29. B6/'11mkisi.deu.edu.tr/erkin.baser/Alaeddin Şenel - İnsanlık... · 2016-03-22 · 29....

42
29. ¶/1m DA VA DOST GAC/NA GEŞ Insanlık tarihinde uygar toplum, onuncu yüzyıldan başlayarak bir geçiş süreci içine girmiştir. Söz konusu olan, tarıma dayanan uygar ya- şayış biçiminden, çağımızın endüstriye dayanan uygar yaşayış biçimine geçiştir. Bu geçiş sürecinin, Eski Dünya'lı uygar toplumların insanları- nın Yeni Dünya'ya 1 ayak bastıkları onbeşinci yüzyıl sonunda tamam- landığı söylenebilir. Gerçekten kimi (Batılı) tarihçiler, kültürel evrimde Ortaçağ'dan Yeniçağ'a geçilişinin sınırtaşı olarak, onbeşinci yüzyılın so- nunu ( l492'de Avrupalıların Yeni Dünya'ya çıkışını) almaktadır. Kimi (Doğulu) tarihçilerse, bu yüzyılın ortasını ( 1453'te Konstantinopo- lis'in, adı !stanbul olarak değiştirilmek üzere) Osmanlılarca ele geçiri- lişini (yeni bir çağ açan olay olarak) daha uygun bulmaktadır. 2 Çağdaş endüstri uygarlığı, insanlık tarihinde, biri "kapitalist burju- va düzeni", ötekisi "sosyalist proletarya düzeni" olmak üzere iki verecektir. Ancak bu sonuçları hazırlayan nedenler (kökler) Ortaçağ'ın tancı uygarlıklarına dek dayanmaktadır. Köklerden biri, Eski Dün- ya'nın doğusundaki Çin Imparatorluğu'na uzanmaktadır. Ötekisi, batı- sındaki feodal Avrupa'da yatmaktadır. Bunlara, endüstri uygarlığının doğuşunda bestenilen emek kaynağı olarak Afrika toplulukları da ka- 1001

Transcript of 29. B6/'11mkisi.deu.edu.tr/erkin.baser/Alaeddin Şenel - İnsanlık... · 2016-03-22 · 29....

Page 1: 29. B6/'11mkisi.deu.edu.tr/erkin.baser/Alaeddin Şenel - İnsanlık... · 2016-03-22 · 29. B6/'11m ESKI DONYAVA ENDOSTRI UYGARUC/NA GEÇIŞ Insanlık tarihinde uygar toplum, onuncu

29. B6/'11m ESKI DONYA VA ENDOSTRI UYGARUC/NA GEÇIŞ

Insanlık tarihinde uygar toplum, onuncu yüzyıldan başlayarak bir geçiş süreci içine girmiştir. Söz konusu olan, tarıma dayanan uygar ya­şayış biçiminden, çağımızın endüstriye dayanan uygar yaşayış biçimine geçiştir. Bu geçiş sürecinin, Eski Dünya'lı uygar toplumların insanları­nın Yeni Dünya'ya1 ayak bastıkları onbeşinci yüzyıl sonunda tamam­landığı söylenebilir. Gerçekten kimi (Batılı) tarihçiler, kültürel evrimde Ortaçağ'dan Yeniçağ'a geçilişinin sınırtaşı olarak, onbeşinci yüzyılın so­nunu (l492'de Avrupalıların Yeni Dünya'ya çıkışını) almaktadır. Kimi (Doğulu) tarihçilerse, bu yüzyılın ortasını ( 1453'te Konstantinopo­lis'in, adı !stanbul olarak değiştirilmek üzere) Osmanlılarca ele geçiri­lişini (yeni bir çağ açan olay olarak) daha uygun bulmaktadır.2

Çağdaş endüstri uygarlığı, insanlık tarihinde, biri "kapitalist burju­va düzeni", ötekisi "sosyalist proletarya düzeni" olmak üzere iki filiz verecektir. Ancak bu sonuçları hazırlayan nedenler (kökler) Ortaçağ'ın tanıncı uygarlıklarına dek dayanmaktadır. Köklerden biri, Eski Dün­ya'nın doğusundaki Çin Imparatorluğu'na uzanmaktadır. Ötekisi, batı­sındaki feodal Avrupa'da yatmaktadır. Bunlara, endüstri uygarlığının doğuşunda bestenilen emek kaynağı olarak Afrika toplulukları da ka-

1001

Page 2: 29. B6/'11mkisi.deu.edu.tr/erkin.baser/Alaeddin Şenel - İnsanlık... · 2016-03-22 · 29. B6/'11m ESKI DONYAVA ENDOSTRI UYGARUC/NA GEÇIŞ Insanlık tarihinde uygar toplum, onuncu

Insanlık Tarihi

tılmalıdır. Yararlanılan toprak (kapital) kaynagı olarak Yeni Dünya da katılabilir.

Endüstri devriminin impantorluk Çin 'i kdk/eri

Ortaçag Çin uygarlıgı "feodal imparatorluk" denebilecek bir yapıya sahipti. Uygarlığın itici gücünü oluşturan toplumsal artının bir bölümü yerel beylere gidiyordu. Bir bölümü ise, başkentteki imparatorluk bü­rokrasisince kullanılıyordu. Imparatorlukta, aktanlan büyük tutarlar­daki artının sağladığı olanakla, "Büyük Sur" (Çin Seddi) gibi savunma bayındırlıkianna girişilebilmişti. Artı üretimini ve artı aktanmını sür­dürüp artırabilmek için, "Büyük Kanal" gibi sulama ve ulaştırma kanal­lan açılabilmişti. Bunlar, imparatorluk çapında gerçekleştirilen, üretici güçleri koruyucu ve geliştirici, dolayısıyla "yeniden üretici" yatırım­lardı.

San Irmak (Yangçe) ile Yeşil Irmak (Huanghe) ve onların bazı kol­larını birleştiren Büyük Kanal, IS 605 gibi erken bir tarihte açılmış bu­lunuyordu. Büyük Kanal'ı, kanallar ağını tamamlayan öteki baglantı kanallannın açılması izledi. Öyle ki kuzeydeki (kamu yönetsel ve stra­tejik bakımdan uygun yerdeki) imparatorluk başkentlerine, güneydeki verimli lös topraklanndan teknelerle artı aktı. Imparatorluğun dört bir köşesinden (pirinç, dan, bugday gibi) ürün biçiminde toplanan vergiler bu kanallardan "güven içinde" taşınabildL

Kanallar agından aynı zamanda, imparatorlugun iç politikayla ilgili kolluk, kamu yönetimi, siyasal birlik ve bütünlük gibi sorunlannın çö­zülmesinde yararlanılıyordu. Bir başka yararı, küçük satıcılann, küçük tekneleriyle mallan ucuz olan yerlerden toplayıp, satmak üzere, pahalı olan yerlere, ucuz ve güvenli yoldan taşıyabilmeleriydi. 3

Imparatorluk başkentinde, biriken toplumsal artılarla, kağıdı, baru­tu, pusulayı bulup geliştiren uzmanların beslenebildigi bir ortam yaratı­labildi. Gerçi yerel beylerde toplanın artılar, lüks tüketirnde ya da bey­likler arası kapışmalarda (pek biriktirilemeden) çar çur edilebiliyordu. Ama küçük satıcıların elinde, alışverişin artan çapına oranlı olarak (on­ları zamanla büyük taeiriere dönüştürebilecek) artılar birikıneye başla­dı. Bir yandan imparatorluk donanmasının, öte yandan taeirierin tekne­lerinın boyutları büyüdü. Öyle ki bir (hadım) imparatorluk amirali olan Çeng-ho (1405- 1433 arasında) Hint Okyanusu'na (ileride Avrupalıların yapacaklarına benzer) seferler yapıp buralarda Çin denetimini kurabil­mişti."'

l ıoo2

Page 3: 29. B6/'11mkisi.deu.edu.tr/erkin.baser/Alaeddin Şenel - İnsanlık... · 2016-03-22 · 29. B6/'11m ESKI DONYAVA ENDOSTRI UYGARUC/NA GEÇIŞ Insanlık tarihinde uygar toplum, onuncu

29: Eski Dünya 'da Endüstri Uy.ırlıgına Geçiş

imparatorluk Çininde gerçekleştirilen bir başka yenilik, "pazar ekonomisi" yolundaki gelişmelere hız kazandırdı. Sung Hanedam ( 1 000 dolaylarında) vergilerin eskisi gibi ürün olarak (ayni) degil, pa­rayla ödenmesi kararını aldı.5 Bu, pazar ekonomisine geçiş yolunda atılmış önemli bir adımdı. Küçük tarım üreticilerini bile (pirincini satıp vergisini ödeyebilmek için) pazara açılmaya zorladı. Sonuçta pazar ekonomisinin (agır yüklerin, yavaş ama güvenle taşmabildigi su ulaş­tırmacılıgının olanaklarıyla) ırmaklardan, kanallardan kıyılara taşması­nı sagladı. Pazarın, kıyılardan önce Çin Denizi'ne, sonra Hint Okyanusu kıyısı ülkelerine yayılmasının önünü açtı. Ancak! . . .

Ancak imparatorluk bürokrasisi ( 1 4 34'te) okyanuslara açılabilecek büyüklükte teknelerin yapımını yasakladı. Bununla okyanus ticaretini yasadışı duruma düşürdü. Böylece insanlık tarihinde, Çin'de önce tica­ret kapitali birikimine, onun itisiyle endüstri devrimine dogru açılım gösterebilecek bir filiz, gelişerneden kırılmış oldu. Kınlmasaydı, insan­lıgı endüstri uygarlıgına geçiren, belki Eski Dünya'nın Uzakdogu top­lumları olacaktı.

Bununla birlikte, kültürel evrim yolunda Çin'de bu noktaya dek saglanan birikim tümden boşa gitmeyecekti. Dünya'nın öteki ucunda, aynı yönde veren bir filizin gelişmesine etkileri olacaktı. Çin buluşları olan barutun, pusulanın ve devingen (hareketli) baskı tekniginin, Batı Avrupa kültürünün bir endüstri uygarlıgına dönüşmesindeki katkısı iyi bilinmektedir. Ancak Çin'in Avrupa ekonomisinin bir dünya pazarı aç­masına (dolaylı yoldan da olsa) etkisi iyi bilinmemektedir. McNeill'in saptamasma göre, Çin'de okyanus ticareti yasaklanmadan önce, Çinli­ler'in Hint Okyanusu'nda devinime geçirdigi alışveriş etkinlikleri, Ak­deniz alışverişini de okyanusa açılıp hızlanması yolunda kışkırtmıştı.

Endrlstri uygarlıgının leodRJ A VTUJM kdkenieri

Hemen her toplum biçiminin yarattıgı, ama (o toplum biçimi de­gişmedikçe, degiştirilmedikçe) çözülemeyen (yapısal) sorunları bulu­nur. Ortaçag Batı Avrupası Hıristiyan feodal toplumunda, tarımdan artı üretilip bunun düzenli olarak beylere aktarılabilmesi, üreticilerin "sert" konumuyla topraga baglı tutulmasıyla saglanıyordu. Çagın üretim aracı sayılan topraklar beylerin tekelindeydi. Böyle olunca, herhangi bir ne­denle serf konumu dışına düşenler bir "köylü sorunu" yarattı. Çünkü genelde, onların işleyebilecegi, beylerin denetiminde olmayan toprak yoktu. Ve bu sorunun, feodal düzen içinde çözümü de yoktu.

1 1003

Page 4: 29. B6/'11mkisi.deu.edu.tr/erkin.baser/Alaeddin Şenel - İnsanlık... · 2016-03-22 · 29. B6/'11m ESKI DONYAVA ENDOSTRI UYGARUC/NA GEÇIŞ Insanlık tarihinde uygar toplum, onuncu

!nSJin/ık T11rihi

Ayrıca, feodal düzenin işleyip sürebilmesi için, topraklann kahum­la beyterin soylanna geçirilebilir olması gerekiyordu. Ancak topraklar, kalıtçılar arasında bölüşülüp, parçalanıp küçülmemeliydi. Bu gerek, fe­odal beyligin topraklannın (üzerindeki serflerle birlikte) en büyük ogula geçirilmesi (l..at. primogeniture) gelenegiyle yerine getiriliyordu. Feodal beyin, ne kadar çok çocugu olursa olsun, topragı (ölünce) tüm kalıtçıları arasında bôlüşülmüyordu. Topraklar, kızlar şöyle dursun, ogullar arasında bile bölünseydi feodal düzen yürümezdi. Topraklar bö­lüne bölüne, ancak üzerinde yaşayıp üretim yapan kimseyi besieyebile­cek küçüklüge inebilirdi. O zaman tarımsal üretim alanında bir artının üretilip aktanlmasına olanak kalmazdı. Para ve pazar ekonomisi koşul­lan gelişmediginden, satın alma yoluyla, artı üretilebilecek büyüklükte toprak mülkleri de oluşturulamazdı. Bir feodal bey ölünce beylik topra­gımn ve samnın en büyük ogula geçmesi kuralı, toprakların kalıtımla (mirasla) bölünmesi sorununu çözmüştü. Ama öteki ogullara ayrılan (sus payı) kaynaklar, verilen önemsiz sanlar bir "soylu sorunu� çıkma­sım her zaman önleyemedi. Bazen öteki ogullar, topraklar ve beylik sa­m üzerinde (daha önce de bkz. s. 828'de belirtildigi gibi) hak sahipligi savında bulunup (çözümsüz) sorun kaynagı oluşturabildiler.

Toplumsal artı üretilip aktarılabilmesinin bir koşulu da bir beylik üzerinde yaşayan serllerin sayısının fazla artmamasıydı. Emegin belli bir verimlilik düzeyindeyken serllerin belli bir sayıyı aşmamasıydı. Belli bir artının sürdürülebilmesi için, beylik topraklannın genişligi ile bu topraklar üzerinde yaşayan üretici sayısının belli bir oranda tutulması gerekliydi.

lşte feodal Avrupa toplumunda çözülemeyen sorun buydu. Gerçi Ortaçag insanlıgının kültürel birikiminin yetersizligi ve ölüm (özellikle çocuk ölümü) oranlarının yüksekligi nedeniyle, bu oran· uzun yüzyıllar boyunca tutturulabilmişti. Hatta zaman zaman, savaşlar, (ondördüncü yüzyıl ortasındaki Kara Ölüm [veba) salgını gibi) hastalıklar nedeniyle emekçi sayısı uygun oranın altına düşmüş, üstüne çıkmamış görünür. Ama nüfus artışının yavaş yavaş da olsa (hiç degilse bazı yerlerde) söz konusu oranın üzerine çıkmış oldugu anlaşılıyor. Nüfus sayımının ya­pılmadıgı bir toplumda, bunun göstergeleri ( topraklanndan çeşitli neden­lerle çıkanlan köylülerden kaynaklanan) haydutlugun artmasıdır.6 Gide­rek ( onaltıncı yüzyıl başında görüldügü gibi) köylü ayaklanmalandır.

Batı feodal toplumunun egemen sınıfları , köylü sorunu ile soylu sorununu (s. 830'da açıklandıgı gibi) Haçlı Akınlan ile (bir taşla iki kuş vurarak) geçici bir süre için çözebilmişlerdi. Feod�l toplumun yapısının yarattıgı "tarım proletaryasım�, düzenin dışına bir safra gibi atabilmiş-

l ıoo4

Page 5: 29. B6/'11mkisi.deu.edu.tr/erkin.baser/Alaeddin Şenel - İnsanlık... · 2016-03-22 · 29. B6/'11m ESKI DONYAVA ENDOSTRI UYGARUC/NA GEÇIŞ Insanlık tarihinde uygar toplum, onuncu

29: Eski Dünp 'ciA Endüstri Uprlı�Jna C.eçiş

!erdi. Ne var ki köylü sorununu kısa erirnde çözme çabalan (hiç amaç­lamadıklan bir yan ürün olarak) denizaşın ticareti şaha kaldırmıştı. Böylece, uzun erirnde feodal toplumun kökünü kurutacak tohumlan atmıştı.

Söz konusu tohumlar, üretim teknolojisi alanında, denizaşırı tica­retin gelişmesiyle bir ticaret kapitalinin birikmesidir. Onu biriktiren bir kentli sınıfın dogmaya başlamasıdır. Savaş teknolojisi alanına, ateşli si­lahların girmesidir. Girmesiyle, feodal beylerin kalelerinin başianna yı­kılmasıdır. Aynı zamanda toplarla donatılmış teknelerle, koloniciligin yollarının açılmasıdır. Bunların üretim ilişkileri alanındaki etkisiyle, kırlardaki serflerin bir bölümü, özgür (küçük) köylüye dönüşecektir. Bir bölümü, kentlere göçüp proletaryayı oluşturacaktır. Kentlerde ise, özgür zanaatçılann çogu (malları yapımevlerinin, fabrikaların ucuza çı­karılan mallarıyla yarışamayıp) zanaat araçlarını yitirmeleriyle özgür emekçiye (proletaryaya) dönüşecektir. Öte yandan, taeirierin bir bölü­mü, sattıklan malların yapımına başlayacaklardır. Ikisi (mal yaptıran ve mal satan) birlikte, kentli (burjuva) sınıfını oluşturacaklardır.

Siyasal alanda, erk (dagınık kırsal odaklar yerine) kentlerde yogun­laşmaya başlayacaktır. Toplumsal artı (köylülerden çekilip toprak sa­hiplerince bölüşülmesi yerine) kentte ticareti ve mal yapımını ellerinde tutan kentli sınıfların elinde toplanacaktır. Kültürel alanda (ötedünyacı dinsel kültürün yerine) budünyacı bir kültürle hümanizm ve Rönesans akımlan dogacaktır.7

FEODAL TOPLUMDAN KAPITAliST BUJUUVA. TOPLUMUNA GEÇIŞ Tanma dayanan uygarlıktan endüstri uygarlıgına, onun Avrupa'daki

ilk görünümüyle kapitalist burjuva toplumuna geçilmesi uzun ve kar­maşık süreçlerin ürünüdür. Gene de üretim teknolojisi alanındaki degi­şiklikler (makineleşme), savaş teknolojisi alanındaki degişiklikler (ateş­li silahlar), üretim ilişkileri alanındaki devrim (katman toplumundan başlıcalan proletarya ve burjuvazi olarak sınıf toplumuna geçiş), siyasal devrim (burjuva demokrasilerine geçiş) ve kültürel aydınlanma (dinsel düşünüşten bilimsel düşünüşe geçiş) alt başlıkları altında şemalaştırıla­rak gösterilebilir.

Oretim teknolojisi a1mıııtJR •ımkineJqme• Ortaçag boyunca yavaş yavaş gelişen, ama Haçlı Akınlan ile hızla­

nan bölgeler arası ve denizaşırı alışveriş (özellikle ltalya) kıyı kentle-

1005

Page 6: 29. B6/'11mkisi.deu.edu.tr/erkin.baser/Alaeddin Şenel - İnsanlık... · 2016-03-22 · 29. B6/'11m ESKI DONYAVA ENDOSTRI UYGARUC/NA GEÇIŞ Insanlık tarihinde uygar toplum, onuncu

Insanlık Tarihi

rinde ekonomiyi canlandırdı. Ticaret, kıyı kentlerinden bir yandan iç denizlere ve okyanusa, bir yandan kıtanın içlerine uzandı.

TiCilret kRpit6linin o/uşDJJISı: Artan alışveriş, toprak yanı sıra tica­retten artı aktarma olanaklarını artırdı. Tarım ürünlerinin pazarı yanı sıra, yapılmış malların pazarı genişledi. Pazar alanının genişlemesinde, kara taşımacılıgına göre ucuz olan deniz ulaştırmasının etkisi olmuştu. Onun yanında, Kıta Avrupasında ve Britanya Adası'nda ırmaklarda, ır­maklar ile limanları birbirine bağlamak üzere açılan kanallarda yapılan taşımacılık da etkili oldu. Giderek ticaretten saglanan karlarla, "ticaret kapitali" oluşup belli yerlerde ve belli ellerde toplanmaya başladı. Öyle ki Ortaçag'ın son yüzyıllarında Venedik, Piza, Cenova gibi kentlerde, kentli sınıfların "deniz imparatorlukları" kurabilecekleri denli büyük ticaret kapitali birikmiş bulunuyordu.

Endrlstri kRpit6line dtJnüşmesi: Sonuçta, tüm olarak Avrupa'da, ta­rımdan saglanan artılar kadar (onbeşinci yüzyıldan başlayarak) ticaret yoluyla sağlanan artıların birikmesinden kaynaklanan büyük bir ticaret kapitali oluşmuştu. Öyle ki tacirler, bölgeler arası ve denizaşırı bü­yük çaplı alışverişler için nitelikli, standart ve büyük tutarlarda yapıl­mış mal toplama sorunuyla karşı karşıya kaldılar.

Bu sorunu, önce köy köy, ev ev dolaşıp büyük tutarda mal topla­maya çalışarak çözmeyi denediler. Olmadı, "eve iş verme" (lng. putting out) denen (günümüzde "esnek çalışma" diye canlandırılmaya çalışıla­na benzer) bir yöntem geliştirdiler. Buna göre, kimi girişimci tacirler, hammaddeleri saglayıp evlere, istedikleri nitelikte ve nicelikte mal ıs­marladılar.8 Parça başına ücret hesabıyla yaptırdıkları malları, sonra ge­lip ev ev toplayarak istenen yere yollama yolunu denediler.

En sonunda, emekçilerin ayagına gitmek yerine emekçileri kendi ayaklarına getirdiler. Onları gözetimleri altında çalışurma yolunu (yor­damlamayla) buldular. Ellerindeki (ticaretle) birikmiş büyük kapitaller­le (sermayelerle) limanlarda, kentlerde, kasabalarda, enerji, maden ve hammadde kaynaklarına yakın yerlerde, büyük yapımevleri (imalatha­neler) açtılar. Hammaddeleri, işlenecek ürünleri buralara yığdılar. Mal­ları buralarda yaptırdılar. Günlük (düşük) ücretler karşılıgında topla­dıkları (eski) işsiz, güçsüz, topraksız kimseleri (kadın, çoluk, çocuk demeden) gündoğumundan günbatımına çalıştırmaya başladılar. Yapı­ınevlerinde yürütülen "manifaktür" denen bir mal üretim biçimi gelişti. Bu yöntemle hızlı, büyük tutarlarda, birölçüt (standart) ve ucuz mal üretiminin yolu açılmış oluyordu.

l ıoo6

Page 7: 29. B6/'11mkisi.deu.edu.tr/erkin.baser/Alaeddin Şenel - İnsanlık... · 2016-03-22 · 29. B6/'11m ESKI DONYAVA ENDOSTRI UYGARUC/NA GEÇIŞ Insanlık tarihinde uygar toplum, onuncu

29: Eski Dünya 'da Endüstri UyarlıJına Geçiş

Böylece mal yapımı, işliklerde, fabrikalarda, giderek daha büyük oranda olmak ÜZere, emegin verimliligini artınp üretimi hızlandıran ma­kinelerle desteklendi. Üretim makineleştirilip "endüstri üretimi" kana­lına girdi. Bu, ticaret kapitalinin, besledigi (makineler, fabrikalar ve benzeri üretim araçları biçiminde) "endüstri kapitali" biçimine dönüş­mesi demekti. Böyle bir üretim biçimi, giderek, yalnızca Avrupa'nın de­gil (zamanla, ama hızla) tüm insanlıgın toplumsal yapısını, yaşayış bi­çimini, düşünüş biçimini degiştirecekti.

S.v.ş teknolojisi •liUWldıı ••teşli siJııJıJ.r• Endüstriye dayanan (çagdaş) uygar toplum biçiminin hem dogu­

şunda hem bütün dünyaya yayılışında, üretim teknolojisinde gerçekleş­tirilen devrimci yeniliklerin payı büyüktü. Ama onun kadar (ateşli si­lahlarla) savaş teknolojisi alanındaki gelişmelerin de payı oldu.

Barut, bilindigi gibi (bkz. s. 557) Çin'de (dokuzuncu yüzyılda) bu­lunup önce seyirlik amaçlar için kullanılmıştı. tık olarak Sung Hanedam zamanında (960-1279 arasında) savaşlarda kullanılmıştı. Barutu Çin'den ögrenen Mogollar ve Türkler (kolay taşınır havan toplarıyla) onu savaş­çı göçebe yaşam biçimlerine uyarlamışlardı. Böylece barut göçebelerce (ilk olarak degilse bile) "ilk olarak büyük çapta" savaşçı amaçlara araç edilmişti. Tarihçiler, Mogolların onüçüncü yüzyılda Avrupa içlerine ka­dar dayanan akınlarının başarısını (savaşçı göçebe yaşayış biçimleri ka­dar) salıra toplarına vermektedirler. Türklerin (kadırgalan karadan Ha­liç'e indirerek) Konstantinopolis'in surlarını yıkmasında topların payı iyi bilinir. Ama topların, Batı Avrupa'da feodal beylerin kalelerinin (gi­derek feodal düzenin) yıkılınasındaki rolü iyi bilinmez. Bundan, Avru­palıların ateşli silahlan Türklerden ögrendikleri gibi (yanlış) bir sonuç çıkarılmamalı. Avrupalılar, Mogollardan ögrendikleri ateşli silah tek­niklerini, Konstantinopolis'in fethinden yüzyıl kadar önce tüfeklere ve toplara uygulamış bulunuyorlardı.9

Bey/erin Jalelerinin � yıla/rrusı: Ateşli silahlar, Avrupa'da ondördüncü yüzyıl gibi erken bir tarihten başlayarak kullanılmaya baş­lanmıştı. Tüfek (onbeşinci yüzyılda) icat edilmiş, mertlik bozulmuştu. Şovalyelerin (agır zırhlı atlılann) pabucu dama atılmıştı. Toplar önce ka­rada kullanıldı. Feodal beylerin kalelerini ( 13 50-1550 arasında) başianna yıktı. Artık beyler, topraklarını genişletmek ya da beylikleri birleştirmek isteyen büyük beylerin, kraliann saldırısı karşısında (eskiden yaptıklan gibi) kalelerine (şatolanna) çekilemez oldular. Kaleleriyle birlikte feodal

l ı007

Page 8: 29. B6/'11mkisi.deu.edu.tr/erkin.baser/Alaeddin Şenel - İnsanlık... · 2016-03-22 · 29. B6/'11m ESKI DONYAVA ENDOSTRI UYGARUC/NA GEÇIŞ Insanlık tarihinde uygar toplum, onuncu

Insanlık Tlırihi

beylikler de bir bir tarihe kanşınaya başladı. Çünkü ateşli silahlar savaş teknolojisi, ekonomik bakımdan kendine yeterli küçük birimler olan bey­liklerio altından kalkaınayacagı yatınmlan gerektiriyordu.

Ateşli silahların gerektirdigi yatınmlar, toplumsal artının ticaretten saglandıgı kentlerde yapılahildL Bu silahlan geliştiren uzmanlar ancak kent ortamında yetişebiliyordu. Feodal beylerin parasal gücü, ne beylik­lerinde böyle uzmanlar çalıştırmaya ne de yeterli sayıda ateşli silah satın alınaya uygundu. Ateşli silahların üretimi (barutuyla, mermisiyle, ma­denciligiyle, metalürjisiyle) kentli sınıfların (burjuvaların) kotarabile­cegi bir işti. Bu nedenle savaş alanlarında, büyük feodal beyler, prens­ler, kent devletleri başarılı oldular.

KoloniciJilin yollıırmın •çı/mMı: Hızlanan denizaşın ticarete, ateşli silahlarla (toplarla) donatılmış savaş gemilerinin geliştirilmesi eşlik etti. Hatta toplar teknelere önceleri, korsan saldırılarını önlemek için ticaret gemilerine takılmış olabilir. Ortaçag'ın sonlarında (ondördüncü yüzyıl­da) ister savaş ister ticaret gemisi olsun, Avrupalıların kaba, ama topla­rın geritepmesine dayanıklı tekneleri okyanuslara egemen oldu. Avru­palılar bunlarla, korsanları ve rakiplerini açık denizlerden sürmeye baş­ladılar. Kıyılardaki kalelerde kurulan direnme, savaş gemilerinin bordo ateşleriyle surlar yıkılarak etkisiz bırakıldı.10 Böylece, hammadde kay­nakları, ınal ve ürün üretimi olanakları bulunan ve ilerinin pazarları olacak denizaşın ülkelerde koloniciligin yolları açılmış oldu.

Oretim i/iPdkri .J.IIlDCÜ (sdztle) •tJzgOrlqme• Egemen üretim biçiminin tarımdan endüstriye kayması, üretim

ilişkilerini kökten degiştirecekti. Kırlarda feodal beylerin topraklannda (topraga baglı, feodal beye bagımlı olarak) üretimde bulunan (yan köle konumunda olan) serfin yerini, toprak sahibi "özgür çiftçi" alacaktı. Serflerin bir bölümü ise (daha önce işleyip yaşadıklan topraklardan çı­karılınca) proleterleşecekti. Kentlerde, kırdan kente gelmiş eski serfler ile zanaat araçlarını (dolayısıyla zanaatlannı) yitirmiş eski zanaatçılar­dan oluşan yeni bir sınıf gelişecekti: Işçi sınıfı! Katman (zümre) toplu­munun bagımlı emekçisi olan serCine göre, köylülük (ve işçilik) özgür emek biçimleriydi. Üzerinde üretimde bulundugu topragın bu yeni sa­hipleri (büyük kapitalist çiftliklerde tarım işçisi durumuna düşürülene dek) "özgür emek" sayılabilir. Ama elinde kendi başına üretimde bulu­nabilmek için toprak, makine gibi üretim araçlan bulunmadıgı için üre­timde bulunamayan, emegini bunlara sahip olanlara satmak "zorunda"

l ıoo8

Page 9: 29. B6/'11mkisi.deu.edu.tr/erkin.baser/Alaeddin Şenel - İnsanlık... · 2016-03-22 · 29. B6/'11m ESKI DONYAVA ENDOSTRI UYGARUC/NA GEÇIŞ Insanlık tarihinde uygar toplum, onuncu

29: Eski Dünya'dA Endüstıi Uyarltgma Geçiş

olan kimseleri de "özgür emek" içine sokmak dogru mu? Gene de (serfin feodal beyle ve toprakla ilişkisine göre) işçinin kapitalistle (üre­tim) ilişkisi (görece) özgür bir ilişki biçimi sayılmaktadır. Işçinin eme­gini (aç kalmayı göze alarak satmama özgürlügü vardır! Işyerinde, ça­lışma saatlerinde, üretimle ilgili konularda işverenen buyrugunda da ol­sa (serften farklı olarak) bunun dışında işverenin buyrugunda degildir.

�rOerin 6zgilr çiftçilere ve isçilere ddnt1$mesi: Ticaret kapitalinin endüstri kapitaline dönüşmesinde başı dokuma endüstrisi çekti. Do­kuma makineleri hızla geliştirildL Hızları baş döndürücü bir hızla arttı. Bu, dokumaları ucuziatıp dokuma tüketimini ve üretimini kat kat artır­dı. Yün fiyatları, onunla birlikte yün istemi (talebi) arttı. Dokuma en­düstrisinin istemlerini karşılamak için, iyi yünlü koyun sürülerinin ye­tiştirildigi (soguk) Kuzey Avrupa ülkelerinde koyun sürüleri artırıldı.

Ömegin lngiltere'de, feodal beylerin önemli bir bölümü, toprakla­rında bugday, arpa yetiştirmekten caydılar. Onun yerine sürü besleme­nin daha karlı oldugunu gördüler. Ayrıca, tüketici olarak pazara açıl­dıkları için para getirecek malları üretmek zorundaydılar. ÜretHenin çogu serflerin doyurulmasına giden ve pazarda fazla bir para getirme­yen ürünleri ne yapsınlar? Onların yerine, yün üretimine agırlık verdi­ler. Çünkü gelişmeye başlayan pazar ekonomisi içinde, pazara önce ah­cı olarak açılmışlardı. Aynı zamanda ve aynı derecede satıcı olarak açı­lamayınca kentli tacirlere, bankeriere borçlanmışlardı. Şimdi önlerine yün satıp iyi paralar kazanma fırsatı çıkmıştı. Soylu ethosunun bir gere­gi olarak ticaretten varsıllaşmayı hoş görmeseler de ayaklarına gelen fır­satı tepemezlerdi. Tarlalarını otlaga dönüştürdüler. Yetmedi, kamunun ortak topraklarına da el koyup, köylüler yararlanamasın diye çitlerle çevirdiler. Bir "çitleme" 1 1 salgınıdır aldı yürüdü.

Bu durumda, bir feodal beyin, daha önce tahıl tarımı yapılarak, sözgelimi yüz köylü ailesinin beslenebildigi topraklarında, on aileyi sü­rülerinin çobanı olarak tutması yetebilirdi. Gerisine yol görünmüştü. Daha önce beyin topragından izinsiz kente bile gidemeyen serfler, top­raktan ve toprak üzerindeki her şey gibi beyin sayılan evinden çeşitli bahanelerle çıkarıldılar. Bu durumu, ileride bir ekonomi tarihçisi, "ko­yunlar insanları yediler" diye anlatacaktı. 12 Çıkarılanların bir bölümü (çiftçilik dışında bir iş bilmediklerinden) o ya da bu yoldan toprak edi­necekti. Böylece bir feodal beye bagımh olmayan, kendi topragında üre­tim yapan anlamında "özgür köylü" sınıfını oluşturacaklardı. Bir bölü­mü, toprak edinemeyip kasabalara, kentlere göç edip iş arayacaktı. Yeni

l ıoo9

Page 10: 29. B6/'11mkisi.deu.edu.tr/erkin.baser/Alaeddin Şenel - İnsanlık... · 2016-03-22 · 29. B6/'11m ESKI DONYAVA ENDOSTRI UYGARUC/NA GEÇIŞ Insanlık tarihinde uygar toplum, onuncu

Insanlık T11rihi

yeni açılan yapımevlerinde, fabrikalarda iş bulmaya çalışarak işçi sınıfı­na katılacaktı.

Zllnutçı!Ann ZlliJAIIt!Rnnı yitirmesi: Kapitalizm öncesinde, çeşitli yerlerdeki ve dönemlerdeki kentlerde oldugu gibi, Ortaçag feodal Avru­pasında da (sayıları fazla olmayan) bagımsız (Kilise'ye, saraya bagımlı emekçi olmayan) zanaatçılar vardı. Kendi üretim araçlarının sahibi ola­rak, ürettikleri şeyi başından sonuna kendileri yaparlardı. Üretimle ilgi­li kararları kendileri alırlardı. Kendi lonca örgütlerinin denetimi altında bagımsız, özgür emekçilerdi.

Yeniçagın başında karşıianna yapımevlerinde , fabrikalarda, seri üretimle yapılmış, ucuza satılan mallar çıkarıldı. Pazarda kapitalistlerle yarışamayıp mallarını (pahalı bulununca) satamaz oldular. Borçlanıp dükkanlarını, araçlarını, mesleklerini yitirdiler. Böylece onlar da fabri­kaların yolunu tuttular. lanaadarıyla ilgili ilgisiz işlerde (başkasının üretim araçlarıyla) başka kimselerin işinde çalışmaya başladılar. Eko­nomi tarihinde bu olaya ise "zanaatçılann proleterleşmesi" denir. Böy­lece "özgür emek" (işçi sınıfı) içine katılınışiarsa da bu, zanaatçılar için hiç de "özgürleşme" anlamına gelmemektedir.

Emdcçinin phllncıhşDUSJ: Ortaçag zanaatçısı, bir malı başından sonuna kendi yaparak, onunla ilgili kararları kendi alarak, emegin üre­ticiligini, insanın yaratıcılıgını ortaya koyabiliyordu. Sonuçta, yaptıgı maldan mutluluk duyabiliyordu. Yeniçagda fabrikalarda, eski meslegiy­le ilgili bir işte çalışmış olsa bile, işçi için durum degişti. Kendilerine verilen, kendilerinin seçmedigi hammeddelerle başkalarının buyruklan dogrultusunda mal üreteceklerdi. Bir malın üretiminin tüm aşamalarını bilmeden, tek bir aşamasının gerçekleştirilmesine emek dökeceklerdi. Bu yöntem, emekçiler için yaratıcı, haz ve mutluluk verici olmasa da ("emekÇinin makineleşmesi" olsa da) işverenin çıkannaydı. Böyle bir yöntemle işverenler, köyden kente yeni gelmiş, hiçbir zanaatı bilmeyen emekçileri (düşük ücretlerle) çalıştırabilecekti.

Böyle bir üretim süreci, eskinin çiftçileri ve zanaatçıları (yeni "öz­gür emekçiler") için hiç de yaratıcı, mutluluk verici degildi. Üretim sü­reci sonunda karşısında duran mal emekçiye, zanaatçının tamamlayıp, kalıptan çıkarıp, eliyle gözünün önüne tutup gururla baktıgı bir ayak­kabı kadar, çiftçinin ürettigi ürünü kadar sıcak görünmeyecekti. Kendi­sine yabancı, soguk görünebilecekti. Örnegin bu mal bir silahsa, greve gittiginde komşusu olan bir polis tarafından kendisine karşı kullanılabi-

l ıoıo

Page 11: 29. B6/'11mkisi.deu.edu.tr/erkin.baser/Alaeddin Şenel - İnsanlık... · 2016-03-22 · 29. B6/'11m ESKI DONYAVA ENDOSTRI UYGARUC/NA GEÇIŞ Insanlık tarihinde uygar toplum, onuncu

29: Eski Dünya'da Endüstri Uyarlıgına Geçiş

lecekti. Bu olguyu kavrayıp saptayan Marx, onu "emegin ürününün emekçiye yabancılaşması" olarak niteleyecekti. Bu saptama üzerine, bi­lindigi gibi, ünlü "yabancılaşma n kuramını geliştirecekti.

SiyasR/•landA "devrim" Üretim biçiminde feodal tarımdan kapitalist endüstriye geçilmesiy­

le, toplumsal artı, kırsal odaklar yerine (daha çok) kentlere aktarılmaya başlandı. Buna uygun olarak ekonomik erk de kırsal katmanlar yerine kentli sınıfların elinde toplanır oldu. Bu durumda, siyasal erkin kırsal katmanların (feodal beylerin) elinde kalması beklenemez. Çünkü siya­sal erk, ekonomik erkin bir ürünü oldugu gibi, ekonomik temele da­yanmadan (sözle, havada) duramazdı. Ya ekonomik erke ya da onunla baglantılı olan askeri erke dayanmak durumundaydı. Bu iki erk de kentli sınıfiann eline geçtigine göre, feodal beylerin egemenliginin sonu gelmiş demekti. Bu koşullar altında siyasal erk, evrimci ve devrimci yol­larla el degiştirmeye başladı.

Erkin kendere geçişi· Ortaçag Avrupasında feodal beyler, beylikle­rin sınırları içinde bulunan kasabaların, hatta kentlerin (kuramda) sa­hibi ve yöneticisi sayılıyorlardı. Beylerin kentlerde degil, kırlardaki ma­likanelerinde, şatolarında yaşamaları, kentiilere beylerden az çok özgür davranma koşulları saglıyordu. Bu durumda kentli katmanlar, örnegin zanaatçılar, tacirler, loncalarda, ticaret odalarında bir araya gelebili­yorlardı. Gelip, hiç degilse içişlerini kendileri yönetebiliyorlardı. Ama iş tüm beyligi ilgilendiren (dış) işlere, savaşa, banşa ve vergilerin türüne, derecesine karar vermeye gelince son sözü (siyasal erk sahibi) beyler söylüyordu. Ayrıca beyliklerde geleneksel "feodal hukuk" geçerliydi.

Yeniçagda ticaretin gelişip ekonomik erkirt (daha çok) kentli sınıf­ların elinde toplanmasıyla, eski siyasal ve hukuksal üstyapı yetersiz kaldı. Toplumu (özellikle kentli sınıfları) deli gömlegi gibi sıkmaya baş­ladı. Örnegin feodal bey, kentlerde kurulan pazarlara (isterse) kanşabi­liyordu. Satılan malların fiyatianna sınırlar (narh) koyabiliyordu. Satış­tan (çeşitli vergiler yoluyla) pay alabiliyordu. Daha önemlisi, ticaret malları bir yerden bir yere götürülürken topragından, suyundan geçilen beylerin her biri ("koruma karşılıgı" diye) onlara "transit vergisi" denen geçiş vergisi yükleyebiliyordu. Bu, fiyatları yükseltip satışları azaltıyor­du. Hatta kimi yükte agır pahada hafif malların satışını olanaksızlaştı­rabiliyordu. Bunlar, burjuvaların canını yakıp canını sıkmaz mı?

10 1 1

Page 12: 29. B6/'11mkisi.deu.edu.tr/erkin.baser/Alaeddin Şenel - İnsanlık... · 2016-03-22 · 29. B6/'11m ESKI DONYAVA ENDOSTRI UYGARUC/NA GEÇIŞ Insanlık tarihinde uygar toplum, onuncu

Insanlık Tarihi

Ticıuet burjuvazisi cumhuriyederinin kunı/uşu: Ticaretin ve pazar ekonomisinin gelişmesi, kendini feodal denetimden ve yönetimden kurtaracak koşullan da hazırladı. Ömegin pazara açılıp borçlanan feo­dal beyler, borçlarını ödeyebilmek ve pazardan daha fazla yararlanabil­mek için bazı ayrıcalıklarını sattılar. Bazı kentlere, içişlerinde, kendi kurullan ile kendi kendilerini yönetebilme heratını (uygun bir bedel karşılıgında! ) bağışladılar. Bu kentler daha çok bir "ticaret soyluluğu" oluşturan büyük taeirierden kurulu, belediye, kent kurullannca "cum­huriyet" denen rejimlerle yönetilmeye başlandı. Giderek feodal beyler­den tam bagımsızlıklannı kazanacaklardı.

Once monıırşi/erin deste/c/enmesi: Egemen sınıf konumuna yük­selen kentli kesimler (İtalyan ticaret !imanları, Alman Hanse Birligi1 3 kentleri gibi) uygun yerlerdeyseler kendi kendilerini yönetmeye baş­ladılar. Başka yerlerde, küçük feodal beylere karşı, büyük feodal bey­leri, giderek mutlaklaşan monarklan destekleme politikası izlediler. Aynı dilin konuşuldugu yerlerde, alışverişlerin aynı (birörnek) yasa­larla yürütülmesi bir belirginlik ve güvenlik duygusu yaratacaktı. Pa­zar ekonomisinin önünü daha da açacaktı. Bunu kavrayan büyük feo­dal beyler, kent cumhuriyetleri, kentlerin yönetimini ele geçirmiş prensler, küçük feodal beylikleri silip süpürmeye başlayan monarkları desteklediler. Böylece ulusal (ve üniter) devletlerin kurulması süreci işletilmeye başlandı.

Sann mud11k mon11rşi/ere karşı çı/a/111/lSı: Monarşiler, feodal top­lumun yıkıntılarını silip süpürüp temizleme işlevi görmüşlerdi. Bu ara kendilerine verilen destekle, astığı astık kestigi kestik mutlak mo­narklara dönüşenler çıkmıştı. Öyle ki Fransız Kralı XIV. Louis "devlet benim" diyebiliyordu.

Bu kadarı fazlaydı! Burjuvazi, feodalliğin (az çok) temizlenip ulusal devletlerin kurulması evresinde mutlak monarklara verdiği desteği çek­ti. Hatta onlara karşı cephe almaya başladı.

Burjuv. devrimi: Bu tutumu, burjuvazinin, ekonomiyi ve ülkeyi (monarklann aracılıgıyla degil) dogrudan yürütme kararlılıgını gösteri­yordu. Çünkü daha da gelişen ticaret ve onun yanında palazlanan en­düstri, monarkların pazara (keyfi olabilen) karışmalanna (artık) daya­namazdı. Monarklann siyasal erk üzerindeki tekellerinden rahatsız olmaya başlamıştı. Çözüm kendi yarattıgı "canavarın" ortadan kaldırıl-

l ıoı2

Page 13: 29. B6/'11mkisi.deu.edu.tr/erkin.baser/Alaeddin Şenel - İnsanlık... · 2016-03-22 · 29. B6/'11m ESKI DONYAVA ENDOSTRI UYGARUC/NA GEÇIŞ Insanlık tarihinde uygar toplum, onuncu

29: Eski Dünya 'dM Endüstri Uyarlıgına Gt!çiş

masıydı. Ve, 1 789 Fransız Devrimi'nden başlayarak 1848 devrimleriyle sürerek, çogu Avrupa ülkesinde art arda siyasal devrimler gerçekleşti­rildi. Siyasal erkin (feodal) beylerden baylara (burjuvalara) geçmesi sü­reci işletildi. Burjuva cumhuriyetleri kuruldu.

K��n1•mn� ��· Endüstriye dayanan bir uygar toplum, tarıma dayanan uygar top­

lumun üstyapısını (bir kambur gibi) sürgit sırtında taşıyamazdı. Onun ötedünyacı degerieri ve dinsel düşünüş biçimi, ekonomik erkini yitir­mekle olan eski egemen katmanlardan yana yontuyordu. Örnegin, her üç tektanncı dindeki faiz yasagıH (hiç degilse malları satana dek) borç alıp veren burjuva sınıfının yararına olamazdı. Faiz yasagı, parasını de­gil, topragını "işleterek" toplumsal artıyı kendine aktarabilen (ve bir an­lamda çalışmadan yaşayabilen) katmanın yararınaydı. Ancak pazar ekonomisine geçilince, ister istemez pazara açılan toprak sahipleri de borç alıp vermek durumunda kaldılar. Faiz yasagı, bir tek dinci kesim­ler için yararlıydı. Hem kitaba (konumları geregO baglılıkları nedeniyle hem (bagışlarla ve hayırlarla durumu bir süre daha götüren) pazar eko­nomisiyle ilişkileri fazla olmayanlar için savunulabilir durumdaydı. lleri­de para ekonomisi onları da sarmalına çekince, Papalıgın dünyanın en büyük bankerierinden biri konumuna gelip gelirlerinin önemli bir bö­lümünü faizden edindigini ögrenmek, altyapı-üstyapı (ekonomi-ahlak) ilişkilerinin kavranması bakımından aydınlatıcıdır.

Öte yandan, çok büyük ekonomik kaynakları denetleyen, dünyanın (dört bir köşesindeki) nimetlerinden haberli burjuvaların, bunlara (öte dünya adına) sırt çevirmeleri beklenemez. Son olarak, dinsel düşünüş­teki "ereksellikçi" açıklamalarla endüstri üretimi alanı olgularını anla­maya çalışanların yetersiz duruma düşecekleri söylenebilir. Söz konusu açıklamalar, yeniçagda tarımsal üretim alanı olgularını (zorlanarak da olsa) anlayıp yorumlamaya (belki) yetebiliyordu. Ama daha çok neden­sellikçi ilişkiler egemen (bkz. s. 1017) cansız doga nesneleriyle oyna­nan endüstri (mal) üretimi alanındaki süreçleri, ne anlamaya ne de yönlendirmeye uygundu. Dolayısıyla, dinsel dünya görüşü, endüstri üretimi olgularına ters duruma düşmüştü.

Örnegin, Avrupalı mal yapımcıları, Çin'in devlet sırrı gibi sakladıgı porselen üretimi teknigini ögrenmeye çalıştılar. Çin'den getirilen çok pahalı, dolayısıyla pazarı çok sınırlı porseleni, ülkelerinde ucuza üretip çok geniş tüketici kitlelerine satarak "deli paralar" . kazanabileceklerini kavramışlardı. Bunu başarabilmek için Çin mallarını inedeyip uzun yıl-

l ıoı3

Page 14: 29. B6/'11mkisi.deu.edu.tr/erkin.baser/Alaeddin Şenel - İnsanlık... · 2016-03-22 · 29. B6/'11m ESKI DONYAVA ENDOSTRI UYGARUC/NA GEÇIŞ Insanlık tarihinde uygar toplum, onuncu

Insanlık Tarihi

lar alan sınama ve yanılmalada porselen üretmeye çalışmışlardı. 1 5 Diye­lim ki kap kacagın üretiminin son evresinde fırında çatlaması, artık tan­rının cezasıyla açıklanamazdı. Ne de islamlıga geçilip fincanların fırına besıneleyle konmalarıyla önlenebilirdi. Çatıarnaya yol açabilecegi düşü­nülen yüzlerce "nedenin" üretim sürecindeki etkilerini bir bir araştır­mak gerekliydi. Sözgelimi, çatlamanın sırça içinde kalan kabarcıkların yüksek ısıda çok fazla genişlemesiyle oluştugunu pratikle aniayabilir ya da gazlar hakkında Boyle-Mariotte fizik yasasından çıkarabilirler­di. ı6 Çatlaga yol açan nedeni (kabarcıgı yok etmenin bir yolu bulu­nup) ortadan kaldırınca, Çinlilerinki kadar ince porseleni üretmiş ola­caklardı.

insanlık, Buda'nın ve birçok peygamberin, bir o kadar filozofun yaptıgı gibi ruhu "aşagılık" sayılan maddeden kurturarak kurtuluşa erip aydınlanamamıştı. Ama maddenin bir niteligini, elektriklenmeyi bulup, bu "nedene" egemen olarak aydınlanabilmişse, kültürel evrimi­nin bu evresine neden "Aydınlanma" denmesin? Canlı cansız, insanh insansız tüm dünya olaylarını "ereklerle" açıklamanın zamanı geçmişti. Zaman, onların yerine "nedensellikçi" açıklamalann getirilmesinin za­manıydı. Ötedünyacı degerler yeni üretim biçimine uymaz olmuştu. Yerlerine "budünyacı" degerierin konup gerçekleştirilmeye çalışılması gerekiyordu. Bunlarla insanlıgın kültürel evriminde (hele ötedünyacıh­gın karanlıgından sonra) mecazi anlamda bir "aydınlanma", "bilinç­lenme", "uygarlaşma" ve "soruna katlanıcı" kültürden "sorun çözücü" kültüre geçiş başladı.

Sorun {XJzı1cıJ kıJ/tıJre geçiş: insanhgın kültürel evrimine çeşitli açı­lardan bakmak, onun çeşitli yönlerini daha iyi kavrama olanagı verebi­lir. Bir bakış açısı, nesneler dünyası ile simgeler dünyası ilişkilerinin (madde-ruh ilişkisi sorununun) çaglara göre nasıl görulüp nasıl degişti­gi olabilir. Tarıma dayanan uygar toplumların kültüründe "belirleyici­lik" rolü ruha verilmekteydi. Endüstriye dayanan uygar toplumda mad­deye verilecektir. Bir başka bakış açısı, toplumların ve insanların her çagda karşılaşılan sorunlar karşısında gösterilen tepkilerin farkına (so­runa katlanıcı tutum ile sorun çözücü tutum) bakmak olabilir:

insanlık tarihinde, maddesel ve simgesel araçların karşılaşılan önemli sorunlan çözmeye yeterli nitelikte ve nicelikte bulunınadıgı dö­nemler yaşandı. Bu dönemlerde karşılaşılan sorunların çogu çözüleme­di. Çözülemeyince, sorunlara (hiç degilse) katianma (psikolojik) gücü veren tutumlar oluştu. Giderek, "soruna katlanıcı kültürler" geliştirildi.

IOJ4

Page 15: 29. B6/'11mkisi.deu.edu.tr/erkin.baser/Alaeddin Şenel - İnsanlık... · 2016-03-22 · 29. B6/'11m ESKI DONYAVA ENDOSTRI UYGARUC/NA GEÇIŞ Insanlık tarihinde uygar toplum, onuncu

29: Eski Dünya 'da Endüstri Uyarhgına Geçiş . .

Böyle kültürler, kültür bakanlığının bilinçli politikasıyla oluşturulmuş değildir. ınsanın, sorunlarına, psikolojik altyapısı üzerinde düşünsel üstyapısıyla (pratik) çözüm arama eğiliminin ürünüdür. Böyle ürünle­rin kuşaklar boyu yarattığı kültürel birikimin sonucudur sorun çözücü kültürler.

ınsanın (s. 95-98'de belirtildiği gibi) acı ve haz duyularının yarattı­ğı psikolojinin dayandığı iki direk, korku ve umut duyguları olmuştur. ınsan, korkulan oranında umutlarını da yükseltir. Yükseltmez, umut­suz kalırsa yaşama istenci (iradesi) azalabilir, hatta yitebilir. Böyle bir psikolojik yapıyla kişiler, topluluklar, toplumlar ve tüm olarak insanlık, nesneler dünyasında çözülmesi çok güç ya da olanaksız sorunlarla kar­şılaşıldığında ne yapar? Simgeler dünyasında yarattıkları düşsel çözümle­re umut bağlar. Bu tutumun evrensel örneği, ölüm (çözümsüz) sorunu karşısında "ruhun ölümsüzlüğü" umududur. Ölümsüzlük umudu, ölüm sorununa çözüm getirmese de "ölüm korkusuna katlanma" gücü vere­bilir. Daha doğrusu, kimi insanların psikolojik dirençlerini yitirmelerini önleyebilir.

Ölüme karşı takınılana benzer tutumlar, bir çağ, bir dönem için çö­zümsüz ya da çözümü çok güç sorunlarda da takınıhr. Bu tür tutumlar ve ilgili düşünceler insanlığın kültürel kalttında birikir. Sonunda insan­lık tarihinde (bir açıdan bakıldığında) "soruna kadanma gücü veren" niteliği görülebilecek kültürler oluşur.

ınsanlığın maddesel ve simgesel araçlan geliştikçe, önceki dönem­lerin çözümsüz sorunları, çözümü bulunan sorunlar kefesine geçirilir. Kefelerden hangisi ağır basıyorsa, o dönemde insan tutum, davranış ve düşüncelerine o eğilim egemen olur.

Endüstriye dayanan uygar toplum döneminde (cansız) mal üreti­mine uygun olarak olgulara nedensellikçi yaklaşılır. Belli sonuçlara yol açan belli nedenler ortaya çıkarılır. Onlar etkilenerek, istenmeyen so­nuçlardan kaçınılabilir. ıstenen sonuçları elde etme olanağı doğar. Bu tür sorunlar karşısında, artık aşkın öznelere yalvar yakar olma gereksi­nimi duyulmaz olur. Sonuçta, soruna katlanıcı kültürlerin yerini "sorun çözücü kültürler" , sorun çözücü tutumlar alır.

Kültürel evrimin erken evrelerinde geliştirilen soruna katlanıcı kül­türlerin işlevi ve değeri kavranabilir. Ama kültürel birikimin ve evrimin "sorun çözücü" düzeylere ulaştığı bir dönemde, soruna katlanıcı kül­türler ve tutumlar (örneğin ötedünyacı değerler) dayatılıyorsa, bunda bir iş var demektir! O zaman ortada ya bilisizliğin (cahilliğin) ya (göre­li) bir olanaksızlığın ya da bir sömürünün varlığından kuşkulanmak ge-

101 5

Page 16: 29. B6/'11mkisi.deu.edu.tr/erkin.baser/Alaeddin Şenel - İnsanlık... · 2016-03-22 · 29. B6/'11m ESKI DONYAVA ENDOSTRI UYGARUC/NA GEÇIŞ Insanlık tarihinde uygar toplum, onuncu

ln51lnltk Tarihi

rekir. Bilisizligin çözümü, "aydınlanma"; (göreli) olanaksızhgın çözü­mü, insanlıgın maddesel ve simgesel ekonomik kaynaklanna daha eşit­likçi ulaşım olanagı verecek hakça bir gelir dagılımıdır.

Çagdışı, soruna katlanıcı kültürlerin yaygınlaştınlıp dayatılmasın­da, bunlardan çok, başka bir neden vardır: Bir toplumun, bir sınıfın, bir grubun, bir kişinin "ötekilerinin" insanlıgın kaynaklarını (kendisini ilgi­lendirmeyen sorunlannın çözülmesinde) kullanmalarını engelleme ça­bası. Onları (kaynakları ve insanları) kendisi için daha fazla sömürme amacı. Bu da "çözülebilir bir sorun" olarak insanlıgın gelişmesinin önünde bir engel oluşturmaktadır. "Insanlık, gündemine çözebilecegi sorunları getirir! "

Budrln}'llcı delerierin yiJceltilişi: Endüstriye dayanan uygar toplum evresinde, insanlıgın nesneler dünyasına yaklaşımı kökten degişmiştir. Dinsel düşünüşteki, her olayın, tanrının birilerini cezalandırma ya da ödüllendirme amacının sonucu oldugu inancına dayandınlan "ereksel­likçi yaklaşım" bırakılmıştır. Ereksellikçi yaklaşım yerini, nesneler dün­yasına "nedensellikçi yaklaşım" biçimine bırakmıştır. Buna uygun ola­rak "şeylerin niçinine degil, nedenine bakılması" egilimi agır basmıştır. Böyle bir yaklaşım, nesnel dünya kadar insanın kendi öznel dünyasına bakmasında kendini göstermiştir. Dolayısıyla, genel olarak dünya görü­şüne egemen olmuştur.

Tarıma dayanan katmanlı uygar toplum döneminde, simgeler dün­yasının etik (degerler) alanında, insanlar bir aşkın öznenin kulları ola­rak (degersiz) görülürdü. Kitlelerden, bu dünya yaşamını, tanrının buy­ruklarının yerine getirilmesinin gerektigi bir "görev" olarak görmeleri istenirdi. Kulluk sınavını iyi vermek koşuluyla özgürlügün, mutlulu­gun, hatta (hak sahibi olma anlamında) özneligin ötedünyaya ertelen­digi bir degerler dizgesi oluşturulmuştu. "Ötedünyacı degerler" denebi­lecek bu etik anlayış yerine, endüstriye dayanan uygar toplumda insanı "özne" olarak gören anlayış belirdi. Onu bir araç olarak görmeyip, mut­lulugunu (ama öte dünyada ulaşılacak sözde sonsuz mutlulugu degil) bu dünyada mutlulugu amaç alan, bu dünya yaşamını iyileştirmeyi amaçlayan "budünyacı degerler" geliştifilmeye başlandı.

Bilimsel dtJsüntJs biçimine geçis Insanlık geçmişte, avcı ve toplayıcı asalak ilkel toplulugun yaşayış

biçimine uygun "sihirsel düşünüş biçimi" (bkz. s. 197) geliştirmişti. ln­sanlıgın düşünüşüne, tarıma dayanan uygar yaşayış biçimi döneminde,

l ıo ı6

Page 17: 29. B6/'11mkisi.deu.edu.tr/erkin.baser/Alaeddin Şenel - İnsanlık... · 2016-03-22 · 29. B6/'11m ESKI DONYAVA ENDOSTRI UYGARUC/NA GEÇIŞ Insanlık tarihinde uygar toplum, onuncu

29: Eski Dünpı'd8 Endüstri Uyarb,gına Geçiş

"dinsel düşünüş biçimi" (bkz. s. 402) egemen olmuştu. Endüstrici uy­gar yaşayış biçimine geçilince, ona uygun "bilimsel düşünüş biçimi" oluşup (bkz. s. 207, çizelge Ili'te gösterildigi gibi) gelişmeye başladı. Bi­limsel düşünüş biçimini yaratan koşullar şöyle sıralanabilir:

(:6tıhnn llitınıU rlretim: Endüstri üretimi, avcılık ve toplayıcılıgın yapıldıgı çayırlarda hayırlarda yapılmaz. Tarımsal üretimin yürütüldügü tarlalardan, bahçelerden farklı yerlerde yapılır. Doganın olumsuz ve be­lirsiz etkilerine açık, açıklık alanlarda yapılmaz. Üretim, çatılarıyla do­ganın "kaprislerinden" yalıtlanmış işliklerde, fabrikalarda, seralarda yü­rütülür. Böylece doga güçlerinin olumsuz etkilerinden kurtanimış olur. Bu nedenle, sihire başvurmaya gereksinim duyulmaz. Baş edilemeyen olumsuz durumları önlemeleri için aşkın özneleştirilen doga güçleri olan tannlara yalvarıp yakarmaya gerek kalmaz. Üretimin her aşaması insanın denetimi altındadır.

Qnsız nesne üntiıni: Endüstride (canlı doganın birer parçası olan bitkisel ve hayvansal besin üretiminden çok) cansız doga ile ugraşılan mal üretimi agır basar. Böylece insanın ilgisinin ve bilgisinin odagı, karmaşık yapılı canlı dogadan (biyosferden) çok, daha yalın yapılı can­sız doga (jeosfer) üzerine kayar. Mal üretimi, fizik ve kimya yasalarının geçerli oldugu, neden-sonuç ilişkilerinin (nedenselligin) daha kolay gözlemlenip kavranabilecegi alanda yapılır. Bu yüzden (orada, tarımsal üretimde karmaşık yapılı canlıların üretiminde görüldügü gibi) kavra­namayan süreçleri tanrıların erekleriyle açıklama yoluna gidilmez.

Oretim d6ngüsünün luzlArmusı: Tarımsal üretim döngüsü yıllıktır. Genelde yılda bir ürün alınır. Bu durumda, sınama-yanılma yoluyla (dogru) bilgi birikimi agır işler. Aynı zamanda, ekim ile hasat arasın­daki uzun zaman aralıgı, sürece giren nedenleri bir bir amınsamayı güç­leştirir. Hangilerinin hangi sonuçlara yol açtıgını amınsamayı ve sapta­mayı olanaksızlaştırabilir. Dahası, olumsuz bir sonuca yol açan olası nedenlerden her birinin, her üretim döneminde birer birer sınanıp ayık­lanarak, olumsuz sonuçtan sorumlu nedenin bulunması yıllar alabilir.

Oysa endüstri üretiminin nabzı ( tarımınkine göre) çok daha hızlı atar. Yılda bir degil (üretilen malın türüne göre) ayda bir, haftada bir, günde bir, günde birkaç posta üretim gerçekleştirilebilir. O zaman, olumsuz bir sonucun olası nedenlerinden (diyelim on nedeninden) her biri, bir üretim döngüsünde süreçten çıkarılarak, sorumlu neden çok kısa

l ıoı7

Page 18: 29. B6/'11mkisi.deu.edu.tr/erkin.baser/Alaeddin Şenel - İnsanlık... · 2016-03-22 · 29. B6/'11m ESKI DONYAVA ENDOSTRI UYGARUC/NA GEÇIŞ Insanlık tarihinde uygar toplum, onuncu

Insanlık Tarihi

· süre içinde saptanabilir. Bu, neden-sonuç ilişkilerini daha kısa sürede görme ve bu konuda daha hızlı bir bilgi birikimi saglama demektir.

SA)'ISIII tJ/çmelere Nşvurm11: Endüstride mal üretiminin bir başka özelligi, üretim sürecinin ve üretilen malın sayısal ölçmelere elverişli oluşudur. Bu da neden-sonuç ilişkilerinin daha dogru kavranmasını saglar. Ayrıca onlara, istenilmeyen sonuçlardan kaçımhp istenen sonuç­ların alınacagı yönde karışılmasını kolaylaştırır. Üretim süreci üzerinde daha büyük bir egemenlik kurulmasının araçlarından birini oluşturur. Üretim etmenleri ugöz kararı, el ayarı" degil gram gram, milim milim, saniye saniye, derece derece tartılıp, ölçülüp, karıştırılıp, ayariandıgm­dan her posta üretimde aynı sonuçlar alınabilir. Farklı sonuçlar hemen görülüp nedenleri hemen bulunabilir. Üretime matematik, geometri, fizik, kimya gitmiştir.

Teknolojinin sıi1JlvındAn geçirme: Avcılık ve to playıcılık (asalak ya­şayış biçimi) rastlantısaldır. Tarımsal üretimde, olumlu ve olumsuz so­nuçlar (aşkın özneleştirilmiş " tarımla ilgili" doga güçleri biçiminde bile olsalar) tanrıların ödüllendirme ya da cezalandırma erekleriyle açıkla­nır. Böyle açıklamaların gerçekligi yansıtıp yansıtmadıgının (pratikte) sınaması, dogrulugunun yanlışlıgının saglaması yapılamaz. Tanrının bir davranışı ne zaman ödüllendirip ne zaman cezalandıracagı, dolayısıyla cezalandırıp cezalandırmayacagı aslında bilinemez.

Endüstride mal üretiminde durum farklıdır. Neden-sonuç ilişkileri hakkında kafada kurulan baglantılar, kafada kalmaz. Amaç mal üret­mek oldugu için varsayımlar (felegin çemberinden degil) "teknolojinin sınavından geçirilir". Gerçekligi yansıtmayan baglantılar unutulur ya da "yanlış" diye atılır. Yansıtanlar tutularak teknolojiye, giderek bilime dö­nüştürülür.

Oretiın üzerinde egemenlik: Tüm bu koşullar ve bu nedenler, insa­nın endüstri üretimi üzerinde daha eksiksiz bir egemenlik kurmasını sağ­lar. Neyin ne ile, ne kadar, nasıl karıştırılırsa, neyin elde edilecegini ön­ceden kesin olarak bilebilme olanagı doğar. Bunun anlamı, insanın üre­timin geleceği, onunla birlikte kendi geleceği üzerinde, istenci yönünde emek dökerek denetim (egemenlik) kurabilmesidir. Bu da rasyonel (gide­rek bilimsel) düşünüş alışkanlıgını getirir. Irrasyonel düşünüşe yol açan korkular, belirsizlikler, umutlar, umutsuzluklar azaltılmıştır.

l ıoı8

Page 19: 29. B6/'11mkisi.deu.edu.tr/erkin.baser/Alaeddin Şenel - İnsanlık... · 2016-03-22 · 29. B6/'11m ESKI DONYAVA ENDOSTRI UYGARUC/NA GEÇIŞ Insanlık tarihinde uygar toplum, onuncu

29: Eski Dünya'da Endüstri Uyarlıgına Geçiş

- ! Uretimde olumlu sonuçların alınabilmesi için artık sihire, yakar-

maya (duaya) gerek duyulmayacaktır. Bu gerçegi kavramak için yagmur duasına bakmak yeter. Taşlar birbirine vurularak yagışa benzer sesler çıkarılırken yakarılan sihir-din karışımı "yagmur duası" törenine ne zaman, nerelerde başvurulur? Ne zaman, nerelerde başvurulmaz? Seb­zeterin seralarda yagmurlamayla (ya da toprak altına döşenen delikli borularla) sulandıgı bilimsel, "endüstriyel tarım" uygulanan bir zaman­da ve yerde, tarımemın yagmur duasından başka şeylere gereksinimi vardır. Daha çok ürünle ve malla ilgili maddelerin (örnegin yapay güb­relerin, hormonların) ve süreçlerin (neden-sonuç ilişkilerinin) dogru bilgisini edinmek isteyecektir.

Nedensellikçi plclaşım: Böylece endüstri uygarlıgının insanı (bkz. s. 207, Çizelge III), artık tam anlamıyla "bilen özne" konumuna yükse­lecektir. Nedenleri (üretim eylemiyle, bilimsel egitimle) ögrenip gerek üretim sürecinde, gerek onun dışındaki yaşamında istemedigi sonuçlar­dan (önceden haberli ve bilgili olup) kaçınabilecektir. Nedenleri yönlen­direrek istedigi sonuçları daha büyük bir başarıyla elde edebilecektir. Öyleyse, endüstrici uygar yaşayış biçiminde insan, her şeyin (niçininden çok) nedenini araştırmak isteyecektir. Öyleyse insanın, bilmek istedigi olgulara ve olaylara "nedensellikçi" bakış açısıyla yaklaşacagı söylenebi­lir. Ki bu da "bilimsel düşünüş biçimi" demektir.

Nedense//igi çarpıtmapn 11ncıhr: Dinsel düşünüş biçiminde (Çi­zelge lii'te gösterildigi gibi) bilen özne ile bilinen nesne arasına aşkin öznelerin sokuldugu belirtilmişti. Bu aracılada olaylar (nedenler göz­den kaçırılıp "çarpıtılarak") tanrının ödüllendirme ya da cezalandırma ereginin (amacının) sonucu olarak gösteriliyordu. Böylece, bilen özne­nin neden-sonuç ilişkilerini görebilmesi, yakalayabilmesi engellenebili­yordu. Endüstri üretimi döneminde de bilen özne ile bilinen nesne her zaman baş başa bırakılmış degildir. Özne ile nesne tümden aracısız, karşı karşıya degildir. Dogayı gözlemlerken ya da dogayla (üretim iliş­kilerinde) etkileşime girerken gene birtakım aracılar olacaktır. Ama bunlar (dinsel düşünüşte oldugu gibi) neden-sonuç ilişkilerini (erek­selcilikle) çarpıtan nitelikte degildir. Bu aracılar (çizelgede mercek ile simgelendigi gibi) mercekler yanı sıra bilimsel kavramlar, bilimsel ku­ramlar, bilimsel ideolojiler, bilimsel düşünüp davranan bilimciler, teknologlar olacaktır. Dolayısıyla neden-sonuç ilişkilerinin (çarpıtmak şöyle dursun) daha duyarlı, daha derin, daha dogru gözlemlenip sapta­nıp yansıtılmasını saglayan türden aracılardır.

1 1019

Page 20: 29. B6/'11mkisi.deu.edu.tr/erkin.baser/Alaeddin Şenel - İnsanlık... · 2016-03-22 · 29. B6/'11m ESKI DONYAVA ENDOSTRI UYGARUC/NA GEÇIŞ Insanlık tarihinde uygar toplum, onuncu

lnSiln/ık Tarihi

M�TIIk �yarar �ikolojisi: Bilgi edinme sürecinde endostrici uygar toplum insanının içinde bulundugu genel psikolojik ortamda ise (din­sel, sihirsel düşOnOşlerde bulunan) korkulardan, umutlardan çok başka etmenler olacaktır. Bunlar, adarnma göre, bilimsel merak, yarar saglama egilimi ve salt bilme tutkusu olabilmektedir. Bunlara bir de budonyacı insancıl degeriere ulaşma olkoso katılmalıdır.

TiJm�VIUlm lllllntJlı: Bilimsel düşOnOşte insanın, inançlarının ve duygularının etkisi altında kalmadan her bir olayda neden-sonuç bag­lantil ;ını kavramaya çalışması beklenir. Böylece aynı türden olaylarla ilgili yeterli sayıda gözlernde bulunduktan sonra, o olay "tOrO" hakkın­da bir genel yargıya (genellemeye) ulaşılabilecektiL Mantıkta bunun adı "tOmevarım" işlemidir. Bilimsel düşOnOşte benzetme mantıgından ve tümdengelimden (analojiden ve dedOksiyondan) çok, türnevarım (en­dOksiyon) mantıgı kullanılacaktır.

Sonuç: Endostrici uygar toplumda insan, bilimsel (nedensellikçi) dOşOnüşle nesneleri, olayları daha iyi kavrayacaktır. Gerçekligin gide­rek daha dogru, daha eksiksiz (simgesel) modelini kurmaya çalışacak­tır. Bu bilimsel bilgiyle insan, nedenleri yönlendirerek, istemedigi so­nuçlardan daha yüksek oranda kaçınabilecektir. lstedigi sonuçları daha bir başarıyla Oretebilecektir; ceteris paribus başka etmenler işe karış­madıkça l

l ıozo

Page 21: 29. B6/'11mkisi.deu.edu.tr/erkin.baser/Alaeddin Şenel - İnsanlık... · 2016-03-22 · 29. B6/'11m ESKI DONYAVA ENDOSTRI UYGARUC/NA GEÇIŞ Insanlık tarihinde uygar toplum, onuncu

30. /Jdlıım YENI DONYA UYGARIJCJNIN SONU

Eski Dünya'nın Yeni Dünya kaşifi Christopher Columbus (Kristof Kolomb), Ispanya'nın Palos limanından (3 Ağustos l492'de) okyanusa açıldı. lki buçuk ay kadar sonra (12 Kasım l492'de) Antiller'in Guano Hani Adası'nda Yeni Dünya'ya ayak bastı. 1 7

lspanyol conquistadore (fetihçi) Hernan Cortes, ( l S l9'da) Ispan­ya'nın Küba genel valisinin yönergesi (talimatı) ile Mezoamerika'yı (yalnızca) keşfetmekle görevlendirHdL O ne yaptı? Meksika'da yoğun nüfuslu, varsıl bir imparatorluğun varlığını "keşfetti". Keşfedince, Aztek başkenti Tenochtitlan'ı, küçük bir "keşif ordusu" ile ele geçirmekten kendini alamadı! "Yeni Dünya Fatihi" sanıyla tarihe geçti.

Petro de Alvarado, komutasındaki lspanyol birlikleriyle Orta Ame­rika'da Maya kültürlü halkların bölgesine girdi. Rottern Cane'i ( l 524'te) ele geçirdi. Buranın Üç Geyik ve Dokuz Köpek adlı yönetici­lerini, " lspanyol askısı" denen araçla, ellerinden astırarak (altınların ye­rini söyletmek için olmalı ! ) işkenceden geçirttikten sonra öldürttü. On­ları yakurarak öldürtıneden önce, bu işkencelerle, "kendisine karşı ayaklanma" düzenlediklerini söyletmişti. 18 "lleride ne olur belli olmaz" diye kendini güvenceye almak istemiş olmalı!

l ıoıı

Page 22: 29. B6/'11mkisi.deu.edu.tr/erkin.baser/Alaeddin Şenel - İnsanlık... · 2016-03-22 · 29. B6/'11m ESKI DONYAVA ENDOSTRI UYGARUC/NA GEÇIŞ Insanlık tarihinde uygar toplum, onuncu

Insanlik Tarihi

Öteki İspanyol Yeni Dünya fetihçisi Francisco Pizarro, tspanya egemeni ile bir capitulation (kapitulasyon) imzaladı. Böylece aldıgı iz­nin ve yetkinin bir geregi olarak, Güney Amerika topraklarını bir avuç savaşçısıyla ele geçirmeye başladı. lnka Imparatoru Atahualpa'yı ve 7 bin savaşçısını hile ile pusuya düşürdü. Imparatoru kendi eliyle ( 1533'te) tutsak aldı. tınparatorun gelecegi, Üç Geyik'ten ve Dokuz Köpek'ten daha iyi olmayacaktı.

Kuzey Amerika'nın kolonileştirilmesi (hem yerleşilmesi hem sömü­rülmesi anlamıyla kolonileştirilmesi) Orta Amerika'dan ve Güney Ame­rika'dan (neden?) yarım yüzyıl kadar sonra başlatıldı. Sir Humprey Gilbert ( 1 583'te) , New Foundland'da bir Ingiliz üssü kurdu. Buranın Ingiltere'nin oldugunu ileri sürdü. Yeni fetihler yolunda gittigi Azor Adaları dolaylarında denizde yitti. Aynı başarıyı kardeşi (gene) Sir Walter Raleigh gösterdi. İspanyollar arasında Altın Adam anlamına ge­len "El Dorado" diye uydurulan mitostaki altın ülkesini bulması için görevlendirilince, Kuzey Carolina'yı (Orinoce Irmagı'na dek) ele geçir­di. Ama aynı bölgeye altın bulma umuduyla ( 1616'da) yaptıgı ikinci se­feri başarısızlıkla sonuçlandı. Ingiltere'ye dönüşünde (aynı zamanda "Allahsız Ozan" sanıyla tanınan bir edebiyatçı olan bu kahraman, "va­tana ihanet" yasasından yargılanıp idam edildi. 19 Ama soyadı daha son­ra Kuzey Carolina federe devletinin başkentine verilerek adı cografyaya geçirilecekti.

Tüm bu olaylar, Yeni Dünya kültürlerinin ve uygarlıklarının sonu­nun başını oluşturdu. Aynı zamanda, Yeni Dünya'da yeni uygarlıkların (gene fetihlerle! ) kuruluşunu da başlatıyordu.

YENI DONYA HALKLARI SOYKIRIMI Günümüzün bilimkurgu yazarlarından Ursula Le Guin'in babası,

antropolog Alfred Louis Kroeber, ( 1934'te) Meksika'nın kuzeyindeki Amerika'da, Avrupalıların gelişinden önce, l milyonun biraz üzerinde yerlinin yaşadıgını hesaplamıştı. Bu sayı, yeni bulgularla ve çalışmalarla (antropolog Henry Dobyns tıı.rafından, l983'te) 18 milyona kadar yük­seltildi. Bugün (2006) uzmanların çogu lO milyon dolayında bir kesti­rimi akla ve bulgulara daha yatkın buluyorlar.20

"Yeni Ispanya" denen Orta Amerika'nın halklarının yaşadıgı bölge­lere elkoyulmasından öncesinin (onaltıncı yüzyılın) nüfusuyla ilgili kestirimler ise (birbiriyle tutarsız biçimde) 5 milyon ile 25 milyon ara­sında degişiyor. Aynı bölgede onyedinci yüzyıl ortalarında ancak l mil­yon yerlinin yaşadıgı saptandı. En düşük kestirim bile alınsa, saptama, nüfusta, tek bir yüzyıl içinde büyük bir düşüş demekti.21

l ıo22

Page 23: 29. B6/'11mkisi.deu.edu.tr/erkin.baser/Alaeddin Şenel - İnsanlık... · 2016-03-22 · 29. B6/'11m ESKI DONYAVA ENDOSTRI UYGARUC/NA GEÇIŞ Insanlık tarihinde uygar toplum, onuncu

30: Yeni Dünya Uygarlıgının Sonu

Güney Amerika'da, Avrupalılarca ele geçirilmesi ( l530'lar) sırasın­da Peru (lnka imparatorlugu) halklannın nüfusunun 9 milyon dolayın­da bulundugu (David Cook'un 1981 tarihli yapıtında) belirtiliyor. Bun­dan yüz yıl kadar sonra ( 1620'de) nüfusun 600 bin dolaylanna indigi hesaplanmış bulunuyor.22

Yeni Dünya'nın bu üç bölgesinde yaklaşık bir yüzyıl içinde yüzde seksenleri, doksanlan bulan "nüfus inişinin" tek bir anlamı vardır: Yeni Dünya halkları soykırıma ve kültürkıyıma ugratılmıştır! Soykınmda ve nüfus inişinin nedenlerinden biri olan savaş (sürgün, saglıksız ortam­larda agır koşullar altında çalıştırma sonucunda) ölüm oranlannın artıp dogum oranlarının azalmasında, Eski Dünya'lıların dogrudan (agır) so­rumlulugu vardır. Ancak ölümterin daha büyük bir bölümü (çiçek, kı­zamık, nezle gibi) en az on sekiz salgın hastalık nedeniyle olmuştur.23 Bunda, Amerika Yerlileri'nin bagışıklık dizgeleri bulunmayan (Yeni Dünya'nın tanımadıgı) bu hastalıklan getiren Avrupalıların dotaylı so­rumlulugu söz konusudur. Bu sorumluluk da, "emek aracı" olarak gö­rülmeleri dışında deger verilmeyen yerliler söz konusu oldugunda, sal­gın hastalıkların yayılmalarını önleyici yeterli önlemlerin alınmaması, hastalananların ölmelerini önleyici yeterli bakım gösterilmemesi du­rumlarında dolaysız sorumluluk niteligi kazanır.

Eski Dünya'nın endüstriye dayanan burjuva kapitalist tektanncı uygarligının daha "üstün" {?) bir kültür sahibi insanları, Yeni Dün­ya'nın avcı ve toplayıcı toplulukları ile tanıncı uygar pagan halklarını nasıl olup da soykırımdan geçirebilmişlerdir? Yerliterinkinden yüksek teknolojileri buna uygundu diyelim. Ya insan kurbanını çoktan asmış ahlaklan ve vicdanlan buna nasıl izin verebildL Nasıl oldugu, Aztek­lerin, İnkaların ve Kuzey Amerika Yerlileri'nin siyasal, yönetsel ve kül­türel varlıklarını sona erdiren üç örnek olaydan izlenebilir.

Azteklerin sonu İspanyol fetihçiler, ilk adımda Küba Adası'nı ele geçırıp onu

( l S l l 'de) kolonileştirmişlerdi. Antiller'deki halkları, Güney Amerika'da el koydukları topraklarda çalıştırmak üzere köleleştirmişlerdi. Yamyam olduklarına inandıkları Karayip halklarını da köleleştirip çalıştırırken kendilerini yiyebileceklerinden hiç korkmamışlardı. Bu kimseleri, altını bulunmadıgı için, "başka işe yaramaz" saydıkları öteki adaların halkla­rıyla birlikte çalıştırmışlardı. Buradan, asıl amacın ne dünyanın keşfi ne Hıristiyanlıgın yayılması ne bunlara direnen dinsizlere karşı "kutsal sa­vaş" ya da "haklı savaş"24 verilmesi oldugu anlaşılmaktadır.

1 1023

Page 24: 29. B6/'11mkisi.deu.edu.tr/erkin.baser/Alaeddin Şenel - İnsanlık... · 2016-03-22 · 29. B6/'11m ESKI DONYAVA ENDOSTRI UYGARUC/NA GEÇIŞ Insanlık tarihinde uygar toplum, onuncu

Insanilk Tarihi

Hernan Cortes, Ispanya'nın Küba genel valisinden aldıgı "Yerliler ile alışveriş" izniyle 10 Şubat 1 519'da l l gemi, 508 savaşçı, 1 7 at ve toptarla birlikte yola çıktı. Kıtaya ulaşugı yerde, adamlannın geri dön­mesini engellemek için "gemileri yaktı" . Burada, Veracruz kasabasmı, Meksika'ya akınlan için bir üs olarak kullanmak üzere kurdu. Kasaba­nın tam adı "Villa Rica de la Vera Cruz" (yani "Gerçek Haç'm Varsıl Kasabası" idi. Bu ad bile, Yeni Dünya'nın "para ile imanın" işbirligiyle ele geçirilecegini duyurmaktaydı. Kurdugu kasabanın kuruluna, kendi­sini Meksika topraklanna girecek ordunun başkomutanı seçtirdi. Yöre­nin yerlilerini yenilgiye ugratıp (bildik yöntemle) ordusuna aldı.

Aztek Imparatoru Montezuma, lspanyollann, okyanustan ülkesine dönen tanrılan Kuetzalcoatl'm soyu olduklan sanısıyla, Cortes'i ve or­dusunu başkent Tenochtitlan'a kabul etti. Buna karşılık Cortes ne yap­tı? Montezuma'yı tutsak alıp kukla gibi kullanarak, Meksika'yı yönet­meye kalktı. Küba genel valisi (Diego de Valesques), onu geri çagırmak istedi. Bunun üzerine Cortes, Meksika Körfezi'ne gidip onun donanması­nı yenilgiye ugrattı. Ancak Aztek başkenti Tenochtitlan'a döndügünde, Aztekleri "ayaklanmış" buldu. Cortes ile işbirligi yapan kuklalaştırılmış imparatorlarını taşlayarak öldürmüşlerdi. Cortes, lspanyol tarihine "acı gece" olarak geçen savaşta agır bir yenilgi aldı. Aztekler, tarih yazma olanagı bulamadıklarından, bu olay onların tarihine "onurlu utku" ola­rak geçemeyecekti!

Ertesi yıl Cortes yeniden saldırdı. Ortasındaki adalarda başkent Tenochtitlan'm bulundugu göle l 3 "brigantine" denen büyüklükte tek­ne soktu. Aztekler onlara karşı kanolarla 75 gün direndiler. Karada ise yaya ve atlı birlikleri güçlükle ilerleyebiliyordu. Üç aylık bir kuşatma­dan sonra başkent düştü, imparatorluk ( l 52 1 'de) dagıldı. Cortes kenti (iklimini benzettigi için) "Yeni Ispanya" dedigi koloninin başkenti yap­tı. lspanyol tahtı Cortes'i "markiz" yaparak ödüllendirdi. Ama (um­dugu) gibi Meksika valisi yapmadı. Ispanya'ya ( l 540'ta) döndügünde Taht, Cortes'e yüz vermedi. Azteklerin ve Cortes'in sonu böyle oldu. Montezuma'nın lspanyolların el koydugu hazinesine ne oldu (batmış olabilir) bilinmiyor. Ya lnkaların ve Pizarro kardeşlerin sonu ne ola­caktı?

lnkRhnn sonu lspanyol koloniciler, yerleştikleri Antilleri, Güney Amerika'nın "al­

tın ülkesi" Peru'nun ele geçirilmesi için bir üs olarak kullandılar. Önce !nka imparatorlugunun Mayalar gibi uyruk halklannın yaşadıkları yer-

l ı024

Page 25: 29. B6/'11mkisi.deu.edu.tr/erkin.baser/Alaeddin Şenel - İnsanlık... · 2016-03-22 · 29. B6/'11m ESKI DONYAVA ENDOSTRI UYGARUC/NA GEÇIŞ Insanlık tarihinde uygar toplum, onuncu

30: Yeni Dünya UygarltSJnın Sonu

lerine çıktılar. Mayalan imparatorluga karşı kışkırttılar. Bundan sonra­sını von Hagen şöyle anlatıyor: "Pizarro, 167 lspanpol (savaşçısı) ile 16 Kasım 1 532'de Cajamarca'ya yaklaştı. Atahualpa, kentin öteki yakasın­da kamp kurup kenti boşaltmıştı. Pizarro kente girdi. Atahualpa ile gö­rüşmek isterligini söyledi. lnka 6000 izleyicisiyle geldi. Pizarro (görüş­me yerinde) sakladıgı savaşçı birliklerini bir işaretle saldırttı. Anayol birkaç dakika içinde ölülerle doldu. Sag kalanlar, yıkılan surlardan kır­lara kaçtılar. "25

lnka, altın tahtı üzerindeyken Pizarro tarafından yakalanır. Gümüş boyunluklu perler Valverde dualar okumaktadır. Imparatorlarının yaka­landıgını gören lnka ordusu dagılır. Perulular görüşme yerine silahsız geldiklerinden İspanyollardan ölen, yaralanan yoktur.26

Böyle bir sonuç nasıl alınabildi? Pizarro kardeşler, sakladıklan, at­larla, toplarla ve tüfeklerle donanmış 1 50 kadar savaşçıyı bir işaretle saldırtmışlardı. Böylece pusuya düşürülen lnkalar, ne oldugunu anla­yamayıp dagılmıştı. Öyle ki imparatoru, Francisco Pizarra'nun kendisi yakalayıp tutsak alabilmişti.27 Bu sonuçta, lspanyollann elindeki karşı konmaz "büyü" silahının yarattıgı panigin de rolü olmuştu. Çünkü ateşli silah nedir görmemiş olan Yerliler, topların ve tüfeklerin büyük bir gü­rültüyle patlamasını duyuyorlardı. Ama namlulanndan çıkan duman­dan başka bir şey görmüyorlardı. Öyleyse İspanyolların büyüsünün gü­cü, insanları sapır sapır dökebiliyorrlu ( ! ) . Hatta bazı kaynaklarda, ye­nilgilerinde, Yerliler'in, ülkelerinde bulunmayan adar ile üzerindeki sa­vaşçıları, insanüstü tek bir varlık gibi algılamalarının payının da bulun­dugu yazılıdır (ne büyük bir kültür şoku ! ) .

Tutsak alınan lmparator Atahualpa'nın bırakılması için kurtulmalık olarak tonlarca altın istendi. Can derdine düşen egemen, tüm impara­torluga haberciler saldı. Daha çok tapınaklardan olmak üzere kap kacak, yontu, takı olarak imparatorlugun her yerinden altın aktı.28 Iste­nen tutarda altın saglandı. Ama lspanyollar, sözlerini tutup imparatoru bırakmadılar. Yargılayıp ( ? ) ölümüne karar verdiler. lnka (ruhunu kur­tarmak için olmalı) yakılması için yakardı. Atalarının, "sapkın", "din­siz", "cadı" oldugu sonucuna vanlanlan yakarak ruhlarını kurtardıkla­rını çok iyi bilen Katolik Hıristiyanlar, bu ayncalıgı lnka'ya tanımadılar. Önce, Hıristiyanlıga geçerse isterliginin yerine getirilecegini söylediler. Uroarsız (çaresiz) kalan imparator, bunu da kabul etti. Gene de (istedi­gi gibi yakılırsa kendisine inananların ve uyruklannın gözünde öldük­ten sonra kahramaniaşmasını engellemek için olmalı) yakınayıp "İspan­yol mengenesi" denen bir araçla boynunu sıkıştınp kırarak (l 533'te) öl­dürdüler.29 Ve ölüsü (bile) yakılmadı. 30

l ıoıs

Page 26: 29. B6/'11mkisi.deu.edu.tr/erkin.baser/Alaeddin Şenel - İnsanlık... · 2016-03-22 · 29. B6/'11m ESKI DONYAVA ENDOSTRI UYGARUC/NA GEÇIŞ Insanlık tarihinde uygar toplum, onuncu

Insanlık Tsribi

MohikAnlılnn sonuncusu Avrupalıların Kuzey Amerika'yı kolonileştirme girişimleri büyük

(Güney'dekinden daha büyük) bir direnişte karşılaştı. Bu yüzden, Orıa ve Güney Amerika'dakinden elli yıl sonra başarılı olmaya başladı. "Ba­şarı" [ ! ) yolunda halyan denizci John Cabot, Ingiliz Tacının destegiyle ( 1497'de) denize açıldı. Columbus gibi o da Atlas Okyanusu (ters) de­niz yolundan Asya'ya (daha kolay) ulaşılacagını düşünüyordu. Oysa Kuzey Amerika'ya (New Foundland'da) ulaşan ilk Eski Dünya'lı oldu. Portekiz egemeninin aynı bölgeye ( l SOl'de) aynı görevle gönderdigi Gaspar Corte-Real ise bunu bile başaramamıştı. Ama Avrupa'ya elli köle ile dönmeyi başarmıştı! Porto Rico fetihçisi ]uan Ponce de Leon'un ( l 5 l 3'teki) Florida çıkartması geri püskürtüldü. Kendisi ölümcül bir yara almıştı. Benzeri bir girişimde Lucas Valesques de Ayllon, ileride Georgia denecek yerde yaşamını yitirdi. 31

Avrupalıların getirdikleri (Yerlilerin hazırlıksız yakalanıp kısa sü­rede bagışıklık geliştiremedikleri) salgın hastalıklar nüfuslarını kırdı. Ondan sonradır ki Kuzey Amerika'nın Florida gibi bazı (çekici) bölge­leri Avrupalılar için az çok güvenli duruma sokulabilmişti. Bunun üze­rine Fransisken Yolu misyoner dincileri (ama Avrupalı savaşçıların ko­ruması altında ve onların misilierne eylemleri destegiyle) Kilise babası St. Augustinus adına kurulan St. Augustine kenti çevresinde SOO kilo­metre çapındaki bir alana ( l 565'te) yerleşebildiler. Burada kırk kadar "misyon" toplulugu kurabildiler.32

lspanyolların girişimlerini Fransız ve Ingiliz girişimleri izledi. Bu yolda iki Ingiliz (bkz. s. l022'de sözü edildigi gibi) ilk adımları almış­lardı. Sir Humprey Gilbert ( 1 583'te), New Foundland'da lspanyol fetih­çiterin beceremedigini (ama onlardan ancak yarım yüzyıl kadar sonra ve Yerli nüfus azalınca) becerebilmişti. Yarı üvey (baba bir) kardeşi Sir Walter Raleigh, benzeri bir beceriyi Kuzey Carolina'da ( 1 595'te) gös­termişti.

Onyedinci yüzyılın ilk yarısında, Kuzey Amerika'daki bu Ingiliz koloniterine benzer Fransız, Hollanda, lsveç kolonileri (dogu kıyıların­da) kuruldu. Kuzey Amerika'nın ele geçirilmesinde basamak taşları ola­rak kullanıldı. Bunlar önceleri (lspanyolların Orıa ve Güney Ameri­ka'daki kolonileri gibi) devlet destekli alışveriş yerleriydi. Işe, anayurt­tan izinli özel "kumpanyalar" ya da bireysel girişimciler olarak başlanı­yordu. Yerli gereç (malzeme) ile yerli (bagımlı) emek kullanılarak ola­bildigince büyük karlar elde etmek amaçlanıyordu.n Bunun yanı sıra, misyonerlik eylemlerinin yürütülmesi hiç unutulmuyordu. Gerek tacir

1026

Page 27: 29. B6/'11mkisi.deu.edu.tr/erkin.baser/Alaeddin Şenel - İnsanlık... · 2016-03-22 · 29. B6/'11m ESKI DONYAVA ENDOSTRI UYGARUC/NA GEÇIŞ Insanlık tarihinde uygar toplum, onuncu

30: Yeni Dünya Uygarligının Sonu

girişimciler (lng. Merchants), gerek misyonerler (ing. Missionaries) sa­vaşçı birliklerince (Ing. Military) korunuyorlardı. Böylece sömürgecilik tarihine "3M" olarak geçecek yöntem (yordamlamayla) bulunup ku­rumlaştınlmış oldu.

Kolonilerin ve misyon topluluklarının amacı, sözde (belki bazı ör­neklerde özde) Yeni Dünya'ya "uygarhgı ve Hıristiyanhgı" getirip yay­ma (özgeci?) hedefiydi. Ancak Kuzey Amerika'nın toplulukları (Orta Amerika'nınkiler ve Güney Amerika'nınkiler gibi) "uygarlaşmış" ve "uysallaşmış" çıkmadı. Uygar Avrupahlarla "işbirligi" yapmaya gönüllü olmayan "barbarlar! " çıkmıştı karşılarına. Bu durumda koloniciler, uy­garhgı ve Hıristiyanhgı yayabilmek için önlerindeki bu "engeli", giderek daha fazla kıtanın içlerine sürmekte bir özür görmediler.

Söz konusu barbar kabilelerden biri Mohikanlar idi. H Uygar dünya onların adını (ilk önemli Amerikan yazarlarından biri olan) ]. F. Cooper'ın 1826'da yazdıgı The Last of the Mohicans (Son Mohikan) ad­h yapıttan ögrendi. Bu kitaba dayanılarak yapılan aynı adlı film ile ünle­ri tüm dünyaya yayıldı. Rousseau'nun (daha önce) "soylu vahşi" dedigi halklardan Mohikanların adını bugün bilmeyen yok (mu?). Ama bugün (2006'da) bile az sayıda kalan Mohikan'ın Connetticut'taki (bir tür top­lama kampı olan) rezervasyanda yaşadıgını kaç kişi bilir?

Koloniciler, Yerliler'in boşaltmak zorunda bırakıldıkları topraklar­da çalıştırmak üzere Avrupa'dan emekçi getirdiler. "Vahşi kapitalizm" evresindeki Avrupa'dan proleterleşmiş, proleterleşmemiş emek sagla­maları güç olmadı. Emekçiler, bir umut ardına düşüp kendi ayaklarıyla geldiler. Gelişleri, Avrupa'da toplumsal patlamalara yol açabilecek geri­limi, basıncı azaltma işlevi gördü. (Avrupa'ya göçmen işçi gönderilmeye başlandıgı 1960'h, 1970'li onyıllarda Türkiye'de de aynısı olmadı mı?)

Beyaz, özgür göçmen emegi (Kuzey Amerika'da) yetmedi. Daha çok Afrika'dan olmak üzere (ve daha çok bugünkü Birleşik Devletler'in gü­neyindeki tarım plantasyanlarında çalıştınlmak üzere) çok sayıda köle saglanması yoluna gidildi. Bu yola gidilmesi, köle ticaretini hızlandırdı. Tarım, kölecilik ile kapitalizm gibi zıt görünen ögeleri bir araya getirme "başarısı" gösterildi. Ama bu, ileride gelişecek toplumsal patlamaların tohumlarını da atmak anlamına geldi.

KOLTORKIYIM Kızılderililer, Hintliler, Amerikan Hintlileri gibi adlarla anılan

"Amerikan Yerlileri" , Eski Dünya sömürgecilerinin elinden soykınma

1 1027

Page 28: 29. B6/'11mkisi.deu.edu.tr/erkin.baser/Alaeddin Şenel - İnsanlık... · 2016-03-22 · 29. B6/'11m ESKI DONYAVA ENDOSTRI UYGARUC/NA GEÇIŞ Insanlık tarihinde uygar toplum, onuncu

/nSIIn/ık T11rihi

ugradılar. Dogal kaynaklanna el kondu. Köle, bagımlı emekçi olarak kullanılıp emekleri sömürüldü. Bunların yanı sıra "kültürkıyım" dene­bilecek bir tutumun kurbanı oldular. Böyle bir kıyım, yalnızca onların degil, tüm olarak insanlıgın kültürel evriminin ürünü olan pek çok de­gerinin yitirilmesine yol açtı.

Daha önce de belirtildigi gibi, insanlık ortak bir organik ve kültürel evrim geçirmişti. Kültürel evrimini (bir grubunun Yeni Dünya'ya geçip iklim koşulları nedeniyle dünyanın öteki bölümlerinden yalıtlanma­sıyla) bir süre için birbirinden etkilenmeyen iki dalı üzerinde sürdür­müştü. Işte bu iki dalda gerçekleştirilen, bazı bakunlardan benzer, bazı bakımlardan farklı kültürlerin (barışçı) karşılaşmaları, son derece ve­rimli bir kültür alışverişine yol açabilirdi. Yeni kültürel bireşimler yara­tılabilirdi. Savaşçı bir karşılaşma ve kültürkıyım nedeniyle, böyle bir et­kileşim olanagı da büyük ölçüde yitirilmiş tir.

Yeni Dünya'da, Eski Dünya'lılarca uygulanan kültürkıyım, kültü­rün hemen her alanında kendini duyurmuştur. Ama az çok birbiriyle baglantılı iki alanda (ötekilerden) çarpıcı oldu. Bunlar, inanç ve sanat yapıtlan alanı ile yazıya çiziye dökülmüş düşün ve sanat yapıtlan alan­larıdır. Ikincisi üzerinde, Maya ve Aztek kodeksierinin "Hıristiyanlıga aykırı pagan inançlan besler" korkusuyla yakılmalarından söz edilirken (bkz. s. 939'da) durulmuştu. Aslında bu tutumun altında (bilinçli bi­linçsiz) halkların kişiliksizleştirilip daha kolay boyun egdirilmesi gibi daha derinde yatan bir başka amaç bulunmaktaydı. Bu amacın kurbanı olarak ateşe atılmaktan (cehenneme yollanmaktan) inanç ve sanat ya­pıtları, tahta yontular kadar altın, gümüş yontular da kurtulamadı!

KiJlıar/ayımcü pu2nın rola İspanyol fetihçiler, lnka imparatorlugu ile Aztek imparatorlugu ta­

pınaklanndan, saraylarından, konaklarından, mezarlarından (yagma, haraç, kurtulmalık olarak) altından, gümüşten yapılmış (yontu, kapla­ma, kap kacak, takı) ne bulmuşlarsa ergitip külçelere dönüştürdüler. Onları, ileride para basımında kullanmak üzere, Ispanya imparatoru ile bölüşüp, Avrupa'ya gönderdiler. Böylece, insanlık tarihindeki (en acı soykırımiardan biri yanı sıra) en acımasız kültürkıyım eylemlerinden biri gerçekleştiritmiş oldu.

Söz konusu sanat ve kültür yapıtları, onları yapan zanaatçılarla bir­likte toplandı. Yaratıcılarına, bir ay boyunca çalıştınlarak erittirildi. Is­panyolların elinden, kıyıda köşede, mezarlarda kalan pek az altın ve gümüş yapıt kurtulabildL Ömegin, Peru'nun kuzey kıyılarındaki Baton

1028

Page 29: 29. B6/'11mkisi.deu.edu.tr/erkin.baser/Alaeddin Şenel - İnsanlık... · 2016-03-22 · 29. B6/'11m ESKI DONYAVA ENDOSTRI UYGARUC/NA GEÇIŞ Insanlık tarihinde uygar toplum, onuncu

30: Yeni Dılnya Uygarlıgının Sonu

Grande'de bulunan bir mezarın içinden lnka öncesi (Chimu kültürü ürünü) turkuaz taşı kakılı iki altın bardak çıkarıldı. Bir başka yerden, içine insan ve hayvan figürleri işlenmiş bir gümüş kap. Zamanımıza ka­labilen yapıtlardan biri de, kıvnm kıvnm dökülen yünüyle gösterilen 20 santim büyüklügünde som altından çok sevimli bir lama yontusu­dur. 35 Ve sanat tarihçileri kadar Yeni Dünya tarihçilerini sevindiren bir buluntu olarak, lnka imparatorlarından birinin eşini (kız kardeşini) ya da odalıklanndan birini gösteren bir altın (dökme) yontu daha. Önemi, üzerinde, yassı yuvarlak büyükçe başlı bir topluigne ile tutuşturolmuş renkli kilim desenli bir pançonun (battaniyenin?) bulunması. Son ola­rak, mezarlardan çıkarılmış "tumi" denen araçların sözü edilebilir. Bun­lar, yarımay biçimli obsidyen bıçaklar olup, kabzalannın üstünde güneş tamıyı simgeleyen, ineelikle işlenmiş altın kurslar bulunan gerçek ya da törensel kurban araçlandır.36

Hazır altın ve gümüş (eşyalar) stokları tükenince, yeni kaynaklar arandı. Eski madenler yogun olarak işletildi. Potosi gibi yeni maden ya­takları bulunup işletmeye açıldı. Eski Dünya'ya altın, özellikle gümüş akışı sürdürüldü. Yeni Dünya'nın emek kaynakları yanı sıra dogal kay­naklarının bu sömürüsü, sonunda nereye varacaktı? Vardıgı nokta her zaman Eski Dünya'lıların yararına olmadı:

Kolonilerdeki yagmacılar arasında kavga çıktı. Peru'yu ele geçiren Francisco Pizarro, Almagro'yu Şili'yi ele geçirmeye gönderdi. Kendi­sine başkaldırınca, onu öldürttü. Ama Almagro'nun yandaşları da onu ( l 54l 'de) öldürdüler. Kardeşi Gonzalo Pizarro, Bolivya'yı ele geçirmiş­ti. Ama o da Ispanya genel valisinin liberalleştinci yasalarına karşı baş­kaldırınca ( l 548'de) idam edildi. Francisco Pizarro'nun (yan üvey) kar­deşi Hemanda Pizarro, savaşlarında agabeyini desteklemişti. Agabeyi hakkında açılan davada onu savunmak için gittigi lspanya'da, yirmi yıl boyunca gözlem altında tutuldu. Anlaşılan "Pizarro Kardeşler" bir aile kumpanyası gibi çalışmışlardı. Son üyeleri ]uan Pizarro, Peru'nun ele geçiTilişinde agabeyinin yanındaydı. Ayaklanan lnkalann önderi Manco Capac birliklerinin lnka başkenti Cuzco'yu geri alma amaçlı saldırılan­na karşı, kenti büyük bir yüreklilikle savunmuştu. Ama bir Yerli kalesi­ne yapugı saldında ( l 536'da) öldürüldü! 37

Görüldügü gibi yalnızca kolonilerdeki yagmacılann aralan degil, kolaniler ile kolonici Ispanya egemenlerinin arası da bozulmuştu. Gonzalo Pizarro, Ispanya genel valisinin yasalanna karşı çıkarken Is­panya taçına karşı başkaldıran biri durumuna düşmüştü. Öte yandan, kolanilerden anayurda sel gibi akıtılan altın ve gümüş, Eski Dünya'nın eski ekonomik dengelerini bozdu. Ispanya'dan Osmanlı'ya, Osman-

l ıo29

Page 30: 29. B6/'11mkisi.deu.edu.tr/erkin.baser/Alaeddin Şenel - İnsanlık... · 2016-03-22 · 29. B6/'11m ESKI DONYAVA ENDOSTRI UYGARUC/NA GEÇIŞ Insanlık tarihinde uygar toplum, onuncu

Insanlik Tarihi

lı'dan Hint Okyanusu kıyısı ülkelerine dek Eski Dünya ekonomisi ( 1 929 bunalımını anımsatan çapta, ama zamana yayılmış) bir bunalı­mın burgacına düştü. Bu ülkelerde malların fiyatlannda ( 1500-1600 arasında) o zamana dek görülmemiş, nedeni antaşılamayan bir yükseliş ortalıgı kastı kavurdu. Nedeni ancak yirminci yüzyılın ekonomicilerin­ce anlaşılahildL Ekonomi tarihine "fiyat devrimi" adıyla geçirildi.38 Üre­tim anınlmadan dolaşımdaki degişim aracı olan para tutannın artını­ması, istemi (talebi) artınp fiyatların yükselmesine yol açmıştı. Bir baş­ka deyişle, emek dökülmeden elde edilmiş (dolayısıyla başkalannın emek ürünlerine el koymaya yarayan) altın yagması, yagrnaya katılma­yan alıcılan (artan fiyatlarla) vurdugu gibi, katılanları da (ekonomik bunalımla) vurmuştu.

Kilise'nin tutumu Kilise'nin Yeni Dünya'da girişilen soykınına karşı çıktıgı anlaşılı­

yor. Dincileri, ellerinden geldigince, Hıristiyan savaşçıların ve taeirierin bu tür eylemlerini önlemeye çalışmış görünüyor. Buna karşılık, iş kül­türkıyıma gelince, benzeri bir tutum gösterdikleri söylenemez. Tersine (zaman zaman kültürkıyıma karşı çıkmış görünseler de)39 Eski Dünya imparatorluklarının giriştigi kültürkıyıının en önemli araçlan olduk-lan söylenebilir. Bu, Hıristiyan misyonerlerinin Yerliler üzerinde yogun bir ögreti aşılama (endoktrinizasyon) etkinliginde kendini ortaya koymuş­tur. Meyvesini (özellikle Orta Amerika'da ve Güney Amerika'da olmak üzere) yaşamda kalan neredeyse tüm Yerlllerin Hıristiyanlaştınlmasın­da vermiştir.

Kültürkıyımda misyonerierin takındıklan tutuma (önce yakıp son­ra pişmanlıga kapılan) Rahip de Landa gibi "duyarlı" dincilerin (s. 990, n. 25/61 'de sözü edilen) davranışları tipik bir örnek olarak alınıp veri­lebilir. Bunun yanı sıra Püriten kolonicilerin çabalan anımsatılabilir. Fransisken ve Oorniniken (Katolik) keşişlerin soykınını engellemeye çalışan çabalan hakkında, konunun yazarı Zavala'nın "onlar olmasaydı yerli kültürü yok olabilirdi"-40 yargısı gerçekliği (ancak yarısını) yansıtı­yor olabilir. Çünkü "yok olmayan" (sürmesine izin verilen) ya da yok edilemeyen Yerli kültürü, Hıristiyanlıga ters düşmeyen alanlarla sınırlı­dır. Bu geçmiş bilinmeden, Latin Amerika ülkelerinde Kilise'nin zaman zaman saman alevi gibi parlayıp sönen devrimci tutumu ve tek tük de olsa görülen "kominist papazlar" olgusu kavranarnaz.

Misyonerlerin, hümanistterin ve tek tek (ender) aydınların kültür­kıyım karşısındaki çabalannın sonucu ne olmuştur? Bu, Yerli direnişi-

1 1030

Page 31: 29. B6/'11mkisi.deu.edu.tr/erkin.baser/Alaeddin Şenel - İnsanlık... · 2016-03-22 · 29. B6/'11m ESKI DONYAVA ENDOSTRI UYGARUC/NA GEÇIŞ Insanlık tarihinde uygar toplum, onuncu

30: Yeni Dllnya Uygsrlı�Jnın Sonu

nin tarihi boyunca degiştirdigi ( Garcia-Yrigoren'in saptadıgı) biçimler­den çıkarsanabilir: Önce ayaklanmalar biçiminde direnişler görüldü. Ömegin, neredeyse bir yüzyıla yayılan lnka direnişi, ancak 1 590'da (güç­lükle) bastınlabildi.41 Ayaklanmalan "kurtuluş akımlan" ya da "kargo kültürleri" denen düşünsel direnme biçimleri izledi.42 Bunlar, kendi kül­türleri içinden süzüp çıkardıklan düşünce ve inançlada gösterilen son bir çırpınıştı. Hıristiyanlaştınlan Yertilerin direnişi, en sonunda, lsa'nın çıkıp gelip kendilerini kurtaracagı günlerin beklendigi "binyıllıkçı mesihçilik" biçimini aldı.43 Bu, soykınm alanında degilse de kültürkıyım alanında "kasaptan medet umma" noktasına vanldıgını gösteriyordu. Böyle bir du­rum, siyasal kurarn kavramlanyla söylenirse, üzerlerinde "ideolojik he­gemonya" kuruluşunun yetkin bir ömegiydi. ideolojik hegemonyaya da boyun eğdiklerini gösteriyordu.

Başka türlü de olamazdı. Çünkü kolonicilik (öteki adıyla sömürge­cilik) temelde bir dünya imparatorluğu kurma girişimiydi. lmparator­lugun, ekonomik altyapısını destekleyip (halklann sömürülmelerine karşın, daha doğrusu bu sömürüyü örtrnek için) çeşitli kültürel geçmiş­leri olan toplulukları bir arada tutacak bir üstyapıya gereksinimi vardı. Bu da olsa olsa tektanncı bir din olabilirdi. Hıristiyanlık, sömürgecile­rin, aramaya, bulmaya gerek bırakmayan bir inanç olarak ellerinin al­tındaydı; onu kullanacaklardı.

ESKI DONYA-YENI DONYA ETKILEŞIMI insanlık, soykırım ve kültürkıyım nedenleriyle, Eski Dünya ile Yeni

Dünya kültürlerinin ve uygarlıklarının olası etkileşiminden büyük öl­çüde yoksun kalmıştır. Gene de iki dünyanın karşılaşmasından insanlı­ğın yararına ve zararına bazı sonuçlar doğmuştur.

Gerçekten, Eski Dünya insanları, Yeni Dünya'ya yalnızca ateşli si­lahlar getirmediler, ateşli hastalıklar da getirdiler. Yeni Dünya'da bilin­meyen metal üretim araçları yanı sıra yanlarında tunç, demir savaş araçları da vardı. Yeni Dünya florasında bulunmayan bugdayı, arpayı, pirinci, zeytini, turunçgilleri, üzüm bağını armağan ettiler. Armaganları arasında, Yeni Dünya faunasının yoksun olduğu at, katır, eşek, sıgır, koyun, keçi, domuz, tavuk gibi cinsler de, hazır, evcilleştirilmiş türle­riyle bulunuyordu.44 Bu maddesel kültür kalıtları yanı sıra bilim, ileri teknoloji, alfabetik yazı (abece) gibi insanlıgın tinsel kültür alanındaki evriminin son ürünleri de getirilmişti. Bunlar (her ne kadar o sırada ya­şayan Yerliler pek yararlanamamışlarsa da) gelecegin yerli, yabancı, me­lez kuşaklarının yararlanılmasına (ister istemez) sunulmuş oldu.

1 1031

Page 32: 29. B6/'11mkisi.deu.edu.tr/erkin.baser/Alaeddin Şenel - İnsanlık... · 2016-03-22 · 29. B6/'11m ESKI DONYAVA ENDOSTRI UYGARUC/NA GEÇIŞ Insanlık tarihinde uygar toplum, onuncu

Insanlık Tarihi

Buna karşılık Yeni Dünya'dan Eski Dünya'ya bildigirniz (frengi?), bilmedigimiz (nice) hastalıkların bakterilerinin, virüslerinin taşınmış olması olası.45 Eski Dünya'da bulunmayan mısır, patates, manyok, do­mates, fasulye, kabak gibi bitkiler getirildi. Bunların yanı sıra keyif veri­ci (dolayısıyla yararı yanı sıra zararlı olabilen) uyuşturucu bazı bitkiler, Yeni Dünya'dan getirilip Eski Dünya kültürüne sokuldu. Tütün, bunlar arasında akla gelen en önemli örnektir.

Evcilleştirmeye elverişli pek fazla hayvan cinsinin bulunmadıgı Ye­ni Dünya'nın toplulukları, Eski Dünya topluluklannın kültürüne, hindi dışında önemli bir evcil hayvan katkısında bulunamamışlardır. Lama, alpaga, vikunya gibi küçük devegiller (nedense?) Eski Dünya'ya akta­rılmamıştır. Ama bugün onların (özellikle. vikunyanın) nitelikli ve de­gerli yününden Eski Dünya'lılar da yararlanmaktadır.

Eski Dünya'dan getirilen kültür ürünlerinin (kullanılış amaç ve bi­çimlerine göre) yerli ernegin köle ve öteki bagırnlı ernek durumlarına düşürülmesini hızlandırıcı etkileri oldu. Öte yandan bunlardan bazıla­rının, Yerliterin yaşamlarında olumlu devrimci katkılan da görüldü. Yeni Dünya'dan gelen kültürel evrim ürünlerinin ise, Eski Dünya'nın hem üst hem alt sınıfları üzerinde, bazılarının devrimci, bazılarının kar­şıdevrimci etkilerinden söz edilir. Eski Dünya-Yeni Dünya etkileşiminin söz konusu etkileri hakkında bir düşünce edinebilmek için ikişer örnek yeter:

Kapitalist burjuva uygarlıgının, Avrupa'da işsiz güçsüz bırakugı (proleter) "fazla ernek", bu kez ( Haçlılardaki gibi) bir savaşla degil (ba­rışçı yolla?) Yeni Dünya'ya postalandı. Karşılıgında Yeni Dünya'dan "ar­tıdeger" aktanını beklendi. Bunun, Avrupa ülkelerinde toplumsal den­geleri etkileyip devrimci gerilimi düşürüşüne (bkz. s. 1027'de) deginil­mişti. Benzer biçimde, patatesin Yeni Dünya'dan getirilip Eski Dünya tarımına sokuluşu, örnegin lrlanda gibi ülkelerde proletarya arasında açlık sorununu bir dereceye dek hafifletip, onların devrimci güçlerini kırdıgını yazıyor kimi ekonomi tarihçileri.46

Yeni Dünya tarım ürünlerinden mısır ve tütün, Osmanlı'ya da girip Türkiye topraklarında da üretilmeye başlanmıştı. Bunların (dışarıya bugday, tütün, (mısırla beslenen hayvanlardan saglanan) deri gibi "ge­leneksel tarım ürünleri" satılıp dışandan endüstri ürünleri alınarak) Türkiye Cumhuriyeti'nin ekonomisinin (endüstrileşmeyi agırlaştıran) bir yapı kazanmasında etkili oldugu yazılmaktadır.47

Bir Yeni Dünya (hafiO uyuşturucusu olan tütün, her iki dünyadaki tüketicilerini vurdu! Ama vurgunu, tütün işleyicisi, sigara yapıcısı ve

1 1032

Page 33: 29. B6/'11mkisi.deu.edu.tr/erkin.baser/Alaeddin Şenel - İnsanlık... · 2016-03-22 · 29. B6/'11m ESKI DONYAVA ENDOSTRI UYGARUC/NA GEÇIŞ Insanlık tarihinde uygar toplum, onuncu

30: Yeni Dıınya Uygarlıgmın Sonu

dagıtıcısı olanlar vurdu. Bu ürün, Kuzey Amerika'da Yerlilerce evcilleş­tirilen ender bitkilerdendi. Yerli topluluklannın "dostluk çubuklan" ile törensel çapta tüttürülüyordu. Bagımlılık yaratan bir günlük tüketim kalemi durumuna gelmemişti. Avrupalılar el atmasaydı belki hiçbir za­man bu konuma getirilmeyecekti. Kuzey Amerika'yı ele geçirenler, on­dan varsıllık edinebileceklerinin kokusunu aldılar. Tütün üretimi ve tüketimi, Yerli kültürü içindeki bagtamından koparıldı. Batılı plantas­yoncular, tacirler ve kapitalistlerce birölçekleştirilmiş, paketlenmiş ko­lay taşınıp kolay pazarlanabilir puro, sigar ve sigaraya dönüştürüldü. Sigara içme (Azerilerin deyişiyle "sigara çekme") Yeni Dünya kadar Es­ki Dünya'nın her yerinde (zamanla) yaygınlaştırıldı. Öyle ki tütün, daha 1 6 1 9 gibi erken bir tarihte, Virginia kolonisinin en önemli dışsatım ürünü olmuştu. Kısacası sigara, Batılı kapitalistlerce dünya çapında pa­zarlanmasının sonucunda, insanlıgın karşısına canavarlaşan bir saglık sorunu yaratarak dikildi.

İspanyolların Yeni Dünya topraklarını ele geçirip sömürme amaçla­nnın aracı olarak getirdikleri atın ve tüfegin, kimi Yerli topluluklarının yaşayış biçimleri üzerinde "devrimci" etkileri oldu. Kuzey Amerika'nın avcılık destekli tanıncı toplulukları (Ova Hintlileri) bu iki araçla dona­nınca, etkili bizon avcılarına dönüştüler. Yerleşik yaşamı bırakıp bizon sürülerinin ardına düştüler. Göçebelik yaşayışma geri döndüler.43 Bir yandan Avrupalı taeiriere silah karşılıgında bizon postu sattılar. Öte yandan, yalnızca bizonlara değil, Avrupalı kolonkilere de (kısa bir süre için bile olsa) kan kusturdular. Sonra avianma sırası kendilerine geldi. Bizonlarla birlikte yok olma tehlikesi altında bir popülasyon durumuna düştüler.

Eski Dünya-Yeni Dünya kültürleri etkileşimi genelde (bu örnekle­rin de gösterdiği gibi) Yeni Dünya'nın dogal kaynaklan ile Eski Dün­ya'nın insan (kültür) kaynaklannın birleştirilmesiyle yürütüldü. Çev­rime (devreye) Afrika'nın insan kaynakları (zor yoluyla) sokulunca, kö­leci kapitalizm denen "karışık yaratık" doğdu. Onun gelişmesiyle ileri­de, insanlıgın tanıdığı en güçlü (ve en tehlikeli) emperyalist gücü yara­tılacaktı. Böylece ekonomicilerin ve iarihçilerin "dünya sistemi" dedik­leri küreselleşme yoluna girilmiş olacaktı.49

YENI DONYA 'NIN YENI UYGARUKLARININ DO(;UŞU Yeni Dünya'nın kuzey kıtasında, Yerli halklar sürülüp soykırıma

uğratıldı. Onların kültürleri yerine, ele geçirilen geniş topraklar üzerin­de Beyaz ve Siyah emek sömürüsüne dayanan bir endüstri uygarlığı ku-

1 1033

Page 34: 29. B6/'11mkisi.deu.edu.tr/erkin.baser/Alaeddin Şenel - İnsanlık... · 2016-03-22 · 29. B6/'11m ESKI DONYAVA ENDOSTRI UYGARUC/NA GEÇIŞ Insanlık tarihinde uygar toplum, onuncu

!nSilnlık Tarihi

rulmaya başlandı. Güney kıtasında ise, benzeri bir yeni uygarlık, Yerli emegi ve melez emek üzerinde yükselmeye başlayacaktı. Ikisi de sınıflı, devletli, ideolojili uygar endüstri toplumu olarak gelişecekti. Bunlar, Eski Dünya uygarlıgı kurumlannın Yeni Dünya'da kopya edilerek yeni­den üretilmesi girişiminin ürünleri olacaktı. Ikisinin de motoru, önce tarım, sonra endüstri alanında, üretici emekçilerden üretim araçlarını (o ya da bu yolla) ele geçirmiş sınıflara aktanlan toplumsal artının sag­layacagı enerjiyle çalıştınlacaktı.

Kuzey Amerila'dıı &yu ve Siyah emek s6mı1n1sı1 Bilindigi gibi, bir insanın morfolojisi, anadan ve babadan "seçilen"

genlerle, ana karnındayken biçimlenir. Onun psikolojisi ise, büyük öl­çüde içinde yaşamaya başladıgı toplumsal ve kültürel çevre tarafından biçimlendirilir. Buna benzer biçimde, yeni bir toplumun, yeni bir uy­garlıgın morfolojisi sayılabilecek kurumları, onun kuruluş koşullan içinde biçimlenir. lleride onun maddesel kültürünün ve simgesel kültü­rünün (koşullara göre) üretilecegi örüntülerini (kalıplarını) oluşturur. Dolayısıyla söz konusu toplumun ileride gelişme gösterecek karakteristik özellikleri (kurumları, degerleri) kuruluşu koşullarına bakılarak az çok gözlemlenebilir. Bunu görmek için, Kuzey Amerika ve Güney Amerika kolonilerinin kuruluş ve ilk gelişme dönemlerinin koşullarına bakılmalı. Tüm kolonilere bakma olanagı (burada) bulunmadıgına göre, her birin­den birer-ikişer "yansıtıcı" (temsil edici) örnek seçmekle yetinilebilir.

Greene'ye göre, Kuzey Amerika'daki Ingiliz kolonileri, Güney Ame­rika'daki İspanyol kolonilerinden farklı oluşumlardır. Ayrıca, Ingiliz kolonileri de kendi içlerinde iki farklı modelde toplanabilir. 50 Bunlara "Virginia modeli" ve "Plymoth modeli" denebilir. Bu iki modelin daha sonra birleşmesi, Yeni Dünya'nın Kuzey Amerika'daki yeni uygarlıgının morfolojisini (yapısını) oluşturmuştur.

Virgini11 tı'Jtr'JncıJ modeli: Virginia'da Chesapeake'de ( l 607'de) ku­rulan kolonide koloniciler, önlerinde Avrupa pazarlan için tütün üre­timi gibi karlı bir iş buldular. Ve bireysel karlanndan başka hemen hiç­bir şeye önem vermediler. Bölgenin en iyi tütün yetişen topraklarını ele geçirdiler. Yerlileri buralardan sürdüler. Sürdükleri için, tütün üreti­minde çalışuracakları kimseleri (Amerika'da kendilerine yeni bir yaşam kurma umuduna kapılan) Avrupalılardan sagladılar.

Koloniciler, böyle bir umudun kasıp kavurdugu kimseleri, Ameri­ka'ya girmelerini ve toprak sahibi olmalarını saglama sözü vererek bagla-

l ı034

Page 35: 29. B6/'11mkisi.deu.edu.tr/erkin.baser/Alaeddin Şenel - İnsanlık... · 2016-03-22 · 29. B6/'11m ESKI DONYAVA ENDOSTRI UYGARUC/NA GEÇIŞ Insanlık tarihinde uygar toplum, onuncu

30: Yeni Dünya Uygarlısınm Sonu

dılar. Ancak bunun karşılıgı olarak, getirdikleri kişilerin, gösterecekleri işte dört ile yedi yıl arasında degişen bir süre boyunca çalışmayı kabul etmeleri gerekiyordu. Bu koşulu kabul eden Ingiliz emekçilerinin, kadın erkek, çoluk çocuk olmalarının bir önemi yoktu. Bu, bir tür "bagımlı emek" demekti. Emekçiler, Amerika'ya kapagı atma, iş bulma ve ileride toprak sahibi olup varsıllaşma umuduyla kendilerini işverenin sundugu koşullara baglıyorlardı. Işveren ise, onları umutlanndan yakalayıp kendi­ne bagımlı kılıyordu. Çalışma koşullan öylesine agır, yaşanan yerler öyle­sine saglıksızdı ki çogu bekar olan (ve evlenemeyen) tarım işçileri arasın­da ölüm oranlan arttı. Emekçi eksikligi, Afrika'dan getirilecek kölelerle tamamlanacaktı. Sonuç, Chesapeake kolonisinde emekçi kitlelerin "aşın derecede sömürüsüne dayanan" bir toplumun kurulması oldu. Öte yan­dan "başarılı" plantasyonculann varsıllıklan hızla artıyordu. Sınıflar ara­sında uçurumlar açıldı. Toplumsal patlamalar kapıya dayandı.

Plymoth Pariten modeli: Virginia'dakinden farklı bir kolonicilik çizgisi, New England'da ( l620'de) Plymoth'da başlatıldı. Koloniciler, Hollanda'dan Kalvencilere yönelik baskıdan dolayı kaçan 101 kişilik Püriten göçmen grubuydu. Koloniye, 1 630'lu yıllarda, çeşitli Avrupa ülkelerinden, kötü durumlarının nedenini dinsel yozlaşmada bulan çok sayıda sofu Hıristiyan aktı. Amaçları, inançlarına uygun temiz bir ya­şam kurmaktı. Kurdukları dinsel topluluklarla, aynı zamanda dünyaya bir örnek sunmak istiyorlardı. Bu yolda küçük tanıncı topluluklar oluş­turdular. Çiftçilik ile hayvancılık karması "geçimlik tarım" ile ugraştı­lar. Böylece (Püriten ahlak anlayışının baskıcılıgının yaratmış olabilece­gi mutsuzluklar bir yana bırakılırsa) mutlu sayılabilirlerdi. Gelir dagı­lımı, Chespeake'dekinden çok daha eşitlikçiydi. Ortalama yaşam bek­lentisi, oradakinden daha yüksekti. Nüfus hızla arttı. Benzeri kolonHer çogaldı.

Ne var ki Püriten deneyimi kendini (New England dışında) iki ku­şaktan fazla sürdüremedi. Onlar da yavaş yavaş Virginia koloniciligi çizgisine koşut (yarışmacı) bir raya oturdu. Püriten ahlak degerleri, Bir­leşik Devletler'de bazen gizil, bazen göstermelik kaldı. Koşullara göre zaman zaman canlandı, zaman zaman canlandınldı.

Kapitalizmin Kuzey Amerika'daki gelişmesini (iyi bilindigi gibi) 1680'den sonra başlayan, Afrika'dan saglanan büyük çapta köle dışalımı'1 ile kölecilik belirleyecektir. Öyle ki bir yüzyıl kadar sonra ( 1760'ta) Gü­ney'de Chesepeake kolonileri artık köle emegiyle yürütülen tütün üre­timine dayanıyordu. Köle emegi toplam nüfusun % 45'i dolayiarına ulaşmış bulunuyordu. Kuzey'de New Englad'da % 1 'de kalmıştı. Ikisi

1 1035

Page 36: 29. B6/'11mkisi.deu.edu.tr/erkin.baser/Alaeddin Şenel - İnsanlık... · 2016-03-22 · 29. B6/'11m ESKI DONYAVA ENDOSTRI UYGARUC/NA GEÇIŞ Insanlık tarihinde uygar toplum, onuncu

Insanlık Tarihi

arasındaki orta kolonilerde % 7'de karar kılmıştı. Buna karşılık, Ingiliz Amerikasındaki kolonilerio seçkinler katmanı, özgür nüfusun % 1 'ini aşmadı. Bu, topluluklar içinde sınıf kavgasının (Kuzey ile Güney'in farklılaşmasının) çoktan başlamış oldugunu gösterir. 52

Gı1ney AmerikR'tlıl Yerli emeJi ve &yaz emek s6mı1rr1sı1 Ispanyol kolonkiler (altın ve gümüş biçiminde) hazır birikmiş var­

sıllıgı (bir bölümünü kendilerine alakoyup bir bölümünü anayurda ak­tararak) kısa sürede tükettiler. O zaman tarım plan tasyonları . yanı sıra (onlardan çok) eski maden yataklarını daha yogun işletip yeni maden ocakları açma yoluna gittiler. Iki ekonomik etkinlik de yogun emek kullanımını gerektiriyordu. Önce, Antiller'in, Karayipler'in halklann­dan insanları yakalayıp, Küba'ya getirip köleleştirmişlerdi. 53 Orta Ame­rika'daki ve Güney Amerika'daki Yerli nüfus (daha çok salgın hastalık­lada) azalınca, Avrupa'dan (Beyaz) göçmen getirildi. Avrupa'dan (özel­likle Ispanya'dan ve Portekiz'den) gelen emek, yeterli nicelikte olmadıgı gibi istenen nitelikte de çıkmadı.

TMlmeiR enkomiendR modeli: Ispanyol fetihçiler, böylece dogan emek kıtlıgı sorununu, ele geçirdikleri toprakları (üzerlerinde yaşayan Yerlilerle birlikte) enkomienda denen kamu yönetsel birimlere bölüp aralarında bölüşerek çözme yoluna gittiler. Kendilerine enkomienda bagışlananlar, bölgeleri içindeki Yerlilerden "vergi" diye haraç isteme hakkına sahip oldular. Yetmedi ( l602'de) onlardan hizmet (angarya) isteıne hakları da tanındı.

Bu, ne kölelik ne de serflikti. Bir tür (özgün) emek denetleme ve kullanma dizgesiydi. Sonuçta "bagımlı emek" sayılabilirdi. Ayrıca, Yer­literin Hıristiyanlaştırılması, misyonlardaki misyonerierin çabaları yanı sıra bu enkomienda kamu yönetsel birimlerin yöneticilerinin çabalarıy­la yürütüldü.

Mildenlerde mitll ydntemi: Enkomiendıı sahipleri bir kamu yönetsel soylular katmanı durumuna yükselmişlerdi. Bununla yetinmediler. Ka­sahalarda ve kırlarda toprak satın alıp tarım işletmecileri, alışverişe atı­lıp tacir, maden işletip endüstrici oldular. Potosi'de (1 545'te) gümüş, Huancauelica'da (1 563'te) cıva madenieri bulundu.

Maden işletmeleri açılan yerlerde, yörenin Yerlilerine (Cumhuriyet Türkiyesi başlarında Eregli-Zonguldak kömür havzasında uygulanan çözümü anımsatan bir yöntemle) maden ocaklarında, dönüşümlü ola-

l ıo36

Page 37: 29. B6/'11mkisi.deu.edu.tr/erkin.baser/Alaeddin Şenel - İnsanlık... · 2016-03-22 · 29. B6/'11m ESKI DONYAVA ENDOSTRI UYGARUC/NA GEÇIŞ Insanlık tarihinde uygar toplum, onuncu

30: Yeni Danya Uyg11rlı/lnın Sonu

rak (münavebeyle) çalışma zorunlulugu getirildi. Mita denen bu yön­tem, daha sonra ( 1632'ye dek sürmek üzere) yapı, dokuma, kakao iş­leme gibi kent ekonomileri alanlannda da uygulanarak yaygınlaştınldı.

Sonuç kendini gümüş, civa ve bakır madenierinde zorunlu, zorlu, saglıga zararlı çalışma koşullan nedeniyle, salgın hastalıklar yanı sıra Yerli nüfusun hızla azalmasında gösterdi.

Yerli nüfusunun azalmasının yarattıgı emek kıtlıgı sorununa çö­züm, Avrupa'dan (Beyaz) Antiller'den (Siyah) yeni emek gücü akışının kanallannın açılmasıyla çözüldü. Öyle ki l 640'ta 30 bin Afrikalı vardı; onyedinci yüzyılın ortasında Siyah nüfus 100 bini bulup İspanyollan aşmıştı. l 790'da (haraç ödeyen Yerliler bir yana) 60 bin İspanyola karşı­lık 26 bin Yerli-Beyaz melezi ve Siyah-Beyaz melezi bulunuyordu . .5-+

Melez/epneye koşut S1D111AşrnA: Yerli nüfusun Beyaz emekçilerle birlikte plantasyonlarda, madenlerde, kentlerde çalıştınlması ırkiann karışmasına vardı. Antiller'den getirilen köleler ile "özgür" ( ! ) Yeriiierin evlenmeleri melezleşmeye yol açtı. Bu, bir bakıma, insaniann toplumsal konumlannın ırkianna göre degil, üretim ilişkilerindeki konurolanna göre belirlendigini gösteren tarihsel bir kanıttır. Böyle bir yeni toplum­sal farklılaşmanın, katman toplumundan (zümre toplumundan) sınıf toplumuna geçiş evresine denk düşmesi de bunu göstermektedir.

İspanyol koloniciligi modelinde, Güney Amerika ülkelerinde, so­nuçta bir ırklan eritme (karıştırma) potası oluştu. Bu potadaki Avrupalı (İspanyol) ile Yerli melezine mestizo, Siyah ile Yerli melezine mulatto dendi. Crole denenler, İspanyol (Beyaz) olmakla birlikte Yeni Dünya'da dogmuş olanlardı. Avrupa'da dogup Orta Amerika'ya ve Güney Ameri­ka'ya ilk gelenler (fetihçiler) ile (Avrupa'da dogup) daha sonra gelenler en yüksek kesimi oluşturdular. Avrupa asıllı olup Yeni Dünya'da do­ganlann onlann bir altında sayılmalan, kamu yönetiminde encomienda sahiplerinin, anayurttan gönderilen bürokrallardan oluşmasının ürü­nüydü. Sonuçta şöyle bir toplumsal farklılaşma gelişti. 55

l . Toplumsal pirarnitin tepesinde, erk ve varsıllık sahibi yüksek orundaki ve yüksek konumdaki İspanyollar yer aldı.

2. Onlan, İspanyol olmakla birlikte Yeni Dünya'da dogan Crole de­nen kesim izliyordu. Kendilerine daha aşagı basamaktakilere tanınma­yan bazı haklar (ayncalıklar) tanınmıştı.

3. Mestizo kesimi, Avrupalı ile Yerli karışımı olup toplumsal pira­mitte kesin belirlenmiş bir yerleri yoktu. Içlerinden kimileri işveren, kimileri işgören konumunda bulunabiliyordu.

1037

Page 38: 29. B6/'11mkisi.deu.edu.tr/erkin.baser/Alaeddin Şenel - İnsanlık... · 2016-03-22 · 29. B6/'11m ESKI DONYAVA ENDOSTRI UYGARUC/NA GEÇIŞ Insanlık tarihinde uygar toplum, onuncu

lnSilnlık Tarihi

4. Yerliler, salgın hastalıklar, kötü çalışma koşullan ve agır sömürü nedenleriyle yok olma tehlikesi altında yaşayan kesimdi. Zavala'ya göre (daha önce belirtildigi gibi) kimi çevrelerin çabası olmasaydı yok olup gideceklerdi. Yok olmalarını, dinsel örgütlerin çabasıyla çıkarılan bazı yasalar önledi. Söz konusu yasalarda, özgür yurttaşlar olarak kabul edildiler. Toprak edinebilmeleri hakkı tanındı. Kendilerine ait yerel yö­netimlerinin, kiliselerinin, yasalarının, yargı organlarının (mahkemele­rinin) bulunması kabul ediliyordu. Bu kesimin insanları (görece) özgür ve özerk konumlarının yarattıgı fırsatla, eski (Yerli) kültürlerinin bazı ögelerini koruyabildiler. Ama onları Katolik inancı ve Batı (Avrupa) kültürüyle karışurarak gelecege geçirebildiler. Böylece melez bir kültü­rün kuruculan ve yayıcıları oldular.

S. İspanyolların "kastlar"56 dedigi kesimler, Yeriilere tanınan koru­yucu haklardan da yoksundular. Bu durumda toplumsal sıradüzeninin en alt basamagında bulunuyorlardı. Bu kesimin insanları, maden "kamplarında n ı şekerkamışı plantasyonlarında, sıgır çiftliklerinde çalı­şan emekçilerdi. Güney Amerika "popüler kültür"ü, onların yaratısı olarak dogup gelişecekti.57 Bu kesim Cra/e ayrıcalıklarından da yoksun olup kamu görevlerine (memur olarak) alınmıyordu.

Yeni Dünya'da yeni uygarlıkların kuruluşu yüzyıllarında oldugu gibi bugün de (2006'da da) yeryüzünde uygarlıga geçmiş topluluklarda, sıradüzenli toplumsal yapı varlıgını sürdürmekte. Sürdürdügü gibi, ba­samaklar arası uçurum, "Insanlık Tarihi" bilgi dalındaki anlamıyla uy­garlıgın yapısının ve degerierinin geregi olarak giderek artmakta !

=

1 1038

Page 39: 29. B6/'11mkisi.deu.edu.tr/erkin.baser/Alaeddin Şenel - İnsanlık... · 2016-03-22 · 29. B6/'11m ESKI DONYAVA ENDOSTRI UYGARUC/NA GEÇIŞ Insanlık tarihinde uygar toplum, onuncu

X. Kesim Nothn

29. /J6/am

X.29/l . "Yeni Dünya" kavramı, ilk kez, Martin Waldseemüller'in çizdigi ve Gü­ney Amerika topraklannı (Oncekileri gibi) Asya ile bitişik göstermeyen haritada kul­lanılmıştı ( Timelines, s. 98).

X.2912. Yeniçagın başlangıç tarihi konusundaki tartışma için bkz. Peter Burke ve Halil lnalcık, "lntroduction", History o{Humanity, c. V, s. 3.

X.29/3. Endüstri devrimine varabilecek yollann, önce Çin lmparatorlugu'nda açılıp sonra tıkanışıyla ilgili bu bilgilerin ve yorumlann tümünü, McNeil!, "Dünya Tarihinin Degişen Biçimi", Dünya Tarihi (lO. baskı) sonuna ekli yazısına (s. 871-875 arasına) borçluyum.

X.29/4. Bkz. McNeil!, Dünya Tarihi (lO. baskı) , s. 394.

X.29/5. Sung Hanedam döneminde (960-1229 arasında) vergilerin para olarak toplanması yanında, endüstri devrimi yönünde büyük toplumsal ve düşünsel degişik­likler olarak, dinden çok bir felsefe olan Konfüçyüsçülügün (Taoculuga) agır basma­sı, imparatorluk bürokrasisinin yeniden kurulması, çay ve pamuk üretiminin yaygın­laşması ve barutun ilk olarak savaşta kullanılması gibi gelişmeler gerçekleştirilmişti (The Longman Encyclopedia, 1989 baskısı, "China" girdisi).

X.29/6. Bkz. Eric Hobsbawm, Haydutlar, çev. Fatrna Taşkent, Logos Yayıncılık, Istanbul, 1990, 1 22 s.

X.29n. Feodal toplumdan kapitalist topluma geçişle ilgili açıklamalar, Şenel, Si­yasal Düşünceler Tarihi ( 1995 Kısaltılmış Basım), IX. Böİüm'den, s. 277-290 arasın­dan aktanlmıştır.

X.29/8. lngilizcedeki, hem "ısmarlama" hem "buyurma" hem de "düzen" anla­mına gelen order sözcügü, üreticiler ile tacirler arasındaki ilişkinin ve genel olarak düzenin niteligi hakkında bir şeyler açıklamıyor mu?

X.29/9. Bkz. The Longman Encyc/opedia ( 1 989 baskısı), "Artillery", "gun", "mortar", "small arms" girdileri.

X.29/10. McNeil!, Dünya Tarihi (lO. baskı) , s. 875.

X.29/1 1. "Çi deme" eylemleri için bkz. Moore, jr., Diktatörlügün ve Demokrasi­nin Toplumsal Kökenleri, Dizin'de "çitlemeler" girdisinde verilen sayfaları.

X.29/12. Bkz. Huberman, Feodal Toplumdan Yinninci Yüzyıla, s. 1 2 1 ve Moore, Jr., DiktatörlüJün ve Demokrasinin Toplumsal Kdkenieri (2003 baskısı), s. 39.

X.29/1 3. Ortaçag'ın Kuzey Almanya bölgesinin kenılerinin bu ticaret birligi içinde dış ticaretle ugraşan şirketi (lat. Hansa) bulunan yetmiş kadar kentin ve kasa­banın yabancı rekabetine ve korsaniara karşı savunma birligi olarak 1 358'de kurul­muştu ( The Longman Encyclopedia, 1989 baskısı, "Hanseatic League" girdisi).

X.29/14. Bkz. Kuran, Bakara, 275: "Murabahacılık yapanlar şeytan çarpmış gibi kalkarlar. Suniann boyle olmalan: 'Alışveriş de murabaha gibidir' demeleri yüzün­dendir. Halbuki Allah alışverişi helal, murabahayı haram kılmıştır. Kim bundan vaz­geçerse evvelce aldıgı onundur."

Tevrat, Levililer, 25/36: "Ondan faiz ve kıtr alma, ve Allahından kork; ta ki kar­deşin senin yanında yaşasın" sözünde "kardeşin" dedigi Musacılar olup faizin hiç de­gilse dindaşlar arasında yasaklandıgı anlaşılıyor.

1 1039

Page 40: 29. B6/'11mkisi.deu.edu.tr/erkin.baser/Alaeddin Şenel - İnsanlık... · 2016-03-22 · 29. B6/'11m ESKI DONYAVA ENDOSTRI UYGARUC/NA GEÇIŞ Insanlık tarihinde uygar toplum, onuncu

ln511nlık Tarihi

lnciltJ.e, Malta, 21/12'de, lsa'nın Tapınak'taki sarrafların masalarını devirişi ve varsıllıga karşı birçok sözü, faize karşı oldugunun kanıdan olarak gösterilebilir. Ama halk anlasın diye meselli konuşma egilimiyle (Malta, 25!27'de aktarılan) sözleri faiz­den yana gösterilebilecek niteliktedir. Bu meselinde bir efendi geziye çıkarken para­larını hizmetçilerine emanet eder. Döndügünde parasını işielip faiziyle geri verenleri överken emaneli gömüp oldugu gibi geri vereni "paramı faize vermen gerekli, dö­nünce faiziyle alırdım" diye kınayıp tembel bir uşak olarak nitelemektedir. lsa bu meselde, olasılıkla kendisi yokken çabalayıp dindaş kazanan ve kazanarnayan havaTilerini karşılaştırmaktaydı.

X.29/15. McNeil!, Dünya Tarihi (lO. baskı), s. 561.

X.29/16. Adı, gazlarla ilgili (ısınan gazların genişleyip içinde bulunduklan kabın çeperlerine eşit basınç yaptıklarını formülleştiren) fizik yasasına verilen bilginlerden Robert Boyle, Iriandalı doktor ve kimyacıydı. Kimyayı simyadan ayırıp kimyasal elementleri, lepkimeleri ve çözümlemeleri (kimyasal analizi) tanımlayan ilk bilgin oldu. "Boyle yasası" olarak da bilinen yasayı vakum pompası ile yaptıgı deneyler so­nunda ( 1662'de) ortaya koydu. Ki bu tarih tam da bilimsel düşünüşün endüstri üre­limine koşut olarak gelişmesini örneklendirecek bir döneme rasdamaktadır .

.30. /J6Jı1rrı X.30/17. Chrislopher Columbus (1451-1506), ltalya'nın Cenova kentinde dog­

muştu. Ispanya'da usta bir denizci olup çıkmıştı. Dünya'nın yuvarlaklıgının kafalara iyice yerleşmesinin eıkisiyle, Hindistan'a, dogudan degil batıdan gidilerek ulaşılabile­cegini düşündü. Bu düşüncesini açtıgı tspanya kralının ve kraliçesinin destegini aldı. 1492'de Küba'ya ve Hispaniola denecek Karayipler'e ulaştı. Burada, Hispaniola'da bir koleni kurdu. Amiral ve buraların genel valisi yapıldı. Venezuella'yı 1498'de keşfe­dince, yeni bir kıta buldugunu anladı. Hispaniola'daki yönetiminin yaramgı kötü du­rumdan dolayı valilikten alınıp zincirlenerek Ispanya'ya götürüldü. Son seferinde ( 1502'de) Orta Amerika'ya ulaşmışsa da ilgi görmeyip unutuldu. Amerika'nın ldşifi olarak ünlenmesi ölümünden neden sonra gerçekieşli ( The Longman Encyclopedia, 1 989 baskısı, "Columbus, Christopher" girdisi).

X.30/18. Popol Vuh, s. 56'daki, çevirmeni Tedlock'un açıklamasında, Popol VuHun yazarlarını şaşırtan olgunun, şeflerinin yenilgiye ugratılıp öldürülmesinden

çok işkenceden geçirilmesi oldugu vurgulanıyor.

X.30/19. Bkz. jack P. Greene, "North America", History of Humanity. c. V, s. 374 ve The Longman Encyclopedia ( 1 989 baskısı), "Gilben, Sir Humprey" ve "Raleigh, Sir Walter" girdileri.

X.30!20. Greene, "North America", HistoryofHumanity. c. V, s. 372.

X.30121. Bkz. Silvio Zavala, "Mexico", History of Humanity. c. V, s. 381 . McNeil!, Dünya Tarihi (lO. baskı), s . 473'te, Cortes'in ele geçirdigi 1519'da l l mil­yon olan Meksika Vadisi'nin nüfusunun, 1650'de 1 ,5 milyona düştügünün hesaplan­dıgı yazılıdır.

X.30!22. Franklin Pease Garcia-Yrigoren, "Peru", History of Humanity, c. V, s. 390.

X.30123. Bkz. Garcia-Yrigoren, "Peru", History of Humanity, c. V, s. 390 ve Greene, "North America", HistoryofHumanity, c. V, s. 372.

1 1040

Page 41: 29. B6/'11mkisi.deu.edu.tr/erkin.baser/Alaeddin Şenel - İnsanlık... · 2016-03-22 · 29. B6/'11m ESKI DONYAVA ENDOSTRI UYGARUC/NA GEÇIŞ Insanlık tarihinde uygar toplum, onuncu

X Kesim nodarı

X.30/24. "Haklı savaş" anlayışlan için bkz. Zavala, "Mexico", History of Humanity, c. V, s. 380'de, "Conquistadortler başlangıçta klfirlere (lng. infidels) kar­şı haklı savaş skolastik kuranuna dayanmıŞ!ardı" deniyor.

X.30/25. Hagen, The Ancient Sun Kingdoms . . . , s. 324.

X.30/26. Bkz. Hagen, The Ancient Sun Kings ... , s. 324-326.

X.30/27. Bkz. Garcia-Yrigoren, "Peru", History of Humanity, c. V, s. 388 ve Hagen, The Ancient Sun Kingdoms ... , s. 326.

X.30/28. Söz konusu kurtulmalık alun ve gümüşün bugünkü degerinin (bkz. Timelines, s. 38'de) 30 milyon dolar tutacagı hesaplanmışnr.

X.30/29. Bazı lspanyol kaynaklannda Atahualca'nın başının kesilerek öldürül­dügü ileri sürülmektedir. Öldürülmesinin betimlemesi için bkz. john Hemming, The Conquest of lncas, Londra, 1973, Book Club Associates, s. 78. Burada, yakılmaya hüküm giydirilmiş olmasına karşın (lspanyol mengenesiyle de degii) ipte boguldugu yazılıdır.

X.30/30. lspanyol fetihçilerin Yerliler'e uygun gördükleri cezalardan birini (bag­lı ellerine haç tutuşturulup çarmıhta bogazına geçirilen urganla asılışını) gösteren (daha sonraki tarihlerden kalma bir kitapta Yerlilerce çizilmiş resim için bkz. Timelines, s. 91 . Bu resim Atahualpa'yı göstermese de başına gelenleri anlatıyor gibi­dir.

X.30/31. Bkz. Greene, "Noth America", HistoryofHumanity, c. V, s. 373 ve The Longman Encyclopedia ( 1989 baskısı), "Cabot, john" ve "Ponce de Leon, ]uan" gir­dileri. Gene de Ponce de Leon "Florida fatihi" sayılır; 1 508'de Puerto Rico'yu da ele geçirmişti. Hakkında yaratılan mitosa göre "gençlik pınarı" denen yeri bulma ama­cındaydı. Florida dönüşünde ( 1621'de) Yerlilerce yaralanmış, az sonra Küba'da ölmüştü.

X.30/32. Greene, "North America", History of Humanity, c. V, gene s. 373.

X.30/33. Greene, "North America", History ofHumanity. c. V, s. 375.

X.30/34. Metin boyunca "idi" deyişieri yayınevinin redaktörünü ve okuyucuyu rahaısız etmiş olabilir. Bunun bilincindeyken neden kullanıldı? "Mohikanlar'dı" diye akıcı bir söz yerine neden kesinti li, dolayısıyla, sarsıntılı deyiş olan "idi" dendi? Kav­ramları, adları yanlış dizilme, okunma, aniaşılma oiasılıgı.na karşı, yalnızca (eksiz, takısız) bırakma, çift umaklardan sonra hece eklerneme gibi yan pragmatik yan este­tik (geçerli-geçersiz) tasalar la!

X.30/35. Hagen, The Ancient Sun Kingdoms ... , s. 296.

X.30/36. "Tumi" kurban bıçaklannı� pek çok kaynakta verilen fotograflarına örnek olarak bkz. Timelil1ÇS, s. 74 ve Hemming, The Conquest of the lncas, şömiz (dış kapak kılıfı) ÜZerindeki fotograf.

X.30137. Bkz. The Longman Encyclopedia (1989 baskısı), "Pizarro, Francisco" girdisi.

X.30/38. McNeill, Dünya Tarihi ( lO. baskı), s. 470. Fiyat devrimi hakkında sa­yısal veriler için bkz. Huberman, Feodal Toplumdan Yirminci Yüzyıla, 1 991 baskı­sı, s. 44.

X.30/39. Bkz. Zavala, "Mexico", History ofHumanity. c. V, s. 380-381.

X.30/40. Zavala, "Mexico", HistoryofHumanity. c. V, s. 382.

1 1041

Page 42: 29. B6/'11mkisi.deu.edu.tr/erkin.baser/Alaeddin Şenel - İnsanlık... · 2016-03-22 · 29. B6/'11m ESKI DONYAVA ENDOSTRI UYGARUC/NA GEÇIŞ Insanlık tarihinde uygar toplum, onuncu

!nSJ�nilk Tarihi

X.30/4 l . Bkz. Garcia-Yrigoren, "Peru" ve Zavala, "Mexico", History o[Human­ity, c. V, sırasıyla s. 389 ve 381 . Söz konusu ayaklanmalar dizisi ve onsekizinci yüz­yıldaki örneklerinin en ünlüsü Topac Amaru ayaklanması için bkz. Millones, "Central Andes", History of Humanity, c. IV, s. 609 ve Garcia-Yrigoren, "Peru", History ofHumanity, c. V, s. 389.

X.30/42. Garcia-Yrigoren, "Peru", History of Humanity. c. V, s. 391 ; "kargo külıleri için bkz. AnaBritıınnica (1988 baskısı) , "kargo külıü" girdisi.

X.30/43. Garcia-Yrigoren, "Peru", HistoryofHumanity, c. V, s. 393.

X.30/44. Burke ve lnalcık, "Inıroduction", History ofHumanity, c. V, s. 4.

X.30/4S. Bkz. McNeill, Dünya Tarihi (lO. baskı) , s. 473'ıe, frenginin kaynagının Yeni Dünya oldugunun kesin olmadıgı belirtilmektedir.

X.30/46. Bkz. Eric Hobsbawın, Devrim ÇaJI, çev. Julide Ergüder ve Alaeddin ·Sene!, Kaynak Yayınları, !stanbul, 1 989, s. 30S.

X.30/47. McNeill, Dünya Tarihi (lO. baskı) , s. S23.

X.30/48. Bkz. McNeill, Dünya Tarihi ( 1 0. baskı) , s. sı S.

X.30/49. Burke ve lnalcık, "lntroduction", History of Humanity, c. V, s. 4'te, "Marksist baglanıılı" dedikleri ekonomici ve tarihçi Wallerstein'in onalııncı yüzyıl Avrupasında bir "dünya sistemi" dogdugunu ve Baıı Avrupa ıicareı kapitalizmi ile başlayan bu olgunun, Dogu Avrupa'da serfligtn, lspanyol Amerikasında ve Brezilya'da [daha sonrası için Birleşik Devieder de eklenebilir - A.Ş . ] köleligin canlandırılmasıyla baglanıılı oldugu görüşünü aktarmaktadırlar. Wallersıein'in bu görüşü ve "dünya sis­temi" hakkında Türkçedeki kaynaklardan biri için bkz. Andre Gunder Frank ve Barry K. Gills (der.), Dünya Sistemi (Beş Yılz}'llllk mı, Beş Binyıllık mı?), çev. Esin Sogancılar, lmge Ki tabevi Yayınları, Ankara, 2003.

X.30/50. Bkz. Greene, "Norıh America", History of Humanity. c. V, s. 374-37S.

X.30/S l . Greene, "North America", History of Humanity. c. V, s. 376. McNeill, Dünya Tarihi ( 10. baskı), s. 514'te John Hawkins adında bir Ingilizin köle yüklü ilk gemiyi (1652'de) Ispanya! sulanna sokıugu bilgisi verilmektedir.

X.30/52. Greene, "North America", History of Humanity, c. V, s. 377; ABD'nin kuruluş yıllarında sınıf savaşı ve iç savaş için bkz. Moore, Jr., Diktatdrlııgıın ve Demokrasinin Toplumsal Kökenieri (2003 Türkçe baskısı) , s. ı s ı ve sonrası.

X.30/S3. Insanları köleleştirmenin (Ingiliz uygulamasından alınmakla birlikte) iç sıziatan bir yolu, yakalanan kişinin (Ing. seasoning denen bir yöntemle) alu ay zincirli tutulup, hiçbir şey yaptırmayıp, hiçbir şey yapmasına izin verilmeyip "tavla­narak" kişiliginin ezilmesidir. Zincirleri çözülüp işe koşulunca, sunulan koşullara (zincirli geçmişine göre katlanılır bulup) boyun egecek duruma getirilmesidir. ("Slavery Business: How to Make a Million from Slavery", BBC-2, 3 Agustos 200S ta­rihinde yayınlanan belgeselden).

X.30/54. Zavala, "Mexico", HistoryofHumaniry, c. V, s. 38ı-382.

X.30/SS. Bkz. Zavala, "Mexico", History of Humaniry, c. V, s. 381-383.

X.30/S6. Hinı uygarlıgında görülen, Hinılilerin jati dedikleri toplumsal katman­lara çagdaş kaynaklarda "kası" denmesi, Latin Amerika sömürgeciligtnde oluşan bu katınana benzetilmesine dayanmaktadır.

X.30/S7. Zavala, "Mexico", History of Humanity, c. V, s. 383.

=

1 1042