ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ
Transcript of ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ
eISSN: 2564-6524
ANKARA ÜNİVERSİTESİ
ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ
JOURNAL OF FACULTY OF PHARMACY
OF
ANKARA UNIVERSITY
Cilt / Vol : 40
Sayı / No : 2
Yıl / Year : 2016
eISSN: 2564-6524
ANKARA ÜNİVERSİTESİ
ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ
JOURNAL OF FACULTY OF PHARMACY
OF
ANKARA UNIVERSITY
Cilt / Vol : 40
Sayı / No : 2
Yıl / Year : 2016
ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ
(Ankara Ecz. Fak. Derg.) eISSN: 2564-6524
Sahibi : Prof. Dr. Gülbin ÖZÇELİKAY
Editör : Prof. Dr. İlkay YILDIZ
Editoryal Danışma Kurulu:
Prof. Dr. Füsun ACARTÜRK Gazi Üniversitesi, Ankara, TÜRKİYE
Prof. Dr. Fügen AKTAN Ankara Üniversitesi, Ankara, TÜRKİYE
Prof. Dr. Nurten ALTANLAR Ankara Üniversitesi, Ankara, TÜRKİYE
Prof. Dr. Nuray ARI Ankara Üniversitesi, Ankara, TÜRKİYE
Prof. Dr. Rudolf BAUER Graz Üniversitesi, Graz, AVUSTURYA
Prof. Dr. Benay CAN EKE Ankara Üniversitesi, Ankara, TÜRKİYE
Prof. Dr. Alfonso Miguel Neves CAVACO Lizbon Üniversitesi, Lizbon, PORTEKİZ
Prof. Dr. Nina CHANISHVILI George Eliava Bak., Mik. ve Vir. Enstitüsü, Tiflis, GÜRCİSTAN
Prof. Dr. Bezhan CHANKVETADZE Ivane Javakhishvili Tiflis Devlet Üniversitesi, Tiflis, GÜRCİSTAN
Prof. Dr. Ayşe Mine GENÇLER Ankara Üniversitesi, Ankara, TÜRKİYE
Prof. Dr. Athina GERONIKAKI Aristotelesçi Selanik Üniversitesi, Selanik, YUNANİSTAN
Prof. Dr. Hakan GÖKER Ankara Üniversitesi, Ankara, TÜRKİYE
Prof. Dr. Vesna MATOVIC Belgrad Üniversitesi, Belgrad, SIRBİSTAN
Prof. Dr. Milan STEFEK Slovak Bilim Akademisi, Bratislava, SLOVAK CUMHURİYETİ
Prof. Dr. Zühre ŞENTÜRK Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Van, TÜRKİYE
Prof. Dr. Istvan TOTH Queensland Üniversitesi, AVUSTRALYA
Prof. Dr. Fikriye URAS Marmara Üniversitesi, İstanbul, TÜRKİYE
Prof. Dr. Selen YEĞENOĞLU Hacettepe Üniversitesi, Ankara, TÜRKİYE
Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Dergisi (Ankara Ecz. Fak. Derg.) Ankara Üniversitesi Eczacılık
Fakültesi’nin resmi bilimsel bir dergisidir. 1971 ve 2010 yılları arasında basılı olarak yayımlanmıştır.
Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Dergisi yılda 3 sayı olarak (Ocak-Mayıs-Eylül) yayımlanır. Bu
dergi açık erişim, hakemli bir dergi olup, Türkçe veya İngilizce olarak farmasötik bilimler alanındaki önemli
gelişmeleri içeren orijinal araştırmalar, derlemeler ve kısa bildiriler için uluslararası bir yayın ortamıdır.
Yayımlanan yazıların sorumluluğu yazar(lar)ına aittir. Dergiye gönderilen makalelerin daha önce tamamen
veya kısmen başka bir yerde yayımlanmamış veya yayımı için başka bir yere başvuruda bulunulmamış olması
gereklidir. Makaleler derginin yazım kurallarına uymalıdır.
Tarandığı İndeksler
- Google Scholar (GS)
- Excerpta Medica Database (EMBASE)
Web adresi: http://journal.pharmacy.ankara.edu.tr/
Yazışma Adresi:
Editör:
Prof. Dr. İlkay YILDIZ
Ankara Üniversitesi,
Eczacılık Fakültesi,
Farmasötik Kimya Anabilim Dalı,
06100 Tandoğan-ANKARA,
Tel: 0 312 203 30 69
Faks: 0 312 213 10 81
e-posta: [email protected]
Editör Yardımcıları:
Doç. Dr. Canan HASÇİÇEK
e-posta: [email protected]
Dr. Ecz. Serkan ÖZBİLGİN
e-posta: [email protected]
Dr. Ecz. Kayhan BOLELLİ
e-posta: [email protected]
JOURNAL OF FACULTY OF PHARMACY OF ANKARA UNIVERSITY
(J. Fac. Pharm. Ankara) eISSN: 2564-6524
Owner : Prof. Dr. Gülbin ÖZÇELİKAY
Editor : Prof. Dr. İlkay YILDIZ
Editorial Advisory Board:
Prof. Dr. Füsun ACARTÜRK Gazi University, Ankara, TURKEY
Prof. Dr. Fügen AKTAN Ankara University, Ankara, TURKEY
Prof. Dr. Nurten ALTANLAR Ankara University, Ankara, TURKEY
Prof. Dr. Nuray ARI Ankara University, Ankara, TURKEY
Prof. Dr. Rudolf BAUER University of Graz, Graz, AUSTRIA
Prof. Dr. Benay CAN EKE Ankara University, Ankara, TURKEY
Prof. Dr. Alfonso Miguel Neves CAVACO University of Lisbon, Lisbon, PORTUGAL
Prof. Dr. Nina CHANISHVILI George Eliava Institute of Bac., Mic. and Vir., Tbilisi, GEORGIA
Prof. Dr. Bezhan CHANKVETADZE Ivane Javakhishvili Tbilisi State University, Tbilisi, GEORGIA
Prof. Dr. Ayşe Mine GENÇLER Ankara University, Ankara, TURKEY
Prof. Dr. Athina GERONIKAKI Aristotelian University of Thessaloniki, Thessaloniki, GREECE
Prof. Dr. Hakan GÖKER Ankara University, Ankara, TURKEY
Prof. Dr. Vesna MATOVIC University of Belgrade, Belgrade, SERBIA
Prof. Dr. Milan STEFEK Slovak Academy of Sciences, Bratislava, SLOVAK REPUBLIC
Prof. Dr. Zühre ŞENTÜRK Yuzuncu Yil University, Van, TURKEY
Prof. Dr. Istvan TOTH University of Queensland, AUSTRALIA
Prof. Dr. Fikriye URAS Marmara University, Istanbul, TURKEY
Prof. Dr. Selen YEĞENOĞLU Hacettepe University, Ankara, TURKEY
Journal of Faculty of Pharmacy of Ankara University (J. Fac. Pharm. Ankara) is official scientific journal
of Ankara University Faculty of Pharmacy. It was published between 1971 and 2010 as a print.
Journal of Faculty of Pharmacy of Ankara University is published three times (January-May-September) a year.
It is an international medium, an open access, peer-reviewed journal for the publication of original research reports,
reviews and short communications in English or Turkish on relevant developments in pharmaceutical sciences. All
the articles appeared in this journal are published on the responsibility of the author(s). The manuscript submitted
to the journal should not be published previously as a whole or in part and not be submitted elsewhere. The
manuscripts should be prepared in accordance with the requirements specified.
Indexed and Abstracted
- Google Scholar (GS)
- Excerpta Medica Database (EMBASE)
Web address: http://journal.pharmacy.ankara.edu.tr/
Contact:
Editor:
Prof. Dr. Ilkay YILDIZ
Ankara University, Faculty of Pharmacy
Department of Pharmaceutical Chemistry
TR-06100 Tandogan-Ankara, TURKEY
Phone: +90 312 203 30 69
Fax: +90 312 213 10 81
e-mail: [email protected]
Associate Editors:
Assoc.Prof. Dr. Canan HASCICEK
e-mail: [email protected]
Res. Ass. Serkan OZBILGIN, Ph.D.
e-mail: [email protected]
Res. Ass. Kayhan BOLELLI, Ph.D.
e-mail: [email protected]
İÇİNDEKİLER / CONTENTS 40(2), 2016
Özgün Makaleler / Original Articles Sayfa / Page
Gülsen KENDİR, Aylin ÖZTÜRK, Ayşegül KÖROĞLU - Castanea sativa Mill. (kestane), meyve ve yaprak anatomisi - Castanea sativa Mill. (chestnut), anatomy of fruit and leaf
1
Songül KARAKAYA, Filiz BAKAR, Ceyda Sibel KILIÇ - The effect of Hippomarathrum microcarpum petrov (Apiaceae) growing in Turkey on PC3 cancer cell proliferation - Türkiye’de yetişen Hippomarathrum microcarpum petrov (Apiaceae)’un PC3 kanser hücre proliferasyonu üzerindeki etkisi
19
Gülderen YILMAZ, Ayla KAYA, Mehmet KOYUNCU - Türkiye’de yetişen Heptaptera marg. & reuter (Apiaceae) türlerinin meyve morfolojisi ve anatomisi - Fruit morphology and anatomy of Heptaptera marg. & reuter (Apiaceae) species grown in Turkey
26
Derlemeler / Reviews
Yeşim URHAN, Mehmet Ali EGE, Bintuğ ÖZTÜRK, Gözde ELGİN CEBE - Türkiye gıda bitkileri veritabanı - Turkish food plants database
43
Büşra TOPTAŞ, Zeynep ATEŞ ALAGÖZ - Kurkumin ve analoglarının antikanserojen etkileri - Anticarcinogenic effects of curcumin and it’s analogs
58
Ankara Ecz. Fak. Derg. / J. Fac. Pharm. Ankara, 40(2): 1-18, 2016 Doi: 10.1501/Eczfak_0000000580
ÖZGÜN MAKALE / ORIGINAL ARTICLE
CASTANEA SATIVA MILL. (KESTANE), MEYVE VE YAPRAK
ANATOMİSİ
CASTANEA SATIVA MILL. (CHESTNUT), ANATOMY OF FRUIT AND LEAF
Gülsen KENDİR, Aylin ÖZTÜRK, Ayşegül KÖROĞLU*
Ankara Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Botanik Anabilim Dalı, 06100 Tandoğan,
Ankara, TÜRKİYE
ÖZET
Castanea sativa Mill. (Kestane) Kuzey Anadolu’nun dağ ormanlarında doğal olarak yetişen, meyveleri
için özellikle Bursa civarında kültürü yapılan, 25-30 m boylanabilen, ağaç formunda, Fagaceae
familyasında, sosyal ve ekonomik önemi olan bir bitkidir. Türün kabukları, yaprakları (drog) ve meyveleri
(gıda) kullanılır. Bitki, taşıdığı kimyasallar nedeniyle eczacılık ve gıda sanayiinde, odunu açısından da ağaç
işleri endüstrisinde tercih edilmektedir. Çalışmada, yaprakları drog, meyvesi ise gıda olarak kullanılan
kestane bitkisinin bu kısımlarının anatomik yapısı incelenmiştir. Ayrıca kupula kısmı da alınan kesitlerle
anatomik olarak çalışılmıştır. Yaprak, kupula ve meyveden alınan kesitlerle bu kısımların karekteristik
elemanları tespit edilerek, fotoğraflarla yapıları görüntülenmiştir. Yaprak bifasiyaldir ve stomalar yalnızca
alt epidermada yer alır. Kupuladan alınan kesitlerde bol miktarda taş hücresi, druz, çok yoğun basit hücreli
2-3’lü gruplar halinde demet örtü tüyleri ile örtü tüylerinin arasında sapı ve başı çok hücreli salgı tüyleri
görülmüştür. Nuks meyve tipine sahip olan kestanenin perikarpından alınan kesitlerde, odunlaşmış yapılar
ve iç yüzeyde basit örtü tüyleri gözlenmiştir. Tohum kabuğu enine kesitinde tek sıralı epiderma hücreleri
altında ezilmiş şekilli parenkimatik hücreler ve düzenli dizilmiş iletim doku demetleri belirgindir.
Anahtar Kelimeler: anatomi; Castanea sativa; Fagaceae; kupula; meyve; yaprak
SUMMARY
Castanea sativa Mill. (Chestnut) grows naturally in montane forests of north Anatolia, particularly cultured
for its fruits around Bursa, tree form, 25-30 m, is a plant with social and economic importance which belongs
to Fagaceae family. Barks, leaves (drug) and fruits (food) of this plant are used. The plant is prefered due to
containing the chemicals in pharmaceutical and food industries and in terms of wood in the woodworking
industry. In the study, anatomical structure of the leaves which are used as drug and fruits which are used
as food were investigated. It has been also studied cupule with taking the sections as anatomical.
Characteristic elements of leaf, cupule and fruit were identified with taking the sections. Theirs structures
were illustrated with photographs. Leaf is bifacial which located stomata in the lower epidermis. Abundant
sclereids, cluster crystals of calcium oxalate, very dense bundle trichomes composed of 2-3 trichomes with
simple cell, multicellular head and stalk with glandular hairs in the between of trichomes were shown in
taking the sections of cupule. In taking the sections of the nut pericarp, lignified structures and simple
* Sorumlu Yazar / Corresponding Author: Ayşegül KÖROĞLU
e-mail: [email protected]
Gönderilme/Submitted: 06.04.2016 Kabul/Accepted: 05.10.2016
Kendir ve ark. Ankara Ecz. Fak. Derg., 40(2): 1-18, 2016
2
trichomes in the inner surface were observed. In the cross section of testa, crushed shaped of parenchymatic
cells under the single row with epidermis and properly located vascular bundles are prominent.
Keywords: anatomy; Castanea sativa; cupule; Fagaceae; fruit; leaf
GİRİŞ
Castanea sativa Mill. (Kestane), Fagaceae (Kayıngiller) familyasında, iri yaprakları, sarı renkli
çekici çiçekleriyle dikkat çeken, güzel görünüşlü ağaçlardır [1]. Dalları gençken kızıl kahverengi; genç
sürgünleri köşeli, koyu kırmızımsı-kahverengidir. Yaprakları lanseolattan oblong-eliptike kadar değişen
şekillerde, her kenarında düzenli bir şekilde 25 tane keskin serrat ve akut diş yer almaktadır. Tepesi akut
veya akuminat, tabanı kuneattan yuvarlağa kadar değişen şekillerde; üst yüzeyi tüysüz, alt yüzeyi ise
yoğun yatık-stellat-tomentoz ya da tüysüzdür. Kupula küresel, 6 cm çapında, meyvelenme döneminde
açık sarımsı-kahverengi renkte, uzun seyrek pubessent dikenler ile kaplıdır. Meyve nuks; 1.5-3.5 cm’dir
[2]. Fagaceae familyasının sistematiğinde önemli bir yere sahip olan kupulanın formu büyük
değişiklikler göstermektedir. Cinslerin farklı kupula özellikleri sergilediği saptanmıştır. Castanea Mill.
cinsinde kupula, sayısı 1-3 arasında değişen nuks tipindeki meyve ya da meyveleri tamamen çevrelemiş
ve 2-4 valflidir. Kupula olgunlaştığı zaman bu valflerden açılmaktadır [3].
Bitkinin özellikle ılıman bölgelerde kültürü yapılmaktadır. Genel olarak “kestane” ya da “tatlı
kestane” adıyla bilinmektedir. Meyveler geleneksel bir gıda olup, farklı çeşitleri de geliştirilmiştir [4].
Bitki meyve ve odun üretimi ile çift üretim kapasitesine sahip, ekonomik önemi olan bir ağaç türüdür
[5]. Doğal yayılma alanı özellikle Kuzey yarım kürenin ılıman bölgeleri Çin, Kore, Türkiye, Güney
Avrupa ve Kuzey Amerika ile birlikte Bolivya’dır. Kestane ağacı ülkemizde Karadeniz, Marmara ve
Ege bölgelerinin önemli ağaç türlerinden biridir. Bazı kaynaklarda kestanenin ilk yayılış yerinin
Anadolu’da Kastanis (Kastamonu) şehri olduğu, adını da buradan aldığı söylenmektedir [6]. Kestane
cinsinin bilinen 13 türü bulunmaktadır. Ancak bunlardan dört tanesi ekonomik öneme sahiptir. Doğal
yetiştirme alanlarına göre bu türler Güney Avrupa ve Anadolu’da Castanea sativa Mill. (Avrupa
kestanesi), Çin’de Castanea mollissima Blume (Çin kestanesi), Japonya’da Castanea crenata Siebold
& Zucc. (Japon kestanesi) ve ABD’nin doğusunda Castanea dentata (Marshall) Borkh.’dır [7].
Tohum, kabuk ve yaprakları drog olarak kullanılmaktadır [8]. Ülkemizde yaprak ve kabuğundan
hazırlanan infüzyonu (% 5) kabız için ve tansiyon düşürmek için, günde 2-3 bardak tüketilir [9]. Güney
İtalya’da yapraklarının infüzyonu gargara şeklinde boğaz ağrısında, ayrıca bronşit ve boğmacada
kullanılır. Dekoksiyonu ise cilt iltihaplarına karşı önerilmektedir. Meyve kabuğunun dekoksiyonu
şampuan amaçlı kullanılır [10]. Yaprakları (Castanea folium) Alman komisyon E Monografları arasında
yer almaktadır, solunum sistemi hastalıklarına karşı ve bacaklardaki dolaşım bozukluklarında
Ankara Ecz. Fak. Derg. 40(2): 1-18, 2016 Kendir ve ark. 3
kullanıldığı kayıtlıdır [11]. Kestanenin meyve, şekerleme ve kereste olarak kullanımlarının yanı sıra
meyve kabukları tanen üretiminde, yaprak ve çiçekleri ise ilaç ve kozmetik sanayinde kullanılmaktadır
[12-15]. Bitkinin farklı kısımları üzerinde yapılan kimyasal çalışmalarda, fenolik bileşikler [1,4,16-25],
alkoloid [26], lipit [13-27] ve organik asit [28] yapısında sekonder metabolitler belirlenmiştir. Bitkinin
değişik kısımlarının antioksidan [13,21,23,24,29-34], sitotoksik [35,36], antibakteriyel ve antifungal
etkilere [1, 37] sahip olduğu görülmüştür.
Kestane meyveleri temel besin maddeleri ve mineraller için iyi bir kaynak teşkil etmektedir.
Yüksek doymamış yağ asitleri ile birlikte düşük yağ oranı, kestaneyi sağlıklı bir gıda yapmaktadır
[16,38]. Kestane çok düşük miktarlarda yağ buna karşın % 83 civarında doymamış yağ asiti içermesi
nedeniyle kalp ve damar hastalıklarını önlemede ileri yaşlarda ve şişmanlık sorunu olanlar için önem
taşımaktadır [13,39]. Serbest şeker ve yüksek nişasta içeriği nedeniyle de enerji değeri yüksek bir
besindir [16,38]. Kestane, hem gluten içermemesi hem de zengin lezzet ve besin öğeleri içeriği için
özellikle pediatrik gastroenteritte ve glütensiz beslenmenin önemli olduğu çölyak hastalarının diyetinde
kullanılabilme potansiyeline sahiptir. Bu nedenle meyvelerin diyetteki önemi günden güne artmaktadır
[13,38]. Ülkemizde kestanenin kimyasal bileşimini belirleme yönünde araştırmalar yapılmış,
meyvelerin işlemeye uygunluğunun yanında besleyici özelliğinin de yüksek olması nedeniyle
Türkiye'de kestaneye dayalı zengin bir gıda sanayi gelişmiştir [40]. Kestane meyvelerinin: taze (sofralık)
ve işlendikten sonra (şekerleme, konserve, kestane hamuru, jöle vb.) olmak üzere başlıca iki tüketim
şekli vardır. Ülkemizde genel olarak sofralık ve şekerleme halinde tüketim daha yaygındır [12,41].
Bu çalışmada, uzun yıllar boyunca dünyada ve ülkemizde meyvesi ve yaprakları drog olarak
kullanılan kestanenin yaprak, kupula, meyve ve tohumu ayrı ayrı anatomik özellikleri açısından
incelenmiş ve karakteristik yapıları aydınlatılmıştır.
MATERYAL VE YÖNTEM
Ankara Üniversitesi Tandoğan Kampüsü’nden (AEF 26667) taze yaprak ve meyveler toplanmıştır
(Şekil 1). Bu örnekler % 70’lik alkol içerisinde saklanmıştır. Alkollü yaprak ve meyve örneklerinden ve
Bursa’da üreticiden temin edilen taze meyvelerden el ile enine ve yüzeyel kesitler alınmıştır. Alınan bu
kesitlerin, Sartur Reaktifi ile preparatları hazırlanarak mikroskopta incelenmiş ve mikrofotoğrafları
çekilmiştir (Leica DM 4000 B). Makroskobik fotoğrafları ise Panasonic DMC-FX33 marka fotoğraf
makinası ve Iphone 5S cep telefonuyla ayrıntılı bir biçimde görüntülenmiştir.
Kendir ve ark. Ankara Ecz. Fak. Derg., 40(2): 1-18, 2016
4
A B
C D
Şekil 1. Castanea sativa A. Genel görünüş, B. Yaprak, C. Kupula ile kaplı meyve, D. Nuks tipi
meyveler.
BULGULAR
a) Yaprak Anatomisi
a-1) Yaprak Ayası ve Orta Damarı
Yaprak bifasiyaldir. Orta damar iletim demetlerinin yerleşimine uygun olarak üst tarafta
kubbemsi, alt tarafta ise geniş ve yayvan bir çıkıntıya sahiptir (Şekil 2). Orta damarın dışa doğru yaptığı
çıkıntıda kollenkima tabakası ve parenkima hücreleri yer almaktadır (Şekil 3). Parenkima içinde druzlar
gözlenir. Orta damar bölgesinde dışta (üst yüzeye doğru) floem içte ksilem tabakası olmak üzere iletim
doku demeti yerleşmiştir. Orta damar yer yer kesintiye uğrayan halka şeklinde sklerenkima tabakasıyla
kuşatılmıştır (Şekil 2-4). Epiderma hücreleri aya epiderma hücrelerinden farklı olarak daha küçük ve
Ankara Ecz. Fak. Derg. 40(2): 1-18, 2016 Kendir ve ark. 5
dışa doğru bombeli şekildedir (Şekil 2, 3, 5-9). Salgı ve örtü tüyleri gözlenmektedir (Şekil 2, 3, 5, 6, 8,
9). Palizat ve sünger parenkiması bu kısımda kesilmektedir. Yaprak ayasının üst epiderması uzun
dikdörtgen veya kare şeklinde, ince çeperli bir sıra hücre tabakasından oluşmuştur. Alt epidermadaki
hücreler ise üst epiderma hücrelerinden daha ince ve daha küçüktür. Üst epiderma kalın, alt epiderma
ise ince bir kütiküla tabakası ile örtülüdür. Palizat parenkiması 2 sıra hücre tabakasından meydana
gelmiş, birinci sıradaki hücreler ikinci sıraya göre daha uzun ve daha sık dizilmiştir (Şekil 7). Sünger
parenkiması düzensiz şekilli ve hücreler arası boşlukları geniş olan hücrelerden oluşmuştur; druz ve
nadiren basit billur taşımaktadır (Şekil 7, 10, 11). Başı ve sapı çok hücreli salgı tüyleri ile, nadir olarak
da tek hücreli kütikulası noktacıklı örtü tüylerine rastlanmıştır (Şekil 2, 3, 5, 6, 8, 9).
Şekil 2. Castanea sativa yaprak orta damar enine kesit. Şekil 3. Kollenkima tabakası.
üe: üst epiderma, kl: kollenkima, p: parenkima, pp: palizat parenkiması, sp: sünger parenkiması, fl: floem, ks:
ksilem, ae: alt epiderma, d: druz, sk: sklerenkima, öt: örtü tüyü, st: salgı tüyü, id: iletim demeti.
Şekil 4. Orta damarda iletim demeti. Şekil 5. Orta damar üst yüzde salgı tüyü.
ks: ksilem, sk: sklerenkima, fl: floem.
Kendir ve ark. Ankara Ecz. Fak. Derg., 40(2): 1-18, 2016
6
Şekil 6. Castanea sativa orta damar, Şekil 7. Yaprak ayası enine kesit.
alt yüzde salgı tüyü. üe: üst epiderma, pp: palizat parenkiması,
sp:sünger parenkiması, ae: alt epiderma, id:
iletim demeti.
Şekil 8. Örtü tüyü. Şekil 9. Alt epiderma salgı tüyü.
Şekil 10. Basit billur. Şekil 11. Druz.
Ankara Ecz. Fak. Derg. 40(2): 1-18, 2016 Kendir ve ark. 7
a-2) Yaprak Yüzeyel Kesit
a-2-1) Üst Epiderma
Düzensiz şekilli hafif dalgalı hücrelerden oluşmuştur. Kopmuş tüy köklerine rastlanmaktadır. Her
epiderma hücresinin altında genellikle yuvarlak şekilli olan 5-10 palizat hücresi görülmüştür. Üst
epidermada stoma gözlenmemiştir (Şekil 12, 13).
Şekil 12. Castanea sativa yaprak üst Şekil 13. Salgı tüyü kökü.
epiderma yüzeyel kesit.
a-2-2) Alt Epiderma
Düzensiz şekilli ve dalgalı çeperli hücrelerden oluşmaktadır. Stoma komşu hücreleri anomositik
tipte olup stoma komşu hücre sayısı (3-)4-5 arasında değişmektedir (Şekil 14, 15). Kütikulası noktacıklı
tek hücreli örtü tüylerine rastlanmıştır. Başı ve sapı çok hücreli salgı tüyleri de görülmektedir (Şekil 16,
17).
Şekil 14. Castanea sativa yaprak alt Şekil 15. Stoma ve stoma komşu epiderma
yüzeyel kesit. hücreleri
s: stoma, kh: komsu hücreler.
Kendir ve ark. Ankara Ecz. Fak. Derg., 40(2): 1-18, 2016
8
Şekil 16. Castanea sativa yaprak yüzeyel Şekil 17. Yüzeyel kesitte örtü tüyü.
kesit, iletim demetinde salgı tüyü.
b) Kupula Anatomisi
b-1)Enine ve Yüzeyel Kesit
Şekil 18. Castanea sativa kupula dikensi yapılardan temizlenmiş kısım.
Kesit almadan önce kupula yüzeyindeki dikensi yapılar jilet ile kazınmıştır (Şekil 18). Kupula dış
epiderması tek sıra dikdörtgen şekilli hücrelerden oluşmaktadır (Şekil 19, 20). 1 ve 2-3’ lü gruplar
halinde, tek hücreli, basit, örtü tüyleri yoğun olarak gözlenmiştir (Şekil 19-22, 24). Örtü tüylerinin taban
hücreleri, geçitli ve sklerenkimatik yapıdadır. Bu örtü tüyleri arasında sapı [4-7] ve başı çok hücreli salgı
tüylerine rastlanmıştır (Şekil 20, 23). Epidermanın altında yer alan kupula parenkimasını oluşturan
hücrelerden epidermanın hemen altında olanlar ince çeperli, sık dizilişli ve köşeli hücreler; daha iç
kısımdakiler ise kalın çeperli, geniş hücreler arası boşluğa sahip izodiyametrik hücreler şeklindedir. Her
iki hücre tabakası içinde druz ve taş hücreleri çok yoğun olarak yer almaktadır (Şekil 19, 24, 25). Taş
hücrelerinin yoğunluğu iç epidermaya doğru daha fazladır. Kupula iç epidermasında örtü tüyleri çok
Ankara Ecz. Fak. Derg. 40(2): 1-18, 2016 Kendir ve ark. 9
boldur. Tüyler dış epidermada yer alanlardan daha uzun ve yüzeye yatık konumdadır (Şekil 24). Bu örtü
tüyleri de basit, tek hücreli ve yine sklerenkimatik tabana sahiptir. Bu tabakada salgı tüyüne
rastlanmamıştır.
Şekil 19. Castanea sativa kupula enine kesit. Şekil 20. Enine kesit dış yüzey.
öt: örtü tüyü, st: salgı tüyü, de: dış epiderma, ie: iç epiderma, p: parenkima, t: taş hücresi.
Şekil 21. Kupula yüzeyel kesit. Şekil 22. Dış epiderma ve örtü tüyleri.
Kendir ve ark. Ankara Ecz. Fak. Derg., 40(2): 1-18, 2016
10
Şekil 23. Castanea sativa kupula yüzeyel kesitinde salgı tüyleri.
Şekil 24. Castanea sativa kupula enine kesiti, Şekil 25. Kupula enine kesitinde taş
iç epidermada örtü tüyleri. hücreleri.
öt: örtü tüyü, ie: iç epiderma, p: parenkima, d: druz.
c) Perikarp Anatomisi
c-1) Enine ve Yüzeyel Kesit
Perikarp (meyve kabuğu) testadan kolayca ayrılmaktadır. Tek tohum taşıyan nuks tipi meyvenin
kabuk kısmından alınan enine kesitte, tek hücre sırasından oluşan ekzokarpın kalın bir kütikula
tabakasıyla örtülü olduğu gözlenmiştir (Şekil 26, 27). Yüzeyel kesitte ekzokarp hücreleri çok köşeli ve
düzgün çeperlidir (Şekil 28). Hemen altında yer alan mezokarp iki farklı hücre tipinden oluşmuştur.
Birincisinin hücereleri sklerenkimatik yapıdadır (Şekil 26, 27, 30). Bu hücreler yüzeyel kesitte çok
girintili çıkıntılı sklerenkimatik hücre çeperiyle karakterize olmuştur (Şekil 30). Sklerenkimatik
mezokarpın arkasından gelen ikinci tip hücreler, çok ezilmiş, ince çeperli ve yer yer hücre arası
boşluklara sahiptir. İletim demetleri bu tabakada yer almıştır (Şekil 26, 27, 29). Endokarp diğer
Ankara Ecz. Fak. Derg. 40(2): 1-18, 2016 Kendir ve ark. 11
kısımlardan daha dar bir alan kaplamıştır. Endokarp epiderması tek sıralı olup, bol miktarda basit örtü
tüyü taşımaktadır (Şekil 26).
Şekil 26. Castanea sativa perikarp Şekil 27. Perikarpta ekzokarp
enine kesit; ekzokarp, mezokarp, endokarp. ve mezokarp.
k: kutikula, ek: ekzokarp, mz: mezokarp, en: endokarp, id: iletim demeti, öt: örtü tüyü.
Şekil 28. Castanea sativa perikarp Şekil 29. Perikarpta iletim demeti.
yüzeyel kesit, ekzokarp.
Kendir ve ark. Ankara Ecz. Fak. Derg., 40(2): 1-18, 2016
12
Şekil 30. Castanea sativa perikarp yüzeyel kesit, mezokarp hücreleri.
d) Tohum Anatomisi
d-1) Enine ve Yüzeyel Kesit
Tohum dıştan testa tabakası ile kuşatılmıştır. Alınan enine kesitte, testa dış yüzeyinde yer yer
basit, tek hücreli örtü tüyleri görülmüştür. Epiderma hücreleri tek sıralı, üstten görünüşte kalın ve
düzgün çeperli, çok köşeli olarak gözlenmiştir (Şekil 31, 32). Epidermanın altında yer alan parenkima
hücreleri izodiyametriktir ve bu tabakada iletim demetleri yer almaktadır (Şekil 31, 33). Testa yüzeyel
kesitte hücreler, hafif dalgalı ve düzensiz şekillidir (Şekil 32). Testanın hemen altında başlayan
kotiledonun en dışta yer alan dokusu 1 sıra düzgün dizilişli epidermadan oluşmuştur. İçerde ise
parenkimatik yapıda kotiledon hücreleri görülmektedir (Şekil 34, 35).
Şekil 31. Castanea sativa testa enine kesit.
te: testa epiderması, p: parenkima, id: iletim demeti, öt: örtü tüyü, e: epiderma, kt: kotiledon hücreleri.
Ankara Ecz. Fak. Derg. 40(2): 1-18, 2016 Kendir ve ark. 13
Şekil 32. Castanea sativa testa yüzeyel kesit. Şekil 33. Testa enine kesitte iletim
demeti.
Şekil 34. Castanea sativa tohum enine kesit. Şekil 35. Kotiledon hücreleri.
e: epiderma, kt: kotiledon hücreleri.
SONUÇ VE TARTIŞMA
Bu çalışmada uzun yıllar boyunca dünyada ve ülkemizde halk arasında kullanılan, kestanenin
yaprağı (=Castaneae folium) ve meyvesinden (=Castaneae fructus) elde edilen droglar anatomik olarak
incelenmiştir. Bu amaçla, yaprak, kupula, perikarp ve tohumdan ayrı ayrı el ile alınan enine ve yüzeyel
kesitler ışık mikroskobu ile ayrıntılı olarak incelenmiş ve görüntülenmiştir.
Yaprak üzerinde yaptığımız anatomik çalışma sonucunda, yaprağın bifasiyal yapıda olduğu,
stomaların yalnızca alt epidermada yer aldığı, özellikle damarlar boyunca salgı ve örtü tüylerinin daha
yoğun bulunduğu, üst epidermada kopmuş tüy köklerinin varlığı gözlenirken, örtü tüylerinin tek hücreli
ve kütikulası noktacıklı, salgı tüylerinin ise baş ve sapının çok hücreli yapıda olduğu belirlenmiştir.
Sünger parenkimasında druz ve basit billurlar saptanmıştır. Yaptığımız çalışma sonucu, gözlenen tek
Kendir ve ark. Ankara Ecz. Fak. Derg., 40(2): 1-18, 2016
14
hücreli ve demet şeklinde örtü tüyleri (2 ya da 3’lü gruplar halinde), başı ve sapı çok hücreli salgı tüyleri,
druzlar ve basit billurlar, anomositik tipte stomaların alt epidermada yer aldığı bulguları kaynak
verileriyle uyumlu bulunmuştur [42]. Fagaceae’nin 3 ayrı cinsi Castanopsis (D. Don) Spach, Castanea
Mill. ve Chrysolepis Hjelmqvist yaprak üst yüzey özelliklerinin tanımlandığı bir çalışmada incelenen
Castanea türlerinin üst epidermasının hafif undulat, poligonal hücrelerden oluştuğu, alt epidermada
anomositik tip stomaların yer aldığı ve basit örtü tüylerine ait taban hücrelerinin varlığı bulgusu bizim
elde ettiğimiz bulgularla uyumludur. Ancak incelenen Castanea crenata Siebold & Zucc. ve C. seguinii
Dode örneklerinde salgı tüyü varlığından söz edilmemektedir [43]. Sáez ve ark. tarafından, fidanlıkta
ve in vitro ortamda yetiştirilen kestane yapraklarının anatomisi üzerine yapılan bir çalışmada; fidanlıkta
yetiştirilen yaprağın anatomik yapısı bizim yaptığımız çalışmadaki bulgularla benzer sonuçlar vermiştir.
Kaynak verileriyle uyumlu olarak, yaprağın bifasiyal yapıda olduğu, üst ve alt epidermanın tek sıra
hücre tabakasından oluştuğu, palizat parenkimasının kloroplastları içeren silindir şeklinde uzamış
hücrelerden meydana geldiği ve stomanın eliptik biçimde olduğu gözlenmiştir [44].
Kupuladan alınan enine ve yüzeyel kesitte bol miktarda taş hücresi, druz, demet örtü tüyü, başı
ve sapı çok hücreli olan salgı tüyleri gözlenmiştir. Kupula genellikle üç tane nuks meyve içermektedir.
Perikarptan (meyve kabuğu) alınan kesitlerde; tek sıralı ekzokarp, sklerenkimatik
yapıdaki mezokarp hücreleri ile ezilmiş parenkimatik hücrelerden oluşmuş ikinci mezokarp
tabakası, tek sıralı ve bol miktarda basit örtü tüyü taşıyan endokarp tabakası dikkat çekici olarak
görülmüştür. Testa üst epidermasında tek hücreli basit örtü tüyleri gözlenirken, enine kesitte
değişik şekillerdeki parenkimatik hücreler belirlenmiştir. Tohumdan alınan enine kesitte
epiderma hücrelerinin altında parenkimatik yapıdaki kotiledon hücreleri görülmüştür.
Bu çalışma sonucunda, meyvesi ve yaprakları drog olarak kullanılan kestanenin bu
kısımlarının anatomik özellikleri incelenerek, karakteristik yapıları aydınlatılmıştır. Fagaceae
familyasının tanımlanmasında ve cins ayrımında kupulanın morfolojik özellikleri sistematik
değere sahiptir [3, 43], ancak kupula ve içinde yer alan meyve ve tohumun anatomik
özelliklerinin tartışıldığı bir kaynağa ulaşılamamıştır. Bu açıdan yaptığımız çalışma meyve
anatomisinin aydınlatılmasına yardımcı olması bakımından önemlidir.
KAYNAKLAR
1. Basile, A., Sorbo, S., Giordano, S., Ricciardi, L., Ferrara, S., Montesano, D., Ferrara, L. (2000).
Antibacterial and allelopathic activity of extract from Castanea sativa leaves. Fitoterapia, 71,
110-116.
Ankara Ecz. Fak. Derg. 40(2): 1-18, 2016 Kendir ve ark. 15
2. Yaltırık, F. (1982). Castanea Miller In: Flora of Turkey and the East Aegean Islands. Ed. Davis,
P. H., Edmondson, J. R., Mill, R. R., Tan, K., Vol. 7, University Press, Edinburgh p. 659.
3. Forman, L.L. (1966). On the evolution of cupules in the Fagaceae. Kew Bulletin, 18(3), 385-419.
4. Reinoso, B.D., Couto, D., Moure, A., Fernandes, E., Domínguez, H., Parajó, J.C. (2012).
Optimization of antioxidants–extraction from Castanea sativa leaves. Chemical Engineering
Journal, 203, 101-109.
5. Çıbık, A. (2011). Denizli yöresi Anadolu kestanesi (Castanea sativa Mill.)'nin bazı morfolojik
özellikleri üzerine araştırmalar. Yüksek lisans tezi, Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen Bilimleri
Enstitüsü, Isparta.
6. Demirtaş, B. (2013). Aydın ili Köşk ilçesinde potansiyel incir (Ficus carica L.) ve kestane
(Castanea sativa) üretim alanlarının belirlenmesinde coğrafi bilgi sistemlerinin kullanılması.
Yüksek lisans tezi, Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Isparta.
7. Kaynak, Z. (2013). İnegöl kestanelerinin (Castanea sativa Mill.) seleksiyonu. Yüksek lisans tezi,
Ordu Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Ordu.
8. Stoyanov, N. (1982). Tıbbi Bitkilerimizi Değerlendirelim, Çeviren: Makaklı, B., Akgün
Yayınevi, İstanbul.
9. Baytop, T. (1984). Türkiye’de Bitkiler ile Tedavi (Geçmişte ve Bugün). İstanbul Üniversitesi
Yayınları No:3255, Eczacılık Fakültesi Yayınları No: 40, İstanbul.
10. Passalacqua, N.G., Guarrera, P.M., De Fine, G. (2007). Contribution to the knowledge of the folk
plant medicine in Calabria region (Southern Italy). Fitoterapia, 78(1), 52-68.
11. Blumenthal, M., Busse, W.R., Goldberg, A., Gruenwald, J., Hall, T., Riggins, C.W., Rister, R. S.,
Klein S., Tyler, V.E. (1998). The Complete German Commission E Monographs. Therapeutic
Guide to Herbal Medicines. Published in cooperation with Integrative Medicine Communications
Boston, Massachusetts.
12. Özkarakaş, İ. (2001). Kestane Tarımı. TAYEK/TYUAP Tarımsal Araştırma Yayım ve Eğitim
Koordinasyonu. 2001 yılı Bahçe Grubu Bilgi Alışveriş Toplantısı, 21-23 Ağustos 2001, sayfa 1-
17, yayın no:102, Menemen-İzmir.
13. Borges, O.P., Carvalho, J.S., Correia, P.R., Silva, A.P. (2007). Lipid and fatty acid profiles of
Castanea sativa Mill. chestnuts of 17 native Portuguese cultivars. Journal of Food Composition
and Analysis., 20(2), 80-89.
14. Zhou, J., Guo, S.J., Li, W.Q., Liu, J.L. (2009). Effects of pollination tree and pollen vitality on
fruiting rate and seed-setting rate of Castanea mollissima [J]. Liaoning Forestry Science and
Technology, 5, 5-9.
Kendir ve ark. Ankara Ecz. Fak. Derg., 40(2): 1-18, 2016
16
15. Vázquez, G., Fontenla, E., Santos, J., Freire, M.S., González-Álvarez, J., Antorrena, G. (2008).
Antioxidant activity and phenolic content of chestnut (Castanea sativa) shell and eucalyptus
(Eucalyptus globulus) bark extracts. Industrial Crops and Products, 28(3), 279-285.
16. De Vasconcelos, M.C.B.M., Bennett, R.N., Rosa, E.A.S., Ferreira‐Cardoso, J.V. (2010).
Composition of European chestnut (Castanea sativa Mill.) and association with health effects:
fresh and processed products. The Journal of the Science of Food and Agriculture, 90(10), 1578-
1589.
17. Lampire, O., Mila, I., Raminosoa, M., Michon, V., Du Penhoat, C.H., Faucheur, N., Laprevote,
O., Scalbert, A. (1998). Polyphenols isolated from the bark of Castanea sativa Mill. chemical
structures and auto-association in honour of professor GH Neil Towers 75th birthday.
Phytochemistry, 49(2), 623-631.
18. Bilgener, Ş.K. (1999). Seasonal variation in phenolic constituents of hazelnut (Coryllus avellana
L.) and chestnut (Castanea sativa Mill.) leaves and shoots. Turkish Journal of Agriculture and
Forestry, 23(5), 1215-1222.
19. Kolankaya, D., Selmanoǧlu, G., Sorkun, K., Salih, B. (2002). Protective effects of Turkish
propolis on alcohol-induced serum lipid changes and liver injury in male rats. Food Chemistry,
78(2), 213-217.
20. De Vasconcelos, M.D.C.B.M., Bennett, R.N., Rosa, E.A.S., Ferreira‐Cardoso, J.V. (2007).
Primary and secondary metabolite composition of kernels from three cultivars of Portuguese
chestnut (Castanea sativa Mill.) at different stages of industrial transformation. Journal of
Agriculture and Food Chemistry, 55(9), 3508-3516.
21. Almeida, I.F., Valentão, P., Andrade, P.B., Seabra, R.M., Pereira, T.M., Amaral,M.H., Bahia,
M.F. (2008). In vivo skin irritation potential of a Castanea sativa (chestnut) leaf extract, a putative
natural antioxidant for topical application. Basic & Clinical Pharmacology & Toxicology, 103(5),
461-467.
22. İşyapan, B. (2011). Ellajik asidin ince tabaka kromatografisi ile saflaştırılması. Yüksek lisans tezi,
Marmara Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, İstanbul.
23. Selek, İ. (2011). Ceviz ve kestanede bazı fenoliklerin incelenmesi. Yüksek lisans tezi, Ege
Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, İzmir.
24. Fernández-Agulló, A., Freire, M.S., Antorrena, G., Pereira, J.A., González-Álvarez, J. (2014).
Effect of the extraction technique and operational conditions on the recovery of bioactive
compounds from chestnut (Castanea sativa) Bur and Shell. Separation Science Technology.
49(2), 267-277.
Ankara Ecz. Fak. Derg. 40(2): 1-18, 2016 Kendir ve ark. 17
25. Comandini, P., Lerma-García, M.J., Simó-Alfonso, E.F., Toschi, T.G. (2014). Tannin analysis of
chestnut bark samples (Castanea sativa Mill.) by HPLC-DAD–MS. Food Chemistry, 157, 290-
295.
26. Hiermann, A., Kedwani, S., Schramm, H.W., Seger, C. (2002). A new pyrrole alkaloid from seeds
of Castanea sativa. Fitoterapia, 73(1), 22-27.
27. Ferreira-Cardoso, J.V., Sequeira, C.A., Torres-Pereira, J.M.G., Rodrigues, L., Gomes, E.F.
(1998). Lipid composition of Castanea sativa Mill. fruits of some native Portuguese cultivars.
ISHS Acta Horticulturae 494: II International Symposium on Chestnut, pp. 133-138.
28. Ribeiro, B., Rangel, J., Valentao, P., Andrade, P.B., Pereira, J.A., Bölke, H., Seabra, R.M. (2007).
Organic acids in two Portuguese chestnut (Castanea sativa Miller) varieties. Food Chemistry,
100(2), 504-508.
29. Barreira, J.C., Ferreira, I.C., Oliveira, M.B.P., Pereira, J.A. (2008). Antioxidant activities of the
extracts from chestnut flower, leaf, skins and fruit. Food Chemistry, 107(3), 1106-1113.
30. Jeong, C.H., Choi, G.N., Kim, J.H., Kwak, J.H., Choi, S.G., Heo, H.J. (2009). Characterization
of antioxidant activities from chestnut inner skin extracts. The Food Science and Biotechnology,
18(5), 1218-1223.
31. Barros, L., Oliveira, S., Carvalho, A.M., Ferreira, I.C. (2010). In vitro antioxidant properties and
characterization in nutrients and phytochemicals of six medicinal plants from the Portuguese folk
medicine. Industrial Crops and Products, 32(3), 572-579.
32. Neri, L., Dimitri, G., Sacchetti, G. (2010). Chemical composition and antioxidant activity of cured
chestnuts from three sweet chestnut (Castanea sativa Mill.) ecotypes from Italy. Journal of Food
Composition and Analysis, 23(1), 23-29.
33. Barros, A.I., Nunes, F.M., Gonçalves, B., Bennett, R.N., Silva, A.P. (2011). Effect of cooking on
total vitamin C contents and antioxidant activity of sweet chestnuts (Castanea sativa Mill.). Food
Chemistry, 128(1), 165-172.
34. Dinis, L.T., Oliveira, M.M., Almeida, J., Costa, R., Gomes-Laranjo, J., Peixoto, F. (2012).
Antioxidant activities of chestnut nut of Castanea sativa Mill.(cultivar ‘Judia’) as function of
origin ecosystem. Food Chemistry, 132(1), 1-8.
35. Moine, C., Krausz, P., Chaleix, V., Sainte-Catherine, O., Kraemer, M., Gloaguen, V. (2007).
Structural characterization and cytotoxic properties of a 4-O-methylglucuronoxylan from
Castanea sativa. Journal of Natural Products, 70(1), 60-66.
36. Daniela, A., Pichichero, E., Canuti, L., Cicconi, R., Karou, D., D’Arcangelo, G., Canini, A.
(2007). Identification of phenolic compounds from medicinal and melliferous plants and their
cytotoxic activity in cancer cells. Caryologia, 60(1-2), 90-95.
Kendir ve ark. Ankara Ecz. Fak. Derg., 40(2): 1-18, 2016
18
37. Küçük, M., Kolaylı, S., Karaoğlu, Ş., Ulusoy, E., Baltacı, C., Candan, F. (2007). Biological
activities and chemical composition of three honeys of different types from Anatolia. Food
Chemistry, 100(2), 526-534.
38. Yurdakul, E. (2008).Kahvaltılık gevrekleri zenginleştirmek amacıyla üretilen dondurarak
kurutulmuş kestanenin kalite kriterlerinin değerlendirilmesi. Yüksek lisans tezi, Ege Üniversitesi,
Fen Bilimleri Enstitüsü, İzmir.
39. Connor, W.E. (1997). The beneficial effects of omega-3 fatty acids: cardiovascular disease and
neurodevelopment. Current Opinion in Lipidology, 8, 1-3.
40. Erdal, E. (2013). Kestanelerde (Castanea sativa Mill.) hasat öncesi ve sonrası dönemlerde meyve
kalite özelliklerinin değişimi üzerine bir araştırma. Yüksek lisans tezi, Adnan Menderes
Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Aydın.
41. Subaşı, B. (2004). Kestane Sektör Profili. İstanbul Ticaret Odası Etüt ve Araştırma Şubesi
42. Metcalfe, C.R., Chalk, L. (1965). Anatomy of the Dicotyledons. Vol. II. Clarendon Press, Oxford.
43. Liu, M. Q., Deng, M., Zhou, Z.K. (2009). Taxonomic and ecological implications of leaf cuticular
morphology in Castanopsis, Castanea, and Chrysolepis. Plant Systematics and Evolution, 283,
111-123.
44. Sáez, P.L., Bravo, L.A., Sáez, K.L., Sánchez-Olate, M., Latsague, M.I., Ríos, D.G. (2012).
Photosynthetic and leaf anatomical characteristics of Castanea sativa: a comparison between in
vitro and nursery plants. Biologia Plantarum, 56(1), 15-24.
J. Fac. Pharm. Ankara / Ankara Ecz. Fak. Derg., 40(2): 19-25, 2016 Doi: 10.1501/Eczfak_0000000581
ORIGINAL ARTICLE / ÖZGÜN MAKALE
THE EFFECT OF HIPPOMARATHRUM MICROCARPUM PETROV
(APIACEAE) GROWING IN TURKEY ON PC3 CANCER CELL
PROLIFERATION
TÜRKİYE’DE YETİŞEN HIPPOMARATHRUM MICROCARPUM PETROV
(APIACEAE)’UN PC3 KANSER HÜCRE PROLİFERASYONU ÜZERİNDEKİ ETKİSİ
Songül KARAKAYA1, Filiz BAKAR2*, Ceyda Sibel KILIÇ3
1Atatürk University, Faculty of Pharmacy, Department of Pharmacognosy, 25240 Yakutiye, Erzurum,
TURKEY 2Ankara University, Faculty of Pharmacy, Department of Biochemistry, 06100 Tandoğan, Ankara,
TURKEY 3Ankara University, Faculty of Pharmacy, Department of Pharmaceutical Botany, 06100 Tandoğan,
Ankara, TURKEY
SUMMARY
Apiaceae is the 3rd largest family of Turkey with the largest genus, which is widely distributed
throughout the world and represented in our country with 109 genera and 450 species. The genus
Hippomarathrum has 28 species which are outspread in the North, Northwest, West and Central of Iran,
Turkey, Caucasus and Iraq and one of this species H. microcarpum Petrov is a plant which grows wild in
Turkey and is used as food by the people in Eastern Anatolia. In this study, the in vitro anticancer activity
of the aqueous and ethanol extracts obtained from H. microcarpum was investigated on cancer cell
proliferation. For this purpose human prostate (PC-3) cells were used and measurements were performed
via MTT test. Aqueous and ethanol extracts obtained from aerial parts exhibited potent inhibitor effects on
cell proliferation. Ethanol extract inhibited the proliferation of PC-3 cell at 24th hour with a 12.99 mg/mL
IC50 value.
Keywords: antiproliferative, Apiaceae, cancer, Hippomarathrum microcarpum, prostate
ÖZET
Apiaceae tüm dünyada geniş bir yayılış gösteren ve ülkemizde 109 cins ve 450 türle temsil edilen,
Türkiye’nin en çok cins içeren 3. büyük familyasıdır. Kuzey, Kuzeybatı, Batı ve Orta İran, Türkiye,
Kafkaslar ve Irak'ta yayılış gösteren Hippomarathrum cinsinin dünyada 28 türe vardır ve bu türlerden biri
olan H. microcarpum Petrov. Türkiye'de Doğu Anadolu’da, yabani olarak yetişen ve halk tarafından gıda
olarak kullanılan bir bitkidir. Bu çalışmada, H. microcarpum’un su ve etanol ekstrelerinin PC3 insan
prostat kanser hücre proliferasyonu üzerindeki etkilerinin incelenmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla, insan
prostat kanser (PC-3) hücreleri kullanılmış ve MTT testi ile sitotoksisite analizleri gerçekleştirilmiştir.
Toprak üstü kısımlarından hazırlanan sulu ve etanollü ekstreler hücre proliferasyonu üzerinde güçlü
* Corresponding Author / Sorumlu Yazar: Filiz BAKAR
e-mail: [email protected]
Submitted/Gönderilme: 07.10.2016 Accepted/Kabul: 12.01.2017
Karakaya et al. J. Fac. Pharm. Ankara, 40(2): 19-25, 2016
20
inhibitör etki sergilemiştir. Etanollü ekstrenin 24 saatlik uygulama sonucunda PC-3 proliferasyonunu
12.99 mg/mL IC50 değeriyle inhibe ettiği saptanmıştır.
Anahtar kelimeler: antiproliferatif, Apiaceae, Hippomarathrum microcarpum, kanser, prostat
INTRODUCTION
Apiaceae is one of the biggest and cosmopolite family throughout the world and the majority
of the worldwide species diversity is concentrated in Asia (some genera are exclusively Asiatic) [1].
The genus of Hippomarathrum Link is a member of Apiaceae family and it has five species that are H.
crassilobum Boiss., H. cristatum (DC) Boiss., H. microcarpum, H. scabrum (Fenzl) Boiss., and H.
boissieri Reuter et Hausskn. Hippomarathrum is 50-100 cm height and an erect, much-branched
perennial genus. This genus is distributed in rocky slopes and fields [2]. The members of the genus
have long been used as spice in ethnobotany [3]. H. microcarpum is a gray shrub filled with yellowish
flowers [4] and it is reported that the coumarins and furanocoumarins found in the roots and fruits of
this genus [5].
We aimed to investigate the antiproliferative effect of aqueous and ethanol extracts of H.
microcarpum species on human prostate (PC-3) carcinoma cells since cancer has become an important
cause of morbidity and mortality in the world [6]. According to the results of biomedical research
covering the last 20 years, is quite in excess of information about actual the molecular events during
carcinogenesis and signaling pathways involved in cancer progression. For many years, the results
obtained from the studies, matrix metalloproteinase (MMP) enzymes, such as extracellular matrix
proteinase, during the development of cancer has revealed that the main tool of the changes observed
in the microenvironment [7, 8].
MATERIALS AND METHODS
Plant material
The plant was collected from the below mentioned locality by Songül Karakaya and Hayri
Duman and identified by Prof. Dr. Hayri Duman (Gazi University, Faculty of Science, Department of
Biology) and the voucher specimen is kept in AEF (Herbarium of Ankara University Faculty of
Pharmacy).
Collection locality: Hippomarathrum microcarpum: Adana, south of Tufanbeyli, 13.07.2014
(AEF 26699).
J. Fac. Pharm. Ankara, 40(2): 19-25, 2016 Karakaya et al. 21
Preparation of extracts
For the extraction procedure, 60.3456 g of aerial parts were grounded and macerated with 500
mL of distilled water for 4 h at temperatures between 30-35°C. Extract was filtered and then
lyophilized by using Christ Gamma 2-16 LSC Freeze Dryer. 50, 2341 g of aerial parts were grounded
and macerated (Heidolph MR3001, Germany) for 8 hours/3 days with ethanol in a water bath not
exceeding 60°C using a Heidolph mechanical mixer (300 rpm). The extracts, filtered and concentrated
till dryness using a rotary evaporator (Heidolph VV2000, Germany) and yielded 3.2865 g and 2.8816
g aqueous and ethanol extract, respectively.
Cell culture
Human prostate cancer cell line PC3 (CRL-1435) was purchased from American Type Culture
Collection, Cell Biology, LGC Promochem, Wesel, Germany. The cells were maintained in DMEM
(PAA Laboratories) media supplemented with 10% fetal bovine serum (FBS, Lonza), 1%
penicillin/streptomycin (PAA, The Cell Culture Company) and 1% L-glutamine (PAA, Austria) and
incubated in a 5% CO2 humidified atmosphere at 37°C.
Cell viability assay
The effect of aqueous and ethanolic extracts of Hippomarathrum microcarpum on PC3 cell
viability was measured by 3-(4,5dimethylthiazol-2-yl)-2,5-diphenyltetrazolium bromide (MTT) assay.
180 μl of 5x104 cells were plated in 96-well microtiter plates and then incubated overnight in a
humidified atmosphere of 5% CO2 in air at 37°C. After incubation, the cells were treated with H.
microcarpum extracts (final concentrations were 0.5, 1, 5, 10 and 20 mg/mL) and incubated for 24
hours in order to assess the cell viability. Untreated cells were used as control. After incubation, the
culture medium was removed and exchanged for a fresh one. 20 μl of MTT solution (5mg/mL in PBS,
Sigma) was added per well and incubated at 37°C for 4 hours. The metabolically active cells reduced
MTT dye to formazan crystals. The medium was then removed and the blue MTT-formazan was
dissolved in DMSO (Merck). The extent of the reduction of MTT within the cells was quantified by
measuring the absorbance at 540 nm with microplate reader (Thermo, Germany) and compared with
untreated cells. Data were obtained from quadruplicate wells per condition and represented mean ±
standard deviation (SD) of at two independent experiments.
Karakaya et al. J. Fac. Pharm. Ankara, 40(2): 19-25, 2016
22
RESULTS AND DISCUSSION
Effects on cell proliferation
In the study, the PC-3 human prostate carcinoma cells were treated with different concentrations
of aqueous and ethanolic extracts of H. microcarpum and the cell viability was measured for 24 hour
as described in the experimental part. The results of these measurements are shown in Figure 1 and 2.
Figure 1. The growth pattern and morphology of PC-3 cells in control (a), aqueous (b) and ethanolic
(c) extracts of H. microcarpum for 20 mg/mL concentration were examined under an inverted
microscope (Leika, DM IL LED, Germany) with x100 scale. Photographs are representative fields of
more than three independent experiments.
Cell viability was significantly lower for all treated concentrations of ethanolic and aqueous
extracts when compared to control (Fig. 2). The aqueous extracts of 10 and 20 mg/mL concentrations
(Fig. 2a) inhibited cell proliferation significantly as compared to 0.5 mg/mL treated group, whereas
the cell viability was significantly lower in ethanolic extract treated groups at 1 mg/mL and higher
concentrations when compared to 0.5 mg/mL (Fig. 2b).
Figure 2. Effects of different concentrations of H. microcarpum extracts on viability of PC-3 were
determined by MTT assay. The cells were seeded at 5x104 cell/mL in complete DMEM medium and
treated with different concentrations of aqueous (a) and ethanolic (b) extracts of H. microcarpum for
J. Fac. Pharm. Ankara, 40(2): 19-25, 2016 Karakaya et al. 23
24 h. The results are expressed as percentage of live cells compared with untreated control. The data
present the mean ± SD of four independent experiments. The differences are * from control, ƒ from 0.5
mg/mL, ץ from 1.0 mg/mL (p<0.05).
Table 1. Effects of different concentrations of H. microcarpum (final concentrations were 0.5, 1, 5, 10
and 20 mg/mL) on viability of human PC-3 cells via MTT assay.
Cell viability, % of control IC50 (mg/mL) P values compared to
control
Aqueous extract (mg/mL)
0.5 88.44±5.33
23.34
0.182
1 82.75±12.58 0.002
5 74.56±9.65 0.000
10 65.18±5.52 0.000
20 57.77±3.71 0.000
Ethanolic extract (mg/mL)
0.5 127.46±8.66
12.99
0.000
1 78.63±5.89 0.000
5 55.95±2.96 0.000
10 42.12±0.92 0.000
20 40.39±2.22 0.000
In the PC-3 cells, aqueous extracts exhibited the highest cytotoxic effect with 23.34 mg/mL IC50
value at 24th hour, and we observed significant inhibition of cell proliferation at 20 and 10 mg/mL
doses (57.77±3%, 65.18±5.52%, respectively, p<0.05). On the other hand, ethanolic extracts exhibited
the highest cytotoxic effect with 12.99 mg/mL IC50 value at 24th hour, and we observed significant
inhibition of cell proliferation at 20 and 10 mg/mL doses (40.39±2.22%, 42.12±0.92%, respectively,
p<0.05).
Our results show that, although both extracts have significant effects on inhibition of cell
proliferation, the ethanolic extract has more potent effect when compared to the aqueous extract. In the
literature, there are no studies carried out on the cytotoxic and anticancer effects of Hippomarathrum
species. However, cytotoxic properties of some coumarins such as isoimperatorin, xanthotoxin [9],
felamidin [10], osthole, isoimperatorin, oxypeucedanin [11], umbelliferone [12], bergapten,
isopimpinellin [13] and heraclenin [14] were also demonstrated against various tumor cells lines. Also
coumarin has been reported that it was shown to possess anti-tumour and antimetastatic activity in rats
[15]. The presence of coumarins such as isoimperatorin, bergapten, xanthotoxin, isopimpinellin (in
Karakaya et al. J. Fac. Pharm. Ankara, 40(2): 19-25, 2016
24
fruits); osthole, oxypeucedanin, heraclenin, oxypeucedanin hydrat (in roots) [16] and (+) prangenin
(heraclenin), umbelliferone [17] has been reported in H. microcarpum.
As a consequence, we can conclude that H. microcarpum has promising effects against the
proliferation of cancer cells, and may represent a herbal alternative to synthetic drugs based on its
coumarin content. These data have supplied a wealth of information on the antiproliferative effect of
H. microcarpum. Further studies are necessary to clarify the mechanisms underlying these effects and
also to detect the responsible constituent(s).
ACKNOWLEDGEMENTS
The authors acknowledge Prof. Dr. Hayri Duman for his precious support for the collection
and identification of plant material.
REFERENCES
1. Troia, A., Raimondo, F.M., Castellano, G., Spadaro, V. (2012). Morphological, karyological and
taxonomic remarks on Ferulago nodosa (L.) Boiss. (Apiaceae). Plant Biosystems, 146, 330–337.
2. Ozer, H., Sokmen, M., Gulluce, M., Adıguzel, A., Sahin, F., Sokmen, A., Kılıc¸ H., Barıs, O.
(2007). Chemical composition and antimicrobial and antioxidant Activities of the essential oil
and methanol extract of Hippomarathrum microcarpum (Bieb.) from Turkey. Journal of
Agriculture and Food Chemistry, 55, 937−942.
3. Baytop, T. (1997). Türkçe Bitki Adları Sözlüğü (A Dictionary of Vernacular Names of Wild
Plants of Turkey); Turkish Language Society: Ankara, Turkey, p. 294.
4. Khalilzadeh, M.A., Tajbakhsh, M., Gholami F.A., Hosseinzadeh, M. (2007). Composition of the
Essential oils of Hippomarathrum microcarpum (M. Bieb.) B. Fedtsch. and Physospermum
cornubiense (L.) DC. from Iran. Journal of Essential Oil Research, 19, 567–568.
5. Sefidkon, F., Shaabani, A. (2003). Analysis of the Oil of Hippomarathrum micocarpum (M. Bm)
B. Fedtsch. from Iran. Journal of Essential Oil Research, 15, 261-262.
6. Jemal, A., Tiwari, R.C., Murray, T., Ghafoor, A., Samuels, A., Ward, E., Feuer, E.J., Thun, M.J.
(2004). Cancer statistics. CA: A Cancer Journal for Clinicians, 54, 9-29.
7. Kessenbrock, K., Plaks, V., Werb, Z. (2010). Matrix metalloproteinases: regulators of the tumor
microenviroment. Cell, 141: 52-67.
8. Page-McCaw, A., Ewald, A.J., Werb, Z. (2007). Matrix metalloproteinases and the regulation of
tissue remodeling. Nature Reviews Molecular Cell Biology, 8, 221–233.
J. Fac. Pharm. Ankara, 40(2): 19-25, 2016 Karakaya et al. 25
9. Ameen, B.A.H. (2014). Phytochemical study and cytotoxic activity of Ferulago angulata
(Schlecht) Boiss, from Kurdistan-region of Iraq. International Journal of Innovative Research in
Advanced Engineering, 1(9), 1-5.
10. Rosselli, S., Maggio, A.M., Faraone, N., Spadaro, V., Morris-Natschke, S.L., Bastow, K.F., Lee,
K.H., Bruno, M. (2009). The cytotoxic properties of natural coumarins isolated from roots of
Ferulago campestris (Apiaceae) and of synthetic ester derivatives of aegelinol. Natural product
communications, 4(12), 1701-1706.
11. Shokoohinia, Y., Hosseinzadeh, L., Alipour, M., Mostafaie, A., Motlagh H.R.M. (2014).
Comparative evaluation of cytotoxic and apoptogenic effects of several coumarins on human
cancer cell lines: Osthole induces apoptosis in p53-Deficient H1299 Cells. Advances in
Pharmacological Sciences, 2014-2018.
12. Kıvçak, B., Mert, T. (2002). Antimicrobial and cytotoxic activities of Ceratonia siliqua L.
extracts. The Turkish Journal of Biology, 26, 197-200.
13. Yang, L.L., Wang, M.C., Chen, L.G., Wang, C.C. (2003). Cytotoxic activity of coumarins from
the fruits of Cnidium monnieri on leukemia cell lines. Planta Medica, 69(12), 1091-1095.
14. Setzer, W.N., Setzer, M.C., Schmidt, J.M., Moriarity, D.M., Vogler, B., Reeb, S., Holmes, A.M.,
Haber, W.A. (2000). Cytotoxic components from the bark of Stauranthus perforatus from
Monteverde, Costa Rica. Planta Medica, 66(5), 493-494.
15. Maucher, A., Kager, M., Angerer, E.V. (1993). Evaluation of the antitumour activity of coumarin
in prostate cancer models. Journal of Cancer Research and Clinical Oncology 119,150-154.
16. Pigulevskii, G.V., Dranitsyna, Y.A., Kerimov, S.S., Kozhina, I.S. (1967). Coumarins and
Furocoumarins of Hippomarathrum microcarpum. Khimiya Prirodnykh Soedinenii, 3, 215.
17. Soedin, P. (1998). Coumarins: Plants, Structures, Properties. Chemistry of Natural Compounds,
34, 4.
Ankara Ecz. Fak. Derg. / J. Fac. Pharm. Ankara, 40(2): 26-42, 2016 Doi: 10.1501/Eczfak_0000000582
ÖZGÜN MAKALE / ORIGINAL ARTICLE
TÜRKİYE’DE YETİŞEN HEPTAPTERA MARG. & REUTER
(APIACEAE) TÜRLERİNİN MEYVE MORFOLOJİSİ VE ANATOMİSİ
FRUIT MORPHOLOGY AND ANATOMY OF HEPTAPTERA MARG. & REUTER
(APIACEAE) SPECIES GROWN IN TURKEY
Gülderen YILMAZ1*, Ayla KAYA2, Mehmet KOYUNCU3
1Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Botanik AD, 06100, Tandoğan, Ankara,
TÜRKİYE 2Anadolu Üniversitesi Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Botanik AD, Eskişehir, TÜRKİYE
3Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Botanik AD, Haspolat, Lefkoşa,
KIBRIS
ÖZET
Bu çalışmada, Türkiye’de doğal olarak yetişen Apiaceae familyasına ait 4 Heptaptera türünün (H.
cilicica (Boiss. & Bal.) Tutin (endemik), H. anisoptera (D.C.) Tutin, H. anatolica (Boiss.) Tutin ve H.
triquetra (Vent.) Tutin) meyvelerinin morfolojik ve anatomik yapıları ayrıntılı olarak ilk kez incelenmiştir.
Çalışmalarımızın sonucunda dört türün meyvelerinin morfolojik özellikleri, anatomik yapıları
aydınlatılmış, veriler fotoğraflarla desteklenmiştir. Ayrıca taramalı elektron mikroskobu (SEM) ile 4 türün
olgun meyve yüzey şekillerine göre mikromorfolojik özellikleri tanımlanmış, karşılaştırılmış ve fotoğrafları
çekilmiştir. Bu çalışmada, meyvelerin morfolojik ve anatomik özelliklerinin, Heptaptera türlerinin
taksonomik ayrımına yardımcı olabilecek belirgin farklılıklar sergiledikleri saptanmıştır.
Anahtar kelimeler: anatomi; Apiaceae; Heptaptera; meyve; morfoloji
SUMMARY
In this study, detailed morphology and anatomy of four Heptaptera species (H. cilicica (Boiss. &
Bal.) Tutin (endemic), H. anisoptera (D.C.) Tutin, H. anatolica (Boiss.) Tutin and H. triquetra (Vent.)
Tutin) from Apiaceae family which are naturally grown in Turkey have been investigated for the first time.
As a result, morphology and anatomy of the four Heptaptera species have been enlightened and the
specifications were supported by photographs. Besides, micromorphological features of mature fruit
surfaces of four species are also described, compared and photographed by scanning electron microscope
(SEM). In this study, it was determined that morphological and anatomical characteristics of fruits show
significant differences that will be helpful for the taxonomical identification of Heptaptera species.
Keywords: anatomy; Apiaceae; fruit; Heptaptera; morphology
* Sorumlu Yazar / Corresponding Author: Gülderen YILMAZ
e-mail: [email protected]
Gönderilme/Submitted: 18.11.2016 Kabul/Accepted: 07.02.2017
Ankara Ecz. Fak. Derg. 40(2): 26-42, 2016 Yılmaz ve ark. 27
GİRİŞ
Apiaceae (Umbelliferae) familyası ilk olarak 16. yüzyılda tipik çiçeklenme şekli ile
botanikçilerin dikkatini çekmiştir. Eski Roma ve Çin’de Apiaceae familyasına ait farklı droglar
kullanılmıştır. Büyük çoğunluğu ılıman bölgelerde yayılış gösteren Apiaceae familyası bugün dünyada
bilinen 464 cins ve yaklaşık 3700 türe sahip geniş, kozmopolit bir familyadır [1].
Ülkemizde Apiaceae familyasına ait 109 cins ve yaklaşık 450 tür doğal olarak yetişmektedir. Bu
türlerin 140’ı endemik olup, endemizm oranı yaklaşık % 31’dir. Ekimia Duman, Aegokeras Raf.,
Crenosciadium Boiss. & Heldr. ex Boiss. ve Postiella Kljuykov cinsleri ise Apiaceae familyasının
ülkemize özgü endemik cinsleridir. Dünya genelinde yayılış gösteren Apiaceae familyasına ait
taksonların % 4,4’ü sadece ülkemizde yetişmektedir. Apiaceae familyasına ait türlerin Türkiye’deki
yayılışı homojen olmayıp Güneybatı ve Doğu Anadolu bölgelerinde nispeten yoğun olarak
bulunmaktadır. Doğu Anadolu Bölgesi Apiaceae familyasından 80 cinse ait 242 tür ile en çok çeşitlilik
gösteren bölge olup bunların 15 cinse ait 23 türü endemiktir [2].
Apiaceae familyası üyesi olan Heptaptera cinsi dünyada 10 türle temsil edilmektedir [3].
Ülkemizde, H. cilicica (Boiss. & Bal.) Tutin, H. anisoptera (D.C.) Tutin, H. anatolica (Boiss.) Tutin
ve H. triquetra (Vent.) Tutin) olmak üzere Heptaptera cinsinin 4 türü yetişmektedir. H. cilicica türü
ülkemiz için endemiktir [4-10].
Heptaptera cinsi üzerine yapılan literatür taramasında, sınırlı sayıda botanik ve anatomik
çalışmaya rastlanmıştır. Herrnstadt ve Heyn, (1971) İsrail’de yetişen Heptaptera cinsi türlerinin
biyosistematiği üzerine yapmış oldukları bir çalışmada Heptaptera türlerinin 11 farklı popülasyonunu
doğal habitatlarında incelenmiş beş farklı popülasyondan toplanan bireylerin kromozom sayılarını 2n
= 22 olarak saptamışlardır. Yine bu çalışmaya göre yaprak, çiçek durumu ve meyvelerin
populasyonlar arası ve içi varyasyonları incelenmiştir. Buna göre, çiçek durumu, meyve ve yaprakların
genel morfolojik özellikleri ve habitat yükseklikleri arasında bir miktar korelasyon görülmüştür. Bu
çalışma cins içi ayırt edici karakterlerin zenginleştirilmesinde önemli veriler sunmuştur [11].
Herrnstadt ve Heyn (1977) Prangos cinsi üzerine yaptığı bir çalışmada; Prangos ve yakın
cinsleri arasındaki morfolojik ve anatomik farklılıkları ortaya koymuştur. Bu çalışmada Prangos,
Heptaptera, Hippomarathrum, Cryptodiscus, Trachydium cinsleri arasındaki genel morfoloji ve
meyve anatomisi bakımından ayırt edici karakterler karşılaştırmalı olarak verilmiştir. Irak ve İran’da
yayılış gösteren Heptaptera anisoptera türünün, yaprak morfolojisi, polen ve kromozom sayısından
bahsedilmiştir. Türün meyve şekli, uzunluğu, yüzeyi, merikarpı, endospermi ve perikarp özelliği yakın
cinslerle karşılaştırmalı olarak verilmiştir [12].
Yılmaz ve ark. Ankara Ecz. Fak. Derg., 40(2): 26-42, 2016
28
Liu ve arkadaşlarının (2006) Umbeliferae familyasına ait 18 cins üzerine yaptıkları bir
çalışmada monofiletik (ortak atadan gelen) grupların tanımlanması için gözlenebilir özellikleri
kullanılmasının moleküler filogenetik sonuçlara destek sağlayabileceği ortaya konmuştur. Apiales’de,
geleneksel sınıflandırma, genellikle meyve karakterlerine dayalıdır. Bu takımda kanatlı meyveleriyle
temsil edilen 18 cinsin (Annesorhiza Cham. & Schltdl., Asteriscium Cham. & Schltdl., Astrotricha
DC., Choritaenia Benth., Dasispermum Raf, Elaeoselinum Koch ex DC., Heptaptera Marg. & Reuter,
Hermas L., Heteromorpha Cham. & Schltdl, Laretia Gillies & Hook, Molopospermum L.,
Myodocarpus Brongn & Gris, Pachypleurum Ledeb., Peucedanum L., Polemanniopsis Burtt,
Polylophium Boiss., Rouya Coincy, Tordylium L.) meyve anatomisi çalışılmıştır. Meyve anatomisi,
moleküler çalışmaların da desteklediği üzere bu cinslerin filogenetik pozisyonunu belirlemede son
derece önemlidir. Taksonomik olarak önem taşıyan meyve karakterleri; kanatların gelişimsel kökeni,
karpel şekli, salgı kanalları, endokarpın odunsuluğu, kristallerin bulunuşu ve karpofor tipleridir.
Umbelliferae familyası üyeleri uzun yıllardır, “doğal bir grup” olarak tanımlansa da, türlerin
karakterizasyonuna yardımcı olacak yapısal karakterleri ele alan sınırlı sayıda çalışma yapılmıştır.
Yapmış olduğumuz çalışma taksonomik olarak zor olan Apiaceae familyanın sınıflandırılmasında
kullanılabilecek genel bir sistemi kurabilme yolunda önemli bir katkıdır. Bu çalışmada kanatlı
meyveye sahip olan H. colladonioides türünün her meyvesinde toplam yedi kanat olduğu ve
merikarplardan birinde 4 kanat (2 yan, 2 sırt) diğerinde ise 3 (2 yan 1 sırt) kanat bulunduğunu
çizimlerle ortaya konmuştur. Ayrıca meyvedeki salgı kanallarının mezokarp içinde ve endokarp
yakınında, daire oluşturacak şekilde, az çok kesintisiz dizilişe sahip olduğu belirlenmiştir [13].
Bu çalışmada, Türkiye’de yetişen 4 türün gövde ve yaprak morfolojileri, anatomileri incelenmiş
olup farklılıkları ortaya konmuştur [14,15]. Bunun yanında daha önce yapılan çalışmalar ile
Heptaptera cinsine ait 4 türün polen ve tohum morfolojileri; ışık (LM) ve taramalı elektron
mikroskobisi (SEM) çalışmalarıyla karşılaştırmalı olarak incelenmiş ve tür ayrımına katkı sağlayacak
karakterler saptanmıştır [16]. Türkiye de doğal olarak yetişen 4 Heptaptera türünün meyvelerinden
elde edilen uçucu yağlar gaz kromotografisi (GS), gaz kromatografisi/kütle kromatoğrafisi (GS/MS)
analizleriyle incelenmiş ve kimyasal yapıları aydınlatılmıştır [17]. Diğer bir çalışmada ise Heptaptera
türlerinin asetilkolin esteraz-antioksidan aktivite çalışması yapılmış ve anlamlı sonuçlar elde edilmiştir
[18]. Apiaceae familyası bitkilerinin meyve özellikleri taksonomik açıdan önemli olup, türlerin
ayrımında kullanılan temel bir karakterdir.
Bu çalışmada Türkiye’de doğal olarak yetişen Heptaptera türlerinin H. cilicica H. anisoptera,
H. anatolica ve H. triquetra meyveleri morfolojik ve anatomik olarak incelenmiş, elde edilen veriler
orijinal fotoğraflarla desteklenmiştir. Taramalı elektron mikroskobu kullanılarak meyve yüzey
şekillerine göre mikromorfolojik özellikleri tanımlanmış, karşılaştırılmış ve fotoğrafları sunulmuştur.
Ayrıca bu 4 türün meyvelerinin enine kesitlerinin fotoğrafları çekilmiş detaylı olarak tanımlanmıştır.
Ankara Ecz. Fak. Derg. 40(2): 26-42, 2016 Yılmaz ve ark. 29
MATERYAL VE YÖNTEM
Bu çalışmada kullanılan bitkisel materyaller Türkiye’nin çeşitli yerlerinden toplanmıştır.
Bitkilerin toprak üstü kısımlarından örnekler alınmış, herbaryum örnekleri hazırlanmıştır. Herbaryum
örnekleri Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Herbaryumu’na (AEF) kayıt edilip, herbaryum
dolaplarına yerleştirilmiştir. Çalışmada kullanılan türlerin toplandığı yerler Tablo 1 ‘de verilmiştir.
Örnekler çift taraflı karbon banda monte edilerek altınla kaplanmış ve taramalı elektron mikroskobu
(SEM) kullanılarak fotoğrafları çekilmiştir (Zeiss EVO 50).
Anatomik çalışmalar için %70 alkol numuneleri içinde saklanan meyve örnekleri kullanılmıştır.
Meyvelerden el ile alınan enine kesitler Sartur reaktifi ile incelenmiştir. Mikroskop fotoğrafları Leica
DM 4000 B mikroskop ile çekilerek Adobe Photoshop 7,0 programında birleştirilmiştir.
Tablo 1. Çalışma materyallerin AEF numaraları ve toplandığı yerler.
Tür Adı Toplandığı Yer ve Tarih Depolandığı
Yer ve Numarası
Heptaptera cilicica
(Boiss. &Bal.) Tutin
C5 Mersin: Tarsus-Çamlıyayla arası,
Beylice Köyü, Kayabaşı mevkii,
Ortaköy Mah., yol kenarları,
540 m, 10.06.2006, G. Yılmaz
AEF 23717
Heptaptera anisoptera
(Boiss.) Tutin
B7 Erzincan: Erzincan-Erzurum yolu,
Tercan’dan 9 km. sonra Yaylacık Köyünün
Ceyhan Köprüsü, Yamaçlar 1510 m,
29.06.2006, G. Yılmaz
AEF 23720
Heptaptera anatolica
(Boiss.) Tutin
C2 Muğla: Muğla-Milas yolu, Yatağan’dan 7,5 km sonra
(Milas’a doğru) Stratonikeia tabelasının yol ayrımı, yol
kenarı mezarlık içi, 530 m, 07.07.2007, G. Yılmaz
AEF 23819
Heptaptera triquetra
(Vent.) Tutin
A1 Tekirdağ: Saray’a 12 km. kala, yolun sağ tarafı, meşe
ormanı altı, 202 m. 22.07. 2006, G. Yılmaz
AEF 23723
MORFOLOJİK BULGULAR
1- Genel Morfolojik Karakterler
Heptaptera cilicica (Boiss. & Bal.) Tutin
Meyve kuru, olgunlukta açılmayan şizokarptır ve meyve durumu umbelladır. Işın sayısı 10-19
(-21) adet, boyları 2,5-14 cm uzunluğundadır. Merikarp geniş elipsoid olup 8,5-12 x 7-8 mm. Meyve
asimetrik, açık yeşil, yüzeyi düzgün iki merikarptan oluşmaktadır. Tabanı obtustur. Kostalar kanatlı
olup genellikle 1 merikarpın ana omurgası üzerinde 2 sırt 2 yan kanat, diğer merikarpın ana omurgası
üzerinde ise 1 sırt 2 yan kanat mevcut olup, merikarp tabanına kadar uzanmaktadır. Ya da (az olmakla
Yılmaz ve ark. Ankara Ecz. Fak. Derg., 40(2): 26-42, 2016
30
beraber) 5 eşit kanatlı meyveler de mevcuttur. Sırt kanatları yan kanatlardan hafifçe dardır. Sırt
kanatları en fazla 2 mm, yan kanatlar ise yaklaşık 2-3 mm genişliğindedir. Stilopodyum yaklaşık 2-3
mm genişliğinde meyvenin tepesinde oval şekli ile belirgindir. Karpafor iki merikarpı birbirine bağlar
ve yaklaşık meyve boyu kadardır. Tohum meyvenin 3/4 uzunluğu kadardır (Şekil 1, 2).
Heptaptera anisoptera (DC.)Tutin
Meyve kuru, olgunlukta açılmayan şizokarptır ve meyve durumu umbelladır. Işın sayısı 5-15
adet, boyları 5-12,5 cm uzunluğundadır. Merikarp geniş elipsoitten dar oblong’a kadar değişen
şekillerde 10-24 x 5-7 mm. Meyve asimetrik, koyu yeşil, yüzeyi düzgün iki merikarptan oluşmaktadır.
Şekil 1. H. cilicica. Meyve ve meyve durumu fotoğrafı
Şekil 2. H. cilicica. Meyve fotoğrafı
s. Stilopodyum, skt. Sırt kanat, t. Tohum, ykt. Yan kanat
Ankara Ecz. Fak. Derg. 40(2): 26-42, 2016 Yılmaz ve ark. 31
Tabanı trunkattır. Kostalar kanatlı olup genellikle 1 merikarpın ana omurgası üzerinde 3 sırt 2 yan
kanat, diğer merikarpın ana omurgası üzerinde ise 1 sırt 2 yan kanat mevcuttur. Sırt kanatlar yan
kanatlardan hafifce dar (0,5-1 mm) yukarıda genişlemiş merikarp tabanına doğru giderek azalmakta,
yan kanatlar yaklaşık 1-2 mm genişliğindedir. Bazen 5 eşit kanatlı meyveler de mevcuttur.
Stilopodyum yaklaşık 3-4 mm genişliğinde meyvenin tepesinde oval şekli ile belirgindir. Karpafor iki
merikarpı birbirine bağlar ve yaklaşık meyve boyu kadardır. Tohum merikarpın 1/2-2/3’ü kadardır
(Şekil 3, 4).
Şekil 3. H. anisoptera. Meyve ve meyve durumu fotoğrafı
Heptaptera anatolica (Boiss.) Tutin
Meyve kuru, olgunlukta açılmayan şizokarptır ve meyve durumu umbelladır. H. anisoptera
meyvesine çok benzemektedir. Işın sayısı 8-13 adet, boyları 8-13 cm uzunluğundadır. Meyve dar
oblong 20-25 x 6-8 mm. tabanı trunkattır. Meyve asimetrik, koyu yeşil, yüzeyi düzgün iki
merikarptan oluşmaktadır. Sırttaki kanat çok az gelişmiş, tohumdan daha uzun değildir. Kostalar
kanatlı olup genellikle 1 merikarpın ana omurgası üzerinde az çok belirgin 3 sırt 2 yan kanat, diğer
merikarpın ana omurgası üzerinde ise 1 sırt 2 yan kanat mevcuttur. Sırt kanatlar yan kanatlardan
Şekil 4. H. anisoptera. Meyve fotoğrafı
s. Stilopodyum, skt. Sırt kanat, t. Tohum, ykt. Yan kanat
Yılmaz ve ark. Ankara Ecz. Fak. Derg., 40(2): 26-42, 2016
32
hafifce dar, yan kanatlar yaklaşık 2 mm genişliğindedir. Sırt kanatlar yukarıda genişlemiş merikarp
tabanına doğru giderek azalmaktadır. Stilopodyum yaklaşık 2-3 mm genişliğinde, meyvenin tepesinde
oval şekli ile belirgindir. Karpafor iki merikarpı birbirine bağlar ve yaklaşık meyve boyu kadardır.
Tohumlar merikarpın 1/2-2/3 kadar uzunluğundadır (Şekil 5, 6).
Heptaptera triquetra (Vent.) Tutin
Meyve kuru, olgunlukta açılmayan şizokarptır ve meyve durumu umbelladır. Işın sayısı 7-15 adet,
boyları 3,5-12 cm uzunluğundadır. Merikarp geniş elipsoid olup 8-9 (10) x 5-7 mm. Meyve simetrik,
açık yeşil, yüzeyi düzgün iki merikarptan oluşmaktadır. Tabanı obtustur. Kostalar kanatlı olup her
merikarpta 3 sırt kanat 2 yan kanat mevcuttur. Sırt kanat merikarp tabanına kadar uzanmakta yaklaşık
Şekil 5. H.anatolica. Meyve ve meyve durumu fotoğrafı
Şekil 6. H.anatolica. Meyve fotoğrafı
s. Stilopodyum, skt. Sırt kanat, t. Tohum, Ykt. Yan kanat
Ankara Ecz. Fak. Derg. 40(2): 26-42, 2016 Yılmaz ve ark. 33
yan kanatlarla aynı genişlikte olup yaklaşık 2 mm genişliğindedir. Stilopodyum yaklaşık 2-3 mm
genişliğinde, meyvenin tepesinde oval şekli ile belirgindir. Karpafor iki merikarpı birbirine bağlar ve
yaklaşık meyve boyu kadardır. Tohum merikarpın ¾’ü kadar uzunluğundadır (Şekil 7, 8).
2- Taramalı Elektron mikroskobu (SEM )ile Meyve Yüzeyi
Örnekler taramalı elektron mikroskobu (SEM) ile meyve yüzeyi fotoğrafları çekildikten sonra
meyve yüzey özelliklerine göre tayin anahtarı aşağıdaki gibi hazırlanmıştır.
c
Şekil 7. H. triquetra. Meyve ve meyve durumu fotoğrafı
Şekil 8. H. triquetra. Meyve fotoğrafı
s. Stilopodyum, skt. Sırt kanat, t. Tohum, ykt. Yan kanat
Yılmaz ve ark. Ankara Ecz. Fak. Derg., 40(2): 26-42, 2016
34
Meyve yüzey özelliklerine göre türlerin ayrım anahtarı
1. Meyve yüzeyi belirgin beyazımsı dalgalı çizgili…………………….…H. cilicica
1. Meyve yüzeyi üstteki gibi değil………………………………………………….2
2. Meyve yüzeyi sadece ağsı-çukurcuklu…………………………..…H. anisoptera
2. Meyve yüzeyi sadece ağsı-çukurcuklu değil ……………………………….……3
3. Meyve yüzeyi kısa çizgili ağsı çukurcuklu…………………………...H. triquetra
3. Meyve yüzeyi düzensiz ağsı çukurcuklu.……………………..…..…..H. anatolica
ANATOMİK BULGULAR
Heptaptera cilicica (Boiss. & Bal.) Tutin
Meyve enine kesiti yüzeyi pürüzsüz, tüy ve diken yoktur, kanatlar belirgindir. Kostalar kanatlı
olup genellikle bir merikarpta 4 kanat diğer merikarpta 3 kanat ya da nadiren 5 kanatlı meyve
mevcuttur. Sırt kanatlar oldukça belirgindir. Kalın kutikula tabakasının altında tek sıralı, oval
izodiametrik ve kalın çeperli hücrelerden oluşan ekzokarp tabakası bulunur. Mezokarp tabakası
ekzokarp ve endokarp tabakalarına göre kalın, kanatlarda tamamen ağsı kalınlaşmış parankima
Şekil 9. Taramalı Elektron mikroskobu (SEM)’da Heptaptera meyveleri.
1- H.cilicica 2- H.anisoptera 3- H.triquetra 4- H. anatolica, ölçek 60µm
Ankara Ecz. Fak. Derg. 40(2): 26-42, 2016 Yılmaz ve ark. 35
hücrelerinden oluşmaktadır. Valekulumlarda ekzokarp altında ağsı kalınlaşmış parankimadan oluşan
2-3 sıralı hücrelerle beraber ince çeperli parankima hücreleri bulunur. İletim demetleri her kanatta
belirgin şekilde bulunmaktadır. Salgı kanalları kanatlarda bir iki adet bulunurken, endokarpın hemen
üstündeki düzenli ve mezokarp tabakasında dağınık olarak çok sayıda (30-40 adet) bulunurlar.
Endokarpın hemen yanında bulunan salgı kanalları mezokarp hücrelerine göre büyük ve yassılaşmıştır.
Endokarp tek sıralı, uzun ve ince çeperli hücrelerden oluşmaktadır. Endosperma hücreler ince çeperli,
hafif köşeli, yuvarlağımsı ve bol miktarda yağ damlası ve küçük druz içermektedir (Şekil 10).
Şekil 10. H. cilicica meyve anatomik yapısı (Fotoğraf) A. 3 kanatlı merikarp (4x), B. 4 kanatlı
merikarp (4x), C. tek bir kanat (40x),
ap. Ağsı kalınlaşmış parenkima, e. Endosperm ek. Ekzokarp, end. Endokarp, id. İletim demeti, m. Mezokarp, sk.
Salgı kanalı, skt. Sırt kanat, t. Testa, ykt. Yan kanat
Heptaptera anisoptera (Boiss.) Tutin
Meyve enine kesiti yüzeyi pürüzsüz, tüy ve diken yoktur, kanatlar belirgindir. Kostalar kanatlı
olup genellikle bir merikarpta 5 kanat diğer merikarpta 3 kanat ya da nadiren 5 kanatlı meyve
mevcuttur. Sırt kanatlar oldukça belirgindir. Kutikula tabakası kalın altında tek sıralı, oval
izodiametrik ve kalın çeperli hücrelerden oluşan ekzokarp tabakası bulunur. Mezokarp tabakası
ekzokarp ve endokarp tabakalarına göre kalın, kanatlarda tamamen ağsı kalınlaşmış parankima
hücrelerinden oluşmaktadır. Valekulumlarda ekzokarp altında ağsı kalınlaşmış parankimadan oluşan
2-3 sıralı hücrelerle beraber ince çeperli parankima hücreleri bulunur. İletim demetleri her kanatta
belirgin şekilde bulunmaktadır. Salgı kanalları kanatlarda bir iki adet bulunurken, endokarpın hemen
Yılmaz ve ark. Ankara Ecz. Fak. Derg., 40(2): 26-42, 2016
36
üstündeki düzenli 2 sıralı ve mezokarp tabakasında dağınık olarak çok sayıda (30-40) bulunurlar.
Mezokarp tabakasında bulunan salgı kanallarının büyüklükleri değişkenlik göstermektedir.
Endokarpın hemen yanında bulunan salgı kanalları mezokarp hücrelerine göre büyük ve yassılaşmıştır.
Endokarp tek sıralı, uzun ve ince çeperli hücrelerden oluşmaktadır. Endosperma hücreler ince çeperli,
hafif köşeli, yuvarlağımsı ve bol miktarda yağ damlası ve küçük druz içermektedir (Şekil 11).
Şekil 11. H. anisoptera meyve anatomik yapısı (Fotoğraf) A. 3 kanatlı merikarp (4x), B. 5 kanatlı
merikarp (4x), C. tek bir kanat (10x) ap. Ağsı kalınlaşmış parenkima, e. Endosperm ek. Ekzokarp, end.
Endokarp, id. İletim demeti, m. Mezokarp, sk. Salgı kanalı, skt. Sırt kanat, t. Testa, ykt. Yan kanat
Heptaptera anatolica (Boiss.) Tutin
Meyve enine kesiti yüzeyi pürüzsüz, tüy ve diken yoktur, kanatlar çok belirgin değildir.
Kostalar kanatlı olup genellikle bir merikarpta çok belirgin olmayan 5 kanatlı ve dikdörtgen şekilli
diğer merikarpta az çok belirgin 3 kanatlıdır. Ya da nadiren 5 kanatlı meyve mevcuttur. Sırt kanatlar
oldukça belirgindir. Kalın kutikula tabakasının altında tek sıralı, oval izodiametrik ve kalın çeperli
hücrelerden oluşan ekzokarp tabakası bulunur. Mezokarp tabakası, kanatlarda tamamen ağsı
kalınlaşmış parankima hücrelerinden oluşmaktadır. Valekulumlar çok belirgin değildir. İletim
demetleri her kanatta belirgin şekilde bulunmaktadır. Salgı kanalları kanatlarda bir adet bulunurken,
endokarpın hemen üstünde, mezokarp tabakasında dağınık olarak çok sayıda (30-40) bulunurlar.
Mezokarp tabakasında bulunan salgı kanallarının büyüklükleri değişkenlik göstermektedir.
Ankara Ecz. Fak. Derg. 40(2): 26-42, 2016 Yılmaz ve ark. 37
Endokarpın hemen yanında bulunan salgı kanalları mezokarp hücrelerine göre çok büyük ve
yassılaşmıştır. Endokarp tek sıralı, uzun ve ince çeperli hücrelerden oluşmaktadır. Endosperma
hücreleri ince çeperli, hafif köşeli, yuvarlağımsı ve bol miktarda yağ damlası ve küçük druz
içermektedir (Şekil 12).
Şekil 12. H. anatolica meyve şematik ve anatomik yapısı (Foto) A. 3 kanatlı merikarp (4x), B. 5
kanatlı merikarp (4x), C. tek bir kanatın (10x), ap. Ağsı kalınlaşmış parenkima, e. Endosperm ek. Ekzokarp,
end. Endokarp, id. İletim demeti, m. Mezokarp, sk. Salgı kanalı, skt. Sırt kanat, t. Testa, ykt. Yan kanat
Heptaptera triquetra (Vent.) Tutin
Meyve enine kesiti yüzeyi pürüzsüz,, tüy ve diken yoktur, kanatlar belirgindir. Kostalar kanatlı
olup genellikle her merikarpta 3 sırt 2 yan kanat olmak üzere 5 kanat mevcuttur. Sırt kanatlar oldukça
belirgindir. Kalın kutikula tabakasının altında tek sıralı, oval izodiyametrik ve kalın çeperli
hücrelerden oluşan ekzokarp tabakası bulunur. Mezokarp tabakası ekzokarp ve endokarp tabakalarına
göre kalın, kanatlarda tamamen ağsı kalınlaşmış parankima hücrelerinden oluşmaktadır.
Valekulumlarda ekzokarp altında ince çeperli parankima hücreleri bulunur. İletim demetleri her
kanatta belirgin şekilde bulunmaktadır. Salgı kanalları kanatların endokarpa yakın kısmında bulunur,
kanatların uç kısmında salgı kanalına rastlanmamaktadır. Salgı kanalları endokarpın hemen üstünde
düzenli ve mezokarp tabakasında ise dağınık olarak çok sayıda (30-40) bulunurlar. Mezokarp
tabakasında bulunan salgı kanallarının büyüklükleri değişkenlik göstermektedir Endokarpın hemen
üstünde bulunan salgı kanalları mezokarp hücrelerine göre büyük ve yassılaşmıştır. Endokarp tek
Yılmaz ve ark. Ankara Ecz. Fak. Derg., 40(2): 26-42, 2016
38
sıralı, uzun ve ince çeperli hücrelerden oluşmaktadır. Endosperma hücreleri ince çeperli, hafif köşeli,
yuvarlağımsı ve bol miktarda yağ damlası ve küçük druz içermektedir (Şekil 13) .
Şekil 13. H. triquetra meyve şematik ve anatomik yapısı ( Foto) A. 5 kanatlı merikarp (4x) B. tek bir
kanat (10x) ap. Ağsı kalınlaşmış parenkima, e. Endosperm ek. Ekzokarp, end. Endokarp, id. İletim demeti, m.
Mezokarp, sk. Salgı kanalı, skt. Sırt kanat, t. Testa, ykt. Yan kanat
TARTIŞMA VE SONUÇ
Bu çalışmada ülkemizde doğal olarak yetişen Heptaptera cinsine ait 4 türün, H. cilicica, H.
anisoptera H. anatolica ve H. triquetra meyveleri morfolojik ve anatomik olarak incelenerek yapıları
aydınlatılmıştır. Bu yapıların özellikleri fotoğraflarla ayrıntılı olarak verilmiştir. Türlerin morfolojik ve
anatomik farklılıklar tespit edilmiştir. İncelenen 4 Heptaptera türünün detaylı meyve morfolojileri
(Tablo 2), taramalı elektron mikroskop görüntüleri (Tablo 3) ve anatomik yapıları (Tablo 4) çizelgeler
halinde verilmiştir.
Genel meyve morfolojisi özelliklerine baktığımızda H.cilicica ve H. triquetra, H. anisoptera ve
H. anatolica’nın meyve karakterleri benzerlik göstermektedir.
H.cilicica ve H. triquetra türlerinin meyve şekli geniş elipsoittir, meyve boyutları ise oldukça
yakındır. Fakat H.cilicica meyvesi asimetrik iken H.triquetra simetriktir. Meyvedeki kanat sayısı
açısından da farklılıklar gözlenir. H.cilicia türünün meyveleri asimetrik olup bir merikarpta 2 sırt 2
Ankara Ecz. Fak. Derg. 40(2): 26-42, 2016 Yılmaz ve ark. 39
yan kanat, diğer merikarpta 1 sırt 2 yan kanat bulunmaktadır. H. triquetra da ise simetrik bir meyve
vardır ve her kanatta 3 sırt 2 yan kanat bulunmaktadır (Tablo 2).
H. anisoptera ve H. anatolica’nın meyve şekli, merikarptaki kanat sayısı morfolojik özelikleri
birbirine benzese de olgun meyve şekli ve boyutları açısından farklılıklar tespit edilmiştir (Tablo 2).
İncelenen türlerin meyvelerinin taramalı elektron mikroskobu görüntüleri incelenmiş ve
fotoğrafları çekilmiştir. Buna göre, meyve yüzey özellikleri esas alınarak tür ayrım anahtarı
hazırlanmıştır. Meyve yüzeyi belirgin beyazımsı dalgalı çizgili ise H. cilicica, meyve yüzeyi ağsı
çukurcuklu ise H. anisoptera, kısa çizgili ağsı çukurcuklu ise H. triquetra ve meyve yüzeyi düzensiz
ağsı yapıda ise H. anatolica türü tayin edilir (Tablo 3). Teşhis yaparken bu anahtarın da kullanımı
türleri birinden ayırmada kolaylık sağlayacaktır.
Anatomik açıdan salgı kanallarının yeri ve büyüklüğü değişkendir. H. cilicica, H. anisoptera ve
H. anatolica meyvelerinde salgı kanalları her kanatta 1-2 adet iken H. triquetra meyve kanatlarında
hiç salgı kanalına rastlanmamıştır. Bu özellik H. triquetra türünün anatomik olarak diğer türlerden
kolaylıkla ayrılmasını sağlamaktadır. H. cilicica’da salgı kanalı endokarpın üstünde düzenli ve tek
sıralı iken, H. anisoptera ve H. anatolica türlerinde 1-2 sıralıdır. 4 Heptaptera türünde de salgı
kanalları mezokarp tabakası içinde dağınık, çok sayıda (30-40), farklı büyüklük ve şekillerde
bulunmaktadır. İletim demetleri açısından herhangi belirgin bir farklılık gözlenmemiştir (Tablo 4).
Herrnstadt ve Heyn (1971) H. anisoptera ve H. anatolica türlerinin morfolojik olarak benzerlik
gösterdiğini ancak olgun meyvedeki merikarplarda gözlenen farklılıklar sayesinde kolaylıkla ayırt
edilebileceğini belirtmiştir. H. anisoptera ve H. anatolica türleri arasındaki en temel fark meyvelerinin
dar oblong ve asimetrik olmaları ve olgun meyve boyutları açısından belirgin farklar sergilemeleridir.
Diğer taraftan H. anisoptera ve H. anatolica türlerinin genç meyvelerin büyük oranda benzerlik
gösterir ve erken evrede yapılacak teşhisler çoğu kez yanıltıcı olacağından bahsetmiştir. Heptaptera
türlerinin herbaryum örnekleri üzerinde yapmış olduğumuz incelemeler ve SEM görüntüleri de bu
sonuçları destekler niteliktedir. Yapmış olduğumuz detaylı çalışmalarla Türkiye’de yayılış gösteren
Heptaptera türlerinin hem morfolojik hem de anatomik farklılıkları revize edilmiş, teşhisteki zorluklar
giderilmeye çalışılmıştır.
Yaptığımız bu çalışma ile ülkemizde yetişen 4 Heptaptera türünün meyve morfoloji ve
anatomisinin aydınlatılması, cinsin taksonomisine büyük ölçüde katkı sağlamış, türler arası ayıt edici
karakterlerini artırarak teşhisi kolaylaştıracak veriler sunmuştur.
Yılmaz ve ark. Ankara Ecz. Fak. Derg., 40(2): 26-42, 2016
40
Tablo 2: Heptaptera türlerinin meyvelerinin morfolojik özeliklerinin karşılaştırması
Tür Meyve şekli Meyve boyu Kanat sayısı
H.cilicica Geniş elipsoid,
Asimetrik
Açık yeşil
8.5-12 x 7-8 mm
Tabanı obtus
Kotsalar kanatlı, bir merikarpta 2 sırt 2 yan
kanat, diğer merikarpta 1 sırt 2 yan kanat ya
da 5 eşit kanatlı meyve
Sırt kanatlar 2 mm genişliğinde, merikarp
tabanına kadar uzanmaktadır.
H. anisoptera Dar oblong
Asimetrik
Koyu yeşil
10-24 x 5-7 mm
Tabanı trunkat
Kotsalar kanatlı, bir merikarpta 3 sırt 2 yan
kanat, diğer merikarpta 1 sırt 2 yan kanat ya
da 5 eşit kanatlı meyve
Sırt kanatlar 0.5-1mm genişliğinde yana
kanatlardan dar, yukarıda genişlemiş merikarp
tabanında doğru giderek azalmaktadır.
H. anatolica Dar oblong
Asimetrik
Koyu yeşil
20-25 x 6-8 mm
Tabanı trunkat
Kotsalar kanatlı, bir merikarpta 3 sırt 2 yan
kanat, diğer merikarpta 1 sırt 2 yan kanat ya
da 5 eşit kanatlı meyve
Sırt kanatlar 0.5-1mm genişliğinde yana
kanatlardan dar, yukarıda genişlemiş merikarp
tabanında doğru giderek azalmaktadır.
H. triquetra Geniş elipsoid
Simetrik
Açık yeşil
8-9(10) x 5-7 mm
Tabanı obtus
Kotsalar kanatlı, her merikarpta 3 sırt kanat
Kanatlar 2 mm genişliğinde, merikarp
tabanına kadar uzanmaktadır.
Tablo 3. Taramalı Elektron mikroskobu (SEM)
H.cilicica H. anisoptera H. anatolica H. triquetra
Meyve yüzeyi belirgin
beyazımsı dalgalı
çizgili
Meyve yüzeyi sadece ağsı-
çukurcuklu
Meyve yüzeyi
düzensiz ağsı
Meyve yüzeyi kısa
çizgili ağsı çukurluklu
Ankara Ecz. Fak. Derg. 40(2): 26-42, 2016 Yılmaz ve ark. 41
Tablo 4. Heptaptera türlerinin meyvelerinin anatomik özeliklerinin karşılaştırması
Tür Kanat Salgı Kanalı İletim demeti
H.cilicica
Genellikle bir merikarpta
4 diğerinde 3 kanat
vardır.
Kotsalar kanatlı, kanatlarda
salgı kanlaları 1-2 tane
Endokarpın üstünde düzenli
tek sıralı
Mezokarp ta dağınık çok
sayıda, büyük ve yassı
hücreler
Her kanatta
belirgin
H. anisoptera
Genellikle bir merikarpta
5 diğer merikarpta 3
kanat vardır.
Kotsalar kanatlı, salgı
kanalları kanatlarda 1-2
Endokarpın hemen üstündeki
düzenli 2 sıralı. Mezokarp
tabakasında dağınık olarak
çok sayıda bulunurlar.
Her kanatta
belirgin
H. anatolica
Genellikle bir merikarpta
çok belirgin olmayan 5
diğer merikarpta az çok
belirgin 3 kanatlıdır. Ya
da nadiren 5 kanatlı
Kotsalar kanatlı, kanatlarda
salgı kanlaları 1-2 tane
Endokarpın üstünde düzenli
tek sıralı
Mezokarp ta dağınık çok
sayıda, büyük ve yassı
hücreler
Her kanatta
belirgin
H. triquetra
Her merikarpta 5 kosta
var
Kotsalar kanatlı kanatlarda
salgı kanalına rastlanmamıştır.
Mezokarp ta dağınık çok
sayıda, büyük ve yassı
hücreler
Her kanatta
belirgin
KAYNAKLAR
1. Sağıroğlu, M. (2003). Türkiye Ferula’larının Revizyonu Doktora Tezi, Gazi Üniversitesi Fen
Bilimleri Enstitüsü, Ankara.
2. Pimenov, M.G., Leonov, M.V. (2004). The Asian Umbelliferae biodiversity database (ASIUM)
with particular reference to South-West Asian taxa. Türk Botanik Dergisi, 6 (1), 139–145.
3. The International Plant Names Index (2012). Published on the Internet http://www.ipni.org
[erişim tarihi 1 Temmuz 2012].
4. Davis, P.H. (1972). Flora of Turkey and the East Aegean Islands. Edinburgh University Pres,
Edinburgh, 4, s: 388-390.
5. Davis, P.H., Mill, R.R., Tan, K., (1988). Flora of Turkey and the East Aegean Islands
(Suplement), Edinburgh University Press, 10, 317–551.
6. Güner, A., Özhatay, N., Ekim, T., Başer, K.H.C., (2000). Flora of Turkey and the East Aegean
Islands. Edinburg University Press, Edinburgh, 11, 617-619.
Yılmaz ve ark. Ankara Ecz. Fak. Derg., 40(2): 26-42, 2016
42
7. Güner, A., Aslan, S., Ekim, T., Vural, M., Babaç, M.T. (2012). Türkiye Bitkileri Listesi (Damarlı
Bitkiler), Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi ve Flora Araştırmaları Derneği Yayını. İstanbul, s.
66.
8. Özhatay, N., Kültür, Ş., Gürdal, M.B. (2011). Check-list of additional taxa to the supplement
Flora of Turkey V. Turkish Journal of Botany, 35, 589-624.
9. Özhatay, N., Kültür, Ş., Gürdal, B. (2013). Check-list of additional Taxa to the supplement Flora
of Turkey VI. Journal of Faculty of Pharmacy of Istanbul University, 43 (1), 33-82.
10. Özhatay, N., Kültür, Ş, Gürdal, B. (2015). Check-list of additional taxa to the supplement Flora of
Turkey VII. Journal of Faculty of Pharmacy of Istanbul University, 45 (1), 61-86.
11. Herrnstadr, I., Heyn, C.C. (1971). Studies in Heptaptera (Umbelliferae) I: A biosystematic study
of Heptaptera in Israel. Notes R.B.G. Edinburgh, p: 81-89.
12. Herrnstadt, I., Heyn, C.C. (1977 ). Amonographic study of the genus Prangos Boissiera, 26, Post
Tenebras Lux, Geneve. p: 11–21.
13. Liu, M., Plunkett, M. G., Lowry, P.P.II, Van Wyk, E-B., Tilney, M.P. (2006). The taxonomic
value of fruit wing types in the order Apiales. American Journal of Botany, 93 (9), 1357-1368.
14. Yılmaz, G. (2010). Türkiye’de yetişen Heptaptera cinsi türleri (Umbeliferae) üzerinde
Farmasötik Botanik yönünden araştırmalar” Doktora Tezi, Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri
Enstitüsü, Ankara.
15. Yılmaz, G., Koyuncu M. (2015). Morphology and anatomy of stems-leaves Heptaptera Marg. &
Reuter (Apiaceae) species growing in Turkey. Biological Diversity and Conservation, 8(3), 65-
79.
16. Yılmaz, G., Pınar, M., Koyuncu M. (2009). Türkiye’de Yetişen Heptaptera Marg. & Reuter
(Umbelliferae) türlerinin polen ve tohum morfolojileri. Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi
Dergisi, 38(2), 103-116.
17. Yılmaz, G., Demirci, B., Koyuncu, M., Başer, K.H.C. (2009). Composition of the fruit essential
oils of four Heptaptera species growing in Turkey. Chemistry of Natural Compounds, 48, 431-
433.
18. Şenol, S.Ş.,Yılmaz, G., Şener, B., Koyuncu, M., Orhan, I. (2010). Preliminary screening of
acetylcholinesterase inhibitory and antioxidant activities of Anatolian Heptaptera species.
Pharmaceutical Biology, 48(3), 337–341.
Ankara Ecz. Fak. Derg. / J. Fac. Pharm. Ankara, 40(2): 43-57, 2016 Doi: 10.1501/Eczfak_0000000583
DERLEME / REVIEW
TÜRKİYE GIDA BİTKİLERİ VERİTABANI
TURKISH FOOD PLANTS DATABASE
Yeşim URHAN1, Mehmet Ali EGE2, Bintuğ ÖZTÜRK1, Gözde ELGİN CEBE1*
1Ege Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Botanik AD, 35100 Bornova, İzmir, TÜRKİYE 2Ege Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Teknoloji AD, 35100 Bornova, İzmir, TÜRKİYE
ÖZET
Bitkilerin gıda olarak tüketilmesi insanlık tarihi kadar eskiye dayanmaktadır. İnsanlar yaşamlarının
devamı için en temel bilgilerden birisi olan bitkisel gıdalar konusunda biriktirdikleri bilgileri, yerel kültürünün
en değerli ürünleri olarak zenginleştirmiş ve aktarmıştır. Türkiye’nin gıda amaçlı kullanılan bitkilerini,
bunlara ait lokaliteleri, yerel adlarını, hazırlanış ve kullanış şekillerini tespit etmek için ülkemizde bugüne
kadar yapılmış, konuyla ilgili etnobotanik çalışmalar incelenmiştir. Araştırmamızda 1936-2013 yılları
arasında yayınlanmış 1065 etnobotanik konulu çalışmadan, içeriğinde gıda bitkileri bulunan 444 makale ve
kitap incelenmiş, bilimsel kriterlere uygun olduğunu değerlendirdiğimiz 305 kaynak ise araştırma materyali
olarak seçilmiştir. Yararlanılan literatürler; yazarları, adresleri, yayınlandığı yıl, yayınlandığı yer,
araştırmanın tipi, araştırmanın adı ve özeti şeklinde bilgi paketleri olarak kaydedilmiştir. Literatürlerde yer
alan “Gıda Bitkileri”11 farklı bitki kısımından elde edilen, 22 farklı gıda tipi başlığı altında sınıflandırılmıştır.
Yerel ve nitelikli gıda kaynağı arayışının en üst seviyelere çıktığı günümüzde,“Türkiye Gıda Bitkileri
Veritabanı 1.0 Beta” programına Türkiye Florasında doğal yayılış gösteren 1604 farklı taksona ait çok sayıda
gıda amaçlı kullanım verisi literatür destekli olarak kaydedilmiştir. Bu veritabanı ile tüm kademelerdeki sağlık,
gıda ve beslenme profesyonellerine yerel gıdalarla ilgili Türkçe, rasyonel, güncel ve interaktif bir bilgi kaynağı
ilk kez sunulmuştur.
Anahtar Kelimeler: etnobotanik; gıda; gıda bitkileri; Türkiye Florası; veritabanı
SUMMARY
Consumption of plants as food is dating back to human history. Human, for the continuation of life,
enriched and transferred the most basic informations about plant foods as the values of the local culture. To
determine the plants used for food in Turkey, the localities, local names preparing and using types of these
plants; all ethnobotanical studies in Turkey are investigated. In our study, 444 manuscripts and books which
have the food plants, are investigated, 305 sources are determined as suitable for the scientific criteria through
1065 published data between 1936 and 2013. The literatures, authors, adresses, publication years, publication
locations, research's types, names and summaries packages are recorded. 11 different types of plant parts are
classified in 22 different food types according to the food plants placed in the literature. Nowadays, the
searches for local and quality food supply raise high levels in Turkey and many food intended using data
belonging to 1064 different taxa in the flora of Turkey recorded to the program "Türkiye Gıda Bİtkileri
Veritabanı 1.0 Beta (Turkish Food Plants Database 1.0 Beta)”. This database is a source which is in Turkish
and rational, actual, interactive knowledge about the local foods for the health, food and nutrition
* Sorumlu Yazar / Corresponding Author: Gözde ELGİN CEBE
e-mail: [email protected]
Gönderilme/Submitted: 26.07.2016 Kabul/Accepted: 01.11.2016
Urhan ve ark. Ankara Ecz. Fak. Derg., 40(2): 43-57, 2016
44
professionals.
Keywords: database; ethnobotany; Flora of Turkey; food; food plants
GİRİŞ
Asya ve Avrupa arasında bir köprü konumunda bulunan ve 3 farklı fitocoğrafik bölgenin
kesişiminde yer alan ülkemiz, aynı zamanda jeolojik yapısı, toprak özellikleri ve farklı iklim bölgeleri
nedeniyle 9996 tür ve 11.707 taksonun doğal olarak yetiştiği, zengin bir floraya sahip ender
ülkelerdendir [1]. Türkiye Florası türce zengin cinsler ve cinsce zengin familyalardan oluşmuştur.
Ayrıca yurdumuz cins, seksiyon ve diğer taksonomik grupların oluşumunda ilk ve ikinci özelleşme
merkezidir. Ülkemiz ağaç türlerince de oldukça zengin olup, pek çok meyve ağacının gen kaynağı
durumundadır. Türkiye Orta Doğu ve Avrupa ülkeleri içinde endemik türlerce en zengin ülkelerden
biri olup % 31.82’lik endemizm oranınına sahiptir [1, 2].
İlkçağlardan beri insanoğlu kendi yöresinde bulunan bitkilerden farklı amaçlarla yararlanmıştır.
İnsanlar bitkilerden gıda olarak yararlanmayı zamanla öğrenmişler ve bu bilgilerini nesilden nesile
aktararak yaşamlarını sürdürmüşler ve çok tüketilen bitkilerin kültürünü yaparak daha verimli ve
kaliteli ürün elde etmeye yönelmişlerdir. Gıda elde etmek için yetiştirilen türler 3.000 civarındayken,
gıda olarak kullanılan yabani bitki türü sayısının ise 10.000’in üzerindedir. Yabani besin bitkileri
yetiştiği yörelerde halk tarafından tanınmakta ve toplanıp değerlendirilmektedir. Hangi bitkinin ne
zaman, hangi kısmının, nasıl değerlendirileceği bitkilerle ilgili halk kültürünün önemli bir bölümünü
oluşturmaktadır. Bu noktada etnobotanik araştırmalar en önemli kaynak olarak öne çıkmaktadır [3, 4].
Etnobotanik araştırmalar, deneme yoluyla edinilen ve nesilden nesile aktarılarak günümüze
kadar ulaşan bilgileri yansıtan içerikleri ile bitkilerin bilimsel olarak değerlendirilmelerine önemli
katkıda bulunmaktadır. Zengin kültürel mirasa sahip olan ülkemizin de etnobotanik açıdan kapsamlı
bir bilgi hazinesi mevcuttur. Diğer taraftan ülkemizde mevcut etnobotanik yayınlar oldukça dağınıktır
ve bu konuda başvurulabilecek bir merkez (merkezi kütüphane, veritabanı vb.) olmadığı için yayınlar
sağlıklı bir şekilde taranamamakta ve bulunan bilgiler yeterince değerlendirilememektedir [5].
Çalışmamızda; “Gıda Bitkileri” 11 farklı bitki kısmından elde edilen, 22 farklı gıda tipi başlığı
altında sınıflandırılmış olup, bu alanda bugüne kadar yapılmış bilimsel araştırmaların topluca ve
kapsamlı şekilde değerlendirilmesi ve yurdumuzda gıda olarak kullanılan bitkiler, bunların lokaliteleri,
yerel adları ile kullanımlarına ilişkin bilgilerin sunulması amaçlanmıştır. Bu çalışma kapsamında;
sürekli geliştirilecek veritabanı sayesinde sağlık, gıda ve beslenme profesyonellerinin gıda bitkileri
konusunda ihtiyaç duydukları, onaylanmış ve güvenilir bilgilere internet ortamında, ana dillerinde ve
teknolojiye uyumlu bir şekilde ulaşabilmeleri mümkün olacaktır.
Ankara Ecz. Fak. Derg. 40(2): 43-57, 2016 Urhan ve ark. 45
Genel Bilgiler
Gıda ve Gıda Bitkisi
“Gıda”; doğal kaynaklı veya işlemlerle elde edilen, vücuda alınan ve çeşitli besinler içeren,
bundan dolayı da; dokuları onaran, oluşturan ve besleyen, enerji veren, vücuttaki olayları regüle eden,
yenebilen herhangi bir şeydir. Türk Dil Kurumu’na göre “gıda” ve “besin” sözcükleri eş anlamlıdır.
Tarım ve Gıda Bakanlığı’nın tanımına göre ise “gıda”; tütün ve alkolün dışında işlem görmüş veya
görmemiş yenebilen her şeydir [6].
“Beslenme”; büyüme, yenilenme, organizmanın işlevleri ve devamı için gerekli besin
maddelerinin güvenli, sağlıklı, yeterli ve dengeli bir biçimde alımı ve kullanımıdır. Beslenme
biliminde; yiyeceklerin ilişkileri, sağlık ve hastalıktaki dengeleri, organizmaya girişleri,
metabolizmaları, emilimleri, taşınmaları, kullanımları ve atılmaları yer alır.
Beslenme, hem organik hem de kültürel bir olgudur. İlk insanların nasıl beslendikleri, bugün
hala araştırılan konular arasındadır. İlkel insanların öldürdükleri hayvanlarla beslendikleri, daha sonra
bitkilerin tohumlarını diyetlerine eklemeye başladıkları bilinmektedir. 5-8 milyon yıllık bir geçmişi
kapsayan bu süreçte günlük vücut ağırlığının kg başına 1g civarında kaliteli protein tüketilmiş
olabileceği ve dışkı hacminin çok yüksek olması sebebiyle diyetlerin yüksek posalı olabileceği
değerlendirilmiştir. Daha sonra insanlar bitki yetiştirmeyi ve yetiştirdiklerini pişirerek tüketmeyi
öğrenmişlerdir. Anadolu’da Yontma Taş Devri’nde ortaya çıkan ilk insanlar, yabani bitkiler ve av
hayvanları ile beslenmeye, Cilalı Taş Devri’nde ise tahıl yetiştirmeye ve hayvanları evcilleştirmeye
başlamışlardır. Yaklaşık 50 bin yıldan beri Anadolu insanı yabani bitkilerden faydalanmaktadır [7, 8].
Gıda bitkileri şöyle sınıflandırılır: Yabani besin bitkileri, sebzeler (kültür ve yabani), meyveler
(kültür ve yabani), çay olarak kullanılan bitkiler, baharat olarak kullanılan bitkiler ve diğer bitkiler
(sakız, kahve vb.). Yabani besin bitkileri; doğal olarak belirli mevsimlerde, belirli bölgelerde yetişen
ekonomik değer açısından yetiştirilmesine gerek görülmeyen, yetiştiği mevsimde yöre insanları
tarafından toplanarak tüketilen bitkilerdir. Sebzeler bitkiden elde edildikleri kısımlara göre şöyle
sınıflandırılabilir: Yumrular, kökler, soğanlar, sürgünler, yapraklar, çiçekler ve meyveler. Meyveler
ise; bitkide döllenmeden sonra, ovaryumun gelişmesi sonucu oluşan yapılardır [5-7]. Çay; bilinen en
eski ve en basit tedavi araçlarından biridir. İnsanlar bitki kısımlarından infüzyon veya dekoksiyon
yöntemiyle hazırladıkları çayları; sağlıklarını korumak, ya da hastalıklarını tedavi etmek amacıyla
binlerce yıldır kullanmaktadır. Baharatlar; en eski gıda katkı maddeleridir. Uluslararası Standartlar
Organizasyonu (ISO) baharat ve çeşnileri “gıdalara renk ve koku kazandırmak için kullanılan doğal
bitkisel ürünler ya da bunların karışımı” şeklinde tanımlamaktadır. Baharatlar aromatik bitkilerin
yaprak, çiçek, tohum, kök, gövde, kabuk gibi çeşitli kısımlarından elde edilir. Lamiaceae, Apiaceae,
Urhan ve ark. Ankara Ecz. Fak. Derg., 40(2): 43-57, 2016
46
Zingiberaceae, Liliaceae, Myrtaceae, Lauraceae, Brassicaceae gibi familyalar çok sayıda baharat
bitkisi içermektedir [6, 9-13].
Etnobotanik Çalışmalarda Gıda Bitkileri
Yüzyıllardan beri süregelen insan ve bitki arasındaki bağ sonucunda etnobotanik bilim dalı
doğmuştur. “Etnobotanik”; insanlarla bitkiler arasındaki ilişkileri inceleyen bir bilim dalıdır ve bu
terim ilk kez 1986 yılında botanikçi John W. Harshberger tarafından kullanılmıştır. Bu tanımdan,
bitkilerden sadece tıbbi ve gıda amaçlı yararlanım anlaşılmamalıdır. İnsanların günlük yaşamlarında,
örneğin çeşitli aletlerin yapımında bitkileri kullanmaları gibi somut ya da efsanelere konu etmeleri gibi
soyut şekillerde yararlanımları, hatta etraflarında bulunan bitkilere sadece isim vermiş olmaları bile
etnobotaniğin konusu içine girmektedir [5, 14].
Kırsal kesimden kentlere olan göçlere ve gelişen teknolojiye paralel olarak, bu bilgiler
kullanılmadığı için kaybolma riski taşımaktadır ve bu değerli bilgilerin bir an önce yazılı hale
getirilme zorunluluğu vardır. Bu yaklaşım ülke ekonomisi açısından da önemlidir. Bir etnobotanik
araştırmada o yörede kullanılan tüm bitkilerin saptanması, teşhisi ve örneklenmesi gerekmektedir.
Araştırma bir tek çalışma konusu (örneğin tıbbi bitkiler, gıda bitkileri, boya bitkileri ya da yerel
adların tespiti) ile de sınırlandırılabilir. Burada kaynak kişilerin seçimi ve onlardan bilgi alma
teknikleri çok önemlidir. Arazi çalışmaları sırasında veya sonrasında bitkilerin teşhisleri yapıldıktan
sonra, bilimsel yayınlar taranarak yayılış alanı ve elde edilen tüm bulgular karşılaştırılmalıdır. Elde
edilen bulguların bitkilerin farklı ya da benzer kullanımlarının ortaya çıkarılması açısından önemi
büyüktür [5]. Etnobotanik bilimi; son 20 yılda büyük bir gelişme göstermiştir. Bu canlanış küresel
çevre krizinin büyümesi ve geleneksel botanik kültürünün giderek yok olmasından dolayıdır. Bunun
sonucunda yeni doğal ilaç molekülleri kadar, yeni gıda kaynakları arayışı da etnobotanik çalışmaların
yapılmasını önemli hale getirmiştir [3, 15-17].
Besin Kaynağı Olarak Gıda Bitkileri
Bitkilerin Yararlanılan Kısımları ve Yararlanma Zamanları
Bitkilerin gıda olarak yararlanılan kısımları; toprak altı kısmı (Toprak üstü kısmının canlı
olduğu dönemde toplanan, kök, soğan, yumru ve rizom gibi bölümleri), toprak üstü kısmı (Özellikle
otsu bitkilerin yapraklı veya yapraksız genç sürgünleri, bazı gövdelerin ise yaşlanmadan önce soyulan
kabuğu), yapraklar (Genç yapraklar toplanmalı), çiçekler (Açma döneminde taç yaprakları ve bal özü),
meyveler (Çoğunlukla olgun), tohumlar (Çoğunlukla olgun), reçine, sabit yağ ve uçucu yağ şeklinde
tanımlanmaktadır [3].
Ankara Ecz. Fak. Derg. 40(2): 43-57, 2016 Urhan ve ark. 47
Bitkilerden Gıda Olarak Yararlanma Şekli
Yabani bitkilerden çeşitli şekillerde yararlanılmaktadır. Bitkinin herhangi bir kısmı doğrudan
yenebilmektedir. Bu, özellikle meyveler için en geçerli kullanım şeklidir. Ayrıca bitkilerden belirli bir
işlem sonucunda da (kurutma, dövme, pekmez, pestil, çay, salamura, turşu, reçel, marmelat, komposto,
hoşaf, çorba, salata ve çeşitli yemekler halinde) faydalanılmaktadır. Bitkiler doğrudan veya belirli bir
işlem sonrasında bazı beslenme ürünlerine (tarhana, peynir, ayran aşı, ayran çorbası, aşure, cacık,
ekmek, çörek, pide, gözleme, çeşitli kebaplar, pilav, süt aşı, çeşitli tatlılar, yoğurt aşı) katılarak da
değerlendirilmektedir. Ayrıca bitkilerden bazı gıda ürünlerinin (salep, yoğurt, peynir, helva,
dondurma) yapımında da yararlanılmaktadır [3].
Sebze ve Meyveler ile Sağlık İlişkisi
Besinler, içerdikleri protein, yağ, karbonhidrat, vitamin ve mineraller, görünüş, şekil ve lezzet
yönünden “et-yumurta-kurubaklagiller”, “süt ve süt ürünleri”, “ekmek ve tahıllar” ile “sebze ve
meyveler” olarak gruplandırılmaktadır. Gıda bitkileri beslenmemizde vazgeçilmez olan vitamin ve
mineraller açısından zengin kaynaklar olup, bu bitkiler aynı zamanda pek çok biyoaktif bileşik
içermektedir. Epidemiyolojik çalışmalar, kalp-damar ve kanser hastalıkları oranı ile meyve-sebze
tüketimi arasında ters bir ilişki olduğunu ortaya koymakta ve yabani bitkilerin bu özelliklerini
antioksidan özellikli bileşiklerine dayandırmaktadır. Bireylerin sağlıklı beslenmelerine yönelik
stratejilerde, günde en az 5-8 porsiyon ya da en az 400 g sebze-meyve tüketilmesi önerilmektedir.
Sebze ve meyvelerin bileşimlerinin önemli bir kısmı su olduğu için günlük enerji, protein ve yağ
ihtiyacını karşılamada fazla katkıları yoktur. Su içeriklerinin fazla olması sıvı gereksiniminin
karşılanmasına yardımcı olur. Meyve ve sebzeler beslenmemizde iyi bir posa kaynağıdır. Sebzelerin
önemli bir kısmını selüloz, hemiselüloz ve lignin gibi sindirilemeyen ve kalorisiz maddeler oluşturur.
Bileşimlerinde bulunan fazla miktarda selüloz ve su, bağırsakların peristaltik hareketlerini
kolaylaştırarak konstipasyonu önlediği gibi diğer yiyeceklerin sindirilmesine de yardım eder.
Bağırsakta bulunan kanserojen maddeler posa ile birlikte güvenli bir şekilde atılır, böylece kolon
kanseri de dahil olmak üzere kolonla ilgili problemlerin gelişme riskinde azalma olur. Ayrıca
metabolizmayı düzenleyici etkileri vardır. Kan şekerinin ve kolesterolün normal düzeyinin
korunmasında etkilidirler. Sebze ve meyvelerin diğer önemli özellikleri; hayatın her dönemi için
gerekli ve antioksidan özelliği olan A, B2, B6, C, E ve K vitamini, folik asit ve mineralleri
içermeleridir. Bu sayede bağışıklık sistemini güçlendirerek hastalıklara karşı direnç sağlar, deri, göz,
diş ve dişeti sağlığı için temel öğeler içerirler. Ayrıca dengesiz beslenmeye bağlı obezite, kalp- damar
hastalıkları, yüksek tansiyon ve bazı kanser türlerinin oluşma riskini azaltırlar [6, 18-20].
Bitkisel kaynaklı biyoaktif sekonder metabolitlerin kanser, koroner kalp hastalığı, diyabet,
yüksek tansiyon, enflamasyon, viral ve parazitik hastalıklar ile psikotik bozukluklardaki yararlı
Urhan ve ark. Ankara Ecz. Fak. Derg., 40(2): 43-57, 2016
48
etkilerini araştıran çalışmaların sayısı hızla artmaktadır. Günlük beslenmenin bir parçası olarak
tükettiğimiz sebze, meyve ve tahıllarda yaklaşık 8000 farklı fitokimyasal bulunmaktadır. Sebze ve
meyvece zengin bir diyetin pek çok kronik ve dejeneratif hastalık riskini azalttığı bilinmektedir [21-
24].
Anadolu Mutfağında Gıda Bitkilerinin Yeri
Bir toplumun sahip olduğu kültürel değerler, toplumların yaşam biçimleri ve yeme-içme
alışkanlıkları üzerinde etkilidir. Tahıllar, Anadolu insanının eskiden beri yetiştirerek beslenmek için
kullandığı temel besin grubudur. Ayrıca elma, erik, armut, ayva, üzüm gibi meyveler taze olarak
yendiği gibi kurutularak kış için de saklanmakta, patlıcan, salatalık, havuç, ıspanak, soğan ve turp gibi
sebzeler beslenmede eskiden beri önemli yer tutmaktadır. Bunun yanında kendiliğinden yetişen birçok
bitki sebzenin az bulunduğu ilkbahar aylarında Anadolu insanının beslenmesine katkıda
bulunmaktadır. Farklı yörelerdeki birçok yemek temel olarak yağ, domates, soğan gibi benzer
yardımcı malzemelerle ve haşlama, pişirme ve kızartma gibi benzer yöntemlerle hazırlanmaktadır.
Özellikle yabani bitkilerin katılması yemeğin lezzet farkını yaratan önemli unsurlardan biridir [3, 25,
26].
Bitkilerden Yararlanılarak Yapılan Yiyecek ve İçecekler
Bitkilerden yararlanılarak yapılan yiyecek ve içecekler şu şekilde sınıflandırılmaktadır: Çiğ, çiğ
salata, kuru, baharat, çay, haşlama, çorba, tarhana, kavurma, ekmek, börek, çörek, pide, gözleme,
kebap, köfte, sarma, dolma, pilav, ayran aşı, süt aşı, yoğurt aşı, cacık, turşu, salamura, çemen, ezme,
peynir eki, hoşaf, komposto, reçel, marmelat, şerbet, şurup, pekmez, pestil, sakız, helva, aşure, tatlı,
dondurma, salep ve kahve [3, 6, 7, 25-27].
Veritabanı Yönetim Sistemleri (VTYS)
Veritabanı; “ birbiriyle ilişkili verilerin tekrara yer vermeden, çok amaçlı kullanımına olanak
sağlayacak şekilde depolanması” olarak tanımlanmaktadır. Çok sayıdaki bilginin belirli bir düzen
içinde saklandığı bu sistem, eldeki bilginin özelliklerine göre çeşitlilik göstermektedir. Akademik ve
özel durumlar haricinde “İlişkisel Veritabanı Sistemleri (Relational Database Management Systems-
RDMS)” kullanılmaktadır. Bu sistemde, birbirleri ile anahtarlar aracılığı ile bağlı tablolar
bulunmaktadır. İlişkisel veritabanı sistemlerinin en önemli özelliği, sistem içinde bilgi tekrarı
olmamasıdır [28].
Türkiye Bitkileri Hakkında Veritabanları
Türkiye Florası’nda yer alan bitkilere ait verileri daha etkin ve verimli yönetebilmek
konusundaki çabalar daha çok bitki veritabanlarının oluşturulması şeklinde son yirmi yıl içerisinde
Ankara Ecz. Fak. Derg. 40(2): 43-57, 2016 Urhan ve ark. 49
artarak devam etmiştir. Ülkemizde bitki veritabanı çalışmalarının ilk adımları Babaç ve arkadaşlarınca
1985 yılında hazırlanan “Elazığ Yöresinde Yayılış Gösteren Leguminosae Bitkileri Veritabanı”, 1987
yılında hazırlanan “Malatya-Pötürge Yöresi Floristik Veritabanı” ve “Malatya Yöresinin Tıbbi ve
Endüstriyel Bitkileri Veritabanı”, 1988’de hazırlanan “Türkiye Leguminosae Bitkileri Veritabanı” ve
1995 yılında hazırlanan ilk büyük ulusal bitki veritabanı olan “TUBVET” şeklinde atılmıştır. 2002
yılında, 11 ciltlik “Türkiye ve Doğu Ege Adaları Florası”nda kayıtlı taksonların tamamını içeren bir
veritabanı, ekibimiz tarafından bilimsel amaçlı ticari bir kaynağa dönüştürülerek, “Türkiye Florası
1.0”, (ISBN: 975-97964-3-0) adlı yazılım hazırlanmıştır. Hemen ardından bu yazılıma dayanarak
yapılanan “IZEF Herbaryumu 1.0” veritabanı ise görsel içerikli gerçek örnek verilerine uzaktan
ulaşılabilen, Türkiye’nin ilk sanal herbaryumu olmuştur (http://izef.ege.edu.tr). 2010 yılında yine
ekibimizce “Türkiye Florası 1.0” yazılımında yer alan taksonlara ve bunlara ait lokalite verilerine
dayanılarak, “Türkiye Fitocoğrafya Haritası” adlı Türkiye’nin ilk sayısal fitocoğrafya haritası
hazırlanmıştır. Yine ekibimiz tarafından 2012 yılında “FFD Monografları Veritabanı” (ISBN: 978-
975-567-075-1), “Türkiye Tıbbi Bitkileri Bibliyografyası Veritabanı” ve “Türkiye’nin Etnofarmasötik
Botanik Kullanımı Bulunan Bitkileri Veritabanı” tamamlanmıştır [29].
MATERYAL ve YÖNTEM
Veritabanına Girilecek Verilerin Hazırlanması
Çalışmamızın amacı; Türkiye’deki gıda bitkilerine ait bilimsel verileri, bir veritabanına
aktarmak ve bu veritabanını uzaktan hizmet sunabilir hale getirmektir. Bu amaca yönelik olarak,
konuyla ilgili ulusal ve uluslararası makaleler, kitaplar, interaktif veritabanları, lisansüstü tezler ve
bildiriler kapsamlı şekilde araştırılmıştır.
Çalışmamızda kaynak oluşturma aşamasında ilk olarak Narin Sadıkoğlu'nun yüksek lisans tezi
olan “Cumhuriyet Dönemi Türk Etnobotanik Araştırmalar Arşivi” incelenmiştir. Bu çalışmada, 1928-
(Harf Devrimi) 1997 yılları arasında yurdumuzda yapılmış 765 adet etnobotanik çalışma saptanmıştır
[14].
Diğer bir ana kaynak olarak; Gülsen Kendir ve Ayşegül Güvenç'in “Etnobotanik ve Türkiye’de
Yapılmış Etnobotanik Çalışmalara Genel Bir Bakış” adlı makalesinde yer alan, 1998-2008 yılları
arasında yapılmış 91 etnobotanik çalışma değerlendirilmiştir [5].
Bunun yanında Ertan Tuzlacı'nın “Yabani Besin Bitkileri ve Ot Yemekleri” adlı kitabı, çeşitli
kaynakçalar ve başta Milli Kütüphane olmak üzere birçok kütüphanenin tarama katalogları kaynak
olarak değerlendirilmiştir [3].
Urhan ve ark. Ankara Ecz. Fak. Derg., 40(2): 43-57, 2016
50
Tüm bu değerlendirme sonucunda; toplam 1065 etnobotanik konulu araştırma içinde gıda bitkisi
içeren 444 çalışma ele alınmıştır. Bunlardan 305’inde gıda amaçlı kullanılan bitkilerin bilimsel olarak
doğru ve uygun şekilde ele alındığı tespit edilmiş olup, Tablo 1'de belirtilen “Literatür Listesi”
oluşturulmuştur. Bu listede yer alan kaynaklar içerisinde; 4 kitap, 12 kitap bölümü, 184 makale, 59 tez
çalışması, 5 proje raporu ve 41 bildiri bulunmaktadır.
Veritabanı Oluşturulması
Bu araştırmada; beta sürümleri “Türkiye Florası 1.0” ve buna dayalı olarak adım adım
geliştirilen “Türkiye Gıda Bitkileri Veritabanı 1.0 Beta” adlı 2 farklı veritabanı programı, bu programı
hazırlayıp geliştirmek için kullanılan yazılımlar, Türkiye Florası bitkilerine ait bilgiler ve 305
literatüre ait veriler araştırma materyali olarak kullanılmıştır. Türkiye Florası bitkilerine ait bilgiler, 11
ciltlik “Türkiye ve Doğu Ege Adaları Florası” adlı ana kaynakta yer alan verilerle, gıda bitkileri kısmı
ise literatürde kayıtlı bitki listeleriyle sınırlandırılmıştır. Veritabanları “Microsoft Access” ile
oluşturulmuştur. Veri giriş yazılımlarında (Integrated Development Environment IDE) profesyonel
yazılım geliştirmek için kullanılan genel amaçlı bir bilgisayar programlama dili olan, “Borland Delphi
5.0” kullanılmıştır [26,27]. Bu ortamda görsel öğeler ve kullanıcı arayüzü Borland’ın Visual
Components Library (VCL) kütüphanesi kullanılarak geliştirilmiştir. Programda yer alan “Botanik
Terimleri Sözlüğü” ve familya genel bilgileri dosyaları “Microsoft Word” ile oluşturulup veri tabanına
eklenmiştir. Veritabanına aktarılan bilgilerin internette yayınlanabilmesi için “Windows Server 2000”,
servis olarak “Internet Information Server (IIS)”, web sayfası dili olarak “ASP” ve internet sayfasının
tasarımında “Macromedia Dreamweaver” kullanılmıştır [29].
Çalışmada kullanılan literatürler, veritabanının Şekil 1’de görülen “Literatür” sekmesinde
bulunmaktadır. Burada soldaki sütunda “Literatür Adı” ve “Literatür Numarası” yer almaktadır.
Aranan literatürün üzerine tıklandığında ilgili çalışma hakkında sırasıyla “Yazar Adları”, “Çalışma
Adı”, “Literatürün Tam Adı”, “Literatür Tipi”, “Yayınlandığı Kaynak”, “Yılı”, “Makalenin bulunduğu
web sitesi” ve “Özet” bölümleri bulunmaktadır. Bu sekmeye veritabanında kullanılan tüm literatürler
hakkında detaylı bilgiler bilgi paketleri şeklinde kaydedilmiştir.
Ankara Ecz. Fak. Derg. 40(2): 43-57, 2016 Urhan ve ark. 51
Şekil 1. Literatür kayıt ve sorgulama sekmesi
Şekil 2. Gıda bitkisi kayıt ve sorgulama sekmesi
Şekil 2’de veritabanının gıda bitkisi kayıt ve sorgulama ekranı görülmektedir. Sol sütunda
“Arama” bölümüne bitkinin Latince ismi yazılarak bilgiler kaydedilmekte ve aynı yolla aranan bitki
bulunabilmektedir. Bitki tarama işlemi alfabetik sıraya göre olabildiği gibi, Türkiye Florası’nda kayıtlı
Urhan ve ark. Ankara Ecz. Fak. Derg., 40(2): 43-57, 2016
52
olduğu cilt ve sayfa numarasına göre de yapılabilmektedir. Bitkinin bulunduğu “İl”, “İlçe” ve
“Literatür numarası” orta sütundan kaydedilmekte ve sorgulanabilmektedir. Sağ bölümde ise bitkinin
bulunduğu “Mevki”, “Yerel adı”, “Kullanım şekli”, “Besin Değeri”, “Kullanılan Kısımları” ve “Gıda
tipi” kaydedilip sorgulanabilmektedir.
Tablo 1. Türkiye Gıda Bitkileri Veritabanı literatür listesinin son kısmı.
SONUÇ ve TARTIŞMA
İlkçağlardan beri insanoğlu çevresinde bulunan bitkilerden başta gıda amaçlı olmak üzere çeşitli
şekillerde yararlanmış ve bu bitkilerle ilgili bilgilerini nesilden nesile aktararak yaşamlarını
sürdürmüştür [3, 8].
Bu alanda gerçekleştirilmiş etnobotanik çalışmalarda daha çok Ertuğ’un yapmış olduğu
sınıflandırma kullanılmıştır. Bu sınıflandırmada bitkilerin kullanılan kısımları (meyve, tohum, yaprak
vb.) dikkate alınmıştır [16]. Diğer etnobotanik çalışmalarda ise gıda olarak kullanılan bitkiler
çoğunlukla “yabani besin bitkileri”, “çay olarak kullanılan bitkiler” ve “baharat olarak kullanılan
bitkiler” başlıkları altında incelenmiştir. Etnobotanik araştırmalar bitkilerin bilimsel olarak
değerlendirilmelerine önemli katkıda bulunmaktadır. Bu sebeple Türkiye’nin gıda amaçlı kullanılan
bitkilerini tespit etmek için ülkemizde bugüne kadar yapılmış 1065 etnobotanik araştırma taranmış,
444 gıda bitkisi içeren çalışma yakından incelenmiş olup, bunların 305 adedinde bilimsel olarak
değerli sayılabilecek şekilde ifade edilmiş gıda bitkilerinin yer aldığı tespit edilmiştir. Etnobotanik
araştırmalarda daha çok tıbbi amaçlı kullanılan bitkiler üzerinde çalışıldığı görülmüştür. Gıda olarak
kulllanılan bitkilerin genellikle sadece “yabani” olanları değerlendirilmiştir. Ayrıca baharat ve diğer
Ankara Ecz. Fak. Derg. 40(2): 43-57, 2016 Urhan ve ark. 53
amaçlarla kullanılan bitkilerin tespiti için daha çok çalışmaya ihtiyaç vardır. Diğer taraftan ülkemizde
mevcut etnobotanik yayınlar hakkında başvurulabilecek bir merkez (merkezi kütüphane, veritabanı
vb.) olmadığı için yayınların taranması ve bilgilerin değerlendirilmesi oldukça güçtür.
1936’dan bugüne kadar yayınlanmış çalışmalara bakıldığında; en fazla kaynağın 2011 yılına ait
olduğu görülmektedir. Özellikle eski yıllara ait bazı etnobotanik araştırmalarda; bitkilerin Latince
isimlerinin belirtilmeyip, sadece ait olduğu yörede kullanılan yerel isimleri ile yer verildiği
görülmektedir. Bu durum bitkinin doğru şekilde tespit edilmesini engellediği için çalışmamızda bu tür
kaynaklara yer verilmemiştir. Bazı çalışmalarda; bitki teşhisi yapılmaksızın, bölgede doğal yayılışı
bulunmayan hatta Türkiye Florası’nda yer almayan bitkilerin Türkçe isimlerinin karşılığı olan Latince
isimlerinin listelendiği gözlenmiş ve bu çalışmalara da yer verilmemiştir. Çalışmamızda sadece cins
adıyla belirtilen, tür altı kategorileri belirtilmemiş bitkilerin yer aldığı araştırmalar da
değerlendirilmiştir.
Öte yandan bazı çalışmalarda, bitkilerin yerlerinin belirtilmediği saptanmıştır. Oysa etnobotanik
çalışmalarda lokalite oldukça önemlidir. Sadece il adı yeterli olmayıp, mutlaka ilçe ve mevkii de
belirtilmelidir. Bu nedenle veritabanına bilgi aktarılırken sorunlar oluşmuştur. Böyle durumlarda
veritabanımızda, “Yer Adı” ve “Mevki Adı” bölümleri boş bırakılmıştır.
Çalışmamızda 1936-2013 yılları arasında yayınlanmış 305 kaynak incelenmiş olup, “Türkiye
Gıda Bitkileri Veritabanı 1.0 Beta” programına Türkiye Florasında doğal yayılış gösteren 1604 farklı
taksona ait çok sayıda gıda amaçlı kullanım verisi literatür destekli olarak kaydedilmiştir.
Veritabanında 81 ilimizin tamamına ait veriler mevcuttur. Toplam 100 familyaya ait 480 cins ele
alınmıştır. Literatür çalışmamız esnasında; kaynaklarda 46 bitkinin sadece cins ismiyle belirtildiği
saptanmıştır.
Öte yandan çalışmamızda bazı literatürler gıda bitkileri içerdiği halde henüz yayınlanmadığı
için, bunların tam metnine ulaşılamamıştır. Bunlar sırasıyla; İsmail Türkoğlu’nun “Elazığ İlindeki
Etnobotanik Değeri Olan Taksonların Araştırılması, Fırat Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü,
Biyoloji Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, 2000”, Burcu Saylam’ın “Edirne ve Çevresinde Doğal
Ortamda Yetişen Faydalı Bitkiler (Tıbbi, Zehirli, Besin, Süs Bitkileri), Trakya Üniversitesi Fen
Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2002”, Yasemin Uzun Yılmaz’ın “Beşikdüzü Yöresinde Gıda
Amaçlı Kullanılan Bitkiler, Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Fakültesi, Orman
Mühendisliği Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, 2011” ile Ahmet Doğan’ın “Pertek (Tunceli)
Yöresinde Etnobotanik Araştırmalar, Marmara Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Botanik
Anabilim Dalı, Doktora Tezi, 2013” adlı çalışmalarıdır.
Urhan ve ark. Ankara Ecz. Fak. Derg., 40(2): 43-57, 2016
54
Tablo 2. Türkiye Gıda Bitkileri Veritabanı kullanılan kısım/gıda tipi tablosunun son kısmı.
Türkiye’de gıda bitkilerinin yararlanılan kısımlarına bakıldığında; köklerin 202, yumruların
180, kabukların 8, gövdelerin 702, yaprakların 911, çiçeklerin 429, meyvelerin 344, tohumların 177,
reçinelerin 10, bal özünün 39 ve sabit yağın 10 bitkide kullanıldığı Tablo 2’de görülmektedir. Köklerin
çiğ veya sebze olarak kullanıldığı tespit edilmiştir. Yumruların, bazı bitkilerde kurutularak bazı
bitkilerde ise çiğ olarak tüketildiği belirlenmiştir. Gövde ve yaprakların sebze, çay ve baharat olarak
kullanıldığı tespit edilmiştir. Çiçeklerin, taze veya kurutulmuş olarak çay yapımında ve baharat olarak
kullanıldığı belirlenmiştir. Meyvelerin çiğ olarak taze veya kuru yendiği ayrıca marmelat, reçel,
pekmez, pestil, şerbet ve şurup yapımında kullanıldığı saptanmıştır. Tohumların en fazla baharat
olarak kullanıldığı, sabit yağların ise tohum ve meyvelerden elde edildiği ve yemeklerde kullanıldığı
tespit edilmiştir.
Gıda tiplerine bakılacak olursa; şurupta 16, sakızda 19, çiğ şekilde 929, kuru halde 193, sahlepte
20, komposto şeklinde 56, hoşaf şeklinde 23, peynir yapımında 97, şerbette 23, turşu yapımında 55,
pekmez yapımında 21, pestil hazırlanmasında 5, reçel şeklinde 69, marmelat şeklinde 51, helva
yapımında 2, haşlamak suretiyle 528, kavurmak suretiyle 526, dondurma yapımında 31, kahve
eldesinde 11, baharat olarak 236, çay şeklinde 277 ve çiğ salata olarak 189 bitkinin kullanıldığı Tablo
2’de görülmektedir.
No Bitki
Kö
k
Yu
mru
Gö
vde
Kab
uk
Yap
rak
Çiç
ek
Me
yve
Toh
um
Re
çin
e
Bal
özü
Yağ
Çiğ
Ku
ru
Bah
arat
Çay
Çiğ
Sal
ata
Kav
urm
a
Haş
lam
a
Do
nd
urm
a
Kah
ve
Ho
şaf
Mar
me
lat
Re
çel
He
lva
Pe
kme
z
Turş
u
Şerb
et
Pe
ynir
eki
Şuru
p
Sakı
z
Pe
stil
Ko
mp
ost
o
Sah
lep
1585Vicia pannonica
purpurascens1 1
1586 Vicia peregrina 1 1 1
1587 Vicia sativa nigra nigra 2 1 2
1588Vigna unguiculata
unguiculata4 3 1 1 1 2
1589 Viola sieheana 1 1
1590 Viscum album album 1 4 2 2 2
1591 Vitex agnus-castus 1
1592 Vitis sylvestris 1 3 6 4 1 2 1 1 1 1 1
1593 Vitis vinifera 3 20 35 25 5 1 9 7 1 1 1
1594 Wiedemannia orientalis 1 1 4 2 3 1 1 1
1595Xanthium strumarium
brasilicum1 1
1596Xanthium strumarium
strumarium1 1
1597 Zea mays 9 7 1 1 3
1598 Zea mays mays 4 4 3
1599 Ziziphora capitata 2 4 1 1 4 1 1
1600 Ziziphora clinopodioides 4 9 6 2 8 2 3
1601Ziziphora taurica
cleonioides1 1
1602 Ziziphora taurica taurica 1 1 1 3 1
1603 Ziziphora tenuior 2 1 1 2 2
1604 Zosima absinthifolia 4 5 1 2 1 1 3 3 1
Toplam Literatür Sayısı 393 506 2318 8 3886 793 2038 432 16 50 17 3062 438 720 675 567 1728 1511 36 28 33 141 219 2 55 82 54 212 30 50 8 27 164
Toplam Bitki Sayısı 202 180 702 8 911 429 344 177 10 39 10 829 193 236 277 189 526 528 31 11 23 51 69 2 21 55 23 97 16 19 5 20 56
Ankara Ecz. Fak. Derg. 40(2): 43-57, 2016 Urhan ve ark. 55
Tablo 2’de bitkiler ile kullanılan kısımların kesişim karelerinde yer alan rakamlar söz konusu
bilginin kaç farklı literatürde benzer şekilde geçtiğini göstermektedir. Bu durumda rakamın büyük
olması, çok sayıda literatür desteğini ve bilginin güvenilirliğini göstermektedir. Örneğin; Vitis
vinifera’nın gıda olarak kullanımı hakkındaki bilgilerin analizinden, gövdenin 3, yaprakların 20,
meyvelerin ise 35 farklı literatürde kayıtlı olduğu ortaya çıkmaktadır.
Tüm bu verilerin il ve ilçeler üzerinden sorgulanabilmesi mümkün olabildiği gibi hangi
bölgelerde çalışma yapılmamış olduğu da hızlıca izlenebilmektedir. Literatür listesinin son kısmı
Tablo 1’de belirtilmiştir.
Hüsnü Can Başer’in “Wild Food and Nonfood Plants” başlıklı yayınında 366 adet bitkinin
Türkiye’de gıda amaçlı kullanıldığı (çay, baharat, sebze ve meyve) belirtilmiştir. Ertan Tuzlacı’nın
“Türkiye’nin Yabani Besin Bitkileri ve Ot Yemekleri” kitabında ise Türkiye’de 875 adet bitkinin gıda
olarak kullanım bulduğu tespit edilmiştir [3, 30]. Ospankulova tarafından hazırlanan tez çalışması
kapsamında ise yurt içinde ve yurt dışındaki tüm etnobotanik araştırmacıların bu konudaki çalışmalara
kolayca ulaşabilmesi amacıyla hazırlanan Türk Etnobotanik Veritabanı (TEBVET)’nda 658 çalışma
değerlendirilerek veri tabanına 7965 veri aktarıldığı kayıtlıdır [31]. Buna etnobotanik çalışmaların tüm
bölümleri (Tıbbi, gıda, yem ve süs bitkileri) dahil edilmiştir. Çalışmamız sonucunda saptanan 1604
farklı taksona ait çok sayıda gıda tipi verisi bu alandaki en geniş veri kaynağını oluşturmaktadır.
Bu tip veritabanlarında bitki adı, otör adı ve lokalitenin yeniden yazımı sırasında hataların
oluşabildiği bilinmektedir. Veri tabanlarının temel işleyiş prensibine göre bir veri nasıl kaydedilmişse,
ileride ancak kaydedildiği biçimde sorgulanabilmektedir. Ayrıca bitkiye ait bilgilerin kaydı sırasında
sıklıkla karşılaşılan hatalar arasında; harf hataları, noktalama işareti hataları, otör adı hataları,
kelimeler arasında bir yerine iki boşluk verilmesi gibi durumlar, kaydedilen verinin sorgulanması
sırasında bir engel olarak ortaya çıkmaktadır. Bu zorluğun aşılmasının tek yolu; Türkiye Florası’nda
kayıtlı bilgilerin, sistematik şekilde ulusal flora veritabanına aktarılmasıdır. Tam da bu nedenle
önceden hazırladığımız Türkiye Florası 1.0 programı sayesinde kayıt sırasında bitkilere ve
lokalitelerine ait bilgiler elle yazılmayıp, menüden seçmek yoluyla veritabanına işlenmiştir.
Bu verilerin ışığında; Türkiye’deki gıda bitkilerinin nerede ve hangi şekillerde tüketildiği
detaylı olarak tespit edilmiştir. Ülkemizde bu alanda bugüne kadar yapılmış bilimsel araştırmaların
kapsamlı şekilde değerlendirilmesi sağlanarak, bu alanda çalışan bilim insanlarına önemli ölçüde
kolaylık sağlanmıştır. İşletilen yazılım ve sürekli geliştirilecek veritabanı sayesinde, sağlık ve
beslenme profesyonellerinin gıda bitkileri konusunda ihtiyaç duydukları güvenilir bilgilere internet
ortamında ve ana dillerinde ulaşabilmeleri sağlanmıştır. Etnobotanik araştırmaların ve derlemelerin
çoğalmasıyla gıda bitkilerimizle ilgili bilgilerin artacağı kuşkusuzdur. Ayrıca gıda bitkilerinin besin
değerlerinin inceleneceği ve epidemiyolojik çalışmalarla destekleneceği bilimsel araştırmalara da
Urhan ve ark. Ankara Ecz. Fak. Derg., 40(2): 43-57, 2016
56
ihtiyaç vardır. Veritabanına kaydedilmiş tüm bilgiler mümkün olan en kısa sürede www.izef.ege.edu.tr
adresinden sorgulanabilir şekilde yayınlanacaktır.
KAYNAKLAR
1. Güner, A. (2012). Türkiye bitkileri listesi-damarlı bitkiler. ANG Vakfı, Nezahat Gökyiğit Botanik
Bahçesi, İstanbul.
2. Seçmen, Ö. (2008). Türkiye Florası. Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Ders Notları, Ege
Üniversitesi Fen Fakültesi Yayınları, No: 120, İzmir.
3. Tuzlacı, E. (2011). Türkiye’nin yabani besin bitkileri ve ot yemekleri, Alfa Yayınları, 1. Basım,
İstanbul.
4. Prescott-Allen R., Prescott-Allen C. (1999). How many plants feed the world? Conservation
Biology, 4(4), 365-374.
5. Kendir, G., Güvenç, A. (2010). Etnobotanik ve Türkiye’de yapılmış etnobotanik çalışmalara
genel bir bakış. Hacettepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Dergisi, 30(1), 49-80.
6. Aksoy, M. (2007). Ansiklopedik beslenme, diyet ve gıda sözlüğü. Hatipoğlu Yayınları, Ankara.
7. Baysal, A. (2004). Beslenme. Hatipoğlu Yayınları, 10. Baskı, Ankara.
8. McKay, D. L., Blumberg, J. B. (2002). The role of tea in human health: an update. Journal of the
American College of Nutrition, 21(1), 1-13.
9. Sumpio, B. A., Cordova, A. C., Berke-Schlessel, D. W. Qin, F., Chen Q.H. (2006). Green tea, the
“Asian paradox”, and the cardiovascular disease. Journal of the American College of Surgeons,
202(5), 813-825.
10. Yeşilada, E. (2010). Doğadan gelen sağlık: bitki çayları, Era Yayınları, İstanbul.
11. Akgül, A. (1997). Baharatlar: lezzet, koku ve renk dünyası. Gıda Sanayi, 48, 27-34.
12. Wilson, L.A. (1993). Spices and flavouring crops in encyclopedia of food science. Food
Technology and Nutrition, Macrae, R., Robinson, R. K., Sadler, M. J. (Eds.), Academic Press
Limited, London 4282-4286.
13. Yaldız, G., Kılınç E. (2010). Rize ili kentsel alanda tüketicilerin baharat tüketim alışkanlıklarının
belirlenmesi. Gıda Teknolojileri Elektronik Dergisi, 5(2), 28-34.
14. Sadıkoğlu, N. (1998). Cumhuriyet dönemi Türk etnobotanik araştırmalar arşivi. Yüksek Lisans
Tezi, İstanbul Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, İstanbul.
15. Alexiades M. N. (2003). Ethnobotany in the third millennium: Expectations and unresolved
issues. Delpinoa, 45, 15-28.
16. Ertuğ, F. (2003). Wild plant gathering in a greek village Misti in Cappadocia, Arsebük, G.,
Özbaşaran, M., Tanındı, O., Boratav, A. (Eds.), Ege Yayıncılık, İstanbul.
Ankara Ecz. Fak. Derg. 40(2): 43-57, 2016 Urhan ve ark. 57
17. Yücel, E., Unay, U. (2008). Çifteler ilçesinde gıda olarak tüketilen yabani bitkilerin tüketim
biçimleri ve besin öğesi değerleri. Anadolu Üniversitesi Yayınları, Birinci Baskı, Eskişehir.
18. World Health Organization. (2004). Fruit and vegetables for health. The world health report,
reducing risks, promoting health. Geneva, Report of a Joint FAO/WHO Workshop, Kobe, Japan.
19. Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması. (2014). Beslenme durumunun ve alışkanlıklarının
değerlendirilmesi sonuç raporu. Hacettepe Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Beslenme ve
Diyetetik Bölümü.
20. Baysal, A., Bozkurt, N., Pekcan, G., Besler, T., Aksoy, M., Kutluay- Merdol, T., Keçecioğlu, S.,
Mercanlıgil, S. M. (2002). Diyet El Kitabı. Hatiboğlu Yayınları, Şahin Matbaası, Ankara.
21. Turgay, C. (2005). Fonksiyonel besinlerin sağlığımız üzerine etkileri. Çocuk Sağlığı ve
Hastalıkları Dergisi, 48, 69-84.
22. Ross J. A, Kasum C. M. (2002). Dietary flavonoids: bioavailability, metabolic effects, and safety.
Annual Review of Nutrition, 22, 19-34.
23. Knekt P, Jarvinen R, Reunanen A., Maatela J. (1996). Flavonoid intake and coronary mortality in
Finland: a cohort study. The British Medical Journal, 312, 478-481.
24. Barut Uyar, B., Gezmen Karadağ M., Şanlıer N., Günyel S. (2013). Toplumumuzda sıklıkla
kullanılan bazı bitkilerin toplam fenolik madde miktarlarının saptanması. Gıda, 38(1), 23-29.
25. Ertaş, Y., Gezmen Karadağ, M. (2013). Sağlıklı beslenmede Türk mutfak kültürünün yeri.
Gümüşhane Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi, 2(1), 119-136.
26. Baysal, A., Merdol Kutluay, T., Ciğerim, N., Sacır, H., Başoğlu S. (2005). Türk mutfağından
örnekler. Hatiboğlu Yayınevi, 3. Baskı, Ankara.
27. Halıcı, F., Baysal, A. (1998). Türk mutfağında köfte, sarma ve dolmalar: türleri, özellikleri, besin
değeri. Birinci Milletlerarası Yemek Kongresi, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayını, Ankara, p.
50-57.
28. Meloni, J. C. (2008). Creating an Online Storefront in PHP. MySQL and Apache, Sams, New
York .
29. Öztürk, B., Ege, M.A. (2014). Türkiye’nin ilk sanal herbaryumu IZEF örneği ve sanal
herbaryumların bitkisel ilaç hammaddesi araştırmaları açısından önemi. Marmara Pharmaceutical
Journal, 18, 79-84.
30. Başer, K.H.C. (1998). Wild food and nonfood plants: information networking, country profile:
Turkey. Cah. Options Mediterr. 38, 303-322.
31. Ospankulova, E. (2005). Türkiye etnobotanik araştırmalar veri tabanı. Yüksek Lisans Tezi.
İstanbul Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, İstanbul.
Ankara Ecz. Fak. Derg. / J. Fac. Pharm. Ankara, 40(2): 58-82, 2016 Doi: 10.1501/Eczfak_0000000584
DERLEME / REVIEW
KURKUMİN VE ANALOGLARININ ANTİKANSEROJEN ETKİLERİ
ANTICARCINOGENIC EFFECTS OF CURCUMIN AND IT’S ANALOGS
Büşra TOPTAŞ, Zeynep ATEŞ ALAGÖZ *
Ankara Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Kimya Anabilim Dalı, 06100, Tandoğan,
Ankara, TÜRKİYE
ÖZET
Kanserin dünya çapında ölüm nedenlerinin başında geldiği bilinmektedir. Normal hücre üzerine
toksisite göstermeyen, sadece kanser hücresini selektif olarak yok eden ya da gelişimini inhibe eden ilaçları
geliştirmek oldukça zordur. Yeni, daha aktif, daha selektif ve daha az toksik antikanser ilaçların gelişimi
için çalışmalar yoğun bir şekilde devam etmektedir ve umut veren antikanser yaklaşımlar test edilmektedir.
Curcuma longa L. geleneksel Çin tıbbında tıbbi bitki olarak yıllardır kullanılmaktadır. Bu bitkinin aktif
bileşeni kurkumin ise; anti-inflamatuar, kemopreventif, anti-oksidan, anti-anjiyojenik, sitotoksik ve tümör
oluşumunu önleyici özelliklere sahiptir. Yüksek afiniteli kurkumin analoglarını antikanser ajan olarak
geliştirmek için yoğun çalışmalar mevcuttur. Bu araştırmanın amacı kurkumin analoğu olarak tasarlanan
bileşikleri incelemek ve çeşitli kanser hücrelerine karşı etkilerini araştırmaktır.
Anahtar kelimeler: antikanser aktivite; kanser; kurkumin
SUMMARY
Cancer is known as the leading cause of death worldwide. It is difficult to discover novel agents that
selectively kill tumor cells or inhibit their proliferation without general toxicity. In the field of
chemotherapeutic drugs, the search for new, more active, more selevtive and less toxic compounds is stil
very intense, and new promising anticancer approaches are being tested. Curcuma longa L. has been used
long as a medicinal plant in traditional Chinese medicine. Its active constituent curcumin has anti-
inflammatory, chemopreventive, anti-oxidant, anti-angiogenic, anti-tumorigenic and cytotoxic properties.
There is a great interest in developing high affinity curcumin analogs as anticancer drugs. The goal of this
study was to review of compounds that have been designed as curcumin analogs and search their effects
against various cancer cell lines.
Keywords: anti-cancer activity; cancer; curcumin
* Sorumlu Yazar / Corresponding Author: Zeynep ATEŞ ALAGÖZ
e-mail: [email protected]
Gönderilme/Submitted: 15.02.2016 Kabul/Accepted: 03.01.2017
Ankara Ecz. Fak. Derg. 40(2): 58-82, 2016 Toptaş ve Ateş Alagöz 59
GİRİŞ
Kanser dünyada ölüm nedenleri arasında ilk sıralarda yer almaktadır. Son bir asırdır modern
tedavi alanında gelinen büyük gelişmelere rağmen, kanser tedavisinde istenilen noktaya ulaşmak
mümkün olmamıştır. Çünkü sağlıklı hücre üzerine toksisite göstermeyen, kanser hücresini selektif
olarak yok eden ya da kanser hücresinin gelişimini inhibe eden ilaçları geliştirmek oldukça zordur.
Günümüzde geleneksel kanser kemoterapisinin kullanımı yetersiz kalmaktadır.
Son yıllarda yapılan araştırmalara göre kanser; birden fazla hücresel sinyal yolağında meydana
gelen düzensizliğin sonucunda oluşmaktadır. Yapılan araştırmalarda hücrenin birden fazla sinyal
yolağına hedeflenen moleküllerin, güncel tek hedefli antikanser ilaçlardan daha etkili olduğu
bulunmuştur. Kurkumin son derece pleiotropiktir, çok sayıda hedefi düzenler, çeşitli alanlardaki
moleküler hedeflerle etkileşebilme yeteneğinden dolayı, çok sayıda moleküler ve biyokimyasal
kademeleri etkileyebilmektedir [1].
Kurkumin; Zencefilgiller (Zingiberaceae) familyasından sarı çiçekli, büyük yapraklı, çok yıllık
otsu bir bitki cinsi olan Zerdeçal (Curcuma longa) bitkisinin rizomlarından (Rhizoma Curcumae) elde
edilen major biyoaktif bileşenlerin en önemlisidir. Geleneksel tıpta kurkumin; hazımsızlık, üriner
sistem enfeksiyonları, karaciğer hastalıkları ve romatoit artrit gibi çok çeşitli hastalıkların tedavisinde
kullanılmaktadır [2].
O CH3
OH
O O
O
OH
CH3
Şekil 1. Kurkumin
[(1E,6E)-1,7-bis (4-hidroksi-3-metoksifenil)- 1,6-heptadien-3,5-dion]
Kurkumin (Şekil 1) son yıllarda kanser araştırmalarında, kanseri baskılayıcı özelliği nedeniyle
dikkat çekmiştir. Antikanser bir ajan olarak; pek çok kanser türünde, tümör oluşumunu baskıladığı
yapılan çalışmalarda gösterilmiştir. Zerdeçaldan elde edilen kurkumin; yüzyıllar boyunca çeşitli
iltihabi hastalıkların tedavisi amacıyla kullanılmıştır. Zerdeçalın; hücre siklusu (cyclin D1 ve cyclin
E), apoptoz (caspase’lerin aktivasyonu ve antiapoptotik genlerdeki reseptörtlerin azalması), çoğalma
(HER-2, EGFR, AP-1), hayatta kalma (PI3K/AKT yolağı), yayılma (MMP-9 ve adezyon molekülleri),
yeni kan damarları ağı oluşumu (VEGF), metastaz (CXCR-4), enflamasyon (NF-KB, TNF, IL-6,IL-1,
COX-2, VE 5-LOX) ve bunların çoklu hücre sinyali yolağı üzerine müdahale ederek etki gösterdiği
düşünülmektedir [1]. Kurkuminin lösemi ve lenfoma, gastrointestinal kanserler, genitoüriner
Toptaş ve Ateş Alagöz Ankara Ecz. Fak. Derg., 40(2): 58-82, 2016
60
kanserler, göğüs kanseri, yumurtalık kanseri, baş ve boyun skuamöz (yassı) hücre karsinoması, akciğer
kanseri, melanom ve nörolojik kanserlerde tümör oluşumunu baskıladığı rapor edilmiştir [1].
Geleneksel bitkisel ilaçların güvenli olduğu düşünülse de aktif prensiplerinin neler olduğu ve
kansere karşı nasıl aracılık ettiği tam bilinmemektedir. Fenolik bileşikler; serbest radikal tutucu
özellikleri sayesinde antioksidan ve antikanser aktivite göstermektedir [3]. Kurkumin, fenolik ve
enolik fonksiyonel gruplarından dolayı mükemmel antioksidan aktiviteye sahiptir [3]. Yapılan
çalışmalarla, kurkumin ve analoglarının sahip olduğu oksijenli aromatik halkaların sitostatik aktivite
gösterdiği doğrulanmıştır [4].
Kurkuminin anti-neoplastik aktiviteye sahip olması, molekül ağırlığının düşük olması ve
toksisitesinin olmaması, bu molekülü; potansiyel kemoterapötik ilaçların geliştirilmesinde ideal öncü
molekül haline getirmektedir. Kurkuminin kimyasal yapısından yola çıkarak çeşitli analogları
sentezlenmekte ve etkileri denenmektedir. Bu araştırma projesinde kurkuminin; değişik kanser
türlerine karşı antikanserojen etkilerini hangi mekanizmalarla gerçekleştirdiği hakkında bilgi
verilmiştir. Kurkumin ve analogları kimyasal boyutta incelenerek antikanserojen etkileri
değerlendirilmiştir.
1. Kurkuminin Antikanser Potansiyeli
1.1. Meme Kanseri
Yapılan çalışmalarda insan meme kanser hücresinde kurkuminin antiproliferatif etkisinin;
kurkuminin ornitin dekarboksilaz aktivitesini inhibe etmesi ile ilgili olduğu belirtilmiştir [5].
Kurkuminin meme kanseri hücrelerinde bazı etki mekanizmaları açıklanmıştır. Örneğin; aril
hidrokarbon reseptörü ve sitokrom P450 1A1’i [5]; tirozin kinaz aktivitesine sahip p185neu
glukoproteinini; Ki-67, PCNA, p53 mRNA ekspresyonunu; COX-1 ve COX-2 enzimlerini inhibe
ettiği bulunmuştur. Kurkumin ayrıca p-53 bağımlı Bax ekspresyonunu indükler, vasküler endotelyal
büyüme faktörünü (VEGF) ve temel fibroblast büyüme faktörünü (b-FGF) inhibe eder [6, 7]. İnsan
telomeraz ters transkriptazının telomeraz aktivitesini baştan sona inhibe ettiği gösterilmiştir [8]. Matrix
metalloproteinaz-2 (MMP-2) ekspresyonunu azaltır, doku inhibitörü metalloproteinaz-1 (TIMP-1)’i
artırır [9], ve NF-кB ve AP-1 aktivasyonunu bloke eder [10-13]. Çalışmalar kurkuminin ayrıca LOX
yolağını inhibe ettiğini [14] ve insülin benzeri büyüme faktörünü (IGF-1) baskıladığını [15]; bunları
meme kanseri hücre hatlarında gerçekleştirdiğini göstermektedir. Erken klinik denemelerde 7 meme
kanseri hastasına topikal kurkumin merhemi uygulandığında % 71 hastada lezyon büyüklüğünde,
ağrıda, kaşıntı ve sızıntılarda meydana gelen anlamlı azalma; pozitif cevap olarak kayda geçmiştir [5].
Ankara Ecz. Fak. Derg. 40(2): 58-82, 2016 Toptaş ve Ateş Alagöz 61
1.2. Özofagus Kanseri
Genel olarak tercih edilen cerrahi müdahale gibi tedavilerin ortaya çıkardığı yan etkilerden
dolayı, hayatta kalma oranı bakımından, uygulanan tedavilerden olumlu sonuç alınamamaktadır.
Örneğin; pnömoni, operasyon sonrası gelişen akciğer komplikasyonları, yutak iltihabı ve kalp zarı
iltihabı ciddi yan etkilerdir [16]. Tedavi stratejilerinin değiştirilmesine ve geliştirilmesine ihtiyaç
vardır. Kurkuminin; normal insan özafagus dokusundan izole edilmiş özafagal mikrovasküler
endotelyal hücrelerdeki sitokin uyarıcı aktivitedeki iNOS, JNK, VCAM ve NF-кB’leri inhibe ettiği
bulunmuştur [17]. Yapılan deneylerde; ratlara diyetle (500 ppm) kurkumin başlangıç süresince ve
başlangıçtan sonraki aşamalarda verildiğinde sırayla % 27 ve % 33 oranında özafagal karsinojenezisi
inhibe ettiği rapor edilmiştir [18].
1.3. Mide Kanseri
Güncel tedavi yöntemleri büyük ölçüde cerrahi müdahaleyi ve kemoterapiyi içerir, ancak
hastalığın nüksetmesi ve metastaz olayları sık görülür. Tedavi stratejilerinin değiştirilmesine ihtiyaç
vardır. Kurkuminin mide kanseri hücrelerinde sitotoksik etkisi olduğu belirlenmiştir. Kurkuminin 5-
fluorourasil (5-FU) ile sinerjistik etkiyle mide kanseri hücrelerinin büyümesini engellediği tespit
edilmiştir. Bir başka çalışmada da kurkuminin MDR (çoklu ilaç direnci)’yi tersine çevirmesi; insan
mide kanser hücrelerinde P-gp işlevini azaltması ve caspase-3 aktivasyonunu artırması ile
ilişkilendirilmiştir [5].
1.4. Bağırsak Kanseri
Kurkuminle tedavi edilen hayvanların bağırsak dokuları incelendiğinde kurkuminin tümör
önleyici etkisi; enterosit apoptozunda ve proliferasyonda meydana gelen artış ile ilişkilendirilmiştir.
Diyetle farelere 15 hafta boyunca % 0,2 ve % 0,5 kurkumin verildiğinde adenomda sırayla % 39 ve %
40 azalma meydana gelmiştir. Bir çalışmada da fare bağırsaklarında kurkuminle tedaviden sonra
COX-2 proteininin ifadesi aşamasında adenomun büyümesinde yavaşlama bulunmuştur [19].
1.5. Karaciğer Kanseri
Kurkumin karaciğer kanser hücrelerinde; hücre siklusunu inhibe eder, sitotoksik etki gösterir,
ayrıca antiproliferatif ve apoptozu uyarıcı etkileri vardır [1]. Kurkumin insan karaciğer ve
ekstrahepatik dokularında fenol sülfotransferazı (SULT1A1) güçlü bir şekilde inhibe edici etkiye
sahiptir [20]. Kurkumin IL-6 üretimini, histon asetiltransferaz (HAT) aktivitesini ve AP-1
aktivasyonunu engeller [21]. Kurkuminin hepatoselüler karsinoma (HCC)’da tümör büyümesini HIF-
1’in, aril hidrokarbon reseptör translokatörün parçalayıcı etkisini inhibe ederek gösterdiği
düşünülmektedir [22-23]. Kurkuminin antikarsinojenik etkisi; ratların karaciğerlerindeki glutatyon
Toptaş ve Ateş Alagöz Ankara Ecz. Fak. Derg., 40(2): 58-82, 2016
62
bağlantılı detoksifikasyon enzimlerini indüklemesi şeklinde de gösterilebilir. Farelerin karaciğerine
yerleştirilen hepatokarsinoma hücrelerinde, kurkuminin tümör damarlanması karşıtı etkisi COX ve
VEGF’nin ikisinin birden azalmasına aracılık etmesi ile açıklanmaktadır [24].
1.6. Pankreas Kanseri
İnsan pankreas kanserindeki MIA PaCa-2 hücrelerinde farnesil protein transferaz’ın aktivitesini
inhibe ettiği bulunmuştur (5). İnsan pankreas tümörü dokularında ve hücre yolaklarında NF-кB’nin
fazlaca bulunduğu ve kurkuminin NF-кB ekspresyonunu baskılama yeteneğinin bulunduğu rapor
edilmiştir [25-27]. Aynı şekilde kurkumin; tümör büyümesine ve pankreatik kanser hücrelerinin
yaşayabilirliğine katkısı olan IL-8’in çok sayıda biyoaktivitesini indirgemektedir [5, 28]. Kurkuminin,
hastalarda NF-кB, COX-2 ve PBMC’deki fosforillenmiş STAT3’ün ifadesini azalttığı kaydedilmiştir
[29].
1.7. Kolorektal Kanser
Kurkuminin kolorektal hücre yolaklarında proliferasyonu inhibe ettiği ve apoptozu indüklediği
tespit edilmiştir [30, 5]. Kurkuminin neden olduğu bazı olaylar; kromatin kondensasyonu ve DNA
parçalanması, HT-29 hücrelerindeki ve HCT-116 kolon lenfositlerindeki DNA hasarının onarılması,
ayrıca GADD153 mRNA ve protein ekspresyonu şeklindedir [31, 5]. Kurkumin; nörotensin aracılı
aktivatör protein-1’i, NF-кB aktivasyonunu, kalsiyum mobilizasyonunu, PGE-2 ve EGFR’yi inhibe
eder ve COX-1 ve-2, MMP-2 ve-9, IL-8 gen indüksiyonunu ve kolon kanseri hücrelerinin göçünü
azaltır [32-37]. Bazı kurkumin türevlerinin kolon kanser hücrelerine karşı etkili olduğu bulunmuştur.
Örneğin dimetoksikurkumin (Şekil 2) kurkumine göre; HCT116 hücrelerinde çoğalmayı azaltmada ve
apoptozu uyarmada daha etkilidir [38].
O
O
CH3
O O
O
OCH3
CH3
CH3
O
OH
CH3
O O
O CH3
OH
Şekil 2. Dimetoksikurkumin Şekil 3. Tetrahidrokurkuminin
Tetrahidrokurkuminin (THC) (Şekil 3); 1,2 dimetilhidrazin (DMH)’nin uyardığı kolon kanseri
üzerine etkileri değerlendirildiğinde THC’nin; kolon kriptalarında hem üst hem alt yarı bölümlerde
önemli ölçüde azalmaya sebep olduğu gözlenmiştir.
Ankara Ecz. Fak. Derg. 40(2): 58-82, 2016 Toptaş ve Ateş Alagöz 63
1.8. Mesane Kanseri
Birçok raporda kurkuminin mesane kanserine karşı etkili olduğu belirtilmiştir. Örneğin
kurkuminin kültüre alınmış mesane kanser hücrelerinde ilerlemeyi baskılaması; ya NF-кB’yi
baskılaması yoluyla [39-40] ya da siklin-A’da azalma, p21’de artma meydana getirmesi ile
açıklanmaktadır [41]. Faz I klinik çalışmalarda mesane kanseri hastalarına 3 ay boyunca günlük 12 g
kurkumin vermenin farmakolojik açıdan güvenli olduğu ve prekanser lezyonlarda 2 hasta dışında
histolojik gelişme meydana getirdiği kaydedilmiştir [18].
1.9. Böbrek Kanseri
Böbrek kanserinin en sık karşılaşılan tipi böbreklerin küçük tübüllerinde gelişen böbrek hücresi
adenokarsinomu (RCC) dur. Belirli bir cerrahi müdahale yapılmasına rağmen RCC teşhisli hastaların
3’te 1’inde operasyon sonrası metastaz geliştiği teşhis edilmiştir. RCC, kemoterapi ve radyoterapiye
dirençlidir. İnsan böbrek kanseri hücrelerinde, kurkumin kromatin kondensasyonu, DNA parçalanması
gibi apoptotik olayların up regülasyonunu sağlamaktadır [42]. Kurkumin COX-1 ve COX-2 inhibitörü
olarak [43] ve mikrozomal lipit peroksidasyonunu ve DNA hasarını inhibe edici [44] olarak görev
yapmaktadır.
1.10. Prostat Kanseri
Prostat kanseri, akciğer kanserinden sonra en ölümcül ikinci kanserdir. Kurkuminin; in vitro
LNCaP, DU145, C4-2B, PC3 gibi çeşitli prostat kanser hücrelerine karşı etkili olduğu gösterilmiştir
[45]. Prostat kanseri hücrelerinde, kurkuminin araşidonat 5-lipoksijenazı inhibe ettiği bulunmuştur
[46]. Kurkumin; osteoblastik ve osteoklastik hücre bileşenleri ile prostat kanser hücreleri arasındaki
büyüme faktörü işbirliğini engeller [47]. Diasetildemetoksikurkumin, triasetildemetilkurkumin ve 4-
etoksikarboniletil kurkumin gibi bazı kurkumin türevlerinin; prostat kanserine karşı kurkuminden daha
etkili olduğu bulunmuştur [49-50].
1.11. Rahim Ağzı Kanseri
Rahim ağzı kanserinin gelişmesine; insan papiloma virüslerinin (HPVs) yol açtığı anlaşılmış,
bunun ağırlıklı olarak viral onkogenlerin etkileri aracılığıyla gerçekleşmesi; tedavi stratejilerinin bu
yönde etkili olabileceğini göstermiştir. İn vitro çalışmalarda HPV ilişkili hücrelerde kurkuminin
antitümör etkisi kanıtlanmıştır [51]. Kurkuminin in vitro rahim ağzı kanserinde, ilaca dirençli insan
KBV1 hücrelerindeki P-gp ifade ve işlevini hafiflettiği [52, 5] sisplatinin indüklediği apoptozda,
sisplatine dirençli SiHa hücrelerini duyarlaştırdığı tespit edilmiştir [53]. HPV ilişkili hücrelerde
kurkuminin, viral onkogenlerden NF-кB ve AP-1’i azalttığı bulunmuştur [54, 5]. Aynı şekilde, ilaca
dirençli insan rahim ağzı kanser hücrelerinde, kurkuminin major metaboliti olan THC (Şekil 3) ile;
Toptaş ve Ateş Alagöz Ankara Ecz. Fak. Derg., 40(2): 58-82, 2016
64
vinblastin, mitoksantron, ve etoposit’e duyarlılığın arttığı görülmüştür [55]. Yapılan faz I klinik
çalışmalarda, rahim boynunda intraepitelyal neoplazmaları olan 4 hastaya 3 ay boyunca günlük 0.5-12
g dozunda kurkumin verildiğinde, 3 hastada kanser öncesi lezyonlarda histolojik gelişmeler görüldüğü
kaydedilmiştir [18].
1.12. Yumurtalık Kanseri
Son yıllarda yapılan in vitro çalışmalarda kurkuminin [56, 57, 5] ve kurkumin-paklitaksel
kombinasyonunun [58] yumurtalık kanserinde terapötik etkilere sahip olduğu gösterilmiştir.
Kurkuminin NF-кB [59, 60, 5] ve beraberindeki gen ürünlerinin [61-63] azalmasında rol oynadığı ve
kemoterapiye dirençli yumurtalık kanser hücrelerinde; hücrelerin iç ve dış apoptoz yolaklarına etkiyen
standart kemoterapötik bileşiklere karşı duyarlılığı artırdığı bulunmuştur [5, 64]. Ayrıca kurkuminin
hem in vivo hem in vitro timus bezi olmayan farelerde terapötik ve kemoterapiye duyarlılığı artırıcı
etkilere sahip olduğu ve çoklu ilaç direncini tersine çevirdiği tespit edilmiştir [1].
1.13. Rahim Kanseri
Nadir görülen rahim karsinosarkomu, iki tip kanser hücresi içeren karma tümör oluşu nedeniyle
sıra dışıdır. Bu tip karma tümör rahmin ötesine yayılmamışsa tedavi seçeneği; ameliyatla tümörlü
dokuyu uzaklaştırmak şeklinde olmaktadır. Hastalık yayıldığında ise kemoterapiye genellikle iyi yanıt
oluşmamakta ve hastalarda kötüleşme gözlenmektedir. Sisplatin, ifosfamit ve paklitaksel gibi tek ilaca
dayalı kemoterapötik uygulamaların yetersiz kaldığı görülmektedir. Faz III klinik çalışmalardaki,
paklitaksel ve ifosfamit kombine tedavisine rağmen tedavi sonrası kadınlarda rahim karsinosarkomu
gelişmesi ve düşük sağ kalım oranları, yeni ve etkili ilaçların geliştirilmesinin gerekliliğini gösterir
[65]. Rahim kanserine karşı kurkuminin antikanser etkileri çok az çalışmada bildirilmiştir;
Kurkuminin in vitro ortamda endometriyal kanser hücrelerine karşı; Ets-1 ve Bcl-2 ifadelerini
azaltması ile [66] apoptozu tetikleyici etkisi görülmüştür [30].
1.14. Akciğer Kanseri
Kurkumin; akciğer kanser hücrelerinde çeşitli moleküler hedefler yoluyla antikanser etkilerini
göstermektedir. Hücresel düzeyde A549 hücrelerindeki FPTaz’ı inhibe eder. AP-1 transkripsiyonunu,
Lewis akciğer karsinoma hücrelerinde mediastinal lenf nodu metastazını, trake epitelyum
hücrelerindeki ornitin dekarboksilaz aktivitesini inhibe eder [67, 68]. Kurkuminle tedavide A549 ve
H1299 hücrelerinde büyümenin engellendiği görülmüştür [69]. Kurkumin ile cis-diamin-dikloroplatin
(CDDP) kombine olarak verildiğinde, hem implantasyon yerinde tümör gelişimini hem de lenfatik
metastazlı tümör gelişimini engellemiştir [68].
Ankara Ecz. Fak. Derg. 40(2): 58-82, 2016 Toptaş ve Ateş Alagöz 65
1.15. Ağız kanseri
Kurkumin in vitro ortamda S/G2M fazını bloke ederek, ağız kanseri hücre hatlarında büyümeyi
engeller [70, 71, 5]. G1 faz blokeri olan epigallokateşin-3-gallat ile sinerjistik etki gösterir [5]. SCC-25
kanser hücrelerinin büyümesini ve DNA sentezini inhibe eder [72, 5]. Ağız kanser hücrelerindeki
sitokrom P450 (CYP) 1A1 ve/veya CYP 1B1’in ikisinin birden ifade ve fonksiyonlarını artırır, bu da;
karsinojen biyoaktivasyonunu engelleyici kemopreventif özelliklere sahip olduğunu göstermektedir
[73]. Üstelik kurkumin, COX-2 inhibisyonuyla ilişkili olarak, ağız kanser hücrelerindeki apoptozu
uyarma yeteneğindedir [74]. Yapılan in vivo çalışmalar da kurkuminin ağız kanserine karşı etkili
olduğunu göstermiştir. Erkek F344 ratlarına diyetle kurkumin (0,5 g/kg) verilmesi ile 4-nitrokinolin-1-
oksit’in indüklediği dil karsinomu ile ağız içi preneoplazi oranının %91 azaldığı görülmüştür [5].
Topikal uygulandığında ağrının, sızıntıların, kaşıntının ve lezyon büyüklüğünün azaldığı görülmüştür.
Diğer faz I klinik denemelerde ise, kurkumin (0.5-12 g/gün) ile 3 aylık tedavi sonrası prekanser
lezyonlarda histolojik iyileşmeler (hastaların % 29’unda) rapor edilmiştir [18].
1.16. Timus Kanseri
Timus kanseri nüksetme riski yüksek ve kötü sağ kalım değerine sahip bir kanser türüdür. Son
yıllarda yapılan çalışmalar, kurkuminin timik T hücrelerinde tümör kaynaklı atrofiyi önlediği,
oksidatif stresi azalttığı, NF-кB aktivitesini yenilediği ve TNF-α sinyal yolağını düzenlediği rapor
edilmiştir [75].
1.17. Lösemi
Kurkumin tek başına NF-кB uyarılmasında, Bcl-2 aktivitesinde, TPA kaynaklı DNA yapımında
anlamlı bir azalmaya sebep olmaktadır [1]. Akut lösemi hücreleri 4 saat boyunca kurkumine maruz
kaldığında, nitrik oksit (NO) düzeyleri artmıştır [76]. Makrofajlar sayesindeki bu NO artışı ve
kurkuminde var olan NK hücrelerindeki TH1 sitokinlerinin inhibisyonu; belirgin tümörisidal sonuçlara
yol açmıştır [77]. Çalışmalar ayrıca kurkuminin in vivo terapötik etkilerini de göstermiştir. 6 haftalık
farelere diyetlerinde %2 kurkumin uygulanması; lenfoma ve lösemilerde % 53 azalma ile
sonuçlanmıştır. Aynı zamanda; indüklenmiş ksenograft modeli farelerinde oral kurkumin (50-200
mg/kg) uygulamasının, lösemi (HL-60) hücrelerinin gelişimini azalttığı gösterilmiştir [5]. Yapılan bir
çalışmada da kurkumin, WT1 gen ekspresyonunu azaltmıştır [78].
1.18. Lenfoma
Kurkuminin in vitro ortamda çeşitli lenfoma hücre hatlarında, hücresel proliferasyonu inhibe
ettiği ve apoptozu artırdığı rapor edilmiştir [79-81, 5]. Yapılan çalışmalarda kurkumin için önerilen
major mekanizma; NF-кB’nin düzenlediği gen ürünleri uyarılmasının baskılanması şeklindedir.
Toptaş ve Ateş Alagöz Ankara Ecz. Fak. Derg., 40(2): 58-82, 2016
66
Ayrıca primer efüzyon lenfomasında, JAK-1 ve STAT3 aktivitesini baskıladığı ve bu işlevle
çoğalmayı inhibe ettiği ve apoptozu indüklediği rapor edilmiştir [82]. İndüklenmiş fare ksenograft
modelinde, oral kurkumin (50-200 mg/kg) uygulanmasının lenfoma (SGC7901) hücrelerinin
gelişimini inhibe ettiği gösterilmiştir [18].
1.19. Multipl Miyelom
Multipl miyelom (MM); B hücrelerinin habis tümörüdür ve kemik iliği plazmositlerinde
birikmesi, düşük çoğalma indeksine sahip olması, uzun yaşam süresi olması ile karakterizedir. MM
hücrelerinde kurkuminin hedef olarak NF-кB ve STAT3 yolaklarında rol aldığı gösterilmiştir [83, 84,
5]. MM hastalarının rutin tedavisinde kurkumin, deksametazon ile birlikte uygulandığında sinerjistik
etki gösterdiği bulunmuştur [5]. MM hücrelerindeki kritik büyüme faktörü olan IL-6’nın üretilmesini
ve sinyallerini baskılamaktadır [85]. Kurkumin ayrıca, endotelyal hücrelerdeki TrкB ekspresyonunu
azaltarak ve MM hücrelerindeki beyin-türevli nörotropik faktörün (BDNF) üretimini inhibe ederek;
MM hücreleri ile endotelyal hücreler arası etkileşimi keser, bunların sonucunda da anjiyogenezi inhibe
ederek etki göstermektedir [86].
1.20. Melanom
Cilt kanserlerinin en ölümcül formudur, çok agresif olup mevcut tedavilere dirençlidir. Birkaç
raporda kurkumin ve kurkuminin sentetik analoğu EF24’ün (Şekil 4.) [87] çeşitli melanom hücre
hatlarında antitümör etkisi tanımlanmıştır.
NH
F FO
Şekil 4. EF24
Kurkumin etkisini; glutatyon S-transferaz aktivitesinin inhibisyonuna [88]. COX-1 ve COX-2
enzimlerinin inhibisyonuna, Fas reseptör/kaspaz-8 yolağı aracılı apoptozun indüklenmesine, NF-кB
aktivasyonunun azalmasına aracılık ederek göstermektedir [89, 90, 5]. Kurkumin glutatyon S-
transferazı inhibe ederek; melanom hücrelerinde çoklu ilaç direncini tersine çevirmektedir [91, 92].
Benzopirenin başlattığı ve TPA’nın teşvik ettiği iki aşamalı cilt tümörü oluşumu modelinde; kurkumin
tüm farelerde tümörün büyümesini azaltmış ve tümör taşıyan farelerin sayısı azalmıştır [1]. Diğer bir
çalışmada da kurkuminin; farelerin cildinde UV tarafından indüklenen dermatiti inhibe ettiği
gösterilmiştir [18].
Ankara Ecz. Fak. Derg. 40(2): 58-82, 2016 Toptaş ve Ateş Alagöz 67
1.21. Kemik Kanseri
Standart tedavi şekli ameliyatla beraber operasyon öncesi ve/veya operasyon sonrası kemoterapi
olarak düşünülmektedir. Kurkumin ve analoglarının kemik kanser hücrelerinde antitümör etkileri
bulunmuştur. Kurkumin kondrosarkom hücrelerinde MMP-13 ekspresyonunu baskılar. Sentetik
kurkumin analoglarının fibrosarkom hücrelerinde farklı mekanizmalarla etkili olduğu bulunmuştur [1].
Radyoterapi ve kurkumin ile yapılan kombine tedavi sonucunda tümör hücrelerinin büyümesinin
baskılandığı ve fibrosarkom taşıyan farelerde radyorezistansın azaldığı, radyasyonun uyardığı ERK ve
NF-кB ekspresyonlarının önemli ölçüde inhibe edildiği gösterilmiştir [93].
1.22. Beyin Tümörü
Malign beyin tümörü, radyasyona ve kemoterapötik ilaçlara dirençlidir. İnsanlarda görülen
çeşitli kötü huylu glioblastom hücrelerinde kurkuminin terapötik etkinliği belirlenmiştir [94], ve
kurkuminin bu hücrelerde NF-кB sinyal yolağını inhibe ettiği bulunmuştur [95-97]. Glioblastom
hücreleri için geliştirilen subkütan ksenograft modelinde; kurkumin tümör büyümesini önemli ölçüde
inhibe etmiş ve otofajiyi indüklemiştir. Kurkuminle tedavi edilen grupta, ortalama tümör hacminde
yaklaşık 3 kat azalma gözlenmiştir [98].
2. Kurkuminin Kan-Beyin Bariyerini Geçebilme Yeteneği
Yapılan çalışmalarda kurkuminin kan-beyin bariyerini geçerek beyine ulaştığı öne
sürülmektedir. Kurkumin amiloid plaklara bağlanan floresan bir bileşiktir ve bir grup araştırmacı;
kurkuminin beyinde amiloid plaklara bağlandığını ve mevcut olan amiloid patolojisini tersine
çevirdiğini göstermiştir [99].
3. Kurkumin ve Analoglarının Kimyasal Profilleri
Mükemmel farmakodinamik profili nedeniyle kurkumin ile klinik çalışmalar yapılmıştır [100,
101]; ancak zayıf biyoyararlanımından dolayı başarılı bir ilaç olamamıştır [102]. Kurkuminin iyi bir
anti-neoplastik aktiviteye sahip olması, molekül ağırlığının düşük olması ve toksisitesinin olmaması,
bu molekülü; potansiyel kemoterapötik bir bileşik geliştirilmesinde ideal öncü molekül haline
getirmektedir [103, 24]. Michael akseptörü olduğu için, protein tiyolasyonu yapabilmektedir [4]. Bu
tür bileşiklerin sülfhidril grubu taşıyan topoizomeraz-2 gibi proteinlerle kovalent bağ yaparak enzimi
inaktif hale getirdiği bilinmektedir [104].
Kurkumin analogları geliştirmek için yapılan çalışmalar, aril sübstitüsyonu, 1,3-diketon yapısını
değiştirme ve disinnamoilmetan farmakofor grubunu sadeleştirme üzerine odaklanmıştır [105-109].
Kurkuminin farmakofor grubunu daha iyi anlayabilmek ve farmakodinamik profilini geliştirmek için;
Toptaş ve Ateş Alagöz Ankara Ecz. Fak. Derg., 40(2): 58-82, 2016
68
E,E-1,7-diarilhepta-1,6-dien-3,5-dion temeli üzerine, bir halka yapısı ekleyerek daha lipofilik
moleküller elde edebilmek için yeni moleküller tasarlanmıştır (Şekil 2) [4]. Lipofilisitedeki artış
moleküllerin hücre membranına daha etkin penetre olmasını, maddenin absorbsiyonunun artmasını
sağlayacaktır. Kurkuminin redüksiyon ve glukronidasyon şeklinde ardışık olarak metabolize olduğu
yapılan çalışmalarda belirtilmiştir [110-113]. Kurkuminin glukronidasyon yoluyla hızla metabolize
olması; fenolik grubun, -Cl veya -CH₃ gibi metabolik açıdan dirençli fonksiyonel grup ile
değiştirilmesiyle engellenmiştir [114]. Aromatik halkanın sübstitüyonu ile; hem elektronik, sterik ve
çözünürlük faktörlerinin biyolojik aktivite ve biyoyararlılıkla ilişkisi değerlendirilmiş; hem de ilk
geçiş metabolizması geciktirilmeye çalışılmıştır.
Şekil 5. Çeşitli kurkumin analogları
Farklı neoplastik koşulları temsil eden insan tümör hücre hatlarına (lösemi, melanoma, akciğer,
kolon, santral sinir sistemi, yumurtalık, böbrek, prostat ve meme kanserine) karşı üç örnek bileşik; 2f
(Şekil 6), 3d (Şekil 7) ve 3g (Şekil 8) test edilmiştir ve bileşiklerin üçü de bütün hücre hatlarında
sitotoksik etki göstermiştir. Antikanser ilaçların selektif toksisite göstermesi istenir, bileşiklerin tümü
ve özellikle de 3g bileşiği etkileyici bir seçicilik göstermiştir. Bu üç bileşiğin, diğer neoplastik
hastalıklara oranla lösemide daha fazla toksisite gösterdiği sonucuna ulaşılmıştır [115]. 2-ariliden-5-
(1-hidroksi-3-arilalliliden) siklopentanon ve 2-ariliden-5-(1-hidroksi-3-arilalliliden)-sikloheksanon
bileşikleri seçici toksisite gösterebilen antikanser bileşiklere aday olarak önerilebilir [4].
O OH
O O
OOCH3 CH3
CH3CH3
Şekil 6. (2f)
O OH
OH OH
O OH
OH OH
OOCH3 CH3
Şekil 7. (3d) Şekil 8. (3g)
Ankara Ecz. Fak. Derg. 40(2): 58-82, 2016 Toptaş ve Ateş Alagöz 69
Moleküllerin çözünürlüğü ve polaritesi biyolojik aktivite ile son derece ilişkilidir. Kantitatif
yapı-etki ilişkisi çalışmaları; aromatik halkanın oksijenasyonu ile meydana gelen polaritedeki artışın
sitostatik aktivite için gerekli olduğunu göstermiştir [4].
Alkil amid ve aril amid fonksiyonel gruplarına sahip bir kurkumin analoğunun (Şekil 9),
anjiyogenezi inhibe ettiği [116] ve çoklu ilaç direncini tersine çevirdiği [117, 118] gösterilmiştir.
OO
OH
CH3
R1
:R1
NH R
O
Şekil 9. Kurkumin analoğu
Kurkumin türevlerinin yapı-etki ilişkilerine bakıldığında, feruloil yapısına sağ taraftan bağlanan
fonksiyonel grupların biyolojik aktivite üzerine farklı yönde etki ettiği görülmüştür. Örneğin, amid
bağlı bileşikler (Şekil 9) zayıf sitotoksisite gösterir oysa sübstitüe benzimidazol grubuyla oluşturulan
kurkumin analoğu (Şekil 10) çeşitli kanser hücrelerine karşı güçlü sitotoksisite sergilemektedir [119].
N
N
O
OH
OCH3
CH3
R
N N
O
Şekil 10. Kurkumin analoğu Şekil 11. Kurkumin analoğu
Sikloheksanon yapısı taşıyan analoglar kurkumin ile karşılaştırıldığında bu analogların gelişmiş
bir etkinliğe ve stabiliteye sahip olduğu bulunmuştur [120]. Piridin ile oluşturulan (Şekil 11) kurkumin
analoğu bileşiklerin de tümör hücre büyümesinde güçlü inhibitör etki gösterdiği tespit edilmiştir [121].
Wei ve arkadaşlarının yaptığı bir çalışmada da kurkuminden yola çıkarak 6 farklı kimyasal
bileşik profili ortaya konulmuş ve bunların antikanser potansiyelleri kurkumin ile karşılaştırmalı
olarak verilmiştir. Grup A (Şekil 12) bileşiklerinin, kurkumin ile karşılaştırıldığında PC-3, Panc-1 ve
HT-29 hücrelerinde büyümeyi inhibe edici antikanser etkilerinin oldukça güçlü olduğu ve Grup B
(Şekil 13) bileşiklerinin ise hücrelerdeki büyümeyi inhibe edici etkilerinin zayıf olduğu [122]
belirlenmiştir.
OR1
R2
R3R4
R1
R2
R3
R4
OR1
R3R4
R1
R2
R3
R4
R2
Şekil 12. Grup A Şekil 13. Grup B
Toptaş ve Ateş Alagöz Ankara Ecz. Fak. Derg., 40(2): 58-82, 2016
70
Grup C (Şekil 14)’deki 11 bileşikten 10’u kurkuminden daha güçlü antikanser etkiye sahip
olduğu tespit edilmiştir. D (Şekil 15), E (Şekil 16) ve F (Şekil 17) grubu bileşiklerin hepsinin,
kurkumin ya da Grup A bileşikleriyle karşılaştırıldığında, tümör hücre büyümesinde güçlü inhibitör
etkileri olduğu gösterilmiştir. Bu sonuçlar sikloheksanon; 4-piperidinon, tetrahidropiran-4-on ve
tetrahidrotiyopiran-4-on ile yapılan sübstitüsyonlarının; bu bileşiklerin etkinliğini güçlü bir şekilde
artırdığını göstermektedir. Merkezdeki altı karbonlu halkanın 4-konumundaki azot, oksijen ya da
kükürt gibi heteroatomların tümör hücre büyümesi üzerine inhibitör etkiyi arttığı düşünülmektedir
[122].
OR1
R2
R3
R4
R1
R2
R3
R4
N+
Cl+
H H
OR1
R2
R3
R4
R1
R2
R3
R4
Şekil 14. Grup C Şekil 15. Grup D
Kurkumin analoglarının farklı serileri arasında; bu bileşiklerdeki iki aromatik halka arasında
çizgisel ya da halkasal bağlar olması aktivitede farklılıklara yol açmaktadır. Genel olarak;
tetrahidrotiyopiran-4-on (Grup F) ya da tetrahidropiran-4-on (Grup E) grubu bileşikler en güçlü
aktiviteyi gösteren bileşiklerdir. Piperidin-4-on (Grup D) ile oluşan bileşikler orta aktivite gösterirken,
sikloheksanon (Grup A), aseton (Grup C) ya da siklopentanon (Grup B) grubu bileşikler daha az
aktiftirler [122].
O
OR1
R2
R3R4
R1
R2
R3
R4
S
OR1
R2
R3R4
R1
R2
R3
R4
Şekil 16. Grup E Şekil 17. Grup F
Grup E veya Grup F çekirdek yapısına sahip bileşiklerin kanser hücrelerinde diğer kurkumin
analoğu bileşiklerden daha güçlü etkiye sahip oldukları görülmüştür [122].
SONUÇ VE TARTIŞMA
Yapılan araştırmalar; kurkumin ve kurkumin analoglarının birçok kanser türünde etkili
olduğunu göstermektedir. Bu derlemede de; kurkuminin birden fazla hücresel sinyal yolağını uyardığı
ve çok sayıda moleküler hedefle etkileştiği bilgileri yer almaktadır. Normal hücre üzerine toksik etki
göstermemesi, anti-neoplastik aktivitesinin yüksek olması, düşük molekül ağırlığına sahip olması, bu
molekülü; potansiyel kemoterapötik bileşiklerin geliştirilmesinde ideal öncü molekül haline
Ankara Ecz. Fak. Derg. 40(2): 58-82, 2016 Toptaş ve Ateş Alagöz 71
getirmektedir [103, 24]. Ancak düşük biyoyararlanıma sahip olmasından dolayı analoglarının
sentezlenmesi gerekmektedir.
Kurkuminin kimyasal yapısından yola çıkarak terapötik değeri ve biyoyararlanımı daha yüksek,
toksik etkileri daha az bileşikler elde edilmeye çalışılmalıdır. Bu grup bileşiklerle yapılan preklinik ve
klinik çalışmalar artırılmalı, yeni bileşikler geliştirilmeli ve denenmelidir.
KAYNAKLAR
1. Anand, P., Sundaram, C., Jhurani, S. Kunnumakkara, A.B., Aggarwal, B.B. (2008). Curcumin
and cancer: An ‘‘old-age” disease with an ‘‘age-old” solution. Cancer Letters, 267, 133–164.
2. Cooper, T. H., Clark, J.G., Guzınski, J.A. (1994). In food phytochemicals for cancer prevention
II: ACS Symposium Series; Ho, C.-T., Ed.; American Chemical Society: New York, 547, pp
231–236.
3. Sharma, R. A., Gescher, A.J., Steward, W.P. (2005). Curcumin: the story so far. European
Journal of Cancer, 41, 1955–1968.
4. Youssef, D., Nichols, C. E., Cameron, T., Cameron, S., Balzarini, J., De Clercq, E., Jha, A.
(2007). Design, synthesis, and cytostatic activity of novel cyclic curcumin analogues.
Bioorganic & Medicinal Chemistry Letters, 17, 5624–5629.
5. Aggarwal, B.B., Bhatt, I.D., Ichikawa, H., Ahn, K.S., Sethi, G., Sandur, S.K., Sundaram, C.,
Seeram, N., Shishodia, S. (2007).Curcumin – biological and medicinal properties, in: P.N.
Ravindran, K.N. Babu, K. Sivaraman (Eds.), Turmeric the Genus Curcuma, CRC Press, NY, pp.
297–368.
6. Shao, Z.M., Shen, Z.Z., Liu, C.H., Sartippour, M.R., Go, V.L., Heber, D., Nguyen, M. (2002).
Curcumin exerts multiple suppressive effects on human breast carcinoma cells. International
Journal of Cancer, 98, 234–240.
7. Schindler, R., Mentlein, R. (2006). Flavonoids and vitamin E reduce the release of the
angiogenic peptide vascular endothelial growth factor from human tumor cells, Journal of
Nutrition, 136, 1477–1482.
8. Ramachandran, C., Fonseca, H.B., Jhabvala, P., Escalon, E.A., Melnick, S.J. (2002). Curcumin
inhibits telomerase activity through human telomerase reverse transcriptase inMCF-7 breast
cancer cell line. Cancer Letters, 184, 1–6.
9. Di, G.H., Li, H.C., Shen, Z.Z., Shao, Z.M. (2003). Analysis of antiproliferation of curcumin on
human breast cancer cells and its mechanism. Zhonghua Yi Xue Za Zhi, 83, 1764– 1768.
10. Bobrovnikova-Marjon, E.V., Marjon, P.L., Barbash, O., Vander Jagt, D.L., Abcouwer, S.F.
(2004). Expression of angiogenic factors vascular endothelial growth factor and interleukin-
Toptaş ve Ateş Alagöz Ankara Ecz. Fak. Derg., 40(2): 58-82, 2016
72
8/CXCL8 is highly responsive to ambient glutamine availability: role of nuclear factor-kappaB
and activating protein-1. Cancer Research., 64 4858–4869.
11. Aggarwal, B.B., Shishodia, S., Takada, Y., Banerjee, S., Newman, R.A., Bueso-ramos, C.E.,
Prıce, J.E. (2005). Curcumin suppresses the paclitaxel-induced nuclear factor-kappaB pathway
in breast cancer cells and inhibits lung metastasis of human breast cancer in nude mice. Clin.
Cancer Research, 11, 7490–7498.
12. Yoon, H., Liu, R.H. (2007). Effect of selected phytochemicals and apple extracts on NF-kappaB
activation in human breast cancer MCF-7 cells. Journal of Agricultural and Food Chemistry, 55,
3167– 3173.
13. Bachmeier, B.E., Mohrenz, I.V., Mirisola, V., Schleicher, E., Romeo, F., Hohneke, C., Jochum,
M., Nerlich, A.G., Pfeffer, U. (2008). Curcumin down-regulates the inflammatory cytokines
CXCL1 and -2 in breast cancer cells via NF{kappa} B. Carcinogenesis, 29(4), 779-89.
14. Hammamieh, R., Sumaida, D., Zhang, X., Das, R., Jett, M. (2007). Control of the growth of
human breast cancer cells in culture by manipulation of arachidonate metabolism. BMC Cancer,
7, 138.
15. Xia, X., Cheng, G., Pan, Y., Xia, Z.H., Kong, L.D. (2007). Behavioral, neurochemical,
neuroendocrine effects of the ethanolic extract from Curcuma longa L.in the Mouse forced
swimming test. Journal of Ethnopharmacology, 110, 356– 363.
16. Liao, Z., Cox, J.D., Komaki, R. (2007). Radiochemotherapy of esophageal cancer. Journal of
Thoracic Oncology, 2, 553–568.
17. Rafiee, P., Ogawa, H.; Heidemann, J., Li, M.S., Aslam, M., Lamirand, T.H., Fisher, P.J.,
Graewın, S.J., Dwinell, M.B., Johnson, C.P., Shaker, R., Binion, D.G. (2003). Isolation and
characterization of human esophageal microvascular endothelial cells: mechanisms of
inflammatory activation. American Journal of Physiology-Gastrointestinal Liver Physiology,
285, 1277– 1292.
18. Goel, A., Kunnumakkara, A.B., Aggarwal, B.B. (2008). Curcumin as Curecumin: from kitchen
to clinic, Biochemical Pharmacology, 75(4), 787-809.
19. Tunstall, R.G., Sharma, R.A., Perkins, S., Sale, S., Singh, R., Farmer, P.B., Steward, W.P.,
Gescher, A.J. (2006). Cyclooxygenase- 2 expression and oxidative DNA adducts in murine
intestinal adenomas: modification by dietary curcumin and implications for clinical trials.
European Journal of Cancer, 42, 415–421.
20. Vietri, M., Pietrabissa, A., Mosca, F., Spisni, R., Pacifici, G.M. (2003). Curcumin is a potent
inhibitor of phenol sulfotransferase (SULT1A1) in human liver and extrahepatic tissues.
Xenobiotica, 33, 357–363.
Ankara Ecz. Fak. Derg. 40(2): 58-82, 2016 Toptaş ve Ateş Alagöz 73
21. Chen, Y.N., Cheng, C.C., Chen, J.C., Tsauer, W., Hsu, S.L. (2003). Norcantharidin-induced
apoptosis is via the extracellular signal-regulated kinase and c-Jun-NH2-terminal kinase
signaling pathways in human hepatoma HepG2 cells. British Journal of Pharmacology, 140,
461–470.
22. Bae, M.K., Kim, S.H., Jeong, J.W., Lee, Y.M., Kim, H.S., Kim, S.R., Yun, I., Bae, S.K., Kim,
K.W. (2006). Curcumin inhibits hypoxia-induced angiogenesis via down-regulation of HIF- 1.
Oncology Reports, 15, 1557–1562.
23. Choi, H., Chun, Y.S., Kim, S.W., Kim, M.S., Park, J.W. (2006). Curcumin inhibits hypoxia-
inducible factor-1 by degrading aryl hydrocarbon receptor nuclear translocator: a mechanism of
tumor growth inhibition. Molecular Pharmacology, 70, 1664–1671.
24. Aggarwal, B.B., Kumar, A., Bharti, A.C. (2003). Anticancer potential of curcumin: preclinical
and clinical studies. Anticancer Research, 23, 363–398.
25. Wang, W., Abbruzzese, J.L., Evans, D.B., Larry, L., Cleary, K.R., Chiao, P.J. (1999). The
nuclear factor-kappa B RelA transcription factor is constitutively activated in human pancreatic
adenocarcinoma cells. Clinical Cancer Research, 5, 119–127.
26. Li, L., Aggarwal, B.B., Shishodia, S., Abbruzzese, J., Kurzrock, R. (2004). Nuclear factor-
kappaB and IkappaB kinase are constitutively active in human pancreatic cells, and their down-
regulation by curcumin (diferuloylmethane) is associated with the suppression of proliferation
and the induction of apoptosis. Cancer, 101, 2351–2362.
27. Khanbolooki, S., Nawrocki, S.T., Arumugam, T., Andtbacka, R., Pino, M.S., Kurzrock, R.,
Logsdon, C.D., Abbruzzese, J.L., McConkey D.J. (2006). Nuclear factor-kappaB maintains
TRAIL resistance in human pancreatic cancer cells. Molecular Cancer Therapeutics, 5, 2251–
2260.
28. Kamohara, H., Takahashi, M., Ishiko, T., Ogawa, M., Baba,H. (2007). Induction of interleukin-
8 (CXCL-8) by tumor necrosis factor-alpha and leukemia inhibitory factor in pancreatic
carcinoma cells: impact of CXCL-8 as an autocrine growth factor. International Journal of
Oncology, 31, 627–632.
29. Dhillon, N., Aggarwal, B.B., Newman, R.A., Wolff, R.A., Kunnumakkara, A.B., Abbruzzese,
J.L., Hong, D.S., Camacho, L.H., Ng, C., Kurzrock, R. (2007). Curcumin and pancreatic cancer:
phase II clinical trial experience. Journal of Clinical Oncology, 25, 4599.
30. Wei, S.C., Lin, Y.S., Tsao, P.N., Wu-Tsai, J.J., Wu, C.H., Wong, J.M. (2004). Comparison of
the anti-proliferation and apoptosisinduction activities of sulindac, celecoxib, curcumin, and
nifedipine in mismatch repair-deficient cell lines. Journal of the Formosan Medical Association,
103, 599–606.
Toptaş ve Ateş Alagöz Ankara Ecz. Fak. Derg., 40(2): 58-82, 2016
74
31. Scott, D.W., Loo, G. (2004). Curcumin-induced GADD153 gene up-regulation in human colon
cancer cells. Carcinogenesis, 25, 2155–2164.
32. Collett, G.P., Campbell, F.C. (2004). Curcumin induces c-jun Nterminal kinase-dependent
apoptosis in HCT116 human colon cancer cells. Carcinogenesis, 25, 2183–2189.
33. Jeong, W.S., Kim, I.W., Hu, R., Kong, A.N. (2004). Modulation of AP-1 by natural
chemopreventive compounds in human colon HT-29 cancer cell line. Pharmaceutical Research,
21, 649– 660.
34. Chen, A., Xu, J., Johnson, A.C. (2006). Curcumin inhibits human colon cancer cell growth by
suppressing gene expression of epidermal growth factor receptor through reducing the activity
of the transcription factor Egr-1. Oncogene, 25, 278–287.
35. Wang, X., Wang, Q., Ives, K.L., Evers, B.M. (2006a). Curcumin inhibits neurotensin-mediated
interleukin-8 production and migration of HCT116 human colon cancer cells. Clinical Cancer
Research, 12, 5346–5355.
36. Lev-Ari, S., Maimon, Y., Strier, L., Kazanov, D., Arber, N. (2006). Down-regulation of
prostaglandin E2 by curcumin is correlated with inhibition of cell growth and induction of
apoptosis in human colon carcinoma cell lines. Journal of the Society for Integrative Oncology,
4, 21–26.
37. Moussavi, M., Assi, K., Gomez-Munoz, A., Salh, B. (2006). Curcumin mediates ceramide
generation via the de novo pathway in colon cancer cells. Carcinogenesis, 27, 1636–1644.
38. Tamvakopoulos, C., Dimas, K., Sofianos, Z.D., Hatziantoniou, S., Han, Z., Liu, Z.L., Wyche,
J.H., Pantazis, P. (2007). Metabolism and anticancer activity of the curcumin analogue,
dimethoxycurcumin. Clinical Cancer Research, 13, 1269–1277.
39. Sun, M., Yang, Y., Li, H., Su, B., Lu, Y., Wei, Q., Fan, T. (2004). The effect of curcumin on
bladder cancer cell line EJ in vitro. Zhong Yao Cai, 27, 848–850.
40. Kamat, A.M., Sethi, G., Aggarwal, B.B. (2007). Curcumin potentiates the apoptotic effects of
chemotherapeutic agents and cytokines through down-regulation of nuclear factor-kappa B and
nuclear factor-kappaB-regulated gene products in IFN-alpha-sensitive and IFN-alpha-resistant
human bladder cancer cells. Molecular Cancer Therapeutics, 6, 1022–1030.
41. Park, C., Kim, G.Y., Kim, G.D., Choi, B.T., Park, Y.M., Choi, Y.H. (2006). Induction of G2/M
arrest and inhibition of cyclooxygenase- 2 activity by curcumin in human bladder cancer T24
cells. Oncology Reports, 15, 1225–1231.
42. Jiang, M.C., Yang-Yen, H.F., Yen, J.J., Lin, J.K. (1996). Curcumin induces apoptosis in
immortalized NIH 3T3 and malignant cancer cell lines. Nutrition and Cancer, 26, 111–120.
43. Ramsewak, R.S., Dewitt, D.L., Nair, M.G. (2000). Cytotoxicity, antioxidant and anti-
inflammatory activities of curcumins I-III from Curcuma longa. Phytomedicine, 7, 303–308.
Ankara Ecz. Fak. Derg. 40(2): 58-82, 2016 Toptaş ve Ateş Alagöz 75
44. Iqbal, M., Okazaki, Y., Okada, S. (2003). In vitro curcumin modulates ferric nitrilotriacetate
(Fe-NTA) and hydrogen peroxide (H2O2)-induced peroxidation of microsomal membrane
lipids and DNA damage. Teratogenesis, Carcinogenesis, and Mutagenesis 1, 151–160.
45. Sundram, V., Chauhan, S.C., Ebeling, M., Jaggi, M. (2012). Curcumin Attenuates Β-Catenin
Signaling in Prostate Cancer Cells through Activation of Protein KinaseD1. Ed. Masaru Katoh.
PLoS ONE 7.4- e35368. PMC. Web. 10 June 2016.
46. Ghosh, J. (2003). Inhibition of arachidonate 5-lipoxygenase triggers prostate cancer cell death
through rapid activation of c-Jun N-terminal kinase. Biochemical and Biophysical Research
Communications, 307, 342–349.
47. Dorai, T., Dutcher, J.P., Dempster, D.W., Wiernik, P.H. (2004). Therapeutic potential of
curcumin in prostate cancer-V: interference with the osteomimetic properties of hormone
refractory C4-2B prostate cancer cells. Prostate, 60, 1– 17.
48. Abas, F., Hui, L.S., Ahmad, S., Stanslas, J., Israf, D.A., Shaari, K., lajis, N.H. (2006).
Biological evaluation of curcumin and related diarylheptanoids. Z. Naturforsch. C, 61, 625–
631.
49. Lin, L., Shi, Q., Nyarko, A.K., Bastow, K.F., Wu, C.C., Su, C.Y., Shih, C.C., Lee, K.H.
(2006a). Antitumor agents. 250. Design and synthesis of new curcumin analogues as potential
antiprostate cancer agents. Journal of Medicinal Chemistry, 49, 3963–3972.
50. Lin, L., Shi, Q., Su, C.Y., Shih, C.C., Lee, K.H. (2006b). Antitumor agents 247. New 4-
ethoxycarbonylethyl curcumin analogs as potential antiandrogenic agents. Bioorganic &
Medicinal Chemistry, 14, 2527–2534.
51. Roy M., Chakraborty, S., Siddiqi, M., Bhattacharya, R.K. (2002). Induction of apoptosis in
tumor cells by natural phenolic compounds. Asian Pacific Journal of Cancer Prevention, 3, 61–
67.
52. Chearwae, W., Anuchapreeda, S., Nandigama, K., Ambudkar, S.V., Limtrakul, P. (2004).
Biochemical mechanism of modulation of human P-glycoprotein (ABCB1) by curcumin I, II,
and III purified from turmeric powder. Biochemical Pharmacology, 68, 2043–2052.
53. Venkatraman, M., Anto, R.J., Nair, A., Varghese, M., Karunagaran, D. (2005). Biological and
chemical inhibitors of NFkappaB sensitize SiHa cells to cisplatin-induced apoptosis. Molecular
Carcinogenesis, 44, 51–59.
54. Divya, C.S., Pillai, M.R. (2006). Antitumor action of curcumin in human papillomavirus
associated cells involves downregulation of viral oncogenes, prevention of NFkB and AP-1
translocation, and modulation of apoptosis. Molecular Carcinogenesis, 45, 320–332.
55. Limtrakul, P., Chearwae, W., Shukla, S., Phisalphong, C., Ambudkar, S.V. (2007). Modulation
of function of three ABC drug transporters, P-glycoprotein (ABCB1), mitoxantrone resistance
Toptaş ve Ateş Alagöz Ankara Ecz. Fak. Derg., 40(2): 58-82, 2016
76
protein (ABCG2) and multidrug resistance protein 1 (ABCC1) by tetrahydrocurcumin, a major
metabolite of curcumin. Molecular and Cellular Biochemistry, 296, 85–95.
56. Syu, W.J., Shen, C.C., Don, M.J., Ou, J.C., Lee, G.H., Sun, C.M. (1998). Cytotoxicity of
curcuminoids and some novel compounds from Curcuma zedoaria. Journal of Natural Products,
61, 1531–1534.
57. Guo, F., Xu, C.J. (2005). Progress on the study of mechanism of the direct action of TCM
bioactive components on ovarian cancer. Zhongguo Zhong Xi Yi Jie He Za Zhi, 25, 1140–1144.
58. Nakagawa-Goto, K., Yamada, K., Nakamura, S., Chen, T.H., Chiang, P.C., Bastow, K.F.,
Wang, S.C., Spohn, B., Hung, M.C., Lee, F.Y., Lee, F.C., Lee, K.H. (2007). Antitumor agents.
258. Syntheses and evaluation of dietary antioxidant– taxoid conjugates as novel cytotoxic
agents. Bioorganic & Medicinal Chemistry Letters, 17, 5204–5209.
59. Zheng, L.D., Tong, Q.S., Wu, C.H. (2002). Inhibitory effects of curcumin on apoptosis of
human ovary cancer cell line A2780 and its molecular mechanism. Ai Zheng, 21, 1296–1300.
60. Zheng, L.D., Tong, Q.S., Wu, C.H. (2006). Growth inhibition and apoptosis inducing
mechanisms of curcumin on human ovarian cancer cell line A2780. Chinese Journal of
Integrative Medicine, 12, 126–131.
61. Zheng, L.; Tong, Q.; Wu, C. (2004). Growth-inhibitory effects of curcumin on ovary cancer
cells and its mechanisms, Journal of Huazhong University of Science and Technology, 24, 55–
58.
62. Shi, M., Cai, Q., Yao, L., Mao, Y., Mıng, Y., Ouyang, G. (2006). Antiproliferation and
apoptosis induced by curcumin in human ovarian cancer cells. Cell Biology International, 30,
221– 226.
63. Weir, N.M., Selvendiran, K., Kutala, V.K., Tong, L., Vishwanath, S., Rajaram, M.,
Tridandapanı, S., Anant, S., Kuppusamy, P. (2007). Curcumin induces G2/M arrest and
apoptosis in cisplatin-resistant human ovarian cancer cells by modulating Akt and p38 MAPK.
Cell Biology International, 6, 178–184.
64. Wahl, H., Tan, L., Griffith, K., Choi, M., Liu, J.R. (2007). Curcumin enhances Apo2L/TRAIL-
induced apoptosis in chemoresistant ovarian cancer cells. Gynecologic Oncology, 105, 104–
112.
65. Homesley, H.D., Filiaci, V., Markman, M., Bitterman, P., Eaton, L., Kilgore, L.C., Monk, B.J.,
Ueland, F.R. (2007). Phase III trial of ifosfamide with or without paclitaxel in advanced uterine
carcinosarcoma: a Gynecologic Oncology Group Study. Journal of Clinical Oncology, 25, 526–
531.
66. Yu, Z., Shah, D.M. (2007). Curcumin down-regulates Ets-1 and Bcl-2 expression in human
endometrial carcinoma HEC-1- A cells. Gynecologic Oncology, 106, 541–548.
Ankara Ecz. Fak. Derg. 40(2): 58-82, 2016 Toptaş ve Ateş Alagöz 77
67. White, E.L., Ross, L.J., Schmid, S.M., Kelloff, G.J., Steele, V.E., Hill, D.L. (1998). Screening
of potential cancer-preventing chemicals for inhibition of induction of ornithine decarboxylase
in epithelial cells from rat trachea. Oncology Reports, 5, 717–722.
68. Ichiki, K., Mitani, N., Doki, Y., Hara, H., Misaki, T., Saiki, I. (2000). Regulation of activator
protein-1 activity in the mediastinal lymph node metastasis of lung cancer. Clinical and
Experimental Metastasis, 18, 539–545.
69. Radhakrıshna Pillai, G., Srivastava, A.S., Hassanein, T.I., Chauhan, D.P., Carrier, E. (2004).
Induction of apoptosis in human lung cancer cells by curcumin. Cancer Letters, 208, 163– 170.
70. Atsumi, T., Fujisawa, S., Tonosaki, K. (2005a). Relationship between intracellular ROS
production and membrane mobility in curcumin- and tetrahydrocurcumin-treated human
gingival fibroblasts and human submandibular gland carcinoma cells. Oral Diseases, 11, 236–
242.
71. Atsumi, T., Tonosaki, K., Fujisawa, S. (2006). Induction of early apoptosis and ROS-generation
activity in human gingival fibroblasts (HGF) and human submandibular gland carcinoma (HSG)
cells treated with curcumin. Archives of Oral Biology, 51, 913–921.
72. D’Ambrosio, S.M., Gibson-D’Ambrosio, R., Milo, G.E., Casto, B., Kelloff, G.J., Steele, V.E.
(2000). Differential response of normal, premalignant and malignant human oral epithelial
cells to growth inhibition by chemopreventive agents. Anticancer Research, 20, 2273–2280.
73. Rinaldi, A.L., Morse, M.A., Fields, H.W., Rothas, D.A., Pei, P., Rodrigo, K.A., Renner, R.J.,
Mallery, S.R. (2002). Curcumin activates the aryl hydrocarbon receptor yet significantly inhibits
(_)-benzo(a)pyrene-7R-trans-7,8-dihydrodiol bioactivation in oral squamous cell carcinoma
cells and oral mucosa. Cancer Research, 62, 5451–5456.
74. Atsumi, T., Murakami, Y., Shibuya, K., Tonosaki, K., Fujisawa, S. (2005b). Induction of
cytotoxicity and apoptosis and inhibition of cyclooxygenase-2 gene expression, by curcumin
and its analog, alpha-diisoeugenol. Anticancer Research, 25, 4029–4036.
75. Bhattacharyya, S., Mandal, D., Sen, G.S., Pal, S., Banerjiee, S., Lahiry, L., Finke, J.H.,
Tannenbaum, C.S., Das, T., Sa, G. (2007). Tumor-induced oxidative stress perturbs nuclear
factorkappaB activity-augmenting tumor necrosis factor-alphamediated T-cell death: protection
by curcumin. Cancer Research, 67, 362–370.
76. Kellner, C., Zunino, S.J. (2004). Nitric oxide is synthesized in acute leukemia cells after
exposure to phenolic antioxidants and initially protects against mitochondrial membrane
depolarization. Cancer Letters, 215, 43–52.
77. Bhaumik, S., Jyothi, M.D., Khar, A. (2000). Differential modulation of nitric oxide production
by curcumin in host macrophages and NK cells. FEBS Letters, 483, 78–82.
Toptaş ve Ateş Alagöz Ankara Ecz. Fak. Derg., 40(2): 58-82, 2016
78
78. Anuchapreeda, S., Thanarattanakorn, P., Sittipreechacharn, S., Tima, S., Chanarat, P.,
Limtrakul, P. (2006). Inhibitory effect of curcumin on MDR1 gene expression in patient
leukemic cells. Archives of Pharmacal Research, 29, 866–873.
79. Wu, Y., Chen, Y., Xu, J., Lu, L. (2002). Anticancer activities of curcumin on human Burkitt’s
lymphoma. Zhonghua Zhong Liu Za Zhi, 24, 348–352.
80. Thompson, K.H., Bohmerle, K., Polishchuk, E., Martins, C., Toleikis, P., Tse, J., Yuen, V.,
McNeill, J.H., Orvig, C. (2004). Complementary inhibition of synoviocyte, smooth muscle cell
or mouse lymphoma cell proliferation by a vanadyl curcumin complex compared to curcumin
alone. Journal of Inorganic Biochemistry, 98, 2063–2070.
81. Skommer, J., Wlodkowic, D., Pelkonen, J. (2006). Cellular foundation of curcumin-induced
apoptosis in follicular lymphoma cell lines. Experimental Hematology, 34, 463–474.
82. Uddin, S., Hussain, A.R., Manogaran, P.S., Al-Hussain, K., Platanias, L.C., Gutierrez, M.I.,
Bhatia, K.G. (2005). Curcumin suppresses growth and induces apoptosis in primary effusion
lymphoma. Oncogene, 24, 7022–7030.
83. Thomas, R.K., Sos, M.L., Zander, T., Mani, O., Popov, A., Berenbrinker, D., Smola-Hess, S.,
Schultze, J.L., Wolf, J. (2005). Inhibition of nuclear translocation of nuclear factorkappaB
despite lack of functional IkappaBalpha protein overcomes multiple defects in apoptosis
signaling in human B-cell malignancies. Clinical Cancer Research, 11, 8186–8194.
84. Liu, B., Bai, Q.X., Chen, X.Q., Gao, G.X., Gu, H.T. (2007). Effect of curcumin on expression
of survivin, Bcl-2 and Bax in human multiple myeloma cell line. Zhongguo Shi Yan Xue Ye
Xue Za Zhi, 15, 762–766.
85. Labbozzetta, M., Notarbartolo, M., Poma, P., Giannitrapani, L., Cervello, M., Montalto, G.,
D’Alessandro, N. (2006). Significance of autologous interleukin-6 production in the
HA22T/VGH cell model of hepatocellular carcinoma. Annals of the New York Academy of
Sciences, 1089, 268–275.
86. Wang, Y.D., Hu, Y., Sun, C.Y. (2006b). Inhibitory effect of curcumin on angiogenesis induced
by brain derived neurotrophic factor from multiple myeloma cells. Zhongguo Shi Yan Xue Ye
Xue Za Zhi, 14, 70–74.
87. Sun, A., Shoji, M., Lu, Y.J., Liotta, D.C., Snyder, J.P. (2006). Synthesis of EF24-tripeptide
chloromethyl ketone: a novel curcumin-related anticancer drug delivery system. Journal of
Medicinal Chemistry, 49, 3153–3158.
88. Iersel, M.L., Ploemen, J.P., Struik, I., van Amersfoort, C., Keyzer, A.E., Schefferlie, J.G., van
Bladeren, P.J. (1996). Inhibition of glutathione S-transferase activity in human melanoma cells
by alpha,beta-unsaturated carbonyl derivatives. Effects of acrolein, cinnamaldehyde, citral,
Ankara Ecz. Fak. Derg. 40(2): 58-82, 2016 Toptaş ve Ateş Alagöz 79
crotonaldehyde, curcumin, ethacrynic acid, and trans-2-hexenal. Chemico-Biological
Interactions, 102, 117–132.
89. Siwak, D.R., Shishodia, S., Aggarwal, B.B., Kurzrock, R. (2005). Curcumin-induced
antiproliferative and proapoptotic effects in melanoma cells are associated with suppression of
IkappaB kinase and nuclear factor kappaB activity and are independent of the B-Raf/mitogen-
activated/extracellular signal-regulated protein kinase pathway and the Akt pathway. Cancer,
104, 879–890.
90. Marin, Y.E., Wall, B.A., Wang, S., Namkoong, J., Martino, J.J., Suh, J., Lee, H.J., Rabson,
A.B., Yang, C.S., Chen, S., Ryu, J.H. (2007). Curcumin downregulates the constitutive activity
of NF-kappaB and induces apoptosis in novel mouse melanoma cells. Melanoma Research, 17,
274–283.
91. Depeille, P., Cuq, P., Mary, S., Passagne, I., Evrard, A., Cupissol, D., Vian, L. (2004).
Glutathione S-transferase M1 and multidrug resistance protein 1 act in synergy to protect
melanoma cells from vincristine effects. Molecular Pharmacology, 65, 897–905.
92. Depeille, P., Cuq, P., Passagne, I., Evrard, A., Vian, L. (2005). Combined effects of GSTP1 and
MRP1 in melanoma drug resistance. British Journal of Cancer, 93, 216–223.
93. Kumar Mitra, A., Krishna, M. (2004). In vivo modulation of signaling factors involved in cell
survival. Journal of Radiation Research, (Tokyo) 45, 491–495.
94. Ambegaokar, S.S., Wu, L., Alamshahi, K., Lau, J., Jazayeri, L., Chan, S., Khanna, P., Hsieh, E.,
Timiras, P.S. (2003). Curcumin inhibits dose-dependently and time-dependently neuroglial cell
proliferation and growth. Neuro Endocrinology Letters, 24, 469–473.
95. Nagai, S., Kurimoto, M., Washiyama, K., Hirashima, Y., Kumanishi, T., Endo, S. (2005).
Inhibition of cellular proliferation and induction of apoptosis by curcumin in human malignant
astrocytoma cell lines. Journal of Neuro-Oncology, 74, 105–111.
96. Karmakar, S., Banik, N.L., Ray, S.K. (2007). Curcumin suppressed anti-apoptotic signals and
activated cysteine proteases for apoptosis in human malignant glioblastoma U87MG cells.
Neurochemical Research, 32, 2103–2113.
97. Dhandapani, K.M., Mahesh, V.B., Brann, D.W. (2007). Curcumin suppresses growth and
chemoresistance of human glioblastoma cells via AP-1 and NFkappaB transcription factors.
Journal of Neurochemistry, 102, 522–538.
98. Aoki, H., Takada, Y., Kondo, S., Sawaya, R., Aggarwal, B.B., Kondo, Y. (2007). Evidence that
curcumin suppresses the growth of malignant gliomas in vitro and in vivo through induction of
autophagy: role of Akt and extracellular signal-regulated kinase signaling pathways. Molecular
Pharmacology, 72, 29– 39.
Toptaş ve Ateş Alagöz Ankara Ecz. Fak. Derg., 40(2): 58-82, 2016
80
99. Garcia-Alloza, M., Borrelli, L.A., Rozkalne, A., Hyman, B.T., Bacskai, B.J. (2007). Curcumin
labels amyloid pathology in vivo, disrupts existing plaques, and partially restores distorted
neurites in an Alzheimer mouse model. Journal of Neurochemistry, 102, 1095–1104.
100. Cheng, A.L., Hsu, C.H., Lin, J.K., Hsu, M.M., Ho, Y.F., Shen, T.S., Ko, J.Y., Lin, J.T., Lin,
B.R., Ming-Shiang, W., Yu, H.S., Lee, S.H., Chen, G.S., Chen, T.M., Chen, C.A., Lai, M.K.,
Pu, Y.S., Pan, M.H., Wang, Y.J., Tsai, C.C., Hsiesh, C.Y. (2001). Phase I clinical trial of
curcumin, a chemopreventive agent, in patients with high-risk or pre-malignant lesions.
Anticancer Research., 21, 2895–2900.
101. Sharma, R.A., McLelland, H.R., Hill, K.A., Ireson, C.R., Euden, S.A., Manson, M.M.,
Pirmohamed, M., Marnett, L.J., Gescher, A.J., Steward, W.P. (2001). Pharmacodynamic and
pharmacokinetic study of oral Curcuma extract in patients with colorectal cancer. Clinical
Cancer Research, 7, 1894–1900.
102. Shoba, G., Joy, D., Joseph, T., Majeed, M., Rajendran, R., Srinivas, P. S. (1998). Influence of
piperine on the pharmacokinetics of curcumin in animals and human volunteers. Planta Medica,
64, 353–356.
103. Kelloff, G., Crowell, J., Hawk, E. (1996). Clinical development plan: curcumin. Journal of
Cellular Biochemistry, 26, 72–85.
104. Wang, H., Mao, Y., Chen, A.Y., Zhou, N., LaVoie, E.J., Liu, L.F. (2001). Stimulation of
topoisomerase II-mediated DNA damage via a mechanism involving protein thiolation.
Biochemistry, 40, 3316–3323.
105. Arbiser, J. A., Klauber, N., Rohan, R., van Leeuwen, R., Huang, M. T., Fisher, C., Flynn, E.,
Byers, H. R. (1998). Curcumin is an in vivo inhibitor of angiogenesis. Molecular Medicine, 4,
376–383.
106. Singletary, K., MacDonald, C., Iovinelli, M., Fisher, C., Walling, M. (1998). Effect of the beta-
diketones diferuloylmethane (curcumin) and dibenzoylmethane on rat mammary DNA adducts
and tumors induced by 7,12-dimethylbenz[a]anthracene. Carcinogenesis, 19, 1039-1043.
107. Dinkova-Kostova, A.T., Abeygunawardana, C., Talalay, P. (1998). Chemoprotective properties
of phenylpropenoids, bis(benzylidene)cycloalkanones, and related Michael reaction acceptors:
correlation of potencies as phase 2 enzyme inducers and radical scavengers. Journal of
Medisinal Chemistry, 41, 5287–5296.
108. Anto, R.J., Mukhopadhyay, A., Denning, K., Aggarwal, B.B. (2002). Curcumin
(diferuloylmethane) induces apoptosis through activation of caspase-8, BID cleavage and
cytochrome c release: its suppression by ectopic expression of Bcl-2 and Bcl-xl. Carcinogenesis
23, 143–150.
Ankara Ecz. Fak. Derg. 40(2): 58-82, 2016 Toptaş ve Ateş Alagöz 81
109. Adams, B.K., Ferstl, E.M., Davis, M.C., Herold, M., Kurtkaya, S., Camalier, R.F.,
Hollingshead, M.G., Kaur,G., Sausville, E.A., Rickles, F.R., Snyder, J.P., Liotta, D.C., Shoji,
M. (2004). Synthesis and biological evaluation of novel curcumin analogs as anti-cancer and
anti-angiogenesis agents. Bioorganic & Medicinal Chemistry, 12, 3871–3883.
110. Wang, Y.J., Pan, M.H., Cheng, A.L., Lin, L.I., Ho,Y.S., Hsieh, C.Y., Lin, J.K. (1997). Stability
of curcumin in buffer solutions and characterization of its degradation products. Journal of
Pharmaceutical and Biomedical Analysis, 15, 1867–1876.
111. Pan, M.H.; Huang, T.M.; Lin, J.K. (1999). Biotransformation of curcumin through reduction
and glucuronidation in mice. Drug Metabolism & Disposition, 27, 486–494.
112. Asai, A., Miyazawa, T. (2000). Occurrence of orally administered curcuminoid as glucuronide
and glucuronide/sulfate conjugates in rat plasma. Life Sciences, 67, 2785–2793.
113. Ireson, C.R., Jones, D. J.L., Orr, S.; Coughtrie, M.W.H., Boocock, D.J., Williams, M.L.,
Farmer, P.B., Steward, W.P., Gescher, A.J. (2002). Metabolism of the cancer chemopreventive
agent curcumin in human and rat intestine. Cancer Epidemiology, Biomarkers & Prevention, 11,
105–111.
114. Pandeya, S.N., Dimmock, J.R. (1997). In An Introduction to Drug Design; New Age
International Publishers Limited: New Delhi, p. 60.
115. Boyd, M.R.; Paull, K.D. (1995). Some practical considerations and applications of the national
cancer institute in vitro anticancer drug discovery screen. Drug Development Research, 34,91-
109.
116. Woo, H.B., Shin, W.S., Lee, S. Ahn, C.M. (2005). Synthesis of novel curcumin mimics with
asymmetrical units and their anti-angiogenic activity. Bioorganic & Medicinal Chemistry
Letters, 15, 3782-3786.
117. Kim, Y.K., Song, Y.J., Seo, D.W., Kang, D.W., Lee, H.Y., Rhee, D.K., Han, J.W., Ahn, C.M.,
Lee, S., Kim, S.N. (2007). Reversal of multidrug resistance by 4-chloro-N-(3-((E)-3-(4-
hydroxy-3-methoxyphenyl)acryloyl)phenyl)benzamide through the reversible inhibition of P-
glycoprotein. Biochemical and Biophysical Research Communications, 355, 136-142.
118. Um, Y., Cho, S., Woo, H.B., Kim, Y.K., Kim, H., Ham, J., Kim, S.N., Ahn, C.M., Lee, S.
(2008). Synthesis of curcumin mimics with multidrug resistance reversal activities. Bioorganic
& Medicinal Chemistry, 16, 3608.
119. Woo, H.B., Um, Y., Park, K.S., Ham, J., Ahn, C.M., Lee, S. (2012). Synthesis of substituted
benzimidazolyl curcumin mimics and their anticancer activity. Bioorganic & Medicinal
Chemistry Letters, 22, 933.
Toptaş ve Ateş Alagöz Ankara Ecz. Fak. Derg., 40(2): 58-82, 2016
82
120. Liang, G., Shao, L., Wang, Y., Zhao, C., Chu, Y., Xiao, J., Zhao, Y., Li, X., Yang, S. (2009).
Exploration and synthesis of curcumin analogues with improved structural stability both in vitro
and in vivo as cytotoxic agentsBioorganic & Medicinal Chemistry, 17, 2623-2631.
121. Somers-Edgar, T.J., Taurin, S., Larsen, L., Chandramouli, A., Nelson, M.A., Rosengren, R.
(2011). Mechanisms for the activity of heterocyclic cyclohexanone curcumin derivatives in
estrogen receptor negative human breast cancer cell lines. Investigational New Drugs Journal,
29, 87-97.
122. Wei, X., Du, Z.Y., Zheng, X., Cui, X.X., Conney, A.H., Zhang, K. (2012). Synthesis and
evaluation of curcumin-related compounds for anticancer activity. European Journal of
Medicinal Chemistry, 53, 235-245.
83
YAYIM KOŞULLARI
1. Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Dergisi (Ankara Ecz. Fak. Derg. - J. Fac. Pharm. Ankara)
yılda üç kez (Ocak-Mayıs-Eylül) yayımlanır.
2. Dergiye Eczacılığın her alanında daha önce hiç bir yerde yayınlanmamış, Türkçe veya İngilizce
olarak hazırlanmış makaleler kabul edilir. Deneylerde, insan için “the Declaration of Helsinki” ve
hayvan için “European Community Guidlines”’a bağlı kalınmalıdır.
3. Yayın Komisyonuna gelen makaleler en az 2 danışmana gönderilir.
4. Makaleler yayına kabul ediliş sırasına göre yayınlanır.
5. Danışmanlar tarafından önerilen düzeltmelerin yapılması için yazar/ yazarlara geri gönderilen
makaleler, düzeltilip yayınlanmak üzere 3 ay içinde tekrar yayın kuruluna gönderilmezse, yeni
başvuru olarak işlem görür. Makale yayımlanmadan önce yazarların yayımcıya makalenin
“Copyright Transfer Form’unu doldurarak telif hakkını göndermesi gerekmektedir.
6. Yayımlarda intihal olup olmadığı kontrol edilmelidir.
7. Dergimize aşağıdaki makale türleri kabul edilir:
a) Araştırma makalesi: Türkçe veya ingilizce hazırlanmış, şekiller ve tablolar dahil tamamı en
çok 20 A4 kağıdı sayfası olan, orjinal araştırmaların bulgu ve sonuçlarını açıklayan makalelerdir.
b) Derleme: Türkçe veya ingilizce hazırlanmış, şekil ve tablolar dahil tamamı en çok 25 A4 kağıdı
sayfası olan, yeterli sayıda bilimsel makale taranarak, o güne kadarki gelişmeleri özetleyerek ortaya
koyan ve sonuçlarını yorumlayarak değerlendiren makalelerdir.
c) Önbilgiler: Devam etmekte olan bir çalışmanın bulgularını zaman kaybetmeden duyurmak için
Türkçe veya ingilizce yazılan en çok 5 A4 kağıdı sayfası olan makalelerdir.
YAYIM GÖNDERME
Yazarlar makalelerini http://journal.pharmacy.ankara.edu.tr adresinden online olarak yükleyeceklerdir.
84
YAZIM KURALLARI
1. Metinler, A4 normunda (21 x 29,7 cm) yazılmış olmalıdır.
2. Bütün tablo ve şekiller metin içindeki yerlerine yazım alanından taşmadan yerleştirilmiş olmalıdır.
3. Metinler A4 normundaki sayfanın sağ ve sol tarafından 2,5 cm., üst ve alt kenarlarından 3 er cm
boşluk bırakılarak (ilk sayfada yukarıdan 5 cm) 1.5 satır aralıkla yazılmalıdır. Yayımı kabul edilen
makaleler doğrudan “Microsoft Word” dosyası halinde online olarak sisteme yüklenecektir (online
submission). Yazı karakteri “Times New Roman” ve 11 punto olmalıdır.
4. Sayfa numaraları makalede belirtilmemelidir.
5. Yazar adı (küçük harf) ve soyadı (büyük harf) koyu olarak başlığın altına üç satır aralık verildikten
sonra altına unvan belirtmeden yazılmalıdır. Birden çok yazar varsa virgülle ayrılıp bir boşluk
bırakılarak yazılmalıdır. Yazarların soyadları üzerine konulacak rakamlarla hemen isimlerin
altındaki satıra kurum adları ve posta adresleri açıkça yazılmalıdır.
6. Başlık sayfasında yayın adı, yazar/yazarların adları ve yazışma yapılacak yazarın açık adresi,
telefon ve faks numaraları, varsa e-mail adresi belirtilmelidir. Sorumlu yazarın soyadının üstüne
(*) işareti konularak belirtilmelidir. Bu kişinin, açık adresi, fax numarası, telefon numarası ve e-
mail adresi başlık sayfasının en altında belirtilmelidir.
7. Tablolar üstlerine, şekiller (formül, grafik, şema, spektrum, kromatogram, fotoğraf v.b.) de altlarına
arabik rakamlarla (Şekil 1., Tablo 2.,) numaralandırılmalıdır. “Tablo”, “Şekil” sözcükleri ile
bunlara ait numaralar koyu yazılmalı ve 11 punto olmalıdır. Şekil/Resim (JPG formatında) makale
içinde yerleşmiş olmalıdır.
8. Tablo adları Tabloların üstüne ve şekil adları da Şekillerin altına birer satır aralıkla ve bunların
genişliğini aşmayacak şekilde 11 punto yazılmalıdır. Tabloya ait açıklama varsa tablonun altına 1
boşluk bırakılarak 9 punto ile yazılmalıdır. Tablo ve Şekiller metin içine yerleştirilirken metin ile
aralarında net ayırımı sağlayacak kadar boşluk bırakılmalıdır.
9. Paragraf başları 5 boşluk içeriden başlamalıdır.
10. Uluslararası kısaltmalar kullanılabilir. Metin içinde mililitre için ml; dakika için dak. olarak
belirtilen şekliyle yazılmalıdır.
11. Makalelerin bölümleri Başlık, Özet, Anahtar kelimeler, Giriş, Materyal – Yöntem, Sonuç ve
Tartışma ve Kaynaklar sırasına uygun olarak hazırlanmalıdır. Derleme makalelerinde Materyal –
Yöntem bölümü bulunmayabilir. Bu bölümler birbirlerinden 2 satır aralık ile ayrılmalıdır. Bu
bölümleri ifade eden başlıklar 12 punto ile koyu olarak büyük harflerle ve sayfanın solundan
başlanarak yazılmalıdır. Bölüm başlıkları ile metin arasında ayrıca aralık bırakılmamalıdır.
a. Başlık: Türkçe ve İngilizce olarak büyük harf ve 14 punto ile başlık koyu ve ikinci başlık beyaz
olarak yazılmalıdır. Başlık metine uygun, kısa, çalışmayı tanıtıcı ve açık ifadeli olmalıdır.
b. Özet: Türkçe ve İngilizce (Abstract) olarak makalelerin başında 200 er kelimeyi geçmeyecek
şekilde 10 punto ile, italik olarak ve çerçeve içinde yazılmalıdır. Yabancı dilde yazılmış
makalelerde mutlaka Türkçe özet bulunmalıdır.
c. Anahtar kelimeler: En fazla 5 sözcükten oluşmalı ve özetlerin hemen altına ilgili dilde italik
olarak yazılmalıdır.
d. Giriş: Araştırmanın amacı ve konuyla ilgili çalışmaların yer aldığı bölüm olmalıdır.
e. Materyal ve Yöntem: Kullanılan materyal belirtilerek, uygulanan yöntem hakkında gerekli
bilgiler açıkça ifade edilmelidir. Deneylerde hayvan kullanılması durumunda lokal etik
komiteden veya ilgili düzenleyici makamlardan onay alınmalıdır ve bilgilendirilmiş onam
belgelendirilmelidir.
f. Sonuç ve Tartışma: Bulguların verilerek değerlendirildiği bölümdür.
g. Teşekkür: Varsa araştırmayı destekleyen kuruluşa ve katkısı olan kişilere kaynaklardan önce
yer alan bu bölümde kısaca teşekkür edilebilir.
h. Kaynaklar: Kaynak yazım stili Amerikan Psikoloji Derneği’ne (APA) göredir. Metinde, geçiş
sırasına göre köşeli parantez içinde, örneğin: [1,2,…] gibi numaralandırılmalı ve metin sonunda
bu numaralara göre sıralanmalıdır. Kaynaklar aşağıdaki örneklere uygun olarak yazılmalıdır.
85
i. Makale için: Yazarın soyadı, adının baş harfleri, makalenin tam başlığı derginin adı, cilt no, varsa
sayı no (parantez içinde), başlangıç ve bitiş sayfa no, yıl yazar isimlerinden sonra (parantez içinde)
olarak yazılmalıdır. Birden fazla yazar varsa hepsi yazılmalıdır. Makalenin adı yazılırken ilk
kelimenin ilk harfi büyük diğer kelimelerin ilk harfi küçük yazılmalıdır. Kaynaklarda verilen dergi
adları kısaltma yapılmadan açık olarak yazılmalıdır.
Moncada, S., Palmer, R.M.J., Higgs, E.A. (1989). Biosynthesis of nitric oxide from L-arginine.
A pathway for the regulation of cell function and communication. Biochemistry and
Pharmacology, 38, 1709 – 1715.
ii. Elektronik Makale için:
Perneger, T. V. and Giner, F. (1998). Randomized trial of heroin maintenance programme for adults
who fail in convential drug treatments. British Medical Journal, 317. Retrieved August 12, 2005,
from ttp://www.bmj.com/cgi/content/full/317/7150/
iii. Web sitesi için:
Clinical Pharmacology Web site. (2001). Retrieved June 16, 2004, from http://cpip.gsm.com/
iv. Kitap için: Yazarın soyadı, adının baş harfleri, kitabın adı, cilt no (varsa), kitabevi, yayınlandığı
şehir, sayfa no, basıldığı yıl (parantez içinde) yazılmalıdır.
Franke, R. (1984). Theoretical Drug Design Methods, Elsevier, Amsterdam, p.130.
v. Kitap Bölümü için: Yazarın soyadı, adının baş harfleri, bölümün başlığı, editör/editörlerin
soyadı, adının baş harfleri, (Ed./Eds.) ibaresi, kitabın adı, varsa cilt no, kitabevi, yayınlandığı şehir,
sayfa no, basıldığı yıl (parantez içinde) yazılmalıdır.
Weinberg, E.D. (1979). Antifungal Agents. In: M.E. Wolff and S.E. Smith (Eds.), Burger’s
Medicinal Chemistry, (pp. 531-537). New York: John Wiley and Sons.
12. Bileşiklerin karakterizasyonu ayrı bir paragraf ile gösterilmeli ve yeni bileşiklerin saflıkları ve yapı
aydınlatılmaları sağlanmalıdır.
86
INSTRUCTION FOR AUTHORS
1. The Journal of Faculty of Pharmacy of Ankara University (J. Fac. Pharm. Ankara) is published
three times (January-May-September) a year.
2. The Journal of Faculty of Pharmacy of Ankara University publishes articles in every field of
Pharmaceutical Sciences. The manuscript to the journal should not be published previously as a
whole or in part and not be submitted elsewhere. Manuscript should be written in Turkish or
English The experiments used have to be adhered to the Declaration of Helsinki for humans and
European Community Guidlines for animals.
3. All manuscripts will be submitted to a review process by the editors and by qualified at least 2
outside reviewers.
4. Manuscripts are published in order of final acceptance after review and revision.
5. If a manuscript returned to the authors for revision is not received back to the editor within 3
months it will be treated as a new article. When the article is published, the by authors are
considered to transfer all rights of the manuscript to the Publisher.
6. Manuscript will be controlled using plagiarism checker.
7. Manuscripts with the following charactheristics are accepted:
a) Research article: Articles written in English or Turkish in scientific format presenting
original research. Articles should be printed on A4 size papers not exceeding 20 pages
(including tables and figures)
b) Review: An updated comprehensive review of scientific works on a particular subject.
Articles written in English or Turkish should be printed on A4 size papers not
exceeding 25 pages (including tables and figures).
c) Rapid communication: Rapid announcement of the results of a continuing research
written in English or Turkish, no longer than 5, A4 size pages.
Submission of Manuscripts
Online submission: http://journal.pharmacy.ankara.edu.tr
87
Preparation of Manuscript
1. Manuscripts should be typed on A4 size papers marked in 21 x 29,7 cm area.
2. All tables and figures should be inserted in the text, not exceeding text margins.
3. Manuscripts should be typed with 1.5 line spacing with a margin of 2,5 cm on left-hand and
right-hand sides, 3 cm on the top (5 cm on the first page) and bottom. Since articles will be
loading online, authors are requested to submit their manuscripts as “Microsoft Word” file. Font
should be “Times New Roman” with 11 pt font size.
4. Page numbers shouldn’t be placed on the pages.
5. Author names (first name with small letters, surname with capital letters, no qualification)
should be written allowing 3 line space from the title of the article. Having more than one author,
the names should be separated with comma and 1 free space. By using number as superscripts,
the institution and mailing address of authors must be indicate on the next line.
6. Title page of the manuscript should include title, authors’ names and full mailing addresses.
Corresponding author should be indicated by an asteriks (*). His/Her marking address, a fax,
telephone numbers and e-mail address should indicate at the bottom of the title page.
7. All tables and figures/images must be cited in the text consecutively. Every table must have a
descriptive title at the top and should be numbered with Arabic numerals (Table 1., Table 2.)
Please submit tables as editable text and not as images. Figures (chemical formulas, graphics,
photographs, chromatographs, spectra etc) should also be numbered with Arabic numerals
(Figure 1., Figure 2.,) Captions should be typed with 11 pt font size. Figures/Images (JPG)
should be embedded in the Manuscript file.
8. An appropriate heading of tables and figures should be used for each and typed with 11 pt font
size at the top of the table, at the bottom of the figure with one line space. If there is an
explanation about the table, it should be written with 1 line space below and should be typed
with 9 pt font size. Between text and figures/tables must be adequate space to distinquish each
of them.
9. In each paragraph, indentation must be done (5 letter space).
10. International abbreviations should be used. In text ‘ml’ should be used for mililiter and ‘min’
should be used for minute to make harmonize for common abbreviation.
11. Manuscripts should be organise as follows: Title page, Abstract, Key words, Introduction,
Material-Method, Results and Discussion, References. Each section must be separated with 2
line spaces. The section titles must be written with bold capital letters at 12 pt font size. No line
‘ spaces between section headings and text.
a) Title: It should be written in Turkish and English. Font size must be 14 pt as a bold. The title
must be appropriate to the text.
b) Abstract: It should be written in Turkish and English no longer than 200 words, 10 pt, Italic.
Abstract should be written in a border. If manuscript is written in a foreign language, must
include Turkish abstract.
c) Key words: Up to 5 key words should be provided in italic at the end of the abstract.
d) Introduction: It should contain a clear statement of the aim and novelty of the study.
e) Materials and methods: It should be described in sufficient detail to allow other works to
dublicate the study. If animals are used, authors must indicate that approvals of the
relevant regulatory authorities or local ethical commitees were obtained and that
appropriate regulatory or local ethical commitee approvals were obtained and that
informed consent was documented. f) Results and Discussion: The results must be clearly and concisely described with the help
of appropriate illustrative material. The discussion should deal with the interpretation of the
results.
88
g) Acknowledgements: If necessary, this section should be given at the end of the text, before
references.
h) References: The style of references is that of the American Psychological Association
(APA). They should be numbered with Arabic numerals consecutevily in the order in which
they first appear in the paper, for example: [1,2,…] Cited publications should be listed in
numerical order at the end of the paper. If there is more than one author, all the names of the
authors should be written. Examples are given below;
i) Article: Reference to a journal publication (journal names in full, not abbreviated)
Moncada, S., Palmer, R.M.J., Higgs, E.A. (1989). Biosynthesis of nitric oxide from L-
arginine. A pathway for the regulation of cell function and communication, Biochemistry
and Pharmacology, 38, 1709 – 1715.
ii) Electronic Article:
Perneger, T. V. and Giner, F. (1998). Randomized trial of heroin maintenance programme
for adults who fail in convential drug treatments. British Medical Journal, 317. Retrieved
August 12, 2005, from ttp://www.bmj.com/cgi/content/full/317/7150/
iii) Web page:
Clinical Pharmacology Web site. (2001). Retrieved June 16, 2004, from http://cpip.gsm.com/
iv) Book:
Franke, R. (1984). Theoretical Drug Design Methods, Elsevier, Amsterdam, p.130.
v) Chapter in a book:
Weinberg, E.D. (1979). Antifungal Agents. In: M.E. Wolff and S.E. Smith (Eds.), Burger’s
Medicinal Chemistry, (pp. 531-537). New York: John Wiley and Sons.
12. The characterization of compounds should be presented in a seperate paragraph and for all new
compounds, evidence to confirm both identity and purity have to be provided.
ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ DERGİSİ
YAYIN SAHİBİNİN ADI : Prof. Dr. Gülbin ÖZÇELİKAY
SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜR ADI : Prof. Dr. İlkay YILDIZ
YAYIN İDARE MERKEZİ ADRESİ : Ankara Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi,
Dekanlığı, 06100 Tandoğan/Ankara
YAYIN İDARİ MERKEZİ ADRESİ TEL : 0 (312) 213 54 62
0 (312) 203 30 69
YAYIN TÜRÜ : Bilimsel Periyodik Elektronik Dergi, Yılda 3 Sayı
Özgün Makaleler / Original Articles Sayfa / Page
Gülsen KENDİR, Aylin ÖZTÜRK, Ayşegül KÖROĞLU - Castanea sativa Mill. (kestane), meyve ve yaprak anatomisi - Castanea sativa Mill.
(chestnut), anatomy of fruit and leaf
1
Songül KARAKAYA, Filiz BAKAR, Ceyda Sibel KILIÇ - The effect of Hippomarathrum microcarpum petrov (Apiaceae) growing in Turkey on PC3 cancer cell proliferation - Türkiye’de yetişen Hippomarathrum microcarpum petrov (Apiaceae)’un PC3 kanser hücre proliferasyonu üzerindeki etkisi
19
Gülderen YILMAZ, Ayla KAYA, Mehmet KOYUNCU - Türkiye’de yetişen Heptaptera marg. & reuter (Apiaceae) türlerinin meyve morfolojisi ve anatomisi - Fruit morphology and anatomy of Heptaptera marg. & reuter (Apiaceae) species grown in Turkey
26
Derlemeler / Reviews
Yeşim URHAN, Mehmet Ali EGE, Bintuğ ÖZTÜRK, Gözde ELGİN CEBE - Türkiye gıda bitkileri veritabanı - Turkish food plants
database
43
Büşra TOPTAŞ, Zeynep ATEŞ ALAGÖZ - Kurkumin ve analoglarının antikanserojen etkileri - Anticarcinogenic effects of curcumin
and it’s analogs
58
İÇİNDEKİLER / CONTENTS
ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ
DERGİSİ
Cilt / Vol : 40
Sayı / No : 2
Yıl / Year : 2016
eISSN : 2564-6524
JOURNAL OF FACULTY OF
PHARMACY
OF ANKARA UNIVERSITY