ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ

95
eISSN: 2564-6524 ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ JOURNAL OF FACULTY OF PHARMACY OF ANKARA UNIVERSITY Cilt / Vol : 40 Sayı / No : 2 Yıl / Year : 2016

Transcript of ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ

Page 1: ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ

eISSN: 2564-6524

ANKARA ÜNİVERSİTESİ

ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ

JOURNAL OF FACULTY OF PHARMACY

OF

ANKARA UNIVERSITY

Cilt / Vol : 40

Sayı / No : 2

Yıl / Year : 2016

Page 2: ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ

eISSN: 2564-6524

ANKARA ÜNİVERSİTESİ

ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ

JOURNAL OF FACULTY OF PHARMACY

OF

ANKARA UNIVERSITY

Cilt / Vol : 40

Sayı / No : 2

Yıl / Year : 2016

Page 3: ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ

ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ

(Ankara Ecz. Fak. Derg.) eISSN: 2564-6524

Sahibi : Prof. Dr. Gülbin ÖZÇELİKAY

Editör : Prof. Dr. İlkay YILDIZ

Editoryal Danışma Kurulu:

Prof. Dr. Füsun ACARTÜRK Gazi Üniversitesi, Ankara, TÜRKİYE

Prof. Dr. Fügen AKTAN Ankara Üniversitesi, Ankara, TÜRKİYE

Prof. Dr. Nurten ALTANLAR Ankara Üniversitesi, Ankara, TÜRKİYE

Prof. Dr. Nuray ARI Ankara Üniversitesi, Ankara, TÜRKİYE

Prof. Dr. Rudolf BAUER Graz Üniversitesi, Graz, AVUSTURYA

Prof. Dr. Benay CAN EKE Ankara Üniversitesi, Ankara, TÜRKİYE

Prof. Dr. Alfonso Miguel Neves CAVACO Lizbon Üniversitesi, Lizbon, PORTEKİZ

Prof. Dr. Nina CHANISHVILI George Eliava Bak., Mik. ve Vir. Enstitüsü, Tiflis, GÜRCİSTAN

Prof. Dr. Bezhan CHANKVETADZE Ivane Javakhishvili Tiflis Devlet Üniversitesi, Tiflis, GÜRCİSTAN

Prof. Dr. Ayşe Mine GENÇLER Ankara Üniversitesi, Ankara, TÜRKİYE

Prof. Dr. Athina GERONIKAKI Aristotelesçi Selanik Üniversitesi, Selanik, YUNANİSTAN

Prof. Dr. Hakan GÖKER Ankara Üniversitesi, Ankara, TÜRKİYE

Prof. Dr. Vesna MATOVIC Belgrad Üniversitesi, Belgrad, SIRBİSTAN

Prof. Dr. Milan STEFEK Slovak Bilim Akademisi, Bratislava, SLOVAK CUMHURİYETİ

Prof. Dr. Zühre ŞENTÜRK Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Van, TÜRKİYE

Prof. Dr. Istvan TOTH Queensland Üniversitesi, AVUSTRALYA

Prof. Dr. Fikriye URAS Marmara Üniversitesi, İstanbul, TÜRKİYE

Prof. Dr. Selen YEĞENOĞLU Hacettepe Üniversitesi, Ankara, TÜRKİYE

Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Dergisi (Ankara Ecz. Fak. Derg.) Ankara Üniversitesi Eczacılık

Fakültesi’nin resmi bilimsel bir dergisidir. 1971 ve 2010 yılları arasında basılı olarak yayımlanmıştır.

Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Dergisi yılda 3 sayı olarak (Ocak-Mayıs-Eylül) yayımlanır. Bu

dergi açık erişim, hakemli bir dergi olup, Türkçe veya İngilizce olarak farmasötik bilimler alanındaki önemli

gelişmeleri içeren orijinal araştırmalar, derlemeler ve kısa bildiriler için uluslararası bir yayın ortamıdır.

Yayımlanan yazıların sorumluluğu yazar(lar)ına aittir. Dergiye gönderilen makalelerin daha önce tamamen

veya kısmen başka bir yerde yayımlanmamış veya yayımı için başka bir yere başvuruda bulunulmamış olması

gereklidir. Makaleler derginin yazım kurallarına uymalıdır.

Tarandığı İndeksler

- Google Scholar (GS)

- Excerpta Medica Database (EMBASE)

Web adresi: http://journal.pharmacy.ankara.edu.tr/

Yazışma Adresi:

Editör:

Prof. Dr. İlkay YILDIZ

Ankara Üniversitesi,

Eczacılık Fakültesi,

Farmasötik Kimya Anabilim Dalı,

06100 Tandoğan-ANKARA,

Tel: 0 312 203 30 69

Faks: 0 312 213 10 81

e-posta: [email protected]

Editör Yardımcıları:

Doç. Dr. Canan HASÇİÇEK

e-posta: [email protected]

Dr. Ecz. Serkan ÖZBİLGİN

e-posta: [email protected]

Dr. Ecz. Kayhan BOLELLİ

e-posta: [email protected]

Page 4: ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ

JOURNAL OF FACULTY OF PHARMACY OF ANKARA UNIVERSITY

(J. Fac. Pharm. Ankara) eISSN: 2564-6524

Owner : Prof. Dr. Gülbin ÖZÇELİKAY

Editor : Prof. Dr. İlkay YILDIZ

Editorial Advisory Board:

Prof. Dr. Füsun ACARTÜRK Gazi University, Ankara, TURKEY

Prof. Dr. Fügen AKTAN Ankara University, Ankara, TURKEY

Prof. Dr. Nurten ALTANLAR Ankara University, Ankara, TURKEY

Prof. Dr. Nuray ARI Ankara University, Ankara, TURKEY

Prof. Dr. Rudolf BAUER University of Graz, Graz, AUSTRIA

Prof. Dr. Benay CAN EKE Ankara University, Ankara, TURKEY

Prof. Dr. Alfonso Miguel Neves CAVACO University of Lisbon, Lisbon, PORTUGAL

Prof. Dr. Nina CHANISHVILI George Eliava Institute of Bac., Mic. and Vir., Tbilisi, GEORGIA

Prof. Dr. Bezhan CHANKVETADZE Ivane Javakhishvili Tbilisi State University, Tbilisi, GEORGIA

Prof. Dr. Ayşe Mine GENÇLER Ankara University, Ankara, TURKEY

Prof. Dr. Athina GERONIKAKI Aristotelian University of Thessaloniki, Thessaloniki, GREECE

Prof. Dr. Hakan GÖKER Ankara University, Ankara, TURKEY

Prof. Dr. Vesna MATOVIC University of Belgrade, Belgrade, SERBIA

Prof. Dr. Milan STEFEK Slovak Academy of Sciences, Bratislava, SLOVAK REPUBLIC

Prof. Dr. Zühre ŞENTÜRK Yuzuncu Yil University, Van, TURKEY

Prof. Dr. Istvan TOTH University of Queensland, AUSTRALIA

Prof. Dr. Fikriye URAS Marmara University, Istanbul, TURKEY

Prof. Dr. Selen YEĞENOĞLU Hacettepe University, Ankara, TURKEY

Journal of Faculty of Pharmacy of Ankara University (J. Fac. Pharm. Ankara) is official scientific journal

of Ankara University Faculty of Pharmacy. It was published between 1971 and 2010 as a print.

Journal of Faculty of Pharmacy of Ankara University is published three times (January-May-September) a year.

It is an international medium, an open access, peer-reviewed journal for the publication of original research reports,

reviews and short communications in English or Turkish on relevant developments in pharmaceutical sciences. All

the articles appeared in this journal are published on the responsibility of the author(s). The manuscript submitted

to the journal should not be published previously as a whole or in part and not be submitted elsewhere. The

manuscripts should be prepared in accordance with the requirements specified.

Indexed and Abstracted

- Google Scholar (GS)

- Excerpta Medica Database (EMBASE)

Web address: http://journal.pharmacy.ankara.edu.tr/

Contact:

Editor:

Prof. Dr. Ilkay YILDIZ

Ankara University, Faculty of Pharmacy

Department of Pharmaceutical Chemistry

TR-06100 Tandogan-Ankara, TURKEY

Phone: +90 312 203 30 69

Fax: +90 312 213 10 81

e-mail: [email protected]

Associate Editors:

Assoc.Prof. Dr. Canan HASCICEK

e-mail: [email protected]

Res. Ass. Serkan OZBILGIN, Ph.D.

e-mail: [email protected]

Res. Ass. Kayhan BOLELLI, Ph.D.

e-mail: [email protected]

Page 5: ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ

İÇİNDEKİLER / CONTENTS 40(2), 2016

Özgün Makaleler / Original Articles Sayfa / Page

Gülsen KENDİR, Aylin ÖZTÜRK, Ayşegül KÖROĞLU - Castanea sativa Mill. (kestane), meyve ve yaprak anatomisi - Castanea sativa Mill. (chestnut), anatomy of fruit and leaf

1

Songül KARAKAYA, Filiz BAKAR, Ceyda Sibel KILIÇ - The effect of Hippomarathrum microcarpum petrov (Apiaceae) growing in Turkey on PC3 cancer cell proliferation - Türkiye’de yetişen Hippomarathrum microcarpum petrov (Apiaceae)’un PC3 kanser hücre proliferasyonu üzerindeki etkisi

19

Gülderen YILMAZ, Ayla KAYA, Mehmet KOYUNCU - Türkiye’de yetişen Heptaptera marg. & reuter (Apiaceae) türlerinin meyve morfolojisi ve anatomisi - Fruit morphology and anatomy of Heptaptera marg. & reuter (Apiaceae) species grown in Turkey

26

Derlemeler / Reviews

Yeşim URHAN, Mehmet Ali EGE, Bintuğ ÖZTÜRK, Gözde ELGİN CEBE - Türkiye gıda bitkileri veritabanı - Turkish food plants database

43

Büşra TOPTAŞ, Zeynep ATEŞ ALAGÖZ - Kurkumin ve analoglarının antikanserojen etkileri - Anticarcinogenic effects of curcumin and it’s analogs

58

Page 6: ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ

Ankara Ecz. Fak. Derg. / J. Fac. Pharm. Ankara, 40(2): 1-18, 2016 Doi: 10.1501/Eczfak_0000000580

ÖZGÜN MAKALE / ORIGINAL ARTICLE

CASTANEA SATIVA MILL. (KESTANE), MEYVE VE YAPRAK

ANATOMİSİ

CASTANEA SATIVA MILL. (CHESTNUT), ANATOMY OF FRUIT AND LEAF

Gülsen KENDİR, Aylin ÖZTÜRK, Ayşegül KÖROĞLU*

Ankara Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Botanik Anabilim Dalı, 06100 Tandoğan,

Ankara, TÜRKİYE

ÖZET

Castanea sativa Mill. (Kestane) Kuzey Anadolu’nun dağ ormanlarında doğal olarak yetişen, meyveleri

için özellikle Bursa civarında kültürü yapılan, 25-30 m boylanabilen, ağaç formunda, Fagaceae

familyasında, sosyal ve ekonomik önemi olan bir bitkidir. Türün kabukları, yaprakları (drog) ve meyveleri

(gıda) kullanılır. Bitki, taşıdığı kimyasallar nedeniyle eczacılık ve gıda sanayiinde, odunu açısından da ağaç

işleri endüstrisinde tercih edilmektedir. Çalışmada, yaprakları drog, meyvesi ise gıda olarak kullanılan

kestane bitkisinin bu kısımlarının anatomik yapısı incelenmiştir. Ayrıca kupula kısmı da alınan kesitlerle

anatomik olarak çalışılmıştır. Yaprak, kupula ve meyveden alınan kesitlerle bu kısımların karekteristik

elemanları tespit edilerek, fotoğraflarla yapıları görüntülenmiştir. Yaprak bifasiyaldir ve stomalar yalnızca

alt epidermada yer alır. Kupuladan alınan kesitlerde bol miktarda taş hücresi, druz, çok yoğun basit hücreli

2-3’lü gruplar halinde demet örtü tüyleri ile örtü tüylerinin arasında sapı ve başı çok hücreli salgı tüyleri

görülmüştür. Nuks meyve tipine sahip olan kestanenin perikarpından alınan kesitlerde, odunlaşmış yapılar

ve iç yüzeyde basit örtü tüyleri gözlenmiştir. Tohum kabuğu enine kesitinde tek sıralı epiderma hücreleri

altında ezilmiş şekilli parenkimatik hücreler ve düzenli dizilmiş iletim doku demetleri belirgindir.

Anahtar Kelimeler: anatomi; Castanea sativa; Fagaceae; kupula; meyve; yaprak

SUMMARY

Castanea sativa Mill. (Chestnut) grows naturally in montane forests of north Anatolia, particularly cultured

for its fruits around Bursa, tree form, 25-30 m, is a plant with social and economic importance which belongs

to Fagaceae family. Barks, leaves (drug) and fruits (food) of this plant are used. The plant is prefered due to

containing the chemicals in pharmaceutical and food industries and in terms of wood in the woodworking

industry. In the study, anatomical structure of the leaves which are used as drug and fruits which are used

as food were investigated. It has been also studied cupule with taking the sections as anatomical.

Characteristic elements of leaf, cupule and fruit were identified with taking the sections. Theirs structures

were illustrated with photographs. Leaf is bifacial which located stomata in the lower epidermis. Abundant

sclereids, cluster crystals of calcium oxalate, very dense bundle trichomes composed of 2-3 trichomes with

simple cell, multicellular head and stalk with glandular hairs in the between of trichomes were shown in

taking the sections of cupule. In taking the sections of the nut pericarp, lignified structures and simple

* Sorumlu Yazar / Corresponding Author: Ayşegül KÖROĞLU

e-mail: [email protected]

Gönderilme/Submitted: 06.04.2016 Kabul/Accepted: 05.10.2016

Page 7: ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ

Kendir ve ark. Ankara Ecz. Fak. Derg., 40(2): 1-18, 2016

2

trichomes in the inner surface were observed. In the cross section of testa, crushed shaped of parenchymatic

cells under the single row with epidermis and properly located vascular bundles are prominent.

Keywords: anatomy; Castanea sativa; cupule; Fagaceae; fruit; leaf

GİRİŞ

Castanea sativa Mill. (Kestane), Fagaceae (Kayıngiller) familyasında, iri yaprakları, sarı renkli

çekici çiçekleriyle dikkat çeken, güzel görünüşlü ağaçlardır [1]. Dalları gençken kızıl kahverengi; genç

sürgünleri köşeli, koyu kırmızımsı-kahverengidir. Yaprakları lanseolattan oblong-eliptike kadar değişen

şekillerde, her kenarında düzenli bir şekilde 25 tane keskin serrat ve akut diş yer almaktadır. Tepesi akut

veya akuminat, tabanı kuneattan yuvarlağa kadar değişen şekillerde; üst yüzeyi tüysüz, alt yüzeyi ise

yoğun yatık-stellat-tomentoz ya da tüysüzdür. Kupula küresel, 6 cm çapında, meyvelenme döneminde

açık sarımsı-kahverengi renkte, uzun seyrek pubessent dikenler ile kaplıdır. Meyve nuks; 1.5-3.5 cm’dir

[2]. Fagaceae familyasının sistematiğinde önemli bir yere sahip olan kupulanın formu büyük

değişiklikler göstermektedir. Cinslerin farklı kupula özellikleri sergilediği saptanmıştır. Castanea Mill.

cinsinde kupula, sayısı 1-3 arasında değişen nuks tipindeki meyve ya da meyveleri tamamen çevrelemiş

ve 2-4 valflidir. Kupula olgunlaştığı zaman bu valflerden açılmaktadır [3].

Bitkinin özellikle ılıman bölgelerde kültürü yapılmaktadır. Genel olarak “kestane” ya da “tatlı

kestane” adıyla bilinmektedir. Meyveler geleneksel bir gıda olup, farklı çeşitleri de geliştirilmiştir [4].

Bitki meyve ve odun üretimi ile çift üretim kapasitesine sahip, ekonomik önemi olan bir ağaç türüdür

[5]. Doğal yayılma alanı özellikle Kuzey yarım kürenin ılıman bölgeleri Çin, Kore, Türkiye, Güney

Avrupa ve Kuzey Amerika ile birlikte Bolivya’dır. Kestane ağacı ülkemizde Karadeniz, Marmara ve

Ege bölgelerinin önemli ağaç türlerinden biridir. Bazı kaynaklarda kestanenin ilk yayılış yerinin

Anadolu’da Kastanis (Kastamonu) şehri olduğu, adını da buradan aldığı söylenmektedir [6]. Kestane

cinsinin bilinen 13 türü bulunmaktadır. Ancak bunlardan dört tanesi ekonomik öneme sahiptir. Doğal

yetiştirme alanlarına göre bu türler Güney Avrupa ve Anadolu’da Castanea sativa Mill. (Avrupa

kestanesi), Çin’de Castanea mollissima Blume (Çin kestanesi), Japonya’da Castanea crenata Siebold

& Zucc. (Japon kestanesi) ve ABD’nin doğusunda Castanea dentata (Marshall) Borkh.’dır [7].

Tohum, kabuk ve yaprakları drog olarak kullanılmaktadır [8]. Ülkemizde yaprak ve kabuğundan

hazırlanan infüzyonu (% 5) kabız için ve tansiyon düşürmek için, günde 2-3 bardak tüketilir [9]. Güney

İtalya’da yapraklarının infüzyonu gargara şeklinde boğaz ağrısında, ayrıca bronşit ve boğmacada

kullanılır. Dekoksiyonu ise cilt iltihaplarına karşı önerilmektedir. Meyve kabuğunun dekoksiyonu

şampuan amaçlı kullanılır [10]. Yaprakları (Castanea folium) Alman komisyon E Monografları arasında

yer almaktadır, solunum sistemi hastalıklarına karşı ve bacaklardaki dolaşım bozukluklarında

Page 8: ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ

Ankara Ecz. Fak. Derg. 40(2): 1-18, 2016 Kendir ve ark. 3

kullanıldığı kayıtlıdır [11]. Kestanenin meyve, şekerleme ve kereste olarak kullanımlarının yanı sıra

meyve kabukları tanen üretiminde, yaprak ve çiçekleri ise ilaç ve kozmetik sanayinde kullanılmaktadır

[12-15]. Bitkinin farklı kısımları üzerinde yapılan kimyasal çalışmalarda, fenolik bileşikler [1,4,16-25],

alkoloid [26], lipit [13-27] ve organik asit [28] yapısında sekonder metabolitler belirlenmiştir. Bitkinin

değişik kısımlarının antioksidan [13,21,23,24,29-34], sitotoksik [35,36], antibakteriyel ve antifungal

etkilere [1, 37] sahip olduğu görülmüştür.

Kestane meyveleri temel besin maddeleri ve mineraller için iyi bir kaynak teşkil etmektedir.

Yüksek doymamış yağ asitleri ile birlikte düşük yağ oranı, kestaneyi sağlıklı bir gıda yapmaktadır

[16,38]. Kestane çok düşük miktarlarda yağ buna karşın % 83 civarında doymamış yağ asiti içermesi

nedeniyle kalp ve damar hastalıklarını önlemede ileri yaşlarda ve şişmanlık sorunu olanlar için önem

taşımaktadır [13,39]. Serbest şeker ve yüksek nişasta içeriği nedeniyle de enerji değeri yüksek bir

besindir [16,38]. Kestane, hem gluten içermemesi hem de zengin lezzet ve besin öğeleri içeriği için

özellikle pediatrik gastroenteritte ve glütensiz beslenmenin önemli olduğu çölyak hastalarının diyetinde

kullanılabilme potansiyeline sahiptir. Bu nedenle meyvelerin diyetteki önemi günden güne artmaktadır

[13,38]. Ülkemizde kestanenin kimyasal bileşimini belirleme yönünde araştırmalar yapılmış,

meyvelerin işlemeye uygunluğunun yanında besleyici özelliğinin de yüksek olması nedeniyle

Türkiye'de kestaneye dayalı zengin bir gıda sanayi gelişmiştir [40]. Kestane meyvelerinin: taze (sofralık)

ve işlendikten sonra (şekerleme, konserve, kestane hamuru, jöle vb.) olmak üzere başlıca iki tüketim

şekli vardır. Ülkemizde genel olarak sofralık ve şekerleme halinde tüketim daha yaygındır [12,41].

Bu çalışmada, uzun yıllar boyunca dünyada ve ülkemizde meyvesi ve yaprakları drog olarak

kullanılan kestanenin yaprak, kupula, meyve ve tohumu ayrı ayrı anatomik özellikleri açısından

incelenmiş ve karakteristik yapıları aydınlatılmıştır.

MATERYAL VE YÖNTEM

Ankara Üniversitesi Tandoğan Kampüsü’nden (AEF 26667) taze yaprak ve meyveler toplanmıştır

(Şekil 1). Bu örnekler % 70’lik alkol içerisinde saklanmıştır. Alkollü yaprak ve meyve örneklerinden ve

Bursa’da üreticiden temin edilen taze meyvelerden el ile enine ve yüzeyel kesitler alınmıştır. Alınan bu

kesitlerin, Sartur Reaktifi ile preparatları hazırlanarak mikroskopta incelenmiş ve mikrofotoğrafları

çekilmiştir (Leica DM 4000 B). Makroskobik fotoğrafları ise Panasonic DMC-FX33 marka fotoğraf

makinası ve Iphone 5S cep telefonuyla ayrıntılı bir biçimde görüntülenmiştir.

Page 9: ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ

Kendir ve ark. Ankara Ecz. Fak. Derg., 40(2): 1-18, 2016

4

A B

C D

Şekil 1. Castanea sativa A. Genel görünüş, B. Yaprak, C. Kupula ile kaplı meyve, D. Nuks tipi

meyveler.

BULGULAR

a) Yaprak Anatomisi

a-1) Yaprak Ayası ve Orta Damarı

Yaprak bifasiyaldir. Orta damar iletim demetlerinin yerleşimine uygun olarak üst tarafta

kubbemsi, alt tarafta ise geniş ve yayvan bir çıkıntıya sahiptir (Şekil 2). Orta damarın dışa doğru yaptığı

çıkıntıda kollenkima tabakası ve parenkima hücreleri yer almaktadır (Şekil 3). Parenkima içinde druzlar

gözlenir. Orta damar bölgesinde dışta (üst yüzeye doğru) floem içte ksilem tabakası olmak üzere iletim

doku demeti yerleşmiştir. Orta damar yer yer kesintiye uğrayan halka şeklinde sklerenkima tabakasıyla

kuşatılmıştır (Şekil 2-4). Epiderma hücreleri aya epiderma hücrelerinden farklı olarak daha küçük ve

Page 10: ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ

Ankara Ecz. Fak. Derg. 40(2): 1-18, 2016 Kendir ve ark. 5

dışa doğru bombeli şekildedir (Şekil 2, 3, 5-9). Salgı ve örtü tüyleri gözlenmektedir (Şekil 2, 3, 5, 6, 8,

9). Palizat ve sünger parenkiması bu kısımda kesilmektedir. Yaprak ayasının üst epiderması uzun

dikdörtgen veya kare şeklinde, ince çeperli bir sıra hücre tabakasından oluşmuştur. Alt epidermadaki

hücreler ise üst epiderma hücrelerinden daha ince ve daha küçüktür. Üst epiderma kalın, alt epiderma

ise ince bir kütiküla tabakası ile örtülüdür. Palizat parenkiması 2 sıra hücre tabakasından meydana

gelmiş, birinci sıradaki hücreler ikinci sıraya göre daha uzun ve daha sık dizilmiştir (Şekil 7). Sünger

parenkiması düzensiz şekilli ve hücreler arası boşlukları geniş olan hücrelerden oluşmuştur; druz ve

nadiren basit billur taşımaktadır (Şekil 7, 10, 11). Başı ve sapı çok hücreli salgı tüyleri ile, nadir olarak

da tek hücreli kütikulası noktacıklı örtü tüylerine rastlanmıştır (Şekil 2, 3, 5, 6, 8, 9).

Şekil 2. Castanea sativa yaprak orta damar enine kesit. Şekil 3. Kollenkima tabakası.

üe: üst epiderma, kl: kollenkima, p: parenkima, pp: palizat parenkiması, sp: sünger parenkiması, fl: floem, ks:

ksilem, ae: alt epiderma, d: druz, sk: sklerenkima, öt: örtü tüyü, st: salgı tüyü, id: iletim demeti.

Şekil 4. Orta damarda iletim demeti. Şekil 5. Orta damar üst yüzde salgı tüyü.

ks: ksilem, sk: sklerenkima, fl: floem.

Page 11: ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ

Kendir ve ark. Ankara Ecz. Fak. Derg., 40(2): 1-18, 2016

6

Şekil 6. Castanea sativa orta damar, Şekil 7. Yaprak ayası enine kesit.

alt yüzde salgı tüyü. üe: üst epiderma, pp: palizat parenkiması,

sp:sünger parenkiması, ae: alt epiderma, id:

iletim demeti.

Şekil 8. Örtü tüyü. Şekil 9. Alt epiderma salgı tüyü.

Şekil 10. Basit billur. Şekil 11. Druz.

Page 12: ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ

Ankara Ecz. Fak. Derg. 40(2): 1-18, 2016 Kendir ve ark. 7

a-2) Yaprak Yüzeyel Kesit

a-2-1) Üst Epiderma

Düzensiz şekilli hafif dalgalı hücrelerden oluşmuştur. Kopmuş tüy köklerine rastlanmaktadır. Her

epiderma hücresinin altında genellikle yuvarlak şekilli olan 5-10 palizat hücresi görülmüştür. Üst

epidermada stoma gözlenmemiştir (Şekil 12, 13).

Şekil 12. Castanea sativa yaprak üst Şekil 13. Salgı tüyü kökü.

epiderma yüzeyel kesit.

a-2-2) Alt Epiderma

Düzensiz şekilli ve dalgalı çeperli hücrelerden oluşmaktadır. Stoma komşu hücreleri anomositik

tipte olup stoma komşu hücre sayısı (3-)4-5 arasında değişmektedir (Şekil 14, 15). Kütikulası noktacıklı

tek hücreli örtü tüylerine rastlanmıştır. Başı ve sapı çok hücreli salgı tüyleri de görülmektedir (Şekil 16,

17).

Şekil 14. Castanea sativa yaprak alt Şekil 15. Stoma ve stoma komşu epiderma

yüzeyel kesit. hücreleri

s: stoma, kh: komsu hücreler.

Page 13: ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ

Kendir ve ark. Ankara Ecz. Fak. Derg., 40(2): 1-18, 2016

8

Şekil 16. Castanea sativa yaprak yüzeyel Şekil 17. Yüzeyel kesitte örtü tüyü.

kesit, iletim demetinde salgı tüyü.

b) Kupula Anatomisi

b-1)Enine ve Yüzeyel Kesit

Şekil 18. Castanea sativa kupula dikensi yapılardan temizlenmiş kısım.

Kesit almadan önce kupula yüzeyindeki dikensi yapılar jilet ile kazınmıştır (Şekil 18). Kupula dış

epiderması tek sıra dikdörtgen şekilli hücrelerden oluşmaktadır (Şekil 19, 20). 1 ve 2-3’ lü gruplar

halinde, tek hücreli, basit, örtü tüyleri yoğun olarak gözlenmiştir (Şekil 19-22, 24). Örtü tüylerinin taban

hücreleri, geçitli ve sklerenkimatik yapıdadır. Bu örtü tüyleri arasında sapı [4-7] ve başı çok hücreli salgı

tüylerine rastlanmıştır (Şekil 20, 23). Epidermanın altında yer alan kupula parenkimasını oluşturan

hücrelerden epidermanın hemen altında olanlar ince çeperli, sık dizilişli ve köşeli hücreler; daha iç

kısımdakiler ise kalın çeperli, geniş hücreler arası boşluğa sahip izodiyametrik hücreler şeklindedir. Her

iki hücre tabakası içinde druz ve taş hücreleri çok yoğun olarak yer almaktadır (Şekil 19, 24, 25). Taş

hücrelerinin yoğunluğu iç epidermaya doğru daha fazladır. Kupula iç epidermasında örtü tüyleri çok

Page 14: ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ

Ankara Ecz. Fak. Derg. 40(2): 1-18, 2016 Kendir ve ark. 9

boldur. Tüyler dış epidermada yer alanlardan daha uzun ve yüzeye yatık konumdadır (Şekil 24). Bu örtü

tüyleri de basit, tek hücreli ve yine sklerenkimatik tabana sahiptir. Bu tabakada salgı tüyüne

rastlanmamıştır.

Şekil 19. Castanea sativa kupula enine kesit. Şekil 20. Enine kesit dış yüzey.

öt: örtü tüyü, st: salgı tüyü, de: dış epiderma, ie: iç epiderma, p: parenkima, t: taş hücresi.

Şekil 21. Kupula yüzeyel kesit. Şekil 22. Dış epiderma ve örtü tüyleri.

Page 15: ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ

Kendir ve ark. Ankara Ecz. Fak. Derg., 40(2): 1-18, 2016

10

Şekil 23. Castanea sativa kupula yüzeyel kesitinde salgı tüyleri.

Şekil 24. Castanea sativa kupula enine kesiti, Şekil 25. Kupula enine kesitinde taş

iç epidermada örtü tüyleri. hücreleri.

öt: örtü tüyü, ie: iç epiderma, p: parenkima, d: druz.

c) Perikarp Anatomisi

c-1) Enine ve Yüzeyel Kesit

Perikarp (meyve kabuğu) testadan kolayca ayrılmaktadır. Tek tohum taşıyan nuks tipi meyvenin

kabuk kısmından alınan enine kesitte, tek hücre sırasından oluşan ekzokarpın kalın bir kütikula

tabakasıyla örtülü olduğu gözlenmiştir (Şekil 26, 27). Yüzeyel kesitte ekzokarp hücreleri çok köşeli ve

düzgün çeperlidir (Şekil 28). Hemen altında yer alan mezokarp iki farklı hücre tipinden oluşmuştur.

Birincisinin hücereleri sklerenkimatik yapıdadır (Şekil 26, 27, 30). Bu hücreler yüzeyel kesitte çok

girintili çıkıntılı sklerenkimatik hücre çeperiyle karakterize olmuştur (Şekil 30). Sklerenkimatik

mezokarpın arkasından gelen ikinci tip hücreler, çok ezilmiş, ince çeperli ve yer yer hücre arası

boşluklara sahiptir. İletim demetleri bu tabakada yer almıştır (Şekil 26, 27, 29). Endokarp diğer

Page 16: ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ

Ankara Ecz. Fak. Derg. 40(2): 1-18, 2016 Kendir ve ark. 11

kısımlardan daha dar bir alan kaplamıştır. Endokarp epiderması tek sıralı olup, bol miktarda basit örtü

tüyü taşımaktadır (Şekil 26).

Şekil 26. Castanea sativa perikarp Şekil 27. Perikarpta ekzokarp

enine kesit; ekzokarp, mezokarp, endokarp. ve mezokarp.

k: kutikula, ek: ekzokarp, mz: mezokarp, en: endokarp, id: iletim demeti, öt: örtü tüyü.

Şekil 28. Castanea sativa perikarp Şekil 29. Perikarpta iletim demeti.

yüzeyel kesit, ekzokarp.

Page 17: ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ

Kendir ve ark. Ankara Ecz. Fak. Derg., 40(2): 1-18, 2016

12

Şekil 30. Castanea sativa perikarp yüzeyel kesit, mezokarp hücreleri.

d) Tohum Anatomisi

d-1) Enine ve Yüzeyel Kesit

Tohum dıştan testa tabakası ile kuşatılmıştır. Alınan enine kesitte, testa dış yüzeyinde yer yer

basit, tek hücreli örtü tüyleri görülmüştür. Epiderma hücreleri tek sıralı, üstten görünüşte kalın ve

düzgün çeperli, çok köşeli olarak gözlenmiştir (Şekil 31, 32). Epidermanın altında yer alan parenkima

hücreleri izodiyametriktir ve bu tabakada iletim demetleri yer almaktadır (Şekil 31, 33). Testa yüzeyel

kesitte hücreler, hafif dalgalı ve düzensiz şekillidir (Şekil 32). Testanın hemen altında başlayan

kotiledonun en dışta yer alan dokusu 1 sıra düzgün dizilişli epidermadan oluşmuştur. İçerde ise

parenkimatik yapıda kotiledon hücreleri görülmektedir (Şekil 34, 35).

Şekil 31. Castanea sativa testa enine kesit.

te: testa epiderması, p: parenkima, id: iletim demeti, öt: örtü tüyü, e: epiderma, kt: kotiledon hücreleri.

Page 18: ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ

Ankara Ecz. Fak. Derg. 40(2): 1-18, 2016 Kendir ve ark. 13

Şekil 32. Castanea sativa testa yüzeyel kesit. Şekil 33. Testa enine kesitte iletim

demeti.

Şekil 34. Castanea sativa tohum enine kesit. Şekil 35. Kotiledon hücreleri.

e: epiderma, kt: kotiledon hücreleri.

SONUÇ VE TARTIŞMA

Bu çalışmada uzun yıllar boyunca dünyada ve ülkemizde halk arasında kullanılan, kestanenin

yaprağı (=Castaneae folium) ve meyvesinden (=Castaneae fructus) elde edilen droglar anatomik olarak

incelenmiştir. Bu amaçla, yaprak, kupula, perikarp ve tohumdan ayrı ayrı el ile alınan enine ve yüzeyel

kesitler ışık mikroskobu ile ayrıntılı olarak incelenmiş ve görüntülenmiştir.

Yaprak üzerinde yaptığımız anatomik çalışma sonucunda, yaprağın bifasiyal yapıda olduğu,

stomaların yalnızca alt epidermada yer aldığı, özellikle damarlar boyunca salgı ve örtü tüylerinin daha

yoğun bulunduğu, üst epidermada kopmuş tüy köklerinin varlığı gözlenirken, örtü tüylerinin tek hücreli

ve kütikulası noktacıklı, salgı tüylerinin ise baş ve sapının çok hücreli yapıda olduğu belirlenmiştir.

Sünger parenkimasında druz ve basit billurlar saptanmıştır. Yaptığımız çalışma sonucu, gözlenen tek

Page 19: ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ

Kendir ve ark. Ankara Ecz. Fak. Derg., 40(2): 1-18, 2016

14

hücreli ve demet şeklinde örtü tüyleri (2 ya da 3’lü gruplar halinde), başı ve sapı çok hücreli salgı tüyleri,

druzlar ve basit billurlar, anomositik tipte stomaların alt epidermada yer aldığı bulguları kaynak

verileriyle uyumlu bulunmuştur [42]. Fagaceae’nin 3 ayrı cinsi Castanopsis (D. Don) Spach, Castanea

Mill. ve Chrysolepis Hjelmqvist yaprak üst yüzey özelliklerinin tanımlandığı bir çalışmada incelenen

Castanea türlerinin üst epidermasının hafif undulat, poligonal hücrelerden oluştuğu, alt epidermada

anomositik tip stomaların yer aldığı ve basit örtü tüylerine ait taban hücrelerinin varlığı bulgusu bizim

elde ettiğimiz bulgularla uyumludur. Ancak incelenen Castanea crenata Siebold & Zucc. ve C. seguinii

Dode örneklerinde salgı tüyü varlığından söz edilmemektedir [43]. Sáez ve ark. tarafından, fidanlıkta

ve in vitro ortamda yetiştirilen kestane yapraklarının anatomisi üzerine yapılan bir çalışmada; fidanlıkta

yetiştirilen yaprağın anatomik yapısı bizim yaptığımız çalışmadaki bulgularla benzer sonuçlar vermiştir.

Kaynak verileriyle uyumlu olarak, yaprağın bifasiyal yapıda olduğu, üst ve alt epidermanın tek sıra

hücre tabakasından oluştuğu, palizat parenkimasının kloroplastları içeren silindir şeklinde uzamış

hücrelerden meydana geldiği ve stomanın eliptik biçimde olduğu gözlenmiştir [44].

Kupuladan alınan enine ve yüzeyel kesitte bol miktarda taş hücresi, druz, demet örtü tüyü, başı

ve sapı çok hücreli olan salgı tüyleri gözlenmiştir. Kupula genellikle üç tane nuks meyve içermektedir.

Perikarptan (meyve kabuğu) alınan kesitlerde; tek sıralı ekzokarp, sklerenkimatik

yapıdaki mezokarp hücreleri ile ezilmiş parenkimatik hücrelerden oluşmuş ikinci mezokarp

tabakası, tek sıralı ve bol miktarda basit örtü tüyü taşıyan endokarp tabakası dikkat çekici olarak

görülmüştür. Testa üst epidermasında tek hücreli basit örtü tüyleri gözlenirken, enine kesitte

değişik şekillerdeki parenkimatik hücreler belirlenmiştir. Tohumdan alınan enine kesitte

epiderma hücrelerinin altında parenkimatik yapıdaki kotiledon hücreleri görülmüştür.

Bu çalışma sonucunda, meyvesi ve yaprakları drog olarak kullanılan kestanenin bu

kısımlarının anatomik özellikleri incelenerek, karakteristik yapıları aydınlatılmıştır. Fagaceae

familyasının tanımlanmasında ve cins ayrımında kupulanın morfolojik özellikleri sistematik

değere sahiptir [3, 43], ancak kupula ve içinde yer alan meyve ve tohumun anatomik

özelliklerinin tartışıldığı bir kaynağa ulaşılamamıştır. Bu açıdan yaptığımız çalışma meyve

anatomisinin aydınlatılmasına yardımcı olması bakımından önemlidir.

KAYNAKLAR

1. Basile, A., Sorbo, S., Giordano, S., Ricciardi, L., Ferrara, S., Montesano, D., Ferrara, L. (2000).

Antibacterial and allelopathic activity of extract from Castanea sativa leaves. Fitoterapia, 71,

110-116.

Page 20: ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ

Ankara Ecz. Fak. Derg. 40(2): 1-18, 2016 Kendir ve ark. 15

2. Yaltırık, F. (1982). Castanea Miller In: Flora of Turkey and the East Aegean Islands. Ed. Davis,

P. H., Edmondson, J. R., Mill, R. R., Tan, K., Vol. 7, University Press, Edinburgh p. 659.

3. Forman, L.L. (1966). On the evolution of cupules in the Fagaceae. Kew Bulletin, 18(3), 385-419.

4. Reinoso, B.D., Couto, D., Moure, A., Fernandes, E., Domínguez, H., Parajó, J.C. (2012).

Optimization of antioxidants–extraction from Castanea sativa leaves. Chemical Engineering

Journal, 203, 101-109.

5. Çıbık, A. (2011). Denizli yöresi Anadolu kestanesi (Castanea sativa Mill.)'nin bazı morfolojik

özellikleri üzerine araştırmalar. Yüksek lisans tezi, Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen Bilimleri

Enstitüsü, Isparta.

6. Demirtaş, B. (2013). Aydın ili Köşk ilçesinde potansiyel incir (Ficus carica L.) ve kestane

(Castanea sativa) üretim alanlarının belirlenmesinde coğrafi bilgi sistemlerinin kullanılması.

Yüksek lisans tezi, Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Isparta.

7. Kaynak, Z. (2013). İnegöl kestanelerinin (Castanea sativa Mill.) seleksiyonu. Yüksek lisans tezi,

Ordu Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Ordu.

8. Stoyanov, N. (1982). Tıbbi Bitkilerimizi Değerlendirelim, Çeviren: Makaklı, B., Akgün

Yayınevi, İstanbul.

9. Baytop, T. (1984). Türkiye’de Bitkiler ile Tedavi (Geçmişte ve Bugün). İstanbul Üniversitesi

Yayınları No:3255, Eczacılık Fakültesi Yayınları No: 40, İstanbul.

10. Passalacqua, N.G., Guarrera, P.M., De Fine, G. (2007). Contribution to the knowledge of the folk

plant medicine in Calabria region (Southern Italy). Fitoterapia, 78(1), 52-68.

11. Blumenthal, M., Busse, W.R., Goldberg, A., Gruenwald, J., Hall, T., Riggins, C.W., Rister, R. S.,

Klein S., Tyler, V.E. (1998). The Complete German Commission E Monographs. Therapeutic

Guide to Herbal Medicines. Published in cooperation with Integrative Medicine Communications

Boston, Massachusetts.

12. Özkarakaş, İ. (2001). Kestane Tarımı. TAYEK/TYUAP Tarımsal Araştırma Yayım ve Eğitim

Koordinasyonu. 2001 yılı Bahçe Grubu Bilgi Alışveriş Toplantısı, 21-23 Ağustos 2001, sayfa 1-

17, yayın no:102, Menemen-İzmir.

13. Borges, O.P., Carvalho, J.S., Correia, P.R., Silva, A.P. (2007). Lipid and fatty acid profiles of

Castanea sativa Mill. chestnuts of 17 native Portuguese cultivars. Journal of Food Composition

and Analysis., 20(2), 80-89.

14. Zhou, J., Guo, S.J., Li, W.Q., Liu, J.L. (2009). Effects of pollination tree and pollen vitality on

fruiting rate and seed-setting rate of Castanea mollissima [J]. Liaoning Forestry Science and

Technology, 5, 5-9.

Page 21: ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ

Kendir ve ark. Ankara Ecz. Fak. Derg., 40(2): 1-18, 2016

16

15. Vázquez, G., Fontenla, E., Santos, J., Freire, M.S., González-Álvarez, J., Antorrena, G. (2008).

Antioxidant activity and phenolic content of chestnut (Castanea sativa) shell and eucalyptus

(Eucalyptus globulus) bark extracts. Industrial Crops and Products, 28(3), 279-285.

16. De Vasconcelos, M.C.B.M., Bennett, R.N., Rosa, E.A.S., Ferreira‐Cardoso, J.V. (2010).

Composition of European chestnut (Castanea sativa Mill.) and association with health effects:

fresh and processed products. The Journal of the Science of Food and Agriculture, 90(10), 1578-

1589.

17. Lampire, O., Mila, I., Raminosoa, M., Michon, V., Du Penhoat, C.H., Faucheur, N., Laprevote,

O., Scalbert, A. (1998). Polyphenols isolated from the bark of Castanea sativa Mill. chemical

structures and auto-association in honour of professor GH Neil Towers 75th birthday.

Phytochemistry, 49(2), 623-631.

18. Bilgener, Ş.K. (1999). Seasonal variation in phenolic constituents of hazelnut (Coryllus avellana

L.) and chestnut (Castanea sativa Mill.) leaves and shoots. Turkish Journal of Agriculture and

Forestry, 23(5), 1215-1222.

19. Kolankaya, D., Selmanoǧlu, G., Sorkun, K., Salih, B. (2002). Protective effects of Turkish

propolis on alcohol-induced serum lipid changes and liver injury in male rats. Food Chemistry,

78(2), 213-217.

20. De Vasconcelos, M.D.C.B.M., Bennett, R.N., Rosa, E.A.S., Ferreira‐Cardoso, J.V. (2007).

Primary and secondary metabolite composition of kernels from three cultivars of Portuguese

chestnut (Castanea sativa Mill.) at different stages of industrial transformation. Journal of

Agriculture and Food Chemistry, 55(9), 3508-3516.

21. Almeida, I.F., Valentão, P., Andrade, P.B., Seabra, R.M., Pereira, T.M., Amaral,M.H., Bahia,

M.F. (2008). In vivo skin irritation potential of a Castanea sativa (chestnut) leaf extract, a putative

natural antioxidant for topical application. Basic & Clinical Pharmacology & Toxicology, 103(5),

461-467.

22. İşyapan, B. (2011). Ellajik asidin ince tabaka kromatografisi ile saflaştırılması. Yüksek lisans tezi,

Marmara Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, İstanbul.

23. Selek, İ. (2011). Ceviz ve kestanede bazı fenoliklerin incelenmesi. Yüksek lisans tezi, Ege

Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, İzmir.

24. Fernández-Agulló, A., Freire, M.S., Antorrena, G., Pereira, J.A., González-Álvarez, J. (2014).

Effect of the extraction technique and operational conditions on the recovery of bioactive

compounds from chestnut (Castanea sativa) Bur and Shell. Separation Science Technology.

49(2), 267-277.

Page 22: ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ

Ankara Ecz. Fak. Derg. 40(2): 1-18, 2016 Kendir ve ark. 17

25. Comandini, P., Lerma-García, M.J., Simó-Alfonso, E.F., Toschi, T.G. (2014). Tannin analysis of

chestnut bark samples (Castanea sativa Mill.) by HPLC-DAD–MS. Food Chemistry, 157, 290-

295.

26. Hiermann, A., Kedwani, S., Schramm, H.W., Seger, C. (2002). A new pyrrole alkaloid from seeds

of Castanea sativa. Fitoterapia, 73(1), 22-27.

27. Ferreira-Cardoso, J.V., Sequeira, C.A., Torres-Pereira, J.M.G., Rodrigues, L., Gomes, E.F.

(1998). Lipid composition of Castanea sativa Mill. fruits of some native Portuguese cultivars.

ISHS Acta Horticulturae 494: II International Symposium on Chestnut, pp. 133-138.

28. Ribeiro, B., Rangel, J., Valentao, P., Andrade, P.B., Pereira, J.A., Bölke, H., Seabra, R.M. (2007).

Organic acids in two Portuguese chestnut (Castanea sativa Miller) varieties. Food Chemistry,

100(2), 504-508.

29. Barreira, J.C., Ferreira, I.C., Oliveira, M.B.P., Pereira, J.A. (2008). Antioxidant activities of the

extracts from chestnut flower, leaf, skins and fruit. Food Chemistry, 107(3), 1106-1113.

30. Jeong, C.H., Choi, G.N., Kim, J.H., Kwak, J.H., Choi, S.G., Heo, H.J. (2009). Characterization

of antioxidant activities from chestnut inner skin extracts. The Food Science and Biotechnology,

18(5), 1218-1223.

31. Barros, L., Oliveira, S., Carvalho, A.M., Ferreira, I.C. (2010). In vitro antioxidant properties and

characterization in nutrients and phytochemicals of six medicinal plants from the Portuguese folk

medicine. Industrial Crops and Products, 32(3), 572-579.

32. Neri, L., Dimitri, G., Sacchetti, G. (2010). Chemical composition and antioxidant activity of cured

chestnuts from three sweet chestnut (Castanea sativa Mill.) ecotypes from Italy. Journal of Food

Composition and Analysis, 23(1), 23-29.

33. Barros, A.I., Nunes, F.M., Gonçalves, B., Bennett, R.N., Silva, A.P. (2011). Effect of cooking on

total vitamin C contents and antioxidant activity of sweet chestnuts (Castanea sativa Mill.). Food

Chemistry, 128(1), 165-172.

34. Dinis, L.T., Oliveira, M.M., Almeida, J., Costa, R., Gomes-Laranjo, J., Peixoto, F. (2012).

Antioxidant activities of chestnut nut of Castanea sativa Mill.(cultivar ‘Judia’) as function of

origin ecosystem. Food Chemistry, 132(1), 1-8.

35. Moine, C., Krausz, P., Chaleix, V., Sainte-Catherine, O., Kraemer, M., Gloaguen, V. (2007).

Structural characterization and cytotoxic properties of a 4-O-methylglucuronoxylan from

Castanea sativa. Journal of Natural Products, 70(1), 60-66.

36. Daniela, A., Pichichero, E., Canuti, L., Cicconi, R., Karou, D., D’Arcangelo, G., Canini, A.

(2007). Identification of phenolic compounds from medicinal and melliferous plants and their

cytotoxic activity in cancer cells. Caryologia, 60(1-2), 90-95.

Page 23: ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ

Kendir ve ark. Ankara Ecz. Fak. Derg., 40(2): 1-18, 2016

18

37. Küçük, M., Kolaylı, S., Karaoğlu, Ş., Ulusoy, E., Baltacı, C., Candan, F. (2007). Biological

activities and chemical composition of three honeys of different types from Anatolia. Food

Chemistry, 100(2), 526-534.

38. Yurdakul, E. (2008).Kahvaltılık gevrekleri zenginleştirmek amacıyla üretilen dondurarak

kurutulmuş kestanenin kalite kriterlerinin değerlendirilmesi. Yüksek lisans tezi, Ege Üniversitesi,

Fen Bilimleri Enstitüsü, İzmir.

39. Connor, W.E. (1997). The beneficial effects of omega-3 fatty acids: cardiovascular disease and

neurodevelopment. Current Opinion in Lipidology, 8, 1-3.

40. Erdal, E. (2013). Kestanelerde (Castanea sativa Mill.) hasat öncesi ve sonrası dönemlerde meyve

kalite özelliklerinin değişimi üzerine bir araştırma. Yüksek lisans tezi, Adnan Menderes

Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Aydın.

41. Subaşı, B. (2004). Kestane Sektör Profili. İstanbul Ticaret Odası Etüt ve Araştırma Şubesi

42. Metcalfe, C.R., Chalk, L. (1965). Anatomy of the Dicotyledons. Vol. II. Clarendon Press, Oxford.

43. Liu, M. Q., Deng, M., Zhou, Z.K. (2009). Taxonomic and ecological implications of leaf cuticular

morphology in Castanopsis, Castanea, and Chrysolepis. Plant Systematics and Evolution, 283,

111-123.

44. Sáez, P.L., Bravo, L.A., Sáez, K.L., Sánchez-Olate, M., Latsague, M.I., Ríos, D.G. (2012).

Photosynthetic and leaf anatomical characteristics of Castanea sativa: a comparison between in

vitro and nursery plants. Biologia Plantarum, 56(1), 15-24.

Page 24: ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ

J. Fac. Pharm. Ankara / Ankara Ecz. Fak. Derg., 40(2): 19-25, 2016 Doi: 10.1501/Eczfak_0000000581

ORIGINAL ARTICLE / ÖZGÜN MAKALE

THE EFFECT OF HIPPOMARATHRUM MICROCARPUM PETROV

(APIACEAE) GROWING IN TURKEY ON PC3 CANCER CELL

PROLIFERATION

TÜRKİYE’DE YETİŞEN HIPPOMARATHRUM MICROCARPUM PETROV

(APIACEAE)’UN PC3 KANSER HÜCRE PROLİFERASYONU ÜZERİNDEKİ ETKİSİ

Songül KARAKAYA1, Filiz BAKAR2*, Ceyda Sibel KILIÇ3

1Atatürk University, Faculty of Pharmacy, Department of Pharmacognosy, 25240 Yakutiye, Erzurum,

TURKEY 2Ankara University, Faculty of Pharmacy, Department of Biochemistry, 06100 Tandoğan, Ankara,

TURKEY 3Ankara University, Faculty of Pharmacy, Department of Pharmaceutical Botany, 06100 Tandoğan,

Ankara, TURKEY

SUMMARY

Apiaceae is the 3rd largest family of Turkey with the largest genus, which is widely distributed

throughout the world and represented in our country with 109 genera and 450 species. The genus

Hippomarathrum has 28 species which are outspread in the North, Northwest, West and Central of Iran,

Turkey, Caucasus and Iraq and one of this species H. microcarpum Petrov is a plant which grows wild in

Turkey and is used as food by the people in Eastern Anatolia. In this study, the in vitro anticancer activity

of the aqueous and ethanol extracts obtained from H. microcarpum was investigated on cancer cell

proliferation. For this purpose human prostate (PC-3) cells were used and measurements were performed

via MTT test. Aqueous and ethanol extracts obtained from aerial parts exhibited potent inhibitor effects on

cell proliferation. Ethanol extract inhibited the proliferation of PC-3 cell at 24th hour with a 12.99 mg/mL

IC50 value.

Keywords: antiproliferative, Apiaceae, cancer, Hippomarathrum microcarpum, prostate

ÖZET

Apiaceae tüm dünyada geniş bir yayılış gösteren ve ülkemizde 109 cins ve 450 türle temsil edilen,

Türkiye’nin en çok cins içeren 3. büyük familyasıdır. Kuzey, Kuzeybatı, Batı ve Orta İran, Türkiye,

Kafkaslar ve Irak'ta yayılış gösteren Hippomarathrum cinsinin dünyada 28 türe vardır ve bu türlerden biri

olan H. microcarpum Petrov. Türkiye'de Doğu Anadolu’da, yabani olarak yetişen ve halk tarafından gıda

olarak kullanılan bir bitkidir. Bu çalışmada, H. microcarpum’un su ve etanol ekstrelerinin PC3 insan

prostat kanser hücre proliferasyonu üzerindeki etkilerinin incelenmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla, insan

prostat kanser (PC-3) hücreleri kullanılmış ve MTT testi ile sitotoksisite analizleri gerçekleştirilmiştir.

Toprak üstü kısımlarından hazırlanan sulu ve etanollü ekstreler hücre proliferasyonu üzerinde güçlü

* Corresponding Author / Sorumlu Yazar: Filiz BAKAR

e-mail: [email protected]

Submitted/Gönderilme: 07.10.2016 Accepted/Kabul: 12.01.2017

Page 25: ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ

Karakaya et al. J. Fac. Pharm. Ankara, 40(2): 19-25, 2016

20

inhibitör etki sergilemiştir. Etanollü ekstrenin 24 saatlik uygulama sonucunda PC-3 proliferasyonunu

12.99 mg/mL IC50 değeriyle inhibe ettiği saptanmıştır.

Anahtar kelimeler: antiproliferatif, Apiaceae, Hippomarathrum microcarpum, kanser, prostat

INTRODUCTION

Apiaceae is one of the biggest and cosmopolite family throughout the world and the majority

of the worldwide species diversity is concentrated in Asia (some genera are exclusively Asiatic) [1].

The genus of Hippomarathrum Link is a member of Apiaceae family and it has five species that are H.

crassilobum Boiss., H. cristatum (DC) Boiss., H. microcarpum, H. scabrum (Fenzl) Boiss., and H.

boissieri Reuter et Hausskn. Hippomarathrum is 50-100 cm height and an erect, much-branched

perennial genus. This genus is distributed in rocky slopes and fields [2]. The members of the genus

have long been used as spice in ethnobotany [3]. H. microcarpum is a gray shrub filled with yellowish

flowers [4] and it is reported that the coumarins and furanocoumarins found in the roots and fruits of

this genus [5].

We aimed to investigate the antiproliferative effect of aqueous and ethanol extracts of H.

microcarpum species on human prostate (PC-3) carcinoma cells since cancer has become an important

cause of morbidity and mortality in the world [6]. According to the results of biomedical research

covering the last 20 years, is quite in excess of information about actual the molecular events during

carcinogenesis and signaling pathways involved in cancer progression. For many years, the results

obtained from the studies, matrix metalloproteinase (MMP) enzymes, such as extracellular matrix

proteinase, during the development of cancer has revealed that the main tool of the changes observed

in the microenvironment [7, 8].

MATERIALS AND METHODS

Plant material

The plant was collected from the below mentioned locality by Songül Karakaya and Hayri

Duman and identified by Prof. Dr. Hayri Duman (Gazi University, Faculty of Science, Department of

Biology) and the voucher specimen is kept in AEF (Herbarium of Ankara University Faculty of

Pharmacy).

Collection locality: Hippomarathrum microcarpum: Adana, south of Tufanbeyli, 13.07.2014

(AEF 26699).

Page 26: ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ

J. Fac. Pharm. Ankara, 40(2): 19-25, 2016 Karakaya et al. 21

Preparation of extracts

For the extraction procedure, 60.3456 g of aerial parts were grounded and macerated with 500

mL of distilled water for 4 h at temperatures between 30-35°C. Extract was filtered and then

lyophilized by using Christ Gamma 2-16 LSC Freeze Dryer. 50, 2341 g of aerial parts were grounded

and macerated (Heidolph MR3001, Germany) for 8 hours/3 days with ethanol in a water bath not

exceeding 60°C using a Heidolph mechanical mixer (300 rpm). The extracts, filtered and concentrated

till dryness using a rotary evaporator (Heidolph VV2000, Germany) and yielded 3.2865 g and 2.8816

g aqueous and ethanol extract, respectively.

Cell culture

Human prostate cancer cell line PC3 (CRL-1435) was purchased from American Type Culture

Collection, Cell Biology, LGC Promochem, Wesel, Germany. The cells were maintained in DMEM

(PAA Laboratories) media supplemented with 10% fetal bovine serum (FBS, Lonza), 1%

penicillin/streptomycin (PAA, The Cell Culture Company) and 1% L-glutamine (PAA, Austria) and

incubated in a 5% CO2 humidified atmosphere at 37°C.

Cell viability assay

The effect of aqueous and ethanolic extracts of Hippomarathrum microcarpum on PC3 cell

viability was measured by 3-(4,5dimethylthiazol-2-yl)-2,5-diphenyltetrazolium bromide (MTT) assay.

180 μl of 5x104 cells were plated in 96-well microtiter plates and then incubated overnight in a

humidified atmosphere of 5% CO2 in air at 37°C. After incubation, the cells were treated with H.

microcarpum extracts (final concentrations were 0.5, 1, 5, 10 and 20 mg/mL) and incubated for 24

hours in order to assess the cell viability. Untreated cells were used as control. After incubation, the

culture medium was removed and exchanged for a fresh one. 20 μl of MTT solution (5mg/mL in PBS,

Sigma) was added per well and incubated at 37°C for 4 hours. The metabolically active cells reduced

MTT dye to formazan crystals. The medium was then removed and the blue MTT-formazan was

dissolved in DMSO (Merck). The extent of the reduction of MTT within the cells was quantified by

measuring the absorbance at 540 nm with microplate reader (Thermo, Germany) and compared with

untreated cells. Data were obtained from quadruplicate wells per condition and represented mean ±

standard deviation (SD) of at two independent experiments.

Page 27: ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ

Karakaya et al. J. Fac. Pharm. Ankara, 40(2): 19-25, 2016

22

RESULTS AND DISCUSSION

Effects on cell proliferation

In the study, the PC-3 human prostate carcinoma cells were treated with different concentrations

of aqueous and ethanolic extracts of H. microcarpum and the cell viability was measured for 24 hour

as described in the experimental part. The results of these measurements are shown in Figure 1 and 2.

Figure 1. The growth pattern and morphology of PC-3 cells in control (a), aqueous (b) and ethanolic

(c) extracts of H. microcarpum for 20 mg/mL concentration were examined under an inverted

microscope (Leika, DM IL LED, Germany) with x100 scale. Photographs are representative fields of

more than three independent experiments.

Cell viability was significantly lower for all treated concentrations of ethanolic and aqueous

extracts when compared to control (Fig. 2). The aqueous extracts of 10 and 20 mg/mL concentrations

(Fig. 2a) inhibited cell proliferation significantly as compared to 0.5 mg/mL treated group, whereas

the cell viability was significantly lower in ethanolic extract treated groups at 1 mg/mL and higher

concentrations when compared to 0.5 mg/mL (Fig. 2b).

Figure 2. Effects of different concentrations of H. microcarpum extracts on viability of PC-3 were

determined by MTT assay. The cells were seeded at 5x104 cell/mL in complete DMEM medium and

treated with different concentrations of aqueous (a) and ethanolic (b) extracts of H. microcarpum for

Page 28: ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ

J. Fac. Pharm. Ankara, 40(2): 19-25, 2016 Karakaya et al. 23

24 h. The results are expressed as percentage of live cells compared with untreated control. The data

present the mean ± SD of four independent experiments. The differences are * from control, ƒ from 0.5

mg/mL, ץ from 1.0 mg/mL (p<0.05).

Table 1. Effects of different concentrations of H. microcarpum (final concentrations were 0.5, 1, 5, 10

and 20 mg/mL) on viability of human PC-3 cells via MTT assay.

Cell viability, % of control IC50 (mg/mL) P values compared to

control

Aqueous extract (mg/mL)

0.5 88.44±5.33

23.34

0.182

1 82.75±12.58 0.002

5 74.56±9.65 0.000

10 65.18±5.52 0.000

20 57.77±3.71 0.000

Ethanolic extract (mg/mL)

0.5 127.46±8.66

12.99

0.000

1 78.63±5.89 0.000

5 55.95±2.96 0.000

10 42.12±0.92 0.000

20 40.39±2.22 0.000

In the PC-3 cells, aqueous extracts exhibited the highest cytotoxic effect with 23.34 mg/mL IC50

value at 24th hour, and we observed significant inhibition of cell proliferation at 20 and 10 mg/mL

doses (57.77±3%, 65.18±5.52%, respectively, p<0.05). On the other hand, ethanolic extracts exhibited

the highest cytotoxic effect with 12.99 mg/mL IC50 value at 24th hour, and we observed significant

inhibition of cell proliferation at 20 and 10 mg/mL doses (40.39±2.22%, 42.12±0.92%, respectively,

p<0.05).

Our results show that, although both extracts have significant effects on inhibition of cell

proliferation, the ethanolic extract has more potent effect when compared to the aqueous extract. In the

literature, there are no studies carried out on the cytotoxic and anticancer effects of Hippomarathrum

species. However, cytotoxic properties of some coumarins such as isoimperatorin, xanthotoxin [9],

felamidin [10], osthole, isoimperatorin, oxypeucedanin [11], umbelliferone [12], bergapten,

isopimpinellin [13] and heraclenin [14] were also demonstrated against various tumor cells lines. Also

coumarin has been reported that it was shown to possess anti-tumour and antimetastatic activity in rats

[15]. The presence of coumarins such as isoimperatorin, bergapten, xanthotoxin, isopimpinellin (in

Page 29: ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ

Karakaya et al. J. Fac. Pharm. Ankara, 40(2): 19-25, 2016

24

fruits); osthole, oxypeucedanin, heraclenin, oxypeucedanin hydrat (in roots) [16] and (+) prangenin

(heraclenin), umbelliferone [17] has been reported in H. microcarpum.

As a consequence, we can conclude that H. microcarpum has promising effects against the

proliferation of cancer cells, and may represent a herbal alternative to synthetic drugs based on its

coumarin content. These data have supplied a wealth of information on the antiproliferative effect of

H. microcarpum. Further studies are necessary to clarify the mechanisms underlying these effects and

also to detect the responsible constituent(s).

ACKNOWLEDGEMENTS

The authors acknowledge Prof. Dr. Hayri Duman for his precious support for the collection

and identification of plant material.

REFERENCES

1. Troia, A., Raimondo, F.M., Castellano, G., Spadaro, V. (2012). Morphological, karyological and

taxonomic remarks on Ferulago nodosa (L.) Boiss. (Apiaceae). Plant Biosystems, 146, 330–337.

2. Ozer, H., Sokmen, M., Gulluce, M., Adıguzel, A., Sahin, F., Sokmen, A., Kılıc¸ H., Barıs, O.

(2007). Chemical composition and antimicrobial and antioxidant Activities of the essential oil

and methanol extract of Hippomarathrum microcarpum (Bieb.) from Turkey. Journal of

Agriculture and Food Chemistry, 55, 937−942.

3. Baytop, T. (1997). Türkçe Bitki Adları Sözlüğü (A Dictionary of Vernacular Names of Wild

Plants of Turkey); Turkish Language Society: Ankara, Turkey, p. 294.

4. Khalilzadeh, M.A., Tajbakhsh, M., Gholami F.A., Hosseinzadeh, M. (2007). Composition of the

Essential oils of Hippomarathrum microcarpum (M. Bieb.) B. Fedtsch. and Physospermum

cornubiense (L.) DC. from Iran. Journal of Essential Oil Research, 19, 567–568.

5. Sefidkon, F., Shaabani, A. (2003). Analysis of the Oil of Hippomarathrum micocarpum (M. Bm)

B. Fedtsch. from Iran. Journal of Essential Oil Research, 15, 261-262.

6. Jemal, A., Tiwari, R.C., Murray, T., Ghafoor, A., Samuels, A., Ward, E., Feuer, E.J., Thun, M.J.

(2004). Cancer statistics. CA: A Cancer Journal for Clinicians, 54, 9-29.

7. Kessenbrock, K., Plaks, V., Werb, Z. (2010). Matrix metalloproteinases: regulators of the tumor

microenviroment. Cell, 141: 52-67.

8. Page-McCaw, A., Ewald, A.J., Werb, Z. (2007). Matrix metalloproteinases and the regulation of

tissue remodeling. Nature Reviews Molecular Cell Biology, 8, 221–233.

Page 30: ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ

J. Fac. Pharm. Ankara, 40(2): 19-25, 2016 Karakaya et al. 25

9. Ameen, B.A.H. (2014). Phytochemical study and cytotoxic activity of Ferulago angulata

(Schlecht) Boiss, from Kurdistan-region of Iraq. International Journal of Innovative Research in

Advanced Engineering, 1(9), 1-5.

10. Rosselli, S., Maggio, A.M., Faraone, N., Spadaro, V., Morris-Natschke, S.L., Bastow, K.F., Lee,

K.H., Bruno, M. (2009). The cytotoxic properties of natural coumarins isolated from roots of

Ferulago campestris (Apiaceae) and of synthetic ester derivatives of aegelinol. Natural product

communications, 4(12), 1701-1706.

11. Shokoohinia, Y., Hosseinzadeh, L., Alipour, M., Mostafaie, A., Motlagh H.R.M. (2014).

Comparative evaluation of cytotoxic and apoptogenic effects of several coumarins on human

cancer cell lines: Osthole induces apoptosis in p53-Deficient H1299 Cells. Advances in

Pharmacological Sciences, 2014-2018.

12. Kıvçak, B., Mert, T. (2002). Antimicrobial and cytotoxic activities of Ceratonia siliqua L.

extracts. The Turkish Journal of Biology, 26, 197-200.

13. Yang, L.L., Wang, M.C., Chen, L.G., Wang, C.C. (2003). Cytotoxic activity of coumarins from

the fruits of Cnidium monnieri on leukemia cell lines. Planta Medica, 69(12), 1091-1095.

14. Setzer, W.N., Setzer, M.C., Schmidt, J.M., Moriarity, D.M., Vogler, B., Reeb, S., Holmes, A.M.,

Haber, W.A. (2000). Cytotoxic components from the bark of Stauranthus perforatus from

Monteverde, Costa Rica. Planta Medica, 66(5), 493-494.

15. Maucher, A., Kager, M., Angerer, E.V. (1993). Evaluation of the antitumour activity of coumarin

in prostate cancer models. Journal of Cancer Research and Clinical Oncology 119,150-154.

16. Pigulevskii, G.V., Dranitsyna, Y.A., Kerimov, S.S., Kozhina, I.S. (1967). Coumarins and

Furocoumarins of Hippomarathrum microcarpum. Khimiya Prirodnykh Soedinenii, 3, 215.

17. Soedin, P. (1998). Coumarins: Plants, Structures, Properties. Chemistry of Natural Compounds,

34, 4.

Page 31: ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ

Ankara Ecz. Fak. Derg. / J. Fac. Pharm. Ankara, 40(2): 26-42, 2016 Doi: 10.1501/Eczfak_0000000582

ÖZGÜN MAKALE / ORIGINAL ARTICLE

TÜRKİYE’DE YETİŞEN HEPTAPTERA MARG. & REUTER

(APIACEAE) TÜRLERİNİN MEYVE MORFOLOJİSİ VE ANATOMİSİ

FRUIT MORPHOLOGY AND ANATOMY OF HEPTAPTERA MARG. & REUTER

(APIACEAE) SPECIES GROWN IN TURKEY

Gülderen YILMAZ1*, Ayla KAYA2, Mehmet KOYUNCU3

1Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Botanik AD, 06100, Tandoğan, Ankara,

TÜRKİYE 2Anadolu Üniversitesi Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Botanik AD, Eskişehir, TÜRKİYE

3Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Botanik AD, Haspolat, Lefkoşa,

KIBRIS

ÖZET

Bu çalışmada, Türkiye’de doğal olarak yetişen Apiaceae familyasına ait 4 Heptaptera türünün (H.

cilicica (Boiss. & Bal.) Tutin (endemik), H. anisoptera (D.C.) Tutin, H. anatolica (Boiss.) Tutin ve H.

triquetra (Vent.) Tutin) meyvelerinin morfolojik ve anatomik yapıları ayrıntılı olarak ilk kez incelenmiştir.

Çalışmalarımızın sonucunda dört türün meyvelerinin morfolojik özellikleri, anatomik yapıları

aydınlatılmış, veriler fotoğraflarla desteklenmiştir. Ayrıca taramalı elektron mikroskobu (SEM) ile 4 türün

olgun meyve yüzey şekillerine göre mikromorfolojik özellikleri tanımlanmış, karşılaştırılmış ve fotoğrafları

çekilmiştir. Bu çalışmada, meyvelerin morfolojik ve anatomik özelliklerinin, Heptaptera türlerinin

taksonomik ayrımına yardımcı olabilecek belirgin farklılıklar sergiledikleri saptanmıştır.

Anahtar kelimeler: anatomi; Apiaceae; Heptaptera; meyve; morfoloji

SUMMARY

In this study, detailed morphology and anatomy of four Heptaptera species (H. cilicica (Boiss. &

Bal.) Tutin (endemic), H. anisoptera (D.C.) Tutin, H. anatolica (Boiss.) Tutin and H. triquetra (Vent.)

Tutin) from Apiaceae family which are naturally grown in Turkey have been investigated for the first time.

As a result, morphology and anatomy of the four Heptaptera species have been enlightened and the

specifications were supported by photographs. Besides, micromorphological features of mature fruit

surfaces of four species are also described, compared and photographed by scanning electron microscope

(SEM). In this study, it was determined that morphological and anatomical characteristics of fruits show

significant differences that will be helpful for the taxonomical identification of Heptaptera species.

Keywords: anatomy; Apiaceae; fruit; Heptaptera; morphology

* Sorumlu Yazar / Corresponding Author: Gülderen YILMAZ

e-mail: [email protected]

Gönderilme/Submitted: 18.11.2016 Kabul/Accepted: 07.02.2017

Page 32: ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ

Ankara Ecz. Fak. Derg. 40(2): 26-42, 2016 Yılmaz ve ark. 27

GİRİŞ

Apiaceae (Umbelliferae) familyası ilk olarak 16. yüzyılda tipik çiçeklenme şekli ile

botanikçilerin dikkatini çekmiştir. Eski Roma ve Çin’de Apiaceae familyasına ait farklı droglar

kullanılmıştır. Büyük çoğunluğu ılıman bölgelerde yayılış gösteren Apiaceae familyası bugün dünyada

bilinen 464 cins ve yaklaşık 3700 türe sahip geniş, kozmopolit bir familyadır [1].

Ülkemizde Apiaceae familyasına ait 109 cins ve yaklaşık 450 tür doğal olarak yetişmektedir. Bu

türlerin 140’ı endemik olup, endemizm oranı yaklaşık % 31’dir. Ekimia Duman, Aegokeras Raf.,

Crenosciadium Boiss. & Heldr. ex Boiss. ve Postiella Kljuykov cinsleri ise Apiaceae familyasının

ülkemize özgü endemik cinsleridir. Dünya genelinde yayılış gösteren Apiaceae familyasına ait

taksonların % 4,4’ü sadece ülkemizde yetişmektedir. Apiaceae familyasına ait türlerin Türkiye’deki

yayılışı homojen olmayıp Güneybatı ve Doğu Anadolu bölgelerinde nispeten yoğun olarak

bulunmaktadır. Doğu Anadolu Bölgesi Apiaceae familyasından 80 cinse ait 242 tür ile en çok çeşitlilik

gösteren bölge olup bunların 15 cinse ait 23 türü endemiktir [2].

Apiaceae familyası üyesi olan Heptaptera cinsi dünyada 10 türle temsil edilmektedir [3].

Ülkemizde, H. cilicica (Boiss. & Bal.) Tutin, H. anisoptera (D.C.) Tutin, H. anatolica (Boiss.) Tutin

ve H. triquetra (Vent.) Tutin) olmak üzere Heptaptera cinsinin 4 türü yetişmektedir. H. cilicica türü

ülkemiz için endemiktir [4-10].

Heptaptera cinsi üzerine yapılan literatür taramasında, sınırlı sayıda botanik ve anatomik

çalışmaya rastlanmıştır. Herrnstadt ve Heyn, (1971) İsrail’de yetişen Heptaptera cinsi türlerinin

biyosistematiği üzerine yapmış oldukları bir çalışmada Heptaptera türlerinin 11 farklı popülasyonunu

doğal habitatlarında incelenmiş beş farklı popülasyondan toplanan bireylerin kromozom sayılarını 2n

= 22 olarak saptamışlardır. Yine bu çalışmaya göre yaprak, çiçek durumu ve meyvelerin

populasyonlar arası ve içi varyasyonları incelenmiştir. Buna göre, çiçek durumu, meyve ve yaprakların

genel morfolojik özellikleri ve habitat yükseklikleri arasında bir miktar korelasyon görülmüştür. Bu

çalışma cins içi ayırt edici karakterlerin zenginleştirilmesinde önemli veriler sunmuştur [11].

Herrnstadt ve Heyn (1977) Prangos cinsi üzerine yaptığı bir çalışmada; Prangos ve yakın

cinsleri arasındaki morfolojik ve anatomik farklılıkları ortaya koymuştur. Bu çalışmada Prangos,

Heptaptera, Hippomarathrum, Cryptodiscus, Trachydium cinsleri arasındaki genel morfoloji ve

meyve anatomisi bakımından ayırt edici karakterler karşılaştırmalı olarak verilmiştir. Irak ve İran’da

yayılış gösteren Heptaptera anisoptera türünün, yaprak morfolojisi, polen ve kromozom sayısından

bahsedilmiştir. Türün meyve şekli, uzunluğu, yüzeyi, merikarpı, endospermi ve perikarp özelliği yakın

cinslerle karşılaştırmalı olarak verilmiştir [12].

Page 33: ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ

Yılmaz ve ark. Ankara Ecz. Fak. Derg., 40(2): 26-42, 2016

28

Liu ve arkadaşlarının (2006) Umbeliferae familyasına ait 18 cins üzerine yaptıkları bir

çalışmada monofiletik (ortak atadan gelen) grupların tanımlanması için gözlenebilir özellikleri

kullanılmasının moleküler filogenetik sonuçlara destek sağlayabileceği ortaya konmuştur. Apiales’de,

geleneksel sınıflandırma, genellikle meyve karakterlerine dayalıdır. Bu takımda kanatlı meyveleriyle

temsil edilen 18 cinsin (Annesorhiza Cham. & Schltdl., Asteriscium Cham. & Schltdl., Astrotricha

DC., Choritaenia Benth., Dasispermum Raf, Elaeoselinum Koch ex DC., Heptaptera Marg. & Reuter,

Hermas L., Heteromorpha Cham. & Schltdl, Laretia Gillies & Hook, Molopospermum L.,

Myodocarpus Brongn & Gris, Pachypleurum Ledeb., Peucedanum L., Polemanniopsis Burtt,

Polylophium Boiss., Rouya Coincy, Tordylium L.) meyve anatomisi çalışılmıştır. Meyve anatomisi,

moleküler çalışmaların da desteklediği üzere bu cinslerin filogenetik pozisyonunu belirlemede son

derece önemlidir. Taksonomik olarak önem taşıyan meyve karakterleri; kanatların gelişimsel kökeni,

karpel şekli, salgı kanalları, endokarpın odunsuluğu, kristallerin bulunuşu ve karpofor tipleridir.

Umbelliferae familyası üyeleri uzun yıllardır, “doğal bir grup” olarak tanımlansa da, türlerin

karakterizasyonuna yardımcı olacak yapısal karakterleri ele alan sınırlı sayıda çalışma yapılmıştır.

Yapmış olduğumuz çalışma taksonomik olarak zor olan Apiaceae familyanın sınıflandırılmasında

kullanılabilecek genel bir sistemi kurabilme yolunda önemli bir katkıdır. Bu çalışmada kanatlı

meyveye sahip olan H. colladonioides türünün her meyvesinde toplam yedi kanat olduğu ve

merikarplardan birinde 4 kanat (2 yan, 2 sırt) diğerinde ise 3 (2 yan 1 sırt) kanat bulunduğunu

çizimlerle ortaya konmuştur. Ayrıca meyvedeki salgı kanallarının mezokarp içinde ve endokarp

yakınında, daire oluşturacak şekilde, az çok kesintisiz dizilişe sahip olduğu belirlenmiştir [13].

Bu çalışmada, Türkiye’de yetişen 4 türün gövde ve yaprak morfolojileri, anatomileri incelenmiş

olup farklılıkları ortaya konmuştur [14,15]. Bunun yanında daha önce yapılan çalışmalar ile

Heptaptera cinsine ait 4 türün polen ve tohum morfolojileri; ışık (LM) ve taramalı elektron

mikroskobisi (SEM) çalışmalarıyla karşılaştırmalı olarak incelenmiş ve tür ayrımına katkı sağlayacak

karakterler saptanmıştır [16]. Türkiye de doğal olarak yetişen 4 Heptaptera türünün meyvelerinden

elde edilen uçucu yağlar gaz kromotografisi (GS), gaz kromatografisi/kütle kromatoğrafisi (GS/MS)

analizleriyle incelenmiş ve kimyasal yapıları aydınlatılmıştır [17]. Diğer bir çalışmada ise Heptaptera

türlerinin asetilkolin esteraz-antioksidan aktivite çalışması yapılmış ve anlamlı sonuçlar elde edilmiştir

[18]. Apiaceae familyası bitkilerinin meyve özellikleri taksonomik açıdan önemli olup, türlerin

ayrımında kullanılan temel bir karakterdir.

Bu çalışmada Türkiye’de doğal olarak yetişen Heptaptera türlerinin H. cilicica H. anisoptera,

H. anatolica ve H. triquetra meyveleri morfolojik ve anatomik olarak incelenmiş, elde edilen veriler

orijinal fotoğraflarla desteklenmiştir. Taramalı elektron mikroskobu kullanılarak meyve yüzey

şekillerine göre mikromorfolojik özellikleri tanımlanmış, karşılaştırılmış ve fotoğrafları sunulmuştur.

Ayrıca bu 4 türün meyvelerinin enine kesitlerinin fotoğrafları çekilmiş detaylı olarak tanımlanmıştır.

Page 34: ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ

Ankara Ecz. Fak. Derg. 40(2): 26-42, 2016 Yılmaz ve ark. 29

MATERYAL VE YÖNTEM

Bu çalışmada kullanılan bitkisel materyaller Türkiye’nin çeşitli yerlerinden toplanmıştır.

Bitkilerin toprak üstü kısımlarından örnekler alınmış, herbaryum örnekleri hazırlanmıştır. Herbaryum

örnekleri Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Herbaryumu’na (AEF) kayıt edilip, herbaryum

dolaplarına yerleştirilmiştir. Çalışmada kullanılan türlerin toplandığı yerler Tablo 1 ‘de verilmiştir.

Örnekler çift taraflı karbon banda monte edilerek altınla kaplanmış ve taramalı elektron mikroskobu

(SEM) kullanılarak fotoğrafları çekilmiştir (Zeiss EVO 50).

Anatomik çalışmalar için %70 alkol numuneleri içinde saklanan meyve örnekleri kullanılmıştır.

Meyvelerden el ile alınan enine kesitler Sartur reaktifi ile incelenmiştir. Mikroskop fotoğrafları Leica

DM 4000 B mikroskop ile çekilerek Adobe Photoshop 7,0 programında birleştirilmiştir.

Tablo 1. Çalışma materyallerin AEF numaraları ve toplandığı yerler.

Tür Adı Toplandığı Yer ve Tarih Depolandığı

Yer ve Numarası

Heptaptera cilicica

(Boiss. &Bal.) Tutin

C5 Mersin: Tarsus-Çamlıyayla arası,

Beylice Köyü, Kayabaşı mevkii,

Ortaköy Mah., yol kenarları,

540 m, 10.06.2006, G. Yılmaz

AEF 23717

Heptaptera anisoptera

(Boiss.) Tutin

B7 Erzincan: Erzincan-Erzurum yolu,

Tercan’dan 9 km. sonra Yaylacık Köyünün

Ceyhan Köprüsü, Yamaçlar 1510 m,

29.06.2006, G. Yılmaz

AEF 23720

Heptaptera anatolica

(Boiss.) Tutin

C2 Muğla: Muğla-Milas yolu, Yatağan’dan 7,5 km sonra

(Milas’a doğru) Stratonikeia tabelasının yol ayrımı, yol

kenarı mezarlık içi, 530 m, 07.07.2007, G. Yılmaz

AEF 23819

Heptaptera triquetra

(Vent.) Tutin

A1 Tekirdağ: Saray’a 12 km. kala, yolun sağ tarafı, meşe

ormanı altı, 202 m. 22.07. 2006, G. Yılmaz

AEF 23723

MORFOLOJİK BULGULAR

1- Genel Morfolojik Karakterler

Heptaptera cilicica (Boiss. & Bal.) Tutin

Meyve kuru, olgunlukta açılmayan şizokarptır ve meyve durumu umbelladır. Işın sayısı 10-19

(-21) adet, boyları 2,5-14 cm uzunluğundadır. Merikarp geniş elipsoid olup 8,5-12 x 7-8 mm. Meyve

asimetrik, açık yeşil, yüzeyi düzgün iki merikarptan oluşmaktadır. Tabanı obtustur. Kostalar kanatlı

olup genellikle 1 merikarpın ana omurgası üzerinde 2 sırt 2 yan kanat, diğer merikarpın ana omurgası

üzerinde ise 1 sırt 2 yan kanat mevcut olup, merikarp tabanına kadar uzanmaktadır. Ya da (az olmakla

Page 35: ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ

Yılmaz ve ark. Ankara Ecz. Fak. Derg., 40(2): 26-42, 2016

30

beraber) 5 eşit kanatlı meyveler de mevcuttur. Sırt kanatları yan kanatlardan hafifçe dardır. Sırt

kanatları en fazla 2 mm, yan kanatlar ise yaklaşık 2-3 mm genişliğindedir. Stilopodyum yaklaşık 2-3

mm genişliğinde meyvenin tepesinde oval şekli ile belirgindir. Karpafor iki merikarpı birbirine bağlar

ve yaklaşık meyve boyu kadardır. Tohum meyvenin 3/4 uzunluğu kadardır (Şekil 1, 2).

Heptaptera anisoptera (DC.)Tutin

Meyve kuru, olgunlukta açılmayan şizokarptır ve meyve durumu umbelladır. Işın sayısı 5-15

adet, boyları 5-12,5 cm uzunluğundadır. Merikarp geniş elipsoitten dar oblong’a kadar değişen

şekillerde 10-24 x 5-7 mm. Meyve asimetrik, koyu yeşil, yüzeyi düzgün iki merikarptan oluşmaktadır.

Şekil 1. H. cilicica. Meyve ve meyve durumu fotoğrafı

Şekil 2. H. cilicica. Meyve fotoğrafı

s. Stilopodyum, skt. Sırt kanat, t. Tohum, ykt. Yan kanat

Page 36: ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ

Ankara Ecz. Fak. Derg. 40(2): 26-42, 2016 Yılmaz ve ark. 31

Tabanı trunkattır. Kostalar kanatlı olup genellikle 1 merikarpın ana omurgası üzerinde 3 sırt 2 yan

kanat, diğer merikarpın ana omurgası üzerinde ise 1 sırt 2 yan kanat mevcuttur. Sırt kanatlar yan

kanatlardan hafifce dar (0,5-1 mm) yukarıda genişlemiş merikarp tabanına doğru giderek azalmakta,

yan kanatlar yaklaşık 1-2 mm genişliğindedir. Bazen 5 eşit kanatlı meyveler de mevcuttur.

Stilopodyum yaklaşık 3-4 mm genişliğinde meyvenin tepesinde oval şekli ile belirgindir. Karpafor iki

merikarpı birbirine bağlar ve yaklaşık meyve boyu kadardır. Tohum merikarpın 1/2-2/3’ü kadardır

(Şekil 3, 4).

Şekil 3. H. anisoptera. Meyve ve meyve durumu fotoğrafı

Heptaptera anatolica (Boiss.) Tutin

Meyve kuru, olgunlukta açılmayan şizokarptır ve meyve durumu umbelladır. H. anisoptera

meyvesine çok benzemektedir. Işın sayısı 8-13 adet, boyları 8-13 cm uzunluğundadır. Meyve dar

oblong 20-25 x 6-8 mm. tabanı trunkattır. Meyve asimetrik, koyu yeşil, yüzeyi düzgün iki

merikarptan oluşmaktadır. Sırttaki kanat çok az gelişmiş, tohumdan daha uzun değildir. Kostalar

kanatlı olup genellikle 1 merikarpın ana omurgası üzerinde az çok belirgin 3 sırt 2 yan kanat, diğer

merikarpın ana omurgası üzerinde ise 1 sırt 2 yan kanat mevcuttur. Sırt kanatlar yan kanatlardan

Şekil 4. H. anisoptera. Meyve fotoğrafı

s. Stilopodyum, skt. Sırt kanat, t. Tohum, ykt. Yan kanat

Page 37: ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ

Yılmaz ve ark. Ankara Ecz. Fak. Derg., 40(2): 26-42, 2016

32

hafifce dar, yan kanatlar yaklaşık 2 mm genişliğindedir. Sırt kanatlar yukarıda genişlemiş merikarp

tabanına doğru giderek azalmaktadır. Stilopodyum yaklaşık 2-3 mm genişliğinde, meyvenin tepesinde

oval şekli ile belirgindir. Karpafor iki merikarpı birbirine bağlar ve yaklaşık meyve boyu kadardır.

Tohumlar merikarpın 1/2-2/3 kadar uzunluğundadır (Şekil 5, 6).

Heptaptera triquetra (Vent.) Tutin

Meyve kuru, olgunlukta açılmayan şizokarptır ve meyve durumu umbelladır. Işın sayısı 7-15 adet,

boyları 3,5-12 cm uzunluğundadır. Merikarp geniş elipsoid olup 8-9 (10) x 5-7 mm. Meyve simetrik,

açık yeşil, yüzeyi düzgün iki merikarptan oluşmaktadır. Tabanı obtustur. Kostalar kanatlı olup her

merikarpta 3 sırt kanat 2 yan kanat mevcuttur. Sırt kanat merikarp tabanına kadar uzanmakta yaklaşık

Şekil 5. H.anatolica. Meyve ve meyve durumu fotoğrafı

Şekil 6. H.anatolica. Meyve fotoğrafı

s. Stilopodyum, skt. Sırt kanat, t. Tohum, Ykt. Yan kanat

Page 38: ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ

Ankara Ecz. Fak. Derg. 40(2): 26-42, 2016 Yılmaz ve ark. 33

yan kanatlarla aynı genişlikte olup yaklaşık 2 mm genişliğindedir. Stilopodyum yaklaşık 2-3 mm

genişliğinde, meyvenin tepesinde oval şekli ile belirgindir. Karpafor iki merikarpı birbirine bağlar ve

yaklaşık meyve boyu kadardır. Tohum merikarpın ¾’ü kadar uzunluğundadır (Şekil 7, 8).

2- Taramalı Elektron mikroskobu (SEM )ile Meyve Yüzeyi

Örnekler taramalı elektron mikroskobu (SEM) ile meyve yüzeyi fotoğrafları çekildikten sonra

meyve yüzey özelliklerine göre tayin anahtarı aşağıdaki gibi hazırlanmıştır.

c

Şekil 7. H. triquetra. Meyve ve meyve durumu fotoğrafı

Şekil 8. H. triquetra. Meyve fotoğrafı

s. Stilopodyum, skt. Sırt kanat, t. Tohum, ykt. Yan kanat

Page 39: ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ

Yılmaz ve ark. Ankara Ecz. Fak. Derg., 40(2): 26-42, 2016

34

Meyve yüzey özelliklerine göre türlerin ayrım anahtarı

1. Meyve yüzeyi belirgin beyazımsı dalgalı çizgili…………………….…H. cilicica

1. Meyve yüzeyi üstteki gibi değil………………………………………………….2

2. Meyve yüzeyi sadece ağsı-çukurcuklu…………………………..…H. anisoptera

2. Meyve yüzeyi sadece ağsı-çukurcuklu değil ……………………………….……3

3. Meyve yüzeyi kısa çizgili ağsı çukurcuklu…………………………...H. triquetra

3. Meyve yüzeyi düzensiz ağsı çukurcuklu.……………………..…..…..H. anatolica

ANATOMİK BULGULAR

Heptaptera cilicica (Boiss. & Bal.) Tutin

Meyve enine kesiti yüzeyi pürüzsüz, tüy ve diken yoktur, kanatlar belirgindir. Kostalar kanatlı

olup genellikle bir merikarpta 4 kanat diğer merikarpta 3 kanat ya da nadiren 5 kanatlı meyve

mevcuttur. Sırt kanatlar oldukça belirgindir. Kalın kutikula tabakasının altında tek sıralı, oval

izodiametrik ve kalın çeperli hücrelerden oluşan ekzokarp tabakası bulunur. Mezokarp tabakası

ekzokarp ve endokarp tabakalarına göre kalın, kanatlarda tamamen ağsı kalınlaşmış parankima

Şekil 9. Taramalı Elektron mikroskobu (SEM)’da Heptaptera meyveleri.

1- H.cilicica 2- H.anisoptera 3- H.triquetra 4- H. anatolica, ölçek 60µm

Page 40: ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ

Ankara Ecz. Fak. Derg. 40(2): 26-42, 2016 Yılmaz ve ark. 35

hücrelerinden oluşmaktadır. Valekulumlarda ekzokarp altında ağsı kalınlaşmış parankimadan oluşan

2-3 sıralı hücrelerle beraber ince çeperli parankima hücreleri bulunur. İletim demetleri her kanatta

belirgin şekilde bulunmaktadır. Salgı kanalları kanatlarda bir iki adet bulunurken, endokarpın hemen

üstündeki düzenli ve mezokarp tabakasında dağınık olarak çok sayıda (30-40 adet) bulunurlar.

Endokarpın hemen yanında bulunan salgı kanalları mezokarp hücrelerine göre büyük ve yassılaşmıştır.

Endokarp tek sıralı, uzun ve ince çeperli hücrelerden oluşmaktadır. Endosperma hücreler ince çeperli,

hafif köşeli, yuvarlağımsı ve bol miktarda yağ damlası ve küçük druz içermektedir (Şekil 10).

Şekil 10. H. cilicica meyve anatomik yapısı (Fotoğraf) A. 3 kanatlı merikarp (4x), B. 4 kanatlı

merikarp (4x), C. tek bir kanat (40x),

ap. Ağsı kalınlaşmış parenkima, e. Endosperm ek. Ekzokarp, end. Endokarp, id. İletim demeti, m. Mezokarp, sk.

Salgı kanalı, skt. Sırt kanat, t. Testa, ykt. Yan kanat

Heptaptera anisoptera (Boiss.) Tutin

Meyve enine kesiti yüzeyi pürüzsüz, tüy ve diken yoktur, kanatlar belirgindir. Kostalar kanatlı

olup genellikle bir merikarpta 5 kanat diğer merikarpta 3 kanat ya da nadiren 5 kanatlı meyve

mevcuttur. Sırt kanatlar oldukça belirgindir. Kutikula tabakası kalın altında tek sıralı, oval

izodiametrik ve kalın çeperli hücrelerden oluşan ekzokarp tabakası bulunur. Mezokarp tabakası

ekzokarp ve endokarp tabakalarına göre kalın, kanatlarda tamamen ağsı kalınlaşmış parankima

hücrelerinden oluşmaktadır. Valekulumlarda ekzokarp altında ağsı kalınlaşmış parankimadan oluşan

2-3 sıralı hücrelerle beraber ince çeperli parankima hücreleri bulunur. İletim demetleri her kanatta

belirgin şekilde bulunmaktadır. Salgı kanalları kanatlarda bir iki adet bulunurken, endokarpın hemen

Page 41: ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ

Yılmaz ve ark. Ankara Ecz. Fak. Derg., 40(2): 26-42, 2016

36

üstündeki düzenli 2 sıralı ve mezokarp tabakasında dağınık olarak çok sayıda (30-40) bulunurlar.

Mezokarp tabakasında bulunan salgı kanallarının büyüklükleri değişkenlik göstermektedir.

Endokarpın hemen yanında bulunan salgı kanalları mezokarp hücrelerine göre büyük ve yassılaşmıştır.

Endokarp tek sıralı, uzun ve ince çeperli hücrelerden oluşmaktadır. Endosperma hücreler ince çeperli,

hafif köşeli, yuvarlağımsı ve bol miktarda yağ damlası ve küçük druz içermektedir (Şekil 11).

Şekil 11. H. anisoptera meyve anatomik yapısı (Fotoğraf) A. 3 kanatlı merikarp (4x), B. 5 kanatlı

merikarp (4x), C. tek bir kanat (10x) ap. Ağsı kalınlaşmış parenkima, e. Endosperm ek. Ekzokarp, end.

Endokarp, id. İletim demeti, m. Mezokarp, sk. Salgı kanalı, skt. Sırt kanat, t. Testa, ykt. Yan kanat

Heptaptera anatolica (Boiss.) Tutin

Meyve enine kesiti yüzeyi pürüzsüz, tüy ve diken yoktur, kanatlar çok belirgin değildir.

Kostalar kanatlı olup genellikle bir merikarpta çok belirgin olmayan 5 kanatlı ve dikdörtgen şekilli

diğer merikarpta az çok belirgin 3 kanatlıdır. Ya da nadiren 5 kanatlı meyve mevcuttur. Sırt kanatlar

oldukça belirgindir. Kalın kutikula tabakasının altında tek sıralı, oval izodiametrik ve kalın çeperli

hücrelerden oluşan ekzokarp tabakası bulunur. Mezokarp tabakası, kanatlarda tamamen ağsı

kalınlaşmış parankima hücrelerinden oluşmaktadır. Valekulumlar çok belirgin değildir. İletim

demetleri her kanatta belirgin şekilde bulunmaktadır. Salgı kanalları kanatlarda bir adet bulunurken,

endokarpın hemen üstünde, mezokarp tabakasında dağınık olarak çok sayıda (30-40) bulunurlar.

Mezokarp tabakasında bulunan salgı kanallarının büyüklükleri değişkenlik göstermektedir.

Page 42: ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ

Ankara Ecz. Fak. Derg. 40(2): 26-42, 2016 Yılmaz ve ark. 37

Endokarpın hemen yanında bulunan salgı kanalları mezokarp hücrelerine göre çok büyük ve

yassılaşmıştır. Endokarp tek sıralı, uzun ve ince çeperli hücrelerden oluşmaktadır. Endosperma

hücreleri ince çeperli, hafif köşeli, yuvarlağımsı ve bol miktarda yağ damlası ve küçük druz

içermektedir (Şekil 12).

Şekil 12. H. anatolica meyve şematik ve anatomik yapısı (Foto) A. 3 kanatlı merikarp (4x), B. 5

kanatlı merikarp (4x), C. tek bir kanatın (10x), ap. Ağsı kalınlaşmış parenkima, e. Endosperm ek. Ekzokarp,

end. Endokarp, id. İletim demeti, m. Mezokarp, sk. Salgı kanalı, skt. Sırt kanat, t. Testa, ykt. Yan kanat

Heptaptera triquetra (Vent.) Tutin

Meyve enine kesiti yüzeyi pürüzsüz,, tüy ve diken yoktur, kanatlar belirgindir. Kostalar kanatlı

olup genellikle her merikarpta 3 sırt 2 yan kanat olmak üzere 5 kanat mevcuttur. Sırt kanatlar oldukça

belirgindir. Kalın kutikula tabakasının altında tek sıralı, oval izodiyametrik ve kalın çeperli

hücrelerden oluşan ekzokarp tabakası bulunur. Mezokarp tabakası ekzokarp ve endokarp tabakalarına

göre kalın, kanatlarda tamamen ağsı kalınlaşmış parankima hücrelerinden oluşmaktadır.

Valekulumlarda ekzokarp altında ince çeperli parankima hücreleri bulunur. İletim demetleri her

kanatta belirgin şekilde bulunmaktadır. Salgı kanalları kanatların endokarpa yakın kısmında bulunur,

kanatların uç kısmında salgı kanalına rastlanmamaktadır. Salgı kanalları endokarpın hemen üstünde

düzenli ve mezokarp tabakasında ise dağınık olarak çok sayıda (30-40) bulunurlar. Mezokarp

tabakasında bulunan salgı kanallarının büyüklükleri değişkenlik göstermektedir Endokarpın hemen

üstünde bulunan salgı kanalları mezokarp hücrelerine göre büyük ve yassılaşmıştır. Endokarp tek

Page 43: ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ

Yılmaz ve ark. Ankara Ecz. Fak. Derg., 40(2): 26-42, 2016

38

sıralı, uzun ve ince çeperli hücrelerden oluşmaktadır. Endosperma hücreleri ince çeperli, hafif köşeli,

yuvarlağımsı ve bol miktarda yağ damlası ve küçük druz içermektedir (Şekil 13) .

Şekil 13. H. triquetra meyve şematik ve anatomik yapısı ( Foto) A. 5 kanatlı merikarp (4x) B. tek bir

kanat (10x) ap. Ağsı kalınlaşmış parenkima, e. Endosperm ek. Ekzokarp, end. Endokarp, id. İletim demeti, m.

Mezokarp, sk. Salgı kanalı, skt. Sırt kanat, t. Testa, ykt. Yan kanat

TARTIŞMA VE SONUÇ

Bu çalışmada ülkemizde doğal olarak yetişen Heptaptera cinsine ait 4 türün, H. cilicica, H.

anisoptera H. anatolica ve H. triquetra meyveleri morfolojik ve anatomik olarak incelenerek yapıları

aydınlatılmıştır. Bu yapıların özellikleri fotoğraflarla ayrıntılı olarak verilmiştir. Türlerin morfolojik ve

anatomik farklılıklar tespit edilmiştir. İncelenen 4 Heptaptera türünün detaylı meyve morfolojileri

(Tablo 2), taramalı elektron mikroskop görüntüleri (Tablo 3) ve anatomik yapıları (Tablo 4) çizelgeler

halinde verilmiştir.

Genel meyve morfolojisi özelliklerine baktığımızda H.cilicica ve H. triquetra, H. anisoptera ve

H. anatolica’nın meyve karakterleri benzerlik göstermektedir.

H.cilicica ve H. triquetra türlerinin meyve şekli geniş elipsoittir, meyve boyutları ise oldukça

yakındır. Fakat H.cilicica meyvesi asimetrik iken H.triquetra simetriktir. Meyvedeki kanat sayısı

açısından da farklılıklar gözlenir. H.cilicia türünün meyveleri asimetrik olup bir merikarpta 2 sırt 2

Page 44: ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ

Ankara Ecz. Fak. Derg. 40(2): 26-42, 2016 Yılmaz ve ark. 39

yan kanat, diğer merikarpta 1 sırt 2 yan kanat bulunmaktadır. H. triquetra da ise simetrik bir meyve

vardır ve her kanatta 3 sırt 2 yan kanat bulunmaktadır (Tablo 2).

H. anisoptera ve H. anatolica’nın meyve şekli, merikarptaki kanat sayısı morfolojik özelikleri

birbirine benzese de olgun meyve şekli ve boyutları açısından farklılıklar tespit edilmiştir (Tablo 2).

İncelenen türlerin meyvelerinin taramalı elektron mikroskobu görüntüleri incelenmiş ve

fotoğrafları çekilmiştir. Buna göre, meyve yüzey özellikleri esas alınarak tür ayrım anahtarı

hazırlanmıştır. Meyve yüzeyi belirgin beyazımsı dalgalı çizgili ise H. cilicica, meyve yüzeyi ağsı

çukurcuklu ise H. anisoptera, kısa çizgili ağsı çukurcuklu ise H. triquetra ve meyve yüzeyi düzensiz

ağsı yapıda ise H. anatolica türü tayin edilir (Tablo 3). Teşhis yaparken bu anahtarın da kullanımı

türleri birinden ayırmada kolaylık sağlayacaktır.

Anatomik açıdan salgı kanallarının yeri ve büyüklüğü değişkendir. H. cilicica, H. anisoptera ve

H. anatolica meyvelerinde salgı kanalları her kanatta 1-2 adet iken H. triquetra meyve kanatlarında

hiç salgı kanalına rastlanmamıştır. Bu özellik H. triquetra türünün anatomik olarak diğer türlerden

kolaylıkla ayrılmasını sağlamaktadır. H. cilicica’da salgı kanalı endokarpın üstünde düzenli ve tek

sıralı iken, H. anisoptera ve H. anatolica türlerinde 1-2 sıralıdır. 4 Heptaptera türünde de salgı

kanalları mezokarp tabakası içinde dağınık, çok sayıda (30-40), farklı büyüklük ve şekillerde

bulunmaktadır. İletim demetleri açısından herhangi belirgin bir farklılık gözlenmemiştir (Tablo 4).

Herrnstadt ve Heyn (1971) H. anisoptera ve H. anatolica türlerinin morfolojik olarak benzerlik

gösterdiğini ancak olgun meyvedeki merikarplarda gözlenen farklılıklar sayesinde kolaylıkla ayırt

edilebileceğini belirtmiştir. H. anisoptera ve H. anatolica türleri arasındaki en temel fark meyvelerinin

dar oblong ve asimetrik olmaları ve olgun meyve boyutları açısından belirgin farklar sergilemeleridir.

Diğer taraftan H. anisoptera ve H. anatolica türlerinin genç meyvelerin büyük oranda benzerlik

gösterir ve erken evrede yapılacak teşhisler çoğu kez yanıltıcı olacağından bahsetmiştir. Heptaptera

türlerinin herbaryum örnekleri üzerinde yapmış olduğumuz incelemeler ve SEM görüntüleri de bu

sonuçları destekler niteliktedir. Yapmış olduğumuz detaylı çalışmalarla Türkiye’de yayılış gösteren

Heptaptera türlerinin hem morfolojik hem de anatomik farklılıkları revize edilmiş, teşhisteki zorluklar

giderilmeye çalışılmıştır.

Yaptığımız bu çalışma ile ülkemizde yetişen 4 Heptaptera türünün meyve morfoloji ve

anatomisinin aydınlatılması, cinsin taksonomisine büyük ölçüde katkı sağlamış, türler arası ayıt edici

karakterlerini artırarak teşhisi kolaylaştıracak veriler sunmuştur.

Page 45: ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ

Yılmaz ve ark. Ankara Ecz. Fak. Derg., 40(2): 26-42, 2016

40

Tablo 2: Heptaptera türlerinin meyvelerinin morfolojik özeliklerinin karşılaştırması

Tür Meyve şekli Meyve boyu Kanat sayısı

H.cilicica Geniş elipsoid,

Asimetrik

Açık yeşil

8.5-12 x 7-8 mm

Tabanı obtus

Kotsalar kanatlı, bir merikarpta 2 sırt 2 yan

kanat, diğer merikarpta 1 sırt 2 yan kanat ya

da 5 eşit kanatlı meyve

Sırt kanatlar 2 mm genişliğinde, merikarp

tabanına kadar uzanmaktadır.

H. anisoptera Dar oblong

Asimetrik

Koyu yeşil

10-24 x 5-7 mm

Tabanı trunkat

Kotsalar kanatlı, bir merikarpta 3 sırt 2 yan

kanat, diğer merikarpta 1 sırt 2 yan kanat ya

da 5 eşit kanatlı meyve

Sırt kanatlar 0.5-1mm genişliğinde yana

kanatlardan dar, yukarıda genişlemiş merikarp

tabanında doğru giderek azalmaktadır.

H. anatolica Dar oblong

Asimetrik

Koyu yeşil

20-25 x 6-8 mm

Tabanı trunkat

Kotsalar kanatlı, bir merikarpta 3 sırt 2 yan

kanat, diğer merikarpta 1 sırt 2 yan kanat ya

da 5 eşit kanatlı meyve

Sırt kanatlar 0.5-1mm genişliğinde yana

kanatlardan dar, yukarıda genişlemiş merikarp

tabanında doğru giderek azalmaktadır.

H. triquetra Geniş elipsoid

Simetrik

Açık yeşil

8-9(10) x 5-7 mm

Tabanı obtus

Kotsalar kanatlı, her merikarpta 3 sırt kanat

Kanatlar 2 mm genişliğinde, merikarp

tabanına kadar uzanmaktadır.

Tablo 3. Taramalı Elektron mikroskobu (SEM)

H.cilicica H. anisoptera H. anatolica H. triquetra

Meyve yüzeyi belirgin

beyazımsı dalgalı

çizgili

Meyve yüzeyi sadece ağsı-

çukurcuklu

Meyve yüzeyi

düzensiz ağsı

Meyve yüzeyi kısa

çizgili ağsı çukurluklu

Page 46: ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ

Ankara Ecz. Fak. Derg. 40(2): 26-42, 2016 Yılmaz ve ark. 41

Tablo 4. Heptaptera türlerinin meyvelerinin anatomik özeliklerinin karşılaştırması

Tür Kanat Salgı Kanalı İletim demeti

H.cilicica

Genellikle bir merikarpta

4 diğerinde 3 kanat

vardır.

Kotsalar kanatlı, kanatlarda

salgı kanlaları 1-2 tane

Endokarpın üstünde düzenli

tek sıralı

Mezokarp ta dağınık çok

sayıda, büyük ve yassı

hücreler

Her kanatta

belirgin

H. anisoptera

Genellikle bir merikarpta

5 diğer merikarpta 3

kanat vardır.

Kotsalar kanatlı, salgı

kanalları kanatlarda 1-2

Endokarpın hemen üstündeki

düzenli 2 sıralı. Mezokarp

tabakasında dağınık olarak

çok sayıda bulunurlar.

Her kanatta

belirgin

H. anatolica

Genellikle bir merikarpta

çok belirgin olmayan 5

diğer merikarpta az çok

belirgin 3 kanatlıdır. Ya

da nadiren 5 kanatlı

Kotsalar kanatlı, kanatlarda

salgı kanlaları 1-2 tane

Endokarpın üstünde düzenli

tek sıralı

Mezokarp ta dağınık çok

sayıda, büyük ve yassı

hücreler

Her kanatta

belirgin

H. triquetra

Her merikarpta 5 kosta

var

Kotsalar kanatlı kanatlarda

salgı kanalına rastlanmamıştır.

Mezokarp ta dağınık çok

sayıda, büyük ve yassı

hücreler

Her kanatta

belirgin

KAYNAKLAR

1. Sağıroğlu, M. (2003). Türkiye Ferula’larının Revizyonu Doktora Tezi, Gazi Üniversitesi Fen

Bilimleri Enstitüsü, Ankara.

2. Pimenov, M.G., Leonov, M.V. (2004). The Asian Umbelliferae biodiversity database (ASIUM)

with particular reference to South-West Asian taxa. Türk Botanik Dergisi, 6 (1), 139–145.

3. The International Plant Names Index (2012). Published on the Internet http://www.ipni.org

[erişim tarihi 1 Temmuz 2012].

4. Davis, P.H. (1972). Flora of Turkey and the East Aegean Islands. Edinburgh University Pres,

Edinburgh, 4, s: 388-390.

5. Davis, P.H., Mill, R.R., Tan, K., (1988). Flora of Turkey and the East Aegean Islands

(Suplement), Edinburgh University Press, 10, 317–551.

6. Güner, A., Özhatay, N., Ekim, T., Başer, K.H.C., (2000). Flora of Turkey and the East Aegean

Islands. Edinburg University Press, Edinburgh, 11, 617-619.

Page 47: ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ

Yılmaz ve ark. Ankara Ecz. Fak. Derg., 40(2): 26-42, 2016

42

7. Güner, A., Aslan, S., Ekim, T., Vural, M., Babaç, M.T. (2012). Türkiye Bitkileri Listesi (Damarlı

Bitkiler), Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi ve Flora Araştırmaları Derneği Yayını. İstanbul, s.

66.

8. Özhatay, N., Kültür, Ş., Gürdal, M.B. (2011). Check-list of additional taxa to the supplement

Flora of Turkey V. Turkish Journal of Botany, 35, 589-624.

9. Özhatay, N., Kültür, Ş., Gürdal, B. (2013). Check-list of additional Taxa to the supplement Flora

of Turkey VI. Journal of Faculty of Pharmacy of Istanbul University, 43 (1), 33-82.

10. Özhatay, N., Kültür, Ş, Gürdal, B. (2015). Check-list of additional taxa to the supplement Flora of

Turkey VII. Journal of Faculty of Pharmacy of Istanbul University, 45 (1), 61-86.

11. Herrnstadr, I., Heyn, C.C. (1971). Studies in Heptaptera (Umbelliferae) I: A biosystematic study

of Heptaptera in Israel. Notes R.B.G. Edinburgh, p: 81-89.

12. Herrnstadt, I., Heyn, C.C. (1977 ). Amonographic study of the genus Prangos Boissiera, 26, Post

Tenebras Lux, Geneve. p: 11–21.

13. Liu, M., Plunkett, M. G., Lowry, P.P.II, Van Wyk, E-B., Tilney, M.P. (2006). The taxonomic

value of fruit wing types in the order Apiales. American Journal of Botany, 93 (9), 1357-1368.

14. Yılmaz, G. (2010). Türkiye’de yetişen Heptaptera cinsi türleri (Umbeliferae) üzerinde

Farmasötik Botanik yönünden araştırmalar” Doktora Tezi, Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri

Enstitüsü, Ankara.

15. Yılmaz, G., Koyuncu M. (2015). Morphology and anatomy of stems-leaves Heptaptera Marg. &

Reuter (Apiaceae) species growing in Turkey. Biological Diversity and Conservation, 8(3), 65-

79.

16. Yılmaz, G., Pınar, M., Koyuncu M. (2009). Türkiye’de Yetişen Heptaptera Marg. & Reuter

(Umbelliferae) türlerinin polen ve tohum morfolojileri. Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi

Dergisi, 38(2), 103-116.

17. Yılmaz, G., Demirci, B., Koyuncu, M., Başer, K.H.C. (2009). Composition of the fruit essential

oils of four Heptaptera species growing in Turkey. Chemistry of Natural Compounds, 48, 431-

433.

18. Şenol, S.Ş.,Yılmaz, G., Şener, B., Koyuncu, M., Orhan, I. (2010). Preliminary screening of

acetylcholinesterase inhibitory and antioxidant activities of Anatolian Heptaptera species.

Pharmaceutical Biology, 48(3), 337–341.

Page 48: ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ

Ankara Ecz. Fak. Derg. / J. Fac. Pharm. Ankara, 40(2): 43-57, 2016 Doi: 10.1501/Eczfak_0000000583

DERLEME / REVIEW

TÜRKİYE GIDA BİTKİLERİ VERİTABANI

TURKISH FOOD PLANTS DATABASE

Yeşim URHAN1, Mehmet Ali EGE2, Bintuğ ÖZTÜRK1, Gözde ELGİN CEBE1*

1Ege Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Botanik AD, 35100 Bornova, İzmir, TÜRKİYE 2Ege Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Teknoloji AD, 35100 Bornova, İzmir, TÜRKİYE

ÖZET

Bitkilerin gıda olarak tüketilmesi insanlık tarihi kadar eskiye dayanmaktadır. İnsanlar yaşamlarının

devamı için en temel bilgilerden birisi olan bitkisel gıdalar konusunda biriktirdikleri bilgileri, yerel kültürünün

en değerli ürünleri olarak zenginleştirmiş ve aktarmıştır. Türkiye’nin gıda amaçlı kullanılan bitkilerini,

bunlara ait lokaliteleri, yerel adlarını, hazırlanış ve kullanış şekillerini tespit etmek için ülkemizde bugüne

kadar yapılmış, konuyla ilgili etnobotanik çalışmalar incelenmiştir. Araştırmamızda 1936-2013 yılları

arasında yayınlanmış 1065 etnobotanik konulu çalışmadan, içeriğinde gıda bitkileri bulunan 444 makale ve

kitap incelenmiş, bilimsel kriterlere uygun olduğunu değerlendirdiğimiz 305 kaynak ise araştırma materyali

olarak seçilmiştir. Yararlanılan literatürler; yazarları, adresleri, yayınlandığı yıl, yayınlandığı yer,

araştırmanın tipi, araştırmanın adı ve özeti şeklinde bilgi paketleri olarak kaydedilmiştir. Literatürlerde yer

alan “Gıda Bitkileri”11 farklı bitki kısımından elde edilen, 22 farklı gıda tipi başlığı altında sınıflandırılmıştır.

Yerel ve nitelikli gıda kaynağı arayışının en üst seviyelere çıktığı günümüzde,“Türkiye Gıda Bitkileri

Veritabanı 1.0 Beta” programına Türkiye Florasında doğal yayılış gösteren 1604 farklı taksona ait çok sayıda

gıda amaçlı kullanım verisi literatür destekli olarak kaydedilmiştir. Bu veritabanı ile tüm kademelerdeki sağlık,

gıda ve beslenme profesyonellerine yerel gıdalarla ilgili Türkçe, rasyonel, güncel ve interaktif bir bilgi kaynağı

ilk kez sunulmuştur.

Anahtar Kelimeler: etnobotanik; gıda; gıda bitkileri; Türkiye Florası; veritabanı

SUMMARY

Consumption of plants as food is dating back to human history. Human, for the continuation of life,

enriched and transferred the most basic informations about plant foods as the values of the local culture. To

determine the plants used for food in Turkey, the localities, local names preparing and using types of these

plants; all ethnobotanical studies in Turkey are investigated. In our study, 444 manuscripts and books which

have the food plants, are investigated, 305 sources are determined as suitable for the scientific criteria through

1065 published data between 1936 and 2013. The literatures, authors, adresses, publication years, publication

locations, research's types, names and summaries packages are recorded. 11 different types of plant parts are

classified in 22 different food types according to the food plants placed in the literature. Nowadays, the

searches for local and quality food supply raise high levels in Turkey and many food intended using data

belonging to 1064 different taxa in the flora of Turkey recorded to the program "Türkiye Gıda Bİtkileri

Veritabanı 1.0 Beta (Turkish Food Plants Database 1.0 Beta)”. This database is a source which is in Turkish

and rational, actual, interactive knowledge about the local foods for the health, food and nutrition

* Sorumlu Yazar / Corresponding Author: Gözde ELGİN CEBE

e-mail: [email protected]

Gönderilme/Submitted: 26.07.2016 Kabul/Accepted: 01.11.2016

Page 49: ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ

Urhan ve ark. Ankara Ecz. Fak. Derg., 40(2): 43-57, 2016

44

professionals.

Keywords: database; ethnobotany; Flora of Turkey; food; food plants

GİRİŞ

Asya ve Avrupa arasında bir köprü konumunda bulunan ve 3 farklı fitocoğrafik bölgenin

kesişiminde yer alan ülkemiz, aynı zamanda jeolojik yapısı, toprak özellikleri ve farklı iklim bölgeleri

nedeniyle 9996 tür ve 11.707 taksonun doğal olarak yetiştiği, zengin bir floraya sahip ender

ülkelerdendir [1]. Türkiye Florası türce zengin cinsler ve cinsce zengin familyalardan oluşmuştur.

Ayrıca yurdumuz cins, seksiyon ve diğer taksonomik grupların oluşumunda ilk ve ikinci özelleşme

merkezidir. Ülkemiz ağaç türlerince de oldukça zengin olup, pek çok meyve ağacının gen kaynağı

durumundadır. Türkiye Orta Doğu ve Avrupa ülkeleri içinde endemik türlerce en zengin ülkelerden

biri olup % 31.82’lik endemizm oranınına sahiptir [1, 2].

İlkçağlardan beri insanoğlu kendi yöresinde bulunan bitkilerden farklı amaçlarla yararlanmıştır.

İnsanlar bitkilerden gıda olarak yararlanmayı zamanla öğrenmişler ve bu bilgilerini nesilden nesile

aktararak yaşamlarını sürdürmüşler ve çok tüketilen bitkilerin kültürünü yaparak daha verimli ve

kaliteli ürün elde etmeye yönelmişlerdir. Gıda elde etmek için yetiştirilen türler 3.000 civarındayken,

gıda olarak kullanılan yabani bitki türü sayısının ise 10.000’in üzerindedir. Yabani besin bitkileri

yetiştiği yörelerde halk tarafından tanınmakta ve toplanıp değerlendirilmektedir. Hangi bitkinin ne

zaman, hangi kısmının, nasıl değerlendirileceği bitkilerle ilgili halk kültürünün önemli bir bölümünü

oluşturmaktadır. Bu noktada etnobotanik araştırmalar en önemli kaynak olarak öne çıkmaktadır [3, 4].

Etnobotanik araştırmalar, deneme yoluyla edinilen ve nesilden nesile aktarılarak günümüze

kadar ulaşan bilgileri yansıtan içerikleri ile bitkilerin bilimsel olarak değerlendirilmelerine önemli

katkıda bulunmaktadır. Zengin kültürel mirasa sahip olan ülkemizin de etnobotanik açıdan kapsamlı

bir bilgi hazinesi mevcuttur. Diğer taraftan ülkemizde mevcut etnobotanik yayınlar oldukça dağınıktır

ve bu konuda başvurulabilecek bir merkez (merkezi kütüphane, veritabanı vb.) olmadığı için yayınlar

sağlıklı bir şekilde taranamamakta ve bulunan bilgiler yeterince değerlendirilememektedir [5].

Çalışmamızda; “Gıda Bitkileri” 11 farklı bitki kısmından elde edilen, 22 farklı gıda tipi başlığı

altında sınıflandırılmış olup, bu alanda bugüne kadar yapılmış bilimsel araştırmaların topluca ve

kapsamlı şekilde değerlendirilmesi ve yurdumuzda gıda olarak kullanılan bitkiler, bunların lokaliteleri,

yerel adları ile kullanımlarına ilişkin bilgilerin sunulması amaçlanmıştır. Bu çalışma kapsamında;

sürekli geliştirilecek veritabanı sayesinde sağlık, gıda ve beslenme profesyonellerinin gıda bitkileri

konusunda ihtiyaç duydukları, onaylanmış ve güvenilir bilgilere internet ortamında, ana dillerinde ve

teknolojiye uyumlu bir şekilde ulaşabilmeleri mümkün olacaktır.

Page 50: ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ

Ankara Ecz. Fak. Derg. 40(2): 43-57, 2016 Urhan ve ark. 45

Genel Bilgiler

Gıda ve Gıda Bitkisi

“Gıda”; doğal kaynaklı veya işlemlerle elde edilen, vücuda alınan ve çeşitli besinler içeren,

bundan dolayı da; dokuları onaran, oluşturan ve besleyen, enerji veren, vücuttaki olayları regüle eden,

yenebilen herhangi bir şeydir. Türk Dil Kurumu’na göre “gıda” ve “besin” sözcükleri eş anlamlıdır.

Tarım ve Gıda Bakanlığı’nın tanımına göre ise “gıda”; tütün ve alkolün dışında işlem görmüş veya

görmemiş yenebilen her şeydir [6].

“Beslenme”; büyüme, yenilenme, organizmanın işlevleri ve devamı için gerekli besin

maddelerinin güvenli, sağlıklı, yeterli ve dengeli bir biçimde alımı ve kullanımıdır. Beslenme

biliminde; yiyeceklerin ilişkileri, sağlık ve hastalıktaki dengeleri, organizmaya girişleri,

metabolizmaları, emilimleri, taşınmaları, kullanımları ve atılmaları yer alır.

Beslenme, hem organik hem de kültürel bir olgudur. İlk insanların nasıl beslendikleri, bugün

hala araştırılan konular arasındadır. İlkel insanların öldürdükleri hayvanlarla beslendikleri, daha sonra

bitkilerin tohumlarını diyetlerine eklemeye başladıkları bilinmektedir. 5-8 milyon yıllık bir geçmişi

kapsayan bu süreçte günlük vücut ağırlığının kg başına 1g civarında kaliteli protein tüketilmiş

olabileceği ve dışkı hacminin çok yüksek olması sebebiyle diyetlerin yüksek posalı olabileceği

değerlendirilmiştir. Daha sonra insanlar bitki yetiştirmeyi ve yetiştirdiklerini pişirerek tüketmeyi

öğrenmişlerdir. Anadolu’da Yontma Taş Devri’nde ortaya çıkan ilk insanlar, yabani bitkiler ve av

hayvanları ile beslenmeye, Cilalı Taş Devri’nde ise tahıl yetiştirmeye ve hayvanları evcilleştirmeye

başlamışlardır. Yaklaşık 50 bin yıldan beri Anadolu insanı yabani bitkilerden faydalanmaktadır [7, 8].

Gıda bitkileri şöyle sınıflandırılır: Yabani besin bitkileri, sebzeler (kültür ve yabani), meyveler

(kültür ve yabani), çay olarak kullanılan bitkiler, baharat olarak kullanılan bitkiler ve diğer bitkiler

(sakız, kahve vb.). Yabani besin bitkileri; doğal olarak belirli mevsimlerde, belirli bölgelerde yetişen

ekonomik değer açısından yetiştirilmesine gerek görülmeyen, yetiştiği mevsimde yöre insanları

tarafından toplanarak tüketilen bitkilerdir. Sebzeler bitkiden elde edildikleri kısımlara göre şöyle

sınıflandırılabilir: Yumrular, kökler, soğanlar, sürgünler, yapraklar, çiçekler ve meyveler. Meyveler

ise; bitkide döllenmeden sonra, ovaryumun gelişmesi sonucu oluşan yapılardır [5-7]. Çay; bilinen en

eski ve en basit tedavi araçlarından biridir. İnsanlar bitki kısımlarından infüzyon veya dekoksiyon

yöntemiyle hazırladıkları çayları; sağlıklarını korumak, ya da hastalıklarını tedavi etmek amacıyla

binlerce yıldır kullanmaktadır. Baharatlar; en eski gıda katkı maddeleridir. Uluslararası Standartlar

Organizasyonu (ISO) baharat ve çeşnileri “gıdalara renk ve koku kazandırmak için kullanılan doğal

bitkisel ürünler ya da bunların karışımı” şeklinde tanımlamaktadır. Baharatlar aromatik bitkilerin

yaprak, çiçek, tohum, kök, gövde, kabuk gibi çeşitli kısımlarından elde edilir. Lamiaceae, Apiaceae,

Page 51: ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ

Urhan ve ark. Ankara Ecz. Fak. Derg., 40(2): 43-57, 2016

46

Zingiberaceae, Liliaceae, Myrtaceae, Lauraceae, Brassicaceae gibi familyalar çok sayıda baharat

bitkisi içermektedir [6, 9-13].

Etnobotanik Çalışmalarda Gıda Bitkileri

Yüzyıllardan beri süregelen insan ve bitki arasındaki bağ sonucunda etnobotanik bilim dalı

doğmuştur. “Etnobotanik”; insanlarla bitkiler arasındaki ilişkileri inceleyen bir bilim dalıdır ve bu

terim ilk kez 1986 yılında botanikçi John W. Harshberger tarafından kullanılmıştır. Bu tanımdan,

bitkilerden sadece tıbbi ve gıda amaçlı yararlanım anlaşılmamalıdır. İnsanların günlük yaşamlarında,

örneğin çeşitli aletlerin yapımında bitkileri kullanmaları gibi somut ya da efsanelere konu etmeleri gibi

soyut şekillerde yararlanımları, hatta etraflarında bulunan bitkilere sadece isim vermiş olmaları bile

etnobotaniğin konusu içine girmektedir [5, 14].

Kırsal kesimden kentlere olan göçlere ve gelişen teknolojiye paralel olarak, bu bilgiler

kullanılmadığı için kaybolma riski taşımaktadır ve bu değerli bilgilerin bir an önce yazılı hale

getirilme zorunluluğu vardır. Bu yaklaşım ülke ekonomisi açısından da önemlidir. Bir etnobotanik

araştırmada o yörede kullanılan tüm bitkilerin saptanması, teşhisi ve örneklenmesi gerekmektedir.

Araştırma bir tek çalışma konusu (örneğin tıbbi bitkiler, gıda bitkileri, boya bitkileri ya da yerel

adların tespiti) ile de sınırlandırılabilir. Burada kaynak kişilerin seçimi ve onlardan bilgi alma

teknikleri çok önemlidir. Arazi çalışmaları sırasında veya sonrasında bitkilerin teşhisleri yapıldıktan

sonra, bilimsel yayınlar taranarak yayılış alanı ve elde edilen tüm bulgular karşılaştırılmalıdır. Elde

edilen bulguların bitkilerin farklı ya da benzer kullanımlarının ortaya çıkarılması açısından önemi

büyüktür [5]. Etnobotanik bilimi; son 20 yılda büyük bir gelişme göstermiştir. Bu canlanış küresel

çevre krizinin büyümesi ve geleneksel botanik kültürünün giderek yok olmasından dolayıdır. Bunun

sonucunda yeni doğal ilaç molekülleri kadar, yeni gıda kaynakları arayışı da etnobotanik çalışmaların

yapılmasını önemli hale getirmiştir [3, 15-17].

Besin Kaynağı Olarak Gıda Bitkileri

Bitkilerin Yararlanılan Kısımları ve Yararlanma Zamanları

Bitkilerin gıda olarak yararlanılan kısımları; toprak altı kısmı (Toprak üstü kısmının canlı

olduğu dönemde toplanan, kök, soğan, yumru ve rizom gibi bölümleri), toprak üstü kısmı (Özellikle

otsu bitkilerin yapraklı veya yapraksız genç sürgünleri, bazı gövdelerin ise yaşlanmadan önce soyulan

kabuğu), yapraklar (Genç yapraklar toplanmalı), çiçekler (Açma döneminde taç yaprakları ve bal özü),

meyveler (Çoğunlukla olgun), tohumlar (Çoğunlukla olgun), reçine, sabit yağ ve uçucu yağ şeklinde

tanımlanmaktadır [3].

Page 52: ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ

Ankara Ecz. Fak. Derg. 40(2): 43-57, 2016 Urhan ve ark. 47

Bitkilerden Gıda Olarak Yararlanma Şekli

Yabani bitkilerden çeşitli şekillerde yararlanılmaktadır. Bitkinin herhangi bir kısmı doğrudan

yenebilmektedir. Bu, özellikle meyveler için en geçerli kullanım şeklidir. Ayrıca bitkilerden belirli bir

işlem sonucunda da (kurutma, dövme, pekmez, pestil, çay, salamura, turşu, reçel, marmelat, komposto,

hoşaf, çorba, salata ve çeşitli yemekler halinde) faydalanılmaktadır. Bitkiler doğrudan veya belirli bir

işlem sonrasında bazı beslenme ürünlerine (tarhana, peynir, ayran aşı, ayran çorbası, aşure, cacık,

ekmek, çörek, pide, gözleme, çeşitli kebaplar, pilav, süt aşı, çeşitli tatlılar, yoğurt aşı) katılarak da

değerlendirilmektedir. Ayrıca bitkilerden bazı gıda ürünlerinin (salep, yoğurt, peynir, helva,

dondurma) yapımında da yararlanılmaktadır [3].

Sebze ve Meyveler ile Sağlık İlişkisi

Besinler, içerdikleri protein, yağ, karbonhidrat, vitamin ve mineraller, görünüş, şekil ve lezzet

yönünden “et-yumurta-kurubaklagiller”, “süt ve süt ürünleri”, “ekmek ve tahıllar” ile “sebze ve

meyveler” olarak gruplandırılmaktadır. Gıda bitkileri beslenmemizde vazgeçilmez olan vitamin ve

mineraller açısından zengin kaynaklar olup, bu bitkiler aynı zamanda pek çok biyoaktif bileşik

içermektedir. Epidemiyolojik çalışmalar, kalp-damar ve kanser hastalıkları oranı ile meyve-sebze

tüketimi arasında ters bir ilişki olduğunu ortaya koymakta ve yabani bitkilerin bu özelliklerini

antioksidan özellikli bileşiklerine dayandırmaktadır. Bireylerin sağlıklı beslenmelerine yönelik

stratejilerde, günde en az 5-8 porsiyon ya da en az 400 g sebze-meyve tüketilmesi önerilmektedir.

Sebze ve meyvelerin bileşimlerinin önemli bir kısmı su olduğu için günlük enerji, protein ve yağ

ihtiyacını karşılamada fazla katkıları yoktur. Su içeriklerinin fazla olması sıvı gereksiniminin

karşılanmasına yardımcı olur. Meyve ve sebzeler beslenmemizde iyi bir posa kaynağıdır. Sebzelerin

önemli bir kısmını selüloz, hemiselüloz ve lignin gibi sindirilemeyen ve kalorisiz maddeler oluşturur.

Bileşimlerinde bulunan fazla miktarda selüloz ve su, bağırsakların peristaltik hareketlerini

kolaylaştırarak konstipasyonu önlediği gibi diğer yiyeceklerin sindirilmesine de yardım eder.

Bağırsakta bulunan kanserojen maddeler posa ile birlikte güvenli bir şekilde atılır, böylece kolon

kanseri de dahil olmak üzere kolonla ilgili problemlerin gelişme riskinde azalma olur. Ayrıca

metabolizmayı düzenleyici etkileri vardır. Kan şekerinin ve kolesterolün normal düzeyinin

korunmasında etkilidirler. Sebze ve meyvelerin diğer önemli özellikleri; hayatın her dönemi için

gerekli ve antioksidan özelliği olan A, B2, B6, C, E ve K vitamini, folik asit ve mineralleri

içermeleridir. Bu sayede bağışıklık sistemini güçlendirerek hastalıklara karşı direnç sağlar, deri, göz,

diş ve dişeti sağlığı için temel öğeler içerirler. Ayrıca dengesiz beslenmeye bağlı obezite, kalp- damar

hastalıkları, yüksek tansiyon ve bazı kanser türlerinin oluşma riskini azaltırlar [6, 18-20].

Bitkisel kaynaklı biyoaktif sekonder metabolitlerin kanser, koroner kalp hastalığı, diyabet,

yüksek tansiyon, enflamasyon, viral ve parazitik hastalıklar ile psikotik bozukluklardaki yararlı

Page 53: ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ

Urhan ve ark. Ankara Ecz. Fak. Derg., 40(2): 43-57, 2016

48

etkilerini araştıran çalışmaların sayısı hızla artmaktadır. Günlük beslenmenin bir parçası olarak

tükettiğimiz sebze, meyve ve tahıllarda yaklaşık 8000 farklı fitokimyasal bulunmaktadır. Sebze ve

meyvece zengin bir diyetin pek çok kronik ve dejeneratif hastalık riskini azalttığı bilinmektedir [21-

24].

Anadolu Mutfağında Gıda Bitkilerinin Yeri

Bir toplumun sahip olduğu kültürel değerler, toplumların yaşam biçimleri ve yeme-içme

alışkanlıkları üzerinde etkilidir. Tahıllar, Anadolu insanının eskiden beri yetiştirerek beslenmek için

kullandığı temel besin grubudur. Ayrıca elma, erik, armut, ayva, üzüm gibi meyveler taze olarak

yendiği gibi kurutularak kış için de saklanmakta, patlıcan, salatalık, havuç, ıspanak, soğan ve turp gibi

sebzeler beslenmede eskiden beri önemli yer tutmaktadır. Bunun yanında kendiliğinden yetişen birçok

bitki sebzenin az bulunduğu ilkbahar aylarında Anadolu insanının beslenmesine katkıda

bulunmaktadır. Farklı yörelerdeki birçok yemek temel olarak yağ, domates, soğan gibi benzer

yardımcı malzemelerle ve haşlama, pişirme ve kızartma gibi benzer yöntemlerle hazırlanmaktadır.

Özellikle yabani bitkilerin katılması yemeğin lezzet farkını yaratan önemli unsurlardan biridir [3, 25,

26].

Bitkilerden Yararlanılarak Yapılan Yiyecek ve İçecekler

Bitkilerden yararlanılarak yapılan yiyecek ve içecekler şu şekilde sınıflandırılmaktadır: Çiğ, çiğ

salata, kuru, baharat, çay, haşlama, çorba, tarhana, kavurma, ekmek, börek, çörek, pide, gözleme,

kebap, köfte, sarma, dolma, pilav, ayran aşı, süt aşı, yoğurt aşı, cacık, turşu, salamura, çemen, ezme,

peynir eki, hoşaf, komposto, reçel, marmelat, şerbet, şurup, pekmez, pestil, sakız, helva, aşure, tatlı,

dondurma, salep ve kahve [3, 6, 7, 25-27].

Veritabanı Yönetim Sistemleri (VTYS)

Veritabanı; “ birbiriyle ilişkili verilerin tekrara yer vermeden, çok amaçlı kullanımına olanak

sağlayacak şekilde depolanması” olarak tanımlanmaktadır. Çok sayıdaki bilginin belirli bir düzen

içinde saklandığı bu sistem, eldeki bilginin özelliklerine göre çeşitlilik göstermektedir. Akademik ve

özel durumlar haricinde “İlişkisel Veritabanı Sistemleri (Relational Database Management Systems-

RDMS)” kullanılmaktadır. Bu sistemde, birbirleri ile anahtarlar aracılığı ile bağlı tablolar

bulunmaktadır. İlişkisel veritabanı sistemlerinin en önemli özelliği, sistem içinde bilgi tekrarı

olmamasıdır [28].

Türkiye Bitkileri Hakkında Veritabanları

Türkiye Florası’nda yer alan bitkilere ait verileri daha etkin ve verimli yönetebilmek

konusundaki çabalar daha çok bitki veritabanlarının oluşturulması şeklinde son yirmi yıl içerisinde

Page 54: ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ

Ankara Ecz. Fak. Derg. 40(2): 43-57, 2016 Urhan ve ark. 49

artarak devam etmiştir. Ülkemizde bitki veritabanı çalışmalarının ilk adımları Babaç ve arkadaşlarınca

1985 yılında hazırlanan “Elazığ Yöresinde Yayılış Gösteren Leguminosae Bitkileri Veritabanı”, 1987

yılında hazırlanan “Malatya-Pötürge Yöresi Floristik Veritabanı” ve “Malatya Yöresinin Tıbbi ve

Endüstriyel Bitkileri Veritabanı”, 1988’de hazırlanan “Türkiye Leguminosae Bitkileri Veritabanı” ve

1995 yılında hazırlanan ilk büyük ulusal bitki veritabanı olan “TUBVET” şeklinde atılmıştır. 2002

yılında, 11 ciltlik “Türkiye ve Doğu Ege Adaları Florası”nda kayıtlı taksonların tamamını içeren bir

veritabanı, ekibimiz tarafından bilimsel amaçlı ticari bir kaynağa dönüştürülerek, “Türkiye Florası

1.0”, (ISBN: 975-97964-3-0) adlı yazılım hazırlanmıştır. Hemen ardından bu yazılıma dayanarak

yapılanan “IZEF Herbaryumu 1.0” veritabanı ise görsel içerikli gerçek örnek verilerine uzaktan

ulaşılabilen, Türkiye’nin ilk sanal herbaryumu olmuştur (http://izef.ege.edu.tr). 2010 yılında yine

ekibimizce “Türkiye Florası 1.0” yazılımında yer alan taksonlara ve bunlara ait lokalite verilerine

dayanılarak, “Türkiye Fitocoğrafya Haritası” adlı Türkiye’nin ilk sayısal fitocoğrafya haritası

hazırlanmıştır. Yine ekibimiz tarafından 2012 yılında “FFD Monografları Veritabanı” (ISBN: 978-

975-567-075-1), “Türkiye Tıbbi Bitkileri Bibliyografyası Veritabanı” ve “Türkiye’nin Etnofarmasötik

Botanik Kullanımı Bulunan Bitkileri Veritabanı” tamamlanmıştır [29].

MATERYAL ve YÖNTEM

Veritabanına Girilecek Verilerin Hazırlanması

Çalışmamızın amacı; Türkiye’deki gıda bitkilerine ait bilimsel verileri, bir veritabanına

aktarmak ve bu veritabanını uzaktan hizmet sunabilir hale getirmektir. Bu amaca yönelik olarak,

konuyla ilgili ulusal ve uluslararası makaleler, kitaplar, interaktif veritabanları, lisansüstü tezler ve

bildiriler kapsamlı şekilde araştırılmıştır.

Çalışmamızda kaynak oluşturma aşamasında ilk olarak Narin Sadıkoğlu'nun yüksek lisans tezi

olan “Cumhuriyet Dönemi Türk Etnobotanik Araştırmalar Arşivi” incelenmiştir. Bu çalışmada, 1928-

(Harf Devrimi) 1997 yılları arasında yurdumuzda yapılmış 765 adet etnobotanik çalışma saptanmıştır

[14].

Diğer bir ana kaynak olarak; Gülsen Kendir ve Ayşegül Güvenç'in “Etnobotanik ve Türkiye’de

Yapılmış Etnobotanik Çalışmalara Genel Bir Bakış” adlı makalesinde yer alan, 1998-2008 yılları

arasında yapılmış 91 etnobotanik çalışma değerlendirilmiştir [5].

Bunun yanında Ertan Tuzlacı'nın “Yabani Besin Bitkileri ve Ot Yemekleri” adlı kitabı, çeşitli

kaynakçalar ve başta Milli Kütüphane olmak üzere birçok kütüphanenin tarama katalogları kaynak

olarak değerlendirilmiştir [3].

Page 55: ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ

Urhan ve ark. Ankara Ecz. Fak. Derg., 40(2): 43-57, 2016

50

Tüm bu değerlendirme sonucunda; toplam 1065 etnobotanik konulu araştırma içinde gıda bitkisi

içeren 444 çalışma ele alınmıştır. Bunlardan 305’inde gıda amaçlı kullanılan bitkilerin bilimsel olarak

doğru ve uygun şekilde ele alındığı tespit edilmiş olup, Tablo 1'de belirtilen “Literatür Listesi”

oluşturulmuştur. Bu listede yer alan kaynaklar içerisinde; 4 kitap, 12 kitap bölümü, 184 makale, 59 tez

çalışması, 5 proje raporu ve 41 bildiri bulunmaktadır.

Veritabanı Oluşturulması

Bu araştırmada; beta sürümleri “Türkiye Florası 1.0” ve buna dayalı olarak adım adım

geliştirilen “Türkiye Gıda Bitkileri Veritabanı 1.0 Beta” adlı 2 farklı veritabanı programı, bu programı

hazırlayıp geliştirmek için kullanılan yazılımlar, Türkiye Florası bitkilerine ait bilgiler ve 305

literatüre ait veriler araştırma materyali olarak kullanılmıştır. Türkiye Florası bitkilerine ait bilgiler, 11

ciltlik “Türkiye ve Doğu Ege Adaları Florası” adlı ana kaynakta yer alan verilerle, gıda bitkileri kısmı

ise literatürde kayıtlı bitki listeleriyle sınırlandırılmıştır. Veritabanları “Microsoft Access” ile

oluşturulmuştur. Veri giriş yazılımlarında (Integrated Development Environment IDE) profesyonel

yazılım geliştirmek için kullanılan genel amaçlı bir bilgisayar programlama dili olan, “Borland Delphi

5.0” kullanılmıştır [26,27]. Bu ortamda görsel öğeler ve kullanıcı arayüzü Borland’ın Visual

Components Library (VCL) kütüphanesi kullanılarak geliştirilmiştir. Programda yer alan “Botanik

Terimleri Sözlüğü” ve familya genel bilgileri dosyaları “Microsoft Word” ile oluşturulup veri tabanına

eklenmiştir. Veritabanına aktarılan bilgilerin internette yayınlanabilmesi için “Windows Server 2000”,

servis olarak “Internet Information Server (IIS)”, web sayfası dili olarak “ASP” ve internet sayfasının

tasarımında “Macromedia Dreamweaver” kullanılmıştır [29].

Çalışmada kullanılan literatürler, veritabanının Şekil 1’de görülen “Literatür” sekmesinde

bulunmaktadır. Burada soldaki sütunda “Literatür Adı” ve “Literatür Numarası” yer almaktadır.

Aranan literatürün üzerine tıklandığında ilgili çalışma hakkında sırasıyla “Yazar Adları”, “Çalışma

Adı”, “Literatürün Tam Adı”, “Literatür Tipi”, “Yayınlandığı Kaynak”, “Yılı”, “Makalenin bulunduğu

web sitesi” ve “Özet” bölümleri bulunmaktadır. Bu sekmeye veritabanında kullanılan tüm literatürler

hakkında detaylı bilgiler bilgi paketleri şeklinde kaydedilmiştir.

Page 56: ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ

Ankara Ecz. Fak. Derg. 40(2): 43-57, 2016 Urhan ve ark. 51

Şekil 1. Literatür kayıt ve sorgulama sekmesi

Şekil 2. Gıda bitkisi kayıt ve sorgulama sekmesi

Şekil 2’de veritabanının gıda bitkisi kayıt ve sorgulama ekranı görülmektedir. Sol sütunda

“Arama” bölümüne bitkinin Latince ismi yazılarak bilgiler kaydedilmekte ve aynı yolla aranan bitki

bulunabilmektedir. Bitki tarama işlemi alfabetik sıraya göre olabildiği gibi, Türkiye Florası’nda kayıtlı

Page 57: ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ

Urhan ve ark. Ankara Ecz. Fak. Derg., 40(2): 43-57, 2016

52

olduğu cilt ve sayfa numarasına göre de yapılabilmektedir. Bitkinin bulunduğu “İl”, “İlçe” ve

“Literatür numarası” orta sütundan kaydedilmekte ve sorgulanabilmektedir. Sağ bölümde ise bitkinin

bulunduğu “Mevki”, “Yerel adı”, “Kullanım şekli”, “Besin Değeri”, “Kullanılan Kısımları” ve “Gıda

tipi” kaydedilip sorgulanabilmektedir.

Tablo 1. Türkiye Gıda Bitkileri Veritabanı literatür listesinin son kısmı.

SONUÇ ve TARTIŞMA

İlkçağlardan beri insanoğlu çevresinde bulunan bitkilerden başta gıda amaçlı olmak üzere çeşitli

şekillerde yararlanmış ve bu bitkilerle ilgili bilgilerini nesilden nesile aktararak yaşamlarını

sürdürmüştür [3, 8].

Bu alanda gerçekleştirilmiş etnobotanik çalışmalarda daha çok Ertuğ’un yapmış olduğu

sınıflandırma kullanılmıştır. Bu sınıflandırmada bitkilerin kullanılan kısımları (meyve, tohum, yaprak

vb.) dikkate alınmıştır [16]. Diğer etnobotanik çalışmalarda ise gıda olarak kullanılan bitkiler

çoğunlukla “yabani besin bitkileri”, “çay olarak kullanılan bitkiler” ve “baharat olarak kullanılan

bitkiler” başlıkları altında incelenmiştir. Etnobotanik araştırmalar bitkilerin bilimsel olarak

değerlendirilmelerine önemli katkıda bulunmaktadır. Bu sebeple Türkiye’nin gıda amaçlı kullanılan

bitkilerini tespit etmek için ülkemizde bugüne kadar yapılmış 1065 etnobotanik araştırma taranmış,

444 gıda bitkisi içeren çalışma yakından incelenmiş olup, bunların 305 adedinde bilimsel olarak

değerli sayılabilecek şekilde ifade edilmiş gıda bitkilerinin yer aldığı tespit edilmiştir. Etnobotanik

araştırmalarda daha çok tıbbi amaçlı kullanılan bitkiler üzerinde çalışıldığı görülmüştür. Gıda olarak

kulllanılan bitkilerin genellikle sadece “yabani” olanları değerlendirilmiştir. Ayrıca baharat ve diğer

Page 58: ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ

Ankara Ecz. Fak. Derg. 40(2): 43-57, 2016 Urhan ve ark. 53

amaçlarla kullanılan bitkilerin tespiti için daha çok çalışmaya ihtiyaç vardır. Diğer taraftan ülkemizde

mevcut etnobotanik yayınlar hakkında başvurulabilecek bir merkez (merkezi kütüphane, veritabanı

vb.) olmadığı için yayınların taranması ve bilgilerin değerlendirilmesi oldukça güçtür.

1936’dan bugüne kadar yayınlanmış çalışmalara bakıldığında; en fazla kaynağın 2011 yılına ait

olduğu görülmektedir. Özellikle eski yıllara ait bazı etnobotanik araştırmalarda; bitkilerin Latince

isimlerinin belirtilmeyip, sadece ait olduğu yörede kullanılan yerel isimleri ile yer verildiği

görülmektedir. Bu durum bitkinin doğru şekilde tespit edilmesini engellediği için çalışmamızda bu tür

kaynaklara yer verilmemiştir. Bazı çalışmalarda; bitki teşhisi yapılmaksızın, bölgede doğal yayılışı

bulunmayan hatta Türkiye Florası’nda yer almayan bitkilerin Türkçe isimlerinin karşılığı olan Latince

isimlerinin listelendiği gözlenmiş ve bu çalışmalara da yer verilmemiştir. Çalışmamızda sadece cins

adıyla belirtilen, tür altı kategorileri belirtilmemiş bitkilerin yer aldığı araştırmalar da

değerlendirilmiştir.

Öte yandan bazı çalışmalarda, bitkilerin yerlerinin belirtilmediği saptanmıştır. Oysa etnobotanik

çalışmalarda lokalite oldukça önemlidir. Sadece il adı yeterli olmayıp, mutlaka ilçe ve mevkii de

belirtilmelidir. Bu nedenle veritabanına bilgi aktarılırken sorunlar oluşmuştur. Böyle durumlarda

veritabanımızda, “Yer Adı” ve “Mevki Adı” bölümleri boş bırakılmıştır.

Çalışmamızda 1936-2013 yılları arasında yayınlanmış 305 kaynak incelenmiş olup, “Türkiye

Gıda Bitkileri Veritabanı 1.0 Beta” programına Türkiye Florasında doğal yayılış gösteren 1604 farklı

taksona ait çok sayıda gıda amaçlı kullanım verisi literatür destekli olarak kaydedilmiştir.

Veritabanında 81 ilimizin tamamına ait veriler mevcuttur. Toplam 100 familyaya ait 480 cins ele

alınmıştır. Literatür çalışmamız esnasında; kaynaklarda 46 bitkinin sadece cins ismiyle belirtildiği

saptanmıştır.

Öte yandan çalışmamızda bazı literatürler gıda bitkileri içerdiği halde henüz yayınlanmadığı

için, bunların tam metnine ulaşılamamıştır. Bunlar sırasıyla; İsmail Türkoğlu’nun “Elazığ İlindeki

Etnobotanik Değeri Olan Taksonların Araştırılması, Fırat Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü,

Biyoloji Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, 2000”, Burcu Saylam’ın “Edirne ve Çevresinde Doğal

Ortamda Yetişen Faydalı Bitkiler (Tıbbi, Zehirli, Besin, Süs Bitkileri), Trakya Üniversitesi Fen

Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2002”, Yasemin Uzun Yılmaz’ın “Beşikdüzü Yöresinde Gıda

Amaçlı Kullanılan Bitkiler, Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Fakültesi, Orman

Mühendisliği Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, 2011” ile Ahmet Doğan’ın “Pertek (Tunceli)

Yöresinde Etnobotanik Araştırmalar, Marmara Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Botanik

Anabilim Dalı, Doktora Tezi, 2013” adlı çalışmalarıdır.

Page 59: ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ

Urhan ve ark. Ankara Ecz. Fak. Derg., 40(2): 43-57, 2016

54

Tablo 2. Türkiye Gıda Bitkileri Veritabanı kullanılan kısım/gıda tipi tablosunun son kısmı.

Türkiye’de gıda bitkilerinin yararlanılan kısımlarına bakıldığında; köklerin 202, yumruların

180, kabukların 8, gövdelerin 702, yaprakların 911, çiçeklerin 429, meyvelerin 344, tohumların 177,

reçinelerin 10, bal özünün 39 ve sabit yağın 10 bitkide kullanıldığı Tablo 2’de görülmektedir. Köklerin

çiğ veya sebze olarak kullanıldığı tespit edilmiştir. Yumruların, bazı bitkilerde kurutularak bazı

bitkilerde ise çiğ olarak tüketildiği belirlenmiştir. Gövde ve yaprakların sebze, çay ve baharat olarak

kullanıldığı tespit edilmiştir. Çiçeklerin, taze veya kurutulmuş olarak çay yapımında ve baharat olarak

kullanıldığı belirlenmiştir. Meyvelerin çiğ olarak taze veya kuru yendiği ayrıca marmelat, reçel,

pekmez, pestil, şerbet ve şurup yapımında kullanıldığı saptanmıştır. Tohumların en fazla baharat

olarak kullanıldığı, sabit yağların ise tohum ve meyvelerden elde edildiği ve yemeklerde kullanıldığı

tespit edilmiştir.

Gıda tiplerine bakılacak olursa; şurupta 16, sakızda 19, çiğ şekilde 929, kuru halde 193, sahlepte

20, komposto şeklinde 56, hoşaf şeklinde 23, peynir yapımında 97, şerbette 23, turşu yapımında 55,

pekmez yapımında 21, pestil hazırlanmasında 5, reçel şeklinde 69, marmelat şeklinde 51, helva

yapımında 2, haşlamak suretiyle 528, kavurmak suretiyle 526, dondurma yapımında 31, kahve

eldesinde 11, baharat olarak 236, çay şeklinde 277 ve çiğ salata olarak 189 bitkinin kullanıldığı Tablo

2’de görülmektedir.

No Bitki

k

Yu

mru

vde

Kab

uk

Yap

rak

Çiç

ek

Me

yve

Toh

um

Re

çin

e

Bal

özü

Yağ

Çiğ

Ku

ru

Bah

arat

Çay

Çiğ

Sal

ata

Kav

urm

a

Haş

lam

a

Do

nd

urm

a

Kah

ve

Ho

şaf

Mar

me

lat

Re

çel

He

lva

Pe

kme

z

Turş

u

Şerb

et

Pe

ynir

eki

Şuru

p

Sakı

z

Pe

stil

Ko

mp

ost

o

Sah

lep

1585Vicia pannonica

purpurascens1 1

1586 Vicia peregrina 1 1 1

1587 Vicia sativa nigra nigra 2 1 2

1588Vigna unguiculata

unguiculata4 3 1 1 1 2

1589 Viola sieheana 1 1

1590 Viscum album album 1 4 2 2 2

1591 Vitex agnus-castus 1

1592 Vitis sylvestris 1 3 6 4 1 2 1 1 1 1 1

1593 Vitis vinifera 3 20 35 25 5 1 9 7 1 1 1

1594 Wiedemannia orientalis 1 1 4 2 3 1 1 1

1595Xanthium strumarium

brasilicum1 1

1596Xanthium strumarium

strumarium1 1

1597 Zea mays 9 7 1 1 3

1598 Zea mays mays 4 4 3

1599 Ziziphora capitata 2 4 1 1 4 1 1

1600 Ziziphora clinopodioides 4 9 6 2 8 2 3

1601Ziziphora taurica

cleonioides1 1

1602 Ziziphora taurica taurica 1 1 1 3 1

1603 Ziziphora tenuior 2 1 1 2 2

1604 Zosima absinthifolia 4 5 1 2 1 1 3 3 1

Toplam Literatür Sayısı 393 506 2318 8 3886 793 2038 432 16 50 17 3062 438 720 675 567 1728 1511 36 28 33 141 219 2 55 82 54 212 30 50 8 27 164

Toplam Bitki Sayısı 202 180 702 8 911 429 344 177 10 39 10 829 193 236 277 189 526 528 31 11 23 51 69 2 21 55 23 97 16 19 5 20 56

Page 60: ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ

Ankara Ecz. Fak. Derg. 40(2): 43-57, 2016 Urhan ve ark. 55

Tablo 2’de bitkiler ile kullanılan kısımların kesişim karelerinde yer alan rakamlar söz konusu

bilginin kaç farklı literatürde benzer şekilde geçtiğini göstermektedir. Bu durumda rakamın büyük

olması, çok sayıda literatür desteğini ve bilginin güvenilirliğini göstermektedir. Örneğin; Vitis

vinifera’nın gıda olarak kullanımı hakkındaki bilgilerin analizinden, gövdenin 3, yaprakların 20,

meyvelerin ise 35 farklı literatürde kayıtlı olduğu ortaya çıkmaktadır.

Tüm bu verilerin il ve ilçeler üzerinden sorgulanabilmesi mümkün olabildiği gibi hangi

bölgelerde çalışma yapılmamış olduğu da hızlıca izlenebilmektedir. Literatür listesinin son kısmı

Tablo 1’de belirtilmiştir.

Hüsnü Can Başer’in “Wild Food and Nonfood Plants” başlıklı yayınında 366 adet bitkinin

Türkiye’de gıda amaçlı kullanıldığı (çay, baharat, sebze ve meyve) belirtilmiştir. Ertan Tuzlacı’nın

“Türkiye’nin Yabani Besin Bitkileri ve Ot Yemekleri” kitabında ise Türkiye’de 875 adet bitkinin gıda

olarak kullanım bulduğu tespit edilmiştir [3, 30]. Ospankulova tarafından hazırlanan tez çalışması

kapsamında ise yurt içinde ve yurt dışındaki tüm etnobotanik araştırmacıların bu konudaki çalışmalara

kolayca ulaşabilmesi amacıyla hazırlanan Türk Etnobotanik Veritabanı (TEBVET)’nda 658 çalışma

değerlendirilerek veri tabanına 7965 veri aktarıldığı kayıtlıdır [31]. Buna etnobotanik çalışmaların tüm

bölümleri (Tıbbi, gıda, yem ve süs bitkileri) dahil edilmiştir. Çalışmamız sonucunda saptanan 1604

farklı taksona ait çok sayıda gıda tipi verisi bu alandaki en geniş veri kaynağını oluşturmaktadır.

Bu tip veritabanlarında bitki adı, otör adı ve lokalitenin yeniden yazımı sırasında hataların

oluşabildiği bilinmektedir. Veri tabanlarının temel işleyiş prensibine göre bir veri nasıl kaydedilmişse,

ileride ancak kaydedildiği biçimde sorgulanabilmektedir. Ayrıca bitkiye ait bilgilerin kaydı sırasında

sıklıkla karşılaşılan hatalar arasında; harf hataları, noktalama işareti hataları, otör adı hataları,

kelimeler arasında bir yerine iki boşluk verilmesi gibi durumlar, kaydedilen verinin sorgulanması

sırasında bir engel olarak ortaya çıkmaktadır. Bu zorluğun aşılmasının tek yolu; Türkiye Florası’nda

kayıtlı bilgilerin, sistematik şekilde ulusal flora veritabanına aktarılmasıdır. Tam da bu nedenle

önceden hazırladığımız Türkiye Florası 1.0 programı sayesinde kayıt sırasında bitkilere ve

lokalitelerine ait bilgiler elle yazılmayıp, menüden seçmek yoluyla veritabanına işlenmiştir.

Bu verilerin ışığında; Türkiye’deki gıda bitkilerinin nerede ve hangi şekillerde tüketildiği

detaylı olarak tespit edilmiştir. Ülkemizde bu alanda bugüne kadar yapılmış bilimsel araştırmaların

kapsamlı şekilde değerlendirilmesi sağlanarak, bu alanda çalışan bilim insanlarına önemli ölçüde

kolaylık sağlanmıştır. İşletilen yazılım ve sürekli geliştirilecek veritabanı sayesinde, sağlık ve

beslenme profesyonellerinin gıda bitkileri konusunda ihtiyaç duydukları güvenilir bilgilere internet

ortamında ve ana dillerinde ulaşabilmeleri sağlanmıştır. Etnobotanik araştırmaların ve derlemelerin

çoğalmasıyla gıda bitkilerimizle ilgili bilgilerin artacağı kuşkusuzdur. Ayrıca gıda bitkilerinin besin

değerlerinin inceleneceği ve epidemiyolojik çalışmalarla destekleneceği bilimsel araştırmalara da

Page 61: ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ

Urhan ve ark. Ankara Ecz. Fak. Derg., 40(2): 43-57, 2016

56

ihtiyaç vardır. Veritabanına kaydedilmiş tüm bilgiler mümkün olan en kısa sürede www.izef.ege.edu.tr

adresinden sorgulanabilir şekilde yayınlanacaktır.

KAYNAKLAR

1. Güner, A. (2012). Türkiye bitkileri listesi-damarlı bitkiler. ANG Vakfı, Nezahat Gökyiğit Botanik

Bahçesi, İstanbul.

2. Seçmen, Ö. (2008). Türkiye Florası. Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Ders Notları, Ege

Üniversitesi Fen Fakültesi Yayınları, No: 120, İzmir.

3. Tuzlacı, E. (2011). Türkiye’nin yabani besin bitkileri ve ot yemekleri, Alfa Yayınları, 1. Basım,

İstanbul.

4. Prescott-Allen R., Prescott-Allen C. (1999). How many plants feed the world? Conservation

Biology, 4(4), 365-374.

5. Kendir, G., Güvenç, A. (2010). Etnobotanik ve Türkiye’de yapılmış etnobotanik çalışmalara

genel bir bakış. Hacettepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Dergisi, 30(1), 49-80.

6. Aksoy, M. (2007). Ansiklopedik beslenme, diyet ve gıda sözlüğü. Hatipoğlu Yayınları, Ankara.

7. Baysal, A. (2004). Beslenme. Hatipoğlu Yayınları, 10. Baskı, Ankara.

8. McKay, D. L., Blumberg, J. B. (2002). The role of tea in human health: an update. Journal of the

American College of Nutrition, 21(1), 1-13.

9. Sumpio, B. A., Cordova, A. C., Berke-Schlessel, D. W. Qin, F., Chen Q.H. (2006). Green tea, the

“Asian paradox”, and the cardiovascular disease. Journal of the American College of Surgeons,

202(5), 813-825.

10. Yeşilada, E. (2010). Doğadan gelen sağlık: bitki çayları, Era Yayınları, İstanbul.

11. Akgül, A. (1997). Baharatlar: lezzet, koku ve renk dünyası. Gıda Sanayi, 48, 27-34.

12. Wilson, L.A. (1993). Spices and flavouring crops in encyclopedia of food science. Food

Technology and Nutrition, Macrae, R., Robinson, R. K., Sadler, M. J. (Eds.), Academic Press

Limited, London 4282-4286.

13. Yaldız, G., Kılınç E. (2010). Rize ili kentsel alanda tüketicilerin baharat tüketim alışkanlıklarının

belirlenmesi. Gıda Teknolojileri Elektronik Dergisi, 5(2), 28-34.

14. Sadıkoğlu, N. (1998). Cumhuriyet dönemi Türk etnobotanik araştırmalar arşivi. Yüksek Lisans

Tezi, İstanbul Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, İstanbul.

15. Alexiades M. N. (2003). Ethnobotany in the third millennium: Expectations and unresolved

issues. Delpinoa, 45, 15-28.

16. Ertuğ, F. (2003). Wild plant gathering in a greek village Misti in Cappadocia, Arsebük, G.,

Özbaşaran, M., Tanındı, O., Boratav, A. (Eds.), Ege Yayıncılık, İstanbul.

Page 62: ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ

Ankara Ecz. Fak. Derg. 40(2): 43-57, 2016 Urhan ve ark. 57

17. Yücel, E., Unay, U. (2008). Çifteler ilçesinde gıda olarak tüketilen yabani bitkilerin tüketim

biçimleri ve besin öğesi değerleri. Anadolu Üniversitesi Yayınları, Birinci Baskı, Eskişehir.

18. World Health Organization. (2004). Fruit and vegetables for health. The world health report,

reducing risks, promoting health. Geneva, Report of a Joint FAO/WHO Workshop, Kobe, Japan.

19. Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması. (2014). Beslenme durumunun ve alışkanlıklarının

değerlendirilmesi sonuç raporu. Hacettepe Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Beslenme ve

Diyetetik Bölümü.

20. Baysal, A., Bozkurt, N., Pekcan, G., Besler, T., Aksoy, M., Kutluay- Merdol, T., Keçecioğlu, S.,

Mercanlıgil, S. M. (2002). Diyet El Kitabı. Hatiboğlu Yayınları, Şahin Matbaası, Ankara.

21. Turgay, C. (2005). Fonksiyonel besinlerin sağlığımız üzerine etkileri. Çocuk Sağlığı ve

Hastalıkları Dergisi, 48, 69-84.

22. Ross J. A, Kasum C. M. (2002). Dietary flavonoids: bioavailability, metabolic effects, and safety.

Annual Review of Nutrition, 22, 19-34.

23. Knekt P, Jarvinen R, Reunanen A., Maatela J. (1996). Flavonoid intake and coronary mortality in

Finland: a cohort study. The British Medical Journal, 312, 478-481.

24. Barut Uyar, B., Gezmen Karadağ M., Şanlıer N., Günyel S. (2013). Toplumumuzda sıklıkla

kullanılan bazı bitkilerin toplam fenolik madde miktarlarının saptanması. Gıda, 38(1), 23-29.

25. Ertaş, Y., Gezmen Karadağ, M. (2013). Sağlıklı beslenmede Türk mutfak kültürünün yeri.

Gümüşhane Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi, 2(1), 119-136.

26. Baysal, A., Merdol Kutluay, T., Ciğerim, N., Sacır, H., Başoğlu S. (2005). Türk mutfağından

örnekler. Hatiboğlu Yayınevi, 3. Baskı, Ankara.

27. Halıcı, F., Baysal, A. (1998). Türk mutfağında köfte, sarma ve dolmalar: türleri, özellikleri, besin

değeri. Birinci Milletlerarası Yemek Kongresi, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayını, Ankara, p.

50-57.

28. Meloni, J. C. (2008). Creating an Online Storefront in PHP. MySQL and Apache, Sams, New

York .

29. Öztürk, B., Ege, M.A. (2014). Türkiye’nin ilk sanal herbaryumu IZEF örneği ve sanal

herbaryumların bitkisel ilaç hammaddesi araştırmaları açısından önemi. Marmara Pharmaceutical

Journal, 18, 79-84.

30. Başer, K.H.C. (1998). Wild food and nonfood plants: information networking, country profile:

Turkey. Cah. Options Mediterr. 38, 303-322.

31. Ospankulova, E. (2005). Türkiye etnobotanik araştırmalar veri tabanı. Yüksek Lisans Tezi.

İstanbul Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, İstanbul.

Page 63: ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ

Ankara Ecz. Fak. Derg. / J. Fac. Pharm. Ankara, 40(2): 58-82, 2016 Doi: 10.1501/Eczfak_0000000584

DERLEME / REVIEW

KURKUMİN VE ANALOGLARININ ANTİKANSEROJEN ETKİLERİ

ANTICARCINOGENIC EFFECTS OF CURCUMIN AND IT’S ANALOGS

Büşra TOPTAŞ, Zeynep ATEŞ ALAGÖZ *

Ankara Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Kimya Anabilim Dalı, 06100, Tandoğan,

Ankara, TÜRKİYE

ÖZET

Kanserin dünya çapında ölüm nedenlerinin başında geldiği bilinmektedir. Normal hücre üzerine

toksisite göstermeyen, sadece kanser hücresini selektif olarak yok eden ya da gelişimini inhibe eden ilaçları

geliştirmek oldukça zordur. Yeni, daha aktif, daha selektif ve daha az toksik antikanser ilaçların gelişimi

için çalışmalar yoğun bir şekilde devam etmektedir ve umut veren antikanser yaklaşımlar test edilmektedir.

Curcuma longa L. geleneksel Çin tıbbında tıbbi bitki olarak yıllardır kullanılmaktadır. Bu bitkinin aktif

bileşeni kurkumin ise; anti-inflamatuar, kemopreventif, anti-oksidan, anti-anjiyojenik, sitotoksik ve tümör

oluşumunu önleyici özelliklere sahiptir. Yüksek afiniteli kurkumin analoglarını antikanser ajan olarak

geliştirmek için yoğun çalışmalar mevcuttur. Bu araştırmanın amacı kurkumin analoğu olarak tasarlanan

bileşikleri incelemek ve çeşitli kanser hücrelerine karşı etkilerini araştırmaktır.

Anahtar kelimeler: antikanser aktivite; kanser; kurkumin

SUMMARY

Cancer is known as the leading cause of death worldwide. It is difficult to discover novel agents that

selectively kill tumor cells or inhibit their proliferation without general toxicity. In the field of

chemotherapeutic drugs, the search for new, more active, more selevtive and less toxic compounds is stil

very intense, and new promising anticancer approaches are being tested. Curcuma longa L. has been used

long as a medicinal plant in traditional Chinese medicine. Its active constituent curcumin has anti-

inflammatory, chemopreventive, anti-oxidant, anti-angiogenic, anti-tumorigenic and cytotoxic properties.

There is a great interest in developing high affinity curcumin analogs as anticancer drugs. The goal of this

study was to review of compounds that have been designed as curcumin analogs and search their effects

against various cancer cell lines.

Keywords: anti-cancer activity; cancer; curcumin

* Sorumlu Yazar / Corresponding Author: Zeynep ATEŞ ALAGÖZ

e-mail: [email protected]

Gönderilme/Submitted: 15.02.2016 Kabul/Accepted: 03.01.2017

Page 64: ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ

Ankara Ecz. Fak. Derg. 40(2): 58-82, 2016 Toptaş ve Ateş Alagöz 59

GİRİŞ

Kanser dünyada ölüm nedenleri arasında ilk sıralarda yer almaktadır. Son bir asırdır modern

tedavi alanında gelinen büyük gelişmelere rağmen, kanser tedavisinde istenilen noktaya ulaşmak

mümkün olmamıştır. Çünkü sağlıklı hücre üzerine toksisite göstermeyen, kanser hücresini selektif

olarak yok eden ya da kanser hücresinin gelişimini inhibe eden ilaçları geliştirmek oldukça zordur.

Günümüzde geleneksel kanser kemoterapisinin kullanımı yetersiz kalmaktadır.

Son yıllarda yapılan araştırmalara göre kanser; birden fazla hücresel sinyal yolağında meydana

gelen düzensizliğin sonucunda oluşmaktadır. Yapılan araştırmalarda hücrenin birden fazla sinyal

yolağına hedeflenen moleküllerin, güncel tek hedefli antikanser ilaçlardan daha etkili olduğu

bulunmuştur. Kurkumin son derece pleiotropiktir, çok sayıda hedefi düzenler, çeşitli alanlardaki

moleküler hedeflerle etkileşebilme yeteneğinden dolayı, çok sayıda moleküler ve biyokimyasal

kademeleri etkileyebilmektedir [1].

Kurkumin; Zencefilgiller (Zingiberaceae) familyasından sarı çiçekli, büyük yapraklı, çok yıllık

otsu bir bitki cinsi olan Zerdeçal (Curcuma longa) bitkisinin rizomlarından (Rhizoma Curcumae) elde

edilen major biyoaktif bileşenlerin en önemlisidir. Geleneksel tıpta kurkumin; hazımsızlık, üriner

sistem enfeksiyonları, karaciğer hastalıkları ve romatoit artrit gibi çok çeşitli hastalıkların tedavisinde

kullanılmaktadır [2].

O CH3

OH

O O

O

OH

CH3

Şekil 1. Kurkumin

[(1E,6E)-1,7-bis (4-hidroksi-3-metoksifenil)- 1,6-heptadien-3,5-dion]

Kurkumin (Şekil 1) son yıllarda kanser araştırmalarında, kanseri baskılayıcı özelliği nedeniyle

dikkat çekmiştir. Antikanser bir ajan olarak; pek çok kanser türünde, tümör oluşumunu baskıladığı

yapılan çalışmalarda gösterilmiştir. Zerdeçaldan elde edilen kurkumin; yüzyıllar boyunca çeşitli

iltihabi hastalıkların tedavisi amacıyla kullanılmıştır. Zerdeçalın; hücre siklusu (cyclin D1 ve cyclin

E), apoptoz (caspase’lerin aktivasyonu ve antiapoptotik genlerdeki reseptörtlerin azalması), çoğalma

(HER-2, EGFR, AP-1), hayatta kalma (PI3K/AKT yolağı), yayılma (MMP-9 ve adezyon molekülleri),

yeni kan damarları ağı oluşumu (VEGF), metastaz (CXCR-4), enflamasyon (NF-KB, TNF, IL-6,IL-1,

COX-2, VE 5-LOX) ve bunların çoklu hücre sinyali yolağı üzerine müdahale ederek etki gösterdiği

düşünülmektedir [1]. Kurkuminin lösemi ve lenfoma, gastrointestinal kanserler, genitoüriner

Page 65: ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ

Toptaş ve Ateş Alagöz Ankara Ecz. Fak. Derg., 40(2): 58-82, 2016

60

kanserler, göğüs kanseri, yumurtalık kanseri, baş ve boyun skuamöz (yassı) hücre karsinoması, akciğer

kanseri, melanom ve nörolojik kanserlerde tümör oluşumunu baskıladığı rapor edilmiştir [1].

Geleneksel bitkisel ilaçların güvenli olduğu düşünülse de aktif prensiplerinin neler olduğu ve

kansere karşı nasıl aracılık ettiği tam bilinmemektedir. Fenolik bileşikler; serbest radikal tutucu

özellikleri sayesinde antioksidan ve antikanser aktivite göstermektedir [3]. Kurkumin, fenolik ve

enolik fonksiyonel gruplarından dolayı mükemmel antioksidan aktiviteye sahiptir [3]. Yapılan

çalışmalarla, kurkumin ve analoglarının sahip olduğu oksijenli aromatik halkaların sitostatik aktivite

gösterdiği doğrulanmıştır [4].

Kurkuminin anti-neoplastik aktiviteye sahip olması, molekül ağırlığının düşük olması ve

toksisitesinin olmaması, bu molekülü; potansiyel kemoterapötik ilaçların geliştirilmesinde ideal öncü

molekül haline getirmektedir. Kurkuminin kimyasal yapısından yola çıkarak çeşitli analogları

sentezlenmekte ve etkileri denenmektedir. Bu araştırma projesinde kurkuminin; değişik kanser

türlerine karşı antikanserojen etkilerini hangi mekanizmalarla gerçekleştirdiği hakkında bilgi

verilmiştir. Kurkumin ve analogları kimyasal boyutta incelenerek antikanserojen etkileri

değerlendirilmiştir.

1. Kurkuminin Antikanser Potansiyeli

1.1. Meme Kanseri

Yapılan çalışmalarda insan meme kanser hücresinde kurkuminin antiproliferatif etkisinin;

kurkuminin ornitin dekarboksilaz aktivitesini inhibe etmesi ile ilgili olduğu belirtilmiştir [5].

Kurkuminin meme kanseri hücrelerinde bazı etki mekanizmaları açıklanmıştır. Örneğin; aril

hidrokarbon reseptörü ve sitokrom P450 1A1’i [5]; tirozin kinaz aktivitesine sahip p185neu

glukoproteinini; Ki-67, PCNA, p53 mRNA ekspresyonunu; COX-1 ve COX-2 enzimlerini inhibe

ettiği bulunmuştur. Kurkumin ayrıca p-53 bağımlı Bax ekspresyonunu indükler, vasküler endotelyal

büyüme faktörünü (VEGF) ve temel fibroblast büyüme faktörünü (b-FGF) inhibe eder [6, 7]. İnsan

telomeraz ters transkriptazının telomeraz aktivitesini baştan sona inhibe ettiği gösterilmiştir [8]. Matrix

metalloproteinaz-2 (MMP-2) ekspresyonunu azaltır, doku inhibitörü metalloproteinaz-1 (TIMP-1)’i

artırır [9], ve NF-кB ve AP-1 aktivasyonunu bloke eder [10-13]. Çalışmalar kurkuminin ayrıca LOX

yolağını inhibe ettiğini [14] ve insülin benzeri büyüme faktörünü (IGF-1) baskıladığını [15]; bunları

meme kanseri hücre hatlarında gerçekleştirdiğini göstermektedir. Erken klinik denemelerde 7 meme

kanseri hastasına topikal kurkumin merhemi uygulandığında % 71 hastada lezyon büyüklüğünde,

ağrıda, kaşıntı ve sızıntılarda meydana gelen anlamlı azalma; pozitif cevap olarak kayda geçmiştir [5].

Page 66: ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ

Ankara Ecz. Fak. Derg. 40(2): 58-82, 2016 Toptaş ve Ateş Alagöz 61

1.2. Özofagus Kanseri

Genel olarak tercih edilen cerrahi müdahale gibi tedavilerin ortaya çıkardığı yan etkilerden

dolayı, hayatta kalma oranı bakımından, uygulanan tedavilerden olumlu sonuç alınamamaktadır.

Örneğin; pnömoni, operasyon sonrası gelişen akciğer komplikasyonları, yutak iltihabı ve kalp zarı

iltihabı ciddi yan etkilerdir [16]. Tedavi stratejilerinin değiştirilmesine ve geliştirilmesine ihtiyaç

vardır. Kurkuminin; normal insan özafagus dokusundan izole edilmiş özafagal mikrovasküler

endotelyal hücrelerdeki sitokin uyarıcı aktivitedeki iNOS, JNK, VCAM ve NF-кB’leri inhibe ettiği

bulunmuştur [17]. Yapılan deneylerde; ratlara diyetle (500 ppm) kurkumin başlangıç süresince ve

başlangıçtan sonraki aşamalarda verildiğinde sırayla % 27 ve % 33 oranında özafagal karsinojenezisi

inhibe ettiği rapor edilmiştir [18].

1.3. Mide Kanseri

Güncel tedavi yöntemleri büyük ölçüde cerrahi müdahaleyi ve kemoterapiyi içerir, ancak

hastalığın nüksetmesi ve metastaz olayları sık görülür. Tedavi stratejilerinin değiştirilmesine ihtiyaç

vardır. Kurkuminin mide kanseri hücrelerinde sitotoksik etkisi olduğu belirlenmiştir. Kurkuminin 5-

fluorourasil (5-FU) ile sinerjistik etkiyle mide kanseri hücrelerinin büyümesini engellediği tespit

edilmiştir. Bir başka çalışmada da kurkuminin MDR (çoklu ilaç direnci)’yi tersine çevirmesi; insan

mide kanser hücrelerinde P-gp işlevini azaltması ve caspase-3 aktivasyonunu artırması ile

ilişkilendirilmiştir [5].

1.4. Bağırsak Kanseri

Kurkuminle tedavi edilen hayvanların bağırsak dokuları incelendiğinde kurkuminin tümör

önleyici etkisi; enterosit apoptozunda ve proliferasyonda meydana gelen artış ile ilişkilendirilmiştir.

Diyetle farelere 15 hafta boyunca % 0,2 ve % 0,5 kurkumin verildiğinde adenomda sırayla % 39 ve %

40 azalma meydana gelmiştir. Bir çalışmada da fare bağırsaklarında kurkuminle tedaviden sonra

COX-2 proteininin ifadesi aşamasında adenomun büyümesinde yavaşlama bulunmuştur [19].

1.5. Karaciğer Kanseri

Kurkumin karaciğer kanser hücrelerinde; hücre siklusunu inhibe eder, sitotoksik etki gösterir,

ayrıca antiproliferatif ve apoptozu uyarıcı etkileri vardır [1]. Kurkumin insan karaciğer ve

ekstrahepatik dokularında fenol sülfotransferazı (SULT1A1) güçlü bir şekilde inhibe edici etkiye

sahiptir [20]. Kurkumin IL-6 üretimini, histon asetiltransferaz (HAT) aktivitesini ve AP-1

aktivasyonunu engeller [21]. Kurkuminin hepatoselüler karsinoma (HCC)’da tümör büyümesini HIF-

1’in, aril hidrokarbon reseptör translokatörün parçalayıcı etkisini inhibe ederek gösterdiği

düşünülmektedir [22-23]. Kurkuminin antikarsinojenik etkisi; ratların karaciğerlerindeki glutatyon

Page 67: ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ

Toptaş ve Ateş Alagöz Ankara Ecz. Fak. Derg., 40(2): 58-82, 2016

62

bağlantılı detoksifikasyon enzimlerini indüklemesi şeklinde de gösterilebilir. Farelerin karaciğerine

yerleştirilen hepatokarsinoma hücrelerinde, kurkuminin tümör damarlanması karşıtı etkisi COX ve

VEGF’nin ikisinin birden azalmasına aracılık etmesi ile açıklanmaktadır [24].

1.6. Pankreas Kanseri

İnsan pankreas kanserindeki MIA PaCa-2 hücrelerinde farnesil protein transferaz’ın aktivitesini

inhibe ettiği bulunmuştur (5). İnsan pankreas tümörü dokularında ve hücre yolaklarında NF-кB’nin

fazlaca bulunduğu ve kurkuminin NF-кB ekspresyonunu baskılama yeteneğinin bulunduğu rapor

edilmiştir [25-27]. Aynı şekilde kurkumin; tümör büyümesine ve pankreatik kanser hücrelerinin

yaşayabilirliğine katkısı olan IL-8’in çok sayıda biyoaktivitesini indirgemektedir [5, 28]. Kurkuminin,

hastalarda NF-кB, COX-2 ve PBMC’deki fosforillenmiş STAT3’ün ifadesini azalttığı kaydedilmiştir

[29].

1.7. Kolorektal Kanser

Kurkuminin kolorektal hücre yolaklarında proliferasyonu inhibe ettiği ve apoptozu indüklediği

tespit edilmiştir [30, 5]. Kurkuminin neden olduğu bazı olaylar; kromatin kondensasyonu ve DNA

parçalanması, HT-29 hücrelerindeki ve HCT-116 kolon lenfositlerindeki DNA hasarının onarılması,

ayrıca GADD153 mRNA ve protein ekspresyonu şeklindedir [31, 5]. Kurkumin; nörotensin aracılı

aktivatör protein-1’i, NF-кB aktivasyonunu, kalsiyum mobilizasyonunu, PGE-2 ve EGFR’yi inhibe

eder ve COX-1 ve-2, MMP-2 ve-9, IL-8 gen indüksiyonunu ve kolon kanseri hücrelerinin göçünü

azaltır [32-37]. Bazı kurkumin türevlerinin kolon kanser hücrelerine karşı etkili olduğu bulunmuştur.

Örneğin dimetoksikurkumin (Şekil 2) kurkumine göre; HCT116 hücrelerinde çoğalmayı azaltmada ve

apoptozu uyarmada daha etkilidir [38].

O

O

CH3

O O

O

OCH3

CH3

CH3

O

OH

CH3

O O

O CH3

OH

Şekil 2. Dimetoksikurkumin Şekil 3. Tetrahidrokurkuminin

Tetrahidrokurkuminin (THC) (Şekil 3); 1,2 dimetilhidrazin (DMH)’nin uyardığı kolon kanseri

üzerine etkileri değerlendirildiğinde THC’nin; kolon kriptalarında hem üst hem alt yarı bölümlerde

önemli ölçüde azalmaya sebep olduğu gözlenmiştir.

Page 68: ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ

Ankara Ecz. Fak. Derg. 40(2): 58-82, 2016 Toptaş ve Ateş Alagöz 63

1.8. Mesane Kanseri

Birçok raporda kurkuminin mesane kanserine karşı etkili olduğu belirtilmiştir. Örneğin

kurkuminin kültüre alınmış mesane kanser hücrelerinde ilerlemeyi baskılaması; ya NF-кB’yi

baskılaması yoluyla [39-40] ya da siklin-A’da azalma, p21’de artma meydana getirmesi ile

açıklanmaktadır [41]. Faz I klinik çalışmalarda mesane kanseri hastalarına 3 ay boyunca günlük 12 g

kurkumin vermenin farmakolojik açıdan güvenli olduğu ve prekanser lezyonlarda 2 hasta dışında

histolojik gelişme meydana getirdiği kaydedilmiştir [18].

1.9. Böbrek Kanseri

Böbrek kanserinin en sık karşılaşılan tipi böbreklerin küçük tübüllerinde gelişen böbrek hücresi

adenokarsinomu (RCC) dur. Belirli bir cerrahi müdahale yapılmasına rağmen RCC teşhisli hastaların

3’te 1’inde operasyon sonrası metastaz geliştiği teşhis edilmiştir. RCC, kemoterapi ve radyoterapiye

dirençlidir. İnsan böbrek kanseri hücrelerinde, kurkumin kromatin kondensasyonu, DNA parçalanması

gibi apoptotik olayların up regülasyonunu sağlamaktadır [42]. Kurkumin COX-1 ve COX-2 inhibitörü

olarak [43] ve mikrozomal lipit peroksidasyonunu ve DNA hasarını inhibe edici [44] olarak görev

yapmaktadır.

1.10. Prostat Kanseri

Prostat kanseri, akciğer kanserinden sonra en ölümcül ikinci kanserdir. Kurkuminin; in vitro

LNCaP, DU145, C4-2B, PC3 gibi çeşitli prostat kanser hücrelerine karşı etkili olduğu gösterilmiştir

[45]. Prostat kanseri hücrelerinde, kurkuminin araşidonat 5-lipoksijenazı inhibe ettiği bulunmuştur

[46]. Kurkumin; osteoblastik ve osteoklastik hücre bileşenleri ile prostat kanser hücreleri arasındaki

büyüme faktörü işbirliğini engeller [47]. Diasetildemetoksikurkumin, triasetildemetilkurkumin ve 4-

etoksikarboniletil kurkumin gibi bazı kurkumin türevlerinin; prostat kanserine karşı kurkuminden daha

etkili olduğu bulunmuştur [49-50].

1.11. Rahim Ağzı Kanseri

Rahim ağzı kanserinin gelişmesine; insan papiloma virüslerinin (HPVs) yol açtığı anlaşılmış,

bunun ağırlıklı olarak viral onkogenlerin etkileri aracılığıyla gerçekleşmesi; tedavi stratejilerinin bu

yönde etkili olabileceğini göstermiştir. İn vitro çalışmalarda HPV ilişkili hücrelerde kurkuminin

antitümör etkisi kanıtlanmıştır [51]. Kurkuminin in vitro rahim ağzı kanserinde, ilaca dirençli insan

KBV1 hücrelerindeki P-gp ifade ve işlevini hafiflettiği [52, 5] sisplatinin indüklediği apoptozda,

sisplatine dirençli SiHa hücrelerini duyarlaştırdığı tespit edilmiştir [53]. HPV ilişkili hücrelerde

kurkuminin, viral onkogenlerden NF-кB ve AP-1’i azalttığı bulunmuştur [54, 5]. Aynı şekilde, ilaca

dirençli insan rahim ağzı kanser hücrelerinde, kurkuminin major metaboliti olan THC (Şekil 3) ile;

Page 69: ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ

Toptaş ve Ateş Alagöz Ankara Ecz. Fak. Derg., 40(2): 58-82, 2016

64

vinblastin, mitoksantron, ve etoposit’e duyarlılığın arttığı görülmüştür [55]. Yapılan faz I klinik

çalışmalarda, rahim boynunda intraepitelyal neoplazmaları olan 4 hastaya 3 ay boyunca günlük 0.5-12

g dozunda kurkumin verildiğinde, 3 hastada kanser öncesi lezyonlarda histolojik gelişmeler görüldüğü

kaydedilmiştir [18].

1.12. Yumurtalık Kanseri

Son yıllarda yapılan in vitro çalışmalarda kurkuminin [56, 57, 5] ve kurkumin-paklitaksel

kombinasyonunun [58] yumurtalık kanserinde terapötik etkilere sahip olduğu gösterilmiştir.

Kurkuminin NF-кB [59, 60, 5] ve beraberindeki gen ürünlerinin [61-63] azalmasında rol oynadığı ve

kemoterapiye dirençli yumurtalık kanser hücrelerinde; hücrelerin iç ve dış apoptoz yolaklarına etkiyen

standart kemoterapötik bileşiklere karşı duyarlılığı artırdığı bulunmuştur [5, 64]. Ayrıca kurkuminin

hem in vivo hem in vitro timus bezi olmayan farelerde terapötik ve kemoterapiye duyarlılığı artırıcı

etkilere sahip olduğu ve çoklu ilaç direncini tersine çevirdiği tespit edilmiştir [1].

1.13. Rahim Kanseri

Nadir görülen rahim karsinosarkomu, iki tip kanser hücresi içeren karma tümör oluşu nedeniyle

sıra dışıdır. Bu tip karma tümör rahmin ötesine yayılmamışsa tedavi seçeneği; ameliyatla tümörlü

dokuyu uzaklaştırmak şeklinde olmaktadır. Hastalık yayıldığında ise kemoterapiye genellikle iyi yanıt

oluşmamakta ve hastalarda kötüleşme gözlenmektedir. Sisplatin, ifosfamit ve paklitaksel gibi tek ilaca

dayalı kemoterapötik uygulamaların yetersiz kaldığı görülmektedir. Faz III klinik çalışmalardaki,

paklitaksel ve ifosfamit kombine tedavisine rağmen tedavi sonrası kadınlarda rahim karsinosarkomu

gelişmesi ve düşük sağ kalım oranları, yeni ve etkili ilaçların geliştirilmesinin gerekliliğini gösterir

[65]. Rahim kanserine karşı kurkuminin antikanser etkileri çok az çalışmada bildirilmiştir;

Kurkuminin in vitro ortamda endometriyal kanser hücrelerine karşı; Ets-1 ve Bcl-2 ifadelerini

azaltması ile [66] apoptozu tetikleyici etkisi görülmüştür [30].

1.14. Akciğer Kanseri

Kurkumin; akciğer kanser hücrelerinde çeşitli moleküler hedefler yoluyla antikanser etkilerini

göstermektedir. Hücresel düzeyde A549 hücrelerindeki FPTaz’ı inhibe eder. AP-1 transkripsiyonunu,

Lewis akciğer karsinoma hücrelerinde mediastinal lenf nodu metastazını, trake epitelyum

hücrelerindeki ornitin dekarboksilaz aktivitesini inhibe eder [67, 68]. Kurkuminle tedavide A549 ve

H1299 hücrelerinde büyümenin engellendiği görülmüştür [69]. Kurkumin ile cis-diamin-dikloroplatin

(CDDP) kombine olarak verildiğinde, hem implantasyon yerinde tümör gelişimini hem de lenfatik

metastazlı tümör gelişimini engellemiştir [68].

Page 70: ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ

Ankara Ecz. Fak. Derg. 40(2): 58-82, 2016 Toptaş ve Ateş Alagöz 65

1.15. Ağız kanseri

Kurkumin in vitro ortamda S/G2M fazını bloke ederek, ağız kanseri hücre hatlarında büyümeyi

engeller [70, 71, 5]. G1 faz blokeri olan epigallokateşin-3-gallat ile sinerjistik etki gösterir [5]. SCC-25

kanser hücrelerinin büyümesini ve DNA sentezini inhibe eder [72, 5]. Ağız kanser hücrelerindeki

sitokrom P450 (CYP) 1A1 ve/veya CYP 1B1’in ikisinin birden ifade ve fonksiyonlarını artırır, bu da;

karsinojen biyoaktivasyonunu engelleyici kemopreventif özelliklere sahip olduğunu göstermektedir

[73]. Üstelik kurkumin, COX-2 inhibisyonuyla ilişkili olarak, ağız kanser hücrelerindeki apoptozu

uyarma yeteneğindedir [74]. Yapılan in vivo çalışmalar da kurkuminin ağız kanserine karşı etkili

olduğunu göstermiştir. Erkek F344 ratlarına diyetle kurkumin (0,5 g/kg) verilmesi ile 4-nitrokinolin-1-

oksit’in indüklediği dil karsinomu ile ağız içi preneoplazi oranının %91 azaldığı görülmüştür [5].

Topikal uygulandığında ağrının, sızıntıların, kaşıntının ve lezyon büyüklüğünün azaldığı görülmüştür.

Diğer faz I klinik denemelerde ise, kurkumin (0.5-12 g/gün) ile 3 aylık tedavi sonrası prekanser

lezyonlarda histolojik iyileşmeler (hastaların % 29’unda) rapor edilmiştir [18].

1.16. Timus Kanseri

Timus kanseri nüksetme riski yüksek ve kötü sağ kalım değerine sahip bir kanser türüdür. Son

yıllarda yapılan çalışmalar, kurkuminin timik T hücrelerinde tümör kaynaklı atrofiyi önlediği,

oksidatif stresi azalttığı, NF-кB aktivitesini yenilediği ve TNF-α sinyal yolağını düzenlediği rapor

edilmiştir [75].

1.17. Lösemi

Kurkumin tek başına NF-кB uyarılmasında, Bcl-2 aktivitesinde, TPA kaynaklı DNA yapımında

anlamlı bir azalmaya sebep olmaktadır [1]. Akut lösemi hücreleri 4 saat boyunca kurkumine maruz

kaldığında, nitrik oksit (NO) düzeyleri artmıştır [76]. Makrofajlar sayesindeki bu NO artışı ve

kurkuminde var olan NK hücrelerindeki TH1 sitokinlerinin inhibisyonu; belirgin tümörisidal sonuçlara

yol açmıştır [77]. Çalışmalar ayrıca kurkuminin in vivo terapötik etkilerini de göstermiştir. 6 haftalık

farelere diyetlerinde %2 kurkumin uygulanması; lenfoma ve lösemilerde % 53 azalma ile

sonuçlanmıştır. Aynı zamanda; indüklenmiş ksenograft modeli farelerinde oral kurkumin (50-200

mg/kg) uygulamasının, lösemi (HL-60) hücrelerinin gelişimini azalttığı gösterilmiştir [5]. Yapılan bir

çalışmada da kurkumin, WT1 gen ekspresyonunu azaltmıştır [78].

1.18. Lenfoma

Kurkuminin in vitro ortamda çeşitli lenfoma hücre hatlarında, hücresel proliferasyonu inhibe

ettiği ve apoptozu artırdığı rapor edilmiştir [79-81, 5]. Yapılan çalışmalarda kurkumin için önerilen

major mekanizma; NF-кB’nin düzenlediği gen ürünleri uyarılmasının baskılanması şeklindedir.

Page 71: ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ

Toptaş ve Ateş Alagöz Ankara Ecz. Fak. Derg., 40(2): 58-82, 2016

66

Ayrıca primer efüzyon lenfomasında, JAK-1 ve STAT3 aktivitesini baskıladığı ve bu işlevle

çoğalmayı inhibe ettiği ve apoptozu indüklediği rapor edilmiştir [82]. İndüklenmiş fare ksenograft

modelinde, oral kurkumin (50-200 mg/kg) uygulanmasının lenfoma (SGC7901) hücrelerinin

gelişimini inhibe ettiği gösterilmiştir [18].

1.19. Multipl Miyelom

Multipl miyelom (MM); B hücrelerinin habis tümörüdür ve kemik iliği plazmositlerinde

birikmesi, düşük çoğalma indeksine sahip olması, uzun yaşam süresi olması ile karakterizedir. MM

hücrelerinde kurkuminin hedef olarak NF-кB ve STAT3 yolaklarında rol aldığı gösterilmiştir [83, 84,

5]. MM hastalarının rutin tedavisinde kurkumin, deksametazon ile birlikte uygulandığında sinerjistik

etki gösterdiği bulunmuştur [5]. MM hücrelerindeki kritik büyüme faktörü olan IL-6’nın üretilmesini

ve sinyallerini baskılamaktadır [85]. Kurkumin ayrıca, endotelyal hücrelerdeki TrкB ekspresyonunu

azaltarak ve MM hücrelerindeki beyin-türevli nörotropik faktörün (BDNF) üretimini inhibe ederek;

MM hücreleri ile endotelyal hücreler arası etkileşimi keser, bunların sonucunda da anjiyogenezi inhibe

ederek etki göstermektedir [86].

1.20. Melanom

Cilt kanserlerinin en ölümcül formudur, çok agresif olup mevcut tedavilere dirençlidir. Birkaç

raporda kurkumin ve kurkuminin sentetik analoğu EF24’ün (Şekil 4.) [87] çeşitli melanom hücre

hatlarında antitümör etkisi tanımlanmıştır.

NH

F FO

Şekil 4. EF24

Kurkumin etkisini; glutatyon S-transferaz aktivitesinin inhibisyonuna [88]. COX-1 ve COX-2

enzimlerinin inhibisyonuna, Fas reseptör/kaspaz-8 yolağı aracılı apoptozun indüklenmesine, NF-кB

aktivasyonunun azalmasına aracılık ederek göstermektedir [89, 90, 5]. Kurkumin glutatyon S-

transferazı inhibe ederek; melanom hücrelerinde çoklu ilaç direncini tersine çevirmektedir [91, 92].

Benzopirenin başlattığı ve TPA’nın teşvik ettiği iki aşamalı cilt tümörü oluşumu modelinde; kurkumin

tüm farelerde tümörün büyümesini azaltmış ve tümör taşıyan farelerin sayısı azalmıştır [1]. Diğer bir

çalışmada da kurkuminin; farelerin cildinde UV tarafından indüklenen dermatiti inhibe ettiği

gösterilmiştir [18].

Page 72: ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ

Ankara Ecz. Fak. Derg. 40(2): 58-82, 2016 Toptaş ve Ateş Alagöz 67

1.21. Kemik Kanseri

Standart tedavi şekli ameliyatla beraber operasyon öncesi ve/veya operasyon sonrası kemoterapi

olarak düşünülmektedir. Kurkumin ve analoglarının kemik kanser hücrelerinde antitümör etkileri

bulunmuştur. Kurkumin kondrosarkom hücrelerinde MMP-13 ekspresyonunu baskılar. Sentetik

kurkumin analoglarının fibrosarkom hücrelerinde farklı mekanizmalarla etkili olduğu bulunmuştur [1].

Radyoterapi ve kurkumin ile yapılan kombine tedavi sonucunda tümör hücrelerinin büyümesinin

baskılandığı ve fibrosarkom taşıyan farelerde radyorezistansın azaldığı, radyasyonun uyardığı ERK ve

NF-кB ekspresyonlarının önemli ölçüde inhibe edildiği gösterilmiştir [93].

1.22. Beyin Tümörü

Malign beyin tümörü, radyasyona ve kemoterapötik ilaçlara dirençlidir. İnsanlarda görülen

çeşitli kötü huylu glioblastom hücrelerinde kurkuminin terapötik etkinliği belirlenmiştir [94], ve

kurkuminin bu hücrelerde NF-кB sinyal yolağını inhibe ettiği bulunmuştur [95-97]. Glioblastom

hücreleri için geliştirilen subkütan ksenograft modelinde; kurkumin tümör büyümesini önemli ölçüde

inhibe etmiş ve otofajiyi indüklemiştir. Kurkuminle tedavi edilen grupta, ortalama tümör hacminde

yaklaşık 3 kat azalma gözlenmiştir [98].

2. Kurkuminin Kan-Beyin Bariyerini Geçebilme Yeteneği

Yapılan çalışmalarda kurkuminin kan-beyin bariyerini geçerek beyine ulaştığı öne

sürülmektedir. Kurkumin amiloid plaklara bağlanan floresan bir bileşiktir ve bir grup araştırmacı;

kurkuminin beyinde amiloid plaklara bağlandığını ve mevcut olan amiloid patolojisini tersine

çevirdiğini göstermiştir [99].

3. Kurkumin ve Analoglarının Kimyasal Profilleri

Mükemmel farmakodinamik profili nedeniyle kurkumin ile klinik çalışmalar yapılmıştır [100,

101]; ancak zayıf biyoyararlanımından dolayı başarılı bir ilaç olamamıştır [102]. Kurkuminin iyi bir

anti-neoplastik aktiviteye sahip olması, molekül ağırlığının düşük olması ve toksisitesinin olmaması,

bu molekülü; potansiyel kemoterapötik bir bileşik geliştirilmesinde ideal öncü molekül haline

getirmektedir [103, 24]. Michael akseptörü olduğu için, protein tiyolasyonu yapabilmektedir [4]. Bu

tür bileşiklerin sülfhidril grubu taşıyan topoizomeraz-2 gibi proteinlerle kovalent bağ yaparak enzimi

inaktif hale getirdiği bilinmektedir [104].

Kurkumin analogları geliştirmek için yapılan çalışmalar, aril sübstitüsyonu, 1,3-diketon yapısını

değiştirme ve disinnamoilmetan farmakofor grubunu sadeleştirme üzerine odaklanmıştır [105-109].

Kurkuminin farmakofor grubunu daha iyi anlayabilmek ve farmakodinamik profilini geliştirmek için;

Page 73: ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ

Toptaş ve Ateş Alagöz Ankara Ecz. Fak. Derg., 40(2): 58-82, 2016

68

E,E-1,7-diarilhepta-1,6-dien-3,5-dion temeli üzerine, bir halka yapısı ekleyerek daha lipofilik

moleküller elde edebilmek için yeni moleküller tasarlanmıştır (Şekil 2) [4]. Lipofilisitedeki artış

moleküllerin hücre membranına daha etkin penetre olmasını, maddenin absorbsiyonunun artmasını

sağlayacaktır. Kurkuminin redüksiyon ve glukronidasyon şeklinde ardışık olarak metabolize olduğu

yapılan çalışmalarda belirtilmiştir [110-113]. Kurkuminin glukronidasyon yoluyla hızla metabolize

olması; fenolik grubun, -Cl veya -CH₃ gibi metabolik açıdan dirençli fonksiyonel grup ile

değiştirilmesiyle engellenmiştir [114]. Aromatik halkanın sübstitüyonu ile; hem elektronik, sterik ve

çözünürlük faktörlerinin biyolojik aktivite ve biyoyararlılıkla ilişkisi değerlendirilmiş; hem de ilk

geçiş metabolizması geciktirilmeye çalışılmıştır.

Şekil 5. Çeşitli kurkumin analogları

Farklı neoplastik koşulları temsil eden insan tümör hücre hatlarına (lösemi, melanoma, akciğer,

kolon, santral sinir sistemi, yumurtalık, böbrek, prostat ve meme kanserine) karşı üç örnek bileşik; 2f

(Şekil 6), 3d (Şekil 7) ve 3g (Şekil 8) test edilmiştir ve bileşiklerin üçü de bütün hücre hatlarında

sitotoksik etki göstermiştir. Antikanser ilaçların selektif toksisite göstermesi istenir, bileşiklerin tümü

ve özellikle de 3g bileşiği etkileyici bir seçicilik göstermiştir. Bu üç bileşiğin, diğer neoplastik

hastalıklara oranla lösemide daha fazla toksisite gösterdiği sonucuna ulaşılmıştır [115]. 2-ariliden-5-

(1-hidroksi-3-arilalliliden) siklopentanon ve 2-ariliden-5-(1-hidroksi-3-arilalliliden)-sikloheksanon

bileşikleri seçici toksisite gösterebilen antikanser bileşiklere aday olarak önerilebilir [4].

O OH

O O

OOCH3 CH3

CH3CH3

Şekil 6. (2f)

O OH

OH OH

O OH

OH OH

OOCH3 CH3

Şekil 7. (3d) Şekil 8. (3g)

Page 74: ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ

Ankara Ecz. Fak. Derg. 40(2): 58-82, 2016 Toptaş ve Ateş Alagöz 69

Moleküllerin çözünürlüğü ve polaritesi biyolojik aktivite ile son derece ilişkilidir. Kantitatif

yapı-etki ilişkisi çalışmaları; aromatik halkanın oksijenasyonu ile meydana gelen polaritedeki artışın

sitostatik aktivite için gerekli olduğunu göstermiştir [4].

Alkil amid ve aril amid fonksiyonel gruplarına sahip bir kurkumin analoğunun (Şekil 9),

anjiyogenezi inhibe ettiği [116] ve çoklu ilaç direncini tersine çevirdiği [117, 118] gösterilmiştir.

OO

OH

CH3

R1

:R1

NH R

O

Şekil 9. Kurkumin analoğu

Kurkumin türevlerinin yapı-etki ilişkilerine bakıldığında, feruloil yapısına sağ taraftan bağlanan

fonksiyonel grupların biyolojik aktivite üzerine farklı yönde etki ettiği görülmüştür. Örneğin, amid

bağlı bileşikler (Şekil 9) zayıf sitotoksisite gösterir oysa sübstitüe benzimidazol grubuyla oluşturulan

kurkumin analoğu (Şekil 10) çeşitli kanser hücrelerine karşı güçlü sitotoksisite sergilemektedir [119].

N

N

O

OH

OCH3

CH3

R

N N

O

Şekil 10. Kurkumin analoğu Şekil 11. Kurkumin analoğu

Sikloheksanon yapısı taşıyan analoglar kurkumin ile karşılaştırıldığında bu analogların gelişmiş

bir etkinliğe ve stabiliteye sahip olduğu bulunmuştur [120]. Piridin ile oluşturulan (Şekil 11) kurkumin

analoğu bileşiklerin de tümör hücre büyümesinde güçlü inhibitör etki gösterdiği tespit edilmiştir [121].

Wei ve arkadaşlarının yaptığı bir çalışmada da kurkuminden yola çıkarak 6 farklı kimyasal

bileşik profili ortaya konulmuş ve bunların antikanser potansiyelleri kurkumin ile karşılaştırmalı

olarak verilmiştir. Grup A (Şekil 12) bileşiklerinin, kurkumin ile karşılaştırıldığında PC-3, Panc-1 ve

HT-29 hücrelerinde büyümeyi inhibe edici antikanser etkilerinin oldukça güçlü olduğu ve Grup B

(Şekil 13) bileşiklerinin ise hücrelerdeki büyümeyi inhibe edici etkilerinin zayıf olduğu [122]

belirlenmiştir.

OR1

R2

R3R4

R1

R2

R3

R4

OR1

R3R4

R1

R2

R3

R4

R2

Şekil 12. Grup A Şekil 13. Grup B

Page 75: ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ

Toptaş ve Ateş Alagöz Ankara Ecz. Fak. Derg., 40(2): 58-82, 2016

70

Grup C (Şekil 14)’deki 11 bileşikten 10’u kurkuminden daha güçlü antikanser etkiye sahip

olduğu tespit edilmiştir. D (Şekil 15), E (Şekil 16) ve F (Şekil 17) grubu bileşiklerin hepsinin,

kurkumin ya da Grup A bileşikleriyle karşılaştırıldığında, tümör hücre büyümesinde güçlü inhibitör

etkileri olduğu gösterilmiştir. Bu sonuçlar sikloheksanon; 4-piperidinon, tetrahidropiran-4-on ve

tetrahidrotiyopiran-4-on ile yapılan sübstitüsyonlarının; bu bileşiklerin etkinliğini güçlü bir şekilde

artırdığını göstermektedir. Merkezdeki altı karbonlu halkanın 4-konumundaki azot, oksijen ya da

kükürt gibi heteroatomların tümör hücre büyümesi üzerine inhibitör etkiyi arttığı düşünülmektedir

[122].

OR1

R2

R3

R4

R1

R2

R3

R4

N+

Cl+

H H

OR1

R2

R3

R4

R1

R2

R3

R4

Şekil 14. Grup C Şekil 15. Grup D

Kurkumin analoglarının farklı serileri arasında; bu bileşiklerdeki iki aromatik halka arasında

çizgisel ya da halkasal bağlar olması aktivitede farklılıklara yol açmaktadır. Genel olarak;

tetrahidrotiyopiran-4-on (Grup F) ya da tetrahidropiran-4-on (Grup E) grubu bileşikler en güçlü

aktiviteyi gösteren bileşiklerdir. Piperidin-4-on (Grup D) ile oluşan bileşikler orta aktivite gösterirken,

sikloheksanon (Grup A), aseton (Grup C) ya da siklopentanon (Grup B) grubu bileşikler daha az

aktiftirler [122].

O

OR1

R2

R3R4

R1

R2

R3

R4

S

OR1

R2

R3R4

R1

R2

R3

R4

Şekil 16. Grup E Şekil 17. Grup F

Grup E veya Grup F çekirdek yapısına sahip bileşiklerin kanser hücrelerinde diğer kurkumin

analoğu bileşiklerden daha güçlü etkiye sahip oldukları görülmüştür [122].

SONUÇ VE TARTIŞMA

Yapılan araştırmalar; kurkumin ve kurkumin analoglarının birçok kanser türünde etkili

olduğunu göstermektedir. Bu derlemede de; kurkuminin birden fazla hücresel sinyal yolağını uyardığı

ve çok sayıda moleküler hedefle etkileştiği bilgileri yer almaktadır. Normal hücre üzerine toksik etki

göstermemesi, anti-neoplastik aktivitesinin yüksek olması, düşük molekül ağırlığına sahip olması, bu

molekülü; potansiyel kemoterapötik bileşiklerin geliştirilmesinde ideal öncü molekül haline

Page 76: ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ

Ankara Ecz. Fak. Derg. 40(2): 58-82, 2016 Toptaş ve Ateş Alagöz 71

getirmektedir [103, 24]. Ancak düşük biyoyararlanıma sahip olmasından dolayı analoglarının

sentezlenmesi gerekmektedir.

Kurkuminin kimyasal yapısından yola çıkarak terapötik değeri ve biyoyararlanımı daha yüksek,

toksik etkileri daha az bileşikler elde edilmeye çalışılmalıdır. Bu grup bileşiklerle yapılan preklinik ve

klinik çalışmalar artırılmalı, yeni bileşikler geliştirilmeli ve denenmelidir.

KAYNAKLAR

1. Anand, P., Sundaram, C., Jhurani, S. Kunnumakkara, A.B., Aggarwal, B.B. (2008). Curcumin

and cancer: An ‘‘old-age” disease with an ‘‘age-old” solution. Cancer Letters, 267, 133–164.

2. Cooper, T. H., Clark, J.G., Guzınski, J.A. (1994). In food phytochemicals for cancer prevention

II: ACS Symposium Series; Ho, C.-T., Ed.; American Chemical Society: New York, 547, pp

231–236.

3. Sharma, R. A., Gescher, A.J., Steward, W.P. (2005). Curcumin: the story so far. European

Journal of Cancer, 41, 1955–1968.

4. Youssef, D., Nichols, C. E., Cameron, T., Cameron, S., Balzarini, J., De Clercq, E., Jha, A.

(2007). Design, synthesis, and cytostatic activity of novel cyclic curcumin analogues.

Bioorganic & Medicinal Chemistry Letters, 17, 5624–5629.

5. Aggarwal, B.B., Bhatt, I.D., Ichikawa, H., Ahn, K.S., Sethi, G., Sandur, S.K., Sundaram, C.,

Seeram, N., Shishodia, S. (2007).Curcumin – biological and medicinal properties, in: P.N.

Ravindran, K.N. Babu, K. Sivaraman (Eds.), Turmeric the Genus Curcuma, CRC Press, NY, pp.

297–368.

6. Shao, Z.M., Shen, Z.Z., Liu, C.H., Sartippour, M.R., Go, V.L., Heber, D., Nguyen, M. (2002).

Curcumin exerts multiple suppressive effects on human breast carcinoma cells. International

Journal of Cancer, 98, 234–240.

7. Schindler, R., Mentlein, R. (2006). Flavonoids and vitamin E reduce the release of the

angiogenic peptide vascular endothelial growth factor from human tumor cells, Journal of

Nutrition, 136, 1477–1482.

8. Ramachandran, C., Fonseca, H.B., Jhabvala, P., Escalon, E.A., Melnick, S.J. (2002). Curcumin

inhibits telomerase activity through human telomerase reverse transcriptase inMCF-7 breast

cancer cell line. Cancer Letters, 184, 1–6.

9. Di, G.H., Li, H.C., Shen, Z.Z., Shao, Z.M. (2003). Analysis of antiproliferation of curcumin on

human breast cancer cells and its mechanism. Zhonghua Yi Xue Za Zhi, 83, 1764– 1768.

10. Bobrovnikova-Marjon, E.V., Marjon, P.L., Barbash, O., Vander Jagt, D.L., Abcouwer, S.F.

(2004). Expression of angiogenic factors vascular endothelial growth factor and interleukin-

Page 77: ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ

Toptaş ve Ateş Alagöz Ankara Ecz. Fak. Derg., 40(2): 58-82, 2016

72

8/CXCL8 is highly responsive to ambient glutamine availability: role of nuclear factor-kappaB

and activating protein-1. Cancer Research., 64 4858–4869.

11. Aggarwal, B.B., Shishodia, S., Takada, Y., Banerjee, S., Newman, R.A., Bueso-ramos, C.E.,

Prıce, J.E. (2005). Curcumin suppresses the paclitaxel-induced nuclear factor-kappaB pathway

in breast cancer cells and inhibits lung metastasis of human breast cancer in nude mice. Clin.

Cancer Research, 11, 7490–7498.

12. Yoon, H., Liu, R.H. (2007). Effect of selected phytochemicals and apple extracts on NF-kappaB

activation in human breast cancer MCF-7 cells. Journal of Agricultural and Food Chemistry, 55,

3167– 3173.

13. Bachmeier, B.E., Mohrenz, I.V., Mirisola, V., Schleicher, E., Romeo, F., Hohneke, C., Jochum,

M., Nerlich, A.G., Pfeffer, U. (2008). Curcumin down-regulates the inflammatory cytokines

CXCL1 and -2 in breast cancer cells via NF{kappa} B. Carcinogenesis, 29(4), 779-89.

14. Hammamieh, R., Sumaida, D., Zhang, X., Das, R., Jett, M. (2007). Control of the growth of

human breast cancer cells in culture by manipulation of arachidonate metabolism. BMC Cancer,

7, 138.

15. Xia, X., Cheng, G., Pan, Y., Xia, Z.H., Kong, L.D. (2007). Behavioral, neurochemical,

neuroendocrine effects of the ethanolic extract from Curcuma longa L.in the Mouse forced

swimming test. Journal of Ethnopharmacology, 110, 356– 363.

16. Liao, Z., Cox, J.D., Komaki, R. (2007). Radiochemotherapy of esophageal cancer. Journal of

Thoracic Oncology, 2, 553–568.

17. Rafiee, P., Ogawa, H.; Heidemann, J., Li, M.S., Aslam, M., Lamirand, T.H., Fisher, P.J.,

Graewın, S.J., Dwinell, M.B., Johnson, C.P., Shaker, R., Binion, D.G. (2003). Isolation and

characterization of human esophageal microvascular endothelial cells: mechanisms of

inflammatory activation. American Journal of Physiology-Gastrointestinal Liver Physiology,

285, 1277– 1292.

18. Goel, A., Kunnumakkara, A.B., Aggarwal, B.B. (2008). Curcumin as Curecumin: from kitchen

to clinic, Biochemical Pharmacology, 75(4), 787-809.

19. Tunstall, R.G., Sharma, R.A., Perkins, S., Sale, S., Singh, R., Farmer, P.B., Steward, W.P.,

Gescher, A.J. (2006). Cyclooxygenase- 2 expression and oxidative DNA adducts in murine

intestinal adenomas: modification by dietary curcumin and implications for clinical trials.

European Journal of Cancer, 42, 415–421.

20. Vietri, M., Pietrabissa, A., Mosca, F., Spisni, R., Pacifici, G.M. (2003). Curcumin is a potent

inhibitor of phenol sulfotransferase (SULT1A1) in human liver and extrahepatic tissues.

Xenobiotica, 33, 357–363.

Page 78: ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ

Ankara Ecz. Fak. Derg. 40(2): 58-82, 2016 Toptaş ve Ateş Alagöz 73

21. Chen, Y.N., Cheng, C.C., Chen, J.C., Tsauer, W., Hsu, S.L. (2003). Norcantharidin-induced

apoptosis is via the extracellular signal-regulated kinase and c-Jun-NH2-terminal kinase

signaling pathways in human hepatoma HepG2 cells. British Journal of Pharmacology, 140,

461–470.

22. Bae, M.K., Kim, S.H., Jeong, J.W., Lee, Y.M., Kim, H.S., Kim, S.R., Yun, I., Bae, S.K., Kim,

K.W. (2006). Curcumin inhibits hypoxia-induced angiogenesis via down-regulation of HIF- 1.

Oncology Reports, 15, 1557–1562.

23. Choi, H., Chun, Y.S., Kim, S.W., Kim, M.S., Park, J.W. (2006). Curcumin inhibits hypoxia-

inducible factor-1 by degrading aryl hydrocarbon receptor nuclear translocator: a mechanism of

tumor growth inhibition. Molecular Pharmacology, 70, 1664–1671.

24. Aggarwal, B.B., Kumar, A., Bharti, A.C. (2003). Anticancer potential of curcumin: preclinical

and clinical studies. Anticancer Research, 23, 363–398.

25. Wang, W., Abbruzzese, J.L., Evans, D.B., Larry, L., Cleary, K.R., Chiao, P.J. (1999). The

nuclear factor-kappa B RelA transcription factor is constitutively activated in human pancreatic

adenocarcinoma cells. Clinical Cancer Research, 5, 119–127.

26. Li, L., Aggarwal, B.B., Shishodia, S., Abbruzzese, J., Kurzrock, R. (2004). Nuclear factor-

kappaB and IkappaB kinase are constitutively active in human pancreatic cells, and their down-

regulation by curcumin (diferuloylmethane) is associated with the suppression of proliferation

and the induction of apoptosis. Cancer, 101, 2351–2362.

27. Khanbolooki, S., Nawrocki, S.T., Arumugam, T., Andtbacka, R., Pino, M.S., Kurzrock, R.,

Logsdon, C.D., Abbruzzese, J.L., McConkey D.J. (2006). Nuclear factor-kappaB maintains

TRAIL resistance in human pancreatic cancer cells. Molecular Cancer Therapeutics, 5, 2251–

2260.

28. Kamohara, H., Takahashi, M., Ishiko, T., Ogawa, M., Baba,H. (2007). Induction of interleukin-

8 (CXCL-8) by tumor necrosis factor-alpha and leukemia inhibitory factor in pancreatic

carcinoma cells: impact of CXCL-8 as an autocrine growth factor. International Journal of

Oncology, 31, 627–632.

29. Dhillon, N., Aggarwal, B.B., Newman, R.A., Wolff, R.A., Kunnumakkara, A.B., Abbruzzese,

J.L., Hong, D.S., Camacho, L.H., Ng, C., Kurzrock, R. (2007). Curcumin and pancreatic cancer:

phase II clinical trial experience. Journal of Clinical Oncology, 25, 4599.

30. Wei, S.C., Lin, Y.S., Tsao, P.N., Wu-Tsai, J.J., Wu, C.H., Wong, J.M. (2004). Comparison of

the anti-proliferation and apoptosisinduction activities of sulindac, celecoxib, curcumin, and

nifedipine in mismatch repair-deficient cell lines. Journal of the Formosan Medical Association,

103, 599–606.

Page 79: ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ

Toptaş ve Ateş Alagöz Ankara Ecz. Fak. Derg., 40(2): 58-82, 2016

74

31. Scott, D.W., Loo, G. (2004). Curcumin-induced GADD153 gene up-regulation in human colon

cancer cells. Carcinogenesis, 25, 2155–2164.

32. Collett, G.P., Campbell, F.C. (2004). Curcumin induces c-jun Nterminal kinase-dependent

apoptosis in HCT116 human colon cancer cells. Carcinogenesis, 25, 2183–2189.

33. Jeong, W.S., Kim, I.W., Hu, R., Kong, A.N. (2004). Modulation of AP-1 by natural

chemopreventive compounds in human colon HT-29 cancer cell line. Pharmaceutical Research,

21, 649– 660.

34. Chen, A., Xu, J., Johnson, A.C. (2006). Curcumin inhibits human colon cancer cell growth by

suppressing gene expression of epidermal growth factor receptor through reducing the activity

of the transcription factor Egr-1. Oncogene, 25, 278–287.

35. Wang, X., Wang, Q., Ives, K.L., Evers, B.M. (2006a). Curcumin inhibits neurotensin-mediated

interleukin-8 production and migration of HCT116 human colon cancer cells. Clinical Cancer

Research, 12, 5346–5355.

36. Lev-Ari, S., Maimon, Y., Strier, L., Kazanov, D., Arber, N. (2006). Down-regulation of

prostaglandin E2 by curcumin is correlated with inhibition of cell growth and induction of

apoptosis in human colon carcinoma cell lines. Journal of the Society for Integrative Oncology,

4, 21–26.

37. Moussavi, M., Assi, K., Gomez-Munoz, A., Salh, B. (2006). Curcumin mediates ceramide

generation via the de novo pathway in colon cancer cells. Carcinogenesis, 27, 1636–1644.

38. Tamvakopoulos, C., Dimas, K., Sofianos, Z.D., Hatziantoniou, S., Han, Z., Liu, Z.L., Wyche,

J.H., Pantazis, P. (2007). Metabolism and anticancer activity of the curcumin analogue,

dimethoxycurcumin. Clinical Cancer Research, 13, 1269–1277.

39. Sun, M., Yang, Y., Li, H., Su, B., Lu, Y., Wei, Q., Fan, T. (2004). The effect of curcumin on

bladder cancer cell line EJ in vitro. Zhong Yao Cai, 27, 848–850.

40. Kamat, A.M., Sethi, G., Aggarwal, B.B. (2007). Curcumin potentiates the apoptotic effects of

chemotherapeutic agents and cytokines through down-regulation of nuclear factor-kappa B and

nuclear factor-kappaB-regulated gene products in IFN-alpha-sensitive and IFN-alpha-resistant

human bladder cancer cells. Molecular Cancer Therapeutics, 6, 1022–1030.

41. Park, C., Kim, G.Y., Kim, G.D., Choi, B.T., Park, Y.M., Choi, Y.H. (2006). Induction of G2/M

arrest and inhibition of cyclooxygenase- 2 activity by curcumin in human bladder cancer T24

cells. Oncology Reports, 15, 1225–1231.

42. Jiang, M.C., Yang-Yen, H.F., Yen, J.J., Lin, J.K. (1996). Curcumin induces apoptosis in

immortalized NIH 3T3 and malignant cancer cell lines. Nutrition and Cancer, 26, 111–120.

43. Ramsewak, R.S., Dewitt, D.L., Nair, M.G. (2000). Cytotoxicity, antioxidant and anti-

inflammatory activities of curcumins I-III from Curcuma longa. Phytomedicine, 7, 303–308.

Page 80: ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ

Ankara Ecz. Fak. Derg. 40(2): 58-82, 2016 Toptaş ve Ateş Alagöz 75

44. Iqbal, M., Okazaki, Y., Okada, S. (2003). In vitro curcumin modulates ferric nitrilotriacetate

(Fe-NTA) and hydrogen peroxide (H2O2)-induced peroxidation of microsomal membrane

lipids and DNA damage. Teratogenesis, Carcinogenesis, and Mutagenesis 1, 151–160.

45. Sundram, V., Chauhan, S.C., Ebeling, M., Jaggi, M. (2012). Curcumin Attenuates Β-Catenin

Signaling in Prostate Cancer Cells through Activation of Protein KinaseD1. Ed. Masaru Katoh.

PLoS ONE 7.4- e35368. PMC. Web. 10 June 2016.

46. Ghosh, J. (2003). Inhibition of arachidonate 5-lipoxygenase triggers prostate cancer cell death

through rapid activation of c-Jun N-terminal kinase. Biochemical and Biophysical Research

Communications, 307, 342–349.

47. Dorai, T., Dutcher, J.P., Dempster, D.W., Wiernik, P.H. (2004). Therapeutic potential of

curcumin in prostate cancer-V: interference with the osteomimetic properties of hormone

refractory C4-2B prostate cancer cells. Prostate, 60, 1– 17.

48. Abas, F., Hui, L.S., Ahmad, S., Stanslas, J., Israf, D.A., Shaari, K., lajis, N.H. (2006).

Biological evaluation of curcumin and related diarylheptanoids. Z. Naturforsch. C, 61, 625–

631.

49. Lin, L., Shi, Q., Nyarko, A.K., Bastow, K.F., Wu, C.C., Su, C.Y., Shih, C.C., Lee, K.H.

(2006a). Antitumor agents. 250. Design and synthesis of new curcumin analogues as potential

antiprostate cancer agents. Journal of Medicinal Chemistry, 49, 3963–3972.

50. Lin, L., Shi, Q., Su, C.Y., Shih, C.C., Lee, K.H. (2006b). Antitumor agents 247. New 4-

ethoxycarbonylethyl curcumin analogs as potential antiandrogenic agents. Bioorganic &

Medicinal Chemistry, 14, 2527–2534.

51. Roy M., Chakraborty, S., Siddiqi, M., Bhattacharya, R.K. (2002). Induction of apoptosis in

tumor cells by natural phenolic compounds. Asian Pacific Journal of Cancer Prevention, 3, 61–

67.

52. Chearwae, W., Anuchapreeda, S., Nandigama, K., Ambudkar, S.V., Limtrakul, P. (2004).

Biochemical mechanism of modulation of human P-glycoprotein (ABCB1) by curcumin I, II,

and III purified from turmeric powder. Biochemical Pharmacology, 68, 2043–2052.

53. Venkatraman, M., Anto, R.J., Nair, A., Varghese, M., Karunagaran, D. (2005). Biological and

chemical inhibitors of NFkappaB sensitize SiHa cells to cisplatin-induced apoptosis. Molecular

Carcinogenesis, 44, 51–59.

54. Divya, C.S., Pillai, M.R. (2006). Antitumor action of curcumin in human papillomavirus

associated cells involves downregulation of viral oncogenes, prevention of NFkB and AP-1

translocation, and modulation of apoptosis. Molecular Carcinogenesis, 45, 320–332.

55. Limtrakul, P., Chearwae, W., Shukla, S., Phisalphong, C., Ambudkar, S.V. (2007). Modulation

of function of three ABC drug transporters, P-glycoprotein (ABCB1), mitoxantrone resistance

Page 81: ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ

Toptaş ve Ateş Alagöz Ankara Ecz. Fak. Derg., 40(2): 58-82, 2016

76

protein (ABCG2) and multidrug resistance protein 1 (ABCC1) by tetrahydrocurcumin, a major

metabolite of curcumin. Molecular and Cellular Biochemistry, 296, 85–95.

56. Syu, W.J., Shen, C.C., Don, M.J., Ou, J.C., Lee, G.H., Sun, C.M. (1998). Cytotoxicity of

curcuminoids and some novel compounds from Curcuma zedoaria. Journal of Natural Products,

61, 1531–1534.

57. Guo, F., Xu, C.J. (2005). Progress on the study of mechanism of the direct action of TCM

bioactive components on ovarian cancer. Zhongguo Zhong Xi Yi Jie He Za Zhi, 25, 1140–1144.

58. Nakagawa-Goto, K., Yamada, K., Nakamura, S., Chen, T.H., Chiang, P.C., Bastow, K.F.,

Wang, S.C., Spohn, B., Hung, M.C., Lee, F.Y., Lee, F.C., Lee, K.H. (2007). Antitumor agents.

258. Syntheses and evaluation of dietary antioxidant– taxoid conjugates as novel cytotoxic

agents. Bioorganic & Medicinal Chemistry Letters, 17, 5204–5209.

59. Zheng, L.D., Tong, Q.S., Wu, C.H. (2002). Inhibitory effects of curcumin on apoptosis of

human ovary cancer cell line A2780 and its molecular mechanism. Ai Zheng, 21, 1296–1300.

60. Zheng, L.D., Tong, Q.S., Wu, C.H. (2006). Growth inhibition and apoptosis inducing

mechanisms of curcumin on human ovarian cancer cell line A2780. Chinese Journal of

Integrative Medicine, 12, 126–131.

61. Zheng, L.; Tong, Q.; Wu, C. (2004). Growth-inhibitory effects of curcumin on ovary cancer

cells and its mechanisms, Journal of Huazhong University of Science and Technology, 24, 55–

58.

62. Shi, M., Cai, Q., Yao, L., Mao, Y., Mıng, Y., Ouyang, G. (2006). Antiproliferation and

apoptosis induced by curcumin in human ovarian cancer cells. Cell Biology International, 30,

221– 226.

63. Weir, N.M., Selvendiran, K., Kutala, V.K., Tong, L., Vishwanath, S., Rajaram, M.,

Tridandapanı, S., Anant, S., Kuppusamy, P. (2007). Curcumin induces G2/M arrest and

apoptosis in cisplatin-resistant human ovarian cancer cells by modulating Akt and p38 MAPK.

Cell Biology International, 6, 178–184.

64. Wahl, H., Tan, L., Griffith, K., Choi, M., Liu, J.R. (2007). Curcumin enhances Apo2L/TRAIL-

induced apoptosis in chemoresistant ovarian cancer cells. Gynecologic Oncology, 105, 104–

112.

65. Homesley, H.D., Filiaci, V., Markman, M., Bitterman, P., Eaton, L., Kilgore, L.C., Monk, B.J.,

Ueland, F.R. (2007). Phase III trial of ifosfamide with or without paclitaxel in advanced uterine

carcinosarcoma: a Gynecologic Oncology Group Study. Journal of Clinical Oncology, 25, 526–

531.

66. Yu, Z., Shah, D.M. (2007). Curcumin down-regulates Ets-1 and Bcl-2 expression in human

endometrial carcinoma HEC-1- A cells. Gynecologic Oncology, 106, 541–548.

Page 82: ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ

Ankara Ecz. Fak. Derg. 40(2): 58-82, 2016 Toptaş ve Ateş Alagöz 77

67. White, E.L., Ross, L.J., Schmid, S.M., Kelloff, G.J., Steele, V.E., Hill, D.L. (1998). Screening

of potential cancer-preventing chemicals for inhibition of induction of ornithine decarboxylase

in epithelial cells from rat trachea. Oncology Reports, 5, 717–722.

68. Ichiki, K., Mitani, N., Doki, Y., Hara, H., Misaki, T., Saiki, I. (2000). Regulation of activator

protein-1 activity in the mediastinal lymph node metastasis of lung cancer. Clinical and

Experimental Metastasis, 18, 539–545.

69. Radhakrıshna Pillai, G., Srivastava, A.S., Hassanein, T.I., Chauhan, D.P., Carrier, E. (2004).

Induction of apoptosis in human lung cancer cells by curcumin. Cancer Letters, 208, 163– 170.

70. Atsumi, T., Fujisawa, S., Tonosaki, K. (2005a). Relationship between intracellular ROS

production and membrane mobility in curcumin- and tetrahydrocurcumin-treated human

gingival fibroblasts and human submandibular gland carcinoma cells. Oral Diseases, 11, 236–

242.

71. Atsumi, T., Tonosaki, K., Fujisawa, S. (2006). Induction of early apoptosis and ROS-generation

activity in human gingival fibroblasts (HGF) and human submandibular gland carcinoma (HSG)

cells treated with curcumin. Archives of Oral Biology, 51, 913–921.

72. D’Ambrosio, S.M., Gibson-D’Ambrosio, R., Milo, G.E., Casto, B., Kelloff, G.J., Steele, V.E.

(2000). Differential response of normal, premalignant and malignant human oral epithelial

cells to growth inhibition by chemopreventive agents. Anticancer Research, 20, 2273–2280.

73. Rinaldi, A.L., Morse, M.A., Fields, H.W., Rothas, D.A., Pei, P., Rodrigo, K.A., Renner, R.J.,

Mallery, S.R. (2002). Curcumin activates the aryl hydrocarbon receptor yet significantly inhibits

(_)-benzo(a)pyrene-7R-trans-7,8-dihydrodiol bioactivation in oral squamous cell carcinoma

cells and oral mucosa. Cancer Research, 62, 5451–5456.

74. Atsumi, T., Murakami, Y., Shibuya, K., Tonosaki, K., Fujisawa, S. (2005b). Induction of

cytotoxicity and apoptosis and inhibition of cyclooxygenase-2 gene expression, by curcumin

and its analog, alpha-diisoeugenol. Anticancer Research, 25, 4029–4036.

75. Bhattacharyya, S., Mandal, D., Sen, G.S., Pal, S., Banerjiee, S., Lahiry, L., Finke, J.H.,

Tannenbaum, C.S., Das, T., Sa, G. (2007). Tumor-induced oxidative stress perturbs nuclear

factorkappaB activity-augmenting tumor necrosis factor-alphamediated T-cell death: protection

by curcumin. Cancer Research, 67, 362–370.

76. Kellner, C., Zunino, S.J. (2004). Nitric oxide is synthesized in acute leukemia cells after

exposure to phenolic antioxidants and initially protects against mitochondrial membrane

depolarization. Cancer Letters, 215, 43–52.

77. Bhaumik, S., Jyothi, M.D., Khar, A. (2000). Differential modulation of nitric oxide production

by curcumin in host macrophages and NK cells. FEBS Letters, 483, 78–82.

Page 83: ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ

Toptaş ve Ateş Alagöz Ankara Ecz. Fak. Derg., 40(2): 58-82, 2016

78

78. Anuchapreeda, S., Thanarattanakorn, P., Sittipreechacharn, S., Tima, S., Chanarat, P.,

Limtrakul, P. (2006). Inhibitory effect of curcumin on MDR1 gene expression in patient

leukemic cells. Archives of Pharmacal Research, 29, 866–873.

79. Wu, Y., Chen, Y., Xu, J., Lu, L. (2002). Anticancer activities of curcumin on human Burkitt’s

lymphoma. Zhonghua Zhong Liu Za Zhi, 24, 348–352.

80. Thompson, K.H., Bohmerle, K., Polishchuk, E., Martins, C., Toleikis, P., Tse, J., Yuen, V.,

McNeill, J.H., Orvig, C. (2004). Complementary inhibition of synoviocyte, smooth muscle cell

or mouse lymphoma cell proliferation by a vanadyl curcumin complex compared to curcumin

alone. Journal of Inorganic Biochemistry, 98, 2063–2070.

81. Skommer, J., Wlodkowic, D., Pelkonen, J. (2006). Cellular foundation of curcumin-induced

apoptosis in follicular lymphoma cell lines. Experimental Hematology, 34, 463–474.

82. Uddin, S., Hussain, A.R., Manogaran, P.S., Al-Hussain, K., Platanias, L.C., Gutierrez, M.I.,

Bhatia, K.G. (2005). Curcumin suppresses growth and induces apoptosis in primary effusion

lymphoma. Oncogene, 24, 7022–7030.

83. Thomas, R.K., Sos, M.L., Zander, T., Mani, O., Popov, A., Berenbrinker, D., Smola-Hess, S.,

Schultze, J.L., Wolf, J. (2005). Inhibition of nuclear translocation of nuclear factorkappaB

despite lack of functional IkappaBalpha protein overcomes multiple defects in apoptosis

signaling in human B-cell malignancies. Clinical Cancer Research, 11, 8186–8194.

84. Liu, B., Bai, Q.X., Chen, X.Q., Gao, G.X., Gu, H.T. (2007). Effect of curcumin on expression

of survivin, Bcl-2 and Bax in human multiple myeloma cell line. Zhongguo Shi Yan Xue Ye

Xue Za Zhi, 15, 762–766.

85. Labbozzetta, M., Notarbartolo, M., Poma, P., Giannitrapani, L., Cervello, M., Montalto, G.,

D’Alessandro, N. (2006). Significance of autologous interleukin-6 production in the

HA22T/VGH cell model of hepatocellular carcinoma. Annals of the New York Academy of

Sciences, 1089, 268–275.

86. Wang, Y.D., Hu, Y., Sun, C.Y. (2006b). Inhibitory effect of curcumin on angiogenesis induced

by brain derived neurotrophic factor from multiple myeloma cells. Zhongguo Shi Yan Xue Ye

Xue Za Zhi, 14, 70–74.

87. Sun, A., Shoji, M., Lu, Y.J., Liotta, D.C., Snyder, J.P. (2006). Synthesis of EF24-tripeptide

chloromethyl ketone: a novel curcumin-related anticancer drug delivery system. Journal of

Medicinal Chemistry, 49, 3153–3158.

88. Iersel, M.L., Ploemen, J.P., Struik, I., van Amersfoort, C., Keyzer, A.E., Schefferlie, J.G., van

Bladeren, P.J. (1996). Inhibition of glutathione S-transferase activity in human melanoma cells

by alpha,beta-unsaturated carbonyl derivatives. Effects of acrolein, cinnamaldehyde, citral,

Page 84: ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ

Ankara Ecz. Fak. Derg. 40(2): 58-82, 2016 Toptaş ve Ateş Alagöz 79

crotonaldehyde, curcumin, ethacrynic acid, and trans-2-hexenal. Chemico-Biological

Interactions, 102, 117–132.

89. Siwak, D.R., Shishodia, S., Aggarwal, B.B., Kurzrock, R. (2005). Curcumin-induced

antiproliferative and proapoptotic effects in melanoma cells are associated with suppression of

IkappaB kinase and nuclear factor kappaB activity and are independent of the B-Raf/mitogen-

activated/extracellular signal-regulated protein kinase pathway and the Akt pathway. Cancer,

104, 879–890.

90. Marin, Y.E., Wall, B.A., Wang, S., Namkoong, J., Martino, J.J., Suh, J., Lee, H.J., Rabson,

A.B., Yang, C.S., Chen, S., Ryu, J.H. (2007). Curcumin downregulates the constitutive activity

of NF-kappaB and induces apoptosis in novel mouse melanoma cells. Melanoma Research, 17,

274–283.

91. Depeille, P., Cuq, P., Mary, S., Passagne, I., Evrard, A., Cupissol, D., Vian, L. (2004).

Glutathione S-transferase M1 and multidrug resistance protein 1 act in synergy to protect

melanoma cells from vincristine effects. Molecular Pharmacology, 65, 897–905.

92. Depeille, P., Cuq, P., Passagne, I., Evrard, A., Vian, L. (2005). Combined effects of GSTP1 and

MRP1 in melanoma drug resistance. British Journal of Cancer, 93, 216–223.

93. Kumar Mitra, A., Krishna, M. (2004). In vivo modulation of signaling factors involved in cell

survival. Journal of Radiation Research, (Tokyo) 45, 491–495.

94. Ambegaokar, S.S., Wu, L., Alamshahi, K., Lau, J., Jazayeri, L., Chan, S., Khanna, P., Hsieh, E.,

Timiras, P.S. (2003). Curcumin inhibits dose-dependently and time-dependently neuroglial cell

proliferation and growth. Neuro Endocrinology Letters, 24, 469–473.

95. Nagai, S., Kurimoto, M., Washiyama, K., Hirashima, Y., Kumanishi, T., Endo, S. (2005).

Inhibition of cellular proliferation and induction of apoptosis by curcumin in human malignant

astrocytoma cell lines. Journal of Neuro-Oncology, 74, 105–111.

96. Karmakar, S., Banik, N.L., Ray, S.K. (2007). Curcumin suppressed anti-apoptotic signals and

activated cysteine proteases for apoptosis in human malignant glioblastoma U87MG cells.

Neurochemical Research, 32, 2103–2113.

97. Dhandapani, K.M., Mahesh, V.B., Brann, D.W. (2007). Curcumin suppresses growth and

chemoresistance of human glioblastoma cells via AP-1 and NFkappaB transcription factors.

Journal of Neurochemistry, 102, 522–538.

98. Aoki, H., Takada, Y., Kondo, S., Sawaya, R., Aggarwal, B.B., Kondo, Y. (2007). Evidence that

curcumin suppresses the growth of malignant gliomas in vitro and in vivo through induction of

autophagy: role of Akt and extracellular signal-regulated kinase signaling pathways. Molecular

Pharmacology, 72, 29– 39.

Page 85: ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ

Toptaş ve Ateş Alagöz Ankara Ecz. Fak. Derg., 40(2): 58-82, 2016

80

99. Garcia-Alloza, M., Borrelli, L.A., Rozkalne, A., Hyman, B.T., Bacskai, B.J. (2007). Curcumin

labels amyloid pathology in vivo, disrupts existing plaques, and partially restores distorted

neurites in an Alzheimer mouse model. Journal of Neurochemistry, 102, 1095–1104.

100. Cheng, A.L., Hsu, C.H., Lin, J.K., Hsu, M.M., Ho, Y.F., Shen, T.S., Ko, J.Y., Lin, J.T., Lin,

B.R., Ming-Shiang, W., Yu, H.S., Lee, S.H., Chen, G.S., Chen, T.M., Chen, C.A., Lai, M.K.,

Pu, Y.S., Pan, M.H., Wang, Y.J., Tsai, C.C., Hsiesh, C.Y. (2001). Phase I clinical trial of

curcumin, a chemopreventive agent, in patients with high-risk or pre-malignant lesions.

Anticancer Research., 21, 2895–2900.

101. Sharma, R.A., McLelland, H.R., Hill, K.A., Ireson, C.R., Euden, S.A., Manson, M.M.,

Pirmohamed, M., Marnett, L.J., Gescher, A.J., Steward, W.P. (2001). Pharmacodynamic and

pharmacokinetic study of oral Curcuma extract in patients with colorectal cancer. Clinical

Cancer Research, 7, 1894–1900.

102. Shoba, G., Joy, D., Joseph, T., Majeed, M., Rajendran, R., Srinivas, P. S. (1998). Influence of

piperine on the pharmacokinetics of curcumin in animals and human volunteers. Planta Medica,

64, 353–356.

103. Kelloff, G., Crowell, J., Hawk, E. (1996). Clinical development plan: curcumin. Journal of

Cellular Biochemistry, 26, 72–85.

104. Wang, H., Mao, Y., Chen, A.Y., Zhou, N., LaVoie, E.J., Liu, L.F. (2001). Stimulation of

topoisomerase II-mediated DNA damage via a mechanism involving protein thiolation.

Biochemistry, 40, 3316–3323.

105. Arbiser, J. A., Klauber, N., Rohan, R., van Leeuwen, R., Huang, M. T., Fisher, C., Flynn, E.,

Byers, H. R. (1998). Curcumin is an in vivo inhibitor of angiogenesis. Molecular Medicine, 4,

376–383.

106. Singletary, K., MacDonald, C., Iovinelli, M., Fisher, C., Walling, M. (1998). Effect of the beta-

diketones diferuloylmethane (curcumin) and dibenzoylmethane on rat mammary DNA adducts

and tumors induced by 7,12-dimethylbenz[a]anthracene. Carcinogenesis, 19, 1039-1043.

107. Dinkova-Kostova, A.T., Abeygunawardana, C., Talalay, P. (1998). Chemoprotective properties

of phenylpropenoids, bis(benzylidene)cycloalkanones, and related Michael reaction acceptors:

correlation of potencies as phase 2 enzyme inducers and radical scavengers. Journal of

Medisinal Chemistry, 41, 5287–5296.

108. Anto, R.J., Mukhopadhyay, A., Denning, K., Aggarwal, B.B. (2002). Curcumin

(diferuloylmethane) induces apoptosis through activation of caspase-8, BID cleavage and

cytochrome c release: its suppression by ectopic expression of Bcl-2 and Bcl-xl. Carcinogenesis

23, 143–150.

Page 86: ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ

Ankara Ecz. Fak. Derg. 40(2): 58-82, 2016 Toptaş ve Ateş Alagöz 81

109. Adams, B.K., Ferstl, E.M., Davis, M.C., Herold, M., Kurtkaya, S., Camalier, R.F.,

Hollingshead, M.G., Kaur,G., Sausville, E.A., Rickles, F.R., Snyder, J.P., Liotta, D.C., Shoji,

M. (2004). Synthesis and biological evaluation of novel curcumin analogs as anti-cancer and

anti-angiogenesis agents. Bioorganic & Medicinal Chemistry, 12, 3871–3883.

110. Wang, Y.J., Pan, M.H., Cheng, A.L., Lin, L.I., Ho,Y.S., Hsieh, C.Y., Lin, J.K. (1997). Stability

of curcumin in buffer solutions and characterization of its degradation products. Journal of

Pharmaceutical and Biomedical Analysis, 15, 1867–1876.

111. Pan, M.H.; Huang, T.M.; Lin, J.K. (1999). Biotransformation of curcumin through reduction

and glucuronidation in mice. Drug Metabolism & Disposition, 27, 486–494.

112. Asai, A., Miyazawa, T. (2000). Occurrence of orally administered curcuminoid as glucuronide

and glucuronide/sulfate conjugates in rat plasma. Life Sciences, 67, 2785–2793.

113. Ireson, C.R., Jones, D. J.L., Orr, S.; Coughtrie, M.W.H., Boocock, D.J., Williams, M.L.,

Farmer, P.B., Steward, W.P., Gescher, A.J. (2002). Metabolism of the cancer chemopreventive

agent curcumin in human and rat intestine. Cancer Epidemiology, Biomarkers & Prevention, 11,

105–111.

114. Pandeya, S.N., Dimmock, J.R. (1997). In An Introduction to Drug Design; New Age

International Publishers Limited: New Delhi, p. 60.

115. Boyd, M.R.; Paull, K.D. (1995). Some practical considerations and applications of the national

cancer institute in vitro anticancer drug discovery screen. Drug Development Research, 34,91-

109.

116. Woo, H.B., Shin, W.S., Lee, S. Ahn, C.M. (2005). Synthesis of novel curcumin mimics with

asymmetrical units and their anti-angiogenic activity. Bioorganic & Medicinal Chemistry

Letters, 15, 3782-3786.

117. Kim, Y.K., Song, Y.J., Seo, D.W., Kang, D.W., Lee, H.Y., Rhee, D.K., Han, J.W., Ahn, C.M.,

Lee, S., Kim, S.N. (2007). Reversal of multidrug resistance by 4-chloro-N-(3-((E)-3-(4-

hydroxy-3-methoxyphenyl)acryloyl)phenyl)benzamide through the reversible inhibition of P-

glycoprotein. Biochemical and Biophysical Research Communications, 355, 136-142.

118. Um, Y., Cho, S., Woo, H.B., Kim, Y.K., Kim, H., Ham, J., Kim, S.N., Ahn, C.M., Lee, S.

(2008). Synthesis of curcumin mimics with multidrug resistance reversal activities. Bioorganic

& Medicinal Chemistry, 16, 3608.

119. Woo, H.B., Um, Y., Park, K.S., Ham, J., Ahn, C.M., Lee, S. (2012). Synthesis of substituted

benzimidazolyl curcumin mimics and their anticancer activity. Bioorganic & Medicinal

Chemistry Letters, 22, 933.

Page 87: ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ

Toptaş ve Ateş Alagöz Ankara Ecz. Fak. Derg., 40(2): 58-82, 2016

82

120. Liang, G., Shao, L., Wang, Y., Zhao, C., Chu, Y., Xiao, J., Zhao, Y., Li, X., Yang, S. (2009).

Exploration and synthesis of curcumin analogues with improved structural stability both in vitro

and in vivo as cytotoxic agentsBioorganic & Medicinal Chemistry, 17, 2623-2631.

121. Somers-Edgar, T.J., Taurin, S., Larsen, L., Chandramouli, A., Nelson, M.A., Rosengren, R.

(2011). Mechanisms for the activity of heterocyclic cyclohexanone curcumin derivatives in

estrogen receptor negative human breast cancer cell lines. Investigational New Drugs Journal,

29, 87-97.

122. Wei, X., Du, Z.Y., Zheng, X., Cui, X.X., Conney, A.H., Zhang, K. (2012). Synthesis and

evaluation of curcumin-related compounds for anticancer activity. European Journal of

Medicinal Chemistry, 53, 235-245.

Page 88: ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ

83

YAYIM KOŞULLARI

1. Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Dergisi (Ankara Ecz. Fak. Derg. - J. Fac. Pharm. Ankara)

yılda üç kez (Ocak-Mayıs-Eylül) yayımlanır.

2. Dergiye Eczacılığın her alanında daha önce hiç bir yerde yayınlanmamış, Türkçe veya İngilizce

olarak hazırlanmış makaleler kabul edilir. Deneylerde, insan için “the Declaration of Helsinki” ve

hayvan için “European Community Guidlines”’a bağlı kalınmalıdır.

3. Yayın Komisyonuna gelen makaleler en az 2 danışmana gönderilir.

4. Makaleler yayına kabul ediliş sırasına göre yayınlanır.

5. Danışmanlar tarafından önerilen düzeltmelerin yapılması için yazar/ yazarlara geri gönderilen

makaleler, düzeltilip yayınlanmak üzere 3 ay içinde tekrar yayın kuruluna gönderilmezse, yeni

başvuru olarak işlem görür. Makale yayımlanmadan önce yazarların yayımcıya makalenin

“Copyright Transfer Form’unu doldurarak telif hakkını göndermesi gerekmektedir.

6. Yayımlarda intihal olup olmadığı kontrol edilmelidir.

7. Dergimize aşağıdaki makale türleri kabul edilir:

a) Araştırma makalesi: Türkçe veya ingilizce hazırlanmış, şekiller ve tablolar dahil tamamı en

çok 20 A4 kağıdı sayfası olan, orjinal araştırmaların bulgu ve sonuçlarını açıklayan makalelerdir.

b) Derleme: Türkçe veya ingilizce hazırlanmış, şekil ve tablolar dahil tamamı en çok 25 A4 kağıdı

sayfası olan, yeterli sayıda bilimsel makale taranarak, o güne kadarki gelişmeleri özetleyerek ortaya

koyan ve sonuçlarını yorumlayarak değerlendiren makalelerdir.

c) Önbilgiler: Devam etmekte olan bir çalışmanın bulgularını zaman kaybetmeden duyurmak için

Türkçe veya ingilizce yazılan en çok 5 A4 kağıdı sayfası olan makalelerdir.

YAYIM GÖNDERME

Yazarlar makalelerini http://journal.pharmacy.ankara.edu.tr adresinden online olarak yükleyeceklerdir.

Page 89: ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ

84

YAZIM KURALLARI

1. Metinler, A4 normunda (21 x 29,7 cm) yazılmış olmalıdır.

2. Bütün tablo ve şekiller metin içindeki yerlerine yazım alanından taşmadan yerleştirilmiş olmalıdır.

3. Metinler A4 normundaki sayfanın sağ ve sol tarafından 2,5 cm., üst ve alt kenarlarından 3 er cm

boşluk bırakılarak (ilk sayfada yukarıdan 5 cm) 1.5 satır aralıkla yazılmalıdır. Yayımı kabul edilen

makaleler doğrudan “Microsoft Word” dosyası halinde online olarak sisteme yüklenecektir (online

submission). Yazı karakteri “Times New Roman” ve 11 punto olmalıdır.

4. Sayfa numaraları makalede belirtilmemelidir.

5. Yazar adı (küçük harf) ve soyadı (büyük harf) koyu olarak başlığın altına üç satır aralık verildikten

sonra altına unvan belirtmeden yazılmalıdır. Birden çok yazar varsa virgülle ayrılıp bir boşluk

bırakılarak yazılmalıdır. Yazarların soyadları üzerine konulacak rakamlarla hemen isimlerin

altındaki satıra kurum adları ve posta adresleri açıkça yazılmalıdır.

6. Başlık sayfasında yayın adı, yazar/yazarların adları ve yazışma yapılacak yazarın açık adresi,

telefon ve faks numaraları, varsa e-mail adresi belirtilmelidir. Sorumlu yazarın soyadının üstüne

(*) işareti konularak belirtilmelidir. Bu kişinin, açık adresi, fax numarası, telefon numarası ve e-

mail adresi başlık sayfasının en altında belirtilmelidir.

7. Tablolar üstlerine, şekiller (formül, grafik, şema, spektrum, kromatogram, fotoğraf v.b.) de altlarına

arabik rakamlarla (Şekil 1., Tablo 2.,) numaralandırılmalıdır. “Tablo”, “Şekil” sözcükleri ile

bunlara ait numaralar koyu yazılmalı ve 11 punto olmalıdır. Şekil/Resim (JPG formatında) makale

içinde yerleşmiş olmalıdır.

8. Tablo adları Tabloların üstüne ve şekil adları da Şekillerin altına birer satır aralıkla ve bunların

genişliğini aşmayacak şekilde 11 punto yazılmalıdır. Tabloya ait açıklama varsa tablonun altına 1

boşluk bırakılarak 9 punto ile yazılmalıdır. Tablo ve Şekiller metin içine yerleştirilirken metin ile

aralarında net ayırımı sağlayacak kadar boşluk bırakılmalıdır.

9. Paragraf başları 5 boşluk içeriden başlamalıdır.

10. Uluslararası kısaltmalar kullanılabilir. Metin içinde mililitre için ml; dakika için dak. olarak

belirtilen şekliyle yazılmalıdır.

11. Makalelerin bölümleri Başlık, Özet, Anahtar kelimeler, Giriş, Materyal – Yöntem, Sonuç ve

Tartışma ve Kaynaklar sırasına uygun olarak hazırlanmalıdır. Derleme makalelerinde Materyal –

Yöntem bölümü bulunmayabilir. Bu bölümler birbirlerinden 2 satır aralık ile ayrılmalıdır. Bu

bölümleri ifade eden başlıklar 12 punto ile koyu olarak büyük harflerle ve sayfanın solundan

başlanarak yazılmalıdır. Bölüm başlıkları ile metin arasında ayrıca aralık bırakılmamalıdır.

a. Başlık: Türkçe ve İngilizce olarak büyük harf ve 14 punto ile başlık koyu ve ikinci başlık beyaz

olarak yazılmalıdır. Başlık metine uygun, kısa, çalışmayı tanıtıcı ve açık ifadeli olmalıdır.

b. Özet: Türkçe ve İngilizce (Abstract) olarak makalelerin başında 200 er kelimeyi geçmeyecek

şekilde 10 punto ile, italik olarak ve çerçeve içinde yazılmalıdır. Yabancı dilde yazılmış

makalelerde mutlaka Türkçe özet bulunmalıdır.

c. Anahtar kelimeler: En fazla 5 sözcükten oluşmalı ve özetlerin hemen altına ilgili dilde italik

olarak yazılmalıdır.

d. Giriş: Araştırmanın amacı ve konuyla ilgili çalışmaların yer aldığı bölüm olmalıdır.

e. Materyal ve Yöntem: Kullanılan materyal belirtilerek, uygulanan yöntem hakkında gerekli

bilgiler açıkça ifade edilmelidir. Deneylerde hayvan kullanılması durumunda lokal etik

komiteden veya ilgili düzenleyici makamlardan onay alınmalıdır ve bilgilendirilmiş onam

belgelendirilmelidir.

f. Sonuç ve Tartışma: Bulguların verilerek değerlendirildiği bölümdür.

g. Teşekkür: Varsa araştırmayı destekleyen kuruluşa ve katkısı olan kişilere kaynaklardan önce

yer alan bu bölümde kısaca teşekkür edilebilir.

h. Kaynaklar: Kaynak yazım stili Amerikan Psikoloji Derneği’ne (APA) göredir. Metinde, geçiş

sırasına göre köşeli parantez içinde, örneğin: [1,2,…] gibi numaralandırılmalı ve metin sonunda

bu numaralara göre sıralanmalıdır. Kaynaklar aşağıdaki örneklere uygun olarak yazılmalıdır.

Page 90: ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ

85

i. Makale için: Yazarın soyadı, adının baş harfleri, makalenin tam başlığı derginin adı, cilt no, varsa

sayı no (parantez içinde), başlangıç ve bitiş sayfa no, yıl yazar isimlerinden sonra (parantez içinde)

olarak yazılmalıdır. Birden fazla yazar varsa hepsi yazılmalıdır. Makalenin adı yazılırken ilk

kelimenin ilk harfi büyük diğer kelimelerin ilk harfi küçük yazılmalıdır. Kaynaklarda verilen dergi

adları kısaltma yapılmadan açık olarak yazılmalıdır.

Moncada, S., Palmer, R.M.J., Higgs, E.A. (1989). Biosynthesis of nitric oxide from L-arginine.

A pathway for the regulation of cell function and communication. Biochemistry and

Pharmacology, 38, 1709 – 1715.

ii. Elektronik Makale için:

Perneger, T. V. and Giner, F. (1998). Randomized trial of heroin maintenance programme for adults

who fail in convential drug treatments. British Medical Journal, 317. Retrieved August 12, 2005,

from ttp://www.bmj.com/cgi/content/full/317/7150/

iii. Web sitesi için:

Clinical Pharmacology Web site. (2001). Retrieved June 16, 2004, from http://cpip.gsm.com/

iv. Kitap için: Yazarın soyadı, adının baş harfleri, kitabın adı, cilt no (varsa), kitabevi, yayınlandığı

şehir, sayfa no, basıldığı yıl (parantez içinde) yazılmalıdır.

Franke, R. (1984). Theoretical Drug Design Methods, Elsevier, Amsterdam, p.130.

v. Kitap Bölümü için: Yazarın soyadı, adının baş harfleri, bölümün başlığı, editör/editörlerin

soyadı, adının baş harfleri, (Ed./Eds.) ibaresi, kitabın adı, varsa cilt no, kitabevi, yayınlandığı şehir,

sayfa no, basıldığı yıl (parantez içinde) yazılmalıdır.

Weinberg, E.D. (1979). Antifungal Agents. In: M.E. Wolff and S.E. Smith (Eds.), Burger’s

Medicinal Chemistry, (pp. 531-537). New York: John Wiley and Sons.

12. Bileşiklerin karakterizasyonu ayrı bir paragraf ile gösterilmeli ve yeni bileşiklerin saflıkları ve yapı

aydınlatılmaları sağlanmalıdır.

Page 91: ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ

86

INSTRUCTION FOR AUTHORS

1. The Journal of Faculty of Pharmacy of Ankara University (J. Fac. Pharm. Ankara) is published

three times (January-May-September) a year.

2. The Journal of Faculty of Pharmacy of Ankara University publishes articles in every field of

Pharmaceutical Sciences. The manuscript to the journal should not be published previously as a

whole or in part and not be submitted elsewhere. Manuscript should be written in Turkish or

English The experiments used have to be adhered to the Declaration of Helsinki for humans and

European Community Guidlines for animals.

3. All manuscripts will be submitted to a review process by the editors and by qualified at least 2

outside reviewers.

4. Manuscripts are published in order of final acceptance after review and revision.

5. If a manuscript returned to the authors for revision is not received back to the editor within 3

months it will be treated as a new article. When the article is published, the by authors are

considered to transfer all rights of the manuscript to the Publisher.

6. Manuscript will be controlled using plagiarism checker.

7. Manuscripts with the following charactheristics are accepted:

a) Research article: Articles written in English or Turkish in scientific format presenting

original research. Articles should be printed on A4 size papers not exceeding 20 pages

(including tables and figures)

b) Review: An updated comprehensive review of scientific works on a particular subject.

Articles written in English or Turkish should be printed on A4 size papers not

exceeding 25 pages (including tables and figures).

c) Rapid communication: Rapid announcement of the results of a continuing research

written in English or Turkish, no longer than 5, A4 size pages.

Submission of Manuscripts

Online submission: http://journal.pharmacy.ankara.edu.tr

Page 92: ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ

87

Preparation of Manuscript

1. Manuscripts should be typed on A4 size papers marked in 21 x 29,7 cm area.

2. All tables and figures should be inserted in the text, not exceeding text margins.

3. Manuscripts should be typed with 1.5 line spacing with a margin of 2,5 cm on left-hand and

right-hand sides, 3 cm on the top (5 cm on the first page) and bottom. Since articles will be

loading online, authors are requested to submit their manuscripts as “Microsoft Word” file. Font

should be “Times New Roman” with 11 pt font size.

4. Page numbers shouldn’t be placed on the pages.

5. Author names (first name with small letters, surname with capital letters, no qualification)

should be written allowing 3 line space from the title of the article. Having more than one author,

the names should be separated with comma and 1 free space. By using number as superscripts,

the institution and mailing address of authors must be indicate on the next line.

6. Title page of the manuscript should include title, authors’ names and full mailing addresses.

Corresponding author should be indicated by an asteriks (*). His/Her marking address, a fax,

telephone numbers and e-mail address should indicate at the bottom of the title page.

7. All tables and figures/images must be cited in the text consecutively. Every table must have a

descriptive title at the top and should be numbered with Arabic numerals (Table 1., Table 2.)

Please submit tables as editable text and not as images. Figures (chemical formulas, graphics,

photographs, chromatographs, spectra etc) should also be numbered with Arabic numerals

(Figure 1., Figure 2.,) Captions should be typed with 11 pt font size. Figures/Images (JPG)

should be embedded in the Manuscript file.

8. An appropriate heading of tables and figures should be used for each and typed with 11 pt font

size at the top of the table, at the bottom of the figure with one line space. If there is an

explanation about the table, it should be written with 1 line space below and should be typed

with 9 pt font size. Between text and figures/tables must be adequate space to distinquish each

of them.

9. In each paragraph, indentation must be done (5 letter space).

10. International abbreviations should be used. In text ‘ml’ should be used for mililiter and ‘min’

should be used for minute to make harmonize for common abbreviation.

11. Manuscripts should be organise as follows: Title page, Abstract, Key words, Introduction,

Material-Method, Results and Discussion, References. Each section must be separated with 2

line spaces. The section titles must be written with bold capital letters at 12 pt font size. No line

‘ spaces between section headings and text.

a) Title: It should be written in Turkish and English. Font size must be 14 pt as a bold. The title

must be appropriate to the text.

b) Abstract: It should be written in Turkish and English no longer than 200 words, 10 pt, Italic.

Abstract should be written in a border. If manuscript is written in a foreign language, must

include Turkish abstract.

c) Key words: Up to 5 key words should be provided in italic at the end of the abstract.

d) Introduction: It should contain a clear statement of the aim and novelty of the study.

e) Materials and methods: It should be described in sufficient detail to allow other works to

dublicate the study. If animals are used, authors must indicate that approvals of the

relevant regulatory authorities or local ethical commitees were obtained and that

appropriate regulatory or local ethical commitee approvals were obtained and that

informed consent was documented. f) Results and Discussion: The results must be clearly and concisely described with the help

of appropriate illustrative material. The discussion should deal with the interpretation of the

results.

Page 93: ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ

88

g) Acknowledgements: If necessary, this section should be given at the end of the text, before

references.

h) References: The style of references is that of the American Psychological Association

(APA). They should be numbered with Arabic numerals consecutevily in the order in which

they first appear in the paper, for example: [1,2,…] Cited publications should be listed in

numerical order at the end of the paper. If there is more than one author, all the names of the

authors should be written. Examples are given below;

i) Article: Reference to a journal publication (journal names in full, not abbreviated)

Moncada, S., Palmer, R.M.J., Higgs, E.A. (1989). Biosynthesis of nitric oxide from L-

arginine. A pathway for the regulation of cell function and communication, Biochemistry

and Pharmacology, 38, 1709 – 1715.

ii) Electronic Article:

Perneger, T. V. and Giner, F. (1998). Randomized trial of heroin maintenance programme

for adults who fail in convential drug treatments. British Medical Journal, 317. Retrieved

August 12, 2005, from ttp://www.bmj.com/cgi/content/full/317/7150/

iii) Web page:

Clinical Pharmacology Web site. (2001). Retrieved June 16, 2004, from http://cpip.gsm.com/

iv) Book:

Franke, R. (1984). Theoretical Drug Design Methods, Elsevier, Amsterdam, p.130.

v) Chapter in a book:

Weinberg, E.D. (1979). Antifungal Agents. In: M.E. Wolff and S.E. Smith (Eds.), Burger’s

Medicinal Chemistry, (pp. 531-537). New York: John Wiley and Sons.

12. The characterization of compounds should be presented in a seperate paragraph and for all new

compounds, evidence to confirm both identity and purity have to be provided.

Page 94: ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ

ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ

YAYIN SAHİBİNİN ADI : Prof. Dr. Gülbin ÖZÇELİKAY

SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜR ADI : Prof. Dr. İlkay YILDIZ

YAYIN İDARE MERKEZİ ADRESİ : Ankara Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi,

Dekanlığı, 06100 Tandoğan/Ankara

YAYIN İDARİ MERKEZİ ADRESİ TEL : 0 (312) 213 54 62

0 (312) 203 30 69

YAYIN TÜRÜ : Bilimsel Periyodik Elektronik Dergi, Yılda 3 Sayı

Page 95: ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ

Özgün Makaleler / Original Articles Sayfa / Page

Gülsen KENDİR, Aylin ÖZTÜRK, Ayşegül KÖROĞLU - Castanea sativa Mill. (kestane), meyve ve yaprak anatomisi - Castanea sativa Mill.

(chestnut), anatomy of fruit and leaf

1

Songül KARAKAYA, Filiz BAKAR, Ceyda Sibel KILIÇ - The effect of Hippomarathrum microcarpum petrov (Apiaceae) growing in Turkey on PC3 cancer cell proliferation - Türkiye’de yetişen Hippomarathrum microcarpum petrov (Apiaceae)’un PC3 kanser hücre proliferasyonu üzerindeki etkisi

19

Gülderen YILMAZ, Ayla KAYA, Mehmet KOYUNCU - Türkiye’de yetişen Heptaptera marg. & reuter (Apiaceae) türlerinin meyve morfolojisi ve anatomisi - Fruit morphology and anatomy of Heptaptera marg. & reuter (Apiaceae) species grown in Turkey

26

Derlemeler / Reviews

Yeşim URHAN, Mehmet Ali EGE, Bintuğ ÖZTÜRK, Gözde ELGİN CEBE - Türkiye gıda bitkileri veritabanı - Turkish food plants

database

43

Büşra TOPTAŞ, Zeynep ATEŞ ALAGÖZ - Kurkumin ve analoglarının antikanserojen etkileri - Anticarcinogenic effects of curcumin

and it’s analogs

58

İÇİNDEKİLER / CONTENTS

ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ

DERGİSİ

Cilt / Vol : 40

Sayı / No : 2

Yıl / Year : 2016

eISSN : 2564-6524

JOURNAL OF FACULTY OF

PHARMACY

OF ANKARA UNIVERSITY