na üyelik hususuna da kar şı çıkmaktayız.

Kendi İçinde dahi, milli ve dinî meseleleri çözememiş Av­rupa'nın ortak hıristiyan kültür birliği zemini üzerinde inşa et­meğe çalıştığı ve zamanla ABD ile de bütünleşerek bir Kuzey Atlantik Federal Devleti oluş­turmaya matuf çabaları, zaman la Türkiye'yi de etki alanına al­mak istidadı göstermektedir. Şu anda dahi, çok güçlü olan Avrupa ve ABD sanayi kuruluş-

Niğde'de meydana sığmayan halk inşaattan doldurmuştu. Milliyetçi Hareket milletimize mâl olmuştu artık..

lan, serbest piyasa ekonomisi­ni bütün dünyaya yaymak ama ayla metod değiştirmişler ve AET oyununu tezgâhlamışlardır. Bununla beraber Türkiye her ne kadar elli milyonluk bir pazar olarak görülse dahi, sekiz bu cuk milyonluk bir Yunanistan karşısında bile, pek mühimsen-mediği son Amerikan ambar­gosu ile ortaya çıkmıştır. Müs lüman bir millet olmamız, aşır larca İslâm bayrağını Avrupa ortalarında taşıdığımız gerçeği hiçbir Avrupalının şuur altından silinmeyen bir gerçektir.

Güçlü bir ekonomiye sahip Türkiye, çoğunluğu müslüman olan üçüncü dünya ülkelerine yönelerek pazar aramak zorun­dadır. Türk ekonomisini patetes üretimine bağlamak isteyen haçlı seferi olarak gördüğümüz AET hareketi, ancak MHP ikti­darı ile durdurulabilecektir.

Kuzey Atlantik Federal Hı­ristiyan Devleti içinde sosyo -ekonomik, kültürel yönden eri­yip yok olmamak için «Ortak Pa zar'a hayır» diyoruz.»

A ERZURUM'LU İHTİYARIN SÖZLERİ

Türkeş ve yanındaki heyet, Erzurum mitinginden önce Aş­kale, Hasankale ve Horasan il­çelerine gittiler. Türkeş, bu il çelerde yaptığı konuşmalarda binlerce vatandaş tarafından büyük sevgi gösterileriyle takip edildi. Yol üzerindeki köyler yollara dökülüyor, MHP konvo­yunun yolu kesiliyor, her köy, Türkeş'in kendi köylerinde de konuşması için israr ediyordu. Hele ak sakallı bir ihtiyarın Türk Bayrağına sardığı Kur'an-ı Kerim'i «senden gayrı emanet edeceğimiz kimsemiz kalmadı» diyerek MHP liderine vermesi görülecek şeydi.

Erzurum'dan sonra Türkeş, Tunceli yoluyla Elâzığ'a geçti. Komünist Kürtçülerin «kurtarıl­mış bölge» saydıkları bu top­raklardan sıkı güvenlik tedbirle ri altında geçen MHP lideri, Elâzığ'da binlerce vasıta ve va­tandaş tarafından karşılandı;

Türkeş sayıları 50 bine yak­laşan Elazığlıya hiteb ederken daha çok Doğu Anadolu'nun meseleleri üzerinde durdu. MHP lideri özetle şöyle konuştu :

Milliyetçi Hareket'in ve Türk milletinin kurtuluş ümidi Türkeş Ana­dolu'yu fethediyor. Aksaray mitingi de bunun sayısız örneklerinden biriydi.

«Bugün Anadolu'muzun yi­ğit, çilekeş, cefakâr, vatansever, Milliyetçi, mukaddesatçı insan­larının arasında, sizlerle aynı duyguları, düşünceleri inancı paylaşarak bir arada bulunma­nın mutluluğu içersindeyim. Ül­kemiz, deVletiyie, milletiyle, in­sanlarıyla bölünme kabul etmez mukaddes bir bütündür. Hiç bir bölge, mezhep, ırk ayırımı gö­zetmeksizin bütün vatandaşla­rımızı Cenab-ı Allah.in bize bi­rer mukaddes emaneti olarak görüyor; sevgiyle saygıyla bağ rımıza basıyoruz. Bu milleti, bu vatanı kimseye parçalattırma­

yacağız, böldürmeyeceğiz. Onun için ALLAH BİR - DEVLET BİR — KİTAP BİR — BARYAK BİR — VATAN BİR diyoruz.

Türkiye'mizin bazı bölge­leri maalesef, kolay kalkınma yolunu tercih eden iktidarlar yü zünden geri kalmış, problemleri halledilememiştir. Bilhassa Do­ğu Anadolu bölgemiz, Allah'ın kendisine verdiği büyük imkân­lar, tabii zenginlikler, iktisadi

potansiyel, yer altı, yer üstü kay naklar içersinde, yoksulluk ve sıkıntı içinde yaşamaktadır. Bu bölgenin paha biçilmez imkân lannı vatandaşlarımızın istifa­desine sunmak için Devlet de­nilen muktedir güç elinden ge­leni seferber etmelidir.

Biz MHP olarak, Doğu Ana dolu bölgemizin çok yakın bir gelecekte yurdumuzun en ge­lişmiş, en sanayileşmiş bir bö­lümü haline gelmemesi için hiç bir sebep olmadığına inanıyor; sadece bugün için işlenmemiş atıl durumda bırakılmış potan­siyelinin harekete geçirilmesini şart görüyoruz.»

A MALATYA'DA MUHTEŞEM MANZARA

Elâzığ ve ilçelerinden son­ra Kayseri'ye geçmek üzere ha­reket eden Türkeş ve seçim ekibi, Malatya'dan geçerken

hiç ummadıkları bir manzara ile karşılaştılar. Hiç hesapta ol-rnayan Malatya'da görenlerin ifadesine göre gezinin en heye­canlı ve sayıca kalabalık toplu­luklarından biri hazır bekliyoı du. Yine gazeteciler, «CHP'nin kalesi» diye tanıtılan bu şehiı de Ecevit'in mitinginden çok daha kalabalık bir halk kitlesi­nin heyecanla Türkeş'i bekledi­ğini söylüyordu.

MHP lideri Malatyalıların bu yakın ve manâlı ilgisini kar­şılıksız bırakmadı ve kısa bir ko­nuşma yaptı.

fe KAYSERİ'DE ÜSTAD DA KONUŞTU

Malatya'dan Kayseri'ye ha reket edildi. Kayseri'nin Bün-Pınarbaşı ve yol üzerindeki ka­sabalarına uğrayan MİHP lideri Türkeş, kendi köyüne de uğradı.

Kayseri mitingi de büyük oldu. Kayseri caddeleri, MHP bayrakları ve sloganlarıyla do­natılmıştı. Mitingde Türkeş'ten önce Üstad Necip Fazılda kısa bir konuşma yaparak bazı ko­nularda görüşlerini açıkladı. MSP'nin İslâm davasından sap tığını bildiren üstad, bu partiyi «Millî Melanet Partisi» olarak nitelendirdi.

£ | KENDİ SİLÂHIMIZI KENDİ­MİZ YAPACAĞIZ

Daha sonra konuşan Milli­yetçi Hareket'in lideri Alparslan Türkeş Türkiye'nin savunması üzerinde burdu ve bu konuda şunları söyledi:_

«Türkiye içinde bulunduğu jeopolitik durum gereği, her sa hada olduğu gibi Millî Harp Sa nayii'nde de güçlü olmak zorun dadır. Çağımız dünyasında gö­rülen siyasi ve ekonomik mü­cadelelerin harp sanayiini ku ramamış ülkeler üzerindeki olumsuz etkileri herkese jzlene bilmektedir. Milli Harp Sana

DEVLET — SAYI : 395 — 30 MAYIS 1977 — SAYFA : 5

Üstad Necip Fazıl Kayseri ve Konya'da yaptığı konuşmalarda Türk - İslâm dâvasını MHP'nin yücelteceğini söyledi. Resimde üstadı onbinlere hitabederken görüyorsunuz.

.»...«. yii'ni kurmakta geciken bir Tür kiye üzerinde de bu olumsuz et­kiler vardır. Orta-Doğu devlet­leri içindeki tarihi yerini almaşı gereği birzaruret halini almış elan ülkemiz, bölge barışının süreklilik kazanması için kendi silâhını kendisi yapmak zorun­dadır.

Milliyetçi Hareket'in iktida­rında; Türkiye, günümüz şartla­rı ve teknolojisi dikkate alına­rak, süratle Milli Harp Sanayii' ne kavuşturulacak, Türk Ordu­su bünyesinde kurulmuş Vakıf­larda biriken meblağlar değer­lendirilerek, Ülkemiz silah ve mühimmat temininde dışa ba­ğımlı olmaktan çıkarılacaktır.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak, Milli Harp Sanayii'nln kurulması için D.P.T. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Millî Savun ma Bakanlığı, İktisadi Devlet Teşekkülleri arasında bir koor­dinasyonun kurulması, Ülke so-nayi'nj destekleyecek teknolo jik seviyeye getirilmesini zaruri görüyoruz. Türk mühendisi, Türk teknisyeni ve Türk isçisinin bir­likte çalışması bütün güçlükleri aşacak ve modern teknoloji tat bikatları ile sonuçlandırılmış si­lâh araç ve gereçleriyle Türk Ordusu bölge barışının teminatı olacaktır.»

% KIRŞEHİR — NİĞDE — BOR

Kayseri mitinginden sonra plân gereğince Kırşehir'e geçil di.Kırşehir'den sonra da Niğde'­ye gelindi. Bu arada Hacıbektaş ilçesinden geçen MHP araçları CHP'li komünistler tarafından taşlandı. 5 otomobilin hasara uğradığı saldırıda birkaç kişi hafif yaralandı. MHP Genel Baş kanı Türkeş Kırşehir, Niğde ve Bor'da yaptığı konuşmalarda daha çok köylü meseleleri üze­rinde MHP'nin görüşlerini açık­ladı.

Türkeş özetle şöyle diyor­du :

«Partimizin ortaya attığı ve savunduğu Millî Doktrin Dokuz Işık'ın umdelerinden bin de Köy cülük'tür. Türk Milletinin % 60 civarındaki büyük bir bülümü bu gün halâ köylerimizde yaşa-

maktadır. Milletimizin en teşki­lâtsız, en sesini duyuramıyan, sosyal hak ve teminatlardan yoksun kitlesini köylülerimiz teşkil etmektedir. Köylülerimizi teşkilâtlandırmak, köylerimizi kalkındırmak amacıyla kurul muş bulunan kooperatifler, bu­gün dağınık, verimsiz, kredi im­kânları mahdut bir durumdadır.

Biz kooperatifçiliğin geliş­tirilmesini, aksayan noktaların yeni kanunlarla düzenlenmesini, çiftçilerimizin bu kooperatifler­de aktif görev almalarının te-menini istiyoruz. Köylümüze ve­rilen ziraî krediler çoğaltılmalı, Ziraat Bankasının öz kaynakları takviye edilmelidir. Çiftçimizin kolay ve faizsiz kredi alacağı bir sistemi kurmak partimizin temel hedeflerindendir. Resmî bir Köy lü Bankası'nin kurulması, köylü-devlet münasebetlerini bu ban­ka kanalıyla yürütülmesi de me seleye çözüm getirecek bir tedbir olacaktır.

Ayrıca, durumu yürekler CICISI olan orman köylerimize de, devletin elini uzatması, or­man içi köylerdeki köylülerimi­zin de teşkilâtlandırılması ve bu bölgelerde Orman Ürünleri Sa­nayiinin kurulması hususlarını bir görev olarak telâkki ediyo­ruz»

% TÜRKEŞ AKSARAY'DA KISIR PARTİCİLİK İNADININ BIRAKILMASINI İSTEDİ Türkeş ve beraberindekiler

Aksaray ilçesi girişinde büyük bir vasıta ve insan topluluğu ta­rafından karşılandılar. Yüzlerce traktör, otomobil, minibüs ve konuşma yapan gazetemiz Umu voyun eşliğinde Aksaray'a giren Türkeş Aksaraylılara hitaben ko nuştu. Türkeş'ten önce kısa bir kamyondan teşekkül eden kon-mî Neşriyat Müdürü ve Niğde Milletvekili adayı Sadi Somun-cuoğlu adayları halka tanıttı.

Binlerce kişinin, tezahüratı Me kürsüye gelen Türkeş yaptı­ğı kısa konuşmada Türkiye'nin içinde bulunduğu tehlikelere dik kati çekti. Kısır particilik inadı­nın bırakılmasını ve bütün pa r

tilerin asgari müştereklerde birleşmelerini isteyen MHP li­deri «hepimiz aynı gemideyiz. Hangi partili olursak olalım. Bu gemi batarsa hepimiz batarız» dedi. MHP lideri bütün partilere mensup vatandaşların birbirleri­ne sevgi ve saygı ile yaklaşma­larını istedi.

Aksaray mitinginden sonra Nevşehir'e geçen Türkeş Nev­şehir Mitinginden sonra akşam Ankara'ya döndü. Ertesi sabah da erkenden Konya'ya hareket etti. * KONYA'DA BÜYÜK MİTİNG

Konya'da günlerdir hazırlık yapılıyordu. Şehirden 30 km. dışarda sayılarını Wmsenin tes-bit edemediği binlerce vasıta

Türkeş'i karşıladı. Konya ade­tâ bayram yerine dönmüştü. Şe hirde bir tur yapıldıktan sonra onbinlerce Konyalının sabırsız­lıkla beklediği saat geldi. Mev lana meydanını dolduran 60 bin den fazla Konya'lıya önce Ne­cip Fazıl hitabetti.

Necip Fazıl MHP'yi niçin seçtiğini anlattı ve MSP yöne­ticilerinin hatalarını sıraladı. Büyük tezahürat altında kürsü ye gelen MHP lideri Alparslan Türkeş de Konyalıların sevgi gösterileri arasında özetle şun­ları söyledi:

«Türkiye spekülatif ve plân sız - amaçsız bir ekonomik po litikanın neticesinde sahte bir

ekonomik büyüme hareketi içi­ne girdiği 1950 sonrası dönemi acılarını gurbete yolladığı va­tan evlâtlarına yüklemiş bir gö­rünüm erzetmektedir.

Karayollarının ulaşım im­kânlarını, kitlevî güçleri hızlan­dırdığı, kitle haberleşme araç-

esnaf, çalışan herkesin biribiri-ne ihtiyacı olduğu, biribirini ta­mamladığı gerçeğine inandığı ve bu bütüne millet adını verdi­ği içindir ki Türk kalkınmasının temel taşı olarak millet sektörü dediğimiz bir kurumu geliştir­mek ve toplumun emeklerinin birleşmesinden hasıl alacak fazla kân yine milletimizi mey­dana getiren fertlerin sosyal güvenlikleri için sarfetmeyi programına almış bulunmakta­dır.»

Konya'dan sonra Kulu ve Cihanbeyli ilçesinde de halka hitabeden MHP lideri Alparslan Türkeş 22 Mayıs akşamı An­kara'ya döndü.

H NETİCE : MHP MİLLETİMİ­ZE MAL OLMUŞTUR Yurt gezisinin ik etabı böy

lece sona ermişti. Genel kana­at şuydu : MHP yurtçapında bir oy patlamasına hazırlanıyordu.

Bütün il ve İlçelerde halk MHP'

Türkeş'in geçtiği yollarda biriken halk toplulukları kurbanlar kesiyor, tezahüratlar yapıyorlardı. Yüzlerce manzaradan biri.

larının propogandası yoluyla insanca yaşamanın ne demek olduğunun ülkemizin her ferdi ta rafından anlaşıldığı bîr ortam­da, sanayileşmemenin yükü, daha iyi hayat standardını haklı olarak arayan vefakâr işçimizin sırtına bindirilmiştir. Büyük şe­hirlerimize yönelen göç, bece­riksiz, plânsız yönetim, sanayide Avrupa endüstri merkezlerine akmış, onların sermayelerine kâr katmıştır. Ucuz işçi pazarı olarak görülen Türkiye, tekno­lojik gelişmeler yolu ile artık bu görünüşünü de kaybetmeye baş Icmış ve ekonomik şok ile karşı karşıya kalmıştır.

Temel felsefesinde Türk milliyetçiliği, Türk Birliği bulu­nan Milliyetçi Hareket, bu şu­urdan alacağı güçle Türkiye'­deki işçilerimizin yanısıra Avru pa'dan geri d|6nüş hazırlıkları içindeki işçilerimizi de istikbâl­lerinden endişe etmiyeceklerl, kendi fabrika ve işyerlerine or­tak olacakları bir sistemi ge­liştirmiştir.

MHP, İşçi - köylü - memur, Milletimiz Türkeş'i dinliyor...

ye ve onun lideri Alparslan Tür-keş'e koşuyordu. Mitinglerde kadınların ve genç kızların çok luğu, heyecanın zirveye ulaştığı dikkati çekiyordu. MHP artık sayıca da «büyük parti» oluyor­du. Corum, Tokat, Sivas, Erzin­can, Erzurum, Elâzığ, Malatya, Kayseri, Aksaray ve_ Konya'da görülen büyük halk toplulukları mayanın tuttuğunu ve Milliyetçi Hareket'in Türk milletine mâl olduğunu ortaya koymuştu.

Seçim maratonunun 2. eta bina büyük bir şevk've arzu ile çıkılacaktı...

YURT DIŞINDAKİ İŞÇİLERİMİZ

Çalıştıkları ülkelerde en iptidaî yaşama şartlarına mah­kûm edilen, iktisadî sosyal ve hukukî haklar bakımından imkânsızlıklar içinde bulunan ve yabancı kültür propagan­dalarına hedef teşkil eden işçilerimize MHP iktidarı büyük bir ilgi gösterecektir.

İşçilerimizin iktisadî, sosyal, kültürel ve eğitim mese­leleriyle ilgilenmek için, Devlet o ülkelerde geniş bir teş­kilât kuracaktır. Yurt dışındaki işçilerimizin çocuklarının Türk öğretmenler tarafından Türk Millî Eğitim müfredat ve milliyetçilik ruhuya eğitilmeleri ve bu konuda devletin bütün imkânlarının seferber edilmesi, temel hedeflerimiz­den biridir. Yurt dışındaki işçilerimizin her tü"lü mesele­leriyle yakından ilgilenilecektir.

Esas hedef, Türkiye'yi sanayileştirerek, yurt dışındaki işgücümüzü, kendi vatanımızda değerlendirmek ve refaha kavuşturmaktır. Bu gerçekleştirilinceye kadar, halen yurt dışında çalışan vatandaşlarımıza, ciddî ve sürekli yardım ve müdahalenin yapılması, kültür ve çalışma ateşelikleri başta olmak üzere, dış temsilciliklerimizin içinde bulunduk­ları sorumsuz tutumlar ve ilgisizlik kesinlikle giderilecektir.

İŞ GÜVENLİĞİ

İşçilerimizin iktisadî ve sosyal meselelerinin yanında, iş güvensizliği de önemli bir mesele teşkil etmektedir. İşçi­lerimiz, büyük^ çapta, iş güvenliğinden mahrumdur. İş ka­zalarına karşı yapılan sendikal eği t im çok yetersizdir. Ni­tekim Türkiye'de iş kazaları oranı azalmak şöyle dursun artmaktadır. Mükemmel ve devletçe kontrol edilen bir iş eğitimi plânı uygulayarak, iş kazalarını asgariye indire­ceğiz.

Milliyetçi Hareket iktidarında, hiç bir vatandaş, aç, açıkta, himayesiz bırakılmayacaktır. Herkese, işçiye, köy­lüye, esnafa, sanatkâra, bütün vatandaşlarımıza, insan haysiyetine uygun ve güvenli bir hayat sağlamak için MİLLÎ SOSYAL SİGORTA kurulacak, devletin koruyucu eli, bütün vatandaşlara ulaşacaktır.

ilk hedeflerimizden biri de İŞSİZLİK SİGORTASl'nt kur. maktır. Böylece vatandaşlarımız şu veya bu sebeple iş­lerini kaybedince, geçimlerini kimseye muhtaç olmadan sağlayacaktır. Bu, aynı zamanda devleti yeni iş sahaları açmaya zorlayan bir tedbir de olacaktır.

9 Işıkçı MHP iktidarı, KİMSEYİ HİMAYESİZ VE SAHİP­SİZ BIRAKMAYACAKTIR.

İşsizler, sakatlar, yaşlılar, kimsesizler, aciz ve muh­taç olanlar, DEVLET BABA'nın sinesinde emin bir sığmak buacaklardıır.

MEMURLARIN REFAH VE GÜVENLİĞİ

Memurlarla ilgili olarak yapacağımız icraatın başın­da, Personel Kanununu toptan değiştirerek, bu kanunun getirdiği adaletsizlikleri önlemek gelmektedir.

Katsayının 12'ye çıkarılması sonucunda, bir odacının aylık gelirine 40 - 50 liralık bir ilâve olurken, yüksek de­receli bazı memurlar, ayda 3000 lira fazladan gelir ka­zanmışlardır. Bu uygulama, memurlar arasında gelir fark­larını arttırmakta, güçlüyü daha güçlü, zayıfı daha da mağ­dur etmektedir. Biz kademeli katsayı sistemini getireceğiz.

MHP, büyük hedeflerine vasıl olmak için, çalışkan, eh­liyetli ve dinamik bir devlet idaresini ilk şart saymaktadır. Bu sebeple memurun her türlü refah ve güvenliği devlet ta­rafından garanti edilecek, devlet dairelerinde kıdem, liya­kat ve dürüstlük, takdirin ilk şartı olacaktır.

MEMURA YENİ HAKLAR

1. Aile yardımı: Temel felsefemiz ve Anayasamız, aile­nin korunmasını emretmektedir. Bu sebeple, hayat şart­lan dikkate alınarak, evlenen memurlara yeterli miktarda evlenme yardımı yapılacaktır.

2. Çocuk parası: Halen 50.lira olan çocuk parasını, makul bir miktara yükselteceğiz. Ayrıca, çocuğun aileye getirdiği malî yük her yaşta aynı olmadığı için, yaş duru­muna göre çocuk parasını arttıran bir sistem getireceğiz. Dar gelirli memura, çocuklarının eğitimi için Öğrenim Öde­neği verilmesini gerçekleştireceğiz.

4. Doğum yardımı t En az 1000 TL. olacaktır. 5. Yakacak yardımı: Aile şartlarına göre geçim zor­

luğu çeken memurun yakacak ihtiyacı tamamen devletçe karşılanacaktır. Devlet Memurları Kanununun 213. madde­sine geniş bir uygulama sahası temin edeceğiz.

6. Emeklilerin durumu : Bütün ömrünü devlete vermiş emeklilerin, emeklilik döneminde huzurlu bir hayat geçir-

MHP 1977 SECİM BEYANNAME

Aktif, adil ve hizfr aşkıyla çalışan bir idare mekaıfınası kuracağız

meşini temin edeceğiz. İlk icraatımız, 1970 öncesi emeklile­rinin uğradığı eşitsizliği, haksızlığı gidermek olacaktır.

7. Vekil imamlar i Meslekî tekâmül kurslarından ge­çirilerek vekil imamların asaletleri tasdik edilecek ve hiz­metleri emeklilik süresinden sayılacaktır.

8. Asgari geçim indirimi: Bugün gülünç olan asgari geçim indirimini, bir ailenin yaşayabileceği bir seviyeye çıkaracağız.

9. Ev kiraları ve mesken : Memurlar görev icabı yer değiştiren insanlardır. Yer değiştirmenin zorluğuna, bir de tayin olduğu yerde mesken bulmak, yüksek kira ödemek derdi eklenmektedir. Memur maaşlarının büyük bir kısmı kiraya gitmektedir.

Türkiye'de bugünle kadar ciddî ve köklü bir mesken politikası takip, edilmemiş, vatandaş mesken spekülatörleri nin insafına terkolunmuştur. Artan inşaat maliyetleri de kiralan dayanılmaz hale getirmiştir.

Devletin, memuruna mesken sağlama görevi vardır. Devlet Memurları Kanunun 193. maddesi, bu konuda açık­tır. Bu kanunî mecburiyeti ve insanî vazifeyi yerine getir­mek için MHP iktidarı geniş b i r sosyal mesken v e lojman projesi uygulayacaktır. Memura mesken temin edilemedi­ği takdirde kira yardımı yapılacaktır.

Memurların son derece yetersiz olan yolluk veya har cırahları, vazifenin niteliğine ve insanca yaşama şartlarına göre yükseltilecektir ve gecikmelere kesinlikle son verile­cektir.

ESNAF VE SANATKÂRLARLA İLGİLİ GÖRÜŞLERİMİZ

Türk cemiyetinin temellerinden birini esnaf ve sanat­kârlarımız teşkil etmektedir. Bütün dünyada cemiyet is­tikrarının temelinde, bu kesimler vardır Bu sebeple, 9 Işıkçı politikanın hedefi, sıhhatli b i r cemiyet hayatı sağlamak için esnaf ve sanatkârı gerekli iktisadî, sosyal ve kültürel se-' viyeye ulaştırmaktır.

Bugün Türk esnafı, büyük ticaret şirketleri karşısın­da rekabet edemiyor. Elinde zaten mahdut olan sermaye, yi, bankadan yüksek faizlerle temin edebiliyor.

Bankacılık görüşümüzü anlatırken belirttiğimiz gibi, MHP iktidarında bankalar ihtisaslaştırılacaktır. Bu ihtisas bankalarından biri de TÜRKİYE ESNAF VE SANATKÂR BANKASI olacaktır. Bu banka, bütün muamelelerini esnaf ve sanatkârla yapacak, bütün imkânlarını ona seferber edecektir.

Esnafın sırtında bir yük, zihninde bir dert olan def­ter tutma mecburiyeti kaldırılacaktır.

Hedefimiz, Millet Sektörü çerçevesinde, esnaf birlik­lerini sanayi kuruluşları haline getirmek ve esnafı sanayi mülkiyetine kavuşturmaktır.

Ayrıca, esnaf, Türkiye çapında kuracağımız MİLLÎ SOS­YAL SİGORTA'nın bütün imkânlarından yararlanacaktır.

VERGİ ADALETİ

Devletin en büyük gelir kaynağı olan vergiler, adaletli ve verimli bir şekilde yeniden düzenlenecektir. Mecburi fa­tura sistemi geliştirilerek, vatandaşın tabiî ve medenî ihti­yaçlarını gelirinden masraf olarak düşmesine imkân veri­lecektir.

— Hem tüketicinin geçim kolaylığı sağlanacak, — Hem de vergi kaçakçılığı önlenerek devlet gelirleri

arttırılacaktır,

Paranın satın alma gücünün düşmesi sonucu olarak, namuslu vatandaş vergisini rızkından keserek ödemekte­dir. Bunu önlemek için, adaletli bir vergi sisteminin ilk adı­mı olmak üzere, gelir vergisi dilimleri hayat şartlarındaki gelişmeye göre ayarlanacaktır.

Asgari geçim indirimi günün şartlarına uygun hale getirilecektir.

Vergi ihtilaflarımın s^ledilmesı için Vergi yar­gısı usullerinde değişikli'j'tocoktır. Vergi dairesinde vatandaşın mağdur oWy devlet gelirinin ziyamın önlenmesi için, zamanı Fö geçmekte olan Vergi Reformu gerçekleştirilen

ÂDİL VE İNSANCA ^lET İDARESİ

Milliyetçi Hareket, f i s i n i , millete hizmet aş­kını esas alan bir par t i zan ın ın refahlı ve mutlu olmasını, öncelikle adil Çl mekanizmasının kurul­masına bağlı görüyoruZ^'Hetini çağlar üzerinden aşarak atom ve füze çû^Yi ötesi toplum hayatına kavuşturmanın ilk şartı w

Aktif, âdil ve hizmef Çalışan bir idare meka­nizması kuracağız. Devr^onelini sadece mesle­kî yönden değil, bu esp"[ Psikolojik olarak da eğit­mesi gereğine inanıyorum

Böyle bir devlet nP*BKla vatandaş devletten hak ve hizmet istediği iC'1 ayacak , «bugün git, ya­rın gel» uygulaması kanatandasın işleri şevk ve saygıyla yürütülecektir.

Yapacağımız idarî r* 'Şlerj yavaşlatan, içinden çıkılmaz hale getiren ve m canından bezdiren bü­rokrasi asgariye indiril^^et dairelerinin iş takibe-denleri müşkilata uğratf'Şekilde bir arada bulun­masına dikkat edilecekte

Yapacağımız idarî j amacı, devlet idaresini hızlı, ehliyetli, bürokrasi lrıdan kurtulmuş, adil bir modern çalışma hayatınd^rmaktadır.

Kuracağımız, YILDIN"'?», sistemi ile, suistimal, vatandaşa kötü muamelöpJk gibi hukuka ve ahlâka aykırı davranışlar gideri l^et ve iltimas, devlet ka­pısından içeri giremeyec*

Bu uygulama, devlet ^e israfı da önleyecektir. Bugünkü Türkiye'de en I f fCı , devlettir. Devlet hiz­metlerinin israf olmaksıZy6 ve kontrollü bir şekilde yürütülmesi hedefimizdir-ı

GECEKONDU MES^ k

Tarım Kentleri uygv' gecekondu meselesini kaynağında halledecekti^ gece kondu meselesini halletmek için ÇEVRE KÇ projernizi gerçekleştire­ceğiz. Böylece, şehirle^/1 işgücü, hür, mutlu ve asgarî insanca geçim Ş%^°iz; belediye hizmetleri tamamlanmış ÇEVRE K çoklardır.

Mevcut gecekondu karşılanarak tapularının I bağlı Bakanlık uygulama atılmıştır.

Arsa ofisi uygulam^a spekülasyonu önlene çektir.

KARABORSA VE İ H ^ MÜCADELE

'DE mesken sahibi ola-

tarafından masrafları hedefimizdir. Partimize

konuda önemli adımlar

Ülkemizdeki üretim n 9l. sık sık önemli madde­lerin karaborsaya d üşmes'N akilde ihtikârlarla vatan daşın sırtından milyoniafV^sına sebep olmaktadır.

Bunu önlemenin en j ! 6 n r | in yolu, üretimi arttır­maktır. Yukarda belirttiğ'V r |er, iktisadî olarak, ka­raborsa ve ihtikâra son v ^°l üretim gerçekleştire­cektir. • Bunun gibi uzun vadeMln yanında, bahsettiği­miz YILDIRIM TEFTİŞ V£ fABE sistemi,' bu konuda 4a etkili çalışmalar yapVrQborsacılığa karşı olan mevzuatımız etkili hale ÖT^'r.

MİLLÎ SAVUNMA

"»"ürk milliyetçiliğinin ! ^v ie t ülküsü, güçlü millî potansiyellere dayfln İS

t"-™"«'r"»v"o 7 Jlh * ouvunma poıııiKa •im gerektirmektedir. Tü" l |nin asırlardan beri ma

ve «llî Savunma politika-

ruz kaldığı siyasî ve askerî olaylar, bu ülkümüzün hayati-/etini ortaya koymaktadır.

Milliyetçi Hareketin iktidarında millî savunmamız Millî Harp Sanayiine dayanacaktır.

Çağımızın en ileri teknolojisine dayanmayan, en mo­dern silâhlan kullanmayan orduların, vazifelerini yerine getirmeleri mümkün olmaz.

Biz, vurucu gücü yüksek, insan sayısından ziyade hareket ve ateş kabiliyetine dayanan güçlü bir savunma sistemini gerçekleştireceğiz.

Bunun temeli, millî harp sanayiinin, bütün yan sanayii ile birlikte kurulması olacaktır. Bu sanayi, millî üretim ve ekonomimize de katkıda bulunacak bir şekilde koordine edilecektir.

Çağdaş dünya şartları bakımından DENİZ FİLOMUZUN güçlendirilmesi ve modernleştirilmesi gereğine inanıyoruz. Bugünkü dünya mücadelesi, deniz yollarının ve denizaşırı ticaretin kontrolüne büyük önem vermektedr. Milliyetçi Hareket, üç tarafı denizle çevrili, üç kıtayı ve okyanusları birleştiren bir jeopolitik üzerinde yer almış bulunan Tür­kiye'nin güçlü bir DENİZ HARP VE TİCARET FİLOSU'nun kurulması için bütün imkânları seferber edecektir.

Askerî eğitimde, moral ve meslekî bilgiye büyüfc bir önem vereceğiz. Genç subaylarımızın, askerî geleneğimize ve mevzuatımıza uygun olarak, yüksek ahlâk ve disiplin ruhuyla ve en ileri meslekî bilgiyle yetiştirilmesi için gayret sarfedeceğiz.

Kahraman ordumuzun, toplumda lâyık olduğu ve sahip bulunduğu itibar ve hürmet konusunda azami titizliğin gös­terilmesi, asker sevgisinin kalplere yerleştirilmesi için aza­mi titizliği göstereceğiz.

Türkiye'nin, jeopolitik mevkiine uygun mevcut ittifak sistemleri içinde kalmasına, ancak millî itibar ve bağım­sızlık konusunda azami dikkatin gösterilmesine inanıyoruz.

DIŞ POLİTİKA

Dış politika anlayışımız, millî şahsiyetli, millî men­faatlerden ve bağımsızlığımızdan taviz vermeden, millet­ler camiasındaki şerefli yerimizi muhafaza etmektir.

Bu çerçeve içinde, mevcut ittifaklarımızın gereğine inanıyoruz. Ancak, ittifak yükümlülüklerinin Türkiye'ye kar­şı bir baskı aracı olarak kullanılmasını, ittifak ruhunu ze­deleyen müdahaleci davranışlar olarak değerendirmekte-yiz.

Askeri silâh ambargosu, ittifak ilkelerine aykırı has-mane bir davranıştır. Ambargo sebebiyle Türkiye'nin dış politikasında ve iç hayatında hiç bir taviz verilmemesi ge­rektiğini savunuyoruz.

Dünya'da İstiklâl Savaşımız'la milliyetçilik çağım açan Türkiye'nin emperyalizme karşı bağımsızlık mücade­lelerinin ve genç milletlerin yanında yeralması gere­kir. Bölgemizde barış ve işbirliğinin sağlanması ve Orta Dcğu milletlerinin karşılıklı saygı, iç işlerine karışmama ve müşterek çıkarlar etrafında tam bir işbirliği yaparak, bölgedeki emperyalist çekişmeleri önlemesini ve bu bölgeyi BARIŞ KALESİ haline getirmeyi amaçlıyoruz.

Türkiye ile Batı Avrupa ülkeleri arasında iyi münase­betlerin, iktisadî, sosyal, kültürel ve savunma meselele­rinde taraflar için faydalı olacağı inancındayız. Ancak, Or­tak Pazar köleliğine kesinlikle karşıyız.

KIBRIS VE YUNANİSTAN 1

Kıbrıs, Türkiye için hem oradaki soydaşlarımız, hem de Türkiye'nin itibar ve güvenliği bakımından son derece önemli bir millî davadır.

Kıbrıs'ta taviz verimesine karşıyız. Çünkü Kıbrıs'ı bu­günkü durumuna getirenler. Yunan Megalo İdeacılannın Enosisçi emperyalizmleridir.

Türkiye'nin millî güvenlik ve çıkarları, coğrafyanın ge­reği Kıbrıs'ın tamamen Türkiye'ye ait olmasını gerekti­

rirken, bir de bu durumda taviz verilmesi ve Ada'da Yuna­nistan'ın uzantısı olan Rum üstünlüğüne imkân tanınması tasavvur bile edilemez.

Ege Adaları ve Ege kıta sahanlığı konusunda da, Türkiye'nin hiç bir taviz vermemesi gerektiğine inanıyoruz. Evvelâ, Türkiye coğrafyasının bir uzantısı olan bu adalar, anlaşmalara uygun bir statüye en kısa zamanda kavuştu­rulacaktır.

Ege denizi, bir Yunan denizi değildir. Milletlerarası bir geçit yolu ve Türkiye'nin kıta sahanlığı haklan bakımın­dan Ege denizinde Yunan emellerini saldırgan bulmakta­yız.

Dünya dengesi bakımından Türkiye ile Yunanistan arasında iyi komşuluk ve ittifak münasebetlerinin gereğine inanıyoruz. Ancak böyle b i r zeminin teşekkül etmesi, Yu­nanistan'ın haksız davranış ve taleplerinden vazgeçmesine bağlıdır.

DIŞ TÜRKLER

Türkiye'nin başka devletlerin hâkimiyeti altında ya­şayan soydaşlarımızın insan haklarına kavuşması için gay­ret göstermesi gerektiğine kaniyiz. Batı Trakya, Bulgaris­tan ve Kerkük'teki Türklere, insanlık hukukuna aykırı millî baskıları kınıyoruz.

Biz, Dış Türkler'in millî haklarını, insanlık hukukunun bir parçası sayıyoruz.

Dünya Türklüğünün, insan haysiyetine yaraşır temel haklara kavuşması ve bulunduğu ülkelerde insanca yaşa­ması, hem millî hem de insanî bir ülküdür.

İSLAM MİLLETLERİ

Türkiye'nin aramızda din, tarih, kültür ve menfaat ba­ğı olan kardeş İslâm ülkeleriyle iktisadî, sosyal ve kültü­rel ve ittifak bağlarıyla işbirliği yapması gereğine inanı­yoruz.

Dünyanın kutuplara ayrıldığı ve kuvvet dengesinin gittikçe hassaslaştığı bir sırada, İslâm ülkelerinin müşte­rek kültür, coğrafî bütünlük, iktisadî menfaat ve ortak po­litikalar etrafında, millî bağımsızlık ve hükümranlık ilkesi­ne uygun dostluk ve işbirliği ittifakları kurmasını istiyoruz.

RCD ile ilgili, belli şartlar gelişmemiş ise de Türkiye ile İslâm ülkeleri arasında gerçekçi temellere dayalı ikti­sadî bütünleşme hareketlerinin olması gereğine inanıyo­ruz.

MİLLİ EĞİTİM MESELELERİ

Milliyetçi Hareket Partisi, eğitim alanında yapılacak olan yatırımları ve gösterilecek gayretleri kalkınma müca­delemizin en hayati ve zaruri unsuru saymaktadır. Zira medeniyeti ve tekniği kuracak olan insanı, fikri ve zihni muhtevasıyla büyük ülkülerin, heves ve heyecanların pe­şinde olmaya sevk edecek olan temel vasıta eğitimdir, iktidarın ilk ve en önemli yatırımı; vasıflı, faziletli insanlar yetiştirmek olacaktır.

Eğitim sisteminin iki temel amacı olduğuna inanıyo­ruz. Bunlardan ilki milli değerlerimizin korunmasını, geliş­tirilmesini ve nesilden nesile intikalini sağlamaktır. Türk l/illetinin bekası milli bir'vk ve beraberliğin se/g' ve kar­deşliğin korunması böylece temin edilmiş olur., Eğitimin ikinci görevi modern ilim ve tekniğin memleketimizde yer­leşmesini, benimsenmesini sağlamak suretiyle çağdaş dünya şartlarına uygun bir yaşama düzenini kurmaktır.

Eğitimin bu iki asli görevini yerine getirebilmesi için millî ve ilmî temellere oturtulmasını istiyoruz. Bugüne ka­dar tatbik edilen eğitim metodlarını yabancı tarzlardan kop ya ettiğimiz için cemiyetimiz büyük bir buhranın içine sürüklenmiş bulunuyor. Türk insanı ve cemiyetimizi hak etmediği bunalımlardan kurtarmanın ilk çaresi eğitimin her yönüyle ve vakit geçirilmeden millileştirilmesidir.

Bugünkü eğitim sistemine müdahale ederken, mlllf örf ve töremizin fert ve cemiyet hakkındaki esaslarını, ge­leneklerimizi, tarih içindeki tatbikatlarını bilmek, modern ilmin özellikle eğitim alanındaki neticelerini, pedogojik ge­lişmeleri daima göz önünde bulundurmak mecburiyetin­deyiz. Bunardan biri ihmal edildiği takdirde kurulacak sis­tem topal ve sakat kalır Milji ve manevi temellere istinat etmeyen eğitim önsüz ve emelsiz kalır.

Milliyetçi Hareket iktidarı, bünyemizi tahribe yönelen iki yüz yıllık taklit hastalığını önce eğitim sistemimizi milli­leştirerek eğitimden, sonra da bütün diğer müesseseler­den kaldırılacaktır.

(DEVAM EDECEK)

DEVLET — SAYI: 395 — 30 MAYIS 1977 — SAYFA : 8

GÜN SAZAK'in Radyo konuşması

" Çok uluslu siyaset „ yapanların oyunlarını bozacağız

1AYIS 1977 — SAYFA: 8

Radyo konuşması

slu siyaset „ yap (unlarını bozacağ

sermayesi olmayan, vaadetti-ği düzenin ne olduğu belirsiz, yabancı milletlerin sosyalist, komünist partileri ile işbirliği yapan, milliyetçilik fikrine kar­cı çıkan, milleti sevmeyen, « ç o k u l u s l u s i y a s e t » le uğraşan siyasetçierin ken­dilerine ve gizli emellerine hizVnet ifcin yaptıkları siyasjel

oyununu bozmak size düşmek tedir. Bu gibilerin şahsi menfa­atlerine ve gizli emellerine oy­arınızı âlet ettirmeyiniz.

Büyük Türk Milleti, 1973 senesinden bugüne

kadar geçen dört senenin so nunda MİLLİYETÇİ HAREKET

PARTİSİ'nin Türk Siyasi Haya­tındaki yerini ve değerini daha iyi tespit ve takdir edecek du­rumdasınız.

1973 seçimlerinde üç Mil­letvekili ile meclise giren Milli­yetçi Hareket Partisi, Lideri ve kadrosunun sahip olduğu üs­tün vasıflardan ötürü memleke­tin buhranlı bir döneminde Mil­liyetçi bir Hükümetin kurulma­sında en tesirli çabayı göster­miş ve kurulan koalisyonun or­tağı olmuştur. Çok zor şartlar altında kurulan bu koalisyon hükümetinin protokolünü temsil cisi olduğu milliyetçilik ve sa­mimi bir maneviyatçılığm dam­gasını vurdurmayı da başar­mıştır. Türk Milliyetçiliği fikrine bir kısım ortaklarımızı da ısın-dırmıştır, bir zamanlar milliyet­çiliğe karş olanlar bile hiç de­ğilse sözde milliyetçi olabilmiş lerdir.

Milliyetçilik bir insanın men sup olduğu milleti sevmesi de mektir. Bir siyasetçinin milleti­ne hizmet edebilmesi için ev­velâ onu, yani milletini sevmesi gerekir. Bir insanin milletini sevebilmesi için de mensup ol­duğu milletin taşıdığı değerleri bilmesi, tanıması ve o değer­lerden gurur duyması şarttır. Bir milletin sahip olduğu de­ğerler örf, âdet, ahlâk ve kül­tür tarihinde saklıdır. İşte mil­liyetçilik duygusuna bile sahip olmayan siyasetçiler bugün si­zin huzurunuzda sizi idare et­meye talip olmaktadırlar. Ya­zıları ile, beyanları ile tarihimizi küçümseyenler, örf, âdet ve ananelerimizi hor görenler Türk kültürüne sırt çevirenler, İslâm ahlâk ve faziletinden nasibini almamış olanlar senin devleti­nin başına geçmek istemekte­dirler.

* «ÇOKULUSLU» SİYASETÇİLER

Demek ki milliyetçilik duy­gusunu taşımayan, yani men­sup olduğu milleti sevmeyenle­rin siyaset ile uğraşmaları, mil­lete hizmet yerine ya kendine hizmet, veya gizli başka bir emele hizmet gayesini taşımak­tadır. _ r

Aziz Vatandaşlarım,

Fitne ve fesattan başka

* DEVLET ADAMININ VASIFLARI

Muhterem Vatandaşlarım,

Milliyetçi Hareket Partisi samimi bir maneviyat ve millî bir ahlâkın, Devletin temeli ol­ması inancındadır. Bu temel üzerinde yükselecek Milli Dev­letin hak ve adaleti tecelli et­tireceğine inanıyoruz. Bu inanç la çıktığımız yolda ve Aziz Mil­letimizin huzurunda her gün bir imtihan vermekteyiz. Devletin

yönetiminde yüz akı ile talibiz. Zira bu yüce millete yakışır bir sistem getireceğiz. Düşündüğü müz Devlet Sistemi de aslında aziz milletimizin kendi gelenek sel devlet anlayışından başka bir şey değildir. Tarihimiz tet­kik edidiğinde Türk Devletinin yüceliğe eriştiği, Süper Devlet olduğu zamanlarda Devleti yö­netenlerin şy dört vasfa sahip olduğu görülür. Bunlar; kültür, yüksek ahlâk, mantık ve cesa­rettir. Milliyetçi Hareketin lide­ri bu vasıflara sahiptir, ve bu­nu geçen zaman içinde millet vicdanında tescil ettirmiştir.

Devlet idaresinde de Türk Devlet Geleneğinin hakim olma sı şarttır. Bu geleneğin temeli samimi bir maneviyat, Millî Ah­lâk ve Millî Külürdür.

Milliyetçi Hareketin fikriya­tının çerçevesi olan 9 Işık Dokt rininde de teknikte devamlı gelişmecilik, ilim ve ilim ada­mına saygı; devlet kadroların­da uzmanlığa önem vermek memuriyetlerde sürekliliğe dik kat etmek, hamleci olmak, di­siplin, protokol ve denetimde titizlik Devlet idaresinde ana ilkeleri teşkil etmektedir. # MİLLİ DEVLET - ZENGİN

MİLLET

işte bu esaslar ve sistem üzerinde oturacak Devlet senin bütün dertlerine çare bulacak

idareyi getirecektir. Vatandaşın devletten, devletin vatandaştan şikâyetlerinin asgariye indiği bir nizam hâkim kılınacaktır. O zaman hangi parti gelirse gelsin, hangi lider gelirse gelsin devlet makinesinin çarkları durmayacak, millet yararına çalışmaya devam edecektir.

Böyle bi r devlet idaresin­de :

— Vurguna, tefeciye ve sö mürüye son verilecektir. Hak adalet ve insan haysiyetine say­gı hâkim kılınacaktır. Bütün vatandaşlar sosyal güvenliğe kavuşturulacak özellikle Türk Kadını yokluk, yaşlılık ve yal­nızlığın kendisini ittiği sefalet betaklığından kurtarılacak ço­cuklu veya çocuksuz olsun Türk Kadınına yaraşır şekilde yaşa­ması sağlanacaktır.

— Çocuklarımız zengin veya fakir; yetim veya öksüz her biri Millî Devletin şefkatli kollarının sardığı en değerli var lıklarımız olarak öğrenimlerini her kademede İlkokuldan Üni­versiteyi bitirinceye kadar hu­

zur ve güven içinde yapacak-, lardır.

— Dünyanın en zengin mil leti, en güçlü devleti olmak he­def olarak seçilecek, en kısa zamanda bu hedefe ulaşmak için yapılacak plân ve programla bütün kaynaklarımız seferber edilecektir.

— Lekesiz ve gölgesiz bir adalet nizamı kurulacaktır.

— Sendikasız işçi kalma­yacak, sarı sendikacılığa, sen­dika ağalığına son verilecek, kökü dışardaki sendikaların sö­mürüsünden işçimiz kurtarıla çaktır.

— Devletin bütünlüğü ve Milletin birliğini bozmaya kim­se yeltenemeyecek, Milli Devlet kendi bütünlüğünü ve Milletinin birliğini korumaya muktedir olacaktır.

— Türklük gurur ve Şuuru ile İslâm Ahlâk ve Fazileti her türlü tahrip ve istismardan kur­tarılacaktır. Ve gönüllerde ya­şatılacaktır.

MİLLİYETÇİ HAREKET PAR­TİSİ sana bu Devlet idealini vaadetmektedir. Sana senden daha yak'n bir devlet, ideali­mizdir. Türk Milletini; refahın, bolluğun^ huzur ve mutluluğun parladığı aydınlık ufuklara gö­türeceğiz. Sevgi, kardeşlik ve birlik içinde kalkınacağız.

MİLLİYETÇİ HAREKET PAR-TİSİ'nde birleşelim ve huzura kavuşalım.

TÜRKLÜK ÜZERİNE: — 2 —

Çobanoğlu : Bir asker yürüyor, nereye yolu ? Sırtında çantası, elde bavulu... Dünya dedikleri mehter davulu; Düşman derisini geren Türkleriz.

Taşlıova : Ocakta bir yufka, sofrada cfilim, Çanakta bir çorba, kaşıkta elim, Tezgâhta bir halı, tarakta kilim; Toprağı gül ve gül ören Türkleriz.

Çırağî: Türklük bayrağını kaldıranı sor. Bir cana bin şanı aldıranı sor, Kosova, Niğbolu, Çaldıran'ı sor; Bağdat kapısından giren Türkleriz.

Alyansoğlu : Bu yurt yaralanıp düştükçe hasta Bir hekim yetişti en son nefeste, Edirne'de, Sakarya'da, Kıbrıs'ta Yaralara melhem süren Türkleriz.

Firkati: Bir gün at üstünde, bir gün de yaya Yürüdük yarma yön tutup aya, Yer-yüzü denilen koca tarlaya Kan ekip yiğitlik deren Türkleriz.

DEVLET —

Gerek 1 Mayıs 1977 tarihinde İstan­bul'da, Taksim alanında yapılan DİSK mi­tinginde ve gerekse bu tarihten bir hafta sonra da Siirt'in Batman ilçesinde sergile­nen bir emperyalist oyununa daha şahit olduk. Yani uydurma Kürt bayraklarına...

Kürt kimdir? Bir Kürt bayrağı var mı­dır ? Kısaca izah edelim :

«Kürt» adı verilen insanlar din, dil, tarih, soy, örf ve âdet bakımından öz be öz Türktürler. Türk Milletinin bir parçası-dırlar. Soydaşları olan diğer Türk boyla­rından farklı değildirler. Kazaklar, Kırgız­lar, Özbekler, Yakutlar, Tatarlar, Azeriler, Avşarlar gibi, bunar da bir Türk boyudur lar. Kürtlerin Türlüğü, bugün yerli ve ya­bancı birçok ilim adamlarının ortaya koy muş oldukları . belgelerle ispatlanmıştır. Bunu burada uzun uzun izah etmeye lü­zum görmüyoruz. Yerimiz de müsait değil zaten. Fakat birkaç noktaya değinmeden geçmeyeceğiz. Şöyle ki;

«KÜRT» sözü tarihte ilk defa, Orta Asya'da Yenisey (Orhun) nehri civarında bulunan 32 mezar taşından biri olan; Ele-geş ırmağı kıyısındaki «Elegeş Yazıtı»nda geçmektedir. 38 harflj Orhun (Göktürk) alfabesiyle yazılan bu yazıt (abide.anıt, kitabe), milattan sonra 650 yıllarından önce ölen, Kürt İlhanlığı hükümdarı ALP URUNGU'ya aittir. Boyu (yani topraktan yukarısı) 320 cm. ve eni de 60 cm. olan bu anıt, Yenisey Kürtleri tarafından, Ka­ğanları Alp Urungu adına dikilmiştir. 12 satırlık olan bu yazıtın, 8. satırında özel­likle konumuzu ilgilendiren şu sözler var­dır : «Ben Kürt Elinin hanı Alp Urungu. Altunlug kesiğim bantım belde. Elim to­kuz - kırk yaşım.» Bu bilgileri, NEMETH adında bir Macar âliminden öğreniyoruz...

İran destan yazarı Firdevsî'nin «Şeh name» adlı kitabında «Turan kahramanı» ve «Afrasyab» (yani dünyaya hükmetti anlamında) diye nitelendirdiği ALP ER TUNGA'nm Kürtlerin ilk atası olduğu hak­kında, birçok belgelerden anlaşıldığı gibi, büyük Türk gezgini Evliya Çelebi'nin «SEYAHATNAME» sinde de bu iddia söz-konusu edilmektedir. Ayrıca Bitlis sancak beylerinden Şeref Han'ın da 1597'de ya­zıp, Osmanlı Padişahı III. Mehmed'e ithaf ettiği «Şerefname» isimli kitabında bu konuya ilişkin bir kayıt vardır...

Bir Alman ilim adamının 1931 yılında yayınlanan «Kısaca Kürt ve Kürdistan Ta­rihi» adlı kitabının 1. cildinde, Kürtlerin Türklüğü hakında aydınlatıcı bilgiler mev cuttur. Kitabın kapağındaki harita ise ger­çekleri olduğu gibi ortaya koymaktadır. Haritada, Kürtlerin Orta Asya'nın doğu­sundaki Karakurum ovalarından göç edip, Ortadoğu ülkelerine dağılışları ok işaret­leri ile gösterilmiştir...

Yine Şeref Han'ın, «Şerefname» adlı kitabında; İslâmiyetten önce Kürtlerin Oğuzlara tâbi olduklarına, - Oğuzlardan ve aynı zamanda Kürtlerin ilbeğlerinden olan «Buğdüz Aman» (Dede-Korkut Oğuzname sinde bu isim zikredilmektedir.) adlı biri­nin, bir heyetle Hz. Muhammed'e — İslâmi-yeti kabul eylemek amacıyla— elçi git­tiklerine ve Kürtlerin Cin veya Cen taraf­larından (yani Çin, Doğu Türkistan, Kara­kurum yörelerinden) geldiklerine işaret edilmektedir...

Bu birkaç nokta bile Kürtlerin Türklü­ğünü ispatlamak bakımından yeterlidir.

KÜRT BAYRAĞI UYDURMASI

HAYRİ BAŞBUĞ

Gelelim «Kürt bayrağı» meselesine. «Kürt», adı verilen Türkler, tarih bo­

yunca diğer Türkmen kardeşleriyle bir ara da yaşamışlar, aynı ülkü için can vermiş­ler, kan vermişler; beraber ağlayıp bera­ber gülmüşler, birbirlerinin dertlerine or­tak olmuşlar, Türklük düşmanlarına kar­şı birlikte göğüs germişlerdir. Emperyalist devletlerin tahrikleriyle, Cumhuriyetten önce ve sonra çıkan bazı isyan hareket­leri dışında, aralarında en ufak b i r dargın­lık dâhi olmamıştır.

Bunun içindir ki, diğer Türk boylarıy-la aynı soydan olduklarını bilen Kürt Türkleri, kendilerini onlardan ayrı görme­mişler, ayrı bi r devlet kurmamışlardır. Yani aynı bayrak altında yaşamışlardır tarih boyunca. Ve bugüne kadar da, bir­kaç ecnebi hayranı hariç hiçbirisi, Türk­men kardeşlerinden ayrılmayı, ayrı bir «Kürt devleti» ni kurmayı düşünmemişler, akıllarından bile geçirmemişlerdir. Böyle­likle tarihte bağımsız bir «Kürt devleti» veya «Kürdistan» in varlığı mevcut olma­dığı gibi, bir «Kürt bayrağı» da hiçbir za­man olmamıştır...

1 Mayıs 1977'de İstanbul, Taksim meydanındaki gösterilerde komünist Rus ve Cin uşakları tarafından dalgalandırılan ve Batman Lisesi'ne de aynı tip kişilerin astıkları ve «Kürt bayrağı» adını verip, yut turmaya çalıştıkları o paçavralar sahtedir, uydurmadır. Bu çirkin hareket, Kürt Türk-lerimize yapılan en büyük hakarettir. Çün­kü, Kürdün ayrı bir bayrağı yoktur. Kür­dün tek bayrağı varsa o da AY-YILDIZ'lı bayraktır. Bundan başka Kürdün bayrağı yoktur ve olamaz da. Bu bayrak ise bütün dünya Türklüğünündür...

Rus ve Çin uşaklığını yapmaktan gu­rur duyan Komünist - Kürtçü çeteler ta­rafından uydurulan bu bayrağın, BarzanT-nin bayrağı olduğu ve 1947'de İran'ın Me-habad şehrinde yapıldığı iddiası da yalan­dır. Gerçek şudur:

Sovyet - Rus hükümetinin isteğiyle 1941 yılında, Mehabad şehrinden başta Kadı Muhammed adında biri olmak üze­re, birçok Kürt ileri gelenleri Moskova'ya davet edildiler. Kendilerine gereken tali­matlar verildikten sonra, Azerbaycan Sov yet Cumhuriyeti Başbakanı Barıkof'un ya­nına gönderildiler. Burada yapılan gizli müzakerelerin ardından, Rus hükümeti yetkilileri tarafından kendilerine verilen hediyelerini de alarak tekrar Mehabad'a döndüler. Rus hükümetinin emri gereğin­ce Eylül 1942'de, Rus Kızıl Ordusu'na bağ­lı olmak üzere «Komal Örgütü» adı altın­da bir teşkilat kurdular. Silâh, herçeşit araç ve gereçler de Kızıl Ordu'dan temin ediliyordu. «Komal Örgütü» güçlenmeye başlayınca, Baku'ya ikinci bir ziyaret da-

SAYI: 395 — 30 MAYIS 1977 — SAYFA : 9

ha yapılıyor ve işte «Kürt bayrağı» adı ve­rilen paçavra da Baku'dan Mehabad'a ge­tiriliyor. «Kürt bayrağı» n'ın tarihi kısaca budur. Yani bu bayrağın asıl yapımcısı Ruslar'dır. Ve bunun nasıl birşey olduğu­nu da 1946'da Mehabad'a bir gezi yapan İngiliz gazetecilerinden Archi Roosvvelt: «Bu bayrak üç şeritten ibaretti. En üstte kırmızı, ortada beyaz, en altta ise yeşil renk yer alıyordu. Bayrakta bir güneş, iki yanında birer başak, arkasında da bir dağ ve kalem resmj yer almıştı.» diyor. Fakat Batman Lisesine asılan bayrak bundan farklıydı. Ne yeşil renk vardı, ne iki başak, ne bir dağ ve ne de kalem. Görülüyor ki; Kürt Türklerimizi kandırıp Moskof emper­yalizminin boyunduruğu altına sokmaya çalışan hıyanet şebekeleri mensupları, «Kürt bayrağı» diye, birbirinden farklı, uy­durma bayraklar icat etmektedirler...

Batman Lisesine asılan kızıl bayrağın Emniyet yetkililerince indirilmesinden son­ra, ilçede yapılan aramada ele geçirilen tüfek, tabanca, bıçak, uzun menzilli oto­matik G-ı silâhları ve yasaklanmış yayın­lar, asıl kızıl emelin ne olduğu hakkında bir fikir verdi ve gerçekler de bir kere da­ha suyüzüne çıktı...

Kürt Türklerimiz için bir felâket say­dığımız «Kürtçülük» fikri de bilindiği gibi 1856'da Petersburg (Leningrad) İlimler Akademisi'nde, Ruslar tarafından ortaya atılmış ve bunu yaymak amacıyla da bir­çok ajanlar yetiştirilmişti. Bunlardan, V. Minorsky, B. Nikitin, Mavriziyo Gorzoni, Alexander Jaba, Yeg Yazarof, İbgarofiç, S. Kartısof, D. N. Maçkenzi, V. Velyami-nof - Zernof, F. Charmoy v.s. gibi kızıl ajanlar arasında en aşırı olanları bilhassa V. Minorsky ve B. Nikitin idiler. 1942 yılın­da İran'ın Mehabad şehrinde kurdurulan Komal Örgütünün faaliyetlerini de bu V. Minorsky denilen adam yürütüyordu. Da­ha sonra, V. Minorsky Paris'te, B. Nikitin de Londra'da yerleşip, Kürtlerin kökeni hakkında asılsız ve gerçek dışı yayınlarda bulunmuşlar, Kürt Türklerimiz mensupfa-rını zehirlemeye çalışmışlardı. Tek emel­leri Türk yurdunu ve Milletini biran evvel parçalamaktı bunların. Bereket versin ki, başarıya ulaşamadılar...

Evet... ARTIK YETER ! Kızıl emperyalizmin kudurmuş köpek­

leri; Türk kavminin bir kolu Türk Milleti­nin bir parçası olan Kürt Türklerimiz üze­rinde oynamak istedikleri kızıl oyundan vazgeçmelidirler...

Son kozlarını Doğu ve Güneydoğu Anadoumuzdaki öz be Türk olan yiğit in­sanlarımız üzerinde oynamak isteyen Ko münist Rus ve Çin emperyalizmi ile Kapi­talist Amerikan, Fransız ve İngiliz emper­yalizminin yerli kızıl uşakları, ya özledik­leri Komünist ve Kapitalist ülkelere de­folup, gitmeli, yahut da çirkin ellerini Kürt Türkierimizden geri çekmeli, onları rahat bırakmalıdırlar...

Son sözümüz şudur: Allah'ı bir, Peygamberi bir, Kitab'ı bir,

Din'i Vatanı bir, Devleti bir, Bayrağı bir olan Türk Milîeti'ne mensup fertler arası­na nifak sokarak; Türk'ü Türk'e kırdırmak, Müsümanı Müslümana boğazlatmak niye­tinde olan emperyalist güçler ve yerli iş­birlikçi kuduz uşaklarının, Allah belâsını versin...

DEVLET SAYI : 395 — 30 MAYIS 1977 — SAYFA : 10

MHP den başka hiçbir parti Türkiye' nin dertlerini çözemez

(Baştarafı Sn. 3'de)

lâhlı kuvvetlerimize borçluyuz. Güvenlik Kuvvetlerimizin şerefli hizmetlerini bura­da minnetle ve şükranla anmayı bir va­zife sayıyorum.

* KÖYLÜ MİLLET VARLIĞIMIZIN TEMELİDİR.

Aziz Vatandaşlarım;

Yukardaki hususları belirttikten son­ra M.H.P.'nin Türkiye'nin hızla kalkınma­sında Tarım ve sanayileşme alanlarında yapılması gerekli gördüğü hususları özet olarak sunmak istiyorum. M.H.P. Köylü­yü Millet varlığımızın temeli, her alanda kakınmamızın kültür ve medeniyetimizin sağlıklı ve güçlü bir şekilde devamının ana kaynağı olarak düşünmektedir.

Türkiye'nin kalkınmasının her alanda modern ilmi ve tekniği kullanmakla müm­kün olacağı açıktır. Bunun için tarımın modernleştirilmesi ve tarım sanayiinin ku­rulmasına ihtiyaç vardır. Köylümüzün kal­kındırılması için her ilde tarımla ilgili sa­nayiin, meselâ süt fabrikası, süt tozu fab­rikası, peynir, tereyağ imalâthaneleri, et kombinası, tavuk kombinası, soğuk hava deposu yağ fabrikası, konserve ve meyve suyu fabrikası, gibi sınaî tesislerin sürat­le kurulması gereklidir. Bu yolla çiftçiye üretim ve pazar garantisi sağlanmış olur. Bunların kurulması milletimizin beslen­mesi konusunda çözüme götürür. Bu fab­rikaların kurulması için fazla bir dövize veya paraya ihtiyaç yoktur. Altmışyedi ilin her birinde bu dokuzar fabrikanın kurul­ması için dört milyar Türk Lirası dövize ve yirmibir milyar Türk Lirası dg toplam yatırıma ihtiyaç vardır. Her yıl hükümet lerin destekleme alımları ve taban fiatı uygulamasında sarf ettikleri para miktarı ile bu sanayi'nin kurulması köylüye deha büyük yardım sağlar.

£ SANAYİLEŞMEDE DIŞA BAĞIMLILIK AZALTILMALI

Aziz Vatandaşlarım;

Türkiyemizin hızla kalkınması ve bü­tün vatandaşlarımızın refaha kavuşmak

süratle modern sanayi kurmamıza bağlı­dır. Fakat bugüne kadar Türkiye'yi yöne­ten siyasî partiler çok yanlış bir yoı tut­tuklarından sanayileşmeyi başaramamış­lardır. Memleketimizde fabrikaların maki-nalarını imâl eden sanayiin kurulması şim diye kadar ihmâl edilmiş olduğundan sa nayileşmek için tesis edilecek fabrikala­rın makina aksamı dövize bağlı imkânla­rımızın dar olduğu ve ihracatımızın ithâl yoluyle kalkınmanın harcamalarını karşı­layamayacağı bellidir. Fabrikaların maki­na aksamının kendi bütün yatırımlarının % 60'i oranında olduğu düşünülürse döviz olmadan Türk parasının sanayileşmeye değer ifade etmeyeceği ortadadır. İleri sa­nayi ülkesi olarak bilinen bütün ülkeler teknolojik üstünlüklerini, makina imalât sanayiinde gösterdikleri gelişmelerle sağ­

lamışlardır. Bu sebepten Türkiyemizin hızla sanayileşmesi için takım tezgâhı, motor ve elektromekanik sanayiileri ön­celikle ve süratle kurmak yani fabrika ya­pan fabrikaları tesis etmek lâzımdır. Bu suretle dışardan yanhzca hammadde, know - how# proje, patent, lisans almakla fabrikalar ara malı ve tüketim sanayiile-rini kendi millî kaynaklarımızla kurmak kolayca mümkün olabilir. Bu yö| dışa ba­ğımlılığı % 60'dan en az % 3'e kadar indi­rebilir.

£ ÇAĞLAR ÜZERİNDEN SIÇRAMA

Bu itibarla, M.H.P. kim ne derse hal­kın ve gençliğin şuurlanması için fabrika yapan fabrika adıyla ortaya attığımız ma­kina sanayiilerinin kurulması konusuna büyük önem vermektedir. Bu günün döviz imkânlarıyla kurulması kolay ve mümkün olan bu sanayiiler kazanıldıktan sonra Tür kiye sanayileşme gayesiyle kuracağı elekt­rik santrallannın, djemir - çeli£ petrokim ya, rafineri, çimento gübre, dokuma, gıda ve diğer sanayi tesislerinin makinalannı ithâl etmekten kurtulacaktır. Bu sayede Türk Parası tasarrufları artırılabilecek ve sanayileşme hızlandırılacaktır. Böylece M.H.P.'nin Milletimize işaret etmekte bu­lunduğu çağlar üzerinden aşmak ve Tür­kiye'yi en kısa zamanda en kısa yoldan ıiom çağına". Uzay çağına sokmak müm­kün olacaktır.

Aziz Vatandaşlarım;

Memleketimizde bütün insanlarımızı sosyal güvenliğe ve fırsat eşitliğine ka­vuşturmak gereklidir. Köylümüzü, işçimi­zi, esnafımızı her yönden teşkilâtlandır­mak ve sosyal güvenlik sosyal yardımlaş ma ile belirli bir refahlı geçim seviyesine kavuşmak M.H.P.'nin başlıca davasıdır. Çalışan ailelerin huzuru ve refahı için ço­cuk yuvaları kurdurmak, kimsesiz çocuk­ların korunması, bakıma muhtaç yaşlılar için huzur köyleri yaptırmak ve köylü va­tandaşlar dâhil olmak üzere herkes için tatiı ve dinlenme kampları açmak M.H.P. nin programıdır. Gecekonduculuğa ve ev­sizliğe çare olarak p r i m karşılığında çalı­şanlara Konut sağlıyacağjz. Bütün yüksek öğrenim öğrencilerine yurt ve kredi sağlı-yacağız. İlkokuldan itibaren en yüksek kademeye kadar eğitim ve öğretim para­sız devlet eliyle sağlanacaktır.

Jfc TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİNİN 2 KAYNAĞI

Aziz Vatandaşlarım;

Milletimizin ihlâkta ve maneviyatta en yükseğe çıkması ilim ve teknikte süratle en ileriye gitmesi ve kalkınması için bizim Millî Ülkümüz Türk Milliyetçiliğidir. Çağı­mız ideolojiler çağıdır. 20. yüzyılın en güç­lü en ilerici ideolojisi Milliyetçiliktir. Bu anlamda Türk Milliyetçiliği ideolojisi ile­ricidir. Çünkü bu ideolojide 18. ve 19. yüz­yılın çağdışı kalmış kapitalist veya sosya­list fikirleri yoktur. Türk Milliyetçiliği Türk Kültürünün iki aslî unsurundan kaynağını almaktadır. Tarihî sıralamaya göre bu un­

surlardan birincisi Türklük düşüncesinin kültürel varlığıdır. İkincisi ise; İslâm dini­nin kutsal değerleridir. Türk Miliyetçiliği anlayışını Anayasamızın dibaçesindeki esaslara dayamaktayız.

Başka milletlerin yönetimlerini kültür lerini taklit etmekle milletimizin kalkın­masının ve yükselmesinin mümkün olma­yacağı kanaatindeyiz. Tanzimat dönemi­nin devlet adamlarının batı dünyasının kö rükörüne tesiri altına düşerek memleke­timizi sömürge hâline sokmalarından ne kadar büyük acı duyuyorsak Türkiye'yi benzer durumlara sürükleyeceğinden

şüphemiz bulunmayan Ortak Pazar ilişki­lerinden de aynı ölçüde endişeli bulun­maktayız.

* MİLLİYETÇİLER MHP'DE TOPLANMALIDIR

Değerli Vatandaşlarım;

Milliyetçi Hareket Partisi Türk Milliyet­çiliğini siyasi aksiyon yapmıştır. Her çeşit taklitçilikten uzak kalarak millî tarihimiz­den geleneklerimizden ve mânevi değerleri mizden beslenen, modern ilmi ve tekniği önder yapan % 100 yerli ye millî bir gö­rüşle Türk Milletinin hizmetine talip ol­maktadır. Bütün Türk Miiliyetçilerini. M.H.P.'nde toplanmaya ve birleşmeye da­vet ediyorum. Gerçek milliyetçilerin, opor­tünist olmayan, milletvekilliğini ve Sena­törlüğü çıkar vasıtası saymayan milliyet­çileri 9 Işık bayrağının altına davet ediyo­rum. Kurtuluş bu yoldadr. 9 Işık meş'ale-siyle geleceğimiz ve tarihimiz yeniden ay­dınlanacaktır. Seçimlerin milletimiz ve yur dumuz için hayırlı olmasını Cenab-ı Allah'­tan diliyerek tekrar bütün vatandaşlarıma sevgi ve saygılar sunarım.

DEVLET - - SAYI : 395 — 30 MAYIS 1977 — SAYFA : 11

(Baştarafı Sayfa 2'tie) kucaklayacağız. Şimdiden se­lâm olsun o gelecek günlere...

•% TÜRKEŞ KIRŞEHİR'DE MHP Geneı Başkanı ve Baş

bakan Yardımcı Alparslan Tür keş'le beraberindeki heyet 21 Mayıs sabahının erken saatle­rinde Kırşehir'e geldi. Bir gün öncesi Kayseri'de bir miting yapılmış ve gerçekten büyük ilgi görmüştü. MHP mitingleri­nin gördüğü bu yakın ilgi, he­men herkesin ve bu arada ba­sının dikkatlerini bir anda MHP üzerine çekivermişti. Sabahın saat 9'u olmasına rağmen bin­lerce Kırşehirli meydanı doldur muş, MHP ve lideri Türkeş le­hinde tezahüratlar yapıyordu. Aslında bir gün öncesi yapılma­sı gereken miting, Alparslan Türkeş'in yüklü programı yü­zünden yapılamamıştl. MHP li­deri, 21 Mayıs günü ise, Niğde. Aksaray ve Nevşehir mitingle­rinde konuşacaktı. Bu yüzden Kırşehir için sabahın erken sa­atleri plana alındı. MHP Kırşe­hir adaylarının kısa konuşmala­rından sonra Geneı Başkan Al­parslan Türkeş seçim otobüsü üzerinden konuşmasını yaptı ve MHP'nin davasını, yurdumuzun içinde bulunduğu tehlikeli du­rumu anlattı

* NİĞDE'YE HAREKET VE MİTİNGLER Kırşehir'den sonra hemen

Niğde'ye hareket edildi. Yol bo­yunca büyük tezahüratlar yapıl di. Heyet, saat 12-30 sıralarında, Niğde'ye 15 km. mesafede, Kay seri - Nevşehir yol ayırımında MHP Niğde Milletvekili birinci adayı Sadi Somuncuoğlu ve di­ğer adayların da hazır bulun­duğu büyük ^kalabalık ye araba konvoyu tarafından karşılandı. Konvoy, tarla ve bahçelerde ça­lışan kadın, kız, genç . ihtiyar köylülerin yo| kenarlarına çıka­rak gösterdikleri içten tezahü ratlar ve alkışlar arasında Niğ­de'ye girdi. Gecikilmiş olması­na rağmen meydan tamarrfen dolmuştu. Etraftaki evlerin çatı­ları, inşaatlar ve ağaçlar, du­varların üstleri boş yer kalma-masına_ doluydu. Niğde'de bil­hassa kadın ve kızların miting

heyacanla sabırsızlıkla, inana­rak ayakta selâmlıyorum..» yerinde oldukça çok olmaları Milliyetçi Hareket ülküsünün topyekün Türk milletinin davası olma yolunda kaydettiği geliş­meyi ve katettiği mesafeyi açık olarak gösteriyordu.

Niğde'de, Sadi Somuncu­oğlu ve Alparslan Türkeşin ko­nuşmalarından sonra Bor üze rinden Aksaray'a hareket edildi. Türkeş, Bor'da ve yoı üzerinde bulunan köylerde de kısa ko­nuşmalar yaptı. 17 km. kaddr olan Niğde - Bor arası hemen hemen araba konvoyuyla bir birine bağlanıverdi. Yo| boyun­ca bilhassa kadın ve kızların, çocukların üç hilalli bayraklar­la yaptıkları tezahüratlar çok ma nidardı.

Aksaray, Sadi Somuncuoğ-lu'nun doğup büyüdüğü yerdi ve Aksaraylılar kendisini çok seviyorlardı. Aslında Somuncu­oğlu, bütün Niğde'nin ve hatta başarılı çalışmaları ile bütün Türkiye'nin tanıdığı, sevdiği ki­şiydi. Mitinglerden önce gezdi­ğimiz Niğde köylerinde bunu ayrıca, yakından müşahede et­miştik. Geçen seçimlerde M. Altınsoy'a oy verenler, şimdi köy lerinden onu kovuyorlar ve açık ca, «Bu defa Sadi Somuncuoğ-lu'nu destekleyeceklerini, ar­tık MHP'ye oy vereceklerini» söylüyorlardı. Somuncuoğlu köy lerde, Niğde'nin dertlerini ba­sında ve TRT'de dile getiren tek ses olarak da biliniyor, köylü­ler bundan memnun oluyor­lardı.

Aksaray mitinginde So­muncuoğlu bir konuşma yaptı. Somuncuoğlu, «Hiçbir zaman parti ayırımı yapmadan bütün Niğdelilerin hizmetinde olduğu­nu ve bundan böyle de öyle ola­cağım, MHP'nin güçlü ve şu­urlu kadrosuyla memlekete en iyi hizmeti yapmaya talip oldu ciuğu, bunu gerçekleştirecekle­rini» söyledi.

Alparslan Türkeş, hemen bütün konuşmalarında temas ettiği komünizm başta olmak üzere devlet ve milletimizi teh­dit QöQr\ tehlikelerden, MHP'nin getireceği hal çarelerinden bah setti. Türkeş «Memlekette önce huzurun sağlanmasının şart ol­duğunu ve bunun eğitimle müm olacağını» dile getirdi. Ayrıca «MHP'nin bölge ve mezhep far­kı gözetmeksizin bütün Türk vatandaşlarına aynı gözle bak­tırma vs hizmeti her yere eşit olarak götüreceklerine» işaret etti.

Saat 16.30'dan sonra Nev­şehir'e hareket edildi. Nevşe­hir mitingide diğerlerinden oldu­ğu gibi büyük ilgi gördü. Bir gün bu kadar mitingi sığdırmak çok güç ve yorucuydu." Ancak

durma dinlenme bilinmeden ça­lışılması gerekiyordu ve işte Milliyetçi Hareket'in yorulmaz lideri bunu başarıyla sürdürüyor du. £ KONYA'DA MUHTEŞEM

KALABALIK VE MHP'NİN BÜYÜK MİTİNGİ

22 Mayıs 1977 pazar günü Mevlâna diyarı Konya tarihî bir gün yaşadı. O gün saat 14.00'-te MHP'nin mitingi vardı. Ancak şehir, sabahın erken saatlerin­den, hattâ bir gün öncesinden adeta bir bayram havasına bü­rünmüştü. Her yerde mehter marşları çalınıyor, üç hilalli ve ay-yıldızlı bayraklar dalgala­nıyordu. Mevlânâ meydanı, da­ha sabahın ilk saatlerinden iti­baren dolmaya başlamıştı. Her kes «Yer bulamayız» korkusu içindeydi.

Nevşehir mitinginden son­ra Ankara'ya dönen Alparslan Türkeş sabah saat 10.00'da Ankara'dan hareket etmişti. Kulu ve Cihanbeyli'de konuş­malar yapan Türkeş Konya'ya, sayıları binleri aşan büyük bir araba konvoyu ile girdi. Bu manzara, gerçekten muhteşem­di. Bütün dikkatlere rağmen ba­zı arabaların kaza yapmaları ön lenemedi.

MHP Genel İdare Kurulu Üyesi ve gazeteci Yaşar Oku-yan'ın «Türkeş konuşacak, Tür keş konuşacak... Yıllardır konu şan hep onlardı, bundan böyle Alparslan Türkeş konuşacak» diye sık sık anonslardan ve marşlardan sonra saat 14.00'te MHP Konya milletvekili 3. ada­yı ve gazetemiz sahibi İbrahim Metin'in konuşjmasıyla miting başladı. İbrahim Metin, Türki­ye'nin içinde bulunduğu tehli­kelerden bahsederken «Türki­ye'nin tapusunun komünistlerle bizim aramızda çekiştirilmekte olduğunu, tapunun, komünistle rin eline geçmemesi İçin aziz Türk milletinin MHP'yi destek­lemesi gerektiğini» misaller ve­rerek izah etti. Daha sonra se­natör adayı Adnan Koçbekâr di ğe r partileri eleştiren bir konuş ma yaptı. Üçüncü konuşmayı Konya birinci adayı A. Okay Güner yaptı. Güner «MHP'nin yerleşmiş bir parti olduğunu, memlekete en iyi hizmeti an­cak böyle bir partinin yapabi­leceğini ve MHP gençliğinin kan vererek, can vererek din için. vatan için çalıştığını, dev­let ve millet düşmanlarının yal­nız MHP ile uğraştıklarını» dile getirdi.

Üstad Necip Fazıl, Kayse ri'den sonra Konya mitinginde de Mevlanâ Meydanını doldu rup sokaklara, caddelere taşan muhteşem kalabalıK huzurun­da önemli bir konuşma yaptı.

Üstad, CHP, AP ve bilhassa MSP üzerinde durdu. MSP'nin günahlarını sergiledi. Kısakürek «din için, devlet için en iyi mü­cadeleyi MHP ve onun gençli­ğinin yaptığını, Büyük Doğu gençliğinin ülkücü gençlikle el ele, gönül gönüle çalışması ge­rektiğini, Kayseri'de bunu sağ­ladığını» anlattı. Üstad, «Al­parslan Türkeş'in, Türk . İslâm davasının samimi bir lideri ol­duğunu ve güçlü, şuurlu kadro­lara sahip olan MHP'nin seçim lerde bütün Türk Milletinin ta­rafından desteklenmesi gerek­

tiğini» belirtti. KısakürekTin ko­nuşması ilgiyle takip edildi ve kendisine büyük tezahürat ya­pıldı.

... VE TÜRKEŞ KONUŞUOR «Türkeş konuşacak., Tür­

keş konuşacak! Yıllardır konu­şan hep onlardı, bundan böyle Alparslan Türkeş konuşacak!

Komünizme, kapitalizme ve her türlü emperyalizme karşı çıkan ve en iyi mücadeleyi ve­ren tek lider Alparslan Türkeş konuşacak...»

Bu anons, bütün MHP mi tinglerinde tekra r ediliyor. Tür­keş, Konya Mevlâna Meydanı­na kolay kolay nasibolmaya-cak muhteşem kalabalığa kar­şı yeni seçim otobüsünün üze­rinden konuşmasına büyük te­zahürat arasında başlıyor. «Baş bakan Türkeş...^ nidaları yeri göğü inletiyor. On binlerce ses, büyük disiplin altında haykırı­yor.

Köylüsü, şehirlisi, "esnafı, işçisi, serbest meslek erbabı, genç . ihtiyar, kadın hepsi bir bütündür ve hepsi Milliyetçi Hareket'in büyük liderini sevgi gösterileri arasında çiçek yağ­muruna tutmuşlardı.

«Geliyoruz! Bu geliş ikti­darla noktalanacaktır. Güçlü bir iktidarla sonuçlanacaktır» diyen Türkeş daha sonra özetle şunları söyledi:

«Milliyetçi Hareket, milleti­mizi, mânevi boşuk ve buhran­dan kurtarabilecek, yeni ve bü­yük Türk - İslâm medeniyetini kurabilecek tek partidir.

Ahlak ve maneviyatı, İslâm imanım ve Türk milliyetçiliğini, kalkınma savaşımızın, çağlar üzerinden sıçrayarak büyük ve süper devlet Türkiye'yi gerçek­leştirme mücadelemizin moto­ru yapacağız.

Yeni bir Türkiye kuraca­ğız. Bu Türkiye'de her şey bü­yük olacak. Fikir, İman, ahlâk, maneviyat, İlim, teknik, kültür, sanat sanayi, iktisat, herşey ama herşey en büyük olacak... Büyük ve süper devlet Türki­ye'nin adına lâyık bir şekilde... Yeni Türk - İslâm medeniyetini

Wi-n.

Sadi Somuncuoğlu ' nun radyo|konuşması

Devlet gemisi MHP'siz idare edilemez «Asil milletim ! Bugün seninle, senin meseleni konu­

şacağız. İyi dinle ve iyi anla. Geçim sıkıntısı içinde olduğun doğru­

dur. Haksızlık adaletsizlik, soygun ve rüş­vetten şikâyette haklısın. Devletinle arana soğukluk girmiş. Sevgide, muhabbette, hür met v e kardeşlik duygularında azalma var. Öz devletinin kurumları arasındaki çekiş­me ve itişmeden endişe duymakta da hak tısın...

Asil milletim ! Sen bu ıztffraplarla kıv­ranırken, sinende açılan bu yaraların ka­panmasını beklerken, başına T>aşka bir belâ çöreklendi. Öz evlâtlarından bir bölümü, devletini yıkmaya, seni esir et­meye varan bir sapıklığa düştüler. 10 yıl­dır ellerinde silahla meydandalar. Senin başını istiyorlar. Bankaların soyuluyor. Evlâtların öldürülüyor, uçağın kaçırılıyor, fabrikan ve okulların işgal ediliyor. İsti­yorlar ki, çöküntü son noktasına varsın can korkusu herkesin yüreğine sinsin ve neticede devlet yıkılsın. 10 yıldır kıyılan canın, akıtılan kanın ve heba edilen malın hesabı belli değil. £ BU KARA GÜNLERE NİÇİN GELDİK ?

Asil milletim ! vatanını bölmek, devle­tini yıkmak, dinini, imanını yok etmek is­teyen bu sapıklık azalmıyor, süratle ço­ğalıyor. Bunlara komünistler diyorlar. Rus-çusu, Cincisi VQT. Efendileri oralarda, pey­gamberleri oralarda imiş.

Böyle gelmiş ama böyle gitmez diyor­sun, haklısın. Ama hiç düşündün mü, bu korkunç felâketler niçin birbirini takip ediyor ? Niçin bu utanç verici haller hep senin başına geliyor? Sen ki, bir insan ömrü kadar ötede, büyüktün, efendiydin, kudretliydin. Ne genç kızların, ne de genç evlatların yabancı diyarlarda, yabancılara uşaklık ediyordu. Ne oldu, kim yaptı da, bu kara günlere geldin. Düşün... düşün ki, hastalığı tedavi edesin.

Asil milletim, seni buralara getiren­ler, senin başına baş olanlar, kılavuz olan lar değil mi ?.. Eğitip okuttuğun, adına ay­dın dediğin öz evlâtlarının kafasıyla se­nin kafan, onların gönlüyle senin gönlün aynı mı ? Düşün., düşün ki çürüme nere­den başlamış, hastalık nereden girmiş gör. Okumuş dediklerinin çoğunu gözden ge­çir. Sana ait ne varsa, onu sevmiyor., sa­na ait ne varsa ondan kaçıyor. Yabancı­nın her şeyini seviyor. Yabancının her şe­yine hayran. Ama şu yabancı, ama bu ya­bancı ne farkeder.. Jfe DIŞARDAN GELEN REÇETELER

40 yıldır her meslekten binlerce ev­lâdını üniversitelerden mezun ettin. Bun­

ların meslekleri belli idi ama, neye inana­cakları, hangi dünya görüşüne bağlana­cakları meçhul idi. Kim hangi yabancı kay­naktan fazla aşı yemişse, onun hayranı, onun taraftarı oldu. Seni o yabancıya ben­zetmeyi, kalkınma sandı. Yani senin has­talığına hep dışarlardan reçete getirdiler. Kimi Fransa'dan, kimi Almanya'dan, kimi de Amerika'dan... Her reçete uygulandı. Ama herbiri senin sinende ayrı bir yara açtı. Şimdj Rusya'dan, Çin'den reçete ge­tiriyorlar;. Ama bu defaki reçetenin bir

farkı var : Bu fark, silahtır, kandır, esaret­tir. Ve bu yüzden de zorla kabul ettirilmek isteniyor.

Asil milletim, bütün bunların yanında, başka bir yol, başka bir ses daha var. Şim­di senin öz evlatların, senin kurtuluş re-reçeteni, öze dönüşte buldular. Ve adına ülkücülük . milliyetçilik dediler. Teşkilat­landılar, büyüdüler ve güçlendiler. Sen de şahitsin ki, milliyetçi evlatların olmasaydı, devletini elinden alacaklardı. 10 yıl önce­sini hatırla.. O günlerde İktidarda olanlar, vatan bölücüsü, devlet yıkıcısı komünist hainler için şöyle eliyorlardı: «Canim bun­lar bir avuç çocuK. Bağırır çağırırlar, ba­karlar ki böyle yapmakla bir şey olmuyor, yorulur evlerine giderler.» Muhalefet par­tisi ise, «Bu devrimciliktir. İlericiliktir. Biz bunlardan şikâyet eöeceğmize, bunlara yardımcı olmalıyız.» dedi. Ama Milliyetçi Hareketçiler, kurtuluşu aslımıza dönüşte arayanlar, böyle yapmadı. Komünizm se­line kapılmakta olan gençliği kurtarmak için kollarını sıvadılar. Canlarını ortaya koydular. Herkes köyde - kentte oy pay­laşırken, senirt 52 evlâtlarını kıîrtgrmayc çalıştılar. Mayası sağlam Türk evlâtları, küçük bir ikazla hemen uyandı. Sokaklar­daki kanlı anarşinin arkasında, komünist emperyalizminin olduğunu gördü. Milliyet çiliğe sarılmanın şörtj olduğunu anladı. 8-9 yıldanberi, bu inançtaki memleket ev­latları, çeşitli mesleklerin sahibi olarak üniversite ve yüksek okullardan mezun oluyor. Devletin yönetiminde vazife alıyor. Şimdi yüksek dereceli okulların % 70-80'i milliyetçilik yoluna girmiştir.

* MHP OLMASAYDI...

Asil milletim, biraz düşün.. Eğer Mil­liyetçi Hareketçiler bulaşıcı hastalığa ya­kalanır gibi komünizm seline düşen ev­latlarımıza sahip çıkmasaydı ne olurdu ? En kısasını anlatayım. Bugün Ankara ve İstanbul'da polisimizin karşısına, 5-10 bin sapık değil, 200-300 bin kandırılmış yolu­

nu şaşırmış hain çıkacaktı. Eli silahlı 300 bin sapığa polis ne yapabilir. Ayrıca 10

yıldan beri üniversite ve yüksek okulları­mızdan mezun olanlar, bu sapıklığa düş­müş clarak devletin idaresinde yetki sa­hibi olacaklardı. Asil milletim düşün, bu­nun neticesi nereye varırdı. Senin öz dev­letin elinden gitmiş olmaz mıydı ? İşte bu­nun için bütün komünistler, ve komünist «Bizim Radyo» devamlı surette, Genel Baş­kanımız Alparslan Türkeş'e, Milliyetçi Ha reket Fartisi'ne ve Milliyetçi Türk gençli­ğine saldırmaktadır. Bunu bile hatırlaman, gerçek dostunun kim olduğunu, kurtuluş yolunun ne olduğunu göstermeye yeter. A TUTULMAYAN VAADLER

Asil milletim, iyj düşün, Kiminle be-«aber olursan; Rurtyluşö, fiuzura ve zen­ginliğe kavuşursun, iyi anla. 30 yıldır çok partili demokratik rejimi yaşıyoruz. Şimdi partiler, yine radyolarda, gazetelerde, köy kahvelerinde konuşuyor. Sen derin bi r sü-içinde hepsini dinliyor ve hepsinin haklı olduğunu, güzel şeyler söylediğini görü­yor, büsbütün şaşırıyorsun. Acaba, kim haklı, kimin özü sözüne uygun diye ka­kara kara düşünüyorsun. Ben, O parlak ve güzel konuşanlara senin söyleyeceğini he­men hatırlatayım ki, bir cümlelik canları ol­duğunu sen de gör. Onlara de ki bu ka­dar iyi ve güzel şeyler yapacaktınız da, ni­çin vatanımı harab hale, beni öksüz ve sa­hipsiz bir durumda, sefalete terk ettiniz. Emaneti ben size kaç defa verdim. Ve yine onlara, komünizm ve bölücülük sapıklığı­na düşenler 10 yıldır vatanımı bölmek, bi­ricik devletimi yıkmak için her cinayeti iş­lediler, sen ne yaptın de.. Daha sonra da kenara çekil, cevabını dinle. Vatan haini­ni kimler affetmiş, devlet yıkılırken kim­ler seyirci kalmış, bu sapıkları kimler kol­tuğunun altında himaye etmiş, yeniden vq kendi seslerinden dinle.. Asil milletim uzun ve kalabalık söze hacet yok. Her şey ortada. Gördünki, 30 yılık, tamamı vaad-lere dayanan güzeı sözler hep yalan çıktı. Dikkat et, ben sana hiç vaadde bulunmu­yorum. Sadece niçin bu hale düştüğünü ve bu sefaletten, anarşiden nasıl kurtulaca­ğını anlatıyorum. Bizim neler yaptığımızı sıralıyorum. Yaptıklarımız, yapacaklarımı­zın işareti ve teminatıdır.

Asil milletim, Gemimiz fırtınalı, kayalıklı bir bölgede

ilerlemeye çalışıyor. Artık Milliyetçi Hare­ket Partisi olmadan bu gemi idare edile­mez hale geldi. Bu hakikati her yerde sen bize söylüyorsun. O halde vazife başına. Azametimizin ve kudretimizin timsali 3 ayın altına mührünü bas. Yıllardanberftered­düt ettin. Seni ya'anlarla yanılttılar. Artık tereddütü bırak. Vatanin ve devletin teh­likede. Korkusuz, imanlı ve kararlı Milli­yetçi Harekete oyunu ver. Özümüze giden yolda el ele, gönül gönüle yürümek ümi­diyle Allah'a emanet ol.

• i!

m

,.•/.'•.•>*— t... vvi-L•.•*«',.•.

DEVLET Sahibi

İBRAHİM METİN

Yazı İşleri M ı V ü r f TEVFİK FİKRET KILIÇKAYA

Neşriyat Müdürü : SADİ SOMUNCUOĞLU

Haberleşme Adresi: P.K. 284 BAKANLIKLAR

ANKARA

Itfdre Yeri: BEDESTEN İÇİ -BEDESTEN HAN KAT: 5 N u : 7 - KONYA

YILLIK : 120 TL.

6 AYLIK : 60 TL.

Posta Çeki Nu : 21849 Dizgi . Tertip - Baskı

İlân Tarifesi:

Arka Kapak Çift Renk 5000 TL.— Tek Renk 4000 TL.

Santim Sütunum 50 TL.

Gazetemizde yayınlanan yazılar Yeni Işık Malba«sı ANKARA kaynak gösterilmeden iktibas

edilemez. Tel: 1858 28