28-30 Mart 2003 - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D097839/2003/2003_NYSANBAEVA.pdf ·...
Transcript of 28-30 Mart 2003 - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D097839/2003/2003_NYSANBAEVA.pdf ·...
28-30 Mart 2003
Prof Dr. Mehmer. S. AYDIN * Prof. Dr. Abdullah AHSAN
prof. Dr. Ali MAZRU~ * Dr. Tallsin G O R G ~
prof. Dr. Zekeriya KUR$UN * Prof. Dr. Anis AkiMAD
Doc;. Dr. Al~mer KAVAS * Prof. Dr. Kamal HASSAN
D ~ . lnglnar KARLSSON * Prof. Dr. Abdumalik NYSANBAEV
yrd. DO?. Dr. Must& (~ZEL * DOG. Dr. ismail KARA
ENSAR NEŞRİY AT: 75 İSLAMi İLİMLER ARAŞTIRMA V AKFI
Milletlerarası Tartışmalı İlmi Toplantılar Dizisi: 9 Tartışmalı İlrni Toplantılar Dizisi: 41
Tebliğierin
Muhteva ve dil bakımından sorumluluğu tebliğ sahiplerine aittir
Yayma Hazırlayanlar: Dr. İsmail KURT
Seyit Ali TÜZ
Baskı:
Step Ajans Davut Paşa Cd.
Kale İş Merkezi, 224 0212 482 13 41
ISBN 975-6794-19:..4
EN SAR NEŞRİY AT TİCARET A.Ş. Süleymaniye Caddesi, 1 I Süleymaniye/İstanbul
e-mail: [email protected] Web site: www.ensar.org Tel-Faks: +90 (0212) 513 43 41-513 03 09-513 09 90
X
XXI. YÜZYILDA İSLAM DÜNYASI: ORTA ASYA BÖLGESİ
Prof. Dr. Abdumalik NYSANBAEV Institute ofPhilosophy and Palithology- Alınatı
Orta Asya'nın kültürü ve onun uygarlık yoluyla gelişmesi meselesi ile gelişme seyrine ilişkin sorular özellikle son zamanlarda sık sık gündeme gelmeye başladı. SSCB'nın dağılmasıyla birlikte bağımsızlığını kazanan devletlerin ortaya çıktığı bölgede, yeniden kimlik arayışlarının devam ettiği görünmektedir.
İslam dünyası ile sıkı ilişkiler içerisinde olan Orta Asya aynı zamanda kendine özgü geleneksel kültürünü de korumuştur. İslam dini bölgede benimsenmiş ve aynı zamanda bölge halklarının dünya görüşüyle kaynaşmıştır. Bu süreç iki yönlü gelişmiştir. İslam Orta Asya kültürünü zenginleştirmiştir. Sonuçta İslam'ın Orta Asya medeniyeti ile kaynaşmasıyla ortaya muhteşem bir kültür çıkmıştır.
İslam, Orta Asya dünya görüşü zeminini belirleyen kültürün özü olmuştur. Kazaklarda "hoca" sütalesinin varlığı bunun açık bir göstergesidir. "Hoca"lar, göçebelerin kabilevi özelliklerinin üstünlüğüne rağmen, bu ortamda bozkırlara İslam'ı getiren Arap dainlerinin torunları olarak sayılmaktadır. Onlar artık Kazak olmuşlar, bozkıra İman'ı getiren insanlar olarak onlara büyük saygı duyulmaktadır.
Orta Asya toplumu içerisinde farklı gelenek ve kültürleri ve aynı zamanda farklı iktisadi hayat tarzı olan birçok halk gruplan mevcuttur. Örneğin, Özbekler geleneksel olarak ziraatla uğraşıp yerleşik yaşam tarzı sürdürürler. Kazak ve Kırgız ise göçebe olup, hayvancılık kültürüyle meşgul olmuşlar.
İşte, bundan dolayı bu toplumların İslam medeniyetiyle ilgisinin de belli bir farklılık düzeyi ve görünümü olmuştur. Yerleşik hayat tarzı sürdüren Özbekistan gibi ülkeler, göçebe kültürü gelenekleri ile değerlerine daha yatkın Kazakistan ve Kırgızistan' da daha çok normatİf İslam şartlarına meyilli görünmektedir. Tabii ki bu ülkeler, Arap İslam
292 XXI. YÜZYILDA İSLAM DÜNYASI ve TÜRKİYE
kültürlerinden farklı J'ürk göçebe kültüre sahip olduklanndan dolayı farklı Müslümanlık anlayışına sahiptirler.
Orta Asya toplumunun kendine özgü uygarlığını oluşturma sürecindeki bir diğer husus, Orta Asy~'mn geleneksel uygarlığı ile ilgilidir. Orta Asya toplumunun akrabalığını şüphesiz birçok faktöde açıklamak mümkündür.
Birincisi, dil faktörüdür. Bütün Orta Asya toplumu aynı dili konuşurlar(Tacikler hariç);
İkincisi, kültür olgusudur. Ortak kültürü, edebiyatı ve dünya görüşü paylaşırlar;
Üçüncüsü, tarih, aynı kök, ortak geçmiş, ve hepsi de Sovyet İmparatorluğu dairesinde olanlardır;
Dördüncü, ekonomi faktörüdür. Sovyet totaliter rejimi döneminde sıkı ekonomik bağlan olup, aynı ekonomik altyapıianna sahiptirler.
Bu topluıniann ayn ayrı bağımsız devlet ve kültürel zeminde gelişmesini ve ayın zamanda bütünleşmesini sağlayan birçok faktörü sıralamak mümkündür.
1. İnanç birliği: Orta Asya toplumunun ortak dini İsHim'dır. Tüm ülkede aynı oranda tek ve kuvvetli bir inanç ve dini normlar ile halk inancı unsurlanndan oluşan İsHim, bölgenin "akrabalığı"nın en temel faktörlerinden biridir. Bölgedeki medeniyet ve kültürün temel işlevini ve zeminini oluşturan İslam, getirdiği en kutsal değerler sayılan - dini bayramlar, dini merkezler, ahlaki değer sistemleri ile de ağırlığı ve önemini ortaya koymaktadır ..
2. Alfabe birliği: İslami değerler ve yazılı kaynaklar Arap alfabesini de beraberinde getirmişti. En azından Sovyet dönemine kadar yazı Kur'an ve kelam ile bağlantılı olup Arap alfabesiyle yazılmıştır. Orta Asya'da İslam_kültürü ve Arap alfabesi_ İbn Sina, Buhari, Ebu Müslim, Nakşıbendi, Maturidi, Farabi ve Ahmet Yesevi gibi dünya düşünce tarihinin önemli şahsiyetlerinin ve büyük kültür adamlannın isimleriyle bütünleşmiştir.
3. Orta Asya halklannın soy akrabalığı şuuru korunınakla birlikte farklı dil lehçelerinin oluşturduğu özel bir kültürel ortam sonucunda Orta Asya Türk dünyasını oluşturan modern anlamdaki etnik gruplara dayalı toplum ve siyasal sistemlerin oluşumuna götürmüştür.
XXI. YÜZYILDA İSLAM DÜNYASI: ORTA ASYA BÖLGESİ 293
4. Bir diğer husus da, Orta Asya'nın yakın geçmişteki Rus kültür ve dil ağırlığının yaygın hale gelmesi, bölge dışındaki başka ülkelerle daha zayıf bir ilişkilerde bulunması ve Rusya ile sıkı bir bağ kurulması olgusudur .
• Bölgede, zikrettiğimiz ortak faktörlerin yanı sıra farklılık arz et
tikleri faktörler de mevcuttur. Bunlar, öneellikle bölgedeki politik önderlik ve ekonomik rekabet ortamlarında göze çarpmaktadır. Orta Asya devletlerinin zengin doğal kaynaklarasahip olması ve hammadde ihracatma yönelik ekonomi stratejisi doğal olarak onları rekabet içerisinde olmalarına itmektedir.
Bu bağlamda yerleşik hayat tarzı sürdüren halkların toplum düzeni ve şehirleşme oranının farklılık arz ettiği görünmektedir. Bunun nedeninin yerleşik hayat sürdüren bölgelerin geleneksel kültürel değerleri muhafaza imkanı olduğunu söylemek mümkündür. Bunu ise şu şekilde açıklığa kavuşturmak mümkündür:
• Birincisi, yerleşik hayat tarzı sürdüren kültürlerin dış etkenler karşısında daha dayanıklı olmasıdır.
• İkincisi, bölge ikliminin ve coğrafi özelliklerinin önem arz ettiğini söylemek mümkündür. Toplum yapısının karmaşıklığı ve jeopolitik açıdan dağlı bir arazide yerleşen, Özbekistan ve Tacikistan gibi ülke topraklarını işletrnek hem zordur, hem maliyeti yüksektir.
• Üçüncüsü, Sovyetlerin yürüttüğü siyasetin getirdiği sonuçlar. Bilindiği gibi Sovyet yönetimi güney bölgelerdeki geleneksel toplum yapının az çok korunmasına bilinçli olarak izin vermiştir. Bunun nedeni, bölge ekonomisinin geleneksel toplum yapılara doğrudan bağlı olduğunun farkında olmalan olduğıınu söylemek mümkündür.
Bölge gelişme seyri ve istikametinin belirsizliği birleşme eğilimlerine engel teşkil etmektedir. Bölgenin bütüncül bir tablosu daha oluşmamış ve yeni oluşum ve gelişiminin stratejileri ile teorik öğretileri hala geliştirilmemiştir. Günümüzde Sovyet sonrası Orta Asya yaşamında geçmişin tesiri hala devam etmekte ve politik ve ekonomik strateji öncelikleri daha oluşmamıştır. Bunun yanı sıra jeopolitik öncelliklerin de netlik kazanmadığı için bölgede Sovyet döneminden kalan kaynaklar geliştirilmektedir.
Bölgede yukarıda zikredilen sorunlar çözüme kavuşturulmadan uygar bir toplum olarak, bölgenin tL.!? yekun gelişmesi ve dünyayla bü-
294 XXI. YÜ2YILDA İSLAM DÜNYASI ve TÜRKİYE
tünleşmesinden bahsetmek mümkün değildir. Orta Asya, Doğu ve Batı medeniyetinden beslenen ve köklü ilişki ve temasıann gerçekleştirildiği anahtar bir bölgedir. Dolayısıyla bölgenin, küreselleşme prosesinde özel misyonunu yerine getirmesi gerekir.
İslam dünyası, zengin kültürü, engin edebiyatı ve derin felsefesiyle laik olduğu yeri ve belirlediği maneviyat değerleri gibi büyük başanlanyla haklı olarak övünmektedir. Kur'an'da ifade edilen İslam maneviyatının yüzyıllarca kaydettiği gelişmesi ve büyük nüfuzu, birçok ülke ve kültürleri etkisi altına almıştır. Bu bağlamda Kazakistan, yüzyıllarca devam eden İsHimlaşma sürecini yaşamakta olan Halk Müslümanlığının yaygınlık kazandığı bölgedir. Kazakistan, jeopolitik konumu açısından tarihi İslam merkezleriyle zayıf ilişki içerisinde olduğunu ifade etsek de, bugün Kazakistan'da İslam'ın değer ve eğitiminin güçlendiğini de vurgulamamız gerekir. Ancak yine de, İslam göçebe Kazak toplumunun yaşıım tarzı ve iktisadi hayatın şartıanna göre oluşum sağladığı da bir gerçektir.
Kazaklar bütünüyle İslam'ın temel ilke ve değerleri ve özellikle ahlaki nizarnı tarih içerisinde günlük hayatta önemli bir yere sahip olmakla birlikte, bu bölgeden çıkan büyük düşünürlerin arayışlannda ve eserlerinde de etraflıca işlenmiştir.
Burada, İslam ve Hıristiyanlık gibi büyük din arasındaki sınınn Avrasya kıtasından geçtiğine dikkat çekmek gerekir. Bundan dolayı, milli kök, dil, gelenek ve görenekierin oluşturduğu birliktelik Kazakistan'ın Türk-İslam dünyasının organik bir parçası olması ve bu yolla gelişmesini öngörmektedir. Ancak diğer Orta Asya ülkelerinden farklı olarak Kazakistan'ın ulusal kültüründe sadece İslami unsurların üstün olacağını söylemek zordur. Bu bozkırlarda eski zamandan beri Hıristiyanlık ve Budizm dahil çeşitli inançlar bir arada yaşamış, Gök Tann dini gelenekleri avamarasında İslam'dan daha yaygın olmuştur. Güney Kazakistan'da tüm dünyanın çeşitli bölgelerinden ziyarette bulunmakta olan Pir-i Türkistan Hoca Ahmet Yesevi'nin türbesinin bulunmasına ve bir çok İslam merkezlerinden olmasına rağmen halen bu süreç devam etmektedir.
İleriye dönük, İslam'ın, Kazakistan manevi hayatında, Rusya' daki Ortodoks gibi önemli bir yer alacağını tahmin edebiliriz.
Din kendi başına hiçbir zaman kötülük getirmez. Tam tersine, din, öz olarak toplumun gelişmesindeki en temel zemindir. İslam, Ka-
XXI. YÜZYILDA İSLAM DÜNYASI: ORTAASYA BÖLGESİ 295
zak milletinin oluşması süreci ve ortamını hazırlayan önemli etkenierin başında gelmektedir. Dinin önemi, insaniann bir büyük manevi birliğini sağlamakla birlikte insana verdiği yüksek değerden de ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla, günümüz toplum değişimi süreci esnasında dini ve demokratik değerler arasındaki uyum ve uzlaştırma meselesi kapsamlı bir şekilde ele alınmalıdır.
Çünkü Orta Asya'da yeni bağımsızlığını kazanan devletler, "İsHim ülkeleri" olarak sayılmaktadır. Günümüzde Kazakistan toplumunda Müslümanlığın hızlı büyüme eğilimi göze çarpmaktadır.
Çok uluslu ve çok dinli Orta Asya toplumunda dini ile milli kimlik özdeşleştirilmiştir. Şöyle ki, Asyalılar kendilerini Müslüman, Avrupalılar ise Hıristiyan ("Rusça konuşanlar" genelde Ortodoks'tur) kabul etmektedir. Kırgızistan Din İşleri Devlet Komitesinin verilerine göre, Kırgızistan nüfusunun% 80'i Müslüman'dır. 1
Burada önemli bir hususun izah edilmesi gerekir. Genelde din olgusu, tarihi ve jeopolitik yaylıını açısından varlık ve hayatiyet kazanır.2
Her ne kadar bir insan istediği dine inarıma veya inanınama hususunda özgür ise de, sonuçta bir devlet ve bir toplumda yaşadığı için karşılıklı etkileşim söz konusudur. Bir ülke "demokrasileşme safhası"ndan önce bir dini aidiyeti kabul etmişse, toplum bu aşamadan sonra aynı dini mensubiyeti korumada ısrar edecektir. Bu durum, özellikle teokratik devletlerde veya resmi dini olan ülkelerde açıkça görülmektedir.
Demokratik ilke ve değerlere sahip olan devletler, genelde laiktir. Ancak, burada da toplumsal şuurunda olduğu kadar devlet düzeyinde de belli bir din, diğerine tercih edilir. Örneğin, ABD'de inanç eşitliğine rağmen, Hıristiyanlığın nüfuzunun ağırlığından dolayı, pratikte Hıristiyanlığa öncelik verilir. Aynı durum Batı Avrupa ülkeleri için de geçerlidir. İşte, bu anlamda bir dinin yayılmasının tarihi ve jeopolitik "alanı"ndan bahsetmek mümkündür.
:XXI.yy. Orta Asya'da İsHim'ın durumunu ele alırken, öncelikle bölgedeki İslam'ın tarihi oluşumu bakımından bazı özelliklerine değin-
1 Hamisov, V. Problemı samoopredeleniya islamskih organizatsi v Kırgızstane// www.kisi.kz
2 Mejkonfessiyonalnıye otnoşeniya v Kazahstane: religiyoznıye i sosiyalnopolitiçeskiye problemı / IKazabstan i sovremennıy mir. N: I, 2001
296 XXI. YÜZYILDA İSLAM DÜNYASI ve TÜRKİYE
memiz gerekir. Bize göre, "Orta Asya" Müslümanlığının özellikleri aşağıdaki faktörlerle açıklanmaktadır:3
Birinci olarak, İsliim, Orta Asya'da, geleneksel İslam'a nazaran biraz daha yumuşak sergilenmekteydi. İşte bu faktör, Orta Asya bölgesinde, İslam'ın tutum normların (şeriatın), medeni ve sosyal kanun ve politik sistemlerde uygulanmamasında, Müslümanların üstünlüğünün yasal olarak desteklenmesi (örneğin Malasya) gibi, Orta Doğu İslam devlet özelliklerinin bulunmamasında etkin rol oynamıştır.
İkinci olarak, bölge Müslümanlığının özelliği, yerleşik ve göçebe , kültürlerin uyum ve beraberlik ortamında olan Orta Asya'nın özel konumundan kaynaklanmaktadır.
Üçüncü olarak, İslamiaşma süreci bazı bölgelerde "erken" ve bazılarında ise "geç" gerçekleşmiştir. "Erken" İslamlaşma, Özbekistan, Tacikistan'ın yerleşik tanmsal kültür bölgesinde, aynı zamanda Kırgızistan'ın güney batısında gerçekleşmiştir. Daha "geç" bir Müslümanlaşma süreci Kazakistan, Kırgızistan ve Türkmenistan topraklannda yaşayan göçebe toplumlarm arasında gerçekleşmiştir.
İşte, bu Müslümanlaşma sürecindeki farklılıklar, İslam'ın istikrarı ve toplumsal hayatın değişik alanlahnda yansıması bağlamında Orta Asya'da yaşayan çeşitli toplum hayatındaki özelliği ve rolünü belirlemiştir.
Yerieşik ve tanmsal gelenekiere sahip olan Özbekler ve Tacikler, geleneksel İslami değerlere sıkı sanlmışlardır. Kazak, Kırgız ve Türkmen göçebe kültüründe ise İslami kurallar ile normların esnekliği görünmektedir.
Yukanda zikredilen, Orta Asya bölgesinde yüzyıllarca süren Müslümanlaşma özellikleri, 70 yıllık Komünist -Ateist rejime rağmen, günümüz Orta Asya' da dini durumuna doğrudan tesir etmiştir.
SSCB'nın yürüttüğü politika, Tacikistan'daki İslam gelişimini daha az, Özbekistan'daki İslam'ı daha çok, Kazakistan ve Kırgızistan'daki dini durumu daha çok engellemiştir.
Toplumda ve genel olarak ülkede, İslam'ın dini merasimleri ile tutumlarının yaygınlık derecesine doğrudan veya dolaylı olarak etkileyen bir çok faktörü zikredebiliriz.4
3 Sultangaliyeva, A.K., İslam v Kazallstan e: istoriya, etniçnost, obşestvo. Almatı, I 998, s.l88.
XXI. YÜZYILDA İSLAM DÜNYASI: ORTA ASYA BÖLGESİ 297
1. En önemli faktörlerden birisi, şehir ve kırsal kesim nüfuslarının oranıdır. Kırsal kesim nüfusunun muhafazakar tutumu dini geleneklerin korunmasında etken olmuştur. Özbekistan'da kırsal kesim, ülke nüfusunun% 61 'ni, Türkmenistan'da% 54,6'nı, Tacikistan'da% 71 'ni, Kırgızistan'da %64'ni ve Kazakistan'da % 44'ni oluşturmaktadır. Böylece, Kazakistan hariç, bütün Orta Asya ülkelerinde kırsal kesiminin toplam nüfusunun yarısından fazlasını oluşturmaktadır. Burada şehirleşmenin en az oranda olduğu ülke Tacikistan'dır .
. 2. Ulusal faktörün önemli bir rolü vardır. SSCB dağılmasından sonrası göç olgusunun katkısıyla, Kazakistan hariç (burada Müslümanlar %65, Hıristiyanlar %30, diğer diniere mensuplar % 5), Orta Asya ülkelerinin tek uluslu devlet olma potansiyeli yüksektir. Özbekistan nüfusunun yarısından fazlasını Özbekler (%74,5), Türkmenistan'da Türkmenler% 72, Tacikistan'da Tacikler% 62,2 oranla çoğunluğu oluşturmaktadır. Kırgızistan'da Kırgızların oranı % 58,6, Kazakistan'da yerli halk toplumun% 56'sını oluşturmaktadır.
3. Aslında tüm Orta Asya ülkelerinin güney bölgelerine doğru yoğun olarak yaşanan dini hayat açısından bölgesel farklılıklar izlenebilir. Şöyle ki, Özbekistan'da Fergana vadisi, Kırgızistan'da Oş bölgesi, Kazakistan' da Güney Kazakistan eyaleti gibi. Bu, bölgeler sosyoekonomik altyapısının zayıf ve insanların çoğunun gençlerin oluşturmakta ve insan kaynaklarının yetersizliğiyle, yüksek oranda işsizlik, yaşamın tarıma yönelik olması göze çarpmaktadır.
XX:Lyy'da Orta Asya ülkelerinin dini gelişınesini belirleyen faktörlerin başında, kendisini inançlı olarak tanımlayan insan sayısının artması gelmektedir. Örneğin, Kazakistan'da "1990'lı yılların başından itibaren kendisini inançlı kabul eden ve aynı zamanda dini farz ve toplu ibadetlerini yerine getiren insım sayısı oldukça artmıştır".5 Günümüzde ülkemizde 40 dini fıkrayı temsil eden 3 000 kadar dini demek faaliyet göstermektedir. Ancak, burada "inananlar sayısının artışından çok ateistlerin azalmasından bahsetmek daha doğrudur. "6
~ a.g.e. 5 Jusupov, S.E., İslam v Kazahstane: proşloye, nastoyaşee, buduşee// İslam v
postsovetskom prostranstve. Vzglyad iznutri. Moskova, 2001 6 a.g.e.
298 XXI. YÜZYILDA İSLAM DÜNYASI ve TÜRKİYE
XXI.yy'da Orta Asya ülkelerinin sosyo-politik hayatındaki bir diğer olgu, radikal İslam'ın yaygınlık kazanmasıdır. Bu tür İslam propagandasını yapan birçok kuruluş faaliyet göstermektedir.
İslam devletini kurmayı amaçlayan dini kuruluşlar, yani, dini ve siyasi partiler Orta Asya'da, ve özellikle Özbekistan ve Tacikistan'da Dünya İslam! Terakki Partisinin şubesi XX.yy'ın 90'lı yıllannda genel liberalleşme çerçevesinde kurulmuştur. Ancak, yasal siyasi hareket olarak çok az süre faaliyet göstermiştir. Çünkü çoğunluğu bir süre sonra kapatılmıştır. Şöyle ki, Kafkas'ta da olduğu gibi Orta Asya'da da İslam! gruplar şeriatin tam uygulanmasını, "mutlak İslam ümmeti"ne dönüşü amaçlayan "Vahhabiler" adı altında tanımlanmaya başlamıştır.7
Bazı toplum tahlilcilerine göre, Kafkas ve Orta Asya' daki çağdaş İslam! hareketleri geleneksel, apolitik ve siyasi gruplara ayırmak mümkündür. Genelde kırsal kesimden gelen son grup liderlerin önemli destekçileri, köylüler ve marjinalleşmiş şehir tabakalandır. Çağdaş İslaınl hareketler klasik şemaya göre geleneksel, köktenci ve yenilikçi olarak sınıflandınlır. Ancak, Orta Asya ve Kafkasya'daki hareketler, bunun dışındadır. Çünkü, yeniden Müslümanlaşma süreci ile toplumun sosyal yeniden yapılanması olgusunun yüksek maliyetlere yol açması ile toplumun fakirliğiyle çatışma içerisindedir.
Genel olarak, İslam'ın radikalleştirilmesi tehlikesi, Orta Asya bölgesi için son derece aktüel bir konudur. Siyasetçiler, analizciler ve bilim adamlan bu konu üzerinde yoğunlaşmaktadır. Bölgemizde olaylano gidişatında olumsuz senaryolara karşı devlet düzeyinde alınabilecek önlemler üzerinde durmak istiyoruz.
İngiliz araştırmacı, S. Achiner, Orta Asya'da İslam'ın çağdaş dünyaya nasıl ayak uydurabileceği veya çağdaş dünyanın İslam'a mutabakat sağlayacağı meselesinin çözülmesi gerektiğini vurgulamıştır.8 Bu bağlamda günümüzde İslam'ın siyasi yaşamında yer almasının özgün yolunu sergileyen Tacikistan örneğini gösterebiliriz.9
7 Sultangaliyeva, A.K. İslam v Kazahstane: istoriya, etniçnost, obşestvo. Alınatı I 998, s.I88
8 Jusupov, S. İslam v Kazahstane: proşloye, nastoyaşee, buduşee vo vzaimootnoşeniyah gosudarstva I religii ll İslam v postsovetskom prostranstve: vzglyad iznutri. Moskova 2001, s.320
9 Olimov, M., Olimova, S., Politiçeski islam v sovremennom Tacikistane ll İslam v postsovetskom prostranstve: viglyad iznutri. Moskova 2001, s.320
. XXL YÜZYILDA İSLAM DÜNYASI: ORTAASYA BÖLGESİ 299
1990'lı yıllann başında bu ülkede ortaya çıkan savaş, toplumun parçalanması, gruplar arası silahlı çatışma ve bunlann neden olduğu ağır ekonomik kriz, kaynaklann tükenmesi, en önenilisi ülke bütünlüğünün tehlikeye düşmesi, taraflan kendi aralannda uzlaşmaya zorlamıştır. Bilindi'gi üzere, BM hakemliğinde 1994'te Tacikistan hükümet ile muhalefeti arasında ulusal banşı sağlama hedefi doğrultusunda görüşmeler yapılmıştır.
Genel olarak Tacikistan'daki anlaşmazlık, dünya tecrübesinde banşı sağlama yolunda atılan olumlu adımlann 'en önemlisidir. Şu anda Tacikistan hükümet sisteminde en güçlü partilerin arasında Tacikistan Kalkınması İslami Partisi yer almaktadır. TKİP tecrübesi, dünya topluluğunda laik devletin politik yaşamında, İslami dini değerlerin de yer almasını mümkün kılan tek örnek olarak kabul edilmektedir. 10
TKİP temsilcileri diyalog ve banşçı düzenlemeler sürecinde önemli başanlar elde ettiği düşüncesindedir. Savaş bitmiş, mülteciler geri dönmüştür. Her iki taraf, baskıcı politik üsluplarta hareket etmenin gereksiz olduğunu artık anlamış gözükmektedir. Günümüzde TKİP liderleri, muhalefet partilerin sahip olduğu statüsü kaybederek ülke kaderinin sorumluluğunu paylaşmaktadır.
İslam'ın radikalleşmesini ve dini çatışmalan önleme konusu açılınca, meselenin en önemli sosyo-ekonomik yönü üzerinde durmak istiyoruz.
Burada, OBSE tarafından Alınatı'da düzenlenen seminer katılımcılannın yayınladığı bildiride yer alan "Ekonomik ve sosyal gelişme, bölgedeki istikrann sağlanmasında en etkili tedbirdir" tespiti ile hemfıkir olduğumuzu belirtmek istiyoruz.
Gerçekten, İslam ülkeleri tecrübesi, halk dindarlığının ülkedeki olumsuz sosyo-ekonomik koşullar ve düşük ·eğitim düzeyi ile bir araya geldiğinde dini kılıftaki sosyal itirazlann baş göstermesine neden olduğunu açıkça göstermektedir. Aynı zamanda Orta Asya toplumlannın en önemli ayncalıklanndan biri SSCB' dan miras kalan yüksek eğitim düzeyi olduğu görüşüne katılmamak mümkün değildir.
10 TTİP üyesi G.Kurbanov'un 18.09.2002 tarihli röpörtajından: Olimov, M., Olimova, S. Politiçeskaya jizn v sovremennom Tacikistane // İslam v postsovetskom prostranstve: vzglyad iznutri. Moskova 2001, s.320
300 XXI. YÜZYILDA İSLAM DÜNYASI ve TÜRKİYE
Bize g;.;re, Orta Asya'da dini çatışmaların yaygınlaşma ihtimali, dış politik etkenlerden ziyade sosyo-ekonomik problemlere bağlıdır. Bu bağlamda devlet politikası ilk önce sosyal altyapının güçlenmesine, ekonomik sektörün sorunların etkili bir şekilde çözülmesine yönelik olması gerekir. Dünya tecrübesinin gösterdiği gibi sosyal açıdan güvencesi olmayan toplumun fakir kesimleri daha fazla dini köktenciliğe meyillidirler. Sosyal güvencenin olmaması her çeşit uç fikirlerin ve onun içinde dini taassubun da yaygınlaşmasına neden olmaktadır.
Günümüzde Orta Asya'da emekliler, az gelirli kalabalık aileler, yetim, öksüzler ve engellilefın yanı sıra belli bir işte çalışan, ancak yeterli derecede para kazanmayanları (genelde kamu işlerinde çalışanlar) da fakir sınıfından saymak mümkündür. Bu arada fakirlik oranının yüksek olduğu ve dolayısıyla halkın çoğunun kendisinin fakir olduğunu kabul ettiği Güney Orta Asya bölgelerine dikkat çekmek gerekir.
Bunun yanı sıra tüm Orta Asya ülkelerinde kırsal kesim halkı, şehir halkından daha kötü şartlar altında yaşamaktadır. Bunlar, sonuçta fakir ve kırsal bölgede dini taassup faaliyetlerini aktif olarak yürütme ortamının oluşmasını sağlamaktadır.
Dolayısıyla Orta Asya'da dini taassuba karşı mücadele için şu anda ve gelecekte en önemli mekanizmaların başında, halkın büyük çoğunluğunun refah düzeyinin yükseltilmesi ve aynı zamanda nüfusun en fakir kesimini destekleyen iyi bir sosyal politikanın yürütülmesi gerekmektedir.
Kazakistan' da bu konuya ilişkin sosyal politika izlemek için birçok faaliyet yapılmaktadır. Şöyle ki, 2003 ve 2005 yıllar, Kazakistan Cumhurbaşkanı N. Nazarbayev'n mesajında, köy ve kırsal kesimi canlandırma yılları olarak ilan edildi. Haklı olarak " ... özellikle ziraat ve tarım işleri ile çiftçiler Sovyet ekonomisinin yetersizliğinden en fazla zarar gördü ve özellikle en fazla bunlar piyasa ekonomisine geçişin zorluklarını hissettiler,''11 tespitinde bulunm~ktadır.
Bize göre tüm Orta Asya ülkelerinde gençlere büyük önem verilmelidir. Bilindiği üzere, SSCB döneminde yürütülen ideolojik faaliyetlerden dolayı gençler halkın en az dindar kesimi idi. Ancak, günümüzde özellikle gençlerin çeşitli dini kuruluşlara daha sıkı sarıldığı görünmektedir. Bu durumun nedeni yine sosyo-ekonomiktir. Gençlerle
ı ı Ob osnovnıh napravleniyah vnutrenney i vneshney politiki na 2003 god. Paslaniye Prezidenta narodu Kazahstana. Kazahstanskaya Pravda, 30 Nisan 2002
. XXL YÜZYILDA iSLAM DÜNYASI: ORTAASYA BÖLGESi 301
yürütülen pratik ideolojik faaliyetlerin yokluğu göz önünde bulundumlduğunda bu problem devletlerin çözmesi gerektiği en hassas ve güncel konular olduğu açıkça görünmektedir. ·
Gençlerin başlıca sorunları işsizlik, evsizlik ve eğitimsizliktir. Bu arada kırsal kesimde işsiz gençler sayısının gün geçtikçe arttığını ifade etmemiz gerekir. Bu genç neslin sağlık durumunun zayıfladığını, suç oranının artış gösterdiğini de eklememiz gerekir.
Orta Asya gençlerinin bundan sonraki dejenerasyonunu ve maıjinalleşmesini önlemek için gençlere yönelik etkili devlet politikası,
gençlerin çeşitli girişimlerinin devlet tarafından desteklenmesi gerekir. Bu bağlamda diğer ülkelerdeki gençlere yönelik politika tecrübelerinden istifade etmek gerekir.
Eğitim ve enformasyon faaliyetlerine büyük önem verilmesi gerekir. Maalesef, bölgede gün geçtikçe eğitim sisteminin zayıflaması, günümüzde bile eğitimli insan sayısının azalmasına neden olmaktadır. Bu boşluk ise, çoğu zaman parasız dini eğitimle doldurolmaya çalışılmaktadır.
Orta Asya'da dinler arası hoşgörü, mezhepler arası uzlaşmanın sağlanmasında bir ülke sınırları içerisinde farklı dinlerin tarih içerisinde bir arada yaşama geleneğinin önemli rolü vardır. Kazakistan Cumhurbaşkanı N. Nazarbayev'ın da Kazakistan Halkları Birliğinin VII. Kongresinde ifade ettiği gibi "Avrasya'nın bu bölgesinde İslam ve Hıristiyan arasındaki barışçı temasların uzun bir süre devam ettiği görünmektedir. Bu durum bugün, neredeyse küresel ve kültürel parçalanma olgusunun en ince v,e hassas hal aldığı şartlar altında da devam etmektedir. Dinler arası barış diyalogu bağlamında bu zamanda, elde' edilen bu tarihi tecrübe, gelecek Kazakistan'ın aynı kültürel değerler ve normlar sistemini oluşturmanın esası dır. "12
2002 Kasım ayında Kazakistan hükümetin bünyesinde, Dini Kuruluşlarla İlişkiler Kurulunun toplantısında ilk defa mezhepler arası münasebetler ve din konusunda Devlet Politika Stratejisi kabul edildi ve şu anda uygulanmaktadır.
12 Duhovno-kultumoye razvitiye naroda - osoova ukrepleniya gosudarstvennoy nezavisimosti Kazahstana. (Halkın manevi ve kültürel gelişimi Kazakistan'ın ulusal bağımsızlığının güçlendirilmesinin altyapısıdır. Kazakistan Cumhurbaşkanı ve Kazakistan halkları asamblesi başkanı N.Nazarbayev'ın Kazakistan halklannın asamblesinin YILoturumundaki konuşması.)
302 XXI. YÜZYILDA İSLAM DÜNYASI ve TÜRKİYE
Dinler arası barış ve uzlaşma zemininin geliştirilmesi ve Kazakistan'ın her türlü dinlerin barış içerisinde bir arada yaşadığı bir ülke olarak kabul edilmesinde, Eylül2002'de gerçekleşen Katalik Kilisenin Baş Papazı Ioan Paul IL 'nin ziyaretinin önemi büyüktür. Aynı zamanda, Papazın bu kuruluşun tarihinde ilk defa camiyi ziyaret etmesi, tüm insanlık uğrunda bütün dinler arasında hoşgörünün sağlanması ve dinler arası diyalog için olumlu havanın oluşması yönünde çabalarını bir daha sergilemektedir. Paul II. konuşmasında Kazakistan'ı Müslüman ve Hıristiyanların bir arada barış içerinde yaşadıkları bir ülke olduğunu belirterek, Kazakistan'ın Doğu ile Batının buluşma noktası olabileceğini ve olması gerektiğini vurguladı. Vatikan, özellikle ABD'deki ll Eylül 2001 trajik olaylar çerçevesinde "Barış Misyonu" olan bu ziyarete büyük önem verdi. 13
Çağdaş dünyada İslam'ın uluslararası bütünleşme yolunda önemli rol alması gerektiği düşüncesindeyiz. Çünkü İslam halklar ve ülkelerin birlik, beraberlik ve barış içerisinde yaşaması için zemin teşkil edebilecek yüksek manevi değerlere sahiptir. Bu anlamda halk gelenekleri ile doğrudan bağlantılı olan İslam'ın manevi, ahlaki ve kültürel yönünü öne çıkarmak gerekir.
2002 Kasım ayında düzenlenen IX. Kazakistan Halkları Birliği kongresinde N. Nazarbayev Avrasya'da dinler arası barış ve hoşgörü anlaşması önerisini sundu.
Netice itibanyla küreselleşen dünya şartları altında Orta Asya'da XXI.yy'ın başında büyük yaratıcı gücü ve büyük geleceği olan yeni sosyo-ekonomik, ulusal, manevi ve kültürel bütünlüğün oluşmakta olduğu sonucu çıkmaktadır. İslam kültürü ve maneviyatının durumu ile geleceği işte bu bütünlük çerçevesinde ele alınmalıdır. Aynı zamanda bölge ülkelerinin, Orta Asya'nın XXI.yy'da dünya topluluğunun en seçkin üyesi olacağını ve tüm dünya uygarlığının istikrarlı ve demokratik gelişmesinde önemli katkılar yapacağını göz önünde bulundurarak şimdiden küresel kararlar alması, güçlerini· birleştirmesi, beraber hareket etmesi gerekir, kanaatindeyiz.
13 Vizit Papı İoanna Pavla II v Respubliku Kazahstan (22-25 sentyabrya 2001 g.) Almatı: Sen tr vneshney politiki i analiza, 200 I s.45