“ÜNİVERSİTEMİZ, SADECE ÜLKEMİZDE DEĞİL, DÜNYADA DA...

16
Ey yükselen nesil! Gelecek sizindir... Türkiye İnşaat Sanayicileri İşveren Sendikası Gazetesi • Yıl 2014 Sayı: 37 / Yıl: 10 • ISSN: 1304 - 7183 İNTES Genç Yöneticiler Grubu (İGY) 28 Mayıs 2014 Çarşamba günü Ekonomi Bakanlığı Müsteşarı İbrahim Şenel’e bir nezaket ziyaretinde bulundu. Ziyarette Başkan Burak Çelik İGY’nin faaliyetlerini anlattı, Ekonomi Bakanlığı hi - mayesinde gerçekleşen yurt dışı teknik müteahhitlik heyeti gezilerinin grubun en önemli faaliyeti olduğunu söyledi. İNTES Genç Yöneticiler Grubu(İGY) Ekonomi Bakanlığı Müsteşarı Şenel’i ziyaret etti Tarihi çok uzun yıllar öncesine kadar uzanan İTÜ İnşaat Fakültesi, İnşaat Mühendisliği Bölümü Türkiye’nin sadece bir üniversitesi değil aynı zamanda gurur kaynağı olarak da ayrı bir öneme sahip. Yeni sayımızda İTÜ İnşaat Fakültesi, İnşaat Mühendisliği Bölümü Bölüm Başkanı Prof. Dr. Kadir Güler ile bir röportaj gerçekleştirdik. Prof. Dr. Kadir Güler İTÜ’lü olmanın ayrıcalıklarını şu sözlerle anlattı; “Bölümümüz, ülkemizin en geniş öğretim üyesi kadrosuna sahiptir. Dolayısıyla, inşaat mühendisliği- nin her alanında uzman ve deneyimli akademisyen barındıran bölümümüz, sağlam temeller üzerine oturan geçmişi ile birlikte, öğrencilerine gerekli mühendislik formasyonunu başarı ile verebilmekte ve aldıkları eğitim sayesinde dünyanın her yerinde büyük projelere isimlerini yazdırabilmeleri imkanını sunmaktadır. Tüm bunların yanında, üniversitemizin Türkiye’nin en köklü üniversitelerinden birisi ve hatta birincisi olması, özellikle mühendislik alanlarında ‘İTÜ’ isminin önemli bir marka olmasını sağlamaktadır.” Prof. Dr. Kadir Güler ile Türkiye’nin en saygın eğitim kurumlarının başında gelen İTÜ İnşaat Fakültesi, İnşaat Mühendisliği Bölümü’nün dünü, bugünü ve yarını hakkında söyleştik. “ÜNİVERSİTEMİZ, SADECE ÜLKEMİZDE DEĞİL, DÜNYADA DA SAYGIN EĞİTİM KURUMLARI ARASINDADIR.” tamamı sayfa 10 Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından yaptırılan ve de projesi dünyanın en iyileri arasında gösterilen 45 bin kişilik Bursa Büyükşehir Belediye- si Stadyumu'nun çatı sistemi Kazova İnşaat A.Ş. tarafından yapılıyor. Bursaspor’un simgesi timsahın çatıda projelendirilmiş olması ise projenin ilginç taraflarından biri. İlk temalı çatı projesi olan Bursa Büyükşehir Be- lediyesi Stadyumu tamamlandığında çok konuşulacağa benziyor! Ankara Kalkınma Ajansı, Ankara'yı ekonomik, kültürel ve siyasal açıdan küresel bir başkente dönüştürecek kalkınma stratejilerinin geliştiril- mesinde ve hayata geçirilmesinde önemli bir rol üstlenmektedir. Yatırım Destek Ofisi de ajansın önemli birimi olarak faaliyet gös- termekte. Ankara Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Arif Şayık Yatırım Destek Ofisi’nin hedeflerini ise şöyle anlatıyor; “Ankara’nın öne çıkan, potansiyel taşıyan sektörle- rinde stratejik destekler sunmayı hedefliyoruz.” Arif Şayık ile ger- çekleştirdiğimiz röportajımızda hem Ankara Kalkınma Ajansı’nı, hem de Yatırım Destek Ofisi’nin çalışmalarını yakından öğ- renme şansını yakalaya- caksınız. Timsah Stadyum! “Kalkınmaya bütüncül bir açıdan bakmaya çalışıyoruz.” tamamı sayfa tamamı sayfa 4 8 Bu sayımızda İçmimar ve Çevre Tasarımcı (MFA) Murat Özdamar yaşam alanlarımız üzerine sizler için kapsamlı bir dosya hazırladı. Yaşam alanlarını tasarlarken yapılacak birkaç konu hakkında önemli bilgilere ulaşabileceğiniz bu yazı ile harika mekanlar yaratabileceksiniz. Özdamar, örnek bir daire tasarlarken nelere dikkat edilmesi gerektiğini şöyle anlatıyor; “İyi bir tasarım demek saray gibi evlerde yaşamak anlamına gelmiyor. Aslında konu ile ilgili bolca fikir var; odayı geniş gösteren boyama şekillerinden, sergilemenin etkin yollarına kadar. Ancak herkesin kendince doğrularının yanında, tasarımda olan gerçekleri de örnek dairelerde ortaya koymak gerekir, çünkü bahse konu daireler ya da daire tanıtım amaçlıdır, dolayısı ile herkese hitap etmesi gerekir.” “...insanlar mekânı yaşamayı, tercih ediyorlar.” tamamı sayfa 6

Transcript of “ÜNİVERSİTEMİZ, SADECE ÜLKEMİZDE DEĞİL, DÜNYADA DA...

Page 1: “ÜNİVERSİTEMİZ, SADECE ÜLKEMİZDE DEĞİL, DÜNYADA DA …intes.org.tr/content/intesgencyonetici.pdf · 2014-08-11 · Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından yaptırılan

Ey yükselen nesil!Gelecek sizindir...

Türkiye İnşaat Sanayicileri İşveren Sendikası Gazetesi • Yıl 2014 Sayı: 37 / Yıl: 10 • ISSN: 1304 - 7183

İNTES Genç Yöneticiler Grubu (İGY) 28 Mayıs 2014 Çarşamba günü Ekonomi Bakanlığı Müsteşarı İbrahim Şenel’e bir nezaket ziyaretinde bulundu. Ziyarette Başkan Burak Çelik İGY’nin faaliyetlerini anlattı, Ekonomi Bakanlığı hi-mayesinde gerçekleşen yurt dışı teknik müteahhitlik heyeti gezilerinin grubun en önemli faaliyeti olduğunu söyledi.

İNTES Genç Yöneticiler Grubu(İGY) Ekonomi Bakanlığı Müsteşarı Şenel’i ziyaret etti

Tarihi çok uzun yıllar öncesine kadar uzanan İTÜ İnşaat Fakültesi, İnşaat Mühendisliği Bölümü Türkiye’nin sadece bir üniversitesi değil aynı zamanda gurur kaynağı olarak da ayrı bir öneme sahip. Yeni sayımızda İTÜ İnşaat Fakültesi, İnşaat Mühendisliği Bölümü Bölüm Başkanı Prof. Dr. Kadir Güler ile bir röportaj gerçekleştirdik. Prof. Dr. Kadir Güler İTÜ’lü olmanın ayrıcalıklarını şu sözlerle anlattı; “Bölümümüz, ülkemizin en geniş öğretim üyesi kadrosuna sahiptir. Dolayısıyla, inşaat mühendisliği-nin her alanında uzman ve deneyimli akademisyen barındıran bölümümüz, sağlam temeller üzerine oturan geçmişi ile birlikte, öğrencilerine gerekli mühendislik formasyonunu başarı ile verebilmekte ve aldıkları eğitim sayesinde dünyanın her yerinde büyük projelere isimlerini yazdırabilmeleri imkanını sunmaktadır. Tüm bunların yanında, üniversitemizin Türkiye’nin en köklü üniversitelerinden birisi ve hatta birincisi olması, özellikle mühendislik alanlarında ‘İTÜ’ isminin önemli bir marka olmasını sağlamaktadır.” Prof. Dr. Kadir Güler ile Türkiye’nin en saygın eğitim kurumlarının başında gelen İTÜ İnşaat Fakültesi, İnşaat Mühendisliği Bölümü’nün dünü, bugünü ve yarını hakkında söyleştik.

“ÜNİVERSİTEMİZ, SADECE ÜLKEMİZDE DEĞİL, DÜNYADA DA SAYGIN EĞİTİM KURUMLARI ARASINDADIR.”

tamamı sayfa 10

Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından yaptırılan ve de projesi dünyanın en iyileri arasında gösterilen 45 bin kişilik Bursa Büyükşehir Belediye-si Stadyumu'nun çatı sistemi Kazova İnşaat A.Ş. tarafından yapılıyor. Bursaspor’un simgesi timsahın çatıda projelendirilmiş olması ise projenin ilginç taraflarından biri. İlk temalı çatı projesi olan Bursa Büyükşehir Be-lediyesi Stadyumu tamamlandığında çok konuşulacağa benziyor!

Ankara Kalkınma Ajansı, Ankara'yı ekonomik, kültürel ve siyasal açıdan küresel bir başkente dönüştürecek kalkınma stratejilerinin geliştiril-mesinde ve hayata geçirilmesinde önemli bir rol üstlenmektedir. Yatırım Destek Ofisi de ajansın

önemli birimi olarak faaliyet gös-termekte. Ankara Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Arif Şayık Yatırım Destek Ofisi’nin hedeflerini ise şöyle anlatıyor; “Ankara’nın öne çıkan, potansiyel taşıyan sektörle-rinde stratejik destekler sunmayı hedefliyoruz.” Arif Şayık ile ger-çekleştirdiğimiz röportajımızda hem Ankara Kalkınma Ajansı’nı, hem de Yatırım Destek Ofisi’nin

çalışmalarını yakından öğ-renme şansını yakalaya-caksınız.

Timsah Stadyum!“Kalkınmaya bütüncül bir açıdan bakmaya çalışıyoruz.”

tamamı sayfatamamı sayfa 4 8

Bu sayımızda İçmimar ve Çevre Tasarımcı (MFA) Murat Özdamar yaşam alanlarımız üzerine sizler için kapsamlı bir dosya hazırladı. Yaşam alanlarını tasarlarken yapılacak birkaç konu hakkında önemli bilgilere ulaşabileceğiniz bu yazı ile harika mekanlar yaratabileceksiniz. Özdamar, örnek bir daire tasarlarken nelere dikkat edilmesi gerektiğini şöyle anlatıyor; “İyi bir tasarım demek saray gibi evlerde yaşamak anlamına gelmiyor. Aslında konu ile ilgili bolca fikir var; odayı geniş gösteren boyama şekillerinden, sergilemenin etkin yollarına kadar. Ancak herkesin kendince doğrularının yanında, tasarımda olan gerçekleri de örnek dairelerde ortaya koymak gerekir, çünkü bahse konu daireler ya da daire tanıtım amaçlıdır, dolayısı ile herkese hitap etmesi gerekir.”

“...insanlar mekânı yaşamayı, tercih ediyorlar.”

tamamı sayfa 6

Page 2: “ÜNİVERSİTEMİZ, SADECE ÜLKEMİZDE DEĞİL, DÜNYADA DA …intes.org.tr/content/intesgencyonetici.pdf · 2014-08-11 · Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından yaptırılan

2 İGY ’DEN HABERLER

İNTES Genç Yöneticiler Grubu (İGY) Ekonomi Bakanlığı Müsteşarı Şenel’i ziyaret etti

İNTES Genç Yöneticiler Grubu (İGY) 28 Mayıs 2014 Çarşamba günü Ekono-mi Bakanlığı Müsteşarı İbrahim Şenel’e bir nezaket ziyaretinde bulundu.

Ziyarette Başkan Burak Çelik İGY’nin faaliyetlerini anlattı, Ekonomi Bakan-lığı himayesinde gerçekleşen yurt dışı teknik müteahhitlik heyeti gezilerinin grubun en önemli faaliyeti olduğunu söyledi. Çelik, bugüne kadar gerçek-leştirilen Kosova-Makedonya, Arna-vutluk-Karadağ, Polonya, Hindistan, Umman Teknik Müteahhitlik Heyeti gezilerinden çok önemli kazanımlar elde edildiğini ifade etti.

Müsteşar İbrahim Şenel Ekonomi Bakanlığı’nın faaliyetlerini aktaran bir konuşma yaptı. Öncelikle sektörün genç nesil temsilcilerini tanımaktan mutluluk duyduğunu aktaran Şenel, ekonomik kalkınmanın ve özelde in-şaat sektörünün gelişiminin ancak özel sektör ve devletin omuz omuza vererek olabileceğini aktardı.Şenel, Ekonomi Bakanlığı olarak Türkiye’de döviz ka-zandırıcı faaliyetleri geliştirmeyi ve üreticilerin dünyada hak ettiği itibara kavuşturmayı hedeflediklerini belirtti.

Dış ticaretin mal ve hizmet olmak üzere iki ayağının olduğunu aktaran Şenel, Türkiye’de hizmetler ihracatı sektörü-nün öneminin çok bilinmediğini, an-cak son yıllarda bu alanda çok başarılı işler gerçekleştirilmesi doğrultusunda ticaret fazlası verildiğini söyledi. Şenel, bu yolda 2023 yılında 150 milyar do-lar hizmet ihracatı hedefine ulaşılması istendiğini hatırlatarak bu başarının

İNTES üyesi firmalar gibi, sektörün önde gelen seçkin firmalarının gayre-ti ile olacağının altını çizdi. Sektörün teknolojideki gelişmeleri takip etmesi ile bu başarının artacağını aktaran Şenel, hizmet ihracatındaki gelişmelerin mal ihracatını da arttırdığını anlattı ve hiz-met ihracatındaki gelişmelerin sadece müteahhitlik hizmetlerinin gelişmesi ile değil, teknik müşavirlik hizmetlerinin de gelişmesi ile mümkün olabileceğini belirtti.

Şenel, Bakanlık olarak müteahhitlik hizmetlerinde sektörün menfaatini korumanın öncelikleri olduğunu, yurt dışı müteahhitlik hizmetlerinin ancak İNTES gibi Sivil Toplum Kuruluşları ve özel sektörün birlikte hareket ederek gelişebileceğini, tüm dünyada da kamu ile özel sektörün birlikte hareket etme trendi olduğunu vurguladı.

Genç Yöneticiler Grubu’nun önemli bir oluşum olduğunu, grubun kurulmasına vesile olanları kutlamak gerektiğini vur-gulayan Şenel, ileride firmaların birinci derecede yönetimini devir alacak kişileri geleceğe hazırlaması açısından böylesi oluşumların diğer sektörlere de örnek olmasını dileğini aktararak, İNTES’in sektörün gelişimine yönelik güzel işler üretme çabasında olduğunu belirtti.

Şenel, Bakanlıklarının çalışma siste-matiğinde işbirliği kuruluşları ile be-raber çalışma kültürü olduğunu, özel sektörün kendilerine aktarılan görüş-lerin hassasiyetle dikkate alındığını, bu kapsamda Bakanlığın yeni pazar arayışlarına yönelik çalışmalarında

birlikte hareket etmek istediklerini, özel sektörün desteği olmadan başarı sağlanamayacağını kaydetti. Şenel, bu doğrultuda yapılan çalışmalar ile yurt dışı müteahhitlik hizmetlerinin takdir edilecek bir başarıya ulaştığını, müte-ahhitlerimizin bu başarılarının daha da artması için Bakanlık tarafından teşvik sisteminin etkin ve yaygın bir şekilde devreye sokulduğunu ve her durumda müteahhitlerin yanlarında olduğunu aktardı.

Müsteşar Şenel, dünyada nasıl bir konjonktür olduğu, bunu nasıl yön-lendirilmesi ve nasıl daha iyi koşullar oluşturulabileceği, 10-15 yıl sonra ta-ahhüt sektöründe ne olacağının ve dün-ya müteahhitlik hizmetleri pastasından

Türkiye’nin alacağı payın nasıl arttırabi-leceği gibi hususların iyi kurgulanması gerektiğini aktardı.

Büyük hedefler peşinde koşan Türkiye’nin ihracat genişlemesi ile büyüme politikası geliştirdiği 1983’lü yıllarda tarıma dayalı bir ihracat hedef-lendiği ve bu yıllarda 2 milyar dolar seviyelerinde ihracat yapılabildiğini günümüze gelindiğinde ise rekabetçi, teknoloji ve yenilikçi odaklı işlere yöne-lindiğini belirten Şenel, mal ve hizmet ihracatında Türkiye’nin dünyada iyi bir konumda olduğunu organizasyon, tek-nolojilere uyum kapasitesi, nitelikli iş gücü gibi üstünlüklere sahip olduğunu ifade etti ancak hala eksik alanlar bu-lunduğunu, bu eksiklikler giderilmediği sürece 2023 yılındaki büyük başarı he-deflerine ulaşılmasının mümkün olama-yacağını söyledi.

Ekonomi Bakanlığı Müsteşarı Şenel, hedeflere ulaşmak için Türkiye’yi kü-resel ölçekte bekleyen tehditlerin iyi hesaplanması gerektiğini, bu kapsamda özel sektörün görüşlerinin devlet için daima yönlendirici olduğunu, ulusla-rarası alanda doğru müzakerelerin yü-rütülmesi için daima görüş çeşitliliğine ihtiyaç duyulduğunu ve sektörün yol haritasının birlikte çizilebileceğini de belirtti.

Şenel’e yapılan nezaket ziyaretine İGY Başkanı Burak Çelik, başkan yardım-cıları Emrah Yaykıran ve Emre Güray ile İGY üyeleri Doruk Coşkunsu, Mert Yıldızhan ve Uğur Koçoğlu katıldı. İN-TES Genel Sekreteri H. Necati Ersoy ile İNTES uzmanı Demet Somunoğlu da heyete eşlik etti.

Page 3: “ÜNİVERSİTEMİZ, SADECE ÜLKEMİZDE DEĞİL, DÜNYADA DA …intes.org.tr/content/intesgencyonetici.pdf · 2014-08-11 · Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından yaptırılan

3BAŞKAN’DAN

Sıcak bir yaz mevsimi yaşıyoruz. Üstelik kurak bir kış mevsimin ardından yaşanan sıcaklar, su kıtlığı sorununu da gündeme ge-tirmiştir. Artık, küresel ısınma tehdidi tüm dünyanın kabul ettiği bir gerçek olmuştur. Her yıl iklim değişiklikleri dünyanın her ye-rinde daha da hissedilir olmaya başlamıştır.

Orman alanlarımız azalmakta, su kaynak-larımız giderek yok olmaktadır. Dünyanın geleceğinin en büyük tehdidi de ne siyasal oluşumlar, ne petrol savaşları olacaktır. Ülkelerin kendi halkına gıda ve temiz su temini sağlamaları en önemli öncelikleridir.

Su, en büyük milli servettir. Bu noktada önemli olan durum herkesin su tasarrufunu bir yaşam tarzı haline getirmesidir.

Doğanın ve insan yaşamının vazgeçilmez nimeti olan suyun bir damlası bile heba edilmemelidir. Çünkü, kişi başına düşen su miktarına göre ülkemiz su azlığı yaşayan bir ülkedir. Bu konuda çok daha duyarlı olmak zorunda olduğumuz açıktır.

Su temini ve işletmesi ile ilgili kurumlar-dan kullanıcılara kadar herkesin bu konuya önem vermesi gereklidir. Bu konuda dev-letimiz tarafından yeni yatırım stratejileri benimsenmiş, yarım kalan yatırımların eko-nomimize kazandırılmasında çok önemli sonuçlar elde edilmiştir.

Su yatırımları konusunda 12 yılda Devlet Su İşleri (DSİ) rekorlara imza atmıştır.

DSİ tarafından gerçekleştirilen yatırımlar çok önemlidir. Zira bu yatırımlar,

Kıt kaynak olan suyumuzun değerlendi-rilmesini,

enerji arz güvenliğinin sağlanarak, dışa ba-ğımlılığımızın azalmasını,

halkımızın yüksek kalitede içme suyuna kavuşmasını,

tarımsal gayri safi milli hasılanın yüksel-mesini

sağlamaktadır.

Bugüne kadar Devlet Su İşleri tarafından gerçekleştirilen yatırımlar ile;

770 adet baraj ve gölet işletmeye alınmıştır,

3,44 milyon hektar alan sulu tarıma ka-vuşmuştur,

1 milyon 275 bin hektar tarım arazisi taş-kından korunmuştur,

34 milyon kişiye yıllık 3,34 milyar metre-küp içme, kullanma ve sanayi suyu temin edilmiştir,

76 ilin su meseli çözülmüş, içme suyu arıt-ma tesisleri, barajlar, göletler yapılmıştır.

Bu yatırımlarda sektörümüzün değerli tem-silcilerinin imzası bulunduğunu da gururla ifade etmek isterim.

Bazı örnekler vermek gerekirse ülkemizin en yüksek iki barajı Deriner Barajı HES ile Ermenek Barajı ve HES, Silindirle Sıkıştırıl-mış Beton Gövde kategorisinde Avrupa’nın en yüksek barajı unvanına sahip Çine Ad-nan Menderes Barajı ve HES, Ege’nin en büyük barajı Dalaman Akköprü Barajı in-şaat sanayicilerimizin eserleridir.

2013 yılında DSİ tarafından 36 baraj, 49 sulama tesisi ve 11 adet içme suyu tesisi tamamlanmış, diğer tesisler ile birlikte 418 tesis tamamlanarak halkımızın hizmetine sunulmuştur. Son on yılda 763 tesis işlet-meye hazır hale gelmiştir.

Tüm bu yatırımlar ülke kalkınması için gerçek bir hizmettir.

Türkiye genç nüfus yapısı ve gelişen sana-yisi ile OECD ülkeleri içerisinde en yük-sek enerji talep artışına sahip ülkelerden birisidir. Dolayısıyla nüfusun ihtiyacını karşılayacak enerji temin etmek zorunda olan bir ülkedir.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı kaynak-larına göre, 2002 yılında 132,6 kWh saat olan elektrik tüketimimiz yaklaşık iki kat artarak 2012 yılında 242 milyar kWh’ye, 2013 yılı sonu itibari ile 243 milyar kWh seviyesine ulaşmıştır.

Bu bağlamda HES yatırımlarının önemi ortaya çıkmaktadır. Zira HES’ler Türkiye elektrik üretiminin sürdürülebilirlik açısın-dan sigortası konumundadır.

2013 yılında ülkemizin elektrik üretimi-nin, %24,8'i hidrolik santrallerden elde edilmiştir. İşletmede bulunan 467 adet HES 22.289 MW'lık kurulu güce karşılık gelmektedir.

2023 yılına kadar 36.000 MW’a karşılık gelen teknik ve ekonomik olarak tüm hid-roelektrik potansiyelimizin değerlendirilme-si hedeflenmektedir. Yani, suyun toprakla buluşması ve enerjiye dönüşmesi için ül-kemizin büyük ölçekli yatırımlarının hızla tamamlamasının gerekliliği açıktır.

Son yıllarda tarım ve enerji yatırımları için bütçeden ekonomiye yeterli kaynak ayrıl-ması büyük önem arz etmektedir. Ancak, yatırımların hızla ekonomiye kazandırılma-sında sadece kamu bütçe imkanları yeterli olamamaktadır.

Zira, devletin kaynakları sınırlıdır ve bu kaynakların amaca uygun kullanılması esastır.

Bugün artık bütün yatırımların devlet eliyle yapılamayacağı dünya ölçeğinde de bilinen bir gerçektir. Dolayısıyla klasik yöntem olan her şeyi devletten bekleyen anlayışın terk edilmesi gerekmektedir.

Verimlilik, yatırımın ekonomiye hızla ka-zandırılması, geri dönüşümün kısa olma-sı, özel bilgi ve yüksek maliyet gerektiren projelerde uygulanma kabiliyeti nedeni ile kamu – özel sektör ortaklığı projelerinin etkin kullanımının önemi artmaktadır.

Bu bağlamda özellikle HES projelerinde devletin aktif rol aldığı Kamu Özel Sektör Ortaklığı projelerinin yaygınlaşması ile su-yun enerjiye dönüşmesi hızlanmıştır.

Enerji sektöründe bunun başarılı örnek-lerini görmekteyiz. Devletimizin risklere, kâra veya zarara ortak olması, projelerin finansman temininde kolaylıklar sağlama-sı yatırımları daha da hızlandırmaktadır. Bu konuda devletimizden önemli destek görmekteyiz.

Genç Yönetici Gazetemiz’de yine farklı ko-nuları okuyucumuzun ilgisine sunuyoruz.

Üniversitelerimizin inşaat fakültelerini

tanıtmaya devam ediyoruz. Bu sayımızda mühendislik tarihinde bir ekol olan İstan-bul Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi’nin tanıtımına yer verdik. Prof. Dr. Kadir Güler fakültenin eğitim ilkeleri, öğrencilere sunu-lan sosyal imkanlar, fakültenin ülkemizde isim yapmış mezunları hakkında bilgileri paylaştı.

Bu sayımızda aktif çalışmaları ile önemli iş-ler başaran Ankara Kalkınma Ajansı Yatırım Destek Ofisi’nin faaliyetlerine yer verdik.

Tarihte yaptıkları ile iz bırakan kadınları-mızın yaşamlarından kesitler sunmaya de-vam ediyoruz. Çevirileri ile ardında önemli eserler bırakan Madam Gülnar hakkında derlediğimiz bilgileri keyifle okuyacaksınız.

Konut sektöründeki inşaat firmaları artık dairelerini satarken örnek daireler üzerin-den sunum yapıyorlar. Daireleri cazip ama fonksiyonel kılacak tasarım tüyolarını iç mimar ve çevre tasarımcısı Murat Özda-mar anlatıyor.

Yazın bu sıcak günlerinde bilgisayar karşı-sında durmak her zamankinden daha zor. Bilgisayar karşısında doğru şekilde oturma-mak hayat boyu karşılaşacağımız ciddi sağ-lık sorunlarına neden olabilir. Dr. Feridun Aydoğdu’nun aktardıklarını okurken bilgi-sayarınızın başına geçin, doğru hareketleri nasıl yapmanız gerektiğini uygulayın.

Yaz aylarının bereket ve neşe ile geçmesi temennilerimi sunarken, sokak hayvanla-rını da bugünlerde unutmamanız, bir kap su ve yemeklerinizi onlarla paylaşmanızı rica ederim.

Sağlıcakla kalın.

Basım Tarihi: 21.07.2014Sayı: 37 (Mayıs-Haziran) Yıl: 10ISSN: 1304 - 7183

İNTES GENÇ YÖNETİCİ GAZETESİ

İNTES Türkiye İnşaat Sanayicileri İşveren Sendikası Adına Sahibi:Celal KoloğluSorumlu Müdür:H. Necati Ersoy

YAYIN KURULUASUDE ÖZTÜRK CAMADANBAŞAR GÜVENSOYBURAK ÇELİKBURÇİN KARGINCAN ADİLOĞLUCEM ADİLOĞLU CENK KANATÇİĞDEM KURTDORUK COŞKUNSUEBRU ÇELİK CEYLANELİF GÜRAY

ELİF YAVUZ YAMANEMRAH YAYKIRANEMRE GÜRAYESRA ÖZTÜRKIŞIL GÜVENSOYİREM ŞEREFOĞLUKEMAL CEYLANKORAY KARADUMANLEYLA NASIROĞLUMERT YILDIZHANMERİÇ AYDENİZ

MEHMET GÖCENMURAT GÜLEÇNAZLI HÜRMEYDANÖZGÜR HAŞEMOĞLUSEDA ÖZTÜRKSELAHATTİN ÖNENSELİM AKIN TUVANA AYDINERTOLGA KOLOĞLUUĞUR KOÇOĞLU

YÖNETİM YERİ4. Cadde 719. Sok. No: 3 Yıldız/Çankaya- AnkaraTel: 0.312 441 43 50 • Faks: 0.312 441 36 53www.intes.org.tr • [email protected]

Editör: Aslı Kutlucan KaptanYapım: Gergedan Tanıtım • 0.312 442 75 10 • www.gergedantanitim.comSanat Yönetmeni: Levent Kaptan • Grafik Tasarım: Timuçin İpekBaskı: Tiremat Matbaacılık • Kazım Karabekir Cad. Kültür Çarşısı No:7/7 Altındağ - ANKARA • Tel: 0312 472 39 46

İki ayda bir yerel süreli yayın olarak yayımlanır ve abonelerine ücretsiz olarak gönderilir.PARA İLE SATILMAZ

Gazetede yayımlanan yazılar, yazarların kişisel görüşü olup hiçbir şekilde İNTES tüzel kişiliğinin görüşü olarak mütalaa edilmez.

BURAK ÇELİKİGY Dönem Başkanı

Sevgili okurlar,

Page 4: “ÜNİVERSİTEMİZ, SADECE ÜLKEMİZDE DEĞİL, DÜNYADA DA …intes.org.tr/content/intesgencyonetici.pdf · 2014-08-11 · Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından yaptırılan

4 KURUM

Yatırım Destek Ofisi’nin amaçları ve faaliyet alanları nelerdir?

Yatırım Destek Ofisi, Ankara’da yatı-rım olanaklarının artırılmasına yönelik tanıtım çalışmaları başta olmak üzere çeşitli faaliyetler yürüten ajansımız birimidir. Yatırım Destek Ofisi ayrıca yatırım teşvikleri ile ilgilenmektedir. Ya-tırım Destek Ofisi, Ankara’daki yatırım ortamı, devlet destekleri ve teşvikleri, kentsel gelişme, sanayi bölgeleri, tarım bölgeleri, büyük ölçekli devlet planları gibi birçok konuda güncel veriyi derle-mekte, yatırım yapmak ve benzeri işler için kendisine başvuran kişi, kurum ve kuruluşlarla bu bilgi ve tecrübelerini paylaşmaktadır. Yatırımcılar ve iş sa-hipleri arasındaki muhtemel işbirlikle-ri, partnerlik ve proje ortaklıkları gibi konularda da koordinasyona aracılık et-meyi kendine misyon edinmiştir. Ofis, yatırımcıların izin, ruhsat ve diğer idari işlemlerini ilgili makama iletmek, iş ve işlemleri yatırımcı adına takip etmekle de görevlidir.

Yatırım Destek Ofisi ayrıca, ulusal ve

uluslararası fuar, kongre, sempoz-yum, toplantı ve benzeri etkinliklerin birçoğuna katılarak Ankara'nın tanıtı-mını yapmaktadır. Bu etkinliklerde Ankara'yı, yatırım ortamını, sektörle-rini, çevre ve turizm olanaklarını, sosyal olanakları, eğitim ve kültürel altyapısı gibi birçok yönden bölgeyi öne çıkar-maya çalışmaktadır.

Yatırım destek ofisinden yararla-nabilme koşulları nelerdir?

Yatırım Destek Ofisi’nin sunduğu tüm yatırım destek hizmetleri ücretsizdir ve Ankara’da yatırım yapmak isteyen herkese açıktır. Ofis hizmetlerinden faydalanmak isteyen kişi, kurum ve kuruluşlar diledikleri zaman ofisi-mizi ziyaret edebilir, [email protected] adresinden e-posta yolu ile, (312) 310 0 300 numaralı telefonu arayarak veya www.ankaraka.org.tr in-ternet adresinden bilgi alabilir ve ofis faaliyetlerini takip edebilirler.

Kalkınma Ajansı’nın bu hizmetin-den faydalanabilmek için yatırımcı-lar ajansınıza en çok hangi alanlarda başvurmaktadır. Özellikle inşaat sek-törünü ilgilendiren alanlara ilişkin bilgileri ayrıntılandırabilir misiniz?

Yatırımcıların arayış içinde oldukları en büyük unsur sermayedir. Yatırım Des-tek Ofisi’ne de en çok yatırım serma-yesine yönelik devlet desteği arayışı ile gelmektedirler. Ancak devletin yatırım-lara yönelik sağladığı teşvik ve destekler sermaye desteği olarak verilmemektedir. Yatırımlara, Ekonomi Bakanlığı tara-

fından yürütülmekte olan Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkındaki Bakan-lar Kurulu kapsamında verilen teşvik belgeleri anlatılmaktadır. Buna ek olarak TÜBİTAK, KOSGEB, Kalkın-ma Ajansları ve diğer devlet destekleri hakkında bilgilendirme yapılmaktadır. Başvuruların yoğunlaştığı tek bir sektör bulunmamakla birlikte hayvancılık, bi-yogaz gibi kırsal endüstriler, tıbbi ilaç ve aşı üretimi, okul öncesi, ilkokul, orta-okul ve ortaöğretim okullarına yönelik yatırımlar dönemsel olarak öne çıkabil-mektedir. Ankara’da yapılacak yatırım-lar için en çok teşvik belgesi başvurusu alan sektörler makine ve yedek parça imalatı, eğitim, turizm, gıda ve içki, lastik ve plastik olarak sıralanmaktadır. Yatırım Destek Ofisi tarafından 2013 yılında teşvik, yatırım, kamu destekleri, yatırım yeri ve diğer konularda 124 kişi ve kuruma danışmanlık hizmeti veril-miş, bilgi notu ve diğer dokümanlardan oluşan tanıtıcı ve bilgilendirici 29 adet doküman hazırlanmış, yurt içi ve yurt dışında toplam 11 tanıtım organizas-yonuna katılım sağlanmış, kurum ve kuruluşlara 13 adet ziyaret gerçekleşti-rilmiş, 3 adet eğitim programı düzen-lenmiş, 39 yatırımcının izin ve ruhsat sürecinin takibine destek verilmiş, 7 adet yatırımcıya da izin ve ruhsatlarla ilgili bilgilendirme yapılmıştır.

Ajansınızın öncelikli desteklemeyi tercih ettiği projeleri anlatabilir mi-siniz?

Ajansımız, Bölge Planı’nda ortaya çı-kan öncelik ve hedefler doğrultusunda mali destek programlarını kurgulamak-tadır. Ankara’nın öne çıkan, potansiyel taşıyan sektörlerinde stratejik destekler sunmayı hedefliyoruz. Örneğin, 2011 yılında “Turizm Potansiyelinin Hareke-te Geçirilmesi Mali Destek Programı” ve “Yenilikçi Uygulamalar Mali Destek Programı”; 2012 yılında ise “Çevreye Duyarlı Yenilikçi Uygulamalar Mali Destek Programı”, “Kırsal Kalkınma

Mali Destek Programı”, “Sosyal Kal-kınma Mali Destek Programı”, Turizm Mali Destek Programı”; 2014 yılında ise İleri Teknolojilerde İhracat Odaklı Kal-kınma Mali Destek Programı”, “Sosyal Kalkınma Altyapısının Güçlendirilmesi Mali Destek Programı” başlıklarında destek programlarına çıktık. Sosyal Kalkınma Altyapısının Güçlendirilmesi Mali Destek Programı kapsamında in-şaat ve yapım işlerini de desteklemeyi öngördük. Proje başına maksimum 1 milyon TL olmak üzere toplamda 10 milyon TL’lik inşaat ve yapım işlerini desteklemeyi uygun bulduk. Bu baş-lıklar ve programların amaçları, Bölge Planı’nda belirtilen amaçlar çerçevesin-de şekillendi. Ankara’da özellikle medi-kal, savunma sanayi, bilişim, iş ve inşaat makinaları sektörü gibi ileri teknoloji kullanan sektörlerin ciddi potansiyel taşıdığı görülmektedir. Bu sektörlere yönelik destek programlarımızı önü-müzdeki dönemde de kurgulamaya devam edeceğiz. Öte yandan, Ankara, başkent olması sebebiyle ciddi göç alan bir kent. Bu açıdan kalkınmanın sosyal yönünü göz ardı edemeyiz. Mali destek programlarımızda sosyal yönlü projelere de yer veriyoruz. Kalkınmaya bütüncül bir açıdan bakmaya çalışıyoruz.

Ofisinize başvurmak isteyen yatı-rımcılara tavsiyelerinizi aktarabilir misiniz?

Gerek genç girişimciler, gerek çeşitli konularda Ankara’da iş yapmak isteyen yerli ve yabancı işadamları gerekse yatı-rımcılar, ihtiyaç duyduklarında Yatırım Destek Ofisi’ne başvurabilirler. Ankara Kalkınma Ajansı olarak Yatırım Destek Ofisi’nde kamu eliyle, güvenilir ve üc-retsiz şekilde, bilgi ve hizmetlerimizi en doğru kaynağına ulaşarak sunmaktayız. Son olarak yerli ve yabancı yatırımcı-lara Ankara’daki yatırımlarına ait iş ve işlemlerde yardıma hazır olduğumuzu tekrar hatırlatmak istiyorum.

“YATIRIMCILARIN ARAYIŞ İÇİNDE OLDUKLARI EN BÜYÜK UNSUR SERMAYEDİR.”

Bu sayımızda sizler için Ankara’da yatırım olanaklarının artırılmasına yönelik tanıtım çalışmaları başta olmak üzere çeşitli faaliyetler yürüten Ankara Kalkınma Ajansı’nın birimi olan Yatırım Destek Ofisi’ni mercek altına aldık. Ankara Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Arif Şayık, Yatı-rım Destek Ofisi’nin hizmetinden faydalanabilmek için başvuran profili ise şöyle tanımlıyor; “Yatırımcılar Yatırım Destek Ofisi’ne en çok yatırım sermayesine yönelik devlet desteği arayışı ile gelmektedirler. Ancak devletin

yatırımlara yönelik sağladığı teşvik ve destekler sermaye desteği olarak verilmemektedir.” Ankara Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Arif Şayık ile Yatırım Destek Ofisi’nin çalışmaları ve ileriye yönelik projeleri hakkında konuştuk.

Arif ŞayıkAnkara Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri

Page 5: “ÜNİVERSİTEMİZ, SADECE ÜLKEMİZDE DEĞİL, DÜNYADA DA …intes.org.tr/content/intesgencyonetici.pdf · 2014-08-11 · Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından yaptırılan

5TEKNOLOJİ

Anadolu Üniversitesi İnşaat Mühen-disliği Bölümü, inşaat projelerinde kör noktalardan kaynaklanan iş kazalarının azaltılmasına yönelik sektöre katkıda bu-lunmak amacıyla TÜBİTAK tarafından desteklenen İnşaat Projelerinde İş Kaza-ları Önleme Sistemi: Şantiyelerde Kör Noktaların Engellenmesi başlıklı projeyi yürütmektedir. Proje koordinatörlüğü-nü Anadolu Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü öğretim üyelerinden Prof. Dr. Gökhan Arslan ve Yrd. Doç. Dr. Serkan Kıvrak’ın yaptığı projeye İNTES, proje ortağı ola-rak destek vermektedir.

Bu projenin ana amacı, Türk inşaat sek-töründe kör noktalardan kaynaklanan iş kazalarını azaltmak; ölümcül ve ağır yaralanmalı iş kazalarının sıfırlanması-na yönelik sektöre katkıda bulunacak önlemleri almak ve yeni bir iş güvenliği sistemi geliştirmektir. Projede, şanti-yelerde kazalara neden olabilecek kör noktalar belirlenecek, yeni bir iş sağlığı ve güvenliği sistemi geliştirilecek ve bu konularda eğitimler verilecektir. Proje,

kör noktalar nedeniyle meydana gelen inşaat kazalarını önlemek için yeni ve elektronik tabanlı sistemler içeren bir iş sağlığı ve güvenliği sistemi geliştirmeyi hedeflemektedir. Projede verici ve alıcı-lardan oluşan sensörler kullanılacaktır. Vericiler, çevreleyen alanda tanı-nabilir sinyalleri üreten; alıcılar ise bu sinyalleri alıp analiz edip işleyen araçlar olarak tanım-lanabilir. Projede, vericiler elektrik istasyonları, merdi-ven ve duvar açıklıkları gibi inşaat alanında yer alan tehlikeli bölgeler ile ekip-manlara ve kaza olma ola-sılığı yüksek olan tehlikeli alanlara yerleştirilecektir. İnşaat işçileri ise vericiden sinyal alan alı-cılar taşıyacaktır. Tehlike anında ve tehlikeli yerlerde, vericiler sahibine sinyal (alarm) gönderirken; alıcılar da bu sinyali alacak ve yaklaşan bir tehli-keden kişi/kişileri koruyacaktır. Böylece, kazaları azaltmak için daha etkili bir araç geliştirilmiş olacaktır. Projede INTES’in desteği ile şantiyelerde meydana gelen kör noktalardan kaynaklanan kazalar teknik elemanlar tarafından belirlenecek ve bu kazaların önlenmesi için kurulacak olan sistem yine bu firmaların bünyesin-deki şantiyelerde test edilecektir.

Şantiyeler, birçok insanın bir arada çalış-tığı çok tehlikeli bölgelerdir. İnşaat şan-

tiyelerinde 'kör noktalar' diye tabir edilen bazı yerler vardır. Örneğin, merdiven boşlukları. Kör noktadan kaynaklanan ve birçoğu ölüm-

le sonuçlanan

kazalar meydana gel-mektedir. Anadolu Üniversitesi tara-fından 'Bunun önüne nasıl geçebiliriz' diye çalışma başlattıldı ve bir sistem ge-liştirmeye çalışıldı. Bu sistemde işçilerin kullandığı baretin üstüne bir yazılım ve bir sensör yerleştirmek vasıtasıyla o kör noktalardan oluşabilecek tehlikeler en-gellenmeye çalışıldı. Bu sistem ile işçinin kullandığı barette ve tehlikeli bölgede sinyal alan sensörler olacak. İşçi tehlikeli

bölgeye yaklaştığında baretin üzerinden bir sinyal alacak, yaklaştıkça da sinyal aratacak. Dolayısıyla işçi o bölgeye yak-laştığının farkına varabilecek ve o bölge-den bir şekilde uzaklaşması sağlanacak.

Sistem ekipmanlar üzerinde de kulla-nılabilecek. Ekipmanın üzerine

bir sensör konulduğunda ekipman ile işçi arasın-

daki güvenli mesafeyi korumak amacıyla her ikisine de sinyal yollanacak. Dolayı-sıyla hem işçi ken-dini güvence altına alacak hem de ekip-

manı kullanan operatör bir

işçiye ya da tehlikeli bölgeye yaklaş-tığının

f a rk ı n a varacak. Ba-

ret, şu anda tasarlanmış vaziyette ancak test aşaması devam edecek. Projeye des-tek olan İNTES vasıtasıyla şantiyelerde sistem test edilmektedir. Proje 2015 yı-lının sonunda hayata geçirilecek.

Proje sonucunda elde edilecek çıktılar, Türk inşaat sektöründe iş sağlığı ve gü-venliği eğitimlerinin kalitesini ve etkin-liğini artırma ve bu projenin ürünleri ile inşaat kazaları en aza indirgeme potansi-yeline sahiptir. Dolayısıyla, proje çıktıla-rının sektöre önemli katkılar sağlayacağı öngörülmektedir.

İnşaat Projelerinde İş Kazaları Önleme Sistemi: ŞANTİYELERDE KÖR NOKTALARIN ENGELLENMESİ İnşaat sektörü, istatistiklere göre iş kazası sayısı ve kaza sonucu meydana gelen ölümlü ve ağır yaralanmalı olay sayısı ba-kımından tüm sektörler arasında ilk sıralarda yer almaktadır. Manevi hasarların yanı sıra iş kazaları, inşaat sektöründe önemli maddi zararlara da yol açmakta, verimliliği düşürmekte ve sektörün imajını zedelemektedir. İnşaat kazalarına neden olan önemli etkenlerden biri “kör noktalar”dır. Kör noktalar, sahada görünmeyen veya görünme ihtimali daha düşük olan ve kazaya neden olabilecek potansiyele sahip bölgeler olarak tanımlanabilir.

Prof.Dr.Gökhan Arslan Anadolu Üniversitesi, İnşaat Mühendisliği Bölümü

Yard.Doç.Dr.Serkan Kıvrak Anadolu Üniversitesi, İnşaat Mühendisliği Bölümü

Bu projenin ana amacı, Türk inşaat sektöründe

kör noktalardan kaynaklanan iş kazalarını azaltmak; ölümcül ve ağır

yaralanmalı iş kazalarının sıfırlanmasına yönelik

sektöre katkıda bulunacak önlemleri almak ve yeni

bir iş güvenliği sistemi geliştirmektir.

Page 6: “ÜNİVERSİTEMİZ, SADECE ÜLKEMİZDE DEĞİL, DÜNYADA DA …intes.org.tr/content/intesgencyonetici.pdf · 2014-08-11 · Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından yaptırılan

İnsanlar, bizlerin tasarladığı ve teknik olarak anladığımız projeler üzerine yo-rum yapamayabilirler, çünkü o projeler belli bir eğitimi ve öğrenimi gerekti-ren bir anlayış biçimidir. Dolayısı ile insanlara genel olarak anlatımlarımızı ve tanıtımlarımızı yapabilmek için üç boyutlu elemanlara ihtiyaç duyuyoruz.

Bugün üç boyutlu tanıtımı iki şekilde yapma şansımız bulunmaktadır; birin-cisi bilgisayar ortamında mekânları ve hacimleri insanlara üç boyutlu olarak anlatabiliriz. Bu da çeşitli bilgisayar programları ve çizim yapan teknik in-sanlar vasıtası ile mümkündür. Ancak birçok insan mekânı yaşamanın farklı olduğunu dile getiriyor. Bana konu ile ilgili bir yorum şu şekilde gelmişti; “Bilgisayarda objektif açısını değiştire-rek mekânı daha geniş gösterebilirsin fakat gerçek yaşamda bu mümkün de-ğildir…”.

Görülüyor ki insanlar mekânı yaşamayı, tercih ediyorlar. Böylece mekân hakkın-daki fikirlerini, görüşlerini ve hayallerini daha rahat ortaya koyabiliyorlar. Bunu sağlayan da örnek dairelerdir. Ancak mekân konusundaki bilgilendirmeler sadece fiziksel olarak değil, orada gö-revli kişi ya da kişiler tarafından bilgisel ve yorumsal olarak da yapılmalıdır ki, örnek daire ile birlikte insanlar orada olacak olan yaşamı kavrayabilsinler, hayal edebilsinler.

Günümüz yaşantısı ve teknolojisi insana

ait birçok yenilikleri ve ihtiyaçları do-ğuruyor. İstanbul üzerine yaptığım bir araştırma bünyesinde bir inşaat grubu-nun internet sayfasında birçok soru ve cevabını buldum, bu da şöyle bir anla-yışı doğurdu ki; insanlar ihtiyaçlarının karşılanmasını bekliyorlar. Bahse konu sorulardan bazıları şöyle;• Dairelerde ısı ve ses izolasyonu (yalı-

tımı) var mı?• Uydu yayınlarını izleme imkânı var mı? • Yangın ihbar butonu var mı?• Daire m2'leri brüt müdür?• Dairelerde tavan yüksekliği kaçtır?• Engelliler için neler düşünüldü? • Otoparkta / garajda yeterli bir aydın-

latma sistemi var mı?• Dairelerde klima var mı?• Dairelerde ısınma ve sıcak su sistemi

nasıldır?• Dairelerde jeneratör var mı?

• Bir blokta kaç tane asansör bulun-maktadır?

• Bloklar kaç katlıdır ve bir katta kaç daire bulunmaktadır?

• Su deposu var mı? • Kullanılacak malzemelerde seçim ya-

pılabilir mi?• Dairelerin genel özellikleri nelerdir? • Site kapalı mı olacak? Kapalı olacak

ise çevre duvarının yüksekliği ne ka-dar olacak?

• Bloklarda depo alanı mevcut mudur?• Sığınak var mı? Yerleri nerededir?• Konut planı mobilyalarımızı yer-

leştirmemize uygun mu? (Odaların büyüklüğünün ve duvarlardaki girin-tilerin / çıkıntıların mobilyalarımızı yerleştirmemiz açısından sorun yarat-mayacağından emin olmak istiyoruz)

• Bina girişinde kar, yağmur, rüzgâr gibi dış etkilerden korunmanız için saçak

ve rüzgârlık düşünüldü mü? • Otopark imkânları nasıl olacak ?

Dolayısı ile tasarlarken, projesi yapılır-ken ve inşa ederken insanlar tarafından bu tarz soruların sorulacağını hiçbir zaman unutmamamız gerekmektedir.

İyi bir tasarım demek saray gibi evlerde yaşamak anlamına gelmiyor. Aslında konu ile ilgili bolca fikir var; odayı geniş gösteren boyama şekillerinden, sergilemenin etkin yollarına kadar. Ancak herkesin kendince doğrularının yanında, tasarımda olan gerçekleri de örnek dairelerde ortaya koymak gerekir, çünkü bahse konu daireler ya da daire tanıtım amaçlıdır, dolayısı ile herkese hitap etmesi gerekir.

Herşeyden önce günışığı ile canlanıyor dünya, dolayısı ile gün ışığını içeri al-mak gerekir. Büyük camlar güneş ışığı-nın duvarlardan yansımasını sağlar ve en basit odayı bile aydınlatır. Banyo ya

ÖRNEK DAİRE TASARLARKEN...Güzel bir ev denildiğinde aklımıza ne geliyor? Muhtemelen ferah, iç açıcı mobilya ve renklerin hakim olduğu şık bir ev geliyor. Tabi evin yaşanılır bir ev olduğu da ilk bakışta anlaşılmalı.

Günün yorgunluğunu atmak ve bir sonraki güne en zinde şekilde hazırlanmak için zaman geçirdiğimiz, dinlendiğimiz ve yenilendiğimiz alanların tasarımı, kendimizi ertesi güne yetebilecek kadar zinde hissetmemizi sağlamalı ve aynı zamanda günün yorgunluğunu atmamızı mümkün kılacak kadar dinlendirici olmalıdır. Bu iki etkiyi aynı mekân içerisinde hissettirebilmek ise ne yazık ki çok da kolay değildir, burada tasarımcı gereğini ortaya koymaktadır.

6 MİMARİ

Murat ÖzdamarBilkent Üniversitesi Güzel Sanatlar Tasarım ve Mimarlık Fakültesiİçmimar ve Çevre Tasarımcı(MFA)

Page 7: “ÜNİVERSİTEMİZ, SADECE ÜLKEMİZDE DEĞİL, DÜNYADA DA …intes.org.tr/content/intesgencyonetici.pdf · 2014-08-11 · Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından yaptırılan

7MİMARİ

da yatak odası gibi mahremiyet gereken alanlarda, güneş ışığının içeriye dolma-sına izin verilebilir. Böylece evin tüm mekânlarında güneş ışığını bulmaya gayret edilebilir ama gerekli önlemleri de alınabilmek suretiyle. Örneğin örnek dairenin yatak odasında, pencerelerden gelen ışık mafsallı panjurlarla azaltılabi-lir. Güneşin sıcak ışıklarından korun-mak için onlar kapalı tutulabilir ya da güneş ışığı almak için hepsini açılabilir.

Açık renkleri tercih etmek daha akıcı, aydınlık ve canlı mekânlar doğmasına sebep olmaktadır. Renk kurallarından biri de açık tonların ileriye doğru gi-dip odayı daha geniş göstermesi, koyu renklerin ise geriye giderek alanı da-raltmasıdır. Örneğin mutfaklarda be-yaz dolaplarla daha ferah bir görüntü sağlanabilir, aynı etkiyi yatak odasında açık renk kumaşlar ile verilebilir.

Ev içerisinde yer döşemeleri ve şekille-ri önemli bir yer tutacaktır, her yerde aynı döşeme malzemesini kullanmak süreklilik duygusu verir; göz bir odadan diğerine atlamaz; daha ziyade alanlar arasında dolaşır. Eğer ahşap döşemeler tercih ediliyorsa hafif desenli bir görün-tü mekânın çok daha geniş görünmesini sağlanacaktır.

Mümkün ise alanınızı dışa açın; avlu, balkon, kış bahçesi gibi mekânlar; kullanılabilir alanı çok fazla arttırır. Veranda içerideki bir odanın tüm kon-forunu sağlayabilir; kızgın güneşten koruma sağlamak için bir tente veya rahatlığı sağlayacak sıcak ve davetkâr mobilyalar.

Odaların birbirine bağlanması; fark-lı alanları belirgin şekilde ayırmak önemlidir ama bitişik odalar arasında açıklıklar olması alanların daha büyük görünmesini sağlar. Dolu bir mutfağı, yemek odasından tamamen ayırmak yerine büyük bir geçiş alanı ile bu iki mekân birbirine bağlanabilir. Yine aynı şekilde, çalışma odası camlı bir kapıyla oturma odasına bağlnarak, iki odanın da aynı ışığı alması ve hatta tasarıma bağlı olarak aynı manzarayı görmesi sağlanabilir.

Farklı alanları ortaya çıkartmak; tama-men farklı duvar renkleri ya da döşe-meler seçmeden bir odayı diğerinden ayırın. Yemek odasında kullanılan dö-şemedeki karolaj desen, hem mutfakla arada tanımlayıcı bir alan oluşturulma-sına hem de fazla yer kaplamayan bir halı gibi gözükmesine yarayacaktır.

Evin huzur dolu ve sakin olması için çok fazla desen kullanılmamalı, daha durgun renkler seçilmeli.

Evde bulunan her mekâna bir hava vermek gerekir; salonu tasarlamadan önce salonda bulunması istenilen ya-şam aktivitelerine karar verilmelidir.

Oturma odasını yemek odasından ayırmak için duvarlara desen çalışması yapılabilir; benzer tonlarda, örneğin biri düz, biri fitilli dokunun kullanılması, mekânlarını tanımlamanın yanında zengin bir görüntü de sağlar. Bu ton-lar hem birleştirici bir etki yapar, hem de mekânlarda bir süreklilik havası ve-rerek hissedilen hacmi arttırır. Bunun için boyanın yanı sıra duvar kâğıtları kullanılabilir.

Salon ya da oturma odasında televiz-yon izlemenin keyfini yaşatılırken, mekâna farklı görsellikler katarak oda-nın havası da değiştirilebilir. TV arka-sı taş ya da ahşap kaplama, özellikle salonlarına değişik hava katmaya yara-maktadır. Bu tür uygulamalarda hem görsellik hem de duvar rengine uyum-luluk vardır. Daha açık taş ya da ahşap kaplama yaptırırsanız, duvarlarınızı bir ton koyu boyayarak, taşların gü-zelliği ortaya çıkartılabilr ya da taşlar veya ahşap daha koyu seçebilirsiniz. Her zaman değişik ve farklı kombin-ler yaratmak mümkündür. Kimileri özellikle salonlarında, eşyalarını da taş veya ahşap duvar kaplamaya uygun olarak bütünleştirerek hoş uyumlar sağlamaktadır. Daha modern salonlar tasarlamak isteniyorsa, gösterişsiz ve sade salon asma tavan tasarlanmalı ve mümkün olduğunca az mobilya kullanılmalıdır. Modern tarza uyum sağlayacak deri bir koltuk takımı ve bir TV ünitesi ile harikalar yaratacak kartonpiyerlerinize eşlik eden asma tavanı led ışıklar ile hareketlendirerek aydınlatma sorununu da çözülebilir.

Kendimize zaman ayırdığımız ve ge-rek bir sonraki güne hazırlanıp gerek geçirdiğimiz günün yorgunluğunu geride bıraktığımız yatak odalarının hayallerimizdeki gibi olması oda içe-

risinde geçirdiğimiz zamanı çok daha keyifli ve kaliteli hale getirmenin önemli yollarından biridir. Tasarımın bireylerin ruhsal sağlığı üzerindeki olumlu etkileri de göz önünde bulundurulduğunda ha-yatımızda büyük bir yer kapladığını göz ardı edemeyiz. Bireylerin özellikle yatak odası gibi kendilerine özel olduklarına inandıkları odalarda kimsenin evinde olmayan dekorasyon stilleri görmek istediğini de kabullenmeliyiz. Bunu sağlamanın en iyi yollarından biri de tasarım yatak odaları hakkında bilgi sahibi olmak ve özellikle dekorasyo-nun her adımında görselliği ön planda tutmaktır.

Ev içindeki gömme dolaplar hemen he-men hiç yer kaplamamalarına rağmen çok geniş saklama alanı oluştururlar. Oturma odasındaki gömme kitaplığa bile birden fazla görev verilebilir: Sadece kitapları veya bibloları koymak ya da mini bar görevini de gömme kitaplık üstlenebilir. Dolaplar çok kullanışlıdır, ayakkabı ve diğer ihtiyaçları saklamak için ekstra dolaplar aynı zamanda da-ğınıkığı da minimum da tutmak için gereklidir.

Bu arada tavanı da unutmamak gere-kir; bir odanın beşinci yüzeyidir. Ta-vana da duvar gibi davranarak hacim kazanılabilir. Desenli ve renkli boyalar bu alanı değerlendirmekte yardımcı olacaktır. Bu uygulama daha fazla ha-cim olduğu yanılsamasını oluşturur ve alan darlığını azaltır. Beyaza boyanmış kaplama kartonpiyer, oturma odasının tavanını öne çıkarabilir; çizgili duvar kâğıdı da mutfak duvarlarının yüksek-liğini arttırabilir. Kartonpiyer ve kap-lamalar sadece gösterişli alanlar için değildir. Bu detayları kullanarak vurgu yaratılabilir, mekân süslenebilir ve öne çıkartılabilir. Odalarda koyu renk kar-

tonpiyer kullanımı desenli tavanlar için ilham kaynağı olabilir.

Bir evin olmazsa olmazlarından biri de elbette kapılardır. Her odayı ayırarak bölen kapılar da günümüzde tüm de-korlar gibi gelişti ve değişti. Şaşılacak şekilde ev tasarımlarında yapılan ye-nilikler, kapılarda da kendini gösterdi. Genel olarak ahşaptan yapılan ve küçük bir cam ile de şıklık getirilmeye çalışan kapılar artık tamamen cam olarak kar-şımıza çıkıyor.

Mutfak tasarlanırken hem şıklığına hem de kullanımına önem verilmeli-dir. Mutfak dolaplarının modelini ve rengini belirlerken mutfağın ne kadar ışık aldığına ve büyüklüğüne bakarak karar verilmelidir.

Küçük ve az ışık alan mutfaklarda asla koyu renk mutfak dolapları tercih edilmemelidir. Çünkü az ışık alan ve küçük mutfak, böyle bir uygulama ile çok kasvetli ve olduğundan daha küçük görünecektir. Küçük mutfaklar tasarla-nırken açık renk mutfak dolapları tercih edilmesi daha doğru olacaktır.

Büyük mutfakların tasarımında renk seçeneği daha geniş olacaktır. Ayrıca mutfağın şekline uygun ara tezgâh koyma şansı da olabilir. Tezgâhın altı-na yapılacak mutfak masası daha aktif kullanım sağlayacaktır.

İyi tasarlanmış bir evin, orada yaşayacak insanları çok daha mutlu kılacağını ve böyle bir evi alıcılara sunan firmanın da satışta daha rahat olacağını söyleye-biliriz. Daha ekler mutlaka yapılabilir, bu düşüncenin sürekli olarak çalışması anlamına gelir, önemli olan planlı ve sistemli bir şekilde, ihtiyaçları ve gerek-leri ortaya koyarak tasarımları gerçeğe dönüştürebilmektir.

Page 8: “ÜNİVERSİTEMİZ, SADECE ÜLKEMİZDE DEĞİL, DÜNYADA DA …intes.org.tr/content/intesgencyonetici.pdf · 2014-08-11 · Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından yaptırılan

8 PROJE

Kaplanmış hali ile toplam 8.000 ton ağırlığa ulaşacak olan ve 215’e 254 metre ebatlarındaki dev çatı, dep-rem esnasında gerekli deplasmanı sağlayacak 8 adet kayar mesnet ve 16 adet sabit mesnet olmak üzere, toplam 24 adet deprem izolatörünün üzerinde otur-maktadır.

Çatının ana taşıyıcısını oluşturan çelik konstrüksiyon sistem, 3 ana kirişten oluşmaktadır ve tribün üstlerini 48 ana ve 48 de tali makasla birleştirmektedir. Her birinin ağırlığı 25 ile 45 ton arasında değişen bu 3 ana çelik kiriş, 12 metreden, 40 metreye kadar ula-şan boyutlardaki parçalar halinde, yüksek hassasiyetle kontrol edilerek imal edilmiştir. İnşaat sahasında ya-pılmış olan montaj hazırlığı ve son kat boyalarından sonra; 700 ton kapasiteli paletli vinçlerle çatıya kaldı-rılarak montajı yapılmıştır. Montaj esnasında çatının geometrik mükemmeliyet ölçülerini yakalayabilmek için, tüm imalat ve montaj sisteminde kullanılan öl-çüler mm hassasiyetinde hassas ölçümler yapılmış ve kontrol edilmiştir. Çatıda kullanılan tüm çelik kons-trüksiyonun toplamı 7.000 tonun üzerindedir. Mal-zemeler ST62 kalitesinde olup; %80’i Avrupa’dan ithal edilmiştir.

Stadın iç kısmı ise, çelik taşıyıcıya bağlı olan ve asma köprülerde kullanılan yangına dayanıklı ve yüksek mukavemetli çelik halat gergi sistemden oluşmakta-dır. Bu sistem stadın iç yüzeyine bakan 2 ana halka konstrüksiyona bağlı 48 üst ve 48 alt halat ve uçla-rını birbirine bağlayan ana halattan oluşmaktadır. Halat bağlantıları soket ve yüksek dayanımlı çelik pimlerle yapılmıştır. İsviçre’de üretilen halatlar ve çelik taşıyıcı sistem aerodinamik bir geometriye sa-

TÜRKİYE BU PROJEYİ KONUŞACAKBursa Büyükşehir Belediye’si tarafından yaptırılan; ülkemizde örneği olmayan, dünyada ise az sayıda stadyumda uygulanmış bir teknikle bir araya getirilmiş, 45.000 kişilik Bursa Büyükşehir Stadyumu’nun çatı sistemi, bu projenin en gözde ve en önemli ayağını oluşturmaktadır. Bursa için önem taşıyan proje, Kazova İnşaat A.Ş. tarafından yapılmaktadır. Çatı Bursaspor’un temasından esinlenilerek projelendirilmiş ve cephe imalatlarıyla beraber tamamlandığında bir timsah figürü oluşturacaktır.

Page 9: “ÜNİVERSİTEMİZ, SADECE ÜLKEMİZDE DEĞİL, DÜNYADA DA …intes.org.tr/content/intesgencyonetici.pdf · 2014-08-11 · Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından yaptırılan

9PROJE

hip olup yağmur, kar ve dolu yüzün-den oluşacak su birikintileri ve çelik konstrüksiyon içinde oluşacak kuv-vetleri engelleyecek şekilde birlikte optimize edilmiştir. Alt ve üst radyal halatlar, iç ve arka halatlar ile kate-ner halatlarla teşkil edilmiş kablo ağı stadyum zemininde serilip bağlantı-ları yapıldıktan sonra, çelik taşıyıcı makaslar üzerinden, 48 adet hidrolik kriko ile yaklaşık 2 hafta süren ve Big Lift olarak adlandırılan bir kaldırma işlemiyle kota getirilmiştir.

Çatının kaplaması, PTFE (Teflon) membran ile yapılacaktır. Stadyum-da 80.000 metrekare alana yaklaşan bu kaplamanın, ülkemizde benzer bir

örneği yoktur. Teflon membranın en önemli özellikleri, -30 ile +80 derece-lerde büzülme ve genleşme yapmama-sı; katlandığında, kat yerlerinde kırıl-malar olması ve en önemlisi de aleve dayanıklı olup, 30 dakika süre ile alev tutulduğunda tutuşmamasıdır. Bu sa-yede daha uzun ömürlü, dayanıklı ve güvenilir bir son imalat ortaya çıka-caktır.

Sektörün önde gelen deneyimli firması Kazova İnşaat A.Ş. tamamlandığında ülkemizde yapılacak şehir stadyumla-rına ve belirli bir tema üzerinden oluş-turulmuş çatı kaplamalarına örnek teşkil edecek bir proje olacaktır.

Page 10: “ÜNİVERSİTEMİZ, SADECE ÜLKEMİZDE DEĞİL, DÜNYADA DA …intes.org.tr/content/intesgencyonetici.pdf · 2014-08-11 · Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından yaptırılan

10

İTÜ İnşaat Mühendisliği Bölümü, mühendislik eğitiminde bir kilo-metre taşıdır. Ülkemizin en önem-li inşaat mühendislerini yetiştiren İTÜ’nün kuruluşunu aktarabilir misiniz?

Prof. Dr. Kadir Güler: Türkiye'de mühendisliğin tarihi, Gazi Hasan Paşa’nın ve Baron de Tott’un tekli-fi ile III. Mustafa’nın 1773 yılında gemi inşaat mühendisleri yetiştiren

Mühendishane-i Bahri-Hümayun’u açmasıyla başlar. Yine Türkiye’de in-şaat mühendisliğinin tarihi İTÜ İn-şaat Mühendisliği Bölümü’nün tarihi ile aynıdır. Bu tarih 1795 yılında III. Selim tarafından çok ileri bir kanun-name ile kurulan ‘Mühendishane-i Berr-i Humayun’la başlar ve gemi mühendisliği ile beraber bu iki okul eğitime 1808 yılına kadar devam eder. 1847 yılında Mühendishane Topçu ve İstihkam Okulu haline dö-nüştürülmüştür.

Bugünkü anlamda sivil inşaat mü-hendislik eğitimine ise 1883 yılında ‘Hendese-i Mülkiye’nin kurulmasıyla geçilir. Hendese-i Mülkiye'den yetişen genç mühendisler, ülkede birçok yol ve köprünün yapımına imza attılar. 1909 yılında okul Nafia Vekaleti’ne (Bayındırlık Bakanlığı) bağlanarak Mühendis Mekteb-i Alisi adını aldı. Bu devrede okulun hocaları arasına 1916 yılında ünlü Prof. Dr. Philip Focheimer ile yine dünyaca meşhur zemin mekaniğinin kurucusu Prof. Dr. Karl Von Terzaghi katılmış ve Ze-min Mekaniği bilim dalı İTÜ İnşaat Mühendisliği Bölümü’nde kurulmuş-tur. 1928 yılında Mühendis Mekteb-i Alisi, Yüksek Mühendis Mektebi, 1941’de Yüksek Mühendis Okulu adı-nı almıştır. 1944 yılında adı İstanbul Teknik Üniversitesi’ne dönüşmüştür. Bu aşamada İstanbul Teknik Üniver-sitesi (İTÜ) İnşaat, Mimarlık, Maki-ne ve Elektrik Fakülteleri olmak üzere dört fakülteden oluşmuştur. Eğitim-öğretimi önce Gümüşsüyü binasında, daha sonra Taşkışla binasında sürdü-

ren bölümümüz, 1982 yılında tümü ile Ayazağa Yerleşkesi’ne taşınmıştır.

Fakültenizin eğitim alanları, öğrenci ve akademisyen profillerinden bah-seder misiniz?

Bölümümüzde %30 İngilizce, %100

İngilizce ve Uluslararası Ortak Lisans Programları kapsamındaki New York Eyalet Üniversitesi ile ortak yürütülen SUNY programı olmak üzere üç lisans programı mevcuttur. %30 İngilizce ve %100 İngilizce programlarımız 2012 yılında Mühendislik ve Teknoloji

Başarılı bir üniversite denilince akla gelen ilk isimlerden biri de İstanbul Teknik Üniversitesi’dir. İTÜ İnşaat Fakültesi, İnşaat Mühendisliği Bölümü ise bu mesleği seçmek isteyen idealist gençlerin üniversite sınavlarındaki ilk tercihlerin-den birisidir. Biz de bu düşünceyle İTÜ İnşaat Fakülte-si, İnşaat Mühendisliği Bölümü Bölüm Başkanı Prof. Dr. Kadir Güler ile bölümün başarısının nedenleri hakkında konuştuk. Türkiye’nin en köklü eğitim kurumlarından olan İnşaat Mühendisliği Bölümü verdiği mezunlarıyla da bir ekol olduğunu kanıtlamaktadır. T.C. 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Bayındırlık Eski Bakanı Mehmet Se-lahattin Kılıç, Devlet Eski Bakanı Ertuğrul Ekrem Ceyhun gibi önemli bürokratları mezun etmiş olan bölüm ile ilgili Güler şunları söylemekte; “Cumhuriyet kurulduktan son-ra ülkemizin kalkınmasında mezunlarımızın çok önemli rolü olduğu inkar edilemez bir gerçektir. Bölümümüzden 1931-2014 yılları arasında 10642 kişi mezun olmuştur. Bölümümüzden mezun olarak ülke yönetiminde başbakan-lık ve cumhurbaşkanlığı yapmış bir isim yanında, bakanlık yapmış çok sayıda mezunumuz mevcuttur. Ayrıca, kamu kurumlarında görev yapan üst düzey bürokratlar, inşaat sektöründe önemli müteahhit firmaların kurucusu olan mezunlar ve diğer bazı alanlarda isim yapmış çok sayıda önemli isimler mezunlarımız arasından çıkmıştır.” Prof. Dr. Kadir Güler ile gerçekleştirdiğimiz röportajımızı ilgiyle okuyacağınıza inanıyoruz.

GENÇLİK

“ÜNİVERSİTELER MEZUNLARIYLA DAHA GÜÇLÜDÜR.”

Prof. Dr. Kadir Güler İTÜ İnşaat Fakültesi, İnşaat Mühendisliği Bölümü Bölüm Başkanı

Bölümümüzde %30 İngilizce, %100 İngilizce ve Uluslararası Ortak Lisans Programları kapsamındaki New York Eyalet Üniversitesi ile ortak yürütülen SUNY programı olmak üzere üç lisans programı mevcuttur. %30 İngilizce ve %100 İngilizce programlarımız 2012 yılında Mühendislik ve Teknoloji Programlarına Akreditasyon Kurulu 'Accreditation Board of Programs in Engineering and Technology (ABET)' tarafından akredite olduğundan, alınan diplomalar uluslararası bir geçerliliğe sahiptir.

Page 11: “ÜNİVERSİTEMİZ, SADECE ÜLKEMİZDE DEĞİL, DÜNYADA DA …intes.org.tr/content/intesgencyonetici.pdf · 2014-08-11 · Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından yaptırılan

11

Programlarına Akreditasyon Kurulu 'Accreditation Board of Programs in Engineering and Technology (ABET)' tarafından akredite olduğundan, alı-nan diplomalar uluslararası bir geçer-liliğe sahiptir. Bölümümüzde lisans öğrenci sayısı toplam 1746 olup, kız öğrencilerin oranı yaklaşık %10’dur. Bölümümüzün akademik kadrosunda Profesör, Doçent, Yardımcı Doçent olarak toplam 89 öğretim üyesi, 4 öğ-retim görevlisi ve 51 araştırma görevli-si (ÖYP programı ve 35. Madde ile li-sansüstü eğitimi için bulunanlar hariç) bulunmaktadır. Bu akademik kadro, ülkemizde en büyük İnşaat Mühen-disliği Bölümü anlamına gelmektedir. Ulusal ve uluslararası düzeyde, bilgi ve teknoloji üretimini sağlayan, endüstri-nin problemlerine çözüm üreten araş-tırma projeleri bölümümüzde devam ederken, öğretim üyesi başına düşen yayın sayısı sürekli yükselmektedir.

Her yıl bölümümüzdeki üç lisans programına toplam 235 öğrenci alın-maktadır. Zorunlu dersler için en az 5 paralel şube (sınıf ) açılarak öğretim yapılmaktadır. Böylece sınırlı sayı-daki öğrencileri olan sınıflarla daha etkin bir eğitim verilmektedir. Bu uygulama yanında, öğretim eleman-larının gayreti ve daha kaliteli öğren-cilerin gelmesi ile, eğitim ve öğretim seviyemiz her geçen yıl daha ileriye gitmektedir. Bölüm Laboratuvarla-rı lisans eğitiminde gerekli her türlü deneyi yapabilecek durumdadır. Ku-rulduğu günden beri ülkemizin kal-kınmasında ve teknik problemlerin çözümünde çok önemli bir rolü olan bölümümüzde, son yıllarda endüstri-yel (yani çeşitli özel ve kamu kuruluş-larına) projeler yapılması, araştırma ve danışmanlık hizmetleri verilmesin-de önemli artışlar olmuştur. Döner Sermaye Yönetmeliği çerçevesinde yapılan bu hizmetler, öğretim ele-manlarının uygulamaya yönelik tec-rübelerinin artması yanında, Bölüm

Laboratuvarlarının gelişen teknoloji-ye uygun olarak yenilenmelerinde de önemli bir kaynak oluşturmaktadır.

Akademik personelinizin bilimsel çalışma yapabilme imkanları ve araş-tırma geliştirme çalışmalarına olan katkılarından söz edebilir misiniz?

Mühendislik eğitiminde, yenilikçi araştırmaların yapılabilmesinde ve bilgi üretilmesinde laboratuvar kul-lanımının ne derece önemli olduğu açıktır. Öncelikle, öğrencilere verilen mesleki teorik bilgilerin ardından, laboratuvarlarda yapılan uygulama ve deneyler, mühendis adayı öğren-cilerimizin yapı malzemelerini ve bu malzemelerle oluşturulan yapı ele-manlarının davranışlarını daha iyi anlayabilmelerini sağlamaktadır. Öğ-rencilerin mühendislik formasyonu kazanmaları bakımından bu uygula-malar oldukça önemlidir. Dolayısıyla, bölümümüz gerek inşaat mühendisliği eğitimi aşamasında ve gerekse araştır-ma-geliştirme çalışmalarında kullanı-lan laboratuvarların geliştirilmesi ve iyileştirilmesine büyük önem vermek-tedir. Bölümümüzde, öğretim, araş-tırma-geliştirme amacıyla kullanılan ve aynı zamanda endüstride yaşanan problemlere de çözüm arayan farklı laboratuvar imkanları bulunmakta-dır. Bu laboratuvarlar; Yapı ve Dep-rem Mühendisliği, Yapı Malzemeleri, Zemin Mekaniği, Hidrolik, Ulaştır-ma, Deneysel Mekanik olmak üzere 6 farklı laboratuvardan oluşmaktadır. Söz konusu laboratuvarlar, gerek lisans ve gerekse lisansüstü öğrencileri tara-fından yoğun şekilde kullanılmakta ve laboratuvarlar hem üniversitemizin imkanları ve hem de öğretim üyele-rinin başta TÜBİTAK olmak üzere farklı kamu kurumlarından aldıkları araştırma projesi destekleri ile sürekli olarak yenilenmekte ve geliştirilme-ye çalışılmaktadır. Yaptıkları düzeyli araştırmalarla TÜBİTAK bilim ödülü

ve teşvik ödülü sahibi çalışan ve emek-li olmuş çok sayıda öğretim üyemiz mevcuttur.

İnşaat Mühendisliği Bölümü’nün en önemli ilkeleri nelerdir?

Bölüm olarak en önemli ilkelerimiz, matematik, fen bilimleri, mühendislik bilgilerinin sentezi ile ülkemiz ve insan-lığın ihtiyaçları doğrultusunda inşaat mühendisliği sistemlerini tasarlayan, çözümleyen ve uygulayabilen, sonuçla-rı değerlendirip yorumlayan, sorumlu-luk alabilen, mesleki ve etik değerlere saygılı, çevre bilincine sahip, ömür boyu öğrenmeyi, bilgiyi paylaşmayı ve araştırmayı ilke edinen mühendis-ler yetiştiren, aynı zamanda sanayi ile bütünleşmiş, üst düzeyde araştırma ya-pabilen, bilime katkıda bulunan ve bu sayede toplum yararına bilgi üreten bir bölüm olmaktır. Bölümümüz öğretim elemanları bu doğrultuda çalışma ve gayretlerini sürdürmektedir.

Genç inşaat mühendis adaylarımızın ilk derste öğrendiği temel konular nedir? Vizyon, teknoloji ve rekabet anlayışı ile ilgili genç nesillere nasıl bir mesaj verebilirsiniz?

İnşaat mühendisliği temel bir mühen-dislik dalı olup, amacımız belirtmiş ol-duğum ilkelere sahip mühendisler ye-tiştirmektir. Bu bağlamda öğrencilerin

bölümümüzü tanımaları (oryantas-yon) sürecinde, genç mühendis aday-larına öncelikle vermek istediğimiz, mesleklerini kendilerine sevdirmek, mesleğin önemi ve çalışma olanakları konusunda kendilerini bilgilendir-mek, mühendislik (meslek) etiğinin önemini anlatmak ve mesleki gelişim-leri için stajların önemini vurgulamak-tır. İnşaat Mühendisliğinde okuyan mühendis adaylarının ilk yıllardaki derslerde öğrendikleri konular; temel bilimler dersleri ve mekanik (statik ve dinamik) kavramlarını anlamakla birlikte, inşaat mühendisliğinde kul-lanılan yapı malzemelerini, bu malze-melerin uygun kullanım alanlarını ve özelliklerini kapsamaktadır. Öğrenci-ler ayrıca sosyal ve kültürel konularda da seçmeli dersler alabilmektedir. Bu bağlamda Mühendisliğe Hazırlık Ku-lübümüzde çeşitli seminerler düzenle-yerek, öğrencilerimiz seviyeli projeler ve bu projelerde kullanılan bilimsel ve teknolojik alt yapılar hakkında bilgi-lendirilmekte ve öğrencilerimizin viz-yon sahibi olmaları için çeşitli imkan-lar sunulmaktadır.

Öğrencilerinizin üniversitenizin sosyal imkanlarından yararlanma olanakları hakkında bilgi verebilir misiniz?

Ana yerleşim birimi olan Ayazağa Yer-leşkesi, İstanbul’un finans merkezi ko-numuna gelen Maslak bölgesindedir.

GENÇLİK

Page 12: “ÜNİVERSİTEMİZ, SADECE ÜLKEMİZDE DEĞİL, DÜNYADA DA …intes.org.tr/content/intesgencyonetici.pdf · 2014-08-11 · Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından yaptırılan

12 GENÇLİK

Rektörlük ve yönetim birimlerinin yanı sıra, 12 fakülteden 7 tanesi ve 5 enstitüden 4 tanesi 247 hektarlık bir alanı kaplayan Ayazağa Yerleşkesi’nde bulunmaktadır. Bu yerleşkede bulu-nan ve 7/24 açık olan Mustafa İnan Merkez Kütüphanesi, Kültür ve Sanat Birliği, Spor Birliği, 75. Yıl Öğrenci Sosyal Merkezi ve Çarşı yerleşkenin yoğun yaşam alanlarıdır. Yerleşkede bulunan 12 adet bloktan oluşan top-lamda 576 öğrenci kapasiteli ‘Gölet Yurtları’, 4 adet bloktan oluşan top-lamda 1424 öğrenci kapasiteli ‘Vadi Yurtları’, 3 adet bloktan oluşan top-lamda 384 öğrenci kapasiteli ‘Ayazağa Kız Öğrenci Yurdu’ ve 3 adet bloktan oluşan toplamda 220 öğrenci kapasi-teli ‘Arı, Gök ve Verda Üründül Yurt-ları’ İTÜ öğrencilerine standartların ötesinde bir yaşam kalitesi sunmak-tadır. Sosyal, kültürel ve sportif akti-vite merkezleri aşağıda sıralanmıştır. Öğrenci kulüpleri ve Kültür Sanat Birliği, öğrencilerimize kültür ve sanat alanında önemli etkinlikleri gerçekleş-tirmektedir. • Kapalı Spor Salonu • Kapalı Yüzme Havuzu • Öğrenci Sosyal Merkezi • Çarşı • Tenis Kortları • Stadyum • Basketbol-Voleybol Sahaları • Yemekhane• Öğrenci Sosyal Merkezi • Fakülte Kantini • Öğrenci Kulüpleri • Kültür Sanat Birliği

Mezunlarınızın işe girme olanak-ları hakkında bilgileri paylaşabilir misiniz?

Ülkemizin en gelişmiş sektörlerinden biri olan inşaat sektörü, mezunlarımı-zın iş bulma olanaklarını daima en üst

seviyede tutmaktadır. İnşaat Mühen-disliği, çok geniş istihdam sahalarına sahiptir. Mezunlarımız, bina, baraj, havaalanı, köprü, karayolu, demiryo-lu, tünel, kanal ve su şebekeleri, liman gibi hizmet ve endüstri yapılarının planlanması, yenilenebilir enerji sant-rallerinin projelendirilmesi ve yapımı ile ilgili alanlarda istihdam edilebil-mektedir. İleri düzeyde eğitim ve araş-tırma olanaklarıyla yetiştirilen öğren-cilerimiz, İnşaat Mühendisliği lisans programında elde ettikleri akademik ve uygulamaya yönelik bilgi birikimle-ri ile özel ve kamu sektörlerinde iş ola-nakları bulabilmektedirler. İTÜ İnşaat Mühendisliği Bölümü, inşaat mühen-disliğinin hemen her alanında iddialı bir eğitim kadrosuna sahiptir. Lisans düzeyinde yapı tasarımı, yapı ve dep-rem mühendisliği, yapı malzemeleri, yapı işletmesi, zemin mekaniği, ulaş-tırma, hidrolik ve su yapıları konula-rında temel eğitimlerini alarak sağlam bir teorik altyapı oluşturan ve aynı za-manda iyi bir mühendislik bakış açısı kazanan öğrencilerimiz, genel olarak iş bulma güçlüğü yaşamamaktadır. Lisansüstü eğitiminde ilgi duydukları branşlar üzerinde uzmanlaşabilmekte ve bu branşlarda ülke genelinde ara-nan ve tercih edilen kişiler durumuna gelebilmektedirler. Diğer bazı meslek-lerde olduğu gibi, usta-çırak ilişkisi inşaat mühendisliğinde de önemlidir. Tasarım derslerini veren öğretim ele-manlarımızın mesleki proje ve tasarım tecrübelerinin olması, yetiştirdiğimiz mühendislerin meslek hayatına daha donanımlı olarak atılmalarını sağla-maktadır. Bu husus, mezunlarımızın kolay iş bulmalarında ve kendilerini kabul ettirmelerinde önemli bir artı değerdir.

İTÜ’lü olmanın ayrıcalıklarını nasıl aktarırdınız?

Ülkemizin en geniş öğretim üyesi kad-rosuna sahip bölümümüz bünyesinde

inşaat mühendisliğinin her alanında uzman ve deneyimli akademisyen ba-rındırmaktadır. İnşaat Mühendisliği, sağlam temeller üzerine oturan geç-mişi ile birlikte, öğrencilerine gerekli mühendislik formasyonunu başarı ile verebilmekte ve aldıkları eğitim sa-yesinde dünyanın her yerinde büyük projelere isimlerini yazdırabilmeleri imkanını sunmaktadır. Tüm bunların yanında, üniversitemizin Türkiye’nin en köklü üniversitelerinden birisi ve hatta birincisi olması, özellikle mü-hendislik alanlarında ‘İTÜ’ isminin önemli bir marka olmasını sağlamak-tadır. Tüm bunların yanında, üni-versitemiz, sadece ülkemizde değil, dünyada da saygın eğitim kurumları arasındadır. Bu durum, lisansüstü eğitimlerini özellikle yurt dışındaki üniversitelerde devam ettirmek iste-yen mezunlarımız için de önemli bir avantaj oluşturmaktadır.

İTÜ İnşaat Mühendisliği’nden me-zun bugün ülkemizde isim yapmış mühendislerin isimlerini okuyucu-larımızla paylaşabilir misiniz?

Cumhuriyet kurulduktan sonra ülke-mizin kalkınmasında mezunlarımızın çok önemli rolü olduğu inkar edilemez bir gerçektir. Bölümümüzden 1931-2014 yılları arasında 10642 kişi me-zun olmuştur. Bölümümüzden mezun olarak ülke yönetiminde başbakanlık ve cumhurbaşkanlığı yapmış bir isim yanında, bakanlık yapmış çok sayıda mezunumuz mevcuttur. Ayrıca, kamu kurumlarında görev yapan üst düzey bürokratlar, inşaat sektöründe önemli müteahhit firmaların kurucusu olan mezunlar ve diğer bazı alanlarda isim yapmış çok sayıda önemli isimler me-zunlarımız arasından çıkmıştır. Üni-versiteler mezunlarıyla daha güçlüdür. Mezunlarımızla ne kadar övünsek az-dır. İsim yapmış çok sayıda mezunu-muz mevcut olup, isimleri sayfalarla verilebilir. Ülkemizde isim yapmış bazı mezunlarımız ise şu önemli kişilerdir; T.C. 9. Cumhurbaşkanı Süleyman De-mirel, Bayındırlık Eski Bakanı Meh-met Selahattin Kılıç, Devlet Eski Ba-kanı Ertuğrul Ekrem Ceyhun, Enerji ve Tabii Kaynaklar Eski Bakanı Recai Kutan, Orman ve Su işleri Bakanı Prof. Dr. Veysel Eroğlu, STFA Kurucuları Sezai Türkeş ve Fevzi Akkaya, ATA İn-şaat Ltd. Şti. Yönetim Kurulu Başkanı Sedat Üründül, GAMA Holding Yöne-tim Kurulu Başkanı Erol Üçer, ENKA Holding Yatırım A.Ş. Onursal Başkanı Şarık Tara, Doğuş İnşaat Yönetim Ku-rulu Başkanı Gönül Talu, Yapı Merkezi İnş. ve San. A.Ş. Kurucu ve Onursal Başkanı Ersin Arıoğlu,

BEMKA A.Ş. Yönetim Kurulu Baş-kanı Hüsamettin Kavi, DSİ Genel

Müdürü Akif Özkaldı, gazeteci-köşe yazarı Tarhan Erdem.

İTÜ yetiştirdiği gençler ile kaliteden ödün vermeyen bir eğitim kurumu-dur. Öğrencilerinizin üniversitele-rinden edindiği en önemli nosyonun ne olduğunu düşünüyorsunuz?

Üniversitelerde bölümler lisans öğreti-mi sırasında mesleki her türlü bilgi ve tecrübenin aktarılabileceği kurumlar değildir. Öğrencinin mühendislik eği-timi sırasında sınırlı sayıda ve kredide aldığı dersler ile temel bazı bilgileri öğrenmesi yanında, mühendislik for-masyonu kazanması, problem çözme konusunda altyapı kazanmaları önem-lidir. Bu bağlamda, öğrencinin ilgisi ve üniversite imkanlarını kullanması, iyi bir formasyon kazanması için son derece önemlidir. Ülkemizde mevcut ve artma eğilimindeki inşaat mühen-disi ve araştırmacı talebini, üretken, sistematik yaklaşıma uyumlu, takım çalışmasına yatkın, iletişim becerisi yüksek, çevreye duyarlı, meslek etiği-ne sahip, donanımlı, bilgili ve çağdaş mühendisler yetiştirerek karşılayan İnşaat Mühendisliği Bölümümüz, ka-litesinden ödün vermeyerek, hep daha iyiye ulaşma çabasını sürdürmektedir. Bu doğrultuda geniş bir altyapıya sa-hip İTÜ imkanlarını kullanmaları için, İnşaat Mühendisliği mesleğini düşünen genç adayların bölümümüzü tercih etmelerini öneriyorum. Bölüm web sayfamızdan ayrıntılı bilgi edini-lebilir.

Ülkemizin en gelişmiş sektörlerinden biri

olan inşaat sektörü, mezunlarımızın iş bulma

olanaklarını daima en üst seviyede tutmaktadır.

İnşaat Mühendisliği, çok geniş istihdam

sahalarına sahiptir. Mezunlarımız, bina,

baraj, havaalanı, köprü, karayolu, demiryolu, tünel,

kanal ve su şebekeleri, liman gibi hizmet ve endüstri yapılarının

planlanması, yenilenebilir enerji santrallerinin

projelendirilmesi ve yapımı ile ilgili alanlarda istihdam

edilebilmektedir.

Page 13: “ÜNİVERSİTEMİZ, SADECE ÜLKEMİZDE DEĞİL, DÜNYADA DA …intes.org.tr/content/intesgencyonetici.pdf · 2014-08-11 · Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından yaptırılan

13ÇEVRE

Dünya geleceği için birçok yönden teh-like altında bulunmakta. Bu tehlikelerin başında ise çevre kirliliği ve atıkların çev-re üzerinde bıraktığı yok edilemez zarar en çok da geleceği kirletmektedir. Pekala dünyanın geleceğini bu kadar etkileyen olumsuz faktörden biri olan atık kirlili-ğini aza indirmek için neler yapabiliriz? Bu sayımızda sizler için geleceği nasıl kurtarabileceğimizi inceledik.

Atıklar ile mücadelede her bireyin kolay-ca uygulayabileceği en önemli uygulama geri dönüşümdür. Teknolojik gelişme-lerin büyük bir hızla devam ettiği gü-nümüzde, çevre ve teknoloji uyumunu sağlamak, yaşanılabilir bir dünya için, son derece önemli rol oynamaktadır. Bu nedenle katı atıklar içinde değerlendirile-bilir olanların, ayrı toplanması, cinslerine göre ayrılması, fiziksel, kimyasal ya da biyolojik işlemlerle ikincil hammadde-ye veya tarım ticaretine dönüştürülmesi gerekir ve tüm bu işlemler geri dönü-şüm olarak adlandırılmaktadır. Geri dönüşüm sayesinde; doğal kaynaklar korunur, enerji tasarrufu sağlanır, atık miktarı azaltılarak katı atık işlemlerinde kolaylık sağlanır, geri dönüşüm geleceğe ve ekonomiye yatırım yapılmasını sağlar.

Atık listesi atıkların kaynağı, oluşumları ve özelliklerine göre bir sınıflandırma-dır. Atıklar 20 bölüm altında toplanır, atıkların 405’i tehlikeli, 434’ü ise teh-likesizdir.

Geri Dönüşüm Sistemi

1. Kaynakta Ayırma;

2. Değerlendirilebilir Atıkları Ayrı Top-lama;

3. Sınıflama;

4. Değerlendirme;

5. Yeni Ürünü Ekonomiye Kazandırma;

Geri Dönüşümü Yapılabilen Atıklar

Atık Pil ve Aküler; Kağıt, metal ve cam gibi atıklara göre daha az hacme sahip olmalarına rağmen, onlardan binlerce kat fazla doğal yaşama ve insanlığa zararlı ağır metaller içerirler. Atık pillerin çöpe, toprağa, denizler ve akarsular gibi alıcı ortamlara atılması veya yakılması duru-munda içerdikleri ağır metaller çevrenin kirlenmesine yol açabilmektedir.

Kullanım ömrünü tamamlamış piller, bataryalar ve akümülatörler tüketici ta-rafından ayrı kaplarda biriktirilmeli ve pil toplama noktalarına bırakılmalıdır. Atık piller yetkili kişiler tarafından türlerine göre ayrıştırılmalı, içlerindeki bazı değer-li maddelerin geri kazanımı sağlanmalı ve uygun koşullarda yokedilmelidir.

Atık Lastikler; araçlardan söküldükten sonra gerek fiziksel özellikleri, gerekse kalite sorunları nedeniyle tekrar kul-lanılamayacak durumdalardır. Ve bu lastiklere ömrünü tamamlamış lastik denir. Çevrede zor ayrışır olmaları ve

üretilen atık lastiklerin çok önemli miktarlarda olması atık lastiklerin önemli bir çevre problemi olmalarına neden olmak-tadır. Ömrünü tamamla-mış lastikler granül haline getirilip, spor sahalarında yumuşatıcı zemin olarak, peyzaj veya çocuk oyun sahası uygulamalarında kullanılabilir.

Atık Plastikler; Bir plas-tik şişe doğada 3 bin yıl süreyle yok olmamaktadır. Bu kadar uzun sürede yok olan plastik geri kazanıldı-ğı takdirde; petrol kaynak-ları daha az tüketilir, evsel atık depolama tesislerinin işletim süresi uzar, 1 ton plastik geri kazanıldığında 14 bin kW/sa enerji tasar-rufu yapılmış olur.

Plastik Geri Dönüşü-mü; Deterjan kutusu, temizlik malzemesi ve şampuan ambalajları gibi pek çok ambalaj polietilen (PE)’den üretilir. PE’nin geri dönüşümünden yine

bu malzemeler elde edilir. PVC malze-melerin geri dönüşümünden ise su boru-ları, zemin kaplama ve çeşitli inşaat dolgu malzemeleri üretilir. Pet şişeler ise, geri dönüştürülerek sentetik elyaf ve dolgu malzemesi haline gelmekte, tekstil ve mobilya sektörlerinde kullanılmaktadır.

Atık Cam; Atık camın geri kazanımıyla sağlanan tasarruf :

• Enerji tüketiminde azalma %25

• Hava Kirliliğinde azalma %20

• Maden atığında azalma %80

• Su Tüketiminde azalma %50

Geri dönen her 1 ton cam için yaklaşık 100 litre petrol tasarruf edilmektedir.

Atık Kablo; Elektrikli ve elektronik cihazların vazgeçilmez bir ögesi olan kablolar bünyelerinde plastik, bakır ve alüminyum barındırırlar. Kablolar kulla-nım ömrünü tamamladıktan sonra üze-rindeki plastiği, bakır ve alüminyumu birbirinden ayrılarak ikincil hammadde olarak ekonomiye sunulabilmektedir.

Kağıt ve Karton, Atık Karton ve Kağıt-lar; Yeni kağıt üretiminde kullanılmak-tadır. Kağıdın tekrar kağıt imalatında kullanılması hava kirliliğini %74 - % 94, su kirliliğini %35 su kullanımını %45 azalttığı ve bir ton atık kağıdın kağıt ha-muruna katılmasıyla 8 ağacın kesilmesi önlenebilmektedir.

Beton Atıklar, Beton parçalar, yıkım alanlarından toplanarak kırma makine-lerinin bulunduğu yerlere getirilir. Kırma işleminden sonra ufak parçalar, yeni iş-lerde çakıl olarak kullanılır. Parçalanmış beton, eğer içeriğinde katkı maddeleri yoksa yeni beton için kuru harç olarak da kullanılabilir.

Bitkisel Atık Yağ; Lokanta, fast food, yemekhane, hazır yemek fabrikaları, otel, hastane, gıda endüstrisi ve evlerde bitkisel yağların kullanılması sonucu bit-kisel atık yağlar oluşmaktadır. Bu yağlar ekotoksik özellik göstermekte, denizlere, göllere, akarsulara döküldüğünde balık-lar ve diğer canlıların ölümüne neden ol-maktadır. Lavaboya dökülen kızartmalık yağlar, evsel atıksu kirliliğinin %25’ini oluşturmaktadır.

Atık Motor Yağı,1 kilogram atık motor yağının kontrolsüz bir biçimde doğaya verilmesi durumunda 1 milyon ton suyu kullanılmaz hale getirir. Atık yağlardan kullanım amacına uygun yağ elde edilir.

Elektronik Atık; Malzeme kazanma tesislerinde önce tekrar kullanım veya satılabilir parçalar için test edilir ve sı-nıflandırılır. Elektronik atıklar içerdikleri metal, cam, plastik ve yeniden kullanı-labilinen diğer malzemelerden dolayı değer taşırlar.

Organik Atık; Bitki ve hayvan kaynaklı atıklarına denir. Evlerden ve işyerlerin-den toplanarak çöp alanlarına taşınan atıkların önemli bir bölümü organik atıklardır. Organik atıkların biriktirilip kontrollü olarak bozunmaları sağlandı-ğında, bitkiler için çok zengin bir gübre elde edilebilir.

Metal Atık; Ekonomik değeri en yük-sek olan geri dönüşümlü malzemelerdir. Metallerin geri dönüşümü ile; enerji tü-ketiminin %70’i, su kirliliğinin %60’ı, hava kirliliğinin %30’u önlenir.

Tekstil Atıkları; Kumaş üretim tesisle-rinde yırtık, sökük veya kullanılamaya-cak halde olan diğer kumaş parçaları keçe üretimi için geri dönüştürülür. Daha bü-yük olanlar, yatırım malzemesi olarak ya da sertlikleri ayarlanıp yatak vs. dolgu malzemesi olarak kullanılır.

GELECEĞE DÖNÜŞTÜRMEK, GELECEĞİ KAZANMAK

Page 14: “ÜNİVERSİTEMİZ, SADECE ÜLKEMİZDE DEĞİL, DÜNYADA DA …intes.org.tr/content/intesgencyonetici.pdf · 2014-08-11 · Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından yaptırılan

14 SAĞLIK

Bilgisayar kullanarak masa başında ça-lışanlarda, meslek hastalığı olarak ilk sırada kas-iskelet sistemi sorunları yer almaktadır. En sık boyun, sırt ve bel gibi omurga ağrıları, omuz, dirsek ve el bileği gibi eklem ağrıları, kollarda ve ellerde uyuşma, güçsüzlük, hareket kısıtlanması gibi şikayetler görülür. Göz sorunları (gözlerde yanma, batma, kuru göz vb), yorgunluk, halsizlik, baş ağrısı ve ruhsal sıkıntılar eşlik edebilir. Sağlık sorunları, hafif rahatsızlık hissinden sakatlığa ve neredeyse hiç geçmeyen ağrıya kadar çeşitli şiddetlerde yaşanabilir.

Ofis çalışanlarının kas-iskelet sistemi ile ilgili yapılan bilimsel çalışmalar; iş istasyonu (masa, ekran, oturma koltuğu, klavye vb), bilgisayar kullanma süresi, mola/dinlenme süre ve sıklığı, oturma şekli/pozisyonlar, iş yükü, iş memnu-niyeti ve fiziksel ortamın (aydınlatma, ısı, nem vb) sağlığı etkilediğini göster-mektedir. Bilgisayar kullanım süresi arttıkça sağlık sorunları ve ağrı şikayeti artmaktadır. Ağrının en önemli nedeni iş yükü ve iş ortamıdır, en olumsuz etki uzun süreli ve uygun olmayan şekilde oturarak gelişmektedir. Sağlık sorun-larını azaltmak için en önemli adım: iş istasyonlarının kişiye/kullanıcıya göre ayarlanabilir olması, dinlenme süreleri-nin planlanmasıdır.

Ofis çalışanlarının sağlık sorunları art-tıkça iş memnuniyeti ve iş verimliliği azalmakta, kişiye, işyerine ve topluma maddi ve manevi etkiler yansımaktadır. Çağımızda bilgisayara “bağımlı” yaşan-tının olumlu ve olumsuz etkileri ile tüm dünyada, bilgisayar kullanıcıları için ci-haz ve malzeme tasarımları gelişmekte, bilimsel araştırmalar ve yasal düzenle-meler artmakta, işyerleri ergonomik önlemlere daha fazla önem vermektedir.

Bilgisayar Kullananlarda En Sık Görü-len Mesleki Kas-İskelet Hastalıkları:

• Boyun ve bel ağrısı, kas zorlanması, fıtık

• El bileğinde sinir sıkışması (karpal tü-nel sendromu)

• Omuz, dirsek, el bileği ve baş parmak-ta yumuşak doku sorunları (eklem ağ-rısı, omuz tutulması, tendinit, tenisçi dirseği vb)

Ne Zaman Doktora Başvurmalı:

Ağrı ve diğer yakınmalar birkaç günde istirahat ile iyileşmiyorsa, tekrarlıyorsa, uyuşma, güçsüzlük varsa doktora başvur-malıdır.

Tedavi:

Korunma her zaman daha önemlidir!

Bilgisayar kullanımına bağlı sorunları öncelikle işyeri hekimleri değerlendir-meli, gerektiğinde uzmanlara yönlendir-melidir. Şikayetin veya hastalığın meslek ile ilişkisi tanımlanmalıdır.

Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon uzman hekimleri, kas-iskelet sistemi sorunları-nı değerlendirir ve tedavi eder. Tedavide ortamın ve çalışma şeklinin düzeltilmesi, istirahat, ilaçlar, fizyoterapi, eklem ko-ruyucu ve dinlendirici tıbbi malzemeler gibi birçok uygulama yer alır. Egzersiz önerileri, korunma ve tedavi döneminde farklı özellikler gösterir. Cerrahi tedavi nadiren gerekebilir.

Bilgisayar Kullananlara Öneriler:

Çalışma Masası: Masa yüksekliği kişi-ye göre ayarlanabilir olmalıdır (ortala-ma 70 cm. yükseklik önerilmektedir). Masa altında bacaklar rahat hareket ettirilebilmeli, gerektiğinde tam uzatı-labilmelidir. Sandalye-İş Koltuğu: Kişiye göre ayarlanabilir ve dengeli olmalı, bel desteği sağlamalıdır. Önerilen sandal-ye yüksekliği 35-50 cm. arasındadır.

Oturma yeri/oturak açısı istendiğinde hafif arttırılabilmeli, kişi oturduğunda diz arkasında birkaç parmak girebilecek boşluk olmalı, kolluk ve sırtlık vücuda rahatsız edici basınç oluşturmamalıdır. Koltuk sırtlığı açılı/kavisli olup bel des-teği sağlamalı, dik oturan kişinin bel boşluğunu doldurabilmelidir. Koltuk bel desteği sağlamıyorsa özel üretilen yastıklar kullanılabilir. Bu yastıklar; kol-tuk ile kişinin bel oyuntusu arasındaki boşluğu doldurabilmeli, yeni rahatsızlık oluşturmamalıdır. Koltuk ayaklarında rahat kayan tekerlekler olmalıdır.

Bilgisayar: Monitör-ekran çalışanın tam karşısında yer almalıdır. Ekranın üst ke-narı kullanıcının rahatlıkla karşıya baktı-ğı göz bakış hizasında olmalıdır. Klavye ve mouse/fare aynı düzlemde olmalıdır. Ekran uzaklığı için bir kol boyu öne-rilmektedir. Klavye tuşları rahat kulla-nılabilmeli, bastırmak için güç-sertlik gerekmemelidir.

Çalışma pozisyonu-oturma şekli: Kişi-nin en rahat ettiği, en az yorulduğu po-zisyon olmalıdır. Genellikle hafif geriye yaslanma önerilmektedir. El ve el bilek-leri klavye ve mouse kullanırken rahat ve doğal pozisyonda olabilmeli, el bileği düz durabilmelidir. El bilekleri masa kenarı-na yaslanır şekilde çalışılmamalı, yeterli masa alanı olmalıdır. Kullanıcı, dirsek-lerine rahat yaslanabilmelidir. Ayaklar istirahat edebilmeli, istendiğinde hafif açı ile yükselen ayak desteklerine kaldırıla-bilmelidir. İş istasyonunda kullanılacak tüm cihaz ve malzemeler, rahatlıkla uza-nılabilecek uzaklıklara yerleştirilmelidir.

İstirahat-mola: Bilgisayar kullanırken 20-30 saniyelik kısa molalar olumlu etkiler yaratmaktadır. Çalışma süresi uzadıkça, her 1 saatte mola verip ayağa kalkmalıdır. 2 saat çalışma sonrası “bir çay içecek kadar” uzun mola verilmeli-dir. Yorgunluk hissi olduğunda mutlaka pozisyon değiştirilmeli, ayağa kalkılma-lıdır. Germe egzersizleri veya yürüyüş yapılmalıdır. Diğer öneriler: • İş planlaması yaparken mümkünse

pozisyonlarınızı çeşitlendiriniz, otu-rarak ve ayakta yaptığınız işlerinizi harmanlayınız.

• İş arkadaşlarınızla elektronik ileti ile haberleşme yerine yürüyüp yanına giderek ilişki kurunuz.

• Telefon konuşmaları sırasında ayağa kalkarak pozisyon çeşitlendiriniz.

• Telefonu, kulak ve omuz arasına sı-kıştırarak kullanma yöntemine baş-vurmayınız.

• Gözlerinizi korumak için ekrana bak-maya ara veriniz, uzağa bakarak din-lendiriniz. ( 20 dakikaya bir, 20 saniye,

6 metre kadar uzağa bakmak gibi)• İlginizi dağıtmak, dinlenmek veya

eğlenmek için bilgisayar kullanmak dışında seçenekleri tercih ediniz.

• İş yerinde ergonomik iyileştirme ve eğitim talep ediniz.

Egzersiz Önerileri:

Egzersiz planlanırken genel sağlık duru-mu dikkate alınmalıdır. Egzersiz, tüm vücut sağlığı için planlanmalı, bilgisayar kullanıcıları için öneriler bu programa eklenmelidir. Egzersizin etkileri göz-lenmeli, gerektiğinde değiştirilmelidir. Egzersize başlamadan ağrı, halsizlik gibi şikayetler veya bilinen bir hastalık varsa (kalp hastalığı, şeker hastalığı, hipertan-siyon, bel fıtığı, eklem hastalığı vb.) he-kime danışılmalı, egzersiz ile ilgili öneri, sınırlama ve yasaklar belirlenmelidir.

1- Ofiste Yapılabilecek Egzersizler

• Her molada yürümek

• Germe Egzersizleri: boyun ve kol hareketleri kolaylıkla yapılabilir, bel ve bacak için uygun ortam gereke-bilir, 3-5 tekrar yeterli olabilir, sakin ve yumuşak hareketlerle yapılmalı, ağrıya yol açmamalıdır.

2- Ofis Dışı Egzersizler

Bilgisayar kullananlar günün önemli bir kısmında oturdukları için iş dışında aktif bir yaşam tercih etmelidir. Tüm egzersiz ve spor türleri denenebilir. Kişinin egzersiz programını sevmesi, mutlu olması ve ağrının tetiklenmeme-si önemlidir. Egzersiz programı yavaş, hafif başlamalı, kademeli artış yapılma-lı, program yorgun günde hafifletilmeli, esnek uygulanmalıdır. Haftada 3-5 gün, 30-60 dk. egzersiz önerilmektedir, sadece hafta sonu yoğun ve uzun programlardan kaçınmalıdır, istendiğinde gün içi kısa bölümler halinde yapılabilir. Vücudun sinyallerini dinlemek gerekir: ağrı, nefes nefese kalmak, sersemlik, yorgunluk hissi olduğunda mola verilmeli veya durulma-lıdır. Şikayetler tekrarlarsa programa ara verip hekime başvurulmalıdır.

Tüm programlarda ısınma ve soğuma ku-rallarına uyulmalı, egzersiz programında; kuvvetlendirme beraberinde gevşeme ve esneklik özellikleri mutlaka olmalıdır. Ter-cih edilen programın hem yararları hem de muhtemel zararlarını bilmek faydalıdır. En sık yürüyüş, yüzme, germe egzersizleri önerilmektedir. Fitness, aerobik egzersiz, yoga, pilates veya dans gibi programlar seçilebilir. Tüm programların ortak, fark-lı, bazen vücudu zorlayan yönleri vardır. Bilgisayar kullanarak çok yıpranan kas ve eklem bağlarını zorlayan egzersiz ve sporlardan uzak durulmalı veya yoğun yapılmamalıdır. Egzersiz programları de-ğiştirilebilir, çeşitlendirilebilir.

BİLGİSAYAR KULLANMAKLA YAŞANAN SORUNLAR, ÖNERİLERDr.Ferda AYDOĞDUÖzel TOBB ETÜ HastanesiFizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzman Hekimi

Page 15: “ÜNİVERSİTEMİZ, SADECE ÜLKEMİZDE DEĞİL, DÜNYADA DA …intes.org.tr/content/intesgencyonetici.pdf · 2014-08-11 · Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından yaptırılan

15 TARİHTEN

1854 doğumlu olan Madam Gülnar’ın asıl adı Olga Sergeevna Lebedava’dır. Kazan’a yerleşmiş bir asilzade ailesine mensup olan Fransız asıllı Kont Lebedev ile evliliğinden dolayı Olga de Lebedev diye anılır. Türklere olan sevgisinden do-layı Gülnar adını benimsemiş, ilk başta Türkiye’de sadece bu ad ile tanınmak istemiş, daha sonra Türk okuyucusu önüne gerçek adıyla çıktığı zamanda da Türkçe eserlerinde Gülnar’ı hep baş adı olarak korumuştur. Türk dostları ile mektuplaşmalarında ve bazı Türk yazar-larının eserleri için yazdığı ön sözlerde sadece Gülnar’ı tercih etmiştir. Bu ismi seçmesinde, yetiştiği bölgedeki Tatar kadınları arasında yaygın olan Gülba-har, Gülnisa gibi isimlerden gelme bir tesirden bahsedilebilir.

Erken yaşta Tatarcayı öğrenen Madam Gülnar, etrafında ilişki içinde bulunduğu bazı Türkler vasıtasıyla da Türk diline ilgi duyar ve öğrenmeye çalışır. Kazan Üniversitesi’ni bitiren Gülnar Hanım’ın Arap, Fars ve Türk dillerini öğrenmesin-de Kazanlı âlim Kayyûm Nâsırî’nin ve

Kazan Üniversitesi’ne bağlı Arkeoloji, Ta-rih ve Etnografya Cemiyeti’ne de-vam etmesinin payı büyüktür. Burada tanıştığı âlimlerin katkısı da önemli olmakla birlikte Ma-dam Gülnar’ın, Türk kültürüne ve İslâmî değerlere ilgisinin et-kisiyle kendi kendini yetiştirmedeki çabası ve kabiliyeti de inkâr edilemez. Hem doğu hem de batı edebiya-tı konusunda kültür birikimine sahip olan Madam Gülnar, ana dili dışında, çok iyi yazıp konuşacak de-recede Fransızca ve Almanca,İngilizce, İtalyanca, Rumca, Ta-tarca, Arapça, Farsça ve Osmanlı Türkçesi bilmektedir. Dokuz yabancı dil bilmesi yanında piyano ve yağlı boya resimde de

yetenekli olması Madam Gülnar’ın güzel sanatlara olan ilgisini de gösterir.

Türk okuyucusuna ve aydınına ünlü Rus çevirmeni Madam Gülnar’ı tanıtan, sevdiren ve Türk edebiya-tında Madam Gülnar’ın önemli bir yer edinmesini sağlayan kişi yazar Ahmet Mithat Efendi’dir. 1886’da Kâbusnâme’nin Rusça tercümesini yayımlayarak adını duyuran Madam Gülnar’ın Türkiye’de tanınması

Ahmet Mithat Efendi sayesin-de olur. Ahmet Mithat Efendi, Madam Gülnar ile 1889 yılında Stockholm’de toplanan VIII. Millet-lerarası Müsteşrikler Kongresi’nde tanışır ve dost olurlar. Tanışma-larından itibaren yaklaşık bir ayı birlikte geçiren ve Berlin, Paris gibi Avrupa’nın önemli bazı şehirlerini gezen Ahmet Mithat Efendi ve Ma-dam Gülnar, doğu-batı medeniyeti, ilimteknik, kadın-aile hayatı, din, felsefe, ahlâk, kültür, edebiyat, gü-

zel sanatlar gibi pek çok konuda sohbet ederler, fikir alışverişinde bulunurlar.

Ahmet Mithat Efendi, Madam Gülnar’ı İstanbul’a davet eder ve Avrupa’da Bir Cevelan adlı eserinde uzun uzun ondan bahseder.Ahmet Mithat Efendi’nin dave-tini kabul ederek 1890 yılında İstanbul’a gelen ve bir süre kalan Madam Gülnar, Rus edebiyatını tanıtan çalışmalarda bu-lunur. Daha sonraki yıllarda da birkaç sefer İstanbul’a gelen Madam Gülnar, Rus edebiyatından yaptığı tercümeleri ve bazı yazıları önce Tercüman-ı Hakikat Gazetesi’nde tefrika ardından da kitap olarak yayımlar. Türklere olan dostluğu, İslâmiyet’e saygısı ve bilgisi, kültürüyle takdir toplayan Madam Gülnar’ın Türk okuyucusu ve aydın çevresindeki etkisi uzun yıllar sürer.

Osmanlılar ile Ruslar’ın fikir ve edebiyat alanında birbirlerini yeterince tanıma-malarını farkeden Madam Gülnar, işe Rus edebiyatını tanıtacak eserler ver-mekle başlar. İstanbul’da kaldığı yedi ay boyunca yoğun bir şekilde çalışan Madam Gülnar, Puşkin ve Lermontov tercümeleri yanında küçük bir Puşkin-monogrofisi kaleme alır. Fatma Aliye Hanım’ın Nisvân-ı İslâm adlı eserinin Paris’te basılmak üzere Fransızca’ya ter-cümesini de hazırlar. Madam Gülnar’ın

tanıttığı ikinci Rus yazar Tolstoy’dur. Madam Gülnar’ın Tolstoy’dan tercü-me ettiği, Ufa’lı İlyas’ın serüvenlerinin anlatıldığı İlyas Yahut Hakikat-i Gına adlı öykü yayımlanır. Öykü, Tercüman-ı Hakikat Gazetesi’nde yayımlandıktan sonra 1892 yılında kitap olarak da basılır.

Tolstoy’un Familya Saadeti adlı eseri de Tercüman-ı Hakikat gazetesinde yayım-landıktan sonra 1892 yılında kitap ola-rak basılır.Yine 1892 yılında Tolstoy’un halk öyküleri derlemesinden İki Pir adlı öykü yayımlanır. Ayrıca, Tolstoy’un İvan İlyiç’in Ölümü ve İnsan Ne İle Yaşar öy-küleri çevrilir. 1892 yılında Kağıt Oyunu başlığıyla yayımlanan eser de Puşkin’in Maça Kızı adıyla bilinen eserinin tercü-mesidir.

Madam Gülnar’ın Rus edebiyatı ile ilgili çalışmaları sadece çevirilerle sınırlı kal-maz, bu edebiyatı tanıtmayı amaçlayan eserler de kaleme alır. Madam Gülnar, 1894 yılında Rus edebiyatı tarihi ma-hiyetindeki Rus Edebiyatı adlı eseri ya-yımlar. Bu çalışmanın ön sözünde Rus edebiyatının doğuşu ve gelişmesiyle ilgili ayrıntılı bilgi verilir, Simeon Polotski’den Tolstoy’a kadar Rus edebiyatının önde gelen yirmi sanatçısı tanıtılır.

Türk yaşayışını, aile içi hayatı yakından öğrenmek ve Türkçesi’ni daha da ileri ve kusursuz bir seviyeye çıkart-mak isteğiyle İstanbul’a gelen Ma-dam Gülnar, ayrıldıktan sonra da temas ve dostluklarını yazdığı yüz-lerce mektupla devam ettirmiştir.

Türk edebiyatına tanıttığı Rus aydınlar ve ünlü kalemler ile is-mini edebiyat tarihine yazdıran Madam Gülnar, bir kadın olarak çıktığı bu yolda dönemin koşulla-rında bir ilki gerçekleştirmiş, çoğu erkek meslektaşından da övgüler kazanmıştır. Rus edebiyatı ve Türk edebiyatı arasında önemli bir köp-rü kurulmasını sağlayan Madam Gülnar’ın ölüm tarihi çok net olarak bilinmemektedir. Madam Gülnar’dan geriye ise sadece o unutulmaz çevirileri değil, tarihe düşen, kitaplarda bahsedilen nice ölümsüz dostlukları da kaldı…

Bu Dünyadan Bir Madam Geçti… MADAM GÜLNAR (Olga Lebedava)Nice kelimeler arasında yapılan yolculukta duygular onları biraraya getirendir. Yazar bunu bütün benliğiyle kağıda dökerken hiç tanımadığı hayatlara kadar uzanacak bir yolculuk başlatır. Bu yolculukta yazarın en büyük yardımcısı ise onu hiç bilmediği dilleri kullanan insanların ülkelerine götüren ve oradaki kişilerle onu buluşturandır; çevirmendir. Bu sayımızda size Rusçadan yaptığı çevirilerle Türk halkını Tolstoy gibi ünlü yazarlar ile tanıştıran Olga Lebedava yani Madam Gülnar’ı tanıtıyoruz.

Tercüman-ı Hakikat Gazetesi

Page 16: “ÜNİVERSİTEMİZ, SADECE ÜLKEMİZDE DEĞİL, DÜNYADA DA …intes.org.tr/content/intesgencyonetici.pdf · 2014-08-11 · Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından yaptırılan

16 GEZİ

Turizmde yeni bir trend: Yavaş Şehir

Merkezi İtalya’da bulunan uluslararası bir kentler ağının adı olan Cittaslow, İtalyan-ca İngilizce karşımı bir sözcük. Dilimize “Yavaş” veya “Sakin Şehir” olarak giren Cittaslow kentleri; öncelikle kentleşme-nin baskısına direnerek geleneksel ya-şam tarzlarını korumayı hedefliyorlar ve olabildiğince daha az gürültü, daha çok yerel lezzet, daha sakin bir kent atmos-feri ve daha temiz bir çevre amaçlıyorlar. Fast food zincirlerine, gökdelen otellere izin vermiyorlar. Naylon poşet yerine file

kullanıyorlar. Bisikleti, faytonu, elektrikli otomobilleri özendiriyorlar. Yavaş şehrin amblemi de oldukça anlamlı. Dünyanın her tarafındaki yavaş şehirler bir salyango-zun sırtındaki şehir silueti şeklinde tasar-lanan amblemleriyle tanınıyorlar. 1999’da başlayan, Nisan 2013 itibariyle dünyada 27 ülkeden 176 şehrin dâhil olduğu, pek çok şehrin ise sırada beklediği Cittaslow ağına Türkiye’den şimdiye kadar dokuz yer kabul edilmiş. Türkiye’nin ilk yavaş şehri olan Seferihisar’ın Belediye Başkanı ve bu trendin Türkiye’deki öncüsü Tunç Soyer’e göre işin sırrı “yerel kimliği koruyarak kal-kınmak” ve “halkın sahiplenmesi” olarak özetlenebilir.

Hisarı Olmayan Seferihisar

Bölgenin bilinen tarihi; Karyalılar ve İonyalılar ile başlar, MÖ 30’da Romalıla-rın Anadolu’yu işgali sırasında komutan Tysafer buraya yerleşir. 11. yüzyılda Sel-çuklular egemen olduğunda bölgenin adı “Tysaferin Hisarı” Osmanlı Döneminde “Sivrihisar” ve Cumhuriyet’ten sonra ise “Seferihisar” olur. Seyahatname’sinde, Evliya Çelebi’nin de dikkat çektiği gibi;

Seferihisar adına inat, hisarı olmayan bir yerdir. Hisarın bulunduğu Sığacık’ın adında ise, alışılanın aksine hisar yoktur.Peki, Sığacık adını nereden almış derse-niz, her ikisi de Osmanlı döneminden gelen iki farklı rivayet anlatılır. Bir riva-yete göre Ege’de büyük bir fırtına çıkar, gece karanlığında azgın dalgalara kapılan denizciler, tam da yaşamaktan ümitlerini kestikleri sırada top şeklinde bir ışık orta-ya çıkar. Bu ışık onlara Sığacık Limanı’na kadar yol gösterir ve kurtulurlar. Limanın adı denizcilere sığınak olmasından dolayı

“Sığacık” olur. Sığacık Limanı’nın hemen yakınında türbesi bulunan Mustafa Efen-di, işte bu geminin kaptanıdır ve vasiyeti üzerine ışığın geldiği yere defnedilmiştir. Diğer bir rivayet ise; kale yapılırken bü-yüklüğünün tartışma konusu olduğu ve adının ”sığacak mı sığmayacak mı” tar-tışmasından geldiği şeklindedir. Bu iki rivayetten farklı bir diğer görüş ise, Piri Reis’in Kitab-ı Bahriyesi’nde yazdığı “Siv-rihisar Limanı’nın içinde küçük bir sığlık” tanımından türemiş olabileceğidir.

Devşirme Taşlarla Osmanlı Kalesi

Seferihisar’ın sahil köyü Sığacık; tarihi kaleiçi, liman, bahçeler ve Teos olmak üzere en az dört başlıkta anlatılabilir. Bazı kaynaklara göre 1420’lerde Sultan Murat, bazılarına göre ise 1520’lerde Ka-nuni Sultan Süleyman’ın emriyle Parlak Mustafa Paşa (Kaptan Piri Reis önerisiyle) tarafından yaptırılan ve köy merkezini çe-peçevre saran iki katlı kale duvarlarının bir katı yıkılmış, ama içindeki geleneksel köy mimarisi korunmaya devam etmektedir.

Ne yazık ki, köy mimarisinin; kendisini koruyan kaleye aynı saygıyı gösterdiğini

söyleyemiyoruz. Zira duvarları üzerine inşa edilen bazı evler, Sığacık’ın sembolü kaleye hiç yakışmıyor. Hadi köylü, yaptı diyelim. Üstündeki fazlalıklara, beş yüz yıllık duvar-ların sesi neden çıkmaz? Çıkamaz, çünkü kendisi de 2500 yıllık Teos kalıntılarından getirilen taşlarla inşa edilmiştir…

Rüzgâr Var, Dalga Yok…

Sığacık’ın meşhur balıkçı lokantaları ise limanda bulunuyor. Limanda kıpırdayan teknelerin arasında; siz, mevsimine göre değişen ama her zaman taze balığınızı yer-ken teknelerin bir kısmı balıktan dönüyor, diğerleri Eşek, Kanlı ve Küçük Adalara, ayrıca Papaz Boğazı, Taşada, Azmak ve Çamcağız’a motor seferleri yapıyor ola-caktır. Sığacık Limanı’nda sadece balıkçı teknelerini veya gezi motorlarını değil modern yatları da görebilirsiniz. En yakın havaalanı olan İzmir Adnan Menderes’e sadece 45 dakika uzaklıktaki, 5 Altın Çıpa ödüllü Teos Marina, her yıl daha çok yata ev sahipliği yapıyor. Sığacık Limanı’ndan ayrıca (Samos’un Vathi Limanı’na dü-zenlenen feribot seferleriyle) “Komşu”ya ziyaret de mümkün… Sığacık’a en yakın iki plaj olan Küçük ve Büyük Akkum, rüzgârlı ama dalgasız sularıyla sörf için ide-al, yılın yedi ayı sörf yapılabiliyor. Diğer su sporlarının yanı sıra dalgıçların tercihi de Sığacık. Su altı fotoğrafları çekmekle kal-mayıp, buradaki otellerde katılacağınız bir haftalık kurslarla sertifika bile alabilirsiniz. Ekmeksiz Koyu, Sığacık’ın diğer bir plajı, sadece denize girmek ve güneşlenmek iste-yenler için ideal. Büyük Akkum’la birlikte Seferihisar’ın diğer plajlarından Akarca ve Ürkmez 2011’de Mavi Bayrak aldılar.

“Satsuma” Kokan Köy

Geçimini balıkçılık ve mandalina yetişti-rerek sağlayan Sığacık’ın, kokulu manda-linaları genellikle ihraç edildiğinden başka yerde bulmak zor. Mevsimine denk gelirse muhakkak “satsuma” mandalinanın ta-dına bakın, farkı göreceksiniz. Sığacık ve çevresinde mandalina’dan başka iyi üzüm ve zeytin de yetişir. Bölgenin zeytinyağı Ayvalık ile bir-ayar kabul edilir.Ancak bahçeler giderek azalıyor, köy de boşalı-

yor, evler yabancılara satılıyor, çoğunluğu bitişik nizamda, beyaz badanalı, küçük pencereli, iki katlı ve kerpiç olan evlerin birçoğu boş ve hatta yarı yıkık vaziyette. Rahmi Tarım, Sığacık’ın yerlilerinden, küçük avlusunda yaptığımız sohbetlerde, gençlerin zahmetli bir iş olan bahçecilik yapmak yerine kahvede oturmasından şikâyet ediyor ama onlara da hak veriyor, çünkü maliyetler artmış ve artık bahçecilik eskisi gibi kazandırmıyor.

Buna karşılık bazı evler temiz ve şirin pan-siyonlara dönüşmüş, buralarda oldukça hesaplı bir tatil yapmak mümkün. İzmir ve çevresinden gelenler için bir hafta sonu, uzaktan gelenler için daha uzun süreli ta-tile olanak veren bu pansiyonların yanı sıra; Sığacık’ta birçok otel ve tatil köyü de bulunuyor.

Bir Sığınaktır, Sığacık

Yavaş Şehir olduktan sonra hızlanan turistik hareketliliğine rağmen Sığacık, sakin havasını korumaya devam etmek-tedir. Kendisi de Seferihisarlı olan ünlü yönetmen Çağan Irmak’ın burada çektiği, popüler TV dizilerinden Kavak Yelleri’yle birlikte daha bir artan ilgi de bozmadı Sığacık’ın dingin atmosferini… Neredeyse 30 yıldır Sığacık’ı yılda bazen bir, bazen iki kez gören birisi olarak tanıklık ederim ki; Sığacık hiç değişmiyor değil ve hatta çok değişti ama değişmeyen tek şey, limandaki ve kale içindeki bu sakin atmosfer oldu. İşte bu yüzden Yavaş Şehir olmak Sığacık’a çok yakıştı… Ve yüzyıllar önce denizci-lerin sığınağı olan bu şirin balıkçı köyü; bugün de gürültüden uzak tatil arayan günümüz insanı için bir sığınak olmaya devam ediyor. Hem adına, hem de yeni unvanına yakıştığı gibi…

Nasıl Gidilir?

İzmir’in güneybatısında kent merkezine 45 km uzaklıktaki Seferihisar’a, İzmir - Çeşme karayolunun Seferihisar - Kuşadası çıkışını takip ederek yarım saatte ulaşmak mümkün. Seferihisar’dan Sığacık’a gitmek için 5, oradan da Teos’a gitmek için 3 km kadar daha yolculuk gerekiyor.

TÜRKİYE’NİN İLK YAVAŞ ŞEHRİNDE BİR SIĞINAK: SIĞACIK

Timur Ö[email protected]