1

120
Kamerun Cumhurbaşkanı Biya ülkemizi ziyaret ediyor. Kamerun Cumhurbaşkanı Sayın Paul Biya, Cumhurbaşkanımız Sayın Abdullah Gül’ün davetine icabetle ülkemize resmi bir ziyaret gerçekleştirmektedir. Beraberinde 13 Bakan ve Kamerun özel sektörünün seçkin temsilcilerinden oluşan bir heyetle ülkemize gelen Kamerun Cumhurbaşkanı Biya, 26 Mart Salı günü Ankara’da Sayın Cumhurbaşkanımızla biraraya geldi. Konuk Cumhurbaşkanı temaslarını 27 Mart Çarşamba günü İstanbul’da devam edecek ve “Türkiye-Kamerun Ticaret ve Yatırım Forumu”na katılacaktır. Sözkonusu ziyaret, Kamerun’dan Türkiye’ye Cumhurbaşkanı seviyesinde bir ilk teşkil edecek olması bakımından tarihi önemdedir. İki ülke Cumhurbaşkanları arasındaki görüşmelere dair ayrıntılı bilgiler için Le Président du Cameroun, S.E.M. Paul Biya, en visite en Turquie. Le Président du Cameroun, S.E.M. Paul Biya, effectue une visite officielle en Turquie sur l'invitation du Président de la République de Turquie, S.E.M. Abdullah Gül. Le Président du Cameroun est venu en Turquie en compagnie de treize Ministres et des représentants d'élite du secteur privé camerounais. Il a rencontré le Président Abdullah Gül le mardi 26 mars 2013. S.E.M. Biya poursuivra ses entretiens le mercredi 27 mars 2013 à Istanbul et participera au Forum du Commerce et de l'Investissement Turco-Camerounais. Cette visite est historiquement importante en tant que première visite effectuée du Cameroun vers la Turquie au niveau présidentiel. Pour plus d'informations sur les entretiens entre les Présidents des deux pays; Dışişleri Bakanı Davutoğlu 24. Arap Ligi Zirvesi'ne katıldı.

Transcript of 1

Page 1: 1

Kamerun Cumhurbaşkanı Biya ülkemizi ziyaret ediyor.

Kamerun Cumhurbaşkanı Sayın Paul Biya, Cumhurbaşkanımız Sayın Abdullah Gül’ün davetine icabetle ülkemize resmi bir ziyaret gerçekleştirmektedir.

Beraberinde 13 Bakan ve Kamerun özel sektörünün seçkin temsilcilerinden oluşan bir heyetle ülkemize gelen Kamerun Cumhurbaşkanı Biya, 26 Mart Salı günü Ankara’da Sayın Cumhurbaşkanımızla biraraya geldi. Konuk Cumhurbaşkanı temaslarını 27 Mart Çarşamba günü İstanbul’da devam edecek ve “Türkiye-Kamerun Ticaret ve Yatırım Forumu”na katılacaktır.

Sözkonusu ziyaret, Kamerun’dan Türkiye’ye Cumhurbaşkanı seviyesinde bir ilk teşkil edecek olması bakımından tarihi önemdedir.

İki ülke Cumhurbaşkanları arasındaki görüşmelere dair ayrıntılı bilgiler için

Le Président du Cameroun, S.E.M. Paul Biya, en visite en Turquie.

Le Président du Cameroun, S.E.M. Paul Biya, effectue une visite officielle en Turquie sur l'invitation du Président de la République de Turquie, S.E.M. Abdullah Gül.

Le Président du Cameroun est venu en Turquie en compagnie de treize Ministres et des représentants d'élite du secteur privé camerounais. Il a rencontré le Président Abdullah Gül le mardi 26 mars 2013. S.E.M. Biya poursuivra ses entretiens le mercredi 27 mars 2013 à Istanbul et participera au Forum du Commerce et de l'Investissement Turco-Camerounais.

Cette visite est historiquement importante en tant que première visite effectuée du Cameroun vers la Turquie au niveau présidentiel.

Pour plus d'informations sur les entretiens entre les Présidents des deux pays;

Dışişleri Bakanı Davutoğlu 24. Arap Ligi Zirvesi'ne katıldı.

Dışişleri Bakanı Sayın Ahmet Davutoğlu, 26-27 Mart 2013 tarihlerinde Katar'ın başkenti Doha'da düzenlenen 24. Arap Ligi Zirve Toplantısına katıldı.

Açılış oturumunda konuşan Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Zirve’nin özgür, demokratik ve refah içindeki bir Suriye arayışında yeni bir dönemin başlangıcı olduğuna işaret etti. Arap Ligi'nin Suriye'nin koltuğunu Suriye halkının meşru temsilcisi olarak Suriye Muhalif ve Devrimci Ulusal Güçler Koalisyonuna (SMDK) teslim etmesinin tarihi bir dönüm noktası olduğunu belirtti.

Page 2: 1

Dışişleri Bakanı Davutoğlu, bu kritik dönemde, öncelikle, Suriye halkının günlük ihtiyaçlarının gecikmeksizin karşılanabilmesi amacıyla Suriye Geçici Hükümeti’ne yardım edilmesi gerektiğini, ayrıca, Geçici Hükümetin kurulmasıyla geçiş sürecinin başladığının duyurulması ve siyasi çözüm yönünde rejim üzerindeki baskının artırılması amacıyla ilgili tüm tarafların Geçici Hükümete gereken desteğin sağlaması gerektiğini kaydetti. Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Geçici Hükümetin Birleşmiş Milletlerdeki yerini alabilmesi için çalışılmaya başlanmasının şart olduğunu belirtti.

Türkiye – İsrail ilişkilerindeki son gelişmelere de değinen Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Türk-İsrail ilişkilerinin seyri ne olursa olsun, Türkiye’nin Filistin davasını savunmaya ve gerekirse de İsrail’i eleştirmeye devam edeceğini vurguladı. Türkiye’nin her zaman İsrail-Filistin sorununa iki devlet vizyonu temelinde adil, kalıcı ve kapsamlı bir çözüm bulunması yönündeki uluslararası ve bölgesel çabalara destek verdiğini hatırlattı.

AL Zirve toplantısı vesilesiyle, SMDK Başkanı Muaz el-Hatib'le görüşen Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Lübnan Cumhurbaşkanı Michel Süleyman, Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi ve Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas tarafından da kabul edildi.

Dışişleri Bakanı Sayın Ahmet Davutoğlu’nun 24. Arap Ligi Zirve Toplantısında Yaptıkları Konuşma, 26 Mart 2013, Doha (İngilizce)

Le Ministre des Affaires étrangères Ahmet Davutoğlu a participé au vingt-quatrième Sommet de la Ligue Arabe.

S.E.M.Ahmet Davutoğlu a participé au vingt-quatrième Sommet de la Ligue Arabe, organisé à Doha, capitale du Qatar les 26 et 27 mars 2013.

Prononçant un discours durant la séance d’inauguration, M.Davutoğlu a signalé que le Sommet constituait le début d’une nouvelle ère dans la quête d’une Syrie libre, démocratique et prospère. Il a affirmé que la remise du siège de la Syrie par la Ligue arabe à la Coalition nationale des Forces de l'Opposition et de la Révolution syrienne, représentante légitime du peuple syrien, constituait un tournant historique.

Le Ministre a noté qu’en cette période critique, il fallait de prime abord, venir à l’aide du Gouvernement syrien provisoire à faire face aux besoins quotidiens du peuple syrien, annoncer le commencement du processus de transition et, pour toutes les partie intéressées, de soutenir le gouvernement provisoire pour d’augmenter la pression exercée sur le régime en vue d’une solution politique. Il a affirmé qu’il fallait commencer à œuvrer pour que le Gouvernement provisoire puisse prendre sa place au sein des Nations unies.

M. Davutoğlu, évoquant également les derniers développements dans les relations turco-israéliennes, a souligné que quel que soit l’état de ces relations, la Turquie continuerait à défendre la cause palestinienne et, si nécessaire, à critiquer Israël. Il a rappelé que la Turquie avait toujours soutenu les efforts internationaux et nationaux visant à trouver une solution équitable, durable et globale, fondée sur une vision à deux États, du problème israélo-palestinien.

Page 3: 1

A l’occasion de la réunion au sommet de la Ligue arabe, M. Davutoğlu a eu un entretien avec M. Mouaz Al-Khatib, président de la Coalition nationale des Forces de l'Opposition et de la Révolution syrienne. Il a été reçu par le Président de la République Libanaise, M. Michel Sleiman, Par M. Mohamed Morsi, le Président de la République Arabe d’Egypte et par M. Mahmoud Abbas, Chef de l’Etat de Palestine.

Statement by Mr. Ahmet Davutoğlu, Minister of Foreign Affairs of Turkey at the 24th Summit Meeting of the League of Arab States, 26 March 2013, Doha

Doha'da yoğun diplomasi trafiği

Dışişleri Bakanı Sayın Ahmet Davutoğlu, 24. Arap Ligi Zirve Toplantısı vesilesiyle bulunduğu Doha'da yoğun bir diplomasi trafiği yürüttü.

AL Zirve Toplantısının açılışında bir konuşma yapan Dışişleri Bakanı Davutoğlu gün boyu ikili görüşmeler gerçekleştirdi. Lübnan Cumhurbaşkanı Michel Süleyman, Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi, Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, Ürdün Kralı Abdullah ve Yemen Cumhurbaşkanı Abdo Rabbu Mansour Hadi tarafından kabul edildi.

Dışişleri Bakanı Davutoğlu ayrıca, Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısı Khader Mousa Ja'far, Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Şeyh Hamad bin Jassim bin Jabor Al Thani, Kuveyt Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Şeyh Sabah Khaled Al-Hamad Al-Sabah, Ürdün Dışişleri Bakanı Nasser Judeh, Bahreyn Dışişleri Bakanı Şeyh Khalid Bin Ahmed Bin Mohamed Al Khalifa ve Suudi Arabistan Dışişleri Bakan Yardımcısı Prens Abdulaziz bin Abdullah ile görüştü. Arap Ligi Genel Sekreteri Nabil Al Arabi ve Suriye Ulusal Koalisyonu Başkanı Muaz Al Hatib'le de biraraya geldi.

Görüşmelerde ikili ve bölgesel konuların yanı sıra, ağırlık olarak İsrail'in Türkiye'den özür dilemesi ve Filistin’e dair konular ele alındı.

Dışişleri Bakanı Davutoğlu, İsrail'in Türkiye'den özür dilemesiyle ilgili süreç hakkında muhataplarına bilgi verdi. Görüştüğü devlet başkanları da Türkiye'nin bu konuda izlediği ilkeli ve kararlı tutumu takdir ettiklerini belirterek, Türkiye'nin diplomatik başarısının bölge dinamikleri ve barışı açısından da önemli olduğunu vurguladılar.

Intense travail diplomatique à Doha

S.E.M. Ahmet Davutoglu, Ministre des Affaires étrangères de la Turquie, a poursuivi un programme diplomatique intense à l’occasion du vingt-quatrième Sommet de la Ligue Arabe (LA).

Le Ministre a prononcé un discours à la séance d'ouverture de la réunion au sommet de la LA et a effectué des entretiens bilatéraux au cours de la journée. Il a été reçu par le Président de la République Libanaise, S.E.M. Michel Sleiman, par le Président de la République arabe d'Égypte, S.E.M. Mohamed Morsi, par le président de la Somalie, S.E.M. Hassan Sheikh Mahmoud, par le Chef de l’Etat de Palestine, S.E.M. Mahmoud Abbas, par le Roi

Page 4: 1

de Jordanie, S.E.M. Abdallah II et par le président de la République du Yémen, S.E.M. Abd Rab Mansour Hadi.

M. Davutoğlu a rencontré S.E.M. Moussa Ja'far Khader, Vice-président irakien, S.E.M. Hamad bin Jassim al-Thani, Premier Ministre et Ministre des Affaires étrangères qatari, S.E.M. Sheikh Khaled Sabah Al-Hamad Al-Sabah, Vice-Premier Ministre et Ministre des Affaires étrangères du Koweit, M. Nasser Judeh, Ministre jordanien des Affaires étrangères, M. Sheikh Khalid ben Ahmed al-Khalifah, Ministre des Affaires étrangères du Bahreïn, le Prince Abdelaziz bin Abdullah, Vice-Ministre des Affaires étrangères de l’Arabie Saoudite. M. Davutoğlu s’est entretenu également avec le Secrétaire général de la Ligue Arabe, S.E.M. Nabil Al-Arabi et le Président de la Coalition nationale des forces de l'opposition et de la révolution syrienne, S.E.M. Mouaz al-Khatib.

Les questions relatives à la Palestine, les questions bilatérales et régionales et surtout les excuses d’Israël auprès de la Turquie ont été abordées pendant les entretiens.

Le Ministre a informé ses interlocuteurs du processus concernant les excuses d’Israël auprès de la Turquie. Les chefs d'Etat avec qui il s’est entretenu ont indiqué qu'ils appréciaient l'attitude décidée et fondée sur des principes qui a été poursuivie par la Turquie et ont souligné l’importance de la réussite de la Turquie pour les dynamiques et la paix.

Dışişleri Bakanı Davutoğlu Gürcistan'ı ziyaret ediyor.

Dışişleri Bakanı Sayın Ahmet Davutoğlu Gürcistan'a resmi bir ziyaret gerçekleştiriyor.

Ziyaretinin ilk gününde Tiflis’te temaslarda bulunan Dışişleri Bakanı Davutoğlu Gürcü mevkidaşı Maia Panjikidze ile biraraya geldi. İki ülke ilişkilerinin daha da geliştirilmesi için atılabilecek adımların ele alındığı görüşmede, iki Bakan ayrıca bölgesel gelişmelere dair görüş alışverişinde bulundu.

Düzenlenen ortak basın toplantısında iki ülke arasındaki dostluğu vurgulayan Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Türkiye'nin Gürcistan'ın en önemli ticaret ve ekonomi ortağı olduğunu, iki ülke arasındaki 1,5 milyar dolar düzeyindeki ticaret hacminin artırılmasının amaçlandığını belirtti. Gürcülerin ve Türklerin karşılıklı olarak sadece vizesiz değil, pasaportsuz hareket edebilmesinin önemli olduğunu ifade etti.

Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Gürcistan'ın toprak bütünlüğünün önemine işaret ederek, ''Türkiye, her zaman Gürcistan'ın toprak bütünlüğünü savunmuştur. Türkiye, Gürcistan içindeki tüm halkların barış içinde ve kardeşçe yaşamalarını savunuyor. Türkiye'de hem Gürcü hem Abhaz kökenli geniş nüfusa sahip güçlü diasporalar bulunuyor. Biz bu meselenin Gürcistan'ın toprak bütünlüğü çerçevesinde karşılıklı anlayış içinde görüşmelerle çözülmesini savunageldik. Gelecek günlerde bu konuda olumlu adımlar atılmasını ümit ediyoruz'' dedi.

Dışişleri Bakanı Davutoğlu ayrıca, Gürcistan Başbakanı Bidzina Ivanishvili ile görüştü. Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun Bakü-Tiflis-Kars demiryolu ve Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattı gibi projelerin sadece iki ülkenin değil, tüm bölgenin ahengini değiştirdiğini ifade ettiği görüşmede, Gürcistan Başbakanı Ivanishvili ise Türkiye'yi bölgedeki aktif politikasından dolayı takdir ettiklerini belirtti.

Page 5: 1

Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun Tiflis temasları kapsamında, Gürcistan Parlamentosu Başkanı David Usupashvili ve Yeniden Entegrasyondan Sorumlu Devlet Bakanı Paata Zakareishvili ile de biraraya geldi.

Le Ministre des Affaires étrangères en visite en Géorgie.

Le Ministre des Affaires étrangères, S.E.M. Ahmet Davutoğlu, effectue une visite officielle en Géorgie.

M. Davutoğlu, qui a eu des entretiens officiels à Tbilissi le premier jour de sa visite, a rencontré son homologue géorgienne S.E.Mme Maia Panjikidze. Les mesures à prendre pour développer davantage les relations entre les deux pays ont été abordées et les deux Ministres se sont également entretenus sur les développements régionaux.

A la conférence de presse conjointe, M. Davutoğlu, soulignant l'amitié entre les deux pays, a précisé que la Turquie était le partenaire économique et commercial le plus important de la Géorgie et que l'on souhaitait augmenter davantage le volume des échanges dont le niveau actuel est de 1,5 milliard de dollars. M. Davutoğlu a dit qu'il était important que les Géorgiens et les Turcs puissent circuler librement entre les deux pays, non seulement sans visa, mais aussi sans passeport.

M. Davutoğlu a exprimé l'importance de l'intégrité territoriale de la Géorgie ; « la Turquie a toujours défendu l'intégrité territoriale de la Géorgie. Elle défend la cohabitation des peuples de Géorgie dans une atmosphère pacifique et fraternelle. Il existe de puissantes et nombreuses diasporas géorgiennes et abkhazes en Turquie. Nous avons toujours soutenu que cette question soit résolue par des entretiens sur la base de la compréhension mutuelle et dans le cadre de l'intégrité territoriale de la Géorgie. Nous espérons des pas positifs sur cette question dans les prochains jours» a-t-il dit.

M. Davutoğlu a aussi rencontré le Premier-Ministre géorgien, S.E.M. Bidzina Ivanachvili. Durant l’entretien, le Ministre a exprimé que les projets comme la voie ferrée Bakou-Tbilissi-Kars et l’oléoduc Bakou-Tbilissi-Ceyhan avaient augmenté l’harmonie entre les deux pays mais aussi celle de toute la région. M. Ivanachvili, quant à lui, a précisé qu’ils appréciaient La politique active de la Turquie dans la région.

Dans le cadre de ses entretiens à Tbilissi, M.Davutoğlu a aussi rencontré le Président du Parlement géorgien, S.E.M. David Usupachvili, et le Ministre d’ État chargé de la Réintégration, S.E.M. Paata Zakareichvili.

Türkiye–Azerbaycan–Gürcistan Dışişleri Bakanları Üçlü Toplantısı

İlki 8 Haziran 2012'de Trabzon'da gerçekleştirilen Türkiye–Azerbaycan–Gürcistan Dışişleri Bakanları Üçlü Toplantısı'nın ikincisi, 28 Mart 2013 tarihinde Gürcistan'ın Batum şehrinde düzenlendi.

Toplantıda, her üç ülkeyi de ilgilendiren konularda bölgesel işbirliğinin geliştirilmesi olanakları ele alındı. Ayrıca, vizesiz seyahat ve malların serbest dolaşımı konularında görüş alışverişinde bulunuldu. Üçlü Sektörel İşbirliği 2013-2015 Eylem Planı üzerinde mutabakata varıldı.

Düzenlenen ortak basın toplantısında konuşan Dışişleri Bakanı Davutoğlu, son yirmi yıla bakıldığında üç ülke

Page 6: 1

arasında mükemmel bir ilişkinin tesis edildiğinin görüleceğini belirtti. Üç ülke arasındaki işbirliğinin somut örnekleri olarak Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattı, Bakü-Tiflis-Erzurum doğalgaz boru hattı ve üzerinde çalışılan Bakü-Tiflis-Kars demiryolu projesine dikkat çekti. Dışişleri Bakanı Davutoğlu, işbirliğinin sadece üç ülke ilişkilerini güçlendirmekle kalmayacağını, temel amacın bölgede refah alanı yaratılması olduğunu vurguladı.

Toplantı sonrasında üç ülke Dışişleri Bakanları farklı alanlardaki somut üçlü işbirliği projelerinin önemine işaret eden Ortak Bildiri metnini imzaladılar.

Bir sonraki Üçlü Toplantının 2013 yılının ikinci yarısında Azerbaycan’da yapılması öngörülmektedir.

Türkiye-Azerbaycan-Gürcistan Dışişleri Bakanları Üçlü Toplantısı – Ortak Bildiri, 28 Mart 2013, Batum (İngilizce)

70 ülkeden 70 genç diplomat Ankara’da biraraya geliyor.

Dışişleri Bakanlığı Diplomasi Akademisi tarafından düzenlenen “Uluslararası Genç Diplomatlar Eğitim Programı” 1 Nisan 2013 tarihinde Ankara’da başlıyor. Bu yıl 19’ncusu düzenlenecek olan sözkonusu program Ankara, İstanbul, Konya ve Nevşehir illerinde gerçekleştirilecektir.

1992 yılında ilk kez Orta Asya Cumhuriyetleri’ne yönelik olarak başlayan “Uluslararası Genç Diplomatlar Eğitim Programı” zamanla 5 kıta ve 101 ülkeyi kapsar hale gelmiştir. Davet edilen genç diplomatlara, Türkiye’ye yönelik tarih-medeniyet perspektifiyle olumlu bir anlayış kazandırmak, ilaveten, dış politikanın genel ilkeleri ile grubun oluşturulduğu coğrafyaya yönelik dış politikanın ana unsurları konularında bilgilendirmelerde bulunmak amacıyla düzenlenmektedir.

“Uluslararası Genç Diplomatlar Eğitim Programı”, dünyanın farklı bölgelerinden gelen genç diplomatlara diplomasi alanında eğitim, bilgi ve tecrübe paylaşımının yanısıra farklı kültürleri tanıma imkânı da sağlamaktadır. Bu bağlamda, katılımcılar için, ülkemizin tarihi ve turistik bölgelerine tanıtıcı geziler düzenlenmektedir.

Bugüne kadar 700’den fazla genç diplomatın konuk edildiği program kapsamında, Türk dış politikası ve uluslararası siyasi konularda seçkin üniversitelerimizden akademisyenler, emekli büyükelçilerimiz ve Bakanlığımız mensupları tarafından sunumlar yapılmakta, aynı zamanda, katılımcıların ülkelerini tanıtmalarına da olanak sağlanmaktadır. Ayrıca, katılımcıların Bakanlığımız genç memurları ile tanışmalarını ve kaynaşmalarını sağlayacak sosyal aktiviteler de tertiplenmektedir.

70 jeunes diplomates de 70 pays se réunissent à Ankara.

« Le Programme international de formation des jeunes diplomates » mis en œuvre par l'Académie diplomatique du Ministère turc des Affaires étrangères débute à Ankara le 1er avril 2013. Ce programme, dont c’est la 19ème édition, sera réalisé dans les provinces d'Ankara, d'Istanbul, de Konya et de Nevşehir.

« Le Programme international de formation des jeunes diplomates » qui avait été inauguré en 1992 pour les

Page 7: 1

républiques d'Asie centrale s’adresse maintenant aux 5 continents et à 101 pays. Le but de ce programme est de promouvoir une connaissance positive de la Turquie avec une perspective l'historique et civilisationelle pour les jeunes diplomates invités et de les informer des principes généraux de la politique étrangère turque et des axes principaux de sa politique envers la région dont ils proviennent.

En plus de la formation, l’échange d’expériences et d’informations dans le domaine de la diplomatie, le programme fournit aux jeunes diplomates l'occasion de faire la connaissance de cultures différentes. Dans ce contexte, les voyages de découverte des régions historiques et touristiques de la Turquie sont organisés pour les participants.

Plus de 700 jeunes diplomates ont été invités jusqu'à présent et ce programme. Des présentations dans les domaines de la politique étrangère turque et des questions politiques internationales sont faites par les membres du ministère, par des professeurs d’universités prestigieuses et par des ambassadeurs à la retraite. Le programme permet également aux participants de présenter leur pays. En outre, des occasions sociales permettant aux participants de rencontrer et de fréquenter les jeunes diplomates du ministère sont organisées.

Dışişleri Bakanı Davutoğlu Belarus’a bir çalışma ziyareti gerçekleştirdi.

Belarus’a 29 Mart 2013 tarihinde bir çalışma ziyareti gerçekleştiren Dışişleri Bakanı Sayın Ahmet Davutoğlu Belarus Dışişleri Bakanı Vladimir Makei ile biraraya geldi.

Görüşmede ikili ilişkilerin yanısıra özellikle Türk firmalarının Belarus'taki yatırımları, ikili ekonomik ve ticari işbirliğinin geliştirilmesine ilişkin hususlar ve iki ülkenin uluslararası platformlardaki çeşitli adaylıkları ele alındı. İki Bakan ayrıca, Suriye, Irak ve Afganistan başta olmak üzere çeşitli bölgesel konular hakkında görüş alışverişinde bulundular.

Görüşmenin ardından yapılan imza töreninde iki ülke arasında Vizelerin Karşılıklı Kaldırılmasına ilişkin Anlaşma ile Türkiye-Belarus Geri Kabul Anlaşması imzalandı.

Düzenlenen basın toplantısında konuşan Dışişleri Bakanı Davutoğlu Türkiye'nin 1992 yılında Belarus'u tanıyan ilk ülke olduğunu hatırlatarak, kendisinin de Belarus'u ziyaret eden ilk Türk Dışişleri Bakanı olduğunu, bundan onur duyduğunu ve Belaruslu muhatabını Karma Ekonomik Komisyonu toplantısı için en kısa zamanda Türkiye'de ağırlamak istediklerini söyledi.

Dışişleri Bakanı Davutoğlu ayrıca, iki ülke arasındaki ilişkilerin sorunsuz bir şekilde geliştiğini, vizelerin kalkmasıyla eknomik ve sosyal ilişkilerin daha da gelişeceğini ifade etti. Belarus'un stratejik bir konuma sahip olduğunu ve devam eden reform sürecinin de etkisiyle bu ülkenin uluslararası alanda daha da önem kazanacağını belirten Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Türkiye'nin Belarus'un uluslararası toplumla bütünleşmesine her türlü katkıda bulunmaya hazır olduğunu kaydetmiştir.

Belarus Dışişleri Bakanı da ikili ilişkilerin son yirmi yıldır sürekli geliştiğine işaret etti. İleriye dönük olarak daha da büyük bir potansiyel bulunduğunu, Dışişleri Bakanı Davutoğlu'nun ziyaretinin ilişkilere bu yönde ivme kazandıracağını ifade etti.

Page 8: 1

Dışişleri Bakanı Davutoğlu Minsk’te temasları kapsamında Cumhurbaşkanı Alexander Lukashenko ve Başbakan Mikhail Myasnikovich tarafından kabul edildi. Görüşmelerde ikili ilişkilerin tüm boyutları kapsamlı bir şekilde gözden geçirildi.

Le Ministre des Affaires étrangères Ahmet Davutoğlu a effectué une visite de travail en Biélorussie.

Effectuant une visite de travail en Biélorussie le 29 Mars, 2013 le Ministre des Affaires étrangères Ahmet Davutoglu a rencontré le ministre biélorusse des Affaires étrangères Vladimir Makei.

Les relations bilatérales, les investissements des entreprises turques en Biélorussie, les questions liées au développement de la coopération économique et commerciale et les candidatures des deux pays pour un certain nombre d’organisations internationales ont été évoqués. Les deux ministres ont également échangé des vues sur différentes questions régionales dont notamment la Syrie, l'Irak et l'Afghanistan.

Après l’entretien, s’est tenue la cérémonie de signature de l'accord sur la suppression des visas et l’accord de réadmission entre les deux pays.

M. Davutoğlu, s’exprimant à la conférence de presse, a rappelé que la Turquie était le premier pays à reconnaître la Biélorussie en 1992 et qu’il était le premier Ministre des Affaires étrangères turc à se rendre en Biélorussie. Il a dit qu’il serait honoré d'accueillir son homologue biélorusse en Turquie le plus rapidement possible pour une réunion de la Commission économique mixte.

Le Ministre a également dit que les relations entre les deux pays se développaient sans problèmes et que la suppression des visas permettrait aux liens économiques et sociaux de se renforcer davantage. Il a fait valoir que la Biélorussie bénéficiait d'un emplacement stratégique, et que la réforme en cours permettrait à ce pays de gagner de l’importance sur la scène internationale. Il a dit que la Turquie était prête à tout faire pour contribuer à l’intégration de la Biélorussie dans la communauté internationale.

Le ministre des Affaires étrangères biélorusse a souligné que les relations bilatérales s’étaient constamment développées les vingt dernières années et que le potentiel pour l’avenir était encore plus grand. Il a déclaré que la visite de M. Davutoglu donnerait un nouvel élan aux relations.

Le président Alexandre Loukachenko et le Premier ministre Mikhaïl Miasnikovitch ont reçu M. Davutoğlu dans le cadre de ses contacts à Minsk. Les rencontres ont donné lieu à un examen exhaustif de tous les aspects des relations bilatérales.

Dışişleri Bakan Yardımcısı Koru, “Asya’nın yükselişi 21. yüzyıla damgasını vuran gelişmelerden biridir.”

Ülkemizin “özel davetli” olarak katıldığı Asya İşbirliği Diyaloğu’nun (AİD) 11. Bakanlar Toplantısı Tacikistan’ın başkenti Duşanbe’de 29 Mart 2013 tarihinde düzenlendi.

Page 9: 1

Ülkemizi temsilen toplantıya katılan Dışişleri Bakan Yardımcısı Büyükelçi Naci Koru yaptığı konuşmada, AİD’in tüm Asya kıtasını kapsayan üyeleriyle önemli bir örgüt olduğunu vurguladı. Ülkemize yapılan “özel davet” nedeniyle Tacik makamlarına teşekkür eden Dışişleri Bakan Yardımcısı Koru, Türkiye’nin ilk kez bir AİD toplantısında temsil edildiğine işaret etti.

“Biz her şeyden önce, hem çevremizde hem de ötesinde barış, refah ve güvenlik arıyoruz” diye konuşan Bakan Yardımcısı Koru, Türkiye’nin tarihi İpek Yolu üzerinde bulunan ülkelerle olan tarihi, kültürel ve dilsel bağlarına önem atfettiğini kaydetti.

Dışişleri Bakan Yardımcısı Koru, Asya’nın yükselişinin 21. yüzyıla damgasını vuran gelişmelerden biri biri olduğunu vurgulayarak, “Asya Rönesansının” inanılmaz bir ekonomik büyümeyi beraberinde getirdiğini, ancak müşterek kabiliyetlerin gerçek potansiyelinin ortaya çıkartılabilmesi için kurumsal yapıların ihdas edilmesi gerektiğini belirtti.

Küreselleşme tarafından belirlenen bir dünya düzeninde, diyaloğa duyulan ihtiyacın her zamankinden daha fazla olduğuna işaret eden Dışişleri Bakan Yardımcısı Koru, “Asya kıtası ülkeleri arasında etkin ve sonuç odaklı etkileşim yönündeki çabalarımızı birleştirmeliyiz.” dedi.

Bu doğrultuda güvenilir bir ortak olarak Türkiye'nin bölge ile ilişkilerini artırdığına dikkat çeken Dışişleri Bakan Yardımcısı Koru, ikili ve kurumsal düzeyde Asya ülkeleri ile ilişkilerin daha da geliştirilmesine çalışıldığını kaydetti. Ayrıca, Asya-Pasifik’in çok boyutlu Türk dış politikasının stratejik ayaklarından birini oluşturduğunu belirterek bölge ülkeleriyle olan işbirliğinin güçlendirilmesi ve kurumsallaştırılmasının amaçlandığını söyledi.

Le Vice-Ministre des Affaires Etrangères: « L’émergence de l’Asie est l’un des événements qui marquent le 21ème siècle. »

La 11ème Réunion ministérielle du Dialogue de Coopération Asiatique (DCA) à laquelle notre pays a participé comme « invité spécial » s’est tenu à Douchanbé, la capitale du Tadjikistan, le 29 mars 2013.

Dans son discours, le vice-ministre des Affaires étrangères, l'Ambassadeur Naci Koru, qui a représenté la Turquie à la réunion, a souligné l’importance du DCA en tant qu’organisation couvrant l'ensemble du continent asiatique.

L’Ambassadeur Koru a remercié les autorités tadjikes pour leur invitation spéciale et a noté que c’était la première participation de la Turquie à une réunion du DCA.

« D'abord et avant tout, nous cherchons la paix, la prospérité et la sécurité dans notre voisinage et au-delà », a-t-il déclaré, soulignant que la Turquie attachait une grande importance à ses liens historiques, linguistiques et culturels avec les pays se trouvant sur la route historique de la soie.

M. Koru, notant que l’émergence de l’Asie était l’un des événements qui marquent le 21ème siècle, a déclaré que cette renaissance avait conduit à une croissance économique prodigieuse, mais qu’il fallait maintenant mettre en place la structure institutionnelle nécessaire pour réaliser le plein potentiel de nos capacités collectives.

« Entre les pays du continent, nous devons coordonner et conjuguer nos efforts pour un engagement efficace et axé sur les résultats », a-t-il affirmé, soulignant que le dialogue était plus nécessaire que jamais dans un monde défini par la mondialisation.

À cet égard, le vice-ministre des Affaires étrangères Koru a indiqué que la Turquie s'efforçait à développer

Page 10: 1

davantage de ses bonnes relations avec les pays asiatiques aux niveaux bilatéral et institutionnel soulignant l'engagement croissant de la Turquie dans la région en tant partenaire fiable. Il a dit que la région Asie-Pacifique constituait l'un des piliers stratégiques de notre politique étrangère multidimensionnelle et que la Turquie avait l'intention de renforcer et d'institutionnaliser sa coopération avec les pays de la région.

“Uluslararası Genç Diplomatlar Eğitim Programı”nın açılışı Dışişleri Bakan Yardımcısı Naci Koru’nun katılımıyla gerçekleştirildi.

Bu yıl 19. düzenlenen “Uluslararası Genç Diplomatlar Eğitim Programı”nın açılışı Dışişleri Bakan Yardımcısı Büyükelçi Naci Koru’nun katılımıyla 1 Nisan 2013 tarihinde Ankara Palas’ta gerçekleştirildi.

Dışişleri Bakan Yardımcısı Koru açılışta yaptığı konuşmada, 1992'den bugüne 5 kıtadan 100'ün üzerindeki ülkeden yaklaşık 900 diplomatın programa katıldığını ifadeyle faaliyetin genç diplomatların birbirleriyle deneyim ve bilgilerini paylaşması açısından önemli olduğunu vurguladı.

Dışişleri Bakan Yardımcısı Koru, katılımcıların program süresince Türkiye'nin değişik bölgelerinde tarihi ve kültürel mekanları da gezme imkanı bulacağına değinerek, ''Bu çabalarınızın bilgi ve deneyimlerinizi zenginleştirerek, gelecekte diplomatik kariyerinize katkı sağlayacağından eminim'' dedi.

Dünyanın son 20 yılda hızlı ve inanılmaz bir şekilde değiştiğinin ve küçük bir "köy" haline geldiğinin altını çizen Dışişleri Bakan Yardımcısı Koru, günümüzde diplomasinin küresel konular, uluslararası güvenlik, finansal krizler ve uluslararası terörizm gibi farklı sorunlarla mücadele ettiğini kaydetti.

“Diplomasi sorunlara çözüm bulmak, iyi yönetişimi ilerletmek, işbirliği kanalıyla değişimi sağlamak, insan onurunun kıymetini artırmak ve diğer ülkeleri etkilemek için uluslararası ilişkileri kullanmak amacıyla diyalog kurulmasını gerektirmektedir.” diye konuşan Dışişleri Bakan Yardımcısı Koru, bu nedenle sahada olayların seyrini değiştirebilecek yetenekli diplomatlara; özellikle çatışmanın önlenmesi alanında tetik diplomatlara; ekonomi, ticaret ve kalkınma konularında yeni fırsatların peşinden gidecek vizyoner diplomatlara; kamuoyu, sivil toplum, özel sektör gibi farklı aktörler arasında koalisyonlar kurabilecek etkili diplomatlara gereksinim duyulduğunu vurguladı.

Dünyanın tarihi bir dönüşüme tanıklık ettiğine işaret eden Dışişleri Bakan Yardımcısı Koru, hızla değişen uluslararası ortamda Türkiye’nin son 10 yılda radikal bir dönüşüm sürecinden geçtiğine değinerek Türk dış politikasının genel vizyonu hakkında bilgi verdi.

La 19ème édition du Programme International de Formation des Jeunes Diplomates a été inaugurée par S.E.M Naci Koru, Vice-Ministre des Affaires étrangères

La 19ème édition du Programme International de Formation des Jeunes Diplomates a été inaugurée avec le discours d'ouverture de l'Ambassadeur Naci Koru, Vice-ministre des Affaires étrangères de la République Turquie, le 1er Avril 2013, à Ankara Palas.

M. Koru, notant que depuis sa création en 1992, environ 900 diplomates venus des cinq continents et de plus de 100 pays ont participé à ce programme, a précisé que celui-ci était très important pour le partage des

Page 11: 1

connaissances et d’expérience des jeunes diplomates.

Le Vice-ministre, exprimant que le programme fournirait aux jeunes diplomates l’opportunité de visiter des sites historiques et culturels dans différentes régions de la Turquie, a ajouté : «Je suis convaincu que vos efforts vous permettront d’enrichir vos connaissances et que vos expériences contribueront à votre carrière diplomatique à venir».

Soulignant que le monde avait changé à une vitesse surprenante pendant les deux dernières décennies et qu’il était maintenant devenu un petit « village» planétaire, le vice-ministre des Affaires étrangères Koru a noté que la diplomatie lutait aujourd'hui contre les problèmes globaux, la sécurité internationale, les crises financières et le terrorisme international.

Il a indiqué que «la diplomatie implique d'engager un dialogue visant à trouver des solutions, à développer la bonne gouvernance, à mettre en œuvre le changement à travers la coopération, l'amélioration de la valeur de la dignité humaine en utilisant le cadre international. » Par conséquent, M. Koru a ajouté qu’il était nécessaire d’avoir sur le terrain des diplomates de talent capables de changer le cours des événements, des diplomates alertes en particulier dans le domaine de la prévention des conflits, des diplomates visionnaires capables de rechercher de nouvelles opportunités dans le domaine de l’économie, du commerce et du développement et des diplomates influents qui peuvent construire des coalitions efficaces entre les différents acteurs, notamment le public, la société civile et le secteur privé.

Signalant que le monde fait face à une transformation historique, le Vice-ministre des Affaires étrangères Koru a informé les jeunes diplomates de la vision de la politique étrangère de la turque en notant que la Turquie avait poursuivi un processus de transformation radicale dans un environnement international en constante évolution au cours des dix dernières années.

Cumhurbaşkanı Gül Letonya'da

Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül, Letonya Cumhurbaşkanı Sayın Andris Berzins’in davetine icabetle Letonya’ya resmi bir ziyaret gerçekleştirmektedir.

Ziyaret vesilesiyle yapılacak görüşmelerde, ikili ilişkilerin ise tüm boyutlarıyla ve detaylı bir şekilde ele alınması ve Avrupa Birliği başta olmak üzere iki ülkeyi ilgilendiren bölgesel ve uluslararası konularda görüş alışverişinde bulunulması planlanmaktadır.

Sayın Cumhurbaşkanımızın bu ziyaretleri, Türkiye’den Letonya’ya on bir yıl aradan sonra Devlet Başkanı düzeyinde gerçekleştirilen ilk resmi ziyarettir.

Le Président Gül en Lettonie

S.E.M. Abdullah Gül, Président de la République de Turquie est en visite officielle en Lettonie, sur l'invitation de S.E.M. Andris Berzins, présidente de la Lettonie.

Il est prévu que tous les aspects des relations bilatérales soient abordés en détail lors des réunions, et qu’il soit procédé à un échange de vues sur les questions régionales et internationales d'intérêt commun entre deux pays, dont en particulier l'Union européenne.

Page 12: 1

La visite du Président Gül est la première visite présidentielle de la Turquie vers la Lettonie après dix ans d’intervalle.

Le Ministre des Affaires Etrangères S.E.M. Ahmet Davutoğlu a reçu le 18 mars 2013 les représentants de la communauté assyrienne de Turquie. Il a été procédé à un échange de vues sur les conditions et les besoins des Assyriens de Syrie ayant fui le conflit dans ce pays et trouvé refuge en Turquie.

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu Türkiye’deki Süryani cemaati temsilcilerini 18 Mart 2013 tarihinde kabul etti. Görüşmede, Suriye’deki çatışma ortamından kaçan Suriyeli Süryanilerin durumu ve ihtiyaçları konusunda görüş alışverişinde bulunuldu.

Au début de la réunion, M. Davutoğlu a souligné qu’il n’y avait pas d’autre pays dans le Monde ayant accueilli en son sein autant de traditions intemporelles que la Turquie. Il a précisé que les efforts en vue de préserver ces traditions et satisfaire leurs besoins avaient toujours été faits.

Toplantının başında yaptığı açıklamada Dışişleri Bakanı Davutoğlu, dünyadaki hiçbir ülkenin Türkiye kadar kadim gelenekleri bünyesinde barındırmadığının altını çizdi. Sözkonusu kadim geleneklerin varlıklarını sürdürmeleri ve ihtiyaçlarının karşılanması konusunda her zaman çaba gösterildiğini belirtti.

M. Davutoğlu, affirmant que son but était d’examiner les possibilités qu’avait la Turquie d’agir pour les communautés chrétiennes au Moyen-Orient, et en particulier celles de Syrie dans le cadre du processus de changements rapides dans cette région, a dit: « Les Assyriens de Syrie sont nos amis et nos frères et nous ressentons toujours la responsabilité de les accueillir. »

Ortadoğu bölgesindeki hızlı değişim sürecinde, başta Suriye olmak üzere özellikle oradaki Hristiyan cemaatler konusunda Türkiye'nin yapabileceklerinin ele alınmasının amaçlandığını ifade eden Dışişleri Bakanı Davutoğlu “Suriye'deki Süryani kardeşlerimiz bizim için her zaman misafir etme sorumluluğunu üzerimizde hissettiğimiz dostlarımızdır, kardeşlerimizdir.” dedi.

Il a poursuivi: « Quand il s’agit des amitiés et des fraternités dans la région, il n’est pas de question de différence ethnique, sectaire ou religieuse. Nous espérons que toutes les souffrances s’apaisent en Syrie, que tous nos frères et toutes nos sœurs retournent chez eux. Néanmoins, dans la période ou ces douleurs persistent, nous voulons que l’on sache bien que la deuxième patrie de tous les Syriens sans distinction d’ethnicité, de secte ou d’origine est la Turquie. Elle peut même être considérée comme la première patrie pour certains d’entre eux. »

Dışişleri Bakanı Davutoğlu şöyle devam etti:

"Bizim için bölgedeki dostluklar ve kardeşlikler söz konusu olduğunda, etnik, mezhebi ve dini ayrım söz konusu değildir. Ümit ederiz Suriye'deki acılar diner, bütün kardeşlerimiz, evlerine, yurtlarına geri dönerler. Ama bu acıların sürdüğü bu dönemde şunun da bilinmesini isteriz ki, hangi etnik ve mezhebi kökenden olursa olsun Suriyelilerin ikinci vatanı, hatta bazılarının birinci vatanı da telakki edilebilir, Türkiye'dir.”

M.Yusuf Çetin, Filiksinos, Metropolite et chef spirituel de la communauté orthodoxe assyrienne en Turquie a attiré l’attention au fait que les Assyriens possèdent un passé de cinq mille cinq cents ans sur ces terres et a dit que leurs prières sont pour l’unité, et le développement de la Turquie.

Page 13: 1

M.Yusuf Sağ, Patriarche des Assyriens catholiques de Turquie, a exprimé ses remerciements pour l’aide octroyée aux Assyriens venant de Syrie.

Süryani Ortodoks Cemaati Ruhani Lideri ve Patrik Vekili Metropolit Füliksinos Yusuf Çetin, Süryanilerin bu topraklarda 5 bin 500 yıllık bir geçmişi bulunduğuna dikkat çekerek dualarının Türkiye’nin birlik beraberliği ve kalkınması için olduğunu kaydetti.

Türkiye Süryani Katolik Patrik Genel Vekili Horepiskopos Yusuf Sağ ise, Suriye’den gelen Süryaniler için yapılan yardımlardan dolayı teşekkür etti.

M. Davutoğlu : « Les demandes de la Turquie ont été satisfaites à la suite de négociations difficiles durant les trois dernières années »

Dışişleri Bakanı Davutoğlu “Üç yıldır devam eden zorlu müzakereler sonucunda Türkiye’nin talepleri karşılandı”

M. Ahmet Davutoğlu, Ministre des Affaires étrangères de la Turquie a évalué les développements concernant les excuses d'Israël à la Turquie à propos de l’assaut du « Mavi Marmara » lors d'une émission de télévision.

Dışişleri Bakanı Sayın Ahmet Davutoğlu, İsrail’in Mavi Marmara saldırısına ilişkin olarak Türkiye’den özür dilemesi bağlamındaki gelişmeleri dün akşam (22 Mart) bir TV programında değerlendirdi.

M. Davutoğlu a dit que des négociations difficiles avaient été menées au cours des trois dernières années sur les attentes turques d'Israël en vue de la normalisation des relations et que celles-ci avaient été finalement satisfaites.

Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Türkiye’nin ilişkilerin normalleşmesi için İsrail’den talepleri konusunda üç yıl süren çetin müzakereler yapıldığını, neticede Türkiye’nin taleplerinin karşılandığını belirtti.

Soulignant que le contenu de la conversation téléphonique entre le Premier Ministre Erdoğan et le Premier Ministre israélien avait été convenu à l'avance, le Ministre a noté que les négociations avaient été entreprises par l’intermédiaire des autorités américaines. Les responsables d'Al Fatah et du Hamas et les autorités égyptiennes et qataries avaient été contactés avant la conversation téléphonique entre les Premiers ministres, a-t-il précisé.

Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Başbakan Sayın Erdoğan ile İsrail Başbakanı arasındaki telefon görüşmesinin içeriği üzerinde önceden mutabakat sağlandığına işaret ederek görüşmelerin ABD’li yetkililer üzerinden gerçekleştirildiğini belirtti. Telefon görüşmesi öncesinde, El Fetih, Hamas, Mısır ve Katar yetkilileriyle ön görüşme yapıldığını belirtti.

Rappelant qu’Israël n'objectait pas à la demande de compensations de la Turquie, mais contestait son exigence d’excuses depuis le début, M. Davutoğlu a expliqué qu’il y aurait des négociations relatives à l'indemnisation des familles des victimes en accord avec le droit international. Il a déclaré que l'assouplissement de l’embargo sur la bande de Gaza avait commencé et que la Turquie suivrait de près la situation sur le terrain en ce qui concerne l'embargo.

Dışişleri Bakanı Davutoğlu, İsrail'in baştan beri tazminata itirazının olmadığına, özür konusunda direnç gösterdiğine değinerek, tazminat konusunda uluslararası normlara göre görüşmeler yapılacağını aktardı.Gazze konusunda ambargonun gevşemeye başladığına da dikkati çeken Dışişleri Bakanı Davutoğlu, amborgaya ilişkin uygulamanın yakından takip edileceğini belirtti.

Le Ministre des Affaires étrangères, notant l’importance du moment auquel ce développement s’est produit, a déclaré que ce pas renforcerait la position palestinienne et cristalliserait le rôle de la Turquie dans le processus de paix au Moyen Orient.

Page 14: 1

Dışişleri Bakanı Davutoğlu, gelişmenin zamanlamasının, Filistin tarafının ağırlığını artıran ve İsrail-Filistin meselesinde Türkiye'yi denkleme daha çok sokan bir hamle olduğunu belirtti.

Le Ministre des Affaires Etrangères a rencontré le Chef du Gouvernement provisoire Syrien, M. Hito.

Dışişleri Bakanı Davutoğlu Suriye Geçici Hükümeti Başbakanı Hito ile görüştü.

S.E.M. Ahmet Davutoğlu a rencontré le 22 Mars 2013 le Premier Ministre du Gouvernement provisionnel syrien, M. Gassan Hito.

M. Davutoğlu, qui a félicité M. Hito pour sa nouvelle fonction avant l’entretien, a dit que celui-ci avait assumé une mission extrèmement importante dans une période très difficile à la fois pour l’histoire de la Syrie et celle de la région.

Rappelant que plus de cent mille réfugiés continuent à être acueillis dans les camps alors que s’achève la deuxième année de la crise, il a affirmé que la Turquie a toujours du respect pour les décisions prises par l’opposition syrienne. « La Turquie continuera a faire tout ce qui est nécessaire pour que le processus de changement politique en Syrie se déroule de la manière la plus courte, par les voies les plus pacifiques » a-t-il déclaré.

Dışişleri Bakanı Sayın Ahmet Davutoğlu, 22 Mart 2013 tarihinde Suriye Geçici Hükümeti Başbakanı Gassan Hito ile biraraya geldi.

Görüşme öncesinde Gassan Hito'yu yeni görevinden dolayı tebrik eden Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Suriye Geçici Hükümeti Başbakanı Hito’nun hem Suriye hem de bölge tarihi açısından çok zor bir dönemde son derece önemli bir misyon almış bulunduğunu ifade etti.

Bu bağlamda, ikinci yılını dolduran krizde yüzbinden fazla mültecinin kamplarda ağırladığını hatırlatarak Türkiye'nin Suriye muhalefetinin aldığı kararlara her zaman saygı duyduğunu belirten Dışişleri Bakanı Davutoğlu, “Türkiye, Suriye'deki siyasi değişim sürecinin en kısa şekilde, en barışçıl yollarla olması konusunda üzerine düşen her türlü görevi yapmaya devam edecektir” dedi.

Soulignant que ce nouveau pas de l’opposition syrienne est franchi dans le cadre de la décision de la dernière réunion de la Ligue arabe du 6 mars, M. Davutoğlu a prédit que ce pas serait salué par la communauté internatonale dès la prochaine réunion de la Ligue.

Le Ministre des Affaires Etrangères a ajouté que la Turquie continuerait comme toujours à être aux côtés du peuple syrien.

Suriye muhalefetinin sözkonusu bu adımının, 6 Mart'ta düzenlenen son Arap Ligi toplantısında alınan kararlar çerçevesinde atıldığının altını çizen Dışişleri Bakanı Davutoğlu, bu adımın Arap Ligi'nin önümüzdeki görüşmesinde uluslararası toplum tarafından da takdirle karşılanacağını kaydetti.

Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Türkiye'nin her zaman olduğu gibi gelecekte de Suriye halkının yanında bulunmaya devam edeceğini sözlerine ekledi.

Zéro problème dans une nouvelle ère

Dans son article intitulé Zéro problème dans une nouvelle ère publié dans le journal Foreign Policy le Mars 21 2013, Le Ministre des Affaires étrangères M. Ahmet Davutoğlu a examiné le principe du zéro problème avec les voisins dans le cadre du processus de transformation démocratique en Afrique du Nord et au Moyen-Orient.

« ... J’avais proposé que notre politique étrangère se fonde sur six principes: équilibre entre sécurité et liberté, zéro problème avec les voisins, une politique étrangère multidimensionnelle, une politique régionale proactive, un

Page 15: 1

nouveau style diplomatique et une diplomatie rythmique. »

«Le gouvernement a poursuivi de nombreuses initiatives novatrices, y compris, mais pas seulement, des efforts pour résoudre la question chypriote, mettre fin à l’inimitié avec la Syrie et normaliser ses relations avec l'Arménie. Nous avons également accru nos efforts pour renforcer les liens entre la Turquie et les acteurs émergents en Asie, en Amérique latine et en Afrique. »

« Surtout après ma prise de fonctions en tant que Ministre des Affaires étrangères, zéro problème avec les voisins est devenu le plus connu des principes de la politique étrangère turque. Pris à la lettre, c'était un modèle évidemment idéaliste - mais cela représentait également un net changement de mentalité dans la politique étrangère turque. L'ordre du jour de la politique étrangère de la Turquie n'est plus dominée par des conflits chroniques avec les voisins, qui consommaient son énergie pour les affaires régionales et internationales ... »

«Quand la récente vague de manifestations démocratiques a commencé à remuer le Moyen-Orient, la validité de notre nouveau cadre conceptuel a été confirmée une fois de plus. A la base de la crise régionale était une authentique demande de bonne gouvernance, de respect des droits civils, de dignité et d'intégrité de la part du peuple arabe… »

« Nous avons donc appelé à la transformation politique pacifique et graduelle, de sorte que les nouveaux gouvernements régionaux puissent être façonnés par les demandes de leurs citoyens. Quand certains régimes arabes ont ignoré ces appels, nous n'avons pas hésité à soutenir la lutte légitime du peuple pour rétablir la souveraineté populaire comme la base de l'autorité politique et la stabilité régionales. »

« Le fait que nous ayons mis l'accent sur zéro problèmes avec les voisins ne nous a ni empêché d’assumer cette position audacieuse, ni cessé de servir de modèle pour notre politique étrangère dans la région. Lorsque nous avons lancé la politique du zéro problème, notre but n’était nullement de suggérer que la Turquie poursuivrait un programme de realpolitik sans valeurs, uniquement axé sur la promotion de ses intérêts économiques et de sécurité. Au contraire, cette politique vise à éliminer les obstacles qui empêchent la réintégration de la Turquie avec ses voisins, quelle que soit la provenance de ces obstacles. Notre objectif principal était d'assurer une communication plus profonde entre les sociétés, notamment entre notre peuple et les peuples de la région, ce que nous avons appelé coopération maximum.

«Aujourd'hui, la vision du zéro problème signifie que nous ne pouvons pas prendre de décision qui puisse aliéner les cœurs et les esprits des gens de notre région. Si le principal défi à cette vision de paix vient de ceux qui nient les droits fondamentaux de leur peuple par l'oppression, nous ne pouvons pas rester silencieux. »

«Le principe du zéro problème dans le sens des relations amicales avec les Etats de la région reste la base de notre politique … »

« La conception de coopération et de dialogue qu’implique le principe du zéro problème est toujours un besoin urgent de relever les défis actuels au Moyen-Orient. Alors que l'avenir de la paix et de la stabilité régionales est menacée par des conflits ethniques et sectaires plus profonds, la Turquie met en garde contre une nouvelle guerre froide. Nous ne devons pas permettre que de nouvelles barrières divisent les sociétés de notre région – de telles barrières sont les plus grands défis devant notre recherche de la coopération et de l'intégration ... »

« Il s'agit d'une responsabilité historique pour la Turquie d'assumer ce rôle: Nous estimons que l'ordre régional peut être reconstruit seulement après que les demandes de dignité, de liberté et de bonne gouvernance des gens soient inscrites dans les systèmes politiques. »

« Une fois la transition régionale terminée, nous poursuivrons notre travail pour l'intégration régionale dans l'esprit du principe du zéro problème avec les voisins. Ce principe façonnera notre politique étrangère en tant que membre responsable de la communauté internationale et servira également de guide pour canaliser une nouvelle conscience collective de la solidarité dans un esprit d'intégration régionale ».Article by H.E. Mr. Ahmet Davutoglu, Minister of Foreign Affairs of the Republic of Turkey published in Foreign Policy magazine (USA) on 21 March 2013

Page 16: 1

Zero Problems in a New Era

Realpolitik is no answer to the challenges posed by the Arab Spring.

BY AHMET DAVUTOĞLU |MARCH 21, 2013

Following its electoral victory in 2002, Turkey's Justice and Development Party (AK Party) embarked on an ambitious reform program in both domestic and foreign policy. The Middle East has changed dramatically over the past decade, but our government's foreign policy philosophy remains the same. In particular, our "zero problem with neighbors" principle remains alive and well -- and more relevant than ever to resolving the challenges facing our region.

From the moment the AK Party government was formed, it faced enormous foreign-policy challenges. On the one hand, Turkey was confronted with an immediate crisis, as the ill-fated U.S. war on Iraq was fast impending. On the other hand, Turkey was plagued by chronic foreign-policy disputes with nearly all of its neighbors -- disputes that served as tremendous barriers to the normalization of regional relations.

In many ways, Turkey's diplomacy during the Iraq war and beyond, where it sought to mediate between all major political groups, foretold the efforts we, the AK Party, were going to undertake in the coming years. It was our goal to liberate Turkey from its problematic relations with neighboring countries, address the persistent fault lines and tensions in its vicinity through regional cooperation, and act with a clear foreign-policy vision underpinned by proactive rather than reactive policies. This forward-looking foreign policy led to a redefinition of Turkey's policy toward its neighbors.

As a scholar of international relations, I have long asserted that a major reason for Turkey's relative isolation from its neighborhood had to do with the framework that dominated the mindset of Turkish foreign-policy elites for decades -- a mindset that erected obstacles between Turkey and its neighbors physically, mentally, and politically. The new AK Party government hoped to reintegrate Turkey with its surroundings, and this new strategy necessitated a major break with the old foreign-policy culture. In its electoral platform, the AK Party resolved to improve relations with Turkey's neighbors and pursue a more dynamic and multidimensional foreign policy. This was a foreign-policy vision I had been advocating in academia, and was thus more than happy to make my own contribution toward the realization of that new approach.

When I became Prime Minister Recep Tayyip Erdogan's chief foreign-policy advisor, I not only worked to advise him on the practical handling of Turkey's external affairs, but also endeavored to set forth new ideas that would guide my country's foreign policy in the new era. I proposed that our foreign policy would be based upon six core principles: a balance between security and freedom, zero problems with neighbors, a multidimensional foreign policy, a pro-active regional foreign policy, an altogether new diplomatic style, and rhythmic diplomacy.

Though these principles were by no means static, they have since inspired our institutional foreign policy approach. Together, they formed an internally coherent set of principles -- a blueprint, so to speak -- that both guides our approach to regional crises and helps Turkey reassert itself as a preeminent country in the international system.

It is with this fresh and innovative thinking that the AK Party government has also delivered numerous domestic reforms to expand the scope of democratic freedoms at home. Without a stable domestic order that meets its citizens' demands for liberties, after all, Turkey cannot pursue a proactive foreign-policy agenda abroad.

As Turkey achieved greater domestic peace, my country became more capable of realizing its foreign-policy objectives. The government undertook numerous groundbreaking initiatives, including but not limited to efforts to resolve the Cyprus issue, end enmity with Syria, and normalize relations with Armenia. Similarly, we expanded our efforts to bolster Turkey's ties with emerging actors in Asia, Latin America, and Africa. We also adopted new foreign-policy instruments ranging from mediation to development assistance, which became cornerstones of the

Page 17: 1

new pro-active Turkish diplomacy.

Particularly after I assumed the post of minister of foreign affairs, "zero problems with neighbors" became the most publicized of Turkey's foreign-policy principles. Taken literally, this was obviously an idealistic model -- however, it also represented a clear change of mentality in Turkish foreign policy. Under subsequent AK Party governments, we have broken ground in reconnecting with the Balkans, Black Sea region, Caucasus, and Middle East. Turkey's foreign-policy agenda is no longer dominated by the chronic disputes with neighbors that used to consume its energy in regional and international affairs. Thus, Turkish people started to see their neighborhood not as a source of problems and potential threats, but as an arena of cooperation and partnership.

When the recent wave of democratic protests started to shake the Middle East, the validity of our new conceptual framework was once again confirmed. At the root of the regional turmoil was the Arab people's genuine demand for good governance that respected their civil rights, honor, and integrity. Previously, the AK Party had argued on many occasions that just as we continuously reformed our economic and political systems, the rulers in the wider Middle East needed to initiate similar domestic reforms. Unfortunately, their failure to take timely steps to meet their citizens' demands forced upon them a rapid transformation, which not only resulted in the death and misery of innocent people but also poses a risk to regional peace and stability.

The Arab Spring, thus, presented us all with difficult decisions: We either could maintain ties with these oppressive rulers, or we could support the popular uprisings to secure basic democratic rights. More significantly, the uprisings also posed a challenge to the conceptual foundations of our new foreign policy, which we had carefully nurtured over the years. Turkey naturally opted for the second alternative with regard to Syria, leading many analysts to argue that we have abandoned the "zero problems with neighbors" policy, or claim that it had simply failed. Many critics of our foreign policy, it appears, have interpreted the "zero problems" principle in a simplistic way, as if it suggested we would continue to follow this ideal at all costs and condone regime-inflicted violence on innocent civilians.

Those criticizing Turkey's foreign policy, however, fail to understand how our policy toward the Arab Spring was formulated. It was through a balanced consideration of our foreign-policy principles, and an acknowledgment of the fact that "zero problems with neighbors" made sense only when it was considered in conjunction with other principles. Notably, Turkey balanced the "zero problems" principle with our belief in achieving a balance between security and freedom, which formed the core of our policy toward the Arab Spring. Our key principles, together with the "zero problems" policy, have not failed -- nor have they been rejected. Instead, they continue to guide our foreign policy in our neighborhood.

Those who narrowly focus on the "zero problems" principle miss Turkey's greater foreign- policy vision. As we readjusted our policies in response to the new strategic situation in the Middle East, we also embarked on new initiatives. Turkey has drawn attention to the problems of the least-developed countries, led a campaign to mobilize the international community to assist famine victims in Somalia, sustained its engagement in the reconstruction of Afghanistan, and reenergized its bid for European Union membership. More remarkably, these initiatives have been carried out while Turkey was working to address the humanitarian tragedy unfolding on its border with Syria.

When the revolutionary events in the Middle East began, we were determined that we would not be passive bystanders, but active agents that impacted this historic transformation of the region. Our government, therefore, made an unequivocal decision from the very first day of the Arab Spring to extend our assistance to the people of the region, so that they could enjoy the same universally acknowledged rights as their peers do elsewhere in the world. We refused to stand idly by as the basic democratic rights enjoyed by the Turkish people were denied to others by violence and oppression.

We thus called for peaceful and gradual political transformation, such that the new regional governments could be shaped by the popular demands of their citizens. When some Arab regimes ignored such calls, we did not hesitate to support the people's legitimate struggle for reinstituting popular sovereignty as the basis of political authority and regional stability.

Page 18: 1

Our emphasis on zero problems with neighbors neither prevented us from taking that bold position nor ceased to serve as a blueprint for our foreign policy in the region. When we initiated the "zero problems" policy, it was in no way meant to suggest that Turkey would pursue a values-freerealpolitik agenda, solely focused on advancing its economic and security interests. Rather, it meant to eliminate the barriers preventing Turkey's reintegration with its neighbors, irrespective of where those obstacles came from. Our main objective was to ensure deep inter-societal communication, notably between our people and the people of the region, which we called "maximum cooperation."

Today, the "zero problems" vision means that we cannot make a decision that will alienate us from the hearts and minds of our region's people. If the main challenge to that vision of peace comes from those who deny the people's basic rights by oppressive means, we cannot remain silent. If we don't stand against oppression today, we cannot face the future generations with dignity. We also might erect new and lingering barriers between Turkey and the region, which would hinder our efforts at reintegration.

The "zero problems" principle, in the sense of friendly relations with regional states, still forms the basis of our policy in the region. We still pursue stronger ties with rulers who respect their people's demands for freedom and offer a secure and stable domestic order. In the countries that are going through a political transition, we are doing our utmost to help reestablish a balance between freedom and security. Our "zero problems" initiatives in the Middle East in the years preceding the popular uprisings also enabled us to establish valuable ties not only with neighboring regimes, but also societal actors. The leverage we gained in this process put us in a better position to address the challenges of the current regional transformation.

The vision of cooperation and dialogue implied by the "zero problems" principle is still urgently needed to address the current challenges in the Middle East. As the future of regional peace and stability is threatened by deepened ethnic and sectarian conflict, Turkey has warned against a new Cold War. We must not allow new barriers to divide the societies of our region -- such barriers are the biggest challenges to our search for cooperation and integration. Just as we tried to spread this notion through our "Countries Neighboring Iraq" initiative, we are again working to convince our neighbors to embrace a new language of inclusion, inspired by our common history and value system.

The current regional transformation will no doubt prove painful. Turkey, however, will continue to pursue its multidimensional foreign policy and draw on its new diplomatic assets to assist its neighbors undergoing this difficult phase. It is a historic responsibility for Turkey to assume that role: We believe that the regional order can be rebuilt only after people's demands for honor, freedom, and good governance are expressed in their political systems.

Once the regional transition is completed, we will continue our work toward regional integration within the spirit of the "zero problems with neighbors" principle. It will shape our foreign policy as a responsible member of international community -- and also serve as a guide for channeling a new collective conscience of solidarity into a spirit of regional integration.

Ahmet Davutoğlu is Turkey's minister of foreign affairs.Türkiye - Polonya diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü kutlamalarının hazırlıkları Varşova’da ele alındı.

Dışişleri Bakanı Sayın Ahmet Davutoğlu 21 Mart 2013 tarihinde Polonya’ya bir çalışma ziyareti gerçekleştirdi.

Dışişleri Bakanı Davutoğlu ve Polonya Dışişleri Bakanı Radoslaw Sikorski 2014 yılının iki ülke arasında diplomatik ilişkilerin tesisinin 600. yıldönümüne tekabül etmesi vesilesiyle iki ülkede gerçekleştirilmesi planlanan geniş çaplı etkinlikleri ele aldılar.

Bu çerçevede, 600. yıldönümü kutlama programının çerçevesini çizen “Niyet Beyanı” Dışişleri Bakanı Davutoğlu ve Polonyalı muhatabı tarafından imzalandı.

İmza töreninde yaptığı konuşmada Dışişleri Bakanı Davutoğlu, “Benim için onurlu bir an. Her alanda iki ülke iyi ilişkilere sahip” dedi. İki ülke arasındaki tarihi ilişkilerin daha da derinleştiğini ifade eden Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Polonya Devlet Başkanı'nın gelecek yıl ülkemizi ziyaret edeceğine işaret etti.

Page 19: 1

Les préparatifs des célébrations du 600ème anniversaire de l'établissement des relations diplomatiques turco-polonaises ont été abordés à Varsovie.

Le Ministre des Affaires étrangères, S.E.M. Ahmet Davutoğlu, a effectué une visite de travail le 21 mars 2013 en Pologne.

S.E.M. Ahmet Davutoğlu et S.E.M. Radoslaw Sikorski, Ministre polonais des Affaires étrangères se sont entretenus des événements de grande envergure qui seront organisés dans les deux pays à l'occasion de l'année 2014 qui constitue le 600ème anniversaire de l'établissement de leurs relations diplomatiques.

Dans ce contexte, M. Davutoğlu et son homologue polonais ont signé la "Déclaration d'Intention" traçant le cadre du programme des célébrations du 600ème anniversaire.

"C'est un moment de fierté pour moi. Les deux pays ont des bonnes relations dans tous les domaines" a annoncé M. Davutoğlu dans son intervention à la cérémonie de signature.

M. Davutoğlu, exprimant que les relations historiques entre deux pays s’étaient approfondies encore davantage, a précisé que le Président de la République de Pologne visiterait la Turquie l'année prochaine.

Le vice-ministre des Affaires étrangères, S.E.M. Naci Koru, a prononcé le discours inaugural de la conférence MUNESCO 2013

L'Ambassadeur Naci Koru, Vice-Ministre des Affaires étrangères, a participé à la neuvième conférence du Modèle de l'Organisation des Nations Unies pour l'Education, la Science et la Culture 2013 (MUNESCO) organisée cette année à Ankara.

M. Naci Koru, s’adressant à un rassemblement d'étudiants provenant de pays divers, a dit « le MUNESCO est important car il encourage et développe l'environnement de la discussion saine, du dialogue et de la compréhension parmi un groupe d'étudiants provenant des géographies et des cultures différentes, mais partageant les mêmes ambitions et idéaux ».

M. Naci Koru a précisé , « les jeunes d'aujourd'hui façonneront l'avenir, c'est la raison pour laquelle, il est essentiel que les jeunes aient une perspective meilleure sur les questions mondiales influant le globe pour établir un ordre mondial centré sur l'humanité.

M. Naci Koru, attirant l'attention sur la nécessité d'agir collectivement avec les autres pays partageant les mêmes soucis comme « le terrorisme, l'expansion des armes de destruction massive, les crimes organisés transnationaux, la pauvreté, le changement climatique et la famine », a noté que les organisations internationales étaient des instruments clés pour la coopération mondiale et que l'ONU et ses institutions spécialisées étaient à l’avant-garde de cette coopération.

Dans ce cadre, il s'est félicité du thème déterminée par le MUNESCO pour l'année 2013 "Un pour un milliard".

M. Naci Koru a recommandé aux étudiants de ne pas s’en tenir aux paradigmes internationaux et de profiter de l'opportunité offerte par le MUNESCO d’exprimer leurs propres idées. « D'ailleurs, la Turquie aussi approche de cette manière les questions internationales et ses relations avec les autres pays ne sont pas seulement considérées comme un moyen de soutenir les intérêts politiques et économiques » a-t-il ajouté.

Le discours prononcé par S.E. Ambassadeur Naci Koru, Vice-Ministre des Affaires étrangères à la conférence MUNESCO 2013, le 21 mars 2013, à Ankara (...suite)

Dışişleri Bakan Yardımcısı Büyükelçi Koru MUNESCO 2013 Konferansının açılış konuşmasını yaptı.

Page 20: 1

Dışişleri Bakan Yardımcısı Büyükelçi Sayın Naci Koru, Ankara’da bu yıl dokuzuncusu düzenlenen BM Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu Modeli (MUNESCO) 2013 Konferansı'na katıldı.

Konferansın açılışında birçok farklı ülkeden gelen öğrenci topluluğuna hitap eden Bakan Yardımcısı Büyükelçi Koru, ''MUNESCO, farklı coğrafya ve kültürleri temsil eden ancak aynı istek ve idealleri paylaşan seçkin bir öğrenci grubu içinde sağlıklı tartışma, diyalog ve anlayış ortamını teşvik etmesi ve geliştirmesi bakımından önem taşımaktadır'' dedi.

Bugünün gençlerinin geleceği şekillendireceğini ifade eden Bakan Yardımcısı Büyükelçi Koru, bu sebeple, gençlerin tüm dünyayı etkileyen küresel konulara dair daha iyi bir anlayışa sahip olmalarının, insanlığın merkezi olan bir dünya düzeninin kurulmasında çok önemli olacağı değerlendirmesinde bulundu.

Bakan Yardımcısı Büyükelçi Koru, ''Terör, kitle imha silahlarının yaygınlaşması, uluslararası organize suçlar, yoksulluk, iklim değişikliği ve kıtlık'' gibi ortak endişeleri paylaşan diğer ülkelerle işbirliği içinde hareket edilmesi gerektiğine dikkati çekerek, küresel işbirliği için uluslararası organizasyonların kilit nokta olduğunu, BM ve yan kuruluşlarının bu işbirliğini sağlamada öncü rol üstlendiklerini ifade etti. Bu bağlamda MUNESCO'nun 2013 yılı için belirlediği ''Birimiz Hepimiz İçin'' temasını memnuniyetle karşıladığını dile getirdi.

Öğrencilerden mevcut uluslararası ilişkiler paradigmalarına bağlı kalmamaları ve kendi fikirlerini dile getirmek için MUNESCO’nun sunduğu fırsattan yararlanmalarını isteyen Bakan Yardımcısı Koru, Türkiye’nin de uluslararası ilişkileri bu şekilde ele aldığını, diğer ülkelerle olan ilişkilerin sadece siyasi ve ekonomik çıkarları destekleme aracı olarak görülmediğini belirtti.

Dışişleri Bakan Yardımcısı Büyükelçi Naci Koru’nun MUNESCO 2013 Konferansı’nda Yaptıkları Konuşma, 21 Mart 2013, Ankara

Le Ministre des Affaires étrangères rend visite à l'Organisation pour l'Interdiction des Armes chimiques.

S.E.M. Ahmet Davutoğlu, Ministre des Affaires étrangères de la Turquie, accompagnant le Premier Ministre S.E.M. Recep Tayyip Erdoğan lors de sa visite aux Pays-Bas, a visité le 21 mars 2013 l'Organisation pour l'Interdiction des Armes chimiques (OIAC), et y a rencontré l’Ambassadeur Ahmet Üzümcü, Directeur général de l’Organisation.

M. Davutoğlu et M. Üzümcü ont abordé les questions actuelles concernant l'OIAC et la Turquie. Le Directeur général a informé M. Davutğlu de l’état de la mise en œuvre de la Convention sur l'interdiction des armes chimiques (CIAC), dont les efforts faits pour détruire les dépôts d'armes chimiques et pour achever l'universalité de la CIAC. M. Üzümcü, a fait part des défis à venir, tout en précisant que la destruction des stocks existants touchait à sa fin.

M. Davutoğlu et M. Üzümcü se sont également entretenus sur les développements récents dans la sécurité mondiale et régionale.

S.E.M Ahmet Davutoğlu a affirmé que l'engagement de la Turquie à la Convention et le soutien fourni aux travaux de l'OAIC seront maintenus.Dışişleri Bakanı Davutoğlu Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü’nü ziyaret etti.

Dışişleri Bakanı Sayın Ahmet Davutoğlu, Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın resmi ziyareti vesilesiyle bulunduğu Hollanda’da Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü’nü (OPCW) 21 Mart 2013 tarihinde ziyaret ederek Genel Direktör Büyükelçi Ahmet Üzümcü ile biraraya geldi.

OPCW ve Türkiye'yi yakından ilgilendiren güncel konuların ele alındığı görüşmede, Genel Direktör Üzümcü, küresel kimyasal silah depolarının imhası ve Kimyasal Silahlar Sözleşmesinin (CWC) evrenselliğinin sağlanması yönündeki çabaları da içerecek şekilde CWC’nin uygulanma durumu hakkında bilgi verdi. Mevcut stokların imhasının tamamlanmasına yaklaşıldığına işaretle ortaya çıkacak yeni sınamalara değindi.

Page 21: 1

Dışişleri Bakanı Davutoğlu ve Genel Direktör Üzümcü ayrıca küresel ve bölgesel güvenlik gelişmelerine dair görüş alışverişinde bulundular.

Dışişleri Bakanı Davutoğlu Türkiye’nin Sözleşmeye ilişkin taahüdünün ve OPCW çalışmalarına verilen desteğinin devam edeceğini vurguladı.Le Vice-Ministre des Affaires Etrangères rencontre les parlementaires roumains.

L’Ambassadeur Naci Koru, Vice-Ministre des Affaires étrangères a rencontré le 20 mars 2013 les membres du Parlement Roumain Ben-Oni Ardelean et Natalia-Elena Intotero, en visite en Turquie dans le cadre du “Projet d’Echange et de Dialogue Interparlementaire” co-organisé par la Grande Assemblée Nationale de Turquie et l’Union Européenne.

L’entretien a donné lieu à une évaluation des relations interparlementaires entre les deux pays. A cette occasion a également été exprimée la satisfaction éprouvée par les visites réciproques de haut niveau réalisées récemment. La rencontre a aussi permis un échange de vues sur les préparatifs des visites prévues pour les mois à venir. Il a été souligné que la Turquie et la Roumanie sont chacun le premier partenaire commercial de l’autre dans les Balkans mais que les relations économiques devaient être développées encore davantage.Dışişleri Bakan Yardımcısı Büyükelçi Koru Romen Parlamenterlerle biraraya geldi.

Dışişleri Bakan Yardımcısı Büyükelçi Sayın Naci Koru, Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Avrupa Birliği tarafından ortaklaşa yürütülen “Parlamentolararası Değişim ve Diyalog Projesi” kapsamında ülkemizi ziyaret eden Romanya Parlamentosu üyeleri Ben-Oni Ardelean ve Natalia-Elena Intotero ile 20 Mart 2013 tarihinde biraraya geldi.

İki ülke parlamentoları arasındaki ilişkilerin ele alındığı görüşme, son dönemde gerçekleştirilen karşılıklı üst düzey ziyaretlerden duyulan memnuniyet dile getirildi. Ayrıca, önümüzdeki dönemde yapılması öngörülen ziyaretlerin hazırlıklarına ilişkin görüş alışverişinde bulunuldu. Türkiye ve Romanya’nın Balkanlarda bir diğerinin en büyük ticari ortağı olduğuna atıfla, ikili ekonomik ilişkilerin daha da geliştirilmesi gerektiği vurgulandı.M. Davutoğlu: « Pour nous, il n’y a pas de différence ethnique, sectaire ou religieuse quand il s’agit des amitiés et des fraternités régionales »

Le Ministre des Affaires Etrangères S.E.M. Ahmet Davutoğlu a reçu le 18 mars 2013 les représentants de la communauté assyrienne de Turquie. Il a été procédé à un échange de vues sur les conditions et les besoins des Assyriens de Syrie ayant fui le conflit dans ce pays et trouvé refuge en Turquie.

Au début de la réunion, M. Davutoğlu a souligné qu’il n’y avait pas d’autre pays dans le Monde ayant accueilli en son sein autant de traditions intemporelles que la Turquie. Il a précisé que les efforts en vue de préserver ces traditions et satisfaire leurs besoins avaient toujours été faits.

M. Davutoğlu, affirmant que son but était d’examiner les possibilités qu’avait la Turquie d’agir pour les communautés chrétiennes au Moyen-Orient, et en particulier celles de Syrie dans le cadre du processus de changements rapides dans cette région, a dit: « Les Assyriens de Syrie sont nos amis et nos frères et nous ressentons toujours la responsabilité de les accueillir. »

Il a poursuivi: « Quand il s’agit des amitiés et des fraternités dans la région, il n’est pas de question de différence ethnique, sectaire ou religieuse. Nous espérons que toutes les souffrances s’apaisent en Syrie, que tous nos frères et toutes nos sœurs retournent chez eux. Néanmoins, dans la période ou ces douleurs persistent, nous voulons que l’on sache bien que la deuxième patrie de tous les Syriens sans distinction d’ethnicité, de secte ou d’origine est la Turquie. Elle peut même être considérée comme la première patrie pour certains d’entre eux. »

M.Yusuf Çetin, Filiksinos, Metropolite et chef spirituel de la communauté orthodoxe assyrienne en Turquie a attiré l’attention au fait que les Assyriens possèdent un passé de cinq mille cinq cents ans sur ces terres et a dit que leurs prières sont pour l’unité, et le développement de la Turquie.

M.Yusuf Sağ, Patriarche des Assyriens catholiques de Turquie, a exprimé ses remerciements pour l’aide octroyée aux Assyriens venant de Syrie.

Page 22: 1

Dışişleri Bakanı Davutoğlu “Bizim için bölgedeki dostluklar ve kardeşlikler söz konusu olduğunda etnik, mezhebi ve dini ayrım söz konusu değildir”.

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu Türkiye’deki Süryani cemaati temsilcilerini 18 Mart 2013 tarihinde kabul etti. Görüşmede, Suriye’deki çatışma ortamından kaçan Suriyeli Süryanilerin durumu ve ihtiyaçları konusunda görüş alışverişinde bulunuldu.

Toplantının başında yaptığı açıklamada Dışişleri Bakanı Davutoğlu, dünyadaki hiçbir ülkenin Türkiye kadar kadim gelenekleri bünyesinde barındırmadığının altını çizdi. Sözkonusu kadim geleneklerin varlıklarını sürdürmeleri ve ihtiyaçlarının karşılanması konusunda her zaman çaba gösterildiğini belirtti.

Ortadoğu bölgesindeki hızlı değişim sürecinde, başta Suriye olmak üzere özellikle oradaki Hristiyan cemaatler konusunda Türkiye'nin yapabileceklerinin ele alınmasının amaçlandığını ifade eden Dışişleri Bakanı Davutoğlu “Suriye'deki Süryani kardeşlerimiz bizim için her zaman misafir etme sorumluluğunu üzerimizde hissettiğimiz dostlarımızdır, kardeşlerimizdir.” dedi.

Dışişleri Bakanı Davutoğlu şöyle devam etti:

"Bizim için bölgedeki dostluklar ve kardeşlikler söz konusu olduğunda, etnik, mezhebi ve dini ayrım söz konusu değildir. Ümit ederiz Suriye'deki acılar diner, bütün kardeşlerimiz, evlerine, yurtlarına geri dönerler. Ama bu acıların sürdüğü bu dönemde şunun da bilinmesini isteriz ki, hangi etnik ve mezhebi kökenden olursa olsun Suriyelilerin ikinci vatanı, hatta bazılarının birinci vatanı da telakki edilebilir, Türkiye'dir.”

Süryani Ortodoks Cemaati Ruhani Lideri ve Patrik Vekili Metropolit Füliksinos Yusuf Çetin, Süryanilerin bu topraklarda 5 bin 500 yıllık bir geçmişi bulunduğuna dikkat çekerek dualarının Türkiye’nin birlik beraberliği ve kalkınması için olduğunu kaydetti.

Türkiye Süryani Katolik Patrik Genel Vekili Horepiskopos Yusuf Sağ ise, Suriye’den gelen Süryaniler için yapılan yardımlardan dolayı teşekkür etti.M. Davutoğlu et le Leader de l’Iraqiya évaluent la situation en Irak.

S.E.M. Ahmet Davutoğlu, Ministre turc des Affaires Etrangères, a rencontré le 18 mars 2013 M. Iyad Allawi, ancien Premier Ministre irakien et leader de l’Iraqiya.

M. Allawi a informé M. Davutoğlu de la situation actuelle en Irak. Il a exprimé ses préoccupations relatives à la tension croissante et la crise politique dans le pays et a noté l’importance des relations avec la Turquie.

Le Ministre Davutoğlu a exprimé la tristesse que lui causait l’augmentation des attaques terroristes en Irak et a affirmé que la Turquie était prête à aider l’Irak de toute façon et à tout moment. Il a précisé que la Turquie était à égale distance de tous les groupes irakiens qu’elle souhaitait voir l’Irak vivant en paix interne et en paix avec ses voisins et que ce pays puisse être pris en exemple dans la région par sa démocratie et son harmonie multiculturelle.

L’entretien a aussi été l’occasion d’échanges de vues sur les autres développements régionaux, dont ceux relatifs à la Syrie.Dışişleri Bakanı Davutoğlu ve Irakiye Lideri Allawi Irak’taki durumu değerlendirdi.

Dışişleri Bakanı Sayın Ahmet Davutoğlu Irak eski Başbakanı ve Irakiye Lideri Ayad Allawi ile 18 Mart 2013 tarihinde biraraya geldi.

Irak'taki mevcut duruma ilişkin bilgi veren Allawi, ülkedeki artan gerginlik ve siyasi krizden duyduğu endişeyi dile getirerek Türkiye ile ilişkilerin önemine işaret etti.

Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Irak’ta artan terör eylemlerinden üzüntü duyulduğunu, Türkiye’nin Irak’a her zaman, her şekilde yardımcı olmaya hazır olduğunu belirtti. Türkiye’nin Irak’taki tüm kesimlere eşit yaklaştığını, kendi

Page 23: 1

içinde ve komşularıyla barış içinde yaşayan, demokrasisi ve çok kültürlü uyumuyla bölgeye örnek olabilen bir Irak görmeyi arzu ettiğini ifade etti.

Görüşmede, Suriye dahil diğer bölgesel gelişmeler hakkında da karşılıklı değerlendirmeler yapıldı.M. Davutoğlu: “Il n'y a pas d’autres pays que la Turquie dont quatre pour cent du personnel diplomatique soit assasiné ”.

A l'occasion de la Journée des Martyrs, le 18 mars 2013, une cérémonie de commémoration a eu lieu au cimetière de Cebeci à Ankara en honneur des diplomates, des autres fonctionnaires et des membres de leurs familles odieusement assassinés alors qu’ils étaient en poste à l’étranger.

Lors de la cérémonie, S.E.M. Ahmet Davutoğlu, Ministre des Affaires étrangères, a décrit la bataille de Çanakkale comme l'exemple historique le plus concret de la volonté de survie d'une nation et a souligné la naissance d’une détermination collective basée sur la douleur commune des enfants et des petits-enfants des hommes arrivés en Anatolie de Skopje, du Daghestan, du Yémen, de la Syrie pour défendre la patrie à Çanakkale.

M. Davutoğlu a signalé qu'il n'y avait pas d’autres pays que la Turquie dont quatre pour cent du personnel diplomatique était devenu des martyrs. Il a précisé que les attaques perpétrées contre nos diplomates n’avaient pas pour cible des individus, mais que c’étaient des attaques terroristes contre les représentants emblématiques d'une nation. « Néanmoins, la Turquie ne considère ni ne considérera aucun Etat comme un ennemi ultime» a-t-il ajouté.

S’adressant aux familles des diplomates assassinés, S.E.M Ahmet Davutoğlu a déclaré: «Vos douleurs sont les nôtres ». S’adressant à la mémoire des martyrs à la fin de son discours il a affirmé : « Soyez sûrs que nous allons transmettre votre legs aux générations futures avec le plus de force possible. Le drapeau turc pour lequel vous avez sacrifié la vie continuera pour toujours à être représenté par nos diplomates avec honneur et fierté partout dans le monde. »Dışişleri Bakanı Davutoğlu “Diplomatik çalışanlarının yüzde 4'ünü şehit veren başka millet yok”.

Yurtdışında görevli oldukları sırada menfur saldırılara uğrayarak şehit edilen Bakanlığımız mensupları ile diğer kamu görevlilerimizi ve aile fertlerini anmak üzere, 18 Mart Şehitler Günü vesilesiyle Cebeci Asri Mezarlığı’ndaki Dışişleri Şehitliği’nde bir anma töreni düzenlendi.

Törende yaptığı konuşmada, Çanakkale Savaşı’nın bir milletin ayakta kalma iradesinin en somut göstergesinin tarihe tecelli edişi olarak nitelendiren Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Üsküp'ten, Dağıstan'dan, Yemen'den, Suriye'den Anadolu'ya gelmiş ve Çanakkale'de bir vatan müdafaası yapmış insanların evlatlarının, torunlarının yaşadıkları ortak acı üzerinde bir irade yükseldiğini kaydetti.

Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Türkiye dışında, diplomatik çalışanlarının yüzde 4'ünü şehit vermiş başka bir milletin olmadığına işaret ederek diplomatlara yönelik saldırıların şahsi saldırılar olmadığını, bu saldırıların bir milletin manevi temsilcilerine yönelik terör saldırıları olduğunu vurguladı. Buna rağmen, Türkiye’nin hiçbir devleti nihai düşman olarak görmediğini ve görmeyeceğini kaydetti.

Şehit yakınlarına “Sizin acınız, bizim acımızdır” diye seslenen Dışişleri Bakanı Davutoğlu, konuşmasının sonunda şehitlere hitaben “Bize devrettiğiniz emanet emin olunuz ki gelecek nesillere en güçlü şekilde intikal ettirilecektir. Yükseklerde tutmaya ahdettiğiniz, bunun için canınızı feda ettiğiniz al bayrak her zaman, dünyanın her yerinde diplomatlarımız tarafından vakurla, gururla temsil edilecek ve yüksekte tutulacaktır” dedi.

Dışişleri Bakanı Sayın Ahmet Davutoğlu’nun Cebeci Asri Mezarlığı’nda düzenlenen Şehitleri Anma Töreninde Yaptığı Konuşma, 18 Mart 2013, Ankara

Le Ministre des Affaires étrangères Ahmet Davutoğlu donne une conférence à l'Université de Dicle à Diyarbakır.

S.E.M. Ahmet Davutoglu, Ministre turc des Affaires étrangères a prononcé le 15 Mars 2013 une conférence intitulée « la Grande Restauration : Notre nouvelle approche, de l'Antiquité à la mondialisation» à l'Université de

Page 24: 1

Dicle à Diyarbakır.

M. Davutoğlu, affirmant qu’une évolution civilisationnelle de grande ampleur durant laquelle l’histoire de l’humanité subit ses plus profondes mutations, ses crises les plus importantes est en cours, a précisé: «l'Humanité entière est en quête. Il y a une grande nécessité de restauration. L'ordre international est en lambeaux et a perdu la capacité de réagir aux crises. Les progrès technologiques peuvent avoir un impact significatif non seulement sur l’avenir biologique mais aussi l’avenir psychologique et spirituel de l'humanité. Nous avons besoin plus que jamais de la philosophie et des études intellectuelles. Nous devons concevoir de nouvelles solutions. »

Signalant qu’alors que l'humanité et le système international traversent une période de restauration générale, notre région vit également une grande restauration, le Ministre a déclaré: «Ce n'est ni juste une question de relations internationales, ni une simple question de politique intérieure. Il s’agit de construire une nouvelle mentalité sous tous ses aspects. »

Rappelant que l’objectif qui a été fixé pour le centenaire de la proclamation de la République est de placer la Turquie en 2023 parmi les dix premières économies mondiales, il a noté:

« Cependant, quels seront les neuf autres pays? La quasi-totalité de ces neuf pays auront la taille d’un continent. Alors, comment allons-nous nous frayer un passage parmi eux? ... Nous n'avons qu'un seul choix. Nous allons respecter les frontières, mais nous ne laisserons pas les frontières s’ériger en murs autour de nous. Nous rendons ces frontières insignifiantes, conjointement avec les gouvernements actuels et à venir qui accèdent au pouvoir à travers le processus de transition au Moyen-Orient, suivant la volonté de leurs peuples. C’est pour cette raison que nous poursuivons une politique de suppression des visas. »

Le Ministre a poursuivi: «Nous cherchons à établir des partenariats intemporels dans notre région, à faire émerger la nouvelle mentalité politique fondée sur ce partenariat et assumer un rôle de premier plan dans cette grande restauration de l'humanité. C'est pourquoi nous menons un combat énergique à l'ONU, c'est pourquoi nous sommes à la quête d’un nouvel ordre régional. Sur quoi sera basé cet ordre régional? Sur la sécurité commune, la structure multiculturelle, l'interaction culturelle, l’interdépendance économique et la conscience d’un destin commun ... Nous allons développer la conscience d’un destin commun non seulement en Turquie mais aussi pour toutes ces régions. Nous allons créer une nouvelle mentalité politique fondée sur les valeurs historiques et cette conscience d’un destin commun. Ce jour-là, nous reprendrons notre place dans l’histoire en tant que sujets de notre culture intemporelle et nous serons les précurseurs d’idées, de concepts, de valeurs qui informeront l’humanité entière. »Dışişleri Bakanı Davutoğlu Diyarbakır Dicle Üniversitesi öğrencilerine hitap etti.

Dışişleri Bakanı Sayın Ahmet Davutoğlu, 15 Mart 2013 tarihinde Diyarbakır Dicle Üniversitesi’nde “Büyük Restorasyon: Kadim'den Küreselleşmeye Yeni Siyaset Anlayışımız” konulu bir konferans verdi.

Yaptığı konuşmada insanlık tarihinin en büyük dönüşümlerinin, en büyük krizlerinin yaşandığı yoğun bir medeniyet dönüşümünden geçildiğini ifade eden Dışişleri Bakanı Davutoğlu, “Bütün insanlık yeni arayışlar içinde. Büyük bir restorasyon ihtiyacı var. Uluslararası düzen lime lime dökülüyor, krizlere refleks gösterme kabiliyetini kaybetmiş. Teknolojideki gelişmeler insanlığın sadece biyolojik geleceğini değil aynı zamanda psikolojik manevi geleceğini de önemli ölçüde etkileyebilecek büyük değişimler içinde. Felsefeye, düşünsel çalışmalara her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var. Yeni çözümler üretmek zorundayız.” diye konuştu.

İnsanlık ve uluslararası sistem genel bir restorasyondan geçerken bölgemizin de büyük bir restorasyondan geçtiğine işaret eden Dışişleri Bakanı Davutoğlu, “Mesele sadece uluslararası ilişkiler meselesi değildir, mesele sadece bir iç siyaset meselesi de değildir. Mesele, bütün yönleriyle yeni bir zihniyet inşa etme meselesidir.” dedi.

Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Cumhuriyetin 100. yılına bir hedef koyduklarını, bunun da dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına girmek olduğunu belirterek, şunları kaydetti:

“Fakat diğer 9 ülke hangisi olacak. Bu 9 ülkenin hepsi hemen hemen kıta ölçekli ülkeler… Peki biz bunların

Page 25: 1

arasından nasıl sıyrılıp çıkacağız? ….bir tek yolla bunu yapabiliriz. Sınırlara saygı göstereceğiz ama çevremizdeki hiçbir sınırın duvar olmasına izin vermeyeceğiz. Ortadoğu'daki değişim rüzgârı içinde halkların kendi iradesiyle iktidara gelen ve gelecek yönetimlerle birlikte bu sınırları anlamsızlaştıracağız… Onun için biz vizeleri kaldırma politikası izliyoruz.”

Dışişleri Bakanı Davutoğlu “Hedefimiz bölgemizde kadim birliktelikleri inşa etmek, o kadim birliktelikten yeni bir siyaset anlayışı ortaya çıkartmak ve insanoğlunun büyük restorasyonunda öncü bir rol üstlenmek. Onun için Birleşmiş Milletlerde etkin bir şekilde mücadele ediyoruz, onun için yeni bir bölgesel düzen arayışı içerisindeyiz. Neye dayalı bir bölgesel düzen? Ortak güvenliğe, çok kültürlü yapıyla, kültürel etkileşime, ekonomik karşılıklı bağımlılığa ve ortak kader bilincine… Sadece Türkiye içinde bir ortak kader bilinci değil, bütün bu bölgelerde yeni bir ortak kader bilinci oluşturacağız. Ve bu kader bilincinin üzerinde kadimden gelen değerlerle birlikte yeni bir siyaset anlayışı kuracağız. İşte o gün geldiğinde kadim medeniyetimizin özneleri olarak tekrar tarihe döneceğiz ve bütün insanlığa işaret saçacak fikirlerin, anlayışların, değerlerin öncüsü olacağız.” diye konuştu.

Dışişleri Bakanı Sayın Ahmet Davutoğlu’nun Diyarbakır Dicle Üniversitesinde Verdiği “Büyük Restorasyon: Kadim’den Küreselleşmeye Yeni Siyaset Anlayışımız” Konulu Konferans, 15 Mart 2013, Diyarbakır

M. Koru, Vice-Ministre des Affaires Etrangères, donne une conférence à l’Université d’Uludağ.

L’Ambassadeur Naci Koru, Vice-ministre turc des Affaires étrangères en visite à l'Université d'Uludağ de Bursa le 15 Mars 2013, a prononcé un discours sur la politique étrangère de la Turquie.

Notant que le système international a subi trois grands processus au cours des vingt dernières années, S.E.M. Koru a expliqué que le premier de ceux-ci était la transition géopolitique après la fin de la guerre froide, le deuxième était la mutation dans le domaine de la sécurité après les attentats du 11 septembre et le dernier la transition politique et économique provoqué par la crise économique en Europe en 2011 en même temps que les mouvements sociaux en Afrique du Nord et au Moyen-Orient.

Le Vice-ministre des Affaires étrangères a déclaré que la politique étrangère turque a vécu une phase de restauration au cours des dix dernières années. « Dans ce contexte, la Turquie a assumé un rôle plus actif dans les organisations et initiatives internationales, a renforcé ses relations stratégiques existantes, a développé des liens étroits avec les pays voisins et régionaux et a entrepris une politique d’ouverture vers de nouvelles zones géographiques», a-t-il expliqué.

Parlant des possibilités de carrière au sein du Ministère, M. Koru a fait valoir qu'un diplomate suit de près et analyse les développements dans les relations internationales, fournit les apports nécessaires à l’élaboration de la politique étrangère, poursuit des négociations au nom de son gouvernement, mais qu’en même temps, il procède à des cérémonies de mariage et effectue des visites dans les prisons.

Le Vice-ministre des Affaires étrangères Koru a également rendu visite à M. Şehabettin Harput, le Préfet de Bursa et à M. Recep Altepe, le Maire de la ville.Dışişleri Bakan Yardımcısı Koru Bursa Uludağ Üniversitesi öğrencileriyle biraraya geldi.

Dışişleri Bakan Yardımcısı Büyükelçi Naci Koru 15 Mart 2013 tarihinde Bursa Uludağ Üniversitesi’nde “Türk Dış Politikası” konulu bir konferans verdi.

Uluslararası sistemde son 20 yılda üç büyük değişim yaşandığına işaret eden Bakan Yardımcısı Koru, birinci değişim sürecinin soğuk savaşın sona ermesiyle yaşanan jeopolitik değişim olduğunu, 2001 yılında gerçekleşen 11 Eylül saldırılarının ardından güvenlik alanında değişimin gerçekleştiğini ve son olarak da 2011 yılında Avrupa’da başlayan ekonomik krizle birlikte Kuzey Afrika ve Ortadoğu’daki halk hareketlerinin siyasi ve ekonomik dönüşümü başlattığını belirtti.

Bakan Yardımcısı Koru, son 10 yıl içinde Türk dış politikasının bir restorasyondan geçtiğini, bu çerçevede, mevcut stratejik ilişkilerimizin güçlendirildiğini, uluslararası örgüt ve platformlarda daha etkin roller üstlenildiğini, komşu ve çevre ülkelerle yakın ilişkiler geliştirildiğini ve yeni coğrafyalara açılımlar gerçekleştirildiğini ifade etti.

Page 26: 1

Dışişleri Bakanlığındaki kariyer imkanları hakkında bilgi veren Bakan Yardımcısı Koru, bir diplomatın uluslararası ilişkiler alanındaki gelişmeleri yakından takip ve analiz ettiğini, dış politikanın oluşturulmasına yönelik gerekli girdileri sağladığını, Hükümet adına müzakereler görüşmeler yaptığını, ama aynı zamanda, nikah kıydığını, hapishane ziyaretleri gerçekleştirdiğini kaydetti.

Bakan Yardımcısı Koru, Bursa’da Vali Şehabettin Harput ile Belediye Başkanı Recep Altepe’yi de ziyaret etti.Le Ministre des Affaires étrangères a rencontré la Secrétaire générale adjointe des Nations unies, Mme.Valerie Amos.

M. Ahmet Davutoğlu, Ministre des Affaires étrangères de la Turquie a rencontré ,14 Mars 2013, Mme. Valerie Amos, Secrétaire générale adjointe des Nations unies aux affaires humanitaires et Coordonnatrice des secours d’urgence du système de l’ONU.

Mme. Amos a exprimé son appréciation pour l'assistance fournie par la Turquie aux Syriens ayant fui leur pays pour se réfugier en Turquie. Elle a dit avoir personnellement observé la situation dans les camps lors de sa visite à Kilis et en avoir été très impressionnée et a affirmé que l’Organisation des Nations Unies était prête à soutenir les efforts de la Turquie dans la mesure de ses moyens.

M. Davutoğlu a souligné que la situation humanitaire en Syrie empirait de jour en jour et qu’il fallait prendre des mesures efficaces. Il a déclaré que la Turquie appréciait le travail des agences de l'ONU, mais qu’une position plus active concernant l'amélioration de la situation humanitaire en Syrie devait être adoptée.

Dans ce cadre, M. Davutoğlu et Mme Amos ont procédé à un échange de vues sur les initiatives qui pourraient être prises en vue d’acheminer l’aide humanitaire aux personnes dans le besoin d'une manière équitable et sans aucune restriction.

Les domaines de coopération entre la Turquie et l'Office des Nations Unies pour la Coordination des Affaires Humanitaires (OCHA) ont également été abordés.Dışişleri Bakanı Davutoğlu BM Genel Sekreter Yardımcısı Amos’la biraraya geldi.

Dışişleri Bakanı Sayın Ahmet Davutoğlu insani konulardan sorumlu BM Genel Sekreter Yardımcısı ve Acil İşler Koordinatörü Valerie Amos ile 14 Mart 2013 tarihinde bir görüşme gerçekleştirdi.

Görüşmede BM Genel Sekreter Yardımcısı Amos, Suriye’den kaçarak ülkemize sığınan Suriyelilere ülkemiz tarafından sağlanan yardımları büyük takdirle karşıladıklarını, ziyaret ettiği Kilis’te kamplardaki durumu bizzat yerinde müşahade ettiğini ve son derece etkilendiğini, BM olarak kendilerinin de imkanları ölçüsünde her konuda ülkemize yardımcı olmaya çalışacaklarını ifade etti.

Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Suriye’deki insani durumun her geçen kötüleştiğini ve artık bu konuda etkin adımlar atılması gerektiğini vurguladı. Bu kapsamda, BM birimlerinin çalışmalarını takdir ettiğimizi, ancak Suriye’deki insani durumun düzeltilmesine ilişkin daha aktif bir tutum izlenmesi gerektiğine dikkat çekti.

Bu çerçevede, Dışişleri Bakanı Davutoğlu ve Amos insani yardımların ihtiyaç sahiplerine herhangi bir kısıtlama olmaksızın eşit bir şekilde ulaştırılması için atılabilecek adımlar üzerinde görüş alışverişi yaptı.

Görüşmede ayrıca BM İnsani İşler Eşgüdüm Bürosu (OCHA) ile Türkiye arasındaki diğer işbirliği alanları da ele alındı.La Turquie et la Roumanie célèbrent le 135ème anniversaire de l'établissement de leurs relations diplomatiques.

S.E. M. Ahmet Davutoğlu, Ministre turc des Affaires étrangères a rencontré le 14 mars, S.E.M. Titus Corlatean, Ministre des Affaires étrangères de la Roumanie en visite officielle en Turquie.

Les ministres ont procédé à un échange des vues sur les questions bilatérales et régionales ainsi que les sujets internationaux. Les préparatifs de la visite en Turquie du Premier Ministre roumain, S.E.M. Victor Ponda, ont également été évoqués.

Page 27: 1

Les Ministres des Affaires étrangères ont signé le Plan d'action pour la mise en œuvre du Document de Partenariat stratégique ayant été adopté par les Présidents des deux pays en Décembre 2011 ainsi que le Protocole modifiant le Programme de Coopération dans les Domaines de l'Education, de la Culture et des Arts, de la Presse, de la Jeunesse et des Sports datant de 2008.

S'exprimant lors d’une conférence de presse conjointe, M. Davutoğlu a souligné la profondeur historique des relations entre les deux pays. Mentionnant que le 135èmeanniversaire de l'établissement des relations diplomatiques entre les deux pays était en train d’être célébré, il a affirmé que la Turquie considérait la Roumanie comme sa voisine même si les deux pays ne partagent pas une frontière terrestre. Il a aussi signalé que chacun des deux pays était le premier partenaire commercial de l’autre au sein des Balkans.

M. Davutoğlu a fait savoir que les consultations avec la Roumanie sur les développements au Moyen-Orient et dans les Balkans se poursuivraient. Il a noté le rôle important qu’avaient à jouer la Roumanie et la Turquie dans les initiatives à prendre dans le cadre de l'Organisation de la Coopération de la Mer Noire (CEMN). Il a également exprimé sa satisfaction du soutien de la Roumanie à l'adhésion de la Turquie à l'UE.

M. Davutoğlu, soulignant que la forte volonté politique mutuelle concernant la protection des spécificités culturelles en Roumanie avait été confirmée, a dit : « Dix-sept mille citoyens turcs et plus de soixante-dix mille personnes d'origine turque vivant en Roumanie constituent un pont d'amitié entre la Turquie et la Roumanie. Lors de ma dernière visite, j'ai eu le plaisir de les rencontrer à Constanta et de les voir vivre librement leur propre culture et leurs traditions en Roumanie ».

Le Ministre invité a également été reçu par le Président de la République S.E.M. Abdullah Gül et le Président de la Grande Assemblée nationale de la Turquie S.E.M. Cemil Ciçek.Türkiye ve Romanya arasında diplomatik ilişkilerin kurulmasının 135. yılı kutlanıyor.

Dışişleri Bakanı Sayın Ahmet Davutoğlu, ülkemize resmi bir ziyaret gerçekleştiren Romanya Dışişleri Bakanı Titus Corlatean ile 14 Mart 2013 tarihinde biraraya geldi.

İkili ve bölgesel konulara ilave olarak, uluslararası meseleler hakkında da görüş alışverişinde bulunulan görüşmelerde ayrıca Romanya Başbakanı Victor Ponda'nın Türkiye’ye yapacağı ziyaretin hazırlıkları ele alındı.

Görüşmelerin ardından Aralık 2011’de iki ülke Cumhurbaşkanları tarafından imzalanan “Stratejik Ortaklık Belgesi”nin uygulanmasına ilişkin Eylem Planı ile 2008 tarihli Eğitim, Kültür ve Sanat, Basın, Gençlik ve Spor Alanlarında İşbirliği Programını Tadil Eden Protokol’ü Bakanlar tarafından imzalandı.

Düzenlenen ortak basın toplantısında, iki ülke arasındaki ilişkilerin tarihi derinliğe sahip olduğunu vurguladı. İki ülke arasında diplomatik ilişkilerin kurulmasının 135. yılının kutlandığını ifade eden Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Türkiye'nin Romanya'yı kara sınırı olmasa da komşu olarak kabul ettiğini ve iki ülkenin karşılıklı olarak Balkanlar'da birbirlerinin en büyük ticaret ortağı olduğunu belirtti.

Romanya ile Balkanlar'daki, Ortadoğu'daki gelişmelere dair istişarelerin devam edeceğini belirten Dışişleri Bakanı Davutoğlu, özellikle Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü çerçevesinde atılacak adımlarda Romanya ve Türkiye'nin önem taşıdığını kaydetti. Romanya'nın AB konusunda Türkiye'ye verdiği destekten büyük memnuniyet duyulduğunu vurguladı.

Romanya’daki kültürel özelliklerin korunması konusunda da karşılıklı güçlü iradenin teyit edildiğini vurgulayan Dışişleri Bakanı Davutoğlu, “Romanya ile Türkiye arasında dostluk köprüsü oluşturan 17 bin Türk vatandaşımız, 70 bini aşkın soydaşımız Romanya'da yaşıyor. Son ziyaretimde Köstence'de onlarla buluşmaktan ve onların kendi kültürlerini ve geleneklerini Romanya'da özgür şekilde yaşıyor olmalarını görmekten büyük memnuniyet duydum” dedi.

Konuk Bakan ziyaret kapsamında ayrıca Sayın Cumhurbaşkanımız ve Sayın TBMM Başkanımız tarafından kabul edildi.

Visite du Sous-Secrétaire d’Etat M. Sinirlioğlu en Allemagne et en France.

Page 28: 1

S.E.M. Feridun Sinirlioğlu, Sous-secrétaire d’Etat du Ministère des Affaires étrangères a visité l’Allemagne et la France, respectivement les 13 et 14 mars 2013, pour y effectuer des consultations politiques.

Les relations bilatérales, le processus adhésion de la Turquie à l’UE, les questions régionales et internationales actuelles ainsi que les préparatifs des prochaines visites de haut niveau ont été abordées au cours des consultations au niveau des Sous-secrétaires d’Etat des ministères des Affaires étrangères.Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Büyükelçi Sinirlioğlu Almanya ve Fransa'yı ziyaret etti.

Sayın Müsteşarımız siyasi istişareler vesilesiyle 13 - 14 Mart 2013 tarihlerinde sırasıyla Almanya ve Fransa'yı ziyaret etti.

Dışişleri Bakanlıkları Müsteşarları düzeyindeki istişarelerde ikili ilişkiler, AB üyelik sürecimiz, güncel bölgesel ve uluslararası meseleler ele alındı; karşılıklı üst düzey ziyaretlerin değerlendirme ve hazırlığı yapıldı.M. Davutoğlu souligne que la Turquie continuera à appuyer le Somali.

S.E.M. Ahmet Davutoğlu, Ministre turc des Affaires étrangères a rencontré S.E. M. Ahmed Mohamed Silanyo, Président du Somaliland, le 13 Mars 2013.

Les projets menés au Somali par l’Agence turque pour la Coopération et le Développement (TIKA) et diverses organisations non gouvernementales ont été abordées lors de l’entretien réalisé avec la participation de cinq ministres du Somaliland, dont le ministre des Affaires étrangères.

S.E.M. Ahmet Davutoğlu a déclaré que l’ampleur de l’aide de la Turquie à toutes les régions du Somali y compris le Somaliland irait croissant et que le Somaliland avait une importance particulière pour la Turquie en raison des liens historiques remontant à l'époque ottomane. Soulignant l'engagement de la Turquie à l'intégrité du Somali, M. Davutoğlu a exprimé que la Turquie continuera à soutenir la réconciliation, la stabilité, la prospérité et le développement du peuple somalien.Dışişleri Bakanı Davutoğlu Türkiye’nin Somali’ye olan desteğinin devam edeceğini vurguladı.

Dışişleri Bakanı Sayın Ahmet Davutoğlu, 13 Mart 2013 tarihinde Somaliland Cumhurbaşkanı Ahmed Mohammed Silanyo ile biraraya geldi.

Somaliland tarafından Dışişleri Bakanı dahil olmak üzere beş bakanın katıldığı görüşmede, Somaliland’de TİKA ve çeşitli sivil toplum kuruluşları tarafından yürütülen projeler ele alındı.

Dışişleri Bakanı Davutoğlu Türkiye'nin Somaliland dahil Somali'nin tüm bölgelerine yönelik yardım faaliyetlerinin artarak süreceğini ve Osmanlı döneminden gelen tarihi bağlar nedeniyle Somaliland'in Türkiye için özel önemi haiz olduğunu ifade etti. Türkiye’nin Somali'nin bütünlüğüne olan bağlılığını vurgulayan Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Somali halkının uzlaşı, istikrar, refah ve kalkınmasına yönelik desteğin devam edeceğini dile getirdi.Une déclaration conjointe sur le partenariat stratégique entre la Turquie et la Suède a été signée à Stockholm.

La déclaration conjointe sur le partenariat stratégique entre la Turquie et la Suède a été signée à Stockholm le 12 Mars 2013 par S.E.M. Ahmet Davutoğlu, Ministre des Affaires étrangères et S.E.M. Carl Bildt, Ministre des Affaires étrangères de la Suède, en présence de S.E.M. Abdullah Gül, Président de la République de Turquie et S.E.M. Fredrik Reinfeldt, Premier ministre de la Suède.

La déclaration conjointe vise à approfondir et à développer la coopération entre les deux pays. Il prévoit de renforcer les liens entre les sociétés turque et suédoise. En outre, la Turquie et la Suède déploieront ensemble des efforts dans le but de sensibiliser l'opinion publique européenne à l’adhésion de la Turquie dans le cadre de l’élargissement de l’Union européenne et développeront leur coopération politique pour assurer de nouveaux progrès dans le processus d'adhésion.

Elle souligne que la Turquie et la Suède sont déterminées à promouvoir le dialogue interculturel afin de lutter contre toutes les formes d'intolérance telles que la discrimination, le racisme, la xénophobie, l'islamophobie et l'antisémitisme.

Page 29: 1

La déclaration précise également qu’une coopération et une coordination étroites dans divers domaines tels que l'éducation, la culture, le tourisme, la santé et le commerce seront développées sur la base de projets spécifiques préparés et coordonnés conjointement et mis en œuvre d’une manière ouverte, transparente, souple et pragmatique.Türkiye-İsveç Stratejik Ortaklık Belgesi Stokholm’de imzalandı.

Türkiye - İsveç Stratejik Ortaklık Belgesi Dışişleri Bakanı Sayın Ahmet Davutoğlu ile İsveç Dışişleri Bakanı Carl Bildt tarafından Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül ve İsveç Başbakanı Fredrik Reinfeldt’in huzurunda 12 Mart 2013 tarihinde Stokholm’de imzalandı.

İki ülke arasındaki işbirliğinin derinleştirilmesi ve genişletilmesini amaçlayan Stratejik Ortaklık Belgesiyle Türk ve İsveç toplumları arasındaki bağların güçlendirilmesi öngörülmektedir. AB’nin genişlemesi bağlamında Türkiye’nin üyeliği konusunda Avrupa toplumlarında farkındalığın sağlanması için iki ülkenin birlikte çaba göstermesi, üyelik sürecinde ilerleme sağlanması amacıyla mevcut siyasi işbirliğinin artırılması hedeflenmektedir.

Ortaklık belgesinde ayrıca, Türkiye ve İsveç’in ayrımcılık, ırkçılık, yabancı düşmanlığı, islamofobi ve anti-Semitizm gibi hoşgörüsüzlüğün tüm formlarıyla kültürler arası diyaloğu teşvik ederek mücadele etme kararlılığında olduklarını vurgulamaktadır.

Eğitim, kültür, turizm, sağlık, ticaret gibi birçok farklı alanlardaki yakın işbirliğinin birlikte geliştirilen ve eşgüdümü yapılan belirli projelere temelinde geliştirileceği ve açık, şeffaf, esnek ve pragmatik bir anlayışla yürütüleceği belirtilmektedir.S.E.M.Ahmet Davutoğlu, Ministre des Affaires étrangères a rencontré Le Haut-Commissaire Guterres pour les réfugiés de l’ONU.

S.E.M.Ahmet Davutoğlu, Ministre des Affaires étrangères a rencontré à Ankara, 9 mars 2013, S.E.M. Antonio Guterres, Haut-Commissaire pour les réfugiés de l’ONU, effectuant une visite en Turquie.

Lors de son entretien, S.E.M. Ahmet Davutoğlu a transmis (à son interlocuteur) les points de vue et efforts de notre pays concernant l’accès aux assistances humanitaires des syriens tout en se référant à son discours ayant été prononcé le mois dernier devant le Conseil des Droits de l’homme de l’ONU. S.E.M. Ahmet Davutoğlu a souligné également des thèmes tels que l’accélération du processus de la solution politique en Syrie et la possibilité de la non- punition des crimes de guerre.

Quant à S.E.M. Guterres, Haut Secrétaire pour les réfugiés de l’ONU, il a présenté ses appréciations et remerciements pour ce qu’avait déjà fait la Turquie en la matière. Il a ajouté que l’ONU était prête à contribuer dans la mesure du possible et qu’ils déployaient également des efforts intensifs en matière de l’assistance humanitaire ainsi qu’ils continuent à être en contact tant avec le régime que l’opposition.

Lors de sa visite, S.E.M. Guterres a visité, en se rendant à Gaziantep, un centre des réfugiés où les syriens se trouvaient sous une protection temporaire.Dışişleri Bakanı Davutoğlu BM Mülteciler Yüksek Komiseri Guterres ile görüştü.

Dışişleri Bakanı Sayın Ahmet Davutoğlu ülkemize bir ziyaret gerçekleştirmekte olan Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiseri (BMMYK) Antonio Guterres’le 9 Mart 2013 tarihinde Ankara’da biraraya geldi.

Görüşmede Dışişleri Bakanı Davutoğlu, geçtiğimiz ay BM İnsan Hakları Konseyi'ne hitaben yaptığı konuşmaya atıfla Suriyelilere insani yardımların ulaştırılması konusundaki ülkemizin görüşlerini ve çabalarını aktardı. Suriye'de siyasi çözüm sürecinin hızlanması ve savaş suçlarının cezasız kalmaması gibi konuların altını çizdi.

BMMYK Guterres ise Türkiye'ye bugüne kadar yaptıklarından dolayı takdir ve teşekkürlerini iletti. Ellerinden geldiğince yardımcı olmaya hazır olduklarını, kendilerinin de insani yardım konusunda yoğun çaba harcadıklarını belirten BMMYK Guterres, hem rejim hem de muhalefet ile temasta olduklarını söyledi.

Page 30: 1

BMMYK Guterres ziyareti kapsamında Gaziantep’e giderek geçici koruma altındaki Suriyelilerin bulunduğu barınma merkezini ziyaret etti.S.E.M. Ahmet Davutoğlu, Ministre des Affaires étrangères de la Turquie, “il est nécessaire que les femmes entrent beaucoup plus dans le monde des affaires et beaucoup plus dans le domaine des relations internationales dans le processus de changement historique”.

S.E.M. Ahmet Davutoğlu, Ministre des Affaires étrangères de la Turquie, a participé à la réunion de l’Association des Femmes d’Affaires Turques (TİKAD) organisée le 9 Mars 2013, à İstanbul, sur l’occasion de la Semaine Internationale de la Femme.

S.E.M. Ahmet Davutoğlu a exprimé que les femmes d’affaires en Turquie devaient rivaliser avec des conditions plus difficiles et a noté "la société turque considère qu’être une épouse, une mère ou une femme d'affaires ne doit pas se substituer l’une l'autre et celles-ci sont des responsabilités à accomplir côte à côte simultanément."

S.E.M. Ahmet Davutoğlu a précisé que les relations internationales n'étaient plus seulement une question de la lutte ou une question de prendre la décision de la guerre. Déclarant que l’existence politique ne pouvait pas être si les mesures n’ont pas été prises contre les principaux facteurs menaçant l'existence de l'humanité, S.E.M. Ahmet Davutoğlu a souligné que les femmes devraient faire sentir leur poids dans la politique internationale.

S.E.M. Ahmet Davutoğlu a déclaré '' Si le secrétaire général des Nations Unies (ONU) est une femme, elle aura une capacité de penser comme la mère de toute l'humanité. À l'échelle mondiale, l’augmentation du rôle des femmes dans le système international est une nécessité pour un monde plus solidaire, plus humain, plus équitable.Dışişleri Bakanı Davutoğlu “Hızlı tarihi değişim sürecinde kadınların çok daha fazla iş dünyasına, çok daha fazla uluslararası ilişkiler alanına girmesi lazım”.

Dışişleri Bakanı Sayın Ahmet Davutoğlu Türkiye İş Kadınları Derneği’nin (TİKAD) “Dünya Kadınlar Haftası” vesilesiyle 9 Mart 2013 tarihinde İstanbul’da düzenlediği toplantıya katıldı.

Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Türkiye'deki iş kadınlarının çok daha zor şartlarda rekabet etmek zorunda kaldığını dile getirerek, Türk toplumunda anne, iş kadını, eş olmanın birbirini ikame etmemesi gereken, yan yana aynı tempoda sürdürülmesi gereken misyonlar olarak görüldüğünü belirtti.

Dışişleri Bakanı Davutoğlu, uluslararası ilişkilerin artık sadece savaş kararı alma ya da savaşma meselesi olmadığına işaret etti. İnsanoğlunun var oluşunu tehdit eden unsurlara tedbir alınmaması durumunda siyasal var oluş olamayacağını belirten Dışişleri Bakanı Davutoğlu, uluslararası politikada kadınların çok daha fazla ağırlığını hissettirmeleri gerektiğini vurguladı.

Dışişleri Bakanı Davutoğlu, ''BM Genel Sekreteri bir hanım olsa bütün insanlığın annesi gibi düşünme kapasitesine daha fazla sahiptir. Küresel bazda kadınların uluslararası sistem içinde daha fazla seslerinin çıkması daha şefkatli, daha merhametli, daha adaletli bir dünya için zaruret'' diye konuştu.

Dışişleri Bakanı Sayın Ahmet Davutoğlu’nun Dünya Kadınlar Haftası Vesilesiyle Türkiye İş Kadınları Derneği Tarafından Düzenlenen Toplantıda Yaptıkları Konuşma, 9 Mart 2013, İstanbul

S.E.M. Ahmet Davutoğlu, Ministre des Affaires étrangères de la Turquie “Nous n'avons pas découvert des grandes ressources dans les dernières dix années. Par contre, nous savons une chose, celle-ci est la grande énergie de notre peuple”.

S.E.M. Ahmet Davutoğlu, Ministre des Affaires étrangères de la Turquie s'est adressé aux hommes d'affaires en participant à la réunion nommée "les Relations économiques étrangères et la Diplomatie" organisée par Conseil des Relations Économiques Internationales (DEIK), le 09 mars 2013, à Istanbul.

S.E.M. Ahmet Davutoğlu a précisé que le pouvoir du peuple turc se trouvait en arrière de l'élan réalisé par la Turquie dans les dix dernières années et dans ce contexte les hommes d'affaires étaient parmi les acteurs les

Page 31: 1

plus importants.

Soulignant que la démocratie et le secteur privé développent parallèlement, S.E.M. Ahmet Davutoğlu a exprimé "le secteur privé ne peut pas développer s'il n'existe pas de démocratie, si les libertés démocratiques sont limitées et s'il y a quelques restrictions pour la circulation de des hommes, des idées et des biens.

S.E.M Ahmet Davutoğlu a précisé que l'activité de restauration ayant été réalisée dans les dernières dix années a eu trois pieds importants et les a énumérés comme la démocratisation et l'élargissement du domaine de la démocratie, la réalisation de la restauration économique et l'augmentation du pouvoir de la politique étrangère dans le monde entier. S.E.M. Ahmet Davutoğlu a accentué que si l'un de ces éléments ne réussissaient pas les autres n'auraient pas aussi de succès.

Exprimant que la Turquie a l'intention de se trouver parmi les premiers dix pays dans l'économie mondiale en 2013, S.E.M. Ahmet Davutoğlu a déclaré que dans ce contexte, les hommes d'affaires devraient élargir leurs zones géographiques. Rappelant que des nombreux accords ont été signés avec les autres pays sur la dispense de visa dans les dernières années, S.E.M Ahmet Davutoğlu a énoncé " l'intégration de nos zones économiques en respectant les frontières, l'intégration avec les politiques d'énergie, l'intégration avec les politiques de transport et nous supprimons l'obligation de visa pour atteindre ces buts mentionnées."

Soulignant que l'Union européenne(UE) est l'un des piliers les plus importants de l'ouverture géographique dans le domaine économique, S.E.M Ahmet Davutoğlu a exprimé que l'exportation de la Turquie à l'UE était 12,5 milliards de dollars en 1996 et de nos jours, ce chiffre avait atteint 59,2 milliards de dollars. Touchant aux entretiens continuant entre les États-Unis et l'UE sur le Partenariat Transatlantique du Commerce et de l'Investissement, S.E.M. Ahmet Davutoğlu a souligné que la limitation de ce partenariat avec les États-Unis et l'Europe ne serait pas équitable et serait en contradiction avec le concept "transatlantique" donc la Turquie devrait être une partie de ce partenariat.

S.E.M Ahmet Davutoğlu a énoncé que le volume commercial avec la Syrie avait diminué de la haute quantité dans l'année dernière, cependant notre commerce extérieur destiné au Moyen Orient avait augmenté %33,5 entre 2011 et 2012, notre exportation était arrivée à 38,6 milliards de dollars.

S.E.M. Ahmet Davutoğlu a précisé que la Turquie aimerait être membre de toutes les organisations économiques internationales et il y avait des efforts pour signer des accords commerciaux avec chaque organisation.Dışişleri Bakanı Davutoğlu “Son 10 yıl içinde biz büyük kaynaklar keşfetmedik. Ama bir şeyi biliyoruz, o da insanımızın büyük enerjisi”.

Dışişleri Bakanı Sayın Ahmet Davutoğlu Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) tarafından 9 Mart 2013 tarihinde İstanbul’da düzenlenen “Dış Ekonomik İlişkiler ve Diplomasi” konulu toplantıya katılarak işadamlarına hitap etti.

Dışişleri Bakanı Davutoğlu Türkiye’nin son 10 yılda gerçekleştirdiği atılımın ardında Türk insanının gücünün yattığını, bu bağlamda işadamlarımızın en önemli aktörlerin arasında bulunduğunu belirtti.

Demokrasiyle özel sektörün gelişmesinin paralel seyrettiğine dikkat çeken Dışişleri Bakanı Davutoğlu ''Bir yerde demokrasi yoksa demokratik özgürlükler sınırlanmışsa, mal ve insan mobilizasyonuna, fikir mobilizasyonuna birtakım sınırlamalar getirilmişse, özel sektör gelişemez.” dedi.

Dışişleri Bakanı Davutoğlu, son 10 yılda gerçekleştirilen restorasyon faaliyetinin üç önemli ayağının bulunduğunu belirterek, bunları demokratikleşme ve özgürlük alanlarının genişlemesi, ekonomik restorasyonun gerçekleştirilmesi ve dış politikanın dünyanın her yerinde etki gücünü artırması olarak sıraladı. Bu üç unsurdan birinde başarı sağlanamaz ise diğerlerinde de başarı sağlanamayacağını vurguladı.

2013 yılında dünyanın ekonomisinde ilk 10 ülke arasına girilmesinin hedeflendiğine işaret eden Dışişleri Bakanı Davutoğlu bu bağlamda, işadamlarının iş yaptıkları coğrafyaları genişletmeleri gerektiğini kaydetti. Son yıllarda birçok ülkeyle vize muafiyet anlaşmaları imzalandığını hatırlatan Dışişleri Bakanı Davutoğlu “Sınırlara saygı göstererek ekonomik havzamızı bütünleştirmek... Enerji politikalarıyla bütünleştirmek... Ulaştırma politikalarıyla

Page 32: 1

bütünleştirmek... Bunu yapmak için vizeleri kaldırıyoruz.” dedi.

Ekonomik anlamda coğrafi açılımın en önemli ayaklarından birinin AB olduğuna işaret eden Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Türkiye'nin AB'ye ihracatının 1996'da 12,5 milyar dolar olduğunu ve bu rakamın şimdi 59,2 milyar dolara çıktığını belirtti. ABD ile AB arasında devam eden Transatlantik Yatırım Ticaret Ortaklığı görüşmelerine de değinen Dışişleri Bakanı Davutoğlu, bu ortaklığın sadece AB ve ABD ile sınırlandırılmasının adil olmayacağını ve transatlantik kavramına ters düşeceğini ifadeyle Türkiye’nin bu ortaklığın bir parçası olması gerektiğini vurguladı.

Geçtiğimiz yıl Suriye ile olan ticaretin önemli ölçüde azaldığını aktaran Dışişleri Bakanı Davutoğlu, bununla birlikte 2011-2012 arasında Orta Doğu'yla toplam dış ticaretimizin yüzde 33,5 artış gösterdiğini, ihracatımız yüzde 55,9 artarak 38,6 milyar dolara ulaştığını kaydetti.

Dışişleri Bakanı Davutoğlu, dünyadaki bütün uluslararası ekonomik örgütlere üye olunmasının hedeflendiğini, bu örgütlerin her biriyle serbest ticaret anlaşmaları imzalanmasına çalışıldığını da belirtti.

Dışişleri Bakanı Sayın Ahmet Davutoğlu’nun Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu Tarafından Düzenlenen Toplantıda Yaptıkları Konuşma, 9 Mart 2013, İstanbul

S.E.M Murray McCully, Ministre des affaires étrangères de la Nouvelle-Zélande a rendu visite en Turquie.

S.E.M. Murray McCully, Ministre des Affaires étrangères de la Nouvelle-Zélande, a rendu une visite de travail en Turquie les 7-9 Mars 2013, à l'occasion de l’invitation de S.E.M. Ahmet Davutoğlu, Ministre des Affaires étrangères de la Turquie.

Les Ministres des Affaires étrangères des deux pays se sont réunis à un dîner de travail à Istanbul le 8 Mars 2013 et discuté les relations bilatérales ainsi que les développements régionaux principalement la Syrie. Par ailleurs, les préparatifs des cérémonies de la Gallipoli ont été abordés.

Le ministre des Affaires étrangères de la Nouvelle-Zélande a souligné l'importance accordée par son pays aux cérémonies de la Gallipoli, ainsi que l'Anzac Day et a remercié pour la coopération entre les deux pays concernant les cérémonies.

S.E.M. Murray McCully, Ministre des Affaires étrangères de la Nouvelle-Zélande a noté que les facilités prévues au peuple syrien en Turquie ont été appréciés et le gouvernement néo-zélandais a accepté de fournir une assistance à peuple syrien en Turquie dans le cadre bilatéral.

Yeni Zelanda Dışişleri Bakanı McCully ülkemizi ziyaret etti.

Yeni Zelanda Dışişleri Bakanı Murray McCully, Dışişleri Bakanı Sayın Ahmet Davutoğlu’nun davetine icabetle, 7-9 Mart 2013 tarihlerinde ülkemize bir çalışma ziyaretinde bulundu.

İki ülke Dışişleri Bakanları 8 Mart 2013 akşamı İstanbul’da bir çalışma yemeğinde biraraya geldi. Görüşmede, ikili ilişkilerin yanı sıra başta Suriye olmak üzere bölgesel konular ele alındı. Ayrıca, Çanakkale törenlerinin hazırlıkları görüşüldü.

Yeni Zelanda Dışişleri Bakanı McCully, Çanakkale törenleri ile Anzak Günü'ne ülkesinde büyük önem verildiğini belirterek, iki ülke arasında törenlerle ilgili olarak gerçekleştirilen işbirliğinden dolayı teşekkür etti.

Türkiye'ye sığınan Suriyelilere sağlanan imkanları takdir ettiklerini ifade eden Konuk Bakan bu alanda kullanılmak üzere, ikili çerçevede yardımda bulunma kararı aldıklarını açıkladı.S.E.M. Ahmet Davutoğlu, Ministre des Affaires étrangères de la Turquie s'est réuni avec la famille d'Osmanoğlu à Londres.

S.E.M. Ahmet Davutoğlu, Ministre des Affaires étrangères de la Turquie s'est réuni avec les membres de la famille d'Osmanoğlu vivant en Grande Bretagne au diner organisé par l'Ambassade de la Turquie à Londres. Environ vingt membres de la famille parmi lesquels il y avait les petits-enfants de Sultan Abdülmecid comme Osman Selahaddin, Mehmet Ziyaeddin et Ömer Abdülmecid ont participé au diner.

Page 33: 1

Précisant que cette réunion a une importance spéciale et historique, S.E.M Ahmet Davutoğlu ayant prononcé un discours dans le diner a exprimé qu'il se félicitait de se réunir avec la famille d'Osmanoğlu n'ayant pas perdu leur identité et leur fidélité à la Turquie bien qu'ils aient vécu pendant longtemps à l'étranger. S.E.M. Ahmet Davutoğlu a rappelé que les Ambassades de la Turquie étaient la maison des membres de la famille d'Osmanoğlu comme celle de chaque turc dans le monde entier. S.E.M. Davutoğlu énonçant sa volonté de se réunir à nouveau avec les membres de la famille dans la période suivante en Turquie les a invités à la cérémonie de Sheb-i Aruz qui sera organisé en décembre à Konya.

Osman Selahaddin Osmanoğlu, en remerciant S.E.M. Ahmet Davutoğlu, a exprimé que cette invitation avait beaucoup touché eux-mêmes, c'était la première fois que les membres de la famille s'étaient réunis de tel grand nombre et ils étaient reconnaissants à S.E.M. Ahmet Davutoğlu d'avoir créé cette occasion.Dışişleri Bakanı Davutoğlu Londra’da Osmanoğlu ailesiyle biraraya geldi.

Dışişleri Bakanı Sayın Ahmet Davutoğlu Osmanoğlu ailesinin İngiltere'de yaşayan mensupları ile Londra Büyükelçiliğimiz tarafından 7 Mart 2013 akşamı verilen bir yemekte biraraya geldi. Yemeğe aralarında Sultan Abdülmecid'in torunlarından Osman Selahaddin, Mehmed Ziyaeddin ve Ömer Abdülmecid Osmanoğlu'nun da bulunduğu 20 kadar aile mensubu katıldı.

Yemekte bir konuşma yapan Dışişleri Bakanı Davutoğlu, bu buluşmanın çok özel ve tarihi bir nitelik taşıdığına işaretle, uzun yıllar yurtdışında yaşamakla birlikte kimliklerini ve Türkiye'ye bağlılıklarını kaybetmeyen Osmanoğlu ailesiyle biraraya gelmekten büyük memnuniyet duyduğunu belirtti. Dışişleri Bakanı Davutoğlu, yurtdışındaki Büyükelçiliklerimizin her Türk vatandaşı gibi Osmanoğlu ailesi mensuplarının da evi olduğunu hatırlattı. Aile fertleri ile önümüzdeki dönemde Türkiye'de de bir araya gelmeyi istediğini ifade eden Dışişleri Bakanı Davutoğlu, bu amaçla kendilerini Aralık ayında Konya’da düzenlenecek Şeb-i Aruz törenlerine davet etti.

Osman Selahaddin Osmanoğlu da, Dışişleri Bakanı Davutoğlu'na teşekkür ederek, yapılan bu davetin kendilerini çok duygulandırdığını, aile fertlerinin ilk defa bu kadar kalabalık şekilde bir araya geldiğini ve buna vesile olduğu için Dışişleri Bakanı Davutoğlu'na minnettar olduklarını ifade etti.Le Roi Abdallah II de Jordanie a reçu Ahmet Davutoğlu, Ministre des Affaires étrangères de la Turquie.

Le Roi Abdallah II Bin Al Hussein de Jordanie, rendant visite officiellement en Turquie a reçu Ahmet Davutoğlu, Ministre des Affaires étrangères de la Turquie. La situation en Syrie et les étapes éventuelles à poursuivre collectivement dans la période suivante par la Turquie et la Jordanie comme deux pays les plus touchés par la crise existante ont été abordées lors de la réunion.

Dans le contexte du Processus de la Paix au Moyen Orient, les probabilités et les attentes pour la prochaine période ont été passées en revue dans la réunion où les points de vue ont été également échangés sur les thèmes négociés pendant la visite de S.E.M. John Kerry, Secrétaire d'État des États Unis , à la région.Ürdün Kralı Abdullah Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nu kabul etti.

Ülkemize resmi bir ziyaret gerçekleştiren Ürdün Kralı Abdullah II. Bin Al Hüseyin 6 Mart 2013 tarihinde Dışişleri Bakanı Sayın Ahmet Davutoğlu’nu kabul etti.

Görüşmede, ağırlıklı olarak Suriye'deki durum ve mevcut krizden en çok etkilenen iki ülke konumundaki Ürdün ve Türkiye tarafından önümüzdeki dönemde birlikte atılabilecek adımlar ele alındı.

ABD Dışişleri Bakanı Kerry'nin bölgeyi ziyareti sırasında ele alınan konular hakkında görüş alışverişinin de yapıldığı görüşmede Orta Doğu Barış Süreci bağlamında önümüzdeki döneme yönelik olasılıklar ve beklentiler gözden geçirildi.

Un document d'entente entre les Ministères des Affaires étrangères de la Turquie et de l’Afghanistan a été signé pour la coopération au domaine des technologies de l’information.

Un document d’entente concernant la coopération sur le domaine des technologies de l’information entre le Ministère des Affaires étrangères de la Turquie et la République islamique d'Afghanistan a été signé par

Page 34: 1

S.E.Ambassadeur Naci Koru, Vice-ministre des Affaires étrangères et son homologue afghan, S.E.M. Abdulhay Haidar, à Ankara, le 04 mars 2013.

Le document signé contient les activités à réaliser afin de partager les connaissances et les expériences du Ministère des Affaires étrangères de la Turquie avec le Ministère des Affaires étrangères de l'Afghanistan et l'objectif principal de ces activités est le renforcement de l'infrastructure des technologies de l’information du Ministère des Affaires étrangères de l'Afghanistan. Dans ce contexte, Il a été convenu d'accorder toute sorte de soutien nécessaire.

Lors de la visite, la coopération dans les autres domaines potentiels ainsi que la coopération sur le domaine des technologies de l’information a été également négociée entre les Ministères des Affaires étrangères des deux pays.

Nous sommes persuadés d'avoir ajouté une nouvelle dimension, grâce à la coopération susmentionnée, aux relations fortes avec l'Afghanistan.

Türkiye – Afganistan Dışişleri Bakanlıkları arasında Bilişim Alanında İşbirliği Mutabakat Metni Ankara’da imzalandı.

Bakanlığımız ile Afganistan İslam Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı arasında bilişim alanında işbirliğine ilişkin mutabakat metni Dışişleri Bakan Yardımcısı Sayın Naci Koru ve Afgan mevkidaşı Abdulhay Haydar tarafından 4 Mart 2013 tarihinde Ankara’da imzalandı.

Mutabakat metni Türk Dışişleri Bakanlığının bilişim alanında bilgi ve tecrübelerini Afgan Dışişleri Bakanlığıyla paylaşmasına yönelik yapılacak çalışmaları kapsamakta olup, anılan çalışmalarla, Afgan Dışişleri Bakanlığının bilişim altyapısının güçlendirilmesi amaçlanmaktadır. Bu kapsamda gerekli her türlü desteğin sağlanacağı konusunda mutabakat sağlandı.

Ziyaret sırasında iki ülke Dışişleri Bakanlıkları arasında bilişim alanında işbirliği konusunun yanısıra iki ülke arasında mümkün olabilecek diğer işbirliği alanları hakkında da görüş alışverişinde bulunuldu.

Afganistan’la güçlü ilişkilerimize sözkonusu işbirliğiyle yeni bir boyut eklenmesinden büyük memnuniyet duyulmaktadır.Les Dernières Préparations pour la Réunion du Conseil de la Coopération de Haut Niveau Turco-Grecque ont été révisées.

S.E.M Ahmet Davutoğlu, Ministre des Affaires étrangères de la Turquie a rencontré à Istanbul avec S.E.M. Dimitris Avramopulos, Ministre des Affaires étrangères de la Grèce qui a visité la Turquie pour la réunion du Conseil de la Coopération de Haut Niveau (CCHN).

Le contenu de la réunion de CCHN qui sera organisé le 04 Mars 2013 a été révisé et la situation des accords à signer a été abordée dans la rencontre par les délégations des Ministères des Affaires étrangères des deux pays. A l’occasion de CCHN, ils ont indiqué que plus de 20 documents étaient prêts pour la signature. Le développement rapide des relations bilatérales a été bien accueilli et il a été souligné que la deuxième réunion de la CCHN ajoutera un nouvel élan aux relations.

Les ministres ont convenus de se rencontrer régulièrement dans l’avenir en soulignant qu'ils suivront étroitement la mise en œuvre des accords signés et ceux qui seront signés en qualité des membres responsables du cabinet de la coordination des processus de CCHN.Türkiye-Yunanistan YDİK toplantısının son hazırlıkları gözden geçirildi.

Dışişleri Bakanı Sayın Ahmet Davutoğlu Türkiye-Yunanistan Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi (YDİK) toplantısı için İstanbul’da bulunan Yunanistan Dışişleri Bakanı Dimitris Avramopulos’la biraraya geldi.

İki ülke Dışişleri Bakanlıklarından heyetlerin katılımıyla gerçekleştirilen görüşmede 4 Mart 2013 tarihinde gerçekleştirilecek YDİK toplantısının gündeminin üzerinden geçildi ve imzalanması öngörülen anlaşmalara ilişkin son durum ele alındı. YDİK vesilesiyle 20'yi aşkın belgenin imzaya hazır hale geldiği belirlendi. İki ülke ilişkilerinin hızla gelişmesinden duyulan karşılıklı memnuniyet dile getirilerek ikinci YDİK toplantısının bu yönde ilave bir ivme

Page 35: 1

ve dinamizm kazandıracağı vurgulandı.

YDİK sürecinin eşgüdümünden sorumlu kabine üyeleri sıfatıyla imzalanan ve daha önce imzalanmış bulunan anlaşmaların uygulamasını yakından takip edeceklerini ifade eden Bakanlar bu amaçla önümüzdeki dönemde de yakın temas içinde olma konusunda mutabık kaldılar.

SEM Ahmet Davutoğlu, Ministre des Affaires étrangères de la Turquie, “Les relations de la Turquie et des États-Unis progressent rapidement dans la ligne du Partenariat Modèle”.

SEM John Kerry, Secrétaire d'Etat des Etats-Unis, a rendu visite à notre pays sur l'invitation de SEM Ahmet Davutoğlu, Ministre des Affaires étrangères de la Turquie. Les relations bilatérales ainsi que les thèmes divers régionaux et mondiaux ont été abordé dans les entretiens ayant eu lieu au Palais d'Ankara, le 01 mars 2013. SEM Ahmet Davutoğlu a souligné le niveau excellent des relations bilatérales de la Turquie et les États-Unis. SEM Davutoğlu a précisé que les relations des deux pays progressent rapidement et deux pays peuvent parler de tous les sujets de manière claire et transparente sur le fait du "Partenariat Modèle" exprimé premièrement par SEM Barack Obama, Président des États-Unis, en 2009.

SEM Ahmet Davutoğlu a exprimé que la Coopération Transatlantique du Commerce et de l'Investissement négociée entre l'Europe et les Etats-Unis a été abordé dans les entretiens ayant été réalisés à Rome et à Ankara. "Nous poursuivons la vision du Partenariat Transatlantique du Commerce et de l'Investissement. Nous avons partagé notre opinion sur la nécessité d'un positionnement fort de la Turquie dans ledit Partenariat lors que nous envisageons l'Union douanière entre la Turquie et l'Union européenne (UE) et aussi nos relations commerciales avec les Etats-Unis. Nous saluons les expressions très claires de SEM John Kerry précisant que la Turquie se trouve dans cette vision." a précisé SEM Ahmet Davutoğlu.

SEM Ahmet Davutoğlu a déclaré que les sujets divers sur une perspective large sont à l'ordre du jour des deux pays et ils avaient échangé les avis concernant la situation en Syrie, les derniers développements dans le Printemps arabe, l'Egypte, la Tunisie, la Libye, les élections au Maroc, le procès du retrait de l'Afghanistan, le procès de paix au Moyen Orient, la situation après les élections au Chypre, l'OTAN et deux pays ont évalué les sujets avec une compréhension mutuelle et une perspective commune.

SEM John Kerry a précisé que les négociations s'étaient passées efficacement et ils avaient convenu du progrès de la coopération économique, dans ce contexte, le Partenariat Transatlantique du Commerce et de l'Investissement est une grande opportunité pour la Turquie, les Etats-Unis et l'UE et les Etats-Unis voudraient continuer à coopérer avec la Turquie. En précisant que la Turquie et les Etats-Unis essaient de trouver une résolution politique concernant les développements en Syrie, SEM John Kerry a exprimé que deux pays voudraient la fin de la tragédie humaine en Syrie, dans ce contexte, la Turquie avait pris des mesures importantes pour aider les réfugiés syriens.

SEM John Kerry a été accueilli également par SEM Abdullah Gül, Président et SEM Recep Tayyip Erdoğan, Premier Ministre de la République de Turquie.Dışişleri Bakanı Davutoğlu “Türkiye-ABD ilişkileri model ortaklık temelinde hızla ilerlemektedir.”

ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, Dışişleri Bakanı Sayın Ahmet Davutoğlu’nun davetine icabetle ülkemize bir ziyaret gerçekleştirdi. Ankara Palas Devlet Konukevinde 1 Mart 2013 tarihinde gerçekleştirilen görüşmelerde ikili ilişkilerin yanısıra, muhtelif bölgesel ve küresel konular ele alındı. Düzenlenen ortak basın toplantısında Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Türkiye-ABD ikili ilişkilerinin mükemmel düzeyine işaret etti. 2009 yılında ABD Başkanı Barack Obama’nın ilk kez kullandığı “Model Ortaklık” kavramı temelinde ikili ilişkilerin hızla ilerlediğini, iki ülkenin her konuyu açık ve şeffaf bir şekilde konuştuğunu belirtti.

Gerek Roma’da gerek Ankara’daki görüşmeler sırasında ABD ile Avrupa Birliği arasında halen müzakere edilmekte olan Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı’nın da ele alındığını ifade eden Dışişleri Bakanı Davutoğlu “Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı vizyonunu yakından takip ediyoruz. Türkiye ve Avrupa Birliği arasındaki gümrük birliği ve ayrıca ABD’yle olan ticari ilişkilerimiz göz önüne alındığında Transatlantik Ticari ve Yatırım Ortaklığı içinde Türkiye’nin güçlü bir konumunun olması gerektiği düşüncemizi paylaştık. ABD Dışişleri

Page 36: 1

Bakanı Kerry’nin çok açık ve net ifadelerle bu vizyonun içinde Türkiye’nin yer aldığını ifade etmelerini memnuniyete karşıladık.” dedi.

Dışişleri Bakanı Davutoğlu, çok geniş bir perspektifte çok farklı konuların iki ülkenin gündeminde olduğunu, bu çerçeve, Suriye’deki durum, Arap Baharı’nda son yaşanan gelişmeler, Mısır, Tunus, Libya ve Fas’taki seçim süreçleri, Afganistan’dan çekilme süreci, Ortadoğu barış süreci, Kıbrıs’taki seçim sonrası durum, NATO ile ilgili konular gibi farklı konularda görüş alışverişinde bulunulduğunu, iki ülkenin bütün bu konulara karşılıklı anlayış içinde ve ortak bir perspektifle baktığını kaydetti.

Görüşmelerin son derece verimli geçtiğine işaret eden ABD Dışişleri Bakanı Kerry, ekonomik işbirliğinin ilerletilmesi konusunda mutabık kalındığını, bu çerçevede, Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı’nın ABD, Avrupa ve Türkiye için önemli bir fırsat olduğunu, bu konuda ABD’nin Türkiye ile birlikte çalışmaya devam etmek istediğini belirtti. Suriye’deki gelişmeler konusunda Türkiye ve ABD’nin siyasi çözüm bulunması doğrultusunda çalıştığına işaret eden Konuk Bakan, iki ülkenin de Suriye’deki insani trajediyi sona ermesini amaçladığını, bu bağlamda, Türkiye’nin Suriyeli sığınmacılara yardım için çok önemli adımlar attığını söyledi.

ABD Dışişleri Bakanı Kerry, Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül ve Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından da kabul edildi.S.E.M. Ahmet Davutoğlu, Ministre des Affaires Étrangères de la Turquie: “Tous les pays ont le perspectif collectif pour mettre fin à la tragédie humaine en Syrie.”

S.E.M Ahmet Davutoğlu , Ministre des Affaires Étrangères de la Turquie, a participé à la réunion du “Groupe Restreint” des Amis du Peuple Syrien à Rome, le 28 février 2013. S.E.M Ahmet Davutoğlu ainsi que les Ministres des Affaires étrangères des États-Unis, de la Grande Bretagne, de l'Allemagne, de l'Égypte, des Émirats Arabes Unis, du Qatar, de la Jordanie et de l'Arabie Saoudite ont pris part à la réunion organisée par S.E.M Giulio Terzi, Ministre des Affaires Étrangères de l'Italie. La deuxième session de la réunion a été organisée avec la participation du comité de la Coalition nationale des forces de l'opposition et de la révolution syrienne présidé par Muaz el-Hatib.

A la suite de la réunion, S.E.M. Ahmet Davutoğlu ayant fait une déclaration à la presse turque a précisé que la Turquie avait informé sur les circonstances de vie découlant des conditions rudes d'hiver et "ayant déjà parvenu aux dimensions de la tragédie humaine" pour les réfugiés syriens et le fait que des décisions prises dans la réunion du groupe des amis du peuple syrien organisée à Marrakech n'auraient pas pu être mises en œuvre avait provoqué des déceptions chez l'opposition syrienne.

S.E.M Ahmet Davutoğlu, soulignant que les ministres des Affaires étrangères se sont convenu des trois chapitres principaux a précisé: "Tous les pays ont le perspectif collectif pour mettre fin à la tragédie humaine en Syrie. Deuxièmement, cette crise risque de transformer en une crise régionale. Il y a un consentement général pour que celle-ci ne surgisse pas. Troisièmement, nous devons exposer une position claire et décisive concernant les courants extrémistes et le problème du contrôle des armes chimiques."Dışişleri Bakanı Davutoğlu “Bütün ülkeler Suriye’deki insani trajediye son verme noktasında ortak perspektife sahipler.”

Dışişleri Bakanı Sayın Ahmet Davutoğlu 28 Şubat 2013 tarihinde Roma’da düzenlenen Suriye Halkının Dostları “Çekirdek Grubu” Toplantısı'na katıldı. İtalya Dışişleri Bakanı Giulio Terzi’nin evsahipliğindeki toplantıya, Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun yanısıra ABD, İngiltere, Fransa, Almanya, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar, Ürdün ve Suudi Arabistan Dışişleri Bakanları katıldı. Toplantının ikinci oturumu Muaz el-Hatib başkanlığındaki Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Koalisyonu (SMDK) heyetinin katılımıyla gerçekleştirildi.

Toplantı sonrasında Türk basın mensuplarına bir açıklama yapan Dışişleri Bakanı Davutoğlu, toplantıda Türkiye olarak, Suriyeli sığınmacıların özellikle kış şartlarından kaynaklanan ve "insanlık trajedisi boyutlarına ulaşan" yaşam şartları hakkında bilgi verildiğini, ayrıca Marakeş'teki Suriye Halkının Dostları Grubu Toplantısı'nda alınan kararların hayata geçirilememesinin Suriye muhalefetinde yarattığı hayal kırıklığının aktarıldığını belirtti.

Dışişleri Bakanlarının üç ana başlıkta mutabık kaldıklarına işaret eden Dışişleri Bakanı Davutoğlu, "Bütün ülkeler insani trajediye son verme noktasında ortak perspektife sahipler. İkinci olarak, bu krizin bölgesel bir krize

Page 37: 1

dönüşme riski var. Bunun ortaya çıkmaması konusunda genel anlayış var. Üçüncü olarak ise, aşırı akımlar ve kimyasal silahlarda denetim sorunu hususunda net ve kararlı tutum sergilemek gerekir" dedi.S.E.M. Ahmet Davutoğlu, Ministre des Affaires étrangères a rencontré à Rome, S.E.M. Rasmussen, Secrétaire général de l'OTAN.

S.E.M. Ahmet Davutoğlu, Ministre des Affaires étrangères a rencontré à Rome, S.E.M. Rasmussen, Secrétaire général de l'OTAN.

S.E.M.Ahmet Davutoğlu a rendu visite à Rome pour assister à la réunion des «Amis du peuple syrien", et le "Dîner transatlantique". Lors de sa visite, S.E.M. Ahmet Davutoglu a eu une réunion bilatérale le 27 Février 2013 avec le Secrétaire général de l'OTAN Anders Fogh Rasmussen.

S.E.M. Ahmet Davutoglu a déclaré que le déploiement des missiles Patriot en Turquie est un important et bon exemple pour la solidarité interne de l'Alliance ainsi qu’ a remercié le Secrétaire général Rasmussen pour son soutien à cet égard.

Sur la question du Secrétaire général Rasmussen à propos de la situation actuelle en Syrie, S.E.M. Ahmet Davutoğlu a échangé des informations sur la situation humanitaire en Syrie et les camps dans notre pays. Exprimant la profonde déception et la nécessité d'une assistance pour le peuple syrien, S.E.M.Ahmet Davutoğlu a souligné que la communauté internationale devrait adopter une position plus efficace pour la situation en Syrie. S.E.M.Ahmet Davutoğlu a souligné, pour l'amélioration des conditions humanitaires, le Conseil de sécurité devrait prendre des mesures pour assurer l'accès à l'aide humanitaire à ceux qui en ont besoin. S.E.M.Ahmet Davutoğlu a dit que la poursuite de la situation actuelle pourrait également mettre en danger toute la région.

En outre, il a été convenu de commencer les préparatifs concernant la visite en Turquie du Secrétaire général Rasmussen dans un proche avenir.

Dışişleri Bakanı Davutoğlu Roma’da NATO Genel Sekreteri Rasmussen ile görüştü.

“Suriye'nin Dostları” toplantısı ve Transatlantik yemeğine katılmak üzere Roma'ya bir ziyaret gerçekleştiren Dışişleri Bakanı Sayın Ahmet Davutoğlu 27 Şubat 2013 tarihinde NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen ile ikili bir görüşme gerçekleştirdi.

Dışişleri Bakanı Davutoğlu, patriot hava sistemlerinin Türkiye'de kurulmasının İttifak içi dayanışmaya önemli ve güzel bir örnek olduğunu ifadeyle, bu konudaki desteğinden dolayı Genel Sekreter Rasmussen'e teşekkür etti.

Genel Sekreter Rasmussen'in Suriye'deki son duruma ilişkin sorusu üzerine Dışişleri Bakanı Davutoğlu Suriye'deki insani durum ve ülkemizdeki kamplar hakkında bilgi verdi. Uluslararası toplumun Suriye konusunda daha etkin bir tutum sergilemesi gerektiğini, Suriye halkının büyük hayal kırıklığı yaşadığını ve yardıma ihtiyaç duyduğunu vurguladı. Dışişleri Bakanı Davutoğlu özellikle insani durumun iyileştirilmesi amacıyla BM Güvenlik Konseyi'nin insani yardımların ihtiyaç sahiplerine ulaştırılmasını sağlayacak adımları atması gerektiğine işaret etti. Mevcut durumun devam etmesinin bölge için de çok tehlikeli durumlar meydana getirebileceğini ifade etti.

Görüşmede ayrıca, Genel Sekreter Rasmussen’in önümüzdeki dönemde ülkemize gerçekleştirmeyi öngördüğü ziyarete ilişkin çalışmaların başlatılması kararlaştırıldı.S.E.M. Ahmet Davutoğlu, Ministre des Affaires étrangères, s’est adressé au Conseil des droits de l’homme des Nations Unies.

S.E.M. Ahmet Davutoğlu, ministre des Affaires étrangères s’est rendu à Genève le 25 février 2013 pour participer à la séance du haut niveau de la vingt-deuxième session du Conseil des droits de l’homme de l’ONU organisée du 25 février au 22 mars 2013.

S.E.M Ahmet Davutoğlu s’est adressé au Conseil des droits de l’homme et a souligné qu’il faut se concentrer sur les valeurs de l’humanité sans aucune discrimination et ainsi passer à l’action avec la conscience commune humanitaire sous le drapeau de l’ONU lors qu’il s’agit des droits de l’homme et les thèmes humanitaires malgré les différences politiques.

Page 38: 1

S.E.M Ahmet Davutoğlu, en attirant l’attention sur la tragédie humaine en Syrie, a précisé “200 personnes ont déjà perdu leurs vies au moment où nous parlons ici” et Monsieur le ministre a aussi ajouté qu’il ne s’agit pas uniquement les statistiques, car chaque nombre signifie une vie d’un homme et une violation de droit vital.

S.E.M Ahmet Davutoğlu a remarqué que la Turquie est en train de faire de son mieux pour épauler la grande partie du malheur humanitaire en accentuant la violation démesurée des droits de l’homme laquelle a causé une grande tragédie humanitaire en Syrie.

S.E.M. Ahmet Davutoğlu a posé « Combien de temps nous allons permettre la poursuite de cette tragédie humaine comme la communauté internationale ? » et Monsieur le ministre a aussi souligné que la communauté internationale doit se collaborer pour établir un environnement favorable afin d'atteindre l’aide humanitaire à toutes les parties de la Syrie et de mettre un terme dès que possible les crimes commis par le régime syrien contre son propre peuple.

S.E.M. Ahmet Davutoğlu, se référant à la souffrance des Palestiniens sous l'occupation israélienne, a déclaré;

Depuis la fondation de l'Organisation des Nations Unies, cette question est une plaie saignante dans la conscience de l'humanité. Aujourd'hui, la puissance occupante se considère lui-même au-dessus des droits de l'homme internationaux et aussi les lois des droits de l’homme et elle nuit fondamentalement de trois façons. ‘’ Le sol, l'homme et l'honneur. ‘’

Ahmet Davutoğlu a déclaré ‘’Etat de Palestine doit prendre sa propre place sous le soleil‘’ en rappelant son discours dans l'Assemblée générale des Nations Unies ayant été organisée au mois de novembre 2012.

Le texte complet du discours adressé au Conseil des droits de l’homme de l’ONU à la vingt-deuxième session par le ministre des Affaires étrangères, S.E.M Ahmet Davutoğlu (Cliquer ici).

Dışişleri Bakanı Davutoğlu BM İnsan Hakları Konseyi’ne hitap etti.

Dışişleri Bakanı Sayın Ahmet Davutoğlu 25 Şubat-22 Mart 2013 tarihleri arasında düzenlenen Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi’nin 22. Oturumu’nun Yüksek Düzeyli Bölümü’ne katılmak üzere 25 Şubat 2013 tarihinde Cenevre’ye bir ziyaret gerçekleştirdi.

İnsan Hakları Konseyi’nde hitap eden Dışişleri Bakanı Davutoğlu, siyasal farklılıklara rağmen, insan hakları ve insani konularda sözkonusu olduğunda, ayrım gözetmeksizin insanlığın ortak değerlerine odaklanılması ve bu bağlamda, Birleşmiş Milletler bayrağı altında “ortak insani vicdan” ile hareket edilmesi gerektiğinin altını çizdi

Suriye’deki insani trajediye dikkat çeken Dışişleri Bakanı Davutoğlu, “Bugün biz konuşurken, yaklaşık 200 insan daha yaşamını kaybetti. Sadece istatistiklerden bahsetmiyoruz. Her sayı, bir insan yaşamı ve de yaşam hakkının ihlali anlamına gelir" dedi.

Dışişleri Bakanı Davutoğlu büyük bir insani trajediye yol açan Suriye'deki ölçüsüz insan hakları ihlallerine dikkat çekerek “Türkiye insani felaketin önemli bir kısmını omuzlamak için elinden geleni yapıyor.” diye konuştu.

“Uluslararası toplum olarak bu insanlık trajedisinin sürmesine daha ne kadar izin vereceğiz?” sorusunu yönelten Dışişleri Bakanı Davutoğlu, uluslararası toplumun Suriye’nin her yerine insani yardımın ulaşabilmesi amacıyla uygun ortamı tesis etmesi ve Suriye rejiminin kendi halkına karşı işlediği suçların bir an önce sona erdirilmesi için birlikte hareket etmesi gerektiğini vurguladı.

İsrail işgali altındaki Filistinlilerin acılarına da değinen Dışişleri Bakanı Davutoğlu şunları kaydetti;

“Birleşmiş Milletler kurulduğundan bu yana bu konu insanlık vicdanında kanayan bir yaradır. Bugün işgalci güç kendini uluslararası insan haklarından ve insan hakları yasalarından üstün görmekte ve Filistinlilere temel olarak üç yoldan zarar vermektedir: toprak, insan ve onur”

Page 39: 1

Geçtiğimiz Kasım ayında BM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmayı hatırlatan Dışişleri Bakanı Davutoğlu, "Filistin Devleti güneşin altında hak ettiği yeri almalıdır" dedi.

Dışişleri Bakanı Sayın Ahmet Davutoğlu’nun BM İnsan Hakları Konseyi 22. Oturumu’nda yaptıkları konuşmanın tam metni.

Le Ministre des Affaires étrangères Ahmet Davutoğlu s’est adressé aux jeunes fonctionnaires.

S.E.M.Ahmet Davutoğlu, Ministre des Affaires étrangères s’est adressé le 21 février dans le palais d’Ankara aux candidats fonctionnaires de carrière ainsi que les consulaires et fonctionnaires d'expertise dont la formation continue encore à l’Académie de la diplomatie du Ministère.

S.E.M.Davutoğlu a partagé ses points de vue concernant le profil du diplomate demandé de nos jours à la lumière des horizons élargis de notre politique étrangère et de la position émergente de la Turquie.

Donnant des recommandations aux jeune fonctionnaires sur la carrière dans cette direction, S.E.M.Ahmet Davutoğlu a signalé que les diplomates turcs sont des individus ayant la confiance en soi, sachant l’histoire de son pays et de sa région, se mettant en contact étroit avec les communautés du pays accrédité et par conséquent faisant des évaluations tant globales que locales sur les développements mondiaux, capable de poursuivre de près les innovations modernes et dynamiques, et de profiter des possibilités technologiques, et qu’ un fonctionnaire de carrière devrait avoir une vision sur les problèmes mondiaux tout en se perfectionnant continuellement dans les différentes disciplines; et S.E.M.Ahmet Davutoğlu a souligné de savoir les matières concernant la carrière et l’histoire aussi bien que la philosophie et les mathématiques est une nécessité pour être un bon fonctionnaire de carrière.

Soulignant également l’importance de l’éloquence dans la diplomatie S.E.M Ahmet Davutoğlu, le Ministre des Affaires étrangères, a ajouté qu’ils devraient prendre toujours en considération les sensibilités et les perceptions de la masse à lesquelles les jeunes diplomates s’adresseront. S.E.M.Ahmet Davutoğlu a également demandé aux jeunes fonctionnaires d’apprendre la langue et l’histoire du pays où ils assumeront les fonctions.

A la suite de son discours prononcé, S.E.M.Ahmet Davutoğlu s’est réuni avec les académiciens donnant des cours à l’académie de la diplomatie pour le déjeuner.Dışişleri Bakanı Davutoğlu genç memurlara hitap etti.

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Bakanlık Diplomasi Akademisi’ndeki eğitimleri halen devam etmekte olan aday meslek memurları ile konsolosluk ve ihtisas memurlarına 21 Şubat 2013 tarihinde Ankara Palas’ta hitap etti.

Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Türkiye’nin yükselen konumu ve dış politikamızın genişleyen ufukları ışığında günümüzde ihtiyaç duyulan diplomat profiline ilişkin görüşlerini paylaştı.

Genç memurlara bu yönde mesleki tavsiyelerde bulunan Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Türk diplomatlarının özgüvenli, ülkesinin ve bölgesinin tarihini bilen, görev yaptığı ülkelerdeki toplumlarla yakın iletişim kurabilen ve dolayısıyla dünyadaki gelişmeler üzerine hem küresel hem de yerel boyutta değerlendirmeler yapabilen, modern gelişmeleri ve dinamikleri yakından takip eden, teknolojinin imkanlarından azami ölçüde yararlanabilen kişiler olduklarını, bir dışişleri kariyer memurunun sürekli olarak farklı konularda kendisini geliştirerek dünya meselelerine dair vizyon sahibi olması gerektiğini; mesleki konular ile tarih bilgisinin yanısıra felsefe ve matematik bilmenin iyi bir kariyer memuru olmanın gereği olduğunu kaydetti.

Diplomaside hitabetin önemine de vurgu yapan Dışişleri Bakanı Davutoğlu, hitap edilen kitlenin hassasiyetlerinin ve algısının daimi göz önünde tutulması gerektiğini belirtti. Ayrıca genç memurlardan, görev yapacakları ülkelerin dili ve tarihini öğrenmelerini istedi.

Dışişleri Bakanı Davutoğlu konuşmasının ardından Diplomasi Akademisinde ders veren akademisyenlerle öğle yemeğinde biraraya geldi.

Page 40: 1

S.E.M. Ahmet Davutoğlu, ministre des Affaires étrangères a rencontré Ambassadeur à la retraité Halil Akıncı, Secrétaire Général du Conseil turc.

S.E.M. Halil Akıncı, l’ambassadeur à la retraite et Secrétaire général de Conseil turc a effectué une visite de courtoisie à S.E.M. Davutoğlu, Ministre des Affaires étrangères de la République de Turquie.

Indiquant l’importance accordée au Conseil turc par la Turquie, S.E.M. Davutoğlu, Ministre des Affaires étrangères, a exprimé que le volume de plus en plus croissant des activités de Conseil turc a été accueilli et qu’ils continueraient de supporter les efforts de S.E.M. Akıncı, secrétaire général.

S.E.M. Akıncı a donné des informations concernant les activités à réaliser dans la période à venir et a fait cadeau du drapeau de Conseil turc à S.E.M Davutoğlu, Ministre des Affaires étrangères de la République de Turquie.

Le drapeau de Conseil turc a été créé en utilisant les éléments des drapeaux nationaux des Etats membres, la croissant au milieu du drapeau Conseil symbolise le drapeau turc, l’étoile figurant à côté de la croissant le drapeau azerbaïdjanais, les rayons du soleil hors de la croissant le drapeau kirghize et la couleur bleue le drapeau kazakh.

Cliquer pour les informations détaillées concernant les relations entre la Turquie et le Conseil turc.

Dışişleri Bakanı Davutoğlu Türk Konseyi Genel Sekreteri Emekli Büyükelçi Halil Akıncı ile görüştü.

Türk Konseyi Genel Sekreteri Emekli Büyükelçi Halil Akıncı Dışişleri Bakanı Sayın Ahmet Davutoğlu’na 20 Şubat 2013 tarihinde nezaket ziyaretinde bulundu.

Türkiye’nin Türk Konseyi’ne verdiği öneme işaret eden Dışişleri Bakanı Davutoğlu Konseyin giderek gelişen faaliyet hacminden memnuniyet duyulduğunu ve Genel Sekreter Akıncı'nın çabalarına verilen desteğin süreceğini ifade etti.

Genel Sekreter Akıncı, Dışişleri Bakanı Davutoğlu'na Türk İşbirliği Konseyi'nin önümüzdeki dönemde gerçekleştireceği faaliyetlere ilişkin bilgi verdi ve Konsey bayrağını hediye etti.

Türk Konseyi bayrağının ortasındaki hilal Türkiye’yi, hilalin yanında yer alan yıldız Azerbaycan’ı, hilalin dış kısmındaki güneş ışınları Kırgızistan’ı ve mavi rengi de Kazakistan’ı simgelemektedir.

Türkiye’nin Türk Konseyi ile ilişkilerine dair ayrıntılı bilgi için tıklayınız.

Le discours de S.E.M. Naci Koru, l’Ambassadeur et ministre adjoint des Affaires étrangères de Turquie dans l’atelier Turco-Russe.

S.E.M. Naci Koru, l’Ambassadeur et ministre adjoint des Affaires étrangères de Turquie, a livré le discours d’ouverture d’atelier intitulé « Les relations turco-russes dans la période de l’après –guerre froide: les Dynamiques actuelles, Perspectives futures » organisé par l’Organisation Internationale pour la Recherche Stratégique(USAK) et l’Institut des Etudes orientales de l’Académie des Sciences de Russie, le 19 février 2013.

Dans son discours, M. l’Ambassadeur Koru, ministre adjoint des Affaires étrangères de Turquie, a précisé que comme deux pays importants de l’Eurasie, la Turquie et la Russie avec leurs profondeurs immenses historiques, caractéristiques culturelles distinctes et leurs fortes traditions d’état, ont été en interaction constante pendant des siècles. Soulignant le niveau atteint dans les relations entre les deux pays M. Koru : “Cette interaction avaient ses bas et hauts, ses périodes de rivalité et de solidarité, de compétition et de coopération” a-t-il déclaré.

Indiquant la fondation de le Conseil de Coopération de Haut Niveau en 2012, M. l’Ambassadeur Koru, ministre adjoint des Affaires étrangères, a déclaré que le Conseil reflète la forte volonté politique des deux parties pour maintenir l’élan dans les relations bilatérales et qu’il fonctionne comme un mécanisme de direction en vue

Page 41: 1

d’avancer la coopération multilatérale.

Soulignant que la Russie est le deuxième plus grand partenaire commercial de la Turquie, M. l’Ambassadeur Koru a exprimé qu’ en 2012 le commerce bilatérale a atteint jusqu’à 33 milliards de dollars en croissant de sept fois et de la même façon que les investissements réciproques ont atteint au niveau de 10 milliards de dollar tandis que le cout total des projets de construction entrepris par les sociétés turques a déjà excédé 40 milliards de dollars.

Attirant l’attention sur les possibilités de la coopération bilatérale couvrant probablement une géographie énorme et au-delà de l’Eurasie,M. l’Ambassadeur Koru, ministre adjoint des Affaires étrangères: “ Les observateurs des relations turco-russes au cours des dix dernières années ont eu la chance de témoigner d’une transformation incroyable. Le processus commençant par la coopération économique dans les années 90 a été enrichi par un solide dialogue politique dans les années 2000.Le début des années 2010 a fonctionné comme une période de rapprochement. Et nous commençons juste à découvrir les choses que nous pouvons réussir ensemble.Le texte intégral du discours prononcé par M. l’Ambassadeur Naci Koru, vice-ministre des Affaires étrangères.

Dışişleri Bakan Yardımcısı Koru Türk-Rus Çalıştayının açılış konuşmasını yaptı.

Dışişleri Bakan Yardımcısı Büyükelçi Sayın Naci Koru, 19 Şubat 2013 tarihinde Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu ve Rus Bilimler Akademisi Şarkiyat Enstitüsü tarafından düzenlenen “Soğuk Savaş Sonrası Dönemde Türk-Rus İlişkileri: Mevcut Dinamikler, Geleceğe Yönelik Beklentiler” başlıklı çalıştayın açılış konuşmasını yaptı.

Bakan Yardımcısı Koru konuşmasında, engin tarihsel derinlikleri, farklı kültürel özellikleri ve güçlü devlet gelenekleriyle Avrasya’nın iki önemli ülkesi olarak Türkiye ve Rusya’nın yüzyıllardır sürekli etkileşim içinde bulunduklarını belirtti. İki ülke arasında ilişkilerde bugün gelinen noktayı vurgulayan Bakan Yardımcısı Koru “Bu etkileşimin, inişleri ve çıkışları, çekişme ve dayanışma ile rekabet ve işbirliği dönemleri oldu” dedi.

2010 yılında Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi'nin kurulduğuna işaret eden Bakan Yardımcısı Koru, Konsey’in ikili ilişkilerdeki ivmeyi sürdürme yönündeki iki tarafın güçlü siyasi iradesini yansıttığını ve çok boyutlu işbirliğini daha da ileriye taşımak amacıyla yönlendirici bir mekanizma olduğunu kaydetti. Ekonomik ilişkilere ilişkin olarak Bakan Yardımcısı Koru, Rusya’nın, Türkiye'nin ikinci en büyük ticaret ortağı olduğunu vurgulayarak, 2012 yılında ikili ticaretin yedi kat büyüyerek 33 milyar dolara ulaştığını, benzer şekilde, Rusya'da Türk firmaları tarafından üstlenilen inşaat projelerinin toplam değeri 40 milyar doları aşarken, karşılıklı yatırımların 10 milyar dolar seviyesine ulaştığını ifade etti.

Geniş bir coğrafyayı, muhtemelen Avrasya’nın da ötesini de kapsayacak ikili işbirliği olanaklarına dikkat çeken Bakan Yardımcısı Koru “Son on yıldır Türk-Rus ilişkilerini takip edenler inanılmaz bir dönüşüme tanıklık etme şansına sahip oldular. 1990'larda ekonomik işbirliği olarak başlayan süreç 2000'lerde sağlam bir siyasi diyalogla zenginleştirildi. 2010'ların başları bir yakınlaşma dönemi olarak görevi gördü. Ve biz birlikte başarabileceklerimizi keşfetmeye yeni başlıyoruz.” dedi.Dışişleri Bakan Yardımcısı Büyükelçi Naci Koru’nun Türk-Rus Çalıştayı’nda Yaptıkları Konuşma.

S.E.M. Ahmet Davutoğlu : «L’amitié de Turco-Grecque a le pouvoir de surmonter toutes les crises».

S.E.M. Dimitris Avramopulos,Ministre des Affaires étrangères de la Grèce, a effectué le vendredi 15 février une visite de travail à Ankara qui a eu lieu à la suite de celle effectuée à Athènes en octobre 2012 par S.E.M. Ahmet Davutoğlu.

Lors des entretiens au cours des lesquels les préparatifs de la deuxième réunion du Conseil de Coopération de Haut Niveau ont été abordés, S.E.M. Ahmet Davutoğlu, Ministre des Affaires étrangères de République de Turquie, et son homologue ont également échangé des points de vues sur l’avenir de l’Europe et des relations turco- grecque ainsi que concernant les développements dans les Balkans, à la Méditerranée et au Moyen-Orient.

S’exprimant lors de la conférence de presse conjointe, S.E.M. Davutoğlu, Ministre des Affaires étrangères de la République de Turquie, a déclaré que dans le cadre des préparatifs de la réunion du Conseil de Coopération de

Page 42: 1

Haut Niveau , plusieurs accords avaient été conclus et certains autres accords étaient encore en cours de négociation. Attirant l’attention sur l’augmentation du volume du commerce bilatéral ,S.E.M. Davutoğlu a souligné qu’il a été visé d’augmenter le volume du commerce bilatéral jusqu’à 10 milliards de dollars avec les accords signés dans les réunions du Conseil de Coopération de Haut Niveau et des accords à signés à l’avenir.

S.E.M. Davutoğlu a signalé que les efforts menés renforceraient la conscience d’un destin commun parmi les peuples des deux pays et que les deux pays partageraient une vision commune concernant l’avenir des relations turco-grecques.

Indiquant que la réunion qui s’est tenue au Palais d’Ankara était d’une importance particulière, S.E.M. Davutoğlu a rappelé que Atatürk, le premier président de la République de Turquie et Venizelos, Premier ministre de la Grèce ont rencontré en 1930 au Palais d’Ankara.

La deuxième réunion du Conseil de Coopération de Haut Niveau entre la Turquie et la Grèce qui sera présidée par S.E.M. Recep Tayyip Erdoğan,Premier ministre de la République de Turquie, et S.E.M. Samaras, Premier ministre de la Grèce, se tiendra le 5 mars 2013 à Ankara .Dışişleri Bakanı Davutoğlu “Türk-Yunan dostluğu bütün krizleri aşacak güçtedir.”

Yunanistan Dışişleri Bakanı Dimitris Avramopulos, Dışişleri Bakanı Sayın Ahmet Davutoğlu’nun Ekim 2012’de Atina’ya gerçekleştirdiği çalışma ziyaretine mukabele etmek üzere 15 Şubat Cuma günü Ankara’ya bir çalışma ziyaretinde bulundu.

Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi’nin (YDSK) ikinci toplantısının hazırlıklarının ele alındığı görüşmelerde Dışişleri Bakanı Davutoğlu ve Konuk Bakan ayrıca Avrupa’nın geleceği ve Türkiye-AB ilişkilerinin yanısıra Balkanlar, Akdeniz ve Ortadoğu’daki gelişmeler konusunda görüş alışverişinde bulundular.

Düzenlenen ortak basın toplantısında Dışişleri Bakanı Davutoğlu, YDSK toplantısının hazırlıkları kapsamında birçok anlaşma üzerinde mutabakat sağlandığını, bazı anlaşmalara dair müzakerelerin devam ettiğini ifade etti. İkili ticaret hacminin olumlu bir seyir izleyerek artığına dikkat çeken Dışişleri Bakanı Davutoğlu, YDSK toplantılarında imzalanmış ve daha sonra imzalanacak anlaşmalarla ikili ticaret hacminin 10 milyar Dolar seviyesine çekilmesinin hedeflendiğini kaydetti.

Dışişleri Bakanı Davutoğlu, yürütülen çalışmaların iki ülke halkları arasında ortak kader bilincini güçlendireceğini, iki ülkenin Türk-Yunan ilişkilerinin geleceği konusunda ortak bir vizyonu paylaşacaklarını söyledi.

Görüşmelerin Ankara Palas’ta gerçekleştirilmesinin özel bir önemi olduğuna işaret eden Dışişleri Bakanı Davutoğlu Atatürk ile Yunanistan Başbakanı Venizelos’un 1930 yılında Ankara Palas’ta biraraya geldiklerini hatırlattı.

Türkiye-Yunanistan Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyinin ikinci toplantısı 5 Mart 2013 tarihinde Sayın Başbakanımız ve Yunanistan Başbakanı Samaras başkanlığında Ankara’da gerçekleştirilecektir.S.E.M. Ahmet Davutoğlu, Ministre des Affaires étrangères a invité l’ONU d’accomplir ses propres fonctions pour assurer l’accès aux assistances humanitaires en Syrie.

S.E.M.Ahmet Davutoğlu s’est adressé le 15 février 2013, aux membres de la soixante-onzième réunion de la Commission mixte Turquie – Union Européen organisée à la Grande Assemblé Nationale de la Turquie.

Citant le message de M. Hatip Muaz el, le chef de la Coalition nationale syrienne «je suis prêt à négocier avec les personnes comme Farouk Shara, adjoint de Bachar al-Assad dont les mains ne sont pas sanglants ", S.E.M.Ahmet Davutoğlu, ministre des Affaires étrangères a souligné que le régime syrien n’a pas donné une réponse positive à ce message.

Tout en signalant que l’ONU a déjà perdu sa crédibilité, S.E.M.Ahmet Davutoğlu a également critiqué le Conseil de sécurité de l’ONU de n’avoir pas passé à l’action tandis que des millions d’hommes continuaient à vivre affamés et sans abris dans les conditions d’hiver suite à la mort de soixante-dix mille d’hommes en Syrie.

Page 43: 1

S.E. M.Ahmet Davutoğlu lançant un appel à la communauté internationale a signalé qu’ils devraient prendre des mesures nécessaires pour assurer l’accès aux assistances en Syrie et que le Conseil de Sécurité de l’ONU prenne une décision à cet égard pour l’accès humain. S.E.M.Davutoğlu a également précisé que la décision en question devrait être valable en matière de faire parvenir des matériaux de secours humanitaires aussi bien dans tous les endroits contrôlés par les opposants que tous les endroits supervisés par le Régime et cette décision prévoit une sanction à chaque partie entravant l’accès aux matériaux de secours humanitaires

S.E.M.Ahmet Davutoğlu a également rappelé que le régime syrien tirait sur son propre peuple avec des missiles de Scud et qu’on devrait répondre à ceux qui commettent des crimes de guerre dans le cadre des normes universelles de l'ONU.

S.E.M.Ahmet Davutoğlu a indiqué que les syriens se sont dirigés vers la Turquie tout comme les hommes étaient arrivés en Turquie tout au long des années 1990 sur le fait que la communauté internationale n'avait pas réussi à donner une réponse adéquate. « Ils attendent que la Turquie assume tout la responsabilité. Nous prenons la responsabilité humanitaire. Cependant, il faut savoir que c’est dans la responsabilité du Conseil de Sécurité n’ayant pas été en mesure de parvenir à un accord comme dans le cas de la Bosnie-Herzégovine jusque à ce que 70.000 Syriens retrouvent la mort. En raison des conséquences de son immobilité (inaction), je suis sûr qu'un jour, un autre secrétaire général descendra dans les rues de Homs et présentera ses excuses au peuple de la Syrie » a-t-il déclaré.

S.E.M.Ahmet Davutoğlu soulignant que le plus grand danger serait de geler la crise syrienne et a précisé également qu’il était important de ne pas donner place à des conflits gelés lors du processus de transition au Moyen-Orient et les réformes doivent être mises en œuvre sans démanteler les structures politiques et détruire les frontières politiques.Dışişleri Bakanı Davutoğlu Suriye’ye insani yardımların girebilmesi için BM’yi göreve çağırdı.

Dışişleri Bakanı Sayın Ahmet Davutoğlu, 15 Şubat 2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde düzenlenen 71. Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Toplantısı’nda komisyon üyelerine hitap etti.

Konuşmasında Suriye konusuna değinen Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Suriye Ulusal Koalisyonu Başkanı Muaz El Hatip'in geçtiğimiz günlerde yaptığı Beşşar Esed'in yardımcısı Faruk Şara gibi "eli kana bulaşmamış kişilerle görüşmeye hazırım" çağrısını hatırlatarak, Suriye rejiminin buna olumlu bir tepki vermediğine işaret etti.

BM Güvenlik Konseyi'nin artık inandırıcılığını kaybettiğini belirten Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Suriye'de 70 bin insanın ölümü üzerine milyonlarca insan aç ve bilaç kış şartlarında yaşarken, BM Güvenlik Konseyinin harekete geçememesini eleştirdi.

Uluslararası topluma çağrı yapan Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Suriye'ye insani yardımların girebilmesi için tedbir alınmasını ve bu çerçevede BM Güvenlik Konseyi’nin insani erişim konusunda bir karar alması gerektiğine işaret etti. Sözkonusu kararın, insani yardımın ihtiyaç sahiplerine ulaşması bağlamında gerek muhaliflerin gerek rejimin kontrolündeki her yerde geçerli olması ve insani yardımı engelleyen tarafa müeyyide öngörmesi gerektiğini belirtti.

Dışişleri Bakanı Davutoğlu, rejimin Suriye'de halkı Scud füzeleriyle vurduğunu hatırlattı ve BM evrensel normları çerçevesinde savaş suçlarını kim işliyorsa buna tepki verilmesi gerektiğini ifade etti. Dışişleri Bakanı Davutoğlu, uluslararası toplum yeterli tepkiyi veremediği için insanların 1990'lı yıllarda Türkiye'ye yöneldikleri gibi Suriyeliler'in de Türkiye'ye yöneldiğini belirterek, "Bütün sorumluluğu Türkiye'nin alması bekleniyor. Biz insani sorumluluğu alırız. Ama bilinsin ki siyasi sorumluluğun vebali hala 70 bin insan ölmesine rağmen aynen Bosna-Hersek'te olduğu gibi karar alamayan BM Güvenlik Konseyi'nin üzerindedir. Bu vebali dolayısıyla eminim bir gün bir başka BM Genel Sekreteri Humus sokaklarına inecek ve Suriye halkından özür dileyecek."dedi.

Suriye krizinin dondurulmasının en büyük tehlike olduğunu ifade eden Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Ortadoğu'daki değişimde donmuş krizlere izin verilmemesi gerektiğinin ve bu süreçte reformların siyasi yapılar dağılmadan, siyasi sınırlar yok edilmeden yapılmasının öneminin altını çizdi.

Page 44: 1

M. Davutoğlu, Ministre des Affaires étrangères de la République de Turquie a rencontré M. Kosrat Rasul, Secrétaire général adjoint de l’Union patriotique du Kurdistan(UPK) et Vice-Président du Gouvernement régional kurde irakien.

M. Ahmet Davutoğlu, Ministre des Affaires étrangères de la République de Turquie, a reçu M. Kosrat Rasul, Secrétaire général adjoint de l’Union patriotique du Kurdistan(UPK), et Vice-président du gouvernement régional kurde irakien (IKRG) ainsi que la délégation l'accompagnant, lors du diner de travail, le 14 février 2013.

Lors de la réunion, l’importance de la coopération pour la lutte contre le terrorisme a été soulignée. Un échange de vue s’est réalisé concernant Kirkuk et il a été souligné que la protection de la paix et la stabilité dans la ville de Kirkuk incarnant dans son sein tous les éléments de la société irakienne, tels que les Turkmènes, les Kurdes et les Arabes, revêtaient une importance primordiale.

Exprimant sa satisfaction pour le développement des relations entre la Turquie et le Gouvernement régional kurde irakien, M. Rasul a déclaré qu’ils voulaient resserrer encore davantage la coopération dans tous les domaines avec la Turquie disposant d’une position privilégiée dans la région grâce à sa démocratie avancée. II a également ajouté qu’ils avaient suivi ces dernières années avec appréciation les reformes réalisés et les pas entamés en Turquie.

Sur la question de M. Davutoğlu, M. Necmettin Karim, Gouverneur de Kirkuk donnant des informations sur la santé de Talabani, Président de la République irakienne, a précisé qu’il avait parlé avec les médecins en Allemagne de M. Talabani juste avant le déroulement de la réunion et que son état de santé s’améliorait de jour en jour.Dışişleri Bakanı Davutoğlu Kürdistan Yurtseverler Birliği Başkan Yardımcısı Kosrat Resul’la biraraya geldi.

Dışişleri Bakanı Sayın Ahmet Davutoğlu, Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) ve Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkan Yardımcısı Kosrat Resul ve beraberindeki heyeti 14 Şubat 2013 tarihinde bir çalışma yemeğinde kabul etti.

Görüşmede, terörle mücadele konusunda işbirliğinin önemine dikkat çekildi. Kerkük konusunda görüş alışverişinde bulunuldu ve Irak toplumunun Türkmen, Kürt ve Arap olmak üzere tüm unsurlarını bünyesinde barındıran Kerkük şehrinin barış ve istikrarının korunmasına verilen önem vurgulandı.

IKBY ile Türkiye arasında gelişen ilişkilerden duydukları memnuniyeti ifade eden Resul, ülkemizle her alanda daha yakın işbirliği içinde olmak istediklerini, Türkiye'nin gelişmiş demokrasisiyle bölgede ayrıcalıklı bir konumda bulunduğunu ve ülkemizin son yıllarda her alanda gerçekleştirdiği reformları ve attığı adımları takdirle izlediklerini ifade etti.

Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun sorusu üzerine Irak Cumhurbaşkanı Talabani'nin sağlık durumu hakkında bilgi veren Kerkük Valisi Necmettin Kerim, görüşmeye gelmeden önce Almanya'daki doktorlarıyla konuştuğunu ve adıgeçenin durumunun her geçen gün daha iyiye gittiğini belirtti.Le Vice-Premier ministre et Ministre des Affaires étrangères du Koweït S.E Al Sabah s’est rendu en visite officielle en Turquie.

Le Vice-Premier ministre et Ministre des Affaires étrangères du Koweït, S.E. Cheikh Sabah Al Khaled Hamad Al Sabah s’est rendu en visite officielle en Turquie les 12-13 février 2013.

Lors des entretiens qui ont eu lieu entre le Ministre des Affaires étrangères de la République de Turquie, et le vice-Premier ministre et Ministre des Affaires étrangères du Koweït, les relations bilatérales ont été abordées sous tous ses aspects et un échange de vues s’est réalisé sur les développements régionaux et internationaux d’importance pour les deux pays.

İndiquant la coopération approfondie entre les deux pays lors de la conférence de presse, S.E.M Davutoğlu, Ministre des Affaires étrangères de la République de Turquie, a déclaré que S.E. Cheikh Sabah El Ahmad El Jaber El Sabah, l’émir du Koweït, effectuera une visite en Turquie le 29 avril et dans ce cadre les préparatifs de cette visite en question ont également été abordés.

Page 45: 1

Soulignant que durant cette dernière période les investissements des investisseurs Koweitiens en Turquie sont plus visibles, S.E.M Davutoğlu a indiqué que les sociétés turques se sont chargées des projets importants au Koweït et que la coopération économique entre les deux pays pourrait se développer encore davantage.

Le Vice-Premier ministre et Ministre des Affaires étrangères du Koweït a également été reçu par S.E.M. Abdullah Gül, Président de la République de Turquie, et S.E.M. Recep Tayyip Erdoğan, Premier ministre.Kuveyt Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Al Sabah ülkemize resmi bir ziyaret gerçekleştirdi.

Kuveyt Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Şeyh Sabah Halid Al Hamad Al Sabah 12-13 Şubat 2013 tarihlerinde ülkemize resmi bir ziyaret gerçekleştirdi.

Dışişleri Bakanı Davutoğlu ile Kuveyt Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı arasında gerçekleştirilen görüşmelerde ikili ilişkiler tüm boyutlarıyla gözden geçirildi ve iki ülke için önem arzeden bölgesel ve uluslararası gelişmeler hakkında görüş alışverişinde bulunuldu.

Düzenlenen ortak basın toplantısında Dışişleri Bakanı Davutoğlu, iki ülke arasındaki kapsamlı işbirliğine dikkat çekerek, Kuveyt Emiri Sabah El Ahmed El Cabir El Sabah'ın 29 Nisan tarihinde Türkiye'yi ziyaret edeceğini, bu çerçevede sözkonusu ziyaretin hazırlıklarının da ele alındığını belirtti.

Kuveytli yatırımcıların Türkiye'deki yatırımlarının son dönemde Türk ekonomisinde daha fazla görünür olduğunu ifade eden Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Türk firmalarının da Kuveyt'te önemli projeler üstlendiklerini, iki ülke arasındaki ekonomik işbirliğinin daha da geliştirileceğini söyledi.

Kuveyt Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Sayın Cumhurbaşkanımız ve Sayın Başbakanımız tarafından da kabul edildi.

S.E.M. Ahmet Davutoğlu, Ministre des Affaires étrangères de la République de Turquie : «La France nous a déjà officiellement informé de sa décision de changer de position qu’elle avait adoptée auparavant»

S.E.M. Ahmet Davutoğlu, Ministre des Affaires étrangères de la République de Turquie, a eu un entretien bilatéral avec son homologue français S.E.M. Laurent Fabius lors de la Conférence Internationale de soutien à la Libye ayant été tenu à Paris, le 12 février 2013. L’entretien au cours du lequel les relations bilatérales des deux pays ont été abordées, les Ministres ont échangé des points de vues sur les développements régionaux et internationaux concernant les deux pays.

S.E.M. Ahmet Davutoğlu, a déclaré que la France a déjà informé de sa décision de changer son attitude adoptée en matière du processus de l’adhésion de la Turquie à l’UE juste lors de la conférence de presse conjointe qui avait été tenue le même jour avec le Vice-premier ministre et ministre des Affaires étrangères du Koweït, S.E Cheikh Sabah Halid el-Hamad el-Sabah.

S.E.M. Ahmet Davutoğlu a déclaré: « Pour l’instant ce n’est qu’un nouveau chapitre, le chapitre sur les politiques régionales, pour maintenant, mais la France nous a confirmé qu’elle avait la volonté politique pour supprimer les blocages entravant les relations entre la Turquie et l’Union Européenne et qu’ils étaient prêts à travailler avec nous.»

Lors de sa visite à Paris que S.E.M. Ahmet Davutoğlu ayant effectué l’an dernier juste après la prise de fonction de S.E.M. François Hollande, Président de la France, a expliqué qu’ils se sont entendus sur la coordination des pas à entamer à cet égard et a également déclaré:

« Nous avons la ferme conviction que le veto sera levé progressivement pour les autres chapitres sous les blocages de la France, commençant par la suppression du vingt et unième chapitre concernant les politiques régionales. Nous avons reçus des messages forts de la France à cet effet.»

«C’est un pas attendu et important. Nous espérons que cela donnera un nouvel élan aux relations de l’Union Européenne et de la Turquie dans la période à venir. Aujourd’hui, lors de notre entretien avec S.E.M Fabius, non

Page 46: 1

seulement dans le cadre d'un chapitre, mais aussi dans le contexte des développements récents et du renforcement de la dimension méditerranéenne de l'UE, nous avons abordé le fait que l’adhésion de la Turquie à l’Union Européenne contribuera non seulement à l’UE mais aussi aux relations turco- françaises. Dans la période à venir, les relations Turquie-France parviendront à un meilleur point. Dès aujourd’hui, nous pouvons dire qu’un obstacle majeur a été écarté sur le chemin du développement des relations entre la Turquie et l’UE.»Dışişleri Bakanı Davutoğlu “Fransa daha önce benimsediği tutumunu değiştirme kararı aldığını bize resmen bildirdi”.

Dışişleri Bakanı Sayın Ahmet Davutoğlu 12 Şubat 2013 tarihinde Paris’te gerçekleştirilen Uluslararası Libya Konferansı kapsamında Fransa Dışişleri Bakanı Laurent Fabius ile ikili bir görüşme gerçekleştirdi. İkili ilişkilerin kapsamlı olarak ele alındığı görüşmede, Bakanlar ayrıca iki ülkeyi ilgilendiren bölgesel ve uluslararası gelişmelere dair görüş alışverişinde bulundu.

Sözkonusu görüşmeye ilişkin olarak Dışişleri Bakanı Davutoğlu, aynı gün Kuveyt Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Şeyh Sabah Halid el-Hamad el-Sabah ile düzenlenen ortak basın toplantısında, Fransa’nın Türkiye’nin AB üyelik süreci konusunda benimsediği tutumu değiştirme kararını bildirdiğini açıkladı.

Dışişleri Bakanı Davutoğlu “Bugün, başlangıç itibariyle bir fasıl, ama bundan sonra da Türkiye-AB ilişkilerinin önündeki engellerin kaldırılması için bir siyasi iradeye sahip olduklarını ve birlikte çalışmaya hazır olduklarını bize ifade ettiler'' dedi.

Geçen sene Fransa Cumhurbaşkanı Francois Hollande'ın göreve gelmesinden sonra yaptığı Paris ziyaretinde, bu konuda atılacak adımların birlikte koordine edilmesi konusunda mutabık kaldıklarını ifade eden Dışişleri Bakanı Davutoğlu şunları kaydetti:

“22. fasıl, bölgesel politikalarla ilgili fasıldan başlamak üzere Fransa'nın blokajında olan diğer fasılların da kademeli bir şekilde bütünüyle kaldırılacağı inancını taşıyoruz. Bu konuda Fransa'dan güçlü mesajlar aldık.''

“Bu zaten beklenen ama önemli bir adımdır. Türkiye-AB ilişkilerinde önümüzdeki dönemde bir ivme bekliyoruz. Bugün Sayın Fabius ile yaptığımız görüşmede, biz sadece bir fasıl çerçevesinde değil, bu yeni ortaya çıkan gelişmeler bağlamında ve AB'de Akdeniz boyutunun güçlenmesi itibariyle de Türkiye'nin AB'ye girişinin sadece AB'ye değil Türkiye-Fransa ilişkilerine de büyük katkı sağlayacağı hususunu ele aldık. Önümüzdeki dönemde Türkiye-Fransa ilişkileri daha iyi bir noktaya gelecek. Bugün itibariyle Türkiye-AB ilişkilerinde de önemli bir engelin aşıldığını söyleyebiliriz.”Le Ministre des Affaires étrangères S.E.M. Ahmet Davutoğlu a rencontré le Ministre mauricien des Affaires étrangères, de l'Intégration régionale et du Commerce international

Le Ministre des Affaires étrangères S.E.M. Ahmet Davutoğlu s’est réuni le 8 février 2013 avec S.E.M. Boolell Arvin, Ministre des Affaires étrangères, de l'Intégration régionale et du Commerce international de l’Ile Maurice.

Ils ont discuté des relations bilatérales et se sont focalisés en particulier sur le renforcement des relations économiques et commerciales. Dans ce contexte, saluant la signature de l’accord sur la promotion et la protection réciproques des investissements et de l’accord de coopération commerciale et économique entre les deux pays, ils ont également indiqué que la base contractuelle des relations bilatérales serait prochainement complétée avec la signature des accords pour la prévention de la double imposition, de l’accord de transport aérien et de celui sur l'exemption des visas, et souligné que cela permettrait que les relations se développent encore davantage. Le Ministre des Affaires étrangères S.E.M. Ahmet Davutoğlu a indiqué que les vols de « Turkish Airlines » Istanbul-Antananarivo- Port Louis débuteront à partir de septembre 2013. Le Ministre Boolell, a de se part exprimé qu’ils s’attendaient à ce qu’il y ait davantage d'investissements turcs dans l’Ile Maurice.

En outre, soulignant l’importance que nous attribuons au 2ème Sommet Turquie-Afrique qui se tiendra en octobre 2013, le Ministre Davutoğlu a fourni à son homologue mauricien des informations détaillées sur la politique de la Turquie envers l’Afrique.

Suite à l’invitation qui lui a été faite par son homologue mauricien, le Ministre des Affaires étrangères S.E.M. Ahmet Davutoğlu a déclaré qu’il serait heureux de visiter l’Ile Maurice.

Page 47: 1

Dışişleri Bakanı Davutoğlu Morityus Dışişleri, Bölgesel Bütünleşme ve Uluslararası Ticaret Bakanı ile görüştü.

Dışişleri Bakanı Sayın Ahmet Davutoğlu 8 Şubat 2013 tarihinde Morityus Dışişleri, Bölgesel Bütünleşme ve Uluslararası Ticaret Bakanı Arvin Boolell ile bir görüşme gerçekleştirdi.

Ağırlıklı olarak ikili ilişkilerin ele alındığı görüşmede, özellikle ekonomik ve ticari ilişkilerin artırılması üzerinde duruldu. Bu çerçevede, iki ülke arasında Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunması ile Ticari ve Ekonomik İşbirliği Anlaşmalarının imzalanmasından duyulan memnuniyet dile getirilirken, Çifte Vergilendirmenin Önlenmesi, Hava Taşımacılığı ve Vize Muafiyeti Anlaşmalarının da yakın zamanda imzalanmasıyla ilişkilerin ahdi zemininin tamamlanacağı ve ilişkilerin daha da gelişeceği vurgulandı. Dışişleri Bakanı Davutoğlu THY’nin İstanbul-Madagaskar-Morityus uçuşlarının 2013 yılı Eylül ayından itibaren başlayacağın işaret etti. Konuk Bakan Boolell ise, ülkesindeki Türk yatırımlarının artması yönündeki beklentilerini dile getirdi.

Ayrıca Dışişleri Bakanı Davutoğlu, 2013 yılı Ekim ayında düzenlenecek II. Türkiye-Afrika İşbirliği Zirvesi'ne verdiğimiz önemin altını çizerek Morityuslu mevkidaşına Türkiye'nin Afrika politikasına ilişkin ayrıntılı bilgi verdi.

Konuk Bakanın daveti üzerine, Dışişleri Bakanı Davutoğlu Morityus’u ziyaret etmekten memnuniyet duyacağını söyledi.Le Ministre des Affaires étrangères Ahmet Davutoğlu: «L’oppression en Syrie constitue une épreuve pour l'ONU. Nous verrons au fil du temps si l'ONU réussira ou non cette épreuve»

S.E.M. Ahmet Davutoğlu, Ministre des Affaires étrangères de la Turquie, a effectué une visite à Munich les 2-3 février 2013 afin d'assister à la 49ème Conférence internationale de Munich sur la sécurité. Prenant la parole lors du panel intitulé « Le Mali, la Syrie et au-delà: faire face aux crises actuelles », S.E.M. Ahmet Davutoğlu a attiré l'attention sur les transitions dans la région ces dernières années. Il a souligné que les solutions au Moyen-Orient et dans d'autres régions dépendaient des initiatives régionales et des réponses de la communauté internationale aux crises en temps opportun. Tout en soulignant que le Conseil de sécurité de l’ONU avait adopté des résolutions suite aux évènements de courte durée survenus au Mali, S.E.M. Ahmet Davutoğlu a souligné que malgré la continuation depuis ces deux dernières années des incidents en Syrie, le Conseil de sécurité n’avait pas pu adopter une résolution sur la Syrie. Soulignant qu’environ deux millions de personnes vivent sans abri et affamés en Syrie, S.E.M. Ahmet Davutoğlu a indiqué: «Jusqu'à présent, la Turquie a dépensé 500 millions de dollars pour les réfugiés. Nous continuerons à le faire pour subvenir aux besoins de nos frères et sœurs syriens. L'ONU devrait également prendre des mesures afin de fournir de l’aide humanitaire en Syrie ». Tout en soulignant que «le régime syrien attaque son propre peuple et son pays », S.E.M. Ahmet Davutoğlu a déclaré que l'oppression en Syrie constituait une épreuve pour l'ONU et que l’on verra au fil du temps si l'ONU réussira ou non cette épreuve. A propos des négociations sur le programme nucléaire de l'Iran, S.E.M. Ahmet Davutoğlu a précisé que le format des négociations devait être P5 +3 au lieu de P5 +1, et il a indiqué que la Turquie et l'Arabie saoudite devaient également y être incluses. En marge de la conférence de Munich, S.E.M.Ahmet Davutoğlu a eu des entretiens bilatéraux avec S.E.M Gjorge Ivanov, Président de la Macédoine; S.E. Madame Atifete Jahjaga, Présidente du Kosovo, S.E.M. Joe Biden, Vice-président des Etats Unis, S.E.M. Ali Ekber Salihi, Ministre des Affaires étrangères de l'Iran et S.E.M. Vuc Jeremic, Président de l'Assemblée générale des Nations Unies.Dışişleri Bakanı Davutoğlu “Suriye’deki sıkıntılar BM için bir sınav. BM'nin bu sınavı başarıp başaramayacağı zamanla görülecek”.

Dışişleri Bakanı Sayın Ahmet Davutoğlu 2-3 Şubat 2013 tarihinde 49. Uluslararası Münih Güvenlik Konferansına katılmak üzere Münih’e bir ziyaret gerçekleştirdi.

Page 48: 1

Dışişleri Bakanı Davutoğlu, “Mali, Suriye ve Ötesi: Mevcut Krizlerle Başetme” başlıklı panelde yaptığı konuşmada, bölgede son yıllarda büyük değişimler yaşandığına dikkati çekti. Ortadoğu'daki ve diğer bölgelerdeki çözümlerin, bölgesel inisiyatif alınması ve uluslararası camianın zamanında olaylara cevap vermesine bağlı olduğunu vurguladı.

Mali'de kısa dönemde yaşananlar üzerine BM Güvenlik Konseyi'nden kararlar çıktığına işaret eden Dışişleri Bakanı Davutoğlu, iki yıldır Suriye'de yaşananlara rağmen BM Güvenlik Konseyi'nden bir karar çıkmamasına işaret etti.

Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Suriye'de iki milyon kişinin barınaksız ve aç yaşadığına dikkat çekerek ''Türkiye olarak mülteciler için 500 milyon dolar harcama yaptık. Kardeşlerimiz için, ihtiyaç halinde bunu yapmaya devam edeceğiz. BM de insani yardım konusunda bir adım atmalı'' dedi.

Suriye rejiminin kendi halkını ve ülkesini vurduğunu belirten Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Suriye’de yaşanan sıkıntıların BM için bir sınav olduğunu, BM'nin bu sınavı başarıp başaramayacağının zamanla görüleceğini kaydetti.

İran'ın nükleer programıyla ilgili görüşmelere de değindiği konuşmasında Dışişleri Bakanı Davutoğlu, bu görüşmelerin 5+1 yerine, 5+3 olması gerektiğine işaretle ederek, Türkiye ve Suudi Arabistan'ın da dahil edilmesi gerektiğini söyledi.

Konferans çerçevesinde Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Makedonya Cumhurbaşkanı Gjorge İvanov, Kosova Cumhurbaşkanı Atifete Yahyaga, ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden, İran Dışişleri Bakanı Ali Ekber Salihi ve BM Genel Kurulu Başkanı Vuc Jeremic ile biraraya geldi.S.E.M. Ahmet Davutoğlu, Ministre des Affaires étrangères, a effectué une visite de travail en Serbie.

S.E.M. Ahmet Davutoğlu, Ministre des Affaires étrangères de la Turquie, a effectué une visite de travail d'une journée en Serbie le 1er février 2013.

Lors des entretiens qui ont été présidés par S.E.M Ahmet Davutoğlu et son homologue S.E.M. Ivan Mrkiç, il a été confirmé que les deux pays se considéraient l'un et l'autre comme des partenaires stratégiques. La satisfaction ressentie à l'égard des progrès enregistrés dans les relations bilatérales a été exprimée et il a été convenu de faire avancer ce momentum. En particulier, il a été souligné que les relations économiques étaient en dessous de leurs potentiels réels et qu’elles devaient être développées.

L’entretien au cours duquel les préparatifs de la visite en Turquie de S.E.M Nikoliç, Président de la Serbie, ont été abordés, S.E.M Ahmet Davutoğlu a souligné l’importance que la Turque accorde au dialogue entre Belgrade et Prishtina et a exprimé que la Turquie était prête à faire toute sorte de contributions.

A la suite des entretiens, S.E.M. Davutoğlu et S.E.M. Mrkic ont signé « l’Accord sur l’Occupation Rémunératrice des Dépendants des Membres des Missions Diplomatiques et Consulaires entre le Gouvernement de la République de Turquie et le Gouvernement de la République de Serbie. »

Lors de sa visite en Serbie, S.E.M. Davutoğlu a été reçu par S.E.M İvitsa Daçiç, Premier Ministre de la Serbie .En outre, il a rencontré S.E.M. Rasim Ljajiç, Vice-Premier ministre et Ministre du commerce, des télécommunications et de l’informatique et S.E.M Süleyman Ugljanin, Ministre d’Etat chargé du développement des régions sous-développées.Dışişleri Bakanı Davutoğlu Sırbistan’a bir çalışma ziyareti gerçekleştirdi.

Dışişleri Bakanı Sayın Ahmet Davutoğlu 1 Şubat 2013 tarihinde Sırbistan’a günübirlik bir çalışma ziyareti gerçekleştirdi.

Dışişleri Bakanı Davutoğlu ile Sırbistanlı mevkidaşı İvan Mrkiç başkanlığında gerçekleştirilen görüşmelerde iki ülkenin birbirini stratejik ortaklar olarak gördüğü teyit edildi. İkili ilişkilerde son yıllarda sağlanan gelişmelerden

Page 49: 1

duyulan memnuniyet dile getirildi, sözkonusu ivmenin devam ettirilmesi hususunda mutabık kalındı. Özellikle ekonomik ilişkilerin gerçek potansiyelinin altında olduğu ve geliştirilmesi gerektiği vurgulandı.

Sırbistan Cumhurbaşkanı Nikoliç'in Türkiye'ye yapacağı ziyaretin hazırlıklarının da ele alındığı görüşmede Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Belgrad-Priştine diyaloğuna verdiğimiz önemi vurguladı ve her türlü katkıyı yapmaya hazır olduğumuzu ifade etti.

Görüşmelerin ardından Dışişleri Bakanı Davutoğlu ve Sırbistan Dışişleri Bakanı Mrkiç iki ülke arasında "Konsüler ve Diplomatik Misyonlarında Çalışan Yakınlarının Kar Getiren İşlerde Çalışmasına İlişkin" bir anlaşma imzalandı.

Ziyaret çerçevesinde, Dışişleri Bakanı Davutoğlu Sırbistan Başbakanı İvitsa Daçiç tarafından kabul edildi, ayrıca Başbakan Yardımcısı, Ticaret, Telekomünikasyon ve Bilişim Bakanı Rasim Ljajiç ve Az Gelişmiş Bölgelerin Kalkındırılmasından Sorumlu Devlet Bakanı Süleyman Ugljanin ile de biraraya geldi.La Réunion Ministérielle Tripartite Turquie-Belgique s’est tenue à Bruxelles

La deuxième réunion ministérielle tripartite des Ministres des Affaires étrangères, de la Justice et de l’Intérieur de la Turquie et de la Belgique s’est tenue le 22 janvier 2013 à Bruxelles.

La délégation turque s’est composée de S.E.M. Ahmet Davutoğlu, Ministre des Affaires étrangères, S.E.M. Sadullah Ergin, Ministre de la Justice, et S.E.M. İdris Naim Şahin, Ministre de l’Intérieur. La délégation belge s’est composée de S.E.M. Didier Reynders, vice-Premier ministre et Ministre du Commerce extérieur, des Affaires étrangères et des Affaires européennes, S.E.Mme. Joëlle Milquet, vice-Premier ministre et Ministre de l’Intérieur et de l’Égalité des chances, S.E.Mme. Annemie Turtelboom, Ministre de la Justice et S.E.Mme. Maggie De Block, Secrétaire d’État à l’Asile, à l’Immigration, à l’Intégration sociale et à la Lutte contre la pauvreté.

Lors de la réunion, les Ministres ont souligné leur détermination pour la lutte contre le terrorisme et afin de faire avancer encore davantage la coopération dans ce domaine. Les parties ont confirmé la volonté des deux Etats afin d’atteindre ces objectifs par les mesures qu’ils prendront en conformité avec leurs responsabilités émanant du droit international, en particulier dans la lutte contre le terrorisme et la prévention du terrorisme, ainsi que dans les domaines des droits de l’homme et des réfugiés. En outre, les Ministres ont exprimé leur appréciation du dialogue politique actuel mené entre la Turquie et l’Union européenne dans la lutte contre le terrorisme. Ils ont souligné la participation active de la Turquie aux initiatives de l’ONU dans la lutte contre le terrorisme. Les Ministres ont également confirmé l’importance de la lutte contre le financement du terrorisme et ils ont décidé de poursuivre leurs efforts à cet égard.

Suite à la réunion, les Ministres de l’Intérieur ont signé le mémorandum d’entente sur la coopération policière, qui permettra des échanges d’expériences et des meilleures pratiques dans la lutte contre le terrorisme, le crime organisé, le trafic d'êtres humains, le trafic de drogues et le blanchiment d’argent, dans le respect de leurs obligations nationales et internationales. En outre, les Ministres de la Justice ont signé une déclaration conjointe sur la coopération juridique, comprenant notamment la mise sur pied de consultations techniques sur l’entraide judiciaire, dans le respect de leurs obligations nationales et internationales.Türkiye-Belçika Üçlü Bakanlar Toplantısı Brüksel’de gerçekleştirildi.

Türkiye ve Belçika Dışişleri, Adalet ve İçişleri Bakanları arasındaki Üçlü Bakanlar Toplantısının ikincisi 22 Ocak 2013 tarihinde Brüksel’de gerçekleştirildi.

Türk heyetinde, Dışişleri Bakanı Sayın Ahmet Davutoğlu, Adalet Bakanı Sayın Sadullah Ergin ve İçişleri Bakanı Sayın İdris Naim Şahin, Belçika heyetinde ise, Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri, Dış Ticaret ve Avrupa İşleri Bakanı Sayın Didier Reynders, Başbakan Yardımcısı ve İçişleri ve Eşit Fırsatlar Bakanı Sayın Joëlle Milquet, Adalet Bakanı Sayın Annemie Turtelboom ve İltica ve Göç, Sosyal Entegrasyon ve Yoksullukla Mücadele Devlet Sekreteri Sayın Maggie De Block yer aldılar.

Toplantıda, terörizmle mücadele ve bu alandaki işbirliğinin daha da ilerletilmesi konusundaki kararlılık vurgulanmıştır. Taraflar, bu hedeflere, her iki Devletin başta terörizmle mücadele ve terörizmin önlenmesi olmak üzere, insan hakları ve mültecilik alanlarındaki uluslararası hukuktan kaynaklanan sorumluluklarına uygun olarak

Page 50: 1

alacakları tedbirlerle ulaşacakları yönündeki iradelerini teyit etmişlerdir. Ayrıca, Türkiye ve AB arasında terörizmle mücadele alanında sürdürülen mevcut diyalogdan duydukları memnuniyeti ifade etmişlerdir. Türkiye’nin, terörizmle mücadele alanındaki BM inisiyatiflerine aktif katılımına vurgu yapmışlardır. Bakanlar, terörizmin finansmanıyla mücadelenin önemini teyit etmişler ve bu yöndeki çabalarına devam etmek konusunda mutabık kalmışlardır.

Toplantının ardından, iki ülke İçişleri Bakanları, ulusal ve uluslararası yükümlülüklere saygı duyarak, terörizm, organize suçlar, insan kaçakçılığı, uyuşturucu kaçakçılığı ve kara para aklamayla mücadelede tecrübe ve en iyi uygulamaların değişimine imkan sağlayacak Polis İşbirliği Alanında Mutabakat Muhtırası’nı, Adalet Bakanları da, ulusal ve uluslararası yükümlülüklere saygı duyarak, adli yardımlaşma alanında teknik danışmaların yapılmasını da içeren, Adli İşbirliğine Dair Ortak Açıklamayı imzaladılar.Communiqué final de la Cinquième Conférence des Ambassadeurs

1.La cinquième Conférence des Ambassadeurs s’est tenue les 2-7 janvier 2013 à Ankara et Izmir sous le thème de la « diplomatie humanitaire ». La Conférence a débuté par la visite collective de nos Ambassadeurs le mercredi 2 janvier au mausolée d’Atatürk et a pris fin le lundi 7 janvier 2013 par la cérémonie de commémoration qui s’est tenue devant le monument des diplomates martyrisés à Izmir.

2. Organisée régulièrement depuis 2008, la Conférence des Ambassadeurs constitue une occasion importante afin d’aborder sous ses différents aspects notre politique étrangère multidimensionnelle, qui vise à rendre permanente la paix et la stabilité dans notre région et au-delà ; de dresser le bilan des pas entamés par notre Ministère au cours de l’année écoulée et d’évaluer nos objectifs prioritaires pour la période à venir.

Dans ce cadre, lors des réunions qui se sont tenues durant la Conférence, il a été indiqué que la politique étrangère turque continuera à être mise en œuvre avec de la confiance en soi, une compréhension multidimensionnelle et visionnaire, afin de protéger nos intérêts et valeurs nationales de la manière la plus efficace. En outre, il a été souligné que notre politique étrangère active menée sur ces principes figure parmi les principaux instruments de notre pays afin qu’elle puisse atteindre notre vision de 2023.

3. Nos Ambassadeurs ont participé à quarante-quatre sessions dont la plupart se sont tenues sous la présidence de S.E.M. Ahmet Davutoğlu, Ministre des Affaires étrangères de la République de Turquie. En outre, ils ont été reçus par S.E.M. Abdullah Gül, Président de la République, et par S.E.M. Recep Tayyip Erdoğan, Premier ministre.

En plus des réunions d’évaluation internes ayant eu un contenu régional et thématique et ayant permis de traiter différents sujets, nos Ambassadeurs ont rencontré également onze Ministres.

Dans contexte, S.E.M. Bülent Arınç, S.E.M. Beşir Atalay, S.E.M. Bekir Bozdağ, vice-Premiers ministres; S.E.M. Sadullah Ergin, Ministre de la justice, S.E.Mme. Fatma Şahin, Ministre de la famille et des politiques sociales, S.E.M. Egemen Bağış, Ministre des Affaires européennes, S.E.M. Zafer Çağlayan, Ministre de l’Economie, S.E.M. Taner Yıldız, Ministre de l’énergie et des ressources naturelles, S.E.M. İdris Naim Şahin, Ministre des Affaires intérieures, S.E.M. Ertuğrul Günay, Ministre de la culture et du tourisme, S.E.M. Binali Yıldırım, Ministre du transport, des Affaires maritimes et de la communication se sont adressés à nos Ambassadeurs.

En outre, nos Ambassadeurs ont également rencontré M. Hakan Fidan, Sous-secrétaire de l’Organisation nationale du renseignement, et le Professeur Gökhan Çetinsaya, Président du Conseil de l’enseignement supérieur.

Ces sessions ont permis de recueillir de l’information de première main à propos des résultats obtenus par notre pays dans plusieurs domaines comme la lutte contre le terrorisme, la réforme judiciaire; le transport et l’énergie; l’économie et les politiques sociales; la culture, l’éducation et le développement. Lors de ces sessions, une évaluation a été faite des pas à entamer en vue de faire avancer encore davantage ces développements qui constituent la force motrice fondamentale sous-jacente à notre politique étrangère efficace.

En outre, ces sessions ont également contribué au développement de la coopération et de la coordination

Page 51: 1

existantes entre les institutions, qui constituent une nécessité afin de mettre en œuvre une politique étrangère efficace et de fournir un service de la meilleure qualité dans toutes les dimensions à nos citoyens vivant à l’étranger.

4. Le thème principal de la Conférence de cette année a été déterminé en tant que la « diplomatie humanitaire ». Comme S.E.M. Davutoğlu l’a indiqué dans son discours inaugural, cette notion a été choisie du fait qu’elle exprime le caractère bienveillant et puissant de notre pays, qu’elle reflète le caractère concentrée sur l’élément humain de notre politique étrangère intégrant nos intérêts et nos valeurs.

Particulièrement dans le contexte de la transformation survenant autour de notre proximité immédiate, l’un des principaux constats de la Conférence s’est révélé comme quoi la Turquie, prenant en tant que référence l’élément humain et pouvant mettre en œuvre sa volonté afin d’utiliser tous ses moyens et capacités dans ce sens, doit continuer, à mener de façon efficace et déterminée une diplomatie humaine dans la période à venir dans une géographie vaste allant de la Syrie à l’Afghanistan, de Myanmar à la Somalie.

5. Lors de la session principale de la Conférence intitulée « la transformation politique et économique dans le bassin de la Méditerranée », il a été confirmé que la Turquie ne pouvait pas rester indifférente aux développements survenant dans le sud et le nord de la Méditerranée avec laquelle elle possède des liens particuliers découlant de l’histoire, et que bien au contraire, occupant une position centrale dans cette géographie, elle devait continuer à déployer ses efforts efficaces pour orienter les développements dans la bonne direction.

Dans ce cadre, il a été décidé de soutenir avec la même détermination également dans la période à venir, les demandes légitimes des peuples de la région qui visent une vie digne et un ordre démocratique dans le sud de la Méditerranée; en outre, l’importance de l’apport de la contribution concrète de la communauté internationale aux développements survenant dans la région a été discuté. Il a été tiré attention sur le fait que ce processus, comportant des occasions ainsi que de grands défis, devait être maintenu de manière pacifique et de façon à ce qu’il n’occasionne pas de nouvelles divisions parmi les peuples de la région.

En ce qui concerne la crise économique dont les effets perdurent au nord du bassin de la Méditerranée, il a été indiqué que la crise était de nature à apporter des changements radicaux dans la structure institutionnelle de l’UE à l’avenir, et que par conséquent, l’adhésion de la Turquie à l’UE avait acquis encore plus d’importance pour les deux parties lors de cette période critique. En outre, il a également été indiqué à cet égard, qu’il est nécessaire de franchir résolument les pas nécessaires pour notre adhésion à l’UE ainsi que la détermination à temps de nos vues et suggestions concernant la structuration de l’UE à l’avenir et leur déclaration d’une manière constructive.

D’autre part, lors des réunions, il a été précisé que la crise dans l’UE pouvait également avoir certaines répercussions politiques et sociales ainsi que des effets économiques et que l’on était préoccupé par la montée du racisme, de la xénophobie et des sentiments antimusulman. Dans ce contexte, il a été convenu de rester en contact étroit avec les pays concernés contre ce danger, de maintenir cette question à l’ordre du jour dans les plates-formes internationales et de prendre ensemble toutes les mesures nécessaires contre tous les développements qui pourraient endommager la culture de « vivre ensemble avec les diversités ».

6. Comme cela a également été le cas pour l’Afrique, l’Asie et l’Amérique latine, les développements en Europe et au Moyen-Orient et nos relations bilatérales avec les pays situés dans cette géographie ont également été discutés lors des cinq sessions organisées et nos politiques à l’égard ces régions ont été évaluées dans toutes ses dimensions. En ce qui concerne en particulier l’Afrique, l’Asie et l’Amérique latine, il a été convenu de continuer nos politiques actives à l’égard de ces régions et de faire avancer encore davantage nos relations avec les pays de la région qui ont connu un important développement ces dernières années. Dans ce cadre, le profil multidimensionnel en hausse de la Turquie dans le continent d’Afrique a été souligné en particulier et l’on a procédé à une évaluation des pas supplémentaires qui pourraient être entamés lors du processus menant à la deuxième réunion du Sommet de coopération Turquie-Afrique de 2013.

En outre, lors de la Conférence, les questions des événements de 1915 et de Chypre ont été abordées d’une manière détaillée et les développements possibles concernant la période à venir ont été discutés.

Page 52: 1

7. D’autre part, la pratique d’inviter des invités étrangers de haut niveau à la Conférence des Ambassadeurs en tant que conférencier a également été appliquée à cette occasion. Dans ce cadre, S.E.M. K. Shangmugam, Ministre des Affaires étrangères de Singapour, a participé au segment d’Ankara et S.E.M. Carl Bildt, Ministre des Affaires étrangères de la Suède, a participé au segment d’Izmir de la Conférence et ils se sont adressés à nos Ambassadeurs.

En outre, la deuxième réunion tripartite des Ministres des Affaires étrangères de la Turquie, du Brésil et de la Suède a été organisé à Izmir ; la première ayant eu lieu à New York en septembre 2012 en marge de la 67ème session de l’Assemblée générale des Nations Unies. A la suite de cette réunion, un communiqué intitulé « Solidarité trilatérale pour l’édification de la paix » a été publié, et il y a été déclaré qu’on s’était convenu sur la poursuite régulière de ces consultations tenues entre la Turquie, la Suède et le Brésil au format trilatéral également dans la période à venir.

8. Lors du segment d’Izmir de la Conférence, de l’information détaillée sur la candidature d’Izmir pour l’EXPO 2020 a été fournie par des responsables, en particulier M. Cahit Kıraç, gouverneur d’Izmir et M. Aziz Kocaoğlu, maire d’Izmir, des échanges de vues ont eu lieu concernant les pas supplémentaires qui peuvent être entamés pour que la candidature d’Izmir, reflétant la qualité de la puissance propulsive et le visage dynamique de l’économie turque, soit réussie.

Comme cela avait été le cas jusqu’à aujourd’hui, nos Ambassadeurs ont affirmé à cette occasion qu’ils/elles sont déterminés à faire tout le nécessaire afin que la candidature d’Izmir aboutisse à un résultat positif.

Lors de ces entretiens, il a été souligné que l’EXPO 2020 fera gagner à la ville d’Izmir une nouvelle mission et qu’il contribuera également à atteindre la position qu’elle mérite en tant qu’une ville globale. Les contributions qu’apportera l’EXPO 2020 à Izmir du point de la promotion étrangère et du tourisme ont également été accentuées.

Un diner a été organisé également à Izmir en l’honneur de nos Ambassadeurs par le Conseil des relations économiques extérieures (DEIK). Fournissant l’occasion de réunir cent-neuf présidents de Conseil des entreprises et nos Ambassadeurs concernés, cela a été utile en termes du renforcement de la coopération et de la coordination entre le monde des affaires turcs et nos diplomates.

En outre, le monument des diplomates martyrs ayant été érigé par la Mairie de Karşıyaka à Izmir a également été visité et une cérémonie de commémoration significative y a été organisée pour nos diplomates ayant été martyrisés tandis qu’ils/elles représentaient la Turquie dans les pays où ils/elles étaient en poste.

9. Finalement, comme cela avait été le cas les années précédentes, la cinquième Conférence des Ambassadeurs a fourni une base pour rafraichir l’esprit institutionnel commun envers l’avenir, a contribué à la mise en œuvre de notre politique étrangère sous une coordination plus efficace par les évaluations détaillées et elle a été utile en termes de la révision de nos priorités à court, moyen et long termes.

A la suite des évaluations effectuées pendant la Conférence, il a été confirmé une fois de plus que la Turquie devient prééminente en tant qu’un acteur actif, constructif et dynamique avec sa démocratie en expansion, son économie croissante et sa politique étrangère active à l’échelle globale, en particulier dans le bassin de la Méditerranée, et dans ce contexte, que la Turquie se trouve dorénavant parmi les pays prééminents capables d’orienter le nouvel ordre mondial et d’influencer les développements survenant dans sa région et au-delà.

10. L’on continuera à tenir les Conférences des Ambassadeurs sur la base institutionnelle existante dans les années à venir. Dans ce contexte, il est prévu que la prochaine Conférence soit organisée de façon à ce qu’elle comprenne des segments à Ankara, ainsi qu’à Mersin.Beşinci Büyükelçiler Konferansı Sonuç Bildirisi

1. Beşinci Büyükelçiler Konferansı, “İnsani Diplomasi” temasıyla 2-7 Ocak 2013 tarihlerinde Ankara ve İzmir’de gerçekleştirilmiştir. Konferans, Büyükelçilerimizin 2 Ocak Çarşamba sabahı Anıtkabir’i toplu ziyaretiyle başlamış

Page 53: 1

ve 7 Ocak Pazartesi günü İzmir’deki Şehit Diplomatlar Anıtı’nda gerçekleştirilen anma töreniyle sona ermiştir.

2. 2008 yılından beri düzenli olarak gerçekleştirilen Büyükelçiler Konferansları bölgemizde ve ötesinde barış ve istikrarın kalıcı kılınmasını hedefleyen çok boyutlu dış politikamızın farklı açılardan ele alınması, geride bırakılan yıl içinde Bakanlığımızca atılan adımların muhasebesinin yapılması ve önümüzdeki dönem için öncelikli hedeflerimizin değerlendirilmesi bakımından önemli bir fırsat teşkil etmektedir.

Bu çerçevede, Konferans vesilesiyle gerçekleştirilen toplantılarda, Türk dış politikasının, ulusal çıkar ve değerlerimizin en etkin şekilde korunması amacıyla, özgüvenli, çok boyutlu ve vizyoner bir anlayışla uygulanmaya devam edileceği ifade edilmiş, bu ilkeler temelinde izlediğimiz aktif dış politikanın ülkemizin 2023 vizyonuna ulaşılmasını sağlayacak en önemli araçlar arasında yer aldığı vurgulanmıştır.

3. Büyükelçilerimiz, Konferans kapsamında çoğunluğu bizzat Sayın Bakanımızın başkanlığında gerçekleştirilen toplam 44 oturuma katılmış, ayrıca Sayın Cumhurbaşkanımız ve Sayın Başbakanımız tarafından kabul edilmişlerdir.

Dış politikamızın çeşitli veçhelerine dair bölgesel ve tematik içerikli Bakanlık içi değerlendirme toplantılarının yanısıra, Büyükelçilerimiz, 11 Sayın Bakanımızla da bir araya gelmişlerdir.

Bu kapsamda, Başbakan Yardımcıları Sayın Bülent Arınç, Sayın Beşir Atalay ve Sayın Bekir Bozdağ’ın yanısıra, Adalet Bakanı Sayın Sadullah Ergin, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sayın Fatma Şahin, AB Bakanı Sayın Egemen Bağış, Ekonomi Bakanı Sayın Zafer Çağlayan, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Sayın Taner Yıldız, İçişleri Bakanı Sayın İdris Naim Şahin, Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Ertuğrul Günay, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Sayın Binali Yıldırım Büyükelçilerimize hitap etmişlerdir.

Büyükelçilerimiz ayrıca, MİT Müsteşarı Sayın Hakan Fidan ve Yüksek Öğretim Kurulu Başkanı Prof. Gökhan Çetinsaya ile de bir araya gelmişlerdir.

Bu oturumlarda, terörle mücadeleden yargı reformuna, ulaştırmadan enerjiye, ekonomiden sosyal politikalara, kültür ve eğitimden beşeri kalkınmaya kadar bir çok alanda ülkemizin kat ettiği mesafe hakkında ilk elden bilgi alınmış ve aktif dış politikamızın arkasındaki temel itici gücü oluşturan bu gelişmelerin daha da ilerletilmesi için birlikte atılacak adımlar değerlendirilmiştir.

Bu oturumlar ayrıca, etkin bir dış politikanın icra edilmesi ve yurtdışında yaşayan vatandaşlarımıza her bakımdan en kaliteli hizmetin sağlanabilmesi için temel bir gereklilik olan kurumlar arası mevcut işbirliği ve eşgüdümün geliştirilmesine de katkı sağlamıştır.

4. Bilindiği üzere, Konferansın bu yılki ana teması "İnsani Diplomasi" olarak belirlenmiştir. Sayın Bakanımızın açış konuşmasında belirttiği üzere bu kavram, ülkemizin müşfik ve muktedir karakterini en doğru şekilde ifade ettiği ve dış politikamızın çıkarlarımız ile değerlerimizi bütünleştiren insan odaklı niteliğini yansıttığı için seçilmiştir.

Özellikle yakın çevremizde gerçekleşen tarihi dönüşüm bağlamında, insanı referans alan ve elindeki tüm imkan ve kabiliyetlerini bu doğrultuda kullanma iradesini ortaya koyabilen Türkiye'nin, önümüzdeki dönemde de Suriye'den Afganistan'a, Myanmar'dan Somali'ye kadar uzanan geniş bir coğrafyada insani diplomasiyi etkin ve kararlı bir şekilde uygulamaya devam etmesi gerektiği Konferansın başlıca saptamalarından birini teşkil etmiştir.

5. Konferansın “Akdeniz Havzası’nda Siyasi ve Ekonomik Dönüşüm” konulu ana oturumunda da, Türkiye’nin tarihten kaynaklanan özel bağlarının bulunduğu Akdeniz’in güneyinde ve kuzeyinde meydana gelen gelişmelere ilgisiz kalamayacağı, aksine, bu coğrafyada merkezi bir konuma sahip olan ülkemizin gelişmeleri doğru istikamette yönlendirebilmek için aktif çabalarını sürdürmesi gerektiği teyid edilmiştir.

Bu çerçevede, Akdeniz’in güneyinde bölge halklarının onurlu bir yaşam ve demokratik bir düzen yönündeki meşru taleplerinin desteklenmesine önümüzdeki dönemde de aynı kararlılıkla devam edilmesi kararlaştırılmış, uluslararası toplumun bölgede yaşanan gelişmelere somut katkı sağlamasının önemi üzerinde durulmuştur. Beraberinde büyük fırsatlar kadar zorlu sınamalar da getiren bu sürecin, barışçıl bir şekilde ve bölge halkları

Page 54: 1

arasında yeni bölünmelere yol açmadan sürdürülmesi gerektiğine dikkat çekilmiştir.

Akdeniz havzasının kuzeyinde etkilerini sürdüren ekonomik krize ilişkin olarak ise, krizin AB’nin gelecekteki kurumsal yapısında köklü değişiklikler getirebilecek bir nitelik taşıdığı, buna bağlı olarak ülkemizin Avrupa Birliği üyeliğinin bu kritik dönemde her iki taraf için de daha fazla önem arzettiği, bu itibarla önümüzdeki dönemde AB üyeliğimiz yönünde gerekli tüm adımların kararlı bir şekilde atılmasının yanısıra, AB'nin gelecekteki yapılanmasına ilişkin görüş ve önerilerimizin de zamanlıca belirlenerek yapıcı bir şekilde ortaya konması gerektiği ifade edilmiştir.

Öte yandan toplantılarda, AB içindeki krizin ekonomik etkilerinin yanısıra siyasi ve sosyal bazı yansımalarının da olabileceği ve ırkçılık, yabancı düşmanlığı ve Müslüman karşıtlığının artmasından endişe edildiği kaydedilmiş, bu tehlikeye karşı ilgili ülkelerle yakın temas içinde olunması, konunun ikili ve çok taraflı tüm platformlarda gündemde tutulması ve farklılıklar içinde bir arada yaşama kültürünü zedeleyebilecek her türlü gelişmeye karşı gerekli önlemlerin birlikte alınması için çaba gösterilmesi üzerinde mutabık kalınmıştır.

6. Avrupa ve Orta Doğu bölgelerindeki gelişmeler ve bu coğrafyalardaki ülkelerle ikili ilişkilerimiz ayrıca, Afrika, Asya ve Latin Amerika için olduğu gibi, düzenlenen 5 ayrı bölgesel oturumda da ele alınmış ve bu bölgelere yönelik politikalarımız tüm boyutlarıyla değerlendirilmiştir.

Afrika, Asya ve Latin Amerika özelinde, bu bölgelere yönelik aktif politikalarımızın devam ettirilmesi ve bölge ülkeleriyle son yıllarda önemli gelişme gösteren ilişkilerimizin daha da ilerletilmesi hususunda mutabık kalınmıştır. Bu çerçevede ülkemizin Afrika kıtasında yükselen çok boyutlu profiline bilhassa dikkat çekilmiş ve 2013 yılında gerçekleştirilecek İkinci Türkiye-Afrika İşbirliği Zirve Toplantısı'na giden süreçte atılabilecek ilave adımlar değerlendirilmiştir.

Konferans sırasında ayrıca, 1915 olayları ve Kıbrıs konuları da kapsamlı şekilde ele alınmış ve önümüzdeki döneme ilişkin olası gelişmeler üzerinde durulmuştur.

7. Diğer yandan, üst düzey yabancı konukların Büyükelçiler Konferanslarına konuşmacı olarak davet edilmesi uygulamasına bu defa da devam edilmiştir. Bu çerçevede Singapur Dışişleri Bakanı K Shanmugam Konferansın Ankara bölümüne, Brezilya Dışişleri Bakanı Antonio Patriota ve İsveç Dışişleri Bakanı Carl Bildt ise Konferansın İzmir bölümüne katılarak Büyükelçilerimize hitap etmişlerdir.

Sayın Bakanımız bu vesileyle ayrıca, Brezilya ve İsveç Dışişleri Bakanlarıyla, ilki 67. BM Genel Kurulu marjında 2012 Eylül ayında New York’ta düzenlenen üçlü toplantının ikincisini de İzmir'de gerçekleştirmiştir. Toplantı sonrasında “Barış İnşasında Üçlü Dayanışma” (Trilateral Solidarity for Building peace) başlıklı bir açıklama yayınlanmış, açıklamayla Türkiye, İsveç ve Brezilya arasında üçlü formatta düzenlenen bahsekonu istişarelerin önümüzdeki dönemde de düzenli olarak yapılması hususunda mutabık kalındığı ilan edilmiştir.

8. Konferansın İzmir bölümünde ayrıca, İzmir'in EXPO 2020 adaylığı hakkında başta İzmir Valisi Sayın Cahit Kıraç ve İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Aziz Kocaoğlu olmak üzere yetkililerden kapsamlı bilgi alınmış, Türk ekonomisinin itici gücü ve dinamik çehresi niteliğindeki İzmir’in adaylığının başarıya ulaşması için atılabilecek ilave adımlar hakkında görüş alış-verişinde bulunulmuştur.

Büyükelçilerimiz bu vesileyle, bugüne kadar olduğu gibi, önümüzdeki dönemde de İzmir’in EXPO 2020 adaylığının olumlu neticelendirilmesi için üzerlerine düşen görevi en iyi şekilde yerine getirmeye kararlı olduklarını ifade etmişlerdir.

Görüşmelerde, EXPO 2020’nin, dış tanıtım ve turizm bakımından İzmir’e sağlayacağı katkıların yanısıra, bu şehrimize yeni bir misyon kazandıracağı ve küresel bir şehir olarak hak ettiği konuma kavuşmasına yardımcı olacağı da vurgulanmıştır.

İzmir'de keza, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) tarafından Büyükelçilerimiz onuruna bir çalışma yemeği düzenlenmiş, 109 İş Konseyi Başkanı ile ilgili Büyükelçilerimizin bir araya geldiği bu toplantı iş dünyamız ile diplomatlarımız arasındaki işbirliği ve eşgüdümün perçinlenmesi bakımından yararlı olmuştur.

Page 55: 1

İzmir'de ayrıca, Karşıyaka Belediyesi tarafından yaptırılan Şehit Diplomatlar Anıtı da ziyaret edilmiş ve bulundukları ülkelerde Türkiye'yi temsil ederken teröre kurban verdiğimiz şehit diplomatlarımız için anlamlı bir anma töreni düzenlenmiştir.

9. Neticede, Beşinci Büyükelçiler Konferansı, geçmiş yıllarda olduğu gibi Dışişleri Bakanlığı bünyesindeki kurumsal ortak aklın ileriye dönük şekilde tazelenmesine zemin hazırlamış, yapılan kapsamlı değerlendirmelerle dış politikamızın daha etkin bir eşgüdüm içinde yürütülmesine katkı sağlamış ve kısa, orta ve uzun vadeli önceliklerimizin gözden geçirilmesi bakımından yararlı olmuştur.

Konferans boyunca yapılan değerlendirmeler neticesinde, Türkiye’nin gelişen demokrasisi, güçlenen ekonomisi ve aktif dış politikasıyla başta Akdeniz havzası olmak üzere küresel ölçekte aktif, yapıcı ve dinamik bir aktör olarak ön plana çıktığı, bu bağlamda Türkiye’nin artık bölgesinde ve ötesinde meydana gelen gelişmeleri etkileyebilen, yeni dünya düzenine yön veren öndegelen ülkeler arasında yer aldığı bir kez daha teyid edilmiştir.

10. Büyükelçiler Konferansı uygulaması mevcut kurumsal temel üzerinde önümüzdeki yıllarda da gerçekleştirilmeye devam edecek olup, bir sonraki Konferansın Ankara'nın yanısıra Mersin'i de içerecek şekilde yapılması planlanmaktadır.Les Ambassadeurs ont Confirmé le Soutien Accordé à la Candidature d’Izmir pour l’EXPO 2020. La Conférence se tiendra l’Année Prochaine à Ankara et Mersin.

Le 5 janvier 2013, lors du segment d’Izmir de la cinquième Conférence des Ambassadeurs, S.E.M. Carl Bildt, Ministre des Affaires étrangères de la Suède, et S.E.M. Antonio Patriota, Ministre des Affaires étrangères du Brésil, se sont adressés aux Ambassadeurs.

S.E.M. Carl Bildt, Ministre des Affaires étrangères de la Suède, attirant l’attention sur l’intégrité territoriale de la Syrie a affirmé : « J’apprécie les efforts de la Turquie pour empêcher un désastre en Syrie et sa bienveillance ». S.E.M. Bildt a indiqué qu’il existait une vision commune entre la Turquie et la Suède, et que la Suède avait soutenu dès le début l’adhésion de la Turquie à l’Union européenne. Déclarant que: « si nous pouvons parfois être critiques, c’est parce que nous sommes de vrais amis », S.E.M. Bildt a souligné que l’injection d’un élan au processus d’adhésion de la Turquie à l’UE revêtait de l’importance dans la période à venir.

Dans son discours, S.E.M. Antonio Patriota, Ministre des affaires étrangères du Brésil, a affirmé: « la Turquie et le Brésil investissent dans la diplomatie et le dialogue et non pas dans la confrontation ». S.E.M. Patriota a précisé qu’il existait des ressemblances entre la Turquie et le Brésil dans les domaines historiques, culturelles, sociales et économiques mais également des différences aussi. Il a également souligné que le deux pays prévalent par leur importante présence, activités et initiatives dans le domaine régional. S.E.M. Patriota a également souligné que la Turquie et le Brésil étaient les deux pays ayant connu la plus grande augmentation du nombre de leurs représentations au cours de ces dix dernières années.

Lors de la conférence de presse qui s’est tenue à la fin de la session, S.E.M. Ahmet Davutoğlu, Ministre des Affaires étrangères, indiquant que bien que la Turquie, la Suède et le Brésil ne soient pas géographiquement proches, a précisé que leurs approches et perspectives de politique étrangère avaient des ressemblances. Il a également affirmé que ces trois pays continueront à se consulter sur les problèmes mondiaux dans le cadre du mécanisme de la « Solidarité trilatérale pour l’édification de la paix. » (“Le Mécanisme tripartite pour l’édification de la paix.”)

Dans le cadre du programme du segment d’Izmir de la Conférence, nos Ambassadeurs ont échangé des points de vue sur la candidature d’Izmir pour l’EXPO 2012. Dans ce contexte, M. Cahit Kıraç, gouverneur d’Izmir, a fourni des informations concernant les travaux mis en œuvre en relation à la candidature d’Izmir pour l’EXPO 2012. En outre, lors des sessions régionales sur EXPO, les moyens de soutenir la candidature d’Izmir pour l’EXPO 2020 ont été examinés et il a été souligné que le Ministère des Affaires étrangères accordera son plein soutien à la candidature d’Izmir. Dans son discours à la réunion de la plate-forme des Universités d’Izmir, S.E.M. Davutoğlu a souligné que l’EXPO ne devrait pas être considéré seulement en tant qu’un projet qui contribuera à la promotion d’Izmir mais que l’EXPO était également un projet qui élèvera Izmir sur le plan stratégique. S.E.M.

Page 56: 1

Davutoğlu, identifiant Izmir en tant que la « Ville des horizons » a affirmé: « Izmir prendra la juste place qu’elle mérite dans les développements globaux à l’avenir. »

Dans le cadre du programme d’Izmir de la Cinquième conférence des Ambassadeurs, nos Ambassadeurs ont rencontré S.E.M. Binali Yıldırım, Ministre du transport, des Affaires maritimes et des communications et S.E.M. Ertuğrul Günay, Ministre de la culture et du tourisme. Le Professeur Gökhan Çetinsaya, Président du Conseil de l’enseignement supérieur, a également prononcé un discours intitulé « l’internationalisation de l’enseignement supérieur. »

Dans le cadre de la cinquième conférence des Ambassadeurs, S.E.M. Davutoğlu et nos Ambassadeurs ont également participé à la cérémonie de commémoration organisée au monument des diplomates martyrisés du parc « Ahmet Taner Kışlalı » situé dans le quartier de Karşıyaka. Lors de la cérémonie, S.E.M. Davutoğlu a indiqué dans son discours que les nations ayant laissé une trace dans l’histoire possèdent des martyres et cimetières de martyres partout dans le monde. Il a aussi précisé qu’une autre caractéristique des grandes nations était de ne pas garder une rancune malgré les douleurs vécues et de ne pas considérer certaines nations en tant qu’ennemies éternelles. S.E.M. Davutoğlu, soulignant que les diplomates représentant leur pays avaient toujours été respectés dans l’histoire, a indiqué que: « ceux ayant commis ces attaques étaient non seulement aveugle du point de vue historique et éthique, mais qu’ils étaient également aveugle du point de vue des valeurs humaines. Quels que soient le pays ou la ville où ils assument leurs fonctions, nos diplomates ne baisseront pas leur tête et ne perdront rien de leur dignité. »

La cinquième Conférence des Ambassadeurs s’est terminée à la suite de la cérémonie qui a été organisée devant le monument des diplomates martyrisés. Il est prévu que la sixième Conférence des Ambassadeurs se tienne à Ankara et Mersin.Büyükelçiler İzmir’in EXPO 2020 adaylığına verilen desteği teyid ettiler. Konferans gelecek yıl Ankara ve Mersin’de düzenlenecek.

Beşinci Büyükelçiler Konferansının İzmir programı kapsamında 5 Ocak 2013 tarihinde İsveç Dışişleri Bakanı Carl Bildt ve Brezilya Dışişleri Bakanı Antonio Patriota Büyükelçilere hitap ettiler.

Suriye’nin bütünlüğünün önemine dikkat çeken İsveç Dışişleri Bakanı Bildt, “Türkiye’nin Suriye felaketini önleme çabalarını ve yardımseverliğini takdirle karşılıyorum. “ dedi. İsveç Dışişleri Bakanı Türkiye ve İsveç arasında ortak bir vizyon bulunduğunu, İsveç’in Türkiye’nin AB üyeliğine başından beri destek verdiğini kaydetti. “Bazen eleştirel olabiliyoruz, çünkü bizler gerçek dostuz” diyen İsveç Dışişleri Bakanı Bildt, Türkiye’nin AB üyelik sürecine önümüzdeki dönemde ivme sağlanmasının önem arzettiğini kaydetti.

Brezilya Dışişleri Bakanı Patriota ise konuşmasında “Türkiye ve Brezilya çatışmaya değil diplomasi ve diyaloğa yatırım yapıyor.” dedi. Brezilya Dışişleri Bakanı, Türkiye ile Brezilya arasında tarihi, kültürel, sosyal ve ekonomik anlamda benzerliklerin yanısıra farklılıkların da bulunduğunu, ancak her iki ülkenin de bölgesel anlamda önemli varlığı, faaliyetleri ve inisiyatiflerinin bulunduğunu kaydetti. Türkiye ve Brezilya’nın son 10 yılda diplomatik temsilcilik sayısını en fazla artıran ülkeler olduklarını vurguladı.

Oturumun ardından düzenlenen ortak basın toplantısında konuşan Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Türkiye, İsveç ve Brezilya'nın coğrafi olarak birbirine yakın ülkeler olmamalarına karşın uluslararası politikada yaklaşımlarının ve perspektiflerinin benzerlik gösterdiğini belirterek, üç ülkenin “Barış İnşasında Üçlü Dayanışma” mekanizması altında dünya sorunlarına ilişkin istişarelerde bulunmayı sürdüreceklerini söyledi.

Büyükelçiler Konferansının İzmir programı kapsamında Büyükelçilerimiz İzmir’in EXPO 2020 adaylığı konusunda görüş alışverişinde bulundular. Bu bağlamda, İzmir Valisi Sn. Cahit Kıraç EXPO adaylığı kapsamında yapılan çalışmalar hakkında bilgi verdi. Ayrıca düzenlenen bölgesel EXPO oturumlarında da İzmir’in adaylığına destek sağlanmasının yolları üzerinde duruldu, Bakanlık olarak İzmir’in adaylığına tam destek verileceği vurgulandı. Dışişleri Bakanı Davutoğlu, İzmir Üniversiteleri Platformu’nun düzenlediği toplantıda yaptığı konuşmada, EXPO’nun sadece İzmir’in tanıtımına katkı sağlayacak bir proje olarak görülmemesi gerektiğini, EXPO’nun aynı zamanda İzmir’i stratejik olarak yükseltecek bir proje olduğunu vurguladı. İzmir’i “Ufuk Şehir” olarak tanımlayan Dışişleri Bakanı Davutoğlu, “İzmir önümüzdeki küresel gelişmelerin içindeki haklı yerini alacaktır.” Dedi.

Page 57: 1

Beşinci Büyükelçiler Konferansının İzmir programı kapsamında Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Sayın Binali Yıldırım ve Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Ertuğrul Günay Büyükelçilerimizle biraraya geldiler. YÖK Başbakanı Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya da “Yüksek Öğrenimin Uluslararasılaşması” konulu bir konuşma yaptı.

Beşinci Büyükelçiler Konferansı kapsamında Dışişleri Bakanı Davutoğlu ve Büyükelçilerimizin Karşıyaka Ahmet Taner Kışlalı Parkı Şehit Diplomatlar Anıtında yapılan anma törenine de katıldılar. Törende yaptığı konuşmada Dışişleri Bakanı Davutoğlu, tarihte iz bırakmış büyük milletlerin dünyanın her yerinde şehit ve şehitlikleri olduğunu, büyük milletlerin bir diğer özelliğinin ise yaşanan büyük acılara rağmen asla kin tutmamak, başka milletleri ebedi düşman görmemek olduğunu ifade etti. Tarih boyunca, temsil görevi üstlenen diplomatlara saygı gösterildiğinin altını çizen Dışişleri Bakanı Davutoğlu, ''Bu saldırıları yapanlar, sadece tarihi ve etik körlük içinde değildiler, aynı zamanda insani değerler bakımından da körlük içindeydiler. Diplomatlarımız hangi ülkede, şehirde görev yaparsa yapsın, başları öne eğilmeyecek, vakarlarından birşey kaybetmeyeceklerdir'' dedi.

Beşinci Büyükelçiler Konferansı Şehit Diplomatlar Anıtı’ndaki törenin ardından sona erdi. Büyükelçiler Konferansının altıncısının önümüzdeki dönemde Ankara ve Mersin’de düzenlenmesi öngörülüyor.S.E.M. Shanmugam, Ministre des Affaires étrangères et de la Justice de Singapour, s’est adressé aux ambassadeurs.

S.E.M. Kasiviswanathan Shanmugam, Ministre des Affaires étrangères et de la Justice de Singapour, a prononcé un discours intitulé “la montée de l'Asie” lors du segment d’Ankara de la cinquième Conférence annuelle des ambassadeurs.

Soulignant que la Turquie avait toujours été un acteur important dans sa région tout au long de son histoire, le ministre Shanmugam a indiqué que la Turquie d'aujourd'hui était en essor et qu’elle faisait acquérir un élan aux relations entre l'Est et l'Ouest. S.E.M.Kasiviswanathan Shanmugam a également déclaré que les sociétés turques devraient s’engager davantage en Asie du Sud, en signalant que la Turquie possédait une grande capacité dans le domaine de la technologie et de la compétitivité. Par ailleurs, se référant aux développements en Asie, le Ministre des Affaires étrangères de Singapour a précisé que l'Inde, la Corée du Sud et le Japon avaient émergé comme des puissances importantes en Asie.

Pendant les deuxième et troisième journées de la Conférence annuelle des ambassadeurs, les Vice-Premiers Ministres S.E.M. Beşir Atalay et S.E.M. Bekir Bozdağ; S.E.Mme.Fatma Şahin, Ministre des politiques familiales et sociales; S.E.M. Egemen Bağiş, Ministre des Affaires européennes et négociateur en chef; S.E.M. Zafer Çağlayan, Ministre de l'Economie; et S.E.M. Hakan Fidan, sous-secrétaire d’Etat de l'Organisation Nationale du Renseignement, se sont également adressés aux ambassadeurs.

Par ailleurs, S.E.M. Abdullah Gül, Président de la République de Turquie, a convié les ambassadeurs à un déjeuner lors de la conférence. Le Président Gül a signalé que la conférence permettait de procéder à un échange de vues sur la politique étrangère turque, ainsi qu’à un examen d’importants sujets allant du secteur énergétique aux transports. S.E.M.Abdullah Gül a souligné les importantes réussites de la Turquie à un moment où de grandes transformations survenaient dans le monde. Le Président Gül a également déclaré que les travaux menés pour l’humanité par la Turquie n’échappaient aux yeux de personne, que la Turquie avait accédé au rang des pays donateurs et que les dépenses qu’elle avait effectué sans attendre aucune contrepartie avaient dépassé les deux milliards de dollars.

Prenant la parole lors du dîner organisé à Ankara Palas dans le cadre de la conférence, le Premier ministre de la Turquie, S.E.M. Recep Tayyip Erdoğan a souligné que «la paix a un prix beaucoup plus élevé que la guerre. Ce qui est plus facile c’est la guerre. Tandis que ce qui est difficile c’est la paix. Nous n’optons pas pour ce qui est facile, mais pour ce qui est difficile. Nous sommes pour la paix, pas pour la guerre". Le Premier ministre Erdoğan a affirmé qu'il ne pourrais jamais être possible d'ignorer ce qui se passait en Syrie , de ne pas adopter une attitude et de rester indifférent sur ce sujet. Par ailleurs, le Premier ministre Erdoğan a signalé que la Turquie continuait à faire tout le nécessaire pour hisser le drapeau de la Palestine à l’ONU en tant qu’un état membre à part entière de cette organisation. En citant comme exemple la Somalie, il a souligné que la diplomatie turque, se basait sur les valeurs humaines et qu’elle ne se limitait pas uniquement à nos voisins et aux pays de la région.

Page 58: 1

La cinquième Conférence des ambassadeurs se poursuivra à Izmir du 5 au 7 janvier 2013.Singapur Dışişleri ve Adalet Bakanı Shanmugam Büyükelçilere hitap etti.

Singapur Dışişleri ve Adalet Bakanı Kasiviswanathan Shanmugam, Beşinci Büyükelçiler Konferansı’nın Ankara programı kapsamında “Asya’nın Yükselişi” konulu bir konuşma yaptı.

Konuşmasında, Türkiye'nin bölgesinde geçmişten beri hep önemli bir oyuncu olduğuna işaret eden Konuk Bakanı, günümüz Türkiye’sinin yükselişte olduğunu ve doğu ile batı arasındaki ilişkilere ivme kazandırdığını söyledi. Ayrıca, Türkiye'nin teknolojisinin ve rekabetçi gücünün yüksek olduğunun altını çizerek Türk şirketlerinin Güneydoğu Asya'da daha girişimci olması gerektiğini belirtti. Asya'daki gelişmelere de değinen Singapur Dışişleri Bakanı, Hindistan, Güney Kore ve Japonya'nın Asya'da önemli güçler olarak öne çıktığına işaret etti.

Beşinci Büyükelçiler Konferansının ikinci ve üçüncü günlerinde Başbakan Yardımcıları Sayın Beşir Atalay ve Sayın Bekir Bozdağ, AB Bakanı Sayın Egemen Bağış, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sayın Fatma Şahin, Ekonomi Bakanı Sayın Zafer Çağlayan ve MİT Müsteşarı Sayın Hakan Fidan Büyükelçilere hitap ettiler.

Öte yandan, Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül konferansa katılan büyükelçilere 3 Ocak 2012 tarihinde Çankaya Köşkü'nde bir öğle yemeği verdi. Cumhurbaşkanı Gül, konferansın Türkiye'nin dış politikası hakkında yararlı bir beyin fırtınası zemini oluşturduğuna ve enerjiden, ulaştırmaya kadar birçok konunun iyi bir şekilde tahlil edildiğine işaret etti. Tüm dünyada büyük dönüşümlerin yaşandığı bir ortamda Türkiye’nin önemli işler başardığını vurguladı. Cumhurbaşkanı Gül, özellikle son yıllarda karşılık beklemeden insanlık adına Türkiye’nin yaptığı çalışmaların hiç kimsenin gözünden kaçmadığını, Türkiye’nin donörler kulübüne girdiğini, karşılık beklemeden yapılan harcamaların iki milyar doları geçtiğini belirtti.

Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan, konferansı dolayısıyla büyükelçilere 3 Ocak 2012 tarihinde Ankara Palas'ta verilen akşam yemeğinde yaptığı konuşmada, ''Barış, savaştan çok daha fazla bedel ister. Savaş, kolay olandır. Zor olan barıştır. Biz kolayın değil, zor olanın tarafındayız. Savaşın değil, barışın tarafındayız.” dedi. Başbakan Erdoğan, Suriye'de yaşanan olaylara tavırsız, tepkisiz kalmanın, olayları görmezden gelmenin asla ve asla mümkün olmadığına işaret etti. Başbakan Erdoğan ayrıca, 'tam üye statüsüyle Filistin bayrağının BM'de dalgalanması için gerekenlerin yapılmasına devam edileceğini belirtti. Somali örneğini vererek, İnsani değerleri esas alan diplomasimiz yalnızca komşularımız ve yakın çevremizle sınırlı olmadığını vurguladı.

Beşinci Büyükelçiler Konferansı 5-7 Ocak tarihlerinde İzmir’de devam edecek.

S.E.M. Ahmet Davutoğlu, Ministre des Affaires étrangères de la République de Turquie: “2012 a été une année au cours de laquelle l’histoire s‘est écoulé vite. 2013 s’écoulera encore plus vite et nous travaillerons encore davantage”

La cinquième Conférence des Ambassadeurs, organisée avec le thème de la “diplomatie humanitaire” a débuté le 2 janvier 2013 à Ankara.

Lors de la session d’ouverture, S.E.M. l’Ambassadeur Naci Koru, vice-ministre des Affaires étrangères de la République de Turquie, a fait un exposé couvrant des informations sur les travaux, l’infrastructure et l’organisation du ministère. S.E.M. Koru a précisé que tandis que le nombre de représentations de la Turquie était de 172 en 2008, ce chiffre s’élevait à 209, et que de nouvelles ambassades seraient ouvertes en 2013. Il a également signalé que la France est le pays ayant le plus grand nombre de représentations dans le monde, suivie par les Etats-Unis et la Chine. Il a aussi indiqué que la Turquie se trouvant actuellement au neuvième rang se placerait parmi les cinq premiers pays d’ici quelques années.

S.E.M. l’Ambassadeur Feridun Sinirlioğlu, Sous-secrétaire, a indiqué dans son allocution que la Turquie est un acteur déterminant dans le bassin de la méditerranée et qu’elle gardera cette position, que la diplomatie turque avait agi et agira toujours avec cet esprit, tout en soulignant que 2013 serait au moins aussi difficile que 2012. S.E.M. Sinirlioğlu, soulignant que la Turquie a assumé ces dernières années des responsabilités importantes dans le domaine de la diplomatie humanitaire a précisé également que le montant des aides étrangères qui s’élevait à 85 millions de dollars une décennie auparavant avait atteint aujourd’hui le niveau de 3,5 milliards de dollars pour plus de cent pays dans cinq continents.

Page 59: 1

Dans son discours, se référant aux développements importants de 2012 dans le domaine de la politique étrangère, S.E.M. Davutoğlu a indiqué que la Turquie aura des relations encore plus fortes avec toutes les puissances globales, que sa prépondérance s’accroitra encore davantage dans les plates-formes internationales, que des mesures seront prises rendant la Turquie plus distincte et que la diplomatie turque brisera les habitudes.

S.E.M. Davutoğlu a précisé que la “diplomatie humanitaire” qui constitue le thème de la Conférence cette année se composait de trois dimensions. Indiquant que la première était relative au fournissement par l’Etat de meilleur services à ses citoyens, S.E.M. Davutoğlu a fait référence aux travaux mis en œuvre pour faciliter la vie de nos citoyens vivant à l’étranger, et a ajouté : « Nous sommes décidés de mener le régime le plus libéral pour les visas, tout en portant la conviction que notre peuple est notre force la plus fondamentale ». D’autre part, affirmant qu’on était arrivé à un certain stade en matière de visa avec l’Union européenne S.E.M. Davutoğlu a indiqué: “ d’une façon ou d’une autre, nos ressortissants voyageront sans visa aux pays de l’UE. »

S.E.M. Davutoğlu, indiquant que la deuxième dimension de la diplomatie humanitaire est l’attitude dans les régions des crises, et citant l’exemple de la Somalie, a précisé que la Turquie était le premier pays ayant ouvert une Ambassade dans ce pays. Soulignant que les membres de cette Ambassade travaillaient avec dévouement et que l’influence de la Turquie se faisait sentir dans chaque rue de la Somalie. S.E.M. Ahmet Davutoğlu a signalé que notre politique envers les réfugiés avait acquis un caractère légendaire et que nous accueillerions les syriens comme partie intégrante de notre diplomatie humanitaire. Il a également indiqué que selon la culture de notre pays, on ne pouvait pas claquer la porte sur le nez de ceux ayant besoin d’aide. Tout en abordant également le cas des musulmans Rohingyas, S.E.M. Davutoğlu a indiqué que l’Ambassade de Turquie en Birmanie avait été ouverte en 2012 et qu’elle avait été la plus active Ambassade après le déclenchement des évènements touchant les musulmans Rohingyas.

Indiquant la troisième dimension de la diplomatie humanitaire en tant que « l’appropriation humanitaire dans le système des Nations Unies », S.E.M. Davutoğlu a affirmé qu’il existe « des cas de figure démontrant que le système des Nations Unies devient dépourvu de conscience » et que des problèmes persistent dans le fonctionnement du système onusien.

S.E.M. Davutoğlu a souligné qu’aucune diplomatie ne pourrait être permanente sans avoir un caractère humain ou sans s’adresser à la conscience de l’homme.

Lors de la première journée de la cinquième Conférence des Ambassadeurs, S.E.M. Bülent Arınç, S.E.M. Bekir Bozdağ, vice-Premier ministres, S.E.M. Taner Yıldız, Ministre de l’Energie et des Ressources Naturelles et S.E.M Ali Em, Président du haut Conseil des élections se sont adressés aux Ambassadeurs.Dışişleri Bakanı Davutoğlu “2012, tarihin hızlı aktığı bir yıldı. 2013 daha hızlı akacak ve biz daha çok çalışacağız.”

İnsani Diplomasi temasıyla düzenlenen Beşinci Büyükelçiler Konferansı 2 Ocak 2013 tarihinde Ankara’da başladı.

Açılış oturumunda Bakan Yardımcısı Büyükelçi Naci Koru, Bakanlığımızın çalışmaları, altyapısı ve teşkilatlanmasına ilişkin bilgi verdi. Bakan Yardımcısı Büyükelçi Koru, Türkiye'nin 2008'de 172 olan dış temsilcilik sayısının 209'a yükseldiğini, 2013 yılında yeni büyükelçiliklerin de devreye gireceğini söyledi. Dünyada en fazla temsilciliği olan ülkenin Fransa olduğunu, bunu ABD ve Çin'in takip ettiği bilgisini veren Bakan Yardımcısı Büyükelçi Koru, Türkiye'nin 9. sırada olduğunu, birkaç yıl içinde de ilk 5'e girmiş olacağını belirtti.

Müsteşar Büyükelçi Feridun Sinirlioğlu ise yaptığı takdimde, önümüzdeki yılın, en az 2012 yılı kadar zorlu bir yıl olacağına işaretle, Türkiye'nin Akdeniz havzasında belirleyici bir oyuncu olduğunu ve böyle kalacağını, Türk diplomasisinin de her zaman bu bilinçle hareket ettiğini ve edeceğini söyledi. Türkiye'nin insani diplomasi alanında son yıllarda önemli sorumluluklar üstlendiğini vurgulayan Müsteşar Büyükelçi Sinirlioğlu, on yıl önce 85 milyon dolar olan dış yardımların bugün beş kıtada 100'den fazla ülkeye yönelik olarak 3,5 milyar dolar düzeyine çıktığını belirtti.

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu Büyükelçileri hitabında, 2012 yılındaki önemli dış politika gelişmelerine atıfla, önümüzdeki dönemde Türkiye’nin tüm küresel güçlerle ilişkilerinin güçlenerek devam edeceğini, uluslararası

Page 60: 1

platformlarda da ağırlığının daha da artacağını belirtti. Türkiye’yi farklılaştıran adımların atılacağını, Türk diplomasisinin alışkanlıkları kıracağını, ezberleri bozacağını kaydetti.

Dışişleri Bakanı Davutoğlu, konferansın bu yılki teması olan "İnsani Diplomasi"nin 3 boyutu olduğunu, bunlardan birincisinin bir devletin kendi insanı ile ilgili olduğunu, kendi insanının hayatını kolaylaştırmak olduğunu söyledi. Yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızın hayatını kolaylaştırmak için yapılan çalışmalara değinen Dışişleri Bakanı Davutoğlu "Biz insanımızın en temel gücümüz olduğuna inanarak, en liberal vize politikasını takip etmeye kararlıyız" dedi. AB ile vize konusunda belli bir aşamaya gelindiğini ifade eden Dışişleri Bakanı Davutoğlu, "Öyle veya böyle bir gün vatandaşlarımız Avrupa Birliği'nde vizesiz seyahat edecekler.” dedi.

İnsani diplomasinin ikinci boyutunun kriz bölgelerindeki tutum olduğunu kaydeden Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Somali örneğini vererek, Türkiye'nin bu ülkede büyükelçilik açan ilk ülke olduğunu, Büyükelçilik çalışanlarının büyük fedakarlıkla çalıştığını, bugün Somali’nin her sokağında Türkiye etkisinin hissedildiğini belirtti. Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Türkiye’nin mülteci politikasının efsane niteliğinde olduğunu, Suriyelileri insani diplomasinin bir parçası olarak ülkemizde ağırladığımızı, Türk kültüründe muhtaç durumdakine kapı kapatmanın olmadığını söyledi. Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Arakanlı Müslümanlara da değinerek, Myanmar'da 2012 yılında Türk Büyükelçiliğinin açıldığını ve Myanmar'da Arakanlı Müslümanlarla ilgili olaylar başladıktan sonra en aktif büyükelçiliğin Türk Büyükelçiliği olduğunu belirtti.

İnsani diplomasinin üçüncü boyutunun "BM sistemi içinde insani sahiplenme" olduğuna işaret eden Dışişleri Bakanı Davutoğlu, "BM sisteminin vicdandan yoksunlaştığını gösteren tablolar" bulunduğunu, sistemin işlemesinde sıkıntılar olduğunu ifade etti.

Dışişleri Bakanı Davutoğlu, insana değmeyen, insani özü taşımayan, insanın vicdanına hitap etmeyen hiçbir diplomasinin artık kalıcı olamayacağını vurguladı.

V. Büyükelçiler Konferansının ilk gününde Başbakan Yardımcısı Sayın Bülent Arınç, Başbakan Yardımcısı Sayın Bekir Bozdağ, Başbakan Yardımcısı Sayın Bekir Bozdağ, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Sayın Taner Yıldız ve Yüksek Seçim Yüksel Kurulu Başkanı Ali Em Büyükelçilere hitap ettiler.La Cinquième Conférence des Ambassadeurs

La cinquième Conférence annuelle des Ambassadeurs, qui se tient chaque année avec la participation de tous nos Ambassadeurs en poste dans le pays et à l’étranger, aura lieu respectivement à Ankara et Izmir les 2-7 janvier 2013 sous la présidence de S.E.M. Ahmet Davutoğlu, Ministre des Affaires étrangères de la République de Turquie, avec le thème “Diplomatie Humanitaire”.

La Conférence débutera par une visite au mausolée d’Atatürk et l’on procédera ensuite à la cérémonie d’ouverture officielle pendant laquelle aura lieu le discours inaugural de S.E.M. Davutoğlu.

Les Conférences des Ambassadeurs, tenues pour la première fois en 2008 et qui ont ensuite acquis un caractère traditionnel avec le temps, sont importantes pour une évaluation générale de notre politique étrangère à la lumière des développements internationaux actuels, la détermination des stratégies pour l’avenir et afin d’assurer la coordination avec les autres établissements et institutions jouant un rôle dans la mise en œuvre de la politique étrangère de la Turquie.

Dans ce contexte, en additions aux sessions d’évaluation internes du Ministère, des membres distingués du Gouvernement de la République de Turquie, accompagnés de responsables des établissements et institutions liés, s’adresseront à nos Ambassadeurs et un échange de vues approfondi sera effectué sur toutes les questions qui touchent à notre politique étrangère.

Dans ce cadre, les vice-Premier ministres S.E.M. Bülent Arınç, S.E.M. Ali Babacan, S.E.M. Beşir Atalay et S.E.M. Bekir Bozdağ, S.E.M. Sadullah Ergin, Ministre de la justice, S.E. Mme. Fatma Şahin, Ministre de la famille et des politiques sociales, S.E.M. Egemen Bağış, Ministre des Affaires européennes, S.E.M. Zafer Çağlayan, Ministre de l’économie, S.E.M. Taner Yıldız, Ministre de l’énergie et des ressources naturelles, S.E.M. İdris Naim Şahin, Ministre de l’intérieur, S.E.M. Ertuğrul Günay, Ministre de la culture et du tourisme, S.E.M. Binali Yıldırım, Ministre

Page 61: 1

du transport, des Affaires maritimes et des communications s’adresserons à nos Ambassadeurs lors des différentes sessions.

D’autre part, suivant la pratique adoptée dans les années précédentes, des dignitaires étrangers ont également été invités à la Conférence des Ambassadeurs. Dans ce cadre, le Ministre des Affaires étrangères de Singapour participera au segment d’Ankara de la Conférence, les Ministres des Affaires étrangères du Brésil et de la Suède participeront au segment d’Izmir et ils s’adresseront à nos Ambassadeurs. A cette occasion, la deuxième réunion tripartite des Ministres des Affaires étrangères de la Turquie, du Brésil et de la Suède, dont la première réunion avait eu lieu à New York en septembre 2012 en marge des réunions de l’Assemblée générale des Nations Unies, se tiendra à Izmir.

En outre, le segment d’Izmir de la Conférence nous permettra de conduire différentes activités de diplomatie publique qui sont devenues un élément traditionnel des Conférences des Ambassadeurs. Dans ce contexte, S.E.M. Ahmet Davutoğlu participera à une conférence qui sera organisée par la plate-forme des universités d’Izmir et prononcera un discours sur la «Politique Etrangère Turque ».

A la lumière de la candidature d’Izmir à l’EXPO 2020, un exposé exhaustif sur ce sujet sera fait à nos ambassadeurs et il sera procédé à un échange de vues sur les mesures supplémentaires qui pourraient être prises afin de mener à bien la candidature d'Izmir, à laquelle nous accordons une importance majeure.Beşinci Büyükelçiler Konferansı

Yurtdışında görev yapan tüm Büyükelçilerimizin katılımıyla her yıl düzenlenen Büyükelçiler Konferansı’nın beşincisi, Sayın Bakanımızın başkanlığında, 2-7 Ocak 2013 tarihleri arasında, “İnsani Diplomasi” temasıyla sırasıyla Ankara ve İzmir’de düzenlenecektir.

Konferans, mutad olduğu üzere, Büyükelçilerimizin, 2 Ocak Çarşamba sabahı Anıtkabir’i toplu ziyaretiyle başlayacak ve bunu takiben resmi açılış, Sayın Bakanımızın geniş bir davetli topluluğuna hitaben yapacağı konuşmayla gerçekleşecektir.

İlki 2008 yılında yapılan ve aradan geçen süre zarfında gelenekselleşen Büyükelçiler Konferansları, uluslararası ilişkilere ve dış politikamıza dair genel bir durum tespiti yapılması, geleceğe yönelik stratejilerin belirlenmesi ve dış politikamızın uygulanmasında rol oynayan diğer kurum ve kuruluşlarla koordinasyonun sağlanması bakımından önem taşımaktadır.

Bu bağlamda Beşinci Büyükelçiler Konferansı kapsamında da güncel dış politika gelişmelerine ilişkin olarak gerçekleştirilecek Bakanlık içi değerlendirme oturumlarının yanı sıra, değerli hükümet üyelerimiz beraberlerinde bağlı kurum ve kuruluş yetkilileri olduğu halde Büyükelçilerimize hitap edecek ve dış politikamıza etki eden tüm konularda kapsamlı görüş alış-verişinde bulunulacaktır.

Bu çerçevede, Başbakan Yardımcıları Sayın Bülent Arınç, Sayın Ali Babacan, Sayın Beşir Atalay ve Sayın Bekir Bozdağ’ın yanısıra, Adalet Bakanı Sayın Sadullah Ergin, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sayın Fatma Şahin, AB Bakanı Sayın Egemen Bağış, Ekonomi Bakanı Sayın Zafer Çağlayan, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Sayın Taner Yıldız, İçişleri Bakanı Sayın İdris Naim Şahin, Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Ertuğrul Günay ile Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Sayın Binali Yıldırım, Büyükelçilerimizle çeşitli oturumlarda biraraya geleceklerdir.

Öte yandan, geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi bu sene de, Büyükelçiler Konferansına yabancı konukların daveti uygulamasına devam edilmiştir. Bu çerçevede Singapur Dışişleri Bakanı Konferansın Ankara, Brezilya ve İsveç Dışişleri Bakanları da İzmir bölümüne katılacak ve Büyükelçilerimize hitap edeceklerdir. Brezilya ve İsveç Dışişleri Bakanlarıyla bu vesileyle, ilki BM Genel Kurulu toplantıları marjında 2012 Eylül ayında New York’ta gerçekleştirilen üçlü toplantının ikincisi İzmir’de yapılacaktır.

Konferansın İzmir bölümü ayrıca, Büyükelçiler Konferanslarının artık gelenekselleşen bir unsuru haline gelen kamu diplomasisi faaliyetlerine de sahne olacak, bu çerçevede Sayın Bakanımız İzmir Üniversiteler Platformu tarafından düzenlenen bir konferansa katılarak “Türk Dış Politikası” konulu bir konuşma yapacaktır.

Page 62: 1

No: 83, 23 mars 2013, Communiqué de presse concernant les assertions de l'Administration chypriote grecque (ACG) sur les ressources d'hydrocarbure en Méditerranée orientale

L'idée de l'Administration chypriote grecque (ACG) de présenter les ressources naturelles communes de l'île comme garantie pour un fonds d'investissement solidaire ou pour tout autre moyen d'endettement à cause de sa crise économique actuelle, en ignorant les droits inhérents des chypriotes turcs qui sont copropriétaires de l'Ile, est une manifestation dangereuse de l'illusion d'être le seul propriétaire de l'Ile qui peut causer une nouvelle crise dans la région. Le point de vue de la Présidence de la République turque de Chypre du nord (RTCN) exprimé dans la déclaration publiée le 21 mars 2013 est partagé par la Turquie. La Turquie s'engage à protéger ses droits et ses intérêts sur son propre plateau continental et à maintenir son soutien à la partie chypriote turque.

La partie chypriote turque a appelé par deux fois la partie chypriote grecque à coopérer pour une répartition équitable des ressources naturelles, le 24 septembre 2011 et le 29 septembre 2012. La partie chypriote grecque n'a pas répondu à ces appels par l'affirmative jusqu' à présent. Il n'est pas acceptable que la Partie chypriote grecque utilise la crise économique avec laquelle elle se confronte comme une occasion de créer de nouveaux faits accomplis.

Dans ce cadre, nous jugeons opportun de réitérer l’opinion de la Turquie sur cette question:

La Turquie et la Partie chypriote turque souhaitent une résolution négociée dans l'île. La vision de la Turquie pour l'Ile et pour la Méditerranée orientale est une vision de prospérité, de stabilité et de sécurité collectives. Les problèmes économiques comme les conflits politiques peuvent être surmontés par la création d'une atmosphère de paix, de réconciliation et de coopération sur l'Ile.

Les deux peuples fondateurs de l'Ile doivent décider ensemble quel type d'avenir ils veulent et doivent établir un nouvel ordre avec la participation de leur Mère-Patries. Il n'y a plus de temps à perdre.

La Partie turque espère que les négociations commenceront immédiatement avec un esprit de prospérité et de sécurité communes.

Notre préférence n’est pas que le problème auquel nous sommes confrontés cause une crise. Au contraire, nous croyons sincèrement qu'il doive constituer un nouveau départ pour la paix et la résolution durable.

Les Chypriotes turcs ne seront jamais une minorité dans un État chypriote grec. La Turquie ne le permettra en aucune manière. Cependant, la Turquie respectera les préférences des deux peuples sur l'île. Cette préférence pourrait autant se porter sur l’établissement d’un nouveau partenariat -dont les paramètres sont bien connus- que, si les Chypriotes grecs agissent unilatéralement en ce qui concerne les ressources naturelles dans le sud de l'Ile et s'ils ne souhaitent pas établir un partenariat avec les Chypriotes turcs, sur la négociation d’une solution à deux États.

Le seul moyen d'exploiter les ressources naturelles de l'Ile avant la résolution passe par la conclusion d’un accord en conformité avec les propositions de la Partie chypriote turque de 2011 et 2012, sous l’égide du Secrétaire général des Nations unies et ainsi par l’obtention du consentement de la Partie chypriote turque à propos de la répartition des ressources naturelles.

La Turquie et les Chypriotes turcs sont prêts à travailler sur ces bases, ensemble avec la Grèce et les Chypriotes grecs.

No: 83, 23 Mart 2013, GKRY'nin Doğu Akdenizdeki Hidrokarbon Kaynakları Üzerindeki İddiaları Hk.

Güney Kıbrıs Rum Yönetiminin Ada’nın ortak sahibi olan Kıbrıs Türk halkının doğal kaynaklar üzerindeki asli haklarını göz ardı ederek, içinde bulunduğu ekonomik kriz nedeniyle oluşturulacak dayanışma yatırım fonu veya bir başka borçlanma modelinde Ada’nın ortak doğal kaynaklarını teminat olarak gösterme düşüncesi, Ada’nın tek sahibi olduğu yanılsamasının bölgede yeni bir krize yol açabilecek tehlikeli bir tezahürüdür. KKTC Cumhurbaşkanlığı tarafından bu hususta 21 Mart 2013 tarihinde yapılan açıklamadaki görüşler paylaşılmaktadır. Türkiye gerek kendi kıta sahanlığındaki hak ve menfaatlerini korumakta, gerek Kıbrıs Türk tarafına verdiği desteği sürdürmekte kararlıdır.

Page 63: 1

Kıbrıs Türk tarafınca 24 Eylül 2011 ve 29 Eylül 2012’de iki kez ortak doğal kaynakların hakça paylaşımı için işbirliği çağrıları yapılmış, ancak bu çağrılara Rumlar tarafından bugüne kadar olumlu karşılık verilmemiştir. Rum tarafının bugün karşı karşıya bulunduğu ekonomik krizi yeni oldu bittiler yaratmak için bir vesile olarak kullanması kabul edilemez.

Bu bağlamda Türkiye’nin konuya ilişkin görüşlerini bir kez daha ortaya koymakta yarar görüyoruz:

Türkiye ve Kıbrıs Türk tarafı, Ada’da müzakere edilmiş bir çözüm istemektedir. Doğu Akdeniz ve Ada için Türkiye’nin vizyonu ortak refah, istikrar ve güvenliği hedeflemektedir. Siyasi ihtilaflar gibi ekonomik sorunlar da Ada’da barış, uzlaşı ve işbirliği ortamı yaratılarak aşılabilir.

Ada’daki iki kurucu halk nasıl bir gelecek istediklerine birlikte karar vermeli ve Anavatanların da iştirakiyle yeni bir düzen inşa etmelidir. Bunun için artık kaybedecek vakit yoktur.

Türk tarafı bir an önce ortak refah ve güvenlik anlayışıyla derhal müzakerelere başlanmasını beklemektedir.

Karşı karşıya bulunulan sorunun bir krize yol açması tercihimiz değildir. Bunun barış ve kalıcı çözüm için yeni bir fırsat ve başlangıç teşkil etmesi gerektiğine samimiyetle inanıyoruz.

Kıbrıslı Türkler, Ada’da hiçbir zaman bir Rum devletinde azınlık olmayacaklardır. Buna Türkiye hiçbir şekilde izin vermeyecektir. Ancak Türkiye Ada’daki iki halkın tercihlerine de saygı gösterecektir. Bu tercih, yeni bir ortaklık inşa edilmesi yönünde olabileceği gibi -ki bunun parametreleri bellidir- şayet Kıbrıslı Rumlar Ada’nın güneyindeki doğal kaynaklar üzerinde tek yanlı tasarrufta bulunacaklarsa ve Kıbrıslı Türklerle ortaklığı arzu etmiyorlarsa, iki devletli bir çözümün müzakeresi doğrultusunda da olabilir.

Çözümden önce Ada’nın doğal kaynakları üzerinde tasarrufta bulunmanın tek yolu ise Kıbrıs Türk tarafının 2011 ve 2012’deki önerileri doğrultusunda, BM Genel Sekreteri’nin gözetimi altında bir anlaşma yapılması ve böylece doğal kaynakların paylaşımı konusunda Kıbrıslı Türklerin rızalarının açık olarak alınmasından geçmektedir.

Türkiye ve Kıbrıslı Türkler bu anlayışla Yunanistan ve Kıbrıslı Rumlarla birlikte çalışmaya hazırdır.

No: 82, 23 Mars 2013, Communiqué de Presse concernant les attentats réalisés au Nigeria.

Nous déplorons la perte de vie d'un grand nombre du citoyens nigérians dans les attentats terroristes réalisés récemment dans les villes du nord du Nigeria, Kano et Maiduguri et condamnons énergiquement ces attaques traîtresses visant à déstabiliser la stabilité politique et sociale au Nigeria.

Nous adressons nos condoléances à l’Etat et au peuple nigérians amis pour ces attaques atroces et espérons un prompt rétablissement des blessés.

Nous sommes confiants que le peuple nigérian va surmonter le terrorisme dans l’unité et que l'ordre public sera rétabli au Nigeria.

No: 82, 23 Mart 2013, Nijerya’da Gerçekleştirilen Saldırılar Hk.

Nijerya'nın kuzeyinde bulunan Kano ve Maiduguri şehirlerinde ahiren gerçekleştirilen terör saldırılarında birçok Nijerya vatandaşının hayatını kaybetmesinden büyük üzüntü duyuyor ve Nijerya’nın siyasi ve toplumsal istikrarını zedelemeyi hedefleyen bu hain saldırıları şiddetle kınıyoruz.

Bu menfur saldırılardan ötürü kardeş Nijerya Devleti’ne ve halkına taziyelerimizi sunuyor ve yaralılara acil şifalar diliyoruz.

Nijerya halkının, birlik içinde terörizmin üstesinden geleceğine ve Nijerya’da asayişin sağlanacağına inanıyoruz.

No: 81, 23 Mars 2013, Communiqué de Presse Concernant les incidents qui ont eu lieu dans la ville de Meiktila au Myanmar.

Page 64: 1

Nous avons appris avec tristesse et inquiétude qu'un grand nombre de lieux de travail ont été pillés, que des mosquées ont été brûlées et que des pertes de vie ont eu lieu dans les incidents visant les musulmans locaux à Meiktila au Myanmar le 20 Mars 2013.

Ces nouveaux événements qui ont pris pour cible les musulmans intégrés dans la société et possédant la citoyenneté du Myanmar, alors que perdurent les tensions liées aux événements de l'année 2012 qui ont touché les Rohinga musulmans vivant dans la région de l’Arakan et dont la citoyenneté est incertaine, ont constitué un développement préjudiciable pour les droits de l’homme et pour le processus de paix, de stabilité et de démocratisation au Myanmar.

La Turquie appelle le Gouvernement du Myanmar à contrôler le plus rapidement possible la situation à Meiktila, à arrêter les auteurs des incidents et à prendre les mesures nécessaires pour en empêcher la propagation.

No: 81, 23 Mart 2013, Myanmar’ın Meikhtila Kentinde Meydana Gelen Olaylar Hk.

Myanmar’ın Meikhtila kentinde 20 Mart 2013 tarihinde meydana gelen olaylarda yerel Müslümanların hedef alınarak birçok işyerinin yağmalandığı, camilerin yakıldığı ve can kayıplarının olduğu yönündeki haberler üzüntü ve kaygıyla karşılanmıştır.

Myanmar’ın Arakan (Rakhine) bölgesinde vatandaşlık statüleri belirsiz durumda olan Rohinga Müslümanlarının etkilendiği 2012 yılı içindeki olaylar ertesinde gerginliğin halen devam ettiği bir dönemde, bu kez anılan bölge dışında yaşayan, Myanmar toplumuyla bütünleşmiş ve vatandaşlıkları bulunan Müslümanları hedef alan yeni olayların baş göstermesi, Myanmar’daki insan hakları ile barış, istikrar ve demokratikleşme sürecine zarar veren bir gelişme olmuştur.

Türkiye, Meikhtila’daki olayların bir an önce kontrol altına alınması, faillerinin bulunması ve olayların yayılmasının önlenmesi için gerekli adımların atılması hususlarında Myanmar Hükümeti’ne çağrıda bulunmaktadır.

No: 79, 21 Mars 2013, Communiqué de Presse Concernant l’utilisation présumée d’armes chimiques en Syrie.

La politique de violence envers la population du Régime en Syrie acquiert chaque jour de nouvelles dimensions.

Dans ce contexte, les allégations croissantes d'utilisation récente d'armes chimiques par le régime en Syrie doivent être investiguées et examinées. Nous saluons la déclaration du Secrétaire général de l’ONU dans ce sens, annonçant l’ouverture d’une enquête des Nations Unies sur l'utilisation présumée d'armes chimiques en Syrie.

Dans ce cadre, nous attendons qu’une enquête crédible, impartiale et indépendante soit rapidement conclue avec la contribution des organisations internationales compétentes et que ses résultats soient partagés avec la communauté internationale.

No: 79, 21 Mart 2013, Rejimin Suriye'de Kimyasal Silah Kullandığı Şüphesi Hk.

Suriye’de Rejimin halka yönelik olarak uyguladığı şiddet politikaları her geçen gün yeni bir boyut kazanmaktadır.

Bu doğrultuda, Suriye’de son dönemde Rejim tarafından kimyasal silah kullanıldığı yönündeki artan iddiaların ciddiyetle araştırılması ve incelenmesi gerekmektedir. BM Genel Sekreteri Ban’ın bu yönde yaptığı, Suriye’de kimyasal silah kullanımı iddialarına ilişkin bir BM soruşturması başlatacağına ilişkin açıklamasını memnuniyetle karşılıyoruz.

Bu çerçevede, ilgili uluslararası kuruluşların da katkılarıyla, muteber, tarafsız ve bağımsız bir soruşturmanın süratle sonuçlandırılarak neticelerinin uluslararası kamuoyuyla paylaşılmasını bekliyoruz.

QR-6, 21 mars 2013, Réponse du porte-parole du Ministère des affaires étrangères à une question concernant les thèmes abordés dans l'entretien réalisé par S.E.M. Ahmet Davutoğlu et son homologue danois

La déclaration concernant le contenu de l'entretien réalisé hier (le 20 mars) par le Ministre et M. Villy Sovndal, Ministre danois des Affaires étrangères, publiée sur le site internet du Ministère des Affaires étrangères du

Page 65: 1

Danemark et à laquelle certains journaux turcs d'aujourd'hui (le 21 mars) se référent, ne reflète pas la réalité.

Les questions relatives à la situation des droits de l'homme en Turquie, dont la liberté d'expression n'ont en aucun cas été abordées durant la rencontre susmentionnée. Les relations bilatérales, la coopération dans la lutte contre le terrorisme, le processus d'adhésion de la Turquie à l'Union européenne, Chypre et la situation en Syrie ont été évalués.

Nous avons contacté le Ministère des Affaires étrangères du Danemark et nos interlocuteurs danois ont confirmé que les thèmes énumérés ci-dessus constituaient le contenu de l'entretien. Ils ont exprimé que la déclaration en question avait été mise par erreur sur le site internet et qu’elle avait été enlevée dès que l’on s’en était aperçu.

SC-6, 21 Mart 2013, Dışişleri Bakanlığı Sözcüsünün Sayın Bakanımızın Danimarkalı Muhatabı ile Yaptığı Görüşmede Ele Alınan Hususlara İlişkin Bir Soruya Cevabı

Sayın Bakanımızın dün Danimarka Dışişleri Bakanı Villy Sovndal ile yaptığı görüşmenin içeriğine ilişkin olarak Danimarka Dışişleri Bakanlığının web sitesinde yer alan ve bugünkü bazı Türk gazetelerinde de atıf yapılan açıklama gerçeği yansıtmamaktadır. Sözkonusu görüşmede Türkiye'deki insan hakları durumu ve özellikle de ifade özgürlüğüne ilişkin hususlar hiçbir şekilde ele alınmamıştır. Görüşmede ikili ilişkiler, terörizmle mücadelede işbirliği, AB üyelik sürecimiz, Kıbrıs ve Suriye'deki durum değerlendirilmiştir. Konu hakkında Danimarka Dışişleri Bakanlığı ile temas edilmiş olup, muhataplarımız görüşmenin içeriğine ilişkin yukarıdaki hususları teyit ederek, sözkonusu açıklamanın siteye yanlışlıkla yüklendiğini ve durum farkedilir farkedilmez kaldırıldığını ifade etmişlerdir.Dışişleri Bakanı Davutoğlu Güney Sudan Başmüzakerecisi ile görüştü.

Dışişleri Bakanı Sayın Ahmet Davutoğlu, Güney Sudan’da iktidar partisi Sudan Halkın Kurtuluşu Hareketi Genel Sekreteri ve Güney Sudan ile Sudan arasında devam etmekte olan müzakerelerdeki Başmüzakereci Pagan Amum ile 2 Nisan 2013 tarihinde Ankara’da biraraya geldi.

Görüşmede, ikili ilişkiler ile Güney Sudan ve Sudan arasındaki müzakerelerde gelinen son durum hakkında görüş alışverişinde bulunuldu.

Dışişleri Bakanı Davutoğlu Güney Sudan'ın Afrika kıtasında stratejik bir konuma sahip olduğunu, Türkiye’nin bağımsızlığını yeni kazanan bu ülkeyle ilişkilere büyük önem verdiğini ve her alanda işbirliği yapmaya hazır olduğunu vurguladı.

Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Türkiye’nin iki yakın dost olarak gördüğü Sudan ve Güney Sudan arasındaki ilişkilerin gelişmesi için her türlü yardımı yapmaya hazır olduğunu, bu doğrultuda her iki ülkeyle de yakın işbirliğini sürdüreceğini belirtti.

Güney Sudan ve Sudan ilişkileri hakkında bilgi veren Pagan Amum, Türkiye ile bu süreçte yakın temas içinde bulunmayı ve ikili ve üçlü işbirliği imkanlarını değerlendirmeye hazır olduklarını söyledi. Türkiye'yi ve aktif dış politikasını yakından izlediklerini, Türkiye ile her alanda ilişkileri geliştirmek istediklerini, özellikle ticaret ve yatırımlar bakımından Türkiye'yi önemli bir ortak olarak gördüklerini belirtti.Le Ministre des Affaires étrangères a rencontré le négociateur en chef du Sud-Soudan.

M. Ahmet Davutoğlu, Ministre des Affaires étrangères de la République de Turquie a rencontré M. Pagan Amum, Secrétaire général du Mouvement de Libération du Peuple soudanais et Négociateur en chef du Sud-Soudan dans les négociations en cours entre le Sud-Soudan et le Soudan, le 2 Avril 2013, à Ankara.

La réunion, a donné lieu à un échange de vues sur les relations bilatérales et la situation dans les négociations entre le Sud-Soudan et le Soudan.

M. Davutoğlu a déclaré que le Sud-Soudan bénéficiait d'un emplacement stratégique en Afrique. La Turquie

Page 66: 1

attache une grande importance à ses relations bilatérales avec ce pays nouvellement indépendant et est prête à coopérer dans tous les domaines, a-t-il souligné.

Le Ministre a également affirmé que la Turquie considérait le Soudan et le Sud-Soudan comme ses amis proches, qu'elle était prête à contribuer au développement des relations entre les deux pays et que dans ce cadre elle maintiendrait une étroite coopération avec chacun d'entre eux.

M. Amum a informé le Ministre des Affaires étrangères Davutoğlu des relations entre le Sud-Soudan et le Soudan et a déclaré qu'ils étaient prêts à maintenir des contacts étroits avec la Turquie dans le processus de négociations et de bénéficier des opportunités de la coopération bilatérale et trilatérale. Soulignant que le Sud-Soudan suivait de près la Turquie et sa politique étrangère active, il a affirmé leur volonté de développer les relations bilatérales dans tous les domaines et a ajouté que le Sud-Soudan considérait la Turquie comme un partenaire important dans le commerce et l'investissement.Dışişleri Bakanı Davutoğlu Suriye Türkmen Meclisi üyelerini kabul etti.

Dışişleri Bakanı Sayın Ahmet Davutoğlu Suriye Türkmen Meclisi Başkanı Samir Hafez ve Yürütme Kurulu üyelerini 2 Nisan 2013 tarihinde kabul etti.

Dışişleri Bakanı Davutoğlu Meclis Başkanı Hafez ve Yürütme Kurulu üyelerini Suriye Türkmen Meclisi’nin kurulmasından dolayı tebrik etti; çalışmalarında başarılar diledi.

Suriye Türkmen Meclisi Başkanı Hafez, üç gün süren seçim süreci ve önümüzdeki dönemde gerçekleştirmeyi öngördükleri çalışmalar hakkında bilgi verdi.

Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Suriye Türkmenlerinin birlik içinde hareket etmesinin önemine işaret etti. Suriyeli Türkmenlerin yeni Suriye’nin inşasında rol üstlenmelerinin önemli olduğunu ifadeyle, bu bilinçle hareket edilmesi gerektiğini vurguladı. Suriyeli Türkmenlerin Türkiye ve Suriye arasında kardeşlik köprüsü oluşturacaklarına inancının tam olduğunu belirtti.M. Davutoğlu a reçu la délégation de l'Assemblée turkmène de Syrie.

S.E.M. Ahmet Davutoğlu, Ministre des Affaires étrangères de la République de Turquie a reçu Samir Hafez, Président de l'Assemblée turkmène de Syrie et les membres du Conseil exécutif le 2 Avril 2013.

Le Ministre a félicité le Président et les membres du Conseil exécutif de la mise en place de l'Assemblée turkmène de Syrie et leur a souhaité beaucoup de succès.

Le Président de l'Assemblée turkmène de Syrie, Samir Hafez, a informé le Ministre du processus de trois jours qui a permis l’élection de l'Assemblée et des activités prévues pour celle-ci dans un proche avenir.

Le Ministre des Affaires étrangères a souligné qu'il était essentiel que les Turkmènes de Syrie agissent dans l'unité et qu'ils jouent un rôle actif dans le processus de construction d'une nouvelle Syrie, et s'est dit convaincu que les Turkmènes de Syrie construiront un pont de fraternité entre la Turquie et la Syrie.Cumhurbaşkanı Gül Litvanya'da

Letonya’daki temaslarının ardından Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül Litvanya’ya resmi bir ziyaret gerçekleştiriyor.

Litvanya Cumhurbaşkanı Dalia Grybauskaite’yle biraraya gelen Sayın Cumhurbaşkanımızın Meclis Başkanı Vydas Gedvilas ve Başbakan Algirdas Butkevicius’u kabul etmeleri öngörülmektedir.

Sayın Cumhurbaşkanımızın ziyaretleri, Türkiye’den Litvanya’ya on bir yıl aradan sonra Devlet Başkanı düzeyinde gerçekleştirilen ilk resmi ziyarettir. Le Président Gül en Lituanie

Page 67: 1

Aprés la Lettonie, S.E.M. Abdullah Gül, Président de la République de Turquie est en visite officielle en Lituanie.

Le Président Gül a rencontré S.E.Mme. Dalia Grybauskaite, Présidente de la République de Lituanie à Vilnius. Il recevra également M. Vydas Gedvilas, le Président du Parlement et M. Algirdas Butkevicius, Premier Ministre de la République de Lituanie.

La visite du Président Gül est la première visite présidentielle de la Turquie vers la Lituanie depuis onze ans.Dışişleri Bakanı Davutoğlu AB Yüksek Temsilcisi Ashton ile görüştü.

Dışişleri Bakanı Sayın Ahmet Davutoğlu AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi ve AB Komisyonu Başkan Yardımcısı Catherine Ashton’la 3 Nisan 2013 tarihinde biraraya geldi.

Dışişleri Bakanı Davutoğlu ve Yüksek Temsilci Ashton fasılların açılması bağlamında yakalanan ivme çerçevesinde Türkiye – AB ilişkilerindeki son gelişmelere dair kapsamlı bir görüşme gerçekleştirdiler. Görüşmede ayrıca, vize muafiyeti ve ABD ile Avrupa Birliği arasında halen müzakere edilmekte olan Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı konuları ele alındı.

Kıbrıs, P5+1 ve İran görüşmeleri, Suriye ve Filistin’deki son durum, Ortadoğu’daki gelişmeler ve Sırbistan-Kosova diyalog süreci konularında görüş alışverişinde bulunan Dışişleri Bakanı Davutoğlu ve Yüksek Temsilci Ashton Türkiye ve AB arasındaki bölgesel ve uluslararası gelişmelere dair istişarelerin devam ettirilmesi konusunda mutabık kaldılar.

Görüşmenin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında konuşan Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Türkiye’nin Gümrük Birliğine üye ülke olarak Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığına ilişkin olarak müzakereleri yakından takip ettiğini ifade etti. Türkiye’nin yeni oluşacak sistemin içinde yeralmasının bir hak olduğu kadar bir zorunluluk da olduğuna işaret eden Dışişleri Bakanı Davutoğlu, ortaya çıkacak geniş ticaret havzasının ilgili tüm tarafların menfaatlerini en üst düzeye çıkaracağını belirtti.S.E.M. Ahmet Davutoğlu, Ministre des affaires étrangères de la République de Turquie, a rencontré S.E.Mme Catherine Ashton, Haute Représentante de l'UE.

M. Ahmet Davutoğlu, Ministre des Affaires étrangères de Turquie s'est entretenu le 3 avril 2013 avec Mme Catherine Ashton, Haute Représentante de l'Union Européenne pour les Affaires étrangères et la Politique de Sécurité et Vice-présidente de la Commission européenne.

M. Davutoğlu et Mme. Ashton ont amplement discuté des relations Turquie-UE à la lumière des derniers développements concernant l'ouverture de nouveaux chapitres. Les questions de l'exemption de visa et du partenariat transatlantique de commerce et d'investissement qui est en cours de négociation entre les États-Unis et l'UE ont été également abordées lors de la réunion.

M. Davutoğlu et Mme. Ashton, ont procédé à un échange de vues sur Chypre, le P5 + 1 et les pourparlers avec l'Iran, la situation en Syrie et en Palestine, les développements dans le Moyen-Orient et le processus de dialogue entre la Serbie et le Kosovo et ont décidé de poursuivre les consultations entre la Turquie et l'UE sur les développements régionaux et internationaux.

S'exprimant lors de la conférence de presse M. Davutoğlu a déclaré que la Turquie, en tant que pays membre de l'Union douanière suivait de près les négociations du partenariat transatlantique de commerce et d'investissement. Faisant valoir que l'inclusion de la Turquie au sein de ce nouveau système était non seulement un droit, mais aussi une nécessité, M. Davutoğlu a dit que le vaste bassin commercial qui en émergera permettra de maximiser l'intérêt de toutes les parties concernées.Dışişleri Bakanı Davutoğlu “Entelektüeller, siyaset adamları ve iş adamları olarak birbirimizi yeniden keşfediyoruz.”

Dışişleri Bakanı Sayın Ahmet Davutoğlu 4-5 Nisan 2013 tarihlerinde İstanbul’da düzenlenen Türk-Arap Ekonomi Forumu kapsamındaki “Türkiye ve Arap Dünyası: Stratejik Buluşma Noktası İstanbul” konulu panele katıldı.

Arap Ligi eski Genel Sekreteri Amr Musa ile Katar Dışişlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Khalid Bin Muhammed Al

Page 68: 1

Attiyah’ın katıldığı panelde yaptığı konuşmada Dışişleri Bakanı Davutoğlu, ekonomik ilişkilerde yeni ortak pazarlar kurulması gerektiğine işaret ederek Arap ülkeleri ile Türkiye arasındaki tüm vizelerin kaldırılmasının istendiğini vurguladı. İş adamları tarafından desteklenmediği takdirde devlet adamlarınca geliştirilen vizyonun sürdürülebilir olamayacağını vurgulayan Dışişleri Bakanı Davutoğlu, ''Ortak pazara ihtiyacımız var. Liderler saraylarda buluşabilir ama halklar pazarda buluşuyor. Gerçek hayat pazarlarda akar. Entelektüeller, siyaset adamları ve iş adamları olarak birbirimizi yeniden keşfediyoruz'' diye konuştu.

Yeni Orta Doğu vizyonu kapsamında üst düzey siyasi diyalog mekanizmalarının kurulduğunu, Türkiye ile Arap dünyası arasındaki ''psikolojik bariyerin'' de aşıldığını anlatan Davutoğlu, Türkiye'nin Mısır ve Tunus'la sözkonusu mekanizmalara işlerlik kazandırıldığını, Libya ve Fas'la da bu yönde hazırlıkların sürdüğünü belirterek, bunu bütün Arap ülkeleriyle yapmak istediklerini kaydetti. Suriye'yle de halkının desteğini alan, yeni meşru yönetimi altında sözkonusu mekanizmanın yeniden başlatılacağını sözlerine ekledi.

Türkiye'nin bölgede ''maksimum ekonomik bütünleşme'' istediğini vurgulayan Davutoğlu, bunun zemininin de kültürel olduğuna dikkati çekti.

Suriye’deki gelişmelere de değinen Dışişleri Bakanı Davutoğlu “Suriye'deki sorun, rejimin, talepleri anlamaya çalışmadan kendisini de ülkeyi de yıkan despotça bir karşılık vermesidir.” Dedi. Türkiye'nin Suriye konusunda Arap dünyası ve Arap Birliği ile birlikte hareket etmeye özen gösterdiğini ifade etti.

Türk-Arap Forumu, Türkiye ile Arap Ligi ülkeleri arasındaki siyasi, sosyal, ekonomik ve kültürel ilişkilerin geliştirilmesini amacıyla oluşturuldu ve 2008 yılından itibaren her yıl tertiplenmektedir.M. Davutoğlu : « En tant qu'intellectuels, politiciens et hommes d'affaires, nous nous redécouvrons les uns les autres. »

M. Ahmet Davutoğlu, Ministre turc des Affaires étrangères a participé à la table ronde intitulée « La Turquie et le monde arabe: Istanbul, le point de rencontre stratégique » dans le cadre du Forum économique turco-arabe qui s'est tenu à Istanbul les 4 et 5 Avril 2013.

S'exprimant durant la table ronde à laquelle participaient aussi M. Amr Moussa, ancien Secrétaire général de la Ligue arabe et M. Khalid Bin Mohamed Al Attiyah, ministre d'Etat aux Affaires étrangères du Qatar, M. Davutoğlu a souligné la nécessité de créer de nouveaux marchés communs dans le cadre des relations économiques et que, par conséquent, il fallait abolir tous les visas entre la Turquie et les pays arabes. Le Ministre des Affaires étrangères a également déclaré qu'aucune vision développée par l’État ne pourrait être viable sans le soutien des hommes d'affaires. « Nous avons besoin d'un marché commun. Les dirigeants se réunissent dans les palais, mais les gens se rencontrent sur le marché. La vie réelle est visible sur les marchés. En tant qu' intellectuels, politiciens et hommes d'affaires, nous nous redécouvrons les uns les autres » a-t-il ajouté.

Le Ministre des Affaires étrangères Davutoğlu, se référant aux mécanismes de dialogue politique de haut niveau créée dans le cadre de la nouvelle vision du Moyen-Orient a souligné que «la barrière psychologique» entre la Turquie et le monde arabe avait été franchie. Il a déclaré que les mécanismes de haut niveau avec l’Égypte et la Tunisie avaient été établis, que des préparatifs avec la Libye et le Maroc continuaient à cet effet et que c’était le sincère souhait de la Turquie de mettre en place de tels mécanismes avec tous les pays arabes. Il a dit que le mécanisme de haut niveau entre la Turquie et la Syrie serait relancé avec la nouvelle administration légitime de la Syrie qui bénéficierait du soutien de la population.

Affirmant que la Turquie demande «l'intégration économique maximale» dans la région, M.Davutoğlu a noté que cette intégration repose sur un fondement culturel.

Abordant les derniers développements en Syrie, il a déclaré : «Le problème en Syrie est que le régime réponde aux revendications du peuple de manière despotique, sans chercher à les comprendre, en s'autodétruisant en même temps qu'il détruit le pays » et a rappelé qu'en ce qui concerne la Syrie, la Turquie prenait soin d'agir de concert avec le monde arabe et la Ligue arabe.

Le Forum turco-arabe a été crée dans le but de développer les relations politiques, sociales, économiques et culturelles entre la Turquie et la Ligue arabe et est organisé chaque année depuis 2008.

Page 69: 1

Dışişleri Bakanı Davutoğlu “Önemli olan, kalıcı bir yabancı etki olmaksızın Mali'de istikrarın sağlanması”

Mali Dışişleri ve Uluslararası İşbirliği Bakanı Tieman Hubert Coulibaly, Dışişleri Bakanı Sayın Ahmet Davutoğlu’nun vaki davetine icabetle 6-7 Nisan 2013 tarihlerinde ülkemize bir ziyaret gerçekleştirdi.

Dışişleri Bakanı Davutoğlu ve Mali Dışişleri Bakanı Coulibaly ikili konuların yanı sıra Mali’deki son gelişmeleri ele aldılar. Ayrıca, iki ülke Dışişleri Bakanlıkları arasında işbirliği protokolünü imzaladılar.

Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Mali Dışişleri Bakanı Coulibaly ile düzenlediği ortak basın toplantısında önümüzdeki dönemde iki ülke arasındaki üst düzeyli temasların artacağına işaret etti. Türkiye – Mali ilişkilerine dair bir eylem planı üzerinde çalışılacağını, bu çerçevede öncelikle tarım ve enerji konularına odaklanılacağını ifade eden Dışişleri Bakanı Davutoğlu Mali’de güvenliğin tesisiyle kalkınmanın sağlanabilmesi için atılacak adımlar üzerinde de çalışılacağını vurguladı.

Türk halkının Mali’deki gelişmelerin yakından takip ettiğini vurgulayan Dışişleri Bakanı Davutoğlu “Bu zor günler geçtiğinde Mali, tarihte olduğu gibi bütün Afrika'nın en güçlü ülkesi olacaktır.” dedi. Türkiye'nin, Mali'deki krizin öncelikle Mali halkı, sonra da İslam İşbirliği Teşkilatı, Afrika Birliği ve diğer bölgesel yapılar tarafından barışçıl ve mümkün olduğunca etkin bir şekilde çözülmesi konusunda her türlü desteği verdiğinin altını çizdi.

Dışişleri Bakanı Davutoğlu “Önemli olan, kalıcı bir yabancı etki olmaksızın Mali'de istikrarın sağlanması ve uluslararası toplumun Mali'de tek bir tavır ve dayanışma içinde olması. Bu konuda ilgili bütün aktörlerle temaslarımız da sürüyor" şeklinde konuştu.

Mali Dışişleri Bakanı Coulibaly, ülkesinin zor bir dönemden geçtiğini belirterek, "Bu zor dönemde Türk halkı Mali'yle dayanışma içinde oldu" dedi. Mali’deki krizi ulusal birlik içinde aşacaklarını ifade eden Konuk Bakan Mali’deki sorunun sadece askeri yöntemlerle çözülemeyeceğini, krizin ekonomik ve siyasi olarak çözüleceğini kaydetti.M. Davutoğlu: « Ce qui est important, c'est que la stabilité au Mali soit rétablie sans influence étrangère durable»

M. Tieman Hubert Coulibaly, Ministre des Affaires étrangères et de la Coopération internationale de la République du Mali a effectué une visite en Turquie les 6 et 7 avril 2013, à l'invitation de M. Ahmet Davutoğlu, Ministre turc des Affaires étrangères.

M. Davutoğlu et M. Coulibaly ont discuté des relations bilatérales ainsi que des développements récents au Mali. Les Ministres ont également signé le Protocole de coopération entre les Ministères des Affaires étrangères des deux pays.

Lors de la conférence de presse i réalisée avec le ministre invité, M. Davutoğlu a informé que le nombre de visites de haut niveau entre les deux pays allait augmenter. « Un plan d'action pour le développement des relations bilatérales entre la Turquie et le Mali est en cours de préparation ; la coopération dans le domaine de l'agriculture et l'énergie en seront les priorités » a-t-il ajouté, indiquant que l'on travaillerait aussi sur les mesures à prendre pour le développement du Mali et le rétablissement de la sécurité dans le pays.

« Après ces jours difficiles, le Mali redeviendra le pays le plus puissant de l'Afrique comme il l'avait été dans l'histoire », a déclaré M. Davutoğlu, soulignant que le peuple turc suivait de près les développements au Mali. Il a souligné que la Turquie donnait tout son appui à un règlement pacifique et efficace de la crise au Mali, en premier lieu par le peuple malien lui-même, puis par l'Organisation de la coopération islamique, l'Union africaine et les autres structures régionales.

« Ce qui est important est que la stabilité au Mali soit rétablie sans influence étrangère durable et que la communauté internationale soit solidaire et agisse de concert pour le Mali. Dans ce cadre, les contacts de la Turquie avec tous les acteurs concernés vont se poursuivre » a-t-il poursuivi.

Le Ministre des Affaires étrangères du Mali, M. Coulibaly, soulignant que le Mali traverse des moments difficiles a dit que peuple turc avait été en solidarité avec le Mali durant cette période. Il a également indiqué que la crise

Page 70: 1

serait surmontée dans l'unité nationale, qu'elle ne pourrait pas être réglée uniquement par des moyens militaires, mais aussi par des moyens économiques et politiques.Dışişleri Bakanı Davutoğlu ABD Dışişleri Bakanı Kerry ile İstanbul’da biraraya geldi.

Dışişleri Bakanı Sayın Ahmet Davutoğlu ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ile 7 Nisan 2013 tarihinde İstanbul’da biraraya geldi. Görüşmede ikili ilişkilerin yanı sıra Filistin, Suriye, Irak ve Kıbrıs bağlamındaki son gelişmelere ele alındı.

Düzenlenen ortak basın toplantısında Dışişleri Bakanı Davutoğlu, ABD Dışişleri Bakanı Kerry ile olan yoğun görüşme trafiğine dikkat çekerek, iki ülkenin istişare etmesi gereken çok fazla uluslararası meselenin bulunduğunu ifade etti.

Görüşmede Ortadoğu Barış Süreci’ndeki gelişmeleri ve iki devletli çözüm kapsamında atılabilecek adımları değerlendirdiklerini belirten Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Filistin’deki iç uzlaşın sağlanmasına yönelik süreçle ilgili olarak geçtiğimiz akşam Filistin Devlet Başkanı Mahmoud Abbas ile Hamas Siyasi Büro Başkanı Halit Meşal ile görüştüğünü, ayrıca ABD Dışişleri Bakanı Kerry’nin de Filistin ve İsrail’i ziyaret edeceğini hatırlattı. Filistin sorunu konusunda yeni bir sürecin başlamasının ve bu sürecin sonuç odaklı bir diplomatik etkinliğe dönüşmesinin arzu edildiğini, Türkiye’nin iki devletli çözüm bağlamında atılacak her adımı destekleyeceğini vurguladı.

Görüşmede Suriye konusunun da ele alındığını ifade eden Dışişleri Bakanı Davutoğlu, “En kısa sürede bir Suriye Halkının Dostları çekirdek grup toplantısı yapmanın gerektiği konusunda mutabık kaldık” dedi. Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Irak konusunda, bu ülkenin toprak bütünlüğü etrafında, tüm tarafların katıldığı, güç ve kaynak paylaşımına dayalı siyasi diyalog sürecinin zaruri olduğunu paylaştıklarını belirtti.

Dışişleri Bakanı Davutoğlu görüşmede Kıbrıs konusunun da gündeme geldiğini belirterek, Güney Kıbrıs'ta yapılan seçimler sonrasında bir "fırsat penceresi" açıldığını, bunun doğru değerlendirilmesi halinde Kıbrıs'ta kalıcı bir barış için harekete geçmenin tam zamanı olduğunu söyledi. Dışişleri Bakanı Davutoğlu “ABD'nin bu konuyla yakından ilgilenmesini beklediğimizi Sayın Kerry'e ifade ettim. O da zaten bu konunun bir fırsat penceresi oluşturduğu hususunda benzer kanaate sahip olduğunu söyledi” dedi.

Dışişleri Bakanı Davutoğlu görüşmede Kafkasya, Mali, Somali ve Asya'daki konuların da kısaca ele alındığını aktardı.

Dışişleri Bakanı Davutoğlu ayrıca Afganistan'da öldürülen ABD'li genç diplomat Anne Smedinghoff için taziyelerini iletti.

Le Ministre des Affaires étrangères a rencontré le Secrétaire d'État John Kerry à Istanbul.

M. Ahmet Davutoğlu s'est entretenu avec M. John Kerry le 7 avril 2013 à Istanbul. Les relations bilatérales ainsi que les développements récents concernant la Palestine, l’Irak, la Syrie et Chypre ont été examinées durant la réunion.

Lors de la Conférence de presse conjointe, M. Davutoğlu, attirant l'attention sur la fréquence de ses rencontres avec M. Kerry, a déclaré qu'il y avait beaucoup de questions internationales que la Turquie et les Etats-Unis devaient discuter.

Les développements dans le processus de paix au Proche-Orient et la marche à suivre dans le cadre d’une solution à deux États ont été examinés à la réunion, a déclaré M. Davutoğlu. Rappelant qu’il avait eu des conversations téléphoniques avec le Président palestinien, Mahmoud Abbas et le Chef du Bureau politique du Hamas, Khaled Mechaal concernant le processus de réconciliation interpalestinienne et que le Secrétaire d’État Kerry allait visiter la Palestine et Israël, M. Davutoğlu a souligné que c’était l'espoir sincère de la Turquie qu’un nouveau processus concernant la question palestinienne commence et prenne la forme d’une activité diplomatique orientée vers des résultats. Il a ajouté que la Turquie soutiendra toute initiative dans le cadre de la solution à deux États.

« La situation en Syrie était également à notre ordre du jour. Nous avons convenu que le groupe restreint des amis du peuple syrien se réunisse dès que possible» a-t-il poursuivi. Il a également noté que la Turquie et les Etats-Unis partagent l'opinion que dans le cadre de l'intégrité territoriale de l'Irak, un processus de dialogue politique avec la participation de toutes les parties, basé sur le partage du pouvoir et des ressources est indispensable.

M. Davutoğlu a exprimé que la question chypriote avait était également discutée. Il a mentionné qu'une fenêtre d’opportunité s’était ouverte après les élections dans le sud de l’Ile et que c’était le moment d’en faire une utilisation correcte et d’agir en vue d'une paix durable à Chypre : « J'ai dit au Secrétaire d’État que nous attendons des États-Unis qu’ils s’intéressent de près à cette question. Il a dit qu'il partageait l’avis qu’une fenêtre d’opportunité s’était ouverte ».

Le Ministre a indiqué que les questions relatives au Caucase, au Mali, à la Somalie et à l’Asie avaient également été brièvement abordées.

Page 71: 1

M. Davutoğlu a également exprimé ses condoléances suite à l’assassinat de la jeune diplomate américaine, Anne Smedinghoff.

Dışişleri Bakanı Davutoğlu “AB'de İrlanda gibi dostlarımızın mevcudiyeti, bizim üyelik sürecimizi hızlandıracak bir değerdir”

Dışişleri Bakanı Sayın Ahmet Davutoğlu İrlanda Başbakan Yardımcısı, Dışişleri ve Ticaret Bakanı Sayın Eamon Gilmore ile 7 Nisan 2013 tarihinde biraraya geldi.

İstanbul’da gerçekleştirilen görüşmede Türkiye-İrlanda ikili ilişkilerinin yanısıra, Türkiye-AB ilişkileri ve Kıbrıs sorunu ile güncel bölgesel ve uluslararası konular ele alındı.

Dışişleri Bakanı Davutoğlu düzenlenen ortak basın toplantısında Türkiye-İrlanda ilişkilerinde hiçbir siyasi sorunun olmadığına vurgu yaptı. Görüşmenin ana konusunun Türkiye-AB ilişkileri olduğunu ifade eden Dışişleri Bakanı Davutoğlu “Uzun bir aradan sonra, yaklaşık 2,5 yıl sonra ilk faslı, 22'nci faslı, İrlanda'nın dönem başkanlığında açacak olmaktan memnuniyet duyuyoruz. Görüşmeler sürüyor. Bu, tarihi dostluğun güzel bir nişanesi olacak” diye konuştu.

“Bir fasıl açmak, baharın öncesinde bir çiçekle baharın gelmeyeceği gibi bir durum. Bir fasıl açmak, sadece kapanan bir yolun aralanması.” dedi Dışişleri Bakanı Davutoğlu.

Türkiye için Avrupa Birliği'nin her zaman stratejik bir hedef olduğunun altını çizen Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Türkiye’nin Avrupa Birliği’nde İrlanda gibi dostlarının bulunmasının üyelik sürecini hızlandıracak bir değer olduğunu vurguladı.

M. Davutoğlu : « La présence dans l'UE d’amis de la Turquie comme l'Irlande est un atout qui permettra d'accélérer le processus d'intégration.»

Le Ministre des Affaires étrangères de la Turquie, M. Ahmet Davutoğlu a rencontré M. Eamon Gilmore, Vice-premier Ministre et Ministre des Affaires étrangères et du Commerce irlandais le 7 avril 2013.

Les relations entre la Turquie et l'Irlande, mais également les relations Turquie-UE, la question de Chypre et des questions régionales et internationales récentes ont été discutées lors de la réunion qui s’est tenue à Istanbul.

Lors de la Conférence de presse conjointe, M. Davutoğlu a souligné que les relations entre la Turquie et l'Irlande étaient exemptes de problèmes politiques. Déclarant que les relations Turquie-UE avaient été l'élément principal de l'ordre du jour de la réunion, il a précisé : «nous sommes heureux qu’après un très long délai, presque deux ans et demi, un nouveau chapitre, le chapitre vingt-deux, sera ouvert au cours de la présidence irlandaise. Les discussions se poursuivent. Ce sera un signe de notre amitié historique. »

« L'ouverture d'un seul chapitre est comme le printemps qui ne peut pas venir avec une seule fleur. C’est juste un passage étroit vers une voie qui était fermée », a commenté M. Davutoğlu.

Soulignant que, pour la Turquie, l'Union européenne a toujours été un objectif stratégique, M. Davutoğlu a précisé que la présence dans l'UE d’amis de la Turquie comme l'Irlande est un atout qui permettra d'accélérer le processus d'intégration.