Engelli İstihdamıyla İlgili Güncel Politikaların Değerlendirilmesi Semineri Sonuç Raporu
-
Upload
tofdgenelmerkez -
Category
Documents
-
view
222 -
download
1
description
Transcript of Engelli İstihdamıyla İlgili Güncel Politikaların Değerlendirilmesi Semineri Sonuç Raporu
Engelli İstihdamıyla İlgili Güncel
Politikaların Değerlendirilmesi Semineri
Sonuç Raporu
2
Çalışabilirim! Projesi* Raporları Serisi
Engelli İstihdamıyla İlgili Güncel Politikaların Değerlendirilmesi Semineri Sonuç Raporu
* Çalışabilirim! Projesi, T.C. Avrupa Birliği Bakanlığı tarafından uygulanan Sivil Toplum Diyaloğu
III – Siyasi Kriterler Hibe Programı tarafından desteklenmektedir. TOFD’un koordinatörlüğünde 15
Ekim 2014 – 14 Aralık 2015 tarihleri arasında Sağlık-Sen İstanbul 1 No’lu Şube, ROSCOS (Romanya
Omurilik Felçlileri Derneği) ve Praxis Europe (İngiltere) ortağında yürütülmektedir. Projenin amacı;
engelli bireylerin çalışma haklarının ulusal ve uluslararası hukukta mevcut durumunun
değerlendirilmesidir.
“Bu yayın Avrupa Birliği’nin yardımıyla hazırlanmıştır. Bu yayının içeriğinden yalnızca Türkiye
Omurilik Felçlileri Derneği sorumlu olup, herhangi bir şekilde AB’nin görüşlerini yansıttığı şeklinde
yorumlanamaz.”
Kasım 2015
© 2015, Türkiye Omurilik Felçlileri Derneği
Adres: Ataköy 7-8. Kısım, Mimar Sinan Villaları Karşısı, Rekreasyon Alanı, 34750 Bakırköy /
İstanbul – Türkiye
Telefon: +90 212 661 1 661
www.tofd.org.tr
3
ÇALIŞABİLİRİM! PROJESİ
Türkiye Omurilik Felçlileri Derneği olarak Sivil Toplum Diyaloğu Programı kapsamında hibe
desteği aldığımız Çalışabilirim! Projemizi, Türkiye'den Sağlık-Sen İstanbul 1 Nolu
Şubesi; Romanya'dan Omurilik Felçlileri Derneği (Roscos) ve İngiltere’den de Praxis Europe
ortaklığında Ekim 2014 yılında başlayıp bir yıl süreyle uyguladık.
Projemizle, engelli bireylerin istihdamı alanında gerek Türkiye, gerekse diğer Avrupa Birliği
üye ülkelerinde politika düzeyinde yapılan çalışmaları araştırmak istedik. Bu nedenle
Romanya ve İngiltere’ye çalışma ziyaretleri düzenledik. Bu çalışma ziyaretleri boyunca hem
ülkelerin ilgili alandaki politikalarını öğrenme şansımız oldu hem de çeşitli alanlarda
çalışmalar yapan kurumları ziyaret ederek, bu politikaların gündelik hayata yansımalarını
gözlemleme şansımız oldu.
Projenin en sonunda, engelli istihdamıyla ilgili politikaların değerlendirildiği, kamuyla sivil
toplumu bir araya getirdiğimiz seminerimizde, bir yandan AB ülkelerinin sistem felsefelerini
öğrendik; diğer yandan ise Türkiye’deki düzeni çeşitli atölye çalışmalarında masaya yatırarak,
güncel politikalara katkı sağlamak amacıyla politika önerileri geliştirdik.
Bu projenin en önemli ayaklarından birisi de proje kapsamında hazırlanan raporlardı. Bu
raporların alanda ciddi bir eksiği karşılayacak olması bizleri çok heyecanlandırıyor. Umarım
Türkiye, İngiltere ve Romanya’nın sistemlerini derinlemesine inceleyen raporlarımız ve
ayrıca Türkiye’yi Avrupa Birliği ülkeleriyle karşılaştıran raporumuz, bu konularda çalışmak
isteyen tüm herkese ışık tutar.
Bu alanda ortaklarımızla geliştirdiğimiz diyaloğumuzun ilerleyen dönemdeki
çalışmalarımızda da devam etmesini de gönülden arzu ediyoruz.
Burak Keskin – Proje Koordinatörü
www.calisabilirimprojesi.com
4
SİVİL TOPLUM DİYALOĞU
AVRUPA BİRLİĞİ ve TÜRKİYE’DEN
TOPLUMLARARASI DİYALOĞA TAM DESTEK
Türkiye ve Avrupa Birliği üye ülkelerindeki toplumların birbirini daha iyi tanımları,
toplumsal değerleri, yargıları ve yaşantıları konusunda bilgi alışverişinde bulunup
yakınlaşmaları üyelik sürecinin vazgeçilmez bir parçasını oluşturuyor. İşte tam bu noktada,
hem Avrupa Birliği hem de Türkiye bu yakınlaşmaya zemin oluşturan projelere farklı
programlar çerçevesinde destek oluyor.
Avrupa Birliği Bakanlığı tarafından 2008 yılından beri yürütülen ve üçüncü dönemi devam
eden Sivil Toplum Diyaloğu Programı da bu girişimlerin başında yer alıyor. Program
kapsamında Avrupa ve Türkiye’den sivil toplum kuruluşları her bir dönem için belirlenen
konu başlıklarına yönelik ortak projeler geliştiriyor. Toplumlar arasında güçlü bir diyaloğun
başlamasında önemli bir yere sahip bu projeler kapsamında ise, hem Avrupa hem de
Türkiye’de birçok çalışma yürütülüyor.
2014 Ekim ayında başlayan yeni dönemde kimi Avrupa Birliği üyesi bir ülkede kimi de
Türkiye’de faaliyet gösteren sivil toplum ve medya kuruluşları tarafından geliştirilen 55
diyalog projesine hibe desteği sağlanıyor.
Bu 55 projenin, 39’u gerek Türkiye gerekse AB’nin gündeminde olan ayrımcılıkla mücadele,
insan hakları, demokrasi ve hukukun üstünlüğü ana başlıkları altında tasarlanan projeler.
Programın bir diğer ayağı olan medya konusundaysa, 16 proje hayata geçiriliyor. Bu
projelerle kamuoyunun AB-Türkiye ilişkileri konusunda bilgilendirilmesi, üyelik sürecinde
atılan adımlar ve elde edilen sonuçlar hakkında aydınlatılması ve AB-Türkiye kamuoyları
arasında karşılıklı anlayışın güçlendirilmesi hedefleniyor.
www.siviltoplumdiyalogu.org
5
ÖNSÖZ
Engelli İstihdamıyla İlgili Güncel Politikaların Değerlendirilmesi Semineri, Çalışabilirim!
Projesi kapsamında 02-03 Ekim 2015 tarihlerinde proje ortağı olan kurum ve kuruluşlar, ilgili
bakanlıklar ve temsilcileri, baro temsilcileri, üniversiteler, yerel yönetim kurumlarının
temsilcileri, sendika temsilcileri, iş dünyası temsilcileri ve sivil toplum örgütleri
temsilcilerinin yoğun ilgisi ve katılımıyla İstanbul’da düzenlendi.
Seminerin ilk gününde proje kapsamında hazırlanan Türkiye’de / İngiltere’de / Romanya’da
Engellilerin Çalışma Hakkının Hukuki Değerlendirilmesi raporlarının çıktıları katılımcılarla
paylaşıldı. Ardından her üç ülkenin sistem felsefelerinin analizleri yapıldı.
Seminerin ikinci gününde düzenlenen dört farklı atölye çalışmasında Türkiye’deki mevzuatlar
masaya yatırıldı ve mevzuattaki eksiklikler belirlenerek, bu kapsamda eksikliklerin
giderilmesi için politika önerileri hazırlandı. Bu sonuç raporunun ilerleyen sayfalarında konu
başlıklarına ayrılmış bir şekilde yapılan değerlendirmeleri ve önerileri bulabilirsiniz.
Engelsiz bir yaşam dileklerimizle…
Proje Ekibi
6
Engelli İstihdamıyla İlgili Güncel Politikaların Değerlendirilmesi Semineri
03 Ekim 2015 – Atölye Çalışmaları
Atölye 1: Engelli İstihdamını Teşvike Yönelik Yasal Düzenlemeler
Atölye Lideri: Av. Hülya Kesim
Atölye Uzmanı: Savaş Mercan - İstihdam Uzman Yardımcısı / Türkiye İş Kurumu Aktif
İşgücü Hizmetleri Dairesi Başkanlığı
Atölye Raportörü: Av. Mehmet Tunç
Atölye 2: Engelli Bireylerin Sosyal Güvenlik Hakları
Atölye Lideri: Av. Figen Erbek
Atölye Uzmanı: Isra Çiğdem Harmancı – Sosyal Güvenlik Uzmanı
Atölye Raportörü: Av. Harun Göral
Atölye 3: Engelli İstihdamında Fiziki Erişim Sorunu ve Çözüm Önerileri
Atölye Lideri: Öğr. Gör. Funda Ayra
Atölye Uzmanı: Dr. Deniz Çağlayan Gümüş - ASPB Erişilebilirlik Dairesi Başkan Vekili
Atölye Raportörü: Psik. Ahu Özmel
Atölye 4: Çalışan Engelli Bireylerin Hak Mücadelesi: Sendikal Faaliyetler
Atölye Lideri: Prof. Dr. Murat Engin
Atölye Uzmanı: Aydın Çengel (Sağlık-Sen İstanbul 1 No’lu Şube) / Mustafa Örnek (Sağlık-
Sen Başkan Yard.) / Murat Pilevne (Hak-İş)
Atölye Raportörü: Av. İpek Biter
7
Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) Tarafından Yapılan Çalışmalara İlişkin
Değerlendirme ve Öneriler:
"İnsan ile realite arasındaki en kuvvetli bağ iştir." Freud
Çalışmak, sadece para kazanmak, ücret almak, maddi ihtiyaçları gidermek olarak
yaklaşıldığında insanları mutsuzluğa, depresyona sürükleyen bir yanılgıya dönüşür. Çalışma
hayatı ekonomik getirisinin yanı sıra, engelliler yönünden aynı zamanda sosyal yaşama
katılımlarını da sağlayacak bir araçtır.
Çalışma yaşamının, engelli bireyler yönünden psiko-sosyal faydaları göz ardı edilmemelidir.
Engelli bireyin istihdamının sağlanması, bireyin gelir elde etmesinin yanı sıra, özgüveninin
artmasını, toplumsal, sosyal faaliyetlere daha kolay entegre olmasını, girişimciliğinin teşvik
edilmesini ve toplumdaki daha çok bireyin engelli tanımıyla yüzleşmesini, farkındalığının
artmasını sağlaması açısından büyük önem arz etmektedir. Yine dışlanmadığı,
ötekileştirilmediği ve ekonomik bağımsızlığına kavuştuğu için kendine, ailesine ve çevresine
daha yararlı bir birey olarak topluma maliyeti de en düşük seviyeye indirgenmiş olacaktır.
Bu nedenledir ki bu konuda üretilecek politik kararlarda engelli bireylerin iş hayatına
katılımlarının özendirilmesi, teşvik edilmesi ve bu konuda gereken önlemlerin alınması şarttır.
Sosyal hukuk devleti ilkesi tam olarak bu alanda sınav verecektir. Yaşamları adeta sistemin
politikalarına bağlı engelli bireyleri çalışma yaşamına kazandırmak için gerekli önlemleri
almak sosyal devletin sorumluluğudur. Engellilerin çalışma hayatına kazandırılmaları,
evlerinden çıkmalarının sağlanması ve yolunun açılması, bu alanda okul öncesinden yüksek
eğitime kadar erişilebilirliğin yeniden düzenlenmesinde ve mimari yapılanmada çözümü de
beraberinde getirecektir. Bu sorunları hareket özgürlüğü kısıtlı olan bireylerin ve ailelerinin
yalnız başlarına çözümlemeleri neredeyse imkansız görünmekte, çözümün sosyal devletin
gereği olarak kanunlar ve yeniden yapılandırmalar eşliğinde devlet politikaları ile
hızlandırılması gerektiğine inanmaktayız. Bu konudaki değerlendirme ve önerilerimiz
aşağıdaki gibidir:
1- İŞKUR tarafından engelli bireylere sunulan hizmetlerden faydalanmak için, engelli
bireylerin mutlaka Kuruma kayıt yaptırması gerekmektedir. Kurum kayıtları İŞKUR
birimlerinden veya internet üzerinden on-line olarak yapılabilmektedir. İnternet üzerinden
yapılan kaydın tamamlanarak kişilerin engelli statüsünden faydalanabilmeleri için engelli
raporlarının aslının İŞKUR İl Müdürlüğü’ne elden götürülerek ibraz edilmesi gerekmektedir.
8
Fiziki erişimin uygun olmaması nedeniyle, bu uygulama yerine engelli raporlarının doğrudan
İŞKUR tarafından sorgulanabilmesini sağlayan on-line bir sistemin oluşturulması için ilgili
kurumlar işbirliği yapmalıdır.
2- Engellilik seviyesi nedeniyle, evinden çıkamayacak durumda olan engelli bireylerin
İŞKUR ile yapacağı görüşmelerin on-line sistemler kullanılarak yapılmasına ihtiyaç
duyulmaktadır.
3- Engelli bireyin kota sistemi üzerinden istihdamında, %40 ve üzeri engel seviyesine sahip
olmak ve engelli raporunda “çalışabilir” ibaresinin yer alması zorunludur. Her engel
durumuna göre istihdamın mümkün olabileceği gerçeği ve gerekçesi ile “çalışabilir”
ibaresinin bulunması zorunluluğunun kaldırılması; engelli kişinin çalışma isteğinin de dikkate
alınarak, çalışabilmesine imkan tanınması ve kendisine uygun iş ortamları yaratılması için
gerekli önlemlerin alınması gerekmektedir.
4- Mevcut düzenlemeye göre, İŞKUR’a kaydından itibaren engelli bireye 24 saat içinde İş
ve Meslek Danışmanı atanmaktadır. Bu kişilerle telefon veya doğrudan yüz yüze görüşmek
mümkündür. Engellinin özellikleri belirlendikten sonra, İş ve Meslek Danışmanı gerekli
istihdam ve rehabilitasyon çalışmalarını başlatmaktadır ve engelli bireyi mesleki eğitim
kurslarına yönlendirmektedir. Bu kursların finansmanı İşsizlik Sigortası Fonu ve işverenden
tahsil edilen idari para cezaları ile karşılanmaktadır. Bu uygulama geliştirilip
yaygınlaştırılmalıdır ve bunun için bütün tarafların ortak çalışmasından yararlanılmalıdır.
5- İŞKUR tarafından engelli bireylere yönelik düzenlenen mesleki eğitim kurslarının
artırılması konusunda özel kurumların ve kamu kurumlarının proje hazırlaması ve uygulaması
için çalışmalar çoğaltılmalıdır.
6- Mevcut sistemde, İŞKUR tarafından İş Yasası’nda belirlenen %3 kota gereği, ayda 2 defa
engelli çalıştırması zorunlu firmalar ile İŞKUR sisteminde kayıtlı olan engelli iş arayanlar
buluşturuluyor. İŞKUR'un işveren ve engellileri bünyesindeki buluşturma toplantılarının
yaygınlaştırılması, çoğaltılması ve engel durumuna uygun iş görüşmelerinin sağlanması
çalışmaları artırılmalıdır.
9
7- İŞKUR, işyerlerini engelli bireylere uygun hale getirmek isteyen işverenler için bütçe
sağlamaktadır. Böylece engelli bireylerin istihdamının artırılması hedeflenmektedir.
İşverenlerin bu konuda daha yaygın olarak bilgilendirilmesi gereklidir.
8- Engelli istihdamının yaygınlaştırılması için, işverenlere yönelik farkındalık ve
bilgilendirme çalışmaları fazlalaştırılmalı ve özellikle işverenlerin STK’larla birlikte proje
hazırlamaları teşvik edilmelidir. Bu proje tekliflerine, devlet tarafından verilen teşvikin
artırılması yönünde tedbirlerin alınması faydalı olacaktır.
9- Engellilerin İŞKUR’un uyguladığı işbaşı eğitim programından daha fazla yararlanması
için STK’lar ve ilgili özel ve kamu kurumları gerekli katkıyı İŞKUR ile işbirliği içinde
sunmalıdır.
10- Engelli bireyin eğitim olanaklarından yeterli ölçüde yararlanmadığı gözetilerek, işe
yerleştikten sonra da ilgili uzmanlar tarafından desteklenmesi sağlanmalı; iş süresinde düzenli
aralıklarla iş performanslarıyla ilgili ölçme ve değerlendirilmeleri yapılmalıdır.
11- İşe yerleştirilmeden önce engelli bireylere uygulanacak ölçme, değerlendirme sistemleri
geliştirilmeli, iş analizleri yapılmalı ve iş ve meslek yönlendirmelerinin bu ölçme
değerlendirme veri sonuçlarına uygun olarak yapılması için çalışmalar artırılmalıdır.
12- Engelli bireylere yönelik İŞKUR faaliyetleri ve teşviklerinin yaygın şekilde duyurulması
için İŞKUR başta olmak üzere, ilgili tüm özel ve kamu kurumları tanıtım ve bilgilendirme
çalışmalarını yoğunlaştırmalıdır.
13- İŞKUR hizmet birimlerinin erişebilirlik çerçevesinde yenilenmesi için yapılan çalışmalar
ilgili mevzuat dikkate alınarak yoğunlaştırılmalıdır.
14- Tüm İŞKUR personelinin engellilere yönelik hizmeti daha etkili sunabilmesi için
başlatılan işaret dili uygulaması eğitimine ilave olarak diğer engel gruplarına yönelik
eğitimler de artırılarak yaygınlaştırılmalıdır.
10
15- İşverenlerin engelli bireyleri istihdam etmeleri yönünde farkındalık eğitimleri ile mevcut
kota sistemi yanında ekonomik teşvik ve desteğin artırılması için çalışmalar
yaygınlaştırılmalıdır.
16- Engellilere yönelik iş koçluğu uygulamalarına ilişkin çalışmaların güncel gelişmeler
dikkate alınarak artması için verilen teşvikler yoğunlaştırılmalı ve STK’ların bu yönde çaba
göstermesi ve uygulanabilir projeler hazırlaması sağlanmalıdır.
17- Engelli istihdamı kota sistemi ile çözülmeye çalışılmaktadır. Ancak kotanın %3 olması ve
en az 50 çalışan olması koşulu eleştirilere neden olmaktadır (Zira işverenler çoğu kez çalışan
sayısını 49 da bırakmaktadır). Bu nedenle engelli bireylerin kota sistemi üzerinden istihdam
koşulunun 20 kişide 1 kişi olarak yeniden düzenlenmesi gerekmektedir.
11
Engelli Bireylerin Sosyal Haklarına İlişkin Değerlendirme ve Öneriler:
Sosyal haklar, vazgeçilmez ve yaşamsal içerikli olmaları nedeniyle önemlidirler. Özellikle
engelli bireyler için neredeyse yaşamlarının her anında, hemen hemen her gün karşı karşıya
kaldıkları düzenlemeler bu alanda yer almaktadır. Engelli bireylerin yaşamlarını insan
onuruna yaraşır düzeyde ve kalitede sürdürebilmelerinin önündeki engellerin büyük bir kısmı,
bu alandaki hak ihlalleri nedeniyle olmaktadır.
Sosyal haklara yönelik düzenlemeler sıkça değiştirildiğinden takibi de zor olmakta, kişilerin
haklarını bilememesinden kaynaklı ihlaller de ayrı bir sorun yaratmaktadır. Bunun yanında
kullanılan dilin zor anlaşılmasının, teknik düzenlemelerin anlaşılabilecek düzeyde
yapılmamasının, bireyleri sıkıntıya sürüklediği tespit edilmiştir. Nihayetinde, hakların
kullanımı noktasında uygulayıcıların, engelli bireylerin yaşam tarzı ve ihtiyaçları konusunda
tecrübesiz olmalarından veya yapılan araştırmalarda yetersiz kalmalarından dolayı, sosyal
güvenlik alanında tanınan haklardan engelli bireylerin gerektiği şekilde yararlanamadıkları
gözlenmektedir. Mevzuat düzenlememizde yer alan pozitif ayrımcılık ilkesi dahi sorunları
çözmeye yetmemektedir.
Bireylere tanınan sosyal hakların ne düzeyde işlevsel olduğu, sosyal devlet tanımına
uyabilmemiz yönünden önem arz eden belirleyici bir faktördür. Bu nedenledir ki dezavantajlı
gruplara yönelik sosyal politikalar belirlenirken, bu grupların toplumsal yaşama
katılabilmelerinin kolaylaştırılmasının öncelikli olarak ele alınması gerekmektedir.
Bu konudaki değerlendirmelerimiz ve önerilerimiz aşağıdaki gibidir:
1- Türkiye ‘de prime dayalı ve primsiz sistem üzerinden engellilerin yardım almasını
sağlayan düzenlemeler mevcuttur. Maluliyet Sigortası kolundan sağlanan yardım; birey işe
girdikten sonra meydana gelen arıza ve sakatlıklardan dolayı çalışma gücünü %60 ve üzeri
kaybetmesi sonucu maluliyet aylığı bağlanır. Şartları; 10 yıldan beri sigortalı olmak ve 1800
gün prim ödemek olup, başka birinin bakımına muhtaç olması halinde 10 yıl şartı aranmaz.
Maluliyet aylığı, 4 B sigortalıları (Bağ-kur) için sigortalının 9000 günden az günü varsa 9000
gün üzerinden, 4 A sigortalıları (SSK) içinse sigortalının 7200 günden az günü varsa 7200
gün üzerinden bağlanır. Maluliyet aylığı alan kişinin çalışması halinde aylığı kesilir.
Öncelikle ülkemizde maluliyet sigortası kolundan bağlanan maaşın düşük olduğu, ekonomik
koşullar gözetildiğinde ve engelli bireyin ihtiyaçlarının, engelliliğinden kaynaklı olarak
giderlerinin yüksek olduğu dikkate alınarak, maaşının kesilmemesi gereklidir. Ayrıca
12
istihdam, kişinin manevi gelişimi, toplumsal yaşama katkısı da dikkate alınarak
değerlendirilmelidir. İş göremezlik maaşının kesilmediği gözetilerek aynı gerekçeyle hareket
edilmelidir.
Maluliyet aylığı bağlama koşulları değiştirilmelidir. 10 yıldan beri sigortalı olmak oldukça
uzun bir süre olup, bir kısım engellilerin, yaşamsal hizmeti haiz ihtiyaçları da göz önüne
alınarak koşulların engelli birey lehine değiştirilmesi yönünde çalışmalar yapılmalıdır.
2- İş kazası veya meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünü %10 ve üzeri
kaybedenlere sürekli iş görmezlik geliri bağlanır. Burada süre şartı yoktur. 1 gün dahi çalışmış
olsa bu haktan faydalanılır. Çalışılması halinde sigortalının geliri kesilmez. Bu kayıp %60 ve
üzeri olması halinde, ayrıca maluliyet aylığı bağlanır. (Yukarıdaki şartların sağlanması kaydı
ile) bu durumda engelli sigortalı hem malullük aylığı hem de sürekli iş göremezlik geliri
alabilir. Ancak bu aylık veya gelirden yüksek olanın tamamı, az olanın yarısı, eşitliği halinde
ise iş kazası ve meslek hastalığından bağlanan gelirin tümü, malullük aylığının yarısı bağlanır.
3- 2022 Sayılı Yasa kapsamında engelli bireye bağlanan engelli maaşının, engelli bireyin
çalışmaya başlaması halinde kesilmesi sorun olmaktadır. 2022 Sayılı Yasa kapsamında engelli
maaşı bağlanabilmesinin koşullarının değiştirilmesi, engelli kişinin aile bireylerinin
çalışmasına bakılmaksızın sadece kişinin kendisi ile ilgili mali kriterlerin gözetilmesi
gerekmektedir.
4- Bakım ücretinin, engelli bireyin kendisine verilmesi (bireyin, kişisel bağımsızlığının
sağlanması) veya engelli bireyin, bakımını sağlayacak kişiyi kendisinin seçmesi
sağlanmalıdır.
5- Engellilerin iş ve özel yaşamında (araç alma, vergi muafiyeti, vergi istisnası, medikal
malzeme ihtiyacı, işyeri açma, kredi…) kurum ve kuruluşlara başvurularda, sağlık raporunun
tekrar tekrar istenmesi mağduriyete yol açmaktadır. Bunun yerine alınan sağlık raporunun,
omurilik felçlileri gibi iyileşemeyecek durumda olanlardan tekrar istenmemesi gereklidir.
6- Başkasının bakımına muhtaç derecede engelli çocuğu olan annelere sağlanan SGK
avantajlarında;
Annelerin 01.10.2008 tarihinden sonra çalışma sürelerine, çalıştığı sürenin %25’i ilave
edilecek ve bu süre yaş haddinde (emekliliğine esas) indirilecektir. Ancak engelli çocuğa
duruma göre baba, ağabey, abla, üvey anne gibi yakınları da baktığı bilinen bir husustur. Bu
13
nedenle maddenin değiştirilerek, sosyal devlet ilkesi gereği, engelli bireyin sorumluluğu
devletin üzerinde olduğu da dikkate alınarak, sadece “engelli bireye bakan” kişinin bundan
dolayı tam gün sigortalı sayılması hususunda çalışma yapılmalıdır. (Ayrıca aile bireylerinden
birinin engelli hale gelmesi halinde, genellikle ailenin ekonomik durumu ağırlaştığından daha
önce hiç çalışmamış dahi olsa aile bireylerinin çalışmaya ihtiyaçları olduğu gözlemlenmiştir.)
Bir ailede bir birey engelli olduğunda, ona bakan kişinin öncesinde çalışıp çalışmadığına
bakılmaksızın, o engelli bireyin bakımını üstlendiği tarihten itibaren bu kişi sigortalı sayılmalı
ve primleri hazine tarafından karşılanmalıdır.
7- Sağlık kurumlarında çalışan tüm personelin, engelli bireylerle iletişim konusunda
eğitimler alması sağlanmalıdır.
8- SGK mevzuatının dilinin sadeleşmesi ve anlaşılabilir olması için gerekli çalışmalar
yapılmalıdır.
9- Sağlık Uygulama Tebliği (SUT) düzenlenirken, özellikle engelli bireyleri ilgilendiren
düzenlemelerde, STK’lar ile işbirliğinin etkili bir şekilde sağlanması gerekmektedir.
10- Engelli bireylerin taraf olduğu ve engelliliklerinden kaynaklı davaların – özellikle tıbbi ve
medikal cihazların – azami 2 ayda sonuçlanması mühimdir. Aksi halde bu davaların uzun
sürmesi halinde kişinin süreçte sağlığını yitirdiği, gecikmeden dolayı mağdur olduğu ve
ihtiyaçlarının değişebildiği gözlemlenmiştir.
11- 2022 Sayılı Yasa’ya göre aylık bağlanacaklar ve bağlanmış olanlar hakkında yapılacak
periyodik incelemelerin kriterleri derhal değiştirilmelidir. Şöyle ki:
- Öncelikle engelli bireye maaş bağlanırken, aynı çatı altında yaşayan bireylerin gelirlerine
bakılmaksızın kayıtsız şartsız, engelli bireyin bire bir mali durumuna bakılarak karar
verilmelidir. Kişin maddi ve manevi gelişiminin önündeki tüm engellerin kaldırılmasını temin
etmek devletin görevidir. Engelli bireyi, aynı çatı altına yaşadığı kişilere bağımlı kılacak,
borçlu hissettirecek yöntemler ile değerlendirmek sakıncalıdır.
- Periyodik denetimin, ev içindeki yaşam standartlarının gözetilerek yapılması onur
kırıcıdır. Bunun yerine sistem üzerinden ve yukarıda değinildiği gibi sadece engelli birey
yönünden incelenmelidir.
- Aynı ailede 2 veya daha fazla engelli olması halinde, yine hane gelirine bakılmaksızın her
birine maaş bağlanmalıdır.
14
12- Medikal malzemelerin sayı, kalite ve bedeli tespit edilirken, kesinlikle engelli bireyin,
engeline göre, faaliyet yürüten STK’lar ile işbirliği yapılarak tespit edilmelidir. Örneğin, hasta
alt bezi temini için tespit edilen ürün miktarı ve fiyatı konusunda ilgili STK’lardan destek
alınmadığından, gerek kalite, gerekse ürün sayısında sıkıntı yaşanmaktadır. Hasta alt bezi
yetersiz veya kalitesiz olması halinde bası yaralarına yol açacak olup, hasta kaybı ile
sonuçlanacak sıkıntılara varabilecek problemlerin yaşanması mümkündür.
13- Engellilik durumunu gösteren Sağlık Kurulu Raporunun oranlarında yaşanan
uyuşmazlıklar, engelli haklarının tamamını ve ayrıca engelli bireylerin tıbbi, çalışma ve
emeklilik durumlarını etkilediğinden, sağlık raporları verilirken kişinin durumu en iyi şekilde
tespit edilmeli; bu raporlar, kişinin durumunda değişiklik yaşanmadığı sürece keyfi bir
şekilde, farklı ölçütler kullanılarak değiştirilmemelidir.
14- Kurumlar arasında işbirliği sağlanmak suretiyle, engelli bireylerle ilgili bilgiler
paylaşılarak, engelli bireylerin hayatının kolaylaştırılması gerekmektedir. Engelli bir bireyin
sürekli elinde raporla dolaşması yerine, verilerin resmi kurumlar arasında paylaşılması, –
engellinin kişisel bilgilerinin saklanmasına özen gösterilmek kaydı ile- engelli bireyin resmi
kurum ve kuruluşlarla olan ilişkisinin kolaylaştırılması gerekmektedir.
15- Tıbbi ve medikal malzeme alımında, engelli bireylerin engellilikleri nedeniyle almış
oldukları tıbbi malzemenin tamamı SGK tarafından karşılanmalıdır. (Son dönemlerde,
yargısal kararlarla da görülmüştür ki, bu talep yasal bir haktır. Dava yolu ile kazanılması
ödenen vekalet ücretleri ve yargı giderleri gözetildiğinde devlete daha ağır bir yük
oluşturmakta, kişileri uzun süren yargılamalar nedeniyle maddi ve manevi zarara
uğratmaktadır). Olayın yargıya intikal etmediği durumlarda ise kişi, kendisi için gerekli olan
malzemeyi temin edememekte, yaşanan sürekli mağduriyet nedeniyle yaşamsal tehdit altında
kalmaktadır. Sağlıklı yaşamanın temel hak olduğu gözetilmelidir.
16- Tıbbi ve medikal ihtiyaçların giderilmesinde kaliteye bakılmaksızın en ucuzu değil,
sektörde bulunan malzemelerin kalitelileri arasında fiyatı en uygun olanı tercih edilmelidir.
Sektörde olmadığı ve yurt içinde bulunmadığı anlaşılan malzemelerin engelli birey yönünden
gerektiğine dair rapor olması halinde acilen ihtiyacın karşılanması gereklidir.
Ayaktan Tedavilerinde Kullanılan Tıbbi Malzeme Ödeme Sistemi Hakkında Öneri
Bilindiği gibi sigortalı engelli hastaların ayaktan tedavilerinde kullanılan tıbbi malzeme
bedelleri SGK tarafından karşılanmaktadır. Geri ödemelerde fiyat tespitinde Sağlık Uygulama
15
Tebliği dikkate alınmaktadır. Yani sağlık uygulama tebliği ekinde belirtilen fiyat listelerindeki
fiyatlar ve miktarlar geri ödemelerde dikkate alınmaktadır. Mağduriyetlerin bir kısmı bu
fiyatlar ve miktarlar üzerinden yaşanmakla beraber esas sorun engelli yakınlarının geri
ödemede karşılaştıkları bürokratik süreçlerde bulunmaktadır. Bu süreçler hastanın ikamet
durumuna göre zorlaşmaktadır. Hak sahibinin başka bir ilde ikamet ediyor olması veya
bulunması, evrak teslim süreçlerinde sorunlara yol açmaktadır. Bazen sorun olmasa bile
fatura geri ödemeleri mevcut sigortalının ikamet ettiği veya sigortalı bulunduğu yerin ilgili
SGK Müdürlüğü’nce gönderilmektedir ki bu da süreci uzatan bir faktör olmaktadır. Ancak bu
süreçleri zorlaştıran engellerden sadece bir tanesidir. Tebliğ elektronik ortam ile
birleşemediğinden veya gelişmiş şekilde entegre olamamasından dolayı süreçlerin önemli
kısmını sigortalı veya ona bakan yakınının üzerine yüklemektedir.
Süreci baştan itibaren tanımlarsak, hasta veya engelli birey belli aşamalardan geçerek
kullanmakta olduğu malzemeleri temin edebilir. Engelli veya hasta bireyin süreğen olarak
kullandığı malzemeleri SGK ayaktan tıbbi malzemelerde şu şekilde sıralamıştır; " Hasta alt
bezi, sonda, kolostomi, ürostomi, aspirasyon sondası vb."
Bir engellinin bu malzemeleri temin ederken izlediği yol;
1. Malzeme ile ilgili raporunu çıkarır.
2. Çıkarılan rapora göre reçete yazılır.
3. Yazılan reçeteye göre malzeme herhangi bir medikal firma, market veya eczaneden satın
alınır.
4. Fatura ve diğer belgelerle beraber (raporun aslı gibidir onaylı fotokopisi, reçete aslı, fatura
aslı) ilgili SGK merkezine gidilir. Form doldurularak geri ödeme talep edilir.
Geri ödeme hastanın banka hesabı yoksa T.C. Ziraat Bankası’na T.C. kimlik numarasına
yatırılır ve her ayın 8 – 14’ü arasında ödemeler ilgili kişinin kendisi veya vekili tarafından
alınır.
Geri ödemeler 1 ay ile 3 ay içerisinde tamamlanır.
Ancak rapor yazımında, reçete yazımında, fatura yazımında sorun çıkması halinde hak sahibi
veya engelli bireyin evrakı geri döner. Engelli birey fatura bedelini alabilmek için bir kısım
işlemleri tekrar etmek zorunda kalacağından süreç uzayacaktır.
16
Çözüm olarak, hasta ya da engelli bireyin bu bürokratik sisteme yakalanmadan online sistem
üzerinden, reçetesini aynı eczane sistemi gibi yazdırabilmesi faydalı olacaktır. Bu
medikalleşmeyi de sağlam altyapıya oturtacak bir sistem olacaktır.
Yapılacak bu sistemle hasta birey ya da engelli birey reçetesini yazdırdığında aldığı kod ile
beraber medikal firmaya veya eczaneye gidecek ve medikal malzemelerini alabilecektir.
Sistem üzerinden girilen kod ile fatura online SGK sistemine düşecek ve ödeme otomatik
olarak medikale yapılacaktır.
Bu sistem sayesinde hasta bireyin ya da engelli bireyin hesabına ödeme yapılması ve hak
sahibinin geri ödemesini takip etme süreci, sorun olmaktan çıkacaktır. Ayrıca bu sistem
sayesinde hak sahibinin veya hasta/engelli bireyin masraf yaparak SGK müdürlüğüne gitmesi
veya evrakının geri dönmesi aşamaları engellenecek ve doğal olarak kurum maliyetlerinden
tasarruf sağlanacaktır.
Önerilen sistem sayesinde ileride ekli programların yapılmasıyla beraber engelli bireyin neden
engelli olduğu ve öğrenim durumları kayıt altına alınarak incelenebilecektir. Bu sayede SGK
ve Sağlık Bakanlığı’nın sistemleri birbirlerine ayaktan tıbbi malzeme programı ile entegre
olabilecektir.
Bu sistem sayesinde süreçler elektronik ortamda yapılacak ve elektronik ortam hasta adına
hak sahibinin reçete yazdırma veya faturalama tarihlerini de takip edebilecektir.
17
Erişilebilirlik, Ulaşım ve İletişim Alanlarıyla İlgili Değerlendirmeler ve
Öneriler:
Erişilebilirlik sorunu (Bilgi, teknolojik, ulaşım, mimari…) engelli bireyler yönünden
yaşamsal önemi haizdir. Engelli birey tıbbi, mesleki, ekonomik ve sosyal anlamda,
sorunlarının en önemli kısmını erişilebilirlik ve ulaşım konularında yaşamaktadır. Türkiye
genelinde düşünüldüğünde kendi durumundan değil de çevresel faktörlerden kaynaklanan
engeller nedeniyle birçok kişi evinden dahi çıkamamaktadır. Bu durum, engelli bireyin
kendisiyle birlikte ailesinden en az bir kişinin tüketici duruma gelmesine neden olmaktadır.
Sonuçta engellilerin çoğununu toplumsal entegrasyonunun sağlanmasında sorunlar
yaşanmaktadır. Bu nedenle, sorunların çözümünde mevcut yasal düzenlemelerin amacına
uygun olarak etkili bir şekilde uygulanması, tüm sorunların çözülebilmesi için birinci
derecede önem arz etmektedir. Engelliler Hakkında Kanunu’nun geçici 2. Maddesi ve devamı
gereğince, erişim sorununun çözülmesi için tanınan sürenin 1 Temmuz 2013 tarihinde sona
erdiği, denetleme yapılması esnasında düzeltme için verilmesi planlanan sürenin de 07
Temmuz 2015 tarihinde sona erdiği bilinmektedir. Bu nedenle ivedilikle etkin denetimin
artırılıp, müeyyidelerin uygulanmasının zorunlu olduğunu belirtmeliyiz. Bu konudaki
değerlendirmelerimiz ve önerilerimiz aşağıdaki gibidir:
1- Toplu taşıma araçlarında hizmet veren tüm yönetici ve ulaşım sorumlularına, engelliye en
iyi şekilde hizmet verebilmesi için, etkin bir şekilde hizmet içi eğitim verilmesi ve konuyla
ilgili engelli bireylerden gelen öneri ve şikayetlere zaman geçirilmeden müdahale edilmesi
faydalı olacaktır.
2- Engellinin sosyal yaşama katılamamasının en büyük nedenlerinden biri, tuvalet ihtiyacını
giderebileceği uygun yerlerin kamusal alanlarda bulunmamasıdır. Umuma açık yerlerdeki
tuvaletlerin yeterli sayıya çıkartılması, standartlara uygun bir şekilde ve hijyen koşullarına
uygun olarak hizmet vermelerinin sağlanması gerekmektedir.
3- Engelli bireylerin erişimine uygun alanların (otopark, tuvalet, rampalar vb.), yol gösterici
levhalar kullanılmak suretiyle yönlendiricilerin artırılması ve engelli bireylere yönelik bilgiye
erişimde kolaylık gösterilmesi gerekmektedir.
4- Erişilebilirlik izleme ve denetleme komisyonunda görev alan Aile ve Sosyal Politikalar,
Bilim, Sanayi ve Teknoloji, İçişleri, Çevre ve Şehircilik, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanlıklarından gelen temsilcilerin, uzman nitelikli olarak görevlendirilmesinin sağlanması
18
gerekmektedir. Zira bu görevin asli görev olarak yer almadığından denetleme görevinin
layıkıyla yerine getirilmediği ve çalışmaların süreklilik göstermediği tespit edilmiştir.
Toplantılarda alınan kararların tüm kamuoyuyla paylaşılması ve bu alınan kararların
uygulanma sürecinin yetkili kurum ve kuruluşlar tarafından uygulanıp uygulanmadığının
takibinin etkin bir şekilde yapılması için gerekli mekanizma kurulmalıdır.
5- Ulaşım sorunu bu tarihe kadar (Kasım 2015) etkin bir şekilde çözüme
kavuşturulamamıştır. 5378 Sayılı Engelliler Hakkında Kanun’unun Geçici 3. Maddesinde yer
aldığı üzere, sorunların çözümü için son tarih olarak 7 Temmuz 2018 belirlenmiştir. Ulaşım
sorununun etkin bir şekilde çözülememesinin en önemli nedenlerinden biri ilgili kurumların
ve STK’ların uygulamaya yönelik sağlıklı bir iş birliği yapamamasıdır. Sorunun çözümü için
ivedilikle:
a- Mevcut eğitim sisteminde eğitim alan engelli bireylerin derhal tespitiyle, eğitim aldıkları
okul yöneticileriyle işbirliği yapılarak, okula servis hizmeti veren ulaşım araçlarının ihtiyaca
cevap verecek düzeyde erişime uygun hale getirilmesinin sağlanması gerekmektedir.
b- Özel şirketler ve kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam edilen engelli bireyler
açısından, engelli bireyi istihdam eden işverenlerle, kamu kurum ve kuruluşlarında konudan
sorumlu yöneticilerle işbirliği yapılmak suretiyle ulaşım sorununun çözülmesi gerekmektedir.
c- Şehirlerarası ulaşımda 2018 yılına kadar uzatılan süre uzun bir süredir. Sorunun daha
erken sürede çözülebilmesi için, seyahat şirketlerinin yeni aldıkları araçların engelli bireylerin
erişimine uygun olmaması halinde, bu araçlara kesinlikle çalışma ruhsatlarının verilmemesi
gerekmektedir. Mevcut araçların da 2018’e kadar kademeli olarak -engelli bireylerin
seyahatine uygun olacak şekilde gerekli sayıda araçlarının donanımlarını sağlamak üzere
önlemlerinin alınması ayrıca gerekmektedir. Her yıl belli yüzdeler çerçevesinde araçların
engelli bireylerin erişimlerine uygun hale getirilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde şirketlere
cezai yaptırımlar uygulanmalıdır (Kısa, orta ve uzun vadede eylem planları hazırlanmalıdır).
6- Özel şirketlerde ve kamu kurum ve kuruluşlarında erişebilirlik konusunda standartların
sağlanmasından sorumlu ilgili kişilere yönelik, tek bir merkezden ve tek bir müfredat
üzerinden hizmet içi eğitim verilmesi gerekmektedir.
7- Kamu kurum ve kuruluşlarında (kamu hastaneleri, belediyeler, adliyeler vb.) danışmanlık
hizmeti verilen birimlerde, engellilere gerekli yönlendirme ve hizmetin verilmesi için görev
alan personele bu konuda gerekli eğitimin verilmesi gerekmektedir. Bu konuda istihdam
edilecek kişilerin engelli bireylerden tercih edilmesi için azami özen gösterilmelidir.
19
8- Engelli bireylere hizmet veren STK’lara yönelik, amacına uygun hizmet etmek koşuluyla,
edindikleri araçlardan ÖTV muafiyeti sağlanmalıdır.
20
Engelli Bireylerin İstihdamına Yönelik Sendikal Çalışmaların
Değerlendirmesi ve Öneriler:
Gerek özel, gerekse kamusal alanda çalışma hayatında sendikaların önemi oldukça büyüktür.
Bu çalışmada, engelli çalışanların sorunlarının çözümünde, işveren, işçi ve kamu çalışanları
sendikalarının diğer STK’lar ile birlikte işbirliği halinde olmalarının zorunlu olduğu
saptanmıştır.
Engelli çalışanların, hak temelli mücadelelerinde zayıf oldukları, madden ve manen geri
kaldıkları bilinen bir gerçekliktir. Bu nedenle, sendikal oluşumlarda engelli çalışanlara yer
verilmesi, bunun için komisyonlar kurulması, etkin ve güçlü bir yapılanma ile mümkündür.
Sendikalar (kamu çalışanları-işçi ve işveren) kuruluş amaçları gereği, çalışan engelli
bireylerin, iş yaşamındaki ihtiyaçlarını ve çözüm önerilerini öne çıkarmak zorundadırlar.
Çalışanların ortak hak ve çıkarlarını korumak, sorunlarını çözmek amacıyla kurulmuş ve
bunun bilincinde olan sendikaların diğer üyeler kadar engelli üyelerinin de sorunlarının
belirlenmesinde, kolaylaştırılmasında ve çözümünde etkili olması gerektiği göz önünde
bulundurulduğu zaman; bu konuda, diğer alanlarda da olduğu üzere eksiklikler mevcut olup,
bu eksikliklerin giderilmesi için çalışmaların artırılması faydalı olacaktır. Bu çerçevede
yapmış olduğumuz değerlendirme ve öneriler aşağıdaki gibidir:
1- Tüm sendikalarda engelli hakları konusunda çalışacak komisyonlar kurularak aktif bir
şekilde faaliyetlerini sürdürmeleri gerekmektedir. Engellilerin, sağlık, sosyal, istihdam vb.
alanlarda haklarına dair bilinçlendirme, hak arama bilincini artıran sendika
yönetimlerine/çalışanlarına yönelik eğitimler yapılmalıdır. Sendikaların toplu iş sözleşmeleri
sürecinde, pozitif ayrımcılık ilkesi gereğince, engelli çalışanların hakları öne çıkartılmalıdır.
2- Sendikaların, engelliler konusunda çalışma yapan ilgili STK’larla düzenli olarak bir araya
gelerek, engellilerin de çalışabileceği yönünde farkındalık yaratılması ve toplumsal bilinç
oluşturulmasının sağlanması faydalı olacaktır.
3- Sendikaların, yasal gelirlerinin %10 oranında bölümünü eğitim faaliyetlerine harcama
yükümlülükleri bulunmaktadır. Sendikalar, engelli bireylerin çalışma hayatına aktif olarak
katılabilmeleri ve halen sendikalara üye olan engellilerin iş ve sosyal yaşam kalitelerinin
artırılması için yapılacak çalışmalarda kullanılmak üzere, aynı eğitim faaliyetlerine ayırdıkları
gibi, bütçelerinden en az %10 oranında fon ayırmaları önerilmektedir.
21
4- Sendikalar, iş sağlığı ve güvenliği noktasında işçi ve işverene eğitim verilmesi, iş
yerlerinde denetimlerin artırılması yolunda çalışmalar yapmalıdırlar. İş sağlığı ve iş güvenliği
mevzuatına aykırı davranışlara ilişkin cezalar caydırıcı olmalıdır. (Örneğin ceza olarak; iş
kazasının gerçekleştiği işyeri sabıkalı sayılarak, Kamu İhalelerine girememe gibi cezalar
getirilebilir.)
5- Engelli çalışanların, engelleriyle ilgili gerçekleşen sorunlardan kaynaklı takibata
uğradıklarında disiplin kurullarındaki cezalar; işten veya memuriyetten çıkarmaya kadar
gitmektedir. Engelliler hakkında işlem yapılmadan evvel, yaşanan sorunun kişinin engel
durumundan kaynaklı olup olmadığı konusunda uzmanlardan görüş alınması sağlanarak,
konuya bakış açısı değiştirilmelidir. Bu konuda işverenlerin, insan kaynakları yöneticilerine,
Kamu Kurum ve Kuruluşlarının da yetkili kişilere hizmet içi eğitim verilmesi yararlı
olacaktır.
6- Türkiye’de mevcut tüm işçi sendikalarının, engelli üyelerine yönelik, is hayatında
karşılaştıkları sorunlar hakkında doğru verilere dayanan ölçme ve değerlendirme
çalışmalarının sistematik bir şekilde yapılması ve kamuoyuyla paylaşımının sağlanması
gerekmektedir.
7- Sendikaların çalışmalarında engelli üyelerine yönelik hak ve taleplerinin öne çıkarılması
için gerekli çalışmalar yapılmalıdır.
22
Engelli Memurların İş Yaşamına İlişkin Düzenlemelere Dair
Değerlendirme ve Öneriler:
1- Mevcut yasada emeklilik hakkı kazanmak için gereken çalışma süreleri kadınlarda ve
erkeklerde farklıyken, engelli bireylere yönelik bu yönde bir düzenleme yapılmamıştır. Bu bir
eksiklik olarak görülmüştür. Yine engelli bireylerin, emeklilikten kaynaklı haklarının, diğer
bireylerle aynı olmadığı saptanmıştır. Bu eksiklik ve farklılıkların, pozitif ayırımcılık ilkesi
gereğince giderilmesi için çalışmalar başlatılmalı, bu yönde öneriler geliştirilmelidir.
2- Engelli kamu görevlilerinin maaşından yapılan gelir vergisi kesintisi oranlarının, yasada
mevcut olan oranlardan %50 düşük uygulanması gerekmektedir.
3- Engelli kamu görevlileri, emekliliklerinde derece ve kademelerine bakılmaksızın yeşil
pasaport hakkından yararlandırılmalıdır. Zira öngörülen çalışma süresi içinde engelli memur,
yeşil pasaport alınmasının koşulu olan dereceye sahip olamamaktadır.
4- Engelli kamu görevlilerinin atanmasına ve yer değiştirmesine ilişkin iş ve işlemler ile
ilgili mevzuat düzenlemelerinde oluşturulan komisyonlarda, engelli kamu görevlilerinin
temsil edilmesi sağlanmalıdır.
5- Engellilerin bir kereye mahsus olmak üzere, talep ettikleri yere, yer değiştirme suretiyle
atanmalarında herhangi bir kayıt ve sınır uygulanmamalıdır.
6- Orta öğretim (lise) ve yükseköğretim mezunu olup hizmetli kadrosunda bulunan engelli
kamu görevlileri görevde yükselme sınavından muaf tutularak istekleri halinde VHKİ veya
memur kadrolarına atanabilmelidir.
7- Sendikalar öncülüğünde her ilde engelli istihdamı ve meslek danışmanlığı konusunda
uzman istihdamı sağlanmalı ve öğretim üyelerinin de bu konuda uzmanlaşma ve aktif rol
almasına öncülük edilmelidir. Bu sayede üniversitelerde ve diğer eğitim kurumlarında da
gerekli duyarlılık sağlanacaktır.
8- Ekim 2015’te, Sağlık Bakanlığı, bağlı kuruluşları ve Aile Sosyal Politikalar Bakanlığı ile
yapılan Kurum İdari Kurul toplantılarında “Engelli olarak istihdam edilen kamu görevlilerinin
engelleri ile uyumlu görevlerde çalıştırılmaları” talep edilmiştir. Mutabakat sağlanması
durumunda, bu alandaki tüm kurumlara genel yazı yazılmak suretiyle bu hususta gerekli
23
bilgilendirme yapılacak ve talimatlar verilecektir. Bu konuyla ilgili yasanın etkin olarak
uygulanabilmesi için gerekli düzenleme ve denetlemenin sağlanması gerekmektedir.
www.calisabilirimprojesi.com • www.siviltoplumdiyalogu.org