“Her Şey Bir Hayal İle Başlar”Melih ABDULHAYOĞLU1998 yılında İngiltere’de kurulan dünyanın en büyük ikinci internet güvenlik şirketi Comodo Melih Abdülhayoğlu’na ait.15 yılda çalışan sayısı 1000’i geçen, 10 ülkede ofisi olan ve 100’den fazla ülkeye güvenlik yazılımı satan bir bilişim devi haline getirdi. Hayallerinin peşinden koşan, başarının gerçekleştirilebilir ve istikrarın başarılı olmak için olmazsa olmaz bir koşul olduğunu bizlere gösteren Antakyalı Melih Abdulhayoğlu’nun bilinmeyen yönlerini sizlere anlatmak istiyorum. Antakya’dan Amerika’ya uzanan yaşam öyküsü eminim hepinizi şöyle bir silkeleyecek. İşte Melih Abdulhayoğlu’nın başarı öyküsü…

Melih ABDULHAYOĞLU: Çalış, çalış, çalış! Hayatta hiçbir şey çalışmadan kazanılmıyor. Yapamayacağınız bir şey yok, yeter ki isteyin, bunu kafanıza koyun ve bunun için çok çalışın.

Cemile US: HAGİAD Dergisi okuyucularına öncelikle başarılarınızın ve hayatta başarılabileceklerin tanımını yapmanızı istesem neler söylersiniz?

ABDULHAYOĞLU: Elektronik sevgisi bende küçüklüğümden beri vardı. Herkes topla, toprakla oynarken ben oturup elektronik devresi yapardım. Hep elektronik mühendisi olup insanların hayatlarını kolaylaştıracak, güzel ürünler yapmak isterdim. Tabii 1970’lerde internet yoktu. İnternet çıktığı zaman bir anda tüm dikkatim internete ve bunun hayatımıza kattığı tehdit ve fırsatlara çevrildi. İnterneti daha güvenli haline getirmek benim yeni hayalim ve tutkum oldu. İnternetin güvenli kullanımını sağlamam gerektiğini anladım ve buna başladım. O tutku bugün de devam ediyor. Her şey bir hayal ile başlar, her şey! Hayallerinizi gerçeğe dönüştürmek sizin elinizde. Tabii ki şansın bir rolü var ama aynı zamanda şansı çok çalışarak siz de yaratabilirsiniz! Benim hayallerim hala devam ediyor ve birini gerçekleştirirken bir yandan yeni bir hayal peşine düşüyorum, hayatın zevki böyle çıkıyor.

US: Antakya’da başlayan ve şimdi Amerika’da devam eden kariyer öykünüz bizlere hayallerimizin peşinden koşmamız gerektiğini hatırlatıyor. Sizin hayalleriniz neydi ve gerçek oldu mu?

ABDULHAYOĞLU: Cebinizdeki telefonun markası nedir? Hangi ülkenin mühendisleri yapıyor onu? Siz hangi ülkenin mühendislerine para veriyorsunuz bu cep telefonu için? Televizyonunuzun markası nedir? Hangi ülkenin mühendislerine para veriyorsunuz televizyonunuz için? Ve simdi daha önemli bir soru: Dünyada hangi insanlar Türk mühendislerine para veriyor? Kendi milletimiz bile Türk mühendislerine para vermiyor! Bunu değiştirmemiz lazım Türkiye’de. Ben Türkiye’ye bunun için yatırım yaptım. COMODO Türkiye’nin açılışını 2013 Nisan’da yaptık ve 18 aydan kısa bir sürede Türk mühendisleri tarafından geliştirilen “Korugan” isminde bir ürün ortaya koyduk. Adı gibi mühendisliği de yüzde yüz Türk olan bu ürünümüzü Almanya gibi bir teknoloji ülkesine sattık. Türkiye’de çok zeki ama maalesef kendisini kanıtlama imkanı sunulmayan mühendislerimiz var. Bu gücü değerlendirip, Türkiye’den yurtdışına yüksek teknoloji ihracatı yapmamız lazım. Bunun yapılabileceğini 18 ay gibi kısa bir sürede biz ispatladık. Arkasının gelmesi gerekiyor.

US: Günümüz teknoloji ve iletişim çağındayız. Sizce Türkiye diğer ülkelere nazaran nasıl bir düzeyde?

ABDULHAYOĞLU: Biz teknolojiyi seven bir ülkeyiz. Genç nüfusun fazla olmasının da bunda etkisi var hiç şüphesiz. En yeni teknolojiyi takip eden, bunu araştıran ve çıkar çıkmaz hemen bu ürüne para verip alan insanlarımız var. Teknoloji tüketicisi bir ülkeyiz, bu iyi bir şey. Ama teknolojiyi tüketmenin yanında üreticisi de olmalıyız. Gelişmek, ilerlemek ekonomik anlamda dünyanın sayılı ülkeleri arasına girmek teknolojiyi tüketerek değil üreterek mümkün olabilir ancak.

US: Teknolojiden ne kadar faydalanabiliyor ve teknolojiyi ne kadar kullanabiliyoruz?

SöYLeşi5958

ABDULHAYOĞLU: Her geçen gün internete daha bağımlı hale geliyoruz. İnternetin gündelik hayatımızdaki değeri artarken, biz internete daha fazla bağlanıyoruz ve böylece internet bize yönelik saldırılar için bir atak noktası haline geliyor. Niye? Çünkü bizim internet ortamında da bir “evimiz” oluyor ve herkes buna saldırmak istiyor. İnternet şimdi hem işimizin hem hayatımızın önemli bir parçası oldu. Bunun için bu önemli parçamızı korumamız lazım. Günümüzde, internet kullanımı arttıkça güvenlik açıkları da güvenlik ihtiyacı da doğru orantılı olarak hızla artıyor. Bu da internette güvenlik konusunu önceliklerimizden biri haline getiriyor.

ABDULHAYOĞLU: COMODO bugün dünyanın ikinci büyük dijital SSL sertifika programı sağlayıcısı konumunda. Sony’den tutun BP’ye kadar, pazarın üçte birine hakimiz. Müşterilerimiz arasında NASA, IBM, New York Borsası, Sony, Chase, Michigan Üniversitesi gibi seçkin bankacılık, finans, eğitim ve devlet kurumları bulunuyor. Amerika başkanlık seçimleri zamanında Başkan Barack Obama ve Cumhuriyetçi Parti adayı Mitt Romney’in dijital güvenliği de COMODO tarafından sağlandı.

ABDULHAYOĞLU: İnsanları korumak belki de benim en güçlü içgüdüm. Bu benim DNA’mda var. Korunma sadece fiziksel tehditlere karşı olmaz. İnsanları sanal ortamda korumak gerekir. Daha önce söylediğim gibi internetin hayatımıza girmesiyle ben de güvenli internet üzerinde çalışmaya başladım. COMODO da bu amaçla “Online ortamda güvenliği oluşturma” vizyonuyla 1998 yılında Londra’da kuruldu. Şirketi New Jersey’e taşımamızın ardından COMODO hızla büyüdü. COMODO, bugün dijital sertifika alanında dünyanın en önemli markası durumunda. 1000’in üzerinde çalışanımız ile 100’ün üzerinde ülkede 600 bin işletmede 80 milyon kullanıcının internet güvenliğini sağlıyoruz. Burada da şöyle bir farkımız var. Şirketlere parayla sattığımız anti-virüs programını bireylere ise ücretsiz veriyoruz. Bence güvenlik kesinlikle bir lüks olamaz.

US: Güvenlik alanı yani yazılım devi yarattınız. İş adamlarımıza kısacası tüm internet kullanıcılarına dikkat edilmesi gereken bilgileri sorsam neler söylemek istersiniz?

US: Dünyada COMODO’nun güvenlik sertifikasını kimler kullanıyor? Bizlere biraz örnek verebilir misiniz?

US: Bilgisayar güvenlik ürünleri üreten kuruluşunuz “COMODO” hakkında kısaca bilgi alabilir miyiz? Nasıl bir ihtiyacın ya da fikrin sonucu olarak ortaya çıktı?

SöYLeşi6160

ABDULHAYOĞLU: Çocuklarımla zaman geçirmek benim en büyük mutluluğum. Bunun dışında, her zaman spora zaman ayırmaya çalışırım ve aynı zamanda şirketimiz bünyesinde kurduğumuz takımlar ile futbol oynarım. Yeni bir şey öğrenmek benim en büyük tutkularımdan biridir. Bu nedenle seyahatlerim, iş tempom ne kadar yoğun olursa olsun mutlaka kitap okumaya zaman ayırırım. Yılda ortalama 30 kitap okuyabiliyorum. Bunların pek çoğu eğitsel, gelişim alanında kitaplar.

ABDULHAYOĞLU: Köprüde künefe! Harbiye’de piliç ve döner kebap ☺ Gerçekten doğup büyüdüğüm, çocukluğumu geçirdiğim Antakya çok güzeldi ve oraya ait çok güzel anılarım var. Hatay şu anda inanılmaz büyüdü. Fırsat buldukça gidiyorum Hatay’a. Eskiden avucumun içi gibi bildiğim yerlerde şimdi kayboluyorum. Ama kucaklayıcı havası, insanı ve yemekleri hiç değişmedi, değişmesin de…

ABDULHAYOĞLU: 1)Hayal kurun 2)Hayatınızı bu hayali hayata geçirmeye adayın!

US: Hatay’da kazandığınız başarılar sonucu herkesin takdirini almış ve örnek olmuş bir portresiniz. Peki, bu kadar yoğun ve emek harcadığınız çalışmalarınızın yanı sıra özel hayatınızda neler yapıyorsunuz? Spor, koleksiyon, kitap okumak vs gibi…

US: Doğup büyüdüğünüz yer olan Hatay desem neler anlatırsınız bizlere? Mesela çocukluğunuz, en özlem duyduğunuz lezzet ya da Hatay’da hayalini kurduğunuz bir şeyler…

US: Hatay son zamanlarda gelişen ve büyüyen bir kent olma yolunda hızla ilerliyor… Yurtdışında yaşayan ve bu anlamda birçok yer gezme imkanı olan Melih Abdulhayoğlu Hataylı genç iş adamlarına deneyimleriyle ilgili olarak ne tavsiyelerde bulunmak ister?

SöYLeşi62