B U H A Ri - ktp.isam.org.trktp.isam.org.tr/pdfdrg/D170563/1996/1996_TOKSARIA.pdf · bab...

25
GEVHER TIP YAYlN NO: 22 BÜYÜK TÜRK - B U H .1\ A Ri (811- 869) -ULUSLARARASI SEMPOZYUM- 18-20 1987 Bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? 1 Ayet müjdeleyin, nefret ettirmeyin.

Transcript of B U H A Ri - ktp.isam.org.trktp.isam.org.tr/pdfdrg/D170563/1996/1996_TOKSARIA.pdf · bab...

ERCİYES ÜNİVERSİTESİ

GEVHER NESİBE TIP TARİHİ ENSTİTÜSÜ YAYlN NO: 22

BÜYÜK TÜRK - İSLAM BiLGİNİ

B U H .1\

A Ri (811- 869)

-ULUSLARARASI SEMPOZYUM-

18-20 HAZİRAN 1987

Bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? 1 Ayet

Kolaylaştırın, zorlaştırmaym; müjdeleyin, nefret ettirmeyin. BUHARİ

Ruhari Kongresi Tebliğleri

18-20 Haziran 1987 KAYSERİ

EDiTÖR Prof.Dr. Alunet Huliisi KÖKER

(Tebliğin dil ve bilimsel sorumlulukları konuşmacılanı aittir)

Her Hakki Saklıdır

ISBN: 97 5-8013-14-9

Dizgi-Baskı Erdyes Üniversitesi Matbaası

KAYSERİ - 1996

- :;::' .·

SAHiHU'L-BUHARi'NİN BAB BAŞLlKLARININ ÖZELLİKLERİ VE DEGERi

(Teracimu Sahihi'l-Buhari)

Doç. Dr. Ali TOKSARI*

GİRİŞ:Ebü Abdiilah Muhammed b.İsmail el-Buhilri''nin (194/810-256/870), Sahihu'l-Buhftri' adlı eserinin bab başlıklan hususundaki gerekli açıklamalara geçmeden önce "BAB" kelimesinin lügat ve ıstılahf anlamlan hakkında bilgi vermek istiyoruz. Ebvabın müfredi olan "bab" sözcüğü sözlüktc kapı anlamını taşımaktadır. Asın1 efendi bu kelimeyi izah ederken "vesile-i vüsill olacak nesnede istimal olunur" dedikten sonra, ilirnde "Babün keza" denildiğin de "bu ilim şu ilme ulaştıran vesile­dir" anlamına geleceğini söylemektedir<O. Aynı kökten türeyen tebvfb ise, herhangi bir alandaki bilgileri gruplandırarak aynı cinsten olanlan bir başlık altında toplanıak anlamında kullanılmıştır. Bu bilgilerin ışığında cinsleri ortak olan bilgiler için kul­lanılan bölümlere bab, bu bölümlerin adını taşıyan kısma ise ıstılahf manada "BAB BAŞLICH" diyebiliriz. Sahihu'l-Buhari''nin bab başlıklan İslam alimleri arasında daha ziyade "Terticimü Sahihi'l-Buhtiri"' diye meşhur olmuştur.

Bilindiği üzere Hz. Muhammed (S.A.V.) zamanmda ezberlenerek muhafaza edilmesi yanında kısmen yazılan hadislerin hicrf birinci asrın sonlan ikinci asrın başlannda devlet eliyle resmen tedvinine başlanılmıştır. Tedvin edilen hadislerin çeşitli kitap ve bablara ayrılarak düzenli ve sistemli eserler haline getirilmesi ise hicrf ikinci asrın ortalanna tesadüf etmektedir(2). Hadis kitaplannın tasnifinde iki temel metod kullanılmıştır:

1. Şahıslar esas alınarak yapdan tasnif (et-Tasnif ale'r-rical): Bu metod kullanılarak tasnif edilen hadis kitaplarında .ravller değişik esaslara göre sıralanarak, bunların rivayet ettikleri hadisler aynı yerde toplanırlar. Musannifin şeyhleri esas alınarak hazırlanan Mu'cemlerle sahabi' adları gözönünde bulundurula­rak tasnif edilen Müsnedler bu tür eserlerdir.

2. Konular esas alınarak yapılan tasnif (et-Tasnif ale'I-Ebvab): Bu tür tasnifde ravfler nazarı dikkate alınnıazlar. Burada önemli olan husus, aynı ko­nuyu ihtiva eden hadislerin bir araya toplanmasıdır. Mevzulanna göre tasnif edilen hadis kitaplan türleri de Musannefler, Camiler, Sünenler ile çeşitli yönlerden ele alınmak suretiyle bunlardan yararlanılarak meydana getirilen Müstedrekler, Müstahreçler v.b. dir(3). Bab başlıklarını inceleyeceğimiz Sahihu'l-Buhftrf, konu­larına göre tasnif edilmiş Cami' türünden bir hadis kitabıdır. Bu sebeple Sahih'in diğer bir adı da alimler arasında el-Cami'u's-sahih diye maruf olmuştur. Az önce

* Erciyes Üniv. llalıiyat Fakültesi Öğretim Üyesi

109

ifade ettiğimiz gibi hadislerin tasnifine Buhaıi'nin yaşadığı çağdan yaklaşık bir asır önce başlanılmış olmasına ragınen bu eser sahasında eşsiz ve mükemmel olduğu için müelliflerimiz haklı olarale

(,>.;G...:.ll _,. ~.r.-11 ~' ~ ...A.Jl..,_. JJ1

"Sırf sahih hadislerden ilk hadis kitabını meydana getiren Buhaıi'dir" cümlesinemuhatap olmuştur.

Sahihde toplam 97 kitap ve 3400 ün üzerinde bab vardır. Buhaıi kitabına aldığı hadislerin sened ve metinlerinin seçiminde gösterdiği itina ve titizliğe, bab başlıklarının tertip ve tanziminde de aynen riayet etmiştir. Onun bu başlıklannın her birini Hz. Peygamber'in (S.A.V.) kabri ile minberi arasmda iki rekat namaz kıldıktan sonra koyduğu yönde rivayetler vardır(4). Buhaıi bir taraftan sahih hadisleri eserine alırken diğer taraftan da kendi görüşlerini bab başlıklannda yansıtmak iste­miştir. Onun için alimler arasında ~ı.; ~ (,>.J~ı .u....;:Buhari''nin fıkhı bab başlıklannda yer almaktadır"(5) sözü meşhur olmuştur. Bu yüzden olacak ki, diğer hadis kitapları sened ve metin yönünden incelenmeye tabi tutulduğu "halde, Buhfui'nin Sahih'i aynca bab başlıklan noktasında da tetkik edilmiştir. Muhaddisler, onu bu ünvanıann seçim ve tanziminde mahir kabul etmişlerdir. Hatta alimierin çoğu tarafından Sahih'in diğer hadis kitaplarından üstün yönlerinin başmda bab başlıklannın olduğu fikri benimsenmiştir. Buna karşılık Sahih'i tenkid eden kişiler de kendilerine bu başlıklardan malzeme bulma cihetine gitmişlerdir. Bunlar bab başlıklannın esere bir fıkıh kitabı görüntüsü verdiğini ileri sürmüşlerdir (6).

l.Sahihu'I-Buhari'nin Bab Başlıkları Üzerine Yapılan Çalışmalar:

Başta Kirmanl (786/1384). 'Ayni (855/1451), İbn Hacer (852/1448) ve Kas­tallani (923/1517) olmak üzere Sahih'i şerh edenler, bab başlıklarının mahiyeti,· özellikleri, hadislerle olan mutabakatı, anianılan gibi noktalarda hassasiyetle dur­muşlardır. Bazı alimler de bab başlıklarını müstakil kitaplarda inceleme cihetine git­mişlerdir. Bu alandaki eserlerin büyük bir kısmı maalesef kaybolmuştur<7>. Mevcud­lar şunlardır:

a.(,>.JL>...:ll ı+->. ı.; ._)..&. (,>},..:.ll: Bu eser istanbul umumi kütüphane, No: 1115 de kayıtlıdır. Eserin müellifi Nasıruddin Ebu'I-Abbas Ahmed b. Vacihüddin Mu­hammed b. Mansur b.Münir el-İskender! (683/1284)dir.Eser, 1407!1987 de Ku­veyt'te basılmıştır. Eserde 400 civannda bab başlığı incelenıniştir. Müellif İbnü'l Müneyyir diye bilinmektedir. Maliki mezhebine mensup olan alimimiz, fıkıhçılığı, tefsirciliği ve hadisçiliği ile meşhur olmuştur<S).

b ....... J,>....tl ı.. .;ı.....J ..şJG...:JI ~ yt..S ~ı.; .)..t. yt..S: Müellif Ebu'l Ahmet b. Reşlk el-Endullsl (442/1050). Endülüs Mürsiye'li olan Ahmed b. Reşfk, Kurtuba'da vefat etmiştir. Hadis ve Fıkıh alimidir(9).

c.(,>.Jl.>...;JI ..,.,ı>! ı ._)..&.~Ir'-' 1 0 ~_,.; : Müellifi İbn Rüşeyd el-Fihrf es-Sebti' (721/1321) dir. Eserin Kitabü's-Siyanıa kadar yazıldığı bildirilmektedir(ll).

110

d.-.,.1~1 f"":'l_; .:..ı~L.. ~ ~: Eser, İbn Hac~r hattı ile Hal ep Evkaf kütüphanesi No: 318 de kayıtlıdır. Müellifi Muhammed b. Ibrahim b. Sadullah b. Cema'a el­Kinal' el-Mısrf (733/1333)dir. Şafii fokahasından olup Kudüs, Mısır ve Şam'da kadılık yapmıştır. Tefsir, hadis, fıkıh ve usUlde mütehassıs idi(12).

e .... 1~ı f"":'ı.; c~: Eserin müellifi Ebu Abdiilah Muhanmıed b. Ahmed b. Ali b. AbdiHalı b. es-Sa'di el-'Adeni (903/1498)dir. Şafii fakihlerinden olup müellif ilimde parlak bir yere sahip idi(l3).

f.i$1~1 ı:~ ~ı.; c~ ;.ıı.....1 : Eser Şah Veliyyullah diye maruf Ahmed b. Abctirra­him (1176/1762) e aittir. Bu kitap h. 1323 de Haydarabad'da basılmıştır. Müellif muhaddis, müfessir, fakih, usulcü ve kelfuncıdır. Şah Veliyyullah müçtehid ve müceddid alinılerdendir(14).

g .... 1 L>...:JJ ~ı C:"'l..ı!-ı J.iıJı ~.:.ı~: Eserin müellifi Abdülkadir b.Salih b.Abdirrahman el-Haleb1(1199/1785)dir. Halep'te doğup büyüdü ve orada vefaat etti. Haneti fakihlerindendi. Aynı zamanda muhaddis idi(15).

h.-.,.1 t_;,_,Jı .;.;ı...ı ~ y___.....i.;: Eserin müellifi Ahmed b.Muhammed b.Yasin b.Abdülğanl eş-Şafii(l224/1809)dir<16).

ı.~L...:.JIJ .ş1 G..,Jı f"":'l?. ..;Ju~ı: Eserin müellifi Abdurrahman b.Ahmed b.el-Hasan b.Ali el-Yemarn (1248/1832)dir<17).

i.i$1~1 ~.;ı:__...;, ı.} i,S).ıJI ı.!L..!I ...A..,;,: Eserin müelli:fı Abdülkadir b. Ahmed el-Hindi (1254/1838)dif<18). .

j.-.,.1~ı ...,.,ı....ıl ~.;ı.} .;,L..)I ~..~.~>:Eserin müellifı Abdullah b.Üde b.Abdillah b.İsa b.SeHime el-Kaddumı en-N ablusı (1331/1912)dir. Hanbeli fakihlerinden olup Filis­tin, Şanı ve Nablus'da bulunmuştur. Kendisi aynı zamanda muhaddis ve kelamcı idi (19).

k.~...,..ııJ ..:...ı..ı...ı.ı .:ı:x ~ı.) ~~ i$J~ı ..,.,ı_,-&.! J.>: Ebu Abctillah Muhanımed b.Mansur b.Hanıame el-Mağravi' es-Sicilmasl. Sahih'in 100 bab başlığını incele­miştir<2ü).

L-.,.J~ırL..11~ v--~lyl::S ~ .r..~: Eserinmüellifi Abdüsseyyid Muhanımed en-Neccar (Tunus müftüsü)dır. Bu kitap 1325 de Tunus'ta basılmıştır.

m . .,.;ı . .;..~ı.;.,~~..>ı ~.; _,J! .,.1wı ~..~.~>: Müellifi Abdurrahi'm Anber'dir. Eser h.1340 da Kahire'de iki cild halinde basılmıştır (21).

2. Sahihu'l Ruhari'nin bab ve bab başlıklarının tertibi: Hem Sahih'i şerh edenler, hem de bu kıymetli eserin teracimi hakkında

müstakil eser yazan müellifler,söz konusu başlıklarm Buhari' tarafından konulduğu noktasında ittifak etınişlerdir. Diğer bir ifade ile filimlerden hiçbirisi bu başlıkların başkaları tarafından konulduğunu ileri sürmemiştir. Ancak Buharl'nin bab başlıklanrun koyduktan sonra mı hadisleri bablara yerleştirdiği, yoksa hadisleri "Kitap" ve "Bab"lara ayrıldıktan sonra mı teracimini tesbit ettiği noktasında ihtilaf

lll

edilmiştir. İslfun alimleri genelde Buharl'nin hadisleri "kitap" ve "bab"lara ayırdıktan sonra bab başlıklannı kendi içtihadı He koyduğunu kabul etmişlerdir. Bu görüşü be­nimseyenlerin başında Sahih'in şarihlerinden Aynf ve İbn Hacer gelmektedir(22). Fuad Sezgin de yüze yakın fasıl ve 3400 ün üzerinde babı ihtiva eden bir kitap için böyle bir şemayı önceden hazırlamanın maddeten imkansızlığından başka, bu iddi­anın Sahih'in bütün halindeki mülahazasının neticesi ile asla bağdaşmayacağını be­lirtmiştir(23).

Genel görüş, arzedilen merkezde alınasına karşılık, Buharf'nin bab başlık­lannı meydana getirdikten sonra bablara hadisleri yerleştirdi ği fikrini ileri sürenler de olmuştur(24). Mesela Kinnfinl böyle bir iddianın doğru olabileceğini benimsemiş gözüküyor. Onu bu düşüneeye sevkeden hususlann başında, Buhaıi'nin az da olsa bab başlıklannın altında hiçbir hadise yer vemıeyişi gelmektedir. KimıMf'ye göre Buharl'nin bu tür bab başlığını koymaya üç şey sebep olmuş olabilir:

a. İmanı bu tür "terceme" ile bab şartına uygun hadis bulamadığına işaret etmiştir.

-b. BulıMf ilk önce bab başlıklannı koymuş, daha sonra her baba uygun hadis­leri tesbit etmiş, ancak bazı bablara uygun hadisleri bulamadığı için ileride doldur­mak üzere boş bırakmış, ancak zaman kendisine yardımcı olmadığından bunu yapa­mamıştır(25).

c. Bir önceki babdaki hadisleri bu bab karşılığı için yeterli gömıüştür(26).

Bunlardan ilk iki görüşü 'Aynf ve İbn Hacer asla kabul etmemektedirler<27). İbn Hacer, Kirmani'nin üçüncü görüşünü benimsemiş(28) 'Aynf ise bu konuda görüş beyan etmemiştir.

Goldziher de Ruhari'nin bab başlıklarını koyduktan sonra hadisleri bablara yerleştirdiğini ileri sümıüştür(29).

Biz bu konuda 'Ayni ile İbn Hacer'in görüşlerinin daha isabetli olduğu in­ancındayız. Fuad Sezgin'in de işaret ettiği gibi(30) adedi çok olan Kitap ve Babların önceden tespiti oldukça zordur. Ruhari'nin Sahih'in bab başlıklannı önceden tesbit edip sonra hadisleri yerleştirdiği iddiası, İmam'ın eseri hazırlamaktaki asıl gayesinin sahih hadisleri toplamak değil de kendi görüşlerini ortaya koymak olur ki, böyle bir düşünce asla doğru değildir. Eğer onun asıl gayesi sırf görüşlerini ortaya koymak ol- · saydı, bir hadis kitabı telif etme cihetine gitmeyip, itikadf ve fıkhf konulan ihtiva eden başka bir eser yazardı. Halbuki' Ruhari'nin eserini hazırlamaktaki asıl gayesi az sonra izah edeceğimiz gibi hocasının tavsiyesi üzerine sahih hadislerden müteşekkil bir hadis kitabı telif etmek olmuştur.

Babların tertip ve tanzimi hususunda üzerinde münakaşa edilen noktalardan bi­risi de bu konuda Buharf'nin önceki Musanııiflerden istifade edip etmediği noktası olmuştur. Bu konuda belli başlı üç görüş vardır:

a. Buhari' Sahih'in bablarının tertip ve tanziminde şeyhlerini aynen taklid

112

etmiştir.

b. Babların tamamı bizzat Buharl'nin içtihadının ürünüdür.

c. Buhar!, Sahih'in bablarını tanzim ederken şeyhlerinden kısmen fayda­lanmıştır.

Bu görüşlerden birincisini Kimıani' ileri sürmüştür. O, Buhari''yi bu hususta sert sayılabilecek bir üslupla tenkit etmiştir. Kirnıanl, bu konuda özetle Bubiiri'nin Kitabu'l-İlm'in 4. ve 5. bablannda bir hadisi ayrı ayrı şeybinden aldığını görünce bablar ve münasebetler değişiyor; Buhar! hacası Kuteybe'den (240/855) gelen rivay­eti hadis naklinin manası hususunda, Hacası Halid b. Mahled'den (213/829) gelen ri vayeti ise, şeyhin bir meseleyi öğrencisine arzı ile alakalıdu{31). Bu yüzden olacak· ki, Buhar!, bu hadisi hacası hangi mesele için rivayet etmişse kendisi de o konu ile alakalı babda hadise yer vermiştir(32) demektedir.

Yukanda arzedilen görüşlerden ikincisi yani bablann tanıamı Buhan'nin bizzat kendisinin içtihadının ürünüdür, görüşünü benimseyen İbn Hacer olmuştur. O, Buhan'nin bablarını tanzim ve muhtevasını ortaya koymada şeyhlerine tabi olduğu şeklindeki Kimıanfnin Kitabu'l - ilm'deki bahis mevzu edilen iddiasını şiddetle red­dederek özetle şunları söylemiştir: Buharfnin ilminin genişliğini bilen hiçbir kimse onun bablarını tanzim esnasında şeyhlerini taklit ettiğini söyleyemez. Eğer böyle ol­saydı, Sahih'in bir meziyeti kalmazdı. Halbuki muhaddislerin çağuna göre Bubiiri'nin bu kitabın üstün taratlarından birisinin bablar olduğuna delalet eden bir çok rivayet bize kadar gelmiştir(33). Dikkatle incelendiğinde görüleceği üzere, Kirnıani'nin Bubiiri'nin ilk önce bab başlıklarını koymuş, daha sonra her baba uy­gun hadisleri tesbit etmiş, şeklindeki iddiası ile Buharl'nin babların teşkil ve terti­binde hocalannı taklit ettiği tarzındaki iddiası birbiri ile çelişki teşkil etmektedir. Daha açık bir ifade ile eğer Buhar! önceden bab başlıklarını tesbit etti ise bunları başkalanndan alma ihtimalinin olmaması gerekir. Böyle değil de Buhar!, babların meydana getirilmesinde hocalarını aynen taklit etti ise, bu durumda da babların başlıklarını da hocalanndan alması icap eder.

Bu hususlar karşısında ya Kirnıanfnin gerçekten arzedilen fikirleri sebebiyle tenakuza düştüğünü kabul edeceğiz veya onun her bab başlığının tesbitinde Buhan'nin hocalannın taklit ettiği görüşünü benimsediğini söylüyeceğiz. Ayrıca . Kimıılnl'nin, Bubiiri'nin her bab başlığını değil de bazılarını önceden tesbit ettiği düşüncesinde olduğunu vurgulayacağız. Bir başka ifade ile bu durum karşısında Kimıarn'nin, Bubiiri'nin gerek bab başlıklarını önceden tesbit ettiği, gerekse hoca­larını bablann teşkil ve tertibinde aynen taklit ettiği hususlanndaki düşüncelerinin be­lirli konulara inhisar edip, bütün bablara şamil olmadığını söyleyerek birbirine zıt mezkur iki görüşü uzlaştırnıa cihetine gideceğiz. Biz bu konuda böyle bir uzlaşmaya gitmenin gerçekiere daha uygun olduğu inancındayız. Kirnıani'nin Buhad'ye yönelttiği mezkur tenkitlerinin ise üslubundan kaynaklandığı inancındayız.

Bu husustaki üçüncü görüşü (Buhad, Sahih'in bablannın tanzim esnasında

113

şeyhlerinden faydalanarak sentezde bulunmuştur) Fuad Sezgin benimserniştir. Diger bir ifade ile o, bu konuda orta yolu tutmuştur. Fuad Sezgin daha önce tasnif edilen Muvatta'ın bazı bölümleri ile Buhlirl'nin Sahih'ini bu noktadan karşılaştırdıktan son­ra(34) Bullan'nin Muvatta ve benzeri eserlerden istifade etmiş olabilecegini şöyle açıklıyor: "Bununla beraber Buhiiıfnin, Sahih'in bablarını meydana getirirken aynı mevzuda birçoklarına müracaat ile bir sentez yaptıgı anlaşılıyor. Esasen onun işini bu sentezdeki muvaffakiyeti ile ölçmek lazımdır"(35). Fuad Sezgin, bu düşüncesini be­lirttikten sonra hangi hocalanndan daha çok istifade etmiş olabilecegine işaret ediyor ve bilahare de bunun BuMri''ye has bir şey olmayıp, o dönemdeki hadisçilerin genel metodlan oldugunu şu cümlelerle ifade ediyor: "Esasen Buhiiri''nin kendinden evvel­ki edebiyattan bu şekilde faydalanışı devrinin bir adeti idi. Şeyhlerinden bir kısmının hayatta bulundugu bir sırada, eserlerinden alarak kitabının bablanna yerleştirdigi giz­li yapılmış bir şey değildi. Hatta Sahih'in bazı rivayetlerinde (bu babta hac bahsinde Malik'in İbn ŞiMb'dan aldığı hadisi naklederler. Fakat ben tekrarlama endişesiyle atmıyorum) şeklinde, BuMri'nin kendinden evvel meydana getirilmiş kitapların bablan ile münasebetini en açık bir tarzda gösteren bir ibare de vardır(36).

Daha evvelki edebiyatın bablarına tabi olına keyfiyeti el-Kütübü's-Sitte'nin hepsinde müşahede olunmaktadır. Mesela İbni Mace'nin (273/888) hemen hemen· her babını Ebu Bekr b.Ebf Şeybe'den (235/850) almış oldugunu gömıek hadis mu­sanniflerinin kendilerinden evvelki musannafattan ne kadar çok faydalandıkları ve kitapların b~blannı meydana getirirken daha evvel mevcud olan kitapların babla­nndan ne ka(iar çok şey aldıklan hususunda kafi bir bilgi vemıektedir (37).

Arzedilen fikirlerinden de anlaşılacağı üzere, Fuad Sezgin Sahih'in bablannın teşkil ve tertibi hususunda BuMri'nin şeyhlerini aynen taklit ettiği görüşünde değildir. O, tam tersine babların teşkilinde, Buhan'nin şahsi tasarrufu'nun söz konu­su olduğunu şöyle açıklıyor: "Buhiirfnin kendinden evvelki edebiyata tabi oldugunu ve Sahih'in bablarını tanzim ederken kendine tekaddüm eden tasnif faaliyetine uyduğunu söylemekle her halde, onu şahsi tasarruftan mahrum bir duruma düşürmüş olınuyoruz. O kendi intihap kaabiliyetini ve bunların telitindeki muvaffa­kiyetini her hadis alışında gösterebiliyordu"(38).

Biz konu hakkında 'Ayni'nin de görüşlerine burada yer vermeyi uygun görüyoruz. O, Kitabü'l İlm'in 4. ve 5. babında Buhiiri''nin aynı hadisi iki ayrı ho­casından ri vayeti noktasında Kirmiini'nin görüşlerini zikrettikten sonra "ben burada bir başka faydanın daha olduğunu ifade ederim. Böyle bir durum, Bubiiri'nin hoca­lannın çokluguna ve rivayetinin geniş olduğuna, hatta bu onun bir hadisi çok kere çok sayıda şeybinden rivayet ettiğine de işarettir"(39) demiştir. Bu ifade 'Ayni'nin, Kirmiini'nin yukanda arzedilen görüşlerini benimsediğini gösterir. Yine 'Ayni, Um­detü'l~Kan adlı meşhur eserinin bir başka yerinde onu taklid afetine tutulınuş olmak­la itham etıniştir(40).

Ancak biz bütün bunlara rağmen' Ayni'nin Buhlirl'nin bütün bab başlıklannda şeyhlerini aynen taklit ettiği inancını taşıdığını zannetmiyoruz. Şayet 'Ayni,

114

Buhan'nin bu görüşte oldu~na inansaydı eserinin muhtelif yerlerinde bunu açıkça ifade ederdi. Onun yukandaki ifadelerinde Buhfui'rıin Sahih'in bablarımn teşkilinde hocalanndan bazı bölümlerde faydalandığı görüşünde olduğu anlaşılmalıdır. Ayni'nin meşhur ve hacimli şerhi tetkik edildiğinde görüleceği üzere o, Sahih'in ha­disleri kadar bab başlıklan üzerinde de duimuştur. BuMn bab başlıklanndaki ifadei­erin hangi manalara geldiğini ayn ayrı açıkladığı gibi, babtaki hadislerin bu başlıklada olan mu tabakatma da çok önem vermiştir.

Yukarıda anlatılanların ışığı altında ifade etmek gerekirse, Müellifimiz Sahih'in teracimini teşkilinde şeyhlerini aynen taklit etmiş olduğunu söylememiz ne 'kadar haksızlık olursa bu başiıkiann tamamının kendi içtihadının ürünü olduğunu iddia et­memiz de o ölçüde hatalı olur inancındayız. Sahih'den önce bazı hadis kitapları tasnif edildiğine göre, rnüellifimizin gerek bab başlıklannın tesbitinde, gerekse hadislerin bablara yerleştirilmelerinde bu eserlerden zaman zaman istifade etmesi kadar tabii bir şey olamaz. Bu şekilde düşünmek Sahih'in kıymetini azaltmayacağı gibi Buhan için de asla bir nakısa teşkil etmez, inancındayız.

3. Sahihu'l-Buhari'nin Bab Başlıklarının Özellikleri

BuMn'nin Sahih'i tetkik edildiğinde onun bab başlıklannın tertip ve tanzi­minde kendine has metod ve üslup takip ettiği görülecektir. Bunlann belli başlılannı şöyle sıralamak mümkündür.

a. Hadislerle m ana bakımından mutabakatı tam olan bab başlıklan; Bu tür bab başlıklannda anlam bütünlüğü olduğu gibi, bu başlıklann mana bakımından hadis­lerle mutabakatı açısından da herhangi bir problem yoktur. Mesela K.Nikah'da 68. babının başlığı "bir koyunla bile olsa dügün yemegi" ünvanını taşıyan bab başlığının altında yer verilen hadiste Rasulullah (S.A.V.), Abdurrahman b.Avfa (32/652) hita­ben "Bir koyunla bile olsa dügün yemegi ver"(41) buyurmuştur. Dikkat edilecek olur­sa burada hadisle bab başlığı arasındaki mutabakat gayet açık bir şekilde gözükmektedir. Aynca bu başlıktan BuMn'nin düğünlerde bir koyunla dahi olsa ye­rnek verilmesi görüşünde olduğu anlaşılmaktadır.

b. Buhlln, bazı bölümlerde bir hadisin tamamını veya bir kısmını bab başlığı olarak vermiştir. Bu tür bab başlıklan oldukça çoktur. Bu çeşit başlıklarda bazen "J.,.; l.ls'J l.ls' I$Jı.;...ıı" diye yani kavlü'n-Nebiyyi lafzından sonra başlık altındaki hadislerden birisinin metninin tamamı veya bir kısmı bab başlığı olarak zikredmr<42). Bu tür bab başlıklannda bazen doğrudan başlık altındaki hadislerden birisinin tanıanu veya bir kısmının metninin verildiğini görüyoruz<43). Az da olsa bazı yerler bab başlığı olarak verilen hadis, o babdaki bir hadis değil de bir başka yerde geçen hadis metni olmak­tadır. Mesela K.Nafakfitın 15. babının başlığında geçen hadisin rnetni<44) o babda mevcud değildir. Ancak bu başlık K.Ferffiz'in 15.babında hadisin metni içinde rnev­cuttur<45). BuMn zaman zaman bab başlığı olarak verilen hadisin hükmünü takviye için sahabi sözlerine de yer veriyor(46).

c. İstitharn edatlanndan birisi kullanılarak teşkil edilen bab başlıklan: Buhan

115

bu tür başlıklan daha ziyade şu durumlarda kullanmıştır.

1. Tercih veya araştırınaya muhtaç ihtilaflı olan konularda(47).

2. Açıklanması icab eden hususlarda(48).

3. Dikkat çekilmek istenen hususlarda(49).

Bu durunıda konu hakkında illimler arasında ihtilaf olmamakla birlikte hadisin mevzuya delalet edip etmeyeceği noktasında kesinlik yoktur. İşte nıüellifımiz, hadi­sin mevzuya delalet etme ihtimalini göstermek için bab başlığını koyarken İstitharn edatından yararlanmıştır.

d. Müellif, bazı bölümlerde kendi şartına uymayan hadisi bab başlığı olarak almış, bu başlıgın altında ise kendi şartını taşıyan hadisleri bir nevi şahit olarak getir­miştir. Mesela Buhfui kendi şartlarına uygun olınayan "Hiç bir namaz teharetsiz ka­bul edilmez"(SO) mealindeki hadisi bab başlığı olarak alınış, bunun altında ise kendi şartına uygun olan Ebu Hureyre (58/678) tarafından rivayet edilen hadisi zikret­miştir. Ebu Hureyre, Rasulullah (S.A.V.): "Abdest alıncaya kadar hades yapanın na­mazı kabul edilmez" buyurdu deyince orada bulunan Hadramevtli bir adanı hades ne­dir diye sordu. EbU Hureyre, sesli ve sessiz yellenınedir, diye cevap verdi<51).

e. Buharf, bazı bölümlerde bir ayetin tamamını veya bir kısmını bab başlığı ol­arak koymuştur. Bu tür bab başlıkları en çok K.Tefsir'de yer almıştır(52). Diğer bölümlerde de bu tür bab başlıkları oldukça çoktur<53). Buharf bazı yerlerde de bab başlığını koymuş, bu başlık altında ise, hiç bir hadise yer venneksizin sadece ayetleri zikretmiştir(54). Müellifimizin bu ayetleri bab başlığındaki görüşlerini takviye için verdiği anlaşılıyor. Bazan da kendi görüşünü dahi zikretıneksizin bab başlığı olarak ayetlere yer verdiğini görüyoruz(55). Zaman zaman da ayeti bab başlığı olarak ver­dikten sonra ayette geçen bazı kelimeleri izah ediyor, fakat başlık altında hiçbir hadise yer venniyor(56).

g. Buharf bazı yerlerde bir hükmün ilk başlığını veya bir olayın ilk zuhurunu açıklayan hadiseler için bunları ifade eden bab başlıkları kullanmıştır. İlk ezanın ne zaman okunduğu ve vahyin nasıl baş~adığını bildiren hadiseler için konulan bab başlıklan bu tür bab başlıklandır(57). · .

h. Buhfui bazı'bölümlerde de sahabe ve tabilin sözlerini bab başlığı olarak kul-lannuştır<58). · .

ı. Müellit1n zaman zaman da "ı.ıs JU V" ..,...~.ı:şöyle diyenierin babı "veya "v-- ":-'4 ı.ıs ~S V Şu görüşü benimseyenlerin babı" ve benzeri ifadeleri kullanarak bab başligını koymuştur. O, bu tür bab başlıklannda bazen bir mezhebin görüşünü belirtmeyi amaçlamıştır<59). Mesela, K. Nikah'm 36. babının başlığı J..ı-ı ~~ cl>..:ı ~ JU V" ':-'lı Veli­siznikah olmaz diyenierin babı" şeklindedüzenlemiştir(60). Bilindiği üzere velisiz ni­kah caiz olup olmadığı hususunda İslam alimleri arasında fikir birliği yoktur. İmam Malik (179/795) ve Şatii' (204/820) velisiz nikahın caiz olmayacagı görüşüne benim­semişlardir. Buna karşılık EbU Hanife (150/768), Zufer (158/775), Şa'bi(105/721)

116

ve Zühri' (124/742) böyle bir nikahın küfüv oldugunda caiz olduğu fikrindedirC61). Dikkat edilirse Buhari''nin yukanda zikredilen bab başlığı İmam Malik ve Şafıf gibi velisiz nikah caiz olmaz diyenierin fikirlerini yansıtmıştır. Buharf, K.İman'ın 18.bab~nın başlığını~ ~ l.ı._,.......;J;_,l ..,..ı ı ~i .ili;_, :JLa.; ....u ı J_,.;.J J.-.ll,y. .:ı4~1.:ı! JU v-o yl.ı

,:,_,I....A.i : Işte bu sizin yapageldiğimiz iyi an1elleriniz sayesinde mirasçı kılındığınız cen­nettir"(62) kavlinden dolayı iman ancak ameldir diyenierin babı(63) şeklinde düzenlenmiştir. Buharf, burada amel imandan cüzdür şeklinde düşünen kimselerin. deliline yer veriyor ve kendisinin de aynı görüşte olduğunu dalaylı yoldan ima ediyor. Nitekim Kastallani "Buharf'nin bu ve benzeri bablardan maksadı imanın arnelden cüz oldugunu isbatetmek ve arnelin imanın mahiyetine dahil olmadığını söyleyenierin görüşlerini reddetmektir" demiştirC64). Ancak bu tür bab başlıklan her zan1an bir mezhebin veya bir grup alimin görüşünü belirtmek için konulmamıştır. Bazı yerlerde üzerine ittifak olunan konularda da hükmün sabit olduğuna dikkat çekmek için, Buhari' bu çeşit bab başlığını koymuştur. Mesela Buharl K.Müsakat'ın 2.babının başlığını:I$-'.Y. ._,;..>, UL.ı ..;.>!, uı..,......t- .:ı! JU u-- ':-'lı Suyun sahibi ihtiyacını gide­rineeye kadar suda daha çok hakka sahiptir" şeklinde düzenlemiştirC65). Buhari', bu hükmü başlık altında yer alan "suyun fazlasınamani olunmaz" mealindeki hadisin mefhum-ı muhalifinden çıkamuştır. İbn Battal'ın (449/1057) ifadesine göre Buhad'nin bab başlığında vardığı netice noktasında alimler arasında ihtilaf yok­turC66).

Yine Buharf hakkında ihtilafın söz konusu olamıyacağı bir konuda:,J JU u-- yl.ı ..:ı::.u..uı ~ 'J! .r.JI...!l~ Hz. Muhanmıed(S.A. V.) iki kapak arasmdakinin dışında hiçbir şey bırakmadı diyenierin babı "(67) şeklinde bab başlığı koymuştur. Buhari"nin bura­da böyle bir bab başlığı koymasının anıacı, bu görüşü benimseyenlerin deliline işaretten ziyade Rafızflerin, Kur'an-ı Kerim'de Hz.Ali'nin imameti ile alakalı husus­lar, Rasulullah (S.A. V.) vefaat ettiğinde bulunmasma rağmen daha sonra bunlan sa­habenin gizlediği konusundaki iddialannı reddetmektedirC68).

j. Bazı yerlerde de şart-cevap şeklinde bab başlığını kullanmıştır. Ancak müellifımizin bu tür başlıklannda bazı yerlerde şart kısmını alınış, cevap bölümünü ise cümlenin gelişinden anlaşılacağını düşünerek uzatmamak için hazfetmiştirC69).

k. Buhar!; bazan da hadislerin istinMtf manalannı göz önünde bulundurarak bab başlıklannı tanzim etmiştir. Bu tür bab başlıklan Onun müçtehid oldugunu ve teracimini koymadaki ustalığını gösteren işaretlerdir. Onun bu tür bab başlıklarmı, hadislerden bir takım hükümler çıkamlak için koydugu anlaşılıyor. Bilindiği üzere Rasulullah (S.A. V.) rahatsızlandığında iman1et görevini Hz. Ebu Bekr'in yerine ge­tinnesini istemişti. Konu ile ilgili Buhari'" ._.ı... 'J~ J.>-İ J...a.A.IIJ r-LJI J.ıtl yl; : ilim ve fazilet ehli imamete daha layıktır" şeklinde bab başlığı koymuştur. Başlık altındaki hadisler incelendiğinde(70) bunlardan hiçbirisinin zahiri' anlamlarmda bab başlığının manasını ifade etmez. Müellif müçtehid olduğu için babda yer alan hadislerden böyle bir hükmü çıkamuştır.

1. Buhaıt çok az da olsa bazı yerlerde sadece bab başlığını koymuş, fakat bu

117

başlık altmda hiçbir hadis, ayet ve bir başka görüşe yer vermemiştir. Mesela K.Cihad'ın 118. babımn başlığı: "o.l.>J t,,;.A.It ~ (J_,..;ı.ı..,...~.ı: Korku anında yalnız başma çıkma" şeklinde tanzim edilmiştir. Bunun altında ise hiçbir hadis ayet veya herhangi bir IDimin görüşüne yer verilmemiştir(71).

m. Buhfui, bazı yerlerde sadece "bab"lafzını kuİlanmakla yetinmiştir. Diğer bir ifade ile bu lafzın yanında bir hüküm ifade eden hiçbir kelime veya cümleye yer vemıeden doğrudan hadisiere geçmiştir(72). Bu tür bab başlıklanruh sayısı da çok fazla degildir. Nureddin 'Itr, onun bu yola babdaki hadislerin muhtevasının önceki babla aynı oldugu zamanlar veya konunun genel başlıgı ile alakalı oldugunda baş vurdugunu ifade etmiştir(73).

Yukanda arzedilenlerin dışmda Şah Veliyyullah şu amaçlarla Buhan'nin bab başlıklanru koydugunu belirtmiştir: "BuMrt zaman zaman bir babda hadislerden her biri bab başlığında delalet eder bir çok hadis toplar. Sonra kendine bir hadiste, bab başlığının dışmda bir başka faide zahir olur ve bu hadisin başına "bab" işaretini koy­ar. Buhan'nin bundan maksadı, birinci bab içindeki hadislerle bittiği ve diğer baba başlığı ile sıra gelmiş manasma değildir. Fakat onun buradaki bab kavli, ilim er-· babının önemli bir faide haklanda "tenbih" veya "faide" yahut da ''Kıf=dur" lafzını yazmalan mesabesindedir. Bunun misali Kitabü bed'i'l-halkm: "..:..ıJ ~ı_,_; .uıı J.ı-J ..,...ı.ı J..ıl~ JS ~ 4:-i her türlü hayvanı orada yaymasında ... (Bakara, 164)" şeklindeki bab başlıgıdır. Buhfui bir kaç satır sonra: " Jt.,.!-1 ~ ~+. ~ ~ r--'-l' JL.. .ı-;> yl.ı Müslümanın en hayırlı malı koyundur ki onu dağ başlarına götürebilir" şeklindeki bab başlıgını koydu. Sonra da bu hadisi senediyle birlikte tahriç etti. Bunun ardından da "küfrün başı doğu cihetindedir. Kendini -beğenmek ve kibirlenmek at V\} deve sahipleriyle mevaşi sahibi bedevllerdir, tevazu ve vakar sahipleri de koyun sahiplerindendir "mealindeki hadisi zikretmiştir. Bu hadiste "Öanem: Koyun" zikri yoktur. Buhfui, sanki bu hadisle onun baba dahil olmasıyla birlikte bunun koyun için bir menkıbenin yanında diğer bir faidenin bulunduğunu bildinniştiJ74).

Buhari bazan muhaddislerin "~~.;...., 1114ı : bu isnad ile" sözü yerine "bab"lafzını yazar. Bu, tek bir isnad ile iki hadis geldiği durumlarda olur. İki isoadlı bir hadis geldiği yerde (H) yazılıdır. Mesela, Bed'ül-Halkın 6.Babının başlığını" ~')UI_ı!~ ..,...~ meleklerin zikri babı"05) şeklinde düzenlemiştir. Buhan, burada sözü uzattı ve ni­hayet: "Melekler peş peşe gelirler, gece melekleri peşinden gündüz melekleri ... " had­isini Ebu'l-Yeman (222/837), Şuayb (162/778), Ebu'z-ZinM (130/747)-'Arac (117/ 737), Ebu Hureyre (58/778) tariki ile tahriç etti. B ilahere ".j ~)UIJ ..:r:,..T ~..1.>! JU 1~1 ..,..~,ı 4~ ıY' r.),j L.. ...ı P.~o>.;.~ı wl.~.>! ..::..;,_;ı_..; ..:r:,..i.ı.......JI Sizden biri amin ve melekler de gökte amin dediğinde, bu aminlerden biri diğerine uygun düşerse, o kişinin geçmiş günahlan bağışlanır" bab başlığını yazdı. Bundan sonra: "Melekler, içinde resim bu­lunan bir eve ginnezler"(76) hadisini tahriç etti. Bu hadiste "amin" lafzı yoktur. Amin çok sonra gelmiştiJ77).

İsmaill, " ~1.;..,/~1 l.l+.J :Ve yine bu isnad ile "terkibi "bab"yerindedir, sanki Buhar!, bab lafzının "~l.: .... ;)lll4u:Ve bu isoadla "sözü için bir alanıet oluğuna işaret et-

118

mektedir, demiştir.

BuMri' zaman zaman insanlardan bazılannın görüşü veya kendi tarafından sıhhati sabit olmayan bir hadisi bab başlığı olarak koyar. Bi}a_lı.are de mezhebin veya hadisin hilafına istidlal edece~i bir hadisi getirir. Bu istidlal, hadisin umumfliği veya başka şekilde olur. ,

Buharf, bab başlıklannın çoğunda hadis tarikierinin işaretlerinden vakalann ve durumlann (hallerin) hususiyetlerini istinbat etmelerinde, siyercilerin metodlanm ta­kip eder. Fıkıhçınm bilim dalına: ait m üm areses i" olmadı~ndan buna hayret edebilir. · Fakat siyercilerin bu hususiyetleri tanımada oldukça fazla itinaları ve dikkatleri vardır.

Buhan, bazen istenen meseleye uygun.hadis hatırlatmaya çaba sarfetmeyi anıaçlar ve hadis talibini bu çeşit şeye yöneltınede rehberlik eder. Bunun misali "ylı .ı., ı.;;. ı)'~ "Bu~day satıcı yı zikir babı "(78)dır. O burada "suva" lafzını zikretrniştir.

Buhari', bablann başlıklannda Kur'an-ı Kerim'in garib lafızlannm şerhi, sa­habe haberlerinin zikri, muallak hadislerde bir çok ilmi serpiştinniştir. Zaman zaman yalnız başına bab başlı~ı olmayacak bir hadisi zikreder, fakat o hadisin bir çok tarik­leri vardır. Bu tarikierden bir kısmı bab başlı~ma işareten di~er bir kısmı da umumi olarak delalet eder. O, bu hadisi zikretmekle hadisin bu tarikle kuvvet kazanaca~ı bir aslm bulundu~una işaret etmiş olur. Bu gibi şeylerden ancak çok mahir hadisçiler yararlanabilir.

Buhari', çoğu zaman zahiren faydası az olan bir husus için bab başlığı koyar. Ancak düşünür, bunun hakikatini tahkik ettiğinde faydasım kavrar.~ L.. J.;:-)1 J_,j ylı bir kişinin biz namazı kılmadık demesi babı" sözü gibi(79). Buhari', bu başlıkla böyle söylemeyi çirkin görenleri redde işaret etmiştir.Ben bu konuda şöyle derim: Bu tür şeylerin çogu, Abdürrezzak(2ll/826) ve İbn Ebi Şeybe'nin (235/849) musannafleri­nin bab başlıklan hakkında bir takım millahazalar ve delil ile susturup serıeniş etme­leri dir. Çünkü onlann musanneflerinin şahidieri sahabe ve tabiun tarafından rivayet edilmiştir. Bu gibi şeylerden her iki kitabı (Abdürrezzak ile İbn Ebi Şeybe'nin mu­sannefleri) tetkik eden ve içlerinde olanlara muttali bulunanlardan başkası faydalana- . maz.

Buhari', çoğu zaman kitap ve sünnetten akıl ile anlaşılan adabı, bir çeşit istidlal ve Rasulullah (S.A.V.) zamanında olan adetler ile ortaya çıkanr. Bunlann güzelliğine adap kitaplarına m üm aresesi olan ve a:klırn kendi kavminin §dabı alanında dolaştıran, bilahare bunun için sünnetten bir asıl araştıran kişi ulaşabilir"(80).

4. Sahihu'I-Buhari'nin Bab Başhklarmm Değeri:

Hocası İshak b.Rahuye'nin (238/853), "Rasulullah (S.A. V)' dan sahih sünnetini muhtasar olarak toplayan bir kitap yaz"(81) demesi üzerine, Buharl'nin ka­leme aldığı "el-Camiu's-Sahihu'l-muhtasaru min umuri'Rasillillahi ve eyyanıihl" adlı eseri yukanda ifade ettiğimiz gibi, "Cami"' türünden bir hadis kitabıdır. BuMri''nin

119

Sahibi, daha önce tertip edilen hadis kitaplarının en güzeli ve o çağa kadar yazılan hadis kitaplannın hepsinin özelliklerini taşıyan mükemmel bir eserdir. Şah Veliyyul­lah ed-Dehlev1 bu hususta şunlan söylüyor: "Hadisçilerin hadis ilmi sahasında ilk defa tedvin ederek tasnif ettikleri kitaplar dört sahada (fende) olmuştur:

a. Sünnet sahası ki ben bununla fıkıh denilen ilmi kasdediyorum. Malik'in (179/795) Muvatta'ı ile Süfyan es-Sevrt'nin (160/776) Cami'i gibi.

b. Tefsir sahası. İbn Cüreyc'in (150/767) kitabı gibi.

c. Siyer sahası. Muhammed b.İshak'ın (151/768) kitabı.

d. Zühd ve rikak sahası. İbn Mübarek'in (181/797) kitabı gibi.

Buhari', bu dört salıayı tek bir kitapta toplamak ve sadece buna (bu kitaba) kendinden önceki ve çağındaki alimierin sahih hükmünü verdiklerini almak istedi. Yine Buhart, eserini meıfu müsned hadisleri almaya gayret etti. Sahihteki haber ve diğer şeyleri asıl değil, tabi olarak getim1iştir "(82).

İmam Buhart de diğer muhaddisler gibi Salıili'ine hadisleri seçip alırken ölçü olarak hiç şüphesiz hadis ve hadis usulü kriterlerini kullanmıştır. Çünkü onun eserini hazırlamaktaki asıl gayesi, hocasının tavsiyesi doğrultusunda sahih hadislerinden müteşekkil bir hadis kitabı ortaya koymak idi. Diğer bir ifade ile Buhart'nin Sahih'i hazırlamaktaki asıl amacı, kendi görüşlerini ortaya koyup, hadis toplamayı ikinci pla­na bırakmak olmamıştır. O kendi şartıanna uygun bütün sahih hadisleri mevzubahis edilen eserinde toplamış değildir. Nitekim bizzat kendisi "birçok sahih hadisi, uzat­mamak için kitaba almadım"(83) demiştir.

Bu konuda netice olarak ifade etmek gerekirse, müellif, şartlannı taşıyan sahih hadislerden meydana gelen bir hadis kitabı telif etmek için yola çıkmış olup, kendi görüşlerini ortaya koymayı ikinci plana atmıştır. Bu yüzden olacak ki, bazı yerlerde anlam bakımından birbirine zıt iki hadisi şartıanna uygun olduğu için aynı yerde almıştır. Mesela Buhart: " jl.;-ıll ~! . L...:JI (J.ı> .,.,t; Kadınıann tuvalet ihtiyaçlan için ev­den dışan çıkmaları ile alakalı bab~ adlı başlığı altında aldığı hadisler birbirine anlam bakımından zıttır. Hz.Aişe anlatıyor: "Rasulullah'ın hanımlan geceleyin tuvalet ih­tiyaçları için dışan çıktıklarında Menasi(84) denilen yere kadar giderlerdi. Menasi açık bir yerdir. Hz. Ömer, Rasulullah'a, kadınlannı kapa(onlann dışanya çıkmalanna mani ol) derdi. Rasulullah (Hz. Ömer'in dediğini) yapmıyordu. Nihayet Hz. Mu­hammed'in hanımlarından Sevde binti Zem'a bir gece yatsı vaktinde çıktı. Sevde uzun boylu bir kadındı. Ömer, hicap emrinin gelmesine o kadar hırslı idi ki ya Sev­de! Biz seni tanıdık diye bağırdı. Bunun üzerine Allah hicab ayetini indirdi "(85).

İkinci hadiste ise Hz. Aişe tuvalet ihtiyaçları için kadınların dışarıya çıkmalanna Hz. Muhan1med'in izin verdiğini haber vemıiştir<86).

Eğer Buhari'nin birinci derecedeki gayesi kendi görüşlerini kitabında ortaya koymak olsaydı, bu hadislerden birisini alır diğerini terkederdi. Ama onun asıl hede­fi, sahih hadislerden meydana gelen bir hadis kitabı ortaya koymak olduğu için, an-

120

lam bakımından birbirine zıt olan her iki hadise de eserinde aynı babta yer vermiştir.

Bu görüşü destekleyen diğer bir husus da Buhihi''nin alimler arasında ihtilaflı olan konularda istifuam edatı ile bab başlığını koyarak, kendi görüşünü açıkca ifade etmemesi ve bu başlık altında değişik hükümleri ihtiva eden hadisiere yer vermesidir. Mesela:" ~~J .:ı~IJ .L....;Jı <Y' ~ ~~ ~ ıJ <Y' J.s. .);> Cumaya gitmeyen kadın, çocuk ve diğerlerine yıkanmak gerekir mi"(87) ünvanını taşıyan bab başlığı altındaki hadisleri buna örnek olarak verebiliriz. Bu başlık altında üç ayn sahabiden hadis ri­vayet edilmiştir. İbn Ömer(74/693) diyor ki, "Ben Hz. Peygamber'den (S.A.V) her kim cumaya giderse yıkansın dediğini işittim(88)" EbU Said el-Hudri anlatıyor:· "Rasulullah cuma günü her ihtilam (b~liğ) olana yıkanmak vaciptir" buyurdu(89). Ebu Hureyre'nin rivayeti ise şöyledir: " ... Rasulullah, her yedi günde müslümana yıkanmak vaciptir, buyurdu"(90).

Dikkat edilirse, EbU Hureyre'nin rivayet ettiği hadise göre bir müslümanın is­ter cumaya gitsin, ister gitmesin, ister kadın veya çocuk olsun veya olmasın yedi günde bir defa yıkanmak vaciptir. İbn Ömer'in rivayetinde ise, yıkanmak cumaya gi­denlere gerekmektedir. Ebu Said el-Hudri'nin rivayet ettiği hadise göre ise, cuma günü sadece ihtilam (baliğ) olanların yıkanması gerekecektir. Bu son rivayete göre çocukların cuma günü yıkanmalan gerekmez. İbn Ömer'in rivayetine göre ise de kadın ve çocuklar cuma nanıazı farz olmadığı için yıkanınaları gerekmez. Şu halde bu üç hadisten ortak bir hüküm çıkarmak mümkün gözükmemektedİr. Nitekim 'Ayni de birinci hadisin mutlak, ikinci ve üçüncü hadislerin ise mukayyed hüküm ifade et­tiklerini belirterek bu hususta bir hüküm vemıenin caiz olmadığını belirtmiştir<91). Ayrıca cuma günü yıkannıayı vacip olarak kabul etsek bile, cuma namazı için mi yıkanacağız, ~oksa cuma gününe olan saygıdan dolayı mı yıkanacağız, bu de pek belli değildir. Işte bütün bu sebepler yüzünden konu Mimler arasında ihtilaflıdır<92).

Eğer Buhari'nin asıl gayesi, sahih hadisleri bir araya getirmek yerine kendi görüşlerini ortaya koymak olsaydı, bu hadislerden kendi görüşü doğrultusunda olanı alır, diğer ikisini terkederdi. Ama o, şartına uygun olduğu için her üç hadisi de ese­rine almış ve konu alimler arasında tartışmalı olduğu için bab başlığını da istifuam edatı ile kullanmıştır.

Her ne kadar Buhari sadece kendi görüşlerine uygun hadisleri Sahih'ine alma anıacını gütnıemiş ise de, muhtelif konularla ilgili düşüncelerini eserinin çeşitli yerle­rine serpiştimıeyi de ihmal etınemiştir. Hadislerin sened ve metinlerinde hassas bir muhaddis, başlıklanmn tertip ve tanziminde de bir müçtehid olduğunu göstemıiştir. Şah Veliyyullah bu konuda şunları söylüyor: "Buhiirl'nin aynı zamanda bütün gücünü Rasulullah'ın (S.A. V) hadisinden istinbat e tın e cihetine ayımıak ve her ha­disten bir çok mesele istinbat etmeyi murat etıniştir. İşte bu, hiç bir kişinin kendini geçemediği bir iştir. Şu kadar var ki; o hadisleri bablara ayıınıayı ve istinbat sırrını da bab başlıklarına bırakmayı uygun gördü"(93). Bu düşüncenin doğruluğuna işaret eden hususlar şunlardır.

121

a. Bazı bab başlıklarının altında Buhlirf'nin sadece ayetZere veya ayetlerle bir­likte sahdbe ve tabiün sözlerine yer vermesi: Sahih, bir hadis kitabı olduguna göre, bab başlıklan altmda daima hadisiere yer verilmesi gerekirdi. Buharf ise, bazı yer­lerde şartına uygun hadis bulamadıgı için bab başlığını koymuş, altında ise, hiçbir hadise yer vermeksizin bir veya birden çok ayeti zikretmiştir. Mesela, Kitabu Mezalim'in 7.babımn başlığım "r).la.ll ~: Mazlumun afvı" şeklinde koymuş, daha sonra da "bir iyiliği açığa vurur veya gizler yahut bir· kötülüğü affedersiniz bilin ki, Allah da affedendir, güçlü olandır "(Nisa: 149)." Bir kötülüğün karşılığı aym şekilde bir kötülüktür. Ama·kim affeder ve barışırsa onun ecri Allah'a aittir. Doğrusu o zul­medenleri·sevmez. Zulüm gördükten sonra hakkını alan kimselere, işte onlann aley­hine bir yol yoktur. İnsanlara zulmedenlere. yeryüzünde haksız yere taşkınlık eden­lere karşı durulmalıdır. İşte, can yakıcı azab bunlaradır. Ama sabredip bağışlayamu işi, işte bu azınedilmeye değer işlerdendir ... Azabı gördüklerinde, zalimlerin: dönecek bir yol yok mudur? dediklerini görürsün (Şı1ra:40-44) mealindeki ayetleri veriyor.Fakat hiçbir hadise yer venniyor(94).K.Mezalim'in altıncı babında ise, bab başlığını verdikten sonra "Allah zulme uğrayan kimseden başkasımn, kötülüğü sözle bile açıklamasını sevmez. Allah işitir, bilir. "(Nisa: 148) ile" Bir haksızlığa ugTadıklannda üstün gelmek için aralannda yardırulaşırlar (Şura:39) mealindeki ayet­leri veriyor ve daha sonra da İbrahim en-Nehaf'nin (96/815) konu hakkındaki görüşünü belirtiyor. İbrahim en-Nehai şöyle diyor: "Selef hor görülmekten hoşlanmazlardı. Güç yetirdiklerinde de affederlerdi"(95). Öyle zannediyoruz ki Buhari koydugu bab başligının altına kendi şartlannı taşıyan hadis bulamadığından konu ile ilgili kendi görüşünü ortaya koymak için bab başlığını vermiş ve altında da görüşünü destekleyen ayetleri ve islam alimlerinin görüŞlerini zikretmiştir.

b. Bab başlığı olarak sadece ayet/ere yer verip, altmda hiç bir söze yer verme­mesi: Mesela, K.Hacc'ın 46. babının başlıgını: "İbrahim şöyle demişti: Rabbim bu şehri güvenli kıl, beni ve ogullanmı putlara tapmaktan uzak tut. Rabbim o putlar çok insanlan saptırdı. Bana uyan bendendir, bana karşı gelen kimseyi sana bırakınm; Sen bağışlarsın, merhan1et edersin, Rabbimiz, ben çocuklarımdan kimini namaz kılabilmeleri için senin kutsal, evinin yanında ziyarete elverişsiz bir vadi ye yerleştirdim. Rabbimiz, insaniann kalbini onlara meylettir ... " (İbrahim: 35-37) mea­lindeki ayetleri koymuş, altında ise hiçbir hadis, sahabe ve tabiıln sözüne yer ver­miyor(96). Buhan'nin burada kendi şartına uygun hiç bir hadis bulamadıgı için sa­dece ayetleri zikretmekle yetindiği anlaşılıyor. Aynca Ayetlerin anlanllan çok açık oldugu için bab başlı~ı koyma ihtiyacını da duymamıştır.

c. Şartına uygun salıi/ı hadis bulamadığı durumlarda bu tür hadisleri (şartına uymayan hadisleri) bab başlığı olarak koyması: Yukanda da açıkladıgımız gibi Buhan bazı yerlerde kendi şartlannı taşımayan hadisi bab başlığı olarak almış, bab adının altında ise, kendi şartına uygun olan hadise yer venniştir(97). Müellif, bu tür bab başlıgı ile hem kendi şartını taşıması da böyle bir hadisin bulunduğuna işaret ediyor, hem de konu ile ilgili kendi görüşünü açıklamış bulunuyor.

122

d. Bazı bab başlıklarını koyarken bir müçtehid gibi davranması: Bilindigi üzere bir müçtehid, bir nassın zahirinden ve delalet ettigi manalardan yararlanarak çeşitli konularda içtihadlarda bulunur. Buh~ri' de teracimini koyarken, hem bir mu­haddis gibi davranmış,hem de bazan bir hadisde geçen bir cümleden hatta bir keli­meden hükümler çıkamuştır. Bazan da hadiste geçen bir kelimenin hangi manaya geldiğine i~aret ederek bab başlığını koymuş ve böylece yanlış anlamalan önlemiştir. Mesela, K.İlm'in 15.babında geçen "hased" kelimesinin gıbta etmek anlamına gel­diği düşüncesinde olan Buhar! bunu, babın başlığında: ll ~~J ~~.,;.k~ "il yl.ı : İlim ve hikmette gıbta babı" şeklinde belirterek hadise yanlış mana verilmesini önlemiştir<98). Bazı yerlerde Buhan, birmüçtehid gibi hareket ederek anlamı umum olan hadisler için, has ifade eden bab başlıkları koymuştur. Mesela Buhiin, K.Cuma'nın 20. babında İbn Ömer'in "Nebi (S.A.V) bir kişinin müslüman kardeşini kaldırarak yerine oturmasım yasakladı" şeklinde rivayet ettiği hadisten ya­rarlanarak " .y~.,; ..I..A.i.t ~~ r>~ .ı..;.ı J.<-)1 ~ 'i yl.ı : Bir kişi cuma günü müslüman kardeşini kaldırarak yerine oturamaz"(99) tarzındaki bab başlığını koymuştur. Dikkat edilecek olursa hadiste cuma lafzı hiç geçmemekte, bir kişinin başkasını yerinden kaldırarak yerine otuınıası kural olarak yasaklanmaktadır. Bir müçtehid olan Buhiin, burada engin fıkıh kültürünü ortaya koyarak, anlamı umum olan hadisten, husus ifade eden bir hüküm çıkarmıştır.

İmamımız bazan da manası hiis olan bir hadis için anlamı am olan bab başlıklanm kullanmıştır. Mesela K.Vudı1'uh 8.babında hanımı ile cinsi ilişkide bulu­nan kimsenin besınele çekmesini öngören hadisten yararlanarak ll Jb JS J..;. ~ 1 yl.ı t.. ı..; _,ı ı J.:..&. J : her durumda ve cinsel ilişkide besınele çekmek"(lOO) şeklinde bab başlığı koymuştur. Mezkur hadis, sadece cinsel ilişki anında besmeleyi gerekli gördügü halde, Buhari', bu has ifadeden umum hüküm çıkararak her durumda (her işe başlarken) besınele çekilmesi gerektiğine işaret etmiştir.

Buhan zanıan zanıan da bazı tezleri hadislerle isbat etmeye gayret eder ve on-. lardan bir takım sonuçlar çıkararak. "bu hususta aşağıdaki hadis delil olur" şeklinde bab başlığı koymuştur<lOf). Buhfin yukanda arzedilen ve benzeri durumlarda bab başlıklarını fukahanın kabul ettiği esaslara uygun olarak koymuştur. Bu tür bab başlıklarını bir kısmı ile babta yer alan hadisler arasmda ilk bakışta çoğu kez mutaba­kat yok gibidir. Ancak konu iyice tetkik edildiğinde bu tür teracim ile babtaki hadis­ler arasında çok sağlanı irtibat noktalannın varlığı gayet net bir şekilde anlaşılacaktır. BuMrt, arzedilen bab başlıkları çeşitleri ile zaman zaman manalan fu:n olan bazı ha­disleri tahsis, haslan da tamim ettiği gibi, mutlaklan takyit, müşkilleri şerh, manalan kapalı olanlan tefsir, zahiri olanlan tevil, mücmelleri tafsil etmiştir. İşte "Buhan'nin fıkıh kitabının bablan arasında yer almaktadır" sözünün ill.imler arasmda şöhret bul-· ma sebeplerinin başında bu husus gelıniştir<102)_ 'Ayni', bu çeşit bab başlıklannda, genelde bab başlığı ile hadis arasında mutabakat gösterirken "hadisin bab başlığına olan mutabakatı açık değil, işaret yolu iledir<103) ifadesini kullanmıştır.

e. Görünürde hadisler arasmda tearuzlar bulundugunda zaman zaman bu ha-

123

disleri aynı babta toplayarak, bab başlıkları vasıtası ile bu tearuzları gidermesi: Buhari, K.İman'ın 36.babında iki hadis zikretmişt'' Abdullah b.Mesud'un rivayet ettiği birinci hadisin meali şöyledir. "Müslümana ,;övmek fısk, onunla savaşmak küfürdür" (104). Ubade b. Sarnit tariki ile rivayet edilen hadisin meali ise şu şekildedir: "Rasulullah kadir gecesini haber vermek üzere çıktı. Derken müslümanlardan iki kişi kavga etti. Bunun üzerine Hz. Muhammed (S.A.V) şöyle buyurdu: Ben sizekadir gecesini haber vermek üzere çıkmıştım. Filan ve falan kavga ettiler de (kadir gecesine dair) bilgi kaldınldı. Belki hakkınızda bu daha hayırlıdır. Kadir gecesini (yirmiden sonra) yedinci, dokuzuncu veya beşinci gecesinde arayınız"(l05). Dikkat edilecek olursa birinci hadiste, müslümanın müslümanla kav­gası küfür olarak niteleniyor, ikinci hadiste ise iki müslüman arasındaki kavga konu­sunda böyle bir hükme rastlanuyoruz. Bu iki hadis arasında bu noktada tearuz olduğu gayet açıkbir şekilde gözükmektedir. Buhari söz konusu hadislerin bulun­duğu bab başlığınınbir bölümünde mü'minin faikında olmaksızın arnelinin batıl olup boşa gitmesinden ... ve yüce Allah'ın "bir de onlar işledikleri günah üzerinde bilip durodarken ısrar etmeyenlerdir" (Ali İmran: 135) kavlinden dolayı tövbe etmeksizin nifak ve masiyette ısrar etmekten koıkulur" demiştir(l06).

Bab başlığındaki bu ifadelerden anlaşıldığı üzere Buhari'ye göre, birinci hadi­sin şumulüne, bir kişi ancak kavgada ısrar eder ve yaptığından pişmanlık duyarak. tövbe etmezse girer. Yoksa bir müslüman din kardeşi ile kavga etti diye ona küfür damgası vurulamaz.

f. Bu/ı{irf'nin Sahih'inde muallak hadisiere yer vermesi: Bilindiği üzere müellif, bazı bablarda hadislerinin senedierinin tanıanum veya bir kısmını vermeye­rek muallak olarak zikretmiştir. Sahfh'teki taliklerin büyük bir kısmının senedieri başka bölümlerde verildiği için bunlann büyük bir kısmı teknik manada muallak ha­dis değildir. Daha açık bir ifade ile, Müellif bu tür hadislerin senedierini kitabının bir başka kısmında tanı olarak zikrettiği için lüzumsuz tekrardan sakınmak ve eserinin hacmını genişietmemek gibi mülahazalarla ikinci bir yerde bazı hadisleri, ravilerini hazfederek senedsiz olarak vermiştir. İbn Hacer'in de belirttikleri gibi(107) Buhar!, muallak olarak zikrettiği hadisleri bab başlığında belirttiği görüşlerine bir nevi delil getiriyordu. Bir başka ifade ile Buhar!, kitabımn herhangi bir yerinde tam senedi ile aldığı bazı hadisleri, ikinci bir yerde daha ziyade kendi görüşlerini bab başlığı vasıtası ile verebilmek için nmaHak olarak zikretmiştir. İlk bakışta sahih için bir nakfse gibi gözüken bu tür muallak hadisler meselenin bu yönü düşünüldüğünde onun üstün özelliklerinden ve Buhftıi'nin m eziyetlerinden birisi olduğu gayet açık bir şekilde ortaya çıkmaktadır.

124

SONUÇ

Kur'an-ı Kerim'den sonra ikinci kaynak durumunda olan hadis sahasında, İslam alimleri arasında genelde en önemli kitap kabul edilen Sahihu'l-Buhaıi, başta itikadl, amell ve ahlaki hususlar olmak üzere tarih boyunca her alanda müslümanlara ışık tutmuştur. Sahih'in diğer hadis kitaplarına üstünlüğü, müellifin sened ve metin­lerin tesbitinde gösterdiği hassasiyet ve titizliği noktasından olduğu kadar bab başlıklannın seçim, teşkil ve tertibi açısından da mütalaa edilmiştir. Çünkü o, bir ta­raftan hadislerin sıhhatlerini tesbit için belirli kriterler koyarak, onların her türlü illet­ten uzak olmalan için gayret sarfederken, diğer taraftan da muhtelif konulardaki ken­di görüşlerini eserinin çeşitli yerlerine serpiştirmeyi ihmal etmemiştir. Bu yüzden alimler arasında:": ~ı.;~ ;,>1~1 w Ruhari'nin fıklıı. kitabının bablan arasında yer almaktadır" ibaresi meşhur olmuştur.

O, teracim diye bilinen bu başlıkları koyarken daha önceki muhaddislerin fı­kirlerinden yararlanmakla birlikte onları aynen taklit ettiği söylenemez. Diğer bir ifade ile Buhan sahihinin bab ve bab başlıklarını tertip ve tanzimde öncelikleri aynen taklit etmeyip. onların görüşlerinden de istifade ederek, yepyeni ve orjinal bir yol takip etmiştir. Sahih'in şarihleri bab başlıklarının özelliklerini ve bu bölümlerde mev- · cud olan müellifin görüşlerini sıhhatli bir şekilde ortaya koyabilmek için hadislerin metod ve senedieri kadar, bu başlıkların anlamları, hadislerle olan irtibatı vs. nokta­lannda da durmuşlardır. Ayrıca bu ünvanlar hakkında çok sayıda müstakil eserler de meydana getirilmiştir. Öyle zannediyoruz ki, çoğu yazma olan bu müstakil eserler neşredilerek, ilim alemine sunulursa. hem güzide kitaplar gün yüzüne çıkmış olacak, hem de Sahlh'in bab başlıklan ile alakah bilemediğimiz bazı önemli hususiyetler ile müellifın muhtelif konulardaki görüşlerini daha iyi öğrenme imkanına kavuşmuş ola­cağız. Sahih'in bab başlıklannın çoğu ile babtaki hadisler arasında tam bir mutabakat olduğu bilinen bir gerçektir. Bu tür bab başlıkları hadisler için tam bir indeks görevi ifa etmektedir. Buna mukabil az da olsa bazı bab başlıkları ile babta geçen hadisler arasında aynı uygunluğun varlığını söylememiz mümkün değildir. Sahih'in bab başlıklarını şarihler ele alırken onları en çok meşgul eden hususlardan birisi bu nokta olduğu gibi, konu hakkında müstakil eser yazan müellifleri de en fazla meşgul eden hatta onların bir kısmını böyle bir çalışma yapmaya sevkeden yegane sebep bu me­sele olmuştur.

125

DiPNOTLAR 1. Asım Efendi, Kamus tercemesi, I/143.

2. Koçyiğit, Talat, Hadis Tarihi, 205 vd; Yardım, Ali, Hadis, I/137 vd.

3. Geniş bilgi için bkz: Çakan, 1. Lütfi, Hadis Edebiyatı, 23 vd.

4. lbn Hacer el-AskaHini, Hedyü's-Sari mukaddimetü fethı'l-bari, 490.

5. İbn Hacer, Hedy., ll.

6. Ahmed b.Vacihüddin, el-Mütevari 'ala teracimi'l-Buhari, İst. Umumi kütüphane, NO: 1115, 3a.

7. Sezgin, M.Fuad, Bubiiri'nin kaynakları, 53.

8. Bkz; Zirikli, el-A'lam, I/212; lbnü'l-'Imad, şezeratu'z-zeheb fiahbari men zeheb, V/ 381; Kahhale, Mu'ceınü'l-müellifin, II/161-162; GAL, I/529-530; GAS, I/129.

II/89.

283.

9. Bkz: Zirikli, I/122; Kahhale, l/122.

10. K.Zuniln, 551; İsmail Paşa el bağdadi, Hediyyetü'l-arifin, II/144.

11.İbn Hacer, Hedy.,J2.

12. lbnü'l 'Imad, VI/105; İsmail Paşa, II/148; Zirikll, VI/188; Kahhale, VIII/205; GAL,

13. İbnu'l-'Iınad, VIII/19; İsınail paşa, II/222; Zirikli, VI/232; Kahhale, a.g.e., VIII/

14. Bkz: İsmail paşa, I/177; Zirikll, X/20; Kahhlile, I/272; GAL, II/550.

15. !smail paşa, I/604; Zirikli, IV/164; Kahhale, V/289.

16. Kahhale, II/168.

17. Zirikli, IV/68; Kahhale, V/117.

18. İsınail paşa, I/604.

19. Zirikli, IV/250-251; Kahhale, VI/98-99.

20. İbn Hacer, Hedy., 12; K. Zunun, 551.

2l.Fuat Sezgin GAS'da (Bkz; 1,129) Mustafa b. MuhammedKastamoni'nin "Şerhu evaili Sahihi'l-Buhari" adlı bab başlığı ile alakah bir eserinin bulunduğundan bahsetmektedir.. Mezkur eser bab başlığı ile alakah olmayıp, Buharinin Sahibinin baştan K.lmanın sonuna kadar şerhidir.

22. Ayni, Umdetü'l-Kari şerhu sahihi'l-Buhan, IX/230-231, XIV/230; İbn Hacer, Fethu'l-Bari bi şerhi'l-Buharl, Vl/463-464.

23. Sezgin, 69.

24. Bkz; İbn Hacer, Hedy., 6.

25. İki görüş için bkz: Kirmani, Sahihu'l Buhari bi şerhi'l-Kirınani, VIII/111-112.

26. Üç görüş için Bkz: Kirınani, XII/206.

27. Bkz; Ayni, IX/230-231, XIV/230; İbn Hacer, Feth., IV/199, Vl/463-644

28. Bkz; !bn Hacer, Feth, VI/463-464.

126

29. Goldziher, Ignaz (1340/1921), Muhaınmadanische Studien, II/235; Sezgin, 69.

30. Bkz; Sezgin, 69.

31. Bkz; Buhar!, Sahihu'l-Buhari, I/21-22.

32. Kirmani, II/13; Ayrıca bkz: Sezgin, 70 vd.

33. İbn Hacer, Feth., I/156-157.

34. Sezgin, 76 vd.

35. Sezgin, 80.

36. İbn Hacer, Hedy, 13.

37. Sezgin, 81.

38. Sezgin, 82.

39. 'Ayni, II/16.

40. 'Ayni, XVIII/301.

41. Buhari, VI/142; Başka misaller için bkz; Zekat, 71, 72, II/138 !ınan, 32, I/16, Me-. nakıbu'l Ensar 23, IV /232, !Jim 28, I/31, Ezan ll, I/153.

42. Örnek için bkz; lman, 1, I/7, İlim, 9, I/24, 17, I/27 Zebaih, 17, Vl/225.

43. Örnek için bkz; İman, 4, I/8, I/10-11, 16, I/11, lliın, 13, I/25.

44. Nafakat 15, VI/195.

45. Feraiz, 15, VIII/8.

46. Örnek için bkz; Savm, ll, II/229.

47. Örnek için bkz; Cuma 12, I/215-216,.Nikah 76, VI/144.

48. Örnek için bkz; Gusl, 5, I/70, Tıb 3, VII/12; Konu ile ilgili olarak ayrıca Bkz; Dr. el­Hüseyni Abdülınecid Haşim, el-imam el-Buhlir! Muhaddisen ve fakihen, 182-183.

49. Örnek için bkz; Cenaiz 12, II/74, Gusl 9, I/70, Not: Buharl'nin Sahih'inde istifham edatı ile kullanılan bazı bab başlıklarına örnek için bkz: Vudfı 52, I/59-60, Salat 1, I/91, 41, I/ 108-48, I/110, 108, I/131, Ezan 19, I/156, 24, I/157 Savm 5 II/227, İtikaf 8, II/257, 12, II/258.

50. Bkz; Müslim, Ebu'I-Huseyn Müslim b.el-Haccac el-Kuşeyr1(261-874) Sahihu Müslim, Taharet 1, Ebu Davud, Sünen, Taharet 31, I/48-49; Tirmizi, Sünen, Taharet 1, 1/5-6. Nesai, Sünen, Taharet, 103. İbn Mace, Sünen, Taharet, 2, I/100; lbni Hanbel, Ahmed, el-Müsned, II/20, 39, 51, 57, 73, V /74, 75. Bab başlığını teşkil eden hadis, İbni Ömer, Ebfi Melih'in babası, Enes b.Malik ve Ebfi Bekre vasıtası ile, diğer bir deyimle 4 ayrı tarik ile rivayet edilmiştir. Ancak bu tarikierin hiç birisi B u bari'nin şartına uymadığından hadis olarak eserine almamış, konu hakkında kendi görüşünü ortaya koymak gayesi ile bu hadisi bab başlığı olarak zikretmiştir .. (Bulıari'nin şartlarına uymadığından hadisi eserine alınadığı hususunda Bkz; 'Ayni, II/243.

51. Vudfi 2, I/43.

52. Bkz; V /146 vd.

53. Örnek için bkz; l!im 47, I/40, Vudu 1, I/42-43, Enbiya 32, IV(132, Vasaya 23, III/ 195, Nikah 39, VI/182, Talak 18, VI/172, 21, VV/193.

127

54. Örnek için bkz; MeziHim 6, 7, III/98-99~

55. Örnek için bkz; Hac 46, II/158, Bed'ül-halk 13, IV/96.

56. Örnek için bkz; Enbiya 30, IV/130, Vasaya 24, Ill/195, Talak 38, VI/192, 40, VI/ 183, Nafakat 4, VI/192.

57. Örnek için Bkz; Ezan 1, I/150, Bedu'-1 Vahy 1, I/2, Hac 55, ll/161.

58. Örnek için Bkz; SaliH 13, I/98.

59. Şah Veliyyullah, Risfiletü şerhi teracimi sahihi'l Buhari, 3.

60. VI/132.

61. İbn Rüşd, Bidayetü'l-Müçtehid, Il/7.

62. Zuhruf, 72.

63. I/12.

64. Kastallani, lrşadü's-Sa'ri li şerhi sahihi'l Buhar!, l/109-110.

65. III/75.

66. 'Ayni, XII/193; Konu ile ilgili olarak ayrıca bkz; Nureddin 'ltr, el-İmam et-Tirmizi, 316-317.

67. Fedailü'l-Kur'an, 16, VI/106.

68. 'Ayni, XX/36.

69. Örnek için bkz; lman 19, l/12; Konu ile alakah olarak Bkz; Nureddin 'Itr, 317.

70. Bkz; Ezan 46, I/165-166.

71. IV/ll, Başka örnekler için bkz; Cihad 175, IV/31, Peraiz 27, VIII/11, Mükatep, III/ 126.

72. Örnek için bkz; Iman 38, I/18, Salat 79, I/119, Cuma 5, I/213, Cenaiz 35, Il/82, Muzaraa 7, Ill/68, 20, Ill/73, Husumat 12, Ill/96, Hibe 31, III/143, Megazi 10, 12, V/14, Nikah 55, Vl/139, Talak 17, Vl/172, Et'iq1e 40, VI/210, Tıb 22, VII/18, Dua 13, Vll/149, Libas 47, Vll/51. Rikak 40, Vll/191.

73. Nureddin 'I tr, 326-327.

74. Bkz; IV/97.

75. Bkz; IV/77.

76. Bkz; IV /81-82.

77. "Amin" lafzının hadis içinde bu bab ba~lığından sonra ilk geçtiği yer için bkz; Tefsir 2, V/146.

78. Bu bab başlığı Sahihu'l Ruhari'nin elimizdeki nüshasındaki bab başlıkları içinde bu-lunamamıştır.

79. Ezan, 26, I/157.

80. Şah Veliyyullah, 3-5.

81. Hatib el- Bağdadi, Tarihu Bağdad, II/8; İbn Hacer, Hedy., 6.

82. Şah Veliyyullah, 2.

128

83. Bağdadi, Il/9; İbn Hacer, Hedy., 6

84. el-Menasi: Kadınların tuvalet ihtiyacı için çıktıkları Medine'nin dışında bir yerin adı. Haınevi, Mu'cemu'l-Buldan, V/202.

85. I/45-46.

86. I/46.

87. Cuma 12, I/215.

88. Cuma, I/215.

89. Cuma, I/215-216.

90. Cuma, I/216.

91. 'Ayni, VI/192.

92. İbn Hacer, feth., Il/260; Şah Veliyyullah, 81.

93. Şah Veliyyullah, 2-3.

94. Önıek için bkz; Mezalim 7, III/98-99.

95. III/98.

96. Il/158.

97. Bkz: 50. dipnot.

98. I/26.

99. I/218-219.

100. l/44.

101. Örnek için bkz; Kitabü farzı'l humus, 15, IV/53-54. Ayrıca bkz: Goldziher, Zahiriler (Terceme, Cihad Tunç), 86.

102. İbn Hacer, Hedy., 9.

103. Örnek için Bkz; 'Ayni, V/53, 55.

104. l/17.

105. I/18.

106. Bkz; Aynı yer.

107. İbn Hacer, Hedy., 6.

129

BİBLİYOGRAFY A l. Ahmed b. Vacihüddin Muhammed b.Mansur b.Münir el-İskender! (683/1284).

- ei-Mütevari ala teraciıni'l-Buhi\ri, İstanbul umumi kütübhane No: 1115.

2. Asım efendi (1755-1820)

-Kanı us Terceınesi(l-V). !stanbul, 1305/1887.

3. el-Ayni, Bedruddin Ebu Muhammed Mahmud b.Ahmed (855/1451)

- Umdetü'l-Ki\ri şerhu sahihi'l Buhar!(I-XXV) Beyrut ts.

4. el-Buhari, Ebu Abdiilah Muhammed b.İsmail b.İbrahim el-Cüfi (256/869).

- Sahihu'l-Buhari (I-VIII) ,İstanbul, 1399)1979(0fset)

5. Çakan, !.Lütfi,

- Hadis edebiyatı, İstanbul, 1986.

6. Ebu Davud, Süleyman b. Eş'as es-Sicistiini(275/888)

- Sünen (I-V), Hııns, 1388/1969.

7. GAL(Geschiste der Arabischen Literatur)(I-XI), Leiden, 1943-1949, C.Brockelman.

8. GAS (Geschiste des Arabischen Schriftums), (I-VII), Leiden, 1967-1982, Sezgin, M.Fuad.

9. Goldziher Ignaz(1340-1921)

- Muhaınmadanische Studien, (I-II), Deutschland.

- Zahirller(Terc. Cihad Tunç) Ankara, 1982.

10. el-Hamevi, Şehabuddin Ebu Abdiilah Yakut b.Abdullah (626-1229)

- Mu'cemu'l-Buldan , (I-V), 1388/1968.

11. Hatibu'l-Bağdiidl, Ebu Bekr Alıınet b.Ali b.Sabit(463/1070),

- Tarihu Bağdad(I-XIV), Beyrut, ts.

12. el-Hüseynl, Abdülınecid Haşim,

el-imam el-Buhar! muhaddisen ve fakihen, Kallire ts.

13. İbn Hacer, Ahmed b. Ali el-Askalani (852/1448),

- Fethu'l-Bi\ri şerhu sahihi'l Buhari, (I-XVII) Beyrut, ts.

- Hedyu's-Si\ri mukaddiınetü fethi'l-Bari, Bulak, 1301, Ofset, Beyrut ts.

14. lbni Hanbel, Ahmed b. Muhaınıned(241/885),

- el-Müsned(I-VI), Beyrut, 1389/1969.

15. İbnu'l lınad, Ebu'I-Felah 'Abdu'l Hayy (1089/1678),

- Şezeratu'z-Zeheb fi alıbari men zeheb(I-VIII), Beyrut, ts.

16. İbn Mace, Ebu Abdullah Muhammed b.Yezid el-Kazvini: (275/888),

- Sünen (I-II), Mısır, 1373/1954.

17. İbn Riişd, Ebu'I-Velid Muhammed b.Ahmed el-Kurtubi (520/1126),

130

- Bidayetü'l-Müçtehid ve Nihayetü'l-Muktesid (I-II), !stanbul 1985 Ofset.

18. İsmail Paşa el-Bağdacfı (1339/1920),

- Hediyyetü'l-Arifin (I-II) İstanbul, 1951-1955.

19. Kahhale, Ömer Rıza Doğru!,

- Mu'ceınu'l-Müellifin(I-XV), Beyrut, ts.

20. Kastallani, Ahmed b.Muhammed el-Hatib(923/1517),

- lrşadü's-Siiri li şerhi sahihi'l Bubiiri (I-X), Kahire, 1307.

21. K.ZunGn an esmai'l-Kütübi ve'l-funun (I-II) thk. M.Ş.Yaltkaya Muallim Rıfat Bilge el­Kilis!, 1971, Mustafa b.Muhammed Hacı Halife(l067/1657).

22. Kirmani (786/1384),

- Sahihu'l-Buhiiri bi şerhi'l-Kirman!(I-XXV), Mısır, 1353-1356/ 1934-1938.

23. Koçyiğit, Talat.

-Hadis Tarihi, Ankara, 1977.

24. Müslim, Ebu'! Hüseyn müslim b.Haccac el-Kuşeyri(261!874),

- Sahihu Müslim(I-V), Mısır, 1374-1375/1955-1956.

25. en-Nesai, Ebu Abdirrahman b.Şuayb (305/915),

- Sünen (I-VIII), Mısır, 1383/1964.

26. Nureddin 'Itr,

- el-imam et-Tirmizi ve'l-müvazenetü beyne cami'ihi ve beyne' s-Sahihayn, 1390/ 1970.

27. Sezgin, M.Fuad.

- Buhiir'i:'nin kaynakları, İstanbul, 1956.

28. Şah Veliyyullah, Alımed b.Abdirrahim ed-Dehlevi (1176/1762)

- Risaletü şerhi terilcimi sahihi'l-Buhari, Haydarabat, 1323.

29. et-Tirmizi, Ebu !sa Muhammed b.lsa(279/892)

- Sünen (I-V), Beyrut, ts.

30. Yardım, Ali,

- Hadis (I-ll), İzmir, 1984.

31. ez-Zirikli, Hayreddin,

- el-A'lam(I-XI), Beyrut, 1389/1969.

131