Amino Asitler, Peptidler ve Proteinler -...
Transcript of Amino Asitler, Peptidler ve Proteinler -...
Yrd. Doç. Dr. Serkan SAYINERYakın Doğu Üniversitesi, Veteriner Fakültesi, Biyokimya Anabilim Dalı
Amino Asitler,
Peptidler ve Proteinler
2
Proteinler, canlı organizmanın çok önemli bir bölümünü oluştururlar. Protein kelimesi Yunanca’ da «önde gelen» anlamına
gelir. Yapılarında C, H, O ve N mutlaka taşırlar. Yaşam için son
derece önemlidirler. Yaşamın başlıca özelliklerinden olan büyüme, çoğalma
ve kendi kendini onarma olaylarının proteinlerle ve proteinlerle çok önemli bileşikler oluşturan nükleik asitlerle yakın ilişki vardır.
Genel Bakış
3
Bitkiler, karbondioksit, su ve anorganik azot gibi
bileşiklerden proteinleri sentez ederler. Hayvanlar ise
bunu yapamazlar. Hayvanlar, protein gereksinimleri için
bitkilere muhtaçtırlar.
Proteinler büyük moleküllü maddelerdir.
Şekilleri lifsel, oval veya küresel olabilir.
Yapı taşları amino asitlerdir.• Proteinler amino asit polimerleridir. Sentezlerini belirleyen
genetik şifredir.
• Proteinlerin sentezinde 20 amino asit kullanılır.
Genel Bakış
4
Protein sentezinde kullanılan amino asitlerin ~yarısı ara
metabolik ürünler olarak sentez edilirken, bazılarının
besin maddeleri ile alınması gereklidir.
Protein molekülünde oranla C % 45-55, H % 6-8, O % 20-
25, N % 15-17 arasında olabilir.• N, protein için özel bir element gibi görülür.
◦ Ortalama molekülde % 16 oranında bulunur. Buradan yola çıkarak azot
miktarı tayini ile total protein miktarı hesaplanabilir.
Değişik dokularda çok değişik proteinler bulunur.• Vücutta sentez edilen her bir protein yapısal ve fonksiyonel
olarak benzersizdir.
Genel Bakış
5
Hücrelerin, dokuların, organların ve organ sistemlerinin
bireyselliğini karakterize eden süreçlere katılırlar.
Bir hücre her biri farklı fonksiyona sahip binlerce protein
içerir. Örnek olarak,◦ Enzimler; Yaşayan hücrelerde her reaksiyon enzime ihtiyaç duyar...
◦ Transport proteinler; Lipoproteinler, transferrin...
◦ Bilirubin-bağlayıcı proteinler,
◦ Depo proteinleri; myoglobin...
◦ Savunma proteinleri; pıhtılaşma, immunoglobulinler...
◦ Kontraktil proteinler; aktin, miyosin, troponin...
◦ Yapısal proteinler; kolajen, elastin... verilebilir.
Genel Bakış
6
Besinler Oranı % Besinler %
Kaslar 18 – 20 Marul 1,2
Kan plazması 6,5 – 7,5 Lahana 1,6
Beyin 8 Patates 2
Yumurta sarısı 15 Badem 21
Yumurta akı 12 Meyveler 0,4 – 1,5
İnek Sütü 3,3 Kurufasulye 18-22
Peynir 14 - 49 Soya fasulyesi 37
Bazı Doku ve Besinlerdeki Protein Oranları
7
D- ve L-Formları, Sınıflandırılması, Esansiyel Amino Asitler, Modifiye Amino Asitler,
Non-protein Amino Asitler, Fiziksel ve Kimyasal Özellikleri
Amino Asitler
8
Proteinlerin Hidrolizi
Proteinler, asitlerle, alkalilerle veya enzimlerle hidrolize
edildiğinde amino asit’ lere parçalanırlar.
Moleküllerinde amino (-NH2) ve karboksil grubu (-
COOH) bulunan bileşiklere amino asit denir.
Amino asitlerin yapısında bir karbonunun 4 valansına 4
farklı grup bağlanmıştır. 1. Karboksil grubu
2. Amin grubu
3. Hidrojen
4. R grubu
9
Amino Grubu
(NH2)
Karboksil Grubu
(COOH)
R Grubu(Yan zincir)
Amino Asitlerin Genel Yapısı
10
Proteinlerin Hidrolizi Amino asitler kısaca tek karf veya üç harf ile gösterilir.
• Örneğin Glisin; Gly veya G
Sadece en basit amino asit olan glisin de R grubu H’ dir.• Glisin ilk izole edilen amino asittir (1820). • En son tespit ve izole edilende Treonine’ dir (1935).
Amino asitlerdeki karboksil grubuna en yakın karbon atomuna α-karbon atomu denir.
İki aminoasit dışında amino asitlerde NH2 grubu α-karbon atomuna bağlı olduğundan bu amino asitlere α-amino asitler denir.
11
Proteinlerin Hidrolizi
Amino asitler, aralarında peptid bağı denen asit amid
bağı ile birbirileriyle bağlanarak proteinleri meydana
getirirler.
Protein molekülü hidrolize olduğunda sadece amino
asitleri veriyorsa basit protein, aminoasitlerle birlikte
başka moleküllerde veriyorsa konjuge protein veya
proteid adı verilir.
12Kaynak: W.H. Freeman and Company 2012. Biochemistry, 7th ed.
13
Amino asitler özelliklerine göre çeşitli şekillerde sınıflandırılmaktadır. En yaygın sınıflandırma, nötral amino asitler, asidik aminoasitler ve bazik amino asitlerdir.
Diğer bir sınıflandırma bir yolu ise moleküllerinde bulunan amino ve karboksil grupları sayısına göredir. • Mono-amino mono-karboksilik asitler,
• mono-amino di-karboksilik asitler,
• di-amino mono-karboksilik asitler,
• di-amino di-karboksilik asitler.
Amino Asitlerin Sınıflandırılması
14
Amino asitler, moleküllerinde bulunan zincir ve halka yapıları esas alınarak da sınıflandırılır. Alifatik aminoasitler, aromatik aminoasitler, heterosiklik amino asitler.
Sınıflandırmada Amino asitler;• Zincir ve halka yapılarında göre alifatik, aromatik ve
heterosiklik aminoasitler diye üç gruba ayrıldıktan sonra kendi içlerinde de asit, baz ve nötr reaksiyon gösterdiklerine göre ve kükürt ihtiva ettiğine bakılarak tekrar bir alt sınıflandırma yapılır.
Amino Asitlerin Sınıflandırılması
15
Alifatik Amino Asitler• Nötral amino asitler: Glisin, Alanin, Valin, Serin, Treonin,
Lösin, İzolösin
• Asidik amino asitler: Aspartik asit, Asparajin, Glutamik asit, Glutamin
• Bazik amino asitler: Arjinin, Lizin
• Kükürt taşıyan amino asitler: Sistein, Metiyonin
Amino Asitlerin Sınıflandırılması
Aromatik Amino Asitler• Tirozin
• Fenilalanin
• Triptofan
Heterosiklik Amino Asitler• Prolin
• Histidin
16
Bir diğer sınıflandırılmada;• Hidrofobik Amino Asitler
◦ Alifatik yan zincirli
◦ Aromatik yan zincirli
◦ Dallı zincirli amino asitler(Branched-chain amino acids)
• Hidrofilik Amino Asitler◦ Yüksüz (uncharged) yan zincirli
◦ Yüklü (charged) yan zincirli; Bazik ve Asidik amino asitler.
• Ne Hidrofilik ne de Hidrofobik Amino Asit
Amino Asitlerin Sınıflandırılması
17
Hidrofobik amino asitlerin yan zincirleri suyla iyi
etkileşime girmez ve bu nedenle genellikle proteinlerin
iç kısmına doğru bulunurlar.
Metiyonin ve sisteindeki kükürt atomları ve
triptofandaki azot atomu haricinde büyük oranda
hidrokarbonlardan oluşurlar.
Sistein'in -SH grubu, disülfid (-S-S-) bağı yoluyla
dimerize olmasına izin verdiğinden, bu amino asit,
sıklıkla proteinlerinde oksitlenmiş formunda bulunur. Bu
oksitlenmiş form sistindir.
Hidrofobik Amino Asitler
18
Sistin polipeptit zincirlerinin farklı bölgelerini kovalent
olarak bağlanır. Böylece proteinleri dengeler ve
denatürasyona daha dayanıklı hale getirir.
Prolin genellikle hidrofobik olarak kabul edilir,
katlanmış polipeptit zincirlerinin kıvrım bölgelerinde
sıklıkla bulunur ve özellikle kolajende görülür.
Prolin glutamatın siklizasyonu yoluyla oluşturulabilir.
Hidrofobik Amino Asitler
19
Metiyonin
(Met veya M)
Sistein
(Cys veya C)
Alanin
(Ala veya A) Prolin
(Pro veya P)(İmino asit)
Hidrofobik, Alifatik Yan
Zincirli Amino Asitler
20
Sistin
Sistein
(Cys veya C)
Sistein
(Cys veya C)
21
Aromatik amino asitler (AAA) kategorisinde fenilalanin,
tirozin ve triptofan bulunur.
Fenilalanin içindeki R grubu bir benzen halkası içerir,
tirozin içinde bir fenol grubu bulunur ve triptofandaki
R grubu bir indol olarak bilinen heterosiklik bir yapı
içerir.
Bu üç amino asitte aromatik kısım α-karbona bir metilen
(-CH2-) köprüsü vasıtasıyla bağlanmaktadır.
Hidrofobik Amino Asitler
22
Aromatik amino asitler önemli hepatik metabolitlerdir.
Hidrofobik olsalar da, tirozinin fenol (-OH) grubu ve
triptofanın indol grubundaki -NH, suyla etkileşime
girmelerine izin verir, böylece özelliklerini biraz belirsiz
hale getirir.
Hidrofobik Amino Asitler
23
Fenilalanin
(Phe veya F) Tirozin
(Tyr veya Y)
Triptofan
(Trp veya W)
Hidrofobik, Aromatik Yan
Zincirli Amino Asitler
24
Valin, Lösin ve İzolösin dallı zincirli amino asitlerdir
(BCAA).
Her biri bir metil grubu (substitüent olarak) içeren
alifatik yan zincir taşır.
Yüksek yapılı hayvanlarda diyetle alınmalıdırlar. Bir
başka deyişle esansiyeldirler. Bu canlılarda sentezi için
gerekli enzimler bulunmamaktadır.
Birçok dokuda bulunmasına rağmen, BCAA'lar özellikle
açlığın son evresinde enerji amaçlı yoğun şekilde kas
doku tarafından katabolize edilirler.
Hidrofobik Amino Asitler
25
Lösin
(Leu veya L)İzolösin
(Ile veya I)
Valin
(Val veya V)
Hidrofobik, Dallanmış Yan
Zincirli Amino Asitler (BCAA)
26
Pozitif yüklü yan zincirlere sahip amino asitler, histidin,
lizin ve arjinin gibi bazik amino asitler içerir.
Histidin sadece fizyolojik pH'da zayıf yüklüdür.
Aksine, negatif yüklü yan zincirlere sahip amino asitler
asidiktir ve glutamik asit ile aspartik asitleri içerir
(glutamat ve aspartat olarak bulunur).
Hidrofilik Amino Asitler
27
Glutamat
(Glu veya E)
Aspartat
(Asp veya D)
Hidrofilik, Yüklü
Yan zincirli
Asidik Amino Asitler
28
Histidin
(His veya H) Lizin
(Lys veya K) Arjinin
(Arg veya R)
Hidrofilik, Yüklü
Yan zincirli
Bazik Amino Asitler
29
Alanin’ in hidroksillenmiş bir versiyonu olan serin ve
treoninin yüklü olmayan yan zinciri bulunur ve –OH
grubu içerir. Bu nedenle hidrojen bağlarının oluşması
neticesinde su ile güçlü etkileşime girer.
Hidroksilasyona uğramamış yakın ilişkili diğer amino
asitlere (alanin ve valine) kıyasla çok daha hidrofilik
(dolayısıyla su seven) yapıdadırlar.
Hidrofilik Amino Asitler
30
Asparajin ve glutamin’ in yüklenmemişyan yan
zincirleri, daha fazla hidrojen bağlama kapasitesine
sahip amid gruplarına sahiptir.
Bununla birlikte, asparajin ve glutamin, asit veya baz
ile non-amid formlarına (aspartik asit ve glutamik asit)
kolaylıkla hidroliz edilir.
Bu dokuz amino asitin hepsi hidrofiliktir ve bu nedenle
su ile olumlu etkileşim içindedir. Sıklıkla yan zincirlerin
sulu bir ortama maruz bırakıldıkları protein yüzeyinde
bulunurlar.
Hidrofilik Amino Asitler
31
Asparajin
(Asn veya N)Glutamin
(Gln veya Q)
Serin
(Ser veya S)Treonin
(Thr veya T)
Hidrofilik, Yüksüz
Yan zincirli
Amino Asitler
32
Ne Hidrofilik ne de Hidrofobik bir amino asittir.
Yan zincir içinde sadece bir hidrojen atomuna sahip olan
glisin, bilinen en basit amino asittir ve hidrofobik ya da
hidrofilik değildir.
Basit yapısından dolayı, polipeptid zincirlerindeki birçok
boşluğa sığabilir ve bu nedenle protein moleküllerinin
hem yüzeyinde hem de iç kısmında bulunur.
Glisin
33
Ne Hidrofilik ne de
Hidrofobik
Amino Asit
Glisin
(Gly veya G)
34
Organizmaya alınan proteinlerin barsaklardan emilmesi için amino asitlere parçalanması gerekir. Barsaklardan emilen amino asitler kan yolu ile dokulara gider ve protein sentezinde kullanılır. Bitkiler, mikroorganizmalar ve mantarlar ototrofturlar.
Beslenmeleri için amino asitlere ihtiyaç göstermezler. Kendileri sentezleyebilir. Gelişmiş organizmalar ise heterotrofdur. Bir kısım amino
asitleri dışarıdan almak zorundadırlar. Bu organizmalar amino asitlerden protein sentezini kendileri gerçekleştirebilir.
Esansiyel Amino Asitler
35
Organizma tarafından sentez edilemeyen ve besinlerle
birlikte dışarıdan alınmaları gerekli olan amino
asitlere esansiyel amino asitler veya eksojen amino
asitler denir.
Amino asit karşıtı olan α-ketoasidi oluşturabiliyorsa o
asit metabolizmada sentez edilebilir ve esansiyel
değildir.
Kurufasulye, etten daha çok protein içerir ama et kadar
değerli değildir. Neden?• Çünkü; gerektiği kadar esansiyel amino asit içermez.
Esansiyel Amino Asitler
36
Eğer bir esansiyel amino asit noksansılığı söz konusu ise geri kalan 19 amino asit protein sentezi için kullanılamaz. Bununla birlikte katabolize olurlar ve negatif azot dengesi ortaya çıkar.
Esansiyel amino asitler hayvanlar arasında farklılıklar gösterirler. Bazı türler için esansiyel olan amino asitler, bazı türlerde esansiyel amino asit olmayabilir.
Ayrıca yaşa bağlı olarak da değişkenlik gösterir.
Esansiyel Amino Asitler
37
Lizin
İNSAN KÖPEK
SIÇAN
DOMUZ TAVUK
Triptofan
Fenilalanin
Lösin
İzolösin
Treonin
Metiyonin
Valin
Histidin
Arjinin
Glisin
Glutamik Asit
Esansiyel Amino Asitler
Gençlerde
38
BCAA’ lar kas dokuda devamlı okside olurlar.
Fenilalanin, tirozin biyosentezi için gereklidir. Dolayısı
ile katekolaminler ve tiroid hormonları için gereklidir.
Metiyonin, sistein formasyonu için gereklidir.
Triptofan, serotonin ve melatonin biyosentezi için
gereklidir.
Esansiyel olmayanlar ise çoğunlukla metabolizma
sırasında enzimler (aminotransferazlar) tarafından
dönüştürülmek suretiyle elde edilir.
Esansiyel Amino Asitler
39
Protein yapısında bazı modifiye amino asitler yer almaktadır.Metilhistidin ve metillizin, histidin ve lizinin metil
deriveleridir ve bazı proteinlerin yapısında yer alır.Hidroksiprolin, prolin derivesidir. –Prolin-
Hidroksiprolin-Glisin- şeklinde (tripeptid) kolajen yapısında yer alır. • Kolajen fibröz bağ doku proteinidir.
• Kan damarları, tendonlar, kıkırdak ve kemik dokuda bulunur.
• Memeli canlılardan en çok bulunan proteindir.
• Total vücut proteininin ~%30’u, vücut ağırlığının ~%6’ sı kolajendir.
Modifiye Amino Asitler
40
41
Hidroksilizin, lizinin 5-hidroksi türevidir ve kolajen
yapısında bulunur.
Dezmosin ve izodezmosin, 4 lizin molekülün
oksidayon ve çapraz bağlanması ile oluşur.• Bağ dokuda bulunan elastin isimli proteinin yapısında yer alır.
• Kollajen ile birlikte düz kas içeren dokularda (kan damarları
gibi) bulunur.
• Elastin iki yönlü esneme özelliğine sahiptir.
• Arterler, venalara göre daha çok elastin içerir.
Modifiye Amino Asitler
42
43
44
Treonin, tirozin ve serin amino asitlerinin yan
zincirlerinde bulunan hidroksil gruplarının fosforile
olması ile fosfotreonin, fosfotirozin ve fosfoserin
oluşur.• Bu üç derive amino asit, özellikle düzenleyici proteinlerin
yapısında yer alır.
γ-Karboksiglutamat, karaciğerde glutamik asidin karboksilasyonu ile sentez edilir.• Bu amino asit, pıhtılaşma faktörlerinden bir olan protrombinin (faktör
II) yapısında yer alır.
• Kalsiyum şelasyonunu sağlamaktadır.
Modifiye Amino Asitler
45
46
Protein yapısına katılan 20 amino asit dışında başka amino asitlerde bulunmaktadır. Bu amino asitler protein yapısına katılmazlar.Metabolizma sırasında önemli ara metabolitler veya
öncü (precursor) moleküllerdir.• β-Alanin, pantotenik asidin (B5 vitamini) yapı bileşenidir.
◦ Bu vitamin de koenzim A’nın yapı bileşenidir.
• Homosistein ve homoserin, metiyonin metabolizmasında önemli ara maddelerdir.
• Ornitin ve sitrulin, hepatik üre siklüsünda yer alırlar ve arjinin sentezinde önemli ara maddelerdir.
Non-protein Amino Asitler
47
• Taurin, sisteindeki sülfidril grubunun oksidasyonu ve daha
sonra karboksilasyonu ile oluşur. ◦ Kediler, yeteri kadar sentezleyemedikleri için diyetle almak
durumundadırlar, yani kediler için esansiyel amino asittir.
◦ Kedilede taurin yetmezliğine bağlı olarak retinal dejenerasyon, körlük,
üreme bozuklukları, büyümede yavaşlama ve iskelet deformiteleri
görülür.
• γ-Aminobütirik Asit (GABA), merkezi sinir sisteminde
nörotransmitter inhibitörüdür (glisin ile birlikte).◦ Başlıca substansia nigra, globus pallidus ve hipotalamusda bulunur.
◦ Alkol, barbitüratlar ve benzodiazepanlar GABA etkisini özellikle
postsinaptik bölgelerde artırırlar.
Non-protein Amino Asitler
48
Non-protein Amino Asitler
49
Çözündükleri Ortam Su Asit Alkali Etanol Eter
Çözünürlük Durumları + + + ± -
Erime Noktaları: 200° C hatta bazen 300° C’ de erirler.
Tatları
Tatsız Acı Tatlı
Löysin İzolöysin, Arjinin Diğerleri
Amino Asitlerin Fiziksel Özellikleri
50
Amfolit Yapıları• Aminoasitler, amin grubu ile birlikte karboksil grubuda
taşıdıkları için, aynı zamanda hem asit hem de bazdırlar.
• Amino asitlerin α-karbon atomu fizyolojik pH’ da;◦ H, R grubu, protonsuz COO- ve protonlu NH3
+’ e bağ yapar.
◦ Prolin’ de ise bir farklılık bulunur. Amino grubu yerine imino grubu
(NH2+) içerir.
• COOH grubu alkalik ortamda H iyonları vererek -COO-
(karboksilat anyonu) ve H+ iyonlarına dissosiye olur.
• NH2 grupları ise asit ortamda H iyonlarını alır ve pozitif yüklü
-NH3+ gruplarına (amonyum katyonu) değişir.
Amino Asitlerin Fiziksel Özellikleri
51
• İzolelektrik noktalarında (fizyolojik
pH’da), H iyonları COOH grubundan, NH2
grubuna geçer. Yani COOH grubu H iyonu
verdiği için negatif yük taşıyan bir COO-
grubu ve, bu H’i aldığı için yükü pozitif
olan NH3+ grubu ile yan yana bulunur.
• Hem pozitif hem de negatif yük taşıyan
iyonlara zwitterion denir. Zwitterion
oluşturabilen maddelere de amfolit
(amfoter) adı verilir.
Amino Asitlerin Fiziksel Özellikleri
Glisin
(Gly veya G)
52
• İyonizasyon durumları pH’ ya bağlı olarak değişkenlik gösterir.
• Alkali çözeltilerde (pH>7.4), karboksilik grubu genellikle
iyonize formda kalır (-COO-). Buna karşın amino grubu
aniyonize olur (-NH2).
• Asidik çözeltilerde (pH<7.4), karboksil grubu aniyonize (-
COOH) kalır, amino grubu ise iyonize formunu (NH3+) korur.
• Her bir amino asidin karboksil veya amino grubunun pK değeri
farklıdır. Bu farklılık; sıcaklık, iyonik güç ve mikroçevredeki
iyonize olabilen grupların varlığı gibi faktörlere bağlı olarak
ortaya çıkmaktadır.
Amino Asitlerin Fiziksel Özellikleri
53
Katyon
(asidik çözelti)
Anyon
(alkali çözelti)
Zwitterion
(izoelektrik nokta)
54
Optik Aktiviteleri• Glisin hariç tüm amino asitler α-karbon atomlarına
sahiptirler ve bu nedenle optikçe aktifdirler.
• Ayna hayali iki form L-izomer ve D-izomer (enantiomer) söz
konusudur.
• D-gliserilaldehite benzeyen aminoasitler D-amino asit, L-
gliseralaldehite benzeyen aminoasitlere de L-aminoasit denir.
Polarize ışığı sağa çevirirse (+), sola çevirise (-) ile gösterilirler.
• Bitki ve hayvanlarda hemen hemen tüm karbonhidratlar D
serisine ait iken, proteinlerdeki amino asitler L serisine
aittirler.
Amino Asitlerin Fiziksel Özellikleri
55
• D-amino asitleri ise genellikle
bakterilerin hücre duvarlarında
ve bazı antibiyotiklerde
bulunurlar (D-glutamik asit
vb).
• Bazı insekt larvalarından yada
krizalitlerinden elde edilen D-
alanin ve yer solucanından
elde edilen D-serin diğer
örnekleri oluştururlar.
Amino Asitlerin Fiziksel Özellikleri
D-Form L-Form
Fonksiyonel
grup sağda
ise
Fonksiyonel
grup solda
ise
56
D-Gliseraldehit
C OH
C
CH2OH
OHH
C OH
C
CH2OH
HHO
L -Gliseraldehit
D-Amino asit
COOH
C
R
H2NH
L-Amino asit
COOH
C
R
HNH2
Fischer projeksiyonuna göre;
• D-Amino asitlerde -NH3+
grubu sağ taraftadır. Bu
amino asitler doğada nadiren
görülür.
• L- Amino asitlerde -NH3+
grubu sol taraftadır. Doğada
yaygın olarak bu amino asitler
bulunur.
57
AYNA
L-Amino asit D-Amino asit
58
59
Amino asit molekülünde 3 çeşit fonksiyonel grup
vardır. 1. Amino grupları
2. Karboksil grupları
3. R grupları
Amino asitlerin kimyasal özellikleride bu 3 gruba
bağlıdır.
Amino Asitlerin Kimyasal Özellikleri
60
Amino grubunun alkol ile inaktivasyonu• Alkollü ortamlarda, amino grupları amonyum katyonlarına
(NH3+) değişmez. Bu olaya amino gruplarının alkol ile
inaktivasyonu denir.
• O halde alkollü ortamda amfoter değiller. Asittirler. Titre
edilebilir.
Sörensen Titrasyonu• Amin asit çözeltisinde bulunan karboksil grubunun tayin edilme
yöntemidir. Bir çözeltideki amino asit miktarınının
saptanmasında kullanılır.
Amino Gruplarının Reaksiyonları
61
Amino grubunun aromatik asitlerle bağlanması• Amino asitlerin aromatik asitlerle birleşmesi sonunda
çözünmeyen maddeler olur.
• Böylece zararlı maddelerin organizmadan atılması sağlanır. Ör.
Hippürik asit (Ot yiyenlerde üreden sonra idrarla atılan en
önemli azotlu maddedir).
Amino Gruplarının Reaksiyonları
Betain Reaksiyonu• Amino asitler zwitter iyon durumunda iken, NH3
+
grubundaki 3 H yerine 3 CH3 grubu geçmekle birlikte betainler oluşur. ◦ Ör. A.a Glisin ise oluşan glisin betaine trimetilglisin
denir. ◦ Betainler biyolojik olarak metilasyon reaksiyonları ve
homosisteinin detoksifikasyonunda görev alır.
62
Karbomino asit reaksiyonu• Amino gruplarına, CO2 bağlanması ile karbamino asitler oluşur.
• Isıtılınca tekrar CO2 ve amino asite parçalanır. Hemoglobin, CO2 ile karbamino asit meydana getirir ve CO2‘in dokulardan akciğere taşınmasında önemlidir.
Ninhidrin Reaksiyonu• Serbest amino gruplarının hepsi bu reaksiyonu verir (amino
asitler, peptidler, proteinler).
• Ninhidrin amino asitler için önemli bir nitel tayin yöntemidir.1 gramdan aza dahi hassastır. Pratik önemi büyüktür.
Amino Gruplarının Reaksiyonları
63
Nitrik asit reaksiyonu• Amino asitler nitrik asit ile reaksiyona girerlerse amino
gruplarının azotu nitrik asidin azotu gibi serbest element
haline geçer.
• Diğer tarafdan amino grubunun yerine -OH grubu girer.
• Reaksiyonda her bir amino grubunda karşılık bir molekül azot
serbest hale geçer.
• Bu nedenle nitrik asit reaskiyonu, serbest amino gruplarının
miktarının saptanmasında kullanılabilir.
• Nitrik asit reaksiyonu; Van Slyke yöntemi de denir.
Amino Gruplarının Reaksiyonları
64
Üramin Asit Reaksiyonu• Amino gruplarına bir üre molekülü eklenirse üramin asitler
oluşur.
• Amino asitlerin tanısında kullanılır.
Diketopiperazin oluşumu• Amino asitlerin etil esterleri iki amino asit grubun taşıyan
anhidrid halka yapılarını oluşturmak üzere kondanse olurlar ve
sonuçta diketopiperazin oluşur.
Amino Gruplarının Reaksiyonları
65
Amino asitlerin metal iyonları ile şelatlanması• Amino grupları, Cu++, Co++, Mn++, Fe++ gibi bir çok ağır metal
iyonları ile kompleks kelatlar oluşturular.
Amino Gruplarının Reaksiyonları
Kaynak: Ası T. Tablolarla Biyokimya Cilt I
66
Tuz oluşumu• Amino asitler ağır metaller ile tuz oluşturabilir ve kolay
kristalize olurlar.
• Özellikle Cu ile oluşan tuzlar kolay kristalize olur. Bu özellik,
amino asitlerin saf elde edilmesinde yaralanılır.
Esterleşme• Alkol ile susuz hidroklorik asit eşliğinde reaksiyona girerlerse
esterlerini meydana getirirler.
• Amino asitlerin esterlerinden, bunların fonksiyonel
distilasyonunda yararlanılır.
Karboksil Gruplarının Reaksiyonları
67
**Amino asitlerin dekarboksilasyonu• Amino asit molekülünden karbondioksit ayrılması olayına
verilen addır. Böylece aminler meydana gelir.
• Dokularda da amino asitler dekarboksile olarak aminleri
meydana getirirler.
• Ör; histidin’den histamin, lizin’ den kadaverin, ornitin’ den
putressin, tirozin’ den tiramin, triptofan’ dan triptamin.◦ Anaerob mikroorganizmaların etkisiylede olur.
◦ Barsakdaki kokuşma olayı bundandır. Kadaverin ve putressin kokuşmuş
etlerde bulunan aminlerdir. Zehir etkileri azdır. Esas zehirli olan
bunları oluşturan mikroorganizmaların saldıkları toksinler.
Karboksil Gruplarının Reaksiyonları
68
Amino asitlerin dekarboksilasyonu
Kaynak: Ası T. Tablolarla Biyokimya Cilt I
Histidin
dekarboksilaz
Histidin Histamin
69
R Gruplarının Reaksiyonları
Amino asitlerin «R» grupları çok değişken gruplarıdan
oluşur.
Grupların farklılığından dolayı değişik reaksiyonlar
meydana gelir.
Özellikle kendilerine has renk reaksiyonları verirler. Bu
renk reaksiyonları amino asitlerin birbirinden ayrılması
ve tanınmasını sağlarlar.
70
R-Grupları Amino asit Reaksiyon Oluşan RenkReaksiyon özel
adı
Fenil Tirozin, Fenilalanin Hg(NO3)2 ve yoğun HNO3 ile ısıtma Kırmızı Millon Reaksiyonu
Fenil
İmidazol
Tirozin,
Fenilalanin,
Histidin
Alkalik ortamda, sulfanilik asit ve NaClO ile
işlemdeKırmızı Pauly Reaksiyonu
Guanidin ArjininAlkaliortamlarda, α-naftol ve NaClO ile
işlemdeKırmızı
Sakaguchi
tepkimesi
Serbest SH SisteinSeyreltik NH4OH çözeltilmiş Na nitroprussid
ile işlemdeKırmızı
Nitroprussid
reaksiyonu
İndol TriptofanH2SO4 çözeltilmiş p-
dimetilaminobenzaldehit ile işlemdePembe Ehrlich tepkimesi
Halkalı
amino asitler
Fenil alanin,
triptofan
Yoğun HNO3 ile
Isıtılınca
Alkali ilavesinde
Beyaz tortu
Sarı
Turuncu
Ksantoprotein
reaksiyonu
İndol TriptofanGliyoksilik asitle işlemden sonra yoğun
sülfirik asitle tabakalandırılırsa
Menekşe
halka
Hopkins Cole
Reaksiyonu
71
Peptid Bağı, Oligo- ve Polipeptidler, Bazı önemli di-, oligo- ve polipeptidler,
Proteinlerdeki Amino Asitlerin birbirinden ayrılmaları ve miktar tayinleri
Peptidler
72
Amino asitler asit amid bağı/peptid bağı ile polimerize
olarak proteinleri oluşturur.
Peptid bağları ile birbirine eklenen amino asitlerin sayısı
peptidin isimlendirilmesinde önemlidir. • 2 ise dipeptid, 3 ise tripeptid
• 4-10 iseoligopeptid
• 10-100 arasında ise polipeptid
• >100 ise makropeptid
Peptid Bağı ve Oligo-Polipeptidler
73
Peptid zinciri oluşurken amino asitlerden birinin COOH grubu ile diğer aminoasitin NH2 grubu birleştiği için sonunda muhakka bir COOH grubu ile bir NH2 grubu serbest olarak uçlarda kalacaktır.• Uçlar kağıt üstünde; sol uçta
NH2 olacak şekilde gösterilir. N terminal/C terminal
Serbest kalan NH2 grubuna serbest amino grubu denir.
Peptid Bağı ve Oligo-Polipeptidler
74
Amino asitler Özellikleri
Karnolin β-alanin histidin Dipetid. Kaslarda bulunur.
Anterin β-alanin N-metil histidin Dipeptid. Kaslarda bulunur.
Glutatyon Glutamil sisteil glisin
Tripeptid. Oksidoredüksiyon’ da rol alır. Bazı
enzimlerin yapısında bulunur. Fe emilimini
kontrol eder.
Oftalmik asit Glutamil aminobutiril glisin Tripeptid. Göz merceğinde bulunur.
Non-oftalmik asit Glutamil alanin glisin Tripeptid. Göz merceğinde bulunur.
Oksitosin 8 amino asit Oktapeptid. Hipofiz hormonudur.
Vazopressin 8 amino asit Oktapeptid. Hipofiz hormonudur.
ACTH 39 amino asit Hipofiz ön lob hormonu.
İnsulin 51 amino asitPankreas hormonu. Glikoz metabolizmasında rol
oynar.
Glukagon 29 amino asit Pankreas hormonu
Bazı önemli di-, oligo- ve polipeptidler
75
İnsulin Pankreasın langerhans
adacıklarının β-hücreleri
tarafından salgılanır.
21 amino asitli A-zinciri, 30
amino asitli B-zinciri ve 31
amino asitli C-peptid
zincirinden proinsulin şeklinde
sentezlenir.
Aktif şeklinde C-peptid zinciri
yoktur.
76
77
Proteinlerdeki Amino Asitlerin birbirinden ayrılmaları ve
miktar tayinleri Tirozin
• İzoelektrik noktada az çözündüğünden kolayca kristalize edilerek ayrılabilirler.
Arjinin, Lizin, Histidin• Bu amino asitler, protein çözeltisinden fosfotungstik asitle
çöktürülebildiğinden, toplam miktarları kolayca saptanabilir.
Tirozin, Triptofan• Bu amino asitler renk reaksiyonları verebildiklerinden
kolorimetrik yöntemlerle miktarları kolayca saptanabilir.
Monoamino asitler• Bu amino asitler etil esterlerine çevrilebildikleri için sonradan
fraksiyonlu destilasyon yöntemi ile birbirilerinden ayrılabilir.
78
Yöntemler Prensip
Kromatografik
Adsorpsiyon Yöntemi- Kağıt kromotografisi
- İyon değişim kromotografisi
- İnce tabaka kromotografisi
- HPLC
Çeşitli amino asitlerin değişik adsorbanlar tarafından farklı
derecede adsorbe edilmesi olayıdır. Asit karakterde amino asitler,
bazik adsorbanlar, bazik amino asitler ise asit adsorbanlar
tarafından tutulur.
İzotop seyreltme
yöntemi
Bilinmeyen bir amino asit karışımında, izotop atomu ile
işaretlenmiş belli bir amino asitten bilinen miktarda ilave
edildikten sonra, bu karışımdan aynı amino asitin saf olarak elde
edilmesini takiben, ne ölçüde seyreltildiğinin saptanması olayıdır.
Mikrobiyolojik Yöntem
Bazı mikroorganizmaların üremesi için üreme ortamında belli
amino asitlerin belli miktarlarda bulunması gerektiği esasına
dayanan bir olaydır.
Proteinlerdeki Amino Asitlerin birbirinden ayrılmaları ve
miktar tayinleri
79
Protein molekülünde yapı, Genel nitelikleri, Sınıflandırılması (Yapılarına Göre: Basit-Konjuge-Türev Proteinler; Fonksiyonel açıdan: Katalitik Proteinler, Taşıyıcı
Proteinler (transport proteinleri), Besleyici ve Depo Proteinler, Kontraktil Proteinler, Yapısal Proteinler, Savunma Proteinleri, Fizyolojik Düzenleyici Proteinler),
Nükleoproteinler (DNA, RNA, ATP...), Kromoproteinler (Porfirinler, Safra renkli maddeleri), İkterus (Sarılık), Organizmanın Sıvı ve Dokularındaki Başlıca Proteinler
Proteinler
80
Proteinler peptid zincirlerinden oluşurlar. Yani
polipeptid yapısındadır.
Protein yapısında n sayıda amino asit var ise, n-1
sayıda peptid bağı vardır.
Tam bir protein molekülü birbirini tamamlayan dört alt
yapı gösterir.1. Primer Yapı
2. SekonderYapı
3. Tersiyer Yapı
4. Kuvarterner Yapı
Protein Molekülünde Yapı
81
Protein Molekülünde Yapı
1. Primer Yapı• Belirli sayıda amino asidin, belli diziliş sırası ile sıralanarak
meydana getirdikleri zincir şeklindeki yapıyı ifade eder.
2. Sekonder Yapı• α-Heliks: Peptid zincirinin bir eksen etrafında helezon
şeklinde kıvrılmasıyla meydana gelir.
• β-Tabaka: İki veya daha fazla sayıda polipeptid zincirinin H
bağları ile birbirine birleşmesiyle meydana gelen yapıdır.
82
Protein Molekülünde Yapı
3. Tersiyer Yapı• Heliks yapıların , —S—S— köprüleri ile katlanarak globüler ve
elipsoidal hale geçmesidir.
4. Kuvarterner Yapı• Primer, sekonder ve tersiyer yapılı tabakaların birleşmesi ile
oluşur.
• Benzer özelliklere sahip alt üniteler salkımlar ve topluluklar
yaparak dördüncül yapıyı oluştururlar.
83Kaynak: McDarby M.
84
Proteinlerin Tatları• Saf proteinler genellikle tatlıdır. Hidroliz ürünleri ise çoğunlukla acıdır.
Kokusu• Saf proteinler kokusuzdur.
Homojenite• Proteinlerin bir çoğu saf olmayıp, alt fraksiyonlara sahiptir.
Çözünürlük• Suda ve nötr tuzlu çözeltilerde çözünürler.
• Eşit miktarda amonyum sülfat çözeltisinde çöken proteinlere globulin,
çökmeyenlere albümin denir.
• Suda ve nötr tuz çözeltilerinde hiç çözünmeyen proteinler ise
skleroprotein adını alır.
Proteinlerin Genel Nitelikleri
85
Proteinlerin denatürasyonu• Denatürasyon proteinlerin doğal yapısının bozulmasıdır.
• Doğal yapının bozulması içinde protein molekülünün bir takım etkenlere maruz kalması gerekmektedir.
• Protein molekülünün, katlarının açılması ve değişik bir biçimde tekrar katlanması yani sekunder ve tersiyer yapılardaki değişiklikler protein molekülünün niteliklerini değiştirir.
• Denatürason için peptid bağlarının çözülmesi şart değildir. Tersiyer yapının bozulması geri dönebilir bir denatürasyon olduğu halde, sekunder yapının bozulduğu durumlarda, oluşan denatürasyon geriye dönüşü yoktur.
Proteinlerin Genel Nitelikleri
86
• Denatürasyona uğrayan proteinlerin, çözünürlüğü değişir,
bazı renk tepkimeleri şiddetlenir, enzim ve hormonların
biyolojik etkinliği kaybolur.
• Asit’te bekletme, alkalide bekletme, etanolde çözme, ısı,
X-ışınları, UV ışınkarı, kuvvetli çalkalama, SDS (sodyum
dodesil sülfat) ile işlem, üre tuzları ile işlem, dondurup
çözme ve yüksek basınç bazı denatürasyon
nedenlerindendir.
Proteinlerin Genel Nitelikleri
87
Normal
Protein
Denatüre
Protein
Denatürasyon
Renatürasyon
Etkenler: pH, Sıcaklık, İyonik güç, Çözünürlük, UV ışınları, SDS ...
Biyolojik aktivite
kaybı
Biyolojik aktivite geri
kazanımı
88
Protein Structure and Denaturation - A Level Biology
89
Molekül ağırlığı• Yüksek molekül ağırlığına sahip maddelerdir.
• Molekül ağırlıkları dördüncül yapının oluşması ile artar,
monomerlere ayrılması ile de azalır. Dolayısı ile molekül
ağırlığı koşullara göre değişir.
Proteinlerin Genel Nitelikleri
Protein Ağırlığı (Dalton)
İnsulin 12.000
Myoglobin 17.000
Hemoglobin 68.000
Albümin 69.000
Tireoglobin 660.000
Fibrinojen 450.000
90
Proteinlerin molekül biçimi• Küre biçiminden iplik biçimine kadar değişen biçimler
gösterir.
• Kolay çözünenlerin çoğu küre biçimindedir.
• İplik biçiminde olanlar çözünmeyen proteinlerdir.
Proteinlerin Genel Nitelikleri
Biçimleri Özellikleri
KüreselKolay çözünürler.
Çözeltileri viskoziteyi azaltır.
Çomak Çözeltilerin viskozitesini çok artırır.
Fibriler Çözünmezler.
91
Proteinlerin çöktürülmeleri• Proteinler, belirli asitler, ağır metaller ve spesifik antikorlar
ile çökerler.
• Ağır metaller; Hg, Pb, Ag, Cu, Fe, Cd, Zn.
• Organizmaya sindirim dışı yol ile protein verildiğinde yabancı
bir madde olarak kabul edilirler ve antikorlar oluştururlar.
• Her protein kendi türüne karşı oluşmuş spesifik antikor ile
çöker.
Proteinlerin Genel Nitelikleri
92
Ağır metal tuzları• Metal zehirlenmelerde antidot proteinlerden yaralanılır.
Negatif iyonları• Analiz amacı ile kan proteinlerinin çöktürülmesinde
yararlanılır.
Spesifik antikor proteinler• Antijen elde etmekte kullanılır.
Proteinlerin Genel Nitelikleri
93
Proteinlerin hidrasyonu• Su bağlarlar. Peptid zincirindeki polar gruplar, amino,
karboksil, hidroksil, imino vb. gruplardır.
• Polar gruplar su ile bağlanma yeteneğine sahiptirler.
Proteinlerin viskozitesi• Molekül şekli ile doğrudan ilgilidir.
• Molekül uzun ise viskozite daha fazladır. Büyük moleküllü
proteinlerde de vizkozite fazladır.
Proteinlerin kristalleşmesi• Pepsin, tripsin ve üreaz gibi enzim proteinleri kristal halde
elde edilmişlerdir.
Proteinlerin Genel Nitelikleri
94
Proteinlerin Sınıflandırılması
İki tip sınıflandırma yapılabilir.
1.Yapılarına Göre Sınıflandırma
2.Biyolojik Rollerine Göre veya
Fonksiyonel Açıdan Sınıflandırma
95
Basit Proteinler• Basit proteinler,yalnızca amino asitlerden oluşmuş; hidroliz
olduklarında sadece amino asitleri veren, polipeptit zincirleri yapısındaki proteinlerdir. Basit proteinler, değişik niteliklerine göre alt gruplara ayrılarak incelenirler; Globüler ve Fibriler Proteinler.
Konjuge Proteinler (Proteidler/Birleşik Proteinler))• Hidrolize olunca, amino asitlerden başka kimyasal maddelerde
veren proteinlerdir.
• Amino asitlerden oluşmuş polipeptid zincirlerinin prostetik grup denen yapılara bağlanması ile oluşurlar.
Türev Proteinler• İlk iki grupta yer alan proteinlerin belirli etkilere bağlı olarak
değişmeleri sonucunda oluşan proteinlerdir.
Proteinlerin Yapılarına Göre Sınıflandırılması
96
Basit proteinler,yalnızca amino asitlerden oluşmuşturlar.
Globüler ve Fibriler Proteinler olmak üzere iki alt
gruba ayrılırlar.
Globüler Proteinler• Molekülünün üç boyutlu şeklinin rotasyonel elipsoid biçiminde
olduğu proteinlerdir.
• Globüler proteinlerde albüminler, globülinler, globinler,
glutelinler, prolaminler, protaminler, histonlar gibi alt gruplara
ayrılırlar.
Basit Proteinler
97
• Albüminler◦ Suda ve sulu çözeltilerde çözünürler.
◦ Isı ile pıhtılaşırlar.
◦ MW < 100.000.
◦ Glisince fakirdirler.
◦ Ör.: Ovalbümin, serum albümin, laktalbümin, legumelin, löykosin
• Globulinler◦ Suda erimezler. Nötr tuzlu su çözeltilerinde erirer.
◦ Glisince zengindirler.
◦ MW > 100.000.
◦ Ör.: Ovoglobulin, laktoglobulin, α-, β-, γ-globulinler, legümin, faseolin
Basit Proteinler
98
• Globinler◦ Genellikle bileşik halde, başlıca hemoglobin yapısında bulunurlar.
• Glutelinler◦ Bitkiseldir.
◦ Suda erimez. Seyreltik asit ve alkalilerde çözünür.
◦ Isı ile denatüre olurlar.
◦ Ör.: Buğdayda glutenin, arpada hordenin, pirinçde orizenin.
• Histonlar◦ Suda erir.
◦ Kuvvetli bazik amino asitler yönünden zengindir. Arjininden zengindir. Ör.: Timohiston (bez doku), skombron (uskumru)
Basit Proteinler
99
• Prolaminler◦ Bitkiseldir.
◦ Suda erimez. % 70-80 etanolda çözünür.
◦ Lizin ve sistin yönünden fakirdir. Prolin’ den zengindir.
◦ Özellikle taneli bitkilerde çok bulunurlar. Ör.: Gliadin (buğday), zein
(mısır).
◦ Buğday unu hamuru akar su altında nişastasını kaybedince, geriye çok
elastik bir madde kalır. Gluten adını alan bu madde, gliadin ve
glutenin karışımıdır.– Çölyak Hastalığı (Gluten Enteropatisi): Genetik olarak duyarlı kişilerde başlıca
buğdaydaki gluten ve arpa, çavdar, yulaf gibi tahıllardaki gluten benzeri diğer tahıl
proteinlerine karşı kalıcı intolerans olarak gelişen proksimal ince barsak
hastalığıdır.
Basit Proteinler
100
• Protaminler◦ Balık spermalarından elde edilmiştir.
◦ Suda, seyreltik asit ve alkalilerde, seyreltik amonyum hidroksit
çözeltisinde çözünürler.
◦ Triptofan, tirozin ve kükürtlü amino asitleri kapsamazlar.
◦ Arjinin yönünden zengindirler.
◦ Kuvvetli bazik karakter gösterirler.
◦ Proteinlerin en kısa zincirli olanlarıdır (MW 1000-5000).
◦ Dokularda özellikle nükleik asitlerle birleşmiş halde bulunurlar.
◦ Ör.: Skombrin (uskumru), salmin (som balığı), lüpein (ringa balığı).
Basit Proteinler
101
Fibriler Proteinler• Molekülünün üç boyutlu şekli çok gerilmiş elipsoid biçiminde
olan proteinlerdir.
• Sklereprotein (Albüminoidler)◦ Hayvansal kaynaklıdır.
◦ Suda, nötral tuz çözeltilerinde, seyreltik asit ve alkalilerde ve saf
alkolde çözünmezler.
◦ Pepsin ve tripsin gibi enzimlere dirençlidirler.
◦ Keratin (boynuz, kıl) sindirilmez, kolajen (bağ doku, kemik, kırıkdak,
tendo) sindirilir. Elastin (ligament) de örnek verilebilir. Keratin
kükürtlü amino asitlerden çok zengindir.
Basit Proteinler
102
• Fibrinojen◦ Kan plazması içinde çözünmüş olarak bulunur.
◦ Kanın pıhtılaşmasında (koagülasyon) görev alan akut faz reaktanıdır.
◦ MW 340.000’ dir. İki subüniteden oluşur.
◦ Hemostazda doku onarımı ve yara iyileşmesinde önemli işlevleri vardır.
◦ Kanın pıhtılaşması sırasında trombin tarafından fibrine dönüştürülür.
◦ Karaciğerde hepatositler tarafından sentezlenir.
• Miyozin◦ Kas dokuda bulunur.
◦ Kasın kasılmasında görev alır.
Basit Proteinler
103
Hidrolize olunca, amino asitlerden başka kimyasal maddelerde veren proteinlerdir.Amino asitlerden oluşmuş polipeptid zincirlerinin
prostetik grup denen yapılara bağlanması ile oluşurlar.• Fosfoproteinler
• Glikoproteinler
• Proteoglikanlar
• Lipoproteinler
• Metalloproteinler
• Nükleoproteinler
• Kromoproteinler
Konjuge (Birleşik) Proteinler
104
• Fosfoproteinler◦ Prostetik grup olarak fosforik asit (fosfat) taşıyan proteinlerdir.
◦ Fosforik asit protein molekülündeki serin, treonin ve tirozin’ in OH
gruplarına bağlanmıştır; yani esterleşmiştir.
◦ Sütte kazein, yumurtada vitellin, livetin, fosvitin ve balık
yumurtasında ihtulin örnek olarak verilebilir.
• Glikoproteinler ◦ Prostetik grup olarak karbonhidrat taşıyan proteinlerdir.
◦ % 1-80 arasında değişen oranda karbonhidrat içerirler.
◦ Karbonhidrat oranı < %4 ise glikoprotein denir.
Konjuge (Birleşik) Proteinler
105
◦ Oran % 10 - 20 arasında ise mükoprotein, karbonhidrat oranı çok, protein oranı daha az olursa mükoid adını alırlar.
◦ Kan plazması proteinlerinden bazı taşıyıcı proteinler (seruloplazmin, transferrin) ve immunoglobulinler; kemikteki osseomukoprotein, tendonlardaki tendomukoprotein, kıkırdak dokudaki kartilagomukoprotein ve tükürükteki müsin prostetik grupları karbonhidrat olan proteinlerdir; yani Glikoproteinlerdir.
• Proteoglikanlar◦ % 80-95 gibi çok yüksek oranda karbonhidrat içeren konjuge
proteinlerdir.
◦ Bir veya daha fazla kovalent bağla eklenmiş glikozaminoglikan (GAG) zincirli bir çekirdek (core) proteinden oluşur.– Heparin, kondroitin sülfat örnek olarak verilebilir.
Konjuge (Birleşik) Proteinler
106
• Lipoproteinler (Proteolipidler)◦ Prostetik grup olarak fosfolipid,
trigliserit, kolesterol gibi lipidleri taşıyan
proteinlerdir.
◦ Suda kolay çözünürler.
◦ Lipidler suda çözünemedikleri için kanda
proteinlere bağlanarak lipoprotein
şeklinde taşınırlar.
◦ Şilomikron, Lipovitellin, VLDL, IDL, LDL
ve HDL örnek olarak verilebilir.
Konjuge (Birleşik) Proteinler
© McGraw-Hill Companies Inc.
107
• Metalloproteinler◦ Prostetik grup olarak metal taşıyan (Fe, Cu, Zn...)
proteinlerdir.
◦ Fe taşıyanlar (Ferritin , Hemoglobin, sitokromlar), Cu taşıyanlar
(seruloplazmin, SOD), Zn taşıyanlar (SOD), Se taşıyanlar (GPx,
IDs).
• Kromoproteinler◦ Prostetik gruplarda metalik bir elementin varlığıyla oluşan
renkli proteinlerdir. Metal-porfirin kompleks sistemleri ile
oluşurlar.
◦ Hemoglobin, myoglobin, sitokromlar örnek olarak verilebilir.
Konjuge (Birleşik) Proteinler
108
• Nükleoproteinler◦ Protaminler, histonlar ve diğer basit proteinlerin nükleik asitlerle
bağlanması sonucu oluşmuş konjuge proteinlerdir.
◦ Nükleoprotaminler, en basit nükleoproteinlerdir; nükleik asit ile
proteinler, arjinin-fosfat bağı ile bağlanmıştır; balık spermalarında
boldurlar.
◦ Nükleohistonlarda da nükleik asit ile proteinler, arjinin-fosfat bağı ile
bağlanmıştır; balık spermalarında ve kuş eritrositlerinde boldur.
◦ Yüksek nükleoproteinler, ribozomlar, kovalent bağlı RNA-protein, DNA-
protein bileşiminde sitoplazma ve mitokondrilerde bulunurlar.
Konjuge (Birleşik) Proteinler
109
İlk iki protein grubunda yer alan çeşitli proteinlerin
belirli etkilerle değişmeleri sonucu oluşan proteinlerdir.
Primer ve Sekunder Türev Proteinler olmak üzere iki alt
grupta incelenirler.• Primer Türev Proteinler
◦ Peptid bağları yıkılmadan denatüre edici etkenlerle oluşurlar.
◦ Denatüre tip proteinler olarak da isimlendirilirler.
◦ Suda erimeyen bu proteinlerin seyreltik asitler ve enzim etkisiyle
oluşanlarına protean denir.
◦ Asit ve alkalilerin sürekli etkisi ile oluşanlarına metaprotein denir.
◦ Kaynatma, çalkalama, UV ışınları ve etanol etkisi ile oluşanlarına
pıhtılaşma veya koagüle proteinler denir.
Türev Proteinler
110
• Sekunder Türev Proteinler◦ Peptid bağlarını kısmen yıkan asit veya enzimlerin etkisiyle oluşurlar.
◦ Protein molekülleri daha küçük parçalara bölünürler.
◦ Büyük parçalara proteoz (albüminoz) denir; küçük parçalara pepton
denir.
◦ Daha küçük zincirler de polipeptitler ve peptitlerdir.
◦ Bu türev proteinler kaynatmakla çökelmez veya ısı ile pıhtılaşmaz.
Türev Proteinler
111
Katalitik Proteinler
Taşıyıcı Proteinler (transport proteinleri)
Besleyici ve Depo Proteinler
Kontraktil Proteinler
Yapısal Proteinler
Savunma Proteinleri
Fizyolojik Düzenleyici Proteinler
Proteinlerin Fonksiyonel Açıdan Sınıflandırılması
112
Biyokimyasal reaksiyonları katalize eden enzimler, yüksek derecede özelleşmiş proteinlerdir.
Enzimler, biyokimyasal tepkimelerin olağan koşullarda hızla gerçekleşebilmelerine olanak veren ve canlı dokunun temel karakteristiğini oluşturan biyokatalistik maddeler olarak tanımlanır.
Amilaz, pepsin, lipaz önemli katalitik protein veya enzim örnekleridirler
Katalitik Proteinler
113
Spesifik molekülleri veya iyonları bağlayıp bir organdan bir başka organa veya hücre membranının bir tarafından diğer tarafına transport eden proteinlerdir.• Serum albümin, en iyi bilinen taşıyıcı proteindir; bilirubin,
kalsiyum, yağ asitleri ve birçok ilaç serum albümine bağlanarak taşınır.
• Hemoglobin, oksijen taşıyan,• Lipoproteinler, lipid taşıyan,• Transferrin, demir taşıyan önemli taşıyıcı protein örnekleridirler.
Bütün organizmaların plazma membranlarında ve intrasellüler membranlarında bulunan taşıyıcı proteinler, glikoz, amino asitler ve diğer maddeleri bağlarlar; bunları membranın bir tarafından diğer tarafına taşırlar.
Taşıyıcı (Transport) Proteinler
114
Organizma tarafından kullanlan metal iyonları ve amino
asitler için biyolojik rezerv görevü üstlenen
proteinlerdir.• Yumurta akının esas proteini ovalbümin, sütün esas proteini
kazein besleyici proteinlerdir; amino asit depolarıdır.
• Bir çok bitki tohumu da çimlenen tohumun büyümesi için
gerekli besleyici proteinleri depolamıştır. Buğdaydaki en iyi
bilinen depo proteini glutendir.
• Ferritin, demir depolayan proteindir.
Besleyici ve Depo Proteinler
115
Kasılabilen veya kendiliğinden hareket edebilen
proteinlerdir.
Miyozin ve aktin iskelet kaslarının kontraktil sisteminde
ve aynı zamanda bir çok kas olmayan hücrede işlev
görür.
Tubulin, mikrotubilleri oluşturan proteindir.• Hücrelerde bulunan mikrotubuller, hücreleri yürütmek için
kamçı ve kirpiklerdeki dinein proteini ile birlikte hareket eder.
Kontraktil Proteinler
116
Tendonların ve kıkırdağın esas yapısını, çok yüksek
gerilme gücüne sahip kolajen oluşturmaktadır.• Kösele, hemen hemen saf kolajendir.
• Ligamentler iki boyutta gerilme yeteneğinde bir yapısal
protein olan elastini içerirler.
• Saç, tırnak ve tüyler keratin içerirler.
• İpek liflerinin ve örümcek ağlarının esas komponenti
fibroindir. Bazı böceklerin kanat eksenleri, resilinden
yapılmıştır.
Yapısal Proteinler
117
Organizmaları diğer türler tarafından istilaya karşı
savunan, organizmayı hasardan koruyan proteinlerdir.• İmmünoglobülinler omurgalıların lenfositleri tarafından
sentezlenen özelleşmiş proteinlerdir.
• İmmunoglobulinler organizmayı istila eden;◦ Bakterileri,
◦ Virüsleri veya,
◦ Başka türe ait yabancı proteinleri (antijenler)
tanıyabilirler ve presipite edebilirler (çöktürebilirler) veya
nötralize edebilirler.
Savunma Proteinleri
118
• Fibrinojen ve trombin gibi kan pıhtılaşma proteinleri, vasküler
sistem yaralandığında yaralanan yerin kan pıhtısı ile
kapatılarak kan kaybının önlenmesini sağlarlar.
• Yılan zehirleri, bakteriyel toksinler ve risin gibi toksik bitki
proteinleri, aynı zamanda savunucu fonksiyonlara sahip gibi
görünmektedirler.
• Savunma proteinlerinin fibrinojen, trombin ve bazı zehirler
dahil bazıları, aynı zamanda enzimdirler.
Savunma Proteinleri
119
Sellüler düzenleme veya fizyolojik aktiviteye yardım
eden proteinlerdir.
İnsülin, büyüme hormonu gibi bazı hormonlar,
düzenleyici proteinlerdir.• İnsülin, şeker metabolizmasının düzenlenmesinde etkilidir
• Büyüme hormonu ise büyümenin düzenlenmesinde etkilidir
• Bir çok hormona sinyal için sellüler yanıta, sıklıkla G-
proteinler denen, GTP- bağlayan proteinler sınıfı aracı olur.
• Bazı düzenleyici proteinler, DNA’yı sarar; enzimlerin ve RNA
moleküllerinin biyosentezini düzenlerler.
Fizyolojik Düzenleyici Proteinler
120
Nükleoproteinler
Birleşik proteinlerin çok önemli bir grubunu oluşturular.
Prostetik grubu nükleik asitler olan proteinlerdir.
NÜKLEİK ASİTLER• Kalıtsal nitelikleri olan, genler taşıyan ve protein
biyosentezinde anahtar özellik gösteren maddelerdir.
• İlk olarak hücre çekirdeğinden izole edildiklerinden nüklein
veya nüklein maddesi adı verilmiştir.
• Hücrenin parçalanması dahil her özel biyolojik olayın nükleik
asitlerle ilgisi vardır.
121
Azotlu baz Pentoz Fosfat
Nükleosid
Nükleotid (Mononükleotid)n=Nükleik asit
Nükleik asitler yapısında üç madde bulunur.
Azotlu baz + Pentoz + Fosfat
+ +
122
1
5
Bir nükleotidin yapısında
pentoz ortada yer
almaktadır. 1. karbonu ile azotlu bazla,
5. karbonu ile fosfatla
bağlanırken,
3. karbon atomu ile de bir
sonraki nükleotid’in fosfatı
ile bağlanmaktadır.3
123
Bir nükleotiddeki fosfat ile pentozun birleşmesi,
pentozun 5. karbon atomundaki birincil alkol (CH2OH)
grubunun fosfat ile aralarında bir mol H2O çıkması
sonucu esterleşmeleri ile gerçekleşir.
Pentozun azotlu bazla bağlanması ise pentozun birinci
karbonu üzerinden sağlanır.
Nükleoproteinler
124
Mononükleotidlerin birleşmeleri, pentoz ve fosfat
aracılığı ile olur.
1. nükleotiddeki pentoz’un 3. karbonundaki OH grubu ile
2. nükleotiddeki fosfatın esterleşmesi ile gerçekleşir.
Bu bağlantı yerine göre «n» sayıdaki nükleotidin
birleşmesiyle devam eder ve nükleik asitler oluşur.
Nükleoproteinler
125
Bir nükleotid de bulunan azotlu bazlar pürin ve
pirimidin bazlardır. • Bu bazlar dışında azda olsa rastlanan farklı bazlarda vardır. Bu
bazların metil-, dimetil- ve N-metil türevleridir.
Pürin bazları adenin ve guanin’ dir.
Pirimidin bazları sitozin, urasil ve timin’dir. • Sitozin hem DNA hemde RNA’da bulunur. Urasil RNA’da,
timin ise sadece DNA’ da bulunur.
Nükleoproteinler
126
127
Hücreler pürin ve pirimidin bazları sentez edebilirler.• Zaman zaman dışarıdan da alırlar.
Nükleik asitler DNA ve RNA adlarını yapılarındaki
pentozdan alır.
Deoksiriboz bulunuyorsa DNA (deoksiribonükleik asit)
adını alır.
Riboz bulunuyorsa RNA (ribonükleik asit) adını alır.
Nükleoproteinler
128
129
Biyolojik yönden önemli serbest nükleotidler• Nükleotidler, nükleik asitlerin yapılarında bulunmanın yanı sıra,
nükleotidlere yakın yapıda olan bir çok maddeler, dokularda
serbest halde bulunurlar.
• Bu maddelerin çoğunun katalitik görevleri vardır ve enzim
sistemleri ile birlikte görev yaparlar (koenzimler).
• Azotlu baz + pentoz = Nükleosid (Adenin + riboz = Adenozin)
• Adenozin + Fosfat = Adenozin monofosfat (AMP) adı verilen
nükleotid oluşur. İki fosfat ise Adenozin difosfat (ADP), üç
fosfat bağlanırsa adenozin trifosfat (ATP) oluşur.
• Diğer bazlarında fosfatla birleşmesi sonucu nükleotidler oluşur.
Nükleoproteinler
130
AMPADP
ATP
131
Biyolojik yönden önemli serbest nükleotidler
AMP (Adenozin monofosfat=Adenilik asit) : Adenin – Riboz – PO4
ADP (Adenozin difosfat) : Adenin – Riboz – PO4 – PO4
ATP (Adenozin trifosfat) : Adenin – Riboz – PO4 – PO4 – PO4
NAD (Nikotinamid Adenin Dinükleotid) : Adenin – Riboz – PO4 – PO4 – Riboz – Nikotinamid
NADP (Nikotinamid Adenin Dinükleotid fosfat) : Adenin – Riboz (– PO4) – PO4 – PO4 – Riboz – Nikotinamid
FMN (Flavin mononükleotid) : Flavin – Ribitol - PO4
FAD (Flavin adenin dinükleotid) : Flavin – Ribitol - PO4 - PO4 – Riboz - Adenin
UDP-G (Uridin difosfat-Glikoz) : Urasil – Riboz - PO4 - PO4 - Glikoz
Koenzim A : Adenin – Riboz (– PO4) – PO4 – PO4 – Pantotenat tiyoletilamin
132
Azotlu baz Nükleosid Nükleotid Simgesi
Adenin Adenozin Adenilik asit AMP
Guanin Guanozin Guanilik asit GMP
Sitozin Sitidin Sitidilik asit CMP
Urasil Uridin Uridilik asit UMP
Timin Timidin Timidik asit TMP
133
Hayvan dokularında hem DNA hemde RNA yaygın bir
biçimde bulunur.
DNA nükleusta daha çok bulunmakla beraber çok sayıda
RNA’da bulunur.
Sitoplazmanın başlıca nükleik asit fraksiyonu, RNA’ dır.
Sitoplazmada RNA genellikle ribozomlarda yer alır.
Nükleik Asitlerin Yapı ve Görevleri
134
Yapı taşları; Fosfat, dezoksiriboz ve Adenin (A), Guanin
(G), Sitozin (C), Timin (T) gibi pürin ve pirimidin
bazlarıdır.
Bir DNA’da adenin ile timin veya guanin ile sitozin daima
ekimolar yani eşit oranda bulunduğu halde (A+T):(G+C)
oranı değişebilir.
DNA molekülünde üç yapı bulunur.• Birincil yapı
◦ Belli türlerden ve belli sayıdaki nükleotidlerin bir diziliş sırasında göre
polinükleotid zincirleri oluşturmasıdır.
Dezoksiribonükleik Asit (DNA)
135
• İkincil yapı◦ İki polinükleotid zincirinin karşılıklı yer almasından meydana gelir.
◦ Bu iki zincir birbirine azotlu bazlar arasında H köprüleriyle birleşir.
◦ Ancak bu bağlantıda karşılıklı bazlarında uygun olması gereklidir.
◦ Daima adenin-timine (A-T), guanin-sitozine (G-C) karşı bulunur.
• Üçüncül yapıda◦ İki polinükleotid sarmallaşmış başka bir deyişle çift spiral oluşmuştur.
◦ Aynı azotlu bazlar karşılıklı gelir ve iki zincir H köprüleriyle birleşir.
Dezoksiribonükleik Asit (DNA)
136
DNA’ nın Molekül Yapıları
Birincil yapı İkincil yapı Üçüncül yapı
137
DNA’ nın organizmada iki temel görevi vardır.1. Genetik haberi taşımak
2. Eşleşme (Replikasyon) yeteneğine sahip olmak.
Hücre bölünmesinde genetik unsurlar tamamıyla ve
değiştirilmeksizin yavruya aktarılır.
Yeni bir DNA molekülünün meydana gelebilmesi (DNA
replikasyonu) için çift sarmalın yani üçüncül yapının
bozulup ikincil yapının meydana gelmesi gereklidir.
Dezoksiribonükleik Asit (DNA)
138
Ayrılan DNA şeritleri yeni oluşacak DNA şeritleri için
adeta bir kalıp meydana getirir.
Bu kalıp karşısında ancak ve sadece bu şeridin
kendisinden ayrıldığı eş şeridin yapısına benzer bir DNA
şeridi oluşabilir.
Çünkü kalıp olarak adlandırdığımız DNA şeridi içerisinde
yer alan azotlu bazlar ancak kendi sırasına uygun azotlu
bazlar ile eşleşebilir.
Dezoksiribonükleik Asit (DNA)
139
Burada meydana gelen şeritler, baz sıralaması yönünden
ebeveynin çift şeridine tümüyle benzediği ve çift
şeritlerinden herbiri bir ebeveyn şeridi içerdiği için
replikasyona semikonservatif eşleşme denir.
DNA molekülünde birbiri üzerinde yer alan 3 azotlu baz
bir amino asidi kodlar ve buna kodon denir.
Dezoksiribonükleik Asit (DNA)
140
141
RNA’ların oluşabilmesi için, primer (birincil) DNA’ lara
gereksinim duyulur.
RNA yapısının DNA yapısından farkı?• Deoksiriboz yerine riboz bulunur.
• Timin yerine Urasil bulunur.
• Çift sarmal değildir.
Başlıca üç tip RNA vardır. mRNA, rRNA, tRNA
Ribonükleik Asit (RNA)
142
143
144
Transkripsiyon
DNA Transcription
145
Proteinlerin yapısındaki amino asitlerin diziliş sırasını
DNA belirler.
Bir DNA’ nın polinükleotid zincirinde bulunan her üç
azotlu baz, bir amino asidi kodlar (kodon). • İşte nükleustaki DNA’ lardaki azotlu bazların diziliş sırası
genetik haberi oluşturur.
Protein biyosentezindeki ilk koşul DNA’ lardaki
genetik haberin ribozomlarda protein sentezinin
meydana geldiği yere taşınmasıdır. Bunu mRNA’ lar
gerçekleştirir; Transkripsiyon.
mRNA (Messenger/Haberci/Elçi RNA)
146
Protein sentezi için gerekli genetik haberi ve DNA
kısmını temsil eden bir RNA kalıbı oluşur. Sitoplazmaya
geçer ve ribozomlara bağlanır.
Amino asit kodu virüslar dahil hayatın şimdiye kadar
araştırılmış tüm şekilleri için geçerlidir.
DNA’ nın genetik kodu RNA’ nın baz sırası ile taşınır.
mRNA’ nın baz sırası meydana gelen proteinin amino
asit sırasını belirler.
mRNA (Messenger/Haberci/Elçi RNA)
147
148
İkinci RNA tipini, sitoplazmanın endoplazmik
retikulumunun ribozom denen organilende yer alan rRNA
oluşturur. Ribozomların büyük kısmını RNA meydana
getirmektedir.
rRNA (Ribozomal RNA)
149
Özel amino asitlerle birleşme ve onları ribozomlara nakletme yeteneğinde olan RNA molekülleridir. 3 önemli özelliği vardır.• Özel bir amino asidi kovalent olarak
bağlayabilirler.
• Kendi yapıları içerisinde mRNA kodundaki amino asidi tamamlayan ve bu nedenle antikodon denen üçlü bir koda sahiptirler.
• mRNA’ nın kodu, ile tRNA’ nın antikodunu temsil eden bazlardan ilk ikisinin birleşmesi DNA’ daki prensibe göre olur.
tRNA (Taşıyıcı=Transfer RNA)
150
151
Kromoproteinler Prostetik grubu porfirinler gibi renkli maddeler olan
konjuge proteinlerdir.
Hemoglobin ve solunum enzimleri prostetik grubu hem olan kromoproteinlerdir.
Yine prostetik grubu riboflavin olan flavoproteidler, prostetik grubu melanin olan saç ve yünde bulunan proteinli maddelerde kromoproteinlerdir.
Katalaz enzimide prostetik grubu hem olan kromoproteindir.
Hem maddesini prostetik grup olarak taşıyan kromoproteinlere hemoproteidler adı verilir.• Hemoglobin, myoglobin, sitokromlar ve peroksidazlar birer
hemoproteiddirler.
152
Pirol halkası porfirinlerin ilk ve en basit temek
maddesini oluşturur. Pirol halkasına propiyonik asit,
asetik asit veya metil, etil, hidroksi etil, vinil gibi yan
zincirler eklenirse porfobilinojen denen yapı meydana
gelir. Porfobilinojen’ e monopirol denir ve porfirinlerin
ön maddesi olarak kabul edilirler.• Dört porfobilinojen halkası metin (=CH—) köprüleriyle
birbirine bağlanırsa porfirinler meydana gelir.
• Porfirinler yan zincir taşımayan 4 pirol halkasından kurulu,
kapalı bir yapı olan porfin ön maddesinin türevleri olarak da
tanımlanmaktadır.
Porfirinler
153
Pirol Halkası Porfobilinojen (PBG)
154
Porfirin halkasına 4 asetik
asit, 4 propiyonik asit
bağlanırsa üroporfirinler
oluşur. • Üroporfirin I
• Üroporfirin III
• Koproporfirin I
• Koproporfirin III
Porfirinler
Porfin Halkası
155
Porfirinler
Hemoglobin• Prostetik grup olarak HEM taşıyan kromoproteinlerdir.
• Dört hem grubunun birbirine paralel bir şekilde ve peptid
zincirine dik olarak globinle bağlanmalarıyla oluşur.
• Ana karnında hemoglobin başlıca karaciğerde sentezlenir.
Yetişkinlerde kemik iliğinde de sentez edilir.
• Hemoglobin histidin yönünden zengindir ve kanda fazla
bulunması nedeniyle iyi bir tampondur.
• En önemli görevi oksihemoglobin oluşturmak suretiyle
akciğerlerde atmosferik oksijen ile birleşerek oksijeni
dokulara taşımaktır.
156
Heme Hemoglobin
157
Porfirinler
• Hemoglobindeki 4 hem grubundan her biri 1 molekül oksijen
bağlayabilir.
• Hemoglobin CO2 ile birleşirse karbaminohemoglobin meydana
gelir.
• CO ile birleşirse karboksihemoglobin oluşur.
• Fe++ oksitleyici maddeler ile tepkimeye girerse methemoglobin
meydana gelir.
• Fe++ bazı anyonlar ile yer değiştirebilir. Siyanür ile birleşerek
siyan-methemoglobin oluşturu.
• Oksihemoglobin H2S ile muamele edilirse sulfohemoglobin
meydana gelir.
158
PorfirinlerMyoglobin
• Hemoglobinin dokulara getirdiği
oksijeni tutar.
• Yapısında;◦ 153 amino asit içeren tek bir
polipeptid zincir bulunur.
◦ Globüler yapıdadır.
◦ Prostetik grup olarak 1 molekül hem
maddesi taşır.
• Kas dokuda bulunur.
159
Eritrositler yaklaşık 125 gün ömürleri sonunda yıkılırlar ve bunun sonucu olarak porfirin halkası açılır. 4 pirol halkası içeren açık bir zincir meydana gelir ki bunlara safra renkli maddeleri denir.
Safra renkli maddeler grubuna dahil maddelerin tamamının teorik olarak bir ana (proto)Bilin maddesinden türemiş oldukları kabul edilir.
Hemoglobinin parçalanmasında, ilk basamakta meydana gelen safra renkli maddesi biliverdin’ dir.
Biliverdindeki porfobilinojen halkalarını bağlayan metin gruplarından birisinin metilen grubuna indirgenmesiyle (redüklenmesiyle) bilirubin meydana gelir.
Safra Renkli Maddeleri
160
Bilirubindeki vinil gruplarının etil gruplarına çevrilmesi ile mezobilirubin oluşur. Bundaki porfobilinojen halkalarını bağlayan diğer iki metin (=CH) grubundan, metilen (CH2) grubuna indirgenmesiyle mezobilirubinojen oluşur. Bununda iki yan porfobilinojen halkalarına ikişer H atomu girmesiyle sterkobilirubinojen oluşur. Klinik Biyokimya’ da mezobilirubinojen ve sterkobilinojene
bilinojenler veya ürobilinojenler adı verilir. Her ikisinde mevcut metilen grubunun H atomu kaybetmesiyle (oksitlenerek), mezobilirubinojenden ürobilin, sterkobilinojenden sterkobilin meydana gelir. Ürobilin idrarda, sterkobilin dışkıda ilk kez izole edildi.
Aslında bir çok doku ve diğer vücut sıvılarında bulunurlar.
Safra Renkli Maddeleri
161
Safra Renkli Maddeleri Özellikleri
• Mezobilirubinojen ve sterkobilirubinojen renksiz, ürobilin ve sterkobilin sarı, mezobilirubin ve bilirubin portakal sarısı ve biliverdin de mavimsi yeşil renktedir.
• Biliverdin ve bilirubin’in Na ve K tuzları suda çözündüğü halde, Ba ve Ca tuzları çözünmez.
• Tüten nitrik asit ile safra renkli maddelerinin çözeltileri tabaka yaptırılırsa, temas yüzetinde yeşil, mavi, menekşe, kırmızı renkler meydana gelir. Buna Gmelin deneyi adı verilir. Bu deney ile idrarda sarılığın teşhisi yapılabilir.
• Bilirubin taze hazırlanmış diazo ayıracı ile reaksiyona sokulursa kırmızı renkte azo-bilirubin meydana gelir. Kanda bilirubin miktar tayininde kullanılır. Tepkime adı Van den Bergh’ dir.◦ Diazo ayıracı sülfanilik asit, HCl ve sodyum nitrit içeren bir karışımdır.
162
Safra renkli maddelerinden olan bilirubin’ in plazmada,
toplanmasına bilirubinemi, idrarla çıkarılmasına
bilirubinüri, deri ve mukazaya toplanarak bu dokuları
boyaması haline ikterus (sarılık) adı verilir. İkterus oluş
nedenlerine göre üçe ayrılır.
1. Mekanik/retensiyon Sarılık (Post-hepatik): Safra yollarının
yangı, taş, parazit, urlar gibi çeşitli nedenlerle, mekanik olarak
tıkanması ve safranın karaciğer hücrelerinde ve dokularda
toplanması olayıdır.
Serumda, hem direkt hemde indirekt bilirubin yükselmiştir.
İdrarda, bilirubin (+), ürobilinojen normaldir.
Dışkı renksizdir.
İkterus (Sarılık)
163
İkterus (Sarılık)2. Hepatosellüler Sarılık (Hepatik): Hepatit ve zehirlenmeler
gibi nedenlerle, karaciğer hücresinin bilirubini kandan alıp, safra kanallarına salgılayamaması ile oluşur.
Serumda, indirekt bilirubin yükselmiştir.
İdrarda, ürobilinojen (+)’dir.
Dışkı açık renklidir.
3. Hemolitik Sarılık (Pre-hepatik): Eritrosit parçalanmasının arttığı durumlarda birdenbire oluşan fazla bilirubinin karaciğer tarafından safra kanalına salgılamaya yetişememesi sonucu kanda birikmesiyle oluşur.
Serumda, indirekt bilirubin yükselmiştir.
İdrarda, ürobilinojen çok fazladır.
Dışkı koyu renklidir.
164
Serum ve Plazma• İçerisinde pıhtılaşmaya engel olacak uygun bir antikoagulan
madde bulunan tüpe kan alındıktan sonra, santrifüje edilecek
olursa, dibe çöken şekilli elemanlar ve üstte kalan sarı pembe
renkli sıvı kısımdan oluşan iki tabakaya ayrılır.
• Kanın bu şekilde ayrılan sıvı kısmına plazma denir. Plazma
içinde % 8 oranında plazma proteinleri, % 1 inorganik tuzlar,
geri kalan oranda da lipidler, karbonhidratlar, amino asitler
gibi maddeler bulunur. % 8 kısmını oluşturan plazma
proteinlerinin fibrinojen fraksiyonuda plazma içerisinde yer
alır.
Organizma Sıvılarının ve Dokularının Başlıca Proteinleri
165
Plazma içerisinde bulunan ve fibrin haline geçerek kanın
pıhtılaşmasını sağlayan fibrinojen plazmadan ayrıldığı
takdirde geriye kalan açık sarı kısım serum adını alır.
Organizma Sıvılarının ve Dokularının Başlıca Proteinleri
Plazma(Su, proteinler, lipidler,
karbonhidratlar, hormonlar vs.)
Eritrositler
Lökosit ve trombositler
Görsel Kaynak: WikiMedia
Normal
Hematokrit
(HCT)
Anemi
(HCT )
Polisitemi
(HCT )
166
Kanın Pıhtılaşması• Dolaşım kanında buluna çözünür bir protein olan fibrinojenin
değişmesiyle ortaya çıkar. Gerektiğinde bu fibrinojen bir dizi tepkime ile fibrine dönüşür. Bu olaya koagülasyon (kanın pıhtılaşması) adı verilir.
• Fibrinojenin fibrine çevrilmesi, trombin adı verilen bir enzim sayesinde olur. Bu enzim dolaşımda aktif değildir.
• Kanın pıhtılaşmasında başta Ca olmak üzere bir çok faktör rol oynar.
• Kanın pıhtılaşması basit bir olay değil, kompleks ve kontrol mekanizmalı bir süreçtir. Koagülasyon Kaskadı olarak isimlendirilir.
Organizma Sıvılarının ve Dokularının Başlıca Proteinleri
167
Trombositler, kanın şekilli elementleridir. • Dolaşım kanından kan alındığında, bu
trombositler tüpün cidarına yada bir kanama
söz konusu ise yaranın kenarlarına yapışırlar ve
parçalanırlar.
• Bu parçalanma sonu taşıdıkları tromboplastin
adı verilen bir madde açığa çıkar.
• Tromboplastinler, dolaşım kanında bulunan
ve trombinin inaktif şekli olan protrombin’i
trombin’e çevirir. Trombinde fibrinojenin
fibrin haline geçmesini sağlayarak kanın
pıhtılaşmasını sağlar.
Organizma Sıvılarının ve Dokularının Başlıca Proteinleri
Canine
Feline
Kaynak: eClinPath
168
Coagulation Cascade Animation
169
Plazma ve serum proteinleri
FibrinojenGlikoprotein yapıdadır. Elipsoid, çomak yapısındadır.
Çözeltilerde ileri derecede vizkozdur. Kanın pıhtılaşmasında
en önemli rolü oynar.
Serum
Albümin
Çoğunlukla lipoprotein yapıdadır. Elipsoid biçimdedir. Ozmotik
basıncın korunmasında önemlidir. Zor çözünür maddeleri
bağlayarak çözünür hale getirirler ve dolaşım kanında
transportlarını sağlarlar.
Serum
Globulin
α-globulinler: Glikoprotein yapısındadır. Seruloplazmin ve
protrombin örnek olabilir.
β-globulinler
γ-globulinler: Antikorlar yada immunglobulinlerde denir.
Organizma Sıvılarının ve Dokularının Başlıca Proteinleri
170
Kas Proteinleri
Sarkoplazma Proteinleri Miyojen, Miyoglobin, Miyoalbümin, Globin-X
Fibriller ProteinlerMiyozin, Aktin (Globuler aktin/G-aktin, Fibriller
aktin/F-aktin)
Organizma Sıvılarının ve Dokularının Başlıca Proteinleri
Süt ve Yumurta Proteinleri
Süt Proteinleri Kazein, Laktalbümin, Laktoglobulin, İmmunoglobulinler
Yumurta
Proteinler
Akında: Ovalbümin, Konalbümin, Ovomükoid,
Ovoglobulinler, Müsin, Avidin
Sarısında: Vitellin, Livetin, Fosfvitin (tamamı
fosfoprotein yapıdadır).
Ası. T. 1999. Tablolarla Biyokimya, Cilt 1
Engelking LR. 2014. Textbook of Veterinary Physiological Chemistry. 3rd
edn. Academic Press.
Smith JG (2010). Organic Chemistry, 3rd Edition, McGraw-Hill.
Smith JG (2012). General, Organic, & Biological Chemistry 2nd Edition,
McGraw-Hill.
Sözbilir Bayşu N, Bayşu N. 2008. Biyokimya. Güneş Tıp Kitapevleri, Ankara
Kaynaklar
172
Soru 1 Cevap: B
Aşağıdakilerden hangisi bilinen en basit amino asittir ?
a) Alanin
b) Glisin
c) Treonin
d) Triptofan
e) Glumatik asit
173
Soru 2Cevap: C
Proteinlerin çeşitli maruziyetler nedeniyle yapısının
bozulmasına ............ denir.
a) Deamidasyon
b) Renatürasyon
c) Denatürasyon
d) Dekarboksilasyon
e) Deaminasyon
174
Soru 3Cevap: A
Porfirinlerin ilk ve en basit temel maddesini hangi
molekül oluşturur?
a) Pirol halkası
b) Porfobilinojen
c) Fibrinojen
d) Sterkobilin
e) Biliverdin
Sorularınız ?