Atatürk'ün Lenin'e Gönderdiği Sansürlenen Mektubu

3
ATATÜRK'ÜN LENĐN'E SANSÜRLENEN MEKTUBU: 'Mücadelemiz her ş eyden önce kapitalizme kar ş ı yönelmi ş tir' Akşam gazetesinin mektubun sansürlü olarak yayımlandığı 26 Mayıs 1969 tarihli nüshası. Atatürk'ün 4 Ocak 1922'de Lenin'e yazdı ğı mektubun düzeltilmi ş tam metnini Türkiye basınında ilk kez yayımlıyoruz. "Memleketimizi düş mandan kurtardıktan sonra, kamusal ehemmiyet taşıyan büyük i şletmeleri devlet eliyle yönetme niyetindeyiz. Böylece gelecekte büyük kapitalist sınıfların efendili ğinin ülkede hâkim olmasının önüne geçmi ş oluruz." Rus Đlişkileri Tarihi" (Kitaş Ya- yınları, Kasım 1969, Đstanbul s.270- 273) adlı kitabında mektuba herhangi bir kaynakça gösteriyor. Mektubu Rusça metniyle karşılaştırdığımızda çevirinin özensiz olduğu ve birçok kelime ve cümlenin atlandığı veya yanlış çevrildiği göze çarpıyor. Bazı paragrafların tümden atlandığı ve bunun bir özensizlikten kaynaklanmadığı ise çok açık. MUSTAFA KEMAL' Đ N KAPĐ TALĐZM ELEŞTĐRĐ LERĐ KESĐLMĐŞ Burada dikkati çeken nokta, mektuptan paragraf paragraf bö- lümlerin atılması ve bu bölümlerin de Mustafa Kemal'in kapitalizmi ve Batı sistemini eleştirdiği satırlar olması. Meram'ın yayımladığı mek- tubun metninden, çeviri olduğu anlaşılıyor. Mektubu Rusça metniyle karşılaştırdığımızda, çevirinin özen- siz olduğu, birçok kelime ve cümlenin atlandığı, kısaltıldığı veya yanlış çevrildiği göze çarpıyor. Bazı paragrafların tümden görmezden ge- lindiği ve bunun bir özensizlikten kaynaklanmadığı ise çok açık. Örneğin, "Bu rejimi ortadan kaldırma hedefine sahip bugünkü mücadelemiz, her şeyden önce kapitalizme karşı yönelmiştir. Biz memleketimizi düşman istilasından kurtardıktan sonra, ka- musal ehemmiyet taşıyan büyük işletmeleri devlet eliyle yönetme niyetindeyiz. Böylece gelecekte büyük kapitalist sınıfların efendi- liğinin ülkede hâkim olmasının önüne geçmiş oluruz." paragrafı. Yine benzer vurguların yapıl- ğı bir başka paragrafa da, ne yazı dizisinde ne de kitapta rastlanıyor: "Görüldüğü gibi, bizde ikti- darın üç fonksiyonunun ayrılığı mevcut değil. Batı'da kapitalist sistemin bütün milletin üzerindeki efendiliğini güçlendirmek ve bu sınıfın iktidarı istismar etmesi için özenle hazırlanan bu sistem, nefret uyandırmaktadır." "SOVYET" KELĐMESĐ NASIL "HALKÇI" OLDU? Bu paragrafın hemen arkasın- dan gelen "Bu bakımdan, biz ka- pitalist sistemden daha çok Sovyet sistemine yakınız" cümlesindeki "Sovyet" kelimesi, Meram'ın çevirisinde "halkçı" olarak değiş- tiriliyor. Sovyet, yani şûralar sistemini ifade eden yürütmenin "doğrudan, kendi seçtikleri ve her hare- ketlerinde onlara hesap verecek vekâletler aracılığıyla" halk tem- silcilerinin elinde olması da, mektubun sansürlenmiş bir nok- tası. Yargı görevinin "Đstiklal Mahkemeleri aracılığıyla" yerine getirildiği de es geçilmiş. Atatürk, Lenin'e ilk mektubunu 20 Nisan 1920 tarihinde yazmıştı. Bu ikinci mektubunu, Türkiye'ye gelen Ukrayna Sovyet Hükümeti heyetinin başkanı Mihail Vasiyle- viç Frunze aracılığıyla Lenin'e ulaştırıyor. 2 Ocak 1922 tarihinde imzalanan "Türkiye-Ukrayna Dost- luk ve Kardeşlik Antlaşması"nın ardından, mektubun yazıldığı 4 Ocak 1922 tarihinde Frunze'yle bir görüşme yapan Atatürk, mektubu bu görüşmede Frunze'ye veriyor. 46 Aydınlık 19 OCAK 2003 MEHMET PERĐNÇEK Sovyet arşivinde yapılan ça- şmalar, bir gerçeği daha ortaya çıkardı. Atatürk'ün bundan 81 yıl önce, 4 Ocak 1922 tarihinde Lenin'e yazdığı mektup, Türk basınında sansürlenerek yayım- landı. Bu mektup, ilk kez, 26 Mayıs 1969 tarihli Akşam gazetesinin 5. sayfasında çıktı. Ali Kemal Meram'ın hazırladığı "Dev- let Kurulurken Mustafa Kemal'den Sovyetler'e Sovyetler'den Mustafa Kemal'e Mektuplar ve Milli Müca- dele" başlıklı yazı dizisi içinde yayımlanan mektubun belirli pa- ragrafları ne hikmetse yok olmuş- tu. Meram, ne yazı dizisinde, ne de daha sonra yayımladığı "Türk- http://genclikcephesi.blogspot.com

description

Atatürk'ün Lenin'e Gönderdiği Sansürlenen Mektubu

Transcript of Atatürk'ün Lenin'e Gönderdiği Sansürlenen Mektubu

Page 1: Atatürk'ün Lenin'e Gönderdiği Sansürlenen Mektubu

ATATÜRK'ÜN LENĐN'E SANSÜRLENEN MEKTUBU:

'Mücadelemiz her şeyden önce kapitalizme karşı yönelmiştir'

Akşam gazetesinin mektubun sansürlü olarak yayımlandığı 26 Mayıs 1969 tarihli nüshası.

Atatürk'ün 4 Ocak 1922'de Lenin'e yazdığı mektubun düzeltilmiş tam metnini Türkiye basınında ilk kez yayımlıyoruz. "Memleketimizi düşmandan kurtardıktan sonra, kamusal ehemmiyet taşıyan büyük işletmeleri devlet eliyle yönetme niyetindeyiz. Böylece gelecekte büyük kapitalist sınıfların efendiliğinin ülkede hâkim olmasının önüne geçmiş oluruz."

Rus Đlişkileri Tarihi" (Kitaş Ya-yınları, Kasım 1969, Đstanbul s.270-273) adlı kitabında mektuba herhangi bir kaynakça gösteriyor.

▼ Mektubu Rusça metniyle karşılaştırdığımızda çevirinin

özensiz oldu ğu ve birçok kelime ve cümlenin atlandı ğı veya

yanlı ş çevrildi ği göze çarpıyor. Bazı paragrafların tümden

atlandı ğı ve bunun bir özensizlikten kaynaklanmadı ğı

ise çok açık. ▲

MUSTAFA KEMAL 'ĐN KAPĐTAL ĐZM ELEŞTĐRĐLERĐ KESĐLM ĐŞ

Burada dikkati çeken nokta, mektuptan paragraf paragraf bö-lümlerin atılması ve bu bölümlerin de Mustafa Kemal'in kapitalizmi ve Batı sistemini eleştirdiği satırlar olması. Meram'ın yayımladığı mek-tubun metninden, çeviri olduğu anlaşılıyor. Mektubu Rusça metniyle karşılaştırdığımızda, çevirinin özen-siz olduğu, birçok kelime ve cümlenin atlandığı, kısaltıldığı veya yanlış çevrildiği göze çarpıyor. Bazı paragrafların tümden görmezden ge-lindiği ve bunun bir özensizlikten kaynaklanmadığı ise çok açık.

Örneğin, "Bu rejimi ortadan kaldırma hedefine sahip bugünkü mücadelemiz, her şeyden önce kapitalizme karşı yönelmiştir. Biz memleketimizi düşman istilasından kurtardıktan sonra, ka-

musal ehemmiyet taşıyan büyük işletmeleri devlet eliyle yönetme niyetindeyiz. Böylece gelecekte büyük kapitalist sınıfların efendi-liğinin ülkede hâkim olmasının önüne geçmiş oluruz." paragrafı.

Yine benzer vurguların yapıl-dığı bir başka paragrafa da, ne yazı dizisinde ne de kitapta rastlanıyor:

"Görüldüğü gibi, bizde ikti-darın üç fonksiyonunun ayrılığı mevcut değil. Batı'da kapitalist sistemin bütün milletin üzerindeki efendiliğini güçlendirmek ve bu sınıfın iktidarı istismar etmesi için özenle hazırlanan bu sistem, nefret uyandırmaktadır."

"SOVYET " KEL ĐMESĐ NASIL " HALKÇI " OLDU?

Bu paragrafın hemen arkasın-dan gelen "Bu bakımdan, biz ka-pitalist sistemden daha çok Sovyet sistemine yakınız" cümlesindeki "Sovyet" kelimesi, Meram'ın çevirisinde "halkçı" olarak değiş-tiriliyor.

Sovyet, yani şûralar sistemini ifade eden yürütmenin "doğrudan, kendi seçtikleri ve her hare-ketlerinde onlara hesap verecek vekâletler aracılığıyla" halk tem-silcilerinin elinde olması da, mektubun sansürlenmiş bir nok-tası. Yargı görevinin "Đstiklal Mahkemeleri aracılığıyla" yerine getirildiği de es geçilmiş.

Atatürk, Lenin'e ilk mektubunu 20 Nisan 1920 tarihinde yazmıştı. Bu ikinci mektubunu, Türkiye'ye gelen Ukrayna Sovyet Hükümeti heyetinin başkanı Mihail Vasiyle-viç Frunze aracılığıyla Lenin'e ulaştırıyor. 2 Ocak 1922 tarihinde imzalanan "Türkiye-Ukrayna Dost-luk ve Kardeşlik Antlaşması"nın ardından, mektubun yazıldığı 4 Ocak 1922 tarihinde Frunze'yle bir görüşme yapan Atatürk, mektubu bu görüşmede Frunze'ye veriyor.

46 ● Aydınlık ● 19 OCAK 2003

MEHMET PERĐNÇEK

Sovyet arşivinde yapılan ça-lışmalar, bir gerçeği daha ortaya çıkardı. Atatürk'ün bundan 81 yıl önce, 4 Ocak 1922 tarihinde Lenin'e yazdığı mektup, Türk basınında sansürlenerek yayım-landı. Bu mektup, ilk kez, 26 Mayıs 1969 tarihli Akşam gazetesinin 5. sayfasında çıktı. Ali Kemal Meram'ın hazırladığı "Dev-let Kurulurken Mustafa Kemal'den Sovyetler'e Sovyetler'den Mustafa Kemal'e Mektuplar ve Milli Müca-dele" başlıklı yazı dizisi içinde yayımlanan mektubun belirli pa-ragrafları ne hikmetse yok olmuş-tu. Meram, ne yazı dizisinde, ne de daha sonra yayımladığı "Türk-

http://genclikcephesi.blogspot.com

Page 2: Atatürk'ün Lenin'e Gönderdiği Sansürlenen Mektubu

Türkiye basınında ilk kez dü-zeltilmiş tam metnini yayımladı-ğımız bu mektup, Sosyo-Politik Rusya Devlet Arşivi'nde fond 461, liste 2, dosya 4037, yaprak 1-4 kaydıyla saklanıyor. Ayrıca 1963 yılında Mejdunarodnaya Jizn dergisinin 11. sayısının 153-155. sayfalarında tam metni ya-yımlanmış. Mektuptaki arabaş-lıklar Aydınlık tarafından kon-muştur.

Ankara, 4 Ocak 1922 Değerli Başkanım, Ankara'da genel bir saygı ve

sempati kazanan yoldaş Frun-ze'nin, ülkemizden ayrılışı vesile-sinden istifade ederek, şahsi his ve fikirlerimden başka, gizli olarak, Türk siyaseti konusundaki görüşle-rimi ve bilhassa, Türk-Rus müna-sebetlerini, size, kısaca açıklamak isterim.

KORKUYA KAPILAN BÜYÜK BATILI

EMPERYAL ĐST VE KAPĐTAL ĐST ÜLKELER

Bildiğiniz gibi, Türk ve Rus halkları, yüzyıllarca sürdürülmüş boyunduruk zincirini bir hamlede silkip attıktan sonra, kendi halk-larının da bu yolu takip ede-ceklerinden dolayı büyük korkuya kapılan büyük Batılı emperyalist ve kapitalist kuvvetlerin saldırısına uğradığından, halklarımız arasın-daki yakınlık ve anlaşma, ken-diliğinden gelişmiştir.

Hatırlayacağınız gibi, müşterek umutların ve benzer şartların neticesi olarak ortaya çıkan fikir-lerin gelişmesi, hükümetlerimiz arasında resmi münasebetlerin kurulmasına yol açmış ve bilhassa bu münasebetlerde tayin edici bir rol oynamıştır.

"TÜRKLER VE RUSLAR, HEMEN ANLA ŞTI"

Türkler ve Ruslar, tarihleri, yüzyıllarca sürdürülmüş kanlı sa-vaşlarla doldurulduktan sonra, hemen anlaşmış ve uzlaşmışlar-dır. Bu vaziyet, öteki ulusları şaş-kınlığa uğratmıştır. Pek çoğu, dostluğun geçici olduğu ve şart-ların zoruyla sağlandığı konusunda bir inanca sahip olmuşlardır. Hâlâ da bu inançtadırlar. Fakat, iki halkın hangi şartlarla ve ne ölçüye kadar birbirlerini anlayıp sevdiğini ve eski kavgaların,

▼ "Batı'da kapitalist

sistemin bütün milletin

üzerindeki efendili ğini güçlendirmek ve bu sınıfın

iktidarı istismar etmesi için

özenle hazırlanan

bu sistem, nefret

uyandırmaktadır. Bu

bakımdan, biz kapitalist

sistemden daha çok, Sovyet

sistemine yakınız." ▼

zalim yöneticilerin kışkırtmaları ile çıkmış olduğunu, son savaşta asker ve subayların birbirleriyle nasıl isteksizce savaştığını görmüş olan-lar, birkaç sene önce oluşan yeni vaziyetin sürekli ve istikrarlı oldu-ğunu kabul etmekte gecikmeye-ceklerdir. Çünkü bu vaziyet tabii olandır ve eski istihdafı ayakta tutan suni düşmanlık ise son nefesini vermiştir.

Türkiye'nin rejim değiştirmesi, Rusya'da olduğu gibi, sosyal bir devrimle ortaya çıkmış olmayıp, yabancı devletlerin saldırı ve hâki-miyetlerine karşı bir başkaldırma türünde olduğundan, dünya kamu-oyunun dikkatini çekmemiştir. Bu başkaldırış, canlı ve gerçek olarak dile getirilmemiştir. Yüzeysel de olsa, ülkemiz hakkında bir bilgiye sahip olanlar, 1918 Mütareke-si'nden, özel-

likle 16 Mart 1920'den beri alınan yolun çok büyük olduğunu kabul edeceklerdir.

Yüzyıllardan beri her şeyde efendilerine ve saraylılara ve daha sonra oligarşiye bağlı kalan Türk halkı, 1919 yazında girişilen savaş-la, kendi kaderinin sahibi olmayı başarmıştır.

TÜRK HALKI EFEND ĐSĐZ YAŞAYAB ĐLECEĞĐNĐ ĐLAN ETT Đ

Açık konuşuyorum. Erzurum ve arkasından Sivas kongrelerinde bir araya gelen delegeler, halkların kendi kaderlerini tayin hakkını öngören bir hükme varmışlardır. Siz, değerli Başkanım, daha Dünya Savaşı'ndan önce, bu hususu müdafaa etmekteydiniz. Bu kong-relerde kabul edilen kararlarla, Đstanbul'un yetersiz ve yeteneksiz ellerdeki iktidarı tasfiye edilecek ve yeni yöneticileri, bizzat milletin kendisi seçecektir.

Büyük Millet Meclisi'nde bu-lunanlar, Türkiye'de yeni bir dö-nemin başladığını ve Türk halkının artık uzun süreden beri olduğu gibi kendi yöneticilerinin himayesi altında değil, efendisiz yaşayabile-ceklerini ilan ettiler.

16 Mart 1920 darbesinden sonra 23 Nisan'da Ankara'da Bü-yük Millet Meclisi'nde toplanan halk temsilcileri, milletin iradesini ve kaderini bağımsız ve hâkim bir varlık olarak tayin et-

Atatürk: "Bütün bunlar, Türkiye'nin bütün müesseseleriyle ve bugünkü hükümetiyle sadece Sovyet Rusya'da güven hissi yaratabileceğini, Batı'nın ise, bize düşman gözüyle bakmasını gerektireceği gerçeğini ortaya koyar."

19 OCAK 2003 ● Aydınlık ● 47

http://genclikcephesi.blogspot.com

Page 3: Atatürk'ün Lenin'e Gönderdiği Sansürlenen Mektubu

▼ Atatürk bu mektubunu, Türkiye'ye gelen Ukrayna Sovyet Hükümeti heyetinin başkanı Mihail Vasilyeviç Frunze aracılığıyla Lenin'e ulaştırıyor.

me arzusunu ilan ettiğinde, bu is-teğin, bütünüyle gerçekleşmesi milli bir gaye olmuştur.

KAPĐTAL ĐST SĐSTEM NEFRET UYANDIRIYOR

Şimdi, bütün bunlar gerçekle-şiyor. Halk tarafından seçilmiş olan temsilciler, sadece yasama kuvvetini değil, aynı zamanda, yürütme kuvvetini de doğrudan, kendi seçtikleri ve her hareketle-rinde onlara hesap verecek vekâ-letler aracılığıyla ellerinde bulun-durmaktadırlar. Đstisnai olarak, milletin bağımsızlık ve güvenliği-nin söz konusu olduğu fevkalade hallerde, halk temsilcileri, yargı vazifesini Đstiklal Mahkemeleri aracılığıyla yerine getirmektedir. Görüldüğü gibi, bizde iktidarın üç fonksiyonunun ayrılığı mevcut değil. Batı'da kapitalist sistemin bütün milletin üzerindeki efendiliğini güçlendirmek ve bu sınıfın iktidarı istismar etmesi için özenle hazırlanan bu sistem, nefret uyandırmaktadır. Bu bakımdan, biz kapitalist sistemden daha çok, Sovyet sistemine yakınız.

BAŞKALARININ EME ĞĐYLE YAŞAYAN PARAZĐTLER SINIFI

Sosyal alanda da, memleketi-

mizde benzer değişimler olmuştur. Yeni vaziyetimizin ve ekonomik şartların gereği olarak, toplumun, artık istismara baş eğmemek konu-sundaki kararının neticesi olarak, herhangi bir çaba göstermeksizin, başkalarının emeği ile yaşayan parazitler sınıfı bütünüyle ortadan kalkmamışsa bile, bu sınıfa giren-lerin sayısında büyük bir azalma olmuştur. Modern Türkiye'de, im-paratorluk döneminin efsanevi zengin sınıfı artık yoktur. Büyük arazi sahiplerinin gelirleri artık düşmüştür. Şimdi, Türkiye'de her-kes düzenli çalışmak zorundadır.

Sonuç olarak, bugünün Tür-kiye'sinde atılan adımlar herkes içindir.

▼ "Türkiye'nin büyük

devletler ve onların uyduları

tarafından hâlâ açık veya

kapalı olarak çılgınca saldırılara hedef olmasının

nedeni, bütün mazlum

milletlere kurtulu ş yolunu

göstermi ş olmasıdır." ▲

TÜRKĐYE'NĐN SĐSTEMĐ, AVRUPA'YA DEĞĐL SOVYETLERE

YAKIN

Türkiye, Batı Avrupa'ya oldu-ğundan çok, bir bakıma Rusya'ya, özellikle son birkaç ayın Rus-ya'sına daha yakındır.

Sonra, memleketlerimiz ara-sında bir başka mühim benzerlik, bizim, kapitalist ve emperyalist düzene karşı savaşmamızdır.

Kapitalizm Türkiye'de, Avru-pa'da ve eski Rusya'da olduğundan daha zayıf gelişti. Fakat vaziyet, büyük teşebbüslerdeki hemen bütün kapitalin yabancılar tarafın-dan yatırılmış olmasıyla şiddetlen-miştir. Halkımızın istismarını ko-laylaştırmak için kurulmuş olan kapitülasyon sistemi, gelişmemizi engellemiş ve bizi bu sömürüye ta-hammül etmeye mahkûm etmiştir.

Bu rejimi ortadan kaldırma hedefine sahip bugünkü mücade-lemiz her şeyden önce kapitalizme karşı yönelmiştir.

BÜYÜK ĐŞLETMELER Đ DEVLET YÖNETECEK

Biz memleketimizi düşman is-

tilasından kurtardıktan sonra, kamusal ehemmiyet taşıyan büyük işletmeleri devlet eliyle yönetme niyetindeyiz. Böylece gelecekte büyük kapitalist sınıfların efen-diliğinin ülkede hâkim olmasının önüne geçmiş oluruz.

Türkiye'nin büyük devletler ve onların uyduları tarafından hâlâ açık veya kapalı olarak çılgınca saldırılara hedef olmasının nedeni, bütün mazlum milletlere kurtuluş

yolunu göstermiş olmasıdır.

BATI DÜ ŞMAN G ĐBĐ,

SOVYETLER

DOST GÖZÜYLE BAKIYOR

Bütün bunlar, Türkiye'nin bü-tün müesseseleriyle ve bugünkü hükümetiyle sadece Sovyet Rus-ya'da güven hissi yaratabileceğini, Batı'nın ise, bize düşman gözüyle bakmasını gerektireceği gerçeğini ortaya koyar.

Milletlerarası siyaset alanında Türk-Fransız anlaşması, Rus-Đn-giliz ticaret anlaşması gibi, şart-ların zoruyla vücut bulmuştur. Bu anlaşma, gelecekte imzalaya-bileceğimiz anlaşmalar gibi, ide-allerimizden vazgeçtiğimiz anla-mını taşımaz.

Sizi kesin surette temin ederim ki, her halükârda Büyük Millet Meclisi'nin Türkiye'si bugüne kadar Sovyet Rusya'ya karşı takip ettiği siyasetten vazgeçmeyecektir ve bu konuya dair yayılmış bütün söylentilerin hepsi yalandır.

SOVYETLER'E KAR ŞI HĐÇBĐR ANLAŞMA YAPMAYACA ĞIZ

Yine aynı şekilde sizi temin ederim ki, Sovyet Rusya'ya karşı doğrudan veya dolaylı olarak asla hiçbir anlaşma yapmayacağız ve hiçbir koalisyona girmeyeceğiz.

Son zamanlarda meydana gelen aramızdaki bütün yanlış an-laşılmalar, her şeyden önce An-kara-Moskova arasındaki yazış-maların oldukça yavaş olmasından kaynaklanmaktadır.

Değerli Başkanım, bu içten açıklamaların iki halkımız ve hü-kümetimiz arasındaki dostane ve kardeşçe münasebetleri daha da kuvvetlendireceği ümidiyle sami-mi kardeşlik hislerimi kabul et-menizi dilerim.

Mustafa Kemal

48

Aydınlık ● 19 OCAK 2003

http://genclikcephesi.blogspot.com