eski.erzincan.edu.treski.erzincan.edu.tr/userfiles/files/Davranış...  · Web viewBu örnekte,...

46
ERZİNCAN ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM FAKÜLTESİ TEMEL EĞİTİM BÖLÜMÜ OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLİĞİ ANABİLİM DALI PSİKOLOJİ DERSİ ÖDEVİ ÖDEVİ HAZIRLAYANLAR 161213049 BAYRAM ALPTEKİN 161213040 GURBET SÜLÜN 161213032 FATMA NİGAR 161213035 BERRİN ASLAN KONU DAVRANIŞ ÜZERİNDEKİ SOSYAL ETKİLER DERS YÜRÜTÜCÜSÜ YRD. DOÇ. DR. MÜGE YURTSEVER KILIÇGÜN 1

Transcript of eski.erzincan.edu.treski.erzincan.edu.tr/userfiles/files/Davranış...  · Web viewBu örnekte,...

Page 1: eski.erzincan.edu.treski.erzincan.edu.tr/userfiles/files/Davranış...  · Web viewBu örnekte, iki değişken (örnekte Kayserili olmakla ticari kafa) arasındaki çok küçük

ERZİNCAN ÜNİVERSİTESİEĞİTİM FAKÜLTESİ

TEMEL EĞİTİM BÖLÜMÜOKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLİĞİ ANABİLİM DALI

PSİKOLOJİ DERSİ ÖDEVİ

ÖDEVİ HAZIRLAYANLAR161213049 BAYRAM ALPTEKİN

161213040 GURBET SÜLÜN161213032 FATMA NİGAR161213035 BERRİN ASLAN

KONUDAVRANIŞ ÜZERİNDEKİ SOSYAL ETKİLER

DERS YÜRÜTÜCÜSÜYRD. DOÇ. DR. MÜGE YURTSEVER KILIÇGÜN

KASIM 2016, ERZİNCAN

1

Page 2: eski.erzincan.edu.treski.erzincan.edu.tr/userfiles/files/Davranış...  · Web viewBu örnekte, iki değişken (örnekte Kayserili olmakla ticari kafa) arasındaki çok küçük

İÇİNDEKİLER

Sayfa No

DAVRANIŞ ÜZERİNDEKİ SOSYAL ETKİLER 4

GRUPLARIN DAVRANIŞ ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ 4

Toplumsallaşma Saldırganlık Uygu Asch Deneyi Sapkınlık Grup Kararları Seçim İkilemleri Deneyi

ROLLER VE BEKLENTİLER 12

Rollerin Özdesi Rol Davranışı: Alan Araştırması Rol Davranışı: Labaratuvar Araştırması

Beklenti Kalıp-yargılar

YARDIM ETME, DİĞERKAM VE OLUMLU SOSYAL DAVRANIŞ 22

Tanıklar ve Sorumluluğun Yayılması Yardım Etme Davranışı

KAYNAKÇA 24

2

Page 3: eski.erzincan.edu.treski.erzincan.edu.tr/userfiles/files/Davranış...  · Web viewBu örnekte, iki değişken (örnekte Kayserili olmakla ticari kafa) arasındaki çok küçük

3

GRUP ÜYESİNİN

ADI-SOYADI

BAYRAM ALPTEKİN

GURBET SÜLÜN

FATMA NİGAR

BERRİN ASLAN

ÖDEVİN HAZIRLANMA SÜRECİNDEKİ GÖREVİ

Konu içerisinde yer alan uygu, grup kararları, yardım

etme ve diğerkamlık konularını araştırmış, ödevin Word

uygulamasındaki yazı işlerini yapmıştır.

Konu içerisinde yer alan beklenti, kalıp-yargılar

konularını araştırmıştır.

Konu içerisinde yer alan saldırganlık, sapkınlık ve

toplumsallaşma konularını araştırmıştır.

Konu içerisindeki roller konusunu araştırıştır.

*Ödevde kullanılan önerme, boşluk doldurma ve çoktan

seçmeli sorular grup üyelerinin ortak kararıyla seçilmiştir.

Page 4: eski.erzincan.edu.treski.erzincan.edu.tr/userfiles/files/Davranış...  · Web viewBu örnekte, iki değişken (örnekte Kayserili olmakla ticari kafa) arasındaki çok küçük

DAVRANIŞ ÜZERİNDE SOSYAL ETKİLER

Güzellik sadece yüzeysel midir, yoksa başkalarına göstediğimiz tepkileri belirleyen önemli

bir etken midir? Televizyonda şiddet filmlerinin izleyen çocuklar daha mı saldırgan olur? Kitle

psikolojisi diye bir şey var mıdır? İnsanlar, başka birine acı vermek pahasına bile olsa, meşru bir

otorite olarak gördükleri birinin buyruklarına itaat ederler mi? Öğretmenin, öğrencilerinin

yeteneklerine ilişkin beklentileri, onların bu yeteneklerinin gerçekten etkileyebilir mi? Başkasının

yardım ettiğini gören birinin yardım etme olasılığı daha mı yüksektir? Başarı güdüsü açısından

erkeklerle kadınlar arasında fark var mıdır? Eğer tutukevinde gardiyan olsaydık tümümüz acımasız

ya da tutuklu olsaydık tümümüz boyun eğer hale gelir miydik?

Bunlar, sosyal psikologların sorduğu türden sorulardır; bu sorulara yanıt ararken farklı sosyal

gruplar, farklı sosyal kurumlar ya da farklı sosyal durumlardaki insanların davranışlarını, tutumlarını

ve değerlerini ölçerler. Yöntemleri kontrollü labaratuvar deneylerini, “alan“da (metroda, trafik

kavşağında ya da diğer labaratuvar-dışı ortamlarda) yapılan deneyleri, anketler, testleri ve

derinlemesine mülakatları kapsar.

Sosyal bilimciler, davranış üzerindeki sosyal etkileri incelerken iki genel yaklaşımdan hareket

ederler: (1) Birey üzerinde odaklaşırlar. (2) Grup ya da sosyal kümeleşim üzerinde odaklaşırlar. Bir

araştırma düzeyi her iki düzeydeki çözümlemeyi içerebilir.

Grupların Davranış Üzerindeki Etkileri

Toplum ve kültür, davranış ve tutumları etkileyen tüm etkenler arasında en geniş kapsamlı

olanlarıdır. Pek çok kimse bu etkilerden ender olarak sıyrılır ya da hiç kurtulamaz. Kültürel ve sosyal

normlar, yaşamımızın tüm koşullarını belirler. Başkalarıyla birlikteyken bedenimizin ne kadarı örtülü

olmalıdır? öğrendiğimiz ilk dil İngilizce mi yoksa Çince midir? Ellerimizle mi yoksa çatal, bıçakla

mı yemek yeriz? Boşanma düşünülmeyecek bir utanma mı yoksa olağan bir olay mıdır?

TOPLUMSALLAŞMA NEDİR?

Toplumsallaşma, bir diğer kullanılan adı ile sosyalizasyon, toplumun mevcut değer ve

normlarının bireylere öğretilmesi süreci olarak tanımlanabilir. Bu süreç içerisinde birey ferdi olduğu

toplum içerisinde nasıl davranacağını öğrenir. Aynı zamanda, bireyin sahip olduğu ya da toplum

tarafından verilen rollerin ve sahip olunan statülerin gerektirdiği davranış biçimlerini, toplumun

kendilerinden beklentilerini öğrenir. Toplumsallaşma sürecinde birey kendi toplumunun bir üyesi

olmayı, toplumu tarafından kabul gören davranış örüntülerini, insanın davranışlarına yön veren,

4

Page 5: eski.erzincan.edu.treski.erzincan.edu.tr/userfiles/files/Davranış...  · Web viewBu örnekte, iki değişken (örnekte Kayserili olmakla ticari kafa) arasındaki çok küçük

bunları belirleyip şekillendiren temel toplumsal ve kültürel değerleri (normları) öğrenir. Öğrenmekle

de kalmayıp bunları içselleştirip kendisine mal eder ve bu değer ve normlar doğrultusunda

davranmaya başlar. Daha öz bir anlatımla, birey toplumu ile bütünleşir ve toplumunun bir parçası

haline gelir.

Bu süreç bireylerin varlığı kadar toplumların da varlığı açısından oldukça

önemlidir.Toplumun sağlıklı bir şekilde büyümesi ve hayatını devam ettirebilmesi toplumsallaşma

sisteminin sağlıklı bir şekilde sürmesi ile mümkündür. Bir başka şekli ile toplumsallaşma yeni nesile

toplumun sahip olduğu kültürel mirasın aktarılması da denilebilir. Bu açıdan bakılacak olursa ulusal

ve evrensel kültür mirası toplumsallaşma süreci sayesinde yeni nesillere aktarılmaktadır.

Kısaca bir toplumdaki aile ve diğer gruplar, toplumun değer ve normlarını yeni bir bireye

toplumsallaşma yoluyla aktarırlar. Böylece, her yeni kuşak önceki kuşağa benzer.

Toplumsallaşmanın Aşamaları:

Toplumsallaşma çocukluk gençlik yetişkinlik  ve yaşlılık dönemlerini kapsayan yaşam boyu

devam eden bir süreçtir. Ancak toplumsallaşma açısından  özellikle  çocukluk ve gençlik  dönemi

çok önemlidir aile bu aşamada  en etkili toplumsallaşma unsurudur birey bundan sonraki  düzeyde

okul arkadaş çevresi gibi yaşamın  yeni alanlarında adım atarak toplumsallaşmayı sürdürür. Yetişkin

bireyler iş çevresi dernek üyeliği gibi durumlarda kişisel değişim ve yeniden yapılanma sürecinden

geçebilirler. Yaşlılık döneminde toplum Toplumsallaşma süreci çeşitli sosyal çevrelerde, çok sayıda

insanla, çok farklı yollarla kazanılır. Anne ve babalar, oyun arkadaşları, öğretmenler, iş arkadaşları,

sevgililer, nişanlılar, eşler, farklı çevre içerisinde olan bu sürece katkıda bulunan kimselerdir.

Toplumsallaşmada Etkili Kuramlar:

Eğitim

Arkadaş Grupları

Sportif Etkinlikler

Kitle İletişim Araçları

Çalışma Ortamı

Din Kuramları

5

Page 6: eski.erzincan.edu.treski.erzincan.edu.tr/userfiles/files/Davranış...  · Web viewBu örnekte, iki değişken (örnekte Kayserili olmakla ticari kafa) arasındaki çok küçük

SALDIRGANLIK NEDİR?

Saldırganlık kavramı “Diğer bir canlı ya da nesneye yönelik incitici ve rahatsız edici

davranışlar” olarak tanımlanmaktadır (Boxer ve Tisak 2005).

Saldırganlığın ne olduğunu herkesin bildiği düşünülebilirse de “Hangi davranışlar saldırgan

olarak değerlendirilmelidir?” sorusunun yanıtı üzerinde bir anlaşmaya varılmış değildir.

“Saldırganlık başkalarını incitmeyi amaçlayan her türlü davranış ya da eylemdir” şeklinde

tanımlanabilir (Freedman, Sears, Carlsmith,1998). Saldırganlık psikolojik zarar verme niyeti taşıyan

tüm davranışları da içerir.

Şu durumlar saldırganlığa neden olabilmektedir:

Alkol, uyuşturucu kullanımı ve ilaç zehirlenmeleri

Beyin zedelenmesine neden olan kazalar

Beyni etkileyen bedensel hastalıklar (karaciğer, böbrek hastalıkları vb)

Sara, bunama, vb. Beyin hastalıkları w

Psikiyatrik Şizofreni, mani, paranoid bozukluk, kişilik bozukluğu hastalıklar vb

Saldırganlık durumunu arttıran (tetikleyen) durumlar şunlardır:

Erkek olma

15–24 yaş

Yoksulluk ve eğitimsizlik

Aile ve çevre desteğinin yetersiz olması

Geçmişte saldırganlık öyküsü

Çocuklukta şiddete maruz kalma

Madde kullanımı

6

Page 7: eski.erzincan.edu.treski.erzincan.edu.tr/userfiles/files/Davranış...  · Web viewBu örnekte, iki değişken (örnekte Kayserili olmakla ticari kafa) arasındaki çok küçük

Çözümlenemeyen önemli yaşam sorunları

Kalabalıklar ve galeyan ortamları

Saldırganlık Kuramları:

Saldırganlık eğilimini daha iyi açıklamak için çeşitli teoriler geliştirilmiştir. 4 temel teoriden

bahsedilecektir.

 1) İçgüdüsel Yaklaşım

Saldırganlıkla ilgili “içgüdüsel kuram”ı savunan en meşhur psikologlardan Freud ve

Lorenz’dır. Ancak saldırganlığın fonksiyonelliği konusunda tamamen zıt fikirlere sahiptirler. Şöyle

ki: Lorenz’e göre saldırganlık güdüsü hayata hizmet ederken; Freud, saldırganlık içgüdüsünün

ölümün hizmetinde olduğunu ileri sürmüştür.

Freud’a göre; Saldırganlık davranışı, insan ve hayvan doğasının doğuşundan gelen, genetik

kökenli bir içgüdünün dışavurumu olarak gören anlayıştır.

Bireyin davranışı, iki temel güç tarafından yönetilir.

Yaşam içgüdüsü (eros)

Ölüm içgüdüsü (thanotos)

Eros, kişileri haz aramaya ve isteklerini gerçekleştirmeye yönlendirirken, thanatos benlik-

yıkımına yöneltir. Bu kurama göre saldırganlık insan doğasının kaçınılmaz bir parçasıdır ve bireyin

kontrolü dışındadır.

 

2) Katarsis Kuram (Arınma)

Saldırganlık duygularının boşalımına katarsis (boşalma) denmektedir.

Saldırganlık dürtülerinin saldırganlığın açığa vurulması ya da boşaltılması ile azaltılabileceği

görüşüdür. Örneğin; birçok psikoterapist hastalarının anlatamadıkları duygularını anlatmaları için

onlara cesaret vermekte ve böylece onların duygusal coşkuları serbest kalarak rahatlamaların neden

7

Page 8: eski.erzincan.edu.treski.erzincan.edu.tr/userfiles/files/Davranış...  · Web viewBu örnekte, iki değişken (örnekte Kayserili olmakla ticari kafa) arasındaki çok küçük

olmaktadır. Eğer insan saldırgan duygular içerisinde ise bu duygularını saldırgan davranışta

bulunarak boşaltabiliyorsa, saldırgan davranışta bulunma eğilimi azalacaktır.

1- Katarsis teorisine göre 2 tür katarsis yaşanır.

Duygusal Katarsis: Uyarılmışlık ve öfkede bir azalma olmasıdır.

Davranışsal Katarsis: Saldırgan olmaya karşı azalan eğilim yaşanmasıdır. (Keskin, 1998).

2- Saldırganlığın katarsis ile ilgili 3 sonucu bulunmaktadır.

Kızgın kişilerin fizyolojik rahatlaması saldırgan davranışlar ile azalırken, gevşeme saldırgan

olmayan eylem ile ortaya çıkabilir.

Saldırgan duygular ile yüklü bir bireyin gerçekleştirmek istediği saldırgan davranış, başka bir

birey tarafından gerçekleştirilirse saldırganlıkta azalma olur.

Saldırgan eylemleri izlemek, kızgın kişilerde saldırganlığı artırır .

3) Engelleme-Saldırganlık Kuramı

Saldırganlığı içgüdü kuramından farklı bir biçimde açıklayan engelleme-saldırganlık

modelinde, saldırganlık bir dürtü olarak görülmüştür. Bir içgüdünün tersine, dürtü her zaman

varolan, sürekli artan bir enerji kaynağı değildir.

Bu enerji modeline göre, kişi saldırgan davranmaya güdülenir, ancak bu güdülenme doğuştan

faktörlerle değil, engellenmenin yarattığı bir dürtüden kaynaklanır. Engelleme, kişinin amaca yönelik

davranışının dışsal olarak bloke edilmesi demektir. Engellenme, bireyin dış çevre-sinden gelebileceği

gibi, iç dünyasında yaşadığı çatışmalar sonucu da meydana gelebilir Engellenmenin dozu veya amacı

gerçekleştirme isteğinin gücü, saldırganlık eğiliminin gücünü de belirlerken, sonuçta karşılaşılacak

olan cezanın büyüklüğü, doğrudan saldırganlığı azaltmaktadır.

4) Sosyal Öğrenme Kuramı

En kabul gören saldırganlık kuramlarından biriside; Albert Bandura nın öncülüğünü ettiği

sosyal öğrenme yaklaşımıdır.

Bu yaklaşıma göre; kişiyi saldırganlığa iten güçler içsel olmaktan çok dışsaldır. Bu kuramın

dışsal etkenlere daha büyük önem versede, kişiyi yalnız çevre etkenlerine (ödüller, cezalar) tepki

8

Page 9: eski.erzincan.edu.treski.erzincan.edu.tr/userfiles/files/Davranış...  · Web viewBu örnekte, iki değişken (örnekte Kayserili olmakla ticari kafa) arasındaki çok küçük

veren güçsüz bir organizma olarak görmemiştir. Bu kurama göre, çevre – kişi arasında çift yönlü bir

etkileşim söz konusudur. Hem çevre etkenleri davranışları şekillendirip etkiler, hem de çevre

davranışlarından etkilenir.

Öğrenmenin saldırganlığın türü ve miktarı üzerinde önemli etkisi olduğunu ileri sürmüşlerdir.

Bu kurama göre çocuklar, saldırgan davranışları gözlem ve taklit yoluyla öğrenmektedir. Saldırganca

tepkilerin ödüllerle pekiştirilmesi ise, saldırganlığın güçlü bir alışkanlığa dönüşme-sine neden

olmaktadır. Ödüllendirilme dışardan olduğu gibi, bireyin kendi içinde duyduğu bir doyum ve

gerilimden kurtulma duygusu da olabilir.

Doğuştan donanımcı görüşe göre, “ölüm içgüdüleri“ ya da saldırganlık iç tepkilerine ket

vurma yeteneğinden yoksun olmasıyla nedeniyle, insanoğlunda saldırganlık doğuştandır. Edinilmiş

donanımcı görüşe göre ise saldırganlık, örnek alma yoluyla ve engellemeye bir tepki olarak öğrenilir.

UYGU

Grup içindeki insanların özelliklerinden biriside, grubun görüşüne uyma eğilimidir. Sosyal

psikologlar, sosyal yaşamın belirgin bir olgusu olan uygunun hangi koşullar altında yer aldığını

bilmek isterler. Uygu laboratuvar ortamı içinde de oluşturulabilir ve Solomon Asch, biz dizi çalışma

ile bunu gerçekleştirmiştir. Bu çalışmalar, çoğunluğun yargısı çok hatalı göründüğü zaman bile,

bireylerin çoğunluğu izleyip izlemediğini görmek için düzenlenmiştir.

ASCH DENEYİ

Asch deneyi, 1953'de yayımlanan insanın karar verme sürecinde, çevresinin etkisinin ne denli

önemli olduğunu anlamaya çalışan deneydir. Deneyi Polonya asıllı ABD'li sosyal psikolog Solomon

Asch yürütmüştür.

Deneye katılacak olan katılımcılara bir görüş testine girecekleri söylenmiştir. Deneyde tüm

katılımcılara bir çift kart gösterilmektedir. Bu kartların birinde biri kısa biri orta ve biri uzun olmak

üzere 3 çizgi vardır. Diğer kartta ise tek bir çizgi bulunmaktadır. Deneklere bu karttaki çizginin diğer

karttaki çizgilerden hangisine benzediği sorulmuştur. Deneyde katılımcılardan biri hariç diğer hepsi

Asch'ın asistanlarıydı ve önceden belirlenen davranışları yapmaktaydılar. Deneyin amacı gerçek

deneğin davranışlarının diğer deneklerden ne derece etkilendiğini bulmaktı. Katılımcıların hepsi aynı

odada durmakta ve kendilerine kart çiftleri gösterildikten sonra sırayla cevap vermeleri

istenmekteydi. Gerçek deneğe ise sıra en son gelmekteydi. Sıra ona gelene kadar denek diğer

katılımcıların cevaplarını duymaktaydı. İlk birkaç denemede tüm denekler doğru cevap vermekteydi.

9

Page 10: eski.erzincan.edu.treski.erzincan.edu.tr/userfiles/files/Davranış...  · Web viewBu örnekte, iki değişken (örnekte Kayserili olmakla ticari kafa) arasındaki çok küçük

Fakat daha sonra gerçek denek dışındaki katılımcılar hep birlikte yanlış cevaplar vermeye başladılar.

Cevap sırası kendisine gelen gerçek deneklerden %32'si grubun yanlış da olsa söylediği cevaba

katılmıştır.

Asch’in çalışmaları açık-seçik bir yanıtı olan bir kararı içerdiğinden, “doğru“ yanıtların

olmadığı günlük yaşam durumlarında uygunun daha fazla olacağını bekleyebiliriz. Uyguya zorlayan

baskılar, bireysel seçimler üzerinde uygu ve karşıt-uygu olmak üzere iki biçimde kendini gösterir.

Karşıt-uygu, yönlendirici normlara ve sosyal beklentilere karşıt olan davranıştır. Tüm evlerin beyaz

badanalı olduğu bir caddede evlerini özellikle siyaha boyayan insanlar karşı-uyguculara örnek

olabilir. Hem uygu hem de karşıt-uygu başkalarının davranışı ya da ayrı inançları tarafından güçlü

bir biçimde etkilenir sosyal normlar ve beklentilerden etkilenmeyen üçüncü bir davranış türü ise

bağımsızlık olarak adlandırılır.

Bir uygu örneği olarak:

-Eh ne yapayım! Eğer siz çok bilmişler hepiniz aynı fikirdeyseniz, ben kim oluyorum ki karşı

çıkayım?

Gruplardaki insanlar grup görüşüne uyma eğilimi gösterirler. Grup daha sargınlaştıkça, bir

başka değişle aynı görüşteki üyeler fazlalaştıkça uygulu davranmaya zorlayan baskıda artar. Uygulu

davranmanın bir nedeni, uygusuz davranışın kişiye çoğunlukla pahalıya malolmasıdır. Toplumda

bazı kimselerin sapkın olarak nitelendirilmesi uygun davranışların sınırlarını belirler.

SAPKINLIK NEDİR?

Eğitim alanındaki sözlük anlamı:

Toplumun benimsediği ahlak ölçüleriyle sürekli olarak çelişme durumunda olma.

Bilimsel terim anlamı:

Özellikle cinsel davranış alanında toplumca uygunsuz bulunan yollara sapma durumu.

Sapkı: Bir görevin ve özellikle bir fizyoloji görevinin ters bir yön alması.

Durum: Bir şeyin içinde bulunduğu koşulların hepsi, vaziyet, hâl, keyfiyet, mevki, pozisyon. Duruş

biçimi, konum, tavır. Ad soyundan kelimelerin birbirleriyle edatlarla ve fiillerle ilişkilerini belirleyen

biçim, hâl. Bireyin toplum içindeki ilişkileriyle belirlenen yerdir.

10

Page 11: eski.erzincan.edu.treski.erzincan.edu.tr/userfiles/files/Davranış...  · Web viewBu örnekte, iki değişken (örnekte Kayserili olmakla ticari kafa) arasındaki çok küçük

GRUP KARARLARI

Gruplar, bireysel yargılar üzerinde bu denli güçlü bir yetki yarattığına göre, grup içinde

alınan kararlar bireylerin kendi başlarına aldıklarından farklı mıdır? Birkaç seçenek verildiğinde grup

içinde yapılan seçmişler bireylerin kendi başlarına yaptıklarına kıyasla daha mı temkinli yoksa daha

mı cesurdur? Stoner ile Wallach, Kogan ve Bem tarafından yapılan çalışmalarda, tek başına ya da

bir grup içinde olan kişilerden bir dizi karar almaları istenmiştir.

SEÇİM İKİLEMERİ DENEYİ

Bir dizi problemden oluşmaktadır. Tipik bir problem, düşük ücretli şimdiki işi ile yeni bir

şirkette sorumluluğu ve ücreti daha fazla olan bir iş arasında seçim yapması gereken bir erkek

mühendisi betimlemektedir. Ancak, yeni iş bir çeşit kumardır; şirketin batıp batmayacağı kesin

olarak belli değildir, deneklerden mühendisin yeni işi seçmesi için şirketin yaşama olasılığının en az

kaç olması gerektiğini belirtmeleri istenir.

Bu tür 12 problem üzerinde bireysel kararlarını verdikten sonra altı kişilik gruplar halinde bir

araya getirilen deneklerden, her problem üzerinde tartışmaları ve oy birliği ile bir karara varmaları

istenmiştir. Aynı problemlerle tekrar karşılaşma sonucu ortaya çıkabilecek aşinalık etkisini yok

etmek için, diğer denekler anketi iki kez okumuşlardır; ikinci okuyuşlarında yanıtlarını, önceki

seçimleri üzerinde yeniden düşünerek vermiştir.

Grupların vardığı kararlar her üyenin daha önce tek başına almış olduğu kararların

ortalamasından farklı görünmektedir. Aslında, anketteki 12 sorudan 10 tanesinde grup kararları

bireysel kararlardan daha riskli olmuştur.

Grubun, üyelerinin tek başlarına iken göstermiş oldukları temkinlilik üzerindeki bu bariz

etkisine daha fazla risk almaya yönelme denir.

Gruptaki kişiler, başlarına olduklarındakinden daha riskli kararlar verme eğilimi, bir başka

deyişle, “daha fazla risk alma eğilimi“ gösterirler. Daha fazla risk alma eğilimi, “grupdüşünme“ yani

bazı üyelerin eleştirilerini ifade etmedeki çekingenliği ile birleştiğinde tehlikeli kararlar doğurabilir.

11

Page 12: eski.erzincan.edu.treski.erzincan.edu.tr/userfiles/files/Davranış...  · Web viewBu örnekte, iki değişken (örnekte Kayserili olmakla ticari kafa) arasındaki çok küçük

ROLLER VE BEKLENTİLER

ROL NEDİR?

Toplumsal olarak kabul edilmiş, geniş kapsamlı bir davranış modeli olan rol, bireyi toplum

içinde tanımlamaya ve konumlamaya yarar. Ayrıca yinelenen durumların üstesinden gelmek ve

başkalarının rolleriyle ilişki kurmak için bir strateji yerine geçer (ebeveyn-çocuk rolleri).

Gerek davranışları, gerekse bireyin kazandığı nitelikleri kapsayan rol beklentileri görevle

ilintilidir. Bir öğretmenden yalnızca ders anlatması, ödev vermesi ve sınav yapması değil, aynı

zamanda kendisini bu işe adamış, ilgili, dürüst ve sorumlu bir kişi olması da beklenir.

Gündelik hayatımız; toplumun çevremizde bulunan kimi insanlara ya da mesleklere daha

fazla ilgiyle yaklaştığını gösteren deneyimlerle doludur. Örneğin, iyi giyimli biri yüksek bir statüye

sahip olabileceği izlenimi verdiği için ona yöneltilen hitap biçimi diğer insanların hitap biçiminden

farklı olur. Toplum her statüye aynı değeri yüklemez. Bu nedenle çocuklar genellikle doktor,

mühendis, sanatçı, sporcu olmak isterler ya da böyle bir isteğe doğru toplum tarafından

yönlendirilirler. İşte bireyin statülerine toplumun verdiği değere sosyolojide prestij adı verilir. Prestij

kavramı toplumdan topluma ve aynı zamanda aynı toplumda zaman içerisinde değişebilen dinamik

bir kavramdır. Örneğin eskiden devlet memurluğu prestijli meslek iken günümüzde bankacılık,

medya gibi özel meslek alanlarının prestiji artmıştır. Statüden kaynaklanan prestijin yanı sıra bireyin

toplumda oluşturduğu kişisel saygınlığına da prestij denir. Bu anlamda prestij, bireyin kişisel

özellikleri ve davranışlarıyla toplumda oluşturduğu imaja bağlıdır.

Birey ve Toplum Toplumsal Statü, Rol ve Saygınlık

12

Page 13: eski.erzincan.edu.treski.erzincan.edu.tr/userfiles/files/Davranış...  · Web viewBu örnekte, iki değişken (örnekte Kayserili olmakla ticari kafa) arasındaki çok küçük

Birey toplum ilişkisi çerçevesinde sosyolojinin ilgi alanına giren önemli konulardan biri de

bireylerin toplumsal yapı içinde işgal etmiş oldukları konumlar ve bu konumlara bağlı olarak

oynadıkları rollerdir. Biliyoruz ki toplum da toplumun bütünlüğünü ve sürekliliğini sağlayan

kurallar mevcuttur. Bu anlamda toplum kuralları ferdin eline verilmiş senaryolardır diyebiliriz. Fert

bu senaryolardaki rolünü ifa derecesine, gücü ve yeteneğine göre toplum katında bir yer işgal eder.

Bu yer onun sosyo-kültürel yapı içerisindeki pozisyonu ve üstlendiği rollerden oluşan statüsüdür.

Örneğin; öğrenci, marangoz, yaşlı, genç, milletvekili, öğretmen vb. Bireylerin

statülerinin dayandığı kaynaklar servet, soy, cinsiyet, bireysel yetenek, eğitim düzeyi, görevin

güçlüğü, sahip olunan iş ve önemi, yaş, medeni durum, gelir seviyesi, dinsel inanış vb.

olabilir.

Kadın ya da erkek olmak, bir millete ait olmak, soylu bir ailenin üyesi olmak gibi bazı

statüler doğuştan gelir. Bazı statüler ise bireyin çabası sonucu sonradan elde edilir: Meslek sahibi

olmak, zengin olmak, anne olmak gibi. İster doğuştan isterse sonradan kazanılmış olsun her

toplumsal statü bireyin sosyalleşme sürecinde öğrendiği birtakım davranışları da beraberinde getirir.

Statünün Özellikleri

a. Her insan aynı anda birden fazla statüye sahiptir. Bu kavrama da statü dizisi denir.

b. Sahip olunan statü zamanla artar.

c. Her statü belli kurallara bağlıdır.

d. Her statünün bir karşılığı bulunur. Örneğin öğretmen-öğrenci, karı-koca, zengin-fakir gibi.

e. Statüler birbiriyle ilişkilidir ve tek başlarına bir anlam ifade etmezler.

f. Statüler toplumdan topluma ve aynı toplumda zamanla değişiklik gösterebilir.

Statüler kendi aralarında ikiye ayrılırlar

Statüler atfedilen statüler ve sonradan kazanılan statüler olarak ikiye ayrılır. Kazanılan

statüler, bireyin çabaları sonucunda elde etmiş olduğu statülerdir. Meslek statüleri sonradan

kazanılan statülerdir. Sporculuk, ister meslek olarak, isterse de başka amaçla yapılmış olsun

kazanılan bir statüdür.

Atfedilen statüler ise bireyin denetimi dışında toplumun değerlerine bağlı olarak ortaya

çıkmıştır. Irk, din, yaş, cinsiyet, soy atfedilen statü örneklerindendir. Gelişmiş, çağdaş toplumlarda

13

Page 14: eski.erzincan.edu.treski.erzincan.edu.tr/userfiles/files/Davranış...  · Web viewBu örnekte, iki değişken (örnekte Kayserili olmakla ticari kafa) arasındaki çok küçük

kazanılmış statüler önemli iken, gelişmemiş toplumlarda atfedilen statülerin önemli olduğu

görülmektedir.

Baskın (Master) Statü : Bireyin sahip olduğu belli bir statünün diğer statülerini de

etkilemesidir. Örneğin : Bir kişinin soylu bir aileden gelmesi, okuduğu okul kalitesini, yaşam

standardını ve en azından hangi mesleği yapmayacağını belirler.

Anahtar (Kilit) Statü : Bireyin sahip olduğu statülerden toplumda en etkin olanıdır. Bu

statülerin kullanılmasında bireyin fikri değil, toplumun veya grubun bireyi nasıl tanıdığı önemlidir.

Anahtar statüyü kültürün temel kurumu tayin eder. Hangi grup toplumsal değerleri en çok temsil

ediyorsa, bireyin o grup içindeki yeri onun anahtar statüsüdür, örneğin teokratik bir toplumda bir kişi

aile grubu içinde baba, işbölümü içinde toprak sahibi, dinsel grup içinde din adamlığı yerinde

olabilir. Bu kişinin anahtar statüsü din adamlığıdır.

Statü Aktarımı

Kişiler bireyi bireyin sahip olduğu faktörlere göre değerlendirmeye yönelirler.Konuya ilişkin

çeşitli örnekler verilebilir.Ailenin sosyal statüsünü dış dünyada temsil eden genellikle aile reisi, koca

veya babadır.Genel olarak konuşursak eş ve çocuklar aile reisinin sosyal statüsünü

yansıtırlar.Böylece koca ve babanın sosyal statüsü eş ve çocuklara aktarılmış olur.

Meslek açısından baktığımızda örneğin bir müdür veya din adamı zekası, çekiciliği,bilgisi ve

bütünleştiriciliğine dayalı büyük bir kişisel popülariteye sahip olabilir.Bunlar kişinin prestijini artıran

öznel nitelikler olmasının yanı sıra bu kiş bu yüksek saygınlığı işgal ettiği makamdan dolayı elde

etmiştir,makamın statüsü kişiye aktarılmıştır.

Sosyolojide statülerden beklenen davranışlara genel olarak toplumsal rol denir. Örneğin; bir

doktordan öncelikli olarak beklenen rol, hastalarını muayene etmesidir.

Toplum son derece karmaşık sosyal ilişkiler üzerine kurulu olduğu için birey aynı anda

birden fazla statü işgal eder ve dolayısıyla birden fazla rol oynar. Bu durum, bir kadının çocuğunun

hem annesi hem de öğretmeni olması ya da bir edebiyat öğretmeninin yazarlık yapması gibi bazen

rol çatışmalarına bazen de rol pekişmelerine neden olur. Birey birden fazla statüye sahip olmakla

birlikte toplumsal hayatta öne çıkan bir statüsüyle tanımlanır. Sosyolojide bu statüye anahtar statü ve

bu statünün gerektirdiği davranışa da anahtar rol denilir.

14

Page 15: eski.erzincan.edu.treski.erzincan.edu.tr/userfiles/files/Davranış...  · Web viewBu örnekte, iki değişken (örnekte Kayserili olmakla ticari kafa) arasındaki çok küçük

Bireyin sahip olduğu rolleri ile davranış biçimleri arasında güçlü bir bağ vardır. Her birey

rolünün gerektirdiği biçimde davranır. Rol çatışması, bireyin yerine getirdiği rolleri arasındaki

uyumsuzluktur.

Rol pekişmesi, bireyin yerine getirdiği rollerin birbirini desteklemesidir.

Toplumsal Saygınlık (Prestij)

Toplumsal prestij aslında iki anlama gelecek şekilde kullanılır.

1. Bir toplumda statülere verilen değer anlamında. Örneğin Türk toplumunda doktora verilen değer

fazlayken, bir işçiye verilen değer azdır.Bu anlamda kullanılan toplumsal prestij ise toplumdan

topluma ve aynı toplumda zamanla değişir.

2. Kişisel saygınlık anlamında kullanılır. Bireye başka bireyler üzerinde üstünlük sağlar ve kişinin

kendi emek ve çabası vardır.

Örneğin bulunduğu kentte aranılan bir diş doktoru olmak. Çok diş doktoru vardır fakat aranılan kişi

kendi mesleğinde daha başarılıdır gibi.

Nitelikleri:

1. Bireyin grup içindeki yerini gösterir ve kim olduğunu belirler (doktor, öğretmen vb.)

2. Belirli bir mevkide bulunmak bireye birtakım hak ve yetkiler sağlar, bunun karşılığında

sorumluluk yükler.

3. Her statünün toplumun değer yargılarınca belirlenen bir saygınlık derecesi vardır. (sosyal prestij)

4. Statünün saygınlık derecesi, toplumdan topluma ve zamandan zamana değişir.

5. Bir statü, birden çok kişiye verilebileceği gibi bir kişi de birden çok statüye sahip olabilir.

6. Bireyin değişik gruplar içindeki statüleri, eşit önemde ve ağırlıkta değildir.

İtaat Etme Davranışı

İtaat, davranışlarımız üzerindeki sosyal etkinin günlük yaşamda kolayca gözlene bilen bir

diğer örneğidir. İtaate yol açan sosyal etki, kabul etmede olduğu gibi açık bir biçimde dile getirilir.

Ancak, kabul etmeden farklı olarak, itaatte bireyin yerine getirdiği istek otorite durumunda bulunan

bir kişi ya da kişilerden gelmektedir. İstekte bulunan kişinin otoritesi değişik nedenlerden

15

Page 16: eski.erzincan.edu.treski.erzincan.edu.tr/userfiles/files/Davranış...  · Web viewBu örnekte, iki değişken (örnekte Kayserili olmakla ticari kafa) arasındaki çok küçük

kaynaklanabilir. Bazı durumlarda emir veren ya da istekte bulunan kişi emir verdiği ya da istekte

bulunduğu konuda uzman olarak algılandığı için otorite olarak kabul edilir. Örneğin, bir hasta

doktorunu alanında uzman olarak algıladığı için otorite olarak kabul eder ve önerilerini yerine getirir.

Bazı durumlarda emir veren kişinin otoritesi emir verdiği kişiye göre işgal ettiği pozisyondan

kaynaklanır. Örneğin, amir memur, subay-er, öğretmen-öğrenci, teknik direktör-oyuncu. Bazı

durumlarda ise, temsil ettiği yetkiler nedeniyle bir kişinin giydiği üniforma onun otorite olarak

algılanmasına yol açabilir. Polis ya da subay üniformaları, doktor gömleği bu duruma örnek olarak

verilebilir.

İtaat toplumsal düzenin sağlanması ve devam etmesi açısından gerekli bir davranıştır. Çünkü

otorite pozisyonunda bulunan kişi ya da kişilerin emir ya da isteklerinin yerine getirilmemesi gerek

bireysel, gerek kurumsal, gerekse toplumsal açıdan birçok olumsuz sonuç doğurur. Doktorun

önerilerini dinlemeyen hastanın tedavisi olanaksızdır. Her çalışanın amirlerinin istek ya da emirlerini

dikkate almaksızın kendi bildiği gibi davrandığı bir kurum işlevini yerine getiremez hale gelir.

Öğrencilerin öğretmenlerinin istek ve önerilerini dikkate almadığı bir toplumda eğitim hizmetlerinin

yürütülmesi mümkün değildir. Bununla birlikte, insanların otorite pozisyonundaki kişi ya da kişilerin

emirlerini her koşulda kayıtsız şartsız yerine getirmeleri bazen gerek kendileri gerekse diğer insanlar

açısından istenmedik sonuçlar ortaya çıkarabilir. Bunun bir örneğini Milgram tarafından yürütülen

bir araştırmada görmek mümkündür. Milgram’ın İtaat Deneyi

Daha önce de belirtildiği gibi, insanlar genellikle otorite olarak algıladıkları kişilerin emir ya

da isteklerini yerine getirme eğilimindedirler. Bu eğilim bazen emir ya da isteğin gerekçesinin

tartışmaya açık olduğu, başkalarının zarar görebileceği ve itiraz etmenin mümkün olduğu durumlarda

da devam eder. Milgram tarafından yürütülen ve bugün klasik sayılan bir deney bu olguyu ortaya

koyma açısından büyük önem taşımaktadır. Milgram deneklerini gazetelere ilan vererek bulmuş ve

deneyi aşağıda özetlenen şekilde yürütmüştür.

Milgram'ın İtaat Deneyi

Gazetede okuduğu ilan üzerine araştırmaya katılmaya karar veren denek, araştırmanın

yürütüldüğü laboratuvarın kapısında önlük giymiş araştırmacı tarafından karşılanır. Araştırmacının

yanında orta yaşlı birisi bulunmaktadır. Araştırmacı bu kişiyi deneye katılacak diğer denek olarak

tanıttıktan sonra, amacının cezanın öğrenme üzerindeki etkisini incelemek olduğunu, araştırmanın iki

kişilik gruplar halinde yürütüleceğini, kura yoluyla bir kişinin öğretmen diğerinin öğrenci rolüne

atanacağını söyler. Kura çekilir ve ilan üzerine araştırmaya katılan deneğe öğretmen rolü çıkar.

16

Page 17: eski.erzincan.edu.treski.erzincan.edu.tr/userfiles/files/Davranış...  · Web viewBu örnekte, iki değişken (örnekte Kayserili olmakla ticari kafa) arasındaki çok küçük

Öğrenci rolündeki denek, yan odada bulunan şok aletine bağlı olduğu söylenen bir koltuğa

oturtulur ve koltuğun gerçekten sok aletine bağlı olduğunu göstermek için öğretmen rolündeki

deneğe düşük şiddette bir elektrik şoku verilir. Daha sonra öğretmen rolündeki denek yan odaya

alınarak şok aletinin önüne oturtulur. Aletin üzerinde 15 volttan başlayarak 450 volta kadar çıkan 30

düğme bulunmaktadır. Araştırmacı öğretmen rolündeki deneğe öğrencinin bir kelime listesini

ezberleyeceğini, ilk hatasında kendisine 15 voltluk bir şok vermesini, her hatada şokun şiddetini 15

volt arttırması gerektiğini söyler.

Öğrenci rolündeki denek, birkaç doğru cevap verdikten sonra hata yapmaya başlar. Her

hatadan sonra araştırmacı, öğretmen rolündeki deneğe şokun şiddetini arttırmasını söyler. Şokun

şiddeti 75 volta ulaştığında öğrenci acıyla inlemeye, 120 voltta canının yandığından şikayet etmeye

başlar ve 150 volta ulaşıldığında artık deneye devam etmek istemediğini söyler. Ancak araştırmacı,

öğretmen rolündeki denekten şokun şiddetini artırmaya devam etmesini ister. 300 volta ulaşıldığında

öğrenci rolündeki denek çaresizlik içinde artık soruları yanıtlamayacağını belirtir, 315 voltta bir

çığlık duyulur ve ses kesilir. Ancak, araştırmacı denekten şokun şiddetini arttırmaya devam etmesini

ister.

Aslında öğrenci rolündeki denek, araştırmacının yardımcısıdır ve kendisine gerçekten şok

verilmemektedir. Gelen sesler önceden kaydedilmiş seslerdir ve kura çekimi daima ilan yoluyla

araştırmaya katılan deneğin öğretmen rolünü çekeceği biçimde düzenlenmiştir. Ancak, ilan yoluyla

araştırmaya katılan denek tüm bunlardan habersizdir ve kendisinin gerçekten bir başka kişiye elektrik

şoku verdiğini zannetmektedir.

Milgram, her seferinde farklı bir deneğin katıldığı iki kişilik gruplarla bu deneyi birçok kez

tekrarlamış ve araştırmaya katılan deneklerin % 65’inin otorite durumundaki araştırmacının isteğine

uyarak en yüksek şiddette şok olan 450 volta kadar çıktığını görmüştür. Acaba Milgram’ın

araştırmasına katılan deneklerin büyük bir bölümünün otorite olarak algıladıkları araştırmacının

isteğine uyarak bir başkasına zarar vermelerinin temelinde hangi neden yatmaktadır? Bu kişilerin

sadist olması mümkün değildir. Çünkü değişik sosyal sınıf, eğitim düzeyi ve cinsiyetten olan bu

kişilerin % 65’inin sadist olması mümkün değildir. Ayrıca en yüksek şok şiddetine çıkan kişilerin

tümünde terleme, titreme, dudak ısırma, kekeleme gibi durumdan hoşnut olmadıklarını gösteren

davranışlar gözlenmiştir. Dolayısıyla, bu kişilerin en yüksek şok şiddeti olan 450 volta çıkmalarının

temelinde otorite biçiminde ortaya çıkan sosyal etki yatmaktadır.

17

Page 18: eski.erzincan.edu.treski.erzincan.edu.tr/userfiles/files/Davranış...  · Web viewBu örnekte, iki değişken (örnekte Kayserili olmakla ticari kafa) arasındaki çok küçük

Zimbardo Deneyi

1961 yılında Yale Üniversitesi'nde gerçekleştirilen Milgram Deneyi'nin ardından, insanların

otorite algılarını ve otoriteye itaat etme eğilimlerini açıklayabilme adına başka araştırmalar da

yapıldı. Bu araştırmalar arasında dikkat çeken ilk çalışma, 1971 yılında Stanford Üniversitesi'nde

gerçekleştirilen hapishane deneyi oldu.

Amerikan Deniz Kuvvetleri tarafından finanse edilen ve psikoloji profesörü Philip Zimbardo

tarafından Stanford Üniversitesi'nde gerçekleştirilen deneyin asıl odaklandığı nokta, askeri

hapishanelerde tutuklular ve gardiyanlar arasındaki ilişkilerdi. Ancak, deney esnasında gerek

otoriteye boyun eğme konumundaki insanların sergiledikleri tavırlar, gerekse otorite kurma

durumunda olanların başvurdukları uygulamalar, (başlangıç itibariyle böyle bir bağ zorunlu olmasa

da) Milgram Deneyi'nin bulgularını teyit etti.

Stanford Hapishane Deneyi, herhangi bir sadist eğilime ya da psikolojik rahatsızlığa sahip

olmayan sıradan insanların, hapishane gibi katı kuralların ve disiplinin hakim olduğu bir ortama

girmeleri durumunda birbirleri ile ne türden ilişkiler geliştireceklerine odaklanıyordu.

Bu nedenle de, denek olarak deneyimli mahkumlar değil, (askeri hapishanelerde görüldüğü

gibi) herhangi bir kriminal davaya konu olmamış sıradan insanlar kullanılacaktı.

BEKLENTİ:

Bir insanı belli bir sınıfa koyma eyleminin belirgin bilişsel sonuçları vardır. Çoğunlukla aynı

sınıftan bireyler arasındaki benzerlikleri ve ayrı sınıflardan bireyler arasındaki farklılıkları abartma

eğilimindeyizdir. Sınıflandırma eylemi, bireyi koyduğumuz sınıfa uygun olmadığı düşünülen

niteliklerle karşılaştığımızda, bu yeni bilginin reddedilmesine ya da görmezden gelinmesine yol açar.

Aynı süreç, diğerlerine ilişkin algı ve davranışlarımızın en önemli belirleyicilerindendir

“Kendini doğrulayan/gerçekleştiren kehanet”, araştırmacı beklentilerinin etkilerine ilişkin

çalışmalara kadar araştırma konusu olarak pek fazla ilgi görmemiştir. Bu araştırmalar,

araştırmacıların, deneklerini (insan ya da hayvan) bilinçli ya da bilinçsiz olarak, kendi beklentilerini

doğrulayacak davranışlara itecek şekilde etkileyebildiklerini göstermiştir

1963 yılında Rosenthal ve Fode bir “labirent öğrenme” deneyinde, araştırmacılara rastlantısal

olarak bazı farelerin labirent öğrenmede çok başarılı, bazılarınınsa oldukça yetersiz olduğunu

söylemişler. Araştırmacıların fareler arasındaki bu sözde ayrım hakkında bilgilendirilmelerinin

ardından, çok başarılı oldukları söylenen farelerin diğer gruba oranla oldukça yüksek bir performans

18

Page 19: eski.erzincan.edu.treski.erzincan.edu.tr/userfiles/files/Davranış...  · Web viewBu örnekte, iki değişken (örnekte Kayserili olmakla ticari kafa) arasındaki çok küçük

sergiledikleri gözlenmiştir. Bu sonuç, farelerin başarısına ilişkin beklentilerin, öncelikle

araştırmacıların, daha sonra da farelerin davranışını etkilediği şeklinde yorumlanmıştır. Daha sonra

aynı araştırma farelere labirent öğretme görevi öğrencilere verilerek bir yıl sonra tekrarladığında aynı

sonuca ulaşılmış

Kendini doğrulayan kehanet üzerine yapılan ilk araştırmalar “araştırmacı-denek etkileşimi”

üzerinedir. Ancak, beklenti etkisini, bu denli önemli sosyal ve bilimsel bir olgu konumuna getiren,

Rosenthal ve Jacobson’un 1968’de yürütmüş oldukları, öğretmen-öğrenci etkileşimini ele alan

Pygmalion çalışmasıdır.

Bu çalışmada bir ilkokulun birden altıya kadar olan tüm sınıflarında, öğrencilere yaygın

olarak kullanılan bir zeka testi uygulamış. Öğrencilerin yaklaşık %20’si rastlantısal olarak seçilmiş

ve öğretmenlere, aslında sınıf arkadaşlarından herhangi bir farkı olmayan bu çocukların test

sonuçlarına göre 8 ay içinde çok büyük bir “zihinsel gelişim” gösterecekleri belirtilmiştir.

Ders yılı sonunda yani 8 ay sonra aynı test aynı öğrencilere tekrar uygulanmış ve zihinsel

gelişim göstereceği söylenen çocukların, gerçekten dikkate değer bir zihinsel gelişme gösterdikleri

ortaya konmuştur. Rosenthal ve Jacobson’a göre, deney ve kontrol grubundaki öğrenciler arasındaki

tek fark onlara ilişkin öğretmenlerin kafasındaki beklentilerdir. Öğretmenler deney grubundaki

öğrencilere, geliştirmiş oldukları olumlu beklentiler doğrultusunda daha sabırlı ve yüreklendirici

davranmış, beklentilerini onlara ses tonu, yüz ifadesi ve benzeri yollarla iletmişlerdir. Bu durum

öğrencilerin benlik kavramlarını, kendilerine ilişkin algılarını olumlu yönde etkileyerek onları daha

fazla çalışmaya itmiştir. Böylece beklenti etkisine ilişkin “kendini doğrulayan/gerçekleyen kehanete”

“Rosenthal etkisi” adı verilmiştir.

Bir çocuğa başarabileceğine inandığınızı belli ederseniz başarılı olma ihtimalini arttırırsınız.

Yani beklenti/yi/ yönetmiş ve kehanet gerçekleştirmiş olursunuz. İyileşebilecek durumda olan bir

hastaya da uzmanından aile bireylerine kadar herkes “sen hastasın ve de iyileşemezsin” derse, o

hasta hayat boyu hasta gibi davranmaya devam eder.

Atalarımız boşuna “Bir insana kırk gün deli dersen deli olur” dememiş.

Siz siz olun deli demeyin “veli” deyin.

Ancak arsızlaştırmayın da!

Çünkü kadim kural bunu gerektiriyor.

19

Page 20: eski.erzincan.edu.treski.erzincan.edu.tr/userfiles/files/Davranış...  · Web viewBu örnekte, iki değişken (örnekte Kayserili olmakla ticari kafa) arasındaki çok küçük

KALIP YARGILAR:

Sosyal sınıflamadan söz ederken, sosyal sınıflamanın, insanları belli gruplara dahil etmemize

olanak sağladığını söylemiştik. Ancak bu süreç orada kalmaz. Bu gruplara giren insanların kişilik

özelliklerine, yeteneklerine ilişkin belli inançlar vardır. Bu inançlar toplumsaldır ve çevreden

öğrenilmiştir. Sosyal sınıfların özelliklerine ilişkin inançlara kalıp yargı (stereotypes) denilmektedir.

kalıp yargı cinsiyet, ırk, meslek, fiziksel görünüş, yerleşim yeri, bir örgüt ya da gruba üye olma gibi

ayırt edici bir özelliğe dayanan bir şema türüdür.

Diyelim ki, bir milletvekili ile tanıştırıldınız; hemen zihninizdeki milletvekili grubuna ait

kalıp yargı harekete geçer ve o milletvekilini sizdeki kalıp yargıya sahip biri olarak görürsünüz. Bu

anlamda kalıp yargı insanları kategorilere koyma ve aralarında hiçbir fark görmeksizin belli

özelliklere sahip olarak düşünme biçimidir.

Kalıp yargıları Harekete Geçiren Faktörler

Bir kişiyi belli bir toplumsal grup içerisine soktuktan sonra, onun fiziki görünümünün verdiği

ipuçları kalıp yargının harekete geçirilmesi ya da etkisizleştirilmesinde önemli olmaktadır. Fiziki

özellikleri belli bir sosyal sınıfın kültürel prototipine çok uygun olan bir kimsenin, büyük bir

olasılıkla o sınıfın kalıp yargısına uygun tutum ve davranışlar göstermesi beklenir. Örneğin doğulu,

kalın bıyıklarının uçları yukarı kıvrılmış, boyu uzun, omuzları geniş, ilk 2-3 düğmesi açık

gömleğinden göğüs kılları taşan, ceketini omuzlarına atmış; çevresine, “Alçak dağları ben yarattım”

gibi bakan genç adamla; ince yapılı, düzgün giyimli, insanlarla göz göze gelmekten kaçınan,

bacaklarını birleştirerek oturan, biriyle karşılaştığınızda hangisini güçlü, kavgacı, kendine güvenen

gruba sokarsınız? Benzer şekilde homoseksüel birisi, diyelim ki avcı, araba tamir edebiliyor, iyi içki

içiyorsa; onu, homoseksüelliğini bilenler dışında hiç kimse, asla homoseksüel grubuna sokmaz. O

halde, kalıp yargıları harekete geçiren faktörlerden birisi, bireyin dahil edildiği grup için düşünülen

özellikleri göstermesidir.

Kalıp yargısal Düşünmenin İşlevleri

Kalıp yargısal düşünmenin açıkça görülebilecek en temel niteliği “çabukluğu”dur. Belli

koşullarda derhal harekete geçmek için temel oluşturur. Gerçekten de kalıp yargılar, düşünmenin

kısa yollarıdırlar; ilk kez karşılaştığımız insanlara ilgili olarak; geçerli ve zengin bilgiler sağlarlar

(Franzoi, 2000)

20

Page 21: eski.erzincan.edu.treski.erzincan.edu.tr/userfiles/files/Davranış...  · Web viewBu örnekte, iki değişken (örnekte Kayserili olmakla ticari kafa) arasındaki çok küçük

Cinsiyet Bilgisi Sıkça kalıp yargılar Üzerine Kuruludur

Kadının toplum içindeki yerinin zaman içerisindeki değişmelerine karşın, araştırmalar,

cinsiyet kalıp yargısının değiştiğine ilişkin çok az kanıt olduğunu söylüyor. Örneğin 25 ülkede

yapılan bir araştırmanın sonuçlarına göre, insanlar arasında erkekler kadınlardan daha baskın,

bağımsız ve serüvencidirler. Kadınların ise daha duygusal, alçakgönüllü ve batıl inançlı olduğuna

inanılmaktadır.

Kalıp yargılar Sıkça Yanıltıcı İlişkiler Üzerine Kuruludur

Kalıp yargılardan söz ederken, belli gruplara belli özellikler yakıştırdığımızı söylemek

istiyoruz. Örneğin Kayserililere belli özellikler atfedilir. Açıkgözdürler, ticari kafaları iyi çalışır,

işlerini bilirler falan. Kayserililer için böyle düşünen birine sorsak, “Neden onlar hakkında böyle

düşünüyorsun?” herhalde varsa kendi ya da başkalarının yaşadıklarını, hatta duyduklarını gerekçe

gösterecektir. Dolayısıyla çoğumuzun kafasındaki Kayserili prototipi; yukarıda saydığımız “ticari

kafa”, “işini bilme” gibi özelliklerle (kalıp yargılar) birleşmiştir. Aynı ilişkiyi mesela Ankaralılarla

kurmayız. Bu örnekte, iki değişken (örnekte Kayserili olmakla ticari kafa) arasındaki çok küçük ya

da hiç olmayan bir ilişkinin olduğu inancı; yanıltıcı ilişkilendirme olarak bilinmektedir ve oldukça

güçlü bir inançtır.

Kalıp yargılarla Düşünme, Daha Çok Güçlünün Özelliğidir

Araştırmalar, kalıp yargı terimleriyle düşünmenin, bir kişinin toplumdaki güç düzeyiyle ilgili

olduğunu göstermektedir. Örneğin sizin amiriniz ya da komutanınız hakkında bildikleriniz,

komutanın/amirin sizin hakkınızda bildiklerinden daha fazladır. Hiç düşündünüz mü bunun sebebi

nedir! Çünkü bir toplumda güç sahipleri, daha güçsüz olanları çeşitli şekillerde yönetmekte ve

denetlemektedirler. Dolayısıyla astların üstlerine karşı daha dikkatli olmaları gerekmektedir. Astlar

özellikle zihinlerindeki yönetici kalıp yargısına pek uymayan üstlerle karşılaştıklarında, onunla ilgili

daha çok bilgi edinmek istemektedirler. Bu doğaldır. Çünkü ast, üstünün hangi durumda nasıl

davranacağını kestirebilmek, dolayısıyla üstünden gelebilecek zararları önlemek istemektedir.

YARDIM ETME, DİĞERKEMLIK VE OLUMLU SOSYAL DAVRANIŞ

Sosyal psikolojide ünlü çalışmaların pek çoğu, Milgram’ ın itaate ilişkin çalışması gibi,

olumsuz sosyal davranışlarla ilgilenmiştir. Ancak, sosyal psikologlar aynı zamanda, “yardım etme“

davranışı, diğerkamlık, cömertlik ve ahlaki muhakeme ile de ilgilenmişlerdir. Bu ilgi alanlarının

tümü, bazen olumlu sosyal davranış’ ın incelenmesi biçiminde ifade edilir.

21

Page 22: eski.erzincan.edu.treski.erzincan.edu.tr/userfiles/files/Davranış...  · Web viewBu örnekte, iki değişken (örnekte Kayserili olmakla ticari kafa) arasındaki çok küçük

Tanıklar ve Sorumluluğun Yayılması

Çeşitli acil durumlarda tanığın davranışlarına ilişkin yapılan diğer araştırmalar da

müdahalenin, tanık sayısı ile ters orantılı olduğunu ortaya koymuştur. Bu etki, sorumluluğun

yayılması’ yla açıklanmıştır. İnsanların, durumu ne derece yardım gerektiren bir durum olarak

tanımladıkları, yardım edip etmemelerinde kritik bir etkendir.

Her bir kişi aptal görünmekten kaçınmaya ya da soğukkanlı ve fütursuz olmaya

çalışacağından, insanlar, herkesin durumun acil olmadığı kararını verdiği sonucuna varabilir.

Sorumluluğun yayılmasının nedeni ne olursa olsun, araştırmalar en güvenceli tanık sayısının bir

olabileceğine işaret etmektedir.

Yardım Etme Davranışı

Üzerinde çalışılan bir diğer olumlu sosyal davranış türü de yardıma gereksinimi olan herhangi

birine, acil bir durum olmadığı halde, insanların yardım etme isteğidir. Bu konuda yapılan

araştırmalar, yardımın sağlanma olasılığını arttıran (1) durumun özelliklerini ve (2) yardıma

gereksinim duyan kişinin niteliklerini belirlemeye çalışmışlardır.

Yardım gerektiren acil bir duruma tanık insan sayısı arttıkça, içlerinden birinin yardım etme

olasılığı düşer. Bu, sorumluluğun yayılması olarak bilinmektedir. İnsanların yardı etme olasılığı,

başka birinin yardım ettiğinin gördüklerinde daha fazladır. Ayrıca, bize benzer görünen kişilere

yardım etme olasılığının benzemeyen kişilere kıyasla daha fazla olduğu görülmektedir.

22

Page 23: eski.erzincan.edu.treski.erzincan.edu.tr/userfiles/files/Davranış...  · Web viewBu örnekte, iki değişken (örnekte Kayserili olmakla ticari kafa) arasındaki çok küçük

KAYNAKÇA

MORGAN, T. (2015) Psikolojiye giriş kitabından alınmıştır. (ss:359-380)

Dergiler.ankara.edu.tr\dergiler\23\666\8486.pdf

img.eba.gov.tr>name=lys sosyoloji – toplum yapısı

23

Page 24: eski.erzincan.edu.treski.erzincan.edu.tr/userfiles/files/Davranış...  · Web viewBu örnekte, iki değişken (örnekte Kayserili olmakla ticari kafa) arasındaki çok küçük

NO DOĞRU/YANLIŞ ÖNERME1

Bireyin sahip olduğu toplumda en etkin olan statüye verilmiş (edinilmiş) statü denir.2

Kişilerin kendi çabalarıyla elde ettiği statüye kazanılmış statü denir.3

Bireyin statüsüne uygun olarak sergilediği davranışa rol denir.4

Kadınlar ve erkekler kendilerinden farklı derecelerde ve türlerde başarı beklendiği için farklı başarı güdüleri geliştiremezler.

5Bireyin davranışı duruma, kişiye ve beklentiye göre az ya da çok etkilenebilir.

6Toplumsallaşma hayatım tüm dönemlerini kapsayan ve yaşam boyu devam eden bir

süreçtir.7

Çocuklukta şiddete maruz kalma ilerleyen yaşlarda saldırganlık durumunu artırır.8

Toplum bireyin davranışlarını etkilemez.9

Yardım gerektiren acil durumlarda tanık inan sayısı arttıkça yardım etme olasılığı artar.10 Kişinin kendine benzeyen insana yardım etme olasılığı kendine benzemeyen insana kıyasla

daha fazladır.

24

Page 25: eski.erzincan.edu.treski.erzincan.edu.tr/userfiles/files/Davranış...  · Web viewBu örnekte, iki değişken (örnekte Kayserili olmakla ticari kafa) arasındaki çok küçük

NO DOĞRU/YANLIŞ ÖNERME CEVAP1 Y

2 D

3 D

4 Y

5 D

6 D

7 D

8 Y

9 Y

10 D

25

Page 26: eski.erzincan.edu.treski.erzincan.edu.tr/userfiles/files/Davranış...  · Web viewBu örnekte, iki değişken (örnekte Kayserili olmakla ticari kafa) arasındaki çok küçük

NO

SORU VE SEÇENEKLERİ

1 Soru: Aynı anda bir dershanede öğretmen, bir güvenlik şirketinde müdür ve Pazar pazarcı olan Bayram için aşağıdakilerden hangisi söylenebilir ?

a. Daha fazla gruba üye olarak sosyalleşmesini arttırmıştır.b. Birden fazla statüsünün olması roller arasında uyumu kolaylaştırmıştır.c. Her girdiği sosyal ortam onun için rol pekişmesi yaratmıştır.d. Birden fazla statü ve rol sahibi olmuştur.e. Bütün statüleri içinde en önemlisi öğretmenliktir.

2 Soru: Oğlunun futbol takımında antrenörlük yapan Adilin mesleğindeki rolüyle babalık rolü birbirini zorlaştırabilir. Bu cümlede aşağıdakilerden hangisi örneklendirilmiştir?

a. Anahtar statüb. Toplumsallaşmac. Rol çatışmasıd. Toplumsal kontrole. Toplumsal tabaka

3 Soru: Okuldaki bir öğrenci öğretmeninden konuyu öğretmesini beklemektedir. Bu cümlede rollerin hangi özelliği üzerinde durulmuştur?

a. Kişilerin rolleri arasında en önemli olanı anahtar rolünü belirtir.b. Birey sahip olduğu rolleri uzlaştıramazsa rol çatışması yaşar.c. Sosyal statülerin bazıları sonradan kazanılmıştır.d. Bireyler rolleri çevreden bağımsız olarak gerçekleştirilebilir.e. Roller, bireylerin statülerine göre çevrenin beklediği davranış kalıplarıdır.

4 Soru: Aşağıdakilerden hangisi toplumsallaşmada etkili olan kuramlar arasında yer almaz?a. Din kuramlarıb. Çalışma ortamıc. Arkadaş gruplarıd. Eğitime. Bilgi ve teknolojileri kuramı

5 Soru: Aşağıdakilerden hangisi saldırganlığa neden olan faktörlerden değildir?a. Alkol ve uyuşturucu kullanımıb. Egzema, kalp romatizması vb. hastalıklarc. Beyin zedelenmesine neden olan kazalard. Beyni etkileyen bedensel hastalıklare. Sara, bunama vb. beyin hastalıkları

6 Soru: Aşağıdaki bilgilerden hangisi yanlıştır?a. Birey birden fazla statüye sahip olabilirb. Statüye uygun davranış beklentisi rol’ ü ifade ederc. Her statü her toplumda aynı saygınlığa sahiptir

26

Page 27: eski.erzincan.edu.treski.erzincan.edu.tr/userfiles/files/Davranış...  · Web viewBu örnekte, iki değişken (örnekte Kayserili olmakla ticari kafa) arasındaki çok küçük

d. Verilmiş statüler için herhangi bir çaba göstermeye gerek yoktur.e. Toplumda kurallara itaatsizlik arttıkça, toplumsal çözülme riski de artar.

7 Soru: Bireyin toplumda sahip olduğu mevkiine göre toplumca kendisinden beklenen bazı davranış biçimleri vardır.Toplumun bireyden beklediği bu davranış biçimlerine ne ada verilir?

a. Sosyal rolb. Sosyal statüc. Sosyal prestijd. Sosyal sınıfe. Sosyal kontrol

8 Soru: Bir araştırmada sırasıyla bir, iki, üç, beş, on ya da on beş kişi caddede durup yüksek bir pencereye doğru bakmışlardır. Gruptakilerin sayısı arttıkça gelip geçenlerden durup yukarıya bakanların sayısı artmıştır. Bu parçadaki durum uyma davranışını etkileyen faktörlerden hangisidir?

a. Grubun söz birliğib. Gruptakilerin saygınlığıc. Grubun büyüklüğüd. Yüz yüze olmae. Gruptakilerin statüsü

9 Soru: Trafik polisinden ceza almamak için belli bir hızın altında giden Ekrem’ in bu davranışı polisin onun üstündeki kontrolüne dayanır; polisin çevrede olmadığından emin olsa hız yasağına uymayacaktır. Bu parçadaki durum aşağıdakilerden hangisini örneklendirmektedir?

a. Koşullanmab. Model almac. Özdeşleşmed. Benimsemee. İtaat

10 Soru: Toplum içinde yaşayan insanların davranışlarının çoğu benzer davranışlardır. Belirli ülkede yaşayan kimseler genelde aynı dil ve dine sahiptirler, benzer tutum ve inançları vardır, olaylara benzer tepkiler gösterirler. Bu parçaya göre insan davranışlarının benzer olmasının temel nedeni aşağıdakilerden hangisidir?

a. Aynı eğitim sürecinden geçmeb. Aynı siyasi görüşü benimsemec. Aynı deneyimlere sahip olmad. Aynı toplumda yaşamae. Kendi çıkarlarını düşünme

27

Page 28: eski.erzincan.edu.treski.erzincan.edu.tr/userfiles/files/Davranış...  · Web viewBu örnekte, iki değişken (örnekte Kayserili olmakla ticari kafa) arasındaki çok küçük

NO

SORU VE SEÇENEKLERİ CEVAP

1 Soru:a.b.c.d.e.

D

2 Soru:a.b.c.d.e.

C

3 Soru:a.b.c.d.e.

E

4 Soru:a.b.c.

E

28

Page 29: eski.erzincan.edu.treski.erzincan.edu.tr/userfiles/files/Davranış...  · Web viewBu örnekte, iki değişken (örnekte Kayserili olmakla ticari kafa) arasındaki çok küçük

d.e.

5 Soru:a.b.c.d.e.

D

6 Soru:a.b.c.d.e.

C

7 Soru:a.b.c.d.e.

A

8 Soru:a.b.c.d.e.

C

9 Soru:a.b.c.d.e.

E

10 Soru:a.b.c.d.e.

D

29

Page 30: eski.erzincan.edu.treski.erzincan.edu.tr/userfiles/files/Davranış...  · Web viewBu örnekte, iki değişken (örnekte Kayserili olmakla ticari kafa) arasındaki çok küçük

NO

SORU

1 ……………. başkalarını incitmeyi amaçlayan her türlü davranım ya da eylem.2 ……………. toplumun belirlediği her türlü ahlak kurallarıyla çelişme durumu.3 Saldırganlıkla ilgili “içgüdüsel kuramı“ savunan en meşhur psikologlar …………… ve

…………….’dir4 Bir topluluk ya da bir toplum içinde bir kimsenin durumu ya da kazandığı saygınlığa

………….. denir.5 Bir otoritenin isteklerine boyu eğmek, bir emre uymaya ………….. denir.6 Belirli bir konumda bulunan herhangi bir kişiyi karakterize etmesi beklenen isteklerin,

hedeflerin, inançların, duyguların, tutumların ve hareketlerin hepsine ………….. denir.7 Kendini doğrulama kehanetine bazen ……………………. olarak ta bilinir.8 Grup baskısından etkilenme ve grup normlarını kabullenme eğilimi …………’dur.9 Bir ortalama veya standart; ya da çok sayıda bireyden elde edilen ölçümler dağılımı

………..’dur.10 Gruplardaki kişiler, kendi başlarına olduklarındakinden daha riskli karalar alma eğilimi, bir

başka deyişle, ……………………………… gösterirler.

30

Page 31: eski.erzincan.edu.treski.erzincan.edu.tr/userfiles/files/Davranış...  · Web viewBu örnekte, iki değişken (örnekte Kayserili olmakla ticari kafa) arasındaki çok küçük

NO

SORU

1 Saldırganlık2 Sapkınlık3 Freud, Lorenz4 Statü5 İtaat6 Rol7 Rosenthal etkisi8 Uygu9 Norm10 Daha fazla risk alma yönelimi

31

Page 32: eski.erzincan.edu.treski.erzincan.edu.tr/userfiles/files/Davranış...  · Web viewBu örnekte, iki değişken (örnekte Kayserili olmakla ticari kafa) arasındaki çok küçük

Kelimeler boşluk doldurmadaki cevaplardır.

S P N R E D G N L K A S E K

D E A T F R F D G E A H L S

A N S D O D N O M L S E İ P

E R O A S S N O D K L T S K

P O O R P D T I P D A L K B

G N K P D K R A F A O P N A

H A R İ N G I U T N O R D Y

P O K O A N L N Y Ü F G I R

O E R N S O Ü B L G M D K A

S M L F R E U D N I U G P M

U I D E A S N D R K K T A F

K E N B E K P H M S M İ S A

L Z A B E R R İ A F A R E M

K D R S A M N D A L F R E U

32