BÖLÜM 1 - bulenturan.net fileTerapist duygularını dinlemeyi, duygularına saygı duymayı ve...
Transcript of BÖLÜM 1 - bulenturan.net fileTerapist duygularını dinlemeyi, duygularına saygı duymayı ve...
1
BÖLÜM 1
Bu kitabın amacı, olumlu değişimler yaratmak adına bireylerin olumsuz duygularından kurtulmasını
kolaylaştırmaktır. Bu açıdan bu kitabı okuyan terapistler, sunulan metotlara ve kavramlara açık
olmalıdırlar. Bu kitapta sunulan teknikler son derece başarılı tekniklerdir.
Terapist duygularını dinlemeyi, duygularına saygı duymayı ve duygularına tepki vermeyi
öğrendiğinde ve bu kavramları karşısındaki bireylere de öğrettiğinde, verimliliğini artırmakla
kalmayıp, karşısındaki bireylere çok da fazla gayret sarf etmeden hipnoz uygulayabilir. Ayrıca
bireylerin terapistlerle olan uyumu da artacaktır. Terapist bu sürecin akıcılığının farkına vardıktan
sonra, son derece katı sınırlara sahip, kurallara uygun indüksiyonlara geri dönmek istemeyecektir.
Ayrıca, hipnotik telkinleri bireylerin kafasına bilinçaltındaki güçlü dirençle savaşmak zorunda
kalmadan işleyebilecektir. Terapistler, bireylerin hayatlarını onların beklentilerden ötesinde
geliştirecek ve değiştirecektir.
BİLİNÇALTI
DUYGULAR DEĞİŞTİĞİNDE BEKLENTİLER DE DEĞİŞECEKTİR
Çoğu terapist, bilinçaltında değişim yaratmak için, bilinçaltının yeniden programlanması gerektiğini
düşünür. Bu bir bakıma doğrudur. Fakat ya yapılan yeni programlar kalıcı, olumlu sonuçlar
yaratmazsa… Bireyler aynı şikâyetlerle tekrar terapist başvururlarsa…
Bilinçaltı, sorunla bağlantılı olarak var olan enerji, sarf edilen çabadan ve nedenlerden daha güçlüyse,
yeniden programlanmasına yönelik gayretlere direnç gösterebilir. Ayrıca bilinçaltının varlığına saygı
gösterilmeksizin zorla yapılan direkt telkin gayretlerine de, bilinçaltı direnç gösterecektir. Değişime
olan istek, eğer bireyin içersinde bozulmamış bir şekilde duran duygu kadar güçlü değilse, bu faktör
değişimi engelleyecektir. Bir anlamda, tahtta sadece bir duygu oturabilir ve bu duygu tahttan
kalkmadan bu duyguyla bağlantılı algılamalar değişmeyecektir.
Bütün bu duygular geçmiĢimizle bağlantılıdır.
Bilinçaltının mukaddes görevi bireyin kendine özgü kişisel tanımlamalarını korumaktır. Bu amaçla
yaratılmıştır. Bu bağlamda bilinçaltı, görev tanımına uygun olarak kötü tanımlamaları bile korur.
Duygusal açıdan yönlendirdiğinde, değişimi daha kolay kabul eder ve bu nedenle eleştirel güç devreye
girer. Duyguların boşaltılması, baskının ortadan kalkması demektir. Bu da bilinçaltının rahatlamasını,
açılmasını ve değişik alternatifler tarafından etkilenmesini kolaylaştıracaktır. Bastırılmış duyguların
ortadan kalkması, direkt telkinler, regresyon ve hayallerin ortaya çıkmasına imkân sağlayacak ve bu
kavramların kalıcı olmasını sağlayacaktır. Olumsuz duygular ortadan kalktıktan sonra, yeni bir duygu
ve olumlu algılar onun yerini alabilir.
Duygularımıza direnmek düşündüğümüzden daha kötü bir kavramdır. Duygular döngüsel olarak
tasarlanmıştır. Hissedilmeli, ifade edilmeli, boşaltılmalı ve tüketilmelidir. Duygularımı hissetmemeye
çalışmak acı ve baskı yaratır. Acı ve baskı olumsuz duygulara nazaran daha hasar vericidir.
Duygulara direnmek, hem fiziksel hem de zihinsel olarak, çok fazla enerji gerektirir. Vücudumuzdaki
normal enerji akışıyla savaşmak, yer çekimine karşı gelmek ya da akıntıya karşı yüzmek gibidir.
Duygularımıza direndikçe ve onları boşaltmadıkça vücudumuzun doğal, döngüsel enerjisi bizi
bunaltır.
2
Bireyin bu evrensel akıma direndiğinin belirtileri, hastalıklar, acı ve vücuttaki hasarlardır. Birey acı
çektiğinde, aklı ve duyguları acı çektiği derecede etkilenir. Aydınlık eksikliği çekmesi ve seçtiği
istekleri yerine getirmekte zorluk çekmesiyle doğrulanabilir. Ayrıca birey olumsuz duygular içinde
boğulabilir. Sonuç olarak ise, bireyin fiziksel sağlığı da zarar görecektir.
HAREKET VE AKIŞ=KOLAYLIK
Vücudumuzda en kolay gözlemleyebileceğimiz hareketler, nefes alış verişimiz, sindirim yapmamız,
kanımızın akışıdır. Herhangi bir şekilde bu döngüsel sistemlerin işleyişini engelleyecek olursak,
duygusal ve zihinsel açıklığımız kaybetmekle kalmayıp vücudumuza da zarar veririz.
DUYGULARI TANIMLAMAK VE ÖNEMĠNĠ ANLAMAK
Duygular ve hisler genellikle birbirleri yerine kullanılabilen kelimelerdir fakat aslında anlamları biraz
farklıdır. Terapistler seanslarda karşılarındaki bireylere anlattıkları sorun hakkında kendilerini nasıl
hissettiklerini sorarlar. Bireyler ise aslında hissettiklerini değil düşündüklerini anlatırlar. Bunun
nedeni, aslında hiç birimizin duygularımızın farkında olmamasıdır. Toplum, aile, iş çevresi ve okul
çevremiz bize duygularımız görmezden gelmeyi öğütlemiştir.
Duygularımız vücudumuzda hissettiğimiz his olarak algıladığımız somut tecrübelerdir. Hislerimizi
vücudumuzda yaşadığımız fiziksel tecrübeler olarak adlandırabiliriz. Zihinsel açıdan
nitelendirebileceğimiz tecrübeler ise duygu olarak adlandırılabilir. Duygular ve hisler arasındaki
bağlantıyı anlamak önemlidir. Hislerimiz, duygularımızın yaratıcısı ve yönlendiricileridirler. His ve
sezgilerimiz olmadan duygularımız da olmaz.
Duygularımız, vücudumuzdaki his ve sezgilerle direk olarak bağlantılıdır. Bununla birlikte, çoğu insan
bu bağlantının farkında değildir. Nasıl bir aysberg’in büyüklüğünün yalnızca onda birini
görebiliyorsak, duygularımızı etiketlemek amacıyla kullandığımız alışılagelmiş sözcükler de,
vücudumuzda var olan somut duygusal tecrübelerin dinamik gücünü belli bir dereceye kadar
gösterebilir. Duygularımızın çoğunluğunu, çoğunlukla dikkat etmediğimiz veya saygı
göstermediğimiz hislerimiz oluşturur.
Çoğu insan, bedensel açıdan somut hislerini, bilinçli bir şekilde duygusal halleriyle ilişkilendirmez.
Çoğu birey, terapiste giderek hikâyesini ve belirledikleri sorunlarla nasıl bağlantı kurduklarını
anlatırlar. Terapistler, hikâyelerinin belirli bölümlerinde bariz biçimde belli olan bedensel hareketler
gözlemleyebilirler. Bireyin derin derin nefes alması, ayağını oynatması, kaşınması, öksürmesi buna
örnek olarak verilebilir. Terapist bireye bu hissi nerede hissettiğini sorduğunda, birey genellikle bu
hissi başında hissettiğini söyleyecektir. Birey kendinde meydana gelen fizyolojik değişimlerin
farkında değildir. Fakat hipnoterapistler bu değişimleri rahatlıkla gözlemleyebilirler.
Çoğu insan hisleriyle, sezgileriyle düşünemez, hissettiklerini özetler, mantıklı bir şekilde anlatmaya
çalışır. Örneğin depresyondayım veya endişeliyim gibi. Hepimize daha soyut ve örtülü kavramlar
öğretilmiş ve bu kavramlar çerçevesinde düşünmemiz istenir. Bu kavramlar fiziksel duyularımız
içermez. Bu bilinçten uzak olmamız, bizim bedensel hislerimizle iletişim kurmamız engeller. Yani bir
anlamda kendimizle iletişim kurmamızı engeller.
Duygularımız ve hislerimiz davranışlarımızı kontrol eder. Düşüncelerimizi ve hareketlerimizi
düşündüğümüzden de güçlü bir şekilde etkiler. Hislerimizin dilini ve rolünü kavramak, bireyin hipnoz
ve hipnoterapideki başarısını artırdığı kadar, bireyin kişisel hayatındaki başarısını da artıracaktır.
3
Bireyler terapiye genellikle şu tür sorularla gelir. “Sorunun ne olduğunu buldum ve her şeyi denedim.
Nasıl olur da kendimi daha iyi hissetmem.” Bireyin kendini daha iyi hissetmemesinin nedeni, sorunu
tam manasıyla anlamaması ve bu yüzden sorunu çözmek yolunda doğru adımları atamamasıdır.
BĠLĠNÇALTININ ASIL DĠLĠ: HĠSLER, SEZGĠLER, DUYGULAR, ĠZLENĠMLER VE
HATIRALAR
Bireyler duygularıyla ilişkili sezgilerini kavrayamaz veya yeteri kadar önem vermez. Bireyin hislerini,
duygularını tanımlayamaması sorunun başlı başına bir sorundur. Çocukluğumuzdan itibaren,
hepimize duygularımızı dikkate almamak öğretilir. Hepimiz duygularımız için genel tanımlar
kullanırız. Hiçbir şekilde fiziksel duyularımızın farkına varamayız. Fiziksel hislerimizi duygusal
durumlara neden olur. Hatta her şeyden önce düşünceler, sezgileri üretse bile, bu durum değişmez.
Terapistler, düşüncenin bir his olmadığını her zaman hatırlamalıdır. Çoğu birey olumsuz bir durum
hakkında düşündüklerini anlatır. Fakat bu durum hakkında hiçbir şey hissetmez. Düşünceler donuk ve
kısır olabilir. Bununla birlikte, bilinçli bir şekilde incelendiğinde, duyguların vücuttaki somut hislerle
bağlantılı olduğu gözlemlenebilir. Ateş olmayan yerden duman çıkmadığı gibi, olumsuz duygular bize
vücudumuzun bazı duyguları içersinde tuttuğunu haber verir. Birey bilinçaltının dilini kavrayarak,
onunla işbirliği halinde çalışmayı öğrenir ve bu da bireyin kişisel hayatındaki başarısını ve
mutluluğunu artırır.
DÜġÜNEN AKIL VE HĠSSEDEN AKIL
Hipnozu bireyin dikkatinin düşünen akıldan, hisseden akla kayması olarak tanımlayabiliriz.
Vücudumuzun, bilinçaltımızla direkt olarak bağlantısı vardır. Bununla birlikte, hislerimizi
vücudumuzda hissederiz, hatta bütün vücudumuzla, bütün hücrelerimizle hissederiz.
Bireyler hislerinin vücutlarıyla olan bağlantısını ve duygularını anladıklarında, başarı yolunda önemli
bir adım atmış olurlar. Terapistler, karşılarındaki bireylere bir şeyler öğretirken, hislerini vücutlarının
neresinde hissettiklerini sormalıdırlar. Bazı zamanlarda, birey hissettiklerini bağırsaklarında
hissettiğini söyleyebilir. Terapist aynı soruyu bir kez daha sorduğunda, birey daha spesifik cevaplar
verebilir. Örneğin terapist şu şekilde bir soru sorabilir. “İşte strese girdiğinizde, bu stresi vücudunun
hangi bölgesinde hissediyorsunuz. Terapist tam tersi bir soru sorabilir. Örneğin, “ Mutlu ve aşık
olduğunuzda, bu hisleri vücudunuzun neresinde hissediyorsunuz.” Bireyler genellikle vücutlarının
farklı yerlerini söylerler.
Terapistin karşısındaki bireye mantıksal aklın bilinçaltına göre, daha yavaş, daha kısıtlı ve sınırlı
olduğunu öğretmek son derece yararlıdır. Bununla birlikte, bilinçaltı düşünmeden otomatik olarak
tepki verir. Birey vücuduna odaklandığında, mantıksal aklını devre dışı bırakabilir ve rahatlıkla
hipnoza girebilir. Hipnoz da bireyin değişmesini ve iyileşmesini sağlayacaktır aynı zamanda bireyin
değişmesini ve iyileşmesini kolaylaştıracaktır.
Birey şartlandığı, döngüsel olarak tekrarlayan düşünceleri tekrarlamak yerine, vücutlarında var olan
hislerin farkına varmalıdır. Terapist bu açıdan bireye yardımcı olmalıdır. Onun iç dünyasına
odaklanmasına yardım etmeli, yüzeyin altındakilerin farkına varmasını sağlamalıdır. Böylece birey
içsel olarak ne hissettiğini ve nasıl hissettiğini kavrayabilecektir. Aslında bütün bu hisleri hissetmek,
midemizdeki açlığın farkına varmak kadar kolaydır.
Birey vücudundaki hislerin farkına varmayı öğrendiğinde, bu değişimin değeri kolaylıkla anlaşılabilir.
Endişe duyan bireyler genellikle göğüslerinde gerginlik hissettiklerini ve nefes almakta güçlük
çektiklerini söylerler. Onlar için endişe sadece bir düşünce olmaktan çıkmıştır. Endişe artık elle
4
tutulamayacak soyut bir kavram olmaktan çıkmıştır. Endişeyi seans sırasında, hissetmek, ona
dokunmak ve bu endişeden kurtulmak bireye, umut aşılayacak ve onu güçlendirecektir. Böylece
sonraki seanslardaki başarı da artacaktır.
“Direndiklerimiz varlığını sürdürecek, hissettiklerimiz ise iyileşecektir.”
Depresyondaki bireyler, vücutlarına odaklanmayı öğrendiklerinde kendilerini ağır, ezilmiş olarak
hissettiklerini söylerler. Kendini ağır ve ezilmiş hisseden herkes depresyona girmez mi?
Kendini üzgün hissettiğini söyleyen insanlar genellikle, göğüslerinde gerginlik ve acı hissettiklerini
belirtirler. Tabi ki kalplerinde ve ciğerlerinde de… Ürkek insanlar ise, midelerinde ve göğüslerinde
tedirginlik ve gerginlik hissederler. Hatta bu yüzden onları rahatsız eden hislerle tam anlamıyla
bağlantı kurmaktan korkarlar.
Her bir bireyin hissettikleri farklı olabilir. Endişeli 2 bireyin tamamen farklı hisler hissedebilirler. Bu
bağlamda, endişe terimi genelleyici olabilir. Vücuttaki semptomlar, tam anlamıyla saptandığında,
terapist bireyin içinde neler olup bittiğini keşfetmesine yardımcı olabilir.
Hipnoz sırasında, terapistin atması gereken ilk adım spesifik olumsuz duyguları keşfetmektir. Daha
sonra daha verimli bir şekilde çalışabilir ve beklentilerin ötesine geçebilirler.
Vücuttaki olumsuz hisler salıverildiğinde, duygular rahatlar ve ortadan kaybolurlar.
Vücuttaki olumsuz hislerin tanımlanması sadece hipnotik anlamda önemli bir rol oynamakla kalmayıp,
bireylerin olumsuz duygularından kurtularak başarıya ulaşması açısından da çok önemlidir. Terapist
karşısındaki bireye kendi kendisiyle nasıl çalışması gerektiğini öğretmelidir. Bu öğreti, onlara
yardımcı olmakla kalmayıp, terapistin işi kolaylaştıracak ve daha eğlenceli hale getirecektir.
DÜġÜNMEK VE SÖYLEMEK BĠR ANLAM ĠFADE ETMEZ
Bazı terapi biçimleri, bireylerin olumsuz duygularından kurtulması için karar vermelerinin yeterli
olduğunu iddia etmektedir. Teoride bireyler karar verdikten sonra, olumsuz duygularından kolaylıkla
kurtulabileceklerdir. Bununla birlikte, bunu denediğinizde, sadece düşünmenin veya söylemenin
yetmeyeceğini göreceksiniz. Çöpü dışarıya çıkarmayı düşünmek ve çöpü gerçekten dışarıya taşımak
birbirinden tamamen farklıdır. Ancak ikincisini yaptığınızda, mutfağınızdaki kokudan
kurtulabilirsiniz. Bir şeyler değiştikten sonra, düşünmek bir anlam ifade eder.
Hipnoz ile profesyonel yardım almak zorunda kalan bireyler genellikle olumsuz duygularından
kurtulmakta başarısızdırlar ve vücutlarıyla iletişim kuramamaktadırlar. Çoğu gerçekten yardıma ve
pratiğe ihtiyaç duyarlar. Bu tür bireyler, vücutlarını olumsuz duygulardan kurtulmak konusunda ikna
edememişlerdir. Özellikle de bu duygular uzun bir süredir bireyin içindeyse.
Bununla birlikte, bilinçaltı da olumsuz duygulardan kurtulmanın, onları hissetmek kadar kolay
olduğunu henüz kavrayamamış ve bu konuda ikna olmamıştır. Aslında, bireylerin sorunu da budur. Bu
yüzden çözümü hipnozda ararlar. Bireyler yaptıkları bu mücadele de, hisleriyle iletişime geçmekle
kalmayıp, tecrübe ve alışkanlıklarla edindikleri direnci de kırmış olurlar.
“Hislerinizi hissetmek konusunda bir direnç göstermediğiniz sürece, bütün hisler kısa ömürlüdür.”
Terapistler bu telkini seanslarda sık sık tekrar etmelidirler. Birey bu telkini anladıktan sonra, seanslar
daha eğlenceli ve başarılı geçecektir. Birey hislerini hissetmek konusunda bir sorun yaşamadığı
5
takdirde, bu duygulardan kurtulacak ve bireyin içinde herhangi bir duygu artığı kalmayacaktır. Geriye
kalan ise, huzur, sakinlik ve ıslah olacaktır. Bununla birlikte bireyin aklı ve vücudu da güçlenecektir.
Bütün hislerimiz döngüsünü tamamladığında bizi terk edecektir, yani bir anlamda buharlaşacaktır.
Tabi biz bunu engellemedikçe. İçimizdeki enerjiyi hissetmeyi engellediğimiz sürece baskı ve rahatsız
hisler hissetmeye devam ederiz.
Hislerimize herhangi bir direnç göstermediğimiz sürece bütün hislerimizi kısa ömürlüdür. Direnç
bilinç ve bilinçaltı arasında çatışma yaratır. Bu çatışma da, fiziksel, zihinsel, duygusal ve hatta ruhsal
dengesizliklere yol açar. Bu dengesizlikler de olası hastalıkların başlıca sebeplerindendir.
Duygularımızı onaylamak, ifade etmek ve boşaltmak için duygularımızla iletişime geçmeliyiz. Daha
doğrusu iletişime geçmek zorundayız. Nefesinizi tutmayı çalışın. Vücudunuzdaki hücreler
oksijensizlikten ölür. Boğazınızdaki ve ciğerlerinizdeki baskı çok acı verici olacaktır. Çektiğiniz acı
sizi zorlamaya başladığında, nefesinizi bırakırsınız. Nefesinizi bıraktığınızda ise acı ortadan kaybolur
çünkü baskı ortadan kalkmıştır ve her şey olması gerektiği gibi çalışmaktadır.
Ağlamaya başlayan bir birey, baskıdan kurtulur ve biraz rahatlar. Son derece yorgun olan ve pes eden
biri, uyur ve rahatlar. Tuvalete gittiğimizde de baskıdan kurtuluruz ve rahatlarız. Bütün bu baskılardan
kurtulduktan sonra, tekrar rahatlarız ve vücudumuzdaki akış normale döner. İçimizdeki hisler cevaplar
ve çözümlerdir. Bu cevaplar ve çözümler olumlu değişimin anahtarıdır.
BAġLANGIÇTA HĠSLER VARDI
Tecrübeler hisleri, hisler de durumlar hakkındaki algıları üretir.
Hücresel zekâ yapılanırken, ilk önce duyular gelişir. Bilişsel analitik yetenekler daha sonra gelişmeye
başlar. Sinir sistemi en başta sezgiler için yapılanır. Yani algılamak ve hissetmek için. Sinir sistemi
daha sonra, zekâyı geliştirerek ve bazı davranış biçimlerini tanımlayarak hafızayı kullanmaya başlar.
Hatıralar, sinir sistemimizi etkileyen tecrübelerden oluşur. Sinir sistemi, durumlar ve duyular
arasındaki ilişkilendirmeleri hatırlar. Bu ilişkilendirmeler, temel anlamda davranış biçimleridir. En
başta bu davranış biçimlerinde doğruluk veya mantık aranmaz.
Anne karnındayken, hislerimizi herhangi bir filtreden geçmeden yani herhangi bir sınırlama olmadan
hissederiz. Hepimiz vücudumuzda ve aklımızda duygular üretebilir, enerjimizi hissedebilir ve hatta
başkalarının duygu ve enerjisini hissedebiliriz. Duygu ve enerjiyi, düşünmeye gerek kalmadan
algılayabiliriz. Bu doğuştan gelen bir yetenektir. Duygusal enerji patlamaları, aklımızın mevcut
durumu hakkında bilgiler verir. Bu bilgiler vücudumuzun o anda kendini gerçekte nasıl hissettiği
konusunda bizi bilgilendirir.
**************
ALGILAR TECRÜBE VE ETKĠLEġĠMLER VASITASIYLA OLUġUR
SEBEP VE SONUÇ
Bilinçaltındaki inançlar, fikirler, tepkilerin kaynağı bireyin yaşadığı tecrübeler ve bu tecrübelerin birey
üzerinde yarattığı etkilerdir. Bazı durumlar bireyin canını sıkıyorsa, sebep ve sonuç ilişkisinden
bireyin böyle hissetmesine neden olacak bir olay olduğunu anlayabiliriz. Bireyin yaşadığı olay
bilinçaltında bir algı veya fikir yaratmıştır. Genellikle bu algılamalar bağlı olarak bilinçaltı bireyi
korumaya yönelik bir algı geliştirir.
6
Olumsuz tepkileri ateşleyen uyarıcılar geçmiş tecrübe veya bir dizi tecrübeden kaynaklanır. Arabada
panikleyen ve nefes alamayan birinin ya arabalarla ilgili olumsuz bir tecrübe atlatmıştır ya da başka
birilerinin arabalarla ilgili yaşadığı olumsuz tecrübeler onu etkilemiştir. Sebep ve sonuç bağlamında
ele alırsak, arabada paniklemeyen birinin arabalarla ilgili kötü bir tecrübe veya etkileşim yaşamadığını
varsayabiliriz. Yaşamışlarsa bile iyileşmiş ve hayatlarına devam etmişlerdir. Sebep ve sonuç ilişkisinin
yer çekimi kadar gerçek olduğunu aklınızdan çıkarmayın.
Duygular, izlenimler ve algılar gerçek veya hayal ürünü tecrübelerden ortaya çıkmıştır. Bu nedenle,
duyguların onaylanması iyileşme yolunda atılmış önemli bir adımdır. Terapistler sadece düşünce
üzerinde çalışmazlar, gerçek fiziksel enerji yayan tecrübeler üzerinde de çalışırlar.
Bütün inançlarımızı, fikirlerimizi ve alışkanlıklarımızı yaşadığımız tecrübeler şekillendirir. Kötü
alışkanlıklar, bireyin yaşadığı kötü etkileşimlerden ve tecrübelerden kaynaklanır. İyi alışkanlıklar da
aynı şekilde bireyin iyi tecrübelerden ve etkileşimlerden oluşur. Bilinçaltı iyi ve kötüyü ayırt etmez.
Sadece tecrübe ve etkileşimlerle ilgilenir.
OLUMSUZ DUYGU NEDĠR
Olumsuz duygular bireyin kendini kötü hissetmesine yol açan duygulardır. Daha belirgin bir biçimde
tanımlamak istersek, bireyin iyi hissetmesini engelleyen ve bu yüzden bireyi yapmak istediklerini en
iyi şekilde yapmaktan alıkoya duygulardır. Olumsuz duyguların hem vücut hem de akıl üzerinde
olumsuz etkileri vardır.
Olumsuz duygular bireyin kendini iyi hissetmesini ve yapmak istediklerini yapmasını engeller. Bireyin
kendini mutlu, başarılı ve sağlıklı hissedeceği şeyleri yapmasını engeller.
Olumsuz duygular bireyin mantığını, sağduyusunu ve zihinsel sağlığını çalabilir.
Olumsuz duygular, her zaman için beraberinde baskı, dengesizlik ve hastalık getirir.
Birey olumsuz duygulardan kurtulmadığında hayatı alt üst olabilir.
Olumsuz duyguları hissetmemek adına onları bastırmak, baskı ve acıyı daha fazlalaştırmaktan başka
hiçbir işe yaramayacaktır.
Hissetmemekte direndiğimiz her duygu kalıcı olacaktır. Bastırdığımız, içimize attığımız her şey ise
daha sert bir biçimde geri püskürecektir.
BÜTÜN HĠSLER VE DUYGULAR SĠNĠR SĠSTEMĠNĠN ENERJĠSĠDĠR
Kötü hisler, iyi hisler olarak algılanabilir.
Kötü his olarak adlandırılan hisler bile aslında iyi hislerdir çünkü bu hisler zarar ve acı veren
durumları düzeltmemiz adına gönderilen uyarılardır. Kötü hisler, aslında sinir sistemi tarafından
gönderilen habercilerdir. Bizi kendimizi korumak veya bir şeyleri onarmak konusunda uyarmaya
çalışmaktadırlar.
Toplumumuz ve günümüz terapi biçimleri kötü hisleri esas sorun olarak değerlendirirler. Fakat kötü
hisler aslında gerçek sorunun habercisi ve temsilcileridir. Bu hislere gerekli önem verildiği takdirde,
hızlı bir şekilde rahatlamamızı, çözüme ulaşmamızı ve iyileşmemizi sağlayacaklardır. Fakat çoğu
terapi ve tedavi biçimi, bu habercileri yanlış değerlendirerek onları vurmayı tercih ederler. Hisler en
iyi dostlarımız olabilirler veya yanlış yorumlandıklarında kötü adamlara dönüşebilirler.
7
Hislerinize saygı gösterin. Onlar size sorunu çözmek için gerekli olanları söyleyecektir.
Bu kitabı okurken, kalçanızın ağrıdığını, uyuştuğunu fark ederseniz, ona öğüt vermeyi dener misiniz?
Acıyı uzaklaştırmaya çalışır mısınız? İlaç alıp acıyı gizlemeye mi çalışırsınız? Ameliyata girip
sinirlerinizi mi aldırırsınız? Yoksa sadece hareket mi edersiniz? Belki de ayağa kalkmanız ve kanın
dolaşımını sağlamanız gerekmektedir. Bu sorunu çözecektir öyle değil mi. Acı aslında bir habercidir.
Sorunun kendisi değildir. Sorun baskı ve engellemedir. Kanın akışının engellenmesi ve dolaşım
sisteminin görevini tam yapamamasıdır. Hislerinize saygı gösterin. Onlar size yapmanız gerekeni
gösterecektir.
Vücudumuz ve aklımızı bize yapmamız gerekeni söyler. Hepimiz bize söylenenleri duymak ve
anlamak isteriz. Fakat biz konuşamazsak sorunu nasıl çözeriz? Bize verilen haberin ne anlama
geldiğini nasıl anlarız?
BİLİNÇALTIYLA İLETİŞİM KURMAK
Benle iletişim kurmak mı istiyorsun. Benim lisanımla konuşursan, seni duyabilirim.
Günlük hayatımızdaki kullandığımız mantıksal düşünme lisanımızın bilinçaltının ilgi ve işbirliğinden
nasıl mahrum kaldığını anlamak için his ve duygularımızı zekâ ile anlatma biçimimizi gözden
geçirmeliyiz. Çoğumuz olumsuz duygularımızı, mantıklı ve olabildiğince kısa bir şekilde anlatmaya
çalışırız. Onların bilinçaltı için ifade ettikleri anlamları gözden kaçırırız. Bilinçaltı için anlam ifade
eden duyguların listesini aşağıda okuyabilirsiniz.
Öfke, kin, kızgınlık, nefret, hayal kırıklığı, kıskançlık, terk edilmek, yalnızlık, reddedilmek, korkmak,
karman çorman olmak, utanmak, baskı altına alınmak, panik, boşluk hissi, zorunlu olmak, suçlu
olmak, berbat hissetmek, bunalmak, endişe duymak.
Bu etiketler bize yardımcı olabilir mi. Tabi ki. Fakat bizi yanlış da yönlendirebilirler. Çünkü
vücudumuzda ve bilinçaltımızda neler olup bittiğini anlamamıza yardım edemezler. Çocukluk halinizi
düşünün. Sizin için önemli biri sizi terk ettiğinde, bu durum duygusal açıdan canınızı çok acıtır. Siz
bunu ihanet veya terk etmek olarak mı değerlendirirsiniz. Yoksa kalbinizde bir acı mı hissedersiniz?
Sezgiler, duygular vücudumuzu ve bilinçaltımızın kullandığı lisandır.
Daha önce de söylediğimiz gibi, terapist bireyin kendi kendine sınıflandırdığı duygularının hisleriyle
tamamen bağlantılı olduğunu anlamasını sağlayabildiği takdirde, bireyin olumsuz duygulardan
kurtulması daha kolay ve tesirli olacaktır. Vücudumuzun hissettiğimiz duyguları belirlemekte son
derece baskın bir rolü vardır. Birey suçluluk hissediyor olabilir. Önemli olan bunu nerede hissettiğidir.
Suçluluk vücutta neyi temsil ediyor. Terapist, karşısındaki bireye bu suçluluk duygusunun vücudun
herhangi bir bölgesiyle alakalı olduğunu anlatabildiğinde, başarı yolunda çok önemli bir adım atmış
olacaktır. Bu sayede birey duygu ve fiziksel duyular arasındaki bağlantıyı kavrayabilecektir.
Birey “Kendimi suçlu hissediyorum” diyebilir. Bireyin bu duyguya odaklanmasını sağlamak için şu
şekilde bir cümle kurabilirsiniz. “Kendimi suçlu hissediyorum ve bu duygu vücudumu………” gibi.
Bireyin verdiği cevap gerginlik ve dolu olabilir. Böylece birey hissettiği duyguyu somatik terimlere
indirgeyebilir. Yani bilinçaltının anladığı dilden konuşabilir. Vücudunuz suçluluk duygusunun
anlamını bilmiyor olabilir. Fakat gergin ve dolu olmanın anlamını biliyordur.
8
SOMUT BĠR HEDEF BELĠRLEMEK ĠġĠNĠ KOLAYLAġTIRACAK VE DAHA ETKĠN BĠR
ġEKĠLDE YAPMANIZI SAĞLAYACAKTIR.
Bu konudaki örnekleri çoğaltabiliriz. Örneğin birey, “Kendimi yalnız ve boşlukta hissediyorum”
diyebilir. Ya da, “Kendimi yalnız hissediyorum ve kalbim kırıldı.” Dehşete kapılmak hissi de şu
şekilde anlatılabilir. “Kendimi donuk hissediyorum” ya da “Dondum kaldım” gibi. Bütün bu cümleler
sebep sonuç ilişkisini kanıtlamaktadır. Yalnızlık, soyutlanmak anlamına gelmektedir. Bireyin etrafında
onla ilgilenen, onla bağlantı kuran hiç kimse yoktur. Bireyin kalbinin kırılması ise, sevildiğini
düşünürken canının gerçekten yanması anlamına gelmektedir. Yani bir anlamda birey karşısındaki
kişinin onu sevdiğini düşünürken, bu kişi bireyin canını yakmıştır.
Birey terapistine kendini üzgün hissettiğini söyleyebilir. Bu durumda terapistin yapması gereken
bireye bu hissi vücudunun hangi bölgesinde hissettiğini sormaktır. Çoğunlukla terapistlerin alacağı
cevap göğüs bölgesi olacaktır. Göğsümüzün merkezinde kalbimiz ve akciğerlerimiz yer almaktadır.
Geleneksel Çin Tıbbına göre, akciğerlerimiz üzüntüyü, kalbimiz ise sevinci içinde tutma
eğilimindedir.
Hipnoterapistler, bu duyuların bilinçaltının algılamalarıyla ve hatta bu algıların kökleriyle bağlantılı
olduğunu anlayabildikleri için önemli bir avantaja sahiptirler. Bu iyileşme adına çok önemlidir.
Terapist sorunun köküne inmeli ve çözülmesini sağlamalıdır.
Bu yöntem neden önemlidir.
1-Terapist, bu yöntem vasıtasıyla bireyin vücuduna odaklanmasını sağlar. Yani bir anlamda bireyin
vücudunda olan biten hakkında bilinçlenmesini sağlanır. Bu bilinç de hipnozun uygulanmasını
kolaylaştırır. Birey hissettiklere odaklanarak, düşünen aklını baypas etmiş olur. Bu kavram da
hipnozun tanımıyla eşdeğerdir.
2-Birey duygularını hissetmesi, onun aynı duygulardan kurtulmasını kolaylaştıracaktır. Bireyin hisleri
hakkında düşünmesi onu bu hislerden kurtarmayacaktır. Hissettiklerimizi iyileştirebiliriz. Duyguları
hissedemediğimiz yani bunu engellediğimiz takdirde duygularımızı esir almış oluruz. Bu da bize
herhangi bir yarar sağlamaz.
DUYGULAR DÜġÜNCELERDEN DAHA GÜÇLÜ OLABĠLĠR
Duygular, iradeden, niyetlerden, mantıktan ve hatta sağduyudan daha güçlü olabilir. Olumsuz
duygular, sezgilerimize ulaşmamızı, onları kullanmamız engelleyebilir. Çok kızgın bir kişiyle
anlaşmaya çalışın. Sizi asla dinlemeyecektir. Anlaşmak için sizi dinleyemezler çünkü içleri enerji
doludur. Bu enerji onların makul kararlar almasını engeller. Yas tutan bir bireye her şeyi yoluna
gireceğini söyleyin. Size inanmayacaklardır. Çünkü hissettikleri olumsuz duygular son derece
güçlüdür.
Terapi öncesinde, bireyler genellikle anne, baba veya kardeşlerine karşı herhangi bir öfke
duymadıklarına yemin ederler. Fakat hipnoz sırasında, yani hisseden akılla iletişime geçtiklerinde,
bireyin bastırdığı duygular bireyi de şaşırtacaktır. Hisleriyle iletişime geçen bir birey, son derece içten
bir şekilde annesinden nefret ettiğini söyleyebilir. Hatta bunu bağırarak bile yapabilir. Hislerinizle
gerçekten iletişime geçmeden, sorunun ne olduğunu asla anlayamazsınız.
Bu kavramı başka bir şekilde de tanımlayabiliriz. Örneğin başka birisinin valizini taşıyabileceğinizi
düşünün veya inanın. Fakat bunu gerçekten yapmaya kalktığınızda, valizin ne kadar ağır olduğunun
farkına varırsınız. Artık bu konuda bilinçlenmiş olursunuz. Yani valizi taşımadan, ne ağır olduğunu
anlayamazsınız. Hisleriniz de aynı bu valiz gibidir. İletişime geçmeden, sizin için ne anlam ifade
9
ettiğini bilemezsiniz. Valizi gerçekten kaldırdığınızda ise, bütün şüpheler ortadan kaybolur ve bu
gerçek sizi asla yanıltmayacak bir kanıt sağlar. Hareket geçmek, gerçeklere ulaşmanızı sağlayacaktır.
Bireyin sadece inanması, mücadele etmemesi, denememesi, kanıtlara ulaşamaması, onun herhangi bir
şey başarmasını sağlayamaz. Düşüncelerimizi ve inançlarımızı sınamak doğruluğunu kanıtlamaya
çalışmak, kişisel anlamda bilinçlenmemizi sağlayacaktır. Böylece daha bilinçli seçimler yaparak,
hayatımızın güzelleşmesini sağlayabiliriz.
HĠSLERĠMĠZĠ GÜÇLÜ OLDUĞU TAKDĠRDE DÜġÜNCELERĠMĠZĠ DEĞĠġTĠREMEYĠZ
Yarışma yapıldığı takdir, duygular düşüncelere ağır basacaktır. Fakat hislerimiz üzerinde çalışmaya
kalktığımıza, ilk önce baskıdan kurtulmalıyız. Daha sonra bilinçaltı, anlaşmaya varmak adına
dinlemeye başlayacaktır. Böylece algıların değişmesine izin verecektir. Bireyin içinde kalan aşırı
yüklü duygusal enerji, bütün boşluğu kaplar ve bireyin akıl yürütmesini ve net kararlar vermesini
engeller.
BĠREYĠN ĠÇ DÜNYASINA ODAKLANMASI ONUN HĠPNOZA GĠRMESĠNĠ
KOLAYLAġTIRIR
Vücudumuzun bakış açısını, somut duyularımı vasıtasıyla kavradığımızda iki önemli şeyi başarmış
oluruz.
1-Vücudumuzu, onun bakış açısından tanıma fırsatımız olur.
2-Bilinçaltımızla bağlantı kurarız.
Terapist bireyin düşünmek yerine bunu yapmasını sağladığında, birey hisseden aklıyla iletişime geçer
ve düşünen aklı baypas eder. Birey gözleri kapalı bir şekilde, duygu ve hislerinin vücuttaki yerlerine
ve kendilerini sunuş biçimlerine odaklanmayı başarabilirse, tabi ki terapistin de yardımıyla dördüncü
seviyede hipnoz haline girmiş olur. Bu seviyelerin tanımını aşağıdaki örnekte görebilirsiniz.
Bu örnekte birey son derece üzgündür.
1. Seviye: Bireyin iç dünyasına odaklanması sağlanılarak, hipnoz başlatılır. Birey iç dünyasında
kendini üzgün hissetmektedir. Bu his henüz vücuttan çıkmamıştır.
2. Seviye: Birey hikâyesini veya durumunu anlatır. İç dünyasına odaklanır ve kendini çok üzgün
hissetmektedir.(Olayın yeniden yaşanması ve hatırlama)
3. Seviye: Hislerin farkına varmak ve anlamak. Gerginlik hissi. Bireyin içinin yanması
4. Seviye: Bu hislerin vücuttaki yerini saptamak. Genellikle bireyler bu gerginliği göğüslerinde
hissederler.
Bütün bu sorulara verilen cevaplar terapistlere çok şey anlatır. Bireyin canının yandığını
hissetmesi önemlidir. Daha da önemlisi hissedilen acının yerini saptanmasıdır. Örneğin bireyin diz
veya bacaklarının ağrıması, hareket etmekten korktuğunun göstergesi olabilir. Omuzlarına ağırlık
hissetmesi çok fazla yük taşıdığına işarettir.
Otonom sinir sistemiyle işbirliği halinde çalışılırken, bilincin eleştirel yönü baypas edilmiş olur.
Böylece bilinçaltına erişebiliriz. Bu çalışma, bilinç üzerinde yapılan çalışma ve yöntemlere göre
10
daha iyi performans verir. Hem de daha kısa bir sürede. Başka türlü söylemek istersek, mutfağa
girdiğinizde akşam yemeğini pişirebilirsiniz.
Birey bedensel aklının çalışma şeklini kavradığında, bireyin endişesinden kurtulması sıkılan bir
yumruğu açmak, ayakkabıyı ayaktan çıkarmak kolay olacaktır. Birey bilinçaltına saygılı bir
şekilde yaklaştığında, yani onun lisanını ve onun yöntemlerini kullandığında bu mükemmel iş
birliği sayesinde inanılmaz sonuçlar elde edecektir.
Aşağıdaki diyalog anlattığımız bu yöntemlere örnek olarak verilebilir.
Hipnoterapist: Tamam. Şimdi bana gözleri kapalı olarak tekrar cevap vermeni istiyorum. Seni bu
kadar endişelendiren şey neydi.
Birey: Koridorda yürüyorum ve çok kalabalık.
H:Tamam, gözlerini kapalı tutmaya devam et ve o kalabalık koridorda yürüdüğünü hayal et. Kendini
nasıl hissediyorsun.
Bireyin kurduğu hayalin canlı olması ve odaklandığı duygunu gücü, hipnozun derinliğini artıracaktır.
B:(Birey yüzünde rahatsızlık ifadesi gösterir ve vücudu gerginleşir). Bu durum beni endişelendirdi.
Terapist bireyin geçmiş zaman kipinde anlattıklarını kibarca düzeltmelidir.
H: Şu anda kendini endişeli hissediyorsun. Doğru mu yanlış mı?
B:Evet, şu anda kendimi endişeli hissediyorum.
H:Devam et ve söyle. “Şu anda kalabalık bir koridordayım ve son derece endişeliyim.”
Bu bir telkindir. Birey bu telkinlere uyum sağladığı takdirde, hipnoz daha da derinleşecektir.
Değişimin gerçekleşmesi için bilinçaltına ulaşmak gerekir.
B:Şu anda gerçekten de endişeliyim.
H:Gerçekten de endişelisin. Vücuduna odaklan. Ne tür hisler içersindesin.
B:İçimi yakıyor ve kendimi gergin hissediyorum.
H:Bu hisleri vücudunun hangi bölgesinde hissediyorsun?
B:Göğsümde.
Birey şu anda hisleriyle direkt olarak iletişime geçmiştir. Artık bu hislerden kurtulabilir.
H:Endişe senin açından kötü bir his mi. İyi bir his mi?
B:Kötü bir his.
H:Bu hissi vücudunun hangi bölgesinde hissediyorsun?
B:Göğsümde.
H:Bu his sana kendini nasıl hissettiriyor?
11
B:Kendimi gergin hissediyorum ve bu his sanki beni engelliyor.
Terapistler ve bireyler her zaman için etki-tepki, başka şekilde anlatmak istersek neden ve sonuç
kuralını aklında bulundurmalıdırlar. Daha önce de söylediğimiz gibi, her bir hissin sebebi vardır.
Hissettiğimiz duyguların, algılarımızla, fikirlerimizle, inançlarımızla mutlaka bir bağlantısı vardır.
Herhangi bir şeyin bizi korkuttuğunu hissediyorsak, vücudumuz bizi korumaya çalışıyordur. Ya da
bazı şeyleri onarmamız için bizi motive etmeye çalışıyor olabilir. Yani etkiye-tepki.
Köpekten ölümüne korkan bir bireyin köpeklerle kötü bir anısı olabilir. Herhangi bir köpek bireye
saldırmış olabilir. Annesinin karnındayken, annesinin köpeklerle ilgili kötü bir anı yaşaması bile onu
etkileyebilir. Annesinin köpekleri tehlikeli ve saldırgan olarak değerlendirmesi bebek tarafından direkt
olarak kavranır. Çünkü bebeğin aklının eleştirel yönü henüz gelişmemiştir. Bu nedenle yaşanan her bir
tecrübeye hassaslık gösterir.
Bu hisleri köpekleri çok seven ve hatta köpek sahibi olan birinin hisleriyle karşılaştırın. Köpek sahibi
olan bir birey köpeklerle farklı tecrübeler yaşamıştır. Bu yüzden de köpeklere normal ve cesur bir
şekilde yaklaşırlar. Bu noktada bu iki insanın farkı, geçmişte yaşadıkları tecrübelerin farklılığıdır.
Bireylerin yaşadığı bu tecrübeler hisleri oluşturur. Bilinçaltındaki algıları ve otomatik tepkileri
oluşturur.
Köpek tarafından ısırılmamış fakat köpeklerin vahşi ve tehlikeli olduğuna inandırılmış gerçek
hayatlarında sorunlarıyla ilgili bir sorun yaşamışlardır. Yani bireylerin yaşadığı sorunların her zaman
için bir nedeni vardır. Hisleri takip ederek, yaşanan tecrübeleri keşfetmek ve bu tecrübelerle bağlantılı
duygulardan kurtulmak, bilinçaltının verdiği otomatik tepkiler değiştirmek adına atılmış önemli bir
adımdır. Böylece birey huzur içinde yaşayabilecektir.
OLUMSUZ DUYGULARA ODAKLANMANIN ÖNEMĠ NEDĠR
1-Hissettiğimiz duygu ve hisler bize aklımızın, mevcut durumu, geçmiş olaylara, tecrübelere ve
ilişkilere bağlı olarak değerlendiriş şekli hakkında fikir verir. Bireyin bilinçaltında yaptığı
yorumlamalar duygusal ve zihinsel tepkilerimizi yönetmektedir.
2-Bireyin olumsuz duygulardan kurtulması, iyileşmesini, duygusal, fiziksel, zihinsel ve ruhsal
anlamda değişmesini sağlayacaktır.
BUNUN NEDENĠ NEDĠR?
Bireyin önceki algılamaları değiştiğinde, bu değişimi bireyin sonraki algılamalarını da etkileyecektir.
Bunu bir anlamda yıkılan domino taşlarına benzetebiliriz.
Olumlu düşünmenin yandaşları, olumsuzluklara odaklanmanın, olumsuzlukları beraberinde
getirmekten başka bir işe yaramadığını düşünmektedirler. Olumlu düşünmek her zaman işe
yaramayabilir. Bireyleri çareyi terapide aramasının nedeni de bu olabilir. Siz bilinçli olarak
olumsuzluklara odaklanmasınız da, bilinçaltınız odaklanıyor olabilir. İçinizde sıkışıp kalan olumsuz
enerji yüzünden, bilinçaltınız 7 gün 24 saat olumsuzluklara odaklanır. Bu yüzden içinizdeki olumsuz
enerjiden biran önce kurtulun ve bilinç ve bilinçaltı arasındaki dengeyi sağlayın.
ÖNYARGILARLA EDĠNDĠĞĠNĠZ BĠLGĠLER SĠZĠN EN KÖTÜ DÜġMANINIZ OLABĠLĠR
Çoğu insan gerçekte neyin yanlış olduğunu bilmez. Esas sorunda budur zaten.
Daha önce de belirttiğimiz gibi, duygular, tecrübelerden oluşur. Tecrübeler ise, algılamalarımızı,
fikirlerimizi, inançlarımızı oluşturur. Çoğu insan aslında günlük hayatında trans halindedir. Bilinçli
12
kararlar vermezler. Bilinçli hareket etmezler. Verdikleri kararlar kendi kendilerine aldıkları kararlar
değildir. Bireyin her gün girdiği bu translar, aslında bireyin verdiği otomatik tepkilerdir. Bir anlamda
bilinçaltı bireyi bu şekilde programlamıştır. Bu programlama da bireyi rastgele bir şeyler yapmaktan
alıkoyar.
Bireyin her gün yaşadığı translar, bazen birey açısından yararlı olurken bazıları da bireye zarar
verebilir.
Otomatik olarak yaptığımız her şeyi trans hali olarak adlandırabiliriz. Çünkü bu sırada düşünen
aklımızın yavaş ve sınırlı işlemlerini devre dışı bırakmış oluruz. Adresinizi ve telefon numaranızı hiç
düşünmeden hatırlayabiliyorsanız, bu sizin açınızdan yararlı bir trans halidir. Atletizm, müzik gibi ilgi
alanlarınız varsa, bu tür translar size son derece yararlı olacaktır.
Fakat hepimiz kötü translara da girebiliriz. Böyle durumlar hepimize acı çektirir. Bu tür translar
eğlenceli olmamakla birlikte, bize hiçbir yarar da sağlamaz. Bu tür trans hallerini bizi zorlayan
enerjiler tarafından desteklenir. Bu yüzden bizi zorlayan bu enerji bir an önce bulup, onu boşaltmamız
gerekir. Bizi zorlayan bu enerji ve bu enerjinin gücü aslında, programlanmış davranışların,
düşüncelerin ve tepkilerin başlıca kaynağıdır. Bilinçaltı kontrolü ele alır ve otomatik olarak tepki
vermeye başlarız. Esiri olduğumuz transları, bilinçaltını etkileyen tecrübeler oluşturur. Bilinçaltımız
düşünmez, bunun yerine anne karnındayken kalıtsal olarak aldığımız programlamaya göre hareket
eder. Bununla birlikte, anne karnından başlayarak edindiğimiz tecrübelerin etkilerini özümser ve bu
etkilere bağlı olarak tepki verir. Bilinçaltımızın hiçbir şekilde yargılama mekanizması yoktur.
TRANS halini şu şekilde tanımlayabiliriz: Birey yarı bilinçli bir haldedir. Yani uyur-uyanık bir
haldedir. Kendi iradesiyle hareket etmeyi durdurabilir. Yani başka bir şekilde anlatmak istersek,
bireyin sersemlemiş olduğunu da söyleyebiliriz.
Gördüğünüz gibi transın sözlük anlamına göz attığımızda, trans halini bilincin yitirilmesi olarak
adlandırmaktadır. Birey düşünmekte zorlanır. Transı kör nokta olarak da adlandırabiliriz. Trans
halindeyken, birey ne yaptığını ve yaptıklarının onu ve çevresini nasıl etkileyeceğini düşünemez.
Yeterince acı çekmeden de yaptıklarının farkına varamaz. Birey yeterince acı çektikten sonra çare
ararken, trans olgusunun farkına varır. Çektiği bu acı bireyi trans halinde çıkartır ve bireyin bilincini
artırır.
Medya ve dünyanın hipnoz hakkındaki görüşü, insanlar için çok önemlidir. Çoğu insan hipnoz
hakkında yanlış ve batıl inançlara sahiptir. Bu bağlamda, terapistlerin bireylere hipnoz sırasında zombi
gibi varlık olmayacaklarını açıklamaları son derece yararlı olabilir. Birey düşünmeden ve
yargılamadan otomatik olarak hareket ediyorsa, zaten hipnoz halindedir. Yani otomatik olarak hareket
eden aklın tesirindedir. Çoğu zaman başımıza otomatik olarak gelen iyi şeylerin farkında olmayız. Bu
yüzden de yeterince kıymetini bilemeyiz. Başımıza gelen kötü şeylerin farkın varabilmek çok yararlı
olabilir. Çünkü bu sayede değişim için gayret etmeye başlayabiliriz.
İnsanoğlu hipnoz halinde olduğunun farkında değildir. Aslında hepiniz günlük hayatımızda bir çeşit
hipnoz halindeyizdir. Aynen bir balığın su içinde yüzdüğü fark etmemesi gibi hipnoz halinde
olduğumuzu kavrayamayız.
Hipnozu insanlara öğretmek aslında son derece eğlencelidir. Çoğu insan, hipnozu bir seansta yapılan
program yüklemesi olarak değerlendirir. Aslında hepimiz son derece sık yaşadığımız bir durumdur.
Ama çoğumuz bunun farkında değiliz. Yaptığımız çoğu işi aslında otomatik olarak yapmaktayız.
Yediklerimizi, konuştuklarımız, hareketlerimizi ve hatta düşüncelerimizi geçmişte yaşadıklarımız
13
etkiler. Geçmişte yaşadıklarımız artık bir çeşit program olarak aklımıza yüklenmiştir. Bütün bu
yaptıklarımız yaparken kendimizi o kadar rahat hissederiz ki, trans halinde olduğumuz bile
kavrayamayız. Alışkanlık haline getirdiğimiz davranış ve hareketler, bilinçaltında güvenlik ve rahatlık
kavramını birbirine karıştırabilir. Bu bağlamda, alışkanlık haline getirdiğimiz ve otomatik olarak
yaptığımız hareketler, bize her zaman yarar sağlamayabilir.
Daha önce de belirttiğimiz gibi, bireyin hislerine ulaşması demek bilinçaltına ulaşması demektir.
Gerçekten değişim istiyorsak, bunu bilinçaltıyla işbirliği yapmadan gerçekleştiremeyiz.
Bilinçaltı herhangi bir inancı, algılamayı onayladığı zaman, bu kavramı bir kanun olarak kabul eder.
Konunun geri kalanı onu alakadar etmez. Herhangi bir davranış biçimi bilinçaltını etkilediği zaman,
bu davranış biçimi normal olarak kabul edilir. Bilinçaltı benzer bir durumda, aynı davranış biçimini
otomatik olarak devreye sokar. Bu açıdan, geçmişte yaşadığımız tecrübeler bir anlamda bilinçaltının
programlama dilidir. Yaşadığımız tecrübeler bize acı çektirebilir, eğlendirebilir, iyi veya kötü olabilir.
Bilinçaltı bu kavramlarla ilgilenmez. Bilinçaltı çalışma prensibi alışkanlıklara ve ilişkilendirmelere
bağlıdır. Bilinçaltı hiçbir şeyi iyi ve kötü olarak ayırt etmez. Hiçbir şekilde mantığı devreye sokmaz.
Tekrar alışkanlık yaratır. Fakat alışkanlıklar hiçbir zaman için mutluluğun ve sağlığın garantisi
değildir. Aile hayatı kötü olan bir birey her zaman acı çekmeyi bekleyecek ve bunu kabullenecektir.
Yani her zaman için acı çekeceğini umar. Çünkü aile hayatında bunu yaşamıştır. Bu durumu normal
olarak değerlendirmektir. Başka türlü bir anlatımla, bu durum bireyin hayatında alışkanlık haline
gelmiştir.
Bireyin böyle ortamda yetişmesi bilinçaltını da etkileyecektir. Bilinçaltı daha iyi bir yaşam tarzı
olabileceğine inanmayacaktır. Bilinçaltı bireye daha fazla acı çektirmeye başlayacak ve hatta bireyin
acı çekmesi için fırsat kollayacaktır. Bilinçaltı bireyin kişisel tanımlamalarını korumak amacıyla
oluşmuştur. Bireyin kişisel tanımlamalarını hiçbir şekilde yargılamaz.
Bununla birlikte, insanlar aptaldır. Diğer insanların acı çekmediğini rahatlıkla görebilirler. Bir
noktadan sonra, çoğu birey kendi ailesinin onu acı çekmeye programladığını kavramaya başlayacaktır.
Fakat bu aydınlanmaya rağmen, alışkanlıklarını bir kenara bırakmayı bilemeyebilirler.
Birey acı çekmenin normal olmadığını anladığında ve kendi arzularıyla yaptıkları yorumlamalarla acı
çekmeyi kabullenmeyebilir. Yani bireyin bilinci analitik olarak düşünmeye, bir anlamda uyanmaya
başlar. Bireyin sorununun bilinçli bir şekilde farkına varması, değişim isteğini de beraberinde
getirecektir. Bu bilinç, değişim için akıl almaz derecede önemlidir. Farklılıkların, karşılaştırmaların ve
zıtlıkların farkında olmazsak nasıl bir şeyler öğrenebiliriz. Nasıl gelişebiliriz. Bilinç ve bilinçaltını
işbirliği halinde kullanmak, insanoğlunun öğrenebileceği en önemli kavram olabilir.
Genellikle, bizi uyandıran şey çektiğimiz acıdır. Çünkü acı dikkatimizi çeker. Yeterince acı çektikten
sonra değişmeye karar veririz. Bu karar, zekâ belirtisidir. Tek ihtiyacımız olan bilinçaltıyla işbirliği
yapmaktır. Tabi bir plana da ihtiyacımız olacaktır.
Olumsuz duygulardan kurtulmak için sadece düşünmek yetmeyecektir. İlk önce kavramalı, sonra
hissetmeli ve iletişime geçmeliyiz. Böylece harekete geçmesini sağlamalıyız.
Kötü hisler, vücut tarafından gönderilen habercileri temsil etmektedir. Vücutta herhangi bir şeyin
yolunda gitmeyen bir şey olduğunu ve onarılması gerektiğini haber verirler. Fakat trans halindeysek ve
bilinçaltımızda kötü hisler hissetmenin normal olduğu programlamışsa, yani kötü hissetmekte hiçbir
sorun olmadığını düşünüyorsak gerçekten çok büyük bir kör noktaya sahibiz demektir. Bu açıdan,
bireye kötü hislerinin bilinçaltından gelen ve bir şeylerin değişmesi gerektiğini haber veren mesajlar
14
olduğunun anlatılması çok önemlidir. Terapistin asıl görevi de burada başlar. Kötü hisler, bir anlamda
hareket geçme çağrısıdır ve sorunla direkt olarak bağlantılıdırlar. Terapist, bireyin kötü hislerle
sorunlar arasındaki direkt bağlantıyı anlamasını sağlayabilirse, bireye acı çektiren, bireyin kendi
kendine yarattığı trans halini sonlandırabilir ve olumlu değişimler başlar.
Genellikle hepimiz dayanmaya, sıradanlığa ve acı çekmeye programlanmışızdır. Hepimiz bu tür
transların esiri oluruz. Bununla birlikte, yetişkinlerin çocuklarının gereksiz yere acı çekmesine izin
vermemesi de ironiktir. Fakat söz konusu kendilerinin çektiği çile olduğunda, bütün yetişkinler kör
olurlar yada yaşadıkları tecrübeleri, hisleri reddetme yoluna giderler. Kendileri acı çekerken her şey
onlara normal gelir. Bu durumu değiştiremeyeceklerini düşünürler. Yaşadıkları sorunun farkına
varsalar bile bu durumu değiştiremeyeceklerini düşünürler. Yaşadıkları acıları, kasıtsız da olsa aile
hayatlarına da yansıtırlar. Hayatlarını da hiçbir çözüme ulaşmadan sonlandırırlar. Bu açıdan
terapistlerin son derece önemli bir görevi vardır. Bireyler bilinçli bir şekilde hislerinin ve
vücutlarındaki duygusal enerjinin farkına varmalıdırlar. Terapistler de bu yolda bireye yardımcı
olmalıdırlar. Böylece bireyin hassas olduğu dönemlerde içine girmeye zorlandığı olumsuz trans halini
sonlandırmasına yardımcı olabilirler.
Duygusal enerjiyi içimizde tuttuğumuz sürece, inançlarımızı değişmeyecektir.
Yas tutan bir bireyi avutmaya çalıştıysanız veya son derece öfkeli bir bireyle anlaşmaya çalıştıysanız,
bu durumdaki insanlarını durumlarını değiştirmek konusunda ne kadar çaresiz olduğunu anlarsınız.
İnsanlar, ancak duygularını boşalttıktan sonra farklı alternatifleri düşünebilirler.
Olumsuz duygular seçeneklerimizi azaltır. Bizi zihinsel, duygusal ve fiziksel açıdan küçültürler.
Dehşet içinde bir bireyi gördüyseniz, onların acıdan iki büklüm olduğunu da görmüşsünüzdür.
Değişimin anahtarı, bireyin olumsuz duyguları kendi zararına olacak şekilde gereksiz yere içinde
tutmak yerine, onlardan kurtulmasında gizlidir. Birey olumsuz duygularından kurtulmayı
başardığında, kendi kendine zarar vermeyi de bir kenara bırakır. Bu çok değerli bir öğretidir.
Çoğu zaman, bireyler vücutlarındaki hislerin farkına varmak yerine, onları anlamlarını bile
bilmedikleri kelimelerle tanımlamayı seçerler.
Bu bölümde sinirli olduğunu söyleyen bir bireyle yapılan seansı okuyacaksınız.
Birey: Kendimi sinirli hissediyorum.
Terapist: Bu senin açından iyi bir his mi kötü bir his mi?
B:Kötü hisler.
T:Bu kötü hisleri vücudunun neresinde hissediyorsun?
B: Göğsümde ve karın boşluğumda.
Terapist, birey hissettiklerini kısa bir şekilde tanımlamaya çalışsa bile, bireyin vücudunda somut
olarak hissettiklerini kavramasını sağlamalıdır. Daha sonra sırada, bireyin bilinçli bir şekilde bu
hislerin aslında kötü hisler olduğunu kavraması vardır.
T: Bu hisleri ilk defa mı hissediyorsun?
B: Hayır. Çoğu kez bu hisler yüzünden acı çektim.
15
T: Hayatının geri kalanı boyunca, bu kötü hisleri içinde tutmak mı istiyorsun, yoksa bu hislerden
kurtulmak mı istiyorsun?
B: Bu hislerden kurtulmak istiyorum.
T: Göğsüne odaklan, ne tür bir his hissettiğini bana anlat.
B: Gerginlik. Nefes çekmekte güçlük çekiyorum. Net bir şekilde düşünemiyorum. Aklım karman
çorman.
T: Tamam, şimdi cümleyi tekrarlamanı istiyorum. Sinirliyim ve bu his göğsümde……
B: Gerginlik yaratıyor ve nefes almamı zorlaştırıyor.
Terapist bu noktadan sonra bireyin gerginlik hissinden kurtulmasına yardımcı olmaya çalışır. Birey
sakinleşir. Birey vücudunu gözden geçirir ve sakinleştiğini söyler.
T: Vücudunu gözden geçir ve neler oluyor bana anlat.
B: Kendimi artık sinirli hissetmiyorum.
Terapist ve birey bu seansta vücuttaki hislerden kurtulmak üzerinde çalışmışlardır ve kasıtlı olarak
bireyin öfkesi üzerinde çalışmamalarına rağmen bireyin öfkesi ortadan kaybolmuştur.
VÜCUTTAKĠ HĠSLERĠN FARKINA VARMANIN DEĞERĠ
Terapist mutlaka bireyin hisleri hakkında kısaca yaptığı tanımlamaların aslında vücuduyla bağlantılı
olduğu anlamasını sağlamalıdır. Terapistin bireye bu konuda yardımcı olmadığını düşünelim. Bireyin
yaşadığı hisleri kısaca anlatmasına izin verdiğini düşünelim. Terapist bireye yardımcı olsa ve bireyin
vücuduna odaklanmasını sağlasa, bu hisleri midesinde hissettiğini söyleyecekti. Çoğu birey genellikle
en çok acı çektiği yeri söyler. Fakat bazı zamanlarda birey birden çok yerde aynı hissi hissedebilir.
Terapistin kullanacağı kelimeler bu yerlerin ortaya çıkmasını sağlayabilir. Bu açıdan terapistin
kullanacağı kelimeler çok önemlidir. Çünkü birey belli bölgeyi rahatlatmayı başardığında, başka bir
yeri ağrısa bile kaydettiği gelişmeyi takdir edebilir. Birey ani bir rahatlama yaşadığında ise, rahatsızlık
hissettiği bütün bölgeler rahatlayabilir.
Bazı zamanlarda, bireyin bazı olumsuz duygularından kurtulduğu belli olsa bile, birey kaydettiği
ilerlemenin farkına varamayabilir. Çünkü birey hala acı çekiyor olabilir. Birey kötü hislerinden
tamamen kurtulmamış olabilir. Başka bir bölge de acı hissediyor olabilir. Bireyin acıyı hissettiği bölge
eskiye nazaran daha iyi olabilir, hatta tamamen rahatlamış olabilir. Yine de bu rahatlama bireye
yetmeyebilir. Yani birey istediği başarıyı elde edememiştir.
Terapist bireyin bayağı bir ilerleme kaydetmesini sağlamış olabilir fakat birey bu gelişimi
kavrayamayabilir ve takdir etmeyebilir. Terapistin parasını hak ettiğini göstermesi gereken yer
burasıdır. Terapist bireyin kaydettiği gelişimin farkında olmasını sağlamalıdır. Bu kavramı bireye
öğretmelidir. Birey vücuduyla yüksek seviyede bir uyum yakalayabildiyse zaten daha iyi hissettiğini
anlayacaktır ve bunu takdirle karşılayacaktır. Fakat kaydettikleri ilerlemenin farkına varamayan
bireylerin başarılarının farkına varmak konusunda terapistin yardımına ihtiyaçları olacaktır. Terapist
bunu anlamadığı takdirde birey kendine olan güvenini kaybedebilir ve terapistle olan uyum
bozulabilir. Birey adım adım iyileşecektir. Yaşadığı her tecrübe bireyin daha kolay iyileşmesini
sağlayacaktır. Bu bağlamda terapistlerin çok küçük ilerlemelerin bile farkında olması çok önemlidir.
Çoğu zaman bireyin kaydettiği önemli gelişmeler illüzyondan ibaret olabilir. Terapistin küçük
16
gelişmelerin farkında olması doğal olarak önemli gelişmeleri de beraberinde getirecektir. Bireye bu
konuda yardımcı olmak hareketi, güveni, umudu ve uyumu arttırmak açısından önemlidir. Terapist bu
yüzden bireye hislerini ve gelişmeleri tanımlamayı öğretmelidir. İşte size bu konuda bir örnek;
Örnek: Bu örnekte birey panik halinde olduğunu ifade etmektedir. Midesi kasılmakta ve boğazında
gerginlik hissetmektedir. Terapist ve bireyin yaptığı çalışmalar sonrasında birey midesindeki
kasılmalardan kurtulmuştur. Buna rağmen önemli bir gelişme kaydettiğini düşünmemektedir, çünkü
boğazındaki gerginlik hala yerinde durmaktadır. Terapist bireyin rahatladığını hissetmiş ve
gözlemlemiştir. Bireyin yüzü rahatlamış vücudundaki bazı kaslar gevşemiştir. Ayrıca daha kolay nefes
alıp vermektedir. Buradaki sorun boğazındaki gerginlik yüzünden bireyin kaydettiği ilerlemenin
farkında olmamasıdır.
Hipnoterapist: Vücuduna bir göz at ve neler oluyor bana anlat.
Birey: Hala panik halindeyim.
H:Tamam. Vücudunda bir tur at hala aynı şekilde mi hissediyorsun daha mı kötüsün daha mı iyisin?
Bu soru bireyin herhangi bir gelişme olup olmadığına odaklanmasını sağlar. Onu kibarca
aydınlanmaya zorlar.
B:Midem eskisine göre daha iyi.
H:Daha iyi hissetmek senin açından iyimi?
B:Evet.
H:Şimdi şu sözleri söylemeni istiyorum “Kaydettiğim gelişimin keyfini çıkarıyorum ve kendimi daha
iyi hissediyorum.”
B: Kaydettiğim gelişimin keyfini çıkarıyorum ve kendimi daha iyi hissediyorum.
H:Biraz önce hala panik halinde olduğunu söylemiştin. Midende kramplar ve boğazında gerginlik
hissediyordun. Vücuduna odaklan ve bana neler hissettiğini anlat.
B:Boğazımda hala gerginlik hissediyorum.
Çoğu insan ilk önce kötüye odaklanır.
H:Tamam boğazınla birazdan ilgileneceğiz. Senden midene odaklanmanı istiyorum. Ne
hissediyorsun?
B:Artık düğüm düğüm olmuyor.
Burada duralım. Midenin düğümlenmemesi somut bir gelişmedir. Birey daha önce midesinin
düğümlendiğini değil de kasıldığını, kasılmalar hissettiğini söylemişti. Birey vücudunu daha derinden
tanımaya başladıkça daha kesin tanımlamalar yapabilir. Bununla birlikte birey içindeki hislerden
kurtuldukça duyguları da değişebilir.
H:Güzel demek artık düğümlenmiyor. Peki, nasıl hissediyorsun?
B:Rahatlamış.
17
Başka bir değişle birey fark etmediği gelişmelerin farkına varmıştır. Bireyin midesinin iyi duruma
gelmesi önemli bir gelişmedir.
H:Yani eskisine göre daha iyisin öyle mi?
B:Evet.
H:Şu cümleyi söyle “Midemin daha iyi hissetmesine müsaade edilmiştir.”
B: Midemin daha iyi hissetmesine müsaade edilmiştir.
H:Biraz önce ürkek bir haldeydim ve mideme kramplar giriyordu. Resmen midem düğümlenmişti.
B: Biraz önce ürkek bir haldeydim ve mideme kramplar giriyordu. Resmen midem düğümlenmişti.
H:Kendime bu kötü hisleri hissetmek konusunda izin verdim. Fakat artık daha farklı hissediyorum.
B: Kendime bu kötü hisleri hissetmek konusunda izin verdim. Fakat artık daha farklı hissediyorum.
H:Bunu biliyorum, çünkü midem artık…
B:Bunu biliyorum, çünkü midem artık rahatladı.
H:Midemin kendini daha iyi hissetmesinde hiçbir sorun yok.
B: Midemin kendini daha iyi hissetmesinde hiçbir sorun yok.
H:Ben de kendimi daha iyi hissedebilirim.
B: Ben de kendimi daha iyi hissedebilirim.
Terapist ve bireyin kaydettiği gelişmenin farkına varmış takdir etmiştir. Terapistin yardımı olmasaydı
birey elde ettiği bu başarıyı gözden kaçıracaktı. Terapistin, bireyle bir çocuk gibi konuştuğunu
düşünebilirsiniz. Fakat bilinçaltı bir çocuk gibidir.
H: Midende herhangi bir kasılma hissediyor musun?
Bu soru, bireyi test etmek adına sorulmuş bir sorudur.
T:(Şaşırmış bir şekilde) Hayır. Hatta her geçe dakika daha iyi oluyor.
Birey az daha bu başarısının farkına varmayacaktı. Bunun nedeni bireye, hislerini ve duyularını detaylı
bir şekilde kavramasının öneminin öğretilmemesidir. Daha da üzücü olan ise, çoğu insanın ilk önce
iyiye, değil de kötüye odaklanmasıdır. Şimdi şu örneğe göz atalım.
H: Miden daha iyi olduğuna göre, tekrar boğazına geri dönelim. Boğazına odaklan ve neler hissettiğini
anlat.
Terapist bireyi hiçbir şekilde yönlendirmemelidir. Sadece rehberlik etmelidir. Bireyin hissettiklerini
anlatmasına izin vermelidir.
B:Boğazımda hala gerginlik hissediyorum.
H: Bu gerginlik eskiye göre daha mı iyi, daha mı kötü, yoksa aynı mı?
18
Terapist bu konuda somut bir değerlendirme alması çok önemlidir. Çünkü bu his ortadan
kaybolduğunda, birey bunu fark edebilmelidir.
B: Neredeyse aynı.
Birey boğazında gerginlik hissetse bile, boğazına odaklansa bile, bireyin aklının bir tarafı midesinde
elde ettiği rahatlamanın farkındadır. Terapist ondan bir değerlendirme isteyecek olsaydı, birey büyük
bir ihtimalle yarı yarıya rahatladığını söyleyecekti. Birey gelişimin farkına vardıktan sonra, yola
kendine daha güvenerek devam edecek ve arta kalan hislerden kurtulması daha kolay olacaktır.
Bir sonraki adım, bireyin boğazındaki gerginlik üzerinde çalışmak olacaktır.
Özetlemek gerekirse, bireyin vücudunun farklı yerlerinde, farklı hisler hissediyorsa, bu hislerin farkına
varması birey açısından çok yararlı olacaktır. Bu kısmi başarı için gerekli zemini hazırlayacaktır.
Birey hislerin ikisinden birinin ortadan kaybolduğunu fark ettiğinde, kısmi de olsa bir başarı elde
ettiğinin farkına varacak ve kendini takdir edecektir.
Terapist bireye kısmi başarının önemini anlatmalı ve gerekli ivmeyi sağlamalıdır. Hipnoterapi ve
duyguların boşaltılması sürecinde, en ufak değişimin, gelişimin veya ilerlemenin farkına varmak ve bu
tür değişimleri desteklemek son derece önemlidir. Terapist elde edilen herhangi bir başarıyı
kullanmalıdır. Bu bireyin daha çok başarı elde etmesini sağlayacaktır. Terapist bireye vücuduna
odaklanmayı ve vücutta meydana gelen değişimlerin farkına varmayı öğretmelidir.
DERECELENDĠRME
Birazdan okuyacağınız örnekte birey şaşkın bir haldedir. Kafası karmakarışıktır. Kafasında baskı
hissetmektedir. Birey başına odaklandığında, sanki bir şeyin kafasını sıkıştırıyormuş gibi hissettiğini
belirtmiştir. Sanki birisi başının etrafından kemerle sıkmaktadır. Terapist ve birey bu his üzerinde
çalışmaya başlarlar. Bireyin bu histen kurtulması için uğraşırlar. Birey çok az da olsa bir rahatlama
hissetmektedir. Terapist, bireye kendini nasıl hissettiğini sorduğunda çok az da olsa rahatladığını
belirmiştir. Fakat ses tonundaki şüphe çok rahatlıkla sezinlenebilmektedir. Bu yüzden, terapist bireyle
olan uyumunu kaybetmemek adına yola devam etmiştir.
Bireyin başı daha iyi durumdadır. Fakat tam anlamıyla rahatlamamıştır.
Terapist ve birey tekrar bireyin başına odaklandıklarında birey başındaki sıkıştırılma hissinin ortadan
kaybolduğunu söylemiştir. Fakat hala baskı hissetmektedir. Bireye göre bu değişim bir önemli bir
gelişme değildir. Birey bu gelişmenin önemli bir adım olduğunun farkında değildir. Aslında bireyin
acısı önemli bir derecede azalmıştır. Bu hislerin, tabakalar halinde ortadan kaybolduğunu düşünün.
Bunun neden bu şekilde olduğunu anlamak pek de zor değildir. Sabahları sıcaklık birden 50 dereceden
75 dereceye yükselmez. Sıcaklık aşamalı bir şekilde yükselir.
Terapistler, bireylerin kendi başarılarını takdir etmesine yardımcı olmak adına 1 den 10 a kadar bir
derecelendirme sistemi kullanabilirler.
Bu derecelendirme sistemi, bireylerin kendi gelişimlerinin bilinçli bir şekilde farkına varması
açısından son derece yararlı bir kavramdır.
Herhangi bir hastaneye gittiyseniz, orada sizi acı seviyesini 1 ila 10 arasında derecelendirmeniz istenir.
Bu kavram çoğu kişi tarafından rahatlıkla anlaşılabilecek kavramdır.
19
Bununla birlikte, bu derecelendirme sistemi kullanılabileceği ve kullanılamayacağı anlar vardır.
Bunun nedeni, bu tip derecelendirme sistemlerinin karşılaştırmalar ve sayılar içermesidir. Her ikisi de
analitik işlemlerdir. Bu bağlamda, bireyin ilgisinin duygusal aklından ve düşünen aklına kaymasını
engellemek adına bu tür kavram son derece akıllı bir şekilde kullanılmalıdır.
Bu derecelendirme sisteminin özünde, bireyin acı hissini terapi öncesinde ve sonrasında
değerlendirmesini kolaylaştırmak yatar. Ayrıca bireyin kaydettiği gelişimin farkına varması ve takdir
etmesi amaçlanır. Bu tür derecelendirme sistemleri, karşılaştırma açısından harika sonuçlar verir. Son
derece yaralı bir değerlendirme yöntemidir.
Birey az da olsa bir rahatlama yaşadıktan sonra bu yöntemin kullanılması öğütlenir. Bunun nedeni,
bireyin düşünen aklına odaklanmasını engellemektir. Fakat terapist, karşısındaki bireyin kaydettiği
gelişimin daha erken farkına varmasını istiyorsa, daha erken de kullanabilir. Zamanla terapist, en iyi
sonuçları elde edebileceği zamanı kavrayacak ve tam gerektiği zamanda bu yöntemi kullanacaktır.
Şimdi örneğimize geri dönelim. Birey başındaki sıkıştırılma hissinden kurtulmuştu.
Hipnoterapist: Vücuduna göz at ve bana ne hissettiğini anlat.
Birey: Daha iyiyim. Fakat çok da değil. (Bireyin ses tonu, onun açısından işlerin yolunda gitmediğini
anlatmaktadır.)
H:Tamam. Kendini biraz da olsa daha iyi hissediyorsun. Şimdi senden hissettiğin duyguyu, 1 den 10 a
kadar derecelendirmeni istiyorum. 10 sayısı dayanılmaz anlamı taşımaktadır. Biraz rahatlamadan önce,
ürkekliğin hangi derecedeydi?
Birey bu kavramı anlamadıysa, terapistin iki kere tekrar etmesi gerekebilir.
Birey: 8 civarındaydı.
H: Şimdi daha iyisin. Şu anda bir derecelendirme istesem senden….
B: Sanırım 6 derim.
H: Çok güzel. Dörtte birinden kurtulmuşsun. Senin açından da iyi mi?
B:Evet. Gerçekten de güzel.
Birey bir gelişim kaydettiğinin farkına varır. Fakat onun açısında büyük bir adım değildir.
H: Bu hissin geri kalanında kurtulmak istiyor musun? Yoksa içinde tutmak mı istiyorsun?
Terapist bireyin yüzünden ve sesinin tonundan, hissettiği bu rahatsızlık verici duygunun geri kalanın
da kurtulabileceğini kavradığını anlayabilir. Birey artık yapabileceğini bilmediği bir şeyi
yapabileceğinin farkına varır.
B:Bu hissin geri kalanından kurtulmak istiyorum.
EFT ve yastıkla yapılan terapi çalışmaları, bireyin içinde kalan ve bireye rahatsızlık veren hislerin
boşaltılmasına yönelik çalışmalardır. Bu işlem sona erdikten sonra, bireyin tekrar iç dünyasına
odaklanması ve neler hissettiğini anlatması istenir.
20
B: Kesinlikle daha iyiyim. Neredeyse içimde hiçbir şey kalmadı.
H: Kalmayan ne.
B: Baskı. Neredeyse hiç kalmadı.
H:Güzel. Derin bir nefes al. Nefesini bıraktığında, başına odaklan ve neler hissettiğini anlat.
Bu spesifik bir testtir.
B: Hepsi ortadan kaybolmuş.
H: Güzel. İlk önce baskının derecesi ilk başta 8di. Daha sonra 6ya indi. Sende şu anda bir
derecelendirme istiyorum.
B:Yok. Sıfır.
Terapist bireyin bu başarısını vereceği telkinlerle desteklemelidir. Bu destek gelecek seanslardaki
başarı şansını artıracaktır.
ĠNATÇILIK KAZANDIRIR
Bazı zamanlarda, aynı çalışmayı bir kereden fazla yapmak, hatta 3 4 kere tekrarlamak savaşı
kazanmanızı sağlayabilir. Yani terapist, bireyin rahatladığını anlasa bile, bireyin hislerini içinde tutup
tutmadığını anlamak için aynı işlemi 3 veya 4 kez tekrarlamalıdır.
Bazı zamanlarda, bireyi kısmi bir rahatlama memnun edebilir. Fakat terapistin bu tür bir kısmi
rahatlamayla yetinmemesi gerekir. Neden geçmişin izlerinin içimizde kalmasına izin verelim ki. Bütün
acı ortadan kaybolduktan sonra, sinir sistemi programlamasını değiştirmek zorunda kalır ve bu
değişim iyi yönde olacaktır. Kökleri kavrayın ve topraktan söküp atın. Terapist bireye kötü hislerden
tamamen kurtulmanın mümkün olduğunu ve alışkanlık haline gelebileceğini gösterdikten sonra,
bilinçaltına da nicel değişikliklerin aslında mümkün olduğunu ve bu tür değişikliklere izin
verilebileceğini kanıtlayacaktır.
Şimdi gerçekten ürkmüş bir bireyin yer aldığı örneği ele alalım. Bu örneğin ilk bölümünde birey yastık
vasıtasıyla, yani yastığa vurarak içindeki yoğun korku duygusundan kurtulmuştur. Bununla birlikte,
kendisine sorulduğunda hala korktuğunu söylemektedir.
Her ne kadar birey böyle söylemlerde bulunsa da, terapist korkunun çoğunun ortadan kaybolduğuna
emindir. Terapist ilk başta, yastık kullanmış olsa da terapinin geri kalanında EFT tekniğini kullanmayı
düşünmektedir. Terapist bireyi korkusunu 9 olarak değerlendirmiştir. Fakat yastıkla yapılan
çalışmadan sonra bireyin korku derecesinin 5’e düştüğünü düşünmektedir. Birey yastığa vurarak,
korkusunun bir kısmından kurtulmuş ve sakinleşmiştir. Bununla birlikte gayet sağlıklı bir şekilde
nefes almaktadır.
Hipnoterapist: Vücudunda bir tur atmanı ve ne hissettiğini anlatmanı istiyorum.
Birey: Hala çok korkuyorum.
Terapiste göre birey korkusunun çoğundan kurtulmuştur. Bu bariz bir şekilde bellidir. Fakat birey hala
bunu anlayamamaktadır.
H: İç dünyanı hisset. Bu korkuyu vücudunun neresinde hissediyorsun?
21
B: Göğsümde ve midemde.
Birey en başta da aynı yerleri söylemiştir.
H: Midene ve göğsüne odaklan. Eskiye nazaran, durumları nasıl. Daha iyi mi, daha kötü mü, aynı mı?
B: Midem biraz daha iyi durumda. Göğsüm hala aynı durumda.
Bu sözler, bireye midesinde önemli bir gelişme yaşandığını göstermek açısında önemli bir fırsattır.
H: Göğsünle daha sonra ilgileneceğiz. Şimdi midene odaklanmanı istiyorum. Ne hissediyorsun?
B: Midemde gerginlik hissediyorum.
Birey daha önce midesinin eskisine göre daha iyi durumda olduğunu söylemişti. Bu bağlamda, bireyin
gelişimin farkına varması gereklidir.
H: Şimdi senden midene odaklanmanı ve midendeki gerginliği 1 den 10 kadar derecelendirmeni
istiyorum. 10 dayanılmaz anlamını taşıyor. Midendeki gerginliğin yastığa vurmadan önceki derecesini
söyleyebilir misin?
B: Sanırım, 8 diyebilirim.
H: Şimdi midene tekrar odaklan. Artık daha iyi durumda olduğuna göre, şimdi bir derecelendirme
yapabilir misin?
B: 4.
H: Yani 8 den 4 e düştü. Bu önemli bir gelişme. Midendeki kötü hissin yarısını boşaltmışsın.
B:Evet sanırım öyle.
H: Geri kalanından da kurtulmak ister misin Yoksa içinde tutmak mı istersin.
B:Geri kalanını da boşaltmak istiyorum.
Terapist bu noktada, yastık yöntemini de kullanabilirdi. Fakat bunun yerine EFT yöntemini
kullanmayı tercih etmiştir. Bu sayede birey, her iki yöntemi de rahatlıkla kullanabilecektir.
H:Tamam, şimdi senden göğsünü ovmanı ve şu cümleleri söylemen istiyorum.
“Her ne kadar korkuyor olsam da, kendimi bu şekilde kabul ediyorum.”
EFT yöntemini kullanan çoğu terapist, “Her ne kadar……. olsa da, kendimi bu şekilde seviyor ve
kabul ediyorum” ifadesini kullanır. Fakat bireyin sevgi sözcüğünü algılama şeklini anlamdan,
terapistlerin bu sözcüğü kullanması sakıncalı olabilir. Bazı zamanlarda bireyler kendilerini
sevdiklerinde, kendilerine zarar verebilirler.
B: Her ne kadar korkuyor olsam da, kendimi bu şekilde kabul ediyorum.
Terapist, bireyi hazırlamak amacıyla şu ifadeyi de kullanabilir.
“ Bu şekilde hissetmemde bir sorun yok çünkü başıma bu şekilde hissetmeme yol açacak olaylar
geldi.”
22
Bu ifadeden sonra birey, EFT noktalarına vurmaya başlayabilir.
H: Kaşının iç tarafına vurmanı ve şu ifadeyi kullanmanı istiyorum.
“İçimde kalan bu korku…”
Terapist, bireyin rahatladığını hissedene kadar bu işlemi sürdürmelidir.
H: Şimdi vücuduna bir göz at. Nasıl hissediyorsun.
B: Daha iyi hissediyorum.
Bireyin ikinci defa duygularını boşaltmaya çalışması, inatçılık sayesinde başarıya ulaşmasını
sağlamıştır. Regresyon ve duyguların boşaltılması yöntemlerinde, inatçılık terapistin birçok başarıya
ulaşmasını sağlayabilir. Birey artık ona rahatsızlık veren hisleri tam anlamıyla boşaltamasa bile,
vazgeçmemeyi öğrenmiştir. Tekrar aynı yöntemleri kullanabilir ve daha da rahatlayabilir. Bu çok
önemli bir öğretidir.
H: Midene odaklan ve bana ne durumda olduğunu anlat.
B: Son derece rahatlamış durumda.
Terapist konuyu tam anlamıyla açıklığa kavuşturmak istemektedir. Bunun nedeni bireyin ona
rahatsızlık veren hislerden tam anlamıyla kurtulduğunu söylememesidir.
H: Herhangi bir gerginlik hissediyor musun? Ya da bütün gerginliğinden kurtuldun mu?
B: Sanırım, biraz midemden biraz daha gerginlik var.
Terapist, bu noktada vazgeçmemelidir. Birey gerginliğinden tam anlamıyla kurtulana kadar çalışmaya
devam etmelidir. Bu bir bakıma, ıslak bir bezi tam anlamıyla sıkmak gibidir. Islak bir bezin suyunu
tamamen sıkarak, küflenmesini engellemiş oluruz.
H: Tamam, sorun değil. Çok önemli bir ilerleme kaydettin. Midene odaklan. Biraz bekle ve hissettiğin
gerginliğin derecesini bana söyle. Başladığımız noktaya nazaran içinde hangi derecede gerginlik kaldı.
Yani en başta hissettiğin gerginliğin derecesi neydi. Şimdi ne.
Bazı bireyler bu açıklamaları karmaşık bulabilir. Terapist, bireyin anlayacağı bir şekilde açıklamaları
anlatmalıdır.
B: En başta, 8di. Şu anda 2 olduğunu söyleyebilirim.
H: Çok güzel. Gerginliğin derecesi 8den iyiye düştü. Her ne kadar, gerginliğin derecesi 2 ye düşse de,
bu gerginlik seni rahatsız ediyor mu? Ya da şöyle sorayım. Sen midenin yerinde olsaydın, bu
gerginliği hissetmeye devam etmek ister miydin? Yoksa bu gerginlikten bir an önce kurtulmak mı
isterdin.
B: Bir anca kurtulmak isterdim.
H: Şimdi senden göğsünün diğer tarafını ovmanı ve şu ifadeyi söylemeni istiyorum.
“Her ne kadar midemde hala gerginlik hissediyor olsam da,”
B: Her ne kadar midemde hala gerginlik hissediyor olsam da,
23
H: Kendimi bu şekilde kabulleniyorum çünkü hislerimi ve vücudumu anlamayı öğreniyorum.
B: Kendimi bu şekilde kabulleniyorum, çünkü hislerimi ve vücudumu anlamayı öğreniyorum.
H: Her ne kadar midemde hala az da olsa gerginlik hissediyor olsam da, kendimi tamamen ve
içtenlikle kabulleniyorum.
Bu şekilde hissetmem de bir sorun yok. Hislerimin uçup gitmesine müsaade ediyorum. Hayatımın
geri kalanında bu hisleri taşımama gerek yok.
Birey gerginliğinin üzerine üçüncü kez korkmadan giderek, kendi beklentilerinin de ötesinde bir
sonuca ulaşmıştır.
H: Vücuduna bir göz at. Ne hissediyorsun.
B: Bütün gerginliğim ortadan kayboldu. Midem tamamen rahatladı.
Terapistin, bireyin bütün başarılarını desteklemesi çok önemli bir kavramdır.
H: Güzel. Şu ifadeyi tekrarla. Gerginliğimi attım. Bunu biliyorum, çünkü midem….
B: Gerginliğimi attım. Bunu biliyorum çünkü midem tamamen rahatladı ve sakinleşti.
H:Bunu yapabilirim. Bunu kanıtladım.
B: Bunu yapabilirim. Bunu kanıtladım.
H: Her ne kadar gerginliğimden tamamen kurtulmak için üzerinden 3 kez geçmem gerekse de,
B: Her ne kadar gerginliğimden tamamen kurtulmak için üzerinden 3 kez geçmem gerekse de,
H: Kendimi daha iyi hissetmek bütün bunlara değerdi.
B: Kendimi daha iyi hissetmek bütün bunlara değerdi.
Bu çalışmada, inatçılık başarının temel taşı olmuştur.
H: Vücudunun bu şekilde hissetmesi sana doğru geliyor mu?
B: Evet.
Terapist, bu işlem sona erdikten sonra bireyin göğsüne odaklanmıştır. Midedeki gerginliğin ortadan
kalkması, bireyin göğsünü etkilemiş ya da etkilememiş olabilir. Bazen bireyin vücudunun bazı
bölgelerindeki hislerden kurtulması, vücudu genel anlamda etkileyebilir. Bireyin rahatsızlık hissettiği
diğer bölgeler de rahatlayabilir.
Tabi tam tersi bir durum da söz konusu olabilir. Bireyin rahatsızlık hissettiği diğer bölgeler sıralarını
bekliyor olabilirler. Bu açıdan, bu seansta olduğu gibi, terapistin diğer bölgelere göz atması önerilir.
Bazı terapistler, birey onların söyledikleri ifadeleri tekrarlarken bireyin trans halini derinleştirmek ve
regresyon kavramlarını desteklemek amacıyla telkinlerde bulunabilirler. Birey EFT yöntemi sırasında,
birey yaptığı hafif ve kısa vuruşlara odaklanırken terapist konuşmaya devem edebilir. Çünkü bilinçaltı
her şey dinlemektedir. Bireylerin yapması gereken tek şey, yaptıkları kısa ve hafif vuruşlara
odaklanmaktır.
24
Örnek:
Terapist: Yaptığın bu vurma işlemiyle birlikte, midene odaklanmanı istiyorum. Midendeki hissi hisset.
Bu hissin acıtabileceği tek yer senin iç dünyan. Hissettiklerini iyileştirebilirsin. Çok önceden
öğrendiğin gibi, hissetmek iyileşmektir.
Birey yaptığı kısa ve hafif vuruşlara odaklanırken, diğer yandan da terapisti dinliyordur. Çünkü
terapist bireyden herhangi bir anda derin bir nefes almasını isteyebilir. Ya da bireyden başka bir
noktaya vurmasını isteyebilir. Birey telkini yerine getirecektir. Her ne kadar birey yaptığı kısa ve hafif
vuruşlara odaklanmış gibi gözükse de, terapistin verdiği telkinleri dinliyor olacaktır.
Çoğu insan, kötü hislerinden bu şekilde başarılı, hızlı ve kendi istekleriyle kurtulmamış olabilirler. Bu
yüzden terapistlerin yapması gereken şey bireylere çok önemli bir seçim haklarının olduğunu
göstermektir. Bireyler yeni bir hüner kazanmaktadırlar ve bu kazanım onlara kişisel bir seçim hakkı
tanıyacaktır. Bu yöntemi, bireye anlatmak, terapistin işini kolaylaştıracak ve daha eğlenceli hale
getirecektir. Birey hayatının geri kalanı boyunca terapisti ve yaşadığı bu tecrübeyi hatırlayacaktır.
Terapist açısında şu önemli noktaları her zaman için akılda bulundurmak yaralı olabilir.
ĠNATÇILIK
Terapist bireyin içinde kalan olumsuz hislerin tamamen temizlemelidir. Masanın üstüne süt
döküldüğünü düşünün. Bütün sütü temizlemek için 2 veya 3 defa silmeniz gerekebilir.
Terapistin birden fazla deneme yapması, konunun üzerine eğilmesi yaptığı işe inandığını gösterir. Bu
bireyin de terapiste olan inancını artırır. Birey, terapistinin o kendini daha hissedene kadar bu işi
sürdürmeye kararlı olduğunu anlar.
Terapist mutlaka ve mutlaka kısmi başarı ve rahatlamayı bireye öğretmelidir. Bu seansları daha keyifli
ve başarılı hale getirecektir. Birey az da olsa rahatladıktan sonra, derecelendirme sistemini ortaya
çıkarın. Bu sistem, bireyin kısmi başarıyı kavramasını sağlayacaktır.
Vücut olumsuz hisleri boşaltmak ister. Onları içinde tutmak istemez. Olumsuz hisleri içinde tutmanın
getirdiği baskı, olumsuz hissin kendisinden daha beterdir.
Birey başarının büyüsüne kendini kaptırdıktan sonra, terapist derecelendirme sistemini rahatlıkla
kullanabilir. Çünkü düşünen aklın devreye girme ihtimali ortadan kalkmış olur. Şimdi size bireye
gelişimi göstermenin ne kadar eğlenceli olduğunu anlatan bir örnek sunacağız.
Hipnoterapist: Güzel. Artık kendini daha iyi hissettiğine göre, sana rahatsızlık veren hissin
rahatlamadan önceki halini 1 den 10 kadar olan bir ölçekle derecelendirmeni istiyorum. 10 dayanılmaz
demek.
Birey: Sekizdi.
H: Artık kendini daha iyi hissettiğine göre, karşılaştırma yapman gerekirse şimdi hangi numarayla
derecelendirirsin.
B: 4 civarı.
H: Harika. Şimdi senden şu ifadeyi tekrarlamanı istiyorum.
“ Duygularımı ilk kez boşaltmış olsam bile, bana rahatsızlık veren hissin yarısından kurtuldum.”
25
B: (Birey bu cümleyi coşku ve umutla tekrarlar)
Terapist açısından bireye olumsuz duygulardan kurtulmayı öğretmek son derece eğlendirici ve
doyurucu bir tecrübedir. Bununla birlikte, onlara başarılı olduklarını göstermek aynı derecede
eğlenceli ve doyurucu olabilir. Terapistin bu vesileyle bireye iki şekilde yardımcı olur. Birincisi, birey
gelişiminin farkına bilinçli bir şekilde varır. İkincisi, bunu yüksek bir sesle dile getirme imkânı
bulurlar.
H: Peki artık sana rahatsızlık veren bu hissin geri kalanından da kurtulmak ister misin? Yoksa içinde
tutmak senin için daha mı iyi?
B: Kurtulmak istiyorum.
Birey artık inisiyatifi eline almıştır. Hisleriyle çalışmak için gerekli olan güveni kazanmıştır. Artık
onlardan kaçmasına gerek yoktur.
H: Güzel. Gözlerini kapalı tutmaya devam et. Vücuduna odaklan ve bana neler hissettiğini söyle.
Terapist işleme devam etmeden, önce bireyin hislerinin gerçekten de 4 sayısı ile
derecelendirilebileceğinden emin olmalıdır. Bazen bu sayı bireyin söylediğinden az olabilir. Bazen ise
çok olabilir. Her iki şekilde de terapist bu durumu avantaja çevirebilir.
B: Hala içimde.
H: Hala 4 civarında da mı? Yoksa derecesi değişmiş mi?
B: Evet. Hala 4.
Bazı zamanlarda, hissin aynı derece de olması başka bir hissin ortaya çıktığını gösterebilir. Bireyin
hissettiği eski ve bu yeni hissi birbirine karıştırabilir.
H:Güzel. Orta parmağını ve işaret parmağını birleştir ve göğsünü ovmaya başla. Her ne kadar hala
kendimi….. hissetsem de, kendimi bu şekilde tamamen ve içtenlikle kabul ediyorum.
Genellikle bireyler, ikinci turda onlara rahatsızlık veren hislerini boşaltmış olurlar. Bireyin hissinin
derecesi 10 veya 9sa, ilk turda bu 7ye, ikinci turda 3e ve son turda 0 a inebilir. Terapist bu bağlamda
azimli olmalı, kesinlikle vazgeçmemeli ve işini devam ettirmelidir. Birey bu histen tamamen
kurtuldukta sonra, terapistine minnettar kalacak ve ona daha çok itaat edecektir. Terapistinin verdiği
telkinlere harfiyen uymaya çalışacaktır.
ÖZETLEMEK GEREKĠRSE:
- Terapist bireyin vücudundaki hislerle bağlantı kurmasını yardımcı olmalıdır. Tabi bireyin
anlattığı duygu ve hisler çerçevesinde yapmalıdır. Bu süreç, bireyin vücuduna odaklanmasını
sağlayacaktır. Bu da hipnozu beraberinde getirecektir.
- Terapist bireye vücudundaki hislerin farkına vararak, elde ettiği kısmi başarıların farkına
varmayı öğretmelidir. Birey somut bir şekilde başarıya ulaştığında ve rahatladığında,
terapistiyle daha derin bir uyum sağlayacaktır. Bu da bireyi normal olarak daha derin bir
hipnoza sürükleyecektir.
- Terapist bireyin hissettiklerini ona söylemesine müsaade ettiğinden emin olmalıdır. Çünkü
birey ona rahatsızlık veren hislerden tam manasıyla kurtulamazsa ve terapist bu hisler üzerine
26
çalışıp ve bu hislerin tam manasıyla ortadan kaybolmasına yardımcı olursa karşısındaki bireye
işinin ehli olduğunu kanıtlayacaktır. Birey de bundan yarar sağlayacak ve terapistinin
söylediklerine daha çok uyacaktır.
- Terapist önceki bölümlerde anlattığımız derecelendirme sistemini, birey az da olsa bir
rahatlama yaşadıktan sonra sunmalıdır. Böylece bireyin ilk önce hislerine ve vücuduna, yada
başka bir deyişe bilinçaltına odaklanması sağlanır. Bu sayede bilincin devreye girmesi
engellenmiş olur. Biraz kısmi bir rahatlama yaşadıktan sonra, bilinç ve bilinçaltı kolaylıkla
işbirliği haline çalışabilirler.
- Terapist, derecelendirme sistemi vasıtasıyla bireye kısmi başarı seviyelerini öğretebilir.
Böylece birey kaydettiği gelişimin her seviyesinin farkına varabilir ve kendi kendini takdir
edebilir. Birey ona rahatsızlık veren duygulardan kurtulmanın bir yolunu bulduğunu anlayacak
ve bu durum ona mutluluk verecektir. Son derece etkin ve çabuk bir yöntem bulmak, bu
mutluluğu daha da artıracaktır.
ÖRNEK:
Bu örnekteki bireyin endişe problemi vardır. Bu problem onun açısından o kadar önemlidir ki,
birey kariyerini mahvetmekten ve işini kaybetmekten korkmaktadır. Bu durum onun hayatını
etkilemektedir. Bununla birlikte, tansiyonu yükselmesi de onu son derece ürkütmektedir.
Terapist: Şu anda ne hissediyorsun.
Birey: Baskı ama daha çok endişe.
T:Bu da bir başlangıç. Şimdi gözlerini kapat ve ben aç diyene kadar onları kapalı tut. Neden
endişelisin. Iraktaki savaş yüzünden mi? Küresel ısınma mı* Yoksa sulayamadığın bitkilerin
yüzünden mi?
B: Hayır, çalıştığın yerin yönetiminin yaptığı baskı yüzünden.
T:Güzel. Anlaşma başladık. Şimdi endişenin nedenini tam manasıyla anlatacak bir ifade
istiyorum.
B: Kotayı dolduramayarak işimi kaybetmekten korkuyorum. Bu korku da beni endişelendiriyor.
T: Kotayı dolduramazsan, işini ne kadar süre içersinde kaybedebilirsin.
B: Eylül’ün birine kadar, 12 tane kontrat yapmalıyım. Yani başım belada. (Bu seans Haziranın
başlarında yapılmıştır.)
T: Şu ana kadar kaç kontrat yaptın.
B:Hiç.
T: Peki senden durumunu şu şekilde ifade etmeni istiyorum. Yapmam gereken 12 kontratın bir
tanesini bile dolduramadım ve bu durum beni….
Terapist, bireyin duygularının derecesini artırmaya çalışıyor.
B:Ve bu durum bana kendimi berbat hissettiriyor.
27
Terapist, bu noktada berbat kelimesi üzerinde çalışabilirdi. Berbat kelimesi,
endişe kelimesinden daha güçlü bir ifadedir. Fakat bunun yerine bireyin iç dünyasına odaklanmayı
tercih ediyor ve bu şekilde daha iyi sonuçlar elde edebileceğini düşünüyor.
T:Bu nasıl bir his. İyi mi kötü mü?
B: Kesinlikle kötü.
T:Gözlerini kapa ve şu ifadeyi tekrarla.
“1 tane bile kontrat yapamadım ve haziran geldi bile.”
B: 1 tane bile kontrat yapamadım ve haziran geldi bile.
T:Ve bu durum beni…
B:Ve bu durum beni korkunç derecede endişelendiriyor.
Terapist bireyin iç dünyasına girmeyi başarmıştır.
T: Korkunç derecede endişeli. Tekrar söyle.
B:Bu durum beni korkunç derece de endişelendiriyor.
Birey bu ifadeyi kullandıktan sonra yüzü de gerçekten endişeli bir hal almıştır.
T: Korkunç bir derecede endişelisin. Senin açından nasıl bir his? İyi mi, kötü mü?
B: Çok kötü.
T: Gözlerini kapalı tut. Vücuduna odaklan ve bu endişeyi vücudunun neresinde hissettiğini söyle.
B: Başımda ve göğsümde.
T: Göğsünde ve başında ne hissediyorsun.
B:Göğsümde gerginlik, başımda ağrı.
Birey artık vücudunun ve bilinçaltının anlayabileceği dilden konuşmaya başlamıştır.
T: Hangisi daha kötü durumda, göğsün mü başın mı?
B: Göğsüm. Nefes almakta zorlanıyorum.
T: Bu hissi içinde tutmak mı istiyorsun. Yoksa bu histen kurtulmak mı istiyorsun?
B: Kesinlikle kurtulmak istiyorum. Hem de hemen şimdi.
T: Güzel. Göğsündeki gerginliğe odaklan. İşaret ve orta parmağını birleştir ve göğsünü ovmaya başla.
Ve şu ifadeyi söyle.
“Her ne kadar gergin olsam ve nefes almakta zorlansam da, kendimi bu şekilde içtenlikle ve tamamen
kabulleniyorum.”
28
B: (Birey göğsünü ovar ve söylediklerini tekrarlar.)
Birey derin bir hipnoz halindedir. Terapistin söylediklerini tam anlamıyla yerine getirmektedir.
T: Her ne kadar göğsümde gerginlik hissetsem de, kendimi bu şekilde tamamen ve içtenlikle
kabulleniyorum.
B:( Birey tekrarlar)
Birey telkinlere tam anlamıyla uyuyorsa, daha derin bir hipnoz haline girdiğinde terapist vücudunun
değiştiğini gözlemleyebilecektir. Bireye rahatsızlık veren his onu daha çok rahatsız etmeye
başladığında, vücudun gücü azalır. Birey konuşmakta zorlanır. Ritmini kaybeder veya ovmayı bir anda
keser. Birey telkinlere uydukça, hipnozun derinliği artacaktır. Terapist işlemi sürdürmelidir. Birey
hislerini daha derinden hissettikçe, iyileşmesi kolaylaşacaktır.
Birey bunu biçimsiz buluyorsa, terapist bireyi çok hızlı bir şekilde yol göstererek düşünmesini
engellemelidir. Bu çok nadir karşılaşılan bir durumdur. Bireyler nadir de olsa bu yöntemi çok yeni ve
biçimsiz bulabilir. Bu bağlamda, terapist bireyin iyiliği için çok hızlı bir şekilde yapması gerekebilir.
Birey rahatladıktan sonra zaten bir önemi kalmayacaktır. Terapist, bireyin gözleri kapalıyken
dokunmada önce mutlaka izin almalıdır.
T:Her ne kadar nefes almakta zorlansam da hala hayattayım.
Birey her ne kadar önemli bir duygu yoğunluğu yaşıyor ve bu yoğunluk bireyin nefes almasını
zorlaştırıyor olsa bile, bu ifade birey açısından çok esaslı bir öğretidir. Birey hisleriyle savaşmak
yerine onları yaşamayı öğrendikçe, onları daha derinden hissedecek ve böylece kurtulması
kolaylaşacaktır. Bireyin trans hali o kadar derinleşmiştir ki, göğsündeki derinlik onu nefes almaktan
alıkoymaktadır. Bunun nedeni, bireyin endişeli olmasıdır. İş baskısı bireyi bu hale getirmiştir. Fakat
bütün bunlar artık değişebilir. Çünkü hepsi bir neden-sonuç ilişkisine bağlıdır.
Terapistin kullanacağı şu ifade, bireye daha fazla cesaret ve gerekçe verecektir.
“Her ne kadar kendimi endişeli ve gergin hissetsem de, bu şekilde hissetmemde bir sorun yok. Çünkü
benim bu şekilde hissetmeme neden olacak bir şeyler oldu.”
Terapist seans öncesindeki konuşmada, duyguların gerçek işlevini anlatmalıdır. Duygular,
bilinçaltımızdan tarafından bize gönderilen ifade ve mesajlardır. Birey yukarıdaki ifadeyi
kullandığında, söyledikleri bireye mantıklı gelecektir. Çünkü seans öncesinde yapılan konuşmada
bunun zemini hazırlanmıştır. Bireyin hislerini yaşamaya başlaması bir çeşit bedel ödeme olarak da
düşünülebilir. Çünkü bu hisler bireyin hisleridir. Ve onların bu şekilde hissetmesine yol açacak bir
şeyler olmuştur.
Terapistin seans öncesindeki görüşmede, bireye hislerin hiçbir neden yokken ortaya çıkmadığı
anlatması gereklidir. Yaşadığımız tecrübeler hislerimizi oluşturur. Bütün hislerimiz, yaşadığımız
tecrübeler yüzünden oluşur. Terapiye gelen yeni bireyler, bunu zamanla kabullenecektir. Bireyin
hislerini uyuşturmak yerine yaşaması, yaşadığı hissin yoğunluğunu artıracaktır. Birey hisleriyle
yüzleşerek eninde sonunda, onu rahatsız eden hislerden kurtulacaktır.
Şimdi göğsünü ovmakta olan bireyi tekrar ele alalım. Bu birey göğsünde gerginlik hissetmektedir. Bu
gerginlik bireyin nefes almasını zorlaştırmadır. Birey hislerini yaşamaya başladıktan sonra, EFT
yöntemi kullanılmaya başlanabilir.
29
B: Her ne kadar kendimi endişeli ve gergin hissetsem de, bu şekilde hissetmemde bir sorun yok.
Çünkü benim bu şekilde hissetmeme neden olacak bir şeyler oldu.
T: Şimdi bazı yerlere hafif şekilde vuracağız. Kaşının altına vurmaya başla ve şu ifadeyi tekrar.
“Gerginim ve nefes almakta zorlanıyorum.”
B:(Vurur ve tekrarlar.)
T: Şimdi gözünün hemen dışına vurmaya başla ve şu ifadeyi tekrarla.
“Gerginim ve nefes almakta zorlanıyorum.”
B:(Vurur ve tekrarlar.)
T: Şimdi gözünün hemen altına vurmaya başla ve aynı ifadeyi tekrarla.
B: (Vurur ve tekrarlar.)
T: Şimdi burnunun hemen altına vurmaya başla ve aynı ifadeyi tekrarla.
B: (Vurur ve tekrarlar.)
T: Şimdi çenenin hemen üstüne vurmaya başla ve aynı ifadeyi tekrarla.
B: (Vurur ve tekrarlar.)
T:Şimdi köprücük kemiğine vurmaya başla ve aynı ifadeyi tekrarla.
B:(Birey telkinlere uyar ve birden derin bir nefes alır.)
Bu nefes, birey vücudunun rahatlamaya başladığının göstergesidir.
T:Şimdi senden hemen kalbinin üstüne vurmanı ve şu ifadeyi tekrarlamanı istiyorum.
“Fakat bu his artık değişiyor.”
B: (Birey, terapistinin telkinlerine uyar. Sesindeki rahatlama da bariz bir şekilde bellidir.) Gerginliğim
değişiyor.
T: Derin bir nefes al ve ver.
B:(Birey derin bir nefes alır ve verir.)
T:Söylediklerimi tekrarla.
“Artık nefes alabiliyorum.”
B: Artık nefes alabiliyorum.
T: Başparmağı tırnağının yanına vur ve şu ifadeyi tekrarla.
“Gerginliğimden kurtuluyorum.”
B:(Birey terapistin söylediklerine uyar ve bunu rahatlayarak yapmaktadır.)
30
Birey, terapistinin telkinlerine tam manasıyla uymaktadır. Artık rahatlıkla nefes alabilmektedir.
T:Şimdi diğer parmağında aynı yere vur ve nefes alabildiğini söyle.
B:(Birey derin bir nefes alır ve terapistinin dediklerini yapar.)
T:Orta parmağına geç ve şu ifadeyi tekrarla.
“Gerginliğimden kurtuluyorum.”
B:(Vurur ve tekrarlar.)
T: Şimdi serçe parmağına geç ve aynı ifadeyi tekrarla.
B:(Vurur ve tekrarlar.)
T:Şimdi elinin altına vur ve şu ifadeyi tekrarla.
“Bu şekilde hissedebilirim ve buna müsaadem var.”
B:(Birey tekrarlar ve rahatlar.)
T: Ellerini kucağında biraz dinlendir. Derin bir nefes al. Nefesini verdiğinde, vücuduna odaklan ve
hissettiklerini bana anlat.
B:Kesinlikle daha iyi hissediyorum.
T:Bana vücudundaki değişiklikleri anlat.
B: Daha kolay nefes alabiliyorum. Göğsüm çok rahatlamış durumda.
T:Bu sana kendini iyi hissettiriyor mu?
B: Evet, harika hissediyorum.
T:Güzel. Söylediklerimi tekrarla.
“Bu şekilde hissedebilirim, buna müsaadem var.”
B:(Tekrarlar.)
T: “Rahat hissedebilirim, böyle hissetmeye müsaadem var. Nefes almaya müsaadem var.”
B: (Tekrarlar.)
T: Biraz önce endişeliydin. Şimdi kendini nasıl hissediyorsun.
B: Endişeli değilim.
T: Öyle mi. Bu harika. Endişeli değilsin. Peki, ne hissediyorsun.
B: Çok rahatlamış hissediyorum.
T: Göğsüne odaklan. Göğsünde hissettiklerini bana anlat.
B: Sanki genişlemiş gibi.
31
T: Daha geniş gibi mi?
B: Evet.
T: Rahat ve geniş hissetmeyi mi tercih edersin. Gergin ve zor nefes almayı mı?
B: Bu çok kolay bir soru. Tabi ki rahat hissetmeyi tercih ederim.
T: İyi seçim. Söylediğimi tekrarla.
“Bunu yapabilirim.”
B: Bunu yapabilirim.
T: “İlk denemem olsa bile, vücudumla iletişim kurmayı başardım.
B:(Birey gururla tekrarlar.)
T: Şimdi senden, göğsündeki gerginliğe neden olan şeyi hatırlamanı istiyorum.
Bu bölümde, terapist bireyi test etmektedir.
B: Herhangi bir kontrat imzalayamamış olmak beni üzüyordu.
T: Şu ifadeyi tekrarla.
“Her ne kadar, henüz hiçbir kontrat imzalayamamış olsam da, kendimi…..”
B: Her ne kadar henüz hiçbir kontrat imzalayamamış olsam da, kendimi iyi hissediyorum.”
T: Yani…
B: Kendimi iyi hissediyorum.
Bu bölümde çok keyif alabilirsiniz. Birey duygusal enerjisinde önemli bir değişim fark etmeye başlar.
T: Biraz önce eylülün birine kadar 12 kontrat imzalaman gerektiğini söylüyordun. Bu durumun seni
çok endişelendirdiğini söylüyordun. Bu doğru değil mi?
B:Evet.
T: Bakalım şimdi kendini nasıl hissediyorsun.
“Haziran olmasına rağmen, herhangi bir kontrat imzalayamadım.”
B: Haziran olmasına rağmen, herhangi bir kontrat imzalayamadım.
T:Şimdi düşündüğümde, kendimi….
B:Kendimi çok iyi hissediyorum. Sanki göğsümün üzerindeki ağırlık kalktı ve artık nefes
alabiliyorum.
T: Harika. Söylediklerimi tekrarla.
“Değişmeye müsaadem var. Her ne kadar henüz hiç kontrat imzalayamamış olsam da, artık kendimi
daha iyi hissedebilirim ve bunu başarabileceğimi biliyorum.”
32
B:(Birey bütün bu ifadeleri müthiş bir güvenle tekrarlar.)
T: Kendimi daha iyi hissediyorum fakat hala çalışmam gerektiğini biliyorum.
B:(Birey tekrarlar ve keyif alır.)
T:Kendimi daha iyi hissettiğimde, başarıya ulaşmam daha kolay.
B:( Tekrarla ve derin bir nefes alarak bu ifadeyi doğrular.)
Bireyin başındaki ağrı da, bireyin endişeli hissetmesinden kaynaklanmaktaydı.
T: Başında ağrıyordu. Biraz bekle ve başına odaklan. Neler hissettiğini anlatabilir misin?
B: Hiçbir sorun yok.
T: Herhangi bir ağrı var mı? Yoksa hepsi ortadan kaybolmuş mu?
B: Çok az ama pek de önemli değil.
Bireyin bilinci ağrının varlığını makul kılmaya çalışmaktadır. Bireyin bilinci elde edilen bu kısmi
başarıdan memnundur. Fakat terapist buna izin vermemelidir.
T: Yorum yapmana gerek yok. Sadece hissettiklerini anlat. Şimdi senden düşünmeyi bir kenara
bırakmanı istiyorum. Vücudundaki hislere odaklan. Başında ne hissettiğini anlat.
B: Kafamın sol tarafında hafif bir ağrı hissediyorum.
Birey az kalsın başındaki ağrıyı görmezden gelecekti. Çünkü hafif ağrılara dayanabileceğini
düşünmekteydi. Çoğu insan bu şekilde programlanmıştır.
T: Başımda hala hafif bir ağrı var çünkü…..
B: Bilmiyorum.
T: Bilincin bilmiyor. Vücudunun konuşmasına izin ver.
“Başımda hafi bir ağrı var çünkü….”
B: “Başımda hafif bir ağrı var çünkü emin değilim.”
T: Güzel. Vücudunu nasıl dinlemen gerektiğini öğreniyorsun. Öğrenmen çok normal. Beni dinle. Şu
ifadeyi tekrarla ve aklına gelen ilk şeyi söyle.
“Başımda hafif bir ağrı var çünkü….”
B: Başımda hafif bir ağrı var çünkü genel müdürümün bana baskı yaptığını düşünüyorum.
Terapist bireyin bilincinin bu tepkiyi etkilemesine izin vermemelidir.
T: Güzel. Genel müdürünün sana baskı yaptığını düşünüyorsun ve bu baskı seni…
B: Bu baskı beni çok kızdırıyor.
Gördüğünüz gibi, bireyin başındaki ağrı aslında çok önemli bir baskı teşkil ediyor. Birey ilk başta
bundan bahsetmeseydi, terapist bunu gözden kaçırabilirdi. Çünkü birey başındaki ağrıyı pek fazla
33
önemsemektedir. Terapist hiçbir şekilde bireyin bilincinin devreye girmesine izin vermemelidir.
Bireyin hislerine odaklanmasını sağlamalıdır.
Terapist, bireyin genel müdürüne olan öfkesiyle bağlantılı olan baş ağrısına odaklanmıştır. Bireyin
genel müdürü umursamaz ve anlaşılmaz bir adamdır. Birey içinde birçok şey biriktirmiştir. Birey
zaten anlaşılmaz bir patronla çalıştığı için, kota problemi ve işini kaybetme korkusu onda birçok
soruna yol açmıştır.
Birey, yastık vasıtasıyla başındaki ağrıdan önemli bir derecede kurtulmuştur. Daha sonra ise EFT
yöntemini kullanarak, ağrının geri kalanını boşaltmıştır. Bireyin başı tam anlamıyla rahatlamış ve
sakinlemiştir.
Daha sonra terapist bireyden kendi anlattıklarını tekrarlamasını istemiştir. Bunun nedeni, bireyin
başında herhangi bir ağrı kalıp kalmadığını test etmektir. Birey bütün testlerden başarıyla geçmiştir.
Genel müdürünü düşünmek bile onda hiçbir sorun yaratmamaktadır. Birey son derece rahatlamıştır.
Kendine olan güvenini geri kazanmıştır. Patronunu bir ahmak olarak değerlendirmektedir. Ondan daha
zeki olduğunu düşünmektedir. Bir oyun oynayacak olsalar, kendinin kazanacağını düşünmektedir.
Artık zekâsını ve aklını hedeflerine ulaşmak için kullanacaktır. Bu şekilde işinden de keyif alacağını
düşünmektedir.
Birey, direkt telkinlere gerek kalmadan bütün bu kavramları kavrayabilmiştir.
Seans biterken, aylardır onu boğan bir konunun artık gözüne çok önemsiz geldiğini söylemektedir.
Temmuz sonunda terapistine e-posta atmış ve kotasını doldurduğunu bildirmiştir.
DİRENÇ İYİLEŞMENİN, DEĞİŞİMİN VE RAHATLAMANIN DÜŞMANIDIR
Terapist, bireyin kendi direnciyle kendi yöntemleriyle başa çıkmasından çok keyif alabilir. Hisleri
içinde tutmaya yönelik baskı ortadan kalktıktan sonra, birey ani bir şekilde rahatlama başlayacaktır.
Bireylerin beklenmedik ve önemli değişimler yaşamasını gözlemlemek terapist açısından çok keyifli
olabilir.
Bireyin içindekileri tuttukça canı daha fazla yanacaktır. Bununla birlikte, bireyin bilinçaltı enerjini
doğal akışına karşı koydukça canı daha fazla yanacaktır. Hislerin akışına müsaade edilirse, bu hiçbir
sorun yaratmayacaktır. Terapistin amacı, bilinçaltına hislerin akışını nasıl sağlayabileceğini
hatırlatmaktır. Bu sayede birey olumsuz duyguların vücutta yarattığı baskılardan kurtulabilecektir.
Terapist, birey az da olsa rahatlayana kadar bireyin duygularını boşaltmasını sağlamalıdır. Bazı
bireyler çektikleri acının dayanılmaz olduğunu ve sonsuza dek süreceğini düşünebilirler. Bu doğru
değildir. Terapist birey tamamen rahatlayana kadar bireyle birlikte çalışmalıdır. İki, üç veya 4 kez
denemesi gerekse bile, terapist hiçbir şekilde vazgeçmemelidir.
Terapist bireyin olumsuz duygularını hissetmesine, onlarla yüzleşmesine ve onlardan kurtulmasına
yardımcı olmalıdır. Bazı zamanlarda, birey terapiyi bırakmak isteyebilir. Bu gibi zamanlarda, terapist
bireyi yüreklendirmeli ve az da olsa rahatlama yaşanana kadar denemeye devam etmelidir. Terapist
herhangi bir şekilde denemeyi bırakırsa, birey onu rahatsız eden hislerle yaşamaya devam edecektir.
Terapist bu gibi durumlarda bireye hiçbir şekilde yardımcı olmaz. Birey hislerini içinde tuttukça, bu
hisler bireye zarar verecektir.
Tabi ki her zaman istisnalar olacaktır. Bazen rahatlamak bireyi bitkin düşürebilir. Bu gibi durumlarda,
terapist geri çekilmelidir. Terapist bunu yaşadığı tecrübelerle öğrenecektir.
34
Terapist bireyden hiçbir zaman için bir seansta tamamen rahatlamasını beklememelidir. Bireyi de
böyle bir beklenti içersine sokmamalıdır. Hatta bireye böyle bir zorunluluğu olmadığını öğretmelidir.
Bununla birlikte, regresyon seanslarında yaşanan rahatlamalar basit rahatlamalar değildir. Terapist
bireye kaydettiği başarıları anlatarak zaman kazanabilir. Yani bireyin dinlenmesini sağlayabilir. Birey
gene de kendini bitkin hissediyorsa, başka bir seansta çalışmaya devam edilebilir.
Bu bağlamda, terapist bireyin başa çıkabileceği derecede rahatlama sağlamalıdır. Birey rahatladıkça,
daha hızlı bir şekilde değişim sağlanabilir ve birey kendini daha rahat hissedebilir. Terapist yaşadığı
tecrübelerle, ne zaman bireyi iteleyeceğini ne zaman bireyi durdurması gerektiğini öğrenecektir.
Terapistin kendi hislerini yaşaması ve boşaltması karşısındaki insanların yaşadığı tecrübeleri
anlamasını sağlayacaktır. Terapist de böylece hislerimizi yaşama direnmedikçe, bütün hislerimizin
kısa ömürlü olduğunu kavrayacaktır. Bize en çok acı veren ve ürküten hislerimiz bile, biz onları
yaşamayı reddetmedikçe kısa ömürlüdür.
Terapistlere en çok yardımcı olacak şey, bireylere öğütlediklerini kendilerinin de yaşamasıdır.
Terapist, kendi yaşadıkları tecrübeleri, bireyler üzerinde de rahatlıkla uygulayabilirler. Böylelikle
bireye de daha iyi yardımcı olabilirler.
Başarı kazandıkça, ilerleme kaydettikçe terapist ve birey yaptıkları işten keyif almaya
başlayacaklardır. Bu keyif de yaptıkları işi kolaylaştıracaktır.
Olumsuz duygular vücuttan atıldıktan sonra, vücut gerçek işlevini yerine getirerek bireyi canlı ve
sağlıklı tutabilir. Nehirde akıntıya karşı kürek çektiğinizi düşünün. Kürek çekmenize rağmen
akıntıdan kurtulamadığınızı düşünün. Bu bireyin canını daha fazla acıtacaktır. Bunun yerine kendi
güvenliğiniz için kıyıya kürek çekin. Böylece daha iyi bir hayatınız olacaktır.
Bu bölümde anlatacaklarımız, terapistlerin, bireylerin bilinçaltını ve hislerini etkileyen düşünce ve
tecrübeleri anlamasını sağlayacaktır. Bu sayede, terapistler karşılarındaki bireylerin olumsuz his ve
duygularından kurtulmasına yardımcı olacak, bireyde meydana önemli değişikliklere ayna
tutacaklardır.
Terapistler, bu bölümdeki örnekleri birebir uygulamaya çalışmamalıdırlar. Bunun yerine, kendi
yöntemlerine uyarlamalıdırlar. Terapist, bu bölümdeki örnekleri ondan yardım isteyen yeni bir birey
gibi değerlendirmelidir. Terapist, bu örnekleri sanki yaşıyormuş gibi değerlendirdiğinde, önemini de
kavrayacaktır. Bu vesileyle de, değişik vakalarda hangi yöntemin işe yarayabileceğine karar
verebilecektir.
Bu örnekler, terapist üzerinde herhangi bir baskı oluşturmamalıdır. Terapist öğrenme sürecinden ve
daha iyi bir hipnoterapist olma yolunda attığı bu adımlardan keyif almalıdır.
35
BİREYİN OLUMSUZ DUYGULARDAN KURTULMAYA HAZIRLAMAK
Terapist vereceği kapsamlı direktifler, bireyi rahatlatarak, terapistin rehberliğinde hareket etmesini ve
başarılı sonuçlar elde etmesini sağlar.
Terapist, hiçbir zaman için terapi öncesindeki görüşmede kelime kelimesine aynı cümleleri
kurmamalıdır. Çünkü terapiye gelen iki birey hiçbir zaman için birbirinin aynısı olamaz. Bununla
birlikte, terapist her zaman için belirli temel kavram ve egzersizler üzerinde durmalıdır. Yapacağı
konuşmanın temelini bu kavram ve egzersizler üzerine kurmalıdır. Bu kavram ve egzersizler bireyin
hedefine nasıl ulaşabileceğini anlamasını sağlayacaktır. Terapist, her zaman için bireyin anlayabileceği
bir dilden konuşmalıdır. Sözlü iletişim becerilerini bu yolda kullanmalı ve terapiye gelen her bir
bireyin yeteneğine göre ayarlamalıdır. Bu sayede, terapiye gelen birey terapistinin verdiği mesajları ve
öğretileri anlayabilecektir. Bu açıdan terapist hiçbir zaman için belli bir kalıba bağlı kalmamalıdır.
Temel kavramlara bağlı kalarak anlatacaklarını, her bir bireye göre uyarlamalıdır.
Terapist, bu bölümde anlatılanları anlamalı ve düşünmelidir. Zaten zaman geçtikçe, yaratıcılığını,
kendi kişisel hayat tecrübelerini kullanarak kendine özgü bir anlatım yaratacaktır. Bu sayede terapist,
kendine özgü örnekler, cümleler ve egzersizler hazırlayabilecektir. Sonuç olarak terapist kendine özgü
bir ön görüşme metni hazırlamış olacak ve bu metni her bireye göre uyarlayabilecektir.
Bu bağlamda, terapist bu bölümde anlatılan örneklerden daha çok kavramlara odaklanmalıdır. Terapist
kavramları anladıktan sonra, egzersizleri ve kelimeleri hazırlamak her zaman için daha kolay olacaktır.
BĠREYLERĠ HAZIRLAMA SÜRECĠ:KAVRAMLAR VE YÖNTEMLER
Bu bölümde, terapiye yeni gelen bireylerin başarıya çabuk bir şekilde ulaşmasını ve hem terapistin
hem de terapiye gelen bireyin elde edilen bu başarıyı takdir etmesini, kaydedilen ilerlemeden keyif
almasını sağlayacak bazı yöntemler anlatılacaktır. Anlatılan bu kavramları ve yöntemleri geliştirmek
terapistin açısında vakit alabilir. Terapist zamanla bu yöntemleri ve kavramları geliştirebilecektir.
Geçirdiği her tecrübe bu kavramların ve yöntemleri gelişmesini sağlayacaktır.
İlk seansta, terapist bireye şu iki beceriyi kazandırabilir.
Birincisi, bireye olumsuz duygularını güvenli bir şekilde hissedebileceğini ve bu duygulardan, hatta
en korkutucu ve acı verici olanlardan bile kurtulabileceğini öğretmektir. Bunu çok kişi yapabilir.
Özellikle çareyi hipnozda arayan bireyler, duygularını hissetmekte zorlanabilirler. Bireylerin
kazanabileceğini diğer bir becerisi ise, vücutlarındaki gerçeği hissetmeyi öğrenmek olacaktır. Bireyin
bu iki beceriyi kazanması, olumsuz duygularından kurtulma yönündeki başarısını artırdığı gibi, direkt
telkinler ve regresyon gibi kavramlarda da başarıya ulaşmasını sağlayacaktır.
Terapist, terapi öncesi görüşmeden sonra bireyi vücudundaki gerçekleri hissetmeye yönlendirmelidir.
Çünkü birey bu sayede hipnoz haline geçmenin kolaylığını kavrayabilecektir. Bununlar birlikte, bu
kavram bireyi hemen etkiler. Terapist ve birey arasında uyumu ve güven bağının kurulmasını sağlar.
Hepimiz zamanı geldiğinde başkalarından tarif, öneri veya yardım isteyebiliriz. Saatimizin olmaması
bile bizi başkalarına bağımlı hale getirebilir. Peki ya içimizde her zaman güvenebileceğimiz bir
kaynak keşfedersek… Düşüncelerimiz hakkındaki gerçekleri, günlük endişelerimizi ve hayatımızdaki
en şeyleri anlamamızı sağlayacak bir kaynak olsa… Aslında hepimiz bu kaynağa sahibiz. Fakat
çoğumuz, kullanmıyoruz veya geliştirmiyoruz. Bu açıdan, terapistin, bireye bu güçlü veya başka bir
36
deyişle güçlendirici, ilham verici kaynağı tanımlamayı ve ulaşmayı öğretmesi bireyi şaşırtacaktır. Bu
kavramı, “Vücuttaki Gerçeği Hissetmek” olarak da adlandırabiliriz.
Başka bir deyişle, birey vücudunda hissettiklerinin aslında ne anlama geldiğini anlayacaktır ve
hissettiklerinin farkına varacaktır. Bu öğreti, bireyin terapistin rehberliğine olan güvenini de
artıracaktır. Bununla birlikte, birey ve terapistin birlikte geçireceği zaman azalacaktır. Bireyin
düşüncelere ve karşılaştığı durumlara gerçeğin ışığında tepki verecektir. Vücudundaki gerçekleri
bilmek ve bu gerçekleri hissedebileceğini bilmek bireyin, kimsenin ele geçiremeyeceği bir pusulaya
sahip olmasını sağlayacaktır.
Peki, bireyin gerçekleri anlaması ve anlatması neden bu kadar önemlidir.
Birey gerçeklerin ve doğruların farkına vararak, güçlenecektir. Böylece terapistin yaptıklarının, ona
yardım etmek ve gelişmek ve onun hayatını değiştirmek adına olduğunu da anlayacaktır. Yani terapist
ve birey geleneksel hipnoz kavramının dışına çıkmış olurlar. Normalde terapist bireye geliştiğini
söylüyorken, artık birey terapistine geliştiğini söyler.
Bu yeni beceri sayesinde bireyin elde ettiği başka bir kazanç ise, terapist bireyin herhangi bir şekilde
olumsuz duygularından kurtulmasına yardımcı olurken, birey aklında ve vücudunda neler olup
bittiğini terapistine anlatacaktır. Böylece terapist tahminlerde bulunmaktan kurtulacaktır. Birey de
terapistin duymak istediklerini söyleyerek terapisti kandırmayacaktır. Birey vücudundaki gerçekleri
hissetmeyi öğrendikçe, terapiste sadece gerçekleri anlatacaktır.
Böylece terapist ve birey terapiye çok önemli bir avantajla başlar. Çünkü birey ve terapistin uyum
sağlaması için önce aralarında bir güven bağı oluşması lazımdır. Yanlış anlamaların, itirazların ve
korkuların daha ortaya çıkmadan üstesinden gelmek, terapistin daha verimli olmasını sağlayacaktır.
Bu sayede de, birey daha hızlı bir şekilde değişim elde edebileceklerdir.
HAYATIMIZIN KONTROLÜ ELE GEÇĠRMEK
Çoğu birey hipnoz sırasında veya sonrasında hayatlarının kontrolünü kaybedeceklerini düşünür. Fakat
aslında durum bu değildir. Hipnoz sonrasında birey hayatının kontrolünü hiç olmadığı kadar ele
geçirecektir. Çoğu birey, hipnoz vasıtasıyla değişmek için bilinçli seçimler yapma gücünden az da
olsa mahrum kalacağına inanır. Terapist tam tersini telkin ederek, bireyin kafasına değişmek adına
akılsız, duygusuz ve güçsüz kalması gerekmediği fikrini yerleştirir. Bu sayede de, daha itirazları daha
ortaya çıkmadan bertaraf etmiş olur. Çoğu birey gerçekten hipnoz olmadan, hipnozda olduğunu
anlayamaz.
Terapist her zaman için terapiye gele bireyin Allah vergisi zekâsına saygı duymalıdır. Çoğu birey
terapistin onlara verdiği öğretilere, anlayış ve iyileşmeye yönelik değişimlerle karşılık verirler. Fakat
her insan farklıdır ve kendine özgü kişisel ihtiyaçlara sahiptir. Bu açıdan, tedavi temellerini
oluştururken kişisel farklılıkları hesaba katmalıdır.
Herhangi bir tedavi yönteminin işe yaraması için bireyin şu iki öğeyi iyice anlaması gerekir. Birincisi,
birey vücudunda gerçeğin ona ne hissettirdiğini anlamalıdır. İkincisi ise, birey iyi hisler ve kötü hisler
arasındaki farkı bilmelidir.
Günümüzde birçok terapist, birlikte çalıştığı bireyi sırf onu kontrol etmek adına karanlıkta bırakmayı
seçiyor. Bununla birlikte, terapistin birlikte çalıştığı bireyi güçlendirmesi ve bireyin kendi gücünün
farkına varmasını sağlaması sayesinde daha etkili ve daha kapsamlı, kalıcı sonuçlar elde edilecektir.
Ayrıca bu çoğu bireye daha çok uyan bir yöntem olacaktır.
37
Çoğu insan terapisti, kötü davranışlarını ve kötü hislerini bilinçli bir şekilde değiştirmek için arar.
Yani olumlu değişikler yapmak adına zaten kendi kendilerine söz vermişlerdir. Terapist bu bireylere
yardım ettikçe, bireyler hislerini yaşadıkça, bu hislerinden kurtuldukça kendilerini daha iyi hissederler.
Önemli içsel değişimler yaşadıklarının farkındadırlar ve bu yüzden devam etmek isterler.
Çoğu hipnoterapist, terapiye gelen bireylere kendi istekleri dışında hipnoz olamayacakları garantisini
vererek onları rahatlamaya çalışırlar. Gerçekte ise, hepimizin aslında hipnoz halindeyiz. Hepimiz
başkalarından, olaylardan etkileniyoruz ve bilinçaltımızı buna göre programlanıyor. Hatta günlük
hayatımızda bile çoğu kez hipnoz haline giriyoruz.
Aradaki fark ise şudur. Bazı kişiler, terapist tarafından yönlendirilerek hipnoz haline girmeye
direnebilirler. Fakat insanoğlu, bilinçli bir şekilde farkına varmadan hipnoz olur ve bilinçaltını
programlar. Bireyin bu durumun farkına varması onu rahatlatmayacaktır. Bununla birlikte, birey bu
durumun farkına vardığından bilinçaltının onu kontrol etmesini engelleyecektir. Yolda karşıdan
karşıya geçerken, arabanın önünüzden geçip gittiğini görmek, caddeye körlemesine atlayarak
ezilmekten daha iyidir.
Birisinin sizi hipnoz etmeye çalıştığını düşünüyorsanız, bilincinizi devreye sokarak ona
direnebilirsiniz. Fakat bilincinizin size yardım etmesini engellerseniz veya devre dışı kaldığının
farkına varamazsanız, karşınızdaki kişi her kim olursa olsun sizi rahatlıkta hipnoz edebilir. Bu kişi,
hipnoterapist de olabilir, ebeveynleriniz de olabilir, öğretmeniniz de olabilir. Bununla birlikte, hepimiz
her gün medyada yer alan son derece etkileyici bir şekilde hazırlanmış reklâmlardan konusunda
aslında son derece hassassız. Medyada yer alan bu reklâmlar aslında hepimizi etki altına alıyor.
Duygular ve hayaller, bilinci kolaylıkla devre dışı bırakır. Biz insanlar da, bu durumun olmasına en
şüphe duymayacağımız, en masum anlarımızda izin veririz. Bu yüzden de, bilinçaltı seviyesinde
derinden etkilendiğimizi anlayamayız. Terapist aslında bireyin, onu olumsuz yönde etkileyen
hipnozdan kurtulmasına yardımcı olmaya çalışır. Çünkü birey bu tür olumsuz hipnozun etkisi
altındayken değişmek için herhangi bir çıkar yol bulamamaktadır.
Terapist, terapiye gelen bireye kendi istekleri dışında hipnoz olamayacağını söylediyse ve bu işe
yaradıysa, gerçekten de Allah’ın sevgili kuluymuş. Çünkü bu son derece yanlış bir iddiadır. Hepimizi
günlük hayatımızda bile hipnoz halindeyizdir. Kötü bir alışkanlığı olan birey yaşadıklarından kötü bir
şekilde etkilenmiştir ve aslında onu olumsuz yönde etkileyen bir hipnozun etkisi altındadır. Bununla
birlikte, bireyin kötü alışkanlığı otomatik olarak verdiği ve değiştirmeye çalışsa da değiştiremediği bir
davranıştır. Başka bir deyişle, bilinçaltı bu davranışın değişimine direniyordur. Bu kanıtlar bireyin
bilinçaltının bu şekilde programlandığının açık bir göstergesidir.
Terapist bireyin bilinçaltına saygı göstermeli, onun işbirliğine ihtiyacı olduğunu kanıtlamalı ve yardım
etmek istediğini göstermelidir. Bu tür bir iletişim, bireyin ruhunun kendi seçimlerini yapmasını ve
kendi kaderini çizmesini sağlayacaktır. Bu bağlamda, terapist bireyin somut benliğiyle iletişim
kurmasına gayret etmelidir. Bu da ancak, bireyin vücudundaki ve aklındaki hislerin ve titreşim
bilincinde olmasıyla gerçekleştirilebilir.
Birey ona verilen herhangi bir görevi veya sorunu kendi zekâsıyla veya kaynaklarıyla kavradığında
veya çözdüğünde, bu birey açısından daha yararlı, başarılı ve kapsamlı bir tecrübe olacaktır. Başka biri
bireye yardım ettiğinde ise, bu o kadar yararlı ve başarılı bir tecrübe olmayabilir. Bu bağlamda, iç
dünyamızda ne olduğunu ve neden orada olduğunu kavradığımızda, bu bizi o konu hakkında daha çok
çalışmaya motive eder.
38
Bu yüzden, terapist terapiye gelen bireye vücudundaki gerçekleri hissetmeyi öğrettiğinde, birey ona
zarar veren ve yardım eden öğeleri bilecektir. Bu bireyin kazanmayı hiç ummadığı bir yetenektir.
Birey bu sayede, hangi zamanlarda trans halinde olduğunu ve nasıl uyanabileceğini anlamaya
başlayacaktır.
Bazı dinlerde, her insanoğlunun bünyesinde bir ruh olduğuna inanılır. Bazıları bu öğeyi, Ruhani
Hayalet olarak adlandırırken bazıları da, Gerçekliğin Ruhu olarak tanımlar.
Her birey kalıtsal olarak benliğindeki gerçeklerin bilincine varma yeteneğine sahiptir. Bizi canlı,
sağlıklı ve mutlu eden şey gerçek ve sevgidir. İçinde sevgi barındırmayan veya gerçek olmayan
herhangi bir şey, bize bir şeylerin yanlış olduğu hissini verebilir, bünyemizde fiziksel ve duygusal
anlamda somut hastalıklara yol açabilir. Elbette bunun bir nedeni vardır. Vücudumuz sevgi ve
gerçeklerden destek alır. Gerçek olmayan ve sevgi barındırmayan hiçbir şey vücudumuza veya
hayatımıza ait değildir. Bize doğru gelmeyen ve hayatımızı desteklemeyen her şey vücudumuzu yerle
bir eder ve zihinsel ve duygusal anlamda net olmamızı engeller. Olumsuz duygu ve hislerle dolu olan
bir birey, zihinsel, ruhsal, duygusal ve fiziksel anlamda acı çekecektir.
VÜCUTTAKİ GERÇEKLERİ HİSSETMEK
Bu bölümdeki egzersizler, bireyin hislerine, izlenimlerine ve sezgilerine odaklanarak, hafif bir hipnoz
haline girmesini ve bireyin kendi bilinçaltıyla ilgilenmesini sağlayacaktır. Terapist, regresyon
terapisinde başarılı olmak veya bireyin olumsuz duygularından kurtulmasına yardımcı olmak istiyorsa,
ilk önce bireyle kapsamlı bir ön görüşme yapmalıdır. Birey, geçmiş tecrübelerinin onu etkilediğini, bu
tecrübelerin vücutta olumsuz hislerin birikmesine neden olduğunu ve terapistin öğrettiği yöntemler
vasıtasıyla olumlu değişimler yaşayabileceğimizi anlayana kadar hiçbir şekilde ilerlememelidir.
Bu görüşmenin süresi, bireye de bağlı olarak 30 dk ila 1 saat içersinde değişir. Daha sonra ise terapist
bireye açıkça birlikte bir hipnoz tecrübesi yaşayacaklarını söyleyebilir. Bireye bu hipnozun olumsuz
duygulardan kurtulma üzere yapıldığı da anlatılmalıdır. Birey ve terapist ön görüşme sırasında
üzerinde fikir alış verişi yaptıkları duygular üzerinde çalışmalıdırlar.
Terapist, bireyle gerekli yakınlığı sağladıktan sonra, birey terapistin dediklerini, ona çok rahatsızlık
vermediği sürece, yerine getirecektir. Bununla birlikte, terapist bireye adım adım ilerleyeceklerini de
söylemelidir. Böylelikle birey, acele etmeye gerek olmadığını anlamış olur.
Birey kendini tam anlamıyla hazır olduktan sonra, terapist bireyin yanına oturabilir. Birey ve terapistin
genellikle karşılıklı oturması önerilir. Bununla birlikte, terapist hiçbir zaman bireyi rahatsız
etmemelidir. Başka bir deyişle, terapist bireye onu rahatsız etmeyecek bir mesafede oturmalıdır.
Başlamadan önce, terapist bireye daha önce herhangi bir meditasyon tecrübesi yaşayıp yaşamadığını
sormalıdır. Bu aslında şaşırtıcı bir sorudur. Çünkü terapist bireyin vereceği her türlü cevabı, avantaja
dönüştürebilir. Birey herhangi bir meditasyon tecrübesi yaşamadıysa, terapist ona hipnoz ve
meditasyonun harika bir birleşimini öğretebileceğini söyleyebilir. Bireye, bu sürecin bilinçaltıyla ve
vücuttaki hislerle bir tanışma faslı olduğu anlatılabilir.
Birey meditasyon tecrübesi yaşadıysa, terapist bireye bu tecrübenin ne tür bir tecrübe olduğunu
sormalıdır. Bunun nedeni, bireyin herhangi bir şekilde meditasyona direnip direnmeyeceğini
öğrenmektir. Birey terapisti yanıltmaya yönelik bir strateji geliştirmiş olabilir. Bu bağlamda, terapist
bireye iç dünyasındaki olaylarla nasıl ilgilenebileceğini öğretmelidir. Terapist bireyden eski
39
alışkanlıklarını bir kenara bırakmasını, yeni öğrettiklerine odaklanmasını ve ancak bu şekilde
hedeflediği olumlu değişikliklere ulaşabileceğini söylemelidir. Bu ifadelerden sonra, çoğu birey
terapistle fikir birliğine varır.
Daha sonra ise terapist şu ifadeleri kullanabilir.
“Şimdi benimle birliktesin, hipnoz ilginin düşünen akıldan ve duygusal akla kaymasıdır.”
Terapist bir süre sorarak bireyin bu ifadeyi kavramasını bekleyebilir. Derken, terapist bireye
hislerini vücudunun hangi bölgesinde hissettiğini sorabilir. Bazı bireyler, midelerini veya
bağırsaklarını işaret ederken, bazı bireyler ise kalplerini gösterebilirler. Kalp, terapist açısından daha
iyi bir cevap olabilir. Bazı bireyler ise terapistin söylediklerini tam anlamıyla kavrayarak, vücutlarında
hissettiklerini söyleyebilirler.
Daha sonra, terapist bireye hafif bir hipnoz haline gireceğini ve biraz meditasyon yapacaklarını söyler.
Birey hazır olduğunu söylediğinde, hipnoterapi süreci başlar.
Bireyin dengeli, güvenli ve rahat bir koltukta oturmalıdır. Bireyin normal bir koltukta otururken,
hipnoz tecrübesini yaşaması önemli olabilir.
Terapist daha sonra bireyden, gözlerini kapamasını ve derin bir nefes almasını ister. Böylece terapist
telkinlerinin birey tarafından dinlenip dinlenmediğini de anlamış olur. Ayrıca terapist bireyin
rahatlayıp rahatlamadığını da gözlemlemiş olur. Yani terapist bireyin onu rahatsız eden hislerden az da
olsa kurtulup kurtulmadığı gözlemler. Bu herhangi bir şekilde hipnoz veya meditasyon tecrübesi
yaşamamış bireyler için de geçerlidir.
Daha sonra terapist şu ifadeleri kullanabilir.
“Vücudunun senin için nefes almasına izin ver. Nefes almaya çalışma. Gevşe ve vücudun senin için
nefes almasına izin ver. Ben seninle konuşurken, o senin yerine nefes almaya devam edecek.
Düşünmene gerek yok. Sen doğduğundan beri vücudun senin için nefes alıyor. Şimdi vücudunun nefes
almasına izin ver ve hissettiklerinin farkına var. Göğsündeki hareketlenmenin farkına var. Midendeki,
kaburgalarındaki, diyaframındaki titreşimlere odaklan. Kafandaki bir kenara bırak ve nefes almanın
vücuduna getirdiği hareketlenmeyi hisset. İçsel bir perspektiften vücudunu gözlemle. İç dünyanda
olanları gözlemle ve hisset.”
Birey iç dünyasında odaklandığında gözlerini kapatır ve hafif bir hipnoz haline girer. Birey her nefes
aldığında, terapistin verdiği telkinlere giderek daha da gevşeyecektir.
Terapist şu şekilde devam edebilir.
“ Nefes alıp verdiğinde vücudunda meydana gelen hareketlenmeye odaklan. Burnundan içeri gelen
havanın farkına var. Boğazındaki havanın farkına var. Hava giriyor ve çıkıyor.” Bu noktadan sonra,
terapisti söylediği her şey bireyin iç dünyasına odaklanmasını sağlayacaktır. Birey zamanla
gevşeyecektir. Birey düşünmeyi bir kenara bırakacak ve gözlemlemeye, hissetmeye başlayacaktır.
Daha önce de belirttiğimiz gibi,
Hipnoz ilginin düşünen akıldan, hisseden akla kaymasıdır.
Bu noktadan sonra şu ifadeler yerinde olacaktır.
40
“Nefes almanın sana hissettirdiklerini gözlemle. İç dünyanda hissettiklerine odaklan. Vücudun senin
için nefes aldıkça, meydana gelen hareketlenmeyi hisset.”
Birey terapistin telkinleri takip ettikçe ve gevşedikçe, terapist kısa bir telkinle bireyi rahatlatabilir.
“Çok iyi gidiyorsun. Aslında şu anda, iç dünyana odaklanmış durumdayken, ikinci derecede derin bir
hipnoza girdin bile…” Çoğu insan hipnozun ne zaman başlaması gerektiğini ve nasıl hissetmeleri
gerektiğini merak eder. “
Genellikle bütün bireyler başlangıçta başarılı olurlar. Bu yüzden terapistin terapiye gelen her bir bireyi
övmesinde bir sorun yoktur. Fakat bazı zamanlarda, birey gereğinden fazla bir gayret içersine girebilir
veya terapistin dediğini harfi harfine yerine getirmeye çalışabilir. Terapist böyle durumları asla gözden
kaçırmamalıdır. Gerekirse bireyi bir adım geri götürmelidir. Hatta gerekli gördüğü takdire en başa geri
dönmelidir. Bununla birlikte, bireye istekli ve dürüst olduğu için teşekkür ederek onu
yüreklendirmelidir.
Örneğin şu ifadeleri kullanabilir.
“ Sorun yok. Bu senin için yeni bir tecrübe. Şimdi tekrar deneyelim. Bu sefer ne yapılması gerektiğin
biliyorsun. Tek yapman gereken gevşemek. Gerisi kendiliğinden gelecektir.” Terapist sabırlı olmalı
ve sakin kalmalıdır. Birey başarılı olacaktır. Birey gevşedikçe, terapist bireyin rahatladığını
gözlemleyebilecektir. Bireyin yüzü rahatlayacak, nefes alış verişi yavaşlayacaktır. Birey terapistin
talimatlarını dinleyerek bir sonraki adımı atmaya hazır hale gelecektir.
“İç dünyana odaklan. Hissettiklerinin farkına var. Vücuduna odaklan. Artık bana kolaylıkla,
vücudundaki hissettiğin diğer hisleri de anlatabilirsin.”
Terapistin verdiği bu telkinler, bireyin iç dünyasında meydana gelen diğer faaliyetlerin de farkına
varmasını sağlayacaktır. Birey gevşedikçe, terapiste cevap vermeye başlayacaktır. Bazı bireyler
rahatladıklarını fakat omuzlarında, midelerinde ağrı veya göğüslerinde gerginlik hissettiklerini
söylerler. Ya da buna benzer tepkiler verirler. Bu çok önemli bir gelişmedir. Çünkü bireyin vücuduna
ve hissettiklerine odaklandığının kanıtıdır. Böylece bireyin düşünme ve yaşadığı tecrübeyi gözden
kaçırma olasılığı ortadan kalkmış olur. Bununla birlikte, terapiste sonraki seanslar için ipucu verebilir.
Her şey yolunda gidiyorsa, terapist ve birey bir sonraki adımı atabilirler. Fakat birey rahatsızlık
hissettiğini belirtiyorsa veya herhangi bir duygu patlaması yaşıyorsa, terapist bu durumu hemen ele
almalıdır. Terapistin bu durumdaki amacı, hipnoz sırasında bireyin iç dünyasında bulduklarından
kurtulmasına, başka bir deyişle iç dünyasındakileri çözmesine yardımcı olmaktır. Bu bir anlamda,
baraj kapılarının yıkılması veya açılması olarak da tanımlanabilir. Önemli ve yoğun bir duygu açık bir
kapı bulmuş olabilir. Terapist bu durumda bireyin vücudunun isteğine cevap vermeli ve bireyin ifade
ettiği sorundan kurtulmasına yardımcı olmalıdır. Birey iç dünyasında böyle bir his barındırmıyor
olsaydı, böyle bir his ortaya çıkmazdı. Birey rahatlamak için bu kadar acele etmezdi. Terapist bireyin
bu hislerden kurtulmasına yardımcı olmalıdır. Çünkü bu hisler ortadan kalktığında, birey kendini daha
iyi hissedecektir.
Şimdi iç dünyasına odaklanan ve herhangi bir olumsuz duygu yoğunluğu yaşamayan bireyi ele alalım.
Birey terapistin talimatlarına uyarak vücudundaki faaliyetleri gözlemlemek amacıyla meditasyona
girer. Bireyi rahatsız eden herhangi bir his yoksa terapist ve birey için artık ileri doğru bir adım
atmanın zamanı gelmiştir.
41
Terapist bireyin iç dünyasına inmedeki başarısını mutlaka takdir etmelidir. Ona artık hipnoza girdiğini
ve bir sonraki aşamaya hazır olduğunu söylemelidir. Bu ifadeler de aslında, bireyin başarısını takdir
etmeye yönelik ifadelerdir. Bireyin olan bitenin farkında olması ve başarılı olduğunu bilmesi terapinin
başarılı olmasına her zaman için olumlu katkıda bulunur. Bu açıdan, terapist hiçbir zaman için
başarıyla ilgili dolaylı telkinlerin ve övgülerin değerini küçümsememelidir.
Aşağıdaki örnek terapistlerin bu konuyu anlamasını kolaylaştıracaktır.
Terapist: Şimdi sana son derece ilginç ve sana son derece yarar sağlayacak bir şey öğretmek istiyorum.
Bunu “Vücuttaki Gerçekleri Hissetmek” olarak da adlandırabiliriz. Şimdi birkaç cümle söyleyeceğim.
Ben söyledikten hemen sonra senden bu cümleleri tekrar etmeni istiyorum. Hiç düşünmeden benim
söylediklerimi tekrar etmelisin. Bu sayede hissettiğini söylediğin duyguların senin açından gerçekten
doğru olup olmadığını anlayacaksın. Söylediklerinin doğru olup olmadığını düşünmeni istemiyorum.
Hissettiklerin sana gerçekten doğru geliyorsa, hissetmeni istiyorum. Şimdi benim söylediklerimi
tekrarlar mısın?
Birey: Evet.
T: Güzel. Benim adım Tarık.
B: Benim adım Tarık.
T: Bu ifade senin açından doğru mu yanlış mı?
B: Doğru olduğunu hissediyorum.
Çoğu birey bu şekilde cevap verir. Birey hızlı bir şekilde cevap verdiyse, vücudundaki hisleri gözden
geçirmemiş demektir.
T: Bunu nasıl biliyorsun. Doğru olduğunu nasıl hissediyorsun.
Terapist bu soruyla bireyin vücuda odaklanıp odaklanmadığını kontrol etmişi olur.
B: Çünkü benim adım.
T: Bu bir düşünce. Fakat vücudun için bu cümle ne anlam ifade ediyor. Vücudunda nasıl bir his
yaratıyor. Tekrar söyle. Benim adım Tarık.
B: Benim adım Tarık.
T: Tekrar soruyorum. Bu ifadenin vücudunda yarattığı his senin açından doğru mu yanlış mı?
B: Doğru olduğunu hissediyorum.
T:Bunu nasıl biliyorsun. Vücudunda ne hissediyorsun.
B: Bana mutluluk hissi veriyor.
T: Güzel bir his.. Rahatlık... Memnuniyet.
B: Evet, rahatlık.
42
T: Peki, bu hissi vücudunun hangi bölgesinde hissediyorsun.
B: Göğsümde.
T: Kalbindeki bu rahatlık sana ne söylüyor.
Terapist bu soruyla, bireyin vücudunun da bu ifadeyi onaylamasını istemektedir.
B:Bana mutlu olmamı söylüyor. Rahat olduğumu söylüyor.
T: Kalbindeki mutluluk hissi söylediklerin hakkında ne söylüyor.
B: Adımın Tarık olduğunu söylüyor.
T:Şimdi son derece hızlı bir şekilde söylediklerimi tekrarla. Benim adım Şener Şen.
B: Benim adım Şener Şen.
Terapist bireyin vereceği bedensel tepkiyi gözlemlemelidir. Terapist bireyin hoşnutsuzluğunu yüzünde
veya sesinde gözlemleyebilir. Bazen birey kahkaha bile atabilir.
T: Bu ifadenin vücudunda yarattığı his sana doğru mu geliyor yanlış mı?
Terapist tabi ki de bu ifadenin yanlış olduğunu bilmektedir. Bunu bireyin vereceği bedensel tepkilerde
kanıtlayacaktır.
B:Yanlış.
T:Bunu nereden biliyorsun.
B:İçimde garip bir his yaratıyor.
T:Bu garipliği vücudunun hangi bölgesinde hissediyorsun.
Bireyin bu konuda vereceği cevaplar bazı zamanlarda terapisti şaşırtabilir. Birey bacaklarında,
gözlerinde veya başında bir gariplik hissettiğini söyleyebilir. Hatta terapistin bireyin söylediği
karakteri, kişiyi veya ismi sevmemesi, bireyin herhangi bir bölgesinde ağrılara neden olabilir.
B:Boğazımda gariplik hissediyorum.
Çoğu birey genellikle bu bölgeyi söyler. Bununla birlikte, yüz de yaygın olarak verilen cevaplar
arasındadır. Bunun nedeni boğazın yalan söylememek istememesi ve yüzümüzün kişisel kimliğimizin
en dışa dönük ifadesi olmasıdır.
T: Boğazın sana ne söylüyor.
B:Şener Şen olmadığımı ve bunu söylemek istemediğimi söylüyor.
T: Çok haklısın. Kullandığın bu ifadelerde artık sadece düşüncelerin yok. Vücudun hisleriyle, bu
ifadenin doğru olmadığını sana hissettirdi. Adını Tarık olduğunu söylediğindeki hislerini hatırlıyor
musun? Vücudun o zaman ne söylemişti.
B: Adımın gerçekten Tarık olduğunu.
43
T: Evet. Vücudundaki hisler senin gerçekten doğruyu söylediğini biliyorlar. Vücudunun nasıl
çalıştığını anladın mı?
B:Evet.
T: Peki Şener Şen olduğunu söylediğinde, vücudun sana ne söylemişti.
B: Şener Şen olmadığımı ve bunun doğru olmadığını söylemişti.
T: Mükemmel. Gerçekten çok hızlı kavrıyorsun. Şimdi tekrar yapalım. Şimdi sevdiğin bir kişiyi veya
varlığı söyle.
B:Mine.
T:Güzel. Mine kim.
B: Karım.
T: Söylediklerimi tekrar et. Mineyi seviyorum.
B: Mineyi seviyorum.
T: Bu ifade vücudunda senin açından nasıl bir his yaratıyor.
Bireyin cevap veriş tarzından ifadenin doğru olup olmadığını anlarsınız.
Birey bu gibi anlarda herhangi bir duygu yoğunluğu yaşarsa, terapist bu durumu hemen ele almalıdır.
Bu aşamada bazen suçluluk, üzüntü ve öfke gibi güçlü duygular açığa çıkabilir.
B:Doğru olduğunu hissediyorum.
T: Ne hissediyorsun. Ya da bu hissi vücudunun hangi bölgesinde hissediyorsun.
B: Göğsümde ve boğazımda.
T: Güzel. Boğazında nasıl bir his var.
B: Sıcaklık. Sanki sevgi gibi.
T: Vücudundaki bu his sana ne söylüyor.
B: Mine’yi sevdiğimi.
T:Tabi ki. Daha başka.
B: Bunun gerçek olduğunu.
T: Evet. Mükemmel. Gerçekten olayı kavradın. Şimdi tekrar deneyelim. Şu cümleyi hızlı bir şekilde
tekrarla. Mineyi bir daha asla görmek istemiyorum.
Bu öğretinin işe yaraması için birey bu tür cümleleri hızlı bir şekilde söylemelidir.
B: Ben… Ben bir daha asla…
Birey bu cümleyi söyleyemez.
44
T: Bana hemen vücudunda ne hissettiğini söyle.
B:(Birey kafasını iki yana sallar, ayrıca biraz bunalmıştır.) Birey zorlukla yutkunur.
Birey seansın bu bölümünü sevmemiştir. Bu bölüm birey rahatsız etmiştir. Fakat birey vücudunu ve
hislerini tanımaya başlamıştır.
T: Senin açından iyi bir his mi kötü bir his mi?
B: Kötü. Pek hoşuma gitmedi.
T:Peki bu his sana ne söylüyor.
B: Düşünmek bile istemediğimi, söylemek bile istemediğimi….
T: Güzel. Söylemek istemiyorsun çünkü….
B: Çünkü canımı acıtıyor.
Bireyin vücudu bu ifadeyi kullanmak istemiyordur çünkü ona doğru gelmiyordur.
T: Nerende tıkanıklık hissediyorsun.
B: Boğazımda.
T: Tamam. Peki, Mine’yi bir daha asla görmek istemediğini söylemeye çalıştığında boğazın neden
tıkandı.
B: Çünkü onu görmek istiyorum. Onu çok seviyorum.
T: Yani benim kullandığım ifade doğru muydu yanlış mıydı?
B: Yanlış.
T: Peki vücudun sen doğru olmayan bir şeyi söylemeye çalıştığında nasıl bir tepki verdi.
B: Vücudum bu ifadeyi kullanmamı istemedi. Tıkandım ve söyleyemedim.
Bazı bireyler bu süreçte daha hızlıdırlar. Terapistin anlatmak istediği prensipleri hemen kavrarlar. Bazı
bireyler bu egzersizin püf noktasını hemen anlarken, bazıları ise yaşadıkları hislere takılı kalarak,
vücudun verdiği mesajları anlamakta zorluk çekerler. Bu egzersizde terapist bireyin vücudundaki
hisler, izlenimler ve mesajlar hakkında bilinçlenmesini sağlamaya çalışmaktadır. Terapist ve birey bu
yolda adım adım ilerlemelidir. Terapistin verdiği bu öğretiler sayesinde, birey içinde sevgi
barındırmayan veya gerçek olmayan bir şeyler hissettiğinde, vücudunda rahatsızlık hissedeceğini
anlayacaktır. Bu sayede birey bu tür öğeler karşısında vücudunun vereceği tepkiler hakkında
bilinçlenecektir.
T: Bizi canlı tutan sevgi ve gerçeklerdir. Gerçek olmayan veya sevgi barındırmayan herhangi bir şey
vücudumuzda rahatsızlık yaratır. Gerekli ilgiyi gösterdiğimizde, vücudumuz bize bir şeyler yolunda
gitmediğini gösterecektir.
T: Piyano çalıyor musun?
B: Hayır.
45
T: Piyanodan ne kadar güzel sesler çıktığını, gerçekten iyi çalındığında ne kadar akıcı olduğunu
biliyorsun değil mi?
B: Tabi ki.
T: Peki ya bütün kolunu piyanonun tuşlarının üzerine koysan ve bütün notalar aynı anda çalsa nasıl
olurdu?
B: Gerçekten kötü bir ses çıkardı.
T: Evet sesi kulak tırmalayıcı olurdu. Uyumsuz sesler çıkardı. Peki, neden böyle sesler çıkardı biliyor
musun?
B: Emin değilim.
T: Bütün notalar birbirlerini tınlatır. Fakat piyanoyu düzgün bir şekilde çaldığımızda, notalar arasında
bir boşluk oluşur. Bu boşluk notaların akışını sağlar. Sonuç olarak da notalar arasında uyum ortaya
çıkar. Gerekli boşluk bırakıldığında, notalar işbirliği halinde çalışacaklardır. Yeteri kadar boşluk
olmadığında, notalar çarpışır. Gerçek olmayan ve içinde sevgi barındırmayan bir öğede, bu notalar
gibidir. Bu tür öğeler, sinir sistemiyle uyum sağlayamaz. Bu bakımdan, bir şeyin gerçek olup
olmadığını vücudumuzdaki hislere odaklanarak anlayabiliriz. Bazı kişiler, bağırsaklarındaki hislerden
bahsedebilirler. Bir öğenin bizim açımızdan doğru veya yanlış olduğunu sadece bağırsaklarımıza
bakarak anlayamayız. Vücudumuza gerekli ilgiyi gösterdiğimizde, bize önemli şeyler söyleyecektir.
Biraz önce yaşadığını tıkanma gibi… Mine ile ilgili olumsuz bir şey söylemeye kalkıştığında, boğazın
tıkandı.
T: Şimdi söylediklerimi tekrarla ve bu ifadelerin sana hissettirdiklerini söyle.
“Bir şeyler düşünürken veya söylemeye çalıştığımda….”
B: Bir şeyler düşünürken veya söylemeye çalıştığımda…
T: Vücudumda hissettiklerimden bu düşüncelerimin doğru veya yanlış olduğunu anlıyorum.
B: Vücudumda hissettiklerimden bu düşüncelerimin doğru veya yanlış olduğunu anlıyorum.
T: Peki bu söylediklerim içinde nasıl bir his yaratıyor.
B: Doğru. Gerçek olduğu izlenimini yaratıyor bende.
T: Daha önce böyle bir deneyim yaşamış mıydın? Vücudunun doğru ve gerçek ile yanlış ve kötü olan
öğeler arasındaki ayrımı yapabileceğini biliyor muydun?
B: Hayır. Bunu düşünmemiştim bile.
T: Artık vücudundaki faaliyetlerin farkına varıyorsun. Vücuduna saygı gösteriyorsun. Bu da
bilinçaltına saygı göstermek anlamına geliyor.
Başka bir örnek. Bu örnek terapist ve bireyin eğlenmesini sağlayabilir.
T: Söylediklerimi tekrarla. Bir trilyonum var.
B: (Birey ifadeyi inançsız bir şekilde tekrarlar.)
46
T: Bu ifade senin açından doğru mu yanlış mı?
B: Yanlış.
T:Şimdi söyleyeceğimi tekrarla. Bir trilyonum olsun isterdim.
B:(Birey bu sefer inançla ve gülümseyerek terapistin söylediği ifadeyi tekrarlar.)
Bireyin kuşkusuzca ve rahatlıkla dile getirebildiği ifadeler veya söylemler, gerçek hisleriyle ve
inançlarıyla bu ifadelerin uyum içinde olduğunu gösterir.
Terapist, bireyin iç dünyası vasıtasıyla neyin doğru neyin yanlış olduğunu anlayabildiğinden emin
olduğunda, bir sonraki kavramı sunabilir.
Bu egzersizler sırasında, bireyin gözleri genelde kapalıdır. Terapist, bireyin gözlerini açmasına izin de
verebilir. Gerekli gördüğü takdirde, bireye gözlerini açmasını söyleyebilir. Bu bağlamda, terapist
hislerine güvenmelidir.
BÜTÜN HĠSLERĠMĠZĠN BĠZE ÖĞRETECEKLERĠ VARDIR.
Bu bölüm bittikten sonra, terapist bireyden gözlerini açmasını istemeli ve birey ortama yenide uyum
sağlayana kadar beklemelidir. Bununla birlikte, terapist bireyle ilgilendiğini gösteren birkaç ifade
kullanabilir. Bireyin geri bildirimlerde bulunmasını sağlayacak başka sorular da sorabilir. Bireye
yaşadığı deneyimin nasıl bir deneyim olduğu sorulduğunda genellikle verdikleri cevap olumlu yönde
olacaktır.
T: Bir sonraki aşmaya hazır mısın?
B: Tabi ki de.
Birey genellikle başlangıçta halinden daha emin bir şekilde yola devam edecektir. Çünkü doğru yerde
olduklarından ve doğru kişiyle çalıştıklarından emindirler. Birey terapistin sesinden ve vücut
hareketlerinden bir sonraki adıma geçtiğini anlayacaktır. Terapist daha sonra bireyden şu ifadeyi
kullanmasını isteyebilir.
“Bütün hisler ve duygular iyidir.”
Daha sonra bu cümlenin birey açısından ifade ettiği anlam sorgulanabilir. Çoğu birey bu ifadenin,
onlar açısından yanlış bir ifade olduğunu söyleyecektir.
T: Tamam. Şimdi senden şu cümleyi tekrarlamanı istiyorum. Daha sonra bu cümlenin senin için ifade
ettiği anlamı söyleyeceksin.
“Bütün hislerimiz bize bir şeyler öğretir. İyi isler, işlerin yolunda gittiğinin habercisidir. Kötü hisler
ise işlerin yolunda gitmediğinin…. Bir şeylerin değişmesi gerektiğini haber verirler.”
B: Bütün hislerimiz bize bir şeyler öğretir. İyi isler, işlerin yolunda gittiğinin habercisidir. Kötü hisler
ise işlerin yolunda gitmediğinin…. Bir şeylerin değişmesi gerektiğini haber verirler.
Daha sonra terapist bireye bu cümlelerin birey için ifade ettiği anlamı sorar.
B: İçimde olumlu hisler uyandırıyor. Anlamlı geliyor.
Çoğu birey bu iddia üzerinde kafa yorar. Hatta bu ifade bazılarını şaşırtabilir.
47
T: Bütün hislerimizin bize bir şeyler öğretmesi ilginç değil mi. Fakat hisler iç dünyamızdaki
faaliyetlerin habercisidir. Başka bir deyişle, iç dünyamızın aynasıdırlar. Örneğin, kıçının ağrıdığını ve
sana rahatsızlık verdiğini hissetsen, ne yaparsın.
B: Ayağa kalkarım.
T: Kesinlikle. Peki, neden ayağa kalkarsın. Vücudunun sana gönderdiği mesaj nedir.
B: Dolaşımı tekrar sağlamam gerektiğini söyler.
T: Kesinlikle doğru. Kan dolaşımı eksikliği, kalçandaki hücrelerin ölmesine neden olur. Kalçan
ağrıyorsa veya uyuşmuşsa bunun nedeni nedir.
B: Kan dolaşımı eksikliği.
T: Bu çok doğru. Fakat dahası da var. Daha geniş kapsamlı düşünmek gerekirse, Kaslar, sinirler ve
damarlar üzerindeki baskı, kan dolaşımını engeller. Başka bir deyişle, baskı bu organları tıkar.
Kalçanın üzerinde uzun süre oturman baskıya ve daralmaya neden olur. Bu da hücrelere kan gitmesini
engeller. Bu durumda, kaslar ve sinirler sinir sistemine mesaj göndererek, tepki vermeni ve gerekeni
yapmanı ister. Böylece kan yeniden dolaşımı yeniden başlar. Baskı ortadan kalkar ve kan hücrelere
gidebilir. Vücudundaki akıl, işlerin yolunda gitmesi için senden hareket etmeni ister. Sence de
mantıklı değil mi?
B:Kesinlikle.
T: Şimdi senden beni dikkatli bir biçimde dinlemeni istiyorum. Çünkü bu sayede iç dünyanda neler
olup bittiğini anlayabilirsin. Kan dolaşımını engelleyen başka faktörler de vardır. Kalçanın üzerinde
uzun süre oturarak, sadece temiz kanın hücrelere gelmesini engellemekle kalmıyorsun. Bunun yanında
kirli kanın ve taşıdığı maddelerin de dışarıya çıkmasını engellemiş oluyorsun. Laktik asit, karbon
dioksit, hücre artıkları sıkışıp kalıyor ve yer kaplıyorlar. Dokular ve kaslar kendi artıklarıyla
sıkışıyorlar. Ayağa kalktığında ise, baskı ortadan kalkıyor ve kirli kanın hücreden çıkması sağlanmış
oluyor. Böylece içeri temiz kan giriyor. Bu bağlamda, iyiliklerin içimize girmesini istiyorsak, ilk önce
içimizdeki kötülüklerden kurtulmalıyız. Başka bir örnek de verebilirim. Şu anda kendi koltuğunda
oturuyorsun. Sen koltuğundan kalkmadıkça, ben gelip o koltuğa oturamam.
Birey bütün kavramları anladıktan sonra terapist anlatmaya devam edebilir.
T: Hislerimiz içinde aynı döngü geçerlidir. Kendini kötü hissediyorsa, iyi hissetmek beklentisi içinde
olamazsın. Sana rahatsızlık veren bir hissi içinde tutuyorsan, iyi hissetmeni sağlayacak duygulara yer
bırakmıyorsun, fırsat vermiyorsun demektir. Kıstırıldığını hissediyorsan, kendini özgür hissedemezsin.
Hiç birine onla konuşmayı istemeyecek kadar öfkelendiğin oldu mu? Hatta o kişinin etrafında bile
olmasını istemediğin.
B: Evet.
T:Peki bu öfkenin sana verdiği gerginliği veya kötülüğü hatırlıyor musun?
B: Çok berbat bir histi.
T: Şimdi beni iyi dinle. Bize rahatsızlık veren bir hisse takılıp kalırsak, kendimizi iyi hissedemeyiz.
Gergin ve öfkeliysek, rahatlayamayız. Kendimizi berbat hissederken, yaptığımız işlerden keyif
alamayız. Söylediklerim sana mantıklı geliyor mu?
48
B:Evet geliyor.
T: Öfkelendiğin kişi senden özür dilese, sana mantıklı sebepler sunsa, böyle davranmasının bir sebebi
olduğunu söylese, öfkene ne olur?
B: Ortadan kaybolur.
T:Peki ne hissedersin.
B:Kendimi daha iyi hissederim.
T: Bu birey senden içten bir özür dilerse, öfken bu kadar çabuk ortadan kaybolur öyle mi?
B: Kesinlikle.
T: Peki kendini nasıl hissedersin.
B:Kesinlikle daha iyi.
T: Tabi ki de. Bir keresinde kardeşime çok kızmıştım. Hatta telefonlarını bile açmak istemiyordum.
Fakat eşim bana kızının hastanede olduğunu söylediğinde ona olan kızgınlığım geçmişti. Çünkü bu
durum kardeşimin davranışlarını açıklıyordu. Beni incitmek istememişti. Bir anda kızgınlığım geçti
ve ona nasıl yardım edebileceğimi düşünmeye başladım. Gerçeği öğrendiğimde, hislerim hızlı bir
değişim geçirmişti. Olumsuzdan olumluya dönmüştü. Fakat ilk önce bana rahatsızlı veren hislerden
kurtulmam gerekti.
Sana, seni rahatsız eden hislerden nasıl kurtulabileceğini göstereceğim. Böylece kendini daha iyi
hissedeceksin.
Seni rahatsız eden hislere takılıp kalırsan, iyi hislere yer kalmaz. Seni rahatsız eden hislerden
kurtulmayı öğrendiğinde, iyi hislerin her zaman beklemekte olduğunu göreceksin. İyi bir dost gibi.
Onlar sadece senin sana rahatsızlık veren hislerden kurtulmanı bekliyorlar. Bu hislerden
kurtulduğunda kendini daha iyi hissedeceksin.
SIKILMIġ YUMRUK EGZERSĠZĠ
Terapist, bu yöntemi kullanmaya zorunlu değildir. Kendi isteğine bağlı olarak bu yöntemi kullanabilir.
Her ne kadar isteğe bağlı olsa, bu yöntem de ön görüşmedeki temelleri içermelidir. Birey yeteri kadar
duygu yoğunluğu yaşıyorsa veya terapistiyle gereken uyumu yakaladıysa, terapist bu adımı atlayabilir.
Bu yöntem, fiziksel açıdan somut bir tecrübeye gereksinim duyan bireyler üzerinde kullanabilirler.
Birey terapistinin talimatlarına uyuyorsa, terapist onlara daha fiziksel ve somut bir tecrübe yaşatmak
isteyebilir. Bu egzersiz vasıtasıyla terapist bireye olumsuz bir duygudan kurtulmanın fiziksel açıdan ne
kadar kolay ve hızlı bir şekilde gerçekleştirilebileceğini gösterebilir. Birey bu yöntemi kavradıktan
sonra, olumsuz duygulara takılıp kalmayacaktır.
Başlangıçta terapist bireye hipnozu biraz daha derinleştireceklerini söyleyebilir. Bununla birlikte, bu
derinlikte bir hipnoz vasıtasıyla vücudundaki olumsuz duygulardan kurtulabileceğini ekleyebilir. Daha
sonra, bireye şu anda daha önemli bir egzersiz yapacaklarını ve bu egzersiz sayesinde yapacakları
hipnozu anlayacağını söyleyebilir.
Bu egzersiz sırasında birey gözlerini açık tutmalıdır. Böylece terapistin yaptığı hareketleri
izleyebilirler.
49
Terapist ilk önce bireyden yumruğunu son derece sıkı bir şekilde sıkmasını ve göğüslerinin önüne
getirmesini istemelidir. Terapist de bu hareketleri yapmalıdır. Böylece birey de yapacaklarını görme
imkânı bulur.
Daha sonra egzersiz şu şekilde devam edebilir.
T: Şimdi yumruklarındaki gerginliği hissetmeni istiyorum. Sana rahatsızlık verdiğinde bana
söyleyebilirsin.
Çoğu birey terapistin dediklerine uyar ve yumruklarını sokmaya başladıkları anda rahatsızlık etmeye
başlarlar. Bazı bireyler, yumruklarını sıkmalarını gerektiği kadar sıkmayabilirler. Çekinebilirler. Bu
gibi durumlarda, terapist bireylerden yumruğunu gerginleştirmesini isteyebilir. Gerektiği takdirde,
kendi yumruğunu bireye gösterebilir.
Terapist, bireyin talimatlarına uyduğunu gözlemlediğinde, bireyi övebilir.
T: Şu anda yaşadığın his seni rahatsız mı ediyor yoksa seni rahatlatıyor mu?
B:Bana rahatsızlık veriyor.
Şu şekilde bir diyalog terapisti tatmin etmemelidir.
B: Benim açımdan iyi bir his değil.
T: Peki ne.
B: Kötü bir his ve bana rahatsızlı veriyor.
T: Güzel. Bu andan itibaren bilinçaltın, her zaman için doğruyu söylemeye çalıştığını bilecek.
Bir önceki örneğe devam ediyoruz.
T: Güzel. Bu hissi 4 dakika boyunca hissettiğini düşün. Gerginlik boynuna, göğsüne yayılsın. Şimdi
yüzün geriliyor ve bacakların geriliyor. Bu his seni rahatlatıyor mu, sana rahatsızlık mı veriyor.
B: Rahatsızlık veriyor. Kendimi kötü hissediyorum.
T: Sana rahatsızlık veren bu hissi içinde tut. Gerginsin. Gerginliğine dayanmaya ve rahatlayamaya
çalış.
Şaşırtıcı bir şekilde, çoğu birey bu gerginliği içlerinde tuttukça, rahatlayamayacaklarını anlarlar.
T: Nasıl gidiyor.
B:Rahatlayamıyorum.
T: Bu senin açından iyi bir his mi, kötü bir his mi?
B: Kötü bir his.
T: Bu seni rahatsız eden kötü hissi içinde tutmak mı istersin. Yoksa kurtulmak mı istersin.
B: Kurtulmak isterim.
T: Güzel. Şimdi bu gerginlikten kurtulalım. Ellerinin ve kollarının gevşemesine izin ver.
50
Terapist ellerini ve kollarının kucağına gevşek bir şekilde bırakır.
Birey, terapistin yaptıklarını yapar.
T: Kollarında ne hissediyorsun.
B: Karıncalanıyorlar. Kanı hissedebiliyorum.
T: Bunun ne anlama geldiğini biliyor musun?
B: Dolaşımın yeniden başladı.
T: Bu çok doğru. Dolaşım geri geldi. Aynı kalçan uyuştuğunda, ayağa kalkarak baskıdan kurtulup
rahatlaman gibi… Bu gerginliği içinde tuttukça, dolaşım gerçekleşmeyecekti. Baskı, kanın doğal
akışını kesmişti. Göğsüne odaklan. Bana ne hissettiğini söyle.
B: Gevşemiş durumda.
T: Göğsündeki gerginliği hatırlıyor musun? Sen elindeki gerginliğe odaklanmıştın. Göğsündeki
gerginliği hatırlamıyor olabilirsin.
B: Fark etmedim.
T: Gergin ve rahatsızken mi kendini daha iyi hissediyorsun. Gevşek ve rahatken mi?
B: Tabi ki gevşek ve rahatken.
T: Bu egzersizden öğrenmen gereken birkaç şey var. Birincisi, gerginliği içinde tuttukça ve
gerginliğinin seviyesini artırdıkça, bu durum seni rahatsız mı ediyor. Yoksa rahatlıyor musun?
B: Başta pek canımı sıkmadı. Fakat sonrada gerçekten de çok rahatsız etti.
T: Doğru seni rahatsız etti. Gördüğün gibi, bilinçaltı kötü hislerini tarif etmek için kullandığın
ifadelerle pek ilgilenmiyor. Bilinçaltın sadece, vücudundaki herhangi bir şeyin seni rahatsız edip
etmediğiyle, memnun edip etmediğiyle ilgileniyor. Bir şey seni rahatsız ettiğinde, bilinçaltınla bağlantı
kuruyorsun demektir. Böylece hissettiklerini onaylıyorsun. Başka bir deyişle, hislerini dile
getirdiğinde, gerçeği söylüyorsun ve vücudun senin dürüst olduğunu anlıyor. Kendini daha canlı
hissedeceksin, çünkü gerçekleri söylüyorsun. Bizim istediğimiz de bu zaten. Biz gerçekleri ve
bilinçaltının işbirliğini istiyoruz.
T: Yumruğunu sıkı bir şekilde tutmaya çalıştıkça neler hissettin.
B: Beni daha çok rahatsız etmeye başladı.
T: Yani, bizi rahatsız eden hisleri içimizde tutmaya çalıştıkça, onlar bizi daha çok rahatsız edecektir.
Hatta vücudumuzun diğer parçalarını da etkilemeye başlayacaktır. Bütün vücudumuz birbirine bağlı
olduğuna göre. Ayakkabına bir taş girdiğini düşün. Sen taşı görmezden gelmeye çalıştıkça, canın daha
çok yanacaktır. Oturup ayakkabını çıkartmadan da bu acıdan kurtulamazsın. Hem de küçücük bir taş
olsa bile….
T: Yumruklarını açtığında, nefes verdiğinin farkında mısın?
B: Şimdi sen söyledin ben de farkına varmış oldum.
51
T: Fakat ben sana nefesini tutmanı söylememiştim.
B: Hayır, söylememiştin. Sanırım göğsümde de gerginlik hissettim.
T: Çok doğru. Üzüntüleri içimizde tutmak, nefesimizi bile kesebilir. Derin derin nefes almak sence de
önemli mi?
B: Kesinlikle.
T: Aynı zamanda senden yumruklarını sıkarken, rahatlamanı istemiştim. Hatırladın mı? Rahatlaman
mümkün müydü?
B:Hayır.
T: Peki neden.
B: Çünkü bütün vücudum gerilmişti.
T: Bu çok doğru. Seni rahatsız eden hisleri içinde tuttukça, seni rahatlatacak hisleri yaşamazsın.
Hisleri içinde tutman demek hislerini bastırman demektir. İçinde sadece bir tür enerjiye yer var. Şu
anda koltuğunda oturmaktasın. Sen oradan kalkmadan, ben oraya oturamam. Hislerin için de aynı şey
geçerlidir. Kötü hisler içini doldurdukça, iyi hislere yer kalmaz. Bu durumun sana rahatsızlık verip
vermediğini sormuştum. Hatırladın mı?
B: Gerçekten de beni çok rahatsız etmişti.
T: Artık iyi ve kötü hisler arasındaki farkı biliyorsun. Çünkü bilinçaltın senden ilgi bekliyor. Bu
yüzden sen de vücudunun seni rahatsız eden hislerden kurtulmasına müsaade ediyorsun. Hayatının
geri kalanında onları taşımak zorunda değilsin. Seni rahatsız eden hislerin birikebileceği artık sen de
anladın. Bu hislerden kurtulmazsak, bu hisler bizi bunaltabilir. Daha sonra senden bu histen
kurtulmayı isteyip istemediğini sormuştum. Yani senden seçim yapmanı istemiştim. Fark ettin mi?
B:Evet, fark ettim.
T: Sen bana kurtulmak istediğini söylediğinde, sana ellerini ve kollarını gevşetmeni söylemiştim.
Hatta ben de ellerimi ve kollarımı kucağıma serbest bir şekilde bırakmıştım. Bu çok önemli Ben senin
adına karar vermek için burada değilim. Daha önce de belirttiğim gibi, artık hayatının kontrolünü ele
geçiriyorsun. Onu kaybetmiyorsun. Kurtulmayı seçmenden, çok hoşnut oldum. Çünkü benim de
canım yanmaya başlamıştı.
B: (Güler)
T: Ben senden seçim yapmanı istedim. Seçimi yapacak kişi ben değildim. Ben senin adına karar
veremem. Peki, gevşediğinde ne hissettin.
B: Kanın ellerime doğru hücum ettiğini.
T: Yani rahatlama hissettin…
B:(Kafa sallar.)
52
T: Yumruklarını sıkı bir şekilde tuttuğun için ellerinde ve vücudunun diğer yerlerinde rahatsızlık
hissettin. Bu rahatsızlığın bilincinde olman, yolunda gitmeyen bir şeyler olduğunu anlamanı sağladı.
Sende bu rahatsızlıktan kurtulmayı ve daha iyi hissetmeyi seçtin.
B: Evet.
T: Seni rahatsız ettiğini fark ederek kurtulmayı seçmen, sana kendini daha iyi hissettirdi mi?
B:Evet, kesinlikle.
Terapist, bu seansta yaşanılanları kısa bir şekilde özetleyerek hipnoza geçebilir.
Bireyin Ģu önemli noktaları kavraması gereklidir.
1-Birey onu rahatsızlık veren ve ona gelen öğelerin farkını bilmelidir. Eğer ona rahatsızlık veriyorsa,
onun açısından kötü bir hisse, bu şekilde ifade etmelidir. Bilinçaltı sadece gerçeklere tepki verir.
2-Birey, onu rahatsız eden duyguları içinde tuttukça, durum daha da kötüleşecektir.
3-Birey, onu rahatsız eden hislerin içinde kalmasına müsaade ettikçe, bu hisler vücudun diğer
parçalarına da zarar verecektir.
4-Birey ona rahatsızlık veren hisleri içinde tuttukça, iyi hislere yer kalmayacaktır. Başka bir deyişle
kendini iyi hissedemeyecektir.
5- Birey ona rahatsızlık veren hislerden kurtulmayı seçebilir.
6- Birey ona rahatsızlık veren hislerden kurtuldukça, iyi hisler bu hislerin yerini alacaktır.
7-Birey bu şekilde hayatının kontrolünü ele geçirecektir.
Bireyin bu egzersiz vasıtasıyla edindiği bilgiler onu bir sonraki aşamaya hazır hale getirecektir.
SON KURGU
Terapist artık temelini attığı soruyu sormaya hazırdır.
“Seni rahatsız eden duygulardan kurtulmaya hazır mısın.”?
T: Seni rahatsız eden hislerden kurtulmayı nasıl öğrenmek istersin. Yumruklarındaki gerginlikten
kurtulduğun gibi mi?
B: Evet, kesinlikle.
T: Adım adım ilerleyeceğiz. Seni rahatlatmaya ve istediğin değişimleri elde etmeye çalışacağız.
Terapist verdiği bu telkinle, bireyi zorlamayacağını bildirmektedir. Bununla birlikte, bireye başarılı
olacaklarını belirtmektedir.
T: Bir sonraki aşamaya geçmeden, bana soracağın herhangi bir soru veya yapacağın herhangi bir
yorum var mı?
Terapist, bireyin ona yönelttiği bütün soruları veya yorumları dikkatle dinlemeli ve gerektiği takdir
hemen ele almalıdır. Fakat çoğu birey hemen başlamak istediklerini söyler.
53
Terapist, birey iç dünyasına odaklanmadan ona dokunmak için izin istemelidir. Bununla birlikte, her
zaman için ona destek vereceğini ve rehberlik edeceğini belirtmelidir.
T: Başlamadan önce senden izin istemeliyim. Hipnoz sırasında, sana yararlı olacağını hissedersem,
sandalyemi senin yanına çekebilirim. Böylece senin yanında oturacağım. Senin için bir sorun olur mu?
Bununla birlikte, eline, koluna, yüzüne, göğsüne dokunmam gerekebilir. Buna izin veriyor musun?
Kadınlar özellikle de gözleri kapalıyken, erkek bir terapistin onlara dokunmasından rahatsız olabilirler.
Terapist, bu durumda karşısındaki kadına mutlaka ve mutlaka garanti vermeli ve izin istemelidir.
Birey hislerinden kurtulmaya başladıkça, terapiste izin verecektir.
Terapist bu tür telkinleri kısa tutmalıdır. Kısa tutmadığı takdirde, bireyin bilinci devreye girebilir.
Bireyin ürken olması bile yararlı olabilir. Çünkü ürkeklik de bir tür duygudur ve bireyin bilincini
devre dışı bırakmasına yardımcı olacaktır. Bununla birlikte birey önemli bir duygu yoğunluğu
yaşıyorsa, terapist özeti kısa kesmeli ve bireyin yaşadığı duygunun derecesini artırmaya
odaklanmalıdır. Bireyin gereğinden fazla endişeli olması, birey ve terapist arasındaki uyumu bozabilir.
Terapistin amacı, bireyin rahatlamasını sağlamaktır.
Kısa bir özet yapmak terapistin seçimine bağlıdır. Fakat genellikle yararlı olur.
T: Şimdi, gözlerini kapa ve beni dinle. Bütün hislerimiz iyidir çünkü iyi hisler, iyi şeyler yaşadığımızı
anlatır. Bizi rahatsız eden hisler ise, bize zarar veren şeyler yaşamakta olduğumuzu… Yumruklarını
uzun süre sıkman gibi… Kalçanın üzerinde uzun süre oturman gibi. Örneğin açlıktan karnın ağrısa, bu
senin açından iyi midir, kötü müdür.
B: Bence iyidir çünkü bir şeyler yemem gerektiğini hatırlarım.
T: Çok güzel bir cevap. Her ne kadar karnının ağrısı, seni pek memnun etmese de, bu ağrının amacı
nedir.
B: Yemeğe ihtiyacım olduğunu belirtmek, hatırlatmak.
T: Kesinlikle. Seni rahatsız eden hisler, işlerin yolunda gitmediğini ve ilgilenmen ve onarman gereken
bir şeyler olduğunu söyler. Senin ilgini o yöne çekmeye çalışır. Hislerimiz, bilinçaltının bize
gönderdiği mesajlardır. Bu açıdan çok önemlidirler ve bilinçaltında veya vücudunda neler olup
bittiğinin farkına varmanı sağlarlar. Böylece sen de doğru zamanda doğru işler yapabilirsin. Beni
dinle. Bütün hislerimiz iyi amaca hizmet eder. İyi hisler, doğru yolda olduğumuzu söyler. Kötü hisler
ise bir şeyleri onarmamızı veya harekete geçmemizi… Hislerimiz saygı duyulması gereken
habercilerdir. Onları kesinlikle görmezden gelmeye çalışmamalıyız. Bununla birlikte, hislerimiz biz
kendimize onları yaşamak konusunda müsaade ettiğimiz sürece, kısa ömürlüdür. Vücudumuzun hisleri
ifade etmesine izin verirsek, bu his mutlaka ortadan kaybolacaktır.
OLUMSUZ HĠSLER VE BĠREYĠN SORUNLARI BĠRBĠRLERĠYLE BAĞLANTILIDIR
Terapist, ön görüşme sırasında bireyin ona anlattığı sorunlarıyla ilgili hisleri ele alarak çalışmaya
başlamalıdır.
Terapist kurguladığı cümleler, terapistin ele alması gereken hislerin veya izlenim ortaya çıkmasını
ağlayacaktır. Terapist, mümkün olduğu sürece ilk önce izlenimleri ele almalıdır. Çünkü izlenimler
bireyin bilinçaltından gelmektedir. Başka bir deyişle, terapistler bireyin izlenimlerini anlatmasını
isterler. Bununla birlikte, terapist bireyi hiçbir şekilde zorlamamalıdır. Terapist içinde duygu
54
barındıran bir öğeyle çalışmalıdır. Bu durum bazen bireyin düşünmesi gerektirse de, terapistin bu
şekilde çalışması gereklidir.
Terapist ve birey ilk olarak, başarıya ulaşma olasılıklarının yüksek olduğu bir öğe üzerinde
çalışmalıdır. Bu bağlamda, yüzeyde kalan, çok fazla yoğun olmayan bir duygudan bireyi kurtarmaya
çalışmalıdırlar. Yüzeyde olan duygunun köklerine ulaşmak daha kolaydır. Geçmişte hatta bireyin
çocukluğundan kalan hislere ulaşmak daha fazla zaman hem de daha fazla çaba gerektirir. Terapist ve
birey yavaş yavaş derine inmelidir. Adım adım hedeflerine doğru yol almalıdırlar. Bilinçaltı eninde
sonunda enkazın parçalarını atacaktır.
Seans şu şekilde ilerleyebilir.
T: Gözlerini kapalı tut ve iç dünyana odaklan. Çok iyi gidiyorsun. Şimdi güncel hayatını düşün.
Güncel hayatında karşı karşıya geldiğin durumları düşün. Biz bu durumlar hakkında senle
konuşmuştuk. Aklının devreden çıkmasına müsaade et. Senin sıkan durum hakkında hislerinin seni
bilgilendirmesine izin ver. Sadece hayatına odaklan. Vücudunda hissettiklerine odaklan. Hislerine
odaklandıkça aklın devreden çıkacak. Böylece daha derine inebileceksin. Güncel hayatında bir şeyle
seni rahatsız ediyor. İçinde seni rahatsız eden bir his var. Şu anda bu hisle mücadele içindesin. Seni
rahatsız ediyor.
İşte bu. Şimdi bu hisse odaklan. Sen odaklandıkça bu his güçlenecek. 1, 2, 3 (Terapist parmaklarını
şıklatır.) Giderek güçleniyor. 4, 5, 6 (şıklatma sesi) Gerçek ve şu anda hissediyorsun. Şimdi yaşadığın
bu his hakkındaki ilk izlenimini söyle.
Terapist ilk başta bireyin yaşadığı hissin derecesini artırırken, bireyi pek fazla sınırlamamalıdır. Bu
örnekte, terapist bireyle önceden konuştukları bir konu hakkında konuşmayı seçmiştir. Terapistin
belirli olmayan bir konuyu seçmesi, bireyin duygusal aklının kurtulmak istediği bir hissi ortaya
çıkaracaktır. Böylece bireyin mantığını veya aklını devreye sokmasına gereke kalmayacaktır.
B: Suçluluk.
T: Suçluluk. Suçluluk hissetmenin ne ile ilgisi var.
B: Suçluluk hissediyorum çünkü aileme kötü davrandığımı düşünüyorum.
Bu örnekteki birey, depresyonla ilgili şikâyetlerle terapiste gelmiştir. Psikologlarla yaptığı terapiler ve
anti-depresanlar işe yaramamıştır. Birey, iyi bir ebeveyn olmadığını düşünmektedir. Anne olarak
görevini yerine getiremediğini düşündüğü içi depresyona girmiştir.
T: Suçluluk duygusuna odaklan. Bu his sana rahatsızlık mı veriyor. Seni rahatlatıyor mu?
Birey önceki görüşmelerde, rahatsız edici ve mutluluk verici hisler arasındaki farkı öğrenmiştir. Bu
sayede, düşünmeden ve bilinçli bir şekilde kendini rahatsız veya mutlu hissettiğini söyleyebilecektir.
B: Beni rahatsız ediyor.
T: Şu ifadeyi tekrarla. “ Kendimi suçlu hissediyorum ve bu benim vücudumu rahatsız ediyor.”
B: Kendimi suçlu hissediyorum ve bu benim vücudumu rahatsız ediyor.
T: Bu hissi vücudunun hangi bölgesinde hissediyorsun?
B: Göğsümde ve midemde.
55
Terapist her ne kadar, bireyin hayatında suçluluğun ne anlam ifade ettiğini bilmese de, bu hislerin
bireyin canın acıttığını tahmin edebilir. Bu da terapist ve bireye üzerinde çalışabilecekleri bir öğe
sağlar.
T: Söylediklerimi tekrarla. Ailem hakkında düşünmek bana kendimi suçlu hissettiriyor çünkü…..
B: Aileme iyi davranmadığım için kendimi suçlu hissediyorum. Öfkeliydim ve depresyondaydım.
Çocuklarıma davranmam gerektiği gibi davranamadım.
Terapist bireyin kullandığı “yapmalıydım, etmeliydim, davranmalıydım” gibi ifadeleri asla gözden
kaçırmamalıdır. Bu tür ifadeler, suçluluk ifadeleridir. Suçluluk duygusu cezayı isteğini de beraberinde
getirir. Bu örnekteki birey suçluluk duygusundan kurtulduğunda, kendi kendini cezalandırmayı da
sona erdirecektir. Böylece kendine ve ailesine kötü davranmakta da vazgeçecektir.
T: Kendimi suçlu hissediyorum ve bu his vücudumu…..
B: Bu his vücudumu hasta ediyor.
T: Bu rahatsızlığı vücudunun hangi bölgesinde hissediyorsun?
B: Midemde.
T: Hastalık. Bu hastalık hissini hayatının geri kalanı boyunca içinde tutmak mı istiyorsun? Yoksa bu
hastalık hissinden kurtulmak mı istiyorsun?
B: Kurtulmak istiyorum.
T: Güzel. Söylediklerimi tekrarla. Kendimi suçlu hissediyorum.
B: Kendimi suçlu hissediyorum.
T: Kendimi suçlu hissediyorum ve bu his midemi hasta ediyor.
B: Kendimi suçlu hissediyorum ve bu his midemi hasta ediyor.
T: Bu hastalık hissini hayatının geri kalanı boyunca içinde tutmak mı istiyorsun. Yoksa bu hastalık
hissinden kurtulmak mı istiyorsun.
B: Kurtulmak istiyorum.
Bu örnekte birey onda rahatsızlık yaratan duygulardan ilk defa kurtulmaya çalışıyordur ve terapistle de
bu konu hakkında ilk defa çalışıyordur. Terapist bu yüzden EFT yönteminin işe yaracağını
düşünmektedir. Bu yüzden terapist bireyden gözlerini açmasını ve onu izlemesini istemiştir. Birey
terapistin yapacaklarını görecek ve o da aynısını yapacaktır.
T: Güzel. Şimdi senden hastalık hissine odaklanmanı istiyorum. Fakat bu arada gözlerini açmanı ve
bana bakmanı da istiyorum.
B:(Birey terapistin söylediklerini yapar.)
Terapist bireye yapması gerekenleri gösterir.
56
T: Şimdi işaret ve orta parmağını birleştirmeni istiyorum. Daha sonra bu parmaklarla, tam benim
gösterdiğim yeri ovmanı istiyorum. (Terapist gösterdiği yer köprücük kemiğinin hemen altı, göğsün
hemen üstüdür.) Ovmaya devam et. Bastır ve dairesel bir biçimde ovmaya devam et.
B:(Birey terapistin gösterdiği yeri ovmaya devam eder.)
T:Söylediklerimi tekrarla. Her ne kadar kendimi suçlu hissetsem de,
B: Her ne kadar kendimi suçlu hissetsem de,
T: Her ne kadar kendimi suçlu hissetsem de ve bu his beni hasta etse de,
B: Her ne kadar kendimi suçlu hissetsem ve bu his beni hasta etse de,
T: Kendimi bu şekilde kabulleniyorum.
B: Kendimi bu şekilde kabulleniyorum.
Söylediklerimi tekrarla. Her ne kadar kendimi suçlu hissetsem de,
B: Her ne kadar kendimi suçlu hissetsem de,
T: Her ne kadar kendimi suçlu hissetsem de ve bu his beni hasta etse de,
B: Her ne kadar kendimi suçlu hissetsem ve bu his beni hasta etse de,
T: Kendimi bu şekilde kabulleniyorum.
B: Kendimi bu şekilde kabulleniyorum.
Terapistin aynı ifadeleri ve egzersizi tekrarlamasının nedeni, bireyin talimatlarına uyup uymadığını
gözlemlemektir. Bununla birlikte, terapist bireyin kendini ne kadar suçlu ve hasta hissettiğini
gözlemlemek istemektedir. Birey duygularını bastırmamaktadır.
T: Her ne kadar aileme kötü davrandığım için kendimi kötü hissetsem de,
Terapist, bu ifadeleri olabildiğince bireyin dile getirdiği şekilde kullanmaya çalışmalıdır.
B: Her ne kadar aileme kötü davrandığım için kendimi kötü hissetsem de,
T: Bu hislerimi de kabul ediyorum. Çünkü benim bu şekilde davranmaya yol açacak şeyler oldu.
B: Bu hislerimi de kabul ediyorum. Çünkü benim bu şekilde davranmaya yol açacak şeyler oldu.
T: Her ne kadar kendimi suçlu ve hasta hissetsem de,
B: Her ne kadar kendimi suçlu ve hasta hissetsem de,
T: Hala hayattayım ve hislerimi yaşayabiliyorum.
B: Hala hayattayım ve hislerimi yaşayabiliyorum.
Terapistin verdiği bu hipnotik telkinler bireyin gerçeği ve derindeki izlenimleri kavraması adınadır.
T: Kendimi suçlu ve hasta hissetmeme rağmen,
57
B: Kendimi suçlu ve hasta hissetmeme rağmen,
T: Kendimi tüm içtenliğimle bir bütün olarak kabul ediyorum.
B: (Birey zorlukla tekrarlar. Bazı bireyler kendilerini kabullenmekte zorluk çekebilirler.)
Birey suçluluk ve hastalık hissine odaklanabiliyorsa, terapist hızlı ve kısa vuruşlara geçebilir. Fakat
birey gerekli duygu yoğunluğuna ulaşamıyorsa, terapist aynı işlemi sürdürerek, bireyin duygu
yoğunluğunu artırmaya çalışabilir. Birey duygularını yaşayabildiği ölçüde, onlardan kurtulabilir.
T: Her ne kendimi suçlu hissetsem de ve bu his midemi rahatsız etse de,
B: Her ne kendimi suçlu hissetsem de ve bu his midemi rahatsız etse de,
T: Bu hisleri hissetmem çok normal çünkü bunlar benim hislerim.
B: Bu hisleri hissetmem çok normal çünkü bunlar benim hislerim.
T: Benim bu şekilde hissetmeme neden olacak bazı şeyler oldu.
B: Benim bu şekilde hissetmeme neden olacak bazı şeyler oldu.
T: Her ne kadar kendimi suçlu ve hasta hissetsem de,
B: Her ne kadar kendimi suçlu ve hasta hissetsem de,
T: Bu hisleri kabul ediyorum çünkü bunlar benim hislerim.
B: Bu hisleri kabul ediyorum çünkü bunlar benim hislerim.
T: Kendimi tüm içtenliğimle bir bütün olarak kabul ediyorum.
B: Kendimi tüm içtenliğimle bir bütün olarak kabul ediyorum.
Birey artık hislerini daha derin bir şekilde hissetmektedir. Kendine bu konuda müsaade etmiştir. Bu
aşamada terapist hızlı ve kısa vuruşlara geçerek bireyin olumsuz hislerden kurtulmasına yardımcı
olabilir. Terapistin kullandığı ifadeler, bireyin iç dünyasının harekete geçmesini sağlamıştır. Bireyin
duyguları patlamak üzeredir. Bu bakımda, bireyi duygu yoğunluğunun artması da onun olumsuz
duygularından kurtulmasına yarar sağlayacaktır.
T: Şimdi biraz önce kullandığın iki parmağınla, kaşının hemen iç tarafına vurmanı şu ifadeyi
kullanmanı istiyorum.
“Hasta hissediyorum.”
B: (Birey vurur ve tekrarlar.)
T: Gözünün hemen dışına vurmanı ve şu ifadeyi tekrarlamanı istiyorum.
“Suçlu hissediyorum.”
B:(Birey vurur ve tekrarlar.)
58
Terapist gerektiği takdirde, bireyin doğru yere vurması adına onlara dokunabilir. Bu bakımdan
terapist sabırlı olmalıdır. Terapist her zaman için bireye rehberlik etmelidir. Fakat onlara teknikleri
tam anlamıyla öğretmeye çalışmamalıdır.
T:Şimdi gözünün hemen altına vurmanı ve şu ifadeyi tekrarlamanı istiyorum.
“Hasta ve suçlu hissediyorum.”
B:(Birey vurur ve tekrarlar.)
T: Şimdi burnunun hemen altına vurmanı ve aynı ifadeyi tekrarlamanı istiyorum.
B:(Birey vurur ve tekrarlar.)
T: Şimdi köprücük kemiğindeki şişkin yere vurmanı ve aynı ifadeyi tekrarlamanı istiyorum.
B:(Birey vurur ve tekrarlar.)
T: Şimdi göğüs kemiğine, kalbinin hemen üstüne vurmanı ve aynı ifadeyi tekrarlamanı istiyorum.
B:(Birey vurur ve tekrarlar.)
Terapist bireyin rahatladığını rahatlıkla hissedebilir ve gözlemleyebilir.
T: Şimdi başparmak tırnağının hemen yan tarafına vurmanı ve aynı ifadeyi kullanmanı istiyorum.
B:(Birey vurur ve tekrarlar.)
Terapist bireye tam olarak vurulması gereken yeri göstermelidir.
T: Şimdi işaret parmağına vur ve aynı ifadeyi tekrarla.
B:(Birey vurur ve tekrarlar.)
Bireyin rahatladığı bariz bir şekilde belliyse, terapist kullandığı ifadeyi değiştirebilir. Terapist bireye
yaşadığı hissin değiştiğini söyleyebilir. Bu birey açısından yaşadığı hislerin değişmesi anlamına
gelmektedir. Birey güzel değişimlere odaklanacaktır. Daha sonra ise birey bu histen kurtulacaktır.
Bireyin rahatladığı pek fazla belli olmuyorsa, terapist aynı işleme devam etmelidir.
T: Şimdi orta parmağındaki tırnağın hemen yanına vurmanı ve şu ifadeyi tekrarlamanı istiyorum.
“Hislerim değişiyor.”
B:Hislerim değişiyor.
T:Derin bir nefes al.
B:(Birey terapistsin söylediklerini yapar. Terapist bireyin rahatladığını gözlemler.)
T: Şimdi elinin üstüne vurmanı ve şu ifadeyi tekrarlamanı istiyorum.
“Bu histen kurtuluyorum.”
B: Bu histen kurtuluyorum.
T: Yavaşla. Vurmayı bırak. Ellerinin rahatlamasına izin ver.
59
Terapist bu aşamada bireyin dinlenmesine izin vermelidir. Daha sonra ondan derin bir nefes almasını
istemelidir. Birey nefesini bıraktığında ise, terapist bireyden vücudunu gözlemlemesini ve
hissettiklerini anlatmasını istemelidir.
T: Vücudunu gözden geçir ve hissettiklerini bana anlat.
B:(Birey vücudunu kontrol eder ve kendini daha iyi hissettiğini söyler. )
T: Peki kendini daha iyi hissetmek nasıl bir duygu.
B: Evet.
T: Söylediklerimi tekrarla.
“Kendimi daha iyi hissedebilirim.”
B: Kendimi daha iyi hissedebilirim.
T: Kendimi daha rahat hissedebilirim.
B:Kendimi daha rahat hissedebilirim.(Birey bu ifadeleri, içine dolan pozitif enerji ve inançla
söylemektedir. Bununla birlikte, daha iyi hissettiğinin bilincindedir. Artık onu rahatsız eden hislerle
başa çıkmanın bir yolunu bulmuştur.)
Bu aşamada, terapistin bireye pozitif enerji veya inançla ilgili hiçbir telkini olmamıştır. Fakat birey
içinde hissettiği pozitif enerjinin farkına varmıştır ve bu durumu onaylamıştır. Bu bağlamda, birey ilk
defa olumsuz duygularından kurtuluyor olsa bile, bu olgu onu hızlı bir şekilde etkisi altına alacaktır.
Öte yandan bazı bireyler, bir şeyler yaptıklarının ve hissettikleri olumlu hislerin bilincindedirler. Fakat
bu kavramın önemini ve elde ettikleri başarıyı tam manasıyla anlayamazlar. Çünkü onlar için çok yeni
bir kavramdır.
T: Şimdi vücuduna odaklanmanı istiyorum. Vücudunun hangi bölgelerin bir rahatlama hissediyorsun.
Bu rahatlamayı bana tanımlayabilir misin?
B: Midem daha iyi durumda.
T: Söylediklerimi tekrarla.
“Midem rahatlayabilir.”
B:(Birey, bu ifadeyi büyük bir memnuniyetle tekrarlar.)
T:Kendimi daha iyi hissedebilirim.
B: (Birey inançla tekrarlar. Rahatladığı bariz bir biçimde bellidir.)
T: Derin bir nefes al ve hissettiğin olumlu hislerin farkına var.
Bir önceki örnekte, birey somut bir rahatlama yaşamıştır. Bununla birlikte, birey ona rahatsızlık veren
hislerden tam manasıyla kurtulmamış olabilir. Terapist, terapiyi bu noktada sonlandırmamalıdır. Elde
edilen geçici veya kısmi başarılar bireyin işine yaramayacaktır. Birey onu rahatsız eden hislerden tam
manasıyla kurtulduğunda, önemli değişimlere imza atabileceğinin farkına varır. Yani gerçekten
olumlu yönde değişebileceğinin anlar.
60
T: Daha iyi hissedebilirim.
B:Daha iyi hissedebilirim. (Birey bu ifadeyi rahatlamış bir biçimde ve inançla söyler.)
T: Derin bir nefes al ve hissettiği olumlu hislerin farkına var.
Terapist, bireyin onu rahatsız eden hislerden tam manasıyla kurtulup kurtulmadığını anlamak için
birey test etmelidir. Bununla birlikte, bireyin içinde kalan hislere geri dönmek adına da bireye bazı
sorular sorabilir.
T: Midene bir göz at. Ne hissediyorsun.
B: Daha iyi durumda.
T: Daha iyi durumda fakat.
B: Fakat biraz bulanıyor.
Sizin de gördüğünüz gibi, birey terapi sırasında daha önce bu ifadeyi hiç kullanmamıştı. Sadece
midesinin hasta olduğunda bahsetmişti. Belki daha önce de midesi bulanıyordu fakat bu ifade yerine
hasta ifadesini kullanmıştı. Bireyin hislerine odaklanması, onun gerçekten hissettiklerini anlamasını
sağlamıştı. Böylece birey vücudundaki hislerin daha derin anlamlarını anlama imkânı bulmuştur.
Başka bir deyişle, birey vücuduyla uyumu yakalamıştı. Başka bir ihtimal ise, bireyin hissettiği bulantı
hissi eskiden onu daha çok rahatsız ediyordu. Fakat şu anda bu his kabuk değiştirmişti. Bu çok yaygın
olarak meydana gelen bir durumdur. Bu bağlamda, terapist her şeye hazırlıklı olmalıdır.
T: Sorun değil. Arta kalanlar üzerinde de çalışacağız. Daha önce yaşadığın hastalık hissinin şu anda
yaşadığın bulantıyla bir bağlantısı var mıydı? Bana daha önce yaşadığın hastalık hissini daha detaylı
anlatabilir misin?
B: Evet.
T: Şimdi senden daha önce yaşadığın hastalık hissini 1 den 10 a kadar derecelendirmeni istiyorum. 10
sayısı, dayanılmaz anlamını taşıyor. Kendini daha iyi hissetmeden önce, yaşadığın hastalık hissine
vereceğin derece ne olurdu.
B: Sekiz civarı.
T: Şimdi biraz rahatladığına göre ve kendini daha iyi hissettiğine göre, vereceğin derece ne olur.
B: Sanırım 4.
T: Söylediğim ifadeyi tekrarla. Beni rahatsız eden hissin yarısından kurtuldum ve kendimi daha iyi
hissediyorum.
B:(Birey tekrar eder ve kaydettiği gelişimin farkına varır. Bu bireyin kendine olan güvenini artırır.)
T: Geri kalan bulantı hissini içinde tutmak mı istiyorsun. Yoksa kurtulup kendini daha iyi mi
hissetmek istiyorsun.
B: Kurtulmak istiyorum.
T: Tekrar midene odaklan ve hissettiklerini bana anlat.
61
B: Hala bulanıyor.
T: Biraz önce bu bulantı hissini 4 ile derecelendirmiştin. Şu anda durum nedir. Daha mı iyi? Daha mı
kötü? Aynı mı?
B: Hala aynı.
T: Hissettiklerinle iletişim kurabilirsin. Hissettiklerinden kurtulabilirsin. Şu anda bu histen kurtulmak
istiyor musun?
B:Evet.
T: Göğsünde biraz önce ovduğumuz yeri ovmaya başla ve şu ifadeleri kullan.
“Her ne kadar hala bulantı hissetsem de, kendimi bu şekilde kabulleniyorum.”
Terapist bu sefer bireyin diğer elini kullanmasını ve göğsün diğer tarafında aynı ovmasını sağlar. Sinir
sistemi simetriden hoşlanır.
B: Her ne kadar hala bulantı hissetsem de, kendimi bu şekilde kabulleniyorum.
T: Her ne kadar bulantı hissetsem de, bu hissi kabul ediyorum.
B: Her ne kadar bulantı hissetsem de, bu hissi kabul ediyorum.
T: Çünkü hislerimle ve vücudumla nasıl iletişim kurabileceğimi öğreniyorum.
B: Çünkü hislerimle ve vücudumla nasıl iletişim kurabileceğimi öğreniyorum.
Terapist bu ifadelerle, bireyin hislerini yaşamasını kolaylaştırır.
T: Her ne kadar hala bulantı hissetsem de, bu şekilde hissedebilir ve bu histen kurtulabilirim.
B:(Birey terapisti söylediği ifadeleri daha büyük bir inançla tekrarlar. Daha önce başarıya ulaştığını
bildiği için kendine olan güveni artmıştır.
T: Kendimi tüm içtenliğimle bir bütün olarak kabul ediyorum.
B: Kendimi tüm içtenliğimle bir bütün olarak kabul ediyorum.
T: Şimdi senden kaşının hemen iç tarafına vurmanı şu ifadeyi tekrarlamanı istiyorum.
“ Hala bulantı hissediyorum.”
B:(Vurur ve tekrarlar.)
T: Gözünün hemen dış tarafına vurmanı ve şu ifadeyi tekrarlamanı istiyorum.
“Hala biraz bulantı hissediyorum.”
B: (Vurur ve tekrarlar.)
T: Şimdi gözünün altına vur ve aynı ifadeyi tekrarla.
B:(Vurur ve tekrarlar.)
62
T: Şimdi burnunun altına vur ve aynı ifadeyi tekrarla.
B: (Vurur ve tekrarlar.)
T: Şimdi dudağının altına vur ve aynı ifadeyi tekrarla.
B:(Vurur ve tekrarlar.)
T: Şimdi köprücük kemiğindeki şişkin yere vur ve aynı ifadeyi tekrarla.
B:(Vurur ve tekrarlar.)
Bu noktada terapist bireyin herhangi bir rahatlama hissedip hissetmediğini gözlemlemelidir. Birey
herhangi bir rahatlama hissediyorsa, terapist bu olguyu desteklemek amacıyla bireyden derin derin
nefes almasını isteyebilir. Daha sonra ise bireye yaşadığı hislerin değiştiğini telkin edebilir. Bu
bağlamda bireyin ve terapistin inançtı yaklaşımı çok önemlidir. Bireyi rahatsız eden hisleri tekrar
tekrar ele almak, terapist ve birey çok önemli sonuçlar elde etmesini sağlar.
Terapist bireyin rahatladığını seziyorsa, ondan derin bir nefes alarak yaşadığı hislere odaklanmasını
isteyebilir. Birey rahatladıktan sonra, terapist bireye yaşadığı hissin değiştiğini telkin edebilir. Böylece
birey terapistin gösterdiği yerlere vururken, terapist de bireyin yaşadığı rahatlamayı desteklemiş olur.
Birey mutlaka olumlu değişiklikler ve rahatlama hissedecektir. Bununla birlikte, vücudunun ona
rahatsızlık veren hislerden kurtulduğu gerçeğine de odaklanmış olacaktır. Yaşadığı bu süreç birey
açısından son derece yeni bir kavramdır. Bu bakımdan, bireyin kafasını karıştırabilir. Bununla bireyin
yaşadığı olumlu değişikliklerin farkına varması açısından son derece yararlı olacaktır. Başarılı
olduğunu bilmek, bireyin üzerindeki baskıyı alacaktır.
Terapist bireyin herhangi bir rahatlama yaşamadığını gözlemliyorsa, birey rahatlayana kadar aynı
işlemi devam ettirmelidir. Terapist bireyin bir kayda değer bir duygu yoğunluğuna ulaşması için
telkinlerde bulunabilir.
Birey herhangi bir rahatlama yaşamadan, terapist ona yaşadığı hissin değiştiğini telkin etmemelidir.
Birey herhangi bir noktada, rahatlama belirtisi gösterebilir. Fakat çoğu birey genellikle köprücük
kemiğinden, parmaklara geçerken rahatlama belirtisi gösterirler. Birey onu rahatsız eden hislerden
kurtulmayı öğrendiğinde, göğsünü ovarken bile rahatlayabilirler. Bunu gözlemlemek, terapist
açısından son derece eğlenceli olacaktır.
Örneğe geri dönersek, birey köprücük kemiğine vururken, rahatladığını terapiste hissettirmiştir. Bu
bağlamda terapist, artık olumsuz hislere odaklanmak yerine olumlu değişimlere odaklanmalıdır.
T: Söylediklerimi tekrarla.
“Fakat şimdi değişiyor.”
B:(Birey, terapistin söylediklerini tekrarlar ve bir şeyin değiştiğinin farkına varır.)
T: Şimdi senden göğüs kemiğine vurmanı, derin bir nefes almanı ve hissettiklerine odaklanmanı
istiyorum.
Birey doğru zamanda nefes alması, onu daha da rahatlatacaktır. Terapist, birey vücuduyla tam
manasıyla iletişime geçmeden, bireyi rahatlatacak nefesi almasını istememelidir. Bireyin hislerini
yaşamasına izin vermelidir. Birey hislerini tam manasıyla yaşadığında, onlardan kurtulacaktır.
63
T: Şimdi sende orta parmağına vurmanı ve şu ifadeyi tekrarlamanı istiyorum.
“Rahatladıkça ve gevşedikçe, bu bulantı hissi vücudumu terk ediyor.”
Terapist bu noktada, bireyin rahatlamasını destekleyecek ve onu yüreklendirecek kelimeleri, ifadeleri
kullanmalıdır. Bu bağlamda, aklına ne geliyorsa söyleyebilir. Bireyin rahatlama hissini hiçbir korku
duymadan hissedebileceğini bilmesi, kendine olan güvenini artıracaktır. Bireyin vücudu daha önceden
ona rahatsızlık veren hisleri içinde tutmaya programlıydı. Fakat birey artık bilinçli bir şekilde rıza
göstererek ve bilinçaltıyla işbirliği yaparak, ona rahatsızlık veren hislerin ortadan kaybolmasına izin
vermektedir. Bu sayede de, bilinçaltını olumlu ve sağlıklı bir şekilde değiştirmektedir.
Birey hızlı ve kısa vuruşları sonlandırdıktan sonra mutlaka ellerini dinlendirmelidir.
Birey kendi kendine derin bir nefes alırsa, nefes verdiğinde terapist ondan vücudunu incelemesini
isteyebilir. Birey sadece belirli bir noktayı incelememelidir. Bazen birey ona rahatsızlık veren histen
kurtulduğunda, başka bir his, vücudun başka bir bölgesinde ortaya çıkabilir. Bu bağlamda, birey
vücudunun her yerini gözden geçirmelidir. Terapist bireyin belirttiği yerler ve hisler üzerinde
çalışmaya başlamalıdır. Terapist bireyin başarısına katkı sağlayacak telkinlerde bulunmalı, bireyin
içinde kalan olumsuz hisler veya ortaya çıkan yeni hisler üzerinde çalışmalıdır.
Birey yaptığı hızlı ve kısa vuruşlardan derin bir nefes almazsa, terapist bireye bu yönde telkinde
bulunmalıdır. Birey nefes alıp verdikten sonra, vücudunu gözden geçirmelidir.
ÖZET
1-Terapist, bireyin duygu yoğunluğu artıracak bir ifade kurgulamalıdır. Birey bu ifadeyi kullanırken,
göğsündeki kemiği de ovmaya başlamalıdır. Birey yumuşak bir yer bulabilirse, bu birey açısında daha
yararlı olacaktır.
“Her ne kadar köpeğim öldüğü için üzgün olsam da….” Gibi bir ifade bireye önemli bir duygu
yoğunluğu yaşatabilir.
“Her ne kadar köpeğim öldüğü için mahvolsam da” gibi bir ifade daha güçlü duyguların ortaya
çıkmasını sağlayacaktır. Bu ifadeyi birkaç tekrarlamak ve diğer tanımların ortaya çıkmasını sağlamak
birey açısından son derece yararlı olacaktır.
2-Daha sonra birey meridyen noktalarına vurmaya başlamalı ve kurtulmak istediği hissi yüksek sesle
dile getirmelidir. Birey ona rahatsızlık veren hislerini yüksek sesle dile getirdiğinde, vücudunun da bu
hislerle alakadar olmasını sağlayacaktır.
3-Birey hislerini hem yaşayarak hem de dile getirerek meridyen noktalarına vurmaya devam etmelidir.
Birey direncini kıracak seviyede bir duygu yoğunluğu yaşamalıdır. Birey hislerini yaşadıkça, onlardan
kurtulması kolaylaşacaktır.
4-Birey, direnci kırdıktan sonra vücut rahatlayacaktır. Baskı azalacaktır. Birey açısından bu süreci
gözlemlemek son derece iyileştirici olacaktır. Birey son derece sakin bir şekilde rahatlayabilir. Mesela
bir balonun yavaş yavaş göğe yükselmesi… Bireyin olumsuz enerjiden kurtulmasını izlemek terapist
açısından son derece ilginç bir tecrübe olacaktır. Bazı bireyler hayatları boyunca rahatlamadıkları
kadar rahatlayabilirler.
5-Baskı ortadan kalktığında, vücut rahatlayacaktır ve bir anlamda baraj kapıları açılacaktır. Bu
noktada, terapist kullandığı ifadeleri , bireyin başarı şansını artıracak olumlu ifadelerle değiştirmelidir.
64
Bu bağlamda, “korkuyorum” ifadesi yerine “Hislerim değişiyor” ifadesini kullanmak daha yararlı
olacaktır. Durum artık değişmiştir. Birey ve terapist artık gelişime odaklanmalıdırlar. Bu bağlamda,
birey ve terapist rahatlama sürecine odaklanmalıdırlar. Bu yüzden, birey rahatladığını yüksek sesle
getirmeli ve rahatlamasının farkına varmalıdır.
6-Bireyin rahatlama sürecini desteklemek amacıyla, terapist bireye derin derin nefes almasını telkin
edebilir. Derin derin nefes almak bedensel enerjinin hareket etmesini ve vücudun daha da
rahatlamasını sağlayacaktır. Terapist bu telkinlerle, vücudu olumsuz duygulardan kurtaracak ve
rahatsızlık hissedilen bölgenin temiz hava ve taze enerjiyle dolmasını sağlayacaktır.
Bir önceki örneğe geri dönelim. Birey içinde kalan bulantı hissinden kurtulmaya çalışmıştır. Terapist,
bireyin tam anlamıyla başarıyı yakalaması, yani bulantı hissinden tam manasıyla kurtulması adına
çalışmaya devam etmelidir. Birey midesinde ilk başta hastalık hissetmekteydi. Daha sonra bu hastalık
hissi bulantıya dönüştü. Terapist arta kalan herhangi bir his kalıp kalmadığını kontrol etmeli ve arta
kalanların üzerinde çalışmalıdır.
Bu örnekte, birey derin bir nefes almış ve vücudunu incelemiştir.
Genellikle bireylerin verdiği cevaplar 3 şekilde olur.
1-Birey: Bulantı hissetmiyorum. (Terapist bu durumda bireyin başarısını destekleyecek telkinlerde
bulunmalıdır.)
2-Birey: Daha iyi hissediyorum. (Birey hala bulantı hissediyor olabilir. Terapist bu durumda, bireyi
arta kalan hislerden kurtarmaya çalışmalıdır.)
3-Birey: Hala bulantı hissediyorum. (Birey kısmi başarı elde etmiş olabilir. Ya da hiç rahatlamamış
olabilir. Bu durumda terapist bireyin herhangi bir rahatlama yaşayıp yaşamadığını anlamaya
çalışmalıdır. )
Başka bir cevap ise bireyin başka bir yerinin ağrıdığını söylemesi olacaktır.
Terapist, bu cevaplardan herhangi birini aldığında endişelenmemelidir. Çünkü herhangi bir konu
üzerinde bireyle birlikte çalışarak başarıya ulaşabilirler.
Şimdi bireyin birinci sıradaki cevabı verdiğini varsayalım.
1- Birey: Bulantı hissetmiyorum.
Terapist: Güzel. Hissettiklerinin farkına var.
B:Rahatlık hissediyorum.
Terapist bireyin elde ettiği başarıyı artıracak, destekleyecek telkinlerde bulunmalıdır. Terapist
bireyin suçluluk, hastalık ve bulantı gibi hislerden kurtulmasına yardımcı olmuştur. Bununla
birlikte, birey hissettiği suçluluk duygusunun yoğunluğunda önemli bir değişiklik olduğunun
farkında değildir. Bu bağlamda, bireyin değişimlerin farkında olmasını sağlamak terapistin
görevidir.
T: Söylediklerimi tekrarla.
“Her ne kadar kendimi hasta hissetsem de,”
65
B:Her ne kadar kendimi hasta hissetsem de,
T: Her ne kadar bulantılarım olsa da…
B: Her ne kadar bulantılarım olsa da…
T: Onları bastırmaya veya onlardan kaçmaya çalışmadım.
B: Onları bastırmaya veya onlardan kaçmaya çalışmadım.
T: Hislerimi yaşamak konusunda kendime müsaade ettim.
B: Hislerimi yaşamak konusunda kendime müsaade ettim.
T: Ve artık farklı hissediyorum.
B:Ve artık farklı hissediyorum. (Bireyin aklının bir bölümü farklılığı anlamaya çalışıyordur.)
T: Ve artık kendimi….. hissediyorum.
B: Rahatladığımı hissediyorum.
T: Bana rahatsızlık veren hislerden kurtulmak adına bu hisleri yaşadım.
B: Bana rahatsızlık veren hislerden kurtulmak adına bu hisleri yaşadım.
T: Ve önemli bir başarı elde ettim. Artık…… hissediyorum.
B: Ve önemli bir başarı elde ettim. Artık kendimi daha iyi hissediyorum.
Birey bu ifadeleri büyük bir rahatlama ve memnuniyetle söyleyecektir.
T: Kendimi daha iyi hissediyorum. Bu şekilde hissetmem çok normal.
B: Kendimi daha iyi hissediyorum. Bu şekilde hissetmem çok normal.
Bu noktadan sonra terapistin bireyi tekrar test etmesi gereklidir. Birey hala belli bir seviyede
de olsa suçluluk duygusu hissediyor olabilir. Ya da geçici olarak ortadan kaybolmuş olabilir.
Bu bağlamda, kalıcı sonuçlar elde etmek adına suçluluk duygusunun tamamen ortadan
kalkması gerekebilir.
Bununla birlikte, terapist kaydettikleri ilerlemeyi kontrol etmek isteyebilir. Bu sayede de,
bireyin içinde onu rahatsız eden herhangi bir his kalıp kalmadığını gözden geçirmiş olur. Bir
önceki örnekte terapist bireye hissettiklerinin güncel hayatında meydana gelen ve onun hoşuna
gitmeyen bir olay yüzünden ortaya çıktığını söylemişti. Birey ise suçluluk hissettiğini
söylemişti. Daha sonra terapist bunun nedenini söylemişti. Birey ise ailesine kötü davrandığı
için kendini kötü hissettiğini söylemişti. Bunlar bireyin kullandığı ifadele olduğu için terapist
bireyi test ederken bu ifadeleri kullanmıştır.
66
Duyguları BoĢaltmak; bilgi DVD si Disk I
Bazı zamanlarda bireylerden içlerindeki duyguları bir yastık vasıtasıyla boşaltmaları istenebilir. Bu
gibi durumlarda birey şiddet içeren bir davranış sergilememek için yastığa vurmak istemeyebilir.
Terapist zaten bireyden şiddet içeren bir davranış sergilemesini istemez. Terapistin istediği bireyin
yastık vasıtasıyla, bireyde sorunlar yaratan duyguları boşaltmasını sağlamaktır. Bireyler genellikle
bunu kolaylıkla algılayabilir. Gene de terapistin bu konuda bazı açıklamalar yapması yararlı olabilir.
Birey içindeki duyguların harekete geçmesine izin vermelidir. Bireyin duygularını boşaltmak için
kullandığı hareketler önemli değildir. İsterse yastığı yumruklayabilir. Birey bir şeye, bir yere
vurmaktan hoşlanmayabilir. Önemli olan bireyin duygularını boşaltırken kendini rahat hissetmesidir.
Terapist bireyin kendini rahat hissedebileceği ortamlar yaratmalıdır. Onun duygularını rahat bir
şekilde boşaltabileceği yöntemler bulmalıdır.
İnanmak zor olsa da, bazen bir yastık bireyin hayatını baştan aşağıya değiştirebilir. Terapistler, terapi
sırasında, bir insanın bir insana yapabileceği en kötü davranışlarla karşılaşabilirler. Terapistler,
tecavüz, araba kazaları gibi olayları ele almak zorunda kalabilirler. Terapistin, terapi sırasında hangi
yöntem kullanacağına karar veremiyorsa, kararı bireye bırakmalıdır. Birey kendi duygularına kulak
vererek, terapiste yapmak istediği şeyi söyleyecektir. Birey kararı mutlaka ve mutlaka duygularına
odaklanarak vermelidir. Yastığa vurmak istiyorsa yastığa vurmalı, göğsünü ovmak ve hafifçe vurmak
istiyorsa bu şekilde duygularını boşaltmalıdır. Terapist, bireyle hiçbir şekilde tartışmaya girmemelidir.
Birey kendi için en iyi yolu seçecektir.
Bilinçaltı duygularla ve birçok şeyle doludur. Hipnoz ise bilinçaltına ulaşmak için kullanılan bir
yöntemdir. Birey hipnoz sayesinde bastırdığı duygularına ulaşabilir. Bu duygular birey çocukluğuna,
lise yıllarına, hatta doğumuna bile götürebilir. Terapist bireyin hipnozda olduğunu çok rahat bir
şekilde gözlemleyebilir. Terapistlerin verdiği telkinlerin başarıya ulaşması için, bu telkinlerin yerine
getirilmesini önleyen olumsuz duygular ortadan kaldırılmalıdır. Bu duyguların ortadan kaldırılması,
telkinlerin direkt olarak bilinçaltına ulaşmasını sağlayacaktır. Ön görüşme sırasında bireyle
verilebilecek telkinler üzerinde konuşulduysa, olumsuz duygular ortadan kaldırıldıktan sonra istenen
telkinler verilebilir. Bireyler, hipnoz sırasında son derece aktif olsalar da, uyumaya başlayabilirler.
Bununla birlikte, terapistler direkt telkinler vermekte zorlanabilirler. Verilen telkinlerin başarıya
ulaşması için bilincinden devreden çıkarılması gerekir.
Regresyon sırasında bireyler, EFT vasıtasıyla duygularına odaklanırken, hiç beklenmedik bir anda o
ana kadar hiç farkında olmadıkları olaylarla yüzleşebilirler. Bu olaylar bireyler için çok acı verici
olabilir. Bireyler hiç farkında olmadıkları acılarla yüzleşmek zorunda kalabilirler. Fakat bu duyguların
boşaltılması gereklidir. Bununla birlikte, EFT vasıtasıyla duygulara odaklanmak, olayları yeniden
yaşamak bireylerin olayların olumlu tarafını görmesini de sağlayacaktır. Bireyin olayı yaşarken ki
hisleri, olayın olumlu taraflarını görmesini engellemiş olabilir. Birey içinde kalan duyguları
boşalttıktan sonra olayların içindeki güzellikleri keşfedebilir.
Bireyler duygularını boşaltırken yastık kullanabilirler. Bu yastığı kullanırken, içlerinde bir şeylerin
değiştiğini fark edeceklerdir. Bireyler regresyon sırasında birçok hissi bir arada hissedebilirler.
Bireyler bütün bu duygulardan kurtulduktan sonra, hayatlarına son derece sağlıklı bir şekilde devam
edebilirler. Seansta yaşananlar, bireyin hayatında mucizeler yaratabilir. Terapistler regresyon,
duygusal rahatlama, veya rüya regresyonları sırasında bireylerin duygularını rahat bir şekilde
boşaltmasına izin vermelidirler. Ortaya çıkan duyguları tekrar bilinçaltına geri sokmaya
çalışmamalıdırlar. Yani bir anlamda, sıkılan diş macununu yeniden tüpe sokmaya çalışmamalıdırlar.
Bireylerin EFT vasıtasıyla, duygularına odaklanması duyguların kolay bir şekilde boşaltmalarını
sağlayabilir.
67
Bazı zamanlarda çok sert olduğunu düşündüğünüz bireyler bile terapi sırasında ağlayabilirler. Birey
odaklandıkları duygular, terapistlerin telkinine gerek kalmadan bireyleri regresyona sürükleyebilir.
Bireyler bir anda hiç farkında olmadıkları olayları hatırlayabilirler. Bireyler hissettikleri duygular,
onlara bazı olayları çağrıştırabilir. Bu sayede birey bilinçaltında olanları hatırlayabilir. Bilinçaltı,
terapist ve bireyin ona yardım etmek istediğini anladığında, onlara gereken bilgileri verecektir. Birey
bütün bu duygularından kurtulduğunda, olayda kendisinin hiçbir suçu olmadığını da anlayacaktır.
Duygular olayların üstünü kapatır. Gerçek hipnoz, sezgisel bir olaydır. Doğal ve dogmatik bir süreçtir.
Bireylerin doğasında iyileşmek vardır. Terapist ve birey duygular üzerinde çalışırken, bilinçaltını da
kendi taraflarına çekerler. Çünkü bilinçaltı onların ona yardım etmek istediklerini anlayacaktır. Bu
noktada terapist gereken telkinleri verebilir. Çünkü artık telkinleri engelleyen faktörler ortadan
kalkmıştır. Bireylerde sorunlara yol açan duygular ortadan kalktığı için bireyler kendilerini son derece
rahatlamış hissederler. Gene de terapistler onları rahatlatmak ve desteklemek adına bazı direkt
telkinlerde bulunabilirler. Ayrıca bazı telkinlerde bulunarak onları bir kez daha test edebilirler.
Yaptıkları bu test artakalanları temizlemek adına önemlidir. Duyguların boşaltılmasından sonra verilen
direkt telkinler kalıcı değişimler sağlayacaktır.
Terapistleri EFT yöntemini öğrenmeleri onlar için çok yararlı olacaktır. EFT’nin hipnozla birlikte
kullanılması mucizeler yaratabilir. Terapist hiçbir zaman için aceleci davranmamalıdır. Her şeyi adım
adım değerlendirmelidir.
Bazı zamanlarda terapistlerin gözlerini kapaması ve bireylerin onları izlemesi, daha gözlerini
kapamaları yararlı olabilir. Birey terapistin EFT yöntemini uygulayışını seyrettikten sonra, kendisi de
aynı yöntemi uygularken terapisti hiç düşünmeden, yaptıkları şey hakkında en ufak fikirleri
olmaksızın takip ederler. Bireyin terapistin direktiflerini uygulaması, terapistle uyum halinde
çalıştığının göstergesidir. Birey terapistin ona yardım etmek için orada olduğunu bilincindedir.
Terapistin yaptığı işin ehli olduğunun bilincindedir. Birey ve terapist uyum sağladıkça bireyin
hipnozu derinleşecek ve duygularını boşaltması kolaylaşacaktır. Bununla birlikte, terapistin hipnoza
başlamadan önce bireye hipnozun ana hatlarından bahsetmesi sakıncalı olabilir. Terapistler, başka
terapistleri taklit etmemeli kendilerine özgü yöntemler kullanmalıdırlar. Terapistlerin sadece belirli
yöntemler üzerinde yoğunlaşması, onları konunun derinine inmekten alıkoyabilir. Belirli bir teknik
üzerine yoğunlaşmak, terapistin sezgilerini de kullanmasını engelleyebilir. Terapist seansı akışına
bıraktığı, doğru kelimeler doğru zamanda aklına gelecektir. Bu yüzden terapist seansı hiçbir zaman
için bir plana uydurmaya çalışmamalıdır. Terapistin sezgisel olarak vereceği telkinler bireye daha
fazla yarar sağlayacaktır. Belli bir plana uymaya çalışmak terapisti de gerecektir. Kafasının sadece
bir noktaya odaklanmasına neden olacaktır. Terapist için önemli olan geçerli felsefeleri öğrenmek,
konuları temel anlamda anlamak olmalıdır. Her terapist kendine özgü bir yol çizmelidir.
Eft yi etkin kullanmak
Terapistlerin telkinlerinin verirken, bireyleri izlemesi çok önemlidir. Terapist, terapi sırasında bireyi
gözlemlemeli ve bireyin gerekli duygu yoğunluğuna ulaşıp ulaşmadığını anlamalıdır. Bireyin, onda
rahatsızlık yaratan duygularından kurtulup kurtulmadığından emin olmalıdır. Gerekirse onu test
etmelidir. Hipnoz sırasında bireyler, terapistlerin söylediklerini uygularlar. Terapist gerektiği
takdirde bireyi yönlendirmelidir. Birey zaten gerekli ipuçlarını yakalayarak, gerekli hamleleri
yapacaktır. Bireyin gözlerini kapaması iç dünyasına odaklanması için yeterli olacaktır. Birey
duygularını boşaltıp rahatladıktan sonra direkt telkinlerde bulunmak yararlı olabilir. Bireyler gergin
bir haldeyken bu tür telkinlerde bulunmak zararlı olabilir. Birey, rahat, huzurlu ve uyumlu iken direkt
68
telkinler vermek, terapistin hedefine ulaşmasını kolaylaştıracaktır. Bu bölümde size birkaç seans
örneği sunulacaktır. İlk örnekte EFT tekniğinden bazı örnekler göreceksiniz.
Terapist: Nasılsın? Kendini nasıl hissediyorsun?
Birey: Kapalı ve dar alanlara girdiğim zaman endişeleniyorum. Kendimi pek rahat hissetmiyorum.
T:Yani klostrofobin var. Bana bir örnek verebilir misin? Kendini en son ne zaman böyle hissettin
mesela.
B:Uçaktayken.
T:Şimdi 3ten geriye doğru sayacağım. Bir uçakta olduğunu hayal et. 3,2,1. İyi misin?
B:Havadayız. Sanırım bir türbülansa girdik.
T:Vücuduna odaklan. Ne hissediyorsun.
B:Göğsümde baskı hissediyorum.
T: Yani pek rahat değilsin öyle mi.
B:Evet.
T:Bu rahatsızlıktan kurtulmak mı istiyorsun? Yoksa bu rahatsızlığa dayanabilir misin?
B:Tabi ki de kurtulmak istiyorum. Pek dayanabileceğim bir duygu değil.
T:Şimdi sen şu cümleleri söylemeni istiyorum. “Göğsümdeki bu rahatsızlık verici duygudan
kurtulmak istiyorum. “
B: Göğsümdeki bu rahatsızlık verici duygudan kurtulmak istiyorum.
T:Şimdi bu duyguya odaklanmanı istiyorum. Bu duyguyu tanımlayabilir misin?
B:Göğsümde gerginlik hissediyorum.
T:”Bu gerginlikten kurtulmak istiyorum.”
B: :”Bu gerginlikten kurtulmak istiyorum.”
T:Şimdi senden beni takip etmeni istiyorum. Yavaşça gözlerini açar mısın? Yüzük parmağını ve orta
parmağını bitişik bir biçimde tutmanı istiyorum. Bu iki parmakla, senden gösterdiğim yeri ovmanı
istiyorum. (Köprücük kemiğinin biraz aşağısı). Ovarken şu cümleleri söylemeni istiyorum.
“Uçaktayken kendimi gergin hissediyorum.”
B:Uçaktayken kendimi gergin hissediyorum.
T:Bu gerginliği göğsümde hissediyorum.
B:Bu gerginliği göğsümde hissediyorum.
T:Böyle hissedebilirim.
B:Böyle hissedebilirim.
69
T:Klostrobim olabilir.
B:Klostrofobim olabilir.
T:Çünkü bu şekilde davranmama yol açacak bir şey oldu.
B:Bu şekilde davranmama yol açacak bir şey oldu.
T:Duygularımı hissetmem çok normal.
B:Duygularımı hissetmem çok normal.
T:Onlar benim duygularım.
B:Onlar benim duygularım.
T:Her ne kadar kendimi gergin hissetsem de…
B:Her ne kadar kendimi gergin hissetsem de….
T:Her ne kadar klostrofobim olsa da….
B:Her ne kadar klostrofobim olsa da,
T:Kendimi bu şekilde de kabul ediyor ve seviyorum.
B:Kendimi bu şekilde de kabul ediyor ve seviyorum.
T:Her ne kadar kendimi gergin hissetsem de,
B:Her ne kadar kendimi gergin hissetsem de,
T:Her ne kadar göğsümde endişe hissetsem de,
B:Her ne kadar göğsümde endişe hissetsem de,
T:Bu şekilde hissetmem çok normal.
B:Bu şekilde hissetmem çok normal.
(Terapist karşısındaki bireyin sesinde bir değişim hissedene kadar bu uygulamayı sürdürmeye devam
etmelidir. )
T:Şimdi senden gösterdiğim yere hafif hafif vurmanı istiyorum. (Terapist kaşının hemen üstünü
gösterir.) Gergin ve endişeli hissediyorum.
B:Gergin ve endişeli hissediyorum.
T:(Terapist bireyden gözlerinin hemen yanına vurmasını ve aynı cümleleri söylemeye devam etmesini
ister.)
B:Gergin ve endişeli hissediyorum.
T:(Terapist bireyden gözlerinin hemen altına vurmasını ve aynı cümleleri söylemeye devam etmesini
ister.)
70
B:Gergin ve endişeli hissediyorum.
T: (Terapist bireyden gözlerinin burnun altına, dudağın üstüne vurmasını ve aynı cümleleri söylemeye
devam etmesini ister.)
B:Gergin ve endişeli hissediyorum.
T:Bu gerginliği vücudumda hissediyorum.
B:Bu gerginliği vücudumda hissediyorum.
T: (Terapist bireyden gözlerinin çenesinin biraz üstüne vurmasını ve aynı cümleleri söylemeye devam
etmesini ister.)Bu gerginliği göğsümde hissediyorum.
B:Bu gerginliği göğsümde hissediyorum.
T:Şimdi senden derin bir nefes almanı ve bırakmanı istiyorum. Nefesini bıraktıktan sonra, biraz önce
ovduğun yere vurmanı istiyorum. Şu anda gerginlik hissediyorum.
B: Şu anda gerginlik hissediyorum.
(Terapist bireyin bu gerginlikten kurtulmakta olduğunu hissetmektedir ve bireyi desteklemek için
birkaç cümle söyler.)
T:Ama bu gerginlik ortadan kayboluyor.
B: Ama bu gerginlik ortadan kayboluyor.
T:(Terapist bireyden göğsüne vurmasına ister)Artık daha iyi hissedebilirim.
B:Artık daha iyi hissedebilirim.
T:(Terapist bireyin yüzünden daha iyi hissettiğini anlamaktadır. Terapist bireyden baş parmağına
vurmasını ister.)Şimdi bu gerginlikten kurtuluyorum.
B:Şimdi bu gerginlikten kurtuluyorum.
T:(Terapist bireyden orta parmağına vurmasını ister.)Şimdi gerginlikten kurtuluyorum.
B:Şimdi gerginlikten kurtuluyorum.
T:(Terapist bireyden elinin dışına vurmasını ister.) Şimdi bu gerginlikten kurtuluyorum.
B:Şimdi bu gerginlikten kurtuluyorum.
T:(Terapist bireyden birkaç kez derin derin nefes alıp vermesini ister) Şu anda ne hissediyorsun.
B:Kendimi daha iyi hissediyorum.
T:(Terapist bireyi desteklemek amacıyla birkaç cümle söyler) Bu şekilde hissetmem çok normal.
B:Bu şekilde hissetmem çok normal.
T:Daha iyi hissetmem çok normal.
B:Daha iyi hissetmem çok normal.
71
T:Biraz önce klostrofobim vardı.
B:Biraz önce klostrofobim vardı.
T:Bu fobim benim göğsümde..
B:Bu fobim göğsümde gerginliğe neden oluyordu.
T:Bu duyguyu hissetmek içim kendime müsaade ettim.
B:Bu duyguyu hissetmek için kendime müsaade ettim.
T:Ve daha sonra bu duygudan kurtuldum.
B:Ve daha sonra bu duygudan kurtuldum.
T:Ve şimdi kendimi….
B:Ve şimdi kendimi iyi hissediyorum ve bu çok normal.
Bütün bireyler bu şekilde hızlı ilerlemeyebilir. Terapistler bireyleri sıkmayacak bir şekilde telkinler
vermelidirler.
Örnek:
T:Şimdi senden gözlerini kapamanı ve sorununu bana anlatmanı istiyorum.
B: Bir grup insan önüne çıktığımda, konuşmakta zorluk çekiyorum ve korkuyorum.
T:Bu konu hakkında düşünmek bile seni….
B:Bu konu hakkında düşünmek bile beni endişelendiriyor. Vücudumda rahatsızlık hissediyorum.
T:Şu cümleler kurmanı istiyorum. “Vücuduma odaklanıyorum. Kendimi endişeli ve sinirli
hissediyorum.”
B:Vücuduma odaklanıyorum. Kendimi endişeli ve sinirli hissediyorum.
T:Şimdi 3 ten geriye doğru sayacağım. Kendini bir topluluğun önünde hissetmeni istiyorum. 3,2,1,
bir grup insanın önündesin.
B:Kendimi gerçekten çok gergin hissediyorum. Nedeni bilmiyorum ama biraz sinirliyim.
T:”Bu şekilde hissetmem normal. Bunlar benim duygularım. Benim böyle hissetmeme neden olacak
bazı olaylar oldu. “
B: Bu şekilde hissetmem normal. Bunlar benim duygularım. Benim böyle hissetmeme neden olacak
bazı olaylar oldu.
T:Şimdi senden hissettiğin gerginliğe odaklanmanı istiyorum. Bu hissi vücudunun neresinde
hissediyorsun.
B:Kafamda.
72
T:Çok güzel. Şimdi senden bu hisse odaklanmanı istiyorum. Bu duygu seni rahatlatıyor mu,
rahatsızlık mı veriyor.
B:Rahatsızlık veriyor.
T:Güzel. İyi bir his mi kötü bir his mi?
B:Kötü.
T:Bu duyguyu içinde tutmak mı istiyorsun. Yoksa kurtulmak mı istiyorsun.
B:Kurtulmak istiyorum.
T:Bu duygudan kurtulmak istediğini söyle.
B:Beni geren ve sinirlendiren bu duygudan kurtulmak istiyorum.
T:Tekrar söyle.
B: :Beni geren ve sinirlendiren bu duygudan kurtulmak istiyorum.
Bazı durumlarda, birey son derece laubali şekilde duygulardan kurtulmak istediğini söyleyebilir.
Bilinçaltı bu tarzda söylenen cümleleri anlamayacaktır. Bu durumda terapist bireyin aynı cümleyi
birkaç kez söylemesini sağlayarak, cümlelerine kesinlik katabilir.
T:Şimdi senden bu duyguya odaklanmanı istiyorum. Bu duygudan kaçmamalısın. Bu duyguyla
yüzleşmelisin. Şimdi yavaşça gözlerini aç. Parmaklarını sana gösterdiğim gibi tut. (Terapist işaret
parmağını ve orta parmağını birleştirir.) Parmağını köprücük kemiğinin hemen altına indirmeni ve
orada tutmanı ve orayı ovmanı istiyorum. Şimdi gözlerini kapa. Dairesel bir şekilde ovmaya devam
et. Şimdi şu cümleleri kurmanı istiyorum. “Her ne kadar gergin ve sinirli olsam da…”
B:Her ne kadar gergin ve sinirli olsam da..
T:Bu şekilde hissetmem çok normal.
B:Bu şekilde hissetmem çok normal.
T:Başıma bu şekilde hissetmeme yol açacak bazı olaylar geldi.
B:Başıma bu şekilde hissetmeme yol açacak bazı olaylar geldi.
T:Bu şekilde hissetmem çok normal çünkü bunlar benim duygularım.
B:Bu şekilde hissetmem çok normal çünkü bunlar benim duygularım.
T:Her ne kadar endişeli olsam da,
B:Her ne kadar endişeli olsam da,
T:Her ne kadar sinirli olsam da,
B:Her ne kadar sinirli olsam da,
T:Bu şekilde hissetmem çok normal.
73
B:Bu şekilde hissetmem çok normal.
T:Çünkü kendimi bu şekilde de kabul ediyorum.
B:Kendimi bu şekilde de kabul ediyorum.
T:Her ne kadar endişeli ve sinirli olsam da,
B:Her ne kadar endişeli ve sinirli olsam da,
T:Kendimi içtenlikle ve bütün olarak kabul ediyorum.
B:Kendimi içtenlikle ve bütün olarak kabul ediyorum.
T:Şimdi sende iki parmağınla gözünün hemen üstüne vurmanı ve şu cümleleri söylemeni istiyorum.
“Sinirli ve endişeli hissediyorum.”
B:Sinirli ve endişeli hissediyorum.
Terapist bireyden bir önceki örnekte olduğu gibi, bütün EFT noktalarına vurarak, kendini gergin ve
endişeli hissettiğini söylemesini ister.
T:Şimdi senden yavaşlamanı istiyorum. Dur ve yavaşça gözlerini kapa. Derin bir nefes al ve bırak.
Tekrar derin bir nefes al. Vücuduna odaklan. Neler oluyor.
B:Başımın daha iyi olduğunu hissediyorum. Sanırım biraz kızgınım.
T:Öfkeyi nerede hissediyorsun? Vücudunda da mı?
B:Midemde ve gözlerimde.
T:İyi bir his mi kötü bir his mi?
B:Kötü.
T:Rahat mısın, rahatsız mı?
B:Rahatsız.
T:Bu duyguyu içinde tutmak mı istiyorsun yoksa kurtulmak mı.
B:Kurtulmak istiyorum.
T:Vücudum…….
B:Kızgınım ve bu öfke vücudumda gerginliklere yol açıyor.
T:(Terapist bireye bir yastık uzatır. ) Şimdi senden bu duyguya izin vermeni istiyorum. Bu duygunun
omuzlarından kollarına, oradan da ellerine akmasına izin ver. Bu duyguya yastığa boşaltmanı
istiyorum. Vurmaya başla.
B:(Birey yastığa vurmaya başlar.) Kızgınım. Öfkeliyim.
T:Diğer elini de kullan.
74
Birey daha hızlı bir şekilde vurmaya başlar ve aynı şekilde konuşmaya devam eder.
T:(Birey yastığa vurmayı keser.) Derin bir nefes al. Vücuduna odaklan. Nasıl hissediyorsun.
B:Daha iyi hissediyorum. Midemde hala biraz bir şeyler var.
T:Devam et.
B:Kesinlikle kendimi daha iyi hissediyorum.
T:Söylediklerimi tekrar et. “Daha iyi hissetmem çok normal.”
B:Daha iyi hissetmem çok normal.
T:Biraz önce kızgındım ve bu kızgınlık beni….
B:Biraz önce kızgındım ve bu kızgınlık beni geriyordu.
T:Fakat bu duygudan kurtuldum ve kendimi….
B:Fakat bu duygulardan kurtuldum ve kendimi rahatlamış hissediyorum.
T:Biraz önce midende hala bir şeyler kaldığını söyledin. Şimdi senden midene odaklanmanı
istiyorum. Bana neler olduğunu anlat.
B:Homurtular hissediyorum. Fakat bu homurtular bana bir şeyler hatırlatıyor.
Terapist bu seansta regresyon yerine direkt telkinleri kullanmayı tercih etmiştir.
T:Şimdi senden bu duyguya odaklanmanı istiyorum. Benim söylediklerimi tekrar et. “Midem
gurulduyor.”
B:Midem gurulduyor.
T:Ve kendimi……… hissediyorum.
B:Ve kendimi üzgün hissediyorum.
T:Bu güzel bir duygu mu kötü bir duygu mu?
B:Kötü.
T:Bu duygudan kurtulmak mı istiyorsun yoksa bu duyguyu içinde tutmak mı istiyorsun.
B:Kurtulmak istiyorum.
T:Şimdi senden gözlerini açmanı ve işaret parmağını ve orta parmağını birleştirmeni istiyorum. Daha
sonra köprücük kemiğinin hemen altını ovmanı ve söylediklerimi tekrar etmeni istiyorum. “Her ne
kadar midem guruldasa da…,”
B:Her ne kadar midem guruldasa da,
T:Her ne kadar kendimi üzgün hissetsem de,
B:Her ne kadar üzgün hissetsem de,
75
T:Bu şekilde hissetmem çok normal.
B:Bu şekilde hissetmem çok normal.
T:Bu benim duygum.
B:Bu benim duygum.
T:Benim böyle hissetmeme yol açacak bir olay oldu.
B:Benim böyle hissetmeme yol açacak bir olay oldu.
T:Her ne kadar midem guruldasa da,
B:Her ne kadar midem guruldasa da,
T:Böyle hissetmem çok normal.
B:Böyle hissetmem çok normal.
T:Çünkü kendimi tamamen ve içtenlikle kabul ediyorum.
B:Çünkü kendimi tamamen ve içtenlikle kabul ediyorum.
T:Her ne kadar midem guruldasa da, ve kendimi üzgün hissetsem de,
B: Her ne kadar midem guruldasa da, ve kendimi üzgün hissetsem de,
Terapistlerin bireylerin nefes alış veriş şekillerine dikkat etmesi gereklidir.
T:Her ne kadar midemin guruldadığını bilsem de,
B:Her ne kadar midemin guruldadığını bilsem de,
T:Her ne kadar üzgün olsam da,
B:Her ne kadar üzgün olsam da,
T:Kendimi tamamen ve içtenlikle kabul ediyorum.
B:Kendimi tamamen ve içtenlikle kabul ediyorum.
Terapist bu noktadan sonra EFT uygulamasına geçer. Terapistler EFT sırasında bireylerin
duygularından kurtulmaya başladıklarını hissederlerse, bu şekilde telkinler verebilirler. Terapist belli
bir noktadan sonra, sesinin tonunu alçaltarak bireyi yönlendirmeyi bırakabilir ve bireyin kendi haline
bırakabilir. Bireyin ona rahatsızlık veren duygudan kurtulmaya başladığını gözlemlediklerinde, bu
süreci telkinlerle destekleyebilirler. Birey bu uygulamadan sonra kendini rahatlamış hissedecektir.
Midesindeki gurultular ortadan kaybolacaktır. Terapist bireye tekrar tekrar bu tür hisleri hissetmenin
normal olduğunu telkin etmelidir. Bu hisler kötü hisler bile olsa, bireyin böyle hisleri hissetmenin
normal olduğunu anlaması gereklidir. Aynı zamanda birey bu tür duygulardan kolaylıkla
kurtulabileceğini de bilmelidir. Birey zaten bu süreç sonunda kendisini rahatlamış hissedecektir.
Terapist EFT uygulamasının sonunda, bireyin iyileşme sürecini desteklemek amacıyla bireyin tedavi
öncesinde kendini rahatsız hissettiği bir sahneyi gözünde canlandırmasını isteyebilir. Bireyin kendini
bu durumda da rahat hissetmesi, tedavinin yolunda gittiğinin işaretidir. Terapist, bireyi desteklemek
76
adına direkt telkinler vermeyi sürdürebilir. Bireyin kendini iyi hissetmesi, terapistin de kendini iyi
hissetmesini sağlayacaktır. Tedavi sürecinin kısalığı bireylerin kendilerini de şaşırtacaktır. Kendileri
de, kendi durumlarına inanamayacaklardır. Bazı durumlarda, bireyin farkında olmadığı derindeki
duyguların iyileşmesi gerekebilir. Sevgi her şeyin ilacıdır. Sevgi her hastalığı tedavi edebilir.
Terapistin bu derindeki duyguların su yüzüne çıkmasına izin vermesi gerekebilir. Terapistin yapması
gereken bu duygular üzerinde çalışmaktır. Bunun yanında terapist, bireyin başarılarını artıracak
telkinlerde bulunmalıdır. EFT bireylerin son derece hızlı bir şekilde iyileşmesini sağlayacaktır. Seansa
yüzleri asık bir şekilde gelen bireyler bile, seansın sonunda etrafa gülücükler saçacaklardır.
Terapist bazı durumlarda, bireyden acısı seviyesini derecelendirmesini isteyebilir. Terapistin bireyden,
tedavi öncesinde ve sonrasında bu acı seviyesi hakkında yorum yapmasını isteyebilir. Böylece de
bireyin gelişim sürecini takip edebilir. Terapist bireye yaşayacaklarını söylerse, bu birey açısından
doğru olmayabilir. Fakat bireyin terapiste anlattıkları kesinlikle gerçektir. Terapist bireylerin
tecrübelerini yeniden yaşamalarına izin vermelidir. Bilinçaltıyla herhangi bir tartışmaya girmemelidir.
Bu yüzden bireylerin kendilerini iyi hissettiklerini söylemeleri çok önemlidir.
Bazı durumlarda terapistler bireylerin yastığa vurmaya ikna edemeyebilirler. Terapistlerin yapması
gereken, terapi öncesinde bireylerle yaşayabilecekleri hakkında detaylı bir görüşme yapmaktır. Ayrıca
bireyin yastığa vurmadan önce, duygularını boşaltmaya başlamış olması çok önemlidir. Bireylerin,
öfke, hayal kırıklığı veya kızgınlık hissettiği durumlarda, yastık bireylerin bu tür duygularını
boşaltması için önemli bir araç olacaktır.
Terapinin hazırlık aşaması, tedavinin başarıya ulaşması açısından çok önemlidir. Terapist ve bireyin
ön görüşme sırasında bile, göz göze olması gereklidir. Bireylerin kendilerini, rahat ve huzurlu
hissetmesi gereklidir. Terapistlerin önceliği bireyleri rahat ve huzurlu hissetmek olmalıdır. Daha sonra
ise terapist bireye bazı egzersizler gösterebilir. Bu egzersizler, bireyin kendi kendini hipnoz etmesine
yönelik olacaktır. Bu tür bir hipnoz vasıtasıyla birey yavaş yavaşta olsa, ona rahatsızlık veren
duygulardan kurtulmaya başlayacaktır. Daha sonra terapist bireyden gözlerini kapamasını ve derin bir
nefes almasını isteyebilir. Daha önce de belirttiğimiz gibi bireyin kendini rahat hissetmesi çok
önemlidir. Daha sonra terapist bireyden bazı ifadeleri tekrar etmesini isteyebilir. Örneğin, benim adım
Burak gibi. Terapist daha sonra bunun doğru olup olmadığını da sorabilir. Bazı insanlar bilmediklerini
söyleyebilirler. Terapistler bireylerin algılarını doğrulamak adına bazı saçma ifadeler de
kullanabilirler. Benim adım Burak Kut gibi. Bireye bu ifadenin doğruluğu sorulduğunda, birey bu
ifadeyi saçma bulacaktır. Bireyin doğru ve yanlış ifadeler arasındaki farkı anlaması çok önemlidir.
Bireylerin vücutlarındaki değişiklerin farkında olması da çok önemlidir. Terapistlerin bireylerin
üzerindeki baskıyı azaltması gereklidir. Terapistlerin amacı bireyi bir sınavdan geçirmek değildir.
Terapistlerin amacı bireylere bazı şeyleri öğretmeye çalışmaktır. Terapistlerin telkinleri bireylerin
gerekli bilgileri son derece hızlı bir şekilde öğrenmesini sağlayacaktır. Bu bilgiler bireylerin
duygularından haberdar olmasını sağlayacaktır.
Bireylerin içlerinde tuttukları duygular, zaman geçtikçe yani bireyler bu duygulardan kurtulmadıkça,
onları daha kötü hale getirecektir. Bireyler onlara rahatsızlık veren duygulardan kurtulduklarında,
rahatlayacaklardır. Bu rahatlama onların hayatlarına devam etmelerini sağlayacaktır. Fakat bireyler bu
duygulardan kurtulana kadar, onlarla ilgilenmelidirler.
Bazen bireyler, sorunlarını önemsiz bulabilir. Fakat bazen küçücük bir sorun bile bireylerin hayatını
alt üst edebilir. Örneğin, engebeli bir arazide yürüdüğünüzü düşünün. Ayakkabınızın içine kaçan
küçük bir çakıl taşı bile, sizin bütün yürüyüşünüzü bozacaktır, hatta ve hatta canınızı acıtacaktır.
77
Bireylerin gerginlik ve rahatlık arasındaki farkı anlaması da önemli noktalardan biridir. Terapist bu
noktada, bireyden yumruklarını sıkabildiği kadar sıkmasını isteyebilir. Bu durumda birey kendini son
derece gergin hissedecektir. Kısa bir süre içersinde bu gerginlik bireyin bütün vücuduna yayılacaktır.
Birey avuçlarını açtığında bir rahatlama yaşayacaktır. Avuçlarında uyuşma yaşayacaklardır. Kanın
parmak uçlarına doğru aktığını hissedeceklerdir. Bireylerin yaptıkları gevşeme hareketlerini onları
daha da rahatlatacaktır. Önemli olan bireylerin hareket etmesini sağlamaktır. Birey olumsuz
duygularından kurtulduğunda, yerine daha iyileri gelecektir. Bir duyguya erişmenin en kolay yolu
hareket etmektir. Bireyler bütün bu egzersizler sayesinde, hareket ettiklerinde duygularının harekete
geçtiğini anlayacaklardır. Bireyler, iç dünyalarında meydana gelen değişiklerinin, belli hareketler
vasıtasıyla temsil edilmesine izin vermelidirler. Yani bir anlamda, kollarının hareketlerine izin
vermelidirler. Daha önce de söylediğimiz gibi, terapist bireyden hissettikleri duyguyu
derecelendirmesini isteyebilir. Bu gibi durumlarda, terapist bireyin yaptığı hareketlerle, duygusuna
verdiği derecelendirmenin uyumlu olmasına dikkat etmelidir. Birey terapistin verdiği telkinlere
harfiyen uymalıdır. Yani bir anlamda terapist ve birey arasında tam bir uyum olmalıdır. Bu uyum
olmazsa, başarıya ulaşmak zorlaşacaktır. Birey bütün bu egzersizleri uyguladığında, karşısında onu
anlayan uzman birisi olduğunu da anlayacaktır. Bu anlayış da birey ve terapist arasındaki güveni
artıracaktır. Bazı durumlarda, bireyler yastığa vurmaktan çekinebilirler ve hatta utanabilirler.
Terapistlerin yapması gereken, kendilerine özgü yollar bulmaktır. Çünkü her bir bireyin, her bir
vakanın, her bir terapistin kendine özgü özellikleri vardır. Önemli olan ulaşılması gereken yeri ve
oraya nasıl ulaşılacağını bilmektir.
Terapistler, bireylerden yastığa vurmalarını isterlerken hiçbir şekilde şiddet yanlısı olmamalıdırlar.
Onların önüne bir yastık verip, vurmalarını istememelidirler. Regresyon terapisi sırasında bireyin
geçmişte bu şekilde dayak yediği ortaya çıkabilir. Bu da durumu daha kötüleştirecektir. Terapist,
bireyden sadece kollarını aşağı ve yukarı oynatmasını istemelidir.