DÖNEMİNİN TÜRKİYE'NİN EKONOMİK . SERM~...
Transcript of DÖNEMİNİN TÜRKİYE'NİN EKONOMİK . SERM~...
1923-1938 DÖNEMİNİN TÜRKİYE'NİN EKONOMİK . KOŞULLARININ Y ABANÇI SERM~ Y~ .
YATIRIMLARI AÇISINDAN DEGERLENDIRILMESI
Dr. Suat YAVUZ(*)
Bilindiği gibi, toplumları uğraştıran en önemli konulardan birisi de ka!
kınmadır. Kalkınma, ekonomik gelişme ve büyümeyi kapsayan sosyo eko
nomik boyutları olan bir olgudur. Kalkınma herşeyden önce bir kaynak so
runudur. Ülkeler kalkınmaları için gerekli olan kaynakları herzaman yurtiçi
kaynaklardan sağlayamazlar, çoğu kez dış kaynağa ihtiyaç duyarlar. Özel
likle kalkınmasını önemli ölçüde gerçekleştirmiş, kaynak fazlası bulunan
ülkeler bu fazlayı, kaynak ihtiyacı içinde olan ülkelere ihraç ederek ucuz
ürün almayı amaçlayabilirler. Dolayısıyla hem ekonomik amaçlar, hem de
siyasal amaçlar sermaye hareketini hızlandırmaktadır. Teknolojik gelişmelerdeki farklılıklar ise, yabancı sermaye hareketini
hızlandıran diğer bir faktör olmuştur. Daha ileri teknolojiler üretebilen ge
lişmiş ülkeler, geri teknolojilerle çalışan gelişmekte olan ülkelere s~rmaye
ihracatına başlamışlardır. Bir başka yab~ncı sermaye faktörü de, siyasal
amaca yöneliktir. Bilindiği gibi, gelişmiş ülkeler kendi müttefiki olan geliş
mekte olan ülkelere kalkınmaları için yabancı sermaye aktararak, rekabet
içinde bulundukları başka ülkelerin etki alanlarına göre kendi etki alanları
nın genişlemesine çalışmışlardır.
Yabancı sermaye sorunu ister ekonomik, ister politik yönde olsun, bir
tartışma konusu olarak ondokuzuncu yüzyıldan günümüze kadar güncelli
ğjni yitirmemiştir. Ülkemizde de, ondokuzuncu yüzyılın ikinci yarısından bu yana yabancı
sermaye konusu, toplumsal tartışmanın gündemindeki ilk sırasını korumak
tadır. Dışa bağımlılığı reddeden ve başkenti İstanbul'dan Ankara'ya taşıyarak, bu amacını mekan planında da ortaya koyan "Atatürk Döneminde
de (1923-1938)" yabancı sermaye tartışması sürmüştür. Atatürk dönemi olarak adlandırabileceğimiz bu dönemi inceleyenler,
değişik yorumda bulunmaktadırlar. Birinci görüşü savunanlar, Atatürk Dö
neminde yabancı sermayenin reddedildiğini, ülkeye gelmemesi için ted
birler alındığını ileri sürerler. Bir başka görüş de , Atatürk döneminde ya
bancı sarmayenin Türkiye'ye gelmemesi için yasal bir engel konmadığını,
ancak yabancı sermayenin kendine özgü nedenlerinden gelmediğini be
lirtmektedirler. Bizim burada vurgulamak istediğimiz varsayım ikinci görüşle
ilgilidir. Ve şöylece özetlenebilir :"Atatürk döneminde yasal ve politik ted
birler,yabancı sermayenin gelmesini engelleyici nitelikte değildir. "Böyle
ce Türkiye'nin bu dönemdeki ekonomik koşulları; yatırır:ncı ülkelerine öz
gü kuralları, o dönemdeki uluslararası dengelerin ve o ülkelerin ekonomik
yapıları bir tarafa bırakılarak değerlendirilmeğe çalışılacaktır.
('*) Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü.
204 .
A. Ekonomik Nedenler 1. Yabancllarm Gayrimenkul Satmalmalan
24 Temmuz 19~3 tarihli' Lozan Andlaşmasıyla yabancı gerçek kişilerin ülkemizde gayrimenkul satınalmalarında bazı esaslar kabul edilmiştir. Şöyleki, yabancı ve gerçek kişiler köy sınırları içersinde, aske.ri yasak bölgelerde gayrimenkul satın alamayacakları gibi, Tapu Kanununa göre yabancı gerçek kişiler, bir köye bağlı olmayan bağımsız çiftlikler ve köy sınırları dışında kalan arazilerinin 30 hektardan çoğuna hükümet izni ile sahip olabilirler(1)
Köy Kanununun 87.maddesinde-de "Türkiye Cumhuriyeti tabiyetinde bulunmayan gerek şahıslar, gerçek şahıs hükmünde bulunan cemiyet ve şirketlerin köylerde arazi ve emlak almaları yasaktır" denilerek yabancıların gayrimenkul satı.n almaları engellenmiştir.(2)
Oysa, Osmanlı imparatorluğu döneminde yabancı ve gerçek kişilerin Osmanlı tebaasına geçmek koşuluyla müslümanlarca kutsal sayılan topraklar dışında arazi satın almaları mümkündü.
2. Yabancı Sermaye İle İlgili Yasalar
Türkiye'de 1929 yılına kadar döviz kontrolüne ilişkin yasal bir düzenleme yapılmamıştır. Bu alandaki ilk kontrol ve kayıtlar 1929 yılında 1447 Sayılı "Menkul Kıymetler ve Kambiyo Borsaları Kanunu" ile konulmuştur. Bu kanun hükümlerine göre yeni kurulan menkul kıymetler ve kambiyo borsalarında işlem görecek hisse senedi ve. tahviller ile nakit ve kambiyo işlemleri Maliye Bakanlığınin iznine bağlı olacaktır(3).
Bunu izleyen 1930 yılında yayımlanan 1567 Sayılı "Türk Parasının Kıymetinin Korunması" hakkında kanunda da yabancı sermayeyi teşvik bakımından herhangi bir madde bulunmamaktadır. Döviz ve sermaye konularını düzenlemeyi amaçlayan bu kanunu takiben daha sonraki yıllarda yabancı sermaye konusu kararnamelerle ele alınmıştır. Türkiye'de hiçbir sınır ve kanuna bağlı olmal<sızın hareket etmiş bulunan yabancı sermayenin kambiyo alım satımı üzerine tekel konulması (Kambiyo Tekeli) yabancı sermaye üzerinde olumsuz bir etki yaptığı görüşünün ortaya çıkmasına neden olmuştur.(4)
3. Gümrük Tarifeleri
Yabancı sermaye üzerinde olumsuz bir etki de, 1 Ekim 1929 tarihinde itibaren özellikle dış ticaret üzerindeki etkin gümrük tarifelerinin yürürlüğe
(1) Yılmaz Artuğ, "Yabancıların Arazi iktisabı Meselesi", lstanbul 1963, s, 55, (2) Köy Kanunu 18.3.1340 No: 442, Düstur 3 Ter. Cilt.: 3, s. 336 Askeri Memnun Mıntıkalar
Kanunu, 21.6.1927, No: 1110, Düstur, 3. Ter. Cilt. 3., 8, s. 860. (3) Baran Tuncer, "Türkiye'de Yabancı Sermaye Yatırımları", A.Ü.S.B.F. Yayım, 214, Anka-
ra, 1968. · (4) M.W. Thornburg, "Turkey; An Economic Appaisal", New York, 1949, s. 199-192.
205
itibaren özellikle dış ticaret üzerindeki etkin gümrük tarifelerinin yürürlüğe
konulmasıdır. Gümrük vergileri ithalat ve ihracat üzerinden sağlanan kar
ları azaltmıştır. Dış ticaret alanında kambiyo denetimi ve gümrük tarifeleri
-dış ticareti büyük ölçüde olumsuz yönde etkilemiştir. Böylece, yabancı ser
mayenin yurt dışına karını serbestçe çıkarması engellenmiş olmaktadır(5).
Bu tarihe kadar yabancı sermayenin yurt dışına kar transferinde her
hangi bir kasıtlama yoktu. İstenildiği şekilde kar transferi yapılabiliyordu.
_Özellikle, 1929 krizinin yaşandığı bu dönemde kar transferine getirilen sı
nırlamalar yabancı sermayenin gelişinde olumsuz yönde etkili olduğu dü
şüncesini uyandırmaktadır.
4. Kapltülasyonlarm Kaldmlması
J3ilindiği gibi kapitülasyonl~r yabancılara birçok ayrıcalıklar sağlıyor
du. Ozellikle Duyunu Umumiye idaresi gözetiminde gelen yabancı serma
ye de havagazı, su, demiryolu, elektrik gibi temel hizmetlere yönelik alan
larda yatırımda bulunuyordu. Ayrıca, kar garantisi altında kazandığı geliri
herhangi bir sınırlamaya bağlı olmadan yurt dışına çıkarabiliyordu. Lozan
Andlaşmasıyla kapitülasyonların kaldırılarak borçların bir takvime bağlan
ması sonucu, yabancıların Türkiye' deki yatırımlarından dolayı sağladıkları
bu ayrıcalıklara son verildi. Arnold Toynbee "Türkiye" adlı yapitında kapitülasyonlar nedeniyle yeni
Türk Hükümetinin Türkiye'de yatırım yapmak niyetinde olan yabancı ser
mayeye sert koşulların sürüldüğünü bu nedenle yabancı yatırımcıların "çe
kindiğini ileri sürmektedir (6). Ancak, yüzyıllardan bu yana ayrıcalıklara alışmış yabancı sermaye için
bu ayrıcalıkların kaldırılması, yabancı sermaye üzerinde olumsuz bir etki
yapabilir. Ne varki, bundan böyle yabanca sermeye modern devletlerde
olduğu gibi özel bir statüye tabi değildir. Kurtuluş Savaşı'ndan sonra Ata
türk'ün kurduğu genç Türkiye Cumhuriyeti, Avrupa'dakine benzer bir hu
kuk düzeni oluşturmağa çalışmaktadır. O halde yabancı sermayenin de bu
konuda başkaca bir kuşkusu olmaması gerekir.
5. Millileştirmeler
Millileştirme yabancı sermaye açısından olumsuz bir etki gösterir. Kuş
kusuz hiçbir yabancı şirket millileştirmenin yapıldığı ülkede yatırımda bu
lunmak istemez.
(5) Stefanos Yerasimos, "Az Gelişmişlik Sürecinde Türkiye", Gözlem Yayınları, Cilt: 1 .•. 2.,
3. lstanbul, 1988 s. 1292. (6) Arnold Toynbee, Türkiye, "Bir Devletin Yeniden Do~uşu", Milliyet Yayınları, İstanbul, 1971.
s: 250.
206
Türk Hükümeti 1923-1950 döneminde ayrıcalıklı 24 şirketi millileştirmiştir. Bunlardan 1933-1945 döneminde 20'sinin millileştirilmesi gerçekleştirilmiştir. 1920'1erde ise millileştirilen şirket sayısı 3'tür.
Tablo: 1 · Türk Hükümetince Millileştirilen
Kuruluşlar (1923-1950) Sektörler Şirket Sayısı
Demiryolları 8 Madencilik 2 Belediye Hizmetleri 12 İmalat Sanayi ve Ticaret 2
Kaynak: Doğan Avcıoğlu, a.g.e.,s.454'den düzenlenmiştir. Tablodan da görüleceği üzere, Türkiye'de genel olarak temel hizmet
alanlarında faliyette bulunan yabancı sermayenin millileştirilmesine gidilmiştir. Bu faliyetlerin hemen hepsinin ortak yanı Türkiye'de yapılabilecek türden olmasıdır. Batı sanayii tarafından yapılan ürünlerin Türkiye'de üretilmesi konusunda herhangi bir yatırım da yapılmamıştır.1
Ayrıca önemle vurgulamak istediğimiz bir nokta da; "'Jiürkiye'de yapılan millileştirmeler yavaş yavaş ve karşılıklı anlaşmalarla yapılıyordu.(?). Millileştirmelerin herhangi bir zorla alım yapıldığına (8) ve karşılığının ödenmediğine ilişkin bir olayla karşılaşılmamıştır. Oysa, bilindiği gibi XX.yüzyılda SSCB'de millileştirme hareketleri, karşılığı ödenmeden gerçekleştiril-miştir(9). ·
. 6. Yabancıların Türkiye'de Çahşmaları
Çağdaş devletlerin en önemli görevlerinden biri de, kendi bireylerine iş imkanları yaratmaktır. Kendi ülke vatandaşına iş imkanı bulmakta güçlük çeken bir ülkenin de, yabancıların çalışma hürriyetlerine sınırlamalar koyması doğaldır. Ancak, yine de devletlerin uluslararası topluluklardan ayrı olarak sınırlarını tamamen kapatmalarına da olanak yoktur(1 O).
1923 yılında toplanan Birinci İktisat Kongresinde yabancı sermaye ile ilgili olarak tamamen yerli sermayedarlara bırakılacak işlerin belirlenmesi, Türk kabul edilmeyen şirketlerin devlet ihalelerine kabul edilmemesi gibi kararlar alınmıştı. Böylece yabancı sermayenin girebileceği ve giremiyeceği işler konusu bir karara bağlanmıştı. İstanbul Umum Amele Birliği'nin Birinci İktisat Kongresine sunduğu raporda da "ülkemizde açılacak bütün işlerin Türklere verilmesini talep etmiş, yabancı işçi çalıştırılması gereki-
( 7) Mehmet Selik, "Türkiye'de Yabancı Özel Sermaye 1923-1960" A.Ü.S.B.F. Maliye Ens-. titüsü, No. 5. 1961, s. 15.
( 8) Kenan Bulutoğlu, "100 Soruda Türkiye'de Yabancı Sermaye", Gerçek Yayınevi, lstanbul, 1970, s. 110.
( 9) Daim Demircan, "Türkiye'de Yabancı Sermaye", 1.0. İstanbul, 1971, s. 102. (10) Gündüz Ökçün, "Yabancıların Türkiye'de Çalışma Hürriyeti", Doktora Tezi, Doğuş .Mat
baacılık ve Tic. Ltd. Ankara, 1962, s. 90 Daim Demircan, a.g.e., s. 22.
207
yorsa bunlara da Türk İşçilerinin bağlı olacağı şartlar içersinde çalıştırılması"
istenmişti(11 ). Yukarıda da belirtildiği üzere, yabancıların Türkiye'de çalışabilmeleri
ne ilişkin ilk tepkiler 1923 yılında başlamış oluyordu. 2007 sayılı kanunla
"Türkiye'de Türk Vatandaşlarına Tahsis Edilen Sanat ve Meslekler Hak
kındaki Kanun"la Türk vatandaşı olmayanlar tarafından yapılacak sanat
ve hizmetler belirtilmiştir(12). Böylece, Osmanlı İmparatorluğu döneminden beri Türkiye'de serbest
çalışma koşullarına sahip yabancılar da çalışabilecekleri işler bakımından
bir sınırlamaya tabi tutulmuş oluyordu. Bu karara bağlı olarak yatırımda bu
lunduğu alanlarda kendi ülkesinden işgücü getirmesini de · önlenmiş
oluyordu.
7. Ulaşım ve Haberleşme
1923 yılında Osmanlı İmparatorluğundan büyük bir kısmı yabancılara
ait olan 4.000 km'lik demiryolu devir alınmıştır. 1939 yılında ise demiryol
larının uzunluğu 7.000 km olmuştur. Demiryollarının çoğunluğu ise ülke
nin batısında bulunmaktadır. Karayolları bozuk ve ulaşıma elverişsiz olup
kışın trafiye kapanıyordu. 1923 yılında 13.885 Km. kırmataş demiryolu,
1939'da 17.957 Km'ye çıkartabilmiştir. Ancak bu yolun da 279 Km'si bü
tümlü kaplamadan oluşmaktadır(13). Deniz ticaret filomuz da 1923 yılında 83.409 Grostonluk yük kapasi
teli 1939'da 142.144 grostonluk yük kapasitesine ulaşmıştır. Ancak, İmpa
ratorluktan devir alınan gemilerin hemen hemen tamamına yakını yıpran
mış ve eskimişti. Üstelik İstanbul ve İzmir dışında da modern anlamda li
man bulunmuyordu. Haberleşme sektörünün günümüzde temelini oluşturan telefon abo
nesi sayısı 1939'da 21.457'ye ulaşabilmiştir(14).
Gerek ulaştırma sektörünün, gerekse haberleşme s~~törünün duru
mu ülke içinde mal akımlarını önemli ölçüde etkiliyordu. Oyle ki, verimin
bol olduğu yıllarda bile tarımsal ürün iç bölgelere taşınamama yüzünden
çürürken, İstanbul ve İzmir buğday ve unu yurt dışından almak zorunda
kalıyordu(15).
Görüleceği üzere, yabancı sermayenin aradığı diğer koşullar bir yana
bırakılırsa sadece haberleşme sektörünün yapısı, yabancı sermaye açısın
dan olumsuz bir görünüm -gösterme.ktedir.
(11) Gündüz Ökçün, "Birinci İktisat Kongresi," A.Ü.S.B.F. Yayını, No. 471, Ankara, 1981.
s. 165-172-471. (12) 2007 Sayılı Kanun Dustar 111. Tertip. Cilt: 13: s. 519.
(13) DPT, Kalkınan Türkiye (Rakamlarla 1923-1968). MEB Bakanlığı Basımevi ,·Ankara, 1969,
s. 73-86. (14) a.g.e.s. 79. (15) Ömer C. Sarç, "Çağdaş Düşüncenin ışığında Atatürk", Eczacıbaşı Vakfı Yayınları, ls
tanbul, 1983, s. 351-335.
208
8. Sermaye Birikimi ·
Yabancı sermaye, yatırımda bulunacağı bir ülkede yatırım rizikosunu paylaşacak o ülke vatandaşlarından ortak aramaktadır. Böylece yatırımlarda aynı zamanda yerli sermaye ile işbirliği yapılmış olacaktır.
Türkiye 1920'1i yıllarda% 90'u okuma yazma bilmeyen milli gelir seviyesinin düşük ve işg9cünün tarım sektöründe çalıştığı bir ekonomik ve sosyal yapıya sahiptir. Ulkenin o günkü politik, ekonomik ve sosyal şartları da sermaye birikimini teşvik edecek nitelikte değildir(16).
Modern bir ekonominin oluşması için gerekli sermayenin olmamasının yanında varolan birikimleri yatırım alanlarında kullanacak şirket kavramı da yerleşmiş değildir. Ancak, bu dönemde gelen yabancı sermayenin
. anonim şirket halinde gelmesi de sermaye birikiminin olduğuna ilişkin yeterli bir kanıt olusturmamaktadır.
Kısaca özetlersek Türk ekonomisinin gelişmesi için yabancı sermayeye geriksinim vardır. Ancak bu sermaye için gereken birikimin ülke içinden sağlanamıyordu. Yabancı sermayenin Türk ortaklarının yetersiz olması da kısır bir döngü yaratıyor ve yabancı sermaye girişini olumsuz yönde etkiliyordu.
B. Sosyal Nedenler
Yabancı sermaye ile olan ekonomik ilişkilerin temelini sosyal ilişkiler oluşturmaktadır .. Bu iki ilişkinin olmadığı bir durumdaki yabancı sermaye yatırımları ya siyasal amaca yönelik yatırımlar ya da ardında başka amaçlar olan yatırımlar olmaktadır.
Cumhuriyetin ilk yıllarında yabancı sermayeye karşı, yaşanılan eski deneyimler sonucu bir çekingenlik olduğu savunulmaktadır(17).
Bir başka görüşe göre de, Kurtuluş Savaşından zaferle çıkan Türk devleti, Türkiye'yi ikinci sınıf insan görmeye alışmış Avrupa sermaye çevrelerinde hayal kırıklığına neden olduğu ve yeni devlete karşı boykota girişmiş oldukları belirtilmektedir(18).
Osmanlı İmparatorluğunun yabancılar için hürriyet kaynağı, Türkler için ise bir baskı ülkesi olması durumunun yeni devletin kuruluşuyla ortadan kalkması da konuya bir başka açıdan yaklaşım olmaktadır.
Yukarıda açıklanmağa çalışılan görüşler çerçevesinde özetlenirse; ya- . bancı yatırımcı sermaye çevreleri ile yeni Cumhuriyet arasında kuruluş yıllarında sosyal ilişkiler açısından bir kopukluk sözkonusu olmuştur. Ancak, bu kopukluğun temel nedeni, yıllardır yabancı sermaye ile ilişkileri sağlayan azınlığın Kurtuluş Savaşı sonrası Türkiye'den ayrılmış olmalarının büyük etkinliği vardır. Çünkü, gerek Türkiye' deki ortakları açısından gerekse eğitim düzeyi açısından (özellikle yabancı dil eğitimi) bu ilişkiler azınlıklar
{16) Reşat Aktan, "Türkiye İktisadı", A.Ü.S.B.F., Ankara, 1972, s. 48. (17) Şevket Süreyya Aydemir, "İnkilap ve Kadro", Remzi Yayınevi, İstanbul, 1986, s. 215-216. (18) a.g.e.s. 215-216. aracılığı ile kuruluyordu.
209
Teoride yabancı sermaye yatırımları, sermaye kaynağı olan ülke ile yatırımın yapıldığı ülke açısından ayrı ayrı değerlendirilmektedir. Bu değerlendirmede kaynakların milli gelire, ödemeler dengesine, istihdama ve teknoloji transferine etkileri ele alınmaktadır.
Oysa, biz bu incelemede Türkiye'nin yatırımcı ülkelerle olan siyasi sorunları, Birinci ve İkinci Dünya Savaşı arası olan v_e özellikle ekonomik yönden yatırımcı ülkeleri de önemli ölçüde etkileyen 1929 krizinin olumsuz etkilerini bir tarafa bıraktık. Konuyu bu açıdan ele alırsak, yatırımcı ülkeler olarak ele alabileceğimiz bu ülkelerin ekonomik koşullarının da oldukça olumsuz bir görünümde olduğunu görmekteyiz. ·
Bu kısa çerçeve içersinde Türkiye'ye yabancı sermaye gelmesini engelleyen faktörler; Ulaşım, haberleşme ve alt yapı yetersizliği_dir. Üstelik ekonomik istikrar da sağlanamamıştır. Millileştirme işlemleri alt yapıda da olsa, geçerlik kazanmıştır. Yabancı sermayenin aradığı sermaye birikimi Türk ortaklarda yo~tur. Siyasal ilişkiler henüz yatırımcı ülkelerle iyileştirilmemiştir. Osmanlı lmparatorıu9u döneminde yabancılarla ilişkileri sağlayan azınlıklar yerine Türkler ve imparatorluk yerine de Genç Türkiye Cumhuriyeti geçmiş olup, bu durumda yabancılar için bir belirsizlik yaratmıştır. Yabancı sermaye yatırımlarına olanak tanıyacak yasal düzenlemeler yapılamamıştır. Organizasyon bozukuğu vardır. Eğitim düzeyi düşüktür.
Yukarıda özetle aktarılan faktörler dikkate alındığında, "Cumhuriyet Dönemi'nin ilk yıllarında Yabancı Sermaye Yatırım Koşullarının ülkemizde yatırım yapılrnasına" yeterli olmadığı ortaya çıkmaktadır.
210
aracılığı ile kuruluyordu. Ayrıca, ülkenin eğitim düzeyinin çok düşük olmasının yanında Türk eko
nomisinin ekonomik organizasyonunun da, özellikle ABD yatırımcıları için farklılık göstermesi o günkü Türk ekonomisi için olumsuz bir görünüm göstermektedir.
C. Siyasal Nedenler
Bir ülkedeki yabancı sermaye yatırımları salt ekonomik nedenlere bağımlı değil, siyasal nedenlere de bağımlıdır.
Türkiye'nin coğrafi konumunun SSCB ve ona bağımlı ülkelere komşu olması yanında, SSCB ile Olan ilişkilerin artması da yabancı yatırımlar üzerinde olumsuz bir etki _yarattığı görüşünün doğnıasına neden olmuştur(19) . Yine, Birinci ve İkinci sanayi planlarının hazırlanmasında SSCB'nin örnek alınması, SSCB'den uzmanların getirilm.esi ve borçlanmaların yapılması da ayrıca gözlenen gelişmelerdir.
Vedat Nedim Tör ise "Balkanların ve yakın şarkın en kuvvetli adımı ve en istikrarlı devleti dedikleri Türkiye Cumhuriyeti olmasına rağmen, garb maliye alemi yeni Türkiye devletini bizzat kendileri için ölü adam dedikleri Osma~lı saltanatı kadar güvenilir ve emniyetli bulmuyorlardı. Çünkü, Osmanlı imparatorluğu garb alemi için kaybolmuş bir istihlamdır. Onu tekrar ellerine geçirmek ümidi ve arzusu içinde bulunuyorlardı" diyerek yabancı sermayenin Türkiye'yi güvenilir bulmadığını amaçlarının eskisi gibi siyasi olduğunu belirtmeğe çalışmaktadır(20).
Ancak, konuya gerçekçi bir gözle baktığımızda, yeni Türkiye devletinin iç siyasi istikrarı da yerleşmiş değildir . Hiçbir yatırımcı siyasi geleceği belirginlik göstermeyen bir ülkede yatırımda bulunmak istemez. Asya, Avrupa ve Afrika kıtalarında büyü~ bir toprağa sahip çeşitli ulusları barındıran bir imparatorluk yıkılmıştır. imparatorluğun temelini oluşturan Anadolu'da Türklerin çoğunlukta olduğu bir Cumhuriyet idaresi kurulmuştur.
SONUÇ
incelememize konu olan bu dönem, Türkiye Cumhuriyeti'nin yeni ekonomi politikaları arayışının sözkonusu olduğu ve liberal felsefeye dayalı ekonomi politikalarının uygulandığı bir dönemdir. Bu dönemde 1929 krizini yaratan faktörlerin etkisiyle beklenen ekonomik başarıya ulaşılamamıştır. Bir yandan bu başarısızlık, öte yandan da 1929 krizini daha dengeli atlatabilen SSCB'deki planlı ekonominin etkileri, Cumhuriyet hükümetini yeni bir arayışın içine itmiştir. İşte bu arayış 1929-1938 yılları arasında uygulanan ekonomi politikalarının kaynağını oluşturmuştur.
(19) Necmettin Önder, "Yabancı Yatırı~lardan YavaŞıılığ~Sebepleri N~~rdir "-, TO~klye iktisat Mecmuası, s. 1952, s. 48.
(20) Necdet Serin "Türkiye'nin İktisadi Kalkınması ve Yabancı Sermaye', A.Ü .S.B.F. Cilt Xll, No. 3 Ankara, 1958, s. 68.
211
KAYNAKLAR
Aktan,Reşat, "Türkiye İktisadı" ,A.Ü.S.B.F.,Ankara, 1972 Altuğ.Yılmaz, "Yabancıların Arazi İktisabi Meselesi" ,İstanbul
1963. ' Aydemir.Şevket Süreyya, "İnkilap ve Kadro" ,Remzi Yayınevi,
İstanbul, 1986. Avcıoğlu,Doğan, "Türkiye'nin Düzeni" ,Ref'l'.lzi Yayınevi,
İstanbul, Bulutoğlu,Kenan, "100 Soruda Türkiye'de Yabancı Sermaye",
Gerçek Yayınevi,İstanbul, 1970. Demircan Daim, "Türkiye'de Yabancı Sermaye",
İ.Ü.İstanbul, 1971. DPT, "Kalkınan Türkiye (Rakamlarla 1923-1968),M.E.B.
Basımevi,Ankara, 1969. Düstur, "2007 Sayılı Kanun Düstur 111,Tertip.Cilt: r3. Köy Kanunu, 18.3.1340,No.442. Ökçün,Gündüz, "Yabancıların Türkiye' de Çalışma Hürriyeti", .. Doktora Tezi, Doğuş Matbaacılık ve l:ic.Ltd.Ankara, 1962. Okçün,Gündüz, "Birinci iktisat Kongresi" ,A.U.S.B.F.Yayını,
No.471,Ankara, 1981 . . Önder, Necmettin, "Yaban~ı Yatırımlarda Yavaşlılığın Sebepleri
Nelerdir?" ,Türkiye iktisat Mecmuası, 1952. Sarç,Ömer Celal,"Çağdaş Düşün.cenin ışığında Atatürk",
Eczacıbaşı Vakfı Yayınları,lstanbul, 1983. · Selik,Mehmet,"Türkiye'de Yabancı Özel Sermaye 1923-1960"
A.Ü.S.B.F.Maliye Enstitüsü,No.5.1961. Serin.Necdet, "Türkiye'nin İktisadi Kalkınması ve Yabancı
Sermaye" ,A.U.S.B.F.Cilt.Xll,No.3,Ankara, 1958. Thornburg,M.W, "Türkay; An Economıc Appasial" ,New York, 1949. Toynbee,Arnold, "Türkiye Bir Devletin Yeniden Doğuşu", ·
Milliyet Yayınları, İstanbul, 1971. · Tuncer Baran, "Türkiye' de Yabancı Sermaye Yatırımları",
A.Ü.S.B.F. Yayını,241,Ankara, 1968. Yerasimos,Stefanos, "Az Gelişmişl.ik Sürecinde Türkiye",
Gözlem Yayınları,Cilt 1,2,3.lstanbul, 1982.
212