ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ...
Transcript of ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ...
ANKARA ÜNİVERSİTESİ
EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
İLKÖĞRETİM ANA BİLİM DALI YARATICI DRAMA TEZLİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI
YARATICI DRAMADA FORUM TİYATRO TEKNİĞİ KULLANILMASININ
ANNELERİN İLETİŞİM BECERİLERİNİN GELİŞTİRİLMESİNE ETKİSİ
YÜKSEK LİSANS TEZİ
H.ÖZLEM ONUR
Ankara, Haziran, 2016
ANKARA ÜNİVERSİTESİ
EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
İLKÖĞRETİM ANA BİLİM DALI YARATICI DRAMA TEZLİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI
YARATICI DRAMADA FORUM TİYATRO TEKNİĞİ KULLANILMASININ
ANNELERİN İLETİŞİM BECERİLERİNİN GELİŞTİRİLMESİNE ETKİSİ
YÜKSEK LİSANS TEZİ
H.ÖZLEM ONUR
DOÇ. DR. AYŞE OKVURAN
Ankara, Haziran, 2016
iii
TEZ BİLDİRİMİ
Tez içindeki bütün bilgilerin etik davranış ve akademik kurallar çerçevesinde elde
edilerek sunulduğunu, ayrıca tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu
çalışmada bana ait olmayan her türlü ifade ve bilginin kaynağına eksiksiz atıf
yapıldığını bildiririm.
(İmza)
H. Özlem ONUR
iv
ÖZET
YARATICI DRAMADA FORUM TİYATRO TEKNİĞİ KULLANILMASININ
ANNELERİN İLETİŞİM BECERİLERİNİN GELİŞTİRİLMESİNE ETKİSİ
Onur, H. Özlem
Yüksek Lisans, İlköğretim Anabilim Dalı
Tez Danışmanı: Doç. Dr. Ayşe Okvuran
Haziran, 2016, x + 180 sayfa
Bu çalışmada çocuğu ilkokula devam eden annelerle yapılan forum tiyatro
tekniğinin kullanıldığı yaratıcı drama çalışmalarının, annelerin iletişim becerilerine
etkisinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Ön test son test kontrol gruplu deneysel desenin
kullanıldığı araştırmanın evrenini, 2014-2015 yılında Ankara Altındağ Nazife Hatun
İlkokulu’nda öğrenim gören öğrencilerin anneleri oluşturmaktadır. Araştırmanın
örnekleminde 16’sı deney grubunda, 16’sı kontrol grubunda olmak üzere 32 anne yer
almıştır. Örneklem grubuna öntest ve sontest olarak Ersanlı ve Balcı tarafından
geliştirilmiş olan İletişim Becerileri Envanteri ve araştırmacı tarafından hazırlanan
Kişisel Bilgi Formu uygulanmıştır. Deney grubuna nitel analiz yapmak amacıyla
araştırmacı tarafından uzman görüşü alınarak hazırlanan Görüşme Formu soruları
sorulmuştur. Her forum tiyatro oturumu sonrasında da nitel veriler araştırmacı
tarafından kaydedilmiştir. Elde edilen nicel veriler IBM SPSS programında
çözümlenmiştir. Bu araştırmadan elde edilen bulgular, forum tiyatro tekniğinin
kullanıldığı yaratıcı drama çalışmalarının annelerin iletişim becerilerine olumlu yönde
etki ettiğini göstermiştir.
Anahtar Sözcükler: Yaratıcı Drama, Forum Tiyatro, İletişim Becerileri
v
ABSTRACT
IMPACT OF USAGE OF FORUM THEATRE TECHNIQUE IN CREATIVE
DRAMA ON DEVELOPİNG COMMUNICATION SKILLS OF MOTHERS
Onur, H. Özlem
M. S., Department of Elementary Education
Supervisor: Assoc. Prof. Dr. Ayşe Okvuran
June, 2016, x + 180 pages
In this study, it is aimed to identify the impact of creative drama works utilizing the
forum theatre techniques-to be performed with the mothers whose children are attending
the elementary schools-on communication skills of mothers.
The research universe, where experimental pattern with primary and final test control
groups are used, is formed by the mothers of those students who studied at Ankara
Altındağ Nazife Hatun Elementary School in the year of 2014-2015. 32 mothers
including 16 in the test group and 16 in the control group were involved in research
sampling. “Inventory of Communication Skills” developed by Ersanlı & Balcı and
“Personal Information Form” prepared by the researcher have been applied on sampling
group as primary and final tests. In order to make qualitative analysis for the test group,
“interview form” questions prepared by the researcher considering the opinions of the
experts were forwarded. The qualitative data have been recorded at the end of each
forum theatre session. The quantitative data obtained were analyzed by SPSS program.
The findings of this study show that creative drama works where forum theatre
techniques were utilized have affected the communication skills of mothers favorably.
Key words: Creative drama, forum theatre, communication skills
vi
ÖNSÖZ
İletişim, sosyal bir varlık olan insanın çevreyle ve diğer canlılarla fiziksel, ruhsal ve
düşünsel alış verişleri için gerekli başat öğedir. Bu alış verişlerin kişiye kendi gelişimi
ve toplumsal uyumu açısından en yüksek faydayı sağlaması iletişimin kalitesinin
artırılması ile mümkündür. Toplumun en küçük birimi olan aile, bireyi merkeze
aldığımızda, bireyin etrafında genişleyen çemberler içinde en küçük çemberi temsil
etmektedir. Bu en küçük çemberde kurulan iletişimin kalitesi, dalga dalga diğer
çemberlere de yansıyarak, toplumun yapısını belirler. Türk toplumu yapısı dikkate
alındığında, özellikle alt sosyo-ekonomik katmanda, çalışmayan annenin babaya göre
çocukla daha fazla zaman geçirdiğini söylemek mümkündür. Bu bağlamda, iletişim
becerisi gelişmiş annelerin ilk çemberde yaratacağı olumlu etkiler, eşiyle, çocuğuyla
kurduğu etkin iletişim ve çocuğu için oluşturacağı rol modelin önemi yadsınamaz.
Sağlıklı bir toplum için, öncelikle dinleme becerileri gelişmiş, empati becerisine sahip,
birbirine saygı duyan ve olduğu gibi kabul ederken, diğerinin sınırlarını da ihlal
etmeyen bireylere ihtiyaç vardır. Yaratıcı dramanın, bir disiplin olarak iletişim
becerilerini geliştiren etkisi bilinmektedir. İletişim becerilerinin geliştirilmesi amacıyla
bir yöntem olarak kullanıldığı çalışmalarda da olumlu veriler elde edilmiştir. Forum
tiyatronun yaratıcı dramada bir teknik olarak kullanılarak, kişilerin kendini ifade etmek
için harekete geçme isteğini artıracağı, iletişim becerilerinin gelişmesinde ek katkılar
sağlayacağı düşüncesiyle bu çalışma yapılmıştır.
Bu araştırmanın gerçekleştirilmesinde danışmanlığımı yapan Doç. Dr. Ayşe
Okvuran’a, desteklerini esirgemeyen Doç.Dr.Nihal Kuyumcu’ya, jüri üyelerİ
Prof.Dr.Müge Artar ve Doç.Dr.Nihal Kuyumcu’ya, yardımlarıyla araştırmaya katkıda
bulunan Doç.Dr.Mustafa Sever’e, Şükran Peker’e, Meltem Elmacı’ya, Damla
Kirendibi’ ye, çalışma süresince etkinliklere büyük bir istekle katılan ve bana çok şey
öğreten annelere, destekleriyle yanımda yer alan eşime ve oğluma teşekkür ederim.
vii
İÇİNDEKİLER
Sayfa
ONAY .............................................................................................................................. ii
BİLDİRİM ...................................................................................................................... iii
ÖZET ..............................................................................................................................iv
SUMMARY ..................................................................................................................... v
ÖNSÖZ ............................................................................................................................vi
İÇİNDEKİLER ............................................................................................................ vii
ÇİZELGELER DİZİNİ ................................................................................................... x
ŞEKİLLER DİZİNİ ......................................................................................................... x
BÖLÜM 1 GİRİŞ .............................................................................................................. 1
1.1.Araştırmanın Problemi ............................................................................................. 1
1.2.Araştırmanın Amacı ................................................................................................. 5
1.3.Önem ........................................................................................................................ 5
1.4.Varsayımlar .............................................................................................................. 6
1.5.Sınırlılıklar ............................................................................................................... 6
1.6.Tanımlar.................................................................................................................... 6
BÖLÜM 2 ARAŞTIRMANIN KURAMSAL TEMELLERİ ........................................... 8
2.1.İletişim ve Öğeleri .................................................................................................... 8
2.2.İletişim Sınıflandırması ............................................................................................ 8
2.2.1.Kişi İçi İletişim ve Çatışma ................................................................................ 9
2.2.2.Kişilerarası İletişim ve Çatışma .......................................................................... 9
2.2.2.1.Sözlü İletişim ............................................................................................. 10
2.2.2.2.Sözsüz İletişim ........................................................................................... 12
2.2.2.3.Kişilerarası İletişimde Çatışma .................................................................. 16
2.3.İletişim Engelleri .................................................................................................... 18
2.4.Etkili İletişim .......................................................................................................... 21
2.5.Aile İçi İletişim ....................................................................................................... 24
viii
2.6.Çocukla İletişimde Kullanılan Dil .......................................................................... 26
2.7.Empati ve Empatik Dinleme ................................................................................... 27
2.8.Aile Eğitimi ............................................................................................................ 30
2.9.Yaratıcı Drama ....................................................................................................... 30
2.9.1.Yaratıcı Dramanın Aşamaları ........................................................................... 32
2.9.2.Yaratıcı Drama ve İletişim Becerileri ............................................................... 34
2.9.3.Yaratıcı Dramada Kullanılan Teknikler ........................................................... 35
2.10.Forum Tiyatro ....................................................................................................... 37
2.10.1.Paulo Freire ve Ezilenlerin Pedagojisi............................................................ 37
2.10.2.Aristoteles, Brecht ve Boal’in Tiyatro anlayışı .............................................. 39
2.10.3.Augusto Boal ve Ezilenlerin Tiyatrosu’nun Doğuşu ...................................... 40
2.10.4.Seyirciyi Oyuncuya Dönüştürme Aşamaları .................................................. 42
2.10.5.Forum Tiyatroda Jokerin İşlevi ...................................................................... 46
2.10.6.Sokratik Yöntem (Buldurma Yöntemi ........................................................... 47
2.10.7.Psikodrama ve Forum Tiyatro ........................................................................ 48
2.10.8.Baskı Çeşitleri ve Forum Tiyatro ................................................................... 50
2.10.9.Forum Tiyatro’nun Dünya’da ve Türkiye’de Kullanım Alanları ................... 52
BÖLÜM 3 İLGİLİ ARAŞTIRMALAR .......................................................................... 58
3.1. İletişim Becerileri, Yaratıcı Drama ve Aile Eğitimi ile İlgili Çalışmalar .............. 58
3.2. Forum tiyatro ile ilgili çalışmalar ......................................................................... 61
BÖLÜM 4 YÖNTEM ..................................................................................................... 63
4.1.Araştırmanın Modeli............................................................................................... 63
4.2.Evren ve Örneklem ................................................................................................. 64
4.3.Veri Toplama Araçları ............................................................................................ 66
4.4.Verilerin Analizi ..................................................................................................... 68
ix
BÖLÜM 5 BULGULAR VE YORUMLAR .................................................................. 69
5.1.Nicel Veri Analizi ................................................................................................... 69
5.2.Nitel Veri Analizi ................................................................................................... 73
5.2.1.Görüşme Tekniği ile Elde Edilen Bulgular ...................................................... 73
5.2.2.Oturumlarda Elde Edilen Bulgular ................................................................... 81
BÖLÜM 6 SONUÇ VE ÖNERİLER ............................................................................. 94
6.1.Sonuç ...................................................................................................................... 94
6.2.Öneriler ................................................................................................................... 96
KAYNAKÇA .................................................................................................................. 98
EKLER
EK-1:Forum Tiyatro Tekniğinin Kullanıldığı Yaratıcı Drama Oturumları ............... 107
EK-2:Araştırma İzni ................................................................................................... 160
EK-3:İletişim Becerileri Envanteri ............................................................................. 161
EK-4:Kişisel Bilgi Formu ........................................................................................... 163
EK-5:Görüşme Formu ................................................................................................ 164
EK-6:Nitel Veri Analizi Tablosu ................................................................................ 165
EK-7: Grup Kuralları .................................................................................................. 178
EK-8:Grup Sözleşmesi ............................................................................................... 179
EK-9:Katılım Belgesi ................................................................................................. 180
x
ÇİZELGELER DİZİNİ
Tablo 1. Demografik Özelliklere Göre Dağılımlar ................................................ 65
Tablo 2. İletişim Becerileri Envanteri Güvenirlik Analizi Sonuçları ...................... 69
Tablo 3. İletişim Becerileri Envanteri Toplam Puanı İle Alt Boyut Toplam Puanları
Arasındaki Korelasyon Sonuçları (Pearson Korelasyon ...................................... 69
Tablo 4. İletişim Becerileri Envanteri Boyutlarının Toplam Puanları Arasındaki
Korelasyon Sonuçları (Pearson Korelasyon ........................................................ 70
Tablo 5. İletişim Becerileri Envanteri ve Alt Boyutlarının Tanımlayıcı
İstatistikleri ...................................................................................................................... 70
Tablo 6. Deney ve Kontrol Grupları Bakımından Annelerin Ön Test Puanlarına
Göre Düzeltilmiş Son Test Puanları Arasındaki Farklılığın İncelenmesi (ANCOVA .... 71
Tablo 7. Deney Grubu İçin İletişim Becerileri Envanterinde Yer Alan S4, S28 ve
S45’e Göre Ön Test ile Son Test Puanları Arasındaki Farklılığın İncelenmesi . 72
Tablo 8. Görüşme Sonuçları ..................................................................................... 80
Tablo 9. Görüşme Sonuçları ...................................................................................... 81
Tablo 10: Oturum Konuları ve Oturumlardan Elde Edilen Nitel Veriler .................. 93
ŞEKİLLER DİZİNİ
Şekil 1: Kişilerarası İletişim Sınıflamaları ................................................................ 9
Şekil 2: İçselleştirdiğimiz Baskı Modelleri ............................................................. 51
1
BÖLÜM I
GİRİŞ
1.1.Araştırmanın Problemi
İnsan, dünyaya gözlerini açtığı andan başlayarak, tek başınalığı sona erer ve
çevreyle, diğer canlılarla karşılıklı etkileşime başlar. İlk iletişimini, bedensel sınırları
kendisinden henüz ayrılmış olan annesiyle, daha sonra babasıyla kurar ve adım adım
sosyalleşme sürecine girer. Kendisi çevreye göre şekillenirken, çevre de ona göre
değişime uğrar. Bu etkileşim süreci, yaşam boyu devam eder. İnsanın, diğer canlılardan
farklı olarak, iletişim becerilerini geliştirip, etkileşim sürecini kendisi ve diğerleri için
daha anlamlı ve verimli kılma yeterliliği vardır.
İletişim, Türk Dil Kurumu (2012) sözlüğünde, “Duygu, düşünce veya bilgilerin
akla gelebilecek her türlü yolla başkalarına aktarılması, bildirişim, haberleşme,
komünikasyon” olarak tanımlanmaktadır. İlk kez iletişimin gerçekleştiği aile ortamı,
okul çağına kadar çocuk üzerinde en çok etkili olan ve kişiliğin oluşmasında rol
oynayan yerdir. Çocuğun diğerleriyle kurduğu ilişkiler, iletişim kurma becerileri,
kendini ifade etme yöntemleri, ilk olarak anne babayı gözlemleyerek şekillenir.
Ailenin çocuk üzerindeki etkileri ile ilgili araştırmalar; hoşgörülü ve demokratik
ailelerde büyüyen çocukların özgüveninin yüksek, kendilerini rahat ifade edebilen, etkin
bireyler olduğu; buna karşılık aşırı disiplinli aile yapısında büyüyen çocuklarda,
saldırgan davranışlar gözlendiğini ortaya koymaktadır. Sevgi ve güven ile
temellendirilmiş, duygusal etkileşimin güçlü olduğu aile ortamı, çocukların sağlam
kişilik yapısına sahip olmalarını sağlar (Yavuzer, 1992).
Toplumu yapılandıran temel taşlar olan ailenin içinde iletişimin etkili kılınmasının,
sadece bugünü değil, geleceği şekillendiren kazanımları olacaktır, çünkü sağlıklı
bireyler, sağlıklı bir toplum oluştururlar. Buna bağlı olarak, aile bireylerinin iletişim
becerilerini geliştirmeye yönelik eğitimler büyük önem taşımaktadır.
“Yetişkin Eğitimi” tanımı yakın zamanda yapılmış olan, ancak varlığı çok eski
zamanlara dayanan bir kavramdır. İnsanlar ilk çağlardan beri edindikleri bilgi ve
becerileri kitlelere aktarma yoluyla hayatlarını kolaylaştırmaya çalışmışlardır.
2
Günümüzde ise yetişkin eğitimi, insanların daha bilinçli ve uygar bir yaşam
sürdürebilmelerine katkıda bulunabilecek bir işleve sahiptir (MEB, EARGED,2009).
OECD’ ye göre yetişkin eğitimi,“ Zorunlu öğrenim çağının dışına çıkmış ve asıl
uğraşısı artık okula gitmek olmayan kimselerin, hayatlarının herhangi bir aşamasında
duyacakları öğrenme gereksinimini veya ilgiyi tahmin etmek üzere özellikle düzenlenen
etkinlikleri ya da programları kapsar. Bu etkinliklerin ya da programların içine, mesleki
eğitim, mesleki eğitimin dışındaki eğitim, genel eğitim, biçimsel nitelik taşıyan ya da
taşımayan öğrenme türleri girdiği gibi, ortak sosyal amaçlara yönelik eğitim de girer”
(Okçabol 1998’dan aktaran Şahin, 2007, s.13).
Yetişkinlerin çok büyük bir kısmının belli bir yaştan sonra anne baba olduğu göz
önüne alınacak olursa, insanın en önemli ürünü olan çocuklarını fiziken ve ruhen en
sağlıklı şekilde hayata hazırlamaları için anne baba eğitimine gereksinim olduğu açıktır.
Ülkemizde 1989 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Eğitim Bilimleri
Bölümü tarafından sistemli ve programlı anne baba okulu modeli başlatılmıştır. Eğitim
temel olarak; çocukların gelişim düzeyleri, çocuklarla iletişim ve sağlıklı anne baba
tutumları konularını içermektedir. Gazi Üniversitesi Mesleki Eğitim Fakültesi
tarafından yürütülen bir araştırma ile de, Ebeveyn Eğitim Programı başlatılmış, iki
bölümden oluşan programda hem çalışma yaprakları, hem ev ziyaretleri hem de
yüzyüze eğitimlerle aileler desteklenmiştir (Çağdaş, 2012).
Milli Eğitim Bakanlığına bağlı Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü’nün 2013
yılında hazırlamış olduğu “Aile Eğitimi Uygulamaları Ülke Raporu” nda ülkemizde
çeşitli kurum ve kuruluşlar tarafından, ailelerin ebeveyn olmadaki sorumluluklarını
kazanmalarına yardımcı olma, aile bağını güçlendirme, çocuk eğitimi ve gelişimi
konusunda aileleri bilgilendirme, destek olma ve çocukları okula baslarken öğrenmeye
hazır hâle getirme gibi genel hedefler içeren aile eğitim programlarının düzenlendiği
belirtilmiştir. Aynı genel müdürlük koordinatörlüğünde 1993 yılından itibaren çeşitli
Ebeveyn Eğitimi Programları uygulanmaktadır.1993-2010 yılları arasında uygulanan
programlar aşağıda listelenmiştir:
3
1993-2010 Yılları Arası Uygulanan Aile Eğitimi Programları
1. 0-4 Yaş Anne Çocuk Eğitim Programı (MEB-UNICEF - Gazi Üniversitesi işbirliği)
(1993-2004)
2. 0-6 Yaş Aile ve Çocuk Eğitim Programı (MEB - UNICEF işbirliği) ( 2003-2005)
3. 0-6 Yaş Benim Ailem (MEB - UNICEF işbirliği ) (2005-2010)
4. 5-6 Yaş Anne Çocuk Eğitim Programı (AÇEP) (MEB - AÇEV işbirliği )(1993-2010)
5. Aile için Temel Eğitim Programı (AİTEP) (MEB - UNICEF işbirliği) (2007-2010)
6. Baba Destek Eğitim Programı (BADEP) (MEB - AÇEV işbirliği) (2003-2010)
Raporun sonuç bölümünde, kursiyerlerin eğitimleri çok yararlı buldukları ve
olumlu davranış değişiklikleri edindiklerini dile getirdikleri belirtilmiş, çalışmaların
artarak devam edeceği vurgulanmıştır (Aile Eğitimi Uygulamaları Ülke Raporu, 2013).
2011 yılında T.C. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Aile ve Toplum Hizmetleri
Genel Müdürlüğü’ nün projesi ile Aile Yaşam Becerileri kitabı basılmış, kitap içerisinde
aile içi iletişimin temel unsurlarına kapsamlı şekilde yer verilmiştir (Canel,2012).
Anne baba eğitimine yönelik programlar uygulanırken, çağdaş eğitim anlayışının
getirdiği değişiklikler göz önüne alınarak, yeni yöntemlerin kullanılmasının, öğrenmeyi
daha etkili bir hale getireceği açıktır.
Kişilerin kendi yaşantılarından yola çıkarak yapılan ve tüm duyularının etkin olarak
kullanıldığı bir grup etkinliği olan yaratıcı dramanın; genel amaçları arasında iletişim
becerisini geliştirmek yer almaktadır. Yaratıcı Drama, katılımcıların öncelikle kendisini
tanımasına ve ifade etmesine, diğerlerinin fikirlerini dinleme ve değerlendirmesine,
birbirini kabul etme ve iletişim becerilerinin geliştirilmesine olanak sağlar (Adıgüzel,
2010).
Brezilyalı tiyatro kuramcısı Augusto Boal’in, eğitimci Paulo Friere’nin “Ezilenlerin
Pedagojisi” kuramından yola çıkarak oluşturduğu “Ezilenlerin Tiyatrosu” nda
uygulanan çalışma yöntemlerinden birisi Forum Tiyatro’dur (Kuyumcu, 2012a). Başlı
başına bir tiyatro yaklaşımı olan forum tiyatro, toplumsal konuları ele alması ve
izleyenleri oyuna katarak yaşanan sorunlara çözüm üretmelerine olanak sağlaması
nedeniyle, yaratıcı drama çalışmalarında bir teknik olarak da kullanılabilir (Adıgüzel,
2010).
4
Forum tiyatro da yaratıcı dramaya benzer olarak, grubun yaşantılarına dayalıdır.
Gruptakiler tarafından ya da ayrı bir oyuncu ekibi tarafından hazırlanan ön oyun, yine
gruptakilerin yaşadığı çeşitli baskı durumlarından yola çıkılarak oluşturulur. Ön oyun
sergilendikten sonra, izleyenler, oyundaki baskı durumunu kaldırabilmek, oyunun ezilen
lehine çevirebilmek amacıyla oyunu durdurup istedikleri kişinin rolüne girerler.
Katılımcılar zihinsel ve fiziksel olarak aktiftir. Baskı durumunu ortadan kaldırabilmek
için, etkili bir şekilde kendilerini ifade edebilmelerinin gerekliliği açıktır.
Yaratıcı drama bir disiplin ve yöntem olarak, katılımcılarda geliştirilmesi gereken
davranışın içselleştirilmesine olanak sunar. Dramada kullanılan tekniklerin etkinliği
arttıkça, öğrenme ortamlarının verimliliği de artacaktır. Süreçsel drama ve forum tiyatro
teknikleri, yaşantılara dayalı öğrenme etkinliklerini daha da somutlaştırarak, kişinin
geliştirdiği çözümleri ve sorunlarla başetme yollarını yaşamına katmasını
kolaylaştırmak amacıyla kullanılabilir (Adıgüzel, 2006).
Kuyumcu, Forum Tiyatro’nun yetişkin eğitiminde kullanımına yönelik yapılan
çalışmalar sonucunda, bu yöntemin halk eğitiminde kullanılabilecek önemli bir eğitim
aracı olduğuna değinmiştir (Kuyumcu, 2012b)
Aile içi iletişimin güçlendirilmesi, öncelikle aile bireylerinin iletişim becerilerinin
gelişmesi ile mümkündür. Anneler, ilk ve en güçlü bağın kurulduğu kişiler olarak,
çocuklarına her yönüyle model olmaktadır. Sözlü ve sözsüz iletişim becerileri gelişmiş
anne, çocuğunu tam olarak anlayacak ve kendini ifade edebilecektir. Dinlenen, değer
verilen çocuk en önemli duygusal gereksinimlerinden sevgi ve güveni öncelikle aile
ortamında tadacak, başkalarıyla kurduğu iletişime de bu değerleri yansıtacaktır. Bu
sebeple annelerin iletişim becerilerinin gelişimine katkı sağlayacak her çalışmanın, aile
içi iletişimin güçlenmesinde etkili olacağını söylemek mümkündür. Yapılan
araştırmalarda, yaratıcı dramanın iletişim becerilerinin geliştirilmesinde etkisi olduğu
ortaya konmuştur. Forum tiyatronun yaratıcı dramada bir teknik olarak kullanılarak
iletişim becerilerine etkisinin araştırıldığı bir çalışmaya rastlanmamıştır. Forum tiyatro
tekniğinin kullanıldığı yaratıcı drama oturumlarının annelerin iletişim becerilerine etkisi
bu araştırmanın problemini oluşturmaktadır.
5
1.2.Araştırmanın Amacı
Bu araştırmada yaratıcı drama yöntemi ve forum tiyatro tekniği kullanılarak
verilecek olan iletişim becerileri eğitiminin, annelerin iletişim becerilerini ne ölçüde
etkilediğini ortaya çıkarmak amaçlanmaktadır.
Bu genel amaç çerçevesinde aşağıdaki sorulara yanıt aranacaktır:
1.Annelerin yaşadıkları iletişim problemleri nelerdir?
2.Yaratıcı dramada forum tiyatro tekniği ile gerçekleştirilecek iletişim eğitiminin
annelerin zihinsel iletişimine etkisi nedir?
3. Yaratıcı dramada forum tiyatro tekniği ile gerçekleştirilecek iletişim eğitiminin
annelerin duygusal iletişimine etkisi nedir?
4. Yaratıcı drama ve forum tiyatro ile gerçekleştirilecek iletişim eğitiminin annelerin
davranışsal iletişimine etkisi nedir?
1.3.Önem
Bu çalışma sayesinde, annelerin öncelikle aile içinde tüm bireylerle yaşadığı iletişim
problemlerini ifade etmeleri, bunlara nasıl çözüm bulabilecekleri üzerinde düşünmeleri,
çözüm önerileri getirmeleri beklenmektedir. Komşu ziyaretleri dışında bireysel olarak
herhangi bir sosyal etkinliğe katılma olanağı bulamamış kadınların, kendini özgürce
ifade edebileceği ve farkındalıklarının artabileceği düşünülmektedir. Aynı zamanda
annelerin hayatlarında maruz kaldıkları ya da etraflarına bilerek veya bilmeyerek
uyguladıkları baskı durumları hakkında farkındalık kazanmaları, bunlarla baş edebilme
yollarını deneyimlemeleri beklenmektedir.
Forum tiyatro, yaratıcı dramada kullanılabilecek bir teknik olarak alan yazınında yer
almakta, ancak kullanımına ilişkin yeterli örneğe rastlanmamaktadır. Forum tiyatronun,
yaratıcı dramanın bir yöntem olarak kullanıldığı çalışmalarda daha fazla yer alması,
yaratıcı dramayı zenginleştiren, kazanımlarına ulaşmasında yardımcı olan bir etkisi
olacağı düşünülmektedir. Aynı zamanda forum tiyatronun yaratıcı drama liderleri
tarafından daha kapsamlı tanınarak, hazırlayacakları oturumlarda kullanılabilirliği
hakkında fikir vermesi beklenmektedir.
6
Aile bireylerinin iletişim becerilerinin gelişmesi yönünde sağlanacak her katkı, daha
sağlıklı çocuklar ve daha sağlıklı bir toplum demektir. Bu bağlamda, çalışmanın, çocuk
ile en çok zaman geçiren aile bireyi olan annenin farkındalığını artırması ve sözlü-
sözsüz iletişim becerilerini geliştirmesi beklenerek, çocuklar için daha huzurlu bir ortam
oluşabileceği düşünülmektedir.
1.4.Varsayımlar
Yapılan ölçme-değerlendirme anketlerine verilen yanıtların gerçeğe uygun olduğu
varsayılmaktadır.
1.5.Sınırlılıklar
Araştırma, yaratıcı dramada forum tiyatro tekniğinin kullanıldığı oturumlara
katılacak olan annelere ve kontrol grubuna uygulanacak olan değerlendirme ölçekleri
sonuçlarıyla sınırlıdır.
Yaratıcı dramada forum tiyatro tekniği kullanılmasının annelerin iletişim
becerilerine olası etkilerinin ölçülmesi yapılacak 10 oturum ile sınırlıdır.
1.6.Tanımlar
Yaratıcı Drama: “Bir grupla ve grup üyelerinin yaşantılarından yola çıkarak, bir
amacın, düşüncenin, doğaçlama, rol oynama (rol alma) vd. tekniklerden yararlanarak
canlandırılmasıdır. Bu canlandırma süreçleri deneyimli bir lider/eğitmen eşliğinde
yürütülürken kendiliğindenliğe (spontaniteye) , şimdi ve burada ilkesine, -mış gibi
yapmaya dayalıdır ve yaratıcı drama, oyunun genel özelliklerinden doğrudan yararlanır”
(Adıgüzel, 2010/s.56).
Forum Tiyatro: “Bir problemin çözümlenmeden seyircilere yani seyirci-oyunculara
sunulduğu ve onların çözümleri oynamaya davet edildiği teatral bir oyundur.” ( Boal,
2010/s.3)
Süreçsel Drama: “Çeşitli durum ve oluşumlardan geçerek, yaşantı kaynaklı gelişen ve
rol oynama, doğaçlama başta olmak üzere farklı canlandırma teknikleri ile yazma ve
7
konuşma etkinlikleri ile geliştirilen veya sonuçlandırılan bir drama yaklaşımıdır.”
(Adıgüzel, 2010/s.498)
Ritüel: “Birey ya da gruplarla ilgili bazı değerlerin, uygun zamanlarda, sembolik ve
aşağı-yukarı değişmeyen ardışık davranış biçimleri ile tekrarlanmasıdır.” (Lauri Honko,
1979’ dan akt: Karaman, 2010).
8
BÖLÜM 2
ARAŞTIRMANIN KURAMSAL TEMELLERİ
2.1.İletişim ve öğeleri
İletişim kavramı dilimizde, İngilizce’de “communication” kelimesinin karşılığı
olarak kullanılmakta olup, “common”, yani ortaklaşmak kökeninden gelmektedir.
İletişimin farklı disiplinlerde çok çeşitli şekillerde tanımı yapılmıştır. En genel
tanımıyla, “Herhangi bir şeyin ya da bilginin ortaklaşa kullanılması” anlamındadır (Işık,
2012).
İletişim, hem kişisel, hem toplumsal bir süreçtir (Cüceloğlu, 1994). İnsan, sosyal bir
varlık olduğundan, doğduğundan itibaren duygu ve düşüncelerini diğerlerine aktarma
çabasına girer. Yeni doğan bir bebek en temel ihtiyaçlarının giderilmesi amacıyla
iletişim kurmak için yapabildiği tek şey olan ağlama eylemini kullanır. Daha sonra
çeşitli sesler çıkarmaya başladığında, isteklerini bu sesler ve kullandığı işaretler yoluyla
anlatmaya çalışır. Konuşabildiğinde ise artık iletişim kurması kolaylaşmış, kendini
rahatça ifade etmeye başlamıştır, ancak nedense birçok çocuk yine de ağlamayı bir
iletişim yolu olarak tercih eder. Konuşma, iletişim kurmada başat eylem olarak
düşünülse de, duygu ve düşünceleri sözsüz olarak çok çeşitli şekillerde aktarmak da
mümkündür.
İletişim, gönderici tarafından bilgi üretme, üretilen bilgiyi yorumlama ve alıcıya
aktarma süreci olarak tanımlanabilir. Bilgi, yani aktarılacak mesaj; deneyim, duygu,
görüntü veya ses gibi çeşitli şekillerde olabilir (Tutar ve Yılmaz, 2002).
2.2.İletişim Sınıflandırması
İletişim sınıflandırması yapılırken, bu türlerin aynı zamanda çatışma türleri de
olduğunu belirtmek gerekir (Dökmen, 1995a). “Çatışma, birbiriyle uyuşmayan iki veya
daha fazla güdünün aynı anda bireyi etkilediği anlarda ortaya çıkar” (Cüceloğlu, 1993).
İletişim ve çatışmalar dört ana grupta incelenebilir.
9
2.2.1.Kişi-içi iletişim ve çatışma:
Kişinin kendi duygu ve düşüncelerinin ve bunları ortaya çıkaran etkenlerin farkına
varmasını ifade eder. İnsan, çevreyle iletişim kurmadan önce kendisiyle iletişim kurar.
Bu sırada yapmak istedikleri ile yapmak zorunda olduğunu düşündüğü farklı olabilir, bu
da kişiye iç çatışma yaşatır.
2.2.2.Kişilerarası İletişim ve çatışma
Bu iletişim şeklinde hem kaynak hem de hedef insanlardır. Tubbs ve Moss (1974)
kişilerarası iletişimde katılımcıların belli bir yakınlık içinde yüzyüze olmaları ve sözlü
ya da sözsüz mesaj alışverişinde bulunmaları gerektiğini belirtmişlerdir, ancak
Dökmen’e göre mektup ve telefonla yapılan iletişim de kişilerarası iletişime girmektedir
(Dökmen, 1995a). Literatürde bu konuyla ilgili genel bakış açısı da telefon görüşmeleri
ve mektuplaşma ile yapılan iletişimin kişilerarası iletişim kapsamına girdiği yönündedir
(Işık,2006). Fisher ve Adams kişilerarası iletişimi, en az iki kişinin birbiriyle toplumsal
ilişki yaratma süreci olarak tanımlamıştır (Çubukçu, 2006).
Kişilerarası iletişim sınıflamalarını kapsayan ve birleştiren bir sınıflandırma
Dökmen tarafından Şekil 3’ teki gibi yapılmıştır.
Kişilerarası iletişim
Sözlü Sözsüz
Dil Dil ötesi Yüz ve Beden Bedensel Temas Mekan Kullanımı Araçlar
Niyet Edilmiş Niyet Edilmiş
Niyet Edilmemiş Niyet Edilmemiş
Şekil 1 (Dökmen, 1995a) s.26
10
2.2.2.1.Sözlü İletişim
Bireylerin, ürettikleri mesajları birbirlerine sözcükler yoluyla aktarmalarına sözlü
iletişim denir. Dil sistemini oluşturan harfler ve sözcükler, kişinin duygu ve
düşüncelerini aktaracak şekilde düzenlenerek hedef kişiye iletilir ve aynı şekilde dönüt
alınır. Bu iletiler, konuşma şeklinde veya yazışma şeklinde olabilir (Işık, 2006). Sözlü
iletişim, bilindiği gibi konuşma dili olarak da adlandırılır. Sözlü iletişim; yüz yüze
görüşmeler, toplantılardaki konuşmalar, sözlü brifingler, halka seslenmeler, sözlü
sunumlar, telefonla yapılan görüşmeler, eğitim kursları, konferanslar, resmi konuşmalar,
kurmay toplantıları, komiteler ve oryantasyon (uyum, alıştırma) programları gibi çeşitli
biçimde kurulur” (Schneider ve ark. 1975).
Sözlü iletişimin dil ve dil ötesi olmak üzere iki temel öğesi vardır. Kişi, dili ne
kadar iyi kullanıyorsa, kelime dağarcığı ne kadar genişse ve sözcükleri ne kadar yerli
yerinde kullanıyorsa, iletmek istediği mesajı o kadar kolaylıkla iletir. Ancak sadece
sözcük bilgisi iyi bir sözlü iletişim için yeterli değildir. Konuşma sırasında yapılan ses
tonlamaları, vurgular, duraklamalar, konuşma hızı, doğru nefes alma, iletişimin
kalitesini çok büyük oranda etkileyen dil ötesi öğelerdir.
Dil, konuşma ve iletişim birbirlerine bağıntılıdır. İletişim için dil ve konuşma
gereklidir, ancak dilin kendisi iletişimi sağlamaz, dili kullanan insan, onu uygun şekilde
kullanarak iletişim sağlar. Dilin temel öğeleri; ses, sözcükler, gramer ve anlamdır. Dilin
ilk öğesi sestir, seslerin bir araya gelmesiyle somut ve soyut varlıkları temsil eden
sözcükler oluşur. Üçüncü öğe olan gramer, sözcüklerin nasıl kullanılacağıyla ilgili
belirlenmiş kurallar bütünüdür. Dördüncü öğe olan anlam ise, toplumun sözcüklere
yüklediği ortak anlamı ifade eder. Sözcüklerin anlamını tam olarak anlayabilmek bir
arada kullanılan sözcükler arasında bağ kurmayı gerektirmektedir (Erdoğan, 2011).
Bir dili etkili kullanmak, öncelikle o dile ait sözcük bilgisine hakim olmayı, sonra
da bu sözcükleri yerli yerinde, anlamına uygun olarak birleştirerek düşünce ve duyguları
karşı tarafa net bir şekilde ifade edebilmeyi gerektirir.
Sever (1998), duygu, düşünce ve iletilerin etkili anlatımı için gerekli olan ilkeleri şu
şekilde sıralamıştır:
Derin, çabuk, düzenli ve gürültüsüz bir şekilde soluk alma
11
Konuşurken burundan soluk alma
Konuşurken göğüs boşluğundan ve diyaframdan soluk alma
Soluk alırken konuşmama
Sözcükleri doğru ve anlaşılır biçimde söyleme
Açık, anlaşılır ve doğru cümleler kurma
Sözcük ve cümleleri anlamına göre vurgulama
Konuya ve konuşmanın düzeyine uygun bir tonla (ağırbaşlı, duygulu, neşeli, saygılı
vb.) konuşma
Konuşmanın akışını bozacak duraksamalar yapmama
Konuşurken konu dışına çıkmama
Konuşurken dinleyenle/dinleyenlerle göz iletişimi kurma
Söz, jest, mimik uyumunu sağlayarak konuşma
Tekrarlara yer vermeden konuşma
Yerel ağız ve argo söyleyişlere yer vermeme
Konuşurken gereksiz sesler çıkarmama
Gereksiz ayrıntılara girmeme
İşitilebilir bir sesle konuşma
Vurgular
Dili etkili kullanmada bir diğer önemli unsur da vurgudur. Doğru ve yerinde yapılan
vurgu, dinleyenin dikkatini konuşmaya odaklamasını sağlar, konuşmanın etkisini artırır.
Bir kelime veya kelime grubunda, bir hecenin; bir cümlede ise bir kelimenin
diğerlerine göre daha kuvvetli söylenmesine “vurgu” adı verilir. Vurgulu hece ya da
kelime, diğer hece ya da kelimelere göre daha baskılı ve şiddetli bir söylenişe sahiptir
(Dursunoğlu, 2006).
Vurgular, duygu ve düşüncelerimizi daha etkili anlatmamızı sağlar, konuşmayı
tekdüzelikten kurtarır.
12
Tonlama
“Yalın ve periyodik hareketten, yani belirli bir zaman içinde belirli bir düzenle
tekrarlanan titreşimlerden oluşan ses izlenimine ton denir” (Özbay,2005). Konuşma
sırasında ses, alçalma, yükselme, yumuşama, sertleşme, incelme, kalınlaşma gibi
değişiklikler gösterir. Bu ses değişikliklerine tonlama adı verilir.
Duraklamalar
Ses çıkarmak için soluk almaya ihtiyaç vardır. Konuşurken hava ihtiyacını
gidermek için bazı yerlerde duraklamak ve soluk almak gerekir. Duraklamalar
yapılırken söz bütünlüğünün bozulmamasına dikkat edilmelidir. Duraklamalar cümle
sonlarında yapılır. Duraklamasız bir konuşma hem monoton olur, hem de
anlaşılabilirliği azalır. Konuşurken uygun yerlerde duraklamalar yapıp nefes alınmadığı
taktirde, bol ve derin soluk alma ihtiyacı ortaya çıkar. Bu da gürültülü soluk alınmasına
neden olur (Özbay,2005).
Konuşma isteyerek yapılmış, sözcükler farkındalıkla seçilmiş ise, buna “niyet
edilmiş dil davranışı” denirken, dil sürçmeleri “niyet edilmemiş dil davranışı” olarak
örneklenebilir. Konuşurken kullanılan ses tonu, vurgular, bazı duyguları yansıtacak
şekilde ayarlanıyorsa niyet edilmiş, heyecana veya strese bağlı olarak istem dışı sesin
tonu alçalıp yükseliyor veya ses titriyorsa niyet edilmemiş dil ötesi davranışlar söz
konusudur (Dökmen, 1995a).
2.2.2.2.Sözsüz İletişim
İletişim kurarken seçtiğimiz sözcüklere, kurduğumuz cümlelere gerçek anlamını
yükleyen, karşımızdakine mesajı iletirken asıl etkiye sahip olan, sözsüz iletişimde
kullandığımız öğelerdir. Hiç sözcükleri kullanmadan da sadece beden dilimiz ve yüz
ifadelerimizle kendimizi büyük ölçüde ifade edebiliriz.
Yüz ve beden
Sözsüz iletişim üzerine yapılmış olan en eski araştırmalardan birisi 1872 yılında
Charles Darwin tarafından yazılmış olan, “İnsan ve Hayvanlarda Duyguların İfadesi”
adlı kitaptır. Darwin, kitabında insan ve hayvanların duygularını ifade ederken
kullandıkları yüz ifadelerindeki benzerlikleri araştırmıştır. Araştırmacıların iletişimde
beden dilinin önemi konusuna eğilmeleri 20. Yüzyılın başlarına rastlar. Sözsüz iletişim
13
konusunda antropolojistler, psikologlar ve zoolojistlerin de içinde bulunduğu birçok
alan araştırmacısı çalışmalar yürütmüşlerdir. Paul Ekman ve W.V.Friesen bu konuda
yaptıkları çalışmada yüz hareketleri kodlama sistemi (Facial Action Coding System)
adını verdikleri sistemi geliştirirlerken, en küçük yüz hareketini bile analiz etmeye ve
yorumlamaya çalışmışlardır. Albert Mehrabian ise yaptığı araştırmalar sonucu, iletilmek
istenen mesajın kelimelerle sadece %7 sinin ulaşabildiğini, ses tonunun %38, beden
dilinin ise % 55 oranında iletimde etkili olduğu sonucuna ulaşmıştır (Sonneborn, 2012).
Psikolog Mümtaz Turhan yaptığı araştırmalar sonucu, yüz ifadelerinin, kişilerin
içinde bulunduğu sosyal ortama göre anlam kazandığını, tek başına ele alınamayacağını
ileri sürmüştür (Cüceloğlu, 1993). Durumlar karşısında kullanılan yüz ifadelerinin
toplumdan topluma farklılık gösterip göstermediği ile ilgili bir araştırma ise Cüceloğlu
tarafından yapılmıştır. Türk, Amerikan ve Japon 20’şer üniversite öğrencisi ile yaptığı
araştırmada, 60 farklı yüz ifadesi bulunan kart kullanmış ve öğrencilerden bu ifadeleri
yorumlamalarını istemiştir. Araştırma sonucunda, her üç toplumda da ortak temel
boyutlar olduğu sonucuna varılmıştır (Cüceloğlu, 1968).
Göz iletişimi
Yüzümüzde, kurduğumuz iletişimin kalitesini en çok etkileyecek olan organ
gözlerimizdir. Karşılıklı konuşurken kurduğumuz göz teması, duygu aktarımımızı tam
olarak gerçekleştirmemize olanak sağlar. Ağzımızdan çıkan sözler, anlamını tam olarak
gözlerimizden yansıyan bakışlarla kazanır. Etkin dinlemenin olmazsa olmaz kuralı da
biriyle konuşurken onun gözlerine bakmaktır.
Kişi, konuşurken karşısındakinin gözünün içine bakıyorsa, bu karşısındaki ile
iletişim kurmaya ilgi duyduğunu gösterirken; gözlerini kaçırması ilgisizlik ya da bir
şeyler saklamaya çalıştığı şeklinde anlaşılabilir (Cüceloğlu, 1994).
Weisbrod (1965), yaptığı çalışmada; bir gruba hitap eden konuşmacının, kendisiyle
daha çok göz kontağı kuran kişilerin anlattıklarıyla daha çok ilgilendiklerini ve
kendisine daha çok değer verdiklerini düşündüğünü ortaya koymuştur. Aynı zamanda
konuşmacı, kendisiyle göz iletişimi kuran dinleyicilerin sayısı arttıkça, kendisini daha
güçlü hissettiğini dile getirmiştir. Exline ve arkadaşları, iletişim kuranlar arasında göz
kontağı arttıkça, kişilerin birbirlerine karşı daha olumlu duygular hissetmeye
başladıkları sonucuna ulaşmışlardır (Mehrabian,1972, s.22).
14
Beden dili
İletişimde yüz ifadeleri kadar önemli bir diğer unsur da beden dilinin kullanımıdır.
“Yüz kaslarının anlatım amaçlı kullanımı mimikleri; baş, el, kol, ayak, bacak ve bedenin
kullanımı da jestleri oluşturur” (Baltaş,1992,s.37).Biriyle konuşurken onunla aramızda
bıraktığımız mesafe, el ve ayaklarımızın duruş pozisyonu, göz iletişiminde bulunup
bulunmadığımız, kurduğumuz iletişimin kalitesini etkiler. Beden dili çoğu zaman sözlü
iletişimin de önüne geçecek kadar etkili olurken, aynı dili konuşmayan insanların
iletişim kurmasına da olanak sağlar.
Kollarını bedeninden açarak kullanmak, karşısındaki insanla duygu ve düşünce
alışverişine açık olunduğunu gösterirken, kollarını kavuşturmak, kişinin dinlediği
kişiyle aynı fikirde olmadığı ya da kendini yeterince güvende hissetmediği anlamını
taşır (Baltaş,1992). Ellerin öne sarkıtılarak bilekten tutulması, saygı ve itaat anlamında
yorumlanırken, arkaya sarkıtılıp birleştirilmesi kibirlilik olarak algılanabilir (Reca,
2010). Konuşurken elleri, kolları hiç kullanmamak ise kişiye donuk bir ifade verir,
duygu ve düşüncelerin etkili olarak ifade edilememesine neden olur ve dinleyenlerin
ilgisizliği ile sonuçlanır. İletişimde baş hareketleri de ilgi veya ilgisizliği gösteren bir
unsurdur. Konuşan kişiye dönük, hafif yana eğik baş hareketi dikkatle dinlemenin ve
saygının göstergesi olarak yorumlanırken, başın yukarıya doğru kaldırılması üstünlük
göstergesi, aşağıya doğru eğilmesi de uysallık olarak algılanabilir. Baş hareketlerinde
kültürler arası yorum farklılığı olabilmektedir (Güneş, 2011).
Bedensel temas
Sözlü iletişime destek olarak ya da tek başına kullanılan bedensel temas, yerinde ve
doğru kullanıldığında kişiler arası iletişimin etkili olmasına katkıda bulunur. Örneğin,
bir arkadaşıyla konuşan kişi, konuşma sırasında ara sıra arkadaşının koluna dokunarak,
samimiyetini bedensel olarak da ifade edebilir. Daha resmi bir ilişki içinde bulunan iki
kişiden birinin, konuşurken diğeriyle bedensel temas kurması ise tuhaf karşılanabilir.
İnsanların ilişkilerindeki yakınlık, iletişim halindeyken aralarında bıraktıkları
mesafeden de fark edilebilir. Birbirlerine değer veren, paylaşımları çok olan insanlar,
daha yakın mesafede dururlar. E. Hall (1966) Amerika’da yaptığı araştırma ile 0-46 cm
arasını mahrem alan, 46- 120 cm. arasını kişisel alan, 120-350 cm. arasını sosyal alan,
3,5 m.den fazla olan uzaklığı da genel alan olarak tanımlamıştır. Mahrem alan, aile,
15
yakın arkadaş gibi sadece çok özel duygusal ilişki içinde olan insanların girebileceği
alan olup, bunun dışında kişilerin girmesinin rahatsızlık yarattığı alandır. Kişisel alan
ise, mahrem alandan daha uzak bir mesafe olup, arkadaşların, iş ilişkisinde bulunan
kişilerin aralarında bıraktıkları mesafedir (Baltaş, 1992). Bedensel temas, mahrem alan
ve kişisel alanımıza aldığımız insanlarla kurulabilir.
Mekan kullanımı
Mekan kullanımından, kişilerin iletişim kurarken aralarında bıraktıkları mesafe ve
birbirlerine göre konumları anlaşılır. Buna bağlı olarak, mekan kullanımının kişiler arası
dostluğun da, statünün de bir göstergesi olduğu söylenebilir. Otururken diğerlerine göre
yüksek konumda oturmak statünün bir göstergesidir. Mahkemelerde yargıçların
konumu buna örnek olarak gösterilebilir.
Kişinin otururken ya da ayaktayken kolları ve bacaklarıyla mekanda kapladığı alan
da karşısındakiyle olan iletişiminde bir mesaj niteliği taşır. Kollarını ve bacaklarını çok
fazla yer kaplayacak şekilde, geniş olarak konumlandırmış olan kişi için, karşısındakine
üstünlük kurmaya çalıştığı söylenebilir. Kendi sınırlarını iyice daraltmış, kollarını ve
hatta bacaklarını kavuşturmuş olan kişi ise mekanda kapladığı az yer gibi, iletişimde de
az etkin olur.
Mekanda karşı karşıya oturmak, bir satranç maçında olduğu gibi kişiler arası
rekabeti çağrıştırır. İşbirliğine uygun oturma biçimi ise, kişiler arasında dik açı
oluşturacak şekilde yanlamasına oturmaktır. Yan yana oturmak ise dostluğu ve işbirliği
yapmayı ifade eder. Bir masada, göz temasını en aza indirecek olan çarpraz oturma
modeli ise kişiler arasındaki iletişim en az olduğu durumdur (Baltaş, 1992).
Telman ve Ünsal’a göre, insanlar, başkalarıyla beraberken üç farklı beden duruşu
sergilemektedir. Bunlar;
1.İçine alıcı-içine alıcı olmayan: Bir grubun dışarıdan gelen üyelere açık olup
olmadığını gösteren bir durumdur.
2.Yüz yüze-Paralel beden yönelimi: Kişilerin birbiriyle yan yana veya yüz yüze
olmaları iletişimleri ile ilgili fikir verir. Yüz yüze bakma, kişiler arasında bir etkileşim
olduğunu gösterir. Yan yana oturan kişilerin o anda az etkileşim gerektiren bir işle
meşgul oldukları düşünülebilir.
16
3.Uyum-Uyumsuzluk: Güven ve anlayışa dayalı iletişimde kişiler arasında uyum
görülür ve bu beden diline de yansır (Telman ve Ünsal,2005).
Beden dilimiz, etrafa gönderdiğimiz sessiz mesajlardır. Karşımızdakileri ne kadar
yakın hissettiğimizi kolaylıkla ifade edebileceğimiz, bilinçli ya da bilinçsiz olarak
kişiliğimiz hakkında ipuçları verebileceğimiz bir yoldur.
Araçlar
Toplumda kişiler kendilerini kullandıkları bazı araçlarla da ifade ederler. Giyim
tarzı, kullanılan takılar, bir bakıma kişiliğin dışa vurumudur. Bu tür araçlar çoğunlukla
bir statü sembolü olarak da algılanır. Bu algılayış, kaynağını çok eski çağlardan alır.
Kızılderililer güçlerini, başlarına taktıkları tüylerle ifade etmeye çalışmışlardır. Takılar
gösteriş amaçlı olduğu gibi, büyü, korunma gibi farklı amaçlar için de kullanılmıştır.
Hitit uygarlığında krallar, rahipler, saray memurları mühür amaçlı olarak farklı tiplerde
yüzükler kullanmışlardır (MEGEP,2006). Eski Mısırda takıların rengine göre bir anlamı
vardır. Günümüzde de bazı aksesuarlar, bizde kişinin yaptığı iş, yaşam tarzı ile ilgili
fikirler oluşturur. Örneğin fuların, genellikle sanatçıların tercih ettiği bir aksesuar
olduğu fikri yaygındır. Küpe ve uzun saç ise özgürlüğü çağrıştırır. Bu genel kanılara
uygun olarak da kişiler kendi görünüşlerinde düzenleme yaparak kendilerini dışarıya
göstermek istedikleri gibi ifade ederler.
2.2.2.3.Kişilerarası İletişimde Çatışma
Matematik profesörü olan Frank Harrary ve Batell, 13.yy.da ortaya atılan ve
matematiğin konularından birisi olan Graf Teori’den yararlanarak kişilerarası iletişim
çatışmalarını incelemişler ve çatışmaları sınıflandırmışlardır. Buna göre, sekiz temel
çatışma türü bulunmaktadır (Dökmen, 1995a).
Aktif çatışma
Kişilerin birbirlerinden hoşlanmamaları, kızgınlık duymaları nedeniyle ortaya
çıkan ve kırıcı olan çatışma türüdür. Taraflar birbirlerini yeterince dinlemez, anlamaya
çalışmaz, kavga ederler.
17
Pasif çatışma
Kişilerin, aynı ortamda bulundukları halde küslük ya da karşı tarafın iletişimi
başlatmasını bekleme nedeniyle iletişim kurmamaları durumudur. Pasif çatışmada
taraflar birbirlerine hiç önem vermiyormuş gibi görünmeye çalışsalar da, aslında gerçek
tam tersidir. Birbirleriyle karşı karşıya gelmek zorunda kaldıklarında yaşadıkları stres
ve fizyolojik değişiklilerden bunu anlamak mümkündür. Özellikle aile içinde yaşanan
pasif çatışma, uzun sürdüğünde yıpratıcıdır ve psikolojik sorunlara yol açabilir.
Varoluş çatışması
Kişi, dikkatini kendine yöneltmiş, karşısındakinin anlattıklarıyla ilgilenmeyip,
kendi fikirlerine odaklanmış durumdadır. Bu çatışma durumunda kişi karşısındakinin
ilettiği mesajla hiç ilgisi olmayan bir geribildirim verebilir. Yanlış anlayarak
karşısındakine tavır takınma veya ima yolu ile mesaj iletmeye çalışıp hedefin mesajı
algılamaması, onun yerine başka birinin mesajı üzerine alınması varoluş çatışmasına
örnek olarak gösterilebilir.
Önyargılı çatışma
Uzlaşma niyeti olmayan, sahip olduğu fikrin kesinlikle doğru olduğunu savunan,
karşısındakinin söylediklerine kulaklarını tamamen tıkayan kişilerin yaşadıkları
çatışmadır. Kişiler, önyargılarının doğruluğunu test etmeye niyetli olmadıklarından
karşı tarafı dinlemez ve fikirlerinde ısrarcı olurlar.
Tümden reddetme.
Bir konu üzerinde çok boyutlu ve derinlemesine düşünmeden, fanatik bir
yaklaşımla bir fikrin destekçisi olma durumudur. Bu tür yaklaşımda, kişiler kendi
fikirlerine kesinlikle eleştirel bir bakışla bakmaz, eksiksiz bir şekilde doğru olduğunu
düşünürler. Örneğin, takım tutma ve bir siyasi partinin destekçisi olma durumlarında,
kendi desteklediğinin kusursuz ve tek seçenek olduğunu savunur, hiçbir eksiğini
görmezler.
18
Kısmi algılama
İletilmek istenen mesajın bir bölümünü algılayıp, mesajı tam olarak anlamama
durumudur. Büyük olasılıkla kişi, mesajda kendine uygun gelen bölümü algılar,
bütünsel olarak ne denilmek istediğine dikkatini vermez.
Alıkoyma çatışması
Kişi, kendisine iletilen mesajı isteyerek ya da istemeyerek değişikliğe uğratarak
üçüncü bir kişiye aktarır (Dökmen, 1995a).
2.3.İletişim Engelleri
“İletişim sürecinde engeller, bir mesajın verilmesini ve alınmasını olumsuz yönde
etkileyen tüm faktörlerdir (Ergin ve Birol, 2000). İletişimin kalitesini düşüren, kişilerin
birbirlerini doğru anlamalarına engel olan bazı davranış biçimleri vardır. Çoğu insan
farkında olmadan bu davranış kalıplarını kullanır ve doğru yaptığını düşünerek,
karşısındaki ile iletişimin neden olumsuz geliştiğine bir anlam veremez. Özellikle
ebeveyn-çocuk ilişkilerinde bu kalıplar sıklıkla kullanılır.
Sabuncuoğlu ve Gümüş (2008), iletişimi engelleyen faktörleri fiziksel, teknik,
psikolojik ya da sosyal ve örgütsel olarak sınıflandırmışlardır.
Fiziksel ve teknik engeller, iletinin kaynaktan hedefe iletilmesi sürecinde ortaya
çıkabilecek engellerdir. Mesaj ile ilgili engeller, kanal ve araçlarla ilgili engeller,
gürültü ile ilgili engeller, dil ile ilgili engeller olarak incelenebilir.
Psikolojik ve Sosyal Engeller: Bireylerin kişisel özelliklerinden kaynaklanan iletişim
engelleridir. İletişim amacının belirlenmemesi, önyargılar, görüş farklılıkları, algılama
farklılıkları, tutum ve davranışlar, sosyo-kültürel farklar ve sahip olunan bilgi düzeyi
kişiler arasında iletişimin sağlıklı kurulamamasına sebebiyet verebilecek değişkenlerdir.
Örgütsel Engeller: Zaman baskısı, rol ilişkileri, hiyerarşi, yönetim tarzı ,statü
farklılıkları, aşırı bilgi yüklemesi, geri besleme yetkisizliği, örgüt büyüklüğü ve fiziksel
yapısı nedeniyle görülen iletişim engelleridir (akt: Elgünler ve Fener, 2011).
19
İletişim engelleri ve çocuk üzerindeki etkileri on iki başlık altında incelenebilir. İlk
dört iletişim engeli çözüm önerisi gönderen iletilerdir. Bu iletilerde anne baba çocuğa
nasıl davranmasını gerektiğini söyler, denetim anne babadadır (Gordon, 2012).
Emir vermek, yönlendirmek: Karşı tarafa ne yapması gerektiğinin sert ve tartışma
kabul etmeyecek bir şekilde söylenmesidir. Emir verilen kişinin kırılması ve öfke
duymasına sebep olabilir.
Örnekler: “Çabuk odana git!” “ Çık dışarı!”
Uyarmak, gözdağı vermek, tehdit etmek: Yaptığı şeyin sonucunda başına gelecek
olanların tehdit eder bir ifadeyle söylenmesidir. Uyarıyı alan, karşı tarafın söylediklerini
gerçekten yapıp yapamayacağını test etmek isteyip, davranışını sürdürebilir (Dönmezer,
1999).
Örnekler: “ Beş dakika içinde yanımda olmazsan ben sana yapacağımı bilirim!”
“ Ödevini yapmazsan dayak yersin!”
Tembih etmek, ahlak dersi vermek: Doğru olanın ne olduğunu söyleme şeklinde olan
bu yaklaşım, karşıdaki kişiyi rahatsız ederek paylaşıma son vermesine neden olur. Bu
yaklaşımda, soruna değil, kişiye odaklanmıştır (Odabaşı, 2009, s.173). Ebeveyni
tarafından ahlak dersi verilen çocukta ise suçluluk duyguları ortaya çıkabilir, çünkü
kendisinin kararlarına güvenilmediğini düşünür. Otoritenin baskısını hissederek tepki
vermesine sebep olur (Dönmezer, 1999).
Örnekler: “ Sakın büyüklerinin sözünü kesme, çok ayıp.”
“ Arkadaşlarınla kesinlikle tartışmamalısın.”
Öğüt vermek, çözüm ve öneri getirmek: Bu yaklaşımda kişiye çözüm önerisi
getirilirken, sorumluluk almasının da önüne geçilmiş olur. Çözümü bulan kendisi değil,
karşısında akıl vermekte olan kişidir (Dönmezer, 1999).
Örnekler: “ Sen sıkıldın, haydi biraz dışarı çıkıp gez.”
“ Sırtına bir hırka alsan iyi olur.”
20
Bu yaklaşım diğerleri kadar rahatsız edici görünmemekle birlikte, özellikle
ebeveyn- çocuk ilişkisinde çözümün hep ebeveyn tarafından öneriliyor olması, çocuğa
güvenilmediği, onun başının çaresine bakamayacağı hislerini yaratabilmektedir.
Engelleyici (bastırıcı) iletiler ise şu şekilde sıralanır:
Nutuk çekmek, mantıklı düşünceler üretmek: Karşı tarafın bilgisiz olduğu düşüncesi
ile ona doğru olan davranış şeklini öğretmeye çalışmaktır. Öğretmenlerin ve
ebeveynlerin sık kullandıkları bu yöntem, çocuklar için çok sıkıcı olmakla beraber,
tepki vermelerine, savunmaya geçmelerine sebep olabilir.
“ Okula saçlar bağlanmadan gelinmez”
Yargılamak, eleştirmek, suçlamak: Karşı tarafta hemen savunmaya geçme dürtüsü
oluşturan bu iletiler, iletişimin kopmasıyla sonuçlanır. Ailede eşler arasında bu tür
iletilere sık rastlanır ( Odabaşı, 2009, s.170).
“ Sen zaten hep geç kalırsın”
“ Senin yüzünden hasta oldum”
Yorumlamak, tanı koymak, analiz etmek: Kişinin, karşısındakine onun aklından
geçenleri okuduğu, davranışlarının nedenlerini bildiği izlenimi vermesidir. Ebeveynlerin
çocuklara bu şekilde iletiler göndermeleri, çocuk için bazen utanç verici, bazen
korkutucu olabilir. Çocuk hiçbir sırrının gizli kalmayacağını düşünüp rahatsızlık
duyacağı gibi, yapılan yanlış tanılar için de öfke duyabilir (Dönmezer, 1999, s.89).
“ Ben mutluyken özellikle gelip beni rahatsız ediyorsun”
“ Ben senin ne demek istediğini biliyorum.”
Ad takmak, alay etmek, utandırmak: Kişinin kendine olan saygısını zedeleyen,
kendisi ile ilgili olumsuz yargı geliştirmesine neden olan iletilerdir. (Odabaşı, 2009,
s.171) Çocuklara, kendilerini kötü ve sevilmeye değer olmadıklarını düşündürten bu
iletiler, onların davranışlarında da bir değişiklik yaratmaz, aksine tepkili olmalarına yol
açar (Dönmezer, 1999, s.89).
“ Beceriksizin tekisin!”
“ Tebrikler her zamanki gibi yine beni rezil ettin!
21
Övmek, aynı düşüncede olmak: Övmek bir iletişim engeli gibi görünmese de, kişinin
hatalarını görmesine engel oluşturabilir. Sürekli övülen bir çocuk buna bağımlı hale
gelebilir, hiç eleştiri kabul etmeyebilir. Ebeveynin övgüsünün, kendisine bir şey
yaptırmak için olduğunu düşünen çocukta ise ebeveyne güvensizlik oluşur (Dönmezer,
1999, s88).
Güven vermek, teselli etmek, desteklemek: Bu yaklaşım da olumlu gibi görünmekle
beraber, kişinin kendini anlaşılmamış hissetmesine neden olabilir. Çocukla olan
iletişimde de, çocuğun kendini kötü hissetmesinin doğru olmadığı mesajını verir
(Gordon, 2012 ; Dönmezer, 1999).
“ Ben de bir zamanlar senin gibi düşünürdüm.”
“ Sen yaparsın, başarırsın, endişelenme.”
Soru sormak, sorgulamak, sınamak: Bu tür iletiler, karşı tarafta kendisine
güvenilmediği düşüncesine sebep olur. Soruna değil, kişiye odaklanılmış olduğundan,
kişi kendisini sorguya çekiliyor gibi hissederek ya savunmaya geçer, ya da iletişimi
keser (Odabaşı, 2009, s.172).
“ Bu lafları kimden öğrendin?”
“ Bu saate kadar ders mi çalıştın?”
Konuyu saptırmak, alay etmek, oyalamak: Karşı tarafta sorununun ciddiye
alınmadığı, önemsenmediği düşüncesi yaratır. Kişi kendini değersiz hissedebilir, bir
daha hiçbir paylaşımda bulunmayabilir. Çocuklara bu tür yaklaşım sergilendiğinde de
çocuk kendini değersiz hisseder, sorunların üstesinden gelmeye çalışmak yerine
kaçmanın doğru olduğunu düşünmeye başlar (Dönmezer,1999; Odabaşı, 2009).
2.4. Etkili İletişim
Etkili bir iletişim kurulabilmesi için kaynak tarafından kodlanmış olarak iletilen
mesajın kodlarının, hedef tarafından doğru çözülmesi gerekmektedir. Örneğin, bir
kişinin karşısındakine gülerek “ Yine mi sen?” demesiyle, sert bir ses tonuyla aynı
cümleyi söylemesi farklı anlamlar içerir. Mesajı ileten kişinin beden dili, ses tonu, yüz
ifadesi ve kullandığı sözcükler bir bütün olarak değerlendirilmeli, yapılan
22
değerlendirmeye uygun olarak geri bildirimde bulunulmalıdır. Hedef, sadece kendisine
ulaşan sözcükleri dikkate alarak bir geri bildirimde bulunacak olursa, çatışma durumu
ortaya çıkabilir. Bu noktada, iletişimin etkili olması için dinlemenin de etkin olması
gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Dinlemek için dikkatini karşısındaki kişiye vermek ve
sadece ona odaklanmak gereklidir.
İnsan beyni, dışarıdan gelen uyarıcıları algılarken bir yandan da kendi içinden gelen
uyarıcılarla iletişim kurar. Dışarıdan gelen iletilere bir tepki vermeden önce, kendi
içinde, kendisiyle kurduğu iletişimde bir tepki oluşturur ve bunu dışarıya yansıtır. Kendi
içinde yapılan bu değerlendirmeye iç konuşma denir (Özer, 2012). Kişi karşısındakiyle
iletişim halindeyken, iç konuşmalarına daha fazla kulak veriyorsa, karşısındakini etkili
bir şekilde dinleyemez, çünkü o sırada kendine odaklanmıştır. Zaman zaman birine bir
şey anlattığımızda daha cümlemiz bitmeden “O da bir şey mi?” ile başlayan cümlelerle
yanıt aldığımız olur. Kişi hemen kendi başından geçen ve sizin anlattığınızdan çok daha
önemli olduğunu var saydığı bir olayı anlatmaya başlar. Siz bir geri bildirim beklerken,
sizin anlattıklarınız, anlattıklarınızla birlikte aktarmaya çalıştığınız duygularınız, adeta
bir duvara çarpıp geri döner. “İç iletişimin öne çıktığı durumlarda baskın olan soru: ‘Bu
konuda ben ne düşünüyorum?’ iken, dış iletileri algılama eğiliminde sorulan soru: Bu
konuda o ne düşünüyor?” dur ( Özer, 2012,s.95).
İletişimin etkin olmamasına yol açan çeşitli dinleme türlerinden bazıları şunlardır:
Görünüşte Dinleme: Kişi, karşısındakini dinliyormuş gibi görünür ama o anda başka
şeyler düşünmektedir.
Seçerek Dinleme: Kişinin, sadece kendi ilgisini çeken konuya odaklanarak dinlemesi,
diğer anlatılanlara algısını kapatması durumudur.
Saplantılı Dinleme: Kişi, bir duygunun etkisi altında dinler ve ne anlatılırsa anlatılsın
duygusu değişmez. Örneğin, kişi kaygılı ise, anlatılan her şeyden kaygılanılacak bir
durum çıkarır ve endişelenir.
Savunucu Dinleme: Her an kendisine yönelik bir saldırı olabilecekmiş gibi tetikte
dinler ve savunmaya geçerler.
Tuzak Kurucu Dinleme: Sessiz ve tehlikeli bir türdür, çünkü önce hiçbir tepki
vermeden dinler, dinlerken açık arar, dinlediklerini adeta kaydeder ve bir fırsat
yakaladığında karşısındakini zor durumda bırakacak sözler söylerler.
23
Yüzeysel dinleme: Söylenen kelimeleri yüzeysel olarak değerlendirip, aslında ne ifade
ettiğini tam olarak anlamama durumudur. Toplumumuzda düşünceleri olduğu gibi
söylemekten çok “ima etme” davranışı yaygın olduğundan, sadece söylenen kelimelere
göre anlam çıkaran kişiler gerçek anlatılmak isteneni kaçırabilirler (Cüceloğlu,1994).
Cüceloğlu, insanların dinlerken genellikle şu dört düzeyden birini kullandığını
belirtmiştir:
1.Önemsememe
2.Seçici dinleme
3.Dikkatle dinleme
4.Empatik dinleme
Önemsememe, daha önce “görünüşte dinleme” şeklinde ifade ettiğimiz durum olup,
anlatılanlar hiç dinlenmez, sadece dinler gibi görünme söz konusudur. Seçici dinleme
bundan bir kademe üstün olup, anlatılanların bir kısmı dinlenir. Dikkatle dinlemede,
söylenen sözlere dikkat edilir. Empatik dinleme, aktif bir dinleme türüdür. Burada amaç
karşıdakini anlamaktır. Aktif dinlemenin en üst basamağı empatik dinlemedir. Aktif
dinlemenin basamakları şu şekilde sıralanabilir:
1.Anlatılan içeriği olduğu gibi, aynı kelimeleri kullanarak yansıtmak.
2.İçeriği, kendi kelimelerini kullanarak yansıtmak.
3.Sadece söylenen kelimeleri değil, kelimelerin yüklendikleri duyguları da yansıtmak.
4.Hem içeriği, hem duyguları kendi ifadeleriyle yansıtmak. Bu düzeydeki aktif
dinlemede, anlatan, kendini gerçekten anlaşılmış hisseder, kendisine değer verildiğini
düşünür ve rahatlıkla kendini ifade eder. Bu dinleme, karşı tarafın yerine kendini
koyabilmeyi, onun bakış açısına göre konuşmasını değerlendirebilmelidir (Cüceloğlu,
1995).
Dinlerken göz iletişimi kurmak, empatik dinlemenin olmazsa olmaz koşuludur.
Dinlenilen kişinin değerli olduğunu, onu önemsediğimizi gösterir (Rifenbary, 1998).
Empatiyle dinlemek, ayna tutarak dinlemek değil, anlama niyetiyle dinlemektir.
Karşıdakiyle aynı fikirde olmak anlamına da gelmez. Hem sol, hem sağ beynin aktif
olarak kullanıldığı, sadece kulakların değil, gözlerin, hislerin, içgüdülerin kullanıldığı,
24
bütünsel bir dinleme davranışıdır. Çok güçlü bir dinleme şeklidir, çünkü bir başkasının
zihnindeki ve yüreğindeki gerçekliği görmeyi sağlar ( Covey, 2000).
2.5. Aile İçi İletişim
“Aile, insan türünün sürekliliğini sağlayan, ilk toplumsallaşma sürecini oluşturan,
karşılıklı ilişkileri belirli kurallara bağlayan, toplum kültürünü kuşaktan kuşağa aktaran,
biyolojik, psikolojik, ekonomik, hukuksal vb. yönleri bulunan toplumsal bir kurumdur
(Sayın,1990’ dan akt: Dönmezer, 1999). Bireylerin içinde bulundukları ilk toplumsal
kurum olan aile içinde kurulan iletişimin etkili olması büyük önem taşımaktadır. “Aile,
insan ilişkilerinin sergilendiği bir sahne olarak düşünülebilir” (Yörükoğlu, 1979).
Çocuklar, ilk toplumsal ilişkilerini aile içinde kurar; paylaşmayı, sevgisini ifade etmeyi,
olumsuz duygularını nasıl dışa vuracağını, yaşadığı çatışmalar karşısında nasıl tutum
geliştireceğini ilk olarak bu sahnede prova edip, aile bireyleriyle kurduğu iletişimden
yola çıkarak öğrenir. Çocukluk dönemi yaşantıları, bireyi hayatı boyunca
etkileyebilecek güce sahiptir. Bu nedenle, ruhsal anlamda sağlıklı bir çocuk yetiştirmek,
sağlıklı ilişkiler kurabilen aile bireyleriyle mümkündür.
Young tarafından, özellikle kişilik bozukluğu tedavisinde kullanılmak üzere geliştirilen
şema terapiye göre, şemaların kökeninde bireyin erken yaşam döneminde anne baba ve
yakın çevresiyle kurduğu ilişkiler etkili olmakta ve aile ortamı birey tarafından sevgisiz,
ilgisiz, yetirince destek verilmeyen ve iletişim eksikliği bulunan bir ortam olarak
algılandığında, bireyin erken dönem uyum bozucu şemalar geliştirmesi mümkün
olmaktadır (Kapçı ve Hamamcı, 2010).
“Anne-baba-çocuk ilişkisi, temelde anne ve babanın tutumlarına bağlıdır.” (Yavuzer,
1992). Çocuğun gelişimi üzerindeki etkileri açısından olumsuz anne-baba tutumları şu
başlıklar altında gruplandırılabilir (Çağdaş, 2012: 142-151, Yavuzer,1992, s.141-144).
İtici Tutum: (Reddetme)Çocuğun gereksinimlerini dikkate almama, çocuğa karşı
ilgisizlik ve düşmanca tavır sergileme şeklindedir. Çocuk bu tutumla yetiştirildiğinde,
sinirli, kendinden güçsüz ve küçüklere karşı acımasız, düşmanca tavırlar sergileyen bir
birey olabilir.
Yetkinci Tutum: Ebeveynin kendi istekleri doğrultusunda çocuğunu kusursuz bir hale
getirmek için çabaladığı, çocuğun yeterliliğini dikkate almadığı tutumdur.
25
Aşırı Koruyucu Tutum: Anne babanın çocuğu gereğinden fazla kontrol altında
tutması, kendi kontrolünü sağlamasına olanak tanımaması durumudur. Çocuğun güven
gelişimini olumsuz yönde etkileyerek, bağımlı ve duygusal olarak zayıf bir kişilik
geliştirmesine sebep olabilir.
Aşırı Hoşgörülü ve Şımartıcı Tutum: Anne babanın çocuğun her türlü davranışına
hoşgörüyle yaklaştığı, hatalı davranışlarını bile olumladığı bu tutum, çocuğun şımarık
ve benmerkezci davranışlar geliştirmesine neden olabilir.
Tutarsız Tutum: Anne ve babanın, çocuğun davranışları karşısında birbiriyle uyumsuz
ya da kendi içinde tutarsız tavır sergilemeleridir. Yanlış olan bir davranışa kimi zaman
tepki gösterilip kimi zaman gösterilmemesi, ya da ebeveynlerden birisi tarafından
cezalandırılıp diğeri tarafından ödüllendirilmesi şeklinde olabilir.
Otoriter (Baskıcı) Tutum: Anne babanın, çocukla birlikte alınmamış olan kuralları
katı bir şekilde uygulamasıdır.
Çocuklara Boyun Eğme: Kontrolü çocuğa vermiş olan anne babaların, çocuk
tarafından yönetilmesidir (Yavuzer,1992). Çağımızda çocuğa verilen değer artmış
olmakla beraber, bu değeri göstermenin bir yolu olduğunu düşünen anne babaların, tüm
kararlarını çocukların arzularına göre alması ile, git gide çocuk egemen ailelerin sayısı
artmaktadır.
Çocuk Ayırma: Anne babanın, ilgi ve sevgi paylaşımı konusunda çocukları arasında
adil olmaması durumudur. Bir çocuk sürekli kayırılırken, diğeri hor görülebilir
(Yavuzer, 1992).
Olumlu anne baba tutumlarından bazıları ise şunlardır:
Hoşgörü Sahibi Olma: Bazı kısıtlamalar dışında, çocuğun isteklerini yerine
getirebilmesine imkan tanıyan bir yaklaşım biçimi olup, çocuğun kendine güvenmesini
sağlar.
Kabul Etme: Çocuğa sevgi ve sevecenlikle yaklaşarak, onun yetenek ve ilgilerini
dikkate alıp, geliştirmesine imkan sağlamaktır. Çocuğun dengeli, sosyal ve mutlu
olmaını sağlar.
26
Demokratik Tutum: Hoşgörü, güven ve desteğin bir arada olduğu, en sağlıklı
tutumdur (Yavuzer,1992, Çağdaş,2012).
2.6.Çocukla İletişimde Kullanılan Dil
Sen Dili: Çocuklarla kurulan iletişimde dinlemenin etkili olması gerektiği gibi, iletilerin
de etkili olması gerekir. Çocuğun olumsuz bir davranışı olduğunda, genellikle ilk
yapılan, çocuğu suçlayıcı cümleler kurmaktır.
“ Ne kadar dikkatsizsin!”
“ Çok yaramaz bir çocuksun.”
“ Sen hiç akıllanmayacak mısın?”
Bu ifadelerin ortak özelliği, hepsinin “sen” öznesine yönelik olması olup, “sen dili”
olarak tanımlanır (Gordon, 2012).
Sen dilinde kullanılan ifadeler, çocuğun davranışına değil, kişiliğine yönelik
eleştiridir. Çocuğun yaptığı olumsuz davranış tanımlanmadığı için, çocuk neyi yanlış
yaptığını, yaptığının karşı tarafı nasıl etkilediğini bilemez, dolayısıyla olumsuz
davranışın değişmesinde bu dil etkili olmaz. Çocuk, kişiliğine yönelik eleştiriden dolayı
kızgınlık hisseder ve onuru kırılır. Kendisine yönelik kullanılan “ tembel” “beceriksiz”
gibi ifadeleri ciddiye alarak, gerçekten öyle olduğuna inanıp, bunu doğrulayacak
davranışlar sergileyebilir. Kendini değersiz ve yetersiz hisseder. Öte yandan, bu ifadeler
çocuğun arkadaşları ve çevresi tarafından bu özelliklerle tanınmasına, popüler olmasına
da yol açabilir.
Suçlayıcı ve yargılayıcı mesajlar çocuğun da ilerleyen zamanlarda aynı dili
kullanmasına yol açar. Anne babasına karşı da suçlayıcı ifadeler kullanması, anne
babanın daha çok sinirlenmesine ve daha çok ceza verip baskı yapmasına yol açar.
Baskılar sonucu çocuğun asiliği ve isyan duyguları artar (Çağdaş, 2012; Gordon, 2012).
Ben Dili: Kişiliğin değil, yapılan hatalı davranışın tanımlandığı ve karşı tarafta nasıl
etki yarattığını ifade eden konuşma biçimidir. Ben dili kullanan anne babalar, çocuğu
yargılamadan, kendi duygularını ifade ederler. Etkili bir ben dili için,
Kabul edilmeyen davranışın yargılama olmadan tanımlanması,
27
Bu davranışın ebeveyn üzerindeki somut etkisinin belirtilmesi,
Davranışın ebeveyn duygularını nasıl etkilediğinin söylenmesi gerekir.
Ben dili kullanımının etkili olmasının nedenleri; anne babanın dürüstçe duygularını
ifade edebilmiş olmaları, çocuğu suçlayıcı olmadığından direnç oluşturmaması,
çocuğun yanlış olan davranışını görmesi ve bunun sorumluluğunu almasına olanak
sağlamasıdır. Bu iletilerle büyüyen çocuk, kendisi de aynı dili kullanmayı seçecek,
suçlayıcı cümleler kurmak yerine çözüm odaklı yaklaşımlar sergileyecektir.
“ Ne yaramaz çocuksun evde top oynanır mı?” (Sen Dili)
“ Evde top oynadığın zaman endişeleniyorum çünkü bir yerine zarar verebileceğini
düşünüyorum.” (Ben Dili)
Ben dili, sadece olumsuz durumlarda değil, olumlu olan davranışları pekiştirmede de
kullanılır.
“ Sofrayı toplamamda bana yardım etmen beni çok mutlu etti, tek başıma çok zor
olacaktı” ( Çağdaş,2012; Gordon, 2012).
2.7.Empati ve Empatik Dinleme
“Empati, bir insanın, kendisini karşısındaki insanın yerine koyarak onun
duygularını ve düşüncelerini doğru olarak anlamasıdır”(Dökmen,
1995a,s.135).Empatinin sadece diğer kişinin duygularını anlama yeteneği olmadığı,
aynı zamanda bu duyguları paylaşmayı da içerdiği belirtilmektedir (Vasta, Haith ve
Miller,1992:461). Literatüre bakıldığında, empatiyle ilgili yapılmış tanımların yıllar
içinde üç temel aşamadan geçtiği görülmektedir. 1950’ lerin sonuna kadar bilişsel
boyutuyla, 1960’lı yıllarda bilişsel boyutunun yanı sıra duygusal boyutuyla da ele alınan
empati, 1970’ li yıllarda öncekine göre daha dar anlamda kullanılmaya başlanmış,
karşındakinin duygusunu anlayıp, bunu ona iletme şeklinde tanımlanmıştır (Dökmen,
1995a).
Hoffman (1987), empatinin bilişsel ve duygusal olma üzere iki boyutu olduğunu
ifade etmiştir. Hoffman’a göre (1984) kişinin karşısındaki ile empati kurabilmesi için
öncelikle kendisi ve karşısındaki kişinin ayrımını bilişsel olarak yapabilmesi ve
28
karşısındaki kişinin içinde bulunduğu duygu durumunu bilişsel olarak ayırt edebilmesi
gerekir. Empatinin bilişsel boyutu, karşıdaki kişinin bir olay ya da durumdan nasıl
hissedebileceğini anlamak, duygusal boyut ise o durumu yaşayan kişi ile aynı şekilde
hissetmek ve bunu karşı tarafa ifade etmektir (Staub,1987).
İletişimde empatik dinlemenin önemi büyüktür. Dinleyen, sadece karşıdaki kişinin
anlattığı olayı değil, olayın onda ortaya çıkarmış olduğu öfke, heyecan, mutluluk vb.
duygularını da anlamaya çalıştığında gerçek iletişim kurulmuş olacaktır. “Kişi, empatik
tutum ve davranış içinde karşısındakini dinlediğinde ve anladığında, dinleyen ve
anlayan kişi için ortak ve anlamlı bir yaşantı doğacaktır”(Okvuran, 1995).
Bazen kişi, karşıdakinin duyguları ve düşüncelerini doğru anlamasına rağmen,
anladığını karşı tarafa uygun empatik bir tepkiyle ifade edemeyebilir. O anda
hissettiğini değil, teselli etmek amacıyla kurduğu cümleleri söylemeyi tercih eder. Bu
durumda karşıdaki kişi kendini yeterince anlaşılmamış hissedebilir. Empatik tepki
vermek için hem yüzümüz ve beden dilimizle, hem de sözlerimizle karşıdakini
anladığımızı ifade etmemiz gerekir (Dökmen, 1995a).
Karşımızdakinin duygularını anlamak birebir aynı duyguları hissetmek gerektiği
anlamına gelmez. Örneğin büyük keder içinde olan bir kişinin üzüntüsünü paylaşmak,
aynı şekilde keder içine girmeyi gerektirmez, üstelik böyle bir duygudaşlık iletişimin iki
ucundaki kişiye de zarar verebilir. Kurulan bu duygudaşlık empati değil, sempati olarak
tanımlanmaktadır. “Bir insana sempati duymak demek, o insanın sahip olduğu duygu ve
düşüncelerin aynısına sahip olmak demektir”(Dökmen, 1995a,s.140).
Çocuklarda empati, diğer gelişim alanlarında olduğu gibi süreç içinde
gelişmektedir. 0-1 yaş arasında, bebekler diğer kişilerin üzüntülerine tepki verir, ama o
kişinin üzüldüğünün farkında olduklarını belli etmezler. 1-2 yaş civarında, bir kişinin
üzüntülü olduğunu anlayabilmelerine rağmen, onun kendisinden farklı ihtiyaçlarının
olabileceğinin farkında olmazlar ve bundan dolayı uygun olmayan tepkiler
gösterebilirler. 2-10 yaşları arasında, çocuk artık diğer insanların duygularının, kendi
duygularından farklı olduğunun farkına varmaya başlamıştır. Kendi gereksinimlerini
belirleyip, olaylara kendi yorumlarını getirir. Altı yaşından itibaren çocuk kendisini
karşısındaki kişinin yerine koyabilmektedir (Köksal, 2005).
Psikologlar, çocuklarda empatinin beslenmesinde üç şeyin önemli olduğunu
belirtmektedir.
29
1.Anne babalar diğerlerine ve kendi çocuklarına örnek oluşturacak şekilde, empatik
yaklaşım sergilemelidirler.
2. Anne babalar, çocuklarına diğer insanları dikkate almayı ve dinlemeyi öğretmelidir.
3. Anne babalar çocuklarına sıcaklık, sevgi ve nezaket göstermelidirler (Barasch,
1998:2, akt: Ünal,2007).
Dökmen, üç temel empati basamağı olduğunu söyleyerek empatinin basamaklarını
şu şekilde sınıflandırmıştır:
Onlar Basamağı: Karşısındaki kişinin anlattıkları karşısında kendi duygu ve
düşüncelerini değil, toplumun düşüncelerini ifade eder. Bu yaklaşımda genellemeler
yaparak, atasözleri kullanarak geribildirim verme görülür.
Ben Basamağı: Ben- merkezci bir yaklaşım olan bu basamakta, kişi kendisine sorununu
anlatan kişiye akıl verir, eleştirir, ya da kendi benzer sorunundan söz etmeye başlayarak
odak noktasını karşısındakinin sorunundan tamamen uzaklaştırır.
Sen Basamağı: Dinleyen kişi, sorununu anlatan kişinin yerine kendini koyar, o kişinin
duygu ve düşüncelerini anlamaya çalışır. Toplumun genel yargılarıyla ya da öznel
düşünceleriyle geribildirim vermez, onun içinde bulunduğu durumu anladığını ifade
eden bir yaklaşım sergiler (Dökmen, 1995a, s.153-156).
Toplumumuzda, çocuklarla anne babanın kurduğu iletişimin genel olarak “onlar
basamağı”nda ya da “ben basamağı”nda kaldığını söylemek mümkündür. Anne babalar,
çocukların kendilerine aktardıkları sorunlar karşısında sıklıkla “ Komşular ne der?”,
“Herkes seni çok ayıplar” ve benzeri cümlelerle toplumun genel yargılarını dile
getirirler. Ardından da çeşitli atasözleri ve deyimlerle güçlendirilmiş öğüt veren
cümlelerini sıralarlar. Bazı anne babalar da “Biz senin yaşındayken…” ile başlayan
cümlelerle kendi çocukluklarını anlatmaya başlar, kıyaslamalar yaparlar. Ne var ki bu
cümlelerin hiçbiri çocuğa ulaşmaz, çünkü çocuk büyük olasılıkla anlaşılamamanın
üzüntüsü ve suçlanmanın ağırlığı altında kendi içine dönmüştür.
Çocuğun içinde bulunduğu şartları dikkate alarak, kendini onun yerine koyarak
dinleyen anne baba karşısında ise çocuk kendisini rahatlıkla ifade edebilir, sağlıklı bir
iletişim kurulmuş olur. Çocuğun anne babayla kurduğu ilişkinin sağlıklı olması, diğer
bireylerle kuracağı ilişkiler ve yaşamı algılayışı için de bir temel niteliğindedir.
Başkalarının duygularını daha iyi tanımlayabilen ve onlarla empati kurabilen
çocuklar arkadaşları ve öğretmenleriyle ilişkilerinde sosyal olarak daha yetenekli
görülmektedirler. Güçlü empati yeteneği olan çocuklar saldırganlığa daha az eğilimli,
30
yardımlaşma ve paylaşma gibi sosyal davranışlara daha yatkın olmaktadırlar. Empatik
çocuklar akranları ve büyükleri tarafından daha fazla sevilmekte, okulda ve işlerinde
daha başarılı olmaktadırlar (Denham ve Burger,1991; Denham ve Holt, 1993, akt:
Yüksel, 2009). Bütün bunlar göz önüne alındığında, çocuğun ilk ve hayat boyu kalıcı
öğretmenleri olan anne babanın, empatik becerilerinin geliştirilmesinin çocuğa
sağlayacağı yararlar açıktır.
2.8. Aile Eğitimi
Anne- baba eğitimi; çocukların yetiştirilmesi, aile ilişkileri, ailede ve toplumda
anne babaya düşen yükümlülüklerin yerine getirilmesi için gerekli bilgi, tutum ve
becerilerin sistemli biçimde geliştirilmesidir (Titmus ve diğerleri, 1985). Çocuğun
eğitimi, yetiştirilmesi, çocukla nasıl sağlıklı iletişim kurabileceği eğitiminin anne baba
olacak bireylere verilmesi bir gerekliliktir. Okul ve ev ilişkilerinin önemine vurgu yapan
Bronfenbrenner’in ekolojik bakış açısına göre çocuğun gelişimini anlayabilmek için
sadece bireyi değil çevresini de anlamak gerekmektedir. Bronfenbrenner’in kuramında
bireyin çevresi birbiri içine yerleşmiş katmanlardan meydana gelen ilişkiler sisteminden
oluşmaktadır. Bireyin gelişimi bu katmanların birbirleriyle ve kendi içlerindeki ilişkiler
ile bu ilişkilerin ortaya çıktığı geniş toplum ile olan ilişkilerinden etkilenmektedir.
Merkezde olan çocuğa en yakın katmanda olan mikrosistem; aile, öğretmenler,
arkadaşlardan oluşmaktadır. Sonraki katman, çocuğu da kapsayan belli başlı ortamları
içermektedir, anne baba ile öğretmen ilişkisi gibi. Bir üst katman olan egzosistem
çocuğun gelişiminde etkisi olan, ancak çocuğun içinde önemli rol oynamadığı sistemdir.
Ebeveyn arkadaşları ve çalışma koşulları gibi. En dıştaki katman olan makrosistem ise,
toplumda hakim olan değerler, çocuğun eğitimi, sağlığı ile ilgili uygulanan politikaları
içerir (Bronfenbrenner, 1979). Çocuğun hayatında en önemli role sahip olan ile ve
okulun arasındaki işbirliği ve ailenin çocuk gelişimi ile ilgili aldığı eğitimlerin,
çocuktan başlayarak tüm topluma sağlayacağı yarar açıktır.
2.9.Yaratıcı Drama
“Yaratıcı drama” kavramı daha çok Amerika’da kullanılırken, bir öğretim yöntemi
olarak eğitim süreçlerinde ilk olarak kullanan ülke olan İngiltere’de “eğitimde drama”,
31
Almanya’da ise “Oyun ve Tiyatro Pedagojisi” , okullarda uygulama adıyla
“Canlandırmacı Oyun ve Sahne Oyunu” şeklinde adlandırılmaktadır (akt: Aykaç, 2009).
“Alan yazınında yer yer farklı adlandırmalara tanık olunsa da nitelik, amaç ve kapsam
açısından yaratıcı drama, eğitimde drama, eğitsel drama ve eğitici drama kavramları öz
olarak birbirinden farklı değil, aynıdır (Adıgüzel, 2010,s.64).
Yaratıcı drama, doğaçlama, rol oynama vb. tiyatro ya da drama tekniklerinden
yararlanılarak, bir grup çalışması içinde, bireylerin bir yaşantıyı, bir olayı, bir fikri,
bir eğitim ünitesini, kimi zaman da soyut bir kavramı ya da davranışı, eski bilişsel
örüntülerin yeniden düzenlenmesi yoluyla ve gözlem, deneyim, yaşantıların gözden
geçirildiği oyunsu süreçlerde anlamlandırılması, canlandırılmasıdır (San,1996,
s:149).
Yaratıcı drama oturumlarına katılanlar, kendi yaşamlarında biriktirdiği deneyimleri,
gözlemleri, bakış açılarını ortaya koyar, paylaşır, aynı duruma farklı gözlerle bakabilme
şansını yakalarlar. Yaratıcı Drama’nın öğretimde kullanılmasının sağladığı kazanımların
çokluğu, süreç boyunca katılımcıları bedenen, zihnen ve tüm duyuları anlamında aktif
kılması ile açıklanabilir.
Üstündağ (2003) yaratıcı dramayı “bilişsel davranışları, duyuşsal özellikleri ve
devinişsel becerileri kazandırmada öğretim yöntemi, duyuların eğitimiyle bütüncül bir
estetik anlayış oluşturmada sanat eğitimi alanı, yaşanılan süreci betimleme, açıklama ve
kontrol edebilme olanaklarıyla disiplin” olarak ifade eder. Bu tanımlamadan da
anlaşılacağı gibi yaratıcı dramanın hem yöntem hem disiplin, hem de sanat eğitimi alanı
olma boyutu vardır. Eğitim öğretim sürecinde Matematik, Türkçe, Hayat Bilgisi, Fen
Bilimleri, Sosyal Bilgiler gibi tüm derslerin öğretiminde, müze eğitiminde, psikolojik
danışma ve rehberlik hizmetlerinde amaca ulaştıran bir araç olarak, yöntem boyutuyla
kullanılabilir. Aynı zamanda kendine ait yöntem ve teknikleri olan başlı başına bir ders,
bir disiplindir ve diğer disiplinlerle etkileşim içindedir.
Yaratıcı dramanın diğer bir tanımı, insanlar arasında sağladığı iletişim ve etkileşime
vurgu yapar: “İnsanın insanla giriştiği her türlü dolaysız, doğrudan ilişki, etki tepki
alışverişi, arada oluşan en az düzeyde bir etkileşim dramatik an ya da dramatik bir
durumdur. İşte oyun süreçlerindeki ve durumlarındaki dramatik an’ların uzmanlarca,
grup içi etkilesim süreçleri içinde yaratılmasına yaratıcı drama denir” (akt: Çiğdemoğlu,
2000).
32
Adıgüzel, yaratıcı dramanın tek bir tanımının yapılmasının kolay olmadığını
belirtmiş, tiyatrodan farklı ve benzer olan yanlarını da dikkate alarak yaratıcı dramanın
genel tanımını şöyle yapmıştır:
Yaratıcı drama; bir grupla ve grup üyelerinin yaşantılarından yola çıkarak, bir
amacın, bir düşüncenin, doğaçlama, rol oynama (rol alma), vd. tekniklerden
yararlanarak canlandırılmasıdır. Bu canlandırma süreçleri deneyimli bir
lider/eğitmen eşliğinde yürütülürken kendiliğindenliğe (spontaniteye), şimdi ve
burada ilkesine, -mış gibi yapmaya dayalıdır ve yaratıcı drama, oyunun genel
özelliklerinden doğrudan yararlanır (Adıgüzel, 2010).
Yaratıcı Dramanın Bileşenleri
Yaratıcı dramanın bileşenleri, yaratıcı dramanın tanımından yola çıkılarak
açıklanabilir. Yukarıda yaptığımız tanımları gözden geçirecek olursak, bir yaratıcı
drama oturumu için gerekli öğelerin lider, grup, yaşantılar, konu, mekan, teknik, oyun
ve canlandırma olduğunu görürüz.
2.9.1.Yaratıcı Dramanın Aşamaları
Bir yaratıcı drama oturumu planlanırken, şu aşamalara uygun olarak yapılandırılır:
I. Hazırlık-Isınma Çalışmaları: Kuralları daha çok lider tarafından belirlenen,
katılımcıların bedenen aktif olduğu, güven kazanma, uyum sağlama gibi grup dinamiği
oluşturma çalışmaları ve içe dönük çalışmaların yapıldığı, duyuların yoğun olarak
kullanıldığı aşamadır. Katılımcıların hem birbirlerine, hem drama alanına ısınması
amaçlanır. Bu aşamada daha çok oyunlardan yararlanılır. Oyunlar bildiğimiz çocuk
oyunları olabileceği gibi, etkinliğin kazanımlarına uygun olarak türetilmiş oyunlar da
olabilir. Oyunların en temel özelliği eğlendirici olmaları olduğundan, katılımcıların tam
katılımını sağlamak için uygun bir yoldur. Isınma etkinliklerine liderin de aktif olarak
katılması katılımcıların izlenme ile ilgili duyabileceği rahatsızlıkları ortadan kaldırma
açısından uygun olur. Lider belirlediği konu ile ilgili hazırlık çalışmaları için 4-5 kişilik
gruplar oluşturup oyunsu süreçlerle katılımcıları canlandırma aşamasına hazırlayabilir.
Grupların canlandırmada oynayacakları rolleri belirlemeleri, kullanacakları malzemeleri
sağlamaları, canlandırma yapacakları mekanı belirleyip hazırlamaları da bu aşamada
gerçekleşir.
33
Isınma aşamasında katılımı sağlamak için oyunların eğlendirici yanından
yararlanılsa da, temel amacın eğlenmek olmadığını, oyunların diğer aşamalarda da
yararlanılabilecek etkinliklerden sadece biri olduğu vurgulanmalıdır. Lider gerekli
görürse, aşamanın başında veya sonunda rahatlama, dikkati toplama, odaklanma amaçlı
çalışmalar ve duygu ağırlıklı ara paylaşımlar yapabilir(Adıgüzel, 2006,s.25-26).
II. Canlandırma: Katılımcıların etkin bir hale geldiği ve ele alınacak konunun süreç
içinde biçimlenip ortaya çıktığı, belirlenip olgunlaştığı aşamadır. Canlandırma
aşamasında başta doğaçlama ve rol oynama olmak üzere, çeşitli teknikler kullanılır.
Yapılacak tüm paylaşımlar, değerlendirmeler, bu aşamada ortaya çıkmış olan
canlandırmalar ve onların izleyenlerde yarattığı etkiler üzerinden yapılır.
Canlandırmalar bireysel ya da grup olarak yapılabilir (Adıgüzel, 2006,s.26).
III. Değerlendirme-Tartışma: Sürecin nasıl algılandığı, sürece ilişkin duygu ve
düşünceler bu aşamada ortaya konur. Canlandırma aşamasında ortaya çıkan oluşumlar
üzerinde konuşulur. Öğrenilenlerin kazanıma dönüşüp dönüşmeyeceği, burada edinilen
yaşantıların gerçek yaşantılar için yol gösterici olup olamayacağı değerlendirilir. Görüş
alış verişleri, konuşarak olabileceği gibi, rol içinde ikili ya da tek başına yapılacak
doğaçlamalarla, rol dışında mektup, gazete çıkarma, afiş hazırlama gibi yazılı
çalışmalarla da yapılabilir. Bununla birlikte, yaratıcı dramanın bir dersin kazanımlarına
ulaşmak için yöntem olarak kullanıldığı durumlarda, o dersle ilgili kazanım
değerlendirme ölçütleri de kullanılabilir (Adıgüzel, 2006;s.26-27).
İyi yapılandırılmış bir yaratıcı drama oturumunda, ısınma aşamasından başlayarak
yapılacak olan tüm etkinlikler kazanımlara yönelik olarak planlanmalıdır. Oyunlar
kazanımlara uygun olarak uyarlanabilir, çeşitlendirilebilir. Öğretilmesi planlanan
kavramlar oyunların içine serpiştirilerek katılımcılara fark ettirilebilir. Aşamalar adeta
ilmek ilmek işlenerek hedef kazanımlara ulaşılması sağlanır.
Drama oturumu yapılandırılırken, dramanın bir süreç olduğu ve yaratıcılığın bu
süreç sonunda oluştuğu unutulmamalıdır. Dramada ortaya çıkan her doğaçlama bütün
olarak yaratıcı olmayabilir ama yaratıcı anlar içerir. Katılımcılar, her drama yaşantısında
daha yaratıcı olmak için kendilerini zorlarlar ( Okvuran, 2002).
34
2.9.2.Yaratıcı Drama ve İletişim Becerileri
Çağdaş ve bütünsel olarak gelişmiş bireylerden oluşan bir toplum yaratmak için,
eğitimde çağdaş ve yeni yaklaşımların kullanılması gerekliliği kabul edilmektedir.
Çağdaş birey, araştırmacı, gelişmeye açık, iletişim becerileri gelişmiş, çevresine karşı
duyarlı ve saygılı, kendine ve topluma fayda sağlama bilinciyle hareket eden bireydir.
Çağdaşlaşma yolunda bu gelişim basamaklarını tamamlayabilmesi için kişinin önce
kendini tanıması gerektiği açıktır. Duyu organlarının öğrenme sürecinde aktif olduğu,
bireylerin yaparak ve yaşayarak öğrenmesine olanak sağlayan yaratıcı drama, bireyin
kendinden başlayarak başkalarını, yakın çevreyi, uzak çevreyi, dünyayı tanımasına
yardımcı olur.
Kendini tanıyan ve yeterliliklerini, yapabildiklerini ve geliştirmesi gereken
yanlarını fark eden birey, diğerleriyle olan iletişiminde, onlardan kendine neler
katabileceği, hangi yönlerini geliştirebileceği, onlarla birlikte toplumu geliştirmek adına
neler yapabileceği üzerine düşünmeye başlar. Daha önce kurulmamış yeni bağlantılar
kurma deneyiminden duyduğu hazla, yaratıcılığını geliştirme yolunda adımlar atar.
Yaratıcı dramanın genel amacı, Adıgüzel tarafından şöyle ifade edilmiştir:
Çocukların, ergenlerin ve gençlerin canlandırmalar yoluyla gerçek dünya ile
kurgusal dünya arasında gidip gelmelerini olanaklı kılarak, bir bilinçlenme ve
kültürlenme süreci içerisinde, her alanda yaratıcı, kendine yetebilen, kendini
tanıyan, çevresiyle iletişim kurabilen ve bunu geliştirebilen, ifade gücü ve biçimleri
artmış, imgesel düşünebilen, estetik kaygı, demokratik tutum ve davranışları
gelişmiş bireyler yetiştirmektir (Adıgüzel, 2010,s.80).
Karşılıklı iletişimin olmadığı bir yaratıcı drama oturumu düşünülemez. Bir grup
etkinliği olan yaratıcı drama, katılımcıların sözlü ve sözsüz iletişimini zorunlu kılar.
Katılımcıların çeşitli rollere girmeleri, o role ait duyguyu hissetmelerini gerektirirken;
rolleri tanımlayan beden dilini ve uygun sözel ifadeyi kullanmak için yollar aramaları
sonucunda, bedensel ve sözel ifade dağarcığının gelişmesi de kaçınılmazdır
Yaratıcı drama hem sözlü, hem sözsüz iletişimin geliştirilmesinde fayda sağlar.
“Yaratıcı dramada bireyin sürece etkin katılımının bir boyutu sözlü iletişim becerilerini
kullanma ile olanaklıdır” (Üstündağ, 2001). Etkin katılım sonucunda duygusal ve
düşünsel paylaşım ve ortak ürün ortaya koyma ile ortak yaşantılar oluşturulmuş olur.
35
Yaratıcı dramada yüz ifadeleri, beden dili, duyular etkin olarak kullanılır. Göz
iletişiminin ve dokunma duyusunun etkin olarak kullanıldığı etkinlikler, kişilerin sözsüz
iletişim becerilerine olumlu katkı sağlar (Üstündağ, 2001).
Yaratıcı drama bireylerin iletişim becerileriyle birlikte, kendilerini başkalarının
yerine koyma ve çok yönlü düşünebilme becerilerini de artırır. Yaratıcı drama
çalışmalarında grup üyeleriyle iletişime geçen birey, olaylara farklı bakış açılarıyla
görme şansına sahip olur, çevresini ve kendini tanır (Bozdoğan,2006). Yaratıcı
dramanın insanın çok yönlü gelişimine sağladığı katkı, Okvuran tarafından şöyle ifade
edilmiştir: Yaratıcı drama, “Çocukların ve gençlerin sorumluluk duygusu başta olmak
üzere, iç disiplin, sözel ve sözsüz ifade becerisi, yaratıcı düşünme, grupla iletişim ve
etkileşim, olumlu eleştiride bulunma gibi bazı değerler kazanmasında yardımcı
olmaktadır” (Okvuran, 2001).
2.9.3.Yaratıcı Dramada Kullanılan Teknikler
Yaratıcı drama disiplinlerarası bir alan olarak, tiyatro, eğitim bilimleri, psikoloji
gibi diğer disiplinlerde kullanılan tekniklerden yararlanmaktadır. Kullanılan tekniklerin
çoğu tiyatro alanına dayanmakta olup, eğitim bilimleri ve psikoloji alanında kullanılan
bazı tekniklerin de yaratıcı dramanın ilkeleri göz önüne alınarak yapılmış çeşitli
düzenlemelerle yaratıcı dramada kullanımı bulunmaktadır (Adıgüzel,2010).
Somers ve Vural (2011), farklı kaynaklarda farklı tekniklere rastlandığını söylemiş,
sık kullanılan temel teknikleri şöyle sıralamışlardır:
Donuk imge, dans drama, ses takibi, fotoğraf karesi, düşünce takibi, doğaçlama,
sıcak sandalye, aradaki boşluk, bilinç koridoru, forum tiyatro, imge tiyatrosu, buzdağı,
rol içinde yazma, ritüel ve seremoniler, toplantı düzenleme, dedikodu halkası, sevgili
günlük, öğretmenin role girmesi, kukla ve maske kullanımı, gölge oyunu, özel eşyalar,
yeniden canlandırma, koro halinde konuşma, sirküler drama, başlık koyma, geriye
dönüş, kağıt üzerinde karakter oluşturma, tamamlanmamış materyaller, dramanın
geçtiği kurgusal mekanın oluşturulması, bir başkasının role girmesi (Somers ve Vural,
2011, s.31-46).
36
Önder (2012) ise Lindvaag ve Moen’in ( 1984), McCaslin’in (1984) ve Slade’in
(1995) görüşlerinden yola çıkarak eğitici dramada en çok yararlanılan teknikleri şu
şekilde ifade etmiştir:
Rol oynama, rol değiştirme, kenardan yönlendirme, katılımcı liderlik, paralel
çalışma, doğaçlama, zihinde canlandırma, müzikle drama, pandomim, öykü/olay
canlandırma, resim yapma, kukla draması, duyusal algılama, dans draması.
Alan yazınında çok sayıda teknikle karşılaşılmakta olup, en çok kullanılan ve
dramanın olmazsa olmazı olan teknikler, doğaçlama ve rol oynamadır. Bu çalışmada,
uygulama aşamasında kullanılmış olan doğaçlama, rol oynama, donuk imge, fotoğraf
karesi teknikleri açıklanacak, tezin asıl konusu olan forum tiyatro tekniği üzerinde
durulacaktır.
Doğaçlama: Doğaçlama, kalıpları önceden belirlenmeden, belli bir düzenleme
yapılmadan, düş gücüne dayalı, anında ve kendiliğinden ortaya çıkan, özgür bir yaratma
eylemidir (Akar,2000,s.34).
Zihinde kurgulanan, ayrıntıların bireyin kendi yaşantılarından kattıklarıyla, süreçte
ortaya çıktığı, yaratıcı dramada bireysel ve grup yaratıcılığının en çok ortaya çıktığı
çalışmalardır (Üstündağ,1998,s.30-37).
Her bireyin yaşantısı kendine özgü birikimlerle dolu olduğundan, aynı konu
üzerinde farklı bireylerle yapılan doğaçlamalar da birbirinden farklı olacaktır.
Doğaçlamalarda kişilerin kendilerini rahatlıkla ifade edebilmeleri ve yaratıcılıklarını
açığa çıkarabilmeleri, doğaçlama öncesi yapılan ısınma çalışmalarının etkinliğiyle de
doğru orantılıdır.
Doğaçlamalar kişilik çatışmalarıyla ilgili doğaçlamalar, kişiliklerdeki karşıtlıklar ile
ilgili doğaçlamalar ve bireysel doğaçlamalar olarak üç başlık altında toplanabilir
(Üstündağ, 2009). Durumlardan kaynaklanan basit doğaçlamalar, objelerle düşünülen
doğaçlamalar, karakterden doğaçlamalar, tekli, ikili, üçlü ve tüm grup olarak yapılan
doğaçlamalar, tamamlamaya dayalı doğaçlamalar gibi değişik biçimlerde de
gerçekleştirilebilir (Adıgüzel, 1993, Adıgüzel 2010).
Rol Oynama: Psikodramada da kullanılan rol oynama tekniği, kişinin sahnede başka
birinin kimliğini üstlenmesi, onun rolünü canlandırmasıdır. Psikodramada bu
canlandırma terapi amaçlı yapılırken, yaratıcı dramada çeşitli rolleri oynayarak
37
anlamak, farklı kişilerin yerine kendini koyarak empati kurmak ve iletişim becerilerini
geliştirmek gibi çeşitli amaçlar taşır. Canlandırma sürecinde kişiler ilerde
karşılaşabilecekleri durumları önceden deneyimleyerek, insan ilişkilerini anlama ve
problem çözmede daha başarılı olurlar (Adıgüzel, 2010; Dökmen, 1995b; Önder, 2012).
Donuk İmge: Donuk imge, bireylerin veya bir grubun bedenlerini kullanarak
oluşturdukları fiziksel şekillerdir. Tüm yaş gruplarında kolaylıkla uygulanabilen bu
teknik dramatik durum oluşturmanın da en hızlı yollarındandır. İmgeleri oluştururken
konuşma gerekmediğinden, bu yaklaşım kendini sözel olarak ifade etmekte zorlanan
öğrencilere cazip gelmektedir. Beden dilini ve sözsüz iletişim becerilerini geliştiren bu
teknik, katılımcıların kendi duygularının farkına varmalarına olanak sağlar (Farmer,
2012, s.63-64).Donuk imge oluşturulduktan sonra, imgeden canlandırmaya da geçiş
yapılabilir. Fotoğraf anı tekniği ile çok karıştırılan donuk imgenin farkı, katılımcılar
tarafından üzerinde konuşulmuş, tasarlanmış olmasıdır. Fotoğraf anında ise, o anın
fotoğrafını çekme durumu söz konusu olup, önceden tasarlama ve hazırlanma
gerektirmez (Adıgüzel, 2010).
2.10.Forum Tiyatro:
Brezilyalı tiyatro kuramcısı Augusto Boal tarafından geliştirilmiş Ezilenlerin
Tiyatrosu tekniklerinden biri olan Forum tiyatro, başlı başına bir tiyatro yaklaşımı olup,
yaratıcı drama çalışmalarında bir teknik olarak da kullanılmaktadır.
Augusto Boal, ezilenlerin tiyatrosu kuramını oluştururken, Paulo Freire’nin tarım
işçilerine okuma yazma öğretmek amacıyla geliştirmiş olduğu ve “Ezilenlerin
Pedagojisi” kitabında ele aldığı öğretim programından etkilenmiştir. (Kuyumcu, 2012a)
Forum Tiyatroya geçmeden önce, Paulo Freire ve geliştirmiş olduğu öğretim
programından bahsetmek doğru olacaktır.
2.10.1.Paulo Freire ve Ezilenlerin Pedagojisi
1921’de Brezilya’nın Recife kentinde doğan Freire’nin çocukluk ve gençlik yılları,
dünyada yaşanan ekonomik bunalım nedeniyle yoksulluk içinde geçti. Beslenme
yetersizliği bir süre okuldaki başarısını olumsuz etkilemesine karşın, liseyi bitirip
38
Recife Üniversitesi’ne giderek Portekizce öğretmeni oldu. Aynı üniversitede akademik
kariyerine devam eden Freire, eğitim tarihi ve felsefesi alanında profesör olarak
çalışmalarını yürüttü. 1962 yılında Recife belediye başkanının önerisiyle, belediyenin
yürüttüğü okuma yazma kurslarında görev aldı. Başarısı ülke çapında duyulunca,
başkan Goulard tarafından ulusal okuma yazma kurslarında yönetici olarak
görevlendirildi. Okuma yazma bilmeyenlerin oy kullanma haklarının olmadığı
Brezilya’da, Freire’nin yaptığı çalışmalar tutucu kesimler tarafından pek hoş
karşılanmıyordu. 1964 yılında yapılan askeri darbe ile Goulard yönetimine son
verilirken, Freire de görev yaptığı üniversiteden atıldı ve tutuklandı. Yetmiş beş günlük
tutukluluğun ardından önce Bolivya’ya, ardından Şili’ye gitti. Yetişkinlerin Eğitimi için
Özel Planlama Dairesi’nin başkanı Waldemar Cortes ile birlikte Şili’de yetişkinlerin
okuma yazma eğitiminde görev aldı. En önemli eseri olarak görülen “Ezilenlerin
Pedagojisi” ni bu dönemde tamamladı (Ayhan, 1995).
Ezilenlerin Pedagojisi kitabının ikinci bölümünde Freire, birinci bölümde ele aldığı
ezen-ezilen çelişkisini desteklediğini söylediği Bankacı Eğitim Modeli’nden söz eder.
Öğretmenin anlatan, öğrencinin ise pasif dinleyenler olduğu bu modelde eğitim bir
“tasarruf yatırımı” olarak nitelenirken, öğretmen adeta bir “yatırımcı”, öğrenciler de
“yatırım nesneleri” dir. Bilgiye sahip olarak düşünülen taraf, boş bidonları
dolduruyormuşçasına hareket eder ve öğrenciler kendilerine anlatılanları kavramadan,
mekanik bir şekilde ezberlerler. Edilgen konumda bırakılan öğrenciler, eleştirel
düşünme becerisini kazanamayacak ve kendilerine sunulan her şeyi olduğu gibi kabul
etme eğiliminde olacaklardır. Bu da, ezenlerin çıkarlarına uygun olarak, ezen- ezilen
çelişkisinin farkında olmayan, sorgulamayan, araştırmayan, uyumlu insan modeli
yaratmak için uygundur (Freire, 2014,s.55-61).
Freire’nin “Bankacı Eğitim Modeli” ne karşılık geliştirdiği “Problem Tanımlayıcı
Yöntem” ise öğrenci-öğretmen karşıtlığını ortadan kaldırır. Öğretmen, öğrencilerle
kurduğu iletişim yoluyla aynı zamanda öğrenen, öğrenciler de aynı zamanda öğreten
konumundadır. Öğretmen önce kendisi idrak edip öğrencilere bilgi aktarma yoluna
gitmez, öğretmen ve öğrenci aktif olarak eğitim sürecinde yer alarak, aynı zamanda
idrak ederler. Bu yöntem, insanların dünyayla ilişkili problemleri tanımlamalarına
olanak sağlayan bir bilinçlenme sürecidir (Freire, 2014,s.64-66).
39
İki eğitim modelini karşılaştıracak olursak, Bankacı Eğitim Modeli’ nde dünyayı
sorgulamayan, sunulanları olduğu gibi kabul eden öğrenci modelinin, dünyanın
gelişimine katkıda bulunamayacağını; aynı tipte “üretilmiş” insanlar olarak, dünyada
var olan sorunları çözme konusunda fark yaratamayacağını söylemek mümkündür. Oysa
ki kendini ve yaşadığı toplumu geliştiren bireyler, dünyanın da daha yaşanılır bir yer
olmasına katkıda bulunabilirler. Bu gelişim ise sınırlandırılmış kalıplar halinde değil,
eleştirel bakış açısı ile düşünmekle mümkündür. Problem Tanımlayıcı Yöntem, bir
tarafı diğerine üstün kılmaz, her iki taraf da hem öğreten, hem öğrenendir. Karşılıklı
iletişimle gelişen öğrenme süreci, yaratıcılığı geliştirir. Yaratıcılığı gelişmiş ve eleştirel
düşünme becerisine sahip bireyler ise dünyaya yabancılaşmaz, dünyayı kendinden ayrı
bir varlık olarak algılamaz, kendisiyle birlikte dünyayı da geliştirme yolunda hareket
eder.
2.10.2.Aristoteles, Brecht ve Boal’in Tiyatro anlayışı
Tiyatronun doğuşunun, Antik Yunan uygarlığının VII. ve VI. yüzyıllarında Tanrı
Dionysos için yapılan törenlere dayandığı varsayılmaktadır. Aristoteles, Poetika adlı
eserinde çeşitli sanatlara, en çok da o dönemin en önemli tiyatro türü olan tragedyaya
değinmiş ve görüşleriyle kendinden sonraki dönem kuramcılarını etkilemiştir. Poetika,
tiyatro sanatı üzerine yazılmış olan en önemli eserlerden biri olarak kabul edilmektedir
(Şener, 2010,s.16-25). Aristoteles’e göre tragedyanın amacı, acıma ve korku duygularını
harekete geçirerek ruhu kendi tutkularından arındırmaktır (Aristoteles, 2011). Katharsis
olarak adlandırılan bu arınma durumu, izleyenlerin korku, acıma, heyecan gibi
duygularının harekete geçirilmesi ve sonra dinginliğe ulaştırılarak duygusal bir boşalım
sağlanması ile gerçekleşir. Seyirci, başkahramanın yerine kendisini koyar ve onunla
beraber çeşitli duygu yoğunlukları yaşayarak, onun yaptığı hatalardan kendine ders
çıkarır. Bu seyirci-kahraman özdeşleşmesi Epik Tiyatro kuramının kurucusu Brecht
tarafından şu şekilde eleştirilir: “Sahne ile seyirci arasındaki ilişki özdeşleşme temeline
dayandı mı, seyircinin bütün görebildiği, özdeşleştiği kahramanın görebildiği kadardır”
(Brecht, 2011, s.87). Brecht, seyirciyi edilgin hale getirdiğine inandığı özdeşleşme
yerine, onu oturduğu yerde rahatsız edecek ve eylemde bulunmaya itecek
yabancılaştırma efektini kullanır. “Yabancılaştırma efekti, seyircinin özdeşleşmeye
dayanan onaylayıcı tutumunu, eleştirel tutuma dönüştürür” (Brecht, 2011,s.214).
Eleştirel bir tutumla sahnede olanları izleyen izleyici, kendisini rahatsız eden durumları
40
nasıl değiştirebileceğini sorgulamaya başlar. Boal ise, seyircinin kendini sorgulaması ile
yetinmez, bunu bir adım öteye götürür ve seyirciyi eyleme davet eder. Artık izleyenler,
oyunun akışını değiştirecek oyunculardır.
Freire’nin Bankacı Eğitim Modeli’ne karşıt olarak Problem Tanımlayıcı Model’i
geliştirmesine benzer şekilde, Boal de Aristotelyen katharsis tiyatrosuna karşıt olarak
Ezilenlerin Tiyatrosu kuramını geliştirmiştir. Ezen- ezilen, öğreten-öğrenen karşıtlığını
ortadan kaldırmayı amaçlayan Freire’nin geliştirdiği pedagoji, Aristoteles’in
tragedyasında bulunan oyuncu ve seyirci karşıtlığını ortadan kaldırmayı düşünen Boal
için bir örnek teşkil eder ve ortaya seyredenin eyleyene dönüşmesini ifade eden seyirci-
oyuncu kavramı çıkar (spect-actor) (Karaboğa,2003).
2.10.3.Augusto Boal ve Ezilenlerin Tiyatrosu’nun Doğuşu
Augusto Boal, 1931 yılında Rio’da doğdu. Çocukluğunda başlayan tiyatro aşkı, aile
içinde kardeşleri ve kuzenleriyle birlikte yaptığı gösterilerle ve annesinin dikiş makinesi
üzerinde yazdığı ilk oyunla kendini gösterdi. Yine o yıllarda bir öyküyü okuyup
beğenmediğinde onu yeniden yazdığını ifade etmiş olması, yetişkinliğinde geliştireceği
ezilenlerin tiyatrosu felsefesinin adeta ipuçlarıydı.
1948 yılında Boal Brezilya Üniversitesi’nde Kimya alanında eğitim görmeye
başladı. Bu, daha çok babasını memnun etmek üzerine yapılmış bir seçimdi. Eğitimiyle
eşzamanlı olarak yürüttüğü okulun kültür departmanındaki başkanlık görevi ona, yerel
tiyatrolar için ücretsiz bilete sahip olma ve yazar, yönetmen ve oyuncularla tanışma
imkanı veriyordu. 1952’ de üniversiteden mezun olduktan sonra alanında daha ileri
eğitim almak için New York’a gitti ve hem kimya hem de tiyatro ile ilgili eğitim aldı.
1955’te Brezilya’ya döndüğünde, Arena Tiyatrosu’nda on beş yıl sürecek olan oyun
yazarlığı ve yönetmenliği görevine başladı (Babbage, 2004).
Augusto Boal’in ezilenlerin tiyatrosu kuramının fikirsel olarak doğuşu; sanat
yönetmenliğini yaptığı Sao Paolo Arena Tiyatrosu, Brezilya’nın kuzeyinde son derece
yoksul bir bölgeye turneye gittiğinde olmuştur. Boal, adaletsizliğe ve ezilenlerin sefalet
içindeki durumlarına karşı duydukları tepkiyi yansıtacak, seyirciyi kışkırtıcı şarkılarla
sona eren oyunlarını halka sergiledikten sonra, yanlarına gelen bir seyirci ile yaptığı
konuşmayı hiç unutmadığını söyler. Virgilio isimli toprak emekçisi, oyuncuları
41
kucaklayarak heyecanını dile getirir ve kendilerini ezen sınıfa karşı kan dökmeye hazır
olduğunu söyleyerek kavgaya Boal ve arkadaşlarını davet eder. Boal, seyirciye
silahlarının sahne aksesuarları olduğunu, gerçek olmadığını, kendilerinin sadece oyuncu
olduğunu anlatmaya çalışır. Köylülerin gerçek silah vermeyi teklifi ile sarsılan Boal,
yaşadığı bu olaydan sonra, diğerleriyle aynı riski almadığı durumlar dışında bir daha
öğüt veren oyunlar yazmamaya karar verir (Altun, 2007).
Bunun üzerine Boal, kısa bir oyun gösterimiyle başlayan ve bir sosyal problemin
yansıtıldığı Forum Tiyatro’yu oluşturmaya başlar. Sergilenen oyunda baskıya maruz
kalan kahraman, problemi çözme konusunda başarılı olamaz ve baskı durumunu
saptayan izleyici, kendi olası çözümlerini sunmak üzere sahneye gelerek oyuncuyla yer
değiştirerek oynar. Bu adeta bir devrim provasıdır.
Boal Brezilya’da politik eylemleri sebebiyle tutuklandı ve çalışmalarına devam
ettiği taktirde daha kötü şeyler olacağı konusunda uyarılarak serbest bırakıldı. Eşi
Cecilia ile birlikte Arjantin’e taşındı ve 1971-1976 yılları arasında orada yaşadılar. 1973
yılında Peru’da bir milli okuma yazma programına davet edildi ve burada, katılımcıların
konuşmadan iletişim kurabilmelerini sağlayacak İmge Tiyatrosu tekniğini geliştirerek
kullandı. Arjantin’e döndüğünde, gittikçe şiddetini arttıran baskı rejiminde politik
tiyatro yapmanın mümkün olmadığı koşullarda, Görünmez Tiyatro’yu tasarladı. 1976-
1986 yılları arasında Avrupa’da sürgünde bulunan Boal, daha iyi yaşam standartlarına
rağmen, İskandinavlarda intihar oranının Latin Amerikalılara oranla daha yüksek
olduğunu gözlemledi. Dış baskılarla bağlantılı olarak ortaya çıkan iç baskıların acısının
derinliğini fark ederek, “Kafadaki Polis” ve “Arzu Gökkuşağı” adıyla terapi özelliği
taşıyan tiyatro yaklaşımları geliştirdi. 1986’da demokratik seçim ortamının oluşması
üzerine Brezilya’ya döndü ve Rio da Janeiro’da belediye meclisi üyesi olarak seçildi.
Yeni yasalarla sosyal baskıları ortadan kaldırmanın mümkün olduğunu fark ettirmek
amacıyla, ekibiyle birlikte forum tiyatroyu eğitimciler, sağlık personelleri, memurlar ve
benzeri topluluklarla çalışarak bir adım daha ileriye götürdü. Mevcut yasalar
çerçevesinde seyirci-oyuncuların çözüm bulamadığı problemler bir dosya halinde, yeni
yasalara duyulan ihtiyacın bir kanıtı olarak belediye meclisine sunuldu. Boal’in görev
süresi boyunca, birçok yasa, “Yasama Tiyatrosu” oturumlarında edinilen bilgiler
dikkate alınarak değiştirildi( Cruz ve Schutzman, 2006).
42
Yaşam öyküsüne bakıldığında, Boal’in, herkes için daha iyi koşullarda bir yaşamın
hep birlikte yaratılabileceği düşüncesiyle ortaya çıkardığı Ezilenlerin Tiyatrosu’nu, tüm
zorluklara rağmen çeşitli formlarda uygulamaktan hiç vazgeçmediğini söylemek
mümkündür. Tiyatroyu sadece eğlence ve duygusal tatmin sağlama aracıyla değil,
toplumu bilinçlendirme amacıyla ve yaşanan baskı durumlarını fark edip bununla
mücadelenin yollarını arama, sorgulama, var olan adaletsiz durumları değiştirme
cesaretini veren, halka açık bir sahne olarak kullanmıştır. Seyirciyi olan biteni izleyen
pasif konumundan çıkarıp, olanın bitişini değiştirebilen aktif oyuncular haline getirmiş,
aslında gerçek yaşamlarında da kendilerini rahatsız eden durumları değiştirebilecekleri
güce sahip olduklarını fark ettirmiştir.
2.10.4.Seyirciyi Oyuncuya Dönüştürme Aşamaları:
Seyirciyi oyuncuya dönüştürme dört aşamada sistemleştirilebilir (Boal, 2008,
s.116).
Birinci Aşama: Vücudu Tanımak: Kişinin kendi vücudunu, onun sınırlarını ve
olanaklarını, toplumsal yaşamdan kaynaklanan rahatsızlıklarını ve bunların
rehabilitasyon olanaklarını tanımasına yönelik bir dizi alıştırmayı içerir.
İkinci aşama: Vücudu Anlatımsal Kılmak: Daha yaygın ve alışkanlık haline gelmiş
diğer anlatım biçimlerini terk ederek kişinin kendini vücut yoluyla ifade etmeye
başladığı bir dizi oyunu içerir.
Üçüncü Aşama: Bir Dil Olarak Tiyatro: Kişi tiyatroyu geçmişten imgeler
sergileyen, bitmiş bir ürün olarak değil, yaşayan ve bugüne ait bir dil olarak pratiğe
dökmeye başlar.
Dördüncü Aşama: Söylem Olarak Tiyatro: Seyirci oyuncunun belli temaları
tartışma veya belli eylemlerin provasını yapma ihtiyacına göre yarattığı
“gösterileri” içeren basit biçimler.
Bu aşamalara göre önce kişinin rahatlaması, bedenini rahat kullanabilmesi,
böylelikle başka rollere girerken gerekli esnekliği sağlayabilmesi
amaçlanmaktadır. “Bir kimsenin yerine getirmesi gereken rollerin bileşimi o
kişiye bir davranış maskesi dayatır. Aynı rolü yerine getirenlerin sonunda
birbirlerine benzemesinin nedeni budur” (Boal, 2008,s.l18). “Vücudu tanımak”
43
aşamasında oynanan oyunlarla ve yapılan egzersizlerle katılımcıların kas
yapılarını serbest olarak kullanmaları sağlanır.
İkinci aşama olan “Vücudu anlatımsal kılmak” aşamasında kişinin sözel ifade
yerine, bedeniyle kendini ifade etmesi için çalışmalar yapılır. Amaç bedeni her
çeşit duygunun ve durumun ifadesinde etkin olarak kullanabilmektir. Beden dili
anlatılmak istenen duygu ya da duruma uyumlandığında, kişi o durumu içsel
olarak da hissedecektir. Aynı zamanda canlı veya cansız bir başka varlığın rolüne
girerek onu ifade etmeye çalışma etkinlikleriyle de kişi beden dilini kullanmanın
sınırlarını zorlar.
Daha sonra kişiyi etkin kılacak, eyleme girmeye davet edecek aşama “ Bir Dil
Olarak Tiyatro” gelir. Bu aşamada seyircinin oyuna farklı düzeylerde katılımını
ifade eden üç basamak söz konusudur:
3.1. Eş zamanlı Dramaturji: Bu aşamanın, seyircilerin sahneye çıkmak için
ısınma aşaması olduğu söylenebilir. Seyirci, sahneye çıkmaz, ancak oyunculara
yönergeler verir, oyuncular bu yönergelere göre oynar. Böylelikle seyirci
senaryoyu değiştirir, kendi çözüm yollarının denenmesini sağlamış olur
(Kuyumcu, 2012a).
3.2.İmge Tiyatrosu: Seyircinin sürece doğrudan katılmaya başladığı aşamadır.
Gruplar halinde yapılan bu çalışmada, hep birlikte belirledikleri bir tema hakkında
görüşlerini, konuşmadan, diğer katılımcıların bedenlerini uygun forma sokarak
ifade etmeleri istenir. Bir heykeltraş gibi diğer katılımcılara biçim veren katılımcı,
sözel yönergeler vermez, sadece yüz ifadesiyle görmek istediği ifadeyi
gösterebilir. Düzenleme bittikten sonra oluşturulan görüntüyü temaya uygun
bulup bulmadıkları hakkında diğer grupların fikirleri alınır, gerekli gördükleri
değişiklikleri yapmalarına izin verilir. Herkes tarafından en kabul gören imge
oluşturulur, bu “gerçek imge”dir. Bundan sonra, olması arzulanan, “ideal imge”
oluşturulur. Son olarak, gerçek imgeden ideal imgeye geçişin nasıl mümkün
olabileceğini gösteren bir “geçiş imgesi” oluşturulur. Böylelikle, değişimin nasıl
mümkün olacağı tüm grup tarafından düşünülmüş ve uygulanmış olur.
(Boal,2008,s.127) “Boal’in düşüncesine göre, katılımcılar üç boyutlu imgeleri
üretirken kültürler ve toplumlar hakkındaki temel gerçekleri de ortaya çıkarırlar,
44
çünkü Boal’e göre imgelerin kültürel, ekonomik, ya da dil bariyerleri yoktur”
(Gökdağ,2002,s.94).
3.3. Forum Tiyatro: Seyircinin oyunun içine girip, doğrudan oynadığı aşamadır.
Atölye ortamında seyircilerin anlattığı, kendi hayatlarını ilgilendiren bir baskı
durumu, toplumsal ya da politik bir sorun, öncelikli olarak donuk imgelerle
canlandırılır. Olayın üç sahne öncesi ve üç sahne sonrasının gösterilmesi istenir.
Kademeli olarak ses, sözcük, cümle eklenerek nihayet 10-15 dakika sürecek kısa
bir oyuna dönüştürülür. Bu, ön oyundur. Ön oyunun bitiminde “joker” sahneye
gelir ve seyircilere oyunun kendilerine tanıdık gelip gelmediğini, oyunda geçen
sorunun onların arzu ettiği şekilde çözülüp çözülemediğini sorar. Oyunun bir kez
daha aynı haliyle oynanacağını, ancak bu kez izleyenlerin istediği anda “Dur!”
diye bağırarak oyunu durdurabileceği ve başkahramanın veya istediği kişinin
yerine geçerek kendisine en uygun gelen şekilde oynayabileceğini söyler.
Seyircinin yerine geçtiği oyuncu sahne kenarında durur, sahneden ayrılmaz.
Sahneye gelen seyirci oyunu istediği yerden başlatıp girebilir, kendi çözümünü
oynar, yapacaklarının bittiğini düşündüğünde, yani pes ettiğinde sahneden ayrılır,
ilk oyuncu tekrar rolü devralır ve oyun bilinen sona doğru ilerler. Başka bir seyirci
oyuncu oyunu durdurup sahneye çıkabilir ve baskıyı kırmak için kendi yöntemini
uygulayabilir. Oyuncular, seyirci oyuncunun oynamasıyla oluşacak yeni
durumlara gerçekçi cevaplar vermelidirler (Boal, 2010,s.35-40; Boal, 2008,s.132-
135; Kuyumcu, 2012a, s.29-32).
Dördüncü Aşama olan Söylem Olarak Tiyatro’da, oyuncular halktır ve ortaya
çıkacak ürünün ne olacağı belli değildir, bu yüzden bu tamamlanmamış tiyatrodur.
Seyircinin soru sormasına, diyaloğa girmesine, katılımına olanak sağlayan halk
tiyatrosudur. Çeşitli biçimlerde uygulanır.
4.1. Gazete Tiyatrosu: Günlük gazete haber başlıklarının çeşitli teknikler
kullanarak teatral performansa dönüştürülmesidir.
4.2. Görünmez Tiyatro: Bir sahnenin sokak, lokanta, market, otobüs, vb. halka
açık herhangi bir mekanda, insanların yapılan şeyin bir gösteri olduğunu
düşünmeyecekleri şekilde oynanmasıdır. Halkın da oyuna farkında olmadan
katılabilmesini sağlamak için, çok iyi bir ön hazırlık süreci ve prova gerektirir.
45
Sonunda da bunun bir oyun olduğu açıklanmaz, her şey hayatın doğal akışı içinde
yaşanmış gibidir.
4.3. Fotoroman Tiyatrosu: Boal’ in, Birçok Latin Amerika ülkesinde yaygın
olarak takip edilen fotoromanların bir ideolojik araç olarak kullanıldığı
düşüncesinden yola çıkarak ürettiği tekniktir. Bir fotoroman olay dizisi, kaynağı
belirtilmeden ana hatlarıyla anlatılır ve katılımcıların bu hikayeyi canlandırmaları
istenir. Canlandırmadan sonra gerçek öykü ile oynanan karşılaştırılır. Kendi
yaşamlarından yola çıkarak canlandırma yapan katılımcılar, genellikle gerçek
öykü ile karşılaştıklarında şaşırırlar. Daha önce üzerinde hiç düşünmeden,
kendilerine sunulmuş hikaye içinde kaybolmuşken, bu kez hikayeyi sorgulamaya
başlarlar.
4.4. Baskının Kırılması: Bu teknikte katılımcıların kendilerine yönelik bir baskı
karşısında kendi istekleri dışında davrandıkları, baskıya boyun eğdikleri bir
durumu düşünmeleri istenir. Bu baskı durumu sadece bir kişiye özel değil, birçok
kişi tarafından hissedilen genel bir nitelik taşımalıdır. Bu durumu gösterecek oyun
oynandıktan sonra, baskı gören kahramanın bu kez baskıyı kırmaya çalışarak.
sahneyi tekrar oynaması istenir.
4.5. Mit Tiyatrosu: Bir öyküyü analiz ederek, onun görünür gerçeklerini açığa
çıkararak, mantıksal bir biçimde anlatmaya dayanır.
4.6. Analitik Tiyatro: Önce katılımcılardan birisinin anlattığı öykü doğaçlanır.
Sonra öyküdeki karakterlerin taşıdığı toplumsal roller belirlenir ve grup tarafından
her bir rolü simgeleyen bir nesne seçilmesi istenir. Örneğin bir grup için, bir aile
reisinin simgesi cüzdan olabilir, çünkü aile ekonomisini ve bu yolla aileyi kontrol
eden kişidir. Önemli olan simgeyi grubun ortak kararıyla belirlemektir. Daha
sonra toplumsal roller için belirlenmiş olan simgeler karıştırılarak, nasıl olacağı
hakkında konuşulur ve canlandırılır.
4.7. Ritüeller ve Maskeler: Bu teknik toplumun kültürel unsurlarını, ritüellerini ve
insanların toplumdaki rollerine ve yerine getirmek zorunda olduğu ritüellere göre
takmak durumunda kaldığı davranış maskelerini açığa çıkarmayı içerir (Boal,
2008, s.135-151).
46
Bunların dışında Boal tarafından geliştirilen Arzu Gökkuşağı, Kafadaki Polis,
Yasama Tiyatrosu teknikleri de vardır. Avrupa’da uzun yıllar boyunca sürgün
olarak bulunan Boal, ekonomik refaha sahip bu ülkelerde yaşanan baskı
durumlarının sosyo-ekonomik düzeyi düşük olan Latin Amerika ülkelerinde
yaşananlardan farklı olduğunu gözlemleyerek, Arzu Gökkuşağı ve Kafadaki Polis
Tekniklerini geliştirmiştir. Boal’ a göre Avrupalı bireylerin maruz kaldığı baskı
biçiminde ezenler görünmemektedir, çünkü onlar ezilenlerin kafasının içindedir.
Boal, Ezilenlerin Tiyatrosunu kaju ağacına benzetmiş, Haziran 2008'de
Hırvatistan'da yaptığı atölye çalışmasında bu konuyla ilgili dile getirdiklerine, Jale
Karabekir Augusto Boal'in Ardından: "Mutlu Olmak İçin Cesaretli Olun!" başlıklı
yazısında yer vermiştir (http://bianet.org/biamag/kultur/114405-augusto-boal-in-
ardindan-mutlu-olmak-icin-cesaretli-olun).
“Bu ağaç herhangi bir ağaç değil. Kaju ağacını bilir misiniz? Kaju ağacı ilginç
bir ağaçtır. Nereden çıkacağını bilemezsiniz. Kökleri toprağın altından yürür,
bambaşka bir yerden kök vererek, orada büyümeye başlar. Ezilenlerin Tiyatrosu
Ağacı da bir kaju ağacıdır. Kökleri toprağın altındadır ve farklı bir ülkeden ,
farklı bir şehirden gövde vermektedir.”
2.10.5.Forum Tiyatroda Jokerin İşlevi
Boal’in ilk olarak 1965 yılında Arena Tiyatrosu’nun “Arena Zumbi’yi
Anlatıyor” gösterisinde yarattığı joker sisteminde joker, Boal’in kendi deyişiyle
bir oyun kağıdı destesindeki joker kartının önemine sahiptir. Yönetmen, hakem,
atölye lideri gibi çeşitli rolleri üstlenerek oyunu yönetir (Gökdağ, 2014). Joker’in
sahnede bazı sorumlulukları vardır. Boal, 1979 yılında iki haftalık Ezilenlerin
Tiyatrosu buluşmasında çok sayıda farklı jokeri gözlemlemiş ve bunun sonucunda
jokerler için zorunlu olan bazı kurallar belirlemiştir (Boal, 2010, s.273-275).
1.Jokerler seyirciyi etkileyebilecek ve yönlendirebilecek her türlü
eylemden kaçınmalı, açık ve net olmayan çıkarsamalar yapmamalıdırlar.
Kendi kişisel yorumlarını sunmadan, ortaya çıkan tüm yeni durumları
tartışmaya açabilmeli, seyircinin fikirlerini rahatlıkla ifade etmesini teşvik
etmelidir.
47
2.Jokerler kişisel olarak hiçbir şeye karar vermemelidir. Oyunun
kurallarını açıklar, ama eğer önerilen konu için gerekli olduğu fikri ortaya
çıkarsa, seyircinin kurallarda bazı değişiklikler yapabilme ilkesini de
tümüyle kabul ederler.
3.Joker, sürekli olarak şüpheleri seyirciye aktararak onları bulunan
çözümler üzerinde düşündürtmelidir. “Bu çözüm sizce uygun mudur?”
“İstenilen çözüme bu şekilde ulaşmak mümkün müdür?” gibi sorularla
seyircinin değerlendirmelerini almalıdır.
4. İstenilen çözüme ulaşmak için önerilen “sihirli çözümler” e karşı
dikkatli olmalıdır. İzlenen bir yolun sihirli olduğunu düşündüğünde, bunu
seyirciye danışarak onların görüşleri doğrultusunda başkahramanın eylemi
durdurulabilir. Sahnelenen senaryo bütünlüğü göz önüne alınarak,
gerçekte uygulanması mümkün görünmeyen müdahaleler sihir olarak
değerlendirilir, ancak bu değerlendirmeyi de yine seyirci yapmalıdır.
Onların mümkün gördüğü her türlü eylem kabul edilebilir.
5. Jokerin sahnedeki duruşu ,beden dilini etkin kullanışı çok önemlidir.
Joker, seyirciyi aktif kılacak, cesaretlendirecek ve onlara kendilerini rahat
hissettirecek sıcaklığı gösterebilmelidir. Kendi olası şüphelerini,
utangaçlığını, tedirginliğini, yorgunluğunu yansıtmamalı, enerjik ve
sahneye davet edici davranmalıdır.
6. Joker, sorular sorarak, şüpheleri dile getirerek, sokratik yöntemle
seyircinin sonuca ulaşmasını sağlamalıdır (Boal, 2010,s.273-275).
Bu noktada, Forum tiyatro oturumlarını yönetirken mutlaka uygulanması
gereken, aktif bir öğretim yöntemi olan “sokratik yöntem”e değinmenin
gerekliliği dikkate alınarak, yöntemin eğitimdeki yeri ve uygulanışı kısaca
açıklanacaktır.
2.10.6.Sokratik Yöntem (Buldurma Yöntemi):
Buldurma yöntemi, öğretme yaklaşımlarından buluş yoluyla öğretme
yaklaşımı içerisinde bir yöntem olup, önceden düzenlenmiş sorularla,
48
öğrencilerin bildiklerinden yola çıkarak onu yeni bilgilere ulaştırmayı hedefleyen
bir öğretim yöntemidir. Soru cevap yöntemine çok benzemekle beraber, bir takım
farklılıkları içerir.
Felsefe tarihinin ünlü düşünürü Sokrates, bilginin insanda doğuştan var
olduğunu, öğretmenin görevinin ise bu bilgiyi bir doğum sürecine yardımcı olur
gibi ortaya çıkarttırmak olduğunu söyler. Yöntemini uygularken, işe hiçbir şey
bilmediğini söyleyerek başlar ve karşısındakinin fikirlerini dinler. Daha sonra bu
düşüncelerin yanlışlarını açıklarken, eleştiriye sebep olmuş alay edici tutumunu da
kullanır. Karşısındaki kişinin bilgileri sarsılmaya başladığında, soru cevap
yöntemiyle doğruyu onun bulmasına yardım eder ve bunu da annesinin mesleği
olan ebeliğe benzeterek, kişinin zihninde var olan bilgiyi “doğurtma” olarak
adlandırır (Aydın, 2001, s.55-80).
Forum tiyatroda joker de bireysel düşüncelerini seyirciye yansıtmadan,
onların eylemlerini uygun buldukları şekilde sergilemelerini teşvik etmeli,
sonrasında diğerlerine bu çözümü beğenip beğenmediklerini, daha başka neler
yapılabileceğini, farklı bir eylemin farklı sonuçlar doğurup doğurmayacağını
sorarak, onları düşünmeye ve yeni yollar aramaya sevk etmelidir. İyi bir yönetici,
iyi bir gözlemci, iyi bir dinleyici, iyi bir cesaretlendirici olmalıdır. Sorularıyla
izleyenleri adeta sahneye bir adım daha yaklaştırmalı, kendini ifade etme arzusu
uyandırmalıdır. Seyirciyi hep başka bir çözümün de var olabileceği üzerinde
düşündürtebilmeli, kendisi için en uygun çözümü deneyimlemesi için
yüreklendirmelidir. Amaç mutlaka bir çözüm üzerinde uzlaşmak değil, herkesin
kendi çözümünü bulmasıdır.
2.10.7.Psikodrama ve Forum Tiyatro
Forum tiyatro, insanlar üzerindeki rahatlatıcı etkisi sebebiyle benzetilebilse
de, bir sağaltım yöntemi olan psikodramadan farklıdır.
“Psikodrama, bir tür dramatizasyondan, ya da başka bir ifadeyle spontan
tiyatrodan yararlanılarak gerçekleştirilen bir ruhsal geliştirme/ tedavi
yaklaşımıdır… “Psyche” ve “drama” sözcüklerinden oluşan psikodrama, kelime
49
olarak kişilerin iç dünyalarının eyleme (aksiyona) dönüşmesi anlamına gelir”
(Dökmen, 1995b, s.109).
Psikodramada kişiler geçmişte yaşadıkları olayları veya gelecekle ilgili
hayallerini sahneye getirebileceği gibi, rüya veya halüsinasyonlarını da
canlandırabilirler. Moreno, meslektaşı olan Freud’la yaptığı bir konuşmasında
psikodramayı şöyle özetler:
“Dr.Freud, siz, yapay bir ortamda, insanların görmüş oldukları rüyaları analiz
ediyorsunuz. Ben ise onları, görmüş oldukları bir rüyayı tekrar görmeleri için
yüreklendiriyorum.”
Moreno, sahnede ikinci kez yaşanan her gerçekliğin, birinciden kurtuluş
olduğunu söyleyerek, ikincide olayların kendi kontrolümüz altında
ilerleyeceğinden, verebileceği zararlardan korunmanın iyileştirici işlevinden
bahseder (Dökmen, 1995b,s.110-111). Forum tiyatroda amaç kişileri tedavi etmek
değil, kişiye harekete geçme gücünü kazandırmaktır (Kuyumcu, 2012b,s.38).
Psikodramada ortada yazılı bir metin olmadan, spontan olarak yapılan bir
canlandırma söz konusudur. Forum tiyatroda ise, dramatik tiyatro kurallarına göre
hazırlanmış yazılı bir ön oyun vardır. Ön oyunun ardından ise joker açıklamaları
yapar ve ikinci bölüm olan seyircinin oyuna girmesi aşaması gelir (Kuyumcu,
2012a).
Psikodramada da forum tiyatroda da bir başoyuncu (protagonist) vardır.
Ancak psikodramada başoyuncu psikolojik olarak sağaltım yaşaması amaçlanan
ve yöneticinin, diğer oyuncuların, ona bu yönde yardımcı olmaya çalıştığı kişidir.
Onun kendi hayatında, kendisi için sorun teşkil etmiş bir durum, sahnede
canlandırılır ve tekrar aynı olayı yaşayarak daha önce yapmak isteyip de
yapamadıklarını o anda yapması için fırsat yaratılır. Forum tiyatroda ise
başoyuncunun psikolojik olarak sağaltımı amaçlanmaz. Başoyuncunun sadece
kendini ilgilendiren bir durum değil, gösteri yapılacak seyirci kitlesinin tümünü
ilgilendiren bir baskı durumu ele alınır. İzleyenlerin her biri o baskı durumunu
hisseder ve kendi çözüm yolunu ortaya koymak üzere sahneye gelir. Amaç bir
kişinin psikolojik tedavisi değil, ezilenlerin ezene karşı geliştirebileceği tutumları
deneyimlemesidir.
50
Psikodrama oturumunu yöneten profesyonel kişilere direktör, psikodramatist,
psikodramaturg, psikodrama terapötü, kolaylaştırıcı, terapist, yönetici gibi çeşitli
adlar verilmektedir. Yönetici, başoyuncuya nasıl oynaması gerektiğini göstermez,
oyuncuların spontanlığını bozacak yaklaşımlardan kaçınır, ancak gerekli
gördüğünde başoyuncunun oyununun akışını, tedavide işe yarayacak belirli bir
tekniği uygulamak üzere kesebilir. Başoyuncunun duygusal durumuyla titiz bir
şekilde ilgilenir ve olası kriz durumunda müdahale edebilecek bilgi ve beceriye
sahiptir (Dökmen, 1995b,s.131-135).
Forum tiyatroda oturumu yöneten jokerin terapist olması gibi bir durum söz
konusu değildir. Jokerin amacı başoyuncuyu tedavi etmek değildir. Daha önce
saymış olduğumuz özellikleri taşıması gerekmektedir.
Psikodramanın temel işlevleri arasında katarsis sağlama ve içgörü kazanma
bulunmaktadır (Dökmen, 1995b, s.118).Yunan tragedyalarında da izleyenlerin
duygusal boşalım yaşayarak bir takım olumsuz duygulardan arınmalarının
amaçlandığından bahsetmiştik. Bundan farklı olarak psikodramada hem oyuncu,
hem seyirci katarsis sağlama imkanı bulmaktadır.
Forum tiyatronun ise çıkış noktasını hatırlayacak olursak, amaç bir katarsis
sağlamak değil, eylem provası yapmaktır.
2.10.8.Baskı Çeşitleri ve Forum Tiyatro
Forum tiyatro daha önce de bahsettiğimiz gibi, ezen-ezilen ilişkisinden yola
çıkılarak oluşturulan bir tiyatro biçimidir ve ezilenlerin durumunu değiştirmeleri
için eyleme geçmesinin bir provasıdır. Ezme ve ezilme durumu, çok farklı
şekillerde yaşanabilir, bazen kişiler yaşadıkları baskıyı öyle içselleştirirler ki fark
edemeyebilirler bile.
Paulo Freire, Ezilenlerin Pedagojisi’nde baskıyı şöyle tanımlar:
“ “A” nın nesnel olarak “B” yi sömürdüğü veya sorumlu bir kişi olarak
özgüvenini pekiştirmesini engellediği herhangi bir durum, bir baskı durumudur ”
(Freire, 2014, s.38).
51
Aşağıdaki baskı modelleri şeması, Kuzey Amerika yerlilerinin “Sweet
Medi””cine Teaching” öğretisine dayanarak ortaya çıkmıştır (Kuyumcu,
2012a,s.48, Kuyumcu, 2012b,s.265).
Şekil 2: İçselleştirdiğimiz Baskı Modelleri
(Malbogat, Iogna’dan akt.Kuyumcu, 2012b)
Baskının temel olarak dört boyutu vardır. Psikolojik baskı, ruhsal baskı,
duygusal baskı ve fiziksel baskı.
Zalim baskı modeli psikolojik baskıyı, efendi/kral/titan olarak ifade edilen
baskı modeli ruhsal baskıyı, rahatsız edici/ can sıkıcı /tüketen olarak ifade edilen
baskı modeli duygusal baskıyı, sert/acımasız baskı türü de fiziksel baskıyı ifade
eder. Tam olarak bu gruplara girmeyen, iki baskı çeşidine de yakın olanlar ise
aralarda gösterilmiştir. Tüm bu baskı çeşitleri hayatımızın bir noktasında
karşılaştığımız ve engellendiğimizi hissettiğimiz davranış modelleridir.
Forum tiyatroda çalışılacak grubun yaşadığı baskılardan yola çıkılarak bir ön
oyun hazırlanır ve büyük gruba sunulur. Baskı ekonomik, sosyal, politik, tüm
yönleriyle analiz edilir ve nedenleri üzerinde düşündürtülür. Seyirci oyuna davet
edilerek, bunun değişmez bir kader olmadığı, bir takım nedenlerinin olduğu ve
bununla baş etmenin de bir takım yolları olabileceği hissettirilir. Seyirci, seyirci
oyuncuya dönüşerek kendi yöntemleriyle baskıyı kırmaya çalışır. Çeşitli seyirciler
tarafından bir takım çıkış yolları denendikten sonra, sahneye bir uzman davet
52
edilebilir ve uzman tarafından yaşanan sorunun çözümüyle ilgili takip edilmesi
gereken yasal yollar açıklanır. (Kuyumcu, 2012b, 265-266) “Forum Tiyatro
oturumlarında, konu ile ilgili bir uzmanın olması arzu edilen bir durumdur”
(Kuyumcu, 2012a,s.65) .
2.10.9.Forum Tiyatro’nun Dünya’da ve Türkiye’de Kullanım Alanları
UNESCO Forum Tiyatro’yu sosyal değişimler için önemli bir eğitim aracı
olarak kabul etmiştir (Kuyumcu, 2012a).
Dünyanın birçok ülkesinde sosyal problemlere ışık tutmak ve seyircilerin
aktif katılımını sağlayarak problemlerin çözüm yolları üzerine düşündürmek
amacıyla Forum Tiyatro uygulanmaktadır.
Singapur’da sosyal çalışmalar yapan iki profesyonel tiyatro şirketi The
Necessary Stage (TNS) ve Drama Box forum tiyatro yapmaktadır. 1987 de
kurulmuş olan TNS, daha çok İngilizce konuşan orta sınıf seyirciye hitap ederken
1990 da kurulan Drama Box, çalışan sınıfın doğal günlük yaşamını konu alan
Çince forum tiyatro yapmaktadır. Irk ayrımcılığı, ataerkil toplum yapısı, göçmen
işçilerin yaşadıkları zorluklar, AİDS, bu tiyatro ekiplerinin forum tiyatro
çalışmalarında ele aldıkları konulardan bazılarıdır. TNC nin gençlik kolu ise
okullarda “eğitimde tiyatro” kapsamında Let Me Go (1993) adlı, gençlerin
yaşadığı iletişim problemlerini konu alan forum tiyatro oyununu sergilemiştir
(Tan, 2013).
Avustralya’da Griffith Üniversitesi ve NSW Eğitim ve Toplum Departmanı
işbirliği ile “cooling conflicts” adlı program hazırlanmıştır. Bu program,
Avustralya’da bazı okullarda zenginleştirilmiş forum tiyatro adı ile yapılan
uygulamalarla, okul öğrencilerinin kendi yaşantılarındaki çatışmalarla baş
edebilme becerilerini geliştirmeyi hedeflemektedir. 2002 den beri uygulanan
programa her yıl 15-20 arası okul katılmakta, eğitim DEC ( Department of
Education and Communities) çalışanları ve okullardaki drama öğretmenleri
tarafından yürütülmektedir. Irkçılık, önyargı, şiddet, göç ve mültecilik gibi
konular forum tiyatro ile ele alınmaktadır
(http://www.racismnoway.com.au/teaching-resources/cooling-conflicts)
53
İrlanda’da ArtsTrain 1999’da kurulmuş, İrlanda’daki tek özel gençlik drama
eğitim programı olup, aktif katılım, gözlem yapma, diyalog ve analiz etmeyi
gerektiren atölyeler şeklinde uygulanmaktadır. Kişisel becerileri, sezgiyi, hayal
gücünü, kişilerarası iletişimi, planlama ve organizasyon becerilerini geliştiren
programda katılımcılar eğitimin bir parçası olarak akranlarına ve gençlik tiyatro
gruplarına atölye çalışması yapmaktadırlar.
NAYD (National Association for Youth Drama) ise gençler için drama
eğitimini ve gençlik tiyatrosunun sürekli gelişimini destekleyen bir kurumdur.
Ülkede gençlik tiyatrosunun sanatsal değerini artırmak ve gençlerin tiyatroyla
ilişkisini güçlendirmek için sanat merkezleriyle ve yerel yönetimlerle işbirliği
yaparak ülke çapında yaklaşık 50 gençlik tiyatrosunun gelişimini destekleyici
çalışmalar yapmaktadır. İrlanda eşitlik kanunlarına göre, 9 alanda ayrımcılık
yapılması yasadışı olarak belirlenmiştir. Bu başlıklarda bazıları cinsiyet, medeni
hal, ailevi durum, cinsel yönelim, din, yaş, engellilik durumudur. Forum tiyatro
NAYD tarafından, bu alanlarda insanları eğitmek, eşitlik ilkesine dayalı yasal
haklarını öğretmek için bir araç olarak kullanılmaktadır.
Yapılan bu çalışmalar İş ve Sosyal Dayanışma için Avrupa Birliği Programı
(PROGRESS (2007–2013) tarafından desteklenmiştir
(http://www.nayd.ie/content/files/Theatre-Forum-Resource-web.pdf).
İngiltere’de 1991 yılında kurulan Cardboard Citizens adlı tiyatro grubu,
evsizlerle birlikte ve onlar için forum tiyatro çalışmaları yapmaktadır. 1991-2009
yılları arasında Augusto Boal’in de sık sık ziyaret ederek paylaşımlarda
bulunduğu topluluğun programlarından biri olan “Act Now”, 16-25 yaşlarında
olan evsizlik deneyimi yaşamış ya da okul veya iş hayatı olmayan gençler için
yürütülen bir programdır (http://cardboardcitizens.org.uk).
Arc, 1984’de Doğu Londra’da kurulan bağımsız organizasyonlardan biridir.
Kurguladıkları ve sergiledikleri oyunlar yoluyla iş yerlerinde, okullarda ve
toplumda kişilerarası ilişkilerde değişim yaratmayı hedeflemektedirler. Tiyatro,
hikaye anlatıcılığı, drama atölyeleri ve Forum Tiyatro alanlarında uzmanlık
desteği sağlamaktadır. Son zamanlardaki projeleri Londra metrolarında yaşanan
yankesicilik ve şiddet olayları, cinsel şiddet ve genç yaşta hamilelik konularını
54
içermektedir (http://teh.net/wp-content/uploads/2015/04/Art-for-ART-FORUM-
THEATRE-Route-9.pdf).
Forum Project, Eleştirel Pedagoji, Ezilenlerin Tiyatrosu ve diğer yaratıcı
yöntemler kullanarak bireyleri ve toplulukları karşılaştıkları baskılar hakkında
paylaşımda bulunmaları ve özgürlük için yaratıcı fikirler geliştirmeleri için bir
araya getiren New York merkezli bir kuruluştur. Düzenledikleri atölyeler ve
gösteriler yoluyla bireylerin kendi yaşamlarını, çevrelerini, toplumu, dünyayı
anlamalarına yardımcı olmaya çalışmaktadırlar. Eğitimciler, sanatçılar, sosyal
hizmet uzmanları, organizatörler ve liderler için atölye çalışmaları ve eğitim
olanakları sağlamaktadırlar. 2014 yılında hazırladıkları güç, baskı, ayrımcılık
konularını içeren 180 saatlik programla 1300 kişiye ulaşmışlardır
(http://theforumproject.org).
Hindistan’da Forum Tiyatrosu’nu ilk uygulayan grup Jana Sanskriti’dir.
1992’den bu yana Bengal’den başlayıp Hindistan’ın 12 farklı eyaletinde Forum
Tiyatro uygulamaları yapmaktadırlar. Felsefelerine göre, sadece büyük insanların
değil, herkesin düşünceleri değerlidir ve her birey entelektüeldir, sadece bunun
farkında değildir. Erkek ve kadın tarım işçilerinin katılmış olduğu 25 ekipten
oluşan oyuncu grubu, sosyal adaletin sağlanması ve toplumun kalkınmasını
amacıyla yapıcı yaklaşımlar geliştirmek ve aktif katılımı sağlamak için Forum
Tiyatro çalışmaları yürütmektedirler (http://imaginaction.org/jana-sanskriti-
theatre-of-the-oppressed-in-calcutta-india-december-2010).
Community Dialogue and Change (CCDC), özellikle eğitim alanında
Ezilenlerin Tiyatrosu’ nu kullanan, Bengaluru Hindistan merkezli bir kuruluştur.
Son yıllarda yaptıkları çalışmalardan bazıları;
2014’te Oxford Üniversitesi Drama topluluğu ile birlikte Ruh Sağlığı ile
ilgili farkındalık yaratmak için Forum Tiyatro kullanımını araştırmaları.
Politik bilince sahip bir grup kadınla kişisel ve toplumsal sorunları incelemek
amacıyla ve toplum liderliği yeniden tanımlanması konulu bir dizi atölye
çalışması.
55
Toplumdaki eşitsizlikler ve eğitim sistemindeki adaletsiz uygulamalar,
emekli olan eşin evlilik hayatında meydana getirdiği değişiklikler ve ortaya çıkan
sorunlar, doğum sonrası depresyon, demans hastalarının ve hasta bakıcılarının
karşılaştığı durumları konu alan Forum Tiyatro gösterileri .
Kanada’da 1983 yılında sanatçılar tarafından kurulmuş olan Mixed Company
Theatre grubu, Forum tiyatroyu okullarda, şirketlerde ve çeşitli topluluklarda
seyircilerin sosyal yönden eğitimi ve güçlendirilmesi amacıyla kullanmaktadır.
Kurucularından biri ve sanat yönetmeni olan Simon Malbogat liderliğinde çeşitli
gösteriler düzenleyen grup, Uluslararası Af Örgütü , Ulusal Suç Önleme Merkezi,
Kanada Kızılhaçı ile de ortaklaşa çalışmalar yürütmektedir. Her yaştan ve her
kökenden insana yönelik yapılmış yüzden fazla forum tiyatro gösterisinin içerdiği
başlıca konular aile ilişkileri, akran baskısı, cinsel ve ruhsal sağlık sorunları,
ırkçılık, evsizlik, uyuşturucu ve alkol bağımlılığı, şiddet olarak sıralanabilir.
Türkiye’de de 1998’den bu yana Ezilenlerin Tiyatrosu tekniklerini kullanan
gruplar ve kurumlara rastlanmaktadır. Feminist tiyatro topluluğu olan Tiyatro
Boyalı Kuş 2000 yılında, halen grubun sanat yönetmenliğini yapan Jale Karabekir
tarafından kurulmuştur. Magdalena Project-Çağdaş Tiyatroda Kadın Ağı ve
Uluslararası Ezilenlerin Tiyatrosu Organizasyonu (ITO) üyesi olan Tiyatro Boyalı
Kuş, Nora/Nurê adlı oyunlarıyla 2009 Uluslararası Ibsen Ödülleri’ne (Ibsen
Awards), Karabekir de feminist tiyatro çalışmalarından dolayı 2014 Direklerarası
Özel Jüri Ödülü’ne layık görülmüştür. Alternatif oyunlar sahneleyen Tiyatro
Boyalı Kuş, ayrıca gönüllüleriyle Feminist Dramaturjiyle Okuma Tiyatrosu
etkinlikleri gerçekleştirmektedir (http://tiyatroboyalikus.blogspot.com.tr).
Ezilenlerin Tiyatrosu Merkezi (ETM) Ocak 2009 yılında, İstanbul’da bir grup
gönüllü kadın tarafından kurulmuş, gönüllülük esasına dayalı çalışan, kar amacı
gütmeyen bir kurumdur. ETM, Augusto Boal’in Ezilenlerin Tiyatrosu başlığı
altında geliştirdiği tüm tiyatro tekniklerini kullanarak Türkiye’de yaşayan
insanların sorunlarını gündeme getirerek, toplumun bu sorunları giderme
konusunda harekete geçmesini sağlamaya çalışmaktadır. Amacı, Türkiye’de
Ezilenlerin Tiyatrosu yöntemlerini kullanmak isteyenlere, yöntemleri öğretmek ve
gerektiğinde bu gruplarla gösteriler hazırlamak, yöntemin yaygın biçimde
kullanılması için her türlü ortamı sağlamaya çalışmaktır. Çeşitli eğitimler ve
56
atölye çalışmaları düzenleyen merkez, yaptığı yayınlarla Ezilenlerin Tiyatrosu’na
ilgi duyanları kuramsal anlamda da bilgilendirmeye çalışmaktadır.
Birçok ulusal ve uluslararası proje gerçekleştiren ETM, aynı zamanda
uluslararası düzlemde, merkezin yaptığı çalışmaları ve Türkiye’deki gelişmeleri
dünyadaki diğer ET uygulayıcılarıyla paylaşmayı sürdürmektedir.
Yaptıkları çalışmalardan bazıları:
Gazi Mahallesi Şair Abay Lisesi öğrencileriyle 2 Mart-3 Nisan 2009 tarihleri
arasında haftada iki gün, iki saat ( üçüncü haftadan itibaren katılımcıların isteğiyle
dört saate uzatılan) Forum Tiyatrosu çalışmaları gerçekleşti ve çalışmalara devam
eden on dört on dört öğrenciyle oyun çıkarıldı.
2013 yılında “Hekimlere Yönelik Şiddete Karşı” Forum Tiyatro Çalışması
Jale Karabekir, Ebru Gökdağ’ın önderliğinde İstanbul Tabip Odası’yla birlikte
yürütülmüştür.
Gazinatep Büyükşehir Belediyesi’nin kurmuş olduğu üç ‘Anne Merkezi’
nde, Forum Tiyatro çalışmaları yapıldı. Yaklaşık 4 ay süren çalışma sonunda
“Ayşe’yi Evermem” adlı Forum Tiyatro gösterisi hazırlandı ve oyun “ Sevgi Anne
Merkezi’nde, sadece o semt ve civarında yaşayan kadınların davet edildiği bir
seyirci grubuna sergilendi. Sonrasında Gaziantep’te yaşan tüm Anadolu
Üniversitesi, Açık Öğretim Fakültesi öğrencileri ve kadın derneklerinin davet
edildiği bir gösteri gerçekleştirildi (https://ezilenlerintiyatrosu.wordpress.com).
Çağdaş Drama Derneği İstanbul Şubesi Forum Tiyatro Ekibi 2010 yılından
bu yana çalışmalarını yürütmüş ve farklı temalar üzerinde oyunlar hazırlamıştır.
Ekip, ilk oyunlarında üniversiteye hazırlanan gençler ve ezilme durumlarını
konu almış, sonrasında iş yerlerinde yaşanan baskı durumları üzerine
“Seçeneklerden Hangisi?” adlı oyunu oynamıştır. 2012 yılında kadın ve adalet
kavramları üzerine “Mümkünse Adil Olun” adlı oyun sergilenmiştir. Atölye
çalışmalarına “Türkiye’de kadın olmak” teması altında devam ederek 2013 yılında
“Ne yapmalı, ne etmeli?” , 2014 yılında Türkiye’de LGBT’li bireyler ve ezilme
durumları teması altında çalışmalarını yürüterek “Nereden Başlasak?” adlı
oyununu sergilemiştir (http://istanbuldrama.org.tr/?page_id=587).
57
Doç. Dr. Nihal Kuyumcu, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tiyatro
Eleştirmenliği ve Dramaturji Bölümü’nde verdiği derslerde ve toplum
merkezlerinde Forum Tiyatro çalışmaları yapmaktadır. Bu çalışmalardan bazıları;
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Toplum Merkezi’nde okuma yazma kursuna
katılan kadınlarla, Bursa’da bir fabrikanın işçileriyle, Malatya’da bir yatılı bölge
okulu çalışanları ile, İstanbul Esenyurt’ta İMECE adlı dernek çatısı altında
toplanmış gündelikçi kadınlarla, Ereğli Demir Çelik Fabrikalarında çalışan
işçilerle yürütülmüştür.
AKADEMİKA Danışmanlık ve Eğitim Hizmetleri 2000 yılında kurulmuş,
merkezi İstanbul’da olan, çalışanlarda farkındalık yaratmak, davranış ve alışkanlık
odaklı değişiklik gerçekleştirebilmek üzere Türkiye’nin çeşitli illerinde büyük
işletmelere İş Sağlığı ve Güvenliği eğitimi amaçlı Forum Tiyatro gösterileri
sergileyen bir kuruluştur (http://akademika.com.tr/).
58
BÖLÜM 3
İLGİLİ ARAŞTIRMALAR
3.1. İletişim Becerileri, Yaratıcı Drama ve Aile Eğitimi ile İlgili Çalışmalar
Arslan, Erbay ve Saygın’ın (2010) yaptıkları araştırmada, yaratıcı drama ile
bütünleştirilmiş iletişim becerileri eğitiminin, Çocuk Gelişimi ve Eğitimi bölümü
öğrencilerinin iletişim becerilerine etkisinin olup olmadığını, Korkut (1997) tarafından
yetişkinlere uyarlanan “İletişim Becerileri Değerlendirme Ölçeği (İBDÖ)kullanarak
değerlendirilmiş, bu çalışmada uygulanan eğitim programının iletişim becerilerini
olumlu yönde etkilediği sonucuna ulaşılmıştır.
Akoğuz (2002) iletişim becerilerinin geliştirilmesinde yaratıcı dramanın etkisini
incelemek amacıyla, Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı eğitim parklarına gönüllü olarak
gelen ve yaratıcı drama çalışmalarına katılan öğrenciler ile on iki haftalık yaratıcı drama
çalışması yapmıştır. Deneysel model tekrarlı ölçüm desenindeki araştırma, yaşları
9,10,11 olan 22 kişilik 1.grup ile, yaşları 11,12,13 olan 18 öğrenciden oluşan 2.grup ile
yürütülmüştür. Çalışmalar sırasında yapılan gözlemler ve sonrasında izlenen video
kayıtlarından yola çıkılarak gözlem formu doldurulmuş ve sonuçların çözümlenmesiyle,
çalışmalarının tüm öğrencilerde iletişim becerilerinin geliştirilmesinde anlamlı ölçüde
farklı olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Yassa (1997), araştırmasında öğrencilere sosyal etkileşim becerilerini geliştirmek
için yaratıcı drama eğitimi vermiş ve bu eğitimin öğrencilerin özgüven, haklarına sahip
çıkma, duygularını kontrol altına alabilme, empati, grupta farklı düşünceleri görebilme
gibi becerileri kazandırdığını vurgulamıştır (akt:Aslan ve ark.,2010).
Colston (1985), yaratıcı drama eğitiminin yapısal gelişim bozukluğu olan farklı
yaşlardaki bireylerin sözel ve sosyal iletişim becerileri üzerinde, Netten (1995), ilkokul
ikinci sınıf öğrencilerinin iletişim ve konuşma becerilerinde, yaptıkları hataları düzeltme
davranışlarında olumlu değişikliklere sebep olduğunu saptamışlardır (akt. Özdemir,
2003).
Arslan ve arkadaşları (2010), Selçuk Üniversitesi Mesleki Eğitim Fakültesi Çocuk
Gelişimi ve Eğitimi Öğretmenliğinde okuyan öğrencilerle yaptıkları çalışmada, yaratıcı
drama ile bütünleştirilmiş iletişim becerileri eğitiminin, iletişim becerilerine etkisinin
olup olmadığının araştırmışlardır. Araştırma “öntest-sontest kontrol gruplu deneme
59
modeli” ile çalışılmıştır. Deney ve kontrol grupları 24’er öğrenciden oluşmuş olup,
öğrencilerine 8 hafta boyunca 90 dakikalık yaratıcı drama ile bütünleştirilmiş iletişim
becerileri eğitim programı uygulanmıştır. Veri toplama aracı olarak, öğrencilerin
iletişim becerilerini ölçmek amacıyla Korkut (1997) tarafından yetişkinlere uyarlanan
“İletişim Becerileri Değerlendirme Ölçeği (İBDÖ)” kullanılmıştır. Verilerin analizinde,
yaratıcı drama yöntemi ile verilen iletişim becerileri eğitiminin öğrencilerin iletişim
becerileri puanlarını yükselttiği sonucunu ortaya çıkmıştır.
Çebi (1996), üniversiteye hazırlanan veya üniversite öğrencisi olan beş grupta,
imgesel dil becerilerinin yaratıcı drama yoluyla gelişimini araştırmış, araştırma
sonucunda yaratıcı dramanın imgesel dil becerisini geliştirdiği sonucuna ulaşmıştır.
Öztürk(1997), “Tiyatro Dersinin Öğretmen Adaylarındaki Sözel İletişim
Becerilerine Etkileri” adlı doktora tezinde, yaratıcı dramadan yararlanılarak yapılan
tiyatro derslerine katılan deney grubunun iletişim becerileri ile, geleneksel yöntem
uygulanmış olan tiyatro derslerine katılan grubun iletişim becerilerini gözlem formu
kullanarak karşılaştırmıştır. Yaratıcı drama yönteminin kullanıldığı grubun sözel
iletişim becerilerinin kontrol grubuna oranla daha fazla gelişme gösterdiği saptanmıştır.
Kocayörük(2000), “İlköğretim Öğrencilerinin Sosyal Becerilerini Geliştirmede
Dramanın Etkisi” adlı çalışmasında, günde 1,5 saat olmak üzere 2 hafta süreyle toplam
10 oturumluk Drama Eğitimi Programı uygulamıştır. Araştırma sonucunda dramanın
öğrencilerin sosyal becerileri üzerinde ekili olduğu ortaya konmuştur.
Akar (2000) eğitimde dramada Dorothy Heatchote’ un geliştirmiş olduğu “Uzman
Rolü Yaklaşımı’nı tanıtmak ve temel eğitimin ikinci döneminde, sözlü anlatım
becerilerinin geliştirilmesinde “Uzman Rolü Yaklaşımı’nın kullanımına ilişkin kuramsal
bir çerçeve çizmek amacıyla tarama modelinde betimsel bir çalışma yapmıştır.
Araştırmada Dorothy Heatchote’ un, İngiltere’ de uzman rolü yaklaşımını kullanarak,
alt sosyoekonomik düzeyden yirmi altı çocukla yaptığı doksan dakikalık bir drama
dersinin videokasetleri, uygulayıcının ve öğrencilerin kullandıkları sözel dil becerileri
açısından analiz edilmiştir. Araştırmanın sonucunda, uzman rolü yaklaşımı kullanılarak
yapılan drama dersinde, uygulayıcının soru sorma, bilgi verme ve açıklama yapma gibi
sözel dil etkinliklerini daha çok kullandığı sonucu elde edilmiş, bunu da büyük oranda,
rol içinde gerçekleştirdiği gözlenmiştir. Öğrenciler açısından bakıldığında ise en çok
60
tahmin etme sonra soru sorma, tartışma ve açıklama yapma etkinliklerini
gerçekleştirdikleri görülmüştür.
Öztop(1994) tarafından Ankara’da, anne babaların ebeveyn eğitimi konusunda
duydukları ihtiyacı belirlemek amacıyla yapılan çalışmada; çocukla iletişim, sağlıklı
beslenme alışkanlığı, okul çalışmalarını motive etme, arkadaş seçimi, disiplin
konularında eğitim almak istedikleri ortaya çıkmıştır. Ebeveyn eğitimi ile ilgili
yararlandıkları kaynakların ise televizyon, rehber öğretmenler, kitaplar olduğu tespit
edilmiştir.
Balcı ve Yılmaz(2000), çocukları anaokuluna devam eden annelere yönelik
yaptıkları çalışmada, iletişim becerileri programının annelerin aile işlevleri üzerinde
olumlu etki yaptığı sonucunu elde etmişlerdir.
Gökbulut (2007), Ankara’da MEB’e bağlı bağımsız bir anaokuluna devam eden
çocukların anne babalarına yönelik, okul personeli ve öğretmenlerinin de katıldığı, 9
oturumluk bilgi, duygu ve deneyimlerin paylaşıldığı önhazırlık eğitimi sonrasında, 8
oturumluk yaratıcı drama çalışması yapmıştır. Çalışmanın amacı yaratıcı drama ile
çocukluğun temel değerlerini anlamak ve sağlıklı bir okul aile iletişimi sağlamaktır.
Çalışmanın sonucunda projeye katılan velilerin okulla diyaloglarının arttığı, okul
problemleriyle yakından ilgilendiği, öğretmenlerle iletişimlerinin güçlendiği
gözlenmiştir.
Özdemir(1992)’in “Anne Çocuk Eğitim Programı(AÇEP)’nın anneler üzerindeki
etkilerini incelediği çalışmada, eğitime katılan annelerin çocukları ile ilişkilerinde
olumlu yönde değişim gösterdikleri tespit edilmiş, onlarla daha çok sözel iletişimde
bulundukları, ceza vermek yerine konuşarak doğru davranışa yönlendirmeye çalıştıkları,
aynı zamanda eşleriyle olan ilişkilerinin de olumlu yönde değiştiği gözlenmiştir (akt:
Çağdaş, 2012, s.162).
Pherson ve Robinson (1990)’un yaptıkları araştırmalara göre; on haftalık anne baba
eğitim kursuna katılan anne ve babalar, kendilerine güven ve çocukların davranışlarının
nedenlerini görebilme konularında belirgin bir ilerleme kaydetmişlerdir. Kursa katılan
ebeveynler kendilerini ideal ebeveyn tipine daha yakın hissettiklerini de
belirtmişlerdir(akt:Çağdaş,2012:162).
61
Aile eğitimi ile ilgili olarak yapılan araştırmalar incelendiğinde, bu araştırmaların
hem anneler hem babalar hem de çocuklar üzerinde olumlu yönde etkilerinin bulunduğu
görülmektedir.
3.2.Forum Tiyatro ile İlgili Çalışmalar
Türkiye’de yapılan araştırmalar incelendiğinde, yaratıcı dramada bir teknik olarak
forum tiyatronun kullanıldığı akademik çalışmaya rastlanmamıştır. Forum tiyatro ile
ilgili yapılan akademik çalışmalar ise sınırlı sayıdadır.
Karabekir (2003), yapmış olduğu tez çalışmasını, Okmeydanı Toplum
Merkezi’ndeki kadınlarla 2000-2002 yılları arasında sürdürmüştür. Tez, Ezilenlerin
Tiyatrosu pratiklerinin, kadınların yaşamlarında özgürleştiren ve baskıya karşı stratejiler
geliştirebilmelerini sağlayan bir yöntem olabileceğini araştırmaktadır. Kadınların
problemini soyut olarak ele alan, kısıtlı örnekler üzerinden yola çıkarak verilen kadın
eğitimlerine karşılık; Ezilenlerin Tiyatrosu ile yaşamın her alanında karşılaşılan baskı
durumları ile ilgili farkındalık yaratılması ve strateji geliştirme pratikleri yapılması
üstünlüğüne dikkat çekilmiştir.
Türkmayalı (2009), Etkileşim Tasarımında Forum Tiyatrosu ve Rol Yapma konulu
tezinde, forum tiyatro ve rol yapma tekniklerini bir arada kullanmış, bu tekniklerin
kullanılmasının etkileşim tasarımı alanına yapabileceği olası katkıları incelemiştir.
Burleson (2003), “Augusto Boal’in Ezilenlerin Tiyatrosu’nun Topluluk Önünde
Konuşma ve Kişilerarası İletişim Eğitimi Sınıflarında Kullanılması” adlı doktora
tezinde, Louisiana State Üniversitesi’nde 1998-2002 yılları arasında ders verdiği
sınıflarda uygulamış olduğu Ezilenlerin Tiyatrosu tekniklerini nasıl uyguladığını ve
gözlemlediği etkilerini araştırmıştır. Kullandığı Ezilenleri Tiyatrosu tekniklerinden biri
olan Forum tiyatro uygulamalarının problemi somut olarak ortaya koyduğu ve analitik
düşünme süreçleri yarattığı, her öğrenci için kendi ikna edici fikirlerini ortaya koyma
anlamında çok faydalı olduğu, sosyal rolleri yorumlamada öğretici olduğu
çıkarımlarında bulunmuştur.
Rutten ve arkadaşları (2008), 4 futbol kulübüne üye 10-18 yaşları arasında olan 99
futbolcu ile forum tiyatronun oyuncuların sosyal becerilerine etkisini araştırmak üzere
62
pilot uygulama yapmışlardır. Kontrol grubunun yer almadığı çalışmada, ön test ve
gerçekleştirilen forum tiyatro oturumundan bir ay sonra yapılan son test verilerinin
analizine göre, genç futbol oyuncularının anti sosyal davranışlarında ufak bir iyileşme
gözlenirken, takımlarında moral açısından olumlu değişim olduğu sonucuna
ulaşılmıştır. Bununla beraber, oyuncuların adil oyun tutumlarında bir değişiklik
gözlenmemiş olup, tek bir uygulamanın yeterli olmadığı düşüncesine varılmıştır.
Ankara Keçiören’de bulunan Toygar Börekçi İlköğretim Okulu’nda, İngiltere
merkezli Transaksiyonel Analiz Enstitüsü’nün projesi olan TAPACP, okul rehber
öğretmeni Güney Erkılıç tarafından annelere uygulanmış, Transaksiyonel Analiz
yaklaşımıyla ebeveynlik becerilerini artırmayı hedefleyen çalışmada forum tiyatro
tekniği kullanılmıştır. Çalışma 8 hafta sürmüş ve 15 katılımcıyla gerçekleştirilmiş, her
oturum sonunda yapılan değerlendirmeler sonucunda, annelerin kişilerarası ilişkilerinin
daha ılımlı olduğu ve empati becerilerinin arttığı gözlenmiştir.
Tüm bu çalışmalar göz önüne alınarak, ulaşılabileceğimiz sonuçlar şunlardır:
İletişim becerileri düzenli olarak uygulanacak eğitimlerle geliştirilebilir.
Yaratıcı Drama, iletişim becerilerini geliştiren ve katılımcıların kendi
yaşamlarından yola çıkarak, aktif öğrenme gerçekleştirirken aynı zamanda
eğlendikleri bir yöntemdir.
Forum tiyatro bireysel gelişime yardımcı olduğu gibi, toplumsal değişime de
zemin hazırlayabilecek etkide olan bir yöntemdir.
Klasik eğitim yöntemleri yerine, aktif eğitim yöntemlerinin kullanıldığı iletişim
becerileri eğitimlerinin daha etkili olacağı ve sonuçlarının daha kalıcı olacağı
düşünülmektedir.
Yaratıcı dramada forum tiyatro tekniğinin kullanılması, katılımcıları sürekli
olarak çözüm odaklı düşünmeye ve eyleme geçmeye teşvik edeceğinden, onları
zihnen ve bedenen aktif tutacak ve kendi çözüm önerilerini deneyip nasıl
sonuçlanabileceğini görmelerine olanak sağlayacaktır. Buna ek olarak, sorun ile
ilgili başkalarının çözüm önerilerini de görme olanağı sağlayacak, farklı bakış
açıları geliştirmelerine yardımcı olacaktır.
63
BÖLÜM 4
YÖNTEM
4.1.Araştırmanın Modeli:
Araştırmada zenginleştirilmiş desende karma yöntem kullanılmıştır. Karma
yöntemde, nicel ve nitel veri toplama teknikleri aynı anda ya da birbirini takip
edecek şekilde kullanılmaktadır Zenginleştirilmiş desende nicel ve nitel veriler
eşzamanlı olarak toplanır. Elde edilen bulgular kullanılarak verilerin birbirini
destekleyip desteklemediğine bakılır. Zenginleştirme, bir araştırmada anket, ölçek
gibi nicel araçların yanı sıra, görüşme, gözlem, kayıtların incelenmesi gibi nitel
yöntemlerden uygun olanların kullanıldığı bir çeşitleme olarak, araştırma
deseninin güçlendirilmesini sağlar (Balcı, 2009; Büyüköztürk ve diğerleri, 2012)
Bu araştırmada nicel veriler deney ve kontrol grubu, nitel veriler kontrol
grubu üzerinden elde edilmiştir. Nicel veri toplamak amacıyla ön test son test
kontrol gruplu deneysel desen kullanılmıştır. Çalışmaya katılmaya gönüllü olan
anneler arasından deney grubu için 16, kontrol grubu için 16 anne seçkisiz olarak
belirlenmiştir.
Deneysel işlem öncesinde her iki gruba da öntest olarak İletişim Becerileri
Envanteri uygulanmıştır. Envanterin kullanımı ile ilgili gerekli izinler
alınmıştır.
Deney grubuna 10 hafta süreyle haftada 1 gün 3 saat yaratıcı drama
oturumları gerçekleştirilmiştir.
Kontrol grubuna bir kez “Aile içi İletişim ve Anne Baba Tutumları”
konulu seminer verilmiştir.
Deneysel işlem sonrasında her iki gruba da sontest olarak İletişim
Becerileri Envanteri uygulanmıştır.
Deney grubu ile her oturum sonunda o gün ele alınan konuya ilişkin
değerlendirmeler yapılmıştır.
64
Nitel veriler, deneysel işlem sonrasında yapılan görüşmelere ve oturum
sonu değerlendirmelere dayalı olarak elde edilmiştir. Araştırmacı aynı
zamanda görüşmecidir.
Oturumların büyük bir kısmı kamera ile kaydedilmiştir.
Önce nicel veriler ve bulgular, sonra nitel veriler ve bulgular
açıklanacaktır.
4.2.Evren ve Örneklem
Araştırmanın evrenini 2014-2015 yılında Ankara ili Altındağ ilçesi Nazife
Hatun İlkokulu’nda öğrenim gören öğrencilerin anneleri oluşturmaktadır.
Araştırma öncesinde eğitim ile ilgili okulda bulunan tüm öğrenci velilerine yazılı
olarak duyuruda bulunulmuş, gönüllü olan velilere süreçle ilgili bilgilendirme
toplantısı yapılmıştır.
Tüm veliler arasından çalışmaya katılmaya gönüllü olan 32 veliden seçkisiz
olarak deney ve kontrol grupları oluşturulmuştur. Her iki gruba verilen kişisel
bilgi formundan elde edilen veriler aşağıdaki gibidir.
65
Tablo 1. Demografik Özelliklere Göre Dağılımlar
Deney (N=16) Kontrol (N=16)
N % N %
Yaş
20-30 yaş arası 7 43,8 5 31,3
30-40 yaş arası 8 50,0 8 50,0
41 yaş ve üstü 1 6,3 3 18,8
Eşinizin yaşı (Ort±SS) (36,00±2,852) (40,63±6,908)
Evlilik yılı (Ort±SS) (14,31±5,676) (15,94±6,688)
Medeni durum
Evli 15 93,8 16 100,0
Boşanmış 1 6,3 0 0,0
Eğitim durumu
İlkokul 9 56,3 8 50,0
Ortaokul 3 18,8 5 31,3
Lise 4 25,0 3 18,8
Eşinizin eğitim durumu
İlkokul 7 43,8 7 43,8
Ortaokul 2 12,5 6 37,5
Lise 6 37,5 2 12,5
Üniversite 1 6,3 1 6,3
İş durumu
Çalışıyorum 3 18,8 1 6,3
Çalışmıyorum 13 81,3 15 93,8
Eşinizin iş durumu
Çalışıyor 14 87,5 15 93,8
Çalışmıyor 2 12,5 1 6,3
Çocuk sayısı
Tek çocuk 5 31,3 1 6,3
İki çocuk 6 37,5 7 43,8
Üç çocuk 5 31,3 5 31,3
4 ve daha fazlası 0 0,0 3 18,8
Ekonomik durumunuzu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kötü 1 6,3 1 6,3
Orta 10 62,5 13 81,3
İyi 5 31,3 2 12,5
Evde anne, baba ve çocuklar dışında yaşayan var
mı?
Evet 3 18,8 1 6,3
Hayır 13 81,3 15 93,8
Varsa kim?
Anneanne, dede 1 33,3 0 0,0
Dede 1 33,3 0 0,0
Oğlu, gelini 1 33,3 0 0,0
Babaanne 0 0,0 1 100,0
Daha önce yaratıcı drama çalışmasına katılma
durumu
Evet 0 0,0 1 6,3
Hayır 16 100,0 15 93,8
66
Demografik özellikler incelendiğinde, deney grubundaki kişilerin 7’si (%43.8) 20-
30 yaş aralığında iken 8’i (%50.0) 30-40 yaş aralığında, 1’i (%6.3) 41 yaş ve üstünde
iken kontrol grubunda 5’si (%31.3) 20-30 yaş aralığında iken 8’i (%50.0) 30-40 yaş
aralığında, 3’ü (%18.8) 41 yaş ve üstündedir. Araştırmaya katılanların eşlerinin deney
grubundaki yaş ortalaması 36 iken kontrol grubunda ise ortalama 40.63’tür.
Deney grubunun 15’i (%93.8) evli, 1’i (%6.3) bekâr iken kontrol grubundaki
kişilerin tamamı evlidir. Deney grubundaki kişilerin 9’u (%56.3) ilkokul mezunu, 3’ü
(%18.8) ortaokul, 4’ü (%25.0) lise mezunu iken kontrol grubunun 8’i (%50.0) ilkokul
mezunu, 5’i (%31.3) ortaokul, 3’ü (%18.8) lise mezunudur. Deney grubundaki kişilerin
eşlerinin 7’si (%43.8) ilkokul mezunu, 2’si (%12.5) ortaokul, 6’sı (%37.5) lise, 1’i
(%6.3) üniversite mezunu iken kontrol grubunda 7’si (%43.8) ilkokul mezunu, 6’sı
(%37.5) ortaokul, 2’si (%12.5) lise mezunu, 1’i (%6.3) üniversite mezunudur.
Deney grubundaki kişilerin 3’ü (%18.8) çalışmakta, 13’ü (%81.3) çalışmamakta
iken kontrol grubunda 1’i (%6.3) çalışmakta, 15’i (%93.8) çalışmamaktadır. Deney
grubunda eşlerinin 14’ü (%87.5) çalışmakta, 2’si (%12.5) çalışmamakta iken kontrol
grubunda 15’i (%93.8) çalışmakta, 1’i (%6.3) çalışmamaktadır. Deney grubundaki
kişilerin 5’i (%31.3) tek çocuğa sahip, 6’sı (%37.5) iki çocuğa sahip, 5’i (%31.3) üç
çocuğa sahip iken kontrol grubunda 1’i (%6.3) tek çocuğa sahip, 7’si (%43.8) iki
çocuğa, 5’i (%31.3) üç çocuğa, 3’ü (%18.8) ise 4 ve daha fazla çocuğa sahiptir.
Deney grubundaki kişilerin 1’i (%6.3) ekonomik durumunu kötü olarak belirtmiş
iken 10’u orta (%62.5), 5’i (%31.3) ise iyi olarak belirtmiştir. Kontrol grubunda ise 1’i
(%6.3) ekonomik durumunu kötü olarak belirtmiş iken 13’ü (%81.3) orta, 2’si (%12.5)
ise iyi olarak belirtmiştir. Deney grubundaki kişilerin 3’ünün evinde aile dışında
yaşayan var iken kontrol grubunda ise 1 kişinin evinde aile dışında yaşayan vardır.
Bunlar, anneanne, dede, oğul, gelin, babaannedir.
Deney grubundaki kişilerden daha önce yaratıcı drama çalışmasına katılan yok iken
kontrol grubunda ise 1 kişi çalışmaya katılmıştır.
4.3.Veri Toplama Aracı
Araştırmada nicel veri elde etmek amacıyla İletişim Becerileri Envanteri
kullanılmıştır.
Nitel veriler ise; gözlem yöntemi kullanılarak her oturum sonunda ve yarı
yapılandırılmış görüşme tekniği uygulanarak tüm eğitimin sonunda olmak üzere iki ayrı
67
yolla elde edilmiştir. Yarı yapılandırılmış görüşme tekniğinde, sorulması planlanan
sorular önceden hazırlanmış olup, görüşmenin akışına bağlı olarak değişik yan ya da alt
sorularla kişinin yanıtları açması, daha detaylı bilgi vermesi sağlanabilmektedir
(Türnüklü, 2000). Görüşme soruları uzman görüşüne başvurularak hazırlanmıştır (Ek-
5). Çalışmanın sonunda tüm katılımcılara sorular sırasıyla yöneltilmiş, katılımcıların
izni alınarak görüşmelerin ses kaydı alınmış ve sonrasında verilen yanıtlardan içerik
analizi yoluyla veri elde edilmiştir.
İletişim Becerileri Envanteri
İletişim Becerileri Envanteri ilk olarak Balcı (1996) tarafından geliştirilmiş ve
kullanılmıştır. Gerekli geçerlik ve güvenirlik çalışmaları yapılan envanterin bu ilk
sürümünün madde sayısı 70’tir. Envanter daha sonra tekrar, 500 üniversite
öğrencisinden oluşan bir örnekleme uygulanmış, yapılan faktör analizi sonucunda
madde sayısı 45’e indirilmiştir (Ersanlı & Balcı, 1998).
Ersanlı ve Balcı (1998) tarafından son hali verilen envanter (EK-3), likert tipi 45
sorudan oluşmaktadır. Envanter zihinsel, duygusal ve davranışsal açıdan iletişim
becerilerini ölçmektedir. Her bir boyutu ölçen 15 madde vardır. Her boyuta giren
maddeler aşağıda görülmektedir:
Zihinsel: 1,3,6,12,15,17,18,20,24,28,30,33,37,43,45
Duygusal: 5,9,11,26,27,29,31,34,35,36,38,39,40,42,44
Davranışsal: 2,4,7,8,10,13,14,16,19,21,22,23,25,32,41
Maddeler, “her zaman”, “genellikle”, “bazen”, “nadiren”, “hiçbir zaman” olarak
yanıtlanmaktadır. Boyutlarda ve genel (toplam) iletişim becerisinde yüksek puan, daha
yüksek iletişim becerisine karşılık gelmektedir.
Ersanlı ve Balcı (1998), 500 üniversite öğrencisi üzerinde yaptıkları uygulamanın
ardından güvenirliği test etmek üzere bir ay sonra 170 kişilik bir gruba tekrar uygulama
yapmışlardır. Yapılan faktör analizi sonucunda maddelerin üç boyut altında toplandığı
görülmüş ve bu boyutlar, içerikleri dikkate alınarak zihinsel, duygusal ve davranışsal
iletişim becerileri adlarını almıştır. Boyutlardan her biriyle toplam iletişim becerileri
puanı arasındaki korelasyonlar sırası ile 0.83, 0.73 ve 0.82’dir. Korkut (1996) tarafından
geliştirilen “İletişim Becerilerini Değerlendirme Ölçeği” ile yapılan geçerlik
çalışmasında da ölçeğin geçerlik katsayısı .70 bulunmuştur (Ersanlı & Balcı, 1998).
68
Araştırmada, Ersanlı ve Balcı tarafından geliştirilen “İletişim Becerileri Envanteri”
kullanılmıştır. Bu çalışmada ölçeğin güvenilirlik katsayısı 0.80 olup, yüksek derecede
güvenilirdir.
4.4.Verilerin Analizi
Veriler IBM SPSS Statistics 22 programına aktarılarak analizler tamamlanmıştır.
Çalışma verileri değerlendirilirken kategorik değişkenler için frekans dağılımları,
sayısal değişkenler için tanımlayıcı istatistikler (ort±ss) verilmiştir. İletişim Becerileri
Envanteri ve alt boyutları için ön test sonuçları üzerinden güvenilirlik analizi
uygulanmış ve tüm sonuçların güvenilir çıkması sonucunda çalışmaya başlanmıştır.
İletişim Becerileri Envanteri toplam puanı ile alt boyutların toplam puanları arasındaki
nedensel olmayan ilişkilerin derecesine Pearson Korelasyon katsayısı ile bakılmıştır.
Çalışma düzeni incelendiğinde, araştırmaya katılan anneler deney ve kontrol grubu
olmak üzere iki gruba ayrılmıştır. Deney grubundaki annelere yaratıcı drama yöntemi ve
forum tiyatro tekniği kullanılarak iletişim becerileri eğitimi verilmiş iken kontrol
grubundaki annelere ise 1 günlük seminer verilmiştir. Her iki gruba da eğitimden önce
(ön test) ve eğitimden sonra (son test) olmak üzere iletişim becerileri envanteri
uygulanmıştır. Eğitimin anneler üzerindeki etkisini belirleyebilmek için uygulanan bu
çalışma düzeninin, kovaryans analizine (ANCOVA) uygun yapıda olduğu
görülmektedir. Bu nedenle kovaryans analizinin varsayımları incelenmiş, bağımlı
değişkenin (Son test) normal dağıldığı ve bağımlı değişken ile kodeğişken (ön test)
arasında doğrusal bir ilişki olduğu için kovaryans analizi (ANCOVA) uygulanmıştır.
Soru bazında ön test–son test karşılaştırmalarında ise Bağımlı Örneklem T Testi
kullanılmıştır.
69
BÖLÜM 5
BULGULAR VE YORUMLAR
5.1.Nicel Veri Analizi
Tablo 2. İletişim Becerileri Envanteri Güvenirlik Analizi Sonuçları
Madde
Sayısı
Cronbach
Alfa Güvenirlik Düzeyi
İletişim Becerileri Envanteri 45 0,80 Yüksek Derecede
Güvenilir
Alt Boyutlar
Zihinsel 15 0,63 Oldukça Güvenilir
Duygusal 15 0,64 Oldukça Güvenilir
Davranışsal 15 0,58 Güvenilir
Uygulanan güvenirlik analizi neticesinde, 45 maddeden oluşan “İletişim Becerileri
Envanteri”nin yüksek derecede güvenilir (α=0.80), 15 maddeden oluşan “Zihinsel” alt
boyutunun oldukça güvenilir (α=0,63), 15 maddeden oluşan “Duygusal” alt boyutunun
oldukça güvenilir (α=0,64) ve 15 maddeden oluşan “Davranışsal” alt boyutunun
güvenilir (α=0,58) olduğu saptanmıştır.
Tablo 3. İletişim Becerileri Envanteri Toplam Puanı İle Alt Boyut Toplam
Puanları Arasındaki Korelasyon Sonuçları (Pearson Korelasyon)
Alt Boyutlar İletişim Becerileri Envanteri
Zihinsel r 0,842***
p 0,000
Duygusal r 0,613***
p 0,000
Davranışsal r 0,809***
p 0,000
*:p<0,05 **p:0,01 ***:p<0,001
Tablo incelendiğinde, İletişim Becerileri Envanteri toplam puanı ile Zihinsel alt
boyutu (r:0.842 p<0.05) ve Davranışsal alt boyutu (r:0.809, p<0.05) arasında yüksek
düzeyde pozitif yönde anlamlı doğrusal bir ilişki olduğu, İletişim Becerileri Envanteri
toplam puanı ile Duygusal alt boyutu (r:0.613, p<0.05) arasında ise orta düzeyde pozitif
yönde anlamlı doğrusal bir ilişki olduğu görülmektedir.
70
Tablo 4. İletişim Becerileri Envanteri Boyutlarının Toplam Puanları
Arasındaki Korelasyon Sonuçları (Pearson Korelasyon)
Alt Boyutlar Zihinsel Duygusal Davranışsal
Zihinsel r -
p
Duygusal r 0,353* -
p 0,048
Davranışsal r 0,695*** 0,357* -
p 0,000 0,045
*:p<0,05 **p:0,01 ***:p<0,001
Tablo incelendiğinde, İletişim Becerileri Envanteri alt boyutlarının toplam puanları
arasında orta düzeyde pozitif yönde anlamlı doğrusal bir ilişki olduğu görülmektedir
(p<0.05).
Tablo 5. İletişim Becerileri Envanteri ve Alt Boyutlarının Tanımlayıcı İstatistikleri
Ön Test Son Test
Ort. Std.Sapma Ort. SS
Deney
İletişim Becerileri Envanteri 162,19 13,004 172,94 9,699
Zihinsel 54,13 4,856 57,19 3,637
Duygusal 51,25 5,310 55,56 3,502
Davranışsal 56,94 5,471 60,19 4,135
Kontrol
İletişim Becerileri Envanteri 173,81 13,649 171,06 12,135
Zihinsel 57,88 6,163 57,19 5,115
Duygusal 52,44 6,377 55,25 6,962
Davranışsal 60,63 5,303 58,63 4,717
Tablo incelendiğinde, deney grubu için iletişim becerileri envanteri ön test toplam
puan ortalaması 162.19 iken son test ortalaması 172.94’tür. Zihinsel alt boyutunun ön
test ortalaması 54.13, duygusal alt boyutunun ön test ortalaması 51.25, davranışsal alt
boyutunun ön test ortalaması ise 56.94’tür. Zihinsel alt boyutunun son test ortalaması
57.19, duygusal alt boyutunun son test ortalaması 55.56, davranışsal alt boyutunun son
test ortalaması ise 60.19’dur.
Kontrol grubu için iletişim becerileri envanteri ön test toplam puan ortalaması
173.81 iken son test ortalaması 171.06’dır. Zihinsel alt boyutunun ön test ortalaması
57.88, duygusal alt boyutunun ön test ortalaması 52.44, davranışsal alt boyutunun ön
71
test ortalaması ise 60.63’tür. Zihinsel alt boyutunun son test ortalaması 57.19, duygusal
alt boyutunun son test ortalaması 55.25, davranışsal alt boyutunun son test ortalaması
ise 58.63’tür.
Tablo 6. Deney ve Kontrol Grupları Bakımından Annelerin Ön Test Puanlarına
Göre Düzeltilmiş Son Test Puanları Arasındaki Farklılığın İncelenmesi
(ANCOVA)
Son Test Ortalama
Ön Test Puanlarına
Göre Düzeltilmiş Son
Test Ortalaması
F p
Zihinsel
Deney 57,19 58,42 61,533 0,000***
Kontrol 57,19 55,95
Duygusal
Deney 55,56 55,89 0,356 0,555
Kontrol 55,25 54,92
Davranışsal
Deney 60,19 60,93 4,272 0,048*
Kontrol 58,63 57,88
*:p<0,05 **p:0,01 ***:p<0,001
Tablo incelendiğinde, son test puanlarına ait ortalamalar ve ön test puanlarına göre
düzeltilmiş son test puan ortalamaları verilmiştir. Düzeltilmiş ortalamalar ön test
puanları kontrol altında tutularak hesaplanmıştır. ANCOVA’da karşılaştırma
düzeltilmiş ortalamalar üzerinden yapılmaktadır.
Zihinsel alt boyutunun sonuçları incelendiğinde, düzeltilmiş ortalama puanları
deney grubu için 58.42, kontrol grubu için 55.95’tir. Uygulanan kovaryans analizi
(ANCOVA) sonucunda, annelerin ön test puanlarına göre düzeltilmiş son test puanları
arasında anlamlı bir farklılık bulunmaktadır (F(1,29)=61.533, p<0.05). Buna göre, eğitim
almış annelerin (deney) zihinsel son test puanlarının, eğitim almamış (kontrol) annelere
göre daha yüksek olduğu görülmektedir.
Duygusal alt boyutunun sonuçları incelendiğinde, düzeltilmiş ortalama puanları
deney grubu için 55,89, kontrol grubu için 54.92’dir. Uygulanan kovaryans analizi
(ANCOVA) sonucunda, annelerin ön test puanlarına göre düzeltilmiş son test puanları
arasında anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır (F(1,29)=0.356, p>0.05).
72
Davranışsal alt boyutunun sonuçları incelendiğinde, düzeltilmiş ortalama puanları
deney grubu için 60.93, kontrol grubu için 57.88’dir. Uygulanan kovaryans analizi
(ANCOVA) sonucunda, annelerin ön test puanlarına göre düzeltilmiş son test puanları
arasında anlamlı bir farklılık bulunmaktadır (F(1,29)=4.272, p<0.05). Buna göre, eğitim
almış annelerin (deney) davranışsal son test puanlarının, eğitim almamış (kontrol)
annelere göre daha yüksek olduğu görülmektedir.
Tablo 7. Deney Grubu İçin İletişim Becerileri Envanterinde Yer Alan S4, S28
ve S45’e Göre Ön Test ile Son Test Puanları Arasındaki Farklılığın
İncelenmesi
N Ort. ± Std.Sapma t p
Konuşurken etkili bir göz iletişimi
kurabilirim (S4-Davranışsal)
Ön Test 16 3,06 ± 1,340 -3,171 0,006**
Son Test 16 4,13 ± 0,957
Başkalarını dinlemek
mecburiyetinde olmadığımı
düşünürüm (S28-Zihinsel)
Ön Test 16 3,13 ± 0,957 -3,230 0,006**
Son Test 16 4,31 ± 0,947
Kendimi karşımdaki kişinin yerine
koyarak, duygu ve düşünceleri
anlamaya çalışırım (S45-Zihinsel)
Ön Test 16 4,31 ± 0,946 -2,764 0,014*
Son Test 16 4,88 ± 0,342
*:p<0,05 **p:0,01
Tablo incelendiğinde, uygulanan Bağımlı Örneklem T Testi sonucunda davranışsal
ve zihinsel alt boyutlarında yer alan “Konuşurken etkili bir göz iletişimi kurabilirim”,
“Başkalarını dinlemek mecburiyetinde olmadığımı düşünürüm” ve “Kendimi
karşımdaki kişinin yerine koyarak, duygu ve düşünceleri anlamaya çalışırım”
sorularının ön test ile son test puanları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık
olduğu görülmüştür (p<0.05).
“Konuşurken etkili bir göz iletişimi kurabilirim” sorusunun ön test puan ortalaması
3.06 iken son test puan ortalaması ise 4.13’tür. “Başkalarını dinlemek mecburiyetinde
olmadığımı düşünürüm” sorusunun ön test puan ortalaması 3.13 iken son test puan
ortalaması ise 4.31’dir. “Kendimi karşımdaki kişinin yerine koyarak, duygu ve
düşünceleri anlamaya çalışırım” sorusunun ön test puan ortalaması 4.31 iken son test
puan ortalaması ise 4.88’dir.
Nitel verileri desteklemek adına ayrıca incelenen bu üç soruda elde edilen bulgulara
göre, alınan eğitim sonrası “Konuşurken etkili iletişim kurabilme”, “Başkalarını
dinleme” ve “Kendini karşısındaki kişinin yerine koyarak, duygu ve düşünceleri
73
anlamaya çalışma” davranışlarında olumlu bir artış olmuştur. Bununla birlikte deney
grubu için hem İletişim Becerileri Envanterinin toplam puanında, hem de zihinsel ve
davranışsal alt boyutların puanlarında anlamlı artış saptanmıştır.
5.2.Nitel Veri Analizi
5.2.1. Görüşme Tekniği ile Elde Edilen Bulgular
Nitel araştırma tekniği olan yarı yapılandırılmış görüşme tekniği kullanılarak deney
grubundaki 16 katılımcı ile görüşülmüştür. Görüşme öncesi uzman görüşü alınarak 10
soruluk görüşme formu hazırlanmış ve görüşmeler bu doğrultuda yürütülmüştür (Ek-5
Soru Formu). Görüşmeler yaklaşık olarak 30 dakika sürüp tüm sorular katılımcılar
tarafından yanıtlanmış ve ses kaydı alınmıştır. Sonrasında ses kayıtlarının dökümü
yapılarak içerik analizi yöntemiyle çözümlenmiştir. İçerik analizi sonucunda ulaşılan
temalar tablo haline getirilmiştir (Ek-6). Araştırmanın geçerliliği ve güvenilirliğini
sağlamak adına görüşme dökümleri yaratıcı drama alanında yüksek lisans yapan bir
sınıf öğretmeni tarafından analiz edilerek temalar belirlenmiştir. İki analizde ulaşılan
temalar karşılaştırılmış ve benzer olduğu görülmüştür. Buna göre, her sorudan elde
edilen veriler ayrı başlık halinde incelenmiştir.
1.Katılma Nedenleri:
Katılımcıların büyük çoğunluğu yaratıcı drama ile iletişim becerileri eğitimine
katılmalarındaki nedeni çocuklarına yarar sağlamak olarak ifade etmişlerdir.
"Oğlum çok hırçındı, onun için katıldım." (K3)
"Çocuklarıma iyi örnek olmak, iyi eğitmek için."(K4)
"Çocuklarımla aramızda sorunlarımız vardı, fevri davranıyordum " (K9)
" Oğlumla iletişim kurmamda etkisi olur diye."(K11)
İnsanlarla olan iletişimlerinde yaşadıkları bazı sıkıntılardan bahsederek, sosyal
becerilerini güçlendirmek amacıyla katıldıklarını ifade edenlerin sayısı 5’tir.
"İnsanlarla diyalog kuramıyordum."(K2)
"Kimseyle sohbet etmek istemiyordum."(K3)
"Kalabalığa girmeye cesaretim yoktu."(K8)
"Kendimi iyi ifade etmek ve karşımdakini daha iyi anlamak için." (K10)
Diğer katılım nedenleri ise kendilerini geliştirmek, öğrenmek, değişiklik ve eğlence
olarak sıralanmıştır.
74
2.Hissettikleri:
Yaratıcı Drama çalışmaları süresince hissettikleri ile ilgili olarak 2 katılımcı yapılan
canlandırmaların kendilerinin ve arkadaşlarının hayatlarında yaşanmış kavgaları,
tatsızlıkları yansıttığı için, çalışmalar sırasında üzüntü duyduklarını şu cümlelerle ifade
etmişlerdir:
"Kavga sahneleri yaşadığım olayları hatırlattı, üzüldüm." (K1)
"Üzüldüğümüz de oldu, arkadaşların hayat hikayelerini öğrendik." (K14)
Katılımcıların büyük çoğunluğu ise süreç boyunca çok mutlu hissettiğini söylemiş,
bunlardan 2’si adeta çocukluğuna döndüklerini belirtmiştir. İfadelerine göre, sadece
kendilerinin sıkıntıları olmadığını, diğerlerinin de benzer sıkıntılar yaşadığını fark
etmeleri de onları rahatlatarak mutlu eden etmenlerden birisi olmuştur.
"Çok mutlu oldum, bütün dertlerin sadece bende olmadığını anladım." (K2)
"Çok eğlendim, mutlu oldum, çocukluğuma döndüm." (K6)
"Terapi gibi geldi." (K16)
Diğer katılımcılar ise eğlendiklerini, kendilerine güvenlerinin arttığını ve hem
kendilerinin hem başka insanların yaşantılarına dair farkındalıklarının arttığını ifade
etmişlerdir.
“Beni kimse benimsemiyor sanıyordum, öyle değilmiş.”(K3)
3.Zorlanılan Noktalar
Katılımcıların çoğu sürecin başında çekingen, utangaç olduklarını ve yanlış anlaşılma
kaygısı taşıdıklarını söylemiştir. Katılımcıların ifadelerine ve liderin gözlemine
dayanarak süreç içerisinde bu zorlukların aşılmış olduğunu söylemek mümkündür.
"Buradaki davranışlarım yanlış anlaşılacak mı diye düşündüm." (K2)
"Utandığım için kendimi tam olarak ifade edemedim." (K5)
" İlk başlarda biraz çekingenlik oldu, kendimi ifade edemedim." (K10)
Bazı katılımcılar özellikle doğaçlamalarda bir anda söyleyecek bir şey bulmakta
zorlandığını ifade etmiştir.
1 katılımcı çok heyecanlandığını, 1 katılımcı ise fiziksel olarak hareketli oyunlarda
zorluk yaşadığını dile getirmiştir. Hiç zorlanmadığını ifade eden katılımcı sayısı ise
5’tir.
75
4.Zorlukları Atlatma
Zorlukları atlatmalarında yardımcı olan etmenler; öğretmen, arkadaşlar ve benzer
yaşantılar olarak ifade edilmiştir. Katılımcıların birbirleriyle kurdukları sıcak ilişkiler
zorlukları atlatmalarında birincil etmen olarak görülmektedir.
"Arkadaşlarımın iyi halleri, sevecen davranışları yardımcı oldu."(K2)
"Arkadaşlarımın ve sizin yakın davranışlarınız." (K3)
"Arkadaşlarla konuştuk yapabilir miyiz diye, herkes rahat davrandı. Git gide alıştık."
(K14)
Öğretmenin katılımcılara samimi davranışları da katılımcılar tarafından kolaylaştırıcı
etmen olarak ifade edilmiştir.
Katılımcılardan 2’si, kendilerini rahatlatanın, herkesin benzer yaşantıları olduğunu
görmeleri olduğunu söylemiştir.
5.Hayatında Uygulama
Oturumlar sırasında ele alınan konulardan yaptıkları çıkarımları insanlarla olan
ilişkilerinde uygulayıp uygulamadıkları sorusuna sadece 1 katılımcı “Eşime karşı çok
uygulayamadım” yanıtını vermiş, diğer tüm katılımcılar eşlerine, çocuklarına,
arkadaşlarına, komşularına uyguladıklarını ifade etmişlerdir. En çok uygulaması yapılan
davranış “göz iletişimi kurma” olmuş, hem eşlerle, hem çocuklarla kurulan iletişimde
kullanıldığı söylenmiştir.
"Oğlumla diyalog kuramıyordum, gözüne bakarak konuşmaya başladım." (K2)
"Eşimle de konuşurken yan yana gelip göz teması kurmak çok etkili oluyormuş."(K4)
"Göz temasını uyguladım, çocukların söz dinlemesinde çok etkili oldu" (K5)
"Arkadaşlarla, komşularla da göz temasını uyguladım."(K5)
"Çocuklarla göz göze, boy hizasında konuşuyorum" (K6)
"Önceden çocuğuma tepeden bakıp kızıyor, gözüne bakmıyordum." (K11)
Çocuklarla kurulan iletişimde boy hizasına inmeye dikkat edildiği görülmektedir.
Katılımcıların ifadelerinden yola çıkarak, konuşurken göz iletişimi kurmaya
başlamalarının, kişilerle iletişimlerini etkili kıldığını, çocuklarının daha çok söz
dinlediğini söylemek mümkündür.
Katılımcıların en çok uyguladıkları iletişim becerilerinden birisi de “etkin dinleme”
dir. Öncesinde çocukları onlara bir şey anlatmak istediğinde işi olduğunu söyleyip
yanından gönderen annelerin, yapılan yaratıcı drama oturumları sonrasında çocuklarına
76
daha çok zaman ayırarak sohbet etmeye özen gösterdikleri, çocuğun anlattıklarına sakin
bir şekilde geribildirim verdikleri ifadelerinden anlaşılmaktadır.
"Oğlumun benimle fazla diyaloğu olmuyordu. Sizden öğrendiğim kadarıyla oğlum
bugün okul nasıldı, günün nasıl geçti gibi sorularla konuştum." (K7)
"Ben telefonla konuşurken çocuğum bir şey anlatıyordu, dinlemiyordum, şimdi bir
dakika bekle diye açıklıyorum." (K9)
"Önceden çocuğumu tam dinlemiyordum, geçiştiriyordum, şimdi onun duygularını
anlamaya çalışıyorum." (K14)
"Ben bulaşık yıkarken falan çocuklar bir şeyler soruyorlardı, başımdan savıyordum,
şimdi yapmıyorum."(K16)
Rol değiştirme yoluyla çocuklarıyla karşılıklı “empati kurma” uygulaması yaptıklarını
söyleyen katılımcılar, bu sayede hem kendilerinin çocuklarını, hem de çocuklarının
onları daha iyi anladıklarını ifade etmişlerdir.
"Çocuğum anne olmanın zorluklarını anladı."(K1)
"Onun yerine kendimi koymam gerektiğini anladım." (K2)
"Rol değiştirmede kendi hatalarımı anladım." (K3)
"Bir hafta ben çocuk olayım sen anne ol dedim, etkinliğin sonunda annelik çok zormuş
dedi"(K7)
Katılımcılardan bazıları çocuklarına gerekli durumlarda “hayır” demeye başladıklarını
ve sonuçlarının olumlu olduğunu söylemişlerdir.
" Bilgisayar oynama konusunda oğlumun üzerinde 1 hafta "hayır" ı denedim. Derslerini
yapmamıştı, tekrar tekrar ısrar etti, hayır dedim. Ben sana hiç oynama demiyorum,
bunun bir sınırı var, sen derslerini yaparsan ben de sana ödül olarak yarım saat
açacağım dedim. Bir hafta sonra, anne ben artık hayırı öğrendim dedi. (K3)
Sınırlarını korumak adına da hayır deme gerekliliğini fark ettiklerini söylemek
mümkündür.
"Annemin komşusu annemden sürekli bir şeyler istiyordu, annem hayır diyemiyordu.
Ben komşuyla kırmadan konuştum." (K3)
Katılımcılar, konuşurken beden dillerini etkili kullanmaya da dikkat ettiklerini ifade
etmişler, çocuklarıyla dokunarak konuşmaya başladıklarını ve bunun aralarında daha iyi
bir iletişim olmasını sağladığını söylemişlerdir.
77
6.Uygulama Şekli
Katılımcıların büyük bir bölümü öğrendiklerini birebir uyguladığını ifade etmiş, bir
katılımcı “Anne sevgisi, şefkati kattım.” diyerek öncesinde eksik olduğunu hissettiği bir
duruma işaret etmiştir.
Birçok katılımcı ise önceden ani çıkışlar yaptıklarını, kendilerini sakinleştirmeye dikkat
ettiklerini ifade etmişlerdir.
Bir katılımcı ise artık eşiyle arasında olan sorunları çocuklarına yansıtmamaya özen
gösterdiğini söylemiştir.
Katılımcıların uygulamalarının, kendilerinde eksik buldukları yanları fark edip
tamamlayarak şekillendiğini söylemek mümkündür.
7.Aktarım
Katılımcıların büyük çoğunluğu öğrendiklerini eşine ve çocuklarına aktarmaya
çalıştıklarını söylemişlerdir. 2 katılımcı bunun yanı sıra anne ve babasına da aktarmaya
çalıştığını, 2 katılımcı ise herhangi birine aktaramadığını ifade etmiştir.
"Baskı türlerini öğrenmiştik ya, sen bana zalim baskı yapıyorsun dedim.(K7)
"Önceden beni hiç dinlemezdi, dinlemeye başladı. Göz iletişimi kurmaya başladı.(K7)
"Sen benimle ne kadar ilgilenirsen, göz teması kurarak dinlersen, ben de seninle o kadar
ilgileneceğim dedim."(K16)
Katılımcılardan bazıları, çocuklarının eğitiminde katkısı olacağından, öğrendiklerini
eşlerine aktarmak için özellikle çaba harcadıklarını söylemişlerdir.
"Eşime daha çok öğretmeye çalıştım çünkü çocuğu birlikte yetiştireceğiz."(K11)
"Hocamızla bugün şöyle yaptık, böyle davranırsak çocuğumuz için daha iyi olacak diye
çok konuştum." (K15)
Bazı katılımcılar eşlerine aktarmaya çalıştıklarını, ancak bir verim alamadıklarını ifade
etmişlerdir.
"Aktarmaya çalıştım eşim biraz tepki gösterdi. Açıkçası gerçekleri kabul etmek
istemedi."(K10)
"Eşime aktarmaya çalıştım ama eşimde tık yok."(K12)
Çocuklarına aktarmaya çalışan katılımcıların bazılarının söyledikleri şunlardır:
"Çocuklarıma aktarıyordum, çocuklar sabırsızlıkla bekliyorlardı bugün ne oynadınız, ne
oynayacağız diye soruyorlardı." (K4)
78
"Oğlum ve kızıma aktarmaya çalıştım, baya etkisini gördüm. Oğlum çok inatçıydı,
inadını çok kırdım" (K12)
"Oğlum da benim gibi bağırıp çağırıyordu, artık o da öyle değil, daha sakin." (K15)
Katılımcıların öğrendiklerini eşlerinden çok, çocuklarına aktarmada daha başarılı
oldukları, bunun sebebinin ise eşler daha tepkisel yaklaşırken, çocukların almaya daha
açık oldukları söylenebilir.
8. Dışardan Gözlenen Değişiklikler:
Genel olarak katılımcılar kendilerini sinirli, içine kapanık, sürekli çevreleriyle çatışan,
iletişim sorunları yaşayan insanlar olarak tanımlamışlar, sürecin sonunda ise
çevrelerinden “daha sakin, daha olumlu, uysal, güler yüzlü, cana yakın, sosyal, daha az
kavga çıkaran” gibi olumlu dönütler almışlardır.
Katılımcıların çoğu arkadaşlarının kendisinde sosyalleşme, daha güler yüzlü olma gibi
çeşitli değişiklikler gördüğünü söylemişlerdir.
"Sen çok suratı asık, hiç konuşmayan, kimseye yanaşmayan biriydin, şimdi daha bir
güleçsin, candansın diyorlar." (K2)
"Önceden içine kapanıktın, bir şey paylaşmıyordun, sende büyük gelişme var
dediler.”(K3)
"Sen dramadan sonra dışa dönük oldun, esprilisin dediler."(K7)
"Sen çevrene çok sinirli bakıyordun, artık öyle bakmıyorsun, gülerek bakıyorsun
yüzümüze dediler. (K15)
Bir katılımcıya arkadaşı onda değişiklik gördüğünü olumsuz bir yorumla dile
getirmiştir.
"Arkadaşım sen değiştin dedi ama iyi yönde değil, çünkü önceden çocuğunu sürekli
bana bırakıyordu, ben hayır diyemiyordum. Artık ona yorulduğumu hissettirdim. (K6)
Bazı katılımcılar, çocuklarının kendilerinde olumlu değişiklikler gördüğünü
söylemişler, çocukların memnuniyetlerini ifade ettiklerini belirtmişlerdir.
"Oğlum onu iyi dinlediğim için kendini değerli hissettiğini söyledi." (K14)
Bazı katılımcılar, eşlerinin daha sakin, uysal oldukları yönünde değişiklikler gördüğünü
belirtmişlerdir.
Bir katılımcıya ise çocuğunun öğretmeni, daha sakin göründüğünü ve dinleme becerisi
kazanmış olduğunu gözlemlediğini söylemiştir.
79
9.Kendilerinde Gördükleri Değişiklikler:
Katılımcıların kendilerinde gördükleri değişikliklere verdikleri yanıtlar; sakinlik, etkin
dinleme becerisi, güven, konuşarak sorun çözme, göz iletişim kurma, sosyalleşme
ve empati becerisi kazanma başlıkları altında toplanabilir.
Katılımcıların çoğu önceden eş ve çocuklarına karşı tahammülsüz tavırlar sergilediğini,
özellikle çocuklara çoğunlukla kızıp bağırdığını ifade etmişler, eğitim sonrasında daha
anlayışlı ve sakin olduklarını dile getirmişlerdir.
"Eşimle yaşadığım olaylardan dolayı hep sinirliydim, sürekli çocuklara bağırıyordum,
şimdi o yok. Kendimi daha iyi hissediyorum, huzurluyum. (K1)
"Eşime karşı daha uysal oldum, çocuğuma karşı daha sevecen oldum, bağımız değişti."
(K2)
"Önceden sürekli yargılıyordum, sert davranıyordum, bağırıyordum, şimdi sakinim."
(K3)
"Önceden çocuğumun bizim gibi davranmasını bekliyordum, şimdi geçmiş aklıma
geliyor, ben de yapmışım diyor, sakinleşiyorum.(K14)
Birçok katılımcı ise dinleme becerisinin geliştiğini, önceden var olan laf kesme,
dinlemeden konuşma, anlatılanları umursamama, başka işlerle meşgul olma
davranışlarının ortadan kalktığını ifade etmiştir.
Katılımcıların çoğu insanlarla konuşurken göz iletişimi kurmaya ve karşısındakinin yüz
ifadelerine dikkat etmeye başladığını söylemiş, bunun iletişimlerini güçlendirdiğini
ifade etmişlerdir.
Bazı katılımcılar kendisini artık karşısındakinin yerine koyabildiğini ifade etmişler,
başkalarının duygularını daha iyi anlayabildiklerini söylemişlerdir.
10.Forum Tiyatro ile İlgili Düşünceleri:
Katılımcıların forum tiyatro uygulamalarının genel etkileri ile ilgili görüşleri,
kendilerini ifade etme isteğini harekete geçirme, farkındalık yaratma ve davranış
modeli oluşturma olarak sıralanabilir.
İzlerken kendini tutamama, role girip akışı değiştirme isteği duyma, kendi hayatını
sahnede görüp, hoşuna gitmeyen şeyleri değiştirmek için eyleme geçme isteği duyma,
katılımcıların dile getirdiği ifadelerdendir.
Forum tiyatronun ezen ve ezilenler duygusu katılımcılara yansımış, ezildiklerinin,
zaman zaman da istemeden ezdiklerinin farkına varmışlardır.
80
"Ezmenin ve ezilmenin kötü bir şey olduğunu anladım. Belki istemeyerek yapabilirsin
ama o canlandırmalar bana fark ettirdi."(K10)
“Kendimi gördüm, hep eziliyorum dedim.(K2)
“Arkadaş çevremizde veya etrafımızda ezilenleri buluyorum.(K3)
"Kendini ezdirmemek gerektiğini gördüm"(K5)
Ezilme durumlarından kurtulabilmek için sergilenebilecek davranış modelleri görmüşler
ve deneyimlemişler, kendilerine en uygun olan model hakkında oyundan sonra da
düşünmeye devam etmişlerdir.
"Ben de çok eziliyordum, nasıl davranacağımı bilemiyordum. Şimdi olsa daha farklı
davranırım.(K3)
"Yol gösterici oldu. Senin aklına gelmeyen arkadaşının aklına geliyor. Hala
oynadığımız oyun hakkında konuşuyoruz.” (K14)
"Herkesin benzer sıkıntıları olduğunu gördük. Farklı çözüm yolları gördük." (K16)
Görüşme sonuçları Tablo 8 ve Tablo 9’ da genel özellikleriyle ifade edilmiştir.
Tablo 8: Görüşme Sonuçları
81
Tablo 9
5.2.2. Oturumlarda Elde Edilen Nitel Bulgular
1.Hafta:
Katılımcıların çoğu tereddüt ederek gelmişler, ama hepsi mutlu ve devam etmeye
istekli olarak ayrılmışlardır. İlk defa çocukları, eşleri ve evleri dışında bir şeye zaman
ayırmışlar, kendilerini özgürce ifade etme şansı bulmuşlardır. Oyunlar yoluyla
çocukluklarına dönmüşler, gruba kolayca uyum sağlamışlar, kaynaşmışlardır.
Etkinliklerden fazla zaman çalmamak için, verilecek aranın kısa tutulması gerektiği
konusunda birbirlerini uyarmışlardır. Mekanı benimseyerek temizliğinin ve düzeninin
sağlanması konusunda iş bölümü yapmaya gönüllü olduklarını ifade etmişlerdir.
2.Hafta:
Katılımcılar, kimsenin birbirini etkin dinlemediği bir aileyi 1. İmge olarak
oluşturdular. Fotoğrafta görülen, iki kardeşin sürekli kavga ettiği, annenin çocuklara,
babanın ise anneye ve çocuklara bağırarak susturmaya çalıştığı bu ailede, geçiş imgesi
herkesin sakinleşerek birbirini dinlemeye hazır hale gelişini ifade eder şekilde
82
oluşturuldu. İdeal imge olan 3.imgeyle ise, aile içi iletişimin kurulduğunu ve aile
bireylerinin birbirlerini sevgiyle kucakladıklarını ifade ettiler.
Diğer grup, kayınvalidenin geline kötü davrandığı, eşin de annesinin yanında yer
aldığı durumu imgelerle ifade etti. Geçiş imgesinde gelin kayınvalideye dokunarak ve
gözlerine bakarak, sevecen şekilde konuşan gelin karşısında kayınvalidenin de
davranışları değişti, daha ılımlı konuşmaya başladı.
Katılımcıların evde sıklıkla yaşadıkları problem, çocukların birbirleriyle olan
kavgaları olarak ifade edildi. Katılımcıların çoğu, eşlerinin bu kavgadan şikayetçi olup,
anneyi suçladığını, onları susturmayı annenin görevi olarak gördüklerini ifade ettiler.
Katılımcılar, eşlerinin eve geldikten sonra televizyon izleyerek ya da telefon ile
ilgilenerek vakit geçirdiğini, çocuklara zaman ayırmadığını, kendileriyle de etkin
iletişim kurmadığını söylediler.
Bir katılımcı eşiyle konuşurken, eşinin onunla hiç göz iletişimi kurmadığını, o
sırada televizyona baktığını ve bunun kendisini kötü hissettirdiğini söyledi.
Katılımcıların çoğu kendi evlerinde de benzer durumların yaşandığından bahsetti.
Diğer bir katılımcı, eşinin bilgisayar oynayarak kendisiyle ve çocuklarla iletişim
kurmadığını ifade etti.
Oluşturulan imgelerde ideal imgeye doğru geçişin nasıl sağlandığı, gerçek hayatta
nasıl sağlanabileceği konuşuldu. Önümüzdeki hafta boyunca aile bireyleriyle göz
iletişimi kurma ve etkin dinleme ile ilgili neler yapabileceklerini denemeleri, izledikleri
yolları ve bunun başarıya ulaşıp ulaşmadığını haftaya paylaşabilecekleri söylendi.
Bir hafta sonra bir katılımcı, eşi kendisine bir şey anlatırken kumandayı alıp
televizyona bakarak onu dinlediğini, eşinin bu durumdan çok rahatsız olduğunu,
“Neden beni dinlemiyorsun?” diye sorduğunu söyledi.” “Aynı şeyi sen de bana
yapıyorsun, sen de beni bu şekilde dinliyorsun.” diyen katılımcının eşinin, “Yanlış
yapıyormuşum, bir daha yapmayacağım.” diyerek hatalı davranışını fark ettiğini, “Sen
bunları nereden öğrendin?” diye de eklemiş olduğunu anlattı.
Bir başka katılımcı, genellikle evde işlerle uğraştığını, çocuğunu daha önce hiç
etkin dinlemediğini, bu sefer kendisi bulaşık yıkarken ona bir şey anlatmak isteyen
çocuğuna dönerek, “Anlat, seni dinliyorum” şeklinde onunla ilgilendiğini ifade ederek
83
işini bir süre bırakıp onu dinlediğini, çocuğunun ise bu durumdan memnun olduğunu
gözlemlediğini anlattı.
Benzer şekilde telefonda konuşurken çocuğunun onu sürekli çekiştirip bir şey
istediğini ve kendisinin de bu durumda bağırarak onu uzaklaştırdığını söyleyen
katılımcı, bu kez telefonla konuşmayı bırakıp sakin bir şekilde çocuğunun gözlerine
bakarak, “Bekle, birazdan telefonu kapatıp seninle ilgileneceğim.” dediğini, çocuğunun
ise sakinleşip beklediğini ifade etti.
Sonuç olarak, katılımcılar etkin dinlemeye ve göz iletişimi kurmaya özen
gösterirken, karşısındakilere de bunun gerekliliğini kendi yöntemlerince ifade etmeye
başlamışlardır.
3.Hafta:
Ön oyunda ailesinden sürekli para isteyen bir lise öğrencisi vardı. Çocuğun bir
arkadaşı tarafından korkutularak, kendisine para getirmesi yönünde sürekli sıkıştırıldığı
oynandı. Çocuk, ailesine durumu anlatamıyordu.
Yapılan eş zamanlı dramaturjide, ön oyundaki sorun katılımcılar tarafından aşama
aşama çözüldü. Seyirciler tarafından verilen komutlarla;
Annenin çocuğu ile sakin bir şekilde, göz iletişimi ile konuşup, sorunun kaynağını
sorması, çocuğunu etkin dinlemesi istendi. Bu durumda çocuk annesine güven duyarak
gerçekleri anlattı. Durum sırasıyla babaya ve okul müdürüne iletildi. Çocuğun ailesinin
olmadığı, sokaklarda yatıp kalktığı ortaya çıktı. Önce müdürün polis çağırması ve
çocuğun hapse atılması teklif edilirken, kurgu farklı bir önerinin daha uygun bulunması
ve uygulanması ile dikkat çekici şekilde sona erdi. “ Parası çalınan çocuğun babası diğer
çocuğa iş bulsun, o da bir daha hırsızlık yapmayacağına, dürüstçe çalışacağına söz
versin, tekrar bir hatası olursa o zaman ceza yoluna gidilsin”.
Yapılan bu eş zamanlı dramaturjide, öncelikle birbirini etkin dinlemenin öneminin
fark edildiği sonucuna ulaşıldı. Etkin dinlenen çocuğun ailesine duyduğu güven ile sır
saklamaktan vaz geçip gerçekleri anlatması, iletişimde güvenin önemini vurgulamış
oldu. Son olarak sokakta yaşayan çocukla ilgili aldıkları karar, hemen yargılamak ve
cezalandırmak yerine, dinlemenin, yanlış davranışın nedenlerini araştırmanın,
84
güvenmenin ve hatasını telafi edecek şansı vermenin gerekliliği katılımcılar tarafından
ortaya konmuş oldu.
4.Hafta:
Ön oyunda üç çocuğu olan kadının iki çocuğu sürekli kavga ediyor, diğeri çok pasif
bir kenarda oturuyor. Anne kavga edenlerle ne yapacağını bilemiyor, bağırıp çağırıyor.
1.Müdahalede seyirci oyuncu annenin yerine geçiyor ve çocukları ayrı ayrı odalara
kilitleyerek cezalandırıyor. Çocuklar daha çok ağlayarak bağırmaya, eşyaları yere
atmaya başlıyorlar.
2.Müdahalede seyirci oyuncu, pasif olan ablanın yerine geçmek istiyor, ancak sorunun
çözümüne katkı sunamıyor.
3.Müdahalede seyirci oyuncu, annenin yerine geçerek çocukların kilitli kapısını açıyor,
onlara sarılarak konuşuyor. Ve diyalog şu şekilde gelişiyor:
“ Tamam canım, bak ben yaramazlık yaptığınız için çok üzüldüm, başım ağrıdı, o
yüzden size kötü davrandım”
(Çocuk rolündeki seyirci ağlayarak annesine sarılıyor) “Tamam annem, özür dilerim
annem”
“Ben de özür dilerim size kötü davrandığım için, üzüldüğüm için öyle davrandım. Sen
şimdi uslu otur, hafta sonu sizi parka götüreceğim”
Daha sonra diğer çocuğu ile benzer şekilde konuşuyor ve çocukları sakinleştiriyor.
Yapılan bu müdahale grup tarafından beğenilerek alkışlandı. Joker ile yapılan
değerlendirmede, seyirciler “Annenin hangi davranışları değişti de durum değişti?”
sorusuna “duygularını ifade etti” “suçlamadı” “ödül verdi” “onlarla konuştu”
değerlendirmelerini yaptılar. Çocuk rolünü oynayan katılımcılara, “Sizin davranışlarınız
neden değişti?” diye sorulduğunda, “sevgiyle yaklaşınca öfkem geçti.” “ Öncesinde
bağırmıştı, şimdi güzel yaklaştı.” yanıtları alındı.
Katılımcıların, aile içinde sıklıkla yaşadıkları bu durumu çözmek için ceza vermeyi
değil, sakin ve olumlu yaklaşım sergilemeyi doğru yol olarak seçtikleri gözlendi. Son
müdahaleyi yapan katılımcı, çocukların yaptıkları tartışmaların, kendisini nasıl olumsuz
etkilediğini anlatarak “ben dili” ifadesi kullandı.
85
5. Hafta:
Grupların yaptığı doğaçlamalardan birisi seçildi ve ön oyun olarak tekrar oynandı.
Oyunda aile bireyleri sofrada akşam yemeği için bir araya geldiler. Baba işten gelmiş,
yorgun ve aç olduğunu söyledi. Büyük çocuk bot aldırmak isterken, küçük çocuklardan
birisi okula top götüreceğini, top almaları gerektiğini söyledi. Diğer çocuk ise “Anne,
ben 23 Nisan gösterilerine katılmak istemiyorum” diye sızlanmaya başladı. Bu arada
anne yemekleri servis ederken, herkesin ayrı bir yemek istediğinden şikayet ederek
söylendi. Kimse diğerini dinlemedi.
1.Müdahale: Seyirci oyuncu, babanın yerine geçmek istedi ve role girip şöyle dedi:
“ Çocuklar bir susun, hanım bir sus, yemeğinizi yiyin bir adamakıllı konuşalım.”
Anne: “Babanız çok doğru söylüyor.”
Baba: “Hanım anlat derdin ne? Siz de dinleyin bakalım iyi dinleyin.”
Yapılan bu müdahale sonucunda anne sıkıntısını anlattı, bir süre dinlediler, ama
çocuklar tekrar dinlememeye, kendi taleplerini dile getirmeye başladılar.
Yeni bir seyirci oyuncu çıkmadı ve kargaşa devam etti. Oyun bu şekilde sonlandı. Joker
seyircilere soruyor. “Bu sonu beğendiniz mi?”
Seyirciler beğenmediklerini söylediler. “Öyleyse farklı bir sona ulaşmak için
yapabileceğiniz bir şey var mı?” “Gelip dener misiniz?”
2.müdahale: Başka bir oyuncu babanın yerine geçmek istedi. Çocukları tek tek
konuşmaları için yönlendirdi. Herkes birbirinin anlattıklarını dinledi. Baba, annenin
yaşadığı zorluklarla ilgili “ Hepsiyle aynı anda uğraşıyorsun, senin de işin çok zor, seni
anlıyorum.” dedi. Bunun üzerine anne daha sakin konuşmaya başladı. Çocuklar
sakinleşti.
Joker seyircilere sordu: “Bu sonu beğendiniz mi? İçinize sindi mi?” Seyirciler tam
içlerine sinmediğini, çünkü çocukların değişimini gerçekçi bulmadıklarını söylediler.
“Özellikle 23 Nisan gösterilerine katılmak istemeyen çocuk ne oldu da bir anda
katılmak istediğini söyledi?” “Değişimin bir sebebi olmalı.” dediler.
86
3.müdahale: Bir seyirci o çocuğun yerine geçti ve gösterilere katılmak istemediğini
söylediği noktadan oyunu başlattı. Baba nedenini sordu. Çocuk hareketleri
beceremediğini, yapamayacağından korktuğunu söyledi. Anne ve baba ona
güvendiklerini, bir kere daha denemesi gerektiğini söylediler. “En azından güzel bir
anın olur, çalışmalarda arkadaşlarınla güzel zaman geçirirsin” dediler. Çocuk “Yarın o
zaman arkadaşlarıma iyice bakayım nasıl yapıyorlar” dedi. Bu haliyle seyircilere
beğenip beğenmedikleri soruldu, beğendikleri cevabı alındı.
Katılımcılar etkili iletişim kurabilmek için etkin dinlemenin gerekliliğini bu forum
tiyatro çalışmasında da ortaya koydular. Aynı zamanda müdahalede bulunan seyirci
oyuncu empatik dinleme örneği uyguladı ve seyirciler tarafından beğeni topladı.
Empatik dinlenen annenin tavırları değişti, daha ılımlı oldu.
Seyircilerin nedensiz değişimi kabullenmedikleri gözlendi. Değişimin bir anda
olamayacağını, bu değişimin gerçekleşmesi için önce karşı tarafın tutumunun değişmesi
gerektiğini fark ettiler. Canlandırmada anne baba rolündekiler çocuğa güven
duyduklarını ifade etti ve çocuğun davranışları değişti.
Yapılan müdahaleler ve yorumlardan şu farkındalıklara ulaştıkları gözlendi:
Çocuklarıyla ve diğer aile bireyleriyle yaşadıkları iletişim problemlerini
çözebilmek için, öncelikle kendi davranışlarını değiştirmeleri gerektiği.
Dinlemenin, güven duymanın ve bunu karşındakine ifade etmenin iletişim
çatışmalarını ortadan kaldırdığı.
Karşındakine onun duygu ve düşüncelerini anladığını ifade etmenin iletişimi
güçlendirici rolü olduğu.
Aynı zamanda ulaşılan her sonu kabul etmeyip, daha gerçeğe uygun hale getirmek
için çabalamaları, eleştirel bir bakış açısı kazandıklarını göstermektedir.
Yaptıkları müdahaleler ve yorumlarla kendilerine olan güvenlerinin arttığı da
yapılan gözlemler arasındadır.
87
6. Hafta:
Ön oyunda anne eşi, çocuğu, kayınvalidesi tarafından baskı görme durumunu
canlandırdı. Çocuğu takip etme, çantasını hazırlama, evi çekip çevirme görevinin
anneye ait olduğu baba tarafından vurgulandı. “Erkek çocuğu dağıtır, senin işin ne? Sen
toplayacaksın.” şeklinde ifadeler kullanılmasıyla çocuk daha da şımarık tavırlar
sergilemeye başladı. Kayınvalide de çocuğu ve babayı destekledi.
Joker baskı gören karakterin kim olduğunu sordu ve seyircilerden “anne” cevabı
alındı.
Joker: “Anne bu baskı durumunu ne yaparsa, nasıl davranırsa ortadan kaldırabilir?
Sizin belki çözüm önerileriniz vardır. Kendi aranızda bir konuşun, fikirlerinizi paylaşın,
daha sonra ön oyun tekrar oynanacak ve istediğiniz yerde oyunu durdurup annenin
yerine geçeceksiniz.”
1.müdahale: Bir katılımcı annenin yerine geçerek okuldan dönüş sahnesinden oyunu
başlattı. Okuldan dönerken çocukla ılımlı bir şekilde konuştu. Çocuğuna sarılarak
yürürken, “Oğlum bak bir daha böyle yapma, kendin için de daha iyi olur, çalışırsan
başarılı olursun” sözlerini kullandı. Eve geldiklerinde kayınvalidesine de oğlunu şikayet
etmek yerine “Öğretmen biraz şikayette bulundu ama Metin düzelecek anneciğim, değil
mi oğlum?” diyerek oğlunun omzuna dokunarak ve yüzüne doğru eğilerek konuştu.
Çocuğun davranışlarında ufak bir değişim oldu, önceki kadar hırçın davranmadı, ama
şımarık tavırlarına ve söz dinlememelerine devam etti. Kayınvalide ise gelinine daha
yumuşak davranmaya başladı.
2.müdahale: Bir katılımcı babanın yerine geçmek istedi. Joker, yeni babanın bir anda
bambaşka bir insan olamayacağını, baskı durumunu devam ettirmesi gerektiğini
hatırlatmasını yaparak babanın yerine yeni seyirciyi aldı. Anne ezilmeye devam etti.
3.müdahale: Bir katılımcı annenin yerine geçerek oyunu baştan almak istediğini
söyledi.. Role girmeden önce: “hepinizi yola getireceğim şimdi görürsünüz” dedi.
Okuldan eve dönerlerken çocuğu ile konuştu. Eğer düzgün davranırsa, ona istediği
bisikleti alacağını söyledi. “Babaannenin yanında da beni üzme, olur mu? dedi. Eve
geldiklerinde kayınvalidesine “Anneciğim, bak sana da gelirken çorap aldım” dedi.
Çocuğunu içeri odaya götürerek derslerini güzelce yapmasını söyledi. Kayınvalide
88
“neden götürüyorsun çocuğu? Dövecek misin içeride?” deyince, onun yanına oturup
sakin bir şekilde okulda öğretmenin dediklerini anlattı. O sırada eşi kapıyı çaldı. Eşini
güzel bir şekilde karşılayarak içeri girmeden, “Gel bir şöyle konuşalım” diyerek kenara
çekti ve okuldan çağırıldığını, olanları kısaca anlattı. Kocasının “İlgilenseydin çocukla,
işin ne?” yaklaşımına karşılık “Ama canım benim, ben de senin eşinim, beni bir anla”
diyerek yumuşak bir ses tonuyla yanıt verdi. İçeride kayınvalidesinin yanında konuşmak
istemediğini, baba olarak onun da oğluyla konuşması gerektiğini anlattı. Babanın
davranışları değişmeye başladı.
4.müdahale: Bir katılımcı çocuğun davranışlarının bu şartlarda biraz değişebileceğini
söyleyerek, çocuğun yerine geçmek istedi. Baba çocukla konuştu, annesini üzmemesi
ve sorumluluklarını yerine getirmesi gerektiğini anlattı. Baba, kayınvalideyle de ayrıca
konuşarak çocuğun yanında anneyi suçlamamaması gerektiğini, çocuğun şımardığını
söyledi.
Joker seyircilere sordu:
“Bu sonu beğendiniz mi?” “İçinize sindi mi?” “Size gerçekçi geldi mi?”
Seyirciler beğendiklerini ve gerçekçi bulduklarını söylediler.
Joker: “Peki ne değişti de bu sona ulaşıldı?”
Seyirciler: “Anne daha ılımlı yaklaştı.” “ Herkesle ayrı ayrı konuştu.” “ Anne çocukla
empati kurdu.” “ Anne konuşurken beden dilini iyi kullandı, dokunarak, yakın durarak
konuştu.”
Yapılan bu müdahaleler ve yorumlara dayanarak, şu farkındalıklara ulaştığı
söylenebilir:
Kendilerini sakin bir şekilde ifade etmenin çatışmaları çözebileceği,
Konuşurken konuştuğu kişiye doğru yönelmenin, yumuşak bir ses tonu
kullanmanın, uygunsa dokunarak konuşmanın etkili olduğu,
Kişilerle birebir iletişim kurarak ikna etmenin daha kolay olduğu,
Çocuklarda istendik davranışı ortaya çıkartmak için ödülün cezadan etkili
olduğu.
89
7.Hafta:
Katılımcılar, oluşturulan ön oyunda grup tarafından dışlanma konusunu
canlandırdılar. Grupta bir kişi sürekli eleştiriliyor ve küçümseniyordu.
1. Müdahale: Dışlanan kişinin yerine geçen seyirci-oyuncu, eşinden çok para aldığını
söyledi. Diğerleri önce “şunun paralarını bir harcayalım” deyip, sonra yine onunla
ilgilenmediler, küçümsemeye devam ettiler.
2.Müdahale: Dışlanan kişinin yerine geçen kişi bu sefer bağırarak onlara tepki gösterdi.
Niye bana böyle davranıyorsunuz, biraz da benimle ilgilenin diyerek çıkıştı. Diğerleri
“Sen de böyle hırçınsın işte.” diyerek onu dışlamaya devam ettiler.
3.Müdahale: Dışlananın yerine geçen kişi, “Bir yerde oturalım size bir çay
ısmarlayayım, biraz konuşalım” dedi. Oturduktan sonra “Arkadaşlar, neden siz bana bu
şekilde davranıyorsunuz?” diye sordu. Önce kısa bir süre sessizlik oldu, cevap gelmedi.
Sonra arkadaşlarından birisi “Yerinde konuşmuyorsun, gerekli gereksiz konuşuyorsun”
cevabını verdi. Dışlanan: “İyi de peki hep bende mi suç?” diye sordu. Arkadaşı:
“Tamam bizde de var suç, biz de senin çok üstüne geldik, sende de hata var bizde de.”
dedi. Konuşarak tatlıya bağladılar. İzleyiciler bu sonu beğendiğini ifade etti.
Yapılan bu müdahaleler ve yorumlara dayanarak, şu farkındalıklara ulaştığı
söylenebilir:
Problemlerin konuşarak çözülebileceği,
Yaşanan iletişim çatışmalarında iki tarafın da kendi hatasını görüp kabul etmesi
gerektiği,
Düşünce ve duyguların açık ve net bir şekilde sakince ifade edilmesinin iletişimi
kolaylaştırdığı.
(8.HAFTA FORUM TİYATRO YAPILMADI)
9.Hafta:
Ön oyunda başoyuncu, komşusu tarafından kurnaz ve tüketen baskı modellerine
maruz kalmaktaydı. Komşusu, çocuklarını sürekli ona bırakıyor, bir yandan da kendi
çocuğu bu yüzden sürekli söyleniyor, annesini eleştiriyor, suçlu hissettiriyordu.
90
Başoyuncu komşusunun çocuğuna kahvaltı yaptırıyor, okula bırakıyor, beslenmesini
koyuyordu. Eşi de ona kızıyor, bu kadar yüz vermemesi gerektiğini söylüyordu. Bunun
dışında evde biten her şey için komşusunun kapısını çalıyor, tatlı dil kullanarak çeşitli
taleplerde bulunuyordu.
1.müdahale: Başoyuncunun yerine geçen seyirci oyuncu ile kapıyı çalan komşusu ile
şu diyaloglar geçti:
“ Komşum sağol çocuğumla çok ilgilenmişsin, sen çok iyi bir arkadaşsın.Yarın da kızın
kermesi varmış, ben de yeni geldim işten, kek yapacağım da evde hiç yoğurt, yağ
kalmamış biraz alabilir miyim senden?
“Valla bende de yok hiç kalmadı. Benim adamı da işten çıkartmışlar, yağ yok, yoğurt
yok evde, kusura bakma. Hem de bak bakkal iki adımlık yerde, bir de çalışıyorsun,
çocuğuna falan bakıyorum ama, bu kadar yani…”
“Hmm… O zaman çocuğun kalemi de bitmişti senin çocukta varsa…”
“Dur bir bakayım. Yok valla bir kalemi var o da ders yapıyor şimdi.”
“Bu günlerde sana da bir şeyler oldu zaten. Öbür komşuyla mı bir şeyler konuştun ne
yaptın?”
“Bak ben sana açıkça anlatayım mı? Sen benden sürekli birşeyler isteyip duruyorsun…”
“Sen de olmayınca benden iste canım.”
“Ben senden isteyemem. Bak çalışıyorsun, para kazanıyorsun, daha da benden
istiyorsun.”
Bu sırada içeriden eşi seslendi ve başoyuncu “kusura bakma” deyip kapıyı kapattı.
Bu çözüm seyirciler tarafından kabul görmedi. Yapmacık bulundu, bir anda böyle
olmaz dediler. Bazıları “Ben böyle yapamam, söyleyemem” dedi. “Komşusunun başka
huylarını seviyor, onu kaybetmek istemiyor ki” dediler.
2.müdahale: Komşu kapıya gelip malzeme isteyince, seyirci oyuncu “Benim bunu bir
eşime sormam lazım, çünkü sıkıntı yaratıyor” dedi. Eşi: “Bugünlük ver, ama çağır yarın
konuş, ben sürekli bunun olmasını istemiyorum” şeklinde konuştu. Başoyuncu
komşusunu bir gün sonra evine davet ettiğini, konuşmak istediğini söyledi. Biraz sonra
komşunun kızı kapıyı çalarak internetten ödevi olduğunu, bilgisayarlarına bakıp
91
bakamayacağını sordu. Başoyuncu, oğlunun bilgisayarda çalıştığını, derslerinin çok
gerilediğini, şu anda uygun olmadıklarını söyledi. Eve dönen komşunun kızı, olanları
annesine anlatınca, annesi “Buna da bu sıralar bir şeyler oldu. Ne olurmuş beş dakika
baksa? Gel ben götüreyim seni de beraber söyleyelim” dedi. Birlikte gittiler, komşu tatlı
dil kullanıp, iltifatlar ederek ısrar etmeye başladı. Başoyuncu oğluyla ilgili sıkıntıyı
tekrar anlattı, komşu ısrara devam etti. En sonunda “Sana da bir şeyler oldu! diye
söylendi.
Seyirciler başoyuncunun çok iyi mücadele ettiğini, ama komşunun aşırı derecede
ısrarcı olduğunu ve gerçekten böyle insanların olduğunu söylediler. Bir deneme daha
yapmak istediler.
3.Müdahale: Başoyuncu, komşunun önce malzeme istemesini, sonra kızının interneti
kullanma isteğini bir önceki başoyuncuya benzer şekilde reddetti. Anne ve kız birlikte
kapıya gelip zile bastıklarında, kapıyı önce açmadı. Komşunun ısrarla zile basması
sonucunda eşi kalkıp kapıyı açmaya karar verdi ve sert bir ses tonuyla “şu an karım
evde yok” deyip kapıyı kapattı.
Seyirciler en sonunda eşin kapıya çıkmasını doğru buldular. “Bu kadar rahatsızlık
veriyorsa bir daha hiç görüşmemek bile söz konusu olabilir ”dediler.
Katılımcıların 1.müdahaledeki sert tutumu benimsemedikleri, konuşarak sorunu
çözme yoluna gittikleri görüldü.
Nedenlerini açıklayarak baskı yapan kişiye hayır diyebildikleri gözlemlendi.
En son noktada eşlerini devreye sokarak reddetme yolunu seçtikleri, kendilerinin
komşuya yine de kırıcı, kavgaya sebep olacak davranışlar sergilemeyi tercih
etmedikleri gözlemlendi.
İkinci oyundan elde edilen veriler:
Katılımcılar, şiddet ve aşağılama içeren baskı türünü canlandırdılar. (Evin kızı, bir
delikanlı ile görüşüyordu ve ailesinin bunu öğrenmesi sonucunda şiddet gördü.)
Yapılan müdahaleler sonucunda katılımcılardan şu yorumlar geldi:
“Kızın erkek arkadaşının kibar ve dürüst şekilde kendini ifade etmesi ile babanın
tavırları değişti.”
92
“Erkek arkadaş biraz kurnazca davranarak babayı ikna etti, alttan aldı, onun
anlayacağı dilden konuştu.”
“Düzgünce kendini ifade edersen karşındakini ikna edebilirsin.”
10.Hafta:
Ön oyunda ön oyuncu komşusu tarafından aşağılayıcı, suçlayıcı, bencil baskı
türlerine maruz kalmaktaydı. Çocuğunu bakması için ona bırakıyor, almaya geldiğinde
çocuğun yüzünde ev sahibinin çocuğu ile yaşadıkları çekişmeden dolayı oluşmuş olan
çiziği görüp, komşusunu suçlamaya başlıyordu. “Zaten diğer arkadaş evde olsaydı ona
bırakacaktım. Sana da çocuk bırakılmaz ya! Kendi çocuğuna bile bakamıyorsun.
Sorumsuzluğundan dolayı kocanı da kaçırdın.
1.müdahale
Ön oyuncunun yerine geçen seyirci oyuncu, komşusunun yaptığı suçlamaları kabul
etmedi. Önce sakin davranarak “Ne yapalım canım olabilir böyle şeyler. Ufak bir çizik.
Büyütmeyelim. Çay içer misin? diyerek konuyu kapatmaya çalıştıysa da, komşusu
üstüne gitti ve onu aşağılamaya, suçlu hissettirmeye çalışmaya devam etti. Bunun
üzerine seyirci oyuncu, “Beğenmiyorsan bırakmayacaktın. Al da git o zaman
çocuğunu!” diyerek tepki gösterdi. İzleyiciler bu sonu çok beğendiler ve alkışladılar.
2.müdahale:
Ön oyuncunun yerine geçen seyirci oyuncu, suçlamalar karşısında kendisini
savunurken sakinliğini hiç bozmadı. “Ben yanlarında telefonla konuşurken bir anda
birbirlerine girdiler.” “Dışarıda da olsa yüzü çizilebilirdi.” “Özür dilerim, ayırdım ama
bir anda oldu” şeklinde durumu ifade etti. “Gel büyütmeyelim, kek yaptım otur çay
içelim.” diyerek arkadaşını oturttu. Komşusu biraz sakinleşti, ama söylenmeye devam
etti. “Bir daha sana bırakmam” deyince, başoyuncu “Sen bilirsin, nasıl istersen” diye
karşılık verdi.
Bir önceki oyuncuya göre daha sakin davranan başoyuncunun tutumu, seyirciler
tarafından daha çok beğenildi ve uygulanabilir bulundu. Seyirciler, kendisini
ezdirmeden ifade ettiğini söylediler.
Katılımcıların iletişim kurarken beden dilini uygun olarak kullandıkları, sakin
bir şekilde kendilerini ifade etme yolunu tercih ettikleri gözlendi.
93
Konuşarak, gerekli durumlarda konuyu değiştirerek çatışmayı önlemeyi tercih
ettiler.
Oturumlarda elde edilen nitel veriler Tablo 10’da ana hatlarıyla özetlenmiştir.
Tablo 10: Oturum Konuları ve Oturumlardan Elde Edilen Nitel Bulgular
94
BÖLÜM 6
SONUÇ VE ÖNERİLER
6.1.Sonuç
Bu araştırmada Yaratıcı Dramada Forum Tiyatro tekniğinin kullanılmasının
annelerin iletişim becerilerine etkisi incelenmiştir.
Araştırmada nitel ve nicel yöntemler bir arada kullanılmıştır. Araştırmada nicel
veriler Ersanlı ve Balcı(1998) tarafından geliştirilmiş olan İletişim Becerileri Envanteri
ile elde edilmiştir. Nitel veriler için yarı yapılandırılmış görüşme tekniği, araştırmacı
tarafından uzman görüşü alınarak geliştirilen Görüşme Formu soruları ve oturum sonları
değerlendirmeleri kullanılmıştır. Araştırmada yaratıcı dramada forum tiyatro tekniği
kullanılarak gerçekleştirilen oturumlar sonunda, deney ve kontrol gruplarının ölçülen
son test puanlarının arasında anlamlı fark olduğunu göstermektedir.
Araştırmanın yanıt aradığı ilk soru annelerin yaşadığı iletişim problemlerinin neler
olduğu olup, anneler tarafından dile getirilen başlıca problemler; eşlerinin ve
çocuklarının kendilerini etkin dinlememesi, kendilerinin de başkalarını etkin
dinleyememeleri, çabuk sinirlenerek ani tepkiler vermeleri, hayır diyemedikleri için
istemedikleri şeyleri yapmak zorunda kalıp kendilerini baskı altında hissetmeleri, eşleri
ve çocukları tarafından anlaşılmadıklarını hissetmeleri, insanlara güvenme konusunda
zorluk çekmeleri olarak sıralanabilir. Gerçekleştirilen eğitimin bu problemlere ne
oranda etki ettiği, araştırmada elde edilen nicel ve nitel bulgularla açıklanmaya
çalışılacaktır.
İletişim Becerileri Envanterinin Zihinsel alt boyutunun sonuçları incelendiğinde,
zihinsel son test puanlarının, eğitim almamış (kontrol) annelere göre daha yüksek
olduğu görülmektedir. Özelikle bu boyutta yer alan etkin dinleme ve empati konuları ile
ilgili sorulara ait puanlar incelendiğinde, ön test ve son test puanlarının arasında anlamlı
farklar bulunmuştur. Buna göre, yaratıcı dramada forum tiyatro tekniği ile
gerçekleştirilen iletişim eğitiminin annelerin zihinsel iletişimine etkisi olumlu yönde
olmuştur.
İletişim Becerileri Envanterinin Duygusal alt boyutunun sonuçları incelendiğinde,
annelerin ön test puanlarına göre düzeltilmiş son test puanları arasında anlamlı bir
farklılık bulunmamaktadır. Buna göre, yaratıcı dramada forum tiyatro tekniği ile
95
gerçekleştirilen iletişim eğitiminin annelerin duygusal iletişimine anlamlı ölçüde etkisi
olmamıştır. Bu sonuç yorumlanırken, Envanterin toplam puanı ile zihinsel alt boyutu ve
davranışsal alt boyutu arasında yüksek düzeyde pozitif yönde anlamlı doğrusal bir ilişki
varken, duygusal alt boyutu ile arasında orta düzeyde pozitif yönde anlamlı doğrusal bir
ilişki olduğu göz önünde bulundurulmalıdır.
İletişim Becerileri Envanterinin Davranışsal alt boyutunun sonuçları
incelendiğinde, eğitim almış annelerin (deney grubu) davranışsal son test puanlarının,
eğitim almamış (kontrol grubu) annelere göre daha yüksek olduğu görülmektedir.
Özellikle bu boyut altında yer alan etkili göz iletişimi kurma ile ilgili sorunun ön test ve
son test puanlarının arasında anlamlı fark bulunmuştur. Buna göre, yaratıcı drama ve
forum tiyatro ile gerçekleştirilen iletişim eğitiminin annelerin davranışsal iletişimine
etkisi olumlu yönde olmuştur.
Nitel veri analizinde elde edilen sonuçlar da bu sonuçları desteklemektedir.
Katılımcılar en çok göz göze iletişimi içselleştirmiş ve bunu başta çocuklarına sonra da
eşlerine ve çevrelerine yansıtmışlardır. Göz göze iletişim sayesinde çocuklarına değerli
olduklarını hissettirdiklerini, onları daha iyi dinlediklerini ve anladıklarını ifade
etmişlerdir. Çocukları ile rol değişimi yaparak empati kurmayı, onları anlamayı
başarmışlar, çocuklarına ve çevrelerine “hayır” demeyi öğrenmişlerdir. Sürecin sonunda
çevrelerinden “daha sakin, daha olumlu, uysal, güler yüzlü, cana yakın, sosyal, daha az
kavga çıkaran” gibi olumlu dönütler almış olduklarını ifade etmişlerdir. Katılımcılar
çevrelerinden gelen bu dönütlere tamamen katıldıklarını ifade etmişler, kendilerini daha
sakin ve pozitif hissettiklerini; çocukları ve eşleriyle empati kurabildiklerini; dinlemeyi
öğrendiklerini; daha uysal, sevecen ve paylaşımcı olduklarını dile getirmişlerdir.
Her oturum sonrası, annelerin özellikle forum tiyatroya katılımlarından elde edilen
nitel verilerle, iletişim becerilerindeki olumlu gelişme gözlenmiştir. Anneler kendilerini
rahatlıkla ve sakin bir şekilde ifade ederken, karşısındakileri etkin bir şekilde dinlemiş,
beden dillerini iletişimi güçlendirecek şekilde kullanmışlardır. Yaptıkları
canlandırmalarda çatışmaları çözmek için izledikleri yol, aile içi iletişimde güven
duymanın ve bunu ifade etmenin önemini fark ettiklerini göstermektedir.
96
6.2.Öneriler
Araştırmada elde edilen sonuçlara dayanılarak şu önerilerde bulunulabilir:
Alan Uzmanlarına Öneriler:
Yapılan araştırmada annelerle gerçekleştirilen forum tiyatro tekniğinin
kullanıldığı yaratıcı drama oturumlarının, annelerin iletişim becerilerini
geliştirmede etkili olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Bu nedenle okullarda annelere
yönelik bu tür programlar hazırlanması ve uygulanması yararlı olacaktır.
Çalışmanın yapıldığı bölge itibariyle babaların programa katılmaya istekli
davranmayacakları dikkate alınarak çalışma sadece annelerle
gerçekleştirilmiştir. Babaların da katıldığı eğitimlerin düzenlenmesinin aile içi
iletişimin gelişmesine büyük katkı sağlayacağı düşünülmektedir.
Anneler program sonunda, çevreleriyle ve özellikle çocuklarıyla olan iletişimin
kalitesinin arttığını dile getirmişlerdir. Sınıf öğretmenlerinin hem annelere, hem
de katılımcı annelerin çocuklarına dayalı gözlemleri de iletişim becerilerinde
olumlu gelişme olduğu yönündedir. Okullarda velilere yönelik program
yürütülürken, eş zamanlı olarak çocuklarına da yaratıcı drama ve forum tiyatro
içerikli program yürütülmesinin, programın aile içi iletişime etkisini artıracağı
düşünülmektedir.
Forum tiyatro çalışmalarında annelerin kendilerini rahatlıkla ifade etme
becerilerinin geliştiği gözlenmiştir. Kendi hayatlarında yaşadıkları baskı
durumlarını değiştirmek için kendi davranışlarını değiştirmeleri gerektiğini fark
etmiş ve bunu deneyimleme, sonuçlarını görme imkanı bulmuşlardır. Farklı
konularda da forum tiyatro oturumları gerçekleştirilerek, annelerin kendilerine
olan güvenlerinin artacağı ve kendilerine uygun gelmeyen durumlara “dur”
diyebilme becerilerinin gelişeceği öngörülmektedir.
Forum tiyatro tekniğinin yaratıcı drama liderleri tarafından daha fazla
kullanılmasının, yaratıcı dramanın genel amaçlarına hizmet edeceği
düşünülmektedir.
97
Öğretmenlere Öneriler:
Okullarda rehberlik öğretmenleri tarafından verilen aile seminerlerinde klasik
sunum yerine, yaratıcı drama yöntemi ve forum tiyatro tekniği kullanılması,
eğitimin etkililiğini artıracaktır.
Sınıf öğretmenlerine ve rehberlik öğretmenlerine yönelik yaratıcı drama ve
forum tiyatro hizmet içi eğitimleri verilmeli, sınıf öğretmenlerinin yaptığı veli
toplantılarında ve rehber öğretmenlerin düzenlediği veli seminerlerinde bu
yöntem ve tekniklerden yararlanabilmelerini sağlayacak program örnekleri
sunulmalıdır.
98
KAYNAKÇA
Adıgüzel, H. Ö. (1993). Oyun ve yaratıcı drama ilişkisi. Yayınlanmamış Yüksek Lisans
Tezi, Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Ankara.
Adıgüzel, Ö. (2006). Yaşantılara Dayalı Öğrenme, Yaratıcı Drama ve Süreçsel Drama
İlişkileri. Yaratıcı Drama Dergisi. Cilt:1,Sayı:1
Adıgüzel, Ö. (2010). Eğitimde Yaratıcı Drama. Ankara: Naturel.
Aile Eğitimi Uygulamaları Ülke Raporu.(2013).
aileegitimi.meb.gov.tr/materyaller/aile_egitimi_rapor_03.03.2014.pdf
Akar, R. (2000). Temel eğitimin ikinci aşamasında drama yöntemi ile Türkçe öğretimi:
Dorothy Heathcote’un Uzman Rolü Yaklaşımı. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi,
Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Adana.
Akoğuz, M. (2002). İletişim becerilerinin geliştirilmesinde yaratıcı dramanın etkisi.
Yüksek Lisans Tezi Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü. Ankara.
Altun, H. (2007). Augusto Boal Bir Eylemcinin Tiyatro Güncesi ve Anadolu’dan Bir
Yansıma. Sahne Dergisi. Mart Nisan 2007
Aristoteles (2011) Poetika ( Furkan Akderin, çev.). İstanbul: Say.
Arslan, E. Erbay, F. Saygın, Y. (2010). Yaratıcı Drama İle Bütünleştirilmiş İletişim
Becerileri Eğitiminin Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Bölümü Öğrencilerinin İletişim
Becerilerine Etkisinin İncelenmesi. Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
Dergisi , 23 / 2010
Aydın, M. Z. (2001). Aktif Öğretim Yöntemlerinden Buldurma (Sokrates) Yöntemi. CÜ
İlâhiyat Fakültesi Dergisi.Cilt: 5 (1), 55-80.
Ayhan (1995). "Paulo Freire: Yaşamı, Eğitimi Felsefese ve Uygulaması Üzerine",
Ankara Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Fakültesi Dergisi, Cilt 28/2.
99
Aykaç, N. (2009). Öğretme ve Öğrenme Sürecinde Aktif Öğretim Yöntemleri. Ankara:
Natürel.
Babbage, F. (2004). Augusto Boal , Routledge Tylor and Francis Group.
Balcı, A. (2009). Sosyal Bilimlerde Araştırma. Ankara: Pegem Akademi.
Balcı S. ve Yılmaz, M. (2000). Çocukları Anaokuluna Devam Eden Annelere Verilen
İletişim Becerileri Eğitiminin Ailenin İşlevlerine Etkisi. Türk PDR Dergisi, 14, 17-24.
Baltaş ve Baltaş (1992). Bedenin Dili. İstanbul: Remzi.
Boal, A. (2008) Ezilenlerin Tiyatrosu. ( Necdet Hasgül, çev.). İstanbul: Boğaziçi.
(1974).
Boal, A. ( 2010) Oyuncular ve Oyuncu Olmayanlar İçin Oyunlar. (Ataman, Öztürk,
Rızvanoğlu, çev.). İstanbul: Boğaziçi. (1992).
Bozdoğan, Z. (2006). Okulda Rehberlik Etkinlikleri ve Yaratıcı Drama. Ankara: Nobel
Brecht, B. (2011). Epik Tiyatro. (Kamuran Şipal, çev.). İstanbul: Agora.(1967)
Bronfenbrenner, U. (1979). The Ecology of Human Development: Experiments by
Nature and Design. Harvard University Press.
Burleson, J. D. (2003). Augusto Boal’s theatre of the oppressed in the public speaking
and interpersonal communication classrooms (Doctoral dissertation). Louisiana State
University.
Büyüköztürk, Ş., Çakmak, E. K., Akgün, Ö. E., Karadeniz, Ş., Demirel, F. (2012).
Bilimsel Araştırma Yöntemleri. Ankara: Pegem Akademi.
Canel, A.(2012). Aile Yaşam Becerileri.İstanbul: Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı
100
Çebi, A. (1996). Öğretim amaçlı yaratıcı drama yoluyla imgesel dil becerisinin
geliştirilmesi. (Doktora Tezi). Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara.
Covey (2000). Etkili İnsanların 7 Alışkanlığı. (Gönül Suveren, Osman Deniztekin,
çev.). İstanbul: Varlık
Cohen-Cruz, J., & Schutzman, M. (2006). A Boal companion: Dialogues on theatre and
cultural politics. Routledge.
Cüceloğlu, D. (1968). Üç Farklı Kültürde Yüz İfadeleri ile Psikoloji Çalışmaları
Dergisi, 6, 49-112.
Cüceloğlu, D. (1993). İnsan ve Davranışı: Psikolojinin temel kavramları. İstanbul:
Remzi.
Cüceloğlu, D. (1994). Yeniden İnsan İnsana. İstanbul: Remzi Kitabevi.
Cüceloğlu, D. (1995). İyi Düşün Doğru Karar Ver. İstanbul: Sistem.
Çağdaş, A. (2012). Anne-Baba-Çocuk İletişimi. Ankara:Kök.
Çiğdemoğlu, G. (2000). “Okulöncesi Çocuklarıyla Yapılan Yaratıcı Drama
Çalışmalarında Oyun”. Türkiye 1. Drama Liderleri Buluşması Bildirileri. Oluşum
Tiyatrosu ve Drama Atölyesi. Ankara: Fersa, s.24-29
Çubukçu, H. (2006) Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi 2006 / Cilt: 23 /
Sayı: 1 / s. 75-87
Dökmen, Ü. (1995a). İletişim Çatışmaları ve Empati. İstanbul: Sistem.
Dökmen, Ü. (1995b). Sosyometri ve Psikodrama, İstanbul: Sistem.
Dönmezer, İ. (1999). Ailede İletişim ve Etkileşim. İstanbul: Sistem.
Dursunoğlu, H. (2006). Türkiye Türkçesinde Vurgu. Atatürk Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü Dergisi, 7(1), 267-276.
101
Elgünler ve Fener (2011) İletişimin Kalitesini Etkileyen Engeller ve Bu Engellerin
Giderilmesi The Turkish Online Journal of Design, Art and Communication - TOJDAC
July 2011 Volume 1 Issue 1
Erdoğan, İ (2011). İletişimi Anlamak. Ankara: Pozitif.
Ersanlı K., Balcı,S. (1998). “İletişim becerileri envanterinin geliştirilmesi: Geçerlik ve
güvenirlik çalışması”, Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Dergisi, 2, 7-12.
Ergin A. Birol C. (2000) Eğitimde İletişim. Ankara: Anı.
Farmer, D. (2012). Learning Through Drama in the Primary Years, erişim
www.dramaresources.com
Freire, P (2014). Ezilenlerin Pedagojisi.(Dilek Hattatoğlu, çev.) İstanbul:Kayhan
Gordon, Thomas (2012) Etkili Anne Baba Eğitimi. İstanbul: Profil Yayıncılık
Gökbulut, Ö., (2007). Anne Baba Olma Farkındalığı Gelişiminde Yaratıcı Dramanın
Yöntem Olarak Kullanılması. Yaratıcı Drama Dergisi. 2007, cilt 1, sayı 2.
Gökdağ, E.(2002,s.94). Theatre of The Oppressed and İts Aplication in Turkey.
(Yayımlanmamış Doktora Tezi) University of Nebraska, Lincoln.
Gökdağ, E.(2014). Augusto Boal’s The Joker System. İdil, 3 (4), s.27-37.
Güneş, A.(2011). Kişilerarası İletişim Sürecinde Beden Dili Kavramı ve Rolü Üzerine
Kuramsal Bir Çalışma. e- Journal of New World Sciences Academy 2011, Volume: 6,
Number: 4, Article Number: 4C0118
Işık, M., Biber, L., Öztekin, A., & Öztekin, H. (2006). Genel ve Teknik İletişim. Konya:
Eğitim.
Işık, M.(2012). Kitle İletişim Teorilerine Giriş. Konya: Eğitim.
102
Kapçı, E. G., & Hamamcı, Z. (2010). Aile işlevi ile psikolojik belirtiler arasındaki ilişki:
Erken dönem uyum bozucu şemaların aracı rolü. Klinik Psikiyatri, 13, 127-36.
Karabekir, J.(2003).Kadınların Özgürleşmesi için Bir Strateji Olarak Performans:
Okmeydanı Toplum Merkezi’nde Ezilenlerin Tiyatrosu Pratikleri. Yüksek Lisans Tezi,
Boğaziçi Üniversitesi.
Karaboğa, K. (2003). Yaşamdan Oyuna, Oyundan Yaşama Ezilenlerin Pedagojisi ve
Tiyatrosu. Tiyatro Eleştirmenliği ve Dramaturji Bölüm Dergisi, (2), 23-36.
Karaman, K. (2010). Ritüellerin Toplumsal Etkileri. Süleyman Demirel Üniversitesi
Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2010(21).
Köksal, A. (2005). Erken Çocukluk Döneminde Empati Gelişimi. Çocuk Çocuk Dergisi.
s. 51, 12-13.
Kocayörük, A. (2000). İlköğretim Öğrencilerinin Sosyal Becerilerini Geliştirmede
Dramanın Etkisi. (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi). Ankara Üniversitesi. Sosyal
Bilimler Enstitüsü, Ankara.
Kuyumcu, N. (2012a).Forum Tiyatro ve Uygulamaları. İstanbul: Mitos-Boyut.
Kuyumcu, N. (2012b). Halk Eğitiminde “Forum Tiyatro” Yöntemlerinin Kullanılması.
Eğitim ve Öğretim Araştırmaları Dergisi Journal of Research in Education and
Teaching. Ağustos 2012, Cilt:1,Sayı:3 ISNN: 2146-9199.s 261-267
MEB, EARGED (2009). T.C. Milli Eğitim Bakanlığı Eğitimi Araştırma ve Geliştirme
Dairesi Başkanlığı (EARGED) Türk Yetişkin Eğitimi Sisteminin Değerlendirilmesi.
Hazırlayan: Deniz Yayla.Ankara.
Mehrabian, A. (1972). Nonverbal communication. Transaction Publishers.
MEGEP (2006). (Mesleki Eğitim Ve Öğretim Sisteminin Güçlendirilmesi Projesi)
Takının Gelişimi. Ankara.
Odabaşı, H. (2009). 360 Derece İletişim. İstanbul:Babıali.
103
Okvuran, A.(2001). Drama Öğretmeninin Yetişim Sorunsalı. Öğretmen Dünyası Aylık
Meslek Dergisi.2001, s.19.
Okvuran, A.(1995). Çağdaş İnsan Yaratmada Yaratıcı Drama Eğitiminin Önemi ve
Empatik Eğilim Düzeylerine Etkisi. Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi
Dergisi.C:27, Sayı:1, s.185-194.
Okvuran, A.(2002). Drama Dersinin Yapılandırılması ve İçeriğiYaratıcı Drama 1992-
2002 Yazılar. s.487-488.
Önder, A. (2012). Yaşayarak Öğrenme İçin Eğitici Drama. Ankara:Nobel Akademik.
Özbay (2005) Sesle İlgili Kavramlar ve Konuşma Eğitimi. Milli Eğitim Dergisi Güz
2005 Sayı 168.
Özdemir, L.(2003). Yaratıcı Drama Dersinin Duygusal Zekâ Gelişimine Etkisi.
(Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi). Uludağ Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Özer, K. (2012). İletişimsizlik Becerisi. İstanbul:Sistem.
Öztop (1994). Anne ve babaların Ebeveyn Eğitimine İlişkin Bilgi İhtiyacının
Belirlenmesi (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi). Ankara, Hacettepe Üniversitesi
Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Ev İdaresi ve Aile Ekonomisi Programı.
Öztürk, A. (1997). Tiyatro Dersinin Öğretmen Adaylarındaki Sözel İletişim Becerilerine
Etkisi, Ankara. (Yayınlanmamış Doktora Tezi). Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü.
Reca, Ö.F., (2010). Başarılı ve Güzel Beden Dili ve Konuşma Sanatı. Ankara: Tutku.
Rifenbary (1998) Mazeret Yok. Ankara: Sistem Yayıncılık
Rutten, E. A., Biesta, G. J., Deković, M., Stams, G. J. J., Schuengel, C., & Verweel, P.
(2010). Using forum theatre in organised youth soccer to positively influence antisocial
and prosocial behaviour: a pilot study. Journal of Moral Education, 39(1), 65-78.
104
San, İ. (1996). Yaratıcılığı Geliştiren Bir Yöntem ve Yaratıcı Bireyi Yetiştiren Bir
Disiplin: Eğitsel Yaratıcı Drama. Yeni Türkiye Dergisi, 2(7), 148-160.
Schneider, A. E., Donaghy, W. C., & Newman, P. J. (1975). Organizational
communication [by] Arnold E. Schneider, William C. Donaghy [and] Pamela Jane
Newman. Kogakusha, Ltd .p.9.
Sever, S. (1998). Dil ve iletişim (Etkili yazılı ve sözlü anlatım). Ankara Üniversitesi
Eğitim Bilimleri Fakültesi Dergisi, 31(1), 51-66.
Somers, J. W.,Vural,R.A., (2011). Hümanist İlköğretim Programları İçin: İlköğretimde
Drama: Kuram ve Uygulama. Ankara: Pegem .
Sonneborn, L. (2012). Nonverbal Communication The Art of Body Language. New
York: The rosen publishing group.
Staub, E. (1987). Commentary on part I. In N. Eisenberg ve J. Strayer (Eds), Empathy
and its development. Cambridge studies in social and emotional development. (pp. 195-
217). New York: Cambridge University Press
Şahin, A..(2007). Yaratıcı Drama Yöntemiyle Anne Baba Eğitimi Uygulama Rehberi.
Ankara: Nobel.
Şener, S. (2010). Dünden Bugüne Tiyatro Düşüncesi. Ankara: Dost. s.16-25.
Tan, K. P. (2013). Forum Theater in Singapore: Resistance, Containment, and
Commodification in an Advanced Industrial Society. positions, 21(1), 189-221.
Telman, N., Ünsal, P.(2005).İnsan İlişkilerinde İletişim, İstanbul:Epsilon.
(TDK Güncel Türkçe Sözlük) www.tdk.gov.tr21.11.2015
Titmus, C., Buttedahl, P., Ironside, D., & Lengrand, P. (1985). Yetişkin Eğitimi
Terimleri. (F. Oğuzkan, çev.) Ankara: UNESCO Türkiye Milli Komisyonu
105
Tutar H., Yılmaz, M.K. (2002). Genel iletişim: Kavramlar ve modeller. Ankara:Nobel
Türkmayalı,A. (2009). Forum Theatre and Roleplay in İnteraction Design. (Yüksek
Lisans Tezi). Kadir Has Üniversitesi, İstanbul.
Türnüklü, A. (2000). Eğitimbilim Araştırmalarında Etkin Olarak Kullanılabilecek Nitel
Bir Araştırma Tekniği: Görüşme. Kuram ve Uygulamada Egitim Yönetimi Dergisi, 6(4),
543-559.
Ünal, F. (2007). Çocuklarda Empatinin Gelişimi: Empatinin Gelişiminde Anne-Baba
Tutumlarının Etkisi. Milli Eğitim. Sayı 176. Güz. s. 134-148.
Üstündağ, T.(1998). Yaratıcı Drama Eğitim Programının Ögeleri. TED Eğitim ve Bilim.
Cilt/Volume 22, Sayı/Number 107, Ocak/January, 1998: 30-37.
Üstündağ, T.(2001). İletişim Becerilerini Geliştirmede Yaratıcı Drama. Gazi
Üniversitesi İletişim Fakültesi Dergisi. Ankara: Güncel. s: 237-242.
Üstündağ, T. (2003). Yaratıcılığa Yolculuk. Ankara: Pegem A.
Üstündağ, T. (2009). Yaratıcı Drama Öğretmenimin Günlüğü. Ankara:Pegem A.
Vasta, R., Haith M.M., Miller S.A.(1992). Child Psychology, The Modern Science.
Newyork: Tahn Willey And Sons Inc.
Yavuzer, H. (1992). Çocuk Psikolojisi. İstanbul: Remzi.
Yörükoğlu, A. (1979) Çocuk Ruh Sağlığı. Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Türk
Tarih Kurumu Basımevi.
Yüksel, A. (2009). İlköğretim 5. sınıf öğrencilerinin empatik becerileriyle aile işlevleri
ve benlik kavramları arasındaki ilişkinin incelenmesi. Pamukkale Üniversitesi Eğitim
Fakültesi Dergisi, 25(25), 153-165.
106
İnternet Kaynakları:
www.coolingconflicts.edu.au/ adresinden 9 Kasım 2014 tarihinde alınmıştır.
http://mebk12.meb.gov.tr/meb_iys_dosyalar/06/15/887683/icerikler/tapacm-
transaksiyonel-analiz-ebeveynler-ve-bakim-yapan-kisiler-icin-yeterlik-
odulu_621262.html adresinden 16 Ekim 2014 tarihinde alınmıştır.
107
EK-1
FORUM TİYATRO TEKNİĞİNİN KULLANILDIĞI YARATICI DRAMA
OTURUMLARI
Oturumlara başlamadan önceki hafta, yapılacak tüm çalışmalar hakkında genel bilgi
vermek amacıyla toplantı yapıldı. Ön testler dolduruldu, küçük bir oyun oynatıldı.
Tüm haftalarda amaç:
1.Bedeni tanımak
2.Bedeni anlatımsal kılmak
3.Dil olarak tiyatroyu kullanmak olarak belirlendi.
1.HAFTA:
Kazanımlar:
Grubun genel amaçları ve kurallar belirlenir.
Gruptakilerin ismini bilir.
Grupla iletişim, etkileşim sağlar.
Bedeninin farkına varır.
Bedeniyle duygu ve düşüncelerini ifade eder.
Göz iletişimi kurar.
Grup doğaçlamaya hazırlanır.
Araç gereç: Tenis topları, bant, tack-it, renkli kalemler, A4 kağıdı, mp3 çalar.
ISINMA
Etkinlik1: İsim çalışması.
Grup çember olur.
1.Lider tenis topunu bir kişiye verir, topu sağ tarafa doğru elden ele geçirerek herkes
kendi ismini söyler. Topu verirken aynı zamanda verdiği kişiyle göz teması kurar. Lider
el çırparak topun ilerleyiş yönünü birkaç kez değiştirir.
108
2.Elden ele top geçirilirken top verilen kişinin yüzüne bakarak, onun ismi söylenir.
Lider el çırparak topun yönünü değiştirir.
3. Aynı anda iki top dolaşmaya başlar.
4. Çemberdekiler sırayla önce ismini , sonra isminin baş harfi ile başlayan bir sözcüğü
söyleyerek söylediği sözcüğe uygun beden hareketleri yapar. “Benim adım ……….., ,
…………… gibiyim.” Bir kişi ismini söyleyip hareketini yaptıktan sonra tüm grup
onun söz ve hareketini tekrarlar.
5. Çemberde bir kişiyle göz teması kurulur, ismi tekrar edilerek koşulur ve eline havada
vurarak onunla yer değiştirilir. Yerinden ayrılan kişi, başka birinin adını söyleyerek ona
doğru koşar ve aynı hareketi tekrar eder.
6. Verilen kağıda hayatında bir anlam ifade eden beş tane sayı yazıp diğerlerine
gösterilerek dolaşılır. Liderin el çırpmasıyla ikili olunur ve herkes karşısındakinin
kağıdında yazan sayıların anlamını tahmin etmeye çalışır. Liderin komutuyla eşler
değiştirilerek tahminlere devam edilir. En sonunda çember olunur ve herkes sayılarının
anlamlarını açıklar.
5. (Bedeni tanımak) Forum seminer ve ezilenlerin cephaneliği s.139 (Su sesi mp3 ve
klasik müzik mp3 dinletilir.)
Yere yatarlar, beden rahat bırakılır. Ayak parmaklarından başlayarak tüm bedenin
parçaları tek tek fark ettirilir, hareket ettirilir ve gevşek bırakılır. Tüm beden
tamamlandıktan sonra lider herkese bir kağıt ve kalem verir. Gözler kapatılır ve herkes
kendi bedenini kağıda çizer. Gözler kapalı kağıt arkasına isimler yazılır, kağıtlar
toplanır. Mekanda sergilenir. Resimler incelenir, resimlere bakarak herkes kendi
bedenine ait resmi bulmaya çalışır, bedeniyle ilgili duygu ve düşüncelerini ifade eder.
(sizi en çok etkileyen ne oldu, bedenler giyinik mi, herhangi bir nesneyle ilişki içindeler
mi, dinleniyorlar mı çalışıyorlar mı, vb.)
109
CANLANDIRMA
6.(Bedeni anlatımsal kılmak) Çeşitli şekillerde konuşmadan yürüme çalışmaları.
Yağmurlu bir havada, buzlu zeminde, çimenlerin üzerinde, denizin içinde, cam kırıkları
olan zeminde, pamukların üzerinde yürüme.
İkili doğaçlamalar:
İkili olunur. Eşlerden birisi A, diğeri B olur. İç içe iki çember oluşturacak şekilde
mekanda yer alınır. A lar iç çemberi, B ler dış çemberi oluştururlar. Yönerge hangi
gruba veriliyorsa doğaçlamaya o başlar. Her çatışma verilmeden önce iç çember bir kişi
sağa kayarak eşler değiştirilir.
( Doğaçlamanın tanımı yapılır.)
Yönergeler:
A’lar anne, B’ler çocuk. Çocuğunu okula yetiştirmeye çalışıyorsun ama çocuğun
oyalanıyor.
B’ler alıcı, A’lar satıcı. Pazarda satıcı senin poşetine çürük meyveleri dolduruyor.
A’lar müşteri, B’ler kuaför. Kuaför saçındaki havluyu alıyor ve gördüğüne
inanamıyorsun.
B’ler doktor, A’lar hasta. Doktor, gayet sağlıklı ve enerjik görünen hastasına üç aylık
ömrü kaldığını söylemeye çalışıyor.
110
Fotoğraf -1: İkili doğaçlamalar
DEĞERLENDİRME
Çember olunarak oturulur. Herkes sırayla gruptakilerin ismini sayma denemesi yapar.
Herkes sırayla gruptan biri ile göz iletişimi kurarak onun hakkında öğrendiği bir bilgiyi
söyler.
(Bir kızılderili seremonisi) Liderin verdiği yüzük sol tarafa doğru elden ele geçirilerek
bugünkü oturum ile ilgili değerlendirmeler alınır. Yüzük verilen kişiyle göz teması
kurulur.(Sol tarafa doğru, çünkü sözlerimiz kalpten gelecek.)
Oturum sizin için nasıl geçti? Ne bekliyordunuz, ne buldunuz? Kendinizi etkinlikler
sırasında nasıl hissettiniz? Bugünkü çalışma gruptakilerle olan iletişiminizi ne yönde
etkiledi?
Annelerin verdikleri yanıtlardan bazıları aşağıdaki gibidir:
“Hiç zorlanmadım. Etkinlikler çok hoşuma gitti, haftaya perşembeyi dört gözle
bekliyorum.”
“Su sesiyle yatarak yaptığımız etkinlikte çok rahatladım, arkadaşlarımın ismini
öğrendim”
“İçimdeki çocuk ortaya tekrar çıktı, bana bir neşe geldi, yeni arkadaşlar tanımak beni
motive etti. İnsanlara güvenmek istiyorum çünkü çok güvenim sarsıldı.”
111
“Hepinizi tanıdığım için çok mutluyum, ben de arkadaşım gibi içimdeki çocuğu dışarıya
çıkardım, inşallah burada her hafta burada çocukluğumu yaşarım.”
“Ben bu etkinliğe katılmayı çok istemiştim çünkü hiç bir şey yaşamıyorum sanki,
sadece evde, işle çocuklarla, eşle ilgileniyorum. Başka bir yere gidemiyordum, bunun
için çok iyi oldu. Kendimi de sizleri de daha iyi tanıyacağım, öğretmenimize çok
teşekkür ediyorum.”
“Başta pek istememiştim gelmeyi. Geldim, gördüm, devam etmeye karar verdim,
evdeki sıkıntıyı burada attım, eve mutlu gidiyorum.”
“ Geçen hafta bilgilendirme toplantısında çok çekinmiştim, arkadaşlar yabancı gelmişti.
Bu hafta geldiğime çok memnunum, çok eğlendim, keşke geçen sene de drama
yapsaydık.”
“ Beni aranızda tanıyanlar bilir, ben somurtkan bir insanım, kimseye gülen bir insan
değilim, aile hayatında da böyleyim. Çocuklarıma karşı çok sert davranıyorum, bunun
farkındayım. Ama burada olmaktan çok memnun oldum, arkadaşlarımı tanıdığıma çok
memnunum, çok teşekkür ediyorum.” ( Katılımcı konuşurken ağladı.)
“Buraya gelirken çok kararsızdım, çünkü ortam içine kolay girebilen bir insan değilim.
Ama iki haftadır çok eğleniyorum, hepiniz çok güler yüzlü, çok neşeli insanlarsınız,
olduğunuz gibisiniz, hepinize çok teşekkür ederim.”
“ Ben arkadaşımın zoruyla geldim, evden de bin bir yalanla çıktım. Yapabilir miyim,
becerebilir miyim diye çok korkarak geldim ama çok eğlendim. Hele o su sesiyle
rahatlama çok iyi geldi. Kendimi çiziyim derken kolum kanadım kırılmış gibi çizmem,
sigara içerken çizeyim derken becerememişim.( katılımcı gülerek anlatır.) İnşallah
devam etmeyi çok istiyorum.”
“Drama deyince kendimi ifade edememekten korktum açıkçası, normalde hemen
herkesle kaynaşamam. Burada çok mutlu oldum.”
“Ben burada kendimi bulduğumu hissettim, çok mutluyum.”
“İnsanları çok severim, farklı arkadaşlar edinmeyi çok severim, bana bir değişiklik oldu,
çok sevindim.”
112
“Ben buraya gelirken tereddütlüydüm biraz, evde de çocukları bıraktım. İletişimim de
çok kuvvetli değildir, bir şeyler kazanırım belki diye geldim. Beklentilerimin de üstünde
oldu, bambaşka bir ortam. Sabırsızlıkla haftayı bekliyorum, herkesi çok seviyorum.”
“Kuran kursuna da gidiyorum, ikisini bir yürütebilir miyim diye düşündüm. Oğlum da
sıkıntılı, konu iletişim olduğu için, ona faydam olabilir mi acaba diye geldim. İnşallah
hem kendim faydalanacağım, hem oğluma, eşime yarar sağlayacağım.”
“Ben biraz utangacım, burada aşacağım inşallah.”
1. oturum sonunda bir nöbet çizelgesi hazırlandı ve her hafta iki kişinin mekana yarım
saat önce gelerek mekan temizliğini yapmasına karar verildi. Velilerin isteği üzerine,
nöbetçilerin, verilen arada yenmesi için bir çeşit yiyecek getirmesi kararlaştırıldı.
2.HAFTA:
Kazanımlar:
Göz iletişimi kurar.
İletişimde dinlemenin önemini fark eder.
Etkin dinleme hakkında bilgi sahibi olur.
Sözle iletişim kurar.
Sözsüz iletişim kurar.
Araç gereç: Hayvan isimlerinin yazılı olduğu kağıtlar, etkin olan ve olmayan dinleme
için örnek konuşma kağıdı, dinleme ile ilgili fotoğraflar.
ISINMA
1.Etkinlik
Oyun: Kim Nerede?
Lider çemberin ortasına gelir “Özlem burada, ............... nerede” der.
İsmi söylenen katılımcı ortaya gelir, O da kendi ismini söyler arkasından bir başkasının
ismini söyler. Herkesin ismi söyleninceye kadar çalışma devam eder.
113
Fotoğraf-2: “Kim Nerede?” oyunu
2.Etkinlik:
Mekanda dağınık yürünür.(Önce çok yavaş, gitgide hızlanan tempoda, kimseyle göz
iletişimi kurmadan ve kimseye çarpmadan.) Durulur ve üst beden aşağıya sallandırılarak
gevşeme ve nefes çalışması yapılır.
Mekanda tekrar yürümeye başlanır. Bu defa karşılaşılan kişilerle göz iletişimi kurulur
ve çeşitli şekillerde ancak dokunmadan selam verilir.( sadece gözle, ellerle, ayaklarla,
omuzla, kalçayla)
Şimdi liderin söylediği vücut parçaları birbirine temas ettirilerek selam verilir.( El-
omuz, sırt-sırt, kulak-kulak, diz-diz, kalça-kalça)
Fotoğraf-3: Selamlaşmalar
114
3.Etkinlik:
Nuh’un Gemisi oyunu: (MEB Çocuk Oyunları’ndan uyarlanmıştır.) Çember
olunur. Lider, her katılımcıya, önceden kağıtlara yazdığı hayvan isimlerinden birini
verir. Kimse bir diğerine kendisine gelen hayvan ismini söylemez. Her hayvandan iki
tane vardır. Liderin komutuyla katılımcılar o hayvanın sesini ve hareketini taklit ederek
mekanda dolaşmaya başlar. Amaç en kısa sürede eşini bulmaktır. Eşini bulan el ele
tutuşarak kenarda bekler. Eşini en son bulan çift ceza olarak çemberin ortasında eşiyle
dans eder.(Hayvan rolünde)
İsimler tekrar dağıtılır ve oyun bir kez daha oynanır.
İsimler tekrar dağıtılır, ancak bu kez hayvanlar hiç ses çıkarmamak zorundalardır,
(çünkü etrafta dolaşan avcı tarafından avlanabilirler.) Ses çıkaran oyundan çıkar. Herkes
eşini sadece hareketlerine bakarak bulmaya çalışır. Oyun bir kez daha tekrar edilir.
4. Etkinlik:
2’li olunur.(A ve B) Tüm çiftler mekanda birbirine yakın olacak şekilde yer alır. Lider
A’ları odanın dışına çağırır ve karşısındakini dinlemek yerine, eşine belli etmeden yan
tarafta konuşan kişiyi dinlemeleri yönergesini verir. B’ler başından geçen bir olayı
diğerine anlatırken, eşi onu dinliyormuş gibi yapar ama dinlemez. Bunun yerine yan
tarafta konuşan kişiyi dinler. Konuşan eş de onun kendisini dinlemesi için elinden
geleni yapar. Etkinlik sonunda A lar B lere onun anlattıklarından aklında kalanları
anlatmaya çalışır. Tüm gruba kendilerini nasıl hissettikleri sorulur. Etkin bir dinlemenin
nasıl olması gerektiği hakkında fikirler alınır.
(Etkin dinleme ile ilgili bilgi verilir.)
1.Göz iletişimi kurulur. Çocukla konuşuyorsak onun boy hizasına eğilinir.
2.Dikkat tamamen dinlenen kişiye verilir.
3.Anlatanın sözü kesilmez.
4.Anlatılanların dinlendiğini gösteren onaylama sözleri söylenir ve uygun mimikler
kullanılır.
5.Daha iyi anlamak için soru sorulur.
115
6.Anlatanın anlattıkları ve olay karşısında hissettikleri, kendi cümlemizle ona geri
iletilir.
Etkin dinleme size ne kazandırır?
Karşınızdakini size daha fazlasını anlatmaya teşvik eder.
Karşınızdakinin kendi sorununa çözüm aramasına yardımcı olur.
Karşınızdaki size güvenir ve rahatlıkla asıl sorununu anlatır.
Çocuğunuzu etkin olarak dinlemek, aranızda sıcak bir dostluk kurulmasını sağlar.
Örneğin çocuğunuz size okula gitmek istemediğini söylüyor. Etkin dinleme ile
bunun gerçek sebebini öğrenebilirsiniz.
Bir örnek: Çocuk ve anne arasında geçen konuşma : (Katılımcılardan gönüllü iki
kişiye okutturulur.)
1.durum:
Yarın okula gitmek istemiyorum.
Okula artık gitmek istemiyorsun, doğru mu?
İstemiyorum.
Sanırım okulu sevmiyorsun.
Hayır okulu seviyorum ama Ahmet benimle hep dalga geçiyor.
Bu seni üzmüştür. Ahmet seninle neden dalga geçiyor?
Çarpım tablosunu sayamadığım için bana “Tembel, tavuklara yem ver!” diyor.
Çarpım tablosunu sayamadığına üzüldün mü?
Evet. Biraz takıldım istersem sayabilirim.
Beraber çalışmak ister misin? (Sorun ortaya kondu, artık çözülebilir.)
2.durum:
Yarın okula gitmek istemiyorum.
NE DEMEK OKULA GİTMEYECEĞİM!GİDECEKSİN!
116
İstemiyorum.
OKUMAZSAN ÇÖPÇÜ OLURSUN!
BANANE ÇÖPÇÜ OLACAĞIM.
ŞİMDİ TERLİĞİ YEYİNCE GÖRÜRSÜN ÇÖPÇÜ OLMAYI! YÜRÜ GİT
ÖDEVİNİN BAŞINA!
Çocuğun gerçek sorunu çözüldü mü? Anne ile çocuk arasında yakınlık oldu mu?
Çocuk kendini anlaşılmış hissetti mi?
Siz etkin dinliyor musunuz?
Çocuğunuzu, eşinizi, aile büyüklerinizi, arkadaşınızı etkin dinliyor musunuz?
Onlar sizi etkin dinliyor mu?
CANLANDIRMA
Yanınızdaki kişiyle ikili olun. Etkin dinlemenin olmadığı bir ilişkiyi eşinizle birlikte
donuk imge olarak gösterin. Bu; anne çocuk, karı koca, iki arkadaş, vb. arasındaki ilişki
olabilir. Kiminle konuşuyorsunuz, ne hakkında konuşuyorsunuz, hangi duygunuzu
paylaşmaya çalışıyorsunuz, karşınızdaki nasıl duruyor, yüz ifadesi, beden duruşu nasıl?
Bunları donuk imge olarak gösterin.
Diğerlerinin yaptığı imgelere imgenizi bozmadan bakın.
Kendinize benzer bulduğunuz imgenin yanına gidin. Diğer imgelere bakın, ve yine
benzer olduğunu düşündüğünüz bir ikiliyle birleşip 4’lü grup oluşturun.
Her grup küçük birer çember oluştursun. Omzuna dokunduğum kişi imgesine bir cümle
eklesin. (Sırayla herkes cümlesini söyler.)
İmgenizden çıkın ve grubunuza neyi düşünerek bu imgeyi yaptığınızı anlatın.
Hepinizin anlattıklarından yola çıkarak, hep birlikte etkin dinlenmenin olmadığı bir
sahneyi ifade eden yeni bir donuk imge oluşturun.
Şimdi yine grup olarak ideal olan imgeyi, (aynı sahnede, aynı anı düşünerek) etkin
dinlemenin olduğu durumun imgesini oluşturun. Kişilerin beden duruşları, yüz ifadeleri
şimdi nasıl, bunu imgenize yansıtın. Şimdi de bu iki imge arasında bir geçiş imgesi
117
oluşturun. Nasıl bir değişim oluyor da ideal imgeye ulaşıyorsunuz? Bunu göstermeye
çalışın.
Bunun için 10-15 dk. süre verilir. Sonrasında tüm gruplar mekanın bir tarafına oturur ,
sahne olarak belirlenen bölümde sırayla her grup tasarladıkları 3 imgeyi gösterir.
Geçişler liderin el çırpmasıyla yapılır.(1. gerçek imge,2.geçiş imgesi, 3. ideal imge)
İdeal imge canlandırılır.
Fotoğraf-4: Gerçek İmge Fotoğraf-5: Geçiş İmgesi
Fotoğraf-6: İdeal İmge
118
DEĞERLENDİRME
Çember olup oturulur, öncelikle en son yapılan etkinlik hakkında konuşulur. Neler
hissettikleri sorulur. Kendi hayatlarımızda da gerçek imgeden ideal imgeye geçmemiz
mümkün müdür?
Fotoğraflar kağıtlara yapıştırılmış olarak mekanda sergilenir. Katılımcıların
dolaşarak her fotoğrafla ilgili düşüncelerini fotoğraf altına yazmaları söylenir. Nasıl bir
iletişim görüyorsunuz? Etkin dinleme var mı? Sizce konu nedir?
Fotoğraf-7: Fotoğraf altına düşüncelerini yazma etkinliği
Etkinlikte annelerin fotoğrafların altına yazdığı cümlelerden bazıları aşağıdaki gibidir:
“Bey beni bir dinle artık.”
“Beni dinlemedin bağırmak zorunda kaldım.”
“Yeter dinle beniiii!”
119
“Bağırmak yerine önce dikkatini çekmelisin.”
“Karşısına geç, gözlerinin içine bak ve elini tut”
“Seni dinlemesi için dikkatini çekmen lazım”
“Konuşarak kendini dinletebilirsin.”
“Anne evladını dinlemek istiyor.”
“Anne evladına bir şey anlatıyor.”
“Çocuk gülümseyerek annesine bakıyor, annesi onu el hareketleriyle dinliyor.”
“Bütün anneler ve kızları böyle anlaşmalı.”
“Annesi çocukla aynı göz hizasında, neden o davranışı yaptığını konuşuyorlar.”
“Anne ve kız birbirlerini dinliyor.”
“Anne kızıyla göz iletişimi kurarak anlatmak istediklerini anlatıyor.”
120
“Sen bağırdıkça o seni duymaz, gözlerinin içine bak tatlı tatlı konuş.”
“Arkadaşını dinlemiyor, ilgisiz. Öbürü de bağırıyor.”
“O anda başka şeyle uğraşıyor, dinlemiyor. Karşısındaki kişi kendini ifade edemiyor.”
“Bağırsan da umurumda değil.”
“Çok güzel anlaşıyorlar göz iletişimi var.” ( 5 kişi benzer ifade kullanmış.)
“Anne evladını dinliyor.”
“Anne çocuk güzel iletişim kuruyor.”
“Göz iletişimi kuran anne ve mutlu son…”
121
“ Annesi çocukla aynı göz hizasında bir daha yapmamasını söylüyor.”
“Annesi çocuğa bir şeyler anlatıyor çocuk onu umursamıyor.”
“Anlatmak istediğini düzgün anlatmıyor çocuğa kızıyor.”
“Çocuğuyla konuşuyor ama el hareketi ile.”
“Anne çocuğa öğütler veriyor.”
“İş toplantısında patronunu dinlemiyor, hayal kuruyor.”(5 kişi benzer ifade kullanmış.)
“Tencere tava hepsi bir hava.”
“Göz teması yok.”
“O kadar tatsız anlatıyorsun ki herkes bıkmış.”
122
3.HAFTA:
Kazanımlar:
İletişimde güvenin önemini fark eder.
İletişimde uyumun önemini fark eder.
İletişimde beden dilini etkin kullanır.
Karşısındakinin sözsüz mesajlarını fark eder.
İletişim kurarken ses tonunu etkin kullanır.
Araç gereç: 4 adet tepsi, müzik çalar,
ISINMA
1.Etkinlik:
Yürü,dur,savun: Mekanda müzik eşliğinde yürünür. Yalnız bu sefer alışılmışın dışında
yürümeleri yönergesi verilir. Çeşitli tuhaf şekillerde yürürken, müzik durunca herkes
durur ve bu tuhaf durumunu haklılaştırmaya çalışacak şeyler söyler.
Çeşitleme: İkili olunarak birlikte müzik eşliğinde tuhaf bir yürüyüş yapılır. Müzik
durunca aynı şekilde açıklamalar yapılır.
2. Etkinlik:
Kolombiya Hipnozu: Yeni bir eş bulunur. Eşlerden biri, avuç içini diğerinin yüzünden
birkaç santimetre uzakta tutar. Diğeri, hipnoz olmuş gibi sadece onun avuç içine bakar.
Hipnozcu, müzik eşliğinde mekanda dolaşır ve çeşitli hareketler yapar, diğeri onu takip
eder. Roller değiştirilerek etkinlik tekrar edilir.
(Değerlendirme yapılır: Zorlandınız mı? Yönetmek mi kolay yönetilmek mi?)
3.Etkinlik:
Kör araba: Başka bir eş bulunur. Bir kişi önde diğeri arkada durur. Öndeki gözlerini
kapatır. Arkada duran sürücü, öndeki arabadır. Sürücü, parmağıyla arabanın sırtına
dokunarak onu yönlendirir. Sol omza dokunmak sola dön, sağ omuz sağa dön, enseye
dokunmak geri git, hiç dokunmamak dur anlamındadır. Hız parmağın sert ya da
123
yumuşak dokunmasına göre ayarlanır. Amaç eşini diğer arabalara çarptırmadan
dolaştırmaktır. Aynı etkinlik roller değiştirilerek tekrarlanır.
Aynı etkinik bir kez de beline sarılarak ve elinden tutarak gezdirme şeklinde yapılır. İki
gezdirme şekli arasında fark olup olmadığı sorulur.
Fotoğraf-8: “Kör Araba” oyunu
4. Etkinlik: 5’er kişilik gruplar oluşturulur. Her gruba birer tepsi verilir, sadece işaret
parmaklarıyla tutarak grupça tepsiyi belirlenen bir noktadan diğer noktaya taşımaları
söylenir.
Yapılan etkinlikler hakkında konuşulur. Hangi duyguları hissettiklerini, hangi
etkinlikten hoşlandıklarını ya da hoşlanmadıklarını nedenleriyle beraber ifade etmeleri
istenir.
İlişkilerde güven duygusunun önemi hakkında konuşulur.
Etkili bir iletişim için güven ne kadar önemlidir? Güvendiğimizi nasıl gösteririz?
Çocuğumuz bize nasıl güvenir? Güvenirse ne olur güvenmezse ne olur?
CANLANDIRMA
Çember olunur. Herkes çemberin dışına doğru döner. Liderin söylediği sözcüklerin
onlarda yarattığı etkiyi, çemberin içine dönerek donuk imgeyle ifade ederler. Lider her
kavramı söyledikten sonra 3 ten geriye doğru sayar, 1 dedikten sonra katılımcılar
dönerek imgelerini gösterirler. Diğerlerinin imgelerini de gözlemlerler.
124
(Anne, çocuk, ödev, yaramazlık, baba, çay, arkadaş, güven, sevgi, huzur.) Benzerlikler
ve farklılıklar üzerinde konuşulur.
Bilgi kartı okunur.
Güven Duygusu Nasıl Kazanılır?
Temel güven duygusu bebeklikte kazanılır. Bebekte güven duygusunun
gelişmesinde yemek, uyku, beslenme, sindirim gibi gereksinimlerinin düzenli
karşılanması büyük rol oynar. Çocuk yaşadıklarından yola çıkarak çocuk
etrafındakilere karşı güven ya da güvensizlik duymaya başlar.
Güven duygusunu olumsuz etkileyen davranışlar nelerdir?
Annenin kaygılı olması
Ailenin çocukla ilgili olumsuz beklentileri.
Ailenin çocukla ilgili yüksek beklentileri.
Diğerleriyle kıyaslamak.
Her konuda iyi olmasını beklemek.
4 er kişilik gruplar oluşturulur. Kendi yaşantılarında güven- güvensizlik ne ifade
ediyor? Paylaşmaları istenir. İçinde “ sana güvenmiyorum” cümlesinin geçtiği bir
doğaçlama yapmaları söylenir. (Size güvenilmediği, ya da sizin güven duymadığınız bir
an olabilir)
Canlandırmanızda herkesin bir rolü olsun ve sizin yaşantınızdan bir kesit içersin.
( Bunun için 10 dk.süre verilir.)
Tüm Gruplar sırayla doğaçlamalarını yaparlar.
Grup doğaçlamalarından kendi yaşantılarına en yakın buldukları belirlenir.
O doğaçlamadaki hangi durumları kendinize yakın buldunuz? Bu durumu değiştirmek
için bir şeyler yapabilir miyiz?
O grup doğaçlamasını tekrar yapacaktır, ancak bu kez siz durdurup oyunculara
müdahale edebilirsiniz. (Şu cümleyi söyle, şurada dur, elini şuraya koy vb.) Yaptığınız
125
müdahalelerle ona güvenmeyen kişiyi ikna etmeye çalışacaksınız. (Eşzamanlı
dramaturji)
Fotoğraf-9: Eş zamanlı Dramaturji
DEĞERLENDİRME
1.Yapılan eşzamanlı dramaturji hakkında konuşulur. Güvensizlik durumu güvene
dönüştürülebildi mi? Bunun için rol kişilerinin nasıl davranması gerekti?
2. “Tohum” Hikayesinin ilk bölümü okunur. Devamının nasıl olabileceği yazmaları
istenir. (Ev çalışması.) Bir sonraki hafta yazılanlar toplanır ve hikayenin sonu okunur,
padişahın neye göre seçim yaptığı hakkında konuşulur.)
Padişah, bir gün halkın bütün çocuklarını bir meydana toplar ve her birine 1 saksı
ve 1 tohum verir. Bitkisini en iyi yetiştiren çocuğun sonraki padişah seçileceğini
söyler. Bütün çocuklar 1 yıl boyunca her gün tohumlarını sularlar, saksılarını
güneşe doğru çevirirler. O gün gelir bütün çocuklar saksılarını eline almış,
padişahın huzuruna çıkmak için heyecanla beklerler. En güzel bitkileri
yetiştirmişlerdir. fakat 1 tanesinde bir ot bile çıkmamıştır. Çocuk annesine söyler,
anneciğim ben gitmek istemiyorum, utanıyorum herkesin bitkisi ne kadar güzel
büyümüş benimki hiç büyümedi.
Devamı:
Annesi de “Olsun oğlum sen denedin, çabaladın, gayret gösterdin ama seninki
büyümedi. Sen yine de gideceksin o meydana” der. Padişah bütün çocukları tek
tek gezip bizim bitki yetiştiremeyen çocuğun yanına yaklaşır, onu herkesin
huzuruna çıkarıp şöyle der: “Benden sonraki padişah bu çocuk olacak.Size
126
verdiğim tohumların her biri kuru tohumlardı. Hiç birinden böyle güzel bitki
yetişme ihtimali yoktu. Siz tohumları değiştirdiniz.Ama bu çocuk benim verdiğim
tohumu değiştirmedi, doğruluğu ve dürüstlüğüyle padişah olmaya hak kazandı”.
127
128
4. HAFTA:
Kazanımlar:
İletişimde ben dilinin önemini fark eder.
Isınma:
1.Etkinlik: Ambulans Oyunu
Lider yere iki minder koyar ve bir sınır belirler. İki minder arası hastane kapısı, kalan
yer ise yaşadığımız tüm dünya olarak belirlenir. Dünyada domuz gribi salgını olduğu ve
katılımcıların da hastalanabileceği söylenir. Oyun bir ebenin seçilmesiyle başlar. Ebenin
dokunduğu kişi hastalanıp yere düşer. Yere düşenin etrafına 4 kişi gelip ambulans
oluşturur. Hastayı kol ve bacaklarından tutarak hastaneye taşırlar. Bu sırada ambulans
olan kişiler ambulans sesi çıkarırlar ve ebelenemezler. Hastaneye taşınan kişi iyileşir ve
tekrar oyuna katılır. (14.SEMİNER KARİ MJAALAND HEGGSTAD
ATÖLYESİNDEN)
129
2.Etkinlik: Oteldeki Cinayet
Öncelikle herkesin bir otelde olduğu, kim olarak o otelde olduğuna kendisinin karar
vereceği söylenir. Kafasında bir karakter belirlemeleri ve otelde o karakter olarak
dolaşmaları istenir. Dolaşırken birbirlerini incelemeleri yönergesi verilir. Birkaç dakika
bu şekilde yürünür. Onlar yürürken, lider tarafından yere bir kağıt bırakılır. Yürüme
durdurulur ve birinden o kağıdı alıp okuması rica edilir. Kağıtta “Ben bir katilim ve
hepinizi öldüreceğim” yazılıdır. Lider, otelde bir katil olduğunu ve bu katilin
aralarından biri olduğunu söyler. Katil, kurbanlarını göz kırparak öldürmektedir.
O anda elektrikler gider.(Katılımcıların gözlerini kapatmaları istenerek lider tarafından
omzuna dokunulan kişi katil olarak belirlenir.) Elektrikler geldi yönergesi verildiğinde,
herkes otelde hangi karakteri canlandırdıysa o karakter olarak yürümeye ya da eylemde
bulunmaya devam eder. Bu arada herkes birbirinin gözüne bakarak hareket etmelidir.
Eğer kendisine göz kırpılırsa, içinden 5 e kadar sayar ve sonra çığlık atarak yere düşer,
ölür. Katilin kim olduğunu gören olursa liderin kulağına söyler. Tahmini doğruysa oyun
alanının dışına çıkar, yanlışsa o da yere düşüp ölür. (Oyuncular ve Oyuncu Olmayanlar
İçin Oyunlar/ Hotel Agato’da Cinayet oyunundan uyarlanmıştır.)
3.Etkinlik: El sıkışma ve imgeyi değiştirme.
Bir çift ortaya gelerek el sıkışırlar. İmgeye bakıp yorum yapılır, görüntünün
taşıyabileceği anlamlar hakkında konuşulur.(Bu kişiler kimdir, neden el
sıkışmaktadırlar?) Eşlerden biri donmuş imgeden çıkar, diğeri kıpırdamadan kalır.
Katılımcılardan isteyen kişi havada asılı kalan el üzerinden farklı bir ilişki geliştirecek
şekilde imgeyi tamamlar. Sonra ilk oyuncu imgesini bozar, diğerini tamamlamak için
bir başka kişi sahneye gelir. Bu böyle devam eder.
Canlandırma:
Eşinizle, çocuğunuzla ya da bir başkasıyla aranızda bazı anlaşmazlıklar oluyordur.
Şimdi karşınızdakinin, sizin istemediğiniz şekilde davrandığı bir anı düşünün. Örneğin:
Siz ondan bir şey yapmasını istiyorsunuz o başka şekilde davranıyor. Ya da siz bir şey
yapmamasını istiyorsunuz o sürekli aynı şeyi yapıyor. O andaki halinizi donuk imgeyle
gösterin. Bunu 1. imgeniz olarak aklınızda tutun. Şimdi etrafınızdaki donuk imgelere
bakın. Hangileri size benziyor?
130
Şimdi karşınızdaki kişinin, yani istediğiniz şekilde davranmamış olan kişinin o andaki
imgesini düşünün. Size bakışı, duruşu nasıl? Donuk imgeyle gösterin. Bunu 2. imgeniz
olarak aklınızda tutun.
Yanınızda duran kişiyle eş olun. Biriniz A, diğeriniz B olun. A’lar heykeltraş, B’ler kil
olacak. A’lar B’lere şekil vererek, hiç konuşmadan 2. imgelerini yaptıracak. Kendisi de
1.imgeyi yaparak onunla bir fotoğraf karesi oluşturacak. Onun kim olduğunu, hangi
rolde olduğunu söylemeyecek. Verdiği şekil ile bunu fark ettirmeye çalışacak. Yanına
gelip el çırptığımda, A’lar karşısında bulunan kişi ile konuşmaya başlayacak. B’ler de
uygun bulduğu şekilde ona cevap verecek.
Bu kez roller değişsin. B’ler A lara şekil verecek ve benim el çırpmamla konuşmayı
başlatacak. Söylemek istediklerini, şikayetlerini dile getirecek.
Sorunlarınız birbirine benziyor mu?
Karşınızdakinin konuşma şekli hoşunuza gitti mi? Sizde hangi duyguları ortaya çıkardı?
(Öfke, acıma, kırgınlık, mutsuzluk, sevilmediğini hissetme, istenmeme, suçluluk…Bu
duyguları hissedenler oldu mu şeklinde tek tek duygular sıralanabilir.) Canlandırmalar
arasında ben dilinin kullanıldığı cümleler lider tarafından not edilir.
Fotoğraf-10: Fotoğraf karesi oluşturma
Canlandırmalarınız sırasında kullandığınız bazı cümleleri (ya da sizinkilere benzer
cümleleri) size okuyacağım. Bu cümleleri herhangi birinden duyduğunuzu düşünün. Bu
131
anneniz, eşiniz veya kayınvalideniz olabilir. Bunu duyduğunuz anda hissettiklerinizi
duruşunuz ile ( beden dilinizle) ifade edin.
Örneğin: Çok tembelsin!
Çok dağınık ve dikkatsizsin!
Bıktım senden!
Tam bir baş belasısın!
Hiçbir şeyi beceremiyorsun!
Bana hiç yardım etmiyorsun!
Beni hiç dinlemiyorsun! ...vb.
Kendinizi nasıl hissettiniz?
Bu gibi cümleleri duyduğunuz oluyor mu?
Bu tür cümlelerin benzer yanı nedir? (Karşısındakini suçlamak, öfke ifade etmesi,..)
Sen Dili- Ben Dili ile ilgili bilgi verilir.
BEN DİLİ:
Bireyin karşılaştığı davranış ve durum karşısında bireysel tepkisini kendi duygu
ve düşüncelerini açıklayan ifade şeklindir. Kendimizi "ben"li cümlelerle
anlattığımız zaman karşımızdakini incitmemiş fakat kendi mesajlarımızı da
vermiş oluruz.
Özet olarak Ben dili:
1.Savunmaya itmez.
2. Suçluluk hissettirmez.
3.Duygunun nedeni anlaşıldığı için iletişim sağlıklı olur.
4. Ben iletisi alan kişi başkalarını düşünmeyi de öğrenir.
5.Yakınlaşmayı sağlar.
6. Anlaşmazlıkları azaltır.
132
7. Konuşan kişiyi rahatlatır.
SEN DİLİ:
Suçlama içerir ve karşımızdaki kişi doğal bir savunmaya geçer. Dolayısıyla sonuç
anlaşılamama tartışma kavgaya kadar gidebilir.
Özet olarak Sen dili:
1. Suçlayıcıdır.
2. Davranıştan çok kişiliğe yöneliktir.
3. Kişiye anlaşılmadığını hissettirir.
4. Yeniden konuşma isteğini engelleyicidir.
5. Neye kızıldığının anlaşılmamasına neden olur.
6. Kişiyi incitir kırar.
7. Kişinin direnmesine yani savunucu iletişime neden olur. Savunucu iletişim ise
iletişimin içerik düzeyinden ilişki düzeyine geçmesine ilişkinin bir savaş bir
kazanma sorununa dönüşmesine neden olacağı için öğretimin asıl amacına
ulaşmasını engelleyecektir.
Çember olarak 1 den 5 e kadar sayalım. Aynı rakamı söyleyenler bir araya gelerek grup
oluştursun.
Grup olarak, biraz önce okuduğum cümlelerden birinin ya da birkaçının içinde geçtiği
bir olayı canlandırabilir misiniz?
Hazırlık için 10 dk. süre verilir. Daha sonra gruplar canlandırmalarını sergilerler.
Tüm canlandırmalar izlendikten sonra bütün gruba sorulur:
İzlediğiniz bu durumlardan, en çok hangisini değiştirmek isterdiniz? Neden?
Doğaçlamalardan bir tanesi seçilir. Grup sahneye gelir.
Bu doğaçlamadaki sorun neydi? Bir baskı var mıydı? Baskıya uğrayan kimdi?
Suçlamalar var mıydı? Suçlamalar olayın akışını nasıl etkiledi? Sorunlarına çözüm
bulabildiler mi?
Sorun, kahramanın tutum değiştirmesiyle çözülebilir mi?
133
Ne yapabilir, nasıl davranabilir, grubunuzla tartışınız.
Şimdi grup aynı doğaçlamayı tekrar yapacak, ancak bu sefer siz istediğiniz anda “Dur”
diyerek oyunu durdurabilir ve kahramanın yerine geçebilirsiniz, farklı bir şekilde
davranarak oyunun akışını değiştirebilirsiniz.
Forum tiyatro ile ilgili bilgi verilir. Sihirli çözümler bulunamayacağı vurgulanır.
Yapılan müdahaleler izlenir. Her müdahaleden sonra seyircilere “ Sizce sorun çözüldü
mü? Olaylar istediğiniz şekilde sonuçlandı mı?” soruları sorulur.
Daha önce size okuduğum cümlelere dönelim.
Bu cümleleri duyduğunuzda yaptığınız davranışı değiştirme isteği duyuyor musunuz?
Örneğin: “ Sorumsuz ve dağınıksın” sözünü duyduğunuzda aklınızdan hangi düşünceler
geçiyor?
Buna benzer sözleri siz birilerine söylüyor musunuz?
Sizce o bu sözleri duyduğunda aklından neler geçiyor olabilir?
Kullandığımız bu sözleri değiştirerek karşımızdakine kendi hislerimizi anlatmamız
mümkün müdür?
Örneğin çocuğumuz odasını dağıtmış. Onu suçlamadan, ona sorumsuz etiketi
yapıştırmadan, bunu nasıl ifade edebiliriz?
Çocuğunuzun odasını dağıtması sizi nasıl etkiliyor?
Bu davranışın size olan etkisini çocuğunuza sözle ifade eder misiniz?
Bu cümleleri değiştirirsek acaba karşımızdakinin davranışını da değiştirebilir miyiz?
134
Fotograf-11: Doğaçlamalar ve forum tiyatro
DEĞERLENDİRME
Değerlendirme bölümünde aşağıdaki cümleler kesilip herkese birer tane verilir. Duvara
yapıştırılan dört fotoğraftan hangisine uygun olduğunu düşünüyorlarsa onun üzerindeki
konuşma balonuna kağıtlarını yapıştırmaları söylenir.
(Sen Dili)
Hep ortalığı dağıtıyorsun çok dağınık ve pasaklısın.
Yazılılardan hep zayıf alıyorsun sorumsuz ve tembelsin.
Beceriksizsin, bir şeyi kırmadan taşıyamıyorsun.
Beni hiç dinlemiyor, başka şeylerle ilgileniyorsun.
Yaptıklarımı hiç beğenmiyor, hep eleştiriyorsun. Sen kendine bak.
Senin ödevlerine yardım etmekten hiç dinlenemiyorum, kendin hiç bir şey
yapamıyorsun.
Sofrayı ben topluyorum bütün işleri ben yapıyorum beni hiç düşünmüyorsunuz.
Çocukla hiç ilgilenmiyorsun.
Çocuklara koyduğum kurallara karışıp onları şımartıyorsun.
135
(Ben Dili)
Sen ortalığı toplanmayınca ben topluyorum ve bu beni çok yoruyor.
Yazılılarından kötü notlar alman beni üzüyor, ileride bir meslek sahibi olamayacağını
düşünüyorum.
Dikkatli davranmaman beni korkutuyor, bir yerine zarar vereceksin diye
endişeleniyorum.
Ben konuşurken başka yerlere baktığında kendimi değersiz hissediyorum.
Beni eleştirdiğin zaman kendimi kötü hissediyorum, moralim bozuluyor.
Sen ödevini kendin yapmadığın için ben çok yoruluyorum ve mutsuz oluyorum.
Bana kimse yardım etmediğinde kendimi değersiz hissediyorum ve enerjim tükeniyor.
Çocukla ilgilenmediğinde çocuk seninle vakit geçiremediği için üzülüyor.
Çocuklara kural koyduğumda sen farklı davranınca çocuklar kuralsız davranmaya
başlıyorlar ve beni dinlemiyorlar.
136
5.hafta
Kazanımlar:
Empati kavramının anlamını bilir.
İletişim kurmada empatinin önemini fark eder.
ISINMA
1.Etkinlik:
Boal’ın Topu: Mekanda dağınık durulur. Herkes elinde bir top olduğunu hayal eder ve
onunla oynamaya başlar. (Futbol topu, tenis topu, golf topu, deniz topu, pinpon topu vb.
ya da balon) Ellerindeki topun ne tür bir malzemeden yapıldığını hayal ederek sürekli
tekrarlanan bir ritim içinde mekanda dolaşarak topla oynarlar. Kendi toplarına uygun
bir de ses çıkarmaya başlarlar. Birkaç dakika bu şekilde dolaştıktan sonra liderin
yönergesiyle birlikte herkes en yakınındakiyle eş olur. Karşılıklı geçerek ve birbirlerini
gözlemleyerek kendi toplarını oynamaya devam ederler. Liderin “topları değiştirin”
yönergesiyle toplar karşılıklı değiştirilir, eşin hareketleri ve sesi devralınır. 2 kez daha
farklı eşlerle etkinlik tekrarlanır. Bundan sonra lider, “ilk topunuza dönün” der ve
herkes ilk topunun kimde olduğunu dolaşarak aramaya başlar, bulduğunda o topla
oynayan kişiye “o benim topum çık dışarı” der. Herkes topunu bulana kadar oyun sürer.
(Boal atölyesi /2000 Atina Konferansı notları)
Fotoğraf-12: “Boal’ in Topu”
137
2. Etkinlik: Kükreme Oyunu: İkili olarak kol kola girilir. Boşta kalan eller belde
durur. İki kişi dışarda kalır, birisi aslan gibi kükreyerek diğer kişiyi kovalamaya başlar.
Kaçan, boş kollardan birine girerek kurtulur. Bu kez, girdiği kolun yanındaki kişi aslan
olur ve önceki aslanı kovalar.
3.Ayna çalışması:
1.İkili olunur. Karşı karşıya geçen eşlerden birisi ayna olur ve diğerinin hareketlerini
eşzamanlı olarak kopyalamaya çalışır. Daha sonra diğeri ayna olur. Hareketler yavaş
ve kolay takip edilebilir olmalıdır.
2. İki kişi de istediği hareketleri yapmaya başlar, ancak eşinin yaptığı hareketleri aynı
anda kopyalamaya çalışır. Lider çeşitli cümleler söyler ve duyguların da yansıtılmasını
ister.
Çocuğuna sinirlendin.
Kapıyı açtın ve kocaman bir hediye paketiyle karşılaştın.
Yemeği yaktın.
Müzik dinleyerek temizlik yapıyorsun.
Karnın ağrıyor.
CANLANDIRMA
4. Etkinlik:
Zaman Tüneli: Grup ikiye ayrılır. Karşılıklı olarak düz bir çizgi üzerinde yan yana
sıralanırlar. Önce 1. Grup arkasını döner. Lider ortaya bir karton koyar. 2. gruba
kartonun üzerinde yazılı olan sayıyı akıllarında tutmaları söylenir. Daha sonra 2. grup
arkasını döner ve 1. grup kartondaki sayıya bakar.
Gruplar birbirlerine dönerler.
Gördüğünüz sayı sizin yaşınız. Şimdi o yaşa uygun bir beden duruşu alın ve kendinizi o
yaşta hissedin. Karşınızdaki kişiye doğru o yaşa uygun bir şekilde yürüyün ve ortada
buluşup selamlaşın.
I8
138
Aynı kartona baktınız ama oluşturduğunuz beden imgeleri farklıydı, neden?
Şimdi karşınızdakinin iki elini de tutun. Zaman tüneline giriyoruz. Elimi çırptığımda
eşinizle yer değiştirecek ve artık onun yaşında olacaksınız.
Her yeni yönergede lider el çırpar, yerler değiştirilir.
Eşinize nereye gittiğini sorun.
Eşinizin canı sıkkınmış neden olduğunu sorun.
Bugün sizi çok mutlu eden bir olayı anlatın.
Eşiniz çok sinirli görünüyor nedenini sorun.
Şu an eşinizle bir düğünde karşılıklı oynuyorsunuz.
Etkinlik hakkında yorumları alınır.
Yaş değiştiğinde kolayca o yaşa uygun davranabildiniz mi? Karşınızdakiyle sizi üzen/
mutlu eden şeyler benzer mi yoksa farklı mıydı? Rol değiştirirken nasıl hissettiniz?
Fotoğraf-13 Fotoğraf-14
“Zaman Tüneli” oyunu
Kısa bir halk masalı okunur. (Üstün Dökmen/ İletişim Çatışmaları ve Empati
kitabından.)
139
Göğsü kınalı bir serçe varmış. Gök gürlediği zamanlar tir tir titreyerek yere yatar,
gök yıkılmasın diye de ayaklarını havaya kaldırırmış. Bir yandan da “korkumdan kırk
kantar yağım eriyor” dermiş. Bir gün birisi demiş ki “sen kendin beş dirhem gelmezsin,
nasıl oluyor da kırk kantar yağın eriyor? Bunun üzerine serçe şöyle cevap vermiş:
“Herkesin kendine göre kantarı, dirhemi var, siz ne anlarsınız?”
Empati ile ilgili bilgi verilir.
Empati, bir insanın kendisini karşısındaki insanın yerine koyarak onun
duygularını ve düşüncelerini doğru olarak anlaması ve bunu o kişiye iletmesidir.
Yalnızca duygularını ya da yalnızca düşüncelerini anlamış olmak yeterli değildir.
Bunları anlamak ama anladığını ifade etmemek de empati kurma sürecinin
tamamlanmaması demektir.
Bir önceki etkinlikte yaşlı olan kişi canının neden sıkkın olduğunu söylediğinde siz
nasıl davrandınız?
Karşımızdaki kişinin rolüne girdiğimizde, o kişinin rolünde kısa bir süre kalmalı,
daha sonra bu rolden çıkarak kendi yerimize geçebilmeliyiz. Eğer onunla aynı
duyguları hissediyor, o duyguda kalıyorsak; örneğin onunla birlikte acı çekiyorsak
o zaman sempati duymuş oluruz. Sempatide karşıdakini tam olarak anlamak bile
gerekmez, “yandaş” olmak söz konusudur.
Örnek:
Bir gönüllü çağırılır. Grubun ortasına oturur. Ev işleri, çocuk onu çok yormuştur,
size derdini anlatacak. Ona birer cümle söyleyin.
Ev hanımı rolündeki kişiye hangi cümlenin onu rahatlattığı sorulur.
5. Etkinlik:
4’er kişilik gruplar oluşturulur. Aile bireyleri olarak akşam yemeğinde bir araya
geldikleri, ancak herkesin kendine göre bir sıkıntısı olduğu, o sıkıntıya odaklandığı, ve
diğerlerini dinlemeden sadece bunu anlatmak istediği yönergesi verilir. 5 dk. süre
verildikten sonra her grup doğaçlamasını sergiler. Doğaçlamalardan kendi hayatlarına
en yakın buldukları katılımcılar tarafından seçilir.
140
Doğaçlamanın grup tarafından tekrar oynanacağı, ancak bu sefer izleyenlerden, oyunu
durdurup istedikleri kişinin yerine geçmesi ve empati kurarak dinlemesi söylenir.
Doğaçlamadaki tüm karakterlerin empatik iletişim kurması sağlanmaya çalışılır.
Başta kurdukları iletişim ile doğaçlamanın son halindeki iletişim arasında ne farklar
var?
Karşımızdaki kişiyle konuşurken onun duygularını anlayabiliyor muyuz?
Değerlendirme:
1.Dört gruba ayrılırlar. Karikatürler kullanılarak afiş çalışması yapılır.
141
142
2.Empati ile ilgili ev çalışması verilir. Bir sonraki hafta çalışma hakkında konuşulur.
Ev Çalışması
Bu hafta içinde her gün en az on dakika çocuğunuzla rolleri değiştirme oyunu
oynayınız. Bu süre boyunca siz çocuk olun, o anne olsun. Kendinizi onun yerine koyun
ve abartılı davranışlarda bulunmadan, onun bakış açısıyla bakarak onun gibi davranın.
Onun sizden istediklerini isteyin, onun yapmak istemediklerini siz de yapmak
istemeyin…O da bir anne olarak o durumda nasıl davranmayı uygun görüyorsa öyle
davransın. Sonra ona: “Anne olmak nasıldı? Kendini nasıl hissettin?” diye sorun. Siz de
ona, çocuk olmanın nasıl olduğunu anlatın.
143
Aşağıya, hafta boyunca yaşadıklarınızdan paylaşmak istediklerinizi yazın.
Çocuk olmak nasıldı? Neler yaşadınız? Nasıl hissettiniz?
…………………………………………………………………………………………….
(Çocuğunuza sorunuz) Anne olmak nasıldı? Neler hissettin?
…………………………………………………………………………………………....
144
145
146
6.HAFTA:
Kazanımlar:
İletişim kurarken empatik tepkiler vermeye çalışır.
Empatinin iletişimde önemini fark eder.
Beden dilinin iletişimde etkisini fark eder.
Beden dilini etkin olarak kullanmaya özen gösterir.
ISINMA
1.Etkinlik:
İkili olunur. (A lar ve B ler) Herkes eşiyle sırt sırta oturur. A lar verilen kağıda bir resim
çizerler, aynı anda çizdiklerini anlatırlar ve B ler de aynı resmi çizmeye çalışır. B ler A
lara soru sorabilirler. Sonra roller değiştirilir. Bu kez soru sorma hakkı yoktur. (Özlem
G. Atölyesi) Çizilen resimler karşılaştırılır. Benzer çizebilme ve çizememe nedenleri
üzerinde konuşulur.
2. Etkinlik:
Bu Benim Elim Mi?: Farklı bir eş bulunur. Eşler ikili olarak arka arkaya oturur. Herkes
birbirini görecek şekilde konumlanır. Öndeki eşler kollarını arkaya saklar, arkadakiler
kollarını öne uzatıp eşinin kollarıymış gibi kullanır. Öndekiler istediği bir konuda
konuşurken, arkadakiler onun konuşmasına uygun şekilde kollarını hareket ettirir.
Fotoğraf-15: “Bu Beni Elim Mi?” oyunu
147
3.Etkinlik:
Öndeki ve arkadakiler yer değiştirir. 2 grup karşı karşıya geçer ve 4 kişilik gruplar
oluşturulur. Verilen durumlarla ilgili karşılıklı doğaçlama yaparlar.
*Bir çocuksun ve okulda arkadaşınla kavga ettin, sinirlisin. Annene anlatıyorsun.
*Bir çocuksun, arkadaşların senin gözlük takmanla dalga geçiyor. Annene anlatıyorsun.
*Misafir geldi, çok yorgunsun, çok geç oldu kalkmıyorlar.
*Veli toplantısındasın, öğretmen çocuğunla ilgili olumsuz şeyler söylüyor.
Etkinliği yaparken zorlandınız mı? Hangi konuda zorlandınız? Konuşurken el
hareketlerinin uygun olup olmaması önemli mi?
4.Etkinlik: (Canlandırma)
Gönüllü 5 kişi seçilir. Aşağıdaki dramatik durumu canlandırmaya hazırlanmaları için
süre verilir.
Öğretmen Metin ile ilgili bazı şikayetlerde bulunur. Metin ödevlerini hep eksik yapıyor,
sorumluluklarını yerine getirmiyor. Eşyalarını hep eksik getiriyor. Sorumluluk
vermeleri gerektiğini söyler.
Anne eve gidince oğluna kızar. (Bundan sonra dağıttığın eşyaları toplayacaksın!
Çantanı kendin hazırlayacaksın...)
Babaanne anneye müdahale eder. (Çocuğa karışma, senin işin ne sen topla erkek adam
dağıtır…)
Baba eve gelince Metin babaya annesini şikayet eder. Babaanne de bir yandan söylenir.
Baba da anneye yüklenir.
Yapılan canlandırmadan sonra izleyenlere sorulur:
Baskı gören kim?
Annenin yerinde olsanız ne yaparsınız?
Önce kendi aralarında konuşturulur. Durumu değiştirmek isteyen annenin yerine
geçmek için sahneye gelir.
148
Forum yapılır.
Değerlendirme: Baskı gören kişi nasıl davranınca size daha uygun geldi? Bu son
içinize sindi mi? Etkinlik hakkında ne düşünüyorsunuz?
Aşağıdaki yüz ifadeleri neler ifade ediyor olabilir? (Cevap anahtarından karışık
olarak okunur. Hangisi çok kızgın? Hangisi kederli? Gibi sorular sorulur.)
Cevap Anahtarı:
1. İlgisiz
2. Düşmanca, alaycı
3. Mutlu
149
4. Çok kızgın
5. Üzgün, kasvetli, ters
6. Çocukça, saf bir mutluluk
7. Yorgun, bitkin, uyuşuk
8. Biraz kızgın
9. Sahte bir mutluluk
10. Çok üzgün
11. Şüpheci
12. Derin bir keder
Aşağıdaki bilgi kartı özetlenir.
EK(MEGEP Beden dili alıntı)
İlk İzlenim: Daha önce birbirlerini hiç görmemiş insanlar, ilk kez karşılaştıklarında,
kısa sürede birbirleri hakkında bir izlenim oluştururlar. Kişinin güvenilir veya
güvenilmez,
hoş veya nahoş, önemsenecek veya önemsenmeyecek, uyumlu veya uyumsuz olduğu
gibi
algılamaları içeren bu ilk izlenimler, otuz, otuz beş saniye gibi kısa bir sürede oluşur.
Yapılan araştırmalarda, “gözle” alınan mesaj ilk izlenimin yüzde altmışını, “kulakla”
alınan mesajın ise yüzde otuzunu oluşturduğu belirlenmiştir. Kişinin “ne söylediğini”
belirten içerik ise, ilk izlenimin ancak yüzde onunu oluşturmaktadır.
Söz 10%
Ses tonu 30%
Beden dili 60%
150
Beden dili, sözsüz mesajın kapsamı içerisindedir ve sözlü mesajı güçlendirici, anlamı
kuvvetlendirici özellikler taşır. El, kol, baş ve vücudun diğer kısımları ile yapılan, sözlü
mesajı destekleyici bedensel mesajlara Beden Dili adı verilir.
Gündelik yaşantımızda çoğu kez farkında olmadan beden dilini kullanır, olaylara ve
durumlara bedensel tepkiler veririz. Duygu ve düşüncelerini sözcüklerle anlatmakta
zorluk çekenlerin de sıklıkla beden diline başvurdukları görülmüştür.
Beden dili kendimize olan güven ve güvensizliğimizi doğrudan yansıtır. Asık surat,çatık
kaş, düşük omuz sıkıntılı olduğumuzu belli ederken gözlerin ışıl ışıl olması, hafif
tebessüm ve hareketlilik, mutlu olduğumuzu gösterir.
Eller, insanın kendini ifade etmesinde etkisi en çok olan organıdır. İnsan beyninin
düşünüp hayal ettiğini gösteren organ elder. Konuşmanın tarzını, ritmini, ahengini
ellerle belirleriz. Bazen anlatmak istenileni tek bir el hareketi ile gerçekleştirdiğimiz
olur. Ellerin konuşma sırasında temel görevi, konuşmanın en önemli noktalarını
vurgulamaktır.
Ellerin açılması, kişinin dünyayla ilişki kurmak için harekete hazır olduğunu,
kapanması da bu konudaki isteksizliğini gösterir.
Bir topluluk karşısında ayakta konuşma yaparken kolları göğüs kısmında kavuşturur
ve geriye doğru yürürsek dinleyicilerde konuya karşı ilgisizlik oluşur. Kolları ve elleri
açık
tutup topluluğa doğru ilerleme hareketi topluluğu canlandırır ve konuya karşı istek
yaratır.
Ellerle hiçbir jest yapmadan konuşan kişi, donuk bir görüntü yaratır ve duygu,
düşüncelerini aktarmakta başarılı olamaz.
7. Hafta:
Kazanımlar:
İletişim engellerini fark eder.
İletişim engellerini kullanmamaya çalışır.
151
ISINMA:
1.Etkinlik:
Parazit oyunu: Grup 3’e ayrılır. Her grup yan yana sıralanır.1.ve 2. Gruplar Birbirine
dönük olarak dururken,3.grup onların arasında yer alır.1.grup gönderici, 2. Grup alıcı, 3.
Grup ise parazittir. Lider, gönderici gruba hazırlamış olduğu cümleleri söyler, herkes
bunu karşısında bulunan alıcıya iletmeye çalışırken, parazit cümlenin iletilmesine engel
olmaya çalışır.
Cümleler:
Konuşmak bir ihtiyaç ise, dinlemek bir sanattır. (Goethe)
Kulak yüreğe giden bir caddedir. (Voltaire)
Çok dinleyip, az konuşmamız için iki kulağımız ve bir dilimiz vardır.(Diogenes)
Tatlı söz dinletir, tatsız söz esnetir.
Engeller aşılmak içindir, takılmak için değil. (Ali Suat)
Aşılmasına imkan olmayan, hiçbir duvar yoktur. (Anton P. Çehov)
Uzak mesafelere ulaşmak, yakın mesafeleri aşmakla mümkündür. (İmam-ı Gazali)
Engellerin en yıldırıcısı, insanın kendisidir. (Socrates)
2.Etkinlik:
Çember olunur ve A,B,C şeklinde sayılarak 3 gruba ayrılınır. A lar mekanda dağınık
olarak yere yatarlar. Ellerini başlarının üzerinde birleştirirler. B ler gözlerini kapatır. C
ler ise B leri; dokunmadan, sözel komutlarla yönlendirerek yürütürler.( 1 adım sağa, 2
adım ileri vb.) Yürüyüşler yavaş ve dikkatli yapılmalıdır. A lar kendileri için bir risk
gördükleri anda “Aaa!” diye çığlık atarlar.
“Engellerle dolu bir yerde çocuklarınızı yürütme yarışına girdiniz. Gezdirirken size
verdiğim kağıtlara uygun komutları kullanacaksınız.” açıklaması yapılır.
C lerin her birine birer kağıt verilir. Kağıtta yazılı olan cümlelere uygun komutlar
vermeleri söylenir. (Komutlar iletişim engelleri içermektedir.)
Emir vererek yönlendir. ( Doğru yürü! Çabuk ol! …)
152
Tehdit ederek yönlendir. (Örnek: Yarışı kaybedersen ben sana sorarım! Düzgün
yürümezsen seni burada bırakır giderim…)
Eleştirerek, suçlayarak yönlendir.( Hep seni yüzünden yolu bitiremedik! Çok
yavaşsın! Beceriksizsin! Herkes seni geçti!...)
Alay ederek, ad takarak yönlendir. (Koca bebek! Beceriksiz! Doğru dürüst
yürümeyi bile beceremezsin!)
Ne yönde yürüyeceğini düzgün tarif etme, ama sürekli överek yönlendir.
(aferin, süpersin, en iyi benim kızım yürür…)
Her adımda öğüt vererek yönlendir. (hayatta hep böyle zorluklar olacak, bunlarla
baş etmeyi öğrenmelisin, büyüklerini dinle…)
Olayı küçümseyerek yönlendir.( Ne var şurada yürümekte? Biz senin
yaşındayken ne yollarda yürürdük…)
Oyun sonunda çember olunur ve A lar, B ler ve C lerin neler hissettiği hakkında
konuşulur.
Kullandığımız ifadelerin iletişim engelleri olduğu belirtilir.
CANLANDIRMA:
Kendi yaşamınızda bu tür iletişim engelleriyle karşılaşıyor musunuz? Dörtlü olarak
ayrılırlar ve en çok karşılaştıkları iletişim engelleriyle ilgili bir fotoğraf karesi
oluştururlar. Bu sahnenin bir önce ve bir sonrasını da donuk imge olarak gösterirler.
İmgeler gruplar tarafından yorumlanır.
İmgelerden birisi seçilir, tüm grup eş zamanlı dramaturji yapar. Karakterleri
belirginleştirirler, iletişim engellerini en iyi şekilde yansıtabilmek için kim ne söylesin
karar verirler.
Oluşturdukları oyun, seçilmiş grup tarafından oynanır.
Bu kez “ İletişim engellerini nasıl ortadan kaldırabiliriz?” sorusu sorularak, oyun tekrar
izlenir, istenilen yerde durdurulup istenilen kişinin yerine geçip bu sorunun cevabını
bulmak için denemeler yapmaları söylenir.
153
Fotoğraf-16: İletişim Engelleri
Gruptan dışlanma durumunu ifade ettiler
Fotoğraf-17: Bir sahne öncesi
154
Fotoğraf-18: Bir sahne sonrası
DEĞERLENDİRME:
Hayatınızda bu tür iletişim engelleri içeren cümleleri kullanıyor musunuz? Size karşı
buna benzer cümleler kullananlar oluyor mu? Kendinizi nasıl hissediyorsunuz? Daha
farklı davranmak mümkün müdür? soruları ile yapılan etkinlikler değerlendirilir.
8. HAFTA:
Kazanımlar:
İçselleştirdiğimiz baskı durumlarını hakkında bilgi sahibi olur.
Kendi hayatındaki baskı durumlarını fark eder.
Grubuyla birlikte Forum tiyatro ön oyununu oluşturmak üzere çalışmalara
başlar.
155
1.Etkinlik:
Oyun: Sokaklar ve Caddeler
Üç eşit sayıda grup olunur ve gruplar birbirine paralel sıralar oluşturur. Belli bir aralıkla
durulur ve yan sıradakiler ile parmak uçları birbirine değecek şekilde herkes kollarını
yana açar. Bu şekilde sokak ve caddeler oluşturulur. Gruptan iki kişi bu sıranın basında
kalır, biri polis diğeri de hırsız olur. Polis hırsızı grubun oluşturduğu cadde ve
sokaklarda yakalamaya çalışır. Hırsız kaçarken istediği zaman değiştir yönergesi verir.
Bu sırada gruptakiler sağa ya da sola dönerek yolu polisin geçemeyeceği şekilde
kapatırlar. Polis de hırsız da kolların altından geçemezler.
2.Etkinlik:
İçselleştirdiğimiz baskı modelleri şeması tahtaya çizilir. Baskı modelleri hakkında ve
bunların kendi yaşantılarında ya da etraflarında olup olmadığı hakkında konuşulur.
Bu baskı modellerinden birini seçerek aynı modeli seçenlerle bir grup oluşturmaları
söylenir. Grup üyeleri kendi aralarında kendi hayatlarında o baskı modeli ile ilgili
yaşantılarını paylaşırlar.
Benzer yaşantılardan yola çıkarak kısa bir oyun hazırlamaları, rol paylaşımlarını
yaparak bir sonraki hafta oyunlarını sergilemek üzere hazırlanmaları söylenir.
9.HAFTA:
1. Etkinlik: Kuş Kafeste Oyunu:
Grup el ele tutuşarak çember olur. Bir gönüllü ebe olarak çemberin ortasına alınır.
Ortadaki kişinin amacı çemberin dışına çıkmak, çemberdekilerin amacı ise ona engel
olmaktır. Çemberdekiler ebe onlardan uzakken ellerini bitişik olarak yukarı kaldırırlar,
ebe onların olduğu yere geldiğinde birbirlerinin elini bırakmadan ebenin dışarı
çıkmasına engel olacak şekilde hareket ederler. Bir yandan da bütün grup ortadaki
ebenin adını söyleyerek “…….kafeste!” şeklinde tezahürat yaparlar.
2. Etkinlik: Bir önceki hafta oluşturulmuş olan gruplardan birincisi forum tiyatro ön
oyununu sergilemek üzere sahne olarak belirlenmiş olan mekana alınır. Diğerleri ön
oyunu izledikten sonra, joker (lider) sahneye gelir. Seyircilere oyundaki baskı
durumlarının neler olduğu sorulur. Bu baskı durumlarının etkili bir iletişimle çözülüp
156
çözülemeyeceği hakkında konuşulur, fikirler alınır. Daha sonra oyun ikinci kez oynanır,
bu kez izleyenler istediği anda oyunu durdurup istedikleri kişinin yerine geçer ve baskı
durumunu kırmaya çalışır. Farklı müdahaleler izlenir.
Fotoğraf-19
Forum Tiyatro Ön Oyun
Fotoğraf -20: 1. Müdahale
157
Fotoğraf-21: 2. Müdahale
Fotoğraf-22: Joker ile değerlendirme
Değerlendirme: Yapılan müdahalelerden size en uygun geleni hangisiydi?
Bu müdahaleleri gerçeğe uygun buldunuz mu?
Gerçek hayatta karşılaştığınız benzer durumlarda bu tür yaklaşımlar sergileyebilir
misiniz? sorularıyla değerlendirme yapılır.
Daha sonra ikinci grup ön oyunu sergiler ve aynı çalışma o oyun için de yapılır.
158
10.Hafta:
3. grubun hazırladığı ön oyun izlenerek forum tiyatro çalışması yapılır.
Tüm oturumlarda çekilmiş olan fotoğraflardan seçilerek oluşturulmuş olan video
izletilir, katılımcılara katılım belgeleri verilir.
Fotoğraf-23: Forum tiyatro ön oyun
Fotoğraf-24: 1. Müdahale
159
Fotoğraf-25: Mezuniyet Günü Yemeği
Fotoğraf-26: Katılım Belgeleri’nin dağıtımı
160
EK-2: Araştırma İzni
161
EK-3: İletişim Becerileri Envanteri
162
163
EK-4
KİŞİSEL BİLGİ FORMU
Adınız, soyadınız:
1- Yaşınız?
20-30 yaş arası ( ) 30-40 yaş arası ( ) 41 yaş ve üstü ( )
2-Doğum yeriniz…………………………………………
3- Medeni Haliniz ?
Evli ( ) Boşanmış ( ) Eşini kaybetmiş ( )
4- Eşinizin yaşı:……………………………………
5-Kaç yıllık evlisiniz?....................................
6- Eğitim Durumunuz ?
Okur yazar değil ( ) Okur yazar ( ) İlkokul ( ) Ortaokul ( ) Lise ( ) Üniversite ( )
7-Eşinizin eğitim durumu ?
Okur yazar değil ( ) Okur yazar ( ) İlkokul ( ) Ortaokul ( ) Lise ( ) Üniversite ( )
8- İş durumunuz
Çalışıyorum ( ) Çalışmıyorum ( )
9- Eşinizin iş durumu
Çalışıyor ( ) Çalışmıyor ( )
10-Eşinizin mesleği:…………………………………………………
11-Kaç çocuğunuz var? Tek çocuk ( ) İki çocuk ( ) Üç çocuk ( ) Dört ve
daha fazla ( )
12--Ekonomik durumunuzu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kötü ( ) Orta ( ) İyi ( ) Oldukça iyi ( )
13-Evde anne baba ve çocuklar dışında yaşayan var mı? Varsa kim?
Evet ( ) ……………………………… Hayır ( )
14- Kaç yıldır bulunduğunuz mahallede oturuyorsunuz?.....................................
15- Daha önce hiç yaratıcı drama çalışmasına katıldınız mı?
Evet ( ) Hayır ( )
164
EK-5
GÖRÜŞME FORMU
1.Kısaca kendini tanıtır mısın?
2.Yaratıcı Drama ile iletişim becerileri eğitimine neden katıldın?
3.Yaratıcı Drama çalışmaları süresince neler hissettin?
4.Yaratıcı Drama çalışmaları sırasında zorlandığın oldu mu?
5. Zorlukları atlatmanda bir şey yardımcı oldu mu?
6.Burada öğrendiklerini hayatında uyguladın mı? Örnek verebilir misin?
7.Öğrendiklerini birebir uyguladın mı yoksa kendin bir şeyler kattın mı?
8. Öğrendiklerini eşine ve çocuklarına aktarmaya çalıştın mı?
9. Yaratıcı drama çalışmalarından sonra sende değişiklik gördüğünü söyleyenler oldu
mu?
10. Drama çalışmalarına katılmadan önceki ve şimdiki durumunu karşılaştırdığında sen
kendinde ne tür değişiklikler olduğunu düşünüyorsun?
11. Forum tiyatro hakkında ne düşünüyorsun?
165
EK-6: Nitel Veri Analizi Tablosu
2) Yaratıcı Drama ile iletişim becerileri eğitimine enden katıldın?
NEDEN
öğrenmek kendini geliştirmek
"Bir şeyler öğrenmek için" (1) "Kendimi geliştirmek için." (1)
"Kendimi geliştirmek için." (5)
"Kendimi geliştirmek için." (7)
"Faydası olur diye." (14)
"Kendimde olan eksiklikleri
tamamlamak için." (16)
değişiklik çocuk yararına
"Değişiklik olsun diye." (1)
"Oğlum çok hırçındı, onun için
katıldım." (3)
"Hem bana değişiklik olsun…" (4)
"Çocuklarıma iyi örnek olmak,
iyi eğitmek için."(4)
"Çocuklar okuldayken bana bir değişiklik olur"
(7)
"Çocuklarıma faydalı olmak
için."(6)
"Değişiklik olsun diye." (13)
"Çocuklarımla aramızda
sorunlarımız vardı,
fevri davranıyordum." (9)
" Oğlumla iletişim kurmamda
etkisi olur diye."(11)
sosyal beceri
"Oğlumla aramda problemler
var, ona
"İnsanlarla diyalog kuramıyordum."(2) etkisi olur diye."(12)
"Kimseyle sohbet etmek istemiyordum."(3)
"Kalabalığa girmeye cesaretim yoktu."(8) eğlence
"Kendimi iyi ifade etmek ve karşımdakini "moral olsun diye."(10)
daha iyi anlamak için." (10) "eğlenceli olur diye."
"Çocuğumla, eşimle, arkadaşlarımla iyi
geçineyim diye."(13)
166
3) Yaratıcı Drama çalışmaları süresince neler hissettin?
HİSSETTİKLERİ
üzüntü mutluluk
"Kavga sahneleri yaşadığım olayları hatırlattı,
"Çok mutlu oldum, bütün
dertlerin sadece
üzüldüm." (1) bende olmadığını anladım." (2)
"Üzüldüğümüz de oldu, arkadaşların
"Çok mutlu oldum, moralim
yükseldi." (4)
hayat hikayelerini öğrendik." (14)
"Çok mutlu oldum, sorunlardan
uzaklaştım." (5)
eğlenmek
"Çok eğlendim, mutlu oldum,
çocukluğuma
"Çok sevindim, eğlendim." (1) döndüm." (6)
"Çok eğlendim, çok güzeldi." (9)
"Eşimle, çocuğumla, çevremle
güzel şeyler
"Hayatımıza bir renk geldi, çok eğlendik." (11)
yaşadığım için çok mutlu
oldum." (7)
" Çok memnun oldum arkadaşlarla çok "Çok eğlendim, stres attım." (8)
eğlendik."(13)
"Çocukluğuma indim, çok mutlu
oldum." (12)
Farkındalık oluşumu "Sevindiğimiz de oldu." (14)
" Başka insanların da sıkıntıları olduğunu
"Eğlenceli buldum, çok mutlu
oldum." (15)
anladım." (2) "Terapi gibi geldi." (16)
"Beni kimse benimsemiyor sanıyordum, Güven
öyle değilmiş." (3) "Kendime güvenim arttı." (4)
“Kendime ve başkalarına
güvenim arttı." (10)
167
ZORLUKLAR
Heyecan Çekinme
"Çok heyecanlanıp, ne söyleyeceğimi bir
"Buradaki davranışlarım yanlış
anlaşılacak mı diye
anda bulamadığım oldu." (1) düşündüm." (2)
"Utandığım için kendimi tam
olarak ifade
edemedim." (5)
" İlk başlarda biraz çekingenlik
oldu,
kendimi ifade edemedim." (10)
"İlk başta yapabilir miyim
yapamaz mıyım diye
düşündüm." (11)
"İlk haftalarda biraz utangaçlık
vardı." (14)
"Kendimi ifade etmekte
zorlandım." (16)
Doğaçlama Fiziksel
"Bir anda karar vermede zorlandım." (3)
Kilolu olduğum için koşturmada
zorlandım." (7)
"Canlandırmalarda biraz zorlandım, bazen
aklıma bir şey gelmiyordu." (8) Zorlanmadım
"Canlandırmalarda zorlandım." (13) (15),(4), (6), (9), (12)
4. Yaratıcı Drama çalışmaları sırasında zorlandığın oldu mu?
168
Öğretmen Arkadaşlar
"Sizin bizimle konuşmalarınız oldu." (1)
"Bazı arkadaşlar cesaret verdi."
(1)
"Arkadaşlarımın ve sizin yakın
"Arkadaşlarımın iyi halleri,
sevecen davranışları."2)
davranışlarınız." (3) "Arkadaşlarımın ve sizin yakın
"Sizin ve arkadaşların çabuk kaynaşması."(5) davranışlarınız." (3)
"Arkadaşların davranışları, sizin sıcak
"Sizin ve arkadaşların çabuk
kaynaşması."(5)
olmanız." (10)
"Arkadaşların davranışları, sizin
sıcak
olmanız." (10)
"Arkadaşlarla konuştuk yapabilir
miyiz diye." (14)
Benzer Yaşantılar
"Hepsinin aynı benim gibi yaşantıları olması."(2)
"Arkadaşlar da benim gibi o yüzden yabancılık
çekmedim." (8)
6.Burada öğrendiklerini hayatında uyguladın mı? Örnek verebilir misin?
UYGULAMA
Rol değiştirme(Empati)
"Çocuğum anne olmanın zorluklarını anladı."(1)
"Onun yerine kendimi koymam gerektiğini
anladım." (2)
"Rol değiştirmede kendi hatalarımı
Etkin dinleme
Çocuğumun okuldaki
sıkıntılarını dinlemiyordum,
dinlemeye başladım." (2)
"Önceden sen konuş ben seni
dinliyorum
5. Zorlukları atlatmanda bir şey yardımcı oldu mu?
169
anladım." (3)
"Bir hafta ben çocuk olayım sen anne ol
dedim, etkinliğin sonunda annelik çok
zormuş dedi"(7)
"Anne çocuk rol değişimi yapıyoruz" (10)
"Rol değiştirmeyi uyguladım."(12)
deyip işime bakıyordum."(4)
"Oğlumun benimle fazla
diyaloğu olmuyordu.
"Sizden öğrendiğim kadarıyla
oğlum bugün okul nasıldı,
günün nasıl geçti gibi sorularla
konuştum." (7)
"Dinlemeyi, kendimi frenlemeyi
öğrendim."(9)
"Ben telefonla konuşurken
çocuğum bir şey
anlatıyordu, dinlemiyordum,
şimdi bir dakika
bekle diye açıklıyorum." (9)
" Oğlum kötü not almış kızmadı,
konuştum,
gözüne baktım onu dinledim"
(13)
"Önceden çocuğumu tam
dinlemiyordum,
geçiştiriyordum, şimdi onun
duygularını anlamaya
çalışıyorum." (14)
"Ben bulaşık yıkarken falan
çocuklar bir şeyler soruyorlardı,
başımdan savıyordum,
şimdi yapmıyorum."(16)
Beden Dilini Etkin Kullanma
"Çocuklarla dokunarak konuşmam etkili
oldu."(4)
"Çocuğuma dokunuyorum, o şekilde
konuşuyorum" (11)
Uygulayamadım
"Eşime karşı çok uygulayamadım" (8)
170
Göz İletişimi
"Oğlumla diyalog kuramıyordum, gözüne
bakarak konuşmaya başladım." (2)
"Oğlumu karşıma aldım, göz teması kurdum,
konuştum." (3)
"Çocuğumla göz teması kurarak konuştum"(4)
"Eşimle de konuşurken yan yana gelip
göz teması kurmak çok etkili oluyormuş."(4)
"Göz temasını uyguladım, çocukların söz
dinlemesinde çok etkili oldu" (5)
"Arkadaşlarla, komşularla da göz temasını
uyguladım."(5)
"Çocuklarla göz göze, boy hizasında
konuşuyorum" (6)
"Oğlumun gözlerinin içine bakarak diyalog
kurdum."(7)
"Eşime de gözlerime bak öyle konuşalım
diyorum"(7)
" Çocuklarla göz teması kuruyorum" (10)
"Önceden çocuğuma tepeden bakıp kızıyor,
gözüne bakmıyordum." (11)
Kendini uygun dille ifade etme
" Ben insanlara açılamıyordum,
keşke bu drama daha önce
olsaydı." (2)
" Kızdığım zaman kendimi
tutamıyor, hemen
bağırıyordum, şimdi önce bir
izah ediyorum."(6)
"Önceden hemen
patlayabiliyordum, tepki
gösteriyordum. Şimdi önce
sakinleşiyorum, sonra bir
diyeceğim varsa diyorum."
Hayır diyebilme
" Oğlumun üzerinde 1 hafta
"hayır"ı denedim. (3)
"Annemin komşusu annemden
sürekli bir şeyler istiyordu,
annem hayır diyemiyordu. Ben
komşuyla kırmadan konuştum."
(3)
"Çocuğumla ve eşimle göz iletişimini çok
uyguluyorum" (11)
171
" Oğlumla göz iletişimini uyguladım." (12)
"Evde göz temasını uyguladım."(14)
"Eşimle konuşurken göz teması uyguladım."(16)
7.Öğrendiklerini birebir uyguladın mı kendin bir şeyler kattın mı?
UYGULAMA ŞEKLİ
Sevgi Sakinlik
Anne sevgisi, şefkati kattım. (2)
Kendimde hatalar gördüm, çok
bağırıp
çağırıyordum, biraz susayım
artık dedim. (7)
Birebir Uyguladım
Karşımdakinin sakinleşmesini
bekliyorum,
3,4, 5, 9, 10, 11, 12, 13, 14 sonra konuşuyorum. (8)
"Eşimle olan sorunumu oğluma
yansıtmamaya
çalıştım." (15)
8. Öğrendiklerini eşine ve çocuklarına aktarmaya çalıştın mı?
AKTARIM
Eşine Çocuklarına
5,6,9,14
"Oğluma anlatabildim, ona
yansıdı en çok."(2)
"Baskı türlerini öğrenmiştik ya,
"Çocuklarıma aktarıyordum,
çocuklar sabırsızlıkla
sen bana zalim baskı yapıyorsun dedim.(7)
bekliyorlardı bugün ne
oynadınız, ne oynayacağız
"Önceden beni hiç dinlemezdi, dinlemeye diye soruyorlardı." (4)
başladı. Göz iletişimi kurmaya başladı.(7)
"Oğlum ve kızıma aktarmaya
çalıştım, baya
172
"Aktarmaya çalıştım eşim biraz tepki gösterdi.
etkisini gördüm. Oğlum çok
inatçıydı, inadını çok
Açıkçası gerçekleri kabul etmek istemedi."(10) kırdım" (12)
"Eşime daha çok öğretmeye çalıştım çünkü
"Oğlum da benim gibi bağırıp
çağırıyordu, artık o da
çocuğu birlikte yetiştireceğiz."(11) öyle değil, daha sakin." (15)
"Eşime aktarmaya çalıştım ama eşimde tık 5,6,9,14
yok."(12)
"Hocamızla bugün şöyle yaptık, böyle
davranırsak
çocuğumuz için daha iyi olacak diye çok
konuştum." (15)
"Sen benimle ne kadar ilgilenirsen, göz teması
kurarak dinlersen, ben de seninle o kadar ilgilene-
ceğim dedim."(16)
Aktaramadım Anneye, babaya
1, 8 3, 11
9. Yaratıcı drama çalışmalarından sonra sende bir değişiklik gördüğünü
söyleyenler oldu mu?
DEĞİŞİKLİK GÖRENLER
Arkadaşlar Eş
"Sen çok suratı asık, hiç konuşmayan , kimseye
" Okula gidiyor ya artık,
diplomalı oldu, daha bir
yanaşmayan biriydin, şimdi daha bir güleçsin, sessiz, uysal oldu diyor." (2)
candansın diyorlar." (2)
"Çocuklara karşı önceden daha
tepkiliydin, olumlu
"Önceden içine kapanıktın, bir şey
paylaşmıyordun, oldun dedi."(10)
sende büyük gelişme var dediler. 11,
"Arkadaşım sen değiştin dedi ama iyi yönde
173
değil,
çünkü önceden çocuğunu sürekli bana
bırakıyordu,
ben hayır diyemiyordum. Artık ona yorulduğumu
hissettirdim. (6)
"Sen dramadan sonra dışa dönük oldun, esprilisin
dediler."
"Herkesle konuşmaya başladın, açıldın, ortam
içine
giriyorsun dediler." (8)
"Komşularım konuşurken göz göze bakmamı,
iyi dinlememi fark ettiler." (13)
"Sen çevrene çok sinirli bakıyordun, artık öyle
bakmıyorsun, gülerek bakıyorsun yüzümüze
dediler. (15)
Anne, baba Oğlumun öğretmeni
“Daha sakin oldun, daha iyi
dinliyorsun.”(3) 3,
"Annem daha sakinsin diyor. (11)
"Annem ve babam, eskiden durup dinlemiyordun,
şimdi dinliyorsun dediler." (16)
Çocuklar Akrabalar
4, 5,
"Kayınvalidem, eltilerim bana
çok çok değiştin
"Oğlum dramadan sonra sen çok olumlu oldun, dediler." (12)
daha yumuşak davranıyorsun dedi." (10)
"Oğlum onu iyi dinlediğim için kendini
değerli hissettiğini söyledi." (14)
174
10. Drama çalışmalarına katılmadan önceki ve şimdiki durumunu
karşılaştırdığında sen kendinde ne tür değişiklikler olduğunu düşünüyorsun?
KENDİNDEKİ DEĞİŞİKLİKLER
Sakinlik Etkin Dinleme
"Eşimle yaşadığım olaylardan dolayı hep
Konuşarak her şeyin
anlaşılacağını, her şeyi
sinirliydim, sürekli çocuklara bağırıyordum,
anlatabileceğimi anladım,
dinledim. (2)
şimdi o yok. Kendimi daha iyi hissediyorum,
"Karşımdakini daha iyi
dinlemeyi öğrendim." (4)
huzurluyum. (1)
"Önceden çocuklara ben
yoruldum zaten, bir gidin
"Eşime karşı daha uysal oldum, çocuğuma karşı
başımdan diyordum, şimdi
dinlemeyi öğrendim.(5)
daha sevecen oldum, bağımız değişti." (2)
"Önce dinliyorum, sonra
konuşuyorum." (7)
"Önceden sürekli yargılıyordum, sert "Dinlemeyi öğrendim." (9)
davranıyordum, bağırıyordum, şimdi sakinim."
(3)
"Çocuğumla konuşurken hiç onu
umursamıyormuşum,
"Daha sakinim." (5)
arkamı dönüp bağırıp
çağırıyormuşum. (11)
"Önceden daha asabiydim, şimdi daha
sakinim."(7)
"Birden laf kesmemeyi
öğrendim, eskiden
"Eskiden çok alıngan, fevri davranıyordum, şimdi
dinlemez lafa dalardım, şimdi
dinliyorum." (13)
biraz daha düzeldim." (9)
"Önceden çok sinirliydim, her şeyi yanlış
anlıyordum. Şimdi her şeye pozitif
bakıyorum."(12)
"Önceden çocuğumun bizim gibi davranmasını
bekliyordum, şimdi geçmiş aklıma geliyor, ben
de
yapmışım diyor, sakinleşiyorum.(14)
"Duruldum biraz, sinirlerime hakim
175
olabiliyorum. (15)
Güven Konuşarak sorun çözme
"Kendime güvenim arttı." (4) "İçine kapanık ve hırçın bir
anneydim, şimdi çocuğumu
karşıma alıp konuşabiliyorum.
(3)
"Çocuğum onu azarladığım
zaman azarlama sebebimi de
biliyor, sen şöyle yaptığın için
böyle oldu diyerek nedenini ve
sonucunu gösterebiliyorum."
Göz iletişimi
"Konuşurken yüz ifadelerime dikkat ediyorum,
göz iletişimi kuruyorum." (7)
"Biriyle konuşurken yüzüne pek bakmazdım,
şimdi yapıyorum ve iletişimde çok faydasını
gördüm." (11)
"Göz iletişimi kurmayı öğrendim." (13)
Sosyalleşme
"Önceden içine kapanıktım,
kimselerle iletişim
kuramazdım. Şimdi iletişimim
daha iyi oldu."(8)
Empati
"Kendimi karşımdakinin yerine
koyuyorum,
onun duyguları farklı olabilir
diyorum kendime"(14)
176
Kazanımlar
Kendini ifade etme isteği Farkındalık
"Kendimi ifade ettiğimi hissettim."(1)
Kendimi gördüm, hep
eziliyorum dedim.(2)
"İzlerken kendimi ifade etme isteği hissettim.
Arkadaş çevremizde veya
etrafımızda ezilenleri
Yerimde duramıyordum."(6) buluyorum.(3)
"Oynayan kişinin yerine kendimi koyuyordum,
"Kendini ezdirmemek
gerektiğini gördüm"(5)
oynamaya da can atıyordum."
"Ezmenin ve ezilmenin kötü bir
şey olduğunu
"Önce zorlandım, sonra daha kolay kendimi
anladım.Belki istemeyerek
yapabilrsin ama o
ifade etmeye başladım."(9)
canlandırmalar bana fark
ettirdi."(10)
"Oynayanın yerine geçme isteği
hissediyorsun."(11)
"Kendi hayatımı gördüm, o yüzden oyuna girip
ben de oynamak istedim. Hoşuma gitmeyen
şeyleri
değiştirmek istedim.(13)
"Kendimizi ifade etme şansı bulduk."(16)
Davranış Modeli Olması
"Ben de çok eziliyordum, nasıl davranacağımı
bilemiyordum. Şimdi olsa daha farklı
davranırım.(3)
"Hayatta böyle yaparsam böyle olur gibi fikir
verdi,
tecrübe oldu."(4)
"Öğretici oldu, ben olsam şöyle yapardım
diyorsun."(5)
"Yapılanlar bana yol gösterici oldu."(12)
"Hala oynadığımız oyun hakkında konuşuyoruz.
11.1 Forum tiyatro hakkında ne düşünüyorsun?
177
"Yol gösterici oldu.Senin aklına gelmeyen
arkadaşının
aklına geliyor."(14)
"Herkesin benzer sıkıntıları olduğunu
gördük.Farklı
çözüm yolları gördük." (16)
178
EK-7: Grup Kuralları (Hüseyin Altınova’ nın tezinden alınmıştır.)
1.Grup üyelerinin çok zorunlu durumlar dışında her oturuma katılmaları ve oturumlara
tam vaktinde gelmeleri beklenir. Gelemeyeceklerini daha önceden bildirmelidirler.
2. Grup üyelerinin ellerinden geldiğince etkinlik ve canlandırmalara katılmaları
beklenir.
3. Oturumlar sırasında grup üyelerinin kendilerine ilişkin paylaştıkları özel yaşantılar
grup dışında konuşulmamalı ve bir başkasına anlatılmamalıdır.
4. Kişiler değil, canlandırmalar sırasında oluşan durumlar tartışılmalı ve eleştirilmelidir.
5. Grup üyeleri konuşmalarında genellemeler yapmak yerine, kendi yaşamlarından
örnekler vermeye özen göstermelidir.
6. Üyeler başkaları hakkında değil, kendileriyle ilgili konuşmaya dikkat etmelidir.
7. Tartışma sırasında sırayla konuşulmalı ve birbirinin sözü kesilmemelidir.
8. Grupta herkes eşit haklara sahiptir.
9. Herkes birbirini dinlemelidir.
10. Oturumlar sırasında grup üyeleri ve lider birbirine saygı göstermelidir.
11. Grupta her üye, içinden geldiği gibi duygu, düşünce, istek ve arzularını rahatlıkla
anlatabilmeli ve birbirlerine duygu ve düşüncelerini dürüstçe söyleyebilecek kadar
değer vermelidir.
12. Çalışmalar sırasında öncelikle kendimizi sonra diğerlerini fiziksel ve psikolojik
olarak korunacaktır. Grup üyelerinin birbirine zarar verici davranışlarda bulunmasına
izin verilmeyecektir.
13. Grup oturumları süresince cep telefonları sessizde tutulacaktır.
14. Uygulanan her oturum ve etkinlik sonrası düşünce ve duyuların paylaşımı
yapılacaktır.
179
EK-8: Grup Sözleşmesi
(Hüseyin Altınova’ nın tezinden yararlanılarak uyarlanmıştır.)
1.Kendime fiziksel olarak ve psikolojik olarak zarar verecek tutum ve davranışlarda
bulunmayacağım.
2.Bu grubun parçası olduğumu unutmayacağım.
3.Oturumlara zamanında geleceğim.
4.Grup sürecinde konuşulanları kesinlikle grup oturumlarının dışına yansıtmayacağım.
Bu bakımdan gizlilik ilkesine uyacağım.
5.Grup süreci içerisindeki tüm ilişkilerimde saygı ilkesini ön planda tutacağım ve
arkadaşlarımı saygı ile dinleyeceğim.
6.Grup sürecinde diğer üyelere isimleriyle hitap edeceğim.
7.Grup etkinliklerinin ilerleyişi ve benim bu süreçten yeterince yararlanmam için grup
oturumlarına devam ilkesine uyacağım.
8.Grupta hiçbir üyeyi aşağılamayacağım.
9.Grupta herkesin eşit hakka sahip olduğunu unutmayacağım.
10.Hiçbir zaman fiziksel saldırı sayılabilecek davranışlarda bulunmayacağım.
11.Grup içerisinde yer alacak tüm uygulamalara katılacağım.
12.Mekanın düzeni için gerekli sorumluluğu alacağım.
13.Çalışmalar sırasında cep telefonumu sessizde tutacağım.
Yukarıda belirlemiş olduğumuz kurallara uymayı KABUL EDİYORUM.
İmza
180
EK-9: Katılım Belgesi