05 Popüler Tarih Ekim 2000

123
8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000 http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 1/123

Transcript of 05 Popüler Tarih Ekim 2000

Page 1: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 1/123

Page 2: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 2/123

Page 3: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 3/123

Page 4: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 4/123

LÜTFÜ TıNÇ[email protected]

29 Ekim'e giden yolda

1 9 1 8 yılının önemi

Bu ayın konularından biri de İskender Özsoy'un toparladığı İstanbul'un işgalgünleri tanıklıkları. Evet, o günleri yaşamış olan az sayıdaki kimi tanık, bugün hâlâ bizimle birlikte... Bu dönem,

'Mütareke yılları' dıye de anılır. 30 Ekim 1918'deMondros Mütarekesi imzalanmıştır. 1919'unMart'ında da 'Payitaht' işgal kuvvetlerinin elininaltındadır. Ta ki 6 Ekim 1923'te İstanbul işgaldenkurtulana dek. Tam dört buçuk yıl.İşte o günlerde, çocuk da olsalar, olup bitenlerigayet iyi anımsayan bir Necdet Mahfi Ayral, bir Rakım Ziyaoğlu var karşımızda. Perihan Ongan,Niyazi Tarman, Fahriye Yen ve Berin Nadi deonları takip ediyorlar.1920'lerin o puslu günlerindeNecdet Mahfi Ayral 12, RakımZiyaoğlu ise 14 yaşında PerihanOngan, Niyazi Tarman, Fahriye Yen ve Berin Nadi ise dahaküçükler. Ama hepsininanılarında işgal günlerinin derinizleri bugün de yaşıyor. Tabii1923 Ekım'inin kurtuluşgünleri de...

Elbette bu derin izler, o dört-beş yıl içinde olup biteni anlatmaya yetmiyor; tabii bizimsayfalarımız da!

Ancak bugünlerde okuduğum bir kitap, tam da bu noktayaışık tutuyor: Popüler Tar.h'in de yazı ailesinedahil olan sevgili Orhan Koloğlu'nun tam 43.kitabından söz ediyorum. Kitabın adı epey uzun:'1918 / Aydınlarımızın Bunalım Yılı / ZaferiNihai'den Tam Teslimiyete'.1918, gerçekten de çok önemli, tayin edici bir yıl.

600 yıllık bir imparatorluğun, bir kurtuluş

savaşının ardından, dört-beş yıl içinde alacağı yeniçehreye giden yolda, en sancılı, en bunalımlı yıl.Orhan Koloğlu, 1918'in kronolojisini takipederek şekillendirmiş kitabının akışım; dayandığıkaynakların önemli bir bölümü de, dönemingazeteleri. Yani önsözde de belirttiği gibi Koloğlu,'kamuoyunun oluşumu' çerçevesinde izlemiş 1918

yılını. Ama tabii, bu kaynaklarla yetinmemiş,'Kurtuluş Savaşı ve sonrasındaki davranışlarımızıanlayabilmek için 1918'i çözümlemek zorundayız'düşüncesiyle, toplumun o dönemde içinde bulunduğu durumu yansıtan çok çarpıcı bilgiler de aktarıyor. Bunlardan biri, Osmanlı devletinin

Mondros Mütarekesi'ni imzalamaya giden Türk heyetine verdiği talimat... Bir yandan Birinci DünyaSavaşı'nın taraflarından biriolarak 'eşit haklar içinde bir barış' isteyen Osmanlı, öte yandan Mondros'a gidenheyetine şu talimatı veriyordu:"Almanya ile ilişkiler kesilmişolduğundan, devletin ayaktadurabilmesi için, İtilaf devletlerinden acele mali

yardım istenecek..."Osmanlı devleti, barışpazarlıkları için masayaoturduğunda ilk iş, çekişeçekişe pazarlık etmesigerekenlere avuç açıyordu.

Çünkü 'Osmanlı Lirası' memleket dahilinde alınıgücünün yüzde 80'inı kaybetmişti!İşte 30 Ekim 1918'de Mondros Mütarekesi böyleimzalanmıştı. Şu tek olay bile, 1918 yılındakiortamın, Kurtuluş Savaşı'nı ve yeni bir devletinasıl dayattığını ortaya koyuyor...

Nice sayılarda her ay buluşmak dileğiyle.

Popüler TARİHİ Ekim 2000 • 3

Page 5: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 5/123

Bu çalışma;[email protected]

üyeleri için hazırlanmıştır.Benzer çalışmalardan haberdar olmak,

öneri, istek ve karşılaştığınız sorunlan bize bildirin.

Çalışmalarımızı takip etmek iç[email protected]

e-posta adresine"Üyelik" başlıklı veya boş bir mesaj gönderin.

Grup sayfasınıhttp://groups.google.com/group/merakediyorum

inceleyerek daha önce üyelerimizle paylaştığımızçalışma ve mesajlan inceleyebilir,

üyeliğinizi düzenleyebilirsiniz.

Page 6: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 6/123

1 EKİMI. Mahmut tahta çıktı (1730).Mao ; Çin Halk Cumhuriyeti'nin ilk başkanı seçildi(1949).Şair Ali Faik Ozansoy öldü (1950).Hava Harp Okulu açıldı (1951).

2 EKİM Alman general Hindenburg doğdu (1847).Mahatma Gandhi doğdu (1869).Rock şarkıcısı Sting doğdu (1951).Rock Hudson AIDS'den öldü (1985).Ege'deki tatbikat ta Saratoga uçak gemisi Muavenet'i

vurdu, 4 denizci öldü (1992).

3 EKİMMudanya Konferansı toplandı (1922).Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası hizmete açıldı(1931).Savarona yatı, Heybeliada açıklarında yandı (1979).İki Almanya birleşti (1990).

4 EKİMRessam Rembrant öldü (1669).Medeni Kanun yürürlüğe girdi (1926).Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Komisyonu'na kişiselbaşvuru hakkını kabul etti (1986).Moskova'da ordunun parlamentoyu top ateşinetutmasının ardından parlamenterler teslim oldu(1993).

5 EKİMBulgaristan bağımsızlığını ilan etti (1908).Türk-Yunan dostluk anlaşması yürürlüğegirdi (1931).İspanya'da iç savaş başladı (1934).FKÖ Ankara'da temsil cilik açtı (1979).

6 EKİMİstanbul düşman işgalinden kurtuldu (1923).Damat Ferit Paşa, Nis kentinde öldü (1923).Kayseri Uçak Fabrikası açıldı (1926).Mısır Devlet Başkanı Enver Sedat öldürüldü (1981).

Doçent Dr. Bahriye Üçok öldürüldü (1990) .İşadamı Nejat Eczacıbaşı, ABD'de öldü (1993).

7 EKİMİnebahtı Deniz Savaşı başladı (1571). Yazar Edgar Allan Poe öldü (1849).Son sadrazam Tevfik Paşa İstanbul'da öldü (1936).Doğu Almanya kuruldu (1949).İlk Türk otomobiline Anadol adı verildi (1966).Filistinli gerillalar Achille Laurogemisini kaçırdı (1985).Besteci ve orkestra şefi Cemal Reşit Rey öldü (1985).Eski milletvekillerinden Behice Boran öldü (1987).

12 • Popüler TARİH/ Ekim 2000

Deniz Gezmişve arkad aşlarınaidam (197 1)16 Temmuz 1971 günü, Ankara 1 No'lu Sıkıyönetim Mahkemesi'nde

yargılanmalarına başlanan Deniz Gezmiş ve 17 arkadaşı ile ilgili nihaikarar açıklandı. Deniz Gezmiş ile 17 arkadaşı, 9 Ekim 1971 günü, An-kara 1 No.'lu Sıkıyönetim Mahkemesi'nce idama mahkum edildiler.'Anayasayı cebir yoluyla değiştirmeye teşebbüs' suçlamasıyla yargılanansanıklardan 3'ü, Tuğgeneral Ali Elverdi başkanlığındaki mahkemece,delil yetersizliğinden beraat ettirilirken, davanın tek kadın sanığı SevimOnursal, 5 yıl ağır hapse mahkum oldu. 9 Ekim 1971 günü, idama mah-kum olan sanıkların isimleri şöyleydi: Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hü-seyin İnan, Atilla Keskin, Metin Yıldırımtürk, Ahmet Erdoğan, RecepSakın, Mehmet Asal, Osman Arkış, Ercan Öztürk, Semih Orcan, HacıTonak, Mustafa Yalçıner, Cengiz Baltacı, Metin Güngörmüş, Mete Er-

tekin, Mehmet Nakipoğlu ve Mustafa Çubuk.

Mata Harikurşunadizildi (1917)

Asıl adı Margaretha GeertruidaMacleod olan ve 7 Ağustos 1876'daHollanda'da doğan dansçı MataHari, 'erkekleri baştan çıkartan ka-dın casus' imgesiyle özdeşleşmişti.Profesyonel dansçılığa, Paris'te

1905 yılında başlayan ve kısa bir süre sonra da 'Mata Hari' adınıalan Margaretha, üstünkörü bildi-ği Doğu Hint danslarıyla ve seyirci-nin önüne neredeyse çırılçıplak çı-

kışıyla önce Paris'te sonra da öteki büyük kentlerde bir anda ün-lendi. Mata Hari'nin casusluğuyla ilgili gerçekler tam olarak ay-dınlığa kavuşturulamadı. Buna rağmen, İngiliz kaynaklarının,Fransız gizli servisine Mata Hari'nin Lahey'de bir Alman görevli-siyle görüştüğünü bildirmesi sonrasında, Fransızlarca tutuklanan ve Alman gizli servisine yalnızca eskimiş bazı bilgiler verdiğini ka- bul eden Mata Hari, askeri mahkemece yargılandı, ölüme mah-

kum edildi. Ve 15 Ekim 1917 günü, kurşuna dizilerek öldürüldü.

Page 7: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 7/123

Enver Sedat suikasti(1981)Mısırlı subay ve siyaset adamı Enver Muhammet Sedat, 6 Ekim 1973'teki Arap-İsrail Savaşı'nın yıldönümünükutlamak üzere düzenlenen askeri törensırasında, 6 Ekim 1981 günü, radikal is-lamcı Cihad örgütü militanlarınca öldü-rüldü. 1970'ten öldürülmesine değincumhurbaşkanı olarak görev yapan Se-dat; iç politikada siyasal yapının liberal-leştirilmesine, ekonominin çeşitlendirilmesine ve merkezi uygulamalarıngevşetilmesine yönelik politikalar izlemişti.

Mudanya 'da mütareke (1922)Milli kuvvetlerce 12 Eylül 1922'de Yunan işgalinden kurtarılan Mudan- ya'da, 3 Ekim- 11 Ekim 1922 tarihleri arasında, Batı Cephesi Kuman-danı İsmet Paşa'nın başkanlığında, İngiltere delegesi General Harring-ton, Fransa delegesi General Charpy ve italya delegesi General Mombel-li'nin katılımlarıyla, Mudanya sahilindeki tarihi binada, 'Mudanya Kon-feransı' yapıldı ve 'Mudanya Ateşkesi1 imzalandı.

Clauclius zehirlendi! (MS 54)Milattan Sonra 41 -.54 arasında Roma İmparatoruolan ve imparatorluğun egemenlik alanını Kuzey Afrika'ya kadar yayan, Ciaudius, izlediği politika-larla imparatorun hazine ve eyalet yönetimleri üze-rindeki denetimlerini arttırdı. Kendisine karşı açık-ça tertiplere girişen karısı Messalina'yı 48'de boşa- yan ve yeğeni Agrippina ile evlenen İmparator Cia-udius, bu evlilik Roma yasalarına göre doğru olma-dığından, yasayı değiştirdi. Yeni karısının iktidar

hırsını tatmin etmek için, onun oğlu Ahenobarbus'u (sonradan, Neron)evlat edinerek öz oğlunu imparatorluk hakkından yoksun bıraktı. Ken-disine karşı olan saray görevlilerini saf dışı bırakan Agrippina, sonunda13 Ekim 54'te Claudius'u mantarla zehirledi.

8 EKİMBalkan Savaşı başladı (1912).Eski Almanya Başbakanı Willy Brandt öldü(1992).Nobel Edebiyat Ödülü Portekizli yazar JoseSaramago'ya verildi (1998).

9 EKİMBelgrad yeniden Osmanlı hakimiyetinegirdi (1690).Nazil li Basma Fabrikası, Atatürk'ünde katıldığıbir törenle açıldı (1937).Che Guevera, Bolivya'da öldürüldü (1967).Deniz Gezmiş ve 17 arkadaşı idama mahkumoldu (1971). Ankara Bahçelievler'de 7 TİP'li genç kurşunadizildi (1978).

10 EKİMİtalyan besteci Verdi doğdu(1813)TİP eski başkanı Behice Boran öldü (1987).

11 EKİMMudanya Mütarekesi imzalandı (1922).Milli Selamet Partisi kuruldu (1972).Ecden Kıral'ın yönettiği 'Bereketli TopraklarÜzerinde' filmi, Avrupa Film Festivali'ndebirinci oldu (1981). Aktör Yıldırım Önal öldü (1982).

12 EKİM Amerika keşfedildi (1492).Luciano Pavarotti doğdu (1935).Meksiko City olimpiyatları başladı (1968).6. Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk öldü (1987).SSCB Başkanı Gorbaçov ile diğer cumhuriyetliderlerinin bir araya geldiği Devlet KonseyiToplantısında, 'KGB'nin lağvedilmesi' kararıalındı (1991).

13 EKİMRoma İmparatoru Cladius, karısıAgripinatarafından zehirlenereköldürüldü(MÖ 54).İtalyanlar Derne'yi işgal etti(1911). Ankara başkentoldu (1923).Türkiye Mason Locaları kapatıldı (1935).Günseli Başar, Türkiye Güzellik Kraliçesiseçildi(1951). Yazar Cevat Şakir Kabaağaçlı öldü (1973).Tiyatrocu Kamran Yüce öldü (1986).

14 EKİMSekban-ı Cedid ordusu kuruldu (1808).İstanbul'da ilk resmi nikah, ŞehreminiMuhittinBey tarafından kıyıldı (1926).

Yassıada duruşmaları başladı (1960).

Popüler TARİH/ Ekim 2000 .13

Page 8: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 8/123

15 EKİM

italyanlarla Uşi anlaşması imzalandı (1912).Dansçi Mata Harı kurşuna dizildi (1917). Atatürk Meclis'te, Nutuk'u okumaya başladı(1927).Dünyanın en büyük hava gemisi 'Graf Zeppelin'

ABD'de New Jersey'e indi (1928).Nazi savaş suçlusu Hermann Goering intihar etti(1946).Nobel Barış Ödülü, Nelson Mandela ve Frederîkde Klerk'e verildi (1993).

16 EKİMKraliçe Marie Antoinette Fransa'da giyotinle idamedildi (1793).Enver Sedat, Mısır Devlet Başkanı oldu (1970).

1 7 EKİ M

II. Kosova Savaşı başladı (1448).Besteci Chopin öldü (1847).Gangster Al Capone vergi kaçırmaktan mahkumoldu (1931)Türkiye 'nin NATO'ya katılmasıyla ilg ili protokolLondra'da imzalandı (1951).

18 EKİMTürkiye Komünist Fırkası, Ankara'da resmenkuruldu (1920).Bilim adamı Edison öldü (1931).Sovyet ordusu Çekoslovakya'ya girdi (1944).

Gazeteci ve yazar Kemalettin Tuğcu, İstanbul'daöldü (1996).

1 9 E K İ M

Turhal Şeker Fabrikası açıldı (1934). Ankara Tıp Fakültesi açıldı (1945). Yeni Gündem dergisi kapatıldı (1984).

20 EKİMFransa'yla Ankara Anlaşması imzalandı (1921). Yunanistan NATO askeri kanadına yeniden girdi(1980).

Aktör Burt Lancaster öldü (1994).

21 EKİMTrafalgar Deniz Savaşı başladı (1805). Alfred Nobel doğdu (1833).Tercüman-ı Ahval gazetesi yayınına başladı(1860).

22 EKİM Amasya Protokolü imzalandı (1919).Küba'dakİ füze krizi dünyayı bir nükleer savaştehlikesiyle karşı karşıya bıraktı (1962).

Türkiye'nin Viyana Büyükelçisi Daniş TunalıgilErmeni teröristler tarafından öldürüldü (1975).

Çin'dexHalkCumhuriyet i 'kuruldu (1949)26 Aralık 1893'tc Çin'in Hunan ka-sabasında doğan ve Çin KomünistPartisi'nin 1935'ten başlayarak fiililiderliğini, 1943'ten ölümüne kadar da (1976, Pekin] resmen başkanlığını

yapan Mao Zcdung, 1 Ekim 1949'daÇin Halk Cumhuriyeti'nin kuruldu-ğunu ilan etti. Böylece Çin tarihin-deki 'Üçüncü Devrimci İç Savaş Dö-nemi'ne nokta koydu. Pekin'de, Gök-

sel Barış Kapısı'nın üstündeki balkondan halka seslenen ve Halk Cumhuriyeti'nin ilanını bildiren Mao, ilk devlet başkanı oldu; artık dünyadaki insanların beşte birini o yönetiyordu.

Muavenet muhribi isabet aldı (1992Ege Denizi'nde NATO'nun 'Kararlılık Gösterisi 92' adlı tatbikatı sı-rasında, 2 Ekim 1992 günü, İzmir'in 80mil batısında Sığacık Körfezi açıklarında bulunan ABD'nin Saratoga uçak gemisin-den ateşlenen iki Sea Sparrow tipi füzeden biri, 3 mil ötedeki Türk Deniz Kuvvctle-ri'ne ait Muavenet muhribinin kaptanköşkü ve sancak kısmına isabet etti. Olay-da, gemi komutanı, bir subay, bir astsu- bay ve iki er şehit oldu. ABD yetkilileri fü-zelerin teknik bir hatadan değil, insan ha-tasından dolayı yanlışlıkla ateşlendiğiniaçıkladılar. Muavenet gemisinin vurulma-sından sonra basında olayla ilgili pek çok iddia gündeme gelirken ABD, Türk do-nanmasına, kazanın tazminatı olarak, iki yeni firkateyn verdi.

Venizelos

Türkiye'ye geldi(1930)27 Ekim 1930 günü, GaziMustafa Kemal Paşa tara-fından kabul edilen Yuna-nistan Başbakanı Venize-los İle Dışişleri Bakam Mi-halakopulos, Türkiye Baş-

bakanı İsmet Paşa ve Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Bey tarafındankarşılandılar. Gazi misafirlerine şunları söyledi: "Üzücü mazi, ebe-diyyen kapanacaktır. Artık aramızda harp olmayacak." Venizelos,Türk Milli Mücadelesi'nde Yunan güçlerinin Anadolu'dançıkarılmasının ardından Yunanistan'ın başına geçmiş ve Atatürk İle birlikte iki ülkenin yakınlaşması için çalışmıştı.

14 • Popüler TARİH/ Ekim 2000

Page 9: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 9/123

Günseli Başar, Türkiye G üzeli (19 51 )Güzel Sanatlar Akademisinde öğrenciyken Cumhuriyet gazetesinindüzenlediği Türkiye Güzellik Kraliçeliği Yarışması'na katılan GünseliBaşar, 1951 yılının 13 Ekim günü, 'Türkiye Güzeli' seçildi.

Alfred Nobel doğdu (1833)Dinamiti ve daha güçlü başka patlayıcı mad-deleri geliştiren kimyacı, mühendis ve sana- yici Alfred Nobel, 21 Ekim 1833'te İsveç'inStockholm kentinde dünyaya geldi. 1850'de,Paris'te bir yıl süreyle kimya eğitimi alan No- bel, 1859 yılında, İsveç'te sıvı bir patlayıcıolan 'nitrogliserin' imalatına başladı. Ama1864'te fabrikadaki bir patlama sonucu enküçük kardeşi Emil ile birlikte dört kişi öldü;İsveç Hükümeti fabrikanın yeniden kurulma-

sına izin vermedi. Çalışmalarım bir manavda sürdüren Nobel; dina-mit ile bunun patlatılması için gerekli olan kapsülü geliştirdi. İngiltere ve ABD'den buluşunun patentini alan Alfred Nobel, deneylerini sürdü-rerek dinamit lokumunu ve sonra da 'balistıt' adlı barutu buldu. Dün-

yadaki pek çok patlayıcı fabrikasının hisselerinin ve Bakü bölgesinde-

ki petrol yataklarının sahibi olan Nobel, bu büyük servetini 'NobelÖdülleri' olarak dağıtılmak üzere Nobel Vakfı'na bağışladı.

23 EKİMKırım Savaşı başladı (1853). Almanya'nın NATO'ya girişiyle ilgili Paris Anlaşması imzalandı (1954).Karun Hazinesi, 28 yıl sonra Türkiye'ye getirildi(1993).

24 EKİMI. Belediyeler Kongresi başladı (1935).Şair Behçet Kemal Çağlar öldü (1969).

25 EKİMZiya Gökalp öldü (1924).SSCB, Birleşmiş Milletler'de Kars ve Ardahan'ıistedi (1947).Çin Halk Cumhuriyeti, Birleşmiş Milletler'ealındı (1971).

26 EKİM Yunanistan Başbakanı Venizelos, resmi birziyaret için Türkiye'ye geldi (1930).İsrail ile Ürdün arasında barış anlaşmasıimzalandı (1994).

27 EKİMKeman virtüözü Paganini öldü (1782).Birleşmiş Milletler örgütü kuruldu (1945).Paris Büyükelçisi İsmail Erez ve şoförü,Ermeni teröristler tarafından öldürüldü (1975).

28 EKİMTürkiye'de ilk nüfus sayımı (13.650.000)yapıldı (1927).Eğitimci ve siyaset adamı Nafi Atuf Kansuöldü (1949).

29 EKİM Avrupa devletleriyle Osmanlı devleti arasında,Süveyş anlaşması yapıldı (1889).Cumhuriyet ilan edildi (1923).

30 EKİMMondros Anlaşması imzalandı (1918).İstanbul'da Boğaziçi Köprüsü hizmeteaçıldı (1973).Bülent Ecevit, CHP Genel Başkanlığından istifaetti (1980).

31 EKİMMartin Luther Protestanlığı ilan etti (1517).Takvim-i Vakayi yayına başladı (1831).Macaristan'daki gösteriler ayaklanmayadönüştü (1956).Hindistan Başbakanı İndira Gandhiöldürüldü (1984).İtalyan yönetmen Federico Fellini öldü (1993).

Popüler TARİH/ Ekim 2000«1 5

Page 10: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 10/123

BASINDA BU AY

MUSUL PETROLLERIBir Alman gazetesinin haberinegöre, Musul'da bulunan petrolmadeni hakkında inceleme yap-mak üzere, Berlin'deki Osmanlı-

Alman ticaret sendikası tarafındanözel bir uzman gönderilmiştir.(Sabah, 19 Ekim 1900)

M A R M A R A ' D A K Ö P E K B A L ı Ğ ıGeçen Perşembe akşamı ıstakozavlamak amacıyla Büyükada yakı-nında ağ bırakan balıkçılar, ertesigün ağları yerinde bulamamışlar-dır. Balıkçılar yüzlerce ıstakoz ya-kaladıklarını hayal ederken, bir anda büyük bir köpek balığının

ağlara takılıp kaldığını görmüşler-dir. Yakalanan köpekbalığı 5 met-

re uzunluğunda ve 200 okka ağır-lığmdadır.(Sabah, 7 Ekim 1900)

YÜKSEKKALDıRıM'DA BASKıN

Galata'da Yük-sekkaldırım'da bir dükkanda,Tanaş ve arka-daşları Petro ile

Yorgi'nin sahtepara imal ettikle-rinin ihbar edil-mesi üzerine, Be-

yoğlu Mutasarrıflığı zabıtalarıncaadı geçen dükkana bir baskın dü-zenlenmiştir. Üzerlerinde çok sayı-da sahte para bulunan bu şahıslar tutuklanmışlardır.(Sabah, 4 Ekim 1900)

YANGıN IÇIN KONSER Hasköy yangınında zarara uğra- yanlar için Tepebaşı Tiyatrosu'ndagerçekleştirilecek konserin birincikısmında, bahçede Karagöz oyu-nu, tombala vesaire oynanacaktır.İkinci kısımda ise Tiyatro dahilin-

de Avrupalı bestekârların en güzeleserleri icra edilecektir.(Sabah, 8 Ekim 1900)

YALOVA KAPLıCALARı AÇıLDı

Bir süre önce keşfedilip tamirinekarar verilen Yalova kaplıcaların-da çalışmalar tamamlanmış ve dün

yapılan bir merasimle kaplıcalar hizmete sunulmuştur.(Sabah, 13 Ekim 1900)

CAHIL VE GENÇ ARABACıLAR Geçenlerde bir takım genç çocuk-ların idare ettikleri yük arabalarıSirkeci civarında kazaya sebebiyet vermişti. Dün yine 8 yaşında bir çocuğun idare ettiği bir araba köp-rüden süratle geçerken iki kişiyeçarparak yaralanmalarına sebepolmuştur.(Sabah, 16 Ekim 1900)

İLK CUMHURIYET ALTıNLARıDarphane müdürü altınların basıl-ması vesilesi ile verdiği beyanatta, bu olayı bayram olarak nitelendir-miştir. Müdürün ifadesine göre,darphanemiz Avrupa darphaneleriile mukayese edilebilecek kadar mükemmeldir.(Cumhuriyet, 6 Ekim 1925)

İSTANBUL'UN KURTULUŞUİstanbul halkı dün, kurtuluşa erdi-ği günün yıldönümünde, büyük bir vecd ile törenler düzenlemiş ve se- vinç gösterilerinde bulunmuştur.(Cumhuriyet, 7 Ekim 1925)

TBMMAÇıLDıTBMM Gazı Paşa Hazretleri'ninde hazır bulunduğu bir toplantı iledün açıldı. Resmi açılış sırasındamecliste 100 kadar mebus vardı.Pazartesi günü tekrar toplanmak üzere görüşmelere ara verildi.(Cumhuriyet, 23 Ekim 1925)

B E T O N A R M E K Ö P R ÜCumhuriyet idaresinin inşa ettiğiilk betonarme köprü Ödemiş civa-rında, Menderes nehri üzerindedir.75 metre uzunluğundaki köprü-nün inşası için 70 bin lira harcan-mıştır.(Cumhuriyet, 15 Ekim 1925)

AVRUPA ILE HAVA IRTIBATı Avrupa başkentleri ile İstanbularasında pek yakında tayyare se-ferleri başlayacaktır. İstanbul-Pa-ris ve İstanbul-Brindizi hatları, Av-rupa'nın en büyük kentlerini hava-

yolu ile şehrimize bağlayacaktır.(Cumhuriyet, 21 Ekim 1925)

GAZI BALıKESIR'DEBüyük Gazimiz'in, Balı-kesir'den bütün millete

yükselen sesini dinleyi-niz: "Türk Milletini, ken-di nefsini bile anlamak-tan alıkoyan sebep ve en-geller imha edilmiştir, yı-kılmıştır ve mütemadiyenimha edilecektir, yıkıla-caktır. Millet tuttuğu

yolda süratle, şiddetle yürüyecektir."(Cumhuriyet, 10 Ekim 1925)

16 • Popüler TARİH/ Ekim 2000

Page 11: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 11/123

BILET KARABORSASıSezonun açılmasıyla birlikte, Be-

yoğlu'ndaki sinemaların önlerindegene karaborsacılar türedi. Yıllar-dır önü alınamayan karaborsacılı-ğın artık tümüyle önleneceğini Valiliğin ısrarla belirtmesine kar-şın, pejmürde giyimli karaborsacı-ların faaliyetine polisin hâlâ seyir-ci kaldığı bildirildi.(11 Ekim 1950)

ALTıN VE DÖVIZ AZALDıCumhuriyet Halk Partisi'nin ya-

yın organı Ulus Gazetesi'nde ya- yımlanan ve Demokrat Parti ikti-dara geldikten sonra altın ve dö- viz stokunun 130 milyon 800 bin

lira azaldığını aktaran haber, ikti-darla muhalefetin arasını yenidenaçtı. Başbakan Adnan Menderes,muhalefete çatarak, "Dünün ha-taları ve israfları, yarının ıstırabı-nın kaynağı olacaktır" dedi.il Ekim 1950)

İSTANBUL'UN IMAR PLANLARıTürk Yüksek Mimarlar Birliği İs-tanbul Şubesi Başkanlığı, İstanbulşehrinin ıslahı için İçişleri ve Bayın-dırlık bakanlıklarına çok önemli bir rapor sundu. Yüksek Mimar-lar Birliği raporunda, imar işlerikangren olmuş İstanbul'un sis-temli ve planlı bir şekilde imarıiçin, şimdiye kadar hazırlanmışplanların, uzman bir heyet tara-fından incelenmesini istedi.(11 Ekim 1950)

N Ü F U S S AY ı M ı S O N U Ç L A R ı22 Ekim günü yapılan Genel Nü-fus Sayımı'nın sonuçları açıklan-dı. Buna göre, Türkiye'nin nüfusu20.902.628 olarak belirlendi. So-nuçları değerlendiren uzmanlar,1945 yılında yapılan son nüfus sa-

yımından bu yana ülkemiz nüfu-suna 2.112.454 kişinin daha ek-lendiğini ifade ettiler.(27 Ekim 1950)

SABAHATTIN ALI'NIN KATILIÖykü ve roman ya-zan Sabahattin Ali'yiöldürmek suçuyla yargılanan Ali Erte-kin, 4 yıl hapse mah-kum oldu. 'Yayın yo-luyla hakaret' suçun-dan 3 ay hapse mah-kum olan Sabahattin Ali, Kırklareli'ndenBulgaristan'a geçme- ye çalışırken, kendisine rehberlik eden Ali Ertekin tarafından öldü-rülmüştü.(15 Ekim 1950)

ASALA CINAYETLERIEkim ayında iki büyükelçimizinpeş peşe suikastlere kurban giderek hayatlarını kaybetmesi ülkeyi ma-teme boğdu. 22 Ekim günü, Viya-na Büyükelçiliği binasına gelen üçkişi, Büyükelçi Danış Tunalıgil'inodasına girip Türk olup olmadığınısorduktan sonra, elçimizi otomatik silahlarla taradılar. Tunalıgil olay yerinde can verirken; 2 gün sonra, bu defa da Paris Büyükelçimiz İs-mail Erez ve makam şoförü Talip Yener, otomobilde uğradıkları si-lahlı saldırı sonucunda yaşamlarını

yitirdiler. Her üç cinayeti de, Erme-ni terör örgütü ASALA üstlendi.(27 Ekim 1975)

AMBARGO KıSMEN KALKTı ABD Temsilciler Meclisi, Türki- ye'ye silah ambargosunu kısmenkaldırmayı öngören kanun teklifi-ni, Türkiye'nin haşhaş ekiminikontrol etmesini isteyen ufak bir değişiklikle, 2 Ekim'de kabul etti.Karara göre, Türkiye'nin ABD'ye

ısmarladığı ve bedelini kıs-men ödediği si-lah ve teçhizaten kısa zaman-da Türkiye'yeteslim edilecek.Karar, Anka-

bulunurken, CHPEcevit, Başbakan

ra'da 'yetersiz'Genel Başkanı

nin kontrol edilmesiyle ilgili şartı-nı reddetmesini istedi.(3 Ekim 1975)

Demirel'in, ABD'nin haşhaş ekimi-

AP KÂRLI ÇIKTI12 Ekim'de 27 ilde yapılan Sena-to üçte bir yenileme ve milletveki-li ara seçimlerinin ilk sonuçlanaçıklandı; AP 27, CHP 25, MSPise 2 senatörlük kazandı. Millet- vekili ara seçiminde ise AP 5,CHP de 1 milletvekili çıkardı.Başbakan Demirel, seçim sonrası yaptığı açıklamada, koalisyonudevam ettireceklerini ifade etti.(13 Ekim 1975)

Popüler TARİH I Ekim 2000 • 17

Page 12: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 12/123

Milli Mücadele'de

H a v a m u h a r e b e l e r iBirinci Dünya Savaşı'ndan kalma birkaç eski uçakla, bozukuçak parçalarını Eskişehir Şimendifer Atölyesi'nde bir arayagetiren Türk havacıları, Milli Mücadele'nin tüm safhalarındahem keşif görevi yaptılar hem de düşmanla savaştılar.

KAN su ŞARMAN

Garp cephesitayyarebölüğüne aitbir Albatros D3av uçağı. Uçakönündebulunanlar

Yüzbaşı Muhsin Alpagot,KüçükZabit PilotHalil bey veÜsteğmen Sırrıbey (AskeriMüze Arşivi).

Batı Cephesi Komutanıİsmet Paşa, 25 Ağustos1922 akşamı CepheTayyare Bölük Komu-tanlığı'na şu emri gön-

derdi: "26 Ağustos 1338 (1922)tarihinden itibaren ordumuzumumi taarruza başlayacaktır. Yarın öğleden evvel saat 06.00ile 08.00 arasında düşman ihti- yat grubunun vaziyeti tesbit olu-

nacaktır. Afyon cenup mıntıka-sındaki düşman kıtaatının vazi- yeti keşif yapılacak, harp tayya-relerimiz düşmanın keşif faaliye-tine mani olacaktır. "

Ertesi sabah Türk tayyareleri

erkenden göreve çıktılar. Havaçok kötüydü, şiddetli bir fırtına vardı. Ancak bölük komutanı Yüzbaşı Fazıl Bey yönetimindekitayyareciler daha ilk gün, 4 havamuharebesi yapıp düşmanın 3keşif uçağını kendi hatları gerisi-ne sürdüler. Yüzbaşı Fazıl Bey de Afyon Hasanbeli civarında bir düşman uçağını düşürdü.

Türk tayyarecileri kısıtlı im-

kanlarla sürdürdükleri savaşıçok az kayıpla, uçak ve yedek parça açısından da büyük gani-metler elde ederek sonuçlandır-dılar. Milli Mücadele başlama-dan önce birkaç uçakla kurulan

tayyare bölüğü, Ekim 1922'de Yunanlılardan ele geçirilenler ayrıca İtalya ve Fransa'dan satınalınanlarla birlikte, 50 uçaklık bir filoya sahip olmuştu.

Oysa Birinci Dünya Savaşısonunda ordunun tüm birimlerigibi, havacılar da her şeylerinikaybetmişti. 1919 sonundaMustafa Kemal'in askerlerininelindeki hava gücü kısmen hur-

da haline gelmiş, güçlükle hare-ket eden makinelerden ya dadüşman kuvvetleriyle yapılanmuharebelerde ele geçirilmişkullanılmaz durumdaki uçak-lardan ibaretti.

TAYYARELER ŞİMENDİFER ATÖLYESİNDE ONARILDI

Bozuk veya kırık-dökük tay- yareler Eskişehir'deki şimendifer tamir atölyesinde onarılarak

kullanılır hale getiriliyordu. Buuçakların bir çoğu keşif görevin-de kullanılabiliyordu.

Türk tayyarecileri 20 subay (pilot, teknisyen ve yer hizmeti),10 sivil pilot ve 10 kişi de maki-nist ve tamirci olmak üzere, to-pu topu 40 kişiden oluşuyordu.Garp Cephesi'ndekı iki tayyare bölüğü Yüzbaşı Fazıl Bey'in ko-mutasında İsmet Paşa'ya bağlıolarak görev yapıyordu. Ancak

tayyare yedek parçası ve tamir malzemesi yoktu. Çoğunluğu

18 • Popüler TARİH/ Ekim 2000

Page 13: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 13/123

yurt dışından gelmesi gerekenparçalar, kaçak yollardan İstan- bul'daki gizli teşkilat 'Felah

Grubu' tarafından ve işgalcikuvvetlerin depolarından rüşvetkarşılığı temin ediliyordu.

Bu durum Sakarya Savaşıöncesinde öyle bir hal almıştı ki,uçakların bir bölümü kanatla-rında kullanılan emayit adlı özelkaplamanın eksikliği nedeniyle

yumurta akı ve patatesten yapı-lan karışımın sürüldüğü branda-lar kullanılarak uçuruluyordu.İlk pilotlardan Sıtkı Tanman da

anılarında, Fransız siyaset adamıFranklin Bouillon'un aynı gün-lerde Eskişehir'deki uçaklarımızıgördüğünde "Ne delice kahra-manlık, elbette kazanırsınız azi-zim! " dediğini yazıyor.

Sakarya Savaşı'nın kazanıl-masından sonra Türk ordusu-nun elinde keşif ve avcı uçağıolarak kullanılabilen toplam 16tayyare kaldı. Büyük Taarruzgünleri yaklaşırken hızla silahla-

rını arttırmaya başlayan Türk ordusu artık barış halinde oldu-ğu Fransa ve İtalya'dan birçok askeri malzemeyle birlikte uçak da satın aldı.

ERZURUMLU

NAFİZ BEY'İN DESTEĞİO günlerde Erzurum'un ta-

nınmış ailelerinden Hacı Ahmet-zade'lere mensup Nafiz Bey, bü- yük bir fedakarlıkla İtalyan-lar'dan 3 uçak satın alarak İs-tanbul üzerinden kaçak yolla

Anadolu'ya getirtmiş ayrıca bir telsiz istasyonunu da yurtdışın-dan aldırarak Türk ordusuna

hediye etmişti. Nafiz Bey buuçaklarla düşmanın üzerine ilk bombayı atacak kişiye 200 Liraödül vereceğini duyurmuştu.

Ancak özellikle uçak benzinihiç bulunmuyordu. Dışarıdantemin edilmesi ise uzun zamanalıyordu. Benzin hem Rusya'danhem de Antalya yolu ile İtalyan-lar'dan satın alnııyordu. Benzinat sırtında cepheye taşınıyordu.

KENDİ PERVANESİNİDELEN UÇAKLAR

1921'de Paris'te toplanan Yüksek Barış Meclisi'nde, 'özelşirketler savaş halindeki ülkeler-le silah ticareti yapabilir' yolun-da bir kararının alınmasındansonra, Fransa ve İtalya'dan si-lahsız olarak teslim alınan uçak-lara eski Alman uçaklarınınMaksim makineli tüfekleri takıl-dı. Fakat Alman uçaklarının mo-tor dişlilerine göre yapılan butüfekler yeni uçakların motorla-rına uymuyordu. Pervane ara-sından ateş eden bu uçaklardanatılan mermilerin çoğu kendipervanesini delerek pilotu zor durumda bırakıyordu. Büyük Taarruz sırasında birçok kezkendi mermileriyle pervanesi de-linen uçak, alana geri dönmek zorunda kaldı.

Bu şartlar altında girilenBüyük Taarruz'dan sonra ele ge-çirilen her kentte, düşmana ait

Spacd'larla Yunan m evzilerineatılan bildiri

Asker kardeşler,Türklere teslim olduktan sonra çok iyi karşılandık.Bizi dilediğimiz gibi serbest bıraktılar. Eğer sizlerde teslim olursanız söylediklerimizin tamamen birerhakikat olduğunu anlarsınız. Tek başına teslimolmak isterseniz uzaktan mendil sallayarak Türksiperlerine doğru yaklaşın. Bu yaklaşma sırasındaTürk siperlerinden "Teslim, teslim" diye duyacağınızkelimelerden ürkmeyin. Eğer gruplar halinde teslimolacaksanız, üçer üçer gruplara ayrılarak ilerleyipbeyaz mendillerinizi sallayın, Türk siperlerine 100metre kala tüfeklerinizi yere atarak teslim olun.(...) Önce teslim olanlarla sonradan olanlararasında istisnai bir muamele olmayacaktır.

Söylediklerimizi dinleyerek hisse alırsanız rahat vehuzura kavuşursunuz.Er Hristos Yoğokiu / SelanikEr Pevko Anastasiu / SelanikÇavuş Konstan Kiryakopulos/Atina (...)

çeşitli tiplerde tayyareler, Türk hava gücüne katıldı. Özellikleİtalyanlardan satın alınan vedüşmandan ele geçirilen Spad avuçakları, 1922 başından itibaren büyük yarar sağladı. Büyük Ta-arruz'da avcı görevi yapan Spad-lar, o günlerde Yunanistan'da çı-kan iç karışıklıkları yazan Rizos-patris, Elefteros Tipos ve Patrisgazetelerini ve Türk ordusu tara-fından esir alınmış Yunan asker-lerinin teslim ol çağrılarını içe-ren bildirileri, cephe gerisine ata-rak Yunan ordusunun dağılma-sını sağladılar.

Kurtuluş Savaşı boyuncaTürk tayyarecileri Yunanlıların15 uçağını sağlam ele geçirip 10uçağını tahrip ettiler. Türklerinkaybı ise sadece 3 uçaktı. •

İtalyanlardansatın alınan veBüyükTaarruz'dabirçok faydasağlayanFransız yapısıSpad uçağı

(üstte).Türk ordusununelindeki bozuk ve eskitayyarelerEskişehir'dekişimendiferatölyesindeonarılıyordu(üstte solda).

Popüler TARİH /Ekim 2000 • 19

Page 14: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 14/123

TARTIŞMA

O n s o r u d a

C e m S u l t a n v e d ö n e m iOsmanlı tarihinin en ilginç simalarından biri olan CemSultan, hayatı boyunca Avrupa devletlerinin ve Osmanlı'nınsiyasetini yakından etkiledi. Vatanından uzakta 13 yıl geçirenCem Sultan, Osmanlı tarihinde, bu alandaki tek örnek...

Cem Sultan'ınBursa'dasaltanatını ilanettiği dönemisimgeleyen Batıkaynaklı birgravür: Üçsorguçlu birsarık, inciliharmani vehükümranlıkalameti olanarmasıyla...Gravürün Avrupa'dayapılmış olduğu,

saçlarınınuzunluğundan daanlaşılmaktadır.

ERHAN AFYONCU

1. Cem Sultan Fatih'in veliahtı mıydı?2. II. Bâyezid tahta nasıl geçti?3. Cem Sultan taht mücadelesini nasıl kaybetti?4. Cem Sultan Mısır'dan niçin döndü?5. Cem Sultan ilk önce hangi Hıristiyan devlete sığındı?6. Cem Sultan Avrupa'da hangi ülkelerde kaldı?7. Cem Sultan olayının Osmanlı ve Avrupalılara etkisi neydi?

8. Cem Sultan, Hanedan içinde, Hacca giden tek kişi midir?9. Cem Sultan zehirlendi mi?

10. Cem Sultan'ın şairlik yönü nedir?

Cem SultanFatih.' in

veliahtı

mıydı?atih'in üç oğlu olmuş, an-cak ortanca oğlu Mustafaonun sağlığında, 1474'te

ölmüştü. Fatih'in ölümünde 33 yaşında olan en büyük oğlu Bâ- yezid, Amasya Sancak Beyi ikençevresinin tesiri ile girdiği bazıeğlence meclisleri nedeniyle ba- basından sert tepki görünce bualışkanlıklarını bırakmak zorun-

da kalmıştı.II. Mehmed'in ömrünün son yıllarında gerçekleştirdiği mülk

20 • Popüler TARİH IEkim 2000

Page 15: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 15/123

ve vakıf toprakların önemli bir kısmını tımar sistemine dahil et-me siyaseti yüzünden mağdur olanlar, Amasya'da şehzade Bâ-

yezid'ın etrafına toplanmaya başlamışlardı.

Fatih'in en küçük oğlu olanCem, babasının ölümünde 22 yaşındaydı ve Konya Sancak Be- yi idi. Ağabeyinde bulunmayanatak bir yapısı vardı. Babasınınpadişahlık döneminde doğduğuiçin tahta kendisinin geçmesi ge-rektiğine inanıyordu.

Ancak devlet ricali arasındafazla destekleyeni bulunmuyor-du. En büyük destekçisi sadra-zam Karamanî Mehmed Paşaidi. Bazı tarihçiler, Fatih'in dev-let teşkilatına ait Kanunnâ-me'sinde şehzadelere hitaben ya-zılacak elkab anlatılırken,Cem'in elkabının yazılmasını,Fatih'in, kendi yerine geçmesiiçin, gönlünün Cem Sultan'daolduğuna işaret eden bir delil gi- bi yorumlamışlardır.

Ancak bu ifade Fatih SultanMehmed arzu ettiği için değil,Kanunnâme'yi Cem'in destekçisisadrazam Karamam MehmedPaşa'nın kaleme alması nedeniy-le yazılmıştır.

Dönemin tarihlerinde Cem-'in, babası tarafından tahta ha-zırlandığı yönünde bir kayıt bu-lunmadığı gibi, İbn Kemal ese-rinde Fatih'in ölmeden önce ye-rine büyük oğlu Bâyezid'in geçi-rilmesini vasiyet ettiğini yazar. Ancak Ibn Kemal'in eseri de II.Bâyezid'in hükümdarlığı döne-minde yazıldığı için pek güveni-lir değildir.

Osmanlı ile Akkoyunlular arasındaki Otlukbeli Savaşı(1472) sırasında İstanbul'a, Fa-tih'in öldüğü ve savaşın kaybe-dildiği haberlerinin ulaşmasıüzerine Cem Sultan, lalalarınında teşvikiyle tahta çıkmaya veçevredeki devlet adamlarından biat almaya çalışmıştı. Bu hare-

ketine neden olan lalaları, Fatihtarafından şiddetle cezalandırıl-mıştı.

II. Bâyezidtahta nasılgeçti?

F atih'in ölümü başlangıçtagizli tutulmuş, sadrazam

Karamanî Mehmed Paşa Amasya'da bulunan şehzade Bâ- yezid'e kapıcıbaşılardan Keklik Mustafa'yı gönderirken, Cem'ede gizlice başka bir haberci gön-dermiştir.

Ancak Fatih'in ölümününduyulması üzerine asker ayak-lanmış, hükümdarın doktorunu ve sadrazamı öldürüp, evlerini yağmalamışlardır. Cem Sul-tan'ın merkezdeki tek destekçisi-

nin ölmesi, olayların onun aley-hine gelişmesine neden olmuş-tur. Şehzade Bâyezid taraftarları

o gelene kadar yerine İstan- bul'da bulunan şehzade Kor-kud'u çıkarmışlardır. Cem'e gi-den ulak da şehzade Bâyezid'indamadı olan Anadolu BeylerbeyiSinan Paşa tarafından yakalana-rak öldürülmüştür. Ulağın öldü-

rülmesi, bulunduğu yer itibariyleİstanbul'a daha yakın olan CemSultan'ın babasının ölümünü ha- ber alıp bir an önce payitahtagelmesini engellemiştir. Bu du-rum da, genç şehzadenin tahtaçıkamamasının en önemli nede-nidir.

Şehzade Bâyezid'e gönderi-len haberci sekiz gün sonra Amasya'ya varmıştı. Babasınınölüm haberini alan Bâyezid erte-

si gün yola çıktı ve dokuz günsonra İstanbul'a ulaştı. Artık taht onundu.

II. Bâyezid'inbir minyatürü:Fatih SultanMehmedöldüğünde,en büyük oğluBâyezid,

33 yaşında,Cem ise22 yaşında idi .

• Nicolas Vatin,Sultan Djem, Ankara 1997.• Jacques Lefort,Topkapı Sarayı Arşivlerinin YunancaBelgeleri, CemSultan TarihineKatkı, Çev.Hatice Gonnet,

Ankara 1981.• MahmutŞakiroğlu-GünayKut, "CemSultan",TDV İslâm Ansiklopedisi, VII (İstanbul1993), s.283-286.• Semavi Eyice,"Sultan Cem'inPotreleriHakkında",Belleten, sayı:145 (Ankara1973), s. 1-49.• Mustafa Cezar vd., MufassalOsmanlı Tarihi,I I , İstanbul 1958.• Halil İnalcık,"A Case Study inRenaissanceDiplomacy: The AgreementBetweenInnnocent VIIIand Bâyezîd II onthe Djem Sultan",Journal of Turkish

Studies, I I I(1979), s.209-230.

Popüler TARİH/ Ekim 2000 • 21

Page 16: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 16/123

TARTIŞMA

Sultan Bâyezidile Cem'in

Yenişehirmuharebesinitasvir eden Batıkaynaklı birdesen (üstte).Cem SultanKaraman'da(sağda), G.M.D.inisiyalli Batıkaynaklı birgravürdenesinlenerekminyatüruzmanı Prof.TahirzâdeHüseyin Behzadtarafındanyapılmıştır.Cem'in atınınayakları altınaatılan kadın,kendisiniöldürmekisteyenkocasındankaçarak CemSultan'asığınan bir

Rumprensesidir.

Cem Sultantahtmücadelesininasıl kaybetti?

Bâyezid'in padişah ol-ması üzerine Cem Sul-tan, vakit geçirmeden,

Konya ve çevresinden asker top-lamaya başladı. Bursa'ya yaklaş-tığında, İstanbul'dan gönderilen

askerlerle karşılaştı ve onlarımağlup etti. Bu zaferin ardındanBursa, kapılarını ona açtı. CemSultan, Bursa'ya girince padişah-lığını ilan edip hutbeyi kendiadına okuttu ve para bastırdı.

Cem Sultan daha sonra II.Bâyezid'e Çelebi Mehmed'in kızıSelçuk Hatun ile zamanın mute- ber ulemasından Mevlana İlyas ve tarihçi Şükrullah'ın oğlu Ah-med Çelebi'den oluşan bir heyet

gönderdi. Bu heyet II. Bâyezid'eOsmanlı ülkesini iki kardeş ara-

sında Anadolu ve Rumeli olarak ikiye bölmeyi teklif etti. Selçuk Hatun, II. Bâyezid'e iki kardeşarasında kan dökülmemesi için,Rumeli ile yetinmesi tavsiyesin-de bulundu. Ancak II. Bâyezid

devletin bölünemeyeceğini söy-leyerek bu teklifi reddetti.II. Bâyezid'in kuvvetleri Bur-

sa üzerine hareket edince, Cemordusunu ikiye bölüp Yenişe-hir'e çekildi. Kendi adamların-dan olan Astın Oğlu Yakup Bey ihanet etmiş ve onun Yenişehir'eçekilmesini sağlayarak tuzağadüşürmüştü. Cem'in Gedik Na-suh Bey kumandasındaki kuv-

vetleri İznik civarında Sinan Pa-

şa tarafından bozguna uğratıldı.Bâyezid'in kumandasındaki or-du Yenişehir'e vardığı gün, İtal-

ya'dan dönen Otranto fatihi Ge-dik Ahmed Paşa da onlara katıl-mıştı. Gedik Ahmed Paşa, Cem'ineski lalası idi ve II. Bâyezid'i hiçsevmezdi. Ancak Cem'e iltihaklaasi duruma düşmemek için II.Bâyezid'in yanında kalmayı uy-gun bulmuştu. Önemli bir ko-mutanın karşı tarafta bulunma-sının yanında, Cem taraftarı ola-rak tanınan Gedik Ahmed Pa-şa'nın hasımlarıyla birlikte ol-ması da manevi açıdan da bir sarsıntıydı.

Yenişehir Ovası'nda GöksuÇayı'nın kıyısında 20 Haziran1481'de meydana gelen savaş,sabahleyin başladı ve öğlene ka-dar devam etti. Astin Oğlu'nunkarşı tarafa geçmesinin ardındanCem'in ordusu iyice bozuldu ve

şehzade kaçmak zorunda kaldı. Yolda eşkiyaların saldırısına dauğrayan Cem Sultan perişan bir şekilde Konya'ya vardı. Burada-ki divan toplantısına yorgan içe-risinde dört kişi tarafından taşı-narak katılabildi. Üç gün istira-hatın ardından ailesi ve sadık adamlarını alıp Konya'dan ayrıl-dı. Cem Sultan'ın Konya'dan ay-rılışı çok dramatik olmuş, halk arkasından göz yaşları dökmüş-tür. Cem, peşinden gelen Gedik Ahmed Paşa'ya yakalanmadan

Memluk Sultanlığı 'na sığınmayı başarmıştı. Şehzadeyi belki kas-den belki de bir ihmal neticesi

yakalayamayan Gedik AhmedPaşa'nın aleyhinde şüpheler art-mış ve II. Bâyezid'e karşı olduğu

yönündeki dedikodular çoğal-mıştı.

Cem SultanMısır' danniçin döndü?

Mısır'da büyük bir mera-simle karşılanan mül-teci Osmanlı şehzade-

si Cem Sultan'a çok hürmet gös-

terilip, şerefine ziyafet ve eğlen-celer tertip olundu. Cem, Mı-sır'daki durumunu bir mektup

yazarak padişaha bildirdiği za-man, II. Bâyezid ona, "Saltanatdavasından vazgeçerse, karşılı-ğında kendisine yıllık 1 milyonakçe vereceği" cevabını iletti.

Ancak Cem Sultan, düştüğü kö-tü duruma rağmen saltanat hır-sından vazgeçmedi.

Bu sırada Osmanlı'nın salta-

nat mücadelesini fırsat bilen Ka-ramanoğlu Kasım Bey, İçel'e ge-lerek çevredeki Türkmenleri

22 • Popüler TARİH/ Ekim 2000

Page 17: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 17/123

toplayıp eski topraklarını gerialma teşebbüsüne girişti. Kon-

ya'nın muhasaraya alınması üze-rine Gedik Ahmed Paşa gönde-rildi. Kasım Bey'i mağlup edenGedik Ahmed Paşa, İçel'e girip

burada direnen Türkmenleri kı-lıçtan geçirdi.Kasım Bey, mağlup olduktan

sonra Cem'i Anadolu'ya geri ge-tirmek için faaliyete geçti. CemSultan'a çeşitli kişilerin ağzındandavet mektupları yazdırdı. Hat-ta Gedik Ahmed Paşa'nın ağzın-dan dahi mektup yazdırdığı iddi-aları vardır. Bu durumda aklı ve yüreği saltanat hırsı ile dolu olanCem, Sultan Kayıtbay'dan izin

alarak Anadolu'ya geri döndü.Çukurova'ya gelerek burada Ka-sım Bey ile buluştu ve onunla bir anlaşma yaptı. Buna göre, tahtıele geçirirse Karaman ülkesiniKasım Bey'e verecek, o da ha- yatta olduğu sürece Cem'e itaatedecekti.

Şehzadenin Osmanlı toprak-larına girmesi üzerine II. Bâyezid bir ordu toplayıp harekete geç-mişti. Ancak padişah hâlâ Gedik Ahmed Paşa'ya güvenmiyor vededikodu kazanı da kaynamağadevam ediyordu. Cem'in Ankaraüzerine gönderdiği kuvvetlerininmağlup olması ile olayların he-men aleyhine döndüğü görüldü.Üzerine gelen kuvvetlerden çeki-lirken askerlerinin çoğu dağıldı.Kasım Bey, Aksaray'ı da ele ge-çiremeyince birlikte Akdeniz'edoğru çekilmeye başladılar. CemSultan, bütün bu durumuna rağ-men, II. Bâyezid'in daha önce

yaptığı anlaşma teklifini tekrar öne sürmesini kabul etmeyerek

Anadolu'daki bazı eyaletlerinkendisine verilmesini istedi. II.Bâyezid, "mülkün bölünemeye-ceğini ve boşuna Müslüman ka-nının aktığını" söyledi. Devletintopraklarının aile fertleri arasın-da bölünmesinin kabul edilme-mesi, Osmanlıların Türk devletgeleneğinden uzaklaşarak, mer-kezi bir devlet yapısına gittiğiniaçıkça göstermekteydi.

Cem Sultan ilk önce hangiHıristiyandevlete sığındı?

C em, mücadeleyi kaybet-mesinin ardından, Her-sekzâde Ahmed Paşa'nın

kuvvetleri tarafından takibe baş-lanmıştı. Sığınacak bir yer düşü-nen şehzade Karamanoğlu Ka-sım Bey ile nereye gideceğinimüzakere etti. Kasım Bey, İran

veya Arabistan'a gitmemesi ge-rektiğini, fetret devrinde Rume-li'ye geçen şehzadelerin başarılıolduğunu, onun da bu yolu izle-

mesi gerektiğini söyledi. CemSultan, onun tavsiyesine uyarak Rumeli'ye geçmek için Rodosşövalyelerinin yardımını almayıtasarlayarak bir adamını Ro-dos'a gönderdi. İlk gönderdiğiadamından haber alamayıncaFrenk Süleyman ve Doğan isimliiki adamını daha gönderdi. Ken-disi de Kasım Bey'in yardımı ileKerküs Limanı'na indi. Otuz ki-şilik maiyetıyle bir Karaman ge-

misine binip Anadolu'dan ayrıl-dığı sırada Rodos şövalyeleriningönderdiği üç gemilik, Cem'inRodos'a giriş iznini taşıyan filoda gelmişti.

Cem Sultan, tahtı ele geçirmerüyalarıyla Rodos gemisine bin-mesinden sonra, hayatının enkaranlık dönemine adım atmıştı.

Başına gelecekleri hesaplama-dan, Rodos'a sığınmıştı. Oysaşehzadenin adamlarından Frenk Süleyman şehzadeyi şövalyelereiltica etmemesi konusunda uyar-mış, ancak Cem, Frenklerin söz-

lerine sadık olduklarını söyleye-rek onu dinlememişti.

Cem Sultan Avrupa' dahangi ülkelerdekaldı?

C em'in Rodos'ta kalması-nı mahzurlu gören şöval-

yeler onu Fransa'ya götü-rüp orada tarikatlarına ait şato-larda tutmayı uygun buldular.Cem Sultan ilk olarak 15 Ekim1482'de Savoia Dükalığı'na bağ-lı Villefranche'a götürüldü. Bu-rada veba salgını çıkınca nakle-dildiği Nice'te 4 ay kaldıktansonra Chambery'e götürüldü.Cem, Rumeli'ye gitmek istiyor,şövalyeler buna izin vermiyordu.Şövalyelerin onu göndermeyece-ğini anlayınca çeşitli defalar kaç-maya çalışmış, çeşitli ülkelerinkrallarından yardım istemiş, an-cak Rodos şövalyelerinin elin-den kurtulmaya muvaffak ola-mamıştı. II. Bâyezid ise kardeşi-

nin durumundan haber almak için Avrupa'ya casuslar gönderi- yordu.

Pinturicchio'nunbir tablosundaRodos (üstte).

Cem SultanRodos'ta(sol altta),Prof. TahirzâdeHüseyin Behzadtarafındanyapılmıştır.Gemiden atlaçıkan Cem'i,Rodosşövalyelerininüstad-ı azamıPierred'Aubussonkarşılıyor.

Popüler TARİH/ Ekim 2000 • 23

Page 18: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 18/123

TARTIŞMA

Vatikan'daBorgia'larındairesininduvarınaPinturicchio'nunyapmış olduğu'La disputa di S.Caterina' freski ve bu freskten'Uzun Hasan'ınelçisi' detayı:Cem Sultan,beyaz atüzerindekisarıklı figürdür. Arkadakiabidenin solundaayakta duransarıklı vekaftanlı figürUzun Hasan'ınelçisidir. Bufigür uzun yıllar,Cem Sultansanılmıştır.

Papa VIII. Innocent, Cem'iHaçlı Seferi'nde kullanmak içinRodos şövalyelerinin üstad-ıazamı Pierre d'Aubusson ile an-laşıp 4 Mart 1489'da Cem'i Ro-ma'ya getirtti. Ancak Cem, Os-manlı'lara karşı bir harekette yer almamak için direndi ve böyle bir hadiseye neden olursa lanet-leneceğini belirtti. VIII. Innocent1492 yılının Ağustos'unda ölün-ce, yerine VI. Alexandre Borgiageçmişti. O da hem Haçlı Seferidüzenleme fikrini taşıyor hem deII. Bâyezid'den bir şeyler kopar-maya çalışıyordu. Fransa Kralı

VIII. Charles, 1494 Eylül'ündeordusuyla İtalya'ya girmişti.1495 yılının ilk günlerinde Ro-ma'ya geldiğinde Papa, Cem'ialıp St. Angelo şatosuna sığındı.Kral ile Papa arasındaki uzun gö-rüşmeler sonucunda Cem Sultan,

VIII. Charles'e verildi. FransaKralı'nın fikri, Cem'i de berabe-rine alarak Kudüs'e bir Haçlı Se-feri düzenlemekti. Talihsiz şeh-zade böylece üçüncü kez sahipdeğiştiriyordu. Ancak 27 Ocak 1495'te Roma'dan ayrılan CemSultan, Fransa'ya varamadan 25Şubat 1495'te Castel Capu-ana'da öldü.

Cem'in ölüm haberini alan II.Bâyezid, üç günlük yas ilan etmiş ve gıyabi cenaze namazı kıldır-

mıştır. Yaklaşık 13 yıl Avrupaülkelerinde esaret hayatı yaşayanFatih'in talihsiz oğlu, o ülkelerde'Zizim' diye tanınmıştı.

Cem Sultanolayının Osmanlı

ve Avrupalılaraetkisi neydi?

C em Sultan hadisesi Os-manlı'nın uzun süre Av-rupa'ya karşı hareketsiz

kalmasına neden olmuş, II. Bâ- yezıd devamlı şüphe içerisinde yaşamıştır. Cem'in Avrupa'dakidurumunu yakından takip etmiş

ve onun bir karşı faaliyete karış-maması için azami çaba harcan-mıştır. Birçok Avrupa ülkesine

çeşitli tavizler verilmiş, paralar ve hediyeler gönderilmiştir. Ro-dos şövalyeleri Osmanlı'dan her

yıl 45 bin altın almışlardır.Cem, Papalığa götürülünce bupara oraya gönderilmiştir. Ayrı-

ca II. Bâyezid, Hıristiyanlar içinkutsal sayılan çeşitli eşyaları dagöndermiştir. (Rodos şövalyele-rine, St. Jean Baptiste'in (Yahya)elini; Papa'ya, Hz. İsa'nın böğ-rünü deldiğine inanılan mızrak ile sirkeye batırılarak Hz İsa'nınsusuzluğunu gidermiş olan sün-geri.) Bu arada Venediklilere deçeşitli vergi muafiyetleri sağlan-mıştır.

Fransa Kralı, Alman İmpara-toru, Macar Kralı, Papalık veMemluk Sultanı Cem'i ele geçi-rip kendi siyasi amaçları içinkullanmaya çalışmışlardır. Av-rupa'da Osmanlı şehzadesinikullanarak bir Haçlı Seferi dü-zenleme fikri hakim olmuştur.Cem ve .Mısır'da bulunan ailesi

yüzünden gerilen Osmanh-Memluk ilişkileri sonunda sava-şa kadar varmıştır.

Cem Sultan olayından enfazla yararlanan, Rodos şövalye-leri olmuştur. II. Bâyezid'den'Cem'in masrafları' adı altındaher yıl 45 bin altın aldıkları gibi,kendileri için de Osmanlı toprak ve kıyılarında ticaret serbestisikazanmışlardır. Rodos şövalye-leri, Cem'in Mısır'da bulunanannesi Çiçek Hatun'dan da parakopardıkları gibi, Memluk Sul-tanı Kayıtbay'dan da, Cem'i onateslim edeceklerini söyleyerek,20 bin altın almışlardır. Şövalye-ler Cem'i ellerinde tuttukları sü-rece, Avrupa'nın çeşitli devletle-riyle Papalık nezdinde itibar gör-müşlerdir.

Cem Sultan'ın ölümü de Os-manlı devleti üzerindeki izlerinisilememiştir. Hayatta kalan Mu-rad adlı oğlu Rodos'ta bulunu- yordu. Bu şehzade herhangi bir hadiseye karışmamış ve Hıristi-

yan olmuştu. Ancak Osmanlıpadişahlarının onu yakından ta-kip ettiği anlaşılmaktadır. Kanu-

24 • Popüler TARİHİ Ekim 2000

Page 19: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 19/123

nî 1522'de Rodos'u aldığında,Rodos şövalyeleriyle yaptığı an-laşmaya Cem'in oğlunu teslimşartını da koydurmuştu. Kanu-nî, Murad'ı ve onun Cem adınıtaşıyan oğlunu teslim alıp, öl-

dürttü. Şehzade Murad'ın karısı ve iki kızını ise İstanbul'a gön-dertmiştir.

Cem Sultan,Hanedan içinde,Hacca giden tek kişi midir?

C em Sultan, Mısır'a sığın-dığında Memluk SultanıKayıtbay'dan Hacca git-

mek için müsaade istemişti. Sul-tanın bu hareketini onaylamasıüzerine genç şehzade yanına an-nesini ve eşini alarak hacca gi-den kafileye katıldı. Cem Sultanhacca gittiği için o yılın hac kafi-lesi daha ihtişamlı olarak hazır-lanmıştı. Mekke ve Medine'yi zi-

yaret eden şehzade Cem, 1482 yılı Mart ayının başlarında Ka-hire'ye geri dönmüştür.

Osmanlı hanedanından hac-ca gitmiş tek şahsiyet Cem Sul-tan olmuştur. Osmanlı İmpara-

torluğu döneminde, ne ondanönce ne de sonra, Osmanlı hane-danından başka hiç kimse haccagitmemiştir. İmparatorluğun so-na ermesinden sonra Sultan

Vahdettin umreye gitmiştir.

CemSultan

zehirlendi mi?

C em Sultan'ın bir hasta-lıktan mı yoksa zehirle-nerek mi öldüğü hâlâ

tartışılan bir konudur. Ancak bazı tarihlerde yazıldığı gibi İs-tanbul'dan gönderilen Kapıcı- başı Mustafa Ağa tarafındanzehirli bir ustura ile traş edile-rek öldürüldüğü yolundaki id-dianın hiçbir dayanağı yoktur.Genel kanaat, Cem'in FransaKralı'na teslim edilmeden önceBorgia'lar tarafından, etkisinizaman içinde gösteren bir zehir ile öldürüldüğü yolundadır.

Talihsiz şehzadenin cesedidahi, devletler arası kimi çekiş-melere neden olmuştur. Cena-zesi, namazı Celal ve Sinan bey-ler ile birkaç sadık adamı tara-fından kılındıktan 86 gün sonraGaeta'ya götürülmüştü. Fransa,

Papalık, Napoli ve Osmanlıdevletleri arasında birkaç yıl sü-ren çekişmeden sonra Lecce'ye

nakledilmiş, orada bir süre bek-letildikten sonra 1499 yılındaNapoli Kralı tarafından Osman-lı' ya gönderilmiştir.

Cem Sultan'ın cenazesi Bur-sa'da, Muradiye Cami haziresin-

deki Mustafa-i Atik türbesinegömülmüştür. Ancak 1855 Bur-sa depreminde, Cem'in sanduka-sı kaybolmuştur.

Cem Sultan'inşairlik yönünedir?

Fatih'in talihsiz oğlu Cem'inağabeyi II. Bâyezid ile olanmücadelesi ve vatanından

uzakta geçirdiği acıklı hayatı ka-dar, şairliği de dikkat çekmekte-dir. Cem'in, Selman-ı Saveci'dençevirerek babasına ithaf ettiğiCemşid ü Hurşid (yât-ı Uşşak))adlı bir mesnevisi vardır. AyrıcaFâl-ı Reyhân-ı Cem Sultan adlı48 beyitlik bir mesnevisi daha bulunmaktadır.

Cem Sultan'ın Farsça şiirleri-ne bakıldığında, Osmanlı hane-danı arasında bu dili en iyi bilen-lerden biri olduğu görülür.Türkçe şiirlerinde Bursalı Ah-med Paşa'dan etkilenmiştir.

Aşktan söz ettiği, doğayı işlediğişiirleri çok güçlü olmasa da, Av-rupa'da geçen ıstıraplı günlerin-de daha etkili şiirler yazmıştır.Cem Sultan'ın biri Farsça diğeriise Türkçe olmak üzere iki diva-nı vardır.

Cem bazı şiirlerinde ağabeyi-ne acı sitemlerde bulunmakta-dır. Bir şiirinde II. Bâyezid'e şöy-le seslenmektedir: Sen pister-igülde yatasun şevk ile handan /Ben kül döşenem külhan-ı mih-netde sebep ne?

Cem gibi şair olan II. Bâyezidise ona şu şekilde cevap vermiş-tir: Çim rûz-ı ezel kısmet olun-muş bize devlet / Takdire rızâ

virmiyesün böyle sebep ne? / Ha-

ceü'l-Haremeynüm diyübenda'vi kılırsun / Bu saltanat-ı dün- yeviyeye bunca sebep ne?

Cem Sultan,Papa VIII.Innocent'inhuzurunda(solda),Papa, HaçlıSeferi'ndekullanmakİçin Rodosşövalyelerininüstad-ı azamıPierred'Aubusson ileanlaşıpCem'i Roma'yagetirtmişti. Altta, Bihzad'ınyapıtı olduğusanılan ve Washington'da,Freer Galery'deyer alan birminyatür: Kimiuzmanlar, tasviredilen kişininCem Sultanolduğunu önesürerler.

Popüler TARİH I Ekim 2000 • 25

Page 20: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 20/123

Saraylardan konaklara

Car iye l iğ in

ESİR TİCARETİ

binbi r yüzüOsmanlı dünyasında, 'resmî' esirticaretinden 1840'lara değin sözedilebilir. Ancak yasaklama, MustafaReşid Paşa'nın deyimiyle 'şer'î açıdanköleliğin kaldırılması' değil, sadecedevletin, 'Ben bu işte yokum!'demesiydi. Nitekim saltanatınkaldırılışına kadar, ne saraylardan nede rical ve zengin konaklarındancariyeler, halayıklar eksik olmamıştır.

NECDET SAKAOĞLU

insanların para karşılığıalınıp satılması 19. yüz-

yılın ikinci yarısından be-ri, ulusal ve evrensel ya-saklamalarla görece bit-

miş sayılsa da, dünyanındört bucağından yansıyanhaberler, tarihin bu en es-

ki ticaretinin 21. yüzyılada taşınacağını gösteri- yor.

Ortadoğu'daki mo-narşi ya da diktatörlük sarayla-rında, köle ve cariye bulunup bulunmadığını bilmediğimiz gi- bi, Afrika ülkelerinde, Uzakdo-ğu'da neler olup bittiğini desöyleyemeyiz.

Avrupa Birliği adaylığı-mıza karşın, 'başlık parası'

adı altında ödenen bir be-delle ve hukuksal hiçbir

geçerliliği olmayan

'imam nikâhı' yuttur-macasıyla satılan kızlarımızın

'hür' olduklarını söylemek hak-sızlıktır.

1990'da, 'berdel' töresinekurban edilen ortaokul öğrencisi bir kızcağızın, traktör römorkö-rüne bağlanmış olarak götürülü-şünü görmüştüm. Bu insanlık dı-şı olaya ilçe yöneticilerinin, en-gel olmaları gerekirdi. Çünkükız, çocuk yaşta ve öğrenciydi.O Pazar gününü Murat Suyu

boyunca toy avında değerlendi-ren kaymakam beyi akşam, avcıekibiyle bir ziyafet sofrasında bulup sorduğumda, 'hukuken'müdahale etmelerinin olanaksız-lığını; berdelin de başlık parası-nın da yörenin geleneği olduğu-nu açıklamıştı!

Arada, güncelerimi karıştı-rırken o cehennem yolcusu bed- baht kızcağıza dair yazdıklarımatakılırım. Satılmamak, okumak

için başını duvarlara vurmaktanmorarıp şişmiş alnı ve şakakları;

bağlanmış ağzı, kolları ve ayak-larıyla gözümün önüne gelir;

onun, esir haklarından bile yok-sun bir 'mahkûm' olduğunu dü-şünürüm.

KÖLELİĞİN 'MEŞRU'OLDUĞU ZAMANLAR

Biz tarihe, insan alım satımı-nın 'meşru' olduğu zamanlara bakalım: Osmanlı devletinin, İn-giltere'nin baskısıyla esir ticare-tini yasaklayışı oldukça erken bir tarihte, 28 Aralık 1846'da-

dır. Buna ilişkin fermanı yayım-layan Sultan Abdülmecid'in,

26 • Popüler TARİH /Ekim 2000

Page 21: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 21/123

gerçi cariye kökenli 12 kadıne-

fendisi, sözde dokuzu aşmayanama gerçek sayıları bilinmeyenikbâlleri (gözdeleri), ayrıca on-larca cariyesi, zenci kölesi vardı.Padişahı böyle onurlu bir kararaikna eden Sadrazam MustafaReşid Paşa'nın da yalısından,konağından körpe cariyeler ek-sik olmazdı.

Öyle de olsa, söz konusu fer-manın tarihsel önemi tartışıl-maz.

Şu halde, Osmanlı dünyasın-daki 'resmi' esir ticaretinden1840'lara değin söz edilebilir.

Ancak yasaklama, Mustafa Re-

şid Paşa'nın deyimiyle 'sedd-i bâb-ı rıkkıyet' (şer'î açıdan köle-liğin kaldırılması) değil, sadecedevletin, 'Ben bu işte yokum!'demesiydi. Nitekim saltanatınkaldırılışına kadar, ne saraylar-dan ne de rical ve zengin konak-larından cariyeler, halayıklar ek-sik olmamıştır.

NASIL TEMİN EDİLİRDİ? Akla gelen ilk soru, bu 'satı-

lık insanlar'ın nasıl temin edil-dikleridir. Yüzyıllar boyu esir ti-caretinin bir kaynağı savaş, bas-

kın ve akınlarla, denizlerde de

korsanlık olmuştur. Bu yollar-dan ele geçirilen tutsaklar, devlethazinesine vergi ödenerek esir hukukuna tabi olur, mal ve hay- van gibi alınıp satılırlardı. Dahaistikrarlı kaynaklar, geçimini buişe bağlamış kimi Afrika, Kaf-kasya ve Uzakdoğu toplulukla-rıydı. Bunlar, kendi çocuklarınıesir olarak sattıkları gibi, komşukabilelere baskınlar düzenleye-rek yakaladıklarını tacir ve ka-

çakçılara satarlardı.Cariyelerin, Uzakdoğulusu,zencisi, Berberisi, Yemenlisi,

Sir William Allan'ın

'İstanbul'daEsir Pazarı'adlı tablosu(Londra, TheFine ArtSociety).Sol sayfadaJ. Barcelon'unbir cariyefigürü.

Popüler TARİH/ Ekim 2000 • 27

Page 22: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 22/123

ESİR TİCARETİ

Kime ne ad verilirdi?

Meiling'inhayali birharem çizimi(sağda).TopkapıSarayı'ndakiharemdengerçek birgörüntü: Gizlimerdiven (sağsayfada solda).Hırka-i Saadetziyaretine gelen

sultanlarınbeklemeodasındaki bugizli merdivenMabeyndairesi'nin üstkatınaçıkmakta veoradan kadınefendilerdairesinegeçmektedir.GiulioRosati'nin 'YeniGelen Esirler'tablosu (altta).

Esir erkeklere köle, kul,memlûk, abd-i memlûk, gulâm;kız ve kadınlara câriye,halayık, esire, memlûkedenilirdi. Hadım edilmesigereken kölelerinerkekliklerine, Hıristiyan ve Yahudi sünnetçiler değişikyöntemlerle son verirler; buişlemlerden geçenlerin hayattakalanları, yeni hallerine görenitelendirilirlerdi: Sandalîler(penisi kesilenler), castratiler(tam temiz yani penis vehusyeleri kazınanlar), tilbiyeler

(husyeleri ezilenler).Topladıkları köle ve cariyeleriesir pazarlarına getirenlereköle tac iri , celebdan; gerekbunların gerekse kölekaçakçılarının sevkettiği esirgruplarına sürü, üserâ;ambarları esir dolu gemilereüserâ sefinesi; müşterilere köle ve cariye satanlara esirtüccarı, esirci; satış yerlerineesir hanı, esirhane, esirci evi,

esir pazarı; devletin busatışlardan aldığı vergiyepençik resmi; bu vergiyiödemeksizin esir satanlaraköle kaçakçısı; köle edinenleresahip, mevlâ, efendi, sahibe;bir kölenin ya da cariyeninesirliğinin sona ermesine ıtk,azat edilme; buna ilişkinözgürlük belgesine ıtıkname;kaçan köleye abd-i âbık; çocukdoğuran cariyeye ümm-i veleddeniliyordu.

Çerkesi, Abazası, tutsak kökenliFransızı, Rumu, İtalyanı, Giritli-si, Alacan, Rusu, Tatarı olduğugibi, bunların tenleri, yüz çizgile-ri, gözleri, bakışları, ağızları,dişleri, alınları, burunları, elleri,parmakları, yürüyüşleri, ayakla-rı, ayak bilekleri, endamları, bo-

yunları, cinsellik özellikleri, be-cerileri, huyları, itaatkârlıklarıiçin de -tıpkı cins atlarınki gibi- bir literatür ve eğitim yöntemlerisöz konusuydu.

Pazarlık ve açık arttırmaylasatılan esirlerin fiyatları, yaşları-na, sağlıklı ve güzel oluşlarına, becerilerine, ırklarına göre belir-

leniyordu. Kellik, diş çürüklüğü,

uğursuzluk belirtisi sayılan boy, boyun kısalığı veya düztabanlık,fiyatı düşürürken, kusursuzluğu-nun ve güzelliğinin yanı sıra, sazçalan, dil bilen, becerileri olanesirler, 800-1000 Osmanlı Altı-nı'na sahip buluyordu. Çirkinli-ğinden dolayı 'molada' denen bir hizmet halayığı ise beş-on al-tına alınabilirdi. Esirciler, satılı-ğa çıkardıkları köle ve cariyeleri,allayıp pullarlar, ayıplarını gizle-

yecek hilelere başvururlar; saçla-rını, dişlerini parlatır, yürüyüş,gülümseyiş, bakış öğretirlerdi. Alıcılarsa esiri tepeden tırnağainceler, dişlerine, gözlerine, gö-

ğüslerine, bacaklarına bakar; bir

28 • Popüler TARİH/ Ekim 2000

Page 23: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 23/123

hekime veya ebeye de muayeneettirirlerdi.

Pey akçesi karşılığında esirin

eve götürülerek uykusunun de-nenmesi mümkündü. Kimileriy-se bu olanaktan yararlanıp cari-

yeleri fuhuşta kullanıyorlardı.

BİZANS'TAN KALMA

PAZARLAR

Akdeniz havzasının en bü- yük köle pazarlarından olan İs-tanbul'da, Bizans'tan kalma ikiesir pazar yeri vardı: Cariyelerinsatıldığı Atik Bedesten (Cevahir

Bedesteni) ile köle pazarı olan Yeni Bedesten (Sandal Bedeste-ni). Ayrıca Çemberlitaş'ın arka-

sında kervansarayı andıran ünlüEsir Hanı (1932'de yıkılmıştır),İstanbul'un birçok semtinde veÜsküdar'da da esir pazarları bu-lunuyordu.

Evliya Çelebi, bir esnaf alayına katılan'Esnaf-ı bâzirgân-ıesirciyân'ın tam iki bin kişi olduklarını,Gürcistan'dan, Aba-zistan'dan, Çerkesis-tan'dan ve Kırım'dansavaş ganimeti olarak getirdikleri kul ve ca-riyeleri süsleyip el eletutuşturup geçirdikle-rini, "Nice bin pâk üpâkize esir kızlar ilesülün gözlü münevver yüzlü esir oğlanlarınsatırlar önünde saf saf yürüdüklerini" anla-tır.

ESİRCİ EVLERİNDEN SATIŞ1640 tarihli Narh Defte-

ri'nde İstanbul'da 33 esir tücca-rının, 8 esirci kadının, 19 esir tellalının bulunduğu yazılıdır.1700'de Türkiye'ye gelen Tour-nefort, 'Relation d'un Voyagedu Levant' adlı seyahatnamesin-de, Bedestenlerle Esir Hanı çev-resindeki insanlık ayıbı görüntü-leri anlattıktan sonra, cins atlar gibi değerli olan güzel kızlarınsaesirci evlerinde satıldığını yaz-maktadır.

Esir sahipleri, kul ve cariye-lerini işe ve hizmete koşar; cari-

yelerini koynuna alabilir; eğit-tikten sonra satarak kazanç sağ-lar; gerektiğinde devletlilere he-diye eder ya da sevap kazanmaamacıyla özgürlüğünü vererek evlendirirlerdi. Hizmet cariyele-rine halayık, horandegân, erkek-lere de köle, kul denirdi. Cariye-lerin en şanslı konumundakiler,harem süitlerinde çubuk tüttü-ren, kaymak, macun yalayan,oyuncakları ayna ud, kanun

olan müstefrişelerdi. Bunlara'odalık', 'gözde' de deniliyordu.Oryantalizmin ilgi odağı da bun-

lar olmuştur.İslâm dünyasında köle ve ca-

riye hukuku, Hz. Muhammed'inzamanından beri, Kur'an hü-kümleri, hadisler ve fetvalarladoygunlaşmış ve başlı başına bir külliyat oluşmuşken, ihtilaflar dışında buna bakılmaz; alım sa-tım ve yararlanma, oluşagelenpratiklerle işlerdi.

SARAY HAREMİNDEKİ

CARİYELER

'Cariye' denilince OsmanlıSarayı, özellikle de 19. yüzyıl or-talarına değin, padişahların ika-metgâhları olan ve dünyanınsayılı harem dairelerinden birini içeren Topkapı Sara- yı akla gelir. Dolmabahçe ve Yıldız sarayları ha-remlerindeki yaşantılar konusunda daha ayrın-tılı bilgiler ve anılar varken 16. yüzyıldan19. yüzyıla uzayansüreçte, gençlik-

lerini ve güzel-liklerini Top-kapı'nın haremlabirentlerindesolduran binler-ce cariyenin acıtatlı yaşantıları,tarihe gömülmüş bir muammadır.Bu karanlık için-de, 'esvedin','huddam-ı ha-

rem', 'kara ağa-lar' denen, Sudan-lı, Habeşistanlı yüz-

Üstte,Sir FrankDicksee'nin1892 tarihli'Leyla' tablosu(Londra, TheFine ArtSociety). Altta ise, bir'Kızlarağası'gravürü.

Popüler TARİH/ Ekim 2000 • 29

Page 24: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 24/123

ESİR TİCARETİ

Abdülazizdöneminde,1864'denitibaren 12 yılboyuncaİstanbul'daSaray'da kalanStanislas vonChelobowski'nin1879 tarihlibüyük boy biryağlıboyatablosu:'İstanbul'daBir Esir Satışı'(sağda).Bir 'ValideSultan' gravürü(sağ üstte).

30 • Popüler TARİH/ Ekim 2000

Page 25: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 25/123

lerce 'sandalî' harem ağasının yaşantısı da erimiştir.

Doğu ülkelerinde 'perde','zenane' de denilen haremin Os-manlı sarayındaki resmî adı,'Dârüssaade' idi. Harem-i Has,

Harem-i ismet-makrun, îffet-sa-ray-ı şahane, Saray-ı duhterân,Sultana sarayı olarak da geçerdi.Taşlıklar çevresinde iç içe daire-leri, köşkleri, sofaları, odaları,şiryanları, gurfeleri, koğuşları,dehlizleri, mahzen ve bodrumla-rı, hamamları kapsayan Ha-rem'deki cariyelerin dışarıya yansıyan biricik kayıtları, muha-sebe defterlerindeki "cemaat-icevari-i Saray-ı Cedid" işlemiy-

di. Haremdekiler, başta validesultan ve hasekiler olmak üzere,has odalıklar, padişahın özelhizmetlerine bakan hazinedar ustalarla daha alt düzeydeki kal-fa, gedikli ve acemi cariyeler,hepsi esir kökenliydiler.

HAREMİN YAPISI16. yüzyıl sonlarında 300,

18. yüzyıl ortalarında ise 400dolayında cariye bulunduğu sap-tanan saray haremine, 10-18 yaşarasındaki sağlıklı, güzel ve zeki

kızlar kabul edilir; hareminrenkliliği bakımından, Nemseli,Bosnalı, Macar, İspanyol, Rus,Rum, Çerkeş asıllı, sarışın, ak tenli, buğday benizli, gözlerimenevişli, siyah gözlü dilberler özenle seçilir; arada, Yemen,Berberistan güzelleri, zenci, dil-siz, cüce kızlar da alınırdı. Bun-lar, haremin alt katlarındakiacemi koğuşlarında sıkı bir eği-timden geçirilerek kuralları, ko-

nuşma tarzını; sazendelik, ha-nendelik öğrenirler; dikiş, sofra,oda, hamam, yatak hizmetlerinealışırlardı. Birkaç yıl süren bueğitim sırasında gelişip serpilencariyeler, ikinci bir elemeden ge-çirilir; güzellikleri, işveleri, ye-etenekleri ile dikkati çekenler,uygun zamanlarda padişaha su-nulmak üzere valide sultan da-iresinde veya hazinedar ustanınmaiyyetine verilirken, diğerleri

hizmet cariyesi olurdu.Bunlar, en fazla dokuz yıl

zarfında, ıtıknâmeleri düzenle-nip elmas küpe, yüzük, altın sa-

at verilerek 'çırağ' edilir, saray-dan ayrılırlardı.

Saray haremine özgü iç di-siplin gereği -kadınlara aşırı düş-künlükleri nedeniyle bu disipli-ne uymayan birkaçı dışında- pa-dişahların cariyelerle uluorta gö-rüşmesi, ilişki kurmaları söz ko-nusu değildi. Haremdeki vakitle-rini, valide sultanın, başhazine-dar ustanın kontrolü altında ge-çirirlerdi. Ne şekilde olursa ol-sun, padişahla yatma şansını ya-kalayan (buna 'nâil-i firaş ol-mak' deniliyordu) bir cariye,odalık sanını kazanıyor; kendisi-ne bir oda ya da daire tahsis edi-liyor; çocuk doğurursa konumudaha da yükseliyor; ikbâl, hase-ki, kadınefendi oluyor, hizmeti-ne cariyeler veriliyordu.

Harem de günd el ik yaşamKendi daire ve odalarına kapanmayı seven hasekiler ve ikbâller için belkide tek tutku, daha çekici olmak için mütemadiyen süslenmek, takıptakıştırmaktı. Peşlerinde kalfalarıyla sofa ve taşlıklara çıktıklarında

rakiplerini kıskandırmak isterlerdi. Hemen her gün berber ve kutucu cariyelere saçlarını taratır; kâkül ve

zülüflerine değişik biçimler verdirirler; allık, rastık ve sürme ile makyajlarını yenilerler; saç örgülerinekıymetli taşlardan iğneler iliştirirler; hotozlarının önüne incili sorguç ve başbağı,tepesine elmaslı broş takarlardı. Bir tutkuları da hareme gelen bohçacılardan veBedesten mücevhercilerinin Yahudi kadın aracılarından alışveriş yapmaktı.Harem bahçelerine 'halvete, saray dışına kapalı arabalarla 'beylik gezmeler'eçıkmak; padişahla birlikte yazlık köşklere göçmek, onlar için çok özelmutluluklardı. Kışınsa duvarları çinilerle kaplı ocaklı odalarda, şekerleme, macun,kokulu kaymak, yemiş, meyve, şerbet ve kahve yenilip içilerek; bekiz, kös, sürmeoynanarak, fasıl dinlenerek; köçek, kalyonca, tavşanoğlanları oyunla rı, İstanbulEfendisi öykünmesi vb. taklitler izlenerek vakit geçirilirdi. Geceleri ise padişahında izlediği daha zengin programlı eğlenceler tertip edilir; harem kilerinden veKuşhane mutfağından yiyecek içecek servisleri yapılırdı.

Harem denen muammadan tarih aynasına yansıyabilen görüntü aşağı yukarıbundan ibarettir.

'Nargile YakanCariye': ÜnlüFransızoryantalistJean-Leon

Gerome'unyağlı boya birtablosu.

iki haremgörüntüsü:Solda,III. Selim'inkızkardeşiHaticeSultan'ınkabul odası(Melling'ingravürü) vealtta, TopkapıSarayı'nda

Valide Sultan

Dairesi.

Popüler TARİH/ Ekim 2000 • 31

Page 26: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 26/123

Yedinci Kadınefendi, Aimee Dubucq deRivery olabilir mi?

D ip lom a s izoruy la a k ra b a lık

OsmanlıHanedanı'na

II. Mahmutgibireformcu birpadişah hediyeeden Nakşıdil

Valide Sultan'ınbir Fransızprensesi olmasınıarzu edenler,acaba kimlerdi?..

FIKRET SARıCAOĞLU

İ stanbul'daki Fransız Elçi-liği'ne, 6 Şubat 1821'deParis'ten bir mektup geldi.Mektup 'Marlet' imzasınıtaşıyordu ve Osmanlı Sul-

tanı II. Mahmud'un annesi hak-kında ilginç bazı iddialar ortayaatıyordu. Görevliler tarafındanpek ciddiye alınmayan mektup,elçilik arşivinin tozlu rafları ara-sına kaldırıldı.

Mösyö Marlet, aristokrat bir Fransız ailesine mensuptu veeniştesi olduğunu söylediği genç bir kızın izini sürüyordu. Mar-let'in yazdığına göre, Aimee Du- bucq de Rivery adlı bu kız, öğre-nim amacıyla gittiği Fransa'dan

Martinique'e dönerken Cezayirlikorsanların eline düşmüş ve on-lar tarafından da Osmanlı Sara-

32 • Popüler TARİH/ Ekim 2000

Page 27: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 27/123

yı'na hediye olarak sunulmuştu.Dönemin padişahı I. Abdülha-mid'in gözdeliğine kadar yüksel-meyi başaran Aimee, Marlet'egöre o sırada Osmanlı tahtındaoturan II. Mahmud'un annesi

olmalıydı. Fransız İmparatoruNapolyon'un meşhur eşi Josep-hine'in kuzeni olan Aimee, Os-manlı sarayında 'Nakşıdil' ismi-ni almış ve Abdülhamid'in eşle-rinden biri olarak Sultan Mah-mud'u doğurmuştu.

O günlerin İngiliz gazetele-rinde de yer alan ve Fransızca birkaç romana da konu olan buöykü, tam 33 yıl sonra Osmanlıkamuoyunun gündemine tekrar geldi: İstanbul'da Fransızca ya- yın yapan La Turquie gazetesin-de, Fransız Illustration'dan alın-tı yapılmakta ve iddialar doğruise, Fransa İmparatoru III. Na-polyon ile Sultan Abdülaziz'in büyükannelerinin kuzen olduk-larına dikkat çekiliyordu. Fran-sa ve İngiltere'nin Osmanlı dev-letine önce yanaşmak, sonra daonu etkisi altına almak istedik-leri o günlerde, böyle bir akra- balık ilişkisinin altının çizilmesiilginçti.

YEDİNCİ KADINEFENDİ

Nakşıdil Valide Sultan, bel-gelere göre Padişah I. Abdülha-mid'in yedinci kadınefendisidir.Beş buçuk yaşında kafes hayatı-na giren ve padişah olduğu 49 yaşına kadar sarayda izole bir yaşam süren I. Abdülhamid'in, yedi eşi, iki cariyesi ve toplam24 çocuğu olmuştu. Tahta çıktı-ğı 1774 yılında, seleflerindenkalma sadece tek bir şehzade ha-

yattaydı, o da Selim'di. Abdül-hamid'in bu kadar çok eşi ve ço-cuğu olmasında, hanedanın ken-dinden sonra devamı endişesininde önemli bir rolü olsa gerekti.

Yedinci Kadınefendi'nin sa-raya giriş ve padişahla nikah ta-rihlerini bilmiyoruz. Ancak ilk

çocuğu şehzade Murad'ın 22Ekim 178 3'de doğduğu düşünü-lürse, Topkapı Sarayı haremine

300 yıllık senaryoOsmanlı hanedanı ile Fransa kraliyet ailesi arasında bir akrabalık bağıkurma çabaları çok gerilere, Kanunî Sultan Süleyman dönemine dekgider. İşin ilginç tarafı, o zamanki senaryonun da, Fransa'nın Osmanlıdevletiyle yakınlaşmak ve müttefik olmak istediği bir dönemerastgelmesidir.17. yüzyıl tarihçilerinden Peçuylu İbrahim, Celalzade Nişancı Bey'in1550'lerde Fransa elçisiyle bu konuda yaptığı bir sohbeti, Tarih'inde şuşekilde nakleder: "Rahmetli Fatih Sultan Mehmed Han hazretlerininbabası olan Sultan Murâd zamanında denizde korsanlık ve leventlikeden iki levent kapudânı, büyük bir kalyona rastlarlar ve onu gözaçtırmadan yakalarlar. Meğer Fransa Kralı, kızını kendine denk olanbir krala vermiş, çeyiz ve eşyaları, maiyeti ve hizmetçileri ile gemiyekoyup göndermiş. Gemi ele geçirilince gerçeği öğrenirler ve hiç vakityiti rmeden padişah hazretlerine götürüp armağan ederler. Saadetlipadişah görür ki, bu kız sanat kaleminin bir eşini daha yazmamışolduğu, kainat ressamının dünya yüzünde bir benzerini daha çizmemişbulunduğu bir dilberdir, onu haremine alır. Söylendiğine göre bu kadınuzun süre Müslüman olmadı, ancak rahmetli Fatih Sultan Mehmed'ehamile kalınca İslam dinini kabul etti. Bu hakir kulunuz,Hafız Paşa'nın vezirliği esnasında bir gün ArzOdası'nda oturuyor idim. Fransa elçisi geldi, vezir-iazam dışarı çıkınca bir saat kadar elçi ile bu konuüzerinde konuştuk. Bununla çok övündü ve dediki: "Fatih Sultan Mehmed'den sonra gelenpadişahlar Fransa krallarının akrabalarıdır.Topraklarımız öteden beri Osmanlı topraklarınabitişik olduğu halde bizden Osmanlı kaleleri ve

beylerine hiçbir zaman dostluktan başka birdavranışta bulunulmadı. İşte kralımız akrabalıkhaklarına böyle saygı duyar. O temiz talihli kızMüslüman olmadı, bugün de türbesi kapalı ve kilitlidir,çoğu kez Galata'dan geçerken câmi'haremine uğrar vetürbesine bakarız. Fakat birkaç gün önce, sanki elçiyecevap hazırlamak istiyormuşuz gibi, bazı ahbaplarlabu konuyu görüşmüştük ve mesele bir açıklığakavuşmamıştı. Sonra özel olarak bir gün gidip türbebekçisinden sormuştum. Bekçi, 'Her gün sabah vakti üzerinde birer hatim Kur'an okunur, ancakSultan türbeleri gibi beklenmez ve sürekli olarak

kapısı açık tutulmaz; sabah Kur'an okunduktansonra kapısı kapanır' dedi. Bunu elçiyeanlattıysam da bir türlü kabul etmedi ve inadındaayak direyerek inancından şaşmadı."(Peçevi Tarihi, haz. Bekir Sıtkı Baykal, c. I, Ankara 1992, s.244-245)

Sol sayfada,uzun yıllarİs tanbul 'dakalan ressamThomas Allom'un'Gözde' adlı suluboya çalışması(Victoria ve Albert Müzesi,Londra). Aimee Dubucqde Rivery'ninresmi (al t ta):Sultan Abdülaziz, ünlü Avrupa gezisisırasında,Fransa'daki birsergide,büyükannesiolduğu iddiaedilen Aimee'ninmadalyonunubulur ve ister.

en geç 1782 yılında dahil olduğusöylenebilir.

Eğer Aimee, birçok Batılı veTürk tarihçisi tarafından kabul

edildiği gibi, 1776 yılında doğ-muş ve 1784'de kayıplara karış-mış ise, Murad'ın annesi Nakşı-

dil'in Aimee ile aynı kişi olmasımümkün değildir. Zaten, bu ta-rihlerde saraya alınan cariyelerinkaydedildiği defterlerde de Av-

rupa kökenli bir cariyeden bahis yoktur. Padişahın haremine gi-renler, 17. yüzyılın ortalarından

Popü le r TARİH I E k i m 2 0 0 0 » 3 3

Page 28: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 28/123

TopkapıSarayı'nıncariyelerdairesininSirkecitarafındangörünüşü(üstte).Reformcu

padişahII. Mahmut(üstte sağda).

itibaren görüldüğü üzere, yaÇerkes ya da Gürcü cariyelerdir.

Sadece beş ay yaşayan Mu-rad'dan sonra, 20 Temmuz1785'te Nakşıdil'in ikinci çocu-ğu şehzade Mahmud dünyayageldi. Üçüncü ve son çocuğu ise,28 Kasım 1786'da doğan SalihaSultan oldu. O da, kardeşi Mu-rad gibi kısa bir süre yaşadı ve

bir yaşına basamadan öldü.G. Godwin tarafından veri-

len bilgiye göre, Aimee 1787 yı-lında Fransa'da nikahlanmıştı veoradaki evlilik kayıtlarında im-zası bulunmaktaydı. Oysa o ta-rihte Nakşıdil'in oğlu Mahmud

iki yaşma basmış, kızı Saliha isehenüz yeni ölmüş ya da ölmek üzereydi.

REFORMLAR VE AKIL

HOCALIĞINakşıdil'in, Aimee ile aynı

kişi olduğunu göstermek için ile-ri sürülen bir başka iddia da,onun sarayda bulunduğu yıllar içinde Topkapı Sarayı'nda tahtareformcu padişahların çıkmasıy-dı. Batılı birçok yazara göre, Os-manlı reformları saraydaki bir

yabancının akıl hocalığıyla ger-çekleşmişti ve bu da Abdülha-mid'in gözdesi Aimee Dubucq de Rivery'den başkası değildi.

Gerçekten de, Abdülha-mid'in ölümü ile reformcu bir padişah olan III. Selim tahta çık-mış ve 'nizam-ı cedit' adı verilen yenilikçi bir politika yürütmüş-tür. Ancak Selim'in, amcasının

yedinci hanımı tarafından yön-lendirildiği iddiası pek inandırıcıdeğildir. Çünkü Nakşıdil artık Topkapı Sarayı'nda yaşama-maktadır ve Sultan Selim'le di-

yalogu yoktur.Genellikle ölen her padişahın

hareminin yaptığı gibi, Nakşı-dil'de Topkapı'dan ayrılır ve Se-lim'in tahta çıkışından bir haftasonra, 14 Nisan 1789'da EskiSaray'a taşınır. Bugün yerindeİstanbul Üniversitesi merkez

kampüs binalarının yükseldiğiEski Saray, oğlu Mahmud'untahta çıktığı 1808 senesine kadar

34 • Popüler TARİH/ Ekim 2000

Page 29: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 29/123

Nakşıdil'e ev sahipliği yapar. III.Selim'in akıl hocası olmak bir yana, azaltılan günlük geliriylerahat bir hayat sürdürdüğü bilesöylenemez. Abdülhamid'in ha-remi, Selim'i Abdülhamid hayat-

ta iken tahta geçirme planlarını ozaman haber almış ve efendileri-ne haber vermişti. Bu yüzden de,Sultan Selim ile I. Abdülhamid'inharemi arasında soğuk rüzgarlar esiyordu. Hiç şüphe yok ki, Nak-şıdil de bu olumsuz tavırdan na-sibini almıştı.

NAKŞIDİL, VALİDE SULTANNakşıdil'in Eski Saray günleri

tam on yıl sürdü. Kanlı bir darbe-den sonra, kardeşi IV. Musta-fa'nın yerine geçen II. Mah-mud'un ilk işlerinden biri de an-nesini Topkapı Sarayı'na aldır-mak oldu. Tahta çıktıktan ongün sonra, 8 Ağustos 1808'de,kardeşi Dürrişehvar'ı bir arabaile annesine gönderdi ve yeni Va-lide Sultan'ı hesaplanan 'uğurlusaat'te alayla Topkapı'ya getirtti.

Hayırsever bir kadın olan Valide Sultan, ölümüne kadar geçen dokuz yılı, Eski Saray gün-lerinde kurduğu vakıfları ile uğ-raşarak geçirdi. Ayasofya Camicivarında ve Alemdağ Sarıkadıköyündeki çeşmeleri, bu köydetamir ettirdiği cami ve suyolları yanında, Fatih Camii kıble tara-fında da bir külliye yaptırdı.İmaret, sebil ve çeşmeden oluşankülliyesinde, ölümünden öncekendisi için inşa ettirdiği türbeside bulunmaktaydı. Son günlerihasta yatağında geçen Nakşıdil Valide'Sultan, 6 Eylül 1817'deBeşiktaş Sahilsarayı'nda öldü.Osmanlı teşrifat defterlerindekikayıtlara göre, cenaze töreninepadişah ve önde gelen devlet ri-cali katılmış; cenazesi, namazıkılındıktan sonra Fatih'deki tür- besine defnedilmişti. Nakşıdil'in Aimee olduğunu ve Katolik ola-rak öldüğünü savunan iddialar, bu son bilgiler ışığında, tarihtençok, 'efsane' olarak gözükmek-tedir.

Solda 'Gözde'filminden birsahne. AlttaI. Abdülhamid'itasvir eden birgravür.

Hayal ile gerçek arasında:Romanlar, filmlerNakşıdil Valide Sultan'ın kökeniyle ilgili iddialar, 1850'lerden itibarenuzun uzun tartışıldı. Bazıları, Marlet adlı Fransız aristokratının,Nakşıdil Valide Sultan'ın, Aimee Dubucq de Rivery olduğu yolundakiiddiaları , I I . Mahmud'dan para sızdırmak için öne sürdüğünüsöylerken bazı başka yazarlar da Aimee'nin doğum ve kayboluş yıllarıgözönüne alınırsa, onun şehzade I I . Mahmud'un annesi olamayacağınısavunuyordu. Ancak bu iddiaları ciddiye alıp romanlarkaleme alan İngiliz ve Fransız yazarlar da vardı. Doğuyabakışlarında hayal ile gerçeği, efsane ile tarihi birbiriylekarıştırmalarıyla meşhur bu romantik yazarlar, Nakşıdilefsanesinin yayılmasında büyük rol oynadılar. Zamangeçtikçe romanları; tiyatro oyunları, dizi filmler ve nihayetsinema filmleri izledi. Yunan Kraliyet Ailesi'nden PrensMichel de Grece'in 'La Nuit du Serail' adlı romanındanuyarlanan ve J. Smith rejisörlüğünde çekilen The Favorite'(Gözde), bu fi lmleri n en yenisidir. Türkiye'de de oynayanbu film de, Nakşıdil Sultan ile ilgili Aimee efsanesi üzerinekurulmuştu. Filmin saray sahneleri de Topkapı Sarayı'ndaçekilmişti. Geçen ay Türkiye'de de Altın Kitaplartarafından basılan Margart L. Law'ın "Osmanlı SarayınınGizemli Kadını, Nakşıdil Sultan (Aimee)" adlı romanı da Türkokuyucusundan ilgi görüyor.

Popüler TARİH I Ekim 2000 • 35

Page 30: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 30/123

Page 31: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 31/123

den bir yıl sonra, Kostantin Ka-rapano Efendi de 'tramvay inşa-atı için' gerekli imtiyazı alır. Ka-rapano Efendi'nin 1869 Ağus-tos'unda Babıâli'ye iletilen tekli-fine göre, Galata'dan Ortaköy'e,Eminönü'nden Aksaray'a ve ay-rıca Aksaray'dan çeşitli kollarlaTopkapı ve Yedikule'ye doğruatlı tramvay işletilecektir. Teklif benimsenir ve 30 Ağustos 1869'da mukavele imzalanır.

DÖRT HATLI PROJEKarapano Efendi kurduğuİstanbul Tramvay Şirketi vasıta-sıyla, zarar ve ziyanı kendine aitolmak üzere şu hatları inşa ede-cektir:

'Birinci Hat' Azapkapı'dan başlayarak Galata, Tophane,Be-şiktaş ve Ortaköy'e; 'İkinci Hat'Eminönü'nden başlayıp Babıâli

ve Soğukçeşme'den geçerek Di- vanyolu Caddesi ile Aksaray'da

Yusufpaşa Çeşmesine kadar gi-decek; 'Üçüncü Hat' Aksaray'daikinci hattan ayrılarak Samatya

ve Yedikule'ye varacak; 'Dör-düncü Hat' ise Aksaray'danTopkapı'ya ulaşacaktır.

1870 Mart'ında şirketin ha-zırladığı tramvay hattı haritaları ve istimlak planları onaylanır.Nisan ayı içinde ise Galata'da Arapçarşısı ve Çeşmemeydanıarasındaki sokakta, yolların dü-zenlenmesi çalışmalarına başla-nır. 5 milyon 800 bin kuruş tu-tarında bir masraf yapan Os-manlı hükümeti, başkent yolla-

rındaki gerekli düzenlemeleri al-tı ayda tamamlar ve şirkete tes-lim eder.

Bu şekilde hızlanan inşaat ve yolların taban döşeme çalışma-ları 1870 Ekim'inde Azapka-pı'dan Yorgancılarbaşı'na kadar olan 1000 arşınlık bir mesafeyeulaşmıştır. İstanbul tarafında iseKasım ayında Ayasofya civarınadek varır. Aynı günlerde, Gala-ta'da Mahmudiye Caddesi ve

Çeşmemeydanı arasındaki alan-da ilk demir çubukların yerleşti-rilmesine başlanır.

Ölümle bitenbüyük kazalarİstanbulluların hayatında yeni veaynı zamanda yabancı bir ulaşım

aracı olarak yerini alan bu taşıtınhizmete girmesiyle beraber-insanların henüz yeteri kadaralışkanlık kazanamamaları gibinedenlerle - kazalar da görülmeyebaşlanmıştı. Her ne kadartramvay şirketi vardacılaristihdam etmekte idiyse de, zamanzaman kazaların meydana gelmesiönlenemiyordıı. Tramvayın nedenolduğu ilk ölümlü kaza, işlemeyebaşlamasından bir ay bilegeçmeden, 26 Ağustos 1871Cumartesi günü meydana geldi.Karaköy durağı yakınlarındakikazada, Simeon isimli bir Hırvat,aracın altında kalarak can verdi.Görgü tanıklarının anlattıklarınagöre, yan yoldan gelerek tramvayhattını geçmek isteyen Simeon,yaklaşan tramvayı görmesinerağmen, aniden rayları geçmeyekalkışmış, vatmanın bütün hızıylaçanı çalarak ikaz etmesinerağmen geri dönmeyince, önceatların ayakları altında kalmış,sonra da tekerleklerin üzerindengeçmesiyle can vermişti. Ölümlesonuçlanan diğer bir kaza,Beşiktaş-Ortaköy hattındameydana gelmişti. Sarayhizmetkârlarından bazıları,tramvay Çırağan Sarayı önündengeçerken atlayarak binmeyialışkanlık haline getirmişlerdi. Aynı şeyi yapmak isteyen küçükbir zenci çocuğu, tramvayabinmek için yanlış adım atıprayların üzerine düşmüş ve ikiyebölünmüştü. Bunun üzerine infialekapılan saray hizmetkârları

vatman ve vardacıyı bir haylitartaklamışlar ve mesele zabıtayaintikal etmişti. Davutpaşa'dameydana gelen bir başka ölümlükaza sonucunda ise mahallesakinleri tramvayı yoldan

alıkoymuş, ancak güvenlikgüçlerinin müdahalesiyle insanlarsakinleştirilebilmişti.

Yıl 1885;Şişhane'de6. Daire-iBelediyeönündeki yazlıkatlı tramvayyokuşu

tırmanmış,bugünkü'MeşrutiyetCaddesi'nedoğru dönüyor(solda).

istanbulTramvayŞirketi'nin'1 . Dönem'biletlerindenbir örnek.1871-1875tarihlerinikapsayan budönemdebiletlerinüzerindehatların adlarıyer almazdı.

Popüler TARİH /Ekim .37

Page 32: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 32/123

TAŞİT

Üstte, Peraya da diğeradıyla Cadde-iKebir'de atlıtramvay, fayton ve arabalar:1885'in yoğuntrafiği... Altta, 1890tarihli birfotoğrafta, Şişli

Atlı TramvayDeposu'nunharası...

DENEME SEFERLERİ Azapkapı-Beşiktaş hattı ça-

lışmalarının 1871 Haziran'ındatamamlanmasıyla deneme sefer-lerine geçilir. Hat boyunca Kara-köy, Kabataş ve Beşiktaş'ta ol-mak üzere üç adet durak ve bek-leme salonu inşa edilmiştir.Tramvayın vagonları Viya-na'dan getirtilirken, bunları çek-mek üzere gereken atlar da bu işiçin yetiştirilmiş Macar katana-ları arasından seçilmiştir.

Yokuşlardaki panik çığlıklarıÖzellikle yolcu sayısı fazla iken veya yağmurdan rayların kayganlaştığıdurumlarda, tek at vagonları çekmekte hayli zorlanıyordu. Yokuşlarda iseatın gücü kesiliyor, takviye gerekiyordu. Şirket bu aksaklığı telafi için,yokuş başlarında küçük ahırlar ve at istasyonları inşa etmişti. Ahırlardagörevli seyis, tramvay yokuş başına geldiğinde yedek atı da vagona koşar,düzlüğe çıkıldığında atı geri alarak dönerdi. Tramvayın ilerlemesi atlarıngücüyle orantılı olduğundan yokuşu çıkarken ve inerken atlar bir haylizorlanır, bu arada vagonların geri veya ileri kayması sonucu, insanlarbirbirlerinin üstüne yığılır ve panik çığlıkları atarlardı.

Azapkapı-Beşiktaş hattı, 31Temmuz 1871 tarihinde açılır.Bu münasebetle Tophane'de dü-zenlenen büyük törene, hastalığısebebiyle hazır bulunamayanSadrazam Ali Paşa'yı temsilenŞura-yı Devlet Reisi Kamil Paşa

başta olmak üzere, Hüseyin Av-ni Paşa, Ethem Paşa ve ötekidevlet ileri gelenleri, yabancı ül-ke elçileri, ticari ve mali çevre-lerden birçok zevat katılmıştır.Bunaltıcı yaz sıcağına rağmen,tören alanında çok kalabalık bir halk topluluğu da birikmiştir.

HER SABAH 6.30'DA...İstanbul'un ilk atlı tramvayı,

her sabah 6.30'da Beşiktaş'tanhareket edecek, son tramvay iseakşam 7.20'de Azapkapı'dankalkacaktı. Her iki yönde yirmidakikada bir sefer yapılacaktı.Birinci mevki yolculuklarda

Azapkapı veya Beşiktaş'tan Ka- bataş'a kadar 40 para, hattın ta-mamı için 80 para alınacaktı.İkinci mevkide bu ücretler yarı

yarıya daha azdı.Tramvay, hizmete girdiği an-

dan itibaren büyük rağbet gör-dü. Yeni bir ulaşım aracı olma-sından dolayı halkın merakınıçekmesi tabii idi. Ayrıca diğer ulaşım araçlarına göre dahaucuz olması da bir tercih nede-niydi. Öyle ki, Azapkapı-Beşik-taş arasında çalışan tramvay arabaları yetersiz kalmaya baş-lamıştı. Özellikle Tophane veyaKabataş'a gelindiğinde, vagon-larda yer bulmak mümkün ol-muyordu.

TAM YOL, 2 KURUŞÖte yandan, yapımı sürmek-

te olan Eminönü-Aksaray hattıda 1871 Ekim'inde tamamlan-mış ve deneme seferlerine baş-lanmıştı. Bu hat da 14 Kasım1871 tarihinde hizmete girdi.Tramvay her 10 dakikada bir hareket edecekti. Yol boyunca 8durak yeri tespit edilmişti. Bun-lar: Eminönü, Sirkeci, Babıâli,Sultanahmet, Sultan MahmutTürbesi, Bayezid, Laleli ve Aksa-ray idi. Birinci mevki yolculuk-larda, her iki yönden SultanMahmut Türbesi'ne kadar olan

38 • Popüler TARİH/ Ekim 2000

Page 33: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 33/123

yarı yol için 1,5 kuruş, tam yoliçin 2 kuruş alınacaktı. Bu ücret-ler ikinci mevki için 1 ve 1,5 ku-ruş şeklinde idi.

5 Şubat 1872 tarihinde Be-şiktaş-Ortaköy hattı hizmete

açıldı. 14 Ağustos 1872 de ise Aksaray-Yedikule arasındatramvaylar işlemeye başladı. Bu-radaki ara duraklar Samatya, Ağahamam, Etyemez ve Davut-paşa idi. En nihayet, 14 Ocak 1873 tarihinde Aksaray-Topka-pı hattı hizmete girdi.

Böylece Karapano Efendi'nin yapımını üstlendiği İstanbul'unilk atlı tramvay hatları tamam-lanmış oluyordu. Azapkapı-Or-

taköy 6040, Eminönü-Aksaray 3730, Aksaray-Yedıkule 3600, Aksaray-Topkapı hattı ise 2600metre uzunluğunda idi. Dörthattın inşası için toplam13.785.254 kuruş masraf yapıl-mıştı. Çalışmalar planlanan sü-reden sekiz ay önce bitirilmişti.Bu neticenin alınmasında şüphe-siz, tramvayın işlemeye başladığıilk andan itibaren iyi gelir getir-mesi önemli rol oynamıştı. Hat-

ları ne kadar erken bitirirse geli-rinin o kadar artacağını düşünentramvay şirketi bu konuda aceleetmişti.

VARDACILAR

Yolcular, karşılıklı iki pey-kenin üzerinde otururlardı. Ka-dınlarla erkeklerin birlikte seya-hat etmeleri uygun görülmedi-ğinden vagonun ön tarafında ka-dınlar için kapısı kumaşla örtülü bir bölme bulunurdu. Geliş gi-dişlerde tramvayın yol üzerinde-ki insanlara çarpmasını önlemek için şirket vardacılar kullanıl-maktaydı. Bunlar bir yandan el-lerindeki boruyu öttürür, diğer

yandan 'varda' diye bağırarak arabanın önü sıra koşar, kalaba-lığı dağıtır, böylece meydana ge-lebilecek herhangi bir kazayı en-gellemeye çalışırlardı.

VAPURLA REKABET

Tramvayın İstanbul şehir içi

ulaşımında yerini alması ve git-gide rağbet görmeye başlaması,önemli bir rekabet unsurunu da beraberinde getirmişti. Bundanilk etkilenen, Boğaziçi'nde bu-harlı vapurlar işleten Şirket-iHayriyye İdaresi idi. Kabataş,Beşiktaş ve Ortaköy arasında yolcusunu tramvaya kaptırdığınıfarkeden Şirket-i Hayriyye, acil

bir tedbir olarak, Ortaköy hat-tında kullanmak üzere, İngilte-re'ye altı yeni vapur ısmarlamış ve ayrıca ücretlerde indirime gi-deceğini duyurmuştu. Eminönütarafındaki arabacılar da tram- vayın rekabetinden bir hayli et-kilenmişlerdi. Bunlar, yolcuları-nı kaybetmemek için aralarında birlik oluşturmuş ve ücretleriniindirmişlerdi.

Atlı tramvay uzun yıllar İs-tanbullulara hizmet verdi. Za-manla yeni hatlar yapıldı, atlıtramvayın yerini elektrikli tram- vay aldı. Fakat ulaştırma alanın-da değişik alternatiflerin ortayaçıkması, özellikle de karayolutaşıtlarının ağırlık kazanması so-nucu, ulaşımı yavaşlattığı gerek-

çesiyle tramvay gözden düşmeye başladı. Tramvayı süratlendir-menin yolu aranacağına, kolaycı bir yöntem seçilerek 1961 yılın-da Avrupa yakasından, 1966 yı-lında da Anadolu yakasındantramvay kaldırıldı.

G aze teleregeçen şikaye tHalk atlı tramvaylara rağbetetmekle beraber zaman zamanşikayetçi olmuyor da değildi.Örneğin Beşiktaş-Ortaköyarasında, tasarruf amacıyla iki vagonun birbirine bağlanarakyola devam edilmesi, ulaşımıyavaşlatıyordu. Yolcular vagonların tek tek hareketetmeleri halinde kalkışların

sıklaşacağını söylüyorlardı. Yine bu hattın Beşiktaşdurağında, akşam saatlerinde vatmanların günlük hesaplarıgörmeleri, yolcuların uzun sürebeklemelerine neden oluyordu.Hatta bir kez, vagon doluolduğu halde tam 45 dakika vatmanın hesap görmesinibeklemek zorunda kalanyolcular, şikayetlerini gazeteleraracılığı ile şirkete

duyurmuşlardı.

Şişli TramvayDeposu'nunçıkışı; yıl 1890(üstte). Atlı tramvayın2. Dönem(1875-1908)biletlerindenbir örnek: Aksaray-Çapagidiş dönüşbileti(sol altta).Bu dönemde,biletlerinüzerinegüzergahları dayazılmayabaşlandı.

Popüler TARİH/ Ekim 2000 • 39

Page 34: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 34/123

DEVİR

İlk OsmanlıMebusanMeclisi'ninaçılış töreni:Tarih, 17 Mart1877 (sağda). Abdülhamit,1890'li yıllarda(üstte).

İLBER ORTAYLı

kinci Abdülhamid devri,'Devr-i Hamidiyye' diyede anılır. Osmanlı tarihi-nin en çok tartışılan ve de-ğerlendirilmesi itibarıyla

günümüzün siyasi renklerine yansıyan hükümdardır.

'Ulu Hakan AbdülhamidHan' veya bazı İttihatçı önderler ve Ermeni komitacılarının 'KızılSultan' (Sultan Rouge) veya bazımuhaliflerinin 'Pinti Hamid' di- ye lakab kovmaları buna örnek-

Tartışmalı kişiliğiyle Abdülhamid

U lu H a k a n mKızı l Sul tan II. Abdülhamid devri halen olumluolumsuz yönleriyle Türkiye'de yaşar;çünkü kabul etmemiz gerekir ki budönem, modern Türkiye'nin oluştuğudevirlerden biridir. Abdülhamid detartışmalı kişiliğiyle günümüz siyasirenklerine yansıyan bir hükümdardır.

tır.Gerçekte, döneminde izlenen

iktisadi politika, bilhassa impa-ratorluğun elde kalan son ve gü- venilir parçası Anadolu ve Ara- bistan'a (?) yapılan okul, yol,hastane gibi yatırımlar; Duyun-uUmumiye'nin kurulması (1881;Muharrem Kararnamesi), dış borçların muntazam şekildeönemlice kısmının ödenmesi gibiolaylar, bu aşırı hükümlerin ba-zısını haksız çıkarır. Ancak me-mur maaşlarının ödenememesi,

ordunun modernleşmesi konu-sunda kurmay sınıfların öneri vetaleplerinin hiç kaale alınmama-sı, askeri mülki memurlarca'pinti' lakabının veriliş nedeniolmalıdır.

Tezatlarla dolu dönemin hü-kümdarını bir evliya gibi değer-lendirenler, o gün de bugün de vardır. Tarih bilgimiz geçmişasırları kapsamadıkça, Osmanlıİmparatorluğu'nu anlamak içinkomşu imparatorluklar ve onun

çağdaşı olan dünyayı iyi öğren-medikçe, bu gibi aşırı yorumları yapmaktan vazgeçemeyeceğiz.

DÜNYAYA AYAK UYDURMA

II. Abdülhamid devri, bir yanda çağdaş Türk devleti ve si- yaset hayatının hastalıklarını bütünüyle barındırdığı gibi, aynızamanda gerileyen değil fakatdirilen ve 19. asrın dünyasına

ayak uydurmaya çalışan bir dev-let mekanizması ve toplumunolumlu yönlerine sahipti.

40 • Popüler TARİH/ Ekim 2000

Page 35: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 35/123

Rüşvet, adam ka- yırma, aşırı merkezi- yetçilik eğilimleri ya-nında; eğitimin İstan- bul dışında imparator-luk taşrasında da yayıl-

ması, Anadolu'da ula-şımın gelişmesi, tarım-da değişmelerin başla-ması bu devirdedir.

İster kabul edilsin,ister edilmesin; imparatorluğunetnik unsurları da kültürel-ikti-sadi hayatlarındaki olumlu geliş-meleri bu döneme borçludurlar.Tuhaftır ki, Osmanlı İmparator-luğu'nun parçalanma dönemin-de, 'Osmanlılık' gibi bir kimlik ve ideoloji de, asıl bu devirdekuvvetlenmiştir.

BÜYÜK DEVLETLER

ARASINDA Abdülhamid devrinde, Bri-

tanya İmparatorluğu en büyük devletti; sanayii, iktisadiyatı vegüneş batmayan coğrafyasıyla büyük devletler arasında her is-tediğini değilse de, istemediğinikesinlikle yaptırmayan bir siyasigüçtü.

Büyük devletlerden biri deOsmanlı İmparatorluğu'dur;ama Fransa dahil hiçbirininprestiji Britanya kadar değildi.Fransa ikinci plandaydı. Alman- ya yükselmekte, Avusturya-Ma-caristan ise gerileyemekteydi; üs-telik sanayileşmiş ülkeler içindeişçi sınıflarının durumu en ağır olanlar, Rusya ve Avusturya-Macaristan'dır. Avusturya İm-paratorluğu'nda kavimler çatış-ması ve gerilim son derecedeydi.II. Abdülhamid devrinde, impa-ratorlukta, sınai bir kalkınmaolduğunu söylemek güçtür; amatarım ve ulaşımda gelişmeler vardır. Demiryolu yatırımlarıdolayısıyla, İstanbul halkı ve Yunan Savaşı sırasında ordu, Anadolu buğdayı ile beslenebil-miştir.

Bunun dışında, Anadolu'da ve Suriye ile Filistin'de eğitim degelişmektedir. Fen bilimlerine ve

teknik uzman yetiştirmeye önem verilirken; felsefe ve sosyal bi-limler ise bugün dahi olumsuzizleri silinmez biçimde ihmaledilmiştir.

MECLİS-İ MEBUSANTARTIŞMASI

II. Abdülhamid, Tanzimat'la birlikte artan Babıâli otoritesinisilmiş, her şey Yıldız Sara- yı'ndan kontrol edilir hale gel-miştir. İktisadi sıkıntılar ve mali- yedeki tasarruf, dış borç ödeme-

leri nedeniyle askeri ve mülkisilkdeki (kariyer) memurlarınçoğu maaşını düzgün alamıyor; yapılan yatırımlar yanında, sı-kıntılar içindeki idare; Ye-men'deki isyanları, Balkanlar veDoğu Anadolu'daki ayaklanmaeğilimlerini bastırmakla uğraşı- yor.

Hamidiye döneminin en bü- yük sorunları bunlardı. II. Ab-dülhamid saltanat dönemineadım attığında, Anayasa ilanını

vaad etti, bu vaadini yerine ge-

AlmanİmparatoruII . Wilhelm'in

(sol üstte)İstanbul'aikinci gelişininanısına 1898'deyaptırttığısebil.SultanahmetMeydanı'ndayer alan ve halkarasında 'AlmanÇeşmesi' diyeadlandırılansebil, 1 Ocak1901 tarihinde

törenlerleaçılmıştı(üstte).3 Kasım 1890tarihindehizmete açılanSirkeci Garı(solda).

Popüler TARİH/Ekim 2000 • 41

Page 36: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 36/123

Page 37: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 37/123

zetmediği; mesela Kureyş'in ve Arapların hilafetinden söz edenklasik eserleri (Maverdi'nin 'Ah-kam'üs Saltanat'ı gibi) toplattır-dığı biliniyor. Hilafeti dış dünya-da, pan-islam propaganda için

maharetle kullandığı ve eğitim,Hicaz Demiryolu gibi yatırımlar için konsoloslukların bağış top-ladığı bilinmektedir.

II.Abdülhamid yurtdışı gezisi yapmadı (İkinci veliahd ikenamcası Sultan Abdülaziz'le Av-rupa'yı ziyaret etmişti). Yurtiçigezi de yapmadı. Ama ülkeninokullarını, memurlarını, subay-larının hayatını fotoğraflarla ya-kından izlerdi. Bir yığını ziyan

edilen bu koleksiyonun artanıdahi zengin bir belgeliktir.

SANSÜR YÖNETİMİII.Abdülhamit'in gülünç bo-

yutlara varan sansür yönetimiise, hiç şüphesiz Türk tarihindeonun en kusurlu sahifesi olarak anılır. Araplar Mısır'dan gelenher türlü neşriyatı, Balkanlılar Rusya'dan gelen kitap ve risale-leri okurken; Türk aydınları busayede dünyaya kapalı kaldı.Dünyaya kapalı kalan, slogan-larla yetişen ve kendisinden son-ra imparatorluğu devralan busaf gençlerin hatalarında, bu sis-temin günahı çoktur. Türki- ye'deki kitap ve yayın düşmanlı-ğında da bu devir, 'öncü' rol oy-namıştır!

II.Abdülhamid devrinde or-duda ve mülki idaredeki sayısızdeğerli insanın yanında sansürcütakımı, en gülünç ve rezil eşhas-dan sayılmalıdır.

ÖZELLERİ OLAN PADİŞAHHakan, Türk musikisini de-

ğil, İtalyan operalarını ve ope-retleri severdi. Sade yaşayışında Avrupalı kalıplar hakimdi. Sul-tan Abdülmecid ve Abdülazizdevrine tepki olarak, bir hü-kümdar için oldukça tutumlu bir yaşayışı vardı. Devrinde,şehzadeler ve sultanlar içindemusiki ve lisan bilgisine ilgi art-

mıştı ve iyi yetişenler bulunu- yordu. Kendisi bütün ceddi gibi bir hüner ve zenaat edinmişti.Hükümdar olmasa, İstanbul'unen büyük mobilyacısı olacak ka-dar mükemmel bir tersim (de-

signe) ve marangozluk yeteneği-ne sahipti.Uzun bir saltanat sürdü; ha-

tıraları kendi kaleminden değil-dir. Yaşamı hakkında kızı AyşeSultan'ın (Osmanoğlu) kaleme

aldırdığı dışında, Vehbi Bey'inkaleme aldıkları ve müsadereedildiği söylenen bir nüsha var-dır. Hakkında yazılanlar çok çe-lişkili bilgiler içerir; tarafgir veyamuarız eserlerdir.

II.Abdülhamid devri halenolumlu olumsuz yönleriyle Tür-kiye'de yaşar; çünkü kabul et-memiz gerekir ki bu dönem, mo-dern Türkiye'nin oluştuğu devir-lerden biridir. •

Avrupal ı ç izer le r in ka lemindeki Abdülham

1900-1902 yılları arasında Fransa'da basılmış çıplakkadın figürlü iki Abdülhamid kartpostalı (üstte solda).Orens'in çizgileriyle Abdülhamid'in Makedonyapolitikasını eleştiren 1908 tarihli bir kartpostal (üstte). Yine Orens'in aynı kartpostal serisinde yer alan birbaşka çizimi: "Devrimden sonra... Abdülhamidkonuşuyor: Tahtım bu mu olacak artık. Ama yakabızsam?" Oturağın üzerinde ise şu satırlar yer alıyor:

Abdülhamid'e armağan; Jön Türkler (solda). Abdülhamid'î 'kasap' diye nitelendiren 1903 tarihli birkartpostal (sol altta) ve 1905 tarihli bir başkakarikatür: Abdülhamid divanda, karşısında İngiltere,

Avusturya, Fransa, İtalya ve Rusya; perdenin arkasındaise Alman İmparatoru (altta).

Popüler TARİH I Ekim 2000 • 43

Page 38: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 38/123

Page 39: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 39/123

neksel bir orduya sahip olan, büyük bir devlet imajıdır. Bu et-kiyi sağlamak Osmanlı Arma-sı'ndan beklenen ana amaçtır.Batılı devletleri etkilemek için iz-lenen yol, militarist yapıyı öne

çıkartmakla birlikte, Osmanlıdevletinin temellerini oluşturankaynağa, yani orduya duyulansaygı da vurgulanmaktadır.

Osmanlı Arması'na son şekli verilirken Sultan II. Abdülha-mid'in yönlendirici fikirlerininalındığı, tartışma götürmez bir gerçektir. Büyük olasılıkla Ab-dülhamit, saray ve darphanedekisanatkarlara yeni arma hazırlan-ması hususunda emirlerini be-

yan etmiş, çizilen formlar için-den, en çok beğendiğine onay

vermiştir. Armada ne gibi sem- bol ve şekillerin yer alması ge-rektiğini sanatçılara belirtmiş ol-malıdır. İmaj çalışmalarındamuhataplara aktarılmak istenendüşünceler, daha başlangıçta te-mellendirilmiştir.

BİR 'SÜSLEME' ELEMANI Yaygın olarak her alanda

kullanılması, Osmanlı Arma-sı'nın çoğu kez bir 'süsleme ele-manı' olarak kabul edilmesinisağlamıştır. Halbuki simgeler

İmparatorluğun en sıkıntılı dönemiBatı dünyasına 'Osmanlı'nın güçlü bir ülke olduğu' imajı vermesibeklenen arma, Osmanlı insanının moral değerlerini yükseltmeyi,

'Osmanlı kimliği'ni ortaya koymayı amaç edinmişti. Arma çalışmalarınınyapıldığı yıllar, siyasi ve ekonomik açıdan İmparatorluğun en sıkıntılıdönemidir. Halk arasında '93 Harbi' diye anılan 1877'deki Osmanlı-RusSavaşı sonunda ordular yenilmiş ve Ruslarla Ayastefanos Anlaşmasıyapılmıştı. Anlaşma gereğince Karadağ, Sırbistan, Romanyabağımsızlığına kavuşmuş, Bulgaristan geniş bir alanda muhtariyet

kazanmıştı. Ardahan, Kars, Batuın, Dobruca vilayeti Ruslara terkedilmişti. Berlin Konferansından önce Kıbrıs daİngiltere'ye bırakılmıştı (4 Haziran 1878). Berlin Anlaşması'ndan sonra, Fransa da Tunus'a yerleşmişti. Buolayların ertesinde, Avrupa devletlerinin Osmanlı'nın geriye kalan topraklarını da paylaşacakları endişesi yeretmeye başlamıştı. Ekonomik göstergeler tam anlamıyla bir iflas tablosu sergilemekteydi, Osmanlı dış borçlarınıödeyemez duruma düşmüştü. Avrupa ülkeleri, Düyûn-ı Umumiye'yi kurmuş (1881) ve İstanbul'a yerleşip devletingelirlerine bizzat el koymaya başlamışlardı. Bu panorama içinde yaşayan yılgın Osmanlı insanına, moralsiz

askerlere yeni bir güç, bir ivme kazandırmak gerekiyordu. Osmanlı Arması böylesine karamsar bir ortamdadoğmuş; güçlü, yıkılmaz devlet imajını pekiştirmek görevini üstlenmiştir.

BeylerbeyiSarayı denizkapısıüzerindekiarma

(üstte). II . Abdülhamid'inyaptırdığıŞişli EtfalHastanesi'ninaçılış töreni:Giriş kapısınınalınlığında,döneminarması hemengöze çarpıyor(solda).

Popüler TARİH/ Ekim 2000 • 45

Page 40: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 40/123

devletin askeri gücünün özellikle vurgulanmak istenmesidir. Basit bir gösterge olarak, silah ordu- yu, askerliği çağrıştırmaktadır.Çok sayıda silahın armada gö-rünmesi, güçlü ve kabiliyeti yük-sek bir askeri gücü temsil eder.

Üstte, MaçkaSilahhanesi'nin(şimdiki İTÜMadenFakültesi)armaları.Tahta çıkışının25. yılında Abdülhamid'ehediye edilenbir arma(sağda).

hiç bir zaman sadece birer işaret veya şekil olarak kabul edilmez-ler. Çünkü işaret ve semboller iki farklı konuşma evrenine sa-hiptir. İşaret, fizik varlık dünya-sının bir parçası, sembol ise in-sanın anlam dünyasının bir par-çasıdır. İşaretler birer iş görücü,semboller, dolayısıyla arma dilegetirici, gösterici elemanlardır. Armanın formu, anlamı anlata- bilmenin bir koşuludur. İşaretler ise sadece nesneleri gösterir veonları temsil eder. Tek bir anlamtaşıyan birkaç sembol bir arayagelip daha güçlü bir anlam oluş-tururlar.

Osmanlı Ar-ması'nda çok sayı-da silahın bir ara-da görülme nedeni,

II. Abdülhamid dönemiboyunca Osmanlı arması ,salon aynalarından çeyizyastıklarına toplumun

gündelik hayatındaki eşyalarda dayer buldu.

GEÇMİŞ ZAFERLEREGÖNDERME

Yenilgi ve toprak kayıplarıy-la karşı karşıya kalan Osmanlıdevleti, geçmişin zaferlerle dolugünlerine gönderme yapmak dü-

şüncesiyle armasına olabildiğin-ce silah konulmasını istemiştir.Osmanlı Arma-

sı'nda 37 adet sembol,şekil ve obje bulun-maktadır. Bunların ço-ğunluğu yüzyıllardır toplumun belleğinde yer eden, günlük ya-şamda bir arada bulu-nan sembollerdir. Os-manlı kimliğinin ar-

maya olabildiğince yansıdığınısöylemek mümkündür. Osmanlıtoplumunda benimsenip, yay-

gınlaşması bunun en büyük deli-lidir."

Osmanlı Arması yeryüzündehiçbir armaya nasip olmayacak bir yaygınlığa ulaşmıştır. Halk tarafından beğenilmiş, sevilip benimsenmiştir. Çünkü Osmanlıinsanı, kendi kimliğine has sem- bollerin armada yer aldığını gör-müştür. Arma, Osmanlı insanı-nın nabzını tutmayı başarmış,

toplumun kimliğini, duygu veözlemlerini isabetle değerlendir-miştir.

46 • Popüler TARİH/ Ekim 2000

Page 41: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 41/123

Page 42: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 42/123

Dünya tarihinin en büyük kanal projesi

Süveyş ' t e sa t rançDünyanın en büyük kanal projesininaltına imzasını atan Ferdinand deLesseps de biliyordu ki, Süveyş üzerindebüyük bir siyasi satranç oynanacaktı.

Ama ilk başta her şeye karşı çıkanİngiltere'nin sonunda bütün iplere hakimolacağını doğrusu, hiç düşünmemişti!

GÜLTEKIN YıLDıZ

Sıcak bir Ağustos günüy-dü. La Chenaie'deki evi-ne yeni bir kat ilave et-mek isteyen bir Fransız beyefendisi, inşaatla meş-

gul duvarcılarla ilgileniyordu.Son iki yıldır, kendini tarıma ve

kayınvalidesinin aldığı topraklar-da modern bir çiftlik kurmayaadamış, uzun ve hareketli kariye-rinin ardından bir tür inzivayaçekilmişti. Tunus, Mısır, Rotter-dam ve Barselona'da konsolos-luk, Madrid ve Roma'da ise se-firlik yapmış ve hükümeti ile an-laşmazlığa düştüğünü görünce, beş yıl önce, 1849'da, emekliliği-ni istemişti.

Elli yaşlarındaki bu eskiFransız diplomatının adı, Ferdi-nand de Lesseps idi. Dünyanınen büyük kanal projesinin altınaimzasını atan Vicomte MarieFerdinand de Lesseps.

Tam yirmi yıl önce Mısır'da

görevli iken, Akdeniz ve Kızılde-nız'in sularını birleştirme hayali-ne kapılmış ve 1852 yılında

Arapça'ya çevirdiği projesini za-manın Mısır Valisi Abbas Pa-şa'ya iletmişti. Ancak Vali Pa-şa'nın cevabı olumsuz oldu. Ro-tasını bu kez, Abbas Paşa'nın bağlı olduğu Osmanlı Sarayı'naçeviren Fransız diplomat, İstan- bul'dan da eli boş döndü.

Sultan Abdülmecid, 13 Şu- bat 1840 tarihli fermanı ile Mı-sır'ı Osmanlı devletine tâbi veona vergi veren imtiyazlı bir eya-let ilan etmişti. Bu fermana göreMısır, Mehmet Ali Paşa ve onunsoyundan gelen valilerce yöneti-lecekti. Osmanlı hükümeti deLesseps'e bu durumu hatırlatmış

ve 'Bu işte yetki, Mısır Valisi'neaittir' cevabını vermişti.

M aka rna tabağında doğan do stlukFerdinand de Lesseps'e Süveyş Kanalı Projesi iznini veren Vali Said Paşa (soldaki resim), Mısır'dakendi hanedanını kurmuş Mehmed Ali Paşa'nm oğluydu. Babası ve onun halefi Abbas Paşa'nın karşıçıktığı Kanal Projesi'nin gerçekleşmesinde, de Lesseps ile Said Paşa arasında kökü eskilere gidendostluğun önemli bir rolü vardı. Mehmed Ali Paşa, valiliğinin son yıllarında İskenderiye'de Fransızkonsolosluğu görevini yürüten Ferdinand de Lesseps ile dostluk kurmuştu. Oğlu Said'ln Fransızcasınıiyileştirmek ve şişmanlığa eğilimli vücudunu terbiye altına sokmak için aradığı hoca karşısındaduruyordu. Bilgili bir kişi olan de Lesseps, aynı zamanda atletik bir vücuda da sahipti. Mehmed AliPaşa beklenen teklifi yapmakta gecikmedi ve konsolosun da kabul etmesi ile Said, de Lesseps'iziyarete başladı. Fransız diplomat, genç Said'e bir yandan Fransızca çalıştırıyor, diğer yandan dababasının verdiği sıkı diyet programına uymasına uğraşıyordu. Said'e çok çeşitli egzersizler yaptırande Lesseps'in, son derece iştahlı genci teşvik için verdiği en önemli ödül ise ilginçti: Said'in ensevdiği yemek olan, bir tabak dolusu makarna ve çeşitli tatlılar...

48 • Popüler TARİH/ Ekim 2000

Page 43: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 43/123

SAİD PAŞA, BAŞTA...Umutları yıkılan ve iki yılını

çiftliğinde geçirmiş olan de Les-seps'e, evinin inşaatı ile uğraştığı1854 yılının o Ağustos sabahıda, her zamanki gibi, bol mik-tarda posta gelmişti. İşçilerin el-den ele ilettiği zarflar arasındançıkan gazetelerden birinde yer alan haber, Fransız diplomatınıepey heyecanlandırmıştı: Mısır

Valisi Abbas Paşa ölmüş ve yeri-ne de Lesseps'in eski öğrencisi vedostu Said Paşa geçmişti.

Haberi okuyan de Lesseps,hızla kalem kağıda sarılıp yeni valiye bir tebrik mesajı yolladı.Said Paşa'nın buna cevabı gecik-medi ve yeniden ümitlenen deLesseps Mısır'a doğru yola çıktı.Kasım'ın 7'sinde İskenderiye'yeulaştı. Yeni hükümdar tarafın-dan çok iyi karşılandı. De Les-

seps'i dinleyen Said Paşa'nın ce- vabı, insanlık tarihinde yeni bir çığır açacak Büyük Kanal rüya-

sını gerçekleştirmeye yönelik ilk adım oldu: "Anlattıklarındantatmin oldum ve planını kabulediyorum. Ayrıntıları, yolculuk boyunca konuşuruz."

Bunun üzerine, de Lessepshızla bir rapor kaleme aldı veSaid Paşa'ya sundu...

DÖNEMİN İKİ 'SÜPER'İLesseps'in raporunda esas

dikkat çektiği nokta, kanalın'medeniyet aşkı' ile tutuşan vesömürgelerine ulaşmakta zorluk çeken Batılı devletlerin de işine yarayacağı idi. Fakat burada ki-lit konu, o günlerin iki büyük gücü olan Fransa ve İngilterearasındaki siyasi rekabetin pro- jeyi engellememesiydi... Nite-kim, de Lesseps bu tahmininde

yanılmamış ve Hindistan yolu-nun emniyetini her şeyden önde

tutan İngiltere kabineleri, Sü- veyş Kanalı planının önündekien büyük engel olmuştu. Lond-

ra-Bombay yolculuğunu yarı ya-rıya kısaltıp Ümit Burnu güzer-gâhını devre dışı bırakacak bu yeni kanal, kontrolleri dışındakaldığı sürece, İngilizler için as-la gerçekleşmemesi gereken bir rüyaydı.

DE LESSEPS İŞ BAŞINDA Bir çöl çadırında Vali Pa-

şa'ya çıtlatılan bu rüya, Said Pa-

şa'nın 30 Kasım 1854 tarihli fer-manı ile bir anda resmiyet ka-zandı. Fermanda, de Lesseps'den'Sadık dostumuz' diye söz edenPaşa, kanalın inşaatı ve işletme-sini üzerine alacak UluslararasıSüveyş Kanalı Şirketi'ne yeşilışık yakmaktaydı. Kanal imtiya-zı, 99 yıllığına bu şirkette kala-cak, yıllık kârın yüzde 15'i Mısır hükümetine devredilecekti. SaidPaşa'nın bu fermanı Osmanlı

padişahı tarafından onanırsa,projenin önünde hukuki bir en-gel kalmayacaktı...

Dünya tarihininen büyükkanalınınaçılması Doğuile Batı'nınbuluşmasıanlamınageliyordu.

Popüler TARİH/ Ekim 2000 • 49

Page 44: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 44/123

'.. Ahmed

Cevdet Paşa,Tezâkir,13-20, yay.Cavid Baysun,

Ankara 1960• SüleymanKani İrtem,OsmanlıDevleti'ninMısır, Yemen,Hicaz Meselesi,yay. haz.0. SelimKocahasanoğlu,

İstanbul 1999• Ferdinand deLesseps,Souvenirs dequarante ans,c. 2, Paris 1887• Eva MarchTappan (ed.),The World'sStory:A Historyof the VVorldinStory, Songand Art, c. III,Boston 1914• Emine FoatTugay, ThreeCenturies,Londra 1963

Said Paşa'nınyerine geçenHıdiv İsmailPaşa, SüveyşKanalıprojesine ilkbaşta, soğukbakmıştı.

Süveyş Kanalı: 2500 y ıllık bir rüyaFransız diplomat Ferdinand de Lesseps'in çabalarıyla gerçekleşen vedünya tarihinde önemli bir dönüm noktası oluşturan Süveyş Kanalı ileilgili tasarı ve denemeler, Mısır 'da hüküm sürmüş Firavunlar döneminedek uzanır. İşte, 1869 yılında açılan bu önemli kanalın, de Lessepsöncesi 2500 yıllık tarihinden kesitler...MÖ 609 : Firavun II. Neko'nun emri ile Nil-Acı Göller ve Kızıldenizarasında ilk kanalın açılması.M Ö 2 8 5 - 2 4 6 : Mısır Kralı II. Ptolemaios'un, bir kısmı kumla dolanmevcut kanalı genişletmesi.9 6 - 1 1 7 : Roma İmparatoru Trayan'ın kanalı yeniden inşa ettirmesi.Trayan'ın yaptırdığı bu kanal, denizciliğe pek uygun olmadığındanzamanla terkedilmiştir.6 4 2 -6 4 5 : Mısır'ı fetheden Amr bin As'ın firavunlarca yaptırılan kanalıyeniden açtırması.1 5 7 4 : Süveyş Kanalı projesinin Venedik Cumhuriyeti Konsülü'ndetartışılması ve bu iş için gerekenmasrafın çok olması sebebiylereddedilmesi.1 7 9 8 : Napolyon'un Mısır Seferisırasında ona eşlik eden mühendis LePere'in keşfi sonucu, kanal projesinin

Akdeniz ve Kızıldeniz arasında mevcutolduğu hesaplanan seviye farkıyüzünden askıya alınması.1 8 4 7 : Fransız, İngil iz ve Alman üçmühendisin ortak çalışması ile iki deniz arasında Le Pere'in hesapladığıgibi bir seviye farkının olmadığının açıklanması.

TEK DAYANAK, EUGENIEOsmanlı ve İngiltere hükü-

metlerinden aradığı desteği göre-meyen de Lesseps için tek daya-nak noktası, kendi ülkesi Fransakalmıştı. İmparator III. Napol- yon'un alımlı ve sözü geçen eşiEugenie, annesinin kuzeniydi ve yaptıkları, Fransa kamuoyundageniş bir destek görüyordu. An-cak kanalın inşası ve işletmesiniüzerine alacak şirketin kurulma-sı için önemli ölçüde bir kaynak gerekmekteydi. Fransız müte-şebbis düşündü taşındı veçözümü sıradışı bir yol-da buldu. Dünya tari-hinin en büyük pro-

jesini, sıradan in-sanlara satacağıküçük hisseler ilehayata geçirecek-ti.

UluslararasıSüveyş KanalıŞirketi, 1858 yılın-

da 200 milyon Franklık bir ser-maye ile kuruldu. Şirketin Yöne-tim Kurulu Başkanı olan de Les-seps, kuruluş sermayesini 500'er Franklık 400 bin eşit hisseye bölmüş ve bütün dünya kapita-listlerini ortak olmaya çağırmış-tı. Özellikle Fransız basınındageniş yankı bulan bu çağrı, halk arasında büyük bir heyecana yolaçtı. Bittiğinde, yıllık 60 milyonFranklık bir ciro bekleyen şirke-te hissedar olmak için, mühen-dislerden profesörlere, doktor-

lardan rahiplere herkes yarışa girmişti.

Para meselesi deçözüldükten sonra,geriye tek bir işkalmıştı, kanal ka-zısına başlamak.Osmanlı Padişa-hı, Said Paşa ile

de Lesseps ara-sında imzala-nan antlaşmayı

henüz onaylamamıştı. Ancak, deLesseps'in artık sabrı kalmamış-tı. Mısır Valisi'nin sağladığı fel-lahlar ve Avrupa'dan getirilenmakinelerle, 25 Nisan 1859'dahafriyata başlandı. Durumunciddiyetini gören İngiltere Krali-çesi Viktorya telaşlanarak III.Napolyon'a haber gönderdi ve bu işi desteklemekten vazgeçme-sini, şirketi batmaya terk etmesi-ni istedi. İngiliz Başbakanı Pal-merstone ise İstanbul'daki sefiri-ne talimat vererek Osmanlı hü-kümetinin kendisine bağlı Mısır topraklarındaki bu inşaatı dur-durtması gerektiğini bildirdi.

Öte yandan, İskenderi-

ye açıklarına demirle- yen yedi İngiliz savaşgemisi de, Said Paşa'yaaçık bir gözdağıydı.

GLADSTONE'UNÖLÜMÜ

Kanal Pojesi önün-deki engeller tükenmek bilmiyordu. 1863 yılı

başında, de Lesseps'in dostu vehâmisi Said Paşa ölmüş, yerine

yeğeni İsmail Paşa geçmişti. Ye-ni vali, kanal işine amcası kadar sıcak bakmıyordu ve İngiltere'ye

yakınlığı bilinen Dışişleri BakamNubar Paşa ile beraber KanalŞirketi'nin bazı imtiyazlarınakarşı çıkmaktaydı.

Osmanlı sadrazamı Âli Paşa ve İngiliz hükümetinin de deste-ğini alan ikili, yeni şartlar önesürdüler... Ertesi yıl, kanalın ka-

derinde önemli bir olay dahameydana geldi: İngiliz Başbaka-nı Gladstone öldü. Kanal aley-hinde sert bir politika yürütenGladstone'un ölümü, uluslarara-sı dengeleri bu büyük proje lehi-ne çevirmeye yetti. Fransız-lar'dan gelen ısrarlı taleplere da-ha fazla dayanamayan Sultan

Abdülaziz, 19 Mart 1866 tarihlifermanı ile Süveyş Kanal Şirketiile Said ve İsmail Paşalar arasın-

da yapılan anlaşmaları nihayetonayladı.Kanal'ın resmi açılışı üç ay

50 • Popüler TARİH /Ekim 2000

Page 45: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 45/123

sonra yapıldı. Kendilerine dave-tiyeler gönderilen Avusturya İm-paratoru, Hollanda Prens vePrensesi, Prusya Veliahd Prensi ve İngiltere'nin İstanbul elçisinitaşıyan kraliyet yatları ve çeşitli

ülke donanmaları, 14 Kasım'daPort Said'e demir attılar. Ancak açılış töreninin şeref misafiri, deLesseps'in 'Kanal'ın koruyucumeleği' olarak adlandırdığı İm-paratoriçe Eugenie idi. Kasım'ın16'sında Akdeniz'deki Port Sa-id'den hareket eden 80 gemilik kortej, Kanal'ın tam ortasında yer alan İsmailiye'deki tören vekutlamalara katıldıktan sonraayın 20'sinde Kızıldeniz sahilin-

deki Süveyş limanına vardı.

SON RAUNDHenüz petrolün ve doğalga-

zın tanınmadığı ve boru hatlarıprojelerinin tasarlanmadığı bir dünyada, insanlık tarihinin en büyük teknik ve bilimsel başarı-sı elde edilmiş, uluslararası tica-rette yeni bir dönem başlamıştı.

Projenin başından itibaren bunu bir hayalperestlik olarak gören İngiltere'de ise şaşkınlık hakimdi. Ancak bu pek uzunsürmedi. Selefi Said Paşa'nın bı-raktığı borçlar ve kendi yaptığıaltyapı harcamaları altında ezi-len Hıdiv İsmail Paşa, 1877 yılı-na gelindiğinde iflas bayrağınıçekti. Tek çaresi kalmıştı, o daelindeki kanal hisselerini sat-mak. İstenen para 4 milyon İngi-liz paunduydu ve en muhtemelalıcı konumundaki Fransızlar,fiyatın düşmesi için bekleme ka-rarı almışlardı. İngiltere'nin ka-nala karşı tavrını biliyorlardı veHıdiv'in senetlerine başka bir müşteri çıkacağını hiç düşünme-mişlerdi: Zamanın en büyük bankeri Baron Lionel de Rotsc-hild ile dost olan İngiliz Başba-kanı Disraeli, ondan aldığı borç-la hisselere talip oldu. Disraeli bu niyetini hiç kimseye söyleme-

miş, konu ile ilgili Fransız, Türk ve Rus ajanları bu gelişmeyi at-lamışlardı. Hıdiv'in hissesini sa-

tın alan Disraeli sayesinde, İngil-tere bir anda Süveyş Kanalı Şir-keti'nin en büyük ortağı halinegeldi. Zaten aynı yıl kurulan'İkili Kontrol' sistemiyle Mısır'ın bütün gelirleri, borçlarına karşı-lık Fransa ve İngiltere'nin kont-rolü altına girmişti.

İngiltere'nin Süveyş Kanalı ve Mısır üzerindeki etkisi bu-nunla da bitmedi. Fransa'nınNil'den su çalıp Doğu Afrika'da-kı topraklarına sevketmesi veMısır'daki Arabi Paşa isyanı so-nunda İngiltere 1882 yılında Mı-sır ve Kanal'a asker çıkarttı. Ar-tık ne de Lesseps, ne Hıdiv ne deOsmanlı hükümetinin Kanalüzerinde fiilî bir etkinliği kalma-mış, siyasî ve ekonomik kazanç-ları da kaybolmuştu.

İstanbul'da Mart-Ekim 1888'de düzen-lenen UluslararasıSüveyş Kanalı Konfe-ransı sonunda ise,Kanal'ın bütün ülke-lerin savaş ve ticarîgemilerine her zamanaçık kalacağı, Osmanlı devleti

taraflardan biriyle savaş halin-de bile olsa, bu ülkenin savaşgemilerini Kanal'ı kullanmak-

tan alıkoyamayacağı kabul edil-di. 20. yüzyıl ile beraber gelenpetrol taşımacılığı ile daha daönem kazanan Süveyş Kanalı,

yüzyılın ikinci yarısına kadar,Mısır içinde Mısır'a ait olma- yan bir yabancı işletme olarak kalacaktı.

Dünyanın enbüyük kanalprojesininaltına imzasınıatan Ferdinandde Lesseps,Mısır'dakibüyükelçiliği

döneminde.

Süveyş onuruna, operaKanal projesine başta soğuk bakan Hıdiv İsmailPaşa, sonradan bunu çok benimsemiş ve 1867yılında çıktığı Avrupa gezisiyle reklamını yapmıştı.İki yıl sonra yapılan açılış merasimi için Avrupa'nın önde gelen saraylarına davetiyelergönderen Hıdiv, ünlü bilim adamları, yazar vesanatçıları da gözardı etmemişti. İsmail Paşa,kanal ve kendisi hakkında roman ve gazete yazıları

yazılması için de avuç dolusu paralar harcadı. Ancak Avrupa kamuoyundaen çok dikkati çeken,Hıdiv'in Kahire'deyaptırttığı Opera binasıoldu. İmparatoriçeEugenie'nin gelişineyetiştirilmesi için jet hızı ilebitirilen Opera Binası içinünlü sanatçı Verdi'ye bîr

opera sipariş edilmişti. .. Verdi, eski Mıs ır'ı konuedinen ünlü Aida operasını açılışa yetiş tiremedi;ancak bir başka yapıtı, Rigoletto, KahireOperası'nın gala gecesinde sahneye kondu.

Popüler TARİH/ Ekim 2000 • 51

Page 46: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 46/123

Sulara gömülensoru işa re t le r iTürk denizcilik tarihinde 'Ertuğrul Faciası'diye anılan olay, insanların göz göre göreölüme gönderilmelerinin en çarpıcı örneğidir. Ama bu olay, bu tür anlayışlarınsorgulanması sürecini de başlatmıştır.

SUNAY AKıN

Ertuğrul FaciasısırasındadöneminBahriye Nazırı,BozcaadalıHasan HüsnüPaşa idi (alttakifotoğrafta önsırada ortada).

Yüksekkaldırım'daoturan terzi MadamRaşel, bir müşterisi-nin Paris'ten getirdi-ği elbisenin düğme-

lerini sökmekte, yerlerine pırlan-talar dikmektedir. Elbise, BahriyeNazırı Hasan Hüsnü Paşa'nın kı-zı Hamide Hanım'a aittir. Adı II. Abdülhamit tarafından konulanHamide Hanım, gösterişe çok düşkün olduğu gibi babası tara-fından da şımartılmıştır.

Öyle ki, Tophane Müşiri Ze-ki Paşa ile evli ve iki çocuk sahi- biyken, bir Cuma selamlığında

yakışıklı bir deniz subayı olan Albay Osman Bey'i görür veonunla evlenme isteğini babası-na açması üzerine de kocasındanayrılması sağlanır.

Ne var ki, Osman Bey de,Hamide Hanım'ın isteklerini ye-rine getirmekte yetersiz kalır. Kı-zının, 'Bu adamı başımdan al' is-teğine boyun eğen Hasan HüsnüPaşa, damadını yeni bir görevegetirir.

NEDEN DAMAT BEY?..Osman Bey'in, huzursuz evli-

lik hayatından uzaklaşmak içinkabul ettiği görev, ilk ön-ce ağabeyi Albay MehmetReşit Bey'e teklif edilmiş,ama bunun bir intihar olacağını çok iyi bilen us-ta denizci tarafından red-dedilmiştir. Görev, Japon-

ya'ya gidecek olan Ertuğ-rul firkateynine komutaetmek, Japon imparatoru-na padişahın nişanını vearmağanlarını sunmaktır.

1889 yılının ilkbahar günlerinde, Kasımpaşa'da bulunan Tokatlının Kah- vesi'nin masaları, hara-

retli tartışmalara sahne olur.Usta denizcilerin uğrak yeri

olan bu kahvede konuşulan ko-nu, Osmanlı donanmasındaMesudiye, Orhaniye, Mahmu-diye ve Aziziye gibi zırhlı firka-teynler bulunurken, zorlu bir yolculuğa neden Ertuğrul gibi yorgun, bakımsız ve ahşap bir geminin gönderildiğidir. On bir yıldır Haliç'te bir dubaya bağlıolan Ertuğrul'un, okyanusundev dalgalarıyla boy ölçüşeme-

yeceğini, denizcileri bir kenara bırakalım, acemi oltalarıyla Bo-ğaz'da balık tutmaya çalışan ço-cuklar bile aralarında konuş-maktaydılar.

NEDEN ERTUĞRUL?..

Fareler Ertuğrul'un ambarla-rında gezinmiyordu yalnızca.Osmanlı devletinin hazinesindede cirit atıyordu kemirgenler.Öyle ki, parasızlıktan, hurdayaçıkan gemilerin enkazı maaş ola-rak ödeniyordu memurlara. Bu

yüzden Japonya'ya gitme görevi,kömür masrafının az olacağı dü-şünülerek, kazanlarının yanı sıra

52 • Popüler TARİH /Ekim 2000

Page 47: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 47/123

'Kaba Şorta' denilen yelken do-nanımı da bulunan Ertuğrul'a verilir.

Ertuğrul'un çarkçıbaşısı olanİngiliz Harty Bey'in, geminin bu yolculuğu tamamlayacak güçten yoksun olduğu yönünde hazırla-dığı rapor da gerçeklerin görül-mesini sağlayamaz. 1855 yılın-dan beri Osmanlı donanmasındahizmet veren, çok önemli katkı-larda bulunan Harty Bey, doğru-ları söylemenin mükafatı olarak Ertuğrul'dan uzaklaştırılır ve İda-re-i Mahsusa'nın adalara sefer

yapan bir vapuruna tayin edilir!

KAPTAN ALİ BEY'İN SAKALISüvari Ali Bey, Sultanse-

lim'deki konağının tenha bir kö-

şesine çağırdığı kızı Neyyire'yeçil kuruşlar verdikten sonra sıkı-ca kucaklar ve birkaç kez öper.Neyyire de, daha öncekilerdençok farklı olan bu kucaklamayakarşılık olarak tüm kuvvetiylesarılır, Japonya seferinin bir günöncesinde, babasının kokusunuiçine çeker.

Ertuğrul firkateyninin kap-tanlığıyla görevlendirilen AliBey, hayatında ilk kez sakal bı-

rakmıştır. Bu istek, sefer öncesixNe zaman bat t ı? ' tar t ı şmasıErtuğrul firkateyninin ne zaman battığı, gemide kaç kişinin bulunduğu,tartışmaya açıktır. Geminin trajik sonunu anlatan birçok kitap veyazıda verilen batış günü, birbirini tutmamaktadır. Erol Mütercimler,'Ertuğrul Faciası'nı enine boyuna ele aldığı kitabında, Japonlartarafından hazırlanan 25 Eylül 1890 tarihli raporda, kazanın 16 Eylül1890 günü saat 21.53'te olduğunu ve ilk Türk denizcisinin deKaşinozaki Feneri'ne saat 22.00'de ulaştığının yazıldığını be lirterek,batış tarihinin 16 Eylül 1890 olarak kabul edilmesinin daha doğruolacağının altını çizer. Tartışmasız olan bir şey var ise o da,Ertuğrul'un komutanı Osman Paşa ile kaptan Ali Bey'in boğulan500'den fazla denizci arasında bulunduğudur...

Bahriye Nazırı Hasan HüsnüPaşa'dan gelmiştir. Ne de olsa,dışı boyanan Ertuğrul'a 'Büyük Kaptan' görüntüsü taşıyan bir denizci kaptanlık etmeliydi!..

Neyyire bir daha sarı, kıvır-cık, 'ipek gibi yumuşak' sakalıteninde hissedemeyecek, 'mah-zun mavi gözleri' hiç göremeye-cektir.

Ertuğrul, 1889 yılının 14Temmuz günü ayrılır İstan- bul'dan. Hafız Ali Efendi, PiriReis zamanından beri sürdürü-len bir geleneğe uygun ola-rak, Kuran-ı Kerim'i bir muşambanın içi-ne koymuş, kenar-larını diktiktensonra da birkaçkez balmumuna batırmış, iki re-kat namaz kılmış ve Fatiha Suresi'niokuyarak kutsalpaketi geminingrandi direğinin tepe-sine çekmiştir.

Bayraklarla donatılmış ge-

minin komutanı Albay OsmanBey ve kaptanı Süvari Ali Bey,kıyıda toplanan insanlar görül-mez oluncaya kadar selamlar İs-tanbul'u.

SORUNLAR BAŞLIYOR

30 Temmuz günü bir telgraf alınır Er-tuğrul'dan. Süveyşkanalında dümen

bodoslaması kırı-lan emektar gemikaraya oturmuştur. Yazışmalar sonra-sında, 27 Temmuz'daKanal'dan geçerken ku-ma oturan Ertuğrul'un er-tesi gün kurtarıldığı ama kendi-sini kıyıya bağlayan kılavuzunhatası sonucunda sahile çarpa-rak dümen bodoslamasının kırıl-dığı anlaşılır. Olaylı geçen Sü- veyş kanalından sonra geminin15 Kasım günü Singapur limanı-na ulaşması büyük bir başarı sa-

ErtuğrulfirkateyniJaponya'yahareketetmezden kısabir süre önceHaliç sularında

(solda).ErtuğrulfirkateynininkomutanıOsman Paşa(altta) veKaptan Ali Bey(en altta).

Popüler TARİH I Ekim 2000 « 5 3

Page 48: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 48/123

ERTUGRUL FACİASI

Oşima

adasındakiErtuğrulŞehitleri Anıtı.

Bartınlı Ahmetanlat ıyorGemininbatış anı...500'den fazla gemicininyaşamını yitirdiği'Ertuğrul Faciası'ndan,yalnızca 69 denizcikurtulmuştu (sağdakifotoğrafta toplu haldegörülenler). Bunlardanbiri de Bartınlı AhmetErkiş id i. Batış anını Ahmet Erkiş şöyle anlatır:"Dağ gibi müthiş bir dalga gemimiz üzerine çöktü, arkadan başkalarıgeldi. Mürettebatta kargaşalık; gemi de su almaya başladı.Gemicilerimiz, arkadaşlar halatlara tırmanmağa başladılar. Fakat dağgibi dalgalar direkleri aşıyordu. Bu sırada korkunç bir çatırdı duyuldu.Gemi bir kayaya çarpmıştı; denize düştüm, bir tahta parçasınasarıldım, dalga beni dibe sürükledi, boğulmak üzere iken nasılolduğunu anlamadım kendimi bir kayanın üstünde buldum;kurtulmuştum. Çıldırmış deniz ortasında aynı kaya üstünde yanımdabirkaç arkadaşım vardı. Sevinçten hep beraber hüngür hüngürağlıyorduk."

yılmış olmalı ki, geminin komu-tanı Osman Bey, albay rütbesin-den 'paşa'lığa terfi ettirilir. Kap-tan Ali Bey ise, karısına gönder-diği mektupta limandaki diğer gemilerle karşılaştırır Ertuğ-rul'u: "Buraların gemileri aca- yip, yani denizlerine göre yapıl-mış. Bizim geminin iki veya üçmisli cesametinde... Bizim ma-hut ise ekmekçi sepeti gibi, her tarafı gıcırdıyor."

Japonya'ya ulaşmak için ge-

rekli olan güney rüzgarının ese-ceği Haziran ayına kadar Singa-pur'da kalması kararlaştırılanErtuğrul bakıma alınır. HintOkyanusu'nun yıpratmış olduğu baş bodoslaması ve kırılan ke-merleri gemideki marangoz, burgucu ve kalafatçı gibi emek-çiler tarafından onarılır.

Bu arada 'Silon Observe' ad-lı bir İngiliz gazetesinde, gemininkömür alacak parası olmadığın-

dan Singapur'da beklediği, li-man rümusunu bile ödeyemediğihaberi çıkar. Bunun üzerine 'Ce-

ride-i Bahriye' dergisinde, söyle-nenler yalanlanır ve Osmanlıdevletinin kuruluşundan beri ilk kez yapılan bu uzak deniz gezisi-ne övgüler yağdırılır.

'GERİ DÖNÜN' EMRİSofra takımı olmadığı için li-

manlarda karşılaştığı yabancıgemi kaptanlarının yemeğe da- vet edilemediği Ertuğrul'u, Ja-ponya'da bir felaket karşılar:Kolera!.. Yokohama limanında baş gösteren hastalık gemidekion üç denizcinin sonu olur. Os-man Paşa, ağabeyi Mehmet Re-şit Bey'e yazdığı bir mektupta,felaketin 'azıcık zayiat' ile atla-tıldığından dolayı duyduğumemnuniyeti dile getirir.

Tokyo'ya gidilip padişahınJapon imparatoruna gönderdiğinişan ve armağanların sunulma-sının ardından dönüş yolculuğu-

nun hazırlıklarına başlanılır. Ja-ponlar, Yokohama limanında bulunan Ertuğrul'un esaslı bir bakıma alınmadan fırtına mevsi-minde denize açılmasının sakın-calı olduğunu bildirseler de, ke-sin emir gelir İstanbul'dan: "Ge-ri dönün!.."

KAŞİNOZAKİ FENERİ Yokohama'dan ayrılan Er-

tuğrul, dönüş yolculuğunun ba-

şında büyük bir fırtınaya yakala-nır. Güneşin batmasının ardın-dan, gecenin siyah pelerininin

54 • Popüler TARİH /Ekim 2000

Page 49: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 49/123

rüzgarla olan dansını kıska-narak daha da azan dalga-lar, Oşima adasının doğuucunda bulunan Kaşinozakifenerinin ışığıyla aydınlanankayalıklara doğru sürükler yorgun Ertuğrul'u. Fenerin bulunduğu burun dönüle- bilse, fırtınanın şiddetindenkorunabilecek, Kobe lima-nına ulaşmak mümkün ola-caktır... Ama ne denizciler-de, ne de Ertuğrul'da ilk kezkarşılaştıkları dalgalarakarşı koyacak güç kalma-mıştır.

Kaşinozaki fenerinin bekçileri, fırtınadan dolayıçalınan kapının sesini güçduyarlar. Karşılarına çıkanıslak, perişan haldeki ya- bancıların anlattıklarından bir şey anlamazlar. Dil sorunu, de-nizcilerin evrensel bir iletişimaracı olan rengarenk bayrakla-rın kullanılmasıyla çözülür. Fe-nerdekiler, kayalıklarda patla- yan dalgaların sesinden dolayıErtuğrul'un parçalanışını ve yar-dım isteyen insan çığlıklarınıduymamıştır. Kurtarma çalışma-ları son derece olumsuz koşul-larda, Kaşmo adlı köyde yaşa- yanların katılmasıyla sabaha ka-dar sürdürülür. Ertuğrul'dankurtulmayı başaran yalnızca 69denizcidir.

BATIŞ SORGULANIYOR Ertuğrul'un batışı, insanları-

nı göz göre göre ölüm yolculu-

ğuna gönderen anlayışın sorgu-lanma sürecini hızlandırır. Ja-ponlar, Ertuğrul'un batışının100. yılında yapılan anma tö-renlerinin ardından ülkelerinegelen Barış Manço'yu bağırları-na hassalar da, bu hazin olay Türk insanı tarafından unutu-lur. Ne de olsa, Ertuğrul'unkaptanı Ali Bey'in kızı Neyyirehanımın dünyaya getirdiği oğluHasan Ali Yücel'in de kurucula-

rından olduğu Köy Enstitülerikapatılmış, Ertuğrul'u yüzdürenmarangoz, burgucu, kalafatçı

Ertuğrul firkateynininİstanbul'a dönmek üzere Yokohama'dan hareketettikten sonra takipettiği seyir ve kazayauğradığı Kaşinozaki

Feneri mıntıkası.

gibi emekçileri yetiştirmeye yö-nelik eğitim anlayışı terk edil-miş, üretim politikalarındanuzaklaşan ülke borç kayalıkları-na doğru savrulmuştur.

PARALELLİKLER Üç tarafı denizlerle çevrili

Türkiye'de bir Denizcilik Bakan-lığı'nın kurulmayışının eksikliği bir kenarda dursun, 1980 sonra-sında Haliç tersanesi bünyesinde

yer alan Gemi Yapım Meslek Li-sesi kapatılmıştır. Sadece Japondenizinde değil, bayrak açıp ge-zindiğimiz tüm denizlerin dibin-de yatan denizcilerimizin kemik-lerini sızlatan bir olay da 18 Ni-san 2000 tarihinde yaşanır. Bu

tarih, Haliç'de gemi yapımı-na son veren kararın Mec-lis'te imzalandığı tarihtir.Fatih Sultan Mehmet'inkurduğu 'Tersane-i Amire',içinde milliyetçilerin de bu-lunduğu hükümet ortaklarıtarafından söz konusu tarih-te kapatılmıştır!..

Kaptan Ali Bey'in bir se-fer sonrası kucağına alıp se-

vemediği torunu Hasan Ali Yücel'in de, ikiz çocuklarıgelir dünyaya. Bu çocuklar-dan biri Ertuğrul'u yutandalgalar gibi öfke dolu şiir-ler yazacak olan Can Yü-cel'dir. Şairin eşi Güler Ha-nım, bir televizyon progra-mın da şunları söyler: "Canile birlikte olmak fırtınalı

havada yaşamaya benzer."

FOK BALIĞI HEYKELİKaşinozaki fenerinin yakı-

nında bir Ertuğrul anıt mezarıolsa da, İstanbul kıyılarında Er-tuğrul'un yolcu edilişini gösteren bir anıt yoktur. Ertuğrul'dan kı-

yıya vuran ya da çıkarılan eşya-lar arasında bir bakır fok balığıheykeli de yer alır. Bir fok balığıheykelinin Ertuğral'da ne işi ola- bilir? İstanbul'un bir zamanlar fok balıklarıyla tanındığını, Er-tuğrul'un Marmara'nın yunusla-rıyla birlikte fok balıkları tara-fından da uğurlandığını bilme- yenler elbette bu heykele şaşıra-caklardır! •

Bugün,

Ertuğrulgemisinin ilginçbir maketiİstanbulBeşiktaş 'takiDenizMüzesi'nde yera lmaktadı r(solda).

Popüler TARİH/ Ekim 2000 • 55

Page 50: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 50/123

ORHAN KOLOĞLU

Kudüs için, 'Osmanlı Modeli'nin gündeme gelmesi,

bir anda şaşkınlık yarattı. Tarihe bakıldığı zaman,Türklerin eline geçtiği için yüzyıllar sürecek bir HaçlıSeferi'ne neden olan kent için, en iyi çözüme yineTürk idaresinde ulaştığı gerçeğine varılmasıkarşısında, şaşırmamak mümkün değil!

Page 51: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 51/123

Page 52: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 52/123

YazarımızOrhan Koloğlu,1970'te, EminEl Hüseyni ilebirlikte (altta).Emin ElHüseyni,Osmanlıordusundasubay olarakgörev yaptığıgünlerde(sol altta).

udüs, Yahudilerinkutsal kenti; ilk ma- betleri orada yapıl-mış, ağlama duvarıorada... Hıristiyanlar

için de öyle, dinlerinin kurucusuİsa Peygamber mesajını orada verdi ve orada çarmıha gerildi.Kutsal Kabir Kilisesi orada...Müslümanların ilk kıblesi Ku-düs'tü, 63 8'de Hazreti Ömer'infethi ve arkasından Mescid-ül Aksa'nın inşasıyla İslam inançla-rında da vazgeçilmeyecek bir yer kazandı.

Ondan sonra, 1099'a kadar Müslümanların yönetimindekaldı. Ancak sesi fazla çıkmayan

Yahudilere karşılık Hıristiyanlar durmadan kentin kutsal niteliği-ni hafızalarda pekiştiren öyküler oluşturdular. Bizans İmparatoruBüyük Konstantin'in annesi Azi-ze Helena'nın, Kudüs'te 'Gerçek Haç'ı bulması gibi.

HAÇLI SEFERLERİ'NİNBAHANESİ

XI. yüzyılın başında, FatımiHalifesi Hakim'in Hıristiyan

mabetlerini yıktırma kararı, Ro-ma Kilisesi'nin tamamen güdü-müne girmiş olan Avrupa'datepkilere yol açtı. Artık hacca

izin verilmeyeceği düşüncesi ka-falarda yer ediyordu. Buna XI. yüzyılın ortasında Doğu Hıristi-

yan Kilisesi'nin Roma'dan kop-masının etkisi eklendi. Bizans'ınOrtodoks Kilisesi, Roma Kato-liklerini tamamen reddediyordu; bu da papaların egemenliğine büyük bir darbeydi. 1090'larda bölgenin ve Kudüs'ün Türklerin

eline geçmesi Haçlı Seferleri'nin bahanesini oluşturdu. Aslındadini bir kisve altında, Avru-

pa'nın aç ve sefil kitlelerine ko-lay zenginlik fırsatı gösteriliyor-du.

Büyük bir dini fanatizmle yollara dökülen yüz binlerce in-san baskın ve soygunlar düzenle- yip öldürerek ilerledi ve 1099'da

Emin El Hüseyni anlatıyorKendisiyle 1970'te görüştüğüm Emin El Hüseyni, Osmanlı terbiyesi almış,Türkçe ve Fransızca öğrenmişti. Dünya Savaşı patlayınca, Osmanlıordusuna katıldı. İzmir ve Karadeniz Bölgesi'ndeki birliklerde görev yaptı.1916'da dizanteri sebebiyle İstanbul'da hastaneye yatırıldı. Hava değişimiiçin izinle Kudüs'e gitti. Bir süre sonra da, İngilizler kenti alınca onlarlailişkiye girdi. Tatlı bir Osmanlıca konuşan Emin El Hüseyni 75 yaşındasorularımı yanıtlarken, Kudüs'teki Türk yönetiminden memnun olduklarınıbelirtmiş ve 'Biz Türklerle daima dosttuk'

demişti. Dinler arası dengeyi koruma açısından 'Osmanlı Modeli'nin başarısını kabul ediyordu.Bütün konuşmamız sırasında, Emin El Hüseyni Osmanlı'dan adeta özlemle bahsetmiş, hatta Türkçesüren sohbetimizi anlamayan yardımcıları onun memnun olduğunu hissettiren yüz ifadesinden birhayli rahatsız olmuşlardı. Bütün demeçlerinde, hayatı boyunca yaptıklarını "Arapların bağımsızlığıiçin yaptığını" anımsattığımda; bunun İslamı savunan Osmanlı'ya karşı milliyetçi bir girişimi itirafanlamına geleceğini fark etmiş ve sorumu yazılı vermemi istemişti. Çünkü, Kudüs'ün akıbetinikendilerinin belirlediğinin bilincindeydi. 1917'den günümüze kadar yaşanan olaylara bakılırsa,Emin El Hüseyni'nin yanıt vermekte ne denli sıkıntı çektiği kolaylıkla anlaşılır.

58 • Popüler TARİH/ Ekim 2000

Page 53: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 53/123

Kudüs'e egemen oldu.İlk iş olarak, Yahudi ve Müs-

lümanların kentte yaşaması ya-saklandı. 1187'de SalahaddinEyyubi kenti ele geçirince, Hıris-tiyanların kalmasına engel kon-madığı gibi, Yahudilerin de geridönmesine izm verildi. 1517'de Yavuz Sultan Selim'in bölgeyifethiyle, 1917'ye kadar tamamıtamamına 400 yıl sürecek Türk hakimiyeti başladı.

OSMANLI DÖNEMİOsmanlı devleti, Araplarda

zaman zaman rastlanan gayri-müslimleri önleme girişimlerineasla başvurmadı. İster Hıristi- yan, ister Yahudi, bütün mez-hepleri devletin kurumları sayananlayışla, her birine kendi kutsalsaydıkları yerlerde haklar tanıdı.Hatta sonradan beliren Protes-tanlar da bu haklardan yararlan-dılar. Kanuni döneminde Kudüsduvarlarının yaptırılması, Ömer Camii'nin kubbesinin ve iç çini-lerinin zenginleştirilmesi kente bir Türk damgasının da vurul-

masına neden oldu.En büyük sorun, Hıristiyan-

ların kendi aralarındaki çekiş-melerden geliyordu. Osmanlıdevleti özellikle bölgedeki kilise-lerin paylaştırılması ve içinde

İsa'nın mezarının bulunduğu -hatta çarmıha gerildiği yer de sa- yılan- Kutsal Kılise'deki hizmet-lerin dağılımı tam bir kontrolealındı. Bu kiliseyi ziyaret edenler bilirler, her küçük bölümün sü-pürülmesi, mumlar ya da yağ-danlıklarının yanık tutulması,orada sürekli İncil okunmasıhizmetleri, ayrı bir mezhebe ve-rilmişti. Bunların birbirine mü-dahale etmesini engelleyen ve ça-

tışmaları önleyen Osmanlı yöne-timiydi. Aynı zamanda haccınaksamadan ve güven içinde ya-pılmasını devlet sağlıyordu. Yinedevlet, yeni gruplar belirince on-ların Kudüs bölgesinde ibadet yerleri kurmalarına da karşı çık-mıyordu. Örneğin Amerikanmisyonerleri ve Rus papazları, XIX. yüzyılda bölgeye geldiler.

KUDÜS, AVRUPA GÜNDEMİNDE

Avrupa, Osmanlı devletiningücünü tartışmadığı sürece Ku-düs bir sorun olarak belirmedi.Buna karşılık XIX. yüzyılda'Hasta Adam'ın mirasının payla-şılması açıktan tartışılmaya baş-lanınca, Kudüs de gündeme geti-rildi.

Çarlık Rusya'sının OrtodoksKilisesi'nin liderliğine kalkışma-sı ve Kudüs'e egemen olmayı ba-hane olarak ilen sürmesi, 1853-56 Kırım Savaşı'na neden oldu.Başta İngiltere ve Fransa, bütün Avrupa böyle bir olasılığı beğen-medikleri ve idarenin Osmanlı yönetiminde kalmasını yeğledik-leri için, Rusya'ya karşı Türkle-rin müttefiki olarak savaştılar.

XIV, XV ve XVI. yüzyıllardaKudüs'ü dışlayıp salt Osmanlıdevletini yıkmayı hedefleyen

Haçlı Seferleri, 1877-78 Rus ye-nilgisinden sonra yepyeni bir ni-telik kazandı. Osmanlı toprakla-

rının tümüyle paylaşılması gün-demdeydi ve artık Kudüs ikinciplandaydı; üstelik giderek güçkazanan Yahudiler de kutsalkentleri üzerinde hak istemeye başlamışlardı. Osmanlı'nın inanç-

lar arasında eşitliği bozmama'hedefli modeli aynen devam edi- yor, kutsal yerlerin ziyareti yada ibadetler, haclar aksamıyor-du ama bu alandaki başarı, artık kimseyi ilgilendirmiyordu.

KUDÜS'TE KANDÖKÜLMESİN

Birinci Dünya Savaşı'nda Arapların İngiliz ve Fransızlarlaişbirliğine girişmesi Osmanlıegemenliğinin sonuna varmaktaolduğunu gösteriyordu. Sultan Abdülhamid Yahudilerden gelenFilistin'e yerleşme önerilerini ke-sin reddetmişti. Aynı politikayıİttihatçılar da sürdürdüler. An-cak bölge yerlisi Arapların, parakarşılığı Yahudilere hileli satış yapmaları kolay önlenemiyor-du. Hatta savaş sı-rasında, Suriye Ku-mandanı Cemal Pa-şa bölgeden Yahu-dileri tamamen çı-kartmağa kalkışın-ca, Osmanlı devle-tinin müttefiki Al-manya müdahaleedip engelledi. Hi-caz bölgesinde1916'da başlayan

Arap ayaklanmasıİngiliz ordularına yardım ederek Os-manlı ordusunu yandan ve arkadan vurunca, Filistin Cephesi 1917sonlarında çözüldü; artık Ku-düs'ün elde tutulması mümkündeğildi. Ayrıca Osmanlı komu-tanlığı, kutsal kentte bir savaşagirişmeyi ve kan dökülmesini is-temiyordu.

1970 yılında Beyrut'ta ko-nuştuğum Filistinli Hıristiyan

Arap Vassef Cavhariat, Ku-düs'ün nasıl el değiştirdiğini ba-na şöyle anlatmıştı:

YüzyıllarboyuncaKudüs, hem

Yahudiler hemHıristiyanlarhem deMüslümanlariçin kutsal birkentti ve her üçdinin mabetlerihep yan yana

varoldular (solüstte). AğlamaDuvarı'nın önü(üstte).

Popüler TARİH /Ekim 2000 • 59

Page 54: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 54/123

DOSYA: KUDÜS ve FİLİSTİN SORUNU

Üstte, YahudimezarlığındanKudüs kentininpanoramikgörüntüsü.

Altta ve sağsayfada,Mescid-ül Aksaönünde namazkılanMüslümanlar.

"Son Osmanlı Kudüs muta-sarrıfı İzzet Bey, 9 Aralık 1917'den önce, İngiliz ordusu

yaklaşırken Hüseyin Efendi ElHüseyni'yi çağırdı ve savaşla za-rara uğramaması için şehrin yö-netimini yerli Müslüman Arap-lara bırakarak çekileceklerini belirtti. Kendisine yönetim yet-kilerini devreden bir yazı verdi ve iki atlı makam arabasını dateslim edip gitti. İlk İngiliz Kuv- vetleri karşısına çıkan heyette

böylece üç Hüseyni vardı ve bir

bakıma yeni Arapteşkil ediyorlardı."

yönetimini

HÜSEYNİ AİLESİGörevin bir Hüseyni'ye dev-

redilmesi rastlantı değildi. Soyla-rının Hazreti Peygamber'e da-

yandığını ileri süren Hüseyni ai-lesinin bir büyüğü, 1774'te Ku-düs'e Nakibül Eşraf olarak Os-manlı Devleti'nce görevlendiril-mişti. Ailenin Osmanlı'ya sada-kati sebebiyle, Mehmet Ali Paşa(1830'lar) dönemi hariç, Kudüsmüftüleri hep bu aileden hatta babadan oğula devredilerek se-çilmişti.

Osmanlı paşası ya da muta-sarrıfı sık sık değişse de dini açı-dan simgesel devamlılığı bu

Arap ailesi sağlıyordu. 1030 ve40'larda Yahudiler ve İngilizler-le büyük mücadeleye girişerek ün kazanan Emin El Hüsey-ni'nin büyük babası 1856'dan1894'e kadar bu görevde bulun-muş, onu babası izlemişti.

İNGİLİZ YÖNETİMİ

"Haçlı Seferi nihayet hedefi-ne ulaştı" diyerek, Kudüs'ü elegeçirmeyi kutlayan İngiliz baş-komutanı kısa süre sonra, ora-daki dengeyi devam ettirmeninzorluğunu farketti. İngiltere Dı-şişleri Bakanı Balfour Filistin'de bir Yahudi devleti fikrini benim-sediklerini açıkladığından beri,hem Müslümanlar hem de bütünHıristiyanlar rahatsızlık hissedi- yorlardı. İngilizler, kabul ettir-mek istedikleri yeni düzenin ko-lay benimsenmeyeceğini farket-mişlerdi.

İngiliz yönetimi, bir yandan Yahudi yerleşmesine göz yumar,hatta desteklerken, diğer yandanHüseyni ailesinin karşısına bir başka aileyi Naşaşibi'leri çıkarıprekabetin Arap cephesini bölme-sinin temellerini attı. Başlangıçtakendisi de İngiliz yönetimininhizmetinde çalışan Emin El Hü-seyni, durumun aleyhlerine ge-lişmekte olduğunu farkedince

60 • Popüler TARİH/ Ekim 2000

Page 55: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 55/123

bütün Arap ve Müslümanları birlikte eyleme çağıran girişim-lerde bulunmaya başladı. Ne ya-zık ki, Birinci Cihan Savaşı'nda-ki İttihatçıların Cihad çağrısınınfiyaskosuna benzer şekilde onunferyatları da yankı bulmadı. So-nunda 'Düşmanımın düşmanıdostumdur' mantığıyla Nazi Al-manyası ile işbirliğine girişti. Ya-hudileri kesenlerin, Filistin'i İngi-liz-Yahudi egemenliğinden kurta-

racaklarını umuyordu. Beklenti-leri tamamen boşa çıktı. 1948'deFilistin'e yeni bir statü tasarla-nırken, İngiliz politikası tarafları birbirine vurdurup Osmanlı gi- bi, hepsinin üzerinde bir konu-ma yerleşmeyi tasarlıyordu. Oy-sa Osmanlı bölgede ve özellikleKudüs'te barışı hedeflerken, İn-giliz politikası aksine çatışmayıteşvik eden bir nitelik taşıyordu.Buna Yahudi ve Araplar da uz-

laşmazlıktaki inatlarıyla katkıda bulundular. Üstelik Araplar ken-di aralarındaki bölünmüşlükle-

İngiliz gözüyle'Osmanlı Modeli 'İngiliz Dışişleri Bakanlığı'nındesteğiyle yayımlanan yarı resmi'Near East' dergisi 27 Eylül 1918tarihli sayısında, yani Kudüs'üalışlarından dokuz buçuk ay sonraşunları yazıyordu: "Kutsal topraklarTürk egemenliğinden kurtarıldı.Canterbury Başpiskoposu 'hepimiziçin kutsal olan toprakta mutlugünlerin açılışını müjdeleyen' bu zafer vesilesiyle özel dua düzenlemesiniistemekle en iyi davranışı gösterdi. Buduaya, hem müslüman uyruklarımızhem Arap müttefiklerimiz katılabilirler. Ülkenin gelecek hükümetinikurmak, çeşitli dini mezheplerin hoşgörü ve iyi niyeti sağlanamazsa,kolay olmayacaktır." XXI. yüzyılın başında Kudüs için çözüm olarak önerilen OsmanlıModeli'nin niteliğini de aynı yazıda şöyle belirtiyorlar: "Türk, aydın veilerici bir yönetim kurmaya yetenekli değildir, ama hakkını vermekgerekirse, en ufak bir kıvılcımla bir barut deposu fanatizmin ateşalabileceği böyle bir yerde, dinlerin karmakarışık bir şekilde birarada bulunmasından doğan sorunlarla baş etmekte hiç de başarısızdeğildi. Kudüs'te karışıklıklar çıktığında kusur daima Müslümanlarıntarafında olmamıştır. Filistin'in gelecek yönetiminden sorumluolacakların, her biri için kutsal bir toprak olan bu ülkedeki dinlerinhiçbirine saygısızlık sebebi yaratmamaları görevleridir."Hıristiyanın (İngil iz), Müslüman'ın (Arap) ve Yahudi'nin it tifakıyla,

Türk Kudüs'ten çıkarıldı; ama ne kadar tuhaftır ki kutsal kente,aradan neredeyse yüz yıl geçtiği halde, hâlâ o modeli aşacak birçözüm bulunamamış olması düşündürücüdür.

riyle rakiplerine avantaj sağladı-lar. Böylece yarım yüzyıldır dün- yanın en dikenli sorunu olarak insanlığın gündemine yerleşti.

Osmanlı çözümü ideal bir çözüm müdür?

Çağların yeni koşulları için-de, eski formüllere vazgeçilmez

gibi bakmak tutarlı bir davranışdeğildir. Yeni koşullara yeni çö-zümler aranması gerekir. Ancak Osmanlı'nın bir ilkesinin hâlâgeçerli olduğu da yadsınamaz:Kutsal kent ve yörelerde barışçıolmak. 1948'de Birleşmiş Mil-letler o ilkeyi uygulattırabilsey-di, milyorlarca insanın ölmesine ve sefil olmasına fırsat bırak-maz, bugün bir Filistin ve Kudüssorunu bulunmazdı. Osmanlı,

egemen olduğu toprakta herkesehak tanımak gibi bir üstün dav-ranışta bulunmuştu. O statüye

Osmanlı'nınFilistintopraklarını

terk etmesininardındangerçekleşen birtarihi buluşma:Siyonist lider Weizman veEmir Faysal,1918'de birarada.

tekrar dönülebilir, İsrail Devletiele geçirdiği yerlerden çıkarılabi-lir mi?.. Dolayısıyla günümüzdeOsmanlı formülünün işletilebile-ceğine inanamıyoruz.

Olaylar bir tek şeye yaradı;Osmanlının her yaptığının kötüolmadığını onaylattırdı. TıpkıBalkanlıların birbirini boğazla-

masının herkese, 'Osmanlı düze-ni söylendiği kadar kötü değilmiş' dedirttiği gibi...

Popüler TARİH/ Ekim 2000 « 6 1

Page 56: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 56/123

Page 57: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 57/123

metinin kurulması yönünde ta-lepler ortaya çıkar. Bu tarihtenüfus oranlan Filistinlilerin lehi-nedir. 830 bin kişilik nüfusunancak yüzde 10'undan daha azı Yahudi'dir. Buna rağmen İngilizhükümetinin, 'Yahudi cemaati-nin ulus özelliği taşıdığını' kabuletmesi Filistinlileri bir kez dahaöfkeye boğar. Ancak Araplar birleşme konusunda başarısızdır.Büyük aileler birbiriyle didiş-mektedir. Üzerinde anlaşılan tek konu, 1917'de İngiliz hükümetitarafından ilan edilen ve Filistin'i Yahudilerin ulusal yurduna dö-nüştürmeyi planlayan Balfur bil-dirgesinin tamamen ve süresizolarak yürürlükten kaldırılması-dır.

'İnceldiği yerden kopsun'mantığı artık işlemeye başlamış-tır. Bu süre zarfında Yahudi ce-maati de büyür. İkinci Dünya Sa-

vaşı'nın arifesinde Filistin'de ya-şayan her dört kişiden biri Yahu-di'dir ve Filistinliler henüz ger-çekten seslerini duyuramamışlar-dır.

Filistinlilerin sahneye çıkmasıiçin, 14 Mayıs 1948'de İsraildevletinin kurulmasını beklemek gerekir. İlk manzara, birleşik

Arap ordularını darmadağıneden İsrail birliklerinden kaçan binlerce mültecidir.

Birleşmiş Milletler planı uya-rınca bağımsızlığını kazanmasıgerekirken, Filistin devletinin ku-ruluşu bir kez daha belirsiz bir tarihe ertelenir. Filistin toprakla-

rının yüzde 55'ine yayılmış bir İsrail devletinin reddi, birinci

O r t a d o ğ u ' d a s ı n ır la r ı n d a n s ı1947'de İngilizler Filistin üzerindeki manda hükümetine son verirler. Birleşmiş Milletlerbölgenin İsrailliler ve Filistinliler arasında paylaştırılmasma girişir. Neguev gölündeki

genişçe bir alan Yahudi nüfusa verilir ve Filistinlilerle aralarındaki geçici sınırlar çizilmişolur. 1948'deki ilk İsrail-Arap savaşının ardından Filistinliler kuzeydeki Nazaret'i, Mısırsınırındaki topraklarını, Yafa'yı ve Kudüs'ün batı yakasına kadar olan Ürdün Filis-tini'ndeki topraklarını kaybederler.

Filistinliler, nüfusunun yüzde66'sını oluşturdukları bir ülke-nin topraklarının sadece yüzde45'ini veren paylaşımı kabul et-mezler. Toprakların üçe bölün-mesi önerisini de reddederler.'Ya hep ya hiç' stratejisi Mısır,

Ürdün ve Suriye'nin çıkarlarına yarasa bile o tarihte hâlâ örgütlü

Filistinliler, nüfusunun yüzde66'sını oluşturdukları bir ülkede, yüzde 45 toprak payınıkabul etmediler.

Arap-İsrail savaşıyla sonuçlanır.Uğranılan bozgun sonrasında Fi-listinliler kendi kaderlerini belir-

leme hakkını devrederek 'kardeşülkeler' elinde oyuncağa dönü-şür.

olmayan Filistinlilerin doğrudançıkarlarına zarar verir.

Daha sonra Filistinliler için

20 yıllık karanlık bir dönem baş-lar. Davaları, doğmakta olan Arap ulusunun davasına dönü-

şür. Ürdün Filistini'ndeki Filis-tinliler Haşimi krallığının pasa-portunu taşırken Gazze'li Filis-tinliler Mısır otoritesi altında ya-şarlar. Gazze'dekiler arasından bir milyona yakın insan da ya-şamlarını Birleşmiş Milletler yö-

netimindeki mülteci kampındasürdürürler. Filistinliler, sesleriniduyurabilmek için, davalarını

Arap kardeşlerine havale ederler,onlar da davayı istedikleri gibi yönlendirirler.

Yine de 1964'te Filistin Kur-tuluş Örgütü (FKÖ) kurulur. Mı-sır etkisi altındaki örgüt herhan-gi bir içeriğe sahip değildir veNasırın çıkarlarını korumaya

yarar. Daha sonra her Arap ül-

kesinde Filistin halkını korumaörgütleri kurulur. Artık Filistinli-ler seslerini daha fazla duyur-

Popüler TARİH I Ekim 2000 • 63

Page 58: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 58/123

maktadırlar. Aslında 1959'da Kuveyt'te,

aralarında Yaser Arafat'ın da bulunduğu sürgündeki bir grupgenç mühendis ve aydın, ilk ba-ğımsız örgütü kurmuştur zaten.

Bu örgüt 1965'te, İsrail toprakla-rında yaptığı ilk eylemle kendinigösterir. Bu El-Fetih hareketidir. Ancak örgütün saygınlık kazan-ması ve sahneye tam olarak çık-ması için, 1968 yılını beklemek gerekir.

İsrail'in Arap ordularına kar-şı kazandığı yeni zaferin ardın-dan, 3 Şubat 1968'de Arafat,FKÖ'nün yönetimini ele geçirir.

Yaklaşık bir ay sonra bağımsız-

lık mücadelesinin yeni lideri ünlüKarameh muharebesine katılır.İsrail ordusu tarafından kuşatı-lan Filistinli bir grup savaşçı, ogüne kadar yenilmez olduğu dü-

şünülen bu güce karşı direnir.Bozguna rağmen mit doğmuştur: Artık Filistin'in bir savaş şefi var-dır ve savaşçıları kendini ispat et-miştir. Bu tarihin sembolik bir anlamı vardır; çünkü aracılar ol-

madan İsrail'e karşı verilecek mücadelenin başlangıcıdır.Topraklar meselesi söz konu-

su olduğunda, işler karmaşıkla-şır. 1967'deki Altı Gün Savaşlarısonrasında Filistin topraklarınıntamamı İsrail'in kontrolüne geç-miştir. Kudüs artık kutsal bir yer değildir ve Moşe Dayan, üç diniçin de kutsal olan kente büyük patırtı içinde girer.

Bu bozgunun öğretici bir ya-

nı da olmuştur: Filistinliler artık kendilerinden başka kimseye bel bağlamamaları gerektiğini anlar-lar. Bu arada Arafat'ın birliklerieşi görülmedik bir terör sürecinedalarlar. Önemli eylemler birbi-rini takip eder.

Filistinliler Arap kardeşleri-nin 'dostluğunu' bir kez dahatest ederler: Özellikle de1970'lerde Ürdün'de zorluklar

yaşanır. Filistinliler, İngilizlerin

kurduğu bu küçük krallığın nü-fusunun yüzde 60'ını oluştur-maktadır. Kral Hüseyin tehlikeyihisseder ve Filistinli savaşçılarınÜrdün'deki varlığını ortadankaldırmaya karar verir. Bir 'KaraEylül' gününün ve dört bin ölü-nün ardından, fedailer Lübnan'açekilirler.

Bu acı deney, FKÖ'nün ol-gunlaşmasında önemli bir adım-dır.

İşte aynı dönemde Arafat İs-rail'deki barış yanlılarına gizliceilk aracıları yollar. FKÖ'nün li-deri, uzlaşmanın faydalarını an-lamıştır. Bunu bütün dünyayailan etmekte de gecikmez. Filis-tinliler ilk diplomatik devrimi,

Filistin'de İntifada olayları, aşırıİslamcıların Arafat'ı baskı altına alanhareket tarzlarıyla aşağı yukarı, aynıdönemde siyaset sahnesine çıktı.

M o ş e D a y a n K u d ü Yıl 1967: Altı Gün Savaşları'nınsonunda, zaferin mimarları MoşeDayan (ortada) ve İzak Rabin (sağ-da) 'kurtarılmış' Ağlama Duvarı'nadoğru yürüyorlar. O zaman Millî Savunma Bakanı olan Dayan, Arapülkeleri karşısında İsrail direnişininsembolüdür. 1967'de GenelkurmayBaşkanı olan Rabin, 1992'de Baş-bakan olur ve 1993'te FKÖ ile barışsürecini başlatır. Ancak bunuhayatıyla öder.

1974'te Birleşmiş Milletler kür-süsünde gerçekleştirir. ABD'ninmuhalefetine rağmen FKÖ'nünlideri ilk defa uluslararası bir kuruluşun kürsüsünde konuş-mak üzere davet edilir. Bir elin-de zeytin dalı diğer elinde silah

tutan Filistin lideri 13 Kasım'dakürsüye çıkar ve öngörülendendaha yumuşak bir konuşma ya-p a r .

Arafat ilk defa Yahudi, Müs-lüman ve Hıristiyan cemaatleri-nin bir arada yaşaması tezini dilegetirir ve örgütünün İsrail dışın-da terörü reddettiğini ilan eder.

Yaklaşık bir yıl sonra Arafat,İsrail solu ile iletişim kurmak is-ter. Araya sağ iktidarlar da girer

ama bu süreç, İsrailli özel görev-lilerle Filistinlilerin Oslo'daki

64 • Popüler TARİH IEkim 2000

Page 59: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 59/123

A ç ık b i r f e t ihİsrail, 5-10 Haziran 1967 tarihlerindeMısır, Suriye ve Ürdün'e karşı savaşır.Zafer kazanan İsrail ordusu Sina veGolan'ın kontrolünü ele geçirir. Böyleceİsrail toprakları iki katından daha fazlagenişler. Bir milyon Filistinli İsrailtopraklarında kalmıştır.

H a lk k a h ra m a n ıFKÖ lideri Yaser Arafat'ın 1974'teBirleşmiş Milletler'de yaptığı konuşmaFilistin devletinin tanınması yolundaatılmış önemli bir adımdır. Kürsüden birzeytin dalı ve bir silah sallar. Buhareketiyle kırılgan uzlaşma yolunaadım atmış olur.

Leo par P l an ı şe k illenOslo görüşmeleri sırasında ayrıparçacıklardan oluşan Filistin devletinintohumu atılır. Tartışmalar bu dağınıkadacıkların birleştirilmesi noktasındatıkanır. Ürdün vadisinin ve oradaki sukaynaklarının kontrolü, düğümnoktalarından birini oluşturmaktadır.

buluşmasına kadar uzanır. Os-lo'da, karşılıklı tanıma içerenmektuplar sunulur. Daha sonraBeyaz Saray'ın bahçesinde bek-lenmedik bir biçimde el sıkışılır.Bu, kararlı ve büyük bir adımdır.Böylece İsrail, Filistin'in varlığınıreddetmeye bir son vermiş olur. Ve o tarihte, Filistin devletininkurulması henüz gündeme gel-memiş olsa bile, tüm kafalarda yer eder.

Aradan geçen 7 yıl zarfında,sonuçlandırılması gereken barışsüreci inişler çıkışlar yaşar. An-cak Arafat artık bugün kendi ta-rafını dizginleyemeyecek durum-dadır. Belli topraklar üzerinde

kendisine tanınan özerklik Ara-fat'a herhangi bir hareket alanıkazandırmamaktadır. 13 Eylül

1993'te vadedilenler hâlâ gerçek-leştirilmiş değildir. BirleşmişMilletler'in uyarılarına rağmenİsrailliler toprak işgaline devametmektedir. Yorgun savaşçınınister son hamlesi, ister çılgın ka-

daşları tarafından ihanet olarak algılanacaktır. Kudüs'ten vazge-çemez, sembolik bile olsa mülte-cilerin geri dönüşünden vazgeçe-mez. İsrail hükümetinin keyfi is-tediği zaman serbest bırakacağı

Yedi yıllık pazarlıkların ardından, barış süreci boğazlanacak mı?Kudüs krizi gerginliği daha da

yükseltecek mi?rarı isterse de onur mücadelesiolarak kabul edilsin, Filistin'in bağımsızlığının ilanının artık bir mantığı vardır. Artık sıkışmışolan Arafat daha fazla müzakere

edecek konumda değildir. Şu an-da tüm oyununu oynamış du-rumdadır ve yeni tavizler yan-

koruma altında bir hükümeti yö-netmekle yetinemez.

Bu durumda belki de Arafat, bağımsızlığın tek taraflı ilanının ve oldu bitti politikasının bedeli-

nin, sadece Filistinliler için değil,İsrailliler için de çok ağır olacağı-nı düşünmektedir.

Popüler TARİH I Ekim 2000 • 65

Page 60: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 60/123

TIRAŞ

Ji let , s aka l ınbacağ ın ınası l kırdı?Geçmişimize jilet değil, sakal ve bıyıkegemendi. Sakal ve bıyık, erkekliğin enbüyük simgesiydiier. Ama sonra her şeytepe taklak oldu: Sakalın itibarıeksildikçe tıraşın önemi arttı. Erkekdediğin, jilet kullanır oldu!

GÖKHAN AKÇURA

Jilet deyip geçmeyin. Er-kekliğin bir zamanlar en büyük simgesi olan du-dak ve çene kıllarını, yada diğer adıyla bıyık ve

sakalları tarihin derinliklerinegönderen bir araçtan söz ediyo-ruz! Elbette oldukça yeni za-manların konusu. Geçmişimize

jilet değil sakal egemen. 'Saka-lım yok ki sözüm dinlensin', 'atakişinin sakalı olur' sözleri, hep omazinin izdüşümleri. O mazidesakalı olmayan bir çehre düşü-nülmezdi bile.

Erkekler ancak daha büyü-

medikleri ya da köse olduklarıiçin sakalsız olabilirdi. Bir vakit-ler Şinasi, saçkıran illetindenkurtulmak için sakalını kestirin-ce başına gelmedik kalmamıştı. Yıllar sonra sadrazam Ali Paşa, bu berber olayını bahane ederek Şinasi'yi görevinden uzaklaştır-mıştı. Haksız mıydı? Sakalsızadam, nasıl adam yerine konula-caktı!

Bu sakallar çeşit çeşitti: Keçisakal, teke sakal, çember sakal,top sakal, torba sakal, deyirmisakal, tahta sakal, köse sakal,kaba sakal, Didon, Babiş, Nor-dik (bıyıksız sakal), Bektaşi sa-kalı, helvacı sakalı, Garibaldi sa-kal, bedevi sakalı, Mormon sa-kalı, süpürge sakal, kıvırcık sa-kal, çatal sakal, yanak sakalı...

BERBERLER AÇKALMAZ MIYDI?

Bıyık ve sakalına çok bağlı bir millet olduğumuzdan, ber-

berler aç kalmamak için değişik işler yaparlardı. Saç ve sakallarıdüzeltmenin yanı sıra hacamat

yapmak, sünnet etmek ve dişçekmek berberlerin asal görevle-ri arasındaydı. Berber araçların-dan biri olan ustura, elbette ki ji-letin büyükbabası sayılmalıdır.

Ama usturanın eskiden bugünküişleviyle kullanıldığım söylemek pek mümkün değil. Ustura özel-likle sünnette ve ense tıraşında

etkin olarak görev alırdı. Yüze ustura dokundurmak

66 • Popüler TARİH/ Ekim 2000

Page 61: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 61/123

mekruh sayıldığından, daha sa-kal koyacak yaşa gelmeyengençler, makas ya da cımbız kul-lanırlardı. Makas ve cımbız traşıtüylerin sertleşmesini de önledi-ğinden makbul sayılırdı.

BIYIK ÇEŞİTLERİBatılaşmayla birlikte, sakallı

yüzlerin yanına sakalsızlar daeklendi. Ama bıyıklar yerli ye-

rinde duruyor, hatta daha gör-kemli bir hale bile getiriliyorlar-dı (Enver Paşa ve Hürriyet Kah-

ramanı Niyazi'yi hatırlayın).Bıyık da, bir çeşit modaya

bağlıydı. Turgut Etingü'nün bir yazısında belirttiğine göre, her bıyık her yüze gitmezdi. Bu ne-denle bıyıklar önce yüz hatları-na, sonra da zevke ve yakışık al-dığı biçime göre isımlendirılirdi:

"Esmer kimselerde umumi- yetle 14-15 yaşlarında, sarışın-larda ise 18-20 yaşlarında belirti

halinde olanına 'terlemiş", birazkalınca ve dudaklar kadar uzunolanına 'kaytan', kaim ve dudak

sınırlarını biraz geçmiş olanına'pırasa', bir tutam pöstekiye

benzeyenine 'pos', enli ve hemuzun hem kalınma 'pala', üstüdar, altı genişlere 'yastık', kısala-ra 'kelebek', yandan yukarıyadoğru, uçları sivrilmiş olanlarına'karanfil', dudakların ucundankıvrılmışlarma 'vav', bunun 90derecelik tam diklerine 'vilhelm-kâri' bıyık denirdi." (Turgut

Etingü, 'Bizde Bıyık ve Meşhur Bıyıklılar', Hayat, 12 Nisan1962)

Osmanlı insanı,yüz hatlarınauygun birbiçimde sakal ve bıyıkbırakmaya özengösterirdi.

Popüler TARİH/ Ekim 2000 •67

Page 62: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 62/123

TIRAŞ

SalâhaddinGiz'inobjektifinden,1930'lu yıllarınbir Beyoğlu vitrini ve birtıraş sabunuilanı...Sağda ortada,Sevda Ferdağ'lıbir jilet ilanı.

SAKALIN İTİBARI ELDENGİDİYOR

Yüzün sakal ve bıyıktan aza-de bir hale gelmesi ise cumhuri- yeti beklememiz gerekiyor.Cumhuriyetimizin ilk dönemifanatik ölçüde sakal düşmanıdır.İbrahim Alâettin Gövsa, 'TıraşBahsi' başlıklı bir yazısında bukonuda şöyle der: "Eskiden bir adamı haysiyetten düşürmek için tıraş ederlerdi. Bugün tıraş-sız gezerseniz itibar ve haysiyeti-nizden bir şeyler eksilebilir. De-mek ki sakalın itibarı eksıldikçetıraşın ehemmiyeti artmıştır."(İ. Alâettin, 'Tıraş Bahsi", Yedı-gün, 23 Ağustos 1938)

Gövsa başka bir yazısındaise şaka yollu, sakalı itibardandüşürenin kadınlar olduğunusöyler: "Sakalın itibardan düş-mesinde mutlaka kadın parmağı vardır. Onlar erkeklerle her şey-de beraberlik istemiyorlar mıy-dı? İşte bunu da yaptılar

ve şimdi ne sakala min-net, ne bıyığa! Halbukikadın eskiden olduğugibi erkeğin sa-kallısını beğen-miş olsa, bu-gün köseler biletakma sakal kulla-nırlardı. Doğrusu bir kadı

nın ince parmaklarını uzun bir sakalın telleri arasında dolaştır-ması esatirdeki musiki perileri-nin arp çalmaları kadar güzel bir manzaradır. Ve eski kadınlarda bu klasik zevk vardı. Şimdi sa-kala değil, bıyığa bile tahammül-leri yok. Bu ne acı bir zevk düş-künlüğüdür yarabbi!" Yazı şöy-le bitiyor: "Vaktiyle 'aşağı tü-kürsem sakalım, yukarı tükür-sem bıyığım' derdik. Şimdi nesakal var, ne bıyık! Tükür tükü-rebildiğin kadar!" (İ. A.Gövsa,'Sakala Hasret', 1935, SözOyunları, İstanbul t. y.)

HARP, SAKALINÜZERİNDEN Mİ GEÇTİ ?

Olay, tartışılamayacak kadar net biçimde karşımızda durmak-tadır. 'Adabı Muaşeret' kitabı-nın tam 96 . sayfasında, 'Erkek-

lerde Tuvalet ve Giyini-şin Yeni Adabı' başlığı-

altında konununayrıntılarına giri-

lir. "Es-

68 • Popüler TARİH/ Ekim 2000

kiden erkek denilince evvelâ sa-kal ve bıyık hatırlanırdı," diye başlanan söz, bir zamanlar saka-lın sahip olduğu ihtişamı çaresiz-ce hatırlattıktan sonra, "velhasıl bütün beşeriyet için sakal, umu-mi harbe kadar asırlarca kuvvet ve kudret alâmeti addedilmiş-tir," diyerek ilginç bir analize bağlanır: "Gariptir ki, umumiharp sanki beşeriyetin sakalıüzerinden geçmiştir. Cihan harbiinsanların sakalını alıp götürdü!Bugün hemen hiçbir millette ar-tık sakalın bir kıymeti kalma-mıştır. "

Kitabımızın yazarı MuhittinDalkılıç, elbette hâlâ tek tük deolsa sakallı insanların görüldü-ğünü teslim eder. Ama bunlarınhemen hepsi geniş tabiatlı, ra-hat, biraz ağır mizaçlı, gereğin-den fazla halim selim adamlar-dır. Ya da "asri hayatın hız vecereyanlarına karşı hissiz kal-mış" bilim insanlarıdır. Bölüm,konunun 'yeni adab' açısından

vardığı noktayı tartışılmaz bi-çimde ortaya koyar:

"Bugün asrî yüz, matruş yüz-dür. Bıyıklı bir erkek, asrî bir erkek sayılmı- yor. (...) Bugün-lerde asrî tip, bı-

yık ve sakalölünceye kadar suratında görün-meyen bir tiptir.Matruş olmak-taki temizlik,pratiklik, zinde-lik ve gençliktenhayli kâr teminedinilebilişi, bı- yık ve sakalın bir daha avdetedebilmesine imkân bırakmaya-caktır. (...) Bugünün muaşere-tinde bıyık ve sakal o derece ha-ramdır ki, traş olmaksızın hiçbir nevi ziyaret yapılamaz. Hattagece bir suareye iştirak mecburi-

yetinde olanlar, gündüz bir, gecede ayrıca bir defa traş olmak

Page 63: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 63/123

mecburiyetindedirler. Bugünküerkek tuvaletinin ilk esası olantıraşın ehemmiyeti o kadar yer-leşmiş ve herkesçe malum ol-muştur ki, bu hususta fazla sözsöylemenin de kârilere [okurla-ra] bir üçüncü tıraş olacağındankorkarız." (Muhittin Dalkılıç, Yeni Hayat Adamına Yeni Ada- bı Muaşeret, İstanbul 1932, s.96-98)

ELLİ YILLIK TAVSİYELER Yedigün dergisinde bir başka

yazar ise, "medeni adam her güntıraş olur" vecizesini yumurtla-makta ve şöyle devam etmekte-dir: "Eğer tıraşı temizliğin bir şartı sayacak olursak her sabah,

yüzümüzü yıkar, başımızı tarar gibi tıraşımızı da olmamız lazımgelir. Yüzümüzde bir kirin kal-mamasına dikkat ederken siyahsiyah kılların bulaşmasına nasıltahammül edebiliriz? Sonra tıra-şın insana verdiği büyük bir zevk vardır. Yüzümüzden belki bir dirhem kıl atmışızdır, fakatokkalarca yükten kurtulmuş gibihafiflediğimizi hissederiz. Tıraş-tan sonra duyduğumuz bu hafif-lik yalancı değildir. Tıraş ameli-

yesinin yüzümüze temin ettiğimasajın da bunda hakikaten bir rolü vardır." (Dr. F. R., 'Tıraşolmasını biliyor musunuz?', Ye-digün, 22 Eylül 1941)

TÜRK DERİSİNETÜRK JİLETİ

Konumuzun gazete ilanları-na izdüşümünü kısaca gözdengeçirelim. Tahmin edileceği gibi,Osmanlı dönemi gazete ilanla-rında ancak sakal ve bıyık koz-

Sakallı Celal diyor ki:Tıraşlı erkek beğenilir mi? Yakın Türk tarihinin en ünlü sakallılarından biri olan Sakallı Celal'le(fotoğra fta) sakal üstüne bir röportaj:

- Niçin sakal bırakıyorsunuz?- Kendiliğinden çıkıyor. Ben size niçin kesiyorsunuz diye sorsam, makulbir cevap verebilir misiniz?- Temizlik üstad?- Temizliği de kolay, Hamam lifi gibi. Sabunu sürdün mü kendiliğindenkabarıveriyor mübarek!- Sakal üstüne bize neler söyleyeceksiniz?- Her şeyin bir iyi tarafı, bir de kötü tarafı vardır. Bir kere sakal, başaçıkılmaz bir nesne değil. İnsanı yazın serin, kışın sıcak tutar. Güzellikbahsine gelince; insanlar alıştıklarına uyarlar. Sakalın da güzelliği,çirkinliği böyledir. Sakalsız adamın güzeli, çirkini olduğu gibi sakallıadamın da güzeli çirkini vardır. Öyle sakallar vardır ki, belediyesüpürgesi gibi, insan nefret eder... Ben gençliğimde, bir kız bilirim,sakalımı fazla kestiğim zaman benimle kavga etmiştir. Hem deağlayarak!..- Kimdi bu kadın?- Şimdi karıştırma eski defterleri. Neyse diyeceğim, tüy denilen nesnehaddi zatında, Allah vergisidir. İnsanın ruhaniyeti, biraz da saçında,başındadır. Sinek kaydı tıraş olmuş bir kelle ile lepiska saçlı bir başarasında ne fark varsa, sakallı ile tıraş olmuş bir adam arasında da ofark vardır. Harp içinde, Fransa'dadüşmanla işbirliği yapan kadınların kafasınıtıraş ettiler. Demek ki en büyük ceza buimiş... Onun için, ben sakalsızlığı övenleregüler geçerim. Aç adamın orucu müdafaasıile tıraş olan adamın sakalsızlığı müdafaasıaynıdır... Erkek aslanla dişi aslan, horozlatavuk... Hangisi güzel? İtikadımca insanlarışaşırtan şu olmuştur: Kısa görüşlülük! Ademoğlu, erkek olduğu için dişiyi sevmiş.Onun suratında tüy olmadığından onu güzelsanmış. Yani güzellik mefhumunu onunlabir tutmuş, haydi ben de öyle olayım,demiş... Kadınları uzun zamanokutmadıkları için, o da güzellik

mefhumunu erkeğin görüşüne göreöğrenmiş; erkeğin telkini altında kalmıştır. Halbuki, yaradılışına göre,sakallı adamı beğenmesi gerekir. Bir kızın tıraşlı bir erkeği güzelzannetmesi hazindir! ( Resimli Hayat, Eylül 1952)

metikleri boy gösterebiliyordu.Örneğin Pertev kremleri, bıyık

ve sakalların düzgün durmasına yardımcı oluyor, Kimyager OsibCilâlyan Efendi'nin pazarladığıNervekom markalı boya da,"saç, sakal ve bıyıkları siyah ve

kumral renklere boyamak içinnev icad bir su" olarak tanıtılı-

yordu.

Tıraş bıçaklarının piyasayaçıkıp, ilanların gazetelerde boy göstermesi için, matruşluğundevlet felsefesi haline geldiğiCumhuriyet yıllarını bekleme-miz gerekiyordu. 1904 yılındapiyasaya çıkan Gillette marka tı-

raş bıçağı, Türkiye'de ürüne adı-nı verip 'jilet' olarak anılmasınısağladı.

Popüler TARİH/ Ekim 2000 •69

Page 64: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 64/123

TIRAŞ

50'li yıllardaTürkiye'de'bıyık' yenidenitibar kazandı.En revaçta olan

bıyık tarzı daünlü AmerikalısinemaoyuncusuDouglasFairbanks'tanilham alınantarzdı.

"Kesmez, tıraş eder" sloga-nıyla dikkatleri çeken Gillette, bir süre sonra 'elektrikle su ve-rilmiş' çelikle yaptığı bıçakları'Mavi Jilet' tanımlamasıyla pa-zara sürdü. 1940'ların sonundaise oldukça iddialı sloganlar or-taya atıyordu: "Gillette çeliği,camı bile kesecek sertliktedir!"Neyse ki, aynı ilanın altında da-ha sevimli bir sesleniş de yer alı- yordu: "Günaydın Gillette'le başlar".

Piyasada Gıllette'in yanı sıra,diğer yabancı markalar da yer alıyordu. Nacet bunların en güç-lülerindendi. International, Sa-hara Gold, Poker Play ve Soup-lex-Platine tıraş bıçaklarımatruşlar pazarında anlamlı bir yer edinmeye çalışıyor-lardı.

Bu arada hemenhepsi "halis İs- veç çeliğinden" yapıldığını id-dia eden bir di-zi yerli tıraş bı-çağı da, rek-lamlarla erkek-

70 • Popüler TARİH/ Ekim 2000

leri saflarına çekmeye çalış-maktadır. Radium, Emir, Yıl-dırım, Bozkurt, Hasan, Halk,

Yaman, Arslan, Has, Zaza, Ahun Çiçek, bu markalarınilk göze çarpanlarıydı. Bunla-

rın reklam metinleri de tüketi-cilerin milli duygularına sesle-niyordu. Bu konuda en hakikimilliyetçi sloganlar Bozkurt veHalk tıraş bıçaklarına aitti."Ey Türkoğlu Türk" diye baş-layan bir ilanları şöyle devametmektedir: "Alacağınız tıraş bıçaklarının kimin malı oldu-ğunu öğrenmeden sakın alma.Çünkü sana Türkoğlu Türk-ten başkası yâr olmaz"(1938). Bu bıçakları imal edenfirmanın ne denli samimi ol-duğunu da, tabelalarında "ÖzTürk Ticarethanesi" adınıokuyunca hemen anlıyordu-nuz.

Tıraş olayının diğer yanla-rıyla ilgili ilanlara ise daha

sonraki yıllarda rastlıyoruz. Tı-raş sabunu, losyonu, fırçası ilekoca bir 'parlak yüz' sanayiioluşmuştur. 'Erkeğin ziyneti sa-kalıdır' sözü artık çok gerilerdekalmıştır. Hakiki erkek matruşerkektir! Değil mi ki o önce sa- bunu fırçasına sıkmakta, yüzünüköpürtmekte, makineye yerleş-tirdiği bıçağıyla tıraş olmakta, bol suyla yıkadığı yüzüne losyonsürmekte, ardından tahriş olma-sını önlemek için krem kullan-maktadır. Artık 'genç', 'kibar','havalı', 'yakışıklı' olmak hakkı-dır.

BIYIĞIN YENİDEN YÜKSELİŞİ

Matruşluk serüveninin or-talarında bir yerde, bıyık ye-niden gündeme gelir. Reşat

Ekrem Koçu"bıyık modası,

bilhassa genç-ler arasındaİkinci DünyaHarbi sonların-da, 1950'densonra başladı

ve aldı yürüdü," dedikten sonraşöyle devam eder: "Amerikalıünlü sinema yıldızı Douglas Fa-irbanks'in adına nisbetle Doug-las bıyık, memleketimizde yeni bıyık modasının ilk örneği oldu.

Şöyle ki, altı ve üstü derince kır-pılır, bıyık ince bir şerit halinialır, dudak bitimlerini de azıcık geçerek uçları kesilir, uç kısmıda orta kısma nisbetle daha ka-lıncadır. Douglas kesimi bıyık sonraları daha da inceldi, dudak üstünde bir sıçan kuyruğuna benzedi, bir delikanlı, gençadam yüzü-ne yakıştığıasla söyle-

nemez. Bir zaman la r kadınların, kızla-rın kaş yolmala-rına benzeyen bir moda hastalığı-dır." (Reşat Ek-rem Koçu, Türk Giyim, Kuşam veSüslenme Sözlü-ğü, İst., 1960)

Bıyığın bu ye-niden yükselişielbette jiletin sal-tanatına halel ge-tirmez. Ama tıraş bıçağının en cid-di rakibi de aynıdönemde gündeme gelecektir.1950'li yıllarda geniş kitlelerinkullanımına sokulan elektriklitraş makinesinin ilanlarında, ogüne kadar çok zevkli bir iş ola-rak sunulan jiletle tıraş olmanın,artık nasıl bir külfet haline dö-nüştüğünü öğrenmeye başlarız!

"Zamandan tasarruf etmek ve usturanın sebep olduğu deritahrişatından kurtulmak için enemin vasıta", tabii ki elektriklitıraş makinesi olacaktır. Ama ilk heyecan geçtikten sonra, buelektrikli oyuncağın yüzleriniharap ettiğini düşünen birçok sakal düşmanı erkek (sanırım tı-raş bıçaklarının artan reklamla-rının da etkisiyle) eski sevgilileri-ne dönüş yaparlar.

Page 65: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 65/123

REKLAMLARIN'İKİNCİ BAHARI'

Tıraş bıçağı reklamlarının bu ikinci baharında 'erkekli-ği' arkasına alarak savaşalanına çıkmak bir

kanlık halinegelmeye baş-lar. 19501ı

yıllarda Po-ker-Play tıraş bıçağı ilanındakierkeğimize genç bir kadın sarılmıştır ve altındaşu bilgiler bulunmaktadır:"Bu emelinize nail olmak için her sabah Poker-Play iletraş olunuz."

Bu konudaki en maçosöyleme kavuşmak için, 1980 yılını ve

Ajans Ada yaratıcılığını bekle-memiz gerekiyor. İşte size SevdaFerdağ'ın televizyon reklamla-rında oynadığı, Perma Sharpkampanyasından bir dizi slogan:

• Erkek merttir, arkadaştır,müşfiktir, sırdaştır, sevgilidir,tıraş olur, Perma Sharp kulla-nır!

• Erkek yiğittir, gururludur,askerlik yapar, efendidir, arka-dan konuşmaz, tıraş olur, Per-ma Sharp kullanır!

• Erkek sünnet olur, asker-lik yapar, rakı içer, PermaSharp kullanır!

Kampanyanın en sert başlığıise sanırım şu: "At. Avrat. Silah.Bıyık. Rakı. Perma Sharp!: İşteerkek".

İnsanın, "Ah zavallı sakal,erkekliğin bunca dışına itilmek için ne yaptın acaba?" diye sora-sı geliyor.

JİLET VE SAPI...Jilet reklamlarında aynı çiz-

ginin bir devamını, bundan yedisekiz yıl kadar önce çekilen AliDesidero'lu Derby reklam film-lerinde görebiliriz. Hatırlanacağıgibi, 'Ali Desidero' Mazhar, Fu-

at, Özkan üçlüsünün bir şarkıkahramanıydı. Türkçe rap'in ilk örneklerinden. Derby-Tek (bu

arada tarihçemizde, jiletin arka-sına takılan bir sap ile uzadığını

söylemeyi unuttuk galiba)tıraş bıçaklarının reklamkampanyası için istiareye

yatan Ali Taran, filmlerde

bu hayali kahramanın ete ka-na bürünmesine karar ve-rince olan olmuştu. O

zamanlar yaptığımız bir konuşmada şöy-

le anlatmıştı Desı-dero'yu:

"Ali Desidero bizim mahalleri-mize özgü bir tip.Delikanlı. Dürüst.

Biraz tutucu. Amaherkes gibi biraz İn-gilizceci, arada bir 'yes' der, 'okey' der.

Kısaca Ali Desidero Türkiye'deherkesin kabul edebileceği, sı-cak, iyiliksever, ailevi nedenler-den dolayı okuyamamış amatahsilli olmanın nimetlerinin bi-lincinde, melek kalpli ama biraz-cık da dayı bir insan manzarası-dır. Her mahallenin bir Ali Desi-dero'su vardır. Biz de işte bu AliDesidero'yu, öncelikle gözün gö-receği bir tip olarak, reklama çı-karmayı düşündük."

Bu arada hatırlatmadan dageçmeyelim, Derby'nin bu rek-lamlardaki sloganı, "Sapma ka-dar Derby" idi. Sloganı biraz ka-

ba bularak 'niye sapma kadar'diye münasebetsiz bir soru sor-mamızı müstehzi bir gülümse-meyle karşılamıştı Ali Taran,Derby-Tek'i göstererek, "İştegördüğün gibi bu aletin gerçek-ten bir de sapı var" sözleriyle budenli basit olguları bile fark et-mekten aciz olan gözlerimiziaçarak, bizi aydınlatmıştı (bu

yaklaşım günümüzün gözde bir reklam ekolü olarak yaşamayadevam ediyor).

Lafı fazla uzattım galiba.Özetleyelim. Sakallı bir toplum-dan, matruşluğa yelken açmışız.

Sakalın sapı samanına karışmış.Bıyıkları fora etmişiz. Sonundasen sağ ben selamet, tıraş edipkurtulmuşuz, erkek olmuşuz.Öztürk jiletine Bozkurt kalbimi-zi vermişiz. Sevda Ferdağ gülü-

vermiş. At avrat tıraş bıçağı de-mişiz. Bıçak sakala dayanmış,sapı uzamış, matık demişiz.Gökten üç jilet düşmüş. Bu neinanılmaz bir macera yarabbi!İnsan merak ediyor ister istemez.

Hazreti İbrahim şu koyunun boynunu hangi marka jiletle...Tövbe tövbe varabbi...

Yıl1 9 5 1 ,İzmir fuarı:Globusmanntraşbıçaklarınınpavyonu.

Popüler TARİH /Ekim 2000 • 71

Page 66: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 66/123

Cumhuriyet'e giden yolda...

İstanbul 'un işgal gün1920'nin o puslu Mart günlerinde Necdet Mahfi

Ayral 12, Rakım Ziyaoğlu ise 14 yaşındaydı.Perihan Ongan, Niyazi Tarman, Fahriye Yen ve

Berin Nadi ise daha küçüktüler. Ama hepsininanılarında işgal günlerinin derin izleri bugün deyaşıyor. Tabii 1923 Ekim'inin kurtuluş günleri de.

Paşa Hazretlerine,Bu sabah Şehzadebaşı'ndaki

Mızıka Karakolu'nu İngilizler basıp oradaki İngilizlerle asker-

ler müsademe ederek neticedeşimdi İstanbul'u işgal akına alı- yorlar... Manastırlı Hamdi"

Bu acı günleri yaşayan İstan- bullular arasında, bugün hâlâhayatta olanlar var. Biz de onla-rın bir kısmıyla görüştük. Bun-lardan biri, halen sahneye çıkan

ve 'dünyanın en yaşlı aktörü' sa- yılan Necdet Mahfi Ayral . 92 yaşındaki Ayral o günlere aitanılarına ilk paragrafı şöyle açtı:

"İstanbul'un işgal edildiğinisokaklarda ecnebi askerleri gö-rünce anladık. O günlerde Gala-tasaray Lisesi'nde öğrenciydim.Beyoğlu'nda İngiliz Mecusi as-kerleri dolaşıyordu. Bu askerler Boğaziçi'nin her tarafına dağıldı.

İngilizler Boğaz'da karargâh ola-rak Çubuklu ve Paşabahçesi'niseçmişti. İngiliz ve Fransız asker-

72 • Popüler TARİH I Ekim 2000

İSKENDER ÖZSOY

İstanbul'un işgali MustafaKemal'e 1920 yılının 16Mart günü sabah saat10.00'da Manastırlı Ham-

di tarafından şöyle bir telgrafla iletilmişti:"Ankara'da Mustafa Kemal

Necdet Mahfi Ayral (üstte),işgalgünlerindeGalatasarayLisesi'ndeöğrenciydi.

Page 67: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 67/123

leri Beyoğlu'nda geçit resmi ya-par gibi kalabalık yürürlerdi. Alışverişlerini de topluca yapar-lardı. İşgal askerleri İstanbul'da-ki azınlıklarla temas halindeydi-ler, onlarla daha iyi anlaşıyorlar-

dı. Şehirde daha çok karacı as-kerler görülüyordu. Liman işgalkuvvetlerinin gemileriyle doluy-du. Galatasaray Lisesi öğrencile-ri olarak çok üzgündük. Aramız-da 'Bu askerler ne zaman gide-cek' diye konuşurduk hep."

İşgalin başladığı tarihte 12 yaşında olan Ayral, İstanbul'unkurtuluşuyla ilgili olarak da şun-ları söyledi:

"İşgal askerleri birden gö-

rünmez oldu. Büyüklerimize sor-duk, 'Çocuklar işgal kuvvetleriİstanbul'u terk etmek üzere ha-zırlanıyor' cevabını aldık. Harpgemilerinin limandan çıkışınıseyrettik. İstanbul artık eskigünlerine ve hürriyetine kavuş-muştu. Sokaklar, evler ve işyer-leri bayraklarla donatıldı. Her yerde coşku vardı. Şarkılar söy-leniyor, fener alayları düzenleni-

yordu. Kurtuluşun şerefine okul-

lar bir hafta tatil edildi. Kurtuluşşenlikleri günlerce devam etti."

GÖRKEMLİ KARŞILAMA İstanbul'un kurtuluşundan

bir gün önce Üsküdar kurtul-muştu. 5 Ekim 1923 tarihindekomutasındaki askerlerle girdiğiÜsküdar'da görkemli törenlerlekarşılanan Refet Paşa bir araGalatasaray Lisesi'ni de ziyaretetmiş.

Necdet Mahfi Ayral o günle-ri de şöyle anlattı:

"Biz resmi elbiseli öğrenciler Refet Paşa'yı karşıladık. Paşa,ufak tefek zarif bir adamdı. Av-rupai havası vardı. Okulumuzdaokuduğu yıllarda hocası olanMösyö Lambert'le de görüştü.Refet Paşa'yı çok sevmiştik. Onuomuzlarda taşıdık. İstanbul'a gi-ren komutan Şükrü Naili Paşa'yıda daha sonra Paşabahçesi iske-lesinin yanındaki yalısında gör-düm. Oğlu Macit, (Gökberk)

Galatasaray Lisesi'nden sınıf ar-kadaşımdı."

İşgal yıllarında Mustafa Ke-mal'e haber yollayan, Anka-ra'dan haber alan Necdet Bey'in babası Mahfi Paşa İstanbul'un

kurtuluşunu Çubuklu'da meşa-leler yaktırarak kutlamış.

CUMHURİYET SEVİNCİ

Ayral'ın Cumhuriyet'in ilanı-na ilişkin anıları da şöyle:

"Cumhuriyet'in ilan edildiğihaberini bize hocalarımız verdi:"Çocuklar bugün evlerinize gi-deceksiniz..."

'Ne oldu?' diye sorduk, bizeCumhuriyet'in ilan edildiği müj-

desini verdiler.Çok sevinmiştik.Okuldan çıktık. İstanbul ha-

beri duymuştu. Beyoğlu şarkılar ve türkülerle inliyordu. Cumhu-riyet'in ilanını iliklerimize kadar yaşadık. Azınlıklar biraz tedir-gin oldu ama, kendilerine doku-nulmadıklarnıı görünce onlar dasevincimize katıldı."

BİR BAŞKA TANIK

Şimdi tekrar işgal günlerinedönelim ve Ata'nın Nutuk'dakisatırları arasında, ManastırlıHamdi ile telgraflaşmalarınındevamını izleyelim: "Paşa haz-retleri, Harbiye telgrafhanesinide İngiliz bahriye askerleri işgaledip teli kat'ettiği gibi bir taraf-tan Tophane'yi işgal ediyorlar.Bir taraftan zırhlılardan asker

ihraç olunuyor. Vaziyet vahametkesbediyor. Efendim, sabahkimüsademede altı şehit, 15 mec-ruhumuz vardır. Paşa hazretleri,Emri devletlerine muntazırım.16 Mart 1920. Hamdı."

İşte o vahim günlerin bir baş-ka tanığı karşımızda. Konuşur-ken genç bir Galatasaray Liseligibi heyecanlı. Anlatıyor ve ağlı- yor. 94 koca yıl yaşamış; ama buuzun yıllar, ona İstanbul'un iş-galini unutturmamış...

Gazeteci Rakım Ziyaoğlu iş-gale ilişkin anılarını anlatmaya,"Acıyı ve dayağı çok iyi hatırlı-

yorum. Tekme, tokat ve yum-ruklarla dövüldüğüm o günlerinasıl unuturum..." sözleriyle başladı.

22 Kasım1918'de,Sarayburnu'ndakaraya çıkanFransız GeneralFranchetd'Esperay'ınİngiliz General Wilsontarafındankarşılanışı(üstte).İşgal yıllarındaFransız DenizKuvvetleri'ninkarargahı,Karaköy'de idi(altta).

Popüler TARİH IEkim 2000 • 73

Page 68: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 68/123

RakımZiyaoğlu,'Acıyı vedayağı çok iyihatırlıyorum'eliyor.

İşgal sırasındaGalataKulesi'ndeİngilizdenizcileri.

Ziyaoğlu şunları anlattı:"İşgal haberini o yıllarda

okuduğum Galatasaray Lise-si'nde öğrendik. Okulca çok üzüldük.

14 yaşındaydım. Bir gün,

okulun hemen yanındaki yokuş-tan inerek önce Tophane'ye ora-dan da köprüden vapura binipEyüp'teki evime gitmek üzere

yola çıkmıştım. Kitaplar,defterler koltuğumun al-tında yürürken birden neolduğunu anlayamadan

' kendimi yerde buldum.Bir işgal askerin-

den kuvvetli yumruk yemiş-

tim. Kitaplar bir yana, ben bir yanasavrulmuş-tum. Ken-

dime gelme- ye çalışırken ye-niden tekmelen-

dim. Bu kez aralarında kopiller de vardı. Bir işgal askeri sol eli-min işaret parmağını ayağıylaezdi. Parmağım o yüzden sakatkaldı. Can havliyle ayağa kalk-tım ve beni dövenlere bir tekmesavurdum. Benden bu hareketi beklemeyen işgalciler şaşırdı.Ben de onların şaşkınlığından yararlanıp yokuşu koşarak in-dim. Vapura güç bela yetişerek kendimi eve attım."

İşgal yıllarında günlük haya-

tın çok çileli geçtiğini belirten Ra-kım Ziyaoğlu. "Analar babalar,çocuklarının akşam eve dönüp.dönemeyeceklerinin kuşkusuyla

yaşıyordu. Babalar evden çıkar-ken çocukları ve eşleriyle helalle-şirdi" dedi. Ziyaoğlu, "Hep köle

muamelesi gördük. İtildik, kakıl-dık ve hakarete uğradık. Mesela

vapurla Adalar'a gidemezdiniz. Vapurun en güzel yerlerine işgalaskerleri otururdu" diye konuş-tu.

KURTULUŞ SEVİNCİİtalyan, İngiliz ve Fransız as-

kerlerinin halka çok zulmettiğinisöyleyen Rakım Hoca sözlerinişöyle sürdürdü:

"İstanbul tarafında oturan-lar Beyoğlu'na kolay kolay çıka-mıyordu. Beyoğlu'na çıkmak is-teyen erkekler önce Eminö-nü'ndekı emanetçilere feslerini bırakırlar, köprüyü fessiz geçtik-ten sonra Karaköy'den Beyoğ-lu'na öyle çıkabilirlerdi. Ancak rahat gezmek ne mümkün. İşgalaskerleri fessiz gördükleri Türk erkeklerini çevirirler, enselerineşaplak atarlardı. Ne olursa olsun

74 • Popüler TARİH I Ekim 2000

Page 69: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 69/123

Page 70: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 70/123

İşgal yıllarınınBüyükada'sı da(sağda)Pera'sı da(sağda altta),değişikgörüntülersunuyordu.

Fahriye Yen,'BenceCumhuriyet,

hürriyetdemek' diyor.

sı'na kadar yerlere halılar seril-mişti. Gelin Alayı sokağınınönünde zafer takı kurulmuştu.Biz Feyz-i Hürriyet Mektebi öğ-rencileri Paşa'yı karşılamaya ha-zırdık. Bana bir muhafaza verdi-ler. İçinde altın suyuna batırıl-mış çatal, bıçak ve kaşık varmış.Onları Refet Paşa'ya hediye ede-ceğim. Beni paytona bindirdiler.Paşa yanına oturttu. Hediyeyialdı, paytonun körüğünün üstü-ne koydu. Kardeşim Nezih Sa- vaşkan da Refet Paşa'yı karşıla- yanlar arasındaydı. Üsküdar halkı anlatılmaz bir sevinç için-deydi. Her yerde taklar kurul-muş, davullar çalıyor; gündüzle-ri eğlenceler, geceleri de fener alayları düzenleniyordu. Her yer bayraklarla donatılmıştı. Düş-man gemilerinin limana gelişleri-ni görmüştük, gidişlerini de gör-dük ve İngilizler'le İtalyanların baskılarından kurtulduk. Öz-gürlük geri gelmişti."

CUMHURİYET'İN İLANI

Cumhuriyet'in ilanına gelin-ce... Perihan Ongan o kutlu gü-

nün ilanına ilişkin anılarını daşöyle dile getirdi: "Mekteplerde,konaklarda, askerler arasında bir şeyler olacağı konuşuluyor-du. Başta Akşam olmak üzeregazeteler dikkatle okunuyor, Ankara'dan gelen Hakimiyet-iMillîye gazetesine ayrı bir önem veriliyordu. Gazetelerden, esascoşkunun Anadolu'da yaşandı-ğını öğreniyorduk. O kutlu gü-nü, Cumhuriyet'in ilan edildiği

günü öğrenişimizi hiçunutmadım. Cum-huriyet'in ilanını veGazı Mustafa Ke-mal'in Cumhurbaş-kanı seçildiğini öğ-renince bayramlarınen büyüğünü yap-tık. Okullar tatil edildi,her yer bayraklar-

la süslen-di."

İNGİLİZ POLİSİ ATEŞEDİYOR...

Galatasaray'ın kurucuların-dan Alı Sami Yen'in eşi, 1908doğumlu Fahriye Yen'in İstan- bul'un işgalinden önceki anıları-nın başında, Kurtuluş Sava-şı'nın paşalarından, ağabeyiHayati Paşa'nın (Ataker) Musta-fa Kemal'le Samsun'a gidişi yer alıyor.

Şükrü Paşa'nın kızı Fahriye Yen, İstanbul'un işgal günlerini

şöyle anlattı:"Ağabeyimin Samsun'a gi-dişini hayal meyal hatırlıyo-rum. Ama İstanbul'un işgali-ni iyi hatırlıyorum. O yıllar-da Çemberlitaş'ta Türbedar

Sokağı'nda oturuyor-duk. Evin üst katın-

dan deniz görülü- yordu. Pencere-

den limandakigemileri gör-

düm bir sa- bah. 'Gâvur-

lar geldi' diye ağlamaya başla-

dım. 12 yaşındaydım. Sokaklar-da İngiliz polisleri dolaşmaya başlamıştı. Hatta bir keresindeİngiliz polisinin bir arabayı dur-duruşuna ve arabacıyı azarlayı-şına şahit oldum. Çok korktuk.

76 • Popüler TARİH / Ekim 2000

Page 71: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 71/123

Polis arabacıya tabanca ile ateşetti ama öldüremedı. Arabacı'Köpek' diye bağırarak uzaklaş-tı. Bir gün annem beni almayamektebe gelmişti. îki üç işgal as-keri annemin peçesini açmayakalkıştı. Annem iyi Fransızca bi-

lirdi onları payladı, askerler kaçtı.

Bir gün de, yine annemle Or-taköy'de gezerken, yaşımdan bü- yük gösterdiğim için, askerler bana ve anneme laf attı. Annem

askerlerin üzerine yürüyüncekaçtılar.Biz daha sonra ailece Adapa-

zarı'na gittik. İstanbul'un kurtu-luşunu orada öğrendik ve dön-dük. Cumhuriyetin ilan edildiği-

ni öğretmenlerimizden duy-duk. İnsanlar çok coşku-luydu. Şenlikler, fener alayları ve geçit törenle-ri yapıldı. Mektepte biz-

leri ellerimizde bay-

raklarla sokak sokak dolaş-tırdılar. Ben Ata türk 'ü

çok gör-düm. Evi-mize geldi.Çok yakı-şıklıydı,göz le r ii n s a n ı

etkiliyordu. Bence Cumhuriyet,

hürriyet demek; ben cumhuriye-te aşığım. Ve ona çok bağlıyım."

KÜLHANBEYLERİ İŞBAŞINDA

İstanbul'un işgalinin tanıkla-rında biri de 1912 doğumlu Ni-

yazi Tarman. O dönemde sekiz yaşında olan Darüşşafaka öğ-rencisi Tarman, tanığı olduğu iş-galin ilk günlerini şöyle anlattı:

"Acı haberi sınıf mubassırı(başkanı) verdi. İngilizler Şehza-debaşı'nda bir karakolu basmış-lar ve uyuyan neferlerimizi dav-ranmaya vakit bırakmadan şehitetmişler. Böylesine bir kati sa- vaşla bağdaşmazdı. Çünkü har- bin de kendine göre kuralları vardır. Silahsız olana böyle bir tecavüzü ancak İngilizler veFransızlar yapabilirdi. İşgal as-kerlerinden İtalyanlar daha na-zikti. İstanbul'daki işgal askerle-rinin halk üzerindeki etkisiniİtalvan askerleri biraz hafifleti-

yordu. Bugün Beşiktaş Belediye-si'nin olduğu binayı Fransızlar işgal etmişti. Fransızlar'ın ora-dan gelip geçenleri rahatsız et-tiklerini gördük. İngiliz ve Fran-sızlar çok sertti. Ancak Osman-

lı'nın 'Mahalle muhafızı' dedik-leri külhanbeyleri, bilhassa köp-rüden geçerken, bunların dersini

verirdi. Bu tür haberler kulağı-mıza geldikçe çok memnun olu-

yorduk."İstanbul'un kurtuluş haberi-

ni alınca Haliç'e indiklerini veFener'e giderek azınlıklara aitevleri taşladıklarını anlatan Tar-man, Refet Paşa'yı da görmüş.Tarman, Paşa'nın karşılanışını

şöyle dile getirdi:"Refet Paşa'nın geleceği ha-

berini alınca hepimiz sokaklaradöküldük; Paşa'yı Sultanah-met'te gördüm. Kalpağını yana yatırmış Refet Paşa üstü açık bir Ford arabadaydı. Üniversiteliler arabayı Türbe'ye kadar neredey-se omuzlarda taşıdılar. Refet Pa-şa daha sonra Dolmabahçe Sara-

yı'nda Halife'yi de ziyaret etti."

SOKAKTAKİ ASKERLER

Cumhuriyet Gazetesi'nin im-tiyaz sahibi Berin Nadi'nin İs-tanbul'un işgal günleriyle ilgilianılarında ise sıkıntılı günler saklı.

İşgalde yedi yaşında olan Be-rin Nadi o günler hakkında şöy-le konuştu:

"O yıl bir ameliyat geçirmiş-tim. İşgalle ilgili olarak ilk hatır-ladığım ağabeyimin yüzüydü. Ağabeyim eve gelirken İngiliz as-kerlerine rastlamış, askerler yü-züne eldivenle vurmuş. Eve gel-diğinde yüzü hâlâ kıpkırmızıy-dı. Onu öyle görünce çok heye-canlandım. Çok sıkıntılar çektiğimizi de hatırlıyo-rum. Büyükannem, 'Bom-

bardıman olacak, haydi sı-ğınağa inelim' derdi, çok heyecanlanırdım. O za-manlar Sultanahmet'te otu-ruyorduk. Sokakta işgal as-kerleri dolaşıyordu."

işgal günlerinindiğer iki tanığı,Niyazi Tarman(üstte solda) veBerin Nadi(altta).

Popüler TARİH IEkim 2000 • 77

Page 72: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 72/123

Başkent,Payitaht'akarşı...

Ankara, neden ve nasıl 13 Ekim1923'te başkent oldu?.. Zaferkazanıldıktan sonraki Ankara-İstanbultartışmasının perde arkasında, 'rejimmeselesi' nasıl yer almıştı?..

LÜTFÜ TıNÇ

Anayasa'nın 3. madde-

si, "Türkiye Cumhu-riyeti'nin başkenti Ankara'dır" der. As-lında bu tek cümlenin

ardında, yakın tarihin pek çok mücadelesi yatar. Epey eskileredayanan geçmişinin ötesinde, Ankara kenti 1920'lerin Anado-lu'su içinde, bambaşka bir an-lam kazanmıştır.

Çocukluğumda, Kurtuluş Sa- vaşı günlerinin tanığı olmuş as-

ker-sivıl birçok insanın, 'Anka-ra' sözcüğünü telaffuz ederkenhecelere nasıl özel bir vurgu yüklediklerini anımsarım. Bu vurgu, hem birçok öykününipuçlarını hem de bir kentin kos-koca bir halkın kaderi üzerinde-ki tartışılmaz rolünü hissettirir-di.

Ankara, 13 Ekim 1923'te'başkent' oldu. Mustafa Kemal

Atatürk, Nutuk'ta o günleri şöy-

le anlatır:"Efendiler, Lozan Antlaşma-

sı'nın eklerinden düşman işgali

altındaki topraklarımızı boşalt-ma protokolü uygulandıktansonra, yabancı işgalinden tama-men kurtulan Türkiye'nin top-rak bütünlüğü fiili olarak sağ-lanmıştı. Artık yeni TürkiyeDevletı'nin başkentini bir ka-nunla tespit etmek gerekiyordu.Bütün düşünceler. Yeni Türki- ye'nin başkenti Anadolu'da ve Ankara şehri olarak seçme lüzu-munda birleşiyordu."

Aslında bu konu, kamu-oyunda epey tartışmalıydı. Nite-kim Atatürk de bunun altını çi-zer; "Bilindiği üzere" der, "baş-kentin İstanbul olarak kalacağı

veya Ankara olacağı konusundaöteden beri içeride ve dışarıdakararsızlıklar görülüyor, basın-da demeçlere ve tartışmalararastlanıyordu".

MÜTAREKE GÜNLERİ

Falih Rıfkı Atay da, 'Atatürk Devri Hatıraları'nı aktardığı

'Çankaya' kitabında bu tartış-malara değinir:

"Cumhuriyetin ilan edilmesi-ne daha iki ay var. Ankara'nın başkentliğine bile karar verme-miştik, İstanbul'a dönmek iste-meyen kaç kişi idi, bilmiyorum,fakat hiç olmazsa Eskişehir'edoğru, yeşil ve sulak yerlere doğ-ru gitmek istemeyen hemen he-men yoktu..."

Falih Rıfkı, Mustafa Ke-mal'in şu sözlerini de aktarır bi-ze: "Ankara kendisi merkez ol-muştur, istila onun kapısındadurmuştur."

Bu sözlerin arka planında,Mustafa Kemal'in 'Mütareke İs-tanbul'unda' oluşturduğu dü-şünceler vardır. Prof. Dr. İlhanTekeli, 'Ankara'nın Başkent Ol-ması Kararının Niteliği ve Amaçları' adlı yazısında şunları

dile getirir:"Birinci Dünya Savaşı sonra-

78 • Popüler TARİH/ Ekim 2000

Page 73: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 73/123

sında Mustafa Kemal 'Mütare-ke' döneminde İstanbul'da yaşa-mış ve yoğun temaslar yapmış-tır. Bu dönemde Mustafa Kemalaçıkça bir kurtuluş savaşının yada işgal güçlerinin operasyonla-rına karşı bir direnişin merkezi-nin İstanbul olamayacağı kanısı-na varmıştır. Bu kanıda, kuşku-suz İstanbul'un dış askeri müda-helelere açık olması gibi askerinedenler önemli rol oynamış ol-masına karşın; İstanbul'un dışetkilere ve dış entrikalara açık kozmopolit yapısı içinde bir ulu-

sal kurtuluş savaşı ideolojisini yaymanın, böyle bir ideoloji et-rafında bir eylem bütünlüğüoluşturmanın güçlüğü de önemli bir rol oynamıştır."

ANKARA'NIN RAKİPLERİ

Mustafa Kemal'in kafasındadurum çok açıktı: Büyük MilletMeclisi Ankara'da kurulmuş,orada toplanmış, Kurtuluş Sava-şı oradan idare edilmişti. Ulusla-rarası planda da, 'yeni idare'ninadı, 'Ankara Hükümeti' idi.

Mustafa Kemal böyle düşü-

nüyordu; ama bu arada Anka-ra'nın birçok rakibi vardı: Batı-da Eskişehir ve Bursa, merkezdeise Konya, sözü edilen belli başlıadaylar arasındaydı.

'İstanbul'a dönmek' isteme- yen ancak Ankara'yı da uygungörmeyenler, bu kentin 'susuz,ağaçsız, kuru ve yabani' olduğu-nu söylüyorlardı.

Oysa Mustafa Kemal'in seçi-mi, 'coğrafi' koşulların aşılabile-ceği düşüncesiyle, tamamen 'si-

yasi' bir bakış açısına dayanıyor-du.

Kale'den kentingörünümü(üstte). Altta, soldansağa doğru:TandoğanMeydanı,1930'larınbaşında UlusMeydanı veBankalarCaddesi, yineaynı yıllardaİstasyon...

Popüler TARİH / Ekim 2000 • 79

Page 74: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 74/123

Ankara,ordusunukarşılıyor.

İSTANBUL'CULAR NE İSTER?

Elbette Mustafa Kemal aske-ri stratejinin 'en büyük önemi'taşıdığını belirtmekten geri kal-mıyordu. Ama onun esas daya-nak noktası, 'siyasi' idi.

Çok sonraları, bunu Nu-tuk'ta da açıkça ortaya koydu:"Bu arada İstanbul'un yeni mil-letvekillerinden bazıları, RefetPaşa başta olmak üzere, İstan- bul'un hükümet merkezi olarak

Yabancı gözüyle: Ankara hangi hadisenin sembolü?Otuzlu yıllarda Ankara'da Avusturya Büyükelçisi olarak görev yapan Norbert VonBischoff'un kaleme aldığı 'Ankara /Türkiye'deki yeni oluşun bir izahı' adlı kitap,Türkiye'de 1936'da yayımlanmıştı. Burhan Belge'nin dilimize kazandırdığı ve bir daha dabaskısı yapılmayan bu ilginç yapıtın Türk İnşasına Dair' adlı bölümünde Von Bischoffilginç fiki rler akt arır: "Bir zamanlar, Türk, doğu ile batı yahut şimal ile cenupta topraklarfethetmişti; padişahı için. Bunun arkasından, ufalma devresine giren imparatorluğuneyaletlerini memur olarak idare etmiş, hudutlarını asker olarak müdafaa etmeğe çalışmışyahut muhacir kafileleri halinde lazım gelen noktaların nüfus unsurunu teşkil etmişti.Makedonya'da ve Anadolu'da, Ulahistan'da ve Bosna'da, Trakya ve Epir'de, hep padişahınnamına. Fakat hiçbir yerde, bulunduğu toprağa ısınamamış çünkü nereye gitti ise, oradabaşkaları ile yaşamak mecburiyetinde kalmıştır. Hiçbir yere kendi öz toprağı, kendinemahsus toprak adını verememiştir. Şimdi halbuki, imparatorluğun terekesi ile kurtuluşharbinin kızgın ateşleri arasından bir yurdun doğduğunu görüyordu. Bu toprağın üzerinde,o, dünkü 'göçebe', şimdi artık 'yerleşik' olmakta ve sarsılmadandurmaktadır. Yeni Ankara, bu hadisenin sembolü ve şahididir. Ankara ile, Türk, yeni yurdun hidayetine varmaktadır. Ankara, buyeni yurt uğruna yatırılan rehindir. Ankara, ilk şehirdir ki, onuyalnız Türkler inşa etmiştir. Şimdiye kadar nereyi fethettiler veiçinde oturdularsa, orayı kendilerinden önce başkaları inşaetmişti. Öyle ki, onların göçebe ruhları, bu şehirlere karşı derinbir bağlılık duyamadı, o şehirlerde kalmak kararını, içten veremedi. İstanbul da dahil olmak üzere, bu şehirler, Türkler için,sadece konak yerleri idi. Türk varlığının müstakil hayat sahaları,müstakil arzu sahaları, müstakil başarı sahaları değildi."

80 • Popüler TARİH/ Ekim 2000

A N K A R A

kalması gereğini bazı örnekleredayanarak ispat etmeye çalışı- yorlardı. Ankara'nın gerek ik-lim, gerek ulaştırma araçları vegerekse mevcut tesisler ve kuru-luşlar bakımından hiç de uygun ve elverişli olmadığını söylüyor-lar; İstanbul'un 'payitaht' olma-sı lazımdır ve mutlaka olacaktır,diyorlardı. Bu ifadeye dikkatedilirse, bizim 'başkent' deyimiile kastetdiğimiz anlam ile, buifadelerdeki 'payitaht' deyiminikullananların görüşleri arasında bir fark bulmamak mümkün de-ğildir..."

Mustafa Kemal'in kararı ke-sindi ve çevresindeki kararsızlı-

ğın da uzun süre devamını iste-miyordu. 'Büyük Zafer'in ardın-dan Meclis toplandığında, Ma-latya milletvekili (ve DışişleriBakanı) İsmet Paşa, 14 arkada-şıyla birlikte, 9 Ekim 1923 tari-hinde, tek maddelik bir kanunteklifi sundu: "Türkiye Devle-ti'nin başkenti Ankara şehridir."

Madde, 13 Ekim 1923 günüuzun görüşme ve tartışmalardansonra, çok büyük bir çoğunlukla

kabul edildi. Bu kanun aslında29 Ekim'in, cumhuriyet rejimi-nin müjdecisiydi.

Page 75: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 75/123

Page 76: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 76/123

Tarihin akışını değiştiren...

Belge sah tekâ r l ık la rHitler'in anılarından MareşalTukhacevsky'nin Stalin'e karşı darbeplanlarına, tarihte belge sahtekarlıklarıhiç de az değildir. Bunlar kimizaman savaş aldatmacası olarak,bazen politik rakipleri yıpratmakiçin, bazen diplomasiye hizmet

amacıyla ve daha birçok nedenlekullanılmışlardır.

TANJU M. AKAD

Hitler'in hatıratı, bundan 15 yıl önce Avrupa'da şaşıla-cak bir heyecan ya-ratmıştı. Aklıselim

bu hatıraların sahte olduklarınıhiçbir ek gerekçe istemeden or-taya koymaktaydı.

Hitler'in günlük yaşantısı vekarakteri, böyle bir şeyi imkan-sız kılmaktaydı. Ama insanların

82 • Popüler TARİH IEkim 2000

Page 77: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 77/123

çoğu, bunların sahteliği itiraf edilinceye kadar, en azındanşüphede kaldılar. Bu olay bize,çoğunluğun en saçma şeylere bi-le inanmaya hazır olduğunu tek-rar hatırlatmıştı.

Napolyon daha St. Heleneadasında gün doldururken Fran-sız ihtilalini 'bir mason komplo-su' olarak gösteren kitaplar şaşı-lacak kadar çok satıyordu. Butür bir anti-propagandanın gü-nümüzde de birçok örneği var-dır.

Sahte belgeleri önemli kılan, burada yazılanların doğruluğun-dan öte, insanların bunlara inan-maya hazır olup olmadıklarıdır.Güruhlar söz konusu olunca ak-lıselimin hükmü kalmaz. Ve ba-

zen de gerçek belgelerin sahte ol-madığına insanları inandırmak çok zordur.

BEYAZ GENERALİN HAYALİII. Dünya Savaşı'nın sonucu-

nu olmasa da yapılış biçiminideğiştirerek dünya tarihini de-rinden etkilemiş bir sahte belge-nin öyküsü, başlı başına araştı-rılmaya değer... Bu belge, Rus- ya'da uzun vadede rejimin yıkılı-şına kadar giden komplolar zin-cirinin de bir halkası sayılabi-lir!..

Paris'teyiz. 1936 yılının son-ları... Sürgündeki Beyaz Rus Ge-nerali Skoblin, ülkesini 'Kızıl-lar'dan kurtaracak ordunun ba-şında geri dönme hayalleri içeri-sindedir. Bu niyetle de Himm-ler'in adamları ile ilişki kurmuş-tur.

Ancak bütün kaynakların

kabul ettikleri gibi, Skoblin aynızamanda Rus gizli servisi NKVDile bağlantıları olan ve bu duru-

mu her iki tarafça da bilinen bir kişidir. (Hiç bir senaryo yazarı bu kadar verimli bir noktadan başlayamazdı!)

General bir gün kontak kişi-den, Hotel des Voyageurs'de bir görüşme talimatı alır. Gelenler NKVD ajanları Spiegelglass veSarovsky'dir. (Adların gerçek olup olmadığını önemli değil).Skoblin'e niyetini ve Alman bağ-

lantılarını bildiklerini, bunun şuan önemli olmadığını, hatta ken-disini sürgündeki Rus askeri ör-

Hitler ve enyakın iki

adamı:Himmler ileGöring (karşısayfada).Stalin,yanındanayırmadığı gizliservisajanlarıyla(solda, üstte) ve Hitler ileStalin'inmenfaatlerininçakıştığı

noktada, yokedilmesinekarar verilenMareşalTukhacevsky(solda).

Popüler TARİH I Ekim 2000 • 83

Page 78: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 78/123

Rus Çarı II.Nikola ve'BilgelerProtokolü' adlısahte belgeninfikir babasıPobyedonostzev(üstte).Nazizmin etkisialtındaFransa'dadüzenlenen

Yahudialeyhtarı birserginin afişi(sağda).

Na zizmin tem elinde ki sahte belge'Bilgeler Protokolü'Çar II. Nikola'nın gizli polisi tarafından hazırlanan bir sahtebelge, sözümona dünyaya hakim olmayı am açlayan 'g izli Yahudi komplosu', Nazizmin fikri temellerine 'kopya' vermişti . . .

20. yüzyılın en önemli sahte belgelerinden biri, ÇarlıkRusya'sının gizli polisi Okhrana ile sağcı fanatiklerinişbirliği ile hazırlanan 'Protocol of the Elders of Zion'adlı broşürdür.Fransızca ve Almancaya 'Zion Bilgelerinin Protokolü'şeklinde çevrilmiş olan bu belge, Çar II. Nikola'nınpolitik danışmanı olan pan-slavist Pobyedonostzev'infikriydi. Uygulaması ise Okhrana'nın adamı olanSergius Nilus adlı kişi tarafından yapıldı. 1905 yılındayayımlanan sahte belge (kimi kaynakta ilk basımınınbundan kısa bir süre önce olduğu belirtiliyor), dünyayahakim olmayı amaçlayan 'gizli Yahudi komplosunun' birnevi sözde planıydı. Kaldı ki bu belge de tam anlamıylaorijinal sayılmazdı ve 1864 yılında III. Napolyon'akarşı kaleme alınmış kaynağı meçhul bir broşürdenesinlenmişti. 1911 ve 1917 yıllarında Okhranatarafından iki kez daha basılan bu broşür ihtilallerlesarsılmakta olan Rusya'da çok önemli bir etki

yaratmadı. Ne var ki Bolşevik ihtilalinden kaçan Ballık mültecileritarafından Almanya'ya getirildikten sonra yenilgiye bahane arayanlar

için bulunmaz bir hazine oldu. 1919'dan itibarenyüzbinlerce satıldı ve kısa sürede bir yandan anti-semitik propagandanın aracı olurken diğer yandan daNasyonal Sosyalist ideolojinin ana kaynaklarındanbirini teşkil etti. Nilus'un bu sahte belgesi o zamankiRus Estonya'sında doğmuş bir Alman olan Naziideoloğu Alfred Rosenberg vasıtasıyla Okhrana ileGestapo arasındaki korkunç bağı kurmuş oldu. Ancakişin daha ilginç tarafı,Nazi'lerin bu sahte belgedençok fazla kopyaçekmeleridir. Nazi'ler hem

politik örgütlenmemodellerini hem de uluslarüstü dünyahakimiyeti fikirlerini söz konusudokümandan almışlardır. Örneğin sözdeprotokolde yer alan 'Yahudi halkına yararlıolan her şey ahlaken doğru ve kutsaldır'kavramı Nazi söyleminde, 'Doğru olan, Alman halkı için iyi olandır'şeklinebüründü.Hitler, "Diğer ulusların Almanlar ile aynıhaklara sahip olduğunu asla kabuletmeyeceğim" demişti. Gerçekten de Nazi

bakış açısının temeli insanların farklıolduğu şeklindeki algılamada yatar.

gütünün başına geçme konusun-da destekleyebileceklerini söyle-diler. (İkili oynayan her zamankullanılır.) Karşılığında şu bilgi-leri Almanlara iletmesini istedi-ler: Sovyet Yüksek Komutanlığı

Mareşal Tukhacevsky'nin baş-kanlığında Stalin'e karşı bir dar- be hazırlıyordu ve darbeciler Al-man komutanları ve istihbaratıile ilişki içerisindeydiler.

STALİN'İN HEDEFİ:KIZILORDU

Rusların en yetenekli askeriolan Mareşal Tukhacevsky aris-tokrat olmasına rağmen Kızılor-du'ya katılmış ve 'Beyaz Gene-raller'in yenilgiye uğratılarak ih-tilal rejiminin ayakta kalmasın-da önemli bir rol oynamıştı.Şimdi de Hitler'in tasavvurlarınıanlıyor ve buna karşı hazırlanıl-masını istiyordu. Rejime sadaka-ti konusunda en ufak bir tered-düt olamazdı.

Ne var ki Rusya'da kendi içörgütünün dışındaki tüm odak-ları imha etme yolunda ilerleyenStalin, köylüler, işçiler, bilimadamları ve parti içinde güçodağı oluşturma ihtimali olanmilyonlarca kişiyi imha ettiktensonra şimdi gözünü son grupolan orduya dikmişti.

Ancak bunun için 'sağlam' bir gerekçeye ihtiyacı vardı.

Unutmayalım ki dikta-törler bile kendilerinihaklı göstermek ister-ler. Hitler de Alman

ordusundaki 'temizliği'için sahte belgeler kul-lanmıştı. Savaş BakanıGeneral von Blom- berg'i tasfiye etmek için karısının eskidenfahişe olduğuna dair sahte evrak yaptırmış, başkomutan vonFritsch için de homo-seksüellik suçlamasıiçeren ayrı bir dosya

imal edilmişti. (Hitler Blomberg'in düğünün-de şeref konuğu idi.)

84 • Popüler TARİH/ Ekim 2000

Page 79: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 79/123

Her ikisi de tasfiye edildi.Fritsch aklandı, ama görevine ia-de edilmedi.

Hem Hitler hem de Stalin,her zaman yeni bir Napolyon çı-kabileceğini düşünüp orduların-

dan korkmuşlardır.

DELİLİĞE KARŞI SON ADAMTukhacevsky'ye gelince, Al-

manlar onun kendilerine karşı ve hatta Stalin ile yapabilecekle-ri muhtemel bir anlaşmanınönündeki en büyük engeli oluş-turduğunu biliyorlardı. O her ikiülkedeki kollektif deliliğe mey-dan okuyabilecek son adamlar-dan birisiydi.

Skoblin'in mesajı kısa bir za-man sonra Gestapo'nun ikincişefi Heydrich'in masasına geldi.Bir süre sonra Çekoslavakya'nın'koruyucusu' olarak yeni işinin başına geçecek olan Heydrich,durumun Almanya için büyük avantaj sağlayabileceğini anladı.Bunun bir Rus oyunu olabilece-ğini düşünen yardımcısı Jahn-ke'yi her ihtimale karşı ev hapsi-ne aldırarak entrikayı geliştirme- ye başladı. Dostu SS lideri Her-mann Bahrens'e şunları söyledi:"Stalin, Skoblin ile blöf yapıyor olsa bile, ona kendi yalanlarınıntümüyle doğru olduğunu isbatedecek deliller göndereceğim."

GESTAPO ÇALIŞIYOR Belgelerin hazırlanmasında

zorluk çekilmedi. Rapallo An-

laşması ile 1920'li yıllarda Al-manlar Rusya'da gizli bir şekildesilah imal ederken o zamanlar Kızılordu Genelkurmay Başkanıolan Tukhacevsky ile birçok ya-zışma yapılmıştı. Bunlarda bulu-

nan orijinal mühürler ve imzalar kullanılarak belgeler kolaylıkla yapıldı. Ama işin zor tarafı bel-gelerin Ruslara nasıl verileceğiidi. Bu iş için Rus-Alman yakın-laşmasından korkan Çekosla- vakya seçildi.

Berlin'de bulunan bakanlarıMastny aracılığı ile Çek Cum-hurbaşkanı Beneş'e, yakındaMoskova'da Alman taraftarı bir iktidar değişikliği olacağı bilgisi

sızdırıldı. Alman işgalinin yak-laştığını bilen Beneş, Rus deste-ğini yitirme korkusuyla Prag'da-ki Rus elçisi Aleksandrovsky'içağırarak Mastny'nin raporunu verdi. Stalin'e karşı komployuduyan elçi, valizini topladığı gibiMoskova'ya koştu.

Ortada henüz hiçbir belge yoktu ama Stalin'in baş cellatla-rından olan Yezhov'un, NKVDşefi Yagoda'yı zorladığı komplo birdenbire Rusların beklemediği bir şekilde gelişmiş, bir karşı-komplo olarak ellerine geri dön-müştü.

ÜÇ MİLYON RUBLELİK DOSYA

Bundan sonraki aşama bel-gelerin Ruslara satılması idi. Yi-ne Beneş vasıtasıyla Heydrich'in bir ajanı NKVD ile temasa geçti ve dosyaya göz atmalarına izin verdi. Tukhacevsky ve bazı ya-kın arkadaşlarını Alman ajanıolarak gösteren sahte belgeler

çok iyi hazırlanmıştı.Dosya için tam üç milyon al-

tın ruble istediler ki, bu o zamaniçin çok büyük bir rakamdı (ba-zı kaynaklarda 2 milyon olduğusöyleniyor). 1937 yılının Mayısayında paralar Berlin'de, dosya

da Moskova'da idi. 12 Hazi-ran'da ise bütün dünya MareşalTukhacevsky ile arkadaşlarının vatana ihanetten idam edildikle-ri haberini duyuyordu.

KIZILORDU'DAKİ TASFİYE Almanlar bu işten hem para

kazandılar hem de Rus askeri li-derliğinin tasfiyesini kolaylaştır-mış oldular. Tasfiye sona erdi-ğinde Rusya 5 mareşalinden3'ünü, 15 ordu komutanından13'ünü, 85 kolordu komutanın-dan 57'sini ve 406 tugay komu-tanından 220'sini yitirmişti.Toplamda subayların dörtteüçü, generallerin yüzde 90'ı, al- bayların ise yüzde 80'i ortadankayboldu.

Bunun sonucunda Ruslar 1939-40 kışında Finlandiya sa-

vaşında o kadar zor durumadüştüler ki Hitler, Kızılordu'yu'çantada keklik' olarak görmeye başladı! •

Gestapo'nunikinci şefiReinhardHeydrich'in(solda)masasına gelen

ve MareşalTukhacevsky'isuçlayan sahtebelgeler, ilginçbir trafiksonucu, ÇekCumhurbaşkanıBeneş'in (altta)elinegeçecekti...Hitler'in sahtebelgelerle,karısının fahişeolduğunu önesürerek hedefaldığı bir başka

kurban: SavaşBakanı General

von Blomberg ve eşi (ortada).

Popüler TARİH I Ekim 2000 • 85

Page 80: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 80/123

Film değil gerçek...

H o lly w o o d c in a y e tHollywood sineması bugüne kadar sayısız cinayet filmi çevirdi. Ama bu filmlerdeki cinayet öyküleri, Hollyvvood tarihinde işlenengerçek cinayetlerin yanında masal kaldı...

1947 yılında,ünlü sinemaoyuncusuElizabethShort'un ikiyebölünmüşcesedi, Los

Angeles'da boşbir arsanınortasındabulunmuştu.

RİFAT DEDEOĞLU

Cinayetin işlendiği dö-nemde 'Fatty' Rosco Arbuckle ününün do-ruğundadır. Holly- wood'un sessiz ko-

medi sahnesinde bir numara -Charlie Chaplin de sahnede ol-masına rağmen- odur. Kocamangöbeği ve aydede suratıyla gişerekorlarını alt üst etmektedir. Vesonunda o güne değin kimseyenasip olmayan bir meblağ ile, üçmilyon dolara Paramount Stüd-

yoları'na transfer olur. Ama mutsuzdur Arbuckle;

gözünü o dönemlerin en cazibelikadın modellerinden VirginiaRappe'e dikmiştir. Kadın fettan-dır, işine gelenle, işinde ilerle-mek için yatar kalkar. Kadınınfettanlığı öyle bir safhaya var-mıştır ki, dedikodulara göre ça-lıştığı stüdyodaki herkese belso-ğukluğu bulaştırdığı için sahibistüdyoyu kapatıp ilaçlamaya başvurmuştur. Vebali anlatanın

boynuna. Ama 'Fatty' çok arzuetmesine rağmen pastadan payı-nı alamamıştır.

ŞİŞMAN ARBUCKLE'INOTEL SERÜVENİ

Rosco Arbuckle'ın beklediğifırsat üç milyon dolarlık kontra-ta imzayı attığı günün ertesi,kontratı kutlamak için gittiğiSan Francisco'nun ünlü St. Fran-cis otelinde eline geçer. Arbuck-le kesenin ağzını ardına kadar

86 • Popüler TARİH /Eki m 2000

Page 81: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 81/123

Page 82: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 82/123

20'li yıllarınHollywood'undayenigözdelerdenMary MilesMinter (üstte),yönetmen WilliamDesmond

Taylor'a (sağda)deliler gibiâşıktı. AmaTaylor'ınsevgilileri boldu ve bunların enbilineni MaryPickford'du(sağ üstte).

YÖNETMENİ KİM VURDU?1922 yılının serin bir eylül

sabahı ünlü İngiliz rejisör Willi-am Desmond Taylor'ın uşağı,efendisinin evinin kapısını açtığıan dehşete kapıldı. Efendisi salo-nun ortasında yüzü koyun yatı-

yordu. Hemen polis çağırdı. Po-lis Taylor'un tek kurşunla sırtın-dan vurulduğunu anlayana ka-dar Taylor'ın bir arkadaşı evegelmiş, polis bu ünlü adamınTaylor'a ait ne kadar mektubu varsa alıp gitmesine göz yum-muştu. Evi arayan polis, Holly- wood'un yeni gözdelerindenMary Miles Minter'a ait özel eş-

yalar ve Taylor'un üzerindeMinter'ın saçlarını buldu. Min-ter, Taylor'a deliler gibi âşıktı, bunu herkes biliyordu. Ancak iddialara göre 50 yaşındaki Tay-lor, yaşının ileriliğini öne süre-rek ciddi bir ilişki içine girmek istemiyordu. Taylor'ın âşıkları boldu, Hollywood'da kimbilir kimlerle yatıp kalkmıştı, ama ar-kadaşı mektuplarını yok ettiğiiçin kimsenin adına somut ola-rak ulaşılamıyordu. Mary Pick-ford bunların bilinenlerindendi,

bir gece önce saat 19.00 suların-da Taylor'ı ziyaret etmiş, bu sa-atten kısa bir müddet sonra da

Taylor öldürülmüştü. Ancak Pickford şoförünün şahitliğiylecinayet saatinden kısa bir müd-det önce oradan ayrıldığını is- batlayabilmiştı. Polis elindekitüm imkanları seferber etti. Ençok Minter'ın annesinden şüp-heleniliyordu. Minter'ın annesiaşırı derecede Minter'ı kolluyor,onun Taylor'la ilişkisinden zarar göreceğini düşünüyordu. Kızını vazgeçiremeyen anne, kiralık ka-til tutarak Taylor'u ortadan kal-dırmış olabilirdi. Polisin tüm ça- bası boşa çıktı, anne masumiye-tini isbat edebiliyordu.

Polis yüzlerce ihbarı değer-lendirmiş, hiçbir sonuç alama-dan dosyayı kapatmıştı. Tay-lor'ın katili günümüzde de bilin-miyor.

CHAPLİN'Lİ AŞK ÜÇGENİ

1924 senesi Hollywood'unaltın dönemiydi. 'Konuşan' film-ler birbiri ardına çevriliyor, in-

sanlar sinemalara koşuştu-ruyordu. Para Hollywo-od'a artık oluklardan akı- yor, Hollywood'un men-supları ise su gibi para har-cıyorlardı. Ama hiçbiri he-nüz gazete patronu Willi-am Randolph Hearst'tenzengin değildi. Hearst isehem medyanın hem de pa-

ranın gücünü kullanarak Holly- wood'un güzelleriyle gönlünüeğlendiriyordu. Ancak bu güzel-lerin içinde bir Marion Davies vardı ki Hearst'ün gönlündeki yeri bambaşka idi.

Hearst, Davies isimli sinemagüzeliyle uzun zamandır tanışı- yordu. Herkes Davies'in He-arst'le olan ilişkisini biliyor, amaDavies bu ilişkinin dışında gizli-ce de olsa rahat davranabiliyor-du. Hearst bir gün sevdiği kadı-nın Charlie Chaplin'le ilişkiyegirdiğini duydu, delilere döndü. Ama gözleriyle görmeden, Davi-es'in böyle bir şeye teşebbüs ede- bileceğine inanamazdı...

Planını yaptı: Ünlü yatı One-ida'da bir hafta sonu partisi ve-recek, Marıon'la Chaplin'i dedavet edecek ve bu partide onla-rı izleyecekti. Eğer iddia doğruy-

sa partide alkolün de yardımıylaihanetin ipuçlarını yakalayabile-cekti.

88 • Popüler TARİH/ Ekim 2000

Page 83: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 83/123

TEKNEDE PARTİPlanını uygulamaya koyan

Hearst, teknenin denize açılma-sıyla birlikte, Marion'la Chap-lin'i sürekli izlemeye başladı. Builişki, arkadaşlığın ötesinde bir

şüphe yaratacak boyutta değildi. Ancak Hearst izlemeyi sürdür-dü. Gece ilerledikçe, 'şüpheli çif-tin' ortadan kaybolmaya başla-dığını fark eden Hearst, yatınkaptan köşkünden etrafı izler-ken güvertenin kuytu bir köşe-sinde onların gölgelerini gördü:Öpüşüyorlardı.

Hearst deliye dönmüştü. Be-linde taşıdığı silahını çekti ve hiçtereddütsüz ateşledi. Hearst bir başka karaltının yere yıkıldığınıgördü; bu Marion ya da Chaplinolamazdı. İkinci kurşunu sıkma-dan aşağıya indi, gözlerine inana-mıyordu, yerde yatan çok yakınarkadaşı yönetmen Tom Ince'di.

Kaderin garip bir oyunu, He-arst tabancasını ateşlediği an ka-maradan çıkan Ince, kurşununmenziline girmiş ve kafasındanisabet almıştı, Ince anında öldü; yapılacak hiçbir şey yoktu.

BİR CİNAYET NASIL ÖRTBAS EDİLİR?..

Ertesi sabah Los Angeles ga-zetesinin erken baskıları olayı,'Ince, Hearst'ün yatında vurul-

du' sürmanşetiyle verdi. Ancak gazetenin daha sonra-

ki baskıları tamamen değişti vepiyasadaki erken baskılar He-arst tarafından toplatıldı.

Bundan sonraki gelişmeler

çok ilginçti:Ince güya o gece Hearst'ünevinde yemeğe davetliydi, çok yemek yemiş, midesi rahatsız-lanmış, kalp spazmı geçirmiş,ambulansla kendi evine gönde-rilmiş, orada ölmüş ve cesedi he-men yakılarak gömülmüştü.

Mahkeme tek şahit olarak Hearst'ün şirketlerinde çalışan bir doktoru dinledi.

Evet, doktor, Ince'ı öncedentanıyor, böyle bir şikayeti oldu-ğunu biliyordu, o akşam da ye-mekte bulunuyordu ve rahatsız-lanmasında ilk müdaheleyi ken-disi yapmıştı...

Olay böylece kapandı gitti. Yıllar sonra torunu Patricia He-arst, kaleme aldığı kitapta doğ-ruları dile getirecekti.

KIRKLI YILLAR...

1940'lı yıllar da Hollyvroodcinayetlerinden mahrum kalma-dı! 'Black Dahlia' yani 'Siyah Yıldız Çiçeği' lakabıyla bilinenElizabeth Short'un öldürülmesi,en korkunç ve en mide bulandı-rıcı cinayetti.

'YILDIZ ÇİÇEĞİ' VAHŞETİİkiye bölünmüş çıplak cesedi

Los Angeles'da boş bir arsanınortasında bulunduğunda Eliza- beth Short, Hollywood'un şöh-ret basamaklarına ilk adımlarıatmış bulunuyordu. Garip bir kızdı Short: İnanılmaz bir çekici-liği vardı, kömür karası saçları-nın yanı sıra kapkara giyiniyor,kıpkırmızı rujuyla gönülleri ya-kıyordu. Erkeklere çok çabuk sokuluyor, kolay kadınmış ima- jını yaratıyor ama çoğunu süku-tu hayale uğratıyordu. Dediko-dulara göre fahişelik yapıyorduancak ölümü bunun aksini isbat

ediyordu: Otopsi raporu-na göre Short'un cinsel or-ganı, doğuştan cinsel bir-leşmeye müsait değildi.

Short vahşice öldürül-müştü: Ters ilişkiye uğra-mış, kadınlık organına ottıkılmış, feci halde dövül-müş ve bedeni yer yer kes-kin bir aletle kesilmişti.Polis yüzlerce şüpheliyisorguya çekti; ama hiçbir ipucu elde edemedi.

'Black Dahlia' olayı kı-sa zamanda Amerika'da bir histeriye yol açtı. Sayı-sız insan cinayeti üstlen-

meye kalktı; ama hiçbirien ufak bir ciddiyet taşı-mıyordu.

40'lı yıllarınen korkunç'Hoolywoodcinayeti','Siyah YıldızÇiçeği'lakabıylatanınanElizabethShort'un(solda)öldürülmesiydi.Hoolywood'unen parlakyıllarınarastlayan veakıl almaz birbiçimde örtbasedilen MarionDavies (altta,en solda)cinayeti isedönemin ünlügazete patronuRandolphHearst (alttakifotoğrafta, enbaşta)tarafındanişlenmişti.

Popüler TARİH/ Ekim 2000 • 89

Page 84: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 84/123

Muhammed Ali Clay'in öyküsü

K e le be k g ib i uçara rı g ib i soka r.. .Dört yıl önce, Atlanta Oyunları'nın açılıştöreninde Olimpiyat Ateşi'ni yakanparkinsonlu adamı tüm seyirciler

endişeyle izlemişlerdi. Ateşi güçlükleyakan bu adam, bir zamanlar dünyanınen zorlu boksörüydü.

KENAN ONUK

Onun adını ilk duy-duğumda küçük bir ilkokul öğrencisiy-dim. O yaşlardakierkek çocukları, güç

ve kuvvet üzerinde konuşmaya bayılırlar. Kim daha kuvvetlidir?Kimin yumruğu daha güçlüdür?En son çıkan pop şarkılarından

ve şarkıcılardan daha fazla, bun-ları konuşurduk.

'Futbol geyikleri' otarihlerde bu kadar önemli değildi, bizler

için. Bu yakışıklı, sem-patik zencinin, ringte ra-

kibine sürekli hakaretler yağdıran yüzünü gazeteler-

de gördüğümüz günden beri,kendi aramızda en fazlaClay'i konuşur olmuştuk.

Bizim kahramanımızdı o...Hepimiz yumruğumuzu onun

gibi sıkıp 'En güç-lü benim' der gi- biydik.

Clay efsane-si, 1960'da Ro-

ma Olimpiyat Oyunları sıra-sında başlamıştı. Sonradanprofesyonel olarak çeşitli ara-

larla tam 3 kez 'Dünya Ağır Sik-ler Boks Şampiyonu' unvanınıalan Clay, Olimpiyat tarihinin ençok hatırlanan simalarından biriolacaktı.

18 yaşındaydı o tarihte. Lo-uisville, Kentuckyli bu genç, ken-dine çok güveniyordu ve enerjisi,konuşmasına da yansıyordu.

Adeta bir makınalı tüfek gibi ko-nuşuyordu. Her yerde konuşu- yordu. Sokakta, antrenmanda,ringte, her yerde... Gazeteciler renkli bir boksör keşfettikleriiçin mutluydular.

Ringe, boyuna çizgili bir for-ma ve parlak beyaz şortla çıkı- yordu. Fırtına gibiydi. Rakibineşöyle bir bakıyor, yüksek sesle is-mini haykırıyor ve daha maç başlamadan hakaretler yağdırı- yordu. Kiminin kulağına takıyor,kiminin kollarını kısa buluyor,kimilerine de gülerek ne kadar aptal olduğunu söylüyordu.

Bir 'fenomen' olacağı o gün-lerden belliydi sanki. Seyirciler, bu yetenekli ve konuşkan boksö-

rü izlemeye doyamıyorlardı. Şa-şılacak kadar güçlü kolları ve ba-cakları vardı. Yüzü de o yıllarda

bir boksörde rastlanmadık ölçü-de yakışıklı ve temizdi.

Olimpiyat Köyü'nün en tanı-nan kişisi haline gelmişti. Onun-la ringde olmak ise 'bir şaka' gi- biydi. Rakibinin etrafında adetadans ediyor, hızla yumruklarını birbiri peşi sıra savuruyor ve de- vamlı konuşuyordu.

SEVİMLİ BİR İDDİACI Yumruk yemesi, neredeyse

imkansızdı. Olimpiyat finalindekarşılaştığı Piet Zykowski, 231maçlık tecrübesine rağmenClay'in karşısında adeta bir ace-mi boksör gibi duruyordu.

Tek bir yumruk yemedi Clay ve son rauntta seri yumruklarlakarşılaşmayı kazandı.

Boks otoriteleri ona hayranolmuşlardı. "Bir sinek siklet gibihızlı, bir ağır siklet kadar güçlü yumruklara sahip" diyorlardı.

Boynuna takılan altın madal- yayı çevresindekilere gururlagösteriyordu. "En güçlü benim"diye haykırıyordu. İddiacıydı,

ama aynı zamanda çok da sevim-liydi. İnsanlar onu sevecen bakış-larla selamlıyorlardı.

Popüler TARİH /Ekim 2000

Page 85: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 85/123

MADALYAYI NEDEN

NEHRE ATTI?

Bir akşam, boynunda madal- yasıyla gittiği bir restoranda be- yaz Amerikalılarla tartışmayagirdi. Kazandığı madalyanın hiç- bir değeri olmadığını, bir hiç ol-duğunu haykırdılar yüzüne.

Bu beklenmedik hakaret tümmoralini bozmuştu. Altın madal- yayı ülkesi için ve bu insanlar için mi kazanmıştı? Evine dön-düğünün ertesi günü, madalyası-nı boynundan çıkardı ve Ohionehrinin buz gibi soğuk sularınafırlattı.

Kararlıydı. O çirkin adamla-

ra ve tüm dünyaya kim olduğu-nu gösterecekti. O gün profesyo-nel oldu ve birkaç hazırlık karşı-

laşmasından sonra 'Dünya Şam-piyonu' Sonny Liston'ın karşısı-na çıktı.

Yıl, 1964'tü. Benim ve arka-daşlarımın onun adını ilk kez

duyduğumuz yıl. Hayatımızın ilk idolü, ilk kahramanımız. Ringeçıkar çıkmaz, "Kolla kendini çir-kin ayı, seni paçavraya çevirece-ğim" diye bağırmaya başladı."Sen çirkinsin. Sen bir hiçsin.Ben güçlü ve yakışıklıyım. En bü-

yük benim, haydi göster kendi-ni..."

Yenilmez armada dev gibiListon'ın karşısında hemen hiçkimse 22 yaşındaki genç Clay'in

bir varlık göstereceğini tahminetmiyordu. İlk rauntta sürekli et-rafında yaylanarak dans eden,

devamlı konuşan ve onunla alay eden birini görmek tecrübeli Lis-ton'ı şaşırtmıştı. Çok çabuktugenç çocuk. Ayak hareketleriinanılmazdı, uzun kollarıyla onu

yanına yaklaştırmıyordu.İkinci raundun başında Lis-

ton hiç beklenmedik bir anda,müthiş bir kroşe yedi. Sonra bir aparkat ve bir kroşe daha. Liston

yerdeydi. İyice sersemlemişti.Sonraki rauntlarda Clay nere-deyse hiçbir yumruk almadı. Lis-ton, tahrik edici sözlere cevap ve-remiyordu. Hem psikolojik hemde fiziksel olarak yıkılmış, mah-

volmuştu. Yedinci raunda çık-mayı reddetti. Yakışıklı gençadam, 'Dünya Ağır Siklet BoksŞampiyonu' oldu. "Ben sizlerden

1965 yılının25 Mayıs'ı:MaineLewingston'unobjektifindennefes kesici bir

an: Clay, SonnyListon'u yeresermiş.

Popüler TARİH/ Ekim 2000 • 91

Page 86: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 86/123

Yıl 1974: Clay,George

Freeman'ınkarşısında.Boks otoriteleriClay'e hayranolmuşlardı."Bir sinek sikletgibi hızlı, birağır sikletkadar güçlüyumruklarasahip"diyorlardı.

değilim" diye haykırdı ve aynı yılmüslümanlığı seçerek 'Muham-med Ali' adını aldı.

Liston, rövanş istiyordu.Dünya, nefesini tutmuş bu müt-hiş finali bekliyordu. O'nun sü-rekli "en büyük benim" diye ba-ğırması, birçok çevrede sempa-tiyle karşılansa da, hatırı sayılır bir düşman grubu da yaratmıştı.Hele o yılların tutucu Ameri-ka'sında müslümanlığa geçişi, bağışlanamayacak bir hata ola-rak görülüyordu.

Rövanş günü geldi çattı. Yi-ne, herkes Liston'a şans tanıyor-du. Ringe çıkar çıkmaz rakibinenefret dolu, küçümseyen bir ba-kış fırlattı ve hiçbir zaman unu-tulmayacak o ünlü sözünü, ateşsaçan gözlerle baktığı rakibineorada söyledi: "Sen daha beni ta-nımıyorsun. Ben kelebek gibiuçar, arı gibi sokarım."

Raundun başladığını işareteden gong çaldı. Muhammed Ali,şık bir eskivle rakibine yaklaştı vedaha ne olduğunu anlayamayanLıston'ı sert bir sağ kroşeyle in-dirdi. Liston, yerde boylu boyun-ca yatıyordu. Ali, yumruğunusıkmış, "Haydi kalk, kalk dadünyanın kaç bucak olduğunusana göstereyim" diyordu.

Ali'nin, Liston'ı yere serdiği oanın fotoğrafını gazeteden kes-tim ve uzun yıllar sakladım. O

fotoğraftaki gücü, azmi, bakış-lardaki o inanılmaz kararlılığıhiçbir zaman unutmadım.

SABAH 5'TE TV KARŞISINDA 19 69'da Vietnam Savaşı'na

katılmayı reddetti Ali. Unvanınıelinden aldılar, uzun süre hapis

yattı. 3 yıl sonra tekrar ringedöndü. Frazier ve Foreman'ı de-

virdi. Sonra kaybetti, tekrar ça-lışmaya başladı. 3'üncü kez Dün- ya Ağır Siklet Boks Şampiyonuoldu. O yıllarda televizyon Tür-kiye'ye de gelmişti ve sabahın5'inde Muhammed Ali'nin un-

van maçlarını izlemek için ekrankarşısına geçmek, hayatın en bü- yük keyiflerinden biriydi.

O yıllarda lise bitti. Çocukluk kahramanım, pek çokları gibi be-nim de hayranlığımın hiç eksil-mediği bir fenomen olmuştu.Muhammed Ali, sporcunun daötesinde bir değerdi.

Sonra, boksu bıraktı. Son yıl-larda hayranlarının sayısı iyiceartmıştı. Düşmanı neredeyse kal-mamıştı. Ali bıraktıktan sonra ben ve tüm arkadaşlarım, bokslailgilenmez olduk.

Sanki ağır siklet unvan maç-larını seyretmek Ali'nin olmadığı bir ringde, ona saygısızlık etmek anlamına geliyordu.

OLİMPİYAT MEŞALESİ Aradan uzun, çok uzun yıllar

geçti. Dört yıl önce, AtlantaOlimpiyat Oyunları'nın açılış tö-reninde, meşaleyi kimin getirece-ğini ve Olimpiyat Ateşi'ni kimin

yakacağını sabırsızlıkla bekleyenseyircilerin arasındaydım. Nemli

ve sıcak bir yaz gecesiydi.Birdenbire soluklarımın hız-

landığını, bir ateşin yüreğimedoğru ağır ağır ilerlemekte oldu-

92 • Popüler TARİH/ Ekim 2000

ğunu hissettim. Sonra heyecanla yutkundum. Olimpiyat Stadı'nındev ekranında benim kahrama-nımın, o hiç unutulmayacak ka-rizmatik yüzü belirmişti. Uzak-larda, stadın ta öteki ucunda be-

yaz tişörtü ve beyaz şortuylaMuhammed Ali, bir elinde meşa-le başını kaldırmış, Olimpiyat Ateşi'ni yakacağı platforma ba-kıyordu.

O an, hem vücudunun hemde ellerinin sürekli titrediğinigördüm. Bir türlü meşaleyi uza-tıp ateşi yakamıyordu. Saniyeler,sanki uzun saatler gibi gelmiştihepimize. Parkinson hastalığınınpençesinde

kıvranan budünyanın engüçlü ada-mından göz-lerimi alamı-

yordum, tümseyirciler gibi. Endişeyle onu izli- yorduk.

Sonra güçlükle kolunu uzattı.Olimpiyat Ateşi'ni yaktı. Derin bir soluk aldım. Başaramayaca-ğını düşünerek soğuk terler dök-tüğümü o an farkettim. Yumruk-larımı sıkmıştım ve hayatımdailk kez avucumun içi terden sırıl-sıklamdı.

1960'da aldığı altın madalya- yı Ohio nehrinin serin sularınafırlatmasının üzerinden 36 yılgeçmişti. Amerikalılar onu ayak-ta alkışlıyordu. Kameranın takipettiği gözlerinde, gizli bir mutlu-luk ve şükran duygusu okunu-

yordu. Her dediği gerçekleşmişti.En büyük oydu. Çocukluk kah-ramanım kazanmıştı. "Kelebek gibi uçar, arı gibi sokarım" de-mişti bir zamanlar...

Bilmiyordu ki bizleri ateşle- yen, yüreklendiren hayata mey-dan okumamızı sağlayan o büyü-leyici gücü, biraz da onun saye-sinde kazanmıştık. Bilmiyordu kidünyanın her tarafında onu hepseven benim gibi yüzmilyonlarca

hayranı vardı. Böyle bir insanlaaynı zaman diliminde yaşamak ne büyük bir şanstı!

Page 87: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 87/123

Bu çalışma;[email protected]

üyeleri için hazırlanmıştır.Benzer çalışmalardan haberdar olmak,

öneri, istek ve karşılaştığınız sorunlan bize bildirin.

Çalışmalarımızı takip etmek iç[email protected]

e-posta adresine"Üyelik" başlıklı veya boş bir mesaj gönderin.

Grup sayfasınıhttp://groups.google.com/group/merakediyorum

inceleyerek daha önce üyelerimizle paylaştığımızçalışma ve mesajlan inceleyebilir,

üyeliğinizi düzenleyebilirsiniz.

Page 88: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 88/123

1930'lardan 90'lı yıllara

K ita p la rd a k i

d in p ropagandas ıİslamiyetin doğuşu, Türklerin islamiyete geçişi gibi konular1930'ların lise tarih kitaplarında, çok yalın bir biçimdeişlenirken günümüzde, her şey farklı bir dille aktarılıyor, kimitarihsel gerçekler efsanelerle yer değiştiriyor.

Ressam RatipTahir'inçizgileriyle,Göktürkler'inErgenekon'dançıkışı (üstte).Türk budistrahibi; eski birTürk halısı

üzerindekimotiflerden(sağda).

94 • Popüler TARİH/ Ekim 2000

SEZA SINANLAR

Ülke gündeminde son yıllarda sıklıkla sözügeçen irtica konusu,özellikle bu tehdit-kâr yapılanmanın

devletin hangi alanlarına sızdığıhususunda yeni tartışmalar do-ğurmakta. Hiç şüphe yok ki butartışmaların bir ayağını da, dev-letin çeşitli alanlarda laik yapı-sından verdiği ödünler oluşturu-

yor.

Bu bağlamda ders kitaplarınıincelediğimizde konuya örnek teşkil edebilecek bazı ilginç ifa-

delere rastlıyoruz. Özellikle, 6. ve 9. (Lise I) sınıfların tarih ki-taplarında yer alan, 'İslamiyet-ten Önceki Türkler'in Dini İna-nışları', 'İslamiyetin Doğuşu' ve'Türkler'in İslamiyete Geçişleri'

başlıklı konularda kullanılanifadeler, devletin, laiklik ilkesidoğrultusunda her türlü inancaeşit uzaklıkta kalması gerekir-ken, zaman içinde giderek isla-miyete yaklaştığını gösteriyor. Ve yine bir süreç içinde1930'lardan bugüne doğru bak-tığımızda; yukarıda sözü geçen

Page 89: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 89/123

konuların aktarımında, dönemdönem beliren farklı anlatımla-rın, son 15-20 yıllık zaman zar-fında islamiyetin yüceltilmesine

yönelik ifadelere dönüştüğünügörebiliyoruz.

Bunun bir yansıması olarak da günümüzde, tarih kitapların-da din kitaplarındaki anlatım-lardan daha da dramatik ifade-ler kullanıldığına, bazen tarihselgerçeklerin efsanelerle yer değiş-tirdiğine, hatta milli kültür adıaltında Arabistan kökenli gele-neklerin, öz kültürmüş gibi sa-hiplenildiğine tanık oluyoruz.

İlk olarak 1996 yılı basımlı,Nurer Uğurlu imzalı Tarih I ki-tabına yukarıda belirtilen husus-ları göz önünde bulundurarak bir bakalım:

"Türkler tarihleri boyunca, benimsedikleri çeşitli dinlerin et-kisi altında kalmışlar, bu dinlereinanmışlardır.(...) Eski Türkler, bütün evreni yaratan bir Gök Tanrı'nın varlığına inanmışlardı.Türklerin bu inanışına göre Gök Tanrı, bütün evrenin ve varlıkla-rın yaratıcısı olan büyük bir kuvvetti. O, önce evreni, dahasonra dünyayı yarattı. (...)Türkler Uygurların ilk zamanla-rında Maniheizm dinini kabuletmişler, sonra Budizm dininegirmişlerdi. Eski Türkler komşu-larıyla olan ilişkiler sonucu, çe-şitli dinlerin etkisi altında kal-mışlardır. "

Bu bölümden anlaşıldı-ğı üzere 'Gök Tanrı' inancıislamiyete olabildiğince

yaklaştırılmış, diğer dinle-rin ise etkileşimle kabuledildiği ifade edilmiştir.Tıpkı, 1992 tarihli Tahir Erdoğan Şahin'in kalemealdığı Lise I tarih kitabın-da olduğu gibi. Bu kitaptaŞamanizm için, 'sihir ve büyü' tanımı yapılıp, bu-nun Türk yurdunda doğ-madığı ifade edilmiştir.

"Türkler arasına, son-raları, Budizm, Manihe-izm inançları ile

Musevilik ve Hıristiyanlık dinle-ri de girdi. Nihayet Türkler, kit-le halinde Müslümanlığı kabuletmekle milli karakterlerine uy-gun bir inanca kavuştular."

İşte böyle bir anlatımla, az

önce dile getirdiğimiz gibi, diğer dinler 'milli kültüre uymayan'inançlar olarak gösterilmiş hatta'girdi' kelimesi kullanılarak buinançların Türkler tarafından se-çilmediği ifade edilmeye çalışıl-mıştır. Dahası, sözü geçen dinler satır arasında aşağılanmıştır. Butarz bir yaklaşımın varacağınokta ise aynı kitapların sonraki bölümlerinde açıkça görülmek-tedir. Nitekim şu sözler, büyük

bir yanıltmayı da beraberindetaşımaktadır:"Kendi karakterlerine uygun

olması sebebiyle Müslümanlık Türkler arasında hızla yayılmış-tır. Bunda herhangi bir zorlamasöz konusu değildir. İslamiyetTürklerle güç kazanmış, daha dageniş alanlara yayılmıştır. Bu di-nin koruyuculuğunu yine Türk-ler yapmıştır." (T. Erdoğan Şa-hin, Tarih I, s. 148)

İslamiyetin doğuşu konusu-na gelince, maalesef cumhuriyet-ten bugüne, konunun aktarılma-sında izlenen çizginin pek doğrugittiğini söylemek, çok zor. Şöy-le ki, 1931 tarihli 'Tarih II' kita-

bında bu konu cumhuri- yetin o ilk yıllardaki ha-kimiyeti ve ödünsüzlü-ğüyle ilgili olsa gerek, ol-dukça yalın ve bugünküanlatımlardan çok dahafarklı bir şekilde anlatıl-mıştır: "Muhammet Mek-ke'de müşriklik (putperest-lik) muhitinde ve tesirindeolmasına rağmen dini me-seleler ve dini düşünceler pek derin bir surette, zihni-ni işgal ediyordu. Muham-met kırk yaşına geldiği za-man vatandaşlarını, kendi-nin bulduğu ve doğru oldu-ğuna inandığı yeni bir dinedavete başladı." Bu sözlerin

devamında ilk

vahiyle ilgili olarak, kitapta şöy-le bir ifade vardır: "Muham-met'in peygamberliğinin başlan-gıcına dair birçok rivayetler var-dır. Bunlar pek çok efsanelerlekarışmıştır. Hakikatte peygam- berin ilk söylediği Kuran ayetle-rinin ne olduğu kati surette ma-lum değildir."

Diğer bir farklılık ise o yıllar-da (1930-40) tarih kitaplarındaTürkler'in islamiyeti kabul et-meleri konusunda hiçbir yorum bulunmayışıdır. Ancak zamanla bakış açısı değişecek ve tarih ki-taplarında, imanın ve ibadetinesasları, hatta 'PeygamberimizinSözlerinden' başlığı altında ha-disler yer alacaktır. Nitekim1970 basımlı Niyazi Akşit imza-lı 'Tarih II' kitabında bu değişik-likleri görmek mümkündür.Gerçekte bu, basit bir değişiklik-ten öte, başka anlamlar taşımak-tadır. 'Peygamberimiz' denilme-siyle, kitapta herkesin inancı or-takmış gibi davranılmıştır. Böy-lelikle devlet adına tek bir dinöne çıkarılmıştır.

Turfankazılarındabulunmuş eskibir elyazmasıyaprağı:Maniheistrahipler ayinsırasında(üstte).Göktürkler'eait bir mezartaşı (sol altta).

Popüler TARİH I Ekim 2000 • 95

Page 90: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 90/123

Page 91: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 91/123

'Kediler ' perdeyiindirdi

Empire State Building ka-dar New York'un simgesi haline

gelen 'Cats' (Kediler) müzikali,Eylül ayında verilen son temsilleBroadway ve New York'a vedaetti.

Andrew Lloyd Weber tara-fından yazılan, müzikleri diller-den düşmeyen ve hafızalardansilinmeyen Cats, 18 yıl boyuncatam 7.484 kez temsil edildi. 10milyon kişi tarafından izlenen ve yapımcılarına 400 milyon dolar kazandıran Cats'in dünya çapın-da sağladığı gelir de 2 milyar do-ları aşıyor.

Cats, 19 Haziran 1997 tari-hindeki temsiliyle, 'A Chorus Li-ne' adlı oyunun 'en uzun süresahnelenme rekorunu' kırmıştı.Sanat eleştirmenleri, "Cats oyu-nunun, Broadway'i 1980'lerin başında girdiği krizden kurtardı-ğını; sanatsal ve ekonomik açı-dan ise etkisinin ihmal edileme-

yecek düzeyde olduğunu" belir-tiyorlar. Cats'den ayrı olarak,Operadaki Hayalet, Miss Saigon ve Cumhurbaşkanı Ahmet Nec-det Sezer'in New York'ta bulun-duğu sırada izlediği Sefiller'in de(Les Miserables), hem tiyatro sa-hiplerine hem de New York ken-tine büyük paralar kazandırdığı belirtildi. 1997 yılında yapılan bir araştırma, sadece Cats oyu-nunun New York kentine 195milyon dolar vergi geliri sağladı-ğım ortaya koymuştu. Cats,New York ve diğer ABD kentle-ri dışında Kanada ve Avrupa'da binlerce kez sahnelenmişti.

Voyvoda Yolu'ndan Bankalar Caddesi 'neEvliya Çelebi'nin XVII. yüzyılda 'Voyvoda Yolu' olarak isimlendirdiği

ve Galata'nın iç surları boyunca uzanan sokak, XIX. yüzyılın ikinciyarısında İstanbul'un hatta bütün Osmanlı İmparatorluğu'nun finans veiş merkezi haline geldi. Bu dönemde bankerlerin ve bankaların üssüolan Voyvoda Caddesi, halk arasında 'Bankalar Caddesi' olarakanılmaya başlandı.Bankaların yanında sigorta şirketlerinin, avukatlık ve mimarlıkbürolar ının, Tütün Rejisi'nin ve daha birçok ticaret ve sanayişirketlerinin de yerleşmesiyle Bankalar Caddesi, bugün de ayaktaduran görkemli görüntüsüne kavuştu. Önemini Cumhuriyet dönemindede koruyan bu cadde, 1990' larda banka ve sigorta şirket lerininMaslak'a taşınmasıyla önemini bir derece kaybettiyse de, hâlâİstanbul'un en hareketli yöreleri arasındaki yerini koruyor.Bankalar Caddesi'nin en eski sakinlerinden Osmanlı Bankası, Tarih

Vakfı'nın işbir liğiyle caddenin tarihsel süreçteki değişimini, bir sergiile günümüze taşıyacak. Küratörlüğünü Edhem Eldem'in, tasarımınıBülent Erkmen'in üstlendiği sergi Ekim ayında, Osmanlı Bankası'nıneski genel müdürlük binasında kapılarını ziyaretçilere açacak. Üç ayaçık kalacak sergide, caddenin her iki cephesinin çarpıcı görüntülerine,binalarının ve sakinlerinin geçmişinden kesitlerine ve bu mekanıyaşamış kişiler in anılarına yer verilecek.

Prenses Diana'nınsekreteri anlat ıyor

Trafik kazasında ölen Pren-ses Diana'nın eski sekreteri Pat-rick Jephson'ın, prensesin yaşa-mıyla ilgili anılarını anlatacağıkitabı bu ay piyasaya çıkıyor.1990 ile 1996 yılları arasındaLeydi Di'nin özel sekreterliğini yapan Jephson, "Kitabımda ger-çekleri, sadece gerçekleri anlatı- yorum. Kimsenin korkmasınagerek yok" dedi.

Yaptığı yazılı açıklamada,"Olaylara ve gerçeklere sadık kaldım" diyen eski sekreter,"Ölümünden sonra Leydi Di'yleilgili söylenen birçok şey, ki bunların çoğunun aslı yoktu, be-ni derinden üzdü. Kitabımda an-latılanlar, hem müteveffanın ru-

huna, hem de onun için çalışan-lara hizmet amacını gütmekte-dir" ifadesini kullandı. PrensesDiana, 31 Ağustos 1997'de Pa-ris'te geçirdiği bir trafik kazasın-da, erkek arkadaşı Dodi El Fa- yed'le birlikte ölmüştü.

Popüler TARİH I Ekim 2000 • 97

Page 92: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 92/123

AJANDA

Che'nin fotoğrafçısıreklamcılarlaanlaştı

Ekim 1967'de Bolivya'daölen Güney Amerikalı gerilla li-deri Che Guevera'nın ünlü fo-toğrafını çeken Alberto DiazGutierrez, fotoğrafı votka rek-

lamlarında izinsiz kullanan şir-ketlerle anlaşmaya vardı. Alber-to Korda adını kullanan Gutier-rez'in, fotoğraf ajansı Rex Fe-atures ve reklam şirketi LoweLintas ile tazminat ödenmesi ko-nusunda anlaşmaya vardığı be-lirtildi. Ancak Gutierrez'e öde-necek para miktarı hakkında bil-gi verilmedi.

Londra'daki Küba Dayanış-ma Kampanyası tarafından Gu-tierrez adına Ağustos'ta söz ko-nusu şirketler aleyhine dava açıl-mıştı. Yüksek Mahkeme'nin Gu-tierrez ile şirketler arasında varı-lan anlaşmayı onayladığı belir-tildi. Küba Dayanışma Kampan- yası Ulusal Koordinatörü Ro- bert Miller, Yüksek Mahke-me'nin Alberto Korda'nın telif hakkını teyid etmesinden çok memnun olduklarını belirtti.Gutierrez, Lowe Lintas ve Rex Features'ı, fotoğrafın tarihi öne-mini hiçe saymak ve fotoğrafaorak-çekiç motifleri eklemekle

suçlamıştı. 5 Mart 1960'da bir törende çekilen fotoğraf,Che'nin 1967'de öldürülmesin-den sonra dünyanın dört bir ya-nma dağılmış ve ünlü liderinsimge fotoğrafı olmuştu.

Datça'da Apollontapınağı

Datça'nın Emecik köyü yakı-nında yapılan kazılarda, bir

Apollon Tapmağı bulundu. Ta-pınağın, Datça'daki Knidos an-tik kenti ve çevresinde bulunanilk Apollon sunağı olduğu belir-tildi. ODTÜ ve Hamburg üni- versiteleri işbirliğiyle yapılan ka-zıda tapınağın bulunduğu alan-da bir tapınak rahibine ait yazıt

Müzik Müzesi çalışmaları başladıKültür Bakanlığı'nın kurmayı planladığı Müzik Müzesi'ne ilişkin çalışmalar çerçevesinde,Müzik Müzesi Yönetim Kurulu Üyesi Oğuz Elbaş, Almanya ve Çek Cumhuriyeti'ndetoplantılara katıldı. Elbaş, Uluslararası Müzik Müzeleri ve Koleksiyonları Kurulu(CIMCIM) tarafından gerçekleştirilen Müzik Çalgıları Koleksiyonları ile MüzikÇalgılarının Tarihteki ve Gelecekteki Üretim Yöntemleri, Birbirleriyle İlişkileri adlı

toplantılar dizisinde Bakanlığı temsil etti. Toplantılarkapsamında konferans, tarihi müzik konseri, müzikmüzelerini ziyaret, çalgı onarım atölyesini ziyaret veuygulamalı tanıtım, enstrüman fabrikasını ziyaret veuygulamalı gösteri gibi etkinlikler gerçekleştirildi. MüzikMüzesi projesi, Anadolu toprakları üzerinde oluşmuşçeşitli kültürlere ait müzik mirasını geniş toplumkesimlerinin bilgisine sunmak üzere hazırlanıyor.

da günışığına çıkarıldı. Kazının bilimsel başkanı Prof. Dr. Nu-man Tuna tapınakta İÖ VIII.

yüzyıla kadar tarihlenen tapın-ma eşyaları, pişmiş toprak ve ye-rel kalker taşından yapılmış hey-kelcikler bulunduğunu açıkladı.Bulunan heykelcikler arasında80 santimetre uzunluğunda başı

kopmuş erkek heykelinin de ol-duğu öğrenildi. Emecik köyü ya-kınındaki tapınağın çevresindençıkarılan eserlerin Marmaris Ar-keoloji Müzesi'nde korunduğu belirtildi.

Sivas'ta'resimli tarih'

Sivas Devlet Tiyatrosu, 19Ekim'de açılışını yapacağı Tur-gut Özakman'ın 'Resimli Os-manlı Tarihi' adlı müzikli güldü-

rüyle sezona başlıyor. Mine Acar'ın yönettiği; 27 Mayıs1960 İhtilali ile Osmanlı İmpa-ratorluğu'nda 30 Mayıs 1876'da(I. Meşrutiyet) yaşanan olaylar arasındaki tarihsel benzerlikle-rin komedi unsurlarıyla süslene-rek gösterildiği oyunda, olaylar

ve kişiler zamana göre değişsede, tek değişmeyenin iktidar kavgaları olduğu vurgulanıyor.Oyunda, Taner Turan, DemetBölükbaşı, Erdinç Doğan rol alı- yor.

98 • Popüler TARİH/ Ekim 2000

Page 93: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 93/123

Nemrut belgeselitamamlandı Adıyaman'ın Kahta İlçe-

si 'nde bulunan Nemrut Dağı veçevresindeki tarihi mekanlarda,Ekip Film tarafından yapılan'Tanrıların Tahtı, Nemrut Dağı'konulu belgeselin çekimi ta-mamlandı.

Nemrut Dağı'nın 2 bin 150metrelik doruğunda Kommage-

ne Kralı Antiochos Theos'un in-şa ettirdiği piramit şeklindekianıt mezar ve çevresindeki devtanrı heykellerinde özellikle son yıllarda görülen tahribat, bilimadamları ile birlikte, sanat çevre-lerinin de eleştirisine yol açtı.

Yörede 18 Ağustos'tan itiba-ren çekim yapan Ekip Film Yö-netmeni Tolga Örnek, "NemrutDağı'nın yanı sıra, Kommagenemedeniyetinden kalan eski Kah-ta ve Gerger kaleleri, Arsemia,Cendere Köprüsü, Karakuş Te-pesi, Fırat Havzası, AdıyamanMüzesi, Besni'deki Sesönk Tü-mülüsü ve Gaziantep Müze-si'nde çekimler yaptık, Komma-gene medeniyetinden günümüzekalan eserleri yakından görmefırsatı bulduk" dedi.

Nemrut Dağı'nın 2 bin 150metrelik doruğunda bulunan ve

Kommagene döneminden kalan2000 yıllık aslan kabartmalı taşlevha, dünyada, 'bilinen en eski

horoskop' olarak tanımlanıyor.Nemrut Dağı'nın doğu terasında yer alan 8-10 metre yüksekliğin-deki kolosal (devasa) tanrı hey-kellerinin bulunduğu alanınönünde bir sunak yer alıyor. Buterastaki aslan kabartmalı taşlevha dikkati çekiyor. Dünyada bilinen en eski horoskop olarak tanımlanan taş levha, 175 san-tim boyunda ve 240 santimeninde olup, sağa doğru dönerek

yürüyen bir aslan figürünü be-timleniyor. Boynunda bir hilalolan aslanın gövdesi 8 ışınla ka-rakterize edilmiş, 19 yıldızla be-zenmiş. Aslanın sırtında ise 16ışınlı 3 büyük yıldız yer alıyor. Yanlarındaki yazıda bunlarınMars, Jüpiter ve Merkür olduğu belirtiliyor.

Prof. Dr. Otto Neugebaur'ın yorumlarına göre bu horoskop,Kral I. Antiochos'un doğum ho-roskobu ve onun tahta çıkış tari-hi olan MÖ 62 ya da 61 yılının7 Temmuz'una dayanıyor. Butarihte Jüpiter, Merkür ve Marsaynı hizaya geliyor. Prof. Dr. K.Dörner ise aslan kabartmalı ho-roskobu, Nemrut Dağı'ndakianıtın kuruluş horoskopu olarak değerlendiriyor. Kral Antiochosile ilgisi olduğu düşünülen AslanHoroskobu'nun Kommageneli-

ler için çok kutsal sayıldığı, bir dini kitabe olarak korunduğu bi-liniyor.

Şehir Tiyatrolarısezonu açıyor

İstanbul Büyükşehır Beledi- yesi Şehir Tiyatroları 2000-2001

sezonunda 31 oyun ile izleyicile-rinin karşısına çıkacak. 1 Ekim2000'de perdelerini açacak Şehir Tiyatroları'nın repertuvarında,19'u yerli, 12'si klasikleşmiş ya-

bancı, toplam 31 oyun yer alı- yor. Şehir Tiyatroları'nın yenisezonda sahneleyeceği oyunlar-dan bazıları şunlar: Romeo ileJüliet, Bahar Noktası, Troilos ileKressida, Woyczek, Hepsi Oğ-lumdu, Mankurt ya da GünOlur Yüzyıl Sürer, Sabaha AzKala, Çın Sabahta, Arslana Ben-zer, Aşk Haftası, Aşk-ı Memnu,Derya Gülü, Şu Bizim Evliya Çe-lebi, Hürrem Sultan, Kadın ile

Memur, Kafkas Tebeşir Dairesi,Kapıyı Aç, Kedi, Kendi Gök Kubbemiz, Kuyruklu Yıldız Al-tında, Lüküs Hayat, Flüt.

Antika seminerleri Antik A.Ş., geleneksel 'AntikaSeminerleri 'ni bu ay başlatıyor. Seminerdizisinin ilk halkasında, 'Osmanlıca ve TürkHat Sanatı' yer alıyor. Hepsi kendikonusunda uzman profesörlerinyönetimindeki bu seminerlerde; 'OsmanlıcaOkuma-Yazma', Türk Hat Sanatı', TürkTezhip Sanatı', 'Müzehhip', 'H att atl ar' ve'Formlar ' hakkında katılımcılara bilgi

verilecek. Antik A.Ş., 31 Ekim'de başlayıp24 hafta sürecek olan seminerler için, hersalı, 13.0 0-16.00 arasında katılımcılarıağırlayacak.

Popüler TARİH/ Ekim 2000 • 99

Page 94: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 94/123

Rus İmparatorlukBalesi İstanbul'daBolşoy Opera ve Balesi'nin

ünlü sanat yönetmeni Gregoro- vıç, efsanevi balerin Marya Pli-sestskaya ve Gediminas Taran-da'nın Bolşoy'dan ayrıldıktansonra oluşturduğu Rus İmpara-torluk Balesi İstanbul'da. Toplu-luk, Mydonose Showland'de, 5-8 Ekim tarihleri arasında suna-cağı üç gösteride Korsakov'unŞehrazat'ını, Ravel'in Bolero'su-nu ve Borodin'in PolovtsianDansları'nı sahneleyecek.

İlk kitapmüzayedesiİstanbul'un tanınmışsahaflarından Serdar Işın,22 Ekim günü The Marmara'da

Pera Yayıncılık ile birlikte birkitap müzayedesi düzenliyor.

Antika kitap, süreliyayın, ephemera, afiş vetabloların yer alacağımüzayede, Pera Yayıncılık'ın11. ve Serdar Işın'ın 3.müzayedesi olacak. Sezonun ilkkitap müzayedesi olarakkitapseverlerin ve ephemerakoleksiyoncularının meraklabeklediği etkinlik te, zengin

içerikli bir çizgi roman arşivide yer alacak.

Hacıbektaş'a Atatürk Müzesi

Nevşehir'in Hacıbektaş ilçe-sindeki Atatürk Evi, Atatürk Müzesi olarak düzenleniyor.

Nevşehir Kültür MüdürüMehmet Demir, Atatürk'ün 22 Aralık 1919 tarihinde ziyaret et-tiği Hacıbektaş ilçesinde konak-ladığı Atatürk Evi'nde, Kültür

Bakanlığı tarafından 1998 yılın-da başlatılan restorasyon çalış-malarının tamamlandığını be-lirtti.

Müze haline getirilecek Cum-huriyet Meydanı'ndaki Atatürk Evi için, bugüne kadar 37 milyar lira harcama yapıldığını kayde-den Demir, "Halen teşhir ve tan-zim çalışmaları devam ediyor.Kurtuluş Savaşı sırasında bir ko-nak olarak kullanılan evde bulu-nan tüm tarihi eserlerin yanı sı-ra, o dönemde kullanılan tarihinitelikteki eşya da sergilenecek"dedi. Demir, Atatürk Müze-si'nin, 22 Aralık 2000 tarihindehizmete açılacağını kaydetti.

'Yakın akraba'nınsoyu tükendi

İnsanın en yakın akrabasısayılan ve Afrika'da yaşayan bir cins maymunun soyunun tüken-diği bildirildi. Miss Waldron'sRed Colobus adı verilen may-munun vücudu genelde kızılrenkli, sırtı ve kuyruğu ise gritüylerle kaplı. Maymunun yü-zünde yine gri tüylerden oluşanadeta bir maske bulunuyor.

Bilim adamları, Gana ve Fil-dişi Kıyısı'ndaki yağmur orman-larında yaşayan kırmızı yanaklı'Red Colobus' maymununun,

bilimsel sınıflandırmada insan-larla aynı grupta yer aldığını be-lirttiler.

Uzmanlar, yüzyıllardır ilk kez bir maymunun soyunun tü-kendiğini de vurguladılar. Bukonudaki bilgiler, 'ConservationBiology' adlı bilimsel bir yayın-da yer aldı. Bilim adamları, RedColobus maymununun soyununtükenmesinin bir başlangıç oldu-ğuna dikkati çekiyor. Bu çevrele-re göre, önümüzdeki yıllardaçok sayıda maymun türü ile baş-ka canlının soyunun hızla tüke-nebileceği ifade edilivor.

10 0 • Popüler TARİH / Ekim 2000

Page 95: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 95/123

Page 96: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 96/123

Doris Day ve Rock Hudson ikilisi

6 0 l a r ı n s e m b o l üOnlar, sinema tarihindeki en başarılı çiftlerden biriniyarattılar. Başarı onları, model olarak konumlandıkları Amerikan toplumu dışında da sevilen bir çift yaptı.Belki gerçek olmanın uzağındaydılar; ama pazar günlerimizinen keyifli anıları arasında önemli yerleri vardı.

HAŞMET TOPALOĞLU

Y ıl 1 9 6 0 :

Rock Hudson ve Doris Dayfilm setinde birdinlenmeanında.

Pazar sabahıdır; kahval-tının hemen sonrası. Er-ken yıkanmış çamaşır-ların kokusu arka oda-dan salona dolmakta-

dır. Dışarıda kurşuni gri bir gök- yüzü. Işığı açıp açmamakta te-reddüt edersiniz; ancak babanı-zın gazeteyi pencereye yakın bir

yerde rahatlıkla okuyor gibi gö-rünmesi, sizi harekete geçmek-ten alıkoyar. Huzursuzluk içindekoridorun sonundaki kapıya ba-

karsınız, "Banyo sırası ne zamangelecek acaba?" Pazar sineması-nın ya başı kaçacaktır ya da banyo çağrısı tam filmin keyfine varmaya başlarken gelecektir.

İşte 'Yastık Sohbeti' (PillowTalk) filmini ilk kez 70'lerinsonlarına doğru böyle bir pazar sabahında seyretmiştim. Aslında büyük bir olasılıkla daha önce,gece saatlerinde de oynamıştıancak benim, Charlie'nin Me-lekleri'nin ortalarına doğru do-

lan yatma öncesi TV iznim, ba-na Rock Hudson'la DorisDay'in terbiyeli flörtlerini sey-retme şansını tanımamıştı.

Ben 70'lerin sonlarında TV ekranında onları seyrederken

Amerika'da bu tür bir ilişkinininandırıcılığı çoktan yok olmuş-tu. Aslına bakarsanız, Hudson-Day ikilisinin ilişki düzlemi, fil-min çekildiği dönemde bile yarıgülümsemeyle karşılanıyordu. Ancak yine de yapımcılar bu iki-liden üç film yaratıp gişede cep-lerini doldurmayı başardılar.Hudson-Day ikilisi 60'lı yıllardaçevirdikleri Pillow Talk, Lover Come Back ve Send Me No Flo-

wers filmleriyle beyazperdede,hafızalarda yer edecek bir çiftoluşturdular ve dönemin roman-tik komedi türüne ivme kattılar.

YALNIZCA ÜÇ FİLM...Sadece üç film süren bera-

berlikleri, birçok filmde birlikteoynamışlar yanılsamasını uyan-dırdı. Filmlerde Doris Day güzel,sağlıklı, başarılı ve dürüst kadınıoynarken Rock Hudson yakışık-lı, (yine) sağlıklı, iş bitirici, üçka-ğıtçı (ama iyiniyetli) adamı can-landırıyordu. Tiplemeleriyle veiş yaşamlarıyla 60'ların Ameri-

kası'nın modern toplum yaşamı-nın temel özelliklerini (birebir olmasa da) yansıtıyorlardı.

1 0 2 • Popüler TARİH/ Ekim 2000

Page 97: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 97/123

Birbirinden habersiz ama as-lında 'birbirleri için yaratılmış'iki karakter, yanlış anlamalaradayalı bir olaylar zinciri sonu-cunda bir araya geliyordu.

Çok eski bir türü, farsı temelalan filmler bir yandan da ko-medi-aşk öykülerinin başarılıformülünü kullanıyordu. Day ileHudson'un ilişkilerinde nefretaşkı doğuruyordu. Rock Hud-son her zaman serinkanlı, işini bilen, görmüş geçirmiş, fırsatçıadamı oynarken Doris Day te-laşlı, naif, ahlaka ve kurallara sı-kı sıkıya bağlı, tecrübesiz kadın-dı. (Day'in filmlerde canlandır-dığı naif tiplemeye Oscar Le-

vant'ın yaptığı gönderme ünlü-dür: "Doris Day'i bakire olma-dan önce tanırdım".) Seyirci ön-ce iki farklı karakteri öğreniyor, birinden yana taraf tutuyor, son-ra da ikisinin bir araya gelmesinikeyifle izliyordu.

Tabii bu arada ikilinin oyna-dığı üç filmde de rol alan Tony Randall'ı anmamak olmaz. Kimizaman patron, kimi zaman dazengin arkadaş rollerini üstlenenRandall her iki karakter için demantığın sesini oynuyor ve fil-min denge faktörü oluyordu.

İLK KEZ 1959'DA Pop müziğin sevilen ismi Do-

ris Day'le sinemanın yakışıklı er-keği Rock Hudson ilk kez 1959 yılında bir araya getirildiler.'Yastık Sohbeti', Amerika'nınörnek çiftini yaratmaya çalışan

bir filmdi.Brad Ailen (Rock Hudson)aşk şarkıları yazan çapkın bir şarkı sözü yazarıdır. Telefondasevgililerinin hepsine aynı şarkı- yı söyleyip sadece isim kısmınıdeğiştirir. Brad'in aşk konuşma-ları telefon hattını paylaştığı içdekoratör Jan Morrow'un (Do-ris Day) iş görüşmelerini engeller ve Jan bu duruma büyük tepkiduyar. İşin ilginç tarafı Brad'in

sponsoru milyarder JonathanForbes, Jan'ın nişanlısıdır. Tesa-düfler ikiliyi bir gün bir gece ku-

Pop müziğin sevilen ismi Doris DayDoris Mary Ann Von Kapplehoff, 3 Nisan 1924'te Ohio eyaletine bağlıCincinatti'de doğdu (şehrin adı sinema meraklılarına hemen SteveMcQuinn'in canlandırdığı Cincinatti Kid'i hatırlatacak). Henüz on biryaşındayken anne-babası boşandılar. Annesiyle yaşayan Doris dansetme hobisini geliştird i ve bale sanatçısı olma düşleri kurdu; ancak birtrafik kazası iki yılına ve düşlerine maloldu. 0 da sanata olanyeteneğinin yönünü değiştirip şarkı dersleri aldı. Önce yerel gruplardaşarkı söylemeye başladı. Bu sırada ilk kocası, müzisyen Al Jordan'latanıştı; 1941'de evlendiler. Jordan eşini sürekli dövünce evl ilik sadeceiki yıl sürebildi. Doris Kapplehoff oğlu Terry'le yeni bir yaşama başladı

ve 1946'da George Weidler'le bir yıl bile sürmeyen bir evlilik yaptı.Menajeri Doris' in oyuncu olarak dayetenekli olduğuna inanıyordu ve onubir deneme çekimine razı etti. BayanKapplehoff un yaşamı bir anda değişti.

Warner Brothers yöneticileri Doris'lebir anlaşma imzaladı. Sinemaya ilkadımını 1948 yılında çekilen'Romance On The High Seas'filmindeki Georgia Garrett rolüyleattı. Warner Brothers, Doris'inperformansından memnun kaldı ve onuçoğu müzikal olan birçok filmdeoynattı... Doris Day bugün 76 yaşında.Californiya'ya bağlı Carmel kasabasında (hafızası kuvvetli olanlarhatırlayacak; Clint Eastwood bir dönem Carmel'in belediye başkanıydı)Cypress Inn isimli bir otel işletiyor ve hayvan haklarını savunan bir

vakfın yöneticil iğini yapıyor. İngi ltere'de, Leeds'te her yıl düzenlenenbir Doris Day Konferansı var.

lübünde, bitişik iki telefonda yan yana getirir. Brad, Jan'ın se-sini tanır ve sponsorunun tari-finden onun kim olduğunu an-lar. Brad genç kadını aşıkları lis-tesine katmak ister ve bununiçin adını ve aksanını değiştirir.O artık Teksaslı masum işada-mıdır. Numara tutar ve ikili ara-

sında bir ilişki başlar.Film her iki oyuncuya da

güncel ve özenilen türde iki ka-rakter çizer. Hudson şarkı sözü yazarı olarak her zaman özeni-len 'kadınların sevgilisi' tipleme-sini oynarken Day, başarılı, mo-dern iş kadını tiplemesiyle ken-dine güvenin sembolüdür.

Yapımcılar iki sağlıklı ka-rakteri bir araya getirirken hem

özenilen çifti yaratırlar hem deahlakı açıdan toplumun değerle-rini özde korurlar. Çapkın adamdoğru kadını bulunca yapılacak en doğru hareketi seçer ve tek eşli yaşamı kabul eder. Çift -bir açıdan ırkçı bir yaklaşımla- sağ-lıklı çekirdek Amerikan ailesineörnek teşkil eder: fiziksel mü-kemmellikleri, modern yaşamıngereklerini yerine getirmeleri veağırlığı artan iş dünyasına uyum

sağlamaları, modern Amerikantoplumunun yaşama şablonun-da arzulanan bir bütünlüktür.

Popüler TARİH / Ekim 2000 .103

Page 98: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 98/123

Doris Day veRock Hudson,1959 yapımı'Yastık Sohbeti'(Pillow Talk)filminin ikihareketlisahnesinde(üstte ve karşı

sayfada).

HUDSON'UN EŞCİNSELLİĞİTabii geçen zaman içinde ve

yaşanılanların ışığında alternatif değerlendirmeler doğdu. Rock Hudson'un eşcinsel kimliği gö-zönüne alındığında, Yastık Soh- beti'nde Hudson'un canlandırdı-

ğı iki farklı kimlik, gerçek yaşa-mındaki 'ikili' hayatın bir yansı-ması. Çapkın, kadınların deli ol-duğu şarkı sözü yazarı 'Brad'kendisini annesine bağlı, dediko-du seven ve yemek tarifleri top-layan Teksaslı Rex tiplemesiylegölgeler. Gerçek yaşamda Rock Hudson için tam tersi bir perde-leme söz konusuydu; eşcinselli-ğini kadınların hayran olduğuerkek star tiplemesiyle gizliyor-

du.Eleştirmenler Yastık Sohbe-ti'ndeki 'Rex'in bir anlamda

Hudson'un daha önce rol aldığı'Giant' filmindeki iri yarı Tek-saslı tiplemesinin bir parodisi ol-duğunu savundular.

DORİS DAY VE ERKEKLER Doris Day'in beyazperdeye

yansıyan yüzü ne kadar mutluy-sa gerçek yaşamı o denli sorun-luydu. Filmlerinin tersine, doğruerkeği bir türlü bulamıyordu. İlk olarak bir müzisyenle evlenmişti ve adam onu sürekli dövüyordu.Buna sadece iki yıl dayanabildi.

Ardından ikinci evliliğini yine bir müzisyenle yaptı ancak buda uzun sürmedi. İkinci eşi, 'Bay Dorıs Day' olarak anılmak iste-mediğini söyleyerek ilişkiyi bitir-

di. En uzun süren evliliği üçün-cüsüydü (tam da Rock Hud-son'la birlikte oynadıkları döne-

me denk geliyor). Doris Day'inMartin Melcher'le evliliği uzunsürdü ancak en çok sıkıntıyı da

bu beraberlikte çekti. Üçüncükocası 'Doris Day' isminden ya-rarlanmanın peşindeydi. Onuikinci sınıf prodüksiyonlara sü-rükledi, kazandığı serveti dolan-dırıcılara kaptırdı. 1968'de öl-düğünde karısına yarım milyondolarlık bir borç bıraktı.

BİR 'DEVAM' FİLMİ Ancak sinemada başarının

sürmesi gerekiyordu. Yapımcılar Day-Hudson ikilisini iki yıl son-ra bir kez daha bir araya getirdi.Kadrosu, tematik yapısı ve espri-leriyle 'Lover Come Back' tamanlamıyla bir devam filmiydi:Carol Templeton (Doris Day) bir reklam ajansında müşteritemsilcisidir. Hırslı ve başarılıdır ancak rakip ajansta çalışan Jerry

Webster (Rock Hudson) etik dı-şı taktiklerle müşterilerini çal-maktadır. Jerry müşterilerini ge-ce kulüplerine götürüp onlarıkadınlar ve alkolle kandırmak-tadır. Carol işin peşine düşer.

Bir kez daha yanlış anlamaüzerine kurulu, farklı cinsiyetteniki başarılı insan arasındaki iliş-kiyi nefretten aşka dönüştüren bir komedi. Rock Hudson bir kez daha kadınların sevdiği, ya-kışıklı, iş bilen tiplemeyi oynu-

yordu. Ancak bu kez o da DorisDay gibi günün gelişen değerleri-ne ayak uyduran bir kariyer seç-mişti: reklamcılık. Zaten ikilinin

birlikte oynadığı filmlerin enönemli ayaklarından biri, mo-dern yaşamı iyi yansıtmasıydı.

60'lı yıllarda Amerika'dapatlama yaşayan reklamcılık sektörü filmin ana izleğine yer-leştirilirken bir yandan da ince-den inceye tüketim toplumunagönderme yapılıyordu. FilmdeTony Randall'ın oynadığı rolden bir alıntı bu eleştirinin somut bir yansıması: "Bu reklamcılığın gü-

cünün şimdiye kadar gösterilmişen iyi kanıtı: varolmayan bir ürünü sattın!"

10 4 • Popüler TARİH/ Ekim 2000

Page 99: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 99/123

Çiftin ikinci filmi başarı-lı formülü tekrarlıyordu veilki kadar olmasa da belirli bir gişe başarısı getiriyordu. Ancak yanlış anlamalarla birbirini bulan bu iki seksi

karakter daha sonra devamettirilmedi. Genç kızların veerkeklerin biraz da hasetleizledikleri âşık olma öykü-sü, 1964 yılında çekilen'Send Me No Flowers' filminde

yerini evli bir çifte bıraktı.

ÇİFT, EVLİ OLUNCA...George Kimball (Rock Hud-

son) sabahlan gazete okurken bir tabak dolusu ilacı şeker niye-tine yutacak kadar hastalık has-tası bir adamdır. Hemen hemenher gün yeni bir endişeyle dokto-ra gider. Bu ziyaretlerinden bi-rinde doktorun ölmekte olan bir başka hasta hakkında söyledik-lerini kendi hastalığıyla ilgili sa-nır. Doktorun gerçekleri kendi-sinden sakladığına inanan Geor-ge iki haftalık ömrü kaldığınainanır. Tek endişesi karısıJudy'ye (Dorıs Day) kendisindensonra iyi bir yaşam sağlayacak bir koca bulmaktır. Bunun için yakın dostu Arnold'la (Tony Randall) birlikte uygun kocaadayı aramaya başlar.

'Send Me No Flowers' ya-pımcılar için düş kırıklığı, oyun-cular için de birlikteliğin sonuoldu. Eleştirmenler ve sinemacı-lar, âşık olma öyküleriyle varo-lan iki çekici tiplemenin evlendi-rilmiş olmasını büyük bir hataolarak nitelediler. Evli Hudson ve Day cinsel cazibelerini kay- betmişlerdi. Bir yandan da diğer iki filmdeki canlı, lüks ortamla-rın, haraketli atmosferin yerinişehrin varoşunda iki katlı, hu-zurlu ve dingin bir ev ortamı al-mıştı ki bu da seyirci açısındancazip görünmüyordu. Amerika-lılar zaten içinde yaşadıkları de-ğil, özendikleri ortamın temsilini

görmek istiyorlardı.Hudson-Day ikilisinin ortak kariyerini sona erdiren sadece

tema ve karakter seçimi değildi. Amerika 60'ların ortasına

gelmişti ve artık gençler arasındacinsel özgürlük, rock müzik vegönlünce giyinmek modaydı.

Yastık Sohbeti'nin mükemmelikilisi her tür özellikleriyle bu

yeni şablonun dışına düşüyordu.

BİRLİKTELİĞİN SONUTerbiyeli flört ve başarılı iş

kadını formülü -yıllar sonra bambaşka şekilde yeniden inşaedilmek üzere- sahneden çekil-mek zorundaydı. Doris Day ya-şamını, müzik kariyerinden artakalanlar, birkaç önemsiz film veüçüncü kocasının kendisindenhabersiz imzaladığı kontratlarınsonucu olarak girdiği televizvon

şovlarıyla sürdürdü. Rock Hudson sinemadan vazgeç-medi ve çok sayıda filmde rolaldı. Ancak hiçbir zaman si-nemanın usta aktörlerindensayılmadı.

İkili son kez 1985 yılındaDoris Day'in televizyon şo-

vunda bir araya geldi. Rock Hudson eski partnerinin ha-tırını kıramadı ve ağır hasta

olmasına rağmen şovun ilk ko-nuğu oldu. 1985 yılında AiDS'ten öldüğünde yıllarca giz-lediği eşcinsel kimliği farklı ke-simlerce afişe edildi.

Rock Hudson-Doris Day iki-lisi sinema tarihindeki en başarı-lı çiftlerden birini yarattı. Başarıonları model olarak konumlan-dıkları Amerikan toplumu dışın-da da sevilen bir çift olarak ya-şattı. Temsil ettikleri değerler,perdede canlandırdıkları tiple-meler ve gerçek yaşamdaki ka-rakterleri açısından gerçek ol-manın uzağındaydılar belki;ama kapalı havalarda, banyo sı-rası bekleyerek başlayan pazar günlerimizin en keyifli anılarıarasında önemli yerleri var.

Sinemanın 'yakışıkl ı erkeği ' Rock HudsonRoy Scherer, 17 Kasım 1925'teIllinois'te doğdu. 0 beş yaşındaykenbabası iş bulmak için evi ter kett i vebir daha dönmedi. Annesi yenidenevlenince soyadı Fitzgerald'a döndü(ünlü yazarla bir alakası yok). Liseyıllarında oyuncu olmaya karar verdiancak II . Dünya Savaşı'nda Deniz

Kuvvetleri'nde geçirdiği askerlikdönemi, hayallerini bir süre sekteye uğrattı. Savaş sonrasındaKaliforniya'da postacı oldu, telefon şirketi görevlisi olarak çalıştı,kamyon kullandı. Profesyonel fotoğrafçılara pozlar verdi ve sonuçlarıçeşitli oyuncu ajanslarına gönderdi ancak ilgi görmedi. Bu kez deoyunculuk dersleri aldı ve en can alıcı dersi drama hocası verdi:Kendine kısa ve çarpıcı bir ad bul.' Önce Lance ve Derek isimlerinidenedi; ardından Rock'ta karar kıldı (Hudson aynı isme sahip birotomobilden geliyor). İlk anlaşmasını Universal Stüdyoları'yla yaptıancak ilk filmini kiralandığı Warner Bros'ta çevirdi. Usta yönetmenRaoul Walsh bu ilk filmde (Fighter Squadron-1948) Hudson'da yıldızolma potansiyeli gördü. Genç oyuncu yine de bir kaç yıl yan rollerle vekötü adam tiplemeleriyle yetinmek zorunda kaldı. Daha iyi yapımlaragiden yolu 'Winchester 73' filmi açtı.

Popüler TARİH / Ekim 2000 .105

Page 100: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 100/123

ilk sanatçılar, ilk sürekli izleyicilerTosca operasının unutulmaz sanatçısı Semiha Berksoy (solda). Türkiye'de operanın'yükseldiği' dönemde İsmet İnönü, yanında Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel ile

'Cumhurreisi locası'nda.

Cumhuriyet döneminde

Operanıni lk ler i Atatürk'ün Türk operasını kurma yolundaki girişimi, parlak,inanılması güç bir gösterimle, 'Özsoy' operası ilesonuçlanmıştı... Operayı Ahmet Adnan Saygun çarçabukbestelemişti. Elde hiçbir şey yokken böylesine kısa süredeolgun bir yapıt hazırlanmasının bir örneği daha yoktur.

M E T I N A N D

On dokuzuncu yüz-

yılda İstanbul'da, Avrupa'nın mer-kezlerini aratmaya-cak kadar düzenli

opera gösterimleri veriliyordu.Öyle ki bazen bir opera, Pa-ris'ten önce İstanbul'da gösterili- yordu.

Nitekim Verdi'nin 'II Trava-tore' operası, Paris'ten önce İs-tanbul'da oynanmıştı.

Ancak bu gösterimler dışarı-dan, özellikle İtalya'dan ve Fran-sa'dan İstanbul'a gelen opera

topluluklarınca veriliyordu.Türk sanatçıların opera göste-rimleri için, Cumhuriyet döne-mini beklemek gerekiyordu.

Her alanda olduğu gibi,Türk operasının kuruluşunda dailk adımı Atatürk atmıştı. Önceseçtiği konularda opera libretto-ları yazdırıyor, bunları dil ve dü-şünce bakımından kendi el yazı-sıyla düzeltiyor, sonra bu operalibrettoları, bestelenmek üzere

Ahmet Adnan Saygun, Necil Ka-zım Akses, Ulvi Cemal Erkin gi- bi genç bestecilere dağıtılıyordu.

'ÖZSOY'UN ŞAŞIRTICILIĞI Atatürk'ün Türk operasını

kurmak yolundaki girişimi, par-lak, inanılması güç bir gösterim-le sonuçlandı. 1934 yılının Hazi-ran ayında Ankara'ya İran ŞahıRıza Pehlevi geliyordu. Atatürk konuğu onuruna, iki ülke ara-sındaki dostluğu pekiştirecek bir konuda opera hazırlanmasını is-tiyordu. Bunun için Firdevsi'nin'Şahnâme'sinden Hükümdar Fe-

ridun ile ilgili bölüm seçildi. Bu-rada Feridun'un iki oğlu olur:Tur ile İrac...

106 • Popüler TARİH/ Ekim 2000

Page 101: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 101/123

Operalarda, dekordan kostüme Türk sanatçı larSemiha Berksoy ve Nurullah Şevket Taşkıran Tosca'da (solda). Turgut Zaim'in 'MadameButterfly' afiş tasarımı (ortada). Mesude Çağlayan, Madame Butterfly rolünde (sağda).

Turgut Zaim'in dekor çalışması (a ltta).

Tur'dan Türkler, İraç'tanİranlılar türer. Münir Hayri Ege-li'nin yazdığı librettoda Tur, Atatürk ile özdeşleştirilmiştir.

Operayı Ahmet Adnan Say-gını çarçabuk besteler. Belki deelde hiçbir şey yokken böylesinekısa sürede her şeyi hazırlaması-nın da bir benzeri yoktur. Koro-su, solistleri, orkestrası olmayan bir ülkede hepsi bulunmuştur.Semiha Berksoy, Nimet Vahit,Nurullah Taşkıran önemli rolle-ri paylaşırlar.

19 Haziran 1934 gecesi, İranŞahı ve Atatürk'ün huzurundaopera verilir. Operanın adı önce'Özsoy' iken sonra 'Feridun' ol-muştur. 1981'de operanın birin-ci perdesi oynadığında şaşırdım; bu kadar çabuk hazırlanan 'Öz-soy' bir olgunluk eseriydi.

Devlet Konservatuvarı'ndaopera ve tiyatro, Cari Ebert'insorumluluğundaydı.

TATBİKAT SAHNESİKonservatuvarın yanı sıra

bir de 'Tatbikat Sahnesi' kurul-muştu. Burada hazırlanan tiyat-ro ve opera gösterimleri halkasunuluyordu. Tatbikat Sahne-

si'nde Carl Ebert 8 opera hazır-lamıştı: Mozart'tan 'Bastien veBastienne', Puccini'den 'Tosça'

ve 'Madame Butterfly', Smeta-na'dan 'Satılmış Nişanlı', Beet-hoven'den 'Fıdelio', Mozart'tan'Figaro'non Düğünü', Bizet'den'Carmen' ve Rossini'den 'SevilBerberi'... Bunların ikisi dışındahepsini seyrettim. Seyredeme-diklerim ise 'Satılmış Nişanlı' ile'Sevil Berberi' oldu. Ankara se-

yircisi bu yenilikle sanki büyü-lenmişti. Bunları görmek için, Ankara dışından da çok sayıdagelenler oluyordu.

UNUTULMAYANLAR 1939-40 mevsiminde başla-

yan operalarla ilk kez opera sey-

rediyordum, o zamandan bugü-ne geçen yıllar süresince belki yüzlerce opera seyrettim; ancak bu ilk operaları sanki bugün sey-rediyormuşum gibi izlenimimicanlı olarak taşıyordum. SemihaBerksoy'u Tosca rolünde, Mesu-de Çağlayan'ı Çoço San'da nasılunutabilirim?..

'Fıdelio' operasında, zindan-cı Rocco'da Ruhi Su'nun o er-keksi, gür sesi hâlâ kulaklarım-dadır. Ancak kim derdi ki 'Fide-lio'da zindancı olarak parmak-lıkların dışındaki Ruhi Su,1952'de beş yılını parmaklıklar arkasında geçirecekti?.. •

Popüler TARİH / Ekim 2000 . 1 0 7

Page 102: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 102/123

Page 103: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 103/123

ekran başındakileri masumluğu-na o kadar inandırmıştı ki, her-kes onun bir an önce kendini ka-nıtlamasını bekliyordu. Ama o,izleyicileri umursamadan (!) bir maceradan diğerine atılıyor, he-men hepsinden de galip ayrılı- yordu. Bu anlamda 'Kaçak', 'Te-le-safirlik'le birlikte ülkemizdeTV dizisi kültürünün de başlan-gıcı olmuş, aynı türden macera-ları ekrana taşıyan yerli dizilerin başlamasını sağlamıştı.

50'ye yakın ülkede gösterilen'Kaçak' dizisinin başrol oyuncu-su David Janssen, öylesine bü-

yük bir hayran kitlesine sahipolmuştu ki, hangi ülkeye gitse büyük olay oluyordu. 1974'ünTemmuz ayında Türkiye'ye degelen Janssen, İzmir Altın YunusOteli'nde kaldığında kapısı yüz-lerce hayranıyla dolmuş, Türk izleyicisi bu yeni kahramanınıgörmek için İzmir'i birbirine

katmıştı. Gazeteler 'Kaçak'ınTürkiye'deki en küçük anını bilehaber yapmış, dergilerde hayat

hikayeleri ve röportajlar ardarda yayımlanmıştı.

'Uzayda Kaza'da Gregory Peck'le. 'Balıkçının Pabuçları' fil-minde ise Anthony Quinn'le bir-likte başrolleri paylaşan DavidJanssen, 'Kaçak' dizisiyle televiz- yon izleyicilerinin aklını başın-dan almıştı. Sinemaseverler,onun ne ikinci bir Clark Gable,ne bir Robert Taylor, ne de bir Gregory Peck olabileceğini dü-şünmemişlerdi. 'Kaçak'ta can-

landırdığı 'kanundan kaçan' ka-til zanlısı David'in peşindeydiHollywood'un burnundan kıl al-dırmayan yapımcıları. O dönem bir sanatçıya teklif edilen 200 bin dolar ücreti ödemeye hazır olan yapımcılar, onu paylaşamı- yordu. Özel hayatında gösteriş-ten hiç hoşlanmayan, dostlarınakarşı daima gerçek bir dost gibidavranmasını bilen David Jans-sen, bu örnek davranışlarıyla

herkese kendini sevdirmişti. Gü-zel bir içki, tatlı bir sohbet ve he- yecanlı bir golf maçı, David Jans-

Son 'K aç ak 'Haırison FordKaçak filminin öyküsü en son1993 yılında sinemaya

uyarlandı. Başrollerini 'IndianaJones' ve 'Starwars' filmlerininünlü aktörü Harrison Ford(altta ) ile Hollywood'da sondönemin aranılan karakteroyuncusu Tommy Lee Jones'unpaylaştığı filmde, Dr. Kimbleyine hem polisten kaçıyor hemde karısının katilini arayaraksuçsuzluğunu kanıtlamayaçalışıyor. Yönetmenliğini Andrew Davis ve Michael

Chapman'ın yaptığı film aynı yılsinemalarda gösterimegirdiğinde büyük ilgi gördü ve 6dalda Oscar ödülü adayıgösterildi. Film genel olarakeleştirmenlerden de olumlu notaldı ancak David Janssen'inoynadığı ilk Kaçak dizisininizleyici üzerinde yarattığıetkinin, sonradan çekilensinema filmle ri ne kadarbaşarılı olursa olsun kolaysilinmeyeceği hep dile getirildi.

sen'in en çok sevdiği şeylerin ba-şında geliyordu. 49 yaşında ecele boyun eğen bu yorulmak nedir bilmez, mesleğine ve meslektaş-

larına çok bağlı sessiz, sakin ak-tör, hiçbir zaman şöhret budala-sı olmadı.

'Kaçak'dizisiyle birlikteyıldızı bir andaparlayan DavidJanssen, sekizyaşında geldiğiHollywood'da

başarıyatırmanan yoldabüyük uğraş vermişti. İçkitutkusu onu49 yaşındamezaragötürürken,sadeceTürkiye'dedeğil, tümdünyadakihayranlarınıgözyaşlarınaboğmuştu(solda).

Popüler TARİH/ Ekim 2000 • 1 0 9

Page 104: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 104/123

HALİT KIVANÇLA RADYO GÜNLERİ

Gidişte yolcu, dönüşte maç spikeri

Halit Kıvanç1967'deBilbao'daİspanya-Türkiyemaçınıarılatıyor.

Yanında,MilliyetinİspanyamuhabiriSüleymanSalam (üstte).Kar üstünde birmaç anlatımı:Galatasaray'ın Varşova'daLegia takımıylakarşılaşması(altta).

stanbul Radyosu'nda yaz-dığım skecin giriş bölümü-nü sunarak mikrofon kar-şısına geçişimden bir yıl ka-dar sonra, uçaktayım. İs-

tanbul'dan havalanan ve Mosko- va'ya inecek bir uçakta... Yıllar sonra bir Türk-Rus futbol tema-sı... Fenerbahçe, Moskova ve St.Petersburg'da (o günlerdeki adıy-la, Leningrad) maçlar yapacak.Kafilede futbolcu ve yöneticiler dışında tek yolcuyum. O günkükoşullarda Moskova'ya gitmek,zor değil, olanaksız... Tam anla-mıyla 'Demirperde' dönemi... Bir

tek bana izin verdiler gazeteciolarak... O da ne uğraşmalar so-nucunda...

Moskova'daki ilk maçta Fe-nerbahçe, o günün devlerindenDinamo ile oynuyor. Eski millifutbolcu, o günün maç spikeriNiyazi Sel ağabey yanıma geldi,"Spiker kulübesine gel, bana yar-dımın olur" dedi.

'Yardım' sözünü duyun-ca hemen gittim. Ben yaza-rım, spikerlikle bir ilgim

yok. Ancak ilk yarı bitince,Niyazı ağabey, "Ben biraz ha- va alıp geleyim, sen devre arasın-da ilk 45 dakikayla ilgili görüşle-rini özetle. Şimdi geliyorum" de-

di ve çıktı.Oturdum mikrofon karşısı-na... Gazeteye yazı yazar gibi,konuşarak, sözüm ona yoruma başladım. Ancak kısa süre sonrakendimi kaptırdığımı farkettim.

Arkaya döndüm, Niyazi Sel yok... Sahaya döndüm, takımlar çıkıyor. İkinci yarı başlıyor. Ve başladı bile... Kulübede Rus tek-nisyenle ikimiz varız... Sağa bak-tım, sola baktım, çaresiz maçı

kendimce anlatmaya başladım.Bu arada bir penaltı olmaz mı?Üstelik penaltıyı Fenerbahçe ka-

zanıyor. Kalede de o günlerin1 numaralı kalecisi Yasin var...

Artık Niyazi ağabeyin gelmesin-

den ümidi kestiğim için, penaltıyıanlatmak üzere tüm gücümü top-ladım: 'Mehmetçik' Basri Dirimli bir gerildi, koştu, vurdu... Ve go-ooool...

Maçı anlatmak bir yana, iştegol bile anlatmıştım! Hem dedünyanın en büyük kalecisinin

yediği golü... Ne var ki, daha ön-ce üç gol yemiş olduğumuzdan, bu penaltı sadece şeref sayımızıgetiriyor, maçı 3-1 kaybediyor-duk. '

Derken kapı açıldı, gülerek Niyazi Sel girdi. Koştu, boynumasarıldı, "Biraz gecikmiştim. Amageldiğimde öyle tatlı anlatıyor-dun ki maçı... Bu işi kıvıracağınainandım ve sana şans tanımak için çıktım dışarı..." dedi.

Nur içinde yatsın, sevgili Ni- yazi ağabeyim; maç spikeri olma-mı her şeyden ve herkesten önceona borçluyum. Tabii bir de banailk mikrofon şansını veren sevgili

Faruk Yener arkadaşıma...

AYRINTI

1963-85 yıllarıarasında konuşmamikrofonu olarakkullanılan MarconiSTC mikrofon,8 x 9 x 6 cm.

1952-78 yıllarıarasındakullanılanGrundigradyo-teyp,43 x 69 x 41cm.

110 • Popüler TARİH/ Ekim 2000

Page 105: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 105/123

Armağanlı yarışmaTV'de bir futbolcuyu tanı-

mak, bugün öyle kolay ki... Adı,sırtında koskocaman yazıyor.

Ya radyolu günlerde?..

Spiker, futbolcunun adınısöylemeden sadece anlatıyor:"Futbolcu topu alıyor, arkadaşı-na aktarıyor, tekrar top kendisi-ne geliyor, biraz sürüyor, rakibi-ni geçiyor, şutunu atıyor. Ve Go-ool!" Tanıyın bakalım...

Yıllar önce bu işi yapan ben-dim. Bir maçtan bir bölüm anla-

tıyorum. O maç oynanıyormuşgibi... Pas verenlerin, akını kes-mek için hamle yapanların, hep-sinin adını söylüyorum. Sadece bulmaca konusu olan, daha doğ-rusu o golü atan futbolcununadını söylemiyorum. 'GOLCÜ'diyorum. Tabii takım isimlerinide söylemek yok. Ancak pas ve-ren, topa karşı koyan bazı ünlüisimler arada geçiyor. Ama çok hızlı bir tempoda... İşte o yarış-manın küçük bir ilanı.

Celal Şahin'den sesli çizgilerRadyolarını açanlar Celal Şahin'in o tatlı, o muzip edalı se-

sini duydular mı, hemen evdekilere seslenirlerdi: "Koşun koşun,Celal Şahin var." Ve gerçekten herkes koşardı. Ama çıt çıkarma-dan...

Ne zaman ki Celal Şahin esprisini patlatırdı, işte o anda rad- yo başında da kıyamet kopardı. Celal Şahin'in akordeonuyla yaptığı espriler, birer mizah küpüydü. Üstelik güncel... Herkes yaşadığı günlük hayatın böylesine karikatürize edilmesiyle çok neşelenir, kahkahayı basardı:

"Pazar gezmesi, badem ezmesi"nden "Adamını bul. Adamı-nı bul. Adamını bulamazsan madamını bul "una kadar ne güzel-likleri vardı. Hele hele trafik ışıkları bizde yeni uygulanmaya başladığında, sevgili Celal Şahin fırsatı kaçırmamıştı: "Kırmızı yanınca dur... Sarı yanınca bekle... Yeşil yanınca geç, sen Ha-nım teyze" tekerlemesi unutulmaz.

RADYO HAFTASI DERGİSİNDEN

Radyo Haftası, 1952 yılındaokurlarına Bizim Yıldızlar

Ansiklopedisi'ni hediye etmişti .Musiki, radyo, sinema ve tiyatro

dünyasından 600 sanatçı .

Döneminin ünlü ses sanatçısıPerihan Altındağ Sözeri,Siemens marka radyonunreklamında...25 Ekim 1952

Yeni bir ses: Halide Akman... İzmirRadyosu'nun bu genç solisti, CihadTuncay'ın imzasını taşıyan birsöyleşide tanıtılıyor. 18 Ekim 1952

Popüler TARİH /Ek im 2000 « 1 1 1

Page 106: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 106/123

• HAZıRLAYAN: FİGEN ONUR E RTAN

Zeugma antik kenti için web sayfasıGaziantep'in Nizip ilçesinde, Fırat Nehri kıyısında bulunan Belkıs-Zetıgma antik kenti, internet web sayfasıaracılığıyla sanal ortamda dünyaya tanıtılıyor. www.zeugma2000com. adresinden ulaşılan sayfada, Belkıs-Zeugma antik kentinin yerleşim alanı, tarihi, stratejisi, eserlerin korunması, haber merkezi, arkeolojikharitası, Gaziantep Müzesi, proje grubu, bağlantılar, bibloyografya, Kültür Bakanlığı, GAP Bölge Kalkınmaİdaresi Başkanlığı ve projeye katkıda bulunan kuruluşlara ilişkin bilgi yer alıyor. Zeugma'daki çalışmaların,Packard Humanities Institute (PHI)tarafından finanse edildiği belirtilen sayfada, "Bu, Romalılar'ın Fırat boyunda enuçtaki şehrine adanan arkeolojik kurtarma projesidir" deniliyor.Kültür Bakanlığı, PHI ve GAP Bölge Kalkınma İdaresi'nin, Zeugma antikkentindeki çalışmalara ilişkin girişimlerine değinilen web sayfasında, şu bilgiye

yer veriliyor:"Bu üç kurum, heyecan verici uluslararası acil

kurtarma projesini Zeugma'da organize etti.Roma şehri, inanılmaz bir şekilde mil tabakasıile korunmuş. Buraya Turkish Pompei'denilmesi boşuna değil. Uluslararası arkeolog veuzmanlar grubu, Zeugma'ya Türk meslektaşlarıile güçlerini birleştirmek için geldiler. Grup, ortak bir strateji içerisindekoordineli olarak çalışıyor. Birecik Barajı ve Hidroelektrik Santralı'nındevreye girmesini takiben buradan çıkarılan eserleri ve elde edilen bilgiyikayda geçirmek amacıyla çalışma yapılacak. Bu grubun yönetiminde OxfordÜniversitesi Arkeoloji Bölümü çok önemli rol oynadı. Web sayfası da bubirim tarafından sürekli güncelleştirilecek." Web sayfasında, Belkıs-Zeugma'daki çalışmaların Kültür Bakanlığı, GAPBölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı, Oxford Üniversitesi Arkeoloji Bölümü,PHI, Fransa ve İtalya arkeoloji kuruluşlarınca yürütüldüğü de kaydediliyor.

112 • Popüler TARİH/ Ekim 2000

Page 107: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 107/123

Chopin'in hayranıçok!Ünlü Leh besteci Frederic Chopin (1810 -1849)yaşamının ilginç yönleri ve unutulmaz eserleriyle

internet siteleri arasında geniş yer buluyor. 1810yılında Varşova yakınlarında doğan besteci,Fransız baba ve Polonyalı bir annenin çocuğu.Özellikle piyano üzerine yapılmışkompozisyonlarıyla ünlenen Chopin'in, çok

sayıda piyano konçertosu bulunuyor. Çello sonatı, valsleri ve'Polonaise' adlı yapıtı, tanınmış besteleri arasında.http://www.chopin.org/

Chopin için Amerika'da hazırlanmış olan bu site, 1977 yılında kurulan Amerikan Chopin Kuruluşu tarafından düzenlenmiş bulunuyor. Chopinsitelerinin arasında, en kapsamlı olanı. Site içinde ünlü sanatçınınhayatı ve eserleri hakkında istediğiniz her türlü bilgiye ulaşabilirsiniz.

www.chopin.pl/spis_tresci/index-eng.htmlÜnlü besteci için Polonya'da hazırlanmış olan bu web sitesinde,biyografisi ve sanat hayatının yanı sıra, geniş bir fotoğraf arşivi debulunuyor.Diğer Chopin sitelerini ise şöyle sıralayabiliriz:

www.chopinsociety.org/

www.chopinsociety.org/main.htm

www.geoclties.com/~mrpiano/chopinbi.html

Güney Am erika 'da diren işin sesi www.che-lives.com/: Sitenin girişinde, dalgalanan bayrakla beraberChe'nin resmi ve Kübalıların sesli sloganları karşılıyor ziyaretçilerini.

Bu sitede Che Guevara'nın hayatınıelektronik ortama taşıyan malzemeninarşiv bölümü İngilizce, Fransızca ve Almanca olmak üzere üç ayrı dildehazırlanmış.Resim galerisinde Guevara'nın değişikzamanlarda çekilmiş siyah-beyazağırlıklı fotoğrafları yer alıyor.Sitenin download bölümünde ise Che'ninresimlerinin yer aldığı masaüstü duvarkağıdı ve ekran koruyucu ile, Che için

bestelenmiş parçaları bilgisayarınıza indirebilirsiniz.shirts.guevara.com/indexEng.htm

Che hayranlarına online ürün satışının yapıldığı bu siteden, Che'ninresimlerinin basılı olduğu t-sihrt, poster, bayrak, video ve kitap satınalabilirsiniz.

www.geocities.com/Hollywood/8702/che.html: Bu amatörsitede Guevara ile ilgili kapsamlı sayfalar yer alıyor. www.come.to/Guevara: Küba ve Che. www.madimak.8m.com/: Türkçe hazırlanmış olan bu sitede,Che'nin hayatı ve resimleri yer alıyor. Sitede ayrıca Che'nin

kendi sesinden konuşmalarını da dinleyebilirsiniz. www.cheguevara.com/

Hayatı, savaşı, rüyaları, hareketleri.... Resim, video ve müzikdownload edebilirsiniz.

Gün gün tarih www.kronoloji.gen.trİnternetteki Türkçe tarih siteleribüyük bir hızla artış gösteriyor.Türkiye ve Anadolu tarihinin genişolarak ele alındığı bir web siteside 'Kronoloji web sitesi'...İnternetteki Türkçe tarihkaynakları arasında giderekönemli bir yere sahip olankronoloji web sitesinde Türkiyetarihi ağırlıklı olarak ele alınıyor.Tarihi olayların kronolojik olarakelektronik ortama geçirildiğisitede, ayrıca Türkiye vedünyadaki önemli olaylar vekurtuluş günleriyle ilgili özelbölümler de hazırlanmış.Söz konusu sitede bunların yanısıra, Osmanlı, Atatürk,Cumhuriyet, Çanakkale, Türkiye- AB, Ermeni olayları, PKK, Kıbrıssorunu gibi konular da kronolojikolarak incelenmiş.

Bu siteden tarihle ilgili diğer websitelerine ulaşmak da mümkün.Sitenin ana sayfasında ise o aykiönemli tarihi olaylarsatırbaşlarıyla sıralanıyor.

Popüler TARİH/ Ekim 2000 .113

Page 108: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 108/123

Kazanova'nın

ayak izleripeşinde Ve n e d i k

Bu kent, şehvet ve gizem doludur. Hem dindar hem dehafifmeşreptir. Hem çöküntü içindedir hem de birmücevher kadar kıymetlidir. Ve bütün sesler bastırılmışitiraflar arasında yok olurlar. Ama iki yüz yıldan beri

bu seslerden biri hiç susmaz: Dahi maceraperestKazanova'nın sesi...

114 • Popüler TARİH/ Ekim 2000

Page 109: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 109/123

HISTORIA'DAN DERLEYENÖZGÜR EKŞI

Venedik suyun orta-sında bir kent ve SanMarco mahallesi deonun tam göbeğinde.İşte burası Kazano-

va'nın doğduğu yer. Kazanova odönemi, 'Hayat Hikâyem' adlıkitabında şöyle anlatır:

"Annem beni 2 Nisan 1725tarihinde Paskalya günü dünya- ya getirmiş. Üstelik doğumdan

önceki gün, canı inanılmaz dere-cede İstakoz çekmiş. İşte ben de

360 derecelik fotoğraflarSelva'nın objektifinden çıkan Venedik görüntüleri, bu gizemli beldeyi hiç

görmemiş olanlar için, ilginç bir olanak sunuyor: 360 derecelik biraçıyla çekilmiş fotoğraflar, izleyiciyi adeta içine çekiyor.

o yüzden İstakozlara bayılırım."Heveslerini sonuna kadar gi-

derme merakına sahip Kazano- va'nın, afrodizyak tutkusunu il-ginç bir biçimde, doğumuna bağlayışının öyküsü de işte böy-le!

ÇAPKINLIĞA ADINI

VEREN ADAMDoğduğunda rahip onu 'Gi-

ovanni Giacomo' adıyla vaftizetmişti. Yıllar sonra başka bir adla, Kazanova (Casanova) is-miyle tanınır oldu. 'Kazanova'adı, daha onun hayatta olduğudönemde bile, 'baştan çıkarıcı-lık' ile eş anlamda kullanılmaya başlanmıştı.

Kazanova'nın doğumuna

oranla daha dün sayılabilecek bir zaman diliminde, ünlü res-

Popüler TARİH/ Ekim 2000 .115

Page 110: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 110/123

Page 111: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 111/123

gondolların ipini çözüp sahipsizkendi başına karanlıkta kaybo-luşlarını keyifle izlerler. Ama en büyük eğlenceleri, hayat kadın-ları ve şaklabanlardır.

Çok daha sonraları Kazano- va, Venedik'teki o günlerini şöy-le anlatır: "Bütünşehir bizden şika- yet eden insanlar-la resmen çınlı- yordu ve biz in-sanların bütün bukarışıklıkları ya-ratanları bulmak için sarfetttikleriçabalarla alay ediyorduk. Amaöte yandan orta-

ya çıkmak konu-sunda da hiç is-tekli değildik! Zi-ra kimliklerimizortaya çıkarsaOnlar Konse-

yi'nin bir kadır-gasına kürek ce-zasına yollanma-mız işten bile de-ğildi."

Kimi mahkeme üyeleri, Ka-zanova'nın Plombs hapisanesinekapatılması için baskı yaparlar.'Hiç kimsenin o güne kadar kur-tulamadığı' Plombs hapishanesiadını, çatısına döşenmiş kurşunlevhalardan alıyordu. "Venedik

Venedik'te ünlü bir mahkum

Kazanova'nın yüzündeki irani k ifade kimseyi yan ıltmasın:'Günahlarının bedelini' tek tek ödemişti o... 1755'te, DukalıkSarayı'nın (sağda) altındaki Plombs hapishanesine kapatılmıştı

VENEDİK'TEN KAÇIŞNitekim Kazanova, bir süre

sonra 'tanrıtanımazlık ve cinlerlekonuşmakla' suçlanır. Engizis-

yon mahkemesi kararı uyarınca,24 Temmuz 1755 sabahında, da-ha güneş doğmadan tutuklanır.

Hapishanesinden Kaçış Öy-küm" adlı kitabında anlattığı gi- bi, Kazanova burada hemen bir-kaç kaçış planı yapar. Sonunda,1756 yılının 31 Ekim'ini 1 Ka-

sım'a bağlayan gece, 'çatıyı ör-ten 15 belki de 16 kurşun plaka- yı kaldırdıktan sonra' Kazanova

kendini çatının üstünde buluve-rir. Bir saat içinde Piezetta Mey-danı'nı geçer, Guidance'a son bir bakış fırlatır ve bir gondolçağırır.

Kazanova Venedik'ten kaçı-şının ardından, Avrupa'nın dört

bir köşesini dola-şır; Hollanda, İs-

viçre, Fransa veRusya'ya gider. Ama 'kötü şöhre-ti' de peşi sıra gel-mektedir. İngilte-re'de mahkumiyetkararı verilir, Po-lonya'da aleyhin-de bir kampanya başlar ve Avus-turya'dan alenensınırdışı edilir. 18

yıllık bir sürgün-den sonra Vene-dik'e geri dönme-

yi bile dener. Vetarihte ilk kez gö-rülen bir biçimde,onu zamanındamahkum etmişolan Engizisyon

Mahkemesi, Kazanova'dan 'bir gizli ajan olarak çalışmasını' ta-lep eder.

Waldstein Şatosu'nda hayatagözlerim kapayan Kazanova, son

günlerine kadar, hayatını, yaşamfelsefesini ve bu arada Venedik anılarını kaleme alır.

Popüler TARİH /Ek im 2000 . 1 1 7

Page 112: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 112/123

Adı ünlü, kendisi unutulmuş bir dergi

' L o k m a n H e k i m 'y a ş a mtarz ı rehber iydÖnce Dr. Hafız Cemal'in çabalarıyla sonraları da Şevket TalatKurt'un yönetimi altında, 1936 yılından 1955 yılına kadar tam204 sayı yayımlanmış olan 'Lokman Hekim' dergisi, popüler

sağlık dergileri arasında özel bir yere sahiptir.FEZA KÜRKCÜOĞLU

Derginin künyesi ile başlamak istiyorum yazıya: " Şimdilik her ay çıkar. Siyasî değil-dir. Tıbbî, sıhhî, ah-

lakî, terbiyevî, fennî, içtimaî, ik-tisadî, sınaî, ziraî, edebî neşriyat

yapar! Münevverlere, gençlere,mekteplilere ve halka mahsus-tu r."

Künyeyi okumaya devamedelim: "Sahibi, Umumî Neşri-

yat Direktörü ve Başmuharri:Dr. Muallim Hafız Cemal Lok-man Hekim. İdarehanesi: İstan- bul, Divanyolu, No: 104, Tel:22398 Dr. Hafız Cemal Lokman

Hekim Kabinesi. Tanesi her yer-de 7,5 kuruş, Türkiye için 12nüshası (100) kuruştur. Yabancı

memleketler için 12 adeti (6) şi-lingdir. Yeşil Kıbrıs için 12 adeti(4) şilingdir. Muamele peşin-dir." Bu kadar kılı kırk yaran bir dille yazılmış bir künyeye ilk kezrastlıyorum.

YAŞAM KILAVUZU İDDİASILokman Hekim gerek ismin-den, gerekse de künyesinden an-

11 8 • Popüler TARİH/ Ekim 2000

Page 113: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 113/123

laşılacağı üzere ağırlıklı olarak bir sağlık dergisi. Ancak çoğukez bir yaşam kılavuzu olma id-diasını taşımış... Elbette 'ahlak-çı' bir duruşu savunarak.

Lokman Hekim ile Foto Sü-reyya'nın, Süreyya Bükey'in çı-kardığı Foto Magazin dergisinde1939 yılında Selahettin Gün-gör'ün yaptığı bir röportaja rast-lıyoruz. Şöyle başlıyor:

"İstanbul'da bir misyoner tanırım ki hiçbir teşkilâta men-sup olmadığı gibi, hezakatinden başka da gelir vasıtası yoktur. İl-hamı, vicdanından başka yerdenalmaz. Bu misyoner, ne bir dinpropagandacısı, ne de bir içtimaisistem çığırtganıdır. Onu ben,kavmi tarafından reddedilmişpeygamberlere benzetirim. Elin-de kitabı, dilinde Allahı bir zikir gibi tekrar ettiği nasihatleri, ma-halle mahalle, semt semt dolaşır:'İçki içmeyiniz! Tütün kullan-mayınız! Bunların her ikisi de bi-rer müthiş zehirdir!'

Bu öğütlere aldırış eden ol-masa da o yine bildiğinden şaş-maz. Mütevazi bütçesinden çı-kardığı mecmuası ile hakikî bir 'Lokman Hekim' salâhiyetini ta-kınır ve bu salâhiyetle geniş halk kütlelerine hitap etmekten hiç

yorulmaz. Onun kim olduğunuhâlâ anlayamadınızsa adını vemesleğini haber verebilirim:

Doktor Hafız Cemal! Eski fı-kara babası hekimlerimiz içindeayakta durabilen yegâne adam...

Hafız Cemal, eğer günde yüz

hasta kabul ediyorsa, en aşağıellisinin muayene ve tedavileriniparasız deruhte eder. Hattâ pek fakir olanlarının ilaçlarını kendialır. " (Foto Magazin dergisi,Selahettin Güngör, Lokman He-kimle, Haziran 1939)

DOKTOR HAFIZCEMALİN İLGİNÇ KİŞİLİĞİ

Lokman Hekim, gerek dergi-sindeki yazıları gerekse 'neşretti-

ği kitapları' ile yeterince ilginç bir kişilikti benim için. Şimdi bir de doktor yönünü, 'fıkara baba-

sı' yönünü öğrenmiştim. Üstüneüstlük bir de 'hafız'lığı çıktı...

Röportajı okumaya devamedelim:

"Pek küçük yaşta babasızkaldım. Kıbrıs'ın Leymasol ka-sabasında bir küçük medresede

yatar kalkardım. (...) Cami camidolaşıyor, bazen minberin için-de, bazen mihrapta bazen hasır-ların üstünde kıvrılıp yatıyor-dum. Fakat, gitgide, camilerdede barınamaz oldum. (...)

Günlerden bir gün, dayımınticaret maksadile Beyrut'a gide-ceğini haber alarak hemen, yanı-na koştum: 'Senin ufak tefek hizmetinde bulunurum... Neolur, dayıcığım, gittiğin yere be-ni de götür...' diye yalvardım.

Dayım razı oldu; boğaz tok-luğuna beni yanma alıp Beyrut'agötürdü. Malûm ya, hafızlık var serde... Başımda mini mini sarık,sırtımda cübbe, Beyrut camileri-

ni dolaşıyorum.Sesim de o tarihlerde olduk-

ça güzel!., öteki beriki teklif eder dururlar: 'Küçük hafız... BirazKur'an oku da dinleyelim!"

Sonra bir gün Beyrut'un en büyük camilerinden birinde bir-kaç sure okuyan 'Küçük Hafız',çıkışta Beyrut Valisi Aziz Paşaile karşılaşır ve babasının okularkadaşı çıkan valinin himayesi-ne girer. Ve 'tıbbiye mektebine'

yazdırılır..."Lokman Hekim kendi adıyla

anılan dergi dışında kitaplar da yazmış ve yine 'kendi kesesin-den' bastırmıştı...

Pekiyi, Lokman Hekim ki-taplarında tıbbî konulara nasıl yaklaşıyordu. Bir örnek, 'Ademiİktidar...' kitabının ikinci cil-dinden:

"Tütün, sigara, pipo, puro,nargile ve tütün enfiyesi gibi ze-hirlerin hiç birini kullanmaz!Bütün ispirtolu içkilerden hiçbi-rini, kullanmaz! Birer batakhane

ve soyguncu mevkii gibi olan(dansing) yâni umumî ve âdidans salonlarına devam etmez, boş yere roman okumakla ve gü-zelleri takip etmekle aşk ve alâ-ka peşine! düşmez ..."

Bütün bunları yapan biri ola-rak bu satırları gülerek okudum.Bu satırlar bir soruya yanıttı. So-ruyu yazmadım değil mi? İştesoru: "Bel gevşekliğine yakalan-mamak ister misiniz?" Kim iste-mez ki?.. Ancak herhalde böyledeğil! •

Döneminin'fukara babası'doktor HafızCemal, hem'muayenehane'hem dedergisinin'idare merkezi'olarakkullandığıofisinde...

Popüler TARİH/ Ekim 2000 • 119

Page 114: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 114/123

• HAZıRLAYAN: DİLEK İÇİNSEL

OSMANLI İMPARATORLUGU'NDA YAŞAMAKFRANÇOIS GEORGEON-PAULDUMONTÇEVİREN: MAİDE SELENİLETİŞİM YAYINLARI

Çocukluğu İstanbul'da geçen,Türk Dili ve EdebiyatıProfesörü olan, İstan- bul'da Fransız Anado-lu Araştırmaları Ensti-tüsü'nün müdürlüğü-nü yapan Paul Du-mont ile Modern Tür-kiye ve Osmanlı Ta-rihçisi olan FrançoisGeorgeon'un kitabı,Osmanlıların çok kül-

türlü yaşamına ışık tutuyor. Kitaptafarklı yerlerden, farklı din, dil ve kök-lerden gelen insanların oluşturduğuOsmanlı'da toplumsallaşma nerede,nasıl ve kimler arasında olurdu; Ra-mazan eğlencelerine Yahudiler ya daHıristiyanlar katılır mıydı, Doğu Ana-dolu'daki Ermeni çocukları hangioyunları oynarlardı, İzmir'de Fransızolmak ne demekti, kabadayıların, kül-hanbeylerinin toplumdaki işlevi neydigibi soruların yanıtlarını bulabilirsi-

niz.

...VEEE PERDEEE...ÜSTÜN AKMENCUMHURİYET KİTAPLARI

1963 yılından bu yana kitapları yayımlanan Üstün Akmen'in 1999-2000 sezonu içinde izlediği tiyatrooyunları, opera, bale ve dinletiler hak-kında kaleme aldığı eleştiri ve değer-lendirmelerini bu yapıtında toplu ola-rak bulmak mümkün. Kitapta, GüzBitiminde Moliere ya da Kibarlık Bu-dalası, Martı, SenHiç Ateşböceği Gör-dün mü, Can, Kat-herina Blum'un Çiğ-nenen Onuru, Ko- bay, Saraydan KızKaçırma, Kuğu Gö-lü gibi, geçtiğimizsezon sahnelenen ve

bazıları bu yıl da oy-nanacak 65 oyun,

bale ve operaya ait eleştiri yazılarını bulabilirsiniz.

120 • Popüler TARİH/ Ekim 2000

Şa i r Ley la Ha nım ' ın an ı la r ı : İ lk e lden

Özellikle Osmanlı'yı ve Saray'ınıanlatan tarihi romanların çokpopüler olduğu bugünlerde, Şair

Leyla (Saz) Hanım'ın çocukluk vegençlik yıllarını geçirdiği, Çırağan, Yıldız (alttaki fotoğraf) ve Dolmabahçesaraylarına ait anılarını anlattığı kitabı,Cumhuriyet Kitapları tarafındanyayımlandı. Şair Leyla Saz, Türk SanatMüziği ile ilgili kişiler için oldukçatanıdık bir isim. Türk Sanat Müziğimeraklıları onu, "Seni sevda çiçeğim,tac-ı serim", "Mani oluyor halimitakrire hicabım" gibi pek çok şarkınınbestekarı olarak tanıyor. Leyla

Hanım'ın bir başka ünlü bestesiherkesin iyi bildiği "Yaslı gittim şengeldim" dizesiyle başlayan ünlü birmarş. Sanatçının bir de "SolmuşÇiçekler" isimli şiir kitabı var.Leyla Hanım Saray'a ait anılarını ilkkez 1895'de kaleme almış. Ancak bunotların yayımlanması o zamanlar hoş

FUTBOLUN KISA TARİHİTHE0 STEMMLERDOST KİTABEVİ

Futbolun Kısa Tarihi, bugün genişkitlelerin ilgi odağı olan bu oyunungeçmişini araştırarak eski söylenceler-den günümüze kadar bilmediğimiz

yönlerini ortaya çıkartıyor. Kitabını yazarken, mahkeme tutanaklarındanedebiyat yapıtlarınadek her alanda fut- bolla ilgili her türlükaynaktan yararla-nan yazar, bu oyu-nu Avrupalılardaniki-üç bin yıl önceÇinlilerin bulduğu-

karşılanmayacağından, Bostancı'dakiköşkünde saklamış. Köşkün geçirdiği biryangın sonucunda, el yazması bütün

kopyalar yok olmuş. Anı notlarınınböyle yok olmasına dayanamayan yazar,oturup onları yeniden kaleme almış ve1925 yılında 'Le Harem Imperial'(İmparatorluk Haremi) adı altındaParis'te bastırmış. Kitabın Türkçeolarak yayımlanmasının öyküsü ise dahailginç: Yapıtın Fransızca baskısı Ali H.Neyzi'nin kitaplığında uzun zamandır varmış. Ancak kitabı Türkçe'yeçevirmek kolay olmamış. Çünkü kitapLeyla Hanım'ın oğlu tarafından

Fransızca baskıya hazırlanırken,Osmanlı gelenek ve göreneklerini dahaiyi anlatmak için çok uzun ve detaylıeklemeler yapılmış. Böylece anılarınorijinal metni konusunda kuşkuyadüşülmüş. Bu sırada Ali H. Neyzi birdostlarının evinde bir yemek davetinde,Kenize Murat'ın o günlerde yayımlanan

anılarından konuşulurken,Leyla Saz'ın anılarının orijinalhalinin Ömer Koç'unkoleksiyonunda olduğu

anlaşılmış... Sonunda kitap,'Anılar/19. Yüzyıl SarayHaremi' adıyla CumhuriyetKitapları arasında yayınahazırlanmış.Leyla Saz'ın 'Saray' ile olanilişkisine gelince: Leyla

nu söylüyor. Stemmler kitabında, aynızamanda futbolun bir zamanlar hü-kümdarlar tarafından nasıl yasaklan-maya çalışıldığını, Kilise tarafındankara listeye aldığını anlatıyor.

NAZIM HİKMETMEMETFUAT

ADAM YAYINLARINâzım Hik-

met'le 20 yıl baba-oğul gibi yaşamışolan Memet Fuat'ınkitabı, büyük şairinkovuşturmalar, da- valar, tartışmalar, baskılar, sevdalar, ayrılıklar, özlemler

Page 115: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 115/123

Hanım'ın babası, Hekim İsmail Paşa,İstanbul Tıp Fakültesi'nden diplomaalmış ilk doktorlardan biri. SultanMahmut'un 'Saray Cerrahı' olarakatandığında, Padişah'ın büyük oğlu Veliaht Abdülmecit'i sünnet etmiş. Abdülmecit tahta çıkınca, öğreniminitamamlamak üzere İsmail Paşa'yıParis'e göndermiş. Döndüğünde ise onu,Saray'ın başhekimliğine atamış. Ardından vezirliğe yükseltilmiş. İsmailPaşa, Sultan ve ailesinin yakındanışmanı olmuş. Abdülmecit'inölümünden sonra, yeni padişah Abdülaziz döneminde de bu güvenilirliğidevam etmiş. Ticaret Bakanlığı göreviniüstlenmiş. Bu arada, 10 yaşındakikızını, yani Leyla Hanım'ın ablasını, Abdülmecit'in büyük kızı Fatma Sultanbeğenmiş ve onu Saray'a aldırtmış.Leyla Hanım'ın anlattığına göre, 1853ya da 1854 yılında, ablası gibi kendiside Saray'a kabul edilmiş. O gündenbaşlayarak Abdülmecit'in ölümüne dek,çocukluğu Harem'de sultanlarınyanında geçmiş. Abdülaziz'in tahtaçıkışından sonra babası Girit Adası'nagenel vali atanmış. Leyla Hanım dababasıyla birlikte Girit'e gitmiş. Beşyıla yakın bir süre orada kalmışlar.Döndüğünde yeniden Harem'debulunmuş. Sultan Abdülhamit'in tahtaçıktığı ilk yıllarda pek çok kez huzurakabul edilmiş. Yani 20 yıldan uzun birsüre, Saray hayatına tanıklık etmiş.Leyla Saz kitabında, yaşantısı, döşeniş

ve acılarla dolu yaşamöyküsünü sunu- yor okura. Kitap, bütün insanların eşittutulmasını, herkesin birlikte çalışıp birlikte üretmesini, özgür olmasını,her türlü baskıcı gücün ortadan kalk-masını isteyen bir şairin yaşamöykü-sü...

KLEOPATRAJEAN-MİCHEL THİBAUX ÇEVİREN: SEVGİ TAMGÜÇDOĞAN KİTAP

Tarihçi, Eski Mısır uzmanı ve aynızamanda roman yazarı Jean-MichelThibaux'nun romanı, son yıllarda ya- yımlanan Mısır tarihiyle ilgili kitaplar arasındaki yerini aldı. Mısır'ın gör-

biçimi ve bahçeleriyle sultanlarınHarem dairelerini, buradaki müzik vedans derslerini, Harem'de tanıdığı Hacı Arif Bey, Santuri İsmet Ağa gibi ünlümüzisyenleri, o dönemde İstanbul'damoda olan Guillaume Tell ve Traviataoperalarından bazı parçaları çalanHarem Orkestrası'nı, bugün unutulanbazı Türk danslarını, ayrıca Saray'dadüzenlenen özel eğlenceleri

ayrıntılarıyla anlatıyor. SaraydakiRamazan ve bayram törenlerini deunutmuyor tabii. Leyla Saz ayrıca,Saray'daki Çerkez esirlerin, Arapcariyelerin ve haremağalarının insanahüzün veren, yazarda iz bırakanöykülerini de okurla paylaşmış.

kemli ve heyecandolu tarihinden bir kesit sunan Thiba-ux'nun romanı, 16

yaşında Mısır Krali-çesi olan Kleopat-ra'nın öyküsünü an-latıyor. Önce Se-zar'm sonra Antoni-

us'un sevgilisi olan Mısır'ın son krali-çesi, İskenderiye'deki sarayında İran ve Hindistan'ı fethetmeyi hedefler. Buhayaline Sezar ve Antonius'u da ortak eder. Ancak bu fikir öylesine çılgınca-dır ki, dünyanın kargaşaya sürüklen-mesine ve Mısır'ın çökmesine nedenolur.

GİDEON'UN CASUSLARI(MOSSAD'IN GİZLİ TARİHİ)GORDONTHOMASÇEVİREN: DURUL SALMANSABAH KİTAPLARI

Kitap, dünyanın en güçlü ve en es-

rarengiz istihbarat örgütlerinden biriolan Mossad'ın gizli tarihini bir polisi- ye romanı tadında gözler önüne seri- yor. Kitabın Türkler için en ilgi çekici yanı, Mossad'ın Papa suikastinde Ağ-ca'yı kullanan güçle-rin kimliğini ortaya çı-karması ve böylelikleCIA'nın Papalık nez-nindeki itibarını sars-masıydı. İstihbaratdünyasına yakınlığıy-

la bilinen yazar Gor-don Thomas, bu ki-tapta ilk kez, kapalıkapılar ardında ajan-larla yaptığı söyleşilerden ve çok gizlikaynaklarla belgelerden yararlanarak Mossad hakkındaki gerçekleri olabil-diğince açığa çıkarıyor.

21 . YÜZYIL VE TÜRKİYEEROL MÜTERCİMLERGÜNCEL YAYINCILIK

Strateji kavramını tartışmaya açanErol Mütercimler'in kitabı, Türki- ye'nin 2030'lu yıllara kadar karşıla-şacağı iç ve dış sorunlar konusundaöngörülerde bulunarak strateji üreten

ve stratejinin gerekliliğim ortaya ko- yan bir çalışma olarak karşımıza çıkı- yor. Kitap, Strateji Nedir, Tarih veStrateji, Strateji-Tarih-Coğrafya İlişki-leri, Devletlerin Dış Politika Stratejile-ri ve 21. Yüzyılda Türkiye'ye ÇözümÖnerileri gibi bölümlerden oluşuyor.

İZMİR YAHUDİLERİHENRI NAHUMÇEVİREN:ESTERYA SEVAL VALİİLETİŞİM YAYINLARI

İzmir'de doğan, baba tarafındanManisalı olan ve ha-len Paris Tıp Fakül-tesi'nde ders verenProf. Dr. Henri Na-hum kitabında, İz-mir'de uzun süre içekapanık yaşadıktansonra dünyaya açı-

Popüler TARİH/ Ekim 2000 • 1 2 1

Page 116: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 116/123

NURBANUTEOMAN ERGÜLİNKILAP YAYINEVİ

Nurbanu, tarihe ilişkin çok sayıda inceleme vearaştırması olan Teoman Ergül'ün ilk romanı olarakyayımlandı. Roman, çok güzel bir cariye olanNurbanu'nun, hiç beklemediği bir andaimparatorluğu yönetecek olan Sultan Selim'leyaşadığı başdöndürücü aşkın hikayesini anlatıyor.16. yüzyılın "şehzadeler şehri" Manisa'da geçenöyküde Nurbanu ve Selim'inaşkı dışında kardeşlenMustafa ve Bayezid'in öldürülmeleriyle Kanuni'nintek varisi haline gelen Il.Selim'in sultanlığa gidensüreci de aktarılıyor.

lan bir cemaatin serüven ve mücadele-

sini anlatıyor. Kitap ayrıca dönemeait pek çok fotoğraf, gazete haberi ve

belgeyle de zenginleştirilmiş.

DALI VEGALA

HERBERTGENZMERÇEVİREN: ATİLLA DİRİMİLETİŞİM YAYINLARI

İletişim yayınları, 'Aşklar ve Çift-ler' dizisini sürdürüyor: Bu kez Her-

bert Genzmer'in kale-minden, ismi sürre-

alizmle özdeşleşen ün-lü ressam Dali ile sev-gilisi, ilham perisi vehamisi olan Gala'nınilginç ve garip hikayesianlatılıyor. Dali ve Ga-la'nın öyküsü, Kato-lonya taşrasından, sür-

realist çevrelere, İspanya İç Savaşı'nınkaosundan, İkinci Dünya Savaşı son-rası Amerikan tarzı 'kitle kültürü'nünoluşumuna kadar uzanıyor.

VINCENT VANGOGH

DAVID SPENCE

YAYINA HAZIRLAYAN: KEREMKES-

KİNERÇEVİREN: SEMİH AYDIN ALKIM YAYINEVİ

Alkım Yayıneviünlü ressamların ya-şamlarını anlatan,'Büyük Ressamlar'dizisinde, Vincent

Van Gogh kitabınıda yayımladı. Kitap,

Van Gogh'un yaşamı, ailesi, dostları,

mektupları ve resimleriyle sanatçıhakkında eleştirmenlerin yaptıklarıdeğerlendirmeleri de sunuyor okura.Kitapta ayrıca Van Gogh'un tabloları-nın bol sayıdaki illüstrasyonlarını da bulmak mümkün.

PAPAYI ÖLDÜRMEKTAD SZULCÇEVİREN: ALİ CEVAT AKKOYUNLUDOĞAN KİTAP

ABD'li gazeteci Tad Szulc'un PapaII. Johannes Pa-ulus'un biyografisini yazmak için yaptığıaraştırmalar sırasın-da topladığı bilgiler onu 1981 yılında Pa-pa'ya düzenlenen su-ikast grişiminin ar-dındaki gerçeklere ve'Papayı Öldürmek'

adını taşıyan bir roman yazmaya yön-lendirir. CIA'nın ABD Senatosu komi-telerine verdiği raporlar ve iç yazışma-lar, İtalyan mahkemelerinin ve İnter-pol'ün bulguları, Fransız gizli servisi-nin suikastla bağlantısı, yakın tarihin bu önemli olayına ışık tutma iddiasınıtaşıyan romanın temelini oluşturuyor.

İSTANBUL'UN ÖYKÜLERDEKİ YÜZÜSEMİH GÜMÜŞTÜRKİYE İŞ BANKASI KÜLTÜR

YAYINLARI

29 ünlü yazarın İstanbul'la ilgili45 öyküsünü kapsayan kitap, HüseyinRahmi Gürpınar'dan Buket Uzuner'e,

farklı kuşaklara ait yazarların İstan- bul öykülerinin derlenmesinden oluşu- yor. Kitabı yayına hazırlayan SemihGümüş, "Ömer Seyfettin'den Refik Halit Karay'a, bir İstanbul öykücüsüolan Oktay Akbal'a, günümüzün genç

yazarlarına kadar, pek çok öykü yaza-rı İstanbul'u öyküiçin benzersiz bir yazınsal dünya ola-rak da almaya ça-lışmışlar belli ki"diyor. Kitapta, yu-karıda adı geçen yazarların yanı sıraSait Faik, YakupKadri, Nahid Sırrı

Örik, Orhan Kemal, Bilge Karasu, Ci-

hat Burak, Demir Özlü, Füruzan,Onat Kutlar, Tezer Özlü, Işıl Özgen-türk, Nedim Gürsel gibi pek çok ünlü yazarın öyküsü bulunuyor.

ADALET CİMCOZ(BİR YAŞAM ÖYKÜSÜ DENEMESİ)MİNE SÖĞÜT

YAPI KREDİ YAYINLARI

Adalet Cimcoz'u, Türk filmleriniseyreden hemen herkes bazen TürkanŞoray'ın, bazen Filiz Akın'ın sesi ola-rak hatırlar. Oyuncu değildi; ama yıl-larca Türk Sineması'nın ünlü isimleri-ni seslendirdi. Sanat çevreleri onu, 5 yıl boyunca Türkiye'nin yaşamayı başarmış ilk özel sanat galerisi olanMaya'nın kurucusu ve sa-hibi olarak tanıdılar. Sa-natçı değildi; ama bir dö-nemin plastik sanatlarıiçinde adı sık sık geçti.Kafka'nın Milena'yaMektuplar'ını dilimize çe- virdi ve bu çevirisiyle 'eniyi çevirmen' ödülünü al-dı. Aynı zamanda Türkiye'nin ilk de-dikodu yazarları arasındaydı. Hafta,Salon, Aydede gibi dergilerde yazdı.Dönemin okurları onu 'Fitne Fücur'adlı köşesinden hatırlarlar. Mine Sö-ğüt bu kitapta, 60 yaşında kanserdenölen bu renkli ismi, Adalet Cimcoz'uanlatmış, daha doğrusu onun hayatıüzerine bir 'deneme' yazmış. Kitapta,Cimcoz'a ait pek çok fotoğraf da bu-lunuyor.

1 2 2 • Popüler TARİH/ Ekim 2000

Page 117: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 117/123

BURÇ

O s m a n lı 'd aTe r a z i : M iz a nBu burcun insanları genellikle uzun boylu,ince, zarif ve gözleri 'çekici' kişilerdir.Hak ve adaleti savunan Mizan insanı,müziğe ve genel olarak sanata düşkündür.

METIN AND

Zühre gezegeninin beyti olduğundan birlikte anılırlar.İçinde sekiz, dışın-da dokuz yıldız bu-

lunur. Kamer (Ay), Mizan bur-cuna geldiğinde yeni giyinmek,mektup yazmak, sefere gitmek,kadınlarla yiyip içmek, çocuğu-nu okula vermek, düğün yapmak ve elçi göndermek olumlu yo-rumlanmıştır. Ancak savaşmak ve satın almak iyi değildir.

Minyatürlerde 'terazi' olarak gösterilen Mizan burcu insanları,hak ve adaletin savunucularıdır.Zevk düşkünü, haris, yüce gö-nüllü, vicdanlı, güzel sanatlaraeğilimli olurlar. Sanatçı, ressam,kitapçılık, katiplik, çalgıcılık veşarkıcılık gibi meslek ve sanatla-ra olan yatkınlıkları, bu burç in-sanlarının güzel sanatlar konu-sundaki eğilimlerini ortaya ko-

yar.

Bu burcun insanlarıgenellikle uzun boylu, in-ce, zarif, kumral, kimi si- yah saçlı, pembe-beyaztenli, mavi ve çekici gözlüolurlar. Zühre gezegeni-nin etkisinde olan ve se-

vimli, güler yüzlü, hoşdavranışlı, yaltaklanan bir portre çizen Mizan in-sanı, kendisini iyi korur ve hasta-lığa tutulmaz.

Zühre yıldızının etkisi eğlen-ceye, neşeye, sevgiye yöneliktir.Zühre'nin etkisi altındaki Mizan burcunda doğanlar, müzik gibisanatlara ve hayali işlere yatkın-dırlar. Yaşamlarına ince istekler,derin tutkular, şehvetli duygular egemendir.

Bu burca bağlı kadınlar daçok çekici ve sevgi doludur. Bu burçtaki kişiler tombul, gelişkin,orta boylu, ince, duyarlı tenlidir.Gözleri koyu parlak ve anlamlı-dır. Gönül çekici, güleç, tatlı, ruhokşayıcıdırlar. Mizan burcunda,eylülün son on gününde doğanlar iyi yaşayan, zarif, sevimli, hoşkimselerdir. Ekimin ilk on günün-de doğanlar, hak ve adaleti savu-nurlar, açık fikirli, ilişkilerinde sa-dıktırlar. Ekim ayının 10.-20.günleri arasında doğanlar, maddi- yatçı ve akıllıdırlar, ama uyumludeğillerdir.

Osm anlı'da burçadlarıKoç Hamel

Boğa .Sevr

İkizler Cevza

Yengeç Seretân

Aslan

Başak Sümbüle

Terazi Mizan

Akrep Akre

Yay

Oğlak Cedi

Kova Devi

Balık Hut

Bu sayfada kullanılan minyatürler,iki kaynaktan sağlanmıştır: LondraBritish Library ve Topkapı SarayıMüzesi arşivleri. Üstteki minyatür

Metaliül Saade, turc 242, soldakiminyatür ise Acaibü-l Mahlukat Add7894 dipnotuyla kayıtlıdır.

Popüler TARİH/ Ekim 2000 • 123

Page 118: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 118/123

ALBÜMLERDEN• HAZıRLAYAN: OKŞAN ÖZFERENDECİ

Milliyetin yıldönümüBabası Ali Naci'nin ölümüyle Milliyet'i devralan Anglo-Sakson eğitimi almış Ercüment Karacan ile Fransızeğiti mi almış (Galatasaray Lisesi'ndeki adı 'Küçük Abdi' olan) Abdi İpekçi gazeteyi yeniden yarat tıla r. Canlımanşetleri, atılgan haberciliği ve bol fotoğraf kullanımıyla atılım yapan gazete, önemli bir medya gücühaline geldi. 70'li yılların ortalarında Milliyet'in kuruluş yıldönümü kutlamalarından birinde çekilmiş bufotoğrafta soldan sağa, CHP'li belediye başkanı Aytekin Kotil, Bülent Ecevit, Ercüment Karacan, Abdiİpekçi ve Nurettin Demirkol yer alıyorlar.

ORHAN DURU ARŞİVİNDEN

E r o z y o n D e d e o y u n o y n u y o rHayrettin Karaca, Türkiye'de 1930'lardan beri dikkatçekilmeye çalışılan, -ama başarılamayan- toprağınçölleşmesi konusunu gündeme getiren insan;TEMA'nın kurucularından. Çocukların 'ErozyonDede'si Karaca, Türkiye'nin beş kıtaya sanayi ürünüihraç eden ilk firmasının da sahibiydi... Bir sanayiciolmasına karşın son yıllarda tüketim toplumuna ciddieleştiriler de getiren Karaca, torunlarına doğumgünlerinde Karaca Arboretum'undan ağaçlar hediyeediyor. Fotoğraf, Alev-Halil Karaca'nın oğlu Togay'ladedesi Hayrettin Karaca oyun oynarlarken çekilmiş.

ALEV KARACA ARŞİVİNDEN

124 • Popüler TARİH/ Ekim 2000

Page 119: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 119/123

Müsamere Acıbadem'deki Özdemiroğlu İlkokuluöğrencilerinden bir grup 4. sınıf öğrencisi 'BenÇalmadım' adlı yerli oyunu sergilemiş ve birhatıra fotoğrafı çektirmişler. 0 yıllarda henüzkolej sınavı kâbusunu yaşamayan öğrenciler,zamanlarının bir kısmını bu tür sosyal faaliyetlerle ;değerlendiriyorlar. Söz konusu tarih; 50'lerinsonu... Tülay Basmacı, İstanbul Şehir Tiyatrosuyönetmenlerinden Ferit Egemen'in yönettiğioyunda rol alanlardan biri; "Okul müdürümüzTevfik Bey, sınıf öğretmenimiz Mehpare Anal'dı veçok aydınlık bir okuldu" diyor o günler için. Enönde aşçıbaşı kılığındaki, daha sonra MarmaraÜniversitesi İletişim Fakültesi dekanı olacak(okulun kurucularından) Ateş Vuran. TülayBasmacı ise aşçının hemen arkasında.

TÜLAY ÇALGA BASMACI ARŞİVİNDEN

Şıklık ve zarafetzamanları Artık sadece siyah-beyaz filmlerdenbildiğimiz; eğlenmeye kadınların çok şık,erkeklerin çok zarif giyinip gittiğidönemlerde çekilmiş bir fotoğraf... Solbaşta Alman Hastanesi Başhekimi ZiyaÜstün'ün kızları Gülden ve Özden.

Yanında Özden Hanım'ın eşi, Taşkışla'dailk TV yayınını yapan Profesör Adnan Ataman ve Raşid-Melike Bayburd çifti.

GÜLÇİN-ERTUĞRUL İNCEKARA ARŞİVİNDEN

Rauf Denktaş ' la,savaştan sonra.. .1 9 7 3

yılında görevli olarak Kıbrıs'agitmiş Atilla Bora. Kara Kuvvetleri'ndehelikopter pilotu olan Bora, altı yılsonra eşi ve kızıyla birlikte bu kez RaufDenktaş'ın davetlisi olarak turistik birgezi yapmış "yeşil ada"ya... RaufDenktaş, fotoğraf çekmekten zevk alan,sergiler de açmış bir fotoğrafçı... Onunisteğiyle çekilen fotoğrafta, sol baştakikim bilmiyoruz; ama yanında, Kıbrıslıbir mücahidin kızı olan Sibel Arif Felek ve Nilüfer Bora var. Rauf Denktaş'ın

sağındaki ise Meral-Atilla Bora çifti...

NİLÜFER BORA ARŞİVİNDEN

Popüler TARİH / Ekim 2000 •1 2 5

Page 120: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 120/123

Kayıp tü r l e r ins o n ö r n e k l e r iÜniversiteyle işbirliği içinde çalışanHaydar Deniz'in Kocamustafapaşa BalıkçıBarınağı'nda oluşturduğu Su ÜrünleriMüzesi, daha çok Marmara Denizi'ninbugün artık oldukça ender rastlanan balıktürlerini kucaklıyor.

NURAY MESTÇI

KocamustafapaşaBalıkçıBarınağı'ndakiSu ÜrünleriMüzesi'ni HaydarDeniz, 10 yıllıkbir çalışmasonucundaoluşturmuş.

Denizlerimizin eldengittiği konusundamedyada pek çok haber çıkıyor. Oku- yunca üzülüyor, an-

cak durumun ne kadar vahim ol-duğunu tam olarak idrak edemi- yoruz. Oysa Samatya sahilinde,

Kocamustafapaşa Balıkçı Barı-nağı'nda bir deniz tutkunu olanHaydar Deniz'in 10 yıllık bir ça-lışma sonucunda oluşturduğumütevazı Su Ürünleri Müzesi'nigezdiğiniz zaman durumun cid-diyetini daha iyi kavrıyorsunuz.

Balıkçı barınağının bir odası-nı müze haline getiren Haydar Bey, denizlerimizde bulunan 350ayrı türün örneklerim raflardasergiliyor. Aslında Türkiye'yi

çevreleyen sularda 5.400 çeşit balık bulunması gerekiyor. An-cak şu anda bu tür ve çeşitlerinkaçta kaçının kaldığı, tam ola-rak bilinmiyor. Haydar Bey bir zamanlar sardalyenin 17, istav-ritin 16 çeşidinin bulunduğunu,ancak günümüzde bunların 3'e,

5'e indiğini anlatıyor.Çevredeki balıkçı dostlarında katkılarıyla gün geçtikçe zen-ginleşen müzedeki balıklar, ka-

vanozlarda formal ya da alkoliçinde muhafaza ediliyor. Her birinin üzerindeki etiketlerden,isimlerini öğreniyorsunuz. Buetiketleme işinde İstanbul Üni- versitesi Fen Fakültesi Hidrobi- yoloji Bilim Dalı Başkanlığınınkatkıları bulunuyor.

Müzeye yeni bir balık geldi-ğinde, özenle kavanozlandıktansonra üniversiteye götürülüyor

ve burada türü belirlenip adı eti-ketlenerek müzeye iade ediliyor.Eğer bu balıklardan elde iki taneolursa bir tanesi üniversiteye ba-ğışlanıyor. Haydar bey ile İstan- bul Üniversitesi Fen FakültesiHidrobiyoloji Bilim Dalı Baş-kanlığı'nın işbirliği, müzeninüniversite ve Türkiye Biyologlar

Derneği İstanbul Şube Başkanlı-ğı tarafından incelenerek "bilim-

sel değerde ve ender rastlanır de-recede başarılı bir çalışma" ola-rak kabul edilmesinden sonra

başlamış.

Bu mütevazı müzeye girdiği-

nizde, sağ tarafta tepsiler içineözenle yerleştirilmiş çeşitli kuru-tulmuş balıklar görüyorsunuz.Bunların hemen yanında ise çeşitçeşit deniz kabuğu yer alıyor. Bu bölümde bulunan kurutulmuş balık ve kabukların hepsi Mar-mara Denizi'ne ait. Zaten Ege veKaradeniz arasında bir geçit olanMarmara'da, bu iki denizde bu-lunan balıklardan karma bir ya-pı oluşmuş. Bu tepsilerin üst ta-

raflarındaki raflarda, kava-nozlarda muhafaza edilen balık

1 2 6 • Popüler TARİH/ Ekim 2000

Page 121: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 121/123

örneklerinin yanında, denizciliğeait çeşitli eşyalar da yer alıyor.

Su Ürünleri Müzesi'nin bir duvarı ise balıkçı düğümlerineayrılmış.

Başınızı kaldırıp tavana bak-tığınızda ise ağlarla kaplanmış bir yüzey ve bunun üzerine ser-piştirilmiş nadide kabuklarla kar-şılaşıyorsunuz. Bir diğer duvar isetamamıyla kavanozlar içindeki balıklara ayrılmış. Dil balığı, is-korpit, mezgit, kurdele, kayış ba-lığı, palamut, pisi balığı, uskum-ru, fener balığı, dülger, öksüz,kırlangıç balığı, kirpi balığı... da-ha niceleri bu kavanozlar içinde

yer alıyor, onları balıkçı tezgahla-rında ya da Marmara'nın suların-da görebilmek ise artık olanaksız, bunlar ancak güzel bir hayal ola-rak düşlerimizi süsleyebilir.5.400 çeşit balık içinde 540 tane-sini köpek balıkları oluşturuyor-muş. Ancak bu müzede köpek balıklarına ait birkaç örnek bulu-nuyor. Köpek balıkları ve diğer büyük balıkların bu müzede ser-gilenmeleri şimdilik mümkün de-

ğil, yeterli yer bulunmadığından bunlar gerekli sıvılar içine yerleş-tirilerek müzenin örnekleri arası-na giremiyor. Haydar Bey'in en büyük arzusu, elinde bulunan vehenüz sergileyemediği örnekler yok olup gitmeden bu müzeyi da-ha büyük bir mekana kavuştura- bilmek.

Haydar Bey ayrıca eğer mü-zesini daha büyük bir yere taşı- yabilirse, ürün yelpazesini geniş-letmek ve sualtı eserlerini, geç-mişle günümüz arasındaki farkıgösterecek olan fotoğrafları,trol-gırgır-algarna gibi sudakihayatı yok eden araçları da ser-gilemek istiyor. Haydar Bey, bu yeni binada kütüphane, bilimselaraştırmalara referans olabile-cek arşiv, maket gemiler, su ta-şıtları ve içinde canlı balıkların bulunduğu akvaryumların da ol-masını arzu ediyor.

Eğer bir zamanlar denizleri-mizde var olan balık türlerinigörmek ve de bu arada sakin bir ortamda temiz hava almak isti- yorsanız Samatya sahilinde Ka-

Hangi ba lık nezaman gelirdi?Haydar Deniz, en iyi olasılıklaancak 2005 yılına kadar

Marmara Denizi'nde canlıbulunabileceğini, bu tarihtensonra ise bu bölgenin birzamanlar zengin olan balıkçeşitlerinden en küçük bir izdahi kalmayacağını söylüyor.Eskiden hangi balık türüavlanmak isteniyorsa ona uygunağlar kullanıldığını ancakgelişen balık avcılığıteknolojisinin balık türleriniazalttığını belirtiyor. Yakın

geçmişte İstanbul sularındaşubat ayında levrek; martayında lüfer, hamsi,gümüşbalığı, uskumru; nisanayında ilarya, kefal, vatus;mayıs ayında kalkan, sardalye,kırlangıç; haziran ayındakalkan, barbunya, levrek, tekir;temmuz ayında istavrit,mercan; ağustos ayındadilbalığı, hani, pisi, fokone;eylül ayında palamut, torik,

kefal; ekim ayında karagöz,izmarit, istavrit; kasım ayındauskumru, istavrit, izmarit;aralık ayında uskumru, kefal,ilarya çıkarmış. Şimdi ise buçeşitlerin bazıları sadece birkaçgünlüğüne Marmara'yauğruyorlar.

camustafapaşa Balıkçı Barına-ğı'nda bulunan Su Ürünleri Mü-zesi'ni gezmekten büyük zevk alacaksınız demektir. Haftanınher günü saat 19.00'a kadar bumüzeyi ziyaret edebilirsiniz.

Tel: (0 212)587 73 57 •

Popüler TARİH/Ekim 2000 • 1 27

Page 122: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 122/123

İlk 29 Ekim'ler,birer halk şenliği idi

Ankara'da ilk ulusal bayram-ların ve özellikle de 29Ekim'lerin kutlanması, bir halk şenliği havasında olur-du. Ancak bu hava, yurdun

diğer kentlerinde de kendini hissettirir-di. Askeri birliklerden çok, gençliğin,okullarının flamaları altında ya da1927'lerden 1940'lara kadar oldukça

benimsenen izci oymaklarının geçit tö-reni, daha çok ön plana çıkardı...

29 Ekim 1927 tarihli fotoğraf, böy-le bir görüntüyü yansıtıyor: Anka-ra'da, Ulus Meydam'nda, yol boyuncahalkın yoğun katılımı içinde, izci genç-ler, flamaları ve bisikletleriyle 'resmi-geçit' yapıyorlar.

Ankara'da Hipodrom ve Stadyuminşa edilene kadar, İstasyon Cadde-si'nin yukarı kesimi, ulusal bayramla-rın kutlandığı, geçit törenlerinin veşenliklerin yapıldığı bir yer olarak gözeçarpıyordu. Bu gururlu günlerde, cad-dede birçok atlı seğmene de rastlamak mümkündü. Büyük Millet Meclisi'ninönüne kurulan geçici tahta tribünlerdeise Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve di-ğer devlet erkanı, geçit törenini izlerler-di.

Ankara'nın ilk çağdaş oteli 'AnkaraPalas' da 1927 yılında açılmış ve o dö-nemden itibaren, her yıl, CumhuriyetBalosu bu görkemli binada düzenlenir olmuştu.

29 Ekim 1927; Ankara'da, Ulus Meydanı.

130 • Popüler TARİH/ Ekim 2000

Page 123: 05 Popüler Tarih Ekim 2000

8/4/2019 05 Popüler Tarih Ekim 2000

http://slidepdf.com/reader/full/05-popueler-tarih-ekim-2000 123/123

Bu çalışma;[email protected]

üyeleri için hazırlanmıştır.Benzer çalışmalardan haberdar olmak,

öneri, istek ve karşılaştığınız sorunlan bize bildirin.

Çalışmalarımızı takip etmek iç[email protected]

e-posta adresine"Üyelik" başlıklı veya boş bir mesaj gönderin.

Grup sayfasınıhttp://groups google com/group/merakediyorum