ARALIK 2011
-
Upload
erdal-sahin -
Category
Documents
-
view
236 -
download
4
description
Transcript of ARALIK 2011
A Ş İ Y A NRIZE ANADOLU ÖGRETMEN LISESI GAZETESIDIR
Aralık 2011 Yıl:1 Sayı:3 www.raol.k12.tr
Okulumuzda gerçekleştirilen seçim sonucunda öğrencilerin katılacağı etkinlikler düzenlemeyi
başkanlığa seçilen Arcan Aktepe ile kısa bir söyleşi düşünüyoruz.
gerçekleştirdik. Arkadaşlar, sizlere farklı bir hava katmak için
Bize biraz kendinden bahseder misin ? okulun zilini değiştireceğiz ve ayda bir sizin
Değerli arkadaşlarım, ben 11-A sınıfından Arcan isteklerinize yönelik anketler yapmayı planlıyoruz.
AKTEPE. Ardeşenliyim. Öncelikle 2011-2012 öğretim Ben bir öğrenciyim ve bir öğrencinin sunabileceği
yılının herkese hayırlı olmasını temenni ediyorum. tüm imkânları sunacağım ve faaliyetlerimize ilk kurul
Okulumuz için yapmayı düşündüklerin toplantısından sonra başlayacağız.
nelerdir? Son olarak söylemek istediğiniz bir şey var mı?
Öncelikle bildiğiniz gibi okulumuz, Rize'nin Arkadaşlar öncelikle bana oy veren ve vermeyen
gözde okullarından biridir. Bunu da okulumuzun herkese beni bu göreve layık gördüğü için teşekkür
başarısına borçluyuz. Biz de bu başarıyı bir adım daha ediyorum. Ayrıca kendi sınıfım olan 11-A sınıfına
öne çekebilmek için gönüllü öğretmenlerimiz ile bir seç im sürecinde destekler ini benden hiç
etüt sağlayacağız. Bunun içinde zemin kattaki bir esirgemedikleri için onlara ayrıca teşekkür ediyorum.
sınıfı temin edeceğiz. Kübra ASLIŞEN & Zekiye TERZİOĞLU
Okulumuzu daha sosyal bir okul haline
getirebilmek için spor faaliyetlerini daha aktif hale
getirmeliyiz.
Arkadaşlar, biz sizleri yazılı stresinden
uzaklaştırmak için dönem sonlarında bütün
2011-2012 eğitim öğretim yılı Okul Meclis Başkanlığı Seçimleri 1 Kasım 2011 tarihinde yapıldı.Yapılan seçimlere 3 aday katıldı. Arcan Aktepe, Furkan Çolak ve Abdul Samet Yıldırım’ın aday olduğu seçimlerde en çok oyu alan Arcan Aktepe, Okul Meclis Başkanı seçildi.Gazetemiz ekibinden Kübra Aslışen ve Zekiye Terzioğlu, Okul Meclis Başkanı Arcan Aktepe ile Raöl için düşünceleri ve yapacaklarına ilişkin röportaj yaptılar.
Okul Meclis Başkanımız belli oldu
E s k i y ö n e t i c i l e r i m i z onuruna yemek programı düzenledik
Okul Aile Birliğimizden anlamlı kutlama
İngilizce Kompozisyon Yarışmasında dereceye girenler ödüllendirildi
24 Kasım Öğretmenler Günü’nde öğrencimiz ödül kazandı24 Kasım Öğretmenler günü dolayısıyla il çapında
düzenlenen kompozisyon yarışmasında okulumuz
öğrencilerinden Şeymanur Uzun “Kaç Yıl Oldu” adlı
yazısıyla üçüncü oldu.
Raöl’de Geleneksel Çiğ Köfte Partisi düzenlendi
Okulumuz eski müdürlerinden Ali Kılıç onuruna okulumuz öğretmenlerinin
katıldığı çiğ köfte partisi düzenledik.
Ödül lü Soru Sayfa 6 'da
G Ü N C E LRize Anadolu Öğretmen Lisesi
2Aralık 2011
AŞİYAN
24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜ Türkler 8.yüz yıla kadar Göktürk ve ve öğretmenlerimizi ziyaret ettik. sürdüreceksiniz ve mutlaka başarıya
Uygur dilini kullanıyorlardı. Türklerin Onların bu gününü, öğrencilerimiz ve ulaşacaksınız" demiştir.
İslamiyet'e geçmesinden sonra 10. tüm öğrenci velileri adına kutladık.
24 Kasım Öğretmenler günü
Ö ğ r e t m e n l e r dolayısıyla tüm öğretmenlerimizin
Günü dolayısıyla; bu gününü kutluyor, onlar önünde saygıyla
g ü n e k a d a r g ö r e v eğil iyor ve düşüncelerimi yine
yaparken şehi t C u m h u r i y e t i m i z i n
o l a n k u r u c u s u ,
öğretmenlerimizi, B a ş ö ğ r e t m e n i m i z
g e ç t i ğ i m i z Atatürk'ün şu ve veciz
günlerde meydana s ö z l e r i y l e b i t i r m e k
gelen ve tüm Türk istiyorum:
ulusunu büyük bir
acıya boğan Van “ Cumhuriyet
depremi esnasında sizden; fikri hür, vicdanı
y i t i r d i ğ i m i z hür, irfanı hür nesiller
öğretmenlerimizi ister.”
ve yine Öğretmenler “ Yeni nesil, öğretmenlerin eseri
gününe iki gün kala vefat olacaktır.”
eden, ilimizin değerli
ö ğ r e t m e n v e G ü n ü m ü z d e , d ü n y a d a ;
yöneticilerinden Tevfik vicdanlarımızı sızlatan pek çok kan, Yüzyıldan itibaren Arapça dili
İleri Anadolu Lisesi Müdürü çok değerli gözyaşı, zülüm, haksızlık, yoksulluk, kullanılmaya başlandı. 1919 ve 1923
insan Şemsettin Kandemir hocamızı yolsuzluk ve hakkı olmadığı halde başka sürecinde Ulu Önder Mustafa Kemal
rahmetle anıyoruz ve yakınlarına devlet ve milletlerin kaynaklarına göz Atatürk önderliğinde Kurtuluş
başsağlığı diliyoruz. k o y a n z a l i m b a z ı d e v l e t l e r i n Savaşının kazanılmasından sonra Yeni
katliamlarını ve işgallerini gördükçe ve Türkiye Cumhuriyeti Devletinde pek
Anadolu Öğretmen çok askeri, ekonomik, sosyal , kültürel
Lisesi'nin kuruluşundan d e v r i m l e r
bu güne kadar görev başlatıldı.
yapan tüm öğretmen ve
yöneticilerimizi de bu 1 Kasım 1928
g ü n d o l a y ı s ı y l a yılında çıkarılan
minnetle anıyor ve y a s a i l e H a r f
v e r d i k l e r i İnkilabı yapıldı.
hizmetlerden dolayı Kullanılan Arapça
kendilerine teşekkür Alfabe yerine Latin
ediyoruz.Alfabesi ile Türk
K a l k ı n m a n ı n Alfabesine geçildi.
temel şartı eğit im 24 Kasım 1928 'de
öğretimdir, bunu da hiç Millet Mektepleri
şüphesiz öğretmenler a ç ı l d ı . B a ş t a
gerçekleştirir.Başöğretmenimiz
M.Kemal Atatürk
olmak üzere yaşlı, Cumhuriyetimizin kurucusu ve Türk ve Müslüman dünya üzerine
genç, çocuk, kadın başöğretmenimiz Atatürk; “ülkemizi haksız saldırıları, hain bazı planları
tüm ulusa Latin Harfleri kullanılarak g e r ç e k m u t l u l u ğ a v e r e f a h a görüp anlayınca; Ülkemizin inançlı,
Türkçe öğretildi, yazıldı, okutuldu. kavuşturmak için iki orduya ihtiyaç i d e a l i s t , b i l g i l i , ö z v e r i l i v e
Ülkemizde 24 Kasım 1981'den beri de bu vardır, bunlardan birisi vatanı Atatürk'ümüzün gösterdiği çağdaş
gün 24 Kasım Öğretmenler günü olarak kurtaracak olan, savunacak olan askeri uygarlık çizgisinde yol alan
kutlanmaktadır.ordudur, diğeri de öğretmenlerle öğretmenlerimizin önemi ve onlara
sağlanacak olan bilim ordusudur, irfan olan ihtiyacımız çok daha fazla Biz de Okul Aile Birliği olarak 24
ordusudur” demiştir. Yine Atatürk bir artmaktadır şüphesiz.Kasım günü okulumuzda başta Okul
başka söyleminde "Ordularımızın Köksal KASAPOĞLUM ü d ü r ü m ü z o l m a k ü z e r e t ü m
kazandığı zafer, sizin ve sizin ordunuzun Okul Aile Birliği Başkanıöğretmenlere duyduğumuz sevgiyi,
zaferi için yalnız zemin hazırladı... saygıyı ve şükranlarımızı dile getirmek
Gerçek zaferi siz kazanacak, siz ve belirtmek için bu günü fırsat bildik
Okul Aile Birliği Başkanı Köksal Kasapoğlu Okul Mürümüz İbrahim İsmailoğlu›nun öğretmenler gününü kutladı.
Okul Aile Birliği üyelerimiz öğretmenlerimize çiçek dağıttılar.
Kalkınmanın temel şartı
eğitim öğretimdir, bunu da hiç
şüphesiz öğretmenler
gerçekleştirir.
“Ülkemizi gerçek mutluluğa ve
refaha kavuşturmak için iki orduya ihtiyaç vardır, bunlardan
birisi vatanı kurtaracak olan, savunacak olan askeri ordudur,
diğeri de öğretmenlerle
sağlanacak olan bilim ordusudur, irfan ordusudur”
RAÖL Eski Yöneticilerini Unutmadı
Okulumuz Eski Müdürlerinden olan ve şuan Anadolu Lisesi'nde
müdürlük yapan Ali Kılıç için okulumuzda çiğ köte partisi
düzenledik. Matematik Öğretmenimiz Mustafa Önal'ın marifetli
ellerinden hazırlanmış çiğ köfteler yenildi ve arkasından çaylar
içilerek sohbetler edildi.
Çiğ Köfte Partisi Yaptık
Okul Müdürümüz İbrahim İsmailoğlu, okulumuzda yaptığı hizmetlerden dolayı Ali Kılıç'a teşekkür ederek plaket verdi
Okulumuz Yabancı Dil Kulübü
t a r a f ı n d a n 2 4 K a s ı m
Öğretmenler Günü konulu
İ n g i l i z c e k o m p o z i s y o n
yarışması yapıldı. Yarışma
sonucunda dereceye giren
öğrencilerimize İngil izce
Öğretmenimiz Dinar Bal
tarafından ödül verildi.Dereceye Girenler:
1. Ebru HOŞGÖR (10/F)
2. Hilal YILMAZ (10/E)
3. Merve Nur AL (10F)
İngilizce Kompozisyon Yarışması
24 Kasım Öğretmenler Günü etkinlikleri
çerçevesinde Rize Anadolu Öğretmen Lisesi
olarak okulumuzdan ayrılan eski yöneticilerimiz
onuruna Nevapark’ta akşam yemeğinde bir araya
geldik.
Okul idarecilerimiz, okul öğretmenlerimiz,
eski öğretmenlerimiz, Okul Aile Birliği Başkanımız
ile Milli Eğitim Bakanlığı’nın Zorunlu Yer Değiştirme
Uygulaması sonucu okulumuzdan ayrılan eski okul
müdürü İsmail Tüfekçi ve eski okul müdür
başyardımcısı Halil İbrahim
Hacıoğlu’nun da kat ı ld ığ ı
yemekte buluştuk.
Yemekten sonra, Rize
Anadolu Öğretmen Lisesi’ne uzun
yıllar hizmet etmiş olan okulumuz
eski müdürü İsmail Tüfekçi’ye,
okulumuza yapmış olduğu
hizmetler dolayısıyla Okul Aile
B i r l iğ i Başkanımız Köksa l
Kasapoğlu tarafından plaket
takdim edildi.
Kısa bir konuşma yapan
İsmail Tüfekçi, Rize Anadolu
Öğretmen Lisesi ailesinden
ayrılmanın hüznünü yaşadığını, 11 yıl bu okulda hizmet ettiğini, çok
samimi ilişkiler yaşadığını, Öğretmen Lisesini evinin bir parçası gibi
benimsediğini belirtti. Kendisini unutmayan ve bu etkinliği düzenleyen
Rize Anadolu Öğretmen Lisesi’ne teşekkür etti.
Okul eski müdür başyardımcısı Halil İbrahim Hacıoğlu’na ise
okul müdürü İbrahim İsmailoğlu, yaptıkları hizmetlerden dolayı
kendilerine teşekkür ederek plaket verdi. Halil İbrahim Hacıoğlu da, 16
yıl hizmet ettiği Rize Anadolu Öğretmen Lisesi’nden ayrılmanın
üzüntüsünü yaşadığını, Rize Anadolu Öğretmen Lisesi’nin hayatında
ayrı bir yeri olduğunu ifade etti. Kendisini unutmayan Rize Anadolu
Öğretmen Lisesi’ne teşekkür etti. Okul müdürümüz İbrahim İsmailoğlu,
hizmetlerinden dolayı İsmail Tüfekçi ve Halil İbrahim Hacıoğlu’na, Rize
Anadolu Öğretmen Lisesi’nin bir hediyesi olarak ayrı ayrı altın hediye
etti ve Rize Anadolu Öğretmen Lisesi’ne yaptıkları hizmetlerden dolayı
kendilerine teşekkür etti.
K Ü L T Ü R - S A N A TRize Anadolu Öğretmen Lisesi
3Aralık 2011
AŞİYAN
“İki dünya bir araya geldiğinde dengeler bozulacak -Davetinizi geri alın, vampirler bir eve orada
”. 2008 yapımlı dizi ABD'nin güneyinde, Louisona yaşayanların daveti olmadan giremez, evinize davet
eyaletinde BonTemps isimli küçük (kurgusal) bir edilmiş bir vampir ne olduğu belirsiz güçler
kasabada vampirler ve insanların birlikte yaşamaya (Kimileri cadıların işi der) tarafından kapı dışarı
başlaması ve aralarındaki etkileşimi konu edilir.
edinmektedir. -Güneş ışığı: vampirlere gerçek ölümü yaşatmak
istiyorsanız onları güneşe yürütecek bir büyü
X-Men filmlerinden sonra ilk büyük projesinde yer öğrenmeniz gerekiyor.
alan Anna Paquin, Bon Tempsde
Merlotte'nin Barında garson olan Tabi bunların hiçbirini yapmayın biz
Sookie Stackhouse'u canlandırıyor. şiddet yanlısı insanlar değiliz değil mi
Bir telepat olan Sookie huzuru ? ( H a y ı r ya p m a m a g e r e k ç e m i z
düşüncelerini duyamadığı Vampir vampirlerin olmadığından değil yani)
Bill Compton (Stephen Mayer )'de Vampirlerin kendi aralarında –gizemli
buluyor ve ona aşık olmasıyla beraber bir kuruluş olan Otorite'ye bağlı –
yaratılışın yeni dünyasını keşfediyor. adalet ve krallık sistemleri de
bulunmakta. Anlayacağımız onlar her
Vampirler televizyonlarda ki siyasi şeyi kurmuş, insanların kabul etmesini
programlara katılarak hak arayışı beklemekte .
içerisindeler, muhafazakar kesim ise
kendi deyimleriyle “şeytanın Vampir Bill Comptonu canlandıran
çocukları” ile ortak bir yaşam sürmek Stephen Mayer'i “Priest” filminde bir
istememektedir. vampir avcısı olarak gördüğünüzde
şaşıracaksınız.
Diziye ismini veren True Blood
(Sentetik Kan) yapay olarak geliştirilmiş ve (Kişisel bir yorum isterseniz ) True Blood bir
vampirlerin yaşam ihtiyacını insanlardan bağımsız zamanlar gündemden düşmeyen Alacakaranlık
olarak karşılayabilmektedir. Tabi çoğu vampir insan serisinin ve hayranlarının uyandırmış olduğu
kanının tadını hayatının gerisinde bırakamaz hele vampir yapımları antipatisini benden almış çok
bir de hipnoz yetenekleri varsa kanınızı içmesi çok uzaklara götürmüş ve oralarda bir yerlerde çöpe
kolay! atmıştır.
Vampirlere karşı savunmada birkaç ipucu : Ayrıca dizide tek doğaüstü varlıkların vampirler
-Sakın göz temasında bulunmayın, düşüncelerinizi olduğunu düşünmeyin! Burada duruyorum, merak
gerçekleştirecek zaman bulamadan yenilerine sahip ediyorsanız imdb 'nin 8/10 luk değerlendirmede
olursunuz. bulundurmuş olduğu dizimizi izleyin.
-Yanınızda gümüş eşya taşıyın, öldürmese de
yaralayıcı bir etkiye sahiptir, öldürmek istiyorsanız Kutluhan Eren Hazır
bakır saplamanız yeterli.
Vampirler
televizyonlarda ki
siyasi programlara
katılarak hak arayışı
içerisindeler,
muhafazakar kesim
ise kendi
deyimleriyle
“şeytanın çocukları”
ile ortak bir yaşam
sürmek
istememektedir.
S ı k ı l m a d a n
o k u ya c a ğ ı n ı z , g ü n ü m ü z
mevcut sisteminin geleceğe
uyarlanmış, insanların birbirini
katlettiği ve sınıf ayrımcılığının
bol olduğu bir dünyada,
insanları maddenin kölesi
haline getirip bunu kullanan
baştakilerin yaşadığı sanatı
fantastik bir kurguya döken
harika bir bilim kurgu serisidir.
Arşivlenmesi gereken etkileyici
bir seri.
H a y a t t a k a l m a
m ü c a d e l e s i n i , a ş k ı n v e
m a c e r a n ı n k o k u s u n u
duyacaksınız .Çok akıcı bir eser.
Dizi film gibi kendisini size
b a ğ l ı y o r v e o k u y a m a m
diyenleri hapsediyor.
Katniss'in doğduğu
kasabada her yıl seçilip açlık kimi öldürecek ? Katniss mi Pieata 'yı yoksa Pieata mı
oyunlarına gönderilen ve seçilen arkadaşlarını kazanmak Katniss'i? Neler feda edilecek neler de fedakarlık edilecek?
için öldürmeye zorlanan bu oyunda, Katniss'in kardeşi Capitol'ün insaniyet dışı ölüm oyunlarına nasıl
kuraya çıktı. Ve kardeşinin yerine Katniss gönüllü oldu. dayanacaklar ? Açlık Oyunları, Ateşi Yakalamak ve Alaycı
Aynı kasabadan fırıncının oğlu Pieata'rın da bu oyunda Kuş okunmak ve arşivlenmek için sizi bekliyor.
yer alması ile tüm olay değişti ve macera başladı. Kim Beyzanur Erkan
öğrenci ler in in ı ş ık saçan
g ö z l e r i n e a y n ı ş e k i l d e
bakabilecek miydi vs? Bunun
için muhtarlığa doğru yöneldi
kocaman valiziyle birlikte.
Muhtar bey sanki hoca hanımı Orada görevine başlayalı kaç yıl olmuştu
bekliyormuşçasına kapının ardında hazırdı. acaba? Haftaları, ayları, yılları saymaya
Kısa bir sohbetten sonra hoca hanımın kalkışmış mıydı? Yoksa üzerinde pek
kalacağı eve gitmeye koyuldular.durmadığı zaman kavramı onu teğet mi
İki oda, bir salon, mutfak ve banyodan geçiyordu? Aslında onun zaman anlayışı,
oluşan lojmana vardıklarında Muhtar Bey: algılayışı oraya ilk gittiği gün; yer yer boyası
“Hoca hanım epey şanslısınız. Altı yedi sene dökülmüş, koltuklarının sarı süngerleri
önce İbrahim hocamız vardı. Onun ortaya çıkmış olan ve sırf resmiyetlik olsun
z a m a n ı n d a b u l o j m a n yo k t u , ş u diye ön cama “Gülbaşı Köyü” yazılmış
karşıdaki…” deyip cama doğru parmağını minibüsten indiğinde değişmişti. Milat, o
uzatıp ileride tahtadan yapılma, pencereleri an idi işte.
perişan halde olan, gündüz olmasına Birçok romana, pek çok da tarih kitabına
rağmen evin şeklini tam çözemediği bir ev sahipliği yapan İstanbul şehrinin el
yapıyı gösterdi. Evet, beterin beteri varmış. bebek-gül bebek yetiştirilen, henüz çiçeği
İçinden “Buna da şükür.” diye geçirdi. Evi burnunda bir öğretmeniydi. Meslekte daha
hoca hanıma gezdirip anahtarı ona teslim hiç öğretmen önlüğü yırtmadığından;
ettikten sonra Muhtar evden çıktı. Melek yırtmak bir yana daha hiç o önlüğü giyip de
hoca, atmışlarında gösteren bu sevimli, kara tahta önüne geçmediğinden olsa gerek
sempatik muhtara ısınmıştı. Hatta gelirken görev aşkıyla, tutkusuyla nereye olsa hiç
rast geldikleri insanlara karşı da anında tereddüt etmeden gidecekti. Olması
muhabbet hissetmişti hissetmesine ama…gereken, yapması gereken de buydu zaten.
Odanın ortasında havası sinmiş balon Onun için her yer, her okul, her sınıf kısacası
misali kendini yere bıraktı. Düşünüyordu… görevini icra edebileceği her ortam aynı
Tek başına –Feride gibi- yene(bilir)r miydi heyecan ve hazzı uyandırtacaktı onda. İşte
bu durumu, birçok şeyden mahrum bu böyle düşüncelerle geldi Gülbaşı Köyü'ne.
köyde? Bulunduğu ortamı böyle kötü H a n t a l m i n i b ü s t e n i n i n c e k ö y ü n
beynine kazıması ona hoş gelmiyordu meydanında, tüm vücudunda hissettiği
ancak buna karşı yapabileceği de bir şey soğukluk beynini de etkisi altına almıştı.
yoktu. Ya bu deveyi güdecekti, ya da bu Minibüsün beş altı adım ilerisinde kala
diyardan gidecekti. Vicdanı gitmesi kalmıştı. Ne gariptir ki, birkaç dakikalığına
taraftarı değildi. Tamam, belki morali d a o l s a d ü ş ü n m e f o n k s i y o n u n u
bozulmuş, belki gelmeden böyle bir tabloda gerçekleştiremiyordu. Biran çaresiz
kendisine ciddi anlamdan yer açmamış olduğunu düşündü ama ileride görecekti ki
olabilirdi, ancak bu işin başındaki çarenin ta kendisiydi. Tek yaptığı,
kararlılığını tekrardan hatırladı. Lisedeki, gözleriyle geldiği yeri idrak etmeye
üniversitedeki çok sevdiği hocaları onu bu çalışıyor olmasıydı.
durumda görselerdi ne çok üzülürlerdi. Kahvenin tam önündeydi… Aklı karışık
Çünkü onlar da vatan için, millet için, olsa da bazı sesleri seçebiliyordu.
insanlık için kendilerini Melek gibi yollara “Yeni hocanım gelmiş.”
atmışlardı ve öğrencilerine de bu özveriyi “Buralarda yapamaz ağalar, ötekin
yerleştirmeye çalışmışlardı. Kaderde hangi dolmuşla gerisin geriye gider.”
köy, hangi kasaba, hangi okul varsa orası... “Ne kadar küççük bir şeymiş, bizim
Melek hoca da yapacaktı, başaracaktı. O çocukların arasında gaybolur.
da, yeri geldiğinde bir fener, yeri geldiğinde “Niye orada öyle behliyor ki?”
bir çıra olmayı becerecekti. Yoksa, o anda Hoca hanım bu son cümleden sonra
hemen muhtarın peşinden koşardı ve toparlanmaya; hızlandırılmış bir şekilde
yarınki ilk minibüsün şehre hareket saatini bundan sonra yapacaklarını zihninde
sorardı. Böylece “Gülbaşı Köyü” içinde hep sıralamaya çalıştı. Dudaklarına buruk bir
bir uhde kalırdı.tebessüm kondurdu bir anlığına. Yıllar önce
Artık zaman icraat vakti deyip kolları okuduğu bir romandaki “Feride”
sıvadı ve tam 25 yılı geride bıraktı Melek karakteriyle ne kadar da kaderlerinin
hoca. O kadar yıl sonra, o köy için de; Melek benzer olduğunu düşündü. Memlekette
hoca için de karların erimeye başladığı nice “Feride”ler vardı ama belki de kendisi
ağaçların filizlendiği bahar mevsimiydi. O onlardan biri olamayacaktı. Şüphesiz,
deve güdülmüş, tohumlar çimlenmiş ve zaman kesinlik kazandıracaktı bu duruma.
filizlenemeyen umutlar hızla boy atmıştı. Çevreyi kolaçan ettikten sonra az aşağı
Gülbaşı'nın meleği Melek hoca oraya tarafta kapısına beyaz badana boyasıyla
ışığı, medeniyeti, sevgiyi, baharı ulaştıralı “Muğtarlık” yazan eski bir köy evini gördü.
25 yıl olmuştu. Yüzlerce öğrenci, bin bir Düşünmeden edemedi: Kasten mi
emek, binlerce düş, yüz binlerce teşekkür; yazılmıştı 'ğ' harfi diye. Ne var ki, o anda
Melek hoca adına tüm fedakar daha mühim sorulara cevap bulmalıydı. Ne
öğretmenlerimize… kadar burada kalacaktı, nerede yaşayacaktı,
köyün insanlarıyla anlaşabilecek miydi,
24 Kasım Öğretmenler günü dolayısıyla il çapında düzenlenen kompozisyon yarışmasında okulumuz öğrencilerinden Şeymanur Uzun “Kaç Yıl Oldu” adlı yazısıyla üçüncü olmuştur. Başarılarından dolayı kendisini tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyoruz
KAÇ YIL OLDU? Şeymanur Uzun
T R U E B L O O D
«Ben saf bir sevgi istiyorum. Aslında ç o c u k k a l b i m i istiyorum. Kimseye d a r ı l m a y a n , k i n beslemeyen, nefretten uzak o temiz kalbimi. K i m s e n i n s ö z ü n e gücenmeyen ama yeri geldiğinde ağzına geleni söylemekten kaçınmayan o çocuk o l m a k i s t i y o r u m . K ö t ü l ü k n e d i r bilmeden yaşamak istiyorum.»
G E N Ç E D İ P L E RRize Anadolu Öğretmen Lisesi
4Aralık 2011
AŞİYAN
B o ğ a z ı m d a d ü ğ ü m l e n e n kaybetmiş olsam da büyüklüğümle umut
hıçkırıklarımı tutamıyorum. Aslında bir ediyorum. Acaba ağlasam gerçekleştirilir mi
şeyler söylemek istiyorum ama olmuyor. Ne bu isteğim? Hani ağladığım zaman
dilimi kımıldatabiliyorum, ne de ağzımı tutuştururlardı ya istediğim şeyleri
açabiliyorum. Kulaklarımda çınlayan küçükken. Ama şimdi ağlasam da aynı olmaz
kalbimin hızlı hızlı atışı... Yığılıp kalmamak ki. Çocukken de ağlardım, durmazdı
için, yardım dilenmemek için zor tutuyorum gözyaşlarım ama hiç içime akıtmazdım.
kendimi. Anladım ama kabul edemiyorum Bilirdim çünkü; çok ağlar çok üzülürsem,
işte büyümekten yorulduğum gerçeğini. kalbim küserdi bana, ümitsizliğime
Sanırım artık durmak istiyorum. Ben çaresizliğime kızardı. Çocukken ağlardım,
çocukluğuma dönmek istiyorum. Uçsuz evet ama ağlayışın ardından kahkahalar
bucaksız dağları aşabilmeyi, uzun yollarda atmayı asla ihmal etmezdim. O zamanlar
durmaksızın yürüyebilmeyi istiyorum. En benim için ağlamak sevinmekti aslında.
çok da sorgusuz sualsiz yanlışlar yapmayı Şimdi de ağlıyorum ama sevincime
istiyorum. Kimseye aldırmadan, hatam değil , çaresizl iğime, kimsesizl iğime
yüzünden suçlu damgası yemeden. ağlıyorum. En önemlisi, artık içime
Ben saf bir sevgi istiyorum. Aslında akıtıyorum gözyaşlarımı, herkes ağladığımı
çocuk kalbimi istiyorum. Kimseye görsün isterken çocukken,
darılmayan, kin beslemeyen, şimdi acizliğimi görüp bir o
nefretten uzak o temiz kalbimi. kadar daha ağlatmasınlar
Kimsenin sözüne gücenmeyen diye iç ime akıt ıyorum
ama yeri geldiğinde ağzına geleni gözyaşlarımı ve artık zamanı
söylemekten kaçınmayan o çocuk geldi hıçkırıklarımı tutmak
olmak istiyorum. Kötülük nedir zorundayım. Kusura bakma
bilmeden yaşamak istiyorum. k a l b i m , a k ı t t ı ğ ı m h e r
Kimi zaman acımasız olsam da gözyaşının birikip seni sele
ben çocuk olmayı istiyorum. sürüklediğini, her şeyini
Yıkmak, yok etmek değil, yepyeni yerle bir ettiğini biliyorum.
dünyalar kurup, yeni insanlarla Verdiğim büyük zararlar için
ya ş a ya b i l m e y i i s t i y o r u m . beni affet. Senin bana
İmkânsızlığı tanımayan o çocuksu verdiğin kocaman çocuk
aklımla hayaller kurmayı ve o kalbine karşılık ben sana
hayalleri kimsenin yıkmasına izin kocaman insanın parça
vermemeyi istiyorum. İstiyorum pinçik kalbini veriyorum.
sadece, istemekle olmayacağını bilsem de bir Sana kocaman insanın hiç olan kalbini
umut işte bekliyorum. veriyorum. BENİ AFFET!
Ç o c u k l u ğ u m d a k i u m u d u m u Semanur Şahinbaş
ÇOCUKLUĞUMU ÖZLEDİM
Genç, güzel ve zeki bir cariye, hayatının benzeri görülmemiş bir aşk filizlendi.
neredeyse tamamını Osmanlı'nın en kıymetli Zaman su gibi geçiyor ve her geçen saniye
ailelerinden olan Bahtiyar Efendi ve ailesinin gösterişli Feriha ile Talat Bey birbirlerine daha çok
konağında geçirmişti. Geceleri ayın bile parlaklığını bağlanıyorlardı. Birbirlerini görmediklerinde ikisinin
kıskandığı bir yüze, gündüzleri görenleri büyüleyen yüzü de hastalıklı bir ifadeye bürünüyordu. Onlar her
bir güzelliğe sahip bu cariye henüz daha on akşamüzeri mesire yeri olan Çamlıca da aşk tazelerken
altısındaydı. Yüzünün güzelliği gönlününkinin Bahtiyar Efendi, Muhtar Rakım Bey'in kızı Zehra'yı
yanında derin okyanusların içinde yüzen küçük bir oğluna istemeyi planlıyordu. Bir sabah oğlunu
hamsi gibiydi. Bu cariye Bahtiyar Efendi'nin konağına Yanına çağırarak niyetini ona açtı. Yaşlı ve ölüm
bebekken gelmişti ve konaktaki diğer cariyeler döşeğindeki babasının son isteğinin Zehra ile
tarafından eksiksiz bir biçimde yetiştirilmişti. Konağa evlenmesi olduğunu öğrenen Talat Bey, büyük bir
geldiğinde bir isme bile sahip olmayan bu bebeğe, onu hayal kırıklığı yaşadı. Sevdiği kıza bu durumu
yetiştiren cariyeler tarafından bir isim de verilmişti. açıklayamıyordu. Bu sebeple babasına istediği izdivacı
F e r i h a , k o n a k t a k i l e r t a r a f ı n d a n ç a b u c a k gerçekleştiremeyeceğini söyledi. O gece, Bahtiyar
benimsenmişti. Çok güzel oluşunun yanında çok da Efendi ciddi bir kriz geçirdi. Talat Bey, krize sebep
becerikliydi. Bu nedenle her yerde kolayca dikkatleri olduğu için vicdan azabı çekerken, o gece rüyasında
üzerine çekiyordu. annesini gördü. Annesi ondan babasını üzmemesini
rica etti. Rüyanın etkisiyle uyanır uyanmaz babasının
Bahtiyar Efendi'nin çok dik kafalı ve Fransız yanına koştu ve istemeyerekte olsa son arzusunu
özentisi bir oğlu vardı. Uzun bir süre önce yurtdışına yerine getireceğini, Zehra ile evleneceğini, ona söyledi.
eğitim görmeye gitmişti. Aslında amacı eğitim filan Kısa sürede tüm konak ahalisi haberi aldı. Talat Bey'in
değildi. Annesi öldükten sonra babasının iyice artan Zehra ile evleneceğini duyan Feriha üç gün içinde
baskıcı tavırlarından kaçmak için yurtdışına gitmişti. sararıp soldu. Talat Bey, onun bu haline çok üzülüyor,
Fakat işte Bahtiyar Efendi'nin biricik oğlu Talat Bey bundan sorumlu olduğu için içi içini yiyordu.
evine, doğduğu o gösterişli konağa, geri dönüyordu.
Uzun bir yolculuktan sonra konağın kapısına yanaşmış Düğün günü gelip çatmıştı. Talat Bey artık bir
olan faytonundan, inip inmemekte kısa bir tereddüt damattı ve yanında eşi olarak görmeyi arzuladığı
ettikten sonra Talat Bey faytondan ağır ağır indi. Feriha iki gün önce aşk acısına dayanamayarak
Konağın büyük, süslü ve gösterişli kapısından geçerek, ölmüştü. Talat Bey düğün günü, Zehra faytonda
bakımlı ve geniş avluya adım attı. Onca zaman sonra beklerken, odasına son kez çıktı. Kapısını kilitledi.
birçok şeyin değiştiğini fark etti. Yalnızca bahçe Oğlunu merak eden Bahtiyar Efendi yukarıya, Talat
değişmemişti. Bahçede kuyudan su çeken biri vardı ve Bey'in odasına çıktı. Kapıyı biraz zorladı.
Talat Bey bu cariyeyi tanımadığına emindi. Talat Bey Yanındakilerin yardımı ile kapıyı açtığında tavanda
elinde olmadan sendeledi, terlemeye başladığını asılı olan o heybetli vücutla karşılaştı. Oğlunun cansız
hissetti. Gördüğü kız, bizim güzeller güzeli Feriha'dan bedenine bakakaldı ve bu sona sebep olduğu için
başkası değildi. kahroldu. Bu acıyı yaşlı kalbi kaldıramadı ve kalp krizi
Feriha, Talat Bey'i gördüğünde, zaten taşımakta geçirdi. Cansız bedeni oracığa yığılıverdi.
zorlandığı su testisini devirdi. Ve ikisi arasında eşi Kübra YILMAZ
FERİHA İLE TALAT BEY
Hatırlıyorum da, o an duyduğum koparmayacaktı. Ve bu beni gerçekten mutlu
hüzün, hayatım boyunca yaşamış olduğum ediyordu.
olaylar karşısında duyduğum nadir İşte orası… Son konuşmalarımızın,
hüzünlerden biriydi. Onunla bir daha son bakışmalarımızın geçtiği o bank ve her
görüşemeyecek olmak, onun bana güvenimi oradan geçişimde hatıralarımın yüzüme
getiren o güzel sözlerini duyamayacak olmak, yansıttığı tebessüm… Ve o tebessümün
gözlerinin içinde hayallere dalamayacak yüzüme bir leke gibi yapışıp kalması için
olmak ve birlikte geçirdiğimiz zamanları verdiğim çaba… Ama bu çabalara rağmen
hatırlayıp onlarla yetinecek olmak gerçekten gerçekleşmeyen bu durumun verdiği
de acı vericiydi… çaresizlik… Ama olsun . Tüm bunların
Onunla çok şey paylaşmıştım. O da kaynağı sensin ya! Bu hissettiklerim bazen bir
benimle. Başkalarına söyleyemediğimiz h i ç g e l i y o r b a n a . B u d a b e n i m
şeyleri birbirimize bir sır olarak vermiştik. ayrıcalığımdı…
Ama emin ol ki bende ona ait ve onda bana ait Kübra ŞADOĞLU
sırların olduğunu bilmek bile aramızdaki bağı
AYRI(CA)LIK
G E N Ç E D İ P L E RRize Anadolu Öğretmen Lisesi
5Aralık 2011
AŞİYAN
Kimine göre her şeye rağmen yaşanmaya değer Hayat…olan, kimine göre ise küçük sebeplerden bile O kadar büyük anlamı var ki bu kelimenin. bıktığını belirttiği yaşam… Bazı kişilere göre İçinde sevinç, hüzün, yalnızlık, başarı, aşk vb. mutluluğu ifade eder, bazı kişilere göre ise acıyı, birçok kavramı barındırıyor bu küçücük kelime.gözyaşını, hüznü... Herkes için hayat kavramı o Sevinç…kadar farklı ki. Herkesin kendine ait bir hayatı var. Kimine göre ulaşılması zor olan hayallerine Kendisinin yapmış olduklarıyla şekillenmiş bir ulaştıktan sonra duymuş olduğu mutluluk… hayat…Kimine göre ise onun için anlamlı olan bir günde Bizler hayat kavramından bağımsız unutulmadığının gösterilmesiyle duyduğu olduğumuzu düşünür, yaşantımızda acı heyecandır.çekiyorsak bundan hayatın sorumlu olduğunu Hüzün…belirtiriz. Ama hayatın bizim yaptıklarımızdan Kimine göre onun her daim yanında olmuş, ibaret olduğunu, acı çekiyorsak bunun sebebinin yalnızken yalnızlığını paylaşmış olan birisini kendimiz olduğunu itiraf edemeyiz. Suçu, küçük kaybetmesi… Kimine göre ise yağmur yağışının görünen fakat anlamı çokça büyük olan bu onda uyandırmış olduğu duygudur.kelimeye bağlamak rahatlatır bizleri. Hayat, Yalnızlık…çözülmesi zor ve gittikçe zorlaşan bir bulmaca Savaşın ortasında bütün ailesini kaybetmiş olan g ib i . Ummadığ ın anda düşeb i l i r, h i ç çocuğun hissettiği duygu veya tamamen beklemediğin anda yükselebilirsin. Hayatı bağlanmış olduğu sevdiğinden ayrıldıktan sonra çözdükçe yorulur, yoruldukça bıkar ve hayatı onda oluşan boşluktur.
çözdükçe amacına ulaşırsın.
Ne kadar hasretsem bir tebessüme, Rüzgârdan kapım açılsa bir anda, O kadar muhtacım son nefesine. Kara haber gelmiş gibi ürkerim. Ruhumda beliren her hevesime, Sanki gemilerim battı ummanda, Bir hüsran perdesi çekti yalnızlık… Paramparça oldu gökte ülkerim.
Başarı… Ne acı, kaybetmek için sahiplik! Kimine göre hayattan tüm Ölümlüyü sevmek, ne korkulu iş!beklentilerini, kendi hayallerini Hayat mı, püf desem kopacak iplik,gerçekleştirmesi… Kimine göre ise Çıkmaz sokaklarda varılmaz gidiş.hayallerine ulaşmasında bir kapı Hayat…vazifesi gören sınavı kazanmaktır.
Aşk… Kimilerimiz hayata kumanda olmuş, Kimine göre tutku, kimine göre elde etme yönlendirmeyle her şeyi yapabilecek duruma arzusu, kimine göre ise kendi kişiliğini, gelmiş ve kendi pasifliğini kabul etmiştir. hayallerini, yeteneklerini göz ardı ederek sadece Kimilerimiz ise hayatı kendilerine kumanda sevdiğiyle bütünleşmektir.etmiş, yönlendirme yetkisinin kendisinde
olduğunun bilincine çoktan varmıştır. Hayata Kimsesizim, hısmım da yok hasmım da.kumanda olmak veya hayatı kumanda etmek. Görünmezim, cismim de yok resmim de.Yani kendi kişiliğini kaybetmek veya kişiliğini Dil üzmezim, tek hece var ismimde,herkese kabul ettirmek… Ne büyük acizlik öyle Barınağım gönül denen yer benim.değil mi kendini, kişiliğini kaybetmek? Ben Benim adım AŞK!hayata kumanda olmaktansa hayatı kendime
kumanda etmek istiyorum. Peki ya siz? Küçük bir kelimenin, anlamları çok büyük olan Seçim sizin…onca kelimeyi kapsaması ve onca kelimenin bir KÜBRA ŞADOĞLUkelimede hayat bulması ne garip değil mi?
Hayat…
H A Y A T I A N L A M A K
Aşk… Kimine göre tutku, kimine göre elde etme arzusu, kimine göre ise kendi kişiliğini, h a y a l l e r i n i , yeteneklerini göz a r d ı e d e r e k sadece sevdiğiyle bütünleşmektir.
Bu “iki buçuklar” birikip birikip dağ bir tebessüm…
olabilirdi. Normalde bizler için pek bir sayısal
değeri olmayan bu paraların önemi onun için Tüm bunlar yaşanırken kapı açıldı ve
büyüktü. Çünkü kendisi fakirdi ve bakması Hasan içeriye girdi. Herkesin gözü yaşlıydı,
gereken, geçindirmesi gereken bir evi, barkı, herkes üzgündü. Kimsenin söylemesine gerek
karısı ve çocukları vardı. Bir yakadan bir yoktu. Hasan anlamıştı olanları. Anlamaması
yakaya her gün birkaç kuruş kazanmak için olası değildi zaten. Birden bir pişmanlık
dolmuşa binip, oradan da vapurla karşıya bulutu sardı aklını, ruhunu… Öyle ki içini
geçerek ulaşması gereken bir ayakkabı tamir görseniz savaştan çıkmış gibiydi adeta…
dükkânı vardı. İşi gerçekten zordu ve parasına Kendisi değil de, iç dünyası matemdeydi
göre meşakkatliydi. Bu yüzdendir ki her gün sanki. Bu pişmanlık bulutu güçlüydü elbette ki
üç-beş kuruşunun böyle dolmuşlarda heba sendeledi ve hemen sandalyeye oturttular.
olmasına gerçekten çok üzülüyordu. Çünkü Şuurunu kaybeder gibi oldu Hasan. İçten içe
öyle gün oluyordu ki ekmek almaya parası duyduğundaki hırsından dolayı pişmanlık
o l m u y o r d u . duyuyordu. Son günlerinde yanında
olamamıştı arkadaşının…
Kendisini gayet iyi biliyordu. Çekingendi,
girişimci değildi. Bu yüzden şoföre bir şey Kolonyalarla, sularla biraz olsun kendine
diyemiyordu. Hâlbuki küçük bir problemdi. gelen Hasan yanında bir zarf gördü ve
Konuşsalar hallonulacak bir mesele… Günler kendisinin olduğunu söylediler. Bir zarfın
böyle dolmuşlarda “söylesem mi, söylemesem içindeki bir mektubu Hasan'a yazmıştı
mi?” savaşıyla geçiyorken telefonu çaldı. arkadaşı… Mektupta bir miktar malını
Arayan köyden bir arkadaşının abisiydi. Hasan'a bıraktığını ifade eden arkadaşı her şey
Tele fonda ona arkadaş ının kansere için özür dileyerek, bir yanlış anlaşılmayı
yakalandığını ve bu kanserin tedavisinin sonlandırmak istediğini belirtti. Değinmek
olmadığı söylendi. Ayakkabı tamircisi üzüldü istediği nokta şuydu: Hasan kendisinden borç
bu duruma üzülmesine de, iki buçuk ay önce para istediğinde “yok” demesi yok olduğu
aralarında geçen bir olay cereyan etti anlamına gelmiyordu. Canı olan Hasan
hafızasına. Borç para istemişti arkadaşından. arkadaşına kendi elleriyle parayı vermek
Ama arkadaşı parasının olmadığını istemiyordu. Onu üşürür diye korkuyordu.
söyleyerek savuşturmuştu onu başından… Yapılacak en makbulü ona bir iş ayarlamaktı.
Hâlbuki parası vardı. Çünkü çok varlıklı bir Ayakkabı tamir dükkânı, bu işi ona kendisinin
ailesi vardı. Hasan, bu samimiyetsizliğine ayarladığını, belirtti. Bunu istemeyerek
üzülmüştü arkadaşının… Her ne kadar aradan belirttiğini; fakat yinede özür dilediğini
günler geçmiş olsa da arkadaşının hasta yazarak bitirmişti mektubunu Hasan'ın
z i ya r e t i n e g i t m e ye k a r a r ve r m i ş t i . arkadaşı.
Dolmuş şoförü tarafından mağdur edilen Hasan mektubu kapadı. Düşündü,
Hasan köyün yolunu tuttuğunda aklından bin düşündü, düşündü. Bayıldı, ayıldı. Ağladı,
bir düşünce geçmişti. Ortada dönülmez bir, düşündü. Bayıldı, ayıldı. Ağladı, düşündü.
hastalık vardı. Ölüm vardı. Her ne kadar Hasan bunu hep kısır bir döngü halinde
hayata tutunmaya çalışsa da bunun bir işe devam ettiriyordu. Kendine geldiğinde gözleri
yaramayacağını bilemeyen bir hasta vardı. kan çanağına dönmüş bir vazıyetteydi. İstediği
Üstelik bu hasta Hasan'ın arkadaşıydı. tek şey dükkânına geri dönmekti. Bunu şuan
Arkadaşının kendisine böyle bir bencillik yaşamaktan dahi çok istiyordu.
ettiğini unutmaya çalışarak emin adımlarla
köye doğru ilerliyordu. Her adımında daha Zorlukla, düşe kalka dönmüştü dükkânına
çok anlıyordu, arkadaşının haberini ilk Hasan. Dükkânında onu bir sürpriz
aldığındaki tereddüdünü ve pişmanlığını. bekliyordu. Kapıyı açtı ve dolmuş şoförünü
Nasıl bir anlık olsa da husumetlik etmişti içeride görmüştü. Hem de elinde bir tomar
arkadaşına? Bu düşünceler vicdanına o kadar parayla. Hasan bir-iki çift laf etmesine edecekti
baskı yapmıştı ki üzerine yorgunluk, yaşlılık de, şoför buna izin vermeden, parayı masaya
sinmişti adeta… Her ne olursa olsun köye koyup, tezgâha da bir not bıraktığını söyleyip
gidiyordu işte. Arkadaşının yanına gidiyordu. çıktı.
Özür dileme şansı vardı. Konuşabilme,
aralarındaki husumeti bozma fırsatı vardı. Hasan parayı aldı ve iki buçukluk kâğıt
Bunu yapacaktı. Hem hakkını helal edecek, paraları görünce çok şaşırdı ve ürperdi.
hem de helallik isteyecekti. Evet! Bunu Arkadaşını bir anda unutuverdi. Şuan önemli
y a p a c a k t ı . olan notta yazılanlardı ve hemen nota koştu.
Notta yazılanlar ise hayret ettirici, kahrettirici,
Köye arkadaşının evine vardığında yol hüzünlendirici sözler:
boyunca ilk defa tebessüm ettiğini fark etti.
Şaşırmıştı ve tekrar tebessüm etmişti “ Bana yakın arkadaşınız olduğunu söyleyen
şaşırdığını da fark edince… Eski günleri yâd bir bey bu paraların üstlerini size vermememi
edeceklerdi çünkü. Yine eski gırgır kendi rica etti. Belki bahsetmişsinizdir bu
muhabbetlerini edeceklerdi. Her ne kadar d u r u m d a n a r k a d a ş ı n ı z a . M a d d i
aralarında fark olsa da şamata olacaktı. Ne durumunuzun iyi olmadığını belirtti ve bu
kahkahalar, espriler ne geyikler dönecekti para üstlerini biriktirmemi söyledi. Dediğini
biraz sonra. Bunları düşündükçe tekrar yaptım. Böylece para toplu olacaktı ve işinize
tebessüm etti. Öyle bir tebessüm ki ağzı daha çok yarayacaktı. Ama bu beyin bu sabah
kulaklarına vardı deyim yerindeyse. Bu vefat ettiğini duydum ve artık bunun bir
t e b e s s ü m ? S a n k i n e o l d u ğ u n u anlamının olmadığını düşündüğüm için size
biliyormuşçasına… Tesadüf müydü bu geldim. Tekrardan kusuruma bakmayın.
tebessüm? Sonu görmüşçesine bir tebessümdü Başınız sağ olsun.”
bu. Bir daha asla bu konuda tebessüm
etmeyeceğini, edemeyeceğini bilirmişçesine Ali Han YETİMOĞLU
İ K İ B U Ç U K
B İ L İ M - T E K N O L O J İ - S A Ğ L I KRize Anadolu Öğretmen Lisesi
6Aralık 2011
AŞİYAN
Sosyal medya kullanımının artması ve
internet üzerinde kendimizi ifade edeceğimiz
platformların artmasıyla hepimiz internette daha
çok iz bırakır olduk.
Facebook profilleri, Twitter hesapları, e-
postalar, sorular, cevaplar, fotoğraflar, yorumlar,
biyografiler, notlar derken elimizde avucumuzda
ne varsa döke saça ilerliyoruz. Peki ama biz
öldükten sonra bütün bunlar ne olacak? Arkada
bıraktıklarınızın sadece bir bilgi kirliliği olarak
kalacağını düşünüyorsanız yanılıyorsunuz.
Amerika'da kurulan Lifeensured adlı bir şirket,
öldükten sonra arkanızda bıraktığınız verilerle
sizin adınıza ilgilenerek bu endişenizi ortadan
kaldırmayı hedefliyor. Sizin adınıza neler
yapabilecekleri ise ölmeden önce yapacağınız
tercihlere bağlı.
Örnek olarak en çok kullanılan sosyal
platformlardan biri olan Facebook'u ele alalım.
Bu şirket sizin için Facebook hesabınızı
silebiliyor, profilinize son bir veda mesajı
yazabiliyor, başkaları tarafından eğer varsa
sayfalarınıza yeni yorumlar yapılmasını
engelleyebiliyor, dilerseniz hesabınızı sizden
sonra yönetmesi için birine devredebiliyor.
Verdikleri hizmetler arasında tüm arkadaş
listesine son bir veda mektubu gönderilmesi,
seçilen kişilere istenilen özel mesajların iletilmesi
gibi detaylarda var(kasanızın şifresi gibi
mesela).Üstelik bunu sadece Facebook için değil,
Facebook'a benzer 30'dan fazla sosyal platform
için yapıyorlar.
Detaylı bilgi için lifeensured.com
adresine bakabilirsiniz.
ÖLENLERDEN GERİYE KALANLAR NE OLACAK ?
Facebook profilleri, Twitter hesapları, e-postalar, sorular,
cevaplar, fotoğraflar, yorumlar, biyografiler, notlar derken
elimizde avucumuzda ne varsa döke saça ilerliyoruz. Peki
ama biz öldükten sonra bütün bunlar ne olacak?
Muhammed Üzeyir Kaya
Onu Uzay Yolu'ndan çıkmış sanabilirsiniz. Tokyoflash imzalı bu
saat fütüristik bir tasarıma sahip ve saati okumanın saçlarınızı
yolmanıza yol açabileceği izlenimini uyandırıyor. Fakat hayır, işin
aslı böyle değil. Bu saati okumak oldukça kolay. Soldaki halka saati
belirtiyor, sağdaki matriks ise dakikakaları. Bu model sadece bir
tasarım ama beğendiyseniz yakında alacabileceksiniz gibi
gözüküyor. Bence güzel bir tasarım olmuş.
Bu arada saatin isminin merak uyandırdığını biliyorum. Fütüristik
Futuristik, kendi zamanına göre ileriyi öngörebilen, ilerici-modern
çizgiler taşıyan demektir. Latin dillerindeki "futur", "futura"
kelimelerinden gelir. Mimarlıkta ve tasarımda kullanılan bir
terimdir.
Muharrem Kurtuluş
Bir saat olmanın yani sıra takvim özellikleri de
barındıran Fruit Clock, mikro elektronik
teknolo j i s in i meyve ler in doğa l e lek t r ik
potansiyeliyle birleştirerek çalışıyor.
Basitliği teknoloji ve doğal enerji kaynaklarıyla
birleştiren Fruit Clock isimli dijital saat, tipik bir fen
dersindeki amatör deneyden fırlamış görünümü ve
çalışma prensibiyle dikkatleri çekiyor.
Temelde tüm modern pillerin çalışma yöntemiyle
işleyen Fruit Clock; portakal, limon, elma ve muz
gibi elektrik enerjisi sağlayan kimyasallara sahip pek
çok meyve ve sebzeyi enerji kaynağı olarak
kullanabiliyor.
Çevre dostu ürün, dijital bir saat olmanın yanında
takvim özellikleri de barındırıyor ve hiçbir sağlık
tehdidi içermiyor. Fruit Clock, üreticileri tarafından
bilime meraklı çocuklar için ideal ve ucuz bir hediye
olarak tanımlanıyor.
Apple'ın son aylarda yıldızı
iyice parlayan iPad'inden sonra
şimdi de iWatch ortaya çıktı. Bir
tasarımcının elinden çıkan ve
henüz konsept aşamasında
olan iWatch, iPhone ve iPad'in
özelliklerini kısıtlı da olsa kol kullanmaktansa, projektörle duvara
saatinize taşıyor. yansıtıp video ve fotoğraflarınızı daha
yüksek bir çözünürlükte izleyebileceksiniz. Bluetooth ve Wi-Fi teknolojilerini
iWatch, iPhone ve iPad'le de senkronize destekleyecek olan iWatch, 16 GB'lık
olabilecek. Konsept aşamasında olan depolama hafızasıyla da dikkat çekiyor.
iWatch'ın üretime geçip geçmeyeceği ise İçerisinde bulunan dahili projektör
henüz belli değil.sayesinde iWatch'ın küçük ekranını
Apple'dan iWatch
FÜTÜRİSTİK BİR SAAT
Meyve İle Çalışan Saat İLGİNÇ SAAT TASARIMLARI
Okul başarısının artırılmasında günün ilk öğünü olan kahvaltı çok
önemlidir. Vücudumuz uyurken bile çalışmaya devam eder.
Akşam yemeği ile sabah kahvaltısı arasında yaklaşık 11-12 saatlik
bir süre geçer. Bu süre içinde vücut, besinlerin tümünü kullanır.
Sabah kahvaltısı yapılmazsa beyinde yeterince enerji oluşmaz. Bu
durumda yorgunluk, baş ağrısı, dikkat ve algılama azlığı görülür.
Çocuklarda okul başarısı düşer. Kahvaltı yapılmadığında vücut
kendi depolarını kullanır ve hastalıklara karşı direnç düşer.
Öğünler içinde en önemlisi sabah kahvaltısıdır. Güne istekli
başlamada ve verimli bir biçimde sürdürmede yenilen sabah
kahvaltısının miktar ve içeriği büyük önem taşır. Kan şekerinin
düzeni için kahvaltıda proteinli besinlerin bulunması gerekir.
Kahvaltıda tüketilen meyve ve sebze (taze sıkılmış meyve suyu,
domates, salatalık vb) menüyü C vitaminince zenginleştirerek,
örneğin yumurtada bulunan demirin emilimini arttırır ayrıca kan
kolesterol düzeyini düşürmede etkilidir. Çocukların kahvaltısında
mutlaka bir bardak süt
bulunmalıdır. Süt içemeyen
çocukların yeterli peynir ve
y o ğ u r t t ü k e t m e s i
sağlanmalıdır. Her öğünde
o l d u ğ u g i b i s a b a h
kahvaltısında da dört besin
grubu olan süt grubu, et-
yumurta-kuru baklagi l
grubu, sebze ve meyve
grubu, ekmek ve tahıl
grubunun hepsinden yeterli
ve dengeli miktarlarda
tüketmeliyiz.
Cevap: B
Hala kahvaltı yapmıyor musunuz?
ÖDÜLLÜ SORU !
Yandaki geometri sorusunu çözüp
bizlere gönderen ilk okuyucumuza
4 GB Kingstom USB bellek hediye
edilecektir.
Not: Cevap kağıdınızı çözümlü
olarak Müdür Yardımcısı Erdal
Şahin’e teslim ediniz. Verilen
cevaplar sıraya alınarak
değerlendirilecektir. Çözüm yolu
içermeyen cevaplar dikkate
alınmayacaktır.
AŞİYAN GAZETESİRize Anadolu Öğretmen Lisesi
Yayın Organı
Anadolu Öğretmen Lisesi Adına Sahibiİbrahim İSMAİLOĞLU
Okul Müdürü
Yayın HazırlığıRukiye ŞAHİN &
Grakif&DizaynErdal ŞAHİN
Yayın KuruluHilal Çukur
Muberre ArıcıŞeymanur Uzun
Kübra AslışenRümeysa OğurKübra Şadoğlu
Zekiye TerzioğluHatun Kaboğlu
Yazı İşleriBeyza Moral
Halkla İlişkiler
AdresAnadolu Öğretmen Lisesi Merkez/RizeTel: 0(464) 226 07 23 Fax: 226 07 62e-posta:
web: http://www.raol.k12.trBasım Yeri:Güneş Gazetesi/Rize
Erdal ŞAHİN
Üzeyir Kaya/MerveNalkıranElif Sandallı/Muherrem Kurtuluş
E Ğ L E N C E - M İ Z A HRize Anadolu Öğretmen Lisesi
7Aralık 2011
AŞİYAN
1- Klasik bir soruyla başlayalım.Okulu seviyor c) Yemek buldun ye,idareci buldun kaç .Hemen b) Sınav akşamı çalışırım. O yeter bana.
musun? yolumu değiştiririm. c) Bilgi alışverişini çok severim. Sağ olsun
a) Evet çok seviyorum. Okul bizim yuvamız. arkadaşlar sınavda yardımcı olurlar.
b)Eh işte. Eğlencesine gidiyorum. 6- Ödevlerini ne sıklıkla yaparsın?
c) Zorla gidiyorum valla. Ne o sabah sabah kalkıp a) Her ödevi mutlaka yaparım. 10- Son olarak ideallerin var mı?
gidiyoruz. b)Arada bakarım öyle. Kızacağını düşündüğüm a) Hedeflediğim bölümün en iyi üniversitesine
hocaların ödevlerini yaparım. gitmek istiyorum.
2- Öğretmenlerinizle aranız nasıl? c) Ödev mi? O da ne demek? b) Öğretmenlik yeter bana.
a) Ooo çok iyi. Hepsi bir tanedir. c) Ben kendimi bir 2 yıllığa atayım da, başka
b)Orta halli. Bana dokunmasınlar da! 7- Karne günlerinde ruh halin nasıl olur? bir şey istemem.
c) Hiç aram yoktur, sevmezler beni. Selama selam o a) Kendimden emin olduğum için mutlu. Nasıl
kadar. olsa takdir alacağım. SONUÇ:b) Allah ne verdiyse. Hayırlısı. Teşekkür
A'lar çoğunluktaysa : Maşallah. Hep böyle 3- Sınav notların genellikle nasıl olur? alayım da…
devam et. Sen süper bir öğrencisin. Ama arada a) Çok iyi tabi ki de. Düşük not almayı c) Gece, yarın babama ne diyeceğim diye
kafanı kitaplardan kaldırıp hayata şöyle bir düşünemiyorum bile. düşünmekten uykusuz olurum.
bakmayı da unutma. İleri de yüksek bir mevkide b)Allah'a şükür. İdare ediyorum işte.
olma ihtimalin yüksek. Bizi de görürsün artık c) Ne sen sor, ne ben söyleyeyim ! 8- Ders dinlerken durumun nedir?
a) Pür dikkat hocayı dinlerim. Ders derste B'ler çoğunluktaysa : Orta şekerli bir öğrencisin.
4- Okula hazırlıklı gelir misin? öğrenilir.Az daha çalışsan olacak aslında… Böyle iyi
a) Tabi ki.Akşamdan her şeyimi hazırlarım. b) Arada uyurum. Bir kulağım hocadadır.diyorsan sana kalmış. İleride orta halli bir memur
b)Ders programımı alırım yeter. c) Ders dinlemeyi pek sevmem. Arkadaşlarla olacaksın gibi görünüyor.
c) Bir defter yeter.Bir de çantamı taşıyacağım. sohbet ederim.
C'ler çoğunluktaysa : Bence sen en yakın 5- Okulda idarecilerle karşılaşınca tepkin ne olur? 9- Evde ders çalışır mısın?
zamanda tamirci çıraklığına bir bak.Ya da kendini a) Selamlaşırız.Bir iki sohbet ederim. a) Her gün mutlaka tekrar yaparım. Bol test
kaldırım mühendisliğine hazırla. Kendini b)Görmemezlikten gelirim. çözerim.
toplaman lazım.
Nasıl bir öğrencisiniz? Kendinizi merak ediyorsanız testi cevaplayınız Hilal Çukur
Bu ay da her zamanki gibi, koç
gibisin maşallah. Aman dikkat et,
nazarlara gelme. Seni ne jupiter
ne mars etki leyemeyecek.
Keyfine bak.
Çok önemli bir sınavda dikkat
eksikliği yüzünden 10 puanlık bir
soruyu kaybedeceksiniz. Bu
neticeyi kafanıza çok takacağınız
için bir sonraki sınavda da
çuvallayacaksınız. Bana sorarsanız kafayı fazla
takmayın. Çalışırsanız sınavları başarırsınız.
Başına bazı kazalar gelebilir.
Dikkatli olmanda fayda var. Bu
kaza lar sen i ders ler inden
alıkoyacak. Alçı ile dolaşmak
istemiyor ve sınavlardan düşük
not almak istemiyorsan adımını atarken bastığın yere
dört gözle bakmalısın. Biraz felaket tellalı gibi
göründük ama neyse.
Eyvah ki ne eyvah! Önümüzdeki
en zor günler sizi bekliyor.
Kendinizden bile bıkabilirsiniz
ama, üzülmeğe ve paniğe hiç
gerek yok. Kendini bilmezlerin,
hakkında söylediklerinin senin için ne önemi olabilir.
Canını sıkmaya değmez. Boş ver gitsin.
Bu hafta boyonca çok değişik
olaylarla karşılaşacaksınız. En
yakın arkadaşınızın başına üzücü
bir olay gelecek. Ama fazla uzun
sürmeden bu olayın üstesinden
geleceksiniz. S iz dostunuza güvenmekten
vazgeçmeyin.
Jupiterin Marsa olan etkisi seni
de etkileyecek. Uykusuzluk
çekecek ve sayıklayacaksın. Kilo
almaya başlayacaksın. 7 kilo çok
değil ama az da sayılmaz. Aynaya
baktığında kendini iyi hissetmek istiyorsan abur cubur
yemekten vazgeç. Şimdiden kolay gelsin.
Benim en büyük pişmanlıklarımdan
biri kelimeleri bile hak etmeyen
insanlara saatlerce cümleler
kurmaktır. Görünüşe göre siz de ay
nı düşünceleri taşıyorsunuz. Size bu
ay en iyi tavsiyem, sizi sevmeyenlere karşı değerli
zamanınızı harcamanıza gerek yok, zamanınızı sizin için
değerli olan kişilere ayırın.
Bu ay Jupiter, Marsı etkileyecek ve
sen ufak tefek talihsizlikler
yaşayacaks ın . Mesela , 10 .
sınıfların katındaki kaloriferlerden
b i r i n e ı s ı n m a k a m a c ı y l a
yaslanacaksın. Ancak ısınmakla kalmayacaksın. Çünkü
birazcık da ıslanacaksın. Kalorifer peteklerine
yaslanırken bir kez daha düşünmende fayda var.
Bu hafta boyunca çok değişik
olaylarla karşılaşacaksınız. En
yakın arkadaşınızın başına üzücü
bir olay gelecek. Ama fazla uzun
sürmeden bu olayın üstesinden
geleceksiniz. Siz dostunuza güvenmekten vazgeçmeyin.
Kantinde oturmuş bir şeyler yer ve içerken kendine
aman dikkat et. Aynadaki gözlerden nazar değmesin.
Ah ahh. Bu kadar boş vermiş
olmak zorunda mısınız? Dersler
bu kadar yoğunken, hep daha iyi
notların peşinden koşmanız
gerekirken... İnsanlar, « hayat bir
gündür» tiradları atsalar da hayat bir gün değil ve o
gün de bu gün değil. Sonradan pişman olacağınız
işlere kalkışmayın...
Başınıza ufak tefek kazalar
gelebilir. Bu aralar uzun öneri ve
öğüt cümleleriyle karşı karşıya
kalacaksın. Sabırlı olun, kısa
z a m a n d a b u d u r u m u d a
atlatacaksın.
Geçen ay sana çok yüklendim
galiba. Valla isteyerek olmadı. Bu
doğanın kanunu yani.. Oğlaklar
hep değişik olmuştur. Bu ay seni
yorumlamadan geçeyim ki, bütün
sene senden özür dilemek zorunda kalmayayım.
A Ş İ Y A N A S T R O L O J İ S E R V İ S İ
Ma
riye
Mü
be
rra
Arı
cı
Atma türku atarum Atladi vardi bağa İnsan ki ihtiyarlar Sen uyukla uyukla
Yüreğuni yakarım Seni gördüm mi yola Ne miskin bir şey olur
Kebreli lastikleri Aklum kalayi sağa Kız torbaya zorlama
Ağzuna tıkarum. Vallahi yeminliyim Koparacaksun belini
Derelerde taş olsam Almam Rize uşaği Çeşanunun altından
O uşak bakma bana Gözlerunde yaş olsam Alursam alacağum Bir ver bana elini
Sıkacakle kafana Oldun pıçak yarasi İstanbul padişahı
Var benum bir yavuklim Seni nasıl unutsam. Enişte ince uzun
Oldi başuma bela Deremene eletur Balduzinum balduzun
Karamisun dibine Yarum benum misıri Potemya deresine
Derelerde taş var Karayemiş fidani Az yaklaşta güzelim Var midur iki duzun
Taş üstine taş var Beni mi alacasun Göreyim o gözleri
Senunda benim gibi Yoksa eski sevdani Atma beni yabana
Gözünün üstünde kaş var. Oy kaynana kaynana Bende bu dereliyim
Sular akar durulur Habu duvardan atla Al koy beni yanuna
Taş üstünde kurbağa Dağı taşa uydurur Aldum gittim kızını Sormalar nereliyiz
Maniler Beyzanur Erkan
S P O R
antremanı yaptırmak amacıyla
geliştirilen bu oyunda amaç,
tahtadan yapılmış sepetlere topun
s o k u l m a s ı y d ı . İ l k o y n a y ı ş
şeklinde, 7 kişilik iki takım
arasında 20'şer dakikalık üç devre
üzerinden oynanmıştır. Oyunun
a s ı l h e d e f i n i s e p e t l e r
oluşturduğundan, Dr. Naismith
tarafından bu oyuna "sepet topu"
anlamına gelen "basket ball" adı
v e r i l m i ş t i r . B a s k e t b o l ,
yapılmasından kısa bir süre sonra
YMCA'yı aşarak bütün okullara,
üniversitelere ve hatta semtlerde Basketbol, beşer kişilik takımlar halinde
bulunan jimnastik salonlarına kadar elle ve topla oynanan, yüksekliği 3,05
yayılmıştır. Gençlerde bu spora karşı uyanan metre olan pota adı verilen çemberden
istek ve heyecanda kulüpleri basketbol geçirerek kazanmaya çalışılan takım
şubeleri açıp takımlar kurmaya zorlamış ve oynudur. Tüm dünyada popüler olan bir
böylece basketbol, Amerika'nın en popüler spor türüdür. Basketbol, ABD'nin
ulusal oyunu haline gelmiştir.Massachusetts eyaletinde, Springfield
“Çocukların bedensel ve ruhsal gelişimi Genç Erkekler Birliği (YMCA) Eğitim
açısından da önemli olan basketbol, takım Okulu'nda beden eğitimi öğretmeni olan
oyunu olması nedeniyle bireysel ve James Naismith tarafından 1891'de
t o p l u m s a l g e l i ş i m e d e e t k i l i d i r . 'yapılmıştır. Atlet ve beyzbolculara kış
Michael JORDANMichael Jeffrey Jordan (17 Şubat 1963) emekli
ABD'li profesyonel basketbolcu ve aktif iş
adamıdır. ABD profesyonel basketbol ligi
NBA'nın resmi sitesine göre, "Oy birliğiyle,
Michael Jordan tüm zamanların en büyük
basketbolcusudur." Michael Jordan döneminin
e n e f e k t i f p a z a r l a m a b a ş a r ı s ı o l a n
sporcularından biri olarak, NBA liginin 1980 ve
1990'larda tüm Dünya çapında popüler
olmasında önemli rol sahibi oldu.
Kuzey Karolina Üniversitesi'deki dikkat çekici
performansından sonra, NBA takımlarından
1984 yılındaki NBA Draft'nda Chicago Bulls
tarafından seçilerek bu takıma katıldı. Çok kısa
sürede ligin yıldız oyuncuları arasında yer
alarak, üretken ve skorcu oyunu ile seyircileri
salona çekti. Sıçrama yeteneği, özellikle All Star
O r g a n i z a s y o n u ' n d a k i s l a m d u n k
yarışmasındaki faul çizgisinden potaya smaç
yapması ile, Jordan'a "Air Jordan" ve "His
Airness lakaplarını getirdi. Aynı zamanda,
basketboldaki en iyi savunma oyuncularından
biri olarak da ünlendi. 1991 yılında Bulls ile ilk
NBA şampiyonluğunu kazandı. Daha sonra
iki sezon daha, 1992 ve 1993 şampiyonluk
kazanarak takımı ile, "three-peat" olarak
adlandırılan, üç kez üst üste şampiyonluk
başarısı kazandı. Ancak, 1993-94 sezonu
başlamak üzereyken aniden, beyzbol
kariyerine devam etme amacıyla NBA'de
basketbol oynamayı bıraktı. 1995-96
sezonunda tekrar Bulls'a döndü ve
takımına 1996,1997 ve 1998 de olmak üzere
üç kez daha üst üste NBA şampiyonluğu
kazandırdı. Bu dönemde Chicago Bulls
ayrıca, 1995-96 sezonunda, normal sezon Jordan ayrıca adına çıkarılan ürünler ile de önemlidir. Nike
içinde 72 maç kazanarak en yüksek galibiyet firmasının 1985 yılında çıkardığı ve halen üretilen Air Jordan
oranına sahip oldu. 1998-99 sezonunda, Jordan modeli ile firmanın popülerliğini oldukça arttırdı. Oyuncuya
tekrar basketbolu bıraktı, ancak iki sezon sonra adanan ve 1996 yılında çekilen 'Space Jam' adlı filmde
2001-02 sezonunda Washington Wizards oynamıştır. Jordan halen Kuzey Karolina'daki Charlotte
takımının üyesi olarak tekrar basketbola döndü.Bobcats takımının sahibidir.
D ü n y a y a nasıl yayıldı?
Uluslararası Amatör Basketbol Federasyonu,
uluslararası karşılaşmaları yönetmek amacıyla, 20
Haziran 1932'de İsviçre'nin Cenevre şehrinde İsviçre,
Yunanistan, İtalya, Portekiz, Arjantin, Romanya ve
Çekoslavakya basketbol federasyonlarının işbirliği ile
oluşturulmuştur. .Basketbolun Avrupa'daki ilk denemesi, 1893
Amatör bir spor dalı olarak basketbol, ilk kez 1936'da yılında Paris'in Trevise sokağındaki eski bir
Berlin'de düzenlenen Olimpiyat Oyunları'na dahil jimnastik salonunda yapılmıştır. Daha sonraları,
edilmiştir. 1951 yılında başlayan Erkekler Dünya özellikle I. Dünya Savaşı sırasında, basketbolun
Şampiyonası'nı 1953'te Bayanlar Dünya Şampiyonası Avrupa'da yayılmasında Amerikalı askerlerin
izlemiş, Olimpiyat Oyunları'na basketbol dalında büyük etkisi olmuştur. Hızla gelişme gösteren
bayanlar ilk kez 1976'da katılmışlardır. Avrupa Ligi ise basketbol böylece Avrupa'da en gözde sporlar
1995-96 sezonunda başlamıştır.arasında yerini almıştır. Amerika, 1897 yılında
Basketbol Türkiye'de ilk defa, 1904 yılında Amerikan erkeklerde, ardından 1900 yılında bayanlar
Robert Koleji öğrencileri tarafından oynanmıştır. arasında ilk milli basketbol şampiyonlarını
Basketbolun Türkiye'de bilinçli ve kapsamlı düzenleyerek, bu sporu ülke çapında popüler hale
yayılmasını, 1911 yılında Galatasaray Lisesi Beden getirmiştir. Amerikalılar millî spor olarak
Eğitimi Öğretmeni olan Ahmet Robenson sağlamıştır. benimsedikleri basketbolu, 1904 St. Louis
Basketbol Milli Takımı 1934 yılında kurulmuş, ilk resmi Olimpiyat Oyunları'nda kulüp takımları arasında
maçını 1936 yılında Yunanistan'la yapmıştır. 49 - 12 gibi maçlar düzenleyerek, Olimpiyat Oyunları'na
bir skorla galip gelmiştir. Basketbol 1936 - 1959'a kadar, katılan tüm ülkelere tanıtmışlardır.
Spor Oyunları Federasyonu adı altında voleybol ve
hentbolle birlikte
yürütülmüştür. 1
Mart 1959 yılında
Türkiye Basketbol
Federasyonu resmen
kurulmuştur. 1966
yılına kadar yapılan
Türkiye Basketbol
Şampiyonalar ının
yerini Deplasmanlı
Türkiye Basketbol
L i g i a l m ı ş t ı r .
Sedat Tarlacı
BASKETBOL NASIL ORTAYA ÇIKTI? İLK NERDE OYNANDI?
ABD profesyonel basketbol ligi NBA'nın
resmi sitesine göre, "Oy birliğiyle,
Michael Jordan tüm zamanların en
büyük basketbolcusudur."
AŞİYAN ARALIK 2011