‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol...

376

Transcript of ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol...

Page 1: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere
Page 2: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

Halkevleri Derne¤i ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi

‹stiklal Cad. Orhan Adli Apaydın Sk. No: 10/2 Beyo¤lu / ‹stanbul Tel: 0 212 245 63 41 [email protected]

1. Bask›: Aral›k 2008ISBN: 978-975-6150-00-9

Bask›: Pelit Ofset Tipo Matbaacılık San. Tic. Ltd. fiti Mithatpafla Cad. No: 62/4 Kızılay / Ankara Tel: 0 312 418 70 93

Page 3: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

HALKIN HAKLARIFORUMU

8-9-10 Haziran 2007

Page 4: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere
Page 5: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

‹çindekiler

Sunufl .................................................................................................... 7Önsöz .................................................................................................... 9Halkevleri Genel Baflkan› Abdullah Ayd›n’›n Aç›fl Konuflmas› ............... 11

HALKIN HAKLARI FORUMUI. OTURUM: Neoliberalizm, Devletin ve Toplumun Dönüflümü,Toplumsal Yaflama ‹liflkin Haklar ......................................................... 17 II. OTURUM: Ortado¤u ve Kafkaslar’da Emperyalist Politikalar ve Bar›fl ............................................................ 57III. OTURUM: Kürt Sorunu ve Kardeflli¤in Ülkesini Yaratmak ............ 79

HALKIN HAKLARI KADIN FORUMU I. OTURUM: Neoliberalizm ve Erkek Egemenli¤i:Kad›nlar›n Kamusal Haklar› ve Taleplerimiz ..................................... 109II. OTURUM: Anadolu’da K›zkardefl Olmak ..................................... 181Kad›n Forumu Sonuç Bildirgesi ........................................................ 203

HALKIN HAKLARI ATÖLYE ÇALIfiMALARIE¤itim Hakk› Atölyesi ....................................................................... 217Sa¤l›k Hakk› Atölyesi ........................................................................ 259Bar›nma Hakk› Atölyesi .................................................................... 279Su Hakk› Atölyesi ............................................................................. 289Ulafl›m Hakk› Atölyesi ....................................................................... 297Çal›flma Hakk› Atölyesi ..................................................................... 309Enerji Hakk› Atölyesi ........................................................................ 321Tar›m ve Beslenme Hakk› Atölyesi .................................................... 333Çevre Hakk› Atölyesi ........................................................................ 345Siyasal Haklar ve Özgürlükler Atölyesi .............................................. 353‹letiflim Hakk› Atölyesi ...................................................................... 361

HALKIN HAKLARI FORUMU SONUÇ B‹LD‹RGES‹ ........................ 367

Page 6: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere
Page 7: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

Sunuş

Hak mücadeleleri dünya çap›nda yükseliyor. Sosyalist rejimle-rin 1990'daki çöküflünün ard›ndan günümüzde yaflanan hak müca-deleleri ayn› zamanda özgün bir kurucu misyona da sahip. Günü-müzde hak mücadeleleri, bir yandan genifl kitlelerin neoliberal sal-d›r›lar karfl›s›nda savunma reflekslerini yans›t›rken, di¤er yandandünya çap›nda s›n›f hareketinin yeniden kuruluflunun temelleriniat›yor. Derin bir “muhalefet krizinin” yafland›¤› ülkemizde, soldaaray›fllar bir süredir yo¤unlaflm›flt›. ‹ktidar mücadelesi perspektifi-nin, toplumsal muhalefetin yeniden yap›lanma sürecinde en bafltanbir kez daha infla edilmesi gere¤i ve hak mücadelelerinin dinamikve kurucu karakteri bilinçlerde yavafl yavafl canlanmaya bafllam›flt›.

Halk›n Haklar› Forumu, günümüzde hak mücadelelerinin bukurucu misyonunun yayg›n olarak bilinçlerde uyanmas›nda bir dö-nemeç oldu. Halk›n Haklar› Forumu, hak mücadelelerinin, ülke-mizde halk ile egemenler aras›ndaki saflaflman›n hangi eksende ku-rulmas› gerekti¤ine iflaret ederken, di¤er yandan da ülkenin öndegelen di¤er gündemlerine (ba¤›ml›l›k, gericilik, Kürt sorunu, vb)nereden ve nas›l müdahale edilebilece¤ini de tarif etme gayreti gös-teriyordu. Bu çizgi, solun son 15 y›l›n› kaplayan ve egemen saflafl-malara göre yön tayin edenlere elefltirel bir bak›fl aç›s› getirerek,toplumsal muhalefete yeni bir yönelim kazand›rmay› hedeflemek-teydi. Yaflanan kriz sürecin, bu yeni yönelim ihtiyac›n› çok dahafliddetle hissettirmekte ve hak mücadelelerinin önemini çok dahaartt›rmaktad›r.

Bu nedenlerle “Halk›n Haklar› Forumu” nun tüm tart›flma vekay›tlar›n› sizlerle paylaflmaktan onur duyuyoruz. Bu forum tart›fl-malara, do¤rudan “yaflant›lar” içinde ö¤renilmifl bilgi ve mücadele

7

Page 8: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

deneyimiyle kat›lanlarla, bilim insanlar›n›, ayd›nlar›, emek temsilci-lerini yan yana getirerek gerçeklefltirilmifltir. 21.yüzy›l›n bafllar›ndaeflitlikçi bir toplumsal düzen inflas› bak›m›ndan gerekli bilgi, bilinçve mücadele olanaklar›n› iç içe de¤erlendirme amac› güttü. Foru-mun, ikincil konumu sürekli beslenen “halk›n kad›n yar›s›” için ay-r› mücadeleyi gelifltirecek tart›flmalar ve deneyimler paylafl›ld›.

Bu forum elde edilen ve derinlefltirilmesi gereken sonuçlar ise“Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarakkabul edilmelidir.

Bu forumu gerçeklefltirmek üzere akl›, eme¤i, yüre¤i ile yan ya-na gelerek forumun mutfa¤›nda, atölyelerinde çal›flan, fikri destek-lerini sunan tüm dostlara, ayd›nlara; bu süreçte maddi, manevi vefikri katk›lar›yla forumun kat›l›mc›lar› aras›nda yer alan tüm ku-rumlara; bu fikri aç›l›mlar› hayata geçirmek için çaba sarf eden her-kese teflekkür ederiz. Ayr›ca forumun düzenleyicileri aras›nda yeralarak haz›rl›k aflamas›nda fikri katk›lar›n› sunan ve fakültenin am-filerini, s›n›flar›n›, yemekhanesini kat›l›mc›lara sonuna dek açarak“özgür üniversite” ruhunun nas›l bir fley olabildi¤inin “bir an” içindahi tad›lmas›na olanak sa¤layan A.Ü. SBF Sosyal Politika Araflt›r-ma ve Uygulama Merkezi'ne; forumun haz›rl›k sürecindeki atölyeçal›flmalar›na kat›larak bir k›s›m bafll›klar›n biçimlenmesinde anaaktörler aras›nda yer alan, forumun üçüncü gününde salonlar›n›tahsis ederken maddi, manevi desteklerini hiçbir aflamada esirge-meyen ‹nflaat Mühendisleri Odas› Genel Merkezi'ne; forum süresin-ce etkin bir kat›l›m gösteren ve forum sonuçlar›n›n kitaplaflt›r›lma-s›na büyük katk› sunan Mülkiyeliler Birli¤i'ne ayr›ca teflekkürü birborç biliriz. Elbirli¤i ile gerçeklefltirdi¤imiz bu eserin yaflamda kar-fl›l›k bulmas›n›n yaratabilece¤i devasa enerji ve hayalin, heyecan›ntüm emekçileri, yoksullar›, ezilen halklar› kuflatmas› dile¤iyle…

‹LKNUR B‹ROLHALKEVLER‹ GENEL BAfiKANI

8

Page 9: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

Önsöz

Henüz bafllang›ç aflamalar› yaflanan kriz ortam›n›n dünyada ta-rihsel dönüflümlere gebe oldu¤u her yönüyle sezilebiliyor. Türkiyeise bu tarihsel dönemece çok ilginç bir dizi dinami¤in üst üste bin-di¤i bir atmosferle giriyor. Bir yanda Ortado¤u ve Kafkaslar'da Ame-rikan hegemonyas› k›r›lmaya bafllarken çok kutuplu dünyan›n enönemli saflaflmalar› bölgemizde yaflan›yor. Türkiye'nin ise bu saflafl-malardan fazlas›yla etkilenece¤i ortada. Di¤er yanda ülkemiz ege-menleri aras›nda sert kutuplaflmalar yaflan›yor, geleneksel sermayetasviye edilme endiflesiyle bu ekonomik krizle yüz yüz geliyor. Birdi¤er yanda ise ülkemizin laboratuvar olarak kullan›larak tüm ‹slamülkelerine model olarak sunulan ›l›ml›-‹slam rejimi çetin bir s›nav-dan geçece¤i bir yerel seçim sürecine giriyor. Tüm bu gerilim dina-miklerinin ba¤r›nda, krizin daha ilk dalgalar›n›n vurmas›yla beraberülkenin dört bir yan›nda hak mücadeleleri patlamaya bafllad›. Hakmücadelelerinin son dönemde çok dinamik bir geliflim seyri izledi-¤ine ve giderek genifl kitlelerin benimseme yönüne girdi¤i bir yeni-lenmenin ana motoru oldu¤una hep birlikte tan›kl›k ediyoruz.

Halk›n Haklar› Forumu hak mücadelelerini sistematik bir bak›flaç›s›yla ele alan ilk at›l›m oldu. Bu yan›yla Halk›n Haklar› Forumu-nun ülkemizde a¤›r a¤›r geliflmekte olan toplumsal ayd›nlanmadaanlaml› bir yer iflgal edece¤i daha bugünden belirginleflti.

Bizler Mülkiyeliler Birli¤i olarak Halkevleri'nin bafl›n› çekti¤i vebir çok demokratik kurumun yer ald›¤› bu forumda, haz›rl›k süre-cinden kitaplaflt›rma aflamas›na dek yer alm›fl olman›n k›vanc›n› ya-fl›yor ve bu k›vanc› tüm dost kurumlarla, ayd›nlarla, emekçilerlepaylaflmaktan mutluluk duyuyoruz. Eme¤i geçen herkese teflekkü-rü bir borç biliyoruz. ‹lerde bu çabalar› derinlefltirmek üzere…

AL‹ ÇOLAKMÜLK‹YEL‹LER B‹RL‹⁄‹ GENEL BAfiKANI

9

Page 10: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere
Page 11: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

Halkevleri Genel BaşkanıAbdullah Aydın’ın Açılış Konuşması

De¤erli dostlar, De¤erli bas›n emekçileri,Sevgili mücadele arkadafllar›m merhaba!Halkevleri ve Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Sos-

yal Politika Araflt›rma ve Uygulama Merkezi’nin ortaklafla düzenle-dikleri Halk›n Haklar› Forumu’nu aç›yorum.

Forumumuza çok uzaklardan kendi mücadele örnekleriyle veumut dolu yürekleriyle koflup gelen devrim afl›¤› dostlar›m›za; JamesPetras’a, Henri Veltmeyer’e, Rocia Luna Acevedo’ya, Ahmad Dirki’ye,Cilia Mroueh’e, Katerin Daher’e, S’bu Zikode’ye “hoflgeldiniz” diyo-rum ve kendilerini Anadolu konukseverli¤iyle selaml›yorum.

Yine ülkemizden forumumuza kat›lan, oturumlarda ve de¤iflikatölyelerde düflünceleriyle ve önerileriyle aylardan bu yana forumunörgütlenmesini üstlenen de¤erli bilim adam›, akademisyen, ayd›n,sanatç›, insan haklar› savunucusu; emekten yana parti, dernek, odave sendikalar›n de¤erli yöneticilerine ve üyelerine “hoflgeldiniz” di-yorum.

Halkevlerini ac› ve tatl› günlerinde yaln›z b›rakmayan Halkevidostlar›, siz de¤erli kat›l›mc›larla bu forumda da yan yana olmaktanonur duydu¤umu belirtmek istiyorum.

Yine forumumuza kat›lan, insanca bir yaflam ve güvenli bir ge-

11

Page 12: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

lecek özlemini burada güçlü bir flekilde bir kez daha hayk›racakolan; e¤itim ve sa¤l›k emekçileri, hasta yak›nlar›, ö¤renciler ve ö¤-renci velileri, bar›nma hakk› için mücadele eden gecekondu halk›;Dikmen Vadisi, Mamak, Sulukule, Gülsuyu halk›; su hakk› için yol-lara düflen Sar›yer ve ‹zmit halk›; eme¤ine ve topra¤›na sahip ç›kançiftçiler, köylüler; Eflmeliler, Marafll›lar, Sinoplular, F›nd›kl›l›lar, Ka-radenizli çay üreticileri, Egeli üzüm üreticileri, Bergamal› köylüler;eme¤ine al›nterine sahip ç›kan iflçilere, emekçilere; “Halk›n Haklar›Forumu”na as›l gücü, rengi ve karakteri verecek olan halk›m›za dahofl geldiniz diyorum.

Ayr›ca bizlere ev sahipli¤i yapan Siyasal Bilgiler Fakültesi De-kanl›¤›’na teflekkür ediyorum.

E¤itim, sa¤l›k, bar›nma, ulafl›m, enerji, temiz su haklar›n›n yan›s›ra, di¤er tüm kültürel, ekonomik ve demokratik haklar için y›llar-d›r sokaklarda bask›lara boyun e¤meden yoksullarla ve ezilenlerlekardeflleflen, kader birli¤i yapan, birikim ve emeklerini böylesi bir fo-rumla taçland›ran tüm Halkevci arkadafllar›m› kutluyorum ve sev-giyle kucakl›yorum.

De¤erli dostlar! Bundan dört y›l önce, yine bu salonda dostu-muz James Petras’›n kat›ld›¤› “Emperyalizm, Küreselleflme ve Dire-nifl” konulu bir Halkevi etkinli¤i gerçeklefltirmifltik. James Petrasdostumuz, o etkinlikte yapt›¤› konuflmada, emperyalizmin etnik vedinsel ayr›l›klar› derinlefltirerek, yaratt›¤› fliddet, çat›flma ve gerilimortam› içerisinde neoliberal sömürü politikalar›n› gerçeklefltirdi¤ini,bu flekilde tüm insanl›¤› mutsuz eden savafllara, katliamlara, iflsizlikve yoksullu¤a neden oldu¤unu belirtmiflti. O toplant›da kat›l›mc› ar-kadafllar›m›zdan biri “Emperyalizmin bu vahfli yay›lmac›l›¤›n›n, sö-mürü ve katliamlar›n›n engellenmesinin olana¤› var m›?” diye bir so-ru yöneltmiflti. James Petras, emperyalizme karfl› dünyadaki yeni ör-gütlenme ve mücadele deneyimlerini aktararak “engellemek müm-kündür; ancak cüretkar olmak laz›m” demiflti ve Türkiye’de Halkev-leri’nin bu cüretkarl›¤› gösterdi¤ini söylemiflti.

Evet, biz bugün de cüretkarl›¤›m›z› sürdürüyoruz. Çünkü em-peryalizmin bize dayatt›¤› insanl›k d›fl› uygulamalar, yoksul halkla-ra, isyan etmekten baflka bir seçenek b›rakm›yor. Emperyalizm, tek

12

Page 13: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

tek insanlar› ve ülkeleri “ya savafl politikalar›na onay vereceksin; yada teröristsin” gibi bir cendereye hapsetmek istiyor. Açl›k, sefalet veyoksullukla, insanl›¤› büyük ac›lara bo¤duklar› yetmezmifl gibi, dün-yam›z› da çöllefltiriyor. Biz ise, bize dayat›lan bu dünyay› reddediyorve cüretkar olmaya devam ediyoruz.

De¤erli dostlar, dünyadaki bu geliflmeler ülkemizde de etkisinigösteriyor. Cumhurbaflkanl›¤› seçimi ve genel seçim atmosferi ülke-mizde egemenler aras›nda, egemenlerle halk aras›nda ve halklar ara-s›ndaki gerilimleri had safhaya ç›kartt›. Emperyalist ekonomik poli-tikalar, ABD’nin ülkemize yönelik “›l›ml› ‹slam” projesi, Ortado-¤u’daki savafl süreci ve Kürt sorununda yaflanan t›kan›kl›k, bu geri-limi t›rmand›ran ana faktörlerin bafl›nda geliyor. Ülke egemenleri,kendi siyasi hesaplar›na uygun olarak toplumu çeflitli eksenlerde saf-laflt›rmaya çal›fl›yorlar. Üstelik kendilerine ait bu sahte saflaflmalar›halk›n gündemi gibi sunuyorlar.

Oysa halk›n gündemi bambaflka.Halk kamusal hizmetlerin paras›z olmas›n› istiyor. Tam ba¤›m-

s›z bir Türkiye istiyor. ‹ç çat›flma ve düflmanl›k ortam› de¤il, kardefl-lik ülkesi istiyor. Kendi sorunlar› ve kendi gelece¤i üzerinde söz vekarar sahibi olmak için gerçek halk demokrasisi istiyor.

Halkevleri olarak halk›n bu taleplerini gördük. Egemenlerin ç›-karlar›n›n hiçbir zaman halk›n ç›karlar›yla ayn› olmad›¤›n› biliyoruz.Halk›n haklar›n› sadece ilerici, devrimci halk güçleri savunur. Bizlerde omuz omuza bir mücadele öngörüsüyle halk›n haklar› için yolaç›kt›k.

‹flte tam da bu noktada, ülkemizde solun yaflad›¤› t›kan›kl›klaraiflaret ediyor ve solun yaflad›¤› düflüfl sürecinden ancak güçlü bir ye-nilenme iradesiyle ç›k›labilece¤ini vurgulamak istiyorum. Solun buyenilenme süreci, ideolojik, politik ve pratik mücadele düzeylerinintümünde birden seyretmelidir.

Bu forumun temel amac› da, soldaki bu yenilenme sürecini h›z-land›rma çabas›d›r. Ma¤dur halk kesimlerini, bilim çevrelerini, ay-d›nlar› ve ilerici siyasal dinamikleri bir araya getirerek sorunlara ye-nilenmeci bir perspektifle, hep birlikte çözümler aramakt›r. Bu alan-daki düflünsel ve eylemsel birikimleri ortak bir zeminde ele alarak,

13

Page 14: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

halk›n gerçek gündemine iflaret ederek, solun yeni mücadele düzle-mini kurmakt›r. Bu çal›flma, güncel olarak ise, halktan yana bir yöntafl›mayan ve temelde olumlu bir aç›l›m getirmesi beklenmeyen se-çimlerle kilitlenen, Türkiye’de bir baflka ufkun varl›¤›na iflaret et-mektir. Forumumuz tafl›d›¤› nitelikler ve içerdi¤i zenginliklerle, hal-k›n ortak mücadele kürsüsünün kurulmas›na hizmet edecektir. Bukürsüden hep birlikte bir mücadele program› ve eylem k›lavuzu ola-cak olan HALKIN HAKLARI B‹LD‹RGES‹’ni ç›karaca¤›z

Üç gün, üç gece süren bu forumun verimli ve baflar›l› geçece¤i-ne olan inanc›mla bafl› dik, aln› ak, özgür insanlar›n ülkesini kurun-caya dek cüretkar olaca¤›m›z› belirtiyor ve sizleri bir kez daha say-g›yla selaml›yorum.

Abdullah Ayd›nHalkevleri Genel Baflkan›

14

Page 15: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

Halkın Hakları Forumu

1. OturumNeoliberalizm, Devletin ve Toplumun Dönüşümü,

Toplumsal Yaşama İlişkin Haklar

Konuşmacılar : Metin Özuğurlu,Yasemin Özdek, Fuat Ercan,Henry Veltmeyer, Korkut Boratav, Rocio Luna Acevedo*

2. OturumOrtadoğu ve Kafkaslarda Emperyalist Politika ve Barış

Konuşmacılar : Umar Karatepe, Ahmad Dırki, James Petras

3. OturumKürt Sorunu ve Kardeşliğin Ülkesini Yaratmak

Konuşmacılar : Metin Bakkalcı, Seydi Fırat,Yavuz Önen,S’bu Zikode, Ferda Koç

15

* Rocio Luna Acevedo'nun konuflması teknik sorunlar nedeniyle çevrilemedi¤inden kitapta yer almamaktadır.

Page 16: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere
Page 17: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

1. Oturum

Neoliberalizm,Devletin ve Toplumun Dönüşümü,Toplumsal Yaşama İlişkin Haklar

METİN ÖZUĞURLU:Halk›n haklar› forumunun de¤erli kat›l›mc›lar› sevgili dostlar,

forumumuzun ana temas›n› oluflturan neoliberalizm devletin ve top-lumun dönüflümünü ve çeflitli bafll›klar alt›nda toplumsal yaflamailiflkin haklar meselesini bugün iki konferans ve atölye çal›flmalar›y-la birlikte ele alaca¤›z Burada ise ana forumun neoliberalizm devle-tin ve toplumun dönüflümü toplumsal yaflama iliflkin haklar bafll›kl›konferans› için bulunmaktay›z. Sevgili dostlar e¤er flairin dedi¤i gibi“as›l olan hayat” ise bugün dünyam›z›n hayatla, kapitalizm aras›ndabir tercih noktas›na gelmifl oldu¤u aç›kt›r. Proleteryan›n kendisiylebirlikte insanl›¤› kurtaracak biricik s›n›f oldu¤unu söylemek asl›ndabir yan›yla da sermaye sahiplerinin, kapitalistlerin kendileriyle bir-likte insanl›¤› mahvedecek biricik s›n›f oldu¤unu söylemek olur. Do-lay›s›yla her iki anlam›yla da bu tezin uzun bir zaman içinde de¤il,içinde bulundu¤umuz 21. yüzy›l›n ilk çeyre¤inde çok daha genifl birco¤rafyada yeniden s›nanaca¤› anlafl›lmaktad›r. Hayatla kapitalizmaras›ndaki özsel çeliflkinin görünür hale gelmesinde, son 30 y›l›m›zadamgas›n› vuran neoliberalizmin yeri kuflku yok ki büyüktür. N e -oliberalizm, dört as›rl›k bir maziye sahip olan kapitalist toplumsal

17

Page 18: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

iliflkilerin dünya üzerinde yay›lmac› genifllemeci e¤ilimine muazzambir ivme kazand›rm›flt›r. Dünya nüfusu artan oranlarda meta d›fl› ya-flam alanlar›nda ve geçimlik köklerinden kopart›l›m›fl sermayenindo¤rudan boyunduru¤u alt›na girmifl ve iflçileflmifltir. Süreç devametmekte ve dünyam›z iflçileflmektedir. Bu dalga bir yandan k›r vekentin küçük meta üreticelerini mülksüzlefltirirken di¤er yandan dagöreli refah ve statü sahibi ücretlileri afla¤›ya do¤ru çekmektedir. Ne-o liberalizm kimi sermaye politikalar›n›n bir üst adland›rmas›n›ntopluca bir ifadesi de¤il, belli bir sermaye stratejisidir. Stratejiden sözetmek onu gelifltiren, gerçeklefltiren belli bir karargahtan söz etmeyigerektirir. Bu karargah emperyalizmdir. O halde neo-liberalizmiamerikan hegemonyas› alt›nda belli ölçülerde kollektif bir karakterde tafl›yan emperyalizmin günümüzdeki yeni sömürgeci stratejisiolarak görmek ve adland›rmak mümkündür. Bu sömürge stratejisiuluslararas› planda merkez ve çevre aras›nda yeni bir ifl bölümü ge-lifltirerek dünyan›n ezen ve ezilen kutbu aras›ndaki ba¤›ml›l›k ve sö-mürü iliflkilerini derinlefltiren bir çehreye sahiptir. Bugün art›k em-peryalizm dünyam›zdaki bir fenal›k olmaktan ç›km›flt›r. ‹çselleflmiflolgu niteli¤i gittikçe dolay›ms›z bir hale gelerek, bu özelli¤i daha dabelirginlik kazanarak a盤a ç›kmaktad›r. O halde yeni sömürgeci ne-o-liberal stratejinin bürokratik ve siyasel elit ile yerli sermayenin bü-tün fraksyonlar›n›n uluslararas› tekelci sermayeyle bütünleflmesi ola-rak da görmek mümkündür. Bunun tek bir anlam› vard›r: dünyan›nezilen kutbu bak›m›ndan emperyalizme karfl› mücadeleyle kapitaliz-me karfl› mücadele aras›nda 20. yüzy›l›n ortalar›na, hadi uzatal›mson çeyre¤ine kadar belirgin olan mesafenin ya da aç›n›n bugün ar-t›k tamamiyle kapanm›fl oldu¤udur. Antiemperyalist mücadeleninantikapitalist içeri¤i, ideolojik tercih ya da seçim konusu de¤ildir.Bu,nesnel bir durumdur. Bu durum kendisini en aç›k flekilde, kamusalvarl›klar ve sosyal haklar etraf›nda oluflan s›n›flar mücadelesindagöstermektedir. Bu mücadeleyi kavramak, neo-liberal sömürgecistratejinin kimi temel karakteristiklerini yak›ndan kavramakla ilgili-dir. No-liberalizmin en belirgin karakteri toplumsal meflruiyet aray›-fl› ve kayg›s› duymayan bir sermaye stratejisi olmas›d›r. 19. yüzy›l›nvahfli kapitalizmine benzer ve hatta kimi zaman onu bile arat›r so-

18

Page 19: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

nuçlar do¤urmas› onun bu özelli¤i ile yak›ndan ilgilidir. Onu hoyratve zalim k›lan bu özellik, ayn› zamanda onun en k›r›lgan ve en zay›fyan›na da iflaret etmektedir. Bu koflullarda ayakta kalarak varl›¤›n›sürdürmesi kimi destek kollar›n›n inflas›n› gerektirmektedir. Bunla-r›n aras›nda bilinçleri karartma ve manipülasyon iflleviyle donanm›flmedya hakimiyeti kritik bir yere sahiptir. Bir di¤eri iktisadi alan›emekçi kitleler bak›m›ndan depolitize eden ve yönetiflim ad› verileniktidar fleklidir. Bu iktidar flekli çift tarafl› çal›fl›r. Hem iktisadi alan›depolitize eder; hem de siyasal alan› iktisadi referanslar›ndan, emek-çi halk›n maddi yaflam koflullar› referanslar›ndan kopart›r. Neo libe-ralizmin bir di¤er kayna¤› ise toplumsal muhalefettin meflrutiyet ala-n›n› daraltma ve tahrip etme e¤ilimidir. Bu e¤ilim kendisini toplum-sal muhalefetin aln›na her f›rsatta suçlu damgas›n› vurmak fleklindeortaya ç›kmaktad›r. Pek nazl› ve pek tedirgin olan piyasalar ve sürek-li alarm vaziyetindeki kimi hassasiyetler toplumsal muhalefeti krimi-nal bir vaka olarak takdim etmek bak›m›ndan son derece ifllevselolabilmektedir. Bu ve benzeri mekanizmalara karfl›, neo liberal sö-mürgeci stratejinin ipli¤i pazara ç›km›flt›r. Hiç kuflku yoktur ki bun-da aram›zda temsilcileri de bulunan mazlum dünya halklar›n›n ulus-lararas› mücadelesi tahlil edici bir yere sahiptir. Halk›n haklar› foru-munun neoliberalizmin deflifresinin de yan›nda, insanca bir yaflam›nolanaklar›n› da ortaya koyacak bir etkinlik olmas› dile¤iyle ilk sözüProfesör Yasemin Özdek’e veriyorum.

YASEMİN ÖZDEK:Bugün burada Halk›n Haklar› Forumu için topland›k. Peki ama

neden tarihin bu evresinde yeniden hak mücadelelerini tart›fl›yor,“halk›n haklar›” kavram›n› yükseltmeye ihtiyaç duyuyoruz? Nedentoplumsal hareketlerin gündemini hak alma mücadeleleri belirleme-ye bafllad›? Bu sorular bugünkü toplumsal mücadele perspektifimiz-le ba¤lant›l›d›r.

Bu sorular› yan›tlamaya giriflirken, yaflad›¤›m›z ça¤›n zemininibelirleyen iki temel olguya vurgu yapmak gerekir: 1) Neoliberal po-litikalar›n yol açt›¤› tarihteki en büyük yoksullaflt›rma, mülksüzlefl-tirme ve proleterlefltirme dalgas›n›n getirdi¤i sert toplumsal de¤iflim

19

Page 20: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

ve y›k›m, 2) Sosyalizmin yenilgisiyle birlikte iflçi s›n›f› hareketininbir dönemi kapanan siyasal mücadelesi.

Bu iki temel dinamik, haklar alan›nda bir gerileme sürecini deberaberinde getirdi. Kapitalizmin tarihi boyunca, bir yandan iflçi s›-n›f›n›n örgütlü mücadelesiyle, di¤er yandan ulusal ba¤›ms›zl›k mü-cadeleleriyle elde edilmifl olan haklar topyekun bir sald›r›ya maruzkald›.

Günümüzde iflçi s›n›f›n›n ve ezilenlerin mücadeleleri, esas ola-rak hak gasplar›na karfl› direnifl biçiminde ortaya ç›k›yor. Toplum-sal hareketler neoliberal y›k›ma direnirken, hak mücadeleleriyle biryandan da kendi alternatif ütopyalar›n› infla ediyor ve iktidar de¤i-flimleri için güç biriktiriyorlar.

Bugünkü toplumsal hareketlerin a¤›rl›kla hak hareketleri biçi-minde ortaya ç›kmas›n›n alt›nda, zorlu toplumsal mücadelelerle ka-zan›lm›fl haklar›n geri al›nmas› yat›yor. Sosyalizmin tarihsel bir dö-neminin yenilgisinin ard›ndan kapitalizmin vahfli biçimine geridöndü¤ü koflullarda, anlafl›l›yor ki daha önceden geçilmifl yollar ye-niden geçilecek, eski hak mücadeleleri yeni tarihsel koflullara uyar-lanarak yinelenecek. Bir yandan eski haklar elde tutulmaya çal›fl›l›r-ken, di¤er yandan bugünün koflullar›n›n üretti¤i yeni haklar içinmücadele verilecek.

Burada önce 20. yüzy›l›n ikinci yar›s›nda uluslararas› hukuktainsanlar›n ve halklar›n haklar› olarak kabul edilen kazan›mlar›n gerial›nma süreci üzerine -hak kategorileri bak›m›ndan- bir durum sap-tamas› yapaca¤›m. Daha sonra ise bugün yükseltilecek bir hak hare-ketinin nas›l, hangi ilkeler temelinde flekillenmesi gerekti¤i üzerinegörüfllerimi belirtece¤im.

Halk›n Haklar›n›n ‹hlaliHalk›n haklar›na yönelik sald›r› çok kapsaml›d›r, bugüne de¤in

halk kitlelerinin eflitlik ve özgürlük mücadeleleri sonucu kazan›lm›flhaklar›n bütününe yönelmektedir. Yaln›z sosyal haklar de¤il, kifliselhaklar, siyasal haklar ve halklar›n kolektif haklar› da, neoliberaliz-min ve emperyalizmin sald›r›s› alt›ndad›r.

Neoliberal politikalar›n merkezinde sosyal haklar›n geri al›n-

20

Page 21: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

mas› vard›r. Bu haklar›n dayand›¤› ana fikir, eme¤in piyasan›n ku-rals›z iflleyifline terk edilmemesi, eme¤i koruyucu politikalar›n be-nimsenmesi ve özel mülkiyet hakk›n›n toplum yarar›na s›n›rland›-r›lmas›d›r. Sosyal devlet modelinin tarihe kar›flmas›na paralel ola-rak, sosyal haklar da geride kalm›flt›r. Bugün kapitalist devlet, zorgücünü yaln›z özel sermayenin birikimi için seferber etmektedir.Yoksul kitleler iflsizli¤e ve açl›¤a mahkum edilirken, bar›nma, bes-lenme, adil ücret, sa¤l›k, e¤itim, sosyal güvenlik gibi haklar›n birgeçerlili¤i kalmam›flt›r.

Bu dönüflüm, emek ve sermaye aras›nda bir “tarihsel uzlaflma”an› olan sosyal devletin, kapitalizmin tarihinde -s›n›f mücadelesiningücüne ba¤l› olarak- yaln›z istisnai bir kesinti an› oldu¤unu düflün-dürmektedir. Devlet sermaye s›n›f›n›n ç›plak fliddet ayg›t› rolüne ge-ri dönerken, kapitalist devletin “sermayenin devleti”nden baflka birfley olmad›¤› bir kez daha kan›tlanmaktad›r.

Neoliberal program›n hedef tahtas›nda yaln›z sosyal haklar yok-tur. Klasik kiflisel haklar da tehdit alt›ndad›r. Çünkü devletin sosyalniteli¤inden s›yr›lmas›, devleti bir “güvenlik devleti”ne indirgemifltir.Kapitalist devlet, toplumun de¤il, yaln›z özel mülkiyetin güvenli¤inisa¤lamak için dönüflmektedir.

Bu dönüflüm, genifl yoksul kitleleri kontrol alt›nda tutacak bas-k› politikalar›n› da beraberinde getirmifltir. “Suçla mücadele” ve “te-rörle mücadele” ad›yla sunulan yeni politikalar, sosyal kontrol poli-tikalar›d›r. “Suçla mücadele” ad›na ceza yasalar› sertlefltirilmekte,“terörle mücadele” ad›na ç›kar›lan yeni yasalar, ola¤anüstü hal uygu-lamalar›n› süreklilefltirmektedir. Polis devleti uygulamalar›n›n yay›l-mas›yla, en temel kifli haklar› sistematik bir ihlal sürecine girmifltir.

Sermaye, s›n›rs›z tahakkümü için otoriter rejimlere ihtiyaç duy-maktad›r. ‹flsizli¤e ve yoksullu¤a düflen kitleleri denetim alt›nda tu-tabilmek için kitlesel kapatma politikalar› devreye girmifltir. Son y›l-larda bir dizi ülkede hapishane nüfusu yak›n tarihte görülmemifl öl-çüde artm›flt›r. Önce iflsiz b›rak›larak suça itilen, sonra hapishanele-re kapat›lan yoksullar, hapishanelerde özel flirketlere emek gücü ola-rak kiralanmaya da bafllam›flt›r. Böylece, angaryan›n en vahfli biçim-lerinden biri geri gelmifltir.

21

Page 22: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

“Angarya yasa¤›” gibi en eski haklar›n ihlali, bugün sermaye bi-rikiminin yaln›z eme¤in ücretli köleli¤ine dayanmad›¤›n› göstermek-tedir. Ekonomi-d›fl› zor yöntemleri ücretli köleli¤e efllik etmektedirki, neoliberal politikalar›n önemli özelliklerinden biri de bu noktadaortaya ç›kmaktad›r.

Siyasal haklar›n da alt› oyulmaktad›r. Çünkü neoliberalizmin“yönetiflim” reformlar›, sermayeye siyasal kararlar› belirleme yetki-sini vermekte, böylece temsili demokrasiyi fiilen çökertmektedir.Son y›llarda birçok ülkede hükümetlere ekonomi politikalar›n› dik-te eden, sermaye örgütlerinin ve flirketlerin içinde yer ald›¤› resmikurumlar belirmifltir, bu kurumlar baflta oy hakk› olmak üzere hal-k›n siyasal haklar›n› ifllevsizlefltirmektedir. Örne¤in, Türkiye’de sonbirkaç y›ld›r ç›kar›lan ekonomiyle ilgili yasalar›n bir bölümününtaslaklar›, TÜS‹AD, TOBB, YASED, T‹M gibi sermaye örgütlerininiçinde yer ald›¤› “Yat›r›m Ortam›n› ‹yilefltirme Koordinasyon Kuru-lu” taraf›ndan haz›rlanm›flt›r. Bir devlet bakan›n›n baflkanl›k etti¤i,ekonomi bürokratlar› ile sermaye örgütlerinin kat›ld›¤› bu kurul,Türkiye’nin ekonomi politikalar› ile ilgili parlamentodan geçirilecekyasalar› kararlaflt›rmaktad›r.1

E¤er yasalar› sermayedarlar haz›rlayacaksa, seçimlerin yap›lma-s›n›n, halk›n oy vermesinin ve parlamentolar›n varolmas›n›n da biranlam› yoktur. Bu anlamda siyasal haklar ihlal edilmektedir. Özel-lefltirmelerin alan›na siyasal karar alma süreçleri de dahil edilmifltir.Bunun anlam›, parlamenter demokrasiden aç›k oligarflik bir siyasalsisteme geçifltir. Bir az›nl›¤a aç›kça devletin politikalar›n› belirlemeimtiyaz› verilmektedir. T›pk› geçmiflte oy hakk›n›n yaln›z mülk sa-hibi s›n›flar›n tekelinde olmas›na benzer bir geriye dönüfl süreci ya-flanmaktad›r.

Buraya kadar ihlal edildi¤inden söz etti¤im “siyasal haklar”, “ki-flisel haklar” ve “sosyal haklar”, halen ka¤›t üzerinde geçerli uluslara-ras› hukukta “insan haklar›” niteli¤i tart›flmas›z olan haklard›r. Belirt-meye gerek yok ki, neoliberal politikalar toplumun genifl kesimleri-

22

1 Ayr›nt› için bkz. Yasemin Özdek, “Türkiye’de fiirket Egemenli¤i Devri”, Hukuk ve Adalet,

Elefltirel Hukuk Dergisi, Y›l 4, Say› 10, ‹lkbahar 2007, s. 287-328.

Page 23: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

nin “insan haklar›”n›n da karfl›s›ndad›r.T›pk› kapitalizmin ilk yüzy›llar›nda oldu¤u gibi bugün de kapi-

talist devlet halka fliddetten baflka bir fley sunmamaya bafllarken, em-peryalizm geçmifl sömürgecilik deneyimlerinden ö¤rendiklerini ye-niden uygulamaya koyuyor, aç›k iflgallerden paral› askerleri savaflt›r-maya kadar, feodal iliflkileri canland›r›p kukla hükümetler kurmak-tan halklar›n do¤al kaynaklar›na do¤rudan el koymaya kadar… Budurum ise, 20. yüzy›lda uluslararas› hukukta halklar›n hakk› olarakkabul edilmifl kolektif haklara emperyalizmin sald›r›s›n›n fliddetiniart›r›yor.

Halklar›n haklar›, sömürge ülkelerin biçimsel ba¤›ms›zl›klar›n›kazanmalar›ndan sonra, Sovyetler Birli¤i’nin deste¤ini de arkalar›naalarak Birleflmifl Milletlere tafl›d›klar› “halklar›n eflitli¤i” ve “ulusal ba-¤›ms›zl›k” ilkeleri temelinde biçimlenmifltir. Bu haklar›n bafl›nda“halklar›n kendi gelece¤ini belirleme hakk›” gelir. Bu hak, halk›nkendi siyasal statüsünü özgürce seçme hakk›n›, do¤al kaynaklar› vezenginlikleri üzerinde halk›n kendi yarar›na özgürce tasarrufta bu-lunma hakk›n› içerir.2

So¤uk Savafl döneminde ba¤›ms›zl›klar›n› kazanarak BirleflmiflMilletlere üye olan sömürge ülkeler, bu anti-emperyalist ilkelerinuluslararas› hukuka girmesini sa¤lam›flt›r. Aç›kt›r ki, bugün So¤ukSavafl döneminin ürünü olan bu uluslararas› hukuk ilkeleri yok sa-y›lmaktad›r. ‹hlal edilen halklar›n haklar›na, çevre hakk›, bar›fl hak-k› gibi haklar dahildir.

‹flte bugün dünya halklar›n›n anti-emperyalist ve anti-kapitalistyeni bir hak mücadelesi dönemini açmalar› için sebepler k›saca bun-lard›r. Yükselmeye bafllayan halk hareketlerinin zemininde, emekçi-lerin ve ezilen halklar›n yüzy›llard›r u¤runa büyük mücadelelerle ka-pitalist devleti ve uluslararas› düzeni reforma zorlayarak elde etti¤ihaklar›n gaspedilmesi, tarihin ak›fl›n›n geriye döndürülmek istenme-si, yeni bir barbarl›k devrinin aç›lma giriflimi vard›r.

23

2 Bkz. Birleflmifl Milletler taraf›ndan 1966’da kabul edilen Kiflisel ve Siyasal Haklar Uluslara-

ras› Sözleflmesi ile Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Uluslararas› Sözleflmesinin 1. mad-

deleri.

Page 24: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

‹flçi s›n›f›n›n 20. yüzy›lda sosyal haklar› kabul ettirmesiyle kapi-talizm bir reformdan geçmifltir. ‹kinci olarak, ulusal kurtulufl savafl-lar›yla sömürge ülkelerin biçimsel ba¤›ms›zl›klar›n› kazanmalar›uluslararas› sistemi reforma u¤ratm›flt›r. Kuflkusuz, bu iki boyutlureform süreci de, ne sermayenin egemenli¤ini, ne sömürgelerin em-peryalizme ba¤›ml›l›¤›n› sona erdirmifltir. Ancak 20. yüzy›lda ezilens›n›flar›n ve sömürülen halklar›n baz› k›smi kazan›mlar elde etti¤iniyads›mak da mümkün de¤ildir. fiimdi bu miras yok edilmektedir,halklar›n tepkisi bu geriye do¤ru dönüflüm sürecinedir.

Bugünkü hak mücadelesinin ilk etaptaki hedefi, kazan›lm›fl hak-lar›n korunmas›/geri al›nmas› olmal›d›r. Ancak bu hedef yeterli de-¤ildir. Mevcut insan haklar› listesinin içinde “özel mülkiyet hakk›”bir “insan hakk›” olarak durdukça, genifl kitlelerin haklar› da her za-man k›r›lgan ve geri al›nabilir durumda olacakt›r.

Özel Mülkiyet Hakk›n›n Egemenli¤iNeoliberal program, yaln›z bir az›nl›¤›n haklar›n› korumaktad›r.

O da, sermaye s›n›f›n›n özgürlükleridir. Bugün yükselen haklar, söz-leflme özgürlü¤ü, giriflim özgürlü¤ü, rekabet özgürlü¤ü, ticaret hak-k›, fikri mülkiyet haklar›, yat›r›m özgürlü¤ü gibi yaln›z sermaye sa-hiplerinin yararlanabilece¤i haklar/özgürlüklerdir.

Kapitalistlerin yararland›¤› haklar›n merkezinde “özel mülkiyethakk›” yatar. Burjuva devrimlerinde burjuvazinin “insan haklar›” slo-gan›n› bayrak edinmesinin temelinde de burjuva özel mülkiyetininkorunmas› vard›r. Örne¤in, 1789 Frans›z ‹nsan ve Yurttafl Haklar›Bildirisinde mülkiyet hakk› “kutsal” bir hak olarak ilan edilmifltir.Ça¤›m›z›n insan haklar› listesini veren ‹nsan Haklar› Evrensel Bildi-risi de, mülkiyet hakk›n› bir “insan hakk›” olarak kabul etmifltir.

Bugün özel mülkiyet hakk› s›n›rlar›ndan kurtulmufltur. Kamuiflletmeleri, limanlar, sahiller, yollar, köprüler gibi kamusal varl›klarözel mülkiyet konusu haline getirilirken, gerçekte yaln›z bir az›nl›-¤›n imtiyaz› olan özel mülkiyet hakk›, “insan hakk›” olarak toplumadayat›lmaktad›r.

Liberal ideolojinin “insan haklar›” kuram› ve prati¤inin s›n›fla-rüstü bir nitelik tafl›d›¤› iddias› yanl›flt›r. Burjuva devrimlerinin dev-

24

Page 25: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

rimci s›n›f› olan burjuvazi, yaln›z kendi egemenli¤ini istemifl ve ken-disi için istedi¤i mülkiyeti, güvenli¤i, özgürlü¤ü sözde herkesin “in-san hakk›” olarak lanse etmifltir. Bugün haklar alan›nda yaflanan sü-reç, “insan haklar›”n›n tam da bu orijinal burjuva içeri¤ine geri dön-dürülmesidir. Neoliberal dönemde sermayenin eme¤e karfl› s›n›f sa-vafl›n› fliddetlendirmesiyle, kapitalizmin “insan haklar›” ideolojisi deasl›na rücu etmekte ve ezilen s›n›flar›n mücadeleleriyle 20. yüzy›l›nikinci yar›s›nda insan haklar› listesine eklenen sosyal ve kolektif hak-lardan boflanmaktad›r.

Kuflkusuz, 20. yüzy›lda da insan haklar›ndan as›l yararlanan s›-n›f, sermaye s›n›f› olmufltur. Hatta, tekelci kapitalizmin geliflmesiyle“insan haklar›”n›n flirketlerce gaspedilme süreci aç›lm›flt›r. Bunun te-melinde, kapitalist hukukta flirketlerin “kifli” statüsünde say›lmas›yatar; kifli say›ld›klar› için insanlar›n haklar›ndan flirketler de yarar-land›r›l›r. Örne¤in, ABD’de flirketlerin “kifli haklar›” mahkeme karar-lar›yla korunmaktad›r. Bu yöndeki ilk karar 1886 tarihlidir ki, tamda tekelci kapitalizmin geliflti¤i döneme rastlar. Bu tarihte ABD Yük-sek Mahkemesi, flirketlerin “yasalar önünde eflitlik hakk›”n› tan›m›fl-t›r.3 Mahkemeye göre, flirketlerin ticari ve siyasi “ifade özgürlü¤ü” devard›r ve bu özgürlük, flirketlerin milyonlarca dolar harcayarak lobiyapma ve seçimlerde destekledikleri adaylar için kampanya yürütmehakk›n› da içermektedir.4

fiimdi sormak gerekir: Dünyada kaç kifli, seçim kampanyalar›n-da milyonlarca dolar harcayarak “siyasi ifade özgürlü¤ü”nü kullan-ma olana¤›na sahiptir? ‹flte bu soruyu soran ABD yurttafllar›, flirket-lerin “kifli” statüsüne son verilmesi ve kifli haklar›ndan sadece gerçekkiflilerin, yani insanlar›n yararlanmas› için bir mücadele bafllatm›flt›r.

K›sacas›, kapitalizmde bireylere tan›nan haklar “s›n›flarüstü” birnitelik tafl›maz, haklardan herkes eflit biçimde yararlanmaz. Sermaye

25

3 1886’da ABD Yüksek Mahkemesi, Santa Clara County v. Southern Pacific Railroad

Company davas›nda, ABD Anayasas›n›n 14. De¤iflikli¤indeki “kifli” teriminin flirketleri deiçerdi¤ine karar vermifl, böylece flirketlerin (14. De¤iflikli¤in içerdi¤i) “yasalar›n eflit koru-mas›ndan yararlanma hakk›” bir mahkeme karar›yla tan›nm›flt›r.4

Tom Stites, “How Corporations Became Persons”, (www.uuworld.org/2003/03/feature1a.html), (07.11.2006).

Page 26: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

s›n›f›, kendi özgürlü¤ünden baflka bir özgürlü¤ün peflinden koflmaz.Bu da s›n›f çat›flmas› gerçe¤inden do¤ar. Eflitsiz bir toplumsal düzen-de hukuken herkesin hakk› olarak tan›nan haklar›, fiilen sadece biraz›nl›k kullanabilir. Bu da insan/yurttafl haklar›n›n pratikte “imtiyaz-lar” olarak somutlaflt›¤›n› gösterir.

O halde, ayr›cal›kl› bir az›nl›k d›fl›nda kalan halk›n da kendihaklar›n› istemesi, kendi s›n›fsal ç›karlar› için mücadele vermesi ge-rekir. Bu mücadelenin birinci k›lavuz ilkesi, özel mülkiyet hakk›n›n“insan hakk›” niteli¤ini reddetmektir.

Hak Kavram›n›n Devrimci Potansiyelini Harekete GeçirmekGörüldü¤ü gibi, kapitalist hukuk düzeninin tan›d›¤› haklar, im-

tiyazlara dönüflebilmektedir. Bu özellik, asl›nda s›n›fl› toplumlar›ngenel özelli¤idir. Feodal hukukta da haklar, ayr›cal›kl› s›n›f›n imti-yazlar›ndan baflka bir fley de¤ildir. Burjuva hukukunun insan hakla-r› anlay›fl›n›n fark› ise, haklar› “herkesin hakk›” olarak ilan etmesi,ama pratikte bu haklardan a¤›rl›kla egemen s›n›f›n yararlanmas›d›r.

Oysa, insan haklar›n›n imtiyazlardan ay›rt edilmesi gerekti¤iaç›kt›r. Haklar›n imtiyazlara dönüflmemesi için gerekli olan fley, hak-lardan herkesin eflit biçimde yararlanabilece¤i bir toplumsal düzeniinfla etmektir. Ancak bu, uzun vadeli bir hedeftir. Bugünden müm-kün ve gerekli olan fley ise, o eflitlikçi toplumsal düzen hayalini hakmücadeleleriyle ad›m ad›m kurmaya giriflmektir.

Toplumsal mücadelenin hedefini ve program›n›, “halk›n hakla-r›” kavram›yla tasarlamak mümkündür. Halk›n hak program›, somutmücadele süreci içinde yarat›lacakt›r. Zaten insan haklar›n›n geliflimtarihi de toplumsal mücadele süreçleriyle iç içedir. Tarihd›fl› biçim-de “do¤a”dan gelmifl, yukar›dan verilmifl, iktidarlar taraf›ndan ba¤›fl-lanm›fl haklar yoktur. Haklar, daima afla¤›dan yükseltilmifl ve top-lumsal mücadele süreçleri içinde do¤mufltur. Bu anlamda hak kav-ram›n›n devrimci bir potansiyeli vard›r. Bu devrimci potansiyel, hemburjuva devrimlerinde, hem de sosyalist devrimlerde kan›tlanm›flt›r.

Kapitalizmin tarihi boyunca da halk›n haklar›, sömürü ve bask›-ya karfl› direniflin temeli olmufltur. Hak hareketi güçlü ve baflar›l› ol-du¤u zaman reformlara yol açm›fl, hatta hak kavram› devrimlerin

26

Page 27: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

slogan›na dönüflmüfltür.Örne¤in, ‹ngiltere’de kapitalizmin ilk yüzy›llar›nda ezilen s›n›f-

lar›n mücadelesi, halk›n gaspedilen eski haklar›n›n savunusunuamaçlam›flt›r. 18. yüzy›lda halk›n ortak kulland›¤› topraklar özelmülk haline getirilirken, halk geleneksel haklar›na sahip ç›km›fl;haklar›n› geri almak amac›yla bir protesto hareketi bafllatm›flt›r. Ya-saklanan yollardan geçmifl, çitleri-kap›lar› parçalam›fl, eski ortakalanlardan yararlanmaya (avlanmaya, ormanlardan çal› ç›rp› topla-maya vs.) devam etmifltir.5 Haklar için direniflin bu tarihsel ba¤lam›,t›pk› içinde yaflad›¤›m›z özellefltirme sürecine benzemektedir.

Bugünkü insan haklar› listesinin “sosyal haklar” demetinin kaza-n›lmas›nda oldu¤u gibi, siyasal haklar›n bir imtiyaz olmaktan ç›ka-r›lmas›nda da iflçi s›n›f›n›n mücadelesi belirleyicidir. Chartizm, kapi-talizmin siyasal aç›dan demokratiklefltirilmesinin sembolik itici gücüolmufltur. 1840’larda ‹ngiliz iflçilerinin Chartist hareketi, milletveki-li seçilmek için mülkiyet koflulunun kald›r›lmas›n›, bütün yetiflkinerkekler için oy hakk›n›,6 gizli oyu, seçimlerin her y›l yenilenmesini,seçim bölgelerinin eflitli¤ini istemifl, yoksullar›n da parlamentoya gi-rebilmesi için milletvekillerinin vergiden muaf tutulmas›n› ve ücretalmalar›n› talep etmifltir. E¤er bu ilkeler parlamenter demokrasilerinkural› haline gelmiflse, bugünkü kuflaklar bu siyasal haklar›n› Char-tist hareket baflta olmak üzere iflçi s›n›f›n›n atalar›na borçludur.

Chartizm, hak mücadelesinin kapitalist sistemde reforma yol aç-mas›na bir örnektir. De¤inece¤im bir baflka örnek ise, 1917 Rus dev-rimidir. Bu örnek, “halk›n haklar›” program› ile sosyalist devrim ilifl-kisine ›fl›k tutar.

Ekim Devriminden yaklafl›k üç ay sonra, 4 Ocak 1918’de sos-yalist iktidar Emekçi ve Sömürülen Halk›n Haklar› Bildirisini ilan

27

5 Bkz. E.P. Thompson, Avam ve Görenek, (Çev. Uygur Kocabaflo¤lu), Birikim Yay›nlar›,

‹stanbul, 2006.6

Oy hakk›n›n genellefltirilmesi talebini ilk yükseltenler, 1640’lar›n ‹ngiltere’sinde Levellershareketidir. Bu hareketin üyeleri, ‹ngiliz devriminde monarfliye karfl› burjuvazinin saf›nda sa-

vaflan, ancak devrim sonras›nda eskisinden bask›c› bir düzenin kuruldu¤unu gören ve bur-

juvaziye muhalif bir hareket bafllatan burjuva ordusunun halktan gelen askerleridir. Levellershareketinin -baz› s›n›rlar› olsa da- oy hakk›n›n genellefltirilmesi talebi, siyasal haklar için hal-

k›n mücadelesinin kapitalizmin çok erken tarihlerine kadar geriye gitti¤ini göstermektedir.

Page 28: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

etmifltir.7 Bu bildirinin hak öznesi, emekçilerdir. Sosyalist devrimink›sa bir program›, bu bildiride verilmifltir. Bu bildiri, bize flunu an-lat›r: Halk›n mücadelesi kurucu bir iktidarla sonuçlan›rken, emek-çilerin hak program› bir devrim program›na dönüflmüfltür. Bugünde muhalif bir hak hareketinin bir devrim program›n› beraberindegetirme potansiyeli vard›r.

Halk hareketlerinin haklar program›nda, kuflkusuz anti-emper-yalist ilkeler de yer bulacakt›r. Bu konuda tarihsel bir örnek, Afrikak›tas›nda ortaya ç›km›flt›r. 1976’da Cezayir’de bir araya gelen Afrikaülkelerinden sendikalar, ayd›nlar ve kurtulufl hareketleri, Halk›nHaklar› Evrensel Bildirisini ilan etmifltir.8 Bu bildiri anti-emperyalist-tir, halklar›n eflitli¤i ve özgürlü¤ü için mücadele hakk› üzerine te-mellenir. ‹nsan haklar›na “devrimci” yaklafl›m› somutlaflt›ran bir bel-ge olarak kabul edilen9 bu bildiri, uluslararas› alanda “halklar›n hak-lar›” kavram›n› bugünkü içeri¤ine ulaflt›ran öncü ad›mlardan biridir.

Bugünkü hak hareketleri, baz› dönüm noktalar›na de¤indi¤imiflte bu tarihsel miras üstünde yükselecektir. fiimdi bu miras› de¤er-lendirerek kendi yolumuzu bulma evresindeyiz.

Bugün dünyada geliflen sosyal hareketlerin zaaf›, genellikle ba-¤›ms›z s›n›fsal bir programa ve iktidar mücadelesi anlay›fl›na sahipolmamalar›d›r. Bu nedenle de, halk deste¤ini kazand›ktan bir süresonra statükoculu¤a düflebilmekte ve kitlelerden kopabilmektedir-ler. Neoliberalizme karfl› sosyal hareketler, ço¤unlukla hak kay›pla-r›n› engellemek ve bu haklar› geri almakla s›n›rl› bir mücadele an-lay›fl›na sahipler. Bu s›n›rl›l›k, bugünkü toplumsal hareketlerin bi-lincinde baflka bir toplumsal düzen tasar›m›n›n olgunlaflmad›¤›n›gösterdi¤i gibi, ezilenlerin kendi güçlerinin bilincine de tam olarak

28

7 Bildiri metni için bkz. Server Tanilli, Anayasalar ve Siyasal Belgeler, ‹stanbul, 1976, s. 583-

585. 8

Metin için bkz. Issa G. Shivji, The Concept of Human Rights in Africa, Codesria BookSeries, London, 1989, s. 111-115. Afrika k›tas›nda do¤an bu bildiri, ulusal bildirilere de esinkayna¤› olmufl, örne¤in 1993’te kabul edilen Filipin ‹nsan ve Halk Haklar› Bildirisi, CezayirBildirisinden ilham alm›flt›r. Filipin ‹nsan Haklar› Savunucular› Birli¤i (PAHRA) taraf›ndanAral›k 1993’te düzenlenen ‹nsan Haklar› Zirvesinde kabul edilen bu bildiri metni için bkz.‹nsan Haklar› Yaz›lar›, Özel Say› 1, ‹HD Yay›n›, tarihsiz, s. 145-154.9

Bkz. I. G. Shivji, a.k., s. 93 vd.

Page 29: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

varamad›¤›n› yans›t›yor. Oysa proletaryan›n hiçbir zaman olmad›¤›kadar genifllemesi, yeni bir toplumsal düzenin kurucu öznesine dö-nüflmesi için de, tarihte hiçbir zaman olmad›¤› kadar elveriflli bir ze-min sunuyor. fiimdi bu zemin üstünde, ezilenlerin “hak ihlallerininma¤duru” olmaktan ç›k›p, yeni bir toplumsal düzenin “kurucu öz-nesi” rolüne evrilmesi gerekiyor.

Bu tarihsel eflikte “halk›n haklar›” mücadelesinin anlam› ve mis-yonu ne olacakt›r? Bu misyon, halk›n haklar›n›n nas›l tasavvur edil-di¤ine ba¤l› olarak flekillenecektir. Halk›n haklar›n› içeren bir prog-ram, bir toplumsal düzen tahayyülüne dayan›r. Halk›n nas›l bir top-lumsal düzen istedi¤i, bu programda dile gelir. “Halk›n haklar›”program›, reformcu bir bak›flla da, devrimci bir bak›flla da yaz›labi-lir. Onu bugün devrimci bir perspektifle oluflturmak, yaln›z gaspe-dilen haklar› yeniden talep etmekle s›n›rl› kalmamay› ve evrenselhaklar katalogunu geniflletmeyi gerektiriyor. Bir haklar katalogu, eflitve özgür bir toplumsal düzen tasar›m›n›n unsurlar›n› içerdi¤i ölçü-de ancak, gerçekten “devrimci” olacakt›r.

Bu anlamda bugünkü hak mücadelelerinin, yeni dönem devrim-ci halk hareketlerinin kurucu rolünü oynayabilme potansiyeli vard›r,t›pk› 1848 devrimlerinde proletaryan›n s›n›f savafl› için ilk kez tarihsahnesine ç›k›fl›nda “ifl ve ekmek” diyerek sosyal haklar›n felsefesinigüçlü biçimde dile getirmesinde oldu¤u gibi. Bu sosyal haklar dahasonra, en genifl güvencelerini sosyalist rejimlerde buldular.

fiimdi takip etmemiz gereken, kapitalist sistem içinde muhalifolarak istedi¤imiz haklarla, sosyalist bir sistem içinde mümkün ola-bilecek haklar›m›z aras›ndaki sürekliliktir.

Halk›n Haklar› Hareketini ve Program›n› Yaratmak‹çinde bulundu¤umuz tarihsel aflama, Türkiye’de de yoksullafl-

t›r›lan halk kitlelerinin neoliberalizme ve emperyalizme karfl› direni-flini, bir “halk›n haklar›” program› etraf›nda örgütleme gere¤ini du-yuruyor. Mücadele alan›nda, toplumsal mücadelenin özneleri tara-f›ndan formüle edilecek böyle bir program, toplumsal talepleri geniflkitlelerin bilince ç›karmas›na yard›m edecek ve halk›n ortak bir mü-cadele çizgisinde birleflmesini sa¤layabilecektir.

29

Page 30: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

Kuflkusuz, böyle bir hak program›n› oluflturmadan önce, çeflitlialanlarda hak gasplar›na karfl› eyleme geçmek gerekir. Bu eylem sü-reci içinde hak gasplar› tan›mlanabilecek, toplumsal talepler berrak-laflacak ve hak arama mücadelesinin özneleri flekillenecektir. Bundansonra ancak, kapsay›c› bir program oluflturman›n zaman› gelecektir.

“Halk›n haklar›”n› belirleyecek olan da halkt›r. Neyi istedi¤ine,ne için mücadele verece¤ine karar verme hakk›, belirtmeye gerekyok ki halka aittir. Kiflisel olarak, bugünün koflullar›nda bir halk›nhaklar› program›n›n flu ilkeler temelinde biçimlenmesi gerekti¤inidüflünüyorum: Toplumsal mülkiyet, do¤rudan demokrasi ve bask›-ya karfl› direnme hakk›. Bunlar, emekten yana, devrimci bir halk›nhaklar› program›n›n özüne sinmesi gereken bafll›ca ilkelerdir.

Toplumsal mülkiyet hakk›, insanlar aras›nda gerçek bir eflitlikhakk›n›n ön flart›d›r, bu nedenle devrimci bir içerikle düflünülmeli-dir. Ancak, içinde yaflad›¤›m›z özellefltirme süreci nedeniyle, bu haktalebinin yöneldi¤i acil hedef, özellefltirme program›n› durdurmakve mevcut özellefltirmelerin halka kaybettirdiklerini geri almak ol-mal›d›r.

Do¤rudan demokrasi talebi, halk› pasif ve yönetilen bir toplu-luk halinden ç›karmak için gereklidir. Demokrasi kavram› orijinalanlam›yla kavranmal› ve “halk iktidar›” içeri¤iyle anlafl›lmal›d›r. Bu-gün demokrasi “temsili demokrasi” formülüyle özdefllefltirilmifl,halk siyasi gücünü baflkalar›na devrederek iktidardan yabanc›laflt›-r›lm›flt›r. Do¤rudan demokrasi talebi, parlamenter demokrasilerde-ki bugünkü yozlaflmaya karfl› bir uyar› niteli¤ini de tafl›yacakt›r. Ay-r›ca, flimdi neoliberalizmin “yönetiflim” reformlar›yla parlamenterdemokrasi dahi tehdit alt›ndad›r. Buna karfl› durmak ve siyasi ikti-dar›n bir az›nl›k sermaye grubu taraf›ndan özellefltirilmesine izinvermemek için, demokrasinin gerçek anlam›n›, yani “halk egemen-li¤i” talebini yükseltmek gereklidir. Yenilenmifl bir siyasal haklarprogram›nda, t›pk› 1840’lar›n Chartist hareketinin yapt›¤› gibi, si-yasal haklar› topluma yaymay› amaçlayan somut talepler yer bulma-l›d›r. Elbette böyle bir programda, Chartizmin parlamenter demok-rasi ile s›n›rl› çerçevesi afl›lmal›d›r, halka vekiller seçmekten çokas›llar› harekete geçirecek, yöneten-yönetilen ayr›m›n› d›fllayacak

30

Page 31: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

“halk›n siyasal haklar›” üretilmelidir.Bask›ya karfl› direnme hakk›, eski bir hakt›r. Burjuva devrimle-

ri, meflruiyet kayna¤› olarak bu hakka dayanm›flt›r. ‹ngiliz devrimi-nin burjuva düflünürü Locke direnme/devrim hakk›n› kuramlaflt›r-m›fl, ‹ngiliz burjuvazisi gibi Amerikan ve Frans›z devrimcileri de buhakka yaslanarak eski rejimi y›kman›n meflru oldu¤u fikrinin pro-pagandas›n› yapm›flt›r. 1789 Frans›z Bildirisi, “zulme karfl› direnmehakk›”n› “do¤al bir insan hakk›” olarak ilan etmifltir. Amerikan Ba-¤›ms›zl›k Bildirisi (1776) de, “herhangi bir yönetim biçimi (yaflam,özgürlük ve mutlulu¤a eriflme haklar›na) ulaflmada köstekleyici ol-maya bafllad›¤›nda, bu yönetimi de¤ifltirmek ya da düflürmek, yenibir yönetim kurmak… halk›n hakk›d›r” diyerek, Amerika’n›n ‹ngil-tere’den ba¤›ms›zl›¤›n› ilan etmifltir.10 Ancak, devrimler s›ras›ndayükseltilen direnme hakk›n›n “insan/halk hakk›” niteli¤i, devrimlersonras›nda unutturulmufltur. Öyle de olsa, direnme hakk› meflru-iyetini tarihsel koflullardan al›r. ‹ktidar despotlaflt›¤›nda, halktankoptu¤unda ve halka karfl› oldu¤unda, halk›n direnme hakk› do¤ar,böyle bir ortamda bu hakk› kullanmak insan›n ve halk›n onurunukoruman›n da olmazsa olmaz kofluludur.

Haklar için toplumsal mücadele uzun bir geçmifle dayan›r. Butarihe yeni bir halka eklemek için flimdi s›ra bugünkü kuflaklardad›r.Kapitalist sistemin do¤urdu¤u somut çeliflkiler temelinde bugün ve-rilecek hak mücadeleleri, kapitalizme muhalif sosyal güçlerin örgüt-lenme zemini oldu¤u gibi, alternatif yeni bir toplumsal düzen tasar›-m›n›n da filizlenip boyverece¤i alanlar olma potansiyeline sahiptir.

FUAT ERCAN:Konu bafll›¤› neoliberalizm; devlet, toplumun dönüflümü, hak-

lar olunca ifl biraz zorlafl›yor. Çok s›kça konufltu¤umuz neolibera-lizm kavram›ndan bafllamak istiyorum. Burada son y›llarda, muhalifsol kesimin, neo liberalizm kavram›n› kullan›rken ve elefltiri yapar-

31

10 Metin için bkz. Janko Musulin (Derleyen), Hürriyet Bildirgeleri, (Çev. Necmi Zeka), Belge

Yay›nlar›, ‹stanbul, 1983, s. 79.

Page 32: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

ken biraz dikkat etmeleri gerekti¤ini düflünüyorum. Tabii ki neo li-beralizm kavram›n› elefltirece¤iz, onun üzerine bir dil kuraca¤›z.

Basit bir örnek vereyim. Bir dönem farkl› s›n›flardan ö¤rencile-rime bir soru sormufltum: “Neoliberalizm sizce ne anlama gelir?” di-ye. Yaz›lardan da farkediyorsunuz ki; ‹slami olsun, farkl› kökenli ol-sun, neoliberalizm unsuruna karfl› tespit etti¤im iki unsur var: Bir ta-nesi neoliberalizmin asl›nda kötü politikalar oldu¤u. ‹kincisi de ye-ni oldu¤u. Biraz bu neoliberalizm kavram›n›n sol gündemli olmas›-n›n anlaml› oldu¤unu ama iki tane de¤iflkenin üzerinde durmam›zgerekti¤ini dile getirmeye çal›flaca¤›m.

Neoliberalizm kavram› art›k kitlelerin dilinde daha çok kötü yö-neticilerin, politikac›lar›n belli bir dönem uygulad›¤› bir dile dönüfl-müfl durumda. Bunun çok kötü bir sonucu var; o da birazdan anla-taca¤›m politika yapma hakk›n›n ve kendisini de olumsuzlayan birdile dönüflmesi. ‹kincisi ise son zamanlarda daha çok belirli bir dö-neme ait bir kopuflun ifadesi olarak görülüyor. Oysa asl›nda neolibe-ralizm kavram›n› analiz ederken, Türkiye penceresinden bakarsak,neoliberalizm kavram›n› analiz ederken akl›ma birkaç fley geliyor.Bir tanesi;

1920’lerden bafllay›p 1950’lerde “her mahallede bir milyoneryarataca¤›z” vurgusu vard›. Ve gerçekten de her mahallede bir mil-yoner yarat›l›rken, sanki o milyoner kendili¤inden olacakm›fl gibi“her mahallede iflçiler de, emek gücünü satamayan iflsizler de yara-taca¤›z” denmezdi. Bu 30’lar, 40’lar, 50’ler özellikle 60’larda her ma-hallede milyoner yaratma, sermaye birikim sürecinde Koçlar›, Sa-banc›lar› yaratma sürecine denk geliyor. 1979 y›l› çok önemli.1979’da gazetelerde ç›kan ilanda biri TÜS‹AD’›n: “Türkiye’nin baflkaseçene¤i yok. Piyasac› bir tak›m uygulamalar yapmazsak, e¤er, d›flaaç›lmazsak baflka seçene¤i yok”. Bu baflka seçene¤in olmamas› ifade-si arkas›nda 1980 askeri darbesini bafllatt› ama flunu da biliyoruz:Ayn› dönemlerde ayn› gazetelerde iflçilerin “üreten biziz, yöneten debiz olaca¤›z,” önümüzdeki dönem bizim de sesimiz olacak” ilan› var-d›. Fakat hangisi oldu?. Askeri darbeyle birlikte, Türkiye’de haklarlahaklar› ellerinden al›nanlar›n politika yapma hakk›, birlikte iflleyenbir sürece dönüfltü. Baflka alternatif yok ifadesi bir anda Türkiye’nin

32

Page 33: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

80’lerden itibaren bafllayan insanlar›n kendi bulunduklar› koflullar›ifade etme, kendi haklar›n› savunma olanaklar›n› politik olarak orta-dan kald›rd›. Asl›nda haklar üzerine kuraca¤›m›z en önemli vurgu -Türkiye örne¤ine bakarsak - 80’lerde bafllayan; önce askeri darbey-le, sonra da çok sakl› mekanizmalarla sistemin olumsuzluklar›ylakarfl›laflan farkl› kesimlerin ifade etme, politika yapma hakk› elindenal›nd›. Bar›nma, ulafl›m gibi di¤er haklar› ellerinden al›nan insanla-r›n önce baflvurmalar› gereken fley politika yapma hakk› olmal›. Öy-le bir kültürel ortam yarat›ld› ki; politika yapma biraz daha alt bir di-li kullanma, daha bir sol gelenekten gelen insanlar ... “bunlar radikalsol, marjinal sol” denilerek çok h›zl› bir politika yapma hakk›n›n or-tadan kald›r›ld›¤›n› gördük. ‹kincisi; bu politika yapma hakk›n›n1980’lerle birlikte ortadan kalkmas› beraberinde baflka bir fleyi gün-deme getirdi. “Baflka yol yok” diyen Tüsiad’›n istedi¤i birkaç fleyi ta-rif ediyordu. ‹çerdeki öyküyü anlatmak gerekti¤ini düflünüyorum.‹çerdeki öykü de flu: Büyük sermaye gruplar› 1979’da daha yo¤unüretim yapmak istiyorlard› ve bunun için de daha fazla sermayeyeihtiyaçlar› vard›. Daha fazla döviz biçiminde sermayeye ihtiyaçlar›vard›. Bu ihtiyaç kendisini ister istemez yaflam›n farkl› alanlar›ndaa盤a ç›kard›. Hangi alanlarda ihtiyac› ç›kard›?. Ben 1980’lerde fab-rikada iflçiydim. ‹fl çal›flma sürecini h›zland›rd›lar. 15 dakika mola-m›z vard›, onu da elimizden ald›lar. Üretim sürecinde sömürüyü ar-t›rd›lar. Yetti mi hay›r! Beraberinde bölüflüm alan›nda sermayeleraras› muazzam bir mücadele bafllad›. Parasal iliflkilerle sermaye ser-vet bölüflümü bafllad›. Yetti mi hay›r! Daha fazla sermayeye ihtiyaç-lar› vard›. ‹ki alan› çok h›zla ele geçirmeye bafllad›. Bir tanesi kamuharcamalar›n› afla¤› çekmek. ‹kincisi ise sermaye art›k uluslararas›süreçte ayakta kalamad›kça kendi içinde baz› alanlar› metalaflt›rd›.1950’lerde 60’larda ifade edemezlerdi ama e¤itim, sa¤l›k ulafl›m ya-vafl yavafl metalaflt›r›lmaya baflland›. Sermayenin üretim ve bölüflümüzerinde gelifltirdi¤i tüm bu aflamalar 50’lerin 60’lar›n birikimi olma-sayd› olmazd›. O nedenle neoliberal politikalar› bir dönem büyüyengeliflen sermayelerin devaml›l›¤› içinde ele almak laz›m. Yani, birdenIMF, DB ya da hükümet biz “neoliberal politikalara dönelim” deme-di. Birikim mant›¤› içinde, Marks’›n Kapital’de iflaret etti¤i, Türki-

33

Page 34: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

ye’de 1979 ‘da, 80’de gerçekleflti. Sermaye hem kamusal alan› ele ge-çirirken, hem baz› alanlar› metalaflt›r›rken beraberinde tabi ki devle-tin içinde mimari yap›n›n dönüflümü gündeme geldi. 1960’lardaDevlet Planlama Teflkilat›n›n devletiyle, 1980’lerdeki devlet elbettefarkl›. Ama ayn› devlet. Çünkü sermaye birikim, büyüme, kalk›nma,fetiflizmiyle birikimin arac› olarak devam eden bir devlet -baz› fark-l›l›klar› gözard› etmemekle birlikte-. Devletin konumu neydi? Devle-tin en önemli dönüflümü daha önce sermaye birikiminin yetersiz ol-du¤u dönemde üstlendi¤i ifllevleri bir kenara b›rakmas›yd›. O yüz-den bir dönemin devletine hiçbir zaman sahip ç›kmamak gerekiyorbence. Mahallenin zenginleri ç›k›p “biz de buraday›z” dedi¤inde, enbüyük talebi devlete vergi vermeme isyan› ya da talebiydi. Bu talepgündeme geldi¤i zaman, özellefltirme gündeme geldi¤i zaman, dev-letin kendini üretmesi için gereken kaynaklar›n borçlanma yoluylasermaye kesiminden almaya bafllamas› ve giderek devletle sermayearas›ndaki bütünleflme olmazsa olmaz daha detayl› bir hal almayabafllad›. Bu süreçte neoliberalizmle birlikte politika yapma hakk›farkl› mekanizmalarla bask› alt›na al›nd›. Bazen askeri darbe, bazenpolis copu, bazen de üst kurullar oluflturarak milletin seçti¤i temsilidemokrasiye bile izin vermeyen yap›larla bu gündeme geliyor.

Bu, hem politika yapma hakk›n›n ortadan kald›rd›¤› günü birlikkültürün politika yapmay› afla¤›layan, meclistekiyle bir tutan konu-ma karfl›, iki bilfiil art›k insanlar›n ayakta kalma mücadelesinin ha-yatta kalma mücadelesine döndü¤ü bir dönemde dört tane çokönemli nokta var. Birincisi hemen her yerde politika yapma hakk›-m›z› dile getirmemiz gerekiyor. Ö¤renci, memur, emekli, iflçi, köy-lü, ürünü satamayan, satabilen her konumu politik bir hak olarak di-le getirmek gerekiyor. O politik süreçlere dahil olmadan, elden ka-ç›r›lan haklara sahip olmak mümkün de¤il.

‹kincisi, asl›nda bir dönem sosyal demokratlar›n dile getirdi¤iama art›k olgular›n radikalleflti¤i ölçüde solun, muhaliflerin elindeönemli bir fleye dönüflen ihtiyaçlar politikas› gündeme geldi. Yanigecekondu mülkiyeti de¤il “bar›nma hakk›n›, e¤itim hakk›n›, ulafl›mhakk›n›, sa¤l›k hakk›n› istiyorum” gibi haklar›n belirledi¤i bir dilüzerinden politika yapman›n anlaml› oldu¤unu düflünüyorum.

34

Page 35: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

Üçüncüsü, -biraz önce James Petras konuflmas›nda bahsetmiflsan›yorum- son zamanlarda kapitalist sistem ne kadar h›zl› ifllerseberaberinde etnik farkl›l›klar›n, dil farkl›l›klar›n›n, din farkl›l›klar›-n›n her birini di¤erine karfl› kulland›¤› bir yap› arzediyor. Ne yaz›kki, merkezi siyasal yap›lar bu farkl›l›klar› çok iyi bir flekilde kullan›-yor. O zaman uzun süre muhalif sol kesimin gündeminde tutmad›-¤›, post modern edebiyata b›rakt›¤› kimlikler politikas›n›, ama bukimlikler politikas›n› post modern bir hikaye olarak de¤il, gerçekteninsanlar›n yaflama ait anlam dünyalar›n› tan›mlayan, anlayan, sayg›duyan bir kimlikler politikas› gelifltirmesi gerekiyor.

fiimdiye kadar bahsettiklerim politika yapma hakk›, ihtiyaçlarpolitikas› ve kimlikler politikas›.

Sonuncusu ise arkada b›rak›l›rsa Dünya Bankas›’n›n ve dünya-n›n dört bir yan›ndaki sivil toplum örgütlerinin ifline yarayan bir fle-ye dönüflüyor ki, onun da anti sistemik, anti kapitalist bir dilin içineyerlefltirilmesi gerekiyor. ‹htiyaçlar politikas›n› anti kapitalist bir di-lin içine yerlefltirmezseniz; çok h›zla üçüncü sektör dedikleri siviltoplum kurulufllar›n›n giriflimcilik alan›na, kendi istihdam alanlar›nadönük bir fleye dönüflecektir. Kimlikler politikas›n› anti kapitalist birdilin içine yerlefltirmedi¤inizde o andan itibaren dönüp sizi vurabilir.

Tüm bunlar› 20-30 y›l önce konufluyor olsayd›k, bafllang›ç nok-tam›z üretim sürecinde “sömürüye hay›r” demek olacakt›. fiimdi isebafllang›ç noktam›za bir fley daha eklememiz laz›m. Kapitalizm bu-gün öyle bir noktaya geldi ki; yaflam›n her alan›na bas›n›yla, medya-s›yla girmifl, s›zm›fl durumda. Eskiden kapitalizm de¤di¤i noktayakendini benzeterek kendini yeniden üretirdi, flimdi de¤di¤i noktadakapitalizm farkl›l›¤›yla kendisini yeniden üretiyor.

Marks’›n Kapital’de (yaz›lmas›n›n 140. y›l›n› tekrar anmak ge-rekir, Türkiye’de de çok az okundu¤u, çok az referans verildi¤i için)6. bölüme yazd›¤› “gerçek boyunduruk alt›na alma” diye bir bölümvar, o çok anlaml› bir kavram. Kapitalizm yaflam›m›z›n her alan›nas›zm›fl durumda. Sadece fabrikalarda, sokaklarda de¤il; üretim ala-n›na, bölüflüm alan›na, tüketim alan›na de¤il; sadece sa¤l›k alan›n-da de¤il; hemen her alanda kendini gösteriyor. O zaman kapitaliz-me karfl› hemen hemen her alanda reaksiyoner bir dil, politika ge-lifltirmek gerekli. Teflekkür ederim.

35

Page 36: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

HENRY VELTMEYER:

Neoliberal Uyum Sistemleri: Sivil Toplum Yard›ma m›?

GİRİŞ Bu Forum’da k›saca dünyadaki olaylar›n ve geliflmelerin sunul-

ma ve anlafl›lma biçimleriyle, görüntülerin arkas›ndaki gerçeklikaras›ndaki önemli farkl›l›klar üzerinde durmak istiyorum.

Bu durum küreselleflme ve kalk›nma konusundaki akademik,resmi ve politik söylemle iliflkili olarak ele al›nabilir; dünyaekonomisinin örgütlenme ve iflleme tarz› bak›m›ndan gerçektenolup bitenlerin üstü bu söylem yard›m›yla örtülmektedir. Busöylemin güçlü bir ekonomik ve politik menfaatler gündeminimaskelemek amac›yla tasarland›¤›n› iddia edece¤im. Yani genelliklebu söylem yard›m›yla bir kalk›nma program› (ekonomik geliflmeningerekli bir arac›) olarak sunulan “küreselleflme”, hem de “kalk›nma”için uluslararas› iflbirli¤i projesi, emperyalizmin örtük biçimleridir.Bunlar küresel bir egemen s›n›f›n ve güçlü bir devletin (elbette kiABD’nin) ç›karlar›n› gelifltirmenin de¤iflik yollar›d›r.

Sunuflum iki noktada odaklanacak. Birinci odak noktas›, ABDemperyalizminin küreselleflme ve kalk›nma söylemi alt›nda gizlenen,ancak burada mevcut olan resmi ve akademik söylem. ‹kinci olarak-sa, hükümet d›fl› örgütlerin ve sivil toplumun neoliberal küre-selleflme ve kapitalist kalk›nma sürecinde oynad›klar› rol.

NEOLİBERAL KÜRESELLEŞMENİN DİNAMİKLERİNeoliberal küreselleflme dinamikleri küresel bir küreselleflme-

karfl›t› hareket (KKH) yaratt›. “Terörizme” karfl› savafl biçimine bürü-nen ABD emperyalizmi de ayn› biçimde, özellikle Irak’taki direnifl vedaha genifl ‹slamc› karfl›-terörist, anti-emperyalist isyan biçiminebürünen yayg›n direnifli ortaya ç›kard›. Ancak bu savafl göründü¤üfleyden ibaret de¤il. O da t›pk› küreselleflme ve Küreselleflme Karfl›t›Hareket gibi küresel s›n›f savafl›n›n bir parças›. Ve ancak ABDemperyalizminin ça¤dafl dinamikleri ile ABD yönetiminin egemenlikkurma yetene¤ine sahip bir sistem yaratma yolundaki en son

36

Page 37: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

çabalar› çerçevesinde daha iyi anlafl›labilir. Beyaz Saray’› flu andakontrol etmekte olan rejim, bu hedefini gerçeklefltirmek için kendidünya egemenli¤i gündeminin karfl›s›nda aktif biçimde direnmekteolan rejimler ve gruplara karfl› bir savafl yürütüyor. Bunu da “özgür-lük” ad›na, “ekonomik ve politik özgürlük güçleri” ad›na; kapitalizmve demokrasi, serbest piyasalar ve serbest seçimler ad›na yap›yor.

Ancak ABD, kendi imparatorluk infla etme projesinin hizmetinekoflmak üzere yürüttü¤ü ve yürütmekte oldu¤u savafl› farkl› biçim-lerde, farkl› sahnelerde, genifl bir silah cephaneli¤iyle sürdürüyor.Örne¤in Dünya Bankas›’n› ele alal›m. Banka’n›n, zay›f bir biçimdeyoksullu¤a karfl› savafl ad› alt›nda gizlenen, yoksullara karfl› açt›¤›savafl, bu s›n›f savafl›n›n ve ona efllik eden imparatorluk infla pro-jesinin bir parças›d›r. “Kalk›nma” için uluslararas› iflbirli¤i pro-gram›n›n bütünü, t›pk› tüm geliflmekte olan dünyadakihükümetlere “küreselleflme” ad› alt›nda dayat›lan neoliberal poli-tikalar gibi, ABD emperyalizminin gelifltirilmesi için tasarland› vebu amaçla yürütülmektedir. Küresel sermaye girifli ile operasyon-lar›n› ve onun serbest hareketini kolaylaflt›rmak ve küresel çaptakisermaye birikimi için gerekli olan koflullar› güvence alt›na almakiçin yürütülmektedir.

Küreselleflme, bu (imparatorluk inflas›) ba¤lamda, egemen ulusdevletlerin yeni dünya düzeni ile bütünleflmesini ve hem kaç›n›lmazhem de son derece arzu edilir bir fleymifl gibi sunulan küreselleflmesürecine kat›lmas›n› olanakl› k›lan makro ekonomik politikalar›(“yap›sal reformlar›”) meflrulaflt›rmaya ve yasallaflt›rmaya hizmetediyor. Ayn› ba¤lamda, yeni dünya düzeninin gereklerine neoliberalyap›sal uyum modeli de, tamamen bunun aksini gösteren kan›tlarakarfl›n, “kalk›nmac›” ve “yoksulcu” imifl gibi sunulmaktad›r.(Eastwood ve Lipton, 2001; Lopez, 2004; World Bank, 2004b).

1980’lerde gerçeklefltirilen ikinci devre neoliberal siyaset deney-lerinden sonra, bu modelde yaflanan kriz, neoliberal modelin politi-ka süreçlerini ya da “yap›sal reformu” yönlendiren ve emperyalistgündemi yani Washington Konsensüsü’nü gelifltiren revizyonlara yolaçt›. ECLAC (1990) formülasyonunda “eflitlik içinde üretkendönüflüm” olarak, UNDP’de (1996) “sürdürülebilir insani geliflme”

37

Page 38: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

olarak adland›r›lan yeni model, inflas› ve gerçeklefltirilmesi y›llar ala-cak olmas›na karfl›n, kalk›nma/refah devletinin k›s›tlar›ndan özgür-lefltirilmifl dünya piyasas› doktrinine (ve buna efllik eden politikareformlar›na), en k›r›lgan gruplar›, bu uyum sürecinin geçici sosyalmaliyetlerinden korumak üzere tasarlanm›fl olan yeni bir sosyal poli-tika (YSP) boyutu ekledi. YSP, bu gruplara bu uyumun sa¤lan-mas›nda ve her türlü büyük zarar›n azalt›lmas›nda, neden olaca¤›ac›lar› kolaylaflt›rmada ve yoksullu¤u azaltmada yard›mc› olacakt›.Bu modelin etkisi bak›m›ndan olmasa bile tasar›m› bak›m›ndanamac›, sürecin tamam›na “insani bir çehre” (UN‹CEF, 1989)kazand›rmakt›. Ancak, niyet bu de¤ildi. Modelde yap›lan revizy-onun bedeli, yeni dünya düzeni bekçilerinin, neoliberal küre-selleflme ideolojilerinin, ABD emperyalizminin mimarlar›n›n, kapi-talist geliflme savunucular›n›n ve onun operasyonel arac›lar›n›n, sis-temin düflmanlar›ndan korunmas› için ödemek zorunda olduklar›fiyatt›. Washington Konsensüsü’nün ötesine geçecek böyle bir hamleyapma kayg›s›n›n alt›nda yatansa, neoliberal dünya düzenine yap›saluyumun politik koflullar›n› güvence alt›na almak; “yeni siyasalekonomi” teröristlerinin ve Dünya Bankas› ile UNDP’deki analist-lerin “iyi yönetiflim” ad›n› verdikleri fleyi kurumsallaflt›rmakt›.(Bardhan, 1997; OECD, 1997; UNDP, 1997b, 1997c; Welch andZahra, 2006; World Bank, 1992, 1994a).

Bu akademik ve resmi söylemde yer alan “iyi yönetiflim”kavram›, kapitalizm ile demokrasi, ekonomik ve politik serbestiyetgüçleri aras›ndaki görücü usulü evlilikte, “Küreselleflme” ve “yap›saluyum” gelini için seçilen damat adayd›r. Politik düzeni güvencealt›na alman›n bir arac› olarak, devletin elindeki araçlar›n bir alter-natifi olarak tasarlanm›flt›r. Sistemi kendi kendisinden, kendi poli-tikalar›n›n yaratt›¤› politik bak›mdan istikrars›zlaflt›r›c› güçlerden,yönetilemezlik krizi tehdidinden korumak üzere tasarlanm›flt›r. Pekama iyi yönetiflim nedir? Nas›l güvence alt›na al›n›r? Temelde, bu,“sivil toplumu” sürece katma meselesidir; sivil toplum örgütlerininpolitik düzeni koruma sorumlulu¤unu, geri çekilen, küçülen vedemokratiklefltirilen bir devletle paylaflmas›n›n sa¤lanmas›d›r. Buideolojik ba¤lamda (neoliberal model içinde) hükümet, “kötü” bir

38

Page 39: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

fley olarak; ayr›ca piyasan›n normal iflleyiflinin bozulmas›ndan, ser-mayenin üretim sürecinden çekilmesinden, topluma ekonomikhastal›klar ve azgeliflmifllik koflullar› (afl›r› harcamalar ve mali den-gesizlik, iflsizlik, yoksulluk, kay›t d›fl›laflma vs.) yaymaktan sorumluolan bir fley olarak görülür.

Neoliberal sald›r› dâhilinde ekonomi, hükümet mülkiyetindenve denetiminden; refah devletiyle kalk›nmac› devletin müdahale vedüzenleme araçlar›ndan serbestlefltirildi. Piyasa içinde özellefltirildive ekonomik kalk›nman›n motoru olarak tasarlanan “özel sektöre”(çokuluslu sermayeye) devredildi. Politik düzeni güvence alt›naalmak üzere yap›sal uyum politikalar›, ekonomik ve politikkalk›nma sorumlulu¤u da ayn› biçimde “özellefltirilmeli”: Yani, busorumluluk, sivil toplum örgütlerinin ekonomik ve politik kalk›nmasürecine (Dünya Bankas› ve BM’in UNDP benzeri, bu konular›ndatemel sorumluluk alan operasyonal kurumlar› gibi uluslararas›örgütlerin stratejik partneri olarak) kat›lmas›na izin verilerek, “siviltopluma” iade edilmeliydi.

Bunu mümkün k›lmak ve iyi yönetiflim için gereken koflullar›yaratmak, bir devlet reformlar› sürecini gerekli k›lmaktad›r:

• Demokrasi-ikinciyi güçlendirip birinciyi zay›flatarak devletlesivil toplum aras›ndaki iliflkiyi demokratiklefltirmek;

• Özellefltirme-sadece stratejik sektörlerdeki de¤il tüm sektör-lerdeki üretim araçlar›n› ve ekonomik kurulufllar› özellefltirmek;

• Serbestlefltirme-mal ve hizmetlerdeki sermaye ak›fl›n› veticareti serbestlefltirmek;

• ‹dari adem-i merkeziyetçilik-daha kat›l›mc› bir kalk›nma vesiyasetin koflullar›n› yaratmak;

• ‹yi yönetiflim-farkl› paydafl örgütler aras›nda uzlaflma yoluyla,sivil toplumun kat›l›m›yla yönetmek.

SİVİL TOPLUMA DÖNÜŞ: STK’LARIN ROLÜNeoliberal gündem ve onunla birlikte küresel sermaye birikimi

biçimindeki s›n›f projesi ile ABD emperyalizmi, son y›llar›nda farkl›biçimlerde geliflti. Bu sadece asl›nda aram›za yeniden geri dönün sa-vaflla ya da neoliberal politika reform programlar›n›n dayat›lmas›yla

39

Page 40: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

olmad› (burada küresel yönetici s›n›f baflar›l› oldu: “Küreselleflmeyi”kalk›nmaya giden istenir de¤ilse bile gerekli bir yol gibi “satmay›”baflard›). Bu siyasetler küreselleflme sürecini ilerlemenin arac› olarakmeflrulaflt›r›ld›lar. Yaln›zca kendilerine karfl› direnmenin mümkünolmad›¤› fleyler olarak de¤il, kurallar›n› ve koflullar›n› kabul eden ül-kelere küresel ilerleme sürecinden pay kayma f›rsat› sunan, arzu edi-lir fleyler olarak sunuldular. Dünya Bankas›’n›n Dünya Kalk›nma Ra-poru 2005, bu bak›m›ndan önemli bir belgedir. Dünya iflçilerinedikkate almalar› için sunulan, küreselleflmenin nimetlerine dair birkapitalist manifestodur. Neoliberal gündem, bütün bu ideolojikmeflrulaflt›rma ve örtülerle birlikte tüm dünyaya, yoksullu¤a karfl›dünya çap›nda yürütülen küresel bir sald›r›n›n ilk savunma hatt›olarak sunuldu. “Kalk›nma yanl›s›” politikalar (bu cephedeki en iyide¤ilse bile tek mümkün yol olarak) ve “yoksul yanl›s›” politikalargibi resmedildiler. (Dollar, and Kraay, 2002).

Bu savafl›n ikinci savunma hatt›, küresel yoksullar›n yerelliklerive cemaatlerinde bafllat›lan sald›r›yd›. Bu (Dünya Bankas› dilinde)“operasyonel taban örgütlenmelerine” ve yoksullar›n cemaatlerine,yoksullara (bireyler olarak), kendi hayatlar›n›n iyilefltirilmesi, geçimaraçlar›n›n sürdürülebilir k›l›nmas› ve yoksulluklar›n›n azalt›lmas›süreçlerini yönetmek üzere kendi bafllar›na harekete geçmelerinisa¤lamak için, mikro-kalk›nma projeleri yoluyla güç kazand›racaköz-kalk›nmalar›na yard›mc› olunmas› olarak nitelendirildi.

Bu savafl›n üçüncü savunma hatt›n›n, bu cemaat temelli vecemaat çekimli kalk›nma sürecinin politik koflullar›n› yaratmakoldu¤u ileri sürüldü (Rao, 2002). Bu koflullar› yaratmak ve yerelkalk›nma sürecini ilerletmek için, gerekli olan (bu noktada UNDP veDünya Bankas› belgeleri ve raporlar›na bak›n›z), sivil toplum örgüt-lerinin stratejik partnerler olarak tam anlam›yla iflin içinde olacaklar›demokratik ya da iyi bir yönetiflim rejiminin kurulmas›d›r (Reilly,1989; World Bank 2004). Dünya Bankas› ve di¤er kurumlar buamaçla Uluslararas› ‹flbirli¤i’ne kat›ld›lar; bölgesel bankalar›n vedi¤er uluslararas› mali kurumlar›n, UNDP’nin, OECD Kalk›nmaMerkezi’nin ve kuzeyin iki tarafl› iflbirli¤i hükümet programlar›n›nda aralar›nda oldu¤u birçok kurum, yüzlerini sivil topluma, bu

40

Page 41: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

(kamu ve özel sektörler karfl›s›ndaki) 3. sektörde bulunan hükümetd›fl› örgütlenmelere çevirdiler. 1980’lerin sonunda, UNDP de(Birleflmifl Milletler, 1998) “özel sektörü” kalk›nma sürecine katmak,yerel kalk›nma projeleri için mali destek sa¤lamak üzere tasarlanm›flolan bir strateji haz›rlad›. Ama bu stratejide esasen baflar›s›z oldu. Enfazla, bir dizi çokuluslu flirketi kendi operasyonlar›yla ilgili bir diziçevre ve ifl yasas›n›n yürütülmesi bak›m›ndan destekçiler listesinealabildi. STK’lar ekonomik, sosyal ve politik kalk›nma maceras›ndastratejik anlamda daha önemli partnerler haline geldiler (Reilly,1989). STK’lar›n rolleri afla¤›daki gibiydi:

• Ba¤›fl verenler ve “kalk›nma yard›m›” al›c›lar› aras›nda arac›l›k(kalk›nma finans› ve teknik destek biçimindeki yabanc› yard›mlar);

• Demokratik kapitalizmin erdemleri yoluyla; Uluslararas›‹flbirli¤i Örgütleri’nin yoksullara kapitalizmi (serbest pazarlar) vedemokratik serbest seçimleri “satmas›na” yard›mc› olmak;

• K›r ve kent yoksullar›n› sendikalardan, toplumsal hareketler-den ve di¤er s›n›f-temelli örgütlenme biçimlerinden (soldaki politikpartilerden) uzaklaflt›rmak ve yerel/cemaat temelli kalk›nma pro-jelerine çekmek;

• Çat›flma siyasetini ve do¤rudan eylemi, diyalog ve müzakeretemelli çat›flmac› olmayan siyaset lehine reddetmek;

• Yoksullar› ekonomik bak›m›ndan serbest pazar mekaniz-malar›n› ve siyaset bak›m›ndan da serbest seçimleri kullanmayayöneltmek;

• Yoksullar› sistemden çok kendilerini de¤ifltirmeye yöneltmek;• Ekonomik ve politik iktidar›n öz yap›s›na meydan okumak

yerine bu yap› dâhilindeki yerel alanlar içinde iyilefltirmeler(kalk›nma) peflinde koflmak;

• Hayatlar›n› iyilefltirme, yoksulluklar›n› azaltma ve geçimaraçlar›n› sürdürme hedeflerini, yoksullar› d›fllayan ve onlara karfl›iflleyen kurumlara ve siyasetlere karfl› ç›kan toplumsal hareketlere veçeflitli s›n›f eylemi biçimlerine kat›larak de¤il…

• Bir dayan›flma kültürüne yaslanan toplumsal bir ekonomiyi veellerinde bol miktarda mevcut olan bir varl›¤›; sosyal sermayeyihareketlendirerek elde etmeye çal›flmak (Edwards, u.d.; Evans,1996; Fukuyama, 2004).

41

Page 42: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

SONUÇDünya Bankas› ve “yoksullu¤a karfl› savafla” kat›lan di¤er ulus-

lararas› organizasyonlar, “Kalk›nma”; yani insanlar›n hayatlar›nda vegeçim araçlar›nda anlaml› bir iyileflmenin yarat›lmas› ve buiyilefltirmeler için gerekli olan de¤iflikliklerin ortaya ç›kart›lmas›bak›m›ndan, baflar›s›z bile denilemeyecek kadar ölçüde baflar›s›zolmufllard›r. Farkl› cephelerde, generallerle, uzmanlarla ve askerler-le; inan›lmaz bir finansal kaynaklar havuzundan yap›lan harca-malarla ve genifl bir stratejiler cephaneli¤inde yer alan silahlarla;modeller ve politika reçeteleriyle birlikte otuz y›ld›r sürdürülen busavafl, ihmal edilebilir sonuçlar ortaya ç›kartm›flt›r.

Yoksullu¤a karfl› savafl görünüflte, yoksullar›n de¤iflimin ve kal-k›nman›n koflullar›na uymaya karfl› direniflleri ve bu uyumu reddet-meleri; bu durumun da onlar› kendilerine sunulan f›rsatlar›n avan-tajlar›ndan yararlanmak bak›m›ndan yeteneksiz k›lmas› nedeniylekaybedilmifltir. Banka, bu f›rsatlar›, “yoksul yanl›s›” siyasetleri arac›-l›¤›yla sunarken, tarafs›zl›k, kat›l›m ve güç kazand›rma konusunda-ki güçlü kayg›lar›n›, Gana’daki binlerce ö¤rencinin paras›z burslar,krediler ve hibeler almak yerine kendi e¤itim masraflar›n› karfl›lama-s›n› talep etmek gibi “yoksul yanl›s›” politikalarla birlefltirmektedir.Banka taraf›ndan yoksullu¤a karfl› savafl›nda savunulan di¤er siyaset-ler, (Tanzanya’da) su da¤›t›m sisteminin özellefltirilmesi, bu yaflam-sal kayna¤a eriflimin metalaflt›r›lmas› talebini içermektedir.. BankaNikaragua’da Mitch Kas›rgas›’ndan sonra yard›m koflulu olarak tele-komünikasyon sisteminin özellefltirilmesini talep etmifltir. Ayn› fle-kilde Banka, Sri Lanka’da y›k›c› tsunam›nin hemen ard›ndan dahafazla “emek esnekli¤i” diye tutturmufl ve iflgal sonras› Irak’ta da g›dateflviklerinin ortadan kald›r›lmas›n› zorlam›flt›r; savafla (hangi sava-fla?) ya da mutlak yoksullu¤a kesin katk›s› budur. Peki, Ekvadorlu-lar Wolfowitz’in k›z arkadafl›na iyi davranmas›n› umursamakta m›-d›rlar? Umursad›klar› tek fley Banka’n›n hükümetin petrol gelirleri-nin bir k›sm›n› sa¤l›k ve e¤itim alan›nda harcamaya cüret etmesin-den sonra 100 milyon dolarl›k vaat edilmifl “yard›m›” geri çekmesiolmufltur (Klein, “El Wolfie Sacrificado,” La Jornada, 4 de Mayo2007).

42

Page 43: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

Yani yoksulluk hala yan› bafl›m›zdad›r. Dünya Bankas›’n›n tah-minlerine göre (üstelik son derece muhafazakâr ve oldukça sorunluolan günde 2 dolarl›k ölçümüne göre, çünkü dünya nüfusununyaklafl›k % 40’› günde 1 dolar›n alt›nda yaflamaktad›r), dünyanüfusunun, Dünya Bankas›’n›n o y›llardaki baflkan› RobertMcNamara’n›n yoksullu¤u keflfetti¤i 1973 y›l›ndaki ile afla¤› yukar›ayn› oran› hala yoksulluk içinde yaflamaktad›r. BM’nin (2005)“eflitsizlik belas›” olarak tan›mlad›¤› durum bak›m›ndan, dünyan›nüretken kaynaklar› ile gelirinin eflitsiz da¤›l›m› bak›m›ndan yaflanandurumda bak›m›ndan ortaya ç›kan tek fark, sosyal eflitsizlik oran›n›ndaha da bozulmas› olmufltur. Bu da büyük oranda Banka’n›n yoksulyanl›s› neoliberal politikalar› sayesinde gerçekleflmifltir. UNDP bubak›mdan 1960’da dünya nüfusunun en zengin beflte birinin bulun-du¤u ülkelerin gelirlerinin en yoksul yüzde 20’nin bulundu¤uülkelerinkinden 30 kat daha fazla art›rd›¤›n› ortaya ç›kard›. 1980itibar›yla, yani neoliberal küreselleflme sürecinin bafllang›c›nda, buoran 45’e 1’e yükseldi. 1989 itibar›yla, 59’a 1 oldu, on befl y›ll›kneoliberal dönemin ard›ndan, 74’e 1’e ç›kt› (UNDP, 2002).*Bugünse, UNDP’ye göre, yaln›zca 358 kifli, dünya nüfusunun enyoksullar›n›n (2,5 milyon kifli) sahip oldu¤u gelirin % 45’i ile ayn›geliri tüketmektedir ki bu, UNDP’nin hakl› olarak ‘acayip” buldu¤ubir durumdur.

Ancak bu durum kimseyi flafl›rtmamal›d›r. Çünkü bafllang›çtada belirtti¤imiz gibi, sistem, neoliberal küreselleflme siyasetleri,küresel sermayenin ç›karlar›n› ilerletme amac›yla tasarlanm›flt›r vebunu gerçeklefltirmeye çal›flmaktad›r; bu ç›karlara hizmet eden pro-fesyonel yöneticilerden ve di¤erlerinden oluflan üst orta s›n›f kat-man› ise çeflitli “hizmetler” sunmaktad›r. Hem kalk›nma yanl›s› gibi

43

* Sahra Alt› Afrika, Ortado¤u ve Kuzey Amerika’daki ve Latin Amerika ve Karayipler’deki kiflibafl›na gelir düzeyleri, daha zengin OECD ülkelerindeki ortalama kifli bafl›na gelire k›yaslasürekli olarak düflmektedir. 1980 ile 2001 aras›nda bu düzeyler Sahra Alt› Afrika’da yüzde3.3’den yüzde 1.9’a, Ortado¤u ve Kuzey Afrika’da yüzde 9.7’den yüzde 6.7’ye, Latin Amerikave Karayipler’de se yüzde 18’den yüzde 12.8’e düfltü. Bu oranlardaki de¤iflimler geliflmekteolan ülkelerdeki kifli bafl›na gelirin mutlak biçimlerde düfltü¤üne de¤il, daha zengin bölgel-erdeki kifli bafl›na gelirin, eflitsizlik uçurumunu derinlefltirerek, daha yoksul bölgel-erdekinden daha h›zl› büyüdü¤üne iflaret etmektedir.

Page 44: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

sunulan küreselleflme, hem de çeflitli programlar ve projelerbiçimine bürünen kalk›nman›n kendisi, sürecin gerçek dinamikleri-ni maskeleyen ideolojik bir perde sa¤lamaktad›r. Yani flafl›rman›ngere¤i yoktur.

Ancak flafl›rt›c› olabilecek, ya da en az›ndan baz› çevrelerdehayret ve di¤erlerinde bilinçli rahats›zl›k yaratan durum, siviltoplumun 3. sektöründeki STK’lar›n süreç içinde oynad›¤› ve oyna-maya devam etti¤i roldür. Bu, yoksullar›n durumlar›n› alt etmelerineya da de¤ifltirmelerine, hayatlar›nda bir de¤ifliklik yapmalar›nayard›mc› olma sorumlulu¤unu üstlenmifl, ancak asl›nda, kendilerinifonlayan örgütlerin ve hükümetlerin gizli ya da aç›klanmam›fl gün-demlerini, görünüflte karfl›s›nda olduklar› gündemlerini; “küreselneoliberalizmin Truva atlar›” olarak (Wallace, 2003) ilerleten veABD emperyalizminin masum ajanlar› olarak bu konulara tek birleke kondurmayan stratejik bir orta¤›n rolüdür.

Bu bak›mdan, Küreselleflme Karfl›t› Hareket de, bir dizi karfl›zirve ve Dünya Sosyal Forumu süreçleriyle birlikte bu f›rçayla boy-anabilir. Küreselleflme Karfl›t› Hareket, aç›k amac› bak›m›ndan böyleolmasa bile, küresel sermaye aç›s›ndan, sistemin bekçilerine sisteminiçsel çeliflkilerini, onu daha iyi çal›flt›rmak için gerek duyulan çeflitlimodeller sunarak; sistemi kendisinden kurtarmak için daha insanibir kapitalizm biçiminin, daha etik (liberal olmayan) bir küre-selleflme biçiminin koflullar›n› yaratarak alt etmenin alternatif biçim-lerini sunma yoluyla, son derece ifllevsel olmaktad›r. KKH ve DSFsüreci, ayr›ca sisteme kontrollü bir muhalefet alan›, hoflnutsuzluklar›havaland›rma ve alternatif bir kalk›nma biçimi ile ilgili fikirlerin testedilebilece¤i ancak devrimci de¤iflime kapal› bir alan sunmaktad›r.Bu temelde, sistemi reforme etmeyi amaçlayan ve küresel s›n›fsavafl›ndaki daha radikal de¤iflim talebini d›fllayan bir sosyaldemokrat kurumdur. Bu yüzden DSF mümkün olan de¤iflim öneri-leri dizisine… iktidar yap›s›yla do¤rudan çat›flmayla baflka birdünyan›n yarat›lmas› önerisini katmamaktad›r. Bu yüzden sistemin,neoliberal küreselleflmenin ve emperyalizmin ideologlar› de¤ilse bilestratejik destekçileri, DSF sürecinden oldukça memnundurlar ve buyüzden de KKH’e dehfletle de¤il de elefltirel bir uzakl›kla bakmak-

44

Page 45: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

tad›rlar. Sonuçta ç›karlar› ayn› projede birleflmektedir: Kat›l›mc›,toplumsal bak›mdan içerici ve eflitlikçi olan, daha insanca bir kapi-talizm ve daha etik bir küreselleflme biçimi. Yani sosyalizm d›fl›ndakiher fley.

KAYNAKLARBardhan, Pranab (1997). The Role of Governance in Economic

Development. Paris: OECD, Development Centre.Bebbington, Anthony, et al. (2006). The Search for Empowerment:

Social Capital as Idea and Practice at the World Bank. Kumarian Press.BID-Interamerican Developmdent Bank (1996). Modernización del

estado y fortalecimiento de la sociedad civil. Washington DC.Blair, H (1995). “Assessing Democratic Decentralization,” A CDIE

Concept Paper. Washington DC: USAID.Dasgupta, Partha and Ismail Serageldin, (eds.), Social Capital: A Multi-

Faceted Perspective. Washington DC: World Bank.Dollar, D. and A. Kraay (2002), “Growth is Good for the Poor,”

Journal of Economic Growth, 7.Dominguez, J. and A. Lowenthal, (eds.) (1996). Constructing

Democratic Governance. Baltimore: John Hopkins University Press.Eastwood and Lipton (2001), “Pro-Poor Growth and Pro-Poor Poverty

Reduction,” Asian Development Review, 18 (2): 1-37.Edwards, M. (u.d.), “Enthusiasts, Tacticians and Sceptics: The World

Bank, Civil Society and Social Capital,” World Bank Social Capital website.Evans, P (1996), “Government Action, Social Capital and

Development,” World Development, Vol. 24, No. 6. Fukuyama, F. (2004), Social Capital and Development: The Coming

Agenda,” pp. 33-47 in Atria, R. et al. eds. (2004). Social Capital andPoverty Reduction in Latin America and the Caribbean: Towards a NewParadigm. Santiago: ECLAC.

Hayden, Robert (2002), “Dictatorships of Virtue,” HarvardInternational Review, Summer.

Isaak, Robert (2005). The Globalization Gap: How the Rich Get Richerand the Poor Get Left Further Behind. Prentice Hall: New Jersey.

45

Page 46: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

Kamat, Sangeeta (2003), “NGOs and the New Democracy: The FalseSaviours of International Development,” Harvard International Review,Spring.

Landim, Leilah (1988), “Non-Governmental Organizations in LatinAmerica,” World Development, 15 (Supplement): 29-38.

Lopez, Humberto (2004), “Pro-Poor Growth, Pro-Poor: Is There aTrade-Off?” The World Bank (PRMPR), April 20.

Mitlin, Diana (1998) “The NGO Sector and its Role in StrengtheningCivil Society and Securing Good Governance,” in Armanda Bernard, HenryHelmich and Percy Lehning, (eds.), Civil Society and InternationalDevelopment. Paris: OECD Development Centre.

Narayan, Deepa (2002). Empowerment and Poverty Reduction: ASourcebook. World Bank, Washington DC.

OECD (1997). Final Report of the DAC Ad Hoc Working Group onParticipatory Development and Good Governance. Paris.

PANOS (2000). Economics Forever; Building Sustainability intoEconomic Policy. PANOS Briefing 38, March.

Patomäki, H. and T. Teivainen (2004). A Possible World. DemocraticTransformation of Global Institutions. London: Zed Books.

Petras, James and Henry Veltmeyer (2005). Empire with Imperialism.London: Zed Books / Halifax: Fernwood Books.

Petras, James and Henry Veltmeyer (2001). Unmasking Globalization:The New Face of Imperialism. London: Zed Books; Halifax: FernwoodBooks.

Petras, James and Sonia Arellano-Lopez (1997), “Non-GovernmentOrganisations and Poverty Alleviation in Bolivia,” pp. 180-194 in H.Veltmeyer and J. Petras, Neoliberalism and Class Conflict in Latin America.MacMillan.

Rao, V. (2002), “Community Driven Development: A Brief Review ofthe Research,” World Bank, Washington DC for Environment andDevelopment.

Rapley, John. Globalization and Inequality: Neoliberalism’sDownward Spiral. London: Lynne Reinner Publishers.

Reilly, Charles (1989). The Democratization of Development:Partnership at the Grassroots. Arlington: Inter-American Foundation

46

Page 47: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

Annual Report.Rondinelli, D. A., J. McCullough and W. Johnson (1989), “Analyzing

Decentralization Policies in Developing Countries: A Political EconomyFramework,” Development and Change, 20 (1): 57-87.

Rondinelli, D. A., J. R. Nellis and G. S. Cheema (1983),“Decentralization in Developing countries: A Review of RecentExperience,” World Bank Staff Paper, No. 581. Washington DC: WorldBank.

Stiglitz, J. E. (1998), “More Instruments and Broader Goals: MovingBeyond the Post-Washington Consensus,” in Wider Annual Lectures, 2,WIDER, Helsinki.

United Nations (1998), “The UN and Business: A Global Partnership,”June <http://www.globalpolicy.org/reform/un-bus.htm>

UNDP-United Nations Development Programme (1993). HumanDevelopment Report: People’s Participation. New York: Oxford UniversityPress.

UNDP(1996). “Good Governance and Sustainable HumanDevelopment,” Governance Policy Paper. http://magnet.undp. org/policy.

UNDP (1997), “Governance and Democratic Development in LatinAmerica and the Caribbean,” New York: UNDP.

UNDP (1997a), “Governance for Sustainable Human Development,”Policy Document. New York: UNDP.

UNDP (1997b), “Participatory Local Governance,” Policy Document.New York: UNDP.

UNDP (1997c), “Reconceptualizing Governance,” Discussion Paper 2.New York: UNDP.

UNDP (1997d), “Local Governance,” Policy Document. New York:UNDP.

UNDP (1997e), “Report on the Third International Conference of theNew and Restored Democracies on Democracy and Development,Bucharest, Romania, 2-4 September 1997,” New York: UNDP.<http://www.undp.org.>

UNDP (1997f), “The Shrinking State: Governance and SustainableHuman Development,” Policy Document. New York: UNDP.

UNDP (2000), “The UNDP Role in Decentralisation and Local

47

Page 48: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

Governance,” UNDP Evaluation Office, February.UNDP (2002). :Human Development Programmes at the Local Level.”

Report January 2002. Edinfodec Project.http://www.knowledgeplant.undp.org.

UNICEF (1989). Participación de los sectores pobres en programas dedesarrollo local. Santiago: UNICEF.

Veltmeyer, Henry (1997a), “Decentralisation as the Institutional Basisfor Participatory Development: The Latin American Perspective,” CanadianJournal of Development Studies. XVIII (2).

Veltmeyer, Henry and Anthony O’Malley, eds. (2001). TranscendingNeoliberalism: Community-Based Development. West Hartford CT:Kumarian Press.

Wallace, Tina (2003), “NGO Dilemmas: Trojan Horses for GlobalNeoliberalism?” Socialist Register 2004. London: Merlin Press.

Watkins, Kevin. 2002), “Making Globalization Work for the Poor,”Finance and Development. Vol. 39, No. 1.

Weber, Heloise (2002), “Global Governance and Poverty Reduction:the Case of Microcredit,” pp. 132-151 in Rorden Wilkinson and SteveHughes (eds.), Global Governance: Critical Perspectives. London and NewYork: Routledge.

Welch and Zahra Nuru (2006). Governance for the Future:Democracy and Development in the Least Developed Countries Work.New York: UNDP.

Woolcock, M. (1988), “Social Capital and Economic Development:Towards a Theoretical Synthesis and Policy Framework,” Theory andSociety, 27: 151-208.

World Bank (1992). Governance and Development. Washington, DC:World Bank.

World Bank (1994). Governance. The World Bank Experience.Washington DC: World Bank.

World Bank (1995). Workers in an Integrating World. OxfordUniversity Press.

World Bank (2000). World Development Report 2000/2001:Attacking Poverty. New York: Oxford University Press.

World Bank (2004a). Partnerships in Development: Progress in the

48

Page 49: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

Fight Against Poverty. Washington DC: World Bank.World Bank (2004b). Pro-Poverty Growth: What have We Learnt?World Bank (2005). World Development Report: Equity and

Development. New York: Oxford University Press.World Bank (2000). World Development Report 2000/2001:

Attacking Poverty. New York: Oxford University Press.World Bank (2002). A Sourcebook for Poverty Strategies. Vols. 1-2.

Washington DC: The World Bank.World Bank (2005). World Development Report 2006: Equity and

Development. New York: Oxford University Press.

KORKUT BORATAV:Sevgili Metin bu hitap tarz›nla beni s›k›nt›ya soktun. Ben de se-

ni s›k›nt›ya sokmayaca¤›m; süreye riayet edece¤im. De¤erli arkadafl-lar bu tür birden fazla dilin konufluldu¤u toplant›lar›n düzenleyici-leri tabi a¤›r yük üstlenirler. Fakat arkada, hiçkimsenin görmedi¤ia¤›r emekçiler vard›r: Simultane çevirmenler. Bence onlar›n alk›flaihtiyac› var. Yaln›z itiraf edeyim, bana k›rg›n olduklar›n› bildi¤imiçin söyledim. Samimi kanaatim odur; ama k›zg›nl›klar›n› hafiflet-mek için de söyledim. Çünkü kendilerine bir metin ulaflt›ramad›m.Son anda öyle bir duyuru geldi. Dolay›s›yla biraz yavafl konuflarakbu eksi¤i telafi etmeyi ümit ediyorum. Efendim, bu toplant›m›z›nkonusu halk›n haklar›. Biraz açal›m; gerek Halkevleri say›n baflkan›-n›n konuflmas›, gerekse toplant›y› anlatan broflürdeki aç›klamalartoplant›n›n gündemini flöyle ifade etmifl oluyor: Halk›n haklar› kaza-n›lm›flt›r. Nas›l kazan›ld›? Biraz hat›rlamam›z laz›m. Yitirilmektedir,nas›l yitiriliyor? Fark› sormam›z laz›m ve belki de toplant›n›n sonun-da buna “nas›l yeniden kazanaca¤›z? neleri kazanaca¤›z?” sorular›n›da eklemifl olaca¤›z. Bu sorular› Türkiye’ye özgü sorular olarak gör-müyoruz. Di¤er konuflmac›lar, benden önce konuflan de¤erli biliminsan›, olay›n dünyaya özgü bir süreç oldu¤unu ortaya koydu. Amabiz 2007 y›l›n›n Haziran ay›nda, Türkiye’de halk›n haklar›n›n neler-den olufltu¤unu yeniden hat›rlamak zorunday›z. Çünkü Fuat Erca-n’›n dedi¤i gibi bunu farkl› yöntemlerle beynimize giren telkin ve

49

Page 50: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

ideoloji ayr›l›klar› gözden siliyor. E¤er halk›n içinde de¤ilseniz farketmeyeceksiniz. Halk›n içinde olanlar fark ediyor; çünkü günlükyaflamlar›n›n bir parças›. Ama ifade etmemeleri, dikte etmemeleri ge-rekti¤ini telkin ediyorlar. Sözünü etti¤im ayr›l›klar. Onun için halk›nhaklar› asl›nda bugün halk›n gündemidir, talepleridir. Medyaya inti-kal etmeyen talepleridir. Bugünün Türkiye’sinde siyasi mücadeleye,seçim platformunun intikal etmeyen talepleridir. Bu seçim platfor-munu yapay bir gündem üzerinde sürdürülece¤i; yani halk›n hakla-r› talepleri ile ilgili olmayan bir gündem üzerinden sürdürülece¤iaç›k seçik ortadad›r. ‹ktidar partisi kendi gündemini oluflturmufltur.fiimdi rakam› söylesem yabanc›lar›n alg›lamayaca¤› sizlerin muhte-melen hiçbir ilgi ve sempati duymad›¤›n›z bir rakam: 367. Yanicumhurbaflkan›n› kimin seçece¤i, nas›l seçece¤i sorusu. O zaman buyapay gündemlerin d›fl›nda halk›n haklar› nedir hat›rlatal›m. Birazönce Halkevleri Genel Baflkan› söyledi. Broflürlerimizde yaz›yor amayeniden hat›rlatal›m. Mesela k›r emeklisi köylü, eme¤inin karfl›l›¤›olan eme¤inin fiyat olarak karfl›l›¤›n› girdi fiyatlar›na karfl› al›m gü-cünü koruyarak elde etmek istiyor. Tefeci tüccar, ihracatç› kendisi-ne sözleflmeli tar›m› zorlayan çok uluslu sermaye taraf›ndan daha dafazla sömürülmek istemiyor, topra¤›n› korumak istiyor. Üretimdenkopmak iflsizli¤e mahkum olmak istemiyor, çünkü son sekiz y›ldaTürkiye’de resmi istatistikler devletin istatistik örgütü söylüyor ki, 3milyon üretici tar›mdan kopmufltur. Bunun son bulmas›n› ve yeni-den kazanmay› istiyor. Üretime dönmek istiyor. ‹flsizli¤e mahkumolmak istemiyor. ‹nsanlar iflsiz olmak istemiyor. Son sekiz y›lda iflsizsay›s› 2,5 milyon artm›flt›r. Çal›flmak isteyen insanlar, sadece ekmekparas› kazanmak de¤il, güvenceli sigortal› ifl istiyorlar. Sosyal güven-likten yoksun ve iflverenin merhametine -güya cömertli¤ine- muhtaçkalmak istemiyorlar. Kim kimin ekme¤ini yiyor, onlar iyi biliyorlar.Onlar iflverenin ekme¤ini yemiyor. ‹flveren onlar›n ekme¤ini, eme¤i-ni yiyor. Onun için ücretlerinin en az›ndan emek verimlerindeki ar-t›fl kadar artmas›n› ve geçmifl y›llardaki kay›plar›n›n telafisini istiyor-lar. Yoksul ve emekçi aileler, ilkö¤retim okul yönetimleri taraf›ndanistenen paralar› verememenin ve çocuklar›n›n teflhir edilmesininezikli¤ini reddediyorlar. Paras›z e¤itimi yeniden tam olarak kazan-

50

Page 51: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

mak istiyorlar. Devlet hastanelerinin kap›lar›nda sabah›n beflinde s›-raya girmek istemiyorlar. Onlar bu tarihe kadar e¤itim ve sa¤l›¤› ka-mu hizmeti hakk› olarak gördüler. Onlara bu hizmeti sunan e¤itimve sa¤l›k emekçileri de kendilerini sat›c› olarak görmediler. Karfl›s›n-daki hastay›, ö¤renciyi, veliyi müflteri olarak görmediler. Hem hiz-meti alan, hem hizmeti sunan insanlar bu iliflkiyi reddediyorlar. Ör-gütlenme hakk› istiyorlar. ‹flçi sendikalar›na kat›lan emekçilere uy-gulanan bask›lar›n son bulmas›n› istiyorlar. Gerçekten üreticinin,çiftçinin, köylünün; pazarlama imkan› bulabilmesini, üretim, kredikooparatiflerinde serbestçe örgütlenmesini istiyorlar. Etraflar›ndakiçürümenin de fark›ndalar ve bunun son bulmas›n› istiyorlar. Eflitsizve kapitalist bir toplumda yetiflmifl olmalar›na; anne ve babalar›n›nan›lar› da o toplumda biçimlenmesine ra¤men çürümenin bu dere-ceye gelmedi¤i bir tarihin de var oldu¤unu, olabilece¤ini hat›rl›yor-lar. Zengin çocuklar›n›n da art›k kamu hayat›nda bile imtiyazl› ko-numda oldu¤unun fark›ndalar. Soruyorlar: Kentlerde güvenlik gö-revlileriyle kapanm›fl korunakl› semtler kimlerindir? Kimlere karfl›korunuyor? Soruyorlar: Türkiye’de h›zla say›lar› artan dolar milyar-derleri niçin baz› bat› ülkelerinden mesela Japonya’dan daha fazla sa-y›dad›r ve bu insanlar gelirleri veya servetlerine oranla ne kadar ver-gi ödediler? Yine biliyorlar ki fark›ndad›rlar ki; bundan 25 - 30 y›lönce bu insanlar; kamu görevlileri, iflini ciddiye alan kamu görevli-leri taraf›ndan yüksek oranl› müterakki vergi tarifelerine tabi tutul-maktayd›lar ve nas›l oluyordu da emekli insanlar tüketici veya bor-dro mahkumu olarak gelirlerine oranla, bu insanlardan daha fazlavergi ödemekteydiler. Bu sorular günümüz halk›n›n talep ve hakla-r›n›n ifadesidir. O halde bu haklar› bu kadar aç›k seçik alg›lad›klar›-na göre bir zaman var olan haklar›n yitirilmifl oldu¤u yahut yitiril-mekte oldu¤u anlam›na geliyor. O zaman, bir zamanlar kazan›lm›flolan haklar›n nas›l kazan›ld›¤›n› hat›rlamak laz›m. Bunlar, do¤al hu-kuk gibi yahut kutsal kitaplarda yaz›lan gökten zembille inmifl birilahi iradenin ürünü olan kurallar ve normlar de¤ildir. Arkadafllar›-m›z söyledi; bunlar uzun mücadelelerin sonunda sa¤lanan kazan›m-lar, edinimler idi. Bu edinimler haklara dönüfltü. Yani mücadelelerhaklar› oluflturdu, içeri¤ini doldurdu. Ve son 25-30 y›l içinde Türki-

51

Page 52: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

ye’de ve baflka yerlerde de büyük ölçüde afl›nd›, tasfiye oldu. Bu ta-rihçeyi, bu s›n›rl› zaman içinde anlatmak mümkün de¤il. Ama bir-kaç hat›rlatma yapmakla yetineyim müsaade ederseniz. Nas›l ve han-gi gerekçeyle do¤du? Bu soruyu sormak için, içinde yaflad›¤›m›z dü-zenin bafllang›ç noktas›na gitmek laz›m. Kapitalist bir sistem en safflekliyle, Bat› Avrupa’da, ‹ngiltere’de olufltu¤u flekliyle üretim araçla-r›n›n, mülkiyetinin, s›n›fsal bir tekele dayanmas›d›r. ‹flgücünün isebir meta olmas›na ba¤›ml›d›r. Dolay›s›yla iflgücünün tam anlam›ylabir meta olmas› için, yani al›nan sat›lan bir eflya olmas› için emekçi-nin önce üretim araçlar›ndaki mülkiyetten fliddet, hile ile kopar›lma-l›d›r. ‹flte o tarih, o nokta, o dönüflüm gerçekleflti¤i andan itibarenkapitalizmin tarihi bize gösteriyor ki iflçinin, emekçinin tek bir hak-k› vard›r o kadar: Eme¤ini sat›p satmama hakk›. Bir meta haline dö-nüflmüfl olan iflgücünü ister satar ister satmaz. Bafllang›ç sadece buhaktan ibarettir. Onun d›fl›nda hiçbir hakk› yoktur. Siyasette hiçbirhakk› yoktur. Oy verme hakk› yoktur. Birey olarak karar verir vekarfl›s›ndaki iflveren, üretim araçlar› üzerinde mülkiyet bak›m›ndantekel oluflturmufltur. Böyle bir sistem sistematik olarak eflitsizli¤e da-yan›r. Yani tek iflçiyle e¤er satmazsa eme¤ini, iflgücünü; açl›¤a mah-kum olan iflçiyle üretim araçlar›n›n üzerindeki mülkiyetin tekelinesahip olan iflveren aras›ndaki iliflki iflgücü piyasas›nda sistematik ola-rak eflitsizlik yarat›r. ‹flçi de¤erin tümünü yaratt›¤› halde, ancak ken-disinin ve ailesinin varl›¤›n› sürdürebilecek kadar bir ücrete mah-kum olur. Bununla yetinmez eflitsizlik. Mal piyasalar› da bu eflitsiz-lik üzerine dayan›r. Çünkü o piyasalarda her aktör, piyasada yaratt›-¤› talep kadar etkili olur. Demokratik de¤ildir mal piyasalar›. E¤ermal piyasalar›nda piyasa tafl›nan gelirlerin oluflumu biraz önce söy-ledi¤im, kapitalizmin o özdeki eflitsizli¤ine dayan›yorsa mal piyasa-lar› da art›k eflitsizdir. Neo-klasik kitaplar bile flu benzetmeyle ders-lerini bafllat›rlsar: Mal piyasalar›nda her vatandafl›n bir oyu yoktur, -Amerikanlar yazd›¤› için, bizimkiler de aktard›¤› için- her dolar›n biroyu vard›r. Dolay›s›yla milyarderin piyasaya tafl›d›¤› talep ile emek-çinin piyasaya tafl›d›¤› talep gelirlerinin tüketim harcamas›na dönüfl-tü¤ü miktar kadar farkl›d›r. O halde emek piyasalar›, iflgücü piyasa-lar› özünde eflitsizdir. Mal piyasalar› da bunun yans›mas› olarak eflit-

52

Page 53: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

sizli¤e dayan›r. O yüzden kapitalist sisitemde her piyasa hem bölü-flümde hem kaynak tahsisinde tan›m gere¤i anti demokratiktir.Onun için piyasac› söylem özünde anti demokratiktir. Bunu zihinle-rimize yerlefltiremezsek fikir özgürlü¤üne aç›lamay›z. fiimdi, bu dö-nem kapitalizmin vahfli dönemidir. Vahfli dönemidir çünkü oy me-kanizmas› da yoktur. Emekçilerden esirgenmifltir. Bu tarihten itiba-ren arkadafllar›m›z›n söyledi¤i, vurgulad›¤› s›n›f mücadeleleri günde-me gelir. Çünkü say›ca çokturlar. Soka¤a egemen olurlar. Az›nl›kla-r›n kalbine korku ve dehflet tafl›yabilirler. Sokaklar onlar›nd›r. Dola-y›s›yla sokak gösterileri ve devrimler ve onlar›n yans›tt›¤› siyasi re-formlarla ad›m ad›m siyasete a¤›rl›klar›n› koyarlar. Ekonomik düz-lemde ve siyaset düzleminde örgütlenirler. Kendi çeflitli partileriylesiyasete a¤›rl›klar›n› koyarlar ve derler ki; “biz bu vahfli kapitalizminözündeki eflitsiz kurallar› de¤ifltirece¤iz.” Devrim için yola ç›karlar.Devrimi önlemek isteyen burjuvazi ve egemen s›n›flar bu sistemi de-¤ifltirirler ‹flte kapitalizmin evcilleflmifl hali budur. Tarihin uzun mü-cadele ve savafllar› sonunda 1945-50-60-65-70 y›llar›na geldi¤imiz-de kapitalist dünya, refah devleti denen görünüflteki o çok insanc›l,paylafl›mc› denen modele bu mücadeleler sonunda geldi. Peki niyetasfiye edildi? Sözü uzatmayaca¤›m. Emperyalist sistemin metropol-lerinde egemen s›n›flar 30 y›l kadar önce çeflitli belirtiler ve yan›lsa-lamalar ve yeni mücadele alanlar›n›n aç›l›m› sonunda farkettiler ki;iflçi s›n›flar›na bu refah devleti denen kurumsal düzenlemelerin ge-tirdi¤i olanaklar devam ederse, yani bu konuda gerilemeyi sürdürür-sek; sistem, de¤iflikli¤in efli¤ine kadar gidebilir. Yani varl›klar›n›ntehlikede oldu¤unu sand›lar. Bu alg›laman›n do¤ru mu, yanl›fl m› ol-du¤u tart›flmas›na girmiyorum. ‹flte o yüzden afla¤› yukar› 30 y›l ka-dar önce, önce ‹ngiltere, sonra Amerika, sonra K›ta Avrupas›’ndanbafllayarak sermayenin karfl› sald›r›s›n› bafllatt›lar. Türkiye bu çal-kant›l› sürece 1980’de sürüklendi. Afla¤› yukar› ayn› mülazalarlaTürkiye’nin egemen s›n›flar›, beyefendiler burjuvazinin mücadelebayra¤›n› benimsediler ve kendi ülkelerine tafl›d›lar. Avrupa’yla, K›-ta Avrupas›’ yla, hatta ‹ngitere’yle, mukayese edildi¤inde türkiyenineksi¤i fluydu: Türkiye’de halk kazan›mlar›, halk›n varl›¤›n› temsilidemokrasi sahnesinde yans›tt›¤› için mümkün olmufltur. Burjuva

53

Page 54: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

partileri kendi aralar›ndaki rekabetleri s›ras›nda, temsili demokrasi-nin halka verdi¤i oy imkan›n› ödün verme mecburiyetini alg›layaraksisteme soktular. S›n›flar›n örgütlenmesine, siyasi platformlara ken-di örgütleriyle girmesine hiç müsade etmediler, etmek istemediler.Hukuken müsade kap›lar›n› açmak zorunda kal›nca da fiilen engel-lediler. 1971’deki 12 Mart darbesi bu engellemenin br yöntemidir.Perde arkas›nda derin devletin; çal›flan emekçi unsurlar›n, her örgüt-lenmesine özellikle siyasete yönelik her örgütlenmesine karfl› öncecinayetlerle sonra bask› ve baflka yöntemlerle engellemesi budur.Ama 1980’den sonra bunu daha sistematik hale getirdiler. Askeridarbe yöntemiyle Türkiye halk›n›n kazan›mlar› ad›m ad›m eritilme-ye baflland›. Bugünkü noktada karfl›m›zda özellikle Kemal Dervifl vearkadafllar›n›n Türkiye toplumuna empoze etmeye çal›flt›klar› birslogan var: “Siyaset ekonomiden elini çeksin!” Bu özellikle bölüflümiliflkilerinin tamamen piyasaya teslimi anlam›na gelir. Biraz önce söy-ledi¤im o vahfli kapitalizmin ilkel koflullar›na dönüfl anlam›na gelir.Türkiye toplumu popülizmdeki o bölüflümcü, uzlaflmac› modeli ör-gütlü siyasete tafl›yarak aflamad›. Önden de aflman›n her efli¤ine ge-lindi¤inde cebren, hile vs. ile önlendi. Bu slogan anti demokratik birslogand›r; çünkü devletin ekonomik ve sosyal ifllevleri s›f›rlanmas›n-dan bu yana halk s›n›flar›n›n devletten ve siyasi iktidardan beklenti-leri de s›f›rlanm›flt›r. Bu nedenle nereye gitti¤inin fark›nda olmadan,bu tür sloganlara savrulup giden liberal hatta kendine sol diyen libe-ral arkadafllar›n bu dönüflümün siyasi yans›malar›na Fuat Ercan bi-raz önce “politikadan kopma” dedi. ‹flte budur: Halk s›n›flar›n›n po-litikadan beklentileri koptu¤u an, siyasetten de beklentileri kopacak-t›r. Baflka kurtulufl mecralar› arayacaklard›r. O baflka kurtulufl mec-ralar›n›n Türkiye gibi bir Ortado¤u ülkesinde en kolay yönelece¤iak›mlar tarikatlar, kökten dincilik veya flovenist milliyetçi savrulma-lar olacakt›r. Bu nedenle bu slogana ve bu slogan›n arkas›nda halk›nkazan›mlar›n›n külliyen tasfiye edilmesine dönük niyetlere ciddi ola-rak karfl› ç›kmak gerekir. Ben bunu bu cümleyle abesli söyledimçünkü bu toplant›n›n maksad› zaten odur. Halk›n haklar›n› yenidenkazanmakt›r. Dolay›s›yla baflta flunu söyleyebilirdim: De¤erli arka-dafllar ne söyleyece¤imi biliyor musunuz? Nasreddin Hoca’n›n dedi-

54

Page 55: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

¤i gibi “bilenler bilmeyenlere anlats›n,” ben de burada oturay›m di-yebilirdim. Dolay›s›yla sizlerin hoflgörüsüne s›¤›narak bildiklerinizitekrarlad›¤›m›n da fark›nday›m ama hat›rlayal›m istedim. Zaman za-man bildiklerimizi tekrarlamakta fayda vard›r. Çok tekrarlamazsakunutur gideriz. Biraz önce Fuat Ercan arkadafl›m›z›n söyledi¤i bu be-yin y›kama mekanizmalar›na karfl› uyan›k ve dirençli olman›n biryolu sabah akflam eski bildiklerimizi yeniden hat›rlamakt›r. Ben debu do¤rultuda bir kaç hat›rlatma yapmaya çal›flt›m. Hepinizi sayg› vesevgiyle selamlar›m...

55

Page 56: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere
Page 57: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

2. Oturum

Ortadoğu ve Kafkaslar’da Emperyalist Politikalar ve Barış

UMAR KARATEPE:Emperyalizmin Ortado¤u co¤rafyas›nda iki eksenli bir stratejisi

oldu¤unu görmekteyiz. Birincisi bölgenin aç›ktan barbarl›kla sömür-gelefltirilmesi ve bu yolla yeni sömürgecilik iliflkilerini bölgede infla-a etmesi. ‹kinci eksen ise asl›nda bizim çok yak›ndan tan›d›¤›m›z ne-o-liberal politikalar vas›tas›yla yeni sömürgecilik iliflkilerinin yeni-den inflas›. Ve bu politika bizim gibi, M›s›r gibi, Pakistan gibi hali ha-z›rda emperyalizmin yeni sömürgesi olan ülkelerde ve eski SovyetCumhuriyetlerinde sürdürülüyor. Bu iki eksen birbirini destekleyen,birbirini güçlendirerek ilerleyen, biri olmadan da çok etkili olmaya-cak gibi görünen bir arada ilerleyen iki eksen olarak görülüyor.

‹flte bu yüzden bugün ABD’nin iflgalci sömürgeci sald›r›lar›nakarfl› ç›kmadan neo-liberalizme karfl› mücadele etmek, halk›n hakla-r› mücadelesi vermek bizim ülkemizde çok mümkün görünmüyor.Benzer flekilde neo-liberalizme karfl› mücadeleyi bölgesel bir düzey-de bir ortak mücadele ekseni haline getirmeden, ABD karfl›t› direni-flin emperyalizmi Ortado¤u’dan atan, tamamen tüm iliflkileriyle, ku-rumlar›yla, iflbirlikçileriyle söküp atan bir sonuç yarataca¤› ihtimalide ihmal edilecek kadar zay›f.

Ancak bilindi¤i gibi bölgedeki emperyalizme karfl› direnifllerinmerkezinde, özellikle biraz önce söz etti¤im birinci eksende askeri

57

Page 58: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

yolla iflgale karfl› mücadelelerin merkezinde, bugünlerde siyasal isla-mi örgütleri görüyoruz. Biraz da bunlar hakk›nda konuflmak gere-kirse, homojen olmayan örgütler diyebiliriz, bunlara heterojen ör-gütler diyebiliriz. Bunlar, dönem dönem emperyalizmle çat›flan amadönem dönem yeri geldi¤inde ittifaklar kuran ve o yüzden asla netve kararl› bir anti-emperyalist duruflu oldu¤u söylenemeyecek örgüt-ler. Bunlar, dönem dönem birbirleriyle mezhepsel çat›flmalar içerisi-ne girip Ortado¤u halklar›n›n mücadelesini bölme potansiyeli olanörgütler. Ayn› zamanda ‹slami hareketler büyük ölçüde burjuvazininbir kesimine dayanan ve kapitalizmle aç›ktan bir çat›flmas› olmayanveya çat›flamaya gerek duymayan hareketler. Böylesi hareketlerinemperyalizmin askeri iflgaline karfl› ciddi anlamda baz› dönem dö-nem askeri baflar›lar elde etti¤i do¤ru olmakla beraber, bölgede ileri-ci toplumsal bir dinami¤in önünü aç›p açmayaca¤› veya Ortado¤uhalklar›n›n toplumsal kurtuluflunu sa¤lay›p sa¤lamayac› asl›nda bu-günün tart›flma konular›ndan birisi olabilir. Veya bundan sonra bi-zim Ortado¤u’da bar›fl hakk› tart›fl›l›rken üzerinde duraca¤›m›zönemli konulardan biri bu e¤ilim.

Bir de di¤er e¤ilim var, ve asl›nda bu e¤ilimin Türkiye’de kötübir kopyas›n› görüyoruz. Bu günlerde ulusalc› denilen, asl›nda Rus-ya merkezli ilerleyen, yükselen otoriter bir milliyetçili¤in emperya-lizme karfl› bir direnifl merkezi olup olamayaca¤› tart›flmas› da bura-da önemli. Türkiye’deki gördü¤ümüz kopyas›yla ve asl›nda Rusya’dada, çok bilgi sahibi olmamakla beraber, bölge için bir toplumsalkurtulufl mücadelesi üretmediklerini rahatl›kla söyleyebiliriz.

Bu koflullar alt›nda bölgede ilerici toplumsal bir kurtulufl proje-si için ihtiyaç duyulan özne soldur, bu konuda çok aç›k konuflmakistiyorum, hatta sosyalistlerdir. Biraz kendi ülkemizden bahsederekbitirece¤im ve sözü konuklara b›rakaca¤›m. Çünkü Türkiye bu nok-tada belki Ortado¤u’daki en avantajl› ülke. Türkiye, Ortado¤u’da ile-rici bir toplumsal kurtulufl projesi yaratmak için en avantajl› ülke gi-bi görünüyor. Çünkü Türkiye’de hem milliyetçi cephe hem islamc›cephenin burjuvazinin bir kesimini temsil etti¤i çok aç›k; neo-libe-ralizmle kökten bir sorunlar› olmad›¤› defalarca denenmifl ve s›nan-m›fl. Örne¤in Türkiye’de bu iki cephenin herhangi bir tanesinin NA-

58

Page 59: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

TO’dan ç›k›lmas›n› önerdi¤ini, samimiyetle karfl› ç›kt›¤›n› gören, fla-hit olan yoktur. Bu cephelerden bir tanesi az›nl›k ve Kürt düflmanl›-¤›n› anti-emperyalizm olarak yutturmaya çal›flmakta, di¤er cephe isebat›l› olan de¤erlere tepkiyi veya kendi ‹slami yaflam tarz›n› sürdür-meye dair politik projelerini kamusal alanlara hakim k›lma projele-rini anti-emperyalizm olarak pazarlamaya çal›flmaktad›r. Ancak buiki cephenin de anti-emperyalist bir rolü oldu¤u söylenemez.

Türkiye’ye bakt›¤›m›zda umut verici bir fley de görüyoruz. Em-peryalizme ve neo-liberalizme karfl› vurucu darbeleri Türkiye’de hepsokak vurmufltur, toplumsal muhalefet vurmufltur. ‹ki örnek verece-¤im. Bir tanesi 1 Mart tezkeresi. Bunu çok örnek veriyoruz ama çokönemli zira tamamen solun önderli¤inde ilerleyen bir süreçte yüz-binlerin haftalarca soka¤a ç›kmas›, haftalarca mobilizasyonu ve bu-nun sonucunda Türkiye Cumhuriyeti Parlamentosu’nda AmerikaBirleflik Devletleri’ne Irak savafl›nda destek vermeyi ön gören bir tez-kerenin çöpe at›lmak zorunda kal›n›fl›. Bunu sol baflard›. Ne ‹slamc›cephe, ne ulusalc› cepheydi bunu baflaran. Bunu baflaran bizdik, sol-du. ‹kincisi çok daha mütevazi bir baflar› öyküsü, geçen seneki sa¤-l›k hakk› mücadelesi. Bu da neo-liberalizme karfl› mücadelenin birörne¤i. Dünya Bankas› ve IMF’nin tüm dayatmalar›na, patron örgüt-lerinin tüm dayatmalar›na karfl› özellikle Türk Tabipleri Birli¤i, sa¤-l›k meslek örgütleri ve yoksullar›n ilerici halk örgütlerinin, önderli-¤inde gelifltirilen mücadele, çok büyük zaaflar›na ve eksikliklerinera¤men bu süreci yavafllatmay› ve dönem dönem de tamamen dur-durmay› baflarm›flt›. Hem de muhalefetin parçalanm›fll›¤›na ra¤men.Yani görüldü¤ü gibi Türkiye’de de emperyalizmin iki sald›r› ekseni-ne karfl› iki ayr› dinami¤i de sol yaratt›. O yüzden solun baflar›s› bunoktada çok önemli. Türkiye solunun emperyalizme ve neo-libera-lizme karfl› mücadelesi Ortado¤udaki halklara bir model olabilecekbir direnifl çizgisi yaratabilir. Türkiye’nin tarihsel koflullar› bu olana-¤› sa¤lamaktad›r.

Ama maalesef bir son cümleyle bitirece¤im. Türkiye solununbunun fark›nda olup olmad›¤›nda emin de¤ilim. Özellikle Türkiyesolunun bir kesiminin liberal islamla di¤er bir kesiminin ulusalc›lar-la kurdu¤u yak›n iliflkiler önemli bir sorun. Ve onlar›n da hiç tafl›-

59

Page 60: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

mak istemedi¤i anti-emperyalist bayra¤› veya demokrasi bayra¤›n›zorla onlara tafl›tt›rmak gibi e¤ilimleri oldu¤u müddetçe Türkiye so-lunun bu e¤ilimi sadece kendi ülkesi için de¤il Lübnanl›lar için,Irakl›lar için, ‹ranl›lar ve Filistililer için önem tafl›yan bu görevi, ye-terince kavrad›¤›n› düflünmüyorum ancak kavrayaca¤›n› ümit ediyo-rum.

Ben Türkiye cephesi hakk›nda çok konufltum. Eminim daha çokmerak etti¤iniz Ortado¤u cephesidir. Sözü Lübnanl› arkadafl›m›zAhmed’e b›rak›yorum..

AHMAD DIRKİ:Öncelikle herkese teflekkür etmek istiyorum. Bu forumun dü-

zenlemesinde Halkevleri’nden eme¤i geçen herkese teflekkür etmekistiyorum. Konuflmac› arkadafllardan Umar, bizim de karfl› karfl›yakald›¤›m›z baz› sorunlardan söz etti. Bu sorunlar yaln›zca Türkiye’yeözgü de¤il, nereye gidersek gidelim ayn›. Belki konuya basit bir ne-denle bafllamaya çal›flmak gerekiyor. Çünkü Lübnan’›n durumunuanlatmak oldukça zor. Bu emperyalist güç, do¤rudan sömürgelefltir-meden bafllay›p, bugün adland›rd›¤›m›z haliyle kültürel emperya-lizm olarak süren ve uygun yöntemler her neler ise onlar› kullanan,bugün ve bundan sonra mücadelenin görünümünü nas›l de¤ifltir-mekte ve onu massedecek biçimde nas›l yeniden oluflturmaktad›r?Lübnan’da neler olup bitti¤ine iliflkin genel bir de¤erlendirme yap-maya ve emperyalist gücün Lübnan’daki direniflten kurtulmaya ça-l›flt›¤›n› anlatmaya çal›flaca¤›m. Bildi¤imiz gibi Lübnan bir din devle-ti de¤il; ancak bir mezhep devleti. Lübnan, Frans›z mandas› alt›n-dayd›. Frans›zlar›n gidiflinin ard›ndan ba¤›ms›zl›k geldi. Fakat mez-heplerden oluflan bir politik sistem demek, her mezhebin devletiçinde kendi politik gücü olmas› demek. Bu, farkl› insanlar›n bir par-ça peyniri bölüflmesine benziyor. Ayr›nt›l› bir biçimde aç›klayacakolursam, örne¤in, Devlet Baflkan› yaln›zca H›ristiyan olmakla kalma-mal›, ayn› zamanda Maruni mezhebinden olmal›. Baflbakan yaln›zcaMüslüman olmakla kalmamal›, ayn› zamanda Sunni olmal›. MeclisBaflkan› yaln›zca Müslüman olmakla kalmamal›, ayn› zamanda fiii

60

Page 61: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

mezhebinden olmal›. Böyle bir ülkenin nas›l bir politik bak›fl aç›s›y-la kuruldu¤unu tahmin edersiniz. Yukar›dan, hukuki düzeyden, afla-¤›, gerçek düzeye do¤ru indi¤inizde bu yap› Lübnan’› da¤›lmaya ol-dukça uygun, çok k›r›lgan bir ülke haline getiriyor. Çünkü her mez-hep daha çok otorite, daha çok iktidar istiyor. ‹çerideki ç›karlar›n›artt›rabilmek için güçlerini korumaya çal›fl›yorlar. Ba¤›ms›zl›¤›n ila-n›ndan bugüne kadar süreç ayn›yd›, hiçbir fley de¤iflmedi. Sistem buflekilde iflliyor.

fiimdi do¤rudan geçen y›l Siyonist devletin, - bugün bafl›n› Hiz-bullah’›n çekti¤ini söyleyebilece¤imiz - direniflçilerden kurtulmayakarar verdi¤inde neler oldu¤una geçmek istiyorum. Bu Lübnan’dakidireniflin yeni yüzü. Siyonist Devlet genel olarak direniflten kurtul-mak için savafl› planlad›. Sald›r› 33 gün sürdü, fakat iyi ki sadece ba-sit bir nedenle yenilgiye u¤rad›. Bu direniflti. Yaln›zca direnifl. Dire-niflten söz ederken yaln›zca Hizbullah’› de¤il, Hizbullah’› destekle-yen partileri, ideolojik aidiyetler d›fl›nda da Siyonist devlete karfl› di-renenleri destekleyenleri de kast ediyorum. Bu Lübnan için özel birdurum. Dilerseniz, daha sonra ayr›nt›lara de¤inebiliriz. 33 günlüksavafl›n son üç gününde, ki ben direniflten kurtulma amac›na ulafla-mad›¤›n› düflünmeye bafllam›flt›m, 1.5 milyon misket bombas› kul-land›, 1.5 milyon insan yerlerinden edildi ve hayal bile edemeyece-¤iniz daha baflka katliamlar. Fakat baflar›s›zl›¤a u¤rad›. Bu baflar›s›z-l›k, politikay›, daha özelde emperyalist politikalar› de¤ifltirdi. Çünküemperyalizmin bir parças› olan Siyonizmden söz ediyoruz. Dolay›-s›yla birbirlerinin yerine kullanabiliriz bu adland›rmalar›. SiyonistDevlet ya da emperyalist güç - ona ne isim veriyorsak - baflar›s›zl›¤au¤rad›. Baflar›s›zl›¤a u¤rad›klar›nda, savaflla ulaflamad›klar› amaca,politikayla ulaflmay› denediler. ‹flaret yine çok aç›kt›. Bayan Condo-leza Rice savafl s›ras›nda Lübnan’› ziyaret etti¤inde, Baflbakan onu“Evine hofl geldin” diyerek çok s›cak karfl›lad›. Rice “art›k Siyonistsald›r› olmayacak” ve benzeri fleyler söyledi: Art›k yeni Ortado-¤u’nun do¤uflunu görebiliyoruz. Bu iflaret bize, bugün ad› konulanfleyin, hükümetin, Amerika taraf›ndan yüzde yüz onayland›¤›n› gös-teriyor. Birçok farkl› isim duyabilirsiniz, fakat bunlar ayn› anlamageliyor. Kimileri Sinyora hükümeti diyor, Sinyora baflbakan oldu¤u

61

Page 62: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

için, kimileri 14 Mart hükümeti ve daha baflka isimler… Karfl›t› 8Mart olarak adland›r›l›yor. 14 Mart ya da Sinyora hükümeti direnifl-çilerden kurtulmak için di¤er devletler taraf›ndan yüzde yüz destek-lendi. fiimdi içeriye girdi, partiler arac›l›¤›yla iflliyor. Lübnan’›n mez-hep devleti yap›s› nedeniyle, fiii bakan hükümetten istifa etti. fiu an-da hükümet yasad›fl› ve Lübnan’da büyük bir tart›flma var, çünküher mezhebin hükümet içinde yer almas› gerekiyor. Bir mezhep hü-kümetin d›fl›nda kald›¤› için, bu durum hükümeti yasad›fl› konumadüflürüyor. Biz Komünist Parti olarak, fiii mezhebi hükümetin d›fl›n-da kald›¤› için de¤il, bu hükümet ülkesine ihanet etti¤i için hüküme-tin yasad›fl› oldu¤unu savunuyoruz. Hükümetin düflmesi gerekti¤inive yetkililerin yarg›lanmas› gerekti¤ini savunuyoruz. Devam edecekolursak, ‹srail yenilgiye u¤rad›¤› zaman emperyalist gücü temsileden Birleflmifl Milletler, di¤er uluslararas› güçler, 1701 çözümünüileri sürdüler. Buna göre Birleflmifl Milletler askerleri Lübnan’›n gü-neyinde konufllanacaklard›. Bu noktada çok basit bir soru sorabili-riz: Lübnan’a sald›ran ‹srail’di, ‹srail’e sald›ran Lübnan de¤il. Öyley-se neden Birleflmifl Milletler ‹srail topraklar›nda de¤il de Lübnan top-raklar›nda konufllanacaklar? Bizler, sald›r›ya maruz kalanlar›z, sald›-ranlar de¤il. Bu da bize, emperyalist gücün Birleflmifl Milletler’i ken-di kültürünü yerlefltirmek için bir araç olarak nas›l kulland›¤›n› gös-teren baflka bir gösterge. Böylece, Siyonist Devlet’le Lübnan aras›n-da, Birleflmifl Milletler güçleri taraf›ndan, belki bu tabiri kullanabili-riz, tampon bölge yarat›ld›¤›n› söyleyebiliriz. Bu durumda, art›k ba-r›fl›n hakim oldu¤u bir zamanda yaflad›¤›m›z› söyleyebiliriz. Ancakbar›fl sözcü¤ünün alt›n› iki kere çizmemiz gerekiyor: Bar›fl nedir, nekadar sürecek ve Birleflmifl Milletler askerlerinin Güney’deki rolü ne-dir? Hükümetin yasal konumuna iliflkin içeride yürütülen tart›flma-lar sürerken, birdenbire Kuzey’de Filistin Kamplar›’nda, bir sorunortaya ç›kt›. Lübnan’daki Filistinliler 50 y›ldan beri sivil haklardanyoksunlar. Bu nedenle, Filistin Kamplar› ad›n› verdi¤imiz kamplarayerlefltirildiler. Bu kamplar Lübnan’›n her bölgesinde bulunuyor. Fe-tih El ‹slam’›n Suriye’den Lübnan’›n kuzeyine do¤ru gelmeye baflla-d›¤› söylentileri ç›kt›. Bu grupla Lübnan askeri aras›nda çat›flma bafl-lad›. Ayr›nt›lara daha sonra döneriz. Bu çat›flma iki haftadan biraz

62

Page 63: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

fazla bir zamandan beri sürüyor. Bu zamana kadar çözüm buluna-mad› ve çat›flma sürüyor. fiu soru sorulabilir: E¤er Fetih El ‹slam ör-ne¤in 100 kifliden oluflan küçük bir çeteyse, çat›flmalar neden ikihaftadan fazla sürdü ve sona ermedi? fiimdi projeye yak›ndan baka-l›m: Bu Amerikan yanl›s› hükümet, mezheplere dayanan yap›s› ne-deniyle farkl› radikal Sunni gruplar yaratt› ve bunlar› destekledi.Böylece mezheplere dayal› bölünme derinleflmifl olacakt›. Kamplarayerleflip iç savafl olarak niteleyebilece¤imiz bir süreci bafllatmak için.Bu küçük Sunni gruplar, bugün Hizbullah’›n önderlik etti¤i direnifl-le çat›flacakt›. Bunun anlam› içeriye do¤rudan müdahale etmeden,bir iç savaflla direnifli yok etmekti. Bu yolla direniflten kurtulmufl ola-caklard› ya da farkl› bir senaryoya göre, Birleflmifl Milletler güçleri Fi-listin Kamplar›’n›n güvenli¤inden ve denetiminden sorumlu olacak-t›. Böylece Birleflmifl Milletler Lübnan’›n her yerine yay›lm›fl olacak.fiimdi kamplar› korumak ad› alt›nda kuzeyde ve Lübnan’›n her ye-rinde Birleflmifl Milletler güçleri bulunuyor. Bu direniflin, BirleflmiflMilletler taraf›ndan küçük bir hücreye kapat›lmas› anlam›na geliyor.Baflka bir hikaye Suriye’den Lübnan’a, Hizbullah’a gelen kaçak silah-lar -onlar böyle adland›r›yor- konusunu araflt›rmak için Lübnan’a ge-len Birleflmifl Milletler gözlemcileri hakk›nda. Birleflmifl Milletler göz-lemcileri Lübnan-Suriye s›n›r›n› denetliyor. Böylece direnifl baflka bi-çimde engellenmifl oluyor. Bu yolla baflka bir fley yapmaya gerekyok, direnifl kendili¤inden ortadan kalkacakt›r. Baflka bir senaryo…Ya da bütün bu olanlar›n nedeni nedir? Daha önce söyledi¤im gibi,Condoleza Rice’›n sözleriyle: “Yeni Ortado¤u’nun do¤ufluna tan›kl›kediyoruz.” Direnifli bertaraf edilecek, hükümet tamamen Amerikanyanl›s›… E¤er Amerika ‹ran’a sald›rmaya karar verirse, Siyonist Dev-let’i direniflçilerin olas› sald›r›lar›na karfl› korumufl olacaklar, Lüb-nan’›n tamam› ve Filistin Kamplar› Birleflmifl Milletler’in denetimi al-t›na girerse e¤er. Böylece uygun olan bütün koflullar haz›rlanm›fl ola-cak. Lübnan’›n içinde bulundu¤u tablonun genel görünümü bu. Çö-zümün ne olabilece¤ine bakmak için bir ad›m ileri gidelim. Biz, Le-ninist Komünist Parti olarak, çözümü yanl›ca içeride görmüyoruz.D›flar›dan da yard›m istiyoruz. ‹çeride ve d›flar›da olmak üzere ikibüyük sorunla karfl› karfl›yay›z. ‹çerideki sorunumuz, mezheplere

63

Page 64: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

dayal› bir devlet olmam›z. Bu yap›n›n ve olanlar›n sonucu olarak, in-sanlar giderek mezheplere daha ba¤l› hale geliyorlar. Bu politik at-mosfer oldukça zorlay›c›. Lübnan’da sol bir cephe yaratmaya çal›fl›-yoruz. Soldan söz ederken, beni ba¤›fllay›n ama, gerçek solu kastediyorum, sahte olan› de¤il. Umar yoldafl›n sözünü etti¤i türden sah-te solcular Lübnan’da fazlas›yla bulunuyor. Fakat yaln›zca içeridede¤il, d›flar›da da mücadele etmek gerekiyor. D›flar› derken s›n›rlar›nötesinden, uluslararas› düzeyden söz ediyorum. Birbirimizle daya-n›flmak, deneyim al›flveriflinde bulunmak, büyük bir sol cephe olufl-turmak ve bu emperyalist projeyle mücadele etmek için. Bu proje-nin yaln›zca Lübnan’›, Türkiye’yi, Suriye’yi ya da baflka bir yeri kap-sad›¤›n› düflünmüyorum. Ne yaz›k ki eski terimleri kullanmak zo-runday›z; bu küresel bir emperyalizm. Teflekkür ederim. Mümkünoldu¤unca k›sa bir biçimde özetlemeye çal›flt›m, çünkü oldukça kar-mafl›k bir mesele. Arkadafl›m›z James’in sunuflundan sonra, sorular›-n›z› yan›tlamaya haz›r›m.

JAMES PETRAS:

ABD ‹mparatorlu¤u ve Ortado¤u: Siyonizm, Kukla Rejimler ve Siyasal Müttefikler Ortado¤u’daki emperyal ABD siyasetlerinin kavranmas› dört

noktada odaklanan bir analizi gerektirir:

1) ‹srail’in ve Siyonist güç bilefliminin ABD siyasal kurumlar›(Kongre, Yürütme, medya, iki büyük siyasal parti ve seçim süreçle-ri) üzerindeki güç ve etkisi, yat›r›m ve finans kurumlar› (devlet vesendikalar›n emeklilik fonlar›, yat›r›m bankalar›) üzerindeki ekono-mik etkileri, yay›nlar, gösteri sanatlar›, dergiler, filmler ve gazetelerüzerindeki kültürel egemenlikleri. Siyonist siyasal, ekonomik ve kül-türel iktidar, ‹srail’in Ortado¤u’daki askeri, ekonomik ve siyasal ya-y›lma ve üstünlü¤ünü ABD’nin di¤er emperyalist ç›karlar›yla bütü-nüyle çat›flsa bile azamilefltirmeye yönelir.

2) ABD ‹mparatorlu¤unun, ABD siyasetlerini uygulamak içinOrtado¤ulu iflbirlikçi devletler ve askeri güçler oluflturma ve bunlar›

64

Page 65: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

araçsallaflt›rma yetene¤i. ABD’nin Ortado¤u’daki en önde gelen veönemli güncel araçlar› Irak’taki kukla rejimi, Filistin’deki Abbas-Dahlan grubunu, Irak’taki Kürtleri, Lübnan’daki Senyora-Harari-Canbulat rejimini, ‹ran’daki Mücahidin-e Khalq örgütlerini, Kürtlerive Sünni kabileleri, Etiyopya-Uganda paral› askerleri taraf›ndan des-teklenen kukla Somali ‘rejimini’ içermektedir.

3) Ürdün, M›s›r, Türkiye, Suudi Arabistan, Körfez Devletleri ve‹srail’deki sa¤c› rejimler ve yöneticilerle Irak’taki sömürgeci iflgale as-keri üsler, istihbarat ve politik destek sunmak, Irak’›n bölünmesi,‹ran’a, Hizbullah, Hamas ve Ortado¤u’daki di¤er her türlü dinci-ulu-salc› ve solcu harekete karfl› ekonomik yapt›r›mlar uygulamak ve sa-vafl açmak amac›yla yap›lan iflbirli¤i.

4) ABD kamuoyunun ço¤unlu¤unun ve Kongre üyelerininaz›nl›¤›n›n Irak’taki güncel savafla ve gelecekte ‹ran’a karfl› aç›lacaksavafla karfl› muhalefetini içerme, bast›rma ve s›n›rland›rma yetene-¤i. ABD emperyalizmi aç›s›ndan kilit sorun Beyaz Saray’daki sivil-militaristlerin ve onlar›n diktatöryel yetkilere destek sa¤lamak vebunlar› Baflkan›n ofisinde yo¤unlaflt›rmak amac›yla yeni siyasal“maceralar” ve “provokasyonlar” yaratma e¤ilimlerinin gözden düfl-müfl olmas›d›r.

ABD’nin Ortado¤u siyasetinin bu “vektörleri” giderek hem içer-den hem de d›flar›dan gelen meydan okumalarla karfl›laflmaktad›r vekeskin çeliflkilere tabi biçimde yenilgiyi u¤rama olas›l›¤›yla karfl› kar-fl›yad›r. Yine de emperyal iktidar “ayg›t›” hala çal›flmakta ve ABD’ninOrtado¤u siyasetinin yap›s›n› tan›mlamaktad›r.

BÖLÜM IABD-Ortado¤u ‹ktidar›n›n Vektörleri: ‹srail-Siyonist Güç Bileflimi Dünya imparatorluklar› tarihinde ilk kez, nüfusun yüzde 2’sin-

den daha az›n› temsil eden küçük bir etnik-dinsel az›nl›k, Ortado¤unüfusunun yüzde 1’inden daha az›n› temsil eden yabanc› bir ülke-nin (‹srail) sömürgeci ç›karlar›na hizmet eden ABD Ortado¤u siya-setlerini biçimlendirme yetene¤ine sahiptir.

Siyonist güç bileflimi ülke çap›na yay›lm›fl olan birkaç yüz bin

65

Page 66: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

fanatik eylemcisiyle birlikte, ABD Kongresi’nin yüzde 98 kadar›n›,kabul edilmeleri büyük ABD petrol çok uluslu flirketlerine zarar ver-seler bile, ‹srail’i kay›ran her türlü yasay› kabul etmesi için hareketegeçirebilmektedir.

AIPAC (Amerika-‹srail Politik ‹fller Komitesi) yüz bin üyesi ve100 adet tam zamanl› ajan›yla birlikte her y›l ‹srail’i kay›ran ABD ti-caret, askeri yard›m ve yapt›r›mlar› yasalar›n› etkileyen yüzlerce tas-lak kaleme almaktad›r. 2007 Mart ay›nda, her iki politik partinin li-derleri ve tüm Kongre üyelerinin yüzde 50’den fazlas› Washing-ton’da yap›lan en son AIPAC toplant›s›nda bir araya gelerek ‹sraildevletine ba¤l›l›klar›n› bildirdiler. Bu durum iki AIPAC liderinin ‹s-rail için casusluk yapmakla suçlanarak yirmi y›l hapis cezas›yla yüzyüze oldu¤u bir anda yafland›!

Siyonist güç bileflimi (SGB) AIPAC lobisinden ibaret de¤ildir. Si-yonistler, Irak’›n iflgaline giden süreçte, aralar›nda flahin IrvingLibby’nin, Pentagon’un ve onun ‘istihbarat’ operasyonlar›n›n (Wolfo-witz, Feith ve Shumsky) bulundu¤u Baflkan Yard›mc›l›¤› ofisini kon-trol alt›nda tuttular ve Beyaz Saray ile Ulusal Güvenlik Konseyi’nde(Bush’un ‘fieytan Ekseni’ konuflmas›n›n yazar› Frum, ‹ran kontraskandal›ndan sonra affedilen ve flimdi Ortado¤u siyasetinden sorum-lu olan flahin Abrams ve Baflkan Bush’un sözcüsü Ari Fleischer) stra-tejik konumlara sahiptiler. Siyonistler büyük gazetelerin köfle yaz›la-r›na (Wall Street Journal, Washington Post ve New York Times), bü-yük televizyon a¤lar›na ve Hollywood’a hâkimler. Yüzlerce yerel böl-gesel eyalet ve yerel Yahudi federasyonu her türlü elefltiriye karfl› birsald›r› bafllatarak, her türlü elefltirel toplant›, tiyatro ya da sinemagösterisinin iptal edilmesini baflar›yla sa¤layarak ‹srail’e yönelik hertürlü elefltiriyi engellemek üzere müdahalelerde bulunuyor.

Siyonist güç yap›s› ‹ran’a yönelik savafl planlar›n› ve yapt›r›mla-r› zorlayan önde gelen güç oldu. Bush’un Irak’› iflgalini desteklediler.SGB ‹srail’in Baflbakan Fuat Senyora’n›n zay›flayan ABD kuklas› yö-netimine yönelik sald›r›s›na verilen ABD deste¤ini garanti alt›na ald›.SGB Filistin birli¤i hükümetiyle yap›lacak her türlü temas› engelle-yen Kongre kararlar›n› kaleme ald› ve ç›kard›. ‹srail’in son yirmi ay-d›r Filistin’i açl›ktan öldürmek üzere abluka alt›na almas›na yönelik

66

Page 67: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

ABD Kongresi deste¤ini güvence alt›na ald›. ABD’nin Ortado¤u siya-seti üzerindeki Siyonist gücün ölçe¤i ve derinli¤i kamuoyunu etkile-menin çok ötesine uzan›yor; kilit kurumlara s›z›yor, ‹srail’e yararsa¤layan siyasetleri tasarl›yor ve bunlar›n uygulanmas›n› sa¤l›yor.

K›sacas›, Siyonist Güç Bilefliminin esas ba¤l›l›¤› ‹srail devletineolan ba¤l›l›kt›r ve siyaseti de ABD Kongresini “anayurt” ‹srail ad›nave yarar›na sömürgelefltirmek üzere tasarlanm›flt›r.

Siyonistler Kongre’de 30 üyeye sahipler ve baz› kilit komiteleriyönetiyorlar. Demokratik Parti Grubunun baflkan› Rahm Emmanu-el, ‹srail Savunma Güçlerinin eski bir üyesi. Emmanuel Kongre’dekiDemokratik Parti ço¤unlu¤unun Bush’un Kongre’ye dan›flmaks›z›n‹ran’a savafl açmas›n› engelleyebilecek olan savafl yasas›ndaki kilit birunsuru engellemesinde etkili oldu. SGB tüm baflkan adaylar›n›n ‹s-rail’e ve onun ‹ran’a karfl› ‘savafl opsiyonu’na mutlak, koflulsuz des-tek vermelerini sa¤lard›. Siyonist Güç Bileflimi ABD’yi Irak’a karfl› sa-vafla sürüklemeyi baflard› ancak Amerikal›lar›n (Amerikan Yahudile-ri dâhil) büyük ço¤unlu¤unun savafla karfl› ç›kmaya bafllamalar›n›engelleyemedi. Siyonist Güç Bileflimi ‹srail’den gelen talimatlar› ta-kip ederek flimdi ABD yapt›r›mlar›n› ve ‹ran’a savafl aç›lmas›n› birin-ci önceli¤i haline getirdi. Irak’› tahrip etme hedefine ulaflan SGB, tümçabalar›n› ABD’nin ‹ran’a karfl› kat› ekonomik BM yapt›r›mlar› bafl-latmas›n› zorlamaya odakland›rmak üzere, Bush rejiminin Irak’takisiyasetini destekliyor.

Yapt›r›mlar› t›rmand›rmak biçimindeki ‹srail-Siyonist siyasetikendi yay›nlar›nda da aç›kça ilan ettikleri gibi baflar›ya ulaflt›. ABD-‹ran siyasetinin belirlenmesinde sahip olduklar› ezici etki ‹srailli ak›lhocalar›n›n bile, güçlerini abartmamalar› konusunda uyar› cümlele-ri sarf etmelerine yol açt›.

Siyonist Güç Bileflimi’nin ABD’nin Ortado¤u siyaseti üzerindekiaç›k ve güçlü hâkimiyeti ABD askeri yetkilileri aras›ndaki yurtseverulusalc›lar ve muhafazakârlarla giderek büyüyen bir akademisyenlergrubu ve küçük bir Yahudi milyarderleri (Soros) kümesi ve ayd›nla-r› aras›nda da ilk kez yayg›n bir muhalefete neden oldu. ‹lk kez ‹s-rail’in ABD’nin emperyal ç›karlar› aç›s›ndan “stratejik bir varl›k” m›yoksa “stratejik bir yükümlülük” mü oldu¤una dair büyük bir tart›fl-

67

Page 68: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

ma bafllad›. SGB’ne karfl› muhalefet hem imparatorluk yanl›s› hemde antiemperyalist bireyleri içeriyor. ‹srail’e yönelik imparatorlukyanl›s› elefltiriler, ‹srail’in aç›k hibe ve kredi olarak 110 milyar dolarald›¤›n› ve ABD silah teknolojisine ayr›cal›kl› bir eriflime sahip olupABD silah sanayi ile rekabete girdi¤ini ileri sürüyorlar. Filistin’dekisömürgeci ‹srail bask›lar›n›n gerilimler yaratarak ABD petrol sanayi-nin ç›karlar›yla çeliflti¤ini ileri sürüyorlar. Ortado¤u’daki Siyonizmdestekli ‹srail politikalar›n›n ABD’nin muhafazakâr Arap ‘petrol dev-letleri’yle ittifak içindeki mali ve petrol ç›karlar›n›n genifllemesini za-y›flatt›¤›n› ileri sürüyorlar.

ABD’nin Ortado¤u siyaseti üzerindeki Siyonist kontrole karfl› ç›-kan imparatorluk karfl›tlar› ise Irak’›n iflgalinin milyonlarca Irakl›n›nyaralanmas› ve öldürülmesiyle, binlerce ABD askerinin yaralanmas›ve öldürülmesiyle sonuçland›¤›n›, 500 milyar dolardan fazla maliyetyaratt›¤›n› ve ABD’nin sivil haklar konusundaki anayasal korumala-r›n›n imhas›yla sonuçland›¤›n› söylüyorlar. ABD birliklerinin derhalgeri çekilmesini istiyor ve Ortado¤u’nun ‹srail’den bafllamak üzerenükleer silahlardan ar›nd›r›lmas›n› talep ediyorlar.

Siyonistler taraf›ndan yönlendirilen Kongre ‹ran’la bir baflka bü-yük savafla haz›rlan›rken (‘askeri seçenek’), dünya çap›nda büyüyendireniflle bafl etmek zorunda. ‹ran’›n Lübnan, Filistin ve Irak’taki vetüm Ortado¤u’daki müttefikleri Suudi Arabistan ve Körfez Devletle-rinde bulunan dünyan›n en büyük petrol tesislerine ve dünyan›n enönemli petrol tankeri rotalar›na (Hürmüz Bo¤az›) sald›rabilir ve bun-lar› imha edebilirler. SGB’nin ‹srail’i desteklemek konusundaki fana-tik afl›r›l›¤› Tel Aviv’in Ortado¤u’yu yönetmek ve 80 milyonluk birülke olan tek rakibini imha etmek biçimindeki arzular›n› savunmaküzere bir dünya savafl› ve dünya depresyonu yaratma arzusundaoldu¤u aç›kça görülüyor.

ABD’deki SGB’ye karfl› mücadele, Ortado¤u’da bar›fl›n anahtar›-d›r, AB’nin güvenlik konseyini, NATO’yu ve Ortado¤u ülkelerinitopluca intihar etmeleri konusunda s›k›flt›rmaya son vermesini sa¤-laman›n anahtar›d›r. Ne yaz›k ki, ABD solu, özellikle de Siyonistle-rin etkisi alt›ndaki bar›fl hareketi, bu gerçeklikle yüzleflmeyi redde-diyor. Bu da ABD’nin Ortado¤u’daki savafl siyasetini de¤ifltirmenin

68

Page 69: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

tek bir yolunu b›rak›yor: D›flar›daki direnifl. Yaln›zca Ortado¤u vedi¤er yerlerdeki kitlesel direnifl ABD ekonomisinin üzerine Ameri-kan halk›n› SGB’ye karfl› ç›kmaya zorlayacak büyük maliyetler yük-leyebilir. Yaln›zca Siyonistler taraf›ndan etkilenen Ortado¤u savaflla-r›n›n maliyetlerinin ABD’yi tahrip etmesi halinde Siyonist güç yap›-s›n›n kongre üzerindeki bask›s›na karfl› büyük popüler bir tepkibekleyebiliriz. Sadece o zaman ABD askeri güçlerinin Ortado¤u’danbüyük çapta geri çekilmesini umut edebiliriz.

Araçsal iflbirlikçilerABD silahl› kuvvetlerinin sömürgeci savafllarda uzun, büyük

çapl› ve yayg›n u¤rafllar› veri al›nd›¤›nda, Washington’›n iflbirlikçiaskeri ve istihbarat güçleri sa¤layan iflbirlikçi rejimler ve terörist ör-gütlere yönelik ba¤›ml›l›¤›n› art›rm›flt›r.

ABD’nin Irak silahl› kuvvetlerine kukla rejimin ve ABD askeriüslerinin ana koruyucusu olarak ad›m ad›m ABD kara askerlerininyerini almalar› için sa¤lad›¤› büyük mali destek bunun bir örne¤idir.Washington ve ‹srail’in Kuzey Irak’taki, ‹ran’daki ve Suriye’dekiKürtlere sa¤lad›¤› e¤itim, dan›flmanl›k ve mali yard›mlar bir baflkaörne¤idir. Washington yerel paral› askerleri ‘araçsallaflt›rarak’ birkaçpolitik ve propaganda hedefine ulaflmaktad›r. Öncelikle, yerel para-l› askerlerin kullan›lmas› Washington’un iktidar› yavafl yavafl ‘yerel’kukla rejime ‘devretti¤i’ yan›lsamas›n› yaratmaktad›r. ‹kinci olarak,kukla rejimin yönetebilir oldu¤u izlenimini vermektedir. Üçüncüsü‘istikrarl›’ ve ‘güvenilir’ bir yerel tabanl› ordunun varoldu¤u mitinipropaganda etmektedir. Dördüncüsü, yerel paral› askerlerin varl›¤›çat›flman›n sömürgeci bir güce karfl› verilen bir ulusal kurtulufl mü-cadelesi de¤il bir ‘iç savafl’ oldu¤u mitini yaratmaktad›r.

Kuzey Irak’taki Kürtlerin emperyalistlerce kullan›lmas› ABDstratejik amaçlar›na birkaç biçimde hizmet etmektedir. BirincisiKürtler tüm Irak’ta ama özellikle de kuzeydeki Irakl› Arap ve Türk-men anti sömürgeci güçlerin muhalefetini bast›rmak için kullan›l-maktad›r. ‹kincisi Kürt ayr›l›kç›l›¤› ve etnik olarak karma bölgeler-deki petrol yataklar›n›n ele geçirilmesi ve petrol ç›karma haklar›n›nyabanc› çokuluslulara verilmesi, cumhuriyetini üç ya da daha fazla

69

Page 70: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

parçaya bölmek yönündeki emperyalist projeye yard›mc› olmakta-d›r. (Financial Times s.5, 23 Mart 2007). ABD Irak kukla yönetimi-ni Kürtlerin Kerkük’te ve Kuzey Irak’›n etnik bak›mdan karma di-¤er kentlerinde büyük bir etnik temizlik yapmas›na izin vermesiiçin s›k›flt›rmaktad›r. (El Cezire, 31 Mart 2007). ABD iflbirlikçisiKürt rejimi de (ABD’nin inkâr etmesine karfl›n) ‹ran, Suriye ve Tür-kiye’deki Kürt ayr›l›kç›lar› ve askerleri için bir operasyon üssü hiz-meti görmektedir.

Ortado¤u’daki ve Afrika Burnu’ndaki ABD iflbirlikçi rejimleriABD’nin Ortado¤u imparatorlu¤unun infla edilmesi ve ‹srail ç›karla-r›na hizmet edilmesi bak›m›ndan özgün fonksiyonlara sahiptir. Lüb-nan’da, H›ristiyan Maronitler ve kukla Senyora rejimi ba¤›ms›z kit-lesel anti emperyal Hizbullah önderli¤indeki askeri politik koalisyo-nu zay›flatmas› için mali olarak desteklenmekte ve silahland›r›lmak-tad›r. ‹flbirlikçi Körfez Devletleri ve Suudi Arabistan petrol, istihba-rat ve Ortado¤u jandarmal›¤› için s›çrama noktalar› oluflturacak as-keri üsler sa¤lamaktad›r. M›s›r ve Ürdün özellikle Afgan ve Irak di-reniflinde yakalanan ve kaç›r›lan politik ve askeri tutsaklar› iflkence-li sorgulardan geçirerek istihbarat sa¤lamaktad›r. Afganistan’da, Av-rupa’da ve dünyan›n geri kalan›nda sat›lan eroinin yüzde 80’ini sa¤-layan narko-savafl a¤alar›yla ittifak halindeki bir ABD kuklas› bafl-kan, Karzai yönetimdedir. ABD destekli ve yönetimli Etiyopyal› dik-tatör Meles, ba¤›ms›z ‹slami Konseyler yönetimini devirmek ve yeri-ne ABD kuklas› Muhammed Yusuf’u koymak için Somali’ye müda-hale etmifltir. Ard›ndan Ugandal› iflbirlikçi diktatör Yoweri Museve-ni taraf›ndan yeni bir Afrikal› paral› askerler bölü¤ü Etiyopya taraf›n-dan dayat›lan Yusuf rejiminin karfl›laflt›¤› Somali antiemperyalist is-yan›n›n kitlesel silahl› direniflini engellemek için gönderilmifltir.

ABD’nin iflbirlikçi rejimler ve paral› askerlere olan ba¤›ml›l›¤›dikkatle incelendi¤inde bir dizi baflar›s›zl›k noktas› ve verilen des-te¤in geriledi¤i görülmektedir. Irak paral› ordusu yüksek bir kaçakoran›na sahiptir ve sürekli olarak ‘ikili bir rol’ üstlenmektedir:ABD’ye hizmet etmek ama direnifle istihbarat, silah ve gece savaflç›-lar› sa¤lamak. Daha da önemlisi, ABD’nin direnifli yenmek için pa-ral› Irak askerlerini kullanma siyasetinin baflar›s›zl›¤› 5 y›ll›k sömür-

70

Page 71: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

geci savafltan sonra 2007 ilkbahar›nda Irak’taki ABD savaflç› askerigüçlerinin say›s›n›n 149 binden 170 bine yükseltilmesinden de an-lafl›lmaktad›r.

Lübnan’da Hizbullah ‹srail iflgalini yenilgiye u¤ratt› ve Beyrut’takukla Senyora rejimini daha da izole etti, ABD’nin Hizbullah’› izoleetmek için baflar›s›z bir BM askeri varl›¤› denemesinde bulunmas›nara¤men. Washington’un H›ristiyan, Dürzî ve Sünni paral› askerleri-ne 2007’de kitlesel silah sevk›yatlar› da Hizbullah’› ve onun antiem-peryalist Filistinli müttefiklerini zay›flatmak amac›yla yeni bir ‘iç sa-vafl’ k›flk›rtmak yönündeki yeni giriflimlerini göstermektedir.

ABD-‹srail’in Hamas hükümetinin seçilmesinden bu yana Filis-tin’deki abluka ve katliamlar› (Gazze ve Bat› fieria) ve ABD iflbirlik-çisi Abbas ve Dahlan’› kullanmalar› Filistin ulusal kurtulufl mücade-lesini zay›flatamam›flt›r. Yine de mini bir iç çat›flmay› k›flk›rtmay› ba-flard›lar.

Somali’de direnifl, tüm ülkede, özellikle de savafl›n baflkanl›k sa-ray› etraf›nda yo¤unlaflt›¤› Mogadiflu’da yeniden kümeleniyor ve iler-liyor. ABD-Etiyopya iflgali antiemperyalist hareketi yenmeyi ve kutk-la rejimi istikrara kavuflturmay› baflaramad›. Etiyopya sömürgeci pa-ral› askerlerinin geri çekilmeye zorlanmalar›yla birlikte kukla Yusufrejiminin Ugandal› paral› askerlerin varl›¤›na karfl›n birkaç gündedüflmesi çok muhtemeldir.

Kuzey Irak’taki ‘özerk’ iflbirlikçi Kürt rejimi ve onun Türkiye,‹ran, Irak ve Suriye’nin genifl parçalar›n› kapsayan ‘Büyük Kürdis-tan’a yönelik yay›lmac› özlemlerine verilen ABD deste¤i, Türk ‘müt-tefikleri’ ile derin çeliflkiler yaratmaktad›r. Kuzey Irak’ta oluflturula-cak yeni bir Kürt devleti Irak Kürt seçkinleri taraf›ndan da destekle-nen Anadolu’ya yönelik sald›r›lar için bir s›çrama noktas› olufltura-cakt›r. Bu da Kuzey Irak’›n PKK üslerini tahrip etmek için Türkiyetaraf›ndan iflgaliyle sonuçlanabilir. Bu ise genel bir Türk-Kürt savafl›-na yol açarak Irak’taki paral› ABD gücü stratejisini ve ABD-Ortado-¤u egemenli¤ini ayakta tutan k›r›lgan ittifak yap›s›n› ciddi biçimdezay›flatabilir.

ABD-‹srail’in Filistin direniflini ekonomik boykot yoluyla bölmeve imha etme stratejisi de y›k›lmaktad›r. Hamas ile Filistin yönetimi

71

Page 72: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

aras›ndaki Mekke anlaflmalar›ndan bu yana birçok Avrupa ve Arapülkesi müzakereler bafllatt›, ekonomik yard›m ve ticaret anlaflmalar›-n› yeniledi ve Hamas yönetimindeki koalisyonu meflru olarak tan›d›.

Lübnan’da Beyrut’a s›k›flan Senyora rejimi Hizbullah’› zay›flat-may› baflaramad› ve varl›¤›n› sadece ABD, Avrupa ve Suudi finansal(ve askeri) deste¤i sayesinde sürdürmektedir. Lübnan ordusu bölün-müfltür. BM güçleri Hizbullah’› silahs›zland›rmay› reddetmektedir.‹srailin bir baflka iflgale hevesi kalmam›flt›r. ABD de aç›kças› Hizbul-lah-Hamas-‹ran blo¤unun gücü artarken etkisini yitirmifltir

ABD taraf›ndan Suudi Arabistan’dan Körfez Devletlerine, Ür-dün, ‹srail ve M›s›r’a kadar uzanacak bir ittifak oluflturma giriflimiesasen ‹srail’in Filistin’deki sömürgeci hevesleri ve tüm ‘Müslaüman’ülkelere yönelik askeri tehditleri nedeniyle baflar›s›z oldu. ‹srail’inLübnan’daki felaketli iflgali ABD iflbirlikçisi rejimleri ABD-‹srail poli-tikalar›na karfl› muhalefete zorlad›. ‹srail’in Mekke-Filistin pakt›n›reddetmesi ve AIPAC’›n Washington’u ‹srail’in önderli¤ini izlemeyezorlama gücü Suudi Arabistan’la birkaç Avrupal› müttefiki yabanc›-laflt›rd›. Asl›nda ABD’nin Suudiler taraf›ndan yürütülen, Arap Birli¤itaraf›ndan onaylanan bar›fl önerisini reddetmesi sonucunda, monar-fli ABD’nin Irak iflgalini ve ‹ran’a yönelik tehditlerini elefltirdi. Emir-likler gibi mini Körfez Devletleri bile ABD’nin ‹ran’a yönelik askerisald›r›s›na karfl› olduklar›n› aç›klad›lar. ABD’nin ‘Körfez iflbirlikçile-rinin’ itirazlar› ABD egemenli¤inin gerilemesini ve ‹srail yanl›s› siya-setlerinin baflar›s›zl›¤›n› göstermektedir. ABD emperyalizmi ile ‹sra-il’deki yay›lmac›, sömürgeci ‹srail dâhil Ortado¤u’daki Arap iflbirlik-çileri aras›nda istikrarl› bir iliflki mümkün de¤ildir. Siyonist güç bi-leflimi ABD siyasetini ‹srail ç›karlar›na tabi k›lma kapasitesi sayesin-de ABD-Arap iflbirlikçi iliflkilerini istikrars›zlaflt›rmay› baflarm›flt›r.

ABD’nin Ortado¤u’da ABD imparatorlu¤u yarar›na jandarmal›kyapmak için yerel iflbirlikçileri ‘araçsallaflt›rma’ stratejisi gerilemekte-dir ve mevcut koflullar alt›nda pek az onar›m zeminine sahiptir.

Bölgesel ittifaklar: Ortado¤u’da güç paylafl›m› m›? Washington’un kendi ‘Arap gündemini’ yani Arap iflbirlikçileri

üzerindeki etkisini güçlendirme, Irak savafl›na yönelik Arap devlet

72

Page 73: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

deste¤ini örgütleme, ‹ran’› izole etme ve ABD petrol ç›karlar›n› ge-niflletme gündemini ilerletmesinin önündeki temel engel ‹srail ‘be-flinci kolunun’ olumsuz veto gücü, Siyonist güç bileflimi ve bununABD Kongresi ve yürütmesi üzerindeki etkisidir. Sonuç olarak, Was-hington Suudilerin ‹srail’e yapt›klar› ‘bar›fl ve tan›ma karfl›l›¤›ndatoprak’ önerisini reddetti; Suudilerin birleflmifl bir Filistin hükümetiyaratmaya yönelik Mekke anlaflmalar›n› reddetti; ‹ran ve Suriye ilediplomatik müzakereler bafllatmak konusundaki Arap körfez devlet-leri, Suriye, Irak, Suudi, Rus ve Çin önerilerini reddetti.

ABD Ortado¤u’da (Türkiye ve ‹srail d›fl›nda) NATO tarz› bir‘güç paylafl›m›’ ittifak› kurmakta birkaç nedenden dolay› tamamenbaflar›s›z oldu. Birincisi, Arap nüfusunun ezici bir ço¤unlu¤u (yüzde80-95 aras›nda de¤ifliyor) böyle bir anlaflmay› reddediyor ve bu daiflbirlikçi rejimlerin hala sahip olduklar› zay›f otoriteyi bile yok ede-bilir. ‹kincisi, ABD’nin emperyal üstünlü¤ünü savunmak için verile-cek Arap deste¤i karfl›l›¤›nda (olmazsa olmaz olan) ‘tazminat’ olarakhiçbir fley sunmuyor; Bat› fieria’n›n yar› kurak topraklar›n› Filistinli-lere vermeye raz› olmas› için ‹srail’e bask› yapma sözü bile vermiyor.Üçüncüsü, ABD-Ortado¤u ittifaklar›n›n güç yap›s› öylesine asimet-rik ki, güçler dengesi o denli Washington’dan yana ki, müzakere ya-p›p maliyetleri ve faydalar› paylaflman›n zemini çok dar. Dördüncü-sü, güç eflitsizli¤i nedeniyle, baz› hükümetler (Suudi Arabistan gibi)ekonomik güçten kaynaklanan servetlerle ABD taraf›ndan emilmek-ten korkuyorlar. Sonuç olarak, resmi bir Ortado¤u ABD-Arap ittifa-k› yerine askeri üsler (Umman, Suudi Arabistan ve Türkiye), istihba-rat ve iflkence/sorgu anlaflmalar› (Suriye, M›s›r ve Ürdün) ve petrolda¤›t›m anlaflmalar› (Körfez Devletleri-Suudiler) gibi ikili anlaflmalarve özgün tavizler söz konusu. Bu ikili anlaflmalar Washington’aönemli kald›raçlar ve etki sa¤l›yor ama ne servetin resmi kontrolünü(petrole Arap devletinin sahip olmas› nedeniyle) ne de yerel askerigüçlerin ABD ve ‹srail bölgesel üstünlü¤ünü gelifltirmek için kulla-n›lmas› olana¤› veriyor.

ABD’nin ‹srail ile olan ‘ittifak›’ ise baflka türden asimetrik etki vefaydalara dayan›yor. ABD politik kurumlar› üzerindeki ‹srail-Siyo-nist gücü nedeniyle, sadece Ortado¤u’daki ‹srail stratejik ç›karlar›n›

73

Page 74: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

ilerleten siyasetleri benimseyebilmektedir. ‹srail-ABD iliflkilerindekiasimetri askeri, politik ve diplomatik iliflkilerin maliyetleri ve yarar-lar›ndan görülebilir. ABD, ABD nüfusunun yüzde 25’inden yüksekolan, y›ll›k kifli bafl›na geliri 25.000 dolar (2006) olan bir ülke olan‹srail’e y›lda (genellikle aç›k hibe biçiminde) 3 milyar dolar› aflan bir‘haraç’ ödemektedir! ‹srail ABD piyasalar›na serbest girifl yapmakta,ABD’ye engelsiz ve s›n›rs›z göç hakk›ndan yararlanmakta, ‹srail tah-villerinin sat›n al›nmas›nda vergi muafiyetleri tan›nmakta, ‹srail’inABD askeri sanayi kompleksiyle Hindistan, Afrika ve ABD içinde ya-p›lan milyon dolarl›k silah sat›fllar›nda baflar›l› biçimde ‘rekabet’ et-mesini sa¤layan en ileri ABD askeri teknolojisini elde etmektedir! ‹s-rail ABD siyasetini etkileyen 100 bin üyeli kitlesel bir Siyonist lobi-sini beslemektedir: Washington’un ‹srail’de tek bir ABD yanl›s› lobi-cisi yoktur.

Reagan y›llar› boyunca, ABD siyasetini ‹srail ç›karlar› do¤rultu-sunda biçimlendiren Siyonist etkileri gizlemek üzere, kilit lobici vecasusluk suçlamas› san›¤› Steve Rosen ‹srail’in ABD’nin Ortado-¤u’daki ‘stratejik varl›¤›’ oldu¤u fikrini ortaya att› (Edward Tivnan,The Lobby, Simon and Schuster, NY 1987, sayfa 180). fiimdi buçizgi lobinin rolünü üstlenen ‘sol’ Siyonistlerce papa¤an gibi tekrar-lanmaktad›r.

Bir baflka deyiflle, sözüm ona ABD-‹srail ittifak› Washington’unyabanc› ve diplomatik siyasetini ve Ortado¤u’daki askeri kaynaklar›-n› ‘büyük ‹srail’in ihtiyaçlar›na tabi k›lmaktad›r, çünkü Siyonist güçbileflimi kongrede petrol ve silah sanayilerinden, ordudan ve hattabaflkandan daha fazla politik kald›raca sahiptir.

ABD-Türkiye ittifak› da asimetriktir: Türkiye ABD’ye askeri üs-ler vermekte, (büyük popüler muhalefete karfl›n) ‹srail ile ittifak kur-makta, muazzam ticaret ve vergi gelirleri kayb›na karfl›n Irak’takiABD savafl›n› desteklemektedir. Türkiye bunun karfl›l›¤›nda Irak’laolan s›n›rlar›nda, Kürt silahl› isyanc›lar›n›n s›n›r ötesi sald›r›lar›naizin veren ABD destekli bir ayr›l›kç› Kürt devletiyle karfl› karfl›ya kal-maktad›r. ABD’li siyasetçiler Irak ulusal direniflini bast›rmada pefl-merge askeri deste¤ini güvence alt›na alma mekanizmas› olarakKürtlerin toprak taleplerini tatmin etmeyi en yüksek öncelik haline

74

Page 75: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

getirdiler. Türkiye’nin Anadolu üzerindeki Kürt yay›lmac› talepleri-ni kontrol etmesi talebi ABD taraf›ndan reddedildi. Washington Tür-kiye hükümetlerinin ABD’nin Kürtlerle olan ittifak›na boyun e¤ece-¤ine inan›yor. Beyaz Saray Türkiye’nin de facto ‘Kürdistan’› iflgal et-me tehditlerini sonuçsuz hale getirdi. Türkiye hükümetinin AvrupaBirli¤i üyeli¤i iste¤i veri al›nd›¤›nda, Washington Ankara’n›n KuzeyIrak’a yönelik her türlü askeri müdahaleden kaç›naca¤›na inan›yor.

Yine de Kuzey Irak’taki Kürt gerilla üslerinin ‘özerk’ Kürt hükü-metinden silah, para, asker ve ‘yeflil ›fl›k’ ald›¤›na inanmak için ne-denler var. Anadolu’daki çat›flman›n Irak’taki ABD ordusunun malideste¤ini almas›yla birlikte yo¤unlaflmas› muhtemel. Irak’taki Kürt-lere verilen ABD silahlar›n›n Anadolu’daki Kürtlere geçti¤ine dairpek az kuflku var. Soru, Türkiye ordusunun Kuzey Irak’taki ABD-Kürt stratejisine ve onun Anadolu’daki etkilerine tabi k›lmaya ne ka-dar devam edece¤i ya da devam edip etmeyece¤i ya da Ankara’n›n,PKK’nin Irak’taki ABD emperyal ordu iflgaline verdi¤i isimle ‘demok-ratik sömürgecili¤in’ Kürt ‘devrimci’ destekçilerine karfl› büyük çap-l› bir askeri sald›r›y› bafllat›p bafllatmayaca¤› sorusu.

21. yüzy›lda Ortado¤u’da ABD imparatorlu¤u infla deneyimleriABD’nin imparatorluk infla etme stratejisinin ciddi bir analizi

de¤iflen taktikleri ve de¤iflmeyen kat› stratejik hedefleri dikkate al-mal›d›r. Washington Irak’›n iflgalini tek tarafl› biçimde bafllatt›; yo-¤un bir direniflle karfl›laflan Washington, Avrupal› müttefikleri veüçüncü dünyal› iflbirlikçilerinden destek ve paral› asker almak içinçok tarafl› aray›fllar içine girdi. Ulusal kurtulufl güçleri üstünlük ka-zan›rken, Washington büyük bir yard›mc› deniz afl›r› paral› asker(50,000) ve 200,000 Irakl› iflbirlikçiyi askere ald›. Washington ilkbaflta bir kukla rejim oluflturmak üzere ‘sürgündeki’ Irakl› politika-c›lar› sat›n ald›; sonra muhafazakâr fiii kabile liderlerini destekledi;sonra Kürtleri yayg›n biçimde askere ald›. Her bir emperyal ‘taktik’direnifli yenilgiye u¤ratmada baflar›s›z kal›rken, Washington iflgal or-dusunu ve Irakl› sömürge ordusunu büyüttü. Ama her bir t›rmanmayerel muhalefeti güçlendirdi. Her bir taktik ittifak sunniler, Baasç›lar

75

Page 76: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

ve Türkmenlerle yeni uzlaflmaz çeliflkiler yaratt›. Temel askeri ittifak-lar ve iflbirlikçi rejimler kaç›n›lmaz yenilgi karfl›s›nda güçlerini ABDhâkimiyetindeki ‘koalisyondan’ çekmeye bafllad›lar.

Irak’ta giderek askeri izolasyonla karfl›laflan, ABD’de ise kamudeste¤ini yitiren Washington’un yan›t› ise Ortadogu’daki militarizas-yonun yayg›nlaflt›r›lmas› ve ‹ran’a karfl› yeni bir savafl›n haz›rlanma-s› oldu. Washington ‹ran’a yönelik bir sald›r›n›n kongre davran›fl›n›,iki parti (özellikle de demokratlar) ve medya üzerinde kontrol icraedecek olan Siyonist güç bileflimini (yüzlerce yerel Yahudi federas-yonundan Washington lobilerine uzanan) tümüyle harekete geçire-ce¤ine inan›yor. Beyaz Saray ‹ran’a yönelik sald›r›n›n Amerikan hal-k›n› baflkan›n arkas›nda saflaflt›raca¤›na, flövenist tepkileri yükselte-ce¤ine ve Bush’un popülerli¤ini art›raca¤›na inan›yor. Beyaz SarayABD Hava Kuvvetleri’nin ‹ran savunmas›n› ciddi ABD kay›plar› ver-meden imha edebilecek hava ve deniz savafllar› yapabilece¤ine ina-n›yor. Washington çat›flmay› ‹ran’la izole edebilece¤ine ve ard›ndanSuriye, Hizbullah’a sald›r›p ‹srail’in Filistin sorunu konusundaki ‘ni-hai çözümünü’ kolaylaflt›rabilece¤ine inan›yor.

Washington’un sürekli savafl siyaseti, Hitler’in Polonya’n›n veBat› Avrupa’n›n baz› bölümlerini iflgal etmesinin ard›ndan Rusya’yasald›rmas›yla k›yaslanabilecek ç›lg›nl›kta ak›ld›fl› bir kumard›r. Ye-nilgiye u¤raflan savafllar karfl›s›nda yeni savafllar sadece daha büyükyenilgiler, daha büyük yerel isyanlar ve daha genifl savafllar yaratabi-lir.

‹ran’a bir sald›r› bafllatmak demek Irak’tan üç kat daha büyük,son derece yüksek motivasyona sahip, s›n›r› kolayl›kla geçip Ba¤datve di¤er yerlerdeki ‹ran yanl›s› milislerle ittifak halinde Irak’taki ABDkara kuvvetlerine sald›rabilecek bir ordusu olan bir ülkeye sald›rmakdemektir. ‹kinci olarak, Arap ülkelerinin bölgesel bileflimi Irak’›nABD taraf›ndan iflgal edilmesi öncesinden oldu¤undan farkl› olarakzaten ABD karfl›s›nda oldukça kutuplaflm›fl durumdad›r. Üçüncüsü‹ran’›n Lübnan, Irak ve Müslüman dünyan›n tamam›nda ABD stra-tejik varl›klar› ve iflbirlikçilerine misillemede bulunabilecek güçlümüttefikleri vard›r. Dördüncüsü ‹ran Hürmüz Geçifllerini ve KörfezDevletleri, Suudi Arabistan, Irak ve ‹ran’daki büyük petrol tesisleri-

76

Page 77: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

ni kolayca hedef alabilir ki, bu da büyük bir petrol k›tl›¤› ve petrolfiyatlar›n›n s›çramas› anlam›na gelir.

Ancak, ‹ran’a yönelik bir ABD sald›r›s› k›sa vadede nas›l gidersegitsin, ABD nihai olarak kaybedecektir: Askeri kay›plar Irak’ta hisse-dilecek, petrol felaketi dünya çap›nda etki yaratacak, politik sonuç-lar ABD-‹srail eksenine karfl› tüm Avrupa, Asya ve elbette Ortado¤uçap›nda yayg›nlaflan bir kutuplaflma olacakt›r. Sonuç Bush rejiminintam anlam›yla çöküflü ve Siyonistlerce kontrol edilen demokratikpartinin tüm itibar›n› yitirmesi olacakt›r. Bir kez daha emperyalistbir savafl devrimlerin ebesi olabilir: Rus Devrimi Birinci Dünya Sava-fl›n›, Çin Devrimi ‹kinci Dünya Savafl›n› izlemiflti, üçüncü dünya sa-vafl› yeni bir devrimci çember mi yaratacak?

77

Page 78: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere
Page 79: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

3. Oturum

Kürt Sorunu veKardeşliğin Ülkesini Yaratmak

METİN BAKKALCI:Haziran 2007’de böyle bir faaliyeti yürütüyorsunuz. Aylard›r bu

faaliyetin haz›rl›¤›n› Türkiye’nin pek çok yerinde gerçeklefltirmeyeçal›flt›n›z. Haziran 2007, ileride bol miktarda at›f yap›lacak bir dö-nem. Bu dönemin tan›kl›¤› bile bafll› bafl›na kay›tlara geçecek. 2007!2007’yi hayal edin, Ocak’› hayal edin, fiubat’› hayal edin, Mart, Ni-san… Hani flu k›sac›k insan ömrünün içine s›k›flan flu k›sa dönemihayal edin. Yaflanmas› bir ömür boyu sürdü, belki yüzy›llar sürdü di-yebilece¤imiz bir kesitteyiz. Sizler, bir tan›kl›¤›n ötesinde, do¤rudanbu sürece müdahil olan özne olarak galiba çok de¤erli bir fonksiyo-nu, insana ait bir fonksiyonu asli olarak, yürütüyorsunuz. Bu üçgünlük programda öyle gözüküyor ki - hepsine kat›lma imkân›m ol-mad› ama - kamusal alandaki neoliberalizmin yaratt›¤› tahribat›, de-mokrasiyi, Kürt sorununu, emperyalizmi ve savafl meselesini konufl-tuk. Asl›nda bu dört soyut mesele, bir hayat›n, bütün gündelik ha-yat›m›za sirayet eden o muhteflem bütünlü¤ü de gösteriyor. Çokmühim bafll›klar ve bu bafll›klardan bir tanesi olarak -iflte deminan›ld›- bizler de burada yer ald›k tüm konuflmac› arkadafllar›m›z vesizlerin de katk›lar›yla. Bu salondan, bu oturumdan ç›karken sonuçolarak 10 Haziran 2007’de bir not düflece¤iz. Bu notu not düflmekiçin de¤il, bu salondan ç›karken bu notun üzerinden yar›na müda-

79

Page 80: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

hil olmak için düflece¤iz. Bunun sahibi biz olaca¤›z. Bu notlar›n sa-hibi biz olaca¤›z. Bu ülkenin çok çeflitli yerlerinde bu türlü de¤erliçal›flmalar yapanlarla birlikte bunun sahibi biz olaca¤›z. Bugün ko-nufltu¤umuz konu Kürt sorunu, bir kardefllik ülkesi yaratmak mese-lesi. Ama izninizle bu oturumun bafl›nda Cuma günkü Kad›nlar Fo-rumu’nda konuyla da ilgili küçük bir sonuç ç›km›fl. Arkadafllar›m›zonu haz›rl›yorlar. ‹zninizle o birkaç sayfal›k yaz›n›n yine o forumakat›lan bir arkadafl taraf›ndan bizlerle paylafl›lmas›yla bafllayaca¤›z.Ben o arkadafl gelene kadar, ç›kt›s› al›n›yor san›yorum, birkaç daki-ka içinde muhtemelen gelecek, sizlerden ve konuflmac› arkadafllar-dan özür dileyerek bu bofllu¤u da doldurmak vesilesiyle Kürt soru-nu dedi¤imiz meselenin merkezinde ac› var. Bu ac›y› hissetmemizgerekecek. Dün bizim bildi¤imiz kadar›yla dört askerin cenazesiTürkiye’nin Ankara dahil olmak üzere birçok ilinden kalkt›. Muhte-meldir ki bugün ya da yar›n dün öldürülen üç askerin cenazesi Tür-kiye’nin bir yerlerinden kalkacak. Bu arada biliyoruz ki flu ya da buçat›flmada öldürülen insanlar›n da Türkiye’nin çeflitli yerlerinden ce-nazeleri kalkmakta. Her bir cenaze bir ac›. Mekanik bir ac› falan de-¤il bu ama. Sadece o ölenin yak›nlar›yla s›n›rl› bir fley de¤il. Bir dehayal edin, son tur kabaca 1984’ ten 2007’ ye, 23 y›l!. Bu 23 y›l içe-risinde 30000 insan belki daha fazla -kimsenin do¤ru say›y› bildi¤i-ne ben kendi ad›ma inanm›yorum- insan öldü. Bunlar›n ailelerini ta-hayyül edin. Bunlar›n mahallelerini, köylerini, ilçelerini, illerini ta-hayyül edin. Durmadan harmanlan›yor ac›. Ac› böyle bir fley. Geç-mifl travmay› yeniden yaflatan, yeniden yeniden yaflatan ve o ac›y›çok daha derinlefltiren bir fley. Dolay›s›yla bugün olan bir fleyin ac›-s› belki muhtemeldir ki 20 y›l önce olan o ac›y› daha bir katlatarakortaya ç›kart›yor. Art›k deyim yerindeyse nesiller bu ac›yla yo¤rulu-yor. Bu ac›yla yo¤rulma meselesinde geldi¤imiz nokta da flu aç›danönemli; bir yanda Mardin’de bir operasyonda öldürülen bir PKK mi-litan›n›n cenazesine binlerce insan kat›l›yor. O insanlar kendi ac›la-r›n› yafl›yor. Öbür tarafta yine askerlik görevi s›ras›nda öldürülen birbaflka kiflinin cenazesinde baflka insanlar yine binlerle o ac›y› yafl›-yorlar. Bu ac›lar›n ortaklaflmas›nda art›k büyük bir tehlike olmufl du-rumdad›r. Herkes kendi ac›s›n› yaflamaya bafllad›¤› zaman, toplum

80

Page 81: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

olma vasf›n›n temeli zaten tahrip olacakt›r. Bu sadece bugün için de-¤il, gelecek için bir kardefllik ülkesi yaratma hayalimizin önünde kri-tik bir problemdir. Bafletmemiz gereken nokta bu. Bu bak›mdan buac›lar›n hissedilmesiyle zaten bu oturum da bafllayacak. E¤er yaz› dabir gecikme olacaksa, lütfen bir daha soral›m, biz oturuma bafllaya-ca¤›z. Ben onu sonraki bölüme alay›m izninizle. Ve oturuma baflla-yabiliriz. ‹lk konuflmay› demin de an›ld›¤› gibi Türkiye ‹nsan Hakla-r› Vakf›’n›n Baflkan› Say›n Yavuz Önen’e b›rak›yorum. Buyurun efen-dim.

YAVUZ ÖNEN:De¤erli dostlar, hepinizi sayg›yla, sevgiyle selaml›yorum. Konufl-

mama bafllamadan önce salona verilen ada dair bir iki fley söyleye-lim. Teoman Öztürk salonunday›z. ‹lk defa ben böyle bir konuflmayap›yorum bu salonda. Teoman’la biz, çok uzun süren zor dönem-lerde TMMOB ortam›nda ortak sorumluluklar üstlenmifltik. An›s›önünde sayg›yla e¤iliyorum. Teoman’›n ismi devrimci TMMOB’ninsimgesidir. Umar›m salona verilen bu isim bir biçimden ibaret kal-maz, devrimci TMMOB program› hayata geçer. Bu duygu ve düflün-celerle ben müsaade ederseniz, asl›nda hem çok iyi bilinen hem deçok zor bir konuda, günlük yaflam›m›z›n ta kendisi olan bir sorun-da önemli buldu¤um baz› noktalara de¤inmek istiyorum. Birinci de-¤inmek istedi¤im konu; art›k Kürt sorununun uluslararas› bir sorunhaline geldi¤idir. Bafllarken bilmeliyiz ki Kürt sorunu, dünya hege-monyas›n› eline geçirmifl olan Amerika Birleflik Devleri baflta olmaküzere onun yak›n müttefiklerinin gündeminde bir sorundur. Bölge-sel bir sorundur. Yine hegemonyac› sömürgeci ülkelerin Ortado¤upolitikas› içinde önemli bir kart haline gelmifltir. Bugün PKK soru-nu, PKK’nin Irak’taki varl›¤›yla ilgili bir sorun de¤ildir. Bölgede ha-reketli bir güç olarak kullan›lan bir gerçeklik yafl›yoruz. ‹ran devre-de. ‹ran da kullan›l›yor. Irak’taki PKK varl›¤› Türk Silahl› Kuvvetle-ri’nin de hep vurgulad›¤› ve iddia edildi¤i gibi, Türkiye’de Kürt siya-setinde baz› isim yapm›fllar›n da söyledi¤i gibi art›k Türkiye’dekiKürt siyasal hareketiyle de do¤rudan ilintili olan liderler bir güç ola-

81

Page 82: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

rak tan›mlanmaktad›r, Barzani’nin aç›klamalar›n› kastediyorum. De-mek ki bu uluslararas›laflma çok boyutlu bir kurguyu önümüze ge-tiriyor. Bunu bilmemiz laz›m. Tabi Avrupa Birli¤i’ne de de¤inmemizgerekiyor. Avrupa Birli¤i biliyorsunuz Kürt sorununu Kopenhag kri-terleri çerçevesinde çok dar alanda gündeme getiriyor. Ve çok hafifbir yaklafl›m› var. fiöyle diyebiliriz ki asl›nda Avrupa Birli¤i’nin Tür-kiye Cumhuriyeti devleti politikas› d›fl›nda dile getirdi¤i bir politika-s› yok. Görünürde böyle. Yani bu Avrupa Birli¤i’nin ortak siyasetianlam›nda söylüyorum. Yoksa ayr› ayr› devletlerin biraz önce söyle-di¤im gibi Kürt politikas›nda çok daha aktif rol ald›¤›n› biliyoruz, ‹n-giltere gibi. Avrupa Birli¤i cephesi böyle. fiimdi de¤erli arkadafllar,Türkiye aç›s›ndan bu uluslararas›laflma meselesinde kritik baz› nok-talar var. Türkiye bir kere Irak Devleti’nin kurulufluyla ilgili ciddikayg›lar içinde. Irak anayasas› fiiiler, Sünniler ve Kürtler üzerine kur-gusu olan bir anayasa. Kayg› flu; bu anayasa Kürtlerin ba¤›ms›z birdevlet kurmas›na ya da federatif bir devlet yap›s›na aç›k bir anayasa-d›r. Bu Irak devletinin kurgusuyla ilgili temel bir sorundur, yineKürt sorunundan kaynakl› tabi. Kerkük bir petrol bölgesi olmas› do-lay›s›yla buraya hegemonyac›, sömürgeci ülkelerin programlar› için-de yer alan Kerkük, Türkiye aç›s›ndan stratejik önemde bir sorun.Referandumun bu y›l yap›l›yor olmas›, yaflad›¤›m›z s›cak iliflkilerintemel nedenlerinden bir tanesidir. Anayasan›n verdi¤i s›k›nt› vemuhtemel bir Kürt devleti olgusu. Bölgesel Kürt devleti düflüncesiy-le Türkiye’ye çok gerilimli bir süreç yafl›yor. Eskiden ceplerinde k›r-m›z› pasaport tafl›yan Barzani ve Talabani bugün, kabile reisi ya dabafl düflman ilan edilmifl vaziyette. Yani konjonktür, bölgesel Kürtdevletinin yerel iliflkilerini alabildi¤ine germifl vaziyette. Böylesi birdurumla karfl› karfl›yay›z. Bu genel çerçeveyi görmek laz›m. Yani bukarmafl›k bir iliflki, bu karmafl›k iliflkinin güncel bir çeliflik boyutu-na da girmemiz laz›m. Asl›nda kayg› duydu¤umuz, Irak’ta bir Kürtdevleti oluflumu yaklafl›m›, paralelinde ilginç bir flekilde ifl dünyas›içinde ve onun iliflkileri çerçevesinde bir infla sürecine kat›l›m biçi-minde gerçekleflmifltir. Son bir kaç y›lda Türkiye’nin Kuzey Irak’takiKürt yönetimiyle pek çok ihalede kurdu¤u ekonomik iliflki, Irak sa-vafl› s›ras›nda uzlafl›lan ciddi ekonomik rakamlara yaklaflm›flt›r. Yani

82

Page 83: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

ifl dünyas›n›n Kuzey Irak’la iliflkisi Türk Silahl› Kuvvetleri’nin ya damilliyetçi çevrelerin yaklafl›m›yla tam paralel de¤il. Gelece¤imiz içpolitikada AKP hükümetinin de zaten farkl› bir yaklafl›m sergiledi¤i,yani bu ifl iliflkisinin böyle bir politikan›n bir sonucu oldu¤u da birgerçek. Bu uluslararas› çerçeveye bu kadar yer ay›ral›m. Kürt soru-nunun Türkiye’de ikinci önemli özelli¤i fludur; asl›nda Metin’in de80’lerden bafllatt›¤› sorunun çok daha tarihsel bir geçmifli var ve so-nuç olarak bugün Türkiye’de Kürt kimli¤i etraf›nda herhangi bir ta-lep hatta bunu ben bu talebi Kürt olmak diye özetleyebilirim. Kürtolmak, bugün Türkiye’de bir savafl nedenidir. Böyle uygulan›yor. Ya-ni Türkiye’de bu gerilimli ortam›n devlet taraf› bunu böyle görüyor.Kürt olmak… Bunu böyle koymak ve böyle alg›lamak laz›m. Çünkübaflka türlü kavrayamay›z. Bütün söylemlere ra¤men sonuçta yaflad›-¤›m›z, bu dökülen kan vesaire, bu nedenledir. Yani Kürt oldun mu,bu bir savafl nedeni say›l›yor. Çünkü herhangi bir talebiniz herhan-gi bir söyleminiz -bu Genelkurmay Baflkan›’n›n nutuklar›nda da gö-rüldü¤ü gibi- bir terör tan›m› içine çok rahatl›kla sokuluyor. Yanitekrar edeyim, Kürt olmak bir savafl nedenidir, hatta Kürt olmak te-rörist olmakla özdefllefltirilen bir noktaya geldi. Bu böyle. fiimdi ge-lece¤im ben Kürt taraf›na. Ama önce bu meseleyi böyle alg›lamam›zlaz›m. Demek ki Kürt sorunu, bir savafl ortam›nda alg›lanan bir so-run devlet taraf›ndan. Peki, ne yap›yor devlet? Devlet, öz olarakKürtleri yok etmeyi hedefliyor. Çok kabaca ve genel bir fley söyleye-lim; kestirmeden, yok etmeyi hedefliyor. Ama Türkiye’de Kürtleriyok etmek, Ermenileri, Rumlar› yok etmek gibi kolay olmad› tabi,çok da kanl› oldu. Yani çok zor, Kürtlerin homojen oldu¤u, nüfussay›s›n›n çok yüksek oldu¤u bölgeler var. Kürt illeri deyimi bu an-lamda söyleniyor ve bu rahats›z ediyor. Bunun anlam›, Türkiye’ninbelli bölgelerinde yo¤un, homojen bir Kürt nüfusu oldu¤udur. So-run burada çatallafl›yor. Nas›l yok edecek? Bunun tarzlar› var, göç et-tirme politikas› bunun çok temel uygulamalar›ndan bir tanesidir.Nas›l göç ettiriyor? Yat›r›m yapmayarak, iflsizli¤i, açl›¤›, üretimsizli¤iuygulayarak; yani, bölgeler aras› fark dedi¤imiz bu. Bu zaman zamanunutuluyor, “böyle bir fley yok” deniyor falan ama devlet politikaolarak kesin bir bölgeler aras› fark yaratm›flt›r. Birinci göç ettirme uy-

83

Page 84: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

gulamas› ekonomik bir uygulama. ‹flsiz b›rak›yor, iflçi Avrupa’ya,Türkiye’nin metropollerine göçüyor. ‹kincisi zorla göç ettirme. Savaflortam›nda zorla göç ettirme. ‹flte yaflad›k bunu. Köyleri yakt›lar, y›k-t›lar. Ve resmi kaynaklara göre 350-400 bin ki bu resmi aç›klama,ama gayri resmi aç›klamalara göre 3,5-4 milyon civar›nda zorla göçettirilmifl bir Kürt nüfusu var. Demek ki yok etmenin bir uygulama-s› kendi topraklar›ndan, kendi üretim ortam›ndan, kendi ekonomik,sosyal ve kültürel ortam›ndan sökülüp baflka yerlere gönderilmesi-dir. Ben bunu pek çok sohbetlerde Kürt halk›n›n ödedi¤i en büyük,en a¤›r bedel olarak dile getiriyorum. Kendi üretim ve kültür orta-m›ndan sökülüp at›lm›fl olmalar› bence Kürt tarihinin yedi¤i en a¤›rdarbelerden bir tanesidir. Bu göç ettirme politikas› devam ediyor.Bugün de devam ediyor. Bunun bugünkü somut karfl›l›¤› flu: Bölgeinsans›zlafl›yor. Ama ayn› zamanda askerilefliyor. Askeri bir bölgeyedönüyor. fiimdi savafl›n, böyle bir öbür taraf› var. PKK gerçekli¤iböyle bir taraf. Bu taraf da tabii ki bir parkur olarak yani savafl› birbaflka düflman güçle yapacak. Türkiye Cumhuriyeti devleti kendinisavunacak. Bu da böyle olacak. Ama PKK’nin zaman zaman silah b›-rakmas› ve ateflkes ilan etmesi, savafl ortam›n›n sona ermesine yol aç-m›yor. Bu noktada, asl›nda Kürt sorunu iki taraftan da silahla çözmeprogram› uygulan›yor. Her iki taraf da “ben bu ifli silahla çözerim”diyor, “madem sen öyle yapm›yorsun ben de silaha devam ediyo-rum” diyor. Özetle bu savafl ortam› iki tarafl› örgütlenen ve bize ya-flat›lan bir ortam. fiimdi bu savafl ortam›n da ve onun gölgesindeKürt siyasal yaflam›na bakal›m biraz. Yani savafl›n gölgesinde birKürt politikas› yafl›yoruz. Savafl›n gölgesinde yaflanan politikalar dabaflar› çok a¤›rd›r. Çok naiftir. Güçsüz olur. Çünkü özgür bir Kürtsiyasal hareketi oluflamaz. Oluflmas› çok zordur. Bunun için zamanzaman çaba harcanm›flt›r. Ama bugün gelinen noktada, benim kifli-sel de¤erlendirmem, baflar›l› olunamam›flt›r. Silahlar›n gölgesindeKürt siyasetinin bana göre giderek, nas›l Türk taraf›nda milliyetçi biryükselifli getirdiyse, Kürt sorunu çözümünde Kürt milliyetçili¤ininde giderek bir forma girdi¤ini ve bu milliyetçilik zemininde bütün si-yasal iliflkileri kurmaya bafllad›¤›n› söylemek istiyorum. Bu seçimdöneminde bunun çok çarp›c› örneklerini yaflad›k ve silahlar›n göl-

84

Page 85: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

gesinde baflar›dan söz etmemiz mümkün de¤il. Bence en büyük han-dikap, de¤inmek istedi¤im üçüncü önemli konuyla ba¤lant›l› olaraksöylüyorum, Türkiye’deki solla olan, devrimci, komünist, sosyalistsolla olan iliflkidir. Bence Kürt sorunun çözümünde en büyük han-dikab›m›z, Türkiye’nin handikab› devrimcilerin solcular›n, siyasetsahnesinde komünist ve sosyalist hareketin, gerçek sol hareketinmevcut bulunmay›fl›d›r ya da etkisinin en az noktada olmas›d›r. So-lu güçlenmemifl, solu oluflmam›fl bir siyasal yaflam ortam›nda Kürtsorunun çözümünü beklemek mümkün de¤ildir. T›rmanan milliyet-çilik çözümsüzlük için en verimli ortam› oluflturuyor flu anda. Gide-bilece¤imiz yer baflka bir yer de¤ildir. Sivil siyasal Kürt hareketini butehlikeli gidiflten cayd›racak önemli ve güçlü bir sol harekete ihtiyaçvard›r. Bu konuyu konuflmam›n sonuç bölümünde biraz daha aça-ca¤›m ama flimdi bir baflka özelli¤ine de¤inmek istiyorum Kürt soru-nunun. Asl›nda geldi¤imiz noktada, PKK’den bafllayal›m, PKK’ninbafllang›ç noktas›yla geldi¤i nokta aras›nda 20 y›ll›k bir periyot için-de önemli ölçüde de¤iflmifl tezler, modeller ve çözüm önerileriylekarfl› karfl›yay›z. Yani asl›nda kafalar iyice kar›fl›k. Yap›lan, en sonsöylenenlere bak›yorsunuz, PKK’nin neden hala bir silahl› mücadelesürdürdü¤ünü de anlam›yorsunuz. Gerekmiyor diye düflünüyorumbu son söylemlerle. Ama flunu söylemek istiyorum, flöyle bir netlikolsa Kürt sorununu biz ulusal ba¤›ms›zl›k zemininde, bir entegras-yon formülünün ya da bir federasyon yap›s›n›n içinde alg›l›yoruz.Yani bunlar zaman zaman gündeme gelen, yorumlarda dile gelenfleyler ama orada da bir netlik yok. Temel hedef ne, bu savafl ne içinveriliyor? Burada da bir kafa kar›fl›kl›¤› var. ‹kinci özellik olarak so-la dair tavr› söyledim. Sola düflman da demeyim ama Kürt siyasal ha-reketi soldan umudu kesmifl bir yerde. Hatta zaman zaman bir ara-da görünmek konusunda, daha sevimli ve sempatik olmak için me-safe koymaktad›r. Çok organik, konjonktürün gerektirdi¤i hamlele-ri bir program çerçevesinde asla kurgulamam›flt›r ve böyle bir niyetide yoktur. Bizim flu anda yaflad›¤›m›z iliflki salt bir seçim süreciyleba¤lant›l› bir parlamentoda temsiliyet düzeyindedir. Örne¤in çok ga-rip bir flekilde, hiç program› olmayan bir say›m sonucunda ÖDPBaflkan› Ufuk Uras’›n sosyalizmin bayra¤›n› meclise dikece¤ini söy-

85

Page 86: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

lemesi. Bu çok tuhaf bir süreç, yani ben tabi tek bafl›na ÖDP politi-kas›n› falan göremiyorum ama gördü¤üm sonuçlara bakarak bir de-¤erlendirme yap›yorum. Ne yaz›k ki, flunu demek istiyorum, mevcutsosyalist partiler de elit ve üst düzeyde bir sohbeti ve el s›k›flmalar›bir sosyalist program gibi ya da bir sosyalist hareketin do¤al sonucugibi alg›l›yorlar. Burada büyük bir boflluk ve tehlike var. Oyuncakhaline geldi sol hareket Türkiye’de. Elit ve oyuncak halinden solunkurtulmas› gerekir. Biraz bunu da derinlefltireyim ve konuflmam›burada bitireyim. Dikkat ederseniz hani tek kutuplu dünyada art›ksosyalist mücadelenin bir s›n›f mücadelesi oldu¤u, örgütlü bir mü-cadele oldu¤u gerçe¤i gözlerden uzaklaflt›r›lmak istendi. Konjonktürde buna yard›mc› oldu. fiimdi ayd›n hareketleri ç›kt›. Yani dikkatedin, sol partilerin adaylar›n›n kim olaca¤›na ayd›nlar karar veriyor.Ayd›n hareketleri, bu sivil toplumcu hareket içinde, üzerinde baflkabir ciddiyetle düflünmemiz gereken hareketlerdir. Yani ben solungüçlenmesi gerekir derken bu alanda uç vermifl hareketlerin de gözönünde bulundurulmas› gerekti¤ini düflünüyorum. Sonuç olarakben, gerçek anlamda bir s›n›f mücadelesine dayal› gerçek sol bir ör-gütlenme olmadan, Türkiye’de Kürt sorununun çözümünü müm-kün görmüyorum. Asl›nda, her ne kadar Genelkurmay Baflkan› öz-gürlük ve demokrasi talebini teröre paravan olarak kullan›yoruz di-ye, de¤erleri hedef ald›ysa da, ben yine de hedef olarak demokratikTürkiye projesinin sol için, gerçek sol için, ciddi bir program olabi-lece¤ini düflünüyorum.

Genelkurmay›n halk› kitlesel eylemlere davet etmesi ortam›n› içsavafla do¤ru bir gidifl olarak de¤erlendirebiliriz. Emekli orgeneralle-rin yönetti¤i sivil toplum kurulufllar› ad› alt›nda kurulmufl olan pa-ramiliter örgütlerin yak›n gelecekte bize neler gösterece¤ini hep bir-likte yaflayaca¤›z. O nedenle; son öneri, son de¤inme olarak, solunbu çok çeflitli, çok parçal›, elit yap›s›n› gözden geçirip birlikte ortakbir hedefe do¤ru ciddi bir program etraf›nda birleflmesi gerekti¤inidüflünüyorum. ‹hmal etmemek için biz eskiden hep demokratiklefl-me sürecinde kimdir etkin faktörler ve dinamikler kimdir diye soru-yorken, Kürt dinami¤i, sol dinamik bir de Alevi dinamik derdik.Ama Alevilere bak›yorsun orada da bir periflanl›k var. Orada da bir

86

Page 87: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

darmada¤›n›kl›k var. Asl›nda hepimizi ciddi bir program etraf›ndatoplayacak hedef, sol, ortak bir gerçek sosyalist programd›r. Hedefbudur. Ben flimdi bu önerimle konuflmam› bitiriyorum. Hepinizesayg›lar sunuyorum.

METİN BAKKALCI:Teflekkürler. fiimdi bu güzel genel de¤erlendirmeden sonra

“Türkiye Bar›fl›n› Ar›yor” konferans› ça¤r›c›lar›ndan Seydi F›rat’a sözveriyorum. Buyurun efendim….

SEYDİ FIRAT:Hepinizi sayg›yla selaml›yorum. Yavuz Abi esas yönlerini ortaya

koydu. fiimdi Kürt sorununun tan›m›ndan çözüm yöntemine kadarçok farkl› de¤erlendirmeler ve farkl› tan›mlamalar vard›r. Ve bu do-¤ald›r. Kimine göre Kürt sorunu bir kimlik, kültürel sorundur. Ki-mine göre Kürt sorunu asl›nda yoktur, bir terör sorunu var, bir flid-det sorunu vard›r. Bu biçimde tan›mlayabilece¤imiz iki mant›k var-d›r. Bugün Kürt sorununun tarihsel bir geçmifli mutlaka vard›r. Son20-25 y›ll›k çerçeve içinde asl›nda baz› kesimlere göre bu sorun yok-tur, varsa 20-25 y›ll›k bir süreçte ortaya ç›km›flt›r. Benim bildi¤im enyak›n 1806’da ilk Kürt ayaklanmas› oldu, Abdurrahman Pafla ayak-lanmas›. Ve bugün 2007’deyiz. Yani k›sacas› 201 y›ll›k bir sorun bu.Ve geçmifli 1806’dan 2006’ya, günümüze k›saca flöyle diyebiliriz; birtarafta bask› var, bir tarafta isyan. Bir tarafta inkar, bir tarafta isyançizgisi içerisinde sürüp gelen bir sorun var. Ama sorun tabi-i ki çözülmedi. Nedendir? Herhalde ya bunun kan›tlanmas›nda, yabunun yönteminde ya da buna yaklafl›mda bir hata vard›r. Sorun, bi-limsel bir biçimde tahlil edilmedi¤i veya çözüme yönelik bilimselgerçekli¤e uygun öneriler gelifltirilmedi¤i sürece sonuna kadar de-vam edecektir. Devam etmesi tabii ki Türk halk›n›n ç›kar›na de¤il-dir, Türkiye’nin ç›kar›na de¤ildir. Hepimiz de ödenmesi gereken be-deli fazlas›yla ödüyoruz. Bunun ac›s›n› çekiyoruz, bunun ›zd›rab›n›çekiyoruz, bunun a¤›r tahribat›n› yafl›yoruz. Bu giderek tüm toplum-

87

Page 88: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

sal kesimlere yay›lan bir tepkiye yol aç›yor. Bu tabii ki gelinen nok-ta içinde hepimizi derin derin düflündürüyor. Bu soruna yönelik çö-züm ne olabilir? Cumhuriyet döneminde de bir zamanlar, böyle so-run esas›nda yoktur. Kürt sorunu yoktur de¤il mi… yani ben hat›r-l›yorum. Bir zamanlar ‹sveç’te bir okul aç›lm›flt›, bir Kürtçe okuluaç›lm›flt›. Baflbakan Bülent Ecevit gidip oraya, “bu okulun kapat›lma-s›n› istiyorum” demiflti. Bir dönem böyleydi yani. Bu ülkenin Kürtgerçe¤i diye bir fleyi yoktu. Ta 1990’larda Süleyman Demirel “Kürtrealitesi vard›r” çerçevesine geldi ve gerçekten vard›. Ama devlet nez-dinde yoktu. Toplum nezdinde bu sorun vard›. Kürtler nezdinde busorun vard› ama devlet nezdinde bu sorun yoktu.

fiimdi bu sorunu a¤›rlaflt›ran bir nokta oldu, a¤›rlaflt›ran bir du-rum oldu. Bugün sorun uluslararas› bir sorun, Ortado¤u’nun gene-lini ilgilendiren bir sorun oldu. Soruna yönelik do¤ru bir yaklafl›m,do¤ru bir çözüme yönelik düflünce nas›l geliflebilir? Bu herhalde üre-tilmesi gereken bir üründür. Türkiye’de bir kesim, “bu sorunun flid-detle tasfiye edilmesi gerekir, sorun asl›nda yoktur” diyor. ‹ki günönce eski terörle mücadele flubesinden emekli general “Kürt sorunudiye bir sorun yoktur, fliddet sorunu vard›r, Türkiye’de bir e¤ilim ,“böyle bir sorun yoktur. Olan da bir terör sorunudur ve sorunun dabu biçimde tasfiye edilmesi gerekir” dedi. Bir de “Kürt sorunu var-d›r. Ama bu sorun çeflitli biçimlerde Avrupa Birli¤i’yle müzakere içe-risinde Kürtlerin varl›¤›n› temelde kabul eden, ‘sizi kabul ettik, birazda dil, kültür sorunu, yay›n falan da olunca sorun böyle çözülebilir’diyen bir yaklafl›m var. Kürt cephesine bakarken, soruna yönelik, so-runun çözümüne yönelik çok farkl› anlay›fllar vard›r. Kimine görebu sorun bir federasyonla çözülebilir, Türkiye’de federal bir yap›ylaKürtlerin federal bir güç durumuna gelmesiyle bu sorun çözülebilir.Kimine göre sorun bu üniter devlet yap›s› içerisinde Kürtlerin yasalanayasal haklar›, demokratik haklar› çerçevesinde çözülebilir. Bir deböyle bir yaklafl›m var. Sorun çözümsüzlü¤ü üzerinden de çok fark-l› yaklafl›mlar vard›r. Türkiye Kürt sorunun çözümünü normal ko-flullarda demokratik yollarla, sivil yollarla halletmedi¤i için biz soru-nu ancak fliddet yoluyla dile getirdi¤imizde sorunun kendisi günde-me gelebilir. Bir de böyle bir yaklafl›m vard›r. Çözüm üretmek üze-

88

Page 89: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

rinden farkl› yaklafl›mlar vard›r. Fakat bizim gönlümüzden geçen flu;Türkiye’de bu sorunun çözümüne yönelik esas itibariyle olanaklarve imkanlar vard›r. Bar›flç›l temelli çözümler, demokratik temelli çö-zümler Türk-Kürt halklar›n›n birlikte kardeflçe yaflamas› temelindeçözümler… Türkiye’nin olanaklar› buna uygundur. Örne¤in sorunubiz bir Filistin-‹srail sorunu çerçevesinde almayabiliriz. Mesela benbirçok toplant›da da dile getirdim. Benim bir Filistinli arkadafl›mvard›. Derdi ki, “ben ‹sraillilerin tavu¤unu dahi görsem onda Yahu-dilik vard›r diye öldürece¤im”. Böyle bir mant›k. Ayn› fleyi ‹sraillilerFilistinliler için düflünüyor. fiimdi böylesine bir kine bürünmüfl,böylesine büyük düflmanl›¤a bürünmüfl bir temelde bir çözüm ola-bilir mi? Böyle bir çözüm yöntemi olmaz. Eskiden ben bir filmde, birbelgeselde seyretmifltim. Askerler Hindistan-Pakistan s›n›r›nda. BirPakistan askeri ba¤›r›nca, karfl›dakiler daha fazla ba¤›r›yor. Daha faz-la aya¤›n› yere vuruyor. Bu böyle bir birbirine yaklafl›m. Bence Kürt-Türk iliflkisini bu temelde ele almamak gerekiyor. Böyle çok kutup-laflm›fl, birbirini d›fllayan, birbirini parçalayan her gördü¤ü yerde ne-redeyse birbirine karfl› k›flk›rtmay› gündeme getiren bir yöntemlebence çok a¤›r, çok vahim sonuçlara ulafl›lacakt›r. Asl›nda ben ina-n›yorum, Türkiye’nin bu sorunu bar›flç›l temelde çözme imkan› var-d›r. Evet, Kürtlerin kendilerine göre zay›fl›klar› vard›r. Örne¤in sivilalan, siyasal alanda, iflte 1990’lardan bu yana görüyoruz, bu alanla-r›n fazla geliflmedi¤i, Kürtlerin amatörlükleri, bu alan› yeterince de-¤erlendirmemeleri, sivil alana yönelik yeterince de¤er vermemeleri,bunu gelifltirmemelerine yönelik eksiklikler, yetersizlikleri yaflan›-yor. Ama ayn› zamanda da devlet taraf›ndan bu alan›n giderek zay›fb›rak›lmas›, giderek de böyle, nas›l diyelim, parlamenterlerin içeriyeat›ld›¤›, çok a¤›r uygulamalar›n yap›ld›¤›, ortaya ç›kan siyasal parti-lerin pefl pefle kapat›ld›¤› bir süreç yaflan›yor. Ve bugün, bu sorunuçözebilecek zemin giderek daralt›ld›. Çözebilecek zemin imkanlar›giderek tahrip edildi. Bu aç›dan bu zemin böyle daralt›ld›ktan son-ra; sorunun ortak, bizi ortak vicdana davet edebilecek, ortak bir vic-dan› ortaya koyabilecek, sorunu bu topraklar›n iç dinamiklerindenarayabilen, sorunun bir bar›fl sorunu oldu¤u, sorunun bir adalet so-runu oldu¤u, sorunun özellikle adalet temelinde, adaletin ise Kürt-

89

Page 90: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

lerin demokratik haklar›n›n tan›nmas› oldu¤u temelinde ele al›n›rsasorunun fliddeti azalm›fl olur ve sorunun çözümü ortaya konmuflolur. Ama flimdi görünen durum odur ki; bu alanda giderek bir tah-ribat yaflan›yor, giderek kutuplaflman›n yerleflti¤i, kutuplaflman›nhalklara yay›ld›¤› bir süreç yaflan›yor. Do¤rusu benim bugün gördü-¤üm kadar›yla Kürt ve Türk halklar› herhalde birkaç sene öncesinegöre daha tedirgin. fiehirlerde yaflayan insanlar, varofllarda yaflayaninsanlar, ortak alanlar› kullanan insanlar giderek daha tedirgin olu-yorlar; giderek birbirlerine daha fazla flüpheyle, giderek daha kutup-laflman›n geliflti¤i bir çerçevenin içinden bak›yorlar. Ama sorununçözümü geç olur mu? Yani 1000 senelik bir iliflki olan Kürt-Türkiliflkisine bakt›¤›m›zda, çok ciddi süreçleri, çok kritik süreçleri bir-likte geçiren iki halk gerçe¤ine bakt›¤›m›zda, her fleye ra¤men buçok büyük tarihsel geçmifle dayanarak, bugünkü ülkenin birikiminedayanarak ve bugünkü dünya konjonktürüne dayanarak bu üç ola-na¤› biz iyi de¤erlendirirsek soruna dair çözüm imkanlar›n› ortayaç›kartabiliriz. Ama öyle bir hava gelifliyor ki, yani çözüm imkanlar›-n›n say›lar› artm›fl, fakat olmam›fl. Bu yüzden bir an önce bu soruniçin yap›lmas› gereken, bast›rmak. Yavuz abinin de dedi¤i gibi kafa-lar›nda flöyle bir proje vard›; “Biraz daha göç ettirelim, birkaç tane ili,birkaç tane ilçeyi biraz daha boflaltal›m, s›n›r boylar›n› boflaltal›m. Veböylelikle boflalt›nca sorundan kurtulmufl oluruz. Ve bu arada kon-jonktür de nas›l olsa buna uygun. Genel olarak zaten Ortado¤u birsavafl sürecini yafl›yor, bir fliddet sürecini yafl›yor, çeflitli biçimlerdeherkes kendine göre fliddeti gelifltiriyor. Biz de böyle tarihsel bir sü-reci niye bir f›rsat olarak de¤erlendirmeyelim” diyen bir mant›k var-d›r. fiimdi bu mant›kla sonuç çok daha fazla kanl› olabilir. Bu man-t›k, sonucu çok daha fazla içinden ç›k›lmaz bir duruma getirebilir.fiimdi bu esnada, sorunun çözümü Türkiye’nin iç dinamikleri içeri-sinde üniter devler yap›s› içerisinde, Kürt halk›n›n kültürel demok-ratik haklar›n›n tan›nmas› çerçevesinde ortaya ç›kabilir. Ama e¤erTürkiye bu f›rsat› de¤erlendiremezse, Kürt sorunu Ortado¤u kon-jonktüründen etkilenen bir sorundur, Ortado¤u konjonktüründendo¤al olarak etkilenecektir. Ve çok ciddi biçimde yeni yönelimleregidebilecektir, farkl› yönelimlere girebilecektir. Ve Kürtlerde de bi-

90

Page 91: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

raz daha umutsuzluk gelifltirecek, güvensizlik geliflecektir. Ve “art›kdemek ki bizim bu alanda bulabilece¤imiz bir çözüm, bulabilece¤izortak bir fley yoktur” düflüncesi giderek Kürtlerde de geliflebilir. fiim-di bunu aflabilir miyiz? Bence biz bunu aflabiliriz. Yani Türkiye’dekiayd›nlar, sivil toplum örgütleri, sosyalist kesimler, Türkiye’nin de-mokratikleflmesinde rol oynayan kesimlerle ve hatta Türkiye’nin da-ha fazla zora girmemesi, toplumun daha fazla zora girmemesi içinbar›fl yoluna inanan insanlarla sorun çözülebilir, bir çerçeve ortayaç›kabilir. fiimdi bunun için, tabi içinden geçti¤imiz süreç do¤rusubiraz kritik bir süreç. Evet, bugün Kürt sorunu uluslararas› bir sorunoldu. Yani uluslararas› bir sorun oldu, bir Ortado¤u sorunu oldu. Birtarafta ‹ran’›n etkisi var, bir tarafta Araplar›n etkisi var, bir tarafta ta-bii ki Amerikan’›n etkisi var, bir tarafta Avrupa’n›n etkisi vard›r. Veyine çok çeflitli kesimler soruna yönelik kendine göre politikalar,kendine göre yaklafl›mlar gelifltirebilirler. Diyelim Türkiye bugün di-yor ki, “ben Kuzey Irak’a girdim”. Tabi Türkiye’nin Kuzey Irak’a gir-mesi bir taraftan ‹ran’› harekete geçirebilir. Bir tarafta Araplar› da ha-rekete geçirebilir. Bir taraftan Avrupa’y› harekete geçirebilir. Bir ta-rafta Amerika’y› harekete geçirebilir. Ve tüm bu kesimler kartlar›n›karacaklar, yeniden bu soruna yönelik kendine göre çözüm yöntem-leri, kendine göre politikalar, taktikler ve kendine göre yeni e¤ilim-ler yeni stratejiler gelifltireceklerdir. fiöyle bir durum var ki, bugünOrtado¤u halklar›n›n genelinde bir s›k›nt› vard›r. Farkl› kimliklerkültürler aras›nda bir s›k›nt› vard›r. ‹flte Filistinlilerle ‹srailliler ara-s›nda, Sünnilerle fiiiler aras›nda Irak’ta, Suriye’de Alevilerle Sünnileraras›nda büyük bir güvensizlik, ortak yaflam alan›ndan uzaklaflma vegelece¤i birlikte kurma perspektifinden uzaklaflma vard›r. Ama Tür-kiye’de Kürt sorunu çözümü, tüm bir Ortado¤u’ya da perspektif su-nacakt›r. Ortado¤u’daki halklar›n da kardeflçe ve bar›fl içinde çözü-müne katk› sunacakt›r. Türkiye bunu yapabilir mi? Esas itibariyleyapabilir. Birincisi biliyorsunuz cumhuriyet ilk olarak Ortado¤u’daTürkiye’de kuruldu. Ve ona göre çeflitli dinamikleri vard›, çeflitli kül-türel kaynaklar› vard›. Ve yine tecrübesi vard›. Ve o zaman Ortado-¤u’ya belli bir önderlik yapt›. Ama flimdi e¤er, Türkiye bu sorunu çö-zemezse sorunun çözümsüzlü¤ünü netlefltirir ve ayn› zamanda Or-

91

Page 92: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

tado¤u’da var olan halklar aras›ndaki sorunun daha da derinleflme-sine, Ortado¤u’nun biraz daha d›fl müdahalelere aç›k bir hale gelme-sine yol açacakt›r. Ve sonucu da böyle komple düflünmek laz›m. Busorunun, Türkiye’nin dinami¤i içerisinde bar›flç›l, demokratik temel-li çözümü s›rf Türk ve Kürtlerin yarar›na olmayacak, tüm Ortado-¤u’daki halklar›n, demokratikleflmesine ve Ortado¤u’da yeniden iler-lemeye ve ayd›nlanmaya da yol açabilecektir. Ve Ortado¤u’da böylebir ç›kmaza girebilir.Ve onlar› da çözüm yönünde güçlendirebilir,cesaretlendirebilir, onlara güven verebilir. Hatta mant›k ve ak›l vere-bilir. Yani cesaret verebilir. fiimdi böyle bir durum var, bunun içinsorunun buradaki çözümünde tabii ki ›srarl› olaca¤›z. Sorunun de-mokratik, bar›flç›l ve iç dinamikler temelinde çözümünde mutlaka›srarl› olmam›z gerekir.Farkl› yönelimlere, fliddet temelli çözümekarfl› bir baraj oluflturmam›z gerekiyor. E¤er böyle bir fley olursahem Türk halk›n›n hem Kürt halk›n›n yarar›na olacakt›r. fiimdi bili-yoruz ki bir seçim atmosferinde yafl›yoruz. “Türkiye Bar›fl›n› Ar›yor”konferans› gerçekleflti. Çok say›da ayd›n, yazar, demokrat insan ka-t›ld›. Sorun flöyle tarif edildi; Kürt sorunu s›rf bir fliddet sorunu de-¤ildir. Bugün, bürokrat›yla, göçüyle, yoksullu¤uyla, kad›n›yla, va-rofllar›yla tüm Türkiye’yi saran bir sorundur. Bugün bu sorun Antal-ya’da vard›r, ‹zmir’de vard›r, ‹stanbul’da vard›r. Ve bugün orada olu-flan kentler ve varofllar vard›r. Ve bugün bu sorunun bir aya¤› bölge-deyse bir aya¤› da metropollerdedir. Bir aya¤› Kürt illerinde ise biraya¤› da metropollerdedir. fiimdi bu aç›dan sorunun bir fliddet yön-temiyle, bask› yöntemi bence bugün çözüm getirmez. Ve esas itiba-riyle hükümetlerin geçmifl süreci iyi de¤erlendirmedi¤i kan›s›nda-y›m. Soruna yönelik aç›l›mlar yapabilirdik. Diyelim ki PKK flöyle biryaklafl›m gösterdi: “bir sorun üniter devlet yap›s› içinde çözülmeli-dir”. Bu Kürt cephesi için stratejik bir yönelimdir. Eskiden PKK di-yordu ki; ba¤›ms›z Kürdistan. Ama flimdi ne diyor? fiimdi diyor ki;“üniter devlet yap›s› içerisinde çözüm”. ‹flte farkl› farkl› öneriler, gö-rüfller ve perspektifler vard›r. Ama Türkiye bu sorunu nas›l çözecek?Bir projesi yoktur. Onun için tabi-î ki Kürtlerde istikrars›zl›k olur, sa¤a gitme sola gitme olur, çok fark-l› etkiler konjonktürler tabii ki Kürtleri etkiliyor. fiimdi bunun daha

92

Page 93: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

olumlu bir biçimde etkilenmesi için bu dedi¤imiz demokratik birçözümün gerçekleflebilmesi için, demokratik bir çözümden uzaklafl-mamak için bu konuda devlet taraf›ndan bir aç›l›m olmas› laz›m.Aç›l›m olmazsa sorun çok ciddi biçimlerde yeni geliflmelere aç›kt›r.Bir yönü budur. Bu aç›dan sorun tüm Türkiye’nin sorunudur. Çün-kü herkes bundan çekiyor. Psikolojik olarak çekiyor. Yani çekmeyenvar m›? Günlük yaflam›m›z üzerinde, duygular›m›z üzerinde bu so-run etki yapm›yor mu, yap›yor. Cenazelerden tutun da baflka fleyle-re kadar hepsi etkiliyor. Ve bizi çok derinden etkileyen bir sorun.Tüm Türkiye halk›n›, herkesi, her kimlikten insan› en derinden et-kileyen bir sorundur. Ve böylesine bizi çok etkileyen bir sorun kar-fl›s›nda, çözüme yönelik ülkede aktiviteler gerçeklefltirmemiz, flidde-tin uç noktalara kaymas›n› engellememiz gerekir. Daha mant›kl› da-ha so¤ukkanl› bir yaklafl›m içerisinde giderek bir iç savafla dönüflendurumu, birbirini bo¤azlayan de¤il de buna baraj oluflturan bununçözümüne yönelik bir fleyler üretebilen bir yaklafl›m içerisinde olma-m›z gerekiyor. Bunlar› özetler, hepinize sayg›lar sunar›m.

METİN BAKKALCI:Bir konuflmac› arkadafl›m›z daha var. Kendisi Güney Afrika’dan

geliyor. Dünkü oturumda kendisiyle birlikte olan arkadafllar›m›zvard›r. Gecekonducular hareketinden bir arkadafl›m›z, Zikode. AmaGüney Afrika’n›n bildi¤iniz gibi pek çok aç›dan önemli deneyimlerivar. Bunlardan bir tanesi de çat›flma ortamlar›ndan sonra gerçe¤i vehakikati araflt›rma komisyonlar›yla da ayn› zamanda bizlere yol gös-terici olabilir.

S’BU ZİKODE:Hepinizi selaml›yorum, teflekkür ederim. Davetiniz için teflek-

kür etti¤imi ve burada bulunmaktan onur duydu¤umu belirtmek is-terim. Benden Güney Afrika’da yaflanan neoliberal yeni ›rk ayr›mc›-l›¤› rejimini anlatmam istendi. Ancak konuflmam› 3 yada 4 ayr› bö-lüme ay›rmak istiyorum. ‹lk bölümde benden önce yap›lan konufl-

93

Page 94: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

malarla ilgili çok k›saca fikrimi söylemek istiyorum. ‹kinci olarakANC’nin yani Afrika Ulusal Kongresi’nin ›rk ayr›mc›¤› rejimine kar-fl› COSATU ve di¤er örgütlerle oluflturdu¤u ittifak› anlatmak istiyo-rum. Üçüncü olarak da Güney Afrika’da ›rk ayr›mc›l›¤› sonucu olu-flan Gerçekleri Ve Hakikati Aç›klama Komisyonu’nu anlataca¤›m.Dördüncü olarak da Güney Afrika’da ve de dünyan›n birçok bölge-sinde ortaya ç›kan gecekonducular hareketinden bahsetmek istiyo-rum. Size Güney Afrika’yla ilgili biraz bilgi vermek istiyorum. GüneyAfrika toplumu çeflitli, parçalanm›fl bir toplum; siyahlar, beyazlar verenkliler denilen Hintlilerden oluflan bir toplum. Güney Afrika’dabir ›rk ayr›mc›l›¤› ve savafllar, iç savafllar, politik fliddet tarihi mev-cut. Ancak Güney Afrika buna ra¤men bar›flç›l, demokratik ve birle-flik bir Güney Afrika yaratmay› baflard›. Bu yüzden ben burada yafla-makta olan insanlar›n da kendi sorunlar›n› neden kendilerinin çöze-meyeceklerini anlamakta zorluk çekiyorum. Yani buradaki bar›flse-ver insanlar›n, neden baflaramayacaklar›n› anlamakta güçlük çekiyo-rum. Benim size söyleyebilece¤im ve cesaretini vermek istedi¤im fleyburada Türkiye’de bar›flç›l bir çözümü gerçeklefltirme gücüne sahipoldu¤unuzu hat›rlatmakt›r. Yani sorunlara sahip olan ve bunlar› çö-zecek olan tek güç ve ulus sizsiniz. Ve yabanc›lara da flunu söyleyin,bu sorun sizin sorununuz, bunu ancak siz çözebilirsiniz ve onlar›ngörevi ancak bu sorunda size destek olmakt›r. Dolay›s›yla en yoksulinsanlara, iflçilere, orta s›n›ftan insanlara ve ayd›nlara burada bahse-dilmekte olan Kürt sorununu çözümlemek için yeniden bir araya ge-lip bunu baflarabilece¤inizi yeniden hat›rlatmak istiyorum. GüneyAfrika gibi farkl› renklerden, uluslardan, ›rklardan oluflan bir toplumbile bir arada yaflamay› baflard›ysa neden Türkiye gibi bir ülkede bumümkün olmas›n. fiimdi buradan flu anda Güney Afrika’da iktidar-da olan Afrika Ulusal Kongresinin yapt›¤› ittifaklarla ilgili bilgi ver-mek istiyorum. ANC hükümetinin üçlü bir koalisyonu var, üçlü birittifakla ülkeyi yönetiyor ve burada söyleyece¤im görüfller elbetteANC’nin görüflleri de¤il, benim kiflisel görüfllerim. Biz de bu ›rk ay-r›mc›l›¤›na karfl› ANC taraf›ndan oluflturulan üçlü koalisyonun birparças›y›z ve bu mücadele içerisinde birçok insan öldürüldü, yafla-m›n› yitirdi. 1994’te Apartayt rejimi sona erip Nelson Mandela bu re-

94

Page 95: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

jimin bafl›na geldi¤inde bütün sorunlar›n çözülece¤ini düflünmüfl-tük. Bu noktadan sonra da çeflitli dinsel gruplar›n, farkl› gruplar›nçekilece¤ini ve politikay› politikac›lara b›rakaca¤›n› düflünüyorduk.Ancak bu noktadan sonra ortaya ç›kan en hayal k›r›kl›¤› yarat›c› ge-liflme, yoksullar›n ve özellikle de gecekonducular›n ülke yönetimin-den tamamen d›fllanmalar› ve marjinalize edilmeleri oldu. Yine1994’ten sonra art›k iktidarda olan ANC hükümeti hiçbir vaadini ye-rine getirmeyi baflaramad›. Bu yüzden ben de flimdi burada GüneyAfrika’daki neoliberal yeni ›rk ayr›mc›l›¤› rejiminden söz etmek du-rumunda kal›yorum. Sevgili arkadafllar›m, size bunun bir renk soru-nu ya da ›rk sorunu olmad›¤›n› asl›nda sahip olanlarla olmayanlararas›ndaki büyük uçuruma dair bir sorun oldu¤unu hat›rlatmak is-terim. Ve bugün bizler Güney Afrika’n›n yoksullar› olarak kendi so-runlar›m›z› tart›flabilece¤imiz ba¤›ms›z bir alan yaratm›fl olman›n databi gururunu tafl›yoruz. 1999 y›l›nda ülkede yeni bir seçim yaflan-d›. Taponbeki ülkenin yönetiminin baflkanl›¤›na geldi. Ve biz ifllerindaha da kolaylaflaca¤›n› düflündük. Ancak yoksullar ve gecekondu-cular vatandafll›¤›n d›fl›na itildiler bu kez. Ve tamam›yla marjinallefl-tirilen evlerin d›fl›na at›lmaya baflland›lar. Bugün Güney Afrika’da veAfrika’da yoksullar›n ve gecekonducular›n yaflamakta olduklar› ›zd›-rap esas olarak böyle bir fley. Ve Zimbabve’de de Mukabe yönetimigecekonducular›n evlerini bafllar›na y›kan bir harekât bafllatt›. Bu ge-ne yoksullar›n evlerinin bafllar›na y›k›lmas›, onlar, bir seçenek b›ra-k›lmaks›z›n Afrika’da, Güney Afrika’da ve di¤er Afrika ülkelerindeyoksullar›n yaflad›¤› ac›lar› anlat›yor. Bu noktada size biraz da ülke-mizdeki Gerçekleri ve Hakikatleri Aç›klama Komisyonu’yla ilgili bil-gi vermek istiyorum. Bu iki tarafl› müzakere süreci olarak yafland›.Ve san›yorum ki bizim orada kulland›¤›m›z yöntem, ister Kürt soru-nu ister Türk sorunu deyin bu sorunun çözümlenmesi bak›m›ndanbir tür benimsenebilir, uyarlanabilir bir yöntemi anlat›yor. Bu ko-misyona baflpiskopos Tutu baflkanl›k etmiflti. Ve bu komisyon geç-miflin ac›lar›yla bugün aras›nda bir köprü kurmaya bafll›yordu. Çün-kü insanlar›n çektikleri çok ciddi ac›lar vard›. Ve bu komisyonda,Apartayt rejimi döneminde öldürülen insanlar tan›kl›klar yapt›lar veonlar›n yak›nlar›. Ve gerçe¤i, hakikati söylemek durumundayd›lar.

95

Page 96: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

Ve de sizin aç›n›zdan da art›k hakikatleri konuflma zaman›n geldi¤i-ni düflünüyorum, gerçek bir iktidar yaratabilmek için. Ancak bütünbunlar gerçekten bar›flsever bir ulus olarak davranman›z noktas›ndaolabilir. Tabi biz Güney Afrika’da çok zor bir dönem yafl›yoruz, çün-kü geçmiflte bizi öldürenler gelip bunun için üzgün olduklar›n› söy-lüyorlar flimdi. Ve bu hakikat komisyonu öncelikle gerçeklerin aç›k-lanmas›n› hedefliyor. ‹kincisi, geçmiflte yaflananlar›n art›k bugün vebundan sonra bir daha olmamas›n› garanti alt›na almay› hedefliyor.Ve ayn› zamanda ›rk ayr›mc›l›¤› rejimi döneminde öldürülen insan-lar›n ailelerinin tanzim edilmesini bekliyor. Tam da bir kan gölününbelki de yeniden canlanmas›n›n öncesinde bu deneyimin sizin tara-f›n›zdan hat›rlanmas›nda yarar oldu¤unu düflünüyorum. Ve bugün,yar›n çok geç olmadan harekete geçmeniz gerekli. Ve bütün ilericiinsanlar›n ayd›nlar›n yoksullar›n, çeflitli örgütlenmelerin bir arayagelip bunun üzerine düflünmelerini size sal›k veriyorum. O zamankendi sorunlar›m›z› burada birlikte çözebilmek mümkün olur. Ar-kadafllar, sizin iktidar›n›z ve gücünüz var. ‹ktidara ve güce sahipolanlar hükümet ve devlet esas olarak sizsiniz. Ve bizle Güney Afri-kal› gecekonducular hareketi olarak bar›fla ve daha iyi bir hayata ina-n›yoruz. O yüzden b›rak›n bana izin verin ki ben kendi anlad›¤›mdili, gecekonducular›n ve yoksullar›n dilini konuflay›m sizinle. BenGüney Afrika’daki ilk, Afrika’n›n ilk gecekonducular hareketi olanDurban’daki gecekonducular hareketinden geliyorum. Hareketimi-zin ismi “gecekondu hareketi” anlam›na geliyor. Güney Afrika’dakiaçl›k ve korku koflullar› içinde oluflan bir hareket bu. Gecekondular-da oturan ve marjinallefltirilen insanlar›n ç›karlar›n› korumak üzereoluflturulmufl bir hareket bu. Ve bu hareket kendi demokratik alan›-n› yaratmay› baflard›. Dünkü bar›nma hakk› komitesinde, hareketleilgili daha fazla bilgi de vermifltim. Buradaki yoksullar› ve gecekon-ducular› da kutlamak istiyorum, çünkü onlar da kendi dillerini ya-ratmay› baflarm›fllar. fiimdi hepinizden sadece tek bir fley isteyece-¤im. ‹ster ayd›n olun, ister gecekonducu, ister yoksul, bilim insan›;herkes asl›nda gecekondulardaki yoksullar› destekliyor. Gecekondu-cular kendileri hakk›nda fikir sahibi olmay› baflar›yorlar. Kendi so-runlar›n› çözebilirler. Onlara destek vermemiz gerekiyor. Onlar›

96

Page 97: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

kontrol etmeye çal›flmam›z gerekiyor. Bizim oluflturdu¤umuz kendikendini yönetme alan›nda kendi iktidar›m›z› da oluflturmay› baflar-d›k. Parlamentonun d›fl›nda bir yönetim organ› oluflturduk. Ve bü-tün bunlar› açl›¤a, yoksullu¤a, polis bask›nlar›na, korkuya ra¤menbaflarabildik. Ve bugün baz› fleyleri elde etmeyi baflarabildik. Bugünart›k bizim sesimizi dinlemek zorunda kal›yorlar. Hükümet ya dadevlet bizi art›k inkar edemiyor. Buradaki gecekonducular›n da ben-zer flekilde dikkate al›nmalar› mümkün. Ankara’daki ‹stanbul’dakibütün ülkedeki gecekonducular› buradan bir kez daha birleflmeyeça¤›r›yorum. Evlere sahip olan ve olmayan insanlar aras›nda nedenbu kadar büyük bir uçurumun oldu¤unu anlam›yorum. Bütün bun-lar›n zor oldu¤unu biliyorum. Güçlü bir önderlik gerektirdi¤ini bili-yorum. Ancak kitlemiz ve birli¤imiz önemli bir güç yarat›yor bizimiçin. Yine bafla dönersek, Güney Afrika gibi çok parçal› ve çok ›rkl›bir toplumda bile bu mümkünse burada neden mümkün olmas›n.Bu yüzden, sizi, hepinizi en az›ndan 5 gün, hayat›n›n 5 gününü ge-cekondularda geçirmeye ça¤›r›yorum. Böylelikle onlar›n gördü¤ü gi-bi görebilir, onlar›n ald›¤› tad› alabilir, onlar gibi düflünebilirsiniz. Vebunu gecekonducular hakk›nda bir fleyler yazmaya bafllamadan ön-ce yapman›z› tavsiye ediyorum. Ve bütün kaynaklara sahip olan çe-flitli demokratik örgütlenmeleri de bar›nma hakk›n›n ne oldu¤unuanlamalar› için onlara yard›mc› olmaya ça¤›r›yorum. Ve bildi¤im ka-dar›yla benim inand›¤›m kadar›yla herkesin bar›nma hakk› vard›r.Yoksul oldu¤unuz için kendinizi o evin babas› gibi hissetmedi¤inizzamanlar vard›r. Buradaki insanlar›n kendi sorunlar›n›n kendileri ta-raf›ndan çözülmesinin önünde hiçbir engel yoktur. Hepinizi bu yüz-den varofllara gecekondulara ça¤›r›yorum. Konuflmam›n sonunuflöyle getirmek istiyorum; buradaki insanlar›n çok flansl› oldu¤unudüflünüyorum. Güney Afrika’daki gecekondularda evdeki su, tuvaletgibi altyap› fleyleri yok. Ve ayn› zamanda HIV-A‹DS virüsünün yay›l-ma h›z› son derece yüksek boyutlara ulaflt›. Ve buradaki insanlar oyüzden kutsanm›fl durumdalar. Ve buradaki insanlar› dünyan›n heryerindeki di¤er halklarla birleflmeye ça¤›r›yorum. Yoksullar ve ezi-lenler olarak yaln›z olmad›¤›n›z› hat›rlatmak istiyorum. T›pk› bizimZimbabve ve Haiti halklar›yla dayan›flt›¤›m›z gibi sizi hepinizi dün-

97

Page 98: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

yan›n tüm ezilen halklar›yla dayan›flmaya ça¤›r›yorum. Ve çok zen-gin bir zihne sahip oldu¤unuzu düflünüyorum. Bugün burada ko-nuflmaktan gerçekten çok büyük mutluluk duyuyorum. Ama böylekonuflma uzmanlar› de¤il eylem uzmanlar› olmaya da dikkat etme-miz gerekiyor. Çok fazla konferans yap›l›yor, çok fazla fley konuflu-luyor ama hiç bir fley ciddiye al›n›p çözüme ba¤lanm›yor. O yüzdenhem konuflup hem yapman›n zaman› geldi art›k. Tüm iktidar halka!

METİN BAKKALCI:Hakikaten binlerce kilometrenin bize ne kadar yak›n oldu¤unu

hissettirdi. Kendisine çok teflekkür ediyoruz. Cuma günkü kad›n forumuna dönüyoruz. Benim kat›lma imka-

n›m olmad›. Arkadafllar›m›z anlatt›. Gün boyu göz göze birbirini his-sederek yaflanan hali san›yorum Çi¤dem bize 5 dakikada özetlemesiçok kolay de¤il ama Çi¤dem buyurun, söz sizde.

ÇİĞDEM ÇİDAMLI:Halk›n kad›n yar›s› tart›flt›. Zaten salonun yar›s› kad›n oldu¤u

için buradaki arkadafllar, o forumda yaflananlara do¤rudan tan›kl›keden arkadafllar. Di¤erleri için de, sizin için üzgünüm arkadafllar ogüzelli¤i paylaflmad›¤›n›z için. Gerçekten de kad›n forumunu düzen-lerken arkadafllar›m›z buras› da forumun duygusal bölümü olacakherhalde diyorlard›. Ancak bu tabi “kad›nlar bir araya gelince a¤-lar”›n ötesinde bir anlama sahipti. Orada bizimle birlikte ‹stan-bul’dan yola ç›kan 11 y›ld›r görmedi¤i o¤lunu iki ay önce kaybetmiflolan bir Kürt anas›yla, o¤lu flu anda askerde olan ve evinde temizlikyapt›¤› insanlar›n tabaklar›n› ay›rd›¤› bir temizlikçi kad›n birbirleri-ne sar›larak salonda bulunan kad›n, erkek, çocuk herkesin gözleri-nin dolmas›na sebep oldu. Moderatör hariç, çünkü moderatörün“arkadafllar a¤lamay›n, a¤lamayaca¤›z ve burada hep birlikte esas›n-da ortaklafla bar›fl için bir arada yaflamak için k›z kardeflli¤in toprak-lar› olan Anadolu topraklar›nda k›z kardeflli¤in hukukuna dayal› birbar›fl toplumunu yeniden birlikte nas›l yarat›r›z, bunun çözümlerini

98

Page 99: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

oluflturmak için a¤lamamaya ihtiyac›m›z var” demesi gerekiyordu.Moderatör böyle dedi. Sonuçta biz bir kez daha birkaç fleyi vurgula-yan bir kad›n forumunun sonuç bildirgesinde birçok fleyin yan› s›rasavafllar, militarizm, kad›n ve Anadolu’da k›z kardefl olmak bafll›kl›daha uzun bir sonuç bildirgesi yay›nlad›k. Burada birkaç fley vurgu-lad›k. Vurgulad›¤›m›z noktalar› söylemek istiyorum. Ve ondan son-ra da ç›kartt›¤›m›z talepler var, bunlarla bitirebilir, özetleyebilirim.Tamam›n› kad›n forumunun sonuç bildirgesinde görecek arkadafl-lar. Birincisi, Anadolu topraklar› gerçekten de insanl›¤›n bask› alt›naal›nmad›¤› zamanlarda olan k›z kardefllik hukukunun topraklar›d›r.

FERDA KOÇ:fiimdi ben de Yavuz Abi’nin ve Seydi F›rat arkadafl›n aç›klama-

lar›na birer teflekkür borçluyum. Çünkü benden önce konunun çe-flitli boyutlar›n› toparlama iflini de yapm›fl oldular. Asl›nda benimkonuflmam Seydi F›rat arkadafl›m›n konuflmas›n›n sonunda geldi¤inoktadan bafll›yor.

Seydi F›rat arkadafl›m konuflmas›n›, “Sorunun, burada, bar›flc›,demokratik, iç dinamikler temelinde çözümünde ›srarc› olmal›y›z.Bunda ›srar etmezsek sorunun çözümsüzlü¤üne yol açan bir sürecedestek olman›n sorumlulu¤unu tafl›r›z. Bu da hem Türkiye’de yafla-yan insanlar aç›s›ndan hem de bütün Ortado¤u halklar› aç›s›ndanbugünkü trajedinin derinleflmesine neden olur” anlam›ndaki söyle-riyle tamamlad›.

Temennilerimizin ötesine geçerek gerçekleri konuflmakta yararvar. Kürt sorunu 30 y›ld›r Türkiye’de silahl› biçimler kazanarak ge-liflti. Bunun 25 y›l›nda Türkiye’de bir iç savafl tehlikesi yaratmad›.Ancak son dönemde bunun aksi istikamette geliflmeler yaflan›yor.Türkiye’de Kürt sorunu bir iç savafl zorlamas›yla bir Kürt-Türk düfl-manl›¤› zorlamas›yla gelifliyor.

Seydi F›rat arkadafl›m›n belirtti¤i gibi henüz Türkiye’de, ‹srail-Filistin çat›flmas›n›n toplumsal düzeydeki yans›malar›na çok s›k ras-lam›yoruz ama Kürt gördü¤ünde “tahrik olan” insanlara art›k dahas›k rastlan›l›r oldu. Kürt görmenin tahrik sebebi say›ld›¤› bir toplum-

99

Page 100: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

sal vasat›n ortaya ç›kmas›n›n yan›nda, Kürt’le sokakta karfl›laflmay›bir tahrik sebebi sayan bir kamu otoritesi de ortaya ç›kmaya bafllad›.Sakarya’da linç hareketlerine maruz kalan üç delikanl›n›n muhatapoldu¤u muamele asl›nda Türkiye’deki bütün kamu yöneticilerine ve-rilmifl mesaj niteli¤inde. Genelkurmay Baflkan› da 8 Haziran’da geceyar›s› yapt›¤› ikinci gece yar›s› bildirisiyle bunu en yüksek perdedenaç›klam›fl oldu. Dolay›s›yla kamu otoritesi Türkiye’de bir Kürt-Türkdüflmanl›¤›n› tahrik etmeyi bir yöntem haline getirmifl durumda.

Di¤er taraftan, özellikle Kürt gençleri aras›nda sorunun çözüm-süzlü¤üne yönelik politikalar› hareket noktas› haline getiren yakla-fl›mlar giderek etkili olmaya bafll›yor. T›pk› devlet otoritesinin Kürt-Türk düflmanl›¤›n› meflrulaflt›rmak ve yayg›nlaflt›rmada gösterdi¤igibi, bir dirayetle Kürt siyaseti de Kürt gençleri içerisinde geliflen in-tikam aray›fllar›n›, intikamc› yaklafl›mlar› “empatiyle” karfl›lamayabafllad›. Bu her iki cephede meydana gelen önemli geliflmelerdir.

Bu “empati” sözcü¤üne vurgu yapmak istiyorum. Empati sözcü-¤ü biliyorsunuz, Ertu¤rul Özkök’ün Hrant Dink’in katilleri için kul-land›¤› sözcüktür. O.S. için, “empati gösterelim, bu çocu¤u anlaya-l›m” demiflti. PKK komutan› da Anafartalar sald›r›s›n› gerçeklefltirenKürt gencine empati gösteriyor. T›pk› Sakarya Cumhuriyet Savc›-s›’n›n linççi kalabal›¤a empati göstermesi gibi.

fiimdi, “sorunu burada, Türkiye’de, iç dinamiklerle çözmeliyiz;yoksa felaket olur” diyen bizlerin flapkalar›m›z› önümüze koyup,gerçekçi bir yaklafl›mla, bu geliflme çizgisinin önüne nas›l geçebilirizdiye düflünmemiz gereken bir noktaya geldik.

Nas›l oldu da ifl bu noktaya geldi? Çözümü bulmak için bu so-ruyu sorarak ifle bafllamakta fayda var. Gerçekte sorunun bu nokta-ya geliflini nedenini anlamak için çok uzun tahlillere, uzun yap›salçözümlemelere girmeye gerek yok.

Devlet iktidar›n›n bir kanad› 2005 Newroz’undan bu yana bir“geri dönüfl” zorlamas› yap›yor. Bu zorlama Mersin’deki bayrak pro-vokasyonuyla bafllad›. Türk egemen s›n›flar› içerisinde Kürt sorunu-na k›smi bir çözümü aray›fl›, son olarak AB’ye tam üyelik müzake-releri bafllatma çabalar› içindeyken, sanki görünür gibi olmufltu.Benden önceki konuflmac›lardan birisi bu aray›fl›n s›n›rl›l›klar›na

100

Page 101: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

vurgu yapt›, buna kat›l›yorum. Ama bu dönemde Türkiye uzun y›l-lar Kürtlerin varl›¤›n› reddeden bir ülkeyken Kürtlerin varl›¤›n› ta-n›may›, Kürt sorunun devletin üniter yap›s›n› bozmaks›z›n nas›l çö-zece¤ini tart›flmaya bafllam›flt›. 2005 Newroz’undan bafllayan karfl›hareket, esasen bu aray›fl› hedef alan, bu aray›fl› durdurmay› hedefalan bir giriflim olarak gündeme geldi. Aray›fl›n yöneldi¤i de¤iflim-ler oldukça s›n›rl›yd›. Aray›fl›n çerçevesi, kültürel haklar›n geniflle-tilmesi; özerklik bile de¤il, siyasi temsil -ki bu Türkiye’deki bölge-sel eflitsizliklerin giderilmesi için zorunlu olan bir fley- ve 30.000’eyak›n insan›n öldü¤ü yaklafl›k 20 y›ll›k bir sürecin ard›ndan top-lumsal bar›fl›n yeniden infla edilebilmesi için zorunlu olan bir “ge-nel af”tan olufluyordu. Ve 2005 Newrozu’ndan itibaren bu çözümaray›fl› bast›r›lmaya giriflildi.

Bu saptaman›n Kürt sorunun bugünkü geliflme do¤rultusundamüdahalemizde önemli bir bafllang›ç noktas› oldu¤unu düflünüyo-rum.

Az önce sözünü etti¤im “karfl› hareket”te somutlaflan ve devletiktidar›n› ele geçirme-elde tutma etraf›nda geliflen flu anki iktidarmücadelesinde öne ç›kan iktidar blokunun omurgas›n› ordu, üni-versite ve yarg› oluflturuyor. Bu blok ›rkç›, devletçi, otoriter ve seç-kinci, elitist bir anlay›fla sahip. Bugünkü parlamenter temsil iliflkile-rini bu yaklafl›mla kendisine ba¤›ml› k›lmay› hedefledi¤ini hepimizgörüyoruz. Bu bloku bundan sonra k›saca “ordu bloku” olarak ad-land›raca¤›m.

Ordu blokunun iktidar mücadelesinde psikolojik savafl taktikle-rinin ön plana ç›kt›¤› görülüyor. Yani ordu bloku flu anki iktidar mü-cadelesinin yaln›zca askeri darbe haz›rl›klar›yla hatta esas olarak as-keri darbe yoluyla, yani tanklarla radyo evlerini, televizyon kanalla-r›n›, kuflatarak, aç›kça s›k›yönetim, soka¤a ç›kma yasa¤› ilan ederekvs. yürütmüyor. Bu mücadelenin önemli unsurunu psikolojik savaflyöntemi oluflturuyor.

Türkiye’de kontrgerilla örgütünün kurucu kadrolar›ndan biri-sinin Genelkurmay Baflkan› oldu¤u bir devrede ordunun iktidarmücadelesinin bu yöntemlerle psikolojik savafl yöntemleriyle yürü-tülmesini anlamak daha da kolay. Ancak tabii ki mesele bugünkü

101

Page 102: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

ordu blokunun önder kadrolar›n›n kiflisel tarihi de¤ildir. Ordununbugün izledi¤i bu iktidar ele geçirme yönteminin arkas›nda asimet-rik savafl doktrini yat›yor. Ordu blokunun iktidar mücadelesi sade-ce ordunun hareketiyle s›n›rl› kalm›yor, topluma da yay›l›yor. Top-lumun deste¤ini arkas›na almay› önemsiyor. Türkiye toplumununtepkilerini flekillendirmeyi önemsiyor. Bu nedenle psikolojik savaflyöntemleri öne ç›k›yor. Ve bu yöntemler ne yaz›k ki baflar›l› oluyor.Bugünkü Kürt-Türk düflmanl›¤›n› gelifltirme çizgisini bu psikolojiksavafl yöntemi ba¤lam›nda ele almak laz›m.

‹lginç bir flekilde Türkiye solunun geleneksel taban›n› oluflturane¤itimli modern kesimler ve genifl Alevi kitleleri ordu blokunun bu-günkü psikolojik savafl hamlelerinde gerçek sosyal temel olarak kul-lan›l›yor. Ve bu kitle ne yaz›k ki soldan giderek kopuyor ve ordublokunun arkas›na diziliyor; ordu blokuna ekleniyor. Türkiye solu,üzerinde hareket etti¤i topra¤›n fliddetli bir erozyonuyla yüz yüze ge-liyor. Egemen s›n›flar içerisindeki iktidar mücadelesi solun hareketalan›n› daralt›yor.

Genifl halk y›¤›nlar› içerisinde, yani özellikle solun kitle taban›n›oluflturan y›¤›nlar içerisinde Kürt düflmanl›¤›n› fiflekleyen bu iktidarmücadelesine, egemenler aras› bu iktidar mücadelesine çeflitli ilerle-tici misyonlar yükleyen baz› akl› evvel solcular da yok de¤il. Solunbaz› gruplar› bu iktidar mücadelesinin taraflar›ndan birine ya da di-¤erine Türkiye’deki ilerici toplumsal geliflmelerin yolunu açabilecekpolitik inisiyatif merkezleri gözüyle bakabiliyor. Bugün ordunun ar-kas›nda olanlar›, ordunun arkas›na dizilenleri, daha önce de görmüfl-tük. Ama ordunun bugün yürütmekte oldu¤u iktidar stratejisininkarfl› kutbunu oluflturan ve en az onun kadar bugünkü Kürt-Türkdüflmanl›¤› tablosunun ortaya ç›kmas›nda sorumluluk sahibi olanAKP iktidar›na destek sunanlar› da bu seçim sürecinde görüyoruz.

Bugünkü egemen s›n›flar›n içerisinde ayr›flman›n merkezindeneoliberal yeni sömürgecilik politikalar› ile ABD’nin Ortado¤u’dakiaç›k iflgale dayal› sömürgecilik siyasetine Türkiye’nin uyum sa¤la-mas›n› öngören politik çerçevenin kim taraf›ndan uygulanaca¤› so-runu bulunuyor.

ABD’nin öncelikli tercihi, bu yeni düzenleme sürecinin, “Il›ml›

102

Page 103: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

‹slam” ad›n› verdikleri, AKP hükümetinde somutlaflan liberal-‹slam-c› bir siyasi merkezi siyasette ön plana ç›karak devletin güçlerinedevletin di¤er kurumlar›na, politikalar›na iliflkilerine yön verdi¤i birsüreç olarak yaflanmas›yd›. Bu noktada sadece AKP hükümetinin de-¤il, “Yeni Osmanl›c›lar” denilen bir grubun da ortaya ç›karak devle-tin yüksek bürokrasisi içerisinde bir parçalanma meydana getirdi¤i-ni, bir iktidar blo¤u flekillendirmeye yöneldi¤ini görmemiz gerekir.

Birbirleriyle karfl› karfl›ya gelen bu iki grubun ne neoliberal sö-mürgecilik politikalar›na karfl› ne de Ortado¤u’daki iflgale dayal› sö-mürgecilik politikalar›na karfl› temelli bir itirazlar› yoktur. Bütünmeseleleri bu projeye uyum sürecini kendilerinin yönetmesi ve busürecin sonras›nda ortaya ç›kacak politik düzenin kendi iktidarlar›-n› zedelemeyecek bir flekilde kurulmas›d›r. Baflka hiçbir meseleleriyoktur. Ne Büyükan›t anti-amerikanc› ve Putincidir, ne Tayyip Er-do¤an liberal demokrat ve özgürlükçüdür. Bunlar›n hiçbirisi Orta-do¤u’da bar›fl mar›fl da istemezler. Türkiye’de özgürlük, demokrasi,ba¤›ms›zl›k da istemezler.

Bu çat›flman›n içerisinde devlet yeniden “kart kurt siyasetine”döndü. Yetkili a¤›zlar art›k yeniden “Kürt sorunu yoktur, Kürt soru-nundan söz etmek d›fl güçlerin oyununa gelmektir” gibi çok geri birkonumu benimsiyorlar. Resmi televizyon 30 sene öncesinin termi-nolojisine geri döndü. Irak Kürdistan› Federe Yönetimi’nden KuzeyIrak’taki yerel yönetim diye söz ediyorlar. Yani devlet, kap›da güm-rük iflleri yaparken muhatap oldu¤u, resmi yaz›flmalarda “KürdistanFedere Yönetimi” unvan›yla yaz›flma yapt›¤› bir muhatab›ndan ken-di resmi televizyonunda baflka sözcüklerle söz ediyor. Kürt ve Kür-distan sözleri yeniden yasak sözler haline geldi.

Bu “geri dönüflü” empoze edenler, devlete kazand›rd›klar› buyönelimin tek nedeninin, Irak Kürdistan› Federe yönetiminin “terö-rün himaye etmesi ve k›flk›rtmas›” oldu¤unu iddia ediyor. Dolay›s›y-la çözümü de terörü himaye eden ve k›flk›rtan merkezlerin pasifizeedilmesi terörist örgütün ortadan kald›r›lmas› olarak tan›ml›yor. Or-tado¤u’da neredeyse ba¤›ms›z bir Kürt devleti var. Türkiye Kürtlerineredeyse milyonlar› bulan Newroz kutlamalar› düzenliyor. Kürtle-rin ço¤unlukta bulunduklar› hemen bütün illerde il yönetimleri

103

Page 104: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

DTP’li belediye baflkanlar›n›n yönetiminde. Böyle bir ortamda Kürtsorunun PKK ve terör sorununa indirgemenin arkas›nda yatan flifreKürt ulusal kimli¤ini “terörizmle” özdefllefltirmek ve “milli düflman”haline getirmektir. Kürdün siyasi, askeri, politik, kültürel, yerel var-l›¤›n› reddedilemez oldu¤u bir ortamda “Kürt yoktur” demek “Kürtdüflmand›r” demektir. Türkiye devletinin flu an sorunun çözümüneiliflkin savundu¤u çizgi “Kürt düflmand›r” çizgisidir.

Ne yaz›k ki Kürt düflmand›r çizgisi özellikle Türkiye orta s›n›f›saflar›nda etkili oluyor.

Bugün Türkiye toplumunda Kürt düflmanl›¤›n›n geliflmesi kimigerçek temellere sahip. Bunu anlamadan Türkiye’deki Türklerin veKürtlerin vicdan sahibi izan sahibi kesimlerinin geliflmekte olanKürt-Türk düflmanl›¤›n›n önüne geçecek bir sosyal bariyer, siyasibariyer oluflturabilmelerinin imkan› yoktur. Türkiye’de Kürt-Türkdüflmanl›¤›n›n sosyal dayana¤› neyse onun üstüne hücum etmeyihedefleyen politikalar üretmezsek, taktikler üretmezsek ordunun“Kürt düflmand›r” argüman›na dayanan politikas›n›n kitleselleflmesi-ni önleme görevimizden vazgeçmifl oluruz.

Bu noktada, zaman›m›z›n k›s›tl›l›¤› nedeniyle sadece iki temelunsurdan söz edece¤im. Bunlardan birincisi Kürt düflmanl›¤›n›n, ne-oliberal yeni sömürgecilik politikalar›n›n yaratt›¤› çok temel bir so-nuç. Türkiye tarihinin gördü¤ü en büyük yoksullaflt›rma ve iflçilefl-tirme süreci ile iliflkisidir. Kürt köylerinin yak›lmas› ve boflalt›lmas›,Kürt illerinin geri b›rakt›r›lmas› ve bu nedenle büyük yayg›n iflsizlikolgular›n›n ortaya ç›kar›lmas›, Kürt nüfusunun bat›ya do¤ru sürül-mesi, boflalt›lmas› Türkiye’de 30 y›ld›r sürmekte olan proleterlefltir-me siyasetinin bir veçhesini bir görünümünü bir yönünü oluflturu-yor.

Yoksullaflt›r›lan ve bat›ya çulsuz çaputsuz f›rlat›l›p at›lan insan-lar ihracata yönelik tar›m ve sanayi zincirinin içerisinde güvencesiziflçi olarak de¤erlendiriliyor. Ne taraf›ndan; uluslararas› mali serma-yenin Türkiye’ye empoze etti¤i neoliberal yeni sömürgecilik politika-lar› taraf›ndan.

E¤er Kürt düflmanl›¤›n› neoliberal yeni sömürgecilik politikala-r›n›n bu veçhesiyle birlefltirerek ele almazsak Kürdü sadece Türk’ün

104

Page 105: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

kurban› olarak de¤erlendirirsek bu sorunun çözümünde bir arpa bo-yu yol alamay›z.

Kürdü topra¤›ndan mal›ndan mülkünden, aile ortam›ndan, afli-retinden kopar›p bat›ya f›rlat›p atan iflte bu gerçek süreç, neoliberalyeni sömürgecilik süreci. Bu gerçek süreçte büyük kentler ve tar›malan›nda büyük bir Kürt y›¤›lmas› yaflan›yor, Kürt iflsiz iflçi y›¤›lma-s› yaflan›yor. Bu y›¤›lma emek piyasas›n›n örgütsüzlü¤ü nedeniyleyani sendikalaflma oranlar›n›n son derece düflük olmas› nedeniylecemaatleflme e¤ilimlerini güçlendiriyor.

Bu noktada Kürtlerin gerçek bir avantaja sahip oldu¤unu dagörmeliyiz. Çünkü bugün Türkiye toplumunun belki de en politiknüfus grubunu Kürt toplumu oluflturuyor. Kürt toplumu gerçektenson derece takdir edilmesi gereken bir politikleflme noktas›nda. Bun-dan 15-20 gün kadar önce Dev Sa¤l›k-‹fl sendikas›n›n Genel Kuruluvard›. ‹flçiler kürsüye ç›k›p çeflitli konuflmalar yap›yorlard›. En düz-gün hitabet Diyarbak›r’dan gelen arkadafllar›n hitabetiydi. Salondakiinsanlarla iletiflim kurma flekilleri, mikrofona hakimlikleri, konuyahakimlikleri insanda hakikaten hayranl›k uyand›r›yordu. Bu denlipolitize olmufl bir toplum bat›ya f›rlat›l›p at›ld›¤›nda bu politik ör-gütlenme yetene¤ini cemaat dayan›flmas›n› örgütlemekte daha kolaykullan›yor. Bu nedenle de emek piyasas› içerisinde Kürt iflçi grupla-r› olufluyor. Bu Kürt iflçi gruplar› di¤er gruplar karfl›s›nda göreliavantaja sahip oluyor ve bu iflçi s›n›f› içerisindeki fragmentasyonun,k›r›lman›n karfl›tlaflman›n ve rekabet ortam›n›n ortadan kald›rmas›-na ne yaz›k ki hizmet etmiyor. Kürt olmayan iflçiler aras›nda Kürtdüflmanl›¤›n›n geliflmesinin vesilesi oluyor. Kürt kendi kendine sa-hip ç›karken do¤rudan kendi öz saf›nda düflman yaratmak zorundakal›yor. Kimsenin suçu de¤il, ama bu bir olgu. Örgütlü iflçi tafleronsistemiyle kuflat›l›rken o tafleron sisteminin içerisinde Kürt a¤›rl›¤›ciddi bir yer tutuyor. Ve örgütlü iflçiye Kürt düflmanl›¤› kolay enjek-te ediliyor.

‹sim vererek söylemek istiyorum; bu noktada Türk-‹fl’in veTürk-‹fl’in bundan bir önceki baflkan dan›flman› Y›ld›r›m Koç’un ça-balar›n› özel olarak vurgulamak gerekir. Ezilen s›n›f saflar›ndakiKürt düflmanl›¤›n› örgütlemekte özel bir enerji gösteren bu kadrola-

105

Page 106: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

r›, bizim bir yere kaydetmemiz gerekti¤ini vurgulamak istiyorum.Bunlar “her a¤ac›n kurdu özünde olur” atasözünün bugünün Türki-ye’sindeki temsilcileridir. Bizim a¤ac›m›z›n hakiki kurtlar›d›r. Bukurtlar iflçi s›n›f› içerisindeki bu parçalanmay› Kürt düflmanl›¤›n› ge-lifltirmekte de¤erlendiriyorlar.

‹kinci Kürt düflmanl›¤› faktörü tar›mda çal›flt›r›lan Kürt iflçileri-ne karfl›, küçük ve orta köylülü¤ün, ticari tar›ma sözleflmeli çiftçilik-le entegre olmufl küçük ve orta köylülü¤ün saflar›nda gelifliyor. Egeorta s›n›flar›n›n flimdiki enerjik Kürt düflmanl›¤›n›n arkas›nda Kürtüzüm toplay›c›s› ›rgatlara duyduklar› iflveren nefretinin önemli biryer tuttu¤unu görmemiz gerekir.

Geçenlerde bir DTP ‹l Baflkan› bu olguyu son derece isabetli birbiçimde tan›mlad›. ‹smini hat›rlayamad›¤›m DTP ‹l Baflkan›, bir rad-yo program›nda dedi ki: “Kürdü, tarlan›zda domates toplayan eme-¤inden, al›n terinden yararlan›rken tan›yorsunuz. Ama onu kendi di-li olan gerçek bir insan olarak tan›m›yorsunuz”.

Ve tüm bunlar› bütünleyen bir baflka olguyu burada iflaretleye-rek karfl› politikalar meselesini akl›n›zda b›rakmak istiyorum. Çün-kü art›k zaman›m› epey geçtim san›yorum.

Yaklafl›k 30 y›ld›r süren bir savafltan bahsediyoruz. Her gün ba-t›daki evlere asker cesetleri geliyor. Bat›da art›k befl evden on evdenbiri flehit cenazesi görmüfl ev. Bat›n›n insan› bat›n›n köylüsü Türkköylüsü, Çerkez köylüsü, Gürcü köylüsü, göçmen Trakyal› köylüevinin kap›s›ndan giren tabuta devlete düflmanl›k içerisinde bakacakkadar geliflmifl bir siyasi bilince sahip de¤il. Onun hiçbir siyasi örgüt-lemesi yok. Birbiriyle iletiflim kanal› yok. Kolektif bilincini gelifltire-cek bir deneyim süzgeci, örgütlü yaflant› yok. Bunlar olmay›nca an›-n› yafl›yor. 19 yafl›n› bitirdi¤inde askere gönderdi¤i çocu¤unu, gü-nahs›z çocu¤unun birisi taraf›ndan öldürülmüfl oldu¤unu görüyor.Elbette ki bunu öldürene nefret duyuyor. Bu nefret 30 y›ld›r biriki-yor. Ve devlet ve Türkiye’nin sivil faflist organizasyonu bu nefreti de-¤erlendirmenin özel kurumlar›n› kurdu, oluflturdu, yerlefltirdi.

Dolay›s›yla askeri çat›flmay› art›k 30 y›ld›r süren bir askeri çat›fl-may› art›k, bir isyan›n ilk günlerinde safl›¤›nda görme flans›m›z yok.Bir isyan›n ilk günlerinin safl›¤›nda Anadolu köylerine asker cesetle-

106

Page 107: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

ri gelmeye bafllad›¤›nda bunu toplumlar aras› bir nefrete dönüfltür-mek çok güçtü. Art›k bu kolaylaflm›fl durumda. Türkiye sol hareke-tinin bu unsurlar etraf›nda, bu unsurlar› temel alarak Kürt-Türk düfl-manl›¤› ekseninde geliflmekte olan sürece müdahalenin yollar› içinkafa kafaya vermesi gerekir.

Bir noktay› belirterek bu bak›mdan ciddi bir sorunla bugün yüzyüze oldu¤umuzu belirtmek istiyorum. Dün rastgeldi¤im bir aç›kla-mada PKK’nin önemli sözcülerinden Duran Kalkan “Biz flimdiye ka-dar demokratik birlik çözümünü öne ç›kard›k. fiimdi siyasi progra-m›m›z›n ikinci yönünü öne ç›kartaca¤›z. Yani ba¤›ms›z özgür Kürtiradesine dayal›, demokratik konfederatif birli¤in inflas›n› öne ç›kar-taca¤›z. Kürt sorununu daha çok bölgesel k›laca¤›z” diyor.

fiimdi bu aç›klaman›n gerçek anlam› üzerinde durmak laz›m. Buaç›klama sorunun burada yani bu topraklar üzerinde bar›flç› demok-ratik iç dinamiklere dayanan bir çözümünden biz art›k vazgeçiyoruzdemektir. Türkiye’yi Kürt-Türk düflmanl›¤›n›n geliflme çizgisine tes-lim ediyoruz demektir. Ben bundan baflka bir anlam ç›karam›yorum.Bu geliflme çizgisinde karfl›m›za ç›kan bu sorunu nas›l aflaca¤›m›z›düflünmek için bu önemli bir bafllang›ç noktas›d›r.

Bir ikinci bafllang›ç noktas› ise Necla Arat’›n dün yapt›¤› aç›kla-ma olarak al›nmal›d›r. Genelkurmay baflkanl›¤›n›n halka soka¤a ç›k-ma ça¤r›s› üzerine Necla Arat, ADD’nin mitingler örgütleyece¤iniilan etti ve dedi ki “‹spanya tarz› mitingler örgütleyece¤iz, kimsenin›rkç›l›ktan korkmas›na gerek yok”. Bu mitingleri t›rmand›r›lmaya ça-l›flan Kürt-Türk düflmanl›¤›n› yenilir yutulur hale getirmek için ‹s-panya örne¤ine baflvurmak zorunda kald› Necla Arat.

‹spanya örne¤inin özelli¤i fludur, bar›flç› ve demokratik çözümkanallar› ortaya ç›km›flken ETA, Parti La Popular’›n bir milletvekili-ni kaç›rd›. ‹ki gün içerisinde BASK serbest b›rak›lmazsa öldürece¤izdedi. 6 milyon insan BASK’›n kaç›r›lan milletvekilini serbest b›rak›l-mas› için gösteri yapt›. Üç gün sonunda milletvekilinin ölüsü bulun-du. Ve ‹spanya’da BASK’l›lar, Katalanlar ve ‹spanyollar 10 milyonlar-ca sokaklara dökülüp, “BASK’a evet, ETA’ya hay›r” dediler. ‹spanyolmodeli budur. Necla Arat’›n Kürt-Türk düflmanl›¤›n› gelifltirme çiz-gisinin alt›na saklamaya çal›flt›¤› örtünün üstünde bu var.

107

Page 108: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

Bugün Türkiye’de Genelkurmay, “Kürde evet, teröre hay›r” diyebir bayrak açs›n ve “Kürde evet” dedi¤ini inand›r›c› bir yoldan gös-tersin, hepimizin arkas›nda durmas› gerekir kanaatindeyim. “Kürdeevet”in inand›r›c› yolu, kültürel ve siyasi haklar ile “yeniden kardefl-leflme” konusunda somut bir programdan geçer. Ama ordu bloku-nun ajandas›nda böyle bir fley yok. Bu nedenle ordu blokunun ‹s-panya örne¤i, meflruiyet yoksunlu¤unda uydurulmufl kaba bir yala-n›n ötesine geçmiyor.

Son olarak, burada, yani Türkiye’nin içerisinde, bar›flç›, demok-ratik, iç dinamiklere dayanan bir çözümün somut imkan›n›n s›n›fgerçekli¤i üzerinde neoliberalizme karfl›, neoliberal yeni sömürgeci-li¤e karfl› mücadele temeli üzerinde infla edebilece¤ini ve bu temelüzerinde infla etmemiz gerekti¤ini vurgulayarak sözlerimi tamaml›-yorum.

Teflekkür ederim…

108

Page 109: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

Halkın Hakları Kadın Forumu

1. OturumNeo-Liberalizm ve Erkek Egemenliği:

Kadınların Kamusal Hakları ve Taleplerimiz

Konuşmacılar : Çiğdem Çidamlı (Moderatör), İlknur Birol, EzgiÖzdemir, Şehzade, Nazlı, Kadriye, Hatice Allahverdi, Hatice,

Fevziye Sayılan, Öğrenci Kolektifi’nden Kadınlar, Mübeccel Karabat,Türkan Karakuş, Ayşe Bektaş, Saadet Tosun, Serpil Kemalbay, Saliha

Dışkaya, Saniye Dedoğlu, Fatma Özüm,Yıldız Ay, Serpil Yorgun,Aslıcan Kalfa, Başak Ergüder, Hülya Biriken, Dev Sağlık-İş/Kocaeli,

Dev Sağlık-İş/Adana.

2. OturumAnadolu’da Kızkardeş Olmak

Konuşmacılar : Çiğdem Çidamlı, Saadet Çaçan,Yıldız Ay, HandanÇağlayan, Demokratik Toplum Partisi Kadın Meclisi, Medine

Adıgüzel / Emekçi Kadınlar Derneği.

Sonuç Bildirgesi

109

Page 110: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere
Page 111: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

1. Oturum

Neo-liberalizm ve Erkek Egemenliği:Kadınların Kamusal Hakları ve Taleplerimiz

ÇİĞDEM ÇİDAMLI (Halkevleri-Moderatör)Çocuk bak›m›, krefl çal›flmalar›m›z ve buna iliflkin tart›flmalar›-

m›z olacak. Daha sonra çal›flma hakk›, evde ve ifl yerinde kad›n eme-¤i tart›flmas›yla devam edece¤iz. Kad›nlar›n bar›nma, ulafl›m, su gibialanlarda yaflad›klar› zorluklardan bahsederek tart›flmay› sürdürece-¤iz. Bir ö¤le aras› verdikten sonra fliddetten korunma hakk›n› ve sa¤-l›k hakk›n› konuflaca¤›z. Kad›nlar›n siyasal haklar›n› konuflaca¤›z.Sonra, flu an aram›zda bulunan, o¤lunu 2 ay önce kaybetmifl bir ba-r›fl annesine söz verece¤iz. Ülkemizde yaflanan Kürt sorunu ile ilgilikarfl›l›kl› s›k›nt›lar›m›z› konuflaca¤›z; ortak taleplerimizi, bar›fl dilek-lerimizi dile getirece¤iz. Sonunda da Ortado¤u’da, savafllar›n befli¤iOrtado¤u’da kad›nlar›n yaflad›klar› ac›lar› hep birlikte konuflaca¤›z.Bizim bu konuda küçük bir haz›rl›¤›m›z var. Lübnan’dan gelen ikikad›n arkadafl›m›z var. Onlar, geçen sene Beyrut’ta, 33 günlük bom-bard›man s›ras›nda hem kad›n gazetecilerin yaflad›klar›n›, hem deLübnanl›, Beyrutlu kad›nlar›n yaflad›klar›n› anlatacaklar bize. Birbaflka yabanc› konuk daha var aram›zda; Meksika’dan. Onlar›, yerigeldikçe tek tek tan›taca¤›m. Meksika’dan Oaxaca’dan.. ‹flçi FilmleriFestivali’nin aç›l›fl›na gelen arkadafllar varsa an›msayacaklar, aç›l›fl fil-mindeki ö¤retmen arkadafl aram›zda. Bütün bunlarla program›m›z›tamamlayaca¤›z.

111

Page 112: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

Bu tek tek tart›flmalardan sonra, küçük gruplar oluflturup; e¤i-timle, sa¤l›kla, fliddetle ilgili tart›flmalar›m›z›, taleplerimizi yaz›ya dö-kece¤iz ve en sonunda bunlar› 10 Haziran Pazar günü Halk›n Hak-lar› Forumu’nun kapan›fl oturumunda bir “kad›n bildirgesi” olufltu-racak flekilde haz›rlayaca¤›z. Ve orada da seçti¤imiz bir ya da iki ar-kadafl›m›z, bu kad›n bildirgesini okuyacak. Burada yapt›¤›m›z tart›fl-malar› yar›n e¤itim, sa¤l›k, ulafl›m, bar›nma konusunda yapaca¤›m›z13 ayr› atölye çal›flmas›nda dile getirece¤iz. Ben buraya çok ciddizorlukla gelmifl bütün arkadafllar›, geldikleri için flimdiden selaml›-yorum. Hepinizi çok seviyoruz. Hep birlikte güzel bir tart›flma ve gü-zel bir kad›n forumu örgütlemeyi diliyorum. fiimdi aç›l›fl konuflma-s› için, Halkevleri Genel Baflkan Yard›mc›s› ‹lknur Birol’u kürsüyedavet ediyorum. Biz bu kad›n forumunu, kad›nlar baflka yerlerdekonuflmakta zorluk çektikleri için yap›yoruz arkadafllar. Konuflmakiçin buraday›z, befl paras›z kad›nlar, buraya para toplay›p otobüsler-le geldiler. Bu f›rsat› kullanaca¤›z. Burada konuflmamazl›k etmeyece-¤iz. Birbirimize ve kendimize güvenece¤iz, güzel bir kad›n forumuyapaca¤›z, ‹lknur’u bir kere daha davet ediyorum.

İLKNUR BİROL (Halkevleri Genel Başkan Yardımcısı)“‹nsanl›¤›n yar›s›ndan fazlas›n› oluflturan; yaflam› üreten, çal›-

flan, seven, yaratan, mücadele eden, e¤lenen, yaflamak ve insanl›¤›nsürmesi için gerekli ifllerin pek ço¤unun üstesinden gelen biz kad›n-lar” eflitlik, özgürlük, dayan›flma, adalet ve bar›fla dayal› bir dünyay›yaratacak güce de sahip oldu¤umuzun bilinciyle, eme¤imize, bede-nimize ve kimli¤imize sahip ç›k›yoruz.

Bugün burada her gününü evde, iflyerinde, sokakta, okuldayoksulluk ve fliddetle iç içe geçen hayatlar›n sahipleri olarak, bizdenönceki k›z kardefllerimizin kader sayd›¤› ezilmiflli¤imize hay›r de-mek için, bizden sonraki k›z çocuklar›m›z›n ayn› hayatla yüz yüzekalmamalar› için akl›m›z›, eme¤imizi, mücadelemizi nas›l birlefltire-ce¤imizi, nas›l güçlenece¤imizi, nas›l yürüyece¤imizi konuflaca¤›z.

Anadolu topraklar›n›n bereketli anas› Kibele’nin torunlar› olanbizler, ayn› topraklarda ellerimizde yükselecek yeni bir hayat›n, ba-

112

Page 113: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

r›fl›n, kardeflli¤in ve eflit yaflayaca¤›m›z bir gelece¤in hayalini birliktekuraca¤›z. Buradan ç›karken hayallerimizi soka¤›n gerçe¤iyle bütün-lefltirmek için tekrar yollara koyulaca¤›z. Bizlerin bedenlerinin cana-var bir çark içinde teslim al›nmas›na en tiz, en yüksek, en direngensesimizle kap›lar›m›z›n önünde, evlerimizin içinde, atölyelerin kuy-tular›nda yan yana gelerek, örgütlenerek karfl› ç›kaca¤›z. Yükseltti¤i-miz sesimize yarat›c›l›¤›m›z›n büyük güvenini de ekleyece¤iz.

Bizler her türlü haks›zl›k ve eflitsizlik karfl›s›nda, bükük boyun-larla kabul eden de¤il, t›pk› yeni bir hayat›n ilk 盤l›¤›n› bedeninde-ki ac›yla harmanlayarak dinleyen annelerimiz gibi hayat›n sesine seskatarak ço¤altaca¤›z. Söyleyecek çok sözümüz, yapacak çok iflimizvar.

‹flledi¤imiz nak›fllar kadar ak›c› bir hayat ve tüm sevdiklerimiz-le üstünde yaflamaktan onur duydu¤umuz bir ülke kuraca¤›z. Ve buülkeyi evlerimizi yönetti¤imiz kadar iyi yönetece¤iz.

Böyle bir ülke; bar›fla hasret bu topraklarda sar›laca¤›m›z en bü-yük umudumuzdur.

Böyle bir ülke; kayg› duymadan soka¤›na ç›k›p dolaflabildi¤imizbir ülke olacakt›r.

Böyle bir ülke; okulunun, hastanesinin, yollar›n›n, fabrikalar›-n›n bizlere kapal› olmad›¤› bir ülke olacakt›r.

Böyle bir ülke; her akflam ölmüfl bedenlerin, o¤ullar›m›z›n vek›zlar›m›z›n olup olmad›¤› korkusu ile televizyonlara bakmad›¤›m›zbir ülke olacakt›r.

Böyle bir ülke; rüyalar›m›zda bile bizi korkuyla sarsan baba, ko-ca, a¤abey ve devlet fliddetini hayatlar›m›zdan defetti¤imiz bir ülkeolacakt›r.

Böyle bir ülke; savafl›n çocuklar›n oyunlar›ndan bile ç›kt›¤› birülke olacakt›r.

Sözlerimi bitirirken, Arjantinli iflsiz iflçi hareketinin sokak lider-lerinden bir genç kad›n›n flu çarp›c› sözünü söylemek istiyorum:“Ben de sabah kalk›p iflime gitmek, evime dönmek, çocuklar›mlamutlu zaman geçirmek, saçlar›ma fön çektirmek, hafta sonu sinema-ya ve e¤lenceye koflmak, yani mutlu yaflamak istiyorum. Ama o gün-leri yaflamak için flimdi bu barikattan bunlar› yapmama engel olan-

113

Page 114: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

lara tafllar› atmam gerek. O günler için buraday›m. Burada olmay›tercih etmedim, buna zorunluyum.”

Arjantin’deki k›z kardeflimiz gibi; emperyalizme onun yaratt›¤›tüm sömürgeci kurumlara, fliddete, savafllara, yoksullu¤a, adaletsiz-li¤e karfl› bir tafl da biz atal›m ve buradan tüm k›zkardefllerimize birkez daha seslenelim. Bir tafl da siz at›n.

ÇİĞDEM ÇİDAMLI: Buraya gelemeyen kad›n arkadafllar›m›z›nda sözlerini, seslerini buraya tafl›mak istedik. Bugün buraya gelen ar-kadafllar›m›zla, gelemeyenlerin sorunlar›n›n birbirine ne kadar ben-zedi¤ini göstermek için bunlar› yapt›k. Çekti¤imiz bu filmler, gele-cek sene ‹flçi Filmleri Festivali’nde hep birlikte yapabilece¤imiz birkad›n filminin ilk ad›m› olur belki de. Bu çekti¤imiz söylefliye ben-zer küçük anketler yapt›k ‹stanbul’da, buraya gelemeyen kad›n arka-dafllardan cümleler toplad›k. ‹stanbul Kartal Halkevi’nden Ezgi arka-dafl›m›z bu arkadafllar›n cümlelerini iletecek. Buraya gelemeyen ka-d›n arkadafllar›n bize ilettikleri mesajlarla bafllayal›m forumumuza.

EZGİ ÖZDEMİR (Kartal Halkevi):Türkiye’nin dört bir yan›ndan gelen sevgili kad›n arkadafllar›-

m›z, hofl geldiniz! Bizler ‹stanbul’dan Ankara’ya yaklafl›k 70 tane ka-d›n arkadafl geldik. Gelen arkadafllar›m›z bu toplant›ya, bu forumagelemeyenler ad›na bir anket çal›flmas› yapt›lar ve ‹stanbul’da mahal-lelerde gezerek atölyeleri, parklar›, okullar›, iflyerlerini gezerek, gele-meyen insanlar›n dilleri olmaya çal›flt›lar ve onlarla yap›lan sohbet-ler sonucunda burada, onlar›n cümlelerini aktarmak istiyoruz. ÖnceGültepe’deki boncuk iflçisi kad›nlar›n evine misafir olduk. Boncukiflçisi kad›nlarla sohbetin sonucunda bu kad›nlar›n, 50 kuruflla 2YTL aras›nda iflçilik bedeliyle üretim yapan ve fahifl fiyatlarla sat›lank›yafetlere boncuk iflledi¤ini ö¤rendik ve kad›nlar bize flunlar› söyle-diler: “Bizler ev han›m›y›z, baflka bir ifl yapamay›z. Sonra çocuklarakim bakacak” dediler. “Hem eve ek gelir oluyor, hem evimin ifliniaksatm›yorum, hem de çocuklar›ma bakabiliyorum. ‹fle girsem ço-cuklar›n bak›m› için verece¤im krefl paras› maafl›ma denk gelecek. O

114

Page 115: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

zaman da çal›flmam›n ne anlam› kalacak” dediler. Ve biz de çok hak-l› gördük durumu. Ve onlara “çal›flmana de¤iyor mu?” diye sorduk.Onlar da bize flunu söyledi: “Yap›lan eme¤in yar›s›n› komisyoncu al›-yor. Evlenmeden önce bir ev temizleme ifli yap›yordum, parça bafl›50 kurufla çal›fl›yordum, evlendikten sonra da 1 YTL’lik iflten günde7-8 tane, 2 YTL’lik iflten de günde 2 tane yapabiliyorum. Çocuklar›nkarn› ac›kt›¤›nda ise elim aya¤›m birbirine dolafl›yor” dediler. Kendi-lerine sigortalar›n›n olup olmad›¤›n› sorduk, bize güldüler ve flöyledediler: “El alt›ndan alma ifli yap›yoruz bizler ve burada sigortal› ol-maz. Zaten evde kalmak zorunda oldu¤umuz için eve 3-5 YTL’likkatk›m›z olsun diye çal›fl›yoruz”.

Sa¤l›k sorunlar› hakk›nda soru sorduk, kendilerinin en fazla ço-cuklar› için hastaneye gittiklerini söylediler. En fazla kanser üzerinesohbet ettik ve bize kanser hakk›nda ne kulaktan duyduklar› bir fley-ler oldu¤unu, ne de kendilerinin bir araflt›rmalar› oldu¤unu söyledi-ler. Bu konu hakk›nda çok fazla bilgisizler, en fazla da dedi¤im gibiçocuklar› hastaland›¤›nda hastaneye gidiyorlar. Üreme konusunusorduk, onlar da do¤um kontrol yöntemleri hakk›nda asl›nda Allahave kocalar›na emanet olduklar›n› söylediler.

Gezintimizin ikinci dura¤› ise tekstil atölyelerinin çok oldu¤uSefaköy oldu. Burada konuflurken 16 yafl›nda iki genç k›z arkadafl›-m›zla karfl›laflt›k ve onlar burada iki y›ld›r çal›fl›yorlar. Bir tanesi il-kokulu 2. s›n›ftan terk etmifl. Bir tanesi de ortaokuldan ayr›lm›fl.Günde 11 saat çal›fl›yorlar ve fazla mesai ücreti alm›yorlar, sigortala-r› yok. 14 yafl›ndan beri çal›flan Fatma arkadafl›m›z bize flöyle söyle-di: “Hasta oldu¤um zaman izin vermiyorlar. Bir de hakaret ediyorlar;‘salak’ filan diyorlar bize. Kendi aram›zda konuflam›yoruz. Konuflur-sak ya da gülersek ba¤›r›yorlar. ‹stedi¤imiz her fleyi yapam›yoruzama erkekler istedikleri her fleyi yapabiliyorlar” dediler. Bir de Türk,Kürt ayr›m›ndan bahsettiler. Bu ayr›m›n iflyerinde çok fazla oldu¤u-nu belirttiler. Biz de onlara nas›l bir ifl ortam›nda çal›flmak istedikle-rini sorduk: “‹nsanca davran›lan bir yerde” diye yan›t verdiler bize.‹stanbul’un en kalabal›k ve en kar›fl›k mahallelerinden biri olan So-¤anl›’n›n sokaklar›nda 4 çay›na ç›km›fl, konfeksiyonda çal›flan iflçikad›nlarla sohbet ettik. Gülben, Sevim ve Sevgi y›llard›r çal›flmalar›-

115

Page 116: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

na ra¤men geçen y›l sigortalar› yap›lm›fl. Serpil, Fatma ve Sevcan isehala sigortas›z. Temizlik iflçisi Pakize’nin elinde ise sadece sigortanumaras› var ve henüz sigortas› ödenmemifl. Hepsine kad›n olarakçal›flman›n zorluklar›n› soruyoruz. Diyorlar ki bize; “en önemlisi ge-ce 10’a kadar çal›fl›p sonra da evde çal›flman›n dayan›lmaz zorlu¤uvar. Patronlar iflleri kad›nlar için daha da zorlaflt›r›yorlar. Örne¤inelektrik kesintisi oldu¤unda kad›nlara ekstra ifl buluyorlar. Ö¤lepaydosunda mecburi olarak yemek da¤›t›yoruz. Zaman zaman söz-lü tacize de u¤rad›¤›m›z oluyor. Biz de, “bu kadar yo¤un çal›fl›yorsu-nuz, eve döndü¤ünüzde size efliniz, çocu¤unuz yard›mc› oluyor mu”diye soruyoruz. Yafll› bir kad›n iflçi arkadafl›m›z flöyle söylüyor: “Negezer k›z›m, gece 10’a kadar çal›fl›yorum, 10’dan sonra da evde çal›-fl›yorum. Öyle yoruldum ki ço¤u zaman bu yükü kald›ram›yorum.Oturup saatlerce a¤lad›¤›m› hat›rl›yorum. Benim anam a¤l›yor me-zar›nda.” Kendilerine “nas›l bir ifl istersiniz?” diye sorduk. Pakize ar-kadafl›m›z: “Masa bafl›nda çal›flmak isterdim, 8 saati geçmesin ister-dim, bütün sosyal haklar›m› isterdim. 1.5 milyar maafl almak ister-dim, e¤itim paras›z olsun isterdim” diyor. Sevcan arkadafl›m›za sor-du¤umuzda; “sigortal›, ikramiyeli, mesaisiz bir ifl istiyorum. Çal›flmasaatlerimiz çok fazla, bütün günümüz iflte geçiyor. Çal›flma saatleri-nin daha az olmas›n› isterdim. ‹nsanca muamele görmek isterdim”diye yan›t veriyor bize.

Yine Okmeydan›’n›n parklar›ndan, atölyelerinden, evlerindenkad›n seslerine kulak vermek istiyoruz. Orada da daha çok çal›flmahakk› üzerine sohbetlerimiz oldu. “Çal›flma hakk› denince akl›n›zailk önce ne geliyor?” diye sorduk. Bize verilen yan›tlar “yaflama hak-k›”, “özgürlük hakk›” oldu. “Kocayla yaflanan sorunlarla, aile içi so-runlar, maddi ve manevi güçlükler akl›m›za geliyor” dediler. Kendi-lerine “sosyal güvence deyince akl›n›za ne geliyor?” diye sorduk. “Birçal›flan›n yol, yemek, SSK gibi haklar›na deniyor” yan›tlar›n› verdiler.Kocas›ndan dolay› güvenceye sahip olanlar var içlerinde; ama rahatde¤iller. “Evli olmayanlar ve çal›flmayanlar ve evli olup güvenceye sa-hip olamayanlar ne yaps›n?” dediler. “Çal›flmak istedi¤i için fliddetgören arkadafl›n›z var m›, siz gördünüz mü?” diye sorduk. “Benimçevremde yok ama Türkiye’de erkeklerin % 90’› eflinin çal›flmas›n› is-

116

Page 117: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

temiyor” dediler. Ve asl›nda tabii kimse bu yüzde doksan›n içerisin-de kendisini düflünmüyor ama eflinden fliddet görmüfltür muhteme-len.

Arkadafllar biz burada, bundan haberi olmayan, zaman› olma-yan, eflinden, babas›ndan buraya gelmek için izin alamayan kad›nla-r›n sesi olmaya çal›flt›k. Hepiniz biliyorsunuz ki, bizler de yol para-s›n› denklefltirerek gelmeye çal›flt›k. Eflimizden, iflimizden fedakârl›kettik. fiöyle bir fley yapal›m istiyorum, oradaki insanlar buradan bi-zim çözüm önerilerimizi bekliyorlar. Herkesin çok büyük bir s›k›n-t›s› var çünkü. Buraya gelirken de yaflad›k biz bunlar›. Hepimiz birfleyler dile getirirsek, hepimiz için hay›rl› bir fley olur diye düflünü-yorum. Teflekkür ediyorum.

ÇİĞDEM ÇİDAMLI: Biz de anket sorular›m›za yan›t veren kad›narkadafllar›m›za ve Ezgi’ye teflekkür ediyoruz. fiimdi e¤itim hakk›ylailgili sunufl ve tart›flmalar›m›za bafllayaca¤›z. Ancak öncelikle Anka-ra’da Halkevci arkadafllar›n haz›rlad›¤› çok k›sa bir skeçleri var e¤i-tim hakk›yla ilgili, kendilerini sahneye alal›m.

SKEÇ -

ÇİĞDEM ÇİDAMLI: Dikmen Halkevi okuma yazma kursunda-ki kad›n arkadafllara çok teflekkür ediyoruz. Ankara Halkevleri’ndenDikmen, Umut ve ‹stanbul’un Esenyal› Halkevi’nden, kad›nlar›n e¤i-tim hakk› ma¤duriyetine iliflkin yaflad›klar›na, e¤itim hakk› mücade-lesi için kendileri ve çocuklar› için bu mücadelede yer ald›klar›nailiflkin küçük konuflmalar haz›rlam›fl olan arkadafllar›m›z var. Anka-ra Üniversitesi E¤itim Fakültesi’nden Fevziye Say›lan hocam›z var.Önce, Halkevci arkadafllar sunufllar›n› yaps›nlar dilerseniz. DikmenHalkevi’nden fiehzade arkadafl› mikrofonu almaya davet ediyorum.Oradaki e¤itim hakk› mücadelesi ile ilgili konuflacak bizimle.

Az önce skeçle bize diyece¤ini dedi zaten ama iki üç cümleyleokuma yazmay› niye bu kadar geç yaflta ö¤renmek zorunda kald›n,okuduktan sonra hayat›nda neler de¤iflti, okuma hakk› sana ne kat-m›fl oldu bunu anlat›rsan seviniriz.

117

Page 118: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

ŞEHZADE: Ben bask› alt›nda kalmamak için okuma yazma kur-suna gidiyorum. Büyüklerimiz de okumam›fl. Ona bir fley diyemiyo-ruz, katlan›yor onlar. Ama erkek kad›n eflittir. Herkes kendi hakk›n›savunsun. Bunun için okuma yazma kursuna gidiyorum. Okumayazma bilmeyen herkes gelsin. Hiçbir bask› alt›nda da kalmas›nlar.Efli neyse kad›n da ayn›s› olabilir.

ÇİĞDEM ÇİDAMLI: Teflekkür ediyoruz. Nazl› arkadafl, o daDikmen Halkevinden…

NAZLI: Köy yerinde büyüdüm. Yafll› bir kad›nd› anam, ona ba-kacak, iflini görecek kimse yoktu. O yüzden ben okula gidemedim.Okuma yazma kursuna gidiyorum, hiç yoktan iyidir. Mutluyum. Neö¤rensen faydad›r. Er de olsa, geç de olsa bilgilenmek çok güzel. Ha-yat böyle iflte.

ÇİĞDEM ÇİDAMLI: ‹stanbul Esenyal› Halkevi’nden e¤itim hak-k› mücadelesine kat›lan bir arkadafl›m›z daha var. Ona da k›saca sözvermek istiyoruz. Neden e¤itim hakk› mücadelesinde kad›nlar› ön-de görüyoruz. Sizin yaflad›¤›n›z e¤itim hakk› mücadelesi nedir?

KADRİYE (Esenyalı Halkevi): Merhaba ben Kadriye, ‹stan-bul’dan geldim. Esenyal› Halkevi çal›flmas›yla, okullarda “e¤itim pa-ras›z olsun” diye imza toplad›k. Ben okumad›m, çocuklar›m› okut-mak için sonuna kadar mücadele ediyorum. Teflekkür ediyorum.

ÇİĞDEM ÇİDAMLI: Evet, gerekti¤i yaflta okula gidemeyen arka-dafllar›m›z, hem oyunla hem de sözleriyle ifade ettiler kendilerini.Ama bir baflka sorunumuz daha var e¤itimle ilgili. Arkadafllar›n buoyunla da söyledikleri gibi kad›nlar› okula göndermeme gibi bir so-run var. Ama kad›nlar›n okula gitmesiyle de bitmiyor sorunlar; busefer de baflka türlü sorunlar ç›k›yor ortaya. Ders kitaplar›; gitti¤i-miz, kat›ld›¤›m›z e¤itim de kad›nlarla çok dostane iliflki kuran bire¤itim de¤il, tersine cinsiyetçilik içeriyor. Okula gitti¤imizde de,

118

Page 119: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

okudu¤umuz ders kitaplar›n›n; kad›nlar› afla¤›layan, onlara belirlitoplumsal roller dayatan bir sürü fley tafl›d›¤›n› görüyoruz. Ö¤retmenarkadafllar›m›z›n bu konuda bir küçük haz›rl›¤› var. Onlardan buhaz›rl›klar›n› k›saca sunmalar›n› rica ediyoruz.

HATİCE ALLAHVERDİ (Eğitim Sen 3 No’lu Şube):Ben ‹stanbul E¤itim Sen 7 No’lu fiube’den kad›n çal›flmas›n›n se-

lam›n› getirdim size. ‹stanbul’da bizim e¤itim hakk› ile ilgili yapt›¤›-m›z ön forumda, E¤itim-Sen 7 No’lu fiube’den ‹¤ne Oyas› ad› alt›n-da bir dergi çal›flmas› var; oradaki kad›n ö¤retmenlerin yapt›¤› birçal›flma. Bizim ön forumumuza kat›ld›lar ve onlar›n Tarih Vakf›’ylaberaber haz›rlad›klar› bir çal›flma vard› ders kitaplar›ndaki cinsiyet-çilikle ilgili. Bize uzun uzun anlatt›lar. Konuyla ilgili ders kitaplar›n›titizlikle taram›fllar -sosyal bilgilerden matemati¤e kadar- oradan birtak›m fleyler ç›karm›fllar. Cinsiyetçi ö¤retim diye bildi¤imiz fleylermatematikteki problemlerden sosyal bilgilerdeki bilgilere kadar bir-çok fley. Ufak bir sunumlar› oldu, ilk olarak ondan bahsedece¤im.‹kincisi de asl›nda konuflulacak çok bir fley yok, bizimki çok taze birçal›flma, buraya gelmeden bir hafta önce bafllad›k. Do¤al olarak çokfazla bir fley yetifltiremedik. Biz yeni müfredat› incelemeye çal›flt›k.Biliyorsunuz yeni müfredat çok flaflaal› bir flekilde geldi. Hükümetinda¤›tt›¤› çok çeflitli kitaplar var ve çok fazla. Biz bu kitaplar›n tara-mas›n› yapt›k. K›sacas› asl›nda önce “‹¤ne Oyas›”n›n bize verdi¤i ör-nekler var. Birincisi ›rkç›l›kla ve gericilikle ilgili hepimizin de akl›n-da kalabilecek ders notlar› var ders kitaplar›ndan ç›kan. Oradan ikitane örnek okumak istiyorum durumun önemini göstermek için; birtanesi ilkö¤retim 4. s›n›f sosyal bilgiler ders kitab›ndan. “Ulusumu-zun gelece¤i ve güvenli¤i için hepimize düflen görev iç ve d›fl tehdit-lere karfl› duyarl› ve uyan›k olmakt›r. Ancak güçlü ulusal birlik veberaberlik sayesinde, tezgâhlanan bu karanl›k oyunlar› her defas›n-da bofla ç›kart›r›z” diye asl›nda vatan›m›z›n ne kadar tehdit alt›ndaoldu¤unu bize hat›rlat›yor. ‹kincisi edebi metinler müfredat›nda ger-çekten Türk milletinin dünyada yaln›z Asya’da de¤il Avrupa’da dabüyük ezici gücünü göstermifl olmas›, görkemli savafllar yapm›fl ol-

119

Page 120: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

mas›, hep böyle k›ymetli atalar›n zarafetli evlatlar yetifltirmesi ve da-ha beflikten çocuklar›n ruhuna mertlik ve azimet afl›lamas› sayesindeolmufltur gibi… Buna benzer birçok fley daha var. Eski müfredattakad›nlara biçilen 1. s›n›fta “Ali ata bak”, “bizim büyümemizi geliflme-mizi ve iyi bir insan olmam›z› sa¤layan her fley annelerimiz” gibi, ço-cuklara ilk ö¤retilen fifller bunlar. Babalar genelde arabalar›n benzi-niyle ilgilenirken ve onunla ilgili matematik problemleri haz›rlan›r-ken, anneye de sadece iflte mutfak masraflar› “annem 5 kilo mant›yapt›, 3 kilosunu satt› geriye kald› 2” gibi çocuklara da asl›nda buegemen ideolojiyi en rahat afl›layabilecekleri örnekler var. Biz birazda yeni müfredata bakt›k, yeni müfredatta çok fazla kitap oldu¤uiçin baz›lar›n›nkinde çok çarp›c› de¤il ama genel olarak anneler herzaman mutfakta, baba her zaman ekmek paras› derdinde. Kad›n as-la o mutfaktan ç›km›yor. Eski müfredatta da yeni müfredatta da ka-d›n kendi k›z çocu¤una o¤lunu ça¤›rt›yor; “ablana bak bakal›m evisüpürmüfl mü, ablana bak bakal›m mutfaktaki bulafl›klar› durulam›flm›?” gibi ›srarla bunlar anlat›l›yor. Yeni müfredatta da ayn› fley. Bi-zim bu çal›flmam›zda akl›m›za ilk gelen fley, ilk farketti¤imiz ve bu-nunla bir ilgilenelim, buna bir el atal›m dedi¤imiz fley, önce oturupbu yeni müfredat› bir adamak›ll› inceleyelim, yeni anlat›lmak iste-nen fleyler ne, nereye s›k›flt›rm›fllar ve ne anlatmak istiyorlar, bunubir bitirelim ve daha sonra bulundu¤umuz yerlerde bulundu¤umuzflubelerde bir eylem biçimi haline getirelim bunu. S›n›f ö¤retmenleriçocuklara s›n›f›nda okuma yazma ö¤retirken, e¤er o fifl önümüze ç›-karsa o fifli okumayal›m, o fifli reddedelim. Kendi fifllerimizi yazal›m,ayr›m yapmayan fifllerimizle biz kendi çocuklar›m›za bir flekilde ö¤-retelim ve biz bir flekilde asl›nda fiili olarak mücadeleye bafllayal›m.Bu çal›flmadan genifl bir ça¤r›m›z olacak: bütün ö¤retmenler, Halke-vi’nde okuma-yazma kursu veren ya da baflka sivil toplum kurulufl-lar›nda ö¤retmenlik yapan arkadafllar ellerindeki müfredat› incele-sinler, bütün ayr›mc› ö¤eleri bir kenara itsinler ve fiili bir eylem ola-rak da bulundu¤umuz, e¤itim verdi¤imiz her yerde bu ifli böyle ör-gütleyelim ve böyle yapal›m ki bunun yükselece¤i yerde mutlaka s›-n›flar olacakt›r. Biz buradan bunun karar›n› ald›k ve döndü¤ümüz-de de bunu yapmaya bafllayaca¤›z. Bulundu¤umuz her yerde bu ko-

120

Page 121: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

nuda ›srarl› olal›m ve bunlar› bir doküman haline getirip eylem biçi-mine dönüfltürelim diye düflündük. Teflekkürler.

FEVZİYE SAYILAN (Ankara Üniversitesi Öğretim Görevlisi):Asl›nda konuflulacaklar›n birço¤unu arkadafllar›m›z söyledi. Za-

ten bir taraftan da geldi¤imizden beri konuflulanlardan, kad›nlar ola-rak ne kadar da düflman›m›z varm›fl diye düflündüm. Ama sadecedüflman de¤il, ne kadar da çok engel var ve uzakta de¤il bu engel,kimi zaman en sevdiklerimiz taraf›ndan bile engelleniyoruz; yaniönümüze takoz konuyor. fiimdi bakt›¤›m›z zaman, art›k okullar›nkap›s›nda “kad›nlar, k›zlar giremez” diye bir fley yazm›yor. Hatta“buras› eflitli¤in yeridir” filan diye konufluluyor. Ama biz kad›nlar dabiliyoruz ki, asl›nda hepimiz okullara ulaflam›yoruz. Bunun sebeple-rinden bir tanesini arkadafllar›m›z burada canland›rd›lar iflte, en sev-diklerimiz, en yak›nlar›m›z asl›nda tam da bizim e¤itim hakk›m›za elkoyuyor ama o el koyarken tabii devlet de onu seyrediyor. O zamanbiz bu hakk›n kendisini bir tart›flma konusu yapmak zorunday›z. Ya-ni tesadüf de¤il bizim kad›nlar olarak en çok e¤itim hakk›yla, para-s›z e¤itimle bu kadar ilgilenmemiz. Çünkü okulun, e¤itim kurumudedi¤imiz fleyin bir kenar›nda aile var, bir taraf›nda istihdam yap›s›var ve bir di¤er taraf›nda daha genifl toplum var. Asl›nda toplumda,çal›flma hayat›nda ve ailede ne oluyorsa onun hepsi okulun içine ge-liyor. Öncelikle nas›l geliyor; okulun kap›s›na geldi¤imiz zaman -kibaz›lar›m›z giremiyor bile- aileler bizi engelliyor, niye engelliyor? Ai-leler k›z çocuklar›na düflman m› arkadafllar? Niye bizi engelliyorlar?

KATILIMCI: Eme¤imize ihtiyaç duyuyor.

FEVZİYE SAYILAN: Eme¤imize ihtiyaç duyuyor çünkü. Ailede-ki, evdeki bütün iflleri kad›nlar yap›yor.

KATILIMCI: Kendilerine yard›m istiyorlar.

FEVZİYE SAYILAN: Evet yard›m istiyorlar, çünkü kad›nlar›neme¤ine evde ihtiyaç var, ama bir baflka fley de oluyor; içinde bulun-

121

Page 122: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

du¤umuz dönemde giderek hepimiz daha da yoksullafl›yoruz dikkatederseniz, elimizdeki gelir azal›yor, yoksulluk yayg›nlafl›yor de¤ilmi? Ailenin kaynaklar› azald›kça ilk fedakarl›k yapaca¤› yer neresioluyor? K›zlar oluyor.

KATILIMCI: Yoksulluktan kaynakl› okula göndermiyorlar vesonradan para kazanmas› için ifle gönderiyorlar.

FEVZİYE SAYILAN: Evet, ifl hayat› da bir taraftan aileyle flöylebir iliflki içinde; biraz önce ‹stanbul’da arkadafllar›m›z› Ezgi okurkendinledim, diyor ki: “Oradaki evde ifl yapan arkadafllar, insanca biryaflam istiyoruz, güvenceli çal›flma istiyoruz diyorlar”. Patronlar daistemiyor asl›nda. E¤itim alm›fl, sigortal›, sendikal›, emekçi kad›n is-tiyor mu arkadafllar? Aksine hep evinde otursun istiyor de¤il mi?

KATILIMCI: Çünkü onun hakk›n› arayacak kad›n oldu¤unu bi-liyor da o yüzden istemiyor.

FEVZİYE SAYILAN: Bence de. Bu aile ile istihdam yap›s› aras›n-daki iliflki sürdü¤ü sürece, isterseniz siz okullar›n kap›s›na bir fleyyazmay›n, bütün k›zlar okula nas›l gider? Bütün k›zlar okula gidemi-yor iflte bu sebeplerden dolay›. E¤itim hakk›n›n gerçekleflmesininönünde asl›nda görünmeyen bir biçimde devletin bu politikalar› var.Bir fley yapmas› laz›m, buna seyirci kalamaz, terk etmifl. fiimdi “Hay-di K›zlar Okula” kampanyas› sürüyor, k›zlar› okullaflt›racaklar. K›z-lar› okula göndermeyen ailelere ne yapm›fllar? Zaman zaman televiz-yonlarda görüyorsunuz 1000 lira ceza! Bir taraftan kara mizah gibibir fley. Ailenin gelirini aç›kl›yor televizyonda, ailenin zaten do¤rudüzgün geliri yok, yaflam›n› sürdürmeye çal›fl›yor. Asl›nda devletinbu konudaki politikas› ne? Aileyi yoksulluk içinde gezdirerek bir türceza vermek. Bu hiçbir flekilde çözüm olacak bir fley de¤il. K›zlar›nokula gönderilmesi üzerinden aç›lan her tart›flma ufkumuzu genifl-letmeli, baflka bir fley istemeliyiz, bu kamusal bir haksa e¤er devletbuna böyle sessiz kalamaz. “Ne yapabiliriz can›m! Aileler göndermi-yor, biz onlar› ikna etmeye çal›fl›yoruz” diyemez. Yoksullukla müca-

122

Page 123: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

dele eden insanlar için bir tür destek vermeli, filanca patronun can›isterse verece¤i burslara kalmamal› ö¤renciler. Bunlar›n üstüne dü-flünmek laz›m. Ayn› zamanda tabii e¤itimin bir baflka yüzü de flu ki;demin arkadafllar da söylediler, biz e¤itimin içine girdi¤imiz zamanda hakikaten dikkatli bir gözle bakmazsak asl›nda bunu görmüyo-ruz. Ne oluyor ki can›m, okullar zaten eflitli¤in yuvas›d›r. Öyle ol-muyor iflte! Okulda ayr›mc›l›k yap›l›yor k›zlarla erkekler aras›nda..!Öyle de¤il mi arkadafllar? Ne yap›l›yor?

KATILIMCI: Oturma s›ralar›n› ay›r›yor k›zlarla erkekler diye.

FEVZİYE SAYILAN: fiimdi zaten okul bizim cinsiyetimizin çokfark›nda de¤il mi? Yani öyle fark›nda de¤ilmifl gibi yap›yor ama far-k›nda, bizi ay›r›yor. ‹kincisi, ne oluyor okulda? Sadece baflar› yoktur,k›zlar k›z gibi davrans›n, erkekler de erkek gibi de¤il mi? Evde bafl-layan ifl bölümünü okul sürdürüyor. Nas›l sürdürüyor? Biraz öncearkadafl›m›z Hatice söyledi. Ders kitaplar›yla sürdürüyor, hakikatenders kitaplar›na bir bakt›¤›m›z zaman, kad›nlar için yüceltilen en bü-yük de¤er ne biliyor musunuz? Annelik ve ev kad›nl›¤›! Siz hayataböyle geldiniz böyle gideceksiniz. Ders kitaplar›n› ilerletemiyoruzhala. Yani o demin söyledi¤imiz cinsiyete dayal› ifl bölümünü okulsürdürüyor. Sürdürürken de üstelik ayr›mc›l›k yap›yor. Üstelik dee¤itim sisteminin içine bakt›¤›m›z zaman flöyle bir fleyi de çok netgörüyoruz: Dikkat ederseniz okullarda her y›l bu ÖSS s›navlar› s›ra-s›nda daha çok gündeme gelir; k›zlar daha baflar›l›. K›zlar baflar›l›!Ama k›zlar›n terk oran› da daha yüksek. fiimdi devlet bunu da sey-rediyor. Örne¤in, zorunlu e¤itim 8 y›la ç›kar›ld›. 5 y›lken aileler zo-runluluktan dolay› okula gönderiyor ama 3. s›n›fta birazc›k okumayazma ö¤renince diploma almadan eve al›yordu. fiimdi mesela bak›-yoruz terk yafl› ne olmufl 5. s›n›f. 5. s›n›ftan terk oranlar› çok yük-sek. Devlet bunu öyle görmezden geliyor ki bunun rakamlar›n› biletutmak istemiyor. Çünkü bu e¤itim hakk›n› kullanamad›¤›n› göste-recek. Bunu seyretmek de bir ayr›mc›l›k. Sonuç olarak anayasa vemilli e¤itim temel kanunu, e¤itim hakk›n› herkese devletin sunmas›konusunda ona yükümlülük vermifl.

123

Page 124: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

KATILIMCI: Devletin asli görevi!

FEVZİYE SAYILAN: Evet asli görevi, dolay›s›yla asl›nda bu e¤i-tim hakk›n› ve e¤itimle ilgili sorunlar›m›z› konuflurken devletten is-teyeceklerimizi unutmayal›m. Yani flöyle bir fleye getiremeyiz; “amanbak›n can›m, yasada ayr›mc›l›k m› var? Anayasa da zaten böyle di-yor”. Hay›r, daha fazlas›n› istiyoruz! Bunun için kafam›z› yoral›m,baflka talepler formüle edelim. Bir de niye e¤itim görmek istiyoruz?Biz kad›nlar niye bu kadar peflindeyiz e¤itimin?

KATILIMCI: Sosyal yaflama dahil olabilmek için, ö¤renmek için.

FEVZİYE SAYILAN: De¤il mi? Topluma kat›lmak için...

KATILIMCI: Bilgi için..

FEVZİYE SAYILAN: Bilgiye ulaflmak için. Mesle¤e ulaflmak için,yani özgürleflmek için asl›nda. Yani istedi¤i kadar ayr›mc› olsun ookullar, ayn› zamanda neyi biliyoruz; biz bu sistemin içinde güçlen-menin bilgisini alabiliriz de¤il mi? Yani bilgi bize niçin gerekli? Bizne istiyoruz? Daha adil bir dünya istiyoruz. Demin arkadafllar›m›zsöylediler. De¤il mi? Bilgi bunun için gerekli bize, dünyay› de¤ifltir-mek istiyoruz. Kad›nlar›n bilgiden d›fllanmas›n›n sebebi bu zaten.Mesleklerde de özellikle iyi paral› meslekler erkeklere gidiyorsa, k›zö¤renciler sekreterlik, hemflirelik gibi yani evde yapt›klar›m›za ben-zer ifller yapt›¤›m›z mesleklere giriyorsa, bu sistemin “kitlesel olaraksiz gidin han›mlar” dedi¤inin göstergesidir. Meslek e¤itimine bakt›-¤›m›z zaman çok net bir biçimde görüyoruz. Asl›nda tek bafl›na, e¤i-tim sisteminin içinde ne olup bitti¤ine bakarsak yan›lt›c› olabilir,çünkü kap›s›nda “ayr›mc›l›k yap›l›r” yazm›yor. Çal›flma hayat›ylae¤itim sistemi aras›nda nas›l bir iliflki oldu¤unu görmek için yasala-ra bak›yoruz. Bugün hala Türkiye’nin flekli de¤iflmifl de¤il, meslek li-seleri ve benzeri okullarda bile hala kad›n ifli ve erkek ifli kavramlar›afl›lm›fl durumda de¤il. Bu ayr›mc›l›k neden dolay›? Kad›nlar evde ifl-

124

Page 125: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

lerini yaps›nlar, hem de bu iflleri yaps›nlar. Asl›nda konufltu¤umuztüm bu hak gasplar›n› flöyle bir fleyin içine yerlefltirirsek durum da-ha da vahimlefliyor. Biliyoruz ki uzun bir süredir e¤itim sistemi de,okullar da bu neo liberal girdab›n içine çekildi de¤il mi? Yani talanekonomisi diyelim buna. Okullar bu talan ekonomisinin bir biçim-de payandas› oldukça, kad›nlar›n durumu giderek daha da güçlefle-cektir elbet. Nitekim zaten Türkiye’nin s›rt›nda o kadar a¤›r bir yükvar ki, örne¤in bu y›l izlediniz iflte, okullar aç›l›rken Bakan aç›klad›,650 bin k›z çocu¤u okula kaydolmam›fl. fiimdi devlet bunu ölçüppefline mi düfltü? Düflmedi tabii ki, yani say› olarak normal yafll› nü-fusunu buluyor. 7.5 milyon okur yazar olmayan kifli var Türkiye’deve bunun 6 milyonu kad›n! fiimdi bunlara kimse tesadüf diyemez ar-t›k. Dolay›s›yla ç›plak rakamlara bakt›¤›m›zda durum böyle. E¤itimsisteminin içinde kad›nlar belli bir oranda güçleniyorlar ama meselaçal›flma hayat›na girdikleri zaman tam da söyledi¤iniz gibi bu güçlüavantaj› ve konumu kullanam›yorlar. Demek ki e¤itim sistemi yete-ri kadar güçlendirmiyor kad›nlar›. Yani asl›nda bizim aleyhimizeolan sistem, asl›nda e¤itim sisteminin içinde incelikli ve üstü örtülüçal›fl›yor. O örtüyü kald›rmam›z laz›m.

KATILIMCI: Okuma yazma dendi¤i zaman aile düflünüyor asl›n-da, çünkü okula giden çocuk arkadafl›na özeniyor, ayakkab›s›ndanutan›r oluyor. Ortaokula gelmifl k›z›n› anne okutmak istiyor ama k›zçal›flmak istiyor. Neden çal›flmak istiyor diye soruyorsun. Ya iflte is-tedi¤imi alaca¤›m diyor. Utan›yor yani istediklerini alamad›klar›için. Zorluklarla karfl›laflt›¤› için çal›flmak ona daha cazip gelebiliyor.

FEVZİYE SAYILAN: E tabii art›k okullar ne yaz›k ki paral› vemasraflar› karfl›lanamayacak durumda.

KATILIMCI: Daha önce Çankaya bölgesinde araflt›rma yapt›kla-r›nda 20 bin kad›n›n okuma yazma bilmedi¤ini söylüyorlard›. Bizimokuma yazma kursuna gelen kad›nlar›m›z›n ço¤u efllerinden vekomflular›ndan gizli geliyor. Yafl ortalamas›n›n 35-40 oldu¤u kad›n-lara bile eflleri de, çevresindekiler de okuma yazma ö¤retmemifller.

125

Page 126: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

Buna ra¤men gizli gizli okuma yazma kursuna geliyorlar ya da ku-ran kursuna gitmek için okuma yazma kursuna geliyorlar. En rahatettikleri yer de Halkevi. Çünkü Halkevi okuma yazma kursuna ge-lenler aras›nda ayr›m yapm›yor. Ama kad›nlar›m›z hala ma¤durlar.Hatta flöyle bir fley de söylüyorlar kendi aralar›nda, biz çok so¤uk s›-n›flarda, eski s›ralarda ders yap›yoruz. Kendi aram›zda para toplay›pyak›t al›yoruz. Kendileri soru soruyorlar bize, “‘Haydi K›zlar Okula’diye televizyonda sürekli gösteriyorlar. Biz de ‘Haydi Anneler Oku-la’ dersek acaba bize de sahip ç›karlar m›” diyorlar. “Neden bizi gö-zard› ediyorlar” diyorlar.

ÇİĞDEM ÇİDAMLI: Arkadafllar flöyle yapal›m isterseniz, do¤alolarak e¤itimle ilgili bir sürü fley konufltuk, ben birkaç vurguyu ha-t›rlatmak istiyorum, Fevziye Hocan›n anlatt›¤›… E¤itimin kamusalbir hak oldu¤u iddia edildi¤i zaman, mutlaka bunun kullan›labilme-si, çeflitli güvenceleri olmas› gerekir. Bunlar maddi güvencelerdir,baflka haklarla desteklenmifl güvencelerdir.

Üniversiteli kadınların hazırladığı sinevizyon gösterimi yapıldı

SILA UZUNPINAR (Öğrenci Kolektifi):Asl›nda söyleyece¤imiz fleyleri, haz›rlad›¤›m›z sinevizyon göste-

rimiyle söyledik ama toparlay›c› olarak söylemek istedi¤imiz birkaçfley var. Orada da görülüyordu ki asl›nda sorun sadece, okuyup oku-mama sorunu de¤il. Sorun, kad›n olma sorunu. Bu ülkede hattadünya üzerinde kad›nsan›z, ikinci s›n›fs›n›z ve bask›ya, fliddete, taci-ze maruz kal›yorsunuz. Buradaki toplam bizim için çok önemli.Çünkü bizim için biçilmifl bu misyonu y›kacak olan buradaki topla-m›n kendisidir. Gerek üniversiteli olsun gerek mahalledeki kad›nlarolsun gerekse iflçi kad›nlar olsun hepimiz flunun fark›nday›z ki; biz-ler cinsel sömürüye maruz kalan insanlar›z. Ucuz iflgücü olarak gö-rülüyoruz. Üniversitelerimizde k›smen, belki di¤er kad›nlara göreayn› oranda yaflamasak da onun boyutu de¤iflse de, ayn› sorunlar›biz de yafl›yoruz. Yurtlarda erkek arkadafllar›m›za göre daha bask›c›tutumlarla karfl›lafl›yoruz. Ev tuttu¤umuz zaman yaflad›¤›m›z mahal-

126

Page 127: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

lede bize bak›fl aç›lar›… Onun d›fl›nda bizlere meslek olarak bellimisyonlar›n biçilmifl olmas›, bunlar d›fl›nda farkl› alanlarda ifl yapa-m›yor oluflumuz. ‹flte sekreterlik, hemflirelik, ö¤retmenlik gibi mes-leklerin d›fl›nda mühendislik, t›p gibi bölümlerde bizi akademisyenolarak yad›rgamalar›, görmek istememeleri. Dedi¤imiz gibi bu çem-beri k›racak olan bizleriz. Kad›nlar›n kendisi. Bunun için, e¤er özgürbir ülke yaratmak istiyorsak öncelikle özgür kad›nlar yaratmak ge-rekti¤ini bilincimizde hissetmemiz gerekiyor ve bunun gerek üniver-sitelerde gerek mahallelerde, gerek iflyerlerinde kad›nlar›n bulun-duklar› her yerde kendi özgür alanlar›n› yaratmas› gerekiyor. Bununiçin yapmam›z gereken neyse üstümüze düflen, baflkalar›ndan bek-lemek yerine, bunu ilk önce kendimiz yerine getirmek. Bizler de Ko-lektifçi Kad›nlar olarak üniversitelerimizde kad›n›n sesini yükselt-meye çal›fl›yoruz. Ve özgür bir üniversite, özgür bir ülke ve özgür ka-d›nlar yaratmak istiyoruz. Teflekkür ediyorum.

ÇİĞDEM ÇİDAMLI: E¤itim hakk› mücadelesinin iki taraf›n›vurgularken, yani okula gidemeyen kad›nlar ve gidip de ayr›mc›l›¤au¤rayan kad›nlar konuflurken çok temel bir fleyi herkes vurgulad›.Neden gönderilmiyor kad›nlar? Çünkü mesela kardefllerine bakmakiçin, bir emek gücü olarak gönderilmiyor. Okula gönderildi¤i zamanmaruz kald›¤› ayr›mc›l›¤›n en önemli merkezinde de, kad›nlara sü-rekli olarak annelik rolünün dayat›lmas› var, yani biz e¤itim hakk›n-dan yararland›¤›m›z zaman bile, kad›nlara annelik temel rolü daya-t›lmas› yüzünden çok ciddi bir ayr›mc›l›¤a maruz kal›yoruz. Demekki e¤itim hakk›n›n hemen yan›bafl›nda tart›flmam›z gereken bir fley;bu koflulda çocuklar›m›za nas›l bakt›¤›m›z, neden çocuk bakman›nkad›nlar›n görevi oldu¤u ve çocuklara sadece kad›nlar›n bakmak zo-runda oldu¤u, böyle bir toplumda çocuklara nas›l bak›ld›¤›… Yanibu iyi midir, nitelikli midir? Evde, sokakta, yetimlerin oldu¤u ku-rumlarda çocuklara asl›nda nas›l bak›yoruz? Bu asl›nda çal›flma hak-k›yla da ilgili bir tart›flma. E¤itim Sen’den Mübeccel arkadafl›m›z bu-rada. Bize bir küçük sunuflla konuyu ba¤lamas›n› rica ediyorum. ‹s-tanbul Okmeydan› ve ‹zmir Halkevleri’nin kamusal bir krefl için yü-rüttükleri çeflitli kampanyalar var. Bunlarla ilgili arkadafllar daha

127

Page 128: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

sonra bilgi verecekler. Engelli çocuklar›n annelerinin yaflad›klar› so-runlar var; arkadafllar›m›z, onunla ilgili konuflacaklar. Do¤rudando¤ruya sanki toplumun güya bakma iflini üstlenmifl gibi göründü-¤ü SHÇEK krefllerindeki çocuklar›n ve orada çal›flan kad›nlar›n ça-l›flma koflullar›yla ilgili gözlemleri olan arkadafllar var. Evde, ev ö¤-retmenli¤i yaparak çal›flan sigortas›z bir arkadafl›m›z var. fiimdi birarkadafl›m›z söz almak istiyor, daha sonra Mübeccel arkadafl›m›z› ça-¤›r›yoruz.

HATİCE:Merhaba, kad›nlar için u¤rafl verenlerden birisiyim. Az önceki

konuflmac› arkadafllar›m› öncü kad›nlar olarak alg›l›yorum ve onla-r›n peflinden gelen yürekli kad›nlara benim söylemek istedi¤im flu-dur: Az önceki konuflmalarda çözüm ve çözüm önerilerinden çokfazla söz edilmedi. Problemleri zaten biliyoruz. Çözümleri hangiyöntemlerle arayaca¤›z biraz da bundan söz etmemiz gerekiyor san›-yorum. Kad›n hareketine zarar veren iki önemli konu var bence: Bi-rincisi, kad›n ve kad›n önceli¤ini bir baflka ideolojinin s›rt›na yükle-mek. Nedir bu? Örne¤in, e¤er kimlik ayr›mc›l›¤› üzerinden yap›lanpolitikalarla, kad›n hareketi özdefllefltirilirse kad›n hareketi gerçek-ten zarar görür. Kad›n hareketine zarar veren baflka bir konu da, ide-olojik eksenli düflüncelere e¤er kad›n hareketi yap›flt›r›lmaya çal›fl›-l›rsa yine zarar görmekte. Çünkü biliyorsunuz bütün ideolojiler vesistemler asl›nda erkek egemen düflünceleri ve sistemleri yaflatmayayönelik. O nedenle kad›n hareketini bütünüyle bunlardan ba¤›ms›zolarak alg›layabiliriz. Ancak çözümün üretilmesi için de bir siyasigüce sahip olmak gerekiyor. Siyasi hayat olmadan çözüm üretilemi-yor. Bu ba¤lamda ideolojinin ad›n› söylemek yerine emek, üretim vetüketim ekseninde konuyu düflünmek çok daha anlaml› olur. Çün-kü kad›n›n çözüm üretebiliyor olmas› için, eme¤in de¤erlendirilme-si ve bunun geriye ekonomik güç olarak dönmesi gerekiyor. Dünya-daki tüm kad›nlar›n çözüm üretebilmek için ekonomik olarak güçlüolmas› gerekir. Ekonomik olarak güçlü olmak da eme¤in de¤erlen-dirilmesi anlam›n› tafl›yor. Bu nedenle diyorum ki; e¤er bir kad›n ha-reketi baflar›ya ulaflacaksa; sonuçta somutlaflacak, ete kemi¤e bürün-

128

Page 129: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

dürülecekse emek, üretim ve tüketim iliflkisini içeren sistemler için-de çözüm aramal› diyorum. Bir baflka önemsedi¤im konu da, belkibiraz da yanl›fl oldu¤unu düflündü¤üm bir ifade biçimi var o da flu:Biliyorsunuz ülkelerin yönetimleri ve al›nan kararlar, e¤itim sistemi,sosyal politikalar›n hemen hepsi hükümetler taraf›ndan üretilir. Oy-sa biz sürekli olarak sorunlarda devleti karfl›m›za al›yoruz. Oysa so-rumlu olan hükümetlerdir. Yani bafla gelen hükümetlerin niteliklerive ideolojileridir bizim bu mevcut durumda olmam›za neden olan.O yüzden söylemlerimizi hükümetleri ve onlar›n dayand›klar› ide-olojileri sorgulayarak kurmam›z›n daha ak›lc› olaca¤›n› düflünüyo-rum. Somut bir öneri; 8 y›ll›k e¤itim temel yasas›n›n k›z çocuklar›-n›n e¤itimine gerçekten katk›s› olmufltur; ancak k›sa bir süre. Bili-yorsunuz 8 y›ll›k temel e¤itim yasas› tafl›mal› sistemi getirdi ve köy-lerde ö¤retmenin ikametine engel oldu. Çünkü biliyorsunuz ö¤ret-menler en küçük evkaf birimi olan köylerde ve beldelerde ayd›nl›¤›temsil eden ilericili¤i temsil eden, fikri ve akl› temsil eden kifliler. Ta-fl›mal› sistemle onlar köylerden uzaklaflt›r›ld›. Yine tafl›mal› sitemink›z çocuklar›na bir baflka zarar› daha oldu. Özellikle arabalarla kilo-metrelerce gidilmesi ya da yat›l› bölge okullar›na k›z çocuklar›n›ngönderilmemesiyle 8 y›ll›k temel e¤itim yasas› asl›nda ilk 2 sene k›zçocuklar›n› okula çekti ama ondan sonra bu düzende bir de¤ifliklikolmad›. E¤er bir bildiri olacaksa bu 8 y›ll›k e¤itim sorunun da bildi-ride yer almas›n› öneriyorum. Önce ailenin güçlendirilmesine devurgu yap›ld›. Evet e¤itimle ailelerin güçlendirilmesi önemli çünküailenin güçlenmesiyle k›z çocuklar›na düflen görevler azalacak. An-cak ailenin güçlenmesi asla ve asla flu kavram› içermiyor. Kad›nlaradüflen geleneksel rollerle ailenin güçlenmesi bizim istedi¤imiz birfley de¤il. Yani aileyi güçlendirelim olanaklar›n› geniflletelim ama ai-leyi güçlendirirken aile içine da¤›lan, özellikle cinsel ayr›mc›l›¤a da-yanan bu geleneksel rollerin devam›ndan söz etmiyoruz. Söz verdi-¤iniz için teflekkür ediyorum, sa¤olun.

KATILIMCI: Ben, kad›n sorununun ideolojiler üstü olabilece¤inidüflünmüyorum. Sabahtan beri çok güzel sunumlar oldu. Hepsininen temel en vurucu noktas›, kad›nlar›n bu kapitalist sistem taraf›n-

129

Page 130: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

dan çok ciddi bir flekilde ezildi¤i, sömürüldü¤ü ve ayr›mc›l›klar›n entemel nedeninin bu sistem taraf›ndan geçmiflten bugüne var edildi¤ive tafl›nd›¤› oldu. O yüzden ideolojiler çok önemlidir. Kad›nlar eski-den geleneklerden dolay› e¤itim hakk›n› elde edemiyorlard›. Örne-¤in her fleyin ticarileflti¤i, her fleyin paral› hale geldi¤i neoliberal po-litikalar›n hayatta oldu¤u böyle bir dönemde elbette… Ama flimdiise paras›zl›ktan dolay›, yoksulluktan dolay›, iflsizlikten dolay› e¤itimhakk›n› elde edemiyorlar. Bunu vurgulamak gere¤i duydum. Teflek-kür ediyorum.

MÜBECCEL KARABAT (Eğitim Sen 6 Nolu Şube Kadın Sekreteri):Merhaba, ben ‹stanbul’dan geliyorum. Çocuklar da görüyorum

salonda ve dört tane de erkek var. Keflke bu erkeklerin say›s› dahafazla olsayd› çünkü ben böyle forumlar›n erkeklerin de oldu¤u sü-reçlerden geçmesi gerekti¤ine inananlardan›m. Çünkü biz buradakendimizi ne kadar 盤l›k 盤l›¤a anlatmaya çal›flsak da, sonuçta evedönüp gitti¤imizde karfl›m›zda bu insanlar. fiimdi salonda çocuklarvar, genç kitle de çok fazla ama salonda çocuk sahibi olanlar› flöylebir görebilir miyim? Ben de bir anneyim, çal›flan bir anne olarak çokzor koflullarda büyüttüm çocu¤umu. O yüzden bir tane çocu¤umvar. Annelik çok farkl› bir fley, farkl› bir durum, her fleyin üstünde,partiler üstü gibi bir fley. Her fley bir yana, çocu¤unuz bir yana olu-yor. Bir ay kadar önce gazetede bir haber okudum. Sanatç› bir anne.Ses sanatç›s› bir anne. Eflinden ayr›l›yor. Gerekçesi çok ilginç: “Anneolduktan sonra çocu¤uma çok fazla düflkün oldum. Kendime bilebakamad›m, eflimle ilgilenemez bir hale geldim, o yüzden eflimle ara-m›zdaki iletiflim koptu, boflan›yoruz” diyor. Adam da demeç vermifl,“x kifli anne olduktan sonra gerçekten çok de¤iflti”. Sosyolojik bir va-ka yani; insanlar çocu¤una düflkün olunca nas›l bir aileyi da¤›t›r an-lamakta zorlan›yor insan. 1 hafta sonra yine bir gazete haberi: Kad›n-ca¤›z›n biri 2 yafl›ndaki çocu¤una sinirlenmifl ve çaydanl›ktaki kay-nar suyu üzerine boflaltm›fl, çocu¤u da evde öylece b›rak›p ç›km›fl.Anneanne veya babaanne evde, komflulardan yard›m isteyip çocu¤uhastaneye götürmüfller. Kad›nca¤›z›n geçmifline bak›ld›¤›nda, 17 ya-

130

Page 131: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

fl›nda bir anne, 16 yafl›nda tecavüze u¤ram›fl, muhtemelen istemedençocuk sahibi olmufl ve bunun ac›s›n› da maalesef o çocuk çekmifl.Belki de hayat› boyunca unutamayaca¤› bir iz bu, hem yüre¤indehem de bedeninde… fiimdi ben annelere ve de babalara sormak is-tiyorum. Çocuk sahibi olduktan sonra bu iki örnekteki kadar olma-sa da hayat›n›zda bir de¤ifliklik oldu mu?

KATILIMCI: Çocuklara daha fazla zaman ay›rmaya bafllad›m.

KATILIMCI: Ben eflimden destek gördüm çocu¤umu büyütmekonusunda.

MÜBECCEL KARABAT: Örnek bir efl ne güzel. Peki “hiç yard›mgöremedim” diyen eflinden, “çok zor koflullarda büyüttüm” diyenkad›nlar, anneler var m›? Sevgili kad›nlar çocu¤u büyütmek gerçek-ten zor ifl. Peki hem çal›fl›p hem de çocu¤unu büyütmeye çal›flan an-nelerimiz var m›? Nas›l bir süreçti bu? Neler yaflad›n›z? Çocu¤unuzakim bakt› örne¤in?

KATILIMCI: Krefle b›rak›yordum, babaanneye b›rak›yordum,bazen ifle götürdüm. Bir flekilde oluyordu iflte. Hem yaflam›m› dasa¤lamaya çal›fl›yordum.

MÜBECCEL KARABAT: Kaç çocuk?

KATILIMCI: 2 çocuk. Çocuklar›m da yaflamas›n›, mücadele et-mesini ö¤rendiler.

MÜBECCEL KARABAT: Sosyal kurumlardan yard›m alarak ço-cu¤unu büyütmüfl bir anne, peki hem çal›fl›p hem de anneanne, ba-baanne gibi kiflilerin yan›nda çocu¤unu büyüten var m›?

KATILIMCI: Ben kurs ö¤retmenli¤i yap›yordum. O zamanlar k›-z›m 2 yafl›ndayd›. Babaannesine b›rak›yordum. Okul dönüflü oradanal›yordum. Dönüflümlü olarak babaanne deste¤i ile büyüttük.

131

Page 132: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

MÜBECCEL KARABAT: Peki bir krefl ya da gündüz bak›meviolana¤› olmad›¤› için mi?

KATILIMCI: Yoktu, hem de maddi anlamda kazand›¤›m paraancak geçimimi sa¤l›yordu. O yüzden böylesi bir fleye baflvurama-d›m.

MÜBECCEL KARABAT: Evet flimdi karfl›m›za iki durum ç›k›-yor. Çocuk olduktan sonra yaflam zorlafl›yor. Yaflam kad›nlar aç›s›n-dan çocu¤a entegre bir haline geliyor. ‹kincisi çal›flan anneyseniz ço-cu¤unuzu yetifltirmenin iki yolu var. Ya aile büyüklerinden destekal›yorsunuz ya da bütün maddi olanaklar›n›z› zorlayarak sosyal ku-rumlardan yard›m al›yorsunuz. Ancak bir kad›n›n, yani ortalama ko-flullarda, günümüzde herhalde 700 milyon civar› bir ücret ald›¤›n›düflünürseniz, bugün krefl ya da gündüz bak›mevlerinin ücretleriafla¤› yukar› oraya geliyor. Burada nas›l bir sorun ç›k›yor karfl›m›za;erkek dayat›yor “o zaman sen çal›flma yani ald›¤›n paray› çocu¤unbak›m›na veriyorsun. Ne gerek var Otur evinde bari do¤ru düzgünçocu¤una bak” konusu evin tart›flma konusu haline geliyor. fiimdiburada tabii flöyle de bir durum var, çocuk dedi¤imiz varl›k evetbelli bir süreçte annenin baban›n sevgi ve flefkatiyle korumas› alt›n-da olmal›. Çocuk da geliflen, de¤iflen ve dünyay›, çevresini tan›ma-ya bafllayan bir süreç izliyor. Bu zaman içerisinde anne, baba, büyü-kanneler falan yeterli gelmemeye bafll›yor. O zaman sa¤l›kl› bir top-lumun sa¤l›kl› bir çocukluktan geçti¤ine inan›yorsak, biz hele debiraz bilinçli annelersek, bu çocu¤u ne yapmal› da bir krefle ver-melinin derdine düflüyoruz. Ama babalar›n ço¤u böyle bir tasay› ta-fl›m›yorlar. “Ya çocuk iflte büyür, nas›l olsa dert de¤il” diye düflünü-yorlar. Ama biz biliyoruz ki kiflili¤in oluflumu 7 yafl›na kadard›r vebu yafla kadar al›nan e¤itim gerçekten yap›y› oluflturan e¤itimdir.Gelece¤i kuran e¤itimdir. Fakat maddi zorluklardan veremiyoruz.Öte yandan büyüklerin yan›nda yetiflen çocuklarla ilgili sizin yafla-d›¤›n›z sorunlar var m›?

132

Page 133: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

KATILIMCI: Davran›fl biçimleri üzerinde oluyor. Zaman zamançat›flmalar›m›z oluyor mesela babanneyle…

MÜBECCEL KARABAT: “Senin kocan› da ben yetifltirdim nevar” diyorlar de¤il mi? fiimdi burada da baflka bir sorun var tabi…Biz asl›nda hiç öyle e¤itmek istemiyoruzdur, daha ça¤dafl, daha ken-dine yeten, daha birey olarak yetiflmesini istiyoruzdur çocu¤umu-zun, ama maddi olanaks›zl›klar bizi büyüklere yöneltiyor. O zamanda büyükler bizim kadar duyarl› bakamayabiliyor olaya. Yani yafll›-l›kt›, çocu¤u k›rmamaktan kaynakl›, afl›r› torun sevgisinden kaynak-l› sorunlar bir araya gelince büyüklerin yan›ndan yetiflen çocuklar›nmaalesef istenmeyen davran›fllar kazand›¤›, çok fazla dedi¤ini yapt›-ran, hani fl›mar›k m› desek ki; böyle bir yetiflme tarz› oluyor. fiimdibu noktada anneyle -çünkü babalar bu konuda taraf olmazlar helede kendi annesi bakt›ysa- çocuk ve anne ile büyükanne aras›nda azönce arkadafl›m›z›n da belirtti¤i gibi çat›flmalar kaç›n›lmaz oluyor.fiimdi ne gerek var? Sosyal devlet olsa, bu çocuk do¤duktan sonraçocu¤u alsa ücretsiz olarak okul yafl›na kadar bak›m›n› üstlense nekadar güzel olur de¤il mi arkadafllar?

ÇİĞDEM ÇİDAMLI: Bir arkadafl›ma söz veriyorum toplum sa-dece sokakta kalan çocuklara bakmakla yükümlü kal›yor. Toplumbu fleyi üstlenmedi¤i zaman biz çocuklara hangi koflullarda bak›yo-ruz? Bu toplum çocuk bakma ifline gerçekte hangi de¤eri veriyor.Bunu anlatmas› için SHÇEK kreflindeki gözlemlerini aktaracak arka-dafl›m›z.

TÜRKAN KARAKUŞ (Bahçelievler Halkevi):Herkese merhaba, flimdi herkes gözlerini kapay›p flöyle bir fley

düflünürse SHÇEK’te olanlar› daha iyi anlayabilece¤imizi düflünüyo-rum: 8 saatlik bir zaman diliminde 200 metrekarelik bir alanda, 20tane çocuk var, sadece 2 tane annesiniz. Ve o iki tane anne, o alan-da, ayn› anda a¤layan, ayn› anda yemek yiyen, ayn› anda ac›kan, ay-n› anda alt›na yapan, ayn› anda uyumak isteyen 20 tane çocu¤a bak-mak zorunda. Buradaki çocuklar›n büyük bir ço¤unlu¤u, hemen he-

133

Page 134: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

men hepsi tecavüze u¤ram›fl kad›nlar›n yani bir sürü ma¤duriyet ya-flayan kad›nlar›n çocuklar›. Hayata zaten 1-0 yenik bafllayan, bu top-lum taraf›ndan bak›lamayan, topluma kazand›r›lmaya çal›fl›lan ço-cuklar gibi görünse de. Y›lda bir iki kez ekranlarda çocuk yuvalar›n-daki tecavüzle, fliddetle ilgili haberlerle karfl›lafl›yoruz. Çok yak›n birzamanda -1.5 y›l öncesinde- Malatya’da bir çocuk yuvas›nda yafla-nanlar› hepiniz hat›rlars›n›z. ‹ki tane bak›c› annenin, çocuklara uy-gulad›¤› fliddetten kaynakl› çeflitli toplumsal tepkiler gelmiflti. Sosyalhizmetlerin önünde nöbet tutulmufl, bu çocuklar›n gelece¤ine dairduyulan endiflelerden, kayg›lardan bahsedilmiflti. Son 10 y›l›nSHÇEK verilerini toplad›m. Son 3 ayd›r flöyle bir de¤ifliklik var. ‹yimidir kötü müdür gelin siz karar verin. Yaklafl›k 3 ay öncesine kadarsosyal hizmetlerde dul kad›nlar çal›fl›yordu ve dul kad›nlar›n çal›fl-mas›n›n nedeni, oran›n namuslu bir yer ve korunakl› bir yer olmas›-d›r. Erkek yok. Yani sosyal hizmetlerin 0-12 yafl aras›nda çal›flanlaryaln›zca kad›nlar; temizlikçi anneler var, bak›c› anneler var, herkesanne. Hiç erkek yok güvenlik görevlileri d›fl›nda. Yaklafl›k 3 ay ön-cesine kadar lise mezunu, okul mezunu genç k›zlar al›nmaya bafll›-yor ve dul kad›nlar iflten at›l›yorlar. Ve yaklafl›k 7-8 y›ld›r sosyal hiz-metlerde hiçbir de¤ifliklik olmad›¤›n› söylüyorlar. Sosyal hizmetler-de bugüne kadar 0-6 yafl grubunda 1 tane psikolog yok düflünün. Vebu çocuklar›n hepsinin yurt hastal›¤› denilen hastal›klar› var. Mese-la hepsi ayn› anda bafllar›n› camlara vuruyorlar, dikkat çekmek için.Oradaki herhangi bir çocu¤un bafl›na gelebilecek her fleyden orada-ki anne sorumlu. Bu kad›nlar›n birço¤unun çal›flma koflullar› 3 ayr›kademeli. Valili¤e ba¤l›, kaymakaml›¤a ba¤l› ve tafleron flirketlereba¤l›. Bir de kadrolular var ki, her 10 kad›ndan sadece biri kadrolu.Yani devlet güvencesi alt›nda. Onun d›fl›nda herkes ayn› ifli yapt›¤›halde aralar›nda ücret farkl›l›klar› var. Oradaki kad›nlara sordu¤u-muzda “neden evde tek bir tane çocu¤a bakm›yorsunuz da burada-s›n›z? Yani sosyal hizmetler zor ve sorunlu çocuklar.” Örne¤in bengidiyorum arada bir çocuklarla vakit geçirmek için, 20 tane çocuk okadar zor ki. Ancak birkaç saat 20 çocukla kalabiliyorsunuz, anaokullar› gibi de¤il oralar. Anaokullar›nda ö¤retmenleri var, bu bak›-c› annelerin hiçbiri e¤itimden geçmifl de¤iller, okul öncesi e¤itim

134

Page 135: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

alan genç k›zlar, liseden daha yeni ç›km›fllar. Daha 2 y›la kadar halke¤itimden birileri geliyor, e¤itim veriyordu. “Faydal› oluyor mu?” di-ye sordum, “hiçbir faydas› olmuyor” dediler. Yine biz bildi¤imizyöntemle bu çocuklar› büyütüyoruz diyorlar. Ba¤lamak gerekirse,bizim asl›nda Halkevi’nin ve çeflitli kad›n kurumlar›n›n yürüttü¤ükrefl kampanyalar›n›n çok temel bir anlam› var bence. Bu toplumunbize verdi¤i birincil görev, benim çocu¤um olmasa da kad›n olmakve anne olmak. Yani kad›n olman›n birinci gere¤i anne olmak, anneolman›n birinci gere¤i kad›n olmak. Bunlar birbirine çok ba¤l› fley-ler. fiimdi bunu de¤ifltirebilmek için krefl, krefl hakk› ve sosyal hiz-metlerdeki bütün çocuklar için kaynak aktar›lmas›n› istememiz la-z›m bence. ‹kincisi çocuk nüfusuna ba¤l› olarak, mahallelerde ve ifl-yerlerinde krefl aç›lmas›n› sa¤lamam›z gerekli. Bunun d›fl›nda bak›-mevlerinde sadece kad›nlar›n çal›flmamas› laz›m. Bak›mda ortakl›¤›sa¤lamak laz›m. Teflekkür ederim.

AYŞE BEKTAŞ (Ev öğretmeni):Merhabalar, ben lise mezunuyum. Üniversiteyi kazanm›flt›m

ama Trabzon’un küçük bir kasabas›nda dünyaya geldi¤im için ailemuzak bir yere gitmeme engel oldu. Akflam sanat okuluna gidebildim.Ondan sonra evlendim, bir k›z›m oldu. K›z›m› belli bir süre büyüt-tüm, sonra çal›flma yaflam›na girdim. Ama sigortas›z bir iflteyim. 5-6y›ld›r ev ö¤retmenli¤i yap›yorum. Bu ifl, sosyal hizmetlerde çal›flanarkadafllar›n iflinin bir benzeri. Onlar daha az ücret al›yorlar, sosyalgüvenceleri var. Biz daha fazla para al›yoruz ama sosyal güvencemizyok. Yani ifl yerinde bafl›m›za bir kaza gelse, bunun hiçbir muhatab›yoktur.

ÇİĞDEM ÇİDAMLI: Asl›nda toplum çocu¤a bakmakla yüküm-lü de¤il, kad›nlar›n bakmakla yükümlü oldu¤unu söyledi¤i zamanbu, kad›nlar›n birçok aç›dan can›n› yakan bir fleye dönüflüyor. Birin-cisi çocuklar›n› soka¤a at›yorlar, kendi evlad›na bunu yapmak zo-runda kal›yor. ‹kincisi çocu¤a bakan kad›n zarar görüyor, gelir dü-zeyi daha yüksek bile olsa, o kad›nlar baflka bir kad›n grubununma¤duriyetine sebep oluyor. Çok temel bir baflka can› yanan insan

135

Page 136: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

kesimi daha var; çocu¤u oldu¤u için, ifl bulamad›¤› için çal›flamayanarkadafllar›m›z var.

İLKNUR BİROL: Paras›z, nitelikli krefl talebi; kad›nlar›n en ko-lay bir araya geldikleri, mücadeleyi yükselttikleri, güçlerini birlefltir-dikleri bir talep. Bu taleple ilgili ‹zmir’de bir çal›flma var, benzer birbiçimde ‹zmir’deki kad›nlar da paras›z, nitelikli bir krefl talebiyle ör-gütlendiler ve bir çaba içine girdiler. Onlar›n deneyimlerini k›sacaaktarabilir miyiz?

KATILIMCI: Merhaba, biz Güzeltepe’de bir krefl açmak için ba-ya¤› çabalad›k. Ailede sadece efl çal›fl›yor, erkek çal›fl›yor. En az ikiçocuklar› var, kad›n eve ba¤›ml›, çocu¤uyla u¤rafl›yor. Erke¤in ald›-¤› maafl yetmiyor, bu yüzden kad›n›n da çal›flmas› gerekiyor. Kad›nçocu¤unu b›rakabilecek güvenli bir yer bulam›yor. Bu krefl konusubizim rahatça bir araya geldi¤imiz bir çal›flma oldu. Çocuklar›n› ne-reye b›rakaca¤›n› bilemiyorlar, kendilerine bile bakamayan yafll›lar›-m›za m›, yoksa sokaklara m› emanet etsinler… Sokaklar iyice tehli-keli olmaya bafllad›, organ mafyalar› var biliyorsunuz art›k, kaç›r›lmaolaylar› ve mahallemizde uyuflturucu ile ilgili olaylar çok fazla. ‹lko-kula giden çocuklar sigara içiyor, yani sa¤l›kl› ve temiz bir toplum-da de¤iliz ve çocuklar›m›z›n gelece¤inden endifle ediyoruz. Bu yüz-den ücretsiz ve nitelikli bir krefl istiyoruz. Bunun ad›mlar›n› att›k.Kad›nlar bir araya geldi, birlikte sokak sokak gezdik, 2 ay boyuncaimza toplad›k ama belediye bizi sürekli oyalad›. Sürekli gittik amasürekli bahaneler buldular. Biz üzerimize düflen her fleyi yapaca¤›m›-z› söyledik; yeter ki krefl aç›ls›n, çocuklar›m›za iyi bir e¤itim verilsin.Gerekirse her birimiz elimizden geldi¤ince yard›mc› olaca¤›m›z› söy-ledik. Krefl olay›n› da arkadafl›m›z anlats›n.

KATILIMCI: Merhaba, ben evde oturmaktan çok fazla s›k›lm›fl-t›m. Beni evde tutan sadece çocuklar›md›. E¤er çocuklar sokakta de-¤il kreflte büyürse, benim de sosyal hayata bir ad›m›m olur. Sabahkalk, kahvalt› haz›rla, ö¤len yemek, akflam yemek, bulafl›klar vepembe diziler... Çok fazla izliyordum ben. Tabii flimdi azald› pembe

136

Page 137: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

diziler. Bu krefl bizim için çok büyük bir fley. 6-7 yafl›nda çocuk si-gara içiyor ve anneleri çocuklar›n›n uyuflturucu kulland›¤›n› onlaraskere gitti¤i zaman anl›yorlar. Biz do¤uruyoruz onlar›, bence birazyeniliklere aç›lal›m art›k.

MÜBECCEL KARABAT: Yani illa kad›n›n çal›flmas› halinde birkrefl zorunlulu¤u da olmamal› arkadafllar. Çocu¤u belli bir süreyekadar anne ve baba ile büyümeli ama ondan sonra kad›n›n gerçek-ten özgürleflmesi, kendine sosyal bir ortam elde edebilmesi ve ken-dini gelifltirebilmesi için, özellikle kentteki kad›nlara bakt›¤›m›z za-man yapabilecekleri o kadar çok fley var ki. ‹flte kiflisel geliflim kurs-lar› var, sinemas› var, tiyatrosu var, illa çal›fl›yor diye bir krefl talebide bana çok ters geliyor.

KATILIMCI: Ben bir fley daha söylemek istiyorum. 2 çocuk an-nesiyim ben ve t›kand›¤›m çok anlar oldu -iflte nas›l davranabilirim,çocu¤uma fliddet kullanmak istemiyorum- ve araflt›rd›m AÇEV’ine¤itimine gittim 2 sene ve ben orada o e¤itimde oturup a¤lam›flt›m.Çocu¤uma ne kadar yanl›fl davranm›fl›m, çocu¤umu bir birey olarakgörmemiflim. Oraya gitti¤imde çocuklar›mla iletiflimim daha iyi olduve ben iyilefltim orda. Ve bugün de buraya geldim. Çocuklar sokak-ta de¤il, kreflte büyüsün.

MÜBECCEL KARABAT: Annenin özgürleflmesi yine aileye biryarar olarak dönüyor, özellikle çocuklara… Dün ben Bursa’da birsempozyumdayd›m, ‘Sa¤l›kl› Kent’ diye. Nilüfer Belediyesi ile Ulu-da¤ Üniversitesi’nin düzenledi¤i. Orada Küba’dan bir konuk vard› veKüba’da çocuk ve kad›nlar›n durumunu anlatt›. Örne¤in, flöyle biryap› gelifltirmifller; çocuklar bir yerde bak›l›yor ve anneler orada sos-yal ifllevleri yapabildikleri gibi para da kazan›yorlar ve çocuklar› dagözlerinin önünde e¤itim alarak büyüyorlar. Çok çok güzeldi. Onund›fl›nda, çeflitli sa¤l›k sorunlar› olan çocuklara s›f›r ücret karfl›l›¤›ndabakan hastaneler kurmufllar ve insan bunu görünce tabii ki diyor“niye benim ülkemde olmas›n?” Ve bu krefller de çal›fls›n çal›flmas›nher kad›n›n en do¤al hakk›. Ben yine bir mahallede gönüllü bir ça-

137

Page 138: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

l›flma yap›yorum kad›nlar ve çocuklarla. Orada bir metinden ç›karakflöyle bir durum geliflti: “Ailede size en çok fliddet gösteren kim?”diye soruldu, inanmazs›n›z anne ç›kt›. fiimdi arkadafl›m›n anlatt›¤›durum, kad›n›n bir yere k›st›r›lm›fl olmas› gerçekten çok zor bir fley,yani erkek köyde de olsa, gecekondu semtinde de olsa o çizgiyi afla-biliyor, yarabiliyor. Askere gidiyor, flehri görüyor, e¤itim için k›z ço-cuklar›na göre daha flansl›, büyük flehir görüyor. Kendisine az çokbir model buluyor orada. Ama k›zlar›n ve kad›nlar›n böyle bir ola-na¤› olmad›¤› için tamamen içe kapal›, kafas›n› gelifltirecek, ayd›nla-tacak bir fleyi yok, deflarj olacak ortam yok. Sonuçta o da bir insanve herkes gücünün yetti¤inden ç›kar›r ya ac›s›n›, iflte kad›nlar›n daburada yapt›¤›, çocuklardan bunun ac›s›n› ç›karmak. fiimdi düflüne-biliyor musunuz annelik ne kadar kutsal. Özellikle bizim toplumu-muzda “yemez yedirir” edebiyat›yla büyütüyoruz çocuklar›. Ama gö-zümüzden böyle sak›nd›¤›m›z çocuklara en ac›mas›z fliddet yine an-nelerden geliyor. Burada tabii ki annelerin de e¤itime ihtiyac› varama özellikle çocuklar›n e¤itim görebilecekleri, güvenli flekilde bar›-nabilecekleri bir yer olmas› halinde -arkadafl›m›z en güzel örnek ol-mufl- neler yapamaz ki kad›nlar, neler yapamaz!

ÇİĞDEM ÇİDAMLI: ‹ki temel vurgu yap›ld›, bu konudaki vur-gular› tekrarlamak istiyorum. Bir, e¤itim hakk› tart›flmas› ile ilgiliy-di. Demek ki e¤itim s›f›rda bafllamal›d›r. 7 yafl çok geç diyenlerin deayn› zamanda 0-7 yafl e¤itiminin de zorunlu e¤itim kapsam›na al›n-mas› ve ücretsiz olmas›n› bir talep olarak dile getirmesi laz›m. ‹kin-ci önemli bir nokta bence, çal›flan çal›flmayan bütün kad›nlar›n pa-ras›z, nitelikli bu krefl hakk›ndan yararlanmas›n› savunmam›z laz›m.‹fl yerlerinde krefl, mahallelerde belirli bir çocuk say›s›na göre çocukbak›mevleri, odalar›, kreflleri dememiz laz›m.

SAADET TOSUN (Dev Sağlık İş-Adana):Merhaba. Öncelikle kad›nlar›m›z› ve erkeklerimizi tek tek say-

g›yla selaml›yorum. Ben Saadet Tosun Adana Çukurova ÜniversitesiDev Sa¤l›k-‹fl yöneticisi olarak kat›l›yorum bu foruma. Ayn› zaman-da da CHP Adana Üre¤ir ‹lçesi Kad›n Kollar› baflkan›y›m. Ben önce-

138

Page 139: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

ki öyküye dönece¤im. Kad›nlar›n çocuk sahibi olduktan sonra ne gi-bi de¤ifliklikler oldu hayat›nda. 12 yafl›nda bir o¤lum var. Çocuk sa-hibi olduktan sonra tabii hayat›m›zda birçok de¤ifliklik oldu. Bu so-rumlulu¤u da kendimizde hissetti¤imiz için, o sorumlulu¤un da far-k›nda olmad›k asl›nda. Çocu¤u kendimiz yetifltirece¤iz, kendimizbüyütece¤iz gibi bir sorumluluk omuzlar›m›zda oldu¤u için onunfazla fark›nda olamadan çözüm üretmeye çal›fl›yoruz. Kendimce çö-züm ürettim. Öncelikle çevreden “çocu¤a nas›l bakt›racaks›n, ald›¤›nmaafl çocu¤un bak›m paras›na yetmez” falan fleklinde konufltular.Ben de arkadafllara flunu önerdim; madem öyleyse, ben de evimdeoturuyorum çocu¤uma bak›yorum gibi düflünürüm ald›¤›m paran›nbüyük miktar›n› da oraya veririm. Çocu¤umun kreflte ça¤dafl bir fle-kilde e¤itilmesine yard›mc› olurum veya önayak olurum. Ayn› za-manda da büyüklerin yetifltirdi¤i -anneannenin babaannenin vs.- ço-cukta çeliflkiler olmas›n diye, ça¤dafl bir flekilde çocu¤um kreflte,anaokullar›nda yetiflsin istedim. Ben, ald›¤›m maafl›n büyük bir mik-tar›n› oraya verdim. Çal›flt›¤›m ifl yerinde memur olanlara anaokuluvar, fakat iflçi statüsünde çal›flanlara yoktu. Ben bunu da aflmaya ça-l›flt›m bir yandan çocu¤umu özel okula gönderirken. Görüflmeleryapt›k idareyle. ‹kna ettik. ‹kna yoluyla ben çocu¤umu üniversitenin(çal›flt›¤›m ifl yeri) kendi bünyesindeki daha düflük ücretli bir okulagöndermeyi baflard›m ve bir y›l sonra da di¤er iflçi statüsünde çal›-flan kad›n arkadafllar›m›z da çocuklar›n› götürmeye bafllad›lar. Yanibir aç›l›fl yapm›fl oldum. Öyle bir haks›zl›k da giderilmifl oldu. Ayn›ifl yerinde çal›fl›yorlar ama iflçi ve memur diye sosyal statüleri ayr›l-d›¤› için, iflçi arkadafllar çocuklar›n› gönderemiyorlard›. Onu aflm›flolduk. fiu anda Çukurova Üniversitesi’nde iflçi arkadafllar da çocuk-lar›n› getirebiliyorlar. Ayn› zamanda arkadafl›m›z, ev han›mlar›n›n daçocuklar›n› anaokullar›na göndermesini söyledi. ‹yi bir neslin yetifl-mesi için ben ona da kat›l›yorum. Bu anlamda da çevremdeki arka-dafllara örnek oldu¤umu san›yorum. Temel e¤itimin al›nmas› gerek-ti¤ini düflünüyorum.

MÜBECCEL KARABAT: Ben bir fley ekleyeyim bitireyim. Birin-cisi; evlendikten sonra kad›nlar›n büyük ço¤unlu¤u iflten ayr›l›yor

139

Page 140: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

birinci kademede. ‹kinci kademede; anne olduktan sonra iflten ayr›l-mak bir çaresizlik, ama asl›nda çaresiz de¤iliz. ‹ki tane güzel örne¤i-miz var. Bir bunu vurgulamak istiyorum, bir de özellikle kentlerdeçal›flan anneler, çocuklar›n› krefle ve anaokuluna verdiklerinde rüz-gar gibi o krefle ve anaokuluna gidip, “aman kapanmadan çocu¤umualay›m” diyorlar. Çocu¤um tek kal›yor, psikolojik bozukluk yafl›yorgerekçeleriyle çocuklar›n› kapma yar›fl›na girmeleri de ayr›ca yürek-ler ac›s›. Bunun da çözümü fludur; ücretsiz krefl ve anaokulu hakk›veriyorsan›z, o çocu¤un evden al›n›p akflam tekrar eve getirilmesi.Bunun da ücretsiz olarak yap›lmas› ve anne ya da baban›n evde oluflsaatine göre de düzenlenmesi yine bu sürecin bir parças› olmal›d›rdiye düflünüyorum. Ben teflekkür ediyorum.

SERPİL KEMALBAY (İmece Kadın Dayanışma Kooperatifi):‹mece Kad›n Dayan›flma Kooperatifi’nden Serpil Kemalbay ben.

Biz de ‹mece olarak ifl ve krefl kampanyas› yapm›flt›k, oradaki dene-yimlerden yola ç›karak bir fleyler anlatmak istiyorum. Biz, asl›ndabize sunulan mevcut koflullar› kökten sorgulamadan içinde bo¤ufl-maya çal›fl›yoruz. Yani bir flekilde sorunlar›, engelleri önümüzdenkald›rmaya çal›fl›yoruz ama gerçekten çok radikal bir biçimde bak-t›¤›m›z zaman niye bu çocuk meselesi kad›nlar›n sorunudur, yanibiz neden kad›nlar olarak krefl isteriz? Efllerimiz de çal›fl›yor, erkekya da kad›n asl›nda bütün çal›flanlar ad›na krefl istememiz gereki-yor, bütün iflyerleri için krefl istemek gerekiyor. Sadece kad›n çal›-flanlar›n belli bir say›y› oluflturdu¤u yerlerde de¤il. O aç›dan e¤er budüflünceyi kafam›zdan atabilirsek, krefl kampanyalar› daha güçlüolur diye düflünüyorum. Öte taraftan “paras›z krefl olur mu, bununparas›n› kim verecek?” gibi bir soruyla biz çok karfl›laflt›k. “Biz pa-ras›z krefl istiyoruz” dedi¤imiz zaman “nas›l olacak?” Mesela beledi-yeler karfl›layabilir ya da iflyerleri iflçi say›s› yeterli de¤ilse yan yanagelerek belli semtlerde krefller açabilir. Yani bunlar›n yollar› bulu-nabilir. Yeter ki bu ifle s›k› sar›lal›m, eninde sonunda bir sonuca ula-fl›r›z. Yani biz flunu sorguluyor muyuz? Ankara’da, görmedim bilmi-yorum ama lale so¤anlar›na verilen paralar do¤ru yere mi gidiyor?Bunlar›n paras› nerden geliyor? Buna verilen paray› sorgulam›yoruz

140

Page 141: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

ama bir krefle verilen paray› sorguluyoruz. Halbuki o da bizim ce-bimizden ç›kan bir para.

ÇİĞDEM ÇİDAMLI: Lale so¤an›na gelmiflken; oradaki arkadaflaverirsen mikrofonu, asl›nda ‹stanbul’da bir büyük belediye var bü-tün ifl yerlerinin topland›¤›. Yani ‹stanbul’un en önemli rant›n›n ol-du¤u belediyelerden bir tanesi, bir sosyal demokrat belediye var ar-kadafllar, orda bir krefl kampanyas› yapm›flt›. Belediye kaynaklar›n›nkullan›m› aç›s›ndan ne tür bir fleyle karfl› karfl›ya kald›lar? Kampan-yay› de¤il de belediye ile ilgili s›k›nt›lar› anlat›r m›s›n?

SALİHA DIŞKAYA (Okmeydanı Halkevi):Öncelikle herkese merhaba. Biz 2004-2005 döneminde kad›n

hakk› diye bir program bafllatt›k Halkevimizde. Bu programda ka-d›nlar›m›za gidiyorduk. Anlat›yorduk onlara, “kad›n ve insan hakla-r› çözümü ile ilgili çal›flmalar›m›z var kat›l›n,” diyerek... Bunlar›n ço-¤u üniversiteli, okuyan kad›nlard›, “abla nereye b›rakal›m da çocu-¤umuzu, gelelim?” diyorlard›. Birkaç sefer getirdiler çocuklar›n› amaHalkevi de so¤uktu. Bakt›lar so¤uk, çocuklar üflüdü, gelmediler. Bizde ne yapal›m diye düflündük. Zaten bu sorun benim eskiden berianam›n bile yaflad›¤› sorun. Çocu¤umu b›rak›p bir yere gidemiyor-dum. Bunun üstüne 5 arkadafl bir olduk bir krefl kampanyas› bafllat-t›k. Kad›n ve insan haklar› çal›flmas›ndan edindi¤imiz bilgilerle hak-lar›m›z›n pefline düfltük. 15 gün içinde o karda k›flta 1500 imza top-lad›k. Bu imzalarla 90’a yak›n kad›nla belediyenin önüne gittik. Be-lediye bizi bir meclis odas›na ald›. Bas›n›n önünde, o kadar insan›nönünde bize söz verildi ve bu imzal› taahhüdü oldu. Belediye baflkanyard›mc›s› Tayfun Bey taraf›ndan imzaland›. “fiu gün açaca¤›z, bu-gün açaca¤›z,” diyerek bir oyalama kampanyas›na bafllad›lar. Oradakad›n›n sesini kesmek için, kad›n›n gücünü k›rmak için erkek ege-menli¤i yarat›ld› ve biz buna karfl› bir mücadele verdik ayn› zaman-da. fiiflli Belediye Baflkan› mahalleye geldi, kreflin sözünü verdi. fiuanda Sar›gül’ün bize verdi¤i sözü tutmas›n› bekliyoruz. TürkiyeCumhuriyeti vatandafl› olarak, Sar›gül’ün istedi¤i gibi istedi¤i flekil-de belediyenin gelirlerini kulland›¤›n› ‹stanbul ve tüm Türkiye bili-

141

Page 142: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

yor. 1 teneke suyla onca kad›n›n sesini kestirmeyi de biliyorlard›.Hala daha sözler veriliyor. Okulun alt›na aç›lacak dendi. Hala sözünyerine getirilmesini bekliyoruz. Neden mi krefl diyoruz? Özgürce ça-l›flabilme hakk› için, yoksul ailelerin bütçesine destek için, kad›nla-ra sosyal güvence ve emeklilik hakk› için, çocuklar›m›z›n nitelliklie¤itime geçmesi için! Hani boyal› medya diyor ya bize; “0 ve 6 yaflaras› e¤itim çok önemli” diye, gerçekten çok önemli. “E¤itimsiz birköle istiyorum senden” diyor. Çünkü savaflta gerekli benim çocu-¤um. Ben de, “buna karfl›y›m” diyorum. “Her mahallede krefl,” diyo-rum. Onlar›n çocuklar› nas›l e¤itim al›yorlarsa, ben de TürkiyeCumhuriyeti vatandafl›y›m. Hükümetlerini iyi konufltursun, insanla-r› iyi yönlendirsin, hükümetlerini iyi seçsin ve taleplerimizi yerinegetiren bir hükümet istiyorum. Teflekkür ederim.

ÇİĞDEM ÇİDAMLI: Kad›nlar›n çal›flma hakk›nda karfl› karfl›yakald›klar› ayr›mc›l›k, zorluklar, toplumdaki cinsiyetçilikten kaynak-lanan ayr›mc›l›klar. Toplumsal ifl bölümü, cinsler aras›ndaki ifl bölü-mü nas›l belirleniyor, bunu gündelik yaflam›m›zdan k›sa, komiklefl-tirerek yeniden anlatmaya çal›fl›lacaklar tiyatrodan arkadafllar. On-dan sonra Saniye hocam›z›n bir k›sa resimli gösterisi olacak. San›yo-rum 3-4 tane akademisyen arkadafl›m›z var aram›zda. Çal›flma hak-k›yla, kad›nlar›n emek piyasas›yla karfl›laflt›klar› ayr›mc›l›klarla ilgilitart›flmalar› yönlendirecekler. Onun d›fl›nda aram›zda çok önemlikonuklar›m›z var. Türkiye’de bir zamanlar grevlerin çok oldu¤u dö-nemler yaflad›k ama özellikle son dönemde, sendikalaflman›n örgüt-lenmenin ve grev yapman›n neredeyse imkans›z hale geldi¤i bir dö-nemde, neredeyse bir senedir çok zor koflullar alt›nda ve tamam›ylakad›nlar›n yürüttü¤ü bir grev var Türkiye’de Antalya’da serbest böl-gede, yani sermayenin en fazla ya¤mas›na aç›k hale getirdi¤i bir alan-da, san›yorum 85 tane arkadafl yaklafl›k bir süredir grev sürdürüyor-lar. 3 tane Novamed fabrikas› iflçisi kad›n arkadafl›m›z yan›m›zda.Evlerinde boncuk yapan çal›flan arkadafllar›m›z var. Bir baflka önem-li örne¤i temsil eden arkadafllar›m›z gene yan›m›zda. Birçok gazete-de de ç›kt›¤› için ben de ayn›s›n› söyleyece¤im, “baflar›lamaz denile-ni baflard›lar, sa¤l›kta çal›flan tafleronlar› örgütlediler,” denilen Dev

142

Page 143: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

Sa¤l›k-‹fl’ten arkadafl›m›z kreflle ilgili konufltu. Tafleron sa¤l›k sektö-ründe çal›flan kad›nlar›n nas›l sorunlar yaflad›klar›n› ve nas›l örgüt-lendiklerini anlatacaklar. Bu tart›flmay› bitirdikten sonra bir k›sa ö¤-le aras› verece¤iz. Ö¤leden sonra bar›nma hakk› ile ilgili, fliddettenkorunma ve sa¤l›k hakk›yla ilgili, siyasal haklar›m›zla ilgili tart›flma-lar›m›z› yapaca¤›z. Savaflla ilgili, savafl›n yaratt›¤› ac›lar›n Kürt veTürk kad›nlar›n üstünde karfl›l›kl› ne tür yaralar açt›¤›n› konuflupbirbirimize yeniden ellerimizi uzatmaya çal›flaca¤›z. Lübnanl› arka-dafllar›m›z Ortado¤u’da bir baflka savafl› kad›nlar nas›l yaflad›, bunubize dile getirecekler. fiimdi Gültepe’deki arkadafllar› oyunlar›n› oy-namak üzere davet ediyorum.

Gültepe Tiyatro Ekibi sahneden indi.

ÇİĞDEM ÇİDAMLI: Biz de teflekkür ediyoruz. Bir de söylemeyiunuttular herhalde. Gültepe Halkevi’nin tiyatro grubuyla ilgili ilginçbir fley oldu. Asl›nda bir baflka kad›n arkadafl daha oynuyordu. Amaizin alamad›¤› için buraya gelemedi. Bunu bana sabah söylediklerin-de “babas›ndan m› izin alamad›?” dedim, “hay›r” dediler. “Eflindenmi alamad›?” dedim, “hay›r” dediler. Anneannesinden alamam›fl. Ba-zen kad›nlar da, kad›nlar›n önünde erkeklerin gölgesi gibi, onlar›nkonumunu kazanarak engeller oluflturabiliyorlar. O yüzden her yafl-tan kad›n›n dayan›flmas›n›n önemini bir kez daha vurgulamak isti-yorum. Özellikle kad›nlar do¤urganl›klar›n› yitirdikten sonra erkek-ler taraf›ndan kontrol arac› olarak da kullan›labiliyorlar. Burada yafl›büyük ama ruhu bedeni genç arkadafllar›m›z var. Çok genç arkadafl-lar›m›z var. O yüzden bu örnekten yola ç›karak, biz “k›z” denen çokgenç kad›n arkadafllarla, do¤urganl›k yafl›n› yitiren ama hala kad›nolma özelli¤ini sürdüren bütün kad›nlar›n dayan›flmas›n›n öneminibir kere daha vurgulayarak bitirmek istiyorum. fiimdi bir k›sa sunu-flu var Saniye hocam›z›n.

SANİYE DEDOĞLU (Öğretim Görevlisi):Herkese merhaba. Asl›nda sabahtan bu yana kad›nlar›n e¤itim

hakk›, sa¤l›k hakk›, krefl hakk› gibi konulardan bahsettik. Ben ko-

143

Page 144: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

nuflmamda biraz da bu konufltu¤umuz konular› kad›nlar›n çal›flmaalan›na kayd›rmak istiyorum. Fakat burada birkaç tane arkadafl›mvar. Benim sunuflumdan sonra onlar da bu konuda konuflmaya de-vam edecekler. Biz aram›zda konuflurken, “acaba biz burada çok muakademik olaca¤›z” diye kayg›land›k. Teflekkür etmek istiyorumHalkevleri’ne, bize böyle bir platformda böyle güzel bir buluflma im-kân› sa¤lad›klar› için. Ben neler anlataca¤›m› k›saca söyleyece¤imbugün. Daha çok küreselleflme ve neoliberalizmle kad›nlar›n dünyaçap›nda endüstriyel e¤itime nas›l kat›ld›klar›n› tart›flaca¤›m. Dahasonra da Türkiye’de uygulamaya bafllanan neoliberal politikalar veTürkiye’nin ihracata yönelik sanayileflmesi ile birlikte özellikle kon-feksiyon üretimi örne¤ine bakarak, Türkiye’de özellikle kentsel alan-larda yaflayan kad›nlar›n bu üretime nas›l kat›ld›klar›na k›saca de¤in-meye çal›flaca¤›m. Hepimizin bildi¤i gibi küreselleflme ve neoliberalpolitikalar, kad›n eme¤ini ve kad›n›n ekonomik faaliyetlerini küreseldolafl›m›n ve küresel üretimin bir parças› haline getiriyor. Fakat ka-d›nlar›n ekonomik faaliyetleri her alanda artmaya bafll›yor. Fakat bufaaliyetlere bakt›¤›m›zda biz bunlar›n daha çok enformel, düflük ge-lirli ve düflük statülü ifller oldu¤unu görüyoruz. Geliflmekte olan ül-kelere bakt›¤›m›zda ortaya ç›kan gerçek; kad›nlar›n giderek en-düstriyel üretimin önemli bir parças› haline geldikleri. Özellikle ge-liflmekte olan ülkelerde, endüstriyel üretimin yar›s›ndan fazlas›n›nkad›nlar taraf›ndan gerçekleflti¤ini görüyoruz. Geliflmifl ülkelere bak-t›¤›m›zda ise kad›n eme¤i, daha çok yar› zamanl› ifllerle emek piya-sas›na kat›lmaya bafll›yor. Ama istisnas›z olarak hangi ülkeye bakar-sak bakal›m kad›nlar›n yapt›klar› ifller ve bu ifllerden ald›klar› getiri-ler, her zaman erkeklere göre daha düflük bir seviyede gerçeklefl-mekte ve bu flekilde karfl›l›k buluyorlar. O zaman bizim burada sor-mam›z gereken fley; “acaba bu niye böyle oluyor?” Kad›nlar› emekpiyasas›nda daha dezavantajl› konuma getiren fley ne? Bu sorununcevab›n›, toplumsal cinsiyet kavram›na bakt›¤›m›zda biraz bulabili-yoruz asl›nda. Çünkü toplumsal cinsiyet kavram›n›n bize ö¤retti¤i,kad›n ve erkek aras›ndaki biyolojik farkl›l›klar›n, sadece biyolojik ol-mad›¤› ve bu farkl›l›klar›n -ki asl›nda sabahki oturumlardan beri ay-n› fleyleri tart›fl›yoruz- sosyal, kültürel ve maddi temellerinin de fark-

144

Page 145: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

l›l›klar olarak devam etti¤idir. Örne¤in kad›n ve erkek aras›ndaki fi-ziksel farklar›n nas›l kurumsal ve kamusal alandaki kaynaklara giri-flinde farkl›l›klar yaratt›¤› sorunu, krefl hakk›nda bunu konufltuk.Bunlar›n kullan›m hakk› ve bu haklar›n kontrolü alan›nda yenidennas›l üretildi¤ini, nas›l farkl›l›klar oldu¤unu görüyoruz. Emek piya-sas›ndaki bu ayr›mlaflmay›, kad›nlar›n erkeklere göre neden dahadüflük statülü ifllerde çal›flt›¤›n› sordu¤umuzda karfl›m›za ç›kan birdi¤er etkense marjinalleflme. Yani kad›nlar›n, kapitalist üretim süre-cine eklemlenmeleriyle birlikte marjinallefltiklerine iliflkin bir tezvar. Örne¤in sanayide ve tar›mda piyasa üretimi yayg›nlaflt›kça, bualanlar daha erkek egemen hale geliyor ve kad›nlara kalan ifller dahamarjinal ifller oluyor. Örne¤in tar›m›n piyasalaflmas› ile birlikte er-kekler tar›m makinelerini kullanmay› ö¤reniyorlar ve tar›m üreti-minde yeni teknikler daha çok kad›nlara de¤il erkeklere ö¤retilir ha-le geliyor. Sanayide ise e¤itimli ve uzmanlaflm›fl erkek ifl gücü kulla-n›m›, kad›n ve erkek aras›nda emek piyasas›nda varolan olguyu da-ha da güçlendirmektedir.

KATILIMCI: Az önce neoliberal politika dediniz ya, neolibera-lizm nedir ö¤renebilir miyim? Bir de endüstriyel kelimesini.

SANİYE DEDOĞLU: Tabii. Bence neoliberal politikalar devletinözellikle bu, ‘yeniden üretim’ diye tan›mlad›¤›m›z, sabahtan beri ko-nuflulan e¤itim, sa¤l›k gibi alanlardan giderek çekilmesi ve bu alan-lar›n özel teflebbüslerin yat›r›m yapabilece¤i ve kâr elde edebilece¤ibir alan haline getirilmesi. Ben neoliberalizmi, sosyal güvenlik dedi-¤imiz alanlardan da giderek çekilmesi anlam›nda alg›l›yorum. Yanipiyasan›n egemenli¤i, insanlar›n sosyal güvenli¤inin ve sosyal hakla-r›n›n önünde görülmeye bafllan›yor. Yani benim neoliberalizmdenanlad›¤›m, art›k piyasan›n her fleyin en do¤rusunu yapaca¤› ve bu-nun karfl›s›nda haklar›n giderek azalaca¤›. Ya da ancak bireyler piya-sadan gelir elde edebiliyorlarsa bu haklar› o flekilde sat›n alabilecek-leri bir ortam›n yarat›lmas›, benim için neoliberal politikalar anlam›-na geliyor.

145

Page 146: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

KATILIMCI: Bu durumda flikayet edebilecek bir mekanizma bu-lamayaca¤›z ileride. Mesela e¤itim gibi baz› alanlarda bir güvencemizvard›. Karfl›m›zda devletin güvencesini görüyor gibiydik. Ama flimdibir hastanede sorun ç›kt›¤›nda, özel bir hastanede kiflinin kendi vic-dan›na kalm›fl. ‹ndirim yap›p yapmayaca¤›na karar verecek bir pat-ron arayaca¤›z o zaman. O anlamda söylüyorum.

SANİYE DEDOĞLU: Çünkü neoliberal politikalar bizi vatandaflolmaktan müflteri olmaya do¤ru götürüyor. Benim vurgulamak iste-di¤im de e¤er paras› olan bir müflteriyseniz, elbette ki bu haklar› sa-t›n alabiliyorsunuz. Ama bu haklar daha önceki Keynesyen devletdedi¤imiz sosyal haklar›n daha iyi oldu¤u bu ortamda, vatandafl ol-man›n bir getirisiydi. Do¤du¤unuzda belki bu haklarla do¤uyordu-nuz. Ama flimdi neoliberal politikalar bize diyor ki: “Bir dakika du-run. E¤er paran›z varsa müflteri olabiliyorsan›z, bu haklar› ben sizesatar›m” diyor. Endüstriyel üretim dediniz. Endüstriyel üretimi fab-rikalarda yapt›¤›m›z, atölyelerde yapt›¤›m›z bir mamul üretme süre-ci olarak görüyorum ben. Kad›nlar›n herhalde evde çok yapt›klar›,konfeksiyon için parça bafl› ifller var. Sonra bu oyuncaklarla ilgili ev-lerde yap›lan çal›flmalar var. Tükenmez kalemlerin birbirine eklem-lenmesi ya da içlerinin doldurulmas› gibi. Yani bir mamulün üretimsüreci benim için endüstriyel üretim.

KATILIMCI: Hocam biraz kendinizi tan›t›r m›s›n›z, nerede aka-demisyensiniz?

SANİYE DEDOĞLU: Ben flu anda ODTÜ’de Avrupa Çal›flmala-r› Merkezi’nde araflt›rmac› olarak çal›fl›yorum. Ben elimden geldi¤in-ce anlafl›l›r olmaya çal›flaca¤›m. fiimdi baflta da söyledi¤im gibi dün-yadaki geliflmelere bakt›¤›m›zda, son 20 y›lda kad›n eme¤inin, hemüretim hem de hizmetler sektöründe giderek daha yo¤un bir flekildekullan›ld›¤›n› görüyoruz. Kad›n›n endüstriyel üretime kat›l›m biçim-leri, hangi biçimlerde kat›ld›¤›, mamul üretme dedi¤im süreçlerehangi flekillerde kat›ld›¤›na bakt›¤›m›zda ise üç temel alan ortaya ç›-k›yor. Bunlardan bir tanesi biraz önce arkadafl›m›z›n da söyledi¤i

146

Page 147: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

serbest bölgelerde yap›lan endüstriyel üretim ya da yabanc› sermayeyat›r›mlar›n›n açt›¤› fabrikalarda, özellikle tekstil, konfeksiyon veelektronik üretim alanlar›nda. Ve dünya çap›nda bakt›¤›m›zda bualanlarda kad›n eme¤inin yo¤un bir flekilde kullan›ld›¤›n› görüyoruzki bu, bu alanlarda kad›n eme¤inin tüm üretimin %50’sinde %60’›n-da kullan›ld›¤›n› gösteriyor. Bu büyük ölçekli üretim alan›ndan da-ha enformel alanlara kayd›¤›m›zda, küçük iflletmelerde yap›lan üre-time bakt›¤›m›zda, yine kad›nlar›n çok yo¤unluklu olarak çal›flt›kla-r›n› görüyoruz. Bu enformel üretim iç pazarda, özellikle neoliberalpolitikalardan olumsuz olarak etkilenen kesimlerin hayatta kalmamücadelesini kolaylaflt›ran ucuz mamuller üreten bir sektör olarakkarfl›m›za ç›k›yor. Yine burada kad›nlar yo¤unluklu olarak çal›fl›yor.Bu enformel sektör, ayn› zamanda ihracata yönelik üretim dedi¤imizküresel pazarlara kat›lan üretimde de çok yo¤unluklu bir flekildekullan›l›yor. Bir üçüncüsü, kad›nlar›n yo¤un olarak çal›flt›klar› üre-tim biçimi; ev eksenli üretim. Peki endüstriyel üretimde yer alankad›nlar dedik. Hizmetlere bakt›¤›m›zda hangi alanlarda kad›nlar›daha yo¤unluklu görüyoruz? Finansal hizmetler var; bankac›l›k, si-gortac›l›k, bilgisayara veri girifli, ki bu alanlar art›k sadece merkezler-de de¤il, geliflmekte olan ülkelerde de yap›lan aktiviteler haline geli-yor. Amerika’daki bir flirket, veri giriflini Barbados’taki bir kad›na yada bir flirkete yapt›rabiliyor. Ve buralarda daha çok kad›n eme¤i kul-lan›l›yor.

Kad›n ticareti, özellikle seks iflçili¤i ve köle eme¤i küresellefl-meyle birlikte karfl›m›za ç›kan olgulardan bir tanesi. Bir de ev içi vebak›m hizmetleri, yo¤unluklu olarak göçmen kad›n eme¤inin kulla-n›ld›¤› bir alan. Hizmetler sektöründe kad›n eme¤inin yo¤un olarakkullan›ld›¤› dört tane alan var. Ve bu alanlar›n hepsini dünya çap›n-da yo¤un olarak görüyoruz arkadafllar.

Bütün ülkelere bakt›¤›m›zda, bu alanlar gerçekten kad›nlar›nyo¤unluklu olarak çal›flt›¤› alanlar. fiimdi bütün bu söylediklerim-den sonra flöyle bir fley söyleyebiliyorum: Kad›nlar›n endüstriyel üre-tim hizmetlerinin bütün yelpazesinde genifl bir flekilde yer ald›klar›-n› görüyoruz. Fakat kad›nlar›n yapt›klar› ifller, toplumsal cinsiyetedayal› tutumlar ve yarg›lardan dolay› kad›n ifli olarak alg›lan›yor.

147

Page 148: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

Baflta söyledi¤im gibi hep enformel olarak kal›yor. Daha düflük sta-tülü ve düflük ücretli ifller olarak alg›lan›yor. Hem de kad›nlar bellialanlarda -sabahtan beri konufltu¤umuz belli çal›flma alanlar›nda-yo¤unlaflt›klar› için kad›nlar›n yo¤unlaflt›klar› ifller zaten direkt ola-rak bu deminden beri bahsetti¤im düflük statülü ifller olarak alg›la-n›yor. Örne¤in kad›nlar›n eme¤i, yo¤un sektörler için çekici bir iflgücü halindeyken; sermayesi daha yo¤un ve kalifiye ifllere bakt›¤›-m›zda ise daha çok erkek egemen bir yap› görüyoruz. Elbette ki flu-nu da söylemek gerekiyor ki, kad›nlar›n emek piyasalar›na bu biçim-de kat›lmalar›, kapitalist üretim içi rekabet artt›r›c› ve ucuz ifl gücüanlam›na da geliyor. Peki, dünyada de¤iflimler olurken, kad›n eme-¤inin çeflitli alanlarda artt›¤› ve yo¤unlaflt›¤› gibi bir e¤ilim varkenTürkiye’de neler oluyor acaba?

Türkiye’deki kad›n eme¤indeki de¤iflimin hangi alanlarda yo-¤unlaflt›¤›n› belirleyen en önemli etken, ülkemizde son 50 y›ld›r ya-flanan k›rdan kente göç. Özellikle kad›nlar k›rsal kesimlerde ücretsizaile iflçileri olarak çal›fl›rken kente geldiklerinde, daha çok ev kad›n›olarak kay›tlara geçiyorlar. En az›ndan resmi veriler, k›rdan kentegöçün, kad›n›n statüsünde yaratt›¤› fleyi bize kentlerde ev kad›nlar›olarak görüldüklerini söylüyor. Ben doktora tezime bafllad›¤›mda,ilk bafllarda Türkiye’de ihracata yönelik sanayileflme stratejisi uygu-lan›yordu. Konfeksiyon üretimi de bu anlamda bafl› çeken alanlar-dan bir tanesi. Acaba bu sektörün ihracata yönelik üretim yapan devbir sektör haline gelmesinde kad›n eme¤inin rolü neydi? Ben böylebir soruyla doktorama bafllad›m. Fakat bu soruyla istatistikî verilerebakt›¤›mda buldu¤um yan›t, Türkiye’de endüstriyel üretimde kad›neme¤i oran›n›n çok düflük oldu¤u ve ihracata yönelik sanayileflme ilebirlikte, bu halde hiçbir de¤iflme olmad›¤›na iliflkin verilerle karfl›lafl-t›m. Fakat etraf›ma bakt›¤›mda ‹stanbul’un çeflitli bölgelerine gidin;-Okmeydan›, Gaziosmanpafla gibi- birçok yere bakt›¤›m›zda kad›n-lar konfeksiyon üretiminin çok önemli aktörleri olarak karfl›m›za ç›-k›yorlar. Peki bu ikilemin sebebi ne olabilir diye düflündüm ben da-ha çok. Niçin bir tarafta veriler bize bir fleyler söylerken hayat›n ger-çekli¤i baflka bir fleyi anlat›yordu? Bunun cevab›n› flöyle buldum:Kentsel alanlarda kad›n eme¤i görülmezdi. Daha çok enformel üre-

148

Page 149: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

timin bir parças› olmalar› ve üretime daha çok ev eksenli çal›flanlarolarak kat›lmalar›, Türkiye’de kad›n›n endüstriyel üretime katk›s›n›görünmez k›l›yordu. Onun için istatistikler bu kad›nlar› hesaplaya-m›yor hiçbir zaman. Kad›n›n enformel çal›flmas› ve kad›n eme¤iningörünmezli¤i, konfeksiyon sektörü özelinde bakt›¤›m›zda, bu sek-törün üretim yap›s›yla ilgili de bize önemli ipuçlar› veriyordu. Örne-¤in ben ‹stanbul konfeksiyon sanayini incelerken gördüm ki, bura-daki üretim daha çok, küçük ölçekli atölyelerde ve kay›t d›fl› üretimfleklinde yap›l›yor. Kad›nlar›n bu üretime eklemlenmesinin ard›ndada bu nedenler yat›yor asl›nda. Ben çal›flmam› yaparken ‹stanbulkonfeksiyon sanayiinde, hangi üretim biçimleri var ve kad›nlar buüretim biçimlerine, ya da o birimlere nas›l kat›l›yorlar diye bakt›m.‹lk önce büyük ölçekli iflletmeler var: Bunlar daha çok iç pazar içinüretim yap›yorlar. Alt›ny›ld›z buna verebilece¤imiz en önemli örnek.Tekstilden tutun, konfeksiyona kadar entegre tesislerde üretim yap›-yorlar ve bu üretime, kad›nlar daha çok formel iflçiler olarak kat›l›-yorlar. ‹statistiklerde hesaplanan endüstriyel iflçiler bu kad›nlar. Veihracat›n büyük miktarlarda basit ürünler üretilerek yap›ld›¤› fabri-kalar da var. Bunlar daha çok fason atölyeler de çal›flt›ran fabrikalar.Bu örgütlenmenin ve bu iflletmenin daha çok Merter’de oldu¤unugördüm. Üçüncü en önemli birim, ‹stanbul konfeksiyon sektöründefason üretim yapan ve aile eme¤ine dayanan atölyelerdi. Bence Tür-kiye’deki ihracata yönelik konfeksiyon üretiminin bel kemi¤ini buatölyeler oluflturuyor. Bir di¤eri ise evden çal›flan kad›nlar. Bir dör-düncü boyut, elbette ki ‹stanbul’un konfeksiyon sanayiinin küreselrekabetini haz›rlayan ön koflullardan bir tanesi, ucuz emek kaynak-lar›na ulafl›m. Emek yo¤un bir sektörün rekabet edebilir olmas› için,ucuz eme¤e ulafl›m›n›n sa¤lanmas› gerekiyor. Ucuz eme¤e ulaflmakiçinse, konfeksiyon üretiminin mahallelerde ve aile eme¤ine daya-nan atölyelerde örgütlenmesini sa¤lamak gerekiyordu. Bu atölyelerihepimiz biliyoruz san›yorum ki. ‹flte kalabal›k ailelerin oluflturdu¤ubirkaç erkek kardeflin ya da arkadafl›n bir araya gelerek kurdu¤u yer-ler bunlar ve bu asl›nda üretime katk› yapabilecek aile bireyinin desay›s›n›n artmas› anlam›na geliyor. Ücretsiz aile iflçisi olarak çal›flt›-rabilece¤iniz insanlar›n say›s› art›yor. Bu atölyelerin sahiplerinin efl-

149

Page 150: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

leri, anneleri ve k›zlar› bu üretimin can damarlar›n› ve asl›nda iticigüçlerini oluflturan kifliler. Ve özellikle e¤er kalifiye konfeksiyon ifl-çisi de¤ilseniz, atölye sahibinin efli ya da annesiyseniz, bu yapt›¤›n›zkatk›, hem çevreniz hem kendiniz taraf›ndan sadece bir yard›m ola-rak alg›lan›yor. Benim çal›flmam da gösterdi ki, bu kad›nlar›n buatölyelerin devaml›l›¤› ve sektörün küresel rekabetini sa¤layabilme-sinde katk›s› çok büyük. Bir taraftan atölyenin devaml›l›¤›n› sa¤l›-yorlar. Bugün bahsetti¤im eve götürülecek iflleri kendileri yap›yorlar.Temizlik ifllerini yap›yorlar. Katk›lar›n›n gerçekten çok büyük oldu-¤unu gördüm.

Türkiye’de konfeksiyon üretimi asl›nda bir taraftan da, ‘kad›nlariçin uygun’ olarak adland›r›labilecek ifller yarat›yor aile ortam›, tan›-d›klar arac›l›¤›yla. Özellikle genç k›zlar bu üretimde önemli rolleroynuyorlar ve genç k›zlar›n ilk iflleri bu atölyelerde bafll›yor. Ve bukad›nlar burada daha çok s›k› bir disiplin ve yak›n bir takip alt›ndaçal›flt›r›l›yor. Bu s›k› disiplin ve yak›n takibin sa¤lanmas› asl›nda, buk›zlar›n buralarda çal›flabilmesini, babalar›ndan ve a¤abeylerindenizin alabilmelerinin önkoflulunu da yarat›yor bir taraftan. ‹flte anne-ler k›zlar›na ifl ar›yorlar ve diyorlar ki, “aman dikkat edin k›z›ma birfley olmas›n, e¤er yanl›fl bir davran›fl›n› görürseniz mutlaka bana ha-ber verin”. Atölye sahipleri de, e¤er k›zlar iyi davranmazlarsa mutla-ka ailelerine flikayet edecekleri konusunda k›zlar› uyar›yorlar. Asl›n-da burada ortaya ç›kan flöyle bir fley var ki, hepimizin aile içinde bi-rey olarak yaflad›¤›m›z o ataerkil kontrol, bir flekilde kamusal alanageçmifl oluyor. Yani sadece özel bir kontrolden çok, kamusal alandada yaflan›r hale geliyor. fiimdi kad›nlar›n enformel çal›flmas› bir kon-feksiyon ihracatç›s› için küresel pazarlara girmesinde yaflamsal biröneme sahip. Say›lar› h›zla artan küçük atölyeler kad›nlar ve gençk›zlar için önemli bir oranda ifl imkân› da yarat›yor. Tabii ki bunugöz ard› edemeyiz hiçbir zaman. Ve bu ifl imkân›n›n karfl›s›nda buendüstri için ucuz, esnek, güvenilir ve sad›k bir iflgücü haline geli-yorlar. Kad›nlar konfeksiyon üretimine sadece iflçiler olarak da kat›l-m›yorlar bence. Sosyal iliflkinin ve sosyal sermayenin de devaml›l›¤›-n› sa¤layarak, aile iflletmelerinin ayakta kalmas›n› da sa¤l›yorlar. Fa-kat kad›nlar›n yapt›¤› bu genifl katk›lar, ataerkil iliflkiler nedeniyle

150

Page 151: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

bir flekilde görünmez k›l›n›yor. ‹statistiklere bakt›¤›m›zda bu kad›n-lar› bulam›yoruz orada. Ya da genç k›zlar›n durumunda oldu¤u gi-bi, emek piyasas›na kat›l›mda ataerkil formlara uygun ölçütler sa¤-land›¤›nda mümkün hale geliyor. fiimdi bütün bunlara tekrar dönüpbakt›¤›mda sonuçta ne olabilir? Dünya üzerinde yaflanan geliflmele-rin benzerlerinin Türkiye’de de yafland›¤›n› görüyoruz.

Kad›n eme¤i, endüstriyel üretim için önemli bir faktör olmayabafll›yor. Fakat bunun daha çok enformel alanda ve marjinal bir fle-kilde gerçekleflti¤ini görüyoruz. Onun için burada haklar, kad›nhaklar›, sosyal haklar dedi¤imiz fley anlaml› ve önemli hale geliyor.Nüfusumuzun büyük ço¤unlu¤u olan kad›nlar, üretime bu flekildekatk› yaparken sosyal güvenceden tamamen yoksunlar. Emeklilikhaklar› olmuyor. Ama hayatlar› boyunca bir flekilde hem toplumu-muzun yeniden üretimine, hem de endüstriyel üretime direkt katk›yap›yorlar. Benim bu toplant›lardan bekledi¤im; daha net taleplerüretebilece¤imiz bir platform oluflturulmas›d›r. Belki iflte bu oturu-mun sonunda, hakikaten o listede birkaç tane gerçek talep yazabil-memizi umuyorum. Teflekkür ediyorum.

ÇİĞDEM ÇİDAMLI: Biz de çok teflekkür ediyoruz Saniye Hoca’-ya. Asl›nda bilmedi¤iniz bir fley anlatmad› hocam›z. Hepimizin herdakika yaflad›¤› bir fleyi bir baflka dille anlatt›. Sab›rla dinlediniz, zor-lad›n›z. Ama çok gündelik fleyler, bu dille bu kavramlarla da tart›fl-may› ö¤renmek zorunday›z. Niye zorunday›z? Çünkü kendi iflyeri-mizde, evimizde yapt›¤›m›z birçok tart›flmay› çok tepeden, tüm dün-yaya bakarak ne olup bitti¤ini anlayacak flekilde yapmak zorunday›z.Bunu yapmad›¤›m›z zaman, yaflad›¤›m›z sorunlar› sadece kendimi-zin yaflad›¤›n› zannediyoruz. Bunlar›n kiflisel suçlara ba¤l› oldu¤unudüflünüyoruz. Hâlbuki ö¤leden sonra görece¤iz ki, dünyan›n Meksi-ka diye bir ülkesindeki bir arkadafl›m›z da ayn› fleyi yafl›yor. GüneyAfrika’daki bir baflka kad›n daha yafl›yor. Güney Do¤u Asya’daki deyafl›yor. Ve bunun niye böyle ortak yafland›¤›n› asl›nda hocam›z bi-limin diliyle bize ifade etmeye çal›flt›. Kad›nlar bilimden bugüne ka-dar uzak tutulmufllar. Bilgiden, e¤itimden uzak tutulmas›yla bilim,kad›n aç›s›ndan zor, yabanc› bir toprak oluyor. Biz bilimi, s›radan

151

Page 152: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

insanlar›n ihtiyac›n› çözecek bir araç gibi görüyorsak e¤er, bilimindilini anlamaya, onunla konuflmaya gayret göstermek zorunday›z.Tabii bilim de bizim dilimize yaklaflmaya gayret etmek zorunda.fiimdi bunu burada biraz denemeye çal›flmak için asl›nda demin ar-kadafl›m, “neoliberalizm nedir?” dedi ve Saniye hocam dedi ki: “As-l›nda sabahtan beri tart›flt›¤›m›z e¤itim, sa¤l›k, bar›nma, ulafl›m gibidevlet taraf›ndan karfl›lanan, bunlar için para ayr›lan, bütçe ayr›lanhaklar olmaktan ç›kar›lmas›d›r.” Bu k›sm›n› tart›flt›k. Bir yüzü dahavar: “Dört tane ayr› çal›flma biçimi olufluyor. Serbest bölgelerde çal›-flanlar, evde çal›flanlar, hizmetler alan›nda çok ciddi çal›flanlar, enfor-mel” denildi. Çok fazla enformel kelimesini duydunuz. Bir k›sm›n›zbelki biliyor. Bir k›sm›n›z bilmiyor. Enformel resmiyet d›fl› kay›t d›-fl›, istatistiklere yans›mayan insanlar demek. Yani bizim güvencesiz,sigortas›z, sendikas›z çal›flan insanlar kastediliyor burada ki, Türki-ye’de 16 milyon çal›flan›n çok büyük bir k›sm› enformel emek duru-munda. Bunun çeflitli biçimleri var.

fiimdi Saniye Hoca’n›n anlatt›¤› fleyi gündelik anlatabilecek ar-kadafllar›m›z var. Biraz onlar›n örnekleriyle devam edelim. Meselaserbest üretim bölgesi. Türkiye’de çok fazla bilmedi¤imiz ama yavaflyavafl, asl›nda uzunca bir -20 y›ll›k- süreçte ortaya ç›kan bölgelerbunlar. Çok kabaca ifade edecek olursak sermayenin afla¤› yukar› is-tedi¤i her fleyi yapmas›n›n serbest oldu¤u bölgeler. Ve Türkiye’dede¤il sadece, dünyan›n birçok bölgesinde özellikle yoksul ülkelerdebu tür bölgeler var. Bangladefl’te var, Güneydo¤u Asya’da var. Baflkayerlerde var. fiimdi serbest bölgede yaflanm›fl bir grevden, Nova-med’deki kad›n grevci arkadafllar; serbest bölge nedir, Novamed fab-rikas› orada ne yap›yordu, kendi durumlar› neydi, kad›nlara yönelikdavran›fllar› neydi, neden greve gittiler ve nas›l hala baflar›yla sürdü-rüyorlar, bununla ilgili bir örnek anlatacaklar bize. Buyurun arka-dafllar.

FATMA ÖZÜM (Novamed Direnişçisi-Sendika Temsilcisi):Merhabalar. Öncelikle herkesi selaml›yorum. Ben Antalya Ser-

best Bölge’de Novamed firmas›nda çal›flan ve sendika temsilcisiyim.Ben burada grevdeki arkadafllar›m ad›na hepinizi selaml›yorum ön-

152

Page 153: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

celikle. Onlar›n selam›n› getirdim. Bizim iflyeri serbest bölgede veserbest bölge de sömürünün yo¤un oldu¤u bir bölgedir. Bizim iflye-rimiz %99’un bayan oldu¤u bir iflyeri. Diyaliz makinelerine kan setiyap›yoruz. Dikkat isteyen bir ifl yeri oldu¤u için özellikle bayanlaryap›yor. Erkek personelimiz yok. Ve iflyerinde birçok, kad›n onuru-na yak›flmayan davran›fllarla karfl› karfl›ya kald›k. Bunlara maruz kal-d›k. Birçok olay oldu ve biz bunlar› tek tek anlatmak istiyoruz. As-l›nda biz iki senedir mücadele ediyoruz. Bunu buraya s›¤d›rmak çokmümkün de¤il ama k›sa k›sa söylemek istiyoruz sizlere. Bizim iflye-rinde konuflma yasa¤› var. ‹nsanlar›n birbirlerine gitmelerinin yasakoldu¤u bir iflyeri. Mesela akflamlar› ev gezmelerine bile gidemiyorkad›nlar. ‹flyerinde verim olmaz diye, verim sa¤layamazs›n›z diye,sermayenin getirisi olmayacak diye böyle uygulamalara maruz kal-d›k. Arkadafllar sabah uykulu geldiklerinde “akflam kime gittin” diyebir hesap vermek zorunda kal›yordu patronlar›m›za. Birçok bayanarkadafl›n hamileli¤inin s›raya kondu¤u bir ifl yerinde çal›fl›yoruz. Vebirçok arkadafl›m›z hamile kalmak için iflverenimizden izin almakzorunda kald›. Ve iki ay içinde hamile kalmak zorundayd›. Ve hami-le kalamazsan 250 kifli çal›flan bir firmaday›z ve düflünün art›k s›rane zaman gelecek size. Öyle bir duruma maruz kald›k. Ve bayan ar-kadafllar›m›z psikolojik olarak da kötü oldular. Bununla mücadeleettik ve flu anda 256 gündür grevdeyiz bu Alman-‹talyan sermayelibir firmada. Bizim yöneticilerimizin ço¤u Türk. Bayanlar›n bayanla-rla bir dayan›flmas› yok ama bunu baflard›k ve 83 arkadafl›m flu an-da grevde. Ve bunu bütün bayanlar istedikten sonra her fleyi yapar.Yeter ki inans›n ve istesin diyorum. Daha birçok konu var, onu daarkadafllar›m size anlatacak. Teflekkür ediyorum.

Novamed Direnişcisi: Herkese iyi günler diliyorum öncelikle.Serbest bölgede 7 y›ld›r çal›fl›yorum. Yöneticilerinin ve ço¤unlu¤u-nun bayan oldu¤u bir ifl yerinde bayanl›¤›n afla¤›lanmas› ve ikinci s›-n›f muamelesi görmesi, Türkiye’nin öbür yüzü, farkl› bir yüzü. Do-¤um olay›n›, s›raya koymak ne demek? Bundaki mant›k flöyle; hep-si bayan, herkes ayn› anda do¤um iznine ç›karsa üretimi kim yapa-cak. Bizi çileden ç›karan, sendikalaflmam›za ve greve ç›kmam›za se-

153

Page 154: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

bep, bu olayd›. Bir de ikramiye. Onu da al›r›z zaten. Alamayacak de-¤iliz. Sendika olsa da olmasa da al›rd›k. Bizi en çok çileden ç›kartansebep buydu. Bu uluslararas› bir konu oldu. Dünya platformundatart›fl›ld›. Hele bu çok komik. Dünyaya rezil olduk bu flekilde. Onund›fl›nda tuvalete gitmek de izin gerektiriyor. Listeye imza at›p, kaçdakika gidildi¤ini, neden gidildi¤ini, kad›nlar›n muayyen günlerinioraya yazmak zorunda olduklar› durumlar› da yaflad›k. Yani çok kö-tü fleyler yaflad›k. A¤›r kapitalist flartlarda çal›fl›yoruz. ‹flimiz çok a¤›r.Saniyelerle çal›fl›yoruz.

KATILIMCI: ‹nsan Haklar› Evrensel Beyannamesi’ne baflvurabi-lirsiniz.

Novamed Direnişcisi: Biz her yere baflvurduk ve Avrupa sendi-kalar›yla görüfltük. Avrupa’daki birçok sendikan›n baflkanlar› devre-ye girdi. Art›k Türkiye’deki patronumuzla da ‹talyan patronumuzlada anlaflam›yoruz kesinlikle.

FATMA ÖZÜM: Zaten bu uygulamalar› flu anda reddediyorlar.Biz sendikalaflarak, bayanlar biraraya gelerek birçok fleyi yapt›k. fiuanda pek çok arkadafl ifl yerinde çal›fl›yor. Onlar›n ailesi greve izinvermedi. Hepimiz bayan›z. Hep konufluyoruz flu anda. Babalar›n-dan, niflanl›lar›ndan bile izin alan arkadafllar var ve flu anda onlar das›k›nt› çekiyor. Fakat çal›flmak zorunda kald›lar ve ço¤unluk ifl ye-rinde çal›fl›yor. 83 arkadafl flu anda grevdeyiz. fiu anda bayanlar bafl-ka bir bask›yla çal›fl›yorlar ifl yerinde. Gerçekten bayanlar isterler vebir araya gelirlerse yapamayacaklar› yoktur. Biz birçok zorlu¤u aflt›k.Bu do¤um s›ralar›d›r. ‹flte tuvalet s›ras› flu anda uygulanm›yor. Birlikve beraberlik içinde her fley olur diyorum.

Novamed Direnişcisi: ‹lk önce merhaba diyorum ve hepinizehoflgeldiniz diyorum. Sendikan›n bize verdi¤i yetkiyle 26 Eylül 2006tarihinde greve ç›kt›k. Son hakk›m›zd›. E¤er sendika düflerse iflverenbizi orada bar›nd›rmayacakt› ve tekrar esir olarak bizi kullanmayaçal›flacakt›. Biz de yine iflverenin oyununa gelerek iflveren içeride ça-

154

Page 155: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

l›flan arkadafllar›m›za “evet” oyu att›rarak -tabi biz sendikal›yd›k, azkifli olarak- onlar “evet” oyu att›. Biz 90 kifli civar›nda “hay›r” oyu ç›-kard›¤›m›z halde flu anda grevdeyiz. 9 ay oldu, 9 ayd›r sürdürüyo-ruz ve hala iflveren elini bizim üzerimizden çekmedi. Bir sürü oyun-lar yap›yor. “‹flyerini kapat›r›m, tafl›r›m, gelin çal›fl›n” diyorlar. ‹çeri-deki arkadafllar›m›z› bile bizle karfl› karfl›ya getirdiler. ‹çeride yapt›k-lar› oyunlarla beraber bizi hala çökertmeye ve birbirimize düflürme-ye çal›fl›yorlar. Ama biz vazgeçmedik, hala devam ediyoruz. Kad›noldu¤umuz için erkek arkadafllar›m›z olsun, babalar›m›z olsun, eflle-rimiz olsun, onlar› bile bask›yla ‘gelin eflleriniz çal›fls›n’ dediler. ‹flteiçeriden bir arkadafl›m›za dediler ki, -abisi o flirkete ba¤l›yd›- “e¤erabin gelip çal›flmazsa iflten ç›kar›r›z”. O da yeni evliydi, dayanamad›.Mecburen içeri geri girmek zorunda kald›. Afl›r› flekilde bask›lara da-yan›yoruz, hala da dayanmaya çal›fl›yoruz. ‹stedikten sonra her fleyolur ama kad›nlar ezilmeye mahkum. Bafl›m›z› kald›r›p, dik tutarakda baflarmaya çal›flabiliriz. Devam edece¤iz. ‹nflallah baflar›r›z diyedüflünüyorum.

ÇİĞDEM ÇİDAMLI: Çok teflekkür ediyoruz arkadafllara. Benimbir önerim var. Türkiye’de grev yapman›n ne kadar zor oldu¤unu, -üstelik sadece patron de¤il, kendi babalar›n›n efllerinin bask›s› alt›n-da greve gitmenin ne kadar zor oldu¤unu- arkadafllar anlatt›lar. Hal-k›n Haklar› Forumu’na destek veren bütün kurumlar› Novamed’desan›yorum 6 ayd›r grevde olan kad›n arkadafllarla, -sembolik bir da-yan›flma eylemi olabilir, buna benzer bir fley olabilir, formunu bilmi-yorum- konuflmak üzere, Novamedli kad›n arkadafllarla dayan›flmaküzere bir fley yapmaya ça¤›ral›m. Foruma bu öneriyi kad›n forumu-nun önerisi olarak gönderelim, e¤er kabul ediyorsan›z. fiimdi arka-dafllar salona da söz verece¤im ama haz›rl›k yapan arkadafllar var.

KATILIMCI: Ben k›sa bir fley eklemek istiyorum. Özellikle buserbest bölgelerde ifl kanunlar› uygulanm›yor. Özellikle sermaye içinçekici olmas›n›n nedenlerinden birisi de bu. Sizin de dedi¤iniz gibiçok h›zl› art›yor serbest bölgeler. Kanunlar uygulanm›yor, iflçilerinhiçbir hakk› olmad›¤› için, sermaye için çekici bir alan k›saca onu

155

Page 156: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

eklemek istiyorum. Hiçbir flekilde kanunlar uygulanm›yor.

ÇİĞDEM ÇİDAMLI: Yine hiçbir kanunun uygulanmad›¤› alan-larda çal›flan baflka arkadafllar›m›z da var. Asl›nda onlar çok uzun za-mand›r kanunsuz bir flekilde çal›flt›r›l›yorlar, hiçbir haklar› olmaks›-z›n. Novamed fabrikas› öyle küçük bir atölye de¤il, bir çokuluslu flir-ket ve son derece bilimsel bir ürün üretiyor. Kan seti gibi son dere-ce bilimsel, asl›nda çok ciddi bir ürün üretiyor. Bu ürünü üreten in-sanlar› bile, çok usun zamand›r toplumun en alt›nda çal›flan kad›n-larla ayn› statüye getirmeye yönelik bir düzenleme serbest bölge. Bu-rada bir sürü çal›flma biçimi anlat›ld›. Bunlardan bir baflkas› ve bualanda çal›flan kad›n arkadafllar› örgütlemeye çal›flan bir giriflimin debaflkan›. Y›ld›z arkadafl, Gündelikçi Kad›nlar Sendikas› Giriflimi ku-rucusu. Gündelikçi kad›nlar asl›nda bu toplumda çal›flan iflçilerin enalt›d›r arkadafllar ve giderek toplumdaki bütün iflçilerin koflullar› on-lar›n koflullar›na yaklaflt›r›lmaya bafllan›yor. Y›ld›z arkadafltan bu ar-kadafllar›n mücadelelerini anlatmas›n› isteyece¤im.

YILDIZ AY (Gündelikçi Kadınlar Sendikası Girişimi Kurucusu):Merhabalar, ben de ‹stanbul’dan geldim, ‹mece Kad›n Koopera-

tifi’nden. Ben de gündelikçiyim, yani temizlik iflçisi diyoruz ama öy-le geçmiyor yasalarda. Yasalarda hiçbir flekilde geçmiyor. Evlerde sa-dece hizmetçi olarak geçiyor. Ben 1988’de Erzurum’dan ‹stanbul’ageldim. Okumam yazmam dahi yoktu. Kapal›yd›m. Soka¤a ç›kam›-yordum. ‹ki tane çocu¤um vard›. Onlar evdeydi, ekonomik flartlarkötü oldu¤u için çocuklar› geçindirmek de zordu. Ben evde parçabafl› ifl yapmaya bafllad›m. Evde ifl yaparken üç y›l el ifli yapt›m. Dan-tel ördüm, oya ördüm paras›yla. Çocuklar›ma katk›da bulunmayaçal›fl›yordum. Öyle bir zaman geldi ki; ‘92’de ifle bafllad›m. Bu aradaifle bafllamadan önce devrimci arkadafllarla tan›flt›m. Kitap okumayabafllad›m. Kitap okumay› ö¤rendim. Devrimci arkadafllarla tan›flt›k-tan sonra, devrimci arkadafllar bana ifl buldular. Çal›flmaya bafllad›m.92’de bir okulda aflç› olarak çal›flt›m. Orada evdeki yapt›¤›m iflle, d›-flar›daki çal›flman›n aras›ndaki fark› görebiliyordum. Yani evde tekbafl›nas›n. Kay›ts›z, güvencesiz, hiçbir hakka sahip de¤ilsin. ‹fl yeri

156

Page 157: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

daha farkl› oluyor. Toplum içinde oluyorsun. D›flar›y› görebiliyor-sun. D›flar›daki yaflam› düzeni görebiliyorsun. Kendini gelifltirebili-yorsun. Dört y›l sonra o ifl yerinden siyasi nedenlerden ayr›lmak zo-runda kald›m. Esbank Genel Müdürlü¤ü’nde genel müdürlerin özelgarsonu olarak ifle bafllad›m. 7 ay orada çal›flt›m. Orada bir genelmüdür beni görüp, be¤enip (bir bayan), evine temizli¤e ald›. Temiz-lik iflçisi olarak 97’de o eve girdim. Temizlik iflçisi olarak, yani kendievimde yapt›¤›m ifl gibi görerek o eve girdim. Para kazan›yorum.Evimin geçimini bir süre sonra bakt›m ki ben sa¤l›yorum. Yani kat-k›da bulunma de¤il, evin yükü tamamen benim s›rt›mda. Çocukla-r›m›n yükü benim s›rt›mda. Okutuyorum, evimin kiras›n› veriyo-rum. Biz hep kendimizi küçümseriz eve katk›da. Asl›nda evi geçin-diren biziz. Evi idare eden de biziz. Özgür Kad›n vard›. Özgür Ka-d›n’a gidip geliyordum. Özgür Kad›n’dan sonra ‹mece kuruldu. ‹me-ce Kad›n Araflt›rma ve Dayan›flma Merkezi. Ev eksenli çal›flan bayan-lar, bir de ev temizli¤ine giden bayanlar.

Ev temizli¤ine giderken, bizi orada kimse insan olarak de¤erlen-dirmiyor, görmüyor. Seni afla¤›l›yor, horluyor. Sana hiçbir flekildede¤er vermiyor. Her pisli¤ini temizliyorsun, yatak odas›ndan, -mah-rem yeridir yatak odas›- her pisli¤ine, banyosuna her fleyini temizli-yorsun. O insan, seni de¤erli bilmedi¤i gibi, seninle ayn› masaya otu-rup yemek de yemiyor. Bir an›m var; e¤itimci, 50-60 yafllar›nda birbayan. Ben bir gün ona ev temizli¤ine gittim. ‹çeri girerken kad›n ba-na terlik uzatt›. Giydim, kendimi tan›tt›m. Ben Y›ld›z dedim. Kad›ndedi ki, “siz di¤erlerinden farkl›s›n›z”. Kendimi tan›tmam kad›na okadar ilginç gelmifl ki benim di¤erlerinden farkl› olmam›n nedeni is-mimi söylememmifl. Tan›tmadan, s›radan insan gibi iflimi yap›p ç›-kaca¤›m. Ö¤le yeme¤i zaman› geldi. Ben temizli¤imi yap›yorum, ifli-mi yap›yorum. Beni mutfa¤a ça¤›rd›, dedi ki “sana ne yapay›m”. Bende dedim ki; gerek yok bir fley yapmaya. Yani peynir ekmek de olsaben karn›m› doyurup iflimi yapmak istiyorum. Kad›n›n peflinden suiçmeye girdim mutfa¤a. F›r›n›n kapa¤›n› açt›. ‹çinden poflet ç›kard›.Pofletin içinde alüminyum, babaannemin belki kullanmad›¤› tava,alüminyum tabak, bir kafl›k, bir çatal. Gündeli¤e giden kad›nlar›nyedi¤i kaplar› ay›rm›fl. Poflete ba¤lam›fl onun içine koymufl. Ben de

157

Page 158: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

ö¤leye kadar çal›flt›. Yaz, A¤ustos s›ca¤›... Dokuzuncu katta cam sil-dim, can›m ç›km›fl. Gelmiflim, nas›l geri döneyim? ‹yice terlemeyebafllad›m, ç›kamad›m. 19.00’a kadar evin iflini bitirdim. Büyük ev.Gittim ertesi gün beni o kad›nla tan›flt›ranla haber gönderdim -tabiigün verdi bana, falan gün gelin be¤endim sizi diye- . Dedim: “O ba-yana söyleyin, e¤itimci olmufl, kendisi insan olamam›fl. O tabaklar›ay›r›yor, bize insan muamelesi yapm›yorsa, ben onun yan›na hiç git-mem. Ben de onu insan olarak görmüyorum”. fiimdi 10 y›ld›r ayn›evde çal›fl›yorum. De¤iflik evlerde çal›flt›m. Ayn› flekilde, bir fley kay-bolur seni suçlar. Merdivenden düflersin, sakat kal›rs›n. Sosyal sigor-tan yok. Hiçbir hakk›n yok. Camdan düflersin yaralan›rs›n, ölürsün.Hiçbir baflvurabilece¤in kap› bile yok devlet dairesinde. Devlet zatenkorumaz da, nas›l koruyacak bu flartlarda bilmiyorum. Kay›ts›z, si-gortas›z, sendikas›z çal›flt›¤›m›z için çok zor flartlar alt›nda çal›fl›yo-ruz. Dubleks dairelerde 60 YTL’ye temizliyorsun, normal daireleri de60 YTL’ye temizliyorsun. Biz bunun önüne geçebilmek, o standard›sa¤layabilmek için, ‹mece Kad›n Kooperatifi’nde arkadafllarla çal›fl-malar yapt›k. Oraya gidip ifl yerini tespit ediyorlar, fiyat›n› standar-d›n› belirliyorlar. Bu ev 50’ye temizlenir, bu ev 60’a temizlenir deyip,görüflmeler yap›p, ondan sonra arkadafllara gönderiyorlar. fiimdiböyle oldu¤u zaman hem bizim aç›m›zdan daha rahat olacak, hemde iflveren aç›s›ndan da rahat olacak. Onlara da haks›zl›k oluyor.Dubleks daireyi ben temizliyorum 60 YTL’ye, küçük bir daireye gi-diyorum 60 YTL’ye. Bu haks›zl›¤› ortadan kald›rabilmek için bir sen-dika yani… Bu arada da bir gündelikçi belgeseli çekildi, o belgeseliçerisinde ben de var›m. Belgesel ‹stanbul’un birçok yerinde, art›dünyan›n da birçok yerinde gösterildi. Ben birçok yere gittim. Ora-da flöyle talepler geliyor: “Ne yapacaks›n›z? Sorunlar var, bu sorun-lar›n üzerine nas›l gidilecek?” Buradan sendika sorunu ç›k›yor. Zatenen büyük ihtiyac›m›z sendika. Bu sendikay› nas›l kurabiliriz diye,flimdi onun çal›flmalar›n› yap›yoruz. Sigortal›, tespit yap›l›p gönde-rilmesi bizim aç›m›zdan en büyük çal›flma olacak.

ÇİĞDEM ÇİDAMLI: Toparlayabilecek miyiz?

158

Page 159: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

YILDIZ AY: ‹stanbul’dan buraya kadar geldik. Temizlik iflçisiolarak bir yere gitmifltim. Oradan çok etkilenmifltim. Beni hofl görünbiraz. Hem de heyecanl›y›m bu kadar bayan›n aras›nda. Hiç bu ka-dar olmam›flt›. Biraz da derdimi gerçekten anlatmak istiyorum. ‹me-ce’nin çal›flmalar›ndan dolay› bize destek veriyorlar. Bu arada ben‹mece’ye gidip geliyorum. O sendikay› kurup hayata geçirebilirsekbizim için en do¤ru fley olacak. Tabii kad›nlar›n bir araya gelmesi,kad›nlar›n örgütlenmesi gerekiyor. Temizli¤e giden kad›nlar›n birbi-rine ba¤l› olmas› gerekiyor. Çünkü ev temizli¤ine giden kad›nlar tek-lefltirilmifl. Herkes tek tek gidiyor. Toplu halde çal›flmad›klar› için.Arada bir de rekabet var. Kimse kimseye ne kadar ald›¤›n› söylemi-yor. Öyle kad›nlar var ki, ev temizli¤ine gidiyor, ev han›m›y›m diyor,temizli¤e gitti¤ini iflten saym›yor. Ya da aileden dolay› utand›¤› içinsöyleyemiyor, baflkas›n›n evine temizli¤e gitti¤ini. Hâlbuki iflçi ola-rak, temizlikçi olarak söyleyebilir. Ama bunu daha biz, kendi içimiz-de bile yenmifl de¤iliz. Bunlar›n yasal bir flekilde yenilmesi ve statükazan›lmas›, ifl güvencesinin sa¤lanmas›, örgütlenilmesi gerekti¤ineinan›yorum. Teflekkür ederim.

ÇİĞDEM ÇİDAMLI: Evde çal›flan kad›n arkadafllar var. DeminY›ld›z’›n söyledi¤i gibi kendi yapt›¤› ifli, çal›flmadan saymayan arka-dafllar›n bir bölümü onlar ama Y›ld›z’›n konuflmas› üzerine söylene-bilir, talepler listemize eklenmek üzere. Sonuçta ev ifli yapan kad›n-lar›n iflçi say›lmamas›n›n en önemli gerekçelerinden bir tanesi, ev ifli-nin ifl say›lmamas›. Yani ütü bulafl›k, temizlik, cam silme ifl say›lma-d›¤› zaman bu, sosyal güvenlik kapsam›nda bir ifl haline de dönüfle-miyor. Dolay›s›yla bunu yapan d›flar›daki insanlar da bu haklardanyararlanam›yor. Fakat bunu çok radikal bir yerden tart›flmakta faydavar ve buna iliflkin çok radikal bir talep de isteyebiliriz. Bunu yapanbir ülke var flu anda; Venezüella. E¤er siz kad›nlar›n evde yapt›¤› ça-l›flmay› katma de¤er üreten bir ifl, gerçek ifl sayarsan›z, o zaman enalttaki insan›n eme¤inin bile sosyal güvenlik kapsam›na al›nmas› zo-runlulu¤unu da kabul edersiniz ki, Venezüella’da yap›lan fley budur.Venezüella anayasas›na göre herhangi bir kad›n›n -yani burada hepi-mizin do¤du¤umuzdan bir 15 sene sonra belki, hatta 19 sene sonra

159

Page 160: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

yapmaya bafllad›¤›m›z- ütü, bulafl›k, çamafl›r vs. gibi s›radan ifller, -iflten say›lmayan ifller- t›pk› doktorluk gibi, ö¤retmenlik gibi, çelikiflçili¤i gibi, madencilik gibi, baflka di¤er ifller gibi bir ifl say›l›yor vebu iflleri yapan insanlar sosyal güvenlik kapsam›na al›n›yor. Dolay›-s›yla biz serbest bölgelerin yasaklanmas›n›, Türkiye’nin her yerindeifl kanununun düzenlenmesini ve Türkiye’nin her yerinde bu de-mokratik, ileri ifl kanunun uygulanmas›n› talep ederken ayn› zaman-da evde çal›flan ev kad›nlar›n›n bir ifl ürettiklerini, bir de¤er ürettik-lerini, sosyal güvenlik kapsam›na al›nmas› gerekti¤ini de talep etme-miz gerekiyor diye düflünüyorum. fiimdi bunun bir baflka örne¤i,yapt›¤› ifl iflten say›lamayan arkadafllar -Dikmen’den san›yorum birarkadafl›m›z- ‹lker Halkevi’nden evde ev eksenli çal›flma yapan arka-dafllardan bir tanesi. Tam olarak ne üretiyorlar bilmiyorum ama ev-de nas›l çal›fl›yorlar, kimden al›yorlar, bunu biraz anlat›rlarsa; evdeçal›flmak, ev eksenli çal›flmak ne demek…

SİBEL ÖZCAN (İlker Halkevi): Öncelikle kendimi tan›tay›m.Ben ‹lker Halkevi Kad›n Atölyesi’nden Sibel Özcan. Biz kumafltanyaka çiçe¤i yap›yoruz. Dört arkadaflla birlikte yap›yoruz bunlar›.Arac› bir firmam›z var. Firma bize kumafl ve malzeme getiriyor. Bizsabah 09.00-15.00 aras› yaka çiçe¤ini üretip firmaya teslim ediyo-ruz. fiöyle bir karar›m›z var, çocuklar›m›z›n okulda oldu¤u saatlerdeancak bunu yapabiliyoruz. Hafta sonlar› talep olmas›na ra¤men ça-l›flmamay› prensip haline getirdik. ‹flin yo¤unlu¤unda cumartesileriçal›flmay› asla düflünmüyoruz. Dedi¤im gibi arac› firma bize malze-me getiriyor ve yaka çiçe¤i üretiyoruz. Bir amac›m›z da; gelir getir-mek d›fl›nda Halkevi’ne katk› olsun, ufak giderlerini karfl›las›n.

ÇİĞDEM ÇİDAMLI: Arkadafllar bir de san›yorum Gültepe Hal-kevi’nde ev eksenli çal›flan bir arkadafl›m›z vard›. fiimdi ona söz ver-mek istiyorum.

SERPİL YORGUN (Gültepe Halkevi): ‹yi günler hepinize. Benboncuk iflini iki seneden beri yap›yorum. Bir milyona al›yoruz, yediyüz elli bine al›yoruz. Bu, dört el geziyor. Birinci el, ikinci el, biz dör-

160

Page 161: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

düncü el. Yani bize gelene kadar 750 bine kadar düflüyor. Benim bu-nun yüzünden boynumda bezeler olufltu. Hastaland›m. Hiçbir sa¤-l›k güvencem de yok. Beyime yard›m etmek istedim, beyim çok iyibir insan. Çocu¤um okuyor, k›z›m okuyor. Boncuk ifllemek yüzün-den bafl›ma gelmeyen kalmad›. Hastaneye gittim, doktor direkt ba-na, surat›ma “kansersin” dedi. ‹ki sene iflledim o boncuklar›, eve yar-d›mc› olmak için. Bunu arkadafllar da biliyor Halkevi’nden. Tam ikisene u¤raflt›m bununla, üç seneye yaklaflt›. Ondan sonra da b›rakt›mbu boncuk iflini zaten.

ÇİĞDEM ÇİDAMLI: Peki flimdi Baflak Hocam, ben tan›m›yorumama…

BAŞAK ERGÜDER (Sosyal Araştırmalar Vakfı):Ben ev eksenli çal›flma ve kad›n eme¤iyle ilgili çal›flma yap›yo-

rum, bunun d›fl›nda da özel olarak iflçi çal›flmas› yap›yorum. Asl›n-da bu ikisi çok ba¤lant›l›. Ba¤›ms›z bir kad›n çal›flmas› yapm›yorum.‹flçi çal›flmas› içerisinde kad›n çal›flmas› yapmaya çal›fl›yorum. Önce-likle Halkevleri’ne teflekkür ediyorum. Arkadafllar, çok önemli birgün geçiriyoruz bence. Günün tamam›na kalamayaca¤›m için deflimdiden çok üzgünüm. Kad›nlar›n e¤itim, sa¤l›k, ulafl›m gibi pekçok alandaki sosyal haklar› önemli ölçüde t›rpanlan›yor. Yani bu sü-reç çok yeni bir süreç de¤il, 90’larda bafllayan bir süreç de¤il. fiöylebir örnek verirsem belki hat›rlayacaks›n›z; 70’lerde Türkiye’de gece-kondulaflma sürecini hat›rlay›n. 1980 sonras› iç savaflta göç sürecinihat›rlay›n, k›rsaldan kente göç sürecini hat›rlay›n. Ve bu süreçlerintamam›n›n asl›nda bugün konufltu¤umuz sosyal haklar›n gerilemesiile ilgili oldu¤unu düflünelim. Ben ev eksenli çal›flma ile ilgili arka-dafllar›m›z›n taleplerini örgütlenerek ve mücadele içerisinde geliflti-receklerine inan›yorum. fiöyle bir fleye belki parantez açmakta faydavar; iki tip talep var bu alanda. Birisi tamam›yla ev eksenli çal›flma-n›n ortadan kald›r›lmas›na iliflkin bir talep. fiimdi bu Türkiye gibi birülkede, özellikle bu kurulu olan düzende mümkün olabilecek bir ta-lep de¤il. Çünkü bugün bak›yoruz; Türkiye’nin en büyük sektörütekstil. Tekstil sadece Türkiye’ye de¤il, ihracat yaparak da dünyaya

161

Page 162: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

üretim yap›yor. Bu üretim nerelerde yap›l›yor? ‹stanbul’dan geliyo-rum ve ‹stanbul’da çal›flma yapt›¤›m bir alan olarak da ‹kitelli’de,Okmeydan›’nda, Ça¤layan’da bakt›¤›n›z zaman evlerin alt›nda gö-rünmeyen atölyeler vard›r ve bu atölyelerin ço¤u da ev eksenli çal›fl-man›n bir parças›d›r. Bu atölyeler çok büyük firmalara, çok büyükmarkalara üretim yapmaktad›rlar. Üretim yaparken de önemli olanbir fley vard›r burada arkadafllar. Burada hiçbir yasa geçmez. Buradanormal bir iflçi-iflveren iliflkisi yoktur. Bunu çal›flan arkadafllar çokdaha iyi biliyorlard›r. Hiçbir yasal hak, hiçbir güvence, hiçbir fleyyoktur. Burada çal›flan insanlar üzerinde çok ciddi manevi birtak›miliflkiler ve bask›lar vard›r. fiimdi bunlara literatürde prekapitalistiliflkiler deniyor, enformel iliflkiler, moral iliflkileri, arma¤an ekono-misi… Bu özetin özeti fludur arkadafllar; e¤er siz kad›nsan›z, göçle -özellikle ‹stanbul gibi- büyük bir flehre gelmiflseniz, iki tane fl›k var-d›r önünüzde: Ya iflsiz kalacaks›n›zd›r, ev kad›n› olacaks›n›zd›r ya daaileye gelir sa¤lamak üzere çal›flmaya bafllayacaks›n›z. Çal›flmayabafllarken önünüzde ciddi anlamda -sizinle birlikte ayn› bölgeye göçetmifl olabilir, daha önceden yerleflmifl olabilir-, kad›n arkadafllar›n›zvard›r, akrabalar›n›z, hemflerileriniz. Bunlar vas›tas›yla, bu a¤la pekçok yerde ifl bulabilirsiniz, ama buldu¤unuz bütün ifllerde iflçi-iflve-ren iliflkisindeki bu yasad›fl›l›k, güvencesizlik nedeniyle sizin hakla-r›n›z› araman›z›n önü kesilmektedir. Ev eksenli çal›flma, tam böylebir çal›flmad›r. Burada arkadafllar anlatt›lar, psikolojik s›k›nt›lar ya-flad›klar›ndan bahsettiler. Ço¤una flunu sormak laz›m, ben buradaçok fazla anlatmayay›m, arkadafllara bir fleyler yönelteyim, forum gi-bi yapal›m bunu. Hakikaten bir foruma dönsün. Çünkü burada aka-demik birtak›m fleyleri anlat›nca bir süre sonra, hava s›cak, herkesinkarn› ac›kt› ve herkes asl›nda yaflad›¤› fleyi anlatmak istiyor. Bu aç›-dan belki de ev eksenli çal›flan kad›nlar için önemli iki soru sormaklaz›m; bir bu ifle nas›l bafllad›n›z, yani tan›d›k vas›tas›yla m› bafllad›-n›z? ‹ki, burada hemen bafllayal›m.

KATILIMCI: Bizim aile, hepsi, bütün arkadafl çevresi, bu ifli ya-p›yor. Bir de bunu duyduk gerçekten çok üzüldük. Kad›n o abiyeyi150 milyona veriyor. Biz de düflünün yani, 6-7 milyona yap›yoruz

162

Page 163: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

onu. Birinci el, o kad›n dikiyor, bize gönderiyor. Mahalle oturuyorkad›n da terzide, Hint k›yafetleri yap›yor. 150’ye kiral›yor onlar›, sat-m›yor. Bize de 6-7’ye geliyor. Biz bunu bir duyduk, acilen ifli b›rak-t›k. B›rak›lacak bir fley de¤il mi yani düflünün.

KATILIMCI: Siz b›raksan›z da baflka yapanlar var.

KATILIMCI: Yok yapm›yorlar. Herkes b›rakt›.

BAŞAK ERGÜDER: Yapacak baflka birileri oluyor, iflsizlik tehdi-di çok yüksek. Çok ucuz ücretle çal›fl›yor kad›nlar ve kad›nlar asl›n-da bu ücretlere neden raz› oluyor? Yapt›klar› ürettikleri fleyin de¤e-rini bilmiyorlar. Yani siz flimdi biliyorsunuz 150 milyonluk bir fleyiürettiniz ama ço¤u kad›n bunu bilmiyor. ‹kincisi evde ifl yapmak boflzaman de¤erlendirmek. Yani evde otururken bir taraftan da bir fley-le u¤raflay›m diyor ama sonra uzun çal›flma oluyor… Çocuklarla il-gilenemiyorsunuz. fiimdi ikili bir fley var, biraz ondan bahsetmek is-tiyorum. Bu tip kad›n çal›flmalar›na bakarken flöyle bir ayr›m yapt›mve benim temel tezim de bu. Kad›nlar sadece üretimde sömürülmü-yor asl›nda. Bu benim özel tezim de¤il. Üretimde sömürülürken, ya-ni fabrikada çal›fl›rken ne oluyor? Daha ucuza çal›fl›yorsunuz. ‹flvere-niniz sizin üzerinizde daha ciddi bask› yapabiliyor. Çünkü baban›z,efliniz, kardefliniz çal›flman›za olumlu bakm›yor. Daha uzun saatlerçal›flabiliyor ya da evde çal›flma gibi çal›flma alanlar› yarat›labiliyor,kad›n iflleri deniyor buna. Sadece bunlar› kad›nlar yap›yor. Kad›n ifl-leri hep çok monoton hep çok tekrara dayal›, çok s›k›c›, çok uzunsaatler alan ifllerdir. Konfeksiyon mesela. Ve dikkat edin, Türkiye gi-bi ülkelerde belki Latin Amerika örne¤i de verilebilir, emek yo¤undedi¤imiz birkaç sektör vard›r. G›da gibi, tekstil gibi, yani insaneme¤inin yo¤un olarak kullan›ld›¤› bu sektörlerde hep kad›nlar is-tihdam ediliyor. Ucuz ifl gücü, bu birincisi. Ama daha da önemlisibelki, kad›nlar üzerine denetim kurmak daha kolay. Yap›lan araflt›r-malar var; kad›n iflçiler belli bir konuda ikaz ald›klar› zaman, ataer-kil iliflkilerden dolay› asl›nda çok daha çabuk ezilebildikleri içinfliddete maruz kalabiliyorlar iflyerlerinde. Çok ciddi anlamda, sözlü

163

Page 164: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

de olabiliyor, bu fiziksel de olabiliyor. Böyle bir yönü var ama birdi¤er yönü de küçük üretimde, 10 iflçiden az iflçi istihdam edenatölyede, evde çal›flmada, bu tip küçük üretimde de kad›nlar yap-t›klar› ifli ifl olarak görmüyorlar. Emekleri de¤ersizlefliyor. Bu eme-¤in de¤ersizleflmesi, görünmemesi hali kad›nlar›n kendi emekleri vehaklar›yla ilgili mücadele vermelerinin önünde de çok önemli birengel bence. Bu yüzden öncelikle yapaca¤›m›z ifli, -ev eksenli çal›fl-ma olsun ya da benzeri- sigortas›z ve güvencesiz ifli tan›mlamak la-z›m. Bunun görünür olmas›n› sa¤lamak laz›m. Bir de bu ifli yapar-ken kurdu¤umuz bütün iliflkiler var; ev hizmetlerinde -Y›ld›z Ablaanlatt›- bütün o minnete dayal›, bütün o karfl›l›kl› iliflkiler… fiimdiY›ld›z Abla dedi ki, “önüme bir tane tabak koydu, kendi kulland›¤›çatal› taba¤› benimle paylaflmad›”. Ama hâlbuki kendi kulland›¤›çatal› taba¤› da paylaflsa yine sömürülüyor, yine eme¤i sömürülü-yor. Asl›nda o iliflkiler bunlar› çok görünmez k›l›yor. Yani çok duy-gusal bir iliflki oluyor böyle çal›flma alanlar›nda. Ve kad›nlar kendi-lerine iyi davran›ld›¤›nda belli konularda “müsamaha” gösterildi-¤inde eme¤inin sömürüldü¤ünü falan fark etmiyor. Yapt›¤› ifli dezaten çok de¤erli görmüyor. O zaman buralardan bafllamak ve ya-p›n›n kendisini de¤ifltirmek laz›m.

Bir baflka önemli fley, Türkiye’de bütün bu dayan›flma iliflkileri,a¤lar›, ben flundan bahsetmiyorum, bizim burada kurmaya çal›flt›¤›-m›z iliflkilerden bahsetmiyorum. Sistemin yaratmak istedi¤i dayan›fl-ma iliflkileri var. Bütün bu a¤lar› ya farkl› bir forma çevirmemiz ge-rekiyor. Çünkü sosyal güvenlik hakk›m›z yok. Hastaneye gitsek te-davi olam›yoruz. E¤itim almak istiyoruz, alam›yoruz. Aile izin ver-miyor, aile izin verse devlet izin vermiyor. Sa¤l›k, e¤itim, ulafl›m gi-bi en temel haklar›m›z elimizden al›nm›fl. Çal›flma hakk›m›z yok.Çünkü çal›flmaya çal›flt›¤›nda da: “Ne mezunusun? Ne kadar e¤itimald›n?” sorular› geliyor. Çok ciddi bir iflsizlik var, bir sürü insan ça-l›flmak istiyor ve çal›flt›¤›m›z zaman da bu kadar güvencesiz flartlar-da çal›fl›yoruz. Öncelikle bizim eme¤imizin görünür olmas›n› sa¤la-mak bu alanda da yasal talepler gelifltirmek laz›m. Bir tanesi flu ola-bilir, dünyada çokça yap›l›yor, ev eksenli çal›flma üzerinde, ev hiz-metlileri üzerinde de olabilir. Çal›flman›n belli bir asgari ücretinin ol-

164

Page 165: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

mas›, bir ücret talebi, asgari ücret. Ve çal›flman›n yasalarca tan›nma-s›, yani günde flu kadar çal›flabilirim, haftada bu kadar, ücret s›n›r›mda budur, asgari ücret de budur. Böyle bir fley yaratmak laz›m. Ba-k›n göreceksiniz, bunu yaratmaya çal›flt›¤›m›z zaman da bu sefer ter-sinden bu alana dair fley azalacak. Yani bu bütün büyük holdingler,çok uluslu flirketler falan çok daha ucuz olan bu tip çal›flma türlerin-den faydalan›yor. Buralarda ciddi kazan›mlar elde edece¤iz ve birsonraki ad›m›m›zda, di¤er haklar›m›z› istiyor olaca¤›z. Teflekkür edi-yorum arkadafllar.

ÇİĞDEM ÇİDAMLI: Çok teflekkür ederiz Baflak Hoca’ya. Arka-dafllar bir önerim var. Benim önümdeki notlarda birkaç sözleflmeliö¤retmen, sözleflmeli sa¤l›k çal›flan› ve onun d›fl›nda asl›nda belki dekad›n eme¤inin en ac› taraf›yla ilgili sunufl yapacak iki arkadafl›m›zdaha vard›. Ac› taraf›, çünkü kad›n›n çal›flmas› dedi¤imiz zamanbunlar› tart›flmak zorunday›z. Göçmen kad›n iflçiler. Yani Moldov-ya’dan, Do¤u Avrupa’dan buraya gelip burada çal›flan iflçiler. Vedünyada, ben bunu söyledi¤im zaman arkadafllar bana hep k›z›yor,sert sert konufluyorsun diye ama, dünyada ne zaman kad›nlar dahafazla iflçi haline geldiyse, ne zaman derin yoksulluklar yafland›ysa,dünyada ne zaman büyük alt üst olufllar yafland›ysa ayn› zamandafuhufl sektörünün de ciddi geniflledi¤ini görüyoruz. Bu konuda tar-t›flmak zorunday›z.

Bir k›sa sunufl yapacak Asl›can arkadafl›m›z. Daha sonra TürkTabipler Birli¤i Merkez Konseyi’nden bir arkadafl›m›z var. Bizim deHalkevleri’nde buna yönelik çal›flmalar›m›z vard› ama bir çerçeveoluflturmas› bak›m›ndan anlaml› oldu¤unu düflünüyorum. Kad›nhekimlerin gözünden kad›nlar›n sa¤l›k hakk›n›n nas›l tan›mlanabi-lece¤ini anlatacak. K›smen fliddetle iliflkisi olan bir fley san›yorum.Biz de Halkevleri’nde yapt›¤›m›z çal›flmalarda, kad›nlara yönelik sa¤-l›k hakk› çal›flmalar›nda, kad›na yönelik fliddeti kad›n›n sa¤l›k hak-k› ihlali olarak tan›mlamaya çal›flt›k. Sa¤l›k hakk› tart›flmas›n› bir desa¤l›k hizmeti veren tafleron çal›flan arkadafllar var. Sa¤l›k hizmetininbir de o yüzünü anlatacaklar. Ve fliddet tart›flmas›na geçece¤iz. fiuana kadar iki Uluslararas› Af Örgütü temsilcisi arkadafl›m›z ve bir ar-

165

Page 166: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

kadafl daha fliddet konusunda konuflmak istedi. Bar›nma hakk› ko-nusunda Dikmen’de bir senedir süren bir mücadele var. Bununla il-gili, arkadafllar›n bir sunuflu olacak ve ayn› zamanda ‹zmir’de Eren-lercedid Mahallesi’nde sorun yaflayan ve k›sa bir sunufl yapacak ar-kadafllar var. Burada bir devlet, hükümet tart›flmas› yapm›flt›k sabaherken saatlerde. Ben de onu daha sonra tart›flabiliriz demifltim. Çün-kü bir kad›n ve siyaset bölümümüz var. Burada EKD’den (EmekçiKad›nlar Derne¤i) arkadafllar›n sunuflu var. Meksika’n›n Oaxacakentinde bir ö¤retmen grevinden bafllayan, giderek toplumun bütünkesimini kapsayan ve halklar meclisi oluflturan APPO’nun üyesi olanö¤retmen bir arkadafl›m›z var. Kad›nlar›n istedikleri, isteyebilecekle-ri bir toplumsal yönetim biçimini ve demokrasinin ne oldu¤unu bi-ze anlatacak. Daha sonra Kürt sorunuyla ilgili tart›flmaya geçece¤iz.Ve Lübnanl› arkadafllar›n sunufluyla bitirece¤iz.

ASLICAN KALFA (Ankara Üniversitesi Kadın Çalışmaları): Bi-raz tan›mlamaya çal›flaca¤›m. Öncelikle çok klifle bir bafllang›ç ola-cak ama, fahiflelikten bahsedecek olursak, tarihin en eski meslekle-rinden biri oldu¤unu söylemem gerekiyor. Belki ataerkilli¤in tarihikadar eski. Ve tarih boyunca genelevler var olmufl durumda. AntikYunan’da da var olmufl, H›ristiyanl›¤›n ilk y›llar›nda da var olmufl,Ortaça¤’da da var olmufl. Hatta o y›llarda Katolik kiliselerinin, pa-pazlar›n üstünden gelir elde ettikleri, devasa bir kazanç kap›s› oldu-¤unu görüyoruz genelevlerin. Daha sonra Sanayi Devrimi’yle birlik-te çok genifl kitlelerin yoksullaflmas›yla birlikte seks iflçili¤inin, fahi-fleli¤in çok fazla artt›¤›n› görüyoruz. 20. yüzy›ldan günümüze bakt›-¤›m›zdaysa, özellikle 70’lerden itibaren ekonomik krizler söz konu-su. Kapitalist sistemlerin yaflad›klar› büyük buhranlar var. Ayr›caSovyet sisteminin daha sonra çöküflü, özellikle 90’l› y›llarda Güney-do¤u Asya ve Latin Amerika ülkelerinde ekonomik krizler yaflanma-s›yla, özellikle seks iflçili¤i çok fazla art›yor ve fakirli¤in, yoksullu¤unzaten kad›nlaflmas› söz konusu. Tüm bunlar seks iflçili¤ini artt›ranfleyler. Ayr›ca kapitalist sistem zaten her fleyi meta olarak gören, herfleyi piyasaya açan ve kad›n cinselli¤ini de bu flekilde meta olarak pa-zarlayan bir sistem. H›zl› iletiflim teknolojileri ve küreselleflme de bu-

166

Page 167: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

nu h›zland›r›yor ama nedenleri her ne olursa olsun ben seks iflçili¤i-ne, fahifleli¤e bir sistem sorunu olarak bak›yorum. Ataerkil sisteminbir sorunu olarak, bir ürünü olarak görüyorum. Yani kapitalizm veküreselleflme sadece bize sorunun son halini aç›klamaya yetiyor.

Tan›mlayacak olursak çok aç›k tan›m›; para karfl›l›¤› seks hizme-ti sunmak yani kendi bedenini satmak veya bedenini baflkas›n›n cin-sel amaçlar› için kullan›m›na sunmak demek seks iflçili¤i. Ben özel-likle bu tan›m› kullanmaya özen gösteriyorum. Çünkü ayr›mc›l›ktanve sosyal d›fllanmadan k›smen ar›nm›fl bir terim. Bunun d›fl›nda aca-ba gerçekten bir meslek midir, bu çok fazla tart›fl›l›yor seks iflçili¤iiçin. fiüphesiz bunun bir meslek oldu¤unu söylemek gerekiyor. Amakendi özgün koflullar› içerisinde de¤erlendirmek gerekiyor. Çünküdi¤er tüm mesleklerden çok farkl›. Ve seks iflçili¤ine girme kararlar›-n›n büyük oranlarda ekonomik koflullar ve yoksulluk taraf›ndan fle-killendirildi¤ini söyleyebiliriz. Bunun d›fl›nda dünya genelinde seksiflçili¤inden oluflan örgüt ya da sendikalar var. Uluslar aras› seks ifl-çileri sendikas› mesela, çok önemli oldu¤u söylenebilir. Seks iflçili¤i-nin de t›pk› di¤er meslekler gibi bir ifl oldu¤unu ve o flekilde de¤er-lendirilmesi gerekti¤ini söylerler. Ben bu tarz bir kabulün -meslekolarak seks iflçili¤ini kabul etmenin- seks iflçilerinin haklar›n› koru-mak ve gelifltirmek amac›na hizmet etmesi gerekti¤ini düflünüyo-rum. Çok fazla çeflitleri var. Enformel, formel tart›flmas›nda gördük.Saniye Hocam da anlatt›. Formel seks iflçili¤inden bahsetti¤imiz za-man kay›t alt›na al›yor devlet ve genelevler gibi yerlerde seks iflçili¤isöz konusu olabiliyor. Fakat enformel seks iflçili¤inden bahsedece¤i-miz zaman genelevler d›fl›nda barlar, seks kulüpleri, masaj salonlar›gibi yerlerde ya da sokaklarda seks iflçili¤i yapanlar oldu¤unu biliyo-ruz. Bunun d›fl›nda yasaklanmas› ya da yasallaflt›r›lmas› tart›flmas› daçok fazla tart›fl›lan konular. Genellikle ataerkil sistemin kad›n bede-nine ve cinselli¤ine biçti¤i al›n›r sat›l›r rolü, seks iflçili¤inin meflrulafl-t›r›laca¤› gerekçesiyle yasaklanmas›n› savunanlar var. Daha çok sos-yalist ve feminist e¤ilimli olanlar bunlar. Tabii bunun yasallaflt›r›lma-s› gerekti¤ini söyleyenler de daha liberal e¤ilimler. ‹sveç’te 98 y›l›n-da yap›lan bir düzenlemeyle seks iflçili¤i yasaklanm›fl ve yakalanmadurumunda da seks hizmetlerini sat›n alan kifli cezaland›r›l›yor. Hiz-

167

Page 168: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

meti sunan kifli ise cezaland›r›lm›yor. Fakat ben her ne kadar eflitlik-çi bir perspektife sahip olsa da, feminist bir perspektife sahip olsa datek bir yasayla seks iflçili¤inin yasaklanabilece¤i görüflünde de¤ilim.Çünkü bu yap›lan çal›flmalarda da saptand›¤› gibi, sektörü çok fazlayeralt›na iten bir düzenleme. Mesela ‹sveç’te sokaktaki seks iflçili¤iazalmas›na ra¤men seks iflçili¤inin di¤er formlar› çok fazla artm›fl. ‹s-veçli erkeklerin di¤er ülkelere göç ederek seks hizmetleri sat›n ald›k-lar› da bilinir. Yasallaflt›rma perspektifi de zaten bunlara dayan›yor.Genellikle bu varsay›mlar› ileri süren taraflar›n perspektifleri, kad›n›çok da odak noktas› olarak alm›yor. Perspektif olarak daha çok er-ke¤i, toplumu ya da halk sa¤l›¤›n› alabiliyor. Ya da seks iflçili¤ininyasallaflt›r›lmas›n›n tecavüz oranlar›n› azaltabilece¤i gibi son derecesorunlu bir görüfl var. Bu da çok sorunlu bir erkeklik kurgusuna da-yan›yor. Ve seks iflçileri risklere çok maruz kal›yorlar. Sa¤l›kla ilgiliya da sosyal alanda fliddete maruz kal›yorlar. Göçmen seks iflçileri buyükü iki kat daha omuzlamak zorunda kalabiliyorlar. Bunun d›fl›n-da sosyal d›fllanma ve ayr›mc›l›¤a maruz kal›yorlar. Dünyada da seksiflçilerine dair örgütlenme örnekleri var. Asl›nda bunlar›n örgütselsöylemlerini de biraz sorunlu buldum. Ben yasaklama perspektifin-den de¤il, yasallaflma perspektifinden yanay›m; ama bunun seks ifl-çilerinin maruz kald›klar› riskleri azaltmaya yönelik olmas› gerekti-¤ini düflünüyorum. Bu mümkün oldukça endüstrinin daralt›lmas›gerekiyor. Bu tarz söylemlerin gelifltirilmesi gerekti¤ine de inan›yo-rum. Burada sözlerime son vermek istiyorum. Süreyi çok fazla aflt›m,bana söz verdi¤iniz için de çok teflekkür ediyorum.

ÇİĞDEM ÇİDAMLI: Arkadafllar bu konuyu özellikle eklemek is-tedik. Belki size çok s›k›fl›kken lüks oldu gibi gelebilir ama çok çar-p›c› bir örnek oldu¤u için, buna mutlaka de¤inmek istiyorum. Asl›n-da kad›nlar›n iflçileflmesiyle, seks sektörünün ve kad›na yönelik flid-detin iç içe geçti¤i önemli merkezler oluflmaya bafllad› dünyada.Meksika Amerika s›n›r›nda Siuda Gorez denen küçük bir kasaba varöyle. Buras› serbest bölge niteli¤indeki bir çal›flma alan›. Buradakikad›nlar sigortas›z, sendikas›z çal›fl›yorlar. Ama bir gün çal›flan, birgün iflsiz olduklar› için ayn› zamanda kentteki uyuflturucu çeteleri ve

168

Page 169: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

seks ticareti yapan çetelerin de iflçisi durumundalar. Ve flöyle bir ör-nek vereyim size; san›yorum son 3-4 senede atölye iflçisi; yani birgün atölye iflçisi olup ertesi gün fuhufl ve narkotik çetelerinin kurye-si olarak çal›flan kad›nlardan, 4000 tanesi çok vahflice biçimlerde öl-dürülmüfl durumda. Dolay›s›yla çal›flman›n güvencesizleflmesi dedi-¤imiz her yerde kad›nlar›n fahiflelefltirilmesinden söz etmek zorun-day›z. Ne yaz›k ki böyle, kimseye böyle bir fleye isnat ederek söyle-mek istemiyorum. Ama bu ikisi mutlaka paralel geliflen süreçler vebu kad›na yönelik fliddet bak›m›ndan da çok ciddi bir odak olufltu-ruyor. Çünkü asl›nda bunlar öyle masum fleyler de¤il, çok büyük ç›-kar çeteleri, çok büyük sermaye çeteleri taraf›ndan örgütlenmeyeba¤l› oluflan durumlar. Bu konu da zor tart›flabildi¤imiz konulardanbir tanesi. Ama en az›ndan dikkat çekmek gerekti¤ini düflündüm.Kad›n iflçileflmesinin bir yönü olarak mutlaka akl›m›zda tutmam›zgereken bir fley. Çok uzun zamand›r haz›rl›k yapt› Hülya, TTB Mer-kez Konseyinden arkadafl›m›z. Sa¤l›k hakk› buradaki bütün arkadafl-lar›m›z aç›s›ndan önemli bir konu bafll›¤›. Ama özel olarak “kad›n›nsa¤l›k hakk› nedir” tart›flmas›n› yapmam›z laz›m. Çünkü biz art›k ço-cuklar›m›z hasta oldu¤u için de¤il, yaln›zca kendi bedenimize sahipç›kmak için, sa¤l›k hakk› tan›m›n› yap›p pefline düflmek zorunday›z.Biraz o konuda bize ufuk yaratmas› aç›s›ndan sunuflunun son dere-ce faydal› olaca¤›na inan›yorum.

HÜLYA BİRİKEN (Türk Tabipleri Birliği):Ben teflekkür ediyorum, herkese merhaba. Beni sizlerle bulufl-

turdu¤u için de Halkevleri’ne ayr›ca teflekkür ediyorum. Ben sunu-mumu asl›nda biraz genifl tutmufltum ama ortam›n s›k›fl›kl›¤› nede-niyle baz› bölümleri atlayaca¤›m. ‹lk önce kad›n sa¤l›¤› kavram› üze-rinde durmak istiyorum. Daha sonra bunun üzerinden kad›n›n sa¤-l›k hakk›, var olan durum ve sa¤l›kta özellefltirmenin; kad›n›n sa¤l›khakk›n› nas›l etkiledi¤inin göstergelerini de sizlerle paylaflmak istiyo-rum. Asl›nda hekimlerin reçetelerini anlamak zordur. Belki sözlerimde biraz anlafl›lmaz olur, lütfen beni uyar›n. T›bbi terminoloji dilimi-ze çok yerleflti¤i için bazen fark›nda olmadan kullan›yoruz.

Kad›nlar neden korkar? Kanserden mi korkar›z? Yafll›l›ktan m›?

169

Page 170: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

Menopozdan m›? Çok do¤urmaktan ya da k›s›r olmaktan m›? fiifl-manlamaktan da korkar›z. K›r›fl›kl›klardan da korkar›z. Küresel ›s›n-madan korkar›z. Savafltan da korkar›z. Kendi dilimizde türkü söyle-yememekten de korkar›z. Susuzluktan çok korkar›z, ben çok kork-maya bafllad›m bu ara. Sigara ba¤›ml›l›¤›ndan korkar›z. ‹ntihar etti-rilmekten korkar›z. Tacizden, tecavüzden korkar›z. Evsiz kalmaktankorkar›z. Gebe kal›nca iflten ç›kar›lmaktan da korkar›z. Kenelerdenbugünlerde daha çok korkuyoruz, pikni¤e gidemiyoruz. Ben bunla-r› neden söyledim, çünkü ilk baflta bu söylediklerim kad›n sa¤l›¤›y-la ilgili nereye denk gelir diye belki kafan›zdan bir soru geçti. Çün-kü; art›k sa¤l›k, salt biyolojik nedenlerle tarif edilen bir kavram de-¤il. Sa¤l›k fiziksel, ruhsal ve sosyal yönden tam bir iyilik hali. Sosyalçevre, ekonomik ve siyasi ortam da sa¤l›l›¤› etkiliyor. Yani sakatl›kve hastal›k hali olmay›nca, sa¤l›kl› olmuyor insan. Dünyada ve Tür-kiye’de sa¤l›¤› etkileyecek do¤rudan ya da dolayl› müdahaleler kad›nsa¤l›¤› üzerinde olumlu, olumsuz sonuçlar yarat›yor. Peki kad›n sa¤-l›¤›, üreme sa¤l›¤› m›d›r? fiimdiye kadar hep kad›n sa¤l›¤› denilincedo¤urganl›k ve do¤urganl›¤a ba¤l› sa¤l›k problemleri akla gelirdi. BuCumhuriyetin ilk dönemlerinde bir millilefltirme, milliyetin devam›fleklinde kad›n›n üzerine binen bir görevdi. Çünkü Cumhuriyetin ilkdönemlerinde nüfus politikalar› ve devletin ideolojisi kad›n›n sade-ce çocuk do¤urmas› üzerine kurgulanm›flt› ve hatta 1960’lara gelin-ceye kadar çocuk do¤uran kad›nlara ayr›ca teflvik primi verilirdi. Nezamanki 1960 yasas›yla birlikte bir tak›m sosyal haklar yeniden gün-deme gelmeye bafllad›, o zaman ana-çocuk sa¤l›¤› ve aile planlamas›kavram› kendisini gösterdi. Ve arkas›ndan da günümüze gelinceyekadar yine ana ve çocuk sa¤l›¤› “aile planlamas›” olarak alg›land›. Ka-d›n sa¤l›¤› yaln›z do¤um ve do¤um sonras› bak›m olarak tarif edildi.Son 5 y›ld›r ise ‘üreme sa¤l›¤›’ diye yeni bir kavram var. Üreme sa¤-l›¤› kavram›n›n içerisine de do¤urganl›k d›fl›nda, cinsel yolla bulaflanhastal›klar, kad›n kanserleri, -son birkaç y›ld›r da hepinizin bildi¤igibi- fliddet girmektedir. Peki, asl›nda kad›n sa¤l›¤›n› neler etkiliyor?Kad›n kanserleri dedik, bir de yaflama sa¤l›kl› bafllang›çtan bahset-memiz laz›m. K›z çocuklar› hala istenmeyen gebelikler nedeni. K›zçocuklar›n›n genetik tan› yoluyla tespit edilmesi ve kürtaj› hala söz

170

Page 171: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

konusu. Yani k›z çocuklar› zaten çok geriden bafll›yorlar yaflama,sa¤l›kl› bafllang›ç anlam›nda söylersek.

Yafll›l›k ve kad›n sa¤l›¤› iliflkisi var. Örne¤in romatizmal hasta-l›klar, kemik erimeleri, yafll›l›ktaki kad›n sorunlar›. Bunlar›n mutla-ka baflka bir perspektif içerisinde ele al›nmas› gerekiyor. Sigara,madde ba¤›ml›l›¤›, genç yoksul kad›nlarda art›k birinci problem ol-maya bafllad› ve bununla ilgili önlemlerin h›zla al›nmas› gerekiyor.Kad›n›n ruh sa¤l›¤› ayr› bir konu bafll›¤›. Depresyon, anksiyete bo-zuklu¤u kad›nlarda erkeklerden 3-4 kat fazla görülüyor. Kronik has-tal›klar; örne¤in kalp hastal›¤›. Kad›n›n kalp rahats›zl›¤›ndan ölme-yece¤i gibi yanl›fl bir kan› söz konusudur. Kad›nlar›n kalp hastal›¤›n-dan ölme oran› erkeklerden daha fazla. Beslenme bozuklu¤u -ki buya zay›fl›k ya da fliflmanl›k olarak kendini gösterir- ve bunun sonuç-lar›yla u¤rafl›yoruz. Almanya’da yap›lan bir araflt›rmada, acil servisekad›n geldi¤i zaman teknolojilerin çok az›n›n uyguland›¤› ç›k›yor or-taya. Bir erkek acil servise baflvurdu¤unda, onun hastal›¤› önemseni-yor. Ama kad›n›n hastal›¤› önemsenmiyor. Çünkü rahats›zl›¤›n›npsikolojik oldu¤unu düflünüyorlar. Genç kad›nlar›n sa¤l›¤›, yeni birkavram. Çünkü flimdiye kadar yasalar›m›zda da “15-49 yafl evli ka-d›nlar›n takip ve tedavisi yap›l›r” hükmü yer al›yordu. Genç kad›n-lardan, dul kad›nlardan, evlenmemifl kad›nlardan bahsedilmez.

Sa¤l›kl›, güvenli, fiziksel çevreyi yok eden küresel ›s›nma; hepi-mizin bildi¤i bir konu ve bunun sonuçlar›ndan en çok biz etkilene-ce¤iz. Çevre kirlendi¤i ve susuz kald›¤›m›z zaman risklere en fazlaaç›k grup kad›nlar oluyor. Sa¤l›kl› mekânlar diye tarif etti¤imiz fley;asl›nda ifl yerinde, evde, okulda, yeni bir sa¤l›k program›n›n olufltu-rulmas› demek. Ve cinsiyet eflitsizli¤inden kaynakl› sa¤l›k sorunlar›,fliddet, cinsel taciz, tecavüz, namus cinayetleri ve yine intiharlar.

Ben çok bahsetmeyece¤im, biraz sonra konuflacak olan arkadafl-lar›m fliddetten bahsedecekler, ama kad›na yönelik fliddeti biz biröncelikli sa¤l›k sorunu olarak düflünüyoruz. S›k görülüyor. Dört ka-d›ndan biri fliddete u¤ruyor. Çok s›k sakat b›rak›yor ve ölümlere se-bebiyet veriyor. Tabii bunlar flimdiye kadar tan›mlanan sa¤l›k sorun-lar›yd›. Önümüzde ise kad›n sa¤l›¤› deyince küreselleflmenin getirdi-¤i bak›m eme¤inden tutun, t›bbi araflt›rmalar, t›pta kaynak aktar›m›,

171

Page 172: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

üremede yasa ve politikalar ve küresel yumurta pazar› sorunlar› var.Hepimizin yumurtalar› pazarlanacak arkadafllar. Yumurtalar dolafla-cak dünyada. Kimin çocu¤unun kimden oldu¤u belli olmayacak.Böyle bir dünya tasarlan›yor. Haz›rl›kl› olun. Ve kad›n örgütleri debunlar› tart›flmaya bafllad›. Estetik t›p, bir kad›n hakk› m›, yoksa birsan›k m›? Hepimiz k›r›fl›kl›klar›m›zdan rahats›z oluyoruz de¤il mi,itiraf edersek? Düflükler, nüfus kontrolü, feminizm ve kad›n sa¤l›¤›iliflkisi. Kad›n örgütlerinin, fliddetle bugüne kadarki mücadelesi ger-çekten çok önemli. Ama kad›n sa¤l›¤› kavram› içerisinde, fliddet d›-fl›nda da hepimizi ilgilendiren çok önemli bafll›klar var. Sa¤l›k tan›-m›n› yapt›ktan sonra, kad›n›n sa¤l›k hakk›na girmek istiyorum. Hak,kiflinin yaln›zca insan olmaktan kaynakl› ve do¤ufltan elde etti¤i vaz-geçilmez, devredilemez, ertelenemez, devletin ve di¤er kurum ve ki-flilerin kabul etmesi gereken ilkeler bütünüdür. Sa¤l›kl› bir yaflamsürdürme ve sa¤l›k hizmetleri alma hakk› olan sa¤l›k hakk› ise temelinsan hakk›d›r. Özellikle vurguluyorum. 1978 Almaata Konferans›bir hak olarak somutluyor sa¤l›k hizmetini. Burada önemli bafll›klarvar kad›n sa¤l›¤›n› ilgilendiren; ana-çocuk sa¤l›¤› ve aile planlamas›hizmetleri. Sa¤l›k hakk› varl›¤› kabulünün, bu hakk›n üreme sa¤l›¤›alan›nda da kad›nlar aç›s›ndan son derece kritik karfl›l›klar›n› görü-yoruz Kahire Konferans›’nda. Güvenli bir cinsel yaflama sahip olmahakk›, üreme yeteneklerine sahip olma hakk›, bunlar önemli bafll›k-lar. Biliyorsunuz dinsel t›pta ilk tan›mland›¤› itibariyle adet görme,tanr›n›n kad›n› bir cezaland›rma biçimiydi. Dolay›s›yla geliflmelerönemli bu anlamda. Ve 1995 Pekin Dünya Kad›n Konferans›’ndaküreselleflme ve sermayenin serbest dolafl›m›n›n, kad›n sa¤l›¤› üze-rindeki olumsuz etkileri somut örneklerle ortaya konuyor. En somutörnek de HIV (A‹DS)’dir. Bugün, dünyada kad›nlar hem hasta hemtafl›y›c›d›r. Hem de sürekli çocuklar›na bulaflt›r›yorlar hastal›klar›n›.Özellikle Afrika ülkeleri. Zengin ülkeler bu konuda hiçbir fley yap-m›yor henüz. ‹laç göndermiyorlar. O ülkelerin ilaçlar›n› üretmeleri-ne de izin vermiyorlar. 2001 y›l›nda haz›rlanan Avrupa Kad›n Sa¤l›-¤› Strateji Eylem Plan› toplumsal cinsiyet ve sa¤l›k iliflkisini belirle-yen temel faktörün kad›n›n toplum içindeki ikinci statüsü oldu¤unuda vurguluyor. Kad›n›n sa¤l›k hakk›na ulaflabilmesi için, temel ko-

172

Page 173: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

flullar› s›ral›yor. Bunlar neler? Kad›na karfl› her türlü ayr›mc›l›¤›n ön-lenmesi, e¤itim ve karar mekanizmalar›na kat›l›m, yoksullukla mü-cadele, çal›flma yaflam›na kat›l›m, bebek, yafll›, özürlü bak›m›n›n dahükümet programlar›na dahil ediliyor olmas›.

Biraz da kad›n sa¤l›¤›n›n var olan durumuyla ilgili birkaç fleysöylemek istiyorum. Sosyo-ekonomik statü, ›rk, etnik grup, engelli-lik gibi faktörler kad›nlar›n yaflad›¤› sa¤l›k sorunlar›n› fliddetlendiri-yor. Kad›nlar daha yoksullar ve bu yoksullukta yine sa¤l›¤a ulafl›m-da ciddi bir sorun bafl›m›za. Kad›nlar›n uzun yaflad›¤› söylenir sürek-li. Ama nas›l yafl›yor bu kad›n? Çileli yafl›yor. Çünkü çok fazla has-tal›k riski tafl›yorlar. Sa¤l›k hizmetlerini daha fazla kullanmak zorun-da kal›yorlar. Sa¤l›k hizmetinde nedene inilmedi¤i için,”bafl›m a¤r›-yor, belim a¤r›yor” yak›nmalar›yla karfl› karfl›ya kal›yoruz sürekli.Ama genellikle reçetelerimizi yaz›p gönderiyoruz. “Kad›nlar sa¤l›kbak›m›na zor ulafl›rlar” diyoruz. Önemli bir fley daha belirtmek isti-yorum: En son yap›lan anne ölüm h›z› araflt›rmas›, kad›nlar›n binde70’inin öldü¤ünü vurguluyor. Bu, ulusal anne raporlar›ndan ald›¤›mbir sonuç. Türkiye’de bu oran çok yüksek, hatta komflular›m›zdanbile -Irak d›fl›nda. Orada da ayr› bir savafl ortam› var bildi¤iniz üze-re- e¤itimsiz kad›nlar, e¤itimli kad›nlara oranla; iki kat fazla çocuksahibi oluyorlar. Türkiye’de yaflayan kad›nlar›n %70’i aile planlama-s› yöntemini kullan›yor ama bunlar etkin yöntemler de¤il. Hala geriçekme, planlama aç›s›ndan en yayg›n kullan›lan yöntem. Etkili plan-lama yöntemleri %20’lere falan geliyor. Kad›nlar›n %24’ü en az birkere kürtaj yapt›rm›fl. Gebeler aras›nda do¤um öncesi bak›m hizme-ti almayanlar %18.6. Bu oran, k›rsal ve do¤u bölgelere geçildikçe ar-t›yor tabii. Bir de kad›nlar nas›l hissediyor? Biz bu kadar rakamlar›ç›kar›yoruz da bunlar do¤ru mu, ya da onlarla nas›l bir iliflki var? Ka-d›nlar›n %42.5’i “bir y›l önceye göre sa¤l›m›z daha kötü” diyor. Vegenel sa¤l›k alg›lar›n›n olumsuz oldu¤unun ifade edildi¤i, bu anlam-da say›sal de¤erlerin devam›ndaki de¤erlerin de hemen hemen busöylenen alg›ya yak›n oldu¤u gözlenmifl. Statüsü çok düflük kad›nla-r›n do¤urganl›¤›n›n ne kadar yükseldi¤ini görüyorsunuz. Peki, sa¤-l›kta özellefltirme, sa¤l›k hakk›m›z› nas›l etkiler?

Özellefltirmenin as›l amac› kamudan özele kaynak aktar›m›.

173

Page 174: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

Söylenen bahaneler hep ayn›. Fabrikalar sat›l›rken de öyle diyorlar-d›. Sa¤l›¤› piyasalaflt›r›rken de “verimsiz kalitesiz hantal; daha iyi hiz-met verece¤iz, sa¤l›k ocaklar› günümüz koflullar›na uymuyor, he-kimler çal›flm›yor, hekimler i¤ne yapmas›n› bilmiyor, hekimler flöy-le, sa¤l›k ocaklar› böyle” diyorlar. Ve sa¤l›k ocaklar›n› özellefltirmeyedo¤ru gidiyorlar. Neoliberal politikalar›n sa¤l›ktaki izdüflümü bugünbizim için “Sa¤l›kta Dönüflüm Projesi”. Ve en önemlisi de birinci ba-samak sa¤l›k hizmetlerinin özellefltirilmesi, yani aile hekimli¤i siste-mi. Ve bu sistemler kaybedenleri asla kapsam›yor. Ve onlar› dahaçok kaybetmeye mahkum ediyor. fiimdi öyle bir fley ki timsah göz-yafllar› m› diyelim, nas›l bir fley diyelim, gerçekten tan›m›n› bulam›-yorum. fiimdi bu toplumsal eflitsizlikleri derinlefltiriyorlar. Asl›ndabunlarla mücadele programlar›n› da, yine bu politikalar›n sahipleriicat ediyor. Mikrokrediler veriyorlar, iflyerleri açt›r›yorlar. Bu iflyerle-rinin ço¤u da bat›yor. Yeflil kartlarla sa¤l›k sorunlar›na geçici önlem-ler almaya çal›fl›yorlar. Kad›n projeleriyle istihdam yarat›yorlar. Ka-d›nlar›n yiyecek yapt›¤› bir sürü iflletme görüyorum ben. Sonra da okad›nlar “iflletmeleri kime devredece¤iz?” diye düflünmeye bafll›yor-lar. “Haydi çocuklar afl›ya!” diyorlar, ulusal afl› kampanyas›n›n olma-s› laz›m, ne demek “haydi çocuklar afl›ya!”, bu afl›lar›n zaten yap›l-mas› laz›m. “Haydi K›zlar Okula”, “Baba Beni Okula Gönder” gibikampanyalar›n arkas› gelecek, öyle görünüyor. Sa¤l›k al›n›p sat›lanbir mal de¤il. Örne¤in bir bulafl›k makinesi almak istiyorsunuz, sonderece lüks, kapa¤› otomatik olarak aç›l›p kapanan bir bulafl›k ma-kinesi be¤endiniz, iki flans›n›z var de¤il mi? Ya paran›z yetmez, da-ha az lüksünü al›rs›n›z, ya da biraz daha bekler, elde y›kamaya de-vam edersiniz. Ama hastal›k böyle bir fley midir? “Biraz bekle, parabiriktir gel, paran yoksa öl, biraz daha hastalanma”, böyle bir fleyyok! Bu durum toplumun ve dolay›s›yla kad›nlar›n sa¤l›¤› üzerindek›sa ve uzun dönemde onar›lmaz sonuçlar do¤uruyor.

Sa¤l›¤› risk alt›ndaki gruplar›n bafl›nda kad›nlar, çocuklar, yafll›-lar, özürlüler geliyor. Bu gruplar, piyasalaflt›rman›n sonuçlar›ndanilk önce ve en çok etkilenecek gruplard›r. Bulgaristan sa¤l›kta özel-lefltirmeyle darmada¤›n olmufltur. Biraz önce sizlere baz› kad›n sa¤-l›¤› göstergeleri verdim. Çok kötü göstergeler onlar asl›nda ama bu

174

Page 175: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

piyasalaflt›rmac› mant›k kad›n sa¤l›¤›n› flu anda oldu¤undan çok da-ha geriye götürecektir. Bunun örneklerini görüyoruz. Düzce pilot ilolarak seçildi aile hekimli¤inde. Aram›zda sosyal bilimciler var. Biry›l içerisinde ald›¤›m›z sonuçlar son derece kötü. Düflükler artm›fldurumda. Aile planlamas› yöntemleri kullan›lm›yor. Kürtajlar çokfazla. Çünkü ebe ve hemflirelerin ev ziyaretleri ortadan kalkm›fl du-rumda. Çünkü onlar para kazand›rm›yor hekime. Birinci basamaksa¤l›k hizmetleri, kad›nlara sunulan birçok hizmet ücrete tabi halegetiriliyor. Bu da, önümüzdeki dönem, onar›lmas› güç birtak›m s›-k›nt›lara yol açacakt›r. Yatakl› tedavi kurumlar› taraf›ndan sunulando¤um hizmeti, toplumun baz› gruplar› için karfl›lanabilir olmad›¤›durumda rehin kalma durumlar› bizim için hiç de yabanc› de¤il. ‹s-tenmeyen gebeliklerin sonland›r›lmas› için devlete ba¤l› sa¤l›k ku-rumlar›nda yeterli hizmet verilmiyor. Kürtaj, özel sektör için önem-li bir kâr kap›s› hâlâ.

Peki, biz ne diyoruz: “Sa¤l›k hakt›r” ve bunun üzerinden eflit,ulafl›labilir, ücretsiz, nitelikli sa¤l›k hizmeti öngörüsünün hayal ol-mad›¤› bir t›p ortam›n›n, mümkün oldu¤unu söylüyoruz. Kad›n sa¤-l›¤› kavram›, yeni ad›mlanm›fl sa¤l›k sorunlar›yla karfl› karfl›ya. Sa¤-l›k politikalar› kad›n ve erke¤in farkl› sa¤l›k gereksinimleri oldu¤uanlay›fl›yla planlanmal›. Kad›n sa¤l›¤›n› iyilefltirecek politikalar gelifl-tirilmeli. Kad›n sa¤l›¤› merkezleri oluflturulmal› ya da sisteme enteg-re edilmeli. Var olan sa¤l›k ocaklar› sistemi üzerinden, kad›n sa¤l›¤›-n› ilgilendiren ayr› bölümlerin aç›lmas› mümkün. Elbette kaynak ak-tar›m› önemli. Bütçenin kad›n sa¤l›¤›na ayr›lan k›sm›n›n tart›fl›lma-s›, karar süreçlerine kat›l›m, ihtiyaçlar ve önceliklerde belirleyicilikmutlaka kad›nlar›n, kad›n hekimlerin, kad›n sa¤l›k çal›flanlar›n›n,kad›n örgütlerinin bu politikalar belirlenirken içinde olmas› gereki-yor. “Bedenimiz bizimdir!” bir zamanlar›n ünlü slogan›yd›. ‹nsan gü-cü planlamas› ve e¤itimi, gerçekten hekimlerin e¤itimini gerekiyor.

Biz TTB Kad›n Hekimleri Kad›n Sa¤l›¤› Kolu olarak, Türkiye’de-ki hekimlerin fliddete karfl› tutumunu araflt›ran bir çal›flma yap›yo-ruz. Belki daha sonra sizlerle de paylafl›r›z bunu. Temel sa¤l›k hiz-metlerinin ücretsiz olarak ve kad›nlara yaflad›klar› yerde ulaflt›r›lma-s› gerekiyor mutlaka. Anne ölüm h›z›n›n düflürülmesi, acil do¤um

175

Page 176: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

hizmet sistemlerinin kurulmas›, ev ziyaretlerinin devam›, kad›n›nstatüsünün yükselmesinde ve hakkaniyet yaklafl›m›n›n sunulan hiz-metlerde göz önünde bulundurulmas›n› ve kad›n sa¤l›¤›nda ihmaledilen hususlar›n önceliklerin belirlenmesi, alt yap›n›n oluflturulma-s›, eflitsizliklerin giderilmesi, en önemlisi de; sa¤l›¤› hak olmaktan ç›-kar›p piyasalaflt›ran politikalarla mücadele önemlidir, diyorum. Te-flekkür ediyorum.

ÇİĞDEM ÇİDAMLI: Arkadafllar salona söz vermeyece¤im bukonuda. Çünkü bu konuda ciddi bir sunufla ihtiyaç vard›. Kad›n sa¤-l›¤› aç›s›ndan sa¤l›k hakk›n›n tart›fl›lmas›na. Çok k›sa sa¤l›k hakk›mücadelesinin bir baflka önemli bilefleni var. Tafleron flirketlerde ça-l›flan sa¤l›kç› arkadafllar. Onlar›n gözünden kad›n sa¤l›k tafleron ça-l›flanlar› kad›nlar›n durumlar›n› ve nas›l örgütlendiklerini çok k›sacarica edece¤iz.

DEV SAĞLIK-İŞ / Kocaeli: Arkadafllar öncelikle merhaba. BenKocaeli Üniversitesi T›p Fakültesi’nde tafleron firmas›nda çal›fl›yo-rum, kad›n do¤um bölümünde. Bizim oradaki çal›flma stili çok fark-l›. Kad›nlar ve erkekler. Yar›s› kad›nsa, yar›s› da erkek oluyor. Bu du-rumda da kad›nlar daha çok çal›flm›fl oluyor. Orada hemflireye yar-d›mc› oluyorsun. Doktora yard›mc› oluyorsun. Zaten kendi iflin ba-fl›ndan aflk›n. Yetmiyor, bir de eve geliyorsun, evde ifl güç. Bir de ge-ce çal›flt›¤›m›z için, çok daha zor oluyor. Tafleronda çal›flt›¤›m›z içinher türlü konuda çal›flan insanlar var. Bizim orada hakk›m›z çok ye-niyor. Çal›fl›yoruz ama kat kat fazlas›n› çal›flt›¤›m›z halde hak etti¤i-mizi alam›yoruz, y›ll›k izinlerine varana kadar. Gerçi bizim oras› öy-le bir fley ki, benim gibi çeneli olanlar izin alabiliyor herhalde. Eflim-le birlikte çal›fl›yoruz orada 8 y›ld›r. Geçen sene ben üç hafta izin al-d›m, eflim 14 gün ald›. Adamdan ses ç›km›yor. Bu sene de ayn› fley-ler devam edecek. Yani ben böyle diyorum, bizim üniversitede 20 ta-ne delegemiz var. Tek bayan benim. Keflke 10 tanesi bayan olmufl ol-sa, hepsini örgütlemifl olurduk. Mesela 350 tane eleman varsa, 240tane üyemiz var. Geri kalan bayanlar çekimser davran›yor. Neden deiflsizlik, yaflla ilgili problemler…

176

Page 177: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

ÇİĞDEM ÇİDAMLI: Teflekkür ederiz. fiöyle bir not geldi salon-dan. Böyle notlar gönderirseniz anlaml› olur arkadafllar. “5000’inüzerindeki nüfusu olan mahallelerde sa¤l›k oca¤› olmas› gerekiyor.Ancak benim yaflad›¤›m mahallede sa¤l›k oca¤› yoktur” demifl Ok-meydan› Mahmut fievket Pafla Mahallesi’nden bir arkadafl›m›z. De-min Hülya Hoca’n›n bahsetti¤i kad›nlar›n sa¤l›¤a eriflememesi koflul-lar›n›n tabi en önemli koflullar›ndan bir tanesi böylece ortadan kalk-m›fl oluyor. Çukurova’dan Dev Sa¤l›k-‹fl Sendikas›’ndan gelen arka-dafl›m›z örgütlenme biçimlerini çok k›saca anlat›rsa, sa¤l›k hakk›n-dan fliddetle ilgili tart›flamaya geçmek istiyorum.

DEV SAĞLIK-İŞ / Adana: Çok k›sa tutabilecek miyim bilemiyo-rum ama. Çünkü k›sa de¤il asl›nda.

Dev Sa¤l›k-‹fl’in Çukurova Üniversitesi’nde örgütlenmeye baflla-mas› yaklafl›k 1.5 y›ld›r sürmekte. Bu 1.5 y›l esnas›nda birçok zor-luklarla karfl›laflt›k. Bu zorluklar› anlatmadan önce, k›sa bir flekildek›saca konu bafll›klar›na de¤inmek için notlar alm›flt›m. Toplumunyar›s›n› oluflturan biz kad›nlar, çal›flma hayat›nda da birçok zorluk-larla karfl›laflmaktay›z. Çal›flma hayat›nda anne olan kad›nlar dahafazla sömürülmekte ve daha çok üretim yapmaktad›r. Anne olan ka-d›nlar›n çok fazla üretti¤i istatistiklerle ortaya konmufltur. Kad›nlarTürkiye’de kad›n olman›n a¤›r koflullar›n› tafl›d›klar› için, iflini kay-betme korkusuyla ve evi geçindirme, çocuklar›yla iyi bir yaflant› sür-dürme sorumluluklar›n› tafl›ma korkusuyla, sendikalaflmadaki ör-gütlenmede geri durmaktad›r. Çünkü elindeki iflini de kaybetmek is-tememektedir. Bunun ikinci bir nedeni de efllerinden bask› görmele-ri. Bu örgütlenme esnas›nda gördüler. Efllerinden, babalar›ndan bas-k› gördüler. Çünkü onlar daha iyi biliyorlard›, onlar›n dedikleriniyapmak zorunda kald› kad›nlar›m›z. Sa¤l›k alan›nda çal›flanlar›n ya-r›s›ndan fazlas› kad›n olmakla birlikte, bizim yönetim alan›nda sen-dikalarda çal›flanlar kad›n olmakla birlikte, ço¤unlukta yönetenlerkad›n de¤il. Bu, toplumun di¤er kademelerinde de tabii sa¤l›k ala-n›nda, siyaset alan›nda ve di¤er alanlarda ayn› flekilde görülmektedir.

Kad›nlar›m›z›n örgütlenmede de çok iyi bir potansiyele sahip ol-du¤unu toplumun her kademesinden insanlar bilmektedir asl›nda.

177

Page 178: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

Bu örgütlenme esnas›nda, örgütlenmenin önünü k›rabilmek için;önce kad›nlar›m›z›n ifllerinde de¤iflikli¤e gidildi. Bunlardan bir ör-nek de benim. Benim iflime son verilerek bu ifle baflland› ve örgüt-lenmenin önü kesilmek istendi. Önce bir uyar› mesaj› fleklinde gön-derdiler. Daha sonra bilgisayarlar kapat›larak, ifl yapma olanaklar›ortadan kald›r›larak, iflime son verildi. 1.5 ay kadar bu flekilde diren-dikten sonra, bizim sendikadan istifa etmemizi ve hak arama müca-delemizden vazgeçmemizi istediler. Vazgeçseydik ç›k›fl›m›z verilme-yecekti tabii ki. ‹flimize son verilmeyecekti. Bu da kad›nlar›m›z›n azda olsa örgütlenme içerisinde bulunmufl olmas›n› ve kad›n›n gücü-nün görüldü¤ünü göstermektedir. Öncelikle kad›nlara bask› uygu-land›¤› ve ç›k›fl verildi¤i için, ben diyorum ki; herhalde kad›n›n gü-cünden çok çekindiler. Öncelikle kad›nlardan bafllayarak, uyar› vebozguna u¤ratma çabas› içerisine girdiler. Bu tabii ki patronlar›n yada oradaki yöneticilerin bizi sevmedi¤i veya iflimizi be¤enmedikleriiçin de¤il, bu sistemin bir getirisidir diye düflünüyoruz. Sistemin birgetirisidir tabi ki. Az önce de arkadafllar›n belirtti¤i gibi kamu kesi-minden özellefltirmeye do¤ru bir geçiflin bir örne¤ini biz görüyoruzayn› zamanda. Kamu kesiminden özellefltirmeye do¤ru geçifl son y›l-larda h›zland›. 9 y›l önce kamu kesimi kendi içinde küçük küçük ta-fleronlafl›yordu. Kimisi memur, kimisi iflçi, kimisi kapsam-içi, kap-sam-d›fl› fleklinde yap›l›rken, kanun bunlara izin vermedi¤i için, da-ha sonra bu insanlar› özel flirketlere geçirerek örgütlenmesini önle-mek amac›yla parça parça flirketlerde gösterdiler. Amaç örgütlenme-nin önünü kesmekti ve bu son 4 y›lda daha da h›zland›. Güvensizçal›flma, bizleri özel flirketlerle muhatap etti. Böylelikle kamunun ifl-çiler üzerindeki sömürüsü de¤il de özelin iflçiler üzerinde sömürüsüortaya ç›kt› büyük ölçüde. Örgütlenme esnas›nda yap›lan bask›lar,hak arama kültürünü ö¤renmifl insanlar›n bile geri çekilmesine vesendikalardaki direniflin y›k›lmas›na neden oldu. Çünkü ellerindekivar olan ifli de kaybetmek istemiyorlard›. Özellikle kad›nlar›m›z, ke-sinlikle ifllerinden olmak istemiyorlard›. Erkeklerimizin bu konudadaha cesur olduklar›n› gördüm. Çünkü kad›nlar›m›z, sorumlulukla-r› kendi omuzlar›nda hissettikleri için bu tür fleylerden kaç›n›yorlar-d›. Teflekkür ediyorum. Bir de flunu söylemek istiyorum. Atatürkü-müzün kad›nlar›m›za dair söyledi¤i bir sözü de söylemeden geçeme-

178

Page 179: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

yece¤im: “fiuna kani olmak laz›md›r ki yeryüzünde gördü¤ümüz herfley kad›n›n eseridir” demifl Mustafa Kemal Atatürk.

İLKNUR BİROL: Devrimci Sa¤l›k-‹fl Adana Çukurova Üniversi-tesi’nden bir temsilci arkadafl›m›z sa¤l›k alan›n›n piyasalaflt›r›lmas›-n›n sa¤l›k çal›flanlar›n› hangi biçimlerde etkiledi¤ini ve ne tür güven-cesiz çal›flt›rma koflullar›nda çal›flt›klar›n›, bu çal›flt›rman›n ana aya-¤›n› da kad›n emekçilerinin oluflturdu¤unu anlatt›. Tafleron sistemiy-le ucuz emek gücü olarak sa¤l›k sisteminde bir çal›flan olarak yeralan kad›nlar›n, sendikal örgütlenmede ayn› aktiflikle içinde bulun-mas› ve örgütlenmenin içine tafl›nmas› sendikal örgütlenmenin debir sa¤l›k hakk› örgütlenmesi kapsam› içerisinde de¤erlendirilebil-mesi, önümüzdeki günlerde yine çokça tart›flaca¤›m›z ve birbirinibesleyen, birbiriyle iliflki halinde olan haklar olarak tan›mlayaca¤›-m›z bafll›klar olarak duruyor. fiimdi burada hepimizin bir yan›ylasöyleyecek sözünün oldu¤u, kad›na yönelik fliddete, bir sa¤l›k hak-k› olarak fliddete ve oradan da ba¤layarak ülkemizde kad›na yönelikfliddetin biçimlerini tart›flmaya devam edebiliriz.

179

Page 180: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere
Page 181: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

2. Oturum

Anadolu’da Kızkardeş Olmak

ÇİĞDEM ÇİDAMLI: Arkadafllar a¤lamayaca¤›z, bu sorunu hepberaber burada tart›flaca¤›z. Tam da savafl›n tehdidini ülkemizin üze-rinde hissederken, binlerce y›ld›r kardeflçe yaflad›¤›m›z insanlarlaaram›za düflmanl›k tohumlar› ekilmeye çal›fl›l›rken, her iki taraf›nkad›nlar›; Türk ve Kürt kad›nlar› olarak, k›z kardefller olarak, birbi-rimizin ellerini yeniden tutman›n yollar›n› arayaca¤›z. Milliyetçili¤in,militarizmin ortak kurtuluflumuzun önüne bir engel olarak ç›kmas›-na nas›l engel olaca¤›m›z› tart›flaca¤›z. A¤lamayaca¤›z, bu konuda negibi çareler üretebilece¤imizi tart›flaca¤›z hep birlikte; çünkü bugünekadar kad›nlar hep a¤lad›. Bundan sonra da kad›nlar›n hep a¤lama-s› bekleniyor. A¤lamayaca¤›z, gözyafllar›m›z› içimize ak›taca¤›z vemilitarizmi, savafl› bize dayatan, milliyetçili¤i dayatan insanlar›n yü-züne bar›fl›n mümkün oldu¤unu, yeniden kardeflleflmenin mümkünoldu¤unu a¤lamadan hep birlikte hayk›raca¤›z. Buyurun.

SAADET ÇAÇAN (Barış Anneleri İnisiyatifi):Tüm bar›fl anneleri ad›na hepinizi sayg›yla selaml›yorum, hepi-

nize hofl geldiniz diyorum. Anneler, bac›lar, sabahtan beri sizi duy-dum. Okumam yazmam yok; ama hepsini beynime kaydettim. Amaonlar›n hepsi bar›fla ba¤l› fleylerdir. Bar›fl gelmeden bunlar›n hiçbiriolamaz. Kad›n› yine fliddet parçalar, kad›n› her yönden parçalar. An-neler! Ben bir ana olarak, bütün annelere sesleniyorum: Meydana

181

Page 182: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

ç›ks›nlar! Ne yap›yorsunuz, kardefli kardefle öldürtüyorsunuz! Be-nim o¤lum iki ay önce öldü. 11 senedir görmemifltim. Cenazesinigöreyim dedim, onu da göremedim. Peki, benim o¤lum bu ülkeninçocu¤u de¤il miydi? Bu vatan›n çocu¤u de¤il miydi? Bütün annele-rin yüre¤i birdir. Gözyafllar› da birdir. Ta 4 Nisan’da televizyondao¤lumun foto¤raf›n› gördüm. Foto¤raf›n› gördü¤ümde tan›yama-d›m, çünkü 11 senedir görmemifltim. Kalkt›m, ta fi›rnak’a gittim.“Ölen benim o¤lum” dedim. Zaten ümidimi kesmifltim; “Madem kiöldürmüflsünüz bari cenazemi verin” dedim. Onu da vermediler, ikicenaze gösterdiler. Ben de bir ana olarak unutmam›flt›m. Dünyayageldi¤i zaman burada bir ben vard› (eliyle benin nerede oldu¤unugösteriyor). Foto¤raf›n› bana gösterdiler, Allah flahidim ki bir lekekan o benin üstüne gelmemiflti. Dedim “benim o¤lumdur”. “DNAtestini bahane etmeyin, benim o¤lumu verin” dedim. Vermediler. ‹kiayd›r DNA testi tuttular, daha haber gelmemifl. Biliyorum hepsi ba-haneydi. Vermediler. Neden? Bütün asker annelerine sesleniyorum:Kimin çocu¤u ölüyor? Annelerin çocu¤u ölüyor! Baz›lar›n›n çocu¤uölmez, onlar k›rm›z› koltukta oturuyor, maafl›n› al›yor. Kimin çocu-¤u askere gidiyor, ölüyor? Kardefl kardefltirler. Benim bir o¤lum as-kerdeydi, bir o¤lum gerillayd›. Geçen sene büyük o¤lum askeri bi-tirdi, küçük o¤lum gelemedi. Benim o¤lumun suçu neydi de gitti?Bask› alt›nda gitti. Benim o¤lumun tek suçu Nevroza gitmekti. ‹nanki Nevroza gitti bir daha gelmedi. Karakolda o¤lumu arad›m arad›m,bulamad›m. “Ben isyana kalkaca¤›m.” dedim, “ben o¤lumu bulma-dan gidemem.” Gittim, banyo gibi, su dolu bir yer idi. Bir sivil polisbile yoktu. Çeflit çeflit, acayip vard› orada. Bir havuz vard›, içinde iç-ki vard›. Bir fleyler yiyorlard›. 9 kifliyi o banyoya koydular. ‹çeriyezorla girdim. O¤lum beni gördü, emekliyordu, 16 yafl›ndayd›, küçü-cüktü daha. 4 ay cezaevine koydular. 4 ay sonra ç›kt›. Çocuk dediki, “demek ki bu dünya böyle dünyad›r. Biz Kürtler böyle ezilmekiçin yafl›yoruz. Niye yafl›yoruz? Korkudan olabilirdi, bask› alt›ndaolabilirdi, tehdit alm›fl olabilirdi. O¤lum bir bayram›n ikinci günün-de kaybolup gitti. Gitti, 11 sene gözüm inan ki camda kald›. Her ano¤lumun karfl›ma ç›kaca¤›n› sand›m. Sokakta yürüdüm, karfl›ma ç›-kacak sand›m. Her an öldüm, tansiyon hastas› oldum. Bir sürü has-

182

Page 183: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

tal›k tuttu. Canevimden vuruldum. Bulamad›m. ‹flte, böyle buldum,onu da vermediler. Analar, baz› kifliler diyor ki size maafl verece¤iz.Cenazesini getiriyorlar, gömüyorlar. Kokluyorlar, diyorlar ki “vatansa¤olsun”. Benim çocu¤um vatan›n çocu¤u de¤il miydi? O da vata-n›n çocu¤u, di¤eri de vatan›n çocu¤u. Binlerce köy boflald›. Benimköyüm de boflald›. Sabah saat 5’e kadar bombard›man alt›nda kal-d›k. Bir aile; 6 çocuk, babas›, kad›n da hamile… Bunlar› inan ki flifl-le, tankla, topla öldürdüler. Sabah geldiler, bütün millet ah›ra girdi.Tek kifli, evinde, hastayd›. Onu da ald›lar götürdüler, öldürdüler.“Bir flehit verdik, bir terörist öldürdük”. Terörist kimdir, köylüdür!“Vatan bölmek” dedi, vatan nereye gidecek? Nereye gidecek? Baflkabir ülke de¤ildi ki gidecek. Bütün Türkiye’yi katil edecek, Türki-ye’nin üstünde oturacak. Biz de bu vatan›n içinde yafl›yoruz. Türki-ye’de bar›fl, kardefllik içinde, birlik beraberlik yaflamam›z› istiyoruz.Lütfen! Bütün annelere sesleniyorum. Yeter art›k! Bu hepimizin ka-p›s›n› çalacak. Bugün benim kap›ma, baflka askerin kap›s›na gelmifl,yar›n baflka analara da gelir. Biz a¤lam›fl›z, biz ac›y› görmüflüz, bafl-ka annelerin görmesini istemiyorum. Benim düflüncelerim böyledir.

YILDIZ AY:Ben de tekrar merhaba diyorum. Bir asker annesi olarak,

Türk’üm, Kürt de¤ilim. Ama Türk’üm demekten de utan›yorum.Çünkü bu topraklarda benim arkadafllar›m›, benim dostlar›m›n ço-cuklar›n› katlediyorlar. Benim çocu¤umla onun çocu¤unu karfl› kar-fl›ya getiriyorlar. Bunun sorumlular› tepede otururken, ac›lar› çekenanalar oluyor. Benim çocu¤um Bingöl da¤lar›nda askerlik yaparkenölseydi, ne için ölecekti? Vatan için ölecekti. Vatan nereye gidiyordu,bilmiyorum. Vatan oldu¤u yerde duruyor. Birileri ceplerini doldur-mak için vatan diye tutturuyorlar. Bu vatan Türklerin oldu¤u kadarKürtlerin de. Kürt halk›n› verdi¤i mücadeleden dolay›, Bar›fl Annele-ri’nin gördü¤ü ac›lardan dolay›, elimden geldi¤i kadar yanlar›nda ol-maya çal›fl›yorum. Çünkü ben de bir anneyim, ben de onlar›n ac›la-r›n› paylafl›yorum. Asker annelerinin de ac›lar›n› paylafl›yorum. Amaasker anneleri ç›k›p da; “Vatan sa¤olsun!” dediklerinde ben gerçektenutan›yorum. Vatan›n bir yere gitti¤i yok. Vatan›n bölündü¤ü yok.

183

Page 184: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

Bizleri bu duruma getirenler utans›n. Bu vatan›n bafl›nda olanlar›nhangisinin çocu¤u ölmüfl? Politikac›lardan kimin çocu¤u ölmüfl?Cumhuriyetçilerin hangisinin çocu¤u ölmüfl? Bizim çocuklar›m›z›kullanmas›nlar!

ÇİĞDEM ÇİDAMLI: “A¤lamayaca¤›z” dedik. Gözyafl›n› kolayak›t›r kad›nlar. Kad›nlar olarak, düflmanl›k tohumlar›n›n ekilmeyeçal›fl›ld›¤›, karfl›l›kl› her türlü milliyetçili¤in gelifltirilmeye çal›fl›ld›¤›,ülkenin böyle bir zor ve fliddet sopas›yla idare edilmeye çal›fl›ld›¤›,insanlar›n kamplara bölünmeye çal›fl›ld›¤› yerde, bütün kad›nlar ola-rak bir fleyi hayk›rmam›z laz›m Anadolu topraklar›ndan. Bizim göz-yafllar›m›z kardefl, ac›lar›m›z kardefl. Hiç kimsenin gücü bu kardefl-li¤i bozmaya, bir arada yaflamam›z› engellemeye yetmeyecek.

De¤erli arkadafllar, sevgili kad›nlar, ülkenin bu en önemli soru-nunu her gün televizyonlarda, çeflitli aç›k oturumlarda, çeflitli uz-manlar›n dilinden dinliyoruz. Siyaset çözüm bulma iflidir. Siyasetinkendisinin anlam› budur zaten. Sorun vard›r, soruna iliflkin bir çö-züm üretirsiniz, o soruna iliflkin siyasetin ad› olur o. Siyaset budur.30 y›ld›r süren, onlarca y›ld›r süren bir sorunu “siyasetçiyim” diyegezinenler çözmüyorsa, bu ülkede baflka ne yapacaklar? Bunun kay-b› insan. Sayd›¤›m›z boncuk de¤il, insan. Üst üste koydu¤unuzdada¤lar ediyor. Gencecik evlatlar›m›z gidiyor. Gencecik o¤ullar›m›zgidiyor. Askerler gidiyor, da¤dakiler gidiyor. Bu sorun çözülemez birsorun de¤il. Bu sorun Türkiye içinde bir kardefllik ölçüsü, bir kar-defllik ilkesi yarat›larak çözülebilir bir sorun ve kardeflli¤in mayas›kad›nlarda. En kolay elele tutuflanlar kad›nlar. Tahriklere en az ka-p›lacak olan kad›nlar. Çünkü kad›nlar, ö¤le vakti, ö¤leden sonra tu-zu bitti¤inde, tuz istedi¤i yan komflusuyla düflmanlaflt›r›lamaz.Onun gelene¤ine, görene¤ine sayg› duyan, kültürüne sayg› duyankad›nlar› düflmanlaflt›ramazlar. Bu kad›nlar birbirine düflman ola-maz. Kad›nlar›n birbirine düflman olmad›¤› yerde, hiçbir fley parça-lanamaz. Ama bunun için çizginin, o en tepede siyaset yapanlar›nkarfl›s›nda en gür sesimizle hayk›rmam›z laz›m. Hiç kimse bu k›zkardeflli¤imizi bozamayacak. fiiddet ve savafl yoluyla, zor yoluyla,bask› yoluyla, siyasetin tek yönteminin bu oldu¤una bizleri inand›r-

184

Page 185: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

maya çal›flanlara söyleyece¤imiz tek bir fley var: Bu ülkede bar›fl›n vekardeflli¤in en önemli garantisi bizlerin k›z kardeflli¤idir.

Peki, savafl bizim duygular›m›z› m› ortadan kald›r›yor yaln›zca?Savafl bizim hayatlar›m›z› da çökertiyor. Y›llard›r süren, en önemlikayb› insan olan bu süreçte bizler baflka türlü etkilenmiyor muyuz?Bu sorunu çözmemekte ›srar edenler, sorunu görmemekte ›sraredenler, baflka bir fleyler mi kazan›yor acaba bundan? Baflka tür ç›-karlar› m› var acaba bundan? Baflka tür büyük planlar›n bir parças›olarak m› uyguluyorlar bunu? fiiddet ve zor devam etti¤i sürece, bi-zim her gün vergilerimizden ak›tt›¤›m›z o büyük bütçenin çok bü-yük bir bölümü silaha gidiyor. Bu önemsiz gibi gelebilir insan can›-n›n yan›nda. Ama bütçenin içinden yar›s›n› gönderdi¤inizde, öbüryar›s›yla siz e¤itimi paral› almak zorunda kal›yorsunuz. Daha düflükücretle çal›flmak zorunda kal›yorsunuz. Hastane kap›lar›nda ölmekzorunda kal›yorsunuz. Yoksullafl›yorsunuz, giderek daha da yoksul-lafl›yorsunuz. Savafl naralar› atanlara bunlar› hat›rlatmam›z laz›m. Onedenle bizi yoksullaflt›ramazs›n›z, bizi insanl›¤›m›zdan ç›karamaz-s›n›z, bizim kardeflli¤imizi bölemezsiniz, biz öyle bir Türkiye istiyo-ruz ki; buras› kardeflli¤in ülkesi olacak, fluradan Kibele bize bak›yor,biz Kibele’nin torunlar›y›z. Kardeflli¤imizi, k›z kardeflli¤imizi hiçbirfley bozamayacak. Bu planlar›n hepsi bofla ç›kacak.

KATILIMCI: Bizler Dikmen Vadisi’nde Kürt’ü, Türk’ü, Alevi’si,Sünni’si… Biz hepimiz yan yanay›z, bu ülkenin vatandafl›y›z. Benbuna kat›l›yorum da, ç›karlar ortaya geldi¤i zaman… Alevilerin ar-kas›ndan at›p tutuluyor, Kürtler flöyle böyle deniyor. Biz bu mahal-lede 20-25 y›ld›r yafl›yoruz. Bizim aram›zda hiçbir sorun yok. Bizkomfluyuz, çocuklar›m›z bir arada büyüyorlar. Her türlü fleyimizipaylafl›yoruz ama ç›karlar ortaya geldi¤i zaman -tabi bu devletin di-¤er kademelerinde de böyle- biz bunu flahsen yaflad›¤›m›z için…“Onlar ideolojik” denildi, “Alevilerin arkas›na tak›lmay›n” denildi.Buna benzer fleylerle insanlar› birbirine düflman etmeye çal›fl›yorlar.Bunlar›n da ç›karlar› var. Teflekkür ederim.

ÇİĞDEM ÇİDAMLI: Bir arkadafl›m›z bu konu hakk›nda bir su-nuflla bize katk›da bulunacak. Sevgili Handan Ça¤layan.

185

Page 186: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

HANDAN ÇAĞLAYAN (yazar, sendika uzmanı):De¤erli arkadafllar hepinize merhaba. Asl›nda iki tane anneyi

dinledikten sonra ve arkas›ndan da Dikmen Vadisi’nden gelen sev-gili arkadafl›m›z› dinledikten sonra k›zkardefllik üzerine söylenecekçok fazla söz kalmad› diye düflünüyorum. Ama Çi¤dem söz etti, “ç›-k›p konufl” diye, dolay›s›yla ben de görevimi yerine getirece¤im.Ad›m Handan, sendika uzman›y›m. Kürt kad›nlar›n›n politik kat›l›-m› üzerine çal›flmalar›m oldu. Bu konuda bir tane de kitab›m var.fiimdi bu oturumun bafll›¤› “Anadolu’da K›zkardefl Olmak”, Çi¤dembenden de Kürt kad›nlar› üzerine biraz konuflmam› istedi. Dilerse-niz önce, k›z kardefllik üzerinde çok k›saca dural›m. Ço¤umuzunk›z kardefli vard›r ve insan›n k›zkardeflinin olmas› gerçekten güzelbir fleydir. A¤lad›¤›n zaman seninle a¤lar, güldü¤ün zaman seninlegüler, bafl›n s›k›flt›¤› zaman ona koflars›n. Bu çok güzel bir fley. An-cak kad›n hareketi aç›s›ndan, feminist hareket aç›s›ndan k›z kardefl-lik, bundan biraz daha farkl› bir fleyi ifade ediyor. Kuflkusuz çokönemli. Birbirinin ac›s›ndan anlamak çok önemli, birbirinin derdi-ne yanmak çok önemli, birbirini anlamak çok önemli. Ama bununötesinde, kad›nlar olarak bakt›¤›m›zda, demin iki anan›n bize ver-di¤i örnek vard›, o da fluydu: Ortak sorunlar konusunda, ortak po-litik tutum alabilmek, politik dayan›flma içerisine girebilmek. K›zkardefllik kad›n hareketi aç›s›ndan böyle bir fleyi ifade ediyor. fiim-di bunu bir tarafa b›rakal›m. Dilerseniz biraz da Kürt kad›nlar›nae¤ilelim. “Kürt kad›n› deyince akl›n›za en çok ne geliyor?” dersem,herhalde flimdi ço¤umuzun akl›na töre cinayetleri geliyordur. Törekurban› kad›nlar… Çünkü son birkaç y›ld›r Kürt kad›n› eflittir törekurban›. Hele de televizyon dizilerine bakt›¤›n›zda, dizileri ço¤u-muzu izliyoruz. Mesela S›la dizisi var, -orada Kürt olduklar›n› dasöylemiyorlar gerçi de- do¤ulu kad›nlar töre kurban›. Yaral› Yürekvar, kad›nlar›n törelere kurban gitti¤i, bunlar›n d›fl›nda hangi dizi-ler? En belirgini herhalde S›la.

SAADET ÇAÇAN: Bu olaylar çok eskiden kalan, Osmanl› dev-rinde olan fleylerdir. fiimdi a¤alar, fl›hlar m›hlar hiçbir fley yok. On-

186

Page 187: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

lar çok eski kitaplar› okuyup ona göre film çeviriyorlar. Yoksa, flim-di öyle bir fley yok. Ben Mardin’e gittim, S›la’n›n binas›n› gördümorada.

HANDAN ÇAĞLAYAN: fiimdi ana çok iyi niyetli, onlar›n yan-l›fl gördü¤ünü zannediyor. Asl›nda öyle de¤il. Elbette ki bütün Kürtkad›nlar› töre kurban› de¤il. Bu çok aç›k. Ama özellikle S›la gibi di-zilere bakt›¤›m›zda ya da boyal› bas›n dedi¤imiz bas›ndaki haberle-re bakt›¤›m›zda, genellikle Kürt kad›n› dedi¤imizde karfl›m›za ç›kanöyle bir fley var. Töre kurban›, zavall›, cahil, hiçbir zaman kendi so-runlar›n› dile getiremeyen, kendi kendini kurtaramayacak bir kad›n.Zaten Kürt dedi¤imizde de, -dizileri yine düflünelim, çünkü dizilerçok yayg›n izleniyor,- Kürt puflili bir adam olarak karfl›m›za ç›k›yor.Bafl›nda pufli sar›l› bir adam. Bu adam ister Köprü dizisi olsun, isterS›la dizisi olsun, ya afliretin adam› bir tetikçidir ya teröristtir ya da“törerist”tir. Yani ya töre cinayeti iflliyor bu adam ya böyle kirli sakal-l›, karanl›k yüzlü bir terörist ya da afliretin reisi, a¤a. Yani Kürtlerleilgili böyle bir kan› var. Bu adamlar cinayet ifllerler, geridirler, a¤al›kvard›r. Kürt kad›n› bu tabloda nas›l ortaya ç›k›yor? Ya dört duvararas›nda ya da töre kurban› olarak ç›k›yor. Ana flimdi heyecanlan›-yor, çünkü diyecek ki “bu gerçe¤i yans›tm›yor”.

SAADET ÇAÇAN: Gerçe¤i yans›t›yor, ben sana söyleyeyim.Ama 25 sene önce böyle a¤alar, fl›hlar vard›. Yok demiyorum, bun-lar vard›. Ama ötede… Sen bütün Kürtleri yan yana koyuyorsun.Kürtlerde çete yok, mafyac›l›k yok, ben sana söyleyeyim. Cüneyt Ar-k›n filmleri gibi abart›l› bir filmlerdir onlar.

HANDAN ÇAĞLAYAN: fiimdi neden böyle filmler var, bunabakmam›z gerekiyor. Bir do¤u kavram› var biliyorsunuz. Uzun y›llarbu memlekette Kürtlere Kürt demek yasakt› biliyorsunuz. O yüzdende do¤u deniyordu. Bugün bile ço¤umuz, günlük yaflamda konuflur-ken do¤u deyince; geri kalm›fl, cahil, kültürsüz olarak kullan›yoruz.Bu, yaln›zca iyi niyetle ya da yanl›fl görmekle ilgili de¤il, birazc›k mo-dern cumhuriyet projesiyle ve modern Türk kimli¤inin inflas›yla ala-

187

Page 188: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

kas› olan bir fley. Yani modern, kurtulmufl Türk kimli¤i kendi do¤u-suna göre tan›mlan›yor. Bat›n›n kurtulmufl kad›nlar›n›n do¤usundakimler var? Türk kad›nlar› var, Kürt kad›nlar› var, Arap kad›nlar›var, Filistinli kad›nlar var. Türkiye’de de benzer bir fley var. Modernkimlik infla edilirken asl›nda do¤u biraz gerilik, karanl›k, cehaletleözdefllefltiriliyor. Dolay›s›yla orada da bir yanl›fl görme var ya da di-zi film çekenlerin kötü niyeti de¤il, milliyetçi yaklafl›m söz konusu.

Bunun ne zarar› var derseniz… fiöyle bir zarar› var; bu tür fley-ler bizim kendi kendimize iliflkin alg›m›z›, birbirimize bak›fl›m›z› et-kileyebiliyor. Yani flöyle bir fley oluyor: S›la dizisini izleyen ve her-hangi bir aflireti olmayan kad›nlar, bunu izlerken aile içi fliddeti, ka-d›na yönelik fliddeti sadece afliretle s›n›rl›ym›fl gibi alg›layabiliyor veflöyle diyor, “Valla çok flükür kardefl, bizde afliret mafliret yok, bizkurtulmufluz ha!” Böyle bir yan›lg›ya yol açabiliyor. Böyle bir soru-nu var. Bir di¤eri, çok farkl› özellikler tafl›yan insanlar› “kurban ka-d›nlar”, “cahil Kürtler” gibi, böyle homojen, yekvücut bir toplulukolarak alg›lamam›za yol açabiliyor. Bir di¤er mesele; namus ad›nafliddet, aile içi fliddet gibi evrensel olan, yani asl›nda dünyan›n bir-çok yerinde erkeklerin farkl› gerekçelerle kad›nlara uygulad›¤› flid-deti, sanki bir etnik toplulu¤un, bir halk›n kültüründen kaynaklan›-yormufl gibi görmemize neden olabiliyor. Namus cinayeti eflittirKürtler, Kürtler eflittir do¤u, do¤u da eflittir zaten cehalet. Öyle bak-t›¤›n›zda, o zaman baz› meseleler, -demin iki anam›z›n eliyle tutupsar›l›p “asl›nda bu mesele hallolabilir” dedikleri meseleler- içindenç›k›lmaz hal alabiliyorlar. Soruna yol açabiliyor. O zaman diyorsu-nuz ki: “Bu cahil Kürtler nedir, ne istiyorlar? Zaten kapkaçç›lar, h›r-s›zlar da Kürt de¤il mi?” Böyle bakmam›za yol açabiliyor. Bizi birbi-rimizden uzaklaflt›rabiliyor. Daha kötüsü bir tarafta hiç kurtulama-yacak, ancak S›la dizisindeki o gelin a¤an›n kurtarabilece¤i kad›nlarvar; zavall› cahiller. Bir tarafta da kurtulmufl kad›nlar. Kim bu kur-tulmufl kad›nlar? Afliretten olmayanlar, çal›flanlar, bir mesle¤i olan-lar, modern kad›nlar… Oysa araflt›rmalar da gösteriyor ki bu kad›n-lar da fliddetin çeflitli biçimlerine maruz kal›yorlar. Savafl sadece Di-yarbak›r’daki anay› vurmuyor ki. Demin konuflan ablam muhteme-len Karadenizliydi, flivesinden öyle anlad›m. Erzurumlu. Erzurumlu

188

Page 189: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

ablam› da vuruyor. Hiçbir ç›kar›n›n olmad›¤› bir fliddet ortam›nakendi çocu¤unu göndermek zorunda kalabiliyor. Dolay›s›yla bu so-run, -savafltan bahsediyoruz, milliyetçilikten bahsediyoruz- sadece ocahil, töre kurban› dedi¤imiz kad›nlar›n sorunlar› de¤il; hepimizinsorunu. Oradaki fliddet bize yoksulluk olarak dönüyor, oradaki flid-det bize linç kültürü olarak dönüyor, oradaki fliddet bize erkek flid-deti olarak dönüyor. ‹flte k›z kardefllik böyle bakarak olacak bir fleybiraz. Yani zavall› töre kurban› kad›nlara ac›mak, zavall› cahil kad›n-lar› kurtarmaya çal›flmakla de¤il, oradaki kad›n›n içinde yaflad›¤› flid-det ile kendi yaflad›¤› fliddet aras›nda ba¤ kurabilmek, onun ac›s› ilekendi ac›s› aras›nda ba¤ kurabilmek ve birbirini kurtarmaya çal›fl-mak de¤il, az önceki gibi, ellerini birbirinin güçlüce, s›k› bir flekildetutup gözyafllar›yla “biz bu savafla karfl›y›z, çünkü hepimizin de ç›-kar›na karfl›” diyebilmek… K›z kardeflli¤in en güzel örne¤ini de za-ten annelerimiz verdiler, dolay›s›yla ben sözü uzatmak istemiyorum,hepinizi sayg›yla selaml›yorum.

ÇİĞDEM ÇİDAMLI: Arkadafllar, d›flar›daki arkadafllar›m›z› daiçeri almak istiyoruz. Çünkü bir tart›flmam›z daha var, Kürt sorunuy-la ikisini ba¤layarak yapaca¤›z. Bu kadar fleyi tart›flt›ktan sonra, ka-d›nlar›n siyasete kat›l›m› konusuyla ba¤lamam›z laz›m. Bu konudabirkaç konuflmac› arkadafl›m›z var. DTP Kad›n Meclisi’nden arkada-fl›m›z var, EKD’li arkadafllar›m›z var, bir Meksikal› arkadafl›m›z var.

DEMOKRATİK TOPLUM PARTİSİ KADIN MECLİSİ:Hepiniz hofl geldiniz. Biz baya¤› sonlara kald›k, bunun verdi¤i

s›k›nt› da var. Koltuklar da baya¤› boflalm›fl. Siyasette kad›n olman›nzorluklar›n›, ne kadar anlatsak o kadar uzar asl›nda. Ama ben çokuzatmayaca¤›m. Çünkü herkes çok yorgun ve herkes bir an önceevine gitmeyi gözetiyor diye düflünüyorum.

DTP’denim, Kürt bir kad›n›m. Çok da önemli de¤il asl›ndaTürklük ve Kürtlük. DTP içerisinde Türk arkadafllar›m›z da çok faz-las›yla var. Ama flöyle bir fley söz konusu siyasette: Biraz önce bir ar-kadafl›m›z belirtti asl›nda, siyaset çözüm yeridir. Evet, siyaset çözümyeridir, ama flu andaki, mevcut siyaset, asl›nda çözümden ziyade, çö-

189

Page 190: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

zümsüzlü¤ü üreten bir durumda. Bu anlamda bizler de siyasete talipolduk do¤al olarak. Çünkü yaflam›n her alan›nda siyaset var. Yafla-m›n her yerinde siyaset varken, kad›nlar› da direkt ilgilendiren birkonudur siyaset. Bu anlamda siyasetle u¤raflan kad›nlar›n; normalyaflam›n› sürdüren, sivil toplum kuruluflunda olan kad›nlardan çokdaha fazla fliddet gördü¤ünü izah etmek istiyorum -konumuz fliddetoldu¤u için de bunlar› belirtmek istiyorum-. Siyasetin kad›n üzerin-deki fliddetini vurgulamak için de asl›nda, bunlar› biraz izah etmekistiyorum. Genel olarak siyasette kad›n›n yeri yoktur.

Birkaç saat önce Eryaman’dan geldim. Eryaman boyunca askeribir silsile gördüm. Upuzun askeri sahalar var, ard›nda Genelkurmay-l›k var, ard›nda Meclis var, ard›nda farkl› farkl› bir y›¤›n kurumlarvar. fiimdi düflündüm, öyle bir fley ki asl›nda Meclis’i de Genelkur-may ve di¤er askeri fleyler çevrelemifl. Düflündüm: “Burada sivil siya-set nas›l yürütülecek ya da kad›n bu siyaset içinde nas›l yer alacak?”.Yani öyle bir askeri, öyle bir militarist hava kokuyor ki, hele de An-kara’da bu çok çok belirgin.

Biz nas›l siyaset yürütüyoruz, biraz düflündüm asl›nda. Bunlar›düflündüm o arada. Ama çok zorland›¤›m›z› ifade edebilirim. Türk,Kürt, Ermeni, Çerkez gibi Türkiye’de yaflayan bütün halklara bakt›-¤›m›zda siyasete biraz dokunan, hele Kürt siyasetine dokunan yan›-yor asl›nda. Hele de kad›nsan, daha fazla yan›yorsun. Çünkü devle-tin genel anlamdaki ya da sistemin genel anlamdaki bask›lar› ve flid-deti yan›nda, bir de kendi içindeki, kendine yoldafl bildi¤in, kendi-ne arkadafl bildi¤in insanlardan bile bask› görebiliyorsun, fliddet gö-rebiliyorsun.

Biraz önce bir arkadafl söyledi, fliddetin çeflitli boyutlar› var. fiid-det sadece kaba dayak yemek de¤il. Ben asl›nda genelde, siyasi par-tilerde kad›n›n durumunu, geldi¤i aflamalar› anlatacakt›m. Bununiçin biraz geç kald›k, çok genifl bir zaman gerekiyor. Bu konularafazla girmeyece¤im; ama yaflad›¤›m›z zorluklardan birkaç›na de¤in-mek istiyorum. fiöyle bir fley var: Önümüzde seçimler var ve har›lhar›l seçimlere haz›rlan›yoruz. fiimdi seçimlerde biz kad›n kotas›n›dayatt›k ve kad›n adaylar›m›z› belirledik. DTP’de flu anda 11 tanekad›n aday›m›z var, daha fazla var, fakat 11 tane kad›n aday›m›z ka-

190

Page 191: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

zanmak üzere aday. Tabii ki engeller ç›kmazsa. Biliyorsunuz konuKürt siyaseti olunca, Kürtler olunca birçok engel ç›kar›l›yor. fiu an-da da ne tür engeller ç›kaca¤›n› tahmin edemiyoruz. fiu anda üç ta-ne flehrimiz abluka alt›na al›nm›fl, orada nas›l sa¤l›kl› bir seçim yap›-l›r, bunlar› art›k siz düflünün diyece¤im. 11 tane arkadafl›m›z› gön-derirken, bu 11 arkadafl›m›z Meclis’te Kürt sorununu dillendirmeye-cek yaln›zca, Kürt sorununu açmayacak. Bu arkadafllar›m›z, geneldekad›n bak›fl aç›s›na sahip arkadafllar›m›z -ki öyle olmas›na özen gös-terdik- ve orada kad›n haklar›n›, kad›n›n insan haklar›n› savunabile-cek arkadafllard›r. fiimdiye kadar da asl›nda Kürt kad›n› olarak siya-sette epey bir yol ald›k diyebilirim. Tabii bunu Türkiyeli arkadaflla-r›m›zla ortaklaflt›rma noktas›nda çok da s›k›nt› çektik diyebilirim. fiuanda, buradaki arkadafllar›m›z›n d›fl›nda da… Buradaki arkadafllar›-m›z, genelde en duyarl› arkadafllar›m›zd›r. Bu anlamda birlikte ol-makta s›k›nt› çekmiyoruz.

fiöyle bakt›¤›mda, hep alanlarda gördü¤ümüz yüzler asl›nda.Birbirimizi her yerde tan›yoruz. Siyaseten, politik olarak bizim Öz-gür Kad›n Hareketi’miz var, 30 y›ll›k mücadelemiz var. Bu 30 y›ll›kmücadele sürecinde, kad›n gerçekten de bir kimlik, kiflilik kazand›politik olarak. Nerede durdu¤unu bilebiliyor. Analar da -Handan ar-kadafl›m›z da bahsetti- Kürt dendi¤inde gerilik akla gelir, asl›nda öy-le de¤il. Onun için böyle a¤alar, S›la’lar, bilmem neler ç›kar›l›yorkarfl›m›za. Ama Kürt kad›n› veya bölgedeki kad›n öyle bir kad›n pro-fili çizmiyor. Fakat böyle sorunlar yafl›yor. Bunlar yaflanm›yor anla-m›nda de¤il, tabii ki yaflan›yor. Ama bu yaflanan sorunlarda sisteminde pay›n› görmek gerekiyor. Sadece oradaki gerili¤e bakmamak ge-rekiyor. Kürt kad›nlar› hareketi sürecinde, belirtti¤im gibi, kad›nlarkendi olgular›n› kurdular, kendi cephelerini kurdular, kendi partile-rini kurmaya kalk›flt›lar, kendi örgütlerini kurmaya çal›flt›lar ve fluanda da 34 tane sivil toplum kuruluflu var, kad›n kuruluflu var. Bu-nu biraz da -serzeniflte bulunmak istiyorum- yaln›z yapt›lar asl›nda.Türkiyeli kad›nlarla elele yapmad›lar. O yüzden biz kardeflli¤i ve k›zkardeflli¤i önemsiyoruz. En çok da bizim ihtiyac›m›z var, en çok daTürk kad›nlar›n›n ihtiyac› var. Bu anlamda politik olarak bir yak›n-l›k görmedik diyebilirim. Politik olarak derken, kendi hareketini

191

Page 192: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

oluflturamam›fl olmas›ndan kaynakl›. Bugün bir feminist hareket var, birçok devrimci hareket içerisin-

deki kad›nlar kendi mücadelelerini veriyorlar, kendi örneklerini,kendi geleneklerini yaratmaya çal›fl›yorlar, buna son derece sayg›m›zvar. Ama biz Kürt kad›nlar olarak, belki de bunun özelefltirisinin deverilmesi gerekiyor, biz de Türkiyeli kad›n arkadafllar›m›zla ortak birhareket yaratma noktas›nda eksik kald›k. Ama Türkiyeli kad›nlardanda bu yard›m› eksik bulduk diyebilirim. Asl›nda ben cezaevi ç›k›fll›bir kad›n arkadafl›n›z›m, 11 y›l cezaevinde kald›m. Siyasi partiye deçok yak›n biri de¤ilim. Siyasi partiye, 1.5 y›ld›r DTP sürecinde kat›l-d›m. Bu süreçte kad›n çal›flmalar› içerisine girdim. Ama bunun ön-cesi var benim için. Ben bir kimlik kazand›ysam, bunu genel müca-dele sayesinde kazand›m ve flimdi de e¤er Kürt kad›nlar› uyanm›flsa,aya¤a kalkm›flsa ve buralara kadar gelmiflse, varolan kirli savafla “ha-y›r” diyorlarsa, “kardefliz” diyorlarsa 30 y›ld›r verilen mücadele süre-cinde oldu. Burada, kad›nlar›n da eme¤i çok büyük oldu. Yani bizde kendi içimizde bir cins mücadelesi verdik. Bizim içimizde de ege-men bir yap› var.

Biliyorsunuz arkadafllar, partilerin hepsi, daha do¤rusu ideoloji-lerin hepsi, ister sosyalist olsun ister kapitalist olsun, hangi geliflmiflideoloji olursa olsun erkeklerin yaratt›¤› ideolojidir. Bu sahada kad›-n›n kendine yer açmas› gerçekten çok zor bir fley. Ben cezaevine gir-di¤imde karfl›mda kocaman kocaman insanlar, b›y›kl› b›y›kl› insan-lar gördüm. Aman partinin sahibi, mücadelenin sahibi, flu kadar di-renmifller, bu kadar direnmifller. Korktum gerçekten. Ben neyim,kendimi bir böcek gibi hissetmeye bafllad›m. Ben hiç emek verme-miflim, ben bu iflin ucundan hiç tutmam›fl›m. Hiç tutmad›¤›mdande¤il asl›nda; ama onlar kadar de¤il. Yani o kadar büyük bir komp-lekse, o kadar büyük bir afla¤›lanmaya u¤ruyorsun ki kendi içindebile. Kendi yoldafllar›n aras›nda da bu böyledir. Ama orada, sonra-dan bunun ne kadar büyük bir bask› oldu¤unu gördük, ne kadarbüyük bir egemenlik oldu¤unu gördük ve kendi örgütsel mücadele-mizi verme karar› verdik. Daha do¤rusu özgün mücadele karar› al-d›k. K›rsalda olsun, d›flar›daki legal saha mücadelesinde olsun, ceza-evinde olsun, Avrupa’da olsun, kad›nlarda, 1995’lerden sonra kendi

192

Page 193: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

özgün örgütlenmesini yaratma gibi bir gelenek bafllad›. Gerçekten deburada belli anlamlarda baflta da söyledi¤im gibi, aflama katettik. Ta-bii ki kendimize inanc›m›z var, kendimizi güçlü de hissediyoruz. Be-lirli bir siyasi iradeyi de kazand›k. Ama sonuç itibariyle geldi¤imiznoktada, “biz kad›n hareketini yaln›z götüremeyiz” gibi bir fley orta-ya ç›kt›, ç›k›yor daha do¤rusu. Farkl› halklarla ya da yan›m›zdakik›z kardeflimizin yard›m›na ihtiyac›m›z›n olmas› gibi bir durum or-taya ç›kt›. Ben bununla ba¤lamak istiyorum. Diyorum ya bu hem birözelefltiriyi hem elefltiriyi içeriyor. Biz mücadelede de k›z kardefl ola-l›m, biraz önce Handan arkadafl belirtti, feministlerin k›z kardeflli¤imücadele k›z kardeflli¤idir, normal k›zkardefllik de¤ildir. Biz de bun-dan sonraki hareketlili¤imiz için, Türkiye’de veya Ortado¤u’da birkad›n hareketini bafllatmam›z için k›zkardeflli¤imizi güçlendirmemizgerekti¤ini düflünüyorum ve sözlerimi burada bitiriyorum. Teflekkürediyorum.

ÇİĞDEM ÇİDAMLI: fiimdi moderatör kendisine biraz geçifl ko-nuflmas› hakk› verecek arkadafllar. Gerçi gün boyu çok konufltumama Halkevleri bu konuda k›sa bir sunufl yapmam› istedi. Ben birgeçifl yap›p, sözü EKD’li arkadafllara b›rakaca¤›m. Ondan sonraMeksikal› arkadafl var. Birazdan serbest vezin konuflabiliriz vaktiolan arkadafllarla. Çünkü sabahtan beri yapt›¤›m›z konuflmalar›n an-lam›n› ortaya ç›karaca¤›z flimdi.

Bir dizi fley tart›flt›k. Bunlar birbirleriyle çok ilgili de¤ilmifl gibigörünüyor: E¤itim hakk›, sa¤l›k hakk›, bar›nma hakk›, fliddetten ko-runma hakk›n› tart›flt›k. Burada ilginç bir fley yapt›k. Arap, Kürt veTürk kad›nlar› bir araya geldik. Arap, Türk ve Kürt kad›nlar› sa¤l›k,e¤itim, bar›nma, fliddetten korunma haklar›na yönelik tart›flt›k hepberaber. Arkadafl›m en son bir Ortado¤ulu kad›n hareketinden sözetti. Ortado¤ulu bir kad›n hareketinden söz edeceksek, yine Arap,Türk, Kürt kad›nlar›n hareketinden söz etmemiz gerekir diye düflü-nüyorum. fiimdi bu noktada bir siyasi k›zkardeflli¤i mücadele içindeoluflturabileceksek, bizim sabahtan beri yapt›¤›m›z tart›flmalardanbirkaç tane sonucun alt›n›n çizilebilece¤ini düflünüyorum. Birincisi,kota önemli bir tart›flma kuflkusuz. Kad›nlar›n siyasete kat›l›m›, bu-

193

Page 194: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

günkü siyasette, siyasetin bugünkü biçimi içinde etkin ve aktif yeralmalar› önemli. Bu kadar dengesizli¤in, büyük bir dengesizli¤in ol-du¤u ülkede kuflkusuz, e¤er herhangi bir kad›n grubu akl›n› peynirekmekle yemediyse eflit temsili, denk temsili bir temel ahlaki ilkeolarak savunmak durumundad›r. Bu yüzden biz burada ayr› bir ka-d›n forumu yapt›k. Çünkü kad›nlar›n ayr› bir konuflma alan›na ihti-yaçlar› var. Kad›nlar›n özel teflvike ihtiyac› var siyasete kat›lmak için.O yüzden kotaya da ihtiyaçlar› var. Ancak bir baflka fley daha göre-biliyoruz. Tek bafl›na siyasi haklar›n›n tan›nmas›, nas›l eskiden oyhakk› verilmeyen kad›nlara oy hakk› verildi¤i zaman ka¤›t üzerinde,kad›nlar›n siyasete kat›l›m›n›n güvencesi oluflmad›ysa, yüz y›l önceoy hakk›m›z yoktu, yüz y›l sonra oy hakk›m›z var, hala diyelim ki%2 temsil ediliyoruz. Demin arkadafl›m›n söyledi¤i gibi bugünkümilitarist, sermeye yanl›s›, emperyalizm yanl›s›, flovenist, gerici siya-sete kad›nlar olarak kat›lmakta, cinsiyetçi siyasete kad›nlar olarakkat›lmakta her aç›dan zorluk çekiyoruz. O zaman siyasetin yenidentan›mlanmas›na ihtiyaç var demektir.

Kad›nlar›n politik birli¤i konusunda bir k›z kardefllik vurgusuyapacaksak, sadece ayn› co¤rafyada yaflayan insanlar›n, kad›nlar›nbirbirinin elini tutmas› yeterli de¤il. Kürt, Türk ve Arap kad›nlar›-n›n ortak bir siyasi proje içinde k›zkardeflleflmesi vurgusu yapacak-sak, kad›nlar›n siyasi temsili aç›s›ndan öncelikle kad›nlar›n siyasihaklar›n›n, sosyal haklar taraf›ndan güvence alt›na al›nd›¤› bir siya-sal rejim içinde oluflturulabilece¤ini düflünüyorum. Çünkü e¤er si-zin paran›z yoksa, yoksulun en yoksuluysan›z, çocu¤unuzu b›raka-cak krefliniz yoksa, buna benzer sosyal güvenceniz yoksa, iflinizyoksa, size dünyan›n en büyük kotas›n› da verecek olsalar sizin si-yaset yapman›z mümkün de¤ildir. Üstelik siyaset bugün yaln›z pa-ras› olanlar›n yapaca¤› bir fleyse, siyaset toplumun en kalburüstü in-sanlar›n›n yapt›¤› bir fleyse, siyaset Y›ld›z’›n, yani temizlikçi kad›n›ndevleti yönetmesi de¤ilse; o zaman kad›nlar›n siyasete kat›labilmesimümkün de¤ildir.

Ben Halkevci bir kad›n olarak, evine temizli¤e gitti¤i insan›n,kab›n› kendisinden ay›rd›¤› Y›ld›z’›n yönetti¤i bir devletin yurttafl›olmak istiyorum. Y›ld›z’la birlikte bütün Türkiye’de yaflayan insanla-

194

Page 195: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

r›n kendi evini, soka¤›n›, mahallesini, ülkesini, kendi hayat›n› yöne-tebildi¤i, siyaset denilen fleye yabanc›laflmad›¤›, siyasetin bugün bi-zim burada yapt›¤›m›z meclis oldu¤u bir siyaseti kurmak istiyorum.Ben siyaset denen fleyin gericilerin, sermayenin, emperyalistlerin, flo-venistlerin, cinsiyetçilerin oyunca¤› olmad›¤›, kad›nlar›n bütün bugüçler taraf›ndan vitrin yap›lmad›¤› bir siyaset istiyorum. Siyaseti ye-niden tan›mlamak istiyorum ve bunu Türk, Arap ve Kürt k›z kardefl-lerimle birlikte yapmak istiyorum. Gerçekten de Kürt kad›n hareke-tinin, Kürt ulusal hareketinin, -bunu bütün herkesin burada hakk›-n› vererek söylemesi gerekir- Anadolu topraklar›nda yaflayan kad›n-lar›n özgürleflmesine katt›¤› büyük katk›y›, asla kimsenin inkâr ede-meyece¤ini düflünüyorum. Ama bu noktada bir fleyin alt›n› da çiz-mek, belki k›z kardefllere bir uyar›da bulunmak istiyorum.

Kuflkusuz kad›nlar deminden beri anlatt›¤›m›z bütün gerçekmücadelelerde; e¤itim hakk›, sa¤l›k hakk›, bar›nma hakk› mücade-lesinde hep en önde oldular zaten. Grev hareketlerinde bizim bilme-di¤imiz bir tarihin içinde, sonradan öldürülmüfl, yok edilmifl bir ta-rihin içinde grev hakk›n› yaratan, sendikalaflma hakk›n› yaratan in-sanlar, kad›n iflçiler oldu en çok. Kad›nlar her zaman ba¤›ms›zl›kmücadelesinde, özgürleflme mücadelesinde, fliddete karfl› direniflte,teröre karfl› direniflte hep en ön safta oldular. Belki bundan dolay› daçeflitli siyasi hareketler taraf›ndan, özellikle son dönemde, asla Kürtulusal hareketini kast ederek söylemiyorum, ancak kad›nlar› siyase-tin vitrini haline getirmek, son derece yayg›n bir davran›fl. Bunu sol-da da k›smen görüyoruz. Son derece elefltirel yaklaflmam›z gerekir.Yani bir mücadelenin gerçek emekçili¤ini yapan, emektarl›¤›n› ya-pan, yükünü tafl›yan, gerçekten toplumun içinde yay›lmas›n› sa¤la-yan özne olarak kad›nlar, siyasetin mevcut biçimine sol siyaset nekadar yaklafl›rsa o kadar siyasetin d›fl›nda tutulmak zorunda kal›yor-lar. Yani bir yelpaze tan›mlayacak olursak, en ç›karc› siyaset olaraksa¤ siyaseti, düzen siyasetini koyarsak, -onlar zaten bunu çok aleniyap›yorlar- ama bizim siyasetimiz ne kadar düzenin siyasetine ben-zerse, kad›nlar›n o siyaset içinde aktif özne olmalar› da giderek zor-lafl›yor. Biz daha çok giderek vitrin malzemesi haline dönmeye bafl-l›yoruz. Bir baflka uyar›da daha bulunmak istiyorum. Bence hiçbir

195

Page 196: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

devlet yoktur ki, e¤er sermayeye karfl› bir halk iktidar›n› gerçektentemsil etmiyorsa, halklar›n emperyalizme karfl› aktif mücadelesi,uluslararas› mücadelesinin bir parças› de¤ilse; böyle bir devlette, ka-d›nlar o devletin devrim içinde ald›¤› pozisyonu, kazan›mlar›n› ko-rumay› baflarabilmifltir. Tarihte gördü¤ümüz bütün ulusal kurtuluflhareketlerinde; Sudan’da, Afrika’da, Arap ülkelerinde, hatta Türki-ye’de biz bu tarihi hep yaflad›k. E¤er sizin devletiniz emekçilerindevleti de¤ilse, halk›n kendisini devlet olarak örgütledi¤i bir ayg›tde¤ilse, bir do¤rudan demokrasi arac› de¤ilse, bunlar›n d›fl›nda olanher fleyse, böyle bir devlet içinde kad›nlar›n kazan›mlar›n›n çok k›sasürede yeniden ayak alt›na al›nmas›, paspas edilmesi kaç›n›lmaz birfleydir. Buna bütün ulusal kurtulufl mücadelesi yaflayan kad›nlar,ona emek vermifl olan kad›nlar, hatta yozlaflm›fl sosyalizm deneme-leri içinde yaflayan kad›nlar, yüzy›ll›k bir tarih içinde tan›kl›k ettiler.

Ben Türk, Kürt ve Arap k›z kardefllerime bir daha seslenmek is-tiyorum. Bu tarihi bir daha yaflamam›za gerek yok. Bu tarihi yenidenyazmaya ihtiyac›m›z var. Biz kad›nlar, Y›ld›z’›n yönetti¤i bir devletikurma ihtiyac› duyuyoruz. Bu devlette kad›nlar siyasi haklara sahipolacaklarsa, bu devlet; e¤itim hakk›n›n, sa¤l›k hakk›n›n, bar›nmahakk›n›n, halk›n yerel kaynaklar üzerindeki egemenlik hakk›n›n,komflular›yla birlikte kardeflçe yaflama hakk›n›n, yani sabahtan beritart›flt›¤›m›z bütün insani, sosyal haklar›n do¤rudan emekçilerin de-netimi alt›nda örgütlenmesini sa¤layan bir devlet olmal›d›r. Yani birsosyal cumhuriyet olmal›d›r. Çünkü biz, bir sosyal cumhuriyet ol-mayan flovenist, militarist bir devletin içinde, kad›nlar›n siyasete ka-t›labilece¤ine; bu cumhuriyet ne kadar ka¤›t üzerinde kad›nlara hakvermifl olsa da; esas›nda kad›nlar› kendinin vitrini yapman›n ötesin-de bir fley baflarm›fl oldu¤una inanm›yoruz. Biz sosyal bir cumhuri-yet istiyoruz ve bizim bayra¤›m›z›n bu co¤rafyada yaflayan Türk,Kürt, Arap, bütün emekçi insanlar›n bayra¤› oldu¤u bir cumhuriyetistiyoruz. Kad›nlar›n ancak böyle bir cumhuriyetin içinde gerçek va-tandafllar haline gelebileceklerini düflünüyoruz. Kürsüye EKD’li ar-kadafllar› davet ediyorum.

196

Page 197: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

MEDİNE ADIGÜZEL (Emekçi Kadınlar Derneği): Zaman k›sal-d›. Öncelikle Emekçi Kad›nlar Derne¤i olarak hepinizi selaml›yoruzve bu forumu düzenleyen bütün kad›nlara da emekleri için teflekkürediyoruz. Ben gerçekten k›sa tutaca¤›m. Asl›nda bütün arkadafllar;hem DTP’den hem Halkevleri’nden arkadafllar konuyu özetlediler.Asl›nda sonucu özetlediler. Ben k›saca konuya flöyle de¤inmek isti-yorum: Siyasetin birçok tan›m› yap›labilir ama siyaseti en genel ola-rak nas›l tan›mlayabiliriz? Yani sözlüklere bakt›¤›m›z zaman ya dabelli araflt›rmalar yapt›¤›m›z zaman karfl›m›za birçok tan›m ç›kabili-yor. Ama en genelinde biz siyaseti flöyle tan›mlar›z: Devlet ifllerininyürütülmesi, yürütülmesi s›ras›nda al›nan kararlarda etkili olmak,karar vermek, yönetmek, ayn› zamanda bu kararlar› ve uygulamay›etkileyici ve de¤ifltirici etkenlerin tümüne de siyaset diyebiliriz. Engenel itibariyle böyle tan›mlayabiliriz. Kad›nlar›n siyasete demokra-tik kat›l›m›n› tart›flacaksak, kad›nlar bu siyasetin neresinde duruyor?Yani “kad›nlar al›nan kararlar›n neresinde bulunuyor, yap›lan yasa-lar›n, uygulamalar›n neresinde duruyor?” diye bir soru sormam›z ge-rekiyor. Tabii bu sorular›n da cevab›n› vermek için kad›n›n toplum-daki rolüne bakmak gerekiyor. Yani bu sistem, biz kad›nlara nas›l birrol biçmifl ve bu rollerle siyaset yapmak aras›ndaki iliflkiyi nas›l ku-rabiliriz?

fiimdi hepinizin bildi¤i gibi devlet denilen bir örgütlenme var.Bu örgütlenme de asl›nda bir ihtiyac›n sonucu ortaya ç›km›flt›r. Özelmülkiyetle birlikte, toplumda yaflayan insanlar aras›nda belirli fark-l›l›klar ve s›n›flar oldu¤u müddetçe, bu s›n›flar aras›nda, bu gruplararas›nda çat›flma kaç›n›lmazd›r. Çünkü hepimizin bildi¤i gibi ezenve ezilenlerin oldu¤u her yerde bir çat›flman›n olmas› kaç›n›lmazd›r.Bu çat›flmalar› yönetecek, düzenleyecek bir örgütlenmeye ihtiyaçvard›r. Asl›nda devlet bu ihtiyac›n ürünü olarak ortaya ç›km›flt›r. Budevlette kimler durur? Bu devletin, bu karar al›nan mekanizmalar›n-da kimler olur? Tabii ki özel mülkiyeti bulunduranlar, elinde özelmülkiyet gibi bir ayr›cal›¤› olanlar olur. Peki bu ayr›cal›k da kimde-dir? fiu anda erkeklerdedir. Dünyaya bakt›¤›m›z zaman, kad›nlardünyadaki ifllerin %75’ini yaparken, dünyadaki özel mülkiyetin yada yarat›lan refah›n sadece %1’ine sahipler. Elimizde param›z yoksa,

197

Page 198: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

mülkümüz yoksa siyaset yapamay›z. Bu erkek iflçiler için de geçerli-dir, ama kad›n›n önündeki engeller hem mülkiyetten kaynakl›d›rhem de bu mülkiyetin, mülkiyet iliflkisinin belirledi¤i roller de kad›-n›n önünde engel olabilmektedir. Özel mülkiyetle birlikte özel mül-kiyet sahibi erkek nas›l bir toplumsal iliflkiler sistemi belirlemifltir.Do¤al olarak bu mülkiyetini b›rakacak meflru çocuklar istemifltir vekad›n› da bunun için eve kapatm›flt›r. Çünkü kad›nlar›n d›flar› ç›k-mas› erkeklerin, mülkiyetini b›rakaca¤› meflru çocuklar do¤urup do-¤urmayaca¤› gibi bir fleyi de ortaya ç›karm›flt›r. Clara Zetkin bencebu durumu çok güzel özetlemifltir. Demifltir ki; “ev, kad›n›n dünya-s›, dünya erke¤in evi olmufltur”. Siyaset yapmak da asl›nda toplum-sal iliflkilerin içerisinde olmak demektir ya da toplumsal iliflkiler sis-temi içerisinde yer alabilmeyi getirir. fiimdi ev, kad›n›n dünyas› ol-muflken, kad›n›n toplumsal iliflkiler içinde yer almas› mümkün mü-dür? Yani bugün kad›n çocu¤a bakarken, ev iflleri yaparken ama er-kek d›flar›dayken, arkadafllar›yla kahvede sohbet ederken, çal›fl›rkensiyaset yapmak erke¤in ifli olarak görülmüfl, ev ve aile iflleri de kad›-n›n iflleri olarak görülmüfltür. fiimdi bu toplumsal rollerden kaynak-l›, kad›n da siyasetin içinde çok kolay yer alamamaktad›r. Çünkü yeralmaya kalk›flt›¤› zaman da bu erkek egemenli¤inin yaratt›¤› fliddet-le karfl› karfl›ya kalm›flt›r.

Bizim kad›n derne¤imiz, mahallede, Mamak’ta, emekçi birsemtte. Kad›nlar oraya geldi¤i zaman, tabii ki öncelikle evindeki er-keklerden, ailesinden, çevresinden “niye gidiyorsun oraya, siyasetlemi u¤raflacaks›n? Siyaset senin neyine, sen evde otur” fleklinde söz-ler duyuyor.

Bugün kad›nlar siyasetle ilgili bir örgütlenmenin içerisinde oldu-¤u zaman birçok engelle, önce ailesindeki en yak›n olan erkekler ta-raf›ndan fliddete u¤ramaktad›r. Tabii ki bu fliddet; yani siyaset yapankad›na yönelik fliddet, sadece evdeki babadan, eflten de¤il ayn› za-manda devletten de kaynaklanmaktad›r. Hepimizin bildi¤i gibi siya-set yapan kad›nlar Terörle Mücadele fiubesi’ne götürüldü¤ü zamanya da cezaevine götürüldü¤ü zaman, yine karfl›s›na ilk ç›kan fley ka-d›n kimli¤i olmaktad›r. Bu ülkede yaflanan bir gerçeklik vard›r: Gö-zalt›nda, cezaevlerinde taciz, tecavüz… Bu, çok s›kça rastlad›¤›m›z

198

Page 199: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

ve yine kad›n örgütlerinin ve kad›nlar›n mücadele etti¤i bir konu-dur. Yine asl›nda bunlar› da kad›n›n siyaset yapmas›n›n önündekiengeller olarak tan›mlayabiliriz. Tabii ki kad›nlar bu engellerin hiç-birine tak›lmad›. Bugün bu salonu dolduran kad›nlar da, bence buengellerin hiçbirine tak›lmadan buraya gelmeyi ve siyaset yapmay›baflarabilmifl kad›nlard›r.

Tarih kad›nlar›n bu mücadelesine çok tan›kl›k etti. Hepimizinbildi¤i gibi kapitalizmin ortaya ç›kmas›yla birlikte, kad›nlar oy hak-k› için uzun y›llar mücadele verdi ve erkekler oy hakk›n› kazand›k-tan yüz y›l sonra ancak kad›nlar oy hakk›n› kazanm›flt›. Tabii ki bizbugün demokrasinin ya da siyasete demokratik kat›l›m›n sadece se-çimlerde oy kullanmak olmad›¤›n› biliyoruz. Seçimlerde çok s›kçatart›fl›lan bir fley de olsa. Bugün siyasete demokratik kat›l›m› siyasikarar mekanizmalar›nda ya da devletin yönetim mekanizmalar›ndatoplumu oluflturan bütün kesimlerin yer alabilmesi olarak tan›mla-yabiliriz. Bu yönetimlerde kad›nlar olmad›¤› sürece de burada de-mokratik kat›l›mdan söz edemeyiz. Türkiye’de kad›nlar›n siyasetekat›l›m oran› % 4 civar›nda. Kad›nlar yaflam›n her yerinde üretiyor,emek veriyor ama konu siyaset oldu¤u zaman, ne yaz›k ki kad›nlar›göremiyoruz. Tabii sadece Meclis’te de¤il, bugün siyasi partilerin yö-netimlerinde ya da sendikalarda, demokratik kitle örgütlerinde dekad›nlar›n yönetim mekanizmalar›nda yer almalar› gerçekten düflükorandad›r. Ama bizim, kad›nlar olarak bu engellere tak›lmak gibi birniyetimiz yok. Her zaman sokakta olduk. Çünkü siyasetin evin d›fl›-na ç›k›p sokakta, yaflam›n her alan›nda yap›laca¤›n› biliyoruz. So-kakta olduk, buraya geldik, konufluyoruz, tart›fl›yoruz. Birçok müca-dele verdik, vermeye de devam edece¤iz. Tabii ki bu mücadeleninhem özel mülkiyetin sistemi olan kapitalist sisteme, ayn› zamandaerkek egemenli¤ine yönelik bir mücadele olmas› gerekti¤ini düflünü-yoruz. Bunlar› aflarak ancak istedi¤imiz toplumu ve demokrasiyi ya-rataca¤›m›z› biliyoruz.

Biz EKD olarak birkaç tane öneri sunabiliriz. Tabii ki demokra-tik kat›l›m için pozitif ayr›mc›l›k dedi¤imiz fley çok önemlidir. Pozi-tif ayr›mc›l›k birçok kesim taraf›ndan çok tart›flmal› bir fleydir; amatarihsel eflitsizli¤i yok etmek için de kad›nlara belli haklar›n tan›n-

199

Page 200: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

mas› çabas› olarak da nitelendirebiliriz pozitif ayr›mc›l›¤› ya da kota-y›. Ayn› flekilde bugün demokratik haklar, söz, eylem, örgütlenmeözgürlü¤ünün önüne, biliyorsunuz çok k›sa bir süre önce TerörleMücadele Yasas› ç›kt›. Bu yasa biz kad›nlar›n, iflçi ve emekçilerin si-yaset yapmas›n›n önündeki en büyük engellerden biri. Bunun kald›-r›lmas›na yönelik bir çabam›z olmas› gerekiyor. Yine güncel bir ko-nuya de¤inip bitirece¤im. Çünkü zaman uzad›, konuflacak konuklarvar daha. fiimdi, hepimizin bildi¤i gibi yeni savafl gündemde. S›n›riçinde ve s›n›r ötesinde operasyon haz›rl›klar› var. K›flk›rt›lan bir flo-venizm, milliyetçilik, militarizm oldu¤unu hepimizi biliyoruz. Bu-gün Ahmet Kaya tiflörtü giymek bile linç edilmek için bir sebep. Bu-gün bizler, bir bas›n aç›klamas›na gitti¤imiz zaman da terörist ilanedilip linç giriflimiyle karfl›laflabiliriz ya da seçti¤imiz siyasi parti “te-röristleri” simgeleyen ya da siyasetini yapan bir parti olarak görüle-bilir, biz de onun için “terörist” olabiliriz. Bu ortamda faflizmin… As-l›nda faflizm bu memlekette hep vard›, ama son günlerde gerçek yü-zünü en h›zl› flekilde karfl›m›za ç›kartt›. DTP’den arkadafl söyledi,Meclis’in etraf›na bakt›¤›m zaman Genelkurmay’la, flununla bunun-la karfl›lafl›yorum. Asl›nda bu ülkede siyaseti kimlerin yapt›¤›n› daçok iyi biliyoruz.

Faflizme, flovenizme, militarizme karfl› olmadan, biz kad›nlar›nsiyasette demokratik temsili hiçbir zaman olmayacakt›r. Çünkü za-ten faflizm ve flovenizm kad›nlara yönelik fliddet üzerinden kendisi-ni üreterek devam eder. K›saca bunlara de¤iniyorum. Bugün buradaoldu¤unuz için teflekkür ederim. Sa¤olun.

ÇİĞDEM ÇİDAMLI: Kusura bakmas›n EKD’li arkadafllar, çokgeç saate kald›lar. Ama bence gitmesinler e¤er çok aceleleri yoksa.Meksika’dan bir konu¤umuz var. ‹lginç bir deneyim anlatmak içinbizimle burada. Ondan sonra oturumu kapataca¤›m arkadafllar.Yaln›z sabahtan beri konufltu¤umuz konular›n e¤itim hakk›, çocukbak›m›, çal›flma hakk›, fliddet, seks iflçili¤i ile ilgili bölümler afla¤›yukar› not ald›¤›m›z fleylerden ç›kan talepler olufltu. Son savafl ko-nular›n› da arkadafllar not almaya devam ediyor ama onu yaz›ya çe-viren arkadafllar tükendi¤i için art›k flöyle yapaca¤›z: -Zaten f›rt›na-

200

Page 201: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

l› tart›flmalar oluflmad› aram›zda.- Mümkün oldu¤u kadar kapsay›-c› bir flekilde onlar› metin haline dönüfltürece¤iz. Forumumuz ikigün daha devam ediyor. Arkadafllar›m›n burada olanlar› yazd›¤›metinleri dolaflt›rarak ulaflt›rmaya çal›fl›r›z. Pazar günü son oturum-da, -flurada befl, alt› tane ka¤›t olufltu parça parça- onlar›n hepsiniKad›n Forumu’nun ortak bildirgesi, sunufllar› olarak okumak istiyo-ruz. Bu konuda bir karar alabilecek miyiz bilmiyorum. ‹lla okumakisteyen bir arkadafl varsa onu görevlendirelim son oturum forumun-da. Yoksa biz bilahare görevlendirece¤iz, olufltu¤u kadar›yla. Birgünde bu kadar yo¤un tart›flmadan bu kadar ideal bir fley ç›karta-bilmek mümkün de¤il. Olufltu¤u kadar›yla yapaca¤›z. En fazla or-taklaflt›¤›m›z noktalar› yapaca¤›z.

201

Page 202: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere
Page 203: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

Halkın Hakları Kadın ForumuSonuç Bildirgesi

EĞİTİM HAKKI

Kadınlar eğitim hakkı alanında iki tip ayrımcılıkla yüz yüzedir.Kadınlar, sadece kadın olmaktan kaynaklanan nedenlerle eğitim

hakkından mahrum bırakılmaktadır. Çoğu kez yasal düzenlemelerdenkaynaklanmayan bu hak gaspının başlıca nedenleri, toplumda kadınınyerinin evi olduğunu ileri süren cinsiyetçi dayatmalar, ailede kız çocuk-ların emeğine el konulması ve gerici, dinci, milliyetçi, ırkçı kadın düşma-nı değerlerdir. Eğitimin piyasalaştırılması, kadınlara yönelik eğitim hakkıgaspını daha da derinleştirmektedir.

Kadınlar, eğitim ve okul sisteminin aile, istihdam gibi tüm toplum-sal ilişkilerden etkilendiğinin tanıklarıdır. Kadınlar aleyhine işleyen sis-tem, eğitim hakkına ulaşabilen kadınları da ayrımcılık ve cinsiyetçilikleyüz yüze bırakmaktadır. Öğretmen tutum ve davranışları, ders kitapla-rının içeriği, müfredat, egemen eğitim anlayışı ve ideolojisi cinsiyetçiliği,eğitim ve özellikle mesleki eğitim alanlarında yeniden üretmekte; cin-siyetçi iş bölümünü beslemektedir. Eğitimin tüm yönetim kademeleriy-le birlikte cinsiyetçi bir anlayışla örgütlenmesi, cinsiyetçiliğin bir başkayönünü oluşturmaktadır.

Bir özgürlük alanı olması gereken üniversiteler de cinsiyet ayrım-cılığının kurumları niteliğini taşımaktadır. Üniversite sisteminin piyasa-

203

Page 204: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

laştırılması, öncelikle kadınların üniversite eğitimi hakkından mahrumkalmasına neden olmakta; cinsiyetçi baskılar, öğrenim görülecek bölü-mün belirlenmesinden, şehrin belirlenmesine kadar devam etmekte;üniversite ve akademik yaşam içinde yeniden üretilmektedir. Üniversi-te, mediko-sosyal sistemden, yurtların işleyişine kadar kadınların ihti-yaçlarını göz ardı eden ve kadın öğrencileri denetim altında tutan bi-çimlerde yönetilmekte; üniversite, aile ile birlikte toplumun namus bek-çiliğine soyunmaktadır.

TaleplerimizEğitim, özellikle kadınlar açısından toplumsal hayata özgür ve eşit

bir biçimde katılmak ve insanca bir yaşam için temel bir haktır. Bu yüz-den kamusal bir hizmet olarak örgütlenmeli; başta kadınlar olmak üze-re herkese eşit, parasız, bilimsel ve nitelikli bir hizmet olarak sunulma-lıdır. Kadınların eğitimin hakkı önündeki temel engellerden biri olan pa-ralılaştırma uygulamaları, eğitimin her düzeyinde son bulmalıdır.

Kız çocuklarının eğitim almasının önündeki engellerin kaldırılmasıiçin özel kamu politikaları, okul ve aile destek programları geliştirilmeli;eğitim hakkından mahrum kalmış yetişkin kadınlara parasız eğitim hiz-meti verilmeli; kadınların bilgiye ulaşma hakkı, kamusal kaynaklarla des-teklenmelidir.

Kadın öğrencilerin ulaşım, barınma, sağlık gibi diğer sosyal haklaraerişimi, kamusal kaynaklarla garanti altına alınmalıdır.

Eğitimin tüm düzeyleri, öğretmenlerin eğitiminden ders kitapları-na kadar, cinsiyetçilikten ve kadınlar üzerindeki sistemli baskının kay-naklarını oluşturan milliyetçilik, ırkçılık ve dinsel gericilikten arındırılma-lıdır. Öğretmenin cinsiyet ayrımcılığına karşı duyarlılık kazanması içinprogramatik düzenlemeler yapılmalıdır.

Üniversitelerdeki mediko-sosyal hizmetleri cinsiyetten kaynakla-nan ihtiyaçlara duyarlı hale getirilmeli, kadın öğrencilerin özgül ihtiyaç-larına yönelik hizmet verilmeli; üniversite yurtları kadın öğrenciler içinbir denetim aracı olmaktan çıkartılarak, insanca barınma ortamlarınadönüştürülmelidir.

204

Page 205: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

Öneri:Kadın eğitimciler ayrı bir örgütlenme yaratmalı; eğitimdeki her tür-

lü ayrımcılığa karşı var olan müfredatı inceleyerek, aşağıdan yukarıyatüm detayları ile yeni bir müfredat hazırlığına girilmelidir. Kadın-erkektüm öğretmenler, okuma yazma fişleri dâhil, cinsiyetçilik içeren hiçbiraracı kullanmayarak alternatiflerini üretme sorumluluğuyla davranma-lıdırlar.

MEB düzeyinde, eğitim sendikası ile yetişkin eğitimi yapan kurum-ların temsil edildiği bir eşitlik bürosu birimi kurulmalıdır.

ÜCRETSİZ, NİTELİKLİ KREŞ HAKKI

Kadının başlıca görevinin annelik olduğu dayatması, kadınların ken-dilerini geliştirme haklarını engellemektedir. Evlilik ve annelik, kadınlaraçısından sosyalleşme ve kendini geliştirme özgürlüğünü engelleyenbir kurumsallık olarak örgütlenmekte; çalışan kadınların yüzde 70’i ev-lilik ve annelikle birlikte eve kapatılarak, toplumsal hayatın dışına itil-mektedir.

Toplumun çocukların bakımını kadınların sırtına yükleyerek, bu gö-revden kaçınması kadınlar açısından ev kadınlarının toplumsal hayattandışlanması; ücretli çocuk bakıcısı kadınların düşük ücretli ve güvencesizçalışma koşullarına mahkûm edilmesi; bakım emeğinin değersizleştiril-mesi ve niteliksizleştirilmesiyle sonuçlanmaktadır ; iş yerinde kreş hak-kı sermaye tarafından görmezlikten gelinmektedir.

Çalışan annelere çocuklarının bakımı için paralı kreş ya da aile bü-yüklerinden yararlanma dışında hiçbir seçenek sunulmaması, hem ka-dınların çalışma hakkını anlamsızlaştırarak gasp etmekte, hem de top-lum tarafından kutsanan annelik görevini değersizleştirmektedir.

Çocuk bakım hizmetlerinin toplumsal bir biçimde karşılanmama-sı ve bu hizmetler için yeterli kaynakların ayrılmaması, çocukların aileiçinde niteliksiz bir eğitim ortamında yetiştirilmesine; milyonlarca ço-cuğun kimsesizleştirilmesine ve devlet yurtlarında kalan çocukların şid-det ve tecavüze varan insanlık suçlarıyla yüz yüze kalmasına yol açmak-tadır.

205

Page 206: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

TaleplerimizÇocuğun eğitimi doğduğundan itibaren toplumsal bir görev ve

kamusal bir haktır ve kesinlikle güvence altına alınmalı; 0-7 yaş arası ço-cukların eğitimi zorunlu ve ücretsiz olmalıdır.

Kadının çalışıp çalışmamasına bakılmaksızın, her çocuk için ücret-siz ve nitelikli kreş ve anaokulu eğitimi sağlanmalıdır. Her mahalle veköyde çocuk sayısı ile orantılı kamusal kreşler açılmalı; çocuklara ücret-siz servis hizmeti sağlanmalıdır.

Özel ve kamusal tüm iş yerlerinde, çalışanların kadın ya da erkekolmasına bakılmaksızın, kreş açma koşulları kolaylaştırılmalı ve mevcutkreşler iyileştirilmelidir.

Tüm kreşlerin ve çocuk bakımevleri, fiziksel ve eğitsel nitelikleraçısından iyileştirilmeli ve her çocuk için fayda sağlayıcı özellikte olma-lı; kreş çalışanları yeterli mesleki eğitim, sosyal güvenlik ve insanca üc-ret koşullarına kavuşturulmalıdır.

Özel eğitime muhtaç çocuklar için de aynı koşullar gözetilerek ba-kım ve eğitim alanları oluşturulmalı; özel eğitime muhtaç çocukların veailelerinin ihtiyaç duydukları özel psikolojik destek ve ailelerin eğitimikamusal kaynaklarla desteklenmelidir.

ÇALIŞMA HAKKI

Kadınları eğitim, sağlık, sosyal güvenlik gibi temel haklarından mah-rum bırakan neo-liberal düzenlemeler, kadınların ihracata yönelik, emekyoğun sektörlerdeki istihdamının yoğunlaşmasıyla sonuçlanmaktadır.Üretim sürecinin esnekleştirilmesi, kayıt dışı haline getirilmesi, kadınlarıdüşük ücretli güvencesiz, sendikasız işçilik depoları haline getirmektedir.Kayıt dışı küçük ve orta ölçekli firmalarda yaygınlaşan güvencesiz istih-dam; serbest üretim bölgeleri, gündelikçilik ve giderek yaygınlaşan taşe-ronlaştırılmış hizmet üretimi alanları ile ev eksenli çalışma, aşırı kadınemeği sömürüsünün temel alanları olarak ortaya çıkmaktadır.

Kayıt dışı, güvencesiz, örgütsüz, ucuz ve esnek kadın emeği istih-damı, ihracata dayalı ekonomilerin en önemli döviz kazanma kaynak-larından birisi haline dönüşürken, bu biçimlerde çalıştırılan kadınlar “ça-

206

Page 207: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

resiz iş gücü” haline getirilmektedir. Zenginliklerin yaratıcısı olan kadınişçiler kayıt dışı iş yerlerinde psikolojik, cinsel ve fiziksel aşağılanmalarınve tacizlere hedef yapılmakta; doğurganlıktan kaynaklanan biyolojiközellikleri nedeniyle özel denetim ve baskı biçimlerine maruz bırakıl-maktadırlar.

Kadın işçilerin, mevcut iş yasalarının bile geçerli olmadığı alanlardayoğunlaşması, sermayenin neo-liberal saldırı politikalarının olduğu ka-dar, ev içindeki kadın emeğini görünmez ve değersiz hale getiren vekadınların toplumsal üretime katılma haklarını yok sayan cinsiyetçi de-ğerlerin ve ilişkilerin ürünüdür. Çocuk bakımı ve ev işlerinin toplumsaldeğer yaratan faaliyetler sayılmaması, ücretsiz aile işçiliğini kadınlar açı-sından başlıca çalışma biçimi haline getirirken, çalışma kadınlar açısın-dan özgürleştirici bir faaliyet yerine ücretsiz ya da çok düşük ücretlikölelik biçimlerine dönüşmektedir. Kadın emeğinin değersizleştirilme-si, göçmen kadınların maruz kaldıkları sömürü ve baskıları ağırlaştır-makta; kadının bedeninin metalaştırılmasını ve seks ticaretini yaygınlaş-tırmaktadır.

TaleplerimizÖzgür ve eşitlikçi koşullarda çalışarak kendisini geliştirmek ve top-

lumsal üretimin bir parçası haline gelmek her kadının vazgeçilmez te-mel hakkı ve insan emeğinin özgürleşmesinin başlıca koşullarından bi-risidir.

Kadınların ev ve aile içinde gerçekleştirdikleri üretim toplumsalüretimin sosyal güvenlik hakkı yaratan bir parçası sayılmalı; ev kadınla-rı dâhil tüm kadınlar için sosyal güvenlik, eşe-babaya bağlı olmaktan çı-kartılmalıdır.

Ev eksenli çalışma, ev hizmetlerinde çalışma gibi her tür çalışmabiçimi iş kanunu kapsamı ve sosyal güvenlik şemsiyesi altına alınmalıdır.

Gündelikçi olarak çalışan kadın temizlik işçilerinin yasal asgari üc-ret, emeklilik ve parasız sağlık hakları; çalışma koşullarının iyileştirilmesive iş yerlerinin işçi sağlığını ve güvenliğini gözetecek biçimde düzenle-mesi güvence altına alınmalıdır.

Tüm işçilerin örgütlenmesi önündeki engeller kaldırılmalı ve en-formel çalışan örgütsüz işçilerin, işsizlerin, emeklilerin kendi örgütlerini

207

Page 208: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

yaratabilmesi ve özgür toplu pazarlıktan yararlanabilmesi sağlanmalıdır.Serbest bölgeler kaldırılmalı; iş kanunu demokratikleştirilerek tüm

bölgelerde uygulanmalıdır.Aynı sektörde aynı işi yapanlar, aynı statü ve haklardan yararlan-

malı; taşeronlaştırma uygulamalarına son verilmelidir.Çalışma hayatında kadına yönelik her türlü sözlü, fiziksel ve cinsel

şiddet ve cinsiyetçi uygulamalar önlenmeli; işe alma ve işten çıkarma-da cinsiyete ve evlilik statüsüne dayalı ayrımcılık ortadan kaldırılmalıdır.

Doğum izni kadını ve erkeği eşdeğer biçimde kapsayarak genişle-tilmelidir. Kadınların doğurganlığının bir tehdit ve denetim aracı olarakkullanılmasının önüne geçilmeli, kadın işçilere biyolojik ihtiyaçları nede-niyle yasal izin verilmelidir.

Yasadışı göç ederek, ev hizmetlerinde ve fuhuş sektöründe koru-masız güvencesiz ve her türlü istismara açık biçimde çalışan kadınlarınyasal çalışma, ikamet ve örgütlenme hakları tanınmalıdır.

Ulaşım ve beslenme hakkı çalışma hakkının bir parçası haline ge-tirilmeli; ulaşım ve beslenme maliyetleri çalışma ücretine ve ulaşım sü-resi, mesai saatine dâhil edilmelidir.

SAĞLIK HAKKI

Sağlıklı olmak ruhsal, bedensel, fiziksel ve sosyal olarak iyi olma ha-lidir ve sağlık hakkı, tüm insanların ve kadınların piyasalaştırılamaz te-mel insan hakkıdır.

Kadınların sağlık durumu, sadece kendi fiziksel koşulları tarafındandeğil, içinde yaşadıkları toplumsal koşullar tarafından belirlenir. Kız ço-cuklarının istenmeyen ikinci sınıf çocuk olarak değerlendirilmesi ve ka-dının ikinci sınıf konumu, kadınların sağlık hakkının önündeki temel en-gellerden birisidir. Kadınlara yönelik sağlık hakkı ihlalleri, acil sağlık birim-lerine başvuran kadınların, erkeklere kıyasla daha az önemsenmesi, ka-dınlara özel sağlık hizmetlerinin ücretsiz sağlık hakkı statüsüne sahipolmaması, kadına yönelik şiddet, kadının kendi bedeni ve doğurganlığıüzerinde söz ve karar sahibi olmaması, kadın sağlığının üreme sağlığı-na indirgenmesi gibi biçimlere bürünmektedir.

208

Page 209: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

Sağlığı alınır-satılır bir mal haline getiren neo-liberal piyasalaştırmave özelleştirme uygulamaları en çok kadınları etkilemekte; sağlık hiz-metleri piyasalaştırılırken kadınlara, çocuklara, yaşlılara ve engellilereyönelik hizmetler ilk sıraları almaktadır. Aile hekimliği uygulamaları ilekoruyucu sağlık hizmetlerinin çökertilmesi de yine en çok kadınları et-kilemekte; bu alandaki piyasalaştırma uygulamaları artan kürtaj ve dü-şükler ; anne ve çocuk ölümleri gibi sağlık hakkı ihlalleri yaratmaktadır.Koruyucu sağlık hizmetlerindeki çöküş ve özel sağlık piyasasının hâki-miyeti önlenebilir kürtajlar, zorunlu sağlık nedenlerinden kaynaklanma-yan estetik cerrahi ve bedensel güzellik dayatması gibi uygulamalarlakadın bedenini bir kar elde etme alanına dönüştürmektedir.

Öte yandan neo-liberal politikalar sonucunda ortaya çıkan küre-sel ısınma, su kıtlıkları ve özelleştirmeleri, beslenme ve barınma hakkıihlalleri de öncelikle kadınların sağlık haklarının gaspıyla sonuçlanmak-tadır. Savaşlar, ırkçılık ve dinsel gericilik de kadınların sağlık haklarını gi-derek daha yaygın biçimde tehdit etmektedir.

TaleplerimizKadınların sağlık hakkı kadınların özgür ve eşit insanlar olarak ya-

şama hakkının temeli olarak tanımlanmalı; çalışma, beslenme gibi hak-ların ve koruyucu, ücretsiz, kamusal sağlık hizmetinin güvencesi altınaalınmalıdır.

Bütçeden kadın sağlığına ayrılan pay artırılmalıdır. Sağlık politikala-rı kadın ve erkeğin farklılıklarını dikkate alan bir bakış açısıyla düzenlen-melidir.

Kadın sağlığı hizmetleri alanına dair düzenlemelerde, kadın hekim-lerin ve kadın sağlık çalışanlarının, kadın örgütlerinin ve demokratik kit-le örgütlerinin söz ve karar hakkı bulunmalıdır.

500 bin nüfusu olan her mahallede kadın sağlığına yönelik yeterlikoruyucu kamusal sağlık birimleri bulunmalı; koruyucu sağlık anlayışı-nın yerini alan tedavi edici sağlık anlayışına ve özelleştirme, piyasalaş-tırma uygulamalarına son verilmelidir. Sağlık hizmetlerinin niteliğini dü-şüren taşeronlaştırma uygulamalarına son verilmelidir.

Sağlık hizmetlerinin sunumunda kadınların özel ihtiyaçları dikkatealınmalı ve bu ihtiyaçlar sağlık çalışanlarının mesleki eğitim süreçlerin-de gözetilmelidir.

209

Page 210: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

ŞİDDETTEN KORUNMA HAKKI

Kadınlar sadece kadın olmaktan kaynaklanan nedenlerle şiddeteuğramakta; şiddeti çok yönlü yaşamaktadır. Erkek egemenliğin toplum-sal alanda yarattığı kadına dönük şiddete; piyasanın her türlü kamusalhakkı ve güvenceyi ortadan kaldırarak yarattığı yıkımın yol açtığı şiddet;özellikle neoliberalizmin devleti her türlü sosyal işlevden arındırarakçıplak bir zor aygıtı olarak örgütlemesinin yarattığı şiddet; ırkçılığın, mi-litarizmin milliyetçiliğin dinsel baskının yarattığı şiddet eklenmektedir.

Genel şiddet biçimleri olan savaş ve yoksulluktan en fazla kadın-lar etkilenmekte, kadınlar yaşamın her alanında fiziksel, psikolojik, söz-lü şiddete, aşağılamaya uğramaktadırlar. Evinde, iş yerinde, sokakta şid-dete uğrayan kadınlar için özgürlükten, kendi yeteneklerini ve istekle-rini gerçekleştirme zemininden, siyasal haklarını kullanma olanağından,toplumda eşit bir birey olarak varolma ve toplumsal yaşama bir özneolarak katılma imkanından, sağlıklı ve mutlu bir yaşamdan bahsetmekmümkün değildir. Kadına dönük şiddet insanlık suçudur. Sadece doğru-dan kadına şiddet uygulayanlar değil, kadına dönük şiddete zemin ha-zırlayanlar, görmezden gelenler, engellemeyenler de bu suça ortaktır.

TaleplerimizTürkiye’de kadına dönük şiddetin ortadan kaldırılmasını sağlaya-

cak ortamın oluşması için kirli savaşın sona erdirilmesi, militarizme, şo-venizme, millliteçiliğe, dinsel baskıya karşı etkili bir şekilde mücadeleedilmesi gerekmektedir.

Kadına dönük fiziksel, sözel, psikolojik ve cinsel şiddeti önlemeyedönük politikalar geliştirilmelidir. Kadına dönük şiddetin hiçbir hafifleti-ci nedeni olamaz. Ceza yasaları buna göre düzenlenmelidir.

Şiddete uğrayan kadınlar koruma altına alınmalı, ihtiyaca uygun sa-yıda sığınma evi açılmalı, şiddete uğrayan kadınların ve çocukların ba-rınma, iş, yemek, ulaşım gibi ihtiyaçları karşılanmalıdır.

Kadına dönük şiddet sağlık sorunudur. Şiddet kadının ruhsal ve be-densel iyilik halini ortadan kaldırmaktadır. Şiddete uğrayan kadınlara psi-kolojik desteğin de içinde olduğu ücretsiz sağlık hizmeti sunulmalıdır.

İş yasalarında kadına dönük şiddet tanımlanmalı ve yaptırımlar be-lirlenmelidir.

210

Page 211: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

Yoksulluk, güvencesizlik nedeniyle kadınların kendilerine şiddet uy-gulanan koşullarda çalışmaya ve yaşamaya devam etmesi kabul edile-mez. Kadınların çalışma haklarının, sosyal güvencelerinin, barınma hak-larının güvence altına alınması kadınların şiddete maruz kalmasını ön-lemek açısından kritiktir.

SAVAŞ, MİLİTARİZM, KADIN ve ANADOLU’DA KIZ KARDEŞ OLMAK

Savaşın genel toplum yapısı üzerinde yarattığı ekonomik ve sosyalyıkımın etkileri toplum bileşenleri açısından en fazla kadınlar üzerindeetkili olmaktadır. Bu durumun temel sebeplerinden biri savaş koşulla-rının; savaş zamanları dışında da hali hazırda var olan kadın ezilmişliği-nin olağanüstü toplumsal koşullar söz konusu olduğunda daha da be-lirginleşmesine yol açacak niteliklere sahip olmasından ileri gelmekte-dir. Olağan toplumsal yapının barındırdığı kadına dönük her türden ay-rımcılık ve şiddet ortamını temellendiren nedenler savaş durumların-da güçlenir.

Eril kavramlar olan militarizm, ırkçılık ve milliyetçiliğin kendini varettiği ekonomik ve siyasal temel, kadın düşmanlığını üretir ve besler.Militarizm, ırkçılık ve milliyetçilik erkeği askerleştirir ; kadına ari kanın, ır-kın sürekliliğini sağlamakla yükümlü erkek asker anası misyonunu daya-tır. Kadın var olan toplum içerisinde özgür bir birey olmaktan çıkarılıp,kadın bedeni ve vatan toprağı özdeşleştirilerek toplumun ortak namu-su olarak kabul edilir. Bu kabul, savaş zamanlarında kadın bedeninin vekimliğinin karşılıklı taraflar açısından doğrudan bir savaş silahı halinegelmesine yol açar. Bu bakımdan savaş zamanlarında sıkça görülen ka-dına yönelik taciz ve tecavüz işkenceleri, salt bir cinsel saldırı değil ay-nı zamanda kadına biçilen bu toplumsal misyona dönük askeri bir sal-dırı biçimidir. Militarist politikalarla belirlenen bütçeler savaş harcama-larına yoğunlaşmakta, bütçeden kadınların haklarına dönük hizmetlereayrılan pay düşürülmektedir.

Savaşın ekonomik ve kamusal haklar alanında yarattığı yıkımlar en

211

Page 212: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

fazla kadınları etkiler. Kadınlar savaş zamanlarında en temel gereksinim-leri olan su, enerji, sağlık ve eğitim hizmetlerinden mahrum kalmaktadır-lar. Kocaya ya da aileye bağımlı yaşayan kadınlar savaş zamanlarında on-ları yitirdiklerinde, çocuk bakımı da dahil olmak üzere yetersiz koşullar-la ama tek başlarına ayakta kalma mücadelesi vermek zorunda kalırlar.

Türkiye’de yürütülen kirli savaş politikaları ırkçılık ve milliyetçiliktemelinde yükselmekte ve bu akımlar tarafından yeniden üretilmekte-dir. Ülke Türk ve Kürt halklarının düşmanlığı temelinde bir çatışmayasürüklenmeye çalışılmaktadır. Kirli savaş politikalarını besleyen ve yeni-den üreten milliyetçi ırkçı toplumsal şiddet ortamı kadına dönük top-lumsal şiddeti de tetiklemektedir. Kendinden olmayana dönük saldır-ganlığın yaygınlaşması toplumsal şiddetin etki alanının toplum genelin-de egemen olmayan dil, din, mezhep, sınıf ve cinsiyete yönelmesi kaçı-nılmazdır. Bu bakımdan örneğin, Kürt kimliğine dönük saldırganlık pro-pagandalarının, herhangi bir iradi müdahale olmaksızın kadın kimliğinedönük bir saldırganlığa evrilmesi şaşırtıcı olmayacaktır.

İki halk arasında ekilmeye çalışılan düşmanlık tohumları, özellikleKürt kadınlarına dönük namus cinayetlerinin Türk kadınları üzerindeKürt halkına dönük düşmanca duygular beslemesini tetikleyecek nite-likte propaganda edilmesini de kapsamaktadır. Namus ve töre cinayet-leri, etnik bir kimliğe iliştirilerek modern kurtulmuş Türk kimliği ve ge-rici karanlık Kürt kimliği propagandasıyla ırkçı milliyetçi hareketler güç-lendirilmeye çalışılmaktadır.

Türkiye’de yürütülen kirli savaş Kürt ve Türk binlerce yoksul gen-cin ölümüyle süre gelmekte,Türk ve Kürt anaları uzun yıllardır bu acıy-la boğuşmaktadırlar. Kirli savaş için ayrılan bütçe, yine kadınların yaşa-mından çalınmaktadır.

TaleplerKadınların yaşamlarına acıdan ve yoksulluktan başka hiçbir şey va-

at etmeyen savaş harcamalarına bütçeden ayrılan pay azaltılmalı, kadı-nın toplumsal yaşama eşit ve özgür bir biçimde katılımını düzenleyenkoşulların oluşmasını sağlayacak oranda kadına yönelik bütçe arttırıl-malıdır.

Türk ve Kürt kadınları savaşın yarattığı yıkımlardan ve kadın olma-

212

Page 213: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

larından kaynaklanan baskılardan benzer biçimlerde etkilenmektedir.Kürt ve Türk halklarını birbirine düşmanlaştıran ırkçı, milliyetçi propa-gandalara karşı, ülkemiz topraklarında halkların kardeşliği temelinde birbarış ortamının yaratılmasını sağlayacak temel dinamik Anadolu’da kızkardeşliği önermesinde bulunmaktadır.

“Anadolu’da kızkardeşlik” önermesinin karşılık bulabilmesi için içe-risinde Kürt sorunu, neo liberal politikalar ve kadının kamusal hakları,kadına dönük şiddet gibi sorun alanlarının kadınlar tarafından tartışıla-rak üretildiği bir siyaset düzlemi yaratılmalıdır. Bu düzlem yöntem ola-rak egemen siyaset anlayışının erkek egemen yaklaşımını reddetmelidir.

Namus ve töre cinayetlerine karşı Kürt ve Türk kadınları Anado-lu’da kız kardeşlik temelinde ortak mücadele etmeli, kadına dönük şid-detin milliyetçi, ırkçı akımları güçlendirecek bir dinamik olması engel-lenmelidir.

KADIN FORUMU KARARLARI

Halkın Hakları Kadın Forumu, Halkın Hakları Forumu’nun tüm ka-tılımcılarını Antalya Serbest Bölgesi’ndeki Novamed iş yerindeki grev-ci kadın işçilerle ortak ve somut dayanışma eylemine çağırmaktadır.

Halkın Hakları Kadın Forumu, önümüzdeki sonbaharda kadın eme-ği konulu bir forum düzenleme kararı almıştır.

213

Page 214: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere
Page 215: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

Halkın Hakları Atölye Çalışmaları

Eğitim Hakkı Atölyesi

Sağlık Hakkı Atölyesi

Barınma Hakkı Atölyesi

Su Hakkı Atölyesi

Ulaşım Hakkı Atölyesi

Çalışma Hakkı Atölyesi

Enerji Hakkı Atölyesi

Tarım ve Beslenme Hakkı Atölyesi

Çevre Hakkı Atölyesi

Siyasal Haklar ve Özgürlükler Atölyesi

İletişim Hakkı Atölyesi

Page 216: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere
Page 217: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

Halkın Hakları Forumu Eğitim Hakkı Atölyesi

Çağrı

Halkevleri 8-9-10 Haziran 2007 tarihlerinde “Halk›n Haklar›Forumu” isimli bir etkinlik düzenlemektedir. Kamusal alanda ger-çeklefltirilen neo-liberal düzenlemeler: Özellefltirme, piyasalaflt›rma,güvencesizlefltirme politikalar›, bu politikalara karfl› geliflen toplum-sal dirençler ve sosyal haklar›n kullan›m› önündeki cinsiyetçilik, ›rk-ç›l›k, gericilik gibi di¤er önemli engeller, Halk›n Haklar› Foru-mu’nun dört temel tart›flma gündeminden birisini oluflturmaktad›r.

Halk›n Haklar› Forumu’nun 8 Haziran Cuma günü yap›lacakKad›n Forumu bölümünde sosyal hak ihlallerinin kad›nlar üzerin-deki sonuçlar› ele al›nacakt›r. Kamusal alanda yaflanan neo-liberaldönüflüm 9 Haziran Cumartesi tarihli forum aç›l›fl oturumunun dakonusunu oluflturmaktad›r. Öte yandan, sosyal haklar mücadelesi-nin somut gündemleri de, forumun 9 Haziran Cumartesi ö¤ledensonraki bölümünde ayn› anda düzenlenecek olan 13 ayr› atölye ça-l›flmas›nda hak ihlallerinden ma¤dur olan halk kesimleri, sendika-lar-demokratik kitle örgütleri, emekçiler ve akademisyenlerin kat›l›-m›yla ayr›nt›l› biçimde tart›fl›lacakt›r. E¤itim, sa¤l›k, enerji, bar›nma,ulafl›m, su, iletiflim, tar›m ve beslenme, çal›flma, kültür-sanat, sosyalpolitika, çevre hakk› ve siyasal haklar ve özgürlükler alanlar›ndadüzenlenecek olan bu atölye çal›flmalar›nda önümüzdeki döneminsomut ve ortak mücadele gündem ve hedefleri üzerinde yo¤unlafl›l-

217

Page 218: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

mas› hedeflenmektedir. Atölye çal›flmalar›ndan ç›kan sonuçlar atöl-ye raporlar›yla sonuçland›r›lacak ve atölye moderatörlerinin çal›fl-mas›yla kaleme al›nacak ortak vurgular, 10 Haziran Pazar günü ya-p›lacak olan kapan›fl oturumdaki sunulacak Halk›n Haklar› Bildir-gesinde yer alacakt›r.

E¤itim alan› kamusal alanda yaflanan neo-liberal dönüflümden,piyasalaflt›rma ve güvencesizlefltirme politikalar›ndan en fazla etkile-nen alanlar›n bafl›nda gelmektedir. Öte yandan ›rkç›l›l›k, göç, anadilde e¤itim sorunu, cinsiyetçilik, gericilik, yoksulluk e¤itim hakk›ihlalinin di¤er önemli kaynaklar›n› oluflturmaktad›r. E¤itimi bir malhaline dönüfltüren Dünya Bankas› politikalar›, yeni bir piyasac› e¤i-tim anlay›fl›n› da dayatmakta ve bu dayatmalar, ›rkç›l›k, cinsiyetçilikve gericilikle birlikte, demokratik bir e¤itim ortam›n›n oluflmas›n›imkans›z k›lmaktad›r.

Öte yandan, ülkemiz gerek e¤itim emekçilerinin örgütlenme vemücadele gelenekleri gerekse paras›z, demokratik ve nitelikli e¤itimmücadelesi aç›s›ndan son derece zengin kaynaklara sahiptir. E¤itimhakk› atölyesi, bu zengin mücadele birikimini günümüzün yeni so-runlar› ve dinamikleriyle önümüzdeki mücadele döneminin somut-lu¤u içinde ilerletmeyi amaçlamaktad›r. E¤itim hakk›, bu hakk›nkullan›m› önündeki engeller, e¤itim hakk› ihlalinin di¤er hak ihlal-leriyle iliflkilendirilmesi, paras›z, demokratik ve nitelikli e¤itim içine¤itim emekçilerinin, velilerin ve ö¤rencilerin ortak mücadele ola-naklar› ve alternatif e¤itim anlay›fl› bafll›klar›, e¤itim hakk› atölyesi-nin ana tart›flma bafll›klar›n› oluflturmaktad›r.

E¤itim hakk› atölyesi kapsam›nda yap›lan ön çal›flmalar sonu-cunda üretilmifl olan tart›flma gündemi bafll›klar› flunlard›r:

1) Piyasalaflt›rma ve yoksullaflt›rma k›skac›nda e¤itim hakk› ih-lalleri:

Türkiye’de e¤itimin piyasalaflt›r›lmas›n›n neresindeyiz? Piyasa-laflt›rman›n veliler, ö¤renciler ve e¤itim emekçileri üzerindeki sonuç-lar›. E¤itim hakk›n›n di¤er haklarla iliflkisi.

2) E¤itim hakk› ve e¤itim hakk›n›n öznesi olmak

218

Page 219: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

E¤itim hakk› ve anadilde e¤itim, cinsiyetçilik, gericilik, esnek is-tihdam ve çocuk iflçili¤i.

3) E¤itim hakk› mücadelesiDünya Bankas›’n›n piyasac› e¤itim anlay›fl›na karfl› alternatif de-

mokratik e¤itim anlay›fl›. Bilimsel, özerk, paras›z e¤itim ve yükseke¤itim mücadelesi. Direnifl öyküleri. Köy Enstitüleri deneyiminin vedi¤er deneyimlerin de¤erlendirilmesi.

4) Türkiye’de e¤itim hakk› mücadelesiE¤itim hakk› mücadelesinin özneleri, müttefikleri, mücadele he-

defleri ve mücadele araçlar› neler olmal›d›r? Ortak mücadele olanak-lar› nedir, hedefleri ne olmal›d›r?

Yukar›daki bafll›klar forum öncesinde Ankara’da 13 May›s, 19May›s ve 26 May›s ve ‹stanbul’da 26 May›s tarihlerinde yap›lacak önforumlarda da ele al›nacakt›r.

Bu çabam›zda birlikte yol almak dile¤iyle…

HALKIN HAKLARI FORUMUE⁄‹T‹M ATÖLYES‹ ÇALIfiMA GRUBU

219

Page 220: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere
Page 221: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

Halkın Hakları Forumu Eğitim Hakkı Atölyesi

Hazırlık Çalışmaları

Kapitalist sistemin kendi krizini aflmak için yürüttü¤ü neo-libe-ralizm program›, yaflam›n her alan›na ciddi bir sald›r› biçiminde fle-killenmeye bafllad›¤› 1980’li y›llardan bu yana bir dizi “yeniden ya-p›lanma” modeliyle sürmektedir. Bu modelin birincil hedefi; serma-yenin serbest dolafl›m›n›n önündeki engelleri kald›rmak ve tüm ka-musal hizmetleri ulus ötesi flirketlerin ticaretine terk etmektir. Neo-liberal düflünürlere göre ‘her alanda oldu¤u gibi e¤itim alan›nda darekabetçi bir piyasa oluflturulmas› kaç›n›lmazd›r ve e¤itimin de art›kpiyasada al›n›p-sat›labilecek bir mal oldu¤u kabul edilmelidir’. Bumal› sat›n alacak olan halklara art›k “müflteri” gözüyle bak›ld›¤› vebu s›fat›n ad›m ad›m kabul ettirilmek istendi¤i günümüzde DünyaBankas› projeleri ve IMF denetimi ile, baflta e¤itim ve sa¤l›k olmaküzere en temel sosyal haklar gasp edilmektedir. ‹flte bu nedenledirki, içinde bulundu¤umuz süreçte “E⁄‹T‹M HAKKI” tart›flmalar› da-ha da önem kazanm›flt›r.

E¤itim Hakk› Atölyesi için baflta Ankara ve ‹stanbul olmak üze-re birçok ilde ön toplant›lar - görüflmeler yap›ld› ve bütün bunlar›nsonuçlar› bir araya getirilerek, tart›flma bafll›klar› oluflturuldu.

Tart›flma bafll›klar›, illerdeki ön çal›flma yürütenlerle yap›lan is-tiflareler sonucunda ‘taslak’ biçiminde oluflturuldu ve ard›ndan ‘E¤i-tim Hakk› Atölyesine Ça¤r›’ metni ile birlikte bu tart›flma tasla¤› ka-t›l›mc›lara-kurumlara gönderildi.

221

Page 222: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

222

Page 223: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

Halkın Hakları Forumu Ankara Eğitim Hakkı Atölyesi

Hazırlık Çalışması

Akademisyenler, demokratik kitle örgütleri ve E¤itim Sen flube-leri ziyaret edildi, Forum ve E¤itim Hakk› Atölye Çal›flmalar› anlat›l-d›. Akademisyen ilgisi oldukça olumluydu. Bu çal›flman›n duyurusuve destek için görüflülen birçok akademisyenin yan› s›ra E¤itim Senflubeleri, Pir Sultan Abdal Kültür Derne¤i ve Kuzey K›br›s Türk Ö¤-retmenler Sendikas› gibi kurumlarla da görüflüldü. Bu görüflmelersonucunda, ön çal›flmalara destek veren, söyleflilere kat›lan ve tebli¤sunan akademisyenler oldu. Atölyeye K›br›s Türk Ö¤retmenler Sen-dikas› davet edildi. Sendika ad›na ‘Kuzey K›br›s’taki e¤itimin Piyasa-laflt›r›lmas›’ üzerine önden bir tebli¤ gönderdiler, çal›flmalar›m›z› il-giyle izlediklerini ve mutlaka foruma kat›lacaklar›n› bildirdiler.

Ankara’da 22 May›s 2007’de E¤itim Sen 1 nolu fiubede “E¤itimHakk› ve Piyasalaflt›rma” konulu bir söylefli ve mini forum yap›ld›.

Söylefliye konuflmac› olarak Prof Dr. Necla K. Tural, ÖV DERGenel Baflkan› Enver Önder, üniversite ö¤rencileri, liseliler, mahalle-lerden veliler, sözleflmeli ö¤retmenler ve E¤itim Sen üyeleri kat›ld›.

Prof. Kurul Tural, sermayenin 1970’lerde a盤a ç›kan kendi kri-zini aflman›n program› olarak bafllat›lan küreselleflmenin, kamusalhizmetlerin piyasa koflullar›nda al›n›p sat›l›r bir meta haline getiril-me süreci oldu¤unu, bu metalaflt›rman›n GATS antlaflmas› ile prog-rama al›nd›¤›n›, tüm dünyay› ortak bir pazar haline getirme ve ka-musal hizmetleri metalaflt›rma-piyasalaflt›rma sürecinin ülkemizde,

223

Page 224: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

çeflitli uyum yasalar› ile iflletildi¤i, bu sürecin asl›nda sermayenin birtavizi anlam›na gelen sosyal devlet ilkesinin bu kez tamamen bir tas-fiyesi anlam›na geldi¤ini aktard›.

Kat›l›mc›lardan ÖV DER Genel Baflkan› Enver Önder; velileri bi-rinci derecede ma¤dur edildikleri bu süreçte veli örgütlenmesininönemini ve bu örgütlemenin de zorluklar›n› aktard›.

Üniversite ö¤rencileri, YÖK’le birlikte bafllayan gericileflme, pi-yasalaflt›rma ve bugün gelinen noktada harçlar, kantin-yemekhaneihaleleri ö¤renim kredilerinin geri ödemedeki faizlendirmeler yü-zünden hacizlerin bafllayaca¤› süreci aktard›lar. “Müflterileflme ve pi-yasalaflt›rmaya karfl› üç çözüm” kampanyas›nda yürüttükleri müca-deleyi ve kazan›mlar›n› aktard›lar.

Liseli bir ö¤renci, e¤itimin piyasalaflt›r›lma sürecinin liselileri neflekilde etkiledi¤ini, katk› pay›, foto¤raf paras› vb paralar›n toplan-mas›, okul çevrelerindeki uyuflturucu tehlikesi, genel-anadolu lisesiay›r›m›n›n ö¤renciler aras›nda yaratt›¤› ay›r›m ve ötekilefltirmeyi an-latt›. Buna karfl› uyuflmaya, müflterilefltirmeye, bask›ya RED kam-panyas›nda yürüttükleri mücadeleyi, önümüzdeki süreçte uygulana-cak olan olgunluk s›navlar›na karfl› mücadeleyi ö¤retmenleri ve veli-leri ile birlikte yürütmek gerekti¤inin dile getirdi.

Sözleflmeli olarak çal›flan bir e¤itim emekçisi de, güvencesiz ça-l›flman›n kendisinde yaratt›¤› psikolojik tahribat›, kadrolu ö¤retmengelecek söylentisi yay›ld›¤› ve bundan sonra da kendini hep dikenüstünde hissetti¤ini, ö¤rencilerini çok sevdi¤ini ama onlar› her an b›-rakabilece¤ini bilmenin zorluklar›n› anlatt›.

Kadrolu ö¤retmenler, kadrolu olmaktan dolay› utan›r hale gel-diklerini, güvencesiz çal›flt›rman›n yaln›zca sözleflmeli ö¤retmenlerinsorunuymufl gibi alg›lanmas›ndan dolay› üzgün olduklar›n› dile ge-tirdiler.

Tart›flma sonucunda piyasalaflt›rmaya - güvencesizlefltirmeyekarfl› ortak bir mücadele örmek gerekti¤i, bunun araçlar›n›n forum-da tart›fl›lmas› gerekti¤i ifade edildi.

Tart›flmalar›n ard›ndan, Meksika Ö¤retmen Hareketini anlatan“Ülke Ya¤mur ve Atefl” filminin gösterimine geçildi.

Mahallelerde yürütülen atölye çal›flmalar› çerçevesinde de 25May›s’ta Seyranba¤lar›’da Umut Halkevi taraf›ndan, Dikmen’de de

224

Page 225: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

Dikmen Halkevince düzenlenen, bölgedeki veli, ö¤renci ve ö¤ret-menlerin kat›ld›¤› ön forumlar yap›ld›.

Seyranbağları Eğitim Hakkı Atölye Hazırlık SöyleşisiSeyranba¤lar›n’nda Umut Halkevi taraf›ndan mahalledeki okul-

lara, velilere ve ö¤retmenlere yönelik bir ça¤r› pusulas› haz›rlan›p,bölgede da¤›t›ld›.

Umut Halkevi söyleşi duyurusu:

E⁄‹T‹M HAKKINI SAVUNMAYA ÇA⁄RIUMUT HALKEV‹

E¤itim alan›nda yaflad›¤›m›z sorunlar› tart›fl›yoruz!!!• Tebeflirden perdeye kadar okulun tüm giderlerinin velilerden

zorunlu talep edilmesi yasal m›d›r?• Elektrik faturas›ndan her gün evimize giren ekme¤e kadar tü-

ketti¤imiz her fleyden e¤itime katk› vergisi kesilirken bu paralar ne-den talep ediliyor?

• Anayasa bu konuda ne diyor?• Milli E¤itim Bakanl›¤› para toplanmas› yasak derken okullar

aksine neden para topluyor?• E¤itimin kalitesi her geçen y›l neden bu kadar düflüyor?• E¤itimciler (ö¤retmenler) bu konuda neler düflünüyor?Tüm bu sorular ve sorunlar› ö¤retmen, ö¤renci ve velilerimizle

tart›fl›yoruz. Sizler de e¤itime dair okullarda yaflad›¤›n›z sorunlarhakk›nda görüfl bildirmek isterseniz;

25 MAYIS 2007/ Cuma Saat:18.00’daSeyran cad. 61/28 UMUT HALKEV‹’ nde olaca¤›z…Bekliyoruz!!!

Umut Halkevi’nde veli ve ö¤rencilerin ço¤unlukta oldu¤u, ö¤-retmenlerin de yer ald›¤› söyleflide, e¤itimin temel bir insan hakk› veanayasal güvence alt›nda oldu¤u, buna ra¤men piyasalaflt›r›lma süre-cinin ad›m ad›m nas›l iflletildi¤i aktar›ld›. Velilerin katk› pay› yüzün-

225

Page 226: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

den afla¤›land›klar›, hakarete u¤rad›klar› anlat›ld›. Bir veli bafllang›ç-ta kay›t paras› vermemekte direndi¤ini, ancak yaln›zlaflt›r›ld›¤›n› vesonuçta boyun e¤di¤ini aktard›.

Bir baflka veli, tek bafl›na bu mücadeleyi vermekten çekinmedi-¤ini ve sonuçta kazan›m elde etti¤ini, ne kay›t paras› ne de katk› pa-y› verdi¤ini aktard›. Veliler, bir örgütlülü¤ün olmas› gerekti¤ini, kaçveli olursa olsun, bir araya gelerek bir komite oluflturmak ve kiminhangi okulda sorunu varsa, birlikte müdahale etmek gerekti¤ini dilegetirdiler. Ö¤renciler de okullardaki s›k›nt›lar›n›, diploma paras› yü-zünden s›k›nt› çekenleri, okuldaki fliddet olay›n›n abart›larak, üzer-lerinde polis tehdidi oluflturuldu¤unu aktard›lar.

Bu tür söyleflilerin sürekli olmas›n›, Halk›n Haklar› forumunabu deneyimleri aktarmak üzere kat›lmak istediklerini ifade ettiler.

Dikmen - Eğitim Hakkı ve Piyasalaşma ForumuToplant›ya liseliler, veliler, üniversiteliler ve e¤itim emekçileri

kat›ld›. Toplant›n›n aç›l›fl› tüm dünyada uygulanan neo liberal poli-tikalar, kamusal alan›n tasfiye edilerek hizmetler alan›n›n metalaflt›-r›lmas› ve piyasalaflt›rma süreci anlat›ld›. Sa¤l›k ve e¤itim gibi en te-mel haklar›n piyasa koflullar›na tabi k›l›nd›¤› ve bu sürecin ad›mad›m uyguland›¤›, özel okullar›n teflvik edildi¤i ve de kamudan kay-nak aktar›lma süreci anlat›ld›. E¤itim emekçilerinin güvencesiz çal›fl-t›r›lmaya bafllanma sürecinin asl›nda e¤itimin piyasa koflullar›na ta-bi k›l›nmas›n›n dolay›s›yla tüm olan bitenlerin ayn› sald›r› program›-n›n parças› oldu¤u vurguland›.

Toplant› kat›l›mc›lar›n›n yaflad›klar› hak ihlalleri, yaflant› örnek-leri aktar›ld›. Dikmen bölgesindeki okullar aras›ndaki farkl›l›k, paratoplayan ve ticarileflmeye do¤ru giden okullar ile para vermeyen ve-lilerin okullar› ile s›n›flar› aras›nda yarat›lan farkl›l›klar aktar›ld›. Ve-liler bu tür uygulamalarla ÖTEK‹LEfiT‹R‹LD‹KLER‹N‹, çocuklar›n›nher türlü tehdit ve zor kullanma ile ezildiklerini ifade ettiler.

Çözüm önerileri k›sm›nda ise, ‘ö¤renciler, ö¤retmenler ve velile-ri ortak sorunlar etraf›nda buluflturma, Eylül ay›nda ortak toplant›-lar yapma, ilk elden okul komiteleri, gelecekte ise bu öznelerin tü-münün bir arada oldu¤u bölge komiteleri kurmay› hedefleme’ öne-rileri sunuldu.

226

Page 227: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

Halkın Hakları Forumu

İstanbul Eğitim Hakkı Atölyesi

Hazırlık Çalışmaları

‹stanbul’da akademisyenler, E¤itim Sen flubeleri, ‹¤ne Oyas›Dergisi, Göç-Der, Halk okulu ve bir çok mahallede görüflmeler ya-p›ld›, foruma katk› istendi. Görüflülen akademisyenler:

Mübeccel KarabatProf. Dr. Fuat ErcanTahsin Yeflildere

‹stanbul’da 26 May›s 2007 günü Dev Sa¤l›k ‹fl’te “E¤itimin Piya-salaflt›r›lmas› ve E¤itim Hakk›” konulu bir forum düzenlendi.

İstanbul ön forum duyurusu:

“E⁄‹T‹M‹N P‹YASALAfiTIRILMASI ve E⁄‹T‹M HAKKI”10.30-13.00 E¤itimde Piyasalaflt›rma ve Güvencesizlik E¤itimde Piyasalaflt›rmaFuat Ercan, Ö¤renci Kolektifleri, Bar›fl Apolat (E¤itim-Sen 4 No-

lu fiube)E¤itim Emekçilerinin Güvencesizlefltirilmesi Ayfer Çiçek

227

Page 228: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

DB E¤itim Politikalar›/E¤itimin ‹çeri¤i Mübeccel Karabat (E¤itim-Sen 6 Nolu fiube YK Üyesi)13.00-14.00 Ara14.00-16.00 E¤itim Hakk› ve EngellerE¤itim Hakk›R›fat Okçaboy (Bo¤aziçi Üniversitesi E¤itim Fakültesi)Emin Ekinci (E¤itim Sen 7 Nolu fiube Baflkan›)Anadilde E¤itim/Göç ve E¤itim Haldun Özkan (E¤itim-Sen 8 Nolu fiube Baflkan›)fiefika Gürbüz (Göç-Der Baflkan›)Sendikal Örgütlenmede Kad›n ‹¤ne Oyas›

16.00-18.00 E¤itimde Ortak Mücadele ve Alternatif E¤itim Anlay›fl›

TAR‹H: 26 MAYIS CUMARTES‹ YER: DEV- SA⁄LIK ‹fi (M‹LLET CAD. SAD‹ÇEfiME SK. BAfiAK ‹fi MERKEZ‹ NO:25

K:1 D:1 YUSUFPAfiA/AKSARAY )26 MAYIS CUMARTES‹ HALKIN HAKLARI FORUMU E⁄‹T‹M HAKKI ATÖLYES‹ ‹STANBUL ÖN TOPLANTISI (YER: DEV SA⁄LIK-‹fi SEND‹KASI)

Halk›n Haklar› Forumu E¤itim Hakk› Atölyesi’nin 26 May›s ‹s-tanbul haz›rl›k toplant›s›, “E¤itimin Piyasalaflt›r›lmas› ve E¤itim Hak-k›” bafll›¤› ile yap›ld›. Haz›rl›k toplant›s›na R›fat Okçabol ve Mübec-cel Karabat gibi akademisyenler, ‹¤ne Oyas› kad›n ö¤retmen grubu,E¤itim-Sen’li sendika yöneticileri, sözleflmeli ö¤retmenler, üniversiteö¤rencileri ve Gültepe ve So¤anl› mahallelerinden veliler kat›ld›.

‹stanbul E¤itim Hakk› Atölyesi Çal›flma Grubu’nun düzenledi¤iforumun birinci oturumunda, e¤itimin piyasalaflt›r›lmas› ile bu sü-reçte etkin bir rol oynayan Dünya Bankas›’n›n yap›sal dönüflümleris›ras›nda e¤itim alan›nda sermaye lehine yapt›¤› müdahaleler (anlafl-

228

Page 229: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

malar, projeler ve müfredatta yapt›¤› de¤ifliklikler gibi), yine bu sü-reçte; üniversitelerin yaflad›¤› dönüflüm, üniversitelilerin de e¤itimhakk›yla birlikte bar›nma, beslenme, ulafl›m gibi temel haklar›n›n dapiyasa iliflkilerinin bir parças› haline getirilmesi ve mücadele yollar›,e¤itim alan›nda yaflanan piyasalaflt›rman›n bir parças› olan e¤itimemekçilerinin güvencesizlefltirilmesinin emekçiler, e¤itimin niteli¤i,süreklili¤i aç›s›ndan yaratt›¤› ve yarataca¤› sorunlar ve e¤itimde gü-vencesiz çal›flt›rmaya karfl› mücadele tart›flmalar› yap›ld›.

‹kinci oturumda; e¤itim hakk›na ba¤l› olarak; anadilde e¤itiminpedagojik ve toplumsal önemi, göç olgusunun e¤itime yans›malar›,e¤itim müfredat›n›n ›rkç›, gerici ve daha çok cins ayr›mc› içeri¤ininders kitaplar›ndaki örnekleri ve sendikal örgütlenmede kad›n›n ko-numunun toplumsal yap›n›n ve e¤itimin içeri¤inde var olan ezmeezilme iliflkisine ba¤l› olarak de¤erlendirilmesi ile çözüm yollar› tar-t›fl›ld›.

‘E¤itimde Ortak Mücadele ve Alternatif’ adl› sonuç bölümündeise e¤itim hakk›n›n savunulmas›nda ve örgütlenmesinde ö¤retmeni,ö¤rencisi ve velisiyle e¤itimin tüm taraflar›n›n var olan reflekslerininortak bir kanalda ve güçlü bir muhalefet çizgisinde örgütlenmesi içinortak mücadelenin önemi vurguland›.

Ayr›ca her üç oturumda da veliler, ö¤retmenler ve ö¤renciler ta-raf›ndan yürütülen e¤itim hakk› ve ortak mücadele deneyimleri can-l› ve zengin bir dille aktar›ld›.

Sonuç:Neoliberal siyaset girdi¤i her alan› çöküntüye u¤rat›yor. Halkla-

r› yoksullaflt›r›yor, bölüyor, parçal›yor. Ö¤retmenli¤imizi de bu y›-¤›nlar›n içinde yap›yoruz. Yap›lan bütün pratikler, yaklafl›mlar de-¤erli. Birlikte bütün hak gasb›na karfl› örgütlenme modellerini ko-nuflmak, oluflturmak gerekir. Gücün birleflikli¤ini yaratmak gerekir.Her hakk›n garb›nda büyük dirençli örgütlenmeler elzemdir.

229

Page 230: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere
Page 231: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

Halkın Hakları Forumu

Eğitim Hakkı Atölyesi / 9 Haziran 2007

Katılım

E¤itim Hakk› Atölyesi, 9 Haziran günü saat 14:00’te A.Ü. SBF’deçal›flmalar›na bafllad›. 160 kat›l›mc›n›n anfiyi doldurmas›yla yo¤unbir coflku yafland›.

Kat›l›mc›lar; akademisyenler, ö¤retmenler, güvencesiz e¤itimci-ler, lise-meslek lisesi ö¤rencileri, üniversite ö¤renci ve asistanlar›,Öv-Der temsilcileri, yurt d›fl›ndan kat›l›mc›lar ile çok say›da veliler-den oluflmaktad›r.

Akademisyen Katılımı:Yard. Doç Dr. H. Hüseyin Aksoy (A.Ü. E¤itim Bilimleri Fak.)Ö¤retim Üyesi Mübeccel Karabat (‹.Ü.) Ar. Gör. Cenk Yi¤iter (Asistan Giriflimi: A.Ü. Hukuk Fakültesi)

Konuklar:Enver Önder (Öv-Der Genel Baflkan›)Rocio Luna Acevedo (Meksika OXACA Ö¤retmen Hareketi -

APPA Halk Meclisi Temsilcisi)Besim Baysal (K›br›s Türk Ö¤retmenler Sendikas›)Burak Mavifl (K›br›s Türk Ö¤retmenler Sendikas›)

231

Page 232: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

İçerik Değerlendirmesi:Atölye çal›flmas›, iki akademisyen sunumuyla bafllad›. H. Hüse-

yin Aksoy, Neoliberalizm ve E¤itim Hakk›n›n Yok Oluflu’ konulu su-numunda, e¤itimin neden evrensel bir hak oldu¤unu, neoliberal sal-d›r›lar›n bu hakk› ortadan kald›rmaya dönük program›n› ve e¤itimhakk›n›n savunusunun gereklili¤ini söyledi.

Ard›ndan Dünya Bankas›’n›n e¤itimi piyasalaflt›ran program›üzerine Mübeccel Karabat bir sunum yapt›. Bu program›n bir parça-s› olan ö¤retmen yetifltirme politikalar›n› aktar›rken, Türkçe ö¤ret-menli¤ini bitiren bir ö¤retmenin yan branfl›n›n Din Kültürü ve Ah-lak Bilgisi oldu¤unu vurgulad›. Bunu ilk defa duyan kat›l›mc› ö¤ret-men ve veliler, bunu üzerinde tart›flma bafllatt›.

Atölyede e¤itim sürecinin tüm muhataplar›n›n bir arada olmas›,piyasalaflt›rma sürecenin tüm özneler boyutuyla tart›fl›lmas›na ola-nak sa¤lad›. Dünya Bankas›’n›n mesleki e¤itim ile ilgili projesi olanMEGEP’in gerçek yüzü ortaya konuldu¤unda, bu projeyi TÜS‹AD’›nneden bu kadar önemsedi¤ini, perde arkas›nda gizlenen bu gerçe-¤in, tuzak kavram ve çerçevelerle yutturulmaya çal›fl›ld›¤› görüldü.Bu konuyla ilgili Nedret Güzelordu (Meslek Lisesi Ö¤retmeni- Ank.E¤itim Sen) bir sunum yapt›. MEGEP gerçe¤inde, “Meslek LisesiMemleket Meselesi” slogan›yla gençlerimiz meslek liselerine yönlen-diriliyor, teflvik ediliyor. ‹lkö¤retimde ve lise birinci s›n›fta Tan›t›mve Yönlendirme dersi konuldu. Meslek liselerine teflvik amaçl›. Çokinsan› bu okullara yönlendirirken bir meslek sahibi yapmak ve ogençleri ifl dünyas›nda istihdam etmek amac›n› gütmüyor, sadeceonlar›n eme¤inden faydalanmay› hedefliyorlar. 3-4 y›l boyunca ‘staj’ad› alt›nda not tehdidi ile 18 yafl›ndan küçük bu gençler, atölyeler-de, çeflitli iflyerlerinde çal›flt›r›l›yor. Bu projede çok yo¤un bir çocukeme¤i sömürü vard›r.

Bu sunumun ard›ndan bir meslek lisesi ö¤rencisi, staj gördü¤üiflyerinde çok yorucu ifllerde çal›flt›r›ld›¤›n›, haftada iki gün olan izinhakk›n›n patron taraf›ndan kulland›r›lmad›¤›n›, izin istedi¤inde isepatronun dersten zay›f verme önerisinde bulunaca¤› tehdidini yapt›-¤› anlatt›. MEGEP, atölye kat›l›mc›lar› taraf›ndan tart›fl›ld› ve bu ko-nuda somut bir talep ortaya ç›kt›: “Meslek liseleri kapat›lmal›d›r.”

232

Page 233: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

Zorunlu temel e¤itim hakk›ndan hiçbir çocuk mahrum b›rak›lamaz.Temel e¤itimini tamamlad›ktan sonra her çocu¤un ilgi ve ihtiyaçlar›do¤rultusunda mesleki e¤itim alma hakk› ve özgürlü¤ü olmal›d›r.

Bu konu ayn› zamanda çocuk iflçili¤i ve çocuk hakk› istismar› ileilgili oldu¤u için Çal›flma Hakk› Atölyesine öneri olarak götürüldü.

Asistanlar›n YÖK’ün 50/d maddesinde esnek çal›flt›rma nede-niyle sürekli iflini ve kadrosunu kaybetme tehdidi alt›nda olduklar›,yüksek ö¤retimin piyasalaflt›r›lmas› ve müflterilefltirilmek istenenüniversitelerin ö¤rencileri, asistanlar›, bir arada u¤rad›klar›n› hak ih-lalleri sunuldu, tart›fl›ld›.

Öte yandan kadrolu ö¤retmenler ile güvencesiz çal›flt›r›lan e¤i-timciler, liseli ö¤renciler ile çocu¤unu okutamama kayg›s›n› atölye-ye tafl›yan veliler, bir anfi içinde hak ihlallerini konufltu, tart›flt›. Biryandan akademik bir dille bu süreç anlat›l›yor, öte yandan yoksul-laflt›r›lan, çocu¤unun e¤itim hakk› için atölyede yerini alan mahalle-li kendi dili ile derdini anlat›yor. Bir veli (Ankara Alt›nda¤), “BenDünya Bankas›’n› tan›mam-etmem, birileri bizi soyuyor ama o biri-leri Dünya Bankas›’ym›fl ben onu bilmem. Ben flunu biliyorum ki,vergimi ödüyorum ama çok zor kazand›¤›m bir ekme¤in her bir par-ças›n› birileri kopar›p al›yor, bana açl›k kal›yor. Ben çocu¤umun ge-lece¤i için, e¤itim hakk› için Halkevi’nin paras›z e¤itim-paras›z sa¤-l›k mücadelesinde yerimi ald›m” dedi¤inde, tüm kat›l›mc›lar› çokhofl bir duygu kaplad›. “Asl›nda hepimiz ayn› dili konufluyor ve düfl-man› biliyoruz” yorumlar› yap›ld›.

Meksika’daki piyasalaflt›rma süreci ve sonuçlar› aktar›ld›, K›b-r›s’taki e¤itimin ticarilefltirilmesi örnekleriyle aktar›ld› ve görüldü ki,Dünya Bankas›n›n, projeleri ile s›zd›¤› her yerde süreç ayn› ifllemek-tedir. S›n›r›n ard›nda ayn› ma¤duriyetlerin yafland›¤›n› görmek vebuna karfl› yürütülen halk mücadelelerini bilmek, kat›l›mc›lar üze-rinde ayr› bir etki yaratt›, somut mücadele program› oluflturulmas›-n›n gereklili¤ini a盤a ç›kard›. Yürütülen mücadele deneyimleri veelde edilen somut kazan›mlardan örnekler sunuldu. Ayr›ca bütünbunlar› daha da pekifltiren, dünyadan ve Türkiye’den mücadele ör-neklerinin yer ald›¤› bir belgesel sunumu yap›ld›.

233

Page 234: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

Çeşitli Aksaklıklar:Kat›l›m›n beklenenden çok olmas›, gündemin yo¤un ve tart›fl-

malar›n çok canl› olmas› nedeniyle, çok dolu geçen 4 saatlik zamandilimine, tüm tart›flma bafll›klar› s›¤amad›. Bu yo¤unluktan kaynak-l› olarak “E¤itim hakk› ve anadilde e¤itim - cinsiyetçilik - gericilik”tart›flmalar› yap›lamad›, Mücadele deneyimleri konusunda çok s›n›r-l› bir aktar›m oldu. Hepsinden de önemlisi, “E¤itim hakk› mücade-lesi” konusu eksik kald›. ‹flte bu nedenledir ki, bu çal›flmalar›n birkez daha kald›¤› yerden devam ettirilmesi ihtiyac› do¤du. Genifl za-manl› bir “E¤itim Hakk› Forumu” önerildi ve sonbaharda tam gün-lük bir forum karar› al›nd›.

Forum karar› ve somut taleplerin kabul edildi¤i e¤itim hakk›atölyesinin sonuç metni oluflturuldu.

Son söz:Halk›n E¤itim Hakk› Var!E¤itim Hakk› atölyesinde e¤itimin temel bir insan hakk› oldu-

¤u ve bu hakk›n gasp edilmek istendi¤i net bir flekilde ortaya kon-du. Bundan sonra konuflulmas› gereken tek fley, “halk›n e¤itim hak-k› mücadelesi”dir. Mücadele birikimleri, araçlar› ve “Ortak mücade-lenin program›” forumun ana kurgusu olacakt›r. Çünkü art›k sözbitti!

234

Page 235: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

Halkın Hakları Forumu Eğitim Hakkı Atölyesi Sonuç Metni

Halkın Eğitim Hakkı Var

Kapitalizmin son otuz yıldır stratejik yönelimi olan neo-liberalizm,tüm kamusal hizmetleri piyasalaştırmaktadır. Bu politikalar, büyük biryoksul kitlesi yaratmakta ve yoksullaştırılan kitleler hızla işçileştirilmek-tedir.

Kamusal hizmetlerin piyasa koşullarında bir meta haline gelmesi,başta eğitim hakkı olmak üzere halkın en temel haklarının bir bir yokedilmesine ve bu hakların piyasa koşullarına açılmasına neden olmak-tadır.

Tüm bireyler için okuyup yazma, yeteneklerini geliştirme ve mutluyaşama olanaklarının ortadan kalkması, bu gaspın sonuçlarıdır. Eğitim sü-recinin herhangi bir aşamasına ulaşamamak da, eğitim hakkının kullanı-lamaması anlamına gelmektedir. Eğitim alabilme olanaklarının sınırlandı-rılması, aynı zamanda, yaşama hakkının da sınırlandırılması demektir.

Eğitimin piyasalaştırılması süreçlerinin en görünür biçimi, tüm eği-tim hizmetlerinin paralı hale getirilmesidir.

Liberal programa uygunluk sağlayan okullaşma ile eğitim paralı ha-le getirilmekte ve eğitim hakkı gasp edilmektedir. Bu program ya ço-cukların okul dışında kalmaları ya da meslek liselerine yönelmeleri so-nucunu doğurmaktadır. Her iki durumda da çocuklar piyasanın ihtiya-cı olan alanlarda ucuz işgücü olarak kullanılmaktadır.

235

Page 236: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

Dünya Bankası ve IMF gibi emperyalist kurumlar, ülkenin özgündurumunu, koşullarını ve ihtiyaçlarını gözetmeden oluşturduğu prog-ramları dayatarak eğitim sistemimize müdahale etmektedir. Bu müda-haleler, mesleki ve teknik eğitimle eğitim fakültelerinin yeniden yapılan-dırılması ve yeni müfredatların oluşturulması şeklinde karşımıza çıkmak-tadır. Sonuçta:

1- Eğitimin piyasalaştırılması, eğitim alanında güvencesiz çalışaneğitim emekçilerinin sayısını artırmaktadır. Binlerce eğitim fakültesi me-zununa, sözleşmeli, ücretli, vekil öğretmen ve usta öğretici gibi statü-lerle esnek çalışma koşulları dayatılmaktadır. Bu çalıştırma biçimleri ileeğitim süreçleri kesintiye uğratılarak eğitimin niteliği düşürülmektedir.

2- Bütçeden eğitime ayrılan payın sürekli düşürülmesi sonucundaveliler, okulların giderlerine parasal katkıda bulunmaya zorlanmaktadır.

3- Üniversite eğitimine ulaşabilmenin olanaklarını kısıtlayan sınavsistemi ile üniversitelerin kapıları yoksul çocuklara kapatılmaktadır. Budurum, dersaneleri vazgeçilmez kılarak, velilere ayrı bir yük getirmek-tedir. Öğrencilerden yüksek ücretler alan dersanelerde çalışan öğret-menler ise azgın bir sömürü ilişkisi ile kölelik koşullarında, güvencesizolarak çalıştırılmaktadır.

4- Üniversiteler taşımaları gereken bilimsel, özerk ve demokratikolma özelliklerinden uzak bir görünüm sergileyerek; halk için bilim üre-tecekleri yerde sermaye için bilim üretir hale gelmiştir. Üniversitelerdearaştırma görevlisi, uzman vb. statülerdeki eğitim emekçileri, güvence-siz ve geleceksiz çalıştırılmaktadır.

5- Büyük bir yenilik olarak sunulan öğrenci merkezli müfredatauygun olarak hazırlandığı iddia edilen ders kitaplarında geleneksel eği-tim anlayışı sürdürülmektedir. Sonuçta ders kitapları gerici, milliyetçi vecinsiyetçi motifler içermeye devam etmektedir.

6- Temel haklardan birisi olan anadilde eğitim hakkının sağlanma-ması sonucunda, pek çok çocuk eğitim alma olanağından yararlanama-maktadır.

236

Page 237: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

TALEPLERİMİZ

1- Eğitimin tüm süreçleri parasız, eşit herkes için kolayca ulaşılabi-lir olmalı ve bir kamusal hak olarak güvence altına alınmalıdır.

2- Öğretmen yetiştiren kurumlar, halkın ihtiyaçları ve kendi ger-çekliklerimiz dikkate alınarak yeniden düzenlenmelidir.

3- Esnek çalıştırma biçimleri olan sözleşmeli, ücretli, vekil öğret-menlik ve usta öğretici uygulaması kaldırılmalıdır.Tüm eğitim fakültesimezunlarının atanmalarının önündeki Kamu Personeli Seçme Sınavı,kadro gibi engelleyici uygulamalara son verilerek mezunların atamala-rı gerçekleştirilmelidir.

4- Meslek liseleri kapatılmalıdır. Mesleki eğitim, ilk ve orta öğretimsüreçlerinin tamamlanmasından sonra ve kişinin ihtiyaç ve isteği doğ-rultusunda verilmelidir.

5- Dünya Bankası’nın vazgeçilmez unsurlarından olan STK’lar (Si-vil Toplum Kuruluşları) eğitim süreçlerinden ellerini çekmeli; eğitiminhiçbir aşamasına, hiçbir şekilde müdahil olmamalıdırlar.

6- Üniversiteler bilimsel, özerk ve demokratik nitelikleri taşır halegetirilerek, herkesin yükseköğrenim hakkından yararlanması sağlanma-lıdır.

7- Üniversite öğrencileri de dahil olmak üzere tüm öğrencilerinbarınma, beslenme, ulaşım vb. ihtiyaçları temel birer hak olarak değer-lendirilerek ücretsiz olarak karşılanmalıdır.

8- Üniversite çalışanlarının iş güvenceleri sağlanmalıdır.9- ÖSS ve OKS kaldırılmalıdır.10- Eğitimin doğumdan itibaren temel bir hak olduğu göz önün-

de bulundurularak gündüz bakımevleri, kreş, anaokulları vb. okul önce-si eğitim kurumları yaygınlaştırılmalı, 0-6 yaş arası çocuklara parasız veeşit eğitim olanağı sağlanmalıdır.

11- Kız çocuklarının eğitim hakkı önündeki engeller kaldırılmalıdır.12- Türkiye’nin deprem kuşağı üzerinde olması nedeniyle tüm

okulların depreme dayanıklılığı tespit edilerek gerekli önlemler alınma-lıdır.

237

Page 238: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

238

13- Halkın Hakları Kadın Forumu’nun eğitim hakkı ile ilgili önerive talepleri Eğitim Hakkı Atölyesi’ne sunulmuş ve kabul edilmiştir.

KARARLARIMIZ

Eğitim süreçlerinde tüm öznelerin (veli, öğrenci ve eğitim sürecin-de yer alan tüm emekçilerin) birliği sağlanarak mücadele pratikleriningeliştirilmesine, mücadele araçlarının oluşturulmasına; forumda ele alı-nan konuların genişletilerek 2007 sonbaharında bir Eğitim Hakkı Foru-mu’nun yapılmasına karar verilmiştir.

Eğitim hakkının tam ve eksiksiz bir kamusal hak olarak güvence al-tında olduğu ve bu hakkın piyasacı yaklaşım karşısında etkili biçimdesavunulması gerektiği, Halkın Hakları Forumu ana bildirgesinde yer al-malı; bu savunma eğitim sürecinin tüm öznelerinin birlikte oluşturdu-ğu örgütlenmeler eliyle ileriye taşınmalıdır.

Halkın Hakları Forumu Çalışma Grubu13 Haziran 2007

Page 239: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

Ankara Eğitim Forumu

Neden Eğitim Hakkı Forumu

Özellefltirme/ticarilefltirme giriflimi, yaflam›n tüm alanlar›na dö-nük bir sald›r› olarak devam etmektedir. En temel sosyal haklar›ngasp yoluyla yok edildi¤i bu süreçte “E⁄‹T‹M HAKKI” tart›flmalar›daha da önem kazanm›flt›r. Çünkü e¤itim, evrensel düzeyde temelbir insan hakk›d›r.

1990’l› y›llardan beri programl› bir flekilde devam eden e¤itim-de piyasalaflt›rma süreci, AKP Hükümetinin ‘Acil Eylem Plan›’ndayer ald›¤› üzere (2010 y›l›nda tamamlanaca¤› taahhüdünü yerine ge-tirmek üzere) h›zland›r›lm›flt›r.

Bir yandan e¤itim sisteminde okullar› ‘flirket’, ö¤renci ve velileri‘müflteri’ olarak kabul eden düzenlemeler, son dönemlerde yo¤unbir flekilde hayata geçirilmeye çal›fl›l›rken, di¤er yandan çal›flma ya-flam›n› esneklefltirmeyi hedefleyen küresel yap›lanma, e¤itim emek-çilerine dönük yo¤un bask›lar ve hak gasplar› ile sürdürülmektedir.Veliler, devletin e¤itime ay›rd›¤› bütçe pay›n›n çok üstünde bir har-cama yapar hale getirilmifl, e¤itimin piyasada al›n›p-sat›l›r bir metaolarak alg›lanmas› süreci, ad›m ad›m iflletilmifltir. Küreselleflmeninpiyasac› mant›¤›na uygun “müflteri memnuniyetine” dayal› bir yöne-tim anlay›fl› olarak Toplam Kalite Yönetimi esaslar›, fiili olarak haya-ta geçirilmeye bafllanm›flt›r.

Müflterisini memnun etmek için kalite çemberinde yüksek per-formans sergilemesi istenen ö¤retmen, ifl güvencesinden yoksun b›-rak›lmak istenmektedir ve bununla da, Dünya Bankas› taraf›ndan

239

Page 240: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

dayat›lan “Personel Rejimi” yasas›na geçiflin alt yap›s› oluflturulmak-tad›r.

E¤itim hakk› ihlallerinin yo¤unlaflt›¤› ve en k›sa sürede bir ka-musal hak olmaktan ç›kar›lmak istendi¤i bu süreçte “E¤itim Hakk›”mücadelesi, halk›n temel haklar mücadelesinin bafl›nda yer almakzorundad›r. Bu ba¤lamda ülkenin her yan›nda hak ihlallerine karfl›gelifltirilen ve oldukça zengin olan mücadele birikimlerini bir arayagetirmeyi hedefleyen “Halk›n Haklar› Forumu” 8-9-10 Haziran 2007tarihinde Ankara’da gerçeklefltirilmifl ve Forumda “E¤itim Hakk›Atölye çal›flmalar›” yap›lm›flt›r.

E¤itim Hakk› Atölyesi; e¤itimin tüm muhataplar› olan ö¤ret-menler, ö¤renciler, veliler, üniversitelerin tüm bileflenleri, güvence-siz çal›flt›r›lan e¤itim emekçileri ile yurtd›fl›ndan (Meksika ve KuzeyK›br›s’tan) konuklar›n da yer ald›¤› yüksek bir kat›l›mla çal›flmalar›-n› yürüttü ve sonuç bildirgesini yay›nlad›.

E¤itim Hakk› Atölyesinde e¤itimin temel bir insan hakk› oldu-¤u ve bu hakk›n gasp edilmek istendi¤i net bir flekilde ortaya kon-du. Bundan sonra konuflulmas› gereken tek fley, “halk›n e¤itim hak-k› mücadelesi”dir. Bu ihtiyaç üzerinden ülkenin her yerinden e¤iti-min tüm bileflenleri ile e¤itim hakk› mücadelesinin tart›fl›laca¤› bir“E⁄‹T‹M HAKKI FORUMU” gerçeklefltirme karar› verildi. Anadildee¤itim hakk›ndan cinsiyet ayr›mc›l›¤›na, e¤itimin içeri¤inin gericilefl-tirilmesinden e¤itimin ticarilefltirilmesine kadar e¤itim sistemininbugünü, alternafinin ne oldu¤u ve buna karfl› ne yapmal› sorunu,Forumun ana kurgusu olacakt›r. Dolay›s›yla mücadele birikimlerinibir bütün olarak bir araya getirmek ve mücadele araçlar›n›, sonuçolarak da “ortak mücadelenin program›”n› oluflturmak, temel bir he-def haline gelmifltir. E¤itim Hakk› Forumu, bu amaç için kurgulan-m›flt›r. Çünkü “Halk›n E¤itim Hakk› Var” ve art›k söz bitti!

Eğitim Hakkı Forumu Atölye Tartışma Başlıkları

1-E¤itimde ticarileflme2-Anadilde e¤itim3-E¤itimde gericileflme

240

Page 241: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

4-E¤itimde etik ve ö¤retmen kimli¤i5-Özel e¤itim6-E¤itimde istihdam7-Alternatif e¤itim8-Okullar aras› geçifl ve s›nav sistemleri

EĞİTİMDE TİCARİLEŞTİRME ATÖLYESİ

‹çinden geçti¤imiz dönemde tüm kamusal haklar gasp edilerekpiyasan›n azg›n koflullar›na b›rak›lmak istenmektedir. Temel bir in-san hakk› olan e¤itim de bu politikalardan pay›na düfleni fazlas›ylaalmaktad›r. Bugün Dünya Bankas› ve IMF’nin politikalar›n› hiç gö-zünü k›rpmadan uygulayan AKP hükümeti, verilen vaatleri en h›zl›bir flekilde gerçeklefltirmek için yo¤un bir mesai harcamaktad›r. E¤i-timin devletin s›rt›nda bir yük olarak görüldü¤ü ve devletin e¤itim-den elini çekmek üzere dü¤me¤e bas›ld›¤› 1980’li y›llardan bu yanae¤itime ayr›lan bütçenin giderek k›s›tlanmas› ve “her fleyi devlettenbeklemeyin” ile bafllay›p, bugün bir dayatma halini alan paral›laflt›r-ma süreci, daha yaln›zca bir al›flt›rmad›r. Bu al›flt›rma sürecinde hal-k›n bugün e¤itim için yapt›¤› harcama, devletin e¤itime ay›rd›¤› büt-çenin üç kat›na ulaflm›fl durumdad›r. Ne var ki, velilere her kalemdeyapt›r›lan bu e¤itim harcamas›, halen büyük dönüflüme bir haz›rl›k-t›r. Çünkü GATS Antlaflmas› ile ülkenin tüm kamu kaynak ve hiz-metlerinin ve dolay›s›yla e¤itim hizmetinin, ulus ötesi flirketlerin ti-caretine aç›lmas› taahhüt edilmifl, develetin bu alanlardan elini çek-mesi istenmifltir. Bunun alt yap›s›n› haz›rlamak ve sanc›s›z bir yap›-sal dönüflümü sa¤lamak amac›yla çeyrek yüzy›ld›r ad›m ad›m bu sü-reç iflletilmektedir.

Ve flu günlerde bu sürecin tamamlanmak üzere oldu¤u bir eflik-teyiz. Bu eflikten bir tek ad›m atmaya bakan bir dönüflümün yaflan-mak üzere oldu¤u bir dönemdeyiz. Bu bir tek ad›m; e¤itimin “dev-let eliyle ve paras›z verildi¤inin” garanti alt›na al›nd›¤› Anayasan›n42. maddesidir. Bir yandan Anayasa de¤iflikli¤inin gündemde olma-s›, di¤er yandan DB ve IMF’nin “2008’e kadar…” diye tarif etti¤i dö-

241

Page 242: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

nüflüm sürecinin sonuna gelinmesi, e¤itim hakk›n›n tamamen gaspedilmek üzere oldu¤unun iflaretleridir.

‹flte bu önem ve aciliyet üzerinden 17-18 Kas›m’da gerçekleflti-rilecek E¤itim Hakk› Forumunda “E¤itimin Ticarilefltirilmesi” soru-nu daha da önem kazanm›flt›r.

E¤itimin ticarilefltirilmesi, ulus ötesi sermayenin bir talebi olarakyoksul halklara dayat›lmaktad›r. Halk›n talebi ise, “paras›z, nitelikli,herkes için ulafl›labilir bir e¤itim hakk›”d›r. Atölye çal›flmalar› birin-ci olarak, ülkemizde e¤itim hakk›n›n gaspedilme öyküsü niteli¤inde-ki bir “piyasalaflt›rma/ticarilefltirme süreci”ni gözler önüne sermeyihedefleyecektir. Bu süreçte velilerin, ö¤rencilerin, e¤itim emekçileri-nin u¤rad›klar› öznel hak kay›plar› ile e¤itim hakk›na eriflimin önün-deki engeller de tart›fl›lacakt›r.

‹kinci olarak da, ülkenin her yan›nda bu hak gasplar›na karfl› ve-rilen yerel-genel mücadele deneyimlerini buluflturma ve en önemli-si, e¤itim hakk›n›n genel ve meflru bir savunusu için, e¤itimin tümözneleri ile ortak bir mücadele program›n› hedeflemek olacakt›r.

“Eğitimde Ticarileştirme” Atölyesi Tartışma Başlıkları:

1- Türkiye’de e¤itimin piyasalaflt›r›lmas›/ticarilefltirilmesi süreci:a) Piyasalaflt›rma sürecinin neresindeyiz, yeni piyasalaflt›rma

plan ve haz›rl›klar› nelerdir? b) E¤itimde piyasalaflt›rman›n e¤itim emekçileri, veliler, ö¤ren-

ciler ve e¤itimin tüm bileflenleri aç›s›ndan somut-güncel sonuçlar›.c) Piyasalaflt›rma sürecinde bar›nma-beslenme-ulafl›m vb. ka-

musal hak ihlallerinin e¤itim hakk› ile iliflkisi.

2- E¤itim Hakk›n›n korunmas› ve ticarilefltirmeye karfl› e¤iti-min tüm özneleri aç›s›ndan somut mücadele deneyimleri.

3- Ortak mücadele hedefleri.

242

Page 243: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

EĞİTİM HAKKI IŞIĞINDA ANADİL EĞİTİMİ

Dil, befleri faaliyet s›ras›nda, insanlar›n birbirleri ile anlaflma vehaberleflmelerini sa¤layan fiziksel maddi bir yap›s› olan iflaretler sis-temidir. Dil sosyal bir olgudur. Dil, toplumsal üretimin geliflme sü-recinde ortaya ç›kar ve sürecin ayr›lmaz bir parças›d›r. Dil, insan fa-aliyetlerini koordine eden araçt›r. Dil ayn› zamanda bilincin olufl-mas›nda da rol oynar. Dilin d›fl›nda bilinç yoktur. Dil, biriken bil-ginin tespit ve muhafaza edilmesinde, kuflaklara aktar›lmas›nda biraraçt›r. Dilin oluflmas› düflüncenin genellefltirici etkinli¤inde zorun-lu bir flartt›r.

Dil burjuvaziye de, proleteryaya da, kapitalizme de sosyalizmede hizmet eder. Bu yan›yla s›n›fsal de¤ildir. Tüm s›n›flar›n ortak ma-l›d›r. S›n›flar dilden yararlan›rlar. Genel olarak söylersek dil toplu-mun mal›d›r, toplum çözülmedikçe varl›¤›n› korur ve sürdürür.

DİL VE EĞİTİMAnadil e¤itimi, do¤umdan bafllay›p, yaflam boyu devam eden bir

süreçtir. Bu aç›dan dil ve e¤itim aras›nda kopmaz bir iliflki vard›r.Yap›lan bir çok araflt›rma sonucunda dört-befl yafllar›nda anadilini iyiö¤renen çocuklar, sonraki süreçlerde daha baflar›l› olduklar›n› gös-termektedir. Özellikle anadilini ö¤renmemifl/ö¤renememifl ya da ö¤-renmesi engellenmifl çocuklarda hayatlar›n›n ilerleyen safhalar›ndaolumsuzluklar ortaya ç›kt›¤› gözlenmifltir. Asosyal kiflilik özellikleri,baflar›s›zl›k duygusu, özgüven eksikli¤i ve bunlara ba¤l› olarak keke-melik, alt›n› ›slatma, alt›n› kaç›rma gibi.

ANADİL EĞİTİMİNİN/ÖĞRENİMİNİN GEREKLİLİĞİAnadil e¤itimi, bireyin kiflili¤inin oluflumunda, toplumsal gelifli-

minde, çevresini alg›lamada ve yorumlamada, özgür ve elefltirel birdüflünce oluflturmas›nda ilkö¤retimden hatta okul öncesinden baflla-y›p e¤itimin tüm aflamalar›nda ve yaflam› boyunca etkili olan temelbelirleyenlerden biridir. Bundan dolay› anadil e¤itimi ve ö¤renimininbilimsel esaslar ›fl›¤›nda yap›lmas›, yaflamsal bir insan hakk›d›r.

Anadil e¤itimi ve ö¤reniminin önemi, onun yaln›zca bir temelinsan hakk› olmas›ndan da kaynaklanm›yor. Pedagojik araflt›rmalar

243

Page 244: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

kesin olarak ortaya koymufltur ki, anadilini iyi ö¤renememifl bir in-san, baflka bir dilden e¤itimle, düflünce ve yeteneklerini azami ölçü-de gelifltiremez. Anadilin ö¤renilmesine imkan sa¤lanmaz ise, kiflilerhiçbir zaman sahip olduklar› potansiyeli belirgin olarak ortaya koya-mazlar, bu da ciddi bir toplumsal verimlilik kayb›n›n olaca¤› anlam›-na gelmektedir.

UNICEF’in yapt›rd›¤› baz› araflt›rmalar anadil e¤itimine sahipçocuklar›n, bu olana¤a sahip olmayan çocuklara oranla daha sosyalve daha sa¤l›kl› bireyler oldu¤unu ortaya koymaktad›r. Anadili d›-fl›nda baflka bir dille e¤itim sürecine al›nan çocuklarda;

-Ö¤renme gerili¤i-Özgüven eksikli¤i-Kekemelik ve konuflma bozuklu¤u-Kendi gerçekli¤inden kopma-Gelecekten ümitsiz olma, kaderine raz› gösterme-Suç iflleme e¤ilimi, sald›rgan davran›fllar gibi sonuçlara -baflka

etkenlerle birlikte -yol açmaktad›r.

TÜRKİYE’DE MEVCUT DURUMTürkiye co¤rafyas› çok ulusludur. Ancak Türkiye Cumhuriyeti

tek bir ulusun varl›¤› esas›na göre infla edildi¤inden, Türkler d›fl›n-daki di¤er ulus ve ulusal az›nl›klar yok say›lm›fl, ulusal varl›¤›nönemli bileflenlerinden biri olan dil ya da anadil sorunu hep gün-demdeki yerini korumufltur. Lozan Anlaflmas›’na ba¤l› kalarak gayrimüslim az›nl›klar›n bu konuda daha flansl› olduklar› vurgulanmal›.

On milyon üzerinde bir nüfusa sahip Kürt halk› onca asimile et-me ve bask› alt›nda tutma politikalar›na ra¤men dilini kullanma vesavunma gayretinden vazgeçmemifltir. 7 yafl›nda bafllad›¤› ilkö¤retim-de Türkçe’yi ö¤renmeye bafllayan (4-5 s›n›flara kadar süren ) Kürt ço-cuklar› bir süre sonra hem anadillerini, hem de ö¤renmek zorundab›rak›ld›klar› Türkçe’yi yeterince konuflamamakta ve sonuçta her ikidili de eksik konuflmaktad›rlar. Böylece hem ailevi (kültürel devam-l›l›k aç›s›ndan) hem de okul baflar› oranlar› önemli oranlarda düfl-mektedir. (ÖSS, OKS s›navlar›nda, Hakkari’den bafllayarak, Kürtlerinyaflad›¤› illerin Türkiye geneline göre sonlarda yer almalar›n›n, saltbölgenin “ekonomik geri kalm›fll›¤›” ile aç›klanamayaca¤› ortadad›r.)

244

Page 245: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

EĞİTİMDE GERİCİLEŞMEBilindi¤i gibi e¤itimin içeri¤i her zaman mevcut iktidar odakla-

r›n›n dönemsel ihtiyaçlar› do¤rultusunda flekillendirilir. Ülkemizdede cumhuriyet tarihinin bafl›ndan itibaren bu do¤rultuda çal›flmalaryap›lm›flt›r, neredeyse on y›lda bir yap›lan bu çal›flmalar, flekillendir-meler gerçekten de toplumsal yap›y› ve siyasal hayat› etkilemifltir.Örne¤in Köy Enstitüleri’nden yetiflen ö¤retmenler, amaçlan›lan›nötesinde ve farkl› bir toplumsal canl›l›¤a neden olmufl, daha sonra daKöy Enstitüleri kapat›lm›flt›r. Arkas›ndan, özellikle sa¤ hükümetlertaraf›ndan yayg›nlaflt›r›lmaya bafllanan ‹mam Hatipler de toplumsaldokudaki gericileflmenin önemli kurumlar›ndan biri olarak günü-müze gelmifltir.

‹nsani ayd›nlanma ve bilimsel e¤itim aç›s›ndan kimi olumluluk-lar› olan müfredat 80 darbesi sonras› “Türk-‹slam” sentezi gere¤ince›rkç›, gerici bir yap›ya büründürülmeye çal›fl›lm›flt›r. Din dersininzorunlu hale getirilmesi, co¤rafya ve tarih derslerinin bafl›na “milli”sözcü¤ünün getirilmesi, felsefe derslerinin önce kald›r›lmas›, sonraseçmeli olmas›, yine tarih derslerindeki konu a¤›rl›klar›n›n Türk ta-rihine kayd›r›lmas› gibi örnekler ilk akla gelen örneklerdir.

Günümüzde ise bizzat Dünya Bankas› taraf›ndan organize edi-len “Dünya E¤itim Reformu” piyasalaflt›rma sürecini iflletirken, e¤iti-min felsefesine de “postmodern” yorumlar kat›yor. ‹lk ve orta ö¤re-tim müfredat›n›n üzerine infla edildi¤i söylenen yap›land›rmac› yak-lafl›m, bilginin zihnimiz taraf›ndan yap›land›rd›¤›, d›fl çevrenin etki-sinin olmad›¤›, gündelik bilgi ile bilimsel bilgi aras›nda bir fark ol-mad›¤› gibi ç›kar›mlar›yla idealist felsefenin yeni bir versiyonu. Do-lay›s› ile devrim olarak nitelenen yeni müfredat as›l olarak kökten bi-limi reddeden bir yaklafl›ma sahip. Ders kitaplar›nda göstermelik deolsa yer alan evrim teorisinin ç›kart›l›p, yerine yarad›l›flç›l›¤›n sokul-maya çal›fl›lmas›n›n dayanaklar›ndan biri de bu yap›land›rmac› yak-lafl›m. Yap›land›rmac› yaklafl›m› ulusal program›na ilk olarak alan ül-kelerden olan ABD’de Bush yönetimi ayn› fleyi yapmaya çal›fl›yor.

E¤itimin gerici ve gerekti¤i noktalarda ›rkç› bir temele oturtul-mas› bugün hem ülkedeki siyasal atmosfer aç›s›ndan hem dünyada-ki yönelim aç›s›ndan (BOP ba¤lam›ndaki ›l›ml› ‹slam ülkesi mode-li) en az 12 Eylül dönemindeki düzenlemelerden daha güçlü bir te-

245

Page 246: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

mele sahip. ‹çinde bulundu¤umuz süreçte e¤itimdeki bu giderek gericilefl-

me e¤ilimi, bilimsel ve gerçek anlamda laik e¤itim alma hakk›n› ola-naks›zlaflt›rmaktad›r. Bugün yap›lmas› gereken bu hakk›n kullan›l-mas› için mücadelenin köfle tafllar›n› oluflturmak, bilimsel e¤itimmodellerini ve oluflturmakt›r.

EĞİTİMDE ETİK ve ÖĞRETMEN KİMLİĞİ ATÖLYESİ

Etik (ahlak) yaflamla e¤itim aras›nda karfl›l›kl› zorunlu bir iliflkivard›r. Bu durum e¤itim ve eti¤i birbirini gerekli k›lan olgusal bü-tünlü¤e zorlar; onlar› birbirine yaklaflt›r›r. ‹nsan do¤duklar›nda etik-ten yoksundurlar. Bunu daha sadece e¤itimle kazand›klar› bir süreçolarak yaflamak zorundad›rlar. Bu nedenle e¤itim özünde bir etik et-kinli¤idir de; yani e¤itim, insan olman›n olmazsa olmaz› olarak ka-bul edilen birtak›m de¤erleri bireye kazand›rarak onu olgunlaflt›rma-y›, insanlaflt›rmay› dahas› mükemmelli¤e yaklaflt›rmay› amaçlayanbir etkinlik olarak da kabul edilir.

‹çinden geçti¤imiz süreçte temel bir insan hakk› olan e¤itiminpiyasalaflt›r›lmas› ayn› zamanda e¤itimde etik (ahlak) tart›flmas›n›beraberinde getirmifltir. E¤itimdeki bu alt üst olufl ahlak sorunsal›n›meydana getirmifltir. ‹nsanl›k tarihine bakt›¤›m›zda çeflitli mücade-leler sonucu temel ahlak anlay›fl›n›n da yerle bir edilmeye çal›fl›ld›¤›görülmektedir. E¤itimin bir hak olmaktan ç›kar›l›p piyasalaflt›r›lma-ya çal›fl›ld›¤› günümüzde eflitlik, özgürlük, demokrasi, hak, adaletgibi bütün insanl›¤a ait de¤erlerin yerine f›rsat, ayr›cal›k, bireycilik,köfle dönücülük gibi kavramlar almaktad›r.

Bugün bütün insanl›¤a ait olan temel de¤erlerin yeniden yarat›l-mas› ve bir yaflam biçimine dönüfltülmesinde; eflitlikçi bir toplummodeli sunulmas›nda; özgür bireylerin yetifltirilmesinde; yani toplu-mun özgürlefltirilmesinde e¤itimci olarak ö¤retmenlere büyük gö-revler düflmektedir. Bunlar›n bafl›nda yeniden üretilecek bilgi ve be-ceriyi aktarmak ile ekonomik ve toplumsal kalk›nmaya katk›da bu-lunmak gelir. Ö¤retmen e¤itimin vazgeçilmez taraflar›ndand›r. Bir-

246

Page 247: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

likte özgür ve eflit yaflamak idealinin gerçeklefltirilmesinde hem bi-reysel sorumluluklar›n ay›rd›nda olmak hem de bu koflullar›n yara-t›lmas›nda toplumsal sorumluluklar›n gereklerini yerine getirmekte,e¤itim ve ö¤retim sürecinde ö¤retmene çok ifl düflmektedir. Ö¤ret-men hem do¤ru eylemin ne oldu¤u konusunda hem de do¤ru eyle-mi de¤erli eylem k›lacak koflullar›n yarat›lmas›nda bir e¤itimci, birayd›n olarak üzerine düflen görevi yapmak zorundad›r.

Bu atölyede tart›flman›n içeri¤i yönü bu çerçevede sürdürüle-cektir. Bu ba¤lamda tart›fl›lacak konu bafll›klar› flunlard›r:

1- E¤itimin De¤iflen Anlam› ve ‹fllevi2-Okulda Demokrasi3-‹nsan Haklar› ve E¤itim4- Bilimsel ve Demokratik E¤itim5- Laiklik, Din ve E¤itim6- Bar›fl ve E¤itim7- Çevre ve E¤itim8- Medya ve E¤itim9- E¤itim ve Sanat10-E¤itim- Ö¤retimde Etik, a) meslek eti¤i b) bilim eti¤i11-E¤itimci Kimli¤i (ö¤retmen, akademisyen)

KAMUSAL ALANDA UYGULANAN İSTİHDAM BİÇİMLERİ

Neo-Liberal Saldırıların Kamusal Alana Yansıması1980’li y›llardan bu yana uygulanan emperyalizmin küresellefl-

me ve neoliberal politikalar›, günümüzde sermayenin serbest dolafl›-m›n›n önündeki engelleri kald›rmaya dönük bir dizi uygulamay›içermektedir. Tüm dünyay› tek bir pazara dönüfltürmek, az geliflmiflülkeleri uluslar aras› tekellerin pazar ve kâr alan› haline getirmek bi-rincil hedeftir.

Türkiye de bu hedef ülkelerin bafl›nda yer almakta ve bu kalk›n-ma modellerinin dayat›ld›¤› bir dönemden geçmektedir. Bu süreci,24 Ocak kararlar›n› (1980) ve esas olarak Türkiye’nin alt›na imza at-t›¤› uluslararas› anlaflmalar› ve verdi¤i taahhütlerden bafllang›ç nok-

247

Page 248: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

tas› olarak alarak ve 1995 y›l›nda imzalanan GATS anlaflmas› ile bir-likte ele almak gerekecek.

Türkiye, GATS’›, DTÖ üyeli¤i ile birlikte, 26 Mart 1995’te res-men kabul etti ve bu anlaflma (GATS) ile kamunun büyük ölçüdetasfiyesi ve devletin yeniden yap›land›r›lmas› taahhütlerinde bulun-du.

Bu taahhütler do¤rultusunda sosyal devlet ilkesi gere¤ince, dev-letin yürütmekle yükümlü oldu¤u kamu hizmetlerinin tamam›n›nözel flirketlere (ulusal-uluslar aras›) devredilmesi için gerekli yasaldüzenlemeler bir bir ç›kart›lmaya ve uygulanmaya baflland›.

Türkiye’de, kamu emekçilerini yak›ndan ilgilendiren bu yasaldüzenlemelere genel olarak bak›ld›¤›nda, üretim ve istihdam biçim-lerinde köklü de¤iflimlerin yafland›¤› görülmektedir. Bunlar aras›ndae¤itim emekçileri aç›s›ndan üzerinde durulmas› gereken de¤iflimlerflunlard›r;

1. Esnek Çalışma: Çal›flma düzeninin iflyeri gereklerine, iflin veiflyerinin ihtiyaçlar› ve iflverenin isteklerine göre kolayl›kla uyum veuygunluk sa¤layacak flekilde, sürekli ve yeniden düzenlenmesidir.Tan›mdan da anlafl›labilece¤i gibi esnek çal›flma kavram›n›n enönemli özelli¤i, iflçi ya da emekçiler d›fl›nda, yap›lan iflin, iflyerinin veen önemlisi iflverenin istek ve beklentilerine göre belirlenmifl bir ça-l›flma biçimi olmas›d›r. Kamu istihdam›n›n mevcut yap›s›n› gözönünde bulundurdu¤umuzda, kamuda esnek çal›flma uygulamalar›-n›n esas olarak dört flekilde ortaya ç›kabilece¤i söylenebilir;

• ‹fllevsel Esneklik (Ayn› çal›flan›n farkl› iflleri yapabilmesi)• Say›sal Esneklik (Daha az kifli ile daha çok ifl yapabilme)• Çal›flma Sürelerinde Esneklik (Çal›flma sürelerinin esnek kul-

lan›m›) • Ücret Esnekli¤i (Performansa göre bireysel ücret)

E¤itim emekçileri aç›s›ndan esnek çal›flman›n bafllang›c›1999’dan beri geçerli olan “norm kadro” uygulamas›d›r. Bu uygula-man›n temelinde, kamuda çekirdek görevler d›fl›nda kalacak her ça-l›flan›, “esnek” biçimde gereksinim olan yerde görevlendirebilmekural› yatmaktad›r. Ö¤retmenlerde norm kadrolar›n belirlenmesi

248

Page 249: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

için ders yükü, branfllar gibi bafll›klar belirleyicidir. Ortaya ç›kanhizmet planlar› çerçevesinde norm kadro d›fl› kalan ö¤retmenler “de-poya” al›nm›fl ve gereksinim görülen yerlerde görevlendirilmifllerdir.E¤itim emekçileri aç›s›ndan, belirsizlik, güvencesizlik, yabanc›laflmave örgütsüzleflme anlam›na gelen bu uygulama 2003 y›l›nda da çe-flitli uygulama de¤ifliklikleriyle sürdürülmüfltür.

Maafl karfl›l›¤› ders saatini tamamlayamayan ö¤retmenin baflkaokullarda görevlendirilmesi yine bir esnek çal›flma uygulamas›d›r.

2. Güvencesiz çalıştırma: ‹fl güvencesi, iflçinin çal›flma hakk›n›nkorunmas›d›r. Çünkü “çal›flmak bir hakt›r”. 1848’de Avrupa’y› sarandemokratik devrimler dalgas›n›n en temel talebidir.

E¤itim iflkolu, sa¤l›k hizmetleri ile birlikte güvencesiz çal›flt›r-man›n yayg›nlaflt›¤› kamu sektörlerinin bafl›nda gelmektedir. Ülke-mizde e¤itim emekçisi a盤›n›n oldu¤u aflikard›r. Bu MEB taraf›ndanbile kamuoyu ile paylafl›lm›flt›r. Varolan e¤itim emekçisi a盤› bakan-l›k taraf›ndan verilen taahhütler do¤rultusunda ifl güvencesiz ve dü-flük ücretle çal›flt›r›lan farkl› statülerdeki e¤itim emekçileri ile kapa-t›lmaya çal›fl›lmaktad›r. (Ücretli, sözleflmeli, vekil)

Afla¤›da ayr›nt›l› anlat›lmaktad›r.3.Taşeronlaştırma: Tafleronlaflt›rma, emek piyasas›n› esneklefltir-

mek için (emek maliyetlerini düflürmek ve eme¤i örgütsüzlefltirmekiçin), iflin - üretimin parçalanarak, as›l iflveren taraf›ndan birçok altiflverene verilmesi sürecidir.

Baflka bir tan›mla, kendi içinde bütünlük tafl›yan baz› ifllerin ve-ya hizmetlerin bölünerek, her bölümün alt iflverenlere verilmesinetafleronlaflt›rma denir.

Tafleronlaflt›rma, 1970’li y›llarda ‹skandinavya ülkelerinde orta-ya ç›km›flt›r. Bu yöntem, daha sonralar› ‹talya ve ABD’de mafyan›nkullan›ld›¤› bir biçim olmaya bafllam›flt›r.

Ülkemizde tafleronlaflt›rma olay› 1980’li y›llar›n sonuna do¤ruhayata geçmeye bafllam›flt›r. Öncelikle belediyelerde temizlik iflleritafleron firmalara verilmifl, sonra di¤er ifller (kamu ve özel sektörde)alt iflverenlere verilmeye bafllanm›flt›r. ‹fl her parças›na kadar bölüne-rek, üretim maliyetlerinin düflürülmesi amaç haline gelmifltir. ‹flçiücretlerinde k›s›nt›ya gitme ve asgari ücretin dahi alt›nda çal›flt›rma,sendikalaflmay› engelleme, sigortas›z çal›flt›rma ve sosyal yard›mlar-

249

Page 250: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

250

dan kurtulma gibi sonuçlar 盤 gibi büyümüfltür.Eğitim işkolunda taşeronlaştırma uygulamalarının somut biçimleriOkullarda temizlik, güvenlik, yemekhane vb. alanlarda çal›flanla-

r›n tafleron firmalar eli ile uygulat›l›yor.Uygulanan neo-liberal politikalar -çal›flma hayat›nda yaflan›lan de-

¤iflimler- sonucunda bugüne kadar k›smen de olsa ifl ve sosyal güven-ceye sahip kamu emekçileri de geleneksel iflçi s›n›f› gibi parçalanmayagidiyor.

Geleneksel iflçi s›n›f› nas›l neo-liberal sald›r›lar do¤rultusunda par-çalan›yor ise uygulanan ulusal-uluslar aras› politikalar kamu emekçile-rini de -özellikle de ö¤retmenleri- kendi içinde parçal›yor.

‹çinde bulundu¤umuz dönemde e¤itim iflkolunda istihdam edilenpersonelin parçalanm›fll›¤›, özellikleri afla¤›daki tabloda gösterilmifltir.

S.No1

2

3

4

5

67

8

9

10

11

12

‹stihdam biçimiÖ¤retmen

Memur

Hizmetli

Sözleflmeli ö¤retmen(657’nin 4-b statüsü)Sözleflmeli ö¤retmen(657’nin 4-c statüsü)Kadrosuz usta ö¤reticiÜcretli ö¤retmen

Kadrosuz hizmetli (geçicipersonel)Kadrosuz anas›n›f› ö¤ret-men yard›mc›s› (geçicipersonel)Özel güvenlik (Tafleronersonel)Baflka kurumlardan e¤itimkurumuna kayd›r›lanmemurBaflka kurumlardan e¤itimkurumuna kayd›r›lanhizmetli

Özellikleri657’ye tabi personel. Ücretleri çok düflük. Grev-T‹S hakk›yok, sendikalaflma hakk›na sahip. 657’ye tabi personel.Ücretleri çok düflük. Grev-T‹S hakk›yok, sendikalaflma hakk›na sahip. 657’ye tabi personel.Ücretleri çok düflük. Grev-T‹S hakk›yok, sendikalaflma hakk›na sahip. 657’nin 4-b statüsüne tabi geçici personel. Ücretleri çokdüflük. ‹fl güvencesi yok. 657’nin 4-b statüsüne tabi geçici personel. Ücretleri çokdüflük. ‹fl güvencesi yok. Örgütlenme hakk› yok. Geçici personel.‹fl güvencesi yok. Örgütlenme hakk› yok. ‹l ‹daresi Kanunu’na tabi geçici personel. Ücretleri çokdüflük. ‹fl güvencesi yok. Örgütlenme hakk› yok. Kay›t d›fl› personel. Asgari ücretle çal›flt›r›lmaktad›r. Hiç birsosyal hak kullanamamaktad›r. Kay›t d›fl› personel. Asgari ücretle ya da daha düflük ücretleçal›flt›r›lmaktad›r. Hiç bir sosyal hak kullanamamaktad›r.

Sözleflmeli statüde çal›flmaktad›r. Örgütlenme hakk› yok.Ücretleri düflük ve sosyal haklar› yoktur.

Page 251: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

251

Yukar›da da görüldü¤ü gibi e¤itim iflkolunda emekçilerin (kad-rolu ö¤retmenler ve memurlar› saymazsak) büyük bir k›sm›n›n iflgüvencesinden, sosyal haklardan yoksun ve düflük ücret ile çal›flt›r›l-d›¤› ortada.

E¤itim iflkolundaki bu parçalanm›fll›k hali bununla da s›n›rl› de-¤il. “Apolet Yasas›” diye adland›rd›¤›m›z Ö¤retmenlik Kariyer Basa-maklar›nda Yükselme Yönetmeli¤i ile 657 DMK’ya göre kadrolu ça-l›flan ö¤retmenler;

Uygulamaya sokulan “Apolet Yasas›” ile ö¤retmenler aras›ndakimesleki dayan›flma, paylaflma ortadan kald›r›larak, ö¤retmenler ara-s›nda rekabet anlay›fl› ön plana ç›kar›lmaya; hiyerarfli, farkl› ücretpolitikalar› uygulamalar› ile eflit ifle eflit ücret ilkesi ortadan kald›r›l-maya çal›fl›lmaktad›r.

Kapitalizmin krizini aflmak için dayat›lan esneklik, çal›flanlaraç›s›ndan daha güvencesiz, daha ucuz, daha fazla çal›flma, sendika-s›zlaflma ve yaflam kalitesinin daha fazla düflmesi anlam›na geliyor.‹flveren ister özel, isterse devlet olsun, emek ve sermaye aras›ndakiçeliflki devam ediyor; yoksulluk, eflitsizlik, adaletsizlik büyüyor; y›l-larca verilen mücadeleler sonucu kazan›lm›fl haklara yönelik kap-saml› bir sald›r› sürüyor. Sald›r›lar›n sonucu olarak da afla¤›da aç›k-lanan uygulamalarla birlikte ö¤retmenlik mesle¤ini yapmak için ye-

S.No1

2

34

KariyeriBafl ö¤retmen

Uzman ö¤retmen

Ö¤retmenStajyer ö¤retmen

ÖzellikleriOran› %10, s›nava baflvuru için Uzm.Ö¤rtm. 6 y›l,de¤erlendirme puan›n›n yüzde 50’sini s›nav puan›,yüzde 10’unu k›dem, yüzde 20’sini e¤itim (hizmet içi,lisansüstü), yüzde 10’unu etkinlikler (bilimsel, kültürel,sanatsal ve sportif çal›flmalar), yüzde 10’unu da sicildurumu oluflturacak.Oran› %20, s›nava baflvuru için 7 y›l, de¤erlendirmepuan›n›n yüzde 50’sini s›nav puan›, yüzde 10’unuk›dem, yüzde 20’sini e¤itim (hizmet içi, lisansüstü),yüzde 10’unu etkinlikler (bilimsel, kültürel, sanatsal vesportif çal›flmalar), yüzde 10’unu da sicil durumuoluflturacak.Stajyerlik süresini tamamlayan ö¤retmen

Page 252: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

tifltirilen binlerce kifli mesle¤ine her geçen gün daha fazla yabanc›lafl-makta (ekonomik ve sosyal yoksunluk sonucu özgürlük alanlar› k›-s›tlanmakta ve yeniliklere kendilerini kapatmaktad›r), sadece ifllerinikaybetmemek için haklar›n› aramakta ve pasifleflmektedirler.

Eğitim Emekçileri Hareketinin Yeniden Yaratılması Açısından“Güvencesiz Öğretmenler”

E¤itim emekçilerinin gündemine 2005 y›l›nda 20 bin “sözlefl-meli ö¤retmen” al›m› ile “güvencesiz” çal›flma statüsü, çeflitli yasaldüzenlemeler ile farkl› statülerle, gün geçtikçe art›yor. 2006 itibariile MEB’de 100 bin ücretli ö¤retmen, 40 bin usta ö¤retici ve MEBsözleflmeli 25 bin ö¤retmen çal›flmaktad›r. Toplam› 165 bin olan busay›ya ücretli hizmetlileri de eklersek say› daha da büyüyecektir. Bustatüler içinde devletin as›l hedefi sözleflmeli personel statüsünüoturtmakt›r. Böylelikle ayn› ifli sosyal güvencesiz, düflük ücretle veörgütsüz bir kitleye yapt›rarak kadrolu ö¤retmenler say›s›n› düflüre-rek, geri kalan kadrolulara da “tehdit” oluflturmaktad›r.

Kamu emekçilerinin dönüfltürülmeye çal›flt›r›lan yeni flekiller veuygulamalar› k›saca flöyle;

1- Sözleflmeli ö¤retmenin “Özür Durumu” hariç il içi ve il d›fl›tayin hakk› yoktur. Ücretli ö¤retmenlerin de çal›flma sürelilerini be-lirleyen herhangi bir sözleflme olmad›¤› gibi çal›flma süreleri okulmüdürlerinin iki duda¤› aras›ndad›r.

2- Sözleflmeli ö¤retmenin ek dersinden SSK kesintisi yap›lmak-tad›r. Ücretli ö¤retmenlerin de maafllar› ders ücreti üzerinden hesap-lanarak asgari ücretin alt›na düflebilmektedir.

3- Sözleflmeli ö¤retmenler idareci veya müfettifl olamazlar. Bukonuda herhangi bir düzenleme ve mevzuat yoktur. Ücretli ö¤ret-menler de okullarda tam bir hayalet gibidir. Örne¤in zümre toplan-t›lar›na kat›lmalar›, müfettifl taraf›ndan gözleme al›nma gere¤i bileduyulmaz ne de olsa “geçiçi” ö¤retmenlerdir.

4- Sözleflmeli ö¤retmenlerin hizmet puanlar› yoktur. Bu sebeple1 y›l yada 20 y›l çal›flm›fl olmalar›n›n bir önemi yoktur.

5- Sözleflmeli ve ücretli ö¤retmenlerin efl, çocuk, do¤um yar-d›mlar› yoktur.

252

Page 253: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

6- Sözleflmeli ö¤retmenlerin maafllar› her ilde farkl›l›k göster-mektedir. Bu konuda bir bütünlük yoktur.

7- Baz› illerde maafllar sözleflmede yer ald›¤› gibi her ay›n 15 in-de yatmamaktad›r. Ay›n 23’ünü ve 24’ünü bulmaktad›r. Ücretli ö¤-retmenlerin de 2-3 ay geciktirilerek yat›r›lmaktad›r.

8- Sözleflmeli ö¤retmeler de kadrolular›n alm›fl olduklar› “Temelve haz›rlay›c› e¤itim kurslar›”n› almalar›na ra¤men, kadrolular›n staj-yerli¤i kalkarken, asalete geçerken, bu e¤itim, sözleflmelilere “Mesle-ki E¤itim” ad› alt›nda verilmektedir. Herhangi bir flekilde asalete geç-me söz konusu de¤ildir.

9- Kadrolularda k›dem ve kademe ilerleme varken, sözleflmeli-lerde göreve yeni bafllayanla 25 senelik bir sözleflmeli ö¤retmen ayn›maafl› alacakt›r.

10- Milli E¤itim Müdürleri, Yard›mc›lar›, fiube Müdürleri, OkulMüdürleri ve hatta Bakanl›k çal›flanlar› dahi sözleflmeli ö¤retmenle-rin özlük haklar› ile ilgili bir bilgiye sahip de¤illerdir. Her ilde veher kurumda farkl› uygulamalar söz konusudur. Ücretli ö¤retmen-lerin de karfl›laflt›klar› uygulamalar mahalle mahalle hatta ayn› ma-hallede bile de¤iflmektedir. Çünkü tüm inisiyatif tamamen okul ida-resindedir.

11- Sözleflmeli ö¤retmenler görevli olduklar› okullarda ö¤renci-leri taraf›ndan “Ö¤retmenim siz sözleflmeli misiniz? Siz geçici misi-niz?” gibi sorularla rencide olmakta ve bu sorulara cevap vermektezorluk çekmektedirler.

12- Sözleflmeli ö¤retmenlerin sözleflmeleri her y›l Ocak ay›ndayenilenmektedir. Yani sigorta dâhil her sene ç›k›fl-girifl ifllemi yap›l-maktad›r. Uzun süreli sözleflme yap›lmamaktad›r. Sa¤l›k karnesiniise ifle bafllama tarihinden itibaren de¤il ancak 3 ay çal›flmas› sonu-cunda alabilmektedirler. Ücretli ö¤retmenlerin de sigortalar› ayda enfazla 16 gün yat›r›l›yor ve bir sa¤l›k karnesini ancak 7 ay sonucundaalabiliyorlar.

13- Sözleflme metnimizin 13. maddesinin C bendi; (Taraflar, biray önce ihbar etmek flart›yla, sebep göstermeksizin sözleflmeyi herzaman feshedebilir). Bu madde ile Bakanl›¤›n bu konudaki ciddiye-ti, niyeti ve sözleflmeli ö¤retmenli¤e yaklafl›m› gözler önüne seril-

253

Page 254: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

254

mektedir. Fakat bu maddeye yap›lan hukuki itiraz neticesinde Da-n›fltay taraf›ndan bu maddenin yürütmesi durdurulmufltur.

14- Sözleflmemizin 13. maddesinin D bendine göre; personelinsözleflmesi, norm kadronun gerekti¤i ö¤retmen temin edildi¤indeveya sözleflmeli personel ihtiyac›n›n ortadan kalkmas› halinde söz-leflmesi feshedilir. Bu madde halen yasal olarak yürürlü¤ünü koru-maktad›r. Bu da ifl garantisinin olmad›¤›n›n resmi kan›t›d›r.

15- Sözleflmemizin 13. maddesini ⁄ bendine göre; e¤itim ve ö¤-retimin devam etti¤i dönemde aral›ks›z iki ayl›k süre zarf›nda sözlefl-me ücreti karfl›l›¤› ders yükünün doldurulamamas› durumunda söz-leflmesi feshedilir. Bu madde halen yürürlü¤ünü korumaktad›r. Buda ifl garantisinin olmad›¤›n›n resmi kan›t›d›r.

16- Sözleflmemizin 17. maddesi; “‹fl bu sözleflme ……/…/….ta-rihinden …/…./….. tarihine kadar geçerlidir” der. Yani her y›l so-nunda görevimiz resmi olarak sona ermektedir.

17- Sözleflmeli ö¤retmenler kadrolular gibi asker ö¤retmen ola-rak askerliklerini yapamamaktad›rlar. Burada da bir ayr›mc›l›k vehaks›zl›k söz konusudur.

18- Sözleflmeli ö¤retmenler bir taraftan mesleklerini icra eder-ken bir taraftan da kadrolu olmak için yeniden KPSS s›nav›na haz›r-lanmaya zorunlu b›rak›lm›fllard›r.

19- Sözleflmeli ö¤retmenle kadrolu ö¤retmenin ortak olan enönemli özelli¤i ise ayn› flartlarda, ayn› ifli yapmalar›d›r.

Çal›flma ve yaflam flekli itibariyle “güvencesiz ö¤retmenler” e¤i-tim emekçileri mücadelesi aç›s›ndan önümüzdeki dönemin enönemli dinami¤ini oluflturmaktad›r.Çal›flma fleklinin getirmifl oldu-¤u güvencesizlik elbetteki bu kesimin yaflam flekli de olmaktad›r.Okullarda kendine güvensiz, sürekli gelecek kayg›s›yla yaflayan bukitle örgütlenme, bir araya gelme, taleplerini yüksek sesle dile getir-me gibi hareketlerden uzak b›rak›lmaya çal›fl›lmaktad›r. Yaratt›¤›psikolojik sorunlar ise hiç flüphesiz geçen y›llarda yaflad›¤›m›z gibiintiharla sonuçlanabilmektedir.(Bursa örne¤i)

Page 255: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

OKUL TÜRÜ VE DÜZEYLER ARASINDA GEÇİŞ,SINAV SİSTEMLERİ

E¤itimin bir hak olmaktan ç›kar›l›p piyasa koflullar›na terk edil-di¤i ve buna sahip olanlar›n adeta bir ayr›cal›¤a sahip say›ld›¤› günü-müzde, okul türleri ve bu türlerin mevcut durumu, okul türleri ara-s›ndaki geçifl çeflitli sorunlar› tafl›maktad›r. Temel bir insan hakk›olan ve yaflam›n her döneminde eriflilebilir ve kullan›labilir bir hakolmas› gereken e¤itim kendi içinde parçalanarak kademelendirilmiflve her bir kademesi ulafl›lamaz engellerle doldurulmufltur. Kiflilerintoplumsal gelirden ald›klar› pay›n azl›¤› ya da çoklu¤u, cinsiyeti,içinde yaflad›¤› co¤rafi bölge tür ve düzeyler aras›ndaki geçiflteönemli engeller olarak bulunmakta, e¤itim hakk›na eriflimi adeta ge-çilmez duvarlarla kuflatmaktad›r.

‹nsanlar›n e¤itim hakk›n› kullanmalar›n›n önü daha bafltan çe-flitli engellerle doldurulmufltur. Bu engellerin bafl›nda okullar aras›geçifl s›navlar› gelmektedir. Son de¤iflikliklerle birlikte ilkö¤retim 6.s›n›ftan bafllayan (ilkö¤retimde seviye belirleme -SBS-, ortaö¤retim-de genel olgunluk s›nav›-GOS- ve ÖSS) ve ortaö¤retimi bitirinceyekadar süren bu s›navlar e¤itimi bir hak olmaktan ç›karm›fl, özel dersve dershanelerle piyasan›n ac›mas›z koflullar›na terk etmifltir. Her y›l1,5 milyondan fazla lise mezunu yüksekö¤renim görebilmek için s›-nava girmekte, ancak bunlar›n yaln›zca 3’te biri kadar› (aç›k ö¤retimve ön lisans programlar› dâhil) bir yüksekö¤retim program›na yer-leflme flans›n› yakalamaktad›r. Büyük bir k›sm›n›n özel dershaneleregitti¤i bu ö¤renciler serbest piyasa ortam›n›n en büyük müflteri kit-lesini oluflturmakta.

Ortaö¤retim ve yüksekö¤retim önündeki bu seçme ve eleme sü-reci, ekonomik, toplumsal, psikolojik vb. birçok olumsuz etkiye ne-den olmakta, milyonlarca çocuk-genç ve ailesinin yaflam›n› neredey-se karartmaktad›r. E¤itim bir hak ise bütün kademeleri bu hakk›n s›-n›rlar› içinde yer almal›d›r. ‹steyen her ortaö¤retim mezununun ilgive yetenekleri do¤rultusunda bir yüksekö¤retim program›na, s›nav-s›z-elemesiz bir flekilde geçmesinin maddi koflullar›n›n bir an evveloluflturulmas› gereklidir. Bu ba¤lamda bu atölye de tart›fl›lacak bafl-l›klar flunlard›r:

255

Page 256: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

256

TARTIŞMA BAŞLIKLARI1- E¤itim Sistemindeki okul türleri ve bu türler aras›ndaki ge-

çiflin mevcut durumuA) Okul öncesi - ilkö¤retim…B) Orta ö¤retim kurumlar›na geçifl ve s›navlar(OKS ve SBS)C) Meslek liseleriD) Yüksek ö¤retim kurumlar› ve bu kurumlara girifl s›navlar›E) ALES, KPSS, TUS vb.2- Mücadele Yöntemleri-deneyimleri ve ortak mücadele…

Page 257: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

İzmir Eğitim Forumu

12 Ocak Pazar günü ‹zmir Halkevleri TMMOB Tepekule Sergive Kongre Merkezi’nde E¤itim Hakk› Forumu düzenledi. Forumdae¤itimin piyasalaflt›r›lmas›na karfl› verilecek mücadele masaya yat›r›l-d› ve yap›lmas› gerekenler tart›fl›ld›.

Türkiye E¤itim Hakk› Forumu öncesinde Ankara’n›n ard›ndan‹zmir’de de bir E¤itim Forumu gerçeklefltirildi.

Prof. Dr. Fuat Ercan, ÖV-DER Baflkan› Orhan Yüce ve Halkev-leri Genel Baflkan Yard›mc› ‹lknur Birol’un da kat›ld›¤› forumda aç›-l›fl konuflmas› Halkevleri 12. Bölge Temsilcisi Aliye Turan taraf›ndanyap›ld›. Turan yapt›¤› konuflmada AKP’nin uygulamaya geçirdi¤i ne-o-liberal politikalarla kamusal haklar›n gasp edildi¤inin alt›n› çizer-ken bu uygulamalar›n büyüttü¤ü yoksullu¤a AKP’nin getirdi¤i tekçözümün ise dilencilefltirme oldu¤unu vurgulad›.

“E¤itim Neden Bir Hakt›r ve Nas›l Gasp Ediliyor” bafll›kl› otu-rumda konuflma yapan Prof. Dr. Fuat Ercan ise “E¤itim do¤ufltan ge-len, do¤al bir hakt›r. Bu hak halk›n mücadelesi sonucunda yasallafl-t›r›lm›flt›r ve bu hak uluslararas› antlaflmalarla güvence alt›na al›n-m›flt›r. Bugünse neo-liberal politikalar›n gerek devlet yap›s› üzerindeyapt›¤› de¤ifliklikler gerekse sermayenin kamusal alan› tükenmez birkar alan› olarak görmesi sebebiyle e¤itim hakk› piyasaya aç›lmakta-d›r” diye konufltu.

Birinci oturumun ard›ndan “E¤itimin Ticarileflmesi”, “E¤itimde‹stihdam, Ö¤retmen Kimli¤i” ve “E¤itimde Cinsiyet Ayr›m›” bafll›k-lar›nda atölye çal›flmalar› gerçeklefltirilerek e¤itim alan›nda yaflanansorunlar ve çözüm önerileri tart›fl›ld› ve somut öneriler oluflturuldu.

257

Page 258: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

258

“Alternatif E¤itim ve E¤itim Hakk› Mücadelesi” bafll›kl› son otu-rumuna ise E¤itim-Sen üyesi Nida Özpolat, ÖV-DER Baflkan› OrhanYüce, Ö¤renci Kolektifleri’nden Hüseyin Ünal ve Halkevleri GenelBaflkan Yard›mc›s› ‹lknur Birol konuflmac› olarak kat›ld›lar. Konufl-mac›lar e¤itim hakk› mücadelesinin kendi bulunduklar› alanda nas›lsürdürülmesi ve nas›l örgütlenmesi gerekti¤i üzerinde durdular.

Konuflmac›lar›n de¤indi¤i önemli noktalardan birisi ise e¤itimmüfredat›nda neo-liberal politikalara göre yap›lan düzenlemeler ve“toplumsal ç›kar yerine bireysellik, eflitlik yerine f›rsat gibi kavram-larla herkesin rekabet ortam›na sürüklenmesi” tart›flmas› oldu. Em-peryalist düzenin neo-liberal politikalarla, kar etmek için önüne ge-len her fleyi y›kt›¤›, sa¤l›k ve e¤itimin de y›k›ma u¤rad›¤› üzerindeduruldu.

Forumda, neo-liberal politikalarla her yönden sald›r›n›n gerçek-lefltirildi¤i böyle bir dönemde hem parçay› hem de parçalar›n olufl-turdu¤u bütünü görmeye çal›fl›rken bir yandan da sald›r› karfl›s›ndanas›l mücadele edilmesi gerekti¤inin ortaya ç›kar›lmas›n›n öneminede¤inildi.

“Halk›n E¤itim Hakk› Var” slogan›yla gerçeklefltirilen foruma ‹z-mir’in birçok mahallesinden, okulundan, üniversitesinden 180 kiflikat›ld›. Mahalledeki veliler, ö¤renciler ve üniversitedeki akademis-yenler, ö¤retmenler bu forumda bir araya gelerek sorunlar›n› dile ge-tirdiler ve birlikte çözümler ürettiler. Forum, atölyelerden ç›kan so-nuç bildirilerinin okunmas›n›n ard›ndan sona erdi.

Page 259: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

Halkın Hakları Forumu Sağlık Hakkı Atölyesi

Sağlık Haktır, Herkes İçin!..

“Halk›n Haklar› Forumu” sa¤l›k hakk› mücadelesinde gelinenaflamay› tart›flabilmek, deneyimleri paylaflmak ve önümüzdeki döne-me ›fl›k tutacak önermeler ç›karabilmek için önemli bir f›rsat yaratt›.Neoliberal sald›rganl›¤›n ifltah›n› kabartan “sa¤l›k piyasas›” insaniolan her fley üzerinde yaratt›¤› ve yarataca¤› tahribatla sa¤l›k hakk›mücadelesi için de çok önemli bir zemin yarat›yor. Ancak önceliklesa¤l›k hakk› mücadelesinin politik içeri¤inin kavranmas› ve yarat›c›-yenileyici bir dinamik olarak emek hareketine yapaca¤› katk›n›n far-k›na var›lmas› gerekiyor. Geleneksel sendikal çizginin di¤er alanlar-da oldu¤u gibi sa¤l›k alan›nda da t›kanmas›, hizmeti üretenlerin hiç-bir kategorik ayr›ma tabi tutulmadan örgütlenmesinin hedeflenmesive hizmeti üretenlerle hizmeti alanlar›n›n mücadeleye ortak bir hatüzerinden sevk edilebilmesi sa¤l›k hakk› mücadelesinin olmazsa ol-mazlar›n› oluflturuyor.

Sa¤l›k ocaklar›n›n kapat›larak yerlerine birer küçük “iflletme” bi-çiminde sa¤l›k hizmeti satmay› öngören “aile hekimli¤i” birimlerininkurulmas›,

Yeni devlet hastanesi açmak bir yana var olanlar›n “Kamu Has-tane Birlikleri” tasar›s›yla iflletme haline dönüfltürülüp müflterileresa¤l›k hizmeti satan ve bu hizmeti sözleflmeli ve güvencesiz sa¤l›kpersoneli çal›flt›rarak vermeyi esas alan iflletmelere dönüfltürülmesi,

259

Page 260: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

Üniversite hastanelerinin döner sermaye gibi iflletmeci mekaniz-malara mahkum edilmesi, e¤itim ve bilimsel yönelimin terk edilerekkar odakl› bir üniversite ortam›n›n yarat›lmas›,

Özel kamu kurulufllar›n›n teflvikinin yan› s›ra adeta kutsanmas›,Baflta ilaç olmak üzere her türlü t›bbi malzeme ve teknoloji kul-

lan›m›nda tüketim k›flk›rt›c›l›¤›na dönüflen bir anlay›fl›n hakim k›l›n-mas›,

Genel Sa¤l›k Sigortas› arac›l›¤›yla halktan sermayeye do¤rudankaynak aktar›m›nda sa¤l›¤›n da bir kanal olarak kullan›lmaya bafllan-mas› ve bu kaynak aktar›m›nda sermaye aç›s›ndan t›kan›kl›¤› önle-yebilmek amac›yla sa¤l›k hakk›na eriflimi k›s›tlama ve yer yer orta-dan kald›rmay› göze alan bir sistemin kurgulanm›fl olmas›,

Sa¤l›k sisteminin bir bütün olarak koruyucu hekimli¤i terk ede-rek, tüketime, yar›flmaya, rekabete, h›rsa ve sonuçta “paran kadarsa¤l›k” anlay›fl›na teslim edilmifl olmas›, yaflad›¤›m›z dönemin sa¤l›kortam›n› tan›mlamaya yetiyor. Hemen her gün paras› yetmedi¤i yada sosyal güvencesi olmad›¤› için tedavi göremeyen hastalar, sosyalgüvencesi oldu¤u halde fark ya da ilave ücret ödeyemedi¤i için ma¤-dur olanlar, acil vaka olmas›na ra¤men yo¤un bak›ma al›nmayanhastalar, masrafl› olduklar› için özel sa¤l›k kurumlar›n›n ilgilenme-di¤i kanser vakalar› gündemi kapl›yor. Medyatik olamayan ya da po-litikac›lar›n popülizm malzemesi haline gelmeyen binlerce hastan›nma¤duriyeti ise görülmüyor, duyulmuyor.

Sa¤l›k Hakk› Atölyesi bu görülmeyenleri görmenin ve gösterme-nin, duyulmayanlar› duyman›n ve duyurman›n yollar›n› tart›flmakve bulmak gibi bir misyona ad›m atma kararl›l›¤›n›n ifadesini olufl-turuyordu.

Bu kararl›l›¤›n ilk ça¤r›s› Halkevleri taraf›ndan bir ça¤r› yaz›s›y-la tüm sa¤l›k sendikalar›na, sa¤l›k meslek odalar›na, hasta ve yak›n-lar› haklar› derneklerine, sa¤l›k hakk› konusunda birikimi, çal›flma-s› ya da duyarl›l›¤› olan akademisyen ve bireylere ulaflt›r›ld›.

260

Page 261: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

HALKIN HAKLARI FORUMU SAĞLIK HAKKI ATÖLYESİ ÇAĞRISI

Halkevleri, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi (SBF)Sosyal Politika Araflt›rma ve Uygulama Merkezi ile birlikte 8-9-10Haziran 2007 tarihlerinde “Halk›n Haklar› Forumu” isimli bir etkin-lik düzenlemektedir. Kamusal alanda gerçeklefltirilen neo-liberal dü-zenlemeler; özellefltirme, piyasalaflt›rma, güvencesizlefltirme politi-kalar›, bu politikalara karfl› geliflen toplumsal dirençler ve sosyalhaklar›n kullan›m› önündeki cinsiyetçilik, ›rkç›l›k, gericilik gibi di-¤er önemli engeller, Halk›n Haklar› Forumu’nun dört temel tart›flmagündeminden birisini oluflturmaktad›r.

Halk›n Haklar› Forumu’nun 8 Haziran Cuma günü yap›lacakKad›n Forumu bölümünde sosyal hak ihlallerinin kad›nlar üzerinde-ki sonuçlar› ele al›nacakt›r. Kamusal alanda yaflanan neo-liberal dö-nüflüm 9 Haziran Cumartesi tarihli forum aç›l›fl oturumunun da ko-nusunu oluflturmaktad›r. Öte yandan, sosyal haklar mücadelesininsomut gündemleri de, forumun 9 Haziran Cumartesi ö¤leden sonra-ki bölümünde ayn› anda düzenlenecek olan 13 ayr› atölye çal›flma-s›nda, hak ihlallerinden ma¤dur olan halk kesimleri, sendikalar-de-mokratik kitle örgütleri, emekçiler ve akademisyenlerin kat›l›m›ylaayr›nt›l› biçimde tart›fl›lacakt›r.

Sa¤l›k, e¤itim, enerji, bar›nma, ulafl›m, su, iletiflim, tar›m ve bes-lenme, çal›flma, kültür-sanat, sosyal politika, çevre hakk› ve siyasalhaklar ve özgürlükler alanlar›nda düzenlenecek olan bu atölye çal›fl-malar›nda önümüzdeki dönemin somut ve ortak mücadele gündemve hedefleri üzerinde yo¤unlafl›lmas› hedeflenmektedir. Atölye çal›fl-malar›ndan ç›kan sonuçlar atölye raporlar›yla sonuçland›r›lacak veatölye moderatörlerinin çal›flmas›yla kaleme al›nacak ortak vurgular,10 Haziran Pazar günü yap›lacak olan kapan›fl oturumunda sunula-cak olan Halk›n Haklar› Bildirgesinde yer alacakt›r.

Sa¤l›k alan› kamusal alanda yaflanan neo-liberal dönüflümden,piyasalaflt›rma ve güvencesizlefltirme politikalar›ndan en fazla etkile-

261

Page 262: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

nen alanlar›n bafl›nda gelmektedir. Dünya Bankas› taraf›ndan dayat›-lan GSS ve Aile Hekimli¤i politikalar› ve sa¤l›k alan›n›n bir bütünolarak piyasalaflt›r›lmas›, halk›n sa¤l›k hakk›n› ihlal ederken sa¤l›kçal›flanlar›n›n çal›flma koflullar› ve özlük haklar› aç›s›ndan büyük ge-rilemeler yaratmaktad›r. Piyasac› sa¤l›k anlay›fl› koruyucu sa¤l›k hiz-metleri merkezli sa¤l›k sisteminin yerine, tedavi merkezli bir anlay›-fl› dayatmakta; ilaç ve sa¤l›k teknolojisinde büyük bir ba¤›ml›laflmayaflanmakta; sa¤l›k ve sosyal güvenlik uluslararas› tekellerin kar ala-n›na dönüfltürülmektedir. Öte yandan yoksulluk, iflsizlik, güvence-sizleflme, tar›m›n y›k›m›, göç, ›rkç›l›k ve cinsiyetçilik gibi birçok et-men de halk›n sa¤l›kl› bir yaflama ulaflmas›n› imkans›zlaflt›rmaktad›r.

Öte yandan ülkemizde sa¤l›k hakk› mücadelesinde son dereceönemli bir birikim de mevcuttur. Son dönemde sa¤l›k alan›ndakisendikalar, meslek örgütleri ve halk›n sa¤l›k hakk›n› savunan de-mokratik kitle örgütlenmelerinin kat›l›m›yla gerçeklefltirilen sa¤l›khakk› mücadeleleri, Beyaz Eylemler ve sendikal örgütlenme çal›flma-lar›, Halk›n Haklar› Forumu Sa¤l›k Hakk› Atölyesi taraf›ndan ileriyetafl›nmas› gereken son derece de¤erli bir birikimi temsil etmektedir.Sa¤l›k Hakk› Atölyesi, halk›n ve sa¤l›k çal›flanlar›n›n paras›z ve alter-natif sa¤l›k hakk› mücadelesini somut mücadele bafll›klar› temelindeileriye tafl›may› hedeflemektedir.

Bu çerçevede sa¤l›k hakk› atölyesinde ele al›nmas› planlananana bafll›klar flunlard›r:

1) Sa¤l›k hakk›n›n önündeki engeller ve sa¤l›k hakk› mücade-lesi:

a) GSS, Aile Hekimli¤i ve sosyal güvenlikte gelinen nokta. Busürecin halk›n sa¤l›k hakk› ile sa¤l›k çal›flanlar› üzerindeki etkileri

b) Di¤er sosyal hak ihlallerinin sa¤l›k hakk› üzerindeki etkileri(iflsizlik, göç, ›rkç›l›k, yoksullaflma, tar›m›n y›k›m›, savafl, cinsiyetçi-lik, çevresel bozulma)

c) Sa¤l›kta güvencesizlefltirme ve sa¤l›k çal›flanlar›n›n örgütlen-mesi

d) Sa¤l›¤›n piyasalaflt›r›lmas›na karfl› ortak mücadelenin sorun-lar› ve önümüzdeki dönemin somut mücadele hedefleri

262

Page 263: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

2) Piyasac› sa¤l›k modeli ve alternatif “halk için sa¤l›k” anlay›fl›a) Tedavi merkezli piyasac› sa¤l›k modeline karfl› koruyucu

sa¤l›k hizmetleri merkezli demokratik bir sa¤l›k modelib) Piyasac› sa¤l›k modelinde ilaç ve teknoloji ve alternatiflerc) Finansman d) Hasta haklar› ve sa¤l›k eti¤i

Bu çabam›zda birlikte yol almak dile¤iyle…

SAĞLIK HAKKI ATÖLYESİ’NİN ÖN HAZIRLIKLARI

Sa¤l›k alan›ndaki neo-liberal sald›r›n›n egemenler aç›s›ndan çokkuvvetli itkileri bulunmaktad›r. Sa¤l›k hizmetleri piyasas›, uluslara-ras› sermayenin ifltah›n› kabartan muazzam bir potansiyel tafl›makta-d›r. 2005 y›l› verilerine göre dünya çap›ndaki sa¤l›k harcamalar›n›ny›ll›k hacmi 4 trilyon dolar› bulmaktad›r. Ancak, dünya çap›nda özelsektörün sa¤l›k alan›nda kaplad›¤› hacmin kamusal sa¤l›k sistemle-rinin kaplad›¤› toplam hacmi aflt›¤› ve sa¤l›k harcamalar›n›n yar›danço¤ununun art›k cepten ödendi¤i mevcut manzara da sermayeyeyetmemektedir.

Sermaye, - Sa¤l›¤›n hala kamusal nitelik tafl›yan unsurlar›n› da piyasan›n

denetimine almak ve böylece karl›l›k alan›n› geniflletmek; - Çok uluslu sermayenin denetiminde sa¤l›k turizmi merkezleri

kurmak, bilgi teknolojilerindeki geliflmelerin sa¤lad›¤› avantajlarlasa¤l›k hizmetlerini uluslararas› ölçekte tafleronlaflt›rmak ve böylecemekan k›s›tlamas›na tak›lmadan ucuz emek olanaklar›ndan fayda-lanmak;

- Fikri mülkiyet yasalar›n› bölgesel ya da ikili ticaret anlaflmala-r› ile pekifltirerek ilaç flirketlerinin hükümetlere meydan okuyanuluslararas› ya¤mas›n› pekifltirmek hedefindedir.

Öte yandan ülkemizde sa¤l›k hakk› mücadelesinde son dereceönemli bir birikim de mevcuttur. Son dönemde sa¤l›k alan›ndaki

263

Page 264: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

sendikalar, meslek örgütleri ve halk›n sa¤l›k hakk›n› savunan de-mokratik kitle örgütlenmelerinin kat›l›m›yla gerçeklefltirilen sa¤l›khakk› mücadeleleri, Beyaz Eylemler ve sendikal örgütlenme çal›flma-lar›, Halk›n Haklar› Forumu Sa¤l›k Hakk› Atölyesi taraf›ndan ileriyetafl›nmas› gereken son derece de¤erli bir birikimi temsil etmektedir.Sa¤l›k Hakk› Atölyesi, halk›n ve sa¤l›k çal›flanlar›n›n paras›z ve alter-natif sa¤l›k hakk› mücadelesini somut mücadele bafll›klar› temelindeileriye tafl›may› hedeflemifltir.

Halk›n Haklar› Forumu’na giden süreçte Sa¤l›k Hakk› Atölyesi;Türk Tabipleri Birli¤i, SES ve Dev Sa¤l›k-‹fl gibi sa¤l›k örgütleriyle,hekimlerle, sa¤l›k emekçileriyle, sa¤l›k alan›nda çal›flan tafleron iflçi-lerle, kimi uzman ve akedemisyenlerle, paras›z sa¤l›k hakk› mücade-lesi veren yoksullarla, Halkevleri ile birlikte çal›fl›p bütün bu kesim-leri bir araya getirmeye çal›flt›. Kimi zaman sermayenin hedeflerini veSSGSS yasas› ile ne yap›lmak istendi¤ini anlatacak teflhir faaliyetleriyürüttü, kimi zaman sa¤l›k hakk› mücadelesi konusunda çok zengindeneyim ve birikimleri olan örgütlerle iflbirli¤i yaparak bu deneyim-leri atölye çal›flmalar›na katmaya çal›flt›. Tüm bu bileflenlerle birlikte10 Haziran 2007 tarihinde, sa¤l›k hakk› mücadelesi konusunda de-neyimleri paylaflmay› ve ortak bir mücadele stratejisi gelifltirmeyi he-defledi.

Forum öncesi Ankara’da 03.06.2007 tarihinde bir ön toplant›gerçeklefltirildi. Toplant› sonucunda atölyede konuflulmas› gereken-ler taslak halinde belirlendi.

SAĞLIK HAKKI ATÖLYESİ ANKARA HAZIRLIK TOPLANTISI

03.06.2007 tarihinde Sa¤l›k Hakk› Atölyesi’nin Ankara’da yap›-lan haz›rl›k toplant›s›nda foruma iliflkin afla¤›daki öneriler ve atölyeprogram› ç›kar›ld›.

Çerçeve - Giriş Sa¤l›k bir hak olmaktan ç›kar›l›yor Dr. Osman ÖZTÜRK (‹stan-

bul Tabip Odas›)

264

Page 265: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

Latin Amerika örnekleriSES -TTB- Dev Sa¤l›k ‹fl

Deneyimlerin AktarılmasıHalkevleri, “Paras›z Sa¤l›k”TÖK, “Sa¤l›k Hakk›na Eriflim Sürecinde T›p E¤itimi”Radyoloji Tek. Der., “Sa¤l›kta Dönüflümün Radyoloji Çal›flanla-

r› Üzerinde Etkileri”Emekli Sen, “Emeklilerin sa¤l›k hakk›na ulafl›m›”Tafleron çal›flan, “Ankara T›p Deneyimi”Özelde çal›flan sa¤l›k çal›flan›Eczac› Odas›, “Sa¤l›kta y›k›m›n eczac›lar üzerindeki etkileri”Dr. Önder Okay, “Performans ve etik”Dr. Beyaz›t ‹lhan, “Sa¤l›k çal›flanlar›n›n sa¤l›¤›”Karadeniz Halkevleri, “Karadeniz kararmas›n”Ankara Mahalle Halkevleri, “Sa¤l›k ocaklar› kapat›lamaz”SES, “Sa¤l›kta y›k›m› durdural›m”TTB, “Görev etkinlikleri”Dev Sa¤l›k ‹fl, “Esnek ve güvencesiz çal›flt›rma - ortak örgütlen-

dirme”Genel ‹fl, “Temizlik iflçilerinin örgütlenmesi”

10 HAZİRAN 2007 SAĞLIK HAKKI ATÖLYESİ

‹stanbul ve Ankara’da yap›lan iki haz›rl›k toplant›s› ile içeri¤i be-lirlenen Sa¤l›k Hakk› Atölyesinde AKP’nin “Sa¤l›kta Dönüflüm Prog-ram›”n›n sonuçlar›n›n ve ona karfl› yürütülen mücadele deneyimle-rinin paylafl›lmas› hedeflendi. Sa¤l›k hakk›n› ortadan kald›ran politi-kalar›n ma¤durlar› ile buna karfl› yürütülen ve yürütülecek olan mü-cadelenin düflünsel ve eylemsel birikimini temsil eden kifli ve kurumtemsilcilerinin bir araya getirilmeye çal›fl›ld›¤› atölyede sa¤l›k çal›-flanlar›n›n hak kay›plar›ndan, mahallesinde sa¤l›k oca¤› kurmaya ça-l›flan mahalle halk›na, nükleer santrala karfl› yürütülen mücadele-

265

Page 266: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

den, ödeyemedi¤i senet nedeniyle hapis yatmak zorunda kalan has-ta yak›n›na kadar alan›n tüm bileflenleri buluflturulmaya çal›fl›ld›.

‹stanbul Tabip Odas› Genel Sekreteri Dr. Ali Çerkezo¤lu ve ba-s›n sözcüsü Dr. Osman Öztürk’ün moderatörlü¤ünde aç›lan AtölyeDr. Osman Öztürk’ün “Sa¤l›kta Neo-liberal Dönüflüm” sunumu ilebafllad›. Daha sonra s›ras›yla Dev Sa¤l›k ‹fl Sendikas›’n›n Adana Bal-cal› Hastanesi tafleron sa¤l›k iflçilerinin örgütlenme deneyimi, Hal-kevlerinin ülkenin dört bir yan›nda her türlü eylem ve etkinliklezenginlefltirdi¤i “Paras›z Sa¤l›k” kampanyas›, Ankara ‹bn-i Sina’daücretlerin ödenmemesi üzerine sa¤l›k çal›flanlar›n›n gelifltirdi¤i ortakdirenifli, ‹zmit Derince’de düzenlenen “Yan›k Ünitesi ‹stiyoruz” kam-panyas›, ‹zmir ve Eskiflehir’de “Sa¤l›k Ocaklar›m›z› istiyoruz” kam-panyalar›, Karadeniz Halkevlerinin kanser vakalar›n›n art›fl› Çerno-bil’in bölgedeki etkileri ve yeni nükleer santral kurma giriflimlerininengellenmesi amac›yla yürüttü¤ü “Karadeniz Kararmas›n” kampan-yas›, TTB’nin ›srar ve kararl›l›kla yürüttü¤ü ve AKP’nin Sa¤l›kta Dö-nüflüm Program›na karfl› net duruflu simgeleyen G(ö)REVDEY‹Z ey-lemlerinin aktar›m›, Sivas Üniversite Hastanesi’ndeki örgütlenmemodeli olarak Hastane Meclisleri deneyimi, Kad›n Çal›flma Grubu-nun Kad›n Sa¤l›¤› çal›flmas›, Sa¤l›k ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sen-dikas›’n›n (SES) yürüttü¤ü “Sa¤l›kta Y›k›m› Durdural›m” kampanya-s›, sa¤l›ktaki piyasalaflman›n T›p ö¤rencileri ve asistan hekimlere et-kilerinin aktar›m›, bir mahalle refleksi olarak Sar›yer’de “ücretsizmuayene ve ameliyat ettirme” deneyimi, özel hastane çal›flanlar›n›nyaflad›¤› s›k›nt›lar ve örgütlenme sorunlar›, eczac›lar›n yaflad›¤› so-runlar ve ilac›n metalaflt›r›lma süreci, Genel Sa¤l›k Sigortas› Yasa ta-sar›s›na karfl› yürütülen mücadeleler ve “Referandum çal›flmas›n›n”aktar›lmas›, ‹zmit’te Ana Çocuk Sa¤l›¤› Merkezi açt›rma kampanya-s›, sa¤l›kta yaflanan etik erozyonun tart›fl›lmas›, Mersin’de hastanedeimzalamak zorunda kald›¤› senet nedeniyle hapis yatan ma¤durundo¤rudan anlat›m›, sa¤l›k hakk›na eriflimde emeklilerin yaflad›¤› s›-k›nt›lar gibi onlarca konu her boyutuyla Sa¤l›k Hakk› Atölyesindehepbirlikte tart›fl›ld›.

Kat›l›mc›lar›n anfiye s›¤mad›¤›, profesöründen, hizmetli perso-nele, Sivas’ta tafleron olarak çal›flan›ndan, ‹zmir’de sa¤l›k oca¤›n› ka-

266

Page 267: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

267

patt›rmamaya çabalayan yoksula kadar herkesin ortak bir dil yakala-yabildi¤i Atölye her fleyin fark›nda ve bilgisine sahip oldu¤unu sanankat›l›mc›lar›n›n bile hayretlere düfltü¤ü ve büyük deneyim kazana-rak ç›kt›¤› bir okul niteli¤i kazand›. Sonuç bildirgesine de yans›yangelece¤e ve yap›lmas› gerekenlere dair somut ve ilerletici önerilerinde ç›kt›¤› Sa¤l›k Hakk› Atölyesi gelece¤e dair umutlar›n da yeflertil-di¤i bir mücadele zemini olarak tarihteki yerini ald›.

Page 268: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere
Page 269: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

Halkın Hakları Forumu Sağlık Hakkı Atölyesi Sonuç Metni

Halkın Sağlık Hakkı Var

“Sıradan bir insanın hayatı dünyanın en zengin adamının bütünmülkiyetinden daha değerlidir.” Oysa “halkın sağlığı bugün, zenginlerindiğer herkese karşı yürüttüğü sınıf savaşının kurbanıdır. ”

Gazetelere üçüncü sayfa haberleri olarak yansıyan ve giderek da-ha sık karşılaştığımız “sağlık” rezaletleri, münferit vakalar olarak geçmiş-te kalmamakta, piyasalaşan sağlık sisteminin asli unsurları olarak bu-günkü ve gelecekteki yaşamımıza yerleşmektedir. Yeni doğan ünitele-rindeki bebek ölümleri, hastane enfeksiyonundan ölen hastalar, hasta-ne kapısından çevrilerek sokak ortasında ölen yoksullar, hastane sene-dini ödeyemediği için hapse atılanlar ya da bir daha hastaneye gide-meyenler, salgın hastalıkların yeniden tehdit haline gelmesi, sağlık per-sonelinin işini yapan temizlikçiler ya da temizlikçi kadrosundan işe alı-nan sağlık personelleri…

Bu manzara ülkeyi yönetenlerin, ideolojik ve sınıfsal tercihlerininyansımasıdır : İnsanca bir yaşama karşı neo-liberalizm, emeğe karşı ser-maye.

Sağlık alanındaki neo-liberal saldırının egemenler açısından çokkuvvetli itkileri bulunmaktadır. Sağlık hizmetleri piyasası, uluslararasısermayenin iştahını kabartan muazzam bir potansiyel taşımaktadır.2005 yılı verilerine göre dünya çapındaki sağlık harcamalarının yıllık

269

Page 270: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

hacmi 4 trilyon doları bulmaktadır. Ancak, dünya çapında özel sektö-rün sağlık alanında kapladığı hacmin kamusal sağlık sistemlerinin kapla-dığı toplam hacmi aştığı ve sağlık harcamalarının yarıdan çoğunununartık cepten ödendiği mevcut manzara da sermayeye yetmemektedir.

Sermaye,- Sağlığın hala kamusal nitelik taşıyan unsurlarını da piyasanın de-

netimine almak ve böylece karlılık alanını genişletmek;- Çok uluslu sermayenin denetiminde sağlık turizmi merkezleri

kurmak, bilgi teknolojilerindeki gelişmelerin sağladığı avantajlarla sağlıkhizmetlerini uluslararası ölçekte taşeronlaştırmak ve böylece mekankısıtlamasına takılmadan ucuz emek olanaklarından faydalanmak;

- Fikri mülkiyet yasalarını bölgesel ya da ikili ticaret anlaşmaları ilepekiştirerek ilaç şirketlerinin hükümetlere meydan okuyan uluslarara-sı yağmasını pekiştirmek hedefindedir.

Bu hedef,- Sağlık harcamaları artarken sağlık hizmetinden giderek daha az

faydalanabilen toplumlar ;- Hindistan örneğinde olduğu gibi, yetişmiş sağlık personeli artar-

ken, bu personel uluslararası taşeron sağlık şirketlerinde dünyadaki da-ha zengin müşterilere hizmet etmek zorunda bırakıldığından, sağlıkpersoneli sıkıntısı çeken toplumlar ;

- Bilim ve teknolojide muazzam ilerlemeler kaydedilirken, fikrimülkiyet hakları ilaç üretimi için birkaç çokuluslu şirketten başkasınaşans tanımadığından, tedavi edilebilir hastalıklara milyonlarca kurbanveren bir dünya anlamına gelmektedir.

Türkiye de, sermayenin sağlık alanındaki bu uluslararası yağma sü-recine GATS anlaşması ile “itirazsız” biçimde teslim edilmiştir.

Bu yağma süreci uyarınca, IMF programlarıyla teslim alınan ülkeye,Dünya Bankası tarafından hazırlanan dönüşüm projeleriyle neo-liberalbir “deli gömleği” giydirilmek istenmektedir.

AKP hükümetinin bir iktidar dönemi boyunca uygulamak istediğiancak gerek programın nesnel olanaksızlıkları gerekse de toplumsalmuhalefetin gösterdiği büyük direnç nedeniyle yalnızca bir bölümünü

270

Page 271: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

uygulamaya geçirebildiği Sağlıkta Dönüşüm Programı,Türkiye’de sağlıkalanının bütünüyle piyasalaştırılmasının “formülü” olarak bizzat DünyaBankası tarafından yazılmış,TÜSİAD tarafından onaylanmış ve uygulan-mak üzere AKP hükümetinin eline verilmiştir.

Sağlıkta Dönüşüm Programı üç temel hedef üzerine kuruludur:- Sağlık kurumlarının işletmeleştirilmesi,- Birinci basamak sağlık hizmetlerinde Aile Hekimliği’ne geçilmesi,- Genel Sağlık Sigortası ile tek bir çatı sigorta yapısı oluşturulması.

Sağlık kurumlarının işletmeleştirilmesi:Bu süreç ikili olarak işletilmiştir. Bir yandan özel sağlık kurumları-

nın önü açılmış, diğer yandan kamu sağlık kurumları kar zarar mantı-ğıyla hizmet veren işletmeler haline getirilmiştir. Artık, hastalar müşte-ri, sağlık emekçileri işçi, hastane yönetimleri de işverendir. Yani hastaolan değil, parası olan sağlık hizmeti alabilecektir. Kamu sağlık kurum-larında gelen hastaya artık şikayetinin ne olduğu değil, ödemeyi nasılyapacağı sorulmakta, nakit ödeyenler ön sıraya, sosyal güvencesi olan-lar onun arkasına, parası olmayanlar da çıkış kapısına yönlendirilmek-tedir. Çünkü artık hastanelerde rehin devri bitmiştir.

Bir diğer sorun işçileşen sağlık personeline ilişkindir. Sağlık perso-neli artık bir maliyet unsuru haline gelmiştir. Ne kadar ucuza çalıştırsao kadar iyidir. Bakanlığın, hastanelerin sağlık personeli ihtiyacının altın-da kadro açmasının ve sözleşmeli ve taşeron işçi çalıştırmaya yönelikyasal düzenlemelerin etkisiyle; temizlik ve yemek gibi yan unsurlardanbaşlayan taşeronlaştırma ve sözleşmeli personel çalıştırma uygulamasısağlık personellerine kadar uzamıştır. Hastanelerde hizmet, iş güvence-siz ve insanlık dışı koşullarda çalışan personel tarafından verilmektedir.Bu hem sağlık emekçisinin yaşam koşullarını tahrip etmekte, hem debu sağlık emekçisinin halka verdiği hizmetin kalitesini düşürmektedir.

Diğer yandan sağlık emekçileri ne kadar kazandırırlarsa o kadarücret alacakları bir sistemle; “performansa dayalı ücret” uygulamasıyla,tüccar zihniyetinin bir parçası haline getirilmektedir. Sağlık emekçisin-den hastayı iyi etmesi değil, hastaya masraf çıkarması istenmektedir.

271

Page 272: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

Sistem sağlığı korunmuş bir toplumda sağlık kurumuna ve sağlık emek-çisine düşük kazanç, sağlıksız ve tedaviye muhtaç bir toplumda da yük-sek kazanç vaat etmektedir.

Aile HekimliğiDünya Bankası Aile Hekimliği’nin hedefini şu sözlerle özetlemek-

tedir : “Aile Hekimliği Türkiye’de birinci basamak sağlık hizmetlerininözelleştirilmesinin en önemli adımıdır. Bu nedenle hükümete 2004 yı-lında 40 milyon Euro kredi verdik.”

Sağlık ocaklarının yerine getirilmek istenen Aile Hekimliği, belli birbölgedeki nüfus ölçeğini temel alarak koruyucu sağlık hizmeti sunansağlık ocaklarının yerine, bireyi merkeze alarak tedavi edici sağlık hiz-metlerine yönelik bir sistemi savunmaktadır.

“Sağlıklı bir toplum”=”düşük kar”, “sağlıksız bir toplum”=”yüksekkar” ilkesine uygun olarak koruyucu sağlık hizmetlerinin tasfiyesi anla-mına gelen Aile Hekimliği, aynı zamanda bir tahsildarlık müessesesiolarak tasarlanmıştır. Henüz yasalaşmamış olan Genel Sağlık Sigortası(GSS) uygulamaya geçtiği taktirde, Aile Hekimleri yalnızca GSS prim-lerini ödemiş olanlara hizmet verecektir. GSS primini ödemeyen sağ-lık hizmetinden yaralanamayacaktır.

GSS henüz yasalaşmadığı için pilot uygulamalarla hayata geçirilensistem, ilk olarak Düzce’de uygulanmaya başlanmış, daha sonra da pi-lot uygulama 10 ile daha genişletilmiştir. Seçilen illerin, birinci basamaksağlık hizmetlerinde en iyi durumda olan iller olması, uygulamanın so-run gidermeye değil bir kamusal kazanımı gasp etmeye odaklandığınıgöstermektedir.

Düzce’deki uygulamanın sonuçları çarpıcıdır. Aile Hekimliği’ne ge-çilmesiyle; aşılama oranları düşmüş; aile planlaması hizmetleri düşmüş;ev ziyaretleri ortadan kalkmış, yoğun trafik nedeniyle insanlar saat 4-5’ten sonra hizmet alamamaya başlamış ya da sevke uymaksızın ikinci,üçüncü basamağa gitmeye başlamıştır. Hizmet kalitesinin düşmesinesağlık hizmetlerinin maliyetinin 10 kat artması eşlik etmiştir.

Aile Hekimliği, sağlık emekçisi açısından da büyük tepki görmüş,

272

Page 273: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

yüksek ücret tekliflerine rağmen hükümet gönüllü personel bulmaktazorlanmış, zorla atanan personelin bir kısmı istifa etmiştir. Halihazırda-ki eğitimli Aile Hekimi sayısı ile, ülkenin ihtiyacı arasında büyük bir uçu-rum bulunmaktadır.

Genel Sağlık Sigortası Sağlıkta Dönüşüm Programının en can alıcı hedeflerinden biri de

sağlık hizmetinin finansmanı ve sunumunun birbirinden ayrılması; fi-nansman için Genel Sağlık Sigortası (GSS) adı altında bir çatı oluştu-rulmasıdır. Nüfusun tamamını kapsayacağı iddia edilen GSS, asgari üc-retin 1/3’ünden fazla gelire sahip olan herkesin sigorta primi ödeme-sini, ödemeyenlerin kapsam dışında bırakılmasını öngörmektedir. Si-gortalılar içeriği her yıl yeniden belirlenen bir “Temel Teminat Paketi”kapsamındaki tedavilerden faydalanabilecek, kapsam dışı tedaviler içinise ya ek bir özel sigorta yaptıracak ya da cepten ödeme yapacaktır.Kapsam dışı tedaviler de ücretsiz verilemeyecek, yasaya göre hizmetbedelinin %50’sine kadar ulaşabilecek bir “katılım payı” ödenmesi iste-necektir.

GSS’nin uygulanması halinde maliyeti yüksek, kronik rahatsızlıklariçin tedavi şansı kalmayacağı, en iyi koşullarda dahi cepten ödemelerinartacağı öngörülebilir. Üstelik nüfusun yarıdan çoğunun kayıt dışı eko-nomide çalıştığı, resmi rakamlara göre 22 milyonu aşkın herhangi birsosyal güvenceye sahip olmayan yurttaşın bulunduğu hesaba katıldı-ğında GSS’nin başlangıcından itibaren ülkeyi büyük bir krizin içine sü-rükleyeceği öngörülebilir. Bu risk bizzat Dünya Bankası raporlarındaifade edilmektedir.

Hükümet her şeye karşın GSS’yi yasalaştırmış ancak yoğun muha-lefetle karşılanan yasa Anayasa Mahkemesi tarafından geri çevrilmiş vebir kez daha “gelecek yıla” ertelenmiştir.

Bunlara ek olarak SSK ilaç fabrikaları kapatılmış, Avrupa Birliği’neverilen taahhütler gereği uluslararası ilaç tekellerine tanınan olanaklarGATS anlaşmasının ötesine taşınarak tekellerin ilaç sektöründeki haki-miyeti perçinlenmiştir. Ana çocuk sağlığı merkezleri, veterinerlik birim-

273

Page 274: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

leri (Manisa Tavuk Aşıları Üretim ve Tavuk Hastalıkları Araştırma Ensti-tüsü’nün kapatılması çarpıcı bir örnektir) kapatılmış ya da ihmal edil-miştir. Yasal gerekliliklere rağmen yeni kamusal sağlık kurumlarınınaçılması ve varolanların da iyileştirilmesi gerekirken, özel sağlık kurum-ları teşvik edilerek en ufak bir krizde yerle bir olacak binlerce özel po-likliniğin pıtırak gibi serpilip gelişmesine yol açılmıştır. Böylece,AKP hü-kümetinin ilk 3,5 yıllık iktidarı döneminde sağlık alanına aktarılan kay-naklar yaklaşık iki katına çıkmıştır.Ama bunun çok büyük bir kısmı (yak-laşık %70’i) hizmet satın alma ya da teknoloji transferi yöntemiyle, özelkuruluşlara gitmiştir. Sadece ilaç oranlarının payı bile üç dört yıl içeri-sinde % 30’lardan % 45’lere çıkmıştır. Türkiye’deki sağlık harcamalarıdaha önce yaklaşık 9-10 milyar dolarken, 2005 yılı itibarıyla 19-20 mil-yar dolara çıkmıştır. Bunun % 70’i özel sağlık alanına aktarılan kaynakhaline dönüştürülmüştür.

Ancak bu yağma süreci karşılıksız kalmamıştır. İnsan hayatı üzerin-den yürütülen bu sınıf savaşı emek cephesinden yaygın bir itiraza ko-nu olmuştur.

Sağlık kurumlarının işletmeleştirilmesi ve sağlık emekçilerine daya-tılan düşük ücret ve güvencesizlik karşısından Türk Tabipleri Birliği, Sağ-lık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası ve DİSK/ Devrimci Sağlık İş-çileri Sendikası tarafından ayrı ayrı ve birlikte yürütülen mücadelelerönemli başarılara imza atmıştır.

Türk Tabipleri Birliği’nin öncülük ettiği Beyaz Eylemler (veG(ö)REVLER) süreci Sağlıkta Dönüşüm Programı gündemde olduğusürece hükümetin karşısına (başbakanın deyimiyle) ana muhalefet par-tisinden daha etkili bir engel çıkarmıştır. İş güvencesi, insanca ücret veherkese eşit, parasız, nitelikli, ulaşılabilir sağlık hakkı talebiyle örgütlenenbu eylemler hem diğer sağlık emekçilerini ve örgütlerini hem de kıs-men de olsa halkın hizmet alan değişik katmanlarını taraf etmeyi ba-şarmıştır. Bu süreçte sağlık sektöründeki emek örgütleri arasında yaşa-nan yakınlaşma, ortak mücadeleye yönelik bir zemin oluşumuna katkısunmuştur.

Bu durum hükümeti daha temkinli davranmaya zorlamanın öte-

274

Page 275: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

sinde, taşeron sağlık personelinin çalıştırılmasının hukuken engellen-mesi ve GSS’nin Anayasa Mahkemesi’nden geri dönmesi gibi somutkazanımlarda doğrudan ya da dolaylı etkilerde bulunmuştur.

DİSK/ Dev Sağlık-İş’in sözleşmeli ve taşeron sağlık emekçileri içe-risinde başlattığı mücadele de bu sürecin en parlak başarılarından bi-ridir. Örgütlenemez denenler örgütlenmiş ve bu, çoğu zaman gerçek-leştirilmesi imkansız bir hayal kabul edilen ortak mücadeleyle (TTB,SES ve Dev Sağlık-İş’in ortak mücadelesiyle) başarılmıştır. Sağlık emek-çileri cephesinden yükselen bu tepkinin sağlıkta piyasalaşmanın tümboyutlarına karşı çıkan bir perspektifle, yani aynı zamanda halkın sağlıkhakkını savunma perspektifiyle de örgütleniyor oluşu umut vericidir.

Sağlıktaki neo-liberal dönüşüme karşı yükselen muhalefetin birodağı da yoksul-emekçi halk örgütlenmeleridir. Sağlık hakkının gaspınıen derin biçimiyle yaşayan yoksullar, çoğu zaman toplumsal muhalefe-tin ezberini bozan yeni muhalefet hareketleriyle, yerel ve ulusal kam-panyalarla sahneye çıkmaktadır.

2005 yılı sonbaharında Halkevleri’nin ülke çapında yürüttüğü “Pa-rasız Eğitim, Parasız Sağlık” kampanyası, sağlık hakkı mücadelesinin biryoksul halk muhalefeti olarak gündeme gelmesini sağlayan bir girişimolmuştur. Sağlık hakkı için mücadele çağrısıyla 650 bini aşkın kişiye ula-şan Halkevleri, 3 bin kişilik merkezi bir mitingle bu mücadeleyi ilan et-miştir. Yoksul mahallelerde yürütülen “sağlık ocağımıza sahip çıkıyo-ruz”, “sağlık ocağımızı istiyoruz” kampanyaları; hastanelerde tedavi içintalep edilen ek ücretlere karşı, ücretsiz tedavi hakkının kabul ettirildiğidoğrudan eylemler yaygınlaşmış, yerel-somut hedeflerle bütünleşmişsağlık hakkı mücadelesi ülkenin birçok bölgesinde Halkevleri’nin rutinfaaliyetinin bir parçası haline gelmiştir.

Kadın mücadelesi, barınma hakkı mücadelesi gibi diğer mücadelealanları da sağlık hakkı mücadelesiyle içiçe bir gelişim seyri izlemiştir.Ankara’da barınma hakkı için mücadele eden yoksullar, bir süre sonra“mahallemizde de, sağlıkta da yıkıma dur diyeceğiz” sloganlarıyla gece-kondu mücadelesini, sağlık ocaklarının kapatılmasına karşı mücadeley-le bütünleştirmiştir. İstanbul’da kadın sağlığı seminerleri yürüten mahal-

275

Page 276: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

leli kadınlar,“Herkes İçin Sağlık Kadınlar İçin Sağlık” sloganıyla bedenle-rine ve sağlık ocaklarına sahip çıkma mücadelesinin içiçeliğini göster-mektedirler. İzmit’te ise yoksul mahalle halkının Ana Çocuk SağlığıMerkezi’nin kapatılmaması için süren direnişi, barınma hakkı mücade-lesiyle bütünleşmiştir. İzmir’de yine diğer muhalefet örgütleriyle birlik-te yoksul mahallelerde yürütülen “sağlık ocaklarımıza sahip çıkıyoruz”kampanyaları, yoksul halk örgütlenmeleri tarafından yürütülen sağlıkhakkı mücadelesinin, somut bir muhalefet odağı olarak yükselmekteolduğunun işaretleridir. Karadeniz Halkevleri’nin bölgedeki kanser so-rununun çözümü için, “kanser taraması, onkoloji hastanesi ve labora-tuar, kanser mağduru kişi ve ailelere ücretsiz tedavi ve tazminat” talep-leriyle yürüttüğü kampanya da bir diğer önemli gelişme olarak sayıl-malıdır. Bu kampanyaların ayakları yere basan, somut hedeflerle ve so-mut bir kitle anlayışıyla örgütlendiği en son Beyaz Miting’de de görül-müş; Karadeniz halkı, Ankaralı gecekondulular sağlık hakkı mücadelesi-nin asli unsurları olarak sağlık emekçileriyle birlikte omuz omuza yürü-müşlerdir.

Başta neo-liberal saldırı olmak üzere halkın sağlıklı yaşam koşulla-rı önündeki engellerin, sağlık hakkı mücadelesinin olanaklarının ve “halkiçin sağlık” anlayışının; mücadelenin tüm özneleri tarafından yürütüle-cek ortak bir tartışmaya konu olması, bu alandaki mücadelenin ilerle-tilmesi açısından elzemdir. Halkın Hakları Forumu bu açıdan önemlibir fırsat sunmaktadır. Varoşlardan bir yoksul kadın, aile hekimliği da-yatmasıyla karşı karşıya kalan bir doktor, temizlikçi kadrosundan çalış-tırılan bir hemşire, kanserli bir Karadeniz köylüsü, taşeron bir sağlık iş-çisi, “sağlık haktır” diyen bir akademisyen, medikosunu isteyen bir üni-versite öğrencisi yan yana geldiğinde söylenecek söz başka bir anlamkazanacaktır.

276

Page 277: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

TALEPLER VE ÖNERİLER

1. Dünya ve ülke örnekleri dikkate alındığında:Sağlık hakkının toplumsal-siyasal bir talep halinde geniş kitleler

nezdinde bilince çıkarılması; bu hakkın korunması, geliştirilmesi ve ta-lep edilmesi ve içinde yaşadığımız süreçte her yönüyle tahribata uğra-yan sağlık hizmeti sunucularının yaşadığı hak kayıpları ve güvencesiz,geleceksiz çalıştırma biçimlerine karşı ORTAK ÖRGÜTLENME anlayı-şı temel alınmalıdır.

Son dönem yaşanan olumlu ve olumsuz tüm deneyimlerde, buanlayışla alttan örgütlenen, samimi, dayanışmacı, her türlü rekabettenuzak ortak örgütlenme çabalarının başarısı ve heyecanının mevcut ol-duğu görülmüştür.

2. Sağlık bilincinin açığa çıkarılmasında, ortak ve genel düzlemdeörgütlenen “sağlık kampanyaları”nda, başta yoksul mahallelerde yapı-lanlar olmak üzere işyeri, dernek, sokak ya da şehir toplantılarının çokişlevli olduğu açığa çıkmıştır.

Bu toplantıların, ön hazırlıkları daha iyi yapılmış, daha yaygın top-lumsal kategoriler arasında geçişleri sağlayabilen içeriklerde gerçekleş-tirilmesi gerekmektedir.

3. Sağlıklı yaşama ve yaşamını sağlıklı olarak sürdürme hakkı konu-sunda herkesin tek tek birey olarak muhatap olması ve sağlık sorunukarşısında herkesin kendi kaderine razı olması şeklindeki yeni ideolojikhegemonya kırılmalıdır. Zor duruma düşünce ne “iyi kalpli işverenlere”,ne Ramazan çadırı zihniyetinde hizmet veren sosyal yardım dernek yada vakıflarına razı olunmamalı, bu durum baştan reddedilmelidir.

Sağlık hakkının her yurttaş için bir hak olduğu; ulaşamadığında,sağlık hakkının gaspedildiği bilinciyle hareket edilmesi gerektiği esasalınmalıdır. Bir mahallede, bir apartmanda sağlık hakkına erişim sıkıntı-sı yaşayan tek bir yurttaşın sorunu o mahallenin, o şehrin sorunu ha-line getirilmelidir.

Bütün yerel örgütlenmelerde kendi bölgelerinin sağlık kurumları-nı sürekli olarak denetleyen, bu denetimi açık ve meşru bir biçimde

277

Page 278: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

278

gerçekleştiren; başhekimler, hastane müdürleri, sağlık ocağı hekimleriy-le periyodik toplantılar yapmayı meşru sayan ve gücünü yerelde sağ-ladığı örgütlülük, ısrarlı takip, kararlılık, pozitif öneriler ve eleştirilerdenalan “SAĞLIK HAKKI KOMİTELERİ” kurulması acil ve öncelikli görev-lerimiz arasına girmiş durumdadır.

4. Başta TTB, SES ve Dev Sağlık İş olmak üzere sağlık alanının tümemek örgütleri ile birlikte, sağlığı sosyal güvenlik hakkı ile bütünleştire-rek işçi ve emekli sendikalarını da kapsayan; bu alandaki mücadeleninsomut örneklerini hayata geçiren Halkevleri başta olmak üzere sağlıkhakkını siyasal bir talep halinde sokakta örgütlemeye çalışan tüm ku-rum, yapı ya da bireyleri kapsayacak bir “Sağlık ve Sosyal GüvenlikHakkı Hareketi” ya da “Herkese Sağlık Güvenli Gelecek” girişimi ku-rulmalıdır.

Akademisyeninden, güvencesiz işçisine, gecekondulu işsizinden,örgütlü bireylerine kadar herkesi ülkenin her yanında bu talepler etra-fında buluşturmayı başarmayı hedefleyen bu tür girişimler için, yakınbir gelecekte iki günlük bir sempozyumla bir “ön hazırlık girişimi” ger-çekleştirilmelidir.

5. Sağlık konusunda IMF ile ilişkilerden yasal alt yapı değişimlerine,siyasal iktidarın girişimlerinden yerellerde yaşanan küçük-büyük hertürlü sağlık sorununa kadar her konu ve gündeme mutlaka müdahaleedilmeli, gerekli reflekslerin gösterilmesi bakımından yaşanan gecikme-lerin önüne geçilmelidir.

Halkın Hakları Forumu Sağlık Hakkı Atölyesi

Halkın Hakları Forumu Çalışma Grubu13 Haziran 2007

Page 279: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

Halkın Hakları Forumu Barınma Hakkı Atölyesi

Çağrı

Halkevleri 8-9-10 Haziran 2007 tarihlerinde Ankara Üniversite-si Siyasal Bilgiler Fakültesi (SBF) Sosyal Politika Araflt›rma ve Uygu-lama Merkezi ile birlikte Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakülte-si’nde (SBF) “Halk›n Haklar› Forumu” isimli bir etkinlik düzenle-mektedir. Kamusal alanda gerçeklefltirilen neo-liberal düzenlemeler;özellefltirme, piyasalaflt›rma, güvencesizlefltirme politikalar›, bu poli-tikalara karfl› geliflen toplumsal dirençler ve sosyal haklar›n kullan›-m› önündeki cinsiyetçilik, ›rkç›l›k, gericilik gibi di¤er önemli engel-ler, Halk›n Haklar› Forumu’nun dört temel tart›flma gündemindenbirisini oluflturmaktad›r.

Halk›n Haklar› Forumu’nun 8 Haziran Cuma günü yap›lacakKad›n Forumu bölümünde sosyal hak ihlallerinin kad›nlar üzerinde-ki sonuçlar› ele al›nacakt›r. Kamusal alanda yaflanan neo-liberal dö-nüflüm 9 Haziran Cumartesi tarihli forum aç›l›fl oturumunun da ko-nusunu oluflturmaktad›r. Öte yandan, sosyal haklar mücadelesininsomut gündemleri de, forumun 9 Haziran Cumartesi ö¤leden sonra-ki bölümünde ayn› anda düzenlenecek olan 13 ayr› atölye çal›flma-s›nda hak ihlallerinden ma¤dur olan halk kesimleri, sendikalar-de-mokratik kitle örgütleri, meslek odalar› emekçiler ve akademisyen-lerin kat›l›m›yla ayr›nt›l› biçimde tart›fl›lacakt›r. E¤itim, sa¤l›k, ener-ji, bar›nma, ulafl›m, su, iletiflim, tar›m ve beslenme, çal›flma, kültür-sanat, sosyal politika, çevre hakk› ve siyasal haklar ve özgürlükleralanlar›nda düzenlenecek olan bu atölye çal›flmalar›nda önümüzde-ki dönemin somut ve ortak mücadele gündem ve hedefleri üzerindeyo¤unlafl›lmas› hedeflenmektedir. Atölye çal›flmalar›ndan ç›kan so-nuçlar atölye raporlar›yla sonuçland›r›lacak ve atölye moderatörleri-

279

Page 280: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

nin çal›flmas›yla kaleme al›nacak ortak vurgular, 10 Haziran Pazargünü yap›lacak olan kapan›fl oturumdaki sunulacak Halk›n Haklar›Bildirgesinde yer alacakt›r.

Kent haklar› alan› kamusal alanda yaflanan neo-liberal dönü-flümden, piyasalaflt›rma, metalaflt›rma ve güvencesizlefltirme politi-kalar›ndan en fazla etkilenen alanlardan biridir. Uluslararas› serma-yenin stratejik merkezleri olarak sosyal ve yap›sal bir dönüflümü bafldöndürücü biçimde yaflayan kentlerde kamu arazileri, kamu ç›kar›gözönünde bulundurulmaks›z›n kentsel meta olarak pazarlanmakta-d›r. Kentsel mekan›n yeniden düzenlenmesi kavram›n›n içi boflalt›l-makta, Kentsel Dönüflüm projeleri ile sosyal adalet, bar›nma hakk›,kamu yarar› ve mekansal bütünlük hiçe say›larak yoksul emekçihalk kitlelerinin bafll›ca yaflam alanlar›, özellikle rant de¤eri yüksel-di¤i ölçüde, geleneksel sahiplerinden temizlenerek, rant›n yenidenpaylafl›m› ve pazarlanmas› ölçüsünde yeni bir yap›laflmaya aç›lmak-tad›r. Sonuçta Kentsel Dönüflüm projeleri temel insan haklar›ndanbiri olan bar›nma hakk›n› ihlal eden y›k›m projelerine dönüflmekte-dir. Kentsel dönüflüm uygulamalar›; bar›nma hakk› gasp edilen in-sanlara hiç bir söz ve karar hakk› verilmeden, yaflam alanlar›ndan ç›-kar›lan insanlar›n sosyal, ekonomik koflullar› gözönünde tutulma-dan yaflama geçirilmektedir. Aç›kça yoksullar kent merkezlerinin d›-fl›na sürülmektedir.

Öte yandan, ülkemizde bar›nma hakk› savunusunda yeni müca-dele deneyimleri ve ortak çabalar a盤a ç›kmaktad›r. ‹nsanca yaflamhakk›n›n bir parças› olarak sa¤l›kl› bir kentsel çevrede yaflama imka-n›na hiç sahip olmam›fl ve flimdi de dönüflüm projeleri ile bar›nmahakk› ihlal edilen halk kesimleri bar›nma hakk› etraf›nda örgütlen-mekte, hak arama mücadelesinin özneleri haline gelmektedirler. An-kara Dikmen Vadisi halk›, Mamak halk›, ‹zmit Erenler Cedit halk›,‹stanbul Derbent, Gülsuyu, Sulukule Mahalleleri mücadeleleriyle“bar›nma hakk›” kavram›n› ülkenin gündemine sokmufllard›r. De-mokratik kitle örgütlerinin, akademisyenlerin ve meslek odalar›n›ny›k›m tehditi alt›ndaki mahalle halklar›yla bar›nma hakk› mücadele-si içinde kurdu¤u iliflki di¤er tüm hak mücadeleleri aç›s›ndan da birbaflka örnek biçimi a盤a ç›karmaktad›r. Bar›nma hakk› atölyesi, aç›-¤a ç›kan ve geliflerek süren mücadele birikimini ilerletme çabas›na

280

Page 281: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

destek olmak üzere flekillendirilecektir. Farkl› bölgelerden bar›nmahakk› mücadelesinin tüm bileflenleri, toplum yarar›, kent ve bar›n-ma hakk›n› esas alan baflka bir kentsel dönüflüm tart›flmas›na katk›sunabilecek meslek odalar›, demokratik kitle örgütleri ve çeflitli giri-flimlerden temsilciler ve akademisyenler atölye çal›flmas›n›n bileflen-lerini oluflturacakt›r. Atölye çal›flmas›n›n ön haz›rl›klar›nda temelçerçeve olarak; kentleflmenin ilk dönemlerinden bu yana bir sorunama ayn› zamanda temel bir gereksinim olan insanca yaflan›labilirkonut ihtiyac›n›, bar›nma sorununu do¤uran nedenleri, konut (ba-r›nma) sorununun tarihsel geliflimini ve bugününü; bu alanda öneç›kan güncel hukuksal, siyasal, ekonomik, kurumsal geliflmeleri,uluslararas› ve yerel mücadele deneyimlerini, bir toplumsal talep ol-man›n ön koflulu olarak bir hak olarak bilince ç›kar›lmas› gerekenhalk›n “bar›nma hakk›”n› temel almay› planlamaktay›z. Atölye çal›fl-mas› içeri¤i tüm katk› ve önerilerle birlikte zenginlefltirilecektir.

Bu çabam›zda birlikte yol almak dile¤iyle…

Atölye Çalışma Başlıkları (Taslak) 1) Konut (bar›nma) sorununu do¤uran nedenler2) Konut (bar›nma) sorununun tarihsel geliflimi, dünü ve bugü-

nü, yar›na dair öngörülerimiz. (Bu alanda öne ç›kan güncel hukuk-sal, siyasal, ekonomik, kurumsal geliflmeler)

-Yeni-liberal politikalar›n kent ortam›na ve bar›nma alan›na et-kileri

-Kentsel Dönüflüm Projeleri (Söylem-uygulama-aktörler-sonuç-lar)

-Kentsel topraklar›n metalaflmas›/kamu ç›kar›/kentin kamusalmekansal varl›¤›na etkileri

-Kentsel kamusal harcamalar›n planlanmas›nda yaflanan dönü-flüm/kentsel yoksulluk

3) Kentte sa¤l›kl› yaflam çevresi ve insanca koflullarda bar›nmahakk› (Fiziki, sosyal, siyasal, ekonomik bileflenleri)

-Bar›nma hakk›n›n di¤er tüm kamusal haklarla (sa¤l›k, e¤itim,su, çevre, ulafl›m, çal›flma hakk› vb.) iliflkisi

4) Bar›nma hakk›nda uluslararas› ve yerel mücadele deneyimleri5) Sonuç

281

Page 282: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere
Page 283: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

Halkın Hakları Forumu Barınma Hakkı Atölyesi Sonuç Metni

Halkın Barınma Hakkı Var

Yaşanan neo-liberal dönüşümün, piyasalaştırma, metalaştırma vegüvencesizleştirme politikalarının mekanda ortaya çıkardığı dramatiksonuçlar, doğrudan emekçilerin barınma haklarını ihlal etmektedir.Kentsel Dönüşüm Projeleri ile sosyal adalet, barınma hakkı, kamu ya-rarı ve kent planlama bütünselliği hiçe sayılarak, yoksul emekçi halk kit-lelerinin başlıca yaşam alanları, rantın yeniden paylaşımı ve pazarlan-ması sürecinin bir parçası olarak yeni bir yapılaşmaya açılmaktadır. So-nuçta Kentsel Dönüşüm Projeleri başta temel insan haklarından biriolan barınma hakkını ihlal eden sosyal ve fiziki yıkım projelerine dö-nüşmektedir. Kentsel dönüşüm uygulamaları, barınma hakkı gasp edi-len insanlara hiç bir söz ve karar hakkı verilmeden, yaşam alanlarındançıkarılan insanların sosyal, ekonomik koşulları göz önünde tutulmadanyaşama geçirilmektedir.

Sermaye neo-liberal dönüşüm içinde yeniden kentleşirken, önün-de hiçbir değer ve kural tanımadan yıkıcı bir güç olarak ilerlemektedir.Bu yıkıcılık kimi zaman bir kamu arazisini-kamu işletmesini bir otel, alış-veriş merkezine çevirirken, kimi zaman bir gecekondu alanını lüks ko-nut alanına dönüşmektedir.

Kentsel dönüşüm projeleri ile kamusal kaynaklar, kent mülkiyet vekullanım hakları, kentsel ekonomik kaynaklar ve varlıklar genel olarak

283

Page 284: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

sermayeye, birçok durumda da ulus ötesi sermayeye transfer edilmek-tedir.Yönetenler sosyal adaleti, temel insan haklarını yok sayarak Kent-sel Dönüşüm Projelerini yaşama geçirirken aynı zamanda toplum ya-rarını, bilimi, hukuku, çevreyi, doğal, tarihsel ve kültürel mirası görmez-den gelmektedir.

Kent topraklarına rant yaratma mantığıyla bakan bu uygulamalar,büyük kentleri sadece yoksullar için değil, orta sınıflar açısından da ya-şanamaz hale getirmektedir. “Herkese bir ev” söylemleri ile gündemegetirilen Mortgage finansman sistemiyle insanların barınma hakları fi-nans sermayesinin ve konut yatırımcılarının insafına bırakmakta; kamuemekçileri için lojman talebini tamamen gündemden düşürmekte, üni-versite öğrencileri için eğitim hakkının bir parçası olan barınma hakkı-nı can yakıcı gündelik bir sorun haline getirmektedir.

Genel olarak kentlerde yaşanan bu dönüşüm, özelde de kentseldönüşüm projeleri barınma hakkını açıkça ihlal ederken, bu alanlardayaşayan yoksul emekçilere yaşadıkları mekanların düzenlenmesine iliş-kin söz ve karar hakkı verilmemekte; onların içinde bulunduğu sosyalve ekonomik koşullar yok sayılmakta ve yoksul emekçiler kamu hiz-metlerinden de yoksun bırakmaktadır.

Gecekondular, 1950’li yıllardan itibaren kentlerimizde yaşanan sa-nayileşme sürecine paralel olarak ortaya çıkan ucuz işgücü açığını ka-patmak üzere bir toplumsal uzlaşma sonucu oluşmuş alanlardı. Geçmiş-te ortaya çıkan toplumsal uzlaşmanın esası şuydu: Kentlerde standardıdüşük ve plan dışı bu gelişmelerle emekçiler kendi barınma sorunlarınıçözmek üzere gecekonduları inşa ederken, bu durum emeğin maliye-tini düşürmekte; gelişmekte olan sanayiye ucuz emek sağlamakta; gece-konducular tüm yerleşim maliyetlerini kendileri karşıladıklarından gö-çün devlete yükleyeceği sosyal harcama maliyeti azalmaktaydı.

1980’lerden sonra yaşanan süreçte üretim ekonomisinden vazge-çilip, tamamen rant ekonomisine teslim olunmuş ve dün emekçilerüretim ekonomisinde ucuz işgücü olarak talep edilirken, bugün rantekonomisinde emekçilerin evleri talep edilir hale gelmiştir. Hiçbir top-lumsal uzlaşma aranmadan gecekonduda yaşayanlar işgalci, rantiye,

284

Page 285: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

haksız kazanç elde eden kesimler olarak suçlanarak, evlerinden, bulun-dukları semtlerden sürülmek istenmektedir.

İşte Halkın Hakları Forumu’nun Barınma Atölyesi tam da bu ko-şullarda kentsel dönüşüm süreçleri karşısında yıkım tehdidi altındakimahallelerdeki direniş deneyimlerini ve bu tehdit altındaki çeşitli böl-gelerin temsilcilerini bir araya getirmiştir.

Bu atölyede katılımcıların yaptığı çalışmalardan ortaya çıkan vur-gular ve talepler şunlardır.

• Neo-liberal projenin kentlere müdahalesi kentin bütününe yö-nelik bir müdahaledir. Gecekondu alanlarına yapılan müdahale bu sal-dırının bir parçasıdır. Bu bütüncül saldırı ve kente karşı işlenen suç kar-şısında verilecek mücadele, konut ve mahalle ölçeğine sıkışmadan, kentbütününe yönelik talepleri içermek durumundadır.

• Bugüne değin barınma hakkına ilişkin çabalar, çok yakıcı biçimdeyaşanan yıkım tehdidinden “en az zararla kurtulmasından”, bu sürecigerçek bir toplumsal mücadeleye, “barınma hakkı” mücadelesine ev-riltme çabalarına kadar geniş bir aralıkta sürmüştür. Atölye çalışmala-rında varılan ortak noktalardan birisi, barınma hakkı mücadelesinin be-nim konutum-kendi mahallemiz ölçeğinin ötesine taşınmadığı ve ön-celikle diğer süren barınma hakkı temelli mücadelelerle, ikinci olarakda gecekondu alanlarında yaşamayan ancak neo-liberal saldırının mağ-duru olan diğer sosyal sınıflarla mücadele ortaklıkları kuramadığı süre-ce bir sonuca varamayacağıdır.

Bu ortak tespit, barınma hakkı mücadelesini sürdüren kesimlere,aynı konumdaki başka mahallelerle ilgili süreçleri de yakından takip et-me; orada yaşanan olumlu-olumsuz tüm deneyimleri kendi mücadele-si için kullanma ve diğer bölgelere yapılan tüm saldırılar karşısında, ken-di mahallesine karşı yapılmışçasına tavır alma görevi yüklemektedir.İçinde bulunduğumuz süreçte, barınma hakkı mücadelesini sürdürenkesimler için eğitim ve sağlık hakkından başlayarak kadın hakları ve ça-lışma hakkı temelinde sürdürülen mücadeleler ve diğer kentsel müca-dele süreçleri ile ilişkilenme zorunluluğunun bulunduğu bir süreçtir.

o Barınma hakkı mücadelesi, sadece mevcut yapıyı koruma ile sı-

285

Page 286: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

nırlı bir perspektife sahip olamaz. Barınma hakkı mücadelesi yaşanansemtin ve kentin sorunları ve ihtiyaçları ile somut talepleri, çözümönerileriyle donatılmış bir programa ve kent yönetiminde söz ve ka-rar hakkı talep eden bir içeriğe kavuşturulmalıdır.

o Barınma hakkı mücadelesi, yaşanan diğer sosyal hak kayıplarınındurdurulmasını ve yeni hakların elde edilmesini kendi mücadele konu-su haline getirerek, toplumun diğer kesimleri ile kurduğu ittifakı güç-lendirmeli ve bu kesimlerin yürüttüğü mücadeleye güç katmalıdır.

o Mahalle ölçeğinde, barınma hakkı üzerinden yürütülen mücade-lenin yarattığı örgütlülük sadece bir ilk adımdır. Bu örgütlülük mahalle-lerin özne olduğunun farkına varmasına, süreçle içersinde bilgilenmeve bilinçlenmelerine olanak sağlamaktadır. Ancak mahalle içi örgütlen-melerden oluşan toplumsal hareketin yarattığı kitlesel güç, diğer ma-hallelerle birleştiğinde siyasal bir güç haline dönüşebilir. Bu anlamdakentsel, bölgesel ve ülkesel birliklerin oluşması, toplumsal hareketinyaygınlaşması gerekmektedir. Mahallelerde yürütülen mücadelelerdenortaya çıkan barınma hakkı talebi siyasallaşacak ve kentsel yaşama iliş-kin bütüncül taleplerle, halkın kent hakkı talebi haline gelecektir.

Halkın kent hakkı, halkın kentsel alandaki bütün kullanım ve hiz-metler üzerinde söz sahibi olmasını ve bunlardan eşit bir şekilde fay-dalanmayı gerektirir.

• Barınma hakkı mücadelesinin, üniversiteler, demokratik kitle ör-gütleri ve meslek odaları tarafından desteklenmesi, diğer toplum ke-simleri ile bütünleşmesi ve sorunun bilimsel ve mesleki alanda tartışıl-ması açısından son derece değerli bir süreçtir. Bu sürecin kalıcı ve ku-rumsal ayaklarının oluşturulması gerekmektedir.

• Toplumsal hareketin sürekliliği ve gücü, kapsayıcılığından kaynak-lanacak kitleselliğe, demokratik yöntemler üzerinden geliştirilecektemsiliyete, karşılıklı öğrenme üzerinden bilgi biriktirme ve bilinçlen-meye ve nihayet politik bir dil oluşturmaya bağlıdır.

• Gündemde bulunan Kentsel Dönüşüm Yasası, barınma hakkı so-rununu iyice ağırlaştırmaktadır. Bu nedenle, gerek yasanın iptal edilme-si, gerekse bu bölgelerde yaşayanların yasal haklarını kullanmaları ve bu

286

Page 287: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

287

hakların geliştirilmesi için yapılacak olan hukuksal çalışmalara da ağırlıkverilmelidir.

• Barınma hakkı mücadelesi programının temel başlıkları şunlardır :• Tüm insanlar gibi gecekondu alanlarında yaşayanlar da, sağlıklı bir

kentsel çevrede yaşama ve barınma hakkına sahiptir.• Belgeli belgesiz ayrımı gözetilmeden ve barınma hakları göz ar-

dı edilmeden, şu anda mahallede yaşayanlar açısından kentsel dönüşü-mün sosyal bir yıkıma dönüşmesi engellenmelidir.

• Gecekonduda yaşayanların on yıllardır yoğun bir çaba ve emek-le ürettikleri, sosyal ve kültürel kimliklerini yansıttıkları bu mekanlardaişgalci ilan edilmeleri kabul edilemez. Bu alanlarda yaşayanlar, yaşadık-ları mahallelerden uzak yerlerde iskan edilmemeli, kiracıların da barın-ma hakkı güvence altına alınmalıdır.

• Çok uzun dönemli olarak borçlandırma yolu ile konut sahibiyapma vaadi zaten dar gelirli olan bu kesimlerin geleceğini ipotek altı-na alacak olan bir uygulamadır.

• Yaşam alanlarında yapılacak her türlü değişiklik sürecinde tüminsanların söz, yetki ve karar hakkı olmalı; kentte yaşanacak dönüşümsüreçleri o kentte yaşayanların ortak ihtiyaçlarını ve kamu yararını te-mel alan bir biçimde şekillendirilmelidir.

• Kamu arazileri kentlerin geleceğidir ; her geçen gün değeri artankentsel arazilerin ortak kullanımların sağlanabilmesi için kamu arazile-rinin satışı durdurulmalı, bu şekilde satılmış araziler geri alınmalıdır.

• Kentin tüm doğal, tarihsel ve kültürel değerleri tüm kent halkı-nın yararlanacağı şekilde düzenlenmelidir.

• Yaşadığımız kentler eğitim, sağlık, su, çevre, ulaşım gibi diğer tümkamusal hakları gözeten bir biçimde tasarlanmalıdır.

• Barınma hakkı eğitim hakkının bir parçası olarak kabul edilmeli,ihtiyacı olan tüm öğrencilere ücretsiz, eşit nitelikli barınma olanağı su-nulmalıdır.

Barınma Hakkı Çalışma Grubu13 Haziran 2007

Page 288: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere
Page 289: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

Halkın Hakları Forumu Su Hakkı Atölyesi

Çağrı

Halkevleri 8-9-10 Haziran 2007 tarihlerinde Ankara Üniversite-si Siyasal Bilgiler Fakültesi (SBF) Sosyal Politika Araflt›rma ve Uygu-lama Merkezi ile birlikte Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakülte-si’nde (SBF) “Halk›n Haklar› Forumu” isimli bir etkinlik düzenle-mektedir. Kamusal alanda gerçeklefltirilen neo-liberal düzenlemeler:özellefltirme, piyasalaflt›rma, güvencesizlefltirme politikalar›, bu poli-tikalara karfl› geliflen toplumsal dirençler ve sosyal haklar›n kullan›-m› önündeki cinsiyetçilik, ›rkç›l›k, gericilik gibi di¤er önemli engel-ler, Halk›n Haklar› Forumu’nun dört temel tart›flma gündemindenbirisini oluflturmaktad›r.

Halk›n Haklar› Forumu’nun 8 Haziran Cuma günü yap›lacakKad›n Forumu bölümünde sosyal hak ihlallerinin kad›nlar üzerin-deki sonuçlar› ele al›nacakt›r. Kamusal alanda yaflanan neo-liberaldönüflüm 9 Haziran Cumartesi tarihli Forum aç›l›fl oturumunun dakonusunu oluflturmaktad›r. Öte yandan, sosyal haklar mücadelesi-nin somut gündemleri de, Forumun 9 Haziran Cumartesi ö¤ledensonraki bölümünde ayn› anda düzenlenecek olan 13 ayr› atölye ça-l›flmas›nda hak ihlallerinden ma¤dur olan halk kesimleri, sendika-lar-demokratik kitle örgütleri, emekçiler ve akademisyenlerin kat›-l›m›yla ayr›nt›l› biçimde tart›fl›lacakt›r. E¤itim, sa¤l›k, enerji, bar›n-ma, ulafl›m, su, iletiflim, tar›m ve beslenme, çal›flma, kültür-sanat,sosyal politika, çevre hakk› ve siyasal haklar ve özgürlükler alanla-r›nda düzenlenecek olan bu atölye çal›flmalar›nda önümüzdeki dö-nemin somut ve ortak mücadele gündem ve hedefleri üzerinde yo-

289

Page 290: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

¤unlafl›lmas› hedeflenmektedir. Atölye çal›flmalar›ndan ç›kan so-nuçlar atölye raporlar›yla sonuçland›r›lacak ve atölye moderatörle-rinin çal›flmas›yla kaleme al›nacak ortak vurgular, 10 Haziran Pazargünü yap›lacak olan kapan›fl oturumdaki sunulacak Halk›n Haklar›Bildirgesinde yer alacakt›r.

Su neo-liberal dönüflümün ticarilefltirme politikas›ndan en fazlaetkilenen alanlardan biridir. Suyun metalaflt›r›lmas›, do¤a kaynakla-r›n›n yok edilmesi ile birlikte su konusunu uluslararas› politikan›nda en önemli bafll›klar›ndan biri haline getirmifltir. Su toplumsal birvarl›k olmaktan ç›kar›lmakta “ekonomik bir mal” olarak de¤erlendi-rilmektedir. Su hizmetlerinin iflletme, bak›m, hizmet ve altyap› alan-lar›nda yaflanan özellefltirmeler; barajlar›n ve su kaynaklar›n›n kon-trolü; ar›tma sistemlerindeki yeni teknolojilere dair patent haklar›,fliflelenmifl su endüstrisi suyu, tekellerin boy gösterdi¤i bir alan hali-ne getirmifltir. Su alan›nda yaflanan piyasalaflt›rma uygulamalar›n›nsonuçlar› salg›n hastal›klar, temiz suya ulaflamayan milyonlar, k›rsalkesimde su kaynaklar›n› kaybeden köylüler, artan su faturalar› ol-mufltur. Dengesiz endüstrileflmenin ve kar h›rs›n›n çevrede yaratt›¤›tahribat en fazla su kaynaklar›n› etkilemektedir. Endüstriyel at›klarve iklimsel de¤ifliklikler temiz su kaynaklar›n› ve dolay›s›yla insanyaflam›n› tehdit etmektedir.

Tüm bunlar suyun insanl›¤a ait toplumsal bir mal oldu¤u ve buyüzden ticarilefltirilemeyece¤i fikrinin yayg›nlaflt›r›lmas›n›, suyunözellefltirilmesinin önünü açan uygulamalara karfl› mücadeleningündemlefltirilmesini, su kaynaklar›n›n kontrolü ve su hizmetlerininplanlanmas›nda halk›n söz ve karar hakk›n›n savunulmas›n› ertele-nemez bir hale getirmifltir. Su hakk› atölyesi su hakk›n›n bilince ç›-kar›lmas› ve gündemlefltirilmesi konusunda ön aç›c› bir çal›flma yap-may› hedeflemektedir.

Su hakk› atölyesi kapsam›nda yap›lan ön çal›flmalar sonucundaüretilmifl olan tart›flma gündemi bafll›klar› flunlard›r:

1. Türkiye’de su kaynaklar›n›n mevcut durumu ve sorunlar›Endüstriyel kirlenme ve iklimsel de¤iflikliklerin etkileri2. Türkiye’de su yönetiminde neo-liberal politikalar

290

Page 291: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

291

Su hizmetlerinde özellefltirmelerSu politikalar›nda yaflanan dönüflümSu yönetiminde kamu a¤›rl›¤›nda ve kamu ç›kar› anlay›fl›nda ya-

flanan afl›nma3. Türkiye’de su kaynaklar›n›n gelecekte kullan›m›/planlama4. Küresel su politikalar›n›n de¤erlendirilmesi ve elefltirisi

Su yönetimi ve finans modelleriSuyun metalaflt›r›lmas› Dünyada uygulanan su özellefltirmeleri ve sonuçlar›

5. Su kaynaklar› politikalar›na kamusal bak›fl aç›s›yla nas›l ba-k›lmal›

Su hakk› ve di¤er haklarla iliflkisi Yukar›daki bafll›klar bir ön çal›flma niteli¤indedir. Katk›larla ve

önerilerle zenginlefltirilecektir. Bu çabam›zda birlikte yol almak dile¤iyle…

Page 292: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere
Page 293: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

Halkın Hakları Forumu Su Hakkı Atölyesi Sonuç Metni

Halkın Su Hakkı Var

Dörtte üçü su ile kaplı dünyamızda tatlı su oranı yalnız %2.5-3 ka-dardır. Yararlanabilinecek tatlı suların %77’sinin buzullarda olduğu dü-şünülürse, dünya su kaynaklarının %1’inin insanlığın kullanım alanı için-de olduğu görülebilir. Bugün dünyada tüm tatlı su kaynaklarında kirlen-me hızla ilerlemekte, suyun maliyeti artmakta, kişi başına düşen sumiktarı azalmaktadır.Yeryüzünde son derece az olan tatlı su kaynakla-rı ülkeler arasında dengesiz dağılmaktadır. Dünyada kullanılan suyun%85’ini nüfüsun %12’si tüketmektedir..

Küreselleşme süreci ile birlikte su, üzerinden büyük paralar kaza-nılan meta aracı olmuştur. Tüm bunlar neo-liberalizmin suyu hak ol-maktan çıkarıp en değerli metalardan biri haline getirmesinin yolunuaçmaktadır.

Neoliberal politikalar kamusal alanı tasfiye ederek kamusal hiz-metler alanını piyasalaştırmaya, insanlık için yaşamsal önemdeki tümalanları, hizmetleri ve kaynakları sermayenin karlılık alanları olarak ye-niden düzenlemeye çalışmaktadır.Tüm canlıların en temel gereksinimiolan olan su, piyasalaştırmanın tehditi altındadır.

Dolayısıyla su, insanlığa ait toplumsal bir mal olma özelliğinden so-yutlanarak, piyasa koşulları çerçevesinde ele alınmaktadır.

Uluslararası politikaların desteği ile su kullanımı, hizmeti, kontrolü,

293

Page 294: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

işletmesi, bakımı kamusal alanın dışına çıkarılmakta, sonuç olarak susuz-luk, bulaşıcı hastalık ve artan faturalarla halka geri dönmektedir.

Bu kapsamda değerlendirilen su hakkı atölyesi tartışma sonuçlarıaşağıda düzenlenmiştir ;

1. Su hakkının insan hakkı olduğu ortak fikrinin dışında, suyun sos-yal , ekonomik ve çevresel boyutları ile birlikte, toplumsal paylaşım sis-teminin de değerlendirilmesi gerektiği belirtildi.

2. Dünyada uygulanan neo- liberal politikalara bakıldığında karamaçlı sistemler oluşturularak su yönetiminin küresel şirketlere devre-dildiği tespit edildi.

3. Özelleştirme politikaları sonucunda küresel şirketlerin yönetti-ği Antalya, Kocaeli örnekleri tartışıldı ve bu uygulamaların halkın yara-rına uygun olmadığı tespit edildi.

4. İzmit’te yaşanan sürekli su kesintileri sebebiyle,“su hakkının” ön-celikli mağdurları olarak İzmitli kadınlar öncülüğünde İzmit halkı, şeh-rin çeşitli yerlerinde eylemler örgütleyerek kısa zamanda somut kaza-nımlar elde etmiştir. Bu eylem süreci somut pratikler açısından ele alın-dığında su hakkı mücadelesinde atılmış olan önemli bir adımdır.

TALEPLERİMİZ

1. Su hakkı insan hakkıdır. Bu haktan kesinlikle vazgeçilmemelidir.2. Su kaynaklarında ve kullanımında kamu mülkiyetinden vazgeçil-

memelidir.3. İnsanca yaşam için gerekli temiz su miktarı ücretsiz olarak veril-

melidir.

Su Hakkı Atölyesi Çalışma Grubu, 9 Haziran Cumartesi günü yap-tığı çalışmada atölye çalışmalarını devam ettirme kararı alarak, bu doğ-rultuda yeni gündem önerileri geliştirmiştir ;

1. Su hakkını bilince çıkartacak somut söylemler geliştirmek veyaygınlaştırarak halkla buluşmasını sağlamak,

294

Page 295: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

295

2. İçme suyu hakkının ön plana çıkarılarak tartışıldığı forumda, kır-sal ve endüstri alanını ve bu alanların mağdurlarının da katıldığı “suhakkı” gündemli bir oturum yapmak,

3. Neo-liberal politikalara karşı alternatif politikalar geliştirme ko-nusunda çalışmalar yapmak,

4. 2009 Dünya Su Forumu ile ilgili, diğer demokratik kitle örgüt-leriyle de bir araya gelebilecek bir platform oluşturmak,

5. Halkın katılımına ve söz hakkına açık, su hakkı mücadelesi verentüm kurum ve kuruluşları bir araya getirecek, alternatif bir forum oluş-turma yöntemlerinin araştırılması.

Su Hakkı Atölyesi Çalışma Grubu09.06.2007

Page 296: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere
Page 297: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

Halkın Hakları Forumu Ulaşım Hakkı Atölyesi

Çağrı

Halkevleri 8-9-10 Haziran 2007 tarihlerinde Ankara Üniversite-si Siyasal Bilgiler Fakültesi (SBF) Sosyal Politika Araflt›rma ve Uygu-lama Merkezi ile birlikte Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakülte-si’nde (SBF) Halk›n Haklar› Forumu” isimli bir etkinlik düzenlemek-tedir. Kamusal alanda gerçeklefltirilen neo-liberal düzenlemeler:özellefltirme, piyasalaflt›rma, güvencesizlefltirme politikalar›, bu poli-tikalara karfl› geliflen toplumsal dirençler ve sosyal haklar›n kullan›-m› önündeki cinsiyetçilik, ›rkç›l›k, gericilik gibi di¤er önemli engel-ler, Halk›n Haklar› Forumu’nun dört temel tart›flma gündemindenbirisini oluflturmaktad›r.

Halk›n Haklar› Forumu’nun 8 Haziran Cuma günü yap›lacakKad›n Forumu bölümünde sosyal hak ihlallerinin kad›nlar üzerinde-ki sonuçlar› ele al›nacakt›r. Kamusal alanda yaflanan neo-liberal dö-nüflüm 9 Haziran Cumartesi tarihli Forum aç›l›fl oturumunun da ko-nusunu oluflturmaktad›r. Öte yandan, sosyal haklar mücadelesininsomut gündemleri de, Forumun 9 Haziran Cumartesi ö¤leden son-raki bölümünde ayn› anda düzenlenecek olan 13 ayr› atölye çal›flma-s›nda hak ihlallerinden ma¤dur olan halk kesimleri, sendikalar-de-mokratik kitle örgütleri, emekçiler ve akademisyenlerin kat›l›m›ylaayr›nt›l› biçimde tart›fl›lacakt›r. E¤itim, sa¤l›k, enerji, bar›nma, ula-fl›m, su, iletiflim, tar›m ve beslenme, çal›flma, kültür-sanat, sosyal po-litika, çevre hakk› ve siyasal haklar ve özgürlükler alanlar›nda dü-zenlenecek olan bu atölye çal›flmalar›nda önümüzdeki dönemin so-mut ve ortak mücadele gündem ve hedefleri üzerinde yo¤unlafl›lma-

297

Page 298: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

s› hedeflenmektedir. Atölye çal›flmalar›ndan ç›kan sonuçlar atölyeraporlar›yla sonuçland›r›lacak ve atölye moderatörlerinin çal›flmas›y-la kaleme al›nacak ortak vurgular, 10 Haziran Pazar günü yap›lacakolan kapan›fl oturumdaki sunulacak Halk›n Haklar› Bildirgesinde yeralacakt›r.

Ulafl›m alan› neo-liberal dönüflümün temel hizmetleri piyasalafl-t›rma stratejisinin temel hedef alanlar›ndan biridir. Temel yaflamsalihtiyaçlardan biri olan ulafl›m alan›n›n planlanmas›nda, hizmet üre-timi ve sunumunda kamu ç›kar› ve toplumsal yarar ilkelerinin gör-mezden gelinmesi ulafl›m sorununu giderek büyütmektedir. Ulafl›malan›nda yap›lan düzenlemeler halk›n ihtiyaçlar› ve talepleri yok sa-y›larak yaflama geçirilmektedir. Toplu tafl›ma ücretlerine yap›lanzamlar, özellefltirmeler, ulafl›mda rant alan›n›n sadece tafl›mac›l›k de-¤il altyap› alan›na geniflletilmesi, çevreyi ve kent yaflam›n› hiçe saya-rak yap›lan ve kamu kaynaklar›n› uluslararas› - yerel sermayeye bü-yük karlarla devreden ulafl›m yat›r›m projeleri ve yat›r›m ihalelerin-de yaflanan hak ihlalleri; ulafl›m hizmet sunumunda yaflanan nitelik-sizleflme, ulafl›m hizmeti yönetiminde insanlar›n de¤ersiz kabul edi-lifli ulafl›m› hak mücadelesi konusu haline getirmifltir.

Toplumun farkl› kesimleri insani koflullarda seyahat edilen,ucuz, yayg›n bir kamu toplu tafl›ma talebini dile getirmektedir. Ula-fl›mda yaflanan piyasalaflt›rma uygulamalar›na, kamu ulafl›m›na yap›-lan fahifl zamlara, mevcut ulafl›m ve trafik yönetimi anlay›fl›na karfl›sesler yükselmektedir. Tafl›t odakl› ulafl›m politikalar›n›n yanl›fll›¤›konusunda meslek çevreleri ve akademik çevreler sürekli uyar›lardabulunmakta, yanl›fl ulafl›m yat›r›mlar› nedeniyle kamu kaynaklar›sermayeye aktar›larak yok edilmektedir. Ulafl›m yat›r›mlar›n›n yolaçt›¤› çevre tahribatlar›na karfl› ülkenin birçok farkl› bölgesindensesler yükselmektedir. Bütünüyle kamusal bir konu olan ulafl›m,kentte ve içindeki toplum kesimleri ile tüm yol kullan›c›lar› aç›s›n-dan nas›l bir yaflam, nas›l bir kent, nas›l bir kamu hizmeti sorular›-n›n yo¤unlaflt›¤› temel alanlardan biri haline gelmektedir.

Ulafl›m hakk›, bu hakk›n kullan›m› önündeki engeller, ulafl›mhakk› ihlalleri, ulafl›m politikalar› ve ulafl›m hakk› mücadelesi dina-mikleri Halk›n Haklar› Forumu Ulafl›m Hakk› Atölyesi’nin temel ko-

298

Page 299: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

299

nular›n› oluflturmaktad›r. Ulafl›m Hakk› Atölyesi kapsam›nda yap›lan ön çal›flmalarda üre-

tilen bafll›klar afla¤›daki gibidir. Ulafl›m Hakk› Atölyesi Tart›flma Bafll›klar› (TASLAK)1. Ulafl›m neden bir hakt›r?2. Ulafl›m hakk›n›n boyutlar› nelerdir?

Birey/yurttafl aç›s›ndanToplum/devlet aç›s›ndanDo¤a aç›s›ndan

3. Neoliberal politikalar›n ulafl›m alan›na etkileri (uluslararas›-yerel düzlemde,

Ulafl›m hakk›n›n piyasa koflullar› ile iliflkisi (ücret politikas›, roloynayan aktörler, özellefltirme, özel tafl›mac›lar, rant, sosyal uygula-malar, sübvansiyonlar...)

Ulafl›m politikalar›/ulafl›m yat›r›m planlar›4. Ulafl›mda yaya ve kentli haklar› - ulafl›m hakk›n›n di¤er ka-

musal haklarla iliflkisi 5. Otomobil odakl› politikalar6. Ulafl›m alan›nda s›n›fsal eflitsizlikler ve toplumun en alt ke-

simleri ulafl›m hakk› iliflkisi (iflsizler, asgari ücretliler, ö¤renciler, ka-d›nlar)

7. Ulafl›m alan›na iliflkin örnek mücadeleler / ç›kar›lacak dersler8. Ulafl›m hakk› mücadelesi dinamikleri

Atölye içeri¤i katk›lar ve öneriler ile gelifltirilecektir.

Çabam›zda birlikte yol almak dile¤iyle...

HALKIN HAKLARI FORUMUULAfiIM HAKKI ATÖLYES‹ ÇALIfiMA GRUBU

Page 300: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere
Page 301: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

Halkın Hakları Forumu

Ulaşım Hakkı Atölyesi

Hazırlık Çalışmaları

Ulaşım hakkı atölyesi nasıl bir ihtiyaçtan doğdu?Ulafl›m alan› giderek neo-liberal dönüflümün temel hizmetleri

piyasalaflt›rma stratejisinin temel hedef alanlar›ndan biri haline geli-yor. Temel yaflamsal ihtiyaçlardan biri olan ulafl›m alan›n›n planlan-mas›, hizmet üretimi ve sunumunda kamu ve toplumsal yarar ilke-lerinin görmezden gelinmesi ulafl›m sorununu giderek büyütüyor.Ulafl›m alan›nda yap›lan düzenlemeler halk›n ihtiyaçlar› ve talepleriyok say›larak yaflama geçiriliyor. Toplu tafl›ma ücretlerine yap›lanzamlar, özellefltirmeler, ulafl›mda rant alan›n›n sadece tafl›mac›l›k de-¤il altyap› alan›na geniflletilmesi, çevreyi ve kent yaflam›n› hiçe saya-rak yap›lan ve kamu kaynaklar›n› uluslararas› - yerel sermayeye bü-yük karlarla devreden ulafl›m yat›r›m projeleri ile yat›r›m ihalelerin-de yaflanan hak ihlalleri ulafl›m hizmet sunumunda yaflanan nitelik-sizleflme, ulafl›m hizmeti yönetiminde insanlar›n de¤ersiz kabul edi-lifli ulafl›m› hak mücadelesinde ön s›ralara tafl›yor.

Toplumun farkl› kesimleri insani koflullarda seyahat edilen,ucuz, yayg›n bir kamu toplu tafl›ma talebini dile getiriyor. Ulafl›mdayaflanan piyasalaflt›rma uygulamalar›na, kamu ulafl›m›na yap›lan fa-hifl zamlara, mevcut ulafl›m ve trafik yönetimi anlay›fl›na karfl› sesleryükseliyor. Tafl›t odakl› ulafl›m politikalar›n›n yanl›fll›¤› konusunda

301

Page 302: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

meslek çevreleri ve akademik çevreler sürekli uyar›larda bulunuyor,yanl›fl ulafl›m yat›r›mlar› nedeniyle kamu kaynaklar›n›n sermaye ke-simine aktar›ld›¤› gözleniyor. Ulafl›m yat›r›mlar›n›n yol açt›¤› çevretahribatlar›na karfl› ülkenin birçok farkl› bölgesinden sesler yükseli-yor. Sonuçta bütünüyle kamusal bir konu olan ulafl›m, kentte veiçindeki toplum kesimleri ile tüm yol kullan›c›lar› aç›s›ndan nas›l biryaflam, nas›l bir kent, nas›l bir kamu hizmeti sorular›n›n yo¤unlaflt›-¤› temel alanlardan biri haline geliyor.

Halk›n Haklar› Forumunun temel hak mücadelesi alanlar›ndanbirinin ulafl›m hakk› atölyesi olarak seçilmesi, bu dönüflümler karfl›-s›nda daha fazla önem kazan›yordu. Ulafl›m, genellikle planlama vemühendislik meslek disiplinlerinin teknik olarak tart›flt›¤›, ancak so-kaktaki yurttafl›n hak arama taleplerinin derinlemesine incelenmedi-¤i bir konu olarak duruyordu. Oysa ulafl›m hakk›, pek çok kamusalhak ve hizmete eriflimde arac› bir hak olma niteli¤i ile daha kritik biröneme sahip... Yürütülen atölye çal›flmas› ve forumdaki tart›flmalar,ulafl›m konusunun sosyal boyutlar›n›n öne ç›kar›lmas› aç›s›ndanönemli bir f›rsat yaratt›.

Foruma doğru hazırlık çalışmaları ve tartışmalarUlafl›m hakk› konusunun Haziran ay›ndaki Forumun öncesinde

bütünlüklü olarak tart›fl›labilmesi için bir günlük bir çal›fltay/aramatoplant›s› gerçeklefltirildi. Atölye kat›l›mc›lar›n› belirlerken temelamaç, çeflitli toplum kesimlerinin bak›fl aç›s› ve sorunlar›n›n ulafl›mhakk› kapsam›nda en genifl biçimde tart›fl›labilmesiydi. Bu nedenleatölye kat›l›mc›lar›n›n profili; ulafl›m uzman›ndan gecekonduda ya-flayan yurttafla, tüketici haklar› dernek temsilcisinden meslek odas›temsilcilerine, ö¤rencilerden yaya hakk› konusunda bireysel müca-dele veren kiflilere, akademisyenlerden engelli temsilcilerine kadarde¤iflen bir çeflitlilik gösterdi. Bu çeflitlilik, üretilen sonuç ürününzenginleflmesine önemli katk› sa¤lad›.

Atölye kapsam›nda belirlenen tart›flma bafll›klar›nda 26 May›s2007 Cumartesi günü, bir günlük bir çal›fltay yap›ld›. Bu çal›fltaya evsahipli¤ini D‹SK Dev Sa¤l›k ‹fl Sendikas› yapt›. Samimi ve s›cak birtoplant› atmosferi ile kat›l›mc›lar ulafl›m hakk› konusunu kendi de-

302

Page 303: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

neyim ve birikimleriyle ele ald› ve öneriler gelifltirildi. Çal›flmada ulafl›m konusu teknik aç›dan de¤il, daha çok sosyal

ve temel haklara eriflim boyutlar› ile ele al›nd›. Ulafl›m neden birhakt›r? Yeni liberal politikalar›n ulafl›m alan›na etkileri nelerdir? Çe-flitli toplum kesimleri aç›s›ndan ulafl›m hakk›n›n anlam› nedir? S›n›f-sal ve cinsiyet temelli hak ihlalleri var m›? Yaya ve kentli haklar›n›nulafl›m hakk› ba¤lam›ndaki yeri nedir? Ulafl›m hakk› mücadele dina-mikleri neler olmal›d›r? sorular› ana tart›flma eksenlerini oluflturdu.

Ankara’daki toplant› d›fl›nda ‹stanbul’da da forum öncesi haz›r-l›k toplant›s› yap›ld› ve foruma dönük çeflitli görüfl ve yaz›l› katk›lariletildi. (‹stanbul toplant›s› ekenmeli)

9 Haziran ForumuAnkara’daki 9 Haziran Forumundaki atölye çok daha genifl bir

kat›l›mla gerçekleflti. Foruma çeflitli illerden gelen 30’a yak›n arkada-fl›n ulafl›m hakk› alan›ndaki sorun, deneyim ve birikimlerini karfl›l›k-l› paylaflma olana¤› yarat›ld›. Özellikle genç ö¤renci dostlar›m›z›na¤›rl›¤›, ulafl›m hakk› alan›nda hem ö¤rencilerin kendi yörelerindeyürüttükleri mücadele deneyimlerinden dersler ç›kar›lmas›n› sa¤la-d›, hem de sorun çeflitlili¤i hakk›nda fikir verdi. Bursa ve ‹zmit’te ö¤-renci arkadafllar›n kamu toplu tafl›ma ücretlerine karfl› gelifltirdikleriyarat›c› mücadele yöntemleri, gelece¤e dönük olarak yap›lacak çal›fl-malara ›fl›k tutucu nitelikteydi. Yap›lan tart›flmalarda, ulafl›m hakk›konusunda kazan›mlar elde edilmesi için mutlaka somut mücadelealanlar› tan›mlanmas›, hedefinin özellikle yerel yönetimler olmas›,ulafl›m›n›n temel hak alanlar›ndan biri olarak kamusal niteli¤ininöne ç›kar›larak piyasa koflullar›na terk edilmemesi gerekti¤i önemlevurgulanan mesajlar oldu. Atölye sonunda bir sonuç bildirgesi haz›r-lanarak temel sorun alanlar› ve talepler dile getirildi.

303

Page 304: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

304

Page 305: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

Halkın Hakları Forumu Ulaşım Hakkı Atölyesi Sonuç Metni

Halkın Ulaşım Hakkı Var

Ulaşım Hakkı atölyesi katılımcıları, yaptıkları toplantılardan çıkantartışmalar sonucunda aşağıdaki tespit ve talepler konusunda ortaklaş-mıştır :

- Ulaşım hakkı, en temel haklar olan çalışma, sağlık, eğitim ve kül-türel yaşama katılma gibi diğer kamusal haklar ile doğrudan ve açık birilişki içindedir. Bu bakımdan diğer haklara erişmeye aracılık eden temelbir insan hakkıdır.

- Kamuya ait alanda gerçekleşen niteliği ve insanların şu ya da buşekilde toplum yaşamına katılmak için kullanmak zorunda olduğu ula-şımın,“kamusal bir hak” olduğu açıktır. Bu sebeple ulaşım, tek amacı kâretmek olan serbest piyasa koşullarının insafına terk edilemeyecek biralandır.

- Küresel düzeyde merkez olarak nitelenebilecek emperyalistdevletler, çevre ülkeleri, geri bıraktırılmış ulaşım politikaları ve teknolo-jilerine mahkûm etmiştir. Çeşitli uyum yasaları, GATS vb. anlaşmalar,Dünya Bankası ve IMF politikaları ile kamusal hizmetler piyasalaştırıl-maya çalışılmakta, ulaşım da bu anlayışla özelleştirme/piyasalaştırmahamlesinin bir diğer halkasını oluşturmaktadır.

- Ulaşım, büyüyen kentler nedeniyle hem yatırım, hem de ulaşımhizmetleri alanında büyüyen bir sektör ve pazar haline gelmiştir. Bu pa-

305

Page 306: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

zarın ana aktörleri olan karayolu lobileri, otomotiv ve petrol şirketle-ri, taşımacılık ve inşaat şirketleri, çoğunlukla halkın aleyhine olmak üze-re devletler ve yerel yönetimler üzerinde tahakküm kurmaktadır.

- Yerel yönetimler kent yaşamı ve toplum yararı ilkelerine aykırı bi-çimde kentsel ulaşımı ele almakta, bunun sonucunda kentlerin yaşana-bilirliği azalmakta, yoksul kesimlerin ulaşımı zorlaşmaktadır.

- Yerel ve ulusal ölçekte yük ve yolcu taşımacılığında hem yanlışpolitikalar, hem de özelleştirme ve taşeronlaştırma ile ulaşım, kamusalbir hizmet olmaktan çıkarılmakta, ulaşım hizmeti pahalılaşmaktadır.

- Öğrenciler, kadınlar, engelliler, çocuklar gibi farklı toplum kesim-lerinin ulaşım alanında yaşadığı hak mağduriyetleri ve engeller, bu ke-simler için daha yıkıcı sonuçlar doğurmakta ve diğer kamusal hak vehizmetlerden yararlanmayı engellemektedir.

- Ulaşım alanında güvenlik ve kazaya uğramama hakkı konusundadevlet sorumluluklarını yeterince yerine getirmemekte, ulaşım alanındagerçekleşen can ve mal kayıpları çok ciddi bir sorun oluşturmaktadır.

- Gerek ulusal gerekse kentsel ölçekte, her bölge ve toplumdakiçeşitli sosyal kesimler ulaşım olanaklarından eşit biçimde yararlanama-maktadır.

- Kamu toplu taşıma hizmetlerinde ücret, konfor, yaygınlık, hizmetkalitesi, tarife konusunda önemli sıkıntılar mevcuttur.

- Kentlerde otomobiller ulaşım politikalarında ilk sıraya oturtul-makta, yayalar, bisikletliler ve toplu taşıma yolcularının ihtiyaç, hak vetalepleri yok sayılmaktadır.

- Taşıt odaklı ulaşım politikalarına yapılan yatırımlar, özel araç sahi-bi olmayan ya da olmak istemeyenlere karşı sınıfsal bir ayrımcılık ya-ratmakta, bu kesimler istemedikleri halde ekonomik, toplumsal ve çev-resel maliyetlere katlanmak zorunda kalmaktadır.

- Ulaşım alanında yeğlenen yatırım ve düzenlemelerde canlı yaşa-mına saygı duyulmamakta, bireysel ulaşımı destekleyen ve fosil yakıtla-ra dayalı ulaşım politikaları sonucu tüm canlı yaşamı tehlike altına gir-mektedir.

- Ulaşım iş kolunda çalışan emekçilerin de neo-liberal politikalar

306

Page 307: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

çerçevesinde sosyal hakları ve çalışma koşullarının kötüleştirilmesi bukesimleri mağdur ederken, ulaşım hizmetinde can güvenliği ve hizmetkalitesini de azaltmaktadır.

- Ulaşım planlamasına ait kararlar alınırken, çoğunlukla bundandoğrudan ya da dolaylı olarak etkilenecek halk kesimlerinin görüş veistekleri sorulmamaktadır.

- Ulaşım alanında hak ihlallerinin ortadan kaldırılmasına yönelikmücadelede, haklara daha fazla sahip çıkılması ve anlaşılabilmesi içinyeni mücadele dinamiklerine ihtiyaç vardır.

Bu bağlamda ulaşım hakkı konusundaki taleplerimiz şunlardır :1. Ulaşım hizmetinin herkes tarafından ulaşılabilir, güvenli, konfor-

lu, eşit bir nitelikle sunulması gereklidir.2. Uluslararası sermayenin istekleri doğrultusunda şekillendirilen,

otomobil ve petrole bağımlılık yaratan ulaşım politikalarından vazgeçil-meli, bu politikalar halkın ortak çıkarlarına göre belirlenmeli, daha azenerji kullanıma dönük ulaşım alternatifleri desteklenmelidir.

3.Toplu taşımacılık kamusal bir hizmet mantığı ile ele alınmalı, kâramacı güdülmemeli, bu hizmet doğrudan yerel yönetimlerce sunula-rak özelleştirmeye konu edilmemelidir.

4.Toplu taşıma hizmeti günün her saatinde, her yere yeterli sıklık-ta verilen, ucuz, güvenli, eşit ve nitelikli olmalıdır.

5. Kamu ulaşım hizmetinden ücretsiz yararlanması gereken kesim-ler kamu yararı gözetilerek yeniden belirlenmeli, toplumsal üretimekatkı sunması sınırlı olan öğrenci, yaşlı, işsiz, engelli gibi çeşitli kesimlerbu kapsama alınmalıdır.

6. Mevcut koşullarda öğrenci indirimi uygulamasından yararlan-mak için sadece öğrenci kimliği yeterli olmalı, paralı bandrol uygulama-sı sona erdirilmeli, öğrenci kimliği tüm şehirlerde indirimden yararlan-mak için geçerli olmalıdır. Kampusta eğitim gören öğrenciler için kam-puslere ulaşım ücretsiz sunulmalıdır.

7. Engellilerin toplumsal yaşama katılımları için yaşamsal önem ta-şıyan ulaşım hizmeti ve tüm yapılı çevre engelliler gözetilerek düzen-lenmelidir.

307

Page 308: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

8. Kadınların daha fazla toplu taşımaya bağımlı olduğu göz önünealınarak ulaşım hizmeti kadınlar için kolay ve güvenli hale getirilmelidir.Gerek toplu taşıma hizmeti, gerekse durak, istasyon ve sokaklar iyi ay-dınlatılmalı, gerekli güvenlik önlemleri alınmalıdır. Herhangi bir sosyalgüvencesi olmayan kadınlar ulaşımdan ücretsiz yararlanabilmelidir.

9. Ulusal ve kent ölçeğinde otomobil merkezli ulaşım politikalarıyerine insanı ulaştırmak amaçlanmalı, ulaşım politikalarında toplu taşı-ma, yaya ve bisiklete öncelik verilmelidir.

10. Kentlerde yaya hakları öncelikli bir konu olarak görülmeli, ya-ya ulaşımı ve güvenliğini sağlamak için gerekli önlemler alınmalıdır.Özellikle kent merkezleri ve konut alanları mutlaka yaya ulaşımına gö-re düzenlenmelidir.

11. Kent dokusu ve doğanın bozulmasına yol açan ulaşım düzen-lemeleri terk edilmelidir.

12. Devlet, tüm yol kullanıcıları için can güvenliği açısından üzeri-ne düşeni yapmalı, yurttaşların kazaya uğramama ve asayiş yönündengüvenli ulaşım hakkını her türlü tedbirle güvence altına almalıdır.

13. Ulaşıma ait kararlar alınırken bundan doğrudan ve dolaylı ola-rak etkilenecek halkın karar verme sürecine katılımı sağlanmalı, ulaşımyatırım harcamaları halkın denetimine açık olmalıdır.

14. Ulaşım iş kolunda çalışanlar için statü farkları ortadan kaldırıl-malı, çalışma koşulları iyileştirilmeli, güvenceli istihdam politikaları haya-ta geçirilmeli, insanca yaşanabilir düzeyde ücret verilmeli, örgütlenmeözgürlüğünü de kapsayan sosyo-ekonomik hakların tamamına sahipolmaları yönündeki engeller kaldırılmalıdır.

15. Ulaşım hakkı mücadelesinde, siyasal arka plan unutulmadan,çok kapsamlı hedefler yerine basit ve tek hedefe yönelen mücadelesüreçleri örgütlenmeli, sokak ve semt ölçeğinde çalışmalar yapılmalı,hak ihlallerinde stratejik ortaklıklar kurulmalıdır. Öte yandan ulaşımhakkının tüm hakları doğrudan etkileyen niteliği nedeniyle, demokratikkitle örgütlerinin mücadele sürecinde ortaklaşması sağlanmalıdır.

Halkın Hakları Forumu Çalışma Grubu13 Haziran 2007

308

Page 309: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

Halkın Hakları Forumu Çalışma Hakkı Atölyesi

Çağrı

Halkevleri, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi (SBF)Sosyal Politika Araflt›rma ve Uygulama Merkezi ile birlikte 8-9-10Haziran 2007 tarihlerinde “Halk›n Haklar› Forumu” isimli bir etkin-lik düzenlemektedir. Kamusal alanda gerçeklefltirilen neo-liberal dü-zenlemeler: özellefltirme, piyasalaflt›rma, güvencesizlefltirme politi-kalar›, bu politikalara karfl› geliflen toplumsal dirençler ve sosyalhaklar›n kullan›m› önündeki cinsiyetçilik, ›rkç›l›k, gericilik gibi di-¤er önemli engeller, Halk›n Haklar› Forumu’nun dört temel tart›flmagündeminden birisini oluflturmaktad›r.

Halk›n Haklar› Forumu’nun 8 Haziran Cuma günü yap›lacakKad›n Forumu bölümünde sosyal hak ihlallerinin kad›nlar üzerinde-ki sonuçlar› ele al›nacakt›r. Kamusal alanda yaflanan neo-liberal dö-nüflüm 9 Haziran Cumartesi tarihli forum aç›l›fl oturumunun da ko-nusunu oluflturmaktad›r. Öte yandan, sosyal haklar mücadelesininsomut gündemleri de, forumun 9 Haziran Cumartesi ö¤leden sonra-ki bölümünde ayn› anda düzenlenecek olan 13 ayr› atölye çal›flma-s›nda hak ihlallerinden ma¤dur olan halk kesimleri, sendikalar-de-mokratik kitle örgütleri, emekçiler ve akademisyenlerin kat›l›m›ylaayr›nt›l› biçimde tart›fl›lacakt›r.

Sa¤l›k, e¤itim, enerji, bar›nma, ulafl›m, su, iletiflim, tar›m ve bes-lenme, çal›flma, kültür-sanat, sosyal politika, çevre hakk› ve siyasal

309

Page 310: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

haklar ve özgürlükler alanlar›nda düzenlenecek olan bu atölye çal›fl-malar›nda önümüzdeki dönemin somut ve ortak mücadele gündemve hedefleri üzerinde yo¤unlafl›lmas› hedeflenmektedir. Atölye çal›fl-malar›ndan ç›kan sonuçlar atölye raporlar›yla sonuçland›r›lacak veatölye moderatörlerinin çal›flmas›yla kaleme al›nacak ortak vurgular,10 Haziran Pazar günü yap›lacak olan kapan›fl oturumdaki sunula-cak Halk›n Haklar› Bildirgesinde yer alacakt›r.

Temel insan haklar›ndan birisi olan çal›flma hakk›n›n çeflitli bi-çimlerde ihlal edilmesi, ülkemizde ve dünyada eme¤iyle yaflayan vesay›lar› son dönemde muazzam boyutlarda ço¤alan büyük insan kit-lelerine yönelik en temel hak gasplar›ndan birisini oluflturmaktad›r.Sermayenin son otuz y›ld›r eme¤e karfl› yürüttü¤ü yukar›dan sald›-r›n›n ad› olan ve tüm kamusal hak ihlallerinin temel kayna¤›n› olufl-turan neo-liberal politikalar, temelde çal›flma hakk›na ve bu hakk›tamamlayan sosyal güvenlik, örgütlenme ve eylem haklar›na yöneliksald›r›lara yaslanmaktad›r. Üretimin dünya çap›nda kurals›zlaflt›r›l-mas› ve esneklefltirilmesi, tar›ma yönelik sald›r›larla büyük insan kit-lelerinin mülksüzlefltirilmesi; sanayisizleflme ve mali sömürü ege-menli¤i, ba¤›ml› ülke ekonomilerinin yaflad›¤› tahribat› derinlefltirir-ken, esnek, kurals›z, güvencesiz, standart-alt› çal›flma biçimleri vebüyük bir yap›sal iflsizlik, çal›flma hakk›n›n ifade etti¤i tüm gerçekkazan›mlar›n alt›n›n boflalt›lmas› anlam›na gelmektedir. Çal›flmahakk› ihlalinin gerçek kayna¤›n› oluflturan neo-liberal ekonomi po-litikalar›, bütün bu geliflmelerle birlikte iflçi s›n›f›n›n yap›s›ndaönemli farkl›laflmalar yaratmakta; sendikal örgütlenmeleri krize sü-rüklemekte; çal›flma hakk›n› tamamlayan ve çal›flma hakk›ndan kay-naklanan di¤er haklar› kullan›lamaz hale getirmektedir.

Dünya ve ülkemiz emekçi s›n›flar›n›n yaflad›¤› bütün bu sorunve dönüflümler, bir yandan da büyük bir mücadele ve örgütlenmedeneyiminin oluflmas›na kaynakl›k etmektedir. Dünyada 1980’ler-den beri ortaya ç›kan çeflitli tip ve bileflimlerdeki yeni emekçi örgüt-lenmesi ve direnifli dalgalar›, toplumsal hareket sendikac›l›¤›ndan ifl-siz örgütlenmelerine, güvencesiz iflçi a¤lar›ndan evde çal›flan kad›n-lar›n ve topraks›z k›r iflçilerinin örgütlenmesine dek uzanan bir çe-flitlilik ve zenginlik bar›nd›rmakta; iflçi s›n›f› sermayenin emek süre-

310

Page 311: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

311

cini kurals›zlaflt›rmas› karfl›s›nda kurals›z ve yeni örgütlenme ve di-renifl biçimlerini yaratmaktad›r. Sendikal hareketin krizi ve yenidenyap›lanmas› içinde bu sürece paralel farkl› çözüm önerileri ve yakla-fl›mlar gündeme gelmektedir. Çal›flma hakk› atölyesi, özellikle ülke-mizin uluslararas› sermaye ve emperyalist politikalarla iliflkisindeson dönemde ortaya ç›kan geliflmeleri de¤erlendirmeyi; eme¤e yöne-lik güncel sald›r› program›n›n karfl›s›nda eme¤in güncel direnifl çiz-gisini belirginlefltirmeyi amaçlamaktad›r. Atölye, sendika örgütçüle-ri, bilim insanlar› ile iflçi s›n›f›n›n evde çal›flan kad›nlar, üniversiteö¤rencisi iflçiler, emeklilik, iflsizler, sözleflmeli kamu hizmetlileri, ta-fleron flirket çal›flanlar›, kamu çal›flanlar›, geleneksel sektör iflçileri veiflçileflen meslek sahipleri gibi çeflitli parçalar›n› bir araya getirerek,önümüzdeki döneme yönelik somut bir mücadele program› üretme-yi hedeflemektedir.

Çalışma hakkı atölyesinde bu amaçla ele alınacak tartışma baş-lıkları şunlardır:

1. Eme¤e yönelik sald›r› program›- ‹flçi s›n›f›n›n güncel profili ve Türkiye’deki çal›flma biçimleri- IMF, Dünya Bankas›, AB politikalar›n›n çal›flma hakk› ve çal›fl-

ma koflullar› üzerindeki etkisi- 2001 krizinden bu yana Türkiye ekonomisinin ve sermayesi-

nin temel yönelimleri2. Eme¤in direnifl program›: Örgütlenme deneyim ve stratejileriÜç direnifl stratejisi üzerine tart›flma: ‹flkolunda birlik, tepede

birlik ve eme¤in cephesel örgütlenmesiYeni örgütlenme deneyimleri, sorunlar ve hedefler

Bu çabam›zda birlikte yol almak dile¤iyle…

Page 312: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere
Page 313: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

Halkın Hakları Forumu

Çalışma Hakkı Atölyesi

Hazırlık Çalışmaları ve Rapor

Sermayenin son otuz y›ld›r eme¤e karfl› yürüttü¤ü yukar›dansald›r›n›n ad› olan ve tüm kamusal hak ihlallerinin temel kayna¤›n›oluflturan neo-liberal politikalar, temelde çal›flma hakk›na ve buhakk› tamamlayan sosyal güvenlik, örgütlenme ve eylem haklar›nayönelik sald›r›lara yaslanmaktad›r. Üretimin dünya çap›nda kurals›z-laflt›r›lmas› ve esneklefltirilmesi, tar›ma yönelik sald›r›larla büyük in-san kitlelerinin mülksüzlefltirilmesi; sanayisizleflme ve mali sömürüegemenli¤i, ba¤›ml› ülke ekonomilerinin yaflad›¤› tahribat› derinlefl-tirirken, esnek, kurals›z, güvencesiz, standart-alt› çal›flma biçimlerive büyük bir yap›sal iflsizlik, çal›flma hakk›n›n ifade etti¤i tüm ger-çek kazan›mlar›n alt›n›n boflalt›lmas› anlam›na gelmektedir. Çal›flmahakk› ihlalinin gerçek kayna¤›n› oluflturan neo-liberal ekonomi po-litikalar›, bütün bu geliflmelerle birlikte iflçi s›n›f›n›n yap›s›ndaönemli farkl›laflmalar yaratmakta; sendikal örgütlenmeleri krize sü-rüklemekte; çal›flma hakk›n› tamamlayan ve çal›flma hakk›ndan kay-naklanan di¤er haklar› kullan›lamaz hale getirmektedir.

Bir taraftan da tüm bunlara karfl› emek cephesinde; yeni emek-çi örgütlenmeleri ve direnifl dalgalar›, toplumsal hareket sendikac›l›-¤›ndan iflsiz örgütlenmelerine, güvencesiz iflçi a¤lar›ndan evde çal›-flan kad›nlar›n ve topraks›z k›r iflçilerinin örgütlenmesine dek uza-

313

Page 314: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

nan bir çeflitli ve zengin mücadele deneyimleri oratya ç›kmakta; iflçis›n›f› sermayenin emek sürecini kurals›zlaflt›rmas› karfl›s›nda kural-s›z ve yeni örgütlenme ve direnifl biçimlerini yaratmaktad›r.

Çal›flma Hakk› Atölyesi forum öncesi; at›k ka¤›t ve temizlik iflçi-leriyle, evlerde çal›flan kad›nlarla, tafleron sa¤l›k iflçileri ve güvence-siz ö¤retmenlerle, ö¤renciler, tersane iflçileri, mühendisler ve meslekörgütü iflçileri ile görüflmüfl, onlar›n mücadele deneyimlerini atölye-ye tafl›maya çal›flm›flt›r. Neo-liberal sald›r›lar karfl›s›nda tüm bu bile-flenlerle birlikte önümüzdeki döneme yönelik somut bir mücadeleprogram› üretmeyi hedeflemifltir.

Çal›flma Hakk› Atölyesi 9 Haziran 2007 tarihinde bir toplant›yapm›fl ve forum günü tart›flman›n çerçevesini belirlemeye çal›flm›fl-t›r:

Toplant›da öncelikle bir içerik tart›flmas› yap›lm›fl, daha sonra 9Haziran Cumartesi günü yap›lacak tart›flman›n bafll›klar› ve eksenibelirlenmifltir. Öneriler flunlard›r:

1) Çalışma Kavramının Tanımlanmasıa) ‹çerik aç›s›ndan çal›flma nedir?Çal›flma; asl›nda insan›n kendi potansiyelini gelifltirdi¤i, kendini

gerçeklefltirdi¤i bir faaliyet olarak tan›mlanmal›d›r. Çal›flma durumu-nun fetifllefltirilmemesi, kifliyi gerçeklefltirebilecek bir durum olarakkavranmas› gerekmektedir. Oysa bugün iflçi s›n›f› bu tan›m›n çok ge-risine düflmüfltür. Hatta “istihdama dayal› refah” kavram› ortaya at›-larak, çal›flmay› kendini gelifltirebilece¤i bir faaliyet olarak de¤il; yap-mak zorunda oldu¤u hatta yapmazsa da insanca yaflayamayaca¤› vebu olumsuz durumu da hak etti¤i bir olgu olarak sunulmaktad›r.

Bu nedenle çal›flma kavram› ve dolay›s›yla çal›flan kavram› tart›-fl›lmal› yeniden bir özne olarak kurulmal›d›r.

b) Bir hak olarak çal›flma nedir?Bir hak olarak çal›flma kavram› tan›mlan›rken ise Philadelphia

bildirgesinde yer alan “emek meta de¤ildir” cümlesinin gerisine asladüflmemek gerekir.(bkz.-Metin Özu¤urlu)

314

Page 315: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

2) Deneyimlerin AktarılmasıAtölye çal›flmas›na ana rengini deneyimlerin aktar›lmas› belir-

lenmelidir. Fakat bu deneyimler abart›lm›fl baflar› öyküleri olarak de-¤il, deneyimlerin bilgisine dayanarak bir mücadele program› ç›kar-may› hedeflemelidir. Bu nedenle atölye çal›flmas›na,

*Tafleron iflçiler ve örgütlenme deneyimi*At›k Ka¤›t ‹flçileri ve örgütlenme deneyimi*Genel-‹fl’ten iflçiler ve örgütlenme deneyimi*Dev-Sa¤l›k ‹fl örgütlenmesi*Balcal› deneyimi*Sözleflmeli sa¤l›k çal›flan›*Emekli-Sen*Halkevleri ve Emek Çal›flmalar› Merkezi (EÇM) deneyimi*Novamend direnifli deneyimi*Emek örgütünde çal›flan emekçilerin durumu*Halkevleri yoksulluk araflt›rmas›*Ücretli ö¤retmenin çal›flma koflullar› *Di¤er iflçileri, iflsizleri ve tafleron iflçileri örgütlemeye çal›flan

politik gruplar›n baflar›l› ya da baflar›s›zl›klar›yla deneyimleri mutla-ka kat›lmal›d›r.

3) Örgütlenme TartışmasıÇal›flma hakk› hem içerik hem de bir hak olarak tan›mland›ktan

sonra bu tan›mlara ba¤l› olarak örgütlenme sorunu tart›fl›lmal›d›r.Sendika bir s›n›f›n örgütüdür, temsilcisidir. S›n›f›n tüm bileflen-

lerini kapsamaz ya da birleflik bir form olmazsa iflçi s›n›f›ndan sözedilemez, dolay›s›yla sendikadan da söz edilemez.

Bu durumun sendikalar taraf›ndan bilince ç›kar›lmas›, hattasendikalar›n bu durumla yüzleflmesi gerekir. Ard›ndan sendikalar›niçerden dönüflümü hedeflemesi gerekir. Fakat bu içerden dönüflümmümkün müdür?

Sendikalarda içerden dönüflüm beklentisi do¤ru mudur? Bu dabafll› bafl›na bir tart›flma konusudur.

Tüm bu bafll›klar etraf›nda somut talepler ç›kar›lmal›, bir müca-dele program› ç›karmak hedef olmal›d›r.

315

Page 316: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

316

Atölye çal›flmas›na bilim insanlar›, sendika ve kurumlar›n uz-manlar›n›n yan› s›ra, hak mücadelesi içerisinde yer alm›fl deneyimsahibi ma¤durlar da yer alacakt›r. Fakat tart›flmalarda durum tespit-leri, uzun aç›klamalar yerine deneyimlerin paylafl›lmas›na özen gös-terilmeli, deneyimlerin bilgisine dayanarak tart›flmalar zenginlefltiri-lip, ço¤alt›lmal›d›r.

Page 317: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

Halkın Hakları Forumu Çalışma Hakkı Atölyesi Sonuç Metni

Halkın Çalışma Hakkı Var

Çalışma Hakkı Atölyesi’nde işçi sınıfının farklı kesimlerinin dene-yim aktarımları yapılmış ve çözüm önerileri ile talepler üzerinde durul-muştur.

Çalışmalarda atık kağıt ve temizlik işçileri, evlerde çalışan kadınlar,taşeron vd. sağlık işçileri, güvencesiz öğretmenler, öğrenciler, çağrı mer-kezi işçileri, tersane işçileri, mühendisler ve meslek örgütü işçileri, öğ-retmenevi örgütlenme deneyimleri aktarılmış ve diğer verilerle birlik-te tartışılmıştır.

Neo-liberalizm şartları altında hayat bulan yeni proleterleşme dal-gası işsizlik, esnek çalışma ve genel olarak güvencesiz çalışmanın yay-gınlığıyla birlikte hayat bulmaktadır.

Yapılan hazırlık ve tartışmalarda öne çıkan tespitler şunlardır :- Sermaye, ücretleri dünya genelinde en düşük seviyede eşitleme

eğilimi içindedir.- Üretim ve verimlilikteki artışlar istihdama ve ücretlere yansıma-

maktadır ve bu durum arızi değil yapısaldır.- Tarımın ve köylülüğün yıkımıyla topraktan kopan milyonlarca in-

sanın önemli kısmına üretken bir işte çalışma hakkı sistem tarafındansunulmamaktadır.

- Evde çalışma görünmeyen emek özelliğindedir. Eve iş getiren

317

Page 318: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

veya evlerde hizmete giden kadınların sınıfsal kimlik edinmeleri, tekbaşına çalışma, yapılan işin “aileye destek” olarak görülmesi ve klasik iş-çi-patron ilişkisi görüntüsü taşımaması nedenleriyle zorlaşmaktadır.

- Çağrı merkezi gibi yeni iş biçimlerinde henüz el yordamıyla daolsa deneyim birikimi yaşanmakta ve kendi özgün mücadele biçimleriüretilmektedir.

- Bu mücadelede sınıf içi geleneksel statü farklarının aşılmasınınkendiliğinden olamayacağı, mutlaka özel gündemli ve uzun vadeli çalış-malarla sınıfın birliğinin sağlanmasının zorunlu olduğu görülmektedir.

- Evde çalışanlar, ücretli avukatlar, doktorlar, mühendisler gibi ke-simlerin işçi sınıfıının parçası olarak örgütlenmeleri için özgün biçimlerve talepler üretilerek bu kesimlere “sınıf kimliği” kazandırılmalıdır.

- İşçi örgütlenmeleri klasik biçimler ve yasal sınırlar altında güven-cesiz çalışmanın tüm farklı biçimleri karşısında etkisiz kalmaktadır. Fiili,meşru ve militan bir mücadele anlayışıyla işçi sınıfının farklı kesimleriniortak hedeflere yönelten, farklı statülerde çalışanlar arasındaki duvar-ları yıkan, işçileri tüm yaşamlarıyla kucaklayan, esnek, tek biçimli olma-yan örgütlenmeler zorunludur. Bu örgütler sınıf içi dayanışmayı ve öz-savunmayı da içeren çalışma tarzlarına sahip olmalıdırlar.

- Dernekleşmeler, komiteler, yerel ve bölgesel federasyonlar vebunların üst birlikleri gibi çok farklı düzey ve biçimde örgütlenmelerekapalı olmayan bir çalışma ve örgütlenme tarzı gereklidir.

- Sermaye saldırganlığı ve genel geri çekiliş şartları altında yenimücadele ve örgütlenme biçimleri ortaya çıkmaktadır. Gelecek bu-günden kurulmaktadır.

TALEPLERİMİZ

- Herkese iş sağlanmalı ve geçiş dönemi için etkin bir işsizlik sigor-tası uygulanmalıdır.

- Çalışanların işini kaybetme korkusu altında yaşadıkları yıkıcı so-nuçlar dikkate alınarak “işgüvencesi” tüm çalışanlar için temel bir hakolmalıdır.

318

Page 319: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

319

- İşçinin yaşamını ve sağlığını tehdit eden çalışma koşuları karşısın-da insanca çalışma şartları, işçi sağlığı ve işgüvenliği temel alınmalı, si-gorta sistemi denetim, sağlık ve emeklilik açılarından işçiler yararına et-kinleştirilmelidir..

- Çalışma saatleri düşürülmeli, yemek saatleri ve yol süreleri iş sa-atlerine dahil edilmelidir.

- Dışarda ve evde çalışan tüm kadınlar sosyal güvenlik sisteminekendi adlarıyla dahil edilerek eşlerine olan bağımlılıkları ortadan kaldı-rılmalıdır.

- İleri bir hedef olarak insanların yaşamlarını sürdürebilmeleri içinzorunlu çalışma ortadan kaldırılmalı ve çalışma/üretim insanın doğalbir parçası olmalıdır..

- Örgütlenme özgürlüğünün önündeki bütün engeller kaldırılma-lıdır.

Halkın Hakları Forumu Çalışma Grubu13 Haziran 2007

Page 320: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere
Page 321: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

Halkın Hakları Forumu Enerji Hakkı Atölyesi

Çağrı

Halkevleri 8-9-10 Haziran 2007 tarihlerinde Ankara Üniversite-si Siyasal Bilgiler Fakültesi (SBF) Sosyal Politika Araflt›rma ve Uygu-lama Merkezi ile birlikte Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakülte-si’de (SBF) “Halk›n Haklar› Forumu” isimli bir etkinlik düzenlemek-tedir. Kamusal alanda gerçeklefltirilen neo-liberal düzenlemeler:özellefltirme, piyasalaflt›rma, güvencesizlefltirme politikalar›, bu poli-tikalara karfl› geliflen toplumsal dirençler ve sosyal haklar›n kullan›-m› önündeki cinsiyetçilik, ›rkç›l›k, gericilik gibi di¤er önemli engel-ler, Halk›n Haklar› Forumu’nun dört temel tart›flma gündemindenbirisini oluflturmaktad›r.

Halk›n Haklar› Forumu’nun 8 Haziran Cuma günü yap›lacakKad›n Forumu bölümünde sosyal hak ihlallerinin kad›nlar üzerinde-ki sonuçlar› ele al›nacakt›r. Kamusal alanda yaflanan neo-liberal dö-nüflüm 9 Haziran Cumartesi tarihli forum aç›l›fl oturumunun da ko-nusunu oluflturmaktad›r. Öte yandan, sosyal haklar mücadelesininsomut gündemleri de, forumun 9 Haziran Cumartesi ö¤leden sonra-ki bölümünde ayn› anda düzenlenecek olan 13 ayr› atölye çal›flma-s›nda hak ihlallerinden ma¤dur olan halk kesimleri, sendikalar-de-mokratik kitle örgütleri, meslek odalar› emekçiler ve akademisyen-lerin kat›l›m›yla ayr›nt›l› biçimde tart›fl›lacakt›r. E¤itim, sa¤l›k, ener-ji, bar›nma, ulafl›m, su, iletiflim, tar›m ve beslenme, çal›flma, kültür-sanat, sosyal politika, çevre hakk› ve siyasal haklar ve özgürlükleralanlar›nda düzenlenecek olan bu atölye çal›flmalar›nda önümüzde-ki dönemin somut ve ortak mücadele gündem ve hedefleri üzerinde

321

Page 322: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

yo¤unlafl›lmas› hedeflenmektedir. Atölye çal›flmalar›ndan ç›kan so-nuçlar atölye raporlar›yla sonuçland›r›lacak ve atölye moderatörleri-nin çal›flmas›yla kaleme al›nacak ortak vurgular, 10 Haziran Pazargünü yap›lacak olan kapan›fl oturumdaki sunulacak Halk›n Haklar›Bildirgesinde yer alacakt›r.

Enerji alan›, emperyalist egemenlik ve do¤al kaynaklara el koy-ma mücadelelerine sahne olan Ortado¤u ve Kafkaslar co¤rafyas›ndakritik bir siyasal-co¤rafi pozisyona sahip olan ülkemizin gelece¤inibelirlemekte olan en önemli konular›n bafl›nda gelmektedir. Bölge-sel paylafl›m mücadeleleri ile son derece yak›n bir iliflkiye sahip olanneo-liberal enerji politikalar›, enerji alan›nda varolan ba¤›ml›l›¤›nderinleflmesinden nükleer enerji dayatmalar›na; enerji kaynaklar›-n›n, enerji üretimi ve enerji da¤›t›m›n›n piyasalaflt›r›lmas› ve özellefl-tirilmesine; enerji sektörü çal›flanlar›n›n güvencesizlefltirilmesindenhalk›n ulafl›m, ›s›nma ve ayd›nlanma için ödedi¤i bedellerin her ge-çen gün biraz daha yükselmesine dek uzanan y›k›c› bir sonuçlar di-zisini harekete geçirmektedir.

Enerji hakk›, enerji kaynaklar›n›n halklar›n ve çevrenin ç›karla-r›n› gözeten, eflit ve demokratik bir biçimde paylafl›lmas›n›, korun-mas›n› ve iflletilmesini öngören temel bir insan hakk›d›r ve ancak buniteli¤e uygun bir enerji hizmeti ancak kamusal bir hizmet olarak ör-gütlenmesi durumunda mümkündür. Enerji hakk›, halk›n yeralt› veyerüstü kaynaklar› üzerindeki egemenlik hakk›ndan da ayr›lamazbir hak niteli¤ine sahiptir. Enerjiye ulaflma hakk› insan›n yaflama vekamusal refahtan yararlanma hakk›n›n temel bir parças›d›r. Serma-yenin kar h›rs›ndan ve kapitalist tüketim kültüründen kaynaklananküresel çevresel bozulman›n dünyan›n gelece¤ini tehdit etti¤i bir dö-nemde, enerji hakk› ayn› zamanda emperyalizm taraf›ndan dayat›lankirli enerji politikalar› karfl›s›nda sürdürülebilir ve halk›n toplam ka-musal refah›n› yükselten ve bar›fla katk›da bulunan enerji politikala-r›n› belirleme hakk› olarak anlafl›lmal›d›r. Enerji alan›nda yaflanmak-ta olan iflgücünü güvencesizlefltirme, enerji üretimini ve da¤›t›m›n›piyasalaflt›rma ve özellefltirme uygulamalar›, enerji hakk› ihlalininçal›flanlar üzerindeki do¤rudan sonuçlar›ndan baz›lar›n› olufltur-maktad›r.

322

Page 323: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

323

Enerji hakk› atölyesi, özellikle ülkemizde son dönemde enerjialan›nda h›zla devreye sokulmufl olan neo-liberal politikalar›n çeflit-li cephelerini ortaya koyarak; halk›n temiz, ucuz ve sürdürülebilirenerji kaynaklar›na ulaflma ve enerji ba¤›ms›zl›¤› hakk›n›n, halk›ntemel haklar›ndan birisi oldu¤unun alt›n› çizmeyi; bu alanda varo-lan nükleer enerji karfl›t› mücadele, güvencesiz enerji çal›flanlar›n›nörgütlenmesi; enerji tüketicilerinin hak mücadeleleri gibi farkl› mü-cadele odaklar›n›n enerji hakk› sorununa ortak bir noktadan bakma-s›n› sa¤lamay› amaçlamaktad›r. Ülkemizin önümüzdeki dönemdeenerji alan›nda önemli yeni geliflmelere sahne olaca¤›n›n bilinciyleenerji hakk› çerçevesindeki somut mücadele hedeflerinin belirlen-mesi ve enerji hakk›n›n halk›n di¤er temel haklar›yla iliflkisinin orta-ya konulmas› da atölyenin bir baflka amac›n› oluflturmaktad›r.

Enerji hakk› atölyesinde tart›fl›lmas› önerilen bafll›klar flunlard›r:1. Neo-liberal enerji politikalar›, Türkiye ve bölgesel paylafl›ma. Enerji koridoru olarak Türkiye, yeni petrol yasas›, do¤al gaz

anlaflmalar›, Avrupa Enerji Bölgesi, Büyük Ortado¤u Projesi b. Enerji Piyasas› Düzenleme Kurumu, enerjide yeniden yap›-

lanma, enerji ba¤›ms›zl›¤› ve arz güvenli¤ic. Nükleer enerji piyasas› ve Türkiyed. Kapitalist tüketim kültürü- neo-liberal enerji kayna¤› savafl-

lar›2. Enerji ve yer alt› kaynaklar›n›n özellefltirmesi ve halk›n ula-

fl›m, ›s›nma ve ayd›nlanma koflullar› üzerindeki etkileri3. Enerjinin piyasalaflt›r›lmas› ve neo-liberal enerji politikalar›-

n›n çal›flanlar üzerindeki sonuçlar›4. Enerji hakk›: Enerji ba¤›ms›zl›¤›; ucuz, yenilenebilir enerji

kaynaklar› ve enerjiye ulaflma hakk› mücadelesi (Türkiye ve dünya-dan deneyimler)

Bu çabam›zda birlikte yol almak dile¤iyle…

Page 324: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

324

Page 325: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

Halkın Hakları Forumu Enerji Hakkı Atölyesi

Hazırlık Çalışmaları ve Rapor

Yaflad›¤›m›z co¤rafya emperyalistlerin yo¤un müdahalelerinesahne olmaktad›r. Bu müdahalelerin en önemli konusunu da enerjialan› oluflturmaktad›r. Ortado¤u, Kafkaslar ve Orta Asya’da “enerjisavafllar›” olarak adland›r›lan süreç, aç›k iflgallerle veya zorlu diplo-masi, flantaj politikalar›yla h›zla devam etmektedir. Emperyalizminenerji koridoru yap›lmaya çal›fl›lan ülkemizde, bu politikalar› IMF veDünya Bankas› belirlemektedir. Tüprafl, Petrolofisi, Petkim, elektriksantralleri, madenler, elektrik ve gaz da¤›t›m sistemleri h›zla çokuluslu sermayeye sat›lmakta ve gelece¤imiz karart›lmaktad›r. Tah-kim, GATS , MAI gibi emperyalist anlaflmalarla, do¤al kaynaklar›m›zve üretim sahalar›m›z geri dönülmez bir biçimde yabanc›lar›n ve yer-li iflbirlikçilerinin denetimine geçmektedir.

Türkiye’de, 1980’li y›llara kadar tamamen kamu kurulufllar›n›nkontrolü ve tekelinde bulunan enerji sektörü, 80’lerden sonra veözellikle de 90’l› y›llardan itibaren özel sektörün yat›r›mlar›na aç›l-m›flt›r. Bu uygulamalar›n sonucu olarak da baflta ar›za, bak›m-ifllet-me hizmetleri ihmal edilerek sektörde kaos yaflanmas›na, hizmet ka-litesi ve süreklili¤inin yok olmas›na, ar›za ve enerji kesintilerinin art-mas›na, elektri¤in pahal› ve lüks tüketim arac› haline gelmesine ne-den olunmufltur. Ayr›ca enerji sektöründe çal›flanlar›n ifl güvencesiortadan kald›r›lm›fl ve sendikalaflma oran› y›llar itibariyle düflmüfl-tür. ‹fl sa¤l›¤› ve güvenli¤i; ihmal edilen bir olgu haline gelmifltir. Busüreç; çal›flanlar›n ölümüne, geçici ya da sürekli olarak ifl göremezhale gelmelerine neden olmaktad›r.

Enerji Hakk› Atölyesi Halk›n Haklar› Forumu’na giderken özel-lefltirme politikalar› karfl›s›nda; enerji iflçileri ile yoksul halk örgüt-lenmelerinin birlikte mücadele etmesi gerekti¤ini görerek, enerji

325

Page 326: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

özellefltirmelerinin amac› ve stratejilerinin bilgisine hakim olan mü-hendis, uzmanlarla birlikte çal›flm›fl ve bu bileflenleri bir araya getir-meyi hedeflemifltir. Özellefltirme karfl›t› örgütlenmelerin yayg›nlaflt›-r›lmas› gerekti¤i bilincini a盤a ç›karmak; enerji çal›flanlar›n›n iflsiz-li¤e, güvencesizli¤e karfl›; özel/kamu, iflçi/iflsiz, kamu çal›flan›/mü-hendis, kadrolu/tafleron ay›rt etmeden ve bu örgütlülüklerin elek-trik, su, do¤algaz, petrol ve maden iflçilerine tafl›nmas›, birlikte dav-ranabilme kültürünün hayata geçirilmesi, hukuki mücadele yöntem-lerinin yan› s›ra, kamuoyu bilgilendirilmesi, toplu sözleflme hakk› vegrev hakk› kullan›lmas›n›n yayg›nlaflt›r›lmas› için tart›flma bafll›klar›ve mücadele araçlar› gelifltirmek bafll›ca hedefi olmufltur.

Enerji Hakk› Atölyesi 2 Haziran 2007’de bir ön toplant› yapm›flve forumda tart›fl›lmas› gereken bafll›klar› konuflmufl, sorular belirle-yerek çerçeveyi çizmeye çal›flm›flt›r.

*Enerji nedir? Kaynaklar› nelerdir?*Son kullan›c›lar üzerine bir mücadele program› ç›kar›labilir mi?*Genel enerji bilgi içeren bir rapor haz›rlanmal›.*Çevreye duyarl› enerji kullan›m› ele al›nmal›. *Tüketiciye ulafl›rken ucuz, temiz, kolay ulafl›labilir enerji üre-

tilmesi tart›fl›lmal›.*Bir ailenin ihtiyaç duydu¤u olmazsa olmaz enerji miktar›n›n

belirlenmesi ve bunun talep olarak ifade edilmesi.*Enerjinin kayna¤›ndan tüketiciye ulaflana kadar kay›p enerji.*Ucuzluk tart›flmas›?*Ucuz ve 150kw’a kadar ücretsiz enerjinin talep haline getirilmesi*Enerji tamamen ücretsiz mi olmal›?*Petrol*Bir mücadele deneyimi olarak Dikmen’de “H›rs›z var” kampan-

yas› aktar›lmal›.*Sosyo-ekonomik düzeyi farkl› mahallelerden elektrik faturas›

örne¤i getirilerek karfl›laflt›rma yap›labilir.*Adana’da plastik sanayide kaçak elektrik kullanan fabrikaya

ceza kesen kiflinin öldürülmesi olay› ile ilgili olmak üzere bir kifliyeulafl›labilir mi? Bu çerçevede sanayide elektrik ve kaçak elektrik kul-lan›m› üzerinde durulmal›.

*Özellefltirme ve tafleronlaflt›rma nedeniyle enerji sektöründeçal›flanlar›n yaflad›¤› sorunlar ifade edilmeli.

326

Page 327: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

Halkın Hakları Forumu Enerji Hakkı Atölyesi Sonuç Metni

Halkın Enerji Hakkı Var

Enerji kullanımı, hem insan yaşamındaki vazgeçilmezliği ve sanayi-nin temel girdisi olması, hem de kaynaklarının kısıtlılığı nedeniyle ev-rensel bir hak olarak kabul edilmeli ve yaşamsal ihtiyaç olan elektrik,ısınma, ulaşım, iletişim ve bilişim alanlarında ihtiyaç duyulan kamusaldönüşümler gerçekleştirilmelidir. Bu nedenlerle enerjiye ulaşma vekullanma hakkı bir insan hakkıdır.

Ülkemizde iktidarlar varlıklarını uzun yıllardır enerji ve iletişimüzerindeki dolaylı/gizli vergilerle sürdürmektedir. Bu temel ihtiyaçlarüzerine % 300-400 oranında vergiler koyarak, en temel insani ihtiyaç-ları “lüks” tüketim araçlarına dönüştürmüşlerdir.

Örneğin tüketim alanında 4,5 kuruşa mal edilen elektrik enerjisi,yaklaşık 16 kuruşa; 80 kuruşa mal edilen benzin yaklaşık 290 kuruşa sa-tılarak, halk yoksullaştırılmaktadır. Halkın bu hizmetlere ucuz ve kaliteliolarak ulaşımı engellenmektedir. İktidarların izlediği bu politikalar kamu-sal hizmeti ticarileştirerek halkın en temel haklarını gaspetmektedir.

Yaşadığımız coğrafya emperyalistlerin yoğun müdahalelerine sah-ne olmaktadır. Bu müdahalelerin en önemli konusunu da enerji alanıoluşturmaktadır. Ortadoğu, Kafkaslar ve Orta Asya’da “enerji savaşla-rı” olarak adlandırılan süreç, açık işgallerle veya zorlu diplomasi, şantajpolitikalarıyla hızla devam etmektedir.

327

Page 328: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

ABD’nin bölgeye müdahalesinin en önemli ayağını ise Irak-Afga-nistan işgalleri oluşturmaktadır. İşgal sonrası Irak petrollerinin kaderi,bu yıl başında açıklanan petrol yasasında ifade edilmiştir. Buna göre; Ex-xon, BP ve Shell gibi çokuluslu şirketler 30 yıl boyunca petrol çıkarma-satma ve gelirin %75’ini alma hakkına sahip olmuştur. Ortadoğu’da birilk olan bu üretim ortaklığı anlaşması, ekonomisinin %95’i petrole da-yalı olan Irak’taki yeni sömürgeci cendereyi gözler önüne sermektedir.

Rusya,Azerbaycan, Nijerya, Cezayir gibi ülkelerle milyarlarca met-reküp gaz alım anlaşması yapan ve emperyalizmin enerji koridoru ya-pılmaya çalışılan ülkemizde, bu politikaları IMF ve Dünya Bankası belir-lemektedir. Tüpraş, Petrolofisi, Petkim, elektrik santralleri, madenler,elektrik ve gaz dağıtım sistemleri hızla çok uluslu sermayeye satılmak-ta ve geleceğimiz karartılmaktadır.Tahkim, GATS , MAI gibi emperya-list anlaşmalarla, doğal kaynaklarımız ve üretim sahalarımız geri dön-ülmez bir biçimde üzere yabancıların ve yerli işbirlikçilerinin denetimi-ne geçmektedir.

Türkiye’de, 1980’li yıllara kadar tamamen kamu kuruluşlarınınkontrolü ve tekelinde bulunan enerji sektörü, 80’lerden sonra ve özel-likle de 90’lı yıllardan itibaren özel sektörün yatırımlarına açılmıştır. Da-ğıtım alanında 1989 yılında İstanbul Anadolu Yakası’nda elektrik üreti-mi, iletimi ve dağıtımı için özel bir şirket olan Aktaş Elektrik görevlen-dirilmiştir. Bu süreçte Aktaş Elektriğin 2000 yılı itibari ile devlete 120trilyon borcu bulunmakta iken Danıştay tarafından bu görevlendirmekamu yararı olmadığı gerekçesi ile iptal edilmiştir.

1980’lerin ortalarından itibaren devam eden özelleştirme kıskacı-na dahil edilen enerji sektörünün kamusal yönü azaltılarak, ticarileştiril-miştir. Bu uygulamaların sonucu olarak da başta arıza, bakım-işletmehizmetleri ihmal edilerek sektörde kaos yaşanmasına, hizmet kalitesi vesürekliliğinin yok olmasına, arıza ve enerji kesintilerinin artmasına, elek-triğin pahalı ve lüks tüketim aracı haline gelmesine neden olunmuştur.

2007 yılının başında yapılacak olan enerji özelleştirmeleri; hükümettarafından “şirketler zam yapar, halk bizden bilir” gerekçesiyle seçim so-nuna ertelenmiştir. Ancak işbirlikçi tekeller pusuda beklemektedirler.

328

Page 329: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

Özelleştirme politikalarını hayata geçiren hükümetler gerekçelerini“enerjiye ihtiyacımız var” diye açıklarken özel sektöre de gereken ko-laylığın sağlanacağı taahhütlerinde bulunmaktadırlar. Özel sektöre sağ-lanacak kolaylıkların belki de en başında sektörde çalışanların hakları-nın gaspı, işten çıkarmaların ve örgütsüzleştirmelerin daha da artması-nın bulunduğu bilinmektedir.

Sektörde çalışanların iş güvencesi ortadan kaldırılmış ve sendika-laşma oranı yıllar itibariyle düşmüştür.

İş sağlığı ve güvenliği; ihmal edilen bir olgu haline gelmiştir. Bu sü-reç; çalışanların ölümüne, geçici ya da sürekli olarak iş göremez halegelmelerine neden olmaktadır.

Özelleştirme, zam, bölgesel ücret tarifesi gibi uygulamalar yoksulhalkın enerjiye ulaşımını engelleyecektir. Kaynaklarımız tekellere peşkeşçekilirken; bu durumun halka elektriksiz-susuz kalma, ulaşım sıkıntısı, sağ-lık ve çevre sorunları gibi yaşamsal yansımaları olacaktır. İşte bu yüzdenenerji işçileri yoksul halk örgütlenmeleriyle birlikte mücadele etmelidir.

Özelleştirme karşıtı örgütlenmeler yaygınlaştırılmalıdır. Enerji çalı-şanları işsizliğe, güvencesizliğe karşı; özel/kamu, işçi/işsiz, kamu çalışa-nı/mühendis, kadrolu/taşeron ayırt etmeden ve bu örgütlülüğü elek-trik, su, doğalgaz, petrol ve maden işçilerine taşıyarak örgütlenmelidir-ler. Birlikte davranabilme kültürü hayata geçirilmelidir. Hukuki mücade-le yöntemlerinin yanı sıra, kamuoyu bilgilendirilmeli, toplu sözleşmehakkı ve grev hakkı kullanılmalıdır.

TALEPLERİMİZ

• Yoksulluk sınırı altında ücret alanlar ve işsizler ; konutlarda asgariihtiyaç olan elektrik enerjisini 180 kw/h’e kadar bedelsiz olarak kullan-ma hakkına sahip olmalıdır.

• Isınma hakkı en temel insan haklarındandır. Yoksulluk sınırı altın-da ücret alanlar ve işsizlerden; konutlarında tükettikleri doğalgaz içinherhangi bir bedel alınmamalıdır. Merkezi ısınma politikaları hayata ge-çirilmelidir.

329

Page 330: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

• Yoksulluk sınırı altında ücret alanlar ve işsizler ; toplu taşıma araç-larından ücretsiz olarak yararlanmalıdır.

• İletişim ve bilişim hakkı insan hakkıdır. Yoksulluk sınırı altında üc-ret alanlar ve işsizlerin telefon ve internet kullanımı ücretsiz olmalıdır.

• Elektrik enerjisi, petrol, doğalgaz, telefon ve internet gibi temelinsan hakları olan ihtiyaçlar ; kar amacı güdülmeden kamu maliyeti üze-rinden ücretlendirilmelidir. Borç nedeniyle elektrik, doğalgaz, telefonve internet hizmetlerinin kesilmesine son verilmelidir.

• Elektrik, petrol, doğalgaz, telefon ve internet sektöründeki tümözelleştirmeler durdurulmalıdır. Özelleştirilenler yeniden kamulaştırıl-malıdır.

• Bu sektörlerde ihmal edilmiş olan altyapı çalışmaları ve bakım/arıza hizmetleri toplum yararı gözetilerek yeniden yapılandırılmalıdır.

• Sektör çalışanlarının örgütlenme hakları artırılmalı ve ön koşul-suz sendikal örgütlenme teşvik edilmelidir. İş sağlığı ve güvenliği sağlan-malı sağlıklı çalışma ortamları yaratılmalıdır.

• Kirli ve ilkel enerji üretim yöntemleri, bilinçsiz tüketim ve sana-yi atıkları nedeniyle çevre hızla kirlenmiş, yer altı ve yerüstü su kaynak-larımız kullanılamaz hale gelmiş, ekolojik denge bozulmuş durumdadır.Hemen acil önlemler alınarak; bu sürece müdahale edilmelidir.

• Enerji üretiminde çevreci ve temiz teknolojilere yönelinmeli vehızla uygulamaya konulmalıdır. Çevreyi kirleten klasik üretim biçimleriyerine yenilenebilir enerji kaynaklarına (su, güneş, rüzgar, jeotermal vb)yönelinmelidir. Bu konudaki Ar-Ge çalışmaları artırılmalı ve teknolojikonusunda dışa bağımlılık azaltılmalıdır.

• Gerek insan, gerekse çevresel etkileri nedeniyle dünyanın terket-tiği nükleer santral kurma ısrarından derhal vazgeçilmelidir. Her plat-formda nükleer enerji ve nükleer silahlanmaya karşı tavır alınmalıdır.

• Enerji santralı kurulurken tarihi, kültürel ve çevresel doku ko-runmalıdır. Yatağan, Kemerköy, Yeniköy termik santrallarının yer seçi-mindeki hataların bedelini yöre halkı ve çevre zehirlenerek ödemek-tedir. Fırtına Vadisi, Munzur Vadisi, Bergama, Hasankeyf vb. projelerdenvazgeçilmelidir.

330

Page 331: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

331

• Sokak aydınlatmasından vazgeçilmemeli, aksine daha aydınlık so-kaklar ve kentler yaratılmalıdır. Sokak lambalarında az enerji tüketenampuller tercih edilmeli ve sokak aydınlatmasında ışık kontrol tekno-lojilerinden yaralanılmalıdır.

• Tasarruf bilinci yaratılmalı ve bu konuda eğitici broşürler hazır-lanmalıdır.Tasarruf ve verimlilik konularında gerekli hukuksal düzenle-meler yapılmalıdır.

Halkın Hakları Forumu Çalışma Grubu13 Haziran 2007

Page 332: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

332

Page 333: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

Halkın Hakları Forumu Tarım ve Beslenme Hakkı Atölyesi

Çağrı

Halkevleri, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi (SBF)Sosyal Politika Araflt›rma ve Uygulama Merkezi ile birlikte 8-9-10Haziran 2007 tarihlerinde “Halk›n Haklar› Forumu” isimli bir etkin-lik düzenlemektedir. Kamusal alanda gerçeklefltirilen neo-liberal dü-zenlemeler: özellefltirme, piyasalaflt›rma, güvencesizlefltirme politi-kalar›, bu politikalara karfl› geliflen toplumsal dirençler ve sosyalhaklar›n kullan›m› önündeki cinsiyetçilik, ›rkç›l›k, gericilik gibi di-¤er önemli engeller, Halk›n Haklar› Forumu’nun dört temel tart›flmagündeminden birisini oluflturmaktad›r.

Halk›n Haklar› Forumu’nun 8 Haziran Cuma günü yap›lacakKad›n Forumu bölümünde sosyal hak ihlallerinin kad›nlar üzerinde-ki sonuçlar› ele al›nacakt›r. Kamusal alanda yaflanan neo-liberal dö-nüflüm 9 Haziran Cumartesi tarihli Forum aç›l›fl oturumunun da ko-nusunu oluflturmaktad›r. Öte yandan, sosyal haklar mücadelesininsomut gündemleri de, Forumun 9 Haziran Cumartesi ö¤leden son-raki bölümünde ayn› anda düzenlenecek olan 13 ayr› atölye çal›flma-s›nda hak ihlallerinden ma¤dur olan halk kesimleri, sendikalar-de-mokratik kitle örgütleri, emekçiler ve akademisyenlerin kat›l›m›ylaayr›nt›l› biçimde tart›fl›lacakt›r.

Sa¤l›k, e¤itim, enerji, bar›nma, ulafl›m, su, iletiflim, tar›m ve bes-lenme, çal›flma, kültür-sanat, sosyal politika, çevre hakk› ve siyasalhaklar ve özgürlükler alanlar›nda düzenlenecek olan bu atölye çal›fl-malar›nda önümüzdeki dönemin somut ve ortak mücadele gündemve hedefleri üzerinde yo¤unlafl›lmas› hedeflenmektedir. Atölye çal›fl-malar›ndan ç›kan sonuçlar atölye raporlar›yla sonuçland›r›lacak veatölye moderatörlerinin çal›flmas›yla kaleme al›nacak ortak vurgular,10 Haziran Pazar günü yap›lacak olan kapan›fl oturumdaki sunula-

333

Page 334: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

cak Halk›n Haklar› Bildirgesinde yer alacakt›r. Tar›m, g›da egemenli¤i ve beslenme hakk›, neo-liberal politika-

lardan en fazla zarar gören alanlar›n bafl›nda gelmektedir. Tar›msalüretim alan›n çokuluslu flirketlerin denetimi alt›na al›nmas›, bu alan-da gerçeklefltirilen Dünya Bankas›, IMF ve Dünya Ticaret ÖrgütüDüzenlemeleri ve di¤er neo-liberal uygulamalar tüm dünyada küçükköylü tar›m›n›n çöküntüsüne neden olmakta; tar›msal küçük üreti-ciler h›zla mülksüzleflip tasfiye olarak esnek ve güvencesiz çal›flmabiçimlerinin egemen oldu¤u yoksul kentli nüfusa dönüfltürülmekte-dir. Çokuluslu flirketlerin tar›msal üreticileri sözleflmeli iflçilere dö-nüfltüren çeflitli uygulamalar›, giderek daha tehlikeli bir geliflme sey-ri gösteren geneti¤iyle oynanm›fl tohum ba¤›ml›l›¤›, tüm insanl›k ta-rihi boyunca birikmifl olan yerel tar›msal kültürleri, ürün çeflitlili¤i,ülke ekonomileri ve halk›n beslenme hakk› aç›s›ndan büyük bir teh-likeye dönüflmüfl durumdad›r. Ülkemizde de son otuz y›ld›r süreklibir yoksullaflman›n hedefi olan tar›m, özellikle son y›llarda gündemegelen çokuluslu sermaye dayatmalar› nedeniyle birçok tar›msalüründe büyük bir çöküntü ile karfl› karfl›yad›r. Çokuluslu sermaye-nin tekeller ve uluslararas› sermaye kurumlar› arac›l›¤›yla hakim k›l-d›¤› tar›m modeli, küçük köylülerin, mevsimlik iflçilerin ve kentliemekçi yoksul s›n›flar›n tar›msal üretim, g›da egemenli¤i ve beslen-me hakk›n› ihlal etmektedir.

Öte yandan dünya son yirmi y›ll›k dönemde neo-liberal tar›mpolitikalar› ve çokuluslu flirketlerin egemenli¤ine karfl› baflkald›rantar›m emekçilerinin yeni hareketlerine tan›k olmaktad›r. K›r yoksul-lar›n›n ve tar›msal küçük üreticilerin neo-liberalizme, gdo’lara veyoksullaflt›rma-mülksüzlefltirme sald›r›lar›na karfl› birçok ülkede bir-den yükselen yeni hareketleri, neo-liberalizme karfl› mücadelenin enönemli örneklerini oluflturmakta, köylülerin uluslararas› örgütlen-meleri neo-liberalizme karfl› dünya çap›ndaki mücadelenin enönemli damarlar›ndan birisine dönüflmektedir. Ülkemizde de hiçbirsendikal örgütlenme gelene¤ine sahip olmayan küçük köylülerin sondönemde gerçeklefltirdikleri sendikal örgütlenme deneyimleri, budünya çap›ndaki sürecin ve ülkemizdeki neo-liberalizme karfl› mü-cadelenin önemli parçalar›ndan birisi haline dönüflmektedir. Küçükköylülerin ve k›r yoksullar›n›n mücadelesi, kentli yoksul s›n›flar›n

334

Page 335: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

beslenme hakk›n› da güvence alt›na almay› öngören alternatif tar›mmodelleri önerilerine de içermektedir.

Tar›m ve beslenme hakk› atölyesi, Türkiye tar›m›n›n ve küçüküreticilerinin karfl› karfl›ya olduklar› yeni tehlikeleri saptamay›; bugeliflmelerin kentli yoksul s›n›flar üzerindeki olas› etkilerini a盤a ç›-karmay›; tar›msal küçük üreticilerin son dönemdeki sendikal örgüt-lenme giriflimlerinde biriken deneyimleri paylaflmay› ve kent yoksul-lar› ile küçük üreticiler aras›nda kurulabilecek ortak mücadele köp-rülerinin olanaklar›n› ele almay› hedeflemektedir.

Tar›m ve beslenme hakk› atölyesinde bu amaçla önerilen tart›fl-ma bafll›klar› flunlard›r:

1. Neo-liberal politikalar ve Türkiye tar›m›- Tar›msal üretimin politik, sosyolojik ve ekonomik boyutlar›- Neo-liberal tar›m politikalar›n›n k›rdaki etkileri- K›rda çözülen ve yoksullaflan köylülük, kentte güvencesizleflen

iflgücü- Neo-liberal tar›m politikalar›nda kad›n eme¤inin yeri (kad›n›n

tar›msallaflmas›)- IMF, Dünya Bankas›, AB tar›m politikalar› ve göçler- GDO ve beslenme hakk›, neo-liberal tar›m modelinin k›r ve

kent yoksul s›n›flar› üzerindeki genel etkileri- Küçük köylüler ve e¤itim, sa¤l›k, ulafl›m ve di¤er sosyal hak

gasplar›2. Neo-liberal tar›m politikalar›na karfl› direnifl- Neo-liberalizme karfl› yeni köylü hareketleri: dinamikleri, ta-

lepleri ve program vurgular›- Türkiye’de küçük köylülü¤ün sendikal örgütlenme deneyimle-

ri ve di¤er ilerici tar›m örgütlenmeleriyle iliflkileri- Köylü örgütlenmeleri ve sosyal hak mücadeleleri: k›rda e¤itim,

sa¤l›k, ulafl›m hakk› mücadelesi- Köylü sendikalar›-kent örgütlenmeleri: Küçük köylüler, gü-

vencesiz iflçiler, sendikalar, meslek örgütleri: Ortak bir mücadeleninsorunlar›, hedefleri ve biçimleri neler olabilir?

- Neo-liberalizme karfl› köylü hareketlerinin alternatifleri ve sür-dürülebilir köylü tar›mc›l›¤›

Bu çabam›zda birlikte yol almak dile¤iyle…

335

Page 336: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere
Page 337: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

Halkın Hakları Forumu Tarım ve Beslenme Hakkı Atölyesi

Hazırlık Çalışmaları ve Rapor

Tar›m sektörü, kapitalist dünyan›n neo-liberal düzeninde piya-saya aç›lma h›z› “en geri” alan olarak görülmüfl ve bu ba¤lamda Dün-ya Ticaret Örgütü’nün gündemine al›narak piyasa iliflkilerinin tar›malan›nda da tam egemenlik kurmas› için bir planlama yap›lm›flt›r. Buba¤lamda, özellikle “pazara girifl” olarak tan›mlanan DTÖ ilkesi uya-r›nca, tüm ülkelerin gümrük vergilerini h›zla düflürmeleri bir taah-hüt niteli¤ine dönüfltürülmüfl ve çevre ülkeler için 1995 - 2004 ara-l›¤›nda 10 y›ll›k bir indirim dönemi bafllat›lm›flt›r.

IMF ve Dünya Bankas›, çevreye dayatt›klar› “yap›sal uyarlama”politikalar› ile DTÖ’nün “kurallar›n› koydu¤u” oyun alan›n›n içinidoldurmaktad›rlar.

Avrupa Birli¤i süreci de, emperyalizmin tar›m sektörü aç›s›ndanetkin görünümlerini baflta MDAÜ’leri olmak üzere yak›n co¤rafyadasergilemektedir.

Türkiye, 1995 y›l›ndan bu yana DTÖ, 1999 y›l› ile birlikte IMFve AB, 2004 y›l›ndan sonra da etkin olarak AB güdümünde girmiflve içeriden tar›m politikas› belirleme gücünü tümüyle yitirmifltir.

Öte yandan dünya son yirmi y›ll›k dönemde neo-liberal tar›mpolitikalar› ve çokuluslu flirketlerin egemenli¤ine karfl› baflkald›rantar›m emekçilerinin yeni hareketlerine tan›k olmaktad›r. K›r yoksul-lar›n›n ve tar›msal küçük üreticilerin neo-liberalizme, geneti¤ide¤ifltirilmifl organizmalara (GDO) ve yoksullaflt›rma-mülksüzlefltir-me sald›r›lar›na karfl› birçok ülkede birden yükselen yeni hareketle-ri, neo-liberalizme karfl› mücadelenin en önemli örneklerini olufltur-makta, köylülerin uluslararas› örgütlenmeleri neo-liberalizme karfl›dünya çap›ndaki mücadelenin en önemli damarlar›ndan birisine dö-

337

Page 338: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

338

nüflmektedir. Ülkemizde de hiçbir sendikal örgütlenme gelene¤inesahip olmayan küçük köylülerin son dönemde gerçeklefltirdiklerisendikal örgütlenme deneyimleri, bu dünya çap›ndaki sürecin ve ül-kemizdeki neo-liberalizme karfl› mücadelenin önemli parçalar›ndanbirisi haline dönüflmektedir. Küçük köylülerin ve k›r yoksullar›n›nmücadelesi, kentli yoksul s›n›flar›n beslenme hakk›n› da güvence al-t›na almay› öngören alternatif tar›m modelleri önerilerini de içer-mektedir.

Tar›m ve Beslenme Hakk› Atölyesi, Türkiye tar›m›n›n ve küçüküreticilerinin karfl› karfl›ya olduklar› yeni tehlikeleri saptamak; bugeliflmelerin kentli yoksul s›n›flar üzerindeki olas› etkilerini a盤a ç›-karmak; tar›msal küçük üreticilerin son dönemdeki sendikal örgüt-lenme giriflimlerinde biriken deneyimleri paylaflmak ve kent yoksul-lar› ile küçük üreticiler aras›nda kurulabilecek ortak mücadele köp-rülerinin olanaklar›n› yaratmaya çal›flm›flt›r.

Bunun için ‹stanbul’da; Bu¤day Dergisi ve Derne¤i, Do¤ader,Ekoder, Ekoloji Kolektifi, Ekolojik Tar›m Organizasyonu, Toplum-sal Ekoloji Grubu, KEÇ‹ (Kentlilerin Çiftçilerle Dayan›flma Platfor-mu), GDO Karfl›t› Platform gibi tar›m ve beslenme hakk› mücadele-si veren örgütlerle yan yana gelmifl, görüfl al›flveriflinde bulunmufl veatölye çal›flmalar›na katmaya çal›flm›flt›r.

Tar›m ve Beslenme Hakk› Atölyesi, forum öncesi GDO’ya Hay›rPlatformu ile birlikte, bir etkinlik gerçeklefltirmifltir. 5 Haziran 2007Sal› günü, sosyolog James Petras’›n da kat›ld›¤› “Tar›mda Neo-Libe-ral Dönüflüm ve Küçük Köylülü¤ün Tasfiyesi” bafll›kl› bir söylefli dü-zenlenmifltir.

Page 339: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

Halkın Hakları Forumu Tarım ve Beslenme Hakkı Atölyesi

Sonuç Metni

Halkın Tarım, Gıda Egemenliği veBeslenme Hakkı Var

Türkiye’de tarım sektörü, ekonomik ve sosyolojik göstergeler ba-kımından önemli bir sektör konumundadır. GSMH’ya % 11.4 oranındakatkı koyan sektör, istihdamın da % 28.4’ünü oluştumaktadır.

Diğer yandan Türkiye’de 85 bin köy ve köy altı yerleşmede 23milyon köylü yaşamaktadır. Kırsal alanın hemen tek ekonomik faaliye-tinin tarımsal üretim olduğu düşünüldüğünde, kırsal yaşam - kırsal kal-kınma - köylülük sorunları ve siyaset bağlantılarının kavşağında tarımsektörünün yer aldığı değerlendirilebilir.

Tarım sektörü, kapitalist dünyanın neo-liberal düzeninde piyasayaaçılma hızı “en geri” alan olarak görülmüş ve bu bağlamda Dünya Ti-caret Örgütü’nün gündemine alınarak piyasa ilişkilerinin tarım alanın-da da tam egemenlik kurması için bir planlama yapılmıştır. Bu bağlam-da, özellikle “pazara giriş” olarak tanımlanan DTÖ ilkesi uyarınca, tümülkelerin gümrük vergilerini hızla düşürmeleri bir taahhüt niteliğinedönüştürülmüş ve çevre ülkeler için 1995 - 2004 aralığında 10 yıllık birindirim dönemi başlatılmıştır.

Bu durum, merkez kapitalist ülkelerin fazla üretimlerinden kay-

339

Page 340: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

naklanan stoklarının (et buzulları - tahıl dağları - süt gölleri - şarap ır-makları) korunan pazarlara girişini sağlamakta ve böylece çevrenin ta-rımsal üretim kapasitesi kırılmaktadır. Bu yolun sonu, efektif talep yara-tabilen çevre ülkeler için dışalıma bağlı bir tarımsal yapı, yaratamayanen yoksul ülkeler için ise açlık anlamına gelmektedir.

IMF ve Dünya Bankası, çevreye dayattıkları “yapısal uyarlama” po-litikaları ile DTÖ’nün “kurallarını koyduğu” oyun alanının içini doldur-maktadırlar.

Avrupa Birliği süreci de, emperyalizmin tarım sektörü açısındanetkin görünümlerini başta MDAÜ’leri olmak üzere yakın coğrafyadasergilemektedir.

Yukarıda belirtilen DTÖ, DB, IMF ve AB belirlemeleri, çevrenintarım politikası oluşturma erkini kırmakta ve politika transferini bir“hukuki süreç” niteliğine dönüştürerek sıradanlaştırmaktadır.

Türkiye, 1995 yılından bu yana DTÖ, 1999 yılı ile birlikte IMF veAB, 2004 yılından sonra da etkin olarak AB güdümünde girmiş ve içe-riden tarım politikası belirleme gücünü tümüyle yitirmiştir.

Bu durum, doğal olarak, ÇUŞ ve yerli işbirlikçilerinin Türkiye’ninkırsal alanına yönelik sermaye egemenliğini kurma çabalarını hızlandır-mıştır.

Türkiye, “yapısal uyarlama” politikaları altında tarım sektöründekiözelleştirmelerle kamunun müdahale gücünün ortadan kaldırıldığı, ta-rım il - ilçe müdürlüklerinin işlevsizleştirildiği bir süreç yaşamakta, böy-lece “temizlenen” alanda örgütsüz köylü, örgütlü sermaye ile karşı kar-şıya kalmaktadır.

24 Ocak kararları ile Türkiye’nin neoliberal iktisadi zemine otur-ması, 12 Eylül rejiminin bu düzenin yürütülebilmesi için işçi ve köylübaşta olmak üzere tüm emek yapılarını baskılaması, 1980’li yılların so-nundan itibaren başlayan gazino kapitalizminin tüm üretim yapılarınıkırması, tarımın ve köylülüğün tasfiyesi süreçlerinin Türkiye’deki yapıtaşlarıdır.

Bu süreçte hayvancılık çökmüş, EBK - SEK - YEMSAN - TZDKözelleştirmeleri hayvansal üretim yapılarını kırmış, canlı hayvan sayıla-

340

Page 341: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

rında radikal azalmalar meydana gelmiştir. Bunun yanında, tütün veçayda liberalizasyona gidilmiş, üreticiler zor durumda bırakılmıştır.

1999 yılında başlayan 57. Hükümet dönemi, tarım politikalarınıntümüyle IMF ve Dünya Bankası’na teslim edildiği yılların başlangıcıdır.Bu dönemde çıkarılan Tütün - Şeker ve Tarım Satış KooperatiflerininYeniden Yapılandırılması yasaları, ilgili alanlardaki üretimi ve örgütlü ya-pıyı kırmış; özelleştirmelere zemin hazırlamıştır. Bunun yanında, girdi veçıktı desteğine dayalı destekleme modeli tümüyle tasfiye edilmiş, yeri-ne üretimle bağlantısız Doğrudan Gelir Desteği Sistemi kurulmuştur.Bu yapı, köylünün ürettiğine yabancılaşması ve finansman aracılığıylakontrolü zeminini de yaratmıştır.

2002 yılı sonundan başlayan 58 ve 59. Hükümet Dönemi, “tarı-mın ve köylülüğün tasfiyesinde istikrar” yılları olarak tarihe geçmiştir. Budönemde tarımın piyasalaştırılması ve doğal kaynaklarımızın (toprak -su - mera -kıyı gibi) sermayenin sınırsız ve kuralsız kullanımına açılma-sı için birçok yasa çıkarılmıştır. Tohumculuk, Tarım Sigortaları, LisanslıDepoculuk,Toprak ve Tarım Yasaları bunlar arasında öne çıkanlar ola-rak değerlendirilebilir.

Yapılan özelleştirmelerle tarım piyasalarını düzenlemekle görevlitarımsal kamu kuruluşları ve KİT’ler yabancı sermaye ve yerli işbirlikçi-lerine peşkeş çekilirken, yaşanan talan süreci köylünün yoksulluğunuderinleştirmiştir.

İç ticaret hadlerinin tarım aleyhine gelişimi sağlanarak köylü yok-sullaştırılmakta, bu ortamda kırsal alanda tutunamayan köylünün kent-lerin varoşlarına göçü organize edilmektedir. Böylece köylerde kalan-ların piyasa üzerinden kontrolü kolaylaşırken, diğer yandan kentlerinvaroşlarına yerleşen eski köylünün yedek işgücünü katılımı ile sendika-sızlaştırma - taşeronlaştırma zemini güçlendirilmektedir.

Kapitalizmin kendini yeniden üretmesi süreci, üretim araçlarına pi-yasanın el koyması ile pekiştirilmektedir. Tarım arazisinden başlayaraktarımsal sanayi tesislerine dek sermaye, piyasa ilişkileri içinde üretimaraçlarına el koymaktadır. Bu durum, feodalizm - yarı feodalizm - asyatipi üretim tarzı tartışmalarının ötesinde, vahşi kapitalizmin Anadolu

341

Page 342: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

köylerine kuralsız - koşulsuz girişinin de habercisidir.Tarım alanlarının yabancılara satışını izin veren düzenlemeler ya-

nında, yaşam patentlenmeye ve köylünün girdiden çıktıya tüm alanlar-da bağımlılaştırılmasına çalışılmaktadır. Genetiği Değiştirilmiş Organiz-malar, 10 yıla yakın bir süredir Türkiye’ye hiçbir sınırlamaya tabi olma-dan girmekte, işlenme süreçlerine konu olmakta ve bir hak ihlali nite-liğinde 800’ün üzerinde çeşitle tüketici sofrasına ulaşmaktadır.Yağdanhazır çorbaya, bebek mamalarından kolalı içeceklere kadar olan ürünyelpazesinde yer alan genetiği değiştirilmiş hammaddeler, tüketici sağ-lığını tehdit etmektedir.

Bunun yanında 3 bini endemik olmak üzere 13 bin bitki türününyaşadığı ve bu niteliğiyle gen merkezi durumunda bulunan Anadolu bi-yoçeşitliliği, kaçak GDO’lu tohum ekimi nedeniyle çok ciddi bir tehdit-le karşı karşıyadır.

Küçük köylülüğün tasfiyesini “modern - rekabetçi tarım için” koşulolarak gören meşruiyet temeli, bunun yanında işletme ölçeklerinin bü-yütülmesi ve sözleşmeli üreticilik ilişkilerinin yaygınlaştırılmasını da “tar-tışma dışı teknik doğrular” olarak kamuoyuna sunmaya çalışmaktadır.

Büyüyen ölçeğin doğuracağı yeni mülkiyet sorunları gizlenmeyeçalışılırken, hazine arazileri üzerinde kurulacak organize tarım - hay-vancılık bölgelerinde sermayenin yeni iktidar alanları kurgulanmaktadır.

Oysa, başta Avrupa ve ABD’de olmak üzere, merkezi kapitalist ül-kelerde tahrik edilen endüstriyel tarım modeli, toprağı - suyu - emeğibir üretim faktöründen ibaret görmekte ve daha fazla kar hırsı ile çev-reyi hızla kirletirken, tüketicinin sağlıklı ve ucuz gıdaya ulaşma hakkınıda hiçe saymaktadır. Bu bağlamda endüstriyel tarım emeğin düşmanı-dır, kır ve kent yoksullarının düşmanıdır.

Bu çerçevede, kırsal yaşamın mirasçısı olan köylülerin; iyi yaşam,tarımsal kaynaklara erişim, tohum ve tarıma egemen olma, üretimaraçlarına sahip olma, teknolojiyi üretme ve kullanma, ürettiğine ya-bancılaşmayarak üretiminin katma değerine sahip çıkma, tarımsal de-ğerler - biyoçeşitlilik - doğayı ve çevreyi koruyup geliştirme ve örgüt-lenme hakları vardır.

342

Page 343: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

343

Bu hakların yaşama geçirilebilmesi için;1 - Dünya Ticaret Örgütü’nün tarım ve kırsal yaşam üzerinde ge-

nel düzenleyici işlem yapma yetkisi reddedilmelidir.2 - Buna koşut biçimde, IMF ve Dünya Bankası’nın, genelde Türki-

ye’nin, özelde tarım ve kırsal yaşamın üzerinden elini çekmesi sağlan-malıdır. Bu yapı, başta kadın emeği olmak üzere, giderek boyutu artanbir sömürü ilişkisi yaratmaktadır.

3 - Avrupa Birliği Ortak Tarım Politikası şirket tarımını tahrik et-mekte ve yaygınlaştırmaktadır. Çevre üzerinde emperyal sömürü iliş-kisi kurgulayıcı AB tarım müktesebatının reddi sağlanmadan,Türkiye’deemek yapılarına yararlı bir tarım düzeni kurgulanamaz.

4 - Türkiye’nin tarım sektörünü piyasalaştıran neo-liberal yasalaracilen ortadan kaldırılmalı, yaşama emekten yana müdahil olan tarımyasaları yürürlüğe sokulmalıdır.

5 - Tarımsal yükseköğretimin, üretici ile mühendisin bağımsız birtarım modeli altında dayanışma içinde çalışacağı bir zemin yaratmaküzere yeniden yapılandırılması sağlanmalıdır.

6 - Planlamacı, yatırımcı, mühendis ile köylünün omuz omuza ça-lışacağı bir zemin üzerinde, üretimi yeniden organize eden; üreticidentüketiciye doğrudan bir beslenme zinciri kuran, emeğin dayanışmasıy-la yükselecek yeni bir mücadele yapısı,Türkiye tarımı ve kırsalın en acilgereksinimidir.

Bu mücadele hattının tarafları kır emekçileri, kadınlar, erkekler, ço-cuklar, kendini doğanın efendisi olarak değil doğanın bir parçası olarakgören herkes, topraksızlar, gezici ve geçici tarım işçileri, köylüler, kent-liler, tüketicilerdir, yani bizleriz.

Halkın Hakları Forumu Çalışma Grubu13 Haziran 2007

Page 344: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere
Page 345: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

Halkın Hakları Forumu Çevre Hakkı Atölyesi Sonuç Metni

Halkın Çevre Hakkı Var

Çevrenin kirlenmesi ya da bozulması, çevreyi oluşturan öğelerinbu süreç içinde giderek niteliğinin değişmesi, değerini yitirmesi olayıdır.

Özellikle, 20. yüzyılda, hızlı teknolojik gelişme ile birlikte, nüfus ar-tışının, kentleşmenin ve sanayileşmenin doğa üzerindeki baskısı tehlike-li boyutlara ulaşmış, yüzyılın sonuna doğru ise, toplumlar, çevreleri ileolan ilişkilerinden kaynaklanan bir dizi sorunla karşı karşıya bulunduk-larının ayrımına varmaya başlamışlardır.

Çevre sorunları birdenbire ortaya çıkmamış, zaman içinde, deği-şik etkenler nedeni ile bugünkü boyutlarına ulaşmıştır. Üretim ilişkileri,üretim araçlarının biçimi, kullanımı, mülkiyeti, sanayileşme, kentleşme,nüfus, göç, yoksulluk, barınma, açlık çevre sorunlarını oluşturan ya datetikleyen olgulardır.

Doğal varlıkların sınırlı olduğunun anlaşılması, bu noktada doğalvarlıkların ve doğal kaynakların yalnızca zengin ülkelerin tekelinde ol-madığı düşüncesinin gelişmesi bir dizi tartışmaya da yol açmıştır.

Çevre sorunları ile birlikte, çevre duyarlılığının gelişmesi, çevreseldeğerlere hukuksal güvence kazandırma çabalarının gelişmesini dedesteklemiştir. Bu kapsamda, insan hakları yazınında “çevre hakkı” kav-ramı ortaya çıkmış, buradan hareketle hukuk metinlerinde çevreye iliş-kin düzenlemeler yer almaya başlamıştır. Anayasalarda yer alan çevreile ilgili bölümler, çevrenin korunması, iyileştirilmesi ve çevre kirliliğinin

345

Page 346: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

önlenmesine yönelik yasa, yönetmelik gibi düzenlemeler, uluslararasıanlaşmalar, hukuk ortamında yargı kararları sonucunda ortaya çıkan iç-tihatlar, bu alana dair önemli gelişmelerdir.

Küreselleşme ve Çevre Alanına Yansıyanlar Dünyayı kendilerine sınırsız bir pazar haline getirmek isteyen em-

peryalist güçler ; başta Ortadoğu olmak üzere dünyanın değişik coğ-rafyalarında, insanı ve geleceğimizi yok etme çabalarına işgallerle, kitle-sel katliamlarla devam etmektedirler.

Bugün, dünyamız Birleşmiş Milletler İnsani Gelişme Raporu verile-rine göre, sosyal ve ekonomik bölüşüm ilkeleri açısından en kötü dö-nemini yaşamaktadır. Örneğin, gelişmiş ülkeler olarak adlandırılan ülke-lerin içinde birkaç ülke ve bu gelişmiş ülkelerin çok uluslu şirketleri,tüm dünyada elde edilen gelirin %80’ine el koymaktadır.Açlık, barınmave yoksulluk temel sorun alanları olarak ortada durmaktadır.

Açlığın, yoksulluğun ve işsizliğin, bölüşüm ilişkilerindeki eşitsizlik so-nucu ortaya çıktığı ve küreselleşme sürecinin yarattığı tahribat ile dahada derinleştiği bilinmektedir. Küreselleşme akımı, dünyanın tüm insan vedoğal kaynaklarının sermayeye tahsis edilmesini, sınırsız ve kuralsız birkar hedefli ekonomiyi ülkelerin ve dünya halklarının kabul etmesini ön-görmektedir. Küreselleşme, özgürlükten yalnızca “ticaret” özgürlüğünü,çocuk emeğini sömürme özgürlüğünü, sendikasız / örgütsüz işçi çalış-tırma özgürlüğünü anlamaktadır. Küreselleşme, yeni dünya düzeninikurma adına, savaş, yağma ve talan düzenidir. İnsan hakları ve insani de-ğerler kağıt üzerinde kalan sözcüklerden başka bir şey değildir.

Oysa ki, insan hakları ve özgürlükleri, hem bireysel ve siyasal hak-lar demetiyle, hem ekonomik ve sosyal haklar demetiyle ve hem dedayanışma hakları kavramı ile bir bütündür, bu haklar birbiri ile ilişkili-dir ve biri diğerine tercih edilemez.

Uluslararası insan hakları belgelerinde yer alan haklar ve özgürlük-ler, tüm dünya ulusları ve devletler tarafından tanınsa ve uygulansa bu-günkünden çok daha güzel bir dünya olacağı açıktır. Bugün insan hak-ları ve özgürlükler mücadelesi, bir anlamda yaşanabilir bir dünya vemutlu bir gelecek mücadelesidir.

346

Page 347: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

Bugün dünyamızın içinde bulunduğu en büyük çevresel riskler ;• Aşırı tüketim/sürdürülebilirlik• Fosil yakıtlar ve küresel ısınmaya dayalı iklim değişikliği• Nükleer enerji• Yoksulluk• Savaş• Nüfus artışı• Su kıtlığıolarak sıralanmaktadır.

KÜRESEL BULGULAR

1972 Stockholm Çevre Konferansı’nda en büyük çevre sorunuolarak tespit edilen yoksulluk, bu yılda da önemini yitirmemiştir.UNDP tarafından 2006 yılında yayınlanan insani gelişme raporunagöre;

• 385 milyon insan günde 1 dolardan az parayla yaşıyor.• 660 milyon insan 2 dolardan az parayla yaşamı sürdürüyor.• En zengin % 20, dünya gelirlerinin dörtte üçüne sahipken, en

yoksul %20 dünya gelirinin %1,5’una sahip. Dünyanın en zengin 500 ki-şisinin, en yoksul 416 milyon kişisinden daha fazla geliri bulunuyor.

• 1.1 milyar insanın güvenli suya erişimi yok.• 2.6 milyar insanın gelişmiş sağlık koşullarına erişimi yok.• Avrupa’da ortalama su kullanımı 200 - 300 litre/gün ve Ameri-

ka Birleşik Devletleri’nde 575 litre/gün olmasına rağmen kalkınmaktaolan ülkelerde yaşayan halkın beşte biri insan hakkı olarak kabul edi-len en az 20 litre/gün suya ulaşamamaktadır.

• Kalkınmakta olan ülkelerde en zengin halkın %20’si şebeke sis-temi ile ulaşan suyun %85’ini, halkın en yoksul %20’lik kısmı ise sade-ce %25’ini kullanabilmektedir.

• Cakarta, Manila, Lima ve Nairobi’de dar gelirli aileler, su tüke-timleri karşılığında New York, Londra ve Roma’da refah içinde yaşayan

347

Page 348: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

insanlara göre 5-10 kat daha fazla bedel ödemektedir.• Yirminci yüzyıldaki çatışmalarda, daha önceki 4 yüzyıldaki topla-

mın yaklaşık 3 katı kadar insan yaşamını kaybetti.• Doğal kaynaklar, sivillere uygulanan yasa dışı vergiler, haydutluk

ve yağma, düşük gelirli ülkelerde çatışmaları finanse ediyor.Bu küresel paylaşım savaşlarının ortasında yer alan ve açlığın, yok-

sulluğun, işsizliğin ve toplumsal yozlaşmanın can yakıcı bir biçimde ya-şandığı ülkemiz ise; IMF ve Dünya Bankası politikalarından, (GATS)Hizmet Ticareti-Genel Anlaşması gibi uluslararası anlaşmalardan,Avru-pa Birliği uyum sürecinden nasibini almaktadır.

TÜRKİYE’NİN 2007 “ÇEVRESİ”

• 19 milyon insan açlık sınırında yaşıyor.• Her beş kişiden dördü belediye hizmetlerinden yararlanmakta

ve çevre sağlığı açısından belediyelerin vereceği hizmete bağlı bir ya-şam sürmektedir.

• Belediyelerin %69’u kanalizasyon şebekesine sahiptir.• Mevcut 3225 belediyenin 324’ünün atıksuları 195 atıksu arıtma

tesisi ile arıtılmaktadır.• 3225 belediyeden içme ve kullanma suyu arıtma tesisi ile hiz-

met verilen belediye sayısı yalnızca 304.• Katı atık depolama tesisleri sayısı yalnızca 46.• Tehlikeli atıkların sadece yüzde 5’i kuralına uygun yok ediliyor,

%40’ı da yakılıyor.• Tehlikeli atık yakma tesislerinin yapımı için gereken toplam yatı-

rım 2004 fiyatlarıyla 853 milyon avro. Depolama alanları yapımı için ise110 milyon avro gerekiyor. Aktarma istasyonları yapımı için de 74 mil-yon avroluk yatırım öngörülüyor.Toplam 1 milyar avroya ihtiyaç var.

• Türkiye’de yılda ortalama 13500 hektar ormanlık alan yanarakyok oluyor.

• Geçen yıl çıkan yangınların 8’inin nedeni çöplükler.• Amik Gölü, Avlan Gölü, Hotamış, Eşmekaya sazlıkları gibi sulak

348

Page 349: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

alanlar kaybediliyor. Beyşehir Gölü,Tuz Gölü süratle kirlenmekte yüzeyalanları küçülmektedir.

• 135’i uluslararası öneme sahip olan 500 sulak alanımızdanRAMSAR Sözleşmesi listesine dahil edilen 12 alanda ciddi oranlardakuruma ve kirlenme mevcuttur.

• Tüm dünyada koruma altına alınan alanların ülke yüz ölçümleri-ne oranını yüzde 12.8.Türkiye’deyse aynı oran sadece yüzde 3.9.

• Fethiye’ye foseptik, Tuz Gölü’ne kanalizasyon akıyor. Kekova’yıyatlar, Foça’yı balık çiftlikleri yok ediyor.

• Bu yılın ilk ayında kükürt dioksit (SO2) ortalamaları, geçen yılınaynı ayına kıyasla Gaziantep’te yüzde 93, Kırıkkale’de yüzde 47,Tekir-dağ’da yüzde 46, Manisa’da yüzde 44 ve Kocaeli’nde (merkez) yüzde33 oranında arttı.

• Dilovası’nda kanser oranı ülkemizdeki genel ortalamanın nere-deyse üç katına ulaştı.

• Milyonlarca yıl sürecek olan bir kıyı tahribatına ve doğal olarakda çevre katliamına yol açacak Karadeniz Otoyolu tamamlandı.

• Alınan yargı kararlarına rağmen Bergama Ovacık Altın Madenibaşta olmak üzere birçok yerde siyanürle altın madeni işletmeciliği ha-la devam etmektedir.

• Tarihi ve kültürel mirasımız kalkınma uğruna Hasankeyf, Allianoi,Munzur’da yok edilmeye çalışılmaktadır.

Çevre Hakkı İnsan Hakkıdır

Kapitalizmin kar hırsı erozyondan su kirliliğine, radyo aktif atıklar-dan endüstriyel kirlenmeye, küresel ısınmadan tarım topraklarının yokedilmesine kadar yol açtığı tüm sonuçlarla dünyayı yokoluşa sürüklü-yor. Bu vahşi saldırganlık insanla doğa arasındaki ilişkiyi geri dönülmezbiçimde tahrip ediyor, doğal yaşamı ve insanlığı tehdit ediyor. Oysa in-sanlığın tüm haklarının gerçeklik kazanması dünyanın korunmasınabağlıdır. Doğanın ve onun bir parçası olan insanın varlığını sürdürebil-mesinin koşulu olan çevre hakkı kapitalizme karşı mücadelenin en te-

349

Page 350: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

mel alanlarındandır.Çevre duyarlılığının gelişimi ile birlikte, çevresel değerlere hukuk-

sal güvenceler kazandırılması gereği de duyulmaya başlanmıştır. Bu ge-reğin sonucu olarak, insanın doğal ve yapay çevresini oluşturan öğele-ri koruyan, geliştiren ve onların hukuksal durumlarını düzenleyen hu-kuk dalı olarak çevre hukuku ortaya çıkmıştır. Çevre hukukunun gelişi-mi ve çevresel değerlere hukuksal güvenceler kazandırılması yolunda-ki örneklerin yaygınlaşması ile birlikte, yeni tartışma alanları ve kavram-lar gündeme gelmeye başlamıştır.

Çevre konusunun insan hakları felsefesi alanında yer aramaya baş-laması sonucunu doğuran bu gelişmeler ile “Dayanışma Hakları” ya da“Üçüncü Kuşak İnsan Hakları” çerçevesinde değerlendirilen “ÇevreHakkı” gündeme gelmiştir. UNESCO’nun da kabul ettiği bu yaklaşımsonucunda, Çevre Hakkı, üçüncü kuşak haklar kapsamında insan hak-ları alanında yerini almıştır.

1970’li yıllarla birlikte, “çevre hakkı” insan hakları alanında ayrı birhak olarak tanımlanmaya başlamış ve süreç içerisinde uluslararası anlaş-ma ve belgelerde yerini almıştır. Türkiye’de de, ulusal alanda, anayasa vedeğişik yasal düzenlemeler içinde çevre hakkı kavramı yerini almıştır.

Yeni bir insan hakkı olarak son yıllarda uluslararası belge ve ana-yasalara giren ve çevre korumanın en etkin hukuksal aracını oluşturançevre hakkı, çevre hukukunun ulusal düzeyde olduğu kadar, uluslarara-sı düzeyde de ortaya çıkan yetersizliklerinin ve boşluklarının doğrudanbir sonucu gibi görünmektedir.

Uluslararası alanda, çevre hakkının dile getirildiği ilk toplantı Birleş-miş Milletler Çevre ve İnsan Konferansı (Stockholm 1972) olmuştur.Konferansın, çevre sorunlarına yönelik politika arayışlarında bir milatolduğu bilinen bir durumdur. Çevre hakkı açısından önemi ise, “İnsan,onurlu ve iyi bir yaşam sürmeye olanak veren nitelikli bir çevrede, öz-gürlük, eşitlik ve yeterli yaşam koşulları temel hakkına sahiptir.” (m.1)ilkesinin yer aldığı bildirinin kabul edilmesinden ileri gelmektedir. Bukonferansın sonrasında, gerek Birleşmiş Milletler ortamlarında, gerek-se de diğer uluslararası platformlarda (Avrupa Birliği, Avrupa Konseyi

350

Page 351: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

gibi) çevre hakkı kavramının yeniden tanımlandığı ya da politikalarla iç-selleştirildiği gelişmeler yaşanmıştır.

T.C.Anayasası’nın 56. Maddesi’nde tanımlanan,“Sağlıklı Bir Çevre-de Yaşama Hakkı” kavramı, bugün yaşanan olumsuzluklar ve kuralsızlık-lar ortamında yeni tartışmaları gündeme getirmiştir.

Toplum ve ülke yararını göz ardı eden yatırımların, ülke kaynakla-rını talan eden uygulamaların, çevrenin kirletilmesi ve doğanın sömü-rülmesi ortamını hazırlayan enerji santrallerinin, altın madenlerinin,otoyolların “yükselen değer!” olduğu bir ülkede; ÇEVRE HAKKI KAV-RAMI DA ÖZÜNDE BİR DEMOKRASİ SORUNU OLMAKTADIR.

Örneğin; Bergama halkının, Bergama köylülerinin bilim ve hukukalanında kazandıkları zafer sonucunda; siyanürlü altın işletmeciliğine kar-şı verilen mücadele, evrensel ölçülerde bir başarı kazanmıştır. Ancak,mahkeme kararına rağmen önce Normandy ismi ile uluslar arası altıntekelleri sonrasında ise Koza Madencilik adı altında yerli işbirlikçileri “fa-aliyetlerine” devam etmiş, bu durum Çevre Hukuku ve Çevre Hakkıkavramlarının uygulama alanının sorgulanmasına neden olmuştur.

Çamlıhemşin’de santral uğruna doğanın tahribi, Çanakkale Çan’dayaşanan çevresel kabus, Bursa’daki Cargill mevzu mu? Mobil santrallar,Kahramanmaraş’da, Sinop’ta, Uşak Eşme’de, Trakya Ergene’de günde-me gelen enerji santralleri, maden işletmeleri ve çimento fabrikaları,sanayide yer seçiminin yarattığı yıkımlar yanında, gelecek kuşaklarınhaklarını gasp eden uygulamalardır. Bu kapsamda, örneğin, zehirli atıkgemileri, toprağa gömülen variller, ormanların, meraların ve tarım alan-larının yasalar yolu ile yağmalanması gibi vakalar da aslında hak ihlalin-den başka bir şey değildir.

Çevre ve halk sağlığına hiçe sayarak çalıştırılan termik santraller,öte yandan nükleer santral yapımı yönündeki çabalar, bilim, hukuk veetik dışı politik girişimlerdir.

Bu durumda, ya plansızlık ve kuralsızlık ya da bilim ve hukuk gibiiki seçenek ortaya çıkmaktadır.

Bu sorulara verilecek yanıtlar, yaşama ve geleceğe sahip çıkma mü-cadelesi ÇEVRE HAKKI kavramının sokakla buluşmasını sağlayacaktır.

351

Page 352: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

352

Bugün, daha güzel ve yaşanabilir bir dünya için, ekolojik krizin ne-denlerini tartışmak ve köklü çözümler oluşturmak gereği her zaman-kinden daha çok aciliyet kazanıyor.

Bu noktada, “çevremiz” de acil demokrasi bekliyor…

Çevre Hakkı İnsan Hakkıdır !!! Çevremiz de Demokrasi Bekliyor...

Halkın Hakları Forumu Çevre Atölyesi Çalışmalarına ve ÇevreHakkı Sonuç Bildirgesi’nin hazırlıklarına TMMOB Çevre MühendisleriOdası katkı sunmuştur.

Çevre Mühendisleri Odası’nın “ Çevre’nin 2007 Seçimi” isimliçevre durum raporu metin hazırlıkları sırasında temel alınmıştır.

Ayrıca, 8-9 Haziran 2007 tarihlerinde Ankara’da düzenlenenTMMOB Çevre Sempozyumu’nun sonuçları da çalışmamıza katkı sağ-lamıştır.

Page 353: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

Halkın Hakları Forumu Siyasal Haklar ve Özgürlükler Atölyesi

Çağrı

Halkevleri 8-9-10 Haziran 2007 tarihlerinde Ankara Üniversite-si Siyasal Bilgiler Fakültesi (SBF) Sosyal Politika Araflt›rma ve Uygu-lama Merkezi ile birlikte, A.Ü. Cebeci Kampusu SBF amfi ve derslik-lerinde “Halk›n Haklar› Forumu” isimli bir etkinlik düzenlemekte-dir. Kamusal alanda gerçeklefltirilen neo-liberal düzenlemeler; özel-lefltirme, piyasalaflt›rma, güvencesizlefltirme politikalar›, bu politika-lara karfl› geliflen toplumsal dirençler ve sosyal haklar›n kullan›m›önündeki cinsiyetçilik, ›rkç›l›k, gericilik gibi di¤er önemli engeller,Halk›n Haklar› Forumu’nun dört temel tart›flma gündeminden biri-sini oluflturmaktad›r.

Halk›n Haklar› Forumu’nun 8 Haziran Cuma günü Dikmen Ha-c›bektafl Vakf› salonlar›nda yap›lacak Kad›n Forumu bölümündesosyal hak ihlallerinin kad›nlar üzerindeki sonuçlar› ele al›nacakt›r.Kamusal alanda yaflanan neo-liberal dönüflüm 9 Haziran Cumartesigünü SBF’de bafllayacak forumun aç›l›fl oturumunun konusunuoluflturmaktad›r. Öte yandan, sosyal haklar mücadelesinin somutgündemleri de, forumun 9 Haziran Cumartesi ö¤leden sonraki bölü-münde ayn› anda düzenlenecek olan 13 ayr› atölye çal›flmas›nda hakihlallerinden ma¤dur olan halk kesimleri, demokratik kitle örgütle-ri, sendikalar, meslek odalar› temsilcileri, emekçiler ve akademisyen-lerin kat›l›m›yla ayr›nt›l› biçimde tart›fl›lacakt›r. E¤itim, sa¤l›k, ener-ji, bar›nma, ulafl›m, su, iletiflim, tar›m ve beslenme, çal›flma, kültür-sanat, sosyal politika, çevre hakk› ile siyasal haklar ve özgürlükleralanlar›nda düzenlenecek olan bu atölye çal›flmalar›nda önümüzde-ki dönemin somut ve ortak mücadele gündem ve hedefleri üzerinde

353

Page 354: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

yo¤unlafl›lmas› hedeflenmektedir. Atölye çal›flmalar›ndan ç›kan so-nuçlar atölye raporlar›yla sonuçland›r›lacak ve atölye moderatörleri-nin çal›flmas›yla kaleme al›nacak ortak vurgular, 10 Haziran Pazargünü yap›lacak olan kapan›fl oturumunda sunulacak “Halk›n Hakla-r› Bildirgesi”nde yer alacakt›r.

Bu atölyelerden biri olan “Siyasal Haklar ve Özgürlükler” atölye-sinde; insan haklar› düflünü içerisinde, insan haklar›n›n tarihsel ge-liflim sürecini temel alan bildik formülasyonda “birinci kuflak” olaraktan›mlanan ve ilk ifadesini gerek siyasal, gerekse normatif düzlemdeas›l olarak 1789 Frans›z Devrimi (ve devam›nda di¤er burjuva dev-rimleri) ile bulan hak ve özgürlükleri ele alaca¤›z. Bu kapsamda; ya-flam hakk›, kifli özgürlü¤ü ve güvenli¤i hakk›, iflkence yasa¤›, düflün-ce ve ifade özgürlü¤ü, adil yarg›lanma hakk› gibi, kimi çevreler tara-f›ndan “bireye özgü/bireysel” hak ve özgürlükler olarak da kavram-laflt›r›lan bafll›klar›; ayn› zamanda “eflitlik”, “özgürlük” ve “adalet”idealini konu edinece¤iz.

‹nsan haklar›na ve yukar›da an›lan hak ve özgürlük kategorile-rine dair kuramsal bir tart›flmadan çok, bu hak ve özgürlüklerin ül-kemizde ne ölçüde yaflama geçti¤i, halk›n bu hak ve özgürlüklere neölçüde sahip oldu¤u, flüphesiz as›l tart›flma gündemimizi olufltura-cak. Tabi bu tart›flma bafll›¤›na dair söyleyeceklerimizi flimdiden ön-görmek mümkün. Ancak ülkemizin zay›flarla dolu insan haklar› kar-nesini bir kez daha ortaya dökmekle yetinmeyip, bu alandaki gidifla-t›n yönüne ve nedenlerine dair de tespit ve veriler ortaya koymay›hedefleyece¤iz. Hak ve özgürlüklerimiz aç›s›ndan dünü, bugünü veas›l yar›n bizi neyin bekledi¤ini konuflaca¤›z.

Bu tart›flmalarda, yan›tlamaya çabalayaca¤›m›z önemli bir soruda; kimi çevreler taraf›ndan, yukar›da an›lan birinci kuflak hak ve öz-gürlüklerin varl›¤›n›n ve gelifliminin bafll›ca do¤al zemini olarak su-nulan neo-liberalizmin, gerçekte insan haklar› düflüncesi ve özeldebu kategorideki hak ve özgürlüklerle ne kadar uyum içinde oldu¤u-dur. Neo-liberal düflünce ve eylem, dünyay› ve ülkemizi biçimlendi-rirken, insan haklar› düflününü önemli bir argüman olarak hep eleald›. ‹flçi s›n›f›n›n tarih sahnesine ç›kard›¤› ve insan haklar› belgele-rine yazd›rd›¤› “ikinci kuflak” hak ve özgürlükler ile, an›lan neo-libe-ral politikalar›n kan uyuflmazl›¤›, ideolojik ve tarihsel bir gerçek ola-

354

Page 355: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

rak öteden beri kabul görmekteydi. Peki burjuvazi, öteden beri ken-di mülkiyetinde gördü¤ü birinci kuflak hak ve özgürlükler zeminin-de, iddia ve vaad etti¤i gibi gerçekten bir “insan haklar› ça¤›” m› bafl-latt›? Her geçen gün daha da yoksul, yoksun ve güvencesiz k›l›nd›-¤›m›z yeni düzende, efendilerimizin dillerinden düflürmedi¤i hak veözgürlükler, gerçekten halk›n hak ve özgürlükleri mi, yoksa serma-yenin mi veya seçkin bir az›nl›¤›n m›?

Her koflulda, genel olarak insan haklar›na ve an›lan birinci ku-flak hak ve özgürlüklere, sayfalar dolusu yaz›lm›fl kitaplar›n ya dayald›zl› salonlarda coflkuyla kabul edilmifl bildirgelerin içinden de¤il,halk›n ve yaflam›n penceresinden bakaca¤›z, yani somutta “halk›nhaklar›”n› konuflaca¤›z. Keyfi gözalt› ve tutuklamalar›, cezaevlerindesüre gelen hak ihlallerini, düflünceye konulan yasaklar› ve “art›k bit-ti” denilen iflkenceyi anlataca¤›z. Geçti¤imiz haftalarda kamuoyugündemine gelen kollu¤a yetki art›r›m›na yönelik yasal düzenlemehaz›rl›klar› da bu kapsamda flüphesiz ele al›nmal›.

Sonuç olarak; ‹nsan Haklar› Evrensel Bildirgesi’nin 59. Avrupa‹nsan Haklar› Sözleflmesi’nin 54. y›l›nda; bize vaad edilen cenneti veyaflad›¤›m›z cehennemi, aslolan›n onu de¤ifltirmek oldu¤u bilinciy-le, hep birlikte masaya yat›raca¤›z.

Yukar›da yer alan bu de¤inmeler paralelinde, atölyemizin bafll›-ca tart›flma çerçevesini (gündemlerini) afla¤›daki biçimde s›ralayabi-liriz;

1) Atölyede ele al›nacak hak ve özgürlüklerin tart›flma kapsam›-n›n belirlenmesi

2) Dünyada ve Türkiye’de insan haklar›n›n güncel somut duru-mu

3) ‹nsan haklar› alan›nda yaflanan mevcut sorunlar›n, toplumsalgerilimlerin ve güncel hak ihlallerinin nedenleri neo-liberal politika-lar, yoksulluk ve güvencesizlik ile hak ihlallerinin iliflkisi

4) Hak ihlallerine karfl› mücadele yöntemleri ve güvence meka-nizmalar›

Atölyemiz, forum program› kapsam›nda 9 Haziran 2007/Pazargünü saat 14.00-18.00 aras› SBF’de kendine ayr›lan derslikte çal›fl-malar›n› gerçeklefltirecektir.

Bu çabam›zda birlikte yol almak dile¤iyle…

355

Page 356: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere
Page 357: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

Halkın Hakları Forumu Siyasal Haklar ve Özgürlükler Atölyesi

Sonuç Metni

Halkın Siyasal Hakları ve Özgürlükleri Var

Halkın Hakları Forumu Siyasal Haklar ve Özgürlükler Atölyesi’ndeyapılan sunuş ve tartışmalarda, aşağıdaki yaklaşımlar öne çıktı:

1-) Atölyemizde, insan haklarına veya özelde siyasal hak ve özgür-lüklere dair, gerek zaman kısıtlığı gerekse ön hazırlık eksikliği nedeniy-le, yeterli bir kuramsal tartışma yapılamamış olsa da; şu görüşlerin ifa-desinde, -öncelikle mevcut ön kabuller de dikkate alınarak- fayda gör-mekteyiz.

İnsan hakları sorunu, asıl olarak ezilenlerin, bir başka ifade ile hakve özgürlükleri sürekli tehdit altında olan ve ihlal edilenlerin sorunu-dur. Doğal olarak onların gündelik yaşamının temel ve yakıcı bir gün-demidir. İnsan haklarının, özelde siyasal hak ve özgürlüklerin; devlet vedevlet aygıtını kendi egemenlik ve sömürü çıkarları için kullanan ege-men sınıflar ile, ezilenler arasındaki bir gerilimin/çatışmanın içinde şe-killendiği ve kuramsal veya normatif düzlemde bir dönüşüme uğradı-ğı, dikkate alınmalıdır.

2-)Yaşadığımız dünyada ve ülkemizde, insan hakları başlığı altındayer alan bütün gelişmeler ; gerek mevcut yasa ve mekanizmalar düzle-minde, gerekse uygulamada, açıkça halkın aleyhine hızlı bir geriye gidi-şi ortaya koymaktadır. Kolaylıkla söylenebilir ki; eğitimden sağlığa, barın-madan ulaşıma değin halkın en temel toplumsal gereksinimlerinin yok

357

Page 358: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

sayıldığı bu düzende, sırf insan olmak nedeniyle sahip olduğumuz ilanedilen, her mekan ve zamanda bireye özgülenen ilk kuşak haklarımız-dan, özelde siyasal hak ve özgürlüklerimizden de her geçen gün dahada yoksun kılınmaktayız.

3-) Siyasal haklar kapsamında, mevcut temsili demokrasinin yapı-sal veya işleyişe dair bilinen doğası gereği, halkın gerçek ve yeterli an-lamda siyasete katılma, söz ve karar sahibi olma olanakları son derecesınırlıdır. Başlı başına bir insan hakları sorunu olmanın yanında, aynı za-manda bütün olarak hak ve özgürlüklerimizin ihlal ve tehdit edilmepotansiyelini de arttıran bu olumsuz tablo karşısında, “doğrudan de-mokrasi” veya bu anlayışa yakın adımların atılması önemli bir gereksi-nim, aynı zamanda temel bir mücadele gündemidir.

4-) Örgütlenme hakkımız; dernekleşme, sendikalaşma veya siyasipartiler düzleminde, ciddi engellerle karşılaşmakla birlikte, bütün ola-rak hak ve özgürlükler savunusunda temel bir öneme sahiptir. Hak veözgürlükleri yok sayılanların, “hak verilmez alınır” ilkesine sıkı sıkıya sa-rılan örgütlü bir mücadele pratiğini yaşama geçirmesi gereklidir.

5-) İnsan hakları sorununu, ilk elden görünür olan nedenleri ilebirlikte tarif ederken, bugün de güncel bir tehdit konumu kazanmışolan “askeri darbe” olgusu, mutlaka dikkate alınmalıdır. Ülkemiz tarihin-de de, özellikle 12 Eylül darbesi ile apaçık görüldüğü üzere, gerek dar-benin ilk zamanda halka yönelen pervasız şiddeti, gerekse bu şiddetisürekli ve kurumsal kıran “darbe düzeni”, siyasal hak ve özgürlükleri-mize varlık olanağı tanımayan önemli bir olgudur.

6-) Siyasal hak ve özgürlüklerimizi korumak ve geliştirmek adınabize sunulan bildik mekanizmalar, başta yasal ve yargısal güvenceler,gerçekte her geçen gün daha da işlevsiz kalmaktadır. Bu alanda, her bi-ri geçmiş toplumsal mücadelelerin getirisi olan kimi kazanımlar yadsın-maksızın, bu mekanizmaların etkin biçimde kullanımından vazgeçme-mek önemliyse de, özellikle polisin yetki alanına dair son yasal düzen-lemelerle de görüldüğü üzere, bu alandaki gidişin yönü, kötümser biryaklaşımı desteklemektedir.

Atölyemize katılan birçok arkadaşımız, çeşitli toplum kesimlerin-

358

Page 359: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

359

den sözcüler, kendi özgün insan hakları öykülerini de paylaştılar. Bunla-ra sonuç metnimizde uzun ve ayrıntılı olarak yer vermeyi tercih etme-sek de, özellikle üniversite gençliğinin insan hakları alanında çok yönlübir mağduriyet yaşadığının altını çizmek isteriz.

Bu ürün ve tespitler ışığında,“Halkın Hakları Var” başlıklı bir sonuçbildirgesine katkı olarak aşağıdaki somut ifadeler önerilmiştir.

TALEPLERİMİZ

“Halkın; birileri bağışladığı veya ahlaki gördüğü için değil; halk, bun-ları talep ettiği için daha insanca ve güvenli bir yaşamı vazgeçilmezi ola-rak gördüğü için; kişisel ve siyasal hak ve özgürlükleri vardır. Bunları, yal-dızlı salonlarda bizim adımıza ilan edip, bildirgelere yazanlar ; bugünsözlerini unutmuş ve hatta inkara yönelmiş olsalar da; kişisel ve siyasalhak ve özgürlüklerimize sahip çıkacak; dünyanın efendilerinin iki yüzlü-lüğünü apaçık ortaya dökerken, hak ve özgürlüklerimizi vermezlersede, biz mutlaka alacağız”.

Forum katılımcılarının bilgi ve takdirine, saygı ile sunarız.

Page 360: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere
Page 361: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

Halkın Hakları Forumu İletişim Hakkı Atölyesi

Çağrı

‹stanbul’daki tüm düzenleyicilere ve kat›l›mc›lara büyük umutveren ve kentteki çeflitli medya ortamlar›n›, gruplar›n›, dokular›ndabir etkileflime neden olan ön forumun ard›ndan Türkiye’nin farkl›kentlerindeki iletiflim fakültelerinin ö¤retim üyelerine ve gazetecile-re ça¤r› metni gönderildi.

Gönderilen ça¤r› metninde flu ifadelere yer verildi:“Halkevleri, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi (SBF)

Sosyal Politika Araflt›rma ve Uygulama Merkezi ile birlikte 8-9-10Haziran 2007 tarihlerinde “Halk›n Haklar› Forumu” isimli bir etkin-lik düzenlemektedir. Kamusal alanda gerçeklefltirilen neo-liberal dü-zenlemeler: özellefltirme, piyasalaflt›rma, güvencesizlefltirme politi-kalar›, bu politikalara karfl› geliflen toplumsal dirençler ve sosyalhaklar›n kullan›m› önündeki cinsiyetçilik, ›rkç›l›k, gericilik gibi di-¤er önemli engeller, Halk›n Haklar› Forumu’nun dört temel tart›flmagündeminden birisini oluflturmaktad›r.

Halk›n Haklar› Forumu’nun 8 Haziran Cuma günü yap›lacakKad›n Forumu bölümünde sosyal hak ihlallerinin kad›nlar üzerinde-ki sonuçlar› ele al›nacakt›r. Kamusal alanda yaflanan neo-liberal dö-nüflüm 9 Haziran Cumartesi tarihli forum aç›l›fl oturumunun da ko-nusunu oluflturmaktad›r. Öte yandan, sosyal haklar mücadelesininsomut gündemleri de, forumun 9 Haziran Cumartesi ö¤leden sonra-ki bölümünde ayn› anda düzenlenecek olan 13 ayr› atölye çal›flma-s›nda hak ihlallerinden ma¤dur olan halk kesimleri, sendikalar-de-mokratik kitle örgütleri, emekçiler ve akademisyenlerin kat›l›m›ylaayr›nt›l› biçimde tart›fl›lacakt›r.

361

Page 362: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

Sa¤l›k, e¤itim, enerji, bar›nma, ulafl›m, su, iletiflim, tar›m ve bes-lenme, çal›flma, kültür-sanat, sosyal politika, çevre hakk› ve siyasalhaklar ve özgürlükler alanlar›nda düzenlenecek olan bu atölye çal›fl-malar›nda önümüzdeki dönemin somut ve ortak mücadele gündemve hedefleri üzerinde yo¤unlafl›lmas› hedeflenmektedir. Atölye çal›fl-malar›ndan ç›kan sonuçlar atölye raporlar›yla sonuçland›r›lacak veatölye moderatörlerinin çal›flmas›yla kaleme al›nacak ortak vurgular,10 Haziran Pazar günü yap›lacak olan kapan›fl oturumdaki sunula-cak Halk›n Haklar› Bildirgesinde yer alacakt›r.

Sanayi ça¤›n›n sona erdi¤i ve enformasyon ça¤›na girildi¤ininiddia edildi¤i günümüzde, “Enformasyon ve bilginin sahipleri kim-lerdir?”, “Enformasyon ve bilgi üretim süreçlerini kimler denetim al-t›nda tutmaktad›r?”, “Üretilen enformasyon ve bilgi kimlerin yarar›-na dolafl›ma girmektedir?”, “‹letiflim sürecinin kurallar› kimler tara-f›ndan koyulmaktad›r?”, “Üretilen bilgi ve enformasyonu kimler,hangi amaçlarla kullanabilmektedir?” sorular›n›n yan›tlanmas› ge-rekmektedir.

“Halk›n ‹letiflim Hakk› Atölyesi”, Birleflmifl Milletler sözleflmele-ri, ‹nsan Haklar› Evrensel Beyannamesi, Dünya Bilgi Toplumu Zirve-si haz›rl›k toplant›lar› esnas›nda haz›rlanan ‹letiflim Haklar› Bildirisigibi bir dizi uluslararas› belgede oluflturulmaya çal›fl›lan “‹letiflimHaklar›” kavram›n› ve tan›mlanan haklar› temel alarak, önceliklekavram›n tutarl› bir biçimde tan›mlanmas› ve tan›t›lmas›n›, halk›nda haklar› konusunda bilgilendirilmesi ve bu haklar›na sahip ç›ka-rak, özgür, adil, bar›flç›l ve onurlu bir yaflam sürdürebilmek ad›nagelifltirmesi için temel araçlar›n› oluflturmay› hedeflemektedir. Buhedef do¤rultusunda, medya ve iletiflim ortam›n›n elefltirel bir de¤er-lendirmesi; iletiflim hakk› kavram›n›n ve bu haklar›n temel örgütsel-toplumsal güvencelerinin tart›fl›lmas› ve haklar› kullanabilmeye yö-nelik somut ç›k›fl yollar›n›n alt›n›n çizilmesi, atölyedeki temel etkin-lik olacakt›r; tart›flmalar “halk›n haber alma hakk› ve medya-iletiflimortam›n›n demokratiklefltirilmesi” üzerinde yo¤unlaflacakt›r. Atölye-de ayr›ca, kiflilerin ya da topluluklar›n kendi iletiflim haklar›n› nas›lkoruyacaklar› ve gelifltireceklerini içeren bir “iletiflim haklar› rehbe-ri” haz›rlanmas› da hedeflenmektedir.

Herkesin enformasyon toplumunun özünde iletiflimin oldu¤u-

362

Page 363: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

nu dile getirdi¤i bugün, halk›n iletiflim haklar›n›n güvence alt›naal›nmas›n›n, tüm ülkelerin gündeminde en üst s›ralara oturmas› ge-rekmektedir. Oysa ne bizim ülkemizde, ne de baflka ülkelerde du-rum böyle de¤ildir. ‹letiflim haklar› kavram›n›n Birleflmifl MilletlerÖrgütünün ilk toplant›lar›nda, insan haklar› kavram› dolay›m› ile ta-n›mlanan ilk biçimleri bile hala halklar aç›s›ndan eriflilmez durum-dad›r. “Enformasyon toplumu” söylemi dolay›m› ile geniflleyen biçi-mi ise flimdilik bir hayalin ötesine geçememektedir. Oysa günümüz-de geniflleyen iletiflim seçenekleri ve iletiflimin giderek artan biçimdetoplumlar›n siyasi, ekonomik, kültürel, toplumsal yaflamlar› aç›s›n-dan merkezi konuma gelmesine karfl›t olarak yine ayn› geliflmelerintetikledi¤i, daha öncekilerle karfl›laflt›r›lamayacak denli büyük teh-ditler de söz konusudur.

Medya alan›n›n h›zla yo¤unlaflmas› ve tüm iletiflim araçlar›n›nhem küresel hem de ulusal düzeyde birkaç holdingin elinde toplan-mas›; artan elektronik gözetim; kamusal bilginin giderek daha fazlaözel mülkiyetin ve ticaretin konusu haline gelmesi; kamusal iletiflimortamlar›n›n h›zla özellefltirilmesi ve piyasa kurallar›na tabi hale gel-mesi; iletiflim olanaklar›na eriflim aç›s›ndan oluflan ve say›sal bölün-me olarak tan›mlanan eflitsizlikler bu tehditlerden baz›lar›d›r. Yinebu tehditlerin belirledi¤i kad›nlar›n, az›nl›klar›n, toplumsal belirle-nimlere uymayanlar›n, yoksullar›n, k›sacas› egemenleri rahats›z edentüm toplumsal gruplar›n yo¤unlaflm›fl ve birkaç holdingin elindetoplanm›fl medya ortam›nda görünmez k›l›nmas› ya da sadece olum-suz yanlar›yla görünür hale gelmesi de sorununun bir di¤er boyutu-nu oluflturmaktad›r. Güvenlik kavram›, hem küresel hem de ulusaldüzeyde iletiflim hakk›n›n ihlal edilmesinin temel gerekçesini olufl-turmakta ve bu ihlaller ayn› zamanda da medya emekçilerini hedefalmaktad›r. Medya patronlar›n›n savundu¤u “bas›n özgürlü¤ü” kav-ram›n›n ötesine geçen bir hak ve özgürlükler tan›m›n›n medyaemekçilerinin haklar›n› merkeze alan bir biçimde yap›lmas› ve med-ya emekçilerinin bu hak ve özgürlüklerini savunabilece¤i, koruyabi-lece¤i örgütlenmelere ve düzenlemelere sahip olabilmesi de halk›niletiflim hakk› aç›s›ndan büyük önem tafl›maktad›r. Halk›n medyadenetiminin sa¤lanmas›na yönelik somut öneriler ve küresel, ulusal,yerel ve taban örgütlenmeleri düzleminde oluflan alternatif medya

363

Page 364: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

364

deneyimleri, ‹letiflim Hakk› atölyesindeki tart›flmalar›n bir baflkaönemli boyutunu oluflturmaktad›r.

‹letiflim Hakk› Atölyesi’nde izlenmesini önerdi¤imiz tart›flmaçerçevesi afla¤›dad›r:

Halkın İletişim Hakkı ve Medya Ortamının Demokratikleştirilmesi

1- Medya ve iletiflim ortam›n›n elefltirisi (Bilgi ve haber edinmehakk›, ifade özgürlü¤ü, iletiflim altyap›lar›na fiziksel eriflim)

Medyan›n ticarileflmesi, medya ve bütün olarak iletiflim alan›n-da yaflanan yo¤unlaflma, iletiflim süreçlerindeki s›n›fsal, etnik ya dacinsiyete dayal› eflitsiz iktidar iliflkileri, iletiflim alan›nda yaflananözellefltirme ve serbestlefltirmeler, “devletin güvenli¤i” ve “milletinbölünmez bütünlü¤ü” dolay›mlar› ile gündeme gelen sansür ve ce-zalar; fikri mülkiyet hakk›, copyright gibi kavramlarla, kamusal bil-ginin özel mülkiyetin konusu haline getirilmesi; ifade özgürlü¤ü,bas›n özgürlü¤ü, kiflisel özgürlükler gibi kavramlar›n s›n›rlar›n›nbelirsizli¤i nedeniyle ›rkç›, floven, cinsiyetçi ya da kiflisel olan›n ba-s›n, medya ve özellikle yeni iletiflim ortamlar›nda ifade edilebilir ha-le gelmesi.

2- Halk›n ileflitim hakk›n›n sa¤lanmas› yolunda çözümler ve ç›-k›fl yollar›

a- ‹letiflim hakk›n›n güvencesi olarak medya çal›flanlar›n›n sen-dikal örgütlenmesi

b- ‹letiflim hakk›n›n güvencesi olarak medya üzerinde halk de-netiminin sa¤lanmas›

c- ‹letiflim hakk›n›n temel altyap›s›: Küresel, ulusal ve taban ör-gütlenmesi düzlemlerinde alternatif medya deneyimleri ve hedefler

HALKIN HAKLARI FORUMUHALKIN ‹LET‹fi‹M HAKKI ATÖLYES‹ ÇALIfiMA GRUBU

Page 365: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

Halkın Hakları Forumu İletişim Hakkı Atölyesi

Hazırlık Çalışmaları

HABERDAR OLMAK HAKKIMIZ!

Halk›n Haklar› Forumu, sermaye ve AKP kuflatmas› alt›ndakimedya ortam›n› toplumsal muhalefet aç›s›ndan ilk kez konununtüm taraflar›yla analiz etmek ve çözüm önerileri getirmek için büyükbir f›rsat sundu. Forumda medya çal›flanlar›, iletiflim fakültelerindenakademisyen ve ö¤renciler ile medya okurlar›, izleyicileri ayn› çat› al-t›nda biraraya gelerek konuyla ilgili tart›flmalar yürütüp halk›n bilgi-ye erifliminin ve egemenler taraf›ndan ideolojik-politik manipülasyo-nunun engellenmesi için yarat›c› çözüm yollar›n› ortak ak›lla ortayaç›kard›.

Medya kurumlar›n›n önemli bölümünün merkezlerinin ‹stan-bul’da bulunmas› ve Ankara’da foruma çal›flma düzeni nedeniyle(Gazeteciler haftasonlar› da çal›fl›yor) ‹stanbul’da bir ön forum yap›l-mas› kararlaflt›r›ld›. Bir ça¤r› metni yay›mlanarak ‹letiflim Fakülte-si’nden akademisyenlere, medya emekçilerine ulaflt›r›ld›.

İSTANBUL ÖN FORUMU

Gönderilen metinde flu ifadelere yer verildi: “Halkevleri siyasi gündemin makro politik aktörler taraf›ndan

flekillendi¤i ve politikan›n art›k halk›n gerçek gündemine yabanc›la-fl›p ‘yüksek yerlerden yap›ld›¤›’ bir dönemde halk›n somut sorunla-r›n›, gerçek gündemini ortaya ç›karmak için 8-9-10 Haziran 2007tarihleri aras›nda Ankara’da Halk›n Haklar› Forumu’nu düzenliyor.

365

Page 366: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi dersliklerinde düzenle-necek forumda ana oturumlar›n d›fl›nda E¤itim Hakk›’ndan Tar›mve Beslenme Hakk›’na, Engelli Hakk›’ndan Çocuk Hakk›’na 13 ayr›bafll›kta atölyeler düzenlenecek.

Türkiye’deki sorunlar›n bafll›ca ma¤dur halk kesimleri ile siya-set ve bilim çevrelerini bir araya getirmeyi; bu alanlardaki düflünselve/veya eylemsel birikimleri ortak bir zeminde ele alarak ‘Halk›nHaklar›’n› ve halk›n gerçek gündemlerini oluflturmak ve bir mücade-le düzlemi kurmay› hedefleyen ana forumdan önceyse her ilde foru-ma yönelik ön çal›flmalar, toplant›lar ve atölyeler düzenleniyor.Medya ve ‹letiflim Hakk› Atölyesi de bir süredir sürdürdü¤ü çal›flma-lar› kapsam›nda ‹stanbul’da 24 May›s Perflembe günü saat 20.00’deTünel’deki Halkevi ‹stanbul flubesinde (‹stanbul Barosu’nun soka¤›-Orhan Adli Apayd›n Sk. No:10) bir ön forum düzenleyecek. Medyaçal›flanlar›n›n ve iletiflim fakültesi ö¤retim üyelerinin kat›laca¤› fo-rumda medya alan›yla ilgili sorunlar ve çözüm yollar› tart›fl›lacak.

Ön forumda medyan›n ticarileflmesi, medya ve bütün olarak ile-tiflim alan›nda yaflanan yo¤unlaflma, medya çal›flanlar›n›n sorunlar›,‹letiflim süreçlerindeki s›n›fsal, etnik ya da cinsiyete dayal› eflitsiz ik-tidar iliflkileri, ‹letiflim alan›nda yaflanan özellefltirme ve serbestlefltir-meler, sansür ve cezalar; Fikri mülkiyet hakk›, copyright gibi kav-ramlarla, kamusal bilginin özel mülkiyetin konusu haline getirilme-si; ‹fade özgürlü¤ü, bas›n özgürlü¤ü, kiflisel özgürlükler gibi kav-ramlar›n s›n›rlar›n›n belirsizli¤i nedeniyle ›rkç›, floven, cinsiyetçi yada kiflisel olan›n bas›n, medya ve özellikle yeni iletiflim ortamlar›ndaifade edilebilir hale gelmesi gibi konular tart›fl›lacak. Çözüm yollar›ise üç ana bafll›k alt›nda ele al›nacak: 1) Medya çal›flanlar›n›n sendi-kal örgütlenmesi 2) Medya üzerinde halk denetiminin sa¤lanmas› -Medya okuryazarl›¤›n›n gelifltirilmesi. 3) Küresel, ulusal ve taban ör-gütlenmesi düzlemlerinde alternatif medya deneyimleri ve hedefler.

Bu çabam›zda birlikte yol almak dile¤iyle...”

‹stanbul Ön Forumu öncesinde etkinli¤in yaz›l› bas›nda ve çe-flitli medya sitelerinde haber olarak yer almas› sa¤land›. ‹stanbul Hal-kevi’nde yap›lan etkinlik ‹stanbul’daki benzer etkinliklere k›yasla da-ha genifl ve çeflitli kesimlerden kat›l›mla gerçeklefltirildi. Gazeteciler

366

Page 367: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

Çi¤dem Çidaml›, Erol Aral ve Mahmut Hamsici’nin moderatörlü-¤ündeki ön forum a¤›rl›kl› olarak gazeteciler olmak üzere konununfarkl› taraflar›n› biraraya getirdi. Ön forumda bireyselli¤i ön plana ç›-karan bir meslek olmas›ndan da kaynakl› olarak gazetecilerin bu türtart›flma ortamlar›nda ortaya ç›kan sorunlar›n yaflanmamas› dikkatçekiciydi. Gazeteciler, uzun y›llard›r ‹stanbul’da oluflturulamayan birortamda son derece yarat›c›, seviyeli, zihin aç›c› ve demokratik birtart›flma yürüttüler. Tart›flman›n ilk bölümünde Türkiye’deki mev-cut medya ortam›n›n elefltirisi yap›lmaya, yeni sahiplik yap›s›yla te-kel medyas› ve AKP medyas›n›n özellikleri analiz edilmeye çal›fl›ld›.‹kinci bölümde ise mevcut medya ortam›na karfl› ç›k›fl yollar› tart›-fl›ld›. Bu bölümde alternatif medyan›n sahip olmas› gereken özgün-lükler, Türkiye’de mevcut alternatif medyalar›n eksikleri ile halk›nhaber alma hakk› aç›s›ndan gazetecilerin sendikal örgütlenmesininönemi konular› büyük ilgi çekti. Forumun sonunda yaln›zca medyaçal›flanlar›n›n ekonomik haklar› aç›s›ndan de¤il halk›n haber almahakk›n›n sa¤lanmas› aç›s›ndan da gazetecilerin sendikadaki tüm ha-tal› e¤ilimleri de düzeltme niyetini sakl› tutarak Türkiye GazetecilerSendikas›’nda örgütlenmesi, alternatif medya organlar›n›n yaln›zcagünlük gazete ve televizyon fleklinde de¤il haftal›k, ayl›k ve yereller-de haz›rlanan organlar fleklinde de ele al›nmas› gerekti¤i, medya üze-rinde okur, izleyici denetiminin sa¤lanmas› aç›s›ndan toplumsal mu-halefetin rol üstlenmesi gerekti¤i, bununla ilgili bir platform kurula-bilece¤i sonuçlar› ortaya ç›kt›.

Gerçek anlamda bir beyin f›rt›nas› fleklinde geçen tart›flmadansonra kat›l›mc›lar›n Halkevciler’e böyle bir tart›flma ortam› yaratt›k-lar›ndan dolay› özel olarak teflekkür etmeleri dikkat çekti. Düzenlen-dikten sonra da çeflitli medya ortamlar›nda yer alan ön forum, ‹stan-bul medya ortam›nda mütevazi ancak bu alanla ilgili bir ilk çal›flmaoldu¤u düflünüldü¤ünde son derece güçlü bir etki yaratt›. Baz› gaze-teciler ön forumdan sonradan haberdar olmak veya ifl nedeniyle ka-t›lamam›fl olmaktan dolay› üzgünlüklerini iletti.

367

Page 368: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

ANKARA İLETİŞİM HAKKI ATÖLYESİ

9 Haziran’da Ankara Üniversitesi dersliklerinden birinde düzen-lenen forumun moderatörlü¤ünü Ankara Üniversitesi ‹letiflim Fakül-tesi’nden Yard. Doç. Dr. Funda Baflaran Özdemir ve gazeteci ErolAral’›n yapt›¤› forumda iletiflim fakültelerinden akademisyenlerinyo¤un kat›l›m› dikkat çekiciydi. Özdemir önce iletiflim hakk› kavra-m›n›n ç›k›fl› ve anlam›yla ilgili bir sunufl yaparak dünyada iletiflimhakk› tart›flmas›n›n tarihi geliflimini anlatt›. Tart›flmalar bafllamadanönce Arap dünyas›n›n CNN’i olarak bilinen Katar merkezli El Cezi-re televizyonunun Türkiye temsilcilerinden biri kanal›n yay›n politi-kalar›, sahiplik yap›s› ve ABD medyas› karfl›s›ndaki duruflu konu-sunda bir sunufl yapt›.

Sunuflun ard›ndan kat›l›mc›lar söz alarak düflüncelerini dile ge-tirdi. ‹letiflim hakk› kavram›n›n içeri¤i, medyadaki tekelleflme soru-nu, geliflen teknolojileri, özellikle de internet ve cep telefonu kulla-n›m›n›n iletiflim hakk›na etkileri, medya çal›flanlar›n›n mesleki so-runlar› ve sendikal haklar›, yurttafl gazetecili¤i, medya ortam›n›n de-mokratikleflmesi, medyan›n sistemin ideolojisinin üretimi, alternatifmedyalar›n önemi ve yarat›lma olas›l›klar›, medya okuryazarl›¤› enfazla tart›fl›lan konu bafll›klar› oldu. Forumun sonunda afla¤›daki so-nuç metni yay›mland›. Somut önerilerin ç›kt›¤› ‹letiflim Hakk› Atöl-yesi gelece¤i dair umutlar›n da yeflertildi¤i bir mücadele zemini ola-rak tarihsel yerini ald›.

368

Page 369: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

Halkın Hakları Forumu İletişim Hakkı Atölyesi Sonuç Metni

Halkın İletişim Hakkı Var

Neo-liberalizmin iletişimin tüm süreçlerini ticarileştirmesine rağ-men, iletişim hakkının yaşamsal bir hak olduğu kabul edilmelidir. Bu hak-kın gerçekleşebilmesi için her alanda olduğu gibi iletişim alanında da ka-mu yararını gözeten bir anlayış hakim olmalıdır. Neo-liberalizm ve kü-reselleşme iletişim süreçlerinde dolaşıma giren bilgi ve enformasyonu,siyasi ve ticari çıkarlar için manipüle edilebilir hale getirmekte ve tekel-leşmesine neden olmaktadır. İletişim alanında manipüle edilmemiş bilgive enformasyonun dolaşıma girmesi ve kamu yararı anlayışının hakimkılınması, içerikte demokratiklik (çoğulculuk, çeşitlilik, farklı olanın da gö-rünür kılınması); iletişim ortamına erişimde eşitlik; iletişim alanında çalı-şan emekçilerin de editorial bağımsızlığı savunan, izleyici, okuyucu vedinleyici örgütlenmeleriyle de dayanışma içinde olacak bir sendikal ör-gütlenmeye sahip olmalarıyla mümkün olabilir. Atölye çalışması sonu-cunda, medya içeriğini denetleyen, medya okuryazarlığını destekleyenoluşumları, halkın bilgi edinme hakkını geliştiren alternatif medya dene-yimlerini, iletişim alanına dair sözü ve talebi olan her kesimi biraraya ge-tirecek bir “İletişim Hakkı Platformu”nun oluşturulması kararlaştırılmış-tır. Bu doğrultuda, iletişim eğitimi veren üniversitelerin de üretim süre-cinin aktörleri ile, onların gelişmesine yardımcı olabilecek biçimde işbir-liği içerisinde olmaları önerilmektedir.

Halkın Hakları Forumu Çalışma Grubu13 Haziran 2007

369

Page 370: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere
Page 371: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

Halkın Hakları Forumu

Sonuç Bildirgesi

Türkiye halkı kendi kaderini belirleyecek tarihsel birikime, yetene-ğe ve olanağa sahiptir. Bu toprakların tarihini, bu toprakların her cins-ten, dilden ve ulusal kökenden emekçi çocukları yazacaktır.

Bu toprakların iradesini evrensel insanlık değerleriyle bütünleşti-ren temel şiar ; bağımsızlık, eşitlik ve halk demokrasisidir.

Mücadele etmeyen halkın hakkı da olmaz! Halkın hakları bir mücadele programıdır. Tarihsel tecrübe açıktır :

Bugün bir bir kaybedilen haklar, vicdan sahibi yöneticilerin ihsanı neti-cesinde değil, dünya halklarının mücadelesi neticesinde kazanılmıştır.

Halkın hakları programı mevcut iktidar sahiplerine arz edilen ta-lepler listesi değildir ; halkın şartıdır ; hiçbir unsuru pazarlığa konu edi-lemez.

Halkın hakları için verilen mücadele hem savunmacı bir direnişinhem de kurucu bir inşanın bilinçli eylemidir ; halkın hakları mücadele-sinde direniş ve inşa içiçedir.

İçinde yaşadığımız dünyada emperyalizm artık dışımızdaki bir ol-gu olmaktan çıkmış; içselleşmiş bir olgu niteliği gittikçe daha da belir-ginlik kazanmıştır. Dünyanın ezilen kutbu bakımından, emperyalizmekarşı mücadele ile kapitalizme karşı mücadele arasındaki açı farkı ka-panmıştır. Anti-emperyalist mücadelenin anti-kapitalist içeriği, ideolo-jik bir tercih konusu değil, nesnel bir durumdur. Bu durum, kendisini enaçık şekilde, kamusal varlıklar ve sosyal haklar etrafında cereyan eden

371

Page 372: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

sınıflar mücadelesinde göstermektedir.Halkın hakları programının ne ölçüde hayata geçirilebileceği, em-

peryalizmin değişik araçlarla sürdürdüğü neo-liberal sömürgeci savaş-ların ne ölçüde yenilgiye uğratılacağına bağlıdır. Neo-liberalizm;Ameri-kan hegemonyası altında belli ölçülerde kolektif bir karakter de taşıyanemperyalizmin günümüzdeki yeni sömürgeci stratejisidir. Bu strateji,devleti sermayeyle; ülkeyi de emperyalizmle bütünleştirmiş, bürokra-tik ve siyasal elit ile yerli sermayenin bütün fraksiyonları uluslararası te-kelci kapitalizmle kader birliği içine girmiştir.

Neo-liberalizmin metalaştırma, piyasalaştırma, güvencesizleştirmepolitikaları, insanlığın toplumsal bir anlayışla örgütlenmesi gereken eği-tim, sağlık, barınma, ulaşım, iletişim haklarını gasp etmekte; çevreyi, do-ğal kaynakları ve toprağı bir bütün olarak geri dönülemez biçimde tah-rip etmekte ve insanın en özgürleştirici faaliyeti olması gereken üretimfaaliyetlerini yıkıcı kölelik biçimlerine dönüştürmektedir. Halkın temelhaklarını; insanlığın ortak zenginliklerini ve dünyanın tüm doğal kaynak-larını neo-liberal saldırganlığa karşı savunmak halkın en temel meşruhakkıdır. Çünkü halk ancak, neo-liberal sermaye saldırılarını püskürte-bildiği oranda kendisine insanca bir yaşam alanı açabilecektir.

Halkın hakları mücadelesi, Büyük Ortadoğu adı verilen coğrafya-nın yazgısı üzerinde cereyan eden mücadelelerin geleceğinin belirlen-mesi açısından da büyük bir öneme sahiptir. Halkın hakları mücadele-si, Ortadoğu’da, ABD ve işbirlikçilerinin işgal, savaş ve yeni sömürgeci-lik politikalarının doğrudan karşısında yer alırken; Latin Amerika,Afrikave Asya’da gelişen anti-emperyalist halkçı emekçi direnişlerinin ayrıl-maz bir parçasıdır.Tüm dünya halkları gibi Ortadoğu halkları da ancakemperyalizmin bölgesel stratejileri, işgal ve savaşları yenilgiye uğratıla-bildiği ölçüde kendi yazgıları üzerinde bağımsız söz ve karar haklarınasahip olacaklardır. Ezilen halkların kendi ortak geleceklerini emperya-list dayatmalardan özgür, bağımsız bir biçimde belirleme hakları, 21.yüzyıl sosyalizminin temel bir öğesidir. Emekçilerin özgürce ürettiklerive toplumsal değerleri eşit biçimde paylaştıkları bir düzen, ancak kül-türel ve kökensel farklılıkları kendi zenginliği olarak kabul eden, halkınyaşadığı topraklar üzerindeki egemenliğine dayanan, çok-uluslu ve eşit-likçi bir düzen olarak inşa edilebilir.

372

Page 373: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere

373

Anadolu toprakları, üzerinde yaşayan farklı ulusal kökenlerdenhalkların eşitçe, özgürce, kardeşçe ve barış içinde bir arada yaşayabile-cekleri ortak bir mirasa sahiptir. Binlerce yıldır kardeşçe bir arada ya-şayan Türk ve Kürt halkları, milliyetçilik, ırkçılık, savaş ve emperyalistpolitikalar tarafından belirlenen bir siyasal ortamda ekilen düşmanlıktohumlarına karşı birlikte mücadele etmelidir. Türk ve Kürt halklarınınaydınlık geleceği, neo-liberal sömürgecilik programlarının ve faşizminiki halkın ortak mücadelesi ve kader birliği yaparak yenilgiye uğratma-sına bağlıdır.

Halkın hakları programının toplumsal ve siyasal plandaki dayanak-ları ve güvenceleri, toplumsal mülkiyet hakkı ile doğrudan halk demok-rasisidir. Halkın hakları mücadelesi, emekçilerin söz, yetki ve karar hak-kını; üretenlerin yönettikleri bir dünyayı savunur ve doğrudan demok-rasi pratiklerini bugünden çoğaltmayı hedefler. Halkın kolektif hakları-nın özgürleştirici neticeler verebilmesi için, her türlü baskıya karşı di-renme hakkı garanti altına alınmalı ve özel mülkiyetin hak statüsünde-ki hukuki varlığına son verilmelidir. Halkın hakları mücadelesi, özel mül-kiyetin bir hak olarak tanınmasına karşı çıkar ve toplumsal mülkiyethakkını savunur.

Halkın Hakları Forumu’nun tüm katılımcılarını, bileşenlerini ve tümemekçi halkı bu ilkeler doğrultusunda ortak mücadeleleri yükseltme-ye çağırıyoruz.

Page 374: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere
Page 375: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere
Page 376: ‹stanbul fiubesi ‹ktisadi ‹flletmesi · “Halk›n Haklar›” mücadelesinde yol gösterici bir bafllang›ç olarak kabul edilmelidir. Bu forumu gerçeklefltirmek üzere