EDGAR ALLAN POE ÖYKÜLERİ ÜZERİNE - Ankara Barosu · Kültür & Sanat Kültür & Sanat 71...

5
69 Kültür & Sanat > Esra KURTOĞLU Stj. Avukat Sınırları zorlamak, kırk yıllık bir yaşamı sığdırdığı dönemin sınırlarını… Yalnızca zor- lamakla kalmayıp aynı zamanda da aşmak, hem de uçsuz bucaksız bir şekilde. Söz ko- nusu kişi Edgar Allan Poe olunca, onun de- hası yalnızca sınırlarını aşmakla sınırlandırı- lamazsa da, Ba düşüncesinin ilerleyeceği güzergâhlar konusundaki çıkarımlarının, Baudelaire’den Benjamin’e kadar birçok yazar ve düşünür için birer tarşma ve esin kaynağı olmasının sebebi kuşkusuz çağının çok ötesinde bir düş gücüne sahip olmasın- da yatmaktadır. Edgar Poe 19 Ocak 1809 tarihinde Bos- EDGAR ALLAN POE ve ÖYKÜLERİ ÜZERİNE ton, Massachuses’te, birer yatro oyun- cusu olan Elizabeth Arnold Hopkins ve David Poe’nun oğlu olarak dünyaya geldi. Annesini ve babasını henüz üç yaşına bas- madan kaybetmesi üzerine, Richmond’ta zengin bir tacir olan Frances ve John Allan tarandan büyütüldü. 1815’te Allanlar ile İngiltere’ye giden genç Edgar, Chelsea’de okula devam e. 1820’de Richmond’a döndü ve Virginia Üniversitesi’nde Lance ve şiir üzerine eğim almaya başladı. An- cak öğrenimini yarıda bırakan Poe, iki yıl hizmet eği Birleşik Devletler Ordusuna kaydoldu. Bir süredir şiir yazan Poe’nun ilk

Transcript of EDGAR ALLAN POE ÖYKÜLERİ ÜZERİNE - Ankara Barosu · Kültür & Sanat Kültür & Sanat 71...

Kültür & Sanat 69Kültür & Sanat

>

Esra KURTOĞLUStj. Avukat

Sınırları zorlamak, kırk yıllık bir yaşamı sığdırdığı dönemin sınırlarını… Yalnızca zor-lamakla kalmayıp aynı zamanda da aşmak, hem de uçsuz bucaksız bir şekilde. Söz ko-nusu kişi Edgar Allan Poe olunca, onun de-hası yalnızca sınırlarını aşmakla sınırlandırı-lamazsa da, Batı düşüncesinin ilerleyeceği güzergâhlar konusundaki çıkarımlarının, Baudelaire’den Benjamin’e kadar birçok yazar ve düşünür için birer tartışma ve esin kaynağı olmasının sebebi kuşkusuz çağının çok ötesinde bir düş gücüne sahip olmasın-da yatmaktadır.

Edgar Poe 19 Ocak 1809 tarihinde Bos-

EDGAR ALLAN POE ve

ÖYKÜLERİ ÜZERİNEton, Massachusetts’te, birer tiyatro oyun-cusu olan Elizabeth Arnold Hopkins ve David Poe’nun oğlu olarak dünyaya geldi. Annesini ve babasını henüz üç yaşına bas-madan kaybetmesi üzerine, Richmond’ta zengin bir tacir olan Frances ve John Allan tarafından büyütüldü. 1815’te Allanlar ile İngiltere’ye giden genç Edgar, Chelsea’de okula devam etti. 1820’de Richmond’a döndü ve Virginia Üniversitesi’nde Latince ve şiir üzerine eğitim almaya başladı. An-cak öğrenimini yarıda bırakan Poe, iki yıl hizmet ettiği Birleşik Devletler Ordusuna kaydoldu. Bir süredir şiir yazan Poe’nun ilk

> Kültür & Sanat70 Kültür & Sanat

kitabı Tamarlane and Other Poems 1827 yı-lında yayımlandı. Ardından West-Point As-keri Okuluna kaydoldu ancak bir sene sonra atıldı. 1829 yılında ise ikinci kitabı Al Aara-af, Tamarlane and Minor Poems yayımlan-dı. Aynı sene Poems yayımlandı ve Poe, eşi Virginia Eliza Clemm’in annesi ve aynı za-manda halası olan Maria Clemm ile birlik-te yaşamak için Baltimore’a yerleşti. 1835 yılında Southern Literary Messenger’da editör ve yazar olarak yer aldı. Yazı verdi-ği diğer yayınlar ise Burton’s Gentleman’s Magazine, Graham’s Magazine, Evening Mirror ve Godey’s Lady’s Book’tur. Poe’nun ilk kitabı olan Arthur Gordon Pym’in Öyküsü ise 1840 yılında yayımlanmıştır.

Edgar Allan Poe’nun son günleri ve ölüm nedeni hakkında çelişkili rivayetler bulun-maktadır. Kimileri alkol bağımlılığı sebe-biyle öldüğünü, kimileri ise öldürüldüğünü söylerken, çeşitli hastalıklar geçirdiği de ile-ri sürülmüştür. Çoğunluk ise bilinçsiz bir şe-kilde sokakta bulunduğunu ve Baltimore’da Washington Üniversitesi Hastanesine alındığını belirtmektedir. Fakat bilinen bir gerçek vardır ki, o da Poe’nun, 7 Ekim 1849’daki ölümünden kısa bir süre sonra Baltimore’un Old Westminster Mezarlığın-da isimsiz bir mezara, törensiz bir şekilde defnedildiğidir.1

Yaşamının kısalığına karşın, kısa öykü-nün bugünkü şeklini almasında önemli bir kilometre taşı niteliği taşıyan Poe, polisiye ve bilimkurgu türü bakımından da dikkate değer bir role sahiptir. Özellikle Morgue So-kağı Cinayeti ilk modern dedektif öyküsü-dür. Poe’nun ‘muhakeme’ öyküleri olarak adlandırdığı üç öyküsünün (Morgue Sokağı Cinayeti, Marie Rogêt’nin Esrarı ve Çalınan Mektup) elde ettiği başarı, üç temel yenilik-ten kaynaklanır:

“Birincisi, bir entelektüel olan çözümle-yici dedektif (C. Auguste Dupin), çıkarsama

1 http://www.online-literature.com/poe/; C.D Merrimantarafındanyazılanbiyografidenalıntıdır.

yeteneği sayesinde neredeyse görünmez ipuçlarını yakalamasını ve onları bir ara-ya getirerek sonuca ulaşmasını bilen bir dâhidir (ve bunun tamamlayıcısı olarak da bütün dâhiler gibi biraz eksantriktir).

Poe’nun ikinci yeniliği, entrikanın karma-şıklığı ve dedektifin hareket tarzı karşısında kafası karışan, gizemin ve gerilimin sürme-sini sağlayan bir anlatıcının varlığıdır.

Poe’nun kurgusundaki üçüncü yenilik ise, okuyucunun bütün dikkatini gizem üze-rine değil de dedektif öyküsü üzerine, bir gizemin çözülmesi için atılan çözümleyici adımlar üzerine odaklamasıdır. Dikkat, dü-ğümün kendisinden çok düğümün açılma-sı üzerine yoğunlaştırılır. Heyecan sadece sürprizde değil, insan beyninin keşfedilme-miş yeteneklerinin ortaya serilmesinde yat-maktadır. Poe dedektif öyküsünü serüven öyküleri sınıfından çıkarıp, karakter port-resi sınıfına sokarak onu edebi bir düzeye yükseltmiştir.”2

Bu üçlemede, çözümleyicinin keskin zekâsı ve Poe’nun bu zekâyı sergileme tar-zı, kuşkusuz bu türün takipçilerini de büyük ölçüde etkileyecektir. Zira akıl yürütmenin tartışmasız olarak ete kemiğe bürünmesi, Dupin’in hayranlık uyandıran muhakeme yeteneği ile gerçekleşmiştir.

Bu üçleme içerisinde yer alan bir diğer öykü olarak Marie Rogêt’nin Esrarı gerçek bir suçu çözmeye kalkışan ilk dedektif öy-küsüdür. Kamuoyunu yönlendirme gücünü ilk defa fark eden basının sürekli ilgisiyle, Mary Rogers cinayetinde katilin kimliği ve cinayet sebebi uzun süre tartışılmış, böyle-ce zavallı Mary Rogers ilk Amerikan medya yıldızı olmuş, bütün hayatı didiklenip teşhir edilmiştir. Ayrıca bu öykü bir tür mantık ve yazı kaleme alma elkitabı ya da muha-birlik sanatı üzerine deneme niteliğini de taşımaktadır.3

2 POE, Edgar Allan; Bütün Öyküleri; 2009; c.I; s.377(çev.HasanFehmiNemli)(ÖykülereİlişkinAçıklama-lar)

3 POE;A.g.e,s.378(ÖykülereİlişkinAçıklamalar-Marie

Kültür & Sanat 71Kültür & Sanat

>

Dedektif öyküleri bakımından üzerinde bu denli büyük bir etkisi olan ve Sherlock Holmes için Poe’nun karakteri Dupin’i mo-del alan Arthur Conan Doyle, Poe’ya bor-cunu şu sözlerle dile getirir: “Dikkatsizce bol bol etrafa saçtığı tohumlardan bugün-kü edebiyat formlarımızın çoğunun çıktığı Edgar Allan Poe dedektif öykülerinin baba-sıydı ve dedektif öykülerinin sınırlarını öy-lesine kapsamıştı ki takipçilerinin nasıl olup da kendilerine ait olduğunu iddia ettikleri yeni alanlar bulduğunu anlamakta zorluk çekiyorum. Dedektif öyküsünün kısalığına karşın yoğunluğu bir tek niteliğe, yazarın kahramanına verdiği zekâ keskin-liğine bağlıdır. Bunun dışın-daki her şey etkiyi azaltır. Sorun ve çözümü, iz-leği oluşturmalı, ya-ratılan karakterler buna bağlı olmalı-dır. Bu dar yolda ilerlemesi gere-ken yazar her zaman önünde Poe’nun ayak izlerini bulur. Bu yolun dışına çıkabilir ve ken-disine ait bir yan yol bulabilirse ya-zar kendini mutlu saymalıdır.”

Poe’nun yeteneği hakkında söylenenler bu kadarla kalmamakta ve Char-les Baudelaire onun için şu ifadeleri kullanmaktadır: “Çağımızın en güçlü yaza-rı…” “Sarhoş, yoksul, ezik, dışlanmış Edgar Allan Poe, dingin ve erdemli bir Goethe’den ya da Walter Scott’tan çok daha fazla ho-şuma gidiyor. O ve onun gibi özel yapıdaki adamlar için şöyle diyeceğim: ‘Bizler adına acı çektiler.’”

Rogêt’ninEsrarı)

Fransız yazar ve psikanalist Marie Bonaparte’ın söyledikleri ise en az Poe kadar dikkat çekicidir: “Garip, dengesiz ve saplantılarla dolu yapısının kendini cina-yete ya da deliliğe sürüklemesini önlemek için, Poe’nun elinin altında bir başka zehir vardı. Herkesin aynı rahatlıkla kullanama-yacağı bir zehir: Güzel ve özenli yazısıyla, arada bir derin üzüntüsünden ayrılması-nı sağlayan, ürkünç, kasvetli ama avutucu imgeleri kağıda döktüğü mürekkepten söz ediyorum.”

Poe’nun eserleri psikoloji biliminin daha sonra ele alacağı birçok konu bakımından

da bir adım ileridedir. William Wil-son (1839) adlı öyküde (kişili-

ğinin uzun süredir bastırılan yanını kabul etmediği için

kendi kendini mahva sürükleyen bir adamın

öyküsü) kullanmış ol-duğu terimler Freud, Jung ya da Adler’in kullandıklarından farklıdır. Öyküsünü kurmak için yüzler-ce yıllık sembolleri ve mitleri kullanır, ancak bunları o ka-

dar etkili kullanır ki “William Wilson” bu-

güne kadar, bölünmüş kişiliğin en güçlü meselle-

rinden biri olarak kalmıştır.4

Diri Diri Gömülme (1844) adlı öyküsünde ise, anlatıcının sebepten

çok sonuç olduğunu keşfettiği katalepsi nö-betlerinden nasıl kurtulduğunu belirtirken de zamanının ilerisindedir. Freud, A Case of Hysteria’sını ancak 1905’te yayımlaya-caktır ve psikologlar, on dokuzuncu yüzyılın sonuna kadar nevrozun sebebinden emin olamayacaklardır.

4 POE; A.g.e, s. 369 (Öykülere İlişkin Açıklamalar-WilliamWilson)

> Kültür & Sanat72 Kültür & Sanat

Bunların dışında Usherlar’ın Çöküşü (1839) ise başlı başına bir psikolojik öykü-dür. Başlangıçta aklı başında olan anlatıcı-nın, deli Roderick Usher’ın etkisiyle öykü-nün sonunda sanrılar görmeye başladığına tanık oluruz. Bu yönüyle de aklın iflasını ve rasyonel zihnin kaotik bir evreni anlamlan-dırmadaki yetersizliğini anlatan psikolojik bir öyküdür “Usherlar.”5

Aynı zamanda bilimkurgu yazarları için de ilham kaynağı olan Poe, bilimkurgunun bugünkü şeklini almasında önemli bir rol oynamıştır. Benzer şekilde, fantastik edebi-yat ve kendisinden önce biçimini oturtmuş olan Gotik öykü de ona çok şey borçludur.

Poe’nun gözlem yeteneği, analiz gücü ile birleşince en gerçekdışı fantezileri dahi bir gerçeklik duygusu yaratır. Öykülerinin atmosferini en ince ayrıntılarına kadar, bir matematikçi ve şair6 titizliğiyle kurarak, oku-yucuyu adeta bu atmosferin en kuytu köşe-lerine çeker. Öyküde geçen tuhaf olaylar;

5 POE; A.g.e, s. 369 (Öykülere İlişkin Açıklamalar-Usherlar’ınÇöküşü)

6 POE;A.g.e,s.8(ÇevireninÖnsözü)

karanlık düşlerin kol gezdiği malikâneler, gizli geçitler ve mezarlıklar, hayaletler, la-netli kahramanlar, okuyucunun, anlatıcının bakış açısından bakmasını sağlayan ince psikolojik hilelerdir. Bu sayede okuyucu, öyküde gerçekleşen hatta gerçekleşme-si mümkün olmayan her durumu, tam da ensesinde hisseder. Özellikle Maelstörm’e Düşüş, Kuyu ve Sarkaç, Diri Diri Gömülme adlı öykülerinde yer alan tekinsizlik halinin okuyucuda bıraktığı etki had safhaya ulaşır. Kuşkusuz bu etkiyi yaratan Poe’nun eşsiz analitik gücü ve öykülerine esrar katan o ince ayrıntılarla bezenmiş ‘karanlık’, ‘belir-siz’ ve ‘karmaşık’7 anlatım biçimidir.

Zira “dehşet öyküleri” olarak sınıflandı-rabileceğimiz öykülerinde Poe, ‘korku’nun yaratmış olduğu ‘dehşet’in pençesinde kıvranan kahramanın -çoğu zaman anla-tıcının- içinde bulunduğu durumu gözler önüne sermek için ayrıntı bolluğuna, öze-likle de öykünün genel gidişiyle doğrudan ilişkili görünmeyen hususlardaki ayrıntılara başvurur. Böylelikle de anlatıya bir gerçek-lik havası kazandırır. Sonuçta, okuyucu, an-latıcıyla aynı ruh halini paylaşır hale gelir. Diğer taraftan, Poe, olayların gerçekten meydana gelip gelmediğini tartışmaz, ona göre, bunun kararı okuyucuya bırakılmalı-dır. Öykünün kendi gerçekliği bulunmalıdır, bunun bizim bildiğimiz gerçeklikle çakışıp çakışmadığı önemli değildir.8

Öykülerinde şiirsel ve dolayısıyla ahenkli bir anlatımın bulunması, şairliğini yazarlı-ğına da yansıtmış olmasından kaynaklanır. Nitekim Poe, Kompozisyon Felsefesi (1846) adlı makalesinde, duyguları daha ziyade bir ‘efekt’ olarak gördüğünden bahseder. Bu-rada, Kuzgun (1845) adlı şiirini, seçtiği bir efekt etrafına ördüğünü belirtir. Bu efekt, kelimelerin çıkardığı seslere dayalıdır, yani müzikal bir amaç güder. Poe, bu şiirinde,

7 POE; A.g.e, s. 370 (Öykülere İlişkin Açıklamalar-Maelstörm’eDüşüş)

8 POE;A.g.e,s.367–368(ÖykülereİlişkinAçıklamalar-Morella)

Kültür & Sanat 73Kültür & Sanat

>

Kuzgun’un devamlı tekrar ettiği ‘Hiçbir za-man’ nakaratını, müzikal olarak kulağa hoş ve mistik geldiği için seçmiştir.9

“Ne zamanın farkındaydım ne nerede olduğumu biliyordum; bahtımın yıldızları söndü, dünyam karardı; yeryüzünün tüm varlıkları yanımdan gölgeler gibi geçip gi-diyorlardı ve ben bunların arasında sadece birini görüyordum, o da Morella!” (Morella 1835) ya da

“Hayatında hiç bayılmamış olan bir in-san, yanan korlarda tuhaf saraylar ve son derece tanıdık yüzler gören kişi değildir, çoğu insanın görmediği melankolik hayalle-rin havada uçuştuğunu gören kişi değildir, bilinmeyen bir çiçeğin kokusu üzerine derin düşüncelere dalan kişi değildir, aklı daha önce hiç dikkatini çekmemiş olan bir ezgi-nin anlamıyla karışmış kişi değildir.” (Kuyu ve Sarkaç 1842) yine

“Kızıl Ölüm” çoktandır ülkeyi kırıp geçi-riyordu. Hiçbir salgın bu kadar ölümcül, bu kadar korkunç olmamıştı. Avatarı ve mührü kandı - kanın kızıllığı ve dehşetiydi. Keskin sancılar, ani baş dönmeleri ve sonra göze-neklerden boşanan kanla geliyordu ölüm. Kurbanının bedeninde, özellikle de yüzünde beliren kızıl lekeler, hastalığın onu diğer in-sanların yardım ve sevgisinden yoksun bı-rakan belirtileriydi. Hastalığa yakalanma, hastalığın ilerlemesi ve sonun gelmesi topu topu yarım saatlik bir işti.” (Kızıl Ölümün Maskesi 1842)

Kanımca, Poe’nun gütmüş olduğu müzi-kal amacı - en azından öykülerinde - ortaya koyan pasajlardandır. Fakat bu müzikal tı-nıyı şiirlerinde, özellikle de İngilizce asılla-rında, çok daha belirgin bir biçimde işitmek mümkündür.

Nihayetinde onun öyküleriyle okuyucu;

Umudun kendisinin aslında ne kadar umutsuz bir duygu olduğunu anlar,

9 İTÜ Dergisi/b Sosyal Bilimler; Aralık 2008; cilt:5;sayı:2, 3–12. http://itudergi.itu.edu.tr/index.php/itudergisi_b/article/viewFile/187/172

Tehlikenin kendisinden çok onun doğu-racağı dehşetin korkusunu duyar,

Vicdanının amansız takibi altında kendini ölüme sürükleyen bir adamı seyreder,

Baygınlık ve bilincin geri dönüşü arasın-daki süreçte engizisyon işkencelerinin so-ğukluğunu hisseder,

İntikam güdüsünün vahşi çılgınlığına ta-nıklık eder,

Ve çoğunun sonunda da ölüm sonrasının tekinsizliğini yaşar.

Poe’nun okuyucuda bıraktığı bu can-lı etkinin en büyük nedeni, tarifi imkânsız bir hayal gücüne ve son derece keskin bir analiz yeteneğine sahip olmasıdır. Zira Dostoyevski’nin de 1861’de belirttiği gibi: “Poe’nun sadece kendine has olan ve onu bütün diğer yazarlardan ayırt eden özelliği, hayal gücünün olağanüstü genişliğidir.”