AB ve Güney KAfKAsyA: Ne Derece Uzak ve DeriN? · Abhazya (Gürcistan) ve Dağlık-Karabağ...

10
HAZAR PORU BAHAR 2013 7 AB VE GÜNEY KAFKASYA: Ne Derece Uzak ve DeriN? Güney Kafkasya ile yakın ilişki kurmak, özellikle ilk zamanlarda AB için tartışmalı bir konuydu. Kimi üye ülkeler, on yıllardır Rusya Federasyonu’nun etkisi altında kalmış olan ve birçok problemle birlikte ciddi manada güvenlik problemi yaşayan bir bölgeye girmek hususunda oldukça ilgisizlerdi. Buna rağmen, geçtiğimiz on yıl boyunca AB yavaş adımlarla fakat kararlılıkla Ermenistan, Azerbaycan ve Gürcistan ile daha yakın ekonomik ve politik bağlar kurmak suretiyle bölgeyle olan ilişkisini artırdı. Güvenlik hususundaki hassas durum ve bunun AB’ye olası tesiri konusunda kaygılar sürmekteyken, Hazar enerji kaynaklarından istifade edilmesi, AB’nin mevcut ilişkinin geliştirilmesi yönünde motivasyon kaynağı olmuştur. Ancak AB daha istikrarlı, güvenli ve müreffeh bir komşuluk arzusu içinde olduğunu dile getirirken, bu hedefe ulaşmak için ne derece hazırlıklı olduğu hususu belirsizliğini korumaktadır. Güney Kafkasya, mükemmel bir kültürel çeşitlilik, kıtalararası bir köprü ve Doğu- Batı, Kuzey-Güney Avrasya arasında yüzlerce yıllık enerji ve nakliye güzergâhı olan bir bölgedir. Sovyetler Birliği’nin dağılması sonrasındaki süreçte bölge, çalkantılı bir dönemden geçmiştir. Diğer Sovyet Sonrası cumhuriyetleri gibi, Ermenistan, Azerbaycan ve Gürcistan zor bir politik ve ekonomik geçiş dönemi yaşamışlardır. Bu durum 90’lı yılların başında patlak veren korkunç çatışmaların sonuçları ile artmış ve bu çatışmalar ciddi anlamda politik ve ekonomik istikrarsızlığa, bununla birlikte sayısız sığınmacı ve iç göçe zorlanmış kişilerin ortaya çıkmasına sebep olmuştur. 20 yılı aşkın süredir Güney Kafkasya ülkelerinin “geçiş sürecinde” olduğu söylenemez. Ermenistan, Azerbaycan ve Gürcistan işlevsel ve bağımsız devlet yapılanmalarını tamamlamışlardır. Ancak bugün ayrılıkçılık, siyasi istikrarsızlık ve demokrasi eksikliği, Güney Kafkasya’yı AB’nin komşuları içerisinde en tartışmalı bölge haline getirmiştir. Amanda Paul, Avrupa Siyaset Merkezi (EPC) Uzmanı 20 yılı aşkın süredir Güney Kafkasya ülkelerinin “geçiş sü- recinde” olduğu söylenemez. Ermenistan, Azerbaycan ve Gürcistan işlevsel ve bağımsız devlet yapılanmalarını tamam- lamışlardır.

Transcript of AB ve Güney KAfKAsyA: Ne Derece Uzak ve DeriN? · Abhazya (Gürcistan) ve Dağlık-Karabağ...

Page 1: AB ve Güney KAfKAsyA: Ne Derece Uzak ve DeriN? · Abhazya (Gürcistan) ve Dağlık-Karabağ (Azerbaycan ve Ermenistan) sorunlarının neticesi olan hassas güvenlik durumu ile alakadar

HAZAR RAPORU BAHAR 20137

AB ve Güney KAfKAsyA: Ne Derece Uzak ve DeriN?

Güney Kafkasya ile yakın ilişki kurmak, özellikle ilk zamanlarda AB için tartışmalı bir konuydu. Kimi üye ülkeler, on yıllardır Rusya Federasyonu’nun etkisi altında kalmış olan ve birçok problemle birlikte ciddi manada güvenlik problemi yaşayan bir bölgeye girmek hususunda oldukça ilgisizlerdi.

Buna rağmen, geçtiğimiz on yıl boyunca AB yavaş adımlarla fakat kararlılıkla Ermenistan, Azerbaycan ve Gürcistan ile daha yakın ekonomik ve politik bağlar kurmak suretiyle bölgeyle olan ilişkisini artırdı. Güvenlik hususundaki hassas durum ve bunun AB’ye olası tesiri konusunda kaygılar sürmekteyken, Hazar enerji kaynaklarından istifade edilmesi, AB’nin mevcut ilişkinin geliştirilmesi

yönünde motivasyon kaynağı olmuştur. Ancak AB daha istikrarlı, güvenli ve müreffeh bir komşuluk arzusu içinde olduğunu dile getirirken, bu hedefe ulaşmak için ne derece hazırlıklı olduğu hususu belirsizliğini korumaktadır.

Güney Kafkasya, mükemmel bir kültürel çeşitlilik, kıtalararası bir köprü ve Doğu-Batı, Kuzey-Güney Avrasya arasında yüzlerce yıllık enerji ve nakliye güzergâhı olan bir bölgedir. Sovyetler Birliği’nin dağılması sonrasındaki süreçte bölge, çalkantılı bir dönemden geçmiştir. Diğer Sovyet Sonrası cumhuriyetleri gibi, Ermenistan, Azerbaycan ve Gürcistan zor bir politik ve ekonomik geçiş dönemi yaşamışlardır. Bu durum 90’lı yılların başında patlak veren korkunç çatışmaların sonuçları ile artmış ve bu çatışmalar ciddi anlamda politik ve ekonomik istikrarsızlığa, bununla birlikte sayısız sığınmacı ve iç göçe zorlanmış kişilerin ortaya çıkmasına sebep olmuştur. 20 yılı aşkın süredir Güney Kafkasya ülkelerinin “geçiş sürecinde” olduğu söylenemez. Ermenistan, Azerbaycan ve Gürcistan işlevsel ve bağımsız devlet yapılanmalarını tamamlamışlardır. Ancak bugün ayrılıkçılık, siyasi istikrarsızlık ve demokrasi eksikliği, Güney Kafkasya’yı AB’nin komşuları içerisinde en tartışmalı bölge haline getirmiştir.

Amanda Paul, Avrupa Siyaset Merkezi (EPC) Uzmanı

20 yılı aşkın süredir Güney Kafkasya ülkelerinin “geçiş sü-recinde” olduğu söylenemez. Ermenistan, Azerbaycan ve Gürcistan işlevsel ve bağımsız devlet yapılanmalarını tamam-lamışlardır.

Page 2: AB ve Güney KAfKAsyA: Ne Derece Uzak ve DeriN? · Abhazya (Gürcistan) ve Dağlık-Karabağ (Azerbaycan ve Ermenistan) sorunlarının neticesi olan hassas güvenlik durumu ile alakadar

8HAZAR RAPORU BAHAR 2013

Amanda Paul

Uzak ve Egzotik Bir Diyar

1990’larda Güney Kafkasya, AB için uzak bir bölgeden ibaretti: çoğu AB bürokratının, hakkında pek az bilgiye sahip olduğu ve haritada yerini bulmakta zorlandığı, egzotik, uzak bir diyar. Balkanlar’daki kanlı savaşlarla ve demir perdenin dağılmasını takiben doğu sınırında gelişmekte olan yeni gerçeklikle meşgulken, bu bölgeye ilgi göstermek için çok az bir zaman ya da enerji vardı. Bu yüzden sürpriz bir şekilde, AB’nin o zamanlardaki tutumu finansal yardım çerçevesindeydi. Ermenistan, Azerbaycan ve Gürcistan’a 1 milyar Euro’nun üzerinde yatırım yapmak suretiyle, gerçekten de AB, 1991 ve 2000 yılları arasında bölgedeki kalkınma projelerinin en büyük finansörü olmuştur.

Fakat son 10 yıldan beri AB bölgenin, özellikle enerji ve ulaşım merkezi olarak öneminin günden güne artmasına katkı sağladı. Sonuç olarak AB, adım adım kendine yol açmış ve bölgeyle olan ilişkisini geliştirmiştir. Öyle ki geleneksel bölge güçlerinin aksine (Rusya, İran ve yakın zamanda Türkiye), AB bu üç ülkeyle ortak bir tarihî geçmişe sahip olmadığından, bölgenin demokratikleşmesi ve değişiminde kilit rol oynayacak konuma getirilmiştir. Dahası, Washington’ın Güney Kafkasya’yı AB’nin yakın çevresi ve dolayısıyla sorumluluğu altında görmesi ve yine Amerika’nın açıkça bölgeye ilgi göstermeyişi, AB’nin burada aktif olarak bulunması için daha büyük bir gereksinim doğurmuştur.

Page 3: AB ve Güney KAfKAsyA: Ne Derece Uzak ve DeriN? · Abhazya (Gürcistan) ve Dağlık-Karabağ (Azerbaycan ve Ermenistan) sorunlarının neticesi olan hassas güvenlik durumu ile alakadar

HAZAR RAPORU BAHAR 20139

AB ve Güney Kafkasya: Ne Derece Uzak ve Derin?

Güney Kafkasya’nın AB radarlarında daha görünür hale getiren birçok sebep bulunmaktadır. İlk olarak, genişlemeler sayesinde AB, coğrafi açıdan bölgeye yakınlaşmış ve yeni üyeliklerle bu bölge daha önemli hale gelmiştir. İkinci olarak, Gürcistan’da 2003-2004 yıllarında gerçekleşen Gül Devrimi, demokrasi ve reformun yayılması için kapı aralamış ve Gürcistan’ı hızlıca batı doğrultusuna yönelten bir devlet başkanını iktidara getirerek ülkeyi AB için daha ihtiyaç duyulur kılmıştır. Ve son, ancak muhtemelen en önemlisi, AB enerji güvenliği meselesidir. Rus gazına büyük oranda bağımlı olan Hazar Bölgesi, çıkış kapısı hükmünde olan Azerbaycan’la enerji kaynakları ve tedarikçilerini çeşitlendirmek adına çok önemli bir fırsat yakalamıştır. 2009 yılındaki Doğu Avrupa’daki birçok ev sahibini günlerce gazsız bırakan Rusya-Ukrayna gaz savaşı, bu meselenin aciliyetini artırmış ve Güney Koridoru projesini tetiklemiştir. Hatta AB’nin bölgedeki yeni enerji çıkarları, çözülmemiş Güney Osetya ve Abhazya (Gürcistan) ve Dağlık-Karabağ (Azerbaycan ve Ermenistan) sorunlarının neticesi olan hassas güvenlik durumu ile alakadar olması için ekstra bir neden teşkil etmiştir.

AB’nin bölgeye olan ilgisi büyük oranda hoşnutlukla karşılanmaktadır. Masada duran finansal desteğin üstünde ve ötesinde AB ile daha derin ekonomik ve politik işbirliği; temel olarak Rusya’nın rolünün azaltılmasını amaçlayan daha dengeli bir ekonomi ve dış politika için çalışmak adına bir fırsat teşkil etmektedir.

Gelişen İlişki: Adım Adım

Gürcistan’daki Gül Devrimi’nin ortalarına denk gelen Aralık 2003’teki güvenlik stratejisi, Avrupa’daki yeni bölünme çizgilerinden kaçınılması gerektiğinin altını çizmiş, “Güney Kafkasya’daki problemlere daha güçlü ve aktif bir yaklaşım sergilemesi” hususunda AB’ye çağrı yaparak, “Doğu’daki komşularımızla ilgili politik problemlere takılmak yerine, onlarla ekonomik ve politik paylaşımın getirilerini artırmalıyız. Aynı zamanda, yakın zamanda komşumuz olabilecek bir bölge olan Güney Kafkasya’nın problemlerine daha güçlü ve aktif bir şekilde ilgi göstermeliyiz”1 demiştir. Bu konunun akabinde, “Güney Kafkasya ülkelerine politik ve ekonomik reformların gerçekleşmesi hususunda yardımda bulunmak, uyuşmazlıkları önlemek ve çözüm yollarını desteklemek mülteciler ve yurtiçi göçe maruz kalmış kişilerin geri dönüşüne katkıda bulunmak, bölgede kilit 1 www.consilium.europa.eu/uedocs/cmsUpload/78367.pdf

Öyle ki geleneksel bölge güçlerinin aksine (Rusya, İran ve yakın zamanda Türkiye), AB bu üç ülkey-le ortak bir tarihî geçmişe sahip olmadığından, bölgenin demokratikleş-mesi ve değişiminde kilit rol oynayacak konuma getirilmiştir.

Page 4: AB ve Güney KAfKAsyA: Ne Derece Uzak ve DeriN? · Abhazya (Gürcistan) ve Dağlık-Karabağ (Azerbaycan ve Ermenistan) sorunlarının neticesi olan hassas güvenlik durumu ile alakadar

10HAZAR RAPORU BAHAR 2013

Amanda Paul

role sahip ulusal aktörlerle yapıcı bağlar kurmak, bölge içi işbirliğini desteklemek ve AB’nin Güney Kafkasya’daki faaliyetlerinin koordineli, tutarlı ve etkili olmasını sağmakla2” görevli olan, AB’nin bölgeye ilişkin ilk Özel Temsilcisi Heikki Talvitie’nin daveti gerçekleşmiştir. Maalesef, yeni AB Özel Temsilcisi’nin bölgeye ilişkin çok az tesirinin oluşu, ya da hiç olmayışı ve elinde görece boş bir “alet çantası” ile çok önceden beri sahnede olan bölgesel güçlerle diğer aktörler arasında boğulmasıyla, bu iddialı gündem büyük oranda kağıt üzerinde kalmış, hayata geçirilememiştir.

AB, 2007 yılında Romanya ve Bulgaristan’ın birliğe katılımıyla birlikte bölgeyi “komşu” yapmak ve akabinde Güney Kafkasya’yı Avrupa Komşuluk Politikası’na (ENP), hemen olmasa da, dahil ederek vites yükseltmiştir. Ülkenin nihai katılımı oldukça dinamik ve başarılı bir lobi kampanyası yürütmüş olan Gürcistan Devlet Başkanı Mihail Saakaşvili’nin önemli çabaları sayesinde olacaktır. ENP, istekli bir şekilde, AB değerlerine uygun olarak istikrarlı, güvenli ve müreffeh bir alan oluşturmayı amaçlamıştır. Ertesinde Avrupa Komisyonu Başkanı Romano Prodi, temel özgürlük ve hukuk kurallarına saygı duyulan bir değerler topluluğu ve iyi yönetilen ülkeler halkasına dikkat çekmiştir. 2007 yılında AB, Güney Kafkasya ülkelerini de kapsayan 2 http://www.eu-un.europa.eu/articles/en/article_11895_en.htm

Karadeniz Sinerjisi’nin (BSS) doğmasına da vesile olmuştur.

BSS henüz planlama aşamasındayken, ENP istenilen hedeflere ulaşamadığı için hayal kırıklığına sebep olmuştu. Bu hayal kırıklığına temel olarak iki sebep gösterilebilir. İlki, taraflarca ENP’nin hedeflerinin yanlış anlaşılmasıdır. AB, beklenti ve hedeflerini hesaba katmaksızın güney ve doğudaki tüm komşularını aynı kapsamda değerlendirmiştir. İkincisi ise, ENP ülkelerince ciddi manada masraflı ve zor bir süreç olan reformların uygulanması neticesinde tam olarak ne elde edileceğinin

bilinmemesidir. Kısacası ENP’nin sağladığı teşvikler, yeterli ölçüde cezbedici olamayacak kadar zayıf kalmıştır.

Bu durum 2009 yılında Doğu Ortaklığı (EaP) inisiyatifinin başlamasına neden olmuştur. Her ne kadar nihai ürün, İsveç ve Polonya

tarafından masaya konulan orijinal teklifin hafifletilmiş hali olsa da; reform ve demokratikleşme sürecini hızlandırmak adına “daha ve daha fazla” (more and more) ya da “az için az” (less for less) ve “yumuşak güç” (soft power) ilkelerini kullanarak, daha yakın politik ve ekonomik işbirliğine kapı aralamıştır.

EaP Güney Kafkasya ve komşularını derinden sarsan 2008 yılındaki Rusya-Gürcistan Savaşı’nın ardından beklenmedik bir destek görmüştür. Paradoksal olarak bir şekilde bu durum Avrupa’yı Güney

ENP, istekli bir şekilde, AB değerlerine uygun ola-rak istikrarlı, güvenli ve müreffeh bir alan oluştur-mayı amaçlamıştır.

Page 5: AB ve Güney KAfKAsyA: Ne Derece Uzak ve DeriN? · Abhazya (Gürcistan) ve Dağlık-Karabağ (Azerbaycan ve Ermenistan) sorunlarının neticesi olan hassas güvenlik durumu ile alakadar

HAZAR RAPORU BAHAR 201311

AB ve Güney Kafkasya: Ne Derece Uzak ve Derin?

Kafkasya’ya karşı hatırı sayılır bir taahhüt altına girmeye itmiştir. 5 gün süren savaş önemli ölçüde bir gerilemeye sebep olsa da, başka şekilde gerçekleşmesi çok daha fazla zaman alacak Dernekler Anlaşması ile Derin ve Kapsamlı Serbest Ticaret Anlaşması (Association Agreements and Deep and Comprehensive Free Trade Agreements-DCFTA) gibi kimi girişimlerin oluşmasına fırsat vermiş ve bölgenin kırılgan yapısına dikkat çekmiştir.

Her üç ülke halen Dernekler Anlaşması’nı, Gürcistan ile Ermenistan da ayrıca DCFTA’yı müzakere etmektedir. Dünya Ticaret Örgütü (WTO) üyesi olmayan Azerbaycan, henüz DCFTA’yı müzakere edecek pozisyonda değildir. Aynı zamanda bu üç ülke, vize işlemlerinin kolaylaştırılmasını müzakere ederken, Azerbaycan’la ise vize serbestiyeti üzerinde çalışılmaktadır. AB “daha ve daha fazla” (more and more) ilkesi doğrultusunda yargı reformu, basın özgürlüğü ve sivil özgürlükler, yolsuzlukla mücadele ve ticari ortamın geliştirilmesinin de dahil olduğu kilit

alanlarda görülebilir ve sürdürülebilir bir ilerleme talep etmektedir. Bununla birlikte AB, yapılan seçimlerin -2013 yılında her üç ülkede de Başkanlık seçimleri yapılmıştır- uluslararası normlara uygun olmasını istemiştir. Gürcistan ve Ermenistan’da süreç, somut neticeler vermeye başlamıştır. Her iki ülke de bu yılın sonunda müzakereleri bitirmeyi hedeflemektedir ve Kasım ayında gerçekleşecek Vilnius Doğu Ortaklığı Zirvesi’nde muhtemelen anlaşmayı imzalayacaklardır. Azerbaycan ise müzakereler çerçevesinde daha az avantajlı konumdadır ve bu yıl müzakereleri tamamlaması mümkün gözükmemektedir.

Gürcistan Avrupa-Atlantik Konseyi üyeliğini öncelikli tercih olarak devam ettirirken, bölgede en çok reform yapan ülke rekorunu da elinde bulundurmaktadır. Aynı zamanda Güney Kafkasya’da gücün barışçıl yollarla transferini gerçekleştiren yegane ülke konumundadır. Görevdeki Devlet Başkanı Serj Sarkisyan yönetimindeki Ermenistan, Moskova ile sıkı ilişkilerini sürdürürken son birkaç yıldan beri AB ile olan bağlarını da kuvvetlendirmeye çalışmaktadır. Rusya ve beraberinde İran ile çok sıkı ekonomik, politik ve güvenlik bağları olan Erivan, kilit role sahip bu iki muhatapla yoğun ilişkilerini sürdürse de, daha dengeli bir dış politika hedefi gütmektedir. Azerbaycan, dengeli bir dış politika yürütmekle birlikte Bakü, AB ile çeşitli alanlarda daha derin bir işbirliğine olan yakın ilgisini açıklarken, halihazırda bu ilişki enerji boyutunda yoğunlaşmış durumdadır ve Avrupa’nın gaz ihtiyacını giderecek Azerbaycan’ın Şah Deniz II gaz sahası aynı zamanda Trans-Hazar boru hattının gelişmesinde kilit role sahiptir.

EaP Güney Kafkasya ve komşularını de-rinden sarsan 2008 yılındaki Rusya-Gür-cistan Savaşı’nın ardından beklenmedik bir destek görmüştür. Paradoksal olarak bir şekilde bu durum Avrupa’yı Güney Kafkasya’ya karşı hatırı sayılır bir taahhüt altına girmeye itmiştir.

Page 6: AB ve Güney KAfKAsyA: Ne Derece Uzak ve DeriN? · Abhazya (Gürcistan) ve Dağlık-Karabağ (Azerbaycan ve Ermenistan) sorunlarının neticesi olan hassas güvenlik durumu ile alakadar

12HAZAR RAPORU BAHAR 2013

Amanda Paul

AB ve Uyuşmazlık Çözümü: Statüko Aktörü mü?

Ne yazık ki henüz çözüme kavuşturulmamış uyuşmazlıklar bölgesel işbirliği projelerini neredeyse tamamen bitirerek, bölge potansiyeli ve gelişimi önünde engel olmaya devam etmektedir. 2003 yılı Güvenlik Stratejisi’ndeki AB için temel hedeflerden biri de uzun süredir devam eden uyuşmazlıkların “çözümünde” önemli roller üstlenmek olsa da, gerçekte böyle bir rol için yeteri derecede bir heves bulunmamaktadır. Daha çok AB kenarda durmayı ve diğer uluslararası aktörleri desteklemeyi tercih etmekte ve 2008 yılındaki Gürcistan-Rusya Savaşı’nda olduğu gibi, yalnızca mecbur kaldığında sorumluluk üstlenmektedir.

Gürcistan-Rusya Savaşı’nın ertesinde, AB kendisini harekete geçmiş ve idareyi devralmış olarak buldu. Ardından, AB’nin Fransa Başkanlığı hızlı ve etkili bir şekilde hareket edip Fransa Devlet Başkanı Nicolas Sarkozy ile birlikte Moskova ve Tiflis arasında mekik diplomasisi yürüterek Sarkozy-Medvedev ateşkes anlaşmasına aracılık etmiştir. AB, uzun

Bölgesel güvenlik açısından büyük bir tehdit unsuru olan Dağlık-Karabağ sorunu göz önünde bulundurulduğunda, barış sürecinde AB’nin neredeyse hiçbir rolü bulunmamaktadır.

Page 7: AB ve Güney KAfKAsyA: Ne Derece Uzak ve DeriN? · Abhazya (Gürcistan) ve Dağlık-Karabağ (Azerbaycan ve Ermenistan) sorunlarının neticesi olan hassas güvenlik durumu ile alakadar

HAZAR RAPORU BAHAR 201313

AB ve Güney Kafkasya: Ne Derece Uzak ve Derin?

süredir devam eden uyuşmazlıklara çözüm bulmayı hedefleyen Cenevre süreci barış görüşmeleri eş başkanlığı ve Avrupa Birliği Barış Gözlem Gücü’nün (EUMM) bölgeye yerleştirilmesi suretiyle, bölgedeki en önemli güvenlik aktörü haline gelmiştir. Fakat altı aşamalı barış planı Moskova tarafından yalnızca kısmen uygulanmış ve AB’nin Güney Osetya ya da Abhazya’ya erişimi bulunmamaktadır. Bunun yanında, Rus askeri güçleri EUMM ile tüm iletişimi kesmiş ve misyonun başındaki kişiyi istenmeyen adam ilan etmiştir. Bu hususlarda Moskova ile uzlaşmak adına çok az çaba sarf edilmiştir. Bu durum muhtemelen Rusya’nın uluslararası arenada daha büyük öneme sahip İran ya da Afganistan gibi konulardaki “aykırı” tutumunu devam ettireceği düşüncesinden kaynaklanmaktadır.

Dahası 4 yılın sonunda Cenevre Barış Süreci “palyatiften” biraz fazla ve iki uyuşmazlığın çözümü adına etkili bir mekanizma olmadığı izlenimini doğurmuştur. Bununla birlikte çoğu zaman olduğu gibi ‘statüko’ muhtemel alternatif seçenekler üzerinde çok az düşünmek suretiyle en rahat tutum halini almıştır.

Bölgesel güvenlik açısından büyük bir tehdit unsuru olan Dağlık-Karabağ sorunu göz önünde bulundurulduğunda, barış sürecinde AB’nin neredeyse hiçbir rolü bulunmamaktadır. Bunun yerine

Medvedev’in başkanlığı döneminde Ruslar tarafından yönetilen ek arabuluculuk çalışmalarına ve Fransa’nın eş başkanlığı olduğu AGİT Minsk Grubu’nun çalışmalarına destek vermeye devam etmekle yetinmiştir.

2012 yılında alevlenen “Sınır Tayini” (Line of Contact) doğrultusunda yükselen tansiyon, birkaç yıldır süregelen ve “Temel Prensipler” çerçevesinde yürütülen müzakereleri bitme noktasına getirmiştir. Maalesef mevcut Minsk Grubu yapısı fazlaca rahat ve atıl durumda, öyle ki ciddi anlamda düzenlenmeye ihtiyaç duymaktadır. Zira statükoyu değiştirmek

adına önemli adımlar atılması için başta AB de dahil olmak üzere, uluslararası toplum yeteri ölçüde ilgiye sahip değildir.

Ateşkese ilişkin hassas durum ve mevcut tahribat göz önünde bulundurulduğunda, yeni bir savaşın, zaten zor durumda olan bölgeyi daha da kötü bir hale sokacağından

gösterilen bu yaklaşım önemli ölçüde dar bir bakış açısı örneği teşkil etmektedir.

AB’nin şu ana kadar olan katkısı ‘Dağlık Karabağ ihtilafının barışçıl yollardan çözümü için Avrupa Ortaklığı’ (EPNK) ve güven arttırıcı önlemleri (CBM) desteklemek aracılığı ile olmuştur. “EPNK, Dağlık Karabağ sorununun çözüm sürecine katkı sağlamak gibi geniş kapsamlı barış sağlayıcı faaliyetler ve Güney Kafkasya’daki yerel ortaklarla çalışan bir Avrupa sivil toplum inisiyatifidir.

Moskova “etki alanı” olarak gördüğü bölgedeki diğer oyuncular için her zaman şüpheci bir yakla-şım sergilemiştir.

Page 8: AB ve Güney KAfKAsyA: Ne Derece Uzak ve DeriN? · Abhazya (Gürcistan) ve Dağlık-Karabağ (Azerbaycan ve Ermenistan) sorunlarının neticesi olan hassas güvenlik durumu ile alakadar

14HAZAR RAPORU BAHAR 2013

Amanda Paul

Gürcistan ve Moldova’daki (Transdinyester) anlaşmazlıkların aksine Azerbaycan’ın toprak bütünlüğü konusunda AB belirsiz bir tutum sergilemektedir. Ermenistan ve Azerbaycan arasında “dengeli bir pozisyon” edinmeye çalışılmaktadır. ENP AB Ermenistan hareket planı kendi kaderini tayin etme (self determination) prensibini öngörürken, ENP AB Azerbaycan hareket planı ise toprak bütünlüğü ilkesinde ısrar etmektedir. Her ne kadar AB bu farklılığı çift taraflı müzakere sürecinin bir neticesi olarak açıklasa da, yine de bu durum AB’nin, sorunun çözümü hususunda problem yaşadığının altını çizmek suretiyle, Bakü’deki dürüstlük ve kredibilite algısına zarar vermektedir. Bu nedenle AB Karabağ sorununda yeni bir adım atmaktan çekinmektedir.

Rusya Etkisi: Geri Çekilme?

Her ne kadar bölgede Türkiye ve İran’ın da aralarında bulunduğu Güney Kafkasya’da etkili olmaya çalışan birçok bölgesel aktör bulunsa da, bunlar arasında en belirgin pozisyona sahip ülke Rusya’dır. Moskova “etki alanı” olarak gördüğü bölgedeki diğer oyuncular için her zaman şüpheci bir yaklaşım sergilemiştir. Bu nedenle Moskova ENP ve EaP’yi Moskova etkisini azaltmayı amaçlayan araçlar olarak görmüştür. Dahası bölgenin petrol ve gaz kaynaklarının ve yine ulaşım merkezi olma potansiyelinin kontrolü adına Rusya ve Batı arasında artarak devam eden bir rekabet söz konusudur. Azerbaycan’ın yakın zamanda netleştirdiği jeostratejik nedenlerden ziyade ticari kaygılardan ötürü gazının AB pazarına ulaşması isteği, Kremlin tarafından güçlükle kabul gördü.

Rus etkisi azalmış olsa da, Moskova etkili bir bölgesel aktör olma konumunu sürdürmektedir. 2008 yılındaki Rusya-Gürcistan çatışması akabinde bölgedeki askeri varlığını güçlendirerek Rusya, Güney Kafkasya’daki baskın aktör konumunu pekiştirdi. Devlet Başkanı Saakaşvili’nin önceki hükümeti döneminde ilişkiler donma noktasına gelmişken, Gürcistan’ın yeni Başbakanı Bidzina İvanişvili Moskova ile ilişkileri geliştirmeyi vaat etmektedir. Şu noktada, bu yakınlaşmanın ne kadar

Yalnızca Azerbaycan, 2012 yılının sonunda Gebele Radar istasyonu-nun kapatılmasıyla birlikte Azerbaycan toprakların-daki Rus ordusuna ait son izleri de kaldırarak Rus askeri varlığından tama-men kurtulabilmiştir.

Page 9: AB ve Güney KAfKAsyA: Ne Derece Uzak ve DeriN? · Abhazya (Gürcistan) ve Dağlık-Karabağ (Azerbaycan ve Ermenistan) sorunlarının neticesi olan hassas güvenlik durumu ile alakadar

HAZAR RAPORU BAHAR 201315

AB ve Güney Kafkasya: Ne Derece Uzak ve Derin?

ileri gideceği bilinememektedir ancak eğer Moskova “eski günlere” dönmeyi umuyorsa, muhtemelen hayal kırıklığına uğrayacaktır. Zira Gül Devrimi, Gürcistan’ın Moskova ile olan ilişkilerinin düzeyini iyi yönde değiştirdi. Ve artık hiçbir lider Gürcistan’ı eski konumuna getiremez.

Yalnızca Azerbaycan, 2012 yılının sonunda Gebele Radar istasyonunun kapatılmasıyla birlikte Azerbaycan topraklarındaki Rus ordusuna ait son izleri de kaldırarak Rus askeri varlığından tamamen kurtulabilmiştir. Ermenistan ise farklı bir durum içerisindedir. Chatham House’dan James Nixey’e göre, “Ermenistan üzerindeki Rus etkisi o kadar yüksek ki; Ermenistan’ın bir numaralı sorunu bağımsız olmayışı olmalıdır.”3

3 James Nixey, The Long Goodbye: Waning Russian Influence in the South Caucasus, Chatham House, June 2012

Ancak Vladimir Putin’in Kremlin’e dönüşüyle birlikte Rusya, giderek artan Batı müdahalesini bastırmak ve mevcut gidişatı tersine döndürmek için var gücüyle çaba sarf etmektedir. Bu doğrultuda Moskova, ticari ve ekonomik teşvikler, “milyarderler kulübü”, Rus kültürünün yayılması (Rus sineması, dili, basılı medyası, TV yayına) ve Rus Ortodoks Kilisesi aracılığıyla kendi yumuşak gücünü (soft power) barındıran alet çantasını (tool box) geliştirmiştir. Yeni oluşturulan Avrasya Birliği, AB’nin Dernekler Anlaşması ve Derin ve Kapsamlı Serbest Ticaret Anlaşması’na (DCFTA) alternatif bir entegrasyon projesi olmayı amaçlamaktadır. Ne yazık ki başta Moskova için faydalı görülen Avrasya Birliği, gerçekte Moskova’nın menfaatleri doğrultusunda çok az işe yaramıştır.

Page 10: AB ve Güney KAfKAsyA: Ne Derece Uzak ve DeriN? · Abhazya (Gürcistan) ve Dağlık-Karabağ (Azerbaycan ve Ermenistan) sorunlarının neticesi olan hassas güvenlik durumu ile alakadar

16HAZAR RAPORU BAHAR 2013

Amanda Paul

Bölgede birlikte çalışmak adına açık bir şekilde sayısız fırsat olduğu halde Moskova, Güney Kafkasya’yı kendi çıkarlarına hizmet eden bir tiyatro sahnesi gibi görmeye devam etmekte ve şu durumda AB ve Rusya arasında hiçbir ortak çalışma bulunmamakta. 2013 çok önemli bir yıl olacaktır. Başkanlık seçimleri Moskova’ya yumuşak gücünü uygulaması için büyük bir fırsat tanıyacaktır. Gürcistan Başbakanı Bidzina İvanişvili’nin Rusya ile olan ilişkileri düzeltmesi çok önemli bir etki gösterebilir ve yine, Azerbaycan gazını AB pazarına (Nabucco Batı ya da TAP) sokacak projeye ilişkin son karar, bölgedeki durumu etkileyebilir.

Gelecekteki AB Angajmanına Yönelik Beklentiler

AB, Güney Kafkasya ülkelerinin demokratikleşme ve modernleşme süreçlerinin desteklenmesinde önemli bir rol üstlenirken, bölge için kapsamlı bir stratejisinin olmaması, uzun dönem politikası açısından ciddi bir sorun teşkil etmektedir. Hatta AB, bölgeyi kendi çevresi içerisinde gördüğünü belirten resmi açıklamalar yaparak, durumu hafife almaktadır. Avrupa Parlamentosu’nun 2010 yılındaki “AB’nin Güney Kafkasya Stratejisi” tavsiye kararlarının büyük oranda görmezden gelinmesi, enerji konusundaki kilit rolün ötesinde AB’nin çekimser bir yaklaşım sergilediği izlenimini doğurmaktadır.

Bölgeye ilişkin beklenilmeyen bir ihtimalle karşılaşan AB, gözünü Güney Kafkasya’dan ayırmamalıdır. Şayet AB güvenli, istikrarlı ve müreffeh bir çevreyi destekleme hususunda ciddi ise, bölgede daha büyük bir siyasi etki için yatırım

yapmalıdır. AB’nin bir gün EaP ülkelerinin AB’ye tam üye olup olmayacağı hakkında karar vermesi gerekecektir. Gürcistan gibi bir ülke için, AB’nin Gürcistan’ı “Avrupa seçeneği” hakkında bilgilendirmenin ötesine geçmesi gerektiği şeklinde bir beklenti oluşacak ve üyelik seçeneğinin masaya yatırılması gerekecektir.

Gelişmekte olan Güney Koridoru’na birçok finansal kaynak ve politik sermaye yatırımı yapan AB, aynı politik sermayeyi yan tarafta sessiz bir şekilde oturmaktan ziyade, etkin bir rol üstlenerek uyuşmazlık çözümü için de kullanmalıdır. Tüm olanlardan sonra bölgede savaşın yeniden başlaması, bu yatırımlar ve genel anlamda AB’nin Hazar enerji rezervlerine erişimi adına ciddi bir tehlike arz edecektir.

Bölge sorunlarına ilişkin daha büyük mesafeler kat edilmesi ve bölgede karşılaşılan önemli sorunlarla ilgili daha çok diyalog kurmak için AB’nin Rusya ile anlaşması gerekmektedir. Bu durum, uyuşmazlık çözümü için daha yakın ve yapıcı bir işbirliğini içerecektir. AB, Moskova ile herhangi bir çatışmaya girme ihtimalinden kaçınma politikasından vazgeçmeli ve daha ziyade bölge ve her iki taraf için somut faydaları olan işbirliği fırsatlarını kollamalıdır.