181'inci sayı

16
1990’larda ‘Elveda’ dedikleri proletarya, yepyeni bir kuruluş döneminin eşiğinde, güvencesizliğe karşı mücadele temelinde tarih sahnesine çıkıyor S. 2 Suudi Katar çekiflmesi Ortado¤u’daki Katar-Suudi Arabistan çekiflmesi, Suriye’nin cephe gerisindeki krizi görünür hale getirdi S. 5 Dev uyan›yor Römork kasalar›ndan yollara savrulan, ›rkç› sald›r›lar›n hedefi mevsimlik tar›m iflçileri örgütlenme yolunda S. 10 Silahlar teslim edilince... Adana olaylar›nda 2 bine yak›n Türk-Kürt, 20-30 bin civar›nda da Ermeni öldürüldü. Ermeni mahalleleri yerle bir edildi S. 13 Ferda Koç / Sayfa 4 Fikirler konufluyor... Tufan Sertlek / Sayfa 8 Deniz bitti, haydi... Banu Serveto¤lu / Sayfa 9 Biz Thatcher’› iyi... Dilflat Aktafl / Sayfa 10 1 May›s’ta söz kad›nlar›n... Y›l 7 Say› 181 18 Nisan 2013• 1,25 TL İktidarını yıkacağız Savaşın, sömürünün, gericiliğin S. 3 1 May›s, eme¤in sermayeye meydanlarda ‘meydan okudu¤u’ gündür Halkevleri Genel Baflkan› Oya Ersoy: “Ülkemizin önemli bir süreçten geçti¤i bugünlerde iflçi s›n›f›n›n birlik, mücadele ve dayan›flma gününe, 1 May›s’a gidiyoruz. Emekçilere vaat edecek hiçbir fleyi kal- mayan AKP, kendi iktidar›n› sa¤lamlaflt›rmak için elinden geleni yap›yor. Kürt sorununda t›rmand›r- d›¤› floven sald›rgan siyasetle duvara çarpan AKP flimdi herkesin flüpheyle yaklaflt›¤› bir “çözüm” id- dias›yla, girdi¤i bataktan kurtulmaya çal›fl›yor. Bili- yoruz ki bar›fl ve kardefllik kapal› kap›lar ard›nda iktidar oyunlar›yla gelmeyecek. 2013 1 May›s’› emekçilerin, ezilenlerin AKP’ye karfl› kardefllik sö- zünü en güçlü biçimlerde söyleyerek meydana ç›k- t›¤›, halk›n örgütlü güçlerinin AKP’nin oyununu bozdu¤u bir gün olacakt›r. 1 May›s’ta Kürt sorunu- nun demokratik çözümü, flovenizme karfl› emekçi- lerin kardeflli¤i için alanlara ç›kaca¤›z. Hak mücadelelerinin her alanda büyüdü¤ü böy- le bir dönemde 1 May›s, meydanlarda büyüyen di- renifllerin buluflma noktas› olacak. Ülkenin dört bir yan›nda kurulan E¤itim Hakk› Meclisleri’yle zorunlu seçmeli ders dayatmalar›n› geri çektirenler, k›l›k k›- yafet yönetmeli¤ini uygulatmayanlar, zorunlu ba- ¤›fllar› toplatt›rmayanlar, okullar›n› kapatt›rmayan- lar var. Gözlerini evlerimize, kentlerimize dikenlere karfl› “Bar›nma hakk›” için mücadele edenler var. Do¤am›z› HES’le, termikle, nükleerle, madencilikle, 2B ile talan eden sermayenin ve iktidar›n karfl›s›n- da dikilenler var. “Tafleron Cumhuriyetine Hay›r” diyerek Meclis kap›s›na dayananlar var. Kad›nlar›n yaflam› ve bedeni üzerinde tahakküm kurmaya ça- l›flan, AKP’nin karfl›s›nda “Yaflam da bizim karar da” diyen kad›nlar var. Halk›n bu direnifllerinin en ön saflar›nda Halkevleri var! Hakk›n› bilen, hakk›n› arayan, hak mücadelelerinin örgütü Halkevleri var. “Sömürüye, savafla, gericili¤e karfl› Halkevleri var” diyerek, 1 May›s’ta ülkenin dört bir yan›nda dostla- r›m›zla, yoldafllar›m›zda emek ve halk örgütleri ile kol kola soka¤a ç›kaca¤›z.” S. 11 Yepyeni bir günefl do¤ar... AKP karanl›¤›na karfl› Halkevleri var! AKP emperyalizmin aktif tafleronu ve sermayenin en maharetli tem- silcisi olarak Ortado¤u halklar›na, emekçilere, Kürtlere, Alevilere, kad›nlara açt›¤› savaflta karfl›s›nda halk›n direniflini buluyor Halk AKP’nin yalan›na kanm›yor, sopas›ndan korkmuyor. Güvencesiz emekçilerin, yok- sullar›n, kad›nlar›n, bar›fl isteyen Türk ve Kürt halklar›n›n, gençli¤in isyan› 1 May›s’ta alanlara ç›k›yor A-PDF Merger DEMO : Purchase from www.A-PDF.com to remove the watermark

description

Halkın Sesi gazetesi 181'inci sayısı çıktı

Transcript of 181'inci sayı

Page 1: 181'inci sayı

1990’larda ‘Elveda’dedikleri proletarya,yepyeni bir kuruluşdöneminin eşiğinde,güvencesizliğe karşımücadele temelindetarih sahnesine çıkıyor� SS.. 22

SuudiKatarçekiflmesi� Ortado¤u’dakiKatar-Suudi Arabistançekiflmesi, Suriye’nincephe gerisindeki krizigörünür hale getirdi� S. 5

Devuyan›yor

� Römorkkasalar›ndan yollarasavrulan, ›rkç›sald›r›lar›n hedefimevsimlik tar›m iflçileriörgütlenme yolunda� S. 10

Silahlarteslimedilince...� Adana olaylar›nda 2bine yak›n Türk-Kürt,20-30 bin civar›ndada Ermeni öldürüldü.Ermeni mahalleleriyerle bir edildi� S. 13

Ferda Koç / Sayfa 4

Fikirler konufluyor...

Tufan Sertlek / Sayfa 8

Deniz bitti, haydi...

Banu Serveto¤lu / Sayfa 9

Biz Thatcher’› iyi...

Dilflat Aktafl / Sayfa 10

1 May›s’ta söz kad›nlar›n...

Y›l 7 • Say› 181 18 Nisan 2013• 1,25 TL

İktidarını yıkacağızSavaşın, sömürünün, gericiliğin

� S. 3

1 May›s,eme¤in sermayeyemeydanlarda‘meydanokudu¤u’gündür

Halkevleri Genel Baflkan› Oya Ersoy: “Ülkemizinönemli bir süreçten geçti¤i bugünlerde iflçi s›n›f›n›nbirlik, mücadele ve dayan›flma gününe, 1 May›s’agidiyoruz. Emekçilere vaat edecek hiçbir fleyi kal-mayan AKP, kendi iktidar›n› sa¤lamlaflt›rmak içinelinden geleni yap›yor. Kürt sorununda t›rmand›r-d›¤› floven sald›rgan siyasetle duvara çarpan AKPflimdi herkesin flüpheyle yaklaflt›¤› bir “çözüm” id-dias›yla, girdi¤i bataktan kurtulmaya çal›fl›yor. Bili-yoruz ki bar›fl ve kardefllik kapal› kap›lar ard›ndaiktidar oyunlar›yla gelmeyecek. 2013 1 May›s’›emekçilerin, ezilenlerin AKP’ye karfl› kardefllik sö-zünü en güçlü biçimlerde söyleyerek meydana ç›k-

t›¤›, halk›n örgütlü güçlerinin AKP’nin oyununubozdu¤u bir gün olacakt›r. 1 May›s’ta Kürt sorunu-nun demokratik çözümü, flovenizme karfl› emekçi-lerin kardeflli¤i için alanlara ç›kaca¤›z.

Hak mücadelelerinin her alanda büyüdü¤ü böy-le bir dönemde 1 May›s, meydanlarda büyüyen di-renifllerin buluflma noktas› olacak. Ülkenin dört biryan›nda kurulan E¤itim Hakk› Meclisleri’yle zorunluseçmeli ders dayatmalar›n› geri çektirenler, k›l›k k›-yafet yönetmeli¤ini uygulatmayanlar, zorunlu ba-¤›fllar› toplatt›rmayanlar, okullar›n› kapatt›rmayan-lar var. Gözlerini evlerimize, kentlerimize dikenlerekarfl› “Bar›nma hakk›” için mücadele edenler var.

Do¤am›z› HES’le, termikle, nükleerle, madencilikle,2B ile talan eden sermayenin ve iktidar›n karfl›s›n-da dikilenler var. “Tafleron Cumhuriyetine Hay›r”diyerek Meclis kap›s›na dayananlar var. Kad›nlar›nyaflam› ve bedeni üzerinde tahakküm kurmaya ça-l›flan, AKP’nin karfl›s›nda “Yaflam da bizim kararda” diyen kad›nlar var. Halk›n bu direnifllerinin enön saflar›nda Halkevleri var! Hakk›n› bilen, hakk›n›arayan, hak mücadelelerinin örgütü Halkevleri var.“Sömürüye, savafla, gericili¤e karfl› Halkevleri var”diyerek, 1 May›s’ta ülkenin dört bir yan›nda dostla-r›m›zla, yoldafllar›m›zda emek ve halk örgütleri ilekol kola soka¤a ç›kaca¤›z.” � SS.. 1111

Yepyeni bir günefl do¤ar...

AKP karanl›¤›na karfl› Halkevleri var!

AKP emperyalizmin aktif tafleronuve sermayenin en maharetli tem-silcisi olarak Ortado¤u halklar›na,emekçilere, Kürtlere, Alevilere,kad›nlara açt›¤› savaflta karfl›s›ndahalk›n direniflini buluyor

Halk AKP’nin yalan›na kanm›yor,sopas›ndan korkmuyor.Güvencesiz emekçilerin, yok-sullar›n, kad›nlar›n, bar›fl isteyenTürk ve Kürt halklar›n›n, gençli¤inisyan› 1 May›s’ta alanlara ç›k›yor

A-PDF Merger DEMO : Purchase from www.A-PDF.com to remove the watermark

Page 2: 181'inci sayı

EMEĞİN HAKLARI FORUMU

Halk›n Sesi

218 Nisan 2013 / 1 May›s 2013

1990’larda ‘Elveda’ dedikleri proletarya, yepyeni bir kuruluş döneminin eşiğinde,güvencesizliğe karşı mücadele temelinde tarih sahnesine çıkıyor

E meğin Hakları Forumu, 13-14Nisan’da İstanbul’daki Petrol-İşGenel Merkezi’nde gerçekleş-

tirildi. Devrimci Sağlık-İş, Enerji-Sen veBasın-İş’in düzenlediği foruma DİSKBank-Sen, Birleşik Metal-İş, DevrimciTurizm-İş, Limter-İş, Sine-Sen, TEKS-TİL; Türk-İş Deri-İş, Hava-İş, Kristal-İş, Petrol-İş, Tek Gıda-İş, TÜMTİS;KESK Tüm Bel-Sen, SES Türk Tabip-ler Birliği ve Mülkiyeliler Birliği destekverdi. Direnişteki işçiler coşkularını sa-lona taşıdı. Tunus, Mısır ve Kıbrıs’tangelen işçi hareketi temsilcileri dayanış-ma mesajlarını paylaştı. Türkiye’nindört bir yanından gelen emekçileri İs-tanbullu emekçiler iki gün boyunca ev-lerinde misafir etti. Emekçilerin oluştur-duğu komiteler yemekten temizliğe,teknik işlerden yabancı konukların gi-diş-gelişine kadar herşeyle yakından ilgi-lendi. Forum başladığında 400 kişilikkonferans salonu hınca hınç doluydu,merdivenlerde dahi boş yer yoktu.

DİSK Genel Sekreteri Arzu AtabekÇerkezoğlu tarafından açılış konuşmasıyapıldı. Petrol-İş Genel Başkanı Musta-fa Öztaşkın ve SES Genel Başkanı Çe-tin Erdolu da birer konuşma yaptı. Öz-taşkın, sendikaların ortak paydasının“güvenceli iş” mücadelesi olduğunu vur-gularken Erdolu, sendikal krize dikkatçekti.

EL YORDAMIYLA D‹RENMEY‹Ö⁄RENEN PROLETARYA

Salondakiler, Prof Dr. Korkut Bora-tav’ın “Sermayenin Saldırıları ve Eme-ğin Direnmesi” başlıklı sunumunu dik-

katle dinledi. Boratav, Tunus ve Mı-sır’da emekçilerin emperyalistlerin ikti-darını yıktığını ancak örgütlü olmadıkla-rı için iktidarı yeniden sermayeye bırak-tığını söyledi. Proletaryanın el yorda-mıyla direnmenin yolunu bulduğunu be-lirten Boratav sözlerini bitirdiğinde sa-lon ayakta alkışlıyordu.

Boratav’ın ardından “GüvencesizlikRejimi, Emek Hareketinin MüdahaleOlanakları ve İşçi Sınıfı HareketininYükselen Dinamikleri” konulu panelbaşladı. Urfa’daki Mevsimlik Tarım İş-çileri Kurultayı’ndan gelen Ferda Koçmevsimlik tarım işçilerinin selamını ge-tirirken Prof Dr. Mesut Gülmez serma-ye örgütlerinin sosyal haklara yöneliksaldırı hazırlıklarından söz etti, “sosyalhaklar emeğin anayasadaki adıdır” dedi.Doç Dr. Aziz Çelik formel sendikal ya-pıların güvencesiz işçi kitlesinin kapsa-yamadığını ve yeni bir odağa ihtiyaç ol-duğunu vurguladı. Prof Dr. Metin Özu-ğurlu, büyük proleterleşme dalgası so-nucunda proletaryanın artık insanlık na-mına söz söyleyebilecek duruma geldiği-ni belirtti. Yeni proleterleşme dalgası-nın 21. yüzyıla şekil vereceğini ifadeeden Özuğurlu “Bu karakteri yenidenişçileşen orta sınıf profesyonel mesleksahipleri ile güvencesiz koşullarda çalı-

şan kesimlerin ittifakı verecektir” dedi.Arzu Atabek Çerkezoğlu işçi sınıfı-

nın büyük bir gelişme yaşarken yeni mü-cadele biçimlerinin de geliştiğini belirtti,sınıf hareketinin yeni dinamikleriyledevrimci bir yenilenmeye girdiğini söy-ledi. İşçi sınıfının iktidarı hedeflemekzorunda olduğu bu dönemin mücadele-sini “devrimci profesyonellik” dönemiolarak ifade eden Çerkezoğlu, “Sadecedirenmek yetmez. Direnişin dilini devri-min diline dönüştürme zamanı” dedi.

SÖZ D‹RENENLERDEForumun ikinci gününde Tunus, Mı-

sır ve Kıbrıs’tan gelen konuklar söz aldı.Korkut Hoca’nın tespitlerini doğrulayankonuklar, Tunus’ta iktidarın emekçilerikontrol altına almak için İslami sendikaadı altında sarı sendikalar kurduğunuaktardı. Mısırlı katılımcı da Müba-rek’ten sonra iktidara gelen rejimin ilkişinin grevleri yasaklamaya çalışmak ol-duğunu belirtti. Kıbrıslı katılımcı da mil-liyetçiliğin, sınıf hareketindeki bölücüetkisiyle ilgili deneyimlerini paylaştı.Uluslararası katılımcıların ardından sözTürkiye’de direnenlerin oldu. THY,Pakmaya, Koç Üniversitesi, SamsunGazi Devlet Hastanesi, Koşuyolu Has-tanesi ve BEDAŞ direnişçileri deneyim-

lerini paylaşırken ISMACO, Kuzu Deriişçileri video mesajı yolladı. İTÜ’lü asis-tanlar, Politeknik, avukatlar, atanmasıyapılmayan öğretmenler, kamu emekçi-leri yaptıkları konuşmalarda güvencesiz-leştirmeye karşı birleşik bir emek müca-delesinin önemine dikkat çekti. Devrim-ci Turizm-İş’in Genel Başkanı MustafaYahyaoğlu da sendikal bürokrasi soru-nuna dikkat çekti. Çağrı Merkezi Çalı-şanları Derneği de örgütlenme sorunu-nu aşmak gerekliliğinin altını çizdi.

HAK MÜCADELES‹ ‹LE ‹Ç ‹ÇE B‹RSINIF MÜCADELES‹

Fındıklı Dereleri Koruma Platformuadına yapılan konuşmada çevre ve suhakkı mücadelesi ve tarımdaki sömürüaktarıldı. Çiğdem Çidamlı, Sarıyer Ya-şam Platformu ve Koç Üniversitesi dire-nişi arasındaki ilişki üzerinden kentselyağmaya karşı yükselen tepkinin emekhareketiyle iç içe bir mücadele yürütmesigerektiğini söyledi. Emekliler de emeklihakları üzerine geliştirilmesi gereken birmücadele programına işaret etti.

Sendikal program ve strateji ile ilgilibölümde Sendika.Org yazarı Ferda Koç,toplumsal hareket sendikacılığının, gü-vencesizlik ve taşeronlaştırma karşısındatabandan örgütlenecek birleşik emek ha-reketini esas alan çizgisinin doğrulandığı-nı söyledi. Koç, yeni bir işçi sınıfı hareke-tinin bu eksende gelişeceğini belirtti.

Forumdan sonra işçi korosunun ses-lendirdiği 1 Mayıs marşı hep bir ağızdansöylendi. Ardından Enerji-Sen GenelBaşkanı Ali Duman, sonuç bildirisiniokudu.

EME⁄‹N SES‹N‹ DUYURANATÖLYE

Sermaye İktidarının GericiMedya KuşatmasınınDağıtılmasında EmeğinMedyası Atölyesi’nde çeşitlisendikalardan, basın-yayınorganlarından emekçiler veakademisyenler buluştu.

Atölyenin ana tartışmasıemeğin sesinin daha güçlüşekilde duyurulmasına dairyöntem tartışmaları yapılırken,bu ve benzeri ihtiyaçlar içinakademinin bilgisinin eğitimçalışmaları ile aktarılmasınınönemine vurgu yapıldı.

KADIN EME⁄‹ SES‹N‹YÜKSELT‹YOR

Emeği en görünmez kesimiolan kadınların buluştuğuKadın Emeği Atölyesi’ndeneoliberal politikalar ve erkekegemen saldırıların yarattığısorunlar işlendi.

Atölyede çeşitli direnişler-den kadınlar buluştu.KoçÜniversitesi’nde direnen kadınişçiler, Adana Balcalı veBakırköy Ruh ve SinirHastalıkları Hastanesi’ndeçalışan Dev Sağlık İş üyesitaşeron sağlık işçisi kadınlar,atölyeye damgasını vurdu.

MÜCADELEDE ÖNCE ‹fiGÜVENL‹⁄‹

İşçi Sağlığı ve İş GüvenliğiAtölyesi’nde sendikal hareketinen önemli başlıklarındanbirinin iş güvenliği olduğu üze-rine konuşuldu. Neoliberalizmekarşı yürütülecek ilk gündem-lerinden birinin işçi sağlığı ve işgüvenliği olduğu söylenen atöl-yede, meslek hastalıklarına, işgüvenliğine ve işçi sağlığınadönük yürütülen mücadeledeneyimleri paylaşıldı, verile-cek mücadele yöntemlerikonuşuldu.

ORTAK SORUN:GÜVENCES‹ZL‹K

Forumun konu bakımındanen kapsamlı atölyesi SosyalHaklar Atölyesi oldu. Çalışmahakkı, sosyal güvenlik hakkı,toplu sözleşme hakkı veemeğin yeniden üretimalanındaki hak mücadelesibaşlıklarında gerçekleşen atöl-ye, akademisyenler, direnişçadırından işçiler, öğretmenlerve sendika uzmanlarını biraraya getirdi. Kapsam genişolsa da tüm konuşmalarındikkat çektiği ortak sorunvardı: Güvencesizlik.

ÇÖZÜM ‹Ç‹N PARASIZYARGI HAKKI

Hukuk Atölyesi’ne, avukat-lar, işçiler ve akademisyenlerkatıldı. Mevzuatın emeğin hak-ları mücadelesini tıkayan yer-lerine karşı çözüm yollarınınkonuşulduğu atölyede,güvencesizliğin yasalar yoluyladayatıldığı belirtildi. Atölyede,işçilerin yüksek harç bedellerinedeniyle dava açamadığınadikkat çekildi. Atölyenin enönemli sonucu ‘parasız yargıhakkı’ için mücadeleninbüyütülmesi sözü oldu.

‹nsan› emek, eme¤i insan bilenler olarak Eme¤inHaklar› Forumu’nu gerçeklefltirdik.

Bu Foruma grev boylar›ndan geldik; direniflçad›rlar›n›n tozu üzerimizde. Ellerimizde pankart-lar›m›z var; “Birlik-Mücadele-Dayan›flma” türküsüdillerimizde.

‹flçiler olarak bu Foruma, üretimde ve siyasetteyok say›lan s›n›f olma halimizi, sokakta, her daimyeniden yaparak geldik.

Nicedir kavgaday›z! Gayri insanili¤i ve vahflili¤imayas›nda tafl›yan kapitalizmle tarihsel bir kavgayatutuflmufl bulunan iflçi s›n›f›n›n, bu kadim topraklar-daki üyeleriyiz.

Bizimkisi, insanl›k nam›na, insanca yaflam kav-gas›d›r. Bu kavgan›n tarihsel ve güncel sebeplerivard›r.

Neoliberal kapitalizm evresinde, geçimlik olanakve alanlar›m›zdan kopart›larak iflgücü piyasas›naf›rlat›ld›k ki, bu durum ya bir-iki kuflak evvelimizdirya da bizzat kendi deneyimimiz.

fiu hayatta iyi-kötü yaflayabilmek için ihtiyaçduydu¤umuz ne varsa, piyasa mal› haline getirildi!

Hayattaki varl›¤›m›z, piyasadaki varl›¤›m›zaindirgendi! Orada da ha var›z, ha yok; zira ço¤unluk-la ifl yok! ‹fl bulundu¤unda ise güvencesi yok!

Çal›flmak ile iflsiz kalmak, bir sarmal gibi iç içegeçti; bugünümüzü karartan, gelece¤imizi çalan birgirdaba dönüfltü.

Yakam›za tak›lan “tafleron iflçisi” kart›, k›zg›ndemirle gö¤sümüze da¤lanmaya ve biricik statümüzolarak kal›c›laflt›r›lmaya çal›fl›l›yor.

Sadece iflimiz de¤il, bir bütün olarak varl›¤›m›zgüvencesizlik kal›b›na oturtulmak isteniyor.Hayattaki varl›k sebebimiz, patronlara kul-köleolmaya endeksleniyor.

Etnik kimli¤imiz, cinsiyetimiz ve inançlar›m›z,s›n›f içi rekabetin ayr›mc›l›k unsurlar›na dönüfltürüle-mez. Biliyoruz ki iflçi s›n›f›n›n mücadelesinin vedirenifllerinin yenileyici dinamikleri bu topraklardaTürklerin ve Kürtlerin kardeflli¤inin ve bar›fl›ngüvencesidir.

Bugün art›k net bir biçimde görüyoruz ki sermayes›n›f›n›n insanl›¤a verece¤i bir gelecek kalmam›flt›r.‹nsanl›¤›n son 30 y›l›na hükmeden neoliberal ser-maye program› dünya çap›nda iflas etmifltir. Azg›nkâr tutkusunun neden oldu¤u toplumsal y›k›nt›lar›naras›ndan do¤rulan iflçi s›n›f›d›r; iflçi s›n›f› dünyaçap›nda yeniden tarih sahnesine ç›kmaktad›r! Kendiöz gücüne, yarat›c› ve kurucu iradesine güvenerekaya¤a kalkmaktad›r!

T›pk› bir önceki yüzy›l› oldu¤u gibi 21. yüzy›l› daflekillendirecek olan bu kolektif iradenin varl›¤›,Eme¤in Haklar› Forumu’nun hem tarihsel ba¤lam›n›hem de güncel anlam›n› teflkil etmektedir.

Bu duygu ve düflüncelerle 2013 Bahar›nda ‹stan-bul’da toplanan Eme¤in Haklar› Formu; konferans,panel, Eme¤in Medyas›, Kad›n Eme¤i, ‹flçi Sa¤l›¤› ve‹fl Güvenli¤i, Sosyal Haklar ve Hukuk olmak üzere beflayr› atölye düzene¤i ve yap›land›r›lm›fl forum çat›s›alt›nda çal›flarak s›n›f hareketinin ve sendikalhareketin yeni mücadele döneminde, bütünöznelerin ortak bir kurulufl bilinci ve cesareti ilehareket etmesi gereklili¤i ve kararl›l›¤›n› ortayakoymufltur.

İşçi sınıfı genişlerken emeğe yönelik saldırılar karşısında yeni direniş alanları da ortaya çıkıyor. Sınıf mücade-lesinin bugün öne çıkan mücadele alanları; medya, işçi sağlığı, kadın emeği, sosyal haklar ve hukuk

Yepyeni bir güneş doğar...

Emeğin direniş mevzileri

Forum sonuç bildirisi

Page 3: 181'inci sayı

GÜNDEMHalk›n Sesi

318 Nisan 2010 / 1 May›s 2013

Anlaşılmaktadır ki AKP, Kürtsorununun çözümü için PKK’yesilah bıraktırmak amacıylasürdürdüğü süreçte, bir yol hari-tasına (taktik plana) sahip değil.Sadece genel olarak ezberindeolan iki stratejik hedefi var: Kürtlerarasında siyasal İslamıyaygınlaştırmak ve bölgeyi tümyönleriyle kapitalist pazara açmak.

Tayyip Erdoğan daha önceatmam dediği adımları bir biruygulamaya başladı. “Kimmiş buakil adamlar, bu kadar akil adammı bulunur!” diye karşı çıktı, 7 böl-geye 7 Akil İnsanlar Heyetioluşturdu. “Meclis’in bu konudayapacağı bir şey yok, devlet yapar”dedi, CHP’nin üç ay önce verdiğiönergeye sarılıp Çözüm SüreciAraştırma Komisyonu kurulmakararını Meclis’ten kavgagürültüyle geçirdi. PKK’lilerin sınırdışına çekilmesi için “sadece sözlügaranti yeter” dedi, şimdi askereyazılı talimat vereceğini söylüyor.Anlaşılan bir taktik plana sahipolan kişi Tayyip Erdoğan değil,Abdullah Öcalan. Tüm bugelişmelerin ardından Öcalan’danyeniden “normalleşme” ve “geriçekilme” mesajı geleceğiaçıklandı. Kongra-Gel BaşkanıRemzi Kartal’a göre Öcalankarşısındakine güven vermek içinsıralamayı değiştirdi ve çekilmeyiyasal güvence talebinden öne aldı.Öcalan, AKP’ye güvenmek istiyorolabilir; ancak aslında bu toprak-larda AKP kimse için güvenilirdeğil. Taktik adımlar Öcalan’a aitolabilir ama onları uygulayan AKPolduğu için, hepsinin içeriğini ken-disine göre şekillendirmekte. İşteAkil İnsanlar topluluğu. Oluşturul-ma biçimi bile en baştan “akilinsan” mantığına aykırıdır. Olmasıgereken, bağımsız bir kurumtarafından, toplumun her kesimin-den gönderilen insanları kabulederek (seçerek değil)görevlendirmesidir. Oysa olannedir? AKP tarafından, dahadoğrusu Tayyip Erdoğantarafından seçilmiş şahsiyetlerinatanmasıdır. ((11)) Doğal olarak dabu şahsiyetler, AKP’nin kendisiniyıpratmadan AKP propagandasıyapmak için sahaya inmektedirler.Bunlar ““bbaağğıımmssıızz aakkiill iinnssaann””ddeeğğiill,, ““iilliişşttiirriillmmiişş ((22)) aakkiilliinnssaann””dır. Akil insan seçimitoplumsal muhalefet cephesindede kırılmalara neden oldu. KESKBaşkanı’nın akil insan olarak atan-ması, isminden değil, sıfatındankaynaklıdır. Ancak bu sıfata sahipolmasına, bu sıfatı kullanmasınarağmen, KESK’in yetkiliorganlarından yetki almadığından

durum KESK içinde ciddi bir krizeneden olmuştur. Kürt hareketininbu konudaki ısrarı ise 1 Mayısöncesi bu kritik dönemde sınıfmücadelesini olumsuz etkilemekteve daha da kötüsü bu durumunsüreceği görülmektedir.

Benzer bir biçimde Mecliskomisyonunun oluşturulması daAKP tarzı oldu. Burada da olmasıgereken Meclis’teki tüm partilerinkatıldığı bir komisyonunoluşmasıdır ki bu aynı zamandabir siyasal (yasama erki) meşruiyetoluştursun. Ancak Tayyip ErdoğanMHP ve CHP’yi yanına almak içinhiçbir çaba sarf etmediği gibi tamtersine karşısına almak içinyırtınmıştır. Ama sonuçta birkomisyon kurulmuş mudur, kurul-muştur. Bu AKP için yeterlidir.

Sürecin Kürtler lehine olabile-cek her aşamasına TayyipErdoğan pragmatizmi damgasınıvurmaktadır. Ancak AKP ve ser-maye lehine olabilecek her adımise en ince ayrıntısına kadar özenlehayata geçirilmektedir. Örnek mi?Kutlu doğum haftası ((33)) etkinlik-leri. Aylardır özel olarakhazırlanıldığı belli olan bu haftaAKP tarafından bir fırsatadönüştürülmüş ve bölgedeNewroz gösterilerine rakip birorganizasyon olarak hayata geçi-rilmeye çalışılmıştır. Neredeysebütün devlet kadroları özel olarakbölgede, genel olarak tüm yurttaişlerini güçlerini bırakıp gericiğiyaymakla, dini suiistimal etmeklemeşguller. Tatvan Kaymakamı buhafta içinde doğan çocuklarapeygamberin ismini veren ailelerealtın dağıtıyor ki, bu doğrudanyoksulluğun dini söylemlerleistismar edilmesidir. Başka biri iseKuran’ı hatmeden ilkokul çocuk-larına ayakkabı veriyor, hatimyoksa ayakkabı da yok. Benzerleride çok yaygın. Ancak farklı olanbir gelişme de mevcut; Diyanetİşleri Başkanı Batman Üniversite-si’nden başlayarak üniversite iç-lerine cami inşaatlarının temelleriniatmaya başladı. 55 üniversiteninkampüsüne cami yapacaklarmış.Kısacası; üünniivveerrssiitteellii ggeellmmiiyyoorrssaaccaammiiyyee,, ccaammii ggiiddeerr üünniivveerrssiitteeyyee..Bu durum üniversitelere dönükgerici kuşatmanın nasıl bir biçimkazanacağını gözler önüne ser-mektedir. Bu kuşatmayı yaracakolan güç ise elbette gençliğindevrimci eylemi olacaktır.

Son günleri asıl fırsata çevirenise Hizbullah oldu. Dicle Üniver-sitesi’nde Kutlu Doğum Haftasıetkinliği yapma gerekçesiylebaşlayan Hizbullah saldırıları, diğergerici gruplarla birleşerek ülkedeki

bütün üniversitelere yayıldı.Kontrgerilla eliyle kurulup, polis veasker eliyle beslenen Hizbullah ((44))bir yandan diğer gerici grupları biramaç doğrultusunda ortakhareket ettirme fırsatı yaratırken,diğer yandan Bölgede PKK’yealternatif bir güç olma iddiasıyakalamıştır. Nasıl bir alternatifolacağında ise en ufak kuşkuyayer yok, Hüda-Par Başkanı’nagöre “Aleviler ve solcular Kürtleribölmeye çalışıyor”. Bu noktadaAleviler konusunda bir parantezaçmaya gerek var; tüm bu süreçboyunca Aleviler ya yok sayılıyorya da hedef haline getiriliyor.Bunun nedeni sadece, AKPkadrolarının sahip olduğu yaygınSünni gericiliği değil, AKP’nin Kürtsorununu nasıl çözeceğinin, dahadoğrusu Kürtleri nasıl çözeceğininplanında saklı. Kürt nüfusununbüyük çoğunluğu Sünni ve budurum AKP’ye Alevi düşmanlığıüzerinden örgütlenme olanağısağlıyor. Diğer yandan bu süreçteAKP, en çok PKK içindeki solcu-ların, özellikle önder kadrolardakisolcuların çıkardığı “arıza”lardanşikayet etmekte, tesadüfe bakın kibu solcuların çok büyük birbölümü Alevi. Özel olarakkullanılan bu Alevi düşmanlığı aynızamanda solcuların da tasfiyesinisağlayacak, AKP planına göre.

Aleviler başta olmak üzere Kürtsorununda “çözüm” iddiasınındışladığı kesimlerde tedirginlikbüyümekte, sınıf eksenli biraydınlanma mücadelesi verilme-diği sürece bu tedirginlik bir başkagericiliğin yani sosyal şovenizminkaynağı haline gelmektedir. Bukonuda “bir takım” solcularınkatkısı da kaygı verici boyutlaraulaşmaktadır. Satır arası oku-malarla icat ettikleri korkuları(komploları) hiçbir toplumsalsonucunu dert etmeden sözdesosyalist siyaset diye sunanlar,yarın İşçi Parisi’nden başka mütte-fik bulamayacaklar.

Oysa ki Dicle Üniversitesi’ndebaşlayan ve Batıdaki üniversitelereyayılan gericilere karşı direniş/Kürtöğrencilerle dayanışma eylemleri,“gerçek barış” sürecinin iki anaöznesini yani Kürt hareketinin ileri-ci unsurlarıyla sosyalistleri görünürkıldı. ((55)) Ancak sürecin /sorunun/çözümün öznesi, Kürt ezilen halkıdeğil de Kürt ulusu olaraktanımlandığında ise her ilericidireniş potansiyeli bu “kritiksürece”, ““uulluussaall bbiirrlliiğğee”” zzaarraarrvveerreecceekk hhaarreekkeettlleerr olarak tasnifedilip, Kürt siyasal hareketinin bazıtemsilcilerinden “uyarı” bile ala-biliyor. Görülmektedir ki tüm bu

iniş çıkışlar, siyasal aktörlerin rolkapma, etkin olma girişimleri veçarpık anlayışların yayılma faaliyet-leri devam edecek. Ancak solcu-lar, ilericiler için bir gün fırsatıönümüzde duruyor; 1 Mayıs. AKPiktidarın “çözüm süreci” adıaltında kendine muhalif tüm ke-simleri; emekçileri, Kürtleri,Alevileri sessiz seyirciler konumu-na itmeye, susturmaya, tüm inisiy-atifi eline alarak süreci yönetmeyeçalıştığı bu dönemde 2013 1Mayıs’ı sömürünün, savaşın vegericiliğin iktidarı AKP’ye karşıemeğin ortak sözünün en güçlübir biçimde söylendiği gün olacak,olmalı.

4+4+4’le birlikte gündemegelen “kıyafet serbestliği” yönet-meliğine eşlik eden Memur-Sen’in“sivil itaatsizlik” adını vererekyaptığı çağrı ve üye öğretmenlerinbaşörtüsü takarak okula gitmesiile bugün liseler başta olmak üzereeğitim sisteminde türbanyaygınlaşmaya başlamıştır. NabiAvcı’nın “yönetmeliği gözdengeçirme” taktiği, bir taraftanoluşan tepkileri “beklemeye”iterken, asıl olarak kılık kıyafetyönetmeliğinin, “özgürlük” adıaltında türbanı okula sokma, din-sel baskı ve ayrımcılığı ve cinsiyeteşitsizliğini ilkokuldan itibarenderinleştirme hedefi için değiştiril-diğini göstermektedir. AAKKPPiinnaannççssıızz oollmmaayyıı ““ssuuçç”” oollaarraakknniitteelleeyyeenn bbiirr ssiisstteemm yyaarraattmmaakk--ttaaddıırr.. Fazıl Say’ın başına gelenbudur. AKP’nin yağma ve talandüzenini dinsel bir örtü altındasaklayamaması, emekçiler cephe-sini bölememesi için AKP iktidarınıhedefe koyan gericilik karşıtı birmücadele görevi bugün sosyalist-lerin önünde durmaktadır. 2013 1Mayıs’ına emeğin gericiliğe karşımücadelesinin bayrağınıtaşıyacağız.

AKP iktidarı 10 yıl boyuncaemeğe, doğaya dönük saldırganlıkpolitikalarının yarattığı her türyıkımın politik sonuçlarını,iktidarını koruyacak bir “krizyönetme” stratejisini süreklileştire-rek atlatmaya çalıştı. Ancak budurum aynı zamanda AKP’nin engüçlü göründüğü anın en kırılgananı olduğunu bize defalarca gös-terdi. AKP “ana akım” muhalefetkarşısında değil, hak mücadelelerikarşısında afalladı, bocaladı.Çünkü açık ki hak mücadeleleriAKP’nin iktidarının üzerine kurul-duğu neoliberal sömürge kapitaliz-minin kalbine yöneliyor. Çünküneoliberal programın karşısına“haklarımız” için dikildiğimizde neinsanlığa vaat edecek bir şeyi ne

de dinsel gericilik ve baskı aygıtlarıdışında meşruluğunu yaslaya-bileceği dayanağı kalan iktidarsarsıntıya uğramaktadır. İşte bun-dandır Hopa’dan ardına baka-madan kaçması, bir yumurtanınmuktedirin korkulu rüyası halinegelmesi ve hasta bir kadının AKP’libakanın karşısında sağlık hakkınısavunmasının AKP’nin tümçürümüş sisteminin maskesinidüşürüvermesi. İşte 2013 1 Mayıs’ıhalkın hakları için AKP’nin ve ser-mayenin karşısına dikilmeningünü olacak. Dilek, ben “ilaç”dedim o “para” diyordu. Onlar herpara dediğinde biz hak diyeceğiz.

AKP iktidarının krizi yönetmestratejisinde burjuvazinin tarihseltaktiği, yani kendi çıkarını emekçi-lerin çıkarı gibi göstermek enönemli yerlerden birini tutuyor.İşte en son Çalışma Bakanı’nıngündeme getirdiği “taşeronyasası” AKP tarafından emekçileremüjde olarak sunuluverdi. Varolan İş Kanunu’nda zaten varolan,ama uygulanmayan işçi lehinehükümleri ardı ardına sayarak veri-len müjdenin arkasından taşero-nun yayılması, kiralık işçilik, asliişverenin sorumluluklarınınortadan kaldırılması çıktı. Ne tez-gah ama. Emekçiler tarafında şuan ki veriler bile durumun“vahametini” ortaya koymayayeterken AKP çok daha kötü birgelecek yaratma peşinde.Türkiye’de 24,5 milyon çalışanvar, bu 24,5 milyona giremeyen2,5 milyon da işsiz var.Çalışanların 9 milyonu ise kayıtdışı çalıştırılıyor, geriye kalan 16milyonun yüzde 47’si asgari ücretile çalışmak zorunda. 10 milyonkayıtlı işçinin ise sadece yüzde6,5’i sendikalı (tabii ki büyük oranıTürk-İş ve Hak-İş). Ve geçen 1Mayıs’tan bu 1 Mayıs’a ölen işçisayısı ise 850, yaralanan 5000’denfazla (tabii ki kayıt ettirilenler).

AKP bu ülkeyi TaşeronCumhuriyeti’ne, ucuz emekcumhuriyetine çevirmekte kararlı.Onun karşısında bu taşeroncumhuriyetini yıkmaya kararlı biremek hareketi gerekiyor.

Bu koşullarda DİSK olağanüstükongresi tepeden tırnağa biryenilenme ve iddia ile donanmasada yıllardır yeni işçi hareketininmayalandığı dinamikleri, yanigüvencesizlerin örgütlenmesiniişaret ederek büyük bir özveri,emek, enerji ve militanlıklamücadele eden Devrimci Sağlık İşsendikasını ve onun genelbaşkanını delegelerin seçimi ile(kapı arkası mutabakatlararağmen) Genel Sekreterliğe getir-

miştir. “Sosyalistlerden” emekhareketinin geleneksel kadrolarınakadar, “Taşeron işçi örgütlene-mez, toplu iş sözleşmesi olmadanhak kazanılmaz” diyenler, engelolan, bariyer olanlar bugün engeleneksel sendikal anlayışın bilekaçamayacağı duruma gelentaşeron belasına karşı mücadele-den söz ediyor. İşte burada yıllarınbirikimi ile fiili, meşru, militansendikacılık anlayışını inşa edençizgi, tabanın desteğini kazanarakilerliyor. DİSK’e sihirli değnekdeğmeyecek ancak yeni olanınışığı ve yaratıcılığı emek hareketiiçin yeni bir kapıyı aralayacak.2013 1 Mayıs’ı emek hareketiaçısından DİSK’in bayrağındaTaşeron’a karşı başkaldırının yaza-cağı bir 1 Mayıs olacaktır.

Unutulmamalıdır ve tekrartekrar hatırlanmalı vehatırlatılmalıdır ki:

1 Mayıs, tarihle geleceğinbuluşma noktasıdır. İşçi sınıfınınkomünden sovyete, oy hakkından8 saatlik çalışma hakkına kanı vecanıyla yazdığı mücadele tarihiyleişçi sınıfının iktidar mücadelesininyani sosyalizm hedefininbuluştuğu meydandır 1 Mayısmeydanı. 1 Mayıs, simgelediğitarih ve gelecek dışında bugününçatışmaları ve devrimci dinamik-lerinin de o meydana çıktığı,emeğin sermayeye o meydanda“meydan okuduğu” günüdür.

NNOOTTLLAARR(1) Taraf gazetesinden 8 eski-yeni

kişi, Yeni Şafak’tan 4 kişi. Bunlar neyegöre kime göre akildir?

(2) ABD tarafından icat edilmiş birsavaş gazeteciliği türü. ABD askerleriile birlikte savaşa katılan ve onlarıniçinde haber yapan gazetecilere verilenisim. Dolayısıyla dünyadaki hiçbirgerçek haberci bunların geçtiği haber-lere güvenmez.

(3) Bu hafta Fetullah’ın keşfi.Peygamberin doğuşu zaten MevlidKandili ile kutlanmakta. Burada “ufak”bir oyun yapılıp, Hicri takvim, Rumitakvim ayarıyla Nisan ayının bu haftasıdoğum haftası ilan edilmiş durumda.Böylece Fetullah’ın doğumunun dabu haftaya denk gelmesi “tesadüf”olmuş. Ancak hepsinden önemlisiHıristiyanların Noel Bayramının benze-rinin kopyalanarak uyarlanmasıdır.

(4) Hatırlayalım, Hizbullah üyeleriAKP döneminde yasal düzenlemelerleserbest bırakılmış, bir kısmı yurtdışınakaçarken, Hizbullah örgütü de yasalparti kurma sürecine girmişti: Hüda-Par.

(5) Umalım ki bu son gelişmeler,Kürt hareketini bir bütün olarakİslamcı gericilikle işbirliği yapmaklaitham eden bazı solcu grupların, kendianalizlerini ve bu analizler üzerindenyaptıkları çıkarımları bir kez daha göz-

1 May›s, eme¤in sermayeye meydanlarda ‘meydan okudu¤u’ gündür

Tonyalılar Bayraktar’ın peşinde

Eskişehir’deHalkevi’nden şenlikHalkevleri’nin 81’inci Yıl

Şenliği’nde buluşanEskişehirliler özgürlük içinşarkılar söyledi. 14 Nisan’dakigecede Eskişehir HalkeviBaşkanı Şahap Arpacı'nınaçılış konuşmanın ardındansahne alan Emek HalkodasıBağlama Atölyesi’nin gençöğrencileri izleyicilere keyiflidakikalar yaşattı.

Atölye’nin ardından sahne-ye çıkan Caner Gülsüm'üntürküleriyle yüzlerce kişihalaya durdu.

Bandista grubunun sahne-ye çıkması salondaki coşkuyuarttırdı. "Olur olmaz"şarkısında kadın seyircilerisahneye davet eden grubagençler hep bir ağızdan eşliketti.

Bandista'nın ardından

sahne alan Hakan Yeşilyurt,Halkevleri'nin yanında dur-maktan büyük onurduyduğunu belirterek perfor-mansına başladı. YeşilyurtGündoğdu Marşı'nı okurkentüm salon ayaktaydı.

Hakan Yeşilyurt sahneyiHalkevleri Genel BaşkanıOya Ersoy'a bıraktı. “Barışistiyoruz, kardeşlik istiyoruzama AKP’ye güvenmiyoruz.Güvendiğimiz tek şey halkınmücadelesidir” diyen Ersoy,"Karanlığa karşı, aydınlık birgelecek için Halkevleri var"diyerek konuşmasını bitirdi.

Gecenin son performansıise Ezginin Günlüğü'ne aitti.Grubun "Düşler Sokağı"şarkısının ardından bin 500'eyakın konuğun alkışlarıylagece sonlandı.

Çevre ve Şehircilik BakanıErdoğan Bayraktar,Trabzon Valiliği’nin düzen-

lediği etkinlikte Tonya'da yapılmakistenen çimento fabrikasına karşıaylardır direnen köylülere sataştı."Tonya'da hayal kırıklığına uğradık"diyen Bayraktar'ın peşini bırak-mayan Tonyalılar 17 Nisan'dameclise gitti. Tonya ÇevrePlatformu’nun çağrısıyla bir arayagelen Tonyalılar, Halkevleri, ÖDP,EMEP ve HDK temsilcileri ileCHP ve BDP’li milletvekillerininde desteğiyle TBMM DikmenKapısı’na yürüdü. Tonyalılarınmeclis kapısına geldiği sırada eylemyapan Genç-Der üyesi 10 öğrenci,polis tarafından yaka paça gözaltına

alındı. Öğrencilerin gözaltınaalınışına bölge halkı, “Öğrenciyeuzanan eller kırılsın” sloganlarıylatepki gösterdi. Basın açıklamasınıyapan Nedim Şenol Çelik,Bayraktar’ı bölgelerine davet ettik-lerini fakat bakanın gelemediğinisöyledi.

Bayraktar’ın sessizliğinin nedeni-ni soran Çelik, bakanın istifasınıistedi. Tonyalılar, “Bizler canderdindeyiz. Siz vazgeçmedikçe bizde vazgeçmeyeceğiz” diyerekaçıklamayı sonlandırdı.Platformdan bir heyet basın açıkla-masının ardından TBMM ÇevreKomisyonu üyesi BDP MilletvekiliErol Dora ve Ertuğrul Kürkçüeşliğinde meclise geçti.

Tonyalılar,’Tonya’da hayal kırıklığına uğradık’ diyen Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ınpeşini bırakmıyor. 17 Nisan’da TBMM önüne giden Tonyalılar bakanın istifasını istedi

“Böyle sağlık sistemi olmaz. Bu şiddet sonaErsin!’ diyen binlerce sağlık çalışanı 17 Nisan’daTürkiye’nin dört bir yanında iş bıraktı. Sağlık ör-gütleri, Dr. Ersin Arslan’ın öldürülmesinin birinciyılında eşit, parasız, nitelikli sağlık hizmeti, iş, canve gelir güvencesi talebiyle g(ö)reve çıktı.

Sağlık emekçilerinin can güvenliği sorununuArslan’ın öldürülmesinin ardından daha fazlagündeme getiren sağlık örgütleri, AKP’nin, talep-leri doğrultusunda hiçbir adım atmamasını pro-testo etti.

Türk Tabipleri Birliği, Sağlık ve Sosyal HizmetEmekçileri Sendikası, Devrimci Sağlık-İş Sendi-

kası, Türk Hemşireler Derneği, Türk Dişhekim-leri Birliği, Türk Ebeler Derneği, Türk Psikolog-lar Derneği, Tüm Radyoloji Teknisyenleri/Tekni-kerleri Derneği, Türk Medikal RadyoteknolojiTeknisyenleri Derneği, Sosyal Hizmet UzmanlarıDerneği, Sağlık Çalışanlarının Sözü Sendikası,Sağlık Hizmetleri Sınıfı Çalışanları Derneği veHasta ve Hasta Yakınları Hakları Derneği çağrı-sıyla bir araya gelen sağlık emekçileri, Arslan’ınölüm yıldönümünde “Eşit, parasız, nitelikli sağlıkhizmeti, iş, can ve gelir güvencesi” talebiyle ve“Bu şiddet sona Ersin” sloganıyla ülkenin dörtbir yanında iş bıraktı.

Sağlıkçılar 17 Nisan’da g(ö)revdeydi

Page 4: 181'inci sayı

GÜNDEMHalk›n Sesi

418 Nisan 2013 / 1 May›s 2013

Dicle Üniversitesi'nde yaşanan gericisaldırı, “bizim gençler” ile “İslamcı

gençler” arasında çıkan bir gençlik kavgasıdeğil; “sağcılarla solcuların üniversitedekiegemenlik kavgası” hiç değil. Tayyip Erdoğan“Silahlar sussun, fikirler konuşsun” demiştiya, işte AKP'nin fikirleri konuşturması bu;AKP'nin “fikirleri”, Sinop ve Samsun'daki gibi,satırların, döner bıçaklarının ağızındankonuşuyor.

İki haftaya yayılan ve Dicle Üniversitesi’ninüç gün kapatılmasıyla sönümlenençatışmaların çıkış nedeni “Kutlu DoğumHaftası Kutlamaları” idi. Çatışmayı çıkaran-ların amacı da Kutlu Doğum HaftasıKutlamaları'nı, Kürt Özgürlük Hareketi’ninKürdistan halkının tek siyasi gücüolmadığının, “Sosyalist” PKK'ye karşı,“İslamcı” bir Kürt muhalefetininbulunduğunun deklare edildiği bir siyasi çıkışgünü haline getirmekti. Önce DiyarbakırValiliği'nin kanatları altına girerek Newrozmeydanını gerici gösterilere açmaya giriştiler;BDP'li belediye, Newroz Parkı'nın, DiyarbakırValiliği’nin kanatları altındaki Kutlu DoğumHaftası “kutlamasına” tahsis etmekte güçlükçıkarınca da bu kez AKP'nin bir başka kalesiolan Dicle Üniversitesi rektörlüğünün ve

polisin kanatları altındaÜniversite kampüsünübasarak geçtiğimiz gün-lerin kanlı güç gösterisinisahneye koydular.

Hizbullahçılar uzun birsüre, dindar Kürt halkının,Hz. Muhammet'in doğumgünü kutlamalarına gös-terdiği duyarlılığı istismarederek, olduklarındanbüyükmüş gibi görün-meyi başarmışlardı.Ancak, Kürt halkının din-dar kesimleri, diniduyarlılıklarından Kürt

Ulusal Özgürlük Hareketi'ne muhalif bir siyasiparti çıkarmaya çalışan Hizbullahçılarıgeçtiğimiz yıl reddetmişti. Hizbullahçılarınderneklerinin kapatılması üzerine yaptıkları“partileşme” mitingi 10 bin kişiyi dahi bul-mayan kitlesiyle tam bir hüsranadönüşmüştü. Şimdi, yaşadıkları hüsranı, bukez Hz. Muhammet'in arkasına saklanarak“aşma” çabasındalar.

“Kürt” geçinen AKP güdümlü gerici güç-lerin bu amaçlarına ne kadar ulaşabildiklerini21 Nisan'da Diyarbakır-Newroz Parkındadüzenledikleri mitingde göreceğiz.

“Kürt geçinen” diyorum, çünkü DicleÜniversitesi'nde yurtsever öğrencilerleçıkardıkları gerilimin ardından üniversiteye elisilahlı-bıçaklı sakallı-şalvarlı bir güruhla baskınyapan Hizbullahçıların gündelik propaganda-larını, Özgürlük Hareketi'ne karşı “ümmetçi”bir söylemle yürüttüklerini, Özgürlük hareketi-nin yurtsever kimliğini Kemalizmle özdeşleş-tirdiklerini Diyarbakır sokaklarında yaşayanherkes biliyor. Bu saflaşma biçimi, Hizbulla-hın Kürdistani bir siyasi güç olmasını da zor-laştırıyordu.

Hizbullahçılar, saldırı sürecinde ÖzgürlükHareketine karşı “anti-komünist” bir söylemiöne çıkardı. Böylece, kendilerini bugüne ka-dar “ulusal hareketin” dışında tanımlayan Hiz-bullahçılar, yeni dönemi, Kürt siyasi sürecinin“İslami” unsuru rolüne soyunarak karşıladı.

“Ateist-Sosyalist PKK”nin karşısında,“Kürt-İslam hareketi” olarak varolmaya yöne-len Hizbullah'ın bu “dönüşümü”nü Hizbul-lah'ın “iç dinamikleri”yle açıklamak yanlışolur. Evvelki yıl çıkarılan “Hizbullah affı” son-rasında, bu grubun seçimlerde AKP'yi destek-leyerek yeniden “Hizb-ül kontralaşma” doğ-rultusuna girdiği biliniyor. Dolayısıyla Hizbul-lahın, Valilik ve Rektörlüğün kanatları altındaestirdiği terörün AKP'nin “İmralı Süreci” siya-setinin bir başka boyutunu oluşturduğunugörmemiz gerekir.

Sinop ve Samsun'daki linç girişimleri ileKürt siyasetinin Türk toplumu ile ilişkisiniAKP tekeli altında kurulabilecek “tek kanallı”bir ilişki haline getiren AKP, Hizbullah'a Kür-distan'ın “büyük bir siyasi gücü” görünümü-nü kazandırarak, Kürt siyasetine de “ortak”olmaya girişti. AKP böylece Kürt Ulusal Öz-gürlük Hareketi'ni hem “dışarıdan” (Türki-ye'den) hem de “içeriden” (Kürdistan'dan) ku-şatmaya çalışıyor.

Bu girişim bize aynı zamanda, siyasi güç-lerin yeni süreçteki karşılıklı konumlanışlarınınbiçimlenişi hakkında da fikir veriyor: PKK'nintemsil ettiği “Sol” Kürt siyasetiyle, AKP kanat-ları altında palazlandırılacak, Hizbullah vb.güçlerin biçimlendireceği “Sağ” Kürt siyasetikarşı karşıya getirilecek. Bu noktada KürtUlusal Özgürlük Hareketi’nin, Kürt halkınındindarlığının istismar edilmesine karşı duyarlıolması gerektiği, Hizbullah vb. grupları, din-dar Kürtlerden tecrit etmeye odaklanması ge-rektiği elbette açık. Ama açık olan bir başkanokta, Kürt Ulusal Özgürlük Hareketi'nin,Kürt siyasi sürecindeki “solcu”, “ilerici” tutu-munun sağlamlaştırılması, kitleselleştirilmesiihtiyacının her zamankinden daha büyük vegüncel bir ihtiyaç haline geldiği gerçeğidir.Kürt siyaseti, Türkiye üniversitelerinde Kürtyurtsever gençliğine sahip çıkan DevrimciGençlik hareketinin karşısına MüslümanGençlik-Polis ittifakının çıkışındaki mesajıdoğru okumalıdır.

Fikirler konufluyor

FerdaKoç

[email protected]

“Y aşasın şeriat” sloganı atangericiler, “Vur de vuralım ölde ölelim” diyen faşistler,

“Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganıatan sosyal-şovenler. İlk bakışta birbirinerakip görülen bu kesimlerin hepsi bir sü-redir üniversitelerde terör estiriyor ve he-def ortak: Üniversitenin ilerici-sol dina-miği ve Kürt hareketi. Şu ana kadar bir-birleriyle çatışmayan bu güçleri hareketegeçiren müzakere süreci oldu. Süreçteinisiyatif almaya, pozisyonların güçlendir-meye çalışan bu kesimler karşılarındaüniversitenin direnişini buldu. Direnişkarşısında gerici-faşist güçler saldırılarınışiddetlendirdi; çünkü bu ülkede düzen içibir güç olmanın yolunun sola ve Kürtleresaldırıdan geçtiğinin hepsi farkındaydı.Polisin, üniversite yönetimlerinin gerici-faşist saldırılara yol veren tutumu da on-lar için bir işaret fişeği oldu.

H‹ZBULLAH ROL ‹ST‹YORBu süreçte en dikkat çekici gelişmeler-

den biri Hizbullah’ın Dicle Üniversite-si’ndeki hamlesi oldu. PKK’nin bölgedençekilmesiyle doğacak boşluğu doldurma-ya aday olan Hizbullah üniversitede de“Kutlu Doğum Haftası”nı bir sıçramatahtası olarak kullanmak istedi. AncakHizbullah’ın 1990’lı yıllarda kontrgerillay-la beraber sürdürdüğü faili meçhul cina-yetler sürecinin getirdiği deneyimin son-cu olarak yurtsever öğrenciler bu girişimi“tehdit” olarak algıladılar. 8 Nisan’da“Kahrolsun PKK” sloganlarıyla saldırıyageçen gericilerle yurtseverler arasındakiçatışma üç gün sürdü. Çoğunluğu üniver-site dışından gelen satırlı-sopalı Hizbul-lahçıların saldırılarının devam edebilme-si, polisin desteği ile mümkün oldu. Yurt-sever gençlerin basın açıklamaları bilepolis şiddetiyle bastırılmak istendi, üni-versiteye giden DTK eş başkanı AyselTuğluk yaralandı, okul tatil edildi.

Saldırının ardından Türkiye’nin dörtbir yanındaki üniversiteliler Dicledirenişini selamlayan eylemler yaptı. 10Nisan’da ODTÜ’deki eyleme polissaldırdı, 13 Nisan’da İstanbul’da yüzlerce

öğrencinin eylem alanı Taksim oldu. İstanbul Üniversitesi gerici terörün

ikinci adresiydi. Beyazıt’ta Dicle Üniver-sitesi direnişiyle dayanışma için 11 Ni-san’da bir afiş asan öğrenciler gericilerinsopalı saldırısına uğradı. “Yaşasın Şeriat”sloganlarıyla saldırıya geçen MüslümanGençlik üyelerini geri püskürten öğrenci-lere bir kez de polis saldırdı. 12 Nisan’dayüzü maskeli gericilerin, konuyla ilgiliBeyazıt’taki basın açıklamasına saldırısıpolisin gaz bombalarıyla desteklendi. Sal-dırılar gazetemizin matbaaya gittiği 17Nisan’a kadar devam etti. Onlarca üni-versiteli gözaltına alındı. Yüzlerce öğren-ci ve akademisyen 16 Nisan’da Beyazıt’takitlesel bir eylemle gerici-faşist saldırılarameydan okudu.

Gericiler taarruza geçerken üniversiteyönetimleri de boş durmadı. Aylarcakendisiyle görüşmek isteyen asistanlarlave öğrencilerle yüz yüze gelmeyen İTÜRektörü Mehmet Karaca, AnadoluGençlik Derneği isimli gerici grubun zi-yaretini kabul ederek açık bir tutum aldı.Gericiler Boğaziçi Üniversitesi’nde dağıt-

tıkları bir bildiride de “İslam davetlerinikabul etmeyenler” için “Bundan sonraüniversitemizde yaptıkları her bir küfürfaaliyeti kendilerine geri dönecektir” de-di. Üniversitelere inşa edileceği açıklanan55 camiye gitmeyenler için “uyarı” öndengelmiş oldu.

FAfi‹STLER DE BOfi DURMUYORÜlkücü faşistler de üniversitelerde

Newroz’dan beri saldırılarını sürdürüyor.Ankara’daki saldırıların ardından Muğlave Samsun’da da saldırılar yaşandı. 11Nisan’da Samsun 19 Mayıs Üniversite-si’nde, faşistlerin çevik kuvvet ve güven-likçilerin gözetiminde açtıkları “TürkiyeTürklerindir” standında ırkçı, ayrımcıpropaganda yapmaları üzerine üniversi-teliler duruma müdahale etti. Yaşanançatışmanın ardından polis kapılarını kır-dığı dersliklerde 42 öğrenciyi gözaltınaaldı. Gözaltına alınan öğrencileri karakolkapısında bekleyen arkadaşlarının üzeri-ne çevik kuvvet otobüsü sürüldü, ayağı-nın üzerinden otobüs geçen bir üniversi-teli hastaneye kaldırıldı.

‹slamc›s›, faflisti, sosyal-floveni efl zamanl› olarak üniversitenin ilerici-sol dinami¤ine sald›r›yorlar. Birbirleriyle rakip görünen bu kesimler, düzenin köfle bafllar›n› tutabilmek için kimlere sald›rmalar› gerekti¤inin fark›ndalar. Ancak üniversite direniyor...

Kürt hareketi ve AKParasında devam eden

müzakere süreci, iktidartarafından “silahlarınbırakılması” meselesinekilitlenmiş durumda.Kürtlerin, TerörleMücadele ve Türk CezaKanunu’nun değiştirilme-si, seçim barajınınindirilmesi gibi talep-lerinde herhangi bir adımatılmazken yeni anayasaçalışmalarında eşit vatan-daşlığa ilişkin de biremare yok.

Erdoğan’ın önceliklihedefi, PKK’nınsınırdışına çıkması elbette.Öcalan, geri çekilmeyisüreçte öne almışkenErdoğan bunu yasal birprosedüre bağlamaktankaçınıyor. Ancak Kürtlergüvence istiyor; çünkü enson 1999’daki çekilmedeyüzlerce PKK’li çekilmeyolunda öldürüldü, tutuk-ladı.

AK‹L PROPAGANDAMEMURLAR

AKP, bir yandan dahalkı ikna etme derdinde.

Bunun için önceden karşıçıktığı Akil İnsanlar Heye-ti’ni liberal/gerici/faşistisimlerden oluşturarakmeşruluğunu sağlayacakmekanizmayı yaratmayaçalışıyor. Sürecin içinde,başından sonuna kadar ta-rafsız bir biçimde yer al-

ması gereken heyete sade-ce 2 aylık çalışma süresibiçildi. Daha da ötesi gezi-lerine başlamasıyla birlik-te heyetin rolünün “pro-paganda memurluğu” ol-duğu daha açık görülmeyebaşlandı. Heyet üyesi Me-mur-Sen Genel Başkanı

Ahmet Gündoğdu’nun ik-tidar sözcüsü tarzındakisözleri bunun en açık ör-neği: “Bu ülkenin yüzde50'sinden oy almış bir Baş-bakan'ın davetiyle terörbelasından kurtulmak içinyapılan toplantı mı ihanet-tir, Ergenekon'a, darbeci-lere ev sahipliği yapmak,avukatlık yapmak mı iha-nettir”

AKP’nin müzakere sü-recini ilişkin samimiyetsiz-liği yürüttüğü “gerilim si-yaseti”nden okumak damümkün. DİHA’nın ha-berine göre, Uludere’de215 kişiye korucu kadrosuverildi. Diğer taraftanTSK, Küpeli, Cudi ve He-rekol Dağları’nın da bu-lunduğu bölgelerle ilgili“geçici güvenlik bölgesi”uygulamasına 16 Tem-muz’a dek devam kararıaldı. Geçici güvenlik böl-geleri, operasyonlar vePKK’ye giden lojistiğinengellenmesi için ilan edi-liyor. Bu gerilim siyase-tinin yansıması olaraküniversitelerde de gerici-faşist saldırılar sürüyor.

KESK ve bağlı sendikalarınayönelik 25 Haziran 2012 tarihindegerçekleşen operasyonlarkapsamında aralarında KESK GenelBaşkanı Lami Özgen’in de bulun-duğu 22’si tutuklu 72 KESK üyesininyargılandığı davanın ilk duruşması 10Nisan’da Ankara 13. Ağır Ceza

Mahkemesi’nde görüldü. KESK üyeve yöneticileri, emek ve meslekörgütlerinin, demokratik kitle örgüt-lerinin ve siyasi partilerin üyeleriAnkara Adliyesi önünde bir arayageldi. Sendikal faaliyetlerinden ötürüyargılandığını söyleyen tüm tutuklusanıklar tahliye oldu.

Bir yandan, silah bırakma, sınır dışına çekilme,Akil İnsanlar Komisyonu ve Çözüm Komisyonukonularında AKP-PKK arasında çekişmelerledevam eden müzakere süreci; öte yandan,CHP’nin açmazlarını derinleştiriyor. Öncelikle,PKK’yi “çatışmasızlık” konumunda tutmayıhedefleyen Başbakan Erdoğan, CHP ve MHP’yekarşı ise “gerilim siyaseti”nin dozunu sürekli yük-seltiyor.

Bunun karşısında CHP, Erdoğan’ın poli-tikalarını boşa düşererek devreye girecek poli-tikalar üretemiyor. Başından beri “süreç”karşısında ikircikli tavır sergileyen CHP, ulusalcı,sosyal-liberal, hatta Kürt düşmanlığına varançeşitli tavırların çatışma alanına dönüştü. Sonolarak anayasa çalışmalarının tartışıldığı kapalıgrup toplantısında “ulusalcı” kanat ile“yenilikçi/sosyal-liberal” kanat birbirine girdi.Ulusalcı Dilek Akagün Yılmaz, partinin Kürtsorunuyla ilgili çalışmalarını yürüten Gn. Bşk.Yard. Sezgin Tanrıkulu’nu “Amerikan ajanlığı veCHP’yi bölmek”le suçladı.

Erdoğan’ın gerilim politikasının açmazlarınave iç çekişmelere gömülen CHP, elindeki kozlarıda bir bir AKP’ye kaptırıyor. Akil İnsanlar veMeclis’te Çözüm Komisyonu kurulmasına ilişkin,elinde projeler olmasına karşın, Erdoğan’ın prag-matik manevraları karşısında bu projeleri savuna-maz duruma düştü. İnisiyatifi yitirmekten veyasal-hukuksal sorumluluk almaktan kaçınanErdoğan, Öcalan tarafından da ileri sürülen ben-zer projelere karşı çıkıyordu. Oysa gelinen nokta-da Erdoğan, kendini güçlendirecek şekilde buprojelerin içeriğini değiştirerek, başına buyrukbiçimde tek yanlı olarak hayata geçiriyor. AslındaCHP’nin sürece katılmaktan çok AKP poli-tikalarına tabi hale gelmesinine çalışan Erdoğan,böylece hem elini güçlendirmiş, hem de CHP’yi,projelerini savunamaz duruma düşürmüş oluyor.

Aynı taktik, CHP'nin komisyon önerisinde degörüldü. Çözüm Sürecini DeğerlendirmeKomisyonu kurulmasına ilişkin CHP’nin önergesiAKP’ninkiyle birleştirilince, CHP önergeyi geriçekti.

CHP’nin‘süreç’ açmazı

UMAR KARATEPE

Üniversitelerde sol ve Kürt hareketi ile çat›flarakgüçlenmeye çal›flan örgütlerden biri de ‹flçi Partisi’ningençlik kolu Türkiye Gençlik Birli¤i (TGB).

Eskiflehir Anadolu Üniversitesi’ne nisan bafl›nda poliskorumas›nda günlerce bildiri da¤›tan TGB üyeleriyle 5Nisan’da yaflanan çat›flmada çok say›da solcu, yurtseverö¤renci gözalt›na al›nd›. Akademisyenlerin odas›n›basacak kadar pervas›zlaflan, camlar›, kap›lar› k›ran polis,TGB’lileri ise koruma alt›na ald›.

Sald›r›lar›n ard›ndan Eskiflehirliler 6 Nisan’da kentiçinde “‹mam›n ordusu TGB’yi koruyor” ,”Polis defolüniversiteler bizimdir” sloganlar›yla bir eylem yapt›.Grup ad›na okunan bas›n aç›klamas›nda, sivil faflizme veAKP’nin polisine karfl› üniversiteyi savunan ö¤rencilerinyanlar›nda olunmas› gerekti¤i belirtilirken, “Eskikontrgerilla ayg›t›n›n sivil örgütlenme biçiminin üniver-sitelerde örgütlenmesini istemiyoruz” ifadelerine yerverildi.

Kontrgerilla artıklarına üniversitede yer yok

DireniyorÜniversite gerici faşist ablukaya

DireniyorÜniversite gerici faşist ablukaya

Müzakerede AKP tıkacıAKP, Kürt halk›n›n varolma mücadelesinisilahs›z geri çekilmeye indirirken, gerilimsiyasetinden de asla taviz vermiyor

KESK’li tutuklular tahliye edildi

Page 5: 181'inci sayı

A KP’nin emperyalizminOrtadoğupolitikasından rol kap-

mak adına Suriye’de Katar veSuudi Arabistan ile birliktetetiklediği savaş, ABD’nindoğrudan müdahaleye destekvermemesi ile taşeronlar arasıçelişkileri görünür kıldı. Orta-doğu’da ABD’nin neoliberalyeni sömürgecilik politikaları,Katar’ın politik-askeri-ekonomik üs görevi ve AKP-Müslüman Kardeşler örnek-leriyle oluşturulan siyasal İslamçizgisi, mezhepçi, gerici, faşistve işbirlikçi iktidarlar ile neoli-beralizme karşı yükselen halkmuhalefetinin önünü kesenrejimlerin tesisine yöneldi. Yenirejimlerde Selefi grupların siya-seten sınırlandırılması iseSuudileri, diplomasi ve istih-barat alanlarındaki kıvraklıkla-rını devreye sokmaya ve Müslü-man Kardeşler etkisini Körfezbölgesine sokmamaya yöneltti.

Katar-Suudi Arabistanikiliğinde cisimleşen rekabet,Lübnan’da Refik Hariri suikastısonrasından hükümet kurmasüreçlerine, Tunus ve Mısır’da-ki ayaklanmaların İhvan ikti-darlarının tesisiyle sonuçlan-masına, Irak’taki Sünni grupla-rın iç dengelerinden,Bahreyn’deki askeri müdahale-ye kadar pek çok ülkede ken-disini gösterdi. Son olarakHamas’ın merkezininSuriye’den Katar’a taşınması,Suudilerin ise El Fetih ile ken-dini sınırlaması, Katar’ınSuudilere attığı son gol olarakhanelere yazıldı.

SUR‹YE’DE DER‹NKAPIfiMA

“Esad devrildiğinde iktidarı

kim alacak?” sorusu yaklaşık ikiyıldır sorularak taşeronlararasındaki iç çelişkileri birbaşka biçimde gözler önüneseredursun, Katar-MüslümanKardeşler çizgisi ile Suudilerarasındaki rekabet Suriye’degiderek görünür hale geliyor.Tunus ve Mısır zincirine Suriyehalkasının da eklenmemesiamacıyla ılımlı gruplarıdestekleyen Suudiler, ABD veİngiltere medyası tarafındandeşifre edildi.

25 Mart’ta New York

Times’ta “Suriyeli isyancılaraHırvatistan’dan gelen silahlarınCIA denetiminde EsenboğaHavalimanı ve Ürdünüzerinden yapıldığı” haberi,Deralı isyancı Ahmet Masri’ninTelegraph’a verdiği röportajdada doğrulandı. Masri, Suudisiyasetinin ağırlığı ılımlı grupla-ra vermekle birlikte cihatçıSelefileri beslemekten de gerikalmadığını söyledi. Aynıdönemde Irak’taki El Kaidekaynaklarının da Nusra cephe-sine aktarıldığına ilişkin haber-

ler yayımlandı. Suudiler, peşpeşe çıkan haberler üzerinedesteklediği grupları cephedesınırlandırmaya gitti. Son olarak15 Nisan’da İdlib’e bağlıEbuhabbe bölgesinde ÖzgürSuriye Ordusu (ÖSO) ile NusraCephesi arasındaki çatışmada10 kişinin öldüğü belirtildi.

Benzer bir gerilim, Suri-ye’deki silahlı muhalefetin sivil-politik kanadında da yaşandı.Geçici hükümetin başkanlığınaKatar destekli Ghassan Hit-to’nun gelişi üzerine Suudi

destekli koalisyon üyeleri vecihatçı bazı gruplar hükümetitanımadığını ilan etti. SuriyeMuhalif ve Devrimci GüçlerKoalisyonu (SMDK) BaşkanıMuaz El Hatib’in istifası iseABD’nin kapısından döndü.Buna karşın farklı gruplar ara-sındaki birlik tartışması krizinderinleşmesiyle sonuçlanmışoldu.

SAVAfiIN KIRILMA NOKTALARI

Suriye’de farklı ülke ve ser-mayelerce desteklenen silahlıgrupların iç çelişkileriningörünür olmasında, savaşınkırılma noktalarının da payıbüyük. Esad’ın devrilmesi içinŞam’ın düşmesi gerektiğinin bi-lincinde olan silahlı muhalefet,ilk denemelerini suikastlargerçekleştirerek ve oluşankaostan yararlanarak saldırmakbiçiminde gerçekleştirdi.Temmuz 2012’de dört genera-lin öldürüldüğü saldırıda daGenelkurmay’a iki bombaatılan saldırıda da benzer birtaktik uygulandı fakat başarılıolunamadı.

Güney cephesindeki Midansemtinden binlerce askerleyapılan saldırı püskürtülürken,sadece iki ay sonra Dareyya’daMezze askeri havalimanını elegeçirme denemesi, binlercesilahlı militanın tünellerdesıkıştırılarak öldürülmesiylesonuçlandı. Muhaliflerin marttaJobar’da, 11 Nisan’daBerze’deki denemeleri de ordutarafından ağır bastırıldı. Berzeoperasyonunda 6 bin tonlukfüze kullandığını açıklayanSuriye ordusu, yalnızca saldırıyıpüskürtmekle kalmadı, çoksayıda kentin denetimini deyeniden eline geçirdi.

DÜNYAHalk›n Sesi

518 Nisan 2013 / 1 May›s 2013

Nükleer silah çalışmalarını, gövdegösterileri eşliğinde gündeme geti-

rerek ABD emperyalizminin egemenlikkrizini sık sık hatırlatan Kuzey Kore,yeni denemeleri ile gözlerin bir kez dahaUzak Asya’ya çevrilmesine yol açtı. 12Şubat’ta bir nükleer füze denemesigerçekleştiren Kuzey Kore, ABD-GüneyKore ortak askeri tatbikatını nükleerbaşlık taşıma potansiyeline sahip ABDuçaklarının yarımada üzerinde uçuş yap-masını gerekçe göstererek Yongbyonnükleer tesisindeki tüm çalışmalarınıhızlandıracağını duyurdu.

TEHD‹T, NÜKLEER S‹LAHTANFAZLASI

Kuzey Kore lideri Kim Jong-Untarafından yapılan açıklama, KuzeyKorelilerin güney bölümünü terk etmesiçağrılarıyla desteklenirken, Güney Koreise füze kalkanlarını taşıyan savaş gemi-lerini konuşlandırdı. Japonya gelişmeler-den duyduğu rahatsızlığı dillendirirken,

ABD tehditlerin söylem düzeyindeolduğunu ve herhangi bir askerihareketlilik yaşanmadığını açıklayaraksürece temkinli bir yaklaşım sergiledi.ABD’nin “Kuzey Kore’yi dizginleyin”

çağrısı yaptığı Çin ise hiçbir ülkeninkendi çıkarını bölge politikalarınınönünde tutmaması gerektiğini söyledi.Çin’in yeni cumhurbaşkanı Şi Cnping’inhiçbir ülke adını kullanmaması ise

soğukkanlılık olarak değerlendirildi.Gerilim, Birleşmiş Milletler ve G8

toplantılarında da “Kuzey Kore’nintehditkar dili” başlığıyla gündeme geldi.ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, KimJong-Un‘un “popülerliğini artırmaçabası” yorumu yaparken tamamenhaksız olmasa da ABD’nin egemenlikkrizini saklamaya gayret etti. ÇünküKuzey Kore, Nükleer SilahsızlanmaAnlaşması’na (NPT) taraf olmayarakABD’nin nükleer kutuplaşma yerinekendi denetiminde kurmak istediği nük-leer rejimin dışında kaldı. KuzeyKore’nin nükleer rejimde açtığı gedik,ne Bush döneminin gerilim ne deObama döneminin diplomasi yöntem-leriyle kapanabildi. Nükleerleşen KuzeyKore’nin emperyalist politikalara karşıgeliştirdiği merkezkaç eğilimi, sadecenükleer silah rejimi için değil, ABDemperyalizminin egemenlik kriziniderinleştirecek bir unsur olarak varlığınısürdürüyor.

iklimkıta7 5

2012’deki iki paketi halkın tepkisi sonucugeri çekilen Portekiz Başbakanı Pedro

Passos Coelho, eğitim, sağlık, sosyal güvenlikve kamu yatırımları alanlarını kapsayan engeniş paketi meclis gündemine getirdi.Portekiz halkı ise farklı eylem biçimlerineyöneldi. İki yıldır işsiz olan Alcides Santosadlı vatandaş “direnme hakkı”nı kullanarakvergi ödemeyeceğini beyan etti. Santos’a vergidairesi çalışanları da destek verince eylemülkenin farklı noktalarına yayıldı. Bir sivilitaatsizlik dalgasına yol açan Santos, “Kemersıkma paketleri ölüm programlarına döndü.Bu sistemde insanca yaşayamayız. İnsancayaşamak için tek yol sosyalizm” dedi.

Portekiz’de sivil itaatsizlik

27-30 Mart’ta Tunus’ta 30 bine yakınkişinin katılımıyla gerçekleşen 12. Dünya

Sosyal Forumu’na Filistin damgasını vurdu.Ortadoğu’daki emperyalist politikaların,Filistin halkını İsrail barışına ve varlığınauyumlulaşmaya zorlandığı vurgusu yapılantartışmalarda forumun bir eylem ile kapatıl-ması kararı alındı. “Filistin ve Arap Baharı”başlıklı yürüyüşe katılan 20 binden fazla kişi,“Toprak, özgürlük, onur” sloganları atılanyürüyüşte İsrail hapishanesindekilerin tutukluFilistinli mahpuslara yönelik işkencelere tepkigösterildi. Yürüyüşte İsrail hapishanelerindeaçlık grevinde olan Samir Isawi’ye selam gön-derilirken, Filistin halkının mücadelesine dedestek verildiğinin altı çizildi.

DSF’den Filistin’e destek

Yeni eğitim yılını direnişle açan Şiligençliği, okulların ikinci haftasında bu

kez kitlesel bir meydan okuma gerçekleştirdi.11 Nisan’da Santiago’daki lise ve üniversite-lerden kent merkezinin dışındaki mitingalanına yürüyen 150 bin öğrenci, harçların veeğitimi piyasalaştıran uygulamaların son bul-masını istedi. Ülkede “son 20 yılın en büyükeylemi” olarak nitelendirilen mitingdekonuşan Şili Öğrenci Koordinasyonu lideriCamila Vallejo, sonbahardaki seçimlerdenönce öğrenci gençliğin fiili militan mücadelesiile farklı işkollarından yükselen işçi direnişle-rinin hükümetin sonunu getireceğini söyledi.

Şili’de sokaklar gençliğin

Chavez’in varisine hem onay hem uyarı

Suriye iç savaşındaSuud-Katar çekişmesi

Venezüella lideri Hugo Chavez’in 5Mart’ta yaşamını yitirmesinin ar-

dından Bolivarcı Devrimi’nin önümüz-deki dönemini belirleyecek devlet baş-kanlığı seçimleri gerçekleşti. Venezüellahalkı 14 Nisan’daki seçimlerde Cha-vez’in “varisi” ilan ettiği Nicholas Ma-duro’yu yeni lideri olarak seçti.

19 milyona yakın kişinin sandık başı-

na gittiği seçimlerde Maduro, oylarınyüzde 50,9’unu alırken, sağcı muhafaza-kar aday Henrique Capriles yüzde 49,1oranında kaldı. Seçimler öncesi kamuo-yu yoklamalarında Maduro’ya yüzde 56-58, Capriles’e yüzde 42-44 oranları ön-görüldüğünde, Capriles’in bekleneninçok üstünde oy alması, Venezüella hal-kının Chavez sonrası döneme bir uyarı

mesajı olarak yorumlandı. Mesajı alanMaduro da konuşmasında yolsuzluklamücadele sözü verdi. Özellikle bürokra-side yaşanan yolsuzluk olayları ve yeni-den yaratılan tarım politikalarının bek-lenen sonuçları henüz doğurmaması daBolivarcı Devrimi’ne yönelik eleştirile-rin artmasına neden olmuştu.

Öte yandan seçimleri az farkla kay-

beden Capriles, seçimde hile olduğunuileri sürdü ve taraftarlarını isyana çağır-dı. Çağrıya uyan sağcı kesimler, başkentCaracas başta olmak üzere pek çokkentte sokağa çıktı, çatışmalar yaşandı.Maduro, daha önce de karşıdevrimhamlelerini püskürttüklerini hatırlattı vedarbe girişimlerini engelleyeceklerini di-le getirdi.

ÇA⁄LAR ÖZB‹LG‹N

rtadoğu’daki Katar-Suudi Arabistan çekişmesi,Suriye’nin cephe gerisindeki krizi görünür hale getirdiO

Nükleer rejimin gediğinde yeni gerilim

PYD’nin savaşı hem Esad’la hem ÖSO’ylaAKP’nin bar›fl söylemiyle bafllatt›¤› fakat Kürt halk›n›n

talepleri do¤rultusunda henüz bir ad›m atmad›¤› süreç,Suriye’de de ÖSO ile PYD aras›ndaki çat›flmalar›n iflbirli¤inedönüfltü¤ü iddialar›na yol açt›.

“Kürt halk›n›n tan›nma mücadelesi” do¤rultusundaEsad ile silahl› gruplar›n savafl›nda “tarafs›z” kalan PYD,ÖSO ile iflbirli¤i iddialar›n› kesin bir dille yalanlad›. YPGkomutan› Sipan Hamo 4 Nisan’da resmi sitelerinden

yapt›¤› aç›klamada hiçbir tarafla pazarl›¤a oturmad›klar›n›beyan etti. PYD lideri Salih Müslim de Radikal’everdi¤iröportajda Esad ile savafllar›n› ÖSO ile birlikte yürütmedik-lerinin, çünkü ÖSO’nun Kürtleri tan›mad›¤›n›n alt›n› çizdi.Müslim, “Rejim üstümüze geldi, rejimle çat›flt›k. ÖSOüstümüze geldi, onlarla da çat›flt›k. fiimdi hem rejim, hemde ÖSO ayn› anda yükleniyor. Dolay›s›yla ayn› andadevlete karfl› da çat›fl›yoruz, ÖSO’ya karfl› da” dedi.

Suriye savafl›n›n ilk döneminde “PYD Esad ile birliktesavafl›yor” propagandas›n›n yap›ld›¤›n› hat›rlatan Müslim,Davuto¤lu’nun “PYD ile görüflülebilir” aç›klamalar›n›n daayn› propagandan›n tersten kurulmas› olarak nitelendirdi.

‹ddialar›n, 17 fiubat’ta imzaland›¤› öne sürülenateflkese karfl›n ÖSO’nun Kürt bölgeleri Kam›fll›, Haseke,Afrin ve Kobani’deki sald›r›lar›n› görmezden gelmesi de birbaflka zay›fl›¤a iflaret etti.

Page 6: 181'inci sayı

KENT/ÇEVRE

Halk›n Sesi

618 Nisan 2013 / 1 May›s 2013

Kentsel dönüşümün ikincibüyük dalgası 6 Nisan’da

İstanbul Gaziosmanpaşa’da(GOP) yapılan törenlebaşlatıldı. AKP mitinginedönüşen yıkım törenindeAKP’li yöneticiler söz alırkenyıkımın yapılacağıGOP’lulara söz verilmedi.Yıldıztabya halkı ise 10 Nisangünü GOP’taki yıkımlarlailgili gerçekleri konuşmaküzere bir araya geldi.

Barınma hakkına sahip

çıkan Yıldıztabya halkı,GOP’taki 12 mahallede ilanedilen “afet ve riskli alan”kararının getireceği yıkımlarakarşı mahalle kahve-hanesinde buluştu.

Mahallelilerden SüleymanÇelik yaptığı konuşmada, “65senedir burada yaşıyoruz. Buyalana kanmıyoruz.Belediyenin düzenlediğitoplantılarda yıkım projeleri-ni anlatmayıp geçiştiriyor,gerçekler konuşulmuyor biz

bunları biliyoruz” dedi.Toplantıda GOP’ta yaşayan-ların başka bölgeleretaşınmadan yapılacağı iddiaedilen "yerinde dönüşümlere"dair verilen sözlerininandırıcı olmadığı vurgu-landı.

Konuşmaların ardındanmahalleliler örgütlü birbiçimde hareket etme kararıalarak ilk toplantılarına birsonrakinde buluşmak üzereson verdi.

Artvin’in Genya veCerattepe bölgesinde 20 y›ld›rdevam eden maden karfl›t›mücadele, 6 Nisan’da gerçek-lefltirilen mitingle tüm Artvin-lileri bir araya getirdi. Rize‹dare Mahkemesi’nin 17 fiu-bat’ta verdi¤i kararla, TrabzonBölge ‹dare Mahkemesi’nin“yürütmeyi durdurma” karar›-n› bozarak, bölgede madençal›flmalar›n›n önünü açmas›üzerine miting yapma karar›alan Artvinliler 6 Nisan günüMerkez Camii önünde top-

land›. “Madene hay›r”mitinginde bir araya gelenbinlerce Artvinli sokaklar› dol-durdu. Yeflil Artvin Derne-¤i’nin ça¤r›s›yla köy dernekle-ri, siyasi partiler, demokratikkitle örgütleri çevre örgütlerive taraftar gruplar› “madenehay›r” demek için bir arayageldi. Köy derneklerinin yo-¤un kat›l›m› miting alan›ndaen çok gözlemlenen unsurlar-dand›. Merkez Camii önündenArtvin Meydan›’na sloganlarlayürüyen binlerce kiflininhedefinde Özalt›n ve Cengiz‹nflaat flirketleri vard›. Kürsüyeen yafll›s›ndan en gencinebirçok konuflmac› ç›kt›,sözünü söyledi. Konuflmalar›nard›ndan Bayar fiahin, Marsisve çeflitli yerel müzik gruplar›sahne ald›.

2B rayiç bedelleriniödeyemeyeceği içinTürkiye’nin dört bir

tarafında sokaklara dökülen2B’cilerin eylemlerine her geçengün yenisi ekleniyor. 2B eylemleri-nin ilk kitlesel ve yaratıcı unsurları-nı ortaya çıkaran ve Türkiye’dekidiğer 2B “mağdurlarına” yol göste-ren Antalyalı köylüler, 2B mücade-lesinde bir adım daha attı. Antal-ya’nın Aksu ve Kepez halkı birbi-rinden kopuk olarak süren 2B mü-cadelelerini birlikte örgütlemek vebüyütmek için buluştu. AntalyaHalkevi’nin 7 Nisan’da düzenlediğihalk toplantısında bir araya gelenAksulu köylüler ve Kepezli gece-konducular sorunlarını, mücadele-lerini ve gelecek dönemde ne yapa-caklarını konuştu. Halkevleri GYKüyesi ve Akdeniz temsilcisi KutayMeriç yaptığı konuşmada, son üçaydır Kepez’de oynanan oyunları,

TOKİ’nin kentsel dönüşüm girişi-mini, Aksu’da süren mücadelelerive mücadeleler sonucunda eldeedilen kazanımları anlattı. Toplan-tıda konuşan Aksulu bir köylü sür-dürdükleri mücadelelerini anlata-rak, Kepezlilere birlikte mücadeleetme çağrısı yaptı. Kepezliler veAksulular birlikte mücadele etme-nin önemi üzerine yaptıkları konuş-maların ardından 11 Nisan günüAntalya Defterdarlığı önünde kitle-sel bir eylem düzenlemek üzere bu-luşma kararı aldı.

AKSU-KEPEZ B‹RL‹KTE DAHA GÜÇLÜ

Kepez halkı ve Aksu köylülerisözleştikleri gibi 11 Nisan günü öğ-le saatlerinde defterdarlık önündebir araya geldi. Defterdarlık binası-nı kuşatan polis, 2B'cilerin herhan-gi bir baskınına karşı erkenden ha-zırlanmıştı. Defterdarlık önündeeylemlerini yapan köylüler, buradabir halk kürsüsü oluşturdu. Aksulu-

lar adına konuşan Raziye Karabu-lut'un "Neden bizim gibi köylülereeziyet veriyor. Erdoğan’a şu soruyusoruyorum: Ölüm döşeğine yattı-ğında bizimle helalleşebilecek mi?"sözleri 2B'ciler tarafından coşkuylaalkışlandı. Köylülerin ardından ko-nuşan Kutay Meriç, taleplerininaçık ve net olduğunu söyleyerek ra-yiç bedelin değil, emlak beyanınınesas alınması ve ödeme vadelerininuzatılması gerektiğini belirtti. Me-riç, bu talepler gerçekleşene kadarsokaklardan ayrılmayacaklarınısözlerine ekledi. Aksuluların veKepezlilerin birlikte hareket etmekararı almalarının ardından gerçek-leştirdikleri ilk ortak eylemde tüm2B'cilere birleşme çağrısı şöyle ya-pıldı: "Bugün burada Aksu ile Ke-pez'i birleştirdik, yarın bunun yanı-na Doyran'ı, Gazipaşa'yı ekleyece-ğiz, Alanya'yı ekleyeceğiz. Hacı-mehmetliler Köyü'nü ekleyeceğiz.Buradaki sesimiz İstanbul'un Bey-kozundakilerin, oradaki 2B mağ-

durlarının sesiyle bir araya gelecek.Bu konu Türkiye'de 3 milyon

kişiyi ilgilendiriyor, bu 3 milyoninsan bir olacak, AKP'ye sesiniduyuracak, hakkını alacak."

B‹NLERCE 2B'C‹ SOKAKTAAksu ve Kepez halkı, 2B müca-

delesini birleştirmenin ilk adımınıatarken birçok ilde 2B’ciler sokak-lara dökülmeye devam etti. Antal-ya Alanya’da, 2B rayiç bedelleriniprotesto eden köylüler 5 Nisan’dabir kez daha yol kapatma eylemiyaptı. Samsun’un Bafra ilçesindeköylüler, 5 Nisan'da çiftçi mitingidüzenlendi. 2B yasası nedeniyle is-tenen yüksek rayiç bedelini ödeye-meyen binlerce Ümraniyeli 7 Ni-san'da AKP ilçe binasına yürüdü.Muğla Köyceğiz’de köylüler, 8 Ni-san'da yürüdü. Eyüp Göktürk Ma-hallesi halkı, 9 Nisan'da 2B arazile-ri için belirlenen yüksek rayiç be-dellerini Eyüp Belediyesi önündeeylem yaparak protesto etti.

Bugün Aksu-Kepezyarın tüm 2B’ciler

Yıldıztabya barınma hakkı için bir arada

Çayırovalılar yıkımcı belediyeyi bastı

Adana yıkıma karşı sokakta

Artvin: Madene hay›r!Engelsiz çevre talanı

Çevre ve Şehircilik Ba-kanlığı, 5 Nisan tarihli Res-mi Gazete’de yeni bir yönet-melik yayımladı. Yönetmeli-ğe göre; nükleer santral, 3.köprü, tüm baraj ve santralprojelerinde artık “çevreci”olma koşulu aranmayacak.Bu projelerin ÇED (Çevre-sel Etki Değerlendirme) ra-porunun kıstaslarına uymazorunluluğu kalmayacak.Yönetmelik değişikliğindeDanıştay’ın, ÇED mevzuatı-na uymayanprojeler-le il-gi-

li durdurma ya da iptal ka-rarlarının kapsamı daraltıldı.Çevre Mühendisleri OdasıBaşkanı Baran Bozoğlu yap-tığı açıklamada, Danıştay’ındurdurma ya da iptal karar-larının devre dışı bırakıldığı-nı vurguladı.

Bozoğlu, düzenlemeniniptali için tekrar dava açtık-larını sözlerine ekledi.

Söz konusu yönetmelikmaddesi, çevrecilerin açtığıdava sonucu Danıştay tara-

fından iptaledilmişti. Adana 2000 Evler Mahallesi’nde

yapılacak olan kentsel dönüşümçalışmaları başlamadan mahalle halkı

Büyükşehir Belediyesi önünde 16Nisan'da basın açıklaması yaptı. 6 kişidenoluşan mahalle komisyonu, yetkililerlegörüştü. Mahalleliler mayıs ayının başınakadar süre istedi. Mahalleli, "Eğer bizebilgi verilmezse tekrar geleceğiz" diyerekbelediye binası önünden ayrıldı. Akşamsaatlerinde tekrar bir araya gelen mahal-leliler toplantı yaptı. Toplantıda her site-den 2’şer kişinin katılacağı toplam 8kişilik bir komisyon oluşturulma kararıalındı.

Kocaeli'nin Çayırova İlçesi'nde, kentseldönüşüm projesi kapsamında evlerininyıkılıp yerine TOKİ tarafından konutyapılacağını öğrenen mahalleliler KocaeliBüyükşehir Belediye binasının önündetencereli tavalı eylem yaptı.

Mahalleliler eylemde evlerine 50 binTL değer biçildiğini söyleyerek bu kararınyeniden gözden geçirilmesini istedi.Ayrıca kendilerine sorulmadan, haberverilmeden evlerinin yıkılacağınıöğrendiklerini belirten mahalleliler 660

imzalı itiraz dilekçesiyle ÇayırovaBelediyesi'ne başvurduklarını ancakbelediyenin yanıt vermediğini belirtti.

Aksu ve Kepez halkı mücadelelerini birleştirdi. Köylüler, 3 milyon kişiyiilgilendiren 2B Yasası'na karşı sokaklara dökülenlere birleşme çağrısı yaptı

2B yasas› nedeniyle istenen yüksek rayiç bedelini ödeyemeyen bin-lerce Ümraniyeli 7 Nisan'da AKP ‹lçe binas›na yürüdü.

‹stanbul Göktürk Mahallesi’nde yaflayan mahalleliler 9 Nisan’daEyüp Belediyesi önünde eylem yaparak rayiç bedelleri protesto etti.

Samsun Bafra’da köylüler 5 Nisan’da çiftçi mitingi düzenlendi.

Mu¤la Köyce¤iz’de köylüler, 8 Nisan’da Fethiye-Mu¤la Karayolu’nutrafi¤e kapatarak yürüyüfl yapt›.

2B EYLEMLER‹ DÖRT B‹R TARAFTA

MEHTAP MET‹NO⁄LU

Page 7: 181'inci sayı

EĞİTİM/SAĞLIK

Halk›n Sesi

718 Nisan 2013 / 1 May›s 2013

fiiddete karfl› iflb›rakt›lar

Tunceli Devlet Hastanesi AcilServisi'nde Dr. Ayşe İdil, hastaneyeyakınını getiren G.A tarafından sözlü,fiziksel şiddete maruz kaldı. Sağlıkçalışanları, Ayşe İdil’in şiddeteuğramasını protesto etmek için 12Nisan’da bir gün iş bırakma eylemi yaptı.

‘Gelece¤imizleoynamay›n!’

Şırnak’ın Cizre İlçesi MenderesOrtaokulu’nda yaşanan öğretmen açığınedeni ile sınıfları kapatılıp başkasınıflara dağıtılan öğrenciler 16 Nisan’dasınıflarına geri dönmek ve eğitimlerinesınıflarında devam etmek için protestoeylemi gerçekleştirdi.

‘Mahallemizdecemaat istemiyoruz’

Ankara Batıkent’te Yeni Batı Mahal-lesi’nde, AKP’nin gerici politikalarını vecemaati protesto etmek isteyen halk, 6Nisan’da Başbakanlık Ahi Vakfı OkumaHizmetleri Genel Müdürlüğü BatıkentŞubesi KültürMerkezi’nin inşaatı önün-de, bir eylem yaptı.

‘ B E N ‹ L A Ç D E D ‹ K Ç E O P A R A D E D ‹ ’

İmam hatibedönüştürülmek istenen

İstanbul Fatih’te bulunanGazi İlköğretim Okuluvelileri, öğretmenleri, öğren-cileri aylardır olduğu gibiyine eylemdeydi. Çocuklarınıokula göndermeyerekboykot yapan veliler, okulunyarısından fazlasının boşkalmasını sağladı.

12 Nisan’da Gaziİlköğretim Okulu önünde biraraya gelen veliler, öğret-menler ve öğrencilere,Gültepe İlkokulu velileri,Eğitim-Sen ve CHP Fatihİlçe Yönetiminin yanı sıraokulun karşısındaki evlerdende eyleme alkışlarla destekverildi. Okul önünde sık sık“Susma ses çıkar okulunasahip çık”, “Gazi bizimdirbizim kalacak” sloganlarıatıldı.

Eylemde veliler adına bir

açıklama yapan Okul AileBirliği Başkan YardımcısıŞafak Turan, Gaziİlköğretim Okulu olarakisyanda olduklarını belirtti.Turan okullarınıdönüştürmeyi planlayanlaraseslenerek şunları söyledi:“Gazi İlköğretim Okulu’nundönüştürülmesi konusundaısrarcı olanlar şunu çok iyibilsinler ki çocuklarımızın

geleceği için isyanımız vekararlılığımız her geçen günartıyor.”

DÖNÜfiÜME KARfiI BURSA SES VERD‹

Okullarının İmam HatipLisesi’ne dönüştürülmemesiiçin imza stantları açıp,birçok imza toplayan BursaFatih Lisesi velileri ve öğren-cileri 13 Nisan’da eylem

yaptı. Eyleme HalkevleriEğitim Hakkı Meclisi veLiseli Genç Umut dakatılarak destek verdi.

Fatih Lisesi önünde biraraya gelen veliler ve öğren-ciler okullarının İmam HatipLisesi yerine AnadoluLisesi’ne dönüştürülmesinitalep etti.

Basın açıklamasınıokuyan Okul ÖğrenciTemsilcisi Hülya Köseoğlu,2013-2014 yılında tüm genelliselerin Anadolu ve Meslek

Liselerine dönüştürülmesiylebölgede hiç AnadoluLisesi’nin kalmayacağını veöğrencilerin çok uzakokullara gitmek zorundakalacağını belirtti.

Köseoğlu “Okulumuzunİmam Hatip’edönüştürülmesi yerine, veli-ler ve öğrenciler olarakAnadolu Lisesi’nedönüştürülmesini talepediyoruz” diyerek basınaçıklamasını sonlandırdı.

Trakya Üniversitesi İngilizce Öğretmen-liği Bölümü 3'üncü sınıf öğrencisi DilekÖzçelik, lenf kanseri olduğunu yeniöğrenmişti. Kampüse giderken Çevre veŞehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ınkentte olduğunu gördü. Bayraktar’ınyanına ulaşan Dilek, Bakan’a kullanmasıgereken ilaçlara ulaşamadığını söyledi veilaçlarının temin edilmesini istedi.

Bayraktar ise Selimiye Camii bahçesindekameralar eşliğinde yürürken karşısınaçıkan Dilek’in eline 300 lira sıkıştırarakbaşından savmaya çalıştı. Bayraktar “Alişte bu parayı. Başka ne yapacağım? Onlarısen kendin al. Parayı al” diyerek yanındankaçar adımlarla ilerlerken “Düşürme, söy-leyin cebinde çok para var düşürmesin”diye de tembihledi. Camii girişindeBayraktar’ın namazının bitmesini bekleyenDilek, polislerin engellemeye çalışmasınarağmen bakanın yakasına yapıştı.

‘BEN D‹LENC‹ DE⁄‹L‹M!’Verdiği parayı, bakanın eline tutuşturan

Dilek “Ben dilenci değilim sayın bakan.İnsanlık adına bir kez daha hayal kırıklığınauğradım” diyerek yanından uzaklaştı. Neyeuğradığının şaşkınlığı içinde kalanBayraktar, Dilek’in arkasından seslenme-sine rağmen karşılık alamadı. Basının dayaşananlara şahitlik yaptığı anlardaBayraktar basın emekçilerine dönerek“Ben yardım edelim dedim ama alındı gittikızcağız” diyerek kendini aklamaya çalıştı.

Dilek’in çağrısına halkın kulak vermesiBayraktar’ı harekete geçirdi. Olayınyaşandığı günün akşamı Dilek’le görüşüp

AKP’ye yakışır bir biçimde “yardım eliuzatması” için Edirne Valisi HasanDuruer’i görevlendirdi. AKP’yi temsil edenVali, Dilek’le basının da çağrıldığı birgörüşme ayarladı. Vali’nin Dilek’le yaptığıgörüşmenin bir kısmı sansüre uğramasınarağmen basına yansıdı. Görüşmenin nedensansüre uğradığını, vali ve Dilek arasındakidiyaloglar gösterdi. Çünkü Dilek, halkınsağlık hakkına ulaşamamasının, hakkınıtalep ettiğinde sahneye konan “yardımse-verliğin” hesabını soruyordu.

Valinin “Hastalığının tedavisi konusun-da her konuda yardımcı olacağız” diyerekbaşladığı konuşmasını kesen Dilek, valininhiç beklemediği bir soruyu yöneltti “Peki yailaçlar neden serbest piyasa?”

HALKIN TALEPLER‹N‹ D‹NLEMEYEN‹KT‹DAR NE ‹fiE YARAR?

Devletin neden bu alandan elini eteğiniçektiğini de soran Dilek, “Ben ve benimgibi insanlar sizler gibi mevki makam sahibiolmadığı için haliyle sizin gibi kolayulaşamıyoruz. Her başvurduğum yerde ilaçyoktu, yok dendi. İlaç var denilen yerlerdede büyük bir hayal kırıklığına uğradım”diyerek tepki gösterdi. Dilek’in hiçbirsorusuna cevap vermeyen Vali yine aynısözlerini tekrarladı “Biz size yardımedeceğiz.” Valinin ezberini bir kez dahabozdu Dilek ve şöyle devam etti: “BenBayraktar’ın orada olduğundan haberdardeğildim, şans eseri orada gördüm. Benşuna inanıyorum, devletin başındaki insan-ların orada olmalarının sebebi Türkiyevatandaşının, tüm bireylerin ihtiyaçlarınacevap verebilmeleri, o yüzden orada bulun-duklarını sanıyordum.”

KANSER DE ERKEN TEfiH‹S BÖYLEKONUR MU?

Kendisiyle görüşmüş olmalarının nekadar büyük bir “lütuf” olduğunu Vali“İşte bakın vali yanında oturuyorsunuz”sözleriyle belirtiyordu. Dilek ise valininsöylediklerine rağmen kendi derdini anlat-maya devam ediyordu: “Sadece kendisininbir iki dakika beni dinlemesini arzu ettim.Tabi ki ben ilaç deyince o para dedi. Benilaç dedikçe o para!” “Her yerde bir dayınızolacak” diyen Dilek, ilaç dışında da has-tanede yaşanan sorunları kendi gözüyleanlattı: "Bu süreç gerçekten benim için çokzor. Hastanede biyopsi sonucu 1 ay sonraçıkıyor. MR çektirmek için 1 ay sonrayarandevu veriyorlar. Bir ay sonra da onunsonuçları çıkıyor. Gerçekten kanser çok zorbir hastalık. Kanserde erken teşhis önemlidiyorlar. Sizce kanserde erken teşhis böylekonur mu?

AKP’N‹N DERD‹ TASARRUF, HALKINSA SA⁄LIK

Dilek’in ve tüm hastaların yaşadığısoruna gazetemizin bir önceki sayısında dadikkat çekmiştik. SGK ve ilaç firmalarıarasındaki kavganın yarattığı mağduriyetiyaşayanlardan sadece biriydi Dilek. AncakDilek, tüm halkın öfkesini dile getirdi.

SGK ve ilaç firmaları arasında büyüyenkavga, SGK’nin sağlık harcamalarındatasarrufa gitmesi üzerine ortaya çıktı.SGK’nin, ilaç firmalarından daha düşük fi-yata ilaç alma talebi neticesinde firmalarmaliyetlerini karşılamadığını söyledi vebunun üzerine Türkiye’ye ilaç satmadı. Buda düzenli ilaç kullanılması gereken kanser,

kalp gibi önemli hastalıklarda bazı ilaçlarınpiyasada bulunamamasına ve bu ilaçlarıkullanması gereken hastaların tedavilerininaksamasına neden oldu.

D‹LEK’‹N ‹SYANINDA KISM‹ KAZANIMDilek’in ilaçlarından ‘Blemicin’ 15

Nisan’da Sosyal Güvenlik Kurumutarafından geri ödeme listesine alındı. Geriödeme listesine alınan ilaçlar eczanelerdenparasız temin edilebiliyor. Hayati önem

taşıyan kanser ilaçlarından ‘Dekarbazin’ isetemininde yaşanan güçlük nedeniyle TürkEczacıları Birliği (TEB) tarafındanyurtdışından getirilmeye devam ediyor.

Ancak bu ilaçların eczanelerden teminediliyor olması, eşit, parasız, nitelikli veulaşılabilir sağlık hakkı tanınmadığı içinsorunu çözmüyor. Halk aldığı yada almakistediği sağlık hizmetinin karşılığındadevletin dayattığı zorunlu ödemeleri yap-mak mecburiyetinde bırakılıyor.

Peki ilaçlar neden serbest piyasa?

İmam hatipe karşı isyan büyüyor

EVR‹M ÇAKIR

Dilek’in binlerce kanser hastas› ad›nabakan›n yakas›na yap›flarak isyan ediflinden-daha bir ay önce Tayyip Erdo¤an kendi sa¤l›kpolitikalar›n›n dünyada hayranl›k yaratt›¤›ylaövünüyordu.

Baflbakan, 1 fiubat’ta Sa¤l›k Bakanl›¤›’n›nkara ambulans›, Ulusal Medikal KurtarmaEkipleri (UMKE) arac› ve ambulans botlardanoluflan 486 araçl›k filonun, hizmete al›mtörenine kat›ld›. Sa¤l›k hizmetleri alan›ndason 10 y›lda çok büyük ilerlemekaydedildi¤inin üzerine basa basa söyleyenErdo¤an, "Türkiye 10 y›lda sa¤l›k alan›ndaöyle bir at›l›m gerçeklefltirdi ki, inan›n dünyabu at›l›m› hayranl›kla, g›ptayla izliyor veTürkiye'yi örnek al›yor. Bundan 10 y›l önce-sine kadar insanlar hastal›¤›n ›zd›rab›n› çek-

tikleri kadar, sa¤l›k hizmetlerinin, hastanenin›zd›rab›n› çekiyorlard›'' dedi. Erdo¤an sunu-munda iktidara gelmeden önce sa¤l›k ala-n›nda yaflanan sorunu sadece ‘ulaflt›rmaya’indirgedi. “Hasta binbir zorlukla soka¤a indi-riliyor, otobüsle, dolmuflla, bulunabilirse, pa-ra varsa taksiyle karga tulumba hastaneyegidiliyordu” diyen Erdo¤an, sa¤l›k alan›ndakisorunu çözmüfltü. Hastalar art›k ambulanslahastaneye götürülüyordu. Gerisi teferruatt›!

Liseli Genç Umut’un araflt›r-mas›na göre, Ba¤c›lar Lisesi veBahçelievler Füsun Yönder Ana-dolu Lisesi’nde K›l›k K›yafet Yö-netmeli¤i fiilen uygulamayakondu. Bahçelievler’de ö¤ret-menlerin ve ö¤rencilerin okulatürban›yla gelmesine karfl› ö¤-renciler idare ile görüfltü. Uygu-laman›n hukuki bir dayana¤› ol-mad›¤›n› dile getiren ö¤rencile-

re, idarenin yan›t› “bizim so-rumlulu¤umuzda, biz izin veri-yoruz” oldu. Ba¤c›lar Lisesi’ndeise okula türbanla gelmeye bafl-layan ö¤retmenler, k›sa zaman-da ö¤rencilerin de okula türbantakarak gelmesini sa¤lad›. Oku-lun din dersi ö¤retmeni, ö¤ren-cilere türban takmalar› duru-munda notlara iliflkin bir “güzel-lik” yapaca¤›n› söyledi.

AKP'nin 'muhteşem' sağlık politikası

“Türban takana bir güzellik yapılır”

Üniversiteli Dilek Özçelik AKP’nin ikiyüzlü sağlık poli-tikalarını bir kez daha gözlerine soktu. İlaçlarını ala-mayan lenf kanseri Dilek, yakasına yapıştığı Bakan’ıncebine para sıkıştırmasına karşı teşekkür etmedi“Ben dilenci değilim” dedi

Okullarının imam hatibe dönüştürülmekistenmesine karşı mücadele edenvelilerin, öğretmenlerin ve öğrencilerinmücadelesi sürüyor.

Page 8: 181'inci sayı

M evsimlik tarım işçileriörgütlenme yolundailk büyük adımını at-

tı. Demokratik Toplum Kon-gresi’nin (DTK) 6-7 Nisan ta-rihinde Urfa Viranşehir’de dü-zenlediği Mezopotamya Mev-simlik Tarım İşçileri Kurulta-yı’nda akademisyenler, DTKyöneticileri, sendikacılar vemevsimlik tarım işçileri bir ara-ya geldi. DTK Emek Göç veYoksulluk Komisyonu tarafın-dan Kürt illerinde aylardır ger-çekleştirilen araştırmalar ve ça-lışmalar sonucunda mevsimlikişçilerin seçtiği Şırnak, Adıya-man, Diyarbakır, Batman, Siirt,Urfa ve Mardin’den gelen100’den fazla mevsimlik tarımişçisi delegesi buluştu.

Kamyon kasalarından yolla-ra savrulduğunda ya da çalış-mak için gittikleri kentlerde ırk-çı saldırılara ve linç girişimleri-ne maruz kaldıklarında haberolan mevsimlik tarım işçileri so-runlarını ve taleplerini aktardı.

Salondakiler, insanlık dışıçalışma ve yaşama koşullarınıaktaran işçileri gözyaşlarıyladinledi. Diyarbakır’dan katılanmevsimlik tarım işçisi SemihaSürer’in anlattıkları birçok şeyiözetliyor: “Ahır gibi yerlerdekalıyoruz, tuvalet yok. Çocukla-rımızı o çadırlarda doğuruyoruzve bazıları ölüyor. Ölülerimiziormana gömüp çalışmaya de-vam ediyoruz. İş bitince baha-neler uydurarak ücretlerimiziödemiyorlar. Çocuklarım fındıkgörmeye tahammül edemiyor,televizyonda reklamı çıkınca bi-le kapatıyoruz.”

‹fi MEVS‹ML‹K SORUNYAPISAL

Mevsimlik tarım işçiliği,1990’dan sonra büyük bir artışgösterdi. Kirli savaş sürecindeyakılan ve boşaltılan 3 bine ya-kın köyün barındırdığı 2 milyo-na yakın nüfus ilk olarak yakın-larında bulunan Kürt illerinegöçtü. Bu kentlerdeki hizmet vesanayi sektörünün bu nüfusubarındırmaya yetmemesi nede-

niyle birçok kişi büyük kentleregöç ederken Kürt illerinde ka-lanların büyük kısmı da gezicimevsimlik tarım işçiliğine başla-dı. Bu işçiler Mersin’de iki haf-ta boyunca seralarda portakal,limon toplayıp sonra Aydın’datütün, Balıkesir’de çilek, Ada-pazarı’nda ve Ordu’da fındık,Yozgat’ta nohut topluyor. Yüz-de 90’ı Kürt olan işçiler fındıktoplamak için gittikleri Karade-niz Bölgesi’nde günlüğü 25 lira-ya, kadınlar üçte iki ücrete, ço-cuklar da yarım ücrete çalıştırı-lıyor. Kadın işçiler tuvaletin da-hi olmadığı çadırlarda beslen-me, temizlik gibi işleri de yapı-yor. Türkiye’de ölü doğum ora-nı binde 3’ken mevsimlik tarımişçilerinde bu oran yüzde 16 ci-varında. Çadırların kurulduğubölgelerde beslenme olanakla-rına erişim uzak olduğundanbölgedeki doğal sebze ve mey-veleri yiyerek beslenen işçilerçoğunlukla yerli mülk sahipleritarafından hırsız muamelesi gö-rüyor. Çadırların kurulduğualanlarda büyük sağlık sorunla-rı yaşanıyor, hastalanan işçileranadilde sağlık hizmeti olmadı-ğı için iyileşemiyor.

Çok çocuklu ailelerin çalıştı-ğı bu işte, işçilerle toprak sahip-lerinin arasındaki ilişki Dayı-başları tarafından sağlanıyor.Toprak sahibiyle işçileri en az

fiyata çalıştırma üzerinden pa-zarlık yapan dayıbaşları işçilerinalacakları o paranın bir kısmınada el koyuyor.

Neoliberal tarım politikalarınedeniyle ihracata yönelik üre-timin başlamasının ardındanözellikle ihraç ürünlerin toplan-masında çalıştırılan gezici mev-simlik tarım işçileri tuvaleti da-hi olmayan alanlarda kurulançadırlarda barınmak zorundakalıyor. Çoğu dere veya batak-lık yakınlarında bulunan bualanların barınak olarak kullan-dırılması işçilerin emeğin yeni-den üretim maliyeti de çok ucu-za getirilmiş oluyor.

Devlet ise mevsimlik tarımişçilerini görmüyor. Mevsimliktarım işçileri, İş Kanunu,SSGSS Kanunu, İş Sağlığı veGüvenliği Kanunu ve Sendika-lar ve Toplu İş Sözleşmesi Ka-nunu gibi işçileri ilgilendirenyasaların kapsamı dışında tutu-luyor. Mevsimlik işçiler için ha-zırlanan tek yasal düzenleme2010 yılında yayımlanan Başba-kanlık Yönergesi. Bu yönerge-de de mevsimlik tarım işçileribir “güvenlik sorunu” olarak ta-nımlanıyor, işçilerin önemli so-runlarının çözülmesi temennişeklinde ifade ediliyor.

‹LK HEDEF ÖRGÜTLENMEKurultayın ikinci gününde iş-

çilerin belirttiği talepler doğrul-tusunda bir mücadele programıoluşturuldu. Bu program, ku-rultayın sonuç bildirgesindeaçıklandı.

İlk hedef olarak Kürt illerin-de Mevsimlik Tarım İşçileriDernekleri kurmayı ve bu der-nekleri bir çatı altında toplama-yı önüne koyan Kurultay, bu-nun için Urfa, Diyarbakır, Mar-din, Batman, Siirt ve Şırnak’taörgütlenme girişim komitelerinioluşturdu. Örgütlenmenin tümkademelerinde yüzde 40 kadınkotası uygulamayı karar altınaalan kurultay, bir sonraki kurul-tayı, kurdukları dernekler tara-fından Aralık 2013’te düzenle-me kararı aldı. Kurultayda,Kürt illeri dışında mevsimlik ta-rım işinin yapıldığı kentlerde deemek ve demokrasi güçleriylebirlikte komisyonlar oluşturul-ması kararının yanı sıra tümmevsimlik işçilerin ekonomikve demokratik haklarını koru-yacak bir sendika kurulmasıiçin çalışma başlatılması kararıalındı.

Mücadelelerinin Kürt soru-nun çözümü için önemli birkatkı sunacağına işaret edenkurultay, ‘Barış ve Çözüm Sü-recini’ destekleme kararı alır-ken mevsimlik işçilerin bulun-dukları her kentte 1 Mayıs’larakatılma kararı da aldı.

EMEKHalk›n Sesi

818 Nisan 2013 / 1 May›s 2013

Hepimiz için bitti. Hem emek için hem ser-maye için. Artık bundan sonrası dişe diş

mücadeleden ibarettir. Hükümet güvencesizçalıştırmaya ilişkin yeni yasa çalışmasınıaçıkladı. Varsın, kapitalist ulusalcılarla kapitalistİslamcılar birbirleriyle TC yarışmasına girsinemekçiler düzenin adını çoktan koydular: T.C.TAŞERON CUMHURİYETİ!

Sermaye sınıfı ve onun gözde iktidarı AKPrejimi emekçileri yüzde yüz güvencesizçalıştırmak için son adımlarını büyük bir per-vasızlıkla atıyorlar, geriye dönüşü olmayan biryola girdiler. Artık sonuna kadar emeği

güvencesiz bırakacak,köleleştirecek bir rejimi kur-mak zorundalar, ancakböyle sömürü oranlarınıyüksek tutabilirler, rejimigüvenceye alabilirler.

Emekçiler için de öyle…İtiraf edelim ki biraz geçuyandık. 10 yıla yakın birsüredir bu mücadeleyisürdürenler, güvencesizçalışmayı, taşeronlaşmayısendikaların gözüne sok-maya çalışıyordu amaolmadı… Sendikal mücade-lenin yapamadığını sermaye

yaptı ve artık kıpırdayamayan sendikal harekether yerde taşerona ve güvencesizliğe karşıbayrak açmak zorunda kaldı. Kuşkusuz buayağa kalkışın ne kadarı işçilerin gazını almaya,ne kadarı yeni bir sınıf savaşına hazırlığa yara-yacak bugünden belli değil. Ancak ne olursaolsun bu uyanış son derecek kıymetlidir…

AKP rejimi taşeronlaşmayı ve özellikle kiralıkişçi rejimini iş bulma imkanlarını genişleten,herkesin kabiliyetine göre iş bulabileceği vs.palavralarıyla allayıp pullayıp millete yedirmeyeçalışacaktır. 1990’lı yıllarda ilk özelleştirmesaldırısı başladığında ideolojik hegemonyanınne kadar önemli olduğu gördük. Ağzına mikro-fon tutulan vatandaşların büyük çoğunluğuÖzal rejiminin yalanlarını papağan gibitekrarlıyordu. Artık buna inanmak için birneden yok. Havayı döndürmek mümkün,emekçiler taşeronlaştırmanın ülkenin sosyaladalet dengesini nasıl büyük bir hızla altüstedeceğini, topyekün nasıl mutsuz insanlarcumhuriyetine dönüşebileceğimizi gayet iyianlatabilir. Hava buna müsait, bunu görmekgerek. AKP rejiminin yüzde 50 oyla desteklen-mesinin bu mücadelenin önünde hiçbir anlamifade etmediğini bilmemiz gerek. Aksine yüzde50’yi yüzde 40’a indirecek en güçlü yumruğunburadan geleceğini bilerek bunu yapmakgerek.

Tek bir koşulla ama… Meseleyi basit birücret meselesi, işçilerin “mağduriyeti” meselesigibi algılayıp topluma öyle sunarsak hiçşansımızın olmadığını bilelim. İşçiler taşeron-laşmanın “mağduru” değildir, “muhatabı”dır…Bunu bilelim ve mağdur edebiyatı yapmayalım.Bu bir sosyal adalet mücadelesidir. Sermaye veemek arasında cereyan eden birkaç yüzyıllıkmücadelenin devamıdır… Bunu topluma bunetlik ve kararlılıkla ifade edelim…

İstatistikler öyle gösteriyor ki, 50 milyon civa-rında insan bu ülkede ücretli emeğin satılma-sıyla yaşamını sürdürebiliyor. Bir başka deyişle16 milyon civarında emekçi emek gücünü sa-tarak ailesini geçindiriyor. Bu sayıyı önemseye-lim. Bir yerden baktığınızda “kuru kalabalık”görebilirsiniz ama doğru yerden bakmayı bece-rebilirseniz bu kuru kalabalığın “yıkıcı güç” hali-ne nasıl dönüşebileceğini de görebilirsiniz. 15-16 Haziran ve Zonguldak yürüyüşünü sakınunutmayın… Yarım kaldıkları için yenildikleridoğrudur ama bir de uygun koşullarda doğrubir sınıf önderliğiyle tamamlandığını düşünün…

İşte bu nedenle 1 Mayıs, TaşeronCumhuriyeti’ne karşı emekçi seferberliğinin ilanedildiği gün olmalıdır. Çoluğumuzlaçocuğumuzla bu ahlaksız, soysuz sömürüdüzeni kapitalizmi yerin yedi kat dibine göm-meye yemin ettiğimiz gün olmalıdır 1 Mayıs2013. Şimdi seferberlik zamanı, mücadelemiz,bayramımız kutlu olsun!

Deniz bitti, haydi 1 May›s’a

Belediye işçileri taşerona karşı eylemde

Nakliyat İş üyesi YurtiçiKargo işçileri 4 Nisan günü 17farklı şubeye giden aktarmaaraçlarının önünü kesti. İşçileraktarma merkezinde şubemüdürleri toplantı yaptığı sıradatoplantının olduğu binayı yumur-taladı. Yurtiçi Kargo TrakyaBölge Müdürü Öcal Gündüz'ün

talimatıyla direniş alanına gelenpolisler ifadelerini alma bahane-siyle işçileri gözaltına almak iste-di. Avukatlarıyla beraber 8 Nisangünü ifade vermeye gideceklerinisöyleyen işçilere polis saldırdı.Uzun bir direnişin ardındangözaltına alınan 5 işçi geçsaatlerde serbest bırakıldı.

Enerji-Sen büyüyorBursa Orhaneli Termik

Santrali işçileri, üyesi olduklarıTes-iş sendikasından istifa ede-rek DİSK Enerji-Sen'egeçiş yapıyorlar.Orhaneli yerelgazetesi Dağ-ses’in “Ter-mik santra-linde sen-dika dev-rimi” baş-lığı ileverdiği ha-bere göreişçiler, özel-leştirme veişçi hakları ko-nusunda pasifkaldığı için Tes-İşsendikasına tepkililer.

Enerji -Sen’in ilk üyelerindenMehmet DAYAN yaptığı açıkla-mada "Orhaneli Termik Santra-

lında artık Enerji-Sen’de var. Sendi-

kamıza katılım-lar devam edi-

yor. Emekve emekçi-nin yanın-da olan veher plat-formdahaklarınısavunan

Enerji–Senbüyümeye

devam ediyor.Üreten biziz yö-

neten de biz olaca-ğız” dedi.

Daiyang grevi bittiTekirdağ Çorlu’daki Daiyang-

SK fabrikasında Birleşik Metal-İş üyesi işçilerin 14 Kasım’dabaşlattığı grev 11 Nisan günütoplu iş sözleşmesi imzalanaraksona erdi. 70 liralık sosyal paket,yüzde 8 maaş zammı, 800 lirageriye dönük alacak ve birerikramiye konularında uzlaşmasağlandı. Sözleşmeye görekarşılıklı açılan davalar geriyeçekilecek. Bir ay içinde fabrikayıkapatma kararı alan Daiyang-SK, işçilerin 1 aylık ücret ve si-gortasını yatıracak, bir ayınsonunda işçilerin kıdem ve ihbartazminatları dahil tüm alacak-larını ödeyecek. Daha önce iştençıkarılan 9 işçinin işe iadesi red-dedilirken bu 9 işçiye kıdem veihbar tazminatları ödendi, ancak

bu 9 işçi grevde geçen süreninparasını alamadı.

2 milyonluk dev uyanıyor

Tafleron çal›flt›rma yinebir skandala yol açt›. Tak-sim E¤itim ve Araflt›rma(‹lkyard›m) Hastanesi’ndeçal›flan temizlik iflçilerininba¤l› oldu¤u tafleron flir-ket ihale süresi doluncahastaneden ayr›l›rken iflçi-lerin üniformalar›n› da ya-n›nda götürdü. Yedek üni-formas› olmayan iflçilerüniformas›z çal›flt›r›l›yor.

Taksim ‹lkyard›m’datafleron flirket ile hastaneyönetimi aras›ndaki ihale-nin süresi dolduktan sonratafleron flirket hastanedenayr›ld›. Hastaneden ayr›lanflirket üniformalar›n› da

beraberinde götürdü. Has-tanede yeterli yedek üni-forma olmamas› nedeniy-le temizlik iflçileri “serbestk›yafetle” ifllerini sürdürü-yor. ‹flçilerin ameliyatha-ne, acil servis gibi bölüm-lerde serbest k›yafetle ça-l›flmas› sa¤l›k aç›s›ndanbüyük riskler tafl›yor.

Hastane yönetimi, ta-fleron flirketin ayr›lmas›n-dan sonra yeni bir tafleronfirma ile 4 günlük ihaleyapm›fl, iflçiler bu ihaleyi 1Nisan günü bir gün sürey-le ifl b›rakma eylemi yapa-rak protesto etmiflti.

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde (İBB) iştençıkarılma tehlikesiyle karşı karşıya olan Genel-İş

üyesi 650 belediye işçisinin eylemleri sürüyor. İşçilerintalebi taşeron sisteminin kaldırılması.

Genel-İş üyeleri 13 Nisan günü hem İBB önündehem de TBMM önünde eylem yaptı. İBB’nin "HalkGirişi" kapısı önüne gelen bin Genel-İş üyesi burada“Taşerona geçit vermeyeceğiz” dedi. Bir grup işçiHalk Kapısı önünde birbirlerini zincirlerken diğerişçiler de kol kola girerek belediyenin etrafında zinciroluşturdu. İzmir’de belediyeye taşeron şirket sokma-yacaklarını belirten işçiler 18 Nisan günü taşeron sis-temine karşı binlerce kişinin katılacağı büyük bir mi-ting yapacaklarını duyurdu.

TBMM önünde de aynı gün bir basın açıklamasıyapan işçiler sorunun TBMM’nin sorunu olduğunuvurguladı ve taşeron sisteminin kaldırılmasını talepetti. Genel-İş yöneticileri mecliste grubu olan parti-lerin grup başkanlarıyla görüştükten sonra eylemlerinisonlandırdı.

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin İZELMAN yerinebir başka taşeron şirketle anlaşması sonucuİZELMAN’da çalışan 650 işçi işten çıkarılma tehlike-siyle karşı karlıya kaldı. İBB Başkanı Aziz Kocaoğlu“yasal olarak başka yol kalmadı” diyerek taşeron

şirketlerle çalışmak durumunda kaldıklarını söyledi.İBB, taşeron şirket çalıştırmama kararı almış vetaşeron şirketlerdeki işçileri belediye bünyesindekişirketlere geçirmişti. Bu işçilere asgari ücretin birazüzerinde maaş veren ve bazı izin haklarını kullandıranİBB bu sistemi “Taşeronu sildik” diye duyurmuştu.

Taksim İlkyardım’dataşeron skandalı

TufanSertlek

Dev Sa¤l›k-‹flYönetim Kurulu

ALP TEK‹N BABAÇ

Müdürlere yumurta

Mevsimlik ve gezici iflçili¤inkoflullar› ortadan kald›r›lmal›.

Mevsimlik tar›m iflçilerinintemel haklardan yararlanmala-r›n› sa¤layacak yasal düzenlemeyap›lmal›.

Mevsimlik tar›m iflçilerineyönelik d›fllama, afla¤›lama vefliddet politikalar› durdurulmal›,çal›flt›klar› yerlerde yurttafll›khaklar›ndan yararlanabilmeleriiçin gereken idari ve toplumsaltedbirler al›nmal›d›r.

Çocuklar›n mevsimlik tar›miflçisi olarak çal›flt›r›lmas›n›nönüne geçilmeli, iflçi çocuklar›-n›n e¤itim koflullar› sa¤lanmal›,sa¤l›klar›n›n korunmas› ve ba-k›mlar› için kamusal destekoluflturulmal›.

Kad›n mevsimlik tar›miflçilerinin üzerlerindeki çocukbak›m› ve ev iflleri yükükald›r›lmal›, sa¤l›k sorunlar›n›nçözümü için özel bir sa¤l›k poli-tikas› uygulanmal›.

Mevsimlik tar›m iflçileri içininsan onuruna uygun, güvenlive paras›z ulafl›m düzeni olufl-turulmal›.

Mevsimlik tar›m iflçileri içinça¤dafl yaflama uygun, sa¤l›kl›ve sosyalleflme imkan› sa¤layanbar›nma alanlar› oluflturulmal›.

‹flçilerin ücret ve çal›flma ko-flullar›, devlet, iflveren ve iflçitemsilcilerinin kat›ld›¤› müzake-relerle saptanmal›; belirlenenücret ve çal›flma koflullar› iflçiörgütleri taraf›ndan denetlen-meli.

Mevsimlik tar›m iflçilerininsa¤l›kl› yaflama hakk› güvencealt›na al›nmal›.

Mevsimlikişçilerintalepleri

Römork kasalarından yollara savrulan gittiklerı kentlerde ırkçı saldırıların hedefi olan vedevletin güvenlik sorunu olarak gördüğü mevsimlik tarım işçileri örgütlenme yolunda

Page 9: 181'inci sayı

S on dönemlerde iştençıkarılan işçilerindirenişleri, patronları

çeşitli arayışlara itiyor.Pakmaya işçileri, YurtiçiKargo işçileri, KaradenizTeknik Üniversitesi’ndeFarabi işçileri ve nihayet KoçÜniversitesi işçileri gibi çoksayıda direniş örneği patron-larının canını çok sıktı. İşyer-lerinin kapıları, çatıları direnişalanlarına döndü. “Markadeğerlerinin düşmesi”, üre-timin durması ve yargı karar-ları nedeniyle patronların başıçok ağrıdı.

Türkiye’de büyüme oran-ları hızla düşerken ve 2013için iyi sinyaller alınamıyorkenişten çıkarmaların artması çokyakın bir olasılık. Bu olasılığıve işçilerin patronların başınınasıl ağrıtabildiğini gören“girişimci” bir firma bukonuyu karlı bir ticarifaaliyetin konusu halinegetirmeye kalktı ama o dabaşına iş aldı. Sendika.Org’unyaptığı haber sonrası büyüyentepkiler, patronlara “İştenÇıkarma Stratejileri” başlıklıbir eğitim hizmeti satan ve bueğitim için kişi başı 650 liraisteyen firmanın işine çomak

soktu. Akşam gazetesinden Nihal

Kemaloğlu’nun ifadeleriyle“İşyerinizin logo ve kapısı kir-lenmeden gayet maliyetsizadam atılır” konsepti iledüzenlenen konferansı ilkolarak haber yapanSendika.Org, ÇalışmaBakanlığı bürokratlarının

konuşmacı olmasına dikkatçekti. Çalışma ve SosyalGüvenlik Bakanlığı ÇalışmaGenel Müdürü Ali KemalSoylu ve SGK İstanbul İlMüdür Yardımcısı ErsinUmdu’nun toplantıdakivarlıkları büyük tepkiuyandırdı. Kağıt üzerindekigörevi “İstihdamı ve tam

çalışmayı sağlayacak,çalışanların hayat seviyesiniyükseltecek tedbirleri almak”olan Çalışma Bakanlığı’nın butoplantıya katılımı üzerineeylem çağrıları yükseldi.

EYLEM‹N LAFI YETT‹İlk olarak Dev Sağlık İş

Genel Başkanı Arzu

Çerkezoğlu DİSK GenelKurulu’nda Genel Sekreteradayı olarak yaptığıkonuşmasında 27 Nisan’daSheraton Oteli’nde düzenlen-mesi planlanan bu etkinliğekarşı eylem çağrısı yaptı.Peşinden Çağrı MerkeziÇalışanları Derneği etkinliğiorada olacaklarını duyurdu.TMMOB Ankara İKK emekve demokrasi güçleriniprotestoya çağırdı. CHPMilletvekili Süleyman Çelebide Çalışma ve SosyalGüvenlik Bakanı FarukÇelik’in yanıltması istemiylebir soru önergesi verdi. Sonuçolarak “İşten ÇıkarmaStratejileri” toplantısının öncebaşlığı değişti ve “İnsanKaynakları Yönetiminde İşİlişkilerinin Sonlanması –Fesih” olarak daha yeniliryutulur bir hale sokuldu.Çalışma Genel MüdürüSayın, isminin bilgisi olmadanyazıldığını açıklayarak konfe-ransa katılmayacağını bildirdive bir süre sonra SGK İstan-bul İl Müdür Yardımcısı daprogramdan çıkarıldı.

Emeğin direnişine karşıönlemlerin konuşulacağı birtoplantı, emeğin eylemçağrısıyla marjinalleştirildi.

Yapı Kredi (YKB) ile GarantiBankaları İranlı müşterilerini

arayıp paralarını 17 Nisan'a kadarçekmelerini, aksi takdirdehesaplarına el konacağını söyledi.YKB konuya dair “Tüm bankalar,uluslararası ambargolara uyumsağlamakla mükelleftir” dedi.

SERMAYE 9Halk›n Sesi18 Nisan 2013 / 1 May›s 2013

Bankalardan ABDambargosu

Ekonomide büyük devlersarsılmaya devam ediyor. AKP

döneminde hızla yükselen ZorluGrubu’na bağlı Vestel Elektronik,2012 yılı son çeyreğinde 78,4 milyonTL net zarar ettiğini açıkladı. Geçenyıl da zarar eden şirketin zararı yüzde74 arttı.

Tonya'da çimento fabrikasınakarşı çıkan halkı tehdit eden

Çevre Bakanı Bayraktar “Eğerbenim önüme bundan sonra Tonyaile ilgili bir evrak gelirse imzalamay-acağım. Tonyalı kardeşlerimiz okarşı çıkanları absorbe, elimineetmeliydi” dedi

Bayraktar’danTonya’ya tehdit

Uçurum kenarındaZorlu bir durum

Bunlara işçi tokatı lazım Patronlar işçilerin emek gücünü istedikleri gibi kullanıp atmak isterken direnişlerbaşlarına bela olmaya başladı. Bu yüzden “işten çıkarma stratejileri”ni geliştiriyorlar

UMAR KARATEPE

Ekonomi Bakanı ZaferÇağlayan'ın faizleri indirmesi

konusunda sürekli olarak çağrıyaptığı Merkez Bankası, TayyipErdoğan'dan gelen “talimat”a uydu.Borsa İstanbul’un açılışında, yüzde 6faiz oranını yüksek bulduğunubelirten Erdoğan faizleri düşürecek-lerini söylemişti. Bu açıklamanınhemen ardından “bağımsız” MerkezBankası faizi yarım puan indirdi.

Ancak bu kararlarla finans dışısermaye kesimleri için sorunçözülmüş değil. Bakan Çağlayan veBaşbakan Erdoğan bu kesimlerin

düşük faizle kredi kullanabilmeleriiçin baskı oluştursalar da faizlerindüşmesi aynı kesimler için başkariskleri doğuruyor. Düşük faiz gelirikazandıran liradan kaçışlar olmasıhalinde döviz kurları hızla yükse-lebilir. Bu durum ağır borç yüküaltındaki sermaye kesimleri için tambir yıkım olur.

Başbakan Tayyip Erdoğan sık sıkIMF’ye olan borçların bittiğini

söyleyerek hava atıyor ancakTürkiye’nin borç yükü her gün hızlaartıyor. Finansal kesim dışındaki fir-maların döviz cinsinden borçlarınınOcak ayı sonu itibarı ile 232.2 milyardolara yükseldiği açıklandı.Firmaların döviz cinsinden varlıklarıgöz önüne alındığında net dövizpozisyonu açığı, 142.4 milyardolara çıktı. Benzeri bir artışolması halinde bu açığın yılsonunda 165 milyar dolarayaklaşması bekleniyor. AKP’niniktidarının birinci yılı olan2003’te borçlar 50milyar dolar, netdöviz pozisyonuaçığı ise 18 mil-yar dolar idi.Böylece

AKP’li 9 yılda borç 4.5 kat, açık ise 9kat arttı. Özel sektör borçlarınınyüzde 90’a yakın bir bölümünü isebankalara olan kredi borçlarıoluşturuyor.

Sadece özel sektörün değil kamu-nun da borcu giderek artıyor.IMF’ye olan borçların sıfırlanmasıylaövünen Erdoğan Dünya Bankası’nave özel bankalara olan 120 milyar

dolarlık döviz borcunu ağzınabile almıyor.

Bu kadar yüklü bir dövizborcu, çok büyük bir “kurriski” anlamına geliyor. Dövizin

değerinin yükselmesihalinde borçlarınkatlanacak olmasıasıl finans dışı

kesimleri tedir-gin ediyor.

İşten Çıkarma StratejileriKonferansı’nı düzenleyen

Boğaziçi Eğitim veDanışmanlık isimli şirket,hızla büyüyen bir sektörüntemsilcilerinden biri.“Yönetim Danışmanlığı”adı verilen sektörTürkiye’de son 20 yıldagelişmeye başladı ve bualandaki firmaların yüzde94’ü bu süre zarfında kurul-du ve sektörün yıllıkbüyüme hızı yüzde 25’eulaştı.

Yönetim danışmanlığınıntarihi ise 18’inci yüzyıla,Britanya’daki sanayidevrimine kadar uzanıyor.Modern fabrika düzenininortaya çıkışının ardındansermaye sahiplerinin işçisınıfına karşı stratejilerininoluşturma sürecinedayanıyor. İşçilerin verimli-

liğinin artırılması, niteliksiz-leştirilen emeğin bir montajhattına mahkum edilmesi,işgücü maliyetlerinindüşürülmesi için arayışlarçeşitli yönetim prensip-lerinin gelişmesine nedenoluyor. ABD’li mühendisF.W. Taylor’unöncülüğünde gelişen “bilim-sel yönetim” ilkeleriendüstri mühendisliğinin vede yönetim danışmanlığısektörünün temelinioluşturuyor.

DEVLET DESTE⁄‹‹STEM‹fiLERD‹

Türkiye’de ise bu sektördaha çok yeni. Bilim, Sanayive Teknoloji BakanlığıVerimlilik GenelMüdürlüğü 5 Aralık 2012’de“Yönetim DanışmanlığıSektörü Çalıştayı” düzenle-

di. Bakanlık bürokrasisininve bu alandaki firmalarınyanı sıra STK’ların veüniversitelerin de katıldığıÇalıştay’da sektörünihtiyaçları tespit edildi.Devletin bu alanda çalışanfirmalara destek ve teşviksunması en fazla dile getiri-len taleplerdendi.

Danışmanlık ve eğitimhizmetlerinin TÜBİTAK,TSE ve üniversiteler baştaolmak üzere çeşitli kamukurumları tarafından daveriliyor olmasının özel sek-tör için dezavantaj yarattığıve bunun azaltılması,Çalıştay’ın sonuç raporunagiren vurgulardandı.Çalıştay’da bu sektörünTürkiye Odalar ve BorsalarBirliği bünyesinde bir sek-tör meclisinin olmamasınında eksikliğine değinildi.

Faiz kavgasısürüyor

Borç gırtlağa dayandı

Meşhur bir lafımız vardır: "Ölünün arkasındankonuşulmaz". Eğer ölen kişi İngiliz emekçi

sınıfının ve hatta rol modelliğiyle dünya emekçisınıflarının üzerine kabus gibi çökmüşse ve iktidardakaldığı 11 yıl boyunca uyguladığı neoliberal poli-tikalar hala emekçi sınıfların yaşamlarını derindenetkiliyorsa o ölünün ardından bir çift laf etmek bizefarz olur. Thatcher ölse de Thatcherizm yaşıyorken,öleni iyi bilmediğimizi yüksek sesle haykırmakhakkımızdır.

İngiltere’nin ilk ve tek kadın başbakanı, İngilizmuhafazakarlarının ve sermaye sahiplerinin gözbebeği, işçi düşmanı Margaret Thatcher, 1979 ile1990 arasındaki iktidar sürecinde neoliberal poli-tikaların inşasında kuşkusuz çokönemli bir rol oynadı. Thatchertarafından uygulanan bu neoliberalpolitikaların kökleri aslındaThatcher’dan öncesine dayanır.

1945’ten 1970’lerin sonlarınakadar geçen 35-40 yıllık süre,sendikaların güçlenmesini veemekçi sınıfların lehine kazanımlarıtemsil ediyordu. SSCB önderliğindesosyalizm alternatifi canlı olaraktarih sahnesindeyken; İkinciPaylaşım Savaşı sonrası ağır yıkımınyaşandığı ve yoksulluğun yaygınolduğu Batı, sosyalizminyayılmasından korkarak, eskidüzeninin devamlılığını emekçi sınıfakarşı açık savaş açmaktan kaçınarak sağlamayaçalışmıştır. Güçlenen sendikaların yanı sıra; budönem boyunca yükselen ırkçılık karşıtı siyahihareket, kadın hareketi, Vietnam Savaşı karşıtıhareket, 3. Dünya ülkelerinin yürüttüğü bağlantısızlarhareketi ve yeni bir uluslararası ekonomik düzlemtalepleri; Portekiz, Yunanistan, İtalya, İspanya gibiülkelerde faşist yönetimlerden sonra sola yönelenhalklar, sermaye sınıfı için tehdit algısı oluşturdu.

Harekete geçen sermaye, emekçi sınıfları disiplinealmak, radikal eğilimleri ortadan kaldırmak ve sınırsıztahakküm kurmak istedi ancak bu kolay olmaya-caktı. Akıllarındaki emekçi düşmanı neoliberal poli-tikaları hayata geçirmek için otoriter devletlereihtiyaçları vardı. Bu da ya bizdeki gibi cuntahükümetleriyle ya da batıdaki gibi neo-muhafazakar,iktisatta liberal, siyasette dinselci ya da milliyetçihükümetlerle mümkündü. İngiltere’de Thatcher bugörev için biçilmiş kaftandı.

1979’da iktidara geldiği seçimlerinkampanyasında işçi bulma kurumu önündeki uzunkuyruğa yer veren afiş ile iş vaadinde bulundu. Onagöre daha fazla iş, sermayenin sınırız destekleniği“arz yönlü” politikalarla mümkündü. Örneğin ser-maye vergilendirilmeyerek iş alanları açılılacaktı.Sermayeden vergi almamak için ise harcamalarıazaltmak gerekiyordu. Nitekim iktidara gelince ilkyaptığı şey sosyal yardımları keseceğini ve kamuhizmetlerini kısacağını açıkça ilan ederek emekçileresavaş açmak oldu.

Neoliberalizm bayrağı altında devletin iktisadiyatırımlardan çekilmesi, piyasa serbestisi, işçi hak-larının gaspı ve özelleştirme aracılığıyla sermayeninsınırsız tahakkümü için çalışan Thatcher kamukurumlarını sermayeye peşkeş çekerken özelleştir-menin "Gücü halka geri vermek" olduğunupervasızca söyledi. British Gas’ı satarken "Sid’igörürsen… Ona söyle" sloganıyla Sid isminde temsiledilen İngiliz halkını hisse almaya çağırıyordu ama ilkiktidarı döneminde iki katına fırlayan işsizlik, Sid’inhalkı değil sermayeyi temsil ettiğinin göstergesiydi.British Gas’ı, BP, İngiliz Telekom, İngiliz Havayolları,su ve elektrik izledi.

Thatcher’ın uyguladığı ve sonrasında iktidaragelen İşçi Partisi’nin de sürdürdüğü neoliberalpolikalar yüzünden 1979’da nüfusun en zengin yüzdeonunun geliri en yoksul yüzde onundan beş katfazlayken, bu oran 1997’ye gelindiğinde on kataçıkmıştı.

Artan işsizlik ve emekçilere saldırı sonucu hızla oykaybeden Thatcher, iktidarı süresince milliyetçiliği deher fırsatta kullandı. Arjantin’de günleri sayılı cuntahükümetinin 1982 yılında Falkland adalarında bayrakdikmesiyle hiç beklemeden savaşa girdi. Savaş işeyaradı ve Thatcher popülaritesini yeniden arttırdı. Bufırsatı kaçırmayan Thatcher işçi kıyımına kaldığı yer-den devam etti ve 1984’te başlayan ve bir yıl sürenbüyük madenci grevini kömür stoklayarak kırdı. 15’ihariç tüm ocakları kapatan Thatcher’ın başlattığı busaldırı sonrası 1984’te 170 bin olan madenci sayısıbugün 2 bin civarında.

"Toplum diye birşey yoktur. Birey erkekler,kadınlar ve aileler vardır" diyerek emeğin kendiyeniden üretimini toplumsallaştırma eğilimine savaşaçan Demir Lady emeği ücret geliriyle yaşayanbireylere indirgemeye, kendi yeniden üretim sorunlarıiçin de aileyi ve cemaatleri adres göstermeye yöneldi.

Thatcher öldüğünde ünlü İngiliz yönetmen KenLoach, Thatcher’ın cenazesinin özelleştirilmesini veihale açılıp en düşük teklifi verene bırakılmasınısöylerken hiç şüphesiz çok doğru bir şey söylüyordu.

Thatcher’ın haklı olduğu bir şey vardı: (Sermayeiçin) neoliberalizmden "Başka bir alternatif yok"; bizemekçiler için sosyalizmden "Başka bir alternatif"olmadığı gibi...

Biz Thatcher’› iyibilmezdik...

BanuServeto¤lu

[email protected]

Eğitim ve danışmanlıkşirketleri ne iş yapar ?

Page 10: 181'inci sayı

10

A kademisyenler, sendi-ka uzmanları ve çeşitlidirenişlerden kadınlar

13-14 Nisan’da Petrol-İşSendikası Genel Merkezi’ndegerçekleştirilen EmeğinHakları Forumu’nun KadınEmeği Atölyesi’nde, bir arayageldi. Forumun ilk günündegerçekleştirilen atölyede,AKP’nin neoliberal politikalarıve erkek egemenliğininkadınlara dönük özgün saldırıbiçimleri konuşuldu.Kadınların bedenleri, emeklerive yaşamsal etkinliklerinindenetim ve tahakküm altınaalınması üzerinden şekillenenkadın düşmanlığının biçimleritartışıldı.

Kadın mücadelesinin sınıfhareketine bir ivmekazandırdığını dile getirenBerna Güler Müftüoğlu atölye-nin moderatörlüğünü üstlendi.Son dönemde kadınlara yöne-lik geliştiren istihdam poli-tikalarını değerlendiren NurayErgüneş, güvenceye dair her-hangi bir düzenlemeolmadığını, kadınlarındoğurganlığının denetim altınaalınarak sadece ucuz emekkaynağı olarak görüldüğünüvurguladı. Türkiye’desendikalarda kadınçalışmalarına değinen NeclaAkgökçe ise üretimin cinsiyetiolduğunu, bu sebeple de yenisendikal anlayış içerisindekadınların önemli öznelerolduğunu belirtti.

KADINLAR ELB‹RL‹⁄‹YLED‹REN‹YOR,ÖRGÜTLEN‹YOR

Atölyenin ikinci kısmındaise Türkiye’nin dört bir yanındagüvencesizliğe ve neoliberaliz-min kadın düşmanı yüzünekarşı direnen kadınlar biriktir-dikleri deneyimlerini aktardı.

Mücadeleleri kısa bir süreönce kazanımla sonuçlananKoç Üniversitesi çalışanı kadınişçiler, eşlerine ve babalarınarağmen direndiklerini vemücadeleyi elbirliğiylekazandıklarını belirttiler.Adana Balcalı Hastanesi’nde120 gün boyunca direnen sağlıkişçisi kadınlar direniş deneyim-lerini aktardı.

Bakırköy Ruh ve SinirHastalıkları Hastanesiyemekhanesinde taşeron sağlıkişçisi Asiye Çiftlik, çok uzunçalışma saatlerine karşı hakkınısavunduğunu ve gördükleritüm baskıya rağmenörgütlendiklerini söyledi. DevSağlık İş yöneticisi FundaKeleş’te 2008 yılında Kızılay’daçalışırken işten atıldığını vesendikayla böyle tanıştığınıbelirterek mücadelenin kendisiiçin ne kadar öğretici olduğunuanlattı.

Direnişleri 100 günü aşanTuzla Serbest Bölgededirenişte olan ISMACCO işçisiFikriye Akgül, kadın olmanıntüm zorluklarına rağmendirenişlerini kararlılıklasürdürdüklerini söyledi.THY’nde direnişleri 300 günüaşan kadın işçiler, 23 Mayıs’ta

grev çıkacaklarını söyleyerektüm kadınları dayanışmayaçağırdı.

Meslek örgütleri içerisindeerkek egemen bir alanda kadınmücadelesi yürütenTMMOB’lu kadınlar, buzamana kadar erkeklerle eşitoldukları yanılsamasınıyaşadıklarını ancak şimdi bunudeğiştirmek için yürüttüklerimücadelelerini aktardı. Evhizmetlerinde çalışankadınların örgütlendiğiİMECE Sendikası’ndan SerpilKemalbay, ev işçilerinin kölelikkoşullarında çalıştığını söyleye-rek “Ev işçileri de diğer işçiler-le aynı haklara sahip olmalıdır”dedi.

Atölyenin son kısmında isedört bir yanda neoliberal poli-tikalara ve erkek egemenliğine

karşı mücadele eden kadınlar,daha çok alanda kadınlarındireniş ve mücadelelerinigörünür kılmayı ve sözünüçoğaltmayı kendilerine görevolarak biçti. Hem evde hem deişte kadınlar kendi özgüçleriylemücadeleyi daha da büyütmesözü verdi. Emeği içinmücadele eden kadınlarındilinin tüm kadınların diliolduğu belirtilerek, bu dilin heralanda çoğaltılması kararlılığıdile getirildi.

Ayrıca önümüzdekidönemde sendikalarda kadınçalışmalarının arttırılmasının,işyerlerinde kadınkomitelerinin kurulmasının,her sendikanın bir kadın yayınorganı olmasının, ‘kadınınbeyanı esastır’ ilkesinin benim-senmesinin, toplu sözleşmeler-

de eşitlik ilkesiningözetilmesinin, sendikalardacinsiyetçi dilinyasaklanmasının, her işyerinekreş açılmasının, ev eksenli veev işçisi olarak çalışanlarıngüvenceli ve işçi statüsününtanınmasının olmazsa olmaztalepler olduğu bir kez dahavurgulandı.

Kadınlar, şiddete, esnek vegüvencesiz çalıştırmaya karşıkadın gözüyle daha güzel birdünyayı kendi elleriyle örecek-lerini belirttiler.

Mücadeleyi daha da yüksel-terek 1 Mayıs’ta kadınlarıntaleplerinin daha görünürolması ve haziran ayında‘direnişçi işçi kadınlarladayanışma şenliği’ düzenlemekararıyla kadınlar salondanayrıldılar.

Baskı ve zulmün karşısında kadınların ve erkek-lerin birlikte mücadele verdiği işçi sınıfının birlik,

mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs’ta yine mey-danlara çıkıyoruz. Söz ile eylemin buluştuğu 1 Mayısmeydanı, kadınların eşitlik ve özgürlük mücade-lesinde yeni bir dünyanın omuz omuza kurulacağı birmeydandır.

Emperyalist işbirlikçiliğin, neoliberal politikaların,faşist, gerici, baskıcı uygulamaların bu topraklardagördüğü en vahşi temsilcisi AKP iktidarı, erkek ege-menliğinini en gerici biçimlerini yaratarak karşımızaçıkıyor. AKP iktidarını ve temsil ettiği gerici, piyasacı,erkek egemen düzeni tarihin çöplüğüne göndermekiçin yumruklarımızı havaya kaldırıyoruz.25 Kasım’dan8 Mart’a meydanları boş bırakmayan kadınlar 1 Ma-yıs’a çıkıyor.

AKP iktidarının kendindengörmediği ve en ufak bir muha-lefet çıkarma olasılığı dahi olanher kesimi susturma ve yok say-ma politikası en çok da kadınlarıhedef alıyor. Kadınların bedeni,emeği ve kimliği gerici, piyasacıve erkek egemen düzenin ta-hakkümü altına alınarak, kadınyok sayılıyor. Sadece son bir yılabile baktığımızda bizim adımızakonuşan, karar veren erkeklerinne kadar çoğaldığını görüyoruz.Ancak emeği, bedeni, kimliği,doğası, yaşamı yağmalanan ka-dınların direnişi tarih yazmaya

devam ediyor.

KADINLAR TAR‹H SAHNES‹NDEKadına yönelik şiddet her boyutu ile artarken kadın-

lar tüm sokakları, tüm mahalleleri ve meydanları ya-şam alanlarına çevirmeye kararlı. Kadınlar için bir ça-lışma kuralı haline gelen esnek ve güvencesiz çalıştır-ma nedeniyle milyonlarca kadının emeği karşılığı veril-meden yok sayılıyor. Evde, işte çalışan her kadın içinörgütlenmek artık kaçınılmaz. Direniş çadırlarında, ba-rikatların en önünde kadınlar daha fazla yer alıyor.

Toprağını kendi işleyen, suyunu kendi ırmağındanalan kadınlar HES’lere, termik santrallere, arazi yasala-rına karşı yağmacıların yollarını kesiyor, “ölürüz de top-rağımızı, suyumuzu vermeyiz” diyorlar.

Evini yıkmak için türlü düzenbazlıklara girişen maf-yayla, eli silahlı çetelerle işbirliği yapan rantçılara karşıelindeki sopayı bırakmayan kadınlar var.

Eğitim hakkını, sağlık hakkını gasp eden iktidarındilencileştirme politikalarına karşı hakkını arayan ka-dınlar insanlığın en özgürleştirici biçimlerini yaratıyor.

Gericiliğin bir yaşam biçimi olarak dayatıldığı politi-kalar kadını sadece aile içinde “eş-anne” olarak var sa-yıyor. Başbakan’ın “eşit değilsiniz” lafı her alanda ka-dınların karşısına çıkıyor. Kadınların özgürce karar ve-rebilmesine, hareket edebilmesine tahammül edeme-yen iktidar çıkardığı her yasayla kadını daha çok baba-ya, kocaya bağımlı kılıyor.

Toplumu muhafazakar, gerici kodlarla yönetmeyeçalışan AKP çıkardığı 4+4+4 yasası ve sonrasında kı-lık kıyafet yönetmeliği ile sözde “özgürlük” getirdiğinisavunuyor. Tüm yasaklar baki kalırken tek özgürlüğünilköğretim çağındaki kız çocuklarına dayatılan “türban”olduğunu görüyoruz. Okul önlerinde çocuklarını ka-ranlığa teslim etmeyeceklerini söyleyen veliler iktidarıhem köşeye sıkıştırıyor hem de kadın mücadelesineyeni ufuklar açıyor.

AKP bu yıl en büyük cevabı kürtajı yasaklama girişi-mi karşısında kadınların sokaklara taşan öfkesiyle aldı.Kadınlar “doğurup doğurmayacağıma karışamazsın”derken üzerlerine yapıştırılan “kutsallık” örtüsünü attı-lar.

30 yıldır süren savaştan en çok etkilenen kadınlarartık barış istiyor. Barış halk düşmanı, kadın düşmanıAKP’den gelmeyecek, barış Türk, Kürt ve bu toprak-larda yaşayan tüm kadınların elleriyle gelecek.

EEmmeeğğiimmiizziinn hhaakkkkıı eeşşiittlliikk,, öözzggüürrllüükk vvee bbaarrıışş iiççiinn,,yyaaşşaamm ddaa bbiizziimm kkaarraarr ddaa ddiiyyeerreekk ssöözzüümmüüzzüü mmeeyy--ddaannllaarrddaa ssööyylleemmeeyyee 11 MMaayyııss’’aa ggiiddiiyyoorruuzz..

1 May›s’ta sözkad›nlar›n meydankad›nlar›n!

HalkevleriKad›n Sekreteri

Kadın, LGBT, emek ve meslek örgüt-leri, sendikalardan kadınların bir arayageldiği Kreş Hatır Kadın Platformu kurul-du. Platform düzenlediği basınaçıklamasıyla ulaşılabilir, parasız, niteliklikreş istedi. Platform 11 Nisan’da düzenle-diği açıklamada çocuk bakımının sadecekadınların değil erkeklerin de sorumluluğuolduğuna dikkat çekerek bakım hizmet-

lerinin devlet tarafından sosyal haklarbağlamında verilmesini talep etti. Asgariücret 780 lira iken, metropollerde 700-800lira, kreş ve yuva ücretlerinin hizmeteerişimde büyük bir engel olduğunu belirtenPlatform, çocuk bakım ve eğitim hizmetiveren kurumların hem çalışma saatlerininkısıtlı olduğunu hem de koşullarının prob-lemli olduğunu söyledi.

Halk›n Sesi 18 Nisan 2013 / 1 May›s 2013

KİBELE

Dilflat Aktafl

Halk›n SesiSSaahhiibbii vvee SSoorruummlluu YYaazz›› ‹‹flfllleerrii MMüüddüürrüü

Ali Ergin DemirhanTTeelleeffoonn // FFaakkss

0212 245 90 37AAddrreess Kamerhatun Mahallesi Tarlabafl› Bulvar› Caddesi

No: 117/6 BEYO⁄LU/‹STANBULBBaass››lldd››¤¤›› YYeerr

ART Matbaac›l›k, Türker Saltabafl, ‹stasyon Mah. 242 Sk, No:32Kartepe / Kocaeli (0262 373 45 03)

[email protected] günlük Yayg›n, Süreli, Türkçe yay›nd›r.

‘Paras›z, nitelikli krefl’

FATMA GENÇ

Sendika.Org’un gündemetafl›d›¤› Çorum’daki kürtajyasa¤› kad›n örgütleriniharekete geçirdi. Çocu¤unabakabilecek maddi yeterlili¤iolmad›¤›n› söyleyen M.A. yasals›n›r olan ilk 10 hafta içindekürtaj olmak için Çorum’dabirçok hastaneye gitti. M.A veefli kürtaj olmak içinbaflvurdu¤u Çorum DevletHastanesi’nden olumsuz yan›tal›nca hastanenin “HastaHaklar› Birimi”ni arad›. M.A,kürtaj hakk› oldu¤unu söyley-erek ›srar edince “O ifli yap-madan önce düflünecektiniz”yan›t›n› ald›. AKP’nin fiili olarakuygulad›¤› kürtaj yasa¤›na veÇorum’da yaflanan duruma

kad›nlar sessiz kalmad›.Halkevci Kad›nlar, M.A’n›nyaln›z olmad›¤›n› göstermekiçin Çorum’daki sa¤l›k kurumla-r›na uyar› faks› çekme ça¤r›s›yapt›. Konuyu meclis gündemi-ne tafl›yan Sebahat Tuncel, Fat-ma fiahin’e “kürtaj yasa¤›nakarfl› bir giriflimde bulunmay›düflünüyor musunuz?” diye sor-du. Bunun üzerine harekete ge-çen Sa¤l›k Bakanl›¤› ve Çorum

‹l Sa¤l›k Müdürlü¤ü M.A’n›npefline düfltü. Çorum HalkSa¤l›¤› Müdürlü¤ü’nden bir he-kim M.A.’n›n ablas›n› arayarakolay›n kötü bir flekilde bas›nayans›d›¤›n› söyleyerek olay›n si-yasi bir duruma dönüfltü¤ünüsöyledi. Müdürlükten arayanhekim ›rkç› bir tepki alma umu-duyla “Bilmem fark›nda m›s›n›zBDP Milletvekili Sebahat Tuncelsahip ç›k›yor” dedi.

Kocaeli’nde 13 yafl›ndakiÖ.Y. 29 kiflinin cinsel istismar›nave tecavüzüne u¤rad›.Sakarya’da 14 yafl›ndaki bir k›zçocu¤unun 34 kiflinin cinselistismar›na ve tecavüzüneu¤ramas›n›n ve N.Ç. davas›ndaküçük bir k›z çocu¤unun “r›zas›oldu¤u” gerekçesiyle verilenkarar›n yaralar› sar›lmam›flkenbenzer bir flekilde Kocaeli’ndeyaflanan olaya karfl› kad›nlaraya¤a kalkt›. Kocaeli Kad›nPlatformu 11 Nisan’da bir bas›naç›klamas› yapt›. Sakarya’da 14yafl›ndaki k›z çocu¤unu 34kiflinin cinsel istismar vetecavüzüne u¤rad›¤›n›

hat›rlatarak “fiimdi de Gölcük’tede 13 yafl›ndaki ÖY, 29 kiflitaraf›ndan tecavüze u¤rad›. Bizkad›nlar tecavüzcüleryarg›lanana ve hak ettiklericezay› alana kadar bu davalar›ntakipçisi olmaya devamedece¤iz” dedi. Ö.Y.’nindavas›n›n tüm kad›nlar›n davas›oldu¤unu belirten kad›nlar,yapt›klar› aç›klamada, fliddetinen a¤›r biçimlerinin yafland›¤›bu sald›r›lar›n, kad›na fliddetin,tacizin ve tecavüzün sorum-lusunun gerekli önlemlerialmayan gerici-muhafazakârAKP iktidar› oldu¤unu dilegetirdi.

Kürtaj yasağını kadınlar delecek “Kadınlar ayakta: Bu dava bizim”

Kadınlar güvencesizliğekarşı birleşiyor Kad›nlar, kad›n düflmanl›¤›na, fliddete, esnek ve

güvencesiz çal›flt›rmaya karfl› kad›n eme¤i atöl-yesinde bir araya geldi

Aile ve Sosyal PolitikalarBakanl›¤›’na ba¤l› Ankara 2.Kad›n Konukevi Müdürlü¤ü’ndetafleron flirkete ba¤l› olarak çal›-flan Yasemin Manav, konukevin-deki kad›nlar› Halkevleri 81. Y›lfienli¤i’ne götürünce devlet vetafleron flirket fliddetini çarp›c› birbiçimde yaflad›. Konukevinde

özel güvenlik iflini yürütenGöktürkler 1 fiirketi’nde iki y›ldanbu yana çal›flan Yasemin, fliddetemaruz kalan kad›nlar› Halkevleri81. Y›l fienli¤i’ne götürmek iste-di. fienli¤in, “AKP karfl›t› odak”oldu¤u için hedef olarak göster-ilen Halkevleri taraf›ndan düzen-lendi¤ini göz önünde bulun-

duran Manav, kurum müdürün-den onay ald›. Müdür, konserdeniki gün sonra kad›nlara “Etkinlik-le AKP karfl›t› slogan at›ld› m›?”diye sordu. Kad›nlar da slogan-lar›n at›ld›¤›n› ve özellikle kad›nsorunuyla ilgili verilen mesajlar›nçok güzel oldu¤unu dile getirdi.fienli¤in ard›ndan 29 Mart günü

gece nöbeti için konukevinegiden Yasemin, müdürün talima-t›verdi¤ini, içeri alnmayaca¤›n›ö¤rendi. Tafleron flirket Yasemin’iOrganize Sanayi Bölgesi’ndegece 11-sabah 7 vardiyas›nda birara sokaktaki bir yere sürgünedildi. ‹flten ç›kar›ld›ktan sonrakonukevinde çal›flan kad›nlarla

görüflen Yasemin, müdürünkad›nlara “Benim eflim AKParti’li. Parti içinde çal›flma yürü-tüyor. ‹l Müdürlü¤ü’nden tehdital›yorum. Bu konuyu kurcalama-y›n” dedi¤ini ö¤rendi. Yasemin,Fatma fiahin ile yüz yüze gelenekadar mücadeleye devamedece¤ini söyledi.

Halkevi şenliğine gitti, sürüldü

Page 11: 181'inci sayı

YÜZ YÜZEHalk›n Sesi

1118 Nisan 2013 / 1 May›s 2013

Halkevleri Genel BaşkanıOya Ersoy: Ülkemizin önemlibir süreçten geçtiği bugün-lerde işçi sınıfının birlik, mü-cadele ve dayanışma gününe,1 Mayıs’a gidiyoruz. Emekçi-lere vaat edecek hiçbir şeyikalmayan AKP, kendi iktida-rını sağlamlaştırmak için elin-den geleni yapıyor. Kürt soru-nunda tırmandırdığı şovensaldırgan siyasetle duvara çar-pan AKP şimdi herkesin şüp-heyle yaklaştığı bir “çözüm”iddiasıyla, girdiği bataktankurtulmaya çalışıyor. Biliyo-ruz ki barış ve kardeşlik kapa-lı kapılar ardında iktidaroyunlarıyla gelmeyecek. 2013 1 Mayıs’ı emekçi-lerin, ezilenlerin AKP’ye karşı kardeşlik sözünüen güçlü biçimlerde söyleyerek meydana çıktığı,halkın örgütlü güçlerinin AKP’nin oyununubozduğu bir gün olacaktır. 1 Mayıs’ta Kürt so-rununun demokratik çözümü, şovenizme karşıemekçilerin kardeşliği için alanlara çıkacağız.

Hak mücadelelerinin her alanda büyüdüğüböyle bir dönemde 1 Mayıs, meydanlardabüyüyen direnişlerin buluşma noktası olacak.

Ülkenin dört bir yanında kuru-lan Eğitim Hakkı Meclisle-ri’yle zorunlu seçmeli ders da-yatmalarını geri çektirenler, kı-lık kıyafet yönetmeliğini uygu-latmayanlar, zorunlu bağışlarıtoplattırmayanlar, okullarınıkapattırmayanlar var. Gözleri-ni evlerimize, kentlerimize di-kenlere karşı “Barınma hakkı”için mücadele edenler var. Do-ğamızı HES’le, termikle, nük-leerle, madencilikle, 2B ile ta-lan eden sermayenin ve iktida-rın karşısında dikilenler var.“Taşeron Cumhuriyetine Ha-yır” diyerek Meclis kapısınadayananlar var. Kadınların ya-

şamı ve bedeni üzerinde tahakküm kurmayaçalışan, AKP’nin karşısında “Yaşam da bizimkarar da” diyen kadınlar var. Halkın bu direniş-lerinin en ön saflarında Halkevleri var! Hakkınıbilen, hakkını arayan, hak mücadelelerinin ör-gütü Halkevleri var. “Sömürüye, savaşa, gerici-liğe karşı Halkevleri var” diyerek, 1 Mayıs’ta ül-kenin dört bir yanında dostlarımızla,yoldaşlarımızda emek ve halk örgütleri ile kolkola sokağa çıkacağız.

Rektörlüğün önünüeylem alanına çevirenüniversiteli kadınlardanFidel Çakmak: Üniver-siteli Kadın Kolektifiolarak her 8 Mart’tta ka-dınlara yönelik tacize şid-dete kadın cinayetlerinekarşı sokaklara çıkıyoruz.Bunun yanında üniversi-temiz salonlarında kadın-ların emeğiyle üretilen ti-yatro oyunları sergiliyo-ruz. Ancak bu yıl rektörlük etkinlik yapmamıza izinvermedi. Biz de rektörlüğün önünü 22 gün boyuncaeylem alanına çevirdik. Bu süre boyunca sürekli tacizve cinsiyetçi saldırılarla karşılaştık. 22 günün sonundarektör bizimle görüşmek zorunda kaldı. Üniversitele-rimizdeki bu tarz kadın eylemleri üniversite yönetim-lerinin erkek egemen bir algının sahibi olduğunu is-patlıyor. Bu nedenle bu 1 Mayıs’ta üniversiteli kadın-ların erkek egemen gerici AKP zihniyete karşı alanlar-da olması iki kat daha önemli.

Mezopatamya Mevsimlik Tarım İşçileri KurultayıDüzenleme Komitesi’nden Ferda Koç: 6-7 Nisan tari-hinde DTK tarafından düzenlenen Mevsimlik Tarımİşçileri Kurultayı’nda bir araya gelen işçiler, yaşamakzorunda bırakıldıkları koşullara karşı öfkesini vemücadelesini 1 Mayıs’a taşımaya hazırlanıyor. İşçiler işkazalarına, ırkçı saldırılara ve linç girişimlerine karşıbulundukları her ilde insanca yaşam ve barış talebipankartlarıya 1 Mayıs’ta alanlarda olacak.

Okul önlerinden 1 May›s alan›na

Gültepe’de okullarına sahip çıkan velilerdenÇiğdem Kur: Okulumuz bir, bir buçuk yılda tamam-lanacak denilerek yıkıldı. Okulumuz inşaathalindeyken yüzlerce veli çocuklarını bir okuldan birokula götürme telaşındaydı. Yani çocuklarımız 2 yılsürgün olarak eğitim gördü. Aynı mağduriyeti tekraryaşamamak için okulumuzun dönüştürülmesinekarşıyım. Çünkü dönüşüm, sürgün getirecek, öğret-menlerimiz belki işsiz bile kalacak.1 Mayıs herkesinsesini yükselte bildiği bir alan. Biz de 1 Mayıs alanındaolacağız. Her Perşembe yaptığımız eylemlerde 1Mayıs’a gideceğimizi duyuracağız.

Koç Üniversitesi işçisi Ali Er: Koç Üniversitesi’ndeişten çıkarmalara karşı öğrenciler ve akademisyenlerindesteğiyle “Taşerona hayır” diyerek dokuz gün boyun-ca direndik. Gece gündüz kapının önünde bekledik.Şimdi işe geri döndük ama bizim için mücadele yenibaşlıyor. Bundan sonra sendikalı olmayı düşünüyoruz.Tüm haklarımızı alana kadar mücadeleye devamedeceğiz ve 1 Mayıs alanında olacağız.

SAMSUN’DA 2011’DEN BER‹ D‹REN‹fi SÜRÜYORTaşeron sistemine

karşı direnişin simgesiolan Samsun GaziDevlet Hastanesidirenişinden DevrimciSağlık-İş üyesi YükselArslan: “Taşeron sis-temini yok edenekadar mücadelemizsürecek. Taşeronakarşı 1 Mayıs’ta alan-larda olacağız.”

Hatay Halkevi BaşkanıEylem Mansuroğlu: Hataysavaş naralarının gölgesinde 1Mayıs'a giriyor. Kentimizin enönemli mücadele başlığı;Suriye'de yürütülen kirli savaşve bunun kentimizeyansımaları. Hatay Halkevi 1

Mayıs'a "ValilininYasaklarına, AKP'ninAyrımcılığına, EmperyalizminSavaşına Karşı 1 Mayıs'a" slo-ganıyla çıkacak. Demokrasi,Anti-Emperyalizm ve Barıştalebiyle 1 Mayıs alanındaolacağız.

AKP’nin saldırılarına karşı tüm Türkiye’de hakmücadeleleri büyüyor. Haklarını savunanlar, dire-nenler 1 Mayıs’a hazırlanıyor. 1 Mayıs’a sayılı gün-ler kala maydanlarda birleşecek bu mücadelelerinözneleriyle konuştuk

AKP’ye yolları dar eden köylüler, evleri için sokak-ların başınıda nöbet tutanlar, rektörün kapısınıeylem alanına çevirenler, okullarına sahip çıkanlar,taşerona karşı hastanelerde sözü, eylemiyle hergün sokakta olanlar 1 Mayıs’ta alanlarda

Gün bizimgünümüz!

Karanlığa karşıHalkevleri var

Güvencesizliğe, gericiliğe ve yıkıma karşı 1 Mayıs’a giderken

Koç’u dize getirdiler

‘Yollara savrulanlar’alanlara akacak

Dikmen’de 8 yıldır barınma hakkı mücadelesiveren Tarık Çalışkan: MelihGökçek saldırı araçlarınaher geçen dönem bir yenisiniekliyor. Vadi halkı olarakbiz de direnişimizi büyütüyo-ruz. Bizim yaşadığımız silahlıçete saldırısının, AKP’nin ül-kenin dört bir yanında sür-dürdüğü kentsel yağma sal-dırılarından ve faşistsaldırılardan hiçbir farkıyoktur. Bu nedenle her yılolduğu gibi bu 1 Mayıs’ta da farklı kentlerdeki pekçok mahallede barınma hakkı mücadelesini yüksel-tenlerle omuz omuza 1 Mayıs alanlarında olacağız. Vetabii ki barınma hakkına sahip çıktığı için tutuklananİbrahim Seven’in özgürlüğü için...

‹BRAH‹M SEVEN’‹N ÖZGÜRLÜ⁄Ü ‹Ç‹N 1 MAYIS’Aİbrahim Seven’in kızı Canan Seven: Babam

evimize, mahallemize sahip çıktığı için tutuklandı.Melih Gökçek’in çetesi elini kolunu sallayarak gezer-ken, barınma hakkına sahip çıkanın tutuklandığı bu

ülkede 1 Mayıs’ta alanlaraçıkıp sesimizi yükseltmek-ten başka çaremiz yok.Dikmen Vadisi halkı artıkİbrahim Seven olmuştur. 1Mayıs’ta ranta, yağmaya,talana karşı İbrahimSevenler olarak 1 Mayısalanında olacağız, AKP’yemeydan okuyacağız.

Bar›nma hakk›alanlarda olacak

Kad›nlar AKP’ye karfl›1 May›s’a

2B’ye isyan eden Antalya-lılardan Yeter Kuytuk: Ke-pez’e bağlı Çankaya Mahal-lesi’nde oturuyorum. İki ço-cuk annesiyim oğlumun biriaskerde diğer oğlum işsiz,evde sadece kocam çalışıyor.Kıt kanaat geçiniyoruz. 2Byasası çıkınca evimizi alaca-ğız diye ümitlendik. Yasaylailgili hiç bir şey bilmiyorduk.Yasayla ilgili Halkevleri burada toplantı yaptı sonrarayiç bedeller belli oldu. Dönümü 220 bin lira çıktı.Biz zor geçinirken geçim derdi varken biz nasıl vere-lim bu parayı. Kepez’de bu parayı verecek kimse yok.Geçen sene 1 Mayıs’a Halkevleri ile katılmıştım bu se-ne de katılacağım. Bu sene 1 Mayıs’a rayiç bedellerindüşürülmesi ve vadelerin uzatılması için gideceğiz.

Tonya’nın ‘istemezük-çü’lerinden Tayyar Lermi:Yaşam alanlarımızı vebinlerce canlının yaşamalanını yok edecek talanprojelerine karşı Ton-ya'daki insanların ve canlı-ların dili olarak 1 Mayısgünü alanlardayız. Hükü-meti ve yerel yönetimleriarkasına almış sermayegurupları bölgemizdekiyaşam kaynaklarını sermaye kaynağı olarak görüyorve tabiatımızı katlediyor. Havamıza suyumuza ve do-ğamıza sahip çıkmak için 1 Mayıs'ta sokakta olacağız.

‹stemezükçüler 1 May›s’ta

2B isyan› orada olacak

Savaflakarfl› 1May›s’a

Halkevleri Gn. Bflk.Oya Ersoy

Page 12: 181'inci sayı

DOSYAHalk›n Sesi

1218 Nisan 2013 / 1 May›s 2013

Bu, bireysel bir beyan değildi. Yok sayılantaşeron işçilerin, güvencesizlerin artık inkaredilemez gerçekliğini ve mücadelesini esasalan bir çizginin kolektif beyanıydı

Alnımız ak, başımız diktir. Bizi seçen deDİSK’in Genel Kurul’da ortaya koyduğuiradedir. Bu da çağrı yaptığımız çizgiye vehedefe yönelik açık ve fiili bir mutabakattır

DİSK Olağanüstü Genel

Kurulu’nda sendikal

bürokrasiyi sarsan ve

yenilenme umutlarını

canlandıran sürpriz birsonuçla Genel

Sekreterliğe seçilen Arzu

Atabek Çerkezoğlu, soru-

larımızı yanıtladı.

DİSK

Olağanüstü

Genel

Kurulu

Güvencesizlerin örgütlenmesiyle‘yeniden kuruluşa’ doğru

DİSK Olağanüstü Genel Kurulu’ndasendikal bürokrasiyi sarsan ve yenilen-me umutlarını canlandıran sürpriz birsonuçla Genel Sekreterliğe seçilenDevrimci Sağlık İş Genel Başkanı ArzuAtabek Çerkezoğlu, Halkın Sesi’ninsorularını yanıtladı.

“Adaylığımızla aslında bir çizgiyi, birhedefi ortaya koyduk ve DİSKdelegeleri de bu çizgi ve hedefi, taşeronişçilerin, güvencesizlerin görünür olma,yeni kuruluşa aktif olarak katılmairadesini destekledi” diyen Çerkezoğlu,yeni yönetimin olarak ilk acil görevimizi“taşeron cumhuriyetini yıkacağız” slo-ganıyla emekçilerin coşkusunu 1Mayıs’a taşımak olacak.

Halkın Sesi: Tebrik ederiz. Sürpriz birsonuçla DİSK Genel Sekreterliğine seçildi-niz. Sonuçlara dair değerlendirmeniznedir?

Arzu Atabek Çerkezoğlu: Önceliklesınıf mücadelesini ve onun örgütüDİSK’i sahiplenen, bu mücadeleninörgütünü ileriye taşımak için iradeortaya koyan ve bu iradeyi OlağanüstüGenel Kurul’a taşıyan bütünDİSK’lilere, mücadele arkadaşlarıma,yoldaşlarıma teşekkür etmek istiyorum.

Geçen yılki genel kurulun ardındanbir yıl içinde DİSK’te bir temsiliyetsorunu açığa çıkmış ve DİSKemekçilere karşı sorumluluklarını yer-ine getiremez hale gelmişti. BöyleceOlağanüstü Genel Kurul gündemegeldi.

Biz de ülkenin kaderinin belirlendiğibu kritik dönemde, DİSK’in kolektifiradesinin ve yönetim kademeleriningüçlü, saygın ve mücadeleci bir kimliklehareket ettirilmesine olanak sağlaya-bilecek bir görevde Genel Sekreterolarak anlamlı katkılar yapabileceğimiziifade ettik.

Bu, bireysel bir beyan değildi. Buülkenin zenginliklerini yaratan ama yoksayılan taşeron işçilerin, güvencesizlerinartık inkar edilemez gerçekliğini vemücadelesini esas alan bir çizgininkolektif beyanıydı. Bu, yıllardır meşru,militan ve kitlesel mücadeleanlayışımızla ortaya koyduğumuzçizginin somut ve etkin bir inisiyatifolarak kendini ortaya koyuşuydu.

Arkasında iki kişiylasınırlandırılmış bir delegegücü değil; Bakanlıkbinalarına pankart asarak,yolları keserek,çatıları işgalederek, taşeronihalelerinibasaraktaşerona meydanokuyanişçileringücüvardı.Sonuç dagösteriyor kibumücadeleDİSK’inbütün

sendikalarınıntabanındatakdirle

karşılanmıştır.DİSK, Genel

Kurul’a giderken yenidönemin mücadelegerekliliklerine yanıtverecek bir yenilenmeamacını da gerekçe olarakifade etmişti. Biz de bütün güvencesiz-lerin mücadelesinde açığa çıkan ener-jiyi, DİSK’in ihtiyaç duyduğu yenisendikal kuruluş için daha etkin birşekilde seferber etmek istedik.

Adaylığımızla aslında bir çizgiyi, birhedefi ortaya koyduk ve DİSKdelegeleri de bu çizgi ve hedefi, taşeronişçilerin, güvencesizlerin görünür olma,yeni kuruluşa aktif olarak katılmairadesini destekledi.

Bundan sonra da üstlendiğimizsorumluluğun bilinciyle hareket edecek,DİSK örgütündeki istisnasız bütünmücadele arkadaşlarımızla bu çizgiüzerindeki bir mutabakat ve birlikle,emekçilerin tarihsel çıkarları doğrul-tusunda etkin bir özne olmaları içinçalışacağız.

Ama bir mutabakattan söz ediliyordu,sonuçta bu mutabakatın dışından adayoldunuz ve seçildiniz.

Geçen yıl da bazı sendika yönetim-lerinin kendi içlerinde oluşturduğumutabakata rağmen tek başımıza adayolmuştuk. Ancak bu, yönetimin oluşmabiçimine karşı bir irade beyanıydı,amacımız mutabakatı bozmak değildi.

10 bin üyesi hileli biçimde yoksayılan Devrimci Sağlıkİş Sendikası olarak ser-maye ve devlet bizi yoksayarken, DİSK’te yoksayılmak istemediğimizibeyan ettik.

Sonuç olarak hiçbirittifak ya da gizlipazarlık içinde bulun-madan tek başımıza ilanettiğimiz adaylığımızı,DİSK delegelerininoyuna sunduk.Adaylığımızı daha önce

diğer

sendikalarla paylaşmış sonra dakamuoyuna açıklamıştık. DİSK’tekiaidata dayalı delegasyon sisteminedeniyle yalnızca 2 delege ile temsiledilmemize rağmen 181 oyla GenelSekreterliğe seçildik.

Bu konuda alnımız ak, başımız dik-tir. Bizi seçen de DİSK’in GenelKurul’da ortaya koyduğu iradedir. Buda çağrı yaptığımız çizgiye ve hedefeyönelik açık ve fiili bir mutabakattır.

DİSK tarihinde ilk kez yönetimde tem-sil edilen kadın olmanız da çoktartışılıyor…

Genel Kurul’da da söyledim. Ne sınıfmücadelesi açısından kadın sorunu, biryönetimde temsil sorununaindirgenebilir. Ne de bizim yönetimdekivarlığımız kadın kimliğimeindirgenebilir.

İşçi sınıfı içinde kadın emeğininağırlığı artar ve gerici liberal AKP ikti-darının da kattığı ivme ile kadın emeğiüzerindeki sömürü koşulları bu kadarboyutlanırken, kadın sorununun vekadın mücadelesinin sınıf mücadelesinekatılımı daha bütünlüklü olarak ele

alınmalı. Yönetimdeki temsil önemliolmakla birlikte, bu koca sorunun

çözümü karşısında devede kulakkalır.

Öte yandan biz DevrimciSağlık İş olarak taşerona karşı

mücadeledesimgeleşen bir örnek

teşkil ediyoruz.Taşeronlaştırmayakarşı militan

mücadelemiz, toplusözleşme

düzeneğinesıkışmayan hakalmamücadelelerim-iz, asgari ücret

mücadelesiniemekçilerinbütününü kesenbir mücadeleolarak örgüt-leyişimiz,

emeğin yenidenüretim alanında sürensosyal hakları da birtemel mücadele gün-

demi olarak ele alışımıztakdir edilir ki es geçile-

cek şeyler değildir. Ben evet birkadınım ancak böylesi bir çizgiyisomut olarak örgütleyen bir

sendikanın başkanıyım.

Yeniden kuruluştan söz ediyorsunuz.Yeni yönetim ne yapacak?

Öncelikle önümüzde 1 Mayıs var. 1Mayıs demek DİSK demek. Ülkeninkaderi belirlenirken, emek hareketinialt üst eden bir süreçte iktidar emeğeyönelik yeni saldırı planları hazırlarken,dört yanda emekçi direnişleri boyverirken işçi sınıfının sözünün birleşikve güçlü bir biçimde çıkmasınısağlamak, önümüzdeki 1 Mayıs’ı da budoğrultuda değerlendirmek acil göre-vimiz.

Bu 1 Mayıs’ta dost düşman işçisınıfının, solun bu ülkede yaşananlara,emeğe yönelik saldırılara, savaşa,sömürüye, faşizme seyircikalmayacağını, bu ülkeyi yenidenkurma iradesini de gösteren bir özneolarak var olacağını görmeli.

Kürt sorununun çözümü konusundaönemli bir sürecin yaşandığı, üç seçiminönümüzde bulunduğu, AKP’ninyönetme krizini yaşadığı bir dönemdeişçi sınıfının aktif bir özne olarak sahnealmasını sağlamak öncelikli göre-vimizdir. Görevimiz acil,sorumluluğumuz ağır, mücadelemiz

zorlu. Ancak DİSK’in

onurlu tarihi, bin biremekle var ettiğibirikimleri, mücadelecipotansiyeli ve işçisınıfının bütünyaratıcılığı ve direngen-liği ile bu zorlumücadeleyi ileriyetaşıyabileceğimizeinanıyoruz.

DİSK’in Olağanüstü Genel Kurulu,Devrimci Sağlık-İş Genel Başkanı ArzuAtabek Çerkezoğlu’nun GenelSekreterliğe seçilmesi nedeniyle egemenmedyadan sol medyaya geniş bir yelpazedeilgiyle karşılandı.

Devrimci Sağlık-İş’in taşeron işçilerinmücadelesine dayalı militan çizgisininDİSK’te etkili bir pozisyona taşınması,mücadeleci kimliğiyle bilinen bir kadınsendikacının sendikal bürokrasi içi den-geleri alt üst ederek Genel Sekreterliğeseçilmesi emekten yana aydın,akademisyen, sanatçı ve sol, sosyalist kes-imlerde doğal olarak heyecanla karşılandı.Genel Kurul sonrası yapılan açıklamalar-daki genel eğilim, bu sürprizi DİSK ve işçisınıfı açısından olumlu bir sonuç olarakdeğerlendirme yönündeydi.

Egemen medya ise beklendiği üzereÇerkezoğlu’nun temsil ettiği militansendikacılığı görmezden gelerek kadınkimliğini ve DİSK tarihinde yönetimeseçilen ilk kadın oluşunu ön plana çıkardı.Yine de bu haberlerde de DİSK’e veÇerkezoğlu’na yönelik saygılı ve olumlu birton hakimdi.

Ancak bazı sol yayınlar, egemenmedyanın bu dar bakışını dahi aratanyayınlara imza attılar. En temel gazetecilikkurallarını ihlal etme ve bütün kamuoyu-nun bilgisi dahilinde yaşananları yok saymapahasına, Çerkezoğlu’nun GenelSekreterliğe seçilmesine olumsuz anlamlaryüklemeye çalıştılar.

Sol Haber Portalı Genel Kurul sonu-cunu “DİSK’te Lastik-İş dönemi” olarakverdi. Haberde şu ifadelere yer verdi:

“Lastik-İş bu kongrenin belirleyeni oldu.Lastik-İş, ilk turda kendi istediği sonucualdı, ikinci turda genel sekreteri belirledi,Sosyal-İş’in çekilmesinin ardından ise yöne-timin içinde ciddi bir ağırlık oluşturmaşansı yakaladı.”

Lastik-İş’in dahil olduğu mutabakat bo-zulmuş, DİSK’in bütün sendikalarındandelegeler yönetimi dinlemeyerek hiçbirmutabakat ve ittifaka dahil olmayan ba-ğımsız aday Çerkezoğlu’na oy vermiş ancaksol bir yayın bu sonucu Lastik-İş’in DİSKoperasyonu gibi göstermeyi tercih etmişti.

Sol Defter sitesi ise benzer bir tutumla“Lastik-İş yönetiminden Türk Metal’e ‘cansuyu’” başlığıyla yaptığı haberde genelkurul sonuçlarını, Birleşik Metal veNakliyat İş’in yönetim dışı kalmasıdolayısıyla “devrimci sendikal” anlayıştan

uzaklaşmak olarak yorumladı. Sol Defter’e göre Devrimci Sağlık-İş’in

başarısının öne çıkartılması ise “Lastik-İş’ingenel kurul operasyonunun gizlenmesi,üstünün örtülmesi” idi.

Kendi oluşturdukları ilkesiz ittifaksürecinin kurbanı olan yönetimlere devrim-cilik atfedilirken bütün bu kirin pasındışında kalan ve tek dayanağı militançizgisi olan Devrimci Sağlık-İş karşısındasergilenen mesafeli tavır düşündürücü.

Birgün Gazetesi de Genel Kuruldeğerlendirmesini, yeni yönetime seçilenisimlerle değil Çerkezoğlu karşısındakaybeden Genel Sekreter adayı AdnanSerdaroğlu’yla yapmayı tercih etti.Birgün’ün değerlendirme diye yayımladığı,Serdaroğlu’nun Çerkezoğlu’nu hedef alanşu ifadeleriydi: “DİSK'e bağlı bütün

sendikaları birbirine düşüren, kendisini deo sendikanın oyuncağı olacak bir durumadüşerek, DİSK' i bu duruma getirensiyasetlerle ittifak yaptı, sendikamıza karşıçirkin bir mutabakat içine girmişlerdir.”

Birgün “DİSK' i bu duruma getirensiyasetlerle ittifak yaptı” ifadesi karşısında,Serdaroğlu’nun DİSK’i mevcut pozisyonataşıyan yönetimin Genel Sekreteri ve sözkonusu ittifakın üyesi olduğunu hatırlatma-ma nezaketi gösterdi. Ancak ağır suçla-malar yöneltilen Çerkezoğlu’na en azındanyanıt hakkı verme nezaketini göstermedi.

Sınıf mücadelesinin genel çıkarlarınıkoruma kaygısından uzak bu yayıncılıkanlayışı, artısıyla eksisiyle DİSK gerçekliğiniolduğundan başka bir şeye dönüştüre-meyeceği gibi bu yayınları ve sahiplenen-lerini de iyi bir yere götürmeyecek.

THKP-C’nin iflçihareketi içindeki,öncü militanlar›ndanNecmettin Giritlio¤luA¤ustos 1970’teAlia¤a Grevis›ras›nda katledildi

D‹SK ile Türkiye iflçi s›n›f› gücünün fark›na vard›.

1976’dan bugüne Taksim’i 1 May›s alan› yapan D‹SK’ti

Medyada DİSK Olağanüstü Genel Kurulu

Page 13: 181'inci sayı

TARİHHalk›n Sesi

1318 Nisan 2013 / 1 May›s 2013

Soldaki resimde II.Meşrutiyet’i kutlayan Ermeni

tiyatrocular görülüyor. 1894-1896 döneminde HamidiyeAlayları eliyle yürütülensaldırılarda 50 bin ila 300 binErmeni’yi katlettiren, geridenkalanlardan birçoğunu dindeğiştirmeye zorlayan II.Abdülhamid’i devirerekErmenilere diğer toplumlarlabirlikte eşit yurttaşlık vaat edenİttihat Terakki Cemiyeti (İTC)ilk başta Hıristiyan topluluklar-dan büyük destek almış, biryönüyle de bu destek sayesindeAbdülhamid’i devirebilmişti. II.Meşrutiyet öncesi İttihatçılarladayanışma içinde oldukları gibi,1908’de yeniden açılan Meclis’tede Ermeniler açık siyasi faaliyetyürütmeye başladı.

Dört Ermeni siyasi partisifaaliyet halindeydi: Taşnaksut-yun, Sosyal Demokrat HınçakPartisi, Anayasal RamgavarPartisi ve Veragazmyal Partisi.Ermeni devrimciler 1908Devrimi’nin başlangıçtakicoşkulu günlerinde, birlik vedayanışma mesajları veriyordu.

Taşnak sözcüsü Aknuni“Taşnakların en önde gelengörevlerinden birinin de,Osmanlı Anayasa rejimini koru-mak, Osmanlı uluslarının bir-biriyle birleşmelerini sağlamak,

İttihat ve Terakki ile işbirliğiyapmak” olduğunu açıklıyordu.

Hınçak Komitesi Başkanı M.Sabahgülyan, Ağustos 1908’deBeyoğlu’nda Surp Yervartyunkilisesinde yaptığı konuşmada“Hınçakların, artık ihtilalçalışmalarına son vererek tümvarlıklarıyla yurdun yükselmesiiçin çalışacaklarını” söylüyordu.31 Mart Ayaklanması’nın biruzantısı olarak gelişen Adanaolaylarında İttihat Terakki’yeolan güven ve desteklerininbedelini ağır bir katliamauğrayarak ödeyen Ermeniler,İTC ile ilişkileri konusunda içtartışma ve ayrılıklar yaşadıysada Taşnaksutyun’un 1909Ağustos’unda yapılan V.Kongresi’nde bu durum uzunuzun tartışıldı ve birlikçiler galipgeldi. Sonuç bildirgesinin ilkmaddesinde İTC ile dayanışmayıdevam ettirmek kararı alındı.

Anadolu ErmenileriAbdülhamit istibdadını yıkan-ların verdikleri sözleri inanmayaçoktan hazırdı. On binlerce kur-ban verdikleri Adana olaylarınıbile affettiler. Dönemingelişmelerini yakından izleyenLeon Troçki’nin sözüyle “Çokgeçmeden herkes anladı kiMeşrutiyet, düzenin yalnızca dışgörünüşünü değiştirmiş, özüolduğu gibi kalmıştı.”

Yoldaş değil miydik?

AKP’nin PKK’nin silahsızlandırılmasıhedefi ile yürüttüğü “çözüm süreci”için oluşturulan “akil insanlar”

heyetinde Etyen Mahçupyan da yer alınca,Ayşenur Arslan, Yurt’taki köşesinde birhatırlatma yaptı. Mahçupyan 2009 yılındaşöyle yazmıştı:

“Bugün PKK’nın silahsızlanmasındansöz edenler, Türkiye Devletinin Kürtbelleğindeki tarihinin farkında değilmiş gibidavranıyor. PKK gerçekten de silah bıraka-bilir, hatta bunu isteyebilir de... Amamümkün olabildiğince de bırakmayacaktır,çünkü Kürt toplumu devlete güvenmemek-tedir. PKK’nın ‘siyasallaşması’ adı altındaKürtler üzerinde daha da tahakkümcü birrejimin kurulmayacağının hiçbir garantisiyoktur ve böyle bir garantiyi verebilecek birdevlet mercii de bulunmamaktadır.

“Çünkü tarih bu tür garantilerin boşolduğunu kanıtlamış durumda... Bu yıl, 1909Adana katliamının yüzüncü yıldönümü... II.Meşrutiyet’in ilanından hemen sonra pat-layan çatışmanın temelinde Ermeni ailelerinelindeki servetin cazibesi yatıyordu. Sınırlıçapta başlayan ama hızla silahlı ‘sataşmaya’varan olaylarda her iki taraftan da az sayıdainsan ölürken, Ermeniler beklenmediğikadar dirençli çıkmışlardı ve güven duy-madıkları için silahlarını teslim etmeye deyanaşmamaktaydılar.

“Bu durumda Meclis silahsızlandırmakararı aldı ve giden heyet Ermenileri deikna etti. Ermeniler silahlarını teslim etti-ler... Sonraki günlerde otuz bin kişikatledildi. Bugün Kürtlere PKK’nın silahbırakmasının ne denli ‘doğru’ olduğunuanlatabilirsiniz. Ama bu toprakların tarihinide biliyorlar ve devlete güvenmiyorlar.Mesele budur.”

Etyen Mahçupyan şimdi 4 yıl önceyazdıklarından epey uzak bir noktada,toplumun AKP’ye güvenini sağlamak içinyollara düştü. Ancak gerçekler olduğuyerde duruyor.

OSMANLI’DA OYUN B‹TMEZYalnız 1909 değil, Abdülhamid’e karşı

İttihat Terakki’yle omuz omuza veren farklıuluslardan Hıristiyan etnik grupların başınagelenlerden Adana Katliamı’nda on bin-lerce kurban vermelerine rağmen devletinverdiği sözlere inanmak isteyenErmenilerin 1915’te karşı karşıya kaldığıtehcire, en namlısı Çakırcalı Efe olmaküzere devletle uzlaşan eşkıyaların oyunagetirilip öldürülmesinden PKK’nin1999’daki geri çekilmesi sırasında verdiği

kayıplara dek yaşananlar hafızaları diritutuyor.

Bu tarihsel arka plan Kürt hareketininçekilme konusundaki tereddütlerini veyasal güvence talebini anlaşılır kılmaklakalmıyor. Devlet açısından temel kaygımevcut iktidar ilişkilerini sürdürmekoldukça, yasal güvence ve karşılıklı olarakdillendirilen barış söylemleri de silahbırakılacak bir ortamın oluşması ve gerçekbir barış sağlanması açısından kalıcı birçözüm sunmuyor.

ADANA’DA NE OLDU?Adana’nın 550 binden biraz fazla olan

nüfusunun 60 bin kadarı Ermeni, 25 biniArap, 10-15 bini Rum, 450 bin kadarı daTürk’tü. Ancak bu kesimler arasında enzengini pamuk tarımı ve ticareti elindetutan Ermenilerdi. Adana’da Ermeni nüfusyoğun olmasına karşın II. Abdülhamidtarafından kurulan Hamidiye Alayları’nın1894-96 dönemindeki Ermeni nüfusa yöne-lik kanlı saldırıları bu bölgeye ulaşmamıştı.

1908’de Abdülhamit’in devrilmesi ve

Meşrutiyet’in ilanıyla gelen “eşitlik veözgürlük” bir yanıyla coşku ve sevinç biryanıyla da memnuniyetsizlik kaynağıydı.Türkler egemenliklerini yitirmekten dertliy-di. Ermeniler ise ayrımcılığın sürmesindenşikayet ediyor, daha fazla hak istiyordu.

13 Nisan’da, 1908 Devrimi’yle iktidaragelen İttihat Terakki’yi devirmek isteyenİslamcı, saltanatçı, liberal çevreler İstan-bul’da “31 Mart Ayaklanması”nı başlattı.Aynı gün Adana’da iki Ermeni gencinöldürülmesiyle Ermenilerle Müslümanlararasında çatışmalar başladı.

Adana’da olaylar patlak verdiğindeMüslümanların dükkânlarına zarar gelme-mesi için tebeşirle işaretlenmiş, hükümetyetkilileri dahil bütün Müslümanlar fes ye-rine sarık giymiş, Payas Hapishanesi’ndenüç bin tutuklu silahlandırılarak salıverilmiş-ti. Bu nedenle Ermeniler olayların planlı vekasıtlı olduğunu savundu. Türklere göre iseolaylar Kilikya Ermeni Krallığı’nı diriltmekisteyen Ermenilerin kışkırtmasıydı.

“Ermeniler, 31 Mart Olayı’nı bastırmaküzere Selanik’ten gelen Hareket Ordusuolaylara müdahale edecek diye ikna edile-rek ellerindeki silahları yerel yöneticilereteslim ettikten sonra katliam şiddetlenmiş,23 Nisan 1909 günü Hareket Ordusu’nunbir bölüğü şehre girdiğinde ise ortalık kangölüne dönmüştü. Şiddet olayları buna rağ-men durmadı. Sadece Adana’da değil Mi-sis, İncirlik, Ceyhan, Osmaniye, Tarsus,Kozan kazalarında da sürdü. 25 Nisan’daAdana’da bazı Ermeni gençlerinin askerîkışlaya silahlı saldırıda bulunması üzerineAdana’da yeni bir alevlenme yaşandı. Ar-dından kan gövdeyi götürdü.”(Ayşe Hür)

Adana’da 2 bine yakın Türk-Kürt, 20-30bin civarında da Ermeni öldü. Ermenimahalleleri yerle bir edildi. ErmenilerinAbdülhamid karşısında müttefik saydıklarıİttihat ve Terakki’nin temel amacı devletisağlama almaktan başka bir şey değildi.1909’daki bu işaret karşısında İttihatçılarlabir kez daha uzlaşmanın yollarını arayanErmenileri 1915 faciası bekleyecekti.

S ‹ L A H S I Z L A N M A N I N A R D I N D A N G E L E N 1 9 0 9 A D A N A K A T L ‹ A M I

AL‹ ERG‹N DEM‹RHAN

Ermeniler silahlarını teslim edince

24 Nisan’da yine soykırım tartışmaları gün-deme gelecek. Çünkü, 24 Nisan 1915’te

İstanbul’daki politik ve entelektüelErmenilerin öldürülmesi, yüzbinlerceErmeninin zorunlu göç yolunda katledildiği,soyulduğu, pek çoğunun din değiştirmeye zor-landığı, çocukların ve kadınların kimlik-lerinden vazgeçme pahasına Türk ya da Kürtailelere sığınarak kurtulabildiği olaylar zin-cirinin başlangıcı olarak kabul ediliyor. 24Nisan 1915’ten hemen önce Anadolu’da 1milyon 500 bin Ermeni yaşarken, bu sayı1915’ten sonra 70 bine düştü. En tutarlı tah-minlere göre 600 bini Suriye’ye doğru

sürülürken yollarda öldü.İttihatçılardan Abdülhamid’e, Kürt Hamidi-

ye Alayları’ndan zenginliğini yağmalanmış gay-rimüslim mallarına borçlu burjuvaziye, bu “mi-rası” reddedemeyen Cumhuriyet kadroların-dan yağmadan kırıntı koparmış Anadolu köy-lüsüne uzanan suç ortaklığı, resmi ideolojiyegüç verdi. Resmi ideoloji bir yandan, tarihselbağlamı hiçe sayan liberal tezler diğer yandantehcirin emperyalistler arası çatışmayadayanan arka planını perdeledi. Oysa tehcir deOsmanlı’nın I. Dünya Savaşı’ndaki bütünadımları gibi Alman emperyalizminin kontrolüaltında gelişmişti. Tarihçi Feroz Ahmad

“Tehcir bir Alman planıydı” diyor. Tehciriölmeden tamamlayabilen ve yaşadıklarını“1915 Ermeni Soykırımı / Bir tanığın anıları”adı altında kitaplaştıran Samsunlu PaylazuKaptanyan ise sıradan bir tehcir kurbanınınduygusal anlatımıyla, yaşadıklarını“Almanya’nın icat ettiği, Türklerin uyguladığıyok etme planı” diye anıyor. Çatışmanın diğertarafı da masum değildi; Fransa ve İngiltere deErmenileri yıllarca yalnız bırakmış sonra kendiçıkarları doğrultusunda kullanmak istemişti.

Ancak katliamcıların mirasını reddede-meyen Türkiye egemenleri sayesinde, asılsuçlular arasında yer alan emperyalizm bugün

Adana olaylarında 2 bine yakın Türk-Kürt, 20-30 bin civarında daErmeni öldürüldü. Ermeni mahalleleri yerle bir edildi

Meşrutiyet, düzenin yalnızca dış görünüşü-nü değiştirmiş, özü olduğu gibi kalmıştı

Feroz Ahmad “Tehcir bir Alman planıydı” diyor. Paylazu Kaptanyan ise bir tehcir kurbanının duy-gusal anlatımıyla “Alamanya’nın icat ettiği, Türklerin uyguladığı yok etme planı” diyor

Arkeologlar en yüzeyden en derine yapt›klar› kaz›larla, yak›n geçmifli-mizden bafllay›p bütün canl›lar›n ortak atas› olan tek hücrelilere ve onlar›nyap›tafllar›na dek uzanan zinciri a盤a ç›kararak tarihimize ›fl›k tutmaya ça-l›fl›r. Ama devlet de tabiat da bazen iflleri kar›flt›r›r. Devlet gerçeklerin üze-rini örter. Tabiat ise yerin alt›n› üstüne getirerek s›ralar› kar›flt›r›r. ‹flte buikisinin bir araya geldi¤i yerlerden biri de Malatya Hekimhan’›n Yücekayatepesidir. Eski Tetis Denizi’nin yükselmesiyle oluflan Anadolu’nun pek çokyükseltisinde oldu¤u gibi 1000 küsur rak›ml› bu tepenin doru¤unda da de-niz kabuklar› toplamak mümkündür. Yüzeyinde milyonlarca y›l öncesindenkalma fosiller bulunan tepenin dibinde, derinlerde ise 100 y›l öncesindenkalma insan kemikleri yatmaktad›r. Ad›n› bin y›ll›k kervan yolu üzerindekiErmenice-Süryanice-Selçukluca kitabeli Tafl Han’dan alan Hekimhan,1915’te Ermeni tehcirinde zorla göçürülen Ermenilere konak olmufl, bu Er-menilerden ço¤u Yücekaya’n›n dibinde öldürülmüfl, yola devam edeme-mifltir. Tehcirde öldürülenlerin öyküleri tarih derslerine henüz girememiflancak iskeletleri baz› köy okullar›na demirbafl-model olarak girmifltir.

Almanya’nın icat ettiği Türklerin uyguladığı

Yücekaya’nın kemikleri

Page 14: 181'inci sayı

MEDYAHalk›n Sesi

1418 Nisan 2013 / 1 May›s 2013

S amanyolu Tv'nin ken-disini “heyecan veaksiyon dolu sah-

neleriyle gerçek bir ekranfenomeni” olarak tanıtandizisi Şefkat Tepe, “sürece”zarar vermemek için artıkçatışma sahnelerine yervermeyecek.

Dizinin senaristi Ali Sa-mim Noyan, PınarÖğünç'ün röportajında dizi-nin değiştiğini söyleyerek,dağdan iniş bölümlerininhazırlıklarına başladıklarını“müjdeledi”. Senaryonun“süreci” kaale alarak ilerle-yeceğini söyleyen Noyan,“reel bir iş” yaptıkları için“reelde olanları” gündemegetireceklerini belirtti.

AKS‹YON DE⁄‹L, FANTAST‹K KOMED‹

Kendisini her ne kadarbir “aksiyon dizisi” olaraktanımlasa da STV'nin Şef-kat Tepe'si fantastik bir ko-medi dizisi. Şefkat Tepe,askerlerin silahla roket vur-masından, Kürtlere karşı“cihat” ilan edilmesine, or-ta Anadolu şivesinin Kürtşivesiymiş gibi verilmesinekadar pek çok absürtlüğübarındırıyor. Hatta dizidekibir çatışma sahnesinde “Al-lah uğruna savaştığını” söy-leyen askerlerden birininezan okumaya başlamasıonu kurşun geçirmez yapı-yor. Saçmalamanın sınırla-rını her ne kadar aşsa dadizi, ayrımcı dili, şovenizmive ırkçılığı da her bölü-

münde yeniden üretiyor.2010'dan beri yayımla-

nan Şefkat Tepe, PKK veaskerler arasındaki çatış-mayı anlatan bir dizi. Türkaskerinin “iman gücüyle”PKK'li gerillaların “üstesin-den geldiği” dizide, kadın-lara, Türk ve Müslüman ol-mayanlara yönelik ayrımcışovenist dil de sık sık kulla-nılıyor. Çeşitli absürtlükleribarındırsa da esas misyonuolan Kürt düşmanlığını herbölümde izleyicinin karşısı-na çıkaran dizi, kimi “ista-tistiklere” göre reytinglerialtüst ediyor.

fiEFKAT TEPE'N‹N"REEL" KÜRT SORUNUANAL‹Z‹

Şefkat Tepe'nin senaryo-

su, AKP'nin grup toplantı-larındaki söylemlerle para-lel olarak ilerliyor. TayyipErdoğan, PKK'liler için“Zerdüşt” kelimesini kul-landıktan hemen sonra di-zide, Zerdüştlüğe alenenhakaret edilmeye başlandı.Benzer şekilde, “taş atançocuklar”ın tartışıldığı gün-lerde dizi konuya şu replik-lerle müdahil oldu; Asker,“örgüte yakınlığıyla bili-nen” Kürt çocuğun konuş-masını tokatla keserek:“Sus sen çocuk değil, şey-tansın!”

AKP'nin kadına yönelikpolitikaları da dizide birbir işleniyor.

Üç çocuk doğurmayıp,evlenmek yerine özgürleş-mek için dağa çıkan kadın

gerillalar, dizide çoğu za-man nefretin odağı halinegetiriliyor, gerillaların mev-cut toplumsal cinsiyet ka-lıplarına girmemeleri "eleş-tiri" konusu oluyor.

fiEFKAT TEPE'DE “MÜZAKERE SÜREC‹"

Tüm bu arka planla“müzakere süreci”ne girenŞefkat Tepe, çatışmalarırafa kaldırıyor.

Dizi artık, Kürtlerin“Türkleşmesini” , “İslamcı-laşmasını” ve daha çok“pişmanlığını” anlatacak.

Kısacası, senarist No-yan'ın vurguladığı gibiKürtler'in “realite”sindendeğil, AKP'nin hayalindenbahsedecek.

Emek Sineması, sahibininsesi ve sinemanın sesini

anlamada turnusol görevigörüyor. Milliyet, Emek'inyıkılmasını “restorasyon”olarak sunarken, Atilla Dorsay“Emek yoksa ben de yokum”diyerek gazeteciliği bıraktı.

7 Nisan'da EmekSineması'nın yıkılmasına karşıyüzlerce kişinin Taksim'deyaptığı eylem, MilliyetGazetesi'nde “restorasyonakarşı çıkan grubun Taksim'isavaş alanına çevirmesi” olarakgörüldü. Emek Sineması'nın

yıkılarak, yerine alışverişmerkezi yapılmasını “yenilen-me çalışması” olaraktanımlayan Milliyet'in patro-nunun, Demirören olduğudüşünüldüğünde bu tanımlamaşaşırtmıyor.

Milliyet'in Emek direnişinibu şekilde sunmasının sosyalmedyada tepki toplaması üzeri-ne haberdeki “restorasyon”yalanı düzeltildi.

10 Aralık 2011'de “Emekyoksa ben de yokum” başlıklıköşe yazısında “Emek Sinema-sı'nı koruyamadıktan sonra,

yazmanın bir manası yok” di-yen sinema eleştirmeni AtillaDorsay, 8 Nisan'da gazeteciliğeveda ettiğini açıkladı. Dorsay,“Veda zamanı” başlıklı son kö-şe yazısında şunları söyledi:“Ayrılma günü geldi. Bununtemel nedenini biliyorsunuz:‘Emek yoksa ben de yokum’başlıklı yazımı hatırlarsınız. Businemanın hem kendisi önem-liydi, hem de temsil ettiği kül-türel altyapı, tarihsel birikim veyaşam biçimi. Bugün artıkEmek yok. (...) Bırakmak kaçı-nılmaz oldu”.

Şefkat Tepe ‘barış süreci’ne girmiş!

LEMAN MERAL ÜNAL

D‹HA ve ‹MC'ye yer yok! ‹ki gazeteciye 301 soruflturmas›

PKK ve askerler arasındakiçatışmaları anlatan,STV'nin ayrımcı, ırkçı,şovenist dizisi Şefkat Tepe,artık çatışmaları değil,Kürtler'in “Türkleşmesini”ve “pişmanlığını” anlatacak

4 Nisan'da Tayyip Erdo¤an ve Akil‹nsanlar Komisyonu üyelerinin bir arayageldi¤i Dolmabahçe'deki toplant›da, D‹HAve ‹MC muhabirleri “akreditasyon”lar›olmad›¤› gerekçesiyle konut bahçesineal›nmad›, görüntü almalar› engellendi.ETHA muhabirleri de bir süre çekimyapt›ktan sonra alandan uzaklaflt›r›ld›.

AGOS Genel Yay›n Yönetmeni Rober Koptaflve gazeteci Ümit K›vanç'a Türk CezaKanunu'nun 301. maddesinden soruflturmaaç›ld›. Hrant Dink davas› sonuçland›ktan sonra,bir televizyon program›na kat›lan Koptafl veK›vanç'›n Dink davas›na iliflkin aç›klamalar›ndanrahats›z olan bir kifli iki gazeteci hak›nda suç

duyurusunda bulundu. “Devlete ve yarg› güç-lerine hakaret” suçlamas›n›n yönlendirildi¤i ikigazeteci, savc›l›k taraf›ndan ifade vermeyeça¤r›ld›. Adalet Bakanl›¤›'ndan izin al›nmadansoruflturmaya baflland›¤› için mevcut yasagere¤i, ifadeler al›nd›ktan sonra izin içinbakanl›¤a baflvurulacak.

HaberTürk gazetesi köfle yazar›Amberin Zaman da iflten ç›kar›langazeteciler listesine eklendi. 2010y›l›nda Taraf gazetesinden ayr›larakHaberTürk'te köfle yazarl›¤›nabafllayan Zaman, ayn› zamandaThe Economist dergisinin Türkiyetemsilcisi. Uzun süredir Roboski,Suriye ve eyalet sistemi üzerineyazd›¤› yaz›lar sebebiyle gazeteyönetimini “rahats›z eden”Zaman'›n ifline 2 Nisan'da son veril-di.

‘‹fiTEN ÇIKARILMAMSÜRPR‹Z DE⁄‹L’

Zaman, iflten ç›kar›lmas›yla ilgiliolarak yapt›¤› aç›klamada yaflanan-lar›n sürpriz olmad›¤›n› belirtti.

Gazetecilerin iflten ç›kar›lmas›n›ntan›nd›k köfle yazarlar›yla s›n›rl›olmad›¤›n› ifade eden Zaman duru-ma iliflkin flunlar› söyledi:

“‹flten ç›kar›lmam sürpriz de¤il.Türkiye’deki mevcut durum ortada.Bu tür olaylar›n devam edece¤ineinan›yorum. Köfle yazarlar› görünüroldu¤u için daha çok ön planaç›k›yor, ancak eminim ki bu durumbizimle s›n›rl› de¤ildir. Orta ve altkademelerde de birçok arkadaflvard›r. Aile geçindiren, çocuk sahibiarkadafllar›ma sab›r diliyorum.”

HaberTürk gazetesi, AmberinZaman’dan önce köfle yazarlar›Balçiçek Pamir, Ece Temelkuran veBekir Çoflkun'un da ifline sonvermiflti.

HaberTürkAmberin Zaman'ınyazılarına son verdi

Sahibinin sesi mi,Emek'in sesi mi?

HaberTürk gazetesi köşe yazarı AmberinZaman'ın gazetedeki yazılarına “patronajkararı” ile son verildi. Zaman, yazıları sebebiyle uzun süredir gazete tarafından“uyarılıyordu”

Cumhuriyet Gazetesi Ankara MuhabiriSinan Tartanoğlu’na “Ankara’da

ülkücü terörü” başlıklı haberi sebebiylefaşistler tarafından linç kampanyasıbaşlatıldı. Tartanoğlu'nun 14 Nisan tarihlihaberinde, Ankara’da üniversite öğrenci-lerinin yoğunlukta yaşadığı Cebeci veKurtuluş’ta öğrencilere yönelik faşist sal-dırıların yoğunlaştığı belirtildi.

Faşistlerin Facebook ve Twitter gibisosyal medya sitelerinde nasıl örgütlendi-ğini anlatan Tartanoğlu, DTCF'li bir ülkü-cü faşistin Twitter üzerinden üniversiteli-leri hedef göstererek tabanca ve mermifotoğrafı paylaştığını kaydetti. Faşistler,haberin yayımlanmasının ardından Twit-ter'da “Medya teröristi Cumhuriyet gaze-tesi” başlığında Tartanoğlu’na yaptığı ha-ber nedeniyle hakaret ve tehditler yağdır-dı. Öğrenci Kolektifleri, egemen medyadagörülmeyen faşist saldırılara karşı, Tarta-noğlu'nun haber alma hakkını savunduğu-nu dile getirerek, Tartanoğlu'nun yanındaolduklarını belirttiler. Kolektifler, yaptık-ları açıklamada, “Faşist saldırılarla ilgiliyaptığı haber nedeniyle hakaretlere uğra-yan ve tehdit edilen Tartanoğlu’nun ya-nındayız” dedi.

HALKIN HAKLARI BASIN ÖDÜLÜALMIfiTI

4+4+4 yasasının sonuçlarını çarpıcıhaberleri halka ulaştıran Cumhuriyet Ga-zetesi Ankara Muhabiri Sinan Tartanoğlu,3. Halkın Hakları Ödülleri'nde basın ödü-lü almıştı.

Tartanoğlu’nalinç kampanyası

Page 15: 181'inci sayı

Fatih Ak›n’lahayat›na yolculuk

Yönetmen Fatih Akın’ın,sinema yaşamını ve filmlerininöyküsünü anlattığı otobiyogra-fik kitabı, “Sinema, BenimMemleketim” Doğan Ki-tap’tan çıktı. Akın, Ham-burg’da gurbetçi bir aileninçocuğu olmasından, ilk gençlikyıllarında üyesi olduğu çetele-re kadar kişisel dünyasını an-latırken çok sayıda filmdenverdiği referanslarla sinematarihinde de yolculuk yaptırı-yor.

Cemal Süreya’nın 1958’deyayımlanan ilk şiir kitabına adınıveren Üvercinka şiiri, LimitYayınları’nın LYS edebiyat testkitabında sansürlendi. Test sorusun-da şiirde geçen “sevişmek” kelimesiyerine “sevmek” kelimesi kullanıldı.Süreya, yayımlandığı yıl ödül dekazanan bu kitabıyla şiirde İkinciYeni’nin öncülerinden biri halinegelmişti.

MüslümGürses’inkayıtlarınıhastaneyeyatmadanönce tamam-ladığı ve“Eğerölürsem,adını ‘Veda’koyun”dediğialbümü çıktı. Gürses’in “Yeni ve lezzetli bir albümbırakıyorum sevenlerime” dediği Veda’sı anonim eser-lerle birlikte Mahzuni Şerif, Aşık Daimi gibi halk ozan-larının eserlerinden oluşuyor.

1Mayıs, işçinin-emekçinin bay-ramı. 2006’dan bu yana,Uluslararası İşçi Filmleri

Festivali’nin de başlangıç günü.Evet, işçinin-emekçinin, bu yıl se-kizincisi yapılacak olan bir filmfestivali var bu memlekette. Geri-de bıraktığı her yıl, emekçilerinyaşamlarını ve mücadele dene-yimlerini izleyicilerle buluştur-makla kalmıyor, bir yandan da iş-çi filmi üretimini özendiriyor.

Dünyada 1990 sonrasıdönemde yoksul emekçilerinmücadelelerinin bir anlatım aracıolarak ortaya çıkan işçi filmlerifestivalleri, Türkiye’de birkaçsendika ve Halkevleri EmekÇalışmaları Merkezi’nin ortakçalışmaları ile başladı. BugünSine-Sen (DİSK), Dev Sağlık-İş(DİSK), Birleşik Metal-İş(DİSK), Hava-İş (TÜRK-İŞ),Petrol-İş (TÜRK-İŞ), Tez Koop-İş (TÜRK-İŞ), SES (KESK),Türk Tabipleri Birliği, Halkevlerive Sendika.Org tarafından düzen-leniyor. Bu yıl yine 1 Mayıs günüİstanbul, Ankara, İzmir veDiyarbakır’da eşzamanlı olarakbaşlayacak festival, 8 Mayıs’a dekdevam edecek. İlerleyen günlerdede pekçok kenti kapsayan ve yılboyu sürecek olan uzun bir yolcu-luğa çıkacak.

KARAGÖZ-fiARLO UMUDUTAfiIYOR

8 yıl boyunca festival afişinindeğişmez illüstrasyonu Karagöz

ve Şarlo. Bu defa ikisi de birerSisifos. Sisifos, mitolojide tanrılartarafından lanetlenipcezalandırılan ilk insanoğlu.Cezası bir kayayı bir dağın tepe-sine çıkarmaktır. Sisifos kayayıyuvarlayarak tepeye kadar çıkarırancak tam sona yaklaştığında ka-ya aşağı yuvarlanır, Sisifos da aşa-ğı inip kayayı tekrar yukarı çıkar-maya çalışır ve bu böylece sürüpgider. Beyhude bir çabadan dahakorkunç bir ceza olmadığını dü-şünen tanrılar, Sisifos’u cezalan-dırırken aslında onun yaşama da-ir umudunu tüketmek istemişler-dir. Ancak Sisifos umudunu öl-dürmez, kayayı taşımaktan vetanrılara direnmekten vazgeçmez,her seferinde inatla dener. Bu yıl-ki afişte Karagöz, barışa dairumudunu taşımaktan, Şarlo daKaragöz’ün başaracağına olaninancıyla elinde kamerasıyla onubelgelemekten vazgeçmiyor.

Bu yıl temasını “Sınırdayaşamak” olarak belirleyen festi-

val, “Sınırda yaşamak umudasarılmaktır” diyor. Ve ekliyor-“Ortadoğu’daki savaşın,Ortadoğu’daki en önemli aktör-lerden Kürtlerin sürecinin, açlıkve yoksulluğun sınırlarındaumudu ve emeği ile ayaktakalmaya çalışanların öykülerinibeyaz perdeye taşıyor.”

16 ÜLKEDEN 54 F‹LMBu yıl 16 ülkeden 54 öykü

buluşacak izleyicilerle. Filmler,dünyadan ve Türkiye’den emekçi-lerin yaşamları ve mücadeledeneyimlerinden örneklerle genişbir yelpaze sunuyor: NazımHikmet’in şiiriyle öyküsünüanlattığı “Japon Balıkçısı”…Selanik’te patronların terk ettiğifabrikayı bir kooperatif olarakyeniden açan işçilerin özyönetimöyküsü “Vio Me”… 2011’deYunan Parlamentosu’nda yapılan“kemer sıkma politikaları” oyla-maları sırasında Atina SintagmaMeydanı’ndaki protestoları vepolis şiddetini anlatan “155Satılmış Adam”… 2012’nin songünlerinde haklarının ellerindenalınmasına karşı direnen Şişecamişçilerini anlatan “Şişecam-BirDirenişe Bakmak”… Antalyameyve-sebze halinin mevsimlikişçilerini anlatan “Hal-KaranlığınMeyvesi”…

Festival filmleri emeğin gün-demini takip etmekle kalmıyor,ülkenin yakıcı gündemlerindenörnekleri de perdeye taşıyor:Kentsel dönüşümün önemli ad-reslerinden İstanbul Tarlabaşı’nı

ve insanlarını anlatan “Kent Sür-günleri”… Fethiye Çetin’in büyü-kannesi Heranuş Gadaryan’ınElazığ’daki köyü Habap’taki tari-hi iki çeşmenin Türk, Kürt, Er-meni gençler ve köy halkınınemekleriyle restore edilişini anla-tan “Habap Çeşmeleri”… Şafakbaskınlarıyla kırılan kapılarla baş-layan KCK operasyonlarını anla-tan “Denge Deri/KapıdakiSes”… 1990’lı yıllarda köylerininboşaltılması ile göç eden Kürtle-rin geride bıraktıkları topraklarıy-la olan ilişkilerini ele alan “Masi-vanên Bejiyê/Kıracın Balıkçıları”

B‹R BAfiKA FEST‹VALFestival, bu yıl da açık hava

gösterimleriyle sinemasalonlarının dışında, işyeri göste-rimleriyle emeğin yanında, festi-val yürüyüşüyle sokaklarda, 1Mayıs kortejiyle alanlarda olacak.Açılış gecelerinde her festival gibiödül verecek ama direniştekiişçilere ve sinema set işçilerine.İzleyicileri yönetmenlerlesöyleşilerde, pekçok katılımcıyıda ustalarla eğitim atölyelerindebuluşturacak. Yarışmasız, spon-sorsuz, fonsuz festivalin gösterim-leri de ücretsiz.

2006 yılında yola ilkçıktıklarında, anlatabilecekleri“gerçek bir hayat”ın varlığınıgöstermek için sinemacılara“Bakın burada gürül gürül akanbir hayat var” diyerekseslenmişlerdi. “Gürül gürül akanbir hayat”ın özneleri olarak buyu-run İşçi Filmleri Festivali’ne!

UNESCO’nun 1985’tedoğal ve kültürel miras

listesine aldığı Kapadokyatehdit altında.

Son yıllarda doğal ve tarihidokuyu tahrip eden, görsel kir-

lilik yaratan otel inşaatlarınınhızla arttığı bölge, bu defa daçöplük olma tehlikesiyle karşıkarşıya. Ürgüp İlçesi'ne bağlı,peribacaları ile ünlü OrtahisarVadisi, Belediye tarafından çöp

depolama merkezine dönüştü-rüldü. Vadiye dökülen ve ciddisorunlarını beraberinde getire-cek olan çöpler, hem bölge hal-kının hem de bölgeye gelen tu-ristlerin tepkisine neden oluyor.

Taksim Gezi Parkı’nın yok edilipyerine Topçu Kıfllası yapılmasınakarflı çıkan ‹stanbullular 13Nisan’da 1. Gezi Parkı Festivali’ndebir araya geldi. Taksim Gezi ParkıKoruma ve GüzellefltirmeDerne¤i’nin yüzlerce gönüllüyleorganize etti¤i festival, coflkulu vebüyük bir katılımla gündüz 12’debafllayıp gece 12’ye kadar sürdü.

Festivaldeki açıklamada parkınyok edilmesine dair alınan kararreddedildi. “‹çinde yaflayan tümcanlıları hiçe sayarak, yaflam alan-larını yok etme pahasınagerçeklefltirilmek istenen projelere,do¤al olarak karflı duruyor; mey-danımıza, parkımıza, sinemamıza,pastanemize, tarihimize, do¤amızasahip çıkıyoruz” denildi. Parkıkorumak için 80 bin imzatoplanıldı¤ı hatırlatılarak buna

ra¤men kıfllanın yapılmasınınhalkın sesini duymamak, hakkınıgasp etmek anlamına geldi¤isöylendi. Festivale iliflkin “Taksimyaflanan de¤il gelip geçilen biryerdir, bahanesine sı¤ınanlara,Taksim’in nasıl yafladı¤ını göstere-cek bir festival düzenledik” denildi.Festivalin toplumun farklı kesim-lerinden bir araya gelen gönüllü

bin kifliyle gerçeklefltirildi¤i belirti-lerek saldırıya karflı mücadeleyedevam edilece¤i belirtilerek“Unutmayın ki Gezi Parkı, EmekSineması, Taksim Meydanı, mahal-leler, köyler, kentler, dereler, vadi-ler bizim. Aya¤a kalktık, susmaya-ca¤ız” denildi.

Gün boyu birçok müzik ve per-formans grubu sahne ald›.

“Emek bizim” diyenlermücadeleye devam ediyor

Taksim Gezi Parkı için binler “Ayağa Kalk”tı!

Beyoğlu’nda Emek Sineması’nınyıkılmasına karşı yapılan eylem-

ler sürüyor. 7 Nisan’da aralarındadünyaca ünlü yönetmen CostaGavras’ın da olduğu sinemacılar veİstanbullular bir eylemle EmekSineması’nın kamuya ait olduğunuve İstanbul’un bir alışverişmerkezine daha ihtiyacı olmadığınıbeyan ettiler. Sinemanın olduğusokağa girmek ve sinemanın duru-munu görmek isteyen kitleye“sokağın tehlikeli olduğu” gerekçe-siyle izin vermeyen polis, yoğun gazve tazyikli su ile kitleye saldırdı, 4kişiyi de gözaltına aldı. Eylemdegazdan etkilenen insanları içerialmayan ve su satmayan MADOPastanesi’nin internet sitesi aynı günRedHack tarafından hacklendi.

Polisin saldırısı SİYAD,Ulusararası Film EleştirmenleriFederasyonu, Uluslararası AfÖrgütü Türkiye şubesi, DİSK gibipek çok kurum tarafından kınandı,Ertuğrul Kürkçü Meclis’e soruönergesi verdi. 300'ün üzerindesinemacı polis şiddetini kınadı,“Sevgi Emek’tir” diyerek Emek'inyıkılmadan yerinde restoreedilmesini talep etti. Sinemacılar,Kültür Bakanı, Sosyal GüvenlikBakanı ve Beyoğlu BelediyeBaşkanı’nı göreve çağırdı. Ancakiktidar cephesinden gelen açıkla-malar bildik üslupta, bakanlar sıkısıkıya koltuklarındaydı. Emek’ten“mezbelelik” olarak bahseden AKPGenel Başkan Yardımcısı HüseyinÇelik, eylemin, “başta DHKP-Colmak üzere, Halkevleri ve bazımarjinal gruplar tarafından sabote

edildiği”ni söyledi. İçişleri BakanıMuammer Güler, “Eylemcilerinarasına illegal örgütler karıştı”ifadesini kullandı. Kültür BakanıÖmer Çelik de, “Birtakım gruplar,sanatçılarla bakanlığı karşı karşıyagetirmeye çalışıyor. Türkiye’nin eskibir alışkanlığı olan slogan atma yo-lunu tercih edenlere asla prim ver-mem” dedi.

‘EMEK YOKSA BEN DEYOKUM’

Atilla Dorsay, Bu utanç tablosukarşısında görevinden ayrıldı.“Emek yoksa ben de yokum” diyenDorsay, eylemin ertesi günü, 8Nisan’da Sabah gazetesinde sonyazısını yazarak veda etti. Dorsay,daha önce sinemanın durumunugörmek için içeri girmek istemişancak özel güvenlik tarafından tar-taklanmıştı.

Polis saldırısına rağmen “Emeksermaye ile uzlaşmayacak” diyenlerbir hafta sonra, 14 Nisan’da, festiva-

li açtıkları yerde kapatacaklarını du-yurarak bir kez daha Beyoğlu’ndabuluştu. Emek’in girişinin bulundu-ğu Yeşilçam Sokağı’nın başında ku-rulan kürsüde yapılan konuşmalar-da önceki hafta yaşanan polis mü-dahalesi kınandı, Emek’in kamumalı olduğu hatırlatıldı.

Emek Sineması’nın yıkımına kar-şı Ankara’da da eylemler gerçekleş-tirildi. 14 Nisan’da Kent ParkAVM’de toplanan üniversitelerin si-nema toplulukları “Emek Sineması,sanat, kent bizim” yazılı pankartaçıp gözlerine film şeridi çekerek si-nemanın AVM’lere hapsedilmesinive Emek Sineması’nın taşınmasınıprotesto etti. Bir basın açıklamasıyapan sinemaseverler Emek’le ilgiliyapılanların rantsal dönüşümdenbaşka bir şey olmadığını söyledi.

Emek protestosu, 32. İstanbulFilm Festivali’nin kapanış galasınada damga vurdu. Sahneye çıkan-ların tümü Emek Sineması'nınkapatılmasını eleştirdi.

KÜLTÜRSANAT

Halk›n Sesi

1518 Nisan 2013 / 1 May›s 2013

İşçinin emekçinin festivali

55 y›l sonragelen sansür

ÖZEN TAÇYILDIZ

Buraya çöp dökmeyin!

8’inci Uluslararası İşçi Filmleri Festivali, 16 ülkeden 54 öykü ile emekçileri ve mücadelelerini beyaz perdeyetaşıyacak. Festival bu yıl da mahallelerde, işyerlerinde, sokaklarda ve 1 Mayıs kortejiyle alanlarda

Müslüm Gürses’ten Veda

Page 16: 181'inci sayı

K oç Üniversitesi’ni hiçkimse öyle görmemişti.2 Nisan-8 Nisan

tarihinde üniversitenin kapısınagelenler; çadırlarla, sağa solakoşuşan üniversitelilerle, heye-can içindeki akademisyenlerle,toplantı yapan, basına demeçveren, rektöre dilekçe yazan, te-lefonda dert anlatan, sloganatan işçilerle karşılaşıyordu.

Bir yanda mutfak kurulmuş-tu. Bir yer kürsü kabul edilmiş,ziyaretçilerin alanı selamlamasıiçin bir megafon tahsis edilmiş-ti. Öte yandaki çadırda birkaçavukat, işçilerin sorularını yanıt-lıyordu. Kimi rektörden habergetiriyordu. Kimi, basında KoçÜniversitesi’ne ilişkin haber-lerin yer aldığı kupürleri asarakbir pano oluşturuyordu. Öbürü,koca ana kapıya yeni birpankart daha asıyordu:‘Yanınızdayız’ içerikli. Bazılarıda halaya durmuş, Kürtçe,Türkçe türkülere eşlik ediyor-du. Koç’un arabalarla kampüsegiren diğer öğrencileri, hocalarıkornalarını öttürüyordu. Ama hepsinden önce, üniver-sitenin kapısına gelen kişiyikoca bir pankart karşılıyordu:‘Taşerona Hayır!’

Tüm bunların nedeni öğren-

cilerin, işçilerin, akademisyen-lerin, çadırlar kurulduğundankaldırılana kadar orada olanSarıyer Yaşam Platformu baştaolmak üzere onlarca örgütün,kurumun, ÇHD’li avukatlarınolağanüstü örgütlenme çabasısayesinde sağır sultanınduyduğu direniş.

AYNI SALDIRI, ÖZGÜN YANIT

Direnişe sebepse bildik hika-ye. Koç Üniversitesi’nin ISSisimli bir taşeron şirketle sözleş-mesi sona ermişti. Rektörlük deişçilere kapıyı göstermişti. 13Mayıs’ta işten çıkarılacaklarıduyurulan işçiler, Sarıyer Hal-kevleri’ne gidip, durumu anlattı.Halkevi’ndeki toplantılara herseferinde daha fazla kişi katıldı.Sonra üniversitede 400 kişininkatıldığı bir panel yapıldı. Ar-dından 1 Nisan’da büyük bir ey-lem gerçekleştirildi.

İtibarı tehdit altındaki rektörve taşeron şirket boş durmadı,zaman kaybetmedi. 2 Nisan’daişyerine gelen işçilerin yolu ISSyetkilileri tarafından kesildi.Yetkililer dedi ki: “Bugündenitibaren işiniz yok.” İşçiler, ken-dilerine imzalatılmaya çalışankağıtları imzalamadı.Arkadaşlarına, hocalara, üniver-sitelilere haber verdi. Sonrası

direniş… İşçiler, üniversitenin bileşen-

lerini yanlarına katıp, arkalarınabakmadan, düştüler yola, geldi-ler Rektörlüğün gösterdiği kapı-nın önüne. Çadırlar kuruldu.Bir destekçi, bir destekçi dahaderken yüzlerce kişi oldular.

GELMEM D‹YEN REKTÖRGELD‹

Rektörden randevu istediler.‘Asla’ yanıtını aldılar. Ertesi güngeldikleri noktaya onlar daşaşırdı. Kendilerini rektörnerede konuşsun diye oylamayaparken buldular. Karar veril-di. Rektör yüksekteki bölmedekonuşacaktı, hepsi rektörü iyicegörecek, rektör hepsinin göz-lerindeki öfkeyi hissedebilecek-ti. “Gelmem” diyen rektörÜmran İnan geldi. Önce işçilerkonuştu, sonra öğrenciler. Enson rektör. İşçilerin kaybedecekbir şeyi yoktu ama onun vardı.Yalan söyleyen kişilerde olduğugibi, rektörün el-kol işaretleri,sorular geldikçe çoğaldı. Derinnefesler alarak, taşeronudenetlemeye hakkı olmadığını,daha önce ‘gelmem’ demediğinisöyledi. Ama işlerine geri dön-mek isteyen işçiler de destekçi-leri de ona inanmadı. Rektörkonuşurken kendilerini tutandirenişçiler, o mikrofonu bırakır

bırakmaz patladı: “Kurtuluş yoktek başına, ya hep beraber yahiç birimiz!” “Herkese kadro,herkese eşitlik”

Rektörü ayaklarına kadargetirebildiklerini gören işçiler,direnişlerinde artık daha karar-lıydı. Kararlılıklarının karşılığınıda aldılar. Rektörlükle müzake-re aşamasına giren işçiler, 22maddelik talepler listesi hazırla-dı. Talepleri önce kabul edensonra erteleyen rektörlük so-nunda geri adım atmak zorundakaldı. 19 madde kabul edildi.Ve işçiler kazandı. Ancak bu birmutlu son değildi. Çünkü işçi-ler, direnişe içerden devam ede-ceklerini duyurdu. Taşeron sis-temini yıkmak için yola çıkan iş-çilerin gidecek daha çok yoluvardı. Önlerinde 1 Mayıs vardı

Mücadele yeni başlıyordu.Zaferlerini kamuoyuylapaylaştıkları basın açıklaması daöyle söylüyordu:

“Sevgili Dostlar,Direnişimiz bizim açımızdanbüyük bir uyanış oldu. Bugünekadar bizleri haksızlığa karşıbaşkaldırmaktan alıkoyan tümkorkularımızın temelsiz olduğunugördük ve uyandık.. kendigücümüzü gördük ve uyandık.”

SOKAĞINSESİ 18 Nisan 2013 / 1 May›s 2013

Ü R E T E N B ‹ Z ‹ Z Y Ö N E T E N D E B ‹ Z O L A C A ⁄ I Z

‘Gücümüzü gördük ve uyandık’

K O Ç Ü N ‹ V E R S ‹ T E S ‹ D ‹ R E N D ‹ , M Ü C A D E L E K A Z A N D I

Halk›n Sesi

16

Koç Üniversitesi önünde nöbetlefledirenifle kat›lan ÇHD’li avukatlardan CerenUysal’a direniflin kazan›mlar›n› sorduk. Uysalanlatt›:

“Koç Üniversitesi'nin tafleron iflçileri birhaftada görülmemifl düzeyde bir kazan›melde ettiler. Bu direniflin sonunda sadece"ifle iade" kazan›lm›fl olunsayd› dahi, büyükbir baflar› elde edilmifl olacakt›.

D‹REN‹fiE ÖZGÜ KAZANIMLARAncak sürecin kazan›mlar› elbette bun-

dan ibaret de¤il, aksine Koç Üniversitesi'n-deki direnifli özgün k›lan ve benzer direniflpratiklerinin sonuçlar›ndan ayr›flt›ran temelbaz› kazan›mlar söz konusu.

Direniflin sonucunda birer tane tafleronflirketler üzerinden, bir tane de Koç Üniver-sitesi özelinde iflçilerin çeflitli haklar›nayönelik 3 taahhütname verildi. Bunlar›nbafl›nda iflçilerin taahhütnameye koydur-duklar›, 6 ay süreyle iflten ç›kartma yasa¤›gelmekte. ‹flçiler bu sayede ellerindenal›nan ifl güvencesini, tekrar kazanm›fl oldu.6 ay›n sonunda herhangi bir hukuksuzifllemle karfl› karfl›ya kalarak ifl sözleflmelerisona erdirildi¤i taktirde dava açabilecek vehaklar›n› ar›yabilecekler. Ayr›ca iflçilerinihbar süreleri ve y›ll›k izin süreleri korunmufloldu.

Tafleron flirketlerin, iflçileri Koç Üniver-sitesi bünyesi d›fl›nda baflka bir projede is-tihdam etmesi de yasakland›. Üniversitebünyesindeki geçmifl tafleronluk prati¤inde,rotasyon uygulamas›n›n, iflçileri istifaya zor-laman›n bir arac› olarak kullan›ld›¤› en s›kdile getirilen flikayetlerdenken, bu konudayasaklay›c› bir maddenin kazan›lmas› daha

da anlam kazanmakta. Ayr›ca, iflçilerdireniflleri sayesinde parmak izi vb. uygula-malar›n sona ermesini sa¤lad›.

Koç Üniversitesi, iflçilerin çal›flma saat-lerinin azalt›lmas› için çaba harcayaca¤›n›, iflgiysilerinin niteli¤i konusunda denetimyapaca¤›n› taahhüt etti. Ayr›ca iflçilerinçocuklar›n›n Yaz Okullar› gibi etkinliklerdenöncelikli olarak faydalanmas› düzenlenecekve yine iflçiler art›k üniversite bünyesindekietkinliklere kat›labilecek.

Dinlenme yerleri düzenlenecek. Ö¤renciMerkezi'nde sorunlar›n› duyurabilecekleribir duvar panolar› olacak. Ayr›ca iflçilereyönelik hak ihlalleri, hakaret, taciz, kötümuamele vb. konular söz konusuoldu¤unda Üniversite'nin disiplin kurullar›harekete geçirilecek.

TAfiERON ‹ZLEME KURULUGET‹R‹LD‹

En temel önem tafl›yan madde ise;idareden tamamen ba¤›ms›z, atama usulüile de¤il, seçimle belirlenecek iflçi, ö¤rencive ö¤retim üyesi temsilcilerinden oluflacakbir Tafleron ‹zleme Kurulu'nun oluflturulmas›taahhüdüdür. Bu taahhüde bütün di¤ermaddelerin bir garantörü olarakyaklaflmakta bir sak›nca görmüyoruz.

Kurulacak Tafleron ‹zleme Kurulu,ba¤›ms›z bir denetim kurulu gibi hareketedecek. ‹flçilere yönelik bir hak gasp› sözkonusu oldu¤unda Kurul flikayetlerinal›nd›¤› ilk birim olacak ve konuya müdahilolma imkan› yakalayacak. Bu anlamdaöncelikli misyonunun, tafleron iflçilerininüniversitede savunmas›z kalmamas›n›sa¤lamak oldu¤u söylenebilir.“

Direnifle kat›lan Koç Üniversi-tesi ö¤rencilerinden Emek GöksuDurmuflo¤lu Halk›n Sesi’ne mü-cadelelerini anlatt›: “‹flçilerin ç›-kart›lmas›na karfl› düzenledi¤i-miz ilk forum büyük bir kat›l›mlagerçekleflince, kendimize güveni-miz artt›. Üniversite yönetimi dekorkmufl olmal› ki hemen iflçileriç›kard›. ‹flçilerin ç›kart›lmalar› ha-berini h›zl›ca yayg›nlaflt›rarak di-renifle bafllad›k.” Emek’in üslu-bundan da anlafl›labilece¤i gibibu direnifl tüm üniversite bilefle-nerinin oldu. Üniversite ö¤renci-leri bu direniflin en dinamik ak-törlerinden biriydi. Bir yandandirenifl alan›nda iflçilerle sabahla-yan ö¤renciler bir yandan daokul içinde çal›fl›yordu. Emek’inanlatt›¤›na göre, Direnifl dahabafllamadan önce süreçle ilgilibilgilendirme yap›lmas› için ‘Koç‹flçisine Destek’ stand› açm›fllar-d›.. Stand direnifl boyu aç›k kald›ve ö¤rencileri bilgilendirmek içinbir araç oldu.

Rektörlü¤ün yayd›¤› okulda

temizlik yap›lmamas› nedeniyleyeni iflçilerin ifle al›nmas› gerek-ti¤i söylentisi ö¤rencilertaraf›ndan bofla ç›kar›ld›. Ö¤ren-ciler, okulun çöpünü toplay›p,temizli¤ini yapt›. Emek, bu eyle-min anlam›n› da flöyle özetledi:“Hem direniflteki iflçileri destek-lemek, hem içeride direnifle gel-meye çekinen ö¤rencilerin des-tek yapmalar›n› sa¤lamak hemde rektörlü¤ün iflçileri kampüsealmas› gerekti¤i yönündeki savadair yap›lm›fl çok stratejik birhamleydi. Bu hareketle ö¤renci-ler ve iflçiler aras›ndaki birlikgüçlendi ve rektörlük kararl›l›¤›-m›z› gördü. Toplanan çöplerinrektörlük önüne b›rak›lmas› da,rektörlü¤e ‘Bu kirlilik sizineseriniz’ fleklinde verilmifl çokak›ll›ca ve politik bir cevapt›.”

Direniflin tek kazan›m›iflçilerin olmad›. Koç ö¤rencisi deörgütlenme imkan› buldu. Emek,bu örgütlülü¤ün 1 May›s’taalana ç›kmalar›n› sa¤layaca¤›n›söyledi.

Koç işçileri ne kazandı?

Öğrencilerden rektöre: ‘Bu pislik sizin”

‹‹flflççiilleerr kkiimmii zzaammaann ttaalleepplleerriinnii ttaarrtt››flfltt››kkllaarr›› ttooppllaanntt››llaarr yyaapptt››llaarr,, kkiimmii zzaammaannaaiillee vvee ççooccuukk bbaakk››mm›› üüzzeerriinnee ddeerrss aalldd››llaarr kkiimmii zzaammaann kkaadd››nn ssoorruunnllaarr››nn››kkoonnuuflflttuukklluuaarr›› ttooppllaanntt››llaarrddaa bbuulluuflflttuu

Koç Üniversitesi’nde işten çıkarılan taşeron işçilerin direnişi öğrencilerin, akademisyenlerin, cümle Sarıyer’in direnişi;güvencesizliğe karşı mücadeleyi büyüten sol muhalefetin gururu oldu. İşçilerin kazanımı ise tüm güvencesizlerın umudu...

TUBA GÜNEfi