DiYANET - İSAMktp.isam.org.tr/pdfdrg/D00033/2003_c39/2003_c39_1/2003_c... · 2012. 9. 28. ·...

19
1 ® DiYANET Dini Dairesi * Üç Ayda Bir Cilt: 39- 2003

Transcript of DiYANET - İSAMktp.isam.org.tr/pdfdrg/D00033/2003_c39/2003_c39_1/2003_c... · 2012. 9. 28. ·...

Page 1: DiYANET - İSAMktp.isam.org.tr/pdfdrg/D00033/2003_c39/2003_c39_1/2003_c... · 2012. 9. 28. · Celladın, idam mahkumunun boyuunu vurması, aile reisinin çocukları üzerinde, hukuki

• 1

® DiYANET iŞLERi BAŞKANLIGI

Dini Yayınlar Dairesi Başkanlığı

* Üç Ayda Bir Yayımlanır

Cilt: 39- Sayı:l· Ocak-Şubat-Mart 2003

Page 2: DiYANET - İSAMktp.isam.org.tr/pdfdrg/D00033/2003_c39/2003_c39_1/2003_c... · 2012. 9. 28. · Celladın, idam mahkumunun boyuunu vurması, aile reisinin çocukları üzerinde, hukuki

GİRİŞ

İSLAM CEZA HUKUKUNA GÖRE MEŞRÜ MÜDAFAA VE HUKÜKİ SONUÇLARI

Dr. Yaşar YİGİT Din İşleri Yüksek Kurulu Uzmanı

İnsanların, mal, can ve ırz güvenliğini sağlamak öncelikli olarak vatandaşı bulundukları devletin görevidir. Belirtilen bu haklar, insanların temel ve vazgeçilmez hakları arasında yer almaktadır. Nitekim İslam hukuk doktrininde, dinin, canın, aklın, ırzın (şahsiyet haklarının) ve malın muhafazasının, uırilriyyat-ı diniyye şeklinde nitelendirilmesi 1, bu hakların korunmasının gereğini ve dokunulmazlığını vurgulamaktadır.Z Söz konusu haklar sadece İslam'da değil çağımızda hemen bütün hukuk sisternlerinde aynı statüde kabul edilmiş ve bu doğrultuda düzenlemeler yapılmıştır. Bu hakların elde edilmesinde insanların, çok farklı dönemlerden geçtikleri de bir gerçektir. Tarihsel süreç içinde söz konusu hakların korunması ve elde edilmesi için, fert ve devlet bazında büyük mücadeleler verilmiş ve bu uğurda nice hayatlar sönmüş, nice zulümlere göğüs gerilmiştir. Ancak gerçek şu ki, sönen hayatlar, başka hayatların filizlenmesinde önemli bir etken olmuştur. İnsanların böylesine büyük mücadeleler sonunda ulaşabildikleri söz konusu hakların korunması gerekmektedir. Çünkü toplumu teşkil eden bireyler, başkalarının haklarına saygı ve özende aynı hassasiyete sahip olmadıkları da bir gerçektir. Böylesine farklı

duyarlılıkları olan toplumsal hayatta, kişilerin mal, can ve ırz güvenliğine karşı çoğu defa haksız saldırılar yapılmaktadır. Bu haksız saldırılarda koruma görevi, yukarıda da ifade edildiği gibi prensip olarak öncelikle devlete aittir. Devlet, yetkili organ ve kurumları aracılığıyla bu koruma ve kolluk görevini yerine getirmektedir. Nitekim günümüz devletlerindeki uygulama ve hukuki düzenlemeler bu doğrultuda

seyretmektedir. Kamu düzeninin sağlanması, toplumda huzur ve istikrarın

gerçekleştirHip devam ettirilmesinde, kişilerin sahip oldukları hakların başkalarına hatta kimi zaman kendilerine karşı korunmasının rolü büyüktür. İslam hukukunda, günümüz beşeri hukuk sisternlerinde benimsendiği gibi, toplum ve bireylerin haklarının, devlet eliyle korunması ve cezanın devlet tarafından uygulanması kabul görmüş genel bir ilkedir.

Bkz. Şatıbi, el-Muvafakiitfi Usuli'ş-Şer!a, Beyrııt 1994, II, 324; Gazzali, el-Mustasfa min llmi'l-Usat, Bulak, ty., I, 288; İbn Aşilr, İslam Hukuk Felsefesi (tre. Vecdi Akyüz­Mehmet Erdoğan), İstanbul 1988, s. 151. Bkz. Armağan, Servet, İslam Hukukunda Temel Hak ve Hürriyetler, Ankara 1987, s. 82 vd.

Page 3: DiYANET - İSAMktp.isam.org.tr/pdfdrg/D00033/2003_c39/2003_c39_1/2003_c... · 2012. 9. 28. · Celladın, idam mahkumunun boyuunu vurması, aile reisinin çocukları üzerinde, hukuki

;; DİYANET İLMİ DERGİ • CİLT: 39 • SAYI: 1 • OCAK-ŞUBAT-MART 2003

ilke olarak ülkede yaşayan insanların mal, can ve ırz güvenliklerini devletin

sağlaması öngörülmekte birlikte bazen bu koruma görevi, hukuk tarafından söz

konusu hakların sahiplerine de tanınmıştır. Çünkü kişilerin, mal, can ve ırzlarına

(namus) hiç beklemedikleri bir anda haksız saldırılar olabilir. Bu durumda, saldırıya

maruz kalan kimselerin yetkili merci 'i beklemeleri, telafisi imkansız sonuçlar

doğurabilir. Ancak kişilere tanınan bu savunma ve korunma hakkını'1 istisnai bir

durum olduğunu belirtmek gerekir. Dolayısıyla şahısların haklarına karşı girişilen

haksız saldırılarda, hak sahipleri imkanları nisbetinde haklarını korumak

durumundadırlar. İşte gerek günümüz beşeri hukuk sistemleri, gerekse İslam hukuku

bu noktada kişilere, kendilerine karşı girişilen haksız saldırıları, hukukun belirlediği

ölçüler çerçevesinde önleme başka bir ifadeyle uzaklaştırma hakkı tanımıştır.

Kişilere tanınan bu hak, hukuk doktrininde, "Meşru müdafaa (haklı savunma)"3

terimi ile ifade edilmektedir. Meşru müdafaa özü itibarıyle, kişilere hukuk

tarafından tanınmış subjektif bir korunma ve savunma yöntemidir.

İnceleme konumuz olan meşru müdafaa, insanoğlunun sahip olduğu haklara

yapılacak haksız saldırılara karşı ona tanınmış bir güvencedir. O, bu güvence ile

haklarını koruyacak ve bu koruma anında savunma amaçlı eylemleri, formel anlamda

suç kapsamında değerlendirilebilecek fiiller olsa da, kişi sorumlu tutulmayacağını

bilerek rahat hareket edecek ve güven içinde yaşayacaktır.

Meşru müdafaa, sadece günümüz hukuk sistemlerinde değil, tarihin eski

dönemlerinde uygulanan çoğu hukuk sistemlerinde de kabül görmüş bir hak idi.4

Nitekim Romalı hukukçular, meşru müdataanın varlığını, ''Vim vi defendere ommes

leges ommiague iure permittunt-Kuvvetin kuvvetle def edilmesine bütün kanunlar ve

bütün hukuklar izin verir." sözleriyle kurallaştırmışlardır. 5 Şimdi İslam ceza

hukukunda meşru müdafaa ve hukuki sonuçlarını ele alacağız.

4

Üdeh, Abdülkadir, et-Teşrfu'l-Cinaiyyü'l-İslamf, Beyrut, ty. , I, 473; Behnesi, A. Fethi, el-Mes'uliyyetu'l-Cinaiyye, Beyrut 1984, s. 193; Taner, Tahir, Ceza Hukuku, İstanbul 1949, s. 403; Dönmezer-Ernıan, Nazari ve Tatbiki Ceza Hukuku, İstanbul 1969, Il, llO; Adal, Erhan, Hukukun Temel İlkeleri, İstanbul 1988, s. 202; Tesal, R. Dursun, Ceza Hukuku, İstanbul 1979, s. 53; Apaydın, "Meşru Müdafaa", Ş. İ. A; Toroslu, Nevzat, Ceza Hukuku, Ankara 1991, s. 202. Bkz. Behnesi, el-Mes'uliyye, s.l93; Taner, s. 403; Dönmezer-Ernıan, II, llO; Erem, Faruk, Türk Ceza Hukuku, Ankara 1971, II, 21; Okandan, Recai G., Umumi Hukuk Tarihi, İstanbul 1951, s.70, 488. Dönmezer-Ernıan, Il, 110 .

•• 38

Page 4: DiYANET - İSAMktp.isam.org.tr/pdfdrg/D00033/2003_c39/2003_c39_1/2003_c... · 2012. 9. 28. · Celladın, idam mahkumunun boyuunu vurması, aile reisinin çocukları üzerinde, hukuki

İSLAM CEZA HUKUKUNA GÖRE MEŞRÜ MÜD AF AA VE HUKÜKİ SONUÇLARI

A) Meşru Müdafaa (Haklı Savunma):

1) Tanımı ve kapsamı:

Hukuka aykırı olarak bir kimsenin veya başkasının mal, can veya ırzına karşı düzenlenen saldırıyı, kendisinden ya da başkasından uzaklaştırmak amacıyla kişinin, özelliği itibariyle suç olan bir fiili işlemesine meşru müdafaa denir.6

Meşru müdafaa terimi karşılığında, Batı dillerinden Fransızcada, "Legitime

defense", Alınaneada "Notwelır", İngilizcede "Necessary defence, in self defence",

Latincede de "Vi vim illatam defendere" terimleri karşılığında kullanılmaktadır.7

İslam hukuk literatüründe ise meşru müdafaa karşılığında, "ed-Difau'ş-Şer'f" ve "Def' u' s-Sait" terimleri kullanılmaktııdır. 8

Meşru müdafaa, ceza hukukunda hukuka uygunluk (objektif) sebepleri kapsamında ele alınmaktadır. Hukuka uygunluk sebepleri, kişilerin fiil ve eylemlerinin suç olarak nitelendirilmesine engeldir. Çünkü bir fiilin suç olarak nitelendirilebilmesi için, o fiilin, suçun genel unsurlarını kapsaması gerekir.9 Bu unsurlardan birisi de, hukuka aykırılıktır. Hukuka aykırılık unsurunu ortadan kaldıran ve işlenen fiile karşı ceza uygulanmasına engel olan sebepler, hukuk terminolojisinde, "Hukuka uygunluk sebeplerı~' şeklinde ifade edilmektedir.10 Başka bir ifadeyle işlenen fiil ya da sergilenen davranış, hukuk tarafından suç kapsamında değerlendirilmez. Bu nedenle eylem sahibine de herhangi bir ceza uygulanmaz.

Gerek İslam ceza hukukunda gerekse günümüz ceza hukuk sistemlerinde, işlenmesi yasak olan fiil ve eylemler, bazan çeşitli sebeplerle serbest hale gelmektedir. Bu serbestiyet, failin, ya kendisine kullanmasına hukukun izin verdiği bir haktan ya da faili, hukukun yerine getirmekle yükümlü tuttuğu bir görevden

6 Üdeh, I, 473; Dönmezer-Erınan, II, 110; Tesal, s. 53; Zuhayli, el-Fıkhu'l-İslamf, Dımeşk 1989, V, 751; Akşit, M. Cevat, İslam Ceza Hukuku, İstanbul 1976, s. 45; Apaydın, Yunus, "Meşru Müdafaa", Ş.İ.A. Özcan, Hüseyin, Ansiklopedik Hukuk Sözlüğü, yy., 1975, s. 429; Türk Hukuk Lügati, Ankara 1991, s. 231-232. İbn Kudame, el-Muğni, Beyrut, ty., X, 350; Hattab, Mevahibu'l-Celfl, Beyrut 1992, VI, 323; Üdeh, I, 473. Kanuni unsur, maddi unsur, manevi unsur ve hukuka aykırılık suçun genel unsurları olarak kabul edilmektedir. Bkz. Üdeh, et-Teşrfu 'l-Cinaiyyü 'l-İsliimf, I, lll; Ebu Zehra, el-Cerfme, Kahire, ty., s.l69; Hasaneyn, İzzet, en-Nazariyyetü'l-Amme, yy., 1984, s. 33; Akşit, M. Cevat, İslam Ceza Hukuku, s. 42; Yiğit, Yaşar, İslam Ceza hukukunda Cezaların Yürürlüğü, (Basılmamış Doktora Tezi, UÜSBE) Bursa 1998, s.17.

10 Bkz. Taner, Ceza Hukuku, s. 327; Dönmezer-Erınan, Ceza Hukuku, II, 20; Attar, Davüd, ed-Difau'ş-Şer'f, Beyrut 1981, s.l50; Akşit, s. 43; Yiğit, s. 196.

. 39

Page 5: DiYANET - İSAMktp.isam.org.tr/pdfdrg/D00033/2003_c39/2003_c39_1/2003_c... · 2012. 9. 28. · Celladın, idam mahkumunun boyuunu vurması, aile reisinin çocukları üzerinde, hukuki

W''iL '"' : ;;:f!'''' ',0fi:WF;;ı;;:ı: DİY ANET İLMİ DERGİ • CİLT: 39 • SA YI: l • OCAK-ŞUBAT-MART 2003

kaynaklanmaktadır. 11 İslam hukukunda, yasak fiilierin işlenmesi ilgili hükümler genelde herkesi kapsamaktadır ve bu yasakların çiğnenmesinde de dolaylı ya da d?laysız olarak herkese zarar söz konusudur.ı2 Ancak Şari' (Kanun koyucu), özel durumlar gereği niteliği itibariyle yasak olan bazı fiilierin işlenmesine izin vermiştir. Çünkü kişilerin veya toplumun maslahatı, bu serbestiyi gerekli hale getirmiştir.

,Örneğin, insan öldürmek bütün fertlere yasak kılınmış bir fiildir. Kasten adam ' öldürenin cezası da, kısastır. Şari', kısas cezasını infaza, mağdur veya velilerini (kanuni temsilcilerini) hak ve yetki sahibi kılmıştır. Veliler bu hak ve yetkilerini kullanırken, kendilerine tamnan özel bir izin gereği, sonucu itibariyle yasak bir fiili işlemektedirler. V elilerin ya da mağdfuun, yetkili merciin izni doğrultusunda yerine getirdikleri kısas sonucu cezaya çarptırılmamaları, hukukun gereğidir.

2) Dayandığı deliller :

Meşru müdafaamn hukuki temeli, Kitap, Sünnet ve icma delillerine dayanmaktadır. Bu bağlamda Kur'an-ı Kerim'de " ... Kim size saldınrsa siz de ona, size yaptığı saldınnın aynısıyla karşılık verin. Allah 'tan korkun ve bilin ki Allah, müttakilerle beraberdir. "13 buyurıılmaktadır. Bu ayette, kişilere karşı yapılan haksız saldırılarda, savunma-saldırı dengesi gözetilrnek şartıyla, savunma hakkı tanınmıştır.

İslam hukukunda; kişilerin mal, can ve ırzları koruma altına alınmış ve dokunulmaz kabul edilmiştir. 14 Nitekim Kur'an-ı Kerim'de, insan hayatına kıymak, kesin olarak yasaklanmışı5, her türlü haksız saldırı da, bir çok yerde konu edilmiş ve şiddetle kınanmıştır.ı6 Yine Kur'an-ı Kerim'de, haksız saldırılar ve insanlar arasında bozgunculuk yaparak fesat çıkaranlar birçok ayette kınanmıştır.ı7 Bütün bu ayetler, dolaylı veya dolaysız olarak, kişilerin can, mal ve ırzlarının (şahsiyetlerirrin)

korunmasının gereğini ifade etmektedir.

Hz. Peygamber de, "Müslümanın kanı (canı), malı ve ırzı diğer müslümana haramdır."18 sözü_Y,le, herkesin, başkasının canına, malına ve namusuna tecavüz etmem~kle yükümlü olduğunu dile getirmiştir.

ıı Üdeh, I, 467, 469; Amir, Şerhu'l-Ahkami'l-Amme, Bingazi 1987, s. 189; Attar, s.152; Akgündüz-Cin, Türk Hukuk Tarihi, Konya 1989, I, 260.

12 Cezalann genelliği hakkında bilgi için bkz. Yiğit, s. 198. 13 el-Bakara, 2/194. 14 Bkz. Armağan, Servet, İslam Hukukunda Temel Hak ve Hürriyetler, Ankara 1987, s. 83. 15 el-İsra, 17/33. 16 Bkz. el-f3akara, 2/229, 178; en-Nisa, 4/14; el-Mil.ide, 5/2, 32, 87, 107; KM, 50/24-26; et­

Talak, 6511; el-Kalem, 68/10-14; el-Mutaffıfin, 83/12. 17 el-Bakara, 21190, 204, 205; el~Maide, 5/64; el-En'fun, 6/1 19; el-A'raf, 7/55, 56; Yunus,

10/74. 18 Müslim, Birr, 32; Tirmizi, Birr, 18.

Page 6: DiYANET - İSAMktp.isam.org.tr/pdfdrg/D00033/2003_c39/2003_c39_1/2003_c... · 2012. 9. 28. · Celladın, idam mahkumunun boyuunu vurması, aile reisinin çocukları üzerinde, hukuki

İSLAM CEZA HUKUKUNA GÖRE MEŞRÜ MÜD AF AA VE HUKÜKİ SONUÇLARE ,, i\;i;i)'":V;;j:, i

Kişilerin mal, can ve ırzları her ne kadar devletin koruması altında olsa da yukarıda da belirttiğimi:.ı: gibi, kişi bazen bu haklarını bizzat kendisi korumak zorunda kalabilir. İşte bu noktada, Peygamber (s.a.s)'in, "Kim canını koruma uğrunda öldürülürse, şehittir; kim namusu uğrunda öldürülürse, şehittir; kim malı uğrunda öldürülürse, o şehittir." 19 hadisi dikkat çekmektedir. Bu hadis ile, kişilerin can, mal ve ırzlarını korumak için yaptıkları savunma sırasında öldürülmeleri halinde şehit konulımnda değerlendirilmeleri söz konusu hakların korunmasının gereğine ve meşrumüdafaamn hukukiliğine işaret etmektedir. Yine ResUluilah (s.a.s); bir kavga esnasında parmaklarını ısıranın ağzından elini kurtarmak için çekerken, ısıran

adamın dişlerini kıran sahabiye kısas uygulamadığı gibi bu durumun tazminat da gerektirmediğini ifade etmesi, meşru müdafaanın hukukiliğine işaret edecek nitelikte bir uygulaniadır.20

İslam hukukçuları arasında da, insanın gerek kendisinin, gerekse başkasının malına, canına ve namusuna düzenlenen haksız saldırılara karşı, korunma amaçh savunma yapmasının caiz olduğu konusunda görüş birliği vardır. 2 ı

3) Şartları:

Her hukuki olayda olduğu gibi, şüphesiz meşru müdafaada da, birtakım şartların bulunması öngörülmüştür. Aşağıda sıralay~cağımız şartlar, meşru müdafaa adı

altında birtakım suistimaliarİn önüne geçmek amacıyla konulmuştur. Bunlar;

a) Saldınnın haksız olması (hukuki bir dayanağının bulunmaması):

Hukuki açıdan haklı bir gerekçeye dayanmayan saldırı, haksız sayılır. Buna karşılık, hukuki bir dayanağı bulunan fiil de, haksız saldırı olarak nitelendirilemez. Nitekim görevin yerine getirilmesi veya kişinin kendisine tamnan bir hakkı

kullanması gibi hukuki dayanağı bulunan ve hak gereği yapılan eylemler, haksız · · ·saldırı kapsamında değerlendirilemez. Celladın, idam mahkumunun boyuunu

vurması, aile reisinin çocukları üzerinde, hukuki ölçüler içinde te'dib hakkını

k~lamiıası, bu ti:ir olaylara örnek verilebilir.22 Belirttiğimiz olaylar ya bir hakkın kuÜariıi:tıına ya da bir görevin yerine getirilmesi esasına dayanmaktadır. Bu hakların kullanımında ya da görevin yerine getirilmesinde, hukukun belirlediği ölçülere

19 Buhfui, Mezalim, 53; Ebu Davı1d, Sünnet, 29; Tirmizi, Diyat, 21; İbn Mace, Hudud, 21. 20 Buhilri, Diyat, 18; Müslün, Kasame, 21; Nesai, Kasame, 20. 21 Serahsi, el-Mebsut, Beyrut 1978, XXIV, 38; İbn Kudilrne, ·et-Muğni, X, 352; Şirbini,

Muğni'l-Muhtac, Mısır 1958, IV, 194; Şirazi, el-Mühezzeb, yy., ty., II, 224; Remli, Nihfıyetü'l-Muhtac, Mısır 1967, VII, 175; İbn Abidin, Reddu'l-Muhtar, Beyrut 1994, VI, 108; Timurtilşi, Tenvfru 'l-Ebsar (Reddü'l-Muhtilr'la), VI, 108; Üdeh, I, 474; Attilr, s.155.

22 Üdeh, I, 479; Zuhayli, V, 753; Attilr, s.31; Amir, Şerhu'l-Ahk!imi'l-Amnıe, s. 203; Behnesi, s.195; Taner, s. 417; Dönmezer-Erman, II, 121; Tesal, s. 54.

41

Page 7: DiYANET - İSAMktp.isam.org.tr/pdfdrg/D00033/2003_c39/2003_c39_1/2003_c... · 2012. 9. 28. · Celladın, idam mahkumunun boyuunu vurması, aile reisinin çocukları üzerinde, hukuki

DİY ANET İLMİ DERGİ • CİLT: 39 • SA YI: 1 • OCAK-ŞUBAT-MART 2003

uyulduğu sürece, kişinin fiilieri haksız saldırı olarak nitelendirilemeyeceği gibi, kendisinin de suçlu konumunda değerlendirilmesi mümkün olmayacaktır.

İslam hukukunda, meşru müdafaanın şartlarından birisi olan haksız saldırı kavramının içeriği konusundaki görüşleri iki noktada toplamak mümkündür: Fakihlerin çoğunluğuna göre, kişilere karşı düzenlenen haksız saldırının, karşılığında ceza uygulanan bir fiil başka bir ifadeyle hukukun, suç olarak tanımladığı ve karşılığında ceza öngördüğü bir eylem olması, meşru müdafaa için şart değildir. Niteliği ne olursa olsun, fiilin, hukuki bir dayanağının bulunmaması, haksız saldırı olarak değerlendirilmesi için yeterlidir. Bu görüş sahiplerine göre, haksız saldırıyı gerçekleştiren şahsın, gayri mümeyyiz çocuklar ve akıl hastaları gibi ceza! sorumluluğu bulunmayan kişilerden olması, kendisine saldırılan şahsın meşru

müdafaada bulunmasına engel değildir. Her halükarda, haksız saldırının varlığı,

meşru müdafaa için yeterli görülmüştür.23 Günümüz ceza hukukunda da saldırının hukuka aykırı olması, meşru müdafaa hakkı için yeterli görülmüştür.24

Hanefi mezhebine göre ise, haksız saldırının, karşılığında hukukun ceza tayin ettiği bir fiil, başka ifadeyle suç olması ve bu eylemi gerçekleştiren şahsın da hukuken cezai sorurnluluğa sahip bulunmaması, meşru müdafaa için gerekli şartlardır. 25 Belirtilen şartlar yoksa kişinin kendisini savunması, meşru müdafaa değil zarfiret kapsamında değerledirilir ve buna göre fiile hukuki sonuç bağlanır. 26 Hanefi mezhebinin önde gelen hukukçularından Ebu Yusuf ise, saldırının hukuken suç olarak nitelendirilebilecek bir fiil olmasının, meşru müdafaa için yeterli şart

olduğunu ileri sürerek, mezhep görüşünden ayrılmıştır. 27

Naklettiğimiz bu görüşlere göre, çoğunluğu temsil eden Şafii, Maliki ve Hanbeli mezhepleri, haksız saldırı olarak nitelendirilen fiilin failinin insan ya da hayvan olması, saldırıya uğrayan tarafından başvurulan savunmanın meşru müdafaa

23 Şafii, Ümm, Beyrut 1973, VI, 172; Şirazi, II, 224; Haccavi, el-İkna', Kahire 1351, IV, 289; Hattab, Mevahibü'l-Celfl, VI, 323; Mevvak, et-Tae ve'l-İklfl, VI, 32.3; Üdeh, I, 479; Zuhayli, V, 754; Amir, s. 205.

24 Dönmezer-Erman, II, 121; Önder, Ceza Hukuku, İstanbul1992, s. 242. 25 İbn Abidfn, X, 131; Haskefi, ed-Durru 'l-Muhtar, X, 131; Amir, s. 203; Zuhaylf, V, 754. 26 Zarfiret kapsamında değerlendirilen savunma ile meşru müdafaa konumunda

değerlendirilen savunmaların hukuki sonuçları farklıdır. Zarüret, kişinin cezai sorumluluğunu kaldırmasına rağmen hukUki sorumluluğunu kaldırmaz: Buna göre kişi savunması esnasında verdiği zararları tazmin etmekle yükümlüdür. Meşru müdafaa ise, kişinin hem cezai hem de hukuki sorumluluğunu ortadan kaldım. Çünkü işlenen fıil,

hukuken suç değildir. (İbn Abidin, X, 191; Haskefi, X, 191; Zeylai, Nasbu'r-Raye, VI, 1 10; Üdeh, I, 485; Zuhayli, V, 754.)

27 İbn Nüceym, el-Bahru 'r-Raik, Beyrut, ty., VIII, 302; Üdeh, I, 480; Amir, s. 205.

Page 8: DiYANET - İSAMktp.isam.org.tr/pdfdrg/D00033/2003_c39/2003_c39_1/2003_c... · 2012. 9. 28. · Celladın, idam mahkumunun boyuunu vurması, aile reisinin çocukları üzerinde, hukuki

İSLAM CEZA HUKUKUNA GÖRE MEŞRÜ MÜD AF AA VE HUKÜKİ SONUÇLARI i''

kapsamında değerlendirilmesine engel değildir.28 Başka bir ifadeyle bu görüşte olan fakihlere göre, haksız saldırının kaynaklandığı tarafın ceza ehliyetine sahip olup olmaması, kendisine karşı yapılacak savunmanın meşru müdafaa kapsamında ele alınmasına engel değildir. Yapılacak savunmanın, meşru müdafaa kapsamında

değerlendirilebilmesi için, saldırının haksız olması yeterli gerekçe ve hukuki dayanaktır. Hanefi'lere göre ise, akıl hastaları ve çocuklar gibi ceza ehliyeti bulunmayan kişi veya hayvanların fiilieri suç kapsamında ele alınamayacağından, saldırı anında yapılacak savunma, meşru müdafaa kapsamında değerlendirilmez. Bu nitelikteki saldırılara karşı yapılan savunma, zarfiret kapsamında değerlendirilir ve buna göre hukuki sonuç bağlanır. Buna göre yapılan savunmanın meşru müdafaa kapsamında ele alınabilmesi için sald\rının haksız olması yeterli gerekçe değildir. Aynı zamanda saldırının kaynaklandığı suje de savunmanın, meşru müdafaa olarak değerlendirilmesinde etkin rol oynamaktadır.29

b) Saldın ve savunmanın aynı zaman diliminde (filhiil) gerçekleşmesi:

Haksız saldırıya uğrayan ancak saldırının gerçekleştiği anda, savunma halinde bulunabilir. Eğer savunma esnasında saldırı söz konusu değilse, o zaman bu kişinin savunması, karşı saldırı olarak değerlendirilir.30

Saldırı gerçekleşmeden ya da sona erdikten sonra meşru müdafaa hakkı söz konusu edilerek saldırgana karşı bir eyleme girişmek, meşru müdafaa kapsamında değerlendirilmez. Çünkü meşru müdafaa, yukarıda belirttiğimiz nedenler gereği

kişilere, hukukun tanıdığı bir hak olmakla birlikte özü itibariyle zarfiret temeline dayanmaktadır. Saldırının sona ermesiyle bu zarfiret ve nedenler de geçerliliğini kaybedebilir. Bu sebeple savunma ve saldırının aynı zaman diliminde meydana gelmiş olması gerekmektedir. Saldırı ve savunma farklı periyotlarda gerçekleşirse, burada, saldırıya uğrayanın devlet eliyle saldırıyı önleme imkanı doğar. Bu imkan da kişilerin kendilerine yönelen saldırılara karşı müdafaa hakkını ortadan kaldırır.

28 Şafii, el-Ümm, VI, 31; İbn Kudame, X, 350; Haccavi, el-İknii', IV, 290; Şirbini, IV,l94; Rerrıli, VIII, 175; Şirazi, II, 225; Karafi, el-Furuk, yy., ty., IV, I 84; a. rrılf., ez-Zehfra, Beyrut 1994, XII, 262; İbn Ferhün, Tebsıratü'l-Hukkiim, Kahire 1986, II, 250; Haraşi, Şerhu Muktasari Halfl, Beyrut, ty., VIII, 112; Amir, Şerhu'l-Ahkiimi'l-Amme, s. 205; Attil.r, s. 168.

29 Merginani, el-Hidiiye (Fethu'l-Kadir'le), Beyrut, ty., IX, 167; Kadızade, Tekmile (Netfuc), IX, 167; Harezm!, el-Kifiiye, IX, 167; İbn Kudame, el-Muğnf, X, 352; Haskefi, Tenvfr, X, 191; İbn Abidin, Reddü'l-Muhtiir, X, 191; Üdeh, I, 480.

30 İbn Abidin, X, 191; Zuhayli, V, 754; Taner, s. 421; Üdeh, I, 482; Dönmezer-Ernıan, II, 128; Behnesi, s. 196; Attil.r, ed-Difiiuş'ş-Şer'f, s. 45; Amir, s. 209.

Page 9: DiYANET - İSAMktp.isam.org.tr/pdfdrg/D00033/2003_c39/2003_c39_1/2003_c... · 2012. 9. 28. · Celladın, idam mahkumunun boyuunu vurması, aile reisinin çocukları üzerinde, hukuki

DİY ANET iLMİ DERGİ • CiLT: 39 • SA YI: 1 • OCAK-ŞUBAT-MART 2003

Meşru müdafaa hakkının kalkmasıyla yapılan savunmalar, karşı saldırı olarak değerlendirilir ve hukfiken ayrı bir suç işlenmiş kabul edilir. 3 ı

c) Saldınnın başka bir yolla önlenememesi:

Meşru müdafaanın hukuken geçerli kabul edilebilmesi için, saldırının başka bir yolla önlenememesi gerekli görülmüştür. Saldırının savunma dışında başka bir yolla önlenme imkanı varsa, o yol tercih edilir. Bu yol tercih edilmezse, o zaman saldırıya uğrayan, saldırgan konumunda değerlendirilir. Örneğin, saldırganın elini kolunu tutarak saldırıdan korunma imkanı varsa bu yol tercih edilir. Saldırı bağırmak veya çevreden yardım isternek suretiyle önlenebilecekse, saldırıya uğrayan saldırganı

dövemez, yaralayamaz veya onu öldüremez. 32 Bu bağlamda güvenlik güçlerine sığınma veya saldırıya uğrayan kimsenin, şiddet kullanmaksızın canını kurtarma imkanı varsa, müdafaa hakkını kullanamaz.33 Yukarıda da belirtildiği gibi, . saldırı esnasında bu saldırıya karşı kişileri korumakla yükümlü olan kurum ya da kişilerin bulunmaması, meşru müdafaanın hukuki dayanağını oluşturur. Kişilere her halükarda savunma hakkının tanınmasının, kişisel öç alınalara neden olacağı açıktır.

Saldırıya uğrayan şahsın kaçmasının saldırıyı önlemek için bir çözüm olarak değedendirilip değerlendirilemeyeceği konusu, İslam hukukçuları arasında tartışmahdır. Fakihlerin çoğunluğu, saldırıya uğrayanınkaçma imkanına sahip iken, saldırgandan kaçmasının gerekli (vacip) olduğu görüşündedir.34 Diğer bir kısım fakih ise, saldırıya uğrayanın kaçmasının gerekmediğini (vacip olmadığını) ifade etmişlerdir. Kaçmak veya başka bir çare yoksa, saldırıya uğrayanın meşru müdafaada bulunabileceğini belirtirler. 35 Günümüz ceza hukukunda da, kişinin saldırgandan kaçmak suretiyle saldırıdan kurtulmasının gerekip gerekınediği hususu tartışılmıştır. 36

31 Serahsi, XXIV, 50; Şirazi, el-Mühezzeb, Il, 226; İbn Abidin, X, 191; Behnesi, el­Mes'uliyyetü'l-Cinaiyye, s. 210; Muhammed, S. Ebü'l-Huseyn, Hakku'd-Difa'ış-Şer'f, Kahire 1992, s. 172; Taner, s. 421.

32 Kasfuü, Bedaiu's-Sanfii', VII, 93; Haskefi, X, 192; İbn Abidin, X, 192; Şirazi, II, 225; Ensan, Esnel-Metalib, yy., ty., IV, 167; Üdeh, I, 482; Zuhayli, V, 751; Behnesi, s. 210; Muhammed, s. 186.

33 Şafii, Ümm, VI, 27; Ensan, IV, 167; İbn Abidin, VI, 108; Behnesi, s. 210. 34 İbn Kudfune, X, 353; İbn Abidln, X, 191; Mevvak, VI, 323; Remli, Nihfiye, VII, 25;

Şirbini, Muğni'l-Muhtac, IV, 197; Buhüti, Keşşafu'l-Kınfi', Beyrut 1982, VI, 154; İbn Ferhün, Tebsıre, II, 303; Haraşi', VIII, 112; el-Mevsuatü'l-Fıkhıyye, XXVIII, 107; Üdeh, I, 382.

35 Şafii, VI, 28; İbn Kudfune, X, 353; Şirbini, N, 197; Karafi, ez-Zehfra, X, 274; Heysenü, Tuhfetü'l-Muhtac, IV, 126; Mevvak, et-Tae ve'l-İklfl, VI, 323; Üdeh, I, 483.

36 Taner, Ceza Hukuku, s. 421; Dönmezer-Erman, Ceza Hukuku, II, 130.

Page 10: DiYANET - İSAMktp.isam.org.tr/pdfdrg/D00033/2003_c39/2003_c39_1/2003_c... · 2012. 9. 28. · Celladın, idam mahkumunun boyuunu vurması, aile reisinin çocukları üzerinde, hukuki

İSLAM CEZA HUKUKUNA GÖRE MEŞRÜ MÜDAFAA VE HUKÜKİ SONUÇLARI'

d) Saldın ve savunma arasmda makul bir dengenin bulunması:

Meşru müdafaada, savunmanın saldırıyı önlemek için gerekli sınırı aşmaması,

savunma ile saldırı arasında makul bir dengenin bulunması şart kabul edilmiştir.37

Buna göre savunma, saldırının önlenebileceği sınır ve miktarı aşmamalıdır. Saldırı ile savunma arasında makul bir dengenin bulunmaması durumunda, yapılan savunma ikinci bir saldırı olarak değedendirilir ve saldırgan, bu fazla miktar için meşru müdafaada bulunabilir. Saldırıya uğrayan, savunma sınırını aşan fiilierinden dolayı hukuki ve ceza! açıdan sorumlu tutulur.38 Çünkü meşru müdafaa bir zarfiretten kaynaklanır. Zarfiretterin de ihtiyaç nisbetinde takdir olunacağı, genel bir ilkedir. Nitekim bu ilke, İslam hukukunda kodifikasyon hareketlerinin ilk örneğini temsil eden Mecelle'de, "Zaruretler kendi miktarlarınca takdfr edilir."39 ifadesiyle formüle edilmiştir. Buna göre, saldırının hukuki ölçüler içinde önlenme imkanları

araştırılınalı ve savunma-saldırı arasında denge unsuru gözetilmelidir. Örneğin,

sahibinin izni olmadan eve giren şahsı, çv sahibi, eve zarar vermeksizin çıkmasını emretmekle veya dövme tehdidiyle evden uzaklaştırabiliyorsa, onu dövme hakkı yoktur. Buna rağmen çıkmamakta ısrar ederse, onu dövebilir. Bu noktada da sopa ile vurmayla evden çıkarılabilecek şahsı, demir sopayla dövemez. Verdiğimiz örnekte de görüldüğü gibi, kişilere karşı girişilen haksız saldırılarda, aşamalı bir savunma yolu izlenmeli ve saldın-savunma dengesinın sınırı aşılmamalıdır.40

Saldırı, ancak saldırganı öldürme tehdidi veya öldürmekle önlenebiliyorsa, saldırıya uğrayan öldürücü aletlerle ona vurabilir veya herhangi bir organınİ kesme suretiyle saldırıdan kurtulma yollarını deneyebilir.41

Hayvanın insana saldırması durumunda da saldırı ve savunma arasında denge unsurunun gözetilmesi, meşru müdafaanın hukuken geçerli kabul edilmesi için gereklidir. Saldırının daha hafif bir yolla önlenme imkanı varken, daha şiddetli bir yol tercih edilemez. Hayvanın saldırması durumunda, öldürmeden başka bir alternatifi bulunmayan şahsın, onu öldürmesi halinde hukuki sorumluluğunun

bulunup bulunmadığı tartışılmıştır.

37 İbn Abidin, VI, 131; Şirazi, el-Mühezzeb, II, 225; Üdeh, et-Teşrfu'l-Cinaf, I, 483; Attar, ed-Difauş'ş-Şer'f, s. 163; Zuhayli, el-Fıkhu'l-İslamf, V, 754; Behnesi, el-Mes'uliyye, s. 206; Amir, Şerhu'l-Ahk/imi'l-Amme, s. 212.

38 İbn Abidin, Reddü'l-Muhtar, X, 191; Attar, Tecavuzu'd-Difai'ş-Şer'f, s. 127; Üdeh, I, 480; Muhammed, S. Ebu'l-Huseyn, Hakku'd-Difa'ış-Şer'f, s. 199.

39 Mecelle, 22. mad. 40 Hareznıi, el-Kifaye, IX, 167; Haskefi, VI, 108; İbn Abidin, VI, 108; İbn Kudarne, X, 351;

İbn Ferhun, Tebsıra, II, 250; Üdeh,, I, 483; Attar, s.163; Behnesi, s. 206. 41 İbn Kudame, X, 351; Şa'ril.ni, Kitabu 'l-Mfzan, Beyrut 1989, II, 153; Haraşl, VIII, 112;

Desukl, H/işiye, IV, 317; Ş!razi, Il, 225; Zuhayli, V, 753; Attar, ed-Difau 'ş-Şer'f, s. 166.

Page 11: DiYANET - İSAMktp.isam.org.tr/pdfdrg/D00033/2003_c39/2003_c39_1/2003_c... · 2012. 9. 28. · Celladın, idam mahkumunun boyuunu vurması, aile reisinin çocukları üzerinde, hukuki

DİYANET İLMİDERGİ o CİLT: 39 o SAYI: 1 o OCAK-ŞUBAT-MART2003

Çoğunluğa göre, hayvanı öldüren şahıs, ne cezat2 ne de hukfikı-43 açıdan sorumlu değildir.44 Hanefi mezhebine göre ise, kendisine saldıran hayvanı öldüren şahsın, hukuki sorumluluğu vardır. Buna göre verdiği zararı tazmin etmek durumundadır. Çünkü gayri mümeyyiz çocuk, akıl hastası ve hayvanlar gibi cezai sorumluluğu olmayan failierin saldırılarına karşı yapılacak savunmalar, meşru

müdafaa değil, zarfiret kapsamında değerlendirilir. ilke olarak her ne kadar zarfiretler, kişinin ceza! sorumluluğunu kaldırsa da, onun hukuki sorumluluğuna etki etmez. Buna göre, kişinin zarfiret kapsamında değerlendirilen fiilieri sonucunda meydana gelen zararları, tazmin etmesi gerekir.45

B) Meşru Müdafaanın Hukuki Sonuçları:

İslam hukukçuları, yukarıda belirttiğimiz şartlar doğrultusunda yapılan savunmaların meşru müdafaa kapsamında ele alınacağı ve bu kapsamda değerlendirilen savunmalarda ortaya çıkan sonuçlardan dolayı kişinin cezai ve hukuki sorumluluğunun bulunmadığı konusunda görüş birliği içindedirler. Kişinin hukUki ve cezai sorumluluğunun bulunmaması, saldırıya uğrayanın savunma esnasında sergilediği fiil ve eylemlerinin, hukuk tarafından suç olarak nitelendirilmemesi esasına dayanmaktadır. Bu konumdaki bir şahsın, belli şartlar

doğrultusunda savunmada bulunmasına izin verilmiştir. Hukukun yapılmasına izin verdiği bir eylem, haliyle suç olarak değerlendirilemeyecek ve bunun sonucu fail de sorumlu tutulamayacaktır. Zira kişinin hukuki veya cezai sorumluluğu için kendisine bir kusur isnadı mümkün olmalıdır.46 Bu konumdaki bir kimseye kusur isnadı mümkün olmadığına göre, hukuki ve cezai açıdan sorumlu tutulmaması da tabiidir.

42 Cezdi sorumluluk; bir şahsın, serbest irade ve doğuracağı sonuçları bilerek (temyiz gücü), yapmış olduğu yasak fiilierin neticesine katlanması şeklinde tanımlanmaktadır. Üdeh, I, 392; Dürrıeyni, Misfır Gurmullah, el-Cinaye, Cidde, ty., s. 80; Amir, Abdulaziz, Şerhu'l-Ahktımi'l-Amme li'l··Cerfme, s. 285; Behnesi, A. Fethi, el-Mevsuatü'l-Cintıiyye, IV, 293; Zuhayli, Vehbe, Nazariyyetu'd-Damtın, Dımeşk 1982, s. 273.

43 Hukuki sorumluluk; bir şahsın kusurlu ve haksız fiili sonucunda bir şahsa verdiği zararı, taznıin etme yükümlülüğü şeklinde tanımlanmaktadır. Bilgi için bkz. İnan, A. Naim, Borçlar Hukuku, Ankara 1973, Il, 361; Karaman, Mukayeseli İslam Hukuku, İstanbul 1987, II, 469; Zuhayli, Nazariyyetü'd-Damtın, s. 234.

44 Merginfuıi, el-Hidtıye, IX, 167; Kadızade, Tekmile, IX, 167; Şirazi, II, 225; Üdeh, I, 485. 45 Merginfuıi, IX, 167; Kadızil.de, IX, 167; Baberti, el-İntıye, IX, 167; İbn Abidin, VI, 108,

X, 191; Merdavi, el-İnstıf, Beyrut 1957, X, 307; Üdeh, I, 485; Zuhayli, el-Fıkhu'l-İsltımt, V, 754; Attar, ed-Diftıu'ş-Şer'f, s.170.

46 Kasfuıi, VII, 92; Zeylai, Tebyfnu'l-Haktıik, Beyrut, ty., VI, 110; Haccavi, V, 290; İbn Kudame, X, 351; Şirbini, IV,l94; Şirazi, II, 225; Remli, VII, 175; Derdir, eş-Şerhu'l­Kebfr, IV, 356; Haraşi, Şerh, VIII, 1 12; Kadıhfuı, el-Fettıva, III, 441; Üdeh, I, 488; Zuhayli, V, 253; Attar, ed-Diftıu'ş-Şer'f, s.155; Bilmen, lstılahtıtı Fıkhıyye Ktımusu,

İstanbul 1985, III, 124.

Page 12: DiYANET - İSAMktp.isam.org.tr/pdfdrg/D00033/2003_c39/2003_c39_1/2003_c... · 2012. 9. 28. · Celladın, idam mahkumunun boyuunu vurması, aile reisinin çocukları üzerinde, hukuki

İSLAM CEZA HUKUKUNA GÖRE MEŞRÜ MÜD AF AA VE HUKÜKi SONUÇLARI JFt

İslam hukukçuları, saldırganın çocuk, akıl hastası veya hayvan gibi ceza ehliyetine sahip bulunmaması durumunda, meşru müdafaanın hukuki sonuçları

konusunda değişik görüşler ileri sürmüşlerdir.

Çoğunluğu temsil eden Şafii, Maliki ve Hanbeli mezheplerine göre, saldırganın çocuk, akıl hastası veya hayvan olması, saldırıya uğrayan kişinin savunmasının

meşru müdafaa kapsamında değerlendirilmesine engel değildir. Bu durumda kişinin canını ancak saldırganı öldürmek suretiyle kurtarması söz konusu ise, onu öldürür. Öldürülenin çocuk, akıl hastası veya hayvan olması, onun fiilinden sorumlu tutulmasını gerektirmez. Bu konumdaki kişinin, işlemiş olduğu öldürme veya diğer fiilierinden dolayı, cezai ve hukuki sorumluluğu söz konusu değildir. Çünkü saldırıya uğrayan kişi, canına yöneltilen bir saldıtıclan kurtulmak amacıyla, kendisine vacip (görev) bir işi yapmıştır.47

Ebu Yusuf dışındaki Hanefilere göre ise, çocuk, akıl hastası ve hayvanın

saldırılarına karşı yapılan savunma sonucunda verilen zararlarda, saldırıya uğrayanın cezai sorumluluğu söz konusu olmasa da, hukuki başka bir ifadeyle verdiği zararları tazmin sorumluluğu devam etmektedir. Zira çocuk ve akıl hastasının eylemleri, hukuken suç olarak nitelendirilmemektedir. Vahşi hayvanın fiilieri de bu konumda değerlendirilmektedir. Bu saldırılara karşı savunma, meşru müdafaa değil zarfiret temeline dayandırılmaktadır. Zarfiretler her ne kadar cezai sorumluluğu ortadan kaldırsa da, hukuki sorumluluğu etkilemez. Çünkü kişilerin, malları ve canları

dokunulmazdır. Hukuken özür kabul edilen durumların ise, bu dokunulmazlığı ortadan kaldırmayacağı ifade edilmiştir.48 Ebu Yusuf ise, bu tür saldırılarda, saldırıya ıiğrayamn sadece hayvanın kıymetini tazmin etmekle yükümlü tutulacağını, çocuk ve akıl hastalarına karşı yapılan savunmalarda ise, sorumluluk bulunmadığını ifade etmiştir. Çünkü çocuk ve akıl hastasının hareketleri, hukuki bakımdan her ne kadar suç kapsamında değerlendirilmese de, özü itibarıyle suçtur. Ancak kişilerin ceza sorumlulukları için akıl ve temyiz gücünün varlığının gerekli görülmesi, çocuk ve akıl hastalarına söz konusu eylemleri sebebiyle ceza uygulanmasına engeldir.49

Kanaatimizce, hukuk tekniği ve mantahtesi açısından, Hanefilerin görüşü daha isabetlidir. Çünkü çocuk ve akıl hastalarının saldırılarına karşı yapılacak

savunmanın, meşru müdafaa kapsamında değerlendirilmesi, kötüye kullanırnlara yol açabilir. Bazı kişiler, bu nitelikteki kişilere karşı işledikleri suçları, meşru müdafaa kapsamına katma gayretine teşebbüs edebilir. Aynı durum hayvanlar için de söz

47 Şafii, el-Ümm, VI, 172; Şirazi, II, 225; İbn Kudame, X, 350; Hattab, Meviihib, VI, 323; Merdavi, X, 307; İbn Ferhiln, II, 303; Haccavi, IV, 289; Karafi, ez-Zehfra, VIII, 367.

48 İbn Kudame, X, 351; İbn Abidin, X, 191; İbn Nüceym, Bahr, VIII, 302; Molla Hüsrev, Dureru 'l-Hukkiim, II, 93; Kadızade, IX, 167; Üdeh, I, 476; Attar, s. 170.

49 Merginani, IX, 167; Kadızade, IX, 167; İbn Nüceym, VIII, 302; Amir, s. 205.

Page 13: DiYANET - İSAMktp.isam.org.tr/pdfdrg/D00033/2003_c39/2003_c39_1/2003_c... · 2012. 9. 28. · Celladın, idam mahkumunun boyuunu vurması, aile reisinin çocukları üzerinde, hukuki

>!rL. ., DİY ANET İLMİ DERGi • CİLT: 39 • SA YI: 1 • OCAK-ŞUBAT-MART 2003

konusudur. Belirttiğimiz nedenlerle, ceza ehliyeti olmayan failierin saldırılarına karşı yapılan savunmalarda, hukuki sorumluluğun varlığının kabulü daha isabetli görünmektedir.

Meşru müdafaa sadece kişinin camna yönelik saldırılarda söz konusu değildir. Yukarıda meşru müdafaamn hukuki temelini teşkil eden delilleri aktarırken,

Peygamber (s.a.s)'in, " ... Kim malını korumak uğruna öldürülürse, o da şehittir. "50

sözü, kişinin malvarlığına karşı girişilecek haksız saldırılarda yapılacak savunmanın

da bu kapsamda değerlendirilebileceğine işaret etmektedir. Nitekim İslam hukuk doktrinindeki genel anlayış da bu yöndedir. Ancak İslam hukukçuları mala yönelik saldırıyı önlemenin kişi için bir görev mi, yoksa hak rm olduğu konusunda farklı görüşler ileri sürmüşlerdir.

Hanefi ve Malikilere göre, kişinin kendi ya da başkasının malına yönelik saldırı karşısında, meşru müdafaada bulunması bir görev (vacip)dir. Buna göre savunma sırasında saldırgana verilen zararlarda, cezai ve hukuki sorumluluk söz konusu olmayacaktır.51 Şafii ve Hanbeli'lerin hakim görüşlerine göre ise, kişinin malına yönelik saldırılarda, meşru müdafaada bulunması bir görev (vacip) değil, haktır.

Buna göre, kişinin .bu hakkını kullanması sırasında meydana gelecek zararlardan sorumlu olmaması gerekir. 52

Kişinin ırzına yönelik saldırılarda, meşru müdafaanm vacip (görev) olduğu

konusunda ise, İslam hukukçuları görüş birliği içindedir. 53

Meşru müdafaa, kimi zaman üçüncü kişiyi savunmak ıçın de olabilir. Belirttiğimiz bu hususa aşağıda nakledeceğimiz hadisler, delil teşkil etmektedir. Hz. Peygamber, "Sizden biriniz bir kötülük görürse, gücü yetiyorsa onu eliyle değiştirsin ... "54

, "Kim kardeşinin namusunu korursa, Allah da kıyamet gününde

50 Buhfui, Mezalim, 53; Ebfi Davüd, Sünnet, 29; Tirmizi, Diyat, 21; İbn Mace, HudCid, 21. 51 Serahsi, XXIV, 50; İbn Ferhün, II, 124; İbn Abidin, VI, 109; Kadıhan, III, 441; Hattab,

Mevahib, VI, 323; Desüki, Haşiye, IV, 357; el-Fetiiva'l-Hindiyye, II, 175; Zuhayli, V, 755.

52 Şirbini, IV, 195; Şirazi, Il, 224; İbn Kudame, X, 354; Merdavi, el-İnsaj, X, 304; Şarani, II, 173; el-Mevsuatü 'l-Fıkhıyye, XVIII, ll 1; Zuhayli, el-Fıkhu 'l-İslamf, V, 756; Behnesi, el-Mesuliyyetü'l-Cinaiyye, s. 196.

53 Zeylai, Tebyfn, III, 208; İbn Kudame, X, 352; Kadıhan, Fetava, III, 441; İbn Abidin, VI, 109; Haccavi, el-Ikna', IV, 290; Şirazi, II, 225; Üdeh, I, 474; Şirbini, IV, l95; Rernli, VIII, 23; el~Mevsuatü'l-Fıkhıyye, XXVIII, 109; Behnesi, el-Mes'uliyye, s. 201. .

54 Buhfui, İlm, 28; Müslim, İman, 78; Ebu Davüd, Melahim, 17, Tıb, 24; Tirmizi, Ru'ya, 5; Nesfu, İman, 17; Dfuirni, Ru'ya, 5; Müsned, II, 104.

Page 14: DiYANET - İSAMktp.isam.org.tr/pdfdrg/D00033/2003_c39/2003_c39_1/2003_c... · 2012. 9. 28. · Celladın, idam mahkumunun boyuunu vurması, aile reisinin çocukları üzerinde, hukuki

İSLAM CEZA HUKUKUNA GÖRE MEŞRU MÜD AF AA VE HUKÜKİ SONUÇLARI !i <? "·

onun yüzünü cehennem ateşinden korur. ,ss ve "Müminler, kötülük edenlere karşı birbirleriyle yardımlaşırlar. ,s6 huyurmaktadır:

Haksız saldırı sonunda herhangi bir zarar meydana gelmemiş olsa bile, saldırgan yine de ta' zir kapsamında ele alınabilecek türden bir ceza ile cezalandırılır. Örneğin bir kimse, kılıcını çekip birisinin üzerine öldürmek amacıyla yürüse fakat onu öldürmese veya bıçak ya da sopa ile bir kimsenin üzerine yürüyüp de vurmasa, bir müslümanı korkuttuğu ve öldürmeye teşebbüs ettiğinden dolayı bu kimse, ta'zir türü~den bir ceza ile cezalandırılır. 57

Meşru müdafaanın hukuki sonuçlarını şu şekilde özetlemek mümkündür: Saldırgana karşı yapılan savunma, meşr,fi müdafaa kapsamında değerlendirildiğinde, savunmada bulunan şahsın, saldırgana verdiği zararlardan dolayı, ceza! ve hukuki açıdan hiçbir sorumluluğu söz konusu değildir. Savunma, zarfiret kapsamında

değerlendirildiği takdirde ise, kişinin savunma gereği sergilediği fiil ve eylemleri sonucunda meydana gelen zararlarda sadece hukfl!d yani verdiği zararları tazmin sorumluluğu söz konusu olmaktadır.

55 Tirmizi, Birr, 20; Müsned, VI, 449. 56 Ebu Davüd, İmare, 36. 57 Serahs!, el-Mebsut, XXIV, 37.

Page 15: DiYANET - İSAMktp.isam.org.tr/pdfdrg/D00033/2003_c39/2003_c39_1/2003_c... · 2012. 9. 28. · Celladın, idam mahkumunun boyuunu vurması, aile reisinin çocukları üzerinde, hukuki

DİY ANET İLMİ DERGi • CİLT: 39 • SA YI: 1 • OCAK-ŞUBAT-MART 2003

BİBLİYOGRAFYA

Abadan, Yavuz, Amme Hukuku ve Devlet Nazariyeleri, Ankara 1952.

Adal, Erhan, Hukukun Temel ilkeleri, İstanbul 1988.

Akgündüz, Ahmet- Cin; Halil, Türk Hukuk Tarihi, c. I-II, Konya 1989.

Akşit, M. Cevat, İslam Ceza Hukuku ve insani Esasları, İstanbul 1976.

Amir, Abdülaziz Şerhu'l Ahkami'l Amme li'l Cerime, Camiatü Karyilnus, Bingazi 1987.

Apaydın, H. Yunus, "Meşru Müdafaa", c. I-VI, Şamil İslam Ansiklopedisi, İstanbul1990-1994.

Armağan, Servet, İslam Hukukunda Temel Hak ve Hürriyetler, Ankara 1987.

Attfır. Davud, ed-D~fau'ş-Şer'i fi'ş-Şeriati'l-İslamiyye, Beyrilt 1981.

Tecavuzu'd-Difaı'ş-Şer'i, yy., 1982.

Biibertf, Ekmeluddfn Muhammed b. Mahmud b. Ahmed (ö.786/1384), Şerhu'l-İnaye ala'l-Hidaye (Fethu'l-Kadir'le), c.I-IX, Beyrut, ty. (el-İnaye)

Behnesi, Ahmed Fethi, el-Mes'illiyyetü'l-Cinaiyye fi'l-Fıkhı'l-İslamf, Beyrilt 1984.

el-Mevsilatü'l-Cinaiyye fi'l-Fıkhı'l-İslami, c. I-IV, Beyrut 1991.

Bilmen, Ömer Nasilhi (ö.1391/1971), Hukilkl İslamiyye ve Istılahatı Fıkhıyye Kamusu, c. I-VIII, İstanbul 1985.

Buhfıri, Muhammed b. İsmail (ö.256/869), el-Camiu'-Sahih, c. I-VIII, Çağrı Yayınları, İstanbul1992.

Buhiiti, Mansur b. Yunus b. İdris (ö.l05111641), Keşşafu'l-Kına' an Metni'l-Ikna', c. I-VI, Beyrilt 1982.

Dfırimi, Ebil Muhammed Abdullah b. Abdurrahman (v. 255/869),. es-Sünen, c. I-II, Çağrı yayınları, İstanbul 1992.

Derdir, Ebil'l-Berakat Ahmed b. Muhammed (ö. 120111 786), eş-Şerhu'l-Kebir ( Desilki haşiyesiyle) c. I-IV, yy., ty.

Page 16: DiYANET - İSAMktp.isam.org.tr/pdfdrg/D00033/2003_c39/2003_c39_1/2003_c... · 2012. 9. 28. · Celladın, idam mahkumunun boyuunu vurması, aile reisinin çocukları üzerinde, hukuki

İSLAM CEZA HUKUKUNA GÖRE MEŞRÜ MÜD AF AA VE HUKÜKİ SONUÇLARI,

Desfikf, Muhammed b. Ahmed (ö.l230/1815), Haşiyetü'd-Desükl, c. I-IV, yy., ty.

Dönmezer, Sulhi- Erman, Sahir, Nazari ve Tatbiki Ceza Hukuku, c. I-III, İstanbul 1967.

Dümeynf, Misfir Gurmullah, el-Cinaye beyne'! Fıkhı'l-İslaml ve'l-Kanüni'l-Vad'i, Cidde, ty.

Ebu Davud, Süleyman b. Eş' as es-Sicistani (v. 275/888), Sünenu Ebi Davüd, c. I-IV, Çağrı yayınları, İstanbul 1992.

Ebu Zehra, Muhammed, el-Cer!me fi'l-Fıkhı'l-İslami, K;ahire, ty.

el-Ensari, Ebu Yahya Zekeriyya b. Muhammed (ö. 920/1514), Esne'l-Metalib Şerh u Ravzati't-Tali b, c. I-IV, yy., ty.

Erem, Faruk, Türk Ceza Hukuku, c. 1-11, Ankara 1971.

Hacciivf, Şerefuddin Musa el-Makdisi (ö. 968/1560), el-Ikna' li Tiilibi'l-İntifii', c. I-IV, Kahire 1351.

Harezmf, Celaluddin b. Şemsuddin el-Harezmi el-Kurlani (ö.767/1367), el-Kifaye ( Şerhu Fethı'l-Kadir'le ), c. I-IX, Beyrut, ty.

Haskefl, Alauddin Muhammed b. Ali b. Muhammed b. Ali el-Hısn! (ö. 1088/1677), ed-Durru'l-Muhtar, (Reddu'l-Muhtar'la), c. I-XII, Beyrüt 1994.

Hattab, Ebu Abdullah Muhammed el-Mağribi (ö. 954/1547), Mevahibu'l-Celilli Şerhı Muhtasari Halil, c. I-VI, Beyrut 1992.

Heyet .... el-Fetava'l-Hindiyye, c. I-VI, Daru İhyai't-Turasi'l-Arabl, Beyrüt 1986.

Heyet .... Mecelle-i Alıkam-ı Adliyye, İstanbul 1973.

Heyet ..... . el-Mevsuatü'l-Fıkhiyye,Matbuatu'l-Mevsuatü'l-Fıkhıyye, c. I-XXXIV, Kuveyt 1984-1995.

Heyet .... Türk Hukuk Lügati, Ankara 1991.

Heysemf, Şihabuddin Ahmed b. Haceri'ş-Şafil (ö. 974/1566), Tuhfetu'l-Muhtac bi Şerhı'l-Minhac, c. I-IX, Mısır 1328.

Page 17: DiYANET - İSAMktp.isam.org.tr/pdfdrg/D00033/2003_c39/2003_c39_1/2003_c... · 2012. 9. 28. · Celladın, idam mahkumunun boyuunu vurması, aile reisinin çocukları üzerinde, hukuki

DİY ANET İLMİ DERGİ • CİLT: 39 • SAYI: I • OCAK-ŞUBAT-MART 2003

ibnAbUifn, Muhammed Emin b. Ömer (ö.1252/1836), Reddü'l-Muhtar ala'd-Dürri'l-Muhtar, c. I-XII, thk.Adil Ahmed

Abdülmevcud-Ali Muhammed Muavvaz, Beyrut 1994.

İbn Ferhun, Burhanuddin İbrahim b. Ali el-Maliki (ö.799/1396), Tebsıratu'l-Hukkam fi Usuli'l-Akdıyye ve Menahici'l-Ahkam, c. I-II, Kahire ı 986.

İbn Hanbel, Ahmed Muhammed b. Hanbel (ö.241/855), Müsnedu Ahmed b. Hanbel, c. I-VI, Çağrı Yayınları, İstanbul 1992.

İbn Kudôme, Ebu Muhammed Abdullah b. Ahmed b. Muhammed (ö. 620/1223), el-Muğni, c. I-XII, Daru'l-Fikri'l-Arabi, Beyrut, ty.

İbn Miice, Ebu Abdullah Muhammed b. Yezid el-Kazvini (v. 273/886), Sünenü İbn Mace, c. I-II, Çağrı yayınları, İstanbul 1992.

İbn Nüceym, Zeynüddin b. İbrahim b. Muhammed (ö. 970/1562), el-Bahru'r-Raik Şerhu Kenzi'd-Dekaik, c. I-VIII, Beyrut, ty.

İnan, A. Naim, Borçlar Hukuku, Ankara 1973.

Kiidıhiin, Fahruddin Hasan b. Mansur b. Mahmud el-Özcendi (ö. 592/1 196), Fetava Kadıhan (el-Fetava'l-Hindiyye kenarında), c. I-IV, Beyrut 1986.

Kiidız{ide, Şemsüddin Ahmed b. Bedrüddin Mahmut (ö. 988/1580), Netaicu'l-Efkar fi Keşfi'r-Rumuz ve'l-Esrar (Fethu'l-Kadir'le), c. I-IX, Beyrut, ty.

Karafi, Şihabuddin Ahmed b. İdris b. Abdurrahman (ö. 684/1285), Envaru'l-Buruk fi Enva'il-Furuk (el-Furuk), c. I-IV, yy.,ty.

ez-Zehira, thk. Muhammed Bu Hubze, Daru'l-Garbi'l-İsliimi, Beyrut 1994.

Karaman, Hayreddin, Mukayeseli İslam Hukuku, c. I-III, İstanbul 1987.

Kiisiinf, Aliiuddin Ebu Bekr b. Mes'ud (ö. 587/1 191), Bedaiu's-Sanai' fiTertibi'ş-Şerai', c. I-VII, Beyrüt 1986.

Merdiivf, Alauddin Ebu'I-Hasan Ali b. Süleyman (ö. 885/1480), el-İnsiif fi ma'rifeti'r-Racih mine'I-Hilaf ala Mezhebi'I-İmam Mübeccel Ahmed b. Hanbel, c. I-XII, thk. Muhammed Hamid el-Faki, Beyrut 1957 (el-İnsaf).

Mergfniinf, Ali b. Ebu Bekr (ö. 593/1 197), el-Hidaye Şerhu Bidayeti'l-Mübtedi (Fethu'l-Kadir'le), c. I-IX, Beyrut, ty.

Page 18: DiYANET - İSAMktp.isam.org.tr/pdfdrg/D00033/2003_c39/2003_c39_1/2003_c... · 2012. 9. 28. · Celladın, idam mahkumunun boyuunu vurması, aile reisinin çocukları üzerinde, hukuki

İSLAM CEZA HUKUKUNA GÖRE MEŞRÜ MÜD AF AA VE HUKÜKI SONUÇLARI'

Mevsıl'i, Abdullah b. Mahmud (ö. 68311284), el-İhtiyar li Ta'lili'l-Muhtar, c. I-V, İstanbul 1951.

Mevviik, Muhammed b. Yusufel-Gırnati'(ö. 897/1491), et-Tae ve'l-İklil ala Muhtasari Halll (Mevahibu'l-Celi'l'le), c. I-VI, Mısır 1328.

Molla Hüsrev, Muhammed b. Peramuz b. Ali (ö. 88511480), Dureru'l-Hukkam fi Şerhı Gureri'l-Ahkam, c. I-H, İstanbul 1319.

Muhammed, S. Ebü'l-Huseyn, Hakku'd-Difii'ış-Şer'i, Kahire 1992.

Müslim, Ebü'l-Huseyn Müslim b. Haccac (ö. 2611874), Sahi'hu Müslim, c. I-III, Çağrı Yayınları, İstanbul 1992.

Nesiif, Ahmed b. Şuayb (v. 279/892), Sünenü'n-Nesai', c. I-VIII, Çağrı yayınları, İstanbul 1992.

Önder, Ayhan, Ceza Hukuku Dersleri, İstanbul 1992.

Özcan, Hüseyin, Ansiklopedik Hukuk Sözlüğü, yy., 1975.

Remlf, Şeriısüddin Muhammed b. Ahmed b. Hamza (ö. 1004/1595), Nihayetü'I-Muhtac ila Şerhi'l-Minhac, c. I-VIII, Mısır 1967.

Serahsf, Şemsü'l-Eimme Muhammed b. Ahmed (ö. 48311090), Kitabü'l-Mebsüt, c. I-XXX, Beyrfıt 1978.

Şafii, Muhammed b. İdrls (ö. 204/819), el-Ümm, c. I-IV, Darü'l-Ma'rife, Beyrüt 1973.

Şa'riinf, Abdülvehhab b. İdris (ö. 97311565), Kitabu'l-Mizan, thk. Abdurrahman Umeyra, c. I-III, Beyrfrt 1989.

Şfriizf, Ebu İshak İbrahim b. Ali b. Yusuf (ö. 476/1083), el-Mühezzeb, c. I-11, Darü'l-Fikr, yy., ty.

Şirbfnf, Muhammed b. Ahmed el-Hati'b (ö. 977/1569),

Muğni'l-Muhtac ila Ma' rifeti Meani'l-Minhac, c. I-IV, Mısır 1958.

Taner, Tahir, Ceza Hukuku, İstanbul 1949.

Tesal, Reşat Dursun, Ceza Hukuku, İstanbul 1979.

· .. 53

Page 19: DiYANET - İSAMktp.isam.org.tr/pdfdrg/D00033/2003_c39/2003_c39_1/2003_c... · 2012. 9. 28. · Celladın, idam mahkumunun boyuunu vurması, aile reisinin çocukları üzerinde, hukuki

DİY ANET İLMİ DERGİ • CİLT: 39 • SA YI: 1 • OCAK-ŞUBAT-MART 2003

Timurtaşi, Şemsuddln Muhammed b. Abdiilah (ö. 1004/1595), Tenviru'l-Ebsar ve Camiu'l-Bihar (Reddu'l-Muhtar'la), c. I-XII, Beyriit 1994.

Tirmizi, Muhammed b. İsa (ö. 279/892), Sünenü't-Tirmizi, c. I-V, Çağrı yayınları, İstanbul 1992.

Toroslu, Nevzat, Ceza Hukuku, Ankara 1991.

Udeh, Abdülkadir (ö.l374!1958) et-Teşriu'l-Cinaiyyü'l-İslami Mukarenen bi'l-Kanfini'l-Vad'i, c. I-II, Beyrfit, ty.

Yiğit, Yaşar,

İslam Ceza Hukukunda Cezaların Yürürlüğü, Doktora Tezi, UÜSBE 1998.

Zeylai, Ebu Muhammed Cemaluddin Yusufb. Abdiilah (ö. 762/1360), Nasbu'r-Raye fi Tahrlci Ahadisi'l-Hidaye, c. I-IV, Kahire 1973.

Zeylai, Fahruddin b. Osman b. Ali (ö. 743/1342), Tebylnu'l-Hakaik Şerhu Kenzi'd-Dekaik, c. I-VI, Diirü'l-Ma'rife, Beyrfit, ty.

Zuhayli, Vehbe, el-Fıkhu'l-İslami ve Edilletuhfi, c. I-VIII, Dımeşk 1989.

Nazariyyetü'd-Daman ev Ahkamü'l-Mesiiliyyeti'l-Medeniyye ve'l-Cinaiyye.