Beeri Kaynaklar - trakyaka.org.tr · Nitekim yalnızca iktisat yazınının değil; sosyoloji,...
Transcript of Beeri Kaynaklar - trakyaka.org.tr · Nitekim yalnızca iktisat yazınının değil; sosyoloji,...
Beşeri
Kaynaklar
Özel İhtisas
Komisyon Raporu
Raportör:
Öğr. Gör. Oğuz Başol
Rapor içinde belirtilen görüşler komisyon katılımcılarının ve raportörün görüşlerini yansıtmaktadır.
Bu görüşler Trakya Kalkınma Ajansı’nı bağlamamaktadır.
2
İÇİNDEKİLER
YÖNETİCİ ÖZETİ ....................................................................................................................................... 1
1. GİRİŞ ................................................................................................................................................ 3
2. BÜYÜME MODELLERİ VE BEŞERİ SERMAYE ..................................................................................... 5
2.1. KLASİK BÜYÜME MODELİ VE BEŞERİ SERMAYE ....................................................................... 5
2.2. NEO-KLASİK BÜYÜME MODELİ VE BEŞERİ SERMAYE............................................................... 5
2.3. İÇSEL BÜYÜME MODELİ VE BEŞERİ SERMAYE ......................................................................... 7
3. BEŞERİ SERMAYE GÖSTERGELERİ, ................................................................................................... 9
3.1. STOK GÖSTERGELER ................................................................................................................ 9
3.2. YATIRIM GÖSTERGELERİ ........................................................................................................ 10
3.3. BEŞERİ SERMAYE İLE İLGİLİ ENDEKSLER ................................................................................. 11
4. DÜNYADA YAPILAN BEŞERİ SERMAYE ARAŞTIRMALARININ BULGULARI .................................. 14
5. TÜRKİYE’DE YAPILAN BEŞERİ SERMAYE ARAŞTIRMALARININ BULGULARI*,, ................................ 21
6. TRAKYA BÖLGESİNİN (EDİRNE, KIRKLARELİ, TEKİRDAĞ) BEŞERİ KAYNAKLAR AÇISINDAN
İNCELENMESİ ......................................................................................................................................... 29
7. BEŞERİ KAYNAKLAR ÖZEL İHTİSAS KOMİSYONU VİZYON ÇALIŞMALARI, BÖLGEYE YÖNELİK BEŞERİ
KAYNAKLAR GZFT ANALİZİ VE HEDEFLERİN BELİRLENMESİ .................................................................. 35
8. BEŞERİ KAYNAKLAR ÖZEL İHTİSAS KOMİSYONU FAALİYETLER, STRATEJİLER, SORUMLU
KURULUŞLAR VE PERFORMANS GÖSTERGELERİNE İLİŞKİN BULGULARI ............................................... 44
9. SONUÇ ........................................................................................................................................... 50
KAYNAKÇA ............................................................................................................................................... 1
2
TABLOLAR
Tablo 1 İnsani Gelişme Endeksi 2011 Raporu ......................................................................... 12
Tablo 2 İnsani Gelişme Endeksi Bileşenlerinin İnsani Gelişme Endeksine Katkısı ................ 12
Tablo 3 Ortalama Okullaşma Yılındaki Değişimlerin İGE’ye Beklenen Etkisi ...................... 13
Tablo 4 Cobb-Douglas Üretim Fonksiyonuna Dayalı Bazı Çalışmalar (1961–2003) ............. 18
Tablo 5 İçsel Büyüme Modeline Dayalı Bazı Çalışmalar (1989–2003) .................................. 19
Tablo 6 Sağlık ve Ekonomik Büyümeye İlişkin Ampirik Çalışmalar ve Sonuçları ................ 20
Tablo 7 Trakya Bölgesi, Eğitim Durumuna Göre Okullaşma Oranları ................................... 29
Tablo 8 Türkiye ve Trakya Bölgesi Okul Öncesi Eğitime Katılma Oranı ............................... 30
Tablo 9 Trakya Bölgesi; Okul Başına, Şube Başına, Öğretmen Başına ve Derslik Başına
Düşen Öğrenci Sayıları ............................................................................................................ 31
Tablo 10 Trakya Bölgesi Eğitim Düzeyine Göre Nüfus Toplamı – 2011 Yılı ........................ 31
Tablo 11 Trakya Bölgesi Eğitim Durumuna ve Cinsiyete Göre İşgücüne Katılım Oranı,
İşsizlik Oranı ve İstihdam Oranı .............................................................................................. 32
Tablo 12 Trakya Bölgesi 2023 Nüfus Projeksiyonu ................................................................ 33
Tablo 13 Özel İhtisas Komisyonu Vizyon Çalışması Sonuçları .............................................. 35
Tablo 14 Özel İhtisas Komisyonu Birinci Alt Grup GZFT Analiz Sonuçları ......................... 36
Tablo 15 Özel İhtisas Komisyonu İkinci Alt Grup GZFT Analiz Sonuçları ........................... 37
Tablo 16 Özel İhtisas Komisyonu Üçüncü Alt Grup GZFT Analiz Sonuçları ........................ 38
Tablo 17 Özel İhtisas Komisyonu Birinci Alt Grup Hedefler ve Gerekçeler .......................... 39
Tablo 18 Özel İhtisas Komisyonu İkinci Alt Grup Hedefler ve Gerekçeler ............................ 40
Tablo 19 Özel İhtisas Komisyonu Üçüncü Alt Grup Hedefler ve Gerekçeler ......................... 41
Tablo 20 Özel İhtisas Komisyonu Birinci Alt Grup Hedefler ve Stratejiler ............................ 42
Tablo 21 Özel İhtisas Komisyonu İkinci Alt Grup Hedefler ve Stratejiler .............................. 42
Tablo 22 Özel İhtisas Komisyonu Üçüncü Alt Grup Hedefler ve Stratejiler ........................... 43
Tablo 23 Özel İhtisas Komisyonu Birinci Alt Grup Stratejiler, Eylemler, Sorumlu Kuruluşlar
ve Performans Göstergeleri ...................................................................................................... 45
Tablo 24 Özel İhtisas Komisyonu Birinci Alt Grup Stratejiler, Eylemler, Sorumlu Kuruluşlar
ve Performans Göstergeleri (Devamı) ...................................................................................... 46
Tablo 25 Özel İhtisas Komisyonu Birinci Alt Grup Stratejiler, Eylemler, Sorumlu Kuruluşlar
ve Performans Göstergeleri (Devamı) ...................................................................................... 47
Tablo 26 Özel İhtisas Komisyonu İkinci Alt Grup Stratejiler, Eylemler, Sorumlu Kuruluşlar
ve Performans Göstergeleri ...................................................................................................... 48
Tablo 27 Özel İhtisas Komisyonu İkinci Alt Grup Stratejiler, Eylemler, Sorumlu Kuruluşlar
ve Performans Göstergeleri (Devamı) ...................................................................................... 49
YÖNETİCİ ÖZETİ
Bu çalışma genelde beşeri sermaye kavramına özelde “Trakya Bölgesinde Beşeri Kaynaklar”
kavramına detaylı bir gözden geçirme niteliğindedir. Bir kişinin veya toplumun sahip olduğu
bilgi, beceri, yetenekler, sağlık durumu, toplumsal ilişkilerdeki yeri ve eğitim düzeyi gibi
kavramların tümünü ifade etmek için kullanılan ve ekonomik büyümenin temel kaynağını
oluşturan sermaye olarak tanımlanan “beşeri sermaye” günümüz ekonomik koşullarında
büyümenin ve kalkınmanın temel anahtarı niteliğindedir.
Bu bağlamda ilk bölüm kavramsal olarak beşeri sermayeyi tartışmakta farklı tanımlara yer
vererek beşeri sermayenin boyutlarını incelemektedir.
İkinci bölüm ise klasik iktisadi sistem, neo-klasik iktisadi sistem ve içsel büyüme
modellerinde beşeri sermayenin konumunu ve gelişimini açıklamaktadır.
Üçüncü bölüm beşeri sermayenin ölçümü için kullanılan göstergeleri detaylıca
tanımlamaktadır. Buna göre beşeri kaynaklar stok ve yatırım göstergeleri olmak üzere iki
alanda ölçülmektedir. Aynı bölümde insani gelişme endeksinin hesaplanmasından,
bileşenlerinden ve 2011 yılı insani gelişme endeksi raporundan bahsedilmektedir.
Dördüncü bölüm dünyada yapılan beşeri sermaye araştırmalarına ışık tutmakta, ampirik
çalışma sonuçlarıyla konuyu daha anlaşılır ve sayısal hale getirmeye çalışmaktadır. Buna göre
beşeri sermayenin boyutları olan eğitim seviyesindeki bir artış ya da sağlık genel düzeyindeki
bir artış milli geliri artırıcı nitelikte etkide bulunmaktadır. Yapılan çalışmalarda ABD, Avrupa
ve OECD ülkeleri için benzer sonuçların olduğu görülmektedir.
Beşinci bölümde Türkiye’de beşeri sermaye kavramına ilişkin yapılan ampirik çalışmaların
bulgularına yer verilmektedir. Buna göre eğitim düzeyi ya da okullaşma düzeyindeki bir artış
ekonomik kalkınmaya destek olmaktadır. Ancak Türkiye’deki bulgular eğitim artışının
etkinliğinin tam olmadığını, eğitimin kalitesindeki artışın ekonomik etkinliği daha da verimli
biçimde arttırdığı yönündedir. Türkiye’de yapılan beşeri sermayenin diğer ayağı olan sağlık
harcamaları ve genel sağlık düzeyi ile ilgilidir ve buna göre sağlık genel düzeyindeki artış
ekonomik kalkınmayı (beşeri sermayeyi daha sağlıklı etkilediği için) yükseltmektedir.
2
Altıncı bölüm Trakya bölgesindeki beşeri kaynakların durumuyla ilgili bilgi vermektedir.
Buna göre Trakya bölgesi eğitim, sağlık ve gelir konularıyla ilgili olarak Türkiye’nin diğer
bölgelerinden daha iyi bir noktada olmakla birlikte ABD, Avrupa Birliği ya da OECD gibi
sosyal ve ekonomik olarak gelişmiş olan bölgelerin gerisinde kalmaktadır. Bu bağlamda
raporun özünü oluşturan değerlendirmeler Trakya’nın güçlü ve zayıf yanlarına ilişkin ipuçları
sunmaktadır.
Yedinci bölümde Trakya Kalkınma Ajansı nezdinde yapılan özel ihtisas komisyonu
çalışmalarının çıktısı olan beşeri kaynaklar vizyon çalışmaları, beşeri kaynaklara dair
bölgenin GZFT analizi (Güçlü Yönler, Zayıf Yönler, Fırsatlar, Tehditler), bölgenin beşeri
kaynaklar açısında hedefleri, hedeflere ait gerekçeler ve hedeflerin adımlarını gösteren
stratejilere ilişkin bulgulara yer verilmektedir.
Sekizinci bölümde ise yine Trakya Kalkınma Ajansı nezdinde yapılan özel ihtisas komisyonu
çalışmalarının çıktısı olan beşeri kaynaklara ilişkin faaliyetler, stratejiler, sorumlu kuruluşlar
ve performans göstergeleri yer almaktadır.
Sonuç bölümünde ise dünyadan, Türkiye’den ve Trakya bölgesinden elde edilen ampirik
bulguların sonuçları karşılaştırılmakta; eğitim, sağlık, girişimcilik ve Ar-Ge harcamalarının
kalitesine ilişkin öneriler bulunmakta; Trakya Kalkınma Ajansı Beşeri Kaynaklar Özel İhtisas
Komisyonu toplantı bulgularının genel değerlendirmesi yer almaktadır.
3
1. GİRİŞ
Adam Smith’in 1776 yılında kaleme aldığı “Ulusların Zenginliği” eserinden bu yana iktisat
yazını her ne kadar büyük gelişme kaydetmiş olsa da, temel sorunsalları üzerine net cevaplar
halen verilmiş durumda değildir. Yoksulluk, gelir dağılım adaleti, ekonomik gelişme, refah
seviyesinin yükselmesi, kalkınma ve büyüme gibi birçok konu devam eden süreçte iktisat ve
bağlantılı bilimsel alanların temel sorularını oluşturmaktadır. Nitekim yalnızca iktisat
yazınının değil; sosyoloji, psikoloji, antropoloji, sosyal politika, sağlık ve eğitim gibi diğer
alanlarında bahsi geçen sorulara açıklama getirmek adına büyük çaba sarfettiği görülmektedir.
Makro anlamda devletler, mikro anlamda firmalar ve bireyler kendi tatmin, çıkar ya da
faydalarını gözetecek kararlar almakta böylece kendilerinden başlayarak firmalara, sektörlere,
devletlere ve sonuç olarak dünyaya uzanan bir doğruda olayları değerlendirmeye
çalışmaktadır. Bu bağlamda bireylerden başlayarak dünyaya uzanan bu zincirde her birim
hem ekonomik olarak hem de insani olarak daha yüksek bir standarda erişmeyi umut
etmektedir. Bu eksende ekonomik kalkınma ve gelişme her birim tarafından başlıca anahtar
olarak değerlendirilmektedir.
Ekonominin enstrümanları incelendiğinde klasik iktisadi yaklaşımdan bu yana sermaye, doğal
kaynaklar ve emek kavramlarının önemle vurgulanmasına karşın teknoloji, beşeri ve sosyal
sermaye gibi kavramların diğer unsurlara nispeten daha geç literatüre girdiği de bilinmektedir.
Günümüzde ekonomik olarak gelişmiş ülkelerin gelişme nedenleri incelendiğinde: gelişmenin
kaynağı olarak sermayeden ya da emekten daha etkin bir değişken olduğu sonucuna
ulaşılmaktadır. Bu değişken ise “beşeri sermaye”dir.
Beşeri sermaye OECD’nin tanımına göre; ekonomik faaliyetlerle ilgili olarak bireylerde
oluşan bilgi, beceri ve diğer özellikleri ile insanın üretken olarak ortaya koyabileceği tüm
nitelikleri içermektedir1. Diğer bir ifade ile beşeri sermaye, kişisel ve sosyal gelişimi sağlayan
ve ekonomik refahın arttırılmasını kolaylaştıran, bilgi ve beceri gibi işgücü tarafından sahip
olunan yeteneklerin tümü olarak tanımlanmaktadır.2
Beşeri sermaye kavramı birçok yazar tarafından tanımlanmıştır. Bu tanımlardan bazıları
aşağıdaki gibidir:
1 OECD. 1998. Human Capital Investment, CERI Publishing, Paris, s.8. 2 OECD. 1998. Human Capital Investment, CERI Publishing, Paris, s.11.
4
Beşeri sermaye; üretime katılan işgücünün sahip olduğu ve diğer üretim faktörlerinin daha
verimli kullanılmasına imkân veren bilgi, beceri, tecrübe ve dinamizm gibi pozitif
değerler olarak tanımlanmaktadır. Söz konusu değerler, yeni teknolojilerin bulunması ve
etkin bir şekilde kullanılmasına yol açmakta, böylece ekonomik büyüme artmakta ve ülke
ekonomisi daha hızlı gelişebilmektedir. Bu tanım geniş anlamda ele alındığında ise,
insanın üretken olarak ortaya koyabileceği bütün nitelikleri içermektedir3.
Beşeri sermaye; bir kişinin veya toplumun sahip olduğu bilgi, beceri, yetenekler, sağlık
durumu, toplumsal ilişkilerdeki yeri ve eğitim düzeyi gibi kavramların tümünü ifade
etmek için kullanılan ve ekonomik büyümenin temel kaynağını oluşturan sermayedir4.
Beşeri sermaye; bilginin teknolojiye dönüşmesi için kullanılan sermaye biçimidir5.
Bir ülkenin gelişmişliği; o ülke insanlarının iyi ve sürekli bir eğitim almaları ve onunla
kazandıkları bilgi, beceriyle ekonomik büyümeye yapabilecekleri katkıya bağlıdır.
Ekonomik büyüme ve kalkınmanın temeli olan bireyin bilinçlenmesi, arama, çalışma,
öğrenme ve düşünme isteği ile donatılması gerekir. Bunun için, sosyo-ekonomik
gelişmenin en önemli itici gücü ve verimlilik artışının en önemli unsuru, toplumun ve
işgücünün eğitim6 ve sağlık düzeyidir.
Beşeri sermaye kavramının bu denli önemli olması tarihsel bir süreçle anlaşılmaktadır.
Nitekim ilk iktisadi sistemlerde üzerinde durulmayan beşeri sermaye etkisi, ileriki modellerde
gelişmenin anahtarı olarak görülmüştür. Bu nedenle de devam eden bölümde beşeri sermaye
kavramının ekonomik modellemesi tarihsel perspektif ile genel hatlarıyla değerlendirilmiştir.
3 Eser, K., Gökmen, Ç. E. 2009. Beşeri Sermayenin Ekonomik Gelişme Üzerindeki Etkileri: Dünya Deneyimi ve Türkiye
Üzerine Gözlemler. Sosyal ve Beşeri Bilimler Dergisi, C. 1, S. 2, s. 42. 4
Kar, M., Ağır, H. 2003. Türkiye’de Beşeri Sermaye ve Ekonomik Büyüme: Nedensellik Testi, II. Ulusal Bilgi, Ekonomi ve
Yönetim Kongresi Bildiriler Kitabı, İzmir, s. 185. 5 Tiryakioğlu, M. 2008. Gelişmekte Olan Ülkelerin Çıkmazı: Beşeri Sermaye Yoksulluğu, Ege Akademik Bakış, C. 8, S. 1, s.
319-337. 6
Çakmak, Ö. 2008. Eğitimin Ekonomiye ve Kalkınmaya Etkisi. D.Ü. Ziya Gökalp Fakültesi Dergisi, S. 11, s.39.
5
2. BÜYÜME MODELLERİ VE BEŞERİ SERMAYE
Adam Smith’den bu yana süregelen iktisat yazınında beşeri sermaye ilk ekonomik modellerde
yer almasına rağmen etkinliği ile ilgili çalışmaların yapılması 1970’lı yılları bulmuştur. Bu
geçiş dönemi içinde beşeri sermayenin modellerdeki yerini incelemek, beşeri sermayenin
düşünsel temellerini anlamak adına önemlidir. Büyüme modelleri klasik, neo-klasik ve içsel
olmak üzere üç bölümde incelenecektir.
2.1. KLASİK BÜYÜME MODELİ VE BEŞERİ SERMAYE Adam Smith, David Ricardo, ve John Stuart Mill gibi klasik iktisatçılar arz yönlü iktisadi
sistem üzerine düşünmüş ve ekonomik sistemi bu temeller üzerine şekillendirmişlerdir. Buna
göre ekonomi bir bütün olarak ele alındığında, toplam reel üretim, bir başka ifade ile toplam
arz (Y); kullanılan faktör girdilerinin (K,L) miktarına ve faktör girdilerinin (K,L) etkin
kullanım derecesine bağlı olarak belirlenmiş olacaktır. Klasik makro iktisat teorisinde, kısa
dönem üretim fonksiyonu;
Y = A f(K,L) şeklinde ifade edilmektedir.
Burada; Y yıllık dönemde elde edilen reel üretimi; “K” kullanılan sermaye girdisinin
miktarını (kısa dönemde sabit), “L” kullanılan işgücü girdisinin miktarını, “A” ise toplam
faktör verimliliği endeksini, (kısa dönemde sabit) göstermektedir. Bu modelde verimliliği
temsil eden A sembolü, ekonominin üretim girdilerinin etkinliğini yükselten teknolojik
ilerleme ve eğitimin kalitesinin artması gibi faktörlerin etkisini gösteren bir büyüme
faktörüdür7 ve bu modelde beşeri sermaye tek başına ele alınan bir değişken olmamakla
birlikte fiziki sermaye ile arasında bir tamamlayıcılık ilişkisi var olduğu ileri sürülmüştür8.
2.2. NEO-KLASİK BÜYÜME MODELİ VE BEŞERİ SERMAYE J. M. Keynes ve Alfred Marshall gibi iktisatçılar klasik iktisadi sistemi tam istihdam denge
konumuna gelmede durağanlığın denge oluşturmada yeterli olmadığını ileri sürerek dinamik
şartları ekonomik modellere dâhil etmişler ve böylece neo-klasik sistem meydana gelmiştir.
Neo-klasik model ise:
7 Bocutoğlu, E. Klasik Makro İktisat Teorisi s. 6. Erişim tarihi: 08.02.2013
http://www.murathanyayin.com.tr/Custom/OdesisMc/icerik%20ve%20icindekiler/kmak%20icerik.pdf 8 Yaylalı, M., Lebe, F. 2011. Beşeri Sermaye ile İktisadi Büyüme Arasındaki İlişkinin Ampirik Analizi, Marmara
Üniversitesi, İİBF Dergisi, C. 30, S. I, s. 29.
6
Y= f (K, L, t) şeklindedir.
Burada, üretimi Y; fiziki sermayeyi “K” işgücünü “L” ve “t” ise fonksiyonda zamana bağlı
olarak meydana gelecek değişmeyi temsil etmektedir ve teknik değişme olarak isimlendirilir.
Burada kullanılan teknik değişme kavramı aslında üretim fonksiyonundaki herhangi bir
değişmeye temsilen kullanılabilmektedir. Örneğin, işgücünün eğitimindeki herhangi bir
iyileşme de bu kategoriye dâhil edilmektedir. Teknik değişmenin dışsal olduğu
varsayıldığında, ölçeğe göre sabit getiri varsayımına dayanan Cobb-Douglas üretim
fonksiyonu;
Y= A(t) f (K,L)= AKαL1-α şeklini almaktadır.
Bu eşitlikte A(t), zaman içerisinde oluşacak emek ve sermaye dışındaki tüm değişiklikleri
içermektedir. A; K ve L’den bağımsız olarak zamanla değişmektedir (1>α>0’dır). Bu
üretim fonksiyonundan yola çıkılarak durağan durum sonuçlarına ulaşıldığında, ekonomik
büyümenim nüfus artış hızı ve teknolojik gelişme hızı tarafından belirlendiği görülmektedir
Ancak bu model de nereden geldiği belli olmayan dışsal teknolojik yenilikler, sistem dışına
itilmiş ve teknolojik değişimin nasıl gerçekleştiği konusu hiç ele alınmamıştır9.
Neo-klasik iktisat teorisine dayanan beşeri sermaye yaklaşımlarıyla birlikte, beşeri
sermayenin ekonomide ve ekonomik büyümede fiziki sermaye kadar önemli bir üretim
faktörü olduğu kabul edilmiş ve beşeri sermaye teorisine sistematik bir bütünlük
kazandırabilmek için beşeri sermaye kavramı daha detaylı olarak incelenmeye başlanmıştır.
Ancak beşeri sermayenin yalnızca bir üretim faktörü olarak görülüp, kalkınmaya yönelik
açıklamalara katılmaması bu teorilerin bir eksikliği olarak görülmüş ve 1980’li yıllardan
itibaren bu eksikliği giderdiğine inanılan içsel büyüme teorilerine dayanan beşeri sermaye
modelleri geliştirilmeye başlanmıştır10.
9 Yaylalı, M., Lebe, F. 2011. Beşeri Sermaye ile İktisadi Büyüme Arasındaki İlişkinin Ampirik Analizi, Marmara
Üniversitesi, İİBF Dergisi, C. 30, S. I, s. 30. 10 Gökçen, B. 2006. Beşeri Sermayenin İktisadi Gelişmedeki Rolü ve Önemi: Adana İline İlişkin Bir Uygulama, Çukurova
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2006, Adana, s.32, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi)
7
2.3. İÇSEL BÜYÜME MODELİ VE BEŞERİ SERMAYE
Neo-klasik teorideki niceliksel büyümeye önem vermeyen fonksiyon Paul M. Romer ve
Robert E. Lucas’ın öncülüğünü yaptığı içsel büyüme teorisyenleri tarafından farklılaştırmıştır.
Yeni büyüme modelleri olarak ifade edilen ve büyümeyi içsel unsurlarla açıklayan bu
yaklaşımlarda, beşeri sermaye etkin bir rol oynamaktadır. Nitekim beşeri sermaye bilgi ve
yetenekleri de kapsadığından dolayı, ekonomik büyüme, teknoloji ve bilimsel bilgideki
(beşeri sermaye birikimi) ilerlemelere bağlı olarak şekillendirilmekte ve sözü edilen bu
yaklaşım içsel (endojen) büyüme modelleri denmektedir11.
Neo-klasik büyüme modelleri sermayenin azalan getirisini kabul ederken, içsel büyüme
modelleri beşeri sermayeyi de kapsayan sermayenin, artan getirisinin olabileceğini ve bu
artan getirinin de uzun dönemde büyümeyi azaltmayacağını kabul etmektedir. Nitekim Lucas
çıktı düzeyini beşeri sermayenin bir fonksiyonu olarak ele almış ve uzun dönemde beşeri
sermayenin sınırsız bir şekilde arttırılabildiği bir durumda, sürdürülebilir büyümenin
mümkün olacağını ileri sürmüştür12.
İçsel büyüme modelinin fonksiyonu incelendiğinde:
Y= AKα (vhL)1-α şeklinde ifade edilmektedir.
Bu modelde Y çıktıyı, “A” teknoloji düzeyini, “K” fiziksel sermaye stokunu, “v” hane
halklarının çalışmaya harcadıkları zaman dilimini, “h” çalışanların ortalama yetenek düzeyini
ve “L” ise emeği göstermektedir. “vhL” beşeri sermayenin üretim üzerindeki etkisini
göstermektedir. Dolayısıyla çalışmaya harcanan zaman dilimi ve çalışanların ortalama
yetenek düzeyleri arttıkça üretim miktarı da artacaktır. Bu çerçevede, daha çok okullaşma
oranı ile temsil edilen beşeri sermaye birikimi çalışmadan arta kalan zamanla (1-v)
ilişkilendirilecektir. “v”nin 1’e eşit olduğu durumunda, zamanın tümü hali hazırdaki üretimi
gerçekleştirmek amacıyla kullanılacağı için, çalışanların yeteneklerini geliştirecekleri boş
zamanları kalmayacak ve dolayısıyla beşeri sermaye birikimi de sıfır olacaktır. Lucas, büyüme
modelinin temel öngörüsü, beşeri sermayesi güçlü olan ülkelerin zayıf olan ülkelerden daha
fazla ekonomik büyüme göstereceğidir. Bu modelde sermaye ve işgücü azalan marjinal
11 Yaylalı, M., Lebe, F. 2011. Beşeri Sermaye ile İktisadi Büyüme Arasındaki İlişkinin Ampirik Analizi, Marmara
Üniversitesi, İİBF Dergisi, C. 30, S. I, s. 31. 12
Temple, J. 2001. Growth Effects of Education and Social Capital in the OECD Countries, OECD Economic Studies,
Vol:33, s. 59.
8
verime sahipken, beşeri sermayenin azalan verime konu olmadığı varsayılmaktadır. Ayrıca,
beşeri sermayenin en önemli unsuru olan eğitimin ölçeğe göre artan getiriye sahip oluşudur13
.
Nitekim bir üretim için geleneksel üretim faktörleri yanında beşeri sermayeye de sahip olmak
gerekir. Bu nedenle, yeterli beşeri sermayeye sahip olamayan azgelişmiş ve gelişmekte olan
ülkeler, yeterli vasıfsız emek ve fiziki sermayeleri olsa bile bazı mal ve hizmetleri
üretememektedirler. Oysa beşeri sermayeleri nispi olarak daha güçlü olan gelişmiş ülkeler,
ileri teknoloji gerektiren bu mal ve hizmetleri rahatlıkla üretebilmektedir. Bu nedenle bir
ekonomi tıpkı fiziki sermaye yatırımları gibi, beşeri sermaye yatırımına da ihtiyaç
duymaktadır14
.
13 Yaylalı, M., Lebe, F. 2011. Beşeri Sermaye ile İktisadi Büyüme Arasındaki İlişkinin Ampirik Analizi, Marmara
Üniversitesi, İİBF Dergisi, C. 30, S. I, s. 33. 14
Özyakışır, D. 2011. Beşeri Sermayenin Ekonomik kalkınma Sürecindeki Rolü: Teorik Bir Değerlendirme, Girişimcilik ve
Kalkınma Dergisi, C. 6, S. 1, s. 54.
9
3. BEŞERİ SERMAYE GÖSTERGELERİ15
,16
Beşeri sermayenin doğuşu beraberinde bu alana ilişkin ölçümlerin mecburiyetini getirmiştir.
Nitekim Stroombergen 2002 yılında yaptığı çalışmada beşeri sermayenin eğitim ve sağlık ana
göstergelerini stok göstergeler ve yatırım göstergeleri olmak üzere iki grupta toplamıştır.
3.1. STOK GÖSTERGELER
Eğitim bağlamında, okuryazarlık göstergeleri stok göstergelerini oluşturmaktadır.
Okuryazarlık, OECD tarafından yapılan Uluslararası Yetişkin Okur Yazarlık Araştırması
tarafından “düz okuryazarlık”, “belge okuryazarlığı” ve “niceliksel okuryazarlık” olmak üzere
üç grupta toplanmaktadır.
Düz okuryazarlık; yazılı bilgileri anlamak için gerekli olan hüneri ifade etmektedir,
Belge okuryazarlığı; zaman çizelgeleri, başvuru formları, harita ve tablolar gibi
dokümanları anlama yeteneğini tanımlanmaktadır,
Niceliksel okuryazarlık; aritmetik hesaplamaları yapabilme yeteneğini ifade etmektedir
(Örneğin, faiz oranlarının hesaplanması, başvuru formlarının doldurulması gibi).
Eğitimin diğer stok göstergeleri ise:
25–64 yaş grubundaki bireylerin almış oldukları eğitim düzeyi,
25–64 yaş grubundaki bireylerin aldıkları eğitim süreleri,
Yetişkinlerin yaş grubu itibariyle eğitim düzeyleri,
Cinsiyete göre eğitim düzeyleri,
Yetişkin bireylerin sahip oldukları okuryazarlık türleri,
Çeşitli sektörlerde istihdam edilen işgücünün okuryazarlık durumu,
Eğitim düzeyi itibariyle okuryazarlık puanları,
Araştırma geliştirme faaliyetlerinde istihdam edilen işgücünün oranı olarak ölçülmektedir.
Sağlık stok göstergeleri ise:
Kaba doğum oranı,
Kaba ölüm oranı,
Yaşam umudu ve
Doğurganlık oranından oluşturmaktadır.
15
Bu bölüm Gençoğlu’nun çalışmasının7-11; Atik’in çalışmasının 12-24 sayfalarından derlenmiştir.
Gençoğlu, P. 2006. Ekonomik Gelişmede Beşeri Sermayenin Rolü ve Türkiye: Ampirik Bir Analiz. Erciyes Üniversitesi,
Sosyal Bilimler Enstitüsü (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi) s.7-10. 16
Atik, H. 2006. Beşeri Sermaye, Dış Ticaret ve Ekonomik Büyüme, Ekin Kitabevi, s. 12-14.
10
Bu göstergelerdeki temel ölçüt, bireyin hayatta kalma oranı ve süresidir.
3.2. YATIRIM GÖSTERGELERİ
Yatırım göstergeleri; parasal göstergeler ve parasal olmayan göstergeler olmak üzere iki alt
gruptan oluşmaktadır. Parasal göstergeler, kamu ve özel kesim tarafından yapılan harcamaları
ifade eder. Bunlar; eğitime ayrılan gayri safi yurtiçi hâsıla yüzdesi, öğrenci başına eğitim
harcamaları ve işletmelerin eğitim harcamalarıdır. Eğitimle ilgili mal ve hizmet harcamaları
da parasal göstergeler olarak kabul edilmektedir.
Parasal olmayan göstergeler ise, işle ilgili eğitime katılma, eğitime ayrılan zaman ve işle ilgili
eğitim süresidir.
Uygulamalı çalışmalarda kullanılan eğitimle ilgili yatırım göstergeleri şunlardır:
Milli gelirden eğitim harcamalarına ayrılan pay,
Eğitim seviyesi itibariyle öğrenci başına ortalama harcamalar,
Kamu sektörü emek piyasasındaki problemleri çözmek için yapılan harcamalar,
Girişimler tarafından yapılan eğitim harcamaları,
Aileler tarafından sahip olunan bilgisayarlar,
İşle ilgili eğitim faaliyetlerine işgücünün katılım oranı,
Farklı grupların iş ile ilgili iş dışındaki eğitim faaliyetlerine katılım oranı,
İşle ilgili eğitim faaliyetlerinin ortalama süresi,
Öğrenme için harcanan zaman,
Okul kayıt oranı.
Sağlık ile ilgili temel parasal yatırım göstergeleri sağlık harcamaları, kamu sağlık
harcamaları, gayri safi yurtiçi hasılada sağlık harcamaların payı, toplam kamu harcamalarında
sağlık harcama payı olarak gösterilmektedir.
Sağlık ile ilgili temel parasal olmayan yatırım göstergeleri ise: doktor başına düşen nüfus,
sağlık personeli başına düşen nüfus, yatak başına nüfus, sağlık ocağı ve sağlık evi sayısı,
hastane yatak sayısı olmaktadır.
Uygulamalı çalışmalarda sık kullanılan sağlık göstergeleri ise:
Doğuştan yaşam beklentisi,
Kişi başına alınan kalori,
11
Sağlık harcamaları,
Bebek doğum oranı,
Bebek ölüm oranı,
Toplam doğurganlık oranı ve
Kamu sağlık harcamaları
şeklindedir.
3.3. BEŞERİ SERMAYE İLE İLGİLİ ENDEKSLER Beşeri sermaye ölçümü için geliştirilen ilk endeks, İnsani kalkınma Endeksi (Human
Development Index)’dir. Bu endeksi, Beşeri Kalkınma Endeksinin Kadın-Erkek Arasındaki
Dağılımı (Gender Development Index), Kadının Ekonomik ve Siyasi Yasamdaki Durumunun
Dağılımı (Gender Empowerment Index) ve son olarak da İnsani Yoksulluk Endeksi (Human
Poverty Index) takip etmiştir.
Tablo 1, İnsani gelişme endeksi 2011 raporunun sonuçlarına ilişkin bilgiler vermektedir. Bu
rapora göre Türkiye 182 ülke arasında; 92. sırada yer almaktadır (Rapordaki sıralama “İnsanı
Gelişme Endeksi” puanlarına göre yapılmıştır).
12
Tablo 1 İnsani Gelişme Endeksi 2011 Raporu
Sıra Ülke
İGE
Eşitsizliğe
Uyarlanmış İGE
Toplumsal Cinsiyet
Eşitsizliği Endeksi
Çok yüksek insani gelişme Değer Sıra Değer Sıra
1 Norveç 0.943 0.890 1 0.075 6
2 Avustralya 0.929 0.856 2 0.136 18
3 Hollanda 0.910 0.846 4 0.052 2
4 Amerika Birleşik Devletleri 0.910 0.771 23 0.299 47
5 Yeni Zelanda 0.908 0.195 32
Yüksek insani gelişme
48 Uruguay 0.783 0.654 43 0.352 62
50 Romanya 0.781 0.683 36 0.333 55
51 Küba 0.776 0.337 58
92 Türkiye 0.699 0.542 66 0.443 77
Orta insani gelişme
95 Ürdün 0.698 0.565 61 0.456 83
96 Cezayir 0.698 0.412 71
97 Sri Lanka 0.691 0.579 58 0.419 74
Düşük insani gelişme
143 Kenya 0.509 0.338 102 0.627 130
145 Pakistan 0.504 0.346 101 0.573 115
180 Sierra Leone 0.336 0.196 131 0.662 137
181 Burkina Faso 0.331 0.215 126 0.596 121
182 Liberia 0.329 0.213 127 0.671 139 Kaynak: Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı İnsani Gelişme Raporu 2011
17
Tablo 2, İnsani gelişme endeksinin hesaplamasına ilişkin bilgiler vermektedir. Buna göre
2000’li yıllardan bu yana en ağırlıklı katkı eğitim endeksi tarafından sağlanmaktadır.
Tablo 2 İnsani Gelişme Endeksi Bileşenlerinin İnsani Gelişme Endeksine Katkısı Yıllar Sağlık Endeksi Eğitim Endeksi Gelir Endeksi
2000 33,6 34,8 31,6
2002 33,5 34,7 31,8
2004 33,6 35,6 30,8
2006 32,2 35,8 32,0
2009 32,2 34,2 33,6
Kaynak: Şeker, D.S. 2011. Türkiye’nin İnsani Gelişme Endeksi ve Endeks Sıralamasının Analizi,
T.C. Kalkınma Bakanlığı, Sosyal Sektörler ve Koordinasyonlar Genel Müdürlüğü s. 28.
17 http://hdr.undp.org/en/media/HDR_2011_TR_Summary.pdf Erişim Tarihi: 08.02.2013
13
Beşeri kalkınma indeksinin birinci boyutu olan uzun ve sağlıklı yaşam, ortalama yaşam
beklentisi ile ölçülmektedir. Yaşam beklentisinin önemi, sağlık beslenme ile ilgili olarak iyi
bir yaşamın en önemli ölçütü olmasından kaynaklanmaktadır. Bireylerin sağlık ve beslenme
ile ilgili hizmetler konusunda iyi durumda olduğu ilkelerde ortalama yaşam suresi diğer
ülkelere göre daha uzun olmaktadır. Beşeri kalkınma indeksinin ikinci boyutu olan bilgi ve
eğitim ise, bu boyutun en önemli ve kolay hesaplanabilir göstergeleri ile ölçülmektedir: okur-
yazarlık ve okullaşma oranı. Beşeri kalkınma indeksinin hesaplandığı ilk yılarda okullaşma
oranı yerine ortalama eğitim suresi dikkate alınmaktaydı. İyi bir yaşam sürdürebilmek için
gerekli kaynaklara sahip olabilmek, beşeri kalkınmanın üçüncü ve ölçmesi en zor olan
boyutunu oluşturmaktadır. Bu boyutla ilgili gerektiği kadar güvenilir veriler olmadığından
ortalama gelir düzeyleri dikkate alınmaktadır. Ülkeler arasındaki farklılıkları gidermek
amacıyla da satın alma gücü paritesine göre hesaplanmış kişi başına düşen gerçek gayri safi
yurtiçi hasıla rakamları kullanılmakta ve gelirin refah düzeyine olan marjinal katkısını dikkate
alan hesaplamalara gidilmektedir. Bu rakamlar gelirin dağılım konusunu içermemektedir
ancak bu boyutun mümkün olan veriler ışığında en iyi ölçümünü bu rakamlar ifade
etmektedir. Aynı şekilde diğer boyutları ifade eden rakamlar da aynı özeliliği
göstermektedir18
.
Tablo 3 Ortalama Okullaşma Yılındaki Değişimlerin İGE’ye Beklenen Etkisi Yıllar Ortalama
Okullaşma Yılı
İGE’ye
Etkisi
İGE
Değişim
2011 6,5 --- ---
Ortalama Okullaşma Yılında 0,5 Yıl Artış 7 1,2 (2) – 90
Ortalama Okullaşma Yılında 1 Yıl Artış 7,5 2,4 (5) – 87
Ortalama Okullaşma Yılında 1,5 Yıl Artış 8 3,5 (13) – 79
Ortalama Okullaşma Yılında 2 Yıl Artış 8,5 4,5 (14) – 78
Kaynak: Şeker, D.S. 2011. Türkiye’nin İnsani Gelişme Endeksi ve Endeks Sıralamasının Analizi,
T.C. Kalkınma Bakanlığı, Sosyal Sektörler ve Koordinasyonlar Genel Müdürlüğü s. 38.
Tablo 3, 2010 yılından itibaren ortalama okullaşma oranındaki bir artışın İGE’yi (İnsani
Gelişmişlik Endeksi) nasıl arttıracağını göstermektedir. Buna göre okullaşma ortalamasındaki
1 yıllık artış İGE puanını 2,4 arttırmakta ve Türkiye’nin sıralamadaki yerini 5 basamak
18 Kıraçlar, K. F. 2005. Ekonomik Büyüme Modellerinde Beşeri Sermaye: İçsel Büyüme Modelinin Analizi, Erciyes
Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), s. 102-103.
14
arttırarak 87. Sıraya getirmektedir. Ortalama 2 yıllık artış ise endeks değerini 4,5 puan
yükseltmekte ve sıralamayı da 14 basamak yükseltmektedir. Buradan hareketle eğitime
yapılacak yatırımın beşeri sermayeyi kaldıraç etkisiyle arttırdığı görülmektedir.
4. DÜNYADA YAPILAN BEŞERİ SERMAYE ARAŞTIRMALARININ
BULGULARI İktisat yazını incelendiğinde ekonomik göstergeler dışındaki bazı değişkenleri gösterge olarak
kullanan ilk uygulamalı analiz Schultz (1968) tarafından yapılmıştır. Schultz’a göre, beşeri
sermaye yatırımları üretimi ve verimliliği arttıran önemli yatırımlardır. Beşeri sermaye fiziki
sermayeden daha hızlı ve yüksek oranda bir büyümeye neden olmaktadır19
. Söz konusu
eserde, gelişmekte olan ülkelerde ekonomik ve sosyal kalkınmanın en büyük engelinin fiziki
sermaye yetersizliğinden çok insan gücünün niteliksizliği ve yetersizliği olduğu da dile
getirilmiştir20
.
Sonrasında ise; Lucas (1988), Romer (1990), Helpman (1992), Mankiw vd. (1992), Schultz
(1993), Pack (1994), Grossman vd. (1994), O’Neill (1995), Grammy vd. (1996), Cheng vd.
(1997), Ramirez vd. (1997), Barro (1998) ile Bassanini vd. (2001) tarafından yapılan
çalışmalar, beşeri sermayenin üretimde verimliliği arttırdığını ve böylece ekonomik büyümeyi
hızlandırdığını ortaya koymuştur21
.
Yine, bu konu ile ilgili olarak yapılan deneysel çalışmaların çoğunda; beşeri sermaye
yatırımlarının tarım ve sanayi sektörlerindeki verimliliğe, gelir dağılımının daha adil
olmasına, istihdam imkânlarının artmasına ve bölgeler arası gelişmişlik farklılıklarının
giderilmesine katkıda bulunduğu tespit edilmiştir22
.
J. W. Kendrik, 1889–1957 yılları arasında ABD ekonomisinde gözlenen % 3,5’lik büyümenin
ancak % 1,9’unun emek, sermaye ve toprak gibi klasik üretim faktörlerince açıklanabildiğini,
geri kalan % 1,6’lik oranın ise insan gücünün niteliklerindeki iyileşme ile açıklanabileceğini
belirtmiştir. Ortalama eğitim süresini gösterge olarak kullanan Denison, 1910–1960 dönemi
ABD ekonomisi için yaptığı analizde, ABD’deki ekonomik büyümenin %23’ünün işgücünün
19 Atik, H. 2006. Beşeri Sermaye, Dış Ticaret ve Ekonomik Büyüme, Ekin Kitabevi, s. 52. 20
Altay, A., Pazarlıoğlu, M. V. 2007. Uluslararası Rekabet Gücünde Beşeri Sermaye: Ekonometrik Yaklaşım, Selçuk
Üniversitesi Karaman İİBF Dergisi, S. 12, Yıl 9, s. 98-99. 21 Yaylalı, M., Lebe, F. 2011. Beşeri Sermaye ile İktisadi Büyüme Arasındaki İlişkinin Ampirik Analizi, Marmara
Üniversitesi, İİBF Dergisi, C. 30, S. I, s. 28. 22 Eser, K., Gökmen, Ç. E. 2009. Beşeri Sermayenin Ekonomik Gelişme Üzerindeki Etkileri: Dünya Deneyimi ve Türkiye
Üzerine Gözlemler. Sosyal ve Beşeri Bilimler Dergisi, C. 1, S. 2, s. 43.
15
eğitim seviyesinde meydana gelen artışlarla açıklanabildiğini ileri sürmüştür. Yine
Denison’un farklı yılar için yaptığı bir araştırma (ABD ekonomisinin 1929-1969 döneminde)
yıllık ortalama büyüme hızını %2,93 olarak tespit etmiş ve bu büyümenin sadece %0,92’lik
kısmının emek ve sermaye girdileriyle açıklandığını kalan yaklaşık %2’lik farkın önemli bir
bölümünün ise eğitim sayesindeki verimlilik artışından kaynaklandığını ileri sürmüştür23
.
Nitekim 1940’ların sonlarında ABD’de meydana gelen ekonomik büyümenin
Almanya’dakinin 4 katı ve Japonya’dakinin 15 katı olmasının temel nedeni beşeri sermaye
artışıdır24
. Ayrıca etkili bir beşeri sermaye artışı demokrasi kültürünün gelişmesi ile de
yakından ilişkilidir25
.
Goetz ve Hu, 1980–1990 dönemi için ABD ekonomisinde eğitim ve büyüme arasındaki
nedensellik ilişkisini ve eğitimin gelir üzerindeki etkilerini araştırmışlardır. Araştırmanın
sonuçları, eğitim ve ekonomik büyüme arasında doğrusal yönlü bir ilişkinin olduğunu
göstermiştir26
.
Eğitimin ekonomik büyümeye olan etkileri, Jong ve Soete tarafından 21 OECD ülkesi
üzerinde yapılan çalışmalarda test edilmiştir. Bu çalışmanın sonucunda, ilave bir yıllık
eğitimin uzun vadede üretimdeki verimliliği %6 oranında arttırdığı ve fiziki sermaye
birikimine önemli katkı sağladığı tespit edilmiştir. Söz konusu çalışmada, belirtilen artış
oranının her yıl için yaklaşık % 15’inin beşeri sermayenin fiziki sermayeyi çekmesine bağlı
olarak, artan fiziki sermayeden kaynaklandığı tespit edilmiştir27
Barro ise, ortalama eğitim yılının yanı sıra cinsiyet farkı ve eğitim seviyesini de ele alarak
1960–1995 dönemi için 100 ülkeye uyguladığı çalışmasında, yüksek öğrenimin 25 yaş üzeri
erkeklerde ekonomik büyümeyi pozitif olarak etkilediğini ayrıca her ilave bir yıllık eğitim
süresinin yıllık büyüme oranını %0,44 arttırdığını ortaya koymuştur28
. Yine Barro’nun 2000
23 Eser, K., Gökmen, Ç. E. 2009. Beşeri Sermayenin Ekonomik Gelişme Üzerindeki Etkileri: Dünya Deneyimi ve Türkiye
Üzerine Gözlemler. Sosyal ve Beşeri Bilimler Dergisi, C. 1, S. 2, s. 50. 24
Hershberg T. 1996. Human Capital Development: America's Greatest Challenge. ANNALS of the American Academy of
Political and Social Science, Volume, March, s. 2. 25
Hershberg T. 1996. Human Capital Development: America's Greatest Challenge. ANNALS of the American Academy of
Political and Social Science, Volume, March, s. 12 26 Atik, H. 2006. Beşeri Sermaye, Dış Ticaret ve Ekonomik Büyüme, Ekin Kitabevi, s. 48-50. 27 Eser, K., Gökmen, Ç. E. 2009. Beşeri Sermayenin Ekonomik Gelişme Üzerindeki Etkileri: Dünya Deneyimi ve Türkiye
Üzerine Gözlemler. Sosyal ve Beşeri Bilimler Dergisi, C. 1, S. 2, s. 50. 28
Karagül, M. 2003. Beşeri Sermayenin Ekonomik Büyümeyle İlişkisi ve Etkin Kullanımı. Akdeniz Üniversitesi İ.İ.B.F.
Dergisi, S. 5, s. 84.
16
yılında yaptığı çalışmada, eğitim süresini veri olarak kullanırken yaş, cinsiyet ve eğitim
derecesi dikkate alınarak sınıflandırılmıştır. Yapılan çalışma sonucunda, ülkedeki genç
nüfusun eğitimi ile kişi başına düşen gelir arasında güçlü pozitif bir ilişki ortaya çıkmıştır.
Eğitim oranlarında meydana gelecek % 10’luk bir artışın, büyüme oranını yıllık %0,2 artırdığı
ortaya çıkmıştır.
Cinsiyete bağlı yapılan analiz sonuçlarında Schultz, eğitimli kadınların sosyal hayata
erkeklere oranla daha büyük katkı sağladıklarını ortaya çıkarmıştır. Çünkü eğitimli kadınlarla,
toplumdaki çocuk ölümleri ve doğurganlık azalmakta, ayrıca yeni yetişen çocuklar eğitimli
anneler sayesinde hayata daha bilgili başlayabilmektedirler29
.
Ortalama eğitim yılını beşeri sermaye değişkeni olarak kullanan Coe, Helpman ve
Hofmaister, 1971–1990 yıllarını kapsayan verilerle 77 ülkeyi inceledikleri çalışmalarında,
yüksek AR-GE ve eğitim düzeyine sahip gelişmekte olan ülkelerin gelişmiş ülkelerle
yaptıkları ticaretten pozitif dışsallık sağlayarak ve teknoloji üreterek faktör verimliliğinde
artış sağladıkları sonucuna varmışlardır30
.
Hector Correra tarafından yapılan bir diğer araştırma ABD’de 1909-1949 yılları arasında,
GSMH’da meydana gelen artışın %5,3’nün işgücünün eğitim düzeyindeki artıştan
kaynaklandığını tespit etmiştir. Nitekim Denison’nun 1929-1957 yılları arasında, ABD’de
yaptığı çalışmasında da meydana gelen kişi başına gelirdeki artışın %21’nin işgücünün
eğitimine ve %36’sının da bilgi artışına bağlı olabileceği sonucuna varılmıştır.31
Lucas (1988) ise, gerçekte bireyin beşeri sermayesindeki artışın kendi verimliliğini
arttırmasının dışında bütün üretim faktörlerinin üretkenliğine katkıda bulunduğunu da
belirtmiş, hükümetlerin eğitime ve teknolojik altyapının geliştirilmesine yapacakları her türlü
yatırımın beşeri sermaye birikimi üzerinde olumlu etkiler oluşturup büyümeyi fiziki
29 Eser, K., Gökmen, Ç. E. 2009. Beşeri Sermayenin Ekonomik Gelişme Üzerindeki Etkileri: Dünya Deneyimi ve Türkiye
Üzerine Gözlemler. Sosyal ve Beşeri Bilimler Dergisi, C. 1, S. 2, s. 51. 30 Eser, K., Gökmen, Ç. E. 2009. Beşeri Sermayenin Ekonomik Gelişme Üzerindeki Etkileri: Dünya Deneyimi ve Türkiye
Üzerine Gözlemler. Sosyal ve Beşeri Bilimler Dergisi, C. 1, S. 2, s. 53. 31
Hoşgörür, V., Gezgin, G. 2005. Ekonomik ve Sosyal Kalkınmada Eğitim. Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Eğitim Fakültesi
Dergisi C. II, S. I, s. 7.
17
sermayeye yapılan yatırımların etkisinden daha fazla etkileyeceğini vurgulamıştır32
Yapılan araştırmalar eğitimde niteliksel bir artıştan bahsetmektedir. Öyle ki, eğitimin yılsal
artışı ile eğitim niteliğinin ölçülmesiyle ilgili sorunların olması ve okullaşmada kalite ve
verimliliklerinin karşılaştırılmasında sorunlar meydana getirmektedir33
. Nitekim Yılmaz
(2009) yaptığı araştırmada önemli olanın eğitimin süresini arttırmak değil, eğitimin kalitesini
arttırmak olduğunu kanıtlamıştır34
.
ABD, İngiltere ve Japonya gibi gelişmiş ülkelerin ekonomik büyümelerinin sadece küçük bir
kısmı, geleneksel üretim faktörlerindeki artışla açıklanabilmektedir. Söz konusu ülkelerde
büyümenin asıl kaynağı, beşeri ve fiziki sermayenin niteliğini arttıran bilgi ve teknolojideki
gelişmelerdir. Önemli bir ekonomik büyüme süreci yaşayan Japonya, Tayvan ve diğer bazı
Asya ülkeleri, beşeri sermayenin ekonomik büyüme için ne kadar gerekli olduğunu açıkça
göstermiştir. Söz konusu ülkeler, bir yandan teknolojilerini yenilerlerken diğer yandan da
işgücünün eğitimine yoğun bir yatırım yapmışlardır. Eğitim değişen teknolojilere ayak
uydurabilmeye yardımcı olurken, imalat sanayi ve hizmetler sektöründeki verimliliği
arttırmaya ve ekonomik büyümeye de katkı sağlamaktadır35
.
Kenkel’in (1951) yaptığı araştırma sonucunda, kötü alışkanlıklar ve spor açısından, ilave bir
yıllık eğitim bireylerin günlük sigara tüketiminde düşüşe, haftalık egzersiz süresinde artışa
neden olmaktadır36
.
Tablo 4, Cobb-Douglas üretim fonksiyonuna dayalı olarak yapılan 1961 ile 2003 yılları
arasındaki yapılan ampirik çalışmaların temel sonuçlarını göstermektedir.
32 Yaylalı, M., Lebe, F. 2011. Beşeri Sermaye ile İktisadi Büyüme Arasındaki İlişkinin Ampirik Analizi, Marmara
Üniversitesi, İİBF Dergisi, C. 30, S. I, s. 26-27. 33 Gençoğlu, P. 2006. Ekonomik Gelişmede Beşeri Sermayenin Rolü ve Türkiye: Ampirik Bir Analiz. Erciyes Üniversitesi,
Sosyal Bilimler Enstitüsü (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi) s. 39. 34 Yılmaz, K. 2009. Beşeri Sermaye ve Türkiye, TÜBAV Bilim Dergisi, C. 2, S. 1, s. 81.
35 Karadeniz, O. (Ed.) 2007. Avrupa Birliği Yolunda Türkiye’de Eğitim ve Beşeri Sermaye, Gazi Kitabevi, s. 19-20. 36 Gençoğlu, P. 2006. Ekonomik Gelişmede Beşeri Sermayenin Rolü ve Türkiye: Ampirik Bir Analiz. Erciyes Üniversitesi,
Sosyal Bilimler Enstitüsü (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi).
18
Tablo 4 Cobb-Douglas Üretim Fonksiyonuna Dayalı Bazı Çalışmalar (1961–2003) Yazarlar Kullanılan Göstergeler Elde Edilen Sonuç
Denison (1962, 1970, 1985)
Lau, Jamison, Louat (1991)
Goetz, Hu (1996)
Bassani, Scarpetta (2001)
Lin (2003)
Ortalama eğitim yılı Eğitimle GSYİH arasında pozitif
ilişki mevcuttur
Mankiw, Romer, Weil (1996)
Dinopoulos, Thompson (1996)
Petrakis, Stamatakis (2002)
Kayıt oranı Eğitim GSYİH’yi pozitif
etkilemektedir.
Schultz (1961) İlk, orta ve yüksek okul
mezuniyet oranları
Klasik üretim fonksiyonuyla
açıklanamayan artığın %36 ile
70’lik bölümü eğitimle
açıklanabilmektedir
Rangazas (2000) Eğitim harcamalarının
GSMH’deki payı
Eğitim GSMH’i ve fiziki
sermayeyi etkilemektedir
Fernandez, Mauro (2000) Resmi ve yaparak
öğrenmeyle oluşturulan
eğitim indeksi
Eğitim GSMH’yi pozitif
etkilemektedir
Wang, Yao (2002) Okullaşma oranı Eğitim GSMH’yi düşük seviyede
etkilemektedir
Persson (2002) Yaş gruplarına göre
ortalama mezuniyet oranı
Eğitim GSMH’yi pozitif
etkilemektedir
Kaynak: Gençoğlu, P. 2006. Ekonomik Gelişmede Beşeri Sermayenin Rolü ve Türkiye: Ampirik Bir
Analiz. Erciyes Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), s. 47.
Buna göre Cobb – Douglas üretim fonksiyonu bağlamında yapılan uygulama sonuçları; beşeri
sermayenin bir ayağı olan eğitim durumu ile GSMH, GSYH ve ekonomik büyüme gibi
değişkenler arasında pozitif yönlü bir ilişki olduğunu göstermektedir.
Tablo 5, içsel büyüme modeline dayalı yapılan 1989 ile 2003 yılları arasındaki yapılan
ampirik çalışmaların temel sonuçlarını göstermektedir.
19
Tablo 5 İçsel Büyüme Modeline Dayalı Bazı Çalışmalar (1989–2003) Wolf- Gittleman (1996)
Benhabib-Spiegel (1999)
Hojo (2003)
Kayıt oranı İşgücü verimliliği ve toplam
faktör verimliliğini
etkilemektedir
Coe, Helpman ve Hoffmaister
(1997)
Engelbrecht (1997, 2002)
Klenow (1998)
Barro (2001)
Barro- Castro, Lopez-Bazo,
Serrano-Domingo (2002)
Herbertsson (2003)
Ortalama eğitim yılı Eğitim toplam faktör verimliliğini
etkilemektedir
Romer(1998) Okur-yazarlık oranı Ar-Ge ve fiziki sermayeye bağlı
olarak GSMH etkilenmektedir
Bashir-Darrat (1993) Okur-yazarlık oranı Sürdürülebilir büyümeyi
etkilemektedir
Tallman- Wang (1994) İlk, orta ve yüksek öğrenim
mezuniyet oranları
İşgücünü etkilemektedir
Nonneman-Vanhoudt (1996) Ortaokul mezuniyet oranları Ar-Ge eğitimden daha etkindir
Einarsson-Marquis (1998) Okur-yazarlık oranı GSMH’yi etkilemektedir
Darrat, Hsu ve Zhong (2002) İlk, orta ve yüksek öğrenim
mezuniyet oranları
Dış ticaret yoluyla toplam faktör
verimliliği etkilenmektedir
Kaynak: Gençoğlu, P. 2006. Ekonomik Gelişmede Beşeri Sermayenin Rolü ve Türkiye: Ampirik Bir
Analiz. Erciyes Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), s. 49.
Buna göre içsel büyüme modeli nezdinde yapılan uygulama sonuçları; beşeri sermayenin bir
ayağı olan eğitim durumunun artması ile GSMH, Ar-Ge yatırımları etkinliği, dış ticaret
verimliliği gibi ekonomik unsurlarda büyüme yaşanabileceği sonuçlarını göstermektedir.
Tablo 6, sağlık ve ekonomik büyüme arasındaki ampirik çalışmaların sonuçlarını
göstermektedir.
20
Tablo 6 Sağlık ve Ekonomik Büyümeye İlişkin Ampirik Çalışmalar ve Sonuçları Bloom vd (2001),
Mayer (2001),
Chacraborty (2003),
McDonald ve Roberts (2002),
Bhargava vd. (2000)
Doğuştan yaşam beklentisi Büyümeyi olumlu etkilemektedir
Webber (2002) Kişi başına alınan kalori Büyüme üzerinde etkisi yoktur
Kelly (1997) Sağlık harcamaları Büyüme üzerinde etkisi yoktur
Kar ve Agır (2003) Kamu sağlık harcamaları Büyüme üzerinde etkisi yoktur
Brempong ve Wilson (2003) Sağlık harcamaları ve
doğuşta yaşam beklentisi
Büyümeyi olumlu etkilemektedir
Ranis vd (2000) Doğuştan yasam beklentisi
ve bileşik yasam beklentisi
Büyümeyi olumlu etkilemektedir
Barro (1991) Toplam doğurganlık oranı Büyümeyi olumsuz
etkilemektedir
Bloom ve Sach (1998) Doğuştan yaşam beklentisi
Bebek ölüm oranı
Doğum oranları oranı
Doğuştan yasam beklentisi
büyümeyi olumlu,
Artan bebek ölüm ve doğum
oranları olumsuz etkilemektedir.
Kaynak: Gençoğlu, P. 2006. Ekonomik Gelişmede Beşeri Sermayenin Rolü ve Türkiye: Ampirik Bir
Analiz. Erciyes Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), s. 56.
Sonuçlar; doğuştaki yaşam beklentisinin ekonomik büyümeyi olumlu etkilediğine; kişi başına
alınan kalori, sağlık harcamaları ve kamu sağlık harcamaları ekonomik büyümeye etki
etmediğine; bebek ölüm ve doğum oranlarındaki bir artışın da ekonomik büyümeyi negatif
yönde etkilediğine yönelik bulgular ileri sürmektedir.
Sağlık ile ilgili hazırlanan önemli bir rapor olan “Avrupa Topluluğu Komisyonu Avrupa’da
Sağlık Ortaklıkları Bilgi Notu” bulguları sağlık harcamaları ile sağlıklı gelir artışı ve etkili
istihdam düzeyi artışı yaşandığı sonucuna ulaşmaktadır. Buradan hareketle yazındaki diğer
bulgularda düşünüldüğünde sağlık yatırımlarının iş kaybı gün sayısı ve tedavi edilebilir erken
ölümler gibi konularda iyileştirmeler yapacağı ve böylece tıbbi maliyetleri azaltarak
ekonomiye gelir sağlarken, daha sağlıklı nesiller yetiştirerek sağlıklı işgücü ve sağlıklı gelir
artışı yaratacağı sonucuna ulaşmak mümkündür.
21
5. TÜRKİYE’DE YAPILAN BEŞERİ SERMAYE ARAŞTIRMALARININ
BULGULARI*,37
,38
Beşeri sermaye yazınında çok sayıda ampirik çalışma vardır. Bunlardan bir kısmı da
Türkiye’ye ilişkin sonuçları barındırmaktadır. Buna göre:
O’Neill okullaşma kayıtlarını kullanarak eğitim ve ekonomik büyüme arasındaki ilişkiyi
incelediği çalışmasında, az gelişmiş ülkelerin sayısal olarak okullaşma ve eğitim alanında
diğer gelişmiş ülkelerle arasında söz konusu olan açığı son zamanlarda giderek kapattığını
tespit etmiştir. Türkiye dâhil birçok gelişmekte olan ülkelerden gelişmiş ülkelere önemli
miktarlarda beyin göçü yaşanmaktadır. Dolayısıyla, bu ülkeler yetiştirdikleri beşeri sermayeyi
de yeterince kullanamamaktadırlar. Bu nedenle, az gelişmiş ülkeler eğitime yaptıkları
yatırımın karşılığını yeterince alamamaktadırlar39
.
Türkmen’in (2002) yapmış olduğu araştırma sonucuna göre; eğitim, bireylerin gelir
seviyesinde artışa neden olmaktadır. Daha yüksek eğitim seviyesine sahip olan birey işgücü
piyasasında, daha yüksek katma değere sahip bir iş bulma imkânı sağlayacaktır. Diğer bir
açıdan bakıldığında eğitim, bireyin daha etkin ve verimli çalışmasına sebep olacaktır.
Bir diğer bulgu, Çanakçı ve Tutar’ın (2006) yapmış olduğu araştırma sonucudur. Buna göre,
iyi eğitimli insanların çalışma ortamları nispeten düşük eğitimli bireylerin bulunduğu
işyerlerinden daha kalitelidir. Nitekim Yumuşak ve Bilen’in (2000) yaptığı araştırma nispeten
daha kaliteli işyerinde çalışan bireyin psikolojisi olumlu bir şekilde etkileneceği sonucuna
ulaşmıştır. Bu bulgular beşeri sermayenin gelir dağılımını etkileme gücüne sahip olduğu
sonucunu ortaya çıkmaktadır.
Bas (2000)’ın yaptığı çalışma sonucunda; eğitim ve gelir dağılımı arasındaki ilişkinin yanı
sıra, bir ülkenin eğitim düzeyindeki değişme ile gelir eşitsizliği arasında ve kamunun eğitim
sübvansiyonları ile gelir dağılımı arasındaki ilişki de ön plana çıkarılmıştır.
* Bu bölüm, 37 ve 38 kaynak olarak belirtilen çalışmadaki literatür taramasının ve ampirik bulguların derlenmesiyle
oluşturulmuştur. 37 Gençoğlu, P. 2006. Ekonomik Gelişmede Beşeri Sermayenin Rolü ve Türkiye: Ampirik Bir Analiz. Erciyes Üniversitesi,
Sosyal Bilimler Enstitüsü (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi). 38
Daşdemir, A. M. 2008. AB Üyesi Ülkelerde Beşeri Sermaye ve Ekonomik Büyüme İlişkisi: Panel Veri Analizi. Dokuz Eylül
Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi) s. 128-135. 39 Karagül, M. 2003. Beşeri Sermayenin Ekonomik Büyümeyle İlişkisi ve Etkin Kullanımı. Akdeniz Üniversitesi İ.İ.B.F.
Dergisi, S. 5, s. 83.
22
Bir diğer bulgu Çoban’ın 2002 yılında yaptığı çalışma sonucudur. Buna göre: eğitim,
çalışanların yeni iş süreçlerine uyum sağlamadaki kabiliyetlerinde artış sağlamaktadır.
Dolayısıyla beşeri sermaye artışı, ekonomik performans açısından, ülkenin amaçlarına
ulaşmadaki hızını artıracaktır.
Yapılan bir diğer araştırma 1965-2003 yılları arasında, Türkiye için yapılan analizdir. Buna
göre: okullaşma oranının ve ortalama yaşam süresinin bütün ekonomik gelişme göstergeleri
üzerinde etkili olduğu ortaya çıkmıştır. Okullaşma oranında meydan gelen bir artış tarımsal
üretimin payında düşüşe neden olmaktadır. Bu durum, gelişmekte olan bir ülke olan Türkiye
için beklenilen bir durumdur. Sanayi ve hizmet üretiminde ortalama yasam süresi daha etkin
faktördür. GSMH ve kişi başına elektrik tüketimine bakıldığında da, bütün beşeri sermaye
göstergelerinin etkili birer faktör olduğu ortaya çıkmıştır.
Bir diğer bulgu; beşeri sermaye, ekonomik gelişme üzerinde teknolojiyi kabullenme,
geliştirme ve yayma kabiliyetiyle de etkili olabilmektedir. Bu nedenle, ülkelerin yaptıkları Ar-
Ge harcamaları, sahip olunan Ar-Ge personeli ve ülkede yapılan icat miktarı da ekonomik
gelişme üzerinde etkili birer faktör niteliğindedir.
Taban’ın yapmış olduğu bir çalışma, beşeri sermaye ile ekonomik büyüme arasındaki
nedensellik ilişkisini incelerken diğer çalışmalardan farklı olarak beşeri sermaye göstergeleri
olarak beşeri sermaye indeksi ve bileşik okullaşma oranı ile eğitim ve yaşam süresi
indekslerini kullanmıştır. Taban’ın çalışmasının ampirik sonuçlarına göre, beşeri sermaye ile
ekonomik büyüme arasındaki nedensellik ilişkisinin yönü seçilen beşeri sermeye göstergesine
göre farklılık arz etmektedir. Bu ise, ekonomik büyümenin bir taraftan beşeri sermayeyi
belirlerken, diğer taraftan beşeri sermayenin göstergeleri tarafından belirlendiğini
göstermektedir.
Yumuşak ve Tuna, (2000), beşeri sermaye ile ekonomik büyüme arasındaki ilişkiyi
inceledikleri makalelerinde, beşeri kalkınma indeksi ve Türkiye’nin bu indeksteki
göstergelerini analiz etmişlerdir. Analiz sonucunda, Türkiye’nin orta derecede beşeri
kalkınma düzeyine sahip 93 ülke arasında 39. sırada olmasına rağmen sıralamadaki
23
durumunun kötüleşmekte olduğunu ve benzer gelir seviyesindeki ülkelerle karşılaştırıldığında
eğitim ve sağlık göstergelerinin daha alt seviyelerde gerçekleştiğini ortaya koymuşlardır.
Ortalama okul süresi ile büyüme arasındaki pozitif etkinin bulunmasından bu yana, bütün
dünyadaki ülkeler okula gitme süresini artırmaya yönelmişlerdir. Türkiye Cumhuriyeti de
diğer ülkeler gibi bu çizgide yol almıştır. Türkiye Cumhuriyeti’nde 1995-2005 arasında lise
mezunu sayısı ciddi bir oranda arttırılmış olup bunun ekonomik olarak daha fazla büyüme ve
refah getirmesi konusunda ümitleri artırmıştır. Bu politikalar ne yazık ki daha iyi sonuçlar
doğurmamıştır. Bu başarısızlığı ise son zamanlardaki ampirik büyüme literatürü
açıklamaktadır. Büyümeye etki eden, eğitim süresi değil eğitimin kalitesidir. Yeni ampirik
çalışmalarda kullanılan performans ölçüleri, ülkelerin karşılaştırılmasına olanak veren
uluslararası PISA test sonuçlarıdır. Ampirik çalışmalar PISA test sonuçlarının büyüme
üzerinde istatistiksel anlamlı pozitif ve ciddi bir etkisi olduğunu söylemektedir. Üzücü olan,
Türkiye Cumhuriyeti’nin PISA puanlarına göre aşağı sıralarda yer almasıdır40
.
Öğrenci başına yıllık harcanan parasal değerlere bakıldığında 2009 OECD verilerine göre,
Türkiye’de öğrenci başına (ilkokuldan - yükseköğretime) yapılan yıllık harcama 1614$ iken,
OECD ülkelerinde öğrenci başına yapılan yıllık ortalama harcama 7840$’dır. Yine 2009
OECD verilerine göre, OECD ortalamasına göre: ilköğretim düzeyinde yılda ortalama 5450$;
ortaöğretimde 6962$ ve yükseköğretimde 11254$ eğitim harcaması yapılmaktadır41
. Bu
durum Türkiye ve OECD ülkeleri arasında eğitim harcamaları açısından her düzeyde
Türkiye’nin oldukça geri kaldığını göstermektedir42
.
Yapılan araştırmalarda elde edilen genel sonuç, eğitime bağlı olarak elde edilen bilgi ve
beceriler sayesinde (beşeri sermaye) elde edilen gelir, nispeten daha yüksek olmaktadır
şeklindedir (Canpolat 2000).
Bir diğer beşeri sermaye ölçeği olan sağlık durumu ile ekonomik kalkınma arsında pozitif
ilişki olduğu dönündedir. Taban’ın (2004) bildirdiğine göre, sağlık seviyesinin yüksek olduğu
40 Yılmaz, K. 2009. Beşeri Sermaye ve Türkiye, TÜBAV Bilim Dergisi, C. 2, S. 1, s. 81. 41 Veriler Yazar tarafından derlenmiştir. OECD 2009. Education at a Glance Report: Education Indicators. ISBN:
9789264024755.
42 Arabacı, İ. B. 2011. Türkiye’de ve OECD Ülkelerinde Eğitim Harcamaları. Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi C. 10, S.
35 s. 110.
24
toplumlarda bu duruma bağlı olarak beşeri sermayenin kalitesi yükselecek; bu da ekonomik
büyüme ve gelişme üzerinde olumlu etki yaratacaktır, nitekim toplumun sağlık düzeyinin
yükselmesi, verimlilik ve üretim artışı, gelir artısı ve harcama tasarrufu yaratacaktır. Buna
bağlı olarak da ekonomik kalkınma seviyesinde artış yaşanacaktır. Nitekim Karagül’ün
(2002) bulgusu da bu iki göstergede beşeri sermayenin kalitesini yükseltmekle birlikte, beşeri
sermaye stoku üzerinde de pozitif etki yaratacaktır şeklindedir.
Ancak Kar ve Ağır’ın yapmış olduğu çalışma (2003) Türkiye’de sağlık harcamalarının
ekonomik büyüme üzerindeki etkisini incelemiş ve kamu sağlık harcamalarının ekonomik
büyüme üzerinde etkisinin olmadığı sonucuna ulaşmıştır43
.
Taban ise, 1980–2000 dönemi verileriyle sağlık göstergesi olarak toplam sağlık harcamaları
ile doğuşta yaşam beklentisi verilerini kullanarak hazırladığı çalışmasında, sağlık harcamaları
ile ekonomik büyüme arasında bir nedenselliğe rastlamazken, yaşam beklentisi ile ekonomik
büyüme arasında çift yönlü bir nedenselliğin olduğunu belirtmiştir. Bir başka çalışmada,
sağlık harcamaları ile ekonomik büyüme arasında herhangi bir nedenselliğe
rastlanılmamasının nedeni olarak yapılan yatırımların yetersiz ve verimsiz olması
gösterilmiştir.
Tunç, Türkiye ekonomisiyle ilgili olarak 1968-1995 dönemine ait yıllık verilerle ülkemizdeki
ekonomik büyüme ile ilk, orta ve yüksek öğretimdeki okullaşma oranları arasındaki ilişkiyi
belirlemeye çalışmıştır. Elde edilen sonuçlara göre ilkokullaşma oranı ile fert başına düşen
gelir arasında istatistikî açıdan anlamlı bir ilişki bulunamamıştır. Buna karşılık ortaokullaşma
ve yüksekokullaşma oranı ile fert başına düşen gelir arasındaki ilişki istatistikî açıdan anlamlı
bulunmuş ve ekonomik büyüme üzerindeki etkilerinin sırasıyla %40 ve %0.09 olduğu
belirlenmiştir.
Çakmak ve Gümüş 2003 yılında yaptıkları çalışmada, beşeri sermaye ile ekonomik büyüme
arasındaki uzun dönemli ilişkiyi Türkiye açısından belirlemeye çalışmışlardır. Bu amaçla; ilk,
orta ve yüksek öğretimden mezun olanlara çeşitli ağırlıklar uygulayarak Türkiye için beşeri
sermaye endeksi oluşturmuşlardır. Bu endeks yardımıyla, 1960-2002 yıllarını kapsayan
43 Kar, M., Ağır, H. 2003. Türkiye’de Beşeri Sermaye ve Ekonomik Büyüme: Nedensellik Testi (Neoklasik Büyüme Teorisi),
http://www.elelebizbize.com/e-kutuphane/muhsinkar/turkiyedebeserisermaye.pdf Erişim Tarihi: 08.02.2013
25
dönem için beşeri sermaye ile ekonomik büyüme arasındaki ilişkiyi incelemişlerdir.
Uygulamada kullanılan veriler; GSMH, işgücü, fiziki sermaye, eğitimle ilgili değişkenler,
beşeri sermaye endeksi ve TEFE değişkenlerine ait zaman serisi verilerinden oluşmaktadır.
Model incelendiğinde; GSMH ile fiziki ve beşeri sermaye arasındaki pozitif, GSMH ile
işgücü arasındaki negatif ilişkiler beklentilere uygundur. Buna göre, fiziki ve beşeri
sermayedeki %1’lik artış, GSMH’da sırasıyla %1.61 ve %0.15 artışa neden olurken;
işgücündeki %1’lik artış GSMH’da %1.43’lük azalışa neden olmaktadır. Araştırmacılar
buradan hareketle, Türkiye ekonomisinde GSMH üzerinde fiziki sermayenin pozitif katkısının
beşeri sermayeye göre daha yüksek olduğu sonucuna ulaşmışlardır.
Dura, Atik ve Türker 2004 yılında yaptıkları çalışmada, beşeri sermaye göstergeleri açısından
Türkiye’nin AB karşısındaki gelişme seviyesini incelemişlerdir. Çalışmada, beşeri sermaye
göstergesi olarak 16 değişken kullanılmıştır. Analiz sonucu elde edilen bulgulara göre
Türkiye, beşeri sermaye göstergeleri açısından hiçbir AB ülkesi ile aynı gelişme seviyesine
sahip değildir. Türkiye, analizde kullanılan tüm göstergeler açısından AB ortalamasının
gerisinde bir performansa sahiptir. Sonuç olarak araştırmacılar; Türkiye’nin gelecekteki
muhtemel bir AB üyeliğinden zarar görmemesi için, beşeri kalkınmayı sağlayacak yapısal
tedbirleri alınmasını başta eğitim ve sağlık olmak üzere insana yapılan yatırımlar artırılması
gerektiğini belirtmişlerdir.
Yıldırım 2005 yılında yaptığı çalışmasında, beşeri sermaye kavramının ekonomik büyüme ile
olan ilişkisini araştırmıştır. Yıldırım’ın elde ettiği sonuçlara göre, 1966-1990 döneminde
ülkemizde teknoloji yıllık yüzde 2,3’lük bir hızla büyümüştür ki bu değer, dünya teknolojik
gelişme oranı olarak kabul edilen %2 değerinin üzerindedir. Sermayenin üretime katkısı %53
iken, beşeri sermaye birikiminin ekonomik büyümeye katkısı %39; işgücünün ise yüzde
7,9’dur.
Acaroğlu 2005 yılında yaptığı çalışmada beşeri sermaye unsurları (göç, nüfus, eğitim,
beslenme, sağlık, konut) açısından Türkiye’nin genel görünümünü ortaya koymuş, bunun yanı
sıra iller itibarı ile beşeri sermayenin kalkınmaya olan etkisini analiz etmeyi amaçlamıştır.
Yapılan analizler sonucunda, en yüksek beşeri kalkınmışlık düzeyi sırasıyla Ankara ve
İstanbul illerinde görülmüştür. En yüksek ortalama yaşam süresine sahip olan il ise 73,3 yıl ile
26
Trabzon olarak bulunurken, en düşük ortalama yaşam süresinin 62,7 yıl ile Erzurum’da
olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Eğitim açısından ilgili göstergeler incelendiğinde ise, en yüksek
okuryazarlık ve okullaşma oranı Ankara ilinde gözlenirken, en düşük oran ise Diyarbakır
ilinde gerçekleşmiştir. Son olarak Türkiye geneli için elde ettiği sonuçları gelişmiş ülkeler
ortalaması ile karşılaştıran araştırmacı, ülkemizin özellikle okuma-yazma oranı bakımından
geri durumda olduğu sonucuna ulaşmıştır.
Ataç 2006 yılında yaptığı çalışmasında, beşeri sermayenin, ülkelerin ekonomik kalkınma
amaçlarındaki önemini ortaya koymaya çalışmıştır. Araştırmacı bu amaçla öncelikle
ülkemizdeki eğitim, sağlık, nüfus ve refah durumunu ortaya koymuş ardından ise Türkiye ile
diğer ülke verilerini karşılaştırmalı olarak incelemiştir. Ataç’a göre Türkiye’nin
kalkınabilmesi için dünya çapında rekabet edebileceği sektörlere yatırım yapması
gerekmektedir. Bunun için gerekli olan ileri teknolojinin yaratılması için ise, insana yatırım
yapılması gerekmektedir. Bu noktada karşımıza yine beşeri sermaye faktörü çıkmaktadır.
Çünkü ileri teknolojinin yaratılması, kullanılması, üretim ve verimlilik artışı sağlanması
yalnızca beşeri sermaye ile mümkün olacaktır. Yapılan çalışma sonucunda; Türkiye’nin
beşeri sermaye düzeyi yönünden Avrupa ülkeleri arasında Çek Cumhuriyeti, Macaristan,
Polonya, Romanya, Bulgaristan ve Malta ile birlikte olduğu gözlenmiştir. Bu ülkelerin ortak
özelliği, geçmişlerinde ülke kalkınması için devletçi bir politika izlemiş olmalarıdır.
Araştırmacıya göre; devletçi değil, teşvikçi bir politika izlenirse, Türkiye’nin beşeri
kalkınmada hedeflediği noktaya ulaşması daha kolay olacaktır. Yapılan analizler
değerlendirildiğinde; “Türkiye’de ekonomik büyüme ile beşeri sermaye arasında uzun
dönemli, pozitif bir ilişki bulunmaktadır” sonucuna ulaşılmıştır. Aynı zamanda ülkemizde,
beşeri sermayenin ekonomik büyümeye katkısı, fiziki sermayeye göre daha düşük orandadır.
Türkiye’de, beşeri sermayenin üretime gelişmiş ülkelerdeki kadar katkı sağlayamamasının en
önemli nedeni; mevcut beşeri sermayenin ekonominin ihtiyaçlarına cevap verememesi ve
yeterli niteliğe sahip olamamasıdır.
Gökçen 2006 yılında yaptığı çalışmasında, Adana ilindeki 45 firmaya anket uygulayarak elde
ettiği verilerle çalışmıştır. Çalışmanın amacı, beşeri sermayenin iktisadi büyümedeki önemini
ortaya koymaktır. Gökçen şu sonuçlara ulaşmıştır; firmalarda çalışan kadınlar firmaların
rekabet güçlerine olumlu yönde katkıda bulunmaktadır. Hesaplanan marjinal etkiye göre
27
çalışanların kadın olması, firmaların kâr olasılığını %6.22 oranında artırmaktadır. Firmada
çalışanların çalışma süresi (diğer bir deyişle tecrübesi) arttıkça firmanın karlılığı olumlu
yönde etkilenecektir. Son değişken olan eğitim değişkeninin de firmaların diğer firmalarla
arasındaki rekabet gücü olarak kabul edilen vergi matrahı üzerinde pozitif bir etkisi olduğu
bulunmuştur.
Günal (2006) tarafından, Türkiye’de beşeri sermayenin bölgelerarası ekonomik kalkınmadaki
farklılıkların ortaya konması amacıyla bir çalışma gerçekleştirmiştir. Bu amaçla araştırmacı
TÜİK tarafından belirlenen İktisadi Bölge Birimi Sınıflamasına göre Düzey 1 bölgeler için
1990-2001 dönemini kapsayan kamu eğitim ve sağlık yatırımlarının GSYİH’daki etkisini
incelemiştir. Araştırma sonuçlarına göre; Türkiye’de eğitim yatırımlarındaki %1’lik artış
GSYİH üzerinde %0.60; sağlık yatırımlarındaki %1’lik artış ise GSYİH’da %0.32’lik bir artış
yaratmaktadır.
Lakeç 2006 yılında yaptığı çalışmada Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP)
tarafından hazırlanan İnsani Kalkınma Raporlarındaki endeksler yardımıyla, Türkiye’nin
insani kalkınma performansını, seçilmiş ülkelerle karşılaştırmalar yaparak değerlendirmeye
çalışmıştır. Araştırmacının elde ettiği bulgular şu şekildedir; 1965 yılında Türkiye’nin İKE
değeri 0,438 ile düşük insani kalkınma seviyesindeyken 1975 yılında orta insani kalkınma
seviyesine yükselmiştir. 1965- 2005 yılları arasında ülkemizin İKE değeri 0,312 değerinde
artış göstermiştir. Aynı süreçte Türkiye’de doğumda yaşam beklentisi 15 yıl yükselmiştir.
Yetişkin okuryazarlık oranı ise %53’ten %88,3’e yükselmiştir. 1965’te %44,9 olan okullaşma
oranı 2005 yılında %68’e çıkmıştır. Kişi başına GSYİH ise 791 dolardan 6772 dolara
yükselmiştir. Araştırmacıya göre, İKE hesaplamasında kullanılan tüm bu göstergeler
Türkiye’nin İKE değerinin yükselmesinde önemli rol oynamıştır. Eğitim endeksi açısından
AB üyesi ülkelerle karşılaştırıldığında Türkiye, 0,82 ile AB üyesi bütün ülkelerden daha
düşük bir eğitim endeksi değerine sahiptir. Kalkınma endeksi değerlerini inceleyen
araştırmacı; gelir ile insani kalkınma arasında doğru orantılı bir ilişki saptamıştır. Bunun yanı
sıra doğumda yaşam beklentisi ile insani kalkınma arasında da pozitif yönlü bir ilişki söz
konusudur. Aynı yönde ve istikrarlı bir ilişki de eğitim seviyesi ile insani kalkınma arasında
mevcuttur. Araştırmacıya göre bunun nedeni, insanların daha fazla gelir elde etmeleri ve
28
dolayısıyla daha yüksek yaşam standartlarına sahip olabilmesi için eğitimin önemli fırsatlar
sunmasıdır.
Gençoğlu 2006 yılında yaptığı çalışmasında Türkiye’nin ekonomik büyüme durumunu
belirtmiş ve ardından beşeri sermaye unsurlarının her birini uygun göstergelerle analiz
etmiştir. Çalışmada kullanılan bağımsız değişkenler; ilk, orta, yüksek okulu kapsayan
okullaşma oranı, ortalama yaşam süresi ve satın alma gücü paritesidir. Seçilen bu değişkenler,
beşeri sermaye indeksinin hesaplanmasında kullanılan değişkenlerdir. Bağımlı değişkenler
ise; sırasıyla, GSMH, tarımsal üretim/GSMH oranı, sanayi üretimi/GSMH oranı, hizmet
üretimi/GSMH oranı ve kişi başına elektrik tüketimi olan elektrik tüketimi/nüfus oranıdır.
Buna göre beşeri sermaye unsurlarında meydana gelecek bir değişiklik Türkiye’nin GSMH’sı
üzerinde diğer ülkelere göre daha etkili olacaktır.
29
6. TRAKYA BÖLGESİNİN (EDİRNE, KIRKLARELİ, TEKİRDAĞ) BEŞERİ
KAYNAKLAR AÇISINDAN İNCELENMESİ
Dünyada ve Türkiye’de yapılan çalışmaların ardından Trakya bölgesine ilişkin verilerin
belirtilmesi, bölgenin durumunu anlamak adına yerinde olacaktır.
Bu verilerden ilki okullaşma oranıdır. Buna göre 2009 yılına ait OECD ve Türkiye verileri
karşılaştırıldığında, Türkiye’deki okullaşma oranı %90,8 olurken OECD ülkeleri ortalaması
%95,7 olarak gerçekleşmektedir. Böylece Türkiye’nin OECD ortalamasından daha düşük bir
okullaşma oranına sahip olduğunu söylemek yerinde olacaktır. Aynı yıla ait diğer veri ise
okullaşma yılı ile ilgilidir. Buna göre Türkiye’deki ortalama okullaşma yılı 6,4 yıl olurken
OECD ülkeleri ortalamasında bu 10,9 yıl olarak hesaplanmaktadır. Bir diğer veri ise kişi başı
yıllık harcanabilir gelir üzerinedir. Buna göre Türkiye’nin 2008 yılında kişi başı harcanabilir
geliri 8,900$ dolayındayken; Trakya bölgesinin 2008 yılındaki kişi başı harcanabilir geliri
15,682 TL (12,243$) olarak gerçekleşmektedir.
Tablo 7 Trakya Bölgesi, Eğitim Durumuna Göre Okullaşma Oranları
Eğitim Durumu İlköğretim Orta Öğretim Yüksek Öğretim
Bölge Erkek Kadın Erkek Kadın Erkek Kadın
Türkiye 98,77 98,56 68,53 66,14 33,44 32,65
Tekirdağ 98,67 98,62 81
Edirne 100,00 99,67 83
Kırklareli 99,06 99,03 85
Kaynak: Trakya Kalkınma Ajansı, Trakya Sosyal Yapı Analizi 2012, s.41.
Tablo 7, 2011 yılında Trakya bölgesinde eğitim durumuna göre okullaşma oranlarını
göstermektedir. Buna göre Trakya bölgesi Tekirdağ’daki erkek ilköğretim okullaşma oranı
dışında, kalan tüm alanlarda Türkiye ortalamasının üzerindedir.
30
Tablo 8 Türkiye ve Trakya Bölgesi Okul Öncesi Eğitime Katılma Oranı
Okul öncesi Yaş grubu 2010-2011
Türkiye 3-5 29,85
4-5 43,10
Tekirdağ 3-5 29,53
4-5 43,07
Edirne 3-5 35,97
4-5 51,01
Kırklareli 3-5 35,42
4-5 50,76
Kaynak: Trakya Kalkınma Ajansı, Trakya Sosyal Yapı Analizi 2012, s.40.
Tablo 8, Türkiye’de ve Trakya bölgesinde okul öncesi eğitime katılma oranlarını
göstermektedir. Buna göre en çok göç alan şehir olan Tekirdağ hariç, her yaş grubunda okul
öncesi eğitime katılma durumunda Trakya bölgesi Türkiye ortalamasının üzerinde
gerçekleşmektedir.
Trakya Bölgesi’nde 2010 yılı lisans (üniversite) programına yerleştirme oranı %24, açık
öğretim ve sınavsız geçiş yapan öğrencilerle birlikte yerleştirme oranı %55 olarak
gerçekleşmektedir.
Trakya bölgesindeki üç şehirde üç ayrı üniversite bulunmaktadır. Bölgedeki en eski üniversite
Trakya Üniversitesi olurken, ardından Namık Kemal Üniversitesi kurulmuş ve son olarak da
Kırklareli Üniversitesi kurulmuştur. 2011-2012 öğretim yılında Trakya Üniversitesi 31,944
öğrenci; 1400 akademik personel, Namık Kemal Üniversitesi 19,958 öğrenci; 709 akademik
personel, Kırklareli Üniversitesi 12,774 öğrenci 491 akademik personel ile öğretim hayatına
devam etmektedir.
31
Tablo 9 Trakya Bölgesi; Okul Başına, Şube Başına, Öğretmen Başına ve Derslik Başına
Düşen Öğrenci Sayıları İlköğretim Ortaöğretim
Okul Şube Öğretmen Derslik Okul Şube Öğretmen Derslik
Türkiye 323 25 20 30 395 26 16 31
Tekirdağ 478 27 22 28 393 24 18 29
Edirne 239 22 16 19 244 20 12 22
Kırklareli 263 23 18 20 299 21 16 28
Kaynak: Trakya Kalkınma Ajansı, Trakya Sosyal Yapı Analizi 2012, s.44.
Tablo 9, 2011 yılında Türkiye ile Trakya bölgesindeki ilköğretim ve orta öğretim düzeyinde
eğitim veren kurumların okul başına düşen öğrenci sayısı, şube başına düşen öğrenci sayısı,
öğretmen başına düşen öğrenci sayısı ve derslik başına düşen öğrenci sayısıyla ilgili
istatistikleri göstermektedir. Buna göre Türkiye’de ilköğretimde şube başına 25 öğrenci
düşerken bu oran; Edirne’de 22; Kırklareli’de 23 ve Tekirdağ’da 27 olarak gerçekleşmektedir.
Ortaöğretim için ise Türkiye’de şube başına 26 öğrenci düşerken bu oran Edirne’de 20;
Kırklareli’de 21 ve Tekirdağ’da 24 olarak gerçekleşmektedir.
Tablo 10 Trakya Bölgesi Eğitim Düzeyine Göre Nüfus Toplamı – 2011 Yılı Bitirilen eğitim düzeyi Toplam Erkek Kadın
Okuma yazma bilmeyen 41.119 8.953 32.166
Okuma yazma bilen fakat bir okul bitirmeyen 61.934 23.309 38.625
İlkokul mezunu 403.669 178.417 225.252
İlköğretim mezunu 237.665 135.769 101.896
Ortaokul veya dengi okul mezunu 70.794 42.128 28.666
Lise veya dengi okul mezunu 294.723 172.448 122.275
Yüksekokul veya fakülte mezunu 116.506 67.284 49.222
Yüksek lisans mezunu 6.899 4.096 2.803
Doktora mezunu 1.795 1.123 672
Bilinmeyen 29.435 17.392 12.043
Toplam 1.264.539 650.919 613.620
Kaynak: Eğitim İstatistikleri, TÜİK.
32
Tablo 10, Trakya bölgesinde yaşayan kişilerin eğitim düzeylerine göre sınıflanmasına ilişkin
veriyi göstermektedir.
Tablo 11 Trakya Bölgesi Eğitim Durumuna ve Cinsiyete Göre İşgücüne Katılım Oranı,
İşsizlik Oranı ve İstihdam Oranı 2011 Yılı Okuma yazma
bilmeyen
Lise
altı
Lise ve dengi
meslek okulu
Yüksek
Öğretim
İşgücüne Katılım Oranı
Erkek 41,8 73,0 83,9 88,2
Kadın 10,6 29,3 45,8 76,7
İşsizlik Oranı
Erkek 15,8 6,8 5,6 6,6
Kadın 5,7 12,7 17,5 14,8
İstihdam Oranı
Erkek 35,2 68,0 79,2 82,3
Kadın 10 25,6 37,8 65,3
Kaynak: Eğitim İstatistikleri, TÜİK.
Tablo 11, Trakya bölgesindeki işgücüne katılma oranı, işsizlik oranı ve istihdam oranını
eğitim durumuna ve cinsiyete göre değerlendirmektedir. 2011 yılına ilişkin Türkiye’deki
işgücüne katılım oranı %49,9 (Erkek %71,7; kadın %28,8); istihdam oranı %45 ve işsizlik
oranı da %9,8 olarak gerçekleşmiştir. Trakya bölgesinde ise aynı yıl işgücüne katılım oranı
%55,17 (Erkek 71,72; kadın %40,6), istihdam oranı %50,7 (erkek %66,1; kadın %34,7) ve
işsizlik oranı %8 dolayında gerçekleşmektedir. Buradan hareketle Trakya bölgesinde istihdam
oranının, işgücüne katılım oranının Türkiye ortalamasından yüksek, işsizlik oranının ise
Türkiye ortalamasından düşük olduğunu söylemek mümkün olacaktır.
33
Tablo 12 Trakya Bölgesi 2023 Nüfus Projeksiyonu
Yaş Oranları
Yıl 0-4 5-14 15-49 15-64 65+ 15-49 Kadın
Tekirdağ 2012 6,81 13,97 57,56 72,32 6,90 56,44
2023 5,80 12,68 55,48 72,32 9,20 54,83
Edirne 2012 4,96 10,99 52,96 72,84 11,22 50,41
2023 3,96 9,38 47,63 69,93 17,04 43,55
Kırklareli 2012 5,34 11,21 53,41 72,38 11,08 51,44
2023 4,96 10,20 47,51 68,85 16,26 46,36
Cinsiyet
Oranı
Bağımlılık
Oranı
Ortanca
Yaş
Tekirdağ 2012 107,22 0,38 32
2023 107,07 0,38 35
Edirne 2012 108,28 0,37 37
2023 115,98 0,44 43
Kırklareli 2012 106,15 0,38 36
2023 103,96 0,45 41
Kaynak: Trakya Kalkınma Ajansı, Trakya Sosyal Yapı Analizi 2012
Tablo 12, Trakya bölgesine ilişkin nüfus projeksiyonunu göstermektedir. Buna göre 2023
yılına gelindiğinde bölgedeki genç nüfus azalacak, yaşlı nüfus artacaktır. İlaveten ortanca yaş
yükselecek ve bağımlılık oranlarında bir yükselme görülecektir.
Bölgedeki sağlık istatistiklerine bakıldığında İl Sağlık Müdürlükleri’nden alınan 2011 yılı
verilerine göre 1000 kişiye düşen hastane yatak sayısı Tekirdağ’da 1,8; Edirne’de 4,77 ve
Kırklareli’nde 2 olarak gerçekleşmektedir. Türkiye’de ise 1000 kişiye düşen hastane yatak
sayısı 2,3 olurken OECD ülkelerinde 1000 kişiye düşen hastane yatak sayısı 5 olarak
hesaplanmaktadır. Buradan hareketle 1000 kişiye düşen hastane yatak sayısı Türkiye’de
OECD ortalamasının altında kalmaktadır. Trakya’daki şehirler incelendiğinde ise yalnızca
Edirne’deki yatak sayısı Türkiye ortalamasının üzerinde hatta OECD ortalamasına
yakınlaşmakta; diğer şehirler ise Türkiye ortalamasının altında kalmaktadır.
Diğer yandan özel hastane yatak sayıları toplamı Trakya bölgesinin toplam yatak
kapasitesinin %7,8’ini oluştururken; Türkiye’de özel hastanelerin yatak kapasitesi toplam
34
yatak kapasitesinin yaklaşık olarak %10’unu oluşturmaktadır. Buradan hareketle Trakya
bölgesindeki özel hastane yatak kapasitesinin geliştirilmesi gerektiğini söylemek yerinde
olacaktır.
2011 yılında yayınlanan OECD Sağlık Sistemi İncelemeleri Raporuna göre 1000 kişiye düşen
hekim sayısı OECD ülkelerinde ortalama 3,1 iken, Türkiye’de 1,8 olarak hesaplanmaktadır.
Trakya Bölgesi’nde ise 2010 yılında 1000 kişi başına düşen hekim sayısı Edirne’de 2,64;
Kırklareli’nde 1 ve Tekirdağ’da ise 1,11 olarak gerçekleşmektedir. Diğer sağlık
istatistiklerinde olduğu gibi Edirne yine Türkiye’de 1000 kişiye düşen hekim sayısı
ortalamasının üzerindeyken; Kırklareli ve Tekirdağ 1000 kişiye düşen hekim sayısı
ortalamanın altında kalmaktadır.
Benzer şekilde 2010 yılı İl Sağlık Müdürlükleri verilerine göre 1000 kişi başına düşen diş
hekimi sayısı Edirne’de 0,24; Kırklareli’nde 0,30 ve Tekirdağ’da ise 0,11 olarak
hesaplanmaktadır.
2011 yılında OECD raporunda yayınlanan verilere göre Türkiye’de bebek ölüm oranı binde
13,1’dir. OECD ortalaması ise binde 4,4’tür. 2010 İl Sağlık Müdürlükleri verilerine göre
Trakya Bölgesi’nde ise Edirne’de bebek ölüm hızı binde 8,5; Kırklareli’nde 6,6 ve
Tekirdağ’da ise 8,4’tür. Bebek ölüm istatistiklerinde OECD ortalamasının altında kalan
Trakya şehirleri, Türkiye ortalamasından daha iyi bir noktada bulunmaktadır.
Doğumda anne ölüm oranı ise 2011 yılı verilerine göre Tekirdağ’da yüz binde 17,1; Edirne’de
yüz binde 50 ve Kırklareli’nde yüz binde 0 olarak gerçekleşmektedir. Bir önceki verilerde
olduğu gibi Trakya şehirleri anne ölüm oranında Türkiye ortalamasından daha iyi bir noktada
bulunmaktadır. Anne ölüm oranlarında Edirne ve Tekirdağ OECD ortalamasının altında
kalırken; Kırklareli, anne ölüm oranında OECD ortalamasından daha iyi bir noktada
bulunmaktadır.
Son olarak 13-24 aylık bebeklerde tam aşılılık oranı Trakya bölgesinde oldukça yüksek olarak
gerçekleşmektedir. Sağlık İl Müdürlükleri verilerine göre tam aşılı bebek oranı Edirne’de
%100; Kırklareli’nde %99,88 ve Tekirdağ’da ise %96,6’dır.
35
7. BEŞERİ KAYNAKLAR ÖZEL İHTİSAS KOMİSYONU VİZYON
ÇALIŞMALARI, BÖLGEYE YÖNELİK BEŞERİ KAYNAKLAR GZFT
ANALİZİ VE HEDEFLERİN BELİRLENMESİ
Trakya kalkınma ajansı nezdinde yapılan beşeri kaynaklar özel ihtisas komisyonu
toplantılarının ilki 25-26 Şubat 2013 tarihinde Tekirdağ’da yapılmış olup; toplantı da
bölgenin beşeri kaynaklarına dair bir vizyon cümlesine ulaşılması, bölgenin beşeri kaynaklar
açısından GZFT analizinin yapılması ve bölgenin beşeri kaynaklar açısından hedeflerinin
belirlenmesi amaçlanmaktadır. İki gün süren toplantı sürecinin ardından özel ihtisas
komisyonu içinde 3 ayrı grup oluşturulmuş ve belirlenen çalışma alanlarında farklı disiplin ve
kuruluşlardan gelen katılımcılar sayesinde bölgeye dair farklı vizyon cümleleri ve farklı
GZFT analizleri oluşturulmuştur. Üç ayrı grubun oluşturduğu vizyon cümleleri tablo 13’de
verilmiştir:
Tablo 13 Özel İhtisas Komisyonu Vizyon Çalışması Sonuçları
Grup 1 “Beşeri kaynaklarını uzmanlık alanı olan ilgili sektörlerde etkili ve verimli
kullanan, sürekli eğitimlerle bilgiyi ve beceriyi güncel tutan, eğitimli ve sağlıklı
bireylerin bölge içinde ve bölge dışına göç etmediği bir Trakya.”
Grup 2 “Bölge kalkınmasının ihtiyaç duyduğu, çevreye duyarlı, sağlıklı, nitelikli, genç
ve dinamik bir Trakya”
Grup 3 “Ekolojik dengeyi gözeten, ekonomiyi ve gücü yöneten, çok kültürlülüğü
benimseyen; bireylerin yeteneklerini ve kişilik özelliklerini dikkate alan ve
kendilerini gerçekleştirme ve geliştirme fırsatı yakaladıkları bir Trakya”
Vizyon cümlelerinin belirlenmesinin ardından bölgeye dair GZFT analizi çalışmaları yine 3
ayrı alt grupta ele alınmıştır. GZFT analizinde, Trakya bölgesinin beşeri kaynaklar yönünden
güçlü yönleri, zayıf yönleri içsel olarak ele alınırken; bölgenin sosyal ve ekonomik yapısından
kaynaklanan fırsat ve tehditler dışsal olarak ele alınmıştır.
Bölgeye dair genel olarak her ilde üniversitenin varlığı, verimli tarım arazilerinin olması ve
eğitimin önemle algılanması bölgenin güçlü yanlarını oluştururken; çarpık kentleşme,
gençlerin tarıma ve hayvancılıktan uzak olması ve üniversitelerdeki akademisyen eksikliği
bölgenin zayıf yanlarını oluşturmaktadır. Coğrafi konum, Yunanistan ve Bulgaristan ülke
sınırlarının oluşu ve kültürel değerler bölgenin fırsatları olurken; deprem kuşağı içinde yer
36
alması, bölgenin göç alan bir yer olması (özellikle Tekirdağ) ve dezavantajlı grupların varlığı
bölgenin tehditleri olarak değerlendirilmektedir.
Buna göre her alt grubun yaptığı GZFT analizlerine ilişkin detaylar sırayla tablo 14, 15 ve
16’de verilmiştir.
Tablo 14 Özel İhtisas Komisyonu Birinci Alt Grup GZFT Analiz Sonuçları
Güçlü Yönler Zayıf Yönler Fırsatlar Tehditler
Üç ilde de
üniversite
bulunması
Roman vatandaşların
işgücüne ve eğitime
katılmaması
Yunanistan ve
Bulgaristan ile sınır
komşusu olması
İstanbul’a yakın
olması
Trakya Üniversitesi
ve Namık Kemal
Üniversitesinde
Tekno-Park
bulunması
Mesleki eğitim
çıktılarıyla sektörün
bazı ihtiyaçlarının
örtüşmemesi
Üç denize de
sınırının var olması
Sürekli göç alan bir
gölge olması
(özellikle Tekirdağ)
Verimli arazilere
sahip Trakya’da
modern tarım
yapılması
Girişimciliğin yeterli
seviye de olmaması
Istranca dağları,
Ganos dağları ve
Gala gölünün varlığı
Deprem bölgesi
olması (özellikle
Tekirdağ)
Gençlerin
hayvancılıkla
uğraşmak
istememeleri
Zengin mutfak
kültürünün olması
Bölgeye ilişkin
tanıtım ve reklamın
eksik olması
Bölgenin sahip
olduğu tarihi miras
Longoz ormanlarının
varlığı
37
Tablo 15 Özel İhtisas Komisyonu İkinci Alt Grup GZFT Analiz Sonuçları
Güçlü Yönler Zayıf Yönler Fırsatlar Tehditler
Üç ilde de
üniversite
bulunması
Çarpık kentleşme Üç denize de
sınırının var olması
Tekstil gibi bazı
sektörlerin bölgeyi
terk etmesi sonucu
oluşacak öfkeli
kalabalık
Üniversite
yerleştirme oranının
yüksek oluşu
Üniversite de
akademisyen açığının
olması
Gümrük kapılarına
yakın olması
Deprem riskine
hazırlıksız oluşu
Balkan dillerini
bilen nüfusun
varlığı
Ar-Ge altyapısının
olmayışı
İstanbul’a yakın
olması
Başarı ve huzur
ortamı
Göçle gelen nüfusun
eğitimsiz olması
Üç büyük nehir ile su
biriktirme havzasının
olması
Sayısal anlamda
beşeri kaynağın
fazla olması
Üç il arasında
demiryolu ağının
olmaması
38
Tablo 16 Özel İhtisas Komisyonu Üçüncü Alt Grup GZFT Analiz Sonuçları
Güçlü Yönler Zayıf Yönler Fırsatlar Tehditler
Eğitimdeki başarı
oranının yüksek
olması
Doğurganlığın düşük
olması
Özgüvenin yüksek
olması
Ekonomik
doygunluğa bağlı
rehavetin varlığı
Ailenin çocuğuna
ve çocuğunda
eğitime önem
vermesi
Yaşlı nüfus Dezavantajlı
grupların eğitim ve
kültür seviyeleri
arttırılarak toplumla
bütünleştirilmesi
Aile bağlarının güçlü
olmaması
Üç ilde de
üniversite
bulunması
Gelir dağılımındaki
dengesizlik
Tarıma elverişli
arazilerin yoğunluğu
Dezavantajlı
grupların varlığı
Sınır ötesi işbirliği
(IPA) projelerinin
yapılabiliyor olması
Turizm altyapısının
olmaması
Organize sanayilerin
varlığı
Nitelikli bireylerin
başka bölgelere göç
etmesi (beyin göçü)
Nitelikli bireylerin
bölgeye göç etmesi
Turizm, sanayi ve
tarıma dayalı
sektörlerin olması
Beşeri kaynaklar özel ihtisas komisyonu ilk toplantısının son çalışması ise, bölgeye dair
hedeflerin, bu hedeflere ait gerekçelerin ve hedeflere ulaşmayı sağlayacak stratejilerin
oluşturulmasıyla ilgilidir. Buna göre daha önceki çalışmalarda olduğu gibi üç alt komisyon
oluşturulmuş olup farklı disiplinlerden ve kurumlardan gelen katılımcıların desteğiyle bölgeye
dair hedefler, gerekçeler ve stratejiler belirlenmiştir.
Bu hedeflere, gerekçelere ve stratejilere ait detaylar tablo 17, 18 ve 19’da sırayla belirtilmiştir.
39
Tablo 17 Özel İhtisas Komisyonu Birinci Alt Grup Hedefler ve Gerekçeler
Hedefler Gerekçe
Güvenli ve duyarlı bir toplum
oluşturmak
Güvenliğin olmadığı bir ortama ekonomik aktörlerin katılması
mümkün değildir. Bu nedenle mevcut güvenliğin arttırılarak
sürdürülebilirliğin sağlanması hem sosyal olaylara; hem de
doğaya karşı duyarlılığın artmasını sağlayacaktır.
Toplumun sağlık düzeyini
arttırmak
Ekonomik gelişme sağlıklı bireyler tarafından
şekillendirilmektedir. Sağlıksız bireyler ekonomiye katma
değer yaratamadıkları gibi toplumsal dayanışma niteliği
bulunan sosyal güvenlik sistemine de külfet olmaktadır.
Sağlıklı bireyler ise ekonomik değer üretmekle birlikte sosyal
güvenlik sistemine de katkı sağlamaktadır.
İşgücünün niteliğini arttırmak Ekonomik kalkınmanın en temel unsuru olan nitelikli emek ve
girişimcilik kavramlarının örgün ve yaygın eğitim yoluyla
arttırılması, ekonominin ihtiyaç duyduğu niteliklerin
kazandırılması manasına gelmektedir.
Genç ve dinamik bir nüfusa sahip
olmak
Genç ve dinamik bir nüfus ekonomiye güç katmakla birlikte
sosyo-ekonomik açıdan bölgenin geleceği için önemli bir fırsat
penceresi oluşturmaktadır.
Ar-Ge faaliyetleri ile çevreye
saygılı biçimde sanayi
dönüşümleri yapılmalıdır
Sanayinin çevreye saygılı hale dönüşmesi, ileri teknoloji
gerektiren sanayi alanlarında uzmanlaşma bölgenin
kalkınmasında öncelikli rol oynayacaktır.
Kadının ekonomide, siyasette ve
iş yaşamında etkin rol alması
Toplumsal cinsiyet algısı beşeri kaynaklar içinde gelir ve güç
adaleti dengelerini değiştirmektedir. Bu nedenle kadınların
ekonomi, siyaset ve iş yaşamında etkin olması adaletli ve
sosyal büyümenin anahtarı olacaktır.
Kentlilik bilincinde 7. düzeye
ulaşmak
Kentlilik bilinci bölge halkının sosyal gelişmişliğinin bir
yansıması olarak kullanılacaktır.
Sivil toplum kuruluşları
çeşitlendirilmeli, güçlendirilmeli
ve amaçlara uygun çalışması
sağlanmalıdır
Etkin bir sivil toplum mekanizması katılımcı demokrasi, etkin
vatandaş ve sorunları doğru yerlerde ve doğru biçimde dile
getirme imkanı sunmaktadır.
Yerel basının güçlendirilmesi Yerel basın, bölgesel değişmeleri yakından izlemekte ve
değişime anlık tanık olmaktadır.
40
Tablo 18 Özel İhtisas Komisyonu İkinci Alt Grup Hedefler ve Gerekçeler
Hedefler Gerekçe
Zorunlu eğitim ve hayat boyu
eğitim kavramlarının birbirine
bağlanarak bölgede
yaygınlaştırılması
Bölgede genel eğitim seviyesinin yükseltilmesi ve göçle
gelenlerin eğitim standartlarının yükseltilmesi için
zorunlu ve hayat boyu eğitim kavramları hayati önem
taşımaktadır.
Eğitim müfredatının yerel
öncelikleri göz önüne alarak
yeniden düzenlenmesi
Yerel önceliklerin gözetilmesi (tarım, hayvancılık ve
veterinerlik), spor ve müzik okullarının kurulması
bölgenin ihtiyaçlarına cevap verilebilirliği arttıracaktır.
Okur – yazar olmayan nüfusun
sıfırlanması
Göçle gelen dezavantajlı grupların sosyal
entegrasyonunun sağlanması
PISA değerlendirilmesinde
bölgeyi OECD ortalamasının
üzerine çıkarmak
OECD ortalaması altında kalınan alanlarda eğitimin
niteliğinin arttırılması bölgedeki beşeri kaynağın
etkinliğini arttıracaktır.
Tarım sektöründe ileri
teknoloji geliştirmek
Elverişli tarım arazilerinin modern tarım faaliyetleriyle
değerlendirilmesi ekonomik ve sosyal dönüşümde önemli
rol oynayacaktır.
41
Tablo 19 Özel İhtisas Komisyonu Üçüncü Alt Grup Hedefler ve Gerekçeler
Hedefler Gerekçe
Örgün eğitim çağındaki bireylerin
fırsat ve cinsiyet eşitliği ilkelerine
önem verilerek, çağın gerektirdiği
modern eğitim olanaklarından
faydalanarak çevrelerine faydalı
bireyler olarak yetiştirilmelerini
sağlamak
Eğitimin beşeri sermayeye katkısının büyük olması
aynı zamanda yaşanabilir bir çevre oluşturulmasında
önemli oluşu fırsat eşitliğinin sağlandığı ve modern
yöntemlerin kullanıldığı bir sistem ile mümkün
olacaktır.
Örgün eğitim dışına çıkmış
bireylere, toplumun ve çağın
gereklilikleri de göz önünde
alınarak çeşitlendirilmiş hayat
boyu öğrenme olanakları sunarak
kendilerini geliştirmelerine
yardımcı olmak
Bir şekilde örgün eğitim dışına bireyler, toplumun
yaşayan bir parçası olduğundan beşeri kaynaklar
açısından bu bireylerin değerlendirilmesi, sosyal ve
ekonomik entegrasyonun sağlanması için hayati önem
taşımaktadır.
Bölgede yaşayan bireylerin sağlık
konusunda modern sağlık
hizmetlerinden ivedilikle ve
kolaylıkla faydalanmalarının
önünü açarak sağlıklı ve uzun bir
yaşam sürmelerini sağlamak
Sağlıklı bireylerin oluşturduğu toplumlarda toplumsal
gelişmeye tüm bireylerin katkıda bulunuyor olması
sağlık sisteminin, beşeri kaynaklar içindeki payını
önemli hale getirmektedir.
Bireylerin faaliyet gösterdikleri
sektörlerin durumlarını
iyileştirerek, sektörler arası
hareketliliğin azalmasını
sağlamak
Bölgenin gelişmiş olabilmesi için, yetişmiş işgücünün
kendi bölgesini terk etmemesi gerekmektedir. Göç
edenler gittikleri bölgeye uyum süreci içinde bir
ekonomik kayıp yaşarken; göç, çarpık kentleşmeyi de
tetiklemektedir. Dolayısıyla hareketliliğin azaltılması
sosyal ve ekonomik fayda yaratacaktır.
Bölgeye ait beşeri kaynak hedeflerinin ve gerekçelerinin belirlenmesinin ardından
birbirine benzeyen ya da birbirini kapsayan hedefler birleştirilmiş ve belirtilen hedeflere
ulaşabilmek için atılması gereken adımların özeti niteliğinde olan stratejiler geliştirilmiştir.
42
Tablo 20, 21 ve 22’de alt gruplarda önerilen hedefler ve stratejilere ait detaylar yer
almaktadır.
Tablo 20 Özel İhtisas Komisyonu Birinci Alt Grup Hedefler ve Stratejiler
Hedefler Stratejiler
Beşeri sermayenin niteliğinin
artırılması
Örgün ve yaygın eğitimde kaliteyi artırarak bireylerin bu
sürece katılımların sağlanması
Bölgenin ihtiyaçlarına yönelik müfredat programları ile
yeni okullar oluşturulması
Güvenli ve duyarlı bir
toplumun güvenilirliğinin
sürdürülmesi
Kamu ve sivil toplum kuruluşlarında çevre bilinci ve
toplumsal yaşama duyarlık oluşturacak kültürel, sanatsal
etkinlikler ve seminerler düzenlenmesi
Kentlilik bilincinde 7. düzeye ulaşmak
Toplumsal yaşamda olumsuzluğa karşı duyarlılığı
yükseltmek
Tablo 21 Özel İhtisas Komisyonu İkinci Alt Grup Hedefler ve Stratejiler
Hedefler Stratejiler
Beşeri sermayenin niteliğinin
arttırılması
İlk ve orta öğretimde okullaşma oranını 2015 yılına kadar
%100’e çıkarmak
Öğrenen öğretmen modelinin geliştirilmesi
Üniversite – sanayi işbirliği modeline geçilmesi
Hayat boyu öğrenmede kamu-özel sektör işbirliği
sağlanması
Dezavantajlı grupların
işgücüne katılması
Genel eğilimlerin ölçülüp buna uygun işlerin
kazandırılması
Nota öğrenip müzik yapmalarının sağlanması
Sosyal sorumluluk proje okulunun hayata geçirilmesi
Kadının eğitim seviyesinin ve
toplumsal yaşama katılımının
sağlanması
TOBB kadın girişimciler kurulu modelinin geliştirilmesi
ve bilincinin yaygınlaştırılması
Üniversitelerin kadın girişimciliği konusunda eğitimler
düzenlemesi
43
Tablo 22 Özel İhtisas Komisyonu Üçüncü Alt Grup Hedefler ve Stratejiler
Hedefler Stratejiler
Beşeri sermayenin niteliğinin
artırılması
Örgün eğitim çağındaki bireylerin tümünün fırsat ve
toplumsal cinsiyet eşitliği ilkelerine önem verilerek çağın
gerektirdiği modern eğitim olanaklarından
faydalanmasını sağlamak
Örgün eğitim dışına çıkmış bireylere toplumun ve çağın
gereklilikleri de göz önüne alınarak çeşitlendirilmiş hayat
boyu öğrenme olanakları sunarak kendilerini
geliştirmelerine yardımcı olmak
Üniversitelerin araç gereç ve laboratuarlar ihtiyaçlarının
karşılanmasını sağlamak
Bölge içi gelişmişlik
farklılığını ortadan kaldıracak
nitelikte potansiyel kaynakların
ekonomiye kazandırılması
Gelişmişlik seviye düşük bölgelerde gelişmeye elverişli
sektörlerin saptanması
Sektörel gelişme için alt yapıların oluşturulması
Sektörel gelişimi sağlamaya yönelik uygun teşviklerin
planlanması
Genç ve dinamik bir nüfusa
sahip olmakla birlikte
toplumun sağlık düzeyinin
arttırılması
Sağlık alanında çalışan personel sayısının artırılması ve
hekim başına düşen hasta sayısının uluslar arası
standartlara çekilmesi
AB kıstaslarına uygun sağlık kuruluşlarının sayısının
arttırılması
Bölgede özel sektörün sağlık yatırımlarının artmasının
sağlanması
Yurtiçi genel sağlık sigortasının yurtdışında da geçerli
olmasının sağlanması
Trakya bölgesinin doğal değerlerinin sağlık turizminde
kullanılması
Doğum oranlarının arttırılması
Doğum oranının izlenmesi
Yeni doğanda ölüm oranlarının azaltılması
Nitelikli bireylerin ücretlerinin iyileştirilmesi
44
Bölgesel kalkınma ancak bölgesel değerlerin, aktörlerin ve koşulların etkin bir biçimde
hedefleri, gerekçeleri ve stratejileri olan bir kalkınma planı dâhilinde ele alınmasıyla mümkün
olacaktır. Bu nedenle kalkınma planları hazırlanma sürecinde farklı disiplinlerden ve
kurumlardan katılımcıların olması, farklı uzmanlık alanlarına dair planlamanın yapılabilmesi
için hayati önem taşımaktadır.
Ancak tek başına hedeflerin belirlenmesi genel anlamda gidilecek yolu belirlemekte; yola
ilişkin detaylar ise ancak faaliyetler, eylemler, sorumlu kuruluşlar ve performans göstergeleri
ile ölçülebilmektedir. Bu nedenle devam eden bölümde bahsi geçen eylemlere ilişkin detaylar
aktarılacaktır.
8. BEŞERİ KAYNAKLAR ÖZEL İHTİSAS KOMİSYONU FAALİYETLER,
STRATEJİLER, SORUMLU KURULUŞLAR VE PERFORMANS
GÖSTERGELERİNE İLİŞKİN BULGULARI
Trakya kalkınma ajansı nezdinde yapılan beşeri kaynaklar özel ihtisas komisyonu
toplantılarının sonuncusu 18-19 Mart 2013 tarihinde Tekirdağ’da yapılmak üzere planlanmış
ancak çalışmaların tek günde bitirilebileceğinin fark edilmesi üzerine yalnızca 18 Mart 2013
tarihinde hayata geçirilmiştir. İlk toplantıda gerekçelendirilen faaliyetlere ilişkin stratejiler
belirlenmiş ikinci toplantı da ise bu faaliyetin yol haritası olan eylemler, sorumlu kuruluşlar
ve performans göstergelerine ilişkin çalışmalar yürütülmüştür.
Çalışmaların farklı disiplinlerden ve kurumlardan gelen katılımcılarla yürütülebilmesi için iki
alt grup oluşturulmuş, belirlenen faaliyetler alt gruplara paylaştırılarak bu faaliyetle ilgili
olarak eylemler, eylemlerden sorumlu kuruluşlar ve sorumlu kuruluşların performansının
yeterliliğinin ölçülebileceği performans göstergeleri tasarlaması istenmiştir.
Tablo 23 ve 24’te beşeri kaynaklar özel ihtisas komisyonunun hazırlamış olduğu faaliyetlere
ilişkin eylemler, sorumlu kuruluşlar ve performans göstergelerine ilişkin detaylar
gösterilmektedir.
45
Tablo 23 Özel İhtisas Komisyonu Birinci Alt Grup Stratejiler, Eylemler, Sorumlu
Kuruluşlar ve Performans Göstergeleri
Stratejiler Faaliyetler ve Eylemler Sorumlu
Kuruluşlar
Performans
Göstergeleri
Güvenli ve
duyarlı bir
toplumun
güvenilirliğini
sürdürmek
Çevre bilinci oluşturmak üzere
yerel basının faaliyetlerinin
arttırılması
İl basın kurulları
Yerel basın
kuruluşları,
İnternet
Haber sayısı
Uluslararası sivil toplum
kuruluşları ile bölgede yapılan
faaliyetlerin arttırılması
STK’lar,
Çevre Örgütleri,
Belediyeler
Seminer sayısı
Sempozyum
sayısı
Haber sayısı
Sanatsal/ kültürel etkinliklerin
düzenleneceği mekânların
oluşturulması
Kültür Bakanlığı
Belediyeler
Mevcut
mekânların
arttırılması
Bölgedeki sosyal sorumluluk
bilincinin arttırılmasına dönük
faaliyetlerin arttırılması
MEB,
STK’lar
Kültür Bakanlığı
Gençlik ve Spor
Bakanlığı
Faaliyet sayısının
arttırtması
46
Tablo 24 Özel İhtisas Komisyonu Birinci Alt Grup Stratejiler, Eylemler, Sorumlu
Kuruluşlar ve Performans Göstergeleri (Devamı)
Stratejiler Faaliyetler ve Eylemler Sorumlu
Kuruluşlar
Performans
Göstergeleri
Örgün ve yaygın
eğitimde kaliteyi
arttırarak
bireylerin bu
sürece
katılımlarının
sağlanması
İlk ve orta öğretimde derslik sayısının
arttırılması
MEB MEB derslik sayısı,
Derslik başına düşen
öğrenci sayısı
Üniversitelerin sürekli eğitim
merkezlerinde öğretmen eğitimine
uygun şartların oluşturulması
MEB ve
Üniversiteler
Yapılan protokoller
Kurs sayısı ve
Katılımcı sayısı
Öğretmenin niteliğini arttırılması için
“öğrenen öğretmen” modeline geçilmesi
MEB ve
Üniversiteler
Kurs sayısı, Katılımcı
sayısı
Öğretmenlerin “sürdürülebilir
kalkınma” eğitimine alınması
MEB ve
Üniversiteler
Kurs sayısı
Halk eğitim ve mesleki eğitim
merkezlerinin kentlilik bilincine uygun
kurslar açması
MEB,
Özel Sektör ve
Meslek Odaları
Kurs sayısı
İŞKUR’un tematik konularda kurslar
açarak kendi bilinirliğini arttırması
MEB,
Özel Sektör ve
Meslek Odaları
İŞKUR
Kurs sayısı
Üniversitelerin lisansüstü eğitim
programlarının nicelik ve nitelik
yönünden arttırılması
Üniversiteler Program sayısı
Mezun sayısı
Tematik üniversitelerin bölgede
açılmasına dair lobicilik faaliyetlerinin
yapılması
MEB,
Tic.San. Odaları
Borsalar,
TÖDER
Anket çalışması
İlköğretim ve ortaöğretim düzeyinde
seçmeli derslerde tematik derslere yer
verilmesi
MEB Seçilen dersler,
Dersleri seçen öğrenci
sayısı
Halk eğitim ve mesleki eğitim
kurslarında kamu-özel işbirliğinin
arttırılması
MEB, Meslek
Odaları, İŞKUR
Açılan kurslar,
Katılımcı sayısı,
İstihdam oranı
Örgün eğitim
dışına çıkmış
bireylerin yaşam
boyu eğitime
kazandırılması
Hayat boyu öğretim kurumlarının
tanınmasını arttırılması
MEB,
Üniversiteler,
Basın
Kursiyer sayıları
Kursiyer çeşitliliği
İşyerinde hizmet içi eğitimlerin
arttırılması
MEB, Basın
Üniversiteler
Kursiyer sayıları
47
Tablo 25 Özel İhtisas Komisyonu Birinci Alt Grup Stratejiler, Eylemler, Sorumlu
Kuruluşlar ve Performans Göstergeleri (Devamı)
Stratejiler Faaliyetler ve Eylemler Sorumlu
Kuruluşlar
Performans
Göstergeleri
Kadının eğitim
seviyesinin ve
toplumsal
yaşama
katılımının
sağlanması
Kadının girişimciliğinin
aratılması için kursların
düzenlenmesi
MEB,
TOBB,
Meslek
Kuruluşları
Üniversiteler
Kadın girişimci
sayısı
TOBB kadın girişimciler
kurulları nezdinde il ve
ilçelerdeki özendirici
faaliyetlerinin arttırılması
MEB,
TOBB,
Üniversiteler
Kadın girişimci
sayısı
Kadın girişimciliğine
teşviklerin ve
bilinçlendirmenin arttırılması
KOSGEB,
İŞKUR,
Basın
Seminer sayısı
Sempozyum
sayısı
Haber sayısı
Uluslar arası teşviklerden
faydalanabilmek için yabancı
dil bilen kadın girişimci
sayısının arttırılması
MEB,
Özel Dil Kursları
Kursiyer sayısı
Yabancı dil eğitim ücretinin
desteklenmesinin sağlanması
Valilikler,
Üniversiteler,
Kalkınma Ajansı
Kurstan belge
alanların sayısı
Üniversitelerin
araç gereç ve
laboratuar
ihtiyaçlarının
karşılaştırılması
Hibe ve destek sağlayan
kurumların tanınırlığın
arttırılması
MEB
Üniversiteler
Basın
Seminer sayısı
Sempozyum
sayısı
Haber sayısı
Hibe ve destek programları için
proje yapan kişi sayısının
arttırılması
MEB
Üniversiteler
Basın
Kursiyer sayıları
Sanayi özel sektörün
ihtiyaçlarını karşılayacak
işbirliğinde bulunulması
Özel sektör
Üniversiteler
İşbirliği
protokolleri
48
Tablo 26 Özel İhtisas Komisyonu İkinci Alt Grup Stratejiler, Eylemler, Sorumlu
Kuruluşlar ve Performans Göstergeleri
Stratejiler Faaliyetler ve Eylemler Sorumlu
Kuruluşlar
Performans
Göstergeleri
Genç, dinamik
ve daha
sağlıklı bir
nüfusa sahip
olmak
Sağlık alanında çalışan personel
sayısının arttırılması
Sağlık müdürlüğü
Sağlık bakanlığı
Çalışan sayısı
AB kıstaslarına uygun sağlık
kuruluşlarının sayısının arttırılması
Sağlık müdürlüğü AB kıstaslarına
uyan kuruluş
sayısı
Hekim başına düşen hasta sayısının
uluslararası standartlara çekilmesi
Sağlık müdürlüğü
Sağlık bakanlığı
Hasta / doktor
oranı
Sağlık turizminde kullanılabilecek
alanların belirlenmesi için fizibilite
çalışmasının yapılması
Sağlık müdürlüğü
Sağlık turizmi ile
ilgili fizibilite
raporu sayısı
Özel sektör yatırımlarına yönelik
yatırım desteklerinin sağlanması
Sağlık bakanlığı
Çalışma bakanlığı
Verilen yatırım
desteği sayısı
Sağlık turizminde özel sektör
yatırımlarını sağlamak için
teşviklerin verilmesi
Sağlık bakanlığı
Turizm bakanlığı
Teşvik verilen
proje sayısı
Hedef:
Dezavantajlı
grupların
işgücüne
katılması,
Dezavantajlı
bireylerin
genel
eğilimlerin
ölçülerek
buna uygun
işlerin
kazandırılması
Dezavantajlı grupların mesleki
eğilimlerinin araştırılması
İŞKUR Anket sayısı
Katılımcı sayısı
Araştırma sonucu ortaya çıkacak
meslek gruplarına yönelik meslek
edindirme kurslarının açılması ve
yaygınlaştırılması
MEB Kurs sayısı
Kursiyer sayısı
Meslek edindirme kurslarından
mezun olan kursiyerlerin iş
hayatına katılımlarını sağlamak
için özel sektörle işbirliği
yapılması
İŞKUR
OSB
TSO
İş hayatına
katılan kursiyer
sayısı
Tüm kursiyer
sayısına oranı
Protokol sayısı
49
Tablo 27 Özel İhtisas Komisyonu İkinci Alt Grup Stratejiler, Eylemler, Sorumlu
Kuruluşlar ve Performans Göstergeleri (Devamı) Stratejiler Faaliyetler ve Eylemler Sorumlu
Kuruluşlar
Performans
Göstergeleri
Beşeri sermayenin
niteliğinin arttırılması
1. Örgün
a. Genel
öğretim
b. Mesleki
eğitim
2. Sosyal
gelişmişlik
a. Mesleki
yaygın eğitim
b. Üniversite
Bölgede okul öncesi kurumların sayısının
arttırılması
MEB OÖO sayısı
OÖO okullaşma oranı
Okul öncesi eğitimde değişik eğitim
yaklaşımları gözetilerek eğitimin niteliğinin
arttırılması
MEB HİE alan okul öncesi
eğitimci sayısı
İlk ve ortaokulların fiziki mekân ve
donanımlarının modernleştirilmesi
MEB Modernize edilmiş
okul sayısı
Özel sektörün kendi bünyesinde çalışanlara
yönelik okul öncesi eğitim kurumlarının
açılması
MEB Özel sektör
bünyesinde açılan
OÖO
Mesleki yönlendirmenin öğrencinin özellikleri
ve bölge ihtiyaçları göz önünde bulundurularak
yapılması
MEB Mesleki eğitime
yönlendirilen öğrenci
sayısı
Bölgede Sektörel işgücü ihtiyaç analizlerinin
yapılması
İŞKUR Analiz raporları
Mesleki eğitim kurumlarında uygun modülerin
geliştirilmesi ve uygulanması
MEB Modül sayısı
Mesleki eğitim mezunlarının çalışma hayatı
içinde yeni teknik ve teknolojileri takip
etmelerinin sağlanması
MEB HİE katılımcı sayısı
Özel sektörün mesleki eğitim kurumlarıyla
işbirliğinde bulunmalarının sağlanması
MEB,
TSO,
OSB
Protokol sayısı
Üniversitelerin teknopark alanlarının
geliştirilmesi
Üniversite Girişimci sayısı
Üniversite -özel sektör işbirliğinin arttırılması,
Başarılı öğrencilerin tespit edilerek işletme
ihtiyaçları doğrultusunda bursluluk sisteminin
geliştirilmesi
OSB,
TSO,
Üniversite
Burslu öğrenci sayısı
Protokol sayısı
Toplumun talepleri doğrultusunda sosyal
kültürel kurs ve kursiyer sayısının arttırılması
MEB Kurs sayısı
Kursiyer sayısı
Bölgesel işgücü analizleri ve toplumun
ihtiyaçları, doğrultusunda açılan mesleki kurs
sayısı ve bunlara katılım oranlarının
arttırılması
MEB Kurs sayısı
Kursiyer sayısı
Trakya Kalkınma Ajansı beşeri kaynaklar özel ihtisas komisyonunun yaptığı çalışmalar
nihayetinde ortaya çıkan bölgesel kalkınmanın hedefleri, stratejileri, bu stratejilerden sorumlu
kuruluşlar ve bu kuruluşların performans göstergeleri yukarıdaki tablolarda aktarılmıştır.
50
9. SONUÇ
Yapılan teorik ve ampirik araştırmalara göre ülkelerin gelişimine fiziki sermayeden daha
büyük katkı yapan alan beşeri sermayedir ve yazılım gibi bilgi üreten şirketlerin büyümesinin,
ortalama dünya büyüme oranından yüksek oluşu bunun bir kanıtı niteliğindedir. Nitekim
işletmelerdeki bilgi, beceri, işyerinde eğitim ve resmi eğitim düzeyi etkin bir beşeri sermaye
dönüşümüyle finansal ve finansal olmayan getiriler sağlamaktadır44
. Klasik teoriden
günümüze beşeri kaynakların ekonomik modellere dâhil edilmesiyle başlayan süreç,
ekonomilerin amiral gemisini beşeri sermaye kaynaklarına çevirmiştir.
Daha da özele inildiğinde ülkelerin eğitim seviyelerini ve kalitelerini özellikle mesleki ve
teknik okullar seviyesinde arttırması beşeri sermayeye diğer eğitim kurumlarının yaptığı
katkıdan daha büyük katkılar yapmaktadır. Nitekim bu yatırımlarla beşeri sermayenin bilgi ve
beceri kapasitesinin genel düzeyinde bir artış meydana getirerek daha yenilikçi bir çevre
yaratmakla birlikte toplumsal dinamiklerin daha etkin kullanılmasını gündeme
getirmektedir45
. Ancak yapılan bir hata da eğitim düzeyindeki sayısal artış noktasındadır.
Beşeri sermaye artışının sağlanması için eğitim düzeyinin arttırılması yeterli olmamaktadır.
Kaliteli eğitim veren kurum sayısının azlığı, teknolojinin yeterli hızda takip edilememesi,
öğrencilerin kişiliklerine uygun olmayan eğitimler alıyor oluşu beşeri sermayenin arttırılması
ile ilgili problemlerin başında gelmektedir46
. Dolayısıyla sosyal eğitim veren devlet ve özel
kurumların yanı sıra, teknik ve mesleki alanda eğitim veren kurum sayısındaki bir artış,
eğitim kalitesinde yükselme olarak yansıdığında beşeri sermaye artmış olacak böylece
ekonomik gelişme ve kalkınma sağlanmış olacaktır.
Yalnızca eğitim durumunda ya da seviyesindeki artış beşeri sermaye düzeyini artırmaya
yetmemektedir. Önemli göstergelerden biri de kalkınmanın temel kaynağı olarak rapor edilen
girişimcilik seviyesinin, diğer bir ifade ile girişimci olmak isteyen birey sayısının artışıdır.
Bahsi geçen bu girişimciler ancak iyi eğitim almış olurlarsa, piyasadaki işler, deneyimler
konusunda bilgi sahibi olabilir, ekonomik koşulları uzun dönemli tahmin edebilir ve beşeri
44
Marimuthu, M., Arokiasamy, L., Ismail, M. 2009. Human Capital Development and Its Impact on Firm Performance:
Evidence from Development Economics. The Journal of International Social Research, Volume 2 / 8, s. 268-270. 45 Enyekit, E.O., Amaehule, S.,Teerah, L.E. 2011. Achieving Human Capital Development in Negeria Through Vocational
Education for Nation Building. International Association for Teaching and Learning (IATEL), s. 64. 46 Odden, A. 2011. Manage 'Human Capital' Strategically. Phi Delta Kappan. Erişim Tarihi: 08.02.2013
http://www.edweek.org/ew/articles/2011/04/01/kappan_odden.html
51
sermayelerini bu bağlamda arttırarak fark yaratabilirler47
. Nitekim bu konuyu belirleyen
bireylerin eğitim düzeyleri olabileceği gibi, işyerinde öğrenme standartlarının arttırılması,
teknoloji transferi ve Ar-Ge yatırımları olabilmektedir. Nitekim bulgular, kişinin beşeri
sermayesindeki eğitimle ya da deneyimle meydana gelen bir artışın, öncelikle kişinin
performansını arttırdığını, sonrasında da aldığı ücret düzeyini yükselttiğini ve böylece
toplumsal yaşam standardını yukarı çektiğini göstermektedir48
.
Ülkelerin beşeri sermayelerini yalnızca eğitim ve sağlık harcamalarını düzenleyerek
değiştirecekleri gerçeği, büyük gelişme sağlayan ülkeleri açıklarken; Asya’da büyük
sıçramalar yapmış ülkeleri açıklamakta yetersiz kalmaktadır. Nitekim ülkedeki sağlık genel
düzeyi ve eğitim genel seviyesindeki artış gelir düzeyini bir noktaya kadar arttırmaktadır. Asıl
ekonomik farklılaşmaya neden olan ülkenin inovasyon ve yenilik becerisinin arttırılmasıdır.
Buda gelişmiş ülkelerdeki teknolojilerin transferleriyle olacaktır. Bu anlamda ülkeler Ar-Ge
yatırımlarında ortak hareket etmeli, firmalar düzeyinde yetenekli kişilerin bilgi ve becerileri
mobil bir şekilde kullanılmalıdır. Böylece beşeri sermaye artışı; eğitim ve teknoloji düzeyini
arttırarak ülke ekonomisine katkıda bulunacaktır49
.
Beşeri sermaye yazınından elde edilecek bir diğer sonuç ise, kendi işini yapan kişilerin uzun
vadede ücretli çalışan kişilerle kıyaslandığında kendileri için daha az beşeri sermaye yatırımı
yaptıkları üzerinedir50
. Bu durum, kendi işini kurmak isteyen girişimcilerin, ücretli çalışanlar
kadar desteklenmediklerini göstermektedir. Diğer bir ifade ile eğitim düzeyi artan çalışan, bir
kurumda kendini iyi ifade edip, gelir ve sosyal haklar sağlayabilirken, aynı yeterliliklerde
girişimci olan bireyler uzun vadede kendilerini ücretli çalışanlar kadar geliştirememektedir.
Dolayısıyla ülkenin beşeri sermaye katkısı ancak kurulmuş işler düzeyinde devam
edebilmektedir. Bu durumun değişmesi için ise, girişimcilerin de beşeri sermaye açısından
politik ve finansal olarak desteklenmesi gerekmektedir.
47 Peters, T. 2012. A Manifesto for the New Rules on Human Capital. Erişim Tarhi: 08.02.2013
http://www.ft.com/cms/s/0/8f0e33e0-ed2d-11e1-95ba-00144feab49a.html#axzz2KXM6dz5e 48 Serneels, P. 2007. Human Capital Revised: The Role of Experience and Education When Controlling for Performance and
Cognitive Skills. Labour Economics, S. 15, s. 1158. 49 Mason, G., O'Leary, B., Vecchi, M. 2012. Certified and Uncertified Skills and Productivity Growth Performance: Cross-
Country Evidence at Industry Level. Labour Economics, S. 19, s. 353. 50 Kawaguchi, D. 2003. Human Capital Accumulation of Salaried and Self-Employed Workers. Labour Economics, S. 10,
s.55–71.
52
Beşeri sermaye yazınına ilişkin son bulgu ise, kişilerin kendilerine bir geri dönütü olmasa
dahi beşeri sermayelerini arttırmak istedikleri yönündedir. Çünkü bireyler yalnızca ekonomik
çıkarlarını değil, sosyal sınıflarını değiştirmek için de eğitim durumlarına katkıda bulunmak
istemektedirler51
. Böylece doğrudan ya da dolaylı yollarla bireyler sağlık ve eğitim
düzeylerini arttırabilmekte beşeri sermaye stokunda bir artış meydana gelmektedir. Doğal
olarak da beşeri sermaye stoku gelişmiş olan bir ülke uzun vadede ekonomik gelişme, gelir
dağılım adaleti, sosyal adalet gibi konularda gelişmeler sağlayabilecektir.
Nitekim Türkiye son 10 yılda eğitim, sağlık, girişimcilik teşviki ve Ar-Ge konularında büyük
yatırımlar yaparak önemli yollar kat etmiştir. Elbette ki bu tip yatırımlar önce niceliksel
artışlar yaratacak, sonrasında gelen süreçte niteliksel bir takım gelişmeler yaşanacaktır.
Türkiye’nin bölgelerinden biri olarak Trakya incelendiğinde, okullaşma oranında eğitim
göstergeleri açısından Türkiye ve hatta OECD ülkeleri ortalamasının üzerinde bir oran ile
karşılaşılmaktadır. Okul öncesi eğitime katılma konusunda da Tekirdağ ili hariç elde edilen
Trakya bölgesine ait ortalamalar Türkiye ortalamasının üzerindedir. Aynı oranların yüksek
öğretime geçiş konusunda da geçerli olduğu görülmektedir.
Bölgesel gelir durumu incelendiğinde de benzer bir tablo ortaya çıkmaktadır. Buna göre 2008
yılında Trakya bölgesi için hesaplanan yıllık ortalama harcanabilir gelir 12,200$ civarında
olurken, aynı yıl için Türkiye ortalamasının 8,900$ civarında olduğu görülmektedir.
Trakya bölgesinde istihdam oranının, işgücüne katılım oranının Türkiye ortalamasından
yüksek, işsizlik oranının ise Türkiye ortalamasından düşük olduğunu söylemek yerinde
olacaktır.
Sağlık sistemi açısından bölge incelendiğinde; bin kişi başına düşen doktor sayısında iki şehir
(Tekirdağ ve Kırklareli) Türkiye ortalamasının altında kalmıştır. Bebek ölüm oranlarında
Trakya bölge ortalaması, Türkiye ortalamasından daha yüksek olurken; OECD ortalamasının
gerisinde kalmıştır.
51 Jacobs, B. 2007. Real Options and Human Capital Investment. Labour Economics, S. 14, s. 923.
53
Buradan hareketle Trakya bölgesinin sosyal ve ekonomik göstergelerde Türkiye
ortalamasından daha etkin bir durumda olduğunu söylemek mümkün olacaktır. Böylece
bölgenin “beşeri kaynaklar” açısından şanslı durumda olduğu aşikârdır. Diğer yandan eğitim,
sağlık ve gelir dağılımı konusunda ülkenin yapısal sorunları olduğu da bilinmektedir.
Dolayısıyla bölgeye yapılacak her türlü eğitim, sağlık yatırımları ve gelir dağılım adaletini
sağlayıcı politikalar bölgenin daha da etkinleşmesini sağlayacaktır.
Bölgedeki nüfusun eğitime olan ilgisi bölgeyi “beşeri kaynaklar” açısından zengin bir hale
getirmektedir ancak bölgede böylesine eğitimli bireylerin çalışabilecekleri işletme sıkıntısı da
vardır. Dolayısıyla beşeri kaynakların geliştirilmesine ilaveten bölgede mavi ve beyaz yakalı
çalışanlar için etkin çalışma alanlarının yaratılması öncelikle bölgede eğitim aldıktan sonra
farklı bölgelere gitmek isteyen bireylerin bölgede ekonomik değer yaratmasına meydan
verebilecek akabinde ise yüksek öğretime katılmak üzere bölgeden ayrılan bireylerin geri
dönmesini sağlayabilecektir.
Trakya Kalkınma Ajansı nezdinde yapılan “Beşeri Kaynaklar Özel İhtisas Komisyonu”
toplantıları 2 farklı zaman diliminde olmak üzere tamamlanmıştır ve çalışmanın sonuçlarını;
vizyon çalışmaları, GZFT analizi, hedeflerin belirlenmesi, gerekçelendirilmesi, faaliyetlerin
belirlenmesi, faaliyetlerden sorumlu kuruluşların belirlenmesi ve son olarak performans
göstergelerinin açıklanması şeklinde sıralamak mümkündür.
Çalışmaların farklı disiplinlerden ve kurumlardan katılımcıları bir araya getirmesi için 3 ayrı
alt grup kurulmasına karar verilmiştir. İlk olarak vizyon çalışmaları sonucunda elde edilen 3
ayrı vizyon cümlesine yer verilecektir. Bu cümleler sırayla:
“Beşeri kaynaklarını uzmanlık alanı olan ilgili sektörlerde etkili ve verimli kullanan, sürekli
eğitimlerle bilgiyi ve beceriyi güncel tutan, eğitimli ve sağlıklı bireylerin bölge içinde ve
bölge dışına göç etmediği bir Trakya.”
“Bölge kalkınmasının ihtiyaç duyduğu, çevreye duyarlı, sağlıklı, nitelikli, genç ve dinamik bir
Trakya.”
54
“Ekolojik dengeyi gözeten, ekonomiyi ve gücü yöneten, çok kültürlülüğü benimseyen;
bireylerin yeteneklerini ve kişilik özelliklerini dikkate alan ve kendilerini gerçekleştirme ve
geliştirme fırsatı yakaladıkları bir Trakya.”şeklindedir.
Vizyon cümlelerinin belirlenmesinin ardından bölgeye dair GZFT analizi çalışmaları yine 3
ayrı alt grupta ele alınmıştır. GZFT analizinde, Trakya bölgesinin beşeri kaynaklar yönünden
güçlü yönleri, zayıf yönleri içsel olarak ele alınırken; bölgenin sosyal ve ekonomik yapısından
kaynaklanan fırsat ve tehditler dışsal olarak ele alınmıştır.
Bölgeye dair genel olarak her ilde üniversitenin varlığı, verimli tarım arazilerinin olması ve
eğitimin önemle algılanması bölgenin güçlü yanlarını oluştururken; çarpık kentleşme,
gençlerin tarıma ve hayvancılıktan uzak olması ve üniversitelerdeki akademisyen eksikliği
bölgenin zayıf yanlarını oluşturmaktadır. Coğrafi konum, Yunanistan ve Bulgaristan ülke
sınırlarının oluşu ve kültürel değerler bölgenin fırsatları olurken; deprem kuşağı içinde yer
alması, bölgenin göç alan bir yer olması (özellikle Tekirdağ) ve dezavantajlı grupların varlığı
bölgenin tehditleri olarak değerlendirilmektedir.
Bölgeye dair GZFT analizi akabinde bölge için belirlenen beşeri kaynaklar hedefleri 3 ayrı
grupta oluşturulmuş, oluşturulmaları gerekçelendirilmiştir. Akabinde gerekçeli olarak yazılan
hedeflerin stratejileri belirlenmiştir.
İkinci toplantı da ise hali hazırda belirlenen hedeflerin eylemleri, eylemlerden sorumlu
kuruluşlar ve bu kuruluşların performans göstergeleri belirlenmiş ve böylece komisyon
görevini tamamlamıştır. Gerek kamu, gerek özel sektör gerekse sivil toplum kuruluşlarını
gelişmeden sorumlu tutan bir bilinçle hazırlanan rapor bölgeye ilişkin derin sayısal bilgi ve
farklı kurumların bakış açılarını barındırmaktadır.
KAYNAKÇA
Altay, A., Pazarlıoğlu, M. V. 2007. Uluslararası Rekabet Gücünde Beşeri Sermaye: Ekonometrik
Yaklaşım, Selçuk Üniversitesi Karaman İİBF Dergisi, S. 12, Yıl 9, s. 96-108.
Arabacı, İ. B. 2011. Türkiye’de ve OECD Ülkelerinde Eğitim Harcamaları. Elektronik Sosyal Bilimler
Dergisi C. 10, S. 35 s. 100-112.
Atik, H. 2006. Beşeri Sermaye, Dış Ticaret ve Ekonomik Büyüme, Ekin Kitabevi.
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı, İnsani Gelişme Raporu 2011, Erişim Tarihi: 09.02.2013
http://hdr.undp.org/en/media/HDR_2011_TR_Summary.pdf
Bocutoğlu, E. Klasik Makro İktisat Teorisi, Erişim tarihi: 08.02.2013
http://www.murathanyayin.com.tr/Custom/OdesisMc/icerik%20ve%20icindekiler/kmak%20icerik.pd
f
Çakmak, Ö. 2008. Eğitimin Ekonomiye ve Kalkınmaya Etkisi, D.Ü. Ziya Gökalp Fakültesi Dergisi, S. 11,
s. 33-41.
Daşdemir, A. M. 2008. AB Üyesi Ülkelerde Beşeri Sermaye ve Ekonomik Büyüme İlişkisi: Panel Veri
Analizi. Dokuz Eylül Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi).
Enyekit, E.O., Amaehule, S.,Teerah, L.E. 2011. Achieving Human Capital Development in Negeria
Through Vocational Education for Nation Building. International Association for Teaching and
Learning (IATEL), s. 63-69.
Eser, K., Gökmen, Ç. E. 2009. Beşeri Sermayenin Ekonomik Gelişme Üzerindeki Etkileri: Dünya
Deneyimi ve Türkiye Üzerine Gözlemler. Sosyal ve Beşeri Bilimler Dergisi, C. 1, S. 2, s. 41-56.
Gençoğlu, P. 2006. Ekonomik Gelişmede Beşeri Sermayenin Rolü ve Türkiye: Ampirik Bir Analiz.
Erciyes Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi).
Gökçen, B. 2006. Beşeri Sermayenin İktisadi Gelişmedeki Rolü ve Önemi: Adana İline İlişkin Bir
Uygulama, Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi).
Hershberg T. 1996. Human Capital Development: America's Greatest Challenge. ANNALS of the
American Academy of Political and Social Science, Volume, March, s. 1-13.
Hoşgörür, V., Gezgin, G. 2005. Ekonomik ve Sosyal Kalkınmada Eğitim. Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Eğitim
Fakültesi Dergisi C. II, S. I, s. 1-12.
Jacobs, B. 2007. Real Options and Human Capital Investment. Labour Economics, S. 14, s. 913–925.
Kar, M., Ağır, H. 2003. Türkiye’de Beşeri Sermaye ve Ekonomik Büyüme: Nedensellik Testi, II. Ulusal
Bilgi, Ekonomi ve Yönetim Kongresi Bildiriler Kitabı, İzmir, s.181-190.
2
Kar, M., Ağır, H. 2003. Türkiye’de Beşeri Sermaye ve Ekonomik Büyüme: Nedensellik Testi (Neoklasik
Büyüme Teorisi), Erişim Tarihi: 08.02.2013 http://www.elelebizbize.com/e-
kutuphane/muhsinkar/turkiyedebeserisermaye.pdf
Karadeniz, O. (Ed.) 2007. Avrupa Birliği Yolunda Türkiye’de Eğitim ve Beşeri Sermaye, Gazi Kitabevi.
Karagül, M. 2003. Beşeri Sermayenin Ekonomik Büyümeyle İlişkisi ve Etkin Kullanımı. Akdeniz
Üniversitesi İ.İ.B.F. Dergisi, S. 5, s. 79–90.
Kawaguchi, D. 2003. Human Capital Accumulation of Salaried and Self-Employed Workers. Labour
Economics, S. 10, s. 55–71.
Kıraçlar, K. F. 2005. Ekonomik Büyüme Modellerinde Beşeri Sermaye: İçsel Büyüme Modelinin Analizi,
Erciyes Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi).
Marimuthu, M., Arokiasamy, L., Ismail, M. 2009. Human Capital Development and Its Impact on Firm
Performance: Evidence from Development Economics. The Journal of International Social Research,
Volume 2 / 8, s. 265 – 272.
Mason, G., O'Leary, B., Vecchi, M. 2012. Certified and Uncertified Skills and Productivity Growth
Performance: Cross-Country Evidence at Industry Level. Labour Economics, S. 19, s. 351–360.
Odden, A. 2011. Manage 'Human Capital' Strategically. Phi Delta Kappan. Erişim Tarihi: 08.02.2013
http://www.edweek.org/ew/articles/2011/04/01/kappan_odden.html
OECD 2009. Education at a Glance Report: Education Indicators. ISBN: 9789264024755.
OECD. 1998. Human Capital Investment, CERI Publishing, Paris.
Özyakışır, D. 2011. Beşeri Sermayenin Ekonomik kalkınma Sürecindeki Rolü: Teorik Bir
Değerlendirme, Girişimcilik ve Kalkınma Dergisi, C. 6, S. 1, s. 46-71.
Pema, E., Mehay, S. 2010. The Role of Job Assignment and Human Capital Endowments in Explaining
Gender Differences in Job Performance and Promotion. Labour Economics, S. 17, s.998–1009.
Peters, T. 2012. A Manifesto for the New Rules on Human Capital. Erişim Tarhi: 08.02.2013
http://www.ft.com/cms/s/0/8f0e33e0-ed2d-11e1-95ba-00144feab49a.html#axzz2KXM6dz5e
Serneels, P. 2007. Human Capital Revised: The Role of Experience and Education When Controlling
for Performance and Cognitive Skills. Labour Economics, S. 15, s. 1143-1161.
Şeker, D.S. 2011. Türkiye’nin İnsani Gelişme Endeksi ve Endeks Sıralamasının Analizi, T.C. Kalkınma
Bakanlığı, Sosyal Sektörler ve Koordinasyonlar Genel Müdürlüğü.
Temple, J. 2001. Growth Effects of Education and Social Capital in the OECD Countries, OECD
Economic Studies, Vol: 33, s. 57-101.
Tiryakioğlu, M. 2008. Gelişmekte Olan Ülkelerin Çıkmazı: Beşeri Sermaye Yoksulluğu, Ege Akademik
Bakış, C. 8, S. 1, s. 319-337.
3
TRAKYA Kalkınma Ajansı. 2012. TRAKYA Sosyal Yapı Analizi. Tekirdağ. Erişim Tarihi: 08.02.2013
http://www.trakyaka.org.tr/uploads/docs/110920128An3pc.pdf
Yaylalı, M., Lebe, F. 2011. Beşeri Sermaye ile İktisadi Büyüme Arasındaki İlişkinin Ampirik Analizi,
Marmara Üniversitesi, İİBF Dergisi, C. 30, S. I, s. 23-51.
Yılmaz, K. 2009. Beşeri Sermaye ve Türkiye, TÜBAV Bilim Dergisi, C. 2, S. 1, s. 73-81.