· 2017-06-13 · 22 Ekim - 4 Aralık 2016 tarihleri arasında düzenlenecek 3. İstanbul Tasarım...
Transcript of · 2017-06-13 · 22 Ekim - 4 Aralık 2016 tarihleri arasında düzenlenecek 3. İstanbul Tasarım...
İçin
deki
ler
Reklam İndeksiÖn kapak içi
Ön kapak içi Yanı
03
05
07
09
11
13
15
19
21
23
25
27
29
31
35
49
57
73
83
87
88
91
96
Arka kapak İçi
Arka Kapak
Sektörel Haberler 4
Giriş Künye 37
İçmimarlar Odası’ndan Haberler CHP’li Belediyeler ve TMMOB İstanbul İçin Güç Birliği Yaptı 38
Resim ve Çizimler - İçmimar Gökçen Kaynatan 40
IFI Yönetim Kurulu İzmir’de Toplandı 44
Dünya İçmimarlar Günü Etkinliklerle Kutlandı 48
Proje Yrd. Doç. Dr . Umut Şumnu, Arş. Gör. Selim Sertel Öztürk, Başkent Üniversitesi,
İçmimarlık Bölümü, Mobilya Tasarımı Dersi Üretimleri 50
Üniversite Tanıtım Yeditepe Üniversitesi - İçmimarlık ve Çevre Tasarım Bölümü Başkanı,
Prof. Dr. Hilmi Gülsen Söyleşisi 52
Portre Söyleşi Gani Cihangir Gültaşlı - AC Tasarım ve Mimarlık, Doğru Tasarım Sorunu ve
İhtiyacı Anlamaktan Geçer 58
Makale Öğr. Gör. Murat Özdamar, Bilkent Üniversitesi İçmimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü,
Mutfağım 61
Doç. Dr. Nil Paşaoğulları, Doğu Akdeniz Üniversitesi, İçmimarlık Bölümü, İç Mekanda
Doku Tasarımının Restoran Mekanları Üzerinden İrdelenmesi 63
Doç. Dr. Murat Çetin, Kadir Has Üniversitesi İçmimarlık ve Çevre Tasarım Bölümü,
Bir İç Kabuk Yenileme Meselesi Olarak İçmimari Tasarım Yaklaşımına İki Örnek 66
Portre Tanıtım Doç. Dr. Deniz Ayşe Yazıcıoğlu, İTÜ Mimarlık Fakültesi İçmimarlık Böl. Marc Newson’un
Disiplinlerarası Tasarım Anlayışıyla İç Mekanların Yeniden Biçimlenişi 74
Dünyadan Mekan Tasarım 76
Dünyadan Ürün Tasarım 80
Gezi İsviçre - Zürih 84
Sergi İstanbul Topnane-i Amire - Sinan ve Mimari Dehanın Şaheserleri 88
Mesleki Yayınlar 90
Kültür Sanat 92
Samur Halı
Peli Parke
Işık Ahşap
Massive Parke Sistemleri
İnce Doğaltaş
Klassis
Trakya Cam
Ofissan
Nurus
Çanakkale Seramik
Aqua Zemin
Ege Seramik
Hettich
Fiberli
Rayen Mozaik
Assan
Durlum
Zeyhan
Blanco
Kastamonu Entegre
Balıkçıoğlu - Emo Home
Lamp83
Evdema
Hüppe
Tavcam
Lucco
Özcan Aydınlatma
Türk
iye
/Fir
ma
Habe
r
4
6
Türk
iye
/Ha
ber
Avrupa Tasarım Organizasyonu tarafından bu yıl
İstanbul’da düzenlenen, 9. Avrupa Tasarım
Konferansı ve Ödülleri Töreni, 23 Mayıs Cumartesi
günü gerçekleştirildi. Etkinlikler kapsamında
Avrupa’nın seçkin tasarımcıları İstanbul’da buluştu.
Tüm gün süren konferansın ardından
gerçekleştirilen ödül töreninde Avrupa Tasarım
Ajansı Ödülü, ‘Best of Show’ Ödülü ve Jüri Ödülü’nün
yanı sıra 31 proje Altın Ödül, 61 proje Gümüş Ödül,
85 proje ise Bronz Ödül sahibi oldu. Tören, Avrupa
Tasarım Organizasyonu tarafından, İstanbul Tasarım
Bienali ve Grafik Tasarımcılar Meslek Kuruluşu (GMK)
işbirliğiyle, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi
(MSGSÜ), İstanbul Kongre ve Ziyaretçi Bürosu ile TC
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın destekleriyle
gerçekleştirildi. Avrupa Tasarım Ödülleri, daha
önceki yıllarda Atina, Stockholm, Zürih, Rotterdam,
Vilnius, Helsinki, Belgrad ve Köln’de düzenlenmişti.
Konferansa uluslararası üne sahip, geniş bir
yelpazede projeler üreten konuşmacılar yer aldı. 9.
Avrupa Tasarım Ödülleri töreninde grafik tasarım,
illüstrasyon ve dijital medya alanlarında ödüller
verildi. 2015 yılı Avrupa Tasarım Ajansı Ödülü,
Moskova merkezli Ermolaev Bureau’ya verildi. ‘Best
of Show’ ödülü Portekizli White Studio’nun, Porto
için yaptığı yeni şehir kimliği çalışmasına verildi.
Bu proje ile marka uygulaması kategorisinde
Altın Ödül de kazandı. Avrupa Tasarım Ajansı
Jüri Ödülü ise Hollandalı De Designpolitie’nin
‘What design can do’ projesine verildi.
Princeton Üniversitesi’nde çalışmalarını
yürüten Beatriz Colomina ile Columbia
Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Onursal
Dekanı ve Mimari, Planlama ve Koruma
Bölümü’nde dersler veren Mark Wigley,
22 Ekim - 4 Aralık 2016 tarihleri arasında
düzenlenecek 3. İstanbul Tasarım
Bienali'nin küratörlüğünü üstlenecek.
Mimarlık tarihçisi ve kuramcı Beatriz
Colomina, Princeton Üniversitesi’nin
Medya ve Modernite Programı’nın da
kurucu direktörü. Çalışmalarını New
York’ta sürdüren Yeni Zelandalı mimarlık
tarihçisi, kuramcı ve eleştirmen Mark
Wigley, Columbia Üniversitesi Mimarlık
Fakültesi Onursal Dekanı olmasının
yanında Mimari, Planlama ve Koruma
Bölümü’nde halen dersler veriyor.
3. İstanbul Tasarım Bienali’nin
küratörleri belli oldu9. Avrupa Tasarım Konferansıödülleri sahiplerini buldu
Türk
iye
/Fir
ma
Habe
r
8
Dünyanın 40 ülkesine jakuzi, küvet ve duş
sistemleri satan Src Yapı A.Ş, yüzde yüze Türk
markası HYDROCABİN'i, Avrupa'da tanınır, bilinir bir
marka haline getirmeye devam ediyor. Bu
doğrultuda bir süredir görüştükleri, Romanya
merkezli, Avrupa'nın en çok tıklanan ve en büyük
online alışveriş sitesi Emag ile anlaşma sağladı. Src
Yapı, Romanya'da partner firmalarla anlaşma
yaparak, son kullanıcıya satış sonrası hizmetler
konusunda paket çözümler sunmayı hedefliyor.
Avrupa'nın son dönemde Çin malı ürünlerden
kaçmasını bir fırsat olarak kullandıklarını söyleyen Src
Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Abdurrahman Sürücü
Avrupa Ülkeleri'nin ‘made in Chine’ ürünlerini tercih
etmemelerini bir fırsat olarak kullandık ve ‘made in
Turkiye’ olan markamız HYDROCABİN'i, bir çok
Avrupa ülkesine gönderdik. Şimdi yine Src Yapı A.Ş.
güvencesi ile 2015’de yatırımlarını tamamladığımız,
dikey masaj sistemlerimizi ve kendi markamızla
armatürlerimizi üretmeye başladık" dedi.
SAMET, dünyanın en büyük uluslararası
mobilya ve dekorasyon yan sanayi fuarı
olarak 2 yılda bir Köln‘de düzenlenen ve
uluslararası firmaların yeniliklerini tüm dünyaya
duyurduğu Interzum’da 3 özel ürün lansmanı ile
‘İnovasyon Dünyası’nı tanıttı.
Interzum Fuarı’nda, çekmece sistemleri
kategorisinde ‘Smart Flow’ ve ‘Alpha Box’; kalkar
kapak kategorisinde ise ‘D-Lite Lift’ ürünlerini
dünya mobilya aksesuar sektörü ile buluşturdu.
Lansmanın başrolü, üstün teknolojiyi
mükemmel tasarım ve inovasyonla buluşturan,
ince ve elegan yanak tasarımı ile eşsiz bir ürün
olan ‘Smart Flow’ Çekmece Sistemleri’ndeydi.
Üstün ray teknolojisi ve fonksiyonelliği ile öne
çıkan ‘Alpha Box’ve Kalkar Kapak Sistemlerinde
menteşe kullanmayan teknolojisi ile önemli bir
kolaylığa ve şık tasarıma sahip olan ‘D-Lite Lift’in
sergilendiği fuarda SAMET, global arenada
mutfak/banyo başta olmak üzere tüm yaşam
alanlarında trendleri belirlemedeki iddiasını da
ortaya koymuş oldu. www.samet.com.tr
Avrupalı ev sahipleribanyoda Türk markasıHydrocabin’i tercih etti
Abdurrahman Sürücü.
Samet yenitasarımlarıylaInterzum 2015’edamgasını vurdu
Kastamonu Entegre, Rusya’da 200 milyon dolarlık
yatırımla kurulacak dünyanın en büyük yonga
levha üretim tesisinin temelini attı. Rusya’nın Kaluga
Bölgesi’nde yer alan ve 2018 sonunda faaliyete
geçmesi planlanan yonga levha tesisi, 2014 yılında
Rusya Federasyonu Tataristan Cumhuriyeti’nde açılışı
gerçekleştirilen Alabuga tesisi ve aynı yerde yapılan
ikinci MDF tesisinin ardından firmanın ülkedeki
üçüncü büyük yatırımı olma özelliği de taşıyor.
Kastamonu Entegre’den Rusya’ya büyük yatırım
10
Türk
iye
/Fir
ma
Habe
r
TETSİAD ve CNR Holding işbirliği ile düzenlenen dünyanın ikinci, Türkiye’nin en
büyük ev tekstil fuarı ‘EVTEKS’, bu yıl 21. kez ziyaretçilerini ağırladı. Açılışını
Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi’nin yaptığı, 19-23 Mayıs tarihleri arasında CNR
EXPO Yeşilköy’de düzenlenen fuara 1000’in üzerinde firma ve 2 bini aşkın markanın
katılım gösterdi. Fuarda, ünlü tasarımcılar 2016 ev tekstili trendlerini sergiledi.
Türkiye’de düzenlenen fuarlar arasında, uluslararası katılımcı çeşitliliği ve
yabancı ziyaretçi sayısıyla dikkat çeken EVTEKS Fuarı’nı bu yıl 138 bin 368 kişi
ziyaret etti. Ev tekstili sektöründeki tüm yeniliklerin sergilendiği, modaya yön veren
ürünlerin ziyaretçilerin beğenisine sunulduğu fuar, Türkiye Ev Tekstili Sanayici ve
İşadamları Derneği (TETSİAD) ve CNR Holding işbirliğiyle ile Yeşilköy CNR Expo Fuar
Merkezi'nde 160 bin metrekarelik alanda gerçekleşti.
EVTEKS Fuarı’na, Ekonomi Bakanlığı tarafından davet edilen çok sayıda ülkeden
katılım sağlandı. TETSİAD Başkanı Yaşar Küçükçalık, “1992 yılında 69 firmanın
katılımıyla gerçekleşen fuar, şimdi ise katılımcı firma sayısını bine, düzenlediği alanı
ise 600 metrekareden 160 bin metrekareye çıkardı. Bu gelişim Türkiye’nin ev tekstili
alanında göstermesi açısından büyük önem taşıyor” dedi.
Evteks Fuarı 138 bin kişiyi ağırladı
Yurtbay Seramik’in Türkiye ve KKTC’deki üniversiteler genelindeMimarlık, Güzel Sanatlar, Sanat ve
Tasarım Fakülteleri’nde 2014 - 2015 BaharYarıyılı itibariyle öğrenim gören önlisans,lisans ve lisansüstü öğrencilerine yönelikolarak Yapı-Endüstri Merkezi koordinasyonuile düzenlediği ‘Zeki Yurtbay TasarımYarışması’na başvurular başladı. Yarışmanınson başvuru tarihi, 23 Kasım 2015. ‘DoğadanSanata Sen Tasarla’ ile üç yıldır devam eden yarışma kapsamında, gençtasarımcı adaylarının, hayal güçlerinin sınırsız derinliğinden ilham alarakyaratacakları tasarımları paylaşmaları beklenmektedir.
3. Zeki Yurtbay Tasarım Yarışması Başladı
Vodafone Türkiye tarafından
bu yıl ilk kez düzenlenen
Vodafone Dijital Dönüşüm
Zirvesi’nde ünlü modacı Arzu
Kaprol ‘Yaşamın Kaynağı’ temalı
defilesi ile Türkiye’nin ilk dijital
defilesi gerçekleştirdi. Sanat yönetmenliği ve müzikleri Mercan
Dede tarafından yapılan defilede, tasarımlarda yer verilen fiber
optik kablolar yine günümüz teknoloji dünyasının en güzel moda
yansımalarından birini oluşturdu. Organizasyonda tasarımları Arzu
Kaprol’e ait olan elbise, ceket, bolero ve kemer üzerinde Fiber Optik
kablolar kullanıldı. Fiberli’nin, Fiber Optik kabloların elbise
üzerindeki tasarımı ve dağılımı konusunda Kaprol ile yürüttüğü
ortak çalışmada yapılan tasarımlara Fiberli optik kabloları kullanıldı.
Fiberli ışığı, Arzu Kaprol’üntasarımları ile buluştu
12
Türk
iye
/ F
irma
Habe
r
Mimarlık, içmimarlık ve tasarım disiplinlerinin önde gelen temsilcilerini yıl
boyunca ‘iki ayda bir’ buluşturan en önemli etkinlik olan toplantıların
dördüncüsü ‘2D1 Perakende’ alt başlığı ile 28 Mayıs 2015 Perşembe günü Yapı-
Endüstri Merkezi’nde gerçekleştirildi. Toplantıya konuşmacı olarak, Terminal
Design’ın kurucusu Akın Nalça, Ağustos Teknoloji şirketinin kurucusu ve
Professional Lighting Design Dergisi’nin editörü Emre Güneş ve Bulend Ozden
Design’ın kurucusu Bülent Özden katıldı.
Ekonomik faaliyetlerin en büyük bölümünü oluşturan bireysel alış-verişin
fiilen gerçekleştiği satış alanlarında, ürünün kalitesi yanında satış yerinin
uygunluğu, mekânın çekiciliği ürünün kullanıcı ile buluştuğu bu alanların
tasarımına da önem kazandırdı. Perakende alanlarının tasarımı, mekân, ürün,
kullanıcı özellikleri gibi pek çok karmaşık faktörü uzlaştırmayı gerektiren bir
disiplin haline geldi. Yapı-Endüstri Merkezi de buradan hareketle, satış
üzerindeki olumlu etkisini artırmanın yanı sıra ziyaretçilere eşsiz bir mekân
deneyimi yaşatmak üzere perakende satış mekânlarında mimarlık ve
içmimarlık alanında, renk, aydınlatma, yönlendirme, grafik iletişim, görsel
tasarım stratejileri gibi alanlarda çalışan profesyonelleri ‘2D1 Perakende’
tasarım toplantısında buluşturmaya devam ediyor.
Tasarımcılar ‘perakende’yi konuşuyor
Ekodesign ‘Yeşil Motivasyon’temasıyla 8.’ncisini gerçekleştirdi
Yapı-Endüstri Merkezi tarafından bu yıl 8’ncisi düzenlenen EKODesign
Konferansı, 9 Nisan 2015 Perşembe günü, ‘Yeşil Motivasyon’ teması ile
AKG Gazbeton ana sponsorluğunda, Geberit konuşmacı sponsorluğunda,
YAPI Dergisi bilgi ortaklığında, Arkitektbedriftene, ÇEDBİK, GYODER, İNDER,
Türkiye İMSAD ve ULI Türkiye işbirliğinde YEM’de gerçekleştirildi. 8 yıldır
yarattığı tartışma ortamı ve yayınları ile ülkemizde sürdürülebilir tasarım ve
kentleşmenin önünü açmayı hedefleyen EKODesign, bu yıl da ‘Yeşil
Motivasyon’ kavramının çevresel, ekonomik ve toplumsal boyutları ile ele
alındığı oturumlar birbirinden beslenen birçok disiplini bir araya getirdi.
EKODesign Konferansı’nda bu yıl, önümüzdeki dönemde şehirleri ve
hayatımızı değiştirecek Yeşil Bina Yönetmeliği, akıllı kentsel dönüşümün
hızlandırılmasında yeni bir model olan ‘Akıllı Şehir Projesi’ gibi konular ele
alındı. Sürdürülebilir şehirler adına bu önemli konuların yanı sıra mimaride
motive eden, girişimci, ilham veren, yol gösteren önemli isimler de
EKODesign 2015 kapsamında; kentsel strateji, yatırım, geliştirme, şehir
planlama, yeşil bina, ekolojik ürün, enerji ve mimarlık uzmanları, ortak yaşam
alanlarının korunması ve tasarlanması konusundaki deneyimlerini aktardılar.
Türk
iye
/Fir
ma
Habe
r
14
Rayen Mozaik, binlerce yıllık geçmişe sahip cam mozaik sanatından ilham
alarak hazırladığı kaliteli ve seçkin ürünlerinde yenilikçi duruşunu
yansıtıyor. Cam mozaik tabloları led ışığıyla aydınlatarak yaşam alanlarına
benzersiz bir zenginlik katan Rayen Mozaik, tamamı el işçiliğine dayanan
sanatsal cam mozaik ürünleriyle dekorasyon tutkunlarına farklı seçenekler
sunuyor. Koleksiyonunda klasik ve modern pek çok ürüne yer veren Rayen
Mozaik, kişiye özel tasarım hizmetiyle iç ve dış dekorasyonda istenilen ölçü ve
desenlerde büyüleyici cam mozaik çalışmalara imza atıyor.
Cam mozaiğin etkileyici dokusu
1976 yılından bugüne ofis mobilyaları konusunda faaliyet
gösteren Ofis San sabit ve hareketli ofis mobilyaları ile
makam ve personel odaları tefrişi konularında kurumsal
müşterilerine hizmet veriyor. Ofis San, Türkiye başta olmak
üzere dünyanın her yerinde güvenilir ve aynı kalitede hizmet
sunuyor. Müşteri ve insan kaynağını en değerli aktifi olarak
kabul eden, her aşamada bir tedarikçiden daha fazlasını
vaadeden, evrensel, saygın ve piyasa değeri yüksek lider bir
firma olan Ofis San, müşteri ihtiyaç ve beklentilerini en iyi
şekilde anlayarak, onlara en doğru kanaldan en uygun çözüm
önerilerini sunuyor. Branşlarında deneyimli, profesyonel ekibi ve
alternatif dağıtım kanalları ile geniş ürün ve hizmet yelpazesini
toplumun her kesimine en hızlı ve en etkin şekilde ulaştıran Ofis
San, sosyal sorumluluğunun bilincinde, dünya standartlarında
sürdürülebilir karlılık ve verimlilikle faaliyet göstiyor.
Ofis San müşterilerine 1976’danberi hızlı ve etkin hizmet sunuyor
Elegant
DuPont Corian, ‘Sonsuz Evrim (EndlessEvolution)’ büyüme programı kapsamında,
geliştirilmiş ve ürün gamı genişletilmiş lavabo veeviye koleksiyonunu tanıttı. Koleksiyonda yenibanyo lavabolarının yanı sıra, mutfak eviyeleri vesağlık sektörüne yönelik yeni lavabo modelleriyer alıyor. Yeni banyo lavabolarının her birikullanışlı, çağdaş bir tasarımla karakterizeediliyor ve inovatif teknik özellikler sunuyor.
DuPont Corian’dan yeni evye koleksiyonu
Türk
iye
/Ye
ni Ü
rün
16
Yaklaşık iki yıl kadar önce ‘Açık İş’ teorisi
üzerinden hareketle ofis mobilyasına ve
çalışma kültürüne yeni bir bakış açısı
kazandırmaya çalışan Koleksiyon Tasarım ve
Marka Direktörü Koray Malhan’ın çalışmaları
nihayete erdi. Malhan’ın uzun yıllar yaptığı
araştırma ve incelemelerinin ardından elde ettiği
yeni ofis serisi ilk defa Köln’de düzenlenen
Orgatec Fuarı’nda tasarımseverlerin ilgisine
sunuldu. Yeni serinin Türkiye lansmanı,
14 Nisan’da Koray Malhan’ın sunumu eşliğinde
Tarabya Kampüsü’nde basına tanıtıldı.
İlhamını insandan ve hayattan alan Koleksiyon
bu kez de tarihi kişiler ve toplumsal olaylardan
ilham almış. Her bir ürün herhangi bir ‘pop art’
Koleksiyon’dan ‘Parmak İziOfisler’ için yaratıcı çözümler
Vis, Tasarım: Studio Kairos: Bir depolama sistemi olan Vis, ikiboyutlu ve tekdüze yükselen çizgileri kırarak mekandahareketlilik sağlayan bir yapı işlevi görüyor.
ürünü olmaktan çok, altı tamamen dolu, ayakları
yere sağlam basan bir felsefe üzerine oturtulmuş.
Koleksiyon’un yeni ürünlerinin tasarım süreci,
derin araştırma, analiz ve çıkarsama gerektiren
bir yolcuğun ürünü.
Her bir ürünün tasarım hikayesi ofislere
yönelik yeni tasarımlarıyla yarının iş kültürünün
şekillenmesine öncülük edecek öneriler
sunuyor. Yeni Koleksiyon tasarımları yenilikçi ve
özgür bireyi ön plana çıkaran ‘Açık İş’ teorisinden
temel alıyor. 60’lı yıllarda İtalya’da başlayan
sanat akımı Arte Povera’nın öne çıkan
eserlerinden Umberto Eco imzalı Opera Aperta
bu yeni serinin yaratım sürecinde belirleyici rol
oynuyor. Bu çerçevede sunulan yeni tasarımlar
matematiksel yalınlık içerisindeki düzen ve
temel çizgilerle karakteristik ortamlar
yaratılmasına olanak sağlıyor. Değişen bir
dünyada, değişimi tekrar değiştirebileceğimizi
söylüyor Malhan ve var olma biçimlerimizi de
yeniden düşünebileceğimize dikkat çekiyor.
Malhan, tasarımlarıyla yenilenme ve dönüşüm
imkanlarını, şeffaf ve dışarıya açık ama
gerektiğinde bireysel çalışma alanlarına imkan
veren önermelerle vurguluyor.
İlham kaynağını bazen antik dönem
kişiliklerinden, bazen dünyaca ünlü bir
yazarın edebi metinlerinden, bazen ise
müzikal yalınlıktan alan yeni tasarımlar, son
kullanıcıyı yaratıcı süreçlere dahil ediyor.
Mekanik ve tekdüze mekanlara farklı bir bakış
açısı ve değişim getiren, özgün yorumlara
olanak sağlayan yeni Koleksiyon tasarımları,
çalışanlara hem iş arkadaşlarıyla aynı ortamda
olma hem de kendi şahsi alanlarını yaratma
olanağını aynı anda sağlıyor.
Türk
iye
/Ye
ni Ü
rün
Borges, Tasarım: Studio Kairos: Borges özgün düzen ve sonsuz olasılıklarsunmasıyla öne çıkıyor. Merkezindeki raf aksı tasarımının omurgasınıoluşturuyor. Bu merkezi eksen üzerinde çalışma tablaları, çeşitliformlarla çalışma masalarından, toplantı masaları kadar uzanabiliyor.
Oblivion, Tasarım: KorayMalhan: Yaşam döngüsü,
yorumlamaya açık, doğaçlamabir yapıya sahip olan tasarım,
dairesel formuyla bir arı kovanıgibi sarılarak ofisler içerisinde
alternatif ofisler yaratıyor.
Tube, Tasarım: Studio Kairos: İnsanoğlu’nun en temel dürtüsüolan istifleme hareketinden esin alan Tube temel olarak aynı
bloklardan oluşup farklı dizilim olanakları sunuyor.
17
Türk
iye
/Ye
ni Ü
rün
18
Anti-bakteriyel çalışma masası
Avrupa’da sağlık harcamalarının %80’i, sırt ağrısı çeken toplumun
%10’u için gerçekleşiyor. Steelcase Ology Çalışma Masası Serisi, bu
ciddi problemi yok etmek için var. Fizyoloji ve biyoloji: Ology bu iki bilim
dalına yoğunlaşarak, iş yerindeki sağlığınız ve iyiliğiniz için tasarlandı.
Steelcase, Ology serisi ile yüksekliği ayarlanabilir çalışma masaları sunuyor
ve böylelikle çalışanların ihtiyaçlarına adapte olabiliyor. Ology çalışma
masaları, farklı ergonomi seçenekleri sayesinde kişiye özel şekil alabildiği
gibi, anti-mikrobik yaklaşımı ile sağlık konusunda daha bilinçli bir iş ortamı
yaratıyor. Pozisyon değiştirme desteği: Ology, her açıdan kullanıcının
hareketlerine uyum sağlayabilecek şekilde tasarlandı. Bu da sağlık
konusunda ciddi avantajlar sağlıyor.
4 farklı yükseklik ayarı, hızlı ve sessiz
bir şekilde kullanıcı ihtiyaçlarına
hizmet ediyor. Ismarlama
ergonomi: Ology, kullanıcının
fiziksel konforu için bir dizi kişiye
özel ergonomi seçeneği sunuyor.
ORKA KEMER, banyolarda bir ilki gerçekleştiriyor. Aynası ile bütünleşik
tezgahı daha temiz bir görünüm sunarken su sıçramaları sonucu
oluşan lekeli duvarlara da son veriyor. Parlak highgloss yüzeyi ile ışıl ışıl, iç
açan bir banyo atmosferi yaratan KEMER tezgahı ile bütünleşik duvar panelli
mineral lavabosu ve LED aydınlatmalı ekolojik aynası ile banyolarda bütünsel
bir görünüm sunuyor. ORKA KEMER ile banyonuza ışığı ve hijyeni çağırın.
ORKA Kemer ile aydınlık ve ferah banyolar
Banyoda ışığın gücü ile buluşan modern tasarımlar...
Art4society’nin sanatçılar tarafından tasarlanan özel neonve LED aydınlatmalarıyla evlerinize stil, ışık, renk ve sanat
katıyor. Son yılların ev dekorasyon trendlerinden biri olan‘Textorating’, yani kelimeler ve harflerle evinizi dekore etmetrendi, neon ışıklarla bir araya gelince evlerde sanatsal vekişiselleşebilen neon aydınlatmalar dikkat çekmeye başladı.Art4society’nin neon aydınlatmalarını kullanarak evinizefarklı bir ışık ve stil katabilirsiniz.
Evler neon ışıklarıyla dile geliyor
art4society.com
Türk
iye
/Ye
ni Ü
rün
20
Doğal taş sektörünün önde gelen markası Tureks Stone, yeni
evlenecek çiftlere ve banyosunu yenilemek isteyenlere
birbirinden özel koleksiyonları ile ilham veriyor. Tureks Stone, ev
dekorasyon içerisinde önemli bir yere sahip olan banyolar için
tasarladığı koleksiyonları ile banyolarınıza müthiş bir görünüm
kazandırıyor. En güçlü zıtlık siyah ve beyazın hakim olduğu,
grinin de ön plana çıktığı koleksiyonlarda, son zamanlarda görsel
dünyamıza hakim olan geometrik ve zarif desenler oldukça göze
çarpıyor. Sadece görüntüleri ile değil, nefes alan dokuları, kolay
temizlenebilir özellikteki ürünleri ile dikkat çeken Tureks Stone,
banyolara sade bir
dokunuşla şıklık
katmak isteyen
herkesi
mağazalarında
bekliyor.
Banyolarını yenilemekisteyenlere özel tasarımlar
www.tureksstone.com
Dekorasyonda vazgeçilmez bir renk olan beyaz, White & More koleksiyonunda
farklı stillerde hayat buluyor. Romantik ve naif mekanların yanısıra derin siyah
kombinleriyle sofistike mekanlar yaratmanıza da olanak sağlayan White & More
koleksiyonu, farklı stillerde beyazın ferahlığını sunuyor. Koleksiyonda J’adore,
Fleur, Silky, Chance, Fashion serileri bulunuyor. Koleksiyonda yer zemin için
sunulan zarif ve sofistike bir etkiye sahip siyah ve beyaz seramik karoları, Elit ve
Atelier ürünleriyle mekanlarınızda bir araya getirebilirsiniz.
İnce doğal taş, doğada kendiliğinden oluşan
uygun fiziksel özelliklere sahip Kayrak, Quarsit
ve Mica taşlarından oluşmaktadır. Arka yüzeyi
cam elyaf takviyeli polyester reçine (CTP) ile
güçlendirilmiş olup ön yüzü %100 doğal taştır.
İnce Doğal Taş, iç ve dış cephe kaplamalarında,
içmimari uygulamalarında, mobilya
endüstrisinde, kapı, masa tablaları, sehpa, yat,
gemi ve uçak iç dekorasyonunda kullanılır.
Çanakkale Seramik'ten White & More
Uygulaması kolay ince doğal taş
22
Türk
iye
/Ye
ni Ü
rün
İyi şeyler daha iyi, akıllı şeyler ise daha akıllı
oluyor. Bu ilkeyi takip eden GROHE, yaklaşık 15
yıl önce sunduğu popüler Eurosmart mutfak
bataryasını o günden bu yana bir dizi iyileştirme
ve görünüm değişikliğinden geçirdi. GROHE,
şimdi de daha yüksek konforu, optimize edilmiş
teknolojisi ve daha da çekici estetiğiile bugüne
kadarki en iyi Eurosmart modelini sunuyor.
GROHE Eurosmart batarya yelpazesinin yeni
tasarımı hemen dikkat çekiyor. Yüzde 35
oranında artırılan çıkış ucu yüksekliği yeni
bataryanın sunduğu konforu artırıyor. Daha
yüksek hareket serbestliği ve daha büyük kaplar
için daha fazla alan, günlük kullanımda daha
yüksek konfor ve esneklik anlamına geliyor.
Düşük çıkış uçlu varyantlardaki ayrı su yolu
mutfak bataryaları için özellikle değerli yeni bir
özellik. Bu, dünyadaki tüm içme suyu
düzenlemelerine uyumu güvence altına alıyor.
Bir mutfakkahramanının dönüşü:
Grohe Eurosmart
Silverline’danaktif pişirmeodaklı birdavulumbaz
Üstün tasarımlarıyla kullanıcısına teknolojik ve fonksiyonel mutfak deneyimi yaşatan Silverline
Ankastre, tek dokunuş ile aktif pişirme alanına odaklanabilen ilk davlumbaz To the Point'i
mutfaklara taşıyor. Hangi ocak gözü kullanılıyorsa o gözün üzerindeki havalandırma paneline
dokunulunca açılan panel ile aktif pişirme alanına odaklanan To
the Point davlumbaz, mutfakta işinizi kolaylaştırıyor. Sadece
pişirme alanına odaklanan çekiş sistemi ile harcadığı enerjiyi
minimuma indirerek maksimum performans gösteren To the Point
davlumbaz, kontrol panelsiz dokunmatik ekranıyla aynı zamanda
şık ve fonksiyonel. Kullanılmadığı zamanlarda ön filtre ve çekiş
alanlarını gizleyen hareketli paneller, temizlenmesi kolay ve yalın
formuyla modern ve ikonik bir görünüm yaratıyor.
To the Point
Seranit Porselen Cotto ile rustik tarzı yorumluyor
Seranit Porselen 2015 yılı
yeni seri ürünlerini satışa
sundu. Seranit Porselen yeni
serisinde de yine doğanın eşsiz
renk ve desenlerini şık
tasarımlarıyla buluşturuyor.
Cotto ile rüstik tarzın seçkin
örneklerini sunuyor.
Türk
iye
/ Y
eni Ü
rün
24
Dekorasyonda vazgeçilmez bir renk olan beyaz, White & More
koleksiyonunda farklı stillerde hayat buluyor. Romantik ve naif
mekanların yanısıra derin siyah kombinleriyle sofistike mekanlar
yaratmanıza da olanak sağlayan White & More koleksiyonu, farklı
stillerde beyazın ferahlığını sunuyor.
Koleksiyonda yer alan J’adore serisinde altın ve platinin siyah ve
beyaz üzerinde yarattığı ışık oyunları, şıklığı ve saf asaleti yansıtıyor. Fleur
serisinde boyutlarla oynanarak yaratılan etki ile çiçeklerin kazandığı ayırt
edici bir gerçeklik sunuyor. Silky serisi beyazın saflığını, floral dekorun
ipeksi dokunuşuyla duyularınızı yeniden şekillendiriyor. Chance serisi de
beyazın şıklığını cezbedici geometri ile yeniden yaratıyor. Fashion serisi
ise modayı linen, kristal ve noa dekorlarıyla banyolarınızla buluşturuyor.
Koleksiyonda yer zemin için sunulan zarif ve sofistike bir etkiye sahip
siyah ve beyaz seramik karoları, Elit ve Atelier ürünleriyle mekanlarınızda
bir araya getirebilirsiniz.
Villeroy&Boch’tan Yeni mermergörünümlü konsept: Trianon
VitrA yeni Arkitekt Color koleksiyonuyla
renklerin mükemmel uyumunu ve
yarattığı etkileri mekânlara taşıyan porselen ve
duvar serilerini sunuyor. Yaşamı çeşitlendiren, mekânlara anlam ve
değer katan renkler, VitrA Arkitekt Color dünyasında buluşuyor.
Mimarlara ve içmimarlara ilham verecek olan koleksiyon 4 seriden
oluşuyor; kırmızı, mavi, yeşil, siyah ve beyaz gibi ana renklerin hakim
olduğu Arkitekt Basic, havuz ve spa için tercih edilen mavi ve turkuvaz
tonlarının yer aldığı Arkitekt Aqua, en çok tercih edilen nötr renklerden
bej ve gri tonlarıyla üretilen Arkitekt Neutral, ilhamını güncel
trendlerden ve moda renklerden alan Arkitekt Mood yer alıyor. 38 renk
seçeneğine ve renk gruplarının oluşturduğu yüzlerce kombinasyona
sahip olan koleksiyon farklı ebat alternatifleriyle üretiliyor ve modüler
yapısıyla geniş ve esnek kullanım avantajı sağlıyor. Arkitekt Color, iç
mekanlar için kusursuz döşeme çözümleri sunmasının yanında,
sağladığı hijyen, kolay temizlik ve estetikle her türlü projede akıllı ve
farklı tasarım alternatifleri yaratıyor.
VitrA’yla renklerin dünyasına adım atın
26
Üni
vers
ite H
aber
/ S
ergi
Andreas ZapatinasKleeman için tasarladı
Asansör sektörünün zirvesinde yer alan marka
Kleemann, fütüristik tasarımlarıyla
binalardaki dikey taşımacılığa yeni bir boyut
kazandırdı. Kleemann, önde gelen otomobil
markaları için yaptığı tasarımlarla dikkat çeken
ünlü endüstriyel tasarımcı Andreas Zapatinas
imzalı asansör modelleri ile asansörde sınırları
yeniden çizdi. Zapatinas’ın doğal kıvrımlar, yaratıcı
renkler ve fütüristik çizgiler taşıyan asansör
tasarımları yepyeni bir deneyim vadediyor. Kabin
köşelerini yuvarlayarak yumuşatan ünlü tasarımcı,
yolcuların kabinde ihtiyaç duydukları boşlukları
artırmak üzere yan duvarlarda kavisler oluşturuyor.
Dekorasyonda dünya markası Tureks Stone,
doğanın dokuz ayrı doğal taş rengini en doğal
görünümüyle hayatınızın bir parçası haline
getiriyor. İç ve dış mekanlarda çarpıcı bir doğal efekt
yaratan Slides Mosaics koleksiyonu, Tureks
Stone'un mermer ürünleriyle güçlü bir
kombinasyon da sağlıyor. Resim ve heykel
sanatının doruk noktasına ulaştığı Helenistik ve
Roma dönemi mozaiklerinden esinlenen ve Tureks
Stone'nun çağdaş tasarım anlayışıyla yeni bir boyut
kazanan Slides Mosaics koleksiyonu, Antik
dünyanın en eski sanatsal pratiklerini çağdaş
dünyanın ev ve ofis dekorasyonuna taşıyor.
Koleksiyonun dokuz ayrı renk alternatifi ise tarihi
antik yapılarda görülen renkli fresklerin derinlikli
doğal çizgilerini günümüze yansıtıyor. İç mekan ve
dış mekan olmak üzere toplam dokuz orijinal doğal
taş üründen oluşan Slides Mosaics koleksiyonunun
her bir parçası, kendine has dokusu ve stili ile fark
yaratan dekoratif bir anlayış sunuyor.
www.tureksstone.com
Tureks Stone'dan ev ve ofis yaşamına en doğal dekorasyon: Slides Mosaics
Nitelikli tasarımları ile dünyanın lider mobilya
üreticileri arasında yer alan Nurus, dünyanın en
iyi sürdürülebilir yeşil tasarım ürünlerini belirlemek
amacıyla bu sene altıncısı düzenlenen Green Good
Design Awards 2015’te Stefan Brodbeck tasarımı
Alava çalışma koltuğu ile Green 100 listesine girerek
ödül almaya hak kazandı ve en iyi ürün tasarımları
arasında yerini aldı. Her yıl ekoloji ve sürdürülebilirlik
konusunda dünyadaki önemli tasarımların
ödüllendirildiği Green Good Design Awards,
‘Chicago Athenaeum: Mimarlık ve Tasarım Müzesi’
ve ‘Avrupa Mimarlık, Sanat, Tasarım ve Kentsel
Araştırmalar Merkezi’ ortaklığında düzenleniyor.
Nurus’unsürdürülebilir tasarımanlayışı ödüllendirildi
Stefan Brodbecktasarımı Alava
çalışma koltuğu
Firm
a Sö
yleş
i/La
mp
83
28
Lamp83 uzun yıllar aydınlatma sektöründehizmet veren bir firma. Son yıllarda yeniyapılanmaya gittiğini bildiğimiz Lamp83hangi aşamalardan geçerek bu noktaya geldi?Lamp83, 1963 yılında, o dönem aydınlatmanın
merkezi olan, Karaköy Bankalar Caddesi’nde
kuruldu. Kurulduğu günden bu güne kadar, üretici
kimliği ile varolmuş, aydınlatma pazarına her
zaman kaliteli ve verimli ürünler sunma amacı ile
teknolojinin getirdiği yenilikleri daima ön planda
tutmuştur. Bu sayede, aydınlatma sektöründe
büyüyerek yoluna devam eden en eski firmadır.
Lamp83, son yıllarda hem LED konusunda
gereken Ar-Ge çalışma ve yatırımlarını, hem de
yeni tesis yatırımlarını yaparak güvenilir bir marka
olarak yoluna devam ediyor.
Sizin Lamp83 ailesine katılımınız nasıl oldu?Lamp83 bir aile şirketi. Kurucusu Atay Ceyişakar
hem Türkiye aydınlatma sektörünün
bilinçlenmesi hem de sektöre kurumsal yapıda
bir şirket kazandırmak için çok emek verdi. Uzun
yıllar verilen emek sonucunda sektörümüzün
kurumsal yapıya sahip az sayıda firmasından biri
olmayı başaran Lamp83’e bir aile bireyi olarak
katılım için çekincelerim vardı. 2013 yılı başında
Genel Müdür Yardımcımızın emekli olması ile
bu görevi ben devraldım.
Fuara yönelik özel çalışmalarınız var mı?Ürettiğimiz yeni ürünleri fuarda teşhir ediyoruz.
Fakat ürünlerin görsel teşhiri, ürünlerimizin
teknolojisini anlatmak adına yeterli olamıyor.
Çünkü aydınlatma konusu çok teknik detaylı bir
konu. Ürün teşhiri dışında işin teknik tasarım ve
otomasyon tarafını da anlatmamız gerekiyor. LED
teknolojisi aydınlatma sektöründe kullanılmaya
başladığında maliyetleri oldukça yüksekti, son
dönemde teknoloji oldukça gelişti ve maliyetler
düştü. Biz burada müşterilerimize enerji verimli
LED’li ürünlerimiz ile nasıl maliyet avantajı
sağlanabileceğini anlatıyoruz ve LED teknolojisi
ile birlikte aydınlatma otomasyonu alternatiflerini
göstermeye çalışıyoruz. Örnek olarak tek bir
armatürden milyonlarca farklı renkte aydınlatma
yapılabiliyor, ışığı şiddetini ihtiyaca göre
ayarlayarak hem enerji tasarrufu hem de aynı
mekanı farklı kimliklerle kullanabiliyor olmak gibi
avantajları var. Standart ürünlerimizdeki bütün
bu alternatifler ile birlikte, mevcut teknolojinin
geldiği noktaya kendimizi taşıdığımızı
müşterilerimize anlatmaya çalışıyoruz.
Bulunduğunuz noktada müşterilerinizin deeğitimi büyük bir önem taşıyor, bu noktadane tür çalışmalarınız var?Biz ulaşabildiğimiz her kişiye bu konunun
Ülkemizdeki aydınlatma bilincini arttırmayı hedefliyoruzLamp 83, 20 yıllık fabrikasını kapatıp,
İstanbul Dudullu Organize SanayiBölgesinde, 3 kat daha büyük
yeni bir tesise taşındı
Lamp 83’ün 4. kuşak yöneticilerindenBatu Ceyişakar yenilenen fabrikalarınınaltyapısı sayesinde hedeflenen ciroyaulaşabileceklerini söyledi. Fabrika aynı
zamanda şirketin tüm operasyonlarınıntek bir çatı altında toplandığı merkez
bir bina işlevi de görecek
Firm
a Sö
yleş
i/La
mp
83
30
gerçeklerini aktarmaya gayret ediyoruz. Bize
ulaşan bilgi ve eğitim talepleri az olmakla
beraber, talep sahiplerini hiç bir zaman cevapsız
bırakmıyoruz. Önümüzdeki dönemde yeni
fabrikamızdaki imkanlar dahilde seminerler
düzenleyerek; doğru aydınlatma projesinin nasıl
yapılması gerektiğini, aydınlatmada doğru
ürünler kullanmazsa ne gibi sorunlar
yaşanabileceğini, aslında ilk yatırım maliyeti
olarak uygun görünen ürünlerin uzun vadede
nasıl daha maliyetli hale geleceğini olabildiğince
fazla kişiye anlatmayı hedefliyoruz.
Yeni fabrikanız Lamp83’e neler getirecek?Fabrikamızı, şirketimizin operasyonlarının
tamamının tek bir çatı altında yürütüldüğü bir
merkez bina olarak tanımlayabiliriz. Üretim
kapasitemizi arttırmanın yanında, Türkiye’nin
en büyük aydınlatma showroomu ve 60 kişilik
seminer salonu ile, bu alanda sadece ürün
teşhiri yapmak değil, aydınlatma konusunda
en güncel teknolojilerin ve bilgilerin
paylaşılacağı bir merkez sahibi olmayı
hedefliyoruz. Örnek olarak; doğru
aydınlatılmış bir mağaza ile yanlış aydınlatma
projesi ve ürünlerle aydınlatılmış bir
mağazanın farkını burada sergileyeceğiz.
Temel amacımız, üniversite öğrencilerinden
başlayarak, sektör ile ilgili herkes ile tecrübe ve
bilgilerimiz paylaşmak. Yeni fabrika binamız,
hem üretim kapasitemizi hem de ülkemizdeki
aydınlatma bilincini arttırma amaçlarımız
çerçevesinde bütün imkanlara sahip olacak.
Büyüme politikanızla ilgili neler söylemek istersiniz?Lamp83, 2015 yılı Şubat ayı itibarı ile, 20 yıllık
fabrikasını kapatıp, İstanbul Dudullu Organize
Sanayi Bölgesinde, 3 kat daha büyük yeni bir
tesise taşındı. Üretim teknolojisini yükseltip,
tesis alanını arttırak, hedeflenen ciro hedefleri
için yeterli kapasitede bir fabrika sahibi olduk.
Ciromuzun yüzde 40’nı ihracat ile yapıyoruz.
Önümüzdeki dönemde daha fazla ihracata
yönelerek, yurtiçi-ihracat satış oranlarımızı
ihracat lehine arttırmanın yanı sıra, her yıl
minimum %20 büyüme hedefliyoruz.
Ne tür projeler yapıyorsunuz?Genel olarak AVM’ler, zincir mağazalar, otel ve ofis
projeleri ile çalışıyoruz. Ürünlerimizin kullanıldığı
her projenin aydınlatma projesini biz yapmak
istiyoruz; mekanların aydınlatmasını ihtiyaca
uygun ve doğru projelerendirirseniz, kullandığınız
armatür adetleri düşebilir, bu da enerji kullanım
maliyeti ve yatırım anlamında size avantaj sağlar.
Bu sebeple elektrik mühendisileri ve mimarlardan
oluşan aydınlatma proje departmanımızla
aydınlatma proje desteği de veriyoruz.
“Türkiye’nin en büyük aydınlatma showroomu ve 60 kişilik seminer salonu ile, bu alanda sadece ürün teşhiri yapmak değil,aydınlatma konusunda en güncel teknolojilerin ve bilgilerin paylaşılacağı bir merkez sahibi olmayı hedefliyoruz.”
Türk
iye
/Fir
ma
Habe
r
32
Hettich Türkiye yenilenmiş showroom’unu
geçen mayıs ayında Dudullu’da hizmete açtı.
Showroom açılışı şirketin Türkiye Genel Müdürü
Kemal Bayram ve Hettich’in 4. kuşak yöneticisi Dr.
Andreas Hettich’in katılımıyla gerçekleşti.
İstanbul'u bölge merkezi seçen Alman mobilya
aksesuarları üreticisi Hettich, Türkiye'yi Orta Asya
ve Ortadoğu bölgesel merkezi haline getirdi.
İstanbul merkez binada iki kat üzerine kurulu,
toplam 360 m2’lik sunum alanına sahip
Showroom güncel trendlere göre ve yerel piyasa
taleplerini karşılayacak şekilde yenilendi.
Hettich Kimdir?Hettich Gurubu 4. kuşaktan bir aile şirketidir. Hettich
markası kalite, inovasyon, güvenilirlik ve müşteri
odaklılığı ile eş anlamlıdır. Amerika, Avrupa ve
Asya’daki merkezlerimiz ve iş ortaklarımız ile
beraber, dünyanın neresinde olursa olsun
müşterimizin her zaman yakınındayız.
Geliştirdiğimiz her ürünü değişik talepleri göz
önüne alarak kararlı bir şekilde tasarlamaktayız.
Hettich, mutfak, mobilya ve beyaz eşya
endüstrisinde, uzman mağazalar ve montaja hazır
mobilya sektörlerinde güçlü bir ortaklık demektir.
Hettich Türkiye yatırımını nasıl değerlendirirsiniz?Hettich Türkiye deki 30’dan fazla çalışanımız ile
2014 yılında tüm pazar segmentlerinde %20’yi
aşan bir büyüme elde ettik. Ek olarak ülke çapında
bir bayi ağı aracılığıyla da büyüme sağlamaktayız.
Hettich’in ana ürün grupları nelerdir?Ana ürünlerimiz menteşeler, çekmece sistemleri,
çekmece rayları ve sürgü kapak sistemleridir.
Özellikle Sensys menteşelerimiz geniş, 35
derecelik bir açıdan itibaren kendi kendine
otomatik ve yumuşak kapanmasıyla öne çıkar.
+5 oC ile +40 oC ısı aralığında performansından
hiçbir şey kaybetmeden, güvenli ve konforlu bir
şekilde kapanan kapaklar başka bir yerde
bulunmamaktadır. InnoTech ve ArciTech
çekmece sistemlerimiz yaygın olarak mutfak ve
banyolarda kullanılmaktadır, fakat salon ve yatak
odası mobilya üreticileri arasında da artan bir ilgi
görmektedir. Pazar araştırmalarımız nihai
kullanıcıların sürgü kapakları tercih etmeye
başladıklarını göstermektedir.
Hettich yenilenmiş showroom’unu hizmete açtı
Showroom’un açılışı, Türkiye Genel Müdürü Kemal Bayram ve Andreas Hettich’in katılımıyla gerçekleşti.
Türk
iye
/Fir
ma
Habe
r
33
Türkiye’deki önemli endüstriyelmüşterileriniz kimlerdir?Salon mobilyası: İstikbal, Doğtaş, Alfermo,
Yataş, Kilim, Mutfak/Banyo mobilyası:
Eczacıbaşı’nın İntema ve Vitra markaları,
Vanucci. Ofis mobilyası: Koleksiyon, Numaş
Beyaz eşya: BSH, Arçelik, Vestel.
Konut projelerinin öneminden bahsedebilir misiniz? Konut projeleri kapsamında mimarlar ve
müteahhitlere odaklanıyor ve onlar için çeşitli
etkinlikler düzenliyoruz. Her yıl yaklaşık bir
milyon hazır mutfaklı apartman dairesi
yapılmakta ve bunlarda giderek daha çok
ürünümüz kullanılmaktadır.
Ürünlerinizdeki en son yenilikler nelerdir? ArciTech ve yeni frenli Bas/Aç (P2O Silent)
fonksiyonu ile Bas/Aç mekanizmasını Silent
System fren sisteminin konforu ile birleştiren
bir çekmece sistemi sunmaktayız. Sistem
özellikle çekmece ön panelleri arasındaki ince
aralıklarla ve açılma mesafesiyle
emsallerinden üstündür. Sonuç olarak da
düşük maliyetli üretim sağlayan ArciTech
çekmece elemanlarının kullanılmasıyla, şık
kulpsuz tasarım ve kullanım kolaylığı elde
edilmektedir.
Çıkardığınız Trend Raporu adlı dergi ilehedeflediğiniz nedir?Trend Raporu dergimizi Almanya ve diğer
ülkelerdeki müşterilerimize yeni Trendleri
göstermek için bir hizmet olarak sunuyoruz.
Interzum’da ne tür yenilikler göreceğiz?Hettich ArtCube bu yıl ziyaretçiler için bir çekimnoktası olacak. Üç bölümlük ‘Top Drawer Expertise’gösterisi ziyaretçileri çekmece dünyasına taşıyacak:Gerçek modüller sanal mekanlar ile kaynaşıyor,görkemli efektler ile platform konseptleriaydınlatılıyor, etkileyici ve işlevsel yeniliklerdenHettich’in yeni tasarımları ve gelecek vizyonlarınadoğru bizleri taşıyor. Daha fazla çekmece trendi,dünya çapında hız kesmeden devam ediyor.Sektörün tüm alanlarında faaliyet gösteren uzmanbir şirket olarak, çekmece konusunu Interzumfuarında mükemmellik, pürizm, platform konsepti veözgün çözüm kriterleri altında değerlendiriyoruz.
Hettich Interzum’da
34
Üni
vers
ite H
aber
/İz
mir
Üni
vers
itesi
İçm
imar
lık v
e Çev
re T
asar
ımı
Küçülen yaşam alanlarının aksine artan
ihtiyaçlara gençlerin zevklerine ve bakış
açılarına uygun renklerde yanıt arayan İzmir
Üniversitesi İçmimari ve Çevre Tasarımı Bölümü
üçüncü sınıf öğrencileri, Yrd. Doç. Dr Işıl Duman
ve Yüksek Mimar Aydın Özay’ın proje
danışmanlığında yürütülen Mobilya Tasarım
Dersi kapsamında ürettikleri 16 parçadan oluşan
sonuç ürünlerini tanıtmanın heyecanını
yaşadılar. Öte yandan sonuç ürünler, gençlerin
kendi yaşam alışkanlıklarını da göz önünde
bulundurarak, birden fazla fonksiyonu
barındıran ürünleri estetik, ekonomik ve doğaya
saygılı tasarımlara ulaşma çabalarıydı.
Tasarımların yanı sıra üretimin her detay
aşamasında da önceden anlaşma sağlanan
atölyelerde ustalar ile birlikte mesleklerini
deneyimleme fırsatı da bulmaları ayrıca önem
taşımakta. Tasarımda emeğin değerini görmeleri
açısından bu işin mutfağında bulunmalarının
yanı sıra, bu emeklerini sergileme imkanı
sağlanması da öğrencileri oldukça motive etti.
İhtiyaca özel konforlu tasarımlardan birisi
Eda Şimşir ve Doğukan Özçınar tarafından,
tamamen kullanıcı hareketlerinin analizi sonucu
tasarlanan Playstation Koltuğu, birçok gencin
uzun saatlerini geçirdiği bir alana ergonomik ve
estetik bir yaklaşım sunmayı amaçlamakta.
İZMİR ÜNİVERSİTESİ MİMARLIK FAKÜLTESİ İÇMİMARLIK VE ÇEVRE TASARIMI BÖLÜMÜ
Mobilya Tasarım Dersi öğrenci tasarımları
Dolaba dönüşen ütümasası, tabure görünümlüayakkabılık, konsoloyunlarına özel koltuk veaynı zamanda oyuncakdolabı olan penguen koltukgibi parçaların tasarımı içinmobilya ustaları ile birlikteçalışan öğrenciler,İçmimarinin uygulamasınayönelik önemli birçalışmaya imza attılar.
Üni
vers
ite H
aber
/İz
mir
Üni
vers
itesi
İçm
imar
lık v
e Çev
re T
asar
ımı
36
Ailenin küçük bireyi için tasarlanmış, taşınabilir
ve aynı zamanda içine oyuncakların da
saklanabileceği Penguin koltuk henüz sergi
alanında, hedef kitleye ulaşabilmenin başarısını
bizlere gösteren Emre Şimşek Ve Uğur Şenay’a
ait bir başka ürün. Tasarımdaki ön yargıları
kırmayı hedefleyen biraz asi bir bakış açısı da
Derya Ersan ve Ege Kurtbaş’ın Sharp Love isimli
koltuğu ile karşımıza çıkmakta. Keskin hatlarına
rağmen kullanıcının oturma eyleminin başarılı
analizi sonucu verdiği rahatlık hissi ile ön yargılar
ve formlar ilişkisi hakkında yeni araştırma
konularına kapı açmakta. İzmir Üniversitesi
İçmimari ve Çevre Tasarımı Bölümü Mobilya
Tasarım Dersinin sonuçları arasında, geleneksel
eylemlere çağdaş çözümler bulma gayreti ile
oluşturulan ürünler de yer almakta.
Tasarımların patenti alınacakDolaba dönüşen ütü masası, tabure görünümlü
ayakkabılık, konsol oyunlarına özel koltuk ve
aynı zamanda oyuncak dolabı olan penguen
koltuk gibi parçaların tasarımı için mobilya
ustaları ile birlikte çalışan öğrencilerin
İçmimarinin uygulamasına yönelik önemli bir
çalışmaya imza attığını vurgulayan Yrd. Doç. Dr.
Işıl Duman: “Gittikçe daralan alanlarda yeni nesil
artık daha pratik ve az yer kaplayan, kendi
kullanımlarına uygun mobilyalar görmek istiyor.
Zaten çalışmamızın çıkış noktası da her
öğrencinin kendi yaşam alanında bir sorun ve
buna çözüm olabilecek bir mobilya
tasarlamasıydı. O nedenle tasarımlarda
gençlerin daha çok kullandığı neon renkler öne
çıktı. Örneğin Playstation koltuğu daha önce hiç
düşünülmemiş bir tasarım. Kendinden yola
çıktığı için, kendi oyun oynarkenki hareketlerini
analiz ederek ürettiği bu koltuğun patentini
alması için de çalışacağız” dedi.
İçmimari, tasarım ve yaşam kültürü dergisiISSN 1305-9580
TMMOB İçmimarlar Odası Adına İmtiyaz SahibiHüseyin Tolga Koyuncugil
Yayın Kuruluİçmimar Metin Kaşo, İçmimar Sema İşbilir, Yrd. Doç. Dr. Betül BilgeOya Şenyurt, Esra Karataş
EditörEsra Karataş
Portre RöportajEsra KarataşYrd. Doç. Dr. Betül Bilge
Grafik TasarımMeral Kal Avseren
Kapak Fotoğrafıİçmimar Gökçen Kaynatan
ReklamÖzge Karabulut
ÇeviriBilal Çölgeçen
Webwww.icmimar.org.tr
Yapım ve YönetimAjans ParalelHürriyet Mah. Dr. Cemil Bengü Cd. No: 73/3 Kağıthane 34403 ŞişliTel: 0212 291 39 00Faks: 0212 296 07 50
BaskıAda Ofset Matbaacılık Teks. Gıda San. Tic. Ltd. ŞtiAdres: Litros Yolu 2.Matbaacılar Sitesi E Blok No:(ZE2) 1.Kat Topkapı - İST.Telefon: (0212) 567 12 42 - (0212) 567 87 77Fax: (0212) 544 78 64E-mail: [email protected]
TMMOB İçmimarlar Odası Genel MerkeziAdres: Selanik Caddesi No: 17 / 11 Kızlay - ANKARATelefon: (0312) 441 0596Faks: (0312) 441 0598Yayın Türü: Yerel Süreli Yayın
Uyarı: Derginin her hakkı saklıdır. TMMOB İçmimarlar Odası’nınücretsiz yayınıdır. Ücret karşılığı satılamaz. Bu dergide yayımlananher türlü yazı, makale, fotoğraf ve illüstrasyonun, elektronikortamlarda dahil; alıntı, yayın v e çoğaltma hakkı sadece TMMOBİçmimarlar Odası’na aittir. Dergide yer alan hiçbir yazı-fotoğraf-materyal izinli veya izinsiz çoğaltılamaz, kullanılamaz. Yayımlananyazıların, ve yazı içeriğindeki alıntıların sorumluluğu yazarlarına,fotoğrafların sorumluluğu fotoğraflayanlara, ürün tanıtımları vereklamların sorumluluğu ise reklam verenlere aittir.
37
Odamızın Kıymetli Üyeleri,
Odamız, haklarımız açısından kritik bir dönemden
geçmektedir. Bir yandan, haklarımızı almak için
Bakanlıklar nezdinde çalışmalarımız devam ederken,
bir yandan da Şehir ve Çevre Bakanlığı’nın Planlı Tip
İmar Yönetmeliği ile ilgili TMMOB’dan istediği görüş
doğrultusunda Odamızın taleplerini aktarıyoruz. Planlı
Tip İmar Yönetmeliği bağlamında, Oda olarak
üyelerimiz tarafından “imza hakkı” olarak
kavramsallaştırılan içmimari projenin yapıya ruhsat
alırken veya yapılara esaslı tadilat yapılırken ruhsata ek
proje olarak kabul edilmesini, ve gene içmimarların
fenni mesul olabilmesini talep ettik. Ek olarak, ilk defa
Mimarlar Odası ile meslek alanlarımızın netleştirilmesi
hususunda çalışmak için sözleştik.
Mesleğimizin hakları ve Odamızın işlevselliği
açısından, bu toplantı çok büyük önem taşıyordu. Bu
yüzden, bu toplantının başından sonuna kadar,
başkan düzeyinde temsil sadece Odamız tarafından
gerçekleştirilmiştir. Bu toplantı kadar önem verdiğimiz
diğer bir unsur üniversite öğrencisi potansiyel
meslektaşlarımızın Oda konusunda bilinçlendirilmesi
idi. Bu yüzden, bu ay içerisinde potansiyel genç
meslektaşlarımızla Bilkent, Çankaya ve Hacettepe
Üniversitelerinde sohbet ettik. Bilkent, Çankaya ve
Hacettepeli potansiyel genç meslektaşlarımıza
katılımlarından ve sordukları zor sorulardan dolayı
teşekkür ederim. Ne yazık ki, yoğun programlarından
dolayı Başkent ve TOBB Üniversitelerinde aynı fırsatı
elde edemedik. Katılımda bulunduğumuz bir başka
önemli toplantı ise, TMMOB Başkanlar Toplantısı idi.
Toplantının ana gündemi, SGK ile yaptığımız anlaşma
doğrultusunda belirlenen ve yasal bir zorunluluk olan
asgari ücretleri, İçmimarların ve diğer Mimar veya
Mühendislerin almasını nasıl sağlayabileceğimizle
ilgiliydi -ki İçmimarlar için bu tutar 3000 TL.’dir. Son
olarak, bir önceki sayıda bahsettiğim ve tamamlamak
üzere olduğumuz Odamızın Stratejik Planı ile ilgili
taslağı, değerli görüşlerini almak üzere, şube ve
temsilciliklerimize sunacağız.
Bugünlerde, Dünya İçmekanlar Günü’nü
kutlayacağız. Bu bağlamda, özveri ile düzenledikleri
etkinliklerden dolayı; tüm şube ve temsilcilerimize
teşekkür ederim. Umarım, haklarımızı alarak bir
sonraki Dünya İçmekanlar Günü’nü bayram olarak
kutlarız.
Saygılarımla,
Hüseyin Tolga KOYUNCUGİL
TMMOB İçmimarlar Odası
22. Dönem Yönetim Kurulu Başkanı
38
İstanbul'un 14 CHP'li belediyesi ile Türkiye Mühendis ve Mimar Odaları Birliği'ne (TMMOB) bağlı meslekodaları arasında İstanbul’un sağlıklı kentleşmesi ve kültürel değerlerinin korunarak geliştirilmesi için ortak
mesleki denetim ve teknik işbirliği protokolü imzaladı
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul
Belediyeler Birliği ile Türkiye Mühendis
ve Mimar Odaları Birliği'ne (TMMOB) bağlı
meslek odalarının İstanbul şubeleri arasında,
'Sağlıklı Kentleşme, Nitelikli Yapılaşma,
Kültürel, Tarihi ve Doğal Çevre Değerlerinin
Korunarak Geliştirilmesi İçin Ortak Mesleki
Denetim ve Teknik İşbirliği Protokolü 28
Mayıs 2015 tarihinde, Hilton Otel'de
düzenlenen basın toplantısıyla imzalandı.
Törene, CHP İstanbul İl Başkanı Murat
Karayalçın, CHP Genel Başkan Yardımcısı
Sezgin Tanrıkulu, TMMOB Yönetim Kurulu
Başkanı Mehmet Soğancı, İstanbul'daki ilçe
belediye başkanları, TMMOB'a bağlı 24
meslek odası İstanbul şube başkanları ve
bazı CHP milletvekili adayları katıldı.
Törenin açılış konuşması CHP İstanbul İl
Başkanı Murat Karayalçın tarafından yapıldı.
Murat Karayalçın, imzalanan işbirliği
protokolünün uzun yıllar ilgili çevrelerde
tartışıldığını ve benimsenen 'şehir hakkı'
kavramının uygulamaya taşınmasının, 'kente
karşı suç' kavramının somutlaştırılması
CHP´li Belediyeler ve TMMOB İstanbul için güç birliği yaptı
şİç
mim
arla
r Oda
sı İs
tanb
ul S
ube
/Ha
ber
39
açısından önem taşıdığını dile getirdi.
Protokolü imzalayacak taraflar için, İstanbul'un
yönetim paydaşları ifadesini kullanan Murat
Karayalçın, “Anayasaya göre yerel
yönetimlerden meslek odaları da yerel
yönetim birimleridir. Belediyeler mekansal
olarak, meslek odaları da mesleki olarak yerel
yönetim birimleridir. Bu uygulama 6 ayda bir
gözden geçirilecektir. Protokolün tarafları 6
ayda bir araya gelerek yeni işbirliği alanlarını
tartışacaklar" dedi.
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet
Soğancı yaptığı konuşmada, protokolün
kendileri için çok önemli olduğunu söyleyerek
sözlerine şöyle devam etti: “Halka karşı büyük
bir taaruz içinde olan ve insani değerlerin her
birine karşı çıkarak hayatımızı yeniden
biçimlendirmeye çalışan AKP, bizim
mesleğimizle ilgili çok ciddi bir hamle yaptı.
3194 sayılı imar yasasına, proje, vize
istenmeyecek gibi alt yapısı olmayan iki
cümlelik yasa maddesi bir gece yarısı
operasyonuyla kabul edildi. En azından bu
protokol, bu bilim dışı, akıl dışı, mantık dışı,
teknik dışı ve insani her türlü değer dışı olan bu
maddeye karşı bir meydan okuma, işbirliğidir"
dedi. Konuşmaların ardından, Murat Karayalçın
ve Mehmet Soğancı başta olmak üzere
İstanbul'daki CHP'li belediye başkanları ve
TMMOB'a bağlı oda başkanları hazırlanan
protokol metnini tek tek imzaladı.
TMMOB Genel Başkanı Mehmet Soğancı. CHP İstanbul İl Başkanı Murat Karayalçın. TMMOB İçmimarlar Odası İstanbul Şube Başkanı Y. Taner Gültekin.
“Protokol, içmimarların ‘imza yetkisi’adına çok önemli bir kazançtır”
TMMOB’a bağlı meslek odaları arasında
yapılmış olan bu protokolle beraber
İçmimarlar Odası’na kayıtlı içmimarların,
bahsi geçen CHP’li belediyelerde
İçmimarlık mesleğini icra edebilmelerinin
önü açılmıştır. Yine bu protokol gereği,
yapılacak projelerde içmimar olarak imza
atarlarken aynı zamanda da belediyeler
tarafından İçmimarlar Odası’ndan onay
almaları hükmü gelmiş olup, yıllarca
yapmaya çalıştığımız ve her fırsatta ‘imza
yetkisi’ diye bahsettiğimiz bu konuya bu
suretle ciddi bir kazanç sağlanmıştır. Bu
önemli gelişmenin İçmimarlar Günü’ne
rastlamış olması tüm meslekdaşlarımız için
ayrı bir mutluluk kaynağı olmuştur.
şİç
mim
arla
r Oda
sı İs
tanb
ul S
ube
/Ha
ber
Resi
m v
e Ç
izim
ler
/İç
mim
ar G
ökçe
n Ka
ynat
an
40
Gökçen Kaynatanİçmimar
Resim ve Çizimler
Tatbiki Güzel Sanatlara ikincilikle giren İçmimar
ve Endüstriyel Tasarımcı Gökçen Kaynatan
öğrencilik dönemlerinden itibaren babasının
mobilya atölyesinde çalışmaya başladı. Son sınıf
öğrencisiyken Bandırma Hava Üst Kumandanlığı
Subay Ordu evlerini ve Astsubay ordu evinin Tefriş
işlemlerinin gerçekleştirdi. Mezun olunca Oley iş
sendikasının Türkiye İşletmeleri Teknik Müdürlük
ve İçmimari Tefriş işlerini yürüttü. Yeşilköy Hava
Alanı Restoranları, Ankara Palas Oteli, Uludağ
Küçük Yazıcı Otel başta olmak üzere pek çok
otelin tefrişini yaptı. Almanya Goethe Schule
Almanca Öğreniminin ardından Sümak Khull
Mobel Fabrik de çalıştı. Soğutma teknikleri
üzerine doktorasını yapan Kaynatan eski tarihi
eser bina ve iç mekan teşrifi yaptı.
Resi
m v
e Ç
izim
ler
/İç
mim
ar G
ökçe
n Ka
ynat
an
41
42
Resi
m v
e Ç
izim
ler
/İç
mim
ar G
ökçe
n Ka
ynat
an
43
İçm
imar
lar
Oda
sı/
Habe
r
Mimar Sinan Üniversitesi İçmimarlık
Bölümü tarafından iki yılda bir
düzenlenen, Ulusal İçmimarlık Sempozyumu’nun
dördüncüsü 6-7-8 Mayıs 2015 tarihleri arasında
Sedat Hakkı Eldem Oditoryumu’nda yapıldı.
İçmimarlar Odası İstanbul Şube’nin de
desteklediği sempozyumda Şube Başkanı Taner
Gültekin konuşmacı olarak yer aldı. 4. Ulusal
İçmimarlık Sempozyumu’nun bu yılki teması
‘Mekan Tasarımında Disiplinler Arası Yaklaşımlar’
olarak belirlendi. İçmimari tasarıma yeni açılımlar
kazandıracak bir platform oluşturmayı ve başta
mimarlık, mühendislik, güzel sanatlar, endüstri
ürünleri tasarımı, felsefe, sosyoloji, psikoloji
olmak üzere pek çok disiplinle ilişkiyi
güçlendirmeyi hedefledi. Sempozyumda ‘Mekan
Tasarımında Disiplinler arası Yaklaşımlar’ teması
kapsamında bilim kurulu tarafından seçilen
bildiriler, sempozyum süresince sunuldu ve
tartışıldı. Diğer yandan sempozyumun ana
teması çerçevesinde panel ve söyleşilerin yanı
sıra sanatsal performanslar da sergilendi.
15.05.2015 tarihli Şehircilik ve Çevre Bakanlığı’nınPlanlı Tip İmar Yönetmeliği’nde yapmayı planladığıdeğişiklik üzere TMMOB’ya bağlı odaların görüş veönerilerini almak üzere TMMOB’de gerçekleştirilenve imza hakkımızı almamız açısından önemli olantoplantıdaki tek Oda Başkanı olan, Hüseyin TolgaKoyuncugil tarafından temsil edildik.
Planlı Tip İmar Yönetmeliğiİçmimarlar Odası Başkanı Hüseyin Tolga Koyuncugil (sağdan2.)
TMMOB Odabaşkanları toplantısı
05.05.2015 tarihli TMMOB Oda Başkanlarıtoplantısında ana gündem maddelerinden birisiolarak; İçmimar, Mimar ve Mühendislerin yasalhakları olan asgari ücretlerini alması konuşuldu.
TMMOB Başkanı Mehmet Soğancı (ayakta).
İçmimarlar Odasıİstanbul Şube Başkanı Taner Gültekin.
Üniversiteli gençlerlebiraradaydık
Bu ay içerisinde, daha önce Bilkent veÇankaya Üniversitelilerle konuşan OdaBaşkanımız Hüseyin Tolga Koyuncugil,21.05.2015 tarihinde HacettepeÜniversiteli gençlerle, Oda konusundabilinçlendirmek için konuştu.
4. Ulusal İçmimarlık sempozyumu yapıldı
44
IFI (International Federation of
Interior Architects) Uluslararası
İçmimarlar Federasyonu Yönetim
Kurulu her sene iki defa dünyanın farklı
şehirlerinde yaptıkları yönetim kurulu
toplantılarını bu sene “Herkes İçin Tasarım”
temasıyla kutlanan 30 Mayıs Dünya İçmimarlar
Günü etkinlikleri ile eş zamanlı olarak 21-24
Mayıs tarihleri arasında TMMOB İçmimarlar
Odası İzmir Şube Yönetim
Kurulu ve Bürotime Ofis
Mobilyaları ev sahipliğinde
İzmir’de gerçekleştirdiler.
IFI Yönetim Kurulu’ndan Yönetim Kurulu
Başkanı Iris Dunbar ve üyeler Sebastiano
Renari, Shashi Caan, Hyunie Cho, Osamu
Hashimoto, Trevor Kruse, Sylvia Leydecker,
Roberto Lucena, Titi Ogufere, Gary Wheeler,
IFI Uluslararası İçmimarlar Federasyonu Yönetim Kurulu toplantılarını bu yıl30 Mayıs Dünya İçmimarlar Günü etkinlikleri ile eş zamanlı olarak 21-24Mayıs tarihleri arasında TMMOB İçmimarlar Odası İzmir Şube Yönetim Kuruluve Bürotime Ofis Mobilyaları ev sahipliğinde İzmir’de gerçekleştirdi
IFI Yönetim Kurulu’ndan YönetimKurulu Başkanı Iris Dunbar. ş
İçm
imar
lar
Oda
sı İz
mir
Sube
/IFI
Yön
etim
Kur
ulu
Topl
antıs
ı
IFI Yönetim Kurulu İzmir’de toplandı
45
Ready Zhang, Hyunie Cho, İzmir’de geçirdikleri
dört gün süresince hem yönetim kurulu
toplantılarını sürdürdüler, hem de İçmimarlar
Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Üyeleri ile
birlikte çeşitli etkinlik ve gezilere katıldılar.
İzmir Ekonomi Üniversitesi’nde ‘Herkes İçinTasarım’ paneli düzenlendi22 Mayıs 2015 Cuma günü İzmir Ekonomi
Üniversitesi’nde Design for All (Herkes İçin
Tasarım) paneli düzenlendi ve IFI Yönetim
Kurulu Üyeleri içmimarlık öğrencileri ile
buluştu. Panelde İzmir Ekonomi Üniversitesi
İçmimarlık Bölüm Başkanı Doç. Dr. Deniz
Hasırcı ve Doç. Dr. Osman Demirbaş içmimarlık
öğrencileri ile birlikte IFI Yönetim Kurulu üyeleri
ile mesleki fikir alışverişinde bulundular.
Gala Yemeği23 Mayıs 2015 Cumartesi günü IFI Yönetim
Kurulu’nun toplantılarının ardından Key
Otel’de verilen resepsiyon ve gala yemeğinde
başkan Iris Dunbar bir konuşma yaparak
dünya çapında içmimar meslektaşları ile
biraraya gelmenin önemini vurguladı.
Resepsiyon ve gala yemeğinde TMMOB
İçmimarlar Odası Yönetim Kurulu üyeleri Dilara
Gür Narinç, Zeynep Edes, Burcu Yazgan, Ege
Mine Kılcı, Yelda Erantgil, Aslı İpek Kaygısız, Işık
Örsel İmir, Nur Pınar Köstepen ve Oğulcan
Şaşmaz, IFI Yönetim Kurulu Üyelerini Bürotime
Resepsiyon ve gala yemeğindeTMMOB İçmimarlar OdasıYönetim Kurulu üyeleri DilaraGür Narinç, Zeynep Edes, BurcuYazgan, Ege Mine Kılcı, YeldaErantgil, Aslı İpek Kaygısız, IşıkÖrsel İmir, Nur Pınar Köstepenve Oğulcan Şaşmaz, IFI Yönetim Kurulu ÜyeleriniBürotime Ofis Mobilyaları ilebirlikte ağırladılar.
şİç
mim
arla
r O
dası
İzm
ir Su
be/
IFI Y
önet
im K
urul
u To
plan
tısı
46
şİç
mim
arla
r O
dası
İzm
ir Su
be/
IFI Y
önet
im K
urul
u To
plan
tısı
Ofis Mobilyaları ile birlikte ağırladılar. Geceye
katılanlar arasında pek çok içmimarın
öğretmenliğini yapmış olan Nilgün Çarkacı,
içmimar meslektaşlarımız ve farklı
kurumlardan eğitimciler de katıldılar.
IFI Yönetim Kurulu üyeleri ve TMMOB
İçmimarlar Odası Yönetim Kurulu 24 Mayıs
Pazar günü Selçuk’taki Efes Antik Kenti gezisi
ile buluşmalarını sonlandırdılar.
IFI Yönetim Kurulu’nun İzmir’e yaptıkları bu
ziyaret ile dünya çapında mesleğimizi temsil
eden bu federasyon ile daha samimi ve sağlam
bir bağ kurulmuş ve gelecekteki işbirlikleri ve
organizasyonlar için önemli bir adım atılmıştır.
IFI Nedir? (The International Federation ofInterior Architects/Designers)IFI (The International Federation of Interior
Architects/Designers) Uluslararası
İçmimarlar/Tasarımcılar Federasyonu
profesyonel İçmimar ve Tasarımcıların dünya
çapındaki sesi ve otoritesidir. IFI İçmimarlık /
Tasarım kuruluşları için tek uluslararası birleştirici
yapıdır ve dünya çapında eğitim, araştırma ve
uygulamada bilgi ve deneyimin geliştirilmesi
için küresel bir forum olarak işlev görür.
Genellikle İçmimarlık / Tasarım alanlarının
"Birleşmiş Milletler"i olarak kabul gören IFI, iç
tasarımın etkisini ve uygulamdaa ileriye yönelik
küresel sosyal sorumlulupu teşvik eder ve
dünya çapında mesleğin statüsünü yükseltmek
amacıyla uluslararası topluluğu birbirine bağlar.
IFI Yönetim Kurulu’nunİzmir’e yaptıkları bu ziyaretile dünya çapındamesleğimizi temsil eden bufederasyon ile daha samimive sağlam bir bağ kurulmuşve gelecekteki işbirlikleri veorganizasyonlar için önemlibir adım atılmıştır.
ş
47
İçm
imar
lar
Oda
sı İz
mir
Sube
/IFI
Yön
etim
Kur
ulu
Topl
antıs
ı
1963 yılında Danimarka'nın Kopenhag
şehrinde kurulan ve kar amacı gütmeyen,
İçmimarlar Uluslararası Federasyonu /
Tasarımcıları (UFK) profesyonel İçmimarlar /
Tasarımcılar için tek küresel otoritedir. Bu
uluslararası tasarım topluluğunda 110 ülkeden
270.000 tasarımcı, eğitimci ve endüstri
paydaşlarını temsilen, IFI eğitim, araştırma ve
uygulamada bilgi ve deneyim alışverişini ve
gelişmesini geleceğe taşır ve bu alanlarda
uygulamaları ve yapısal çevreyi de etkiler.
2010 yılında TMMOB İçmimarlar Odası'nın
(İÇMO) tam oy hakkı ile IFI’ye profesyonel üye
olarak kabulü ile kurulan ilişki TOBB Ekonomi ve
Teknoloji Üniversitesi ve Çankaya Üniversitesi
üyelikleri ile gelişmiş ve genişlemiştir.
http://www.ifiworld.org/
Düny
a İç
mim
arla
r Gün
ü /
Habe
r
48
Her yıl IFI (International Federation of Interior Architects)
tarafından belirlenen farklı bir tema ile kutlanan Dünya
İçmimarlar Günü (World Interiors Day) bu yıl TMMOB İçmimarlar
Odası İzmir Şubesi, Yaşar Üniversitesi ve İzmir Ekonomi
Üniversitesi'nin organize ettiği seminerler ve atölye çalışmalarıyla ve
IFI Komitesinin ziyaretleri ile kutlandı. Etkinliklerin ilki, 20 Mayıs 2015
Çarşamba günü Yaşar Üniversitesi İçmimarlık ve Çevre Tasarımı
Bölümü tarafindan düzenlenen ‘Her Yaş(lı) İçin Tasarım’ / Design for
Elderly semineri oldu. Seminerin ardından İçmimarlık öğrencilerinin
katıldığı atölye çalışmaları gerçekleşti.
Seminin açılış konuşması Yaşar Üniversitesi Rektör Yardımcısı
Prof. Dr. Tevfik Balcıoğlu, Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sevil
Sarıyıldız, İçmimarlık Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Zeynep Tuna
Ultav, Öğretim Üyesi Doç. Dr. Gülnur Ballice tarafından yapıldı.
Daha sonra pek çok akademisyen ve Narlıdere Huzurevi Yaşlı
Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi çalışanlarının yaptığı
konuşmalara devam eden seminerde İzmir Ekonomi Üniversitesi
İçmimarlık Bölüm Başkanı Doç. Dr. Deniz Hasırcı da ‘Sosyal
Engeller’ başlıklı bir sunum gerçekleştirdi. Seminerde ayrıca
TMMOB İçmimarlar Odası kurucularından ve en eski üyelerinden
Kadir Şengül konuşma yaptı.
Narlıdere Huzurevi Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi örneği
üzerinden yapılan workshop lar ile ‘Herkes İçin Tasarım’ / Design for
All ve Her Yaş(lı) İçin Tasarım konuları tartışıldı ve irdelendi.
Dünya İçmimarlar Günü İzmir’de etkinliklerle kutlandı
İçmimarlar Odası kurucularından ve en eski üyelerinden Kadir Şengül.
Proj
e/
Mob
ilya
Tasa
rımı D
ers
Üre
timle
ri
50
Başkent Üniversitesi Güzel Sanatlar Tasarım
ve Mimarlık Fakültesi, İçmimarlık ve Çevre
Tasarımı Bölümü 4.sınıf öğrencilerinin Güz ve
Bahar dönemlerinde zorunlu ders olarak aldığı
Mobilya Tasarımı I ve Mobilya Tasarımı II
derslerinde iki ayrı proje yürütülmüştür.
Yrd.Doç. Dr. Umut Şumnu, Öğr. Gör. Ferhat
Dorkip, DSÜ Öğr. Gör. Gürkan Kasımhocaoğlu
ve Arş. Gör. Selim Öztürk yürütücülüğünde
gerçekleştirilen projelerin güz dönemindeki
Mobilya Tasarımı I dersinde öğrencilerden
kullanımları doğrultusunda belirledikleri ışık
problem(ler)ini çözen bir aydınlatma elemanı
tasarlamaları beklenmiştir.
Çizgisel ve yüzeysel/kütlesel elemanlar
arasındaki ilişkinin farklı birleşme ilişkilerinde
karşılığının arandığı tasarımlardan ilkinde;Elif
Demiralp, içerisinden kablonun geçen boru
profil ile içerisinde ışık kaynağının gizlendiği
yansıtıcı turuncu pleksi kütlesel eleman
arasında ilişki üzerinden bir aydınlatma
elemanı tasarlamış; Ragıp Mert Gülbudak,
ahşap ile metal arasındaki sıcak soğuk
dengesini aradığı tasarımında büktürdüğü
metal profil ile içi boşaltılmış ahşap silindirin
birbirine noktasal değdiği yerde ayarlanabilir
bir aydınlatma elemanı tasarlamış; Tuğçe
Aksoy ise abajur kağıdı ve metal boru profili
birbirine herhangi bir katı birleşme olmadan
sadece geçme sistemiyle bir aydınlatma
elemanı tasarlamış ve masa yüzeyini ve
atmosferi aydınlatan bir yaklaşıma gitmiştir.
Malzemenin kendi potansiyelinin öne
çıktığı projesinde Fatih Canarslan, tasarımında
abajur kağıdını katlayarak oluşturduğu formun
kendini taşıyabilme durumundan yararlanarak,
ışığı yayan ve daha çok atmosferik bir
aydınlatma sunan tasarıma gitmiştir.
İki farklı durum üzerinden bir araya gelen
elemanın birbirlerine geçirildiği yaklaşımla
Göktuğ Usta, dışı fırın boya uygulanmış, içerisi
yansıtıcı olan iç bükey alüminyum yüzey ile,
aydınlatma kaynağının gizlendiği parçayı
birbirlerine geçirerek, iki nokta üzerinde duran
bir aydınlatma elemanı tasarlamıştır.
İçerisinde yaptığı boşaltma ile farklı bir
fonksiyon kazanan tasarımında Bengisu Çokel,
iki farklı yükseklikte oluşan içleri boş prizmatik
hacimlerle istenildiği zaman kalemlik olarak
kullanabilen fakat asıl işlevi masa üstü
Başkent Üniversitesi MOBİLYA TASARIMI DERSİ ÜRETİMLERİ Yöneten: Yrd. Doç.Dr. Umut ŞUMNU, Arş.Gör. Selim Sertel ÖZTÜRK
51
Proj
e/
Mob
ilya
Tasa
rımı D
ers
Üre
timle
ri
aydınlatması olan değişen
ışık yoğunluğuna göre
ayarlanabilen bir
yaklaşıma gitmiştir.
Mobilya Tasarımı II
dersinde öğrencilerden
ergonomik prensipleri
gözeterek ve herkesin
ortak kullandığı oluklu
mukavva malzemesinin
potansiyellerini araştırarak
bir oturma elemanı tasarlamaları beklenmiştir.
Birbirlerini kilitleyen parçalar üzerinden bir
kurguya giden tasarımlardan ilkinde Çağrı
Gökkan, oturma fontu ile sırt kısmını
birbirinden ayırarak, istenildiğinde hareket
ettirilebilen ve dışarı taşırıldığında kahve
sehpası olarak değerlendirilebilecek bir
yaklaşımına giderken, diğer bir tasarımda
Beren Akar, tamamı birbiri içinden çıkartılan üç
parçayı birbirine eklemlendirerek parça ile
bütün arasında minimum malzeme ve alan
kaybına ilişkin bir yaklaşımı benimsemiştir.
Yer ile temasın noktasal tutulduğu bir
yaklaşımla kullanıcıya üzerinde hareket
edebilme olanağı sağlayan iki projeden ilkinde
Zeynep Altaylı, tasarımını üç parça olarak
düşünerek; ağırlık merkezinin yoğunlaştığı
ortadaki kütlesel parçaya baş ve ayak
parçalarını geçme sistemiyle ekleyerek hareket
eden bir yaklaşıma giderken; Hatice Sinanoğlu
ise yüzeysel elemanları birbirine ızgara
sistemiyle geçirerek, mobilyanın taşıyıcı sistem
problemlerini çözmüş ve üzerinde oturan
kişiye sabit-tek bir oturma sunmak yerine
değişik oturma pozisyonlarına olanak sağlayan
çok kullanımlı bir tasarım gerçekleştirmiştir.
Bağlamsal bir yaklaşım benimseyen ve
mimari hacmin yapısal özelliklerini kendi
tasarımlarına aktarmaya çalışan iki projeden
ilkinde Çiğdem Vuraloğlu, fakültedeki kolona
eklediği tasarımıyla, sergi mekanı olarak
kullanılan alandaki oturma sorununa ilişkin
yapısal bir çözüm sunmaktadır. Merdivenlerin
rıht yüksekliğini oturma yüksekliği olarak
değerlendiren ve sadece sirkülasyon için
çalışan merdiveni bir durak noktası ve bir
araya gelme yeri olarak değerlendirmeyi
amaçlayan Mert Gülbudak, birbirlerine
geçirilen ve üreyebilen ‘L’ şeklindeki modüller
elemanlar ile esnek ve renkli bir ortak alan
kullanımı oluşturmaktadır.
Dersin her iki döneminde de öğrenciler
herhangi bir mobilya tasarımını etkileyen işlev,
estetik, ergonomi, ekonomi, taşıyıcı sistem,
malzeme ve üretim teknolojisi gibi faktörlerin
nasıl nesnelleştirilebileceği konusunda
araştırmalar yapmış ve bu araştırmalar
sonucunda gerçek malzeme kullanarak 1/1
ölçeğinde prototip tasarımlar
gerçekleştirmişlerdir.
52
Üni
vers
ite T
anıtı
m/
Yedi
tepe
Üni
vers
itesi
Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? Ne kadar süredir Yeditepe Üniversitesiİçmimarlık Bölümü Başkanlığı yapıyorsunuz?Yüksek lisans eğitimimi 1974-1979 yılları arasında İstanbul Güzel Sanatlar
Akademisi Mimarlık Bölümü’nü (bu günkü adıyla Mimar Sinan Güzel
Sanatlar Üniversitesi) yüksek mimar olarak tamamladım. 1981 yılında
aynı üniversitede asistan olarak göreve başladım. 1991 yılında doktor,
1997 yılında doçent ünvanlarını aldım. Uzun yıllar üniversitenin kültür
komisyonu üyeliğinde bulundum. Bu sayede ulusal ve uluslararsı yayın
yapma ve konferans verme olanağını buldum. Örneğin Avusturya
Yeditepe Üniversitesi İçmimarlık Bölüm Başkanı Prof. Dr. Hilmi Gülsen üniversitelerinin içmimarlığa bakışaçılarını ‘İçmimar dergi’ için anlattı. İçmimarinin diğer sanatdallarıyla, özellikle de mimarlık disiplinleriyle bir bütünolduğunu söyleyen Gülsen, eğitimlerini mimarlık formasyonuüzerine temellendirdiklerini dile getirdi. Gülsen, üniversiteolarak birincil önceliklerinin üniversite-sanayi işbirliğiolduğunu, genç meslekdaşlarının profesyonel hayata okulyıllarından itibaren hazırladıklarının altını çizdi
İçmimarlık multidisipliner eğitimle daha da güçlenecek
Arka sıra (soldan sağa)Öğr. Gör. Alpaslan RuçoğluÖğr. Gör. Erdal FındıkoğluÖğr. Gör. Eren BoranÖğr. Gör. Ali H. GünvarÖğr. Gör. Neşet M. ErgünÖğr. Gör. Gültekin KorucukluÖğr. Gör. A. Gökalp BaykalProf. Işık Gör
Ön sıra (soldan sağa)Lisansüstü Bursiyer Tuğçe ÖzataÖğr. Gör. Mine Özoğuz ArbayYrd. Doç. Dr. Gözde ÇelikProf. Dr. Hilmi GülsenÖğr. Gör. Z. Deniz ErsoyLisansüstü Bursiyer Fernaz Öncel
Yeditepe Üniversitesi
53
Üni
vers
ite T
anıtı
m/
Yedi
tepe
Üni
vers
itesi
Hükümet’inin daveti üzerine Viyana’da mesleki
çalışmalarda bulundum. 2000-2006 yılları arasında
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Mimarlık
Fakültesi Mimarlık Tarihi Anabilim Dalı başkanlığını
yürüttüm. 2006 yılında kendi isteğimle
üniversiteden ayrıldım. 2010 yılında 1999 yılından
beri yarı zamanlı öğretim görevlisi olarak ders
verdiğim Yeditepe Üniversitesi Güzel Sanatlar
Fakültesi’nde İçmimarlık Bölümü başkanlığına
profesör olarak atandım. Yaklaşık beş seneden beri
içmimarlık bölüm başkanlığı görevini
sürdürmekteyim. 2011 yılında aynı fakültenin
dekanlığına getirildim. 2014 yılı eylül ayından bu
yana da Mimarlık Fakültesi Dekanlığı’na vekalet
etmekteyim.
Yeditepe Üniversitesi’nin içmimarlığayaklaşımını, bakış açısını nasıl tanımlarsınız?Bilindiği gibi 2014 yılı Eylül ayında kabul edilen
kanunla 1996 yılından beri hizmet veren Güzel
Sanatlar Fakültesi altındaki İçmimarlık, Peyzaj
Mimarlığı ve Endüstri Tasarımı bölümleri ile
Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi bünyesindeki
Mimarlık Bölümü birleştirilerek Mimarlık Fakültesi
kuruldu. Böylelikle içerik açısından birbirine daha
yakın disiplinler aynı çatı altında bir araya gelmiş
oldu. Üniversite olarak disiplinler arası iş birliğine
önem vermekteyiz. İçmimarinin diğer sanat
dallarıyla ve özellikle de mimarlık disipliniyle bir
bütün olduğu düşüncesindeyiz. Yeni kurulan
Mimarlık Fakültesiyle multidisipliner eğitimin daha
da güçleneceğine inanmaktayız. Böylelikle
öğrencilerimize çevre düzenlemesinden iç mekan
organizasyonuna kadar uzanan geniş bir yelpazede
bilgi alış verişinde bulunabilecekleri bir eğitim
ortamı yaratılmış olacaktır. Üniversitemizin üzerinde
hassasiyetle durduğu konulardan biri de ‘üniversite-
sanayi işbirliği’dir. Bu ilke doğrultusunda 2012
yılından itibaren bölümümüzde staj zorunluluğu
uygulamasına geçilmiştir. Öğrencilerimiz süreleri 30
iş günü olan büro ve şantiye stajı yapmaktadırlar.
Yine aynı ilke doğrultusunda sektördeki önemli
firma tesislerine mesleki inceleme gezileri
düzenlenmekte, firma temsilcileri üniversitemize
davet edilerek seminerler vermeleri sağlanmaktadır.
Böylelikle teori ve pratiği birleştirerek, genç
meslektaş adaylarımızın sektörü tanıyarak
profesyonel hayata okul yıllarında itibaren
hazırlanması amaçlanmaktadır.
Bölüm olarak önünüze koyduğunuz hedefler nelerdir?Günümüzde yapay çevreyi oluşturan tasarım
etkinliklerinin ayrı disiplinler olarak kimlik
kazanması içmimarlık eğitiminin önemini
artırmıştır. İçmimarlık eğitimi estetik yaklaşımlarla
teknik bilgileri birleştirerek, çağdaş, konforlu ve
özgün mekan çözümlerinin üretilmesini amaçlar.
Öğretim programımızın temel ilkesi, içmimarlık
eğitiminin mimarlık formasyonu üzerine
temellendirilerek geliştirilmesidir. Bir başka
ifadeyle, eğitim programımız sanat ve bilim
disiplini olarak değerlendirdiğimiz içmimarlık
anlayışına uygun bir biçimde hazırlanmıştır.
Bölüm olarak amacımız mimarlar tarafından
yaratılan yaşam alanlarının kullanıcıların sosyal,
kültürel ve ekonomik olanakları doğrultusunda
bilimsel ve sanatsal birikimlerini de
değerlendirerek çağdaş mekanlar yaratabilecek
meslek insanları yetiştirmektir. Öğrencilerimizin
çağdaş dünya ile olan bütünleşmelerini
güçlendirmek amacıyla pek çok üniversiteyle
Erasmus programı anlaşmaları yapılmıştır. Bu
amaca yönelik olarak ders programımız
uluslararası eğitim ve akreditasyon kriterleri
doğrultusunda yeniden revize edilmiştir. Ayrıca
katılmakta olduğumuz ulusal ve uluslararası
çalıştayların sayısını çoğaltmayı hedeflemekteyiz.
Prof. Dr. Hilmi Gülsen.
Üni
vers
ite T
anıtı
m/
Yedi
tepe
Üni
vers
itesi
54
Her nekadar günümüzde disiplinlerde uzmanlık
ön plana çıkmış olsa da en önemli amacımız
fakültemizdeki diğer bölümlerle olduğu kadar
öğrencilerimizin daha önce aynı çatı altında
eğitim gördükleri Güzel Sanatlar Fakültesi’ deki
disiplinlerle de ilişkilerinin geliştirilmesini
sağlamaktır Multidisipliner bir eğitim sonucunda
bilimsel ve sanatsal alt yapıya sahip çağdaş
dünyayı tanıyan ancak kendi kültür değerlerini de
kaybetmemiş yenilikçi ve özgün tasarımlar ortaya
koyabilecek bireyler yetiştirmeye gayret ediyoruz.
Öğrencilerinizle yaptığınız projeler hakkındabilgi verebilirmisiniz ?Yeni kurulan mimarlık fakültesiyle birlikte ders
programımızda revizyona gidiyoruz. İlk 1veya 2 yıl
dört bölüm ortak bir eğitim programı altında
toplamayı planlıyoruz. İçmimarlık öğrencileri dört
yıllık lisans eğitimi süresinde içerik açısından
basitten karmaşığa doğru giden altı adet proje
hazırlamaktadırlar. Söz konusu projeler konut,
mağaza, banka gibi konulardan başlayıp, kültür
merkezi, öğrenci yurdu gibi içinde çok değişik
işlevleri barındıran yapılara kadar uzanan geniş
bir yelpazede yer alırlar. Üçüncü yarıyılda
öğrencilerimiz barındırdığı işlevleri açısından
yabancı olmadıkları konut düzenlemeleriyle proje
derslerine başlarlar. Proje 201 de
öğrencilerimizden bir çift için yaklaşık 100 m2
oturumlu bir konutun yakın çevresiyle birlikte
çözümlenmesi istenir. Hedeflenen, öğrencilerin
teknik çizim, sunum anlatım teknikleri, perspektif
gibi derslerde öğrendikleri bilgileri yansıtmaları
yanında özgün kavramlar geliştirmelerini
sağlamaktır. Bunun
devamındaki
Proje 202 de bir
adım daha ileri
gidilerek çevre
düzenlemesiyle
birlikte yaklaşık
200 m2
büyüklüğünde bir ev-ofis projesi
çözümlenmektedir. 5 nci ve 6 ncı yarıyıllardaki
Proje 301 ve Proje 302 derslerinde kurum kimliği
yaratma konusuna eğilinmekte, seçilen firmaya
özgü yeni bir konseptin yaratılması
amaçlanmaktadır. Mağaza ve restaurant gibi
konularda öğrencilerimizden iç mekan
organizasyonun ve cephe düzeninin belirlenen
kurum kimliği doğrultusunda çözümlenmesi
beklenmektedir. Beşinci (Proje 401) ve bitirme
projesinde ((Proje 492) konaklama , kültür
merkezi, çeşitli sanat okulları, eğlence merkezleri
gibi çok fonksiyonlu konular ele alınmaktadır.
Özgün tasarım çabaları yanında,
çoklu kullanıma yönelik
fikirlerin
geliştirilmesi
ve, evrensel
tasarım kriterleri
doğrultusunda çağdaş
sentezlere ulaşılması
Üni
vers
ite T
anıtı
m/
Yedi
tepe
Üni
vers
itesi
55
hedeflenmektedir. Bitirme projesinde sadece
mevcut tarihi binalar ele alınmakta, bunlara
yukarıda örnekleri verilen çok işlevli konular
uygulanmaktadır. İçmimarinin mekan sanatı
olması sebebiyle projeler yapılan etüd
maketleriyle desteklenmektedir.
Üniversite olarak nasıl bir öğrenci profilioluşturmak istiyorsunuz ?Gençlerimizi kendine güvenen, taklitçilikten uzak,
çok boyutlu düşünebilen, toplumsal sorumluluk
bilincine sahip, mesleğini etik değerlere bağlı
olarak uygulayan meslek adamları olarak
yetiştirebilmek en önemli hedefimiz olarak dile
getirilebilir. Genç meslektaşlarımızın küresel ve
yerel koşulları doğru analiz edebilen, bir başka
ifadeyle çağdaş dünyadaki gelişmelere duyarlı,
ancak bununla beraber kendi kültürel
değerlerinden kopmayarak doğru sentezlere
varabilen meslek adamları yetiştirmeye gayret
ediyoruz. Bölümümüzün bir diğer amacı mevcut
yapıların iç mekanlarını yeni gelişmelere göre
yorumlayabilecek tasarımcıları yetiştirmek, bir
problemi çok yönlü olarak değerlendirebilecek
ve mesleki gelişmeleri izleyip, yorumlayabilecek
yaratıcı profesyonelleri toplumumuza
kazandırmaktır. Multidisipliner bir eğitim
sisteminde yetişen öğrencilerimizin farklı
disiplinlerle ilişki kurabilmelerini, takım
çalışmasını benimseyebilmelerini bekliyoruz.
İletişimin son derece hızlı olduğu günümüzde,
elde ettiği bilgileri doğru analiz edebilen, teknik
olduğu kadar sanatsal düşünebilen, ve bu
düşüncelerini toplumun imkan ve ihtiyaçları
doğrultusunda gerçeğe dönüştürebilen
içmimarlar yetiştirmeği hedefliyoruz.
Kaç öğrenciniz ve kaç öğretim elemanınız /üyeniz var?2014-2015 ders yılı itibariyle kayıtlı öğrenci
sayımız 579 dur. Öğrencilerimiz bölüme yetenek
sınavıyla kabul edilmektedir. Kontenjanımız 80
Üni
vers
ite T
anıtı
m/
Yedi
tepe
Üni
vers
itesi
56
kişidir. Yetenek sınavında başarılı olan
öğrencilerle ayrıca yapılan mülakat sonucunda
kurul tarafından değerlendirilen on öğrenci tam
burslu olarak eğitim yapma hakkını elde
etmektedirler. Bölümümüzde iki profesör, üç
yardımcı doçent ve bir öğretim görevlisi olmak
üzere altı tam zamanlı öğretim üyesi yanında 37
yarı zamanlı öğretim görevlisi hizmet
vermektedir. Değişik üniversitelerden ve
piyasadaki başarılı meslek sahiplerinden oluşan
bu mozaik kadro, öğrencilerimizin çeşitli
görüşlerden yararlanarak kendi sentezlerini
geliştirmelerinde önemli rol oynamaktadır.
Diğer içmimarlık bölümleriyle ilişkileriniz nedüzeyde, ortak projeler üretebiliyor musunuz?Diğer içmimarlık bölümleri ile olanaklar
ölçüsünde, bağlantı kurmaya özen
gösteriyoruz. Düzenlenen İçmimarlık Bölüm
Başkanları toplantılarına ve çalıştaylara
mutlaka bölümü temsilen katılıyoruz. En son
16 Ocak 2015 tarihinde, TOBB Ekonomi ve
Teknoloji Üniversitesi’nde İçmimarlık Bölüm
Başkanları Toplantısı ve çalıştayında diğer
İçmimarlık Bölümleri ile bir araya gelerek,
program çerçeveleri, öğrenci kabulleri,
akreditasyon, akademik personel, sektörle
ilişkiler, İçmimarlar Odası ile ilişkiler gibi çeşitli
konularda fikir alışverişlerinde bulunuldu ve
çeşitli alt çalışma grupları oluşturuldu.
Bunun yanında diğer içmimarlık
bölümleriyle ortak düzenlenen öğrenci
çalıştaylarına öğrencilerimizle katılım
sağlamaya çalışıyoruz. Son olarak, 6-7-8 Mart
2015 tarihlerinde, ‘Bilecik ili Osmaneli
ilçesinde Kültürel ve Doğal Yapı
Potansiyellerinin Değerlendirilmesine Yönelik
Stratejilerin Oluşturulması’ başlıklı araştırma
projesi kapsamında, düzenlenen İstanbul
Ticaret Üniversitesi’nin ev sahipliğini yaptığı,
‘Kenti Tanıtan Adımlar’ başlıklı Ulusal
Konferans, Çalıştay ve Sergi’de Gelişim
Üniversitesi, Marmara Üniversitesi, Maltepe
Üniversitesi ile birlikte Yeditepe Üniversitesi
Mimarlık Fakültesi İçmimarlık Bölümü
akademisyenleri ve öğrencileri ile yer almıştır.
Üniversitenizin İçmimarlar Odası’na bakışı nasıl,birlikte yürüttüğünüz çalışmalarınız var mı?İçmimarlar Odası’nın rolü, mesleğin geleceği
açısından son derece önemli. Bunun yanında
odayı gelecekte var edecek insan kaynağı da şu
anda İçmimarlık Bölümlerinde bulunan
öğrenciler. Bu bağlamda odanın ve yürütmekte
olduğu çalışmaların öğrenciler tarafından
bilinirliği önem taşımaktadır. Bizler özellikle
mezun ve mezuniyet aşamasındaki
öğrencilerimize hukuki ve toplumsal olarak
mesleğin çerçevesinin korunmasında
İçmimarlar Odası’nın önemini aktarmaya
çalışıyoruz. Ancak oda ile ortak çalışmaların
yürütülmesi bu algıyı pekiştirecektir.
Portr
e Sö
yleş
i/AC
Tas
arım
ve
Mim
arlık
- G
ani C
ihan
gir
Gül
taşl
ı
58
Tasarıma olan ilginiz nasıl başladı?İlk, orta ve lise dönemlerinde resme olan
ilgim ve resimlerimde yaratmaya çalıştığım
mekanlar, düzenlemeler büyük keyif
veriyordu. Sonrasında İstanbul’da ‘İstasyon
Sanat Evi’nde almış olduğum eğitimin
tasarıma olan ilgimin pekişmesinde katkısı
olduğunu söyleyebilirim. Bunun neticesinde
insanların hayatlarını kolaylaştıracak ve
ihtiyaçlarını karşılayacak çözümler üretmeyi
sevdiğimi anladım.
Hangi okulda eğitim aldınız?Bilkent Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi
İçmimarlık ve Çevre tasarımı bölümünden
1998 yılında mezun oldum. Üniversite
hayatım boyunca çok değerli
eğitmenlerimizin bilgi ve tecrübelerinden
yararlanma şansım oldu. içmimar olma
yolunda anlamlı, doğru ve güçlü adımlar
atmamda kendilerinin büyük emekleri
olduğunu özellikle belirtmek isterim.
Tasarım sizin için ne ifade ediyor?Hayatın kendinin "Tasarım" kavramı üzerine
kurulu olduğunu düşünürsek, insanlık var
olduğu sürece kabiliyetlerimiz çerçevesinde
tasarım gelişerek var olmaya devam
edecektir. Benim için tasarım hayalin
gerçeğe dönüşmesidir. Bir tasarımcının farkı
burada ortaya çıkar. "O" hayal eder, kurgular
ve olmayan bir şeyi ortaya koyar. Yani
yoktan var eder. Mesleki olarak "tasarım"
kavramı yaşam mekanları oluşturmak
üzerine kurulmuştur. Bence tasarımcının
sorumluluğu burada ortaya çıkar.
içmimar kullanıcıların ihtiyaç ve
isteklerini karşılayacak mekanları,
fonksiyonel bir şekilde ve estetik kaygıları
göz önünde bulundurarak tasarlamalı ve
çözümler ortaya koymalıdır.
Tasarladığınız iç mekana bir tasarımcıolarak yaklaşımınız nasıldır?Bana göre tasarımın ana felsefesi; sorunu ve
ihtiyacı anlamak, bunu karşılayacak çözüm
önerilerini basit ve yalın bir şekilde ortaya
koymaktan geçer. Ancak bunu ortaya
koyarken ufak dokunuşlarla heyecan
yaratmanın, mekana vereceğiniz küçük
espriler ile ilgi uyandırmanın ve ihtiyaçları
giderecek detay çözümleri ile kullanıcıları
etkilemenin fark yarattığını düşünüyorum.
Bunun için mekanın kullanıcı kitlesini
tanımak ve isteklerini ögrenmek için
gerçekleştirdiğimiz bilgi alışverişi ile
birlikte mekanın genel tarzı, kurgusu
ve hatta malzeme seçimleri dahil,
AC Tasarım ve Mimarlık’tan Gani Cihangir Gültaşlı, tasarımın ana felsefesinin sorunu ve ihtiyacıanlamak, bunu karşılayacak çözümönerilerini basit ve yalın bir şekildeortaya koymak olduğunu söylüyor.Gültaşlı, genç meslektaşlarına yaratıcıve özgün olmalarını, yeniyi daimayeniyi aramalarını salık veriyor
‘Doğru tasarım sorunu ve ihtiyacı anlamaktan geçer’
Gani Cihangir Gültaşlı.
Portr
e Sö
yleş
i/AC
Tas
arım
ve
Mim
arlık
- G
ani C
ihan
gir
Gül
taşl
ı
59
yaratmak istediğim mekanın hayalini
görmeye, bir anlamda yaşamaya başlamak
benim için önemli.
Farklı zamanlarda farklı projeler önümüze
geldiğinde tarzımızın veya bakış açımızın
değişmesi bizim de geliştiğimiz anlamına
gelir. Ancak önemli olan bu gelişim ve
değişim sürecinde aynı tasarım felsefesi ile
hareket ederek bunu yarattığımız mekanlara
aktarmak olmalıdır.
“AC Mimarlık” olarak ne tür projelereimza atıyorsunuz?2003 yılında Ortağım Y. Mimar Arda Öngören
ile birlikte mimarlık ve içmimarlık alanlarında
faaliyet göstermek üzere AC Mimarlık’ı
kurarak yurt içi ve yurt dışında birçok farklı
konseptlerde projelere imza attık.
İçmimari olarak; ofis projeleri ağırlıklı
olmak üzere, konut, cafe& restaurant, otel
vb. projelerini ve uygulamalarını
gerçekleştirdik. Bununla birlikte hastane,
eğitim yapıları, AR-GE binaları, konut
projeleri, otel ve yurt binaları gibi alanlarda
mimari proje hizmetlerini
gerçekleştirmekteyiz.
Tüm bunların yanısıra 2010 yılından
itibaren Holland Shielding Systems B.V.’nin
Türkiye distribütörlüğünü yürütmekteyiz.
Elektromanyetik alan koruma kalkanları
üzerinde faaliyet gösteren ve sağır oda tabir
Portr
e Sö
yleş
i/AC
Tas
arım
ve
Mim
arlık
- G
ani C
ihan
gir
Gül
taşl
ı
60
edilen sistemleri sağladığımız gibi, savunma
sanayinde faaliyet gösteren firmalara da
ürün tedarik edip , danışmanlık hizmeti
vermekteyiz. Dışarıdan baktığınızda
mimarlık ile bir bağlantı kuramamış
olabilirsiniz. Ancak detaya baktığınızda bir
çok mimari çözümü içerisinde barındırdığını
görebilirsiniz.
Bir tasarımcı olarak ne tür projeler siziheyecanlandırır?Açıkcası sınırlarımı zorlayan projeler beni
heyecanlandırıyor. Tasarım süreci içinizdeki
‘yaratı’ duygusu ile eserinizi doğurduğunuz
bir serüven bana göre. Yaratınızı görmek,
dokunmak, içinde varolmak büyük bir keyif.
Görünenin ve beklentinin çok ötesinde
süprizler ortaya koymak, varolan bakış
açısına bambaşka boyutlar taşımak,
şaşırtmak, hayallerimi gerçeğe taşımak
bana büyük bir haz ve heyecan katıyor.
İçmimarlık dışında kendinizi beslediğinizilgi alanlarınız var mı? Bir içmimar için bubir tür gereklilik midir?Benim için doğa ve doğanın sunduklarını,
tanrının kusursuz yaratılarılarını
gözlemlemenin ruhumda yarattığı etki
inanılmaz. Bununla birlikte; tarihsel izlerin
olduğu mekanlar, hayat hikayeleri,
okuduğum kitaplar, farklı kültürler ile
birlikte müzik ve görsel sanatlar ruhumu
zenginleştiren olgulardır.
içmimar veya tasarımcı hemen hemen her
konuda fikir sahibi olmalı ve kendini
geliştirme adına farklı ilgi alanlarına yönelmek
durumundadır. Bu günümüz şartlarında artık
bir gereklilikten öte bir ihtiyaçtır.
Yeni mezun içmimarlara ne önerirsiniz? Prof. Dr. Doğan Kuban’ın br sözü vardır:
“Geçmişte ve günümüzde büyük mimarlar
ve iyi mimarlar ne geçmişi, ne bugünü taklit
eder. Ne de kendini yineler. Tarih boyunca
sanatın altın kuralı her yapıtta yeniyi
yansıtmak, kendini aşmaya çalışmaktır.
Resmin, heykelin, mimarinin, her türlü sanat
yapıtının en önemli özelliği budur. Sinan’ı,
Michelangelo’yu, Bethoven’ı, Rembrant’ı,
Şarlo’yu büyük yapan özgünlükleridir” der.
Genç arkadaşlarımın önünde hayallerini
gerçeğe dönüştürecekleri, yaratıcılıkları ve
özgünlükleri ile eserlerine imza atacakları
uzun bir dönem var.
Çok çalışmak, mesleğine büyük bir AŞK
duymak, öğrenmenin sonsuz olduğuna
inanmak, bu yolculukta onlara rehberlik
edecek düşündeyim. Bilgi ve tecrübe, iş
disiplini, ruhunu evrenin tüm güzellikleri ile
beslemek, yeniyi daima yeniyi aramak onları
hedeflerine ulaştıracaktır diye
düşünüyorum.
39. sayımızda isimsiz olarak yayımlanan YılmazZenger röportajı Yrd. Doç. Dr. Umut Şumnu’ya aittir.
Düzeltme
61
Mak
ale
/M
utfa
ğımilgili uğraşlarının büyük bir kesimini içinde
geçirdiği bir mekân değil, bütün ailenin ortaklaşa
yararlandığı ve ailenin tüm fertlerini etkileyen bir
hayat merkezidir. Bu nedenler, mutfağın, evin
diğer bölümlerine yakın ve yeterli büyüklükte
olmasını, mutfak araç ve malzemelerinin rahat,
kolay ve hızlı çalışma imkânı verecek şekilde
özenle düzenlenmesini ve sağlık kurallarına uygun
nitelikte bulundurulmasını zorunlu kılar.
İyi bir mutfak, rahat çalışılmasını sağlayan
ölçülerde, kolayca havalandırılabilecek, iyi
aydınlatılabilecek, çabuk temizleme imkânı
verebilecek şekilde ve sağlık kurallarına uygun
olarak planlanmalıdır. İşte bütün bunlar, içmimarinin
ve tasarımın hayatımızın her anına ne kadar
girdiğinin açık bir göstergesidir.
Mutfaklarda doğru bir tasarım, doğru bir
yerleştirme ve organizasyon yapmak, sadece
mutfağın görünümünü değil kullanıcının
sağlığını da etkilemektedir. Kimse karanlık,
dağınık ve kullanışsız bir yerde aşçılık becerisini
yeterince gösteremez. Sağlıklı, zevkli, lezzetli
yemekler pişirmek ve yemek için atılması
gereken ilk adım, mutfağın doğru ve keyif
alınacak şekilde tasarlanmasıdır.
Mutfağın evdeki yeri, yapının bulunduğu coğrafi
yerdeki mevsimsel özellikler göz önünde
bulundurularak tespit edilmelidir. Yaz sıcağı ve
güneş, mutfakta rahat çalışılmasını zorlaştıracağı
gibi, yiyeceklerin muhafaza edilmesini de
güçleştirecektir. Öte yandan ısıtılması zor olan
mutfaklardaki çalışma güçlükleri de dikkate
alınmalıdır. Bu bakımdan, mutfaklar, genellikle
evlerin güney doğu cephelerinde, ısıtma sorunu
olmayan evlerde ise kuzeye bakacak şekilde ev
planlarına yerleştirilir. Mutfak pencerelerinin de
güneydoğuya bakması gerekir. Böylece, özellikle
öğle saatlerinde, mutfağın güneşten etkilenmemesi,
güneş battıktan sonra da fazla soğuk olmaması
sağlanır (MPD, 2015)
Bir ev içinde mutfağın konumu üzerinde
durulurken, yemek odasına yakınlığı hatta bağlantısı
üzerinde de durulmalıdır. Böylece, yemek servisinin
zor ve yorucu olması önlenir.
Yiyecek maddelerinin ve mutfak araç ve
malzemelerinin yerleştirildiği dolaplar, raflar ile
mutfak çalışmalarının yapıldığı masa, tezgâh gibi
malzemenin biçimi ve nitelikleri, mutfakta doğru
ve düzenli bir yerleştirmede ve mutfak
faaliyetlerini kolaylaştırmada önemli bir etkendir.
İlke olarak, mutfaktaki bütün ünitelerin, içlerine
toz girmesini önleyecek şekilde girinti ve
çıkıntılarının olmaması, ahşapların sade, sağlam
ve kullanışlı olması, kir göstermemesi, kolay
bakım yapılması ve göze hoş görünmesi gerekir.
Mutfak dolapları temizlemeye imkân verecek
şekilde yerden yüksek tutulmalıdır. Dolapların
yükseklikleri çalışmayı güçleştirmemeli, çekmeceleri
kolayca açılıp kapatılabilmelidir. Bu hususlar bize
dünya çapında kabul edilmiş olan ölçülere uymak
gerektiğini hatırlatmaktadır.
Söz konusu olan ölçüler, İçmimarlık okul
yıllarımızda bize verilmeye başlanan ve meslek
hayatımız içerisinde kullanıcılara kullanım kolaylığı
Günümüzde ev yaşantımızın en önemli
parçalarından birisi; mutfak...
Birçok yerde, sadece fonksiyonel olarak değil
bilakis hayatın yaşandığı mekân halini almıştır.
Bu, insanların mutfaklarına büyük önem ve
değer verdiklerini göstermekte ve mutfağın
yaşanılan alanlar arasında ön saflarda yer
almasına sebep olmaktadır.
Mutfağı şekillendiren temel nokta, kullanıldığı
mekân ve o mekân içindeki fonksiyonudur.
Bir ofisin mutfağı, bir evin mutfağı, bir otelin
mutfağı ya da bir fabrikanın mutfağı arasında
önemli farklar vardır. Hizmet süreci ve gerekleri
mutfağın tasarımında çok önemli bir yer tutar.
Örneğin ev mutfaklarımız her gün, içinde
ailemizle yaşamımızı paylaştığımız, hayatımıza
tat katan mekânlarımızdır.
Mutfak, genellikle kadınların yalnızca ev ile
Mutfağım...
Mur
at Ö
ZDAM
AR
62
Mak
ale
/M
utfa
ğım ve rahatlığı sağlamak için dikkat ve özenle
uyguladığımız değerlerdir.
İyi bir mutfak ancak, “form, fonksiyonu izler”
ilkesinden yola çıkılarak tasarlanabilir. Bu ilke
doğrultusunda planlama yapılırken temel hedef
“maksimum verim” olmalıdır (Polat, 2007, s.208-214)
Tarihsel süreç bünyesinde mutfakları
değerlendirirken, mekânın kullanımında yapılması
gereken yeniliklerin düşünülmeye başlandığı
zaman, 19. yüzyılın sonları ve 20. Yüzyılın başlarıdır.
Bu da İçmimarlık mesleğinin doğduğu ve
gelişmeye başladığı zamanlara denk gelmektedir.
Temel amaç, kullanıcı ile mekân arasındaki
ilişkiyi en iyi dereceye getirebilmek ve böylece
orada yaşayan kişinin hayatında mutfak ile ilgili
kısmı keyifli bir pozisyona taşıyabilmektir.
İçmimarlık, kadın hakları tartışmasının iyice
alevlendiği 20. yüzyıl başlarına denk düşen
dönemde, evinde, mutfağında olan kadını, bu
küçük ve efektif alanda daha az adım atarak
istediği malzemeye ulaştırmayı hedeflemiştir. Bu
da mutfak tasarımında yapılacak işleri mümkün
olduğunca basitleştirerek rasyonel bir tasarım
yapma yoluna gidilmesine sebep olmuş, böylece
tasarım yaparken, tesisatlarını ve optimum
çalışma ölçülerini düşünerek hareket etme
zorunluluğu ortaya çıkmıştır.
Bugün artık mutfak, ev hayatımızda, sadece
yemek yapmak ve yemek için kullanılmamaktadır
ve işlevselliği kadar yaşamımızın ve iletişimin odak
noktası olan bir mekân haline dönüşmüştür.
Uzun yıllardır yapılan çalışmalar ve araştırmalar,
tasarlanmış bir mutfağın dayanıklı ve uzun ömürlü
olması gerektiğini de ortaya koymuştur. Ayrıca
mutfak, yüksek oranda mikrop barındırabildiği için,
seçilecek malzemelerin hijyenik olması ve kolay
temizlenebilir nitelik taşıması şarttır. (Polat, 2007,
s.208-214).
Mekânda kullanılacak olan malzeme ve renk
seçimleri ile birlikte, mutfak aktivitelerinin
yaşanacağı alanların tasarlanması gerekmektedir.
Bahse konu olan aktivite alanları iki temel başlık
altında düşünülür;
1. Ana aktivite alanları; depolama,
yıkama/hazırlama, pişirme
2. İkincil aktivite alanları; servis ve yemek
yeme, dinlenme
Ana aktivite alanları, yemek pişirme süreci esas
alınarak kurgulanmalıdır. Ayrıca bu alanların yerleri
belirlenirken mutfağın evin diğer mekânlarıyla olan
ilişkisi de göz önünde bulundurulmalıdır. Yemek
yeme ve servis gibi ikincil aktivite alanları ise mutfak
içindeki çalışmayı kesmeyecek şekilde
konumlandırılmalı, ayrıca çeşitli kazalara sebep
olunmaması için bu çalışma alanı içerisinden
dolaşım hattı geçirilmemelidir.
Proje oluşturulurken, elektrik ve sıhhi tesisatın
baştan düşünülmesi gerekir. Eviye, bulaşık makinesi,
ocak, buzdolabı, fırın ya da fırınlar, aspiratör ya da
davlumbaz ve gelebilecek diğer cihazların
birbirleriyle ilişkileri kurularak, tesisatlarının da
planlanmış olması gerekmektedir.
Burada görülüyor ki, biz içmimarlar şunu
unutmamalıyız; yapılacak, üretilecek tasarımların
seçimlerinin ve çizimlerinin, imalatların öncesinde
bitirilmiş olması gerekmektedir. Böylece kararlı,
emin ve güzel bir şekilde imalatı yerine getirebiliriz.
Bir içmimar, mutfak tasarımında ve
uygulamasında şu temel hususları unutmamalıdır;
a. Tasarımını yaptığımız mutfaklarda özel
durumlar hariç, dünya çapında kabul edilmiş
standartlar kullanılmalıdır. Bu da içmimarın bu
konuda mutlaka bilgi sahibi olmasını, eksiği varsa
araştırıp, bu eksikliği tamamlamasını gerektirir.
b. Planlama yaparken, malzeme ve ürün
seçiminin, tasarımı büyük ölçüde etkileyeceği
bilinmeli, içmimar ilerleyen teknolojinin gerek
malzemelere gerekse ekipmanlara yansımalarına,
piyasayı yakından takip ederek vakıf olmalıdır. Bu
konu özellikle müşteriler için çok önemlidir.
c. İçmimarın malzeme tanımlama ve belirleme
konusuna hakim olması, seçimler yapılırken, sağlıklı
bir imalat maliyetinin de ortaya çıkmasını sağlar.
Görülüyor ki, her alanda olduğu gibi mutfak
tasarımında da içmimar, bilgilerini sürekli tazelemeli,
araştırma yapmalı, özellikle yeniliklere çok açık
olmalıdır.
KaynaklarPolat D.A.,2005. “Mutfak Tasarımında Ergonomi, Mutfak BanyoSeramik”. Tasarım Yayın Grubu, Sayı: 51.Polat D.A., 2007. “Mutfak Tasarım Süreci, Banyo Mutfak”. Boyut YayınGrubu, Sayı:52Yazıcıoğlu, D.A., 2010, “Mutfak Tasarım Süreci”. Literatür Yayıncılık.<http://www.mimariplatform.com/ic-mimari_haberler_genel-haberler-4/new-york-modern-mutfak-sergisi.html?content_id=1482> Mart, 2015. New York ModernMutfak Sergisi.<http://www.mpd.org.tr/tr/urunkutuphanesi/mutfagimiz.htm>Mart, 2015. Kütüphane-Mutfağımız.
63
Mak
ale
/İç
Mek
anda
Dok
u Ta
sarım
ının
Res
tora
n M
ekan
ları
Üze
rinde
n İrd
elen
mes
i
İç mekanda doku tasarımı, yöntemleri ve kullanımınınrestoran mekanları üzerinden irdelenmesi
“Tasarım önerisinin detayları, yani her öğenin
yakın plan detaylı tasarımı “taktikler” olarak
tanımlanabilir. Buna iç mekan bileşenlerinin
materyalleri/malzemeleri, yüzey kaplamaları, şekil,
biçim ve bileşenlerin doğası/yapısı da dahildir”
(Brooker & Stone, 2010, s.112)
Bahse konu olan tüm bu elemanlar veya
“taktikler” detaylı olarak iç mekanın karakterini
belirler ve o mekanın gerçek kimliğinin oluşmasında
önemli birer etken olarak rol alırlar. Bunlar, kullanım
şeklini, işlevi, atmosferi, karakteri destekleyip aynı
zamanda vurgulayıcı bir rol oynayabileceği gibi bir
mekanı diğerinden ayrımada ve mekana bir kimlik
kazandırmada etkili olurlar.
İşte bu taktikler tasarım stratejisini
belirleyebilirler. Brooker ve Stone “İç Mekan Tasarımı
nedir” isimli çalışmalarında bu taktikleri 4 temel grup
alında inceler: ışık, nesne, düzlem ve yüzey. Işık yapay
veya doğal olarak sınıflandırılır; nesne odak noktası
oluştururken aynı zamanda bir mekanı kontrol eden
en önemli unsur olabileceği gibi mekan içindeki
hareketi de kontol edebilmektedir; düzlem yatayda
ve düşeyde konumlandırılabilir; en temel yatay
düzlem zemin, tavan veya duvardır ama
tasarımcının bu en yalın düzlem tanımından hareket
ile çok farklı çözümler sunabilme imkanı vardır.
Yüzey mekandaki düzlemin veya nesnenin
malzemesi olarak tanımlanır ve mekan atmosferinin
temel belirleyicisi olarak nitelendirilir (2010).
İç mekanda doku kullanımı yüzey konusunun en
etkili artikülasyonlarından birisidir. Doku hem çok
bilindiktir hem de en az bilinendir. Desen ve doku iç
mekan tasarımında genelde aynı anlama sahip iki
farklı söylem gibi kullanılmaktadır. Halbuki bu iki
söylem mekan tasarımında belirgin farklara sahip iki
unsurdur. Desen sonsuzdur fakat doku
tasarlanandır. Her ikisinin de çıkışı doğadır. Tasarımcı
dokuyu mekanın ayrılmaz bir parçası olarak tasarlar,
fakat desen sadece bir yüzey kaplamasından öteye
gidemez. Bu kapsamda Kamalzedeh (2014) iç
mekanda doku yaratılması konusunda yaptığı
sınıflandırmada doku kullanımını farkı kategoriler
halinde ele alır. Bu makalede iç mekanda doku
yaratılması Kamalzadeh’nin gruplaması üzerinden
restoran iç mekan örnekleri ile irdelenecektir.
Kamalzadeh (2014) doku kavramını temelde 3 grup
altında inceler: varoluşuna göre-doğal ve yapay;
yüzey kalitesine göre- pürüzsüz ve pürüzlü; algısal
durumuna göre-görsel ve dokunsal. Bu temel
gruplamadan hareketle, her üç gruptaki dokunun
tasarlanma sürecini sistematik bir yöntem ile tarifler.
İç mekanda doku iki boyutlu ve üç boyutlu olarak
tasarlanabilmekte; ve mekan içinde bir yüzey
üzerinde uygulanabileceği gibi mekanda yüzeyden
bağımsız bir şekilde de kurgulanabilmektedir.
Tasarım / kurgu sürecinde temel tasarım araçları
en önemli yön gösterici olarak belirlenmiştir. Doku
bir düzen oluşturma sonucunda ortaya çıkmaktadır.
Belirlenecek tasarım elemanları birimden bütüne
düzen oluşturma yöntemi ile artiküle
edilebilmektedir. Ayrıca, dokuyu oluşturacak
elemanlar tamamen aynı malzeme kullanımı
sonucunda kurgulanabilirken farklı malzemelerin bir
araya gelmesi sonucunda da doku yaratılması
mümkündür. Bunun yanısıra atık/artık
malzemelerden de çok ilgi çekici dokular yaratılabilir.
Bahse konu doku kurgularına ek olarak yakın
zamanda innovatif yaklaşımlar sayesinde akıllı doku
tasarımlarına da iç mekanlarda rastlamak
Nil P
aşao
ğlul
arı Ş
AHİN
Mak
ale
/İç
Mek
anda
Dok
u Ta
sarım
ının
Res
tora
n M
ekan
ları
Üze
rinde
n İrd
elen
mes
i
64
Vladimir Nepyivoda, Dmitry Bonesko ve Sergii Andriienko tarafındantasarlanmış olan Odessa Restoran, üç boyutlu-yüzeyden bağımsız- çizgiselelemanların oluşturduğu dokuya uygun bir örnektir. Bu iç mekandaçizgisel elemanlar (urganlar) tavandan tam tekrar yöntemi ile asılaraktavan düzlemini belirlemiştir. Ayrıca tavandan zemine kadar kullanılmışolanlar da iç mekan içinde alt mekanlar yaratmıştır.
Barselona,Mandarin OrientalOtel’deki AngelLeon’s BistrEau’dayıldız şekilli beyazdüzlemleryüzeyden bağımsızbir şekilde tamtekrar yöntemi ilekurgulanarakmekanda dinamikbir dokuoluşturmaktadır.Oluşturulan dokusayesinde mekanfarklı bir kimliğebürünmüştür.
mümkündür (Kamalzadeh, 2014). Bu tür tasarımlar
hareket, ışık, ısı ve birçok diğer etkene bağlı olarak ve
esnek yapısı sayesinde mekana farklı koşulllarda
farklı karakterler katabilmektedirler.
Yeme-İçme (Restoran) Mekanlarının tasarımındadoku artikülasyonuİç mekan tasarım sürecinde sosyal mekanlar özgür
tasarımlar ortaya çıkarabilmek için uygun
bağlamlardır. Konut veya bireysel işyeri gibi daha
özel işleve sahip mekanlarda içmimar sosyal
mekanlarda sahip olduğu imkanlara kıyasla daha
sınırlıdır. Burada kullanıcı ve işlev, tasarıma yön veren
temel unsurların başında yer almaktadır. Halbuki,
mağaza / alışveriş veya restoran / cafe/ yeme-içme
mekanları gibi sosyal mekanlarda daha özgür
tasarımlara rastlamaktayız. Burada kullanıcının
anonim olması, kullanıcının müşteri kimliğine de
sahip olması belirleyici olmaktadır. Kullanıcının
ilgisini mekana çekmek için tasarım önemli bir
araçtır. Bu bağlamda tasarımda doku kullanımı
yeme-içme mekanlarında en etkili yöntemlerden
birisi olarak tasarıma yön vermekte ve mekanın
kalitesi üzerinde etkili olmaktadır.
Restoran iç mekanlarında doku tasarımı
Kamalzadeh’nin gruplamasından hareketle aşağıda
örneklendirilmiştir.
Ortaya çıkan sonuç her ne olursa olsun, tasarım
bir sistematik işidir. Ne kadar kaotik veya karmaşık
görünürse görünsün her tasarım bir düzenin
sonucu ortaya çıkar. “Bütün bilim dalları gibi
TASARIM da, akıl ve mantık temeline dayanmakta ve
tüm bilim dallarının temelini oluşturan sistematik
yaklaşımı içinde taşımaktadır. İşte böyle karmaşık
gibi görünse de tasarım, belli kurallara, sisteme bağlı
olarak gerçekleştirildiğinde ortaya çıkan ürün
kendinden söz ettiren somut bir olgu olur” (Dağlı,
Şahin & Güley, 2012, s.11-12). Doku tasarımı da
güçlü bir sistematiğin eseridir ve mekanlara özgün
bir kimlik ve karakter getirir.
Glenn Pushelburgand George Yabutarafındantasarlanmış olanThe Blue FinRestoran- New YorkCity -W Hotel İkiboyutlu- yüzeyüzerinde- dokunsaldoku: Düşeydüzlem üzerindeeğrisel çizgilerinalternatifli tekrarıile oluşan dokunsaldoku tasarımı.
The Fish MarketBurger Bar & Grill-Avustralya: AnnaDrummond ve TrishTurner -CoLAB DesignStudio tarafındantasarlanmıştır. İki boyutlu - yüzeyüzerinde - görseldoku: Beyaz Çizgiselelemanlar zemindüzlemindealternatifli tekraryöntemi ile görsel birdoku yaratmıştır.
Mak
ale
/İç
Mek
anda
Dok
u Ta
sarım
ının
Res
tora
n M
ekan
ları
Üze
rinde
n İrd
elen
mes
i
65
Munich Brauhaus,South Wharf,Avustralya. TechnéArchitecture +Interior Designerstarafındantasarlandı.
Pinewood Social- Nashville- Landy Gardner Interiors, the New Yorkfirm Reunion, and Manuel Zeitlin Architects tarafından tasarlandı.
Doku tasarımında yapay veya doğal malzemeler çok çeşitilişekillerde kullanılmaktadır. Örneğin, Avustralyadaki AlmanBirahanesinde doku farklı boylardaki kütüklerin bir ritimoluşturması sonucunda tasarlanmıştır. Nashville’de bulunanPinewood Social isimli mekanda ise doku aynı model ve renktekiçerçevelerin yanyana sıralanması sonucunda yaratılmıştır.
Bazı örneklerde doku tasarımı bir objenin/nesnenin tasarım elemanıolarak kullanılması ile oluşturulabilir. Örneğin, Jakarta’daki Fook Yew-ÇinRestoranı’nın tavanında kullanılan aydınlatma elemanları tam tekraryöntemi ile tavan düzleminde farklı bir doku oluşturmuştur.
KAYNAKLARBrooker, G., Stone, S. (2010). ‘İç Mekan Tasarımı Nedir?’,İstanbul: Yem YayınDağlı, U. U., Şahin, N. P. & Güley, K. (2012). ‘Tasarımın İçindeki Sırlar:Gençlere yönelik tasarım eğitim kitabı’, Lefkoşa: Deniz Plaza YayınlarıKamalzadeh, M. (2014). ‘Use and Creation of Texture in CommercialInterior Space: Case Study of İstinye Park Shopping Mall-İstanbul/Turkey (Mağaza İç Mekanlarında Doku Tasarımı ve Kullanımı:İstinye Park Alışveriş Merkezi Örneği-İstanbul/Türkiye”, YayınlanmamışYüksek Lisans Tezi, DAÜ: Gazimağusa.
GÖRSEL KAYNAKLARPinterest. (2015). Restaurant Interior Designs, <https://www.pinterest.com/search/pins/?q=restaurant%20interior%20designs>, Erişim Tarihi:8 Mayıs 2015
Verner Panton tarafından tasarlanan-Almanya, Hamburg’daki TheSpiegel Canteen’in duvar yüzeyi üzerinde geometrik şekillerin tamtekrar yöntemi ile yarattığı görsel doku ve tavan yüzeyi üzerindekırmızı piramitlerin tam tekrar yöntemi ile oluşturduğu üç boyutludoku örneği iç mekan tasarımının temel kimlik belirleyicileridir.
Golucci International Design tarafından tasarlanan Taiwan Noodle House 2,Üç boyutlu- yüzeyden bağımsız- düzlemsel doku tasarımına uygun örnekteşkil eder. Dokuyu farklı boyutlardaki noodle kaseleri tavan düzlemindenasılmak suretiyle oluşturmaktadır. Bu mekanda oluşturulan doku çok yoğundeğildir. Fakat, iç mekan genelde çok yalın hatlara sahip olduğu içinoluşturulan doku mekan içinde oldukça baskındır.
Mak
ale
/Bi
r İç
Kab
uk Y
enile
me
Mes
eles
i Ola
rak
İçm
imar
i Tas
arım
Yak
laşı
mın
a İk
i Örn
ek
66
Mimarlığın, bir bilgi alanı olarak olarak algılanmak
yerine, bir inşaa eylemi, bir çizim zanaatı ve bir
ekonomik pasta paylaşımı olarak algılandığı
dönemlerin tortularından kalan bir klişeden söz ederek
başlayacak olan bu yazıda, mimarlık bilgisinin giderek
artan ve karmaşıklaşan içeriği ve doğası gereği bu tür
katı klişelerin giderek buharlaşması üzerinde durulacak
ve konu iki özgün örnek üzerinden tartışılacaktır. Sözü
edilen bu klişe dillere pelesenk olmuş ‘mimarlığın içi dışı
olmaz’ mottosudur. Tasarımın bütünlüğünden söz
edilebilse dahi içinde bulunduğumuz bu modern-
sonrası bağlamda bilginin bütünlüğünden ve
tekliğinden söz etmek artık söz konusu değildir. Bu
çerçevede, herşeyi bilebilen, ‘taraktan kentlere kadar
herşey’i tasarlama yetisine sahip süper-kahraman
‘mimar’ figürünün giderek aşındığı ve bu yüzden de
kentle, bina yapım süreçleriyle ve daha pek çok olguyla
bağını yitirdiği ve bu çaresizlik içinde çırpındığı bir
mesleğin gerçeklerle yüzleşebilmesi, bu krizi atlatarak
kendisine yeni misyonlar çizebilmesi için oldukça hayati
görünmektedir. Artan bilgi miktarı, ölçek çeşitliliği,
teknoloji ve üretim süreçlerindeki devrim niteliğindeki
yeni oluşumlar, mimarlık bilgi alanının kendi içinde
uzmanlık alanlarına bölünme gereğini açıkça ortaya
koymasına karşın, modernist dönemin ortodoks ve
şöven tavrı gereği bu tasarım tekelini kimseye
bırakmama eğilimi, mimarlığın bünyesinde alt
uzmanlıklar barındırabilen bir olgu olarak yerini
güncellemesinin önündeki en önemli engel olarak
karşımıza çıkar. Bu üstten bakar tavır içerisinde,
içmimarlık da sadece bir tür iç mekan tezyinatı zanaatı
olarak görülerek mimarlarca aşağılanageldiğinden, bu
alana ait bilginin uzmanlaşmasına da önemli ölçüde
sekte vurulmuştur. Ancak, bilginin önüne engel
konulamayacağından bu spesifik ölçek de kendi teknik
bilgi ve detay çözümleriyle bir bilgi alanı olarak kendini
tescillemeye başlamıştır. Bu süreci kontrol edemediğini
ve edemeyeceğini içten-içe gören ve ‘yüce-tasarımcı’
idolüyle formatlanagelen mimara yöneltilen “iç mimar
mısınız dış mı?” sorusu da yalnızca ‘yüce’ mimarın
kendisinin en derin ve en zayıf noktalarına hitap eden
bir tür namus sorusu olmakla kalmayıp, ‘sıradan’ insanın
daima yaşamın kendisini uzman elitten daha iyi anlayıp
mimarlıkta oluşagelen bu ayrışmayı doğrudan ve
katıksız bir şekilde ifade ettiği bir soru olarak
algılanabilmelidir. Yapı, G. Semper’in (1989 1851) ‘deri’
kavramıyla ifade ettiği iskelet ve onu içten ve dıştan
saran kabuklardan ibarettir ve bu ayrışma aslında
sadece günümüzde ortaya çıkmış post-modern bir
olgu değil (Venturi, 1977), tarih boyunca mimarlığın
temel sorunsallarından biridir. Bu alt-uzmanlık ve
dolayısıyla yeni bilgi alanlarının, farklı koşullarda giderek
birbirinden bağımsız şekillenen kabuk tasarımlarına
yönelik meslek alanları haline gelmesini katı bir dirençle
karşılama gereği de artık tartışılmalıdır.
Başlangıçta mimarlığın temel sorun alanı olan “iç
mekan tasarımı”, zamanla “içmimarlık” adı altında ayrı bir
branş haline dönüşmüş ve giderek kuramsal boyut ve
tektonik niteliklerinden uzaklaşarak kimi zaman
“dekorasyon” olarak bilinen malzeme ve renk odaklı bir
uğraşıya kimi zaman da D.I.Y. (Do It Yourself)
niteliğindeki bir hobi etkinliğine indirgenmiştir. Bir takım
ünlü şahısların konutlarındaki yalnızca bu görsel ve
YA İÇİNDESİNDİR YA DA DIŞINDA MİMARLIK ÇEMBERİNİN: Bir iç kabuk yenileme meselesi olarak içmimari tasarım yaklaşımına iki örnek
Mur
at Ç
ETİN
Mak
ale
/Bi
r İç
Kab
uk Y
enile
me
Mes
eles
i Ola
rak
İçm
imar
i Tas
arım
Yak
laşı
mın
a İk
i Örn
ek
67
maddesel özellikleri ön plana çıkaran bazı yayınlar yolu
ile de bu sakıncalı yaklaşım giderek kendine güçlü bir
yer edinerek, önemli kaynakların bilinçsizce kullanıldığı
bir alt-sektör oluşturmuştur. Oysa, mekan olgusu
(Norberg-Schulz, 1971) bu fiziksel özellikleriyle
açıklanabilecek bir kavram değildir. Bu nedenledir ki
etimolojik olarak (DECOR) aldatmaca veya illüzyon
kavramları ile ilişkilendirilebilecek “dekorasyon” ifadesi
yerine, “iç mekan tasarımı” tanımı ve bu ifadenin içini
dolduracak; düşünsel, algısal ve tektonik boyutların
yeniden aktif duruma getirildiği yaklaşımların ön plana
çıkarılması, mimarlıkta giderek artan bir yozlaşma
sürecinin önüne geçilebilmesi için etkili
enstrümanlardan biri olarak önem kazanmaktadır. Bu
yazı, iç mekan tasarımının giderek kapsamı genişleyen
tasarım bilgi alanı içinde kendine özgü bir alt alan
oluşturduğunu göz önünde bulundurarak, bu alanın
hakkını veren ve mimarlık alanı ile kesişim alanında ele
alan iki örneği incelemeyi hedeflemektedir.
Bu bağlamda, iç mekan tasarımı konusunda
oldukça tutucu bir tavır sergileyen ve aynı zamanda
uygulama olanakları açısından oldukça sınırlı bir tablo
sunan Balıkesir ilinde bu konunun önemini ortaya
koyabilecek yeni örnekler sunma fırsatı olarak
değerlendirilen iki çalışma bu yazıya konu edilmiştir.
Aşağıda incelenen iki örneğin de ortak noktalarını
oluşturan konu iç mekanda hedeflenen tektonik bir
bütünlüğün (gesamkunstwerk) geometri, aydınlatma,
doku, ve renklerin, kullanıcıların kişilikleriyle bağıntılı
olarak amaçlanan kimliğin oluşumuna katkıda
bulunacak uyumlu bir orkestrasyonu ile sağlanmaya
çalışılmış olmasıdır (Von Meiss, 1990). Her iki örnekte de
tasarlanan tektonik kurgu ile (gerek işlevsel, gerek
imgesel olarak) mekanın içeriği arasındaki ilişki temel
kriter olmuştur. Bu noktada, mekanlarda yer alacak işlev,
kullanıcıların yaratmak istedikleri kimlik, kullanıcıların
üzerinde oluşturulacak psikolojik etki ve bunu yarattığı
algısal boyut, seçilecek geometrik kompozisyonun yanı
sıra, aydınlatma türünün seçim ve dağılımı ile dokular
arasındaki geçişler ile bunların ritmik yapılarının
oluşumunda belirleyici olmuştur. Bir diğer ortak nokta
ise her iki uygulamanın da yerel koşullar ve düşük
ekonomik imkanlarla gerçekleştirilebilmiş olmalarıdır.
Bu bağlamda, söz konusu projeler hedefledikleri
yenilikçi örnekler sunma çabasını başarıya
ulaştırmışlardır. Ancak, önemli olan bu uygulamalara
duyulan güven ve inancın yayılması ve bu tür
uygulamaların artmasıdır.
İç mekan tasarımına, yitirdiği kuramsal boyut ve
tektonik niteliklerinden bazılarını yeniden kazandırmayı
amaçlayan bu çalışmalar aşağıda kısaca
özetlenmişlerdir.
Örnek 1: Kentin Üzerinde Bir Bahçe-Ev Uygulaması
Kayaoğlu Konutu, Balıkesir
İç Mekan Tasarımı: Murat ÇETİN
Kayaoğlu ailesine ait bu dubleks konut, Balıkesir’in
orta-üst düzey gelir gruplarına hitap eden 52 Evler
Mahallesinde ve yüksek bir rakımda yer alan, yatay bitki
bantlarıyla asma bahçelerinden oluşan o mitolojik
kuleyi andıran bir apartmanın çatı katında yer
almaktadır. Dolayısıyla, kentin üstüne taşınmış bir yeni
bahçe-evdir artık Kayaoğlu Konutu... Bir apartmanın çatı
katında yer almasına rağmen müstakil bir evin sağladığı
tatları sunmak üzere tasarlanmıştır. Alt katta salon,
mutfak ve banyonun yer aldığı, üst katta ise ebeveyn,
çocuk ve misafir yatak odaları, günlük banyo ile ailenin
yaşamının büyük bir bölümünü geçirmeyi planladığı
(içinde bir de küçük mutfakçığın yer aldığı ve açık teras
ile yan yana konumlanmış) geniş kış bahçesi yer
almaktadır. Burada en önemli kriter, Balıkesir’de farklı
müteahhitlik anlayışı ile kente önemli konut yapıları
kazandıran Kayaoğlu’nun bu özenli yaklaşımını
kendisinin yaşam mekanında yansıtmak ve Balıkesir’de
henüz yerleşmemiş olan iç dekorasyonun önemi
konusunda yapıldığı dönemde bir örnek sunmaktır.
Kayaoğlu ailesi için halen espri konusu olan ve çok
önemli bir diğer nokta da, tasarımcının kullanıcının
yaşam tarzını benimsemesi için belli bir süre onlarla
yaşaması ve gündelik yaşamlarının ayrıntılarını
öğrenerek tasarımı buna uygun yönlendirmesi idi. Bu
deneyim tasarıma önemli katkılarda bulundu. Hatta,
tasarımın temel ilkelerini belirleyen girdilerin hemen
tamamı bu süreç içinde oluşturuldu. Bu noktada,
kullanıcıların doğal, rahat karakteri ile Kayaoğlu çiftinin
yoğun iş temposunun ardından gereksinim duydukları
konfor talebinin örtüştüğü ve tasarımda hakim olduğu
söylenebilir. Sonuç olarak, tasarımın geneline nötr &
natürel olarak tanımlanabilecek bir çizgi hakim
olmuştur. Evin en büyük özelliğinin gizli aydınlatma ve
farklı ışık oyunlarıyla tüm mekanlarda yaratılan sıcak
atmosfer ve aydınlatma çeşitliliği olduğu görülebilir.
Evin diğer bir sürprizi de çocuk odası ve günlük yaşam
Mak
ale
/Bi
r İç
Kab
uk Y
enile
me
Mes
eles
i Ola
rak
İçm
imar
i Tas
arım
Yak
laşı
mın
a İk
i Örn
ek
68
odasının tamamen birer kış bahçesi şeklinde ele alınmış
olması. Evin iç mekan tasarımında hemen hemen tüm
mobilyalar özel olarak tasarlanmış ve üretilmiş. Evin
tümüne yalın çizgiler, yatay hatlar, geometrik formlar,
doğal malzemeler, sade tonlar ve uyumlu dokular
hakim. Neredeyse tüm mobilyalar sabit mobilyalar
şeklinde tasarlanarak daha geniş, esnek bir mekan
kullanımı sağlanmaya çalışılmış. İki katlı konut yaklaşık
150 m2 kullanım alanına sahip olmasına rağmen çok
daha geniş bir konut izlenimi uyandıran bir mekan
anlayışı eve hakim.
Bu çerçevede, temel olarak alt katta, (ticaret ile de
uğraşan) Kayaoğlu çiftinin geniş iş çevresini
ağırlayabileceği göreceli olarak formal bir düzenleme,
üst katta ise kullanıcıların gündelik yaşantısına yönelik,
konforlu, sade, bir anlayış tasarımın temelini oluşturdu.
Ancak, Kayaoğlu çiftinin iş yaşamlarına ve profesyonel
çevrelerine de yansıttıkları doğallıkları, rahat kişilikleri ve
bunun mekana yansıtılması, esasen formal olarak
düşünülen alt katta da oldukça yalın, dingin ve
konukları da rahatlatmaya çalışan bir atmosferin hakim
olmasında etkili olmuştur. Bu mekanda, diğerlerinde de
olduğu gibi, ışık tasarımı iç dekorasyonun temel ögesini
oluşturdu. Genellikle gizli sabit (yatay ve düşey) bant
aydınlatmalara dayalı dekorasyon hem mobilyalardaki
hem de ankastre dekorlardaki yalın çizgilerle ve doğal
malzemeyle uyumlu pastel renklerle bir bütünlük,
uyum ve evin bütününde rahatlatıcı bir ortam sunar
(Şekil1).
Tüm zemini kiraz parke ile kaplanan evin
salonundaki oturma gruplarında kullanılan renkler ve
dokular, duvarlarda kullanılan krem renk ve farklı duvar
dokularıyla tam bir uyum içerisindedir. Brenelli tasarımı
yemek takımı ve sehpa ile Clery kanepe salonun yalın
fakat formal görünümüne katkıda bulunuyor (Şekil2).
Farklı bir çizgiye sahip olan alt mutfakta kiraz, armut
kaplamalar ile masif Ayos ağacı iki farklı renkte granit
kombinasyonu ile birlikte kullanılmıştır. Ayrıca ankastre
ürünlerde kullanılan mat metal ve gizli ışık oyunları bu
malzemeleri tamamlamaktadır. Mutfak zemininde ise
seramik ve kiraz parke bir arada kullanılmış. Az miktarda
kullanılan metal elemanlar, cam yüzeyler ve deri
kaplama kapılar evin doğal görünümü ile çağdaş
çizgileri arasındaki dengenin kurulmasına yardımcı
oluyor.
Yapay ışık tasarımı alt katta olduğu gibi üst yaşam
katında da önemli bir ögedir. Mutfak tezgahlarının
altında, kış bahçesinde yer alan yatay elemanlarda, teras
duvar ve merdivenlerinde, sabit raf arkalarında, ana
merdiven basamaklarında, merdiven tabanında çeşitli
şekillerde yer alan gizli aydınlatma elemanları mobilya
duvar aydınlatma armatürleri arasındaki ayrışmanın
kesin sınırlarını ortadan kaldırarak daha bütüncül bir iç
mekan yaratılmasına katkıda bulunur.
Üst kattaki panoramik Balıkesir manzarasına sahip
olan evin terasında oluşturulan kış bahçesi ise tasarımın
kalbini oluşturdu. Seçilen malzemeler, traverten, ahşap,
hasır, (taşı andıran seramik, v.s.), renkler (krem, bej, ve
bunların çeşitli tonlamaları) ve doğal ışığın kullanımı
tamamen doğal bir ortamın hazırlanmasını sağlarken,
mobilyalardaki yalın çizgilerin oluşturduğu nötr ortam
bu doğallığın daha da ön plana aşınmasını sağlamıştır.
Bu mekanda yer alan bir diğer unsur bu doğal mekanın
ortasında farklılaşarak odak noktasını oluşturan,
üzerinde yürünülebilen bir sanat objesi niteliği taşıyan,
soyut bir düzenlemeyle oluşturulan süs ve ışık
havuzudur. Buna ek olarak, aynı mekanda yer alan
şömine, doğal taş ile örülen rustik şöminelerin traverten
bantlar ile soyutlanması ile oluşturulmuş, ahşap ve
metalin kontrastı ile zenginleştirilmiş olarak, geleneksel
Anadolu konut yapısındaki “Ocak” kavramının çağdaş
bir yorumunu sergiler nitelikte tasarlandı. Buradan ve
ebeveyn yatak odasından ulaşılan açık terasta ise
müstakil bir evin bahçesinde gereksinim duyulabilecek
tüm peyzaj unsurlarını sağlamaya gayret edildi. Bu
terasın kuzeydoğu köşesinde seviye farkı ile yaratılan
oturma platformu adeta bir taht köşesi şeklinde
biçimlenirken, kullanılan çakıl, harman tuğlası, zemin
tuğlası, taş gibi doğal malzemeler ve bunları
kullanıcıların en genci olan Yağız’ın bir oyun gibi elleriyle
döşemesi belki de bu köşeyi neredeyse kendi odası
kadar benimsemesinde önemli rol oynadı. Bunun yanı
sıra, çiftin doğaya olan tutkuları ile Türk Sanat Müziği’ne
olan yoğun ilgileri seçilen aksesuarlarda açıkça
hissedilebilmektedir.
Şekil 1-2
Mak
ale
/Bi
r İç
Kab
uk Y
enile
me
Mes
eles
i Ola
rak
İçm
imar
i Tas
arım
Yak
laşı
mın
a İk
i Örn
ek
69
Aileden kalan antik objeler ve kumaşlar
dekorasyonun temel ögelerinden biri olarak ve
günümüzün modern tasarımları ile uyum içinde ele
alınmıştır. Özellikle, yaklaşık 110 yıllık işlemeli gelinlik
altın varaklı bir çerçeve-vitrin içinde merdiven
boşluğunu zenginleştiren bir eleman olarak
sergilenmektedir. Ayrıca yine en az 90 yıllık olduğu
bilinen işlemeli keten perdeler duvar panolarına
dönüştürülerek dekoratif amaçla kullanılmıştır.
Pencerelerdeki perdeler, evde yer alan diğer tekstil
ürünleri ve cam eşyalardaki motifler de bu işlemelerle
uyum sağlayacak
şekilde özenle
seçilmiştir.
Ailenin en küçük
üyesi Yağız’ın kendi
odasının kış bahçeli bir
uzantısı olan ve “Oyun
ve Bilim Atölyesi” adını
verdiğimiz mekan,
tamamen Yağız’ın çizdiği bir eskiz üzerine kurgulandı
(Şekil 3). Konutun gerek tasarım gerek yaşam açısından
en eğlenceli yeri Yağız’ın odası oldu. Mekanın üçüncü
boyutta kullanımı, hem fonksiyon hem de algı ve
deneyim açısından önemli zenginlikler sağladı. Yoğun
ve yatılı konuk ağırlayan bir kişilik olan Yağız’ın çok
sayıda arkadaşlarını aynı anda kabul etmesine olanak
tanıyacak, farklı seviyelere yerleştirilmiş oturma ve
yatma platformları, bunlar arasında kalan yerlere
yerleştirilen depolama alanları, dolap modülleri ve
Yağız’ın aileden gelen renkli kişiliğini ve gençlik
coşkusunu aktaran renkler ile, Yağız’ın bir diğer tutkusu
olan kimyasal deneyler ve astronomik gözlemlerini
gerçekleştirebileceği ve aynı mekanda tüm oyuncakları
ile oynayabileceği ‘Oyun ve Bilim Atölyesi’ ve buraya
geçişi sağlayan, özel olarak ışıklandırılmış bir tonozdan
ibaret olan ‘Uzay Tüneli’ de (Şekil 4), heyecanlı bir
mekansal deneyimi oldukça küçük bir alanda
gerçekleştirmemize olanak verdi.
Ebeveyn yatak odası ise, küçük bir alan içerisinde
dolap yüzeyini maksimize ederken, diğer yandan da
biçimsel olarak güçlü bir ifade taşıyacak şekilde
tasarlandı. Küçük bir çalışma köşesini de içinde
barındıran ve dış mekana açılan teras ile de doğrudan
ilişki kuran bu oda pastel tonların ve yumuşak bir
dokunun hakim olduğu şekilde tasarlandı.
Misafir odası da iki konuğu barındıracak şekilde
planlanırken, diğer
zamanlarda, evin tüm
depolama, ütü v.s. gibi
tüm ihtiyaçları
bünyesinde gizleyecek
şekilde tasarlandı. Üst
katta yer alan odaları
birleştiren ve terasa da
açılan dağılım holü is merdiven boşluğu ile birlikte bir
sergi holüne dönüştürüldü ve ailenin elinde bulunan
antik aksesuarlar burada sergilendi (Şekil 5).
Kuşkusuz belirli kısıtlamalar vardı; sınırlı kullanım
alanı, mimari çözüme uyum çabası, küçük bir kentte
yapılabilecek özel imalatların zorlukları,önceden
belirlenmiş ve bağlantısı yapılmış birtakım inşaat
malzemeleri gibi. Ancak, Kayaoğlu çiftinin açık fikirli ve
olumlu yaklaşımları sonucu bu sınırlamalar, tasarımdan
önemli tavizler verilmeden aşılabildi. Bu bağlamda iç
mekan ile dış cephe ilişkisinin güçlendirilmesine yönelik
olarak bazı tedbirlerin alınmasında, konutun sahibi ve
içinde yer aldığı apartmanın müteahhidi olan Hüseyin
Kayaoğlu oldukça olumlu bir yaklaşım gösterdi. Bu
kapsamda, apartman giriş kapısı, balkon korkulukları
(Şekil 6) gibi bazı mimari aksesuarın yeniden
tasarlanarak üretilmesi konusunda çok özenli davrandı.
Başından itibaren Kayaoğlu ailesinin tercihi sade,
dingin, konforlu ve yerel koşullarla kolay üretilebilir,
uzun ömürlü, ekonomik çözümlerden yana oldu.
Tasarımda en önemli noktalardan biri de detayların,
yerel koşullarla kolay üretilebilir, uzun ömürlü,
ekonomik çözümler getiren özelliklere sahip olurken
Şekil 3.
Şekil 4.
Şekil 5.
Mak
ale
/Bi
r İç
Kab
uk Y
enile
me
Mes
eles
i Ola
rak
İçm
imar
i Tas
arım
Yak
laşı
mın
a İk
i Örn
ek
70
tasarımın ana fikrine ve konutun tümüne hakim olan
dingin tasarım kalitesine zarar vermemesine özen
gösterilmesi idi. Bu dekorasyon deneyimi sonunda
bunun başarılmış olmasının yanı sıra başta Yağız olmak
üzere Kayaoğlu ailesinin hep gülümseyen yüzlerinin
daha da gülmesi mimari başarının bir ölçütü olarak
alınabilir. Şimdi ailenin tüm fertleri arzu ettikleri yalın
ancak ayrıcalıklı yuvalarında yaşamaktan çok memnun.
Örnek 2: İç Hacmin ‘Katılığını Buharlaştıratan’
Bir Yay ve Dingin Bir Sağlık Mekanı
Özel Zeybek Diş Polikiniği, Balıkesir
İç Mekan Tasarımı: Murat ÇETİN
Her ikisi de diş doktoru olan Mehmet & Reyhan
ZEYBEK çiftine ait bu iki katlı mekan, Balıkesir’in en
merkezi yerinde konumlanmıştır. Dolayısıyla, daha
önce dükkan olarak kullanılan ve yoğun bir
sirkülasyon ve ticaret alanında yer alan, şimdi ise diş
polikliniği olarak düzenlenmesine karar verilen bu
mekan, kentte sağlık mekanlarının düzenlenmesiyle
ilgili olarak alternatif bir anlayış sunmayı hedefler.
Burada en önemli kriter, dikdörtgen prizma
şeklindeki katı bir hacimden oluşan mekanın bir yay
doğrultusunda hareketlendirilmesi ve yumuşatılması
idi. Söz konusu yay, zemin kat döşemesinde renk ve
malzeme farkı ile 1m genişliğinde bir bant olarak
vurgulanmış, asma tavanda ise bu bant ile aynı
izdüşümdeki bir diğer bant ile ifade edilmiştir. Asma
tavan, bu yaya paralel olarak resepsiyon bankosu
üzerine kadar kaskatlanarak alçalan eğrisel
platformlar şeklinde tasarlanmış ve bu platformlar
ardışık olarak bir sıra spot ve bir sıra gizli bant
aydınlatma ile desteklenmiştir. Bu hatların
izdüşümünde yer alan eğrisel bankolar ve yayın
oluşturduğu açıya paralel konumlanan mobilya tefrişi
ile yay mekanın tümünde hissedilir (Şekil 1). Ayrıca, dış
cephede yer alan reklam panoları ve mekanik tesisatı
da gizlenmeye yarayan paneller de bu yayın adeta
bina dışına fırlamış uzantıları olarak tasarlanmıştır .
Giriş tarafında dış mekan zemin kaplamasında yer
alan üçgenimsi mermer kaplama da zemin kattaki
yay biçimli bandın dış mekandaki bir diğer uzantısıdır.
Eğri hatlar ile dikdörtgen mekanın eklemlendiği
noktalarda ise bitki adacıkları oluşturularak bir yandan
rahatlatıcı ortam doğal unsurlarla zenginleştirilirken
diğer yandan da biçimsel bir sorun olan geçiş
elemanları bu şekilde
çözülmüştür .
Dikdörtgen ve yayın
kesişimine dayalı bu
biçimsel bütünlük plan
şemasından, mobilya ve
kapı süslemeleri ile kapı
kollarına kadar korunmaya
çalışılmıştır. Hastalar için
dinlendirici bir ortam hazırlanmasına yönelik olarak
açık renk tonlarda doğal ahşap ile, krem ve mavi
renkler uyum içerisinde kullanılmış, buna ek olarak
resepsiyon ve bekleme holüne yerleştirilen havuz ve
burada suyun yarattığı akustik ile bu huzur verici
ortam desteklenmiştir (Şekil2). Ancak, çok miktarda
cam yüzey ve bunlar arasındaki farklı açıların
arasında kalan havuzun yaratabileceği
yankılanmaların önüne geçmek ve görsel olarak da
yumuşak bir doku oluşturabilmek için bekleme
bölümü duvarında aynı renk ve malzeme
kombinasyonlarına sahip bir kumaş duvar panosu
oluşturuldu . Ayrıca, gizli, ve yumuşak bant
aydınlatma da bu rahatlatıcı ortamı destekler
niteliktedir. Bu tür doğal malzemeler, pastel renk
kombinasyonları ile birlikte kullanılan metal ögeler
ise mekanın ve işlevin doğasına uygun olan hijyenik
ve steril karaktere katkıda bulunur (Şekil 3). Üst katta
oluşturulan galeriye yerleştirilen muayenehanelerin
doğal ışıktan ve ağaç manzarasından koparılmaması
için de cam tuğla ile cam bir arada kullanılmıştır
(Şekil4).
Zemin katta yer alan resepsiyon holü ve bekleme
salonunda eğrisel çizgi ve formlar, dinlendirici etkiyi
güçlendirmek üzere yatay hatlarla vurgulanmıştır.
Mekansal algı, kullanıcının girişten başlayarak, önce
resepsiyon bankosuna, sonra bekleme bölümüne ve
son olarak da muayenehanelere çıkan merdivene
yönlenmesinde, dikdörtgen form ve yay arasındaki
açıya referanslı dönme hareketlerine dayanır ve
böylece prizmatik mekanı parçalı olarak algılatarak,
Şekil 1.
Şekil 2.
71
Mak
ale
/Bi
r İç
Kab
uk Y
enile
me
Mes
eles
i Ola
rak
İçm
imar
i Tas
arım
Yak
laşı
mın
a İk
i Örn
ek
bu hacmın katı etkisinin konuklar ve hastalar
üzerindeki olumsuz etkisinin ortadan kaldırılmasına
katkıda bulunur (Şekil 5). Üst katta açılan galeri
boşluğu ve dolayısıyla muayenehanelerin çeperleri
de zemin kat döşemesinde, asma tavanında,
aydınlatma bandında ve dış cephede vurgulanan yay
doğrultusunda biçimlenerek mekanın tümünde bu
yay ile prizmanın çelişkisi hissettirilmiştir. Bu iki
muayenehane bir arada çalışabildiği gibi bölücü
paneller yardımıyla iki ayrı bölüm olarak da
çalışabilmektedir .
Buradaki en önemli sınırlamalar, zamansal,
ekonomik kısıtlamalar, cihazlara yönelik teknik
sınırlamalar ve Diş Tabipleri Odasının yasal / yönetsel
çerçeveler iken, bunların yanı sıra iş kalemlerinin
merkezi bir taşaron veya kontrolör denetimi altında
yürütülecek şekilde planlanmamış olmasıydı. Burada
tasarımcının özverili çalışmaları ile dağınık yürüyen iş
kalemlerine bir tür denetim getirildi ve tasarımdan
taviz verilmeden uygulama yapılması sağlandı.
Bu uygulamada karşılaşılan sıkıntılardan birisi,
mevcut doğramalarda köklü bir değişiklik yapılamıyor
oluşu idi. Dolayısı ile yeni iç düzenleme ile mevcut
doğramalar arasındaki uyumu sağlamak için birtakım
yaratıcı çözümlere gerek duyuldu. Örneğin, idari
bölümlerde yer alan teknisyen odası duvar
bölüntüsünün açılır doğrama kanadının düşey
kayıtını yakalayabilmesi için duvar bir raf şeklinde
kıvrılacak biçimde tasarlandı . Üst katta da cam
temizleme köprüsü olarak kullanılacak alana çıkılacak
küçük kapının tasarımında da iç mekan kullanımı, yay
hattının devamı ve doğramanın düşey kayıdı gibi
farklı değişkenleri başarılı bir şekilde formüle edecek
mimari bir çözüm geliştirildi .
Burada karşılaşılan en önemli zorluklardan bir
diğeri ise, standart uygulamalar dışında kalan özel
imalatların yerel koşullarla gerçekleştirilmesinde
ortaya çıkmıştır. Ancak, tasarımcının çeşitli ustalarla
birebir işbirliği sonucu, bir meslek içi eğitim
sürecine dönüşen inşaat denetleme süreci
sonunda bu zorluklar, küçük değişiklik ve
adaptasyonlarla belli ölçüde aşılmış ve tasarımdan
önemli ödünler verilmeden ilk tasarımda
hedeflenen çizgilere ulaşılmıştır.
Uygulama süresince, ilk olarak halkın gösterdiği
merak ve ilginin yanı
sıra yatırımcı ve mal
sahibi Sayın Muzaffer
ZEYBEK’in yapılan işin
niteliğinden ve
süreçten duyduğu
memnuniyet, ve son
olarak da çeşitli iş
kalemlerinde çalışan
ustaların bu uygulamadan çok şey öğrendiklerini
ifade etmelerinin projenin başarısının göstergeleri
olduğu söylenebilir. Zeybek Diş Kliniğinin kentte yeni
bir buluşma noktası olması ve Zeybek ailesini
tanıyanlar için yeni bir dinlenme mekanı
oluşturmasının da bu tasarımın kente katkısının
önemli bir ifadesi olduğu düşünülebilir.
Sonuç
Mimarlığın içi ve dışına dair tartışmaların belirli klişeler
üzerinden yürütülmesine dair eleştirel bir tavır takınan
bu yazıda, mimarlık bilgi alanı içerisinde yer alan
‘kabuk’ kavramı üzerine vurgu yapılmıştır. Çok başka
koşullar altında biçimlenen yapı iç ve dış kabuklarına
ilişkin bilgilerin de çok farklı şekillerde geliştiği ve
gelişmeye devam eedeceği ortadadır. Bu bağlamda,
mimarlığın alt ölçek ve alt uzmanlık alanları
doğurmasının doğallığı argümanı üzerinden, örnekler
ele alınmış ve bu kuramsal tartışmaya somut bir nitelik
kazandırılmaya çalışılmıştır.
Mevcut ve konvansiyonel modernist meslek
eğitimi ve şövenizminin hakim olduğu dönemlerin bir
niteliği, mimarlık meslek alanına dair bilginin tek bir
profesyonel (ki bu mimardır) tarafından kavranıp
kontrol edilebileceğine dair inanç, ve biraz abartılmış
bir güvendir. 20. Yüzyılın çok erken yılları gibi bilginin
sınırlı olduğu dönemler için bu kavrayış belki de bir
ölçüde geçerli kabul edilebilirdi. Ancak, dünyayı ve
toplumu tasarımlarıyla değiştirebileceğine safça
inanan o aynı mimarın, şehir planlamadan, endüstriyel
tasarımın en ince üretim detayına kadar tüm konuları
bilebileceği iddiası, o gün için dahi abartılı bir varsayım
Şekil 3.
Şekil 4.
Mak
ale
/Bi
r İç
Kab
uk Y
enile
me
Mes
eles
i Ola
rak
İçm
imar
i Tas
arım
Yak
laşı
mın
a İk
i Örn
ek
72
olmakla birlikte bugün tamamen geçerliliğini yitirmiş
gibi görünmektedir. Mimarlık alanında her an ve
dünyanın her yerinde üretilen yeni bilginin tümüne
hakim olabilecek yüce-tasarımcı ve süper-kahraman
bir mimar karakterinin varlığına inanmak artık bir saflık
olacaktır. İçlerinde mimarlık da dahil olmak üzere tüm
tasarım eylemlerinin ve üretimlerinin çok geniş, çok-
uluslu ve çok-disiplinli ekiplerce gerçekleştirildiğini ve
bu ortak etkinliğin tek bir hakiminin olmadığını ve
olamayacağını açıkça gördüğümüz bu çağda,
mimarlığın da çeşitli ölçeklerde yeni alt bilgi alanları
ürettiğini kabullenmemek fazla muhafazakar bir tavır
olacaktır. Bu bilgi ve sorumluluk dağılımının ise aslında
ulaşılması gereken kollektif yaşantının bir yansıması
olarak hoşgörüyle benimsenmesi gerekirken, bu
oluşumdan rahatsızlık duymak da pasta
paylaşımındaki payın muhafazasına yönelik feodal bir
davranış niteliği sergilemektedir. 18. Yüzyıl sonunda
‘mimarlık’ bilgi alanının ‘mühendislik’ adlı geniş bilgi
çerçevesi içinde yeni bir alt-bilgi alanı oluşturduğunu
hissedip bağımsızlığını kazanması savaşına benzer bir
süreç de, geniş adıyla ‘tasarım’ alanı içinde mimarlığın
alt ve üst ölçeklerde (içmimarlık – şehircilik gibi) oluşan
disiplinlerin oluşumunda yaşanmakta ve sancıları da
gündelik meslek alanı tartışmalarına yansımaktadır.
Bilginin hızla artarak neredeyse başedilemez boyutlara
ulaştığı günümüzde ise iç ve dış (özellikle de giydirme
cephe teknolojisinin çok yaygınlaşmasıyla birlikte yapı
dış cephelerinin uzman firmalarca tasarlanıp
detaylandırıldığı) tasarımın dahi ayrı uzmanlık
alanlarına dönüştüğü de göz önünde
bulundurulduğunda, içmimarlığın tasarım genel
çerçevesi içinde kendine özgü bir bilgi alanı, spesifik
bir ölçeğe dair bir uzmanlık alanı oluşturduğunu
kabullenmek gerekmektedir. Yakın zamana kadar “iç
mimar mısınız dış mı?” sorusunun anlamsızlığı üzerine
dem vuran ve soranları aşağılayan mimarlık camiası,
yapıların iç ve dış kabuklarının oldukça uzun yıllar önce
ayrıştığının ve bulunduğumuz noktada ise bağımsız
uzmanlarca tasarlanıp üretildiğini artık açıkça
görmesine rağmen bu gidişatı kabullenmek
istememektedir. Bu nedenle kelimeler üzerinden
yürütülmeye çalışılan bu sığ tartışmalardan uzaklaşıp,
mimari tasarım alanı içinde “iç mekan tasarımı”nın ayrı
bir bilgi ve uzmanlık alanı olduğunu teslim etmenin
zamanı gelmiş, artık bu alanların pek çok diğer alanla
nasıl koordine olduğunun ve bu koordinasyonun
kimsenin tekelinde olmadığının anlaşılarak tartışılması
gerekmektedir. Yukarıdaki çalışma, eldeki tasarım
problemine bu gözlüklerle bakarak, mimarlık ve
içmimarlık arakesitinde ele alan örnekleri tartışmaya
açmaktadır.
Yukarıda incelenen her iki örnek de iç mekan
tasarımının tektonik, algısal ve düşünsel boyutlarını
ön plana çıkaran tasarımlarıyla, dekorasyon
olgusunun henüz ticarileştirilmediği ve dolayısıyla
yozlaştırılmadığı bir kentte, iç mekan kullanıcı ve
yatırımcılarına alternatifler sunmayı
hedeflemektedir. Bu tür çabalar, sayılarının
artmasıyla birlikte başta sözü edilen olumsuz
gelişmelere karşı bir direniş niteliği kazanabilir.
Kuşkusuz, bu tür alternatif çalışmalara mimarlık
yayın organlarında yer verilmesi de, diğer ticari
uygulamaların giderek değerini kaybetmesi
sürecinde önemli rol oynayacaktır. Sonuç olarak
denilebilir ki, iç mekan tasarımı kapsamına giren
tüm çalışmalar içmimarlığın özelleşmiş bir bilgi
alanı ve ölçeği olduğunu ortaya koyacak nitelikte
farklılaşmalıdır...
REFERANSLARNORBERG-SCHULZ, C., “Existence, Space and Architecture”,
Studio Vista, Londra, 1971. SEMPER, G., “The Four Elements ofArchitecture and Other Writings”. Trans. H. F. Mallgrave and W.Herrmann, Cambridge, 1989 1851. VENTURI, R., “Learning FromLas Vegas”, MIT Press, Cambridge, MA., 1977. VON MEISS, P.,“Elements of Architecture”, E & FN Spon, Londra, 1990.
"İçmimar Dergisi Nisan- Mayıs sayısı, "Datumm:Türkiye'deki Mobilya Tasarımı" Makalesinde (s. 75)bahsi geçen, Ulvi Cemal Erkin Evi'nin tüm iç mekan vemobilyaların tasarımı, İçmimar Azmi Koz ve İçmimarBediz Koz tarafından gerçekleştirilmiştir."
"İçmimar Dergisi Nisan- Mayıs sayısı, "Datumm:Türkiye'deki Mobilya Tasarımı" Yuvarlak Masatartışmasında (s. 75), bahsi geçen, Ulvi Cemal ErkinEvi'nin tüm iç mekan ve mobilyaların tasarımı, İçmimarAzmi Koz ve İçmimar Bediz Koz tarafındangerçekleştirilmiştir. Metinde geçen "Selçuk Milar" ismi bu kapsamda doğru değildir."
Düzeltme
Şekil 5.
Portr
e Ta
nıtım
/M
arc
Newso
n
74
Marc Newson jenerasyonunun en etkili ve sözü
geçen tasarımcılarından. Mimariden heykele,
mobilyadan ev eşyasına, bisikletten arabaya, uçaktan
yata farklı disiplinler için tasarımlar yaptı. Hem de
dünyanın bir ucundan diğer ucuna… Fantastik,
renkli tasarımları müzayedelerde satış rekorları kırdı.
Marc Newson 1963 yılında Sidney’de doğdu,
çocukluğunu üvey babasının işi gereği Avrupa ve
Asya’yı gezerek geçirdi. Daha öğrenciyken mobilya
tasarımları yapmaya başladı. 1984 yılında Sydney
College of the Arts’tan mezun olduğunda bir
mücevher tasarımcısıyla kısa süre çalıştı. 1986 yılında
Avustralya El Sanatları Konseyi’nden 10 bin dolarlık
bir burs kazanarak Sydney’de, önemli galerilerden
birinde ilk sergisini gerçekleştirdi. Sergide, kendi
imkanlarıyla altı tane ürettirdiği “Lockhead Lounge”
koltukların tanesi 3000 dolardan alıcı bulduğunda
tasarım kariyeri başlamış oldu.
Tokyo, Paris ve Londra’da yaşadı ve çalıştı.
Dünyanın en prestijli markaları için teknoloji, moda,
lüks tüketim, ulaşım sektörlerine yönelik tasarımlar
yaptı. 1987’de mobilya tasarımı yapmak üzere
Tokyo’ya gitti ve bir yıl sonra ‘Ebryo Chair’ isimli
sandalyesi üretildi. 1991 yılında Paris’te bir studio açtı;
Flos, Capellini ve Moroso gibi Avrupa’nın en ünlü
firmalarıyla çalışmaya o günlerde başladı. 1990’ların
sonunda, Londra’da Coast, Manchester’da Mash&Air
ve Manhattan’da Canteen projelerini
gerçekleştirerek, iç mekan tasarımına yöneldi. Bu
işlerle birlikte 1997 yılından itibaren Londra’da da
uygulamalar yaptı.
Time Dergisi’nin ‘Dünyanın 100 Etkileyici İnsanı’
listesinde yer alarak, mesafelerin hiçbir önemi
olmadığını kanıtladı. İngiltere’de ‘Kraliyet Tasarımcısı’
unvanını aldı, Sidney Üniversitesi’nde ‘Fahri Doktor’
unvanına layık görüldü. Sidney Sanat Akademisi’nde
ve Hong Kong Polyteknik Üniversitesi’nde Konuk
Profesör olarak ders verdi. New York MoMA, Londra
Design Museum, V&A Museum, Almanya Vitra
Design Museum, Paris Centre Georges Pompidou
gibi müze koleksiyonlarında işleri sergilendi.
Medyada makalelere, kitaplara ve dokümental
filmlere konu oldu.
Marc Newson’ın ünlü tasarımları arasında
ayakkabılar, saatler, otomobiller, giysiler ve lüks
uçaklar var. Littala için bardak serisi, Alessi için
Marc Newson’un disiplinlerarası tasarım anlayışıylaiç mekanların yeniden biçimlenişiDoç.Dr.Deniz Ayşe YAZICIOĞLUİTÜ Mimarlık Fakültesiİçmimarlık Bölümü
Portr
e Ta
nıtım
/M
arc
Newso
n
75
mutfak ve banyo eşyaları, Magis, B&B Italia, Idee,
Dupont Corian için mobilya ve aydınlatma
tasarımları yaptı. Danimarkalı Biomega için
bisiklet, Ford için konsept araba tasarladı. Tasarım
alanında yelpazesi o kadar genişti ki, dünyanın
teknoloji devlerinden biri olarak kabul edilen
Apple da 2014 yılının eylül ayından itibaren Marc
Newson ile çalışmaya başladı. Moda ve tasarım
çevrelerinde bir efsane olarak kabul edilen
tasarımcı, Burberry, Yves Saint Laurent ve Nike
için uzun süre baş tasarımcı olarak görev yaptı.
Marc Newson’ın kendine özgü, heykelsi formları
kendi jenerasyonu içinden sıyrılıp tasarım
dünyasında bambaşka bir yere sahip olmasına
neden oldu. Çünkü çalışmalarında bir estetik vardı,
ama aynı zamanda bu renkli tasarımlar fantastikti;
bu nedenle işlerine ‘design art’ yakıştırması yapıldı.
Bu nedenledir ki, tasarımları müzayedelerde satış
rekorları kırdı. Teknolojiyi ve buna bağlı malzemeleri
kullandığı için ‘biomorfizm’ akımının temsilcileri
arasında yer aldı. Fantastik projeleri içerisinde en
ilginçlerinde biri ise Paris’teki ‘W.&L.T. Shops’ projesi
oldu. 1996 yılında gerçekleştirdiği bu proje kırmızı,
yeşil ve mavinin cesurca kullanıldığı sıradışı bir
mağaza idi. Kendisinin en karakteristik yanlarından
biri olan yumuşak formların ön plana çıktığı
tasarımında ürünlerin sergilendiği üniteler en çok
dikkat çeken mekan bileşenleri içerisinde yer aldı.
Marc Newson’ın diğer ilginç iç mekan
tasarımlarından biri ise 2005 yılında Tokyo’ da
yapmış olduğu “MHT Jewellery Shop” du. Açık
mavi ve beyazı dengeli bir biçimde kullanarak bir
mücevher mağazasını alışılmadık yalınlıkta
tasarladı ve bu şekilde mağaza müşterilerini
şaşırtan beklenmedik bir atmosfer yarattı.
Marc Newson sayısız tasarım ödülünün de
sahibi; sadece 2014 yılında aldığı Good Design
Award Avustralya, Good Design of the Year, Caroma
Marc Newson Bathroom Sanitaryware and Tapware
Range, Good Design Award Avustralya, Good
Design Selection, Architecture and Interiors
Category, Stormtech Slimline Linear Drain 64MND,
Design Hall of Fame, Design Institute Avustralya, For
services to Design in Avustralya, German Design
Award 2014 Özel Ödülü, Caroma Marc Newson
Bathroom Sanitaryware and Tapware Range,
Wallpaper Design Award, Bumper Bed by Marc
Newson for Domeau & Pérès tasarımcının aldığı
ödüller konusunda fikir sahibi olmaya yetiyor.
Newson, aynı zamanda başarılı bir işadamı;
kendi markasıyla saat üretiyor ve Qantas
Havayolları’nda Kreatif Direktörlük görevini
yürütüyor. Avustralyalı bir tasarımcı olarak,
tasarımın uluslararası olmasından gurur duyuyor
ve Avrupalı tasarımcıların aksine, köklü bir
tasarım geleneğiyle yetişmediği için kendini
avantajlı sayıyor.
KAYNAKLAR
http://www.dezeen.com/tag/marc-newson/
http://www.gagosian.com/artists/marc-newson
http://en.wikipedia.org/wiki/Marc_Newson
http://www.bbc.com/news/technology-29111031
http://www.mynet.com/teknoloji/apple-efsanevi-tasarimciyi-
kadrosuna-katti-1442455-1
http://www.marc-newson.com/Default.aspx
GÖRSEL KAYNAKLARI
http://www.marc-
newson.com/ProjectCategorys.aspx?GroupSelected=0&Category=Interiors
Düny
adan
/ M
ekan
Tas
arım
76
Eski çamaşırhanenin modern bir misafirdairesine dönüşmesinin hikayesi
Tasarımcı Christi Azevedo’dan, kullanılmayan bu küçük mekanı
ortadan kaldırmak yerine tam donanımlı hizmet veren bir misafir
dairesine dönüştürmesi istendi. Bu yapı, dışarıdan bir misafir dairesine
benzemeyebilir, ama esas olarak tuğla olan yapının üzerine bir ek çıkılmak
suretiyle mutfak, oturma odası, banyo ve yatak odasını içine alacak
genişlikte bir mekan elde edildi.
Zemin kat, 2.5m x 3.5m, yani yaklaşık olarak 9 m2’dir. Komple bir
mutfağı, içinde kanape, yemek masası veya bir sehpanın bulunduğu
Düny
adan
/ M
ekan
Tas
arım
77
oturma odasını ve hatta merdiven sahanlığına konulan şezlongun
kıvrılmış minderlerini rahatça barındırmaktadır.
İskele gibi çıkılan asma kat, gömme ceviz gardrobun ve
çekmecelerin bulunduğu giyinip soyunma alanıdır. Yaklaşık 1 m2’lik
banyoda duvara monte edilmiş bir klozet, paslanmaz çelikten bir ilaç
dolabı, duş vanasıyla beslenen küçük bir lavabo ve duş suyunu
akıtmak için bir döşeme süzgeci vardır. Kapı ve pencere, içeriyi
aydınlık ve ferah
tutmaktadır. Bir
basamaktan ve cam
sahanlıktan geçilerek yatak
odası olarak kullanılan çatı
katına ulaşılmaktadır. Çatı
katında büyük boy bir
yatak, açılır kapanır yatak
başlarının içinde saklama
dolabı, hemen yukarıda
kitaplık ve okuma
lambaları vardır.
Tasarım: Christi AzevedoFotoğraf: Cesar Rubio
Düny
adan
/ M
ekan
Tas
arım
78
Elding Oscarson, Mölle’de (İsveç) yaşayan bir aile
için camla kaplı zemin katı dikkatleri çeken bir evin
tasarımını yaptı. Mölle, tarihi ve yansıttığı havası kadar
manzarası ve topografyası bakımından da olağanüstü
bir yerdir. 1900’lü yılların başında Kuzey Avrupalılar,
kadınların ve erkeklerin aynı plajda birbirlerine eşlik
edebilmenin keyfini yaşayabildikleri ‘Günahkar
Mölle’ye göç ettiler ve 20. yüzyılın ilk yarısının eksantrik
ve deneysel mimarisinin izlerini bıraktılar.
Bununla birlikte daha o zamandan itibaren yeni
deneyimler, geleneğin aşırı baskısı altında kalıp
unutulmaya yüz tuttu. İşte bu yüzden şu an tek
çocuklu olan açık fikirli bir aile için kuşaklar
boyunca kullanacakları bir ev temin etmenin yanı
sıra Mölle’nin sönmüş mimari geleneğini yeniden
canlandırılması ve 21. Yüzyılda ona yeniden anlam
Karşıtlıkların ve duyarlılığın ifadesi olarak tasarlanmış bir ev
Düny
adan
/ M
ekan
Tas
arım
79
kazandırılması hedeflendi.
Bina, araziyle ve kendi bağlamıyla
ilişkisi açısından hem karşıtlıkları, hem de
duyarlılıkları ifade etmektedir. Yapının
büyüklüğü, saçak çıkıntılarına veya beşik
çatıya yer vermeksizin düşük tutulmuştur.
Öresund’a nazır olan taraçalı arazinin
güzel bir okyanus manzarası vardır,
bununla birlikte binada bütün odalar,
aynı manzarayı görecek şekilde inşa
edildiği için gelenek sorgulanmıştır. Yeşil
bir bitki örtüsüyle kaplı olan ve etrafı taş
ve tuğla duvarlarla çevrili olan binanın
bahçesinde bayıra yarı gömülü duran eski
bir buz mahzeni vardır.
Binanın biçimi, araziyi farklı dış
alanlara bölerken iç mekan için de
uygun bölmeler temin etmiştir. Planın
hemen fark edilmeyen grafik formu,
sonuç itibariyle bazı açılardan şaşırtıcı,
bazı açılardan düzgün görünen daha
çok parçalanmış bir bütün gibi
değerlendirilen bir bina hacmini
ortaya çıkarmıştır.
Bahçe ve taş duvarlar, dıştan yapının
bütün iç mekanlarını kuşatırken sürmeli
kapılarla ve yekpare 7 metre enindeki
camlarla kapatılan zemin kat, binanın
alçak çelik sütunlarla taşındığı destek
mekanı işlevini görmektedir. Cam ve
büyük boy hızar kesimi uzun tahtalarla
kaplanan üst kat, zarif bir çelik yapı
üzerinde durmaktadır. Evin ahşap ön
cephesi, Mölle’de türünün ilk örneğidir.
Düny
adan
/Ü
rün
Tasa
rım
80
Belçika asıllı bir tasarım şirketi olan Mathy By Bols çocukların, kendi evlerinde kamp/
seyahat dünyasını keşfetmeleri için Karavan ve Çadır adı verilen iki çocuk yatağı hazırladı.
Mimar Fabian Tan tarafından tasarımı
yapılan, Kuala Lumpur’da bulunan
bu evde hareket ettirilebilen duvarları olan
dairesel bir
oturma odası
vardır. Duvarlar,
kapatıldığı
zaman, iç
kısmında
havalandırma
için pencereleri
bulunan,
güvenle hareket ettirilebilen bir paravan
gibi işlev görüyor. Ama açıldığı zaman oda,
açık bir oturma mekanına dönüşmektedir.
Mimar Zaha Hadid, Citco
firması için hazırlanan
2015 Koleksiyonu kapsamında
mermerden yapılan Tau vazolarının
tasarımını yaptı. Doğal büyüme
sistemlerini taklit eder gibi kıvrımlı
bir yapıda şekillendirilen Tau
vazoları doğal bir görünüme
sahiptir. Çiçek yapraklar gibi narin
yapıda görünen vazoların kırılgan
olan estetikleri aslında
hazırlandıkları maddenin
sağlamlığıyla bir tezat
oluşturmaktadır.
Fotoğraflar: Jacopo Spilimbergo
Çocuklar için kamp dünyası artık iç mekanlarda
Hem açık hem kapalı oturma odası
Zaha Hadidmermerden Tau vazolarını tasarladı
Düny
adan
/Ü
rün
Tasa
rım
Tasarımcı Antoni Arola, bir aydınlatma üreticisi olan VIBIA firması
için Flamingo’nun tasarımını yaptı. Flamingo lambası, uzun
bacaklı, çok özel, zarif ve güzel olan flamingo kuşunun pek çok özelliği
karşılamakla birlikte en önemlisi bize, ışığı yansıtmanın yeni bir
yöntemini sunmaktadır. Bütün çalışma, bir ışık atmosferi yaratma
ihtiyacıyla başladı. Bilindiği gibi noktasal bir ışık kaynağına
ulaşabildiğiniz, normal olarak geleneksel lamba siperlerinin yardımıyla
meydana getirilen ışık yayılımı, Ledli lambalar için
neredeyse agresif düzeydedir. Çözüm, ışık
kaynağını bir lamba
siperiyle sarmak yerine
ışığı, siperler üzerinde
yansıtmak suretiyle
bozulmuştur. Etersi bir
atmosfer yaratan bu
formül, geleneksel lamba
fikrini paramparça etmiştir.
Işığı yumuşatan bu lamba,
yarı saydam termoplastik
malzemeden üretilmiştir.
Meccano artık sadeceçocuklar için değil
Ünlü oyuncak şirketi Meccano, modüler parçalardan kendi
mobilyanızı inşa etmenize olanak veren Meccano ev
koleksiyonuyla birlikte evinizi için bir yetişkinler seti başlattı.
Bernardo Rodrigues, bir
aile evinin tasarımını
gerçekleştirdi ve çocukların,
sessizce okuyarak zaman
geçirmenin keyfini
çıkaracakları, mükemmel
boyutlara sahip, benzeri
olmayan bir pencere
koltuğu tasarımına dahil etti.
Lambada flamingo zarifliği
Okumaya elverişli pencere koltuğu
Fotoğraflar: ElisendaFontarnau, Ferran Val.
Düny
adan
/Ü
rün
Tasa
rım
82
Campana
Brothers
stüdyosu, ilhamını
‘bolacha-do-mar’
veya daha bilinen
ismiyle Kum
Doları’ndan (deniz
yıldızının yakın
akrabası) alan Estrala
Koleksiyonu’nu hazırlamak için bir
mobilya firması olan A Lot Of Brasil’le
işbirliği yaparak ortaklaşa çalıştılar. Cennet Bahçesiaplikleri
Bir aydınlatma şirketi olan
Karman geçtiğimiz günlerde
tasarımı Matteo Ugolini tarafından
yapılan cennet bahçesi apliklerini
tüketicinin beğenisine sundu.
Tasarımcı Fabrizio Simonette, Formabilio firması için Modern
Hareketin önde gelen yandaşlarından olan Marcel Breuer’den
esinlenilerek yapılan, boru biçimli bacaklarıyla dikkat çeken Marcel
büfeyi hazırladı. Marcel, iki dünya savaşı arasındaki dönemde gelişen
Modern Kültür Hareket’inden esinlenilen metal borular ve ahşaptan yapılan şık bir büfedir. Süslü
detayları olmayan çok basit, çizgisel hatlarıyla büfe, ahşap yapıyı saran ve destekleyen krom kaplamalı
metal boru bacaklara sahip. 1900’lerin başlarındaki eski radyoları veya arabaların önlerindeki ızgara
aksesuarları hatırlatan büfenin kapılar, sırayla yatay ve dikey dizilen latalardan yapılmıştır. Marcel,
herhangi bir iç mekanda öncü bir rol oynamaya aday olan zarif ve ilham verici bir mobilya parçasıdır.
Deniz yıldızınaakraba tasarımlar
Büfede Modern Kültür Hareketinin izleri...
84
Gez
i/İs
viçr
e -
Zürih Sımsıcak çikolata tadında ‘soğuk’ bir ülke
Dünyanın en iyi yaşam standartlarına sahip ülkelerinden biri olan
İsviçre’nin en büyük kenti Zürih; ilk bakışta düzenli, planlı ve aşırı
temizliği ile dikkat çekiyor. Her ne kadar öncelikle akla gelen ‘bankaları’
olsa da aslında; dokusunu kaybetmemiş eşsiz doğası, deterjanla
yıkanmış mis kokulu sokakları, eğlenceleri, sayısız müzeleri,
kültürel etkinlikleri, dün yapılmışçasına bakımlı
ve özenli asırlık evleriyle görülmeye değer
şehirler listesine ekleniyor Zürih…
Hazırlayan: Sevda ŞANLI
85
Gez
i/İs
viçr
e -
Zürih
İsviçre denince ‘çikolata’ düşer akla! Zürih’te de pek
çok güzel çeşidini bulabilirsiniz. Süt danası
etinden yapılan, özel sosu ile servis edilen
Bürgermeister Schwert’i ve ana maddesini
patatesin oluşturduğu küflü peynir eşliğinde
sunulan Gnocci’yi deneyebilirsiniz. Şehrin en şık
restoranı Blave Ente’de ülke mutfağının örneklerini
tadabilirsiniz. Orta Avrupa mutfağı içinse en iyi öneri
Kronenhalle. Son olarak İsviçre’nin kendi ürettiği
Mövenpic dondurmasını yemeden, fondü peyniri
almadan dönmeyin.
Zürih’in en ünlü caddesi Banhoffstrasse (İstasyon
Caddesi)’nde dolaşabilir, görkemli Grossmünster ve
Fraumünster Kliseleri’ni gezip gün batımında
fotoğraflayabilir, sayısız müzelerinin arasında yer
alan İsviçre Milli Müzesi, Reitberg ve Fortunagasse
(Oyuncak Müzesi)’ni görebilirsiniz. En heyecan
verici macerası kuşkusuz Alplere çıkmak olacaktır
fakat bunun için zirveye tırmanan trenlere önceden
rezervasyon yaptırmak gerektiğini unutmayın!
Kültürel aktiviteler yapmak isteyenler içinse Zürih Opera Evi ve Tonhalle Konser
Salonu’nda gerçekleştirilen etkinlikleri takip etmelerini önerebiliriz. Şehirde rahatça
dolaşmak için tüm ulaşım araçlarından faydalanabileceğiniz Swiss Pass’ı kullanabilirsiniz.
NereyeGidelim?
Ne Yiyelim?
Gez
i/İs
viçr
e -
Zürih
86
Avusturya’nın Vorarlberg
bölgesinden gelen Johannes Baur
tarafından 1844 yılında açılan Baur au
Lac Hotel; Zürih’in merkezinde özel bir
parkın içinde bulunuyor. Beş yıldızlı
mekan, konuklarına Zürih Gölü ile
Alpler’in manzarasını sunuyor.
İlk açılışından bu yana Avrupa
aristokrasisinin tercihi olmuş hotel aynı
zamanda pek çok ünlü sanatçıyı da
ağırlamıştır. 1990’larda tamamen
yenilenmiştir.
Lüks oda ve süitlerin yer aldığı Baur
au Lac Hotel ödüllü restoran ve barları
da bünyesinde bulundurmaktadır. Pek
çok aktivite olanağından yararlanmanın
yanı sıra şehir merkezinde gezilebilecek
noktalara olan yakınlığı ile de cazip hale
gelmektedir.
Talstrasse 1, 1. Zurich Eski Şehir–Şehir Merkezi,8001 Zürih, İsviçre
Baur au LacNeredeKalalım?
ş
88
Serg
i/To
phan
e-i A
mire
- S
inan
ve
Mim
ari D
ehan
ın S
ahes
erle
ri
Mimarlık tarihimizin en önemli simgesi olan
Mimar Sinan, ölümünün 427. yılında
‘Sinan ve Mimari Dehanın Şaheserleri’ sergisiyle
anıldı. Sinan hakkında bugüne kadar
düzenlenmiş en kapsamlı ve multi-teknolojik
olan sergi, 9 Nisan - 31 Mayıs 2015 tarihleri
arasında gerçekleşti.
Yaratıcı dehasıyla klasik Osmanlı mimarisinde
gerçekleştirdiği eşsiz yapıtlarını hem
kültürümüze hem de dünya mimarlık mirasına
kazandıran Mimar Sinan, MSGSÜ, Mimar Sinan
Araştırma ve Uygulama Merkezi, MSGSÜ
İçmimarlık Bölümü ve Allevents ortaklığında
düzenlenen ‘Sinan ve Mimari Dehanın
Şaheserleri’ sergisi ile anıldı. İstanbul’daki MSGSÜ
Tophane-i Amire KSM’de, ardından da Türkiye’nin
ve dünyanın farklı kentlerinde organize edilecek
olan ‘Sinan ve Mimari Dehanın Şaheserleri’
sergisinin teknolojik uygulama tasarımları
Awesome Broduction imzasını taşıyor.
‘Sinan ve Mimari Dehanın Şaheserleri’ sergisi,
Sinan’ın mimar, şehirci, mühendis ve örgütleyici
büyük bir usta olma sürecindeki üstün mimari ve
sanatsal dehasına zemin hazırlayan dönemin
sosyal, kültürel ve mimari çehresini, Hassa
Mimarlar Ocağı’ndaki takım çalışmasını ve
eserlerinin yapım aşamalarını derinlemesine
analiz ederek, dönemin hikayeleri ve öne çıkan
karakterleri ile tüm ziyaretçileri etkisi altına alan
bir hayat öyküsü ortaya koydu.
Bir klasiği, şimdiye kadar alışılmış
sunumlarının ötesinde, modern bir anlatımla, ilgi
çekici ve bilinmeyen hikayeleriyle anlatan sergide
üç boyutlu görsellerden animasyonlara, dijital
haritalarda Sinan eserlerinin takibinden
dokunmatik ekranlarda interaktif okuma ve
incelemelere kadar çok çeşitli yöntemler
kullanıldı. Araştırmacı, öğrenci ve uzmanların
oturup inceleme yapabilecekleri, arşiv nitelikli bir
masanın da bulunduğu sergide sözlük/sözcük
oyunları, dönemin inşaat aşamalarını aktaran
canlandırılmış minyatürler, resimler ve müzikler
meraklıları ve çocuk izleyicileri 16. yüzyıla doğru
enfes bir yolculuğa çıkarıyor.
Sergi, Türk Hava Yolları, Arlight, Yapı
Merkezi, 3dörtgen sponsorluklarında, NTV,
Voyage, NG, Zero, medya iletişim sponsorluğu,
Çekül Vakfı, BKG, Karmaşık, Bilgi Yayınevi,
Dialog, Sennheiser desteklerinde gerçekleşti.
Tophane-i Amire, Mimar Sinan dehasına evsahipliği yaptı
90
Mes
leki
Yay
ınla
r
Modern Dönem tartısmaları icinde onemli ve
ozellikli bir yere sahip olan Ankara kentinde, yine
Modern Donem tartısmaları icinde onemli ve ozellikli
bir yere sahip bir zaman aralıgında insa edilmis, her biri
yapıldıkları donemin barınma pratiklerini ve modern
yasam kulturunuaktaran cok sayıda yapı arasından
secilmis120 konut yapısı Sivil Mimari Bellek Ankara
1930-1980 sergi kataloğu çıktı. 2014 yılında yapılan bir
sergiyle bu yapılara dikkat cekilmesi amacıyla
duzenlenen sergi kataloğu Koç Üniversitesi Vehbi Koç
Ankara Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi
VEKAM tarafından yayımlandı.
Yapıda Çevre ve Enerji
Yayınevi: VEKAMYayına Hazırlayanlar:Nuray Bayraktar ElifSelena Ayhan Y. YesimUysal Umut SumnuDil: Türkçe
Yayınevi: Nobel Yayın DağıtımYazar: Nilgün Sultan YüceerDil: Türkçe
Editör: Banu Binat, Neslihan ŞıkEleştirmen: N. Müge CengizkanÇeviri: Didem ÖzdelProje Ortakları: VitrA ve TürkSerbest Mimarlar DerneğiSeçici Kurul: Banu Binat,N.Müge Cengizkan, İ.Selim Kural.
Yayınevi: YEM YayınYazar: Ece Ceylan BabaDil: Türkçe
Mesleki Yayınlar
Kitapta yapı tasarımının doğal çevre ile
olan ilişkisi anlatılmıştır. Bu çerçevede yapı
çevre ilişkisi ele alınarak, yapılaşmanın çevreye
etkileri incelenip, sürdürülebilir binaların
tasarım ilkeleri belirlenmiştir. Böylece yapı
tasarımı ve çevre etkileşimi kapsamında
‘Enerji etkin bina tasarımı’ anlatılmıştır. Bu
konu çerçevesinde bilgisayar desteği
kullanılarak örnek uygulamalar yapılmıştır.
Sürdürülebilir çevre ve enerji verimliliği
konusunda çalışan ulusal ve uluslararası
kuruluşlar hakkında bilgi verilmiştir.
Son yıllarda, ülkemiz konut piyasasında sıkça
duymaya başladığımız bir kelime: loft. İşlevselliğinden
çok estetik yönüyle, ‘alternatif’ bir yaşam tarzı arayışı
içerisindeki orta ve üst sınıflara hitap eden, yüksek
standartlı bir lüks konut tipini imliyor. Tüketiciye takdim
edilen loftların, diğer benzeri lüks konut tipleriyle
karşılaştırıldığında, tanımlanan ihtiyaçlar ve getirilen
çözümler noktasında neredeyse farksızlaştığı görülüyor.
Bu kitabı okuduğunuzda bir bakıma ironik olan bu
durumun nedenlerini, neden var olamayacağını, nasıl
olup da halihazırda var olabildiğini, geniş tarihsel ve
kavramsal içerimleriyle birlikte anlamış olacaksınız.
Sivil Mimari Bellek / Ankara 1930-1980
Loft Mimarisi ve İstanbul’daki Yansımaları
VitrA ve Türk Serbest Mimarlar Derneği’nin
4 yıl önce başlattığı ‘VitrA Çağdaş Mimarlık Dizisi’
kapsamında yayınlanan ‘Kültür Yapıları’ başlıklı 4.
kitap, kültür yapıları için tasarlanmış mimari
projelerin dikkat çeken örneklerini bir araya
getiriyor. Kitapta, Türkiye’de 2000 yılından sonra
üretilen müze, konser salonu, sergi mekânı,
sinema ve tiyatro gibi kültürle doğrudan ilişkili
yapılardan oluşan, 49 projelik bir seçki yer alıyor.
Kitap, çağdaş mimarlıktaki dönüşümleri
gündeme taşıyarak ve farkındalık yaratarak,
geleceğe dair bir sorgulama ortamı sunuyor.
Kültür Yapıları / VitrA Çağdaş Mimarlık Dizisi 4
92
Kültü
r Sa
nat/
Tiya
tro Mamma Mia dansa davet ediyor!
Dünyanın en ünlü müzikallerinden
olan; yirmi yıldan bu yana
sahnelenen Mamma Mia, 29 Eylül - 4
Ekim tarihleri arasında yeniden İstanbul’a
uğramaya hazırlanıyor.
Catherine Johnson'ın yazdığı,
bestesini Benny Andersson ve Björn
Ulvaeus'un yaptığı, Phyllida'nın yönettiği
ve koreografisi Anthony Van Laast
tarafından yapılan müzikal, sıcacık bir
Akdeniz hikayesini sahneye taşırken;
evlenmeye hazırlanan Sophie’nin hiç
tanımadığı babasını, düğününden önce
bulmaya çalışmasını konu ediniyor.
Müzikalde kullanılan şarkıların tamamı
İsveçli efsane grup ABBA’ya ait.
İlk sahneden itibaren seyirciyi, enerjisiyle
içine çeken iki saat boyunca bambaşka bir
atmosfere sürükleyen Mamma Mia bu kez
Brodway prodüksiyonuyla Zorlu
Performans Sanatları Merkezi’nde
sanatseverlerle buluşacak.
Ünlü Müzikal, ilk kez Londra’daki
gösterimin ardından hızla büyürken
İngilizce dışında, Almanca, Rusça,
İspanyolca, Japonca ve İskandinav
dillerinde her akşam dünyanın farklı
şehirlerinde perdesini açtı, 54 milyondan
fazla seyirciyle buluştu. Mamma Mia
biletlerini; BKM, Zorlu PSM gişelerinden ve
Biletix’ten temin edebilirsiniz.
Sevda Ş[email protected]
93
Bu yaz Baez’la özlem gidereceğiz30'dan fazla albümle müzikte yarım asrı geride bırakan ABD'li efsanevi folk
müzisyeni Joan Baez, olağanüstü vokali ve unutulmaz baladlarıyla
yeniden İstanbul'da... Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Sahnesi’nde
dinleyicileri ile buluşacak olan usta müzisyen; unutulmaz anlar yaşatacak.
Farklı vokali, aktivist tavrı ve politik görüşleriyle bilinen Joan Baez; üç
oktavlık ses aralığına sahip bir sopranodur. En çok yetmişlerdeki hit parçaları
olan ‘Diamonds & Rust ‘, ‘The Night They Drove Old Dixie Down‘, ‘We Shall
Overcome‘, ‘Sweet Sir Galahad ‘ ve ‘Joe Hill ‘ ile tanınır. En
son 2004 yılında Açıkhava’da müzikseverler ile buluşan
Joan Baez’in biletlerini, Biletix’ten temin edebilirsiniz.
Dünyanın en popüler keman virtüözleri arasında gösterilen Lindsey Stirling Türkiye’de ilk
performansını Zorlu PSM’de 14 Temmuz akşamı gerçekleştirecek.
Gilbert Arizona’da klasik keman eğitimi gören Stirling; futurist elektronik ve animasyon
dünyasına girdi, müzik endüstrisinin içinde YouTube'da yarım milyarın üzerinde
izleyici sahibi oldu, billboard'un sıralamasında en iyi
hitler üretti ve dünya turnelerinde tüm biletleri
satarak müthiş bir atılım gerçekleştirdi.
Sahnede, Stirling bir balerinin endamı ile hareket
etse de seyirciyi çılgın bir peri gibi harekete geçiren
ünlü virtiöz; dinleyicilerinin isteklerini dikkate alarak
‘Phantom of the Opera ‘ ve ‘Game of Thrones ‘ için benzersiz iki
kayıt, ‘Zelda’, ‘Pokemon ‘ ve ‘Skyrim‘ adlı bilgisayar oyunları için müzik ve
Michael Jackson ile Rihanna gibi ünlü sanatçılar pop şarkılarının cover’larını yaptı.
JOAN BAEZ / HARBİYE CEMİLTOPUZLU AÇIKHAVA SAHNESİ 1 TEMMUZ 2015 21:30
LINDSEY STIRLING
ZORLU PSM 14 TEMMUZ2015 21:00
Hazırlayan: Sevda ŞANLI
Kemanın popüler yüzü Zorlu Sahnesi’nde!
Kültü
r Sa
nat
/M
üzik
93
94
Kültü
r Sa
nat/
Kita
p
İngiliz edebiyatının başyapıtlarından biri olan DenizFeneri, son derece basit olay örgüsünün ardında
yaratıcısının özyaşamının ayrıntılarını, toplumsalmeselelere ilişkin sorgulamalarını, içgözlemlerini vederin felsefi gizemleri barındırır. Yapıtın roman türündealışık olduğumuz anlatı sürekliliğini kesintiye uğratanyapısı ve her bir anlatıcının kendi bilinç akışınınperspektifiyle çözülen olay örgüsü, bir deniz fenerininkendi ekseni etrafında dönen ışığını andırır.
Ağustos Işığı, Faulkner’ın kendine özgüanlatım teknikleriyle Amerikan yaşamının
çelişik öğelerini, uyumsuzluklarını ve Amerikatarihinde iz bırakan siyahlar ve ırkçılık sorununudeşen başyapıtlarından biri. Ağustos Işığı’ndaFaulkner bilinçlilik akışı, iç monolog, ‘flash-back’gibi anlatım tekniklerini belleklerde iz bırakan birtarih anlatısıyla birleştirir.
Deniz Feneri Ağustos Işığı
Yazar:William FaulknerÇeviri: Murat Belgeİletişim Yay., 450 sf.
Yazar: Virginia WoolfÇeviri: Sevda ÇalışkanT.İş Bankası Yay., 224 sf.
"Kimse Albertin'i tanımadığı kimse Proust'u bilmediği içinbu kadar sefil ve acıklı bizim ülkemiz..." Orhan Pamuk
Kara Kitap’ın esrarına kapıldığımız 1990’dan bu yana 25yıl geçti. Galip’in Celal Salik’i bulma umuduyla
arşınladığı Beyoğlu’nun arka sokaklarında dolaşırken midüştü aklıma Kara Kitap’ı tekrar okumak, bilemiyorum. Biritkiyle başladığım kitabın, Orhan Pamuk’un el yazmaları venotlarıyla yeniden basıldığını aynı günlerde öğrendim. Bubir işaret miydi yoksa? Benim Adım Kırmızı’dan sonraokumayı bıraktığım Pamuk’un külliyatını yeniden okurkenKara Kitap’ta yarattığı esrar beni sarıp sarmalamaktagecikmedi. Şimdi bir İstanbul tarihçisine dönüşen,Batılılara İstanbul’u anlatan Orhan Pamuk’u artık niyesevmediğimi daha iyi anladım; esrarını kaybetmişti. Taşlarıyerli yerine oturtamadığım, ayakları havada kalankarakterleriyle Kafamda Bir Tuhaflık, Pamuk’un kaybettiğiesrarın güzel bir örneğiydi bana göre. Her bir kitabındaönceki karakterlerinden izler bulduğumuz, ‘okuduğu birkitapla hayatı değişen’ biz kadim okurları, Pamuk’un iziniKar’da kaybetmiştik, yine eski kitaplarında bulduk.
Kara Kitap, Nişantaşılı varlıklı bir ailenin ‘kendiniarayan’ aile bireyleri üzerinden anlatıyor hikâyesini. Bir
türlü kendi olamayan aile bireyleri; Galip, amcasınınçocukları Rüya ve Celal Salik. Galip’in çocukluğundanberi tutkuyla bağlı olduğu amca kızıRüya ve her ikisinin de hayranı oldukları,Rüya’nın üvey ağabeyi, ‘aileapartmanı’nın çatı katında yalnızyaşayan, geceleri tebdil-i kıyafet gezen,bu sayede okurlarına anlatacak hikâyelerbulan, köşe yazarı, Galip’in ‘kendi’ olmasınaengel olan Celal Salik. Rüya, bir gün Galip’ebıraktığı kısa bir notla ortadan kaybolur. Ortada oynananbir oyun olduğunu, Galip’i de bu oyunu bir parçasıolduğuna inandıran, ‘annemleri idare et’ notununarkasından Celal Salik’te ortalarda görünmez olmuştur.Onların izini Celal Salik’in köşe yazılarında ararken değişenGalip’le birlikte, biz de değişiriz. ‘İnsanın taklit etmeden, birbaşkası olmak istemeden yaşayabileceğine’ inanmayan,‘insanın kendisi olmasının ne kadar zor olduğunu bilenGalip, benzemek istediği O’na, Celal’e dönüşmüştür’:
“Hayatımın olması gereken ‘asıl hayat’ın bir taklidiolduğunu, bütün taklitler gibi utanılması gereken, acıklı,zavallı bir şey olduğunu düşünüyordum.”
Kara Kitap'taki her bir karakter, her bir figür yazarınhayata bakışını temsil niteliğindedir. Müşterilerinin
tüketim ihtiyacına yetişmek için koşuşturanAlaaddin’in işlettiği dükkân, Beddii Usta’nın Batılılaşanve bu yüzden elleri, yüzleri duruşları farklılaşaninsanlara katlanamayıp manken yapmayı bırakması,insanlığın artık üstünü örtemediği zaaflarını ‘BoğazınSuları Çekilirken’de anlatıldığı gibi ortaya çıkarıverir.Her bölümü ayrı bir yolculuk olan Kara Kitap’taharflerin, işaretlerin izlerini sürerek buluruzyolumuzu. Heyecanını polisiye kurgusundan alan
Kara Kitap, derinliğini satır aralarına sıkıştırılmış toplumsaleleştirilere borçludur. Yazarın, Proust’tan Mevlana’ya,Poe’dan Binbir Gece Masalları’na uzanan derin bakışı,eleştirinin türlü boyutlarını gördüğümüz bölümlerinkıyısına köşesine sıkıştırılmış, okuyucudan ‘ustacasaklanmış’tır. Bunları keşfetmek okuyucu için doyurucu birserüvendir kuşkusuz.
Ve evet, İbn Zerhani’nin dediği gibi “Hiçbir şey hayatkadar şaşırtıcı olamaz. Yazı hariç.”
Kara Kitap
Yazar: Orhan PamukYapı Kredi Yay., 540 sf.
Yeni çıkan kitaplar
Esra KARATAŞ
95
Kültü
r Sa
nat/
Sine
ma
95
Yönetmen: Kutluğ AtamanSenaryo: Kutluğ AtamanOyuncular: Nesrin Cavadzade, CahitGök, Mert Taştan, Sıla Lara CantürkGösterim Tarihi: 19 Haziran 2015
Entourage
Kuzu
Tatlı Hayat - La Dolce Vita - 1960SİNEMA TARİHİNE ADINI YAZDIRAN FİLMLER
Federico Fellini’nin başyapıt olduğu kuşku götürmez fakat entartışmalı filmlerinden biri olan Tatlı Hayat (La Dolce Vita)
gösterildiği yıllarda İtalya, Hristiyan Demokratik Parti yönetimindeyeniden inşaa ediliyordu. Tatlı Hayat’ın ilk sahnelerinde gördüğümüzhelikopterle taşınan İsa heykeli, Roma semalarında süzülürken, şehrinyoksul mahallelerden, yeni yapılan binaların üstünden geçerek,terasta güneşlenen bikinili kızlara odaklanır. Bu sahne, nasıl bir filmlekarşı karşıya olduğumuzun ilk doneleridir. İsa heykeli Vatikan’a doğruilerlerken yüksek sosyetenin eğlence mekanlarından Via Veneto’yayönelir Fellini’nin kamerası. Kamerasını bir gazeteci hızıyla kullanmayıtercih eder, Fellini. Filmde Marcello Rugubi’nin sanatı tanımladığı replikFellini’nin sanata bakışı olarak yorumlanabilir kolayca. Yönetmen buanlayışla; “retorik yapmadan, yaltaklanmadan, yalın ve net bir şekilde”
gerçekleri izleyicinin gözleri önüne serer. Fellini, döneminİtalya’sına ve jet sosyetesine yaptığı eleştiriyi önce edebiyatçı,
sonra paparazzi, sonra reklam yazarı olanMarcello Rugubi üzerinden anlatır.Rugubi’ye Fellini’nin kült filmlerinin
vazgeçilmez aktörü Marcelo Mastorianihayat verir. Bir ağacın altında
Filmin en çarpıcı sahnelerindenbir de kuşkusuz, MeryemAna’yı gördüğünü iddia edeniki küçük çocuğun peşinden koşuşturan
kalabalıktır. Tanrıdan medet
umar gibi, Meryem Ana’yı görmeye gelen bu yoksul, biçare insanlarsağanak yağmura rağmen ayrılmazlar. Bundan rant elde etmekisteyen, olayları körükleyen gizli bir el vardır. Fellini’nin bu sahneyleinsanları sarsıp kendine getirmek ister. Film üzerinde konuşulacakyüzlerce kareyle dolu. Anita Ekberg’in canlandırdığı Sylvia’nıngüzelliğini büyük oyuncak bir bebek gibi tanımlayan, onuküçümseyen Marcello, seks sembolü gibi görünen bu kadının,görüntüsüyle zıtlık oluşturan çocuksu hali karşısında büyülenir. İdealkadın tanımı tam da bu noktada gelir: “Dünyanın ilk günündeki ilkkadınsın, aşık, kız kardeş, kız evlat, anne, azize, günahkâr, sen evsin...”
Filmin en karakteristik figürlerinden biri olan Steiner’in evinedavetli olarak giden Marcello, aradığı her şeyi burada bulur; lüks birmalikane, enelektüel dostlar, servet, sevgili bir eş ve çocuklar. Bunlararağmen huzursuzluğu açık bir şekilde hissedilen Steiner Marcello’yuuyarmak ister gibidir. Ancak Marcello, dejenere toplumun bir parçasıolmaya hızla evrilmiştir bile. Çılgın bir partinin sabahında sahile inenkalabalık, balıkçıların yakaladığı büyük balığı kıyıya çekerken balıkgözlerini dikmiş, onlara bakıyor gibidir. “Hala bize bakıyor” der,Marcello. Aslında can çekişen balık kendi zavallılığından çok onumerakla izleyen insan kalabalığına bakar: sanki kıyıya vuran tümçürümüşlüğüyle insanlıktır. Fellini filmin son sahnesinde dahi izleyiciyidüşüncelere sevketmekten geri durmaz. Sahilde tüm güzelliği vesaflığıyla insanı temsil eden kız çocuğu Marcello’ya seslenir. Marcellokızı anlayamaz. Fellini, bu anlamı izleyicinin yorumuna bırakır.
Esra KARATAŞ
Gerçekte ne kadar ‘tatlı hayat’...
Yönetmen: Federico Fellini Senaryo:Fellini, T. Pinelli, B. Rondi, E. Flaiano
Oyuncular: Marcello Mastroianni, WalterSantesso, Anouk Aimee, Adriana Moneta,
Müzik:Nino Rota
Yönetmen: Doug EllinSenaryo: Doug EllinOyuncular: Mark Wahlberg, Emily Ratajkowski, Alice Eve,Emmanuelle ChriquiGösterim Tarihi: 3 Temmuz 2015