Antalya Literary Express 2

16
Yayın Kurulundan Değerli okuyucular, televizyonun kısa tarihi, hıçkırık araştırması ikinci kısmı ve çay demleme konularının yer aldığı ikinci sayımızı beğeninize sunuyor, uğraşlarınızda kolaylıklar diliyoruz. Yazı ve haberlerinizi bekliyoruz. Televizyon ve Yarenlik Bugün evlerimizde son model televizyonları rahat bir şekilde izliyor, yurttan ve dünyadan çeşitli bilgiler ediniyoruz. Bu gün kullanılan televizyonlar renkli, plazma, LCD TV. Radyolar ise değişik tip ve modellerde. Ayrıca cep telefonu, kolye, vs vs radyolar da var. Televizyon yayını olarak ise; uydu yayınları, kablolu TV, TRT vericileri, Dijitürk, D Smart, şifreli yayınlar vb yayınlar var. İleride yeni teknoloji, yeni yeni modeller ve yayınlar elbette çıkaracaktır ama radyo ve televizyonun yurdumuzdaki seyrine şöyle bir göz atalım. Günümüzden yıllarca önce yavaş yavaş radyonun adı duyulmaya başlar. İlk duyuluşu ise “Bir alet çıkmış. Ankara’da konuşuluyormuş. Burada dinleniliyormuş.” Diye olur. Öyle şey olur mu olmaz mı tartışmaları yavaş yavaş devam eder. Bir hayli de zaman alır. Derken köylere birer-ikişer tane radyo girer. Bu radyoların bazıları, çok zenginlerde, bazen de köyün ortak malıdır. Radyolar ilk zamanlar pillerle çalışırdı. Bu pillere anot katot pilleri denirdi. İki çeşitti. Bir kısmı silindir şeklinde, bir kısmı da dikdörtgenler prizması şeklindeydi. Silindir şeklinde olanlar büyük bardaklardan da büyüktü. Prizma şeklinde olanlar ise ayakkabı kutuları büyüklüğünde idi. Bizim kasabamızda, bin dokuz yüz kırklı yılların başlarında, küçük bir dinamo ile elektriği üretiyor. İnsanlarda belirli saatlerdeki yayınları dinliyorlardı. Bu dinamo eski bir arabanın dinamosundan ayarlanmıştır. Kasabamızda bir usta bu işi başarmıştır. Bahar aylarında derede akan suyla veya el ile çevrilen dinamo sayesinde oluyordu. İzleyiciler sıra ile giderler oradaki kolu çevirirlerdi. Bir kişi çevirirken diğerleri de dinlerdi. O yıllarda İkinci Dünya Savaşı başladı. Savaş heyecanı radyoya olan ilgiyi iyice arttırdı. Herkes haber saatlerinde ajans dinlemek için radyo başına gider ve sessizce dinlerdi. Radyolar çok kocaman ve hantaldı. Sesleri de az çıkardı. Antalya Chess Express Cilt: 8 Sayı: 56 28 Ocak 2013 Antalya Literary Express Cilt: 1 Sayı: 2 28 Ocak 2013 Fiyatı: PDF ücretsiz Basılı kopya: 2 TL

description

Antalya Literary Express 2. sayı

Transcript of Antalya Literary Express 2

Page 1: Antalya Literary Express 2

Yayın Kurulundan

Değerli okuyucular, televizyonun kısa tarihi,

hıçkırık araştırması ikinci kısmı ve çay

demleme konularının yer aldığı ikinci sayımızı

beğeninize sunuyor, uğraşlarınızda kolaylıklar

diliyoruz. Yazı ve haberlerinizi bekliyoruz.

Televizyon ve Yarenlik Bugün evlerimizde son model televizyonları rahat bir şekilde izliyor, yurttan ve dünyadan çeşitli bilgiler ediniyoruz. Bu gün kullanılan televizyonlar renkli, plazma, LCD TV. Radyolar ise değişik tip ve modellerde. Ayrıca cep telefonu, kolye, vs vs radyolar da var.

Televizyon yayını olarak ise; uydu

yayınları, kablolu TV, TRT vericileri, Dijitürk, D

Smart, şifreli yayınlar vb yayınlar var. İleride

yeni teknoloji, yeni yeni modeller ve yayınlar

elbette çıkaracaktır ama radyo ve televizyonun

yurdumuzdaki seyrine şöyle bir göz atalım.

Günümüzden yıllarca önce yavaş yavaş

radyonun adı duyulmaya başlar. İlk duyuluşu

ise “Bir alet çıkmış. Ankara’da

konuşuluyormuş. Burada dinleniliyormuş.”

Diye olur.

Öyle şey olur mu olmaz mı tartışmaları

yavaş yavaş devam eder. Bir hayli de zaman

alır.

Derken köylere birer-ikişer tane radyo

girer. Bu radyoların bazıları, çok zenginlerde,

bazen de köyün ortak malıdır.

Radyolar ilk zamanlar pillerle çalışırdı.

Bu pillere anot katot pilleri denirdi. İki çeşitti.

Bir kısmı silindir şeklinde, bir kısmı da

dikdörtgenler prizması şeklindeydi. Silindir

şeklinde olanlar büyük bardaklardan da

büyüktü. Prizma şeklinde olanlar ise ayakkabı

kutuları büyüklüğünde idi.

Bizim kasabamızda, bin dokuz yüz

kırklı yılların başlarında, küçük bir dinamo ile

elektriği üretiyor. İnsanlarda belirli saatlerdeki

yayınları dinliyorlardı. Bu dinamo eski bir

arabanın dinamosundan ayarlanmıştır.

Kasabamızda bir usta bu işi başarmıştır. Bahar

aylarında derede akan suyla veya el ile çevrilen

dinamo sayesinde oluyordu. İzleyiciler sıra ile

giderler oradaki kolu çevirirlerdi. Bir kişi

çevirirken diğerleri de dinlerdi.

O yıllarda İkinci Dünya Savaşı başladı.

Savaş heyecanı radyoya olan ilgiyi iyice

arttırdı. Herkes haber saatlerinde ajans

dinlemek için radyo başına gider ve sessizce

dinlerdi. Radyolar çok kocaman ve hantaldı.

Sesleri de az çıkardı.

Antalya Chess Express Cilt: 8 Sayı: 56 28 Ocak 2013

Antalya Literary Express Cilt: 1 Sayı: 2 28 Ocak 2013

Fiyatı: PDF ücretsiz Basılı kopya: 2 TL

Page 2: Antalya Literary Express 2

Antalya Literary Express cilt 1 sayı 2

2818

Hatta kalabalıkta, bazı zamanlarda sesi

işitemeyenlere öndekiler, yüksek sesle

özetlerlerdi.

Radyolar yavaş yavaş çoğaldı. Radyosu

olan evler dışarıdan belli oluyordu. Çünkü

evlerde radyo antenleri olurdu. Bu

antenlerden hangi evde radyo var belli olurdu.

Radyo antenleri çok telli elektrik

kablolarının kauçuğu soyulmuş şeklindeydi.

Damlardaki kazıklara, cevizi andıran, delikli

porselen fincanlarla bağlanırdı.

Kocaman pilli radyoların pilleri normal

(eskiye göre çok küçük) pillere dönüştü. Yeni

çıkanlar küçük pilli olurken. Eldeki radyoların

pil düzenleri de değiştirildi. Radyolar

küçülmeye ve gelişmeye devam ederken, yurt

dışına giden işçilerde beraberlerinde radyolar

getirmeye başladı.

Daha küçük ve iyi radyolara kandil

gecelerinde, bilhassa kadir gecesi günü çok iş

düşerdi. O gece camilere birkaç tane radyo

getirilir. Birisinden mevlit dinlenir. Diğerleri

yedek beklerdi. O zamanlar mevlüdden

sonraki dualarda Atatürk ve silah arkadaşları

için de dua edilirdi.

Sonraki yıllarda yine bir söylenti gelişti.

Başka bir alet daha çıkmış. Ankara’da

konuşan burada gözükecekmiş.’’ Diye

söylenirken yurdumuza televizyon yayınları

yavaş yavaş başladı. Önce büyük şehirlerde

canlı yayın olurdu. Diğer yerlerde paket yayın

vardı. Yani büyük şehirlerde izlenen yayın

birkaç gün sonra diğer şehirlerde izlenirdi.

Sonra da yavaş yavaş tüm yurda canlı yayın,

(Ankara’dan yapılan yayın) yayıldı.

Önceleri radyolar ve televizyonlar

günün belirli saatlerinde yayın yapardı.

(Radyolar üç ayrı zamanda, televizyonlar ise

akşam) Sonraları yavaş yavaş tüm güne yayıldı.

Radyolara olan ilgi azalmış olmakla birlikte

varlığını devam ettirdi ve ettirmektedir.

Köylere ve kasabalara elektrikler

geldikçe, beraberinde televizyonlar da yavaş

yavaş giriyordu. Artık yayınlar da tüm yurda

yayıldı.

Önceleri mali durumu iyi olanlar

aldılar. Ama herkes izledi. Film günleri,

olimpiyatlarda, Dünya Kupası sırasında,

televizyonlara olan rağbet iyice arttı.

O yılların ünlü sunucusu Halit Kıvanç

yeni bir terim çıkardı. ‘’telemisafir’’ Televizyon

misafiri. Televizyonu olan evlere bol miktarda

telemisafir gelirdi. Televizyon sahipleri de

bazen bu durumdan şikâyetçi olurlardı. Değişik

tedbirlere başvururlardı. Ama haklı yönleri de

vardı.

Bazı günler telemisafirler evlere

sığmazdı. Onlara bir şeyler ikram etmekle

meşgul olan evdeki bayanlar, bazen televizyon

izleyemezdi. Uykuları gelince yatamazlardı…

Ev sahipleri bazı tedbirler ve önlemler

uygulanmaya başladı. Mesela. Uyku zamanı

gelince telemisafirlerden, müsaade isteyip

yatmak. Yayın bitince, misafirler fişi çeker,

kapıyı kapatır evlerine giderlerdi. Bazen

televizyonları bozulurdu(!) Bazıları yatakları

yapar biz yattık derdi.

Ama bu herkese sökmezdi. Bu

numaraya karşı, bazı telemisafirler ‘’Biz

Yabancı değiliz’’ der ve televizyonları izlerlerdi.

Işıkları söndürme de ayrı bir metottu.

Bazı gelinler ve kızlar ‘’Bardak yıkaya

yıkaya parmaklarımın ucu inceldi’’ derdi.

Evlerden giden telemisafirler aynı saatte yola

çıktıkları için, sokaklar sinemanın dağılmış hali

gibi olurdu.

Yayınların süresi yavaş yavaş uzadı.

Sonraları devamlı oldu. İlk zamanlar siyah-

beyaz olan yayınlar renkli yayına geçti.

Page 3: Antalya Literary Express 2

Antalya Literary Express cilt 1 sayı 2

2819

Bu ara insanlar yayınlardan

memnundu. Kanal değiştirmezlerdi.(!) Çünkü

tek kanal vardı: TRT. Daha sonra özel kanallar

yayına başladı. İlk zamanlar,tek kanal olan TRT

de çok kanala geçti. Kanal sayısı bir hayli arttı.

Yavaş yavaş bu günkü halini aldı.

Şifreli kanallar ve kablolu yayınlar da

yavaş yavaş piyasaya girdi.

Televizyonun ilk yıllarında ki antenler

ve bu antenlerin ayarlaması ayrı bir zorluk ve

itina gerektiriyordu.

Antenler, uzunca bir demir direk ve bu

demire bağlı, alüminyum çubuklardan

oluşurdu. Genellikle evlerin çatısına bir kişi

çıkar. Anteni sağa-sola çevirir. İleri geri

oynatır. Aşağıdan birileri televizyonu takip

eder. Çevir, ileri, geri, az daha vs vs. Uygun yer

bulununca sabitlenirdi. Anca bazen bir

rüzgârla anten oynar,işler tekrarlanırdı. Bu

işler bir hayli tehlikeliydi. Damdan ve çatıdan

düşenler de olurdu.

Bir gün bir evde yayın bozulur. Birisi

çatıda anten çevirmekte birisi yayını takip

etmektedir. Bir an yayın çok güzel olur.

İçeriden seslenirler.

-Çok güzel, çok güzel dokunma. Ayna gibi,

dokunma!

Çıkarlar birde bakarlar ki anten yolun

üzerindedir. Yola düşmüştür. Yayın da orada

iyidir.

Ayrı bir köyde, bir eve yeni televizyon

girmiştir. Televizyon ayarlanır. Anten kurulur.

Çatıda yayın aranır. Yayın iyi değildir.

Gölgelidir. Ama anten sabitlenir.

Gölgeli yayın görüntünün çift

gözükmesidir. O evde evin genç oğlu anteni

oynayarak görüntüyü düzenlemek ister. Baba

ise buna karşı çıkar. Çünkü: çatı yüksek ve

diktir. Yayınlar ise akşam başlıyor.

Baba gencin başına bir iş gelmesinden

korkmaktadır. Hem de otoriterdir. Bir defa

olmaz dedi… Antene dokunmayı istemez.

Otoritesi de sarsılacak. Bir gün evde anne ve

baba yok iken iki kardeş anteni ayarlarlar.

İçerdeki kardeş seslenir:

-Ağabey gel çok güzel oldu. Sabitle gel!

Tam o anda baba gelir. Biraz öfkelenir.

Çünkü babanın sözü dinlenmemiştir. Genç

çatıdan gelinceye kadar anne, babayı biraz

sakinleştirir. Yayın da güzel olmuştur ama

babanın öfkesi tam olarak geçmez.

Genç dışarıda bir şeylerle biraz vakit

geçirir. Mecburen odaya girer. Babaya sorar:

-Nasıl olmuş baba?

-Nasıl olsun? Daha kötü olmuş, görmüyor

musun? Eskiden iki tane gözüküyordu. Şimdi

üç tane olmuş.

Genç bakar üç tane değil, bir kişi saz çalıyor.

-Baba bir tane işte!

-Nasıl bir tane? işte üç tane ya!

Genç gerçekten dikkatlice bakar. Saz çalan

adamın görüntüsü bir tanedir. Elindeki sazın

görüntüsü ise üç tanedir. Şaşırır bir anlam

veremez.

Meğerse o anda rahmetli Özay Gönlüm,

Yaren adını verdiği özel sazıyla konser

veriyormuş. Yaren birbiriyle ilişik üç ayrı sazın

bir araya gelmiş şeklidir. Özay Gönlüm’e

özeldir.

Yaren yarenliğe yani sohbete ve

gülmeye sebep olur..

Adil Yüksel [email protected]

Page 4: Antalya Literary Express 2

Antalya Literary Express cilt 1 sayı 2

2820

Çay Nasıl Demlenir?

Siyah Çay Nasıl Demlenir?

İyi bir çay demlemek her şeyden önce bir

sanattır. Kullanılan malzemenin kalitesinin

yanı sıra demleyenin ustalığı gerekir. Bugün iyi

demli bir çay için çeşitli kültürlerin farklı

yaklaşımları ve yöntemleri söz konusu, ama üç

prensip var ki bunlar belki bütün dünyadaki

çay sevenler için geçerli. Birinci prensip, çayın

kaliteli olması ve demliğin niteliği, en ideal

demlikler porselen olanlardır. Bir başka dikkat

edilmesi gereken nokta, demliğin asla deterjan

ile yıkanmaması, sadece sıcak su ile

temizlenmesidir. İyi bir çayın üçüncü ayağı ise

kuşkusuz kullanılan suyun bileşiminde kalker

ve klor maddeleri kesinlikle olmamasıdır.

Çinlilere göre çay için ideal su, dağlardaki

kaynak sularıdır. Çay bardaklarında kristal cam

tercih edilmemelidir. Fincan kullanıyorsanız,

içinin beyaz ve ince kenarlı olmasına dikkat

edin. Böylece çayın tadının kokusunun ve

renginin keyfini çıkarabilirsiniz.

Sertlik derecesi az olan sular, çay için daha

müsaittir. Su kaynatılır, çaydanlık ateşten geri

alınarak suyun fokurdaması durunca, boş

demliğe sudan yeterince dökülür. Onun

üzerine her fincan için bir çay kaşığı çay konur.

İlaveten bir çay kaşığı çay fazladan konulması

tavsiyeye değer. Çin çayları 2.5, diğer çaylar 5

dakikada dem alır. Hiçbir zaman 100 C°

derecelik kaynar su çayın üzerine dökülmez.

(Deniz seviyesinde 100 C'de kaynayan su,

demliğe boşaltıldığı zaman yaklaşık 84 C olur.

5 dakikalık demleme süresi sonunda 74 C'ya

düşer. 1000 m yükseklikte 97 C'de, 2000 m'de

93 C'de su kaynar) Çaydaki vitaminler için son

derece zararlıdır. 5 dakikadan fazla

demlenmeye bırakılan çaylar acılaşır.

Yeşil Çay Nasıl Demlenir?

Araştırmalar sonucu çok net bir şekilde

göstermiştir ki yeşil çayı ilk kez deneyip de

ondan memnun kalan hiç kimse yoktur. Bu

nedenle yeşil çayı sizde içmeye gayret

etmelisiniz. Yeşil çayı en sağlıklı demleme

yöntemi porselen bir demlik kullanmaktır.

Porselen demlik yeşil çayın salınımını

hızlandırmaktadır. Bu nedenle porselen

demliği yeşil çayı demlerken kullanmanızı

tavsiye ederiz.

Porselen bir demlik içine kuru haldeki yeşil

çayınızı koyun. Ortalama ölçü, her fincan için

bir tatlı kaşığıdır. Su kaynama noktasına

yaklaşırken altını kapatın. Veya kaynadı ise,

çayın üzerine dökmeden önce beş dakika

kadar dinlendirin. Sıcak suyu ilave ettikten

sonra demliğinizi örtüp servis tepsisine

koyabilirsiniz. Yeşil çayın sıcak suda 1-2 dakika

demlenmesi yeterlidir. Ancak unutmayın, 1-2

dakika sonra yaprakları çaydan çıkarmanız

gerekir. Ayrıca yeşil çayı başka çiçekler ve

otlarla birlikte de demleyebilirsiniz. Örneğin

zencefil, nane, limon yaprakları ve yasemin

yeşil çaya yakışacak otlardır... Üstelik bu

katkılar, çayınıza zarar vermeyeceği gibi,

yararlarını da artıracaktır.

Beyaz Çay Nasıl Demlenir?

Mükemmel bir fincan beyaz çay demlemek,

kaliteli yeşil çay demlemeye benzer. Demleme

talimatına uygun şekilde demlenen beyaz

çayın lezzeti mükemmel oluyor. Çok sert veya

çok sıcak su, beyaz çayın leziz tadını bozuyor.

Çok ağır olmayan filtre edilmiş su veya memba

Page 5: Antalya Literary Express 2

Antalya Literary Express cilt 1 sayı 2

2821

suyu en mükemmel demleme sonucunu

veriyor. İdeal su sıcaklığının, 79-82 derece

arasında olması gerekiyor. Demliğe 1-1.5

yemek kaşığı beyaz çay için 226 gr. su

konması, 2 dakika süreyle demlemeye

bırakılması gerekiyor. Alternatif bir beyaz çay

demleme yöntemine göre de genç tepe

tomurcuğu ve birinci yapraktan üretilen beyaz

çayın, tercihen memba suyu kullanılarak veya

kaynatıldıktan sonra 66-77 dereceye

soğutulmuş su ile demlenmesi öneriliyor.

Dengeli bir aroma elde edebilmek için ateş

üzerinde demlemeden kaçınılması gerekiyor.

Başlangıç için 1/4 litre suya 2 tepeleme çay

kaşığı White Peony çay eklemek yeterli.

Demleme süresi 2-4 dakika olarak belirlenmiş.

Servis yapıldıktan sonra 2-4 kez üzerine su

alınarak tekrar demleme yapılabiliyor. Her

demlemede hissedilen aromanın farklı olacağı

ifade ediliyor. Eğer demlemede Silver Needle

kullanılacaksa demleme süresi, suyun

sıcaklığına bağlı olarak 3-4 dakika

uzatılabiliyor. Bazıları Silver Needle çayın

demlenmesinde daha soğuk su kullanarak

daha uzun sure demlemeyi tercih ediyor. Bu,

likörün infüzyonunu artırırken çaydaki kokuyu

azaltıyor. Bu metotları deneyerek sizin için en

mükemmel beyaz çay demleme şeklini

bulabilirsininiz.

Ayrıntılı bilgi için:

http://www.cayeksperi.com.tr/

Çay ve Sağlık

Çayın en önemli özelliği tamamen doğal bir

ürün olması ve hiçbir yapay renklendirici,

koruyucu ve kokulandırıcı içermemesidir.

Ayrıca, sütsüz ve şekersiz alındığı sürece

kalorisi yoktur ve vücudun su dengesinin

korunmasında önemli bir rol oynayabilir.

Kanser Önleyici

Yapılan araştırmalar hem yeşil hem de siyah

çayların tüketilmesinin kanser riskini - özellikle

akciğer, bağırsak ve cilt kanserleri -

azaltabileceğini bildirmektedir. Siyah çayın

bileşenlerinin antioksidan etkisinin olabileceği,

kanser yapıcı hücrelerin oluşmasını

engelleyebileceği düşünülmektedir.

Çay, genetik özellikleri belirleyen DNA'yı

kontrol altında tutmaktadır. Bu da genlerin

bozularak kanserli hücrelere dönüşmelerini

önler. Eğer DNA doğru bir şekilde

kopyalanmazsa, yanlış ve bozuk DNA elde

edilir bu da genlerin genel yapısında bir

bozukluğa yol açar. Bu bozukluklar da çeşitli

kanserlere neden olur. Kanser riskini azaltıyor.

Çayın, flavinoid denilen anti oksidanlar

açısından zengin olduğu öteden beri

bilinmektedir. Bu madde de kanseri önleyici

nitelik taşımaktadır.(2)

Ağır ve yağlı yemeklerden 1 saat sonra içilen

çayın hazmı kolaylaştırır. Çay, vücutta

metabolizma sonucu oluşan zararlı atık ve

zehirli maddeleri azaltır ve yok eder. Bu

olumlu etki, çaydaki (P) vitamini diye

adlandırılan antioksidan özellikli fenolik

bileşiklerden kaynaklanır. Çay, bu yönüyle de

bazı kanserlere karşı insan vücudunu korr.

Çaya rengini veren fenolik bileşikler, damar

çeperlerini güçlendirir. Sonuçta damar

çeperlerinin yırtılması sonucu meydana

gelebilecek, başta beyin kanaması olmak üzere

her türlü kanama riskini azaltır.

Page 6: Antalya Literary Express 2

Antalya Literary Express cilt 1 sayı 2

2822

Siyah ve yeşil çayın, kalp hastalıkları riskinin

yanı sıra mide ve yemek borusu kanseri riskini

de azalttığı tespit edildi. Amerikan Kanser

Araştırma Kuruluşu'nun 93. kongresinde,

konuyla ilgili yaptıkları bir araştırmanın

sonucunu açıklayan ABD'deki Keck Tıp Okulu

ve Çin'deki Şanghay Kanser Enstitüsü

uzmanları, çayın içindeki antioksidan bileşik

polyphenols'un midede kansere neden

olabilen kimyasal maddeleri parçalayarak yok

ettiğini bildirdiler. Araştırmayı 45-64 yaş

grubundaki 18 bin 344 erkek denek üzerinde

yapan Amerikalı ve Çinli bilim adamları, çay

içenlerin idrarlarında kansere yol açan

kimyasal maddelerin daha az, mide ve yemek

borusu kanserinin yarı yarıya az görüldüğünü

açıkladı. Havuç, ıspanak, meyve ve diğer

sebzelerde bulunan anti kanserojen madde

karoten'i yeterli derecede almayan, sigara ve

alkol tüketen ve midelerinde H pylori bakterisi

bulunan kişilerde mide kanseri riski bulunuyor.

Yeterli miktarda çay içen ve mide sağlığına

önem veren kişilerde ise bu risk azalıyor.Bilim

adamları, çayın içindeki polyphenols

maddesinin kansere yol açabilen kimyasal

etkenleri önleyici etki gösterirken, C ve E

vitamini gibi, proteinleri ve DNA'yı

oksitlenmenin meydana getirdiği hasardan

koruduğunu, sağlık hücrelerin hasar görmesini

önlediğini ve kanser tümörlerinin büyümesini

durdurduğunu bildirdiler.

Daha önceki araştırmalarda yeşil çayın içinde

bulunan polifenol maddesinin, kanser

tümörlerinin etrafında oluşan ve tümörleri

besleyen kan damarlarını tıkadığı belirlenmişti.

Fareler üzerinde araştırma yapan bilim

adamları, yeşil çayın cilde sürülen kremlerde

kullanılmasıyla da cilt kanserine karşı tedbir

alınabileceğini kaydettiler. Yeşil çay içme

alışkanlığının bulunmadığı Batı'da, bu yüzden

kanser vakalarının Uzakdoğu ülkelerine oranla

daha fazla görüldüğü belirtildi. Günde 4-5 yeşil

çay bardak içenlerin, cilt kanseri riskinden

korunabileceklerini düşünen bilim adamları,

cilt kanserine yakalanmış olanlara ise yeşil çayı

kür edici bir ilaç olarak tavsiye

edemeyeceklerini belirtiyorlar. Bu konuda

yapılan araştırmaya ilişkin rapor, merkezi

Chicago'da bulunan Amerikan Sağlık Birliği'nin

yayın organı "Archives of Dermatology" de

yayımlandı.

Dr. Lesley A. Mitscher ise geçtiğimiz yıl

yayınlanan ''Yeşil Çay Kitabı'' adlı çalışmasında

''Uzakdoğu Paradoksu'' ile yeşil çay arasında

bağlantı kuruyor. Çin ve Japonya'da büyük

ölçüde sigara tüketildiğine ancak kalp damar

hastalıklarının yaygın olmadığına değiniyor.

Mitscher, ''Yapılan araştırmalara göre bunun

nedeni yeşil çayın kolesterol ve yağ değerlerini

iyileştirmesi, tansiyonu düzenlemesi ve damar

sertliğini önlemesidir'' diyor. Ayrıca ABD'de

yapılan Hücre Biyolojisi Kongresi'nde de

Purdue Üniversitesi'nden araştırmacı Dorothy

Moore ve D. James Morre ve yeşil çayın

kanser hücrelerinin oluşmasını önlediğini ve

kanserli hücreleri öldürdüğünü bilimsel olarak

açıklamışlar. İki araştırmacı yeşil çayın

yapraklarında bulunan EGCg adlı bileşimin

özellikle göğüs, prostat ve kalın bağırsak

kanserini önlediğini kaydederek günde dört

bardak yeşil çay içenlerin korunduklarını

belirtmişler.

Şeker Körlüğüne Karşı Çay

İngiliz bilim dergisi Nature’da yayımlanan

gözlem sonuçları, yeşil çay ve etkin

maddelerinden olan epigallokatekin-3-

gallate’in (EGCG), hayvanlarda yeni damar

oluşmasını göze çarpacak ölçüde azalttığı.

Buluş, çay içmenin damar oluşumu gerektiren,

örneğin kanser ve şekere bağlı körlük gibi

hastalıkların önlenmesi ve tedavisi için yararlı

olabileceğini gösteriyor.

Diş Sağlığı

Çay, doğal olarak florür içerdiği için, diş

minesini kuvvetlendirir ve ağızdaki bakterileri

kontrol altında tutarak plak oluşumunun

Page 7: Antalya Literary Express 2

Antalya Literary Express cilt 1 sayı 2

2823

azalmasına yardımcı olur. Böylece diş eti

hastalıklarına karşı koruma oluşturur.

Mineral maddeler nedeniyle diş sağlığı için çay

içilmesi çok önemlidir.

Kalp ve Damar Sertliği

Çaydaki kafeinin kalp ve dolaşım sistemi için

hafif bir uyarıcı olabileceği ve böylece damar

sertliği olasılığını azaltabileceği

düşünülmektedir. Ayrıca, çayın kolesterolü

bastırdığına ve kan pıhtılarının oluşmasını

engellediğine de inanılmaktadır.

ABD'nin Pennsylvania Eyalet Üniversitesi

uzmanları, çayın kalbe yararını kanıtlayan 66

ayrı araştırmayı gözden geçirerek, sonuçlarını

tek bir rapor halinde yayınladı. Kalp hastalıkları

ve beslenme uzmanı Dr. Penny Kris tarafından

yayınlanan yeni raporda, şekersiz ve sütsüz

içilen çayın kalori içermediği, anti kanserojen

madde açısından ideal bir kaynak olduğu

belirtildi.

Dinlendirici & Konsantrasyon Artırıcı

Çaydaki kafein, konsantrasyonu, uyanık ve

isabetli olmayı attırabilir, tat ve koku alma

duyularını güçlendirebilir. Ayrıca, hazım

sağlayan sıvıları, böbrek ve karaciğer de dahil

olmak üzere metabolizmayı uyarır ve böylece

toksinlerin ve diğer istenmeyen maddelerin

vücuttan atılmasına yardımcı olur.

Çaydaki kafein nedeniyle çayın dinlendirici

özelliği vardır. Çaya özel teanin maddesi,

beynin alfa dalgaları yaymasını teşvik eder. Bu

dalgalar, uyuşukluk yapmadan dinlenme

özelliğindedir. Kafein, sinir sistemini uyarır,

damarların genişlemesini, kan devrinin

hızlanmasını sağlar. Çay içenlerde zihin açıklığı

olur. Ders çalışırken, kitap okurken verimliliği

artırır.'

Çay, bağışıklık sistemini güçlendiriyor

Çayın bağışıklık sistemini güçlendirdiği, her

gün beş fincan siyah çay içenlerin vücudunun

hastalıklara karşı dirençli hale geldiği bildirildi.

Britanya Bilim Akademisi’nin yayın organı olan

dergide yer alan habere göre, ABD’li

araştırmacılar, çayın içindeki bazı bakterilerde,

tümör hücrelerinde, parazit ve mantarlarda

bulunan kimyasallar olduğunu belirledi. Çay

içildiğinde bu kimyasallarla karşılaşan insan

vücudunun, savunma sistemini geliştirdiği

öngörülen araştırmada ileride bir hastalığın

parçası olarak aynı kimyasallarla

karşılaştığında da direnç gösterdiği belirlendi.

Yapılan araştırmada uzmanlar ‘alkil amin

antijen’ adlı kimyasalların bağışıklık sisteminde

enfeksiyonlara karşı direnişin ilk ayağını

oluşturan gama-delta T hücrelerindeki etkisini

inceledi. İnsan gamma-delta T hücreleri, önce

antijenlere maruz bırakıldı, daha sonra da aynı

kimyasalı taşıyan bakteriyle temas ettirildi.

Hücrelerin bakteriye karşı 10 kat daha güçlü

direndiği görüldü. Daha önceden bu

antijenlere maruz bırakılmayan hücrelerinse

enfeksiyona belirgin bir tepki vermediği

görüldü. Sonuçları inceleyen Brigham and

Womens Hastanesi, Harvard Tıp Okulu ve New

Hampshire Üniversitesi uzmanları, aynı işlemi

gönüllüler üzerinde denedi. Deneklerin yarısı

dört hafta boyunca her gün beş fincan siyah

çay, diğer yarısı aynı miktarda kahve içti. İki

hafta sonunda çay içenlerin bedeninin

hastalıklarla savaşan kimyasalları daha fazla

ürettiği, kahve içenlerdeyse bir değişiklik

olmadığı görüldü.

Page 8: Antalya Literary Express 2

Antalya Literary Express cilt 1 sayı 2

2824

Bilgisayar Yaşamından

Microsoft Windows Live Messenger hizmeti

emekli oluyor; yerini Skype alıyor.

Anlık mesajlaşma Messenger hizmeti,

kullanılmaya devam edileceği Çin anakarası

dışında dünya genelinde devre dışı bırakılıyor.

Messenger ile Skype'ın mükemmel özellikleri

Skype'ın en son sürümünde bir araya

getiriliyor.

Skype en son sürümü şu adresten

indirebilirsiniz:

http://www.skype.com/go/wlmdownload?cm_mmc=MSFT%7C

LINK_B1-_-z71_MSC_WLM_P1_1x1_ROW

Skype'ı yükledikten ya da güncelledikten

sonra, Microsoft Hesabınızı (Messenger

ID'nizle aynı şekilde) kullanarak Skype'a

güncelleyip oturum açın ve tüm Messenger

kişileriniz parmaklarınızın ucunda olsun.

Önceden olduğu gibi anlık ileti gönderebilecek

ve görüntülü sohbet edebileceksiniz. Ayrıca

cep telefonunuzda ve tabletinizde Skype ile

iletişim halinde kalabileceksiniz.

Skype ile kullanılabilecek birkaç mükemmel

özellik:

- PC, Mac, Windows Phone, iPhone, iPad,

Android mobile, Kindle Fire ve diğer

aygıtlardan anında ileti, görüntülü sohbet,

telefon görüşmesi

- Ekranınızı arkadaşlarınızla ve ailenizle

paylaşma

- Facebook arkadaşlarınızla görüntülü arama

ve anında ileti

- Aynı anda en fazla on arkadaşla grup olarak

görüntülü arama

Antalya Literary Express Yayın Kurulu

Adil Yüksel [email protected]

Aziz Serhat Kural [email protected]

Galip Büyükyıldırım [email protected]

Harun Taner [email protected]

Kaya Büyükataman [email protected]

Murat Akdağ [email protected]

Sati Emre Güner [email protected]

Süleyman Özel [email protected]

Antalya Chess Express

Yayıncı/Editör: Dr mult Harun Taner, DSc

PTT Güzeloba Şubesi PK 4 Antalya 07230

Posta Çeki Hesabı: 09962820

Hıçkırık (2)

Page 9: Antalya Literary Express 2

Antalya Literary Express cilt 1 sayı 2

2825

D-Hastanede Başınıza Neler Gelebilir?

a)Giriş

Sondan başlayalım; “Başa Gelen Çekilir!”.

Zaten hıçkırık başta, yani yedi delikli tokmakta

vücut bulur. Boğaz ile Ağız arası kendini açığa

çıkarır… Sadece sesi, sarsılması yankı bulmaz,

her hıçkırmada ciddi bir enerji de açığa çıkar!

İşte bu açığa çıkma, açığa alınma sürecinin

nedenleri araştırma konusudur. Tıbbın hemen

hemen her dalının, her uzmanlık alanının ilgi

alanına giren bir başlangıç nedeni, bir

tetikleyici unsuru, bir fizyolojik gerekçesi

araştırma sonucu olası bulgular arasında yer

alır. Tam teşekküllü hastanenin ilgili tüm Ana

Bilim Dalları tarafından araştırılan özne

konumundaki hıçkıran kişide, bir süre sonra

mecal (takat) kalmaz… “Mecalsizlik” ya da

“Takatsizlik”, bazen hıçkırığı geçiren en önemli

etmen olarak değerlendirilir.

Çoğu kez, gün boyu hıçkıran kişi, hastane

kapısından içeri adımını atar atmaz

hıçkırmamaya başlar. Bir şeyin olmamasının

başlaması her ne kadar çelişik görünse de, bu

durum hıçkırık için geçerli değildir.

Hastanedeki tetkikler sırasında hıçkırmayan

kişi, tetkiki yapanlara, hıçkırık nedeniyle

günlerce uyuyamamışların göz kapaklarına

yüklediği ağırlığı betimleme, bitkinliğini ve

bezginliğini anlatma, hatta ikna etme çabasına

girer. Bu çaba, kimi zaman yaratıcılık ister…

b)Hastanedeki Süreç Algoritması

Burada bir “Akış Diyagramı” vermek gerekirse

de, biz sadece yazınsal bir diziliş (lütfen ‘i’leri

‘ü’ olarak düzeltmeyiniz) sunmakla

yetinmeyecek ve aşağıda aktardığımız “Elaltı

Bilgileri” ve “Meraklısına Notlar” bölümlerinde

sistematik ve algoritmik bir sunuş yapacağız.

Bir türkünün dizelerinde yer alan “Karakolda

doğru söyler, Mahkemede şaşar” tümcelerine

nazire, “evde hıçkıranın hıçkırığı, hastanede

geçer” benzetimi hastanedeki süreç için

geçerlidir.

ELALTI BİLGİLERİ:

(Bu bölümde, yazınsal kaygı gözetilmeden, bilimsel biçem öne çıkarılmıştır)

A-Sürekli, İnatçı ve Denetlenemeyen Hıçkırığın Nedenleri:

Merkezi Sinir Sistemi

-Vasküler lezyonlar (dolaşım sistemindeki doku bozuklukları) Kafa travmaları, İskemik ya da kanamalı kalp atağı ya da krizi, Atardamar bozuklukları, Dev hücreli arterit. -Enfeksiyonlar Menenjit, Ansefalit, Beyin apsesi, Nörosifilis. -Yapısal lezyonlar İntrakraniyal neoplazmalar (kafaiçi tümörleri), Beyinkökü tümörleri, Multipl Skleroz (multiple sclerosis), Eklemlerde nöropatik artropi (Syringomyelia), Hidrosefali (Hydrocephalus, beyin sıvına ilişkin bozukluk), Toksik-Metabolik

-Alkol, -Üremi, -Şeker Hastalığı (Diabetes mellitus), -Hiponatremi (Hyponatremia, düşük vücut ısısı), -Hipokalsemi (Hypocalcemia, düşük kalsiyum seviyesi). Operasyon (ameliyat) sonrası

-Genel anestezi, -Boru sokma (küçük dilin tahrişi) -Boyun gerdirmesi/gerilmesi (diyafram sinir köklerinin gerilmesi), -Mide şişmesi, -İç organlar üzerinde çekilme.

Page 10: Antalya Literary Express 2

Antalya Literary Express cilt 1 sayı 2

2826

İlaçlar

-Alpha methyldopa, -Kısa süreli etkili barbituratlar, -Dexamethasone, -Diazepam,

Psikojenik

-Stres, kaygı, -Heyecan, -Geri Tepki, -Temaruz (rahatsızlığı aşırı derecede abartarak

sorumluluktan kaçma).

Beyne giden ve beyinden akciğere, kalbe ve diyaframa giden sinirlerin tahrişi

-Beyin ve omuriliğe giden dallarda

Menenjit.

-Yutağa / gırtlağa (Pharyngeal) giden dallarda

Faranjit, laranjit.

-Göğüs kafesine giden dallarda

Pünomoni, Emfiyema (kalp ya da akciğer boşluklarında iltihap), Bronşit, Astım, Plörezi (akciğer zarı üzerinde sıvı birikmesi), Özofajit (yutak borusunun iltihaplanması), Yutak tıkanması, Aort anevrizması (ana atardamarda baloncuk), Miyokardiyal enfeksiyon (kalp kaslarını besleyen damarda enfeksiyon), Pericarditis (kalp zarının iltihaplanması), Mediastinitis (Akciğer zarı iltihaplanması), Mediastinal tümörler (Akciğer zarı üzerindeki habis urlar), Göğüs kafesi yaralanmaları, Enfeksiyona bağlı olmayan lenf

uçlarının büyümesi.

-Eklemlere (Articular) giden dallarda

Kulak zarının zedelenmesi ya da delinmesi.

-Gırtlak sinirlerinde

Guatr, Ense kistleri, Ensede tümör.

-Karına (Abdominal) giden dallarda

Midenin aşırı gerilmesi, Gastirit, Pankreatit (pankreas hastalıkları), Pankreas kanseri, Mide kanseri, Karın boşluğu apseleri, Safra kesesi hastalıkları, Yangılı bağırsak hastalıkları, Hepatit (sarılık).

-Diyafram zedelenmeleri, diyaframın tahrişi

Karın boşluğunda iç organlara müdahale, Miyokart enfarktüsü, Perikardit (kalp dış zarı iltihabı), Hiatus hernia (Mide fıtığı) Reflü, Karaciğer – Dalak büyümesi, Diyafram altında oluşan apse, Mide gerilmesi.

B-Hıçkırık Belirtilerine göre, Tetkikler (incelemeler) ve Teşhisler (tanılar):

a)Öğünlerde sonra ortaya çıkan hıçkırık: Süresi: Birkaç saat, çok yemek yenen öğünlerden sonra yinelenen eğiliminde. Eşlik eden belirtiler: Göğüs kemiği arkasında yanmayla birlikte ağza asit gelmesi. İncelemeler: Mide filmi. Tanı: Mide fıtığı. b)Özellikle öğünlerden sonra ortaya çıkan hıçkırık: Süresi: Hemen her öğünden sonra birkaç saat. Eşlik eden belirtiler: Bulantı, öğürme, ağızda acılık; sindirimin uzaması ve güçleşmesi; seyrek de olsa karın ağrıları. İncelemeler: Karaciğer ve safrakesesi ultrasonografisi; safrakesesi ve safra yolları filmi (kolesistografi)

Page 11: Antalya Literary Express 2

Antalya Literary Express cilt 1 sayı 2

2827

Tanı: Kolesistit (safrakesesi iltihabı) safra taşı.

c)Öğünlerden bağımsız inatçı ve rahatsızlık verici hıçkırık: Süresi: Kronik (süreğen). Eşlik eden belirtiler: Tütüne bağlıysa balgamlı öksürük; alkole bağlıysa gastrit ve karaciğer hastalığı belirtileri. İncelemeler: Göğüs filmi; karaciğer ve safrakesesi ultrasonografisi. Tanı: Tütün ya da alkol zehirlenmesi. d)Sadece gazlı içeceklerden sonra tutan hıçkırık: Süresi: İçilen gazlı içeceklerin miktarı ve süresiyle orantılı olarak değişken. Eşlik eden belirtiler: Karında hava yutma ve gaz birikimine bağlı duyumlar. İncelemeler: Yok. Tanı: Gazlı içeceklerin aşırı içilmesi. e)Diyaframın uyarılmasına bağlı olarak hastalığın yalnız başlangıç evresinde görülen hıçkırık: Süresi: Birkaç gün. Eşlik eden belirtiler: Nefes darlığı; kuru ve hırıltılı öksürük; ateş. İncelemeler: Göğüs filmi. Tanı: Plevra Plörezi (akciğer zarı iltihabı). f)İnatçı ve eziyet veren, hastalık süresince kesilmeyen hıçkırık: Süresi: Birkaç günden birkaç haftaya Eşlik eden belirtiler: Göğüs kemiğinin ardındaki ağrı; ateş; kalp çarpıntısı. İncelemeler: Ekokardiyografi; göğüs filmi. Tanı: Perikardit (kalp dış zarı iltihabı). g)Sık ve inatçı hıçkırık, hasta bilincini yitirdiğinde de kesilmeyen hıçkırık Süresi: Haftalar ya da aylar. Eşlik eden belirtiler: Güçsüzlük ya da felç; komaya varabilen bilinç bozuklukları. İncelemeler: Bilgisayarlı beyin tomografisi. Tanı: İnme. h)Öğünlerden bağımsız, çok inatçı ve sıkıntı verici hıçkırık: Süresi: Hastalığın süresiyle orantılı (günler, haftalar ya da aylar) Eşlik eden belirtiler: Yüksek ateş; koma öncesi

ya da koma durumu. İncelemeler: Nörolojik muayene; bilgisayarlı beyin tomografisi (CT). Tanı: Ansefalit (beyin iltihabı) i)Birden ortaya çıkıp sık aralıklarla süren hıçkırık: Süresi: Genellikle birkaç saat. Eşlik eden belirtiler: Kuru öksürük; bilinç bulanıklığı. İncelemeler: Yok. Tanı: Karbon monoksit zehirlenmesi. j)Düzensiz biçimde ortaya çıkan hıçkırık: Süresi: Değişken (akut ve kronik biçimlerde olabilir). Eşlik eden belirtiler: Ruhsal gerginlik; başkaca psikosomatik bulgular (kalp, bağırsak ve solunum ritimlerinde bozukluklar).

C-Kalıcı ve Denetlenemeyen Hıçkırığın Diyagnostik (tanısal) Değerlendirilmesi:

-Fiziksel ve Retrospektif İnceleme (akciğer filmi, gulikoz ve keratin taraması) -Anormal CXR (kontrastlı CT (göğüs bilgisayarlı tomografisi) -Zehirli Metabolizma (ilaç ve alkol taraması, kan testleri) -Nörolojik Tarama ve Bulgular (kontrastlı MR (manyetik rezonans) taraması ve LP (omurilik sıvısı çekme)) -KBB (kulak burun boğaz incelemesi, semptomları) -Gastrointestinal incelemesi ve bulguları -Endoskopi -Abdominal (karın boşluğu) CT Taraması -Karaciğer Fonksiyon Testleri LFTs -Yutak borusu (özafagus) incelemesi

D- Hıçkırığı Tedavi (sağaltma) Yöntemleri:

(Burada aktaracağımız bilgiler, tıp literatürüne girmiş ve genel kabul görmüş yol, yöntem ve araçları içermektedir)

a)Fiziksel Yöntemler

-Defalarca torba içine nefes verme, torba içinden nefes alma (Hava geçirmez bir kâğıt torbadan soluklanma),

Page 12: Antalya Literary Express 2

Antalya Literary Express cilt 1 sayı 2

2828

-Nefes tutmak, (Bunlardaki amaç, kandaki karbondioksit oranını artırarak hıçkırığı tersten tetikleyerek önlemektir), -Buzlu su ile gargara, -Korkutulmak, -Limon ısırmak, -“Valsalva” hareketi (belli bir eğimle baş aşağı pozisyonunda bir süre yatma, uzanma), -Berbat türden bazı kokuları içe çekme (amonyak koklamak gibi), -Dili bir ölçüde kuvvet kullanarak dışarı çekmek, -Toz şeker yutmak, -Zorla kusmak, -Küçük dili (uvulae, epiglottis) bir kaşık yardımıyla kaldırmak, -Dizleri göğüs kafesine bastıracak bir konumda bir süre beklemek, -Öğütülmüş “kakule” (cardomom) çekirdeklerinden elde edilen bir tutam tozu bal ile birlikte yutmak, -Göğüs altına irice bir yastık alarak yüzüstü

yatmak…

b)İlaç Tedavisi

(Burada ana endikasyon grupları altında etkin maddeler sıralanmış olup, özel ve ticari ad ve markalara yer verilmemesine olabildiğince özen gösterilmiştir)

-Antikonvülsanlar; phenytoin, valpronic acid, carbamazepine, gabapentin (epilepsi kaynaklı olanlar için) -Kas Gevşeticiler; baclofen, cyclobenzaprine -Antiaritmikler; quinidine sulfate (kalp uyarıcıları) -Tricyclic antidepresanlar; amitriptyline (psikolojik kaynaklı olanlar için) -Antidepresanlar; chlorpromazine, haloperidol (Largactil, Diazem) -Dopamine antagonistleri; metoclopramide (Metpamid) -SSS (santral sinir sistemi) Uyarıcıları; methylphenidate -Eladi Vati (İlaç sınıfına girmemekle beraber, Ayurveda Otacısı tavsiyesi)

c)Eladi Vati Nedir?

Eladi Vati Bileşimi (Ölçek ağırlıksal olarak verilmiştir)

Bileşen Ölçek Karışımdaki Oranı (%)

Kakule elettaria cordamomum

1 2,128

Tarçın (orta doğu)

cinnamomum tamala

1 2,128

Tarçın (sri-lanka)

cinnamomum zeylanicum

1 2,128

Biber Hint uzun biberi

4 8,511

Şeker öğütülmüş 8 17,021

Üzüm şaraplık, siyah 8 17,021

Bal çiçek 8 17,021

Hurma çekirdeksiz 8 17,021

Meyankökü Balı

glycyrrhiza glabra

8 17,021

Toplam (birim bileşimde)

47 100,000

Günde 2 – 3 kez, 1 – 2 tablet Eladi Vati alımı öksürük, soğuk algınlığı, ateş, hıçkırık, kusma, karın ağrısı, dalak hastalıkları, gut, aşırı susuzluk vb. olumsuzluk ve hastalıklara karşı iyi sonuçlar veren bir Ayurveda tedavi yöntemidir. Bilinen herhangi bir yan etkisi olmamakla beraber, bazı hassas kişilerde hafif mide yanması gözlenmiştir.

Naçizane Uyarı: Aşağıda sıraladığım ve hıçkırığınızın olası nedenlerini ortadan kaldıracak ruhsatlı ilaçlara güvenmeyin. Sadece basit hıçkırık giderici bir preparat, tıbbi ve ticari anlamda, piyasada yok. Dallarında

uzman tıp doktorlarına danışmadan kullanmayın.

-LARGACTIL (Genel, Acil), Klorpromazin, 100 mg, -METPAMID (Genel, Endokrinoloji), Antiemetik, Metoklopramid HCl, 10 mg, -DRAMAMINE (Nöroloji), Dimenhidrinat, 50 mg, -PULCET (Gastoenteroloji), Asit Pompası İnhibitörü, Pantoprazol, 40 mg, -MOTILIUM (Gastoenteroloji), Gastrokinetik antiemetik, Domperidon, 10 mg.

Hasan Akyar

Teşekkür: Katkılarından ötürü Arzu Akyar,

Serdar Akyar, Şeyhim Kutlay ve özellikle Zehra

Bayramoğlu’na teşekkür ederim.

Page 13: Antalya Literary Express 2

Antalya Literary Express cilt 1 sayı 2

2829

Fıkra

Küçük kasabanın birinde bir caminin tam

karşısında arazisi olan adam, bir gece kulübü

inşa etmeye başlamış. İmam ve cemaat buna

şiddetle itiraz etmişler. Ancak mal sahibinin

kendi arazisi üzerine nasıl bir iş yeri açacağına

da yasal olarak karşı çıkamamışlar. Tüm

cemaatin tek yapabildiği şey, imamın

öncülüğünde bu gece kulübü için her gün

beddua etmekten öteye geçememiş. İnşaat

ilerlemiş ve açılışına birkaç gün kala her nasılsa

şiddetli bir yıldırım düşmesi sonucu gece

kulübü yerle bir olmuş. Caminin cemaati bu

olaydan duydukları büyük memnuniyeti

saklamaya gerek görmemişler. Gece kulübü

sahibi adam cami imamının ve cemaatin

doğrudan veya dolaysız olarak bu hasardan

sorumlu oldukları iddiası ile camiye karşı

tazminat davası açmış. Cami imamı ve cemaat,

savcılığa verdikleri savunmalarında bu konuda

herhangi bir şekilde sorumlu tutulmalarına

şiddetle itiraz etmişler. Bu olayın kendi

dualarından dolayı meydana gelmiş olabileceği

iddiasını da kabul etmemişler. Gerekli tüm

belgeler tamamlanıp mahkeme günü

geldiğinde hâkim dosyayı dikkatle incelemiş ve

taraflara dönüp: "Bu konuda nasıl bir hüküm

verebileceğimi bilmiyorum" demiş. "Ancak

dosyadaki tutanaklara bakarsak ortada tuhaf

bir durum var: Taraflardan birisi duanın

gücüne inanan bir gece kulübü sahibi, diğeri

ise duanın gücüne kesinlikle inanmayan bir

imam ve cemaati!"

Satranç

Haftanın Problemi

XABCDEFGHY 8r+l+-tr-+( 7+-+-mkp+-' 6-+pwqp+pwQ& 5zp-+-sN-+-% 4-zp-zP-+-+$ 3+-+-+R+-# 2PzPP+-zP-zP" 1+-mK-+-+R! xabcdefghy

[r1b2r2/4kp2/2pqp1pQ/p3N3/1p1P4/5R2/PPP2P1P/2K4R]

Beyazlar oynar ve kazanır

Sahaf Dükkânı Bu köşemizde satmak ve almak istediğiniz veya aradığınız kitap, yazılım, CD ve DVD’leri gibi eski materyalleri yayınlayacağız.

1. Kasparov Chessmate CD 15 TL 2. Hiarcs 9 CD 15 TL 3. Karpov Schach CD 15 TL 4. Chess Informant 84 CD 15 TL 5. Chess Tiger 15 CD 15 TL 6. Rybka 4 DVD 20 TL 7. Fritz 10 DVD 20 TL

Satranç Köşesi İletişim bilgileri: Sati Emre Güner Tel: 0535 957 41 54 - 0554 446 51 03 Mail: [email protected] MSN: [email protected]

Page 14: Antalya Literary Express 2

Antalya Literary Express cilt 1 sayı 2

2830

Din ve Yaşam Bazı sosyal bilimcilerin saptamalarına göre, ikinci bin yıl (milenyum) yaklaşırken, dünyanın birçok toplumlarında dinlere yeniden bir yönelim ortaya çıktı. Yeni bin yıl sonrasındaki bir düzine yılda (decade) farklı boyutlarıyla bu dinsel vurguların süregeldiğini gözlemliyoruz. Toplum önderleri ve siyasetçiler, kamusal iletilerinde dinsel öğelere sıklıkla yer vermeye başladılar. Önce iğneyi batıralım: Başkan Bush (Junior), “İslami teröristlere” karşı mücadele talimatlarını bizzat Tanrı’dan aldığını ilan ediyordu. Bu dinsel vurguyu çakozlamak için son Amerikan başkanlık seçimindeki adaylara göz atmak bile yeterli olur: Biri, Müslüman olduğu sıklıkla iddia edilen, yemin ederken İncil’e el basan başkan Obama, diğeri, dünyadaki mürit sayısı 10-15 milyonu bulan bir (azınlık) tarikatından olan bir işadamı. Dinsel öğelerin Avrupa siyasetindeki önemini ve yerini anlamak için, Avrupa uzmanı olmaya gerek bile yok: parti isimlerindeki Hıristiyan sözcüklerine işaret etmek yeterli olacaktır. Bu Hıristiyan partilerden Müslüman adayların seçimlerde yarışmaları ve seçilmelerini başka bir yazıda ele alacağım. Türkiye siyasetine gelirsek, dinsel öğelerin yanına etnik öğeleri de eklersek, buna terör ve laiklik didişmelerini de katarsak, fotoğrafı düzgün çekmiş oluruz. Son başvekilin ilk milletvekili seçildiği yerin Siirt olması (read as: seçmenlere etnik vurgu), yeni esas muhalefet partisi başkanının Tuncelili (Dersimli) olduğunu gerekli gereksiz her fırsatta vurgulaması (read as: seçmenlere alternatif dinsel vurgu), eski esas muhalefet partisi başkanının, ta Osmanlı beyliğinin başlangıç döneminden, Şeyh Edebali’den “Ey oğul” ile başlayan metinler okuması, Türkiye siyasetinin sermayesinin dinsel ve etnik öğelerden ibaret olduğunu göstermektedir. Bir an için bu iki öğeyi siyasetten kaldırmaya muktedir olduğumuzu var sayalım: işsizlik oranı anında 2 katına çıkardı! Geçen hafta kent merkezinde bir arkadaş ile çayhanedeyken, birden ortaya “çukulata renkli” (read as: zenci, oppps Afrika kökenli) bir genç çıktı ve bize “çok güzel saatlerim var, size de satayım mı?” Benim saatim vardı, arkadaş kendisine bir tane saat beğenirken

ben de biraz söyleşeyim dedim. “Nasıl gidiyor işler(iniz)?” “Allah’a şükür!” dedi ve bana baktı: “Oooo, you are İmam” dedi. Tam “nerden anladın İmam olduğumu?” diyecektim ki, “I mean” “sen 2 değil, 4 kadınla evlenebilirsin” dedi ve İngilizce olarak, yakışıklı olduğumu söylemek istediğini belirtti. Üstelemedim, bir an için şehzade falan oluvereyim dedim. Bu durumda, Antalya’da 1 liraya aldığı Çin yapımı saati 10 – 15 liraya satmaya çalışan Afrikalı Müslüman bro, nerden bilecekti 777 karımın olduğunu. Bilemezdi haliylen. Söyleşimiz nerde oturuyorsun, akşamları nelerle iştigal ediyorsun doğrultusundaki sorularımla sürdü… Neyse efendim, iki gün sonra gene çarşıdayım, bu kez başka bir arkadaşla beraber. İşlerimizi bitirdik, geri dönüş yolundayız. Elimize bir konferans duyurusu tutuşturdular: “MPL kanalındaki hoca, yarın konferans verecek. Buraya 3 adım uzaklıkta.” Yanımdaki arkadaşa “hani beyaz sakalı olan var ya“ diye açıklama yaptım. Eve döndüğümde konferansa davet “tasavvuf ve mutluluk” başlıklı duyuruya göz attım. İlim Kültür ve Tasavvuf Derneğince düzenleniyordu. Yorgunluk, bulaşık, çamaşır, yemek, ekstra işler derken bir baktım yarın olmuş ve konferans saati gelip çatmış. Aaa dedim, açayım şu TV’yi de belki çanak anten çekiyordur bu kanalın yayınlarını, bir bakayım… Dışarıda yağış kıyamet, görüntü ve ses bir geliyor beş gidiyor iki geliyor on gidiyor. Maalesef naklen yayın yoktu ancak aynı konudaki, yani “Mutluluk ve Tasavvuf” konulu eski bir yayının tekrarı vardı. Oturup izleyeyim dedim. Konuşmacı’nın ismi altyazıda İmam İskender Ali Mihr olarak veriliyordu. Sakin ve tane tane konuşuyordu. Kesintiler olmadığında ne dediği tam olarak anlaşılıyordu. Esas olarak şunları söyledi: Mutlu olmak istiyorsanız, başkalarını mutlu etmelisiniz; siz çevrenizde ne kadar çok kişiyi mutlu ederseniz, sizin mutluluğunuz da o kadar artacaktır. Her daim iyilik yapınız. Size kötülük yapanlara dahi iyilikle mukabele ediniz. Yaptığınız iyilikler hem sizin hem de çevrenizdekilerin mutluluğunuzu artıracaktır. Kısaca: iyilik yap; mutluluk ver: mutlu ol. Bana eski bir Hıristiyan tarikatının felsefesini anımsatır gibi geldi ama buna daha sonra değineceğim. Konferansın ilerleyen

Page 15: Antalya Literary Express 2

Antalya Literary Express cilt 1 sayı 2

2831

kısımlarında, ilahiyatçılar arasında oldukça tartışma yaratacak iki konuya vurgu yaptı:

1. İslam’ın şartı 5 değil 7’dir. Sadece 5 koşul yerine getirilerek, cennete girilemez. Ahirette cennete gitmeyi arzulayan Müslümanlar bir mürşit seçerek 6 ve 7. koşulları yerine getirmelidirler.

2. Her nebi resuldür, her resul nebi değildir.

Daha sonra genel ağda araştırdığımda, konuşmacının ismini “İskender Erol Evrenosoğlu” olduğunu “dinsel konularda “İmam İskender Ali Mihr” adını kullandığını, Mihr sözcüğünün bir kısaltma olarak Mehdi, İmam, Halife, Resul anlamlarına geldiğini, ayrıca Farsçada güneş demek olduğunu öğrendim. Müritlerinin kendisine “yüce efendimiz” diyerek büyük bir saygıyla hitap ettiği İmam İskender Ali Mihr, din dünyasında ortalığı epey karıştıracak gibi görünüyor.

Kitap Tanıtımı

Tam da bu dinsel konularda kestirme reçete sunan bir kitap yakınlarda yayınlandı. Uğur Karaca, ebedi mutluluk için 8 emir kitabında, baba İbrahim, fedakâr Musa, paylaşımcı İsa, medeni (Medineli ) Muhammed ve eli açık Marx bileşiminin, insanlığı kurtarıcı formül olduğunu savlıyor.

Ebedi Mutluluk İçin 8 EMİR Hayatımıza Yön Veren 40 KAVRAM

ISLAHAT VE REFORM İLE DİNLER

GÜZELLEŞTİRİLEMEZ.

Dinden beslenen ruhban sınıfı ve kolaycılığa

kaçıp dinin gelenekselleşmesine fırsat veren

halk, ıslah ve reform çalışmalarına fırsat

vermezler. Bu sebeple, Peygamberler önceki

peygamberlerin öğretilerini ıslah etmek yerine

yeni öğretiler ortaya koymuşlardır.

Sonsuz güç sahibi ve ahirette hesaba çekecek

olan Yaratıcı’ya kul olma esasının tüm

insanlığa huzur verecek şekilde sunulabilmesi

için, yeni bir sıfat ile yeni bir çağrı

oluşturulmalı.

Yaratıcı inancına sahip olanların ortak atası ve

peygamberi olan Baba İbrahim, dünya

insanının yarıdan çoğunun tanıyıp sevdiği bir

esin kaynağıdır. Tüm dünyaya sıcak mesaj

oluşturacak yeni sıfatımız, İbrahimîlik

olmalıdır. (176 sayfa, 8 TL)

Kitap siparişi için Ozan Yayıncılık www

sayfaları: http://www.ozanyayincilik.com/

Gelecek sayılarımızda dinsel ve etnik

vurgulamalardaki yüksek görüşlerimi ifşa

etmeyi sürdüreceğim.

Harun Taner [email protected]

Fıkra

Bir Fransız, bir Alman ve bir Türk müzede

“Âdem ve Havva Cennet Bahçesinde”

tablosuna bakıyorlarmış: Alman, “Bedenlerinin

kusursuzluğuna bakar mısınız? Âdem ile Havva

mutlaka Alman olmalı.” demiş. Fransız,

Alman’a karşı çıkmış: “Havva ne kadar güzel,

Âdem ne kadar yakışıklı. Bu denli çekici

olduklarına göre, hiç kuşkusuz Fransız

olmalılar.” Türk, tabloyu uzun uzun izledikten

sonra kararını vermiş: “Bunlar kesin Türk’tür.

Üstte yok, başta yok, elmadan başka yiyecek

yok, ama hâlâ kendilerini cennette sanıyorlar.

Gelecek sayılardaki konularımız:

Kıyamet Nuh’un Gemisi Piri Reis Anma Yılı

Page 16: Antalya Literary Express 2

Antalya Literary Express cilt 1 sayı 2

2832

Briç

Haberler

Antalya Briç Spor Kulübü'nün organize ettiği 7. ANTALYA ULUSLARARASI KIŞ BRİÇ FESTİVALİ 31 Ocak-03 Şubat 2013 tarihinde Antalya Rixos Lares Otel'de yapılacaktır. Bridge Composer 5.37 programı (shareware): http://bridgecomposer.com/

Briççilere Öğütler 1 - Briç Anayasası

Tezcan Şen, Dünya ikili IMP Şampiyonu, Verona, 2006 1. Zayıf 2 açışı yapan oyuncu elini ve puanını belli

etmiştir. Ortağı sormadıkça (örneğin 2 SA deklaresi ile) bir daha konuşmaz.

2. Zayıf 2 açışı yapanda dörtlü majör olamaz. Aynısı zayıf 3 açışı için de geçerlidir.

3. Koz fiti varsa, tuzak pası geçilmez; ihale kazanılmaya çalışılır.

4. Sekiz koz ile on ellik baraj yapılmaz. Koz sayısı baraj seviyesinin bir altı olmalıdır. Dört seviyesindeki (on ellik) barajlar için dokuz koz gerekir.

5. Koz fiti varken ikinci (yan) renkte on kart varsa, zona istekli olunmalıdır.

6. 4-4 en iyi fittir. 5-3 yan renge kayıp kaçılır. 7. Şilem için cesur, grand şilem için ürkek olunuz.

Kozun ARD’ı, tüm aslar ve yan renk kapalı olmadan grand şilem oynanmaz. Şilem oynarken empas, yatırma, sıkıştırma (squeeze) yapılabilir; grand şilem oynarken rakibe bir el verme şansınız yoktur.

8. Araya girişlerde sanzatu diyecek el ile kontur atılmaz.

9. Rakibin konuşmadığı renkten korkup sanzatudan vazgeçilmez. (ya çıkmazlar, ya ortak kesiyordur, ya da çıkıp devam etmezler, ya da renk bloke olur.)

10. Ortak keser sorarsa, yarım keseri tam sayarak yanıtla. (tam keser: A, RD, DV10, V109x; yarım keser:Rx, Dxx,V10xx)

11. Rakibin cezadan kaçarak geldiği her renge kontur atılmaz. Oynanabilecek renk söylenir.

12. Direkt majör fiti varsa iki seviyesinde kalınmaz. Ancak puan yetersizse dörde çıkmayıp üç seviyesinde durulmalıdır.

13. Part skorun iyisi için pek araştırmacı olunmaz. 14. Rakibin sanzatu araya girişlerine kontur

cezalandırma konturudur.

15. Dengesiz dağılımda cesur oynayın, dengeli dağılımda ise ürkek.

16. Koz oyunlarında yer kuvvetli değilse as altından oynanmaz.

17. Ortak, negatif konturu pas geçerek cezaya çevirirse, koz atak etmelisiniz.

18. Ortak negatif konturu cezaya çevirdiyse kısalmaktan (uzun taraftan çakmaktan) çekinmeyiniz.

19. Deklaranın koz fiti dışında uzun rengi olmadığını biliyorsanız, kozun kısa olduğu taraftan kup yaptırmamak için koz atak ediniz.

20. Rakibin koz fiti yoksa koz atak edilmez. 21. Baraj kontratında, puan sizde çoksa, rakibin

çakasını önlemek için koz atak edilir. 22. Rakip ikinci renginde oynuyorsa koz çıkılır. 23. Sanzatulara karşı uzununuzu atak ediniz. 24. Kozlarınız alıcı değilse, tek kartınızı (singleton)

çıkınız. 25. Şilem oynanırken önce kontrol ve key card

sorguları yapılır; bir renkten iki el verilmez. 26. Takım maçında bir fazla için çalışılır ama batma

riskine girilmez. 27. Kendin oynarken de rakip oynarken de rakibin

kaç löve alabileceği sayılır. 28. Eldeki bir keklik çalılardaki iki keklikten iyidir.

500 alacağından eminsen, 620 için riske girme. 29. Sürkonturlu iki batılmaz. İki batma riski varsa,

sürkontur atılmaz. 30. Oyun ortasında bir rengi küçük dönmek, o

renkten iddia (onör vaadi) taşır. 31. Koz oyunlarında rakip kontrol sormadan şilem

ilan ettiyse, en kuvvetli renginizi atak ediniz. (A varsa çıkılır. Rx veya Dxx dağılımında x çıkılır)

32. Defansta alıcı koz ile üste çakılmaz, kayıp kaçılır.

33. El ve yer dengeliyse, ortağın veya deklaranın oynadığı renkten oynanıp pasif defans yapılır.

34. Rakipte sağlam uzun renk varsa, riske girip saldırgan oynayınız. Alabileceğinizi alın, aksi takdirde aslarınız badem olur.

35. Rakibin 4-4 koz fiti varken, defans oyuncularından 3 kozu olanın çakması löve kazandırmaz. 2 kozu olanın çakmasına ya da elde alıcı koz varsa, koz çekilip uzun rengin sağlanmasına çalışılır.

36. Atak renginin kimde kaç tane olduğunu bilmek, hem defans hem deklaran için çok önemlidir.

37. Oyun sonunda deklaran kart atmakta zorlanıyorsa deklaranın kısalttığı renk oynanır, ortağın kısalttığı renk değil.

38. Büyükleri size kalmıyorsa, rakibin onörlerini ezmekten kaçınınız.

Briç Köşesi İletişim bilgileri: Süleyman Özel e-

posta: [email protected]