ŞEHR-İ NUH - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/G00380/2018/2018_AGITOGLUN.pdf · Şehr-i Nuh...
Transcript of ŞEHR-İ NUH - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/G00380/2018/2018_AGITOGLUN.pdf · Şehr-i Nuh...
ŞEHR-İ NUHULUSLARARASI MULTİDİSİPLİNER ÇALIŞMALAR KONGRESİ
8-9 Eylül 2018CİZRE - ŞIRNAK
TAM METİN KİTABI
EditörGültekin GÜRÇAY
İKSAD YAYINEVİ - 2018
ISBN 978-605-7510-27-3
KONGRE TAM METİN KİTABI
Editör: Gültekin GÜRÇAY
Institute Of Economic Development And Social Researches Publications®
(The Licence Number of Publicator: 2014/31220)
TURKEY
TR: +90 342 606 06 75 USA: +1 631 685 0 853
E posta: [email protected]
www.iksad.org www.anadolukongre.org
Bu kitabın tüm hakları İKSAD’a aittir. İzinsiz kopyalanamaz ve çoğaltılamaz Kitapta bulunan eserlerin yasal ve
etik sorumluluğu yazarlara aittir
Iksad Publications - 2018© Yayın Tarihi: 13.10.2018 ISBN 978-605-7510-27-3
KONGRE KÜNYESİ
KONGRENİN ADI
Şehr-i Nuh Uluslararası Multi Disipliner Çalışmalar Kongresi
KATILIM TÜRÜ
Çağrılı – Davetli
TARİHİ VE YERİ
8-9 Eylül 2018 - CİZRE/ŞIRNAK
ORGANİZATÖR
İKSAD- İktisadi Kalkınma ve Sosyal Araştırmalar Derneği
KATILIMCI KURUM
Al Farabi Uluslararası Sosyal Bilimler Dergisi
Atlas Ulusal Sosyal Bilimler Dergisi
KONGRE BAŞKANI
Prof. Dr. Mustafa TALAS
DAVETLİ KONUŞMACILAR
Prof. Natalya LATIGINA- Taras Shevchenko National University of Kyiv
Samira KHADHRAOUI- Sangmyung University
Dr. Maham REHMAN- National Defence University Islamabad
Damezhan SADYKOVA- Kazakh State Women’s Teacher Training University
Dr. Elvira GULIEVNA- Bashkir State Pedagogical University M Akmully
DÜZENLEME KURULU BAŞKANI Mustafa Latif EMEK
GENEL KOORDİNATÖR
Gültekin Gürçay
KONGRE DİLLERİ
Türkçe (tüm lehçeler), Arapça, Rusça, Çince ve İngilizce
115
HANBELÎ USÛLCÜLERİN SÜNNET VE HZ. PEYGAMBER’İN FİİLLERİNE YAKLAŞIMI
-MERDÂVÎ ÖRNEĞİ-
Dr. Öğr. Üyesi Nurullah AGİTOĞLU
Şırnak Üniversitesi, [email protected]
ÖZET
Sünnet/Hadis, İslam dininin temel ikinci kaynağı olarak ilk dönemlerden bu yana inceleme konusu
olmuştur. Bu bağlamda Hz. Peygamber’in fiillerinin bağlayıcılığı konusu da önem taşımaktadır. Bu tür
meselelere hadisçilerin yan ısıra fıkıh usûlcüleri de ilgi göstermiştir. Usûlcülerin orijinal yaklaşımları
hep dikkat çekmiştir. Bu çalışmada Hanbelî ekolünün konuya yaklaşımı önemli bir Hanbelî usûlcüsü
Merdâvî (ö.885/1480) örneğinde incelenecektir. Tam adı Ebü’l-Hasen Alâüddîn Alî b. Süleymân b.
Ahmed el-Merdâvî olan usûlcümüz, değişik beldelerde çok yönlü ve yoğun bir ilmi tahsil yapmıştır.
Kendi döneminin önemli âlimlerinden ders alan Merdâvî çok önemli eserler de telif etmekten geri
durmamıştır. Eserleri ve görüşleriyle Hanbelî mezhebi tarihinde önemli bir yere sahip olan Merdâvî
“şeyhülislâm” ve “şeyhülmezheb” lakaplarıyla anılmıştır. Eserleri içinde dikkat çeken önemli bir tanesi
de Tahrîrü’l-menkûl fî tehzîbi ilmi’l-usûl adlı olanıdır. Merdâvî kaleme aldığı, Hanbelî mezhebinin temel
usul kitaplarından biri olan bu eserini ayrıca şerh etmiştir. Tebliğimizde onun sünnet ve Hz.
Peygamber’in fiillerine yaklaşımını bu eseri çerçevesinde değerlendirme yoluna gideceğiz.
Anahtar Kelimeler: Sünnet, Hadis, Hanbeli, Merdâvî.
Giriş
Ahmed b. Hanbel’in görüşleri etrafında oluşan ve ona nisbetle anılan Hanbelî mezhebi, gerek
mezhep imamının yaşadığı dönem gerekse mezhepleşme süreci bakımından Hanefî, Mâlikî ve Şâfiî
mezhebinden sonra ortaya çıkmış dördüncü büyük Sünnî mezhebidir.1
Hanbelî mezhebinin doğuş ve kuruluşu ele alınırken II ve III. yüzyıllarda Hicaz ve Irak
bölgelerinde görülen fikir hareketleri, fıkhî gelişme ve ekolleşme, bu arada gündeme gelen re’y, hadis
ve kelâm tartışmaları Ahmed b. Hanbel’in hayat hikâyesinden ve fikrî mücadelelerinden ayrı
düşünülemez.2 Zaten o, fikirleriyle ve bu fikirlerin savunulması uğrunda baskıya boyun eğmeyen
tavizsiz ve kararlı tutumu ile İslam düşünce tarihinde iz bırakmış en önemli şahsiyetlerden biridir.3
Abbâsîler’in idareyi ele geçirmelerinden Ahmed b. Hanbel’in yaşadığı III. (IX.) yüzyılın ilk
yarısına kadar geçen süre içerisinde fıkhî faaliyetlerde büyük bir gelişme olmuş ve bu süre zarfında,
Emevîler devrinde oluşan Hicaz ve Irak ekolleri, hüküm çıkarmada re’y ve hadise verilecek yer ve değer
konusuyla ilgili metodolojik bir farklılaşma noktasına gelmiştir. Bu ayrışmada Iraklılar re’yciliği,
Hicazlılar ise eser veya hadisçiliği temsil ediyor,4 ehl-i re’yin liderliğini Ebû Hanîfe, ehl-i hadîsin
1 Ferhat Koca, “Hanbeli Mezhebi”, DİA, XV, 525. 2 Ferhat Koca, “Hanbeli Mezhebi”, s. 525-526. 3 Ramazan Özmen, Hanbelî Usûlcülerin Hadis Metodolojisi, Ankara Okulu Yay., Ankara 2018, s. 35. 4 Re’y ve Hadis tartışmaları için bkz. Sahip Beroje, Rey Hadis Tartışmalarında Hanefî ve Şafiiler, (Yayımlanmamış
Yüksek Lisans Tezi), Ata.Üniv. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Erzurum 1994; Mansur Koçinkağ, Erken Dönem İslam Hukuk
Düşüncesinde Re’y ve Hadis, Rağbet Yay., İstanbul 2018.
116
liderliğini ise Mâlik b. Enes yapıyordu. Ancak Irak bölgesindeki re’y hareketi ve fikrî-kelâmî akımlar,
aynı bölgede hadis merkezli muhafazakâr bir anlayışın güçlenmesi için de zemin hazırlamış oldu.5
Ahmed b. Hanbel'in etkilendiği ilim adamlarının ağırlıklı dini kültürleri ve mensup oldukları
ekoller göz önüne alındığında, onun tek bir hocaya ve ilmi yönelişe meyletmeyip, farklı yöneliş ve
ekollerle bağlantılı olduğu ve ağırlıklı olarak da Bağdat eksenli hadis ekolüne yakınlığı görülür. Kendi
zamanının iki önemli ilmi yönelişi olan hadis ve re’y ekolleri temsilcilerinden etkilendiği düşünülebilir.
Ahmed b. Hanbel, dönemindeki farklı ilmi yönelişlerle teşriki mesaide bulunsa da, onun İmam Şafii ile
olan ilişkisi diğer ilim adamlarından daha ileri seviyededir.6
Öğrencilerinin İbn Hanbel’in hadis, fıkıh, kelâm ve ahlâk konularıyla ilgili görüşlerini
toplamaları ve mezhebin usulünü de bunlardan ortaya çıkarmaları şeklindeki hizmet ve katkıları
sebebiyle Hanbelî mezhebi, kolektif bir yapıya benzemektedir. Bu kolektif yapının tarihî serüveni ilk
öğrenciler tarafından tedvin edilişi, uzun bir tarihî süreç içerisinde geçirdiği gelişme devresi ve son
olarak da bir devletin resmî mezhebi ve ideolojisi olma imtiyazı ile kazandığı yeni dönem şeklinde üç
ana başlık altında incelenebilir.7
Hanbelîlik Ahmed b. Hanbel’in öğretilerinden doğmuş bir kelam, hukuk ve ahlak ekolü olarak
tanımlanır. Hanbelilik, kelama ve tasavvufa çok sıcak bakmamakla beraber bu akımlardan uzak
kalamamıştır.8
Bu çalışmada önemli bir Hanbelî usûlcüsü olan Merdâvî’nin sünnet ve Hz. Peygamber’in
fiillerine yaklaşımı ele alınacaktır. Zira Sünnet İslam dininin ikinci ana kaynağı olarak her dönemde
inceleme konusu olmuştur. Hz. Peygamber’in fiillerinin bağlayıcılığı konusu da önemlidir. Bu tür
konulara hadisçilerin yan ısıra fıkıh usûlcüleri de ilgi göstermiştir. Usûlcülerin orijinal yaklaşımları hep
dikkat çekmiştir. Bu çalışmada Hanbelî ekolünün konuya yaklaşımı önemli bir Hanbelî usûlcüsü
Merdâvî (ö.885/1480) örneğinde incelenecektir. Eserleri ve görüşleriyle Hanbelî mezhebi tarihinde
önemli bir yere sahip olan Merdâvî’nin Tahrîrü’l-menkûl fî tehzîbi ilmi’l-usûl adlı eseri esas alınarak
onun sünnet ve Hz. Peygamber’in fiillerine yaklaşımı ele alınıp değerlendirme yoluna gidilecektir.
Merdâvî’nin Kısaca Hayatı, İlmî Kişiliği ve Tahrîru’l-Menkûl ve Tehzîbu İlmi’l-Usûl Adlı Eseri
Tam adı Ebü’l-Hasen Alâüddîn Alî b. Süleymân b. Ahmed (ö. 885/1480) olan ve meşhur nisbesi
el-Merdâvî olarak çalışmamızda bahsedeceğimiz müellifimiz Filistin’in Nablus şehrine yakın küçük bir
köy olan Merdâ’da dünyaya gelmiştir. Doğum tarihi 817/1414 olarak zikrediliyorsa da 820/1417
şeklinde kaydedenler de bulunmaktadır.9
Ailesi ve yetiştiği devre ile ilgili kaynakların çok detaylı bilgi vermediği Merdâvî, ilk dini
eğitimini kendi köyünün âlimlerinden almaya başlamış ve oranın meşhur fakihi eş-Şihâb Ahmed b.
Yusuf’tan fıkıh okumuştur. Gençlik döneminde Halîl şehrine giderek Şeyh Ömer el-Mücerred
Zâviyesi’nde kalmış ve orada Kur’ân-ı Kerîm’i ezberlemiştir. Daha sonra Dımaşk’ın Sâlihiye semtine
5 Koca, “Hanbeli Mezhebi”, s. 525-526. 6 Menderes Gürkan, “Hanbeli Fıkıh Usulünün Doğuşu ve Gelişimi-I”, Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
Dergisi, 2000, sayı: 9, s. 453-473, s. 454. 7 Koca, “Hanbeli Mezhebi”, s. 526. 8 Özmen, Hanbelî Usûlcülerin Hadis Metodolojisi, s. 43. 9 Merdâvî, Alâuddin Ebû’l-Hasen Ali b. Süleyman, Tahrîru’l-menkûl ve tehzîbu ilmi’l-usûl, Tahk. Abdullah Hâşim, Hişâm
el-Arabî, Katar, 2013, s. 26-27 (Muhakkikin Önsözü); Ferhat Koca, “Merdâvî, Ali b. Süleyman”, DİA, XXIX, 177.
117
giderek Şeyhülislâm Ebû Ömer Medresesi’nde eğitim görmüş ve bu nedenden dolayı Dımaşkî ve Sâlihî
nisbeleriyle de anılır olmuştur.10
Hanbelîlerin önemli âlimlerinden olan Takıyyüddin b. Kundüs el-Ba‘lî’den (ö. 861) Arap Dili,
Fıkıh ve Fıkıh Usûlü okumuştur. ez-Zeyn Abdurrahman Ebî Şaar’dan (ö. 844) tefsir ve İbn Nâsıruddin
ed-Dımaşkî’den (ö. 842) hadis ilimleri tahsil etmiştir. Ebü’l-Kâsım en-Nüveyrî’den de usûl okumuş, eş-
Şems Muhammed b. İbrâhim es-Sîlî’den ferâiz, hesap vb. ilimleri öğrenmiştir.11
Burhâneddin İbn Müflih, Ebü’l-Ferec Abdurrahman b. İbrâhim et-Trablusî, Ebü’r-Rûh Îsâ el-
Bağdâdî, Ebû Abdullah Muhammed b. Ahmed el-Kerekî, İbn Urve el-Hanbelî, Takiyyuddin eş-
Şümunnî ve İzzeddin el-Kinânî gibi isimler de ders aldığı başka hocalarıdır.12
Hocası Burhâneddin İbn Müflih’in ölümünün ardından onun derslerini devam ettiren Merdâvî
aynı zamanda Dımaşk’ta Hanbelî kadılığı yaptı. Ömrünün sonuna doğru bu görevinden ayrılan
Merdâvî’nin öğrencileri arasında İbnü’l-Mibred ve Mısır Kâdılkudâtı Bedreddin Muhammed b.
Muhammed es-Sa‘dî gibi fakihler ve kadılar bulunmaktadır. Merdâvî, 6 Cemâziyelevvel 885 (14
Temmuz 1480) tarihinde Dımaşk’ta Sâlihiye semtinde vefat etti ve Kâsiyûn Mezarlığı’na gömüldü.13
Eserleri ve görüşleriyle Hanbelî mezhebi tarihinde önemli bir yere sahip olan Merdâvî
“şeyhülislâm” ve “şeyhülmezheb” lakaplarıyla anılmış, mezhepte fetva ve hüküm onun görüşleri
doğrultusunda verilmiştir. Haccâvî ve İbnü’n-Neccâr gibi müteahhir Hanbelî âlimlerinin eserlerinde
“kâdî” lakabıyla Merdâvî kastedilir. İbn Kudâme’nin el-Mukni’ini şerh, tashih ve tenkih ettiği için
kendisine “münakkih” lakabı da verilmiştir.14
Eserleri:
1. el-İnsâf fî marifeti’r-râcih mine’l-hilâf alâ mezhebi’l-İmâmi’l-mübeccel Ahmed b. Hanbel.
Muvaffakuddin İbn Kudâme’nin el-Mukni adlı eserinin geniş bir şerhi olan bu çalışmada Merdâvî
mezhepte tercih edilen, sahih veya esahh kabul edilen görüşleri delilleriyle birlikte ortaya koymuştur.
2. Tahrîrü’l-menkûl fî tehzîbi ilmi’l-usûl. Merdâvî 877’de (1472) kaleme aldığı, Hanbelî
mezhebinin temel usul kitaplarından biri olan eserini et-Tahbîr fî şerhi’t-Tahrîr adıyla şerhetmiştir.
3. Tashîhu’l-fürû. İbn Müflih’in Kitâbü’l-Fürû adlı eserini tamamlayıcı nitelikte bir çalışma olup
Ali b. Abdullah Âl-i Sânî tarafından yayımlanmış, ikincisini daha sonra Abdüllatîf Muhammed es-Sübkî
tashih etmiştir.
Bunların dışında kaynaklarda Merdâvî’nin
el-Künûzü’l-muaddetü’l-vâkıye min külli şidde (dua ve evrâdla ilgili),
Şerhu’l-Âdâb,
el-Menhelü’l-azbü’l-gazîr fî mevlidi’l-Hâdi’l-Beşîri’n-Nezîr,
10 Merdâvî, s. 27-28 (Muhakkikin Önsözü); Koca, “Merdâvî”, s. 177. 11 Merdâvî, s. 28 (Muhakkikin Önsözü). 12 Merdâvî, s. 30 vd. (Muhakkikin Önsözü); Koca, “Merdâvî”, s. 177. 13 Merdâvî, s. 39. (Muhakkikin Önsözü); Koca, “Merdâvî”, s. 177. 14 Merdâvî, s. 36-37 (Muhakkikin Önsözü); Koca, s. 177.
118
el-Menhelü’l-azb fî şerhi esmâi’r-rab adlı eserlerinin bulunduğu belirtilmektedir.15
Merdâvî’nin Sünnet ve Hz. Peygamber’in Fillerine Yaklaşımı
Merdâvî’nin eserinde kullanılan yöntem hakkında bilgi verilmiştir. Bu bağlamda kitapta ihtisâr
olması, Usûl konularının hepsinden özetle bahsetmesi, dört mezhebin görüşlerine değinmesi, Hanbelî
mezhebi içinde en sahih görüşü vermesi, Delilleri sıralaması, ıstılahları açıklaması, bab-fasıl-faide-
tembih şeklinde bölümlendirme yapılmasından bahsedilir.16 Ayrıca her babın girişinde tanımlamalara
önem verir. İbn Müflih’in Usûl’ünden kaynak gösterir ve “Bizim kitabımızın aslıdır” diyerek bu noktaya
vurgu yapılır.17
Merdâvî kitabında, bu eserinin usul-i fıkıhta muhtasar olduğunu ancak tüm konulara değinildiğini
belirtir. Kadî derken Ebu Ya’lâ’yı, Ebu’l-Ferec derken el-Makdisî’yi, Fahr derken İsmail Ebu
Muhammed el-Bağdadî’yi kasdettiğini ifade eder.18 Ayrıca kitabında usul kavramı üzerinde durmuş,
fıkıh terimi hakkında bilgi vermiş ve fıkıh usulü ile ilgili malumat sunmuştur.19
Sünnet ile ilgili babda, sünnetin yol anlamında olduğunu, terim olarak ise Hz. Peygamber’in
yazılmış da olsa Kur’an dışında sözleri ve işaretle de olsa fiilleri anlamına geldiğini ifade etmektedir.20
Takrirlerin sünnete dâhil olduğunu söyleyen Merdâvî, konunun ismet sıfatıyla ilgili olduğunu,
zira masum bir peygamberin sustuğu ve onay verdiği hususların da sünnet sayılması gerektiğini çok
mantıklı ve açık bir şekilde izah etmektedir.21 Ayrıca konuyla ilgili farklı düşünce ve görüşleri de özetle
vermeyi ihmal etmemektedir.22 Ancak yaptığı sünnet tanımının yeterli olduğunu söylemek zordur.
Sünneti hadisle eş anlamlı gibi ele almaktaysa da aslında bunu da eksik bırakmış, söz, fiil ve takrirle
sınırlandırmış olmaktadır. Hâlbuki hadisin söz, fiil, takrir, hılkî ve hulki vasıf olarak Hz. Peygamber’e
izafe edilen her şeydir, tanımı daha kapsayıcıdır. Kaldı ki sünneti hadisten ayırıp Hz. Peygamber’in
yaşam tarzı şeklinde, ortaya kural, kaide, tarz ve program koyan bir özellikte olduğuna vurgu yapsaydı
daha isabetli olurdu.
Sünnetten sonra Hz. Peygamber’in fiilleri konusuna giren Merdâvî, bu fiilleri taksimlendirerek
usulcülerin yaklaşımlarına paralel bir tavır sergilemektedir. Temelde ona has fiiller, cibilli olan fiiller ve
beyan amacı taşıyan filler olduğunu ifade eder. Hz. Peygamber’e has fiiller için ‘bu açıktır’ demekte;
cibilli olanlar için mübah olduğunu; beyan amaçlı olanlardan ise ibadetlerle ilgili olanların bize vacib
olduğunu belirtir. Ayrıca bir şey Hz. Peygamber’in bilgisi dâhilinde yapılıyorsa veya susmuşsa bunun
da o fiilin cevazı anlamına geldiğini ifade eder.23
15 Merdâvî, s. 33 vd. (Muhakkikin Önsözü); Koca, s. 177. 16 Bkz. Merdâvî, s. 20-23. 17 Bkz. Merdâvî, s. 23. 18 Bkz. Merdâvî, s. 55. 19 Bkz. Merdâvî, s. 56- 59. 20 Merdâvî, s. 136. 21 Merdâvî, s. 136-137. 22 Aynı yer. 23 Merdâvî, s. 138 vd.
119
Hanefi usulcülere göre Hz. Peygamber’in bir kasda mukarin, yani bir amaca yönelik fiilleri, teşri
değeri bakımından dört kısımda mütalaa edilir: Mübah, müstehab, vacib ve farz. Bazılarına göre bu
fiiller, vacib, mendub ve mübah kategorisine ayrılırlar.24
Hz. Peygamber’in fiillerine uyma şartlarının şunlar olduğu söylenmiştir: Önce ona bir işi yapma
veya terk etmede uyulur. Onun yaptığı şekilde bir iş yapılır veya terk ettiği şekilde bırakılır. Onun yaptığı
fiille bizimki aynı olmalıdır. O namaz kılmışsa biz oruç tutarsak bu konuda ona uymuş olmayız. İbadetin
kuvvet derecesi de aynı olmalıdır. O farz orucu tutmuşsa biz nafile orucu tutarsak ona uymuş olmayız.
Hz. Peygamber'in fiilinin özel bir maksadı olmalıdır. Mesela Hz. Peygamber bir yolculukta devesini
herhangi bir yöne çevirmişse veya ibadet maksadı gütmeden bir yere oturtmuşsa buna Müslümanların
uyması gerekmez. Fakat bu hareketleri bir ibadet gayesi ve manası taşıyorsa o zaman bunlara da
uyulması gerekir. Arafat'ta vakfe ile cumada iki hutbe arasında oturma buna örnektir.25
Hz. Peygamber’in fiilleri özellikle teşri değeri bakımından usûlcüler arasında öteden beri
tartışılagelmiş bir konudur. Ef’alu’r-Resul ilk asırlarda genellikle sünnet terimiyle karşılanmıştır.
Sünnetle hadisin henüz eş anlamlı kabul edilmediği devirlerde Hz. Peygamber’in fiilleri fıkhın temelini
teşkil ediyordu. Zira dinle ilgili uygulamalar sözden çok Hz. Peygamber’in tatbikatına dayanıyordu.
Sözlü anlatımlar fiili uygulamaları da nakletmekle beraber, daha çok, menakıb, fezail, fiten ve melahim,
zühd ve rekaik, kıyamet alametleri gibi teorik açıklamalara yer veriyordu.26
Fıkıh usûlcüleri Hz. Peygamber’in fiillerini şu kısımlara ayırırlar: 1- Bir insan olarak yaptığı işler:
Oturmak, kalkmak, uyumak, yemek gibi. 2- Bir maksat taşımayan adet ve alışkanlığa bağlı işleri. 3-
İbadet ve taatla ilgili işleri. 4- Kendine mahsus işleri. 5- Âdet ile ibadet arasındaki davranışları. 6-
Maksadları anlaşılamayan mücerred işleri27
Hz. Peygamber’in ibadet ve taatla ilgili işlerinde kendisine uyulur. Sırf Hz. Peygamber’e mahsus
fiiller vardır ki bunlarda ona uyulmaz. Dörtten çok kadınla evlenmek, Visal orucu tutmak vb. gibi.28
Hz. Peygamber’in çizgili elbise giymesi, tulumdan yapılmış su kapları kullanması bir maksat
taşımayan âdet ve alışkanlığa bağlı işlerdir. Bu tarzdaki fiiller sözlü olarak emredilmiş veya teşvik
edilmiş ise şer’î olur. Yine bu fiillerin, sözlü karine dışında şer’î olmakla bağlantıları bulunursa şer’î
olur. Mesela cenazenin kabirde kıbleye doğru çevrilmesi böyledir.29
Sadece insan olarak yaratılmış olma gereği yapılmış bir iş, devamlı işlense veya işlenmese de
müstehab oluşa değil mübah oluşa delalet eder. Oturmak, kalkmak, uyumak, yemek gibi. Fıtri harekete
uymayan, ibadetle ilgili bir iş, mesela namaz kılarken elleri karna koymak konusunda cumhur yani
âlimlerin büyük çoğunluğu bunun müstehab oluşa delalet ettiğini söyler. Fiillerin bir kısmı irade dışıdır.
Hz. Peygamber’in sevinince yüzünün ay parçası gibi aydınlanması, bir şeyden hoşlanmadığı zaman da
24İsmail Hakkı Ünal, “Hanefî Usulcülere Göre Hz. Peygamberin Fiilleri”, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi,
1997, cilt: XXXVII, s. 191-199, s. 192. 25 Hasan Güleç, “Delil Olarak Hz. Peygamberin Fiilleri”, Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 1995, sayı: 9,
s. 67-78, s. 69-71. 26 İ. Hakkı Ünal, “Hanefı Usûlcülere Göre Hz. Peygamberin Fiilleri”, s. 191. 27 Muhammed el-Arusî Abdulkadir, Ef’alu’r-Resûl ve Delâletuha ale’l-Ahkâm, Dâru’l-Müctema’ li’n-Neşri ve’t-Tevzi,
Cidde, 1991, s. 193; Hasan Güleç, “Delil Olarak Hz. Peygamberin Fiilleri”, Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi
Dergisi 9 (1995): s. 69-70. 28 Güleç, “Delil Olarak Hz. Peygamberin Fiilleri”, 70; Dursun Aygün, “Hz. Peygamber’in Fiil ve Takrirlerinin Delil Değeri”,
Diyanet İlmi Dergi 32, sy. 3 (1996): 107-128. 29 Muhammed Süleyman el-Eşkar, Ef’alü’r-Resûl ve Delâletuha ale’l-Ahkâmi’ş-Şer’iyye, Müessesetü’r-Risale, Beyrut,
2003, I, 237.
120
yüzünde belli olması, tatlı veya ekşi şeyleri yerken yüzünün belirli şekiller alması irade dışı şeylere
örneklerdir. Bunlar hükme delil olmaz. Fakat Hz. Peygamber’in bazı sevdiği ve sevmediği şeyler vardır
ki bunlarda ona uymak gerekir: Temizlik yaparken, ayakkabı ve elbise giyerken sağ taraftan başlamayı
severdi. Hz. Peygamber nifakı, fitneyi, yalanı ve yalancıları sevmezdi.45 Hz. Peygamber’in fiilinin özel
bir maksadı olmalıdır. Mesela Hz. Peygamber bir yolculukta devesini herhangi bir yöne çevirmişse veya
ibadet maksadı gütmeden bir yere oturtmuşsa buna uymak gerekmez. Fakat bu hareketleri bir ibadet
gayesi ve manası taşıyorsa o zaman bunlara da uyulması gerekir.30
Merdâvî’nin bu konuda genel hatlarıyla usûlcülerin yaklaşımlarıyla paralellik arz eden bir tavır
sergilediğini söyleyebiliriz. Ancak kendi yöntemine uygun olarak konuyu boşluk bırakmayacak şekilde
işlemiştir. Tabi detaylara boğmayarak ihtisar uyguladığını, özetleme yolunu tercih ettiğini görmekteyiz.
Sonuç ve Değerlendirme
Hanbeli fıkıh usulü fıkıh usulü en son tedvin edilen usul edebiyatıdır. Bunun nedeni ise, Ahmed
b. Hanbel'in kendi görüş ve fetvalarının derlenerek bir kitap halinde yazılmasına karşı çıkması, bunun
da genel olarak mezhep içerisinde eser telifine sıcak bakılmamasına yol açmış olmasıdır. En son
sistemleşen bir gelenek olduğundan Hanbeli usul geleneğinin İslami ilimler geleneği içerisinde
bütünüyle orijinal bir yapıya sahip olmadığı söylenmiştir.31
Hanbelî mezhebi İslam dünyasında çok sayıda müntesibi bulunan ve kendine göre bir yönteme
sahip olan bir ekoldür. Orijinalliği tartışılsa da usul edebiyatı içinde belli bir yere sahip olduğu gerçeği
de gözümüzün önündedir.
Hanbeli usulcüler kendilerinden önce sistemleşmiş olan Hanefi, Şafii ve Mu'tezili fıkıh
usullerinin metot ve şablonlarını kullanarak, ehl-i rey'e uzak olan ancak ehl-i hadis'le adeta bütünleşen
Hanbeli düşünceyi daha sistematik bir yapıya kavuşturarak, akli argümanları da kullanmak suretiyle
savunmuşlardır.32
Hanbelîlik Ahmed b. Hanbel’in öğretilerinden doğmuş bir kelam, hukuk ve ahlak ekolü olarak
tanımlanır. Hanbelilik, kelama ve tasavvufa çok sıcak bakmamakla beraber bu akımlardan da uzak
kalamamıştır.
Bu çalışmada önemli bir Hanbelî usûlcüsü olan Merdâvî’nin sünnet ve Hz. Peygamber’in
fiillerine yaklaşımı ele alınmıştır. Hz. Peygamber’in fiillerinin bağlayıcılığı konusu önemlidir. Bu tür
konulara hadisçilerin yan ısıra fıkıh usûlcüleri de ilgi göstermiştir. Eserleri ve görüşleriyle Hanbelî
mezhebi tarihinde önemli bir yere sahip olan Merdâvî’nin Tahrîrü’l-menkûl fî tehzîbi ilmi’l-usûl adlı
eseri esas alınarak onun sünnet ve Hz. Peygamber’in fiillerine yaklaşımı ele alınıp değerlendirme yoluna
gidilmiştir.
Eserleri ve görüşleriyle Hanbelî mezhebi tarihinde önemli bir yere sahip olan Merdâvî
“şeyhülislâm” ve “şeyhülmezheb” lakaplarıyla anılmış, mezhepte fetva ve hüküm onun görüşleri
doğrultusunda verilmiştir.
30 Arusî, Ef’alu’r-Resûl, 27. Geniş bilgi için bkz. Nurullah, Agitoğlu, “El-Mahsûl Adlı Eseri Çerçevesinde Şâfiî
Usûlcü Fahreddin er-Râzî’nin Hz. Peygamber’in Fiillerine Yaklaşımı”, Şırnak Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi,
2017/2, cilt: VIII, sayı: 17, ss. 51-62, s. 57-58. 31 Ramazan Özmen, “Doğuşundan Tedvînine Hanbelî Fıkıh Usûlü Geleneği ve Özgünlük Sorunu”, İslam Hukuku
Araştırmaları Dergisi, 2008, sayı: 11, s. 189-216, s. 214-215. 32 Özmen, “Doğuşundan Tedvînine Hanbelî Fıkıh Usûlü Geleneği ve Özgünlük Sorunu”, s. 214-215.
121
Merdâvî’nin eserinde kullanılan yöntem hakkında bilgi verilmiştir. Bu bağlamda kitapta ihtisâr
olması, Usûl konularının hepsinden özetle bahsetmesi, dört mezhebin görüşlerine değinmesi, Hanbelî
mezhebi içinde en sahih görüşü vermesi, Delilleri sıralaması, ıstılahları açıklaması, bab-fasıl-faide-
tembih şeklinde bölümlendirme yapılmasından bahsedilir. Ayrıca her babın girişinde tanımlamalara
önem verir. İbn Müflih’in Usûl’ünden kaynak gösterir ve “Bizim kitabımızın aslıdır” diyerek bu noktaya
vurgu yapılır.
Kitabında Merdâvî, bu eserinin usul-i fıkıhta muhtasar olduğunu ancak tüm konulara
değinildiğini belirtir. Kadî derken Ebu Ya’lâ’yı, Ebu’l-Ferec derken el-Makdisî’yi, Fahr derken İsmail
Ebu Muhammed el-Bağdadî’yi kasdettiğini ifade eder. Ayrıca kitabında usul kavramı üzerinde durmuş,
fıkıh terimi hakkında bilgi vermiş ve fıkıh usulü ile ilgili malumat sunmuştur.
Sünnet ile ilgili babda, sünnetin yol anlamında olduğunu, terim olarak ise Hz. Peygamber’in
yazılmış da olsa Kur’an dışında sözleri ve işaretle de olsa fiilleri anlamına geldiğini ifade etmektedir.
Takrirlerin sünnete dâhil olduğunu söyleyen Merdâvî, konunun ismet sıfatıyla ilgili olduğunu,
çok mantıklı ve açık bir şekilde izah etmektedir. Ayrıca konuyla ilgili farklı düşünce ve görüşleri de
özetle vermeyi ihmal etmemektedir. Ancak yaptığı sünnet tanımının yeterli olduğunu söylemek zordur.
Sünneti hadisle eş anlamlı gibi ele almaktaysa da aslında bunu da eksik bırakmış, söz, fiil ve takrirle
sınırlandırmış olmaktadır.
Sünnetten sonra Hz. Peygamber’in fiilleri konusuna giren Merdâvî, bu fiilleri taksimlendirerek
usulcülerin yaklaşımlarına paralel bir tavır sergilemektedir. Temelde ona has fiiller, cibilli olan fiiller ve
beyan amacı taşıyan filler olduğunu ifade eder. Hz. Peygamber’e has fiiller için ‘bu açıktı’ demekte;
cibilli olanlar için mübah olduğunu; beyan amaçlı olanlara ise ibadetlerle ilgili olanların bize vacib
olduğunu belirtir. Ayrıca bir şey bilgisi dâhilinde yapılıyorsa ve susmuşsa bunun da o fiilin cevazı
anlamına geldiğini ifade eder.
Kaynakça
Agitoğlu, Nurullah, “El-Mahsûl Adlı Eseri Çerçevesinde Şâfiî Usûlcü Fahreddin er-Râzî’nin Hz.
Peygamber’in Fiillerine Yaklaşımı”, Şırnak Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2017/2, cilt:
VIII, sayı: 17, ss. 51-62.
Arusî, Muhammed Abdulkadir, Ef’alu’r-Resûl ve Delâletuha ale’l-Ahkâm, Dâru’l-Müctema’ li’n-Neşri
ve’t-Tevzi, Cidde, 1991.
Aygün, Dursun, “Hz. Peygamber’in Fiil ve Takrirlerinin Delil Değeri”, Diyanet İlmi Dergi 32, sy. 3
(1996): 107-128.
Beroje, Sahip, Rey Hadis Tartışmalarında Hanefî ve Şafiiler, (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi),
Ata.Üniv. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Erzurum 1994.
Eşkar, Muhammed Süleyman Ef’alü’r-Resûl ve Delâletuha ale’l-Ahkâmi’ş-Şer’iyye, Müessesetü’r-
Risale, Beyrut, 2003, I, 237.
Güleç, Hasan, “Delil Olarak Hz. Peygamberin Fiilleri”, Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi
Dergisi, 1995, sayı: 9, s. 67-78.
122
Gürkan, Menderes, “Hanbeli Fıkıh Usulünün Doğuşu ve Gelişimi-I”, Erciyes Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2000, sayı: 9, s. 453-473.
Koca, Ferhat, “Hanbeli Mezhebi”, DİA, XV, 525.
Koca, Ferhat, “Merdâvî, Ali b. Süleyman”, DİA, XXIX, 177.
Koçinkağ, Mansur, Erken Dönem İslam Hukuk Düşüncesinde Re’y ve Hadis, Rağbet Yay., İstanbul
2018.
Merdâvî, Alâuddin Ebû’l-Hasen Ali b. Süleyman, Tahrîru’l-menkûl ve tehzîbu ilmi’l-usûl, Tahk.
Abdullah Hâşim, Hişâm el-Arabî, Katar, 2013.
Özmen, Ramazan, “Doğuşundan Tedvînine Hanbelî Fıkıh Usûlü Geleneği ve Özgünlük Sorunu”, İslam
Hukuku Araştırmaları Dergisi, 2008, sayı: 11, s. 189-216.
Ramazan Özmen, Hanbelî Usûlcülerin Hadis Metodolojisi, Ankara Okulu Yay., Ankara 2018.
Ünal, İsmail Hakkı, “Hanefî Usulcülere Göre Hz. Peygamberin Fiilleri”, Ankara Üniversitesi İlahiyat
Fakültesi Dergisi, 1997, cilt: XXXVII, s. 191-199.