DEVLETE BAĞLILIĞIN ÖNEMİ
-
Upload
global-publication -
Category
Documents
-
view
245 -
download
9
description
Transcript of DEVLETE BAĞLILIĞIN ÖNEMİ
DEVLETE
BAĞLILIĞIN
ÖNEMİ
Harun Yahya ve Cavit Yalç›n müstear isimlerini kullanan yazar, imani konularda pekçok eser vermifltir. Yazar›n, Evrim Aldatmacas›, Hücredeki Mucize, Gözdeki Mucize,Örümcekteki Mucize, Sivrisinek Mucizesi, Kar›nca Mucizesi, Savunma Sistemi Mucizesi,Allah Ak›lla Bilinir, Dünya Hayat›n›n Gerçe¤i, Zamans›zl›k ve Kader Gerçe¤i, KavimlerinHelak›, Düflünen ‹nsanlar ‹çin, Evrenin Yarat›l›fl›, Sak›n Anlamazl›ktan Gelmeyin, Evrim-cilerin ‹tiraflar›, Canl›lardaki Fedakarl›k ve Ak›lc› Davran›fllar, Bitkilerdeki Yarat›l›fl Muci-zesi, Çocuklar Darwin Yalan Söyledi!, Derin Düflünmek, Allah'›n Renk Sanat›, Atom Muci-zesi, Do¤adaki Tasar›m, Balaras› Mucizesi, Darwinizm'in Sonu, Sonsuzluk Bafllam›fl Du-rumda, Alt›nça¤, Kuran Bilime Yol Gösterir ve Çözüm Kuran Ahlak› adl› kitaplar› veAdaml›k Dini, Allah'›n ‹simleri, Allah ‹çin Yaflamak, Cahiliye Toplumunu Terk Etmek,Cennet, Gerçe¤i Düflündünüz Mü?, Gözard› Edilen Kuran Hükümleri, K›yamet Günü,Kuran'da Hicret, Kuran Ahlak›, Kuran Bilgisi, Kuran'da Dua, Kuran Fihristi, Kuran'daMünaf›k Karakteri, Kuran'da Tebli¤ ve Tart›flma, Kuran'da Temel Kavramlar, Kuran'daVicdan›n Önemi, Kuran'dan Cevaplar, Münaf›¤›n S›rlar›, Ölüm K›yamet Cehennem, Re-sullerin Mücadelesi, Sak›n Unutmay›n, fieytan, fieytan'›n Enaniyeti, fiirk, Kuran'dan GenelBilgiler, ‹man› Çabuk Anlamak -1-, -2- ve -3-, Kuran'›n Hayata Sundu¤u Güzellikler, Al-lah'›n Güzelliklerinden Bir Demet -1-, -2-, -3- ve -4-, Dinsizli¤in ‹lkel Mant›¤›, Kamil ‹man,Piflman Olmadan Önce, Resullerimiz Diyor Ki, Müminlerin Merhameti, Allah Korkusu,Dinsizli¤in Kabusu, Hz. ‹sa Gelecek, Kuran'da Sabr›n Önemi, Cahiliye Toplumunda ‹nsanKarakterleri, Alay Denen Zulüm ve Kuran'a Göre Gerçek Ak›l gibi kitapç›klar› yay›nlan-m›flt›r.
Yazar›n evrim teorisini konu alan, Evrim Aldatmacas›, Materyalizmin Çöküflü, Mater-yalizmin Sonu, Evrim Teorisi, Evrim Teorisi'nin Çöküflü: Yarat›l›fl Gerçe¤i, EvrimcilerinYan›lg›lar› 1, Evrimcilerin Yan›lg›lar› 2, Evrimcilerin Yan›lg›lar› 3, Evrimin MikrobiyolojikÇöküflü, Yarat›l›fl Gerçe¤i, Atomun S›rlar›, 20 Soruda Evrim Teorisi'nin Çöküflü ve Darwi-nizm gibi kitapç›klar› da yay›nlanm›flt›r.
Yazar›n Evrim Aldatmacas› (The Evolution Deceit), Kavimlerin Helak› (Perished Nati-ons), Allah Ak›lla Bilinir (Allah is Known Through Reason), Kuran Ahlak› (The Moral Va-lues in the Quran), Kuran'da Temel Kavramlar (The Basic Concepts in The Quran), Soyk›-r›m Yalan› (The Holocaust Hoax), Düflünen ‹nsanlar ‹çin (For Men of Understanding),Dünya Hayat›n›n Gerçe¤i (The Truth of The Life of This World) adl› kitaplar› ‹ngilizce'yeçevrilmifl ve yurtd›fl›nda çeflitli yay›nevleri taraf›ndan yay›nlanm›flt›r. Yazar›n di¤er birçokeserinin ‹ngilizce, Rusça, Arnavutça, ‹spanyolca ve Arapça'ya çevirileri devam etmektedir.
Yazar, Harun Yahya müstear ismi alt›nda flimdiye kadar siyasi konularda da çeflitlieserler haz›rlam›flt›r. Yahudilik ve Masonluk, Masonluk ve Kapitalizm, fieytan'›n Dini Ma-sonluk, Yehova'n›n O¤ullar› ve Masonlar, Yeni Masonik Düzen, Milli Strateji, 'Gizli El'Bosna'da, Soyk›r›m Yalan›, Terörün Perde Arkas›, ‹srail'in Kürt Kart›, Darwin'in Türk Düfl-manl›¤› isimli bu eserlerin önemli bir bölümü, Yahudilik, Masonluk ve bu iki gücün dün-ya tarihi ve siyaseti üzerindeki etkileri ile ilgilidir. (Müstear isim, inkarc› Yahudi düflünce-sine karfl› mücadele eden iki Peygamberin hat›ralar›na hürmeten isimlerini yad etmek içinHarun ve Yahya isimlerinden oluflturulmufltur.)
YAZAR HAKKINDA
DEVLETE
BAĞLILIĞIN
ÖNEMİ
HARUN YAHYA
V u r a l Y a y ı n c ı l ı k , O c a k 2 0 0 0
Birinci bask›: Ocak 2000
ISBN 975-8432-19-2
VURAL YAYINCILIK
Çatalçeflme Sok. Üretmen Han No: 27/13
Ca¤alo¤lu-‹stanbul
Tel: (0 212) 511 42 30 - 522 02 94
Bask›: SEÇ‹L OFSET 100, Y›l Mahallesi MAS-S‹T
Matbaac›lar Sitesi 4. Cadde No: 77
Ba¤c›lar-‹stanbul Tel: (0 212) 629 06 15
İ Ç İ N D E K İ L E R
Neden Devlet Hakkında
Bir Kitapçık? ...........6
Devlet Nedir? .........10
Türkiye Cumhuriyeti
Devleti'nin Nitelikleri .........26
Meselelerin Devlete
Bağlılıkla Çözümü .........41
Devlete Bağlılık ve Ahlak .........52
Neden Devlet Hakkında Bir Kitapçık?
D evlet müessesinin önemini, görevlerini ya da
ifllevlerini anlatan kitaplar genellikle siyaset
bilimi kitaplar›d›r. Bu kitaplar ço¤unlukla ö¤-
rencilere bilgi aktarmak amac›n› güderler. Ama eliniz-
de tuttu¤unuz kitapç›k, bunlardan farkl› bir kitapç›kt›r.
Çünkü temel amac›, toplumda zaman zaman görülen
bir k›s›m "devlet karfl›t›" ak›m ya da fikirlerin ne kadar
büyük bir yan›lg› içinde olduklar›n› göstermek ve
Türk Milleti'nin her ferdini devletine sahip ç›kmaya
ça¤›rmakt›r.
Sözünü etti¤imiz devlet karfl›t› ak›m ya da fikirler,
farkl› kaynaklardan do¤maktad›r. Bu kaynaklar›n ba-
fl›nda, Marksist ideoloji gelir. Bu ideolojinin ba¤l›lar›,
devletin ortadan kald›r›lmas› gereken zararl› bir ku-
rum oldu¤una körü körüne inanm›fllard›r. Bu nedenle
devlete ve devleti temsil eden her türlü sembole karfl›
koyu bir düflmanl›k içindedirler. Bu düflmanl›k, kimi
6
zaman fliddete de dönüflmekte ve sol terör örgütlerini
do¤urmaktad›r.
Öte yandan Marksist ideolojiden büyük ölçüde et-
kilenmifl olan bir k›s›m ayd›nlar ise, her ne kadar bu-
gün Marksizm'i terk etmifl olduklar›n› söyleseler de,
benzer bir çizgiyi sürdürmektedirler. Söz konusu ay-
d›nlar genellikle "68 Kufla¤›" olarak bilinen solcu bir
geçmiflin bugünkü temsilcileridir. Eski Marksist eylem
günlerini terk etmifl ve hatta "biz art›k liberaliz" demifl
olsalar bile, Marksizm'in devleti düflman gibi gösteren
telkinlerinin etkilerini hala tafl›maktad›rlar.
Bu Marksist kökenli ayd›nlara paralel olarak, top-
lumdaki baz› kesimler ise, demokrasi kavram›n› yan-
l›fl anlayarak devlete karfl› tav›r almaktad›rlar. Demok-
rasinin ancak devletin zay›flamas› halinde mümkün
olaca¤› gibi tümüyle yanl›fl bir fikre kap›lm›fllard›r. Bu
yanl›fl fikrin etkisiyle her türlü devlet kurumunu hedef
almakta, devletin toplum yarar›n› gözeterek uygulad›-
¤› politikalar› gözü kapal› bir biçimde elefltirmektedir-
ler.
Konunun en garip yönü ise, temelinde sol ideoloji-
nin yer ald›¤› tüm bu devlet aleyhtar› söylemlerin, bir
k›s›m muhafazakar çevreleri de zaman zaman etkile-
mesidir. Bu çevreler, devletin ülke güvenli¤i, huzuru
ve birli¤i için uygulad›¤› baz› sosyal politikalar› "dine
karfl› tav›r" zannetmekte ve sonra da bu zan dolay›s›y-
7
la devlete cephe almaktad›rlar. Oysa gerçekte Devle-
timiz hiçbir zaman dine karfl› bir politika uygulama-
m›fl, aksine Büyük Önder Atatürk'ün "Dinsiz milletle-
rin devam›na imkan yoktur" sözünün ›fl›¤›nda, her za-
man için manevi de¤erlerin muhafazas›n›n Türki-
ye'nin bekas›n›n temel bir flart› oldu¤u idrakiyle hare-
ket etmifltir. Nitekim toplumumuzun manevi de¤erle-
re en çok ba¤l› olan kesimleri, tarihte her zaman için
devlete en çok sadakat gösteren kesimler olmufltur.
Sonuçta bu kitaptaç›k ortaya koyaca¤›m›z tablo,
devlete karfl› tav›r alan kesimlerin ne kadar büyük bir
yan›lg› içinde olduklar› ve Türk Milleti'nin gelece¤i
için güçlü, etkili bir devlet yap›s›n›n ne kadar çok ge-
rekli oldu¤u gerçe¤idir. Vatan›n› ve milletini seven
herkesin, bu gerçek üzerinde düflünmesi ve siyasi dü-
flüncelerini buna göre düzenlemesi yerinde olacakt›r.
8
"Yetişecek çocuklarımıza ve gençlerimize, görecekleri öğreniminsınırı ne olursa olsun, ilk önce ve herşeyden önce Türkiye'ninbağımsızlığına, kendi benliğine, milli geleneklerine düşmanolan bütün unsurlarla mücadele etmek gereği öğretilmelidir.Dünyada, uluslararası duruma göre böyle bir mücadelenin gerektirdiği manevi unsurlara sahipolmayan kişiler ve bu niteliktekişilerden oluşan toplumlarahayat ve bağımsızlık yoktur.Çocuklarımızı aynı eğitim derecesinden geçirerek yetişti-receğiz. Kesinlikle bilmeliyiz ki iki parça halinde yaşayan milletler zayıftır, hastadır. Çocuklarımıza vereceğimiz öğrenim sınırı ne olursa olsun onlara esas olarak şunları öğreteceğiz; Milletine, Türkiye Devleti'ne, TBMM'ne, düşman olanlarla mücadele; bu mücadelenin sebep vevasıtaları ile dona-tılmayan milletiçin yaşama hakkı yoktur."
(Atatürk'ün Söylev
ve Demeçleri, cilt
2, 1952, Türk
İnkılap Tarihi
Enstitüsü Ya-
yınları)
9
Devlet Nedir?
D evlet, ortak bir hayat› ve kültürü paylaflan bir
toplumda, bu toplumu düzenleme, bu toplu-
ma güvenlik, refah ve huzur sa¤lama amac›n›
güden ve bu amaca yönelik olarak kanun koyma, bu
kanunlar› uygulama, yarg›lama, cezaland›rma gibi
güçlere sahip olan kurumdur.
Devlet kurumu, tarihin bilinen en eski toplumlar›n-
dan bu yana hep var olmufltur. Marksistler, ortaya at-
t›klar› hayali "kültürel evrim" senaryosu içinde, devle-
tin sonradan ortaya ç›kan bir mekanizma oldu¤unu
iddia ederler. ‹lk toplumlarda devlet ya da benzeri bir
otorite olmad›¤›n›, "komünal" bir hayat sürdürüldü¤ü-
nü öne sürerler. Oysa tarihsel ya da arkeolojik hiçbir
bulgu bu iddiay› do¤rulamamaktad›r. Aksine, hakk›n-
da bilgi sahibi olabildi¤imiz en eski medeniyetlerin
hepsinde, güçlü devlet mekanizmalar› bulundu¤u or-
taya ç›km›flt›r. Bu nedenle devlet kurumunun insanl›k
10
tarihi ile yafl›t oldu¤unu söylemek mümkündür.
Bu asl›nda insan›n yarat›l›fl›n›n do¤al bir sonucu-
dur. ‹nsan yarat›l›fl› gere¤i, "do¤ru" ve "yanl›fl" kavram-
lar›na sahiptir. Do¤ruyu ö¤renmek ve bu do¤ruya uy-
gun bir düzen içinde yaflamak ister. Yanl›fl› uygula-
yanlar›n ise durdurulmas›n›, engellenmesini arzu ed-
er. ‹flte bu nedenledir ki, insanlara do¤ruyu ö¤reten
birtak›m kurallar koyacak ve bu kurallara uyulmas›n›
sa¤layacak bir otoritenin varl›¤› zorunludur.
Nitekim insan toplumlar›n›n yap›s› düflünüldü¤ün-
de, devletin vazgeçilmez bir önemi oldu¤u kolayl›kla
görülür. Bir toplumda asayifl ve güvenli¤i sa¤layabile-
cek, zararl› davran›fllar› kanunla yasaklayabilecek, bu
kanunlara da uyulmas›n› mecbur k›lacak yegane güç,
devlettir. Buna parelel olarak, günümüzdeki toplum-
lar›n vazgeçilmez ihtiyaçlar› olan sa¤l›k, e¤itim, milli
güvenlik, altyap› gibi hizmetlerin de sadece devlet ta-
raf›ndan karfl›lanabilece¤i aç›kt›r.
Bu noktalar› detayl› olarak inceleyece¤iz. Bu ince-
lemeye de, öncelikle devletin varl›¤›na karfl› ç›kan en
önemli siyasi ideoloji olan anarflizmin çarp›kl›klar›na
bakarak bafllayal›m.
Anarflizm Yan›lg›s›Anarflizm, sol idelojilerin en marjinali olarak kabul
edilir. Terim, "bafls›zl›k" anlam› tafl›yan Yunanca bir
11
kelimeden gelir. Bu ideolojinin ba¤l›lar›, devletin top-
luma zarar veren bir kurum oldu¤unu iddia etmifl ve
insanlar›n özgürlük ve bar›fla ulaflabilmesi için devle-
tin ortadan kald›r›lmas› gerekti¤ini savunmufllard›r.
Devletle beraber dine karfl› da tav›r alm›fllar ve dinin
yok edilmesine çal›flm›fllard›r. Frans›z Devrimi'nin ar-
d›ndan ortaya ç›kan bu ideoloji özellikle 19. yüzy›lda
yayg›nl›k kazanm›fl, Rusya'daki Bolflevik Devrimi'nin
(1917) haz›rlanmas›nda da rol oynam›flt›r.
Öncelikle anarflizmin tamamen hayali ve gerçek-
lerden uzak bir düflünce oldu¤una dikkat etmek gere-
kir. Çünkü dünyan›n hiçbir ülkesinde hiçbir zaman bu
ideoloji uygulanmam›flt›r. Hiçbir zaman bir devletin
la¤vedilmesi ve anarflist bir toplum kurulmas› gibi bir
vak›a yaflanmam›flt›r. Sadece baz› kriz zamanlar›nda
devletlerin otoritesi zay›flam›fl, bunun sonucunda ise
topluma bar›fl ve huzur de¤il, aksine sadece kavga,
çat›flma ve ya¤ma gelmifltir.
Baflka türlüsü de mümkün de¤ildir. Çünkü devletin
olmad›¤› bir ortamda, toplumun kendi kendini düzen-
leyerek asayifl ve istikrar oluflturmas› imkans›zd›r.
Devletin olmad›¤› bir ortamda kanunlar da olmaya-
cakt›r. Dolay›s›yla "suç" kavram› ortadan kalkacak ve
herkes istedi¤i fiili rahatl›kla yapabilecektir. Dileyen
kifli bir baflkas›n›n mal›na ya da can›na kast etti¤inde,
bu suçu "suç" olarak tan›mlayacak ve engelleyecek
12
bir otorite bulunmayaca¤› için, karfl›s›nda hiçbir engel
de bulmayacakt›r. H›rs›zlar istedikleri mal› çalacaklar,
katiller diledikleri insan› öldürecekler ve onlar› dur-
duracak bir polis ya da yarg›layacak bir mahkeme ol-
mayacakt›r.
Böyle bir toplum ise kaç›n›lmaz olarak orman ka-
nunlar›n›n hakim oldu¤u bir "sürü"ye dönüflecektir.
‹nsanlar›n huzurlar›n›n, mallar›n›n, canlar›n›n ve ›rz-
lar›n›n hiçbir güvencesinin kalmayaca¤› bu sürü, ger-
çekte bir "insan toplumu"ndan ziyade, hayvan toplu-
lu¤u gibi yaflayacakt›r. ‹lginç olan ise, bu sonucun
anarflistlerin felsefelerine zaten birebir uyuyor olmas›-
d›r. Çünkü anarflistler
de aynen Marksistler
gibi Darwin'in ortaya
att›¤› "insan›n evrimi"
masal›na inanmakta
ve dolay›s›yla insan›
"geliflmifl bir hayvan
türü" olarak kabul et-
mektedirler.
Ancak tarih, anar-
flizmin tamamen yan-
l›fl bir felsefe oldu¤unu
say›s›z örnekle ispatla-
maktad›r. Anarflistler
13
Devlet, ortak bir hayat›ve kültürü paylaflan birtoplumda, bu toplumu
düzenleme, bu toplumagüvenlik, refah ve huzursa¤lama amac›n› güden
ve bu amaca yönelikolarak kanun koyma, bu
kanunlar› uygulama,yarg›lama, cezaland›r-ma gibi güçlere sahip
olan kurumdur.
devletin ortadan kalkmas›n›n bar›fl ve huzur getirece-
¤ini öne sürmüfllerdir. Oysa siyasi tarihe bak›ld›¤›nda,
devlet otoritesinin ortadan kalkt›¤› her dönemin son
derece kanl› bir kaos ortam› oldu¤u görülür. Ortaça¤
boyunca siyasi otoritenin ortadan kalkt›¤› dönemler,
hep ya¤ma, talan ve katliam dönemleri olmufltur.
Anarflizmin ç›k›fl noktas› say›labilecek olan Frans›z
Devrimi, tarihin en kanl› siyasi hareketlerinden biridir.
Frans›z Devrimi'nde, özellikle de devrimin "Terör Dö-
nemi" olarak bilinen evresinde, on binlerce insan
idam edilmifl, devrimin Robespierre gibi en ateflli ön-
cüleri de dahil olmak üzere çok say›da insan giyotine
gönderilmifltir. Devrimin ard›ndan Fransa on befl y›l›
aflk›n bir süre huzura kavuflamam›flt›r. Düzen ve em-
niyetin tekrar sa¤lanmas› ise, devrim döneminin sona
ermesi ve Napoleon'un mutlak iktidar›n›n kurulma-
s›yla, yani devletin yeniden tesisiyle mümkün olmufl-
tur. Tarihin her döneminde tablo ayn›d›r. Devlet aley-
hinde yap›lan her türlü "devrim", devrimcilerin ifle
bafllarken ortaya att›klar› süslü sloganlar›n aksine,
mutlaka kan, ac› ve gözyafl› getirmifltir.
Anarflizmin çok büyük bir yan›lg› oldu¤unu böyle-
ce belirttikten sonra, flimdi devletin gereklili¤ini farkl›
yönlerden inceleyelim.
14
15
Bolflevik Devrimi'nde Rusya
Fransa'da,devrimden-sonra on befly›l› aflk›n birsüre devameden bir is-tikrars›zl›kdönemiyaflanm›flt›r.
Devlet ve Milli SavunmaÜzerinde yaflad›¤›m›z dünyada, insanlar belirli
topluluklara üyedirler. Bunlar›n en temeli ailedir. Son-
ra, genelde çok daha zay›f olmak üzere, komfluluk,
afliret, hemflerilik, etnik köken gibi ba¤lar gelir. Ancak
tüm bu kimliklerin, özellikle siyasi yönden en önemli
olan› milli kimliktir. Bir di¤er deyiflle insan›n hangi
milletten oldu¤u sorusudur. Çünkü dünya üzerindeki
siyasi otoriteler (devletler) millet esas›na göre birbirle-
rinden ayr›l›rlar. Almanya Alman Milleti'nin ülkesidir.
Fransa Frans›zlar'›nd›r. Türkiye ise Türk Milleti'nin
yurdudur.
Dünya üzerindeki siyasi rekabet ve çat›flmalar da
yine millet esas› üzerinde geliflir. Ayn› durum siyasetin
bir uzant›s› say›lan savafl için de geçerlidir. Almanya,
Alman Milleti'ni dünyaya hakim k›lmak rüyas›yla II.
Dünya Savafl›'n› bafllatm›flt›r. Türkiye ile Yunanistan
aras›ndaki siyasi dengeler, iki milletin ulusal ç›karlar›-
na göre flekillenmektedir.
Dünyan›n bu flekilde, yani ülkeler aras› siyasi den-
geler üzerine kurulu oluflu, her insan› da içinde yafla-
d›¤› ülkenin ç›karlar›na göre düflünmeye mecbur k›lar.
Hiç kimse, "Tek önemli olan ben, flirketim ve ailem-
dir, gerisi önemli de¤il" diyemez, çünkü ailesinin ve
kendisinin gelece¤i, içinde yaflad›¤› ülkenin gelece¤i-
ne ba¤l›d›r. E¤er düflman bir ülke kendi yaflad›¤› ülke-
16
yi iflgal ederse, kendisi, flirketi ve ailesi de bundan bü-
yük zarar görecektir. O, içinde yaflad›¤› ülkenin bir
ferdidir ve mutlaka ülkesinin gücüne ve ba¤›ms›zl›¤›-
na taraftar olmak zorundad›r.
Devletin ne kadar zorunlu bir kurum oldu¤u da bu
noktada aç›kça ortaya ç›kar. Çünkü bir ülkeyi ayakta
tutacak olan yegane kurum devlettir. Ülkenin milli gü-
venli¤inden sorumlu olan yegane otorite odur. Milli
savunma için ordu oluflturan, bu orduyu ayakta tutan
ve güçlendiren kurum devlettir. Elbette hiçbir özel
sektör kuruluflu ya da sivil toplum örgütü kesinlikle
böyle bir rol oynayamaz.
‹flte bu nedenle, bir ülkede yaflayan her birey, dev-
letinin güçlenmesine ve yücelmesine taraftar olmak
zorundad›r. Devleti zay›flatacak bir hareket içine giri-
yorsa, kendisinin, ailesinin ve sevdi¤i di¤er herkesin
aleyhinde hareket ediyor demektir. E¤er bir baflka
devlete hizmet etmeyi hedefliyorsa, o zaman ismi "va-
tan haini" olur.
Devlet ve Toplumsal GüvenlikGüçlü bir devletin varl›¤›, sadece milli savunma
için de¤il, ayn› zamanda ülkenin kendi içindeki gü-
venlik ve huzurun tesisi için de zorunludur.
Anarflizm yan›lg›s›ndan söz ederken, devletin za-
y›flad›¤› bir ortamda her türlü suçun kolayl›kla ifllene-
17
bilece¤ini, çünkü "suç"u tan›mlayacak ve engelleye-
cek bir otoritenin kalmayaca¤›n› söylemifltik. Bu ko-
nuyu biraz daha detayland›rabiliriz.
Öncelikle devletin otoritesini yitirdi¤i ve bunun so-
nucunda emniyet teflkilat›n›n ortadan kalkt›¤› bir or-
tam düflünelim. Böyle bir ortam, suçlular›n her türlü
suçu kolayl›kla iflleyebilecekleri, dürüst vatandafllar›n
ise her türlü tecavüzün hedefi haline gelecekleri kor-
kunç bir toplum düzeni oluflturacakt›r. Muhtemelen
güvenlik için devlet yerine "özel sektör"e baflvurula-
cak, yani mafyavari çeteler oluflacak ve vatandafllar
bunlara para ödeyerek güvenlik elde etmeye çal›fla-
caklard›r. Ancak bu mafyavari çetelerin bafl›bozuk ve
suça e¤ilimli kiflilerden oluflmas› kaç›n›lmazd›r. Bir
süre sonra bu kez bu örgütlenmeler vatandafllara karfl›
tecavüzlerde bulunacaklar, bu çetelerin aralar›nda ça-
t›flmalar, iç hesaplaflmalar yaflanacakt›r.
Polis teflkilat›n›n ortadan kalkmas› kadar vahim bir
baflka geliflme ise, adli sistemin çökmesidir. Devletin
otoritesini yitirmesi durumunda mahkemeler de orta-
dan kalkacak, savc›lar ve hakimler çal›flmayacakt›r.
Böyle bir durumda toplumdaki hiçbir hukuki anlafl-
mazl›k çözülemez. Adaletle hükmedecek ve bu hük-
mü uygulatacak bir mekanizma olmad›¤› için, her tür-
lü haks›zl›k, hakka tecavüz ve suistimal kolayl›kla uy-
gulan›r hale gelir. E¤er yine "özel sektör" eliyle mah-
18
kemeler kurulsa bile, bunlar›n yine mafyavari meka-
nizmalar olaca¤›, kendilerine daha çok para veren ta-
raf› hakl› ç›karmak için u¤raflacaklar› aç›kt›r. Çünkü
özel sektörün temel amac› kar etmektir ve kendisine
daha fazla kar sa¤layan uygulamaya yönelmesi kaç›-
n›lmazd›r.
Sonuçta devlet otoritesinin zay›flamas›n›n top-
lumsal güvenli¤i, düzeni ve huzuru tamamen yok
edece¤i aç›kt›r. Böyle bir durumda ülke, içinde yafla-
n›lmaz bir kaos ortam›na girecektir.
Devletin Toplumsal Hayattaki Kaç›n›lmaz RolüGüçlü bir devlet, sadece güvenli¤in de¤il, toplu-
mun genel refah›n›n sa¤lanmas› için de zorunludur.
Buna örnek olarak iki alan› ele alabiliriz: Sa¤l›k ve
e¤itim.
Hastalar›n tedavisi iflini üstlenen kurumlar, hasta-
nelerdir. Bir toplumun sa¤l›k sorununa çözüm bulun-
mas› için de mutlaka devlet hastahanelerinin var ol-
mas› gerekir. Elbette günümüzde özel sektör taraf›n-
dan aç›lm›fl çok say›da hastahane de bulunmaktad›r.
Ancak bir noktaya dikkat etmek gerekir: Özel sektör
her zaman için kar amac›n› güder. Dolay›s›yla özel
sektörün tüm bir toplumun sa¤l›k sorununa çözüm
getirmesi imkans›zd›r. Fakir insanlar hiçbir zaman
19
özel hastahanelerden yararlanamazlar ve mutlaka
devletin kurdu¤u ve kendilerine yard›mda bulunacak
hastahanelere ihtiyaç duyarlar. Dahas›, afl› kampanya-
lar›, toplu sa¤l›k taramalar› gibi toplumsal hizmetleri
gerçeklefltirecek olan yegane otorite de devlettir. Kar
amaçl› hiçbir özel kurum, ilkokul çocuklar›n› salg›n
hastal›klardan korumak için yurt çap›nda afl› kampan-
yas› düzenlemez ya da ülkenin ücra köflelerine sa¤l›k
hizmeti götürmez.
Toplumun refah› ile ilgili ikinci önemli konu ise
e¤itimdir. E¤itim de yine sa¤l›k gibi k›smen özel sektör
taraf›ndan üstlenilebilir, ama bu durumda yine özel
sektörün kar talebini karfl›layamayacak olan yoksul
kesimler e¤itim imkan›ndan yoksun kalacakt›r. E¤iti-
min tüm yurtçap›nda, büyük kentlerden uzak köylere
kadar yay›lmas› da yine ancak devlet sayesinde müm-
kün olur. E¤er devletin e¤itim sistemi ifllemese, özel
sektör için karl› olmayan tüm yerleflim birimleri e¤i-
tim flanslar›n› yitirecektir.
Devletin varl›¤›, e¤itimin eflit ve standart olmas›
için de zorunludur. E¤er e¤itim devletin belirledi¤i
standart bir müfredata göre flekillenmese ve tümüyle
özel kiflilerin denetiminde olsa, toplum k›sa sürede
kamplara ayr›labilir. Komünistler komünist ideolojiyi
telkin eden okullar açabilir. Irkç›lar, çocuklar›n› birer
›rkç› olarak yetifltiren okullar kurabilir. Bu flekilde k›sa
20
zamanda toplum birbirine tümüyle yabanc› ve düfl-
man bireylerden oluflabilir. Toplumun birli¤inin ko-
runmas› ve birarada yaflamay› mümkün k›lan ortak bir
kültürün geliflmesi için, mutlaka devlet taraf›ndan be-
lirlenen standart bir e¤itim uygulanmal›d›r. Farkl› kül-
türel gruplara ya da mesleki e¤itim taleplerine özel
okul statüleri tan›nabilir, ama bu özel statü de yine
müfredat›n temel çizgilerine ba¤l› kalmal›d›r.
K›sacas› bir toplumun e¤itim ve sa¤l›k gibi en te-
mel gereksinimleri, ancak güçlü bir devletin müdaha-
le ve kontrolü ile karfl›lanabilir.
Devletin Ekonomik Hayattaki Kaç›n›lmaz Rolü19. yüzy›l, çok say›da düflünürün masabafl›nda te-
oriler üretti¤i bir dönemdi. Liberalizm ve Marksizm
gibi iki farkl› sosyal teori bu dönemde ortaya ç›kt›.
Her iki teorinin de ortak özelli¤i, tecrübelere de¤il so-
yut fikirlere dayal› olmas›yd›. 20. yüzy›lda ise bu fikir-
ler uygulamaya kondu ve ortaya birtak›m somut tec-
rübeler ç›kt›.
Marksizm'in bu tecrübeler sonucunda çökmüfl ol-
du¤u aç›kt›r. Devletin önce fliddet yoluyla ele geçiril-
mesini, sonra tüm ekonominin devlet kontrolüne al›n-
mas›n› ve uzak bir gelecekte de devletin tümüyle la¤-
vedilmesini savunan bu teorinin, gerçeklerle uyuflma-
yan ve son derece verimsiz bir ekonomik model orta-
21
ya koydu¤u aflikard›r. Sovyetler Birli¤i'nin merkezi
planlamaya dayal› ekonomik modelinin çökmesi,
mutlak devletçili¤in yanl›fl bir ekonomi politikas› ol-
du¤unu ve ekonominin ancak özel sektörün rolüyle
verimli hale gelece¤ini ortaya koymufltur.
Ancak bu kadar dikkat çekmeyen bir di¤er önemli
geliflme, 20. yüzy›ldaki tecrübelerin 19. yüzy›l libera-
lizmini de baz› yönlerden haks›z ç›karmas›yd›. 19.
yüzy›lda yaflam›fl liberal ekonomi savunucular›, 18.
yüzy›ldaki ‹ngiliz iktisatç› Adam Smith'in yolunu izle-
yerek, "en iyi devlet, en az müdahale eden devlettir"
demifllerdi. Devletin ekonomik hayata hiç müdahale
etmemesini ve tüm ekonominin özel giriflimin deneti-
minde olmas› gerekti¤ini savunmufllard›.
Devletin tümüyle d›flland›¤› bu ekonomi modeli
19. yüzy›l›n sonlar›ndan 20. yüzy›l›n ilk çeyre¤ine ka-
dar baflta ABD olmak üzere ço¤u Bat› ülkesinde kabul
gördü. Ancak 1929 y›l›nda patlak veren ve "Büyük
Buhran" olarak bilinen dev ekonomik kriz, bu mode-
lin yanl›fll›¤›n› gözler önüne serdi. Büyük Buhran,
New York borsas›nda baflgösteren ve sonra da oradan
tüm dünyaya yay›lan bir panikle do¤mufltu. Dünya
ekonomisini y›llar y›l› kitleyen bu kriz, dünya ticaret
hacminin büyük ölçüde daralmas›na, toplumlar›n ge-
lir ve refah seviyelerinin düflmesine, milyonlarca insa-
22
n›n iflsiz kalmas›na neden oldu.
Büyük Buhran'›n ortaya koydu¤u en önemli sonuç-
lardan biri, devletin tümüyle ekonominin d›fl›na itil-
mesinin son derece zararl› bir uygulama oldu¤uydu.
Nitekim Büyük Buhran'›n ard›ndan geliflen "Keynes
Modeli" ekonomik sistem, devletin gerekli durumlar-
da ekonomiye müdahale etmesi, kimi zaman da yat›-
r›mlarla ekonomiyi yönlendirmesi gerekti¤ini kabul
etti. Ço¤u devlet de Keynes Modeli'ni uygulayarak
Büyük Buhran'›n tahribat›n› düzeltebildi.
Bugün için de geçerli olan ekonomik model, özel
sektörün lokomotif görevi gördü¤ü, ama devletin de-
netimi ve yönlendirmesi ile iflleyecek bir ekonomik
modeldir. Devletin baflta altyap› yat›r›mlar› olmak
üzere ekonominin baz› alanlar›na el atmas› zorunlu-
dur. Ayr›ca özel sektör için karl› olmayan, ama toplu-
mun genel refah› aç›s›ndan gerekli olan baz› hizmet-
lerin yerine getirilmesi için de yine devletin müdaha-
lesi zorunludur. (Örne¤in posta hizmeti dünyan›n hiç-
bir ülkesinde karl› de¤ildir, ama toplumun yarar› için
devlet taraf›ndan yürütülür.) Ayn› flekilde bir ülkenin
stratejik güvenli¤ini ilgilendiren ekonomik meselele-
rin de devlet taraf›ndan düzenlenmesi gerekmektedir.
Özetle, bir ülkenin refah› için ekonominin devlet
taraf›ndan denetlenmesi, yasalarla düzenlenmesi, ki-
mi zaman da do¤rudan devletin müdahalesi ile yön-
23
24
1929 y›l›nda yaflanan ve "Büyük Buhran" ad› verilen
ekonomik kriz, tüm dünyayadevletin d›flland›¤› ekonomik
modelin yanl›fll›¤›n› anlatmayayetmifltir.
1929 Bunal›m›, dünya ticaretinin gerilemesine, toplumlar›n gelir ve refahseviyelerinin düflmesine neden olmufl, ve milyonlarca insan› iflsiz b›rak-m›flt›r. En alttaki resimde, o dönemde ifl bulmak için kuyrukta bekleyeninsanlar görülmektedir.
lendirilmesi zorunludur. Devletin bunlar› yapabilmesi
için de elbette güçlü olmas› gerekmektedir.
SonuçBafltan beri inceledi¤imiz konular, bir toplumun
güvenli, huzurlu, müreffeh bir hayat sürebilmesi için,
mutlaka güçlü bir devletin korumas› ve denetimi al-
t›nda yaflamas› gerekti¤ini göstermektedir. Devletin
ortadan kald›r›lmas›n› savunan anarflizm çok büyük
bir yan›lg›d›r. "En iyi devlet, en az yöneten devlettir"
diyen 19. yüzy›l liberalizmi de yan›lm›flt›r ve devlet
müdahalesinin gereklili¤ini kavrayamam›flt›r.
Devletin tümden la¤vedilmesi bir yana, devlet oto-
ritesindeki en küçük zay›flama bile bir toplumu büyük
sorunlarla karfl› karfl›ya b›rak›r. Devlet otoritesindeki
en küçük bir boflluk, bu bofllu¤un birtak›m gayr› mefl-
ru yap›lanmalar taraf›ndan doldurulmas›yla sonuçla-
nacakt›r. Bundan da tüm bireyler zarar görecektir. Za-
y›f bir devlet, toplumun içindeki baz› ç›kar çevreleri-
nin etkisi alt›nda kalacak ve yine toplumun geneli
bundan zarar görecektir.
Dolay›s›yla bir toplumun içindeki her bireyin, güç-
lü bir devlet mekanizmas›na taraftar olmas› gerekir.
Devletin güçlenmesi için çaba harcamas›, devletin
zay›flamas›na yönelik eylemlere karfl› da tav›r almas›
gerekir. K›sacas› devletine sahip ç›kmas› gerekir.
25
Türkiye CumhuriyetiDevleti’nin Nitelikleri
Bir önceki bölümde aç›klad›¤›m›z noktalar, bir
milletin neden güçlü bir devlete ihtiyaç duydu-
¤u sorusunun cevab›yd›. Ancak elbette devlet
sisteminin güçlü olmas› gerekti¤ini belirtmek yeterli
de¤ildir, bunun kadar önemli bir baflka konu ise dev-
letin nitelikleridir.
Çünkü dünyada farkl› devlet sistemleri vard›r. Bir
önceki bölümde sözünü etti¤imiz görevleri ifa eden,
yani milletine güvenlik, huzur ve refah sa¤layan dev-
letler oldu¤u gibi, milletlerini ezen, bireylerin temel
hak ve özgürlüklerini aç›kça ihlal eden devletler de
vard›r.
Bu ikinci grup devletler, siyaset biliminde "otoriter
rejim", ya da daha da ileri aflamada "totaliter rejim"
olarak bilinen rejimlere sahiptir. Totaliter devletler,
topluma ve bireylere hemen hiçbir özgürlük tan›maz,
26
tüm toplumu belirli bir ideoloji do¤rultusunda yön-
lendirir, kullan›r ve bunun için de bask›c› yöntemler
devreye sokar. Totaliter rejimlerin 20. yüzy›ldaki en
aç›k iki örne¤i, Nazi Almanyas› ve Sovyetler Birli-
¤i'dir. Her iki ülkede de devlet, belirli bir ideoloji (Na-
zi Almanyas›'nda ›rkç›l›k, Sovyetler Birli¤i'nde ise ko-
münizm) ad›na, toplum üzerinde büyük bir bask› uy-
gulam›flt›r. Muhalifler ac›mas›zca ortadan kald›r›lm›fl,
tüm toplum adeta bir "korku rejimi" ile yönetilmifltir.
Sovyetler Birli¤i'nde sadece Stalin döneminde 20 mil-
yon insan›n devletin izledi¤i politikalar sonucu öldü-
rüldü¤ü hesaplanmaktad›r.
Otoriter rejimler ise, "beyin y›kama" güçleri daha
zay›f olan, ancak yine bask› ve fliddet yöntemleri uy-
gulayarak toplumu dize getirmeye çal›flan despot re-
jimlerdir. Baflta Afrika olmak üzere Üçüncü Dün-
ya'daki küçük diktatörlükler ya da So¤uk Savafl döne-
mindeki Do¤u Bloku ülkeleri otoriter rejimlerin birer
örne¤idir. Bu ülkelerde geçerli olan sistem, milletin
taleplerinin hiçe say›ld›¤›, bütün siyasi gücün bir par-
tiye ya da diktatöre devredildi¤i bir sistemdir.
Siyasi gücün millete ait oldu¤u sistemler ise de-
mokrasilerdir.
Demokrasi "halk yönetimi" anlam›na gelir ve siyasi
iradenin temel olarak halka ait oldu¤u bir siyasi siste-
mi ifade eder. Demokrasilerde ülkeyi yönetme ve ya-
27
sa yapma yetkisi bir partiye, zümreye ya da diktatöre
de¤il, halk›n tümüne aittir. Halk bu yetkisini serbest
seçimler yoluyla bafla getirdi¤i siyasetçiler eliyle kul-
lan›r. Ülkeyi yönetenler ve yasalar› yapanlar, halk›n
onay›n› almak zorundad›r. Halk onay verdi¤inde ifl
bafl›na gelirler. ‹fl bafl›ndan uzaklaflt›r›lmalar› da yine
halk›n iradesiyle, yani bu iradenin temsil edildi¤i ser-
best seçimlerle olur.
Demokratik ülkelerde devlet, bir önceki bölümde
ele ald›¤›m›z gibi, milletin güvenlik, huzur ve refah›n›
sa¤lama amac›n› güder. Devletin yönetimi bir zümre-
ye, mezhebe ya da kifliye ipoteklenmifl olmad›¤› için,
devlet tüm milletin genel menfaatlerini gözetir.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, iflte bu s›fatlara haiz
bir demokratik devlettir.
Anayasam›z'da Türkiye
Cumhuriyeti'nin temel nite-
likleri say›l›r. Bu de¤ifltirile-
mez nitelikler, Türkiye
Cumhuriyeti'nin laik ve sos-
yal bir hukuk devleti oldu-
¤unu hükme ba¤lar. Bunlar
son derece önemli nitelik-
lerdir ve Türkiye Cumhuri-
yeti Devleti'nin, Türk Mille-
ti'nin menfaatlerini en iyi
28
Demokrasi "halk yöne-
timi" anlam›na gelir ve
siyasi iradenin temel
olarak halka ait oldu¤u
bir siyasi sistemi ifade
eder. Demokrasilerde
ülkeyi yönetme ve yasa
yapma yetkisi bir parti-
ye, zümreye ya da dik-
tatöre de¤il, halk›n tü-
müne aittir.
Yukar›dakiler, komünizmin insanlara yaflatt›¤› zulmün resimleridir. Rusyabu duruma çok yerinde bir örnektir. Zaman zaman bu ülkenin insanlar›, birtek ekmek alabilmelerini bile zafer olarak de¤erlendirmektedirler.
Stalin dönemindeki halk›n periflanl›¤›... Finli siviller1940 bafllar›nda Sovyet hava sald›r›s›ndan kaçmak içinormana kaçt› ve üç aydan fazla bir süre boyunca K›z›lOrdu'ya karfl› bu zor flartlarda direndiler.
flekilde gözetecek bir yap›ya sahip oldu¤unun göster-
gesidir. fiimdi bunlar› s›ras›yla ele alal›m.
Devletimiz'in De¤iflmez Üniter Yap›s›Türkiye Cumhuriyeti Devleti, üniter bir devlettir;
yani kendi bünyesinde farkl› kanunlar›n geçerli oldu-
¤u farkl› yönetim bölgeleri yoktur. "Federatif" yap›lar
yoktur. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin yetkisi tüm
Türkiye topraklar›n› kapsar ve her Türk vatandafl› bu
topraklar üzerinde eflit muamele görür. Söz kousu
üniter devlet yap›s›, Türkiye'nin bölünmez bütünlü-
¤ünün ve iç huzurunun en büyük teminat›d›r.
Üniter devlet yap›m›z›n temelinde, Anayasam›z'da
yer alan milliyetçilik ilkesi vard›r. Cumhuriyetimiz'i
kuran Büyük Önder Atatürk'ün tan›mlad›¤› ve bu ne-
denle de "Atatürk milliyetçili¤i" olarak an›lan bu milli-
yetçilik anlay›fl›n›n en önemli özelli¤i, kültür temeline
dayanmas›d›r. Etnik kökeni, dini, dili her ne olursa ol-
sun, kendisini "Türk" olarak tan›mlayan herkes Türki-
ye Cumhuriyeti'nin vatandafl› say›l›r. Türk kültürünü
paylaflan, kendisini Türk Milleti'nin bir ferdi addeden
herkes, kökeni ne olursa olsun, Türk'tür ve Türkiye
vatandafl›d›r.
Atatürk'ün ünlü "Ne mutlu Türk'üm diyene" sözüy-
le özetledi¤i bu milliyetçilik tan›m›, son derece ak›lc›
ve isabetli bir tan›md›r. Çünkü bilindi¤i gibi Türkiye
30
Cumhuriyeti, farkl› etnik gruplar›n birarada yaflad›kla-
r› Osmanl› ‹mparatorlu¤u'nun mirasç›s› olarak kurul-
du. Osmanl›'n›n asli unsuru her zaman için Türkler
olmufltu, hatta bu nedenle Avrupal›lar "Osmanl›" de-
mektense "Türk" demeyi tercih etmifllerdi. Ancak bu
‹mparatorluk içinde, Arap, Boflnak, Arnavut, Çerkez,
Kürt, Rum, Ermeni, Yahudi gibi farkl› etnik gruplar da
yafl›yordu. ‹mparatorlu¤un son dönemlerinde önce
gayri-müslim az›nl›klar, sonra da Araplar Osman-
l›'dan ayr›larak kendi yollar›n› çizdiler. Türkiye, Mi-
sak-› Milli s›n›rlar› içinde kalan ve baflta Türkler ol-
mak üzere di¤er baz› Müslüman etnik gruplardan olu-
flan bir ülke olarak kuruldu. Atatürk, yeni bölünme ve
parçalanmalara imkan tan›mamak için, bu topraklar
üzerinde yaflayan herkesin Türk Milleti'nin bir parças›
oldu¤unu, hiç kimsenin az›nl›k ya da "ikinci s›n›f va-
tandafl" say›lamayaca¤›n› kabul ve ilan etti.
Türkiye'nin üniter devlet yap›s›, iflte bu milli temel
üzerine kuruludur. Türkiye s›n›rlar› içinde, ana dili
Türkçe olmayan, farkl› bir etnik kökenden gelen grup-
lar bulunabilir, ancak bu vatandafllar›m›z da Türk Mil-
leti'nin birer parças›d›rlar. Türkiye'nin her yerinde ve
herkes için geçerli olan kanunlar onlar için de geçerli-
dir. Türkiye'nin her yerinde ve herkes için geçerli olan
temel hak ve özgürlüklere onlar da sahiptir.
Yak›n geçmiflte Türkiye'nin bu üniter yap›s›n› de-
31
¤ifltirmeyi ve federatif bir devlet modeli kurmay› öne-
renler olmufltur. Bu nedenle belirtmek gerekir ki, fede-
rasyon kavram› Türkiye için hem son derece gereksiz
hem de son derece zararl› bir kavramd›r. Federasyon,
birbirinden farkl› milletlerin ayn› devlet içinde yaflad›-
¤› durumlarda söz kousudur. Oysa Türkiye'de tek bir
millet vard›r. E¤er etnik köken bir ayr›l›k nedeni say›-
l›r ve federasyona gerekçe olarak kabul edilirse, o za-
man nerede bitece¤i belli olmayan bir bölünme süre-
ci bafllar. Bu sürecin büyük huzursuzluklar, göçler,
toplumsal gerilimler yarataca¤› ise aç›kt›r.
Bu nedenle Türkiye Cumhuriyeti'nin üniter yap›s›-
na sahip ç›kmak, bu topraklar üzerinde yaflayan her-
kesin menfaatinedir ve bu yüzden de milli bir görev-
dir. Üniter yap›y› hedef alan cereyanlar, bilerek ya da
bilmeyerek, Türkiye'yi zay›flatmak isteyen d›fl güçlere
hizmet etmifl olurlar.
Laiklik ‹lkesiTürkiye, Anayasam›z'da belirtildi¤i üzere laik bir
devlettir. Laiklik tarihte ve günümüzde zaman zaman
yanl›fl anlafl›lm›fl ve yanl›fl uygulanm›fl bir ilkedir. Bu
nedenle bu ilkeyi ve sonuçlar›n› detayl› olarak incele-
mekte yarar vard›r.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, laiklik ilkesinin te-
mel amac›, gerçekte inanc› özgürlefltirmektir. Laiklik,
32
Devletimiz'in vatandafllar›n› bir dini benimseme, bu
dinin gereklerini yerine getirme ya da getirmeme ko-
nusunda kendi vicdanlar› ile baflbafla b›rakmak ve on-
lara özgür bir seçim yapma flans› vermektedir. Devlet
belirli bir dine ya da mezhebe imtiyaz tan›mad›¤›
için, herkes sahip oldu¤u inanca göre yaflama imkan›
elde etmektedir.
Dikkat edilirse asl›nda Türkiye Cumhuriyeti Devle-
ti'nin sahip oldu¤u bu laiklik modeli, ‹slam dininin
özüne de son derece uygundur. Çünkü ‹slam, inanç
için özgür iradeyi ve vicdani bir kabulü flart koflar. Bir
insan›n ‹slam'› din olarak benimsemesi tamamen ken-
di özgür iradesi ile olmal›d›r. ‹slam'› kabul ettikten
sonra da, Kuran'da emredilen ibadetleri uygulamas›
ya da men edilen yasaklardan (h›rs›zl›k, cinayet gibi
toplumsal bir suç oluflturmuyorsa) sak›nmas› tama-
men kendi vicdan›yla olmal›d›r. Elbette Müslümanlar
birbirlerini Kuran'da anlat›lan ahlaki vas›flar›n uygu-
lanmas› için uyarabilir, teflvik edebilirler. Ama asla bu
konuda bir zorlama yap›lamaz. Ya da dünyevi bir im-
tiyaz tan›narak, kifli dini uygulamaya yönlendirile-
mez.
Bunun aksi bir devlet modeli varsayal›m. Örne¤in
insanlar›n zorunlu olarak Müslüman, ya da H›ristiyan
yap›ld›¤› bir ülkeyi düflünelim. Dahas› bu dinlere ina-
nan kiflilerin, dinlerin kurallar›na göre yaflamalar› için
33
de zorland›klar›n› farzedelim. Diyelim ki söz konusu
devlet modeli, toplumdaki insanlar› namaz k›lmalar›
ya da kiliseye gitmeleri için özel polis güçleriyle, inzi-
bat kuvvetleriyle zorlas›n. Ya da biraz daha "›l›ml›" bir
yöntem benimseyip, namaz k›lanlara ya da kiliseye
gidenlere özel bir devlet ikramiyesi versin. Böyle bir
devlet laikli¤e tamamen ayk›r› bir devlet olacakt›r.
Dahas›, bir o kadar da dine ayk›r› olacakt›r.
Bunun nedeni, zorla ya da menfaat karfl›l›¤› elde
edilen bir dini inanc›n ya da ibadetin, ‹slam'a göre
hiçbir de¤erinin olmay›fl›d›r. Çünkü inanç ve ibadet,
sadece Allah'a yönelik oldu¤unda bir de¤er tafl›r.
E¤er devlet insanlar› inanca ve ibadete zorlayacak
olursa, bu durumda insanlar devletten korktuklar› için
dindar olurlar. Din aç›s›ndan makbul olan ise, vicdan-
lar›n tamamen serbest b›rak›ld›¤› bir ortamda dinin
yaflanmas›d›r.
Bu nedenledir ki, Devletimiz'in sahip oldu¤u laik-
lik ilkesi, hem vicdan özgürlü¤ü gibi temel bir insani
de¤ere hizmet etti¤i, hem de bu de¤ere büyük önem
veren ‹slam diniyle uyum içinde oldu¤u için, her Tür-
kiye vatandafl›n›n benimsemesi ve savunmas› gereken
bir ilkedir.
Hukuk DevletiTürkiye Cumhuriyeti Devleti, bir hukuk devletidir.
34
Bir baflka deyiflle "hukukun üstünlü¤ü" ilkesini benim-
semifltir. Bu ilke, adalet kavram›n›n temelini oluflturur.
Hukukun üstünlü¤ü, devletin içindeki tüm meka-
nizmalar›n, önceden tespit edilmifl baz› kanun ve ku-
rallar içinde iflleyece¤i anlam›na gelir. Her devlet ku-
rumu, anayasan›n ve di¤er yasalar›n tespit etti¤i görev
ve yetkilere sahiptir. Kimsenin bu görev ve yetkileri
aflma, de¤ifltirme gibi bir gücü yoktur. Hukuk, herke-
sin üstündedir ve dolay›s›yla devlet "keyfi" de¤ildir.
Hukukun üstünlü¤ü ilkesinin geçerli olmad›¤› bir
devlet modelinde ise, devlet mekanizmas› tamamen
keyfileflecektir. Örne¤in devlet baflkan›na s›n›rs›z yet-
ki tan›nd›¤›n› ve her türlü kanunun üzerinde olma
hakk› tan›nd›¤›n› varsayal›m. (Diktatörlükler böyledir)
Bu durumda devlet mekanizmas›n›n adaletsizli¤e ve
istismara do¤ru kaymas› kaç›n›lmaz olacakt›r. Neyin
adil, neyin do¤ru, neyin meflru oldu¤unu belirten ku-
rallar›n olmad›¤› veya bu kurallar›n dikkate al›nmad›-
¤› durumda, adalet, do¤ruluk ve meflruiyet de olmaz.
Bir hukuk devletinde yaflamak, tüm Türk vatandafl-
lar› için büyük bir kazançt›r. Çünkü hukuk devleti,
herkesin can›n›, mal›n›, temel hak ve hürriyetlerini
koruma alt›na al›r. Hiç kimsenin mal›-mülkü zorla is-
timlak edilemez, hiç kimse zoraki olarak çal›flt›r›la-
maz, haklar›ndan mahrum b›rak›lamaz. E¤er bir kim-
se bu haklar›n›n çi¤nendi¤ini, adaletsizli¤e u¤rad›¤›n›
35
düflünüyorsa, bu kez ona yarg› yolu aç›kt›r. Türki-
ye'nin dört bir yan›ndaki adli kurumlar, baflta Cumhu-
riyet Savc›lar› olmak üzere, hukuk devletindeki hakla-
r› koruma alt›nda tutmak için çal›flmaktad›r. Her dile-
yen, hukuk devletinin kurallar› uyar›nca, tek bir dilek-
çe ile savc›l›klara baflvurabilir ve devletten adalet ta-
lep edebilir.
Hukuku, yani kanunlar› ise, milletin seçmifl oldu¤u
vekillerden oluflan Türkiye Büyük Millet Meclisi ya-
par. E¤er kanunlarda bir boflluk görülürse ya da sak›n-
ca farkedilirse, bu durumda kanunlar de¤ifltirilir, yeni-
leri kabul edilir. Dolay›s›yla, bu kanunlar›n herhangi
bir flekilde milletin aleyhine ifllemesi de imkans›zd›r.
Görüldü¤ü gibi hukuk devleti sistemi, bir ülkenin
vatandafllar› için olabilecek en adil, özgür ve rahat
sistemdir. Dolay›s›yla her Türk vatandafl›n›n, Türkiye
Cumhuriyeti'nin bu temel niteli¤ine sahip ç›kmas› ge-
rekir. E¤er hukuk devletinin ifllemesinde aksakl›k mey-
dana geliyorsa, herkes elbirli¤i ile devlete yard›mc›
olmal› ve hukukun üstünlü¤ü ilkesini korumaya gay-
ret etmelidir.
Sosyal DevletDevletimiz'in bir baflka anayasal niteli¤i, bir "sos-
yal devlet" olmas›d›r. Sosyal devlet, kanunlar›nda ve
icraat›nda toplum yarar›n› gözeten devlettir. Bu temel
36
ilke, Cumhuriyetimiz'in di¤er temel nitelikleri ile bir-
likte Anayasam›z'›n 2. maddesinde flöyle aç›klan›r:
Madde 2.- Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru,
milli dayan›flma ve adalet anlay›fl› içinde, insan
haklar›na sayg›l›, Atatürk Milliyetçili¤i'ne ba¤l›,
bafllangݍta belirtilen temel ilkelere dayanan, de-
mokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir.
Sosyal devlet kavram›na, Anayasa'n›n 5. madde-
sinde de flöyle aç›kl›k getirilir:
Madde 5.- Devletin temel amaç ve görevleri, Türk
Milleti'nin ba¤›ms›zl›¤›n› ve bütünlü¤ünü, ülkenin
bölünmezli¤ini, Cumhuriyeti ve demokrasiyi koru-
mak, kiflilerin ve toplumun refah, huzur ve mutlu-
lu¤unu sa¤lamak; kiflinin temel hak ve hürriyetleri-
ni, sosyal hukuk Devleti ve adalet ilkeleriyle ba¤-
daflmayacak surette s›n›rlayan siyasal, ekonomik
ve sosyal engelleri kald›rmaya, insan›n maddi ve
manevi varl›¤›n›n geliflmesi için gerekli flartlar› ha-
z›rlamaya çal›flmakt›r.
Anayasam›z'›n 60. ve 61. maddelerinde ise, sosyal
devlet yap›s›n›n baz› özellikleri flöyle hükme ba¤lan-
m›flt›r:
Madde 60.- Herkes, sosyal güvenlik hakk›na sahip-
tir. Devlet, bu güvenli¤i sa¤layacak gerekli tedbir-
leri al›r ve teflkilat› kurar.
Madde 61.- Devlet, harp ve vazife flehitlerinin dul
37
ve yetimleriyle, malul ve gazileri korur ve toplum-
da kendilerine yarafl›r bir hayat seviyesi sa¤lar.
Devlet, sakatlar›n korunmalar›n› ve toplum hayat›-
na intibaklar›n› sa¤lay›c› tedbirleri al›r. Yafll›lar,
Devletçe korunur. Yafll›lara Devlet yard›m› ve sa¤-
lanacak di¤er haklar ve kolayl›klar kanunla düzen-
lenir. Devlet, korunmaya muhtaç çocuklar›n toplu-
ma kazand›r›lmas› için her türlü tedbiri al›r. Bu
amaçlarla gerekli teflkilat ve tesisleri kurar veya
kurdurur.
Görüldü¤ü gibi sosyal devletin varl›¤›, bir toplum-
da gerçek refah ve huzurun sa¤lanmas›n›n temel flart-
lar›ndan birini oluflturmaktad›r. E¤er Devletimiz güçlü
olmazsa ve dolay›s›yla sosyal devlet ifllevini gere¤i gi-
bi yerine getiremezse, o zaman toplumdaki yard›ma
muhtaç kimseleri, dullar›, yetimleri, yafll›lar›, kimse-
sizleri koruyacak kurumlar da çal›flmayacakt›r. Top-
lumdaki hay›rsever insanlar›n kendi giriflimleri ile bu
gibi yard›ma muhtaç kimselere zaman zaman el uzat-
t›klar› do¤rudur, ancak bu gibi sivil giriflimler hiçbir
zaman için yeterli ve kal›c› olmazlar.
Devletimiz, sahip oldu¤u sosyal devlet niteli¤ini
hayata geçirmek için büyük bir çaba sarfetmektedir.
Çocuk Esirgeme Kurumu'ndan K›z›lay'a, Darülaceze
ve benzeri kurumlardan flehit ailelerine yönelik yar-
d›mlara kadar, pek çok alanda etkin çal›flmalar yürü-
38
tülmektedir. Devletimiz sosyal devlet niteli¤ini en son
olarak da, 1999 y›l›n›n A¤ustos ve Kas›m aylar›nda
Marmara bölgesinde gerçekleflen iki büyük deprem
felaketinden sonra göstermifl, depremde evsiz kalan
on binlerce vatandafl› önce çad›rlara yerlefltirmifl, ar-
d›ndan prefabrik evler infla ederek buralarda iskan et-
tirmifltir. Depremde zarar gören ailelere verilen evsiz-
lik maafl› da yine büyük bir sosyal devlet icraat›d›r.
Tüm bunlar, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin nite-
liklerinin faziletlerini göstermekte ve bu niteliklerin
korunmas›n›n Türk Milleti için ne denli zaruri oldu¤u-
nu ortaya koymaktad›r. Her Türk vatandafl›, kendisi-
nin ve sevdiklerinin mutluluk ve refah› için, devletinin
niteliklerine sahip ç›k-
mal› ve bu niteliklerin
etkin bir biçimde hayata
geçirilmesi için devlete
yard›mc› olmaya çal›fl-
mal›d›r.
Ayr›ca belirtmek ge-
rekir ki, devlet mekaniz-
malar›nda aksakl›klar
oluflabilir ve üstte sözü-
nü etti¤imiz hizmetlerde
pürüzler do¤abilir. An-
cak bu gibi aksakl›k ve
39
Devletimiz, sahip oldu-
¤u sosyal devlet niteli¤i-
ni hayata geçirmek için
büyük bir çaba sarfet-
mektedir. Çocuk Esirge-
me Kurumu'ndan K›z›-
lay'a, Darülaceze ve
benzeri kurumlardan
flehit ailelerine yönelik
yard›mlara kadar, pek
çok alanda etkin çal›fl-
malar yürütülmektedir.
pürüzlere karfl› yöneltilen elefltiriler, mutlaka yap›c›
olmal›d›r. Bir devlet kurumundaki aksama ya da yan-
l›fllar karfl›s›nda tüm devleti suçlay›c› ve töhmet alt›n-
da b›rak›c› bir üslup kullanmak, son derece yanl›fl
olur ve hiç kimseye fayda sa¤lamaz. Baflta medya ol-
mak üzere, tüm sivil kurulufllar›n, yapt›klar› her türlü
yorumda devlete yard›mc› olmalar› ve var olan aksak-
l›k ve yanl›fllar› yap›c› bir biçimde gidermek yönünde
hareket etmeleri gerekmektedir.
40
Meselelerin DevleteBağlılıkla Çözümü
B u noktaya kadar ele ald›klar›m›z, bizlere iki
önemli sonuç gösterdi:mmmmmmmmmmm›
1. Bir milletin varl›¤› ve bekas› için, güçlü bir
devlete sahip olmas› zorunludur.
2. Türkiye Cumhuriyeti, Türk Milleti'nin yarar›n›
gözeten, milletin refah›n›n, güvenli¤inin ve gelece¤i-
nin yegane teminat› olan bir devlettir.
Dolay›s›yla, önceden de belirtti¤imiz gibi, Türkiye
Cumhuriyeti Devleti'ni korumak, devlete sahip ç›k-
mak her Türk vatandafl›n›n öncelikli görevidir. Hiçbir
Türk vatandafl›, devlet kurumlar›na zarar verecek, bu
kurumlar›n iflleyiflini aksatacak ya da devletin temel
de¤erlerini y›pratacak bir faaliyet içine kesinlikle gir-
memelidir. Milli görevimiz, her zaman için devletin
yan›nda olmakt›r. Bunun aksinde faaliyet gösteren bir
insan, kendi oturdu¤u bir apartman›n temellerini bal-
talayan bir kifli gibi, kendi varl›¤›na ve gelece¤ine za-
41
rar vermifl olur.
Baz› kimselerin bu gerçe¤i kavrayamayarak devle-
te karfl› tav›r almalar›n›n ve "devlet aleyhtar›" bir tu-
tum benimsemelerinin nedeni ise, ço¤u zaman devlet
ile hükümet aras›ndaki fark› gözard› etmesidir.
Hükümetle Devleti Ay›rt EtmekDevletin üç temel gücünden biri, yürütmedir. Yü-
rütme gücü, yani kanunlar› uygulama ve ülkeyi idare
etme görevi, Anayasam›z'a göre Bakanlar Kurulu ya
da bir baflka deyiflle hükümet taraf›ndan kullan›l›r.
Hükümetler, Cumhurbaflkan› taraf›ndan TBMM üyele-
ri aras›ndan seçilen Baflbakan taraf›ndan kurulur. Te-
mayüller uyar›nca, genellikle genel seçimde en çok
oyu alan siyasi partinin genel baflkan› Baflbakan ola-
rak atanmaktad›r. Hükümet üyeleri ise, ya tamamen
ayn› siyasi partinin milletvekillerinden oluflmakta, ya
da bir koalisyon hükümeti durumunda hükümete kat›-
lan partiler aras›nda bölüflülmektedir.
Burada dikkat edilmesi gereken nokta fludur: Hü-
kümet geçicidir. Seçimle iflbafl›na gelir, icraat yapar.
Ülkeyi iyi de yönetebilir, kötü de. E¤er kötü yönetirse,
bir sonraki seçimle ifl bafl›ndan uzaklaflacakt›r. ‹ktidar-
da kald›¤› sürece hükümet elefltirilecek, hatalar›n›n
üzerine gidilecektir. Belki bakanlar›n bir k›sm› görev-
lerini baflar›yla yürütürken, di¤erleri ayn› sonucu elde
42
edemeyecektir. Bu nedenle hükümetin içinde zaman
zaman de¤ifliklikler olacak, baz› bakanlar görevden
al›n›rken yerlerine yeni siyasetçiler atanacakt›r.
Özetle, hükümet devlet gibi kal›c› ve kaim bir ku-
rum de¤ildir. Silahl› Kuvvetler gibi, adli sistem gibi,
bürokrasi gibi, mutlaka korunmas› ve desteklenmesi
gereken bir yap› de¤ildir. Herkes devlete sahip ç›k-
makla yükümlüdür, ama hükümet elefltirilebilir, de¤ifl-
mesi talep edilebilir.
Ancak kimi zaman bu ayr›m gözard› edilmekte ve
hükümetlere yöneltilen elefltiriler, do¤rudan devlete
yönelik suçlamalar haline getirilmektedir. Ço¤u kim-
senin "devlet aleyhtar›" bir psikolojiye girmesine, bu
türde gösterilere kat›lmas›na neden olan etken, asl›n-
da hükümet uygulamalar›na duydu¤u tepkiyi, do¤ru-
dan devlet kurumuna yöneltmesidir.
Bu yanl›fl mant›¤›n örnekleri, devletin bir baflka ku-
rumunda yaflanan yanl›fll›klar ya da yolsuzluklar üze-
rine de ortaya ç›kabilir. Örne¤in bürokrasinin belirli
bir organ›nda yap›lan bir haks›zl›k ya da yolsuzluk,
baz› insanlarda "devlete tepki" fleklinde yank› uyan-
d›rmaktad›r. Oysa devlet kurumlar›na yönelecek her
türlü elefltirinin yap›c› olmas› gerekir.
Her Türk vatandafl› flöyle düflünmelidir: "Devlet bi-
zim devletimizdir, bizim varl›¤›m›z›n ve gelece¤imi-
zin teminat›d›r. Devletin kurumlar›ndaki her türlü
43
yanl›fl ve aksakl›klar› el birli¤i ile düzeltmemiz, tamir
etmemiz gerekir."
Farkl› Siyasal Görüfllerin Devlete Ba¤l›l›kta BirleflmesiDemokratik bir toplumda, ülke meselelerinin çö-
zümü için herkesin ve her grubun farkl› fikirleri olabi-
lir. Örne¤in kimisi serbest piyasa ekonomisini savu-
nur, bir baflkas› karma ekonominin yararl› olaca¤›n›
düflünür. Benzer flekilde, d›fl politikadan ülkenin ba-
y›nd›rl›k meselelerine kadar her konuda farkl› görüfl-
ler olabilir. Dünya görüflü yönünden de toplumun bir
k›sm› daha muhafazakar, bir k›sm› daha liberal ola-
cakt›r. Ama önemli olan tüm bu farkl› siyasi ve kültü-
rel ak›mlar›n, devlete ba¤l›l›k konusunda ortak bir ta-
v›r göstermeleridir.
Çünkü tüm bu gruplar, Türkiye Cumhuriyeti'nin
unsurlar›d›r ve ancak Türkiye Cumhuriyeti Devleti
güçlü oldu¤u sürece, ba¤›ms›z bir millet olarak yafla-
ma flans›na sahiptirler. Kendi aralar›nda siyasi müca-
deleler yürütebilir, farkl› partiler kurabilirler. Ama
hepsi devlete sadakat, devletin ve devletin kurumlar›-
n›n korunmas› konusunda ayn› duyarl›l›kta olmal›d›r.
E¤er bir siyasi grup bu temel ilkeyi terk eder ve
devlete karfl› tav›r almaya bafllarsa, iflte buna izin veri-
lemez. Nitekim Türkiye'nin tarihinde böyle deneme-
44
ler olmufltur. Bir k›s›m gruplar, Sovyetler Birli¤i'nin ya
da Komünist Çin'in güdümüne girerek Türkiye Cum-
huriyeti Devleti'ne karfl› mücadele etmeye yeltenmifl-
lerdir. "Beflinci kol" olarak faaliyet göstermifl, K›z›l Or-
du'nun Afganistan iflgalini alk›fllayan Babrak Karmal
hükümetine özenmifllerdir. Ancak tarih, bu gibi hare-
ketlerin her zaman için hüsranla sona erdi¤ini göster-
mektedir.
Bu gibi "beflinci kol" hareketleri, özel zamanlara ait
ve nadir görülen hareketlerdir. Dolay›s›yla as›l önemli
olan tehlike, baz› siyasi hareketlerin, devletin baz› ku-
rumlar›n› elefltirmekle bafllayan bir süreç sonunda
"devlet aleyhtar›" bir siyasi çizgi benimsemeleridir.
Bunun son derece yanl›fl olaca¤› aç›kt›r. Türkiye top-
raklar› üzerinde geliflen her türlü siyasi hareket, mut-
laka devletine ba¤l›l›¤› temel bir prensip olarak be-
nimsemeli ve bu prensibe göre faaliyet göstermelidir.
Sorunlar›n Devletle Uzlaflarak ÇözümüDevletin toplumun genel yarar› için izledi¤i politi-
kalar, kimi zaman toplumdaki baz› gruplar› rahats›z
edebilir. Bunlar, kendilerinin devletin politikalar› ne-
deniyle ma¤dur edildi¤ini düflünebilirler. Ama bu gibi
durumlarda çözüm, devletle çat›flmak, sokaklara dö-
külerek devleti protesto etmeye kalkmak, hatta devle-
tin güvenlik güçlerine karfl› eyleme giriflmek de¤ildir.
45
Çözüm, sorunlar›n ve taleplerin devlete bildirilmesi
ve devletle birlikte çözüm yollar› aranmas›d›r.
Nitekim devletin bu gibi talep ve sorunlar› çözüme
kavuflturacak mekanizmalar› vard›r. Devletimiz, baflta
komünist rejimler olmak üzere birtak›m bask›c› dev-
letlerde oldu¤u gibi, toplumun taleplerini dinlemeyen
bir kurum de¤ildir. Aksine, devlet; adalet sistemiyle,
parlamentosuyla, bürokratik sistemiyle toplumun ta-
leplerini karfl›lamaya yönelik bir yap›dad›r. ‹steyen
herkes tek bir dilekçeyle devletin kurumlar›na baflvu-
rabilir ve yard›m isteyebilir. ‹steyen her sivil kurulufl,
meclisteki parlamenterler arac›l›¤›yla, taleplerini TB-
MM gündemine tafl›yabilir. Hatta isteyen herkes, dev-
letten izin almak kayd›yla, yürüyüfl, gösteri gibi de-
mokratik tepkilerini ifade edebilir.
Kald› ki, Türk-Osmanl› kültüründe, devlet, vatan-
dafllar›n›n taleplerini her zaman için önemsemifltir.
Osmanl› döneminde padiflahlar "ayak divan›" denen
kabul günlerinde, sade vatandafllar› kabul etmifller ve
dertlerini dinlemifllerdir. Cumhuriyetimiz de ayn› gü-
zel gelene¤i devam ettirmekte ve vatandafllar›n›n ta-
leplerine kulak vermektedir.
Türkiye Cumhuriyeti vatandafllar› da bu hususlar›
gözönünde bulundurmal› ve her türlü sorun ve flika-
yetlerini, devletle çat›flarak de¤il, devletin resmi mer-
cilerine müracaat ederek ve uzlaflma yoluyla çözme-
46
ye çal›flmal›d›r. Aksi bir tav›r, bu tavr› gösteren kimse-
ye bir yarar sa¤lamayaca¤› gibi, toplumumuza da sa-
dece huzursuzluk ve tedirginlik verir.
Devlete Karfl› ‹syankar Davrananlar›n SonuDevlete karfl› isyankar davranman›n yanl›fl bir yol
oldu¤unu görmek için, tarihe bakmak yeterlidir. Tarih,
bu yolu seçenlerin hepsinin sonunda hüsrana u¤ra-
d›klar›n› göstermektedir.
Türkiye'nin devlet gelene¤i, Osmanl› ‹mparatorlu-
¤u'na kadar uzan›r. Osmanl› ‹mparatorlu¤u, bilindi¤i
gibi Cebel-i Tar›k'tan Yemen'e kadar uzanan dev bir
co¤rafyay› yüzy›llar bo-
yu adalet ve istikrar
içinde yöneten güçlü
bir devlet sistemi kur-
mufltur. Bu sisteme karfl›
çeflitli nedenlerle isyan
edenler ise, her zaman
için hüsrana u¤ram›fllar-
d›r. ‹mparatorlu¤un çö-
küfl dönemi say›lmazsa,
17. yüzy›ldan itibaren
baflta Celali ‹syanlar›
olmak üzere her türlü iç
ayaklanman›n, ayakla-
47
Türk-Osmanl› kültüründe,
devlet, vatandafllar›n›n ta-
leplerini her zaman için
önemsemifltir. Osmanl› dö-
neminde padiflahlar "ayak
divan›" denen kabul gün-
lerinde, sade vatandafllar›
kabul etmifller ve dertleri-
ni dinlemifllerdir. Cumhu-
riyetimiz de ayn› güzel ge-
lene¤i devam ettirmekte ve
vatandafllar›n›n talepleri-
ne kulak vermektedir.
nanlara sadece y›k›m getirdi¤i görülebilir. Bu isyanlar,
ço¤u zaman Anadolu'daki birtak›m menfaat çevreleri
taraf›ndan k›flk›rt›lm›fl, ancak hiçbir zaman hiçbir ba-
flar› elde edememifltir.
Türkiye Cumhuriyeti'nin tarihinde de yine sonu
hüsranla biten isyanlar vard›r. 1920'li ve 30'lu y›llar-
da, özellikle Güneydo¤u bölgesinde birçok isyan ha-
reketi yaflanm›fl, ancak hepsi hüsranla bitmifltir. Bu is-
yanlar› gerçeklefltirenler, do¤al olarak devletin sert
önlemler almas›na neden olmufl ve böylece hem ken-
dilerine hem de çevrelerine büyük zararlar vermifller-
dir. Ülkemiz 1960'l› y›llardan itibaren de Marksist
ideolojiye kap›lan baz› sol örgütlerin isyan giriflimle-
rine sahne olmufltur. "Devrim" hayallerine kap›lan ba-
z› gençler, ellerine silah al›p da¤a ç›km›fl ve kendile-
rince devletin düzenini de¤ifltirebileceklerini sanm›fl-
lard›r. Devletimiz elbette bu gibi anarfli giriflimlerine
taviz vermemifl ve söz kousu eylemleri örgütleyenler
cezaland›r›lm›fllard›r.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne yönelik hiçbir is-
yan ve terör hareketinin asla baflar›ya ulaflamayaca¤›-
n› ve Devletimiz'in bu gibi giriflimleri her ne olursa
olsun bertaraf edece¤ini gösteren en önemli örnek ise,
bölücü terör örgütü PKK'n›n u¤rad›¤› hezimettir. Bi-
lindi¤i gibi PKK, 1984 y›l›ndan itibaren Türkiye'nin
Güneydo¤usu'nda ayr› bir devlet kurma hayaline da-
48
yal› bir terör kampanyas› bafllatm›flt›r. Binlerce polis
ve askerimizi flehit etmifl, on binlerce vatandafl›m›z›n
ölümüne neden olmufltur. PKK tüm bu terör eylemleri
için çok ciddi bir d›fl destek de görmüfl, baz› ülkeler
bu örgüte para, silah ve lojistik imkan sa¤lam›flt›r. An-
cak tüm bu çabalar yine de netice vermemifl, baflta
Türk Silahl› Kuvvetleri olmak üzere, Devletimiz'in il-
gili kurumlar› terör örgütünü çökertmifltir. PKK'n›n li-
der kadrosunun da ele geçirilmesinin ard›ndan, örgü-
tün askeri gücü büyük ölçüde yok olmufltur.
Tüm bunlar, devlete karfl› isyankar bir tav›r tak›nan
herkese ders olmal›d›r. Türkiye Cumhuriyeti Devleti
güçlü bir devlettir ve devleti hedef alan hiçbir hareket
baflar›ya ulaflamaz. Bölücü ideolojiler taraf›ndan bey-
ni y›kanan ve devleti y›kmak, parçalamak ya da ele
geçirmek gibi ham hayallere kap›lanlar›n, bu aç›k ger-
çek üzerinde düflünmeleri ve içine girdikleri yolun
ç›kmaz bir yol oldu¤unu görmeleri gereklidir. Aksi
takdirde o ç›kmaz yol, Devletimiz'e hiçbir zarar vere-
meyecek, ancak kendilerini helaka sürükleyecektir.
49
50
60'l› y›llardahem ülkemizhem de di¤erülkeler çeflitlisol eylemlerleçalkalanm›flt›r.Bu da tüm dün-yay› etkileyenbir istikrars›zl›kdöneminin ya-flanmas›na se-bep olmufltur.
Devletin güçlübir otoriteye sahip olmad›¤›ülkelerde her türlü terör ey-lemleri, kargaflave kaos yaflan-mas› ola¤and›r.
51
fianl› Türk Ordusu, her za-man ülkeyi bölmek iste-
yenlere karfl› cansiperaneve büyük bir fedakarl›klamücadele etmifltir ve et-
meye de devam edecektir.Devletimiz'in üniteryap›s›na, bölünmez
bütünlü¤üne kal-kan bütün eller,
Türk Ordusutaraf›ndan indi-
rilecektir.
Ülkemizin bölünmezbütünlü¤üne karfl›giriflilen en büyükterör hareketininbafl› olan APO'nunele geçirilmesiyle,örgütün gücü büyükölçüde azalt›lm›flt›r. PKK'ya karfl›kazan›lan baflar›lardevlete isyankar birtav›r tak›nan kiflilereders olmufltur.
Devlete Bağlılıkve Ahlak
B u noktaya kadar devlete ba¤l›l›¤›n önemini
farkl› boyutlar›yla ele ald›k. Vatandafllar›m›z›n
Devletimiz'e daimi bir sayg› içinde olmalar› ge-
rekti¤ini, ancak bu flekilde bar›fl, huzur ve refah sa¤la-
nabilece¤ini aç›klad›k. Ancak tüm bu mant›ksal ge-
rekçelerin ötesinde, devlete ba¤l›l›¤› sa¤layacak as›l
etken, toplumda görülen ahlak anlay›fl›d›r.
E¤er bir toplumda; menfaatperestlik ya da yayg›n
deyimle "köfle dönmecilik" yayg›nlafl›rsa, isyankarl›k
ve çat›flmac›l›k makbul olarak görülürse, sayg› ve fe-
dakarl›k gibi kavramlar terk edilirse, bu durumda o
toplumun bireylerinin devlete ba¤l› olmalar› da düflü-
nülemez. Çünkü devlete ba¤l›l›¤›n temelinde belirli
bir terbiye ve ahlak yatmaktad›r. Bu terbiye ve ahlak
kaybolur ve üstte belirtti¤imiz kötü ahlak özellikleri
52
bir toplumda yayg›n hale gelirse, devlete ba¤l›l›k kav-
ram› da kendili¤inden afl›nmaya bafllar.
Sözünü etti¤imiz terbiyenin ve ahlak›n temelinde
ise dini inançlar yatar. Nitekim Cumhuriyetimiz'i ku-
ran Büyük Önder Atatürk, "Dinsiz milletlerin devam›-
na imkan yoktur" diyerek bu gerçe¤i aç›kça ilan et-
mifltir.
Dinin ‹nsanlara Kazand›rd›¤› "‹taat" Özelli¤i
Bilindi¤i gibi bir toplumda huzur ve sükunet, o
toplumdaki insanlar›n devlete ve onun tüm birimleri-
ne gösterdikleri itaat, sayg› ve güvenle sa¤lanabilir.
Kuran'da ise "itaat" makbul bir ahlak özelli¤i olarak
teflvik edilmektedir. Allah Müslümanlara pek çok aye-
tiyle itaati emretmektedir. Dolay›s›yla Kuran ahlak›na
göre yaflayan insanlar›n oluflturdu¤u bir toplum ayn›
zamanda, devlete itaatin ve sayg›n›n en yüksek dere-
cede yafland›¤› bir ortam olur.
Din, ayn› zamanda insanlar› her türlü anarfli ve te-
rör eyleminden de uzak tutar. Çünkü Allah Kuran'da
insanlar› "bozgunculuktan" da menetmifltir. Bu konuy-
la ilgili pek çok ayet vard›r:
…Allah'›n verdi¤i r›z›ktan yiyin, için ve yeryüzün-
de bozgunculuk yaparak kar›fl›kl›k ç›karmay›n.
(Bakara Suresi, 60)
O, ifl bafl›na geçti mi yeryüzünde bozgunculuk ç›-
53
karmaya, ekini ve nesli helak etmeye çaba harcar.
Allah ise, bozgunculu¤u sevmez. (Bakara Suresi,
205)
Düzene konulmas› (›slah)›ndan sonra yeryüzünde
bozgunculuk (fesat) ç›karmay›n... (Araf Suresi, 56)
…Ölçüyü ve tart›y› tam tutun, insanlar›n (haklar›
olan mallar›n›) eflyas›n› de¤erinden düflürüp-ek-
siltmeyin ve düzene (›slaha) konulmas›ndan sonra
yeryüzünde bozgunculuk (fesat) ç›karmay›n. Bu
sizin için daha hay›rl›d›r, e¤er inan›yorsan›z. (Araf
Suresi, 85)
Allah'›n sana verdi¤iyle ahiret yurdunu ara, dün-
yadan da kendi pay›n› (nasibini unutma. Allah'›n
sana ihsan etti¤i gibi, sen de ihsanda bulun ve yer-
yüzünde bozgunculuk arama. Çünkü Allah, boz-
gunculuk yapanlar› sevmez. (Kasas Suresi, 77)
Din ahlak›n› gere¤i gibi kavrayan ve yaflayan bir
insan, Allah'›n yukar›daki ayetlerindeki emri gere¤i
yeryüzünde kar›fl›kl›k ç›karmaktan, s›k›nt›l›, karmafla
dolu ortamlar yaratmaktan fliddetle kaç›n›r. Kuran ah-
lak›na uygun huzur ve sükunet dolu, itidalli, hoflgörü-
lü, her zaman sorunlar› çözme aray›fl› içinde olan,
olaylar› t›rmand›rmayan, aksine her zaman uzlaflt›r›c›
olan bir tutum sergiler.
Günümüzde dinin baz› kesimlerce yanl›fl bir bi-
çimde anlafl›ld›¤› ve uyguland›¤› do¤rudur. Oysa yu-
kar›daki Kuran ayetlerinde anlat›lan gerçek dindar
54
Mustafa Kemal Atatürk:
"Efendiler, Allah Bir'dir, büyüktür. Kur'an bir Kitab-ı
Ekmel'dir. Cenab-ı Peygamber Hatemül Enbiya'dır."
"Dinsiz milletlerin devamına imkan yoktur."
modeli toplumda yayg›nlafl›rsa, toplumsal hayat da
son derece bar›fl ve esenlik dolu olur. ‹nsanlar devlete
duyduklar› güven ve sayg›y›, onun birimlerine itaat
ederek gösterirler. Polise ve di¤er güvenlik güçlerine
k›zg›n, ters davranan, zorluk ç›karan insanlar olmaz.
Aksine ‹slam ahlak›n› yaflayan insanlar son derece
yard›msever ve hoflgörülü tutumlar›yla, güvenlik güç-
lerinin yan›nda yer al›r, onlar›n ifllerini kolaylaflt›racak
flekilde hareket ederler. Bu ahlaktaki insanlar›n varl›¤›
sayesinde toplumdan anarfli, terör, kargafla ve düfl-
manl›k giderilir. ‹nsanlar aras›nda kavgalar, ba¤›rt›lar,
tart›flmalar tamamen kalkar. ‹nsanlar sokaklara rahat-
ça ç›kabilir, gece-gündüz güven içinde her yerde do-
laflabilir.
Din Ahlak› Toplumsal Yaflant›y› Nas›l De¤ifltirir?Dinin varl›¤›, Allah sevgisini beraberinde getirece-
¤i için bu, tüm insanlarda çok olumlu ve güzel bir etki
yapar. Herkes Allah'›n r›zas›n› kazanmak için güzel
ahlak gösterir, birbirini Allah r›zas› için sever, sayar.
Toplumun geneline flefkat, merhamet, hoflgörü hakim
olur. ‹nsanlar Allah'›n emri do¤rultusunda hay›rlarda
yar›fl›rlar.
Di¤er yandan Allah korkusu sayesinde herkes ah-
laks›zl›klardan ve kötülüklerden kaç›n›r. As›rlard›r en-
56
gellenemeyen, önü al›namayan her türlü olumsuzluk
bir anda biter. Dinin s›cakl›¤› ve bar›flç› ruhu her yere
hakim olur. Elbette burada kastedilen Kuran'da bildi-
rilen gerçek dindir ve bu dinin samimi olarak yaflan-
mas›d›r.
Bir toplumun varl›¤›nda ailenin rolü çok büyüktür.
Dinin tam anlam›yla yafland›¤› bir ortamda daha ön-
ceki konularda belirtildi¤i gibi aile iliflkileri çok güzel-
leflir, hakiki sevgi ve sayg› yaflan›r. Aile olmazsa devle-
tin de milletin de anlam› kalmaz. Bunlar birbirleriyle
çok ba¤lant›l› kavramlard›r. Aile y›k›l›nca millet kav-
ram› da yok olur, devlet de zarar görür. Bu durum do-
mino tafllar› örne¤inde oldu¤u gibi böyle devam eder.
Nitekim dinin yaflanmad›¤› toplumlarda insanlar›n
isyanc› kifliliklere büründükleri, anarflist eylemlerde
bulunduklar›, devlete karfl› cephe ald›klar› bilinen bir
gerçektir. Özellikle de milli ve manevi de¤erlerin ko-
runmas› gerekti¤i durumlarda, Allah korkusu olmayan
insanlar›n umursuz davranacaklar› kesindir. Milli ve
manevi ç›karlarla kendi ç›karlar› aras›nda bir k›yas
yapmalar› gerekti¤inde dinden, uzak insanlar›n kolay-
l›kla nefislerini tercih edecekleri aç›kt›r. Bu, gerekti-
¤inde vatana ve millete hizmet etmekten, onun u¤-
runda mücadele etmekten kaç›nmaya, hatta bölücü
faaliyetlerde bulunmaya kadar genifl bir yelpazede
düflünülebilir.
57
Oysa dini yaflayan insanlar için devlet ve millet
kavramlar› çok büyük de¤ere sahiptir. Gerekti¤inde
devleti için kifli can›n› tehlikeye atar, devletinin, mil-
letinin ç›karlar›n› flahsi menfaatlerinden üstün görür.
Milli ve manevi de¤erlerini canla baflla korur.
Din ahlak›n›n yafland›¤› bir ortamda ö¤renciler de
devlete, millete karfl› sayg› ve sevgi dolu olurlar. De¤il
bu mukaddes kurumlara karfl› mücadele vermek, tam
tersine destek olup, yard›m ederler. Günümüzde ol-
du¤u gibi askere, polise sald›rmazlar, tam tersine dev-
leti koruyan, savunan bu görevlilere karfl› son derece
hürmetkar ve yard›mc› olurlar. Toplum genelinde dev-
lete, orduya ve polise karfl› tam bir güven ve sahip
ç›kma duygusu geliflir. Ö¤renci olaylar›, kardefl kavga-
lar›, sa¤ sol çat›flmalar› gibi problemler ortadan kal-
kar. Çünkü kimsenin anlaflamad›¤›, çekiflti¤i, savaflt›¤›
bir husus kalmaz. Herkes Allah'›n kitab›na iman eder,
onda bildirilen güzel ahlak anlay›fl›n› benimser, so-
nuçta da kimse birbiriyle ters düflmez. Sorunlar›n çö-
zümünde herkes kendisini karfl›s›ndakinin yerine ko-
yar, merhamet eder, hoflgörüyle yaklafl›r. Böylece her
problem k›sa sürede güzellikle hallolur.
Devlet böyle bir ortamda çok rahat yönetilir. Ülke
çok daha güvenli ve müreffeh bir hale gelir. ‹dareciler
de insanlara karfl› çok adil, merhametli olurlar, her
türlü adaletsizlik ortadan kalkar. Dolay›s›yla kendileri
58
de çok sayg› görürler. Böyle devletler de çok güçlü ve
sars›lmaz bir temele sahip olurlar.
Din ahlak› yaflanmad›¤›nda ise baba o¤ula, o¤ul
babaya düflman olur, kardefl kardefle düfler, iflçi patro-
na, iflveren iflçiye düflman olur. Anarfli yüzünden fab-
rikalar, iflyerleri çal›flmaz, hasar görür. Sosyal anarfli
olur, fakir kesimler zenginlere sald›r›r, zenginler fakir-
leri ellerinden geldi¤ince sömürmeye çal›fl›r. Çeflitli
meslek gruplar› di¤erlerine sald›r›r. Toplumsal karga-
flalardan, anlaflmazl›klardan, anarfliden geçilmez.
Tüm bunlar›n nedeni insanlar›n Allah korkular›n›n
olmamas›d›r. Allah korkusu olmayan insanlar rahatça
haks›zl›k, adaletsizlik yapabilmekte, cinayet iflleyebil-
mekte, benzeri görülmemifl zulüm ve gaddarl›klar›
yapmaktan çekinmemektedirler. Üstelik vicdan azab›
dahi duymadan, yapt›klar› vahfletten piflman olmad›k-
lar›n› söyleyebilmektedirler. Oysa Allah'a karfl› so-
rumluluk hissiyle dolu olan bir kifli bu fiilleri asla iflle-
yemez.
Din ahlak› yafland›¤›nda bu sayd›¤›m›z olumsuz-
luklar›n hiçbiri kalmaz. Herfley sükunetle, güzellikle,
adaletle halledilir. Adli olaylar olmaz, karakollar, adli-
yeler neredeyse hiç ifl yapmaz hale gelirler.
59
SonuçTüm bunlar, dinin insanlara kazand›rd›¤› ahlak
özelliklerinin, devletin bekas› ve toplumun huzuru
aç›s›ndan son derece gerekli oldu¤unu göstermekte-
dir. Dinsiz bir insan modelinin oluflturaca¤› toplum
yap›s›, bencillik ve çat›flma üzerine kurulu olaca¤›
için, ister istemez devleti ayakta tutan de¤erleri de
tahrip edecektir. Dinsizlik isyan›, çat›flmay›, anarfliyi,
nefreti, güvensizli¤i getirirken; din, insanlara itaati,
bar›fl›, düzeni, sevgiyi ve güveni kazand›r›r. Allah bir
ayetinde insanlara "Ey iman edenler, hepiniz topluca
"bar›fl ve güvenli¤e" girin" buyurmaktad›r. (Bakara Su-
resi, 208). Bu ayette davet edildi¤i flekilde bar›fl ve gü-
venli¤e giren insanlar, devletin bekas›n›n da en büyük
dayana¤› olacaklard›r.
60