bir meslek yüksekokulu dergisi -...

Yeni Akademik Yılda Yeni KampüsUluslarası Eğitim ŞansıDevlerin Gücü

Nazarköy İçin Girişimci GençlerEngelsiz İzmirE-Spor

Adana’ daki Miniklere DestekYılmaz Tüzün’ ün Kırmızı Perdesi

bir meslek yüksekokulu dergisisayı: 8 yıl: 2014 yılda 2 kez yayınlanır

Yeni Akademik Yılda Yeni Kampüs

Gemide Ders Denizcilik Sektörü Tartışıldı Çeşme Limanı’ na Ziyaret Terminal Gezisi Denizcilik Gezileri Nabız Tutuyor

Dış Ticaret Dersi

Farklı Dil Farklı Kültür Röportaj

Uluslararası Eğitim ŞansıE. SporcularGenç Bilişimciler 2013 CeBIT’deZaman Yönetimi Yeni Nesil KonsollarGeleceğin Yazılımcıları

Bilgisayar ProgramcılığıÖdemiş ML’yi ağırladı

Bilgisayar Programcılığı Seminerler DizisiArkas Akademi Eğitimi Mezundan TavsiyelerLojistik’e Terminolojisi Ziyareti

Yaşar Üniversitesi MeslekYüksekokulu Adına İmtiyaz SahibiProf. Dr. Şevkinaz GümüşoğluGenel Yayın Yönetmeni Öğr. Gör. Dr. Merba TatYazı İşleri SorumlusuÖğr. Gör. İrem TükelYayın DanışmanıYrd. Doç. Dr Huriye TokerSelim TürsenGörsel Yönetmen Öğr. Gör. Korkut ÜnalÖğr. Gör. Tansel ÖzalpGrafik Tasarım ve UygulamaSara Kuzu Gözde KopHaber MerkeziAyşe Irmak GürkanBatu BeniceBulut CandansayarBuse Girgin Ceylin ÇalışkanelliDidar İnceIşıl Karagözİrem TokcanMerve GenevlioğluMerve GülerMurathan HebilliNilay GüvenOsman TopallarÖzge ÖzerRojin ÖzgüçSenem ÜneySercan ÖzsaraçSinem KoyuncuTuğba UğraşanTuğçe AlagözoğluYeliz SınurYeliz SönmezışıkKapak Çalışması Gözde KopKatkıda BulunanlarMedya İlişkileri Koordinatörlüğü

‘Yaşam Bir İletişim’

‘Öfke Yönetimi’‘Çatışma’ Hep Olumsuz mudur?‘Zaman Satın Alınamaz’

Nazarköy için girişimci gençler

Engelsiz İzmir

Adana’daki Miniklere Destek

Geleneksel Yılbaşı PartisiTRT Spikerinden Tüyolar

18. ve 19. yy’da İzmir

Halk Oyunları Sevdası

‘Dans En Güzel Şey’ Röportaj

Belediyesporun mağlubiyeti

Organizasyon AtölyesiDersimiz protokolYılmaz Tüzün’ün Kırmızı Perdesi Röportaj

Devlerin Gücü Röportaj

4

6789 10

13

14

161820212223

24

2627

28

29

Hayatın Gerçeği ‘Stres’ 30

3132

33Eğlence Hayatı 34

36

39

40

10 Kasım Sürprizi

41

43

4445464748

50

5152

56

57

Tiyatro Nefes Almak Gibidir 54

Yaprak Dergisi Yaşar Üniversitesi MYO4 5

Selçuk Yaşar Kampüsü Konferans Salonunda 23 Eylül Pazartesi günü gerçekleşen törene çok sayıda davetli katıldı. Törene katılanlar arasında Yaşar Üniversitesi Kurucusu ve Onursal Başka-nı Selçuk Yaşar, Yaşar Holding Yönetim Kurulu Başkanı İdil Yiğitbaşı, Mütevelli Heyet Başkanı Ahmet Yiğitbaşı, Yaşar Eğitim ve Kültür Vakfı Başkanvekili Feyhan Yaşar, Rektör Prof. Dr. Murat Barkan, Gediz Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Seyfullah Çevik, İYTE Rektörü Prof.Dr. Mustafa Güden, İzmir NATO Karargahı Komutanı Korgeneral Ben Hodges, KKTC Kon-solosu Uğur Umar, Mütevelli Heyet Üyeleri Prof.

Dr. Refet Saygılı, Prof.Dr. Altan Çilingiroğlu, Dr. Mehmet Aktaş, Aykut Güsar, Hasan Girenes vardı.

Yatırım tutarı 37 milyon liralya ulaşan ek kampüs binası ve bu yıl 385’e ulaşan akademik kadrosu ile yeni akademik yıla başladıklarını belirten Yaşar Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Ahmet Yiğitbaşı törende şunları söyledi: “Bu yatırımla üniversitemize yeni laboratuvarlar, derslikler ve ofis alanlarının yanı sıra 6 adet amfi, yaklaşık 600 araçlık otopark ve bir sosyal tesisi de kazandırdık” dedi.

Yaşar Üniversitesi 2013-2014 akademik yılına yeni kampüs alanı ile merhaba dedi. Toplam 35 milyon TL yatırımla yapılan yeni kampüs alanında yeni laboratuvarlar, derslikler ve ofis alanları 6 adet amfinin yanı sıra yaklaşık 600 araçlık otopark ve bir sosyal tesis de bulunuyor.

Yaşar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Murat Barkan ise “Uluslararası bir kent üniversitesi olma vizyonumuz doğrultusunda bu kapasite, öğrenci başına 10 metrekarelik, öğretim üyesi başına da yaklaşık 100 metrekarelik alanı ifade ediyor” dedi.

İlk ders

Açılış konuşmalarının ardından, üniversiteye derece ile giren öğrencilere ödülleri verildi. İlk tören Emekli Büyükelçi ve Yaşar Üniversitesi Akdeniz Araştırmaları Merkezi Başkanı Ertuğrul Apakan’ın verdiği ‘’Uluslararası İlişki-lerde Yeni Yönelimler’’ konulu ilk ders ile sona erdi.

Programın ikinci bölümünde ise DYO resim yarışması ödülü eserler sergisinin açılışı yapıldı. Daha sonra yeni kampüsün açılış törenine geçil-di. Selçuk Yaşar, İdil Yiğitbaşı, Ahmet Yiğitbaşı, Prof. Dr. Murat Barkan, Dr. Mehmet Aktaş, Feyhan Yaşar, Prof. Dr. Refet Saygılı, Aykut Güsar’ın yeni binanın kurdelesini kestiği tören verilen resepsiyon ile sona erdi. Didar İNCE

Yeni Akademik Yılda, Yeni Kampüs


GEMİDE DERSYaşar Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Turizm İşletmeciliği Bölümü öğrencileri ile Meslek Yüksekokulu Turizm ve Otel İşletmeciliği Programı öğrencileri ders kapsamında bir araya geldiler. Alsancak Lima-nı’na demirleyen Costa Fascinosa gemisini ziyaret eden öğrenciler meslek-leri ile ilgili bilgiler edindi.

Öğrencilerin mesleklerinin avantaj ve deza-vantajları ile ilgili bilgiler edindiği gezide bir gemide çalışmanın zorlukları söyle

anlatıldı:"Gemilerde çalışmak gerçekten çok zor ve sabır gerektiren bir meslek. Bazen bu durum psikolojik sıkıntılar yaratabiliyor. Sabırsız davranışlar ser-gileyebiliyoruz ya da mutsuz olduğumuz günler oluyor. Çünkü aylarca denizde kalıyoruz bir çok şeyden mahrum kalabiliyoruz. Ailelerimizi sev-diklerimizi özlüyoruz. Ama mesleğimizi severek yapıyorsak bu gibi sorunlar biraz gözardı edile-biliyor. Bizim bu mesleğimizi tutku yapan şey deniz sevdası".

Dünya'yı GezdikMesleği yapmanın eğlenceli tarafları ise şöyle dile getirildi, "çalıştığınız mürettebat sizin aileniz gibi

oluyor. Bu yüzden sorunlarınız bir nebze de olsa azalıyor. Eğer Costa gibi bir gemide çalışıyorsa-nız zaten, yolcularla birlikte eğlenebiliyorsunuz. Her gelen yeni turla birlikte bir şeyler öğreniyor-sunuz. Neredeyse Dünyayı geziyoruz. Her git-tiğimiz yerden yeni bir şeyler öğreniyoruz, yeni kültürler, yeni lezzetler ve yeni insanlar tanıyo-ruz. Bu tabii ki insana çok şey katıyor. Mesleği-mizin iyi yanlarından birisi de böyle" diyerek sözlerini noktaladı.

Yüzen ŞehirÖğrenciler bu geziden çok memnun kaldıklarını belirterek düşüncelerini şöyle paylaştı: “Geminin dışı kadar içi de çok güzel. İçerde ne ararsanız bulmanız mümkün. AVM'den sinema salonlarına kadar her şey var. Sıkılmak imkansız. Böyle bir gemide çalışmak eğlenceli ve güzel olabilir. Ama anlatılığı gibi zorlukları göz önüne alıp böyle bir

Nilay GÜVEN

Denizcilik Denizcilik

Denizcilik Sektörü ve Geleceği‘İzmir’de Denizcilik Sektörünün Mevcut Du-rumu, Geleceği ve Nitelikli İşgücü Gereksi-nimleri’ konulu panel 11 Aralık 2013 tarihinde Yaşar Üniversitesi Selçuk Yaşar Kampüsü kon-ferans salonunda gerçekleştirildi.

Meslek Yüksekokulu Deniz ve Liman İşletme-ciliği Programı tarafından düzenlenen panele programın Sektör Danışma Kurulu üyeleri katıl-dı. Moderatörlüğünü Öğretim Görevlisi Ceren Altuntaş ve Öğretim Görevlisi Kpt. Bülent Onural’ın yürüttüğü panele konuşmacı olarak Deniz Ticaret Odası İzmir Şubesi Başkan Yar-

dımcısı ve MSC Gemi Acenteliği Resmi İlişki-ler Koordinatörü Kpt. Savaş Ercan, TURKON Konteyner Taşımacılık Ege Acente Müdürü Nur Özgen, Nemtaş Denizcilik Genel Müdürü Kpt.Tufan Süslüer ve Nemport Liman İşletmeleri ve Özel Antrepo Nakliye Satış ve Pazarlama Müdü-rü Ceyhan Çabukyürüyen katıldı. Katılımcılar paneldeki konuşmalarına yürüttük-leri denizcilik faaliyet alanlarına ve temsilcisi ol-dukları kuruluşlar hakkında kısa bilgiler vererek başladı. İzmir’de denizcilik sektörünün mevcut durumuna yönelik soru ve sorunları tartışmaları-nın ardından, nitelikli personelin taşıması gere-ken temel yetkinliklere ilişkin soruları yanıtlayan katılımcılar, öğrencileri sektörün işleyişine yöne-lik aktardıkları değerli bilgilerle aydınlattılar.

HABER MERKEZİ


Deniz ve Liman İşletmeciliği Programı Öğretim Görevlisi Kaptan Bülent Onural tarafından organize edilen gezi-

de, Liman İşletme Müdürü Can Özgen ev sahip-liği yaptı. Gezide öğrenciler, derste öğrendikleri gemicilik tabirlerini, gemicilikte kullanılan mal-zeme ve ekipmanları, bunların fonksiyonlarını yerinde görerek aldıkları teorik bilgileri pekiştir-me olanağı yakaladı. Çeşme Limanı’nın İzmir’in deniz ticareti ve lojistiği açısından önemini kav-rayan öğrenciler kendileri için önemli bir çalışma

ortamı olacak limanın koşullarını tanıdı.

Gemide çalışma hakkında fikir sahibi ol-dular

Çeşme’den İtalya’ya yapılan RO-RO ulaştırma hattının işleyişini yakından tanıyarak, Türk

ürünlerinin deniz yoluyla dünyaya nasıl ulaş-tırıldığını öğrenen öğrenciler, limanda bulanan Ulusoy şirketine ait 208 metre uzunluğundaki ULUSOY-15 isimli RO-RO gemisini gezdi. Yak-laşık iki saat süren gezide geminin taşımacılıkta kullanılan tüm bölümleri, gemicilik ve manevra ile ilgili tüm ekipmanları ve işleyişleri, gemi ku-manda ve kontrol sistemleri görüldü, yetkililerin eşliğinde köprü üstü gezildi ve teknik bilgiler alındı. Gemi personelinden meslekle ilgili aldık-ları bilgiler ışığında, ileride gemilerde çalışmayı düşünen öğrenciler denize çıkma konusunda fi-kir sahibi oldu.

Osman TOPALLAR

Denizci Öğrenciler Çeşme’de Temel Gemicilik dersi ile Mesleki Gelişim Etkinlikleri dersini alan öğrenciler, yeni

yılın ilk gezisinde ÇEŞME ULUSOY Limanı’na gitti.

Teknik gezi kapsamında HYT Lojistik Kon-teyner Terminali yetkilileri öğrencilere istif makineleri, farklı konteyner tipleri, konteyner

taşıma kapasiteleri ve konteyner tamir süreçleri ile ilgili bilgiler aktardı. Öğrenciler konteyner sahasın-da dolumu yapılan 20’ ve 40’ konteynerlerin stuffing operasyonlarını izlediler ve yetkililere bu operasyon

ile ilgili sorularını yönelttiler. Bir konteyner termina-linin dolu veya boş konteynerlere ve ithalat-ihracat operasyonlarına göre farklılık gösteren süreçlerine dair bilgiler de alan öğrenciler, derslerde aldıkları bilgilerin uygulamasını yerinde deneyimleme olanağı elde etti.

HABER MERKEZİ

Deniz ve Liman İşletmeciliği Öğrencileri Terminale Teknik Gezi Düzenledi Deniz ve Liman İşletmeciliği Programı öğrencileri Liman ve Terminal İşlemleri dersi kapsamında HYT Lojistik Konteyner Terminalini ziyaret etti.

Denizcilik Denizcilik


Denizcilik DenizcilikMYO Deniz ve Liman İşletmeciliği Programı Öğrencileri Denizcilik Sektörünün Nabzını Tutmaya Devam EdiyorDeniz ve Liman İşletmeciliği Programı birinci ve ikinci sınıf öğrencileri, Mesleki Gelişim Etkinlikleri dersi güz dönemi uygulamaları kapsamında, denizcilik sektörüne ilişkin mesleki bilgilerini ve kültürel donanımlarını geliştirmek amacıyla denizcilik kurum ve kuruluşlarına düzenlenen teknik gezilere katıldı.

Birinci sınıf öğrencileri henüz eğitimlerinin başlangıcında olduklarından, denizcilik kültürüyle tanışmak ve denizcilik kültü-

rünün mesleklerine etkilerini görebilmek için kültürel ağırlıklı gezilerle denizcilik tecrübelerine başladı. Öğrenciler gezilerin ilk etabında geçmişi 1800’lere dek uzanan, Arkas Holding yönetim kurulu başkanı Lucien Arkas’ın koleksiyonun-dan 89 gemi maketi, 126 parça gemi antikası ve 67 tablonun tarihçeleri ile birlikte sergilendiği “ARKAS Deniz Tarih Merkezi”ni gezdi. ARKAS Holding’in emektarı Piyer Kalomeni rehberliğin-de, dünya denizcilik tarihinde önemli izler bıra-kan gemilerin modellerini görme ve hikayelerini

dinleme fırsatı buldular. 17.yy, 18.yy, 19.yy, 20. yy ticaret ve savaş gemi-leri, Türk gemileri ile kayıkları, özel amaçlı gemiler, M.Ö’ye ait gemiler ve keşif gemilerine ait modeller ile gemi antikalarını içeren sergi, öğrencileri denizcilik tarihinin derinliklerine götürdü.

Öğrencilerin diğer bir teknik gezi durağı ise Alsancak’ta bulunan AR-KAS Sanat Merkezi oldu. Ressam Eli Filidis eşliğinde, batılı göçmenlerin İzmir’de oluşturdukları denizcilik sektörünün tarihi gelişiminin anla-tıldığı “18. ve 19. Yüzyıllarda İzmir: Batılı Bir Bakış” adlı sergiyi gezen öğ-

renciler; Louvre Müzesi, British Museum, Ams-terdam Rijksmuseum, Bibliothèque nationale de France, Greenwich The National Maritime Mu-seum, Ecole des Beaux-Arts Paris gibi dünyanın en önemli müzelerinden özel izinlerle getirilen 300 adet fotoğraf, gravür, tablo ile ticaret, nüfus ve sosyal yaşama dair belgeleri görme olanağını yakaladı. Öğrenciler, dönemin önemli deniz tica-ret merkezi olan İzmir’de özellikle İngiliz, Fransız ve Hollandalı tüccarlar ile bunların ailelerinin (Levanten Aileler) bıraktığı izleri, İzmir deniz ticareti ve İzmir Limanının tarihsel gelişimini öğrenme fırsatını yakaladı.

Öğrenciler bir denizcinin yaşam şartlarını deneyimledi

Birinci sınıfların ikinci gezisi İnciraltı’nda bulu-nan Türk Deniz Kuvvetlerine ait EGE Fırkateyni ve PİRİ REİS Denizaltısı müze gemileri ile Üçkuyular’da bulunan LEVENT Marina’ya yapıl-dı. Aktif görevlerini tamamladıktan sonra hizmet dışına ayrılmış olan TCG EGE fırkateyni ile TCG PİRİREİS denizaltısının denizciliği tanıtma, sevdirme ve yaygınlaştırma faaliyetleri çerçeve-sinde Türk Deniz Kuvvetleri tarafından “Müze Gemi” haline getirilmesi kararlaştırılmış, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nın ve İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın ortak bir projesi olarak 1. sınıf askeri müze gemilere dönüştürülerek 01 Temmuz 2007 tarihinde İzmir İnciraltı iskelesinde konuşlandırılarak hal-kın hizmetine açılmıştır. Amerikan yapımı olan ve halen orijinal haliyle muhafaza edilen gemiler, Türk Deniz Kuvvetlerinde yaptıkları hizmet sonrası emeklilik-lerini İzmir halkıyla bir-likte geçiriyor. İzmir’in kültürel yaşamına ayrı bir renk katan ve İnciral-tı’na giden insanların ço-ğunun ziyaret ettiği müze gemiler, denizciliğe ilk adımlarını atan öğrencilere, denizcilik yaşamının ve mesleğinin tanıtılması açısından önemli katkı sağladı. Öğrenciler gemi atmosferi ve yaşamını, gemi idaresini, gemi sistem ve cihazları ile teçhi-zatını yakından görmek, dokunmak, dar ve kısıtlı personel yaşam şartlarını bizzat içinde bulunarak görmekle bir denizcinin yaşam şartlarını dene-yimlemiş oldu.

İzmir Körfezi’nde yatlar için tek marina olma özelliğini taşıyan ve aynı zamanda bir deniz işletmesi olan LEVENT Marina’ya düzenlenen gezi ile öğrenciler görsel olarak birbirinden güzel yatları, bunlara sağlanan hizmet potansiyelini gördü, ileride çalışabilecekleri meslek alanlarının çeşitliliği konusunda bilgi sahibi oldu.

Teknik gezilerle sektöre ilk adım atıldı

İkinci sınıflar, dönem boyunca düzenlenen tek-nik gezilerle almış oldukları gerek teorik gerekse uygulamalı bilgiler paralelinde sektöre ilk adım-larını attılar. Öğrencilerin denizcilik sektörü iş alanlarını tanıması, çalışma hayatı için hedef belirleyebilmeleri ve iş hayatına iyi hazırlanma-ları için en yetkili kişilerden bilgi aldığı gezilerde İzmir’de bulunan devlete ve özel sektöre ait de-nizcilik kurum ve kuruluşlarına ziyaretlerde bu-lunuldu. Gezilerin ilki İzmir Liman Başkanlığı’na gerçekleştirildi. Yetkililer öğrencilere, Liman Başkanlığı’nda gemiler ve denizcilik şirketleri/acentaları ile gemi adamları konusunda yapılan her türlü işlem hakkında bilgiler aktardı. Öğ-renciler, ileride çalışacakları iş yerlerinin Liman

Başkanlığı ile ilişkileri ve bu kurumda çalışma ko-şulları konusunda bilgi sahibi oldu.

İkinci sınıfların sonraki gezi durağı denizcilik mesleğinin geliştirilmesi ve mesleki faaliyetlerin kolaylaştırılması, ortak denizcilik kurallarının oluşturulması yönünde faaliyet gösteren İzmir

Deniz Ticaret Odası (İDTO)’na oldu. Öğrenciler, üyeleri arasında ileride çalışabilecekleri; gemi sa-hipleri, gemi işletmecileri, gemi acenteleri, gemi alım-satım komisyoncuları (brokerler), sevkiyat acenteleri (forvarderler), yükleme, boşaltma ve istifleme yapan şirketler (stevedorlar), yükle-me ve boşaltmada puvantaj yapan şirketler (tali şirketleri), gemi klas kuruluşları, gemi sigorta şirketleri, sigortacılar ve bunların acentelerinin bulunduğu İDTO’ya yapılan bu ziyaretin sektöre atılan ilk sağlam adım olduğunu belirtti. İDTO Başkanı Yusuf Öztürk, öğrencilere yaptığı konuş-mada meslek konusunda cesaretlendirerek, “sek-törde MYO mezunlarına çok ihtiyacımız var, okul eğitiminizde başarılı olun, meslekle ilgili almanız gereken sertifikalarınızı tamamlayın ve mutlaka İngilizce dil sorununuzu halledin, bunları yaptı-ğınız taktirde sektörde iyi kazanırsınız” dedi.


Vestel Firması Dış Ticaret Bö-lümü, Bölge Satış Müdür-leri Onur Tokuç ve Hakan

Çırak, Dış Ticaret Program Seminerle-ri’nin ilkinde öğrencilerle bir araya gel-di. Öğrencilerin pazarlama derslerinde öğrendiklerinin profesyonel yaşamdaki uygulamalarını öğrenme fırsatı yakala-dığı seminer, Vestel Dış Ticaret bölü-münün yapılanmasını ve faaliyetlerini anlatan bir tanıtım filminin izlenmesiyle başladı.

Tokuç ve Çıraç, Zorlu Grubu ve Ves-tel Şirketler topluluğunu tanıttıkları su-numun ardından ihracat pazarlarında marka stratejileri hakkında bilgi verdi. Öğrencilerin firmanın dış ticaret strate-jileri hakkında yönelttiği soruların yanıt-landığı bölümden sonra seminer, Meslek Yüksekokulu Pazarlama ve Dış Ticaret Bölüm Başkanı Ali Rıza Karacan’ın ko-nuklara plaket vermesi ile sona erdi.

HABER MERKEZİ

Vestel’li yöneticilerden dış ticaret dersiVestel Dış Ticaret Bölümü yöneticileri, “Dış Ticaret Seminerleri” kapsamında öğrencilerle buluştu.

EğitimDenizcilik

Öğrencilere yapılan sunumda deniz taşımacılığı, deniz ticareti ve Ege Bölgesinde lojistik sektörü-nün geleceği konusunda teknik bilgiler ile çalışa-bilecekleri iş alanlarına yönelik bilgiler aktarıldı. Diğer bir teknik gezi, İzmir ve Türkiye’de deniz-cilik sektörünün lokomotifi olan ARKAS Hol-ding’e yapıldı. Holding’in Gümrük Operasyon ve Liman Hizmetleri Müdürü Haluk Özkaynak’ın desteğiyle gerçekleştirilen gezide öğrencileri İnsan Kaynakları Müdürü Orkide Horasan ve Derya Demir ağırladı. Derya Demir sunumunda, ARKAS Holding’i tüm şirketleri ve faaliyet alan-ları ile birlikte öğrencilere tanıttı. Gezi aracılığıyla öğrencilerin vizyonları genişledi ve Arkas gibi bir kuruluşta çalışmak için edinmeleri gereken

donanımlar hakkında farkındalık oluştu.

Gezilerin diğer bir ayağında bir devlet kurumu olan, deniz-lerde seyir, can, mal

emniyetini artırma ve deniz çevresini koruma gö-revi olan Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü (KEG-M)’ne bağlı Kıyı Emniyeti İzmir İşletme Müdür-lüğü ziyaret edildi. İşletme Müdürü Pelin Devrim tarafından öğrencilere yapılan sunumda, Kıyı Emniyet Genel Müdürlüğü’nün yapısı ve gelişi-mi, görev alanları ve sorumlulukları ile yaptıkları işlemlere ilişkin detaylı bilgi verildi. Ayrıca, bir deniz ve liman işletmeciliği bölümü mezunu olan Devrim, öğrencilere mesleklerini geliştirme ko-nusunda yapmaları gerekenleri, çalışabilecekleri alanları, özel sektörde çalışma koşullarını, devlet kurumlarında çalışmak için gerekenleri ve ken-disinin yaşadığı deneyimleri aktardı. Bu gezi ile öğrenciler, KEGM ile bu kurumda çalışabilecek-leri pozisyonları tanıma fırsatını yakalamalarının yanı sıra işletmeci olarak çalışabilecekleri alanlar arasında Seyir Yardımcıları, Gemi Kurtarma ve Yardım Hizmetleri, Tahlisiye (Can Kurtarma) Hizmetleri, Gemi Trafik Hizmetleri, Kılavuzluk

Hizmetleri, Telsiz Hizmetleri olduğunu da öğren-di.

Önlisans mezunu sektör elemanlarına ihtiyaç var

İkinci sınıfların teknik gezilerinin son durağı İzmir Deniz Nakliyecileri Derneği (İDND) oldu. 1913 yılında CHAMBRE MARITIME de SMYR-NE (İzmir Bahriye Birliği) ismi altında kurulan ve yüz yıldır faaliyetini sürdüren dernek İzmir’de İzmir Deniz Ticaret Odası’ndan sonra gelen en etkili sektör oluşumudur. Deniz taşımacılığı alanında etkili kurum ve işletmelerin üyelerinin oluşturduğu derneğe birkaç küçük şirket hariç İzmir’de bulunan tüm denizcilik şirketleri/acen-taları (38 adet) üyedir. Ziyarette, dernek müdürü Mehti Bıkmaz’ın, öğrencilere derneğin tarihçe-si ve faaliyetleri konusunda yaptığı sunumun ardından, dernek yönetim kurulu başkan yar-dımcısı ve TÜRKON İzmir Acenta müdürü Nur Özgen öğrencilere bir kariyer konuşması yaptı. Özgen, Liman İşletmeciliği ve Deniz İşletmeciliği sektörlerinde istihdam durumu, çalışılabilecek meslek dalları ve iş pozisyonları, İzmir bölgesin-de limancılık sektörünün durumu ve gelişimi, özellikle acentalarda çalışılabilecek servisleri an-latarak öğrencileri iş dünyasına hazırlayıcı bilgi-ler aktardı. Nur Özgen, ön lisans mezunu sektör elemanlarına özellikle ihtiyaç olduğu ve liman operasyon mesleklerinde erkek- bayan ayırımının olmadığının altını çizdi.

Osman TOPALLAR


Üniversitemizde öğrencilere geniş bir yelpazedeki seçimlik derslerle ikinci yaban-cı dil öğrenme olanağı sunuluyor. SOFL dersleri Almanca, Fransızca, İspanyolca, İtalyanca, Japonca, Rusça, ve Portekizce olarak sıralanıyor.

Bu derslerle öğrenciler aynı zamanda dilini öğrendikleri ülkenin kül-türünü de tanıyorlar. Biz de bu dersler arasında yer alan İtalyanca eğitimi veren Bilge Seyhan ile yaptığımız röportajda oku-lumuzdaki ikinci yabancı dil derslerine olan ilgiyi, yabancı dilin bireye kattık-larını konuştuk.

Kısaca kariyerinizi anlatır mısınız? Kaç yıldır Yaşar Üniversitesi’nde eğitim veriyorsunuz?

Lise eğitimimi İzmir Özel Türk Koleji’nde tamamladım. Ankara Üniversitesi Dil-Tarih Coğrafya Fakültesi İtalyan Dili ve Edebiyatı bölümünde bir yılı hazırlık olmak üzere toplam beş sene okudum. Daha sonra İzmir Ekonomi Üniversitesi’nde ikinci yabancı dil İtalyanca eğitimini altı yıl verdim. şimdi Yaşar Üniversite-si’nde üç yıldır İtalyanca eğitimi veriyorum.

Okulumuzun SOFL dersleri sizce yeterli mi?

Tabii ki ne kadar fazla dil olursa o kadar renkli olur; ama azınlıkta kalan dilleri de öğretecek eğitmenleri de bulmak kolay olmuyor. İçerik olarak haftada 3 saat modern dil - modern language eğitimi veriyoruz. Keşke saati biraz

daha artırabilsek, örneğin haftada 6 saat olsa çok daha iyi olur.

Öğrencilerin ikinci yabancı dille araları nasıl?

Yaşar Üniversitesi olarak bizde ikinci yabancı dil zorunlu değil. Öğrenciler isterlerse seçiyor-lar ve isterlerse devam ediyorlar. İlk dönem 80 öğrencim olurken ikinci dönem bu sayı yarıya düşebiliyor. Çünkü ikinci yabancı dil öğrenmek herkesin başarabileceği bir şey değil, çaba ister. Biraz entelektüel zekasını geliştirmek isteyenler, farklı kültürlere merakı olanlar devam ediyor. Bunlara kapalı olanlar ikinci yabancı dil öğren-meye kapalı oluyor.

Farklı bir dil farklı bir kültür

Eğitim

Öğrencilerin başarı düzeylerini nasıl değerlendi-rirsiniz?

Devam edenler başarılı oluyor. Geçmişteİtalyanca VI’da bir tane öğrencim vardı. Haftada 3 saat bize yetmiyor çok fazla bir şey öğrenmiyo-ruz diyordu ama Erasmus ile İtalya’nın Sardunya Adasına gitti ve bana dönüp çok teşekkür ede-rim, burada insanlarla çok rahat anlaşabiliyorum dedi. Tabii ki devam edenler başarılı oluyor. Gidenler de başarısız olmuyor sadece vazgeçi-yorlar.

Farklı bir dil/kültür öğrenmek bir bireye ne ka-tar?

Farklı bir dil öğrenen öğrenci, öğretmen, yaşlı, genç hiç fark etmez hoşgörülü bir kişi olmaya başlıyor. Gerçekten farklı kültürlere, onların özel hayatlarına saygı duymaya başlıyor. Bazı insan-lar buna kapalı oluyor bu yüzden ikinci bir dil öğrenemiyorlar. Bence zaten yabancı bir dil kül-türsüz öğretilemez. Çünkü ruhsuz bir dil olmaz. Her dili konuşurken o bedene girmek gerekiyor.

Yabancı dil öğrenme isteğini artırmak için neler yapılabilir?

İlgiyi artırmak için her ay kültürel aktiviteler düzenliyoruz. Mesela İtalyanca bir film geldiği zaman öğrencilerle filmin galasına gidiyoruz.

İtalyanca bir eser geldiği zaman oraya gidiyoruz. Bazen İtalyan geceleri düzenliyoruz. Bir resto-rana gidip İtalyanca siparişin nasıl verileceğini deneyimliyorlar. Dilin sadece dil için değil insan için öğretildiğini ve öğrenildiğini düşünüyorum.

Dili öğretirken sevdirmek ve kolay öğretebilmek için uyguladığınız yöntemler neler?

Öğrenciler ile ilgili kişisel notlar almaya çalışıyo-rum. Kimisi İtalyan sanatını merak ediyor, kimisi müziğini, kimisi kültürünü. Ona göre dersi anlat-maya çalışıyorum.

İngilizce dışında öğrenciler için yararlı olacağı-na inandığınız ikinci yabancı dil hangisi?

Bütün diller insana katkı sağlar ama yaygınlık açısından baktığımız zaman Çince öğrenmelerini tavsiye ederim.

Okuldaki eğitimin yanı sıra yurtdışı eğitiminin katkıları nelerdir?

Yurt dışı her anlamda kişiye katkı sağlar. Farklı bir ülke insanın canlı kalmasını sağlar yani farklı kültür, farklı dil, farklı din insanın gelişimine katkı sağlar. Yurt dışı eğitim mi Türkiye’deki eğitim mi dediğimiz zaman bu kişiye göre deği-şir ama herkese yurt dışına gitmelerini tavsiye ederim.

Röportaj: Rojin ÖZGÜÇCeylin ÇALIŞKANELLİ

Eğitim


Uluslararası eğitim şansıYaşar Üniversitesi Uluslararası Eğitim Programı kapsamında Yrd. Doç. Dr. Huriye Toker ’in verdiği yüksek lisans dersi Haber Medyası’na konuk olduk. Söyleşimizde Nijerya, Eritre ve Hırvatistan’dan gelen öğrencilerle bir-likte Uluslararası Eğitim Programının içeriği ve amacı hakkında konuştuk. Aynı zamanda geldikleri ülkelerin kül-türlerini de tanımaya çalıştığımız keyifli sohbette öğrencilerin gelecek hedeflerini ve ülkemiz hakkındaki izlenimlerini de öğrendik.

Türkiye’de eğitim almayı neden tercih etti-niz?

Zrinka Peharec: Hırvatistan’dan geliyorum.Öncelikle ben Uluslararası Eğitim Progra-mı’ndan yararlanıyorum. Yaşar Üniversitesi öğrencisiyim ve Hırvat kökenliyim. İlk olarak İzmir hakkında bilgi edinmeyi denedim ve sosyal yaşamını araştırdım. Ondan sonra Yaşar

Üniversitesi’ni internetten araştırdım ve ilk tercihlerim arasında yer aldı. Turizm Yönetimi eğitimi aldım ama İletişimalanında uzmanlaş-mak istiyorum. Bu yüzden Yaşar Üniversitesi’ni seçtim. Çünkü benim için en uygun eğitimi vereceğini biliyorum. İzmir güzel bir şehir, burada hem çalışıp hem okuyorum ve bundan oldukça memnunum. Ayrıca şunu da belirtmek isterim Yaşar Üniversitesi’nde tek Balkan asıllı öğrenci benim. Bunun yanında Pamukkale’nin kültürü ve oluşumu hakkında çeviri bir kitabım olacak.

Karşılaştığınız genel sorunlar nelerdir?

Yonatan Twelde: Nijeria’nın Kano bölgesinden geliyorum. Yaşar Üniversitesi’nde öğrenim görmekteyim. İzmir’e gelmeden önce İngilizce ile ilgili hiçbir bilgim yoktu. Hava alanına gitti-ğimde anlaşmak oldukça zor oldu. İngilizceye dayalı bir yaşam stilimiz yoktu ve yaşadığımız ülkede Bereket Latin alfabesi kullanıyorduk. Yaşadığımız çoğu problem İngilizce bilmeme-mizden kaynaklanıyordu ama Yaşar Üniversitesi’ne başladıktan sonra İngilizce sis-temi eğitimimizin temel taşı haline geldi.

EğitimYaşar Üniversitesi’nin eğitim sistemini nasıl buluyorsunuz?

Yahya Nasidi: Nijeria’nın Kano bölgesinden geliyo-rum, Yaşar Üniversitesi’n-de öğrenim görmekte-yim. Yaşar Üniversitesi’nin eğitim sisteminin oldukça yararlı ve anlaşılır oldu-ğunu söylemek istiyorum. Amerikan ya da İngiliz tarzı değil daha kolay anlaşılır global bir eğitim sistemi var. Herşeyi İn-gilizce öğrendiğimiz için Yaşar Üniversitesi bizim için ideal üniversitehaline geldi.Bu arada kendi ülke-min dillerinden bahsetmek istiyorum. Nijeria(Kano) bölgesinde 3 farklı dil kul-lanılıyor.Bunlar; Hausa, Yovuba, Igbo dilleri. Neden İzmir’i tercih ettiniz?

Yaşar Üniversitesi’ne hükümet bursu ile başarılı olduğumuz için geldik. Ayrıcaaraştırmalarımız so-nucunda dil eğitiminin kusursuz olduğunu gördüğümüz için İzmir’i ve Yaşar Üniversitesi’ni tercih ettik. Hepimiz İzmir’in Bornova ilçesinde ikamet ediyoruz, aynı zamanda burada hem okuyup hem de çalışma fırsatını buluyoruz. Bu durum önemli ve bir o kadar da bizi mutlu kılıyor.

Türk Kültürü ile kendi kültürlerinizi bağdaştırabiliyor musunuz?

Zrinka Peharec:Kendi kültürümüz ile Türk Kültürü arasında fark-lılıktan çok benzerlik görüyoruz. Kültürümüzün Osmanlı dev-letinin aktif olduğu zamanlardan izler taşıdığını söyleyebilirim. Bu yüzden Türklerin, Sırpların ve Bosnalıların kültürü oldukça benzerlik gösteriyor. Hırvatistan’da Osmanlı İmparatorluğu’nun kalıntılarını ve büyük etkisini hissediyoruz. Katolik bir ülke olma-mıza rağmen Türk Kültürü her yerde ve her ülkede hakim diyebi-liriz.

Röportaj: Özge ÖZER/Buse GİRGİN

Eğitim


Teknoloji

Yaşar Üniversitesinin E-Spor’cularıE-Spor Nedir?

2000’li yılların başından beri internetin hızlanma-sı ile birlikte E-Sports tüm Dünya üzerinde hızla gelişen, gelişmiş ülkelerin federasyonlarının bu-lunduğu ve dünya çapında markaların takımlara ve bireysel oyunculara maddi, donanım desteği sağlayarak sponsorluk verdiği büyük bir sektör haline geldi. Dünya üzerinde e-Sports piyasası

2011 verilerine göre 100 Milyon dolar üzerinde. 2011 Yılı Ağustos ayı itibariyle Spor Genel Mü-dürlüğüne bağlı olarak ülkemizde Türkiye Dijital Oyunlar Federasyonu(TÜDOF) kuruldu. Ancak 2 yıl görev yaptıktan sonra ne yazık ki gereksiz olduğu gerekçesiyle kapatıldı.

Türkiye’de ilk profesyonel e-sports etkinliği 2002 Yaz mevsiminde Samsung sponsorluğunda World Cyber Games adıyla yapıldı. Bu turnuva-nıı ardından 2013 yılına kadar Türkiye’de resmi ve özel olarak Online/Offline birçok turnuva etkinliği yapıldı ve yapılmaya devam ediyor.

Profesyonel Oyunculuk;Profesyonel oyuncu, oyunculuğun üst seviyesi olarak tanımlanıyor. Oyun oynamak profesyonel oyuncular için tutku olmaktan çok, part-time veya full time bir iş. Katıldığı turnuvalarda dere-ce alarak maddi ödül kazanmış, sponsora sahip kişiler profesyonel oyuncu olarak sınıflandırılı-yor. Bunun yanı sıra oyunlarda oyun içi haricin-de belirli global kurallar konulmuş bulunuyor. FIFA oyununda ise yasak time play (zamana oynamak) ve tactical defend en önemli ve belir-gin kural.

TeknolojiYaşar Üniversitesi E-Spor Etkinlikleri

Geçtiğimiz mayıs ayında okulumuzun spor salonunda bu konuyla ilgili bir etkinlik gerçekleştirildi. Yubit’in gerçekleştirdiği etkinliğe 500’ün üzerinde e-sporcu katıldı. Yaşar Üniversitesi bu etkinlikle e-spora verdiği desteği belgelemiş olmanın yanında katılımcılar için unutulmaz bir gün yaşattı. Etkinlik ile ilgili videoya Yaşar Üniversitesi İnternet Tv’den erişilebilir.

Ayrıca 20-24 Kasım tarihlerinde Riot Games’in Türkiye genelinde üniversiteler arası Leage Of Legends oyunuyla ilgili bir turnuvası oldu. Yaşar Üniversitesi bu etkinliğe katılabilmek için önce okul içi bir turnuva düzenledi. Düzen-lenen turnuvada okulumuzdan Güray Gürsoy, Gün Maro Biçer, Oğuz Can Comaoğlu, Alpay Kar, Oğuzhan Türkoğlu’nun oluşturduğu takım birinci olarak üniversiteler arası turnuvaya git-meye hak kazandı ve çeyrek finale kadar ilerle-diler. Çeyrek finalde takımlarından bir oyuncu-nun diskalifiye olması sonucunda başka takım arkadaşı almak zorunda kaldılar ve bu onlara kötü sonuçlar doğurdu. İyi götürdükleri maçı bir stratejik hatayla geri verdiler ve elendiler.

E-spor etkinlikleri günümüz teknolojisinin iletişim ve insan bağı ile ne noktalara geleceğinin ispatı niteliği taşıyor. Türkiye genelinde düzenlenen turnuvalarda insanlar yeni dostluklar kazanmakta bilgi ve beceri-lerini bir üst seviyeye taşıma fırsatı buluyor. Asosyal bir toplum yetişmesinin önüne geçmek içinde birçok aktivite gerçekleştirilmekte. Oynana oyunların vide-oları canlı olarak bir internet kanalından veriliyor. İn-ternet kanalı deyip geçmemek lazım aylık 5-6 milyon tekil izleyici sayısı var.

E-spor yapan biri olarak e-spora verilen desteğin artmasını ve diğer sporlar gibi aynı düzeyde önem taşımasını istiyorum. Uma-rım dileklerim gerçekleşir ve e-spor hak et-tiği yeri fazlasıyla bulur. Bulması gerekiyor çünkü görmezden gelinemez bir kitle bu…

Sercan ÖZSARAÇ


Teknoloji

Bilgisayar Programcılığı Programı ikinci sınıf öğrencileri, Öğretim Görevlisi Koray Coşkun tarafından yürütülen mesleki geli-

şim etkinlikleri dersi kapsamında bilişim alanın-da referans niteliğindeki Avrasya bölgesinin en büyük Uluslararası Bilgi ve İletişim Teknolojileri, Uydu İletişimi, Yayıncılık, Kablo ve TV Sektörü Fuarı, CeBIT Bilişimi gezdi.

Bilgi ve iletişim sektörü fuar organizasyonları-nın iki lideri DeutscheMesse AG ve Interpro A.Ş. tarafından kurulan HIF A.Ş’nin. CeBIT Bilişim Eurasia adı altında 14. Kez düzenlediği fuarda öğrenciler birçok dikkat çekici firma ve ürünü görme olanağı elde etti. Öğrenciler geleceğin tek-nolojisi ‘FlyingFingers’ adını taşıyan eldiven şek-linde tasarlanmış kablosuz haberleşebilen Mouse teknolojisini denedi. Google / Yandex maplerin Street View özelliği için tasarlanmış, baş hare-ketlerine duyarlı olan ve bu hareketlere göre gö-

rüntülediği yolda hareket edildiğini hissettiren 3 boyutlu görüntü izletebilen gözlükler ilgi çekici diğer yenilikler arasındaydı. Güncel teknolojiler hakkında katılımcıların bilgi sahibi olduğu ve ye-nilikçi ürünlerin bulunduğu fuarda Multicopter adındaki “insansız hava aracı” öğ-rencilerin ilgisini çeken diğer bir teknolojik ye-nilikti. Altı ufak pervanesi ile dikey olarak hızlı uçuş kabiliyeti olan aracın kontrol edilen kuman-dadan açık alanda 5 km’ye kadar gidebilmesi fua-rın merak uyandıran teknolojilerinden biriydi.

Teknoloji alanındaki gelişmelerden haberdar olabilmek amacıyla fuardaki ürünler ve projeler hakkında sunum yapan yetkililerle sohbet eden ve detaylı bilgiler alan öğrenciler fuar aracılığıyla bilişim teknolojilerindeki son yenilikler hakkında bilgi sahibi oldu ve her yıl CeBIT fuarına katıla-caklarını dile getirdi.

Geleceğin Bilişimcileri 2013 CEBİT Bilişim Eurasia Fuarını GezdiBilgisayar Programcılığı Öğrencileri 24 Ekim -27 Ekim 2013 tarihlerinde gerçekleştirilen CeBIT Bilişim Fuarına katıldı.

HABER MERKEZİ

Teknoloji

Mesleki Gelişim Etkinlikleri dersi kap-samında yapılan etkinlikte Semra Şen, öğrencilere gündelik hayatta zamanın

nasıl iyi kullanılarak daha verimli hale getirile-bileceği konusunda tüyolar verdi. Şen, bireylerin yaşamı daha dolu, planlı yaşayabilmelerinin mümkün olduğunu bilimsel araştırmalardan ör-nekler vererek öğrencilere aktardı.

Konuşmasında planlı yaşamanın ve plan yapabil-menin inceliklerini aktaran Şen, yapılacak işlerin saat saat planlanması, yatar konumda plan yapıl-ması ve planların yazılması gerektiği noktalarının altını çizdi. Bir iş yapılacağı zaman o an yapılma-sını, asla yarına bırakılmamasını söyleyen uzman doktor, öğrencilere istekle ve zorla yapılacak işler arasından bir seçim yapmaları gerekiyorsa önce sevilmeyen, isteksiz yapılacak işleri yapmalarını önerdi.

Öğrencilerle okul yaşamında derslere gereken zamanı ayırabilmeleri için uygulamalı çalışmala-rın da yapıldığı seminer sonunda öğrenciler Şen’e zamanın gündelik hayatta nasıl faydalı kullanı-labileceği ile ilgili merak ettikleri konuları sordu. Semra Şen’in verdiği yanıtları ilgiyle dinleyen ve daha çok zamanda nasıl daha az enerji harcana-cağını kavrayan öğrenciler, kişisel gelişimlerine katkıda bulunan bu seminerlerin meslek yaşam-larında başarıya ulaşmada önemli katkı sağlaya-cağını dile getird

HABER MERKEZİ

Bilgisayar Programcılığı Öğrencileri Zamanlarını Nasıl Yöneteceğini Öğrendi

Yaşar Üniversitesi Meslek Yüksekokulu Bilgisayar Programcılı-ğı Programı öğrencileri Aktiffelsefe Kültür Derneği’nden Uzm. Dr. Semra Şen’den “Zaman Yönetimi” eğitimi aldı.


İsimleri duyulur duyulmaz teknoloji ve oyun dünyasında sansasyona neden olan bu ikili-den biraz bahsedelim.

Öncelikle Playstationun ülkemizde biraz daha sevildiğini söyleyebiliriz, bu kesinlikle xbox ı kötülemek değil. Fakat biliyoruz ki, Sony firması ülkemizde tüketici konusunda biraz daha hassas davranıyor, bu da haliyle satışlarını olumlu yön-de etkiliyor.

Xbox One çok Amerikalı, PlayStation 4 de çok Avrupalı duruyor aslında, biz oyuncular olarak ikisini de sevmiyoruz çünkü küresel hizmete inanıyoruz.

Eğer Microsoft da, Windows’ta uyguladığı müş-teri ilişkilerini ve reklam stratejisini uygularsa Türkiye’de belirli bir pazar yakalayacağı kesin; fakat Microsoft bunun farkına ne zaman varacak oda ayrı bir tartışma konusu.

Türkiye’de Sony’nin konsol dünyasını domine edeceği kesin; fakat teknolojik olarak değerlendi-rirsek hangisi daha iyi?

Burada sizinle sıkıcı teknik bilgileri tabii ki pay-laşmayacağız fakat en başta söyleyebileceğimiz şey Playstation 4 ün önbellek bakımından bir üstünlüğe sahip olması. Tabii bunun yanında Sony’nin kullandığı ara yüzün biraz daha ağır-kanlı olma ihtimali olası.

Amerikalıların basitliği sevdiğini biliyoruz, bu konumda Microsoft Windows ara yüzüyle ev kullanımına daha uygun hale gelmiş olma-sı önemli bir artı, ayrıca önbellek kapasitesinin oyunlarda zorluk çıkarmayacağını Microsoft’un büyük olasılıkla hesaplamış ve ar-ge sini buna göre şekillendirmiş olabileceğini düşünüyoruz.

Teknik özelliklere baktığımız zaman Sony bu sefer daha komplike bir makine üretmiş ancak bunun pek sorun olabileceğini düşünmüyoruz, Japon mühendisliğinden şüphemiz yok, eminiz ki bu mükemmellik oyun kalitesine de yansıya-caktır.

Makineler piyasaya çıktığında hangisi ne denli keyifli hep birlikte deneyip göreceğiz.

OYUN DÜNYASI YENİ NESİL KONSOLLARI:

OYUN DÜNYASINDA YENİ BİR SAYFA AÇILIYOR

Kasım ayı ile birlikte oyun dünyasında yepyeni bir perde aralanıyor. Sony ve Microsoft’un oyun konsolları bu ay çıkışını

gerçekleştirecek.

Batu BENİCEMurathan HEBİLLİ

Teknoloji

Geleceğin Yazılımcıları ile Bilişim Teknolojileri

Otuz yılı aşkın süredir bilişim sektöründe şirketlere da-nışmanlık ve yazılım hiz-

meti veren Faruk Çubukçu, genç meslektaşlarıyla yazılım projeleri ve proje yönetimi hakkında bilgi ve deneyimlerini paylaştı.

Mesleki anlamda kendini ge-liştirmek ve becerilerini daha ileri noktaya taşımak isteyen genç bilişimcilere sektörde yolun her zaman açık olduğu-nu söyleyen Çubukçu; alana dair bilgi birikimi ile doğru zamanda doğru kararı verebil-menin yükselme potansiyelini artırdığını belirtti.

Kararlılığı ve mükemmeliyetçi tavrıyla dikkat çeken Faruk Çubukçu; büyük yazılım iş-lerinde iyi ihtiyaç analizi, sıkı takım çalışması ve takviminde

iş teslimi gibi konuların üzerinde durarak genç bilişimcileri görüş ve deneyimleriyle aydınlattı.

Murathan HEBİLLİ

Meslek Yüksekokulu bilgisayar programcılığı programı ikinci sı-nıf öğrencileri mesleki gelişim etkinlikleri dersi kapsamında bilgi teknolojisi uzmanı Faruk Çubukçu’yu ağırladı.

Teknoloji


Genç Bilgisayarcılar Sektörün Önemli İsimleriyle Tanıştı

Meslek Yüksekokulu Bilgisayar Programcılığı öğrencileri, güz dönemi boyunca düzenlenen seminerlerle bilişim sektörünü

yakından tanıdı.

Öğretim görevlisi Koray Coşkun tarafından mesleki gelişim etkinlikleri dersi kapsa-mında düzenlenen, öğrencilerin hem mes-

leki bilgilerini geliştirdiği hem de bilişim alanının deneyimli isimleriyle tanışma olanağı yakaladığı seminerlerin ilkinde bilişim sektöründen Şafak Tuğrul ağırlandı. Tuğrul ‘bilişim sektörü program-cılardan ne bekliyor?’ başlıklı konuşmasında web teknolojilerinden bahsetti, açık kaynak kodlu işle-tim sistemi olan Linux tabanlı işletim sistemlerinin avantajlarını ve kullanım alanlarını Windows ile karşılaştırmalar yaparak anlattı. İşletim sistemleri ve programlama dillerinin nerelerde kullanılırsa en üstün performansın elde edilebileceği bilgisini aktarmasının ardından, web tasarımında kullanılan ana programlar ve server kurulumu hakkında bilgi veren Şafak Tuğrul, öğrencilerle mezuniyet sonrası iş yaşamında karşılaşabilecekleri durumlar hakkın-da deneyimlerini paylaştı.

Diğer bir seminer kapsamında; Faruk Çubukçu Bilgi Teknolojileri Eğitim ve Danışmanlık’ın kuru-cusu Faruk Çubukçu, öğrencilere ‘yazılım odaklı proje yönetimi’ konusunda bilgi verdi. Çubukçu, sırasıyla yazılım geliştirme proje aşamalarını an-lattığı konuşmasında kodlama sırası, öncesi ve sonrasında uygulanması gereken işlemler, program kontrolü ve testinden söz etti. İş kırılım (WBS) iş-leminin Tony Buzan’ın ortaya koyduğu mind map tarafından yapılabileceğini ifade eden uzman, proje yönetiminde zaman ve maliyet konularına değin-mesinin ardından işverenin programcıdan beklenti-lerini öğrencilerle paylaştı.

TeknolojiMesleki gelişim etkinlikleri dersi kapsamında işlenen ilginç bir konu da, ‘photoshop ile dijital manipülasyon’ konusu oldu. Bilge Adam’dan Nilgün Aydın’ın konuk olduğu seminerde Adobe Photoshop’un gelişimi ve fonksiyonların-dan söz edildi.

Öğrencilerin iş dünyasını tanıdığı ve sektörün istediği işgücü profili hakkında bilgi edindiği bir başka seminere, Herakles tasarım ve marka yara-tım danışmanlığı’ndan Yakup Sevik konuk oldu. Konuşmasında öğrencileri mezuniyet sonrası karşılaşacakları durumlar ve işsizliğin nedenleri hakkında aydınlatan Sevik; iş dünyasının farklı düşünebilen ve kendisinden isteneni anlayabilen elemanlar aradığını belirtti.

Özgeçmiş hazırlamada göz önünde bulundurulma-sı gereken noktalara değinen tasarımcı, mülakata aldığı adaylarda en sık gördüğü mülakat yanlışlarına da değindi.

HABER MERKEZİ

Apeks Yazılım’dan Volkan Kuyucuoğlu, ‘yazılım sektöründe değer yaratma ve çoklu yetkinliklerin önemi’ başlıklı seminerinde başarılı bir yazılımın koşullarından bahsetti, ülkemizde çoklu yetkinliklere önem verildiğini, işverenlerin bu tipte kişiler aradığı-nı söyledi. Değer yaratmanın yollarının neler olduğu anlatan Kuyucuoğlu; bir problemin daha hızlı, daha sorunsuz daha kolay bir şekilde çözülerek, önceden yapılmış bir şeyi geliştirerek inovasyonla ya da daha önceden yapılmayanı yaparak, icat ederek değer ya-ratmanın mümkün olabileceğini vurguladı.

Teknoloji


Lojistik LojistikARKAS Akademi’den Lojistik Eğitimi

MYO Lojistik Programı, ARKAS Holding Dış He-saplar Türkiye Müdürü Levent Ateş Güner ile Ar-kas Dokümantasyon Hizmetleri Müdürü Ferruh Peker’i ağırladı.

Organizasyonunu Lojistik Programı so-rumlusu Öğretim Görevlisi Ece Diz-bay’ın yaptığı dört saat süren eğitimin

ilk bölümünde konteyner taşımacılığı, ticari yük taşımacılığı biçimleri konularında bilgi veren Levent Ateş Güner, Arkas Denizcilik Nakliyat A.Ş.’de stajyer olarak göreve başladığı söyleyerek konuşmasına başladı. Dünya ticaretinde en yük-sek tonajın taşındığı taşımacılık biçiminin deniz yolu yük taşımacılığı olduğunu belirten Güner, 2010 verilerine göre Türkiye’nin en fazla deniz filosuna sahip 15. ülke olduğunu kaydetti. Deniz ticaretindeki taraflardan da söz eden uzman, Türkiye’nin en büyük özel konteyner limanının yıllık 950.000 TEU kapasitesi ile Marport Liman’ı olduğunu sözlerine ekledi.

“Sizler Geleceği Olan Bir Sektördesiniz”

Eğitimin ikinci bölümünde sözü alan Ferruh Peker, konteyner taşımacılığının tarihçesinden,

konteyner taşımacılığının avantajları,kombine ta-şımacılık aşamaları ve deniz yolu taşımacılığında acentede yürütülen faaliyetlere değindiği konuş-masında söze Türkiye’de 176 liman bulunduğunu, dünyanın en büyük limanlarının Şanghay, Hong Kong ve Singapur olduğunu belirterek başladı. Önümüzdeki yıllarda büyüyecek sektörlerden bi-rinin ‘freight forwarder’ olduğuna değinen Peker şöyle konuştu: “Gelecekte kara, deniz, hava, demiryolu taşımacılığının kombinleneceği lojistik üsler açılacak. Sizler geleceği olan bir sektördesi-niz”. Türkiye’de Arkas’ın 1978 yılında Konteyner taşımacılığına başladığını söyleyen Peker, bir acente içinde yürütülen faaliyetlerden söz etti.

Eğitimin son bölümünde öğrencilerin sorularını yanıtlayan konuklar, lojistik sektöründe kariyer yapmak için öğrencilere eğitimlerini dört yıllığa tamamlamalarını, İngilizcelerini geliştirmelerini ve ikinci bir yabancı dil öğrenmelerini önerdi. Peker ve Güner, bu niteliklerin yanında bir aday seçilirken işi işte öğrenebilecek yapıdaki birinin kaç yıllık mezun olduğuna bakılmaksızın iyi İn-gilizce bilmek şartıyla istihdam edilebildiğinin de altını çizdi.

HABER MERKEZİ

Lojistik programımezunundan tavsiyeler

MYO Lojistik ve Deniz Liman İşletmeciliği Programı öğrencileri,Lojistik Terminolojisi dersi kapsamında Schenker Arkas Hava Kargo

Departmanı ihracat sorumlusu Gülben Kıncal’ı ağırladı.

Öğretim Görevlisi Ceren Altuntaş tarafından yürütülen ders kapsamında düzenlenen Hava Kargo Taşımacılığı konulu seminer-

de öğrenciler, bir program mezunundan mesleğin inceliklerine dair bilgiler aldı. Seminerde Kıncal, eğitimi sırasında kendisini işgücü piyasasında öne çıkaracak hangi faaliyetlerde bulunduğuna dair tüyolar da verdi.

Schenker Arkas hava kargo departmanı odağında hava kargo taşımacılığına dair terminolojiyi aktaran ve günlük süreçler hakkında bilgiler veren Kıncal, bir Yaşar Üniversitesi Meslek Yüksekokulu mezu-nu olarak mezuniyet sonrası süreçle ilgili öğrencilerin yönelttiği soruları yanıtladı. Gülben Kıncal üniversite eğitimi sırasın-da yürüttüğü proje ödevlerinin, iş ya-şamında çok gerekli görülen ekip çalış-masına yatkınlık yetkinliğine çok katkı koyduğunun önemle altını çizdi. Kıncal,

öğrencilere üniversite eğitimleri sırasında özgeç-mişlerine mümkün olduğu kadar çok ders içi veya ders dışı faaliyeti de ekleyerek kendilerini geliştir-melerini önererek sözlerine son verdi.

HABER MERKEZİ


MYO öğretim Görevlisi Ceren Altun-taş’ın yürüttüğü Lojistik Terminolojisi dersi ve İİBF’den Yrd. Doç. Dr. Yücel

Öztürkoğlu tarafından yürütülmekte olan Lojis-tiğe Giriş dersleri kapsamında Latek Lojistik İz-mir Şube Müdürü Sn. Ahu Yiğittekin’in katıldığı ortak bir seminer düzenlendi. Freight Forwarder İşletmeler konulu seminerde Ahu Yiğittekin Latek

Lojistik’in faaliyetleri odağında Freight Forwar-derların fonksiyonları, departmanları, günlük operasyonları ve verdikleri farklı lojistik hizmet-leri ile ilgili bilgiler aktardı. Seminer sonunda öğ-rencilerin sorularını yanıtlayan Yiğittekin, sektö-rün donanımlı ve iş disiplinine sahip elemanlara ihtiyaç duyduğunu vurgulayarak konuşmasını sonlandırdı.

Lojistik Terminolojisi Seminerinde MYO ve Fakülte

Öğrencileri Biraraya GeldiMeslek Yüksekokulu Lojistik, Deniz Liman İşletmeciliği öğrencileri ile İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası Lojistik Yönetimi öğrencileri teknik seminerde bir araya geldi.

HABER MERKEZİ

Lojistik

Yaşam Bir İletişimAyşe Özgener, MYO Halkla İlişkiler ve Tanıtım öğrencilerine ‘‘hayatımızda büyük

yeri olan iletişim, teknolojinin gelişmesiyle birlikte zarar gördü” dedi.

Katılım, paylaşım ve sohbet odaklı semi-nerde ilk olarak öğrencilerden iletişim ol-gusunu tanımlamalarını isteyen Özgener;

duayen psikolog Prof. Dr. Doğan Cüceloğlu’nun iletişim hakkında verdiği bir örneği öğrencilerle paylaşarak onların konu hakkındaki görüşlerini dinledi. Konuşmasında sözlü ve sözsüz iletişim biçimleri hakkında da bilgiler aktaran Özgener, konuşarak yaptığımız veya yaptığımızı sandığı-mız iletişim ile konuşmayarak yapmadığımız ya da yapmadığımızı sandığımız iletişimi örneklerle anlattı.

İletişimin yaşam üzerindeki yerine ve önemine dikkat çeken konuşmacı “İsteklerimizi aktar-mak ve fikir alışverişi yapmaktan ziyade, sohbet etmek, duygularımızı dile getirmek ve birlikte vakit geçirmek gibi konularda yapılan iletişimdir yaşam. Hayatımızda bu denli yeri olan iletişim, teknolojinin gelişmesiyle birlikte zarar gördü” dedi.

Halkla İlişkiler, İletişim ve Psikoloji

Halkla İlişkiler, iletişim ve psikoloji bilimlerinin aralarındaki güçlü bağın konuşulduğu seminerin bu bölümünde halkla ilişkiler mesleğinin, ancak

bu iki bilim dalıyla harmanlanması sonucu kişi-yi başarıya götüreceğinin altı çizildi. İletişimin görsel, işitsel, dokunsal, kokusal ve tatsal kanal-larının örneklerle açıklanmasının ardından, daha etkili bir kişilerarası iletişim için ‘Sen Dili’nin za-rarları, ‘Ben Dili’nin yararları konuşuldu.

Dinleme konusuna da değinilen seminerde ‘Dinleyici Çeşitleri’ konusunda öğrenciler karşı-laşacakları insan yapılarını ve bu gibi değişken durumlarda nasıl davranmaları gerektiğini öğ-rendiler. Eleştirilme konusundaki savunmaların kişi üzerindeki etkileri, eleştiriyi kabul etmenin faydaları konusunda yapılan fikir paylaşımının ardından; etkili iletişim için yapılması gereken-ler, ‘Hayır diyebiliyor musunuz? diyebilmenin faydaları, diyememenin zararları nelerdir?’ so-rularının tartışılmasıyla Özgener’in ilk semineri verimle ve keyifle tamamlandı. Seminerin işleyişi katılım, paylaşım ve sohbet odaklı olunca, öğ-renciler açısından hem verimli hem de keyifli bir ders oldu.

Ceylin ÇALIŞKANELLİ

Psikoloji


Stresin toplumda bir iş adamından tutun da ev hanımlarından küçük yaşta bir çocuğa kadar uzanan, tüm demografik sıralamayı

kapsayan temel bir problem olduğunu söyleyerek konuşmasına başlayan Özgener, öğrencilerden stresi tanımlamalarını istedi ve tanımlardan yola çıkarak örneklerle devam etti.

‘Günlük hayatımızda daima bir dengeye ihtiyaç duyarız çünkü organizmamız sürekli bir denge içinde olmaya planlanmıştır. Üç türlü dengemiz vardır’ diyen Özgener biyolojik, psikolojik ve bilişsel olarak açıkladığı denge türlerini tanım-layıp örneklendirdi. Stresi oluşturan durumlar hakkında da bilgi veren uzman psikolog kişinin kendi isteğiyle, kendi öz iradesiyle strese yaklaş-tığı durumlardan söz etti. Tüm bu tanımlamalar ve örneklendirmelerden sonra sıra çözüm strate-jilerini geliştirmeye geldi.

Stresle Nasıl Başa Çıkarız ?

Stres ile başa çıkma yöntemlerine değinmeden önce öğrencilere stresle nasıl başa çıktıklarını soran Özgener, verilen yanıtlar üzerinden ‘Stresle başa çıkmanın olumlu ve olumsuz yöntemleri’ni anlattı. Olumlu yöntemleri; bedene yönelik eg-zersizler, duygu ve düşünceye yönelik yöntem-ler, sosyal destekten yararlanmak, iletişim bece-rilerimizi geliştirmek, bakış açısı kontrolü olarak açan psikolog, uygun olmayan yöntemler arasın-da ise alkol, sigara, saldırganlık, içe kapanma’dan söz etti. Kendi stresle başa çıkma yöntemlerini değerlendirmeleri için Özgener’in hazırladığı birkaç soru üzerinden yapılan kısa tartışmaların ardından da sıra haftanın sürprizine, öğrencilerle uygulanacak gevşeme egzersizine geldi.Öğrencilere gerek iş yaşamlarında gerekse sosyal ilişkilerinde yardımcı olma amacı taşıyan Amerikalı ünlü bir psikoloğun hazırladığı gevşe-me egzersizinin ardından keyifle geçen seminer sona erdi.

Hayatımızın Gerçeği ‘Stres’Ayşe Özgener,mesleki gelişim etkinlikleri dersi kapsamında stresi anlattı.

Psikoloji


Psikoloji

Sunumuna öfkeyi tanımlayarak ve nedenle-rine değinerek başlayan Özgener, ‘Hayatta her şey insanın istediği gibi oluyor mu? so-

rusuyla açtığı tartışmada günlük hayattan örnek-lerle insanların öfke mazeretlerini sıraladı. Herhangi bir nedenin öfke duygusu oluştura-bileceğine değinen Özgener, ‘Her öfke duygu-sunun bağlantılı olduğu olduğu olaylar vardır. Son yıllardaki araştırmalar, öfkenin öğrenilebilir olduğunu anlatıyor. Öfke; endişe, korku, üzün-tü gibi duygulardan beslenir. Öfkeli insanlar etraflarındakileri kaybeder, hayattan aldıkları zevk düşüktür’ sözleriyle öfkenin sonuçlarına da değindi. Konuşmacı, öfkenin yalnızca olumsuz bir duygu olarak alınmaması, olumlu yanlarının da olduğunu, kontrol edilebildiğinde kişiyi motive eden belki başarıya bile götürebilen sağlıklı bir duygu olduğunu vurguladıktan ve öfke kont-rol yöntemlerini aktardıktan sonra sözü Osman Seçkin’e bıraktı.

‘Öfke ile başarızlığı gelin yapmışlar, kimse almamış’Dersin ikinci yarısında sözü alan Dr. Seçkin, ‘Üzüldüğümüz için mi ağlarız, gözyaşı döktü-ğümüz için mi üzülürüz?’ sorusunu öğrencilere yönelterek konuşmasına başladı. ‘Öfke hiçbir zaman birincil bir duygu değil; aşk, elem, ke-der, gibi duygular birincildir ve öfke böylelikle doğar, ikincildir’ diyen Seçkin, günümüzde şiddetin, saldırganlığın prim yaptığını özellikle vurguladı ve öğrencilerin bu tür duygulara her zaman karşı olmaları gerektiğini söyledi. Psiki-yatr Seçkin, konuşmasının sonunda öğrencilere öfkeyi kabul etmek, kontrol etmek ve ardından değişimi başlatmak adına yapabileceklerini anlattı, affetme eyleminin büyüklüğünün altını önemle çizdikten sonra ‘akıllı yaşam için altı ustalık becerisi’ ile konuşmasını noktaladı.

Psikolog Ayşe Özgener psikiyatr Dr. Osman Seçkin ile ‘öfke ve yönetimi’ni

anlattı.


‘’ÇATIŞMA HER ZAMAN OLUMSUZ SONUÇLAR DOĞURMAZ’’

Dokuz Eylül Üniversitesi İşletme Ana Bilim Dalı Doktora öğren-cisi Deniz Çelikdemir, Prof. Dr. Dr. Hulusi Demir’in İşletme dersi

kapsamında MYO öğrencilerine çatışma ve yönetimini anlattı.

Çatışma kavramı, çatışma türleri ve çatışma yönetiminde işletme yöneticileirne düşen görevler konusunda bilgiler aktaran,

çalışma yaşamındaki deneyimlerini de öğrencilerle paylaşan Çelikdemir, insanların bir-birlerinden farklı kültür ve kişilik yapısına sahip sosyal birer varlık olmasının çatışmaları kaçınıl-maz kıldığını vurgulayarak söze başladı.

Modern bakış açısıyla belirli düzeydeki çatış-manın rekabeti artırdığını söyleyen konuşmacı çalışanların kişisel özelliklerinin, işletmede bilgi akışındaki gecikmelerin, yanlış anlamaların, değişim ve belirsizliğin, aşırı görev yükü, değer ve inanç farklılıkları gibi faktörlerin çatışmaya neden olabileceğini belirtti.

HABER MERKEZİ

Bireyin zihinsel sağlığı ve beden sağlığı üzerinde olumsuz etkileri olan çatışmanın iyi yönetildi-ği taktirde ayrık tarafları yakınlaştırabileceğini, görev başarımı için gereken enerji ve motivasyonu artırarak yaratıcılığı geliştireceğini sözlerine ek-leyen Çelikdemir, “Çatışmaları önleme ve çözme görevi yöneticilerindir.Örgütler ve yöneticiler et-kin çatışma yönetimi için güçlü bir kurum kültürü oluşturmalı, sorunları büyümeden zamanında ön-lemeli ve en önemlisi insancıl bir yönetim anlayışı benimsemelidir” dedi.

Psikoloji Psikoloji

Öğrencilere iletişim, stres ve öfke gibi yaşa-mın içinden konular hakkında aydınlatıcı ve akılda kalıcı bilgilerin verildiği derslerde,

insanların karşılaşabileceği en temel problemlere ışık tutan Özgener’in bu hafta seçtiği konu tüm toplumun öğrenmek, bilmek isteyeceği zaman yönetimi oldu.

Özgener zamanın satın alınamayan, geri alınamayan, çoğaltılamayan, akıp giden, yerine konması mümkün olmayan, yenilenemeyen ve en önemlisi geri gelme-yen özellikte olduğunu söyleyerek, zamanımızı çok iyi kullanmamız gerektiğinin altını çizdi. Uzman psi-kolog, öğrencilere bir günlerini nasıl değerlendirdik-leri sorusunu yöneltti ve gün içinde yapılanları saatle-re bölerek standart bir zaman harcama planı tasarlattı.

‘Zaman Bazen Hızlı Geçer’Sunumun bu bölümünde zaman akış hızının değişim gösterdiği, mutlu olduğumuz anlarda zamanın hızlı, sıkıldığımız zaman yavaş aktığı üzerine konuşuldu. Zamanı planlayamamak, ertelemek, ertelemenin alış-kanlık haline gelmesi, önceliklerimizi doğru belirle-yememek, gereğinden fazla iş üstlenmek, kararsızlık,

dağınıklık, acelecilik, oyalanmak, gereksiz telefon konuşmaları, internette uzun süre vakit kaybı gibi durumların zaman tuzakları olduğuna değinen Özge-ner, zaman yönetiminde Parkinson Yasası konusunda şunları söyledi: “80-20 ilkesi ile %20’lik yapılan bir işte %80 çaba sarfederiz. Zamanı tam olarak yönetebi-lirsek bunu tam tersine çevirebiliriz. Parkinson yasası

ile bir işi bitirmek için ne kadar süreniz varsa o işi bi-tirmek aslında o kadar zaman alır”.

‘Yaşam boyu rehber’Öğrencilerin kendi zamanlarının yöneticileri olabil-meleri için, zaman yönetimi adına kendi hazırladığı pratik şemaları ve ipuçlarını aktaran Özgener, yaşam boyu bir rehber olarak kullanılabilecek öneriler verdi. Son olarak pasta dilimi yöntemi, işlerin küçük adım-larla tamamlanması, hayır diyebilmek, hayır diyebil-menin yolları, işlerin önem sırasına göre dizilmesi ve mükemmel olmaya çalışmamak gibi konuları da ele alındı.


Zaman satın alınamazAyşe Özgener, Halkla İlişkiler ve Tanıtım Programı öğrencilerine zamanın satın alınamayan, geri alınamayan, çoğaltılamayan, akıp giden, yerine konması mümkün olmayan, yenilenemeyen ve en önemlisi geri gelmeyen özellikte olduğunu söyledi.


Üniversite Gençliğinin Eğlence Hayatı

Senelerdir alışagelmiş İzmir gece hayatı anlayışı gün geçtikçe farklı konsept partilerle her kesimi eğlendi-riyor. Biz de Yaşar Üniversitesi öğrencileri olarak bu eğlence hayatını biraz mercek altına alıp işin mutfak kısmına geçtik. ‘Bir kız gözüyle eğlence hayatı’ dedik ve sorularımızı Gazi Kadınlar Sokağı’ndaki mekan işletmecilerine sorduk..

Muzaffer İzgü Sokağı’ndaki Cafe Del Mundo, Erasmus ve İzmir Üniversite gençleri için her güne ve farklı ülkelere özgü parti ve tatlarıyla öne çıkıyor. Kovan, bu sokakta adından yeni söz ettiren ve farkına yeni yeni varılan bir me-kan.

Wuu Plus ve Trafik Bar Erasmus partileriyle üniversite gençlerinin favori tercihleri arasında geliyor. Gazi Kadınlar Sokağının en eski me-kanlarından biri olan Bios Bar %30 üniversiteli kesime hitap etse de öğrencileri özel partiler ve canlı müzik gruplarıyla eğlendiriyor. House 44 kalitesiyle her kesime hitap ediyor.

Sosyal Sosyal

Gözlemlerimizden sonra mekan işletmecilerine sorduğumuzda ilk değindikleri nokta ‘sokağın diğer yüzü’ydü.. Her gün çıkan olaylar, kavgalar, müşteri beklentileri, müşteri kalitesi, kaldırım sorunu, elektrik kesintileri, işletmecilerin beklentileri ve diğerleri üzerine konuştuk.

Tren Bar - Baran AYDIN‘Sokaktaki en büyük sorunumuz Gazi Kadın-ların başında ve sonunda emniyet mensupla-rının olmaması. Bir diğer sorunumuz sokağın yeni yapılanması daha zor hale getirdi. Yağmur yağdığında eğimin olmaması dükkanlara zarar vermektedir. Biz bayan müşterilerin en rahat ettiği mekanlardan biriyiz. Biz ‘Anne beni me-rak etme ben Trendeyim’ sloganıyla müşterile-rimize eğlenceden önce güveni sunuyoruz.’

Turşu - Cumhur ÜZEN ‘Siz ne içmek istediğinizi söyleyin Turşu onu yapsın’ sloganıyla yakın zamanda merhaba dedik. Bizim özelliğimiz yenilebilir olan her şeyi içki hali-ne getiriyoruz. Yakın zamanda Erasmus partilerle eğlendirmeye devam edeceğiz. Müşterilerimizin kendilerini evlerinde ve güvende hissetmelerini sağlıyoruz.’

The Radio - Bora KEÇECİ‘Öncelikle bizim en büyük sorunumuz sokaktaki çıkan olaylar ve elektrik kesintileri. Sokağa elektrik yetmiyor ve belli saatlerde bilinçli kesintiler mey-dana geliyor. Daha sonraki sorunumuz ise gelen müşterilerin kavga çıkarmaya meyilli davranışlar sergiliyorlar. Önce bu konuya değinmek istiyorum. Biz en az problem çıkan mekanlar arasındayız. Müşterilerimiz alkol duvarını aştıkları anda içki vermiyoruz ve hemen dışarı çıkarıyoruz. Müşteri seçimi konusunda titiziz. Erasmus parti , turist müşteri almamaya çalışıyoruz. Her Pazar R&B par-tilerimiz var. Sonraki hedefimiz Bornova ve Çeş-me. Üniversite gençliğini ‘Radio’nun sesini açmaya bekliyoruz.’

Tuğba UĞRAŞANYeliz SÖNMEZIŞIK

Anne Beni Merak Etme...


İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin 30 Ekim - 3 Kasım 2013 tarihleri arasında düzenlediği Engelsizmir 2013 Kongresi kapsamında organize edilen sanat yarışmalarında dere-ceye girenlere ödülleri törenle verildi. Pınar ve DYO A.Ş. ana sponsorluğunda, Güzelyalı Rotary Kulübü ve Yaşar Üniversitesi işbirliği ile düzenlenen “En-gelleri Kaldıralım“ konulu karikatür, fotoğraf ve kısa film yarışmalarının ortak ödül töreni, Yaşar Üniversitesi Konferans salonunda yapıldı. Törene önemli isimler ve çok sayıda davetli katıldı.

Hepimiz Engelli AdayıyızEngelsizmir 2013 Kongresi Başkanı Doç. Dr. Levent Kös-tem, projenin ihtiyaçtan doğduğunu ve süreklilik kazan-ması gerektiğini ifade etti. ‘Bu kongreyle farkındalığı yaratmaya çalışıyoruz. Bu proje bir ihtiyaçtan doğdu ve yürüyor’ dedi. Yaşar Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezi Müzik Okulu öğrencilerinin verdiği mini konserin ardından tören sona erdi.

Nilay GÜVEN

Yaşar Üniversitesi, ‘Engelleri Kaldıralım’ Yarışması Ödül Töreni’ne Evsahipliği Yaptı

Sosyal Sosyal

Necla Zarakol ile Yaşar’da ile tişim Rüzgar ı

Yaşar Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Reklamcılık Bölümü, genç iletişimcileri sektörün güçlü isimle-

rinden Necla Zarakol ile buluşturdu. Zarakol İle-tişim Hizmetleri Ajans Başkanı Necla Zarakol, ül-kemizin usta halkla iliskiler uzmanlarından. Pek çok parti, sivil toplum örgütü ve şirketin stra-

tejik iletişim planlamasını gerçekleştirmiş olan Tprofesyonel, iletişim fakültelerinde ders vererek ve katıldığı seminerlerle mesleğe adım atmak iste-yenlere akıl hocalığı yapıyor.

İşimiz Memnuniyet

Zarakol, konuşmasında sektöre girmek isteyen öğrencilere şu tavsiyelerde bulundu. “İşimiz zor. İşimiz insanları memnun etmek. Ben bu sahada 40. yılımı doldurdum. Ne kadarı mem-nun kalmıştır, bunları da yaptığımız işlerden görebiliyoruz. Sizler de ilk başladığınızda, diğer çalışanlar-dan çok daha fazla yorulacaksınız. Bu iş fikir satma işi. Çok okumalı, sürekli gazete ve dergi karıştırmalısınız. Diğer çalışanlardan mutlaka farklı bir özelliğiniz olmalı. Meraklı olmalısınız. Ben, merak duygusu olmayan birisini asla işe almam. Bütün iş alımlarına da şirketimde ben bakarım. Çünkü; çalışanlarım ne kadar kaliteli ve meraklı olurlarsa, müşteriyi memnun etme şansımız o kadar yükselir ve istediğimiz kitleye çok daha rahat sesimizi duyurabiliriz”.

Duayen isimden halkla ilişkilerin altın kuralları


“Bu işin altın kuralı ‘iyi soru sormaktır.’ İyi soru sormayı bilmeyen birisi bu işi yapamaz. Kriz anında soğuk kanlı ve seri olmayı başarmalısınız. Çünkü kriz anında siz paniklerseniz daha bü-yük krizlere neden olursunuz. Unutmamalısınız ki bir kriz yönetiminde bilmeniz gereken, krizi birden çözümleyip bitiremezsiniz. Frenleyerek yavaş ve sakin adımlarla bitirebilirsiniz” diyen

Zarakol, gençlerle bir arada olmayı çok sevdi-ğini, gençlerin bilgi toplumunun mühendisleri olduğunu söyledi. Deneyimlerini ve yaşadıklarını paylaşmaktan gurur duyduğunu belirten ünlü halkla ilişkilerci, başarılı olmanın tek anahtarının okuyarak zihinleri aydınlatmak olduğunu vurgu-layarak sözlerini noktaladı.

NECLA ZARAKOL KİMDİR?

Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo-Te-levizyon Haberciliği Bölümünden mezun olduk-tan sonra 11 yıl TRT Haber Merkezi’nde çeşitli görevlerde bulundu. 1981 yılında yazılı basına geçti ve dönemin yeni gazetesi Güneş’in, Anka-ra ve İstanbul bürolarında kıdemli muhabir ola-rak görev yaptı. 1985 yılında gazeteciliği bıraka-rak bir holdingin halkla ilişkiler müdürlüğünü WWüstlendi. 5 yıl boyunca holding ve şirket-lerin iletişim etkinliklerini planlayıp yönetti.

1991-92 yıllarında Türkiye’nin en büyük rek-lam şirketlerinden RPM-Radar’da PR direktörü olarak görev yaptı ve TÜSİAD’ın resmi yayın organı Görüş Dergisi’ni hazırlamaya başladı. 92 yılı sonunda kendi işini kurdu ve dergiyi de 2004 yılı sonuna kadar 12 yıl boyunca aralıksız yayınladı. Necla Zarakol’un kurduğu Zarakol İletişim Hizmetleri A.Ş. 20 yıldır Türkiye’nin önde gelen şirketlerine iletişim danışmanlığı hizmeti veriyor ve kendisi de bir çok STK ile yönetimlerinde yer alarak, ya da gönüllü da-nışmanlık yaparak iletişim sektöründeki 40 yılı aşan bilgi ve tecrübe birikimini paylaşıyor.

Nilay GÜVEN

Altın Kural

Sosyal Sosyal

Öğretim görevlisi Samsun Başarıcı, Tohid Ahmed Rana ve Koray Coşkun’un

evsahipliği yaptığı gezide konuk öğrencilerin üniversite kampü-sünü gezmelerinin ardından örnek ders uygulamasına geçil-di. Samsun Başarıcı anlattığı kısa dersle öğrencilere üniversite’de derslerin nasıl ilerlediğini ve hangi konuların öğretildiğini aktardı. Başarıcı, “Ortaokul ve lise dereye benzer, yolu bulma-nız kolaydır. Fakat üniversite bir okyanustur öğretmenleriniz sadece size pusulayı nasıl kul-lanacağınızı öğretir, yolu siz bulursunuz” dedi.

Ders bittikten sonra sohbetle geçirilen zamanın ardından, misafir okul ve MYO bilgisayar programcılığı öğrencilerinin katılmıyla cep cinemasında

mesleki gelişim etkinlikleri dersi kapsamında gerçekleşen BİL-GE ADAM yazılım şirketinden Fikret Yeşilyayla’nın “Windows Azur Mobile Servisler ve Andro-id Uygulama Geliştirme” konulu seminerine geçildi. Öğrencilerin mobil platformalar hakkında bilgi edindikleri sunumda, Bilge Adam’dan gelen konuklar geliş-tirdikleri yeni teknolojiyi anlat-tılar ve bu geliştirdikleri server ile birlikte web sitesi kurulabi-leceğini ve çeşitli yeniliklerden faydalanabilineceği bilgisini aktardılar. Geliştirdikleri sistem konusunda Yeşilyayla şunları söyledi: “Mobil telefonlarda kul-lanılan 4 işletim sistemi vardır: IOS, Android, Windows Mo-bile ve Blackberry. Windows’u geliştirmek kolaydır. Windows Azure’ye kayıtlanıp bir kod giril-

mese de, sanal bir android prog-ram çalışır. Windows Azure’nin diğer bir olumlu yanı da, eğer bir web sitesi üzerinden çalışılı-yorsa, sitenin daha az kesintiye uğramasıdır.”

Konuk liseli öğrencilerin ve MYO öğrencilerinin Windows Mobile’in program havuzunun yetersizliği nedeniyle programcı açığının olduğunu ve bu alanda kendilerine bir kariyer imkanı olduğunu öğrendiği sunumun ardından, Ödemiş Ticaret Mes-lek Lisesi öğretmenleri ve evsa-hibi MYO öğretim elemanları, aradaki bu diyaloğun devam etmesi konusundaki dileklerini ilettiler. Bir sonraki teknik ge-zinin ise Ödemiş’e yapılmasına karar verildi.

Merve GENEVLİOĞLUMerve GÜLER

MYO Bilgisayar Programcılığı Programı, Ödemiş Ticaret Meslek Lisesi Bilgisayar Programcılığı öğrencilerini Selçuk Yaşar Kampüsü’nde ağırladı.

Ödemiş Ticaret Meslek Lisesibir günlük Yaşar’lı oldu...


Öğrencilerin grup lideri Yeliz Sınur, 11 Kasım tarihinde Twitter’da okul-da görev yapan kütüphaneden so-

rumlu öğretmen Selma Alptekin’in yardım çağrısını farketti. Durumu hemen arkadaş-larına ileten ve destek isteyen Yeliz ile ar-kadaşları bir proje ekibi oluşturdu. Ekibin oluşturulduğu 23 Kasım tarihinden itiba-ren heyecanla çalışmaya başlayan öğren-ciler yoğun çabaların sonunda 1000 adet kitap toplamayı başardı. Kitaplar toplan-dıkça Adana’ya gönderildi ve 25 Aralık’da kütüphane açıldı.

Duyarlı üniversite öğrencileri, vatandaşlar ve öğretmenlerin katkılarıyla açılan kü-tüphanenin rafları boş kalmadı. Okulun öğretmen ve öğrencileri halkla ilişkiler ve tanıtım programı öğrencilerine hazırladık-ları bir belge ile teşekkürlerini iletti, öğren-cilerimizin çağrılarına kayıtsız kalmayarak örnek bir sosyal sorumlu davranış göster-diklerini ifade etti.

Adana’daki Miniklere DestekMYO Halkla İlişkiler ve Tanıtım Programı öğrencileri, sosyal sorumluluk proje dersleri kapsamında Adana’daki Mehmet Ali Yılmaz Ortaokulu’nun kütüphanesinin kurulma-sına gönderdikleri kitaplarla destek oldu.

Yeliz SINUR

Sosyal SosyalNazarköy İçin Sosyal Girişimci Gençler

T.C. Avrupa Birliği Bakanlığı, AB Eğitim ve Gençlik Programı Merkezi Başkanlı-ğı tarafından Gençlik Programı Eylem 1.2 – “Ulusal Gençlik Girişimleri” kapsa-mında fonlanan ve Yaşar Sosyal Girişim-ciler Grubu tarafından yürütülen pro-je 1 Mayıs 2013 - 1 Aralık 2013 tarihleri arasında uygulandı. Proje kapsamında aynı şehirde yaşayıp farklı kültürlere sa-hip olan gençlik grupları biraraya gelme fırsatını yakaladı. Gençlerde sanat, sos-yal sorumluluk ve girişimcilik ruhunu harekete geçirmeyi amaçlayan proje İz-mir’in Kemalpaşa ilçesi Nazarköy’de ya-şayan imkanları kısıtlı gençler ile Yaşar Üniversitesi’nde okuyan gençleri ortak bir amaçta buluşturdu. Yaşar Üniversite-si öğrencilerinden 10 genç ve Nazarköy boncuk yapımında çalışan 10 genç proje-de yer aldı. Yaşar Üniversitesi, Kemalpaşa Belediyesi ve Nazarköy Muhtarlığı’nın desteği ile gerçekleştiri-len proje kapsamnda, 7 ay süren ortak faaliyetler çerçevesinde her iki gençlik grubunun da girişimcilik bilincini artır-malarına yönelik aktiviteler yapıldı. Pro-je; Nazar boncuğu Festivali ve Proje Açı-lışı, Nazarköy Belgeseli Çekimi, Sosyal Girişimcilik ve Sanat Dersleri Eğitimleri, Nazar boncuğu Yapımı Çalıştayı olmak üzere 4 aşamada gerçekleşti.

AB Gençlik Programı kapsamında Yaşar Sosyal Girişimciler Grubu tarafından gerçekleştirilen “NAZARKÖY İÇİN SOSYAL GİRİŞİMCİ GENÇLER” projesi, proje kapsamında hazırlanan Nazarköy Belgeseli Gösterimi ile sona erdi.


Boncuk Sanatı Geniş Hedef Kitlelere Tanıtıldı

Yaşar Üniversitesi öğretim elemanları Öğretim Görevlisi Arif Tansel Özalp’ın sanat tasarım eğitimi, Yrd. Doç. Dr. Duygu Türker’in sosyal girişimcilik eğitimi verdiği ve proje koçluğunu AB Uzmanı Öğretim Görevlisi Dr. Gökay Özerim’in yaptığı proje kapsamında gençler girişimcilik ve sosyal sorumlu-luk bilinciyle birlikte özel yetenekleri-ni geliştirdi, boncuk sanatını ve nazar boncuğunu geniş hedef kitlelere tanıttı. Nazarköy Belgeseli ve diğer yapılan ça-lışmalarla köyün turistik ilgi alanı haline gelmesine ve köyde yaşayanların eko-nomik sıkıntılarının çözümüne katkıda bulunuldu. Projenin kapanışı, 27 Kasım 2013 tarihinde Yaşar Üniversitesi Kon-ferans Salonu’nda gerçekleşti. Kapanış töreninde Nazarköy muhtarının ve hal-kının da katılımıyla Yaşar Üniversitesi Medya İlişkileri Müdürlüğü desteği ile hazırlanan Nazarköy Belgesi izlendi. Projede görev alanlara katılım belgele-rinin verilmesinin ardından tören son buldu.

Sosyal

Işıl KARAGÖZTuğçe ALAGÖZOĞLUSinem KOYUNCU

SosyalAta’yı Coşku ile Andık

Mustafa Kemal Atatürk’ün ölümünün 75.yılında İzmir’de yapılan törenler tüm İzmirlileri heyecanlandırdı.

Yaşarlı öğrencilerin de katıldı-ğı 10 Kasım Atatürk’ü Anma Törenleri kapsamında Konak

Belediyesi İzmirlilere sürpriz yaptı. 22 metrelik tekne üzerine yerleştirilen projeksiyon makinesiyle oluşturan hareketli su perdesinde, at üzerinde Atatürk canlandırması yapıldı. Üçkuyular’dan hareket eden Atatürk görseli deniz üzerinden Gündoğdu Meydanı’na at sürdü ve bütün İzmir-lileri selamladı 150.000 İzmirlinin akın ettiği gösteri ilgiyle izlendi. Gündoğ-du Meydanı’nda toplanan binlerce İzmirli, hep bir ağızdan İzmir

Marşı’nı okudu. 45 kişilik koro Atatürk’ün sevdiği türkü ve şarkıları seslendirdi, şarkılara eşlik eden İzmirliler dev bir koro oluşturdu.

Konak Belediye Başkanı Hakan Tar-tan, Gündoğdu Meydanı’nda düzen-lenen törende, Atatürk’ü farklı şekilde anmayı amaçladıklarını belirterek, “Geçen yıl canlı Atatürk portresi oluş-turmuştuk. Bu yıl da ışık gösterisiyle Atatürk’ü andık. İzmirlilere, göster-dikleri ilgiden dolayı teşekkür ede-rim” diye konuştu.

Tuğçe ALAGÖZOĞLU


Tuğçe ALAGÖZOĞLU

Halkla ilişkiler ve tanıtım programı ikinci sınıf öğrencilerinin orga-nizasyon ve davranış biçimleri

dersi kapsamında düzenlediği parti bu yıl eğlenceli sürprizlerle doluydu. Organizas-yon, Meslek Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Şevkinaz Gümüşoğlu’nun yeni yıl dileklerini ifade etmesi ve Can Yücel’den okuduğu şiirle başladı. Ardından, yat ve marina işletmeciliği programı öğretim gö-revlisi Can Karaosmanoğlu, folk ve rock türü şarkıları gitarı eşliğinde seslendirdi.

Partide Aralık ayı doğumlu öğretim ele-manlarının doğum günlerinin kutlanması ve yeni yıl pastasının kesilmesinden sonra diğer bir sürpriz ise Yaşar Üniversitesi Latin Dansları Topluluğu’nun sahne al-masıydı. Grup, hareketli parçalar eşliğin-de estirdiği Latin rüzgarı ile performansı-na hayran bıraktı. Öğrenciler parti ile hem dönem sonu yorgunluğunu attı hem de bir organizasyon düzenleme becerilerini geliştirme olanağı yakaladı.

Meslek Yüksekokulu akademisyen ve öğrencileri 2014’e 4. Geleneksel Yılbaşı Partisi ile merhaba dedi.

SosyalMYO 2014’ü Eğlenceli Partiyle Karşıladı

Urgancı, öğretim görevlisi İrem Tükel’in yürüttüğü Medya ve Toplum der-

si kapsamında öğrencilerle bir araya geldi. Seminere ilginç bir uygulamayla başlayan spiker, sınıftaki tüm öğrencilerin tek tek elini sıktı ve isimlerini öğrendi. Bu uygulamayı öğrencilerin kendilerini ne kadar doğru an-lattığını ve öz güven düzeylerini anlayabilmek amacıyla yaptığını söyleyen Urgancı, “aklınızda ne varsa bedeninizde de onun izleri vardır. Bedenimiz ne olduğumu-zu avazı çıktığı kadar bağırır” dedi. Bedendeki otorite sem-bollerini anlatmasının ardından Urgancı, konuşma korkusuna değindi. Konuşma korkusunun beğenilme kaygısından kaynak-landığını, oysa buradaki asıl noktanın dinleyiciye ne verilir-se yararlı olunacağı düşüncesi olması gerektiğine değinen konuşmacı, içimizde başkaları tarafından beğenilmeyi, tak-dir edilmeyi bekleyen çocuğu susturmadıkça, insanların bizi sevmelerine ihtiyaç duyacağımı-zı dile getirdi.

İyi bir konuşmanın sırrını

öğrencilerle paylaşan Urgancı şunları söyledi: “Sizi dinleyenlerle göz teması kurun, konuşma-yı etkili yapan konuşma arasındaki boşluklardır. Doğru yerlerde durmak hipnoz etkisi uyandırır. ‘Konuş-dur-bak’ formü-lünü uygulayın, konuş-ma içeriğinin çok yüklü olmasına gerek yoktur”.“En Büyük Başarı,

Almak DeğilOlmaktır”

Öğrencilerle keyifli uygulamalar da yapan Urgancı, değişime açık olmanın sanıldığı kadar zor olmadığını anlatmak için seçtiği ön dört öğrenciye bir oyun oynattı. Oyunda öğrenciler iki sıra halinde dizildi ve karşı-larındaki partnerleri görmeden üzerlerinde yaptıkları deği-şiklikleri arkadaşları bulmaya çalıştı. Konuşmasının sonunda

öğrencilere yaşa-ma dair tavsiyeler veren ünlü konuk, hayatta yaptığımız şeyler için karşılık beklemememiz gerektiğini, aksi halde bunun bir alışverişe döne-ceğini, zaman denen bir adalet mekanizmasının olduğunu ifade etti. Öğrencilere 90 yaşında biri için en büyük başa-rının ne olduğu sorusunu yönelten Urgancı, ‘çevrede ona parlayarak

bakan gözleri saymak’ olduğu söyleyerek, en büyük başarının almak değil, olmak olduğunu vurguladı. Konuşmasının sonun-da Urgancı, öğrencilere kendi yazdığı kitapları hediye etti.

HABER MERKEZİ

Ünlü TRT spikeri Hakan Urgancı, İletişim ve kişisel gelişim konularındaki dene-yimlerini halkla ilişkiler ve tanıtım programı öğrencile-riyle paylaştı.

TRT spikerindeniletişimtüyoları

Tanıtım


Öğretim görevlisi Dr. Merba Tat’ın yürüttüğü derse, yurt içi ve yurt

dışında düzenlediği başarılı organizasyonlarla tanınan dene-yimli organizatör Alper Gencer konuk oldu. Konuşmasına orga-nizasyon şirketini tanıtarak ve kuruluş amacından söz ederek başlayan Gencer, öğrencilere bir organizasyonun hangi aşa-malardan oluştuğu sorusunu yöneltti. Öğrencilerin yanıtlarını değerlendirmesinin ardından bir organizasyon şirketine neden ihtiyaç duyulduğundan söz eden konuşmacı, organizasyonda kim-lerin hangi işleri yaptığı bilgisini verdi.

Gencer, atölye çalışmasında

öğrencilerden iki gecelik bir mezuniyet partisi tasarlamalarını istedi. Uygulamada öğrenciler üniversitenin partisini düzen-leyecek organizatörler rolünü, Gencer de partinin beğenisine sunulduğu öğrenci rolünü oyna-dı. Öğrenciler briflerini aldıktan sonra gruplara ayrılarak çalışma-ya başladı. Çalışmanın sonunda her grup hazırladığı organi-zasyon planını sunarak işlerini satmaya çalıştı.

“Organizasyon, İnce Çiz-gi Üzerinde Yürümektir”

Atölye çalışmasının tamamlan-masının ardından öğrencilerin organizasyonlar hakkında merak ettiklerini Gencer, kongre or-ganizasyonu üzerinden detaylı

olarak açıkladı. Konuşmasının sonunda hizmet sektöründe çalışmanın zorluklarına değinen Gencer şunları söyledi: “Bir-birinden farklı zevklere sahip insanlara hizmet veriyorsunuz. Müşteri bazen sözleşmelere ağır maddeler ekler, küçük bir ha-tada kar edemeyebilirsiniz. Altı aylık emek, üç günlük aktiviteye dayanır. Organizasyon ince çizgi üzerinde yürümektir, yaratıcılık kadar sabır da bu işte önemli-dir”.

HABER MERKEZİ

Organizasyon ve Davranış Biçimleri dersi kapsamında Red Organizas-yon kurucusu Alper Gencer’in yürüttüğü uygulamada, halkla ilişkiler ve tanıtım programı öğrencileri bir organizasyonun aşamalarını planladı.

Organizasyonunpüf noktaları

Tanıtım

Dersimiz Protokol

Bir halkla ilişkiler uzmanının protokol bil-gisine de sahip olmasının önemine dikkat çeken Duymaz konuşmasında protokol

kavramı ile ilgili genel bilgiler verdikten sonra tö-ren protokolü, araç protokolü, toplantı protokolü, bayrak protokolü ve yabancı konukları ağırlama protokolünden söz etti. Protokol düzenlemele-rinde yüzde birlik bir başarısızlığın bile kötü so-nuçlar doğurabileceğini söyleyen Duymaz, kurum içindeki kişilerin kıdemlerine göre sıra-lanması ile ilgili püf noktalarını aktarmasının ardından il protokolü ile ilgili sıralama esasları ve ayrıcalıklarına değindi.

Sıfır HataTecrübeli halkla ilişkiler uzmanı, protokol düze-ninin kusursuz olabilmesi için bir ‘’B’’ planının bulunması gerektiğini ve protokolde işi şansa bırakmanın büyük şanssızlığa neden olacağını

belirtti. Öğrencilere halkla ilişkiler ve organizasyon alanındaki deneyimlerin-den sözeden Duymaz, organizasyon planlama ile ilgili şu önemli bilgileri aktardı: “Bir organizasyonu yaparken eğer, resmi bir organizasyon içerisinde yer alıyorsanız bilmeniz gereken en önemli nokta pro-tokol düzenidir. Protokol düzenini en iyi şekilde; emniyet müdürlükleri valilik gibi kurumlarda çalışan kişilerden öğre-nebilirsiniz. İş hayatınıza başladığınızda mutlaka buradaki kişilerden destek almalısınız. Her insan hata yapabilir ama bu tür organizasyonlar hata kabul

etmez” dedi.

Yiyeceklere DikkatYemekli organizasyonlar düzenlenirken özel ko-nukların özel durumlarının öğrenilmesi gerekti-ğini ifade eden Hale Duymaz, “Eğer yemekli bir organizasyon planlıyorsanız ve bu organizasyon içerisinde önemli kişiler varsa önceden danış-manlarını arayıp yemedikleri şeyleri öğrenmek zorundasınız. Eğer gelecek olan konuklardan birisi et yemiyorsa siz de menüye et yemek-leri koyuyorsanız başarısız olmuş olursunuz. Alternatif vejateryan bir menü bulundurmak zorundasınız. Ya da davetlileriniz arasından bi-rinin herhangi bir yiyeceğe alerjisi var mı bunu öğrenmeniz gerekir. Bunlar ufak ama çok önemli detaylardır. Mesleğimizde başarı ayrıntıda gizli” diyerek sözlerini noktaladı. Özge ÖZER

Organizasyon ve davranış biçimleri dersine konuğumuz olan Yaşar Üniversitesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım Müdürü Hale Duymaz, Protokol Esasları ve Protokol

Yönetimi hakkında bizlerle değerli tecrübelerini paylaştı.

Tanıtım


Yılmaz Tüzün’ün ‘Kırmızı’ PerdesiYılmaz Tüzün ile tiyatro hakkında gerçekleştirdiğimiz bu keyifli röportajda meslek yaşamı, fedakarlıkları, sanatından elde ettiği

kazanımlar hakkında konuştuk.

Yılmaz Tüzün kimdir? 6 Kasım 1967 tarihinde İzmir’de doğdum. İlk ola-rak Üniversite’de gazetecilik eğitimi aldım. Basın Yayın bölümünde okurken tiyatroya eğilimim olduğunu fark ettim. 9 Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi OYUNCULUK alanında öğre-nim gördüm.

Sizi bu mesleğe iten en önemli olgu nedir?Beni bu mesleğe iten tek olgu insanların benim yaptığım işi benimsemesidir. Böyle olunca mes-leğime daha çok bağlanıyorum ve yaptığım işten daha çok zevk alıyorum.

Oyuncu olmaya kaç yaşında karar verdiniz?Oyuncu olmaya 1984 tarihinde karar verdim ve bu kararın hayatımda verdiğim en olumlu ve isabetli karar olduğunu söyleyebilirim.

Bu mesleği icra etmek için yapılması gereken fedakarlıklar nelerdir?Her meslekte olduğu gibi bu meslekte de feda-karlıklar şart. İnsanlar hangi işi yapıyorsa en iyisi adına yapması gerekir. Sabretmek icra ettiğin bu meslekte en büyük fedakarlıktır. Tiyatro sonunda seyircinin takdiri, yapmış olduğun fedakarlığın karşılığını veriyor.

Meslekte sizi en mutlu eden şey ya da olay nedir? Mesleğimde beni en mutlu kılan şey yaptığım işin sonucunda seyircinin takdiridir. Elde ettiğim başarı tiyatro severler sayesindedir.

Tiyatrocu olabilmek için hangi özelliklere sahip olmak gerekir?Öncelikle insanda yetenek olmalı. Bu ilk kuralı-mızdır. Ardından yetenek, akademik bir eğitim ile şekillendirilmeli ve oyunculuk içselleştirilme-lidir. Tiyatro mesleğini idame ettirebilmek için hevesin olması yeterli değil, çünkü tiyatro özgü-venin olmasını da gerektirir.

Kültür/SanatTiyatro yaşamınızda rol model aldığınız oyuncu-lar kimlerdir?Tiyatroda kendime rol model aldığım kişiler tabii ki de var. Müşfik Kenter ve Nejat Uygur’u örnek verebiliriz. Seçtiğimiz bir meslekte rol model almamız gereken kişilerin olması çok önemli, çünkü rol modellerimiz, kanaat önderi olmakla birlikte gelecekte hangi noktada olacağımızı da belirleyen önemli noktalardır.

Tiyatro merakı olup aynı zamanda sahne korku-su olan kişiler için önerileriniz nelerdir?Sahne korkusu provalarla giderilebilir. Bu mes-leği yapmak isteyen ile tiyatro izlemesini seven kişiler ayrılmalıdır. Tiyatro izlemeyi seven ancak uygulamaya dökemeyen kişilerin bu mesleği yapması çok zor. Hayatta herkes kendine uygun ve yapabileceği mesleği seçmeli. Aksi taktirde bu meslek o kişi için çilekeş bir duruma dönüşebilir. İnsan yaptığı meslekten zevk almalı çünkü haya-tını devam ettirebilecek tek çıkar yol budur.

Absürd bir tiyatro yapmayı düşündünüz mü?Şu anda akademik olarak zaten bir oyunda oynuyorum. Hayat-ta herşey absürd olduğu için farkında olmadan absürd bir temayı sahnede canlandırmış olabiliriz.

Tiyatrocuların çalışma koşulla-rı hakkında ne düşünüyorsunuz, emeklerinin karşılığını alabili-yorlar mı?Ülkemizde tiyatronun tam anlamı ile değer gördüğünü düşünmüyorum. Ayrıca verilen değerin ve önemin yeterli ölçü-de verildiğini düşünmüyorum. Verilmeyen değer sadece tiyatro için değil aynı zamanda bale, opera, resim dalları için de ge-çerli. Kısacası ülkemizde sanat ucuza mal oluyor.

Bu mesleği seçen genç arkadaş-larımıza önerileriniz nelerdir?Bu mesleği seçenler için öneri-lerim ilk önce çok çalışacaklar, çalışmaları gerekiyor. Çünkü show dünyası çok acımasız ve karmaşık. Belli bir noktaya gele-bilmek için kendinden emin ve büyük adımlar atılmalı. Show dünyası eğlenceli ve bir o kadar umursamaz ve büyüleyici olma-sına karşın çetrefilli ve aşılması zor yokuşlarla dolu.

Röportaj: Özge ÖZER Buse GİRGİN

Kültür/Sanat


Yaşar Üniversitesi Halk Oyunları Topluluğu olarak hedefimiz birlik ve beraberlik içinde hem eğlenerek

hem de öğrenerek vakit geçirmek. Bildiği-niz üzere dans bir topluluk işidir ve Türk Folklörünün temelini halk oluşturmakta-dır. Topluluk olarak her sene olduğu gibi bu sene de hedefimiz çeşitli yöreler öğre-nerek kendimizi geliştirmek gruba yeni bireyler katarak büyümeyi sağlamak.

Halk oyunları sadece dans etmek değil bununla birlikte kültürleri yaşamayı, eğle-nerek öğrenmeyi de sağlar. Yıllardır bu sevdanın içinde olan biri olarak halk oyunları sana ne kattı diyecek olursanız sizlere şöyle özetleyebilirim. Büyük bir çevre edinmenin yanı sıra algınızın ol-dukça gelişmesini, öğrenme hızınızın artmasını, vücudunuzu tanımanızı, bir çok kültürü öğren-menizi, dans ederek keyif almanızı ve gösteriler, festivaller, yarışmalar sayesinde birden fazla ülke ve şehir görmemi sağladı diyebilirim. Kısacası bu işi keyif olarak yapıyorsanız hiçbir eksisi yok denebilir.

Yaşar Üniversitesi Halk Oyunları Topluluğu olarak bu seneki hedefimiz henüz yarışmalar olmasa da bahar şenliklerinde bütün sene neler yapmış olduğumuzu sizlere göstermek. Topluluk olarak katılmak isteyen yeni bireylere her zaman açık olduğumuzu ve paylaşmaktan, öğrenmek ve öğretmekten büyük keyif aldığımızı bilmenizi isterim.

Son olarak da topluluk olarak her zamanaktif bir topluluk olduğumuzu yeni fikir ve

önerilere açık olduğumuzu belirtir, sizleri de aramıza beklerim.

Batu BENİCE

HALK OYUNLARI BİR SEVDADIR

Kültür/Sanat

Arkas Sanat Merkezi, 25 Eylül-29 Aralık tarih-lerinde ‘18. ve 19. Yüzyıllrda İzmir: Batılı Bir Bakış’ adlı sergiye ev sahipliği yaptı. Serginin açılışına Aziz Kocaoğlu, İzmirli Milletvekilleri ve Arkas Holding Yönetim Kurulu Başkanı Lucien Arkas katıldı.

18. ve 19. Yüzyıl Egelilerle Buluştu

18. ve 19. Yüzyıllarda Batı Akdenizin en önemli Limanı olan Marsilya’dan yola çıkan ve deniz yoluyla İzmire ulaşan seyyahların gözünden bir İzmir gezintisi sunan sergide İngiltere, Fransa,

Hollanda, İsviçre ve Türkiye’den yaklaşık 300 eser sergilendi.

Lucien Arkas’ın özel koleksiyo-nunda bulunan serginin ilk bölü-münde harita, tuval, çizim, grovür,

fotoğraf gibi eserler İzmir’e yol-culuk, Körfezden İzmir’e bakış, şehir merkezi ve seyahatler başlığı adı altında ziyaretçilerle buluştu.

Serginin ikinci bölümünde ise portre ve çizimler, kitaplar, se-yahat rehberleri, portre ve parşo-menler, İzmir’in sakinleri, ticaret, İzmir’den görünümler, İzmir’den portreler ve İzmir yakınları başlı-ğında sergilendi.

Ayşe Irmak GÜRKAN

Senem ÜNEY

Kültür/Sanat


“Dans Bu Dünyada Beni Mutlu Eden En Güzel Şey”

Hangi dans türleriyle ilgileniyorsun?Latin, hip-hop ve modern dansla ilgileniyorum.

Dans etmeye nasıl başladın?Dansla tanışmam Yaşar Üniversitesi dans topluluğu sayesinde oldu ve severek devam ediyorum.

Dansı hobi olarak mı yoksa meslek olarak mı görüyorsun?Dansa hobi olarak başladım. İlk başlarda meslek olarak düşünmek istedim fakat günümüz Türki-ye koşullarında dansa hakettiği kadar değer verilmediğini gördüm. Bu nedenle de eğitmenlerin ve performans dansçılarının hayatlarını belli bir kalitede sürdürmesi olanaksız. Benim şuanda şekillenen dü-şüncem kendi mesleğimi yapıp, dansı da hayatımdan çıkarmayacak olmam.

Dansın sana kazandırdığı artılar neler?Aslında dans etmeyi kendimi bildim bileli hayatıma sokmak istemiştim. Bu fırsatı ancak üniversite haya-tımda yakalayabildim. Dans etmek benim için çok özel. Dans; hayatımda hep bulunduracağım, beni rahatlatan, tüm sorunlarımı unutmamı sağlayan ve en önemlisi de bu dünyada beni mutlu eden en güzel şey.

Okul dışında herhangi bir yerde dans ediyor musun?Okul dışında Clave Dans Akademisi’nde dans etmeye başladım. Ardından 2013 yılının sonlarında tanıştığım ModernDanceLob’da kariyerime adım atmış oldum.

Sence okulumuzun dans topluluğu yeteri kadar aktif mi ve öğrenciler yeteri kadar ilgi gösteriyor mu ?Her geçen sene aktifliğini ve öğrenci sayısını artıran topululuğumuz yeni, farklı dans türlerini de bünyesine katmış durumda. Ayrıca topluluğumuz dans dersleri sayısını da artırdı.

Yaşar Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü dördüncü sınıf öğrencilerinden Seyfi Zümrüt ile dans ve üniversitemiz Dans Topluluğu hakkında bir röportaj gerçekleştirdik. Seyfi

dans etmeye nasıl başladığını, dans hakkındaki fikirlerini ve okulumuzun dans topluluğu hakkındaki görüşlerini bizlerle paylaştı.

Kültür/SanatOkulumuzu daha önce herhangi bir yerde temsil ettin mi?Evet temsil ettim. Dans topluluğunun hazırladı-ğı latin ve hiphop koreografilerini dans toplulu-ğundaki dansçı arkadaşlarımla birlikte Dokuz Eylül Üniversitesi Dans Festivali, Ege Üniversi-tesi Dans Festivali, İzmir Ekonomi Üniversitesi Dans Festivali, Pamukkale Üniversitesi Dans Festivali’nde temsil ettim. Ayrıca da SC INN Butik Otel’de Clave Dans Akademisi’nin ger-çekleştirdiği dans gecesinde Yaşar Üniversitesi adına dans gösterisi gerçekleştirdim.

Dansa yeni başlamak isteyenler için neler tavsiye edersin?Dansa yeni başlamayı düşünen birinin ilk yapması gerektiğini düşündüğüm, birçok türü bulunan dansın içinde kendine en yakın olanını keşfedip farkına varabilmesi. Eğer bunu başara-bilirse kendi özünü daha iyi ifade etmiş olacağı için dans ederken sıkılmayacaktır. Ayrıca seçi-len dans türüyle dansçının kişiliği arasında çok büyük bir bağ olduğuna inanıyorum. Örneğin, sosyalliği seven bir kişiyse sosyal danslara, sosyal latin dansları gibi türlere yönelmesi daha doğru olacaktır.

Röportaj : Işıl KARAGÖZ Tuğçe ALAGÖZOĞLU Sinem KOYUNCU

Kültür/Sanat


Kısaca tiyatro geçmişinizden bahseder misin?

On yıldır tiyatroyla ilgileniyorum. Özel tiyatro-larda oynadım. Yaşar Üniversitesi’ne başladıktan sonra okul tiyatrosuna katıldım ve üç yıl tiyatro kulübünde yer aldım. Üç ay önce ise devamda sıkıntılar yaşadığım için istemeyerek ayrılmak

zorunda kaldım.Okulumuzun tiyatro kulübüne desteğini nasıl değerlendirirsin?

Okulumuz maddi manevi destek oluyor. Fikirle-rimizi dinlediler, yardımcı oldular. Hiç okuldan yana şikayetimiz olmadı. Yaşar Üniversitesi’nde kulüpler fazla önemseniyor. Hocalarımız, öğren-cilerin topluluk/klüp aktivitelerine olumlu bakı-yor, destekliyor.

Tiyatro kulübü için geçen yıl neler yaptınız kısa-ca bahsedebilir misin?

Tiyatro kulübü adında masa açtık ve 120 kayıt aldık. İlk günler hırsla gelen öğrenciler git gide azalmaya başladı. Sonunda 30 kişi kaldık. Çünkü tiyatro sorumluluk isteyen bir iş. Bunu kaldıra-mayan ve düzenli gelemeyen öğrenciler çok oldu. Kulüp başkanımız Caner Yevimli devamsızlık

konusunda çok hassastır. İki devamsızlık yapan kulüpten atılır. Bu kadar disiplinli olmasa, insan-ları toplamak ve sonunda bir oyun çıkarmak ger-çekten zor. O yüzden önce disiplin sonra sevgi gelir bu işte. Oyunun çıkmasına yakın zamanlar-da haftada altı gün provaya gittiğimiz oluyordu. Bazı öğrencilere fazla ağır gelmeye başladı. Fazla zorladık, güzel bir oyun çıksın istedik ve başardı-ğımızı düşünüyorum.

İyi oyuncular devamsızlık yüzünden ayrılmak zorunda mı kaldılar?

Evet maalesef ayrılmak zorunda kaldılar. Dedi-ğim gibi önce disiplin geçerliydi.

“Tiyatro Nefes Almak Gibidir”Üniversitemizde dağcılık kulübü, dans kulübü, denizaltı kulübü, iletişim topluluğu ve tiyatro kulübü gibi çeşitli birçok topluluk var. Biz de okulumuzun tiyatro kulübünde üç yıl boyunca birçok oyunda başarılı performans sergileyen, ama üç ay önce ayrılmak durumunda kalan Evren Babayiğit ile röportaj yapma şansı yakaladık ve onunla tiyatro hakkında bolca sohbet ettik.

En son sizin de yer aldığınız Moliere’den oynadı-ğınız CİMRİ oyunun çalışma ve sahne aşamasın-dan bahseder misin?

Yönetmeni Hülya Savaş ve yardımcısı aynı za-manda Devlet tiyatrosu oyuncusu Nilgün Öğrük Alkın ile altı ay çalışarak oyunu çıkardık. Altı ay uzun bir zaman gibi görünebilir ama inanın yetmedi desek olacak. Fazlasıyla zorlandık ezber çoktu. Oynayacak olan bazı öğrencilerin tiyatro deneyimi yoktu. Onları fazlasıyla zorladık. Ama çok da eğlendiğimiz zamanlar oldu. Tiyatro başlı başına eğlenceli bir iş ama dediğim gibi sorumlu-luğunu taşıyabilen ve seven insanlara kolay gelir. Özellikle dekorumuz çok beğenildi. Eleştiriler aldık tabii ki, bazı konularda eksiklerimiz vardı. İzmir ilinde bazı Üniversitelerde sahne aldık ve beğenildik. Olumlu geribildirim çok oldu. Bu da bizim gururumuzu okşadı diyebilirim. İnsan çalıştığının karşılığını almak istiyor biz de tam olmasa da aldığımızı düşündük ve yılı mutlu bitirdik.

Tiyatro kulübü için ekstra bir şeyler düşündüğü-nüz veya uyguladığınız oldu mu?

Tabii ki oldu. Öncelikle geçen sene şehir dışında-ki Üniversitelere gidip sahne almak istedik ama uygulamaya geçiremedik. Fakat bu sene başka-nımızın farklı fikirleri var. Şehir dışından Tiyatro kulüplerini okulumuza getirmek için uğraşacak. Olursa çok mutlu oluruz.

Son olarak tiyatro hakkında eklemek istediğin bir şeyler var mı?

Var elbette. Tiyatro benim için nefes almak gibi bir şey. Annem babam ölse sahneye çıkabilecek bir insanım. Öyle ki, babam bu sene tiyatroya gitmiyorsun dediğinde, sen benim yaşamamı istemiyorsun cevabını verdim. Çünkü bu iş aşk meselesi. Severek başlayan bir daha ayrılamaz. Okulun tiyatrosundan ayrıldım. Fakat bu devam edemeyeceğim anlamına gelmez. Özel bir tiyatro-da hala devam ediyorum. Özel hayatımı etkilemi-yor değil. Eski kız arkadaşımın tiyatro mu ben mi dediği oldu, ben de tiyatroyu seçtim. Benim için o kadar önemli bu meslek. Örneğin tiyatro ku-lübünün başkanı başkanlığı bırakabileceği birini bulamadığı için bir yıl okulunu uzattı. Bu iş biraz da fedakarlık istiyor diyebiliriz. Herkes başkan olmak ister ama herkes Caner gibi yapamazdı. Caner’de bunun farkındaydı. Okulda tiyatroya devam edememek beni fazlasıyla üzüyor. Ama disiplin gereği böyle olmak zorundaydı. Bu sene daha başarılı bir oyun çıkarmalarını dilerim.

Röportaj: Merve GENEVLİOĞLUİrem TOKCANMerve GÜLER

Kültür/Sanat Kültür/Sanat


Yaşar Üniversitesi’nden futbolsever öğrencilerin de izlediği maçta Konak Belediyespor, maça “Atam seni özlüyo-

ruz, seni seviyoruz.” pankartıyla çıktı. Baştan sona Avusturya temsilcisinin baskın oyunuyla geçen maçta Konak Belediyespor 3-0 mağlup oldu ve rövanş öncesi tur şansını mucizelere bıraktı. Goller 35, 75 ve 89. dakikalarda Nina Burger’dan geldi.

Ön eleme grubunda 3′te 3 yapan Konak Beledi-yespor, Son 32 Turu’nda ise RTP Unia Raciborz’u 2-1 ve 0-0′lık maçların ardından elemişti. İzmir ekibi bu sezon Şampiyonlar Ligi’ndeki ilk mağlubiyetini almış oldu. Konak Belediyespor, rövanş karşılaşması 14 Kasım Perşembe günü Avusturya’nın Neulengbach şehrinde oynanacak. Wienerwaldstadion’da Türkiye saatiyle 20.00′de başlayacak karşılaşmayı, Almanya Futbol Fede-

rasyonu’ndan Bibiana Steinhaus yönetecek.

Bulut CANDANSAYAR

Konak Belediyespor İşi Zora Soktu

Konak Belediyespor UEFA Kadınlar Şampiyonlar Ligi Son 16 Turu ilk

maçında SV Neulengbach’a mağlup oldu.

Spor Spor

DEVLERİN GÜCÜYaşar Üniversitesi Erkek Basketbol Takımının Antrenörlüğünü yapan Civan Sortullu ile okulumuzun basketbol takımının hedef-leri, başarıları, stratejileri hakkında röportaj yaptık. Sadece oku-lumuzun basketbol takımı hakkında değil basketbola ilgi duyan herkesin keyif alacağı bir röportajdı. Buradan Civan Hoca’ya te-şekkürlerimizi iletiyor başarılarının devamını diliyoruz.

Kısaca kariyerinizi anlatır mısınız? Kaç yıldır Yaşar Üniversitesi’nde eğitim veriyorsunuz?Ege Üniversitesi Spor Akademisi Basketbol Ant-renörlüğü mezunuyum. Üzerine Spor Psikolojisi alanında Yüksek Lisans yaptım. Hatta tezimi takım birlikteliği ve iletişimi üze-rine hazırlamıştım. Daha sonra Karşıyaka Spor Ku-lübü’nde beş yıl alt yapıda çalıştım. Karşıyaka’dan ayrıldıktan sonra bir dönem Dokuz Eylül Spor Kulübü’nde bir süre ça-lıştım. Orada eğitmenlik, antrenörlük ve koordinatörlük görevlerim vardı. Mete Babaoğlu aracılığıyla Yaşar Üniversitesi’nde antrenörlük yapmaya başladım. Üç yıldır Yaşar Üniversitesi’ndeyim.

Okul takımında kaç kişi var? İsimlerini öğrene-bilir miyiz?16 oyuncu var. Bunlar; Ahmet Burak Mat, Ayhan Onur Kentli, Cankut Öztürk, Cem Talas, Ekin Yavaş, Ersel Yayla, Furkan Kol, Hacim Can Mayruk, İbrahim Tiriş, İsmail Budaker, Mert Özmutlu, Nihat Cemre Özer, Ogün Ceylan, Serkan Menteşe, Ulaş Dedeoğlu, Yiğitcan Tekin.

Strateji ve taktikleri oluştururken örnek aldığı-nız biri var mı?Benim kendi düşüncem ve hocalarımın bize öğrettiği şey; herkesi izle, herkese bak ama kendi kafana yatanı kendi düşüncene uyanı al. Çünkü basketbolda tek bir doğru asla olmaz. Her gör-düğün şeyi iyi olsa da kendi takımına uygulaya-mayabiliyorsun. Oyuncuların potansiyeline de bağlı bir durum var. Onun için her şeyden azıcık hangisi uyuyorsa oyunculara onu adapte etmeye çalışıyorum.


Okulumuzun basketbol takımı hakkında hedefleriniz ve geleceğe yönelik planlarınız neler?Bu sene ÜNİLİG adında yeni bir sisteme girdik. Aslında bu Amerika’daki üniversiteler arasında yapılan maçlar ve NBA öncesi kullanılan sistem olarak Türkiye’ye getirilmeye çalışılıyor. 2011 yılında başladı bu sistem. Önceden okul takım-larındaki sistem bütün yıl antrenman yaparsın 1 hafta boyunca maç yapıp bir üst tura çıkarsın. Okulumuzun Rektörü ile konuşup bu sistemin bizim için bir kültür yaratmayacağını, bir haftalık bir şeyin bizim için çok kısa olduğunu, bir gele-nek yaratması gerektiğini konuştuk. Bu yüzden Ünilig’e katılma kararı aldık. Ünilig’de her hafta ya deplasmana gidiyoruz ya da kendi sahamızda maç yapıyoruz.

İlk grup maçları bitti. Grubumuz Akdeniz Üniversitesi, Sabancı Üniversitesi, Özyeğin Üniversitesi’nden oluşuyordu. Akdeniz Üniversitesi ile yaptığımız maçı kazandık. Sabancı ve Özyeğin Üniversitesi ile yaptığımız

maçları kaybettik. Daha sonra Akdeniz Üniversi-tesi’ndeki deplasman maçı ve İzmir’de oynanan bütün maçları kazanarak bir üst tura çıkmaya hak kazandık. İkinci grupta altı tane takım ola-cak. Bunlardan dördü bir üst gruba da çıkacak.Ondan sonra artık çeyrek final maçları var. Bizim ilk hedefimiz altı takım içerisinden ilk dörde girip çeyrek finale kalmak.

Basketbolda başarıyı getiren faktörler nelerdir?Bana göre basketbolda başarı birçok özelliğe bağlı. Bir tanesi oyuncunun kafasının çalışması gerekiyor.

Sporcunun akıllı ve zeki olması lazım. Bu başarı akademik anlamda başarı değil, sportif anlamda becerikli olup akademik hayatı çok zayıf olan insanlar da var. Sportif anlamda problem çözebilme becerisini, anında reaksiyon gösterebilme becerisini, o zekaya sporcunun mutlaka sahip olabilmesi gerekiyor. Yoksa belli bir seviyeye ulaşıp erken yaşta basketboldan emekli olunabiliyor.

İkinci olarak sporcunun genetik ve fiziksel özellikleri gerçekten önemli. Üçüncüsü, karak-teri çok önemli bir faktör. Dakik olması, sorum-luluk sahibi olması gerekiyor. Bunun yanında basketbolda başarılı olmak istiyorsan bütün hayatını bu işe adaman gerekiyor.

SporBaşarısız olduğunuzda izlediğiniz yol nedir? Başarının bir alışkanlık olduğunu düşünüyorum ve başardıkça insanların size bakış açısının, sizin durumlara bakış açınızın değiştiğini, özgüve-ninizin daha fazla yükseldiğini düşünüyorum.Takımım başarısız olduğu zaman ilk başta hatayı kendimde ararım, yani eksik bir şey mi yaptık, daha farklı yapabilir miyiz diye düşünüyorum. Maçı bir daha yaşarım, yapmamam gereken ya da yapmam gereken bir şey var mıydı diye dü-şünürüm. Oluyor bunlar çünkü orada saniyelik

kararlar veriyorsunuz. Daha sonra üzerine eğil-memiz, çalışmamız gereken ne var diye takımın eksiklerine bakarım. En sonunda da oyuncuların bireysel performanslarına bakarım. Yani kendim-den başlayıp, oyunculara kadar durumu bir daha değerlendiririm.

Sizce okul takımının en ciddi sorunu nedir?Şuan gözle görülen çok önemli bir problemimiz yok. Bizim en ciddi problemimiz konsantrasyon olarak gözükebilir. Yani o konsantrasyonu kay-

betmeden 40 dakika sahada kalmamız gerekiyor. Bir diğeri de benchteki oyuncu ile sahadaki oyuncu birlikte-liğinin biraz daha yukarıya çıkması lazım. Ben genelde geniş bir kadro ile oynamaya çalışıyorum ama bazı durumlarda daralabiliyor bu sayı. O dönemlerde aslında o benchte oturma-nın bile ne kadar kıymetli olduğunu sporcunun anlaması gerekiyor. Bence bu iki konuya biraz daha çalışmamız gerekiyor.

Takım ile birlikte unutamadığınız en güzel anınız nedir? Akdeniz Üniversitesi ile yaptığımız maç çok iyiydi. İlk başta giderken te-dirgindim, iki maçı kaybedip üçüncü-ye gidiyoruz ve bu maçı da kaybeder-sek işimiz çok zor olacaktı. Kazandık burada ama sonuç olarak deplasman-da oynuyoruz, taraftar fazla ve bizi yenen takımı bir hafta önce onlar yen-diler. İlk defa gideceğimiz bir salon, tribün alışık olmadığımız bir atmosfer. O maçta en iyi oyuncularımızdan Ersel Yayla’nın sakatlanmış olmasına rağ-men çok iyi performans sergiledik ve 54-74 maçı kazandık. Tribün muhte-şemdi ben çok mutlu oldum. Yiğitcan Tekin çok iyi oynadı o gün. Hepsi beni teker teker tebrik ettiler, süper bir am-biyanstı benim için.

Röportaj : Rojin ÖZGÜÇ /Ceylin ÇALIŞKANELLİ

Spor

Yaprak Dergisi60

bir meslek yüksekokulu dergisi -...

Documents

Transcript of bir meslek yüksekokulu dergisi -...