1.Ünite Felsefe Nedi̇r (PDF)
description
Transcript of 1.Ünite Felsefe Nedi̇r (PDF)
İÇİN
DEK
İLER
• Giriş
• Felsefi Tavır ve Davranış Nedir?
• Felsefi Bilginin Özellikleri
HED
EFLE
R
• Bu üniteyi çalıştıktan sonra;
• Felsefenin ne olduğunu tanımlayabilecek
• Felsefi tavır ve davranışın ne olduğunu anlayabilecek
• Felsefi bilginin özelliklerinin neler olduğunu öğrenecek
• Bilgi türlerinin neler olduğunu öğrenebilecek.
• Bilimlerin ayrımını öğrenecek
ÜNİTE
1
FELSEFE NEDİR?
FELSEFEYE GİRİŞ
Felsefe Nedir?
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2
Felsefî inceleme, fikirler
dünyasına bir çağrıdır.
GİRİŞ
Felsefe kelimesi Arapça olup Yunanca philosophia sözcüğünden gelmektedir.
Philo sevgi, sophia bilgi veya bilgelik anlamındadır. Philosophia, bilgiyi veya bilgeliği
sevmek, araştırmak ve peşinden koşmak demektir. İlk olarak Pythagoras (M.Ö.
580–500) tarafından Philosophia terimi kullanılmıştır. Bu terim, tam anlamıyla
Platon (İslâm dünyasında Eflatun olarak tanınır, M.Ö. 427–347) ve Aristoteles
(M.Ö. 384–322)'in hem kişiliklerinde hem de felsefelerinde değer kazanır.
Yunanlıların “sophos”tan ilk anladıkları şey, “beceri ve iktidar sahibi kişi”dir. Bu
nedenle, bilginin sevilmesi ve istenmesi olarak felsefeyle uğraşanlara da filozof ya
da bilge insan denilmektedir. Filozoflar, insan yaşamıyla ilgili şeyleri akılları
yardımıyla düşünerek, felsefeyi her şeyi araştıran bir alan yapmışlardır. Bilginin ve
bilgeliğin ne olduğu, felsefenin nasıl tanımlanacağı konusunda çok değişik görüşler
mevcuttur. Dolayısıyla felsefenin tek bir tanımını yapmak oldukça zordur.
Felsefe, insan düşüncesinin gelişimi sürecinde ortaya çıkmış bir bilgi türüdür.
Felsefî yaklaşımlardan önce insanlar kendilerini, doğayı ve evreni çok farklı
şekillerde açıklamışlardır. İnsanlar, önceleri mitolojik bir yaklaşımla var olanı
kavramaya çalışmışlardır. Mitoslara dayalı olarak elde ettikleri bilgilerle var olanı
kavrarken, kendi deneyimlerinden değil de doğa-üstü güçlerin deney ve
bilgilerinden yararlanmışlardır. Her şeyi doğa-üstü güçlerle veya yarı insan yarı
tanrı varlıkların yaşantıları ve bilgileriyle ele almaktaydılar. Efsane, söylenti, mit,
hikâye, masal vb. anlatıların doğrultusunda evreni açıklamaktaydılar. Buradaki
bilgi, insana ait değil mitolojik varlıkların bilgisiydi. İnsan edilgen olarak kendi
kaderinin bu varlıklar tarafından belirlendiğine inanmaktaydı. Var olanın bilgisi bu
doğa-üstü varlıklar hakkındaki efsane ve söylentilerin bilgisiydi.
Mitoslardan sonra insan, dinsel açıklamalarla kendisini, evreni ve dünyayı
anlamaya çalışmıştır. Tek Tanrılı dinlerin öğretileri insana hazır bir yaratılış kuramı
vermekteydi. Yaratılış kuramı varlığın ne olduğunu söylemekteydi. Fakat insanoğlu
ne mitsel ne de dinsel öğreti ile yetindi. O, kendi aklı ve düşüncesiyle var olan her
şeyi sorgulayarak felsefeyi ortaya çıkardı. Felsefe, insan ürünü bir bilgidir. Aklın
sorgulayarak elde ettiği sistemli felsefe, yaklaşık M.Ö. 6. yüzyılda doğu Akdeniz ve
Ege Denizi’ndeki adalarda başlamıştır.
Niçin felsefe gereklidir? Çünkü felsefe düşünmeyi öğreten bir sanattır.
İnsanlara düşünmenin ne kadar gerekli olduğunu göstermek için felsefenin
değerini, işlevini ve önemini öğretmek gerekir. Bizler, birer insanız. Peki, insanı
insan yapan nedir? Bizi hayvanlardan, bitkilerden ve diğer varlıklardan ayıran
özelliğimiz nedir? İnsanın en temel özelliği akıl sahibi bir varlık olarak düşünmesini
bilmesi ve düşündüğünü çeşitli şekillerde diğer insanlara aktarmasıdır. Kısaca
büyük bir filozofun dediği gibi, “insan bilen, düşünen, konuşan, gülen, siyaset
yapan akıl sahibi bir varlıktır.” Bu özelliklere sahip insanoğlu evrende kendini diğer
Felsefe Nedir?
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3
her şeyden farklı görür. O hâlde, bu farklılığı bilinçli bir şekilde ortaya koyması da
zorunludur. Bu da ancak felsefeyle mümkündür. İnsan niçin felsefe yapar? Çünkü
insanın doğası onun düşünmesi gerektiğini söyler. Düşünmek nasıl olmalıdır?
Yöntemi nedir? Neyi düşünmeliyiz? Bu soruların cevabını ancak felsefe verebilir.
Niçin felsefeyi düşünme sanatı olarak tanımladığımız artık aydınlığa çıkmış
olmaktadır. Felsefe, insanın aklını veya diğer düşünme yetilerini kullanarak var olan
hakkında soru sorup, cevap arama etkinliğidir. Felsefe, var olanı kavramaya ve
açıklamaya çalışır. Kısaca felsefe gerçekten var olanı araştırır.
Gerçekten var olan nedir? Yalnız felsefe mi bu soruyu sorar? Felsefenin
dışında bilim, din ve sanat da gerçeği ve var olanı kavramak ve açıklamak amacını
taşırlar. Fakat felsefe çeşitli açılardan bu alanlardan farklıdır. Sonraki bölümlerde
felsefe ve bilim ilişkisine değinileceği için burada bu konunun detayına
girilmeyecektir. Felsefe, varlık veya var olan hakkında düşünmektir. Varlığı bir
bütün olarak ve varlığı varlık olması bakımından ele aldığı için felsefe, saf ve
katıksız düşünmedir. Kısaca felsefe soyut, kavramsal, rasyonel ve kuramsal
düşünmedir.
Felsefe yapmak kolay değildir. Zahmetli ve uzun bir uğraşın sonunda
düşünmeyi becerenler ancak felsefe yapabilirler. Çünkü o, somut ve duyusal olanı
veren düşünmeden yola çıkmaz. Felsefî düşünmek, soru sorabilme yeteneğine
sahip insanlar tarafından gerçekleştirilen bir düşünme faaliyetidir. Soru sormak ise
merak etmekle başlar. İnsan, kendisi, çevresi ve yaşadığı dünya hakkında merak
duymasıyla başlayan soru zincirleri içinde kendisini bulur. “Ben neyim, ne idim ve
ne olacağım?” “Dünya nedir?” “Evren nedir?” “Dünya ve evren ne cinsten bir
varlıktır?” “Varlık nedir?” Bu tür soruları çoğaltmak mümkündür. Felsefî etkinlik,
problemlerin farkına varılması ve onların cevapları için merak duyulmasıyla başlar.
Merak ve problemden önce felsefî etkinlik söz konusu olamaz. Felsefî etkinlik,
sıradan anlamanın ortadan kalktığı ve olağanüstü bir durumun fark edilmesiyle
ortaya çıkar. Ne zaman bir insan sıradan anlamanın ötesine geçip, zihinsel
sorgulamaya başlarsa felsefe yapmaya da başlar. Çünkü Sokrates’in dediği gibi,
“sorgulanmamış yaşam, yaşanmaya değmez.”
Öncelikle felsefe, bir meydan okuma veya karşı çıkıştır. Bu karşı çıkışa verilen
cevap ise felsefî etkinlikle olur. İçimizde oluşan çelişkili ve sorunlu durumları merak
edip cevaplama süreci ile başlayan felsefe yapmak, doğru cevaplara ulaşmakla
sonuçlanabilir. Her ne kadar felsefî davranış bir tür sakinlik ya da duygusuzluk gibi
tanımlanırsa da, felsefî etkinlik heyecanlı ve duygulu bir ortamın sonucunda oluşur.
Bazı karışık, bulanık, kavranılamayan durumlar karşısında duyulan heyecan, korku,
arzu, umut ve merak ile de felsefî etkinlik başlar. Fakat bu etkinlik refleksif
olmazsa, felsefe eleştirel olamadığı için de gerçek anlamda bir felsefe olamaz. Her
ne kadar felsefe merak ve şaşkınlıkla başlarsa da felsefe bir tür üst düşünmedir.
Felsefe Nedir?
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4
Bilgelik, ancak kafa ve
kalp eğitimi sonucu
oluşur.
Felsefe, ruh güzelliği
sağlar. Felsefe,
mutluluğu amaçlar.
Kısaca felsefe yaşama
sanatını öğretir.
Felsefeye merak duyanlar öncelikle sonuçlara bakarlar. Yöntem, tutum,
etkinlik halk için önemli değildir. Önemli olan sonuçlardır. Felsefeye ilk adım
atanlar için, felsefenin önemi, verdiği sonuçlardır. Onlar, felsefeden hazır cevap
bulmayı umut ederler ya da beklerler. Eğer cevapları bulamazlarsa o felsefeden
uzaklaşır ve felsefeyi sevmezler. Bilgeliğin hemen kazanılması için çok acele eden
yeni başlayanlar, onu satın almak isterler. Fakat bilgelik satın alınamaz. Bilgelik,
uzun ve zahmetli bir yolun sonunda ya kazanılır ya da kazanılamaz. Bilge veya
filozof olmak için öğretim gereklidir. Felsefe öğretimi birkaç dersle anlatılamaz.
Birkaç dersle felsefeye ancak bir giriş yapılabilir.
Niçin felsefe yapmalıyız? Felsefe bir düşünme etkinliği olarak bilgelik veya
bilgi peşinde koşmak ise felsefenin bir değeri vardır. Kültürümüze yerleşmiş olan
“felsefe bir işe yaramaz” düşüncesi belki felsefenin maddî kazanç sağlamada pek
katkısı olmadığını ifade edebilir. Fakat bir şeyin değerli olması yalnızca maddî
zenginlikle ölçülmemelidir. Nice değerler vardır ki, bize hiçbir maddî kazanç
vermediği hâlde, canımızı bile onun için feda ederiz. Örneğin, bir annenin çocuğu
için veya bir insanın vatanı için kendisini feda etmesi gibi. O hâlde, çoğu şeyden
maddî kazanç beklemeden canımızı feda ederken, felsefeden niçin bir maddî
kazanç beklemekteyiz. Felsefe maddî kazanç vermese de insana manevî kazanç
yani düşünme çeşitliliği verir.
Felsefe, mutluluk amacı için kendisini araç yapar. Bazı insanlar maddî
zenginliklerden gerçek haz duygusunu almazlar. Çünkü asıl ve gerçek haz manevî
ve ruhsal hazlardır. Maddî olan geçici olmasının yanında değişkendir de. Fakat
düşünsel hazlar kalıcı, uzun süreli ve değişken olmayanlardır. Maddî zenginlikler
çalınabilir, yok olabilir veya değeri yitebilir. Ancak felsefî düşünmenin verdiği hazlar
çalınamaz ve o insandan para karşılığı satın da alınamaz. Ona aittir.
Felsefe bireysel düzlemde ruhsal bir haz vermenin yanı sıra toplumsal
düzlemde de çeşitli değerlere sahiptir. Felsefe en iyi yönetim biçimini
düşünmemize ve oluşturmamıza yardımcı olabilir. İnsan haklarının belirlenmesinde
felsefeye çok gereksinme duyulmaktadır. Demokrasinin iyi ve kötü yanlarını sor-
gulayabilir. Bir ahlâk felsefesi geliştirerek, insanın ve toplumun nasıl davranması
gerektiğini araştırılabilir.
Bilginin ve bilgeliğin ne olduğu, felsefenin nasıl tanımlanacağı konusunda çok
değişik görüşler mevcuttur.
Felsefe düşünmeyi öğreten sanattır.
Felsefe, yaşama sanatıdır.
Felsefî sorgulama, fikirler dünyasına bir çağrıdır.
Felsefe insanın aklını kullanarak, var olan hakkında soru sorup, cevap
arama etkinliğidir.
Felsefe Nedir?
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5
Merak, bir şeyin neden
başka türlü değil de o
şekilde olduğunun
öğrenilmeye
çalışılmasıdır.
Felsefe, evren, dünya, insan ve toplum hakkında soru sorup, varlığı ve
yaşamı anlamlandırma çabasıdır.
Yapılan tanımlardan da anlaşılacağı gibi felsefe, gerçeği ve doğruluğu
araştırma ve bilme etkinliğidir. O hâlde, öncelikle yapılması gereken bu bilme
etkinliğini anlamaktır. Felsefe, genelliği içerisinde birçok konuyu bazen daha
belirgin bazen de daha az kapsamlı olarak ele alır. Bu alanlara felsefenin disiplinleri
denir. Bu disiplinlerdeki tüm sorular ve cevaplar, dünyanın ve yaşamın tam
açıklamasını vermeye çalışan temel ilkelerden oluşur.
FELSEFİ TAVIR VEYA DAVRANIŞ NEDİR?
Eğer felsefe akıl temelli düşünmeye bir çağrı ise öğrenciye nasıl bir davranış
örneği veya tutum yöntemi verilmeli ki, kendini felsefeye giriş yapma imkânı içine
soksun? Bilgeliği arayan filozoflar nasıl bir davranış veya tutum içindedirler? Hangi
davranışlar felsefîdir? Kesinlikle her davranış felsefî değildir. Örneğin, kıskançlık,
şiddet ya da hoşgörüsüzlük felsefî davranışlar değildir. Bir kişi felsefeci olabilir fakat
saydığımız davranışlarda bulunurken bir felsefî davranışı gerçekleştirmiş olmaz.
Felsefî davranışları en iyi şu kavramlarla açıklayabiliriz:
Merak - Şaşkınlık
Aristoteles’in dediği gibi “İnsan, doğası gereği bilmek ister.” Bilmek bir
düşünsel etkinlik sonucu oluşur fakat bilme isteği bir merak sonucu olur. Merak
duyan birey, soru sorarak var olanı sorgulamaya başlar. O hâlde, felsefe merakla
başlar. Merak, şaşkınlık sonucu ortaya çıkar. Felsefe tuhaflığa duyulan merakta
kendini ortaya koyar. Bir problem veya sorun olmalı ki felsefî davranış başlasın.
Sorun ya da problem yoksa felsefî bakış da gündeme gelmez.
Refleksiyon - Dönüşüm - Yansıma.
Merakla soru sormaya başlayan insan artık düşünmeye ve bilmeye
başlamıştır. Fakat felsefî düşünme sadece sorgulananı tek taraflı düşünme değildir.
Felsefi düşünme, aynı zamanda sorgulamanın kendisini veya sorgulama sonucunu
da sorgulamaktır. Bu nedenle sadece problemle karşılaşma felsefî davranışın
oluşmasına yetmez. Problem düşünülmeli, zihinde tasarımlanmalı ve de çözüm için
çaba harcanmalıdır. Zihin, problem üzerine refleksiyonlu (düşündüğünü düşünerek
ya da derin düşünmeye dayalı) etkinlikle yaklaşmalıdır. Çift yönlü düşünme felsefî
davranıştır. Felsefî tavır, düşünme üzerinde bir düşünmeyi de içerir. Düşünmenin
kendi düşüncesi üzerine tekrar düşünmesi felsefî tavrın en önemli karakteridir.
Felsefe Nedir?
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6
Filozof, aklın verdiği
kararlara uygun hareket
eder.
Şüphe Etmek ve Dogmatik Olmamak
Her kim felsefî düşünüyorsa kendi inançları üzerinde bile şüphe etmeli ve
bu konuda dogmatik (düşünmeksizin, sogulamaksızın, körükörüne inanmak)
olmamalıdır. Çünkü kendisi ya da başkası için şüphe duymayan bir refleksif
düşünme, felsefî bakış tarzı olamaz. Felsefe, bilgisizce ortaya konan kuramların
eleştirildiği düşünsel etkinliktir. Bu nedenle felsefe, herkes tarafından bilinen sorun
ve cevaplarla ya da uzlaşılan varsayımlarla tatmin olmaz. Felsefe, sorulara cevap
vermek değil, cevapları sorgulamaktır. Felsefe, şüphe ile başlar. Şüphe etmeyenin
sorunu da yoktur. Problem sahibi olmak, ancak bir şeylerden şüphelenmekle olur.
Açık Görüşlülük ve Hoşgörülülük
Felsefî davranış yalnızca kendi inançları üzerinde dogmatik olmamak değil,
aynı zamanda başkalarının fikirlerine açık olmak ve hoşgörülü olmaktır. Felsefeci
her türlü söze açıktır ve onları akıl süzgecinden geçirmeden kabul etmeyendir. O,
her zaman diğerinin deneyimlerini paylaşandır. Her ne zaman iki aydın birbiriyle zıt
fikirlere sahipse, birbirlerinden öğrenecek bir şeyleri var demektir. Hoşgörü, bireye
kendinden başka türlü düşünenlerin olduğunu öğretir veya kabul ettirir.
Hoşgörüyle ben ve diğeri bir arada düşünmeyi ve yaşamayı öğreniriz.
Aklın ve Deneyin Yönlendirmesini İstemek
Felsefî etkinlik bir süreçtir. Bir yerde düşünmeyi durdurmak veya onu
sınırlandırmak, felsefeyi sona erdirmek veya sınırlandırmaktır. Felsefeyi
sınırlandırmak ise aklı bir şeylerle sınırlamak veya hapsetmektir. Eğer deney ve
aklımız şu anda sahip olduğumuz inanç ve bilgilerimizle yetinmiyorsa, deneyin ve
aklın göstereceği yeni olana karşı istekli olmak bir felsefî davranıştır. Bazen aklımıza
danışarak var olan inançlarımızın artık eskidiğini ve yerine yenisinin konulması
gerektiğini kabul etmeliyiz. Böylece yeni deney ve bilgilere açık olmak ve onları
istemek felsefî tutumdur. Felsefî davranış aklın çıkarımlarını takip etmektir
Belirsizlik ve Yargıda Bulunmamak
Kanıtlanamamış ya da yeterince bilgi sahibi olunmayan bir konuda yargıda
bulunmamak veya belirsiz kalmak felsefî tutum gereğidir. Ne zaman bir sonuç
hakkında kesin delillerimiz yoksa yargı için beklememiz gerektiği düşüncesi felsefî
tutum gereğidir.
Tahmin-Spekülasyon
Şüphe kadar inanç da felsefî tutum gereğidir. Her ne kadar bazı sonuçlar
kanıtları gereği belirsiz ya da temelsiz olsa da eldeki verilerle tahminde bulunmak
bir felsefî tutumdur. Deneyimle çözümler araştırılmalıdır. Felsefî davranış,
Felsefe Nedir?
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7
Felsefe diyarının
egemen gücü akıldır.
dogmatik inançlar olmaksızın bir tür inanç tarzıdır. Kısaca bu bir tür spekülasyon
(düşüntü) davranışıdır. Çünkü uçtaki şüphecilik ve dogmatiklik aynı düzeyde kabul
edilemez.
Devamlılık ve Israrlılık
Felsefeci, problemleri çözmede ısrarlı ve sürekli davranmalıdır. Anlık şüphe
ya da spekülâsyon kimseyi felsefeci yapmaz. Felsefî tutum veya davranış, genellikle
uzun bir refleksiyonel düşünme sürecidir. Felsefe, güçlükleri ve zorlukları cesaretle
reddedebilen ve aşabilen bir tür anlama çabasıdır. O, açık düşünmek için bir tür
inatçı çabadır. Platon’un Devlet kitabında dediği gibi, “Gerçeği görmek, uzun ve
sarp yollardan geçmekle mümkündür.” Bu yolları geçip gerçeği gören, diğer
insanlara bu gerçekleri anlatmakta ve onları ikna etmekte zorlanabilir. Fakat gerçek
bir felsefeci her türlü zorluğa ve zahmete katlanmasını bilen ve gerçeğin sevgisiyle
yanıp tutuşandır. Bu nedenle felsefî tavır veya davranış sahibi olmak sabırlı olmayı,
sürekli istemeyi ve zorluklara katlanmayı gerektirir.
Sakinlik ve Duygusuzluk
Felsefeci, sakinliği ve duygusuzluğu ile dikkati çeker. İster nefret etsin, ister
sevsin, ister hoşlansın isterse hoşlanmasın bir felsefeci yalnızca anlamayı veya
kavramayı ister. İdeal olarak felsefeci aklı en fazla, duyguyu en az kullanandır. Batı
felsefesi duyguyu ve arzuyu, akıldan geri plana iterek felsefî tutumu belirlemiştir.
Buna karşılık doğu felsefesi, yaşamı anlamanın yolunun duygudan geçtiğini ileri
sürmüştür. Duygusuz bir felsefenin yaşamın anlamını veremediğini söyleyen doğu
felsefesi, aklı ve arzuyu bir araya getirmeye çalışmıştır. Sonuç olarak felsefî
davranış tamamen duygusuz bir davranış yerine tarafsız duygu olarak kendini
ortaya koymalıdır. Bu tutum, çağdaş bilim adamlarının nesnel olmak için öne
sürdükleri tarafsızlık arzusuna benzetilebilir.
FELSEFİ BİLGİNİN ÖZELLİKLERİ
Bilginin Tanımı
İnsan, içinde bulunduğu ve yaşadığı dünyada çeşitli nesnelerle (varlıklarla)
karşılaşır, onları algılar ve bilmeye çalışır. Bilinçli ve akıllı varlık olarak insan sahip
olduğu farklı bilgi türleriyle karşılaştığı nesneleri bilmek ister. İnsan bilme etkin-
liğinde bilen yani özne; karşılaştığı nesneler ise bilinen yani nesne-objedir. O hâlde,
bilme etkinliği, özne (bilen) ve nesne (bilinen) arasında oluşan süreçtir. Böyle bir
etkinliğin sonucunda çıkan ürüne de bilgi adı verilir. Bir başka ifadeyle bilgi, özne ve
nesne arasındaki ilişkinin bir sonucudur.
Felsefe Nedir?
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8
Bilgi, özne ve nesne arasında kurulan bağdan oluştuğuna göre, bu bağlar
ancak özne tarafından kurulabilir. Çünkü nesneye yönelen ve onu algılayan,
anlayan ve açıklayan öznedir. Bu bağlar, bilgi aktları ve bu bilgi aktlarını kuran da
aktif öznedir. Nesne (bilinen), öznenin yöneldiği pasif konumdaki bir olgu, olay
veya varlıktır. Aktif özne, bilinçli ve akıllı varlık olarak ya kendisinin dışındaki bir
varlığı bilmek ya da kendisini bilgi nesnesi yaparak kavramak ister. Nesnelere
yönelen özne, onlar üzerine düşünerek, bir zihinsel etkinlik gerçekleştirir. Bu
etkinlik sonucu kavramlara ve kavramlardan kalkarak önerme ve çıkarımlara varır.
İşte, varılan son nokta bilgiyi verir.
Bilgi aktı, özneden nesneye yönelen bilinç etkinliğidir. Bilinç etkinliği olarak
bilgi aktları algılama, anlama (kavrama) ve açıklama türünde olabilir.
Örneğin, “Yanımda duran bu masa, kahverengidir.” şeklindeki bir önermenin
bilgisi, algılama aktı ile elde edilmiş bir bilgi türüdür. Algılama aktı ile ulaşılan
bilgiler, somut nesneler üzerine yaptığımız duyu deneyleri sonucu ortaya çıkar.
Bilgi, yalnızca duyu verileri ile temellenen algı aktıyla sınırlanamaz. Anlama
aktı ile özne, gerçekte olan varlığı kavrayabilir veya anlayabilir. Anlama aktı,
doğruyu bütünüyle kavramayı içerdiğinden, sezgisel ya da zihinsel içerikli olabilir.
Örneğin, “Şu resimdeki gerçeği kavradım.” ifadesiyle resimde verilen bir gerçekliği
tüm açılardan anladığımı söylemek istemekteyim.
Açıklama aktı, öznenin nesne hakkında elde ettiği bilgileri nedenleri,
gerekçeleri veya kanıtları ile adım adım vermesini sağlar. Açıklama mantıksal bir
bilgi türü olup, bir şey hakkında ilk bilgiden kalkarak adım adım son bilgiye doğru
giden bir sıra içerir. Örneğin, yağmurun nasıl yağdığını açıklamak gibi.
Bilgi Türleri
İnsan, kendi dışındaki varlıkları ve kendini tanımaya ve bilmeye çalışan tek
varlık türü olarak, bilgi nesneleriyle farklı tarzlarda ilişkiye girer ve farklı bilgiler
elde eder. İnsanların ilk çocukluk günlerinden beri bilme ve tanıma merakı içinde
olduklarını psikoloji ve pedagoji ortaya koymuştur. Aynı şekilde insanların ilk
toplumlardan itibaren çeşitli türde bilgi ürettiklerini tarih, sosyoloji ve antropoloji
bilimleri ortaya koymuştur.
Bilinçli ve akıllı varlık olarak insanın en büyük özelliği, nesnelerle çok çeşitli
türden ilişkilere girerek, tek tür bilgi değil de farklı bilgiler üreten bir varlık
olmasıdır. İnsanlığın geçmişine baktığımızda, insanlar çoğunlukla nesneleri dinsel
veya gündelik bilgi ile kavramaya çalışmışlardır. Günümüz insanı ise nesnelere daha
çok bilimsel açıdan yaklaşmaktadır. Görüldüğü gibi, öznenin nesneye yönelmesinde
kullandığı yöntem veya ilişki türü, bilginin ne tür bilgi olduğunu da belirlemektedir.
Bilgi taşıdığı özelliğe ve elde ediliş yöntemlerine göre farklı türlere ayrılır:
Felsefe Nedir?
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9
Gündelik bilgi, akıl ve
deney temelli
açıklamalar
yapmaksızın varılan
genellemelerdir
İnanan insan için dini
bilgi, kendisinde şüphe
olmayan bilgidir.
Gündelik Bilgi
Dinsel Bilgi
Teknik Bilgi
Sanat Bilgisi
Bilimsel Bilgi
Felsefî Bilgi.
Gündelik Bilgi
İnsan, doğal ve toplumsal olmak üzere iki dünyada yaşar; duyu ve algılarıyla
her iki dünyadaki varlıklar hakkında bilgi edinir. Eğer bu bilgiler belli bir neden-
sonuç ilişkisi ve yönteme başvurmaksızın, doğrudan kişinin algılarına ve sezgilerine
dayanılarak elde edilmişse, bu tür bilgilere gündelik bilgi denir. Gündelik bilgi,
insanın günlük yaşamında kullandığı pratik bilgilerdir.
Örneğin, “Hava bulutlanmaya başladı, sanırım biraz sonra yağmur yağacak.”
şeklindeki bir bilgi, gündelik bilgidir. Böyle bir bilgi her ne kadar neden-sonuç
ilişkisinden çıkarılmış gibi görünse de kişinin öznel algı ve yargılarına dayanmasının
yanı sıra gerçek anlamda neden-sonuç ilişkisiyle ve bilimsel bir yöntemle elde
edilmediği için genel-geçer bir bilgi değildir. O hâlde, gündelik bilgi, öznel
genellemeler sonucu elde edilmiş bilgi olduğu için bilimsel içerikli bir neden-sonuç
ilişkisini ve genel-geçer olma özelliğini taşımaz.
Gündelik bilginin kendi ölçüleri içinde her ne kadar bir geçerliliği, doğruluğu
ve hayatı kolaylaştıran bir yanı varsa da, tek tek olay ve olguların öznel algı ve
sezgileri olması nedeniyle, bilimsel bilgi değildir.. Sonuç olarak, deneme-yanılma
sonucu bulunan gündelik bilgi, nesnel, gözlemsel, deneysel, neden-sonuç ilişkili ve
genel-geçer değildir.
Dinsel Bilgi
Özne ve nesne arasındaki bağ, yüce bir varlık (Tanrı) tarafından belirlenen bir
inanç sistemine dayanarak elde ediliyorsa bu tür bilgiye dinî bilgi denir. Dinî bilgi,
belli bir din temeli üzerinde evreni, insanı ve toplumu açıklayan değişmez ve kesin
bilgidir. Dinî bilgi, inanca dayandığı ve Tanrı tarafından gönderildiği için, mutlak ve
bağlayıcıdır.
Dinin amacı, insanın anlamakta güçlük çektiği özellikle manevî yaşantılar ve
yaratan hakkında inanca dayalı bilgi vermenin yanı sıra insanın bu bilgiler
doğrultusunda yaşamını sürdürmesini sağlamaktır. Din, insanların ne yapıp ne
yapamayacağını kutsal kitap ve peygamberin söz ve tutumlarıyla açıklar. İnsanların
bunları kabul edip etmemeleri serbest bırakılmasına rağmen, inanan insanların
Felsefe Nedir?
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10
yaşamlarını ve eylemlerini dine uygun şekilde yapmaları için zorlayıcı veya bağlayıcı
önlemler de getirilmiştir. Sonuç olarak, dinî bilgi, diğer bilgi türlerinden farklı olarak
inanç bağından kaynaklanan mutlak, değişmez, zorlayıcı ve kesin bilgilerdir.
Teknik Bilgi
İnsanlar, diğer birçok canlılardan farklı olarak daha güçsüz bir şekilde
yaratılmışlardır. Fakat insanları diğer canlılardan ayıran en önemli özelliği akıllı
olmasıdır. Akıllı varlık olarak insan, karşılaştığı varlıkları yalnızca tanıma ve bilmenin
ötesinde onları kendi istekleri doğrultusunda kullanmak için değiştirme gücüne de
sahiptir. Kısaca alet yapan varlık olarak insan, kendini diğer varlıklara karşı üstün ve
güçlü yapar. Alet ve gereç yapma bilgisine teknik bilgi denir.
Yunanca “techné” sözcüğünden gelen teknik, beceri ve sanat anlamına gelir.
Yunanlılara göre teknik, doğal olanın insanın becerisi ve sanatı sayesinde yaşamda
kullanışlı ve yararlı bir alet ya da araca dönüştürülme işlemidir. Bu anlamıyla tek-
nik, doğada olmayan fakat insanın kendi aklı sayesinde doğadan aldığı malzemeyi
kendi hayatını kolaylaştıracak alete çevirmesidir. Görüldüğü gibi teknik, teorik bir
bilgi olmaktan çok bir şeyin pratik kullanıma dönüştürülme bilgisidir.
Teknik bilgi, öznenin nesneyi pratik amaçları için değiştirme ve ondan alet
yapma bilgisidir. Teknik bilgi, pratik bilgi olup, insana yarar ve kolaylık sağlayan bir
işleve de sahiptir. İnsanlığın tarihine baktığımızda, ilkin alet yapma teknik bilgisi ge-
lişmiştir. İlk insanlar doğa ile giriştikleri hayat mücadelesinde önce yaşamlarını
kolaylaştıracak avcılık ve barınma alet ve gereçlerini yapmışlardır. Örneğin, ucu sert
ve keskin olan bir mızrak ya da ok gibi. Daha sonraki dönemlerde insanlar, makine
teknik bilgisine erişerek el gücü yerine, makine gücü kullanmaya başlamışlardır.
Örneğin, buharla ya da rüzgârla çalışan makineler gibi. Günümüzde insanoğlu, artık
makine bilgisini aşarak otomasyon teknik bilgisini kullanmaya başlamıştır. İnsan,
seri üretimde makinelerin birlikteliğine geçerek, kendisini denetleyen ve planlayan
otomatik makineler yapmıştır.
Teknik bilgi ile bilimsel bilgi, ilk günden itibaren birbirlerini desteklemelerine
ya da birlikte varlıklarını sürdürmelerine rağmen, farklı bilgi türleridir. Eski
Yunan’da teknik bilgi, bilimsel bilgiden önce gelmekteydi. Önce alet ve gereç
yapılır, sonra da bunlara uygun olarak bilimsel bilgi gelişirdi. Fakat bu öncelik-
sonralık ilişkisi günümüzde değişmiştir. Günümüz insanı tekniği ya da teknolojiyi,
bilimsel bilginin bir ürünü olarak kabul etmektedir. Kısaca bilimsel bilgi teorik bilgi
olması nedeniyle teknik bilgiden yani pratik üretimden önce gelmektedir. Teknik,
bilimin sonucu ya da pratiğe uygulanışı olarak tanımlanmaktadır.
Felsefe Nedir?
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11
Sanat Bilgisi
Teknik bilgi gibi sanat bilgisi de beceri, yaratma ve üretim etkinliği olarak
ortaya çıkar. Fakat sanat bilgisi yarar amacından ziyade, güzellik duygusuna hizmet
eder. Sanat bilgisi, güzelliklerin ortaya konulması sırasında çıkan bilgidir. Sanatçı
(özne), nesneye yönelerek onda gördüğü bir şeyi elindeki malzemede ifade etmeye
çalışır. Sanatçı bu ifadesini müzikte, resimde, heykelde, edebiyatta, seramikte ve
tiyatroda açığa çıkarabilir.
Sanatçının öznel becerisiyle yaptığı eser, hoşlanma, beğeni, güzellik ve haz
alma duygusunu ortaya çıkarmak içindir. Bu anlamıyla sanat bilgisi, sübjektif (öznel)
bilgi türüdür. Çünkü aynı nesneyle ilişkiye giren iki sanatçı farklı sanat bilgileri ve
eserleri ortaya koyabilirler. Sanat bilgisi, hayal gücünün, sezginin, yaratmanın ve
becerinin bir ürünüdür.
Sanat bir tür yaratma sonucu yapılan üretim ise doğayla her zaman karşıtlık
içindedir. Sanatçı kullandığı malzemeyi (örneğin bir mermer parçasını) doğadan
almasına rağmen, çoğunlukla doğada olmayan bir niteliği veya güzelliği ona
vererek, yeni bir eser yaratır. Kısaca sanatçı, doğadaki nesneleri kullanmasına
karşılık, doğada olmayan bir güzelliği eserine koyar.
Bilimsel Bilgi
İnsan aklının belli bir konuya yönelerek elde ettiği yöntemli, sistemli, düzenli,
tutarlı ve geçerli, kanıtlanabilir ve denenebilir nesnel (objektif) bilgisine, bilimsel
bilgi denir.
Tanımdan da anlaşılacağı gibi, bilimsel bilgi şu temel özellikleri içerir:
İnsanın aklını kullanması,
Bir alanı konu yapması,
Yöntem (deney ve gözlem) kullanması,
Sistemli ve düzenli olması,
Tutarlı ve geçerli olması,
Kanıtlanabilir ve denetlenebilir olması,
Nesnel yani tarafsız bilgi olması.
Bilimsel bilgi, yöntemleri, konuları ve amaçları bakımından üçe ayrılır:
Formel Bilimler
Doğa Bilimleri
İnsan Bilimleri
Felsefe Nedir?
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12
Formel Bilimler
Konusunu doğadan almayan yani duyu deneyinden gelmeyen, buna karşılık
duyular üstü ideal bir varlık alanını ele alan bilim dallarına formel (biçimsel) bilimler
denir. Duyular alanının ötesinde kalan düşünce alanını ya da tasarlanan varlık
alanını incelediği için formel bilimlere ideal bilimler de denir. Matematik ve mantık
bu tür bilimlerdir. Her iki bilimin incelediği varlık alanı düşünceye veya tasarıma
aittir. Örneğin, matematiğin bir öğesi olan rakam “bir”i doğada bulmak olanaksız-
dır. Yine mantığın bir önermesini doğada değil, düşüncede veya zihinde
bulmaktayız. Görüldüğü gibi formel bilimler, konusu bakımından hem doğa
bilimlerinden hem de insan bilimlerinden farklıdır.
Formel bilimlerin incelediği alandaki varlıklar doğa ve insan bilimlerinin varlık
alanının aksine zaman ve mekânda yer almazlar. Örneğin “2+2 = 4” gibi bir
matematik ifadesi zaman ve mekâna bağlı değildir. Mantığın geçerli çıkarımları da
zaman ve mekâna bağlı olmadan daima geçerlidirler. Çünkü hem matematik hem
de mantık tümdengelimsel çıkarımları kullanırlar. Formel bilimlerin yöntemi, bir
düşünme yöntemi olan tümdengelimdir. Buna karşılık doğa ve insan bilimleri
çoğunlukla deney, gözlem ve tümevarım yöntemlerini kullanırlar.
Formel bilimler, sembolleri kullanarak kendilerini ifade ettikleri için aynı
zamanda yapay bir anlatım biçimine de sahiptirler. Bu nedenle diğer bilimlere göre
en nesnel bilgi türleridir. Günümüzde hem doğa bilimleri hem de insan bilimleri,
formel bilimlerin ifade biçimleri olan sembolleri kullanmak suretiyle daha nesnel
olmayı amaçlamaktadırlar.
Doğa Bilimleri
Formel bilimlerin tersine, reel (gerçek) dünyada var olan varlıkları inceleyen
ve onların bilgisini edinmeye çalışan bilimlere doğa bilimleri denir. Konu alanı reel
varlık alanı olan doğa bilimleri, kendi içinde fizik bilimleri, yer bilimleri ve yaşam
bilimleri olarak üçe ayrılır.
Fizik bilimleri, doğa bilimleri içindeki varlıkları birçok açıdan ele alarak, onlar
hakkında olgusal, tümel ve doğru bilgiler verirler. Fizik, maddeyi, hareketi ve
enerjiyi; kimya maddenin yapısını, bileşenlerini, özeliklerini ve değişimlerini;
astronomi gezegenleri, yıldızları kısaca uzayı inceler. Yer bilimleri, jeoloji,
meteoroloji ve oşinografi (deniz bilimleri), mineraloji ve paleontoloji (fosil bilimi);
yaşam bilimleri, biyoloji ve tıp bilimidir.
Doğa bilimlerinin temel özelliği, olgusal ve deneysel oluşlarıdır. Bu özeliği, bu
bilimlerin reel varlık alanı hakkında bilgi vermelerinden kaynaklanır. Olgu veya
olgular arası ilişkiyi neden-sonuç bağıntısı ilkesine göre açıklamaya çalışırlar. Ne-
densellik ilkesi doğa bilimlerinin genel, kesin, tümel ve doğru yasalara erişmesinin
en önemli temelidir. Doğa bilimleri, doğada egemen olan yasalara varmayı kendine
Felsefe Nedir?
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13
Bir şeyi anlamak, onu
varolma nedenleriyle
birlikte kavramaktır.
İnsan, dünyadaki
varlıkları farklı gördüğü
zaman, onları bilmek ve
anlamak ister.
amaç edinmiştir. Çünkü doğadaki varlıklar, bir düzen içinde aynı yasalara göre
hareket etmektedirler. Bu yasalar bulunur ve açıklanırsa doğadaki varlıkların ne
olduğunu, nasıl olduğunu ve aralarındaki ilişkileri anlayabiliriz. Bu amaç
doğrultusunda, doğa bilimcileri olgular üzerine deney ve gözlem yaparlar. Doğa
bilimleri, doğadaki varlıkların bilgisini açıklama yöntemiyle ortaya koymaya
çalışırlar. Buldukları yargıları tümevarım yöntemiyle genelleyip, yasaları elde
ederler.
İnsan Bilimleri
İnsanı değişik boyutlarıyla inceleyen bilgi türüne, insan bilimleri adı verilir.
İnsan bilimleri, antropoloji, sosyoloji, psikoloji, siyaset bilimi, dil bilimi ve tarih gibi
insanı kendisine konu yapan bilimlerden oluşur.
Tüm insan bilimleri insanı geçmişi, şimdisi veya geleceği bakımından ele
alabildiği gibi, onu kültür yapan, toplum oluşturan, tarih yapan, siyaset yapan ve dil
oluşturan varlık olarak ele alıp, inceleyebilir. Kısaca bu bilimler, insanın yapıp
ettikleriyle ve ne yapacaklarıyla ilgilenirler.
İnsan bilimlerinin konusu insan olduğu için, doğa bilimlerinde olduğu gibi
kesin yasalara varamazlar. Çünkü insan, doğadaki cansız varlıklarda bulunan sabit
ve genel yasalara bağlı hareket etmez. İnsan, cansız doğadan farklı olarak, özgür
iradeye sahiptir. Nedensellik ve genel-geçer yasalar, insan bilimlerinde tam bir
karşılık bulamazlar. Bu nedenle, insan bilimlerinin amacı genel-geçer yasalara
varmak yerine, insanın yapıp ettiklerini anlamaktır. İnsan bilimleri, açıklama
yöntemi yerine anlama yöntemini kullanırlar.
Felsefî Bilgi
Şu ana kadar açıklanan tüm bilgi türleri varlığı parçalıyor, onu belli bir açıdan
ele alıyor ve bulduğu bilgileri doğru olarak kabul ediyor. Felsefî bilgi, diğer bilgi
türlerinin aksine, evreni, varlığı, insanı ve toplumu parçalara veya konularına
ayırmadan, bir bütün olarak anlamaya çalışır. Felsefî bilgi, merak eden ve soru
soran varlık olarak insanın, evren, dünya, kendisi ve toplum hakkında aklı ile ortaya
koyduğu tümel düşüncelerdir.
Felsefe bilgisi, düşünen öznenin, nesneyi merak etmesi ve ona yönelerek, onu
sorgulaması ve anlamasıyla ortaya çıkan tutarlı, ön yargısız, akılla temellendirilmiş
düşüncelerden oluşan bilgi türüdür.
Felsefî bilgi, araştırma ve incelemeye dayanarak eleştirel bir düşünmenin
sonucunda ortaya çıkar. Çünkü felsefî tavır sahibi birisi her şeyi olduğu gibi kabul
etmez. Felsefî bilgi, olaylar karşısında merak duyan insanın olaylara olduğundan
farklı yaklaşmasını sağlar. Merak, olağandışı olana yöneliktir.
Felsefe Nedir?
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14
Felsefe sorularının
cevapları bitmiş ve tü-
kenmiş değildir. Felsefî
bilgi, çözülmemiş
sorular üzerine yeniden
düşünmektir..
Öze
t •Yunanca philosophia sözcüğünden gelen felsefe bilgi veya bilgelik sevgisi demektir. Felsefe, insanın mitolojik ve dinsel düşüncelerden bağımsız olarak aklıyla gerçekleştirdiği bir etkinliktir. Düşünmeyi öğreten bir sanat olan felsefe, insanın aklını veya diğer düşünme yetilerini kullanarak var olan hakkında soru sorup cevap arama etkinliğidir. Bir başka ifadeyle felsefe varlık veya var olan hakkında düşünmektir ama soyut, kavramsal, rasyonel ve kuramsal düşünmedir.
•Felsefi tavır şüpheye dayalı bir tavırdır. Bir başka ifadeyle felsefi tavır sorgulayıcı, merak duyan, acık görüşlü, hoşgörülü, aklın ve deneyin yönlendirmesine dayalı bir tavırdır. Felsefede amaç gerçeği görebilmektir gerçeği görebilmek ise uzun ve sarp yollardan yürümeği gerektirir. Felsefi bilgi diğer bilgi türleri olan gündelik bilgi, dinsel bilgi, teknik bilgi, sanat bilgisi ve bilimsel bilgiden farklı bir bilgidir. Birikimsel olarak ilerleyen felsefi bilgi, birleştici ve bütünleyicidir. Felsefe sorularının cevapları bitmiş ve tükenmiş değildir. Felsefi bilgi, çözülmemiş sorular üzerinde yeniden düşünmektir.
Olayları anlamak isteyen özne, olayların bilgisini akıl temelli bir dizge veya
sistem içinde yorumladığında felsefî bilgi üretmiş olur. O hâlde, felsefî bilgi, mantık
ilkeleri çerçevesinde ortaya konulan akıl yürütmeler sonucu elde edilmiş sistemli
bilgilerdir. Felsefî bilgi soyut, kavramsal, rasyonel (yani, akılla edinilmiş, akla
uygun) ve kuramsal bilgi olması nedeniyle evrenseldir.
Felsefî bilgi, birikimsel olarak ilerleyen bilgidir. Her ne kadar felsefe karşı
çıkışlarla beslense de filozoflar bir önceki filozofun düşüncelerine bir şeyler katarak
veya eleştirerek daha farklı bilgilere varırlar. Filozoflar aynı problemleri farklı
açıdan cevaplarla yeniden yorumlarken, öncekilerin sonuçlarından da yararlanırlar.
Fakat felsefe bilgisinin ilerlemesi, bilimsel bilgi gibi değildir. Felsefî bilgi, daha
önceki bilgilerden ayrı düşünülemez. Felsefe tarihi bir bütündür ve göz ardı
edilemez.
Felsefî bilgi, birleştirici ve bütünleyicidir. Filozof, tüm bilgiler üzerinde bir üst
düşünme yaparak bütüncü bir açıklama yapar. Felsefî bilgi, insanı, varlığı ve yaşamı
bir tümellik içinde ele alır ve çeşitli kuramlar oluşturur.
Felsefî bilgi, bilimsel bilgi gibi deneyle veya gözlemle kanıtlanamaz. Bu
bakımdan doğruluğu açıkça saptanabilecek bir bilgi türü de değildir. Çünkü felsefî
bilgi, sürekliliği ve yeni yorumları içerir. Felsefî bilgi, filozofların (öznenin) kişisel
düşünme yeteneklerine bağlı olmalarından dolayı özneldir. Fakat filozof kendi
öznelliğinde evrensel cevapları yakalamayı amaçlar.
Felsefe Nedir?
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15
Değerlendirme sorularını
sistemde ilgili ünite
başlığı altında yer alan
“bölüm sonu testi”
bölümünde etkileşimli
olarak
cevaplayabilirsiniz.
DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Felsefe, insanlık tarihinde bilme ve öğrenme gereksinimini karşılayan en
yetkin ve gelişmiş düşünme türlerinden biridir. Yetkin olması soyutlama
gücünün yüksek düzeyde olmasından, gelişmiş olması da sitemli, kapsamlı,
bağımsız, özgür ve derinlemesine bir düşünüş niteliği taşımasından gelir.
İnsanoğlu, tarihin başlangıcından günümüze dek önündeki nesnel gerçekliği,
evreni, doğayı, insanı, toplumu bilmek ve öğrenmek amacıyla sürekli
düşünce üretmiştir.
Bu parçaya dayanarak aşağıdaki yargılardan hangisine ulaşılabilir?
a) Felsefe, ticaret yoluyla zenginleşen toplumlarda sanatçı ve düşünürlere önem verilmesiyle ortaya çıkmıştır.
b) Toplumsal yapı içinde kültürel etkileşim yoğunlaştıkça felsefenin oluşma ortamı belirginleşir.
c) Felsefe, gelişmiş uygarlıklarda ortaya çıkmış bir disiplindir.
d) Felsefe, insanların değişik konulardaki bilgi ihtiyacını karşılayan özgün bir düşünüş biçimidir.
e) Felsefede üretilen bilgiler, doğruluğu ve yanlışlığı tartışılmaz nitelik taşır.
2. Felsefi bilgisi öznel nitelik gösterir. Örneğin, aynı soruyu iki filozof
birbirinden çok farklı ya da karşıt şekilde cevaplandırılabilir.
Bu durumun nedeni olarak aşağıdakilerden hangisi gösterilebilir?
a) Felsefede sistemli görüşler ortaya çıkması
b) Felsefenin, açıklamalarında birleştirici ve bütünleştirici bilgiler ortaya koyması
c) Felsefenin öğrenilecek konularını bulunması
d) Felsefede filozofun kişisel görüşlerinin önemli rol oynaması
e) Felsefi bilgilerin kendi içinde tutarlı olması
3. Felsefe yapmak, gerçeği doğrudan doğruya olmaksızın görmektir. Akıl,
ruhun gözüdür. Kendisine doğru gitmemiz gereken en yüksek gerçek,
bilgeliktir. Bilgeliğe sahip olmak, Tanrı’yı bilmektir. O halde hakiki felsefe,
hakiki dinle aynı şeydir.
Bu parçada aşağıdakilerden hangisi vurgulanmaktadır?
a) Felsefenin dine dayanmasının gereksiz olduğu
b) Felsefenin önemli bir etkinlik olmadığı
c) Felsefe öğretiminin gereksiz olduğu
d) Felsefenin dinden bağımsız olmadığı
Felsefe Nedir?
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16
e) Felsefenin giderek önemli hale geldiği
4. Felsefenin, soru sormakla ve insan yaşamıyla ilgili problemlere ilginin
artmasıyla başladığını söyleyebiliriz. Felsefe, insan yaşamının anlamıyla,
varlık, bilgi ve değerle ilgili sorulara bir yanıt getirmeye, ortaya çıkan
problemlere bir bütün içinde açıklamaya çalışır.
Bu parçada felsefenin hangi özelliği vurgulanmaktadır?
a) Sistemli ve düzenli olması
b) Sürekli bir düşünce faaliyeti olması
c) Kişisel deneyimlere dayalı olması
d) Tutarlı görüşlere dayanması
e) Anlamaya yönelik sorgulamada bulunması
5. Felsefede var olan her şey üzerinde düşünülür, onların neden başka türlü
değil de böyle olduklarını ve nereden geldiklerini yorumlar; onların içerikleri
hakkında sorular sorar.
Bu parçada sözü edilen durum felsefenin hangi niteliğini açıklamaktadır?
a) Sorgulayıcı olmasını
b) Akıl ilkelerine dayanmasını
c) Sistemli ve düzenli olmasını
d) Yığılma göstermesini
e) Kişisel olmasını
6. Felsefe, kendisine konu aldığı her alanda önüne çıkan her türlü bilgiyi,
görüşü, inancı, uygulamayı sorgulayıcı bir bakış açısıyla değerlendirir.
Örneğin Sokrates, içinde yaşadığı toplumda hakim olan dini, ahlaki görüşleri
sorgulayarak onların yerine kendi görüşlerini geçirmek istemiştir.
Bu durum felsefenin hangi niteliğiyle açıklanabilir?
a) İlerlemenin olmaması
b) Genellemeye dayanması
c) Eleştirel olması
d) Mantık ilkelerini kullanması
e) Tarihine bağımlı olması
Felsefe Nedir?
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17
7. Felsefenin problemleri aynı ya da benzer olmasına karşın, filozofların zihin
ve karakter yapıları, olaylara bakış açıları ve yaşam biçimlerinin farklı
olması, bu problemlere ilişkin farklı açıklamaların yapılmasına yol açmıştır.
Bu parçadan aşağıdaki verilenlerden hangisine ulaşılabilir?
a) Felsefe öznel bir nitelik gösterir.
b) Felsefe varlığın incelenmesinde farklı yöntemler kullanır.
c) Hiçbir insan gerçek bilgiye ulaşamaz.
d) Varlıkta sürekli değişim kaçınılmazdır.
e) Her birey kendi özünü yansıtır.
8. Eski Yunan düşünürleri bilgi ile bilgelik, bilmek ile işlemek arasında sıkı bir
ilişki görüyorlardı. Sokrates, bundan dolayı, “kimse bilerek kötülük işlemez”
diyordu. Demek ki felsefe kelimesini başlangıçta taşıdığı anlam içinde ele
alırsak, onda sadece bilmenin değil, ahlaka uygun ve mutlu yaşam sürmenin
de söz konusu olduğunu görürüz.
Bu parçada vurgulanan düşünce aşağıdakilerden hangisidir?
a) Felsefenin giderek değerini yitirdiği
b) Her düşüncenin felsefi nitelik taşımadığı
c) İnsanların bilgeliğe büyük önem verdiği
d) Her türlü bilgiyi filozofların ürettiği
e) Felsefenin bireylere bir yaşam biçimi de sunduğu
9. Felsefede, konu ve kavramların örülmesinde çelişkili yargılara yer
vermemek için aşağıdakilerden hangisinden yararlanılır?
a) Bilimsel yöntemden
b) Bilim adamlarından
c) Tarihsel incelemelerden
d) Mantık ilkelerinden
e) Metafizikten
10. Aşağıda verilenlerin hangisi felsefenin, “bilmek için bilmek” amacını daha
belirgin olarak ortaya koymaktadır?
a) İnanç ve eylemlere eleştirel bakış sağlamak
b) Düşüncelere temel oluşturan sanı ve ön kabulleri aydınlatmak
c) Var olanlara ilişkin merak ve hayret duygusunu gidermeye çalışmak
d) İnsan olmanın değerini korumak
e) İnsan davranışlarını düzenleyerek yaşama yön vermek
Cevaplar: 1.D, 2.D , 3.D , 4.E, 5.A, 6.C, 7.A, 8.E, 9.D, 10.C
Felsefe Nedir?
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 18
YARARLANILAN KAYNAKLAR
Adjukiewicz, K., (1989) Felsefeye Giriş. (Çev. Ahmet Cevizci) Ankara: Gündoğan
Yayınları
Akarsu, Bedia. (1997) Felsefe Terimleri Sözlüğü. İstanbul: İnkılâp Kitabevi
Arslan, Ahmet. (1996) Felsefeye Giriş, Ankara: Vadi Yayınları
Aster, Ernst von. (1994) Bilgi Teorisi ve Mantık. (Çev. Macit Gökberk) İstanbul:
Sosyal Yayınları
Billington, Ray. (1995) Felsefeyi Yaşamak (Çev. Abdullah Yılmaz) İstanbul: Ayrıntı
Yayınları
Bolay, Süleyman Hayri.(1996) Felsefî Doktrinler ve Terimler Sözlüğü, Ankara: Akçağ
Yayınları
Cevizci, Ahmet. (1999) Paradigma Felsefe Sözlüğü, İstanbul: Paradigma Yayınları
Çotuksöken, Betül.(1994) Felsefeyi Anlamak, Felsefeyle Anlamak, İstanbul: Kabalcı
Yayınları
Çotuksöken, Betül.(1998) Kavramlara Felsefe ile Bakmak, İstanbul: İnsancıl
Yayınları
Çüçen, A. Kadir.(1999) Felsefeye Giriş. Bursa: Asa Kitabevi
Deleuze, G ve Guattari, F.(1996) Felsefe Nedir? (Çev. Turhan Ilgaz) İstanbul: YKY
Descartes, R.(1947) Metot Üzerine Konuşmalar (Çev. M. Karasan) Ankara. Milli
Eğitim Basımevi
Descartes, R.(1943) Felsefenin İlkeleri (Çev. M. Karasan) Ankara: Milli Eğitim
Basımevi
Edwards, Paul (Editor in Chief),(1972) The Encyclopedia of Philosophy 8.Volume.
New York: Macmillan Publ.
Kuhn, T.(1982) Bilimsel Devrimlerin Yapısı. (Çev. N. Kuyaş) İstanbul: Alan Yayıncılık
Mengüşoğlu, Takiyettin. (1983) Felsefeye Giriş İstanbul: Remzi Kitabevi
Reichenbach, J. H.(1981) Bilimsel Felsefenin Doğuşu (Çev. C. Yıldırım) İstanbul:
Remzi Kitabevi
Sözer, Önay.(1992) Felsefenin ABC’si. İstanbul: Simavi Yayınları
Stanley, H. M ve Hunt, Thomas C.(1996) Felsefeye Çağrı, (Çev. Hasan Ünder)
Ankara: İmge Kitabevi
Felsefe Nedir?
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 19
BAŞVURULABİLECEK DİĞER KAYNAKLAR
Cevizci, Ahmet. (2000) İlkçağ Felsefesi Tarihi, Bursa: Asa Kitabevi
Cottıngham, John.(1995) Akılcılık (Çev. Bülent Gözkan) İstanbul: Sarmal Yayınevi
Çotuksöken, Betül.(1994) Felsefî Söylem Nedir? İstanbul: Kabalcı Yayınları
Tanilli, Server.(1997) Yaratıcı Aklın Sentezi. İstanbul: Adam Yayınları
Tepe, Harun.(1995) Platon’dan Habermas’a Felsefede Doğruluk ya da Hakikat.
Ankara: Ark Yayınları
Timuçin, Afşar.(1997) Felsefe Sözlüğü, İstanbul: İnsancıl Yayınları
Welschedel, Wilhelm. Felsefenin Arka Merdiveni. (Çev. Sedat Umran) İstanbul: İz
Yayıncılık
Yıldırım, Cemal.(1991) Bilim Felsefesi, İstanbul: Remzi Kitabevi