ŞAİRİNİ ARAYAN ŞİİR KİTABI

65
1 ŞAİRİNİ ARAYAN ŞİİR KİTABI Mehmet Harputlu

Transcript of ŞAİRİNİ ARAYAN ŞİİR KİTABI

Page 1: ŞAİRİNİ ARAYAN ŞİİR KİTABI

1

ŞAİRİNİ ARAYAN

ŞİİR KİTABI

Mehmet Harputlu

Page 2: ŞAİRİNİ ARAYAN ŞİİR KİTABI

2

Ufka Varan Yollar Geçer İçimden

Ufka varan yollar geçer içimden Dilekler ki buğu olup yükselir

Uzayan türküdür boşluğu delen Masal dünyasından sökecek fecir

Ben yırtılmış bir kitabın son kalan parçalarıyım.

Kırk sayfa kadarı kalmış arta kalan kısmı kaybolmuş bir

şiir kitabı. Bir savaş gazisi. Bir meydan muharebesinde

kolunu bacağının tekini, gözünü ve kulağını kaybetmiş son

demlerini yaşayan eski bir asker. Tamamen yok olsaydım

daha iyiydi, arta kalan birkaç şeyden ne olacak, bundan

sonrasını nasıl yaşarım diyemem. Ama hiç değilse hafızam

yerli yerinde dursaydı. Hiç değilse adımı ve beni yazan

şairin adını hatırlayabilseydim ne vardı.

Adları ve soy kütükleri belli, kendinden olanları sonrakileri

ve daha sonrakileri bilen bir adam yapayalnız kalmış çürük

hasta kimsesiz ölümü bekleyen birinin hâlinden ne anlar. O

küçük mutluluklarının içinde başkalarını düşünemeyecek

kadar meşguldür. Bir gün kendinin de yok olup gideceğini

bile unutur çoğuz zaman.

Biz kitaplar da öyleyiz. İsmi belli, yazarı çok bilinen

kitaplar kütüphanelerin en mutena köşelerinde yer alırlar.

Onları herkes tanır. Parlak renkli ciltlerinin içinde yokluk

kendilerini buluncaya kadar etraflarını mağrur ve

umursamaz bakışlarla süzerler. Bilinmek ve tanınmak

Page 3: ŞAİRİNİ ARAYAN ŞİİR KİTABI

3

varlık sebepleridir ne de olsa. Bilindikçe ve tanındıkça var

olur, varlıklarını sürdürürler.

Kim kime hayat vermiştir bilemem. Yazarlar ve şairler mi

kitapları var eder, kitaplar mı yazarlarını ve şairlerini var

etmiştir bir türlü emin olamam. Neden bazıları bilinir de

bazıları unutulur gider. Hiç olmamış gibi kaydı olmaz. Ha

yokluk ha o, nasıl böyle bir ayrışma gerçekleşir bilemem.

Ama biz kitapların mutlaka iyileri, daha iyileri, en iyileri,

çok, çok iyileri vardır. Yok olup gitmekle tanınmak,

bilinmek ve böylece varlığını devam ettirmekte ki ayrım

burada mıdır? Onu da bilemem.

Bazıları öyledir bazıları benim gibi. Yırtılır, parçalanır,

dağılır. Ne tanıyan çıkar, ne bilen. Ne adını bir yerde anan

kalır, ne de iyi veya kötü diyebilecek kadar kayda değer bir

tarafı. Mutlaka ilk doğum anı öyle değildi. Kim bilir hangi

sancılar, hangi uzun hayaller, hangi meşakkatlerden sonra

ortaya çıkar bir kitap. Ve onu yazan tarafından ilk eline

alındığı zaman ne sevinçler, ne heyecanlar, ne tarifi ve

tavsifi mümkün olamayacak bir mutluluk dalgası birinden

diğerine geçer. Biri diğerini var etmiştir diyemeyeceğimiz

bir andır o. Her biri varlık sebebini bir diğerine borçludur.

Biri olmazsa diğeri de olmayacaktır.

Ama ne yazık ki ben bunları bile hatırlayamıyorum.

Şairimin adı da hangi yılda nerede basıldığım da

diğerlerinden ayırt edici diğer bilgilerin hiç birisi de yok.

Kalan sayfalardaki şiirlerin bazılarından geçen sulh,

istiklal, hür gibi kelimelerden ikinci dünya savaşı yıllarında

basıldığı tahmin edilebilir ancak. Bir adım sonrasında

Page 4: ŞAİRİNİ ARAYAN ŞİİR KİTABI

4

şairin birinci dünya savaşından hemen sonra dünyaya

geldiği, savaş yıllarının açlık ve yokluğunu çektiği, o

yıllarda çok da iyi bir eğitim görmediği, Anadolu’nun ücra

bir şehrinde mesela Erzincan’da yaşadığı, hatta bu şiir

kitabını da orada bastırdığı tahmin edilebilir.

Bütün bunlar tahminden öteye geçmez. Sadece bir

tahmindir sonuçta. Belki akademik kurumların veya

devletin resmi kayıtlarının tutulduğu yerlerde izi

sürülebilir. Belki nüfus idarelerinin kalın, tozlu ciltlerinin

kayıp sayfalarının birinde, belki içinde farelerin cirit attığı

rutubetli arşiv odalarının birinde kaydına rastlanabilir.

Ama neye yarar ki? Kaderi unutulmak olan bir kitabı ancak

insanlık için olmazsa olmaz bir önemi olduğuna inanırlarsa

bu kadar derin bir araştırmaya giderler. Aksi takdirde son

kalan parçalarımın lisanı hâliyle anlatmaya çalıştığı gibi ey

yolcu, şöyle bir göz atıp geçebilirsin, bana acıman bile abes,

bu yeryüzünden o kadar çok şey gelip geçti, o kadar çok

şey unutuldu, bilinmedi ki bunun diğerlerinin yanında

esamisi bile okunmaz, diyeceklerdir.

*

Page 5: ŞAİRİNİ ARAYAN ŞİİR KİTABI

5

Bilirim Alnımda Başlar Sonsuzluk

Bir şeyler ki bunlar belki de masal

Rengin ötesinde boşalır oluk Altın kapısını açmada hayal

Bilirim alnımda başlar sonsuzluk

İnsanlık için önemi olduğuna inanmak mı dedim? Buna kim

nasıl karar verebilir ki? Her insan kendi kişisel tarihinin

peşinde koşuyor. Her birisi evrenin merkezi kendisi

olduğunu zannediyor. Ama insanlık tarihi için, bir kehribar

kalıntısının içinde on binlerce yıl bozulmadan kalabilen

sivrisineğin kanındaki DNA’nın önemi yok mu? Fırtınaları

belirleyen kelebeklerin kanat çırpışı değil mi? Günlük

hayatın koşuşturması içinde saplantılarının kölesi bir insan

zihni neyin önemi olduğuna nasıl sağlıklı bir karar

verebilir ki?

Kitapların insanoğlundan üstün bir tarafı var. Nankör

değiliz. Ama insanoğlu ne yazık ki nankör. Vazgeçemediği

konforuna uygarlık dediği için nankör. Uygarlık adına

sahip olduğu ne varsa kitaplar sayesinde sahip olduğunun

farkında olmadığı için nankör. Kitaplarla eskiden beri

arasının iyi olmamasına rağmen sanki son dönemlerde

artık kitaplara ihtiyacı kalmadığını zannettiği için nankör.

Üzerinde yazı olan her kağıt parçasının artık maddi bir

varlık olmaktan çıktığının, uzaklardan haberler getiren elçi

gibi olduğunun farkına varamadığından nankör. Nihayet

Page 6: ŞAİRİNİ ARAYAN ŞİİR KİTABI

6

böyle beni elsiz ayaksız, orada burada atılmaya mahkum

ettiği, hafızamı ve geçmişimi kaybettirdiği için nankör.

Sonuçta biz nankör değiliz insanlar nankör de olsa birimiz

diğerinin parçası veya eseri veya sebebi veya varlık şartı

olduğu için birbirimizden farkımız yok. Onları da bizi de

var eden hafızamız. Onlar da biz de bir taşıyıcıyız sadece.

Görevimiz öncekilerle sonrakiler arasında köprü

kurabilmek. Belki o köprüden başka bir işlevimiz

olmadığını anlayabilmek için de kitapların insanlara

insanların kitaplara ihtiyacı var. Onlar da bizim gibi

hafızalarına yazılmış olanları hatırlayıp tekrar etmekten

başka bir şey yapmıyorlar.

Onlar da farklı sınıflarda yaşıyor bizler de. Onlar da sakat

kalıp eksiliyorlar bizler de. Onlar da unutulup gidiyor

bizler de. Biz onlar unutulmasın diye çabalıyoruz, onlar

bizimle hatırlansın diye kendilerini parçalıyor. Ama sonuç

değişmiyor. Bazıları hiç olmamış gibi unutulup gidiyor.

Ben bu son gruptanım. Onlardan bir tanesiyim. Nerede

nasıl var olduğumu hatırlamadığımı söylemiştim. Ama yine

de hatırladığım o kadar çok şey var, tanık olup da

unutamadığım o kadar olay yaşadım ki, say deseniz, anlat

deseniz uzun yıllar sürer anlatmam.

Uzun yıllar önceydi, kendimi hatırlayabildiğim ilk yer ikinci

el kitaplar satan bir dükkânın bir köşesine yığılmış

hemcinslerimin arasında tozlanıp, küflenip beklediğim

yerdi. O yerleri bilir misiniz ne kadar hüzünlüdür. İlk

bakışta değersiz şeylerin atıldığı bir ambar gibi görünürler.

Her şey düzensiz karmakarışıktır. Eski kitapların

Page 7: ŞAİRİNİ ARAYAN ŞİİR KİTABI

7

üzerinden ticaret yapanlar, bir gün bir meraklısı gelir,

alırsa üç beş kuruş eder diyerek ellerinde tutar, onları

herhangi bir şey gibi biriktirirler. Kitaplara öncelikle

kendileri değer vermez. Düzenleyecek, tertipleyecek,

arandığı zaman bulunacak bir tasnifi bile gereksiz görür

öylesine atıverirler. Atılıvermiş, gelişigüzel yığılmış

kitapların altından biri çekilince diğerleri niye bana

bakmıyorsun sanki der gibi kendilerini kirli zeminin

üzerine bırakıverir. Kopuk sayfalar birbirine karışır. Biri

diğerinin yıpranmış cildinin içine saklanır. Diğeri bırakın

beni yalnız başıma ölmek istiyorum der gibi uzak bir

köşeye siner. Ama bütün bunlar şikâyet gibi anlaşılmamalı.

Sonuçta bir kitap için sahaflar kürkçü dükkânı gibidir. Eğer

kitap bir sahaf dükkânında velev atılmış, yığılmış,

kümelenmiş, biriktirilmiş de olsa asli vatanında sayılır.

Hemcinsleriyle beraberdir. İçeriye mutlaka meraklısı

girecektir. Bir kitap için kendi türünün meraklısıyla

buluşmak mutluluk kaynağıdır. Hep bu ihtimalin

gerçekleşmesi için sessiz ve mütevekkil bekler. İyi bir

bekleme yeridir sahaflar.

Asıl şikâyet edilecek yerler bitpazarlarıdır. Bir kitap için

bitpazarında satılmak kötü yola düşmek gibi bir şeydir.

Oralarda insanların bazılarının artık ihtiyaç duymadığı her

türlü eşya yine onlara ihtiyaç duyabilecek bazı insanların

eline geçmesi için yerlere serilmiştir. Bir insan

kullanılabilir bir eşyaya niye ihtiyaç duymaz, neden iki

plastik kap veya bir deste çamaşır mandalıyla değişir ki?

Elbette en yakın neden o insanın artık ölmüş olması, geride

kalanların ise o eşyaya bir miras değeri vermemesidir.

Page 8: ŞAİRİNİ ARAYAN ŞİİR KİTABI

8

Neler olmaz ki orada, hani iğneden ipliğe derler ya, tam da

öyle akla gelebilecek her türlü eşya vardır. Hepsi kırık

dökük, hepsi eski, hepsi paslanmış, boyaları dökülmüş,

insanın şöyle ayağının ucuyla itivereceği şeylerdir.

Bitpazarları çöplüklerin bir üst sınıfıdır. Bir kitap için

bitpazarında satılmak çöplüğe atılmakla eşdeğerdir.

Kırık plakların, tuvalet kapaklarının, sapsız bir çekicin, eğri

paslı çivi kümesinin, bozuk bir saatin, kırık bir masa

ayağının, sırı dökülmüş çay demliğinin, çatlamış bir

süzgecin, tek kolu kopuk bir makasın arasında durmak

nasıl aşağılayıcıdır bilir misiniz? Kitaplara içinde zerre

kadar saygı duyan birinin o manzara karşısında

gözyaşlarına boğulması gerekir.

Öyle olmaz. Hani meraklısı dedik ya gariptir, oranın da

meraklıları vardır. Onlar herhangi bir kitap aramazlar,

aradıkları şey, sonradan para edecek, ucuz herhangi bir

kitaptır. İster felsefe olsun ister magazin dergisi, ister dini

bir eser olsun isterse çizgi roman ne varsa ilgi alanlarına

girer. Onlar için sadece kaç para olduğudur önemli olan.

Biçtikleri değer de kitabın elinin yüzünün derli toplu

olmasına, sayfalarının yırtık olup olmamasına, çok olup

olmamasına göre değişir. Bunlar aslında orada satılan

kitapların ölen birisinden kaldığını, miras kabul edilmediği

için üç beş kuruşa hurdacıya devredildiklerini bilir. Orada

kitaplar kelimenin tam anlamıyla ölüler kitabıdır.

Ölümden büyük ibret mi olur? Nerede ibret alacak göz diye

sorarsanız haklısınız, pek de çıkmaz, kendisi de bir ölüler

kitabı olarak bir başkasına devretmek üzere oradan aldığı

Page 9: ŞAİRİNİ ARAYAN ŞİİR KİTABI

9

kitapları koltuğunun altına sıkıştırıp evinin yolunu tutar.

Onun dilinde o günün ifadesi şudur; “iyi düşürdük” Evet, o

düşürmüştür, bitpazarına düşen biz kitaplar ise kendimizi

kötü yola düşmüş gibi hissederiz.

Ben bitpazarına düşmedim. Ama onun dışında başıma her

şey geldi diyebilirim.

İkinci el kitapçıda karşılaştığımız adam genç birisiydi.

Sayfaları şöyle bir karıştırdı. İlk anılarımdan olduğu için

oldukça iyi hatırlıyorum. Şu şiiri okudu.

“Çekilmez oldu artık her gün söylenen türkü Şu insanların kahrı ve şu dünyanın yükü Yolda dilenci, evde açlık, mezarda korku Ne varsa birbirinin aynı; dünkü bugünkü” Tebessüm çiçek açar dalında meyvesi yok Dünyamızda insan var inanmış davası yok Her şeyde aynı tekrar gece gündüz ve uyku Çekilmez oldu artık her gün söylenen türkü Ah bir kapı açılsa bir kapı açılsa ki Çözülse gözden perde bulut sıyrılmış sanki Eski günler, çocukluk, bahçede çiçek, koku Çekilmez oldu artık şu insanların yükü”

Şiiri okumayı bitirince bir müddet boş gözlerle bakındı.

Sonra dükkân sahibine kaç para olduğumu sordu. Elini

cebine sokup paralarını saydı. Başka bir kitap almadı.

Dükkândan çıktı. Hızlı adımlarla yürümeye başladı.

Page 10: ŞAİRİNİ ARAYAN ŞİİR KİTABI

10

Bu genç adamla kırk yılı aşkın bir süre beraber oldum.

Onun da bana çok haksızlıkları oldu. Ama ilk buluşma

anımızda o kadar mutlu olmuş o kadar sevinmiştim ki

başıma gelen her şeyin tek sebebi o olmasına rağmen ona

hiç kızamadım.

Bendeki şiirler onu çok etkilemişti. Başka hiçbir sebepten

dolayı değil sadece okumak için edinmişti. Kitapları

seviyor ve değer veriyordu. Ama hepsi bu kadardı. Kırk yıl

boyunca gerektiği gibi değerlendirecek bir şey yapamadı.

Elinden bir şey gelmezdi. Bütün gücüyle yaşamak savaşı

denilen hengâmenin içinde boğuşup duruyordu.

*

Page 11: ŞAİRİNİ ARAYAN ŞİİR KİTABI

11

Heykelleri Yaşar Yalnızlıkları

Bu şehrin hayatı korkunç ve büyük Heykelleri yaşar yalnızlıkları

Bakir duygularla ağladık güldük Merhamet çözülür beyaz ve sarı

Ücra bir Anadolu şehrindeydik. Bekar odasının dağınık

kitaplarının arasında bir yerde duruyordum. Bazen kitapla

alakalı ahbaplarıyla yaptığı sohbetlerde adım geçiyordu.

“Adı hiç bilinmeyen belki bilinemeyecek olan bir şair. İşte

küçük yerlerde yaşamanın doğal sonucu budur. Unutulup

gitmek. Bu adam kırklı yıllarda yazdıysa bu şiirleri Necip

Fazıl etkisinden bahsetmek mümkün değil. O yıllarda

henüz Necip Fazıl’ın Necip Fazıl olmaya yeni başladığı

yıllardı. Belki aynı kaynaktan beslendiler. Biraz Edgar Allen

Poe, biraz Boudlaire. Bizden biraz Cahit Sıtkı –ki o bundan

epey sonra filizlenmiş olacak- biraz Necip Fazıl. Yani

kesinlikle kayda değer. Kesinlikle hak etmediği halde

unutulup gitmeye örnek gösterilecek kadar prototip.”

O bunları heyecanla anlatırken ben bir taraftan gururlanır

gönenir diğer taraftan açıp bir iki şiir okusa ne güzel olacak

diye beklerdim. Oldu mu hiç olmadı mı aradı da kitap

yığınlarının arasında bulamadı mı bu gün artık bunları

hatırlamam mümkün değil. Ama beraber yaşadığımız

büyük olayları elbette hatırlıyorum. Birçoğu unutulacak

cinsten değildi çünkü.

Page 12: ŞAİRİNİ ARAYAN ŞİİR KİTABI

12

Beni de diğer kitaplarını da uzun yıllar terk etti. Bekar

odasına hemen hiç uğramadı. Galiba bir müddet serserilik

etmiş, sonra üniversiteye başlamıştı. Dersleriydi, o günün

şartlarında aşırı politize olmuş cemiyetin şiire ve edebiyata

alan bırakmayan sıkboğazıydı derken bir gün gelip

kitaplarını toplamaya başladı. Acelesi vardı. Özensizdi.

Gelişigüzel mukavva kutuların içine tıkıştırıyordu. Bazıları

oldukları yerde kaldılar. Ben de kalabilirdim. Nasıl olduysa

beni de gideceklerin arasına aldı. Sonra uzun çok uzun bir

yolculuk başladı. Bin kilometre uzakta bir başka şehre

taşınıyordu. Birkaç yıl boyunca kitapların kutuları hemen

hiç açılmadı. Ödeyebileceği kira hep küçük evlere

yetiyordu. O küçük evlerde kitaplara hiç yer olmuyordu.

Karanlık izbe rutubetli yerlerde yıllarım geçti. Yalnız

değildim. Diğer kitaplarla beraberdim ama sonuçta herkes

kendi kaderini tek başın yaşamak zorundaydı.

Kitap kutuları hiç açılmadan bir başka şehre taşınma

hazırlıkları başladı. Aradan iki koca yıl geçmişti. Ben ve

diğer kitaplar hiç kutuları açılmadan tekrar taşınma

başladı. Bu sefer mesafe öncekinin yarısı kadardı ama yine

de yol uzundu. Bir tuğla kamyonunda tuğlaların üzerine

yerleştirildik. Daha büyük bir şehre daha kullanışlı bir eve

taşındık. Kısa sürede kitapları kutularından çıkardı.

Karanlıktan rutubetten kurtulmuştuk ama sıralanacağımız

raf kitaplık benzeri şeyler yoktu. Biraz daha dikkatli her

biri kendi grubuna yerleşecek şekilde sıraladı. Üç yıldan

sonra aynı şehirde bir başka eve taşındık. Bu yeni yerde

kitaplık edinmişti. Bizi büyük bir özen ve keyifle kitaplığa

yerleştirdi. Sonra karşımıza geçip oturdu. Biz ona minnetle

Page 13: ŞAİRİNİ ARAYAN ŞİİR KİTABI

13

baktık. O bizim minnetimizden habersiz keyifle bir müddet

seyretti. Ama bu taşınmaların ardı arkası gelmiyordu. Bir

daha, bir daha, bir daha derken ben sayıyı unuttum.

Her seferinde biraz eksildim, birçok yıprandım. Ne o

farkına vardı ne ben anlatabildim.

İlk başladığımız yere bir gidiş bir geliş, yolda trafik kazası,

ortalığa saçılış, ardından iki iş taşınması daha, onun

ardından deprem. Deprem tam da en güzel kitaplığa

yerleştiğimiz taşınmadan iki yıl sonra oldu. Artık burada

uzun bir müddet kalırız dediğimiz zamanda. O yıllarda

tekrar kitaplarına dönmüştü. Şiirden söz açıldığı birçok

sefer beni hatırladığı olmuştu. Şiirle ilgili bir ödül

töreniydi. Esas olan şiirin güzelliğidir diye söze başlamış

sonra şöyle devam etmişti.

“Çoğu zaman şairlerin ismi şiirin önüne geçiyor. Oysa şairi

şair yapan şiiridir. Şiirini bilmeden şairini bilmenin ne

faydası olur? Şu sıralar ortalıkta mebzul miktarda dolaşan

Nazım hayranlarına sürekli sorduğum bir test sorusu var.

Bana Nazım’dan bir şiir oku. İnanın ki daha doğru dürüst

baştan sona bana bir Nazım şiiri okuyana rastlamadım.

Sağdan sayın:

“Başım köpük köpük bulut, içim dışım deniz Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı'nda Budak budak, şerham şerham ihtiyar bir ceviz Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında”

Page 14: ŞAİRİNİ ARAYAN ŞİİR KİTABI

14

Soldan sayın

“Dört nala gelip uzak Asya’ dan Akdeniz e bir kısrak başı gibi uzanan bu memleket bizim Kapansın el kapıları bir daha açılmasın Yok edin insanın insana kulluğunu bu davet bizim Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür Ve bir orman gibi kardeşçesine Bu hasret bizim”

Sonra. Sonrası yok. İşin doğrusu bu kadarı da yok ya. Ama

“Lambada titreyen alev üşüyor” dediğiniz zaman bu dizeyi

bilmeyen yoktur. Şairinin Abdurrahim Karakoç olduğunu

bilen birisine tesadüf ederseniz ne mutlu size.

İşte bu şairin adının şiirin önüne geçmesidir. İşte bu

şöhretin şiiri kirletmesidir. Bizim geçmişimize bakın en

güzel türküler anonimdir. En ünlü şairimiz ise laedri. Şairin

adı şiiriyle büyümelidir. Aksi durumlar da pek hoş olmasa

da varittir. Mesela benim okuduğum en güzel şiirlerden

bazılarının şairlerini bilmem. İsimleri kaybolmuştur.

“Bu şehrin hayatı korkunç ve büyük Heykelleri yaşar yalnızlıkları Bakir duygularla ağladık güldük Merhamet çözülür beyaz ve sarı Nabzında konuşur büyük mimari Sarhoş evler sızmış bulutlar dalgın Bir şarkıdır sokak ve caddeleri Dudaklarda öpüş damarda yangın

Page 15: ŞAİRİNİ ARAYAN ŞİİR KİTABI

15

Kimseler gelmesin buraya sakın Semasında tüten yalnız şehvettir Firar etti akıl gitsin bırakın Uyanmadan gökler sökmeden fecir”

Nasıl? Beğendiniz mi? Çok güzel değil mi? Şairi kim? İsmi

kaybolmuş, en azından benim tarafımdan bilinmeyen

birisi.”

Bu konuşmada adı geçen şairin şiir kitabı bendim. Bu şiiri

benden okumuştu. Ne kadar mutluydum anlatamam. Kenar

mahalleden gelip de köşklere yerleşen fakir bir genç kızın

ikbalini yaşıyor gibiydim. Bu mutlu günler uzun sürmedi.

Deprem işte böyle bir zamanda vurdu. Kitaplıktaki bütün

kitaplar ortalığa saçıldı. Binlerce insan cesedi çıkıyordu

enkazların altından. Yıkılmış kitaplıktan dökülüp saçılmış

kitapların ne önemi olabilirdi.

Ben biraz daha yıprandım, Biraz daha eskidim ve eksildim.

Ne o anlayabildi. Ne ben anlatabildim.

O da yıllar geçtikçe yıprandı, eskidi ve eksildi. Ne ben

anlayabildim ne o anlatabildi.

Depremden sonra üç taşınma, dört yer değiştirme, bir sel

baskını, bir de yangın geçirdim.

Direndim ve bugüne kadar geldim diyemeyeceğim. Çünkü

bugüne son parçalarım kaldı. İşin en acı tarafı çok

beğenmesine rağmen o da beni unutmuştu. Artık bahsim

geçmiyordu. Kırk yıl önce ikinci el kitap satan bir

dükkânda tanıştığımız o genç, yaşlı ve unutkan birisine

Page 16: ŞAİRİNİ ARAYAN ŞİİR KİTABI

16

dönüşmüştü. Kitaplarla ilişkisi kopmamıştı ama var da

değildi. İçlerinde olanların birçoğu hayatını düzenlemesine

kalbine huzur vermesine insanlara yenilmemesine

yetmemişti. Ne teslim olmuştu ne mücadeleye devam

edecek takati kalmıştı. Ne kitaplara bağımlılığı kalmıştı ne

de saygısı bitmişti.

Artık sadece kitaplarına ayıracağı odası olan bir evde

oturuyordu ama kitaplarıyla ne yapacağını bilemiyordu.

Bir gün hepsini yerlerinden çıkardı koridora, boş bulduğu

duvar diplerine yığdı. Günlerce onları seyretti. Her birinin

bir ayrı hikayesi bir başka anısı bir diğer değeri ve önemi

vardı. Ama hepsinin birden bitpazarına düşeceği günler

gittikçe yaklaşıyordu. Bunları düşündükçe içi acıyordu.

Nasıl olduysa beni gördü. Yangından selden depremden

kalan kağıt parçalarının arasına sıkışmış kalmıştım. Adımın

ne olduğunu, şairimin kim olduğunu, nerede basıldığımı o

da hatırlayamadı. Gözleri doldu. Demek dedi, bazı şeylerin

değişmesi mümkün değilmiş.

*

Page 17: ŞAİRİNİ ARAYAN ŞİİR KİTABI

17

15 Azad Edin Kuşları Azad edin kuşları Ki gökler sevinecek Kanatların rüzgarı İçimize sinecek Azad edin kuşları Mesafe duysun gurur Aklın red ve inkârı Boşluklarda kaybolur Azad edin kuşları Boşluğa hükmetsinler Ruha inen baharı Rabbe versinler haber

Page 18: ŞAİRİNİ ARAYAN ŞİİR KİTABI

18

16 ÇEKİLMEZ OLDU “Çekilmez oldu artık her gün söylenen türkü Şu insanların kahrı ve şu dünyanın yükü Yolda dilenci, evde açlık, mezarda korku Ne varsa birbirinin aynı; dünkü bugünkü” Tebessüm çiçek açar dalında meyvesi yok Dünyamızda insan var inanmış davası yok Her şeyde aynı tekrar gece gündüz ve uyku Çekilmez oldu artık her gün söylenen türkü Ah bir kapı açılsa bir kapı açılsa ki Çözülse gözden perde bulut sıyrılmış sanki Eski günler, çocukluk, bahçede çiçek, koku Çekilmez oldu artık şu insanların yükü

Page 19: ŞAİRİNİ ARAYAN ŞİİR KİTABI

19

17 Bir Sabah Vakti Bir sabah vakti yine Gök aydın sular duru Tatmak için huzuru Kuşlar uçar engine Bir sabah vakti yine Hasret yüklü gemiler Gelmesi için haber Selam salar birine Bir sabah vakti yine Göğe uzanır eller Mevsimler bildiğine Nasip avuca değer

Page 20: ŞAİRİNİ ARAYAN ŞİİR KİTABI

20

18 Bitmiş Her Şey Şarkılar dudakta söylene dursun Boş kalbi mademki bağlamış yosun Bundan sonra aşka ümide veda Şarkılar dudakta söylene dursun Kuşlar pencereme gelip konsa da Hikâyesi bitmiş maviliklerin Evet, her şey bitmiş hep için için Kuşlar pencereme gelip konsa da

Page 21: ŞAİRİNİ ARAYAN ŞİİR KİTABI

21

19 Günler geçmiş Sen miydin zamanın nur aydınlığında Altın saçlarınla ümitli ve mağrur Bitmeden hikaye ve etmeden veda Kimbilir o çağlar nereye uçmuştur Nasıl özlemiştin rüya kadar yeşil Bir ömür yaşamak mevsimler içinde Bu muydu ümidin vardığı son sahil Kapanmış ufuklar ses kalmış derinde Keman sesleriyle göğe uçan çocuk Nerde o seslerin beyaz kanatları Mavi oyunları nasıl seviyorduk Nerde o gençliğin kaybolmuş baharı Geceler boyu her şeyi unutup Büyük beyaz aşkı bekleyen sen miydin? Halbuki ufukta sönmek üzere gurup Dalları kurudu ihtiyar mevsimin Bir şehzade gibi binip masallara Kimdi o aşkların ötesine varan? Bu günse lambalar kısıldıktan sonra Kimdir pişmanlıkla Allah’a yalvaran

Page 22: ŞAİRİNİ ARAYAN ŞİİR KİTABI

22

21 Başıboşluk Zevklerin dünyasında büyük aydınlık Sarhoş naralar atar zaman boyunca Günah hürlük içinde savursun çığlık Başıboşluğa selam konar avuca Arzu yemişlerinin ağzımda tadı Bilmediğim ufuklar ardına nefer Kuşlar engine doğru çırpar kanadı Başıboşluğa selam avuca düşer

Page 23: ŞAİRİNİ ARAYAN ŞİİR KİTABI

23

22 Geldik Gidiyoruz Bir şey bilmeden geldik gidiyoruz Her şey kilitli idrakimiz susuz Artık bu başı çekmiyor boynumuz Gidenler geri dönmüyor bir daha Hala ermedik beklenen sabaha Ve duamız da varmıyor Allah’a Bir hikâyeyi bitirmek üzereyiz Fakat memnunuz dünyadan hepimiz Sizlere selam gök kuş toprak deniz

Page 24: ŞAİRİNİ ARAYAN ŞİİR KİTABI

24

23 Çözülmüyor Düğüm Bir avuç arzu ümitle bekleyiş Hayaller dalda vermedi tek yemiş İşte günlerin işte bütün ömrüm Gökler kapanık bulutlarda sükun Başlamak üzere nihayet son oyun Sessiz bizleri çağırmakta ölüm Geceye hasret aydınlığa selam Ah şu dünyada ne etsem, ne yapsam Hala bir türlü çözülmüyor düğüm

Page 25: ŞAİRİNİ ARAYAN ŞİİR KİTABI

25

24 Özleyiş I Bir altın türküydü geçmiş günlerim Masal dünyasında kanatlı zaman Kaygısız günler bir yığın rüya Bütün kuşlar benim için öterdi Güneşi odamda bulur her sabah Oyunlar beklerdi sokakta beni Ilık bir mevsimdi mavi çocukluk Yeşil dallarında bayram çiçeği Aydın göklerinde renkli uçurtma

Page 26: ŞAİRİNİ ARAYAN ŞİİR KİTABI

26

25 Özleyiş II Ufuklar ardına sefer etmişsin Belki söğüt dalı bir at sırtında Nerdesin şimdi sen ey çocukluğum? Kıyık oyuncaklar kayıp bilyalar Kalemler kitaplar ve okul çantam Bundan böyle sizi nerede bulsam

Page 27: ŞAİRİNİ ARAYAN ŞİİR KİTABI

27

26 Geceler Korkunç Bahçemde siyah çiçekler öter Duyulur sesi karanlıkların Uzak diyara başlayan sefer Gibi nabzımda çarpmada yarın Yarasa iskeleti büyük şehirler Gözleri parlar pencerelerde Akan yıldızlar nereye gider Büyük sükûtu çarpar mermerde Aynalar bile unuttu beni Müthiş korkuyla kısılmış avuç Masam iskemlem bekler birini Rabbim geceler ne kadar korkunç

Page 28: ŞAİRİNİ ARAYAN ŞİİR KİTABI

28

27 Son Saat Nasıl sevmişiz bu boş oyunu Son ümitleri bir mevsim sonu Mümkünken açmak yeni bir sayfa Aşkı vedaa gömdük son defa Yeşil vaadlar soldu ne diye Sebepsiz neden bitti hikaye Ve hatıralar taptaze iken Eteğimizden kimdir bu çeken Henüz doymadan sana ey hayat Başladı akşam çaldı son saat

Page 29: ŞAİRİNİ ARAYAN ŞİİR KİTABI

29

28 Azad Olmak istiyorum I Nedir İçimizdeki bu isyan bu fırtına Gölgeler gibi sessiz denizler gibi engin Yol boyu davet var nerelere ve niçin? Nasıl sevebiliriz şu aynaları nasıl Hatıralar ve gençlik orada gömülüyken Gençliğe neden veda ettik bu kadar erken Çehrelere kuş gibi konmada işte mevsimler Karanlığın içinden gelen vaadler ile Ölüme giden yolda nedir böyle acele?

Page 30: ŞAİRİNİ ARAYAN ŞİİR KİTABI

30

29 Azad Olmak İstiyorum II Gidin sorun kılıçlı şu delikanlı kimdir? Alnında çizgiler ve saçında ak ne zaman? Söyleyin ne olur, vazgeçsin yolculuğundan Birisi var çalmada hep kapımızı güm güm Artık neyi ümit ve neye inan! Aşka mı? Bizleri kapımızda beklemekteyken ölüm Tanrım! İşte hikaye nihayet işte durum Bundan böyle sana kul olmak istemiyorum Seninle anlaşmamız istersen şöyle olsun Gel artık kulluğundan sen beni azat eyle Ve künye defterinden sil beni tamamiyle Varsın cennetindeki nimetler senin olsun

Page 31: ŞAİRİNİ ARAYAN ŞİİR KİTABI

31

30 Azad Gönül terk et bizi maceralara Hayat dolu dizgin yaşanmış olsun Bir çağırış mı var ne olur susun Her kayda paydos bu günden sonra Saatler boyunca geçmekte zaman Gönül kır dümeni engine doğru Teselliye veda unut huzuru Büyük kuşlar azad oldu dallardan

Page 32: ŞAİRİNİ ARAYAN ŞİİR KİTABI

32

31 Yolculuk -Erzincan’dan ayrılış- Beyaz ve aydındır çevresi şehrin Yollar kalbe ümit penceresidir Göklerden uçan her kuş bir haberin Misafir daveti içinde gelir Neden sebepsiz ve niçin yalnız Hesap sona erdi her şeyden sonra Bizi çeken atlar ve arabamız Koyuldu başıboş yolculuklara Bir kuruntu gibi bıraktık şehri Azad oldu gurbet yollar boyunca Selamladı dağlar mavilikleri Otel ve yatağım kalsınlar hoşça

Page 33: ŞAİRİNİ ARAYAN ŞİİR KİTABI

33

32 Yine Yol Göründü Yine yol göründü dağlar ötesine Kapıları açan anahtar kayıp Kulak ver kuşların kanat sesine Nasip ve zamanı geri çevirip Bulutlar koşmada bir yere doğru Hazin şarkılarda yollar muhacir Ufukta başladı hasret yağmuru Gurbet yolcuları bekliyor fecir

Page 34: ŞAİRİNİ ARAYAN ŞİİR KİTABI

34

33 Sabah Ezanı I Gök aydınlığında fecir kuşları Tüylerini döker beyaz ve sarı Uzak iklimlerden selam getirir Kapı arar göğe salınan dua Dökülen renkler esen rüzgara Bayrak çeker gibi çekecek fecir

Page 35: ŞAİRİNİ ARAYAN ŞİİR KİTABI

35

34 Sabah Ezanı II Sabah aydınlıklar içinde yüzer Mavi şarkıları başlar göklerin Öyle içten öyle güzel ve derin Kanat sesleridir yol alan gemiler Bulutlar nereye böyle tasasız Yok mudur cevabı bunca duanın Beklenen kapılar artık açılsın Secdeye kapanmış mağrur alnımız

Page 36: ŞAİRİNİ ARAYAN ŞİİR KİTABI

36

35 Bu Şehir Bu şehrin hayatı korkunç ve büyük Heykelleri yaşar yalnızlıkları Bakir duygularla ağladık güldük Merhamet çözülür beyaz ve sarı Nabzında konuşur büyük mimari Sarhoş evler sızmış bulutlar dalgın Bir şarkıdır sokak ve caddeleri Dudaklarda öpüş damarda yangın Kimseler gelmesin buraya sakın Semasında tüten yalnız şehvettir Firar etti akıl gitsin bırakın Uyanmadan gökler sökmeden fecir

Page 37: ŞAİRİNİ ARAYAN ŞİİR KİTABI

37

36 Bildiğine Bu garip gök altında kaldık tesellisiz Halbuki ne ümitle düştük bu yollara Talih ve insanlardan yeter çektiğimiz Yeter ezanın göğe savurduğu nara Zaman zaman kahpenin tutup saçlarından Küflü bir mağarada nasipsiz bırakmak Artık ne bir hatıra ne bir şeye inan Boşanmış sular gibi bildiğine akmak

Page 38: ŞAİRİNİ ARAYAN ŞİİR KİTABI

38

37 Meyvasız Çiçekler (*) -II- (*) 1. Kısım İÇİMDEKİ DÜNYA’da Neşredildi. 38 Cevapsız Dokundu kalbime dokundu Bembeyaz meyvesiz çiçekler Yolculuk değil bir oyundu Bir şeyler götürdü beraber Uçtu kuşlar kondu bir dala Sükutu çıldırtmada beni Mevsim yeşil vaattir hala Yollar getirmedi birini Ufuk kör dualar cevapsız Çığ gibi yuvarlanmada zaman Bahçeler tenha kırlar ıssız Kimdir göğe nara savuran

Page 39: ŞAİRİNİ ARAYAN ŞİİR KİTABI

39

39 Va’dini Hatırla! Va’dini hatırla rengi öperek Bu ayrılıklar mı sevgiye cevap Bahçemizde aynı bahar ve çiçek Sebepsiz dökülmüş yollara serap Dala konan kuşlar gariplik duyar Gölgelere sinen yalnızlıklardan Seni kucaklamış o uzak diyar Yoklar sonsuzlukta sevgimi zaman Ufka varan yollar geçer içimden Dilekler ki buğu olup yükselir Uzayan türküdür boşluğu delen Masal dünyasından sökecek fecir Alnıma değecek selam beklerim Aydınlık içinde ümit getiren Uzanmış göklere doğru ellerim Va’dini hatırla bir sabah erken

Page 40: ŞAİRİNİ ARAYAN ŞİİR KİTABI

40

40 Mavi Çocuk Nedir bu esen ılık ılık Bahçemde huzur ve aydınlık Sen misin gülen mavi çocuk Açtı fecirden bir tomurcuk Güldü gönlümde mavi çocuk Bahçemde huzur ve aydınlık Belki bir sabah belki akşam Mavi çocuktan mavi selam Gönül burcuma çekilecek Hatırlarda mavi temas Mavi çocuktan mavi selam Belki bir sabah belki akşam

Page 41: ŞAİRİNİ ARAYAN ŞİİR KİTABI

41

41 Eylül Suda gölgeler dalda meyve yorgun Bir mırıltı var mevsim mi uyuyan Kuşların kanat sesidir duyduğum Sabahı onlar getiri her zaman Yeşil yaprağa çizer seni ruhum Gel sen de aşkın havuzunda durul Öten kuşları bahçemde uçurdum Düşen yaprakla selam yollar eylül

Page 42: ŞAİRİNİ ARAYAN ŞİİR KİTABI

42

42 İçindesin Masmavi rüyaları içindesin semanın Gözlerinde aydınlık ve saadet yağmuru Ver elini sevgilim koparalım zamanın Meyvesinden lezzeti dallarından huzuru Bulutlar nakış nakış elbet seni örecek Mademki sen saklısın yeşilliğinde anın Hatıranla başlıyor mevsim koku ve çiçek Masmavi riyaları içindesin semanın

Page 43: ŞAİRİNİ ARAYAN ŞİİR KİTABI

43

43 Ümit Aramada gönlüm hasret içinde Uzak diyarlarda beyaz kuşları Bekliyorum aşkı büyük enginde Bir gün eser diye ılık rüzgarı Altın renklerini dökmede ümit Dalda çiçek açar gibi ağaçlar Açılacak bir göklerden kilit Bu avuç falında elbet bir şey var

Page 44: ŞAİRİNİ ARAYAN ŞİİR KİTABI

44

44 Saros’ta Akşam Ufukta dolaşır sarışın kuşlar Tüyleri içimde dalgalanmakta Alev kadehlerde gülüş ve sevda Deniz kumsalında altın masallar Gezinir yollarda misafir rüzgâr Kahkahalar cevap verir sesine Bu bir hikâyedir kalbime çarpar Martılar sahilden uçar engine

Page 45: ŞAİRİNİ ARAYAN ŞİİR KİTABI

45

45 Dinle Gökler benimle konuşur sevgilim Bir sabah vakti mavi saçaklarda Yıldızlar gibi gel akıp gidelim Edip dünyaya insanlara veda Avuçlarıma değmede nasibim Kalbime sızan altın bir lezzetle Sevgilim acep boruyu çalan kim Aşk dünyasından gelen sesi dinle

Page 46: ŞAİRİNİ ARAYAN ŞİİR KİTABI

46

46 Gitti O mavi fecirdi beyaz rüyada Kanat sesleriyle ederek veda Peşinden bir gülüş bırakıp gitti Yolculuk bir hayal olup genişler Giden yolcu kimdi yok başka haber Peşinden bir gülüş bırakıp gitti Gitti uçup gitti bir akşam vakti Ah bu ölüm değil bir ayrılıktı Peşinden bir gülüş bırakıp gitti Gitti gönülde sis denizde köpük Gitti bir şarkı gibi içli ve büyük Peşinden bir gülüş bırakıp gitti

Page 47: ŞAİRİNİ ARAYAN ŞİİR KİTABI

47

47 Ayrılık Mavi aydınlığa döküldü akşam Ve uçan martılar bembeyaz veda Ümitlerden aşka salındı selam Kalmasın başlanan şarkı yarıda Yolcular yollarda masal başladı Ve hasret uzandı kalbe sessizce Varken sevgilin dudakta adı Selam büyük aşka selam sevince

Page 48: ŞAİRİNİ ARAYAN ŞİİR KİTABI

48

48 Haber Beklemekteyim İz oldum peşinden yıllar boyunca Rabbi arar gibi susan boşlukta Kopan bir teselli düşse avuca Sana selam diye uzanır veda Eşini bekliyor yuvada bir kuş Tekrarlamada bir şarkıyı kalbim Sana varan yollar sebepsiz susmuş Hala senden haber beklemekteyim

Page 49: ŞAİRİNİ ARAYAN ŞİİR KİTABI

49

49 BARIŞ

Page 50: ŞAİRİNİ ARAYAN ŞİİR KİTABI

50

50 Barış -Sona ermeyecek rüyalarım Beyaz uykuların devamında Sussa da hayat ben yine varım Şiirde nabzımdır çarpan seda Yükselir Tanrıya benden selam Geceler boyunca mısra diye Fecir söker gökte kandil yaksam Evet! bende biter her hikaye Yoksullar teselli bulsun artık Parlar avucumda saadetler Bundan böyle huzur ve aydınlık Büyük sulhun fecri bende söker Filizlenecek her altın ümit Mevsimleri zira yarattım ben Emrimle çözülür sırlı kilit Hürriyet yükselir ülkelerden

Page 51: ŞAİRİNİ ARAYAN ŞİİR KİTABI

51

51 Bizim Gönlümüzde tüter ine bir buğu Aydınlıklar gibi en temiz duygu Bayrak ay yıldız ve sevgili vatan Ümit rengi beyaz kanda al bizim Barış çiçekleri açan dal bizim Her şeyin sonunda istiklal bizim Azat olacaktır kuş yuvasından Zincirlerde mahpus nabzıdır atan Günlerden bin selam sen ey hür insan Bizimdir hürriyet hür insan bizim Göğü toprağıyla bu vatan bizim Ata’nın mirası son destan bizim

Page 52: ŞAİRİNİ ARAYAN ŞİİR KİTABI

52

52 Sulha Selam Sulh çiçeği kalmış susuz Çözülmüyor son düğümler Erler nöbette uykusuz Kuşun kanadında sıla Mektuplar haber getirmez Niçin çalmaz paydos hala Şu harp faslı bulsa hitam Tüfekler çatıya konsa Sulha hasret sulha selam

Page 53: ŞAİRİNİ ARAYAN ŞİİR KİTABI

53

53 İstiklâl Göğe bayrak çekilmiş Yollar gider sınıra Zafer beklenen yemiş Alkışlayın şehidi Vatan için ölene Komutan emir verdi Varsın bürünsün hilal Bayrak rengi kefene (Ya ölüm ya istiklâl)

Page 54: ŞAİRİNİ ARAYAN ŞİİR KİTABI

54

54

Doğuş Ölüm ve Diriliş

Page 55: ŞAİRİNİ ARAYAN ŞİİR KİTABI

55

55

Doğuş Ölüm ve Diriliş

-Babam öldü-

Doğuş Çevirin sayfayı boşluk içinde Henüz el değmemiş hayreti görün İlk sabah açan eller nerede Zaman ilk adımı atacak bugün Meyve vermez oldu artık çocukluk Bir fecirdi rüya mavi uykuda Bir gün içimizde en büyük boşluk Çocukluğa hasret beşiğe veda

Page 56: ŞAİRİNİ ARAYAN ŞİİR KİTABI

56

Çiçekleri uzun uzun seyretmek Ve sonsuzluğuna dalmak göklerin Sevgili oyuna veda ederek Yaşamaya dalış müthiş ve derin İlk sevgi ilk öpüş aşkta ilk fecir İlk kitap ilk satır ve ilk aldanış Pişmanlıklar aklın mevsimleridir Geçmişler boyunca bir ömrü anış Bir şeyler ki bunlar belki de masal Rengin ötesinde boşalır oluk Altın kapısını açmada hayal Bilirim alnımda başlar sonsuzluk

Page 57: ŞAİRİNİ ARAYAN ŞİİR KİTABI

57

57 Ölüm Büyük özleyişle çalkanır deniz Kıskanıp kuşların sevinçlerini Bir gün sonsuzluğa değer alnımız Alınca ötenin son haberini Teselliye muhtaç yanan alnımız Ver her şeyden sonra huzur mevsimi Gelen davetiye boş ve imzasız Hala dinlemiyor kimse sesimi Bundan böyle evler beni unutur Dostlarımdan mektup getirmez posta Yine dolaşırım belki sokakta Kimseler tanımaz ölüm ve huzur

Page 58: ŞAİRİNİ ARAYAN ŞİİR KİTABI

58

58 Ölüm II Tutun ellerimden geceler tutun Rüya yüklü gemi geçecek burdan Bundan sonra artık beni unutun Ruhum aksedecek mavi billurdan Şekilden sıyrılmış karanlık gibi Vücudumdan azat olmak ne güzel Geri devrederek sefil nasibi Ki ben yine yoktum yıllarca evvel Alnımda tütecek ebedi fecir Aydınlık içinde Tanrı daveti Bu büyük ferahlık acep nedendir Tatmak o keskin ve müthiş lezzeti

Page 59: ŞAİRİNİ ARAYAN ŞİİR KİTABI

59

59 Ölüm III Hayat! Renklerini kaybetmişsin Yalnızlık içinde arzular gibi Şarkı neden bitti yok mu sebebi Artık duyulmuyor kısılmış sesin Tenhalardan davet var birisinden Öyle sessiz öyle beyaz ve güzel Vaktin ötesinden çağıran şu el Belki birisidir belki susmuş ben Suyun aynasında silinmiş varlık Devretmiş hayatı öteye gökler Ey büyük akıbet ey büyük haber Nasıl uyuştu bu korkunç pazarlık

Page 60: ŞAİRİNİ ARAYAN ŞİİR KİTABI

60

60 Ölüm IV Ufkun ötesinde sükut içinde Musikisi gelir yalnızlıkların Bulutlar insanlar kuşlar siz yarın Tanışacaksınız büyük ayinde Hani nerdesin? Gel gör hünerini İşte mahşer işte zavallı hayat Boşluk arkasından gelmiyor imdat Sanatkar kaybetti son eserini

Page 61: ŞAİRİNİ ARAYAN ŞİİR KİTABI

61

61 Diriliş I Karanlık içinden savrulan korku Mevsim gibi yaşar harabelerde İskeletlere kim verecek uyku Kirpiklere hasret rüyalar nerde Azat olacaktır mezardan ruhlar Mesafe gibi hür zaman boyunca Hayatın nasibi yeniden başlar Aydınlık içinden düşer avuca

Page 62: ŞAİRİNİ ARAYAN ŞİİR KİTABI

62

62 Diriliş II Varlığın nabzında çarpsın ilk mevsim Fecirlerle beraber geçen seslerle Ruhlara çizilsin yeniden resim İnsanlar ve toprak gelsinler diye Mumyalar dirilsin mezarlarından Şarkıları değsin renk ve sevince Heykellerin ruhu soyunsun kından Çözülsün göklerde saklı bilmece

Page 63: ŞAİRİNİ ARAYAN ŞİİR KİTABI

63

63 Diriliş III Açın kapıları ölüler gelsin Ki mezarlarından bıkmışlar artık Varlık ey büyük sır nerde nerdesin Ve artık başlasın son bahtiyarlık Yırtılsın ufuklar hep çevre çevre Hapis evlerinden başlasın firar Ruh gülümseyecek dirilenlere Sonsuzluk içinde Allah’a kadar

Page 64: ŞAİRİNİ ARAYAN ŞİİR KİTABI

64

64

İÇİNDEKİLER 7 Engine Doğru I, II, III, 10 Dilenciler 12 Renksiz 13 Din 14 İman 15 Azat Edin Kuşları 16 Çekilmez oldu 17 Bir Sabah vakti 18 Bitmiş Her Şey 19 Günler Geçmiş 21 Başıboşluk 22 Geldik Gidiyoruz 23 Çözülmüyor Düğüm 24 Özleyiş 26 Geceler Korkunç 27 Son Saat 28 Azat Olmak İstiyorum 30 Azat 31 Yolculuk 32 Yine Yol Göründü 33 Sabah Ezanı 35 Bu şehir 36 Bildiğine 38 Cevapsız 39 Va’dini hatırla 40 Mavi Çocuk 41 Eylül 42 içindesin 43 Ümit 44 Saros’ta Akşam 45 Dinle 46 Gitti

Page 65: ŞAİRİNİ ARAYAN ŞİİR KİTABI

65

47 Ayrılık 48 Haber Beklemekteyim 50 Barış 51 Bizim 52 Sulha Selam 53 İstiklal 54 Doğuş Ölüm Diriliş