AKUT GASTROE TERİTİ OLA 5 YAŞ ALTI ÇOCUKLARDA...
Transcript of AKUT GASTROE TERİTİ OLA 5 YAŞ ALTI ÇOCUKLARDA...
1
TÜRKİYE CUMHURİYETİ
A�KARA Ü�İVERSİTESİ
TIP FAKÜLTESİ
AKUT GASTROE�TERİTİ OLA� 5 YAŞ ALTI ÇOCUKLARDA
ROTAVİRÜS SUŞLARI�I� PCR İLE TİPLE�DİRİLMESİ VE
BELİRLE�E� TİPLERİ� KLİ�İK AĞIRLIK DERECESİ İLE
İLİŞKİSİ
Dr. Anıl AKTAŞ TAPISIZ
ÇOCUK E�FEKSİYO� HASTALIKLARI BİLİM DALI
YA�DAL UZMA�LIK TEZİ
Tez Danışmanı
Prof Dr. Ülker DOĞRU
A�KARA 2010
2
TÜRKİYE CUMHURİYETİ
A�KARA Ü�İVERSİTESİ
TIP FAKÜLTESİ
AKUT GASTROE�TERİTİ OLA� 5 YAŞ ALTI ÇOCUKLARDA
ROTAVİRÜS SUŞLARI�I� PCR İLE TİPLE�DİRİLMESİ VE
BELİRLE�E� TİPLERİ� KLİ�İK AĞIRLIK DERECESİ İLE
İLİŞKİSİ
Dr. Anıl AKTAŞ TAPISIZ
ÇOCUK E�FEKSİYO� HASTALIKLARI BİLİM DALI
YA�DAL UZMA�LIK TEZİ
Tez Danışmanı
Prof Dr. Ülker DOĞRU
Bu tez Ankara Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Birimi tarafından
2008 08 09 264 proje numarası ile desteklenmiştir
A�KARA 2010
ii
Ö�SÖZ
Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları yandal eğitimim süresince bilgi ve tecrübeleri
ile bana yol gösteren, tüm hayatım boyunca daima örnek alacağım, tez danışmanım
ve çok değerli hocam Sayın Prof. Dr. Ülker Doğru başta olmak üzere, bu yolda
ilerlememde bana çok büyük emek veren, yardımlarını esirgemeyen ve birlikte
çalışmaktan mutluluk duyduğum değerli hocalarım Prof Dr. Erdal İnce ve
Doç Dr. Ergin Çiftçi’ye bütün kalbimle teşekkürlerimi sunarım.
Sadece yan dal arkadaşım değil aynı zamanda ‘ablam’ olan Doç. Dr. Nurşen
Belet’e, sevgili arkadaşım Uzm Dr. Halil Özdemir’e, Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları
Kliniği tüm hemşire ve personeline bütün desteklerinden dolayı teşekkür ederim.
Tezimin yürütülmesinde, yeterli örnek toplanması ve saklanmasında destek
sağlayan Prof. Dr. Ahmet Derya Aysev ve Uzm. Dr. Haluk Güriz’e ve Ankara
Üniversitesi Tıp Fakültesi Cebeci Hastanesi Merkez Laboratuvarı Mikrobiyoloji
birimi personeline teşekkürlerimi sunarım.
Tezimin en zor aşamasında, örneklerin çalışılmasında bütün donanımı,
sıcaklığı ve içtenliği ile yanımda olan Doç Dr. Zeynep Ceren Karahan’a, Ankara
Üniversitesi Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı
doktor ve personeline ve ayrıca istatistik aşamasındaki değerli desteklerinden dolayı
Doç Dr. Atilla Halil Elhan’a emeklerinden dolayı teşekkürlerimi sunarım.
Hayatım boyunca verdikleri emek ve sevgi ile beni bu günlere getiren ve
fedakarlıklarını hiçbir zaman esirgemeyen değerli aileme ve son olarak bana
varlıkları ile destek ve güç veren sevgili eşim ve ‘CAN’ım oğluma sonsuz
teşekkürlerimi sunarım.
Dr. Anıl AKTAŞ TAPISIZ
iii
İÇİ�DEKİLER
KABUL VE ONAY .................................................................................................... i
ÖNSÖZ ...................................................................................................................... ii
İÇİNDEKİLER ......................................................................................................... iii
SİMGELER VE KISALTMALAR DİZİNİ ............................................................. iv
ŞEKİLLER DİZİNİ .................................................................................................... v
TABLOLAR DİZİNİ ................................................................................................ vi
1. GİRİŞ VE AMAÇ ............................................................................................. 1
2. GENEL BİLGİLER .......................................................................................... 3
2.1. Patojenin tanımı ...................................................................................... 3
2.2. Virüsün yapısı ........................................................................................ 3
2.3. Sınıflandırma .......................................................................................... 7
2.4. Patogenez ............................................................................................... 9
2.5. İmmünoloji ........................................................................................... 10
2.6. Bulaşma ................................................................................................ 12
2.7. Klinik bulgular ..................................................................................... 13
2.8. Epidemiyoloji ....................................................................................... 14
2.9. Tanı ....................................................................................................... 15
2.10. Tedavi ................................................................................................... 18
2.11. Korunma ............................................................................................... 20
3. GEREÇ VE YÖNTEM .................................................................................. 25
4. BULGULAR ................................................................................................. 33
5. TARTIŞMA ................................................................................................... 41
6. SONUÇLAR .................................................................................................. 49
7. ÖZET .............................................................................................................. 52
8. SUMMARY ................................................................................................... 54
9. KAYNAKLAR ............................................................................................... 55
iv
SİMGELER VE KISALTMALAR
ELISA : Enzyme-Linked İmmunsorbent Assay
ELISPOT : Enzyme-Linked İmmunosorbent Spot
EM : Elektron mikroskobi
IF : İmmünofloresan
IFN : İnterferon
IL : İnterlökin
KF : Kompleman fiksasyon
LA : Lateks aglutinasyon
NSP : Non-strüktürel protein
ORS : Oral Rehidrasyon Solüsyonu
PAGE : Poliakrilamid jel elektroforezi
RFLP : Restriction fragment length polymorphism
RT-PCR : Reverse transcription polymerase chain reaction
SG I : Subgrup I
SG II : Subgrup II
SGI : Genogroup I
SGII : Genogroup II
VP : Viral protein
v
ŞEKİLLER
Şekil 1. Rotavirusun 11 genomik segmentinin poliakrilamid jel
elektroforezindeki görünümü ................................................................... 4
Şekil 2. Rotavirusun yapısı .................................................................................... 6
Şekil 3. Rotavirusun VP7 bölgesine ait 1062 bp uzunluğundaki
genom bölgesi ......................................................................................... 28
Şekil 4. Rotavirusun VP4 bölgesine ait 876 bp uzunluğundaki genom
bölgesi .................................................................................................... 30
Şekil 5. RT-PCR ile rotavirüs genotipi belirlenen hastaların yaşlara
göre dağılımı .......................................................................................... 33
Şekil 6. RT-PCR ile rotavirüs genotipi belirlenen hastaların aylara
göre dağılımı ........................................................................................... 34
Şekil 7. VP4 multiplex PCR ürünleri .................................................................. 35
Şekil 8. VP7 multiplex PCR ürünleri .................................................................. 36
vi
TABLOLAR
Tablo 1. Rotavirüs gastroenteriti sayısal skorlama sistemi ................................. 26
Tablo 2. Ayaktan ve Yatan Hastaların Yaş ve Skor Puanı Açısından
Karşılaştırılması ..................................................................................... 35
Tablo 3. RT-PCR ile belirlenen G genotiplerinin dağılımı .................................. 37
Tablo 4. RT-PCR ile belirlenen P genotiplerinin dağılımı ................................... 38
Tablo 5. RT-PCR ile belirlenen her iki G ve P tiplerinin dağılımı ....................... 39
Tablo 6. G genotiplerine göre klinik skor puanları .............................................. 40
Tablo 7. G genotiplerine göre yatan ya da ayaktan hasta sayıları ........................ 40
1
1. GİRİŞ VE AMAÇ
Rotavirüsler tüm dünyada 5 yaş altı çocuklarda görülen ishallerin, özellikle de
hastaneye yatışlara ve ölümlere neden olan ağır ishallerin en sık nedenidir. Dünyada
her yıl milyonlarca çocuk rotavirüs ishali nedeni ile polikliniklere başvurmakta,
yaklaşık 2 milyonu hastaneye yatırılmakta ve 600.000 kadarı rotavirüs
gastroenteritine bağlı hayatını kaybetmektedir. Rotavirüsler 5 yaş altı çocuklarda aşı
ile korunabilir hastalık ölümleri arasında, pnömokoklardan sonra ikinci sırayı
almaktadır (1).
İnsanda sadece grup A, B ve C rotavirüsler hastalığa neden olur. En yaygın
görülen ve bebeklerdeki ağır gastroenteritlerin %21-65’inin sebebi grup A rotavirüs
enfeksiyonlarıdır. İnsan grup A rotavirüs suşları arasında 27 P tipi ve 19 G tipi
tanımlanmıştır. Dünyadaki epidemiyolojik çalışmalarda VP7 serotipleri G1, G2, G3,
G4 ile G9 ve VP4 serotipleri P4, P6 ile P8 bütün rotavirüs enfeksiyonlarının
%96’sından sorumlu tutulmaktadır (2).
Beş yaş altı çocuklardaki akut viral gastroenteritlerin ilk sıradaki nedeni olan
rotavirüsler, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerdeki morbiditeleri ve gelişmekte olan
ülkelerdeki mortaliteleri nedeni ile çok önem taşırlar. Gelişmiş ülkelerde mortalite
düşük olmasına rağmen morbidite oranı yüksektir ve hospitalizasyon oranları da
%20-60 gibi oldukça yüksek olup gelişmekte olan ülkelerdekine benzer bulunmuştur
(3). Rotavirüs enfeksiyonu asemptomatik olabileceği gibi ağır dehidratasyon
sonucunda ölüme de neden olabilir. Rotavirüs enfeksiyonunun klinik seyrinde
hastalığın ağırlık derecesini tanımlayan skorlama sistemleri kullanılmaktadır (4).
Ancak tam olarak hiçbir G ya da P tipinin klinik ağırlık derecesi ile ilişkisi net olarak
ortaya konamamıştır (5).
Kişisel ve toplumsal hijyenin iyileştirilmesi ve temizlik uygulamalarına
rağmen rotavirüs enfeksiyonuna bağlı morbidite ve mortalitede azalma
sağlanamamıştır. Hastalığın sıklığı ve ağır seyri nedeni ile rotavirüse karşı aşı
geliştirilmiş ve birçok ülkede lisans almıştır. Günümüzde G1P[8] tipinden oluşan
2
monovalan ve G1, G2, G3, G4,WC3 ve P[8]’den oluşan pentavalan 2 tip oral canlı
zayıflatılmış rotavirüs aşısının kullanımı ülkemiz dahil çok sayıda ülkede
onaylanmıştır. Her iki aşının koruyucu etkinliği ciddi ishale karşı %85-98
arasındadır. Rotavirüs aşısı ABD, Venezuella, Brezilya, Meksika ve Avusturya gibi
ülkelerde çocukluk çağı aşı takvimine girmiştir. Buna karşılık Avrupa ve birçok
ülkede rotavirüs aşıları lisans almasına rağmen ulusal aşılama programına henüz
konulmamıştır ve rotavirüs aşısının aşılama programına konulmasından önce
çocuklarda görülen gastroenteritlerde rotavirüs enfeksiyonlarının önemini ortaya
koyan epidemiyolojik çalışmalar devam etmektedir. Rotavirüs aşısından beklenen
ciddi rotavirüs hastalığından koruması, hastaneye yatışları ve ekonomik kayıpları
azaltması ve ölümleri en aza indirmesidir (6).
Grup A rotavirüslerinin G ve P genotiplemesi, rotavirüs aşısı yapımından
önce prevalan suşların tespiti ve aşılama programları sonrası aktif sürveyans
çalışmaları ile genotipik değişimlerin izlenmesinde önem taşır. Buna ilaveten
rotavirüs aşısının rutin uygulamaya girişinden önce her ülke için rotavirüs morbidite
ve mortalite oranları, rotavirüs gastroenterit prevalansı, yaşa özgü insidans ve
hospitalizasyon oranlarının analiz edilmesi gerekir (7,8).
Bu çalışmanın amacı;
1. Akut gastroenteritli çocuklarda rotavirüs enfeksiyonlarının moleküler
epidemiyolojisini araştırmak,
2. Rotavirüs tiplerinin klinik ağırlık derecesine etkisini belirlemek,
3. Ülkemiz açısından sürveyans ve aşılama çalışmalarına ışık tutmaktır.
3
2. GE�EL BİLGİLER
2.1. PATOJE�� TA�IMI
Rotavirüsler, ilk olarak 1972 yılında, Avustralya’da Ruth Bishop adlı
mikrobiyolog ve arkadaşları tarafından non-bakteriyel ishali olan bir çocuğun
duodenal aspiratında ‘tekerlek benzeri’ partiküller olarak elektron mikroskobisi (EM)
yöntemi kullanılarak tespit edilmiştir (9). Flewett ve arkadaşları 1974 yılında
tekerlek gibi görünüşünden dolayı virüse “rotavirüs” ismini vermiştir (10). İlerleyen
yıllarda daha kolay ve uygun tanısal tekniklerin gelişmesi ile çocukluk çağı ishalinin
en yaygın sebebi olarak bilinen rotavirüs hakkında önemli bilgiler kaydedilmiştir.
2.2. VİRÜSÜ� YAPISI
Rotavirüs, oldukça geniş bir aile olan Reoviridae ailesinini bir üyesidir. Bu
ailenin genel özelliği olarak zarfsız, ikozahedral yapıda, protein kapsidlidir. Yaklaşık
100 nm çapında, 11 segmentli, çift sarmallı bir RNA virüsüdür. Dış kapsid, iç kapsid
ve çekirdek olmak üzere 3 katmandan oluşur. Viral genom, viral protein (VP)1 ve
VP3 ile birlikte merkezde bulunur, bunu hemen çevreleyen iç tabaka VP2’denoluşur.
Dış kapsid VP7 (G proteini) ve VP4 (P protein) olmak üzere 2 proteinden oluşur. Her
bir rotavirüs genom segmenti yapısal olan veya yapısal olmayan bir viral protein
(VP) kodlar. Genom segmentinin altısı virüs partiküllerinde bulunan yapısal
proteinleri (Viral proteinler; VP1, VP2, VP3, VP4, VP6 ve VP7) diğer altı segment
ise yapısal olmayan proteinleri (Non-strüktürel protein; NSP1-6) kodlar. Yalnızca 11.
segment 2 protein kodlar (11).
4
Şekil 1. Rotavirüsün 11 genomik segmentinin poliakrilamid jel elektroforezindeki
görünümü
VP4 yapısal proteini 775 amino asit uzunluktadır ve 4. segment tarafından
kodlanır. VP4 rotavirüsün yüzeyinde bulunan çıkıntı “spike” proteinidir ve dış kapsid
yüzeyinden yaklaşık 80Å içeri uzanır. VP4 hücreye bağlanma, penetrasyon,
hemaglutinasyon, nötralizasyon ve virulans gibi pek çok önemli fonksiyona sahiptir
(12).
VP7 yapısal proteini 9. segment tarafından kodlanır. Viral kapsidin dış
katmanını ve toplam virion kütlesinin %30’unu oluşturur. VP7 hücreye bağlanma ve
girme sürecinde VP4’ü modüle eder ve VP4’ün bağlanmasından sonra hücrenin
yüzey molekülleri ile etkileşime girer. Dış kapsidin içerdiği VP4 (P proteini) ve VP7
(G proteini) proteinleri nötralizan antikorların ve tip spesifik antikorların hedefidir ve
rotavirüs serotiplerinin belirlenmesinde kullanılır (2).
Minor çekirdek proteini olan VP1 proteini 1. segment tarafından kodlanır.
Merkezi çekirdeğin küçük bir bileşeni olup toplam virion kütlesinin %2’sini
oluşturur. Farklı rotavirüsların karşılaştırılması ile VP1’in amino asit ve protein
seviyelerinin yüksek derecede korunmuş olduğu görülmüştür. VP1 en büyük
5
polipeptiddir. VP2 yapısal proteini 2. segment tarafından kodlanır ve iki minör
protein olan VP1 ve VP3 ile birlikte rotavirüsün iç çekirdeğini oluşturur. VP2 iç
çekirdekte en bol bulunan proteindir ve dsRNA ile etkileşim halindedir. VP2 proteini
rotavirüs çekirdek yapısının oluşumunda ve fonksiyonunda önemli bir rol oynar.
Viral RNA’ya bağlanarak çift zincirli RNA’nın kapsidle kaplanmasında ve
replikasyonun gerçekleşmesinde görevi vardır (13).
VP3 yapısal proteini 3. segment tarafından kodlanır. Çekirdeğin minor
bileşenidir. Diğer viral polimerazlar ile dizi homolojisine sahiptir ve guaniltransferaz
ve metiltransferaz aktivitesine sahiptir. VP5 rotavirüsün korunmuş hidrofobik bir
bölgesine yerleşmiş ve virüsün hücreye girişinde önemli bir rol oynayan proteindir.
VP6 proteini 6. segment tarafından kodlanır. VP6 genomun transkripsiyonu için
önemlidir. VP6 yapısal ve immünolojik role sahip olup virüs kapsid bütünlüğünün
sağlanmasında ve korunmasında önemli bir rol oynar. VP6’nın doğrudan enzimatik
aktivite göstermemesine rağmen transkripsiyon için kesinlikle gerekli bir major iç
kapsid polipeptidi olduğu belirlenmiştir. VP6 grup spesifik antijenik determinanttır
(14).
Rotavirüsün yapısal olmayan proteinlerinden NSP1 proteini 5. segment
tarafından kodlanır. Şimdilik rolü tam olarak bilinmemekle birlikte doğal immün
cevabın modülasyonunda bir role sahip olduğu düşünülmektedir. NSP2 proteini 8.
segment tarafından kodlanır. RNA replikasyonunda ve paketlenmesinde bir role
sahip olduğu ileri sürülmüştür. Yapılan çalışmalar nükleozid trifosfataz aktivitesine
de sahip olduğunu göstermiştir (14).
NSP3 proteini 7. segment tarafından kodlanır. Protein sentezinin
translasyonunu artırıcı, viral replikasyonda ve virüsün barsak ve diğer dokulara
yayılımında bir role sahiptir. Dizi analiz sonuçlarına göre NSP3’ün memelilere ait
rotavirüs şuşlarında %75 oranında korunmuş olduğu görülmüştür (14).
NSP4 proteini 10. segment tarafından kodlanır ve 175 amino asitten oluşan
bir glikoproteindir. Pek çok çalışmada NSP4’ün viral enterotoksin olduğu
kanıtlanmıştır. Viral partikülün olgunlaşmasında önemli bir adım olan endoplazmik
retikulumdan subviral çift katmanlı partikülün tomurcuklanması için intraselüler
6
reseptör olarak görev yapar. NSP4 membran destabilizasyonuna sebep olarak plazma
membranının permeabilitesini değiştirir ve epitelyum hücrelerin yüzeyleri arasındaki
sıkı bağlantıları “tight junction” bozarak intraselüler kalsiyum seviyesini artırır.
NSP4’ün VP4 ve VP6 ile etkileşimde bulunduğu gösterilmiştir. Rotavirüsün
virulansı ve toksijenik aktivitesindeki modifikasyonlar bu bölgedeki amino asit
değişiklikleri ile ilişkilendirilmiştir (14).
İnsan ve hayvan rotavirüslerinin NSP4 genlerinin dizileri belirlenmiş ve
kıyaslanmıştır. Dizi analizleri, birbirinden farklı 5 NSP4 genotipinin [A (KUN), B
(Wa), C (AU-1), D (EW) ve E (avian-like)] olduğunu göstermektedir. Genotip A, B,
C ve D memelilerden elde edilirken genotip E avian rotavirüs suşundan identifiye
edilmiştir. Genotip A, B ve C insanlarda tespit edilmiştir. NSP4 geninin A ve B
genotiplerin immün cevaptaki rolü henüz tam tanımlanamamıştır ve rotavirüs
aşısının stratejisinde bu genin önemli olup olmadığı halen bilinmemektedir (15).
NSP5 proteini 11. segment tarafından kodlanır. NSP5’in fosforilasyon ve
glikolizasyon olmak üzere iki post-translasyonal modifikasyonu tanımlanmıştır.
NSP6’nın rolü tam olarak açık değildir, fakat rotavirüs replikasyonunda anahtar bir
rol oynadığı düşünülmektedir (16).
Şekil 2. Rotavirusun yapısı
7
2.3. SI�IFLA�DIRMA
Rotavirüsler kapsid proteinin antijenik özelliğine göre serolojik olarak grup,
subgrup ve serotiplere sınıflandırılır. VP6 proteininindeki farklılıklara göre A’dan
G’ye (A, B, C, D, E, F, G) kadar adlandırılan 7 gruba ayrılır (17). Rotavirüs grup A,
B ve C hem insanlarda hem de hayvanlarda bulunurken rotavirüs grup D, E, F ve G
yalnızca hayvanlarda bulunur. Grup A, B ve C rotavirüsları %20-60 arasında
değişiklik gösteren amino asit homolojisine sahiptir. Grup A rotavirüsleri yine
VP6’da bulunan farklı epitoplar ile subgruplara ayrılabilir. İnsan rotavirüs suşlarının
çoğu subgrup I ve II’ye aittir. Grup A subgrup II, subgrup I’e göre daha sık görülür
(18).
Rotavirüs genomunun segmentleri tek bir hücrede 2 farklı rotavirüs suşunun
koenfeksiyonu ile “yeniden eşleşme” oluşmasına izin verir. Bu özelliği G ve P
proteinlerinin pek çok kombinasyonlarının oluşmasına aracılık eder. Böylece genotip
çeşitliliği meydana gelir. Her bir rotavirüs grubu genetik olarak "yeniden eşleşme"
yeteneğine sahiptir, fakat yeniden eşleşme farklı gruplar arasında ortaya çıkmaz (16).
Grup A rotavirüsları jel elektroforezisinde 11 RNA segmentinin mobilitesine
göre iki farklı elektroferotip paterni gösterir. Hızlı göç edenler uzun (long)
elektroferotip ve yavaş göç edenler kısa (short) elektroferotip olarak adlandırılır.
Grup A rotavirüs G1, G3 ve G4 serotipleri genellikle tipik olarak subgrup II ve uzun
elektroferotip, G2 ise subgrup I ve kısa elektroferotip profili gösterir (19).
Monoklonal antikorlar kullanılarak yapılan nötralizasyon testi ile rotavirüsler
her bir grup içinde serotiplere sınıflandırılır. Serotip spesifik antijenler iki dış kapsid
proteini olan VP4 ve VP7 dir. VP7, bir glikoproteindir ve VP7 ile G serotipleri (G;
glikoprotein) belirlenir. Virüsün yüzeyindeki “spike” proteini olan VP4 P tip
antijenini belirleyen bir proteindir. Hem VP4 hem de VP7 tip spesifik koruyucu
nötralizan antikor oluşumunu uyarır. Rotavirüslerin sınıflandırılmasında VP4 ve VP7
tipleri ikili sistem olarak kullanılır. Grup A rotavirüslerin şimdiye kadar 19 G genotip
(G1-G19) ve 14 G (G1-G14) serotipi tespit edilmiş olup en az 11 G serotipinin (G1–
G6, G8–G12) insanları enfekte ettiği belirlenmiştir (17).
8
Rotavirüsün VP4 segmentine göre en azından 27 farklı P genotipi
bulunmaktadır. İnsanlardan izole edilen 12 P tipi (P1A[8], P1B[4], P2A[6], P2C[6],
P3[9], P4[10], P5A[3], P6[1], P8[11], P11[14], P12[19] ve P[25]) vardır. P
serotiplerinin tanısı için baculovirüs’ta eksprese edilen VP4 antijenine karşı
geliştirilen tip spesifik antikorlar kullanılarak Grup A rotavirüslarının şimdiye kadar
en az 17 P serotipi tanınmıştır, bunlardan 3 tanesi subtiptir (14 P serotip, 1A, 1B ve
2-14). İnsanları enfekte ettiği bulunan P serotipleri ise şimdilik sekiz tane olup P1A,
P1B, P2A, P3, P3B, P4, P5 ve P8’dir. İnsanlarda en yaygın P genotipleri, P[8] ve
P[4]’dür, sırasıyla P1A ve P1B serotiplerine karşılık gelir. P serotipleri ve P
genotipleri arasında korelasyon tam kurulmamış olduğundan P serotipleri sadece
numara ile yazılırken P genotiplerinin numarası parentez içinde belirtilir. P tiplerinin
isimlendirilmesinde alternatif olarak P1A[8] gibi hem serotip hem de genotip
numarası yazılabilir. G serotipleri ve genotipleri arasında korelasyon olduğundan
dolayı her ikisinde de sadece numarası yazılır (16).
Rotavirüs suşlarının dizilerinin direkt karşılaştırılmaları ile bütün homolog
genom segmentleri arasındaki genetik akrabalık RNA-RNA arasındaki hibridizasyon
ile tespit edilmektedir (20). RNA-RNA hibridizasyon insan ve hayvan suşları
arasında yakın tür içi ilişkileri göstermede veya doğal olarak ortaya çıkan rotavirüs
reassortant suşları doğrulamada kullanılır. Referans suşlar olarak üç insan A
genogrubu rotavirüs suşu olan [Wa (P1A[4], G1), DS-1 (P1B[4], G2) ve AU-1
(P3[9], G3)] kullanılmaktadır. Genetik olarak yeniden eşleşme sırasında virüsün
genomik segmentleri kısmen veya tamamen ayrılabilir ve prototip virüstan oldukça
farklı olabilir. Farklı genogruplar arasındaki yeniden eşleşmeler ile şimerik virüsler
oluşturabilir ve kolayca bir genogruba yerleştirilemez. Buna ilaveten genom
segmentlerinin takımı prototip virüslerden kısmen veya tamamen farklı olabilir ve
kolayca tanısı yapılamaz. Pek çok hayvan genogrupları identifiye edilmiştir, fakat
bunların birbirleri ve insan suşları ile ilişkileri tamamen açıklanmamıştır. İnsan ve
hayvan rotavirüs suşlarının dizi analizinde olağan dışı rotavirüs suşlarının sayısının
nadir olduğu açığa çıkarılmıştır ve bazı suşların nükleik asit hibridizasyon yöntemleri
kullanılarak etkili bir şekilde taranamayan reassortant olaylardan türemiş şaşırtıcı
genom kompozisyonuna sahip olduğu gösterilmiştir (21).
9
Son zamanlarda filogenetik analiz çalışmaları gerçekleştirilmiş ve grup A
rotavirüslerinin 11 genom segmentinin her birinin dizisi tanımlanmıştır. Bu analiz
temeline dayanarak VP4, VP7 ve NSP4 için önerilen sınıflandırma sistemi
değiştirilmiş ve VP1, VP2, VP3, VP6, NSP1, NSP2, NSP3 ve NSP5/6 için yeni
sınıflandırma sistemi uluslararası standartizasyonda gerçekleştirilmiştir (22).
2.4. PATOGE�EZ
Rotavirüs enfeksiyonunda patolojik değişiklikler hemen daima ince barsağa
sınırlıdır. Rotavirüs enfeksiyonu, enterosit vakuolizasyonu ve kaybı gibi hafif
lezyonlardan ince bağırsak epitelinde villöz atrofiye neden olan yaygın hücresel
nekroz ve kript hiperplazisine kadar değişen daha belirgin değişikliklere neden
olabilir. İnce barsak epitel fonksiyonundaki değişiklik, su ve iyon kaybına yol
açarak sulu ishale sebep olur (14). Virüs partikülleri hücre sitoplazmasında replike
olarak kansız bol miktarda inflamatuvar olmayan ishale yol açar. Hastalığın
semptomları ile histolojik lezyonlar arasında korelasyon gözükmemektedir.
Rotavirüs ishalinin önceleri sadece enterosit hasarı sonucu gelişen malabsorbsiyona
bağlı ozmotik ishal olduğu kabul edilirken günümüzde rotavirüs ishalinin birçok
mekanizmalarla geliştiği bilinmektedir ve hem viral hem de konak faktörleri
hastalığın oluşmasında etkilidir (14).
Rotavirüsün patojenitesini belirleyen viral faktörler birçok hayvan deneyinde
araştırılmıştır (23). NSP4, rotavirüs patogenezinde en ilgi çekici faktörlerden biri
olan bir viral enterotoksindir. Yenidoğan farelerde NSP4’ün barsakta histolojik
değişikler oluşmadan önce ishali enterotoksin olarak artırdığı gösterilmiştir. NSP4,
Ca2+’u endoplazmik retikulumdan mobilize ederek intrasellüler Ca2+
konsantrasyonunu artırır ve hücresel elektrolit dengesini bozar. Artan hücre içi
kalsiyum, hücre iskelet yapısında değişikliğe, disakkaridazların sentezlerinin
azalmasına, sodyum ve solüt transferinin inhibisyonuna neden olmaktadır. Bu sırada
NSP4’ün ortama salınımı gerçekleşmekte ve diğer hücrelerde de toksin etkisi ortaya
çıkmaktadır. Enterik sinir sisteminin uyarılması da rotavirüs patogenezinde rol
oynayabilir (24).
10
2.5. İMMÜ�OLOJİ
Rotavirüse karşı immün cevap, hem doğal hem de hücresel ve humoral
bağışıklığı kapsayan kazanılmış immün cevabı içermektedir. Hayatın ilk birkaç
yılında rotavirüs ile birçok enfeksiyonlar oluşabilir. İlk enfeksiyon genellikle daha
şiddetli geçmekte ve enfeksiyonun sayısı arttıkça şiddeti de azalmaktadır. İlk
enfeksiyon, özellikle ciddi rotavirüs ishaline karşı yüksek oranda korur. Semptomatik
veya asemptomatik geçirilen ilk rotavirüs enfeksiyonu sonraki rotavirüs ile ilişkili
ishale karşı %73-87 arasında korur. İkinci bir rotavirüs enfeksiyonundan sonra gerek
asemptomatik gerekse semptomatik olsun hafif veya şiddetli enfeksiyona karşı
tamamen (%100) koruma sağlanır (25,26).
Rotavirüs enfeksiyonuna karşı başlıca serotip spesifik homotipik nötralizan
antikorlar enfeksiyonunun ilk iki haftası içinde gelişir. Bu immüniteye rotavirüsün 2
dış kapsid proteini olan VP4 ve VP7 antikorları aracılık eder. Her iki protein de dış
kapsidin bileşenleri olup nötralize edici antikorların üretimini harekete geçirmede
birbirlerinden bağımsızdır. Farklı serotiplere karşı da düşük düzeyde heterotipik
antikor cevabı oluşur. Fakat çoğunlukla enfekte eden suşa göre değişir. Örneğin: G2
serotipleri başlıca homotipik antikor cevabı oluştururken G1, G3 ve G4 homotipik ve
heterotipik antikor cevabı oluşturur. Homotipik antikor cevabı muhtemelen
heterotipik antikorlara göre daha uzun sürelidir. Buna karşılık aynı serotiple
reenfeksiyonların ortaya çıktığı gösterilmiştir, ancak primer enfeksiyona göre daha
az ciddidir. Heterotipik koruma için muhtemel birkaç açıklama vardır. Birincisi,
lokal IgA antikorları VP4 ve VP7'deki çapraz reaksiyon gösteren epitopları tanımlar
ve diğeri ise, iç kapsid proteini olan VP6'daki antikorların korumayı sağlamasıdır ve
üçüncü bir ihtimal ise, çapraz reaksiyon veren virüs-spesifik sitotoksik T
lenfositlerinin korumada yer almasıdır, ancak rotavirüs enfeksiyonunda sitotoksik T
lenfositlerinin rolü henüz tam olarak bilinmemektedir (27).
Nötralizan antikorlar yaş ve virüs ile karşılaşma ile artar. Çocukların 3 yaşına
kadar %90’ında bir veya daha fazla rotavirüs tipine karşı antikorlar bulunmaktadır ve
4 yaşına kadar bu oran %100’ü bulur. Rotavirüs antikor düzeyleri doğumda
yüksektir, 3-6 aya kadar azalır, 2-3 yaşında pik yapar. Rotavirüs antikorlarının
11
erişkinlerde de yüksek prevalansta seyretmesi virüs ile subklinik enfeksiyonların
oluştuğunu gösterir. Yaşlılar ise muhtemelen immünitenin azalmasına bağlı olarak
ciddi hastalığa karşı duyarlıdırlar (28).
Rotavirüs ile enfeksiyon yaşam boyu süren güçlü bir humoral IgG immün
yanıtı harekete geçirir. IgG yanıtı kolayca oluşurken, genellikle rotavirüs
enfeksiyonundan korunma lokal IgA antikorları tarafından sağlanır. Rotavirüs
spesifik total serum IgG titreleri değil, fakat total serum rotavirüs IgA’nın özellikle
ciddi ishale karşı koruyuculuğu ile ilgili olarak total rotavirüs serum IgA varlığının
sekretuvar komponente bağlı serum immünglobulinlerin (Ig) varlığı ile korele olduğu
bulunmuştur. Bu antikorlar büyük ihtimalle bağırsak kaynaklı polimerik IgA’dır ve
barsakta fazla olan IgA seruma ulaşır. Spesifik olarak sekretuvar komponente bağlı
olan rotavirüs IgA antikorları enfeksiyondan sonra 4 aydan kısa bir süre içinde
serumdan kaybolur. Üstelik enfeksiyondan yaklaşık 1 hafta sonra serumda bulunan
immünglobuline bağlı rotavirüs sekretuvar komponentinin miktarı duedonal sıvıdaki
miktar ile koreledir. Böylece enfeksiyondan sonraki 4 ay içinde bulunan total
rotavirüs spesifik serum IgA varlığının intestinal IgA ile iyi korele olduğu
gözükmektedir (29,30).
Rotavirüs tarafından enfeksiyona karşı korunmadan sorumlu immün
mekanizmalar hala iyi bilinmemektedir. İntrasellüler sitokin flow-sitometri assay ve
ELISPOT (Enzyme-linked immunosorbent spot) kullanılarak yapılan insan rotavirüs
spesifik T-hücre yanıtı çalışmalarına göre; hem sağlıklı hem de rotavirüs ile enfekte
erişkinlerde interferon (IFN)-gama salgılayan CD4+ ve CD8+ rotavirüs-spesifik T
hücreleri bulunur. Rotavirüs gastroenteritli çocuklarda bu hücrelerin sayısı düşüktür
veya tespit edilemez. Sonuçta, rotavirüs spesifik CD4+ T hücreleri tarafından
salgılanan sitokin paterni açık değildir, fakat hem T-helper 1 (TH1) hem de TH2
paterni olabilir (31).
12
2.6. BULAŞMA
Rotavirüs insandan insana en sık fekal oral yolla bulaşır. Bulaşma kontamine
eşyalarla da olabilir. Çocuklar rotavirüs enfeksiyonu ve hastalığı için büyük risk
grubunu oluşturmasına rağmen rotavirüs enfeksiyonu yetişkinlerde de ortaya
çıkabilir. Bu kişiler özellikle küçük çocuklar ile yakından ilişkide bulunan, kişisel
hijyenin zayıf olduğu çocuk yuvaları ve yaşlıların bulunduğu bakım evlerinde olan,
sık seyahat eden veya hastanede yatan erişkinlerdir (32).
Virüs oldukça bulaşıcı olmasından dolayı rotavirüsün yayılmasını kontrol
altına almak çok zordur. Enfekte insanların dışkısında 1010- 1012/mL kadar enfeksiyon
partikülü bulunur ve enfeksiyonun olabilmesi için yaklaşık 1-10 kadar partikülün
olması yeterlidir. Virüsün yayılmasında kusma da önemli bir rol oynamaktadır. Hem
semptomatik hem de asemptomatik hastalar genellikle 7-10 gün boyunca rotavirüs
partiküllerini etrafa yayarlar. Bu süre özellikle immün yetmezliği olan kişilerde
bazen birkaç haftayı bulabilir. Virüs oda ısısında dışkıda aylarca, çevresel yüzeylerde
ise günlerce canlı kalabilir. Rotavirüs ile enfekte olmuş metal ve plastik gibi
yüzeylerde virüs canlılığını uzun süre koruyabilir. Rotavirüsün transmisyonunda en
etkili yüzeyler tuvalet ve lavabodur. Rotavirüs çevrede uzun süre stabil kaldığından
kontamine yüzeylere temas veya kontamine su ve yiyeceklerle de rotavirüs
bulaşabilir. Rotavirüs partikülleri insan eli üzerinde saatlerce canlılığını koruyabilir.
Musluk suyu zayıf bir dezenfektandır. Bu yüzden eller kesinlikle sabunla
yıkanmalıdır. Temiz su kullanımı ve dikkatli el yıkama virüsün bulaşmasını
azaltmada önemlidir. Kontamine yüzeylerin hemen dezenfekte edilmesi gerekir.
Rotavirüs dezenfektanlara oldukça dirençlidir. Fenol, %2 formalin, %5 lysol, %6
H2O2 ve %80-95 etanol etkili dezenfektanlardır. Ayrıca %1 sodyum hipoklorid
etkilidir, ancak fekal materyal aktivitesini azaltabilir, bu sebeple dezenfeksiyondan
önce yüzeyler deterjanla temizlenmelidir. Klorheksidin, kloroform, eter ve pH 4-9’a
dirençlidir (33).
13
2.7. KLİ�İK BULGULAR
Hemen her çocuk 5 yaşından önce rotavirüs ile enfekte olmakta, enfeksiyonu
semptomatik veya asemptomatik olarak geçirebilmektedir. Rotavirüs enfeksiyonların
%20-40 kadarı asemptomatiktir. Asemptomatik enfeksiyonlar sıklıkla 3 aylıktan
küçük bebeklerde görülür. Hastalığın ciddiyetini hem viral hem de konağa ait
faktörler etkileyebilir. Viral faktörler arasında VP4’ün bazı alellerinin asemptomatik
hastalıkla ilişkili olduğu düşünülmektedir. Malnutrisyon ve yaş gibi konak faktörleri
de rotavirüs enfeksiyonunun ciddiyetini etkilemektedir. Malnutrisyon ince bağırsağın
düzelmesini geciktirir. Semptomatik rotavirüs enfeksiyonu genellikle yaşa bağlıdır.
Yaş ilerledikçe rotavirüs enfeksiyonlarının ciddiyeti ve sayısı azalır. Villus epitel
hücreleri üzerindeki rotavirüs bağlayan reseptörlerin miktarının yaşla birlikte
azaldığı hayvan çalışmalarında gösterilmiştir. Buna karşılık erişkinlerde
enfeksiyonun asemptomatik veya az belirtilerle seyretmesi daha çok immünitenin
kazanılmasıyla ilişkilidir. Rotavirüs ile sekonder enfeksiyonlar klinik olarak daha
hafif veya asemptomatik şekildedir (25).
Hastalığının inkübasyon süresi 1-4 gündür. Rotavirüs enfeksiyonu çocuklarda
hafif ateş (%60-65) ve kusma (%60-70) ile başlar. Ateş genellikle 38.5-39.5oC’de 1-
2 gün sürer. Önemli dehidratasyon varsa ateş daha yüksek olabilir. Genellikle 1-3
gün süren kusmayı ani başlayan sulu ishal izler. Günde 10-20 kez olan sulu ishal
genellikle 5-8 gün sürer ve ağır sıvı kayıplarına yol açabilir. Karın ağrısı görülebilir.
Bazı vakalarda hızlı ve ciddi dehidratasyon özellikle 2 yaşından küçük çocuklarda
ölümlere sebep olmaktadır. Gelişmiş ülkelerde hastanede yatan premature bebeklerin
büyük risk altında olduğu gösterilmiştir. Maternal antikorun koruyucu etkisinden
dolayı 4-6 aydan küçük yeni doğanlarda enfeksiyonlar sıklıkla asemptomatik olup
vakaların sadece %10-20’sinde semptomatiktir ve genellikle hafiftir. Ancak
prematüre bebeklerde ciddi enfeksiyonlar görülebilir. Anne sütü ile beslenen
çocuklarda hastalığın ciddiyeti ve süresi azalır (34,35).
Akut gastroenteritlerin yaygın görülen özellikleri arasında dehidratasyon,
elektrolit kaybı, metabolik asidoz, beslenme yetersizliği ve bez bölgesi dermatiti gibi
belirtiler rotavirüs enfeksiyonunda görülebilir. İmmun yetmezliği olan çocuklarda
14
barsak dışı yayılım oldukça yaygın olup hastalık daha ağır seyreder (14). Rotavirüs
enfeksiyonları sadece gastrointestinal yolla sınırlı olmayıp hem immün kompetan
kişiler hem de immün eksikliği olan enfekte çocuklarda rotavirüs antijen veya viral
RNA’nın kan, beyin omurilik sıvısı, karaciğer, safra kanalı, mezenterik lenf
nodülleri, dalak, böbrek, boğaz ve akciğer gibi birçok ekstraintestinal yerlerde tespit
edildiği bildirilmiştir (36). Rotavirüs gastroenteritine sahip çocuklardan alınan serum
örneklerinin %43-66’sında viremi görülür (37). Birçok çalışmada rotavirüs
gasroenteriti olan çocuklarda santral sinir sistemi enfeksiyon sıklığı %2-5.7 arasında
değişmektedir (38). Ağır rotavirüs gastroenteriti olan çocuklarda sekonder
bakteriyemi ve candidemi komplikasyonu da gelişebileceği unutulmamalıdır (39).
2.8. EPİDEMİYOLOJİ
Rotavirüsler tüm dünyada bebek ve küçük çocuklardaki gastroenteritlerin en
önemli nedenidir. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde benzer sıklıkta görülür (40).
Dünyada her yıl 5 yaş altı 140 milyon çocuk rotavirüs ile enfekte olmakta, yaklaşık
25 milyonu kliniklere başvurmakta 2 milyonu hastaneye yatırılmakta ve ortalama
600.000 çocuk rotavirüse bağlı hayatını kaybetmektedir. Bir başka deyişle 5 yaşına
altında rotavirüs gastroenteriti olan her 5 çocuktan 1’i kliniklere başvurmakta, her 65
çocuktan 1’i de hastaneye yatırılmakta ve yaklaşık olarak her 293 çocuktan 1’i de
rotavirüs gastroenteriti sebebiyle ölmektedir. Bu oran tüm 5 yaş altı çocuklarda
görülen ölümlerinin %20’sini oluşturmaktadır (1). Rotavirüs ölümlerinin %80’den
fazlası Güney Asya ve Afrika gibi az gelişmiş bölgelerde görülmektedir (3).
Gelişmiş ülkelerde ise mortalite düşük ancak morbidite yüksektir. Rotavirüsler tüm
dünyada ishale bağlı hospitalizasyonun da en önde gelen sebebidir. Hastaneye
yatırılması gereken gastroenterit vakalarının %20-60’ından rotavirüsün sorumlu
olduğu gösterilmiştir. Rotavirüs ishaline bağlı hospitalizasyonların oranı gelir
seviyesininin artması ile artan bir eğilim göstermektedir (41,42).
İnsanlarda hastalık yapan grup A, B ve C rotavirüsleridir. Çocuklarda
rotavirüs enfeksiyonlarının çoğuna grup A rotavirüsler sebep olur. Grup A rotavirüs
enfeksiyonlarının çoğu endemik olmasına rağmen özellikle hastane ve kreşlerde
15
salgınlara sebep olabilir. Grup B rotavirüsü en çok erişkinlerde hastalık yapar, yeni
doğan ve çocuklarda semptomatik enfeksiyonlarda nadiren tespit edilir. Grup C
rotavirüs, sporadik ishal vakaları ile ilişkilidir, salgınlara nadiren sebep olur. Başlıca
besin kaynaklı çocukluk çağı ishali ile ilişkilidir. Grup C rotavirüsleri tüm dünyada
bulunmaktadır. İngiltere, Japonya, Asya, Brezilya ve Avrupa’da Grup C rotavirüs
ishal salgınları bildirilmekle birlikte grup A rotavirüslerinden daha az yaygındır.
Brezilya’da yapılan bir çalışmada akut gastroenteriti olan hastaneye başvuran 5 yaşın
altındaki çocukların %1’inde tespit edilmiştir. Grup D, E, F ve G rotavirüs
enfeksiyonları insanlarda gastroenterit ile ilişkili değildir. Rotavirüsün geniş konak
dağılımı vardır. İzolatların çoğu yeni doğan hayvanlarda ishale sebep olmaktadır.
Grup A rotavirüsları hemen hemen bütün hayvanları enfekte eder. Sığır ve domuz
grup B ve C rotavirüsları tespit edilmiştir (41).
Rotavirüs enfeksiyonu ılıman iklimlerde tipik olarak kış mevsiminde
görülürken tropikal bölgelerde rotavirüs ishali bütün yıl boyunca gözlenir. Global
olarak en çok görülen epidemiyolojik önemi olan 5 rotavirüs tipi G1P[8], G3P[8],
G4P[8] ve G2P[4] ve G9P[8] bütün suşların %90’dan fazlasını oluşturur. Baskın
serotipler, yıldan yıla ve bölgeden bölgeye değişmektedir. Epidemiyolojik çalışmalar
bir bölgede de her yıl baskın rotavirüs tiplerinin değişebildiğini göstermiştir.
Dünyanın farklı yerlerinde yeni ve nadir serotipler belirli zaman dilimlerinde artıp
azalabileceğinden sürekli epidemiyolojik izlem gereklidir (8).
2.9. TA�I
Dışkıda rotavirüsün tespiti için pek çok yöntem geliştirilmiştir.
Konvansiyonel yöntemler ile virüsün belirlenmesi için dışkı örneklerinin hastalığın
ilk 4 günü içinde alınması uygundur. Semptomların başlangıcından 8 gün sonra
toplanan örnekler nadiren virüs içerir. Ancak virüs atılımı semptomların süresine
bağlı olarak 3 haftaya kadar da sürebilir ve bu süre içinde daha yüksek sensitiviteye
sahip moleküler yöntemlerle (RT-PCR; reverse transcription polymerase chain
reaction) virüs tespit edilebilir (14)..
16
Elektron mikroskobi (EM) rotavirüsün dışkı materyalinde direk olarak
görüntülenmesi ve patognomonik iki ve üç tabakalı rotavirüs partiküllerinin hızlı
idendifikasyonu için uygundur. Rotavirüs partikülleri akut gastroenterite sebep olan
enterik adenovirüslar, norovirüs, sapovirüs ve astrovirüslardan farklı bir morfolojik
görünüme sahip olduklarından bu yöntem yüksek bir avantaja sahiptir (43).
Rotavirüsün tespiti için yalnızca birkaç örnek araştırılmak istenildiğinde EM en hızlı
tanı metodudur, çünkü dışkı örnekleri direkt olarak fosfotungistik asit ile boyanarak
birkaç dakika içinde incelenebilir, ancak bu yöntem genellikle rutinde kullanılmaz.
Grup A rotavirüsü önceden proteolitik enzim olan tripsin ile muamele edilirse veya
besiyerine düşük düzeyde tripsin ilave edilirse hücre kültüründe üretilebilir, ancak
daha çok araştırma amacıyla bazı merkezlerde yapılmaktadır. Hücre kültüründe
rotavirüsün üretilmesi nötralizasyon yöntemiyle rotavirüs serotiplerinin
belirlenmesine izin verir (14).
Çeşitli otomatize yöntemler dışkı örneklerinde rotavirüsün belirlenmesi için
uygundur. Pek çok laboratuvarda Enzyme-linked immunosorbent assay (ELISA) ve
lateks aglutinasyon (LA) testleri oldukça yüksek sensitiviteye sahip olması, özel
ekipmanlara gereksinim duyulmadan kolay uygulanabilir olması, hızlı sonuç vermesi
ve spesifik olmayan reaksiyonlar için bir kontrol grubuna sahip olması sebebiyle
rotavirüs tanısında yaygın olarak kullanılan testlerdir (43,44). Dışkı örneklerinde
rotavirüs antijenlerinin tespiti için ELISA ve LA kitleri ticari olarak mevcuttur.
Rotavirüs LA testinin ELISA testine göre sensitivitesi daha düşük olup ELISA
testinin sensitivitesi %98-100, spesifitesi %100’ü bulurken LA testinin sensitivitesi
%85-90, spesifitesi %100’dür. Ticari ELISA ve LA testleriyle gastroenteritlerin en
yaygın sebebi olan sadece rotavirüs Grup A tespit edilir. Serolojik testlerden
özellikle ELISA testi rotavirüs spesifik IgM, IgA ve IgG antikor cevabının tespiti
için kullanılabilir (14).
Grup A rotavirüsleri G serotiplerinin tespiti için G1-G4 tip spesifik
monoklonal antikorlara dayanan ticari ELISA testleri epidemiyolojik çalışmalarda
yaygın olarak kullanılmaktadır. G5, G8, G9 ve G10 gibi diğer tiplerinin belirlenmesi
için genotipleme testleri kullanılır (45). Grup A rotavirüs subgrup I ve II tespiti için
VP6 üzerindeki iki farklı epitop için spesifik monoklonal antikorların kullanıldığı
17
ELISA testi geliştirilmiştir. Akut gastroenteritli hastalardan en çok izole edilen grup
A rotavirüs P1A ve P1B serotiplerinin araştırılması için de ELISA testleri vardır.
Ancak VP4 antijeninde çapraz reaktif epitoplar bulunduğundan ELISA ile serotip
ayırımı tam olmayabilir. Bu sebeple daha çok genotipleme metodları tercih edilir
(45).
Hücre kültürü, poliakrilamid jel elektroforezi ve polimeraz zincir reaksiyonu
gibi testler tanıda nadiren kullanılır. Serolojik tanı için kompleman fiksasyon,
nötralizasyon, immünfloresan testleri tanı için tavsiye edilmemesine rağmen
araştırma amaçlı kullanılabilir. Önceleri rotavirüs serotiplendirilmesi için
hiperimmün serum ile yapılan nötralizasyon testleri kullanılmış, ancak nötralizan
antikorlar daha çok dış kapsidin majör proteini olan VP7’ye yönelik olduğundan VP4
serotiplerinin ayırımı etkin bir şekilde yapılamamıştır. Rotavirüsün tespiti için dot
hibridizasyon yöntemi membran üzerinde ısı ile denatüre olmuş ve işaretlenmiş tek
zincirli rotavirüs traskriptlerinin insitu hibridizasyonu temel alınarak geliştirilmiştir.
Yöntem oldukça yüksek spesifiteye sahiptir ve elde edilen sonuçlar EM, ELISA ve
RNA analizi gibi diğer testler ile elde edilen sonuçlar ile uygundur. Dışkı
örneklerinin çeşitli dilüsyonlarında rotavirüsün tespiti için ELISA ve dot
hibridizasyonun karşılaştırıldığı çalışmalarda dot hibridizasyon yönteminin
doğrulayıcı ELISA yöntemine göre 10-100 kez daha fazla sensitif olduğu
görülmüştür (46).
Rotavirüs grup A’nın tespit edildiği tanı testleri arasında gerçek zamanlı
polimeraz zincir rekasiyonu (RT-PCR) en önemlisidir ve antijen tespit metodlarına
göre çok daha duyarlıdır. Bu yöntem standart elektroferotip yöntemlerinden 100.000
kez, hibridizasyon yönteminden ise 5000 kez daha duyarlıdır. Bu yöntemle ishalin
başlangıcından 4-57 gün sonrasına kadar virüsün atılımı belirlenebilir (45). Rotavirüs
tespiti için RT-PCR testinin kullanımı ELISA yöntemi ile tiplendirilemeyen rotavirüs
pozitif örneklerin genotiplendirilmesi için uygundur. Rotavirüs aşısı yapımından
önce prevalan suşların tespiti ve sonra yeni rotavirüs tiplerinin ortaya çıkışının
izlenmesinde grup A rotavirüslarının G ve P genotiplemesi önem taşır. Grup A
rotavirüslarının G ve P genotiplemesi için spesifik cDNA probları ile nükleik asit
hibridizasyon testi, RFLP (restriction fragment length polymorphism), tip spesifik
18
primerler ile yapılan RT-PCR, nested RT-PCR, multiplex RT-PCR ve oligonükleotid
mikroarray hibridizasyon testleri kullanılır. Genotipleme testlerinden en çok RT-PCR
kullanılmaktadır. Grup B ve C rotavirüsların tanısı için RT-PCR testi birçok
çalışmada kullanılmıştır. Rotavirüs genomunun poliakrilamid jel elektroforezi
(polyacrylamide gel electrophoresis; PAGE) ile nongrup A rota virüsları, grup A
rotavirüslarından ayırt edilebilir. Sensitivitesi %90’dan fazla ve spesifitesi %100’dür.
Grup A rotavirüsün kısa elektroferotipleri genellikle subgrup I ve uzun
elektroferotipleri ise subgrup II ile ilişkili bulunmuştur. Epidemiyolojik çalışmalarda
elektroferotipleme viral bulaşmayı izlemede faydalıdır (46).
Rotavirüs enfeksiyonunun serolojik cevabının ölçümünde kompleman
fiksasyon (KF) testi, immünfloresan (IF) testi, ELISA, nötralizasyon,
hemaglutinasyon inhibisyon ve immünositokimyasal boyama testleri de uygundur.
KF testi 6-24 aylık hasta çocuklar arasında antikor cevabını belirlemede diğer testler
kadar etkili iken 6 aydan küçük yeni doğanlarda ve yetişkinlerde etkili bir test
değildir. Bu yaş grubunda IF, ELISA IgG, ELISA IgM ve ELISA IgA daha etkilidir.
Çünkü IgA plasentaya geçemez. Rotavirüs ELISA IgA özellikle pasif olarak elde
edilmiş anneye ait IgG antikorlarına sahip olan yenidoğanlarda serolojik cevabın
gösterilmesinde oldukça etkilidir (47).
2.10. TEDAVİ
Rotavirüs gastroenteritinin tedavisinde amaç ishal ve kusma sonucu oluşan
sıvı ve elektrolit kaybını yerine koymaktır. Sıvı tedavisi yaşa ve sıvı kaybının
derecesine göre yapılır. Dehidrate olmayan ve kusması devam etmeyen çocuklara
yaşlarına uygun oral beslenmeye devam etmeleri önerilir. Dehidrate olmayan ve
kusması devam eden çocuklara evde sıvı alımını veya oral rehidrasyon sıvılarını
(ORS) önermede fayda vardır. Evde alınması tavsiye edilen sıvılar; su, anne sütü,
çorba ve taze sıkılmış meyve sularıdır. Buna ek olarak her bir sulu dışkıda 10 mL/kg
ve her bir kusmada 2 mL/kg kaybedilen gastrointestinal kaybı yerine koymak için
oral rehidrasyon sıvısı verilmesi dehidratasyonun önlenmesinde büyük önem taşır
(48). Dünya Sağlık Örgütü (WHO) standartlarına göre oral rehidrasyon sıvısı
19
formülü: sodyum 90 mmol/L; klorür 80 mmol/L; potasyum 20 mmol/L, sitrat 10
mmol/L ve glikoz 110 mmol/L olmak üzere toplam ozmolaritesi 310 mOsm/L’dir.
Son yıllarda sodyum konsantrasyonu düşük oral rehidrasyon sıvılarının da etkili
olduğu bulunmuştur (49).
Eğer oral rehidrasyon, sıvı ve elektrolit kaybını yerine koymaz veya hastada
ciddi dehidratasyon var ve şokta ise derhal intravenöz sıvı verilmelidir. Bazı çocuklar
şiddetli dehidrate olduğunda eğer abdominal distasyon, barsak tıkanması, aşırı kusma
veya letarjiden dolayı oral rehidrasyon solüsyonları alamıyorsa intravenöz
rehidrasyona ihtiyaç duyabilir. Genellikle hemodinamik stabilite sağlanıncaya kadar
serum fizyolojik veya laktatlı ringer solüsyonu 20-30 mL/kg verilir. Daha önceden
klinik denemeler sonucu pek çok çocuğun başlangıçta 30 mL/kg intravenöz sıvının
alınımından sonra oral rehidrasyon sıvılarını tolere etmeye başlayabildiği
belirlenmiştir. Şiddetli dehidrate olan çocuklar intravenöz sıvı alınımına kadar oral
sıvı alınımını sürdürebilirler. Sıvı kaybı devam ettiği sürece kaybın derecesine göre
sıvı desteği sürdürülmelidir.
Ağır ishal ile ilişkili ölümler, oral rehidrasyon tedavisi ile başarılı bir şekilde
azalmasına rağmen bazı çocuklar için problem olmaya devam etmektedir. Çünkü oral
rehidrasyon tedavisi düşük kalorilidir ve rehidrasyon ortaya çıktıktan mümkün
olduğu kadar kısa bir süre sonra beslenmeye başlanması tavsiye edilir. Klasik diyet
olarak akut gastroenterit tedavisi için muz, pirinç ve elma püresi alınması bazı
uzmanlar tarafından eleştirilmiş ve bu besinlerin düşük enerjili, az yağlı ve düşük
proteinli olduğu belirtilmiştir. Çocukların yaşlarına uygun olarak kompleks
karbonhidrat, et, yoğurt ve meyveleri içeren diyetleri tüketmeleri tavsiye
edilmektedir (50).
Anne sütü sağlıklı infantların beslenmesi için en iyi kaynak olmasına rağmen
oral rehidrasyon solüsyonlarından daha fazla ozmolariteye ve daha az sodyuma
sahiptir. Ayrıca anne sütünün karbonhidrat kaynağı olan laktoz, akut gastroenterite
eşlik eden ciddi disakkaridaz eksikliğinin olduğu vakalarda uygun olmayabilir. Yine
de anti-rotaviral özellikleri olan laktoferrin ve laktadherin ve anti-rotaviral IgA anne
sütünde bulunduğundan rotavirüs akut gastroenteritine sahip bebeklerin anne sütü ile
20
beslenmesinin tedavide yararı vardır. Bütün akut gastroenteriti olan yenidoğan
bebeklerin anne sütü ile beslenmeye devam etmesi tavsiye edilmektedir. Yenidoğan
bebek dehidrate ise oral rehidrasyon solüsyonları veya intravenöz sıvı tedavisi
gereklidir (48).
Antiemetiklerin sedasyon, akatizi ve distoni gibi yan etkileri nedeni ile akut
gastroenteritlerin tedavisinde rutin kullanılmaları önerilmemektedir. Antimotilite ve
antisekretuvar ilaçların da ishale karşı kullanılması tavsiye edilmemektedir. Opiat ve
antikolinerjik bazlı ilaçların çocuklar üzerindeki toksisitesi, letarji, invajinasyon
koma ve hatta ölüm gibi yan etkileri belirlenmiştir (48).
Pek çok geniş spektrumlu antiviral ilaçların etkinliği in vivo şartlarda
rotavirüs replikasyonunun inhibitörü olarak araştırılmıştır. Anti-rotavirüs aktivitesine
sahip çeşitli adenozin analogları bulunmuştur. Bu anologların viral mRNA’nın
olgunlaşması için gerekli metilasyonu düzenlemede görevli olan S-adenozin
homosisteinin hidroliz enziminin aktivitesini engelleyerek işlev gördüğü ileri
sürülmüştür. Yapılan çalışmalarda raceadotril’in (enkephalinaz inhibitörü) rotavirüs
gastroenteritinin de içinde bulunduğu sulu ishali nedeniyle hastaneye yatan çocuk
hastaların tedavisinde etkili olduğu gösterilmiştir, ancak bu konu ile ilgili daha fazla
çalışmalara ihtiyaç vardır (51).
2.11. KORU�MA
Rotavirüs gastroenteritlerinin görülme sıklığı ve ağır hastalık yükü nedeni ile
hastalıktan korunma çok önem taşır. Korunmada anne sütü, el yıkama ve
dezenfeksiyon gibi önlemlerin yeri olsa da, bakteriyel gastroenteritlerden korunmada
önemli olan kişisel ve toplumsal hijyen kuralları rotavirüs enfeksiyonlarının
önlenmesinde çok etkili değildir. Rotavirüsların sebep olduğu gastroenteritler, hijyen
koşullarından bağımsız olarak, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde benzer sıklıkta
görülür. Bu sebeple rotavirüs ishalinin önlenmesinde tek etkili yöntem aşılamadır.
Rotavirüs aşısından beklenen doğal rotavirüs enfeksiyonuna benzer immünite
oluşturarak, orta ve ciddi enfeksiyona karşı koruması, hastane yatışları, ölümleri
21
önlemesi, morbidite ve ekonomik kayıpları azaltması ve hastalığın süre ve ciddiyetini
hafifletmesidir (52, 53).
İlk rotavirüs aşı çalışmalarında değişik hayvan rotavirüsları attenüe edilmiş
daha sonra ise insan çalışmaları başlatılmıştır. Hayvan orjinli aşılarla ilgili başarısız
deneyimlerin ardından reassortant aşı çalışmaları başlatılmıştır. İlk rutine sokulan
insan-maymun reassortant rotavirüs aşısı (RotaShield) 1990'larda geliştirilmiş olup
Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Venezuella'da küçük çocuklarda şiddetli
rotavirüs ishalini önlemede güvenli ve etkili olduğu gösterilmiş ancak ABD’de 1.2
milyon doz aşı uygulamasından sonra 15 olguda invajinasyon gelişmesi nedeni ile
piyasaya verildikten 1 yıl sonra, Ekim 1999’da, ruhsatı devam etmesine rağmen
kullanımdan çekilmiştir (54).
Rotashield aşısının geri çekilmesi yeni aşı geliştirme çabalarını artırmıştır. İki
yeni rotavirüs aşısı monovalan Human Rotavirüs Aşısı (HRV) olan Rotarix
(GlaxoSmithKline) ve Pentavalan Human-Bovine Reassortant Rotavirüs Aşısı (PRV)
olan RotaTeq (Merck) ile ilgili etkinlik ve güvenilirlik çalışmaları tamamlanmış ve
2006 yılından itibaren bu 2 aşı 100’den fazla ülkede ruhsat alarak kullanıma
girmiştir. Her iki aşının da güvenilir olduğu ve invajinasyonle ilişkili olmadığı
gösterilmiştir. Herhangi bir rotavirüs ishaline karşı %70, şiddetli rotavirüs ishaline
karşı ise %90 koruma sağladığı gösterilmiştir (54). Rotavirüs aşılarının, hastane
yatışlarını (%96), acil servis başvurularını (%93), iş gücü kayıplarını (%87) azalttığı
gösterilmiştir (54,55).
Monovalan Human Rotavirüs Aşısı (HRV, RIX4414 suşu, Rotarix), insan
rotavirüs suşu G1P1A[8] tipinden oluşan canlı attenüe monovalan bir aşı olup virulan
rotavirüs suşu G1P1A[8] tipi doku kültürlerinde birçok pasaj yapılarak attenüe
edilmiştir. Barsakta iyi replike olur ve dışkı ile atılır. Rotarix korunmada homotipik
antikor yanıtı kadar heterotipik antikor yanıtını uyarır. Monovalan human rotavirüs
aşısı (HRV) ile G1’in yanısıra G2, G3, G4 ve G9 gibi diğer serotiplere karşı da
nötralizan antikor yanıtı oluşmaktadır (56-60). Rotarix aşısının 6 haftalıktan itibaren
oral yolla 2 doz (minimum 4 hafta arayla) uygulanması önerilir. HRV, 2-8oC’de
depolanmalı ve saklanmalıdır. Diğer çocukluk aşıları ile birlikte uygulanabilir.
22
Monovalan human rotavirüs aşısının immünojenisitesi ve güvenilirliği ilk kez
Belçika’da erişkinlerde ve Almanya’da 1 yaş üstü çocuklarda denenmiştir. Daha
sonra, Finlandiya’da bebeklerde bir pilot çalışma başlatılmıştır. Bu çalışmada; 2 ve 4.
ay şemasıyla 2 doz uygulandığında, HRV’nin etkinliğinin %73, ağır rotavirüs
gastroenteritine karşı koruyuculuğunun ise %90’dan fazla olduğu olduğu
gösterilmiştir (57). Güney Amerika’da yapılan daha geniş, çift kör, plasebo-kontrollü
çalışmada ise HRV aşısının etkinliği ve barsak tıkanması riski değerlendirilmiştir. On
bir Güney Amerika ülkesinin katıldığı ve 63.225 bebeğe aşı (31.673 bebek aşı grubu)
ve plasebo (31.552 bebek plasebo grubu) verilen çalışmada HRV, 2 ve 4. ayda
bebeklere 2 doz uygulanmıştır. Her hangi bir aşı dozundan sonraki 31 gün içinde
plasebo grubunda 9, aşı grubunda 3 barsak tıkanması vakası saptanmıştır. HRV’nin
ilk dozundan sonra 100 günlük izlem periyodunda (bebekler 6 aylık olduğunda) aşı
grubunda 9, plasebo grubunda ise 16 barsak tıkanması vakası görülmüştür. Çalışma
grubundaki 20.000 infantın 1 yıllık izleminde, aşının ağır rotavirüs gastroenteritine
karşı koruyuculuğunun %85, ağır dehidratasyonla seyreden rotavirüs gastroenteritine
karşı koruyuculuğunun ise %100 olduğu saptanmıştır. Monovalan human rotavirüs
aşısı, G1 serotipine karşı (%92) etkili olduğu gibi G3 (%88), G4 ve G9 (%91)
serotiplerine karşı da yüksek oranda koruyuculuk sağlamaktadır. G2 tipine karşı ise
%41-67 koruyuculuk sağladığı gösterilmiştir (59).
Pentavalan Human-Bovine Reassortant Rotavirüs Aşısı (PRV, RotaTeq), 5
insan-sığır reassortant rotavirüs suşundan oluşan pentavalan, canlı attenüe bir aşıdır.
Ensık görülen insan rotavirüs gerotiplerini (G1, G2, G3, G4 ve P1A[8]) içerir. İnsan
barsağında Rotarix suşlarına göre daha az replike olur. RotaTeq aşısı beş insan-sığır
reassortant rotavirüs suşundan oluşmakta olup sığır rotavirüs suşu WC3 (P7[5]G6)
kullanılmıştır. Bu aşının fazla sayıda serotip içerecek şekilde formüle edilmesindeki
amaç yüksek koruyucuk sağlamaktır. RotaTeq 2 mL sıvı formdadır ve oral yolla 3
doz (2, 4 ve 6 aylık) halinde uygulanır. İki doz arasında en az 4 hafta olması önerilir.
Aşılamaya 6-12 haftada başlanmalıdır. İlk dozun 12 haftadan büyük bebeklere
uygulanmasının güvenilirliği yoktur. Aşılama 32. haftaya kadar tamamlanmalıdır
(60).
23
PRV aşısının barsak tıkanması riskini değerlendirmek amacıyla, 2001 yılında
Finlandiya ve ABD’ de plasebo kontrollü bir çalışma uygulanmıştır. Bu çalışmada,
6- 12 haftalık bebeklere 4-10 hafta arayla 3 doz (en son aşı dozu 32 haftayı
geçmeyecek sekilde) PRV veya plasebo uygulanmıştır. Daha sonra, Orta Amerika
ülkeleri, İsveç, Almanya, Belçika, İtalya ve Tayvan’ın da katılımıyla çalışmaya
alınan bebek sayısı 70.301’e ulaşmıştır. Bu geniş çalışma grubunda, her hangi bir aşı
dozundan sonraki 42 gün içinde plasebo grubunda 5, aşı grubunda 6 barsak tıkanması
vakası saptanmıştır. PRV’nin ilk dozundan sonra 1 yıllık izlem periyodunda aşı
grubunda 12, plasebo grubunda ise 15 barsak tıkanması vakası bildirilmiştir. Barsak
tıkanması için relatif risk 42 gün içinde 1.6 (%95 CI, 0.4-6.4) ve 1 yılda 0.9 (%95 CI,
0.4-1.9) dur (59). RotaTeq Avrupa ve Amerika’da lisans almış olup yapılan ilk
çalışmalarda rotavirüs ile ilişkili ishale karşı yaklaşık %75 koruyucu ve ciddi ishale
karşı %90’dan fazla etkili olduğu bulunmuştur. Hospitalizasyonu %96 ve kliniklere
başvuruları %86 oranında azaltmaktadır (60).
Sonuç olarak, yaklaşık 130.000 bebek üzerinde yapılan çalışmalar her iki yeni
rotavirüs aşısının da (monovalan HRV ve PRV) ishal, özellikle ciddi ishale karşı
etkin ve güvenli bir korunma sağladığını göstermektedir. İki yeni rotavirüs aşısı
Rotarix ve Rotateq 2008 yılı itibariyle 100’den fazla ülkenin bulunduğu Avrupa,
Amerika, Meksika, Latin Amerika ülkeleri, Orta Doğu, Asya ve Afrika ülkelerinde
lisans alarak kullanıma girmiştir. Ülkemizde de bu iki yeni rotavirüs aşısı lisans
almış ve kullanıma girmiştir.
Bu iki aşı dışında, dünyanın birçok bölgesinde (Çin, Kore, Endonezya,
Almanya ve Brezilya) rotavirüs aşı geliştirme çalışmaları sürdürülmektedir. Lanzhou
lamb rotavirüs (LLR) aşısı 2000 yılında Çin’de Lanzhou Enstitüsü tarafından üretilen
monovalan canlı attenüe oral aşıdır. LLR aşısında kullanılan kuzu rotavirüsu
P[12]G10 tipinde olup ilk kez 1985’de izole edilmiştir ve hücre kültüründe pasajlar
yapılarak attenüe edilmiştir. Çin’de lisans alan bir aşıdır, Aşı tek doz oral yolla 2-24
aylık çocuklara verilir. Tek doz aşının etkinliği %73.3 bulunmuştur ve 12-23 aylık
çocuklarda etkiniğin %80.9 oranla 2-11 aylık çocuklara göre (%60) daha yüksektir
(60).
24
Aşı gelişimine başka bir yaklaşım yeni doğanlarda asemptomatik enfeksiyona
sebep olan bazı rotavirüs suşlarının kullanılmasıdır. İnsan neonatal rotavirüs
P2A[6]G3 suşu faz II çalışmasında 3, 5 ve 7 aylık bebeklere üç doz oral olarak
verilmiş ve koruyuculuğu %54 bulunmuştur. Aşının etkinliğinin artırılması için
çalışmalar sürmektedir. Diğer neonatal suşlardan ikisi Hindistan’da yeni doğanlardan
izole edilen 116E suşu P8[11]G9 ve I321 suşu P8[11]G10 canlı aşı adayları olup
preklinik çalışmaları yapılmaktadır. Bu neonatal aşı suşları (Bharat BioTech, Ltd)
116E ve I321 doğal olarak oluşan insan-sığır reassortant rotavirüsleridir (61).
Rotavirüs enfeksiyonlarına karşı inaktif rotavirüs suşları veya baculovirüs’ta
eksprese edilen virüs benzeri partiküllerin kullanılarak oral aşıların geliştirilmesi için
çalışmalar da vardır ve hayvan modellerinde test edilmektedir. Ayrıca rotavirüsün
bakterilerde eksprese edilen birçok yapısal proteinlerinden oluşan subünit aşıların
üretimi ve DNA aşıları için de çalışılmaktadır (62).
25
3. GEREÇ VE YÖ�TEM
Bu çalışmaya, Ocak 2008 ile Ocak 2009 tarihleri arasında Ankara
Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bölümüne başvuran, 0-5
yaş arası akut gastroenteriti olan ve dışkı örneklerinde immünokromatografik test ile
rotavirüs antijeni pozitif saptanan hastalar dahil edildi. Taze dışkıda grup A rotavirüs
antijeni varlığı saptanan hastalara rotavirüs gastroenteriti tanısı konuldu. Hastalardan
elde edilen dışkı örnekleri Revers Transkriptaz-Polimeraz Zincir Reaksiyonu (RT-
PCR) ile tiplendirme yapılıncaya kadar -70°C’de saklandı.
3.1. Rotavirüs Antijen Tayini
Taze dışkı örneklerinde rotavirüs antijen varlığı Certest, Biotec marka
kalitatif immünokoromatografik test ile gösterildi. Dışkı örneği 1 mL tampon çözelti
ile süspanse edildikten sonra yaklaşık 150 mikroL karışım kit içerisinde bulunan strip
üzerine damlatıldı ve sıvının reaksiyon alanına doğru ilerlemesi beklenerek 10
dakika sonra değerlendirildi. Yeşil renkli kontrol bandına ek olarak T harfi ile
belirlenen bölgede kırmızı bandın ortaya çıkması durumunda rotavirüs antijeni
pozitif kabul edildi. Testler Ankara Üniversitesi Cebeci Hastanesi Merkez
Mikrobiyoloji Laboratuvarı’nda bir teknisyen tarafından uygulandı ve sonuçlar
laboratuvar kayıt defterine kaydedildi.
Çalışmaya dahil edilen tüm hastaların demografik özellikleri (yaş ve
cinsiyet), başvurdukları ay, ölçülen en yüksek vücut sıcaklıkları, ishal ve kusma
süreleri, günlük ishal ve kusma sayıları, dehidratasyon dereceleri, yatarak ya da
ayaktan izlem gerekliliği, oral ya da parenteral hidrasyon gereksinimleri kaydedildi.
Olguların hepsi Ruuska ve Vesikari (4) tarafından tanımlanan rotavirüs gastroenteriti
sayısal skorlama sistemine göre değerlendirilerek 0-20 puan arası olacak şekilde
skorlandı (Tablo 1). Bu skorlama sistemine göre ≤5 puan alanlar hafif, 6-10 arası
puan alanlar orta, ≥11 puan alanlar ağır hastalık olarak kabul edildi.
26
Tablo 1. Rotavirüs gastroenteriti sayısal skorlama sistemi (4).
Bulgular Puan
İshalin süresi (gün)
1-4
5
> 6
1
2
3
Maksimum dışkılama sayısı/24 saat
1-3
4-5
> 6
1
2
3
Kusmanın süresi (gün)
1
3
> 3
1
2
3
Maksimum kusma sayısı/24 saat
1
2-4
> 5
1
2
3
Ateş
< 37.0o C
37.1-38.4o C
38.5-38-9o C
> 39o C
0
1
2
3
Dehidratasyon
Yok
%1-5
> %6
0
2
3
Tedavi
Yok
Rehidratasyon
Hastaneye yatış
0
1
2
Örnek toplama tamamlandıktan sonra saklanan dışkı örneklerinden sırası ile
aşağıda belirtilen yöntemler doğrultusunda rotavirüs tipleri çalışıldı.
27
3.2. Gaita Örneklerinden Rna Ekstraksiyonu
RNA ekstraksiyonunda asit guanidin tiyosiyanat/fenol-kloroform
ekstraksiyon yöntemi kullanıldı. Total RNA izolasyon ajanı Trizol (Gibco BRL,
Katalog no: 15596-026) kullanılarak, üreticinin önerileri doğrultusunda yapıldı. Tüm
işlemler eldiven, maske ve gözlük kullanılarak gerçekleştirildi. Toplanan gaita
örnekleri, fosfat ile tamponlanmış salin (PBS) solüsyonu içerisinde santrifüjlenek
%20 oranında sulandırılarak süspanse edildikten sonra, bu süspansiyondan alınan
500 µL örnek, 1.5 mL’lik mikrosantrifüj tüpü içerisinde eşit hacimde Trizol ile
pipetaj yapılarak homojenize edildi. Homojenize edilen örnekler, oda ısısında 15-30
dakika inkübe edilerek nükleoprotein komplekslerinin tamamen ayrışması sağlandı.
Üzerlerine 0,2 mL kloroform eklenerek 15 saniye süreyle elde hızla çalkalandı ve
oda ısısında 2-3 dakika inkübe edildi. Daha sonra örnekler 12000 x g’de, +4 °C’de,
15 dakika santrifüjlendi. Santrifüj işlemi sonrasında en altta kırmızımsı renkli fenol-
kloroform fazı, ortada bir ara faz ve en üstte renksiz bir sıvı fazı olmak üzere üç faz
elde edildi. RNA’yı içeren en üstteki faz yeni bir tüpe alınarak 0,5 mL izopropil alkol
içerisinde çöktürüldü. Örnekler oda ısısında 10 dakika inkübe edildikten sonra 12000
x g’de, +4 °C’de, 10 dakika santrifüjlendi. Bu aşamada tüpün altı ve yanlarında RNA
çöküntüsü gözlendi. Süpernatan atıldıktan sonra pellet 1 mL %75 etanol ile yıkandı.
Örnek vortekslenerek karıştırıldı ve 7500 x g’de, +4 °C’de, 5 dakika santrifüjlendi.
Etanol uzaklaştırıldıktan sonra pellet 5-10 dakika oda ısısında kurumaya bırakıldı ve
elde edilen RNA, RNase içermeyen su içerisinde birkaç kere pipetaj yapılarak ve 55
°C’de 10 dakika inkübe edilerek çözündürüldü.
3.3. cD�A Eldesi
cDNA sentez kiti (Roche diagnostik, Almanya) ile A grubu rotavirüslerin
VP7 ve VP4 gen bölgelerine spesifik primerler (Beg9, End9 ve con2, con3)
kullanılarak, üreticinin önerileri doğrultusunda her örnek için iki ayrı cDNA sentezi
gerçekleştirildi. Bunun için, 5 µl RNA örneği toplam hacim 12,5 µL olacak şekilde,
her bir primerden 1,5 µL (15 pmol) içerecek şekilde karıştırıldı. Hazırlanan karışım
65 °C’de 5 dakika inkübe edildikten sonra üzerine, kit içerisinde sunulan 5X
28
reaksiyon tamponu (4 µL), dNTP karışımı (2 µL), revers transkriptaz enzimi (1 µL)
ve Ribolock (0,5 µL) eklendi. Karışım, 42 ºC’de 60 dakika, 72 ºC’de 10 dakika
bekletildikten sonra PCR yapılana kadar +4 ºC’de muhafaza edildi.
3.4. VP7 (G) Genotiplerinin Belirlenmesi
Bu amaçla, A grubuna ait olarak belirlenen örneklerden, literatürde belirtilen
yöntem üzerinde minör değişiklikler yapılarak, iki aşamalı PCR reaksiyonu
gerçekleştirildi (63). İlk aşamada Beg9 (5’ GGC TTT AAA AGA GAG AAT TTC
3’) ve End9 (5’ GGT CAC ATC ATA CAA TTC TAA TCT AAG 3’) primerleri
kullanılarak elde edilen cDNA’lardan, yine aynı primerler kullanılarak gen9
bölgesinin tamamı (1062 bç) amplifiye edildi (Şekil 3).
Şekil 3. beg9 ve end9 primerleri kullanılarak gerçekleştirilen Rotavirüsün VP7 bölgesine
ait 1062 bç uzunluğundaki genom bölgesi, M: 50 bç’lik moleküler büyüklük
belirleyici (Fermantas, Litvanya), 1-5: Hastalara ait PCR ürünleri, NK: negatif
kontrol
Bu amaçla, 50 µL toplam hacim içerisinde, 5 µL cDNA, 2,5 mM MgCl2, 0,2
mM dNTP karışımı, 30 pmol Beg9 ve End9 primerleri, 2,5 U Taq DNA polimeraz
enzimi ve %7 BSA olacak şekilde reaksiyon karışımı hazırlandı. PCR şartları şu
M 1 2 3 4 5 NK
29
şekilde gerçekleştirildi: 94 °C’de 2 dakika ilk denatürasyonu takiben, 30 siklus
olacak şekilde 94 °C’de 1 dakika, 40 °C’de 2 dakika, 72 °C’de 2 dakika, son olarak
72 °C’de 7 dakika son uzama uygulandı. Elde edilen ürünler %2’lik agaroz jel
elektroforezinde 100V altında 2 saat yürütüldükten sonra etidyum bromid ile
boyanarak UV altında görüntülendi. Bu aşama sonunda gözle görülebilir bir
amplifikasyon ürünü olmasa bile tüm PCR ürünleri 2. amplifikasyona tabi tutuldu.
İkinci amplifikasyonda, VP7 tiplerini belirlemek üzere, 7,5 µL PCR ürünü, 15
pmol tiplendirme primerleri aAT8 (5’GTC ACA CCA TTT GTA AAT TCG 3’),
aBT1 (5’ CAA GTA CTC AAA TCA ATG ATG G 3’), aCT2 (5’ CAA TGA TAT
TAA CAC ATT TTC TGT G 3’), aDT4 (5’ CGT TTC TGG TGA GGA GTT G 3’),
aET3 (5’ CGT TTG AAG AAG TTG CAA CAG 3’), aFT9 (5’ CTA GAT GTA
ACT ACA ACT AC 3’) ve RVG9 (5’ GGT CAC ATC ATA CAA TTC T 3’), 2,5 U
Taq polimeraz, 2,5 mM MgCl2, ve 0,2mM dNTP karışımı içerecek şekilde 100
µL’lik reaksiyon karışımı hazırlandı. PCR şartları şu şekilde ayarlandı: 94 °C’de
1dakika, 42 °C’de 2 dakika, 72 °C’de 1 dakika olacak şekilde 30 siklusu takiben 72
°C’de 7 dakika son uzama uygulandı. Elde edilen PCR ürünleri %2’lik agaroz jel
elektroforezine tabi tutulduktan sonra etidyum bromid ile boyanarak UV altında
görüntülendi. Elde edilen ürünün büyüklüğüne göre G1 (749 bç), G2 (652 bç), G3
(374 bç), G4 (583 bç), G8 (885 bç) ve G9 (306 bç) tipleri tespit edildi (63).
3.5. VP4 (P) Genotiplerinin Belirlenmesi
Bu amaçla, A grubuna ait olarak belirlenen örneklerden, literatürde belirtilen
yöntem üzerinde minör değişiklikler yapılarak, iki aşamalı PCR reaksiyonu
gerçekleştirildi (64). İlk aşamada con2 (5’ ATT TCG GAC CAT TTA TAA CC 3’)
ve con3 (5’ TGG CTT CGC CAT TTT ATA GAC A 3’) primerleri kullanılarak elde
edilen cDNA’lardan, yine aynı primerler kullanılarak gen4 bölgesinin tamamı (876
bç) amplifiye edildi. Bu amaçla, 50 µL toplam hacim içerisinde, 5 µL cDNA, 2,5
mM MgCl2, 0,2 mM dNTP karışımı, 30 pmol con2 ve con3 primerleri, 2,5 U Taq
DNA polimeraz enzimi ve %7 BSA olacak şekilde reaksiyon karışımı hazırlandı.
30
PCR şartları şu şekilde gerçekleştirildi: 94 °C’de 2 dakika ilk denatürasyonu takiben,
30 siklus olacak şekilde 94 °C’de 1 dakika, 50 °C’de 2 dakika, 72 °C’de 2 dakika,
son olarak 72 °C’de 7 dakika son uzama uygulandı. Elde edilen ürünler %2’lik
agaroz jel elektroforezinde 100V altında 2 saat yürütüldükten sonra etidyum bromid
ile boyanarak UV altında görüntülendi (Şekil 4). Bu aşama sonunda gözle görülebilir
bir amplifikasyon ürünü olmasa bile tüm PCR ürünleri 2. amplifikasyona tabi
tutuldu.
Şekil 4. con 2 ve con 3 primerleri kullanılarak gerçekleştirilen Rotavirüsün VP4 bölgesine
ait 876 bç uzunluğundaki genom bölgesi, M: 50 bç’lik moleküler büyüklük
belirleyici (Fermantas, Litvanya), 1-5: Hastalara ait PCR ürünleri, NK: negatif
kontrol
İkinci amplifikasyonda, VP4 tiplerini belirelemek üzere, 7,5 µL PCR ürünü,
15 pmol tiplendirme primerleri 1T-1 (5’ TCT ACT TGG ATA ACG TGC 3’), 2T-1
(5’ CTA TTG TTA GAG GTT AGA GTC 3’), 3T-1 (5’ TGT TGA TTA GTT GGA
TTC AA 3’), 4T-1 (5’ TGA GAC ATC GCA ATT GGA C 3’), 5T-1 (5’ ATC ATA
GTT AGT AGT CGC 3’), HCR3 (5’ TGA TTG AGC TTT TAA TGA TAT CAC 3’)
ve con3, 2,5 U Taq polimeraz, 2,5 mM MgCl2, ve 0,2 mM dNTP karışımı içerecek
şekilde 100 µL’lik reaksiyon karışımı hazırlandı. PCR şartları şu şekilde ayarlandı:
94 °C’de 1dakika, 50 °C’de 2 dakika, °72 C’de 2 dakika olacak şekilde 30 siklusu
31
takiben 72 °C’de 7 dakika son uzama uygulandı. Elde edilen PCR ürünleri %2’lik
agaroz jel elektroforezine tabi tutulduktan sonra etidyum bromid ile boyanarak UV
altında görüntülendi. Elde edilen ürünün büyüklüğüne göre P4 (345 bç), P6 (483 bç),
P8 (267 bç), P9 (391 bç), P10 (583 bç) ve HCR3 (749 bç) tipleri tespit edildi (63,65).
3.6. Az rastlanan (sığır/domuz kökenli) A grubu rotavirüslerin VP7 (G)
Tiplendirmesi
G tiplendirmesi yapılamayan örnekler, sıklıkla sığır/domuz kökenli olmakla
beraber insanlarda da enfeksiyon yapabilen G tiplerini belirlemek üzere ilk gen4
amplifikasyonunu takiben elde edilen PCR ürünlerinin 5 µL’si şablon olarak
kullanılarak, Beg9, FT5 (5’CAT GTA CTC GTT GTT ACG TG 3’), DT6 (5’ CTA
GTT CCT GTG TAG AAT C 3’), HT8 (5’ CGG TTC CGG ATT AGA CAC 3’),
ET10 (5’ TTC AGC CGT TGC GAC TTC 3’) ve BT11 (5’ GTC ATC AGC AAT
CTG AGT TGC 3’) primerleri ile ikinci bir amplifikasyona tabi tutuldu. Reaksiyon
karışımı, 25 µL toplam hacim içerisinde 2,5 mM MgCl2, 0,2 mM dNTP, 10 pmol
primer ve %8 BSA içerecek şekilde hazırlandı. PCR şartları 30 siklus olmak üzere şu
şekilde uygulandı: 94 °C’de 1 dakika, 55 °C’de 2 dakika, 72 °C’de 1 dakika. Elde
edilen ürünler, %2’lik agaroz jel elektroforezine tabi tutularak etidyum bromid ile
boyandıktan sonra UV altında görüntülendi. Elde edilen ürünün büyüklüğüne göre
G5 (780 bç), G6 (500 bç), G8 (274 bç), G10 (715 bç) ve G11 (337 bç) genotipleri
belirlenmiş oldu (66).
3.7. Az rastlanan (sığır/domuz kökenli) A grubu rotavirüslerin VP4 (P)
Tiplendirmesi
P tiplendirmesi yapılamayan ancak A grubu olduğu belirlenen örnekler,
sıklıkla sığır/domuz kökenli olmakla beraber insanlarda da enfeksiyon yapan P
tiplerini belirlemek üzere ilk gen4 amplifikasyonunu takiben, elde edilen PCR
ürünlerinin 5 µL’si şablon olarak kullanılarak, con2, PNCDV (5’ CGA ACG CGG
GGG TGG TAG TTG 3’), pUK (5’ GCC AGG TGT CGC ATC AGA G 3’), pOSU
(5’ CTT TAT CGG TGG AGA ATA CGT CAC 3’), pGott (5’ GCT TCA ACG TCC
TTT AAC ATC AG 3’) ve pB223 (5’ GGA ACG TAT TCT AAT CCG GTC 3’)
32
primerleri kullanılarak ikinci amplifikasyona tabi tutuldu. Reaksiyon karışımı, 25 µL
toplam hacim içerisinde 2,5 mM MgCl2, 0,2 mM dNTP, 10 pmol primer ve %8 BSA
içerecek şekilde hazırlandı. PCR şartları 30 siklus olmak üzere şu şekilde uygulandı:
94 °C’de 1 dakika, 55 °C’de 2 dakika, 72 °C’de 1 dakika. Elde edilen ürünler, %2’lik
agaroz jel elektroforezine tabi tutularak etidyum bromid ile boyandıktan sonra UV
altında görüntülendi. Elde edilen ürünün büyüklüğüne göre az rastlanan P genotipleri
olan PNCDV (sığır kaynaklı-620 bç), pUK (sığır kaynaklı-552 bç), pOSU (domuz
kaynaklı-500 bç), pGott (domuz kaynaklı-423 bç) ve pB223 (sığır kaynaklı-314 bç)
belirlenmiş oldu (67).
RT-PCR ile G ya da P tipleri belirlenemeyen hastalar çalışma dışı bırakıldı.
Belirlenen rotavirüs G genotipleri ile klinik skor puanları arasındaki ilişki araştırıldı.
3.8. İstatistik
İstatistiksel analizler SPSS programı kullanılarak Ankara Üniversitesi Tıp
Fakültesi Biyoistatistik Anabilim Dalı’nda yapıldı.
Olguların istatistiksel değerlendirmeleri non parametrik testler ile yapıldı.
Verilerin analizi için Mann Whitney-U, ki-kare ve medyan testleri kullanıldı.
Belirlenen rotavirüs genotipleri arasında klinik skor puanı ve yatarak ya da ayaktan
izlem açısından fark olup olmadığı Kruskal Wallis Testi (ANOVA) ile
değerlendirildi. p<0.05 bulunan değerler istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi.
Çalışmamız Helsinki deklarasyonu prensiplerine göre ve hastanemiz etik
kurulundan alınan onay ile yürütüldü. Hasta aileleri çalışma ile ilgili olarak detaylı
bir şekilde bilgilendirilerek ve onamları alınarak bu çalışmaya dahil edildi.
Bu çalışma Ankara Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Birimi
tarafından 2008 08 09 264 proje numarası ile desteklendi.
33
4. BULGULAR
Çalışma süresince Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon
Hastalıkları Bölümüne başvuran 5 yaş altı akut gastroenteriti olan 494 hastadan
dışkıda immünokoromatografik yöntem ile rotavirüs antijen tayini istendi. Grup A
rotavirüs antijeni pozitif saptanan toplam 137 (%28.1) hastanın dışkı örnekleri
saklanarak demografik ve klinik verileri kayıt edildi. Bu gruptaki çocukların
hiçbirine rotavirüs aşısı uygulanmamıştı. Saklanan 137 dışkı örneği daha sonra RT-
PCR ile incelendiğinde 100 (%72.9) hastanın G ya da P genotipi belirlenebilirken tip
tayini yapılamayan 37 hasta çalışma dışı bırakıldı.
RT-PCR ile rotavirüs tipi belirlenen 100 hastadan 57’si (%57) erkek, 43’ü
(%43) kız hasta idi. Hastaların ortanca yaşı 16 ay (5 gün-59 ay) olarak saptandı.
Hastaların yaşlara göre dağılımı; <3 ay 13 hasta (%13), 3-5 ay arası 7 hasta (%7), 6-
11 ay arası 14 hasta (%14), 12-23 ay arası 34 hasta (%34), 24-35 ay arası 12 hasta
(%12), 36-47 ay arası 6 hasta (%6), 48-59 ay arası 14 hasta (%14) arasında idi.
Olguların büyük çoğunluğu 24 ayın altındaki (n=68, %68) çocuklardan oluşuyordu.
RT-PCR ile rotavirüs genotipi belirlenen hastaların yaşlara göre dağılımı Şekil 5 ile
gösterildi.
0
5
10
15
20
25
30
35
hast
a sa
yısı
< 3ay 3-5 ay 6-11 ay 12-23 ay 24-35 ay 36-47 ay 48-59 ay
Şekil 5. RT-PCR ile rotavirüs genotipi belirlenen hastaların yaşlara göre dağılımı
Yaş (ay)
34
Olguların 38’i (%38) kış, 24’ü (%24) sonbahar, 25’i (%25) ilkbahar, 11’i
(%11) yaz mevsiminde başvurdu. On dört hasta (%14) Ocak ayında, 10 hasta (%10)
Şubat, 6 hasta (%6) Mart, 10 hasta (%10) Nisan, 9 hasta (%9) Mayıs, 4 hasta (%4)
Haziran, 3 hasta (%3) Temmuz, 4 hasta (%4) Ağustos, 2 hasta (%2) Eylül, 8 hasta
(%8) Ekim, 14 hasta (%14) Kasım, 14 hasta (%14) da Aralık aylarında başvurdu.
Rotavirüs enfeksiyonu tüm yıl boyunca görülmekle birlikte sonbahar ve kış aylarında
pik yaptığı görüldü. RT-PCR ile rotavirüs genotipi belirlenen hastaların aylara göre
dağılımı Şekil 6 ile gösterildi.
0
2
4
6
8
10
12
14
Ocak
Şubat
Mar
t
Nisan
May
ıs
Hazira
n
Temm
uz
Ağusto
sEylü
l
Ekim
Kasım
Aralık
hast
a sa
yısı
Şekil 6. RT-PCR ile rotavirüs genotipi belirlenen hastaların aylara göre dağılımı
Hastaların 58’i (%58) ayaktan izlenirken 42’si (%42) yatırılarak izlendi.
Ayaktan izlenen 58 hastanın 15 (%25.9)’inde rehidrasyon desteğine ihtiyaç
duyulmaz iken 43 (%74.1) hastaya oral rehidrasyon önerildi. Yatırılarak izlenen 42
hastanın hepsine parenteral sıvı desteği verildi. Yatırılarak izlenen hastaların ortanca
yaşı 11 ay (5 gün-59 ay), ayaktan izlenen hastaların ortanca yaşı ise 22 ay (3,5-59 ay)
olarak bulundu. Her iki grup arasında ortanca yaş açısından istatistiksel olarak
anlamlı fark vardı (p=0.002).
Hastalar Vesikari tarafından tanımlanan rotavirüs ishali sayısal skorlama
sistemine göre değerlendirildiğinde ortanca klinik skor puanı 10 (3-18) olarak
bulundu. Beş puan ve altında alan 7 hasta (%7) hafif, 6-10 puan arasında alan 51
hasta (%51) orta, ≥11 puan alan 42 hasta (%42) ise ağır rotavirüs gastroenteriti
35
olarak kabul edildi. Ayaktan izlenen hastaların ortanca skor puanı 9 (3-14),
yatırılarak izlenenlerin ortanca skor puanı ise 12 (4-18) olarak bulundu. Ayaktan ve
yatırılarak izlenen hastaların ortanca skor puanları karşılaştırıldığında istatistiksel
olarak anlamlı fark vardı (p<0.001). Ayaktan ve yatan hastaların yaş ve klinik skor
puanları açısından karşılaştırılması Tablo 2’de gösterildi. Olguların klinik skor
puanları ile yaşları arasındaki ilişkiye bakıldığında anlamlı bir ilişki saptanamadı
(p=0.649 r= -0.047).
Tablo 2. Ayaktan ve Yatan Hastaların Yaş ve Skor Puanı Açısından Karşılaştırılması
Ayaktan Yatan P
Yaş 22 ay (3-59 ay) 11 ay (5 gün-59ay) P=0.002
Klinik Skor Puanı 9 (3-14) 12 (4-18) P<0.001
Dışkı örneklerinden önce RT-PCR testi ile VP4 (P) ve VP7 (G) rotavirüs
genomları ve ardından multipleks PCR testi ile P (VP4) ve G (VP7) genotipleri tespit
edildi (Şekil 7 ve Şekil 8).
Şekil 7. VP4 multiplex PCR ürünleri: M: 50 bç moleküler büyüklük belirteci (Fermentas,
Litvanya), 1-3: P[6] (483 bç), 4: P[8] (267 bç), 5: P[6] (483 bç) + P[8] (267 bç),
6:P[4] (345 bç), 7: P[10] (583 bç), 8: HCR3 (749 bç), 9: P[8] (267 bç) + HCR3
(749 bç), NK: negatif kontrol.
36
Şekil 8. VP7 multiplex PCR ürünleri: M1: 50 bç moleküler büyüklük belirteci, (Fermantas,
Litvanya), M2: 50 bç moleküler büyüklük belirteci (GM 345Bio Basic, Kanada), 1:
G4 + G9 (583 bç + 306 bç), 3: G2 (652 bç), 4: G3 (374 bç), 5: G1 (749 bç).
İmmünokromatografik yöntem ile rotavirüs antijeni pozitif saptanan 137
örnekten 100’ünde RT-PCR yöntemi ile VP7 (G genotip) ya da VP4 (P genotip)
varlığı pozitif bulundu. Hastalardan 90’ında (%90) hem G (VP7) hem de P (VP4)
genotipi belirlenebilirken, 6 hastada (%6) G (VP7), 4 hastada (%4) P (VP4) genotipi
belirlenemedi.
Rotavirüsün VP7 bölgesine ait G genotiplerinden G1 %11 oranla tek başına
11 örnekte, G2 %13 oranla tek başına 13 örnekte, G3 %9 oranla tek başına 9 örnekte,
G4 %12 oranla tek başına 12 örnekte, G5 %2 oranla tek başına 2 örnekte, G8 %3
oranla tek başına 3 örnekte ve G9 %30 oranla tek başına 30 örnekte tespit edildi. G
genotiplerinden G1+G2 %1 oranla 1 örnekte, G1+G9 %2 oranla 2 örnekte, G2+G3
%1 oranla 1 örnekte, G2+G4 %3 oranla 3 örnekte, G4+G9 %4 oranla 4 örnekte,
G1+G4+G9 %1 oranla 1 örnekte, G2+G4+G9 %2 oranla 2 örnekte bulundu. Geriye
37
kalan 6 örnekte (%6) G genotipi belirlenemedi. G genotiplerinden 14 örnekte (%14)
miks enfeksiyon bulundu. Rotavirüs G genotiplerinin dağılımı Tablo 3’de gösterildi.
Tablo 3. RT-PCR ile belirlenen G genotiplerinin dağılımı
G genotipleri Sayı (n) %
G1 11 11
G2 13 13
G3 9 9
G4 12 12
G5 2 2
G8 3 3
G9 30 30
G1+G2 1 1
G1+G9 2 2
G2+G4 3 3
G2+G3 1 1
G4+G9 4 4
G1+G4+G9 1 1
G2+G4+G9 2 2
Tiplendirilemeyen 6 6
Toplam 100 100
Rotavirüsün VP4 bölgesine ait P genotiplerinden P[4] %3 oranla tek başına 3
örnekte, P[6] %12 oranla tek başına 12 örnekte, P[8] %55 oranla tek başına 55
örnekte, P[10] %7 oranla tek başına 7 örnekte, HCR3 %1 oranla tek başına 1 örnekte,
PGott %1 oranla tek başına 1 örnekte, P[4]+P[8] %2 oranla 2 örnekte, P[6]+P[8] %8
38
oranla 8 örnekte, P[4]+P[10] %1 oranla 1 örnekte, P[4]+P[6]+P[8] %1 oranla 1
örnekte, P[8]+P[10] %3 oranla 3 örnekte, P[8]+HCR3 %1 oranla 1 örnekte ve
PGott+PUK %1 oranla 1 örnekte bulundu. Geriye kalan 4 örnekte (%4) P genotipi
belirlenemedi. P genotiplerinden 17 (%17) örnekte miks enfeksiyon bulundu.
Rotavirüs P genotiplerinin dağılımı Tablo 4’de gösterildi.
Tablo 4. RT-PCR ile belirlenen P genotiplerinin dağılımı
P genotipleri Sayı (n) %
P[4] 3 3
P[6] 12 12
P[8] 55 55
P[10] 7 7
HCR3 1 1
PGott 1 1
P[4]+P[8] 2 2
P[6]+P[8] 8 8
P[4]+P[10] 1 1
P[8]+P[10] 3 3
P[8]+HCR3 1 1
PGott+PUK 1 1
P[4]+P[6]+P[8] 1 1
Tiplendirilemeyen 4 4
Toplam 100 100
RT-PCR ile 100 örneğin 90’ında (%90) her iki G ve P tipleri belirlendi ve 34
farklı rotavirüs G/P kombinasyonu elde edildi. Çalışmamızda en baskın rotavirüs
genotipi 19 hastada (%19) G9P[8] olup bunu 7 hastada %7 oranla G1P[8] ve 7
hastada (%7) G4P[6] izledi. G3P[8] 6 hastada (%6), G2P[8] 5 hastada (%5),
39
G9P[10] 4 hastada (%4), G8P[8] 3 hastada (%3), G1P[4], G2P[10], G3P[6] ve
G5P[8] 2’şer hastada (%2’şer), G2HCR3, G2P[6], G4P[10], G4P[8] ve G9PGott 1’er
hastada (%1’er) saptandı. Tek bir G/P genotip enfeksiyonu toplam 64 (%64) vakada
bulundu. Geri kalan 26 hastada (%26) ise miks enfeksiyon vardı. G1+G9 P[8],
G2+G4+G9 P[8], G2+G4 P[8], G2 P[6]+P[8], G4+G9 P[6]+P[8], G9 P[4]+P[8], G9
P[6]+P[8], G9 P[8]+P[10] 2’şer hastada, G2 P[8]+P[10], G4+G9 P[6], G2+G3 P[8],
G1+G2 P[6]+P[8], G2+G4 P[4]+P[6]+P[8], G1+G4+G9 P[8], G4+G9 PGott+PUK,
G4 P[6]+P[8], G4 P[4]+P[10], G4 P[8]+HCR3 1’er hastada saptandı. Her iki G ve P
tipi belirlenen hastalar Tablo 5’te gösterildi.
Tablo 5. RT-PCR ile belirlenen her iki G ve P tiplerinin dağılımı
G tipi P tipi
P[4] P[6] P[8] P[10] HCR3
P
Gott
P[4]+
P[8]
P[6]+P[8]
P[4]+P[10]
P[8]+P[10]
P[8]+HCR3
PGott
+
PUK
P[4]+
P[6]+P[8]
P Tiplendirile
meyen
Toplam
G1 2 7 2 11
G2 1 5 2 1 2 1 1 13
G3 2 6 1 9
G4 7 1 1 1 1 1 12
G5 2 2
G8 3 3
G9 19 4 1 2 2 2 30
G1+G2 1 1
G1+G9 2 2
G2+G4 2 1 3
G2+G3 1 1
G4+G9 1 2 1 4
G1+G4
+G9
1 1
G2+G4
+G9
2 2
G Tiplendirilemeyen 1 1 4 6
Toplam 3 12 55 7 1 1 2 8 1 3 1 1 1 4 100
40
Rotavirüs tipleri belirlenen hastalarda belirlenen G genotipleri arasında klinik
skor puanları açısından fark olup olmadığı araştırıldı. Ortanca klinik skor puanları
tek başına G1 genotipi pozitif olan 11 hastanın 11 (9-18), G2 genotipi pozitif olan 13
hastanın 9 (7-15), G3 genotipi pozitif olan 9 hastanın 10 (4-13), G4 genotipi pozitif
olan 12 hastanın 10.5 (3-14 ), G9 genotipi pozitif olan 30 hastanın 9.5 (4-17), G9 ile
miks enfeksiyonu olan 9 hastanın 12 (6-15) olarak bulundu. En sık görülen bu 6 grup
G genotipleri arasında klinik skor puanları açısından anlamlı bir fark saptanmadı
(p=0,53). Yine bu 6 grup hasta arasında yatarak ya da ayaktan izlem açısından da
fark saptanmadı (p=0,95) (Tablo 6).
Tablo 6. G genotiplerine göre klinik skor puanları
VP7 (G) Klinik Skor Puanı
G1 11 (9-18)
G2 9 (7-15)
G3 10 (4-13)
G4 10.5 (3-14)
G9 9.5 (4-17)
G9 miks 12 (6-15)
(klinik skor puanları için p=0,53)
Tablo 7. G genotiplerine göre yatan ya da ayaktan hasta sayıları
VP7 (G) Yatan Ayaktan
G1 6 5
G2 6 7
G3 4 5
G4 6 6
G9 13 17
G9 miks 3 6
(ayaktan ya da yatarak izlem için p=0,98)
41
5. TARTIŞMA
Rotavirüsler tüm dünyada çocukluk çağı ishallerin en sık nedenidir. Dünyanın
pek çok ülkesinde yapılan çalışmalarda akut gastroenteritlerde rotavirüs insidansı
belirlenmiştir. Coğrafi bölgelere göre insidans farklılıkları görülebilmektedir (1).
Ülkemizden farklı bölgelerden yapılan çalışmalarda rotavirüs sıklığı değişiklik
göstermekte %21-39 arasında değişmektedir. Yıldırmak ve ark 1989-1990 (68),
Şıklar ve ark 1998-1999 (69), Karadağ ve ark 1999-2002 (70), Bozdayı ve ark.’nın
(71) 2004-2005 yılları arasında Ankara bölgesinde yaptıkları çalışmalarında rotavirüs
sıklığını sırası ile %29, %22.7, %36.8 ve %39.7 olarak bulmuşlardır. Kurugöl ve ark.
(72) İzmir’de %39.8, Bulut ve ark. (73) Malatya’da %21, Gül ve ark. (74)
Kahramanmaraş’ta %25.7, Türkoğlu ve ark. (75) İstanbul’da %25.4, Çataloluk ve
ark. (76) Gaziantep’te %23.4, Ceyhan ve ark. (77) 4 farklı ilde (Ankara, Adana,
İstanbul, İzmir) %53 sıklıkta rotavirüs pozitifliği saptamışlardır. Bizim çalışmamızda
da 5 yaş altı çocuklarda rotavirüs sıklığı %28.1 olarak saptanmış ve literatürle
uyumlu olduğu görülmüştür. Dünyanın bazı ülkelerinde rotavirüs pozitiflik oranı
ABD’de %17-69, Almanya’da %16, Hindistan’da %20-28, Pakistan’da %20’dir (1).
Bu verilerin ışığında hastalığın görülme sıklığının hem gelişmiş hem de gelişmekte
olan ülkelerde benzer olduğu görülmektedir.
Rotavirüse bağlı gastroenteritlerin mevsimsel özelliği olduğu bilinmektedir.
Rotavirüs enfeksiyonu ılıman iklimlerde genellikle endemik olup özellikle kış ayları
boyunca görülür (2). Amerika’da ve Avrupa’da benzer özellikler sergileyerek Aralık-
Mart döneminde pik yapmaktadır. Hindistan ve Suudi Arabistan’da aynı şekilde kışın
pik yapmasına karşılık İran’da yapılan bir çalışma’da kış mevsiminde %7 gibi düşük
oranda gözlendiği pik zamanının ise ilkbahar olduğu bildirilmiştir. Afrika’da ise
sıklıkla kurak mevsimlerde pik yaptığı izlenmiştir (3). Oysa tropikal bölgelerde
rotavirüs ishali bütün yıl boyunca görülür. Nadiren salgınlardan sorumlu olabilir.
Ülkemizde yapılan çalışmalarda rotavirüs ishalleri yıl boyunca görülmektedir.
Karadağ ve ark (70) Ankara’da yaptıkları çalışmada hastalığın pik döneminin Kasım-
Nisan döneminde, Kurugöl ve ark. (72) İzmir’de yaptıkları çalışmada Ocak-Mart
arasında, Bozdayı ve ark. (71) Ankara’da yaptıkları çalışmada kış ve sonbahar
42
aylarında olduğunu saptamışlardır. Çalışmamızda da daha önceki çalışmalara paralel
olarak rotavirüs pozitifliği bütün yıl boyunca görülmekle birlikte en çok kış ve
sonbahar aylarında en az da yaz aylarında saptanmıştır.
Rotavirüs ishallerinin ve dolaşan suşların populasyonda yıl boyunca
görülmesi gen değişimine olanak sağlayarak suşların çeşitlilik olasılığını artırabilir.
Bu durum Hindistan gibi tropikal ve subtropikal iklime sahip ülkelerde
görülebilmektedir (71).
Tüm dünyada hemen hemen çocukların hepsi 5 yaşına kadar rotavirüs ile
enfekte olur. Rotavirüse bağlı gastroenterit sıklığı yaşla birlikte azalmaktadır.
Gelişmekte olan ülkelerde primer rotavirüs enfeksiyonu daha erken yaşlarda
görülürken gelişmiş ülkelerde primer hastalık yaşı daha geç yaşlara kayar. Örneğin
Irak’ta rotavirüs ishallerinin %75’i, İran’da da %90’ı 1 yaş altında görülmektedir
(71). Çalışmamızda rotavirüs enfeksiyonu en sık 12-24 ay arasındaki çocuklarda
saptanırken olguların %68’i 2 yaş ve altında, %45.3’ü 1 yaş ve altında idi. Kurugöl
ve ark. (72) olguların %80.6’sının, Karadağ ve ark. (70) %43.7’sinin, Gül ve ark
(74) %71’inin, Bozdayı ve ark.(71) %70’inin, Ceyhan ve ark (77) %83.8’inin 2 yaş
altında olduğunu bildirmişlerdir. Çalışmamızda da olgularımızın %68’i 2 yaş ve
altında idi. Hastalığın 12-24 aylar arasında pik yaptığı görüldü. Rotavirüse bağlı ilk
enfeksiyonun sıklıkla 2 yaşından önce görülmesi, dehidratasyon ve malnutrisyonla
seyretmesi hastalığın mortalitesini artırmaktadır (1). Çalışmamızda ayaktan (n=58
%58) ve yatan (n=42 %42) hastaların ortanca yaşları sırası ile 22 ay (3-59 ay) ve 11
ay (5 gün-59 ay) olup, her iki grup arasında ortanca yaş açısından anlamlı fark vardı.
Bu da, hastalığın erken yaşlarda geçirilmesinin hastaneye yatış gerekliliğini
artırdığını ortaya koyuyordu.
Rotavirüs gastroenteritlerinde, klinik ağırlık derecesi ile rotavirüs tipinin
ilişkisi olduğuna dair literatür verileri çelişkilidir. Geçmişte G9 serotipinin hızlı
yayılma özelliğine karşın klinik seyrin derecesi üzerine etkisi olup olmadığı kesin
olarak ortaya konamamıştır. Yapılan çalışmalardan bazılarında G9’un klinik ağırlık
derecesi ile ilişkisi gösterilirken (78) bazılarında ise ilişkisiz bulunmuştur (71,79-81).
Biz de çalışmamızda belirlenen G genotipleri arasında klinik ağırlık derecesi
43
açısından fark olup olmadığını araştırdık fakat herhangi bir G genotipi için klinik
skor puanı açısından bir fark olmadığını gördük. Aynı şekilde ayaktan ya da yatan
hastalar arasında da tip dağılımı açısından fark yoktu. En sık görülen G9 serotipi
pozitif saptanan 30 hastadan 17’si ayaktan 13’ü yatırılarak izlenen hastalardan
oluşuyordu. Bozdayı ve ark’nın Türkiye’de saptadığı G9 suşlarındaki VP7
proteinlerinin yüksek oranda benzerlik göstermesi nedeni ile ilk enfeksiyon sırasında
oluşan antikorların aynı serotiple oluşan ardışık enfeksiyonlara karşı da koruma
sağlayacağı ileri sürülmüştür çünkü rotavirüs enfeksiyonuna karşı koruma VP7
proteinine karşı oluşan nötralizan antikorlar ile sağlanmaktadır. Ancak ülkemizde G9
yayılım hızının yüksekliği ve görülme sıklığındaki artışın hastalığın ağırlık
derecesini nasıl etkileyeceği ve tekrarlayan enfeksiyonların daha hafif geçip
geçmeyeceğini ortaya koyacak daha ileri çalışmalara ihtiyaç vardır.
Tüm dünyada bebek ve küçük çocuklardaki akut gastroenteritlerin en önemli
nedeni olan rotavirüsler dış kapsidde bulunan VP7 ve VP4 antijenlerine göre G ve P
tiplerine ayrılırlar. Son yıllarda tanı tetkikleri arasında RT-PCR’ın kullanıma girmesi,
daha fazla sayıda rotavirüs tipinin belirlenmesine olanak sağlamıştır. Şimdiye kadar
tespit edilen G tipleri içerisinde G1, G2, G3, G4 ve G9 tüm dünyada insanlardaki
enfeksiyonların büyük bir kısmından sorumludur (2). Ancak dolaşan rotavirüs
tiplerinin çok çeşitlilik göstermesi nedeni ile genotipik değişimlerin devamlı olarak
izlenmesi gereklidir. Bir ülkede rotavirüs aşısının kullanıma girmesinden önce hangi
serotiplerin dolaşmakta olduğunu bilmek önemlidir (3).
Ülkemizde RT-PCR ile yapılan tiplendirme çalışmalarında; Kurugöl ve
ark’nın 2000-2001 yılları arasında İzmir bölgesinde yaptıkları çalışmada; 3
merkezden toplanan 324 dışkı örneği RT-PCR ile tiplendirilmiş; G1 serotipi %75.1,
G2 %0.8, G3 %3 ve G4 %6.3 sıklıkta tespit edilmiştir. Miks enfeksiyon oranı %5.9
bulunmuştur (72). Çataloluk ve ark.’nın 2000-2002 yıllarında Gaziantep’te yaptıkları
çalışmada; hastalıktan sorumlu en sık genotip G4P[8] (%42.2) olarak saptanmıştır.
G1P[8] % 26.6, G2P[8] %7.8, G4P[6] %6.3, G2P[4] %3.1, G3P[8] %3.2, G1P[6]
%3.1, G3P[8] %1.5, G2P[6] %1.5; miks enfeksiyonlar ise %7.3 oranında
bulunmuştur (76). 2004-2005’te Bozdayı ve ark.’nın çalışmalarında en sık G1P[8]
(%55.5) suşu saptanırken, bunu 2. sıklıkta G9P[8] (%10.1) izlemiştir. Miks
44
enfeksiyon oranı %2.4 bulunmuştur (71). Bu çalışmada daha önceki çalışmalara göre
G9 (%17.2) artışı dikkat çekmiştir. 2005-2006 yılları arasında 4 merkezden ishal
nedeni ile hastaneye yatırılan 5 yaş altı 411 çocuk hastanın dahil edildiği bir diğer
çalışmada G1P[8] yine 76% oranında en sık izole edilen suş olup, bunu % 12.8
oranla G2P[4] izlemiştir. G9P[8] ise % 3.9 hastada saptanmıştır (77).
Ülkemizde bugüne kadar yapılan çalışmaların birçoğunda G1 serotipi baskın
bulunmuş (71, 72,77) ancak bizim çalışmamızda RT-PCR ile tiplendirme sonuçlarına
göre en baskın serotip toplam 30 hastada olmak üzere G9 (%30), en sık kombinasyon
da yine G9P[8] (%19) olarak saptanmıştır. Bazı çalışmalarda çok sık rastlanan
G2P[4] kombinasyonuna ise bizim çalışmamızda hiç rastlanmamıştır (77).
G9 serotipi, Çataloluk ve ark’nın 2000-2002 yılları arasında ülkemizin 9
farklı bölgesinden topladıkları örneklerle yaptıkları çalışmalarında 119 rotavirüs
pozitif dışkı örneğinden sadece 4’ünde (%3.2) sporadik olarak saptanırken (76);
Bozdayı ve ark’nın 2004-2005 yılları arasında yaptıkları çalışmada %19 oranında
saptanmış, bu durum aslında diğer ülkelere göre gecikmeli bir artış olarak
yorumlanmıştır (71). G9 serotipi aslında 1990’lı yıllardan itibaren tüm dünyada
giderek artan sıklıkta görülmeye başlamış (2) ancak ülkemizden ilk olgu Aralık
2004’te Ankara’da saptanmış, bizim çalışmamızın sonuçlarına göre de en sık görülen
serotip haline gelmiştir. Dünyada da G9 serotipi için durum böyledir. İngiltere ve
Gana’da G9 suşlarının ardışık yayılım gösterdiği, ilk önce bir merkezde görülüp daha
sonra diğerlerine hızla yayıldığı görülmüştür (82).
Bugüne kadar G9 serotipinin P4, P6, P8, P11 ve P19 ile birlikteliği
gösterilmiştir (83). Farklı coğrafi bölgelerden toplanan G9 virüslerinin gen yapıları
incelendiğinde neredeyse hepsinin aynı olduğu, ancak aynı ülkedeki suşların ise VP7
gen yapıları büyük oranda korunurken diğer genler ile çeşitli karışımlarının olduğu
gösterilmiştir (84). Her ülkeden izole edilen G9 rotavirüsleri çok çeşitli genomik
varyasyonlar göstermekte, çeşitli P tipleri ile birlikteliğinde kısa ya da uzun
elektroforetipik özellik gösterebilmektedir. Örneğin Bozdayı ve ark’nın
çalışmalarında G9P[8] kısa elektroforetip dünyada ilk kez ülkemizde tespit edilmiştir
(71).
45
Gelişmiş ülkelerdeki G9 suşlarının P[8] özgünlüğünün olması ve nadiren
"yeniden eşleşme" göstermesi nedeni ile genetik yapısının stabil olduğu
düşünülürken, Hindistan, Bangladeş ve Afrika gibi gelişmekte olan bölgelerde farklı
suşlar arasında gen değişiminin sık olması nedeni ile G9P[8] ve G9P[6] suşlarının
birlikteliği daha sık görülmekte ve bu da miks enfeksiyon sıklığını artırmaktadır (82).
Daha önceden Çataloluk ve ark’nın yaptıkları çalışmada saptanmayan G9’un P[4],
P[6] ve miks P tipleri ile kombinasyonları Bozdayı ve ark’nın yaptıkları çalışmada
görülmekle birlikte miks enfeksiyon oranı gelişmiş ülkelerdekine benzer şekilde
düşük oranda (%2.4) bulunmuştur (71). Ancak aradan geçen 3 yıl sonunda bizim
çalışmamızda saptanan miks enfeksiyon oranı %26’dır. Çalışmamızda G9 artışına
paralel olarak miks enfeksiyon oranının da artması ülkemizdeki G9 suşlarının
gelişmekte olan ülkelerdekine benzer şekilde gelişigüzel reassortmanlar oluşturma
eğiliminde olduğunu düşündürmektedir. G9’un P[8] ile kombinasyonu çalışmamızda
en sık (%55) görülmekle birlikte ülkemizde daha önceden yapılan çalışmalarda
tanımlanmayan P[10] ve hayvan kökenli suşlar ile (P Gott ve P-UK)
kombinasyonlarının da görülmesi dikkat çekicidir. G9’un P Gott ve P-UK
kombinasyonlarına literatür taramalarında rastlanmamıştır. P Gott sığır kökenli, P-
UK ise domuz kökenli olduğu bilinen rotavirüsün VP4 (P) tipleridir (67).
Çalışmamızda P[10] 11 hastada (%11) görülmüştür (4 hastada G9P[10], 2 hastada
G2P[10], 2 hastada G9P[8]+P[10], 1 hastada G4P[10], 1 hastada G2P[8]+P[10], 1
hastada G4P[4]+P[10] olarak). Aslında P[10] literatürde son derece nadir rastlanan
bir tip olup sadece insanlarda hastalık yaptığı gösterilmiştir. Bugüne kadar P[10]’un
G3,G4 ve G8 ile 1’er ve G9 ile 2 hastada kombinasyonları saptanmıştır (85).
Çalışmamızda 2 hastada izole edilen HCR3 suşunun geçmişte sadece
kedi/köpekgillerde hastalık yaptığı bilinirken, insanda ilk olarak 1984’te Amerika’da
aşı çalışmaları sırasında asemptomatik olarak enfekte olan sağlıklı bir bebekten izole
edilmiş daha sonra patojenitesi gösterilmiştir. Bugüne kadar dünyada literatürde
bildirilen sadece 3 HCR3 suşu izole edilmiş olup hepsi de G3HCR3 şeklindedir. Bu
HCR3 suşlarının kedi/köpekgillerden tam bir virion olarak insanlara geçtiği
gösterilmiştir (86). Bu çalışmada ise HCR3’ün G2 ve G4 genotipleri ile birlikte
görülmesi de şaşırtıcıdır.
46
Çalışmamızdaki hayvan kaynaklı olduğu düşünülen suşların tespit edildiği
hastaların hayvanlar ile temaslarının olup olmadığı bilinmemektedir. Bu suşlar insan-
hayvan rotavirüslerinin gen değişimi ile ortaya çıkmış olabileceği gibi daha önceden
gen değişiminin gerçekleştiği bir insandan da direkt olarak geçmiş olabilir. Hayvan
kaynaklı rotavirüslerin tür bariyerini aşarak insanlara geçişini tetikleyen faktörler tam
olarak ortaya konamamıştır. Geçmişte hayvan rotavirüslerinin normal koşullarda
insanları enfekte etmediğine inanılırken özellikle miks enfeksiyonların daha sık
görüldüğü, insan ve hayvan türlerinin yakın fiziksel temasta olduğu gelişmekte olan
ülkelerde, rotavirüslerin türden türe geçişinin doğada kısmen yüksek oranda
görülebileceği, bunun tam bir virion geçişi olarak veya gen segmentinin reassortmanı
ile gerçekleşebileceği yapılan çalışmalarda gösterilmiştir (87). Rotavirüs genomunun
segmentli yapısı dolaşan suşlar arasında gen değişimini kolaylaştırmaktadır.
Günümüzde kullanılan standart tiplendirme metodları ile bu suşların hayvan
rotavirüsleri ile ne derece genetik benzerlik gösterdiği ortaya konamamaktadır. Bunu
ortaya koymak için sekans analizleri veya RNA-RNA hibridizasyon metodları
gereklidir. Bu ileri incelmeler yapılmadığı taktirde bu suşların hayvan kökenli ya da
insan-hayvan reassotmanı sonucu ortaya çıkıp çıkmadığı anlaşılamayacaktır. İleride
bu genotiplerin rotavirüs aşıları içinde yer alması gerekliliği; rotavirüs evrimini daha
iyi anlamamızı sağlayacak, eş zamanlı yürütülen insan ve hayvan sürveyans
çalışmaları ile ortaya konabilir.
Çalışmamızda ayrıca Türkiye’de daha önceden yapılan çalışmalarda tespit
edilemeyen ve eskiden hayvan kökenli olduğu düşünülen G5 ve G8 genotipleri de
tespit edilmiştir. Son yıllarda rotavirüs tiplerini belirlemede kullanılan tanı
tekniklerindeki gelişmelere paralel olarak eskiden sadece hayvanlarda hastalık
yaptığı düşünülen rotavirüs tiplerinin insanlarda da hastalık yaptıkları gösterilmiştir.
G5 serotipi genellikle domuzlardan izole edilirken; G8 genelde büyük baş
hayvanlarda patojen olarak gösterilmiştir (88). G5 rotavirüslerinin eskiden sadece
domuzlarda hastalık yaptığı bilinirken son yıllarda insanlarda önemli bir ishal nedeni
olarak görülmektedir (89-91). Sığır kaynaklı olan G8 serotipi insanlarda ilk olarak
Endonezyalı çocuklardan izole edilmiş sonrasında dünyanın birçok ülkesinden farklı
oranlarda bildirilmiştir (92). G8’in genellikle P[4] ve P[6] kombinasyonları
bildirilirken çalışmamızda her 3 hastada da 2008’de ilk olarak Güney Kore’den
47
ardından Avustralya’dan da bildirilen G8P[8] kombinasyonu tespit edilmiştir (92).
Bu rotavirüs tiplerinin tespiti de yine G9 artışı ve ona ikincil miks enfeksiyon artışı
ile de ilişkilendirilebilir.
Çalışmamızda miks enfeksiyon oranı ülkemizde daha önceden bildirilenlere
göre çok yüksek olup, G9 serotipinin gerek G, gerek de P tipleri ile çeşitli
kombinasyonlarına rastlanmıştır. Saptadığımız G9 suşları ile Bozdayı ve ark.
tarafından genetik olarak farklı olduğu gösterilen "Türk G9" serotipinin ne derece
benzer olduğunu ortaya koyacak daha ileri elektroforetipleme çalışmalarına ihtiyaç
vardır. Bu sonuçlara göre G9 artışı Türkiye’de rotavirüs epidemiyolojisi büyük
ölçüde etkilemiş gibi görünmektedir. Kaldı ki ülkemizde enfeksiyonun yıl boyunca
görülmesi de bu gen değişimlerine olanak sağlamakta ve kolaylaştırmaktadır.
Tüm dünyada çocukluk çağı ishallerinin en yaygın sebebi olan rotavirüsler
gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde benzer sıklıkta görülürken hastalığın sonuçları
farklı olabilir (1). Gelir dağılımının düşük olması mortalite ile direkt ilişkilidir.
Dünya’da her yıl rotavirüs enfeksiyonuna bağlı yaklaşık 600.000 ölümden %80’den
fazlası gelir dağılımının düşük ve tıbbi bakımın zayıf olduğu Güney Asya ve Güney
Afrika gibi ülkelerde görülür (1).
Avrupa’da 5 yaş altı çocuklarda rotavirüs hastalık yükü ve mortalite oranını
literatür taramasına dayanarak araştıran bir çalışmada; Türkiye ortanın üstünde gelir
düzeyi (3596-11115 dolar) olan bir ülke olmasına rağmen, rotavirüse bağlı
mortalitenin en yüksek oranda (>10/100000 yılda) görüldüğü ülkeler arasında yer
almıştır. Bu durum yüksek bebek ölüm hızına, yetersiz aşılamaya, eğitim eksikliği ve
malnutrisyona bağlanmıştır. Türkiye’de yılda rotavirüse bağlı tahmini 1700 ölüm
(toplam ishale bağlı ölümlerin %26'sı) olduğu bildirilmiştir. Avrupa’da ölümlerin
%93’ü Türkiye’nin de içinde bulunduğu 7 ülkede (Azerbeycan, Kazakistan,
Kırgızistan, Tacikistan, Türkmenistan ve Özbekistan) gerçekleşmekte, hastalık yükü
gelir düzeyine göre dramatik olarak değişmektedir (93). Bu verilere dayanarak; bizim
de içinde bulunduğumuz bu ülkelerde genel aşılama yapılmasının mevcut rotavirüse
bağlı ölümleri %80 oranında önleyebileceği ileri sürülmektedir. Ancak ülkemizden
48
yapılan çalışmalarda hastalıkla ilgili veriler oldukça kısıtlıdır ve ulusal aşı
politikamızı belirlemeden önce daha fazla çalışmalara ihtiyaç vardır.
Biz de tüm dünyada olduğu gibi ülkemiz açısından da büyük önem taşıyan 5
yaş altı çocukluk çağı rotavirüs gastroenteritlerinde rotavirüs tiplerini belirlemek,
belirlenen tiplerin klinik ağırlık derecesi ile ilişkisini ortaya koymak ve ülkemiz
açısından surveyans ve aşı çalışmalarına ışık tutmak amacı ile Ankara Üniversitesi
Çocuk Enfeksiyon Bölümü’nde planladığımız bu çalışmada, dolaşan rotavirüs
suşlarında daha önceki yıllara göre belirgin değişiklikler olduğunu gördük. Daha
önceden yapılan çalışmalarda sıklıkla görülen tipler daha nadir görülürken yeni
ortaya çıkan tipler olduğunu saptadık. Çalışmamızda ülkemizde son yıllarda giderek
artan oranda saptanan G9 serotiplerindeki artışa paralel olarak, miks enfeksiyon
sıklığının arttığı görülürken, ülkemizde yapılan çalışmalarda daha önceden
saptanmayan bazı hayvan kökenli suşlara da rastlandı.
Günümüzde mevcut rotavirüs aşıları G9 veya P6 epitoplarının her ikisini de
içermemektedir (56). Yapılan çalışmalarda çapraz koruma olabileceği gösterilmiş
olsa da mevcut rotavirüs aşılarının seçilmiş G9 suşlarını artırıp artırmayacağı
bilinmemektedir (57). G9 serotipi tüm dünyada G1’den sonra en sık izole edilen,
çalışmamızda ise en sık izole edilen suş haline gelmiştir. Rotavirüs aşı geliştirme
çalışmalarında bu durum mutlaka göz önünde bulundurulmalıdır. Canlı atenue
rotavirüs aşıları ulusal aşı takviminde yer almamakla birlikte Türkiye’de 2007
yılından itibaren isteyen hastalara uygulanabilmektedir. Aşının kitlesel aşılama
olarak yapılmayıp sadece kısıtlı sayıda hastaya yapılıyor olmasının bu çalışmadaki
epidemiyolojik değişiklikler üzerine etkisi belirsizdir ve bunu ortaya koyacak daha
ileri çalışmalara ihtiyaç vardır.
Rotavirüslerin sürekli değişen epidemiyolojisi göz önüne alındığında
rotavirüs aşılarının Avrupa’da rotavirüse bağlı mortalitenin en yüksek olduğu
ülkelerden biri olan Türkiye’de rutin aşı şemasına konulmasından önce
epidemiyolojik çalışmaların devamlılığı çok önem taşımaktadır.
49
6. SO�UÇLAR
1. Çalışmaya RT-PCR ile G ya da P genotipi belirlenebilen 100 hasta dahil
edildi.
2. Hastaların 57’si (%57) erkek, 43’ü (%43) kızdı ve ortanca yaşları 16 ay (5
gün-59 ay) olarak belirlendi.
3. 13 hasta (%13) <3 ay, 7 hasta (%7) 3-5 ay arası, 14 hasta (%14) 6-11 ay arası,
34 hasta (%34) 12-23 ay arası, 12 hasta (%12) 24-35 ay arası, 6 hasta (%6)
36-47 ay arası, 14 hasta (%14) 48-59 ay arasında idi.
4. Olguların büyük çoğunluğu 24 ayın altındaki (n=68, %68) bebeklerden
oluşuyordu.
5. Olguların 38’i (%38) kış, 24’ü (%24) sonbahar, 25’i (%25) ilkbahar, 11’i
(%11) yaz mevsiminde başvurdu.
6. On dört hasta (%14) Ocak ayında, 10 hasta (%10) Şubat, 6 hasta (%6) Mart,
10 hasta (%10) Nisan, 9 hasta (%9) Mayıs, 4 hasta (%4) Haziran, 3 hasta
(%3) Temmuz, 4 hasta (%4) Ağustos, 2 hasta (%2) Eylül, 8 hasta (%8) Ekim,
14 hasta (%14) Kasım, 14 hasta (%14) da Aralık aylarında başvurdu.
7. Rotavirüs enfeksiyonu tüm yıl boyunca görülmekle birlikte sonbahar ve kış
aylarında pik yaptığı görüldü.
8. Hastaların 58’i (%58) ayaktan izlenirken 42’si (%42) yatırılarak izlendi.
9. Yatırılarak izlenen hastaların ortanca yaşı 11 ay (5 gün-59 ay), ayaktan
izlenen hastaların ortanca yaşı ise 22 ay (3,5-59 ay) olarak bulundu.
10. Ayaktan ve yatan hastalar arasında ortanca yaş açısından istatistiksel olarak
anlamlı fark vardı (p=0.002).
11. 7 hasta (%7) hafif, 51 hasta (%51) orta, 42 hasta (%42) ise ağır rotavirüs
gastroenteriti olarak kabul edildi.
12. Ayaktan izlenen hastaların ortanca skor puanı 9 (3-14), yatırılarak
izlenenlerin ortanca skor puanı ise 12 (4-18) olarak bulundu.
50
13. Ayaktan ve yatan hastalar arasında ortanca skor puanları açısından
istatistiksel olarak anlamlı fark vardı (p<0.001).
14. Klinik skor puanları ile yaş arasında anlamlı bir ilişki saptanamadı (p=0.649
r= -0.047).
15. Doksan (%90) hastada hem G (VP7) hem de P (VP4) genotipi
belirlenebilirken, 6 hastada (%6) G (VP7), 4 hastada (%4) P (VP4) genotipi
belirlenemedi.
16. G genotipleri içinde G9 tek başına 30 örnekte (%30) pozitif olmak üzere en
sık izole edilen G genotipi oldu.
17. Ardından sıklık sırasına göre G2 %13 oranla tek başına 13 örnekte, G4 %12
oranla tek başına 12 örnekte, G1 %11 oranla tek başına 11 örnekte, G3 %9
oranla tek başına 9 örnekte tespit edildi.
18. RT-PCR ile 100 örneğin 90’ında (%90) her iki G ve P tipleri belirlendi ve 34
farklı rotavirüs G/P kombinasyonu elde edildi.
19. En baskın rotavirüs kombinasyonu 19 hastada (%19) G9P[8] olarak saptandı.
20. G2P[4] genotipine hiçbir hastada rastlanmadı.
21. Ülkemizde yapılan çalışmalarda daha önceden tespit edilmeyen G5 ve G8
genotipleri sırası ile 2 (%2) ve 3 (%3) örnekte pozitif saptandı.
22. P genotipleri içinde P[8] tek başına 55 örnekte (%55) pozitif olmak üzere en
sık izole edilen P genotipi oldu.
23. Ülkemizde yapılan çalışmalarda daha önceden tespit edilmeyen P[10], HCR3,
PGott ve PUK gibi P genotipleri tespit edildi.
24. Çalışmamızda %26 oranında miks enfeksiyon saptandı.
25. G9 genotipi ile %15 oranında miks enfeksiyon görüldü.
26. G9’un P[10], PGott ve PUK ile kombinasyonları tespit edildi.
27. En sık görülen G genotipleri arasında klinik skor puanları ve yatarak ya da
ayaktan izlem açısından anlamlı bir fark saptanmadı (sırası ile p=0,53,
p=0,95).
51
Çalışmamızda G9 serotiplerinde ve buna paralel olarak miks enfeksiyon
sıklığında artış saptandı. Ülkemizde yapılan çalışmalarda daha önceden saptanmayan
bazı hayvan kökenli suşlara da rastlandı.
Mevcut rotavirüs aşısı G9 serotipini içermemektedir. Rotavirüslerin sürekli
değişen epidemiyolojisi göz önüne alındığında rotavirüs aşılarının ülkemizde rutin
aşı şemasına konulmasından önce epidemiyolojik çalışmaların devamlılığı çok önem
taşımaktadır.
52
7. ÖZET
Amaç
Bu çalışmanın amacı 5 yaş altı akut gastroenteriti olan çocuklarda rotavirüs
enfeksiyonlarının moleküler epidemiyolojisini araştırmak, belirlenen rotavirüs
tiplerinin klinik ağırlık derecesine etkisini belirlemek ve ülkemiz açısından sürveyans
ve aşılama çalışmalarına ışık tutmaktır
Gereç ve Yöntem
Ocak 2008-Ocak 2009 tarihleri arasında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi
Çocuk Enfeksiyon bölümüne akut gastroenterit nedeni ile başvuran ve taze dışkı
örneklerinde rotavirüs antijeni pozitif saptanan 5 yaş altı hastaların demografik
verileri kaydedildi. Vesikari tarafından tanımlanan sayısal skorlama sistemine göre
klinik skor puanları belirlendi. Rotavirüs suşları PCR yöntemi ile tiplendirildi.
Bulgular
Çalışmaya RT-PCR ile G ya da P genotipi belirlenebilen 100 hasta dahil
edildi. Rotavirüs gastroenteriti sıklığı %28.1 olup, olguların büyük çoğunluğu 24
ayın altındaki (n=68 %68) bebeklerden oluşuyordu. Rotavirüs enfeksiyonu tüm yıl
boyunca görülmekle birlikte sonbahar ve kış aylarında pik yaptığı görüldü. G
genotipleri içinde G9 tek başına 30 hastada, P genotipleri içinde de P[8] tek başına
55 örnekte (%55) pozitif olmak üzere en sık izole edilen genotipler oldu. G
genotipleri arasında klinik skor puanları açısından anlamlı bir fark saptanmadı. Yüz
örneğin 90’ında (%90) her iki G ve P tipleri belirlendi ve 34 farklı rotavirüs G/P
kombinasyonu elde edildi. Çalışmamızda en baskın rotavirüs genotipi 19 hastada
(%19) G9P[8] olup bunu 7’şer hastada (%7) G1P[8] ve G4P[6] izledi. G2P[4]
genotipine hiçbir hastada rastlanmadı. Miks enfeksiyon oranı %26 olarak bulundu.
Ülkemizde yapılan çalışmalarda daha önceden tespit edilmeyen G5, G8, P[10],
HCR3, PGott ve PUK gibi genotipler tespit edildi.
53
Sonuç
Bu çalışma ile ülkemizde son yıllarda rotavirüslerin genotipik dağılımında
belirgin değişiklikler olduğu ortaya kondu. Rotavirüslerin sürekli değişen
epidemiyolojisi göz önüne alındığında rotavirüs aşılarının Avrupa’da rotavirüse bağlı
mortalitenin en yüksek olduğu ülkelerden biri olan Türkiye’de rutin aşı şemasına
konulmasından önce epidemiyolojik çalışmaların devamlılığı çok önem taşımaktadır.
Anahtar sözcükler: çocuklar, gastroenterit, genotip, rotavirüs, Türkiye
54
8. SUMMARY
Aim
This study was carried out to determine the molecular epidemiology of
rotavirus infections in children with acute gastroenteritis under 5 years old, the effect
of rotavirus type on clinical severity scores and highlight the surveillance and
rotavirus vaccination strategies for our country,
Material and Methods
100 patients were included who could be G or P typed by RT-PCR. The
incidence of rotavirus gastroenteritis was 28.1%, most of the patients (n=68 %68)
were consisted of children under 24 months old. Rotavirus infection was prevalent
throughout the year with a peak incidence in autumn and winter. G9 among G
genotypes and P[8] among P genotypes were the most frequent types which were
positive in 30 patients (30%) and 55 patients (55%), respectively. There were no
difference among G genotypes in terms of clinical score points. Both G and P types
were detected in 90 of the 100 samples and 34 different combinations were found.
G9P[8] was the most dominant rotavirus genotype detected in 19 patients (19%),
followed by G1P[8] and G4P[6] each detected in 7 (7%) patients. No G2P[4]
genotype was found. Level of mix infections were found to be 26%. G5, G8, P[10],
HCR3, PGott ve PUK genotypes were also detected which were not detected in
previous studies from our country.
Results
Distribution of rotavirus genotypes exhibited distinctive changes in this study.
When the everchanging epidemiology of rotaviruses are taken into account, ongoing
surveillance studies are important before the rotavirus vaccines become a part of
national vaccination programme in Turkey, one of the countries where the highest
mortality rates are seen due to rotavirus in Europe.
Key words: children, gastroenteritis, genotype, rotavirus, Turkey
55
9. KAY�AKLAR
1. Parashar UD, Hummelman EG, Bresee JS, Miller MA, Glass RI. Global
illness and deaths caused by rotavirus disease in children. Emerg Infect Dis
2003; 9: 565-72.
2. Ellen S, Dante A, Sharon, Humiston, Dante A, Sharon G. Rotavirus. Pediatr
Rev 2007; 8.
3. Parashar UM, Gibson CJ, Bresee JS, Glass RI. Rotavirus and severe childhood
diarrhea. Emerg Infect Dis 2006; 12: 304-6
4. Ruuska T, Vesikari T. Rotavirus disease in Finnish children: use of numerical
scores for clinical severity of diarrhoeal episodes. Scand J Infect Dis 1990; 22:
259-67.
5. Aupiais C, de Rougemont A, Menager C, Vallet C, Brasme JF, Kaplon J,
Pothier P, Gendrel D. Severity of acute gastroenteritis in infants infected by
G1 or G9 rotaviruses. J Clin Virol 2009; 46: 282-5.
6. Franco MA, Angel J, Greenberg HB. Immunity and correlates of protection for
rotavirus vaccines. Vaccine 2006; 24: 2718-31.
7. Hyser JM, Estes MK. Rotavirus vaccines and pathogenesis. Curr Opin
Gastroenterol 2009; 25: 36-43.
8. Parez N. Rotavirus gastroenteritis: why to back up the development of new
vaccines? Comp Immunol Microbiol Infect Dis 2008; 31: 253-69.
9. Bishop RF, Davidson GP, Holmes IH. Dedection of a new virus by electron
microscopy of fecal extracts from children with acute gastroenteritis. Lancet
1974; 1: 149-151.
10. Flewett T, Bryden A, Davies H. Relation between viruses from acute
gastroenteritis of children and newborn calves. Lancet 1974; 2: 61-63.
11. Bishop RF. Natural history of human rotavirus infections. Arch Virol Suppl
1996; 12:119-128.
56
12. Crawford, S. E., S. K. Mukherjee, M. K. Estes, J. A. Lawton, A. L. Shaw, R.
F. Ramig, and B. V. Prasad. Trypsin cleavage stabilizes the rotavirus VP4
spike. J. Virol 2001; 75: 6052-6061.
13. Mansell EA, Patton JT. Rotavirus RNA replication: VP2, but not VP6, is
necessary for viral replicase activity. J. Virol 1990; 64: 4988-4996.
14. Kapikian AZ (2007) Rotaviruses. In Knipe DM, Howley PM et al. (eds) Fields
Virology, 5th ed. Philedelphia: Wolters Kluwer Health/Lippincott Williams &
Wilkin, 1917-74.
15. Rodríguez-Díaz J, Rubilar-Abreu E, Spitzner M, Hedlund KO, Liprandi F,
Svensson L. Design of a multiplex nested PCR for genotyping of the NSP4
from group A rotavirus. J Virol Methods 2008; 149: 240-5.
16. Yarkın F. Gastroenterit virusları. Moleküler, klinik tanısal viroloji 2006; 233-
262.
17. Desselberger U, Wolleswinkel-van den Bosch J, Mrukowicz J. Rotavirus types
in Europe and their significance for vaccination. Pediatr Infect Dis J 2006; 25:
30-41.
18. Iturriza Gomara M, Wong C, Blome S, Desselberger U, Gray J. Molecular
characterization of VP6 genes of human rotavirus isolates: correlation of
genogroups with subgroups and evidence of independent segregation, J Virol
2002; 76: 6596-6601
19. Matthijnssens J, Ciarlet M, Rahman M, Attoui H, Bányai K, Estes MK,
Gentsch JR, Iturriza-Gómara M. Recommendations for the classification of
group A rotaviruses using all 11 genomic RNA segments. Arch Virol 2008;
153:1621-1629
20. Nakagomi O, Nakagomi T, Akatani K, Ikegami N. Identification of rotavirus
genogroups by RNA-RNA hybridization. Mol Cell Probes 1989; 3:251-261.
21. Prasad BV, Rothnagel R, Zeng CQ. Visualization of ordered genomic RNA
and localization of transcriptonal complexes in rotavirus. Nature 1996;
382:471-473.
57
22. Matthijnssens J, Ciarlet M, Heiman E, Arijs I, Delbeke T, McDonald SM,
Palombo AE, Iturriza7Go´mara M, Maes P, Patton JT, Rahman M, Van Ranst
M. Full genome-based classification of rotaviruses reveals common origin
between human Wa-like and porcine rotavirus strains and human DS-1-like
and bovine rotavirus strains. J Virol 2008; 82:3204-3219.
23. Burke B, Desselberger U. Rotavirus pathogenecity. Virology 1996; 218: 299-
305.
24. Rota S, Fidan I. Noninflamatuvar ishallerin patogenezi. Türk Mikrobiyol Cem
Derg 2007; 37 : 234-241.
25. Velazquez F. R. Protective Effects of Natural Rotavirus Infection. Pediatr
Infect Dis J 2009; 28: 54-56.
26. Velazquez FR, Matson DO, Calva JJ. Rotavirus infections in infants as
protection against subsequent infections. N Engl J Med 1996; 335:1022-8.
27. Chiba S, Yokoyama T, Nakata S, Morita Y, Urasawa T, Taniguchi K.
Protective effect of naturally acquired homotypic and heterotypic rotavirus
antibodies. Lancet 1986; 2:417-21.
28. Ball JM, Tian P, Zeng OQ. Age dependent diarrhea induced by a rotaviral non
structural glycoprotein. Science 1996; 272: 101-4.
29. Hjelt K, Grauballe PC, Schiotz PO, Andersen L, Krasilnikoff PA. Intestinal
and serum immune response to a naturally acquired rotavirus gastroenteritis in
children. J Pediatr Gastroenterol Nutr 1985; 4:60-6.
30. Brown KA, Kriss JA, Moser CA, Wenner WJ, Offit PA. Circulating rotavirus-
specific antibodysecreting cells (ASCs) predict the presence of rotavirus-
specific ASCs in the human small intestinal lamina propria. J Infect Dis
2000;182 :1039-43.
31. Blutt, SE, Conner ME. Rotavirus: to the gut and beyond. Curr Opin
Gastroenterol 2007; 23: 39-43.
32. Anderson EJ,Weber SG. Rotavirus infection in adults. Lancet Infect Dis 2004;
4:91-9.
33. Fischer TK, Bresee JS, Glass RI. Rotavirus vaccine and the prevention of
hospital acquired diarrhea in children . Vaccine 2004;1: 49-54.
58
34. Dennehy PH, Cortese MM, Begue RE. A case-control study to determine risk
factors for hospitalization for rotavirus gastroenteritis in US children. Pediatr
Infect Dis J 2006; 25:1123-31.
35. Newman RD, Grupp-Phelan J, Shay DK, Davis RL. Perinatal risk factors for
infant hospitalization with viral gastroenteritis. Pediatrics, 1999; 103:E3.
36. Sugata K, Taniguchi K, Yui A, Miyake F, Suga S, Asano Y, Ohashi M, Suzuki
K, Nishimura N, Ozaki T, Yoshikawa T. Analysis of rotavirus antigenemia
and extraintestinal manifestations in children with rotavirus gastroenteritis.
Pediatrics 2008; 122: 392-7.
37. Chitambar SD, Tatte VS, Dhongde R, Kalrao V. High frequency of rotavirus
viremia in children with acute gastroenteritis: discordance of strains detected
in stool and sera. J Med Virol 2008; 80: 2169-76.
38. Iturriza-Gomara M, Auchterlonie IA, Zaw W. Rotavirus gastroenteritis and
central nervous system (CNS) infection: characterization of the VP7 and VP4
genes of rotavirus strains isolated from paired fecal and cerebrospinal fluid
samples from a child with CNS disease. J Clin Microbiol 2002; 40: 4797-9.
39. Ciftçi E, Tapisiz A, Ozdemir H, Güriz H, Kendirli T, Ince E, Doğru U.
Bacteraemia and candidaemia: a considerable and underestimated
complication of severe rotavirus gastroenteritis. Scand J Infect Dis 2009; 41:
857-61.
40. Lepage P. Rotavirus. Evidence for vaccination. Pediatr Infect Dis J 2008; 27:
1-2.
41. Grimwood K, Buttery JP. Clinical update: rotavirus gastroenteritis and its
prevention. Lancet 2007; 28; 370: 302-4.
42. Visser LE, Cano Portero R, Gay NJ, Martinez Navarro JF. Impact of rotavirus
disease in Spain: an estimate of hospital admissions due to rotavirus. Acta
Paediatr 1999; 88: 72-6.
43. Buser J, Risch L, Rutz T, Manang S, Munzinger J. Comparison of rota virus
latex agglutination test with two rapid immunochromatographic test devices
for detection of rotavirus in human feces. Eur J Clin Microbiol Infect Dis
2001; 20: 295-296.
59
44. Altindis M, Yavru S, Simsek A, Ozkul A, Ceri A, Koc H. Rotavirus Infection
in Children with Acute Diarrhea as Detected by Latex Agglutination, ELISA
and Polyacrylamide Gel Electrophoresis. Indian Pediatr 2004; 41:590-4.
45. Gouvea V, Glass RI, Woods P. Polymerase chain reaction amplification and
typing of rotavirus nucleic acid from stool specimens. J Clin Microbiol 1990;
28: 276-82.
46. Gentsch JR, Woods PA, Ramachandran M. Review of G and P typing results
from a global collection of rotavirus strains: implications for vaccine
development. J Infect Dis 1996; 174: 30-6.
47. Ray PG, Kelkar SD. Measurement of antirotavirus IgM/IgA/IgG responses in
the serum samples of Indian children following rotavirus diarrhoea and their
mothers. J Med Virol 2004; 72: 416-23.
48. King CK, Glass R, Bresee JS, Duggan C. Centers for Disease Control and
Prevention. Managing acute gastroenteritis among children: oral rehydration,
maintenance, and nutritional therapy. MMWR Recomm Rep 2003; 52: 1-16.
49. Choice Study Group. Multicenter, randomized, double-blind clinical trial to
evalute the efficacy and safety of a reduced osmolarity oral rehydration salts
solution in children with acute watery diarrhea. Pediatrics 2001; 107: 613-18.
50. Practice parameter: the management of acute gastroenteritis in young children.
American Academy of Pediatrics, Provisional Committee on Quality
Improvement, Subcommittee on Acute Gastroenteritis. Pediatrics 1996;
97:424-35.
51. Salazar-Lindo E, Santisteban Ponce J, Chea-Woo E. Racecadotril in the
treatment of acute watery diarrhea in children. N Engl J Med 2000; 343: 463-
67.
52. Greenberg HB, Estes MK. Rotaviruses: from pathogenesis to vaccination.
Gastroenterology 2009 May; 136: 1939-51.
53. Rotaviruses and rotavirus vaccines. Desselberger U, Manktelow E, Li W,
Cheung W, Iturriza-Gómara M, Gray J. Br Med Bull 2009; 90: 37-51.
54. Angel J, Franco MA, Greenberg HB. Rotavirus vaccines: recent developments
and future considerations. Nat Rev Microbiol 2007; 5: 529-39.
60
55. Clark A. The cost-effectiveness of rotavirus vaccine in Peru and Bengaldesh.
7th International Rotavirus Symposium Lisbon; 2006:12-3.
56. Buttery JP, Kirkwood C. Rotavirus vaccines in developed countries. Curr Opin
Infect Dis 2007; 20: 253-8.
57. Vesikari T, Karvonen A, Puustinen L. Efficacy of RIX4414 live attenuated
human rotavirus vaccine in Finnish infants. Pediatr Infect Dis J 2004; 23: 937-
43.
58. Ruiz Palacios G, Perez Schael I, Velazquez FR. Safety and efficacy of an
attenuated vaccine against severe rotavirus gastroenteritis. N Engl J Med 2006;
354:11-22.
59. Wood D. WHO informal consultation on quality, safety and efficacy
specifications for live attenuated rotavirus vaccines Mexico City, Mexico, 8-9
February 2005. Vaccine 2005; 23: 5478-87.
60. Dennehy PH, Rotavirus Vaccines: an Overview. Clin Microbiol Rev 2008;21:
198-208.
61. Bhandari N, Sharma P, Taneja S, Kumar T, Rongsen-Chandola T, Appaiahgari
MB, Mishra A, Singh S, Vrati S; Rotavirus Vaccine Development Group. A
dose-escalation safety and immunogenicity study of live attenuated oral
rotavirus vaccine 116E in infants: a randomized, double-blind, placebo-
controlled trial. J Infect Dis 2009; 200: 421-9.
62. Sealy R, Slobod KS, Flynn P, Branum K, Surman S, Jones B, Freiden P,
Lockey T, Howlett N, Hurwitz JL. Preclinical and clinical development of a
multi-envelope, DNA-virus-protein (D-V-P) HIV-1 vaccine. Int Rev Immunol
2009; 28: 49-68.
63. Gouvea V, Glass RI, Woods P, Taniguchi K, Clark HF, Forrester B, Fang Z-Y.
Polymerase chain reaction amplification and typing of rotavirus nucleic acid
from stool specimens. J Clin Microbiol 1990; 28: 276-82.
64. Gentsch JR, Glass RI, Woods P, Gouvea V, Gorziglia M, Flores J, DAs BK,
Bhan MK. İdentification of Group A rotavirus gene 4 types by polymerase
chain reaction. J Clin Microbiol 1992; 30: 1365-73.
61
65. Clark HF, Gouvea V. Nucleotide sequence of the VP4 encoding gene of an
unusual human rotavirus (HCR3). Virology 1993; 196: 825-30.
66. Gouvea V, Santos N, Timenetsky MC. İdentification of bovine and porcine
rotavirus G types by PCR. J Clin Microbiol 1994; 32: 1338-40.
67. Gouvea V, Santos N, Timenetsky Mdo C. VP4 typing of bovine and porcine
group A rotaviruses by PCR. J Clin Microbiol 1994; 32: 1333-7.
68. Yıldırmak Y, Tanyer G, Dallar Y, Serdaroğlu A. Süt çocuklarının rotavirüs ve
diğer etyolojik ajanlara bağlı gastroenteritlerde klinik ve epidemiyolojik
özellikler. Türkiye Klinikleri J Pediatr 1992; 1:1-6.
69. Şıklar Z, Ünalacak M, Dallar Y, Tanyer G. Sıfır-2 yaş arası ishalli çocuklarda
rotavirüs sıklığı ve risk faktörleri. Turkiye Klinikleri J Pediatr 2000; 9: 219-24.
70. Karadağ A, Açıkgöz ZC, Avcı Z, et al. Childhood diarrhoea in Ankara,
Turkey: Epidemiological and clinical features of rotavirus-positive versus
rotavirus–negative cases. Scand J Infect Dis 2005; 37: 269-75.
71. Bozdayi G, Dogan B, Dalgic B, Bostanci I, Sari S, Battaloglu NO, Rota S,
Dallar Y, Nishizono A, Nakagomi O, Ahmed K. Diversity of human rotavirus
G9 among children in Turkey. J Med Virol 2008; 80:733-40.
72. Kurugöl Z, Geylani S, Karaca Y, Umay F, Erensoy S, Vardar F, Bak M,
Yaprak I, Ozkinay F, Ozkinay C. Rotavirus gastroenteritis among children
under five years of age in Izmir, Turkey. Turk J Pediatr 2003; 4: 290-4.
73. Bulut Y, İseri L, Ağel E, Durmaz B. Akut gastroenterit ön tanılı çocuklarda
rotavirüs pozitifliği. İnönü Üniv Tıp Fak Derg 2003; 10: 143-5.
74. Gül M, Garipardıç M, Çıragil P, Aral M, Karabiber H, Güler I. Sıfır-5 yas
arası gastroenteritli çocuklarda rotavirüs ve adenovirüs tip 40/41 arastırılması.
ANKEM Derg 2005; 19: 64-7.
75. Turkoglu S, Petit-Camurdan A, Akis N, Badur S. Epidemiology of rotavirus
infantile diarrhoea in Istanbul using virus genome RNA electrophoresis.
Mikrobiyol Bul 1993; 27: 93-9
62
76. Cataloluk O, Iturriza M, Gray J. Molecular characterization of rotaviruses
circulating in the population in Turkey. Epidemiol Infect 2005; 133: 673-8.
77. Ceyhan M, Alhan E, Salman N, Kurugol Z, Yildirim I, Celik U, Keser M,
Koturoglu G, Tezer H, Bulbul EK, Karabocuoglu M, Halicioglu O, Anis S,
Pawinski R.Multicenter prospective study on the burden of rotavirus
gastroenteritis in Turkey, 2005-2006: a hospital-based study. J Infect Dis
2009; 200: 234-8.
78. Linhares AC, Verstraeten T, Wolleswinkel-van den Bosch J, Clemens R,
Breuer T. Rotavirus serotype G9 is associated with more-severe disease in
Latin America. Clin Infect Dis 2006; 43: 312-4.
79. Aupiais C, de Rougemont A, Menager C, Vallet C, Brasme JF, Kaplon J,
Pothier P, Gendrel D. Severity of acute gastroenteritis in infants infected by
G1 or G9 rotaviruses. J Clin Virol 2009; 46: 282-5.
80. Clark HF, Lawley DA, Schaffer A, Patacsil JM, Marcello AE, Glass RI, Jain
V, Gentsch J. Assessment of the epidemic potential of a new strain of rotavirus
associated with the novel G9 serotype which caused an outbreak in the United
States for the first time in the 1995-1996 season. J Clin Microbiol 2004; 42:
1434-8.
81. Arista S, Vizzi E, Ferraro D, Cascio A, Di Stefano R. Distribution of VP7
serotypes and VP4 genotypes among rotavirus strains recovered from Italian
children with diarrhea. Arch Virol 1997; 142: 2065-71.
82. Armah GE, Steele AD, Binka FN, Esona MD, Asmah RH, Anto F, Brown D,
Green J, Cutts F, Hall A. Changing patterns of rotavirus genotypes in ghana:
emergence of human rotavirus G9 as a major cause of diarrhea in children. J
Clin Microbiol 2003; 41: 2317-22.
83. Martella V, Terio V, Del Gaudio G, Gentile M, Fiorente P, Barbuti S,
Buonavoglia C. Detection of the emerging rotavirus G9 serotype at high
frequency in Italy. J Clin Microbiol 2003; 41: 3960-3.
63
84. Ramachandran M, Kirkwood CD, Unicomb L, Cunliffe NA, Ward RL, Bhan
MK, Clark HF, Glass RI, Gentsch JR. Molecular characterization of serotype
G9 rotavirus strains from a global collection. Virology 2000; 278: 436-44.
85. Khamrin P, Maneekarn N, Peerakome S, Malasao R, Thongprachum A, Chan-
It W, Mizuguchi M, Okitsu S, Ushijima H. Molecular characterization of VP4,
VP6, VP7, NSP4, and NSP5/6 genes identifies an unusual G3P[10] human
rotavirus strain. J Med Virol 2009; 81: 176-82.
86. Khamrin P, Maneekarn N, Peerakome S, Yagyu F, Okitsu S, Ushijima H.
Molecular characterization of a rare G3P[3] human rotavirus reassortant strain
reveals evidence for multiple human-animal interspecies transmissions. J Med
Virol 2006; 78: 986-94.
87. Ibarra V, Ruiz-Palacios G, Guerrero ML, Glass RI, Gentsch JR. Unexpected
detection of animal VP7 genes among common rotavirus strains isolated from
children in Mexico. J Clin Microbiol 2003; 41: 4400-3.
88. Gentsch JR, Laird AR, Bielfelt B, Griffin DD, Banyai K, Ramachandran M,
Jain V, Cunliffe NA, Nakagomi O, Kirkwood CD, Fischer TK, Parashar UD,
Bresee JS, Jiang B, Glass RI. Serotype diversity and reassortment between
human and animal rotavirus strains: implications for rotavirus vaccine
programs. J Infect Dis 2005; 192: 146-59.
89. Ha TP, Kim HJ, Saif LJ, Jeong YJ, Kim HH, Kwon HJ, Park SJ, Cho KO.
Sequence analysis of unusual P[7]G5 bovine rotavirus strains reveals evidence
of interspecies transmission. J Clin Microbiol 2009; 47: 3329-32.
90. Li DD, Duan ZJ, Zhang Q, Liu N, Xie ZP, Jiang B, Steele D, Jiang X, Wang
ZS, Fang ZY. Molecular characterization of unusual human G5P[6]
rotaviruses identified in China. J Clin Virol 2008; 42: 141-8.
91. Castello AA, Arvay ML, Glass RI, Gentsch J. Rotavirus strain surveillance in
Latin America: a review of the last nine years. Pediatr Infect Dis J 2004; 23:
168-72.
64
92. Swiatek DL, Palombo EA, Lee A, Coventry MJ, Britz ML, Kirkwood CD.
Characterisation of G8 human rotaviruses in Australian children with
gastroenteritis. Virus Res 2010;148: 1-7.
93. Williams CJ, Lobanov A, Pebody RG. Estimated mortality and hospital
admission due to rotavirus infection in the WHO European region. Epidemiol
Infect 2009; 137: 607-16.