03 TT Ekler

88
© MEB TTKB Teknoloji ve Tasarım Dersi Öğretim Programı Kılavuzu 254 EKLER

description

254 © MEB TTKB Teknoloji ve Tasarım Dersi Öğretim Programı Kılavuzu 255 Ekler “Tasarım ve Buluş Hikâyeleri” © MEB TTKB Teknoloji ve Tasarım Dersi Öğretim Programı Kılavuzu Atatürk bir gün çiftliğe gittiğinde köşkün hemen yanındaki ulu çınar ağacının dallarını kesmeye çalışan bir bahçıvan ile karşılaşır. Hemen bahçıvanı yanına çağırarak YÜRÜYEN KÖŞK 256 Ekler “Tasarım ve Buluş Hikâyeleri” © MEB TTKB Teknoloji ve Tasarım Dersi Öğretim Programı Kılavuzu

Transcript of 03 TT Ekler

Page 1: 03 TT Ekler

© MEB TTKB Teknoloji ve Tasarım Dersi Öğretim Programı Kılavuzu

254

EKLER

Page 2: 03 TT Ekler

Ekler “Tasarım ve Buluş Hikâyeleri”

© MEB TTKB Teknoloji ve Tasarım Dersi Öğretim Programı Kılavuzu

255

“Tasarım ve Buluş Hikâyeleri”

Page 3: 03 TT Ekler

Ekler “Tasarım ve Buluş Hikâyeleri”

© MEB TTKB Teknoloji ve Tasarım Dersi Öğretim Programı Kılavuzu

256

YÜRÜYEN KÖŞK

Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk, Türk tarımında

modern tekniklerin kullanılması, çevre üreticilere örnek olunması

amacıyla bilim, hizmet ve nitelikli materyal üretimi için kişisel

mülki olan Yalova’nın doğusundaki Millet Çiftliği’ni bu amaca

uygun olarak düzenletmiştir. Çiftlik içinde, deniz kıyısında,

ikameti için 1929 yılında bir çınarın yanında iki katlı mütevazi bir

köşk yapılmıştır.

Yürüyen Köşk, Atatürk Bahçe Kültürleri Merkez

Araştırma Enstitüsü arazisi içinde bulunan iki katlı dörtgen planlı,

ahşap karkas küçük bir yapıdır. Deniz tarafından 11 sütun ile

çevrili mermer tabanlı açık bir alana ve otuz metre uzunluğunda

ahşap bir iskeleye sahiptir. Köşkün giriş katında, küçük bir çay

ocağı, küçük bir oturma odası ve üç cephesi kristal camlarla

kaplı toplantı salonu ile tuvalet ve duş bulunmaktadır. Ahşap bir

merdivenle çıkılan ikinci katta ise dinlenme odası ile küçük bir

yatak odası, tuvalet ve banyo bulunmaktadır. Bu küçük köşke

Atatürk'ün isteği ile mutfak yapılmamıştır.

Atatürk bir gün çiftliğe gittiğinde köşkün hemen

yanındaki ulu çınar ağacının dallarını kesmeye çalışan bir

bahçıvan ile karşılaşır. Hemen bahçıvanı yanına çağırarak

Page 4: 03 TT Ekler

Ekler “Tasarım ve Buluş Hikâyeleri”

© MEB TTKB Teknoloji ve Tasarım Dersi Öğretim Programı Kılavuzu

257

bunun nedenini sorar. Bahçıvan ağacın dallarının uzadığını ve

binanın duvarlarına dayandığını söyler. Aldığı cevaptan tatmin

olmayan Atatürk, düşünülmesi bile imkânsız olan bir emir verir:

"Ağaç kesilmeyecek, bina kaydırılacak."

Görev İstanbul Belediyesi Fen İşleri Yollar-Köprüler

Şubesi sorumluluğuna verilir. Başmühendis Ali Galip Anlar

yanına aldığı teknik elemanlarıyla Yalova'ya gelerek

çalışmalarına başlar. 8 Ağustos 1930 tarihinde önce bina

çevresindeki toprak büyük bir dikkatle kazılıp yapının temel

seviyesine inilir. İstanbul'dan getirilen tramvay rayları döşenir.

Santim santim çalışılarak bina, yapı altına sokulan raylar

üzerine oturtturulur. Artık binanın raylar üzerinde kaydırılarak

ağaçtan uzaklaştırılması aşamasına gelinmiştir.

Güzel ve sıcak bir yaz akşamında Atatürk ile birlikte,

kardeşi Makbule Atadan, Vali vekili Muhittin Bey, Fen Müdürü

Ziya Bey ve gazeteci Yunus Nadi nezaretinde bina 4.80 metre

civarında kaydırılır. Bu olağanüstü ve riskli iş 10 Ağustos 1930

tarihinde tamamlanır ve çınar ağacı da kesilmekten kurtulur.

Köşk kaydırılması olayı 10 Ağustos 1930 tarihli

gazetede aynen şu şekilde yer almıştır:

Page 5: 03 TT Ekler

Ekler “Tasarım ve Buluş Hikâyeleri”

© MEB TTKB Teknoloji ve Tasarım Dersi Öğretim Programı Kılavuzu

258

"Gazi Hazretlerinin Köşkü nakledildi. Gazi Hazretlerinin Yalova'daki köşkünün yürütülme ameliyesi dün muvaffakiyetle icra ve ikmal edilmiştir. Kendileri de bu ameliyeye bizzat nezaret etmişlerdir."

Global kirliliğin olmadığı, asit yağmurlarının bilinmediği ve

ozon delinmesinin henüz başlamadığı, çevreyi koruma bilincinin

düşünülmediği yıllarda bir çınar ağacının bir metrelik dalının

kesilmemesi için bir köşkün kaydırılmasını hayretle karşılandı.

Atatürk, dünya ülkelerinin henüz 1970'li yıllardan sonra

anlayıp düşünmeye başladığı çevrenin önemini 1930'lu yıllarda

benimsiyor, "Çevreyi korumak aklın gereğidir". özdeyişi ile yalnızca

Türk insanına değil, tüm dünya ülkelerine çok önemli bir mesaj

veriyordu.

http://www.yalova.bel.tr,

http://www.maliye.gov.tr/defterdarliklar/yalova/104.htm

Page 6: 03 TT Ekler

Ekler “Tasarım ve Buluş Hikâyeleri”

© MEB TTKB Teknoloji ve Tasarım Dersi Öğretim Programı Kılavuzu

259

BURUŞUK GÖMLEĞİN HİKÂYESİ

Türkiye’ye seminer vermek üzere Almanya’dan gelen danışman Avrupa Patent Vekili Mr.

Karl Rackette Türk buluşçunun ilginç bir hikâyesini anlatır.

Buluşun kahramanı Almanya’ya çalışmak için giden Yücel Yamaç isimli bir jeoloji

mühendisidir. Uzun zaman iş bulamaz. Hayat şartları ağırdır ve cebindeki para günden güne

azalmaktadır. Parasının bittiği son günde bir iş görüşmesine gidecektir. İş görüşmesinde

karşısındaki insanı etkilemek için kıyafetinin düzgün olması gerektiğini bilmektedir. Fakat kaldığı

otel odasında ütü bulunmadığının ve gömleğinin temiz ama ütüsüz olduğunun farkına varır. İş

görüşmesine az bir zaman kalmıştır ve çıkış yolları aramaktadır. Hemen hızlı bir çözüm üretmek

zorunda olan Yücel, bir demir levha ile gömleğini ütülemeyi düşünür. Demir parçası soğuk

olduğundan gömleği ütüleme konusunda işe yaramamaktadır. Demiri ısıtması gerektiğini düşünen

Yücel, bulduğu demir parçasına odada bulunan saç kurutma makinesini bağlamayı, demiri onunla

ısıtmayı düşünür ve öyle de yapar. Sonuç oldukça tatmin edicidir ve gömlek ütülenmiştir.

İş görüşmesine gider ve işin kendisi için taşıdığı önemi ve durumunu anlatır. Konuşma

sırasında “buruşuk gömlek” hikâyesini de firma yetkililerine aktarır. Firma Yücel’i işe alır ama

yaptığı buluşla daha çok ilgilenir. Yücel’e bu yaptığı buluşa patent almayı, patenti de kendilerine

satmasını önerir. Buluşu tescil ettiren (patent alan) firma nakit sıkışıklığı içinde olduğundan bir

bankaya kredi için müracaat eder ve patenti teminat olarak göstermeyi teklif eder. Patent önemli bir

değer olduğu için banka patenti teminat olarak kabul eder. Sonrasında firma borcunu ödeyemediği

için patent bankaya kalır. Banka bir süre sonra patenti satışa çıkarır. Patenti büyük bir ütü ve küçük

ev eşyası üreticisi bir şirket satın alır. Böylece demiri sıcak hava ile ısıtma tekniği ütünün

Bu bilgiler, etkinliklerin gerçekleştirilmesi sırasında sınıfın ve

çevrenin genel durumu dikkate alınarak

öğretmenler tarafından sınıfa aktarılır.

Uygulama süresi ve zamanı

öğretmenler tarafından belirlenir.

Kılavuzda verilmeyen

tasarım ve buluş hikâyeleri zümre öğretmenlerince derlenerek ve tutanakla

okul idaresine bildirildikten sonra sınıfta anlatılabilir.

Bu amaçla düzenlenmiş yasal düzenlemelere uyulur.

Öğrenciler bu bilgileri

öğrenilmesinden sorumlu tutulamaz. Öğrencilerin

çalışmalarına yol göstermesi hedeflenir.

Page 7: 03 TT Ekler

Ekler “Tasarım ve Buluş Hikâyeleri”

© MEB TTKB Teknoloji ve Tasarım Dersi Öğretim Programı Kılavuzu

260

bulunmadığı, pratik bir çözüm bulmanın zorunlu olduğu her yerde kullanılmaya başlanmıştır. Saç

kurutma makinesinin yanında eşantiyon olarak bu ürünü veren firma satışlarını dünya çapında %50

artırmıştır.

Yaşanmış bu hikâye buluşun genellikle acil ve önemli bir ihtiyaçtan çıktığını, buluşların basit

ama etkili çözüm üretmek olduğunu açıkça ortaya koyar. Buluşlar zannedildiği gibi her zaman uzun

ve pahalı araştırmalar sonucu ortaya çıkmaz. Acil bir ihtiyaç hisseden yaratıcı her insanın

bulunduğu yerde buluş yapma potansiyeli mevcuttur.

Birant Esinoğlu Kaynak:(http://www.ekometre.com/get_article.asp?article_id=805)

Page 8: 03 TT Ekler

Ekler “Tasarım ve Buluş Hikâyeleri”

© MEB TTKB Teknoloji ve Tasarım Dersi Öğretim Programı Kılavuzu

261

PİLİN İCADI

Hazırlayan: Doç. Dr. Yavuz Unat

Günümüzde kullanılan en önemli araçlardan biri olan pil,

1800 yılında tesadüf sonucu bulunmuştur. Elektriğe ilişkin

bilgiler, M. Ö. 600 yıllarına kadar gitmekle birlikte bilimsel olarak

ilk defa 17. yüzyılda ele alınmıştır. Ancak 19. yüzyıla kadar

bilinen elektrik türü, bir kumaşa sürterek elde edilen ya da

yıldırım elektriği olarak bilinen statik elektriktir. 19. yüzyılda buna

elektrik akımı eklenmiş ve sürekli elektrik akımını mümkün kılan

pil icat edilmiştir. Elektriğin bu dalındaki çalışmaları başlatan kişi,

ünlü kurbağa deneyi ile tanınan Luigi Galvani (1737–1798)’dir

1780 yılında yaptığı deneylerin

sonuçlarını 1791’de açıklayan Galvani,

"hayvansal elektrik" teorisini ortaya attı. Bu

teorisini, rastlantı sonucu ölü bir kurbağanın

bacağındaki sinirlerin neşter ile kesildiğinde

kasıldığını gözleyerek oluşturmuştu. Buna

göre, canlıları oluşturan hücreler elektrik

içermekteydi.

Luigi Galvani

Galvani’nin ölü kurbağa deneyleri

Page 9: 03 TT Ekler

Ekler “Tasarım ve Buluş Hikâyeleri”

© MEB TTKB Teknoloji ve Tasarım Dersi Öğretim Programı Kılavuzu

262

1793'de Galvani'nin deneylerine devam eden Alessandra Volta (1745–1827) kurbağa bacağı kasılmalarının farklı iki metalden kaynaklandığını bulur. Bacağın uyarılması, birbirine benzemeyen iki farklı metalden ve hücrelerin sıvı içermesinden kaynaklanıyordu. O hâlde elektrik elde edebilmek için iki farklı metale ve sıvıya ihtiyaç olmalıydı. Bundan yararlanarak bakır ve çinko madenleri alarak aralarına tuzlu suya batırılmış süngerler yerleştiren Volta, elektrik akımını elde etmeyi başardı. Böylece Volta Pili adı verilen pili buldu (1800).

Böylece Volta, Galvani'nin biyolojik deneylerinin sonucu olan Hayvansal Elektirk Teorisi’ni ortadan kaldırdı. Galvani’nin deneyleri bilim tarihinin en ilginç olaylarından birisidir. Galvani ve Volta arkadaştılar ve Galvani asla Volta’ya kuramını ortadan kaldırdığı için kin duymadı. Volta da Galvani’nin deneylerinin güzel ve şaşırtıcı deneyler olduğunu yazmaktaydı. Çalışmalarından ötürü Napolyon onu ödüllendirdi ve Avusturya İmparatoru, onu Padua Üniversitesinde Felsefe Fakültesi Başkanlığına getirdi. Ölümünden 54 yıl sonra 1881’de Volt adı, elektrik gücü birimi olarak onun anısına ithafen kullanılmaya başlandı.

Alessandro Volta

Volta Pili

Page 10: 03 TT Ekler

Ekler “Tasarım ve Buluş Hikâyeleri”

© MEB TTKB Teknoloji ve Tasarım Dersi Öğretim Programı Kılavuzu

263

ÇEVİRMEN

İlk kez Japonya’ya geliyordu ve çok heyecanlıydı. Bilimsel bir toplantı için gelmişti.

Teknolojinin en hızlı geliştiği ve değiştiği bir ülkede bulunmaktan mutluluk duymuştu. İklim

farklılığını hissetmemesi elinde değildi.

Uçak rötarlı olarak havaalanına inmişti. Saatine baktığında toplantının başlamasına az bir

zaman kaldığını gördü. Havaalanından toplantının yapılacağı yere en kısa sürede nasıl gideceğini

düşündü. Hemen bir taksiye binerek gitmek istediği yeri söyledi. Fakat taksi yerinden hareket

etmemişti. İsteğini tekrarladığında şoförle farklı dili konuştuklarını ve bir türlü anlaşamadığını

gördü. Acilen yola çıktığı için toplantı davetiyesini unutmuştu ve toplantı salonunun yerini bir türlü

taksiciye aktaramamıştı. Yetişemeyeceğini düşünerek acilen bir çözüm bulması gerektiğini

düşündü. Taksiyi değiştirdi fakat bir türlü aynı dili konuşabileceği taksiciyi bulamamıştı. İnsanlarla

çok çabuk iletişim kuruyordu fakat iletişim kuracağı insanlarla aynı dili konuşamıyordu.

Keşke dedi yanımda bir sözlüğüm olsaydı. Araştırmacıydı ve yıl içerisinde sürekli değişik

ülkelere seyahat ediyordu. Her ülke için bir sözlük bulundurmak içinden geçti. Elektronik bir

sözlüğün iş göreceğini düşündü fakat bunun çok zaman alacağını düşündü ve bundan da vazgeçti.

Toplantıya az bir zaman kalmıştı ve hızlı bir çözüm bulmalıydı. Hemen telefonu aklına geldi.

Üniversiteden Japon arkadaşını aradı ve durumunu kısaca özetledi. Telefonla Japon arkadaşı ile

taksi şoförünün konuşmasını sağlayarak sorunu çözmeyi başarmıştı.

Yaşadığı olayın herkesin başına gelebilecek bir sorun olduğunu düşünerek değişik

çözümler aklından geçti. Toplantıda karşılaştığı sorunu kısaca aktardı ve aklına gelen ilginç bir

Page 11: 03 TT Ekler

Ekler “Tasarım ve Buluş Hikâyeleri”

© MEB TTKB Teknoloji ve Tasarım Dersi Öğretim Programı Kılavuzu

264

buluş düşüncesini herkesle paylaştı. Öyle bir şey yapalım ki konuşulanları hızlı bir şekilde istenilen

dile çevirsin ve yaptığı çeviriyi seslendirsin. Aynı zamanda havaalanı, tren garı, trafik vb yerlerdeki

işaretleri hemen tanıyarak ne anlama geldiğini söylesin. Toplantıya katılanlar arasında yer alan bir

bilgisayar şirketinin temsilcisi bu buluş düşüncesi ile ilgilenerek bunu hayata geçirmek istediklerini

belirtti. Birkaç ay içerisinde bir bilgisayar programı yazarak bununla uyumlu çalışacak bir cihazı

geliştirdiler. Bütün dünyada yoğun bir ilgi gören cihazın patentini alarak satışa çıkardılar. Cihazın

geliştirilmesi ve değişik inovasyonları bütün dünyanın birbirini anlamasında büyük katkı sağladı.

İsmail Haritaoğlu’nun yapmış olduğu infoskop adlı buluşundan esinlenilerek yazılmıştır.

Page 12: 03 TT Ekler

Ekler “Bilim İnsanlarının Biyografisi” ___________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________

© MEB TTKB Teknoloji ve Tasarım Dersi Öğretim Programı Kılavuzu

265

“Bilim İnsanlarının Biyografisi”

Page 13: 03 TT Ekler

Ekler “Bilim İnsanlarının Biyografisi” ___________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________

© MEB TTKB Teknoloji ve Tasarım Dersi Öğretim Programı Kılavuzu

266

ATATÜRK’ÜN BİLİM VE TEKNİK ANLAYIŞI

Atatürk’ün eğitime verdiği önem yanında asıl dikkati çeken özellik, eğitimin ekonomik

kalkınmaya olan olumlu ve vazgeçilmez etkisini ısrarla belirtmesidir. Alt yapı ve eğitimin ekonomik

kalkınmadaki temel rolleri için halkın da özlem ve isteğini katarak şöyle der: "Halk ve köylüler, beni

her yerde şu iki sözle uyardılar: Yol ve okul." (1924).

Az gelişmiş ülkeleri niteleyen temel göstergelerden biri de eğitim eksikliği ve okuma-yazma

bilenlerin toplam nüfustaki oranının düşüklüğüdür. Gelişmiş ve kalkınmış ülkelerde bu oranın

yükseldiği, hatta yüzde yüze vardığı görülmektedir. Ekonomik kalkınma ile eğitim arasındaki ilişki

açık ve kesindir. Kendi yüksek kişiliğinin uyandıracağı etkiyi düşünerek, çevresindekilere, eğitime

verdiği önemi göstermek için, kişisel bir özlem biçiminde zaman zaman şunları söyler: "Eğer

Cumhurbaşkanı olmasam, Millî Eğitim Bakanı almak isterdim."

Eğitimden beklenen nedir? "Eğitimdir ki bir ulusu ya özgür, bağımsız, onurlu, yüksek bir

topluluk biçiminde yaşatır ya da bir ulusu tutsaklık ve yoksulluğa götürür." Çünkü: "Eğitimde hızla

yüksek bir düzeye çıkacak bir ulusun yaşam savaşımında maddi ve manevi bütün güçlerinin

artacağı kesindir." (1928). Ulusun kalkınmasında bu denli önem taşıyan eğitimin temel nitelikleri

nasıl olmalıdır? Eğitim işlerinde kesinlikle zafere ulaşmak gerekir. Bir ulusun gerçek kurtuluşu

ancak bu yolla olur. Bu zaferin sağlanması için hepimizin tek can ve tek düşünce olarak özlü bir

program üzerinde çalışması gerekir. Bence bu programın özlü noktaları ikidir:

1. Sosyal hayatımızın gereksinmesine uygun olması,

2. Yüzyılın gereklerine uyması (1922).

Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça daha büyük işler

yapmak için kendinde kuvvet

bulacaktır.

Mustafa Kemal ATATÜRK

Page 14: 03 TT Ekler

Ekler “Bilim İnsanlarının Biyografisi” ___________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________

© MEB TTKB Teknoloji ve Tasarım Dersi Öğretim Programı Kılavuzu

267

Bu ilkelerin daima canlı tutulmasını isteyen ve bunun, üniversitelerin ve yüksek okulların

başlıca görevleri olduğunu belirten Atatürk, yukarıda belirtilen ve iki ana temel noktaya

dayandırdığı eğitimin yöntem ve içeriğini da açıklar: Bir yandan bilgisizliği ortadan kaldırmaya

uğraşırken bir yandan da ülke çocuğunu toplumsal ve iktisadi yaşamda eylemli biçimde etkili ve

verimli kılabilmek için zorunlu olan ilk bilgileri uygulamalı bir biçimde vermek yolu, eğitimimizin

temelini oluşturmalıdır. Ortaöğretimde de eğitim ve öğretim yolunun çalışmalı ve uygulamalı olması

kesin bir koşuldur. Kadınlarımızın da benzer öğretim derecesinden geçerek yetişmelerine önem

verilecektir (1922) .

Eğitimin uygulamalı olması ve eğitim gören kız ve erkeklerin beceri sahibi kılınması daima

ön plandadır: Erkek ve kız çocuklarımızın aynı biçimde bütün öğretim derecelerindeki eğitim ve

öğretimlerinin çalışmalı olması önemlidir. Ülke evladı, her öğretim derecesinde ekonomik hayatta

etken, etkili ve başarılı olacak biçimde donatılmalıdır (1924).

Müsbet bilimlerin temellerine dayanan, güzel sanatları seven, fikir terbiyesinde olduğu

kadar beden terbiyesinde de kabiliyeti artmış ve yükselmiş olan erdemli, kudretli bir nesil

yetiştirmek ana siyasetimizin açık dileğidir.

Ekonomik kalkınma, Türkiye'nin hür, müstakil, daima daha kuvvetli, daima daha refahlı

Türkiye idealinin belkemiğidir.

Kaynaklar:

http://www.tsk.mil.tr/anitkabir/atasoz.htm

http://www.kultur.gov.tr

Bu bilgiler, etkinliklerin gerçekleştirilmesi sırasında

sınıfın ve çevrenin genel durumu dikkate alınarak öğretmenler tarafından

sınıfa aktarılır.

Uygulama süresi ve zamanı öğretmenler tarafından

belirlenir.

Kılavuzda verilmeyen bilim insanlarının biyografileri zümre öğretmenlerince

derlenerek ve tutanakla okul idaresine bildirildikten sonra

sınıfta anlatılabilir. Bu amaçla düzenlenmiş yasal

düzenlemelere uyulur.

Bu çalışmada kullanılacak bilim insanlarını belirlemede

bilim tarihine katkıları ve yürürlükteki yasal süreçler

dikkate alınır

Page 15: 03 TT Ekler

Ekler “Bilim İnsanlarının Biyografisi” ___________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________

© MEB TTKB Teknoloji ve Tasarım Dersi Öğretim Programı Kılavuzu

268

CEZERİ Hazırlayan: Doç. Dr. Yavuz Unat

Ünlü mucitlerden biri olan Cezeri Türk’tür. Doğum ve ölüm tarihlerini bilmiyoruz. 12. yüzyılda

Diyarbakır’da yaşamıştır. Artuklu Sultanı Sukman bin Artuk’tan ilgi ve destek görmüş ve 1181

yılından itibaren Artuklulara hizmet etmiştir.

Cezeri, bilim ve teknoloji tarihinde yaptığı olağanüstü buluşlarla ve otomatlarla tanınmaktadır.

Bu konuda yazmış olduğu Makine Yapımında Yararlı Bilgiler ve Uygulamalar adlı eseri bu alanda

yazılmış en ünlü ve en mükemmel kitaptır. Bu kitabın giriş bölümünde kitabı kaleme alış nedenini

şöyle anlatır: "Bir gün Sultanın huzurundaydım ve yapmamı emrettiği şeyi getirmiştim... Ne

düşündüğümü anladı… Bana şöyle dedi, 'eşsiz araçlar yapmış, onları gücünle işler duruma

getirmişsin. Seni yoran ve kusursuz biçimde inşa ettiğin bu şeyler kaybolup gitmesin. Benim

için icat ettiğin bu araçları bir araya toplayan ve her birinden ve resimlerinden seçmeleri

kapsayan bir kitap yazmanı istiyorum. Onun önerilerini kabul ettim… Gerekli çalışmayı yapmak

üzere gücümü topladım ve bu kitabı kaleme aldım."

Cezeri, kitabında 50 aracın ayrıntılı tasarımını verir. Bu araçların 6'sı su saati, 4'ü mumlu

saat, 6'sı ibrik, 7'si eğlence amaçlı kullanılan çeşitli otomatlar, 3'ü abdest almak için kullanılan

otomat, 4'si kan alma teknesi, 6'sı fıskiye, 4'ü kendinden ses çıkaran araç, 5'i suyu yukarı çıkartan

araç, 2'si kilit, 1'i açıölçer, 1'i kayık su saati ve Amid kentinin kapısıdır.

Page 16: 03 TT Ekler

Ekler “Bilim İnsanlarının Biyografisi” ___________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________

© MEB TTKB Teknoloji ve Tasarım Dersi Öğretim Programı Kılavuzu

269

Bu araçlar hava, boşluk ve denge prensipleri ile

çalışıyordu. Hava ve atmosferin özellikleri çok

eskiden beri insanların ilgisini çekmiş ve yapılan

çalışmalar sonucunda ulaşılan kuramsal bilgiler

sayesinde olağanüstü araçlar üretilmiştir. Mekanik

araçların inşasında hava ve boşluk kadar, denge de

temel prensiplerden birini oluşturmuştur. Bu

prensipler M.Ö. 3. yüzyıldan beri bilinmekteydi. Yunan Dünyası’nda hava, boşluk ve denge

prensipleri üzerine Ctesibios (M.Ö. 3. yüzyıl), Philon (M.Ö. 2. yüzyıl) ve Heron (M.Ö. 1. yüzyıl)

tarafından çalışmalar yapılmış ve bu çalışmalar sonucunda da çeşitli araçlar geliştirilmiştir.

Bunların arasında Archimedes (M.Ö. 287–212)’i de saymak gerekir. Ancak Cezeri sayesinde hava,

boşluk ve denge konusuna ilişkin kuramsal ve pratik bilgiler doruk noktasına ulaşmıştır. O bu

araçları geliştirmekle kalmadı, bu araçlarda kullanılan özel parçaları da çok daha dakik ve hassas

hâle getirdi. Örneğin; bu tip araçlarda kullanılmak üzere çok hassas kefeler hazırladı. Cezeri'nin

yaptığı kefe, ortası geniş, kenarlarına doğru darlaşan, bir yarım kayık kap şeklindeydi. Alt kenarı

yakınına açılmış iki delikten bir mil geçiyor ve kefe bu milin üzerinde hareket ediyordu. Kefenin

arkası, su ile doldurulduğunda dengede kalacak biçimde ağırlaştırılmıştı. Eğer kaba kapasitesinden

bir damla daha fazla su ilave edilirse ucu öne doğru eğiliyor ve boşaldıktan sonra denge konumuna

geliyordu. Bu derece hassas kefeleri ilk defa Cezeri yapmıştır.

Cezeri’nin yaptığı araçlar arasında, Fil Su Saati, Tavus Kuşlu İbrik, Mumlu Saatler, Abdest

Almak İçin Otomatlar, Fıskiyeler, Suyu Yukarı çıkaran araçlar bulunmaktadır.

Cezeri’nin geliştirdiği kefe

Page 17: 03 TT Ekler

Ekler “Bilim İnsanlarının Biyografisi” ___________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________

© MEB TTKB Teknoloji ve Tasarım Dersi Öğretim Programı Kılavuzu

270

Tavus Kuşlu İbrik

Tavusun boynu baş hizasından yük-

selmektedir ve kuyruğu kapalıdır.

İbrik abdest almak için

kullanılmaktadır. Görevli kişi tavusun

kuyruğundaki kapaktan suyu tavusun

içine boşaltır. Kuyruğun üst kısmında

yer alan yuvarlak çıkıntı çekildiğinde

tavusun gagasından abdest almak için

yeterli miktarda su boşalır.

Suyu Yukarı Çıkarmak İçin İnşa Edilen Bir Araç

Araç kuyunun veya gölün içine yerleştirilen bir

bina biçimindedir. Yukarıdaki hayvan

döndüğünde çarklar hareket eder ve bu

hareketle kaşık suya girerek bir miktar suyu

yukarı kaldırır.

Page 18: 03 TT Ekler

Ekler “Bilim İnsanlarının Biyografisi” ___________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________

© MEB TTKB Teknoloji ve Tasarım Dersi Öğretim Programı Kılavuzu

271

Fil Su Saati

Cezeri'nin en ünlü aracıdır; bir fil

şeklindedir. Filin ortasında oturan adamın

kalemi yarım saatte 7,5 dereceye gelince

yukarıda bulunan bir kuş öter. Balkonda

oturan adam sağ tarafındaki şahinin ga-

gasından elini kaldırır, sol elini sol tarafındaki

şahinin gagası üstüne koyar. Sağındaki

şahinin gagasından, sağdaki yılanın ağzına bir

top düşer, yılan topu filin sağ omzundaki

vazoya bırakır, filin seyisi balta ile filin

başına hamlede bulunur, sopalı sol elini

kaldırır ve filin başına vurur. Top filin

göğsünden çıkar, karnında asılı bir çan üze-

rine düşerek ses çıkarır, böylece yarım

saatin geçtiği anlaşılır.

Page 19: 03 TT Ekler

Ekler “Bilim İnsanlarının Biyografisi” ___________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________

© MEB TTKB Teknoloji ve Tasarım Dersi Öğretim Programı Kılavuzu

272

Abdest Almak İçin Kullanılan

Tavus Kuşlu Leğen

Araç, bir kaide üzerine oturtulmuş bir

leğen, leğenin zemininden yükselen dört

sütun ve bu sütunlar üzerinde de tavus

kuşunu taşıyan iki kapılı bir hisardan

oluşmuştur. Tavusun boynu yay gibi

uzanmış ve gagası leğene doğrudur.

Kuyruğu ise diktir. Tavusun gagasından

su akar. Bu anda kapılardan biri açılır

ve elinde sabun kavanozu tutan bir

çocuk çıkar. Su akışı durduğunda diğer

kapı açılır ve buradan da elinde havlu

tutan bir çocuk çıkar. Mumlu Saat

İki Şamandıralı Fıskiye

Araç, suyun sağlandığı bir depo ile bir

havuz içinde yer alan bir fıskiyeden oluşur.

Fıskiye suyu on beş dakika süre ile bir yay

gibi ve sonra bir çiçek gibi fışkırtır.

Page 20: 03 TT Ekler

Ekler “Bilim İnsanlarının Biyografisi” ___________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________

© MEB TTKB Teknoloji ve Tasarım Dersi Öğretim Programı Kılavuzu

273

Kaynak

Cezeri, el-Câmi beyne’l-İlm ve’l-Amel en-Nâfi Fî Sınaâti’l-Hiyel, (Makine Yapımında Yararlı

Bilgiler ve Uygulamalar) Çeviri, İnceleme ve Teknik Açıklamalar: Sevim Tekeli, Melek Dosay ve

Yavuz Unat, Türk Tarih Kurumu, 2002.

Mumlu Saat

Araç, üzerinde pirinç kılıfı olan bir şamdandır.

Kılıfın dibinde bir tünek üzerinde, sırtı ve

kafasının arkası kılıfa bitişik olan bir şahin

vardır. Şahinin sağında, şamdanın kaidesi

üzerindeki kürsüde, elinde kalem tutan bir kâtip

yer alır. Mum yakılır. Kâtibin kaleminin ucu ilk

işaretin karşısına gelinceye kadar hareket eder.

Kalem on beş derecenin sonuna ulaştığında

şahinin gagasından şamdanın kaidesine bir top

düşer. Bu durumda bir saatin geçmiş olduğu

anlaşılır.

Page 21: 03 TT Ekler

Ekler “Bilim İnsanlarının Biyografisi” ___________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________

© MEB TTKB Teknoloji ve Tasarım Dersi Öğretim Programı Kılavuzu

274

FARABİ

(870-950)

Hazırlayan: Doç. Dr. Yavuz Unat

Farabi, 870 yılında Türkistan'da Farab'da doğdu. Hayatı

hakkında ayrıntılı bilgi pek yoktur. İlk öğrenimini doğduğu

yerde yaptı. Gençliğinde Türkistan'dan göç ederek bir süre

İran’da dolaştı. Daha sonra o zamanın ilim ve sanat merkezi

olan Bağdat'a gelerek yüksek öğrenimini burada tamamladı.

Burada Farsça, Arapça, Latince ve Yunanca öğrendi. Çağının

ünlü bilginlerinden Mantık, Dilbilgisi dersleri aldı. Daha sonra

felsefe eğitimi aldı. Mantık bilgisini ilerletti ve eski Yunan

filozoflarından Aristoteles (M.Ö. 384–322) üzerindeki

çalışmalara başladı. Bağdat'a döndükten bir süre sonra Mısır'a

gitti. 941 yılında Mısır'dan Halep'e gelerek Emir SeyfüddevIe

Hemedani'nin sarayında bulundu. Zamanının devlet

adamlarından saygı gördü. Alçak gönüllü bir hayat süren

Farabi, Emir'in teklif ettiği yüksek maaşı kabul etmeyerek küçük bir ücretle yaşamayı yeğledi. Mısır'

da kaldığı süre içerisinde Türk kıyafeti ile dolaşır ve Türkçe konuşurmuş. Farabi, 950 yılında

Şam'da öldü ve Babüssagir'e gömüldü.

Batı kaynaklarında adı Alpharbius ya da Alphartabi olarak geçen Farabi, Aristoteles’in bütün

eserlerini açıkladığı ve incelediği için Muallim-i Sani (İkinci Öğretmen) lakabıyla tanınır.

Farabi

Page 22: 03 TT Ekler

Ekler “Bilim İnsanlarının Biyografisi” ___________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________

© MEB TTKB Teknoloji ve Tasarım Dersi Öğretim Programı Kılavuzu

275

Felsefenin Müslümanlar arasında tanınmasında ve benimsenmesinde büyük görevler yapmış

olan Türk filozoflar ve siyaset bilimcilerinden Farabi'nin fizik konusunda dikkatleri çeken önemli bir

çalışması vardır. Bu eser Boşluk Üzerine adıyla tanınır. Farabi'nin bu yapıtı incelendiğinde, diğer

Aristotelesçiler gibi, boşluğu kabul etmediği anlaşılmaktadır.

Farabi’ye göre, eğer bir tas, içi su dolu olan bir kaba, ağzı aşağıya gelecek biçimde

batırılacak olursa, tasın içine hiç su girmediği görülür. Çünkü hava bir cisimdir ve kabın tamamını

doldurur ve suyun içeri girmesini engeller. Buna karşılık eğer, bir şişe ağzından bir miktar hava

emildikten sonra suya batırılacak olursa, suyun şişenin içinde yükseldiği görülür. Öyleyse doğada

boşluk yoktur.

Ancak, Farabi'ye göre suyun şişe içerisinde yukarıya doğru yükselmesini Aristoteles fiziği ile

açıklamak olanaklı değildir. Çünkü Aristoteles suyun hareketinin doğal olarak aşağıya doğru olması

gerektiğini söylemiştir. Boşluk da olanaksız olduğuna göre, bu olgu nasıl açıklanacaktır? Bu

durumda Aristoteles fiziğinin yetersizliğine dikkat çeken Farabi, hem boşluğun varlığını kabul

etmeyen hem de bu olguyu açıklayabilen yeni bir varsayım oluşturmaya çalışmıştır. Bunun için iki

ilke kabul eder:

1. Hava esnektir ve bulunduğu mekânın tamamını doldurur; yani bir kapta bulunan havanın

yarısını tahliye edersek, geriye kalan hava yine kabın her tarafını dolduracaktır. Bunun için kapta

hiç bir zaman boşluk oluşmaz.

2. Hava ve su arasında bir komşuluk ilişkisi vardır ve nerede hava biterse orada su başlar.

Page 23: 03 TT Ekler

Ekler “Bilim İnsanlarının Biyografisi” ___________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________

© MEB TTKB Teknoloji ve Tasarım Dersi Öğretim Programı Kılavuzu

276

Farabi, işte bu iki ilkenin ışığı altında, suyun şişenin içinde yükselmesinin, boşluğu doldurmak

istemesi nedeniyle değil, kap içindeki havanın doğal hacmine dönmesi sırasında, hava ile su

arasındaki komşuluk ilişkisi yüzünden, suyu da beraberinde götürmesi nedeniyle oluştuğunu

bildirmektedir.

Yapmış olduğu bu açıklama ile Farabi, Aristoteles fiziğini eleştirerek düzeltmeye çalışmıştır.

Farabi'nin açıklamaları, sonradan Batı’da Roger Bacon (yaklaşık 1220–1292) tarafından doğadaki

bütün nesneler birbirinin devamıdır ve doğa boşluktan sakınır biçimine dönüştürülerek

genelleştirilecektir.

Kaynaklar

Aydın Sayılı ve Necati Lugal, Ebû Nasri’l-Fârâbî’nin Halâ Üzerine Makalesi, Fârâbî’s Article

on Vacuum, Ankara 1951.

Bilim Tarihine Giriş, Sevim Tekeli, Esin Kâhya, Melek Dosay, Remzi Demir, Hüseyin Gazi

Topdemir, Yavuz Unat ve Ayten Aydın Koç, Üçüncü Baskı, Nobel, Ankara 2001.

Page 24: 03 TT Ekler

Ekler “Bilim İnsanlarının Biyografisi” ___________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________

© MEB TTKB Teknoloji ve Tasarım Dersi Öğretim Programı Kılavuzu

277

MİMAR SİNAN

Hazırlayan : Doç. Dr. Yavuz Unat

Mimarlık tarihinin en büyük mimarlarından birisidir. Koca

Sinan olarak tanınan Mimar Sinan 1489’da Kayseri’nin Gesi

bucağının Ağırnas köyünde doğdu. Çocukluğu ve ilk gençliği II.

Beyazıt (1481–1512), gençliği I. Selim (1512–1520), olgunluğu

Kanunî (1520–1566), II. Selim (1566–1574) ve III. Murat (1574–

1595) dönemlerinde geçti ve 1588’de 99 yaşında öldü.

1512 yılında devşirme olarak alınan Mimar Sinan, İbrahim

Paşa Sarayı’nda dülgerlik eğitimi aldı ve ustaların yanında yapı

işlerinde çalıştı. 1514’te Yavuz ile İran seferine katıldı; 1516–17

tarihlerinde Mısır seferinde bulundu. 1520 yılında da Yeniçeri oldu.

Sinan, katıldığı her iki seferde de köprü kurmak, kale onarmak gibi

işlerde görev aldı.

1520 yılından sonra Yeniçeri sıfatına sahip olarak Kanuni ile seferlere katıldı. 1522’de

Rodos ve Belgrat, 1526 yılında Mohaç, 1535’te Korfu ve İran, 1537’de Balia ve 1538’de

Karaboğdan seferlerine katıldı. 1535 İran seferi Sinan için bir dönüm noktasıydı. Bu seferde

içlerine top yerleştirdiği kalyonlar, kalenin ele geçirilmesinde büyük yarar sağlamıştı. Bundan

dolayı kendisine Haseki unvanı verildi.

Mimar Sinan

Page 25: 03 TT Ekler

Ekler “Bilim İnsanlarının Biyografisi” ___________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________

© MEB TTKB Teknoloji ve Tasarım Dersi Öğretim Programı Kılavuzu

278

Karaboğdan seferinden sonra da seferlerde gösterdiği yararlılıktan dolayı önce mimarlığa,

1538’de de devletin ve sultanların bütün yapı ve inşaat işleri ve bayındırlığından sorumlu baş

mimarlığa getirildi. Bu görevle Mimar Sinan 84 cami, 52 mescit, 57 medrese, 7 darülkura (Kuran

okumayı ihtisas derecesinde öğreten okul), 22 türbe, 17 imaret, 3 sağlık yurdu, 7 su yolu, 8 köprü,

16 kervansaray, 33 saray, 6 mahzen, 32 hamam yaptı. Değişik kaynaklar bu büyük mimarın

300’den fazla yapıya imza attığını kaydetmektedir.

İlk önemli çalışması, 1538’de yaptığı İstanbul, Eyüp’te bulunan Ayaz Paşa Türbesi ve

1539’da yaptığı Haseki Camii’dir. İlk büyük çalışması ise kendisinin “çıraklık eserim” dediği ve

1543’te Kanuni Sultan Süleyman’ın 22 yaşında ölen oğlu Şehzade Mehmet’in anısına yaptırdığı

Şehzade Camii’dir (1548). Bundan altı yıl sonra tam altmış yaşındayken bu kez “kalfalık eserim”

dediği Süleymaniye’nin yapımına başladı. Sanatının zirvesine ulaştığı ve kendisinin “ustalık

eserim” dediği Edirne Selimiye Camii’ne ise 1569 yılında yani tam 80 yaşındayken başladı ve 86

yaşında tamamladı. Sinan, Selimiye’yi yapmadan önce burada uyguladığı planı önce 1560 yılında

İstanbul Tahtakale’de yaptığı Rüstem Paşa Camii’nde denemişti. Bir kubbe üstadı, toplu mekân

yaratıcısı Sinan, 1588’de İstanbul’da öldü. Süleymaniye Camii’nin yanında Şeyhül İslâm Kapısı

(Bab-ı Meşihat), Dökmecilere giden yolun birleştiği yerdeki türbede gömülüdür. Bu türbenin

kitabesinde yer alan “Geçti bu demde cihanda Pir-i Mimaran Sinân” ifadesi şair ve nakkaş Sâî

Mustafa tarafından yazılmıştır.

Page 26: 03 TT Ekler

Ekler “Bilim İnsanlarının Biyografisi” ___________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________

© MEB TTKB Teknoloji ve Tasarım Dersi Öğretim Programı Kılavuzu

279

Selimiye Cami

Sinan, Kanuni'den sonra II Selim için de Edirne'de, Selimiye

Camisi ve külliyesini inşa etti. Sinan’a göre Süleymaniye

kalfalığında, Selimiye ise ustalığında yapılmıştır. İki eser de

dünya mimari anıtları arasında yer alırlar. Michel Ancelo'nun

Roma'daki St. Piere Kilisesi ile Selimiye, mimarlık tarihinde,

birbirlerine karşı ayrı ayrı üstünlükleri olan, fakat

birbirlerinden üstün olmayan iki eser olarak anılır.

Şehzade Cami

Yeni mekân arayışını sürdüren Sinan bu denemelerini asıl

çıraklık eserim dediği Şehzade Camii’nde taçlandırarak

sekizgen biçiminde dört kalın paye üzerine 19 metre çapında

bir orta kubbe ve dört yarım kubbeden ibaret büyük camii ile

merkezi kubbe yapısını gerçekleştirmiştir. Yarım kubbeler de

yanlardan ikişer yuvarlak çeyrek kubbe ile genişletilmiştir ki,

bu yapı biçimi Osmanlı mimarisinde ilk defa kullanılmaktadır.

Bu yapı biçimini daha sonra yaptığı bütün camilerde kullanmış

olan Sinan, bu çalışmasıyla o güne kadar batı ve doğu

yönlerinde kubbe örtüsü dışında kalan kısımları da aynı çatı

altında almayı başarmıştır.

Page 27: 03 TT Ekler

Ekler “Bilim İnsanlarının Biyografisi” ___________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________

© MEB TTKB Teknoloji ve Tasarım Dersi Öğretim Programı Kılavuzu

280

Mihrimah Sultan Çeşmesi

Su yolları ve su çarkları da yapan Sinan’ın anlattığına göre bir gün Kanuni Sultan

Süleyman, İskender Çelebi bahçesini gezerken, yolu Rüstem Paşa Sultanı Mihrimah

Sultan bahçesine düşer. Bahçedeki sebzelerin solgun olduğunu görünce bağcıya “Bu

bahçenin sebzeleri niye diğer bahçenin sebzeleri gibi taze değil?” diye sorar. Bostancı da

“Padişahım bu bostanda su olmadığından sebzeler solmakta ve iyi yetişmemektedir.” diye

cevap verir. Bunun üzerine padişah “Bahçenin bir köşesine bir su dolabı yapsınlar, mimarı

çağırsınlar bunun mümkün olup olamayacağına baksın”, diye yanındakileri uyarır ve Mimar

Sinan’ı çağırırlar. Mimar Sinan, “Saâdetlü padişahım güzel söylemişler. Bu yerde dolap

yapmak mümkündür. Ancak dolabın üstü bağın gayet üstünde olmalıdır ki, su her yere

akabilsin. Eğer padişahımın buyurduğu yere yapılırsa, bazı yerlere su çıkmaz.” der. Bunun

üzerine padişah Sinan’a “Su yüksekte olur mu?” diye sorar. Sinan ise “Evet padişahım,

pınarlar çoğunlukla dağların başında olur.” diye cevap verir. Padişah biraz üzülür, ancak

Sinan’ın haklı olduğuna kanaat getirir. Daha sonra Sinan dolabın yerini açtırmaya başlar.

Bir adam boyu kadar zemini kazdıklarında, eskiden dolap kuyusu olan, kargır dolap

kalıntısına rast gelir. Dolap harap durumda olmasına rağmen, kuyunun suyu taşlar arasında

hâlâ gözükmektedir. Buna çok sevinen Sinan, durumu derhal padişaha bildirir. Haberi alan

padişah bağa gelir. Dönen su dolabını ve safa bahşeden suyun bağın altında ve üstünde

aktığını görünce üzerindeki kaftanı çıkarıp Mimar Sinan’a giydirir.

Kanuni Sultan Süleyman’ın Hürrem Sultan’dan olan kızı Mihrimah Sultan için Mimar Sinan

tarafından yapılan Mihrimah Sultan Çeşmesi

Page 28: 03 TT Ekler

Ekler “Bilim İnsanlarının Biyografisi” ___________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________

© MEB TTKB Teknoloji ve Tasarım Dersi Öğretim Programı Kılavuzu

281

Kaynaklar Afet İnan, Mimar Koca Sinan, Ankara 1968. Rıfkı Melûl Meriç, Mimar Sinan, Hayatı, Eserleri, Ankara 1965.

Suut Kemal Yetkin, Türk Mimarisi, Ankara 1970.

Süleymaniye Cami

Süleymaniye Cami

Kanuni, büyük bir padişah olarak muhteşem bir külliye yaptırmak hevesindeydi.

Bunun mümkün olup olmadığını Sinan'dan sordu. Sinan, "Devletinizde her şey

mümkündür." dedi. Sinan, Ayasofya'nın kubbesinden daha büyük ve daha estetik

bir kubbeyi, caminin üstüne kondurmak istiyordu. Çekemeyenler, Sinan'ın

düşmanları harekete geçtiler. Bunların başında Sadrazam Rüstem Paşa da vardı.

Bunlar, bu kadar büyük bir kubbenin tutturulmayacağını ve Sinan'ın bu yüzden

inşaatı bitirmeyi geciktirdiğini söylüyorlardı. Kanuni bir gün camiye geldi ve

inşaatın ne zaman biteceğini sordu. Sinan, "iki ay içinde" dedi. Çevresindekiler,

bu kadar kısa bir zamanda inşaatın tamamlanamayacağını söyleyerek Sinan'ı

uyarmak istediler. Fakat o fikrinde direndi ve iki ay sonunda caminin

anahtarlarını hükümdara götürdü.

Page 29: 03 TT Ekler

Ekler “Bilim İnsanlarının Biyografisi” ___________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________

© MEB TTKB Teknoloji ve Tasarım Dersi Öğretim Programı Kılavuzu

282

PROF. DR. BEHRAM KURŞUNOĞLU

Çaykara Soğanlı köyü 1922 doğumlu olan Prof. Kurşunoğlu 'Genelleştirilmiş İzafiyet Teorisi'

adıyla bir teori ortaya atmış ve bu teorisiyle bilim dünyasında adından söz ettirmiştir.

Prof. Dr. Behram KURŞUNOĞLU, Ankara Üniversitesindeki eğitimini tamamladıktan sonra,

ABD'ye yerleşmiş ve eğitimine burada devam etmiştir. Miami Üniversitesi Teorik Fizik Araştırma

Merkezini ve Global Foundation adlı enstitüyü kuran Prof. Dr. Behram KURŞUNOĞLU, Kuantum

Fiziği konusunda yaptığı araştırmalarla özellikle "Genelleştirilmiş İzafiyet Teorisini" ortaya atan kişi

olarak bütün dünyaca tanınıyordu. Prof. Dr. Behram KURŞUNOĞLU, birçok tanınmış bilim

adamının yetişmesini sağlamıştır.

Prof. Dr. Behram KURŞUNOĞLU, Türkiye Atom Enerjisi Kurumu'nun Kurucu üyesi olup

1950'li yıllarda Atom Enerjisi alanında çalışmalarını Türkiye'de sürdürmüştür. Aynı zamanda Genel

Kurmay Başkanlığına danışmanlık yapmış, bir dönem Birleşmiş Milletler Bilim Komisyonunda

çalışmıştır.

Atom bombasının babası sayılan Oppenhelmer ve hidrojen bombasını bulan Edwvard

Teller ve yaşayan en büyük fizikçi Dirac, KURŞUNOĞLU’nun en yakın arkadaşları arasında yer

alıyordu. Daha gençliğindeyken ünlü fizikçi Einstein'le irtibata geçti. Cambridge Üniversitesinde

doktorasını yaparken Einstein'le ilmi konular ve çeşitli teoriler üzerinde mektuplaştı. Uzun uzun fikir

alışverişinde bulundu. 1953 yılında araştırmalar yapmak üzere Amerika'ya Cornell Üniversitesine

gitti. Einstein'in daveti üzerine evine gitti. Orada Einstein'le aralıksız 4 saat görüştü. O anda

Kurşunoğlu 31, Einstein de 74 yaşlarındaydı.

Page 30: 03 TT Ekler

Ekler “Bilim İnsanlarının Biyografisi” ___________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________

© MEB TTKB Teknoloji ve Tasarım Dersi Öğretim Programı Kılavuzu

283

Bu görüşmeler esnasında Prof. Kurşunoğlu yeni teorisini ortaya attı. Einstein'in teorisine

karşılık kendi teorisinin doğruluğunu savundu. Einstein derin bir düşünceden sonra :

”İkimizden biri muhtemelen doğru. Senin teorin benimkinden daha kapsamlı. Fakat zaman gösterecek.” dedi.

Behram KURŞUNOĞLU & Einstein

http://www.biltek.tubitak.gov.tr/bilgipaket/biliminsanlari/index.htm

Page 31: 03 TT Ekler

Ekler “Bilim İnsanlarının Biyografisi” ___________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________

© MEB TTKB Teknoloji ve Tasarım Dersi Öğretim Programı Kılavuzu

284

Albert EINSTEIN

İnsanlık tarihinin en yaratıcı zekâlarından olduğu daha sağlığında kabul edilen Alman asıllı

ABD’li fizikçi.

Einstein eğitim hayatına oldukça sıkıntılı bir şekilde başlamıştır. İlk ve orta öğrenimini

Münih'te tamamlar. Ama bu Einstein için pek kolay olmaz. Bunda konuşamamaktaki yenemediği

güçlükleri kadar okuldaki öğretim sistemine alışamaması etkili olmuştur. Babasını, iş hayatından

dolayı Kuzey İtalya'ya göç ettiler.

Einstein da Münih'teki okulu bırakarak ailesinin yanına gider. Einstein daha sonra İsviçre

Federal Politeknik okuluna girmeye karar verir. Fakat giriş sınavını veremedi. İsviçre liselerinin

birinde bir yıl eğitim gördükten sonra sınavı kazanarak Enstitüye girmeyi başarır. Einstein

Enstitüden matematik öğretmenliği diplomasıyla mezun oldu. Mezuniyetinden sonra iş bulmakta

zorlanır, özel fizik dersleri verir. 1902'de Bern Patent Dairesi'nde iş bulur.

Patent ofisindeki bu iş Einstein için çok uygundu. Gönderilen buluşları inceliyor, merak ettiği

konuları araştırıyor ve diğer zamanlarında fizikteki eksiklerini tamamlıyordu. 1905'e kadar

istatistiksel hareket ve ısı dinamiği konularında makaleler hazırladı.

İlk çalışması fotoelektrik olayını açıklıyordu. Einstein bu makalesinde; bir metal yüzeyine

gelen ışık demetinin bu yüzeyden elektron koparacağına değiniyor, ayrıca ışığın ilerde foton adı

verilecek olan tözün parçacık niteliği gösteriyordu. İkinci makalede Brown Hareketi olarak bilinen

çiçek tozu gibi çok küçük parçacıkların sıvı içinde bulunan moleküller tarafından bir titreşme

Page 32: 03 TT Ekler

Ekler “Bilim İnsanlarının Biyografisi” ___________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________

© MEB TTKB Teknoloji ve Tasarım Dersi Öğretim Programı Kılavuzu

285

hareketine tabi tutulmasını açıklıyordu. Bu makale maddenin atomik yapısı hakkındaki son

kuşkuları da ortadan kaldırmıştır.

Einstein "Devinen Cisimlerin Dinamiği Üzerine" adlı makalesinde Özel Görelilik Kuramı da

yer almaktadır. Özel görelilik ise fizik ve filozofinin değişmesine neden olmuştur. Einstein

etrafımızdaki uzaydaki olayları derin ve çocuksu bir yaklaşımla, farklı bir şekilde anlamamızı

sağladı. Açıklamaları Newton'unkinden daha doğru ve daha deneyseldi.

Einstein 1916 yılında genel görelilik kuramını yayınladı. Bu makalesi ile fiziğin bütün

prensiplerini ve yasaklarını değiştirdi. Buna karşı çıkanlara ise kendisinin ifadesiyle "keçi inadıyla"

kuramının doğru olduğunu söylüyor ve bazı deneyler öneriyordu. Yapılan deneylerin sonuçları

Einstein'ı destekliyordu. Kuramın doğrulanması ile Einstein'ın ünü bütün dünyayı sarmıştır.

Dünyanın çeşitli yerlerinden davetler alıyor, gazeteciler onunla röportaj için yarışıyorlardı. Ama o

zamanlarda göreliliğin matematiğini tam olarak anlayanların sayısı çok azdı.

20. Yüzyılın başlarında geliştirdiği kuramlarıyla ilk kez kütle ile enerjinin eş değerliliğini

kanıtlamış, ayrıca uzay, zaman ve kütle çekimi üzerine tümüyle yeni düşünme yolları önermiştir.

Özellikle görelilik ve kütle çekimi kuramları, Newton’dan sonra fizik alanında yeni bir çığır açmış,

bilimsel ve felsefi araştırmaları baştan aşağı değiştirmiştir. 1921’de Nobel Fizik Ödülü’nü almıştır.

http://www.biltek.tubitak.gov.tr/bilgipaket/biliminsanlari/index.htm

Page 33: 03 TT Ekler

Ekler “Bilim İnsanlarının Biyografisi” ___________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________

© MEB TTKB Teknoloji ve Tasarım Dersi Öğretim Programı Kılavuzu

286

İsaac NEWTON

İngiliz fizikçi ve matematikçi NEWTON, dünyanın sayılı bilim adamlarından biridir. Bir

çiftçinin oğluydu ve doğumundan üç ay önce babası ölmüş, annesi ise yeniden evlendiği için

oldukça yalnız bir çocukluk dönemi geçirmiştir. Pek parlak bir öğrenci değildi ama uçurtma, yel

değirmeni ve güneş saati gibi şeyleri yapmakta ustalık gösteriyordu.

İlk ve ortaokul tahsilinden sonra çiftçilik yapmaya zorlanmışsa da azimli çalışmaları

sonucunda Cambridge Üniversitesinde öğrenime başladı. Matematikteki üstün kabiliyetini kısa

sürede ortaya koydu.

Veba salgını sırasında üniversitesinin kapatılması üzerine, evde çalışırken iki büyük buluş

yaptı. Bunlar, matematik bilimini değiştirdi. Bunlardan birincisi Diferansiyel hesap, ikincisi ise

sonsuz serilerle açılım, binom teoremi, enterpolasyon ve sonlu farklar hesabını içermektedir. Kendi

yazdığı kitapta ve Fransız şairi Voltaire’in kaleme aldığı hikâye göre Newton, bir gün

Woolsthorpe’deki evinin bahçesindeyken bir elmanın düşüşünü görerek yerçekimi kanununu

bulmuş, aynı arz etrafında ve gezegenlerin de güneş etrafında benzer şekilde hareket ettiğini

düşünmüştür.

Kepler’in gözlemlerinden faydalanarak çekim kuvvetinin; uzaklığın karesiyle ters, kütlelerle

doğru orantılı olduğunu kabul etti. Bunu ay ve dünya arasındaki çekim kuvvetini hesaplamak için

denedi. Ancak dünyanın büyüklüğü için birinci derece dairesini 60 mil olarak yaptığı kabulü,

gerçeğe göre çok fazla olduğu doğru için bu denemeden bir sonuç elde edemedi. Çünkü o

zamanlar dünyanın büyüklüğü Avrupa’da henüz bilinmiyordu. Bu sebeple Newton, kendisinin

Page 34: 03 TT Ekler

Ekler “Bilim İnsanlarının Biyografisi” ___________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________

© MEB TTKB Teknoloji ve Tasarım Dersi Öğretim Programı Kılavuzu

287

hesaba katmadığı başka etkilerin bulunduğunu düşünerek çekimle ilgili çalışmalarını 1685 yılına

kadar ara verdi.

Her ne kadar batıda yerçekimi kanununun Newton’a ait olduğu söylense de ondan asırlarca önce Kindî, Râzî, Bîrûnî, Hâzinî ve İbn-i Heysem’in eserlerinde yerçekimi kanunu anlatılmıştır. Meşhur bilim tarihçileri Sigrid Hunke, Carr de Vaux ve Will Durant, Bîrûnî’nin Newton’dan asırlarca önce yerçekimini bulduğunu ancak batılıların bunu anlamadığını ve Newton’un da bu buluşu kendine mal ettiğini eserlerinde yazmaktadır.

Newton 1667 yılında tekrar açılan Cambridge’e geri döndü. Bu arada Nicolaus Mercatonun

yaptığı; hiperbolün alanının sonsuz seriye açılımla yapmış olduğu hesaplar, Newton’da yeni

düşünceler doğurdu. Çalışmalarına kaldığı yerden devam ederek Lucasian kürsüsüne getirildi ve

burada verdiği optik derslerini bir kitap hâline getirerek basılmasını sağladı.

Işığın prizmadan geçerken kırılmasını ve beyaz ışık tayfını incelemiş, kırılma indisinin ışığın

rengiyle değiştiğini tespit etmiştir. Merceklerde, ışığın renk farklılığı sebebiyle meydana gelen

hatadan kurtulmak için yaptığı çalışmalar sonucunda aynalı teleskobu kullanmıştır. Aynalı

teleskobu ve binom teoremini daha önce Gregory bulmuştu. Hooke ve Huygens ise raporlarında,

Newton’un ışıklı tayfı üzerindeki görüşlerini Huygen’sin dalga teorisinin bir parçası olduğunu

bildirdiler. Bilim insanları arasındaki rekabet bilimin gelişmesinde çok faydalı olmuştur.

Newton aslında günümüz teorisine çok benzer bir teori kurmuştu ama bu rekabet ve

ayrımdan dolayı tanecik teorisi olarak tanındı. Newton çok sayıda yapmış olduğu keşiflerle ilim

dünyasının birçok dalının gelişmesine öncülük etmiştir.

Page 35: 03 TT Ekler

Ekler “Bilim İnsanlarının Biyografisi” ___________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________

© MEB TTKB Teknoloji ve Tasarım Dersi Öğretim Programı Kılavuzu

288

Newton 1680 yılında kuvvetin mesafenin karesiyle ters orantılı olduğu kabulüyle bir

gezegenin yörüngesinin güneş merkezli bir elips olduğunu matematik yoluyla ispat etti. Böylece

Matematiğin Temel Felsefesi isimli en büyük eseri ortaya çıktı.

Bu eseri üç hareket kanunu üzerine kuruludur. Kanunları:

1. Her cisim, üzerine bir kuvvet etki etmedikçe veya etki eden kuvvetlerin bileşkesi sıfır

olunca durur veya düzgün doğrusal hareketine devam eder.

2. Hareketteki değişiklik, etkiyen kuvvetle orantılı, kuvvetle aynı yönde ve doğrultudadır.

3. Her etkiye karşı ters yönde ve eşit bir tepki vardır.

Newton’un bu buluşlarına bilim dünyası şüphe ile yaklaşmış, belli bir zaman sonunda ikna

olmuştur. Matematik, fizik, kimya ve teoloji konularında birçok eseri de bulunmaktadır.

http://www.biltek.tubitak.gov.tr/bilgipaket/biliminsanlari/index.htm

Page 36: 03 TT Ekler

Ekler “Bilim İnsanlarının Biyografisi” ___________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________

© MEB TTKB Teknoloji ve Tasarım Dersi Öğretim Programı Kılavuzu

289

JULES VERNE HAYAL GÜCÜNÜN KALBİNE SEYAHAT

1828’de Fransa’da doğdu. Jules Verne, denizcilik geleneği olan bir ailenin çocuğuydu ve bu

durum onun yazım hayatını derinden etkiledi. Küçük bir çocukken gemilerde tayfalık yapma hayali

ile büyüdü. Fakat ailesi onun hukuk öğrenimi yapmasını istiyordu.1847’de hukuk öğrenimi görmesi

için Paris’e gönderildi. Ancak Paris’teyken tiyatroya ilgisi derinleşti. 1850’lerin sonlarında ilk oyunu

yayınlandı. Babası, hukuk öğrenimini bıraktığını duyduğunda çok üzüldü ve harcamaları için

gönderilen para kesildi. Bu durum Jules Verne’i öykülerini satarak para kazanmaya zorladı.

Paris’in kütüphanelerinde jeoloji, mühendislik ve astronomi okunarak geçirilen uzun

saatlerden sonra, Jules Verne ilk kitabı Balonla Beş Hafta’yı yayımladı. Bu romanı, Dünya’nın

Merkezine Seyahat, Dünya’dan Ay’a ve Denizler Altında Yirmi Bin Fersah gibi romanlar izledi.

Jules Verne hem zengin bir hayal gücüne hem de müthiş bir öngörüye sahipti. Geleceği

şaşılacak bir kesinlikle görmüştü. Kitaplarını yazmadan önce evinde fizik deneyleri yaptığı söylenir.

Kitaplarında sözünü ettiği makineler bir gün icat edildiğinde, hep onun verdiği isimler kullanılarak

onurlandırıldı. Onun sınır tanımaz “hayal gücü”nün ürünü olan Nautilius adlı denizaltı, daha sonra

ilk “gerçek” nükleer denizaltıya ismini verdi. Ayın Çevresinde Seyahat’ten sonra aya gidildi. Bilim ve

teknoloji onun “icatlar ambarı”ndan çok yararlandı. “Back to the Future” filminde Dr. Brown'un

zaman makinesi ve çocuklarının isimleri için ilham kaynağı oldu.

Verne’in haritalara ve büyük keşiflere duyduğu sevgi, onu uzun bir zamana yayılan coğrafi

hikâyeler dizisini yazmaya yöneltir. "Balonla Beş Hafta", "Deniz Altında Yirmi Bin Fersah", "Ay’a

Page 37: 03 TT Ekler

Ekler “Bilim İnsanlarının Biyografisi” ___________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________

© MEB TTKB Teknoloji ve Tasarım Dersi Öğretim Programı Kılavuzu

290

Seyahat", "Dünyanın Merkezine Seyahat" genellikle sıra dışı özellikler taşıyan karakterlerin akla

hayale gelmez yerlere tuhaf araçlar ve yöntemlerle gidişlerini anlatır. Çoğu, seyahatleri konu

edinen bu macera romanları hem çok beğeni kazanır hem de çok satar.

Jules Verne uzunca bir zamandan beri teknolojik öngörüsü olan bir kâhin ve bir gelecek

habercisi olarak algılandı. Bu yüzden bilim adamlarınca da saygı görmüştür ve ilk ilhamlarını ondan

aldıklarını ifade eden 20. yüzyıl bilginlerinin sayısı da az değildir.

Yazdığı eserlerin başarısında, yazım öncesi yapmış olduğu araştırmaların katkısı büyük

olmuştur. Hiç çıkmadığı hatta yaşadığı dönemde çıkmasına olanak bile olmayan yolculukları hayal

edip bunları kâğıda dökmüştür. Jules Verne'in, Osmanlı İmparatorluğu dönemindeki İstanbul'u

anlattığı 1883 yılında kaleme aldığı İnatçı Keraban adlı romanında hiç görmediği Osmanlı

İmparatorluğu'nun iki şehrini; İstanbul ve Trabzon'u Hollandalı bir tüccar ile uşağının gözünden

mükemmel bir biçimde anlatması onun hayal gücü kadar araştırma becerisinin de bir göstergesidir.

Bilim kurgunun babası olarak anılan efsanevi yazar Jules Verne’in yazdığı kitaplardan

bazıları şunlardır: Dünya’nın Merkezine Seyahat, Dünyanın Ucundaki Fener, Balonla Beş Hafta,

Denizler Altında Yirmi Bin Fersah, Yüzen Şehir, Dünya’dan Ay’a, Kaptan Hatteras’ın Maceraları.

http://www.biltek.tubitak.gov.tr/bilgipaket/biliminsanlari/index.htm

Page 38: 03 TT Ekler

Ekler “Bilim İnsanlarının Biyografisi” ___________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________

© MEB TTKB Teknoloji ve Tasarım Dersi Öğretim Programı Kılavuzu

291

GENÇ BİLİM İNSANI PROF. DR. OKTAY SİNANOĞLU

Hazırlayan: S. Ahmet KIRAY

Annesiyle birlikte İstanbul sokaklarında gezmekte olan küçük çocuğun dikkatini bir model

uçak çekmişti. 1940’lı yılların Türkiye’sinde hazır maketler çok yaygın değildi. Çok beğendiği bu

uçaklardan bir tanesine sahip olmak bir anda en büyük arzusu hâline geliverdi. Eve gelir gelmez

kâğıt üzerinde uçağın tasarımını yapmaya başladı. Model uçak için gerekli olan tahtaları aldı ve işe

koyuldu. Yaptığı uçak hakiki uçağa benziyordu, fakat uçamıyordu. Buna rağmen yaptığı tasarım

herkesten takdir topladı.

Aradan yıllar geçti. Küçük mucit artık yedinci sınıf öğrencisiydi. Okulda öğrendiği telgraf

sistemine benzer bir modeli kendi evinde gerçekleştirmişti.

Sekizinci sınıf onun hayatının dönüm noktası oldu. Derste öğretmeni yaptığı bir deneyde

yeşil gazlar çıkarmıştı. Sınıftan “ vay canına” diye bir ses yükseldi. Bilim, genç bir yeteneği etkisi

altına almıştı. Babası eczacı olan bir arkadaşının yardımıyla aynı deneyi evde kendisi yapmaya

başladı.

Bir ara fotoğraf kâğıdı yaparak annesinin ve kız kardeşinin resimlerini çıkartabileceğini

düşündü. Fakat ihtiyacı olan bilgi kitaplarda yoktu. Kitaplar çok basit bir kısmından bahsetmekle

birlikte işin püf noktalarına değinmiyordu. Merakı vazgeçilmez bir tutku hâlini aldı. Bütün yaz bu

işle uğraştı. O ana kadar yaptığı deneylerde istediği kalitede resim elde edemedi. Bunun üzerine

fotoğrafçılıkla uğraşan bir şirkete mektup yazarak yardım istedi. Şirket ticari sır olduğu gerekçesi ile

Page 39: 03 TT Ekler

Ekler “Bilim İnsanlarının Biyografisi” ___________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________

© MEB TTKB Teknoloji ve Tasarım Dersi Öğretim Programı Kılavuzu

292

istediği desteği vermedi. Genç bilim insanın vazgeçmeye hiç niyeti yoktu. Tanıdık bir kimyacı

aramaya başladı. Sonunda ancak bir biyokimyacı bulabildi. Ondan aldığı ipuçlarını kullanarak

çektiği fotoğrafları çıkarmayı başardı. Yaptığı bu ilk ciddi deneyin sonunda duyduğu mutluluk ona

bilim dünyasının kapılarını açtı.

Hayatının bundan sonraki döneminde merak ettiği her şeyi araştırmaya başladı. Yirmi beş

yaşına geldiğinde gazete manşetleri ondan şöyle bahsediyordu: “Dünya’nın en genç profesörü

olmayı başaran Oktay Sinanoğlu hayranlık yarattı”.

NOT: Bu yazı Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu’nun hayat hikâyesinden bu kılavuz için uyarlanmıştır.

Page 40: 03 TT Ekler

Ekler “Bilim İnsanlarının Biyografisi” ___________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________

© MEB TTKB Teknoloji ve Tasarım Dersi Öğretim Programı Kılavuzu

293

GIYÂSÜDDİN CEMŞİD EL-KÂŞÎ

14. ve 15. yy'da yaşamış olan Türk tarihinin en büyük bilim adamlarından bir tanesidir.

Matematikte çok büyük buluşları olan bir bilim adamıdır. Öğrenimine ilk olarak Kaş'ta başlamıştır.

Babası o zamanın en büyük fen ve din âlimlerindendir. Mantık, fıkıh ve astronomi gibi ilimlerin

tahsilini görmüştür. 1416 yılında Karakoyunlu Sultanı İskender'e hizmet etmiştir. Daha sonra Uluğ

Bey tarafından Semerkand'a davet edilmiştir.

Cemşid ilk olarak Nasirüddin Tusi'nin ve Kutbüddin Şirazi'nin eserlerini inceleyerek bu

eserlerden yararlanmıştır. Meraga'daki rasathanede çalışarak burada astronomi cetvellerini

yeniden düzenlemiştir. Daha sonra yıldız cetvellerini, yeryüzünden uzaklarını, güneş ve ay

tutulmasının hesaplamasını ve bu hesaplamanın yapılması için kullanılan astronomi aletinin yapılış

ve kullanışını öğretmiştir.

En önemli eserlerinden biri gezegenlerin daire şeklinde değil de elips şeklinde döndüğünü

yazdığı Nüzhet-ül Hedaik’tir. Fen bilimlerinde araştırma, gözlem ve deney usulünün gelişmesini

sağlamıştır. 1406, 1407 ve 1408 seneleri için ay tutulmasını hesaplamalarını hassas bir şekilde

yapmıştır. Ay’ın ve Merkür’ün yörüngelerinin eliptik düzlemde olduğunu açıklamıştır.

Cemşid'in Türk bilim tarihi için yapmış olduğu en büyük buluşlarından biri matematik

alanındadır. Matematikte ilk kez aritmetikte ondalık kesir sisteminde virgülü kullanan bilim

adamıdır. Yani ondalık kesir sistemini kullanan ilk bilim adamıdır. Ondalık kesiri ilk o kullanmıştır ve

bunun üzerinde toplama, çıkarma, çarpma ve bölme yapmıştır. Cemşit aynı zamanda yüksek

Page 41: 03 TT Ekler

Ekler “Bilim İnsanlarının Biyografisi” ___________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________

© MEB TTKB Teknoloji ve Tasarım Dersi Öğretim Programı Kılavuzu

294

dereceden nümerik denklemlerin yaklaşık çözümleri konusunda orijinal buluşlarıyla da çok fazla ün

kazanmış bir bilim adamıdır.

Cemşid (pi) sayısının 9. rakama kadarki değerini (=3,1415926535898732…) 1 derecelik

yayın sinus değerini de bugünkü değerlere göre 18 ondalık sayıya kadar doğru olarak

hesaplamıştır. Trigonometride "El Kâşi Eşitliği" adıyla şöhret bulan bu temel formül de onun

buluşudur. Trigonometrinin temel formüllerinden olan Sin3A=3 Sin A+4 Sin 3A şeklindeki bu formül

onun adıyla anılmaktadır.

Aritmetik ve trigonometride yeni keşiflerinden bahsettiği iki ayrı kitabı matematik dünyasının

en önemli eserlerindendir. Aynı zamanda Pi sayısını doğru hesaplamakla kalmamış ve tarihte ilk

kez hesap makinesi icat eden da çok büyük bir ilim adamıdır. Aynı zamanda Newton'un adıyla

anılan iki terimli denklemi de çözen ilk kişiydi. Bunu da Aritmetiğe Anahtar eserinde yayınlamıştır.

Cemşid'in astronomiye de çok büyük katkıları vardır. Semerkand'daki rasathanenin

kurulmasında çok yardımcı olmuştur. Belli bir dönem rasathaneyi yöneten kişilerden biridir. Uluğ

Bey'in bazı eserlerinin hazırlanmasında da yardımcı olmuştur. Astronomiyle ilgili en büyük eseri

Risalet-ül-Kemaliye (Göğün Dereceleri)’dir. Bu eserlerinde gök cisimlerinin dünyadan uzaklığı,

büyüklükleri ve boyutlarından bahseder. Türk bilim tarihinin en büyük bilim adamı 1437'de

ölmüştür. Daha sonra Cemşit'in eserlerinden yararlanan Takîyüddîn ibn Marûf 16. yüzyılın meşhur

matematikçilerinden ve astronomlarından olmuştur.

http://www.biltek.tubitak.gov.tr/bilgipaket/biliminsanlari/index.htm

Page 42: 03 TT Ekler

Ekler “Bilim İnsanlarının Biyografisi” ___________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________

© MEB TTKB Teknoloji ve Tasarım Dersi Öğretim Programı Kılavuzu

295

TAKÎYÜDDÎN

Takîyüddîn, döneminin en büyük astronom ve matematikçilerindendir. Özellikle

Trigonometride birçok çalışması vardır, 16. yüzyılın ünlü astronomu Copernicus, sinüs

fonksiyonunu kullanmamış, sinüs, kosinüs, tanjant ve kotanjanttan söz etmemiştir ama Takîyüddîn

bunların tanımlarını vermiş, kanıtlamalarını yapmış ve cetvellerini hazırlamıştır. Takîyüddîn,

trigonometrik fonksiyonların kesirlerini, ilk defa ondalık kesirlerle göstermiş ve birer derecelik

fasılalarla 1 dereceden 90 dereceye kadar hesaplanmış sinüs ve tanjant tabloları hazırlayarak ne

kadar büyük bir bilim adamı olduğunu kanıtlamıştır. Takîyüddîn trigonometrik hesaplamalarda

cetveller ya da rub, yani "trigonometrik çeyreklik" denilen basit bir alet kullanmıştır.

Takîyüddîn'in aritmetik alanındaki çalışmaları da çok iyidir, bu bölümle ilgili birçok araştırma

yapmıştır. Kendisine özgü pratik bir rakamlama sistemi geliştirmiş ve çok eskiden beri

kullanılmakta olan altmışlık kesirlerin yerine ondalık kesirleri kullanmaya başlamıştır. Takîyüddîn,

ondalık kesirleri kuramsal olarak incelemiş ve bunlarla dört işlemin nasıl yapılacağını örnekleriyle

göstermiştir. Batı dünyasında bu düzeye yaklaşık on sene sonra yazılmış olan Simon Stevin'in

eseri ile ulaşılabilmiştir. Takîyüddîn'e göre Cemşit el-Kâşî'nin kesirli sayıların işlemleriyle sınırlı

kalmış olan ondalık kesirlerin, trigonometri ve astronomi gibi bilimin diğer dallarına da uygulanarak

genelleştirilmesi gerektiğini söylüyordu. Takîyüddîn'in tam sayı ile kesrini birbirinden ayırmak için

bir simge kullanmadığı veya geliştirmediği görülmektedir.

Takîyüddîn yüz binler basamağı ile yüz binde birler basamağı arasında kalan kesirli sayıları

kolayca aşama aşama yapmış, yani tam ve kesir kısımlarının birbirlerinden ayrılabilmesi için bir

tablo düzenlemiştir. Çarpma, bölme ve karekök alma işlemlerinden sonra sonuç sayısının tam ve

Page 43: 03 TT Ekler

Ekler “Bilim İnsanlarının Biyografisi” ___________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________

© MEB TTKB Teknoloji ve Tasarım Dersi Öğretim Programı Kılavuzu

296

kesir kısmını anlayabilmek için bu tabloya bakmak yeterlidir. Yalnız bu tablonun işlemlerde

sağlayacağı kolaylık, ondalık simgesinin sağlayacağı kolaylık kadar fazla değildir.

Astronomideki en önemli güçlüklerden birini gidermeyi amaçlayan Takîyüddîn, açıları veya

yayları ondalık kesirlerle gösterirken, bunların trigonometrik fonksiyonlarını altmışlık kesirlerle

gösteremeyeceğini anlamış ve ondalık kesirleri trigonometriye uygulamak için Sidretü'l-Müntehâi'l-

Efkâr fî Melekûti'l-Feleki'd-Devvâr (Gökler Bilgisinin Sınırı) adlı yapıtında birim dairenin yarıçapını

60 veya 1 olarak değil de 10 olarak aldıktan sonra kesirleri de ondalık kesirlerle göstermiştir. Zâtü'l-

Ceyb olarak bilinen bir gözlem aletini tanıtırken kendi şöyle demiştir: "Bir cetvelin yüzeyini altmışlı

sinüse göre, diğerini ise bilginlere ve gözlem sonuçlarının hesaplanmasına uygun düşecek şekilde

kolaylaştırıp yararlılığını ve olgunluğunu arttırdığım onlu sinüse göre taksim ettim." demiştir.

http://www.biltek.tubitak.gov.tr/bilgipaket/biliminsanlari/index.htm

Page 44: 03 TT Ekler

Ekler “Yaratıcı Düşünceyi Uyaran Teknikler” ___________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________

© MEB TTKB Teknoloji ve Tasarım Dersi Öğretim Programı Kılavuzu

297

YILDIZLARIN EFENDİSİ ÖMER HAYYAM

Hazırlayan: S.Ahmet KIRAY

1071 Yılında Malazgirt önlerinde bulunan Selçuklu sultanı Alparslan’ın ordusunda Ömer

isimli bir genç de bulunuyordu. Astronomiye ve matematiğe ilgi duyan bu genç Nişabur

medresesinde öğrenciydi. Kazanılan büyük zaferin ardından matematik alanındaki çalışmalarıyla

bilinen Üstat Ali’nin yanına yardımcı olarak girdi. 73 yaşındaki Ali Hoca o sıralarda sultan Alparslan

tarafından istenmiş olan “Cebir” adlı eserini tamamlamaya çalışıyordu. Sekiz yardımcı arasında

Ömer, kıvrak zekâsı ile hemen hocasının dikkatini çekti. O güne kadar kimsenin çözemediği

problemleri çok kısa sürede çözebiliyordu. Hocası onun hayal gücünün çok zengin olduğunu

sezinlemişti. Sultan Alparslan’ın ardından tahta çıkan Sultan Melikşah Ali Hoca’dan kendisine

danışmanlık yapacak birini göndermesini istediğinde, Ali Hoca, en iyi öğrencisini sultana gönderdi.

Başkent Nişabur’a geldiğinde Ömer Hayyam için vezir Nizamül Mülk tarafından bir

rasathane yaptırıldı. En büyük düşüne kavuşan Ömer, burada yıldızları incelemeye başladı.

Yaptığı gözlemler ile 900 yıldan beri kullanılan yıldız tablosunun hatalı olduğunu keşfetti. Kendisine

ait yeni bir yıldız tablosu oluşturdu. Bir yılı 365 gün 5 saat 48 dakika ve 45 saniye olarak hesapladı.

Yeni buluşuna göre oluşturduğu takvimi sultan Melikşah’a sundu. Bu dönemde Selçukluların

hüküm sürdüğü topraklarda onun takvimi kullanıldı ve okullarda onun kitapları okutuldu.

Gözlemlerine devam eden Ömer, dünyanın kendi ekseni etrafında döndüğü sonucuna

ulaştı. Bununla da yetinmeyen cesur bilim insanı, dünyanın uzayda boşlukta uçtuğunu söyledi. Bu

sözleri yaşadığı dönemde anlaşılmadı.

Page 45: 03 TT Ekler

Ekler “Yaratıcı Düşünceyi Uyaran Teknikler” ___________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________

© MEB TTKB Teknoloji ve Tasarım Dersi Öğretim Programı Kılavuzu

298

Matematik ve astronominin yanı sıra toplumsal sorunlarla da ilgilenen Ömer Hayyam,

bilimsel düşüncenin Büyük Selçuklu ülkesinde hâkim olması için büyük çaba harcadı. Duygularını

dörtlüklerle anlatmadaki ustalığı onun aynı zamanda sayılı şairler arasında anılmasını sağladı.

Ömer Hayyam’ın fikirleri ve eserleri kendisinden yüzyıllar sonra Avrupalılar tarafından

yeniden yorumlanarak Ömer Hayyam’dan hiç bahsedilmeden dünyaya tanıtıldı.

Page 46: 03 TT Ekler

Ekler “Yaratıcı Düşünceyi Uyaran Teknikler” ___________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________

© MEB TTKB Teknoloji ve Tasarım Dersi Öğretim Programı Kılavuzu

299

“Yaratıcı Düşünceyi Uyaran

Etkinlikler”

Page 47: 03 TT Ekler

Ekler “Yaratıcı Düşünceyi Uyaran Teknikler” ___________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________

© MEB TTKB Teknoloji ve Tasarım Dersi Öğretim Programı Kılavuzu

300

YARATICI DÜŞÜNCEYİ UYARAN TEKNİKLER

Öğrencilerin ilginç ve yaratıcı fikirlere ulaşmalarında karşılaştıkları zorluklarda yaratıcı

düşüncelerinin uyarılması amacıyla farklı tekniklerden yararlanılabilir.

Aşağıda sıralanan teknikler, öğrencilerin yaratıcı düşüncelerini ortaya çıkarmak amacıyla

10’ar dakikalık kısa etkinlikler olarak uygulanabilir.

1. Bir kitaptan rastgele kelime bulma

Sınıfta bulunan herhangi bir ders kitabından faydalanılabilir. Kitabın herhangi bir sayfası

açılarak rastgele bir kelime seçilir. Seçilen bu kelimeden beyin fırtınası ile somut bir nesneye

ulaşılmaya çalışılır.

Seçilen kelime bir nesne ismi de olabilir. Ulaşılan nesne hakkında değişik fikirler üretilerek

nesneye farklı özellikler kazandırılmaya çalışılır. Nesneye yönelik değişiklik düşünceleri ile

öğrenciler bir buluşa da gidebilirler. Nesnenin özelliklerini değiştirme, geliştirme düşünceleri aynı

zamanda nesneye yönelik bir inovasyon çalışması olarak da kullanılabilir.

Bu yolla öğrencilere olaylara ve nesnelere farklı bakış açıları kazandırılmaya çalışılır.

Bu teknikler “kurgu” ve “yapım” kuşağı etkinliklerinin gerçekleştirilmesi sırasında

sınıfın ve çevrenin genel durumu dikkate alınarak

öğretmenler tarafından sınıfa uygulanır. Bütün öğrencilerin

katılımı sağlanmalıdır.

Uygulama süresi ve zamanı öğretmenler tarafından

belirlenir.

Kılavuzda verilmeyen benzer teknikler zümre

öğretmenlerince planlanarak uygulanabilir.

Page 48: 03 TT Ekler

Ekler “Yaratıcı Düşünceyi Uyaran Teknikler” ___________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________

© MEB TTKB Teknoloji ve Tasarım Dersi Öğretim Programı Kılavuzu

301

2. Rastgele bir resimden yola çıkma Başlangıç noktası olarak herhangi bir kitap veya afişten bulunacak rastgele bir resimden

yola çıkarak ilginç bir fikre ulaşılmaya çalışılır. Sınıfta bulunan herhangi bir kitaptan bulunan bir

resim seçilir. Resim ile verilmeye çalışılan mesajların neler olabileceği ve resimden öğrencilerin ne

anladığı hakkında bir beyin fırtınası yapılır.

Verilen mesajlardan ve bu resim hakkında öğrencilerin ortaya koyduğu düşüncelerden yola

çıkarak somut bir nesneye ulaşılmaya çalışılır. Yapılan bu çalışmayla öğrencilerde somut bir

nesneye geçiş için gerekli düşünme ve becerilerin geliştirilmesi amaçlanır.

3. Benzer durumlardan yola çıkma

Çözümünde zorluk çekilen herhangi bir problem, benzeri problemlerin çözüm süreçleri

örnek alınarak çözülür. Öğrencilere elde ettikleri tecrübeleri farklı alanlarda kullanabilmelerine

yönelik beceri kazandırılmaya çalışılır.

4. Konu hakkındaki gerçekleri ve bilgileri sıralama

Herhangi bir nesne ele alınır. Seçilen nesne hakkında var olan bilgiler sıralanır. Daha sonra

bu bilgilerden yola çıkılarak nesneye daha farklı özellikler kazandırılması amacıyla bir beyin

fırtınası yapılır. Bu şekilde öğrencilerin var olan nesneler hakkındaki bilgilerini, farklı amaçlarla

kullanabilme becerilerinin geliştirilmesi sağlanır.

Page 49: 03 TT Ekler

Ekler “Yaratıcı Düşünceyi Uyaran Teknikler” ___________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________

© MEB TTKB Teknoloji ve Tasarım Dersi Öğretim Programı Kılavuzu

302

5. Tersi durumu düşünme

Çözüm bekleyen bir sorun ele alınır. Daha sonra bu sorunun çözümü üzerinde sınıf

içerisinde bir beyin fırtınası yapılır. Beyin fırtınası ile bir çözüme ulaşılamazsa seçilen sorunun tersi

durum, çıkış noktası olarak ele alınarak beyin fırtınasına devam edilir.

Bu şekilde öğrencilerin karşılaşılan bir problemin çözümünde farklı düşünceler

oluşturabilme becerilerinin geliştirilmesi sağlanır. Örneğin; susuzluk problemi bir beyin fırtınasında

çözüme ulaştırılamamışsa bu kez fazla suyun, bir problem olduğundan yola çıkılarak bir beyin

fırtınası düzenlenir.

6. İki farklı sözcükten yola çıkma

İki farklı sözcükten yola çıkılarak yeni veya yaratıcı bir fikre ulaşılır. Bu amaçla rastgele iki

sözcük bulunur ve bu sözcükler arasında ortak bir ilişki kurulmaya çalışılır.

Ortak ilişkilerin neler olabileceği hakkında bir beyin fırtınası yapılır, üretilen fikirlerden yola

çıkarak farklı özelliklere sahip daha önce var olmayan ya da var olan bir nesneye farklı özellikler

kazandırılmaya çalışılır. Örneğin; uçak ve halı sözcüklerinden uçan halı vb.

Page 50: 03 TT Ekler

Ekler “Yaratıcı Düşünceyi Uyaran Teknikler” ___________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________

© MEB TTKB Teknoloji ve Tasarım Dersi Öğretim Programı Kılavuzu

303

7. Çözümden soruna gitme (tersine mühendislik)

Çözümden soruna gitme yönteminde önce var olan bir çözüm ele alınır. Daha sonra bu

çözümün hangi sorunların da çözümü olabileceği düşünülür. Bu şekilde bir çözümün birden fazla

soruna çözüm getirebileceği düşüncesi öğrencilerde oluşturularak farklı teknoloji alanlarındaki

gelişmelerin bütün teknoloji alanlarında değerlendirilmesi sağlanır. Bu şekilde öğrencilerde

disiplinler arasında ilişki kurabilme ve bunları kullanabilme becerilerinin geliştirilmesi sağlanır.

8. Farklı bir duruma girme

Öğrencilerin çekingenlikten veya sosyal sınırlamalardan uzaklaşarak yeni düşünceler

geliştirmeleri amaçlanır. Bu teknikte öğrenciler ele aldıkları bir soruna çözüm önerileri oluşturmak

amacıyla, bulundukları mevcut sosyal konum dışında bir kimliğe bürünerek çözüm önerileri

geliştirirler. Sorunun ait olduğu çevre veya meslek dışında farklı bir çevrede veya meslekte olma

durumlarını hayal ederek soruna çözüm önerileri geliştirirler. Bu şekilde öğrencilerde bir soruna

çözüm bulmada farklı bakış açıları getirme becerilerinin geliştirilmesi sağlanır.

Page 51: 03 TT Ekler

Ekler “Genel Bilgiler” ___________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________

© MEB TTKB Teknoloji ve Tasarım Dersi Öğretim Programı Kılavuzu

304

“Genel Bilgiler”

Page 52: 03 TT Ekler

Ekler “Genel Bilgiler” ___________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________

© MEB TTKB Teknoloji ve Tasarım Dersi Öğretim Programı Kılavuzu

305

İNOVASYON İnovasyon Nedir?

En basit tanımıyla inovasyon, farklı, değişik, yeni fikirler geliştirmek ve bunları uygulamaktır.

Bu fikirler, daha önce çözülmemiş sorunları çözmek veya daha önce karşılanmayan ihtiyaçlara

cevap vermek amacıyla geliştirilebilir. Ya da zaten var olan pek çok ürün ve hizmeti daha güzel,

daha kullanışlı, daha çok insanın işine yarayacak hâle getirmeyi amaçlayabilir. Bu fikirlerin hayata

geçirilmesi ve ortaya ürün, hizmet veya iş yapış yöntemlerinin çıkarılmasıyla ve ardından bu ürün ve

hizmetlerin satılmaya veya iş yapış yöntemlerinin uygulanmaya başlanmasıyla inovasyon yapılmış

olur.

İnovasyon süreci, bilginin ekonomik ve toplumsal faydaya dönüştürülmesi olarak tanımlanır.

Bu nedenle de teknik, ekonomik ve sosyal süreçlerin oluşturduğu bir bütündür. Bireylerde ve

toplumda değişime olan istek, yeniliğe açıklık ve girişimcilik ruhuyla özdeşleşen bir kültür gerektirir.

İnovasyon Örnekleri

Bir firma, yıkandığında buruşmayan, dolayısıyla da ütü gerektirmeyen kumaş geliştirip üretir

ve satarsa inovasyon yapmış olur. Başka bir firmanın daha iri, bol ürün veren, hastalıklara dayanıklı

domates üretmek için domates tohumlarını geliştirmesi de inovasyondur. Diğer bir firmanın, insan

sağlığı için yararlı bir yağ olan Omega 3 içeren yumurtalar üretmesi ve bunları çocukların ilgisini

çekecek ve onları yumurta yemeğe özendirecek şekilde güzel paketler içinde satması da bir

inovasyondur. Ya da bir hastane, hastalarının tahlil sonuçlarını internetten görebilmelerini sağlıyorsa

o da inovasyon yapmış olur.

Farklı ve yeni bir

ürünün geliştirilmesi;

ya da var olan üründe

değişiklik, farklılık ve

yenilik yapılması ve

bu ürünün pazara

sunulması “ürün

inovasyonu” olarak

adlandırılır.

Page 53: 03 TT Ekler

Ekler “Genel Bilgiler” ___________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________

© MEB TTKB Teknoloji ve Tasarım Dersi Öğretim Programı Kılavuzu

306

İnovasyon Neden Önemlidir?

Yukarıdaki örneklerde bahsettiğimiz, hasta tahlil sonuçlarını internetten veren hastane,

buruşmayan kumaşı, verimli domates tohumlarını ve Omega 3’lü yumurtaları üretip satan firmalar

diğer hastanelere ve firmalara göre rekabet avantajı kazanırlar. Yani bu tür hizmet ve ürünlerin

alıcıları ve kullanıcıları, rakip konumdaki diğer hastanelerin ve firmaların yerine bu hastaneyi ve

firmaları tercih ederler. Dolayısıyla bu hastane ve firmalar daha çok müşteri çeker; daha çok ürün

satar ve daha büyük gelir elde ederler. Böylece daha hızlı büyürler; daha çok insana iş imkânı

sağlarlar. Ürünlerini iç pazarda satmakla yetinmeyip ihraç da ederler. Bu da işlerini daha da

büyütmeleri ve kendi ülkelerinin kalkınmasına ve gelişmesine büyük katkı sağlamaları anlamına

gelir.

Bu nedenle, inovasyon yapan firmaların, hastanelerin, restoranların, marketlerin, otellerin,

bankaların vb. (yani işletmelerin) bulunduğu ülkelerde işsizlik azalır; kişilerin kazançları artar; herkes

daha iyi şartlarda yaşamaya başlar. Bir ülkede ne kadar çok inovasyon yapan işletme varsa, o

ülkenin insanlarının yaşam kalitesi ve refahı o kadar artar. İnsanlar çok daha iyi şartlarda yaşar; çok

daha iyi hizmetlerden yararlanır ve çok daha yüksek gelirler elde ederler. Aynı zamanda ülkenin de

rekabet gücü artar. Bunun anlamı ise, o ülkenin diğer ülkelere göre daha güçlü bir konuma

yükselmesidir. Hepimizin arzusu ve isteği, herkesin daha iyi şartlarda yaşaması, ülkemizin ve

toplumumuzun kalkınıp gelişmesi olduğuna göre bize bu kapıları açacak anahtar inovasyondur.

Gerçek inovasyon örneklerinin kullanılması ve öğrencilerin araştırmaya ve

uygulamaya teşvik edilmesiyle kavramlar daha kolay anlaşılır hâle getirildi.

Page 54: 03 TT Ekler

Ekler “Genel Bilgiler” ___________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________

© MEB TTKB Teknoloji ve Tasarım Dersi Öğretim Programı Kılavuzu

307

Finlandiya Başarısını İnovasyona Borçlu Dünya Ekonomik Forumu’nun yaptığı rekabetçilik araştırmalarına göre son yılların rekabet gücü en yüksek ülkesi Finlandiya. Ülke, inovasyona yaptığı yatırımla, güçlü bir ekonomi ve yaşam seviyesi yüksek bir toplum yaratmayı başardı. Fin hükümeti, yaklaşık 20 yılı önce inovasyona büyük kaynaklar ayırmaya ve inovasyonu teşvik eden bir ortam yaratmaya başladı. Bu yatırımlar, ekonomik durgunluk dönemlerinde bile azalmadı. 1990’ların başında yaşanan ve işsizliği yüzde 20’lere tırmandıran krizin etkileri de bu sayede hızla atlatıldı. Krizden hemen sonra kapsamlı bir ulusal eğitim ve araştırma programı başlatıldı. Bu programın bir gereği olarak üniversiteler ve şirketler arasında güçlü bir ağ kuruldu. Böylelikle ormancılığa ve tarıma dayanan ekonomi, yerini hızla sanayiye dayalı ekonomiye, ardından da inovasyon ekonomisine bıraktı. 2000’li yıllarda, bilişim teknolojileri sektörü Finlandiya ekonomisinin itici gücü hâline geldi. Bunun yanında, metal ve mühendislik sektörleri ile orman ürünleri sanayiinde de inovasyona dayalı rekabetçilik devlet tarafından desteklenmeye devam etti. Sonuçta, 1985’lerde 10.470 Dolar olan kişi başına düşen millî gelir, 2004’te 29.000 dolar’a ulaştı. Kaynak: Elçi Ş. “İnovasyon: Kalkınmanın ve Rekabetin Anahtarı”, 2006

Page 55: 03 TT Ekler

Ekler “Genel Bilgiler” ___________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________

© MEB TTKB Teknoloji ve Tasarım Dersi Öğretim Programı Kılavuzu

308

Diğer Önemli Kavramlar

İnovasyon ve türleriyle ilgili ayrıntılara girmeden önce bazı önemli kavramlara göz atmakta

yarar var. Bu kavramlardan ilki “pazar”. Pazar, bir ürünün veya hizmetin gerçek alıcılarını ve

potansiyel (alma ihtimali olan) alıcılarını ifade eder.

İşletmeler, ürün ve hizmetlerini genellikle pazardaki belli alıcı gruplarına hitap edecek şekilde

tasarlar ve sunarlar. Bu alıcı gruplarına hedef pazar adı verilir. Yukarıda sözü edilen örneklerdeki

Omega 3’lü yumurtaları üreten işletmenin, yumurta paketlerini çocukların ilgisini çekecek şekilde

hazırladığını söylemiştik. Bu onun yumurtaları çocuklara satmayı hedeflediğini; dolayısıyla da bu

işletmenin Omega 3’lü yumurtalardaki hedef pazarını çocukların oluşturduğunu gösterir.

Yıkanınca buruşmayan ve ütü gerektirmeyen kumaşı kullanarak beyaz masa örtüleri diken ve

bunları pazara sunan bir işletmenin hedef pazarını restoranlar oluşturur.

İnternetten tahlil sonuçlarını veren hastanenin hedef pazarını ise interneti kullanmayı bilen ve

internete erişme imkanı olan eğitim ve gelir düzeyi yüksek hastalar oluşturur.

İşletmelerin, ürün ve hizmetlerini satmak için yaptıkları planlama, fiyatlandırma (yani ürünün

ve hizmetin fiyatının ne olacağını belirleme), tanıtma (reklam yapma) ve dağıtma (marketlere

gönderme ya da internet üzerinden satma) sürecine pazarlama denir.

Öğrencilerin bakış açılarını ve hayal dünyalarını

genişletmenin, farklı alanlarda bilgilerini artırmanın yollarını

arayın.

Türkiye’den ve dünyadan olabildiğince çok ve farklı

örnekler gösterin.

İnternetten araştırmaya teşvik edin.

Reklamlardaki ürünleri (TV, gazete, dergi) farklı açılardan incelemelerini

isteyin; teknoloji, tasarım ve inovasyon yönlerini algılamalarını sağlayın.

Page 56: 03 TT Ekler

Ekler “Genel Bilgiler” ___________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________

© MEB TTKB Teknoloji ve Tasarım Dersi Öğretim Programı Kılavuzu

309

İnovasyon Türleri

Ürün inovasyonu: Bir işletme tarafından pazara sunulan, elle tutulup gözle görülen nesneler

ürün olarak adlandırılır. Bir işletmenin farklı, yeni, değişik bir ürün geliştirmesi ve bunu pazara

sunması ürün inovasyonu yapması anlamına gelir. Ancak işletmelerin ürün inovasyonu yapmak için

illa ki yeni bir ürün üretmeleri gerekmez. Var olan ürünlerini daha iyi, daha kaliteli, daha üstün

özelliklerde yapmak için değiştirir ve farklılaştırırlarsa da ürün inovasyonu yapmış olurlar.

Yukarıdaki örneklerde bahsettiğimiz kumaş, domates tohumu ve yumurta birer üründür.

Bunların, pazardaki diğer kumaşlardan, domates tohumlarından ve yumurtalardan farklı ve değişik

olacak şekilde geliştirilip üretilmeleriyle yapılan da ürün inovasyonudur. Yani, buruşmayan kumaş,

daha verimli ve hastalıklara dayanıklı domates tohumu ve çekici ambalajlarda satılan Omega 3’lü

yumurtalar ayrı ayrı birer ürün inovasyonudur.

Hizmet inovasyonu: Bir işletme tarafından pazara sunulan, alıcılara sağlanan faydalar

hizmet olarak adlandırılır. İşletmeler hem ürün hem de hizmet sunabildikleri gibi sadece ürün veya

sadece hizmet sunabilirler. Örneğin, hastaneler ve oteller genellikle sadece hizmet sunarlar. Ama

restoranlar hem hizmet hem de ürün sunarlar (Yemekler onların ürünleridir.). Bir bilgisayar üreticisi

ürün sunar; bilgisayar onun ürünüdür. Ama sattığı bilgisayarı evimize kadar teslim ederse veya daha

sonra bunun bakımını ve tamirini yaparsa hizmet sunmuş olur.

Bir işletmenin yeni, farklı ve değişik bir hizmet geliştirip bunu müşterilerine sunması hizmet

inovasyonudur. Ürün inovasyonunda olduğu gibi hizmet inovasyonunda da daha önce sunulmayan

Beyin fırtınasını ve benzer yöntemleri bolca kullanın.

Teknoloji ve Tasarım dersinin öğrencilerin gerçek

hayatla diğer dersler arasındaki bağlantıyı

kuracakları ve tüm derslerde öğrendiklerini

uygulayacakları tek ders olduğunu hatırlayın ve

öğrencilerinize hatırlatın.

Page 57: 03 TT Ekler

Ekler “Genel Bilgiler” ___________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________

© MEB TTKB Teknoloji ve Tasarım Dersi Öğretim Programı Kılavuzu

310

bir hizmeti sunmak şart değildir. Zaten sunulmakta olan hizmetleri daha çok müşteri çekecek şekilde

değiştirmek ve farklılaştırmak da hizmet inovasyonu yapmak anlamına gelir.

Bir hastanenin hastalarına elden vermekte olduğu tahlil sonuçlarını internetten veriyor olması

bir hizmet inovasyonudur. Böylece, hastalarının işini kolaylaştırmış; tahlil sonuçlarını almak için

hastaneye gitme zahmetinden kurtarmış olur. Böyle bir hizmet sunduğu için de uzak mesafelerde

oturan ya da işleri çok yoğun olan hastalar, bu hizmeti sunmayan diğer hastanelere gitmek yerine, o

hastaneye gitmeyi tercih ederler.

Pazarlama inovasyonu: Ürün ve hizmetler pazara sunulmak amacıyla geliştirilir ve üretilir.

Ürün ve hizmetlerin daha çok satılması için daha fazla sayıda müşteri çekebiliyor olması gerekir.

Daha fazla müşteri çekebilmek için ürün ve hizmetlerde farklı, değişik ve yeni tasarımların,

ambalajların ve pazarlama yöntemlerinin geliştirilip kullanılması pazarlama inovasyonu olarak

adlandırılır. Önceki bölümlerde sözü edilen Omega 3’lü yumurtaları çocukların ilgisini çekecek ve

onları yumurta yemeğe özendirecek şekilde değişik paketlerde pazara sunan firma, pazarlama

inovasyonu yapmış olur.

Pazarlama inovasyonuna başka bir örnek olarak internet üzerinden yemek siparişi alıp bu

siparişlerin müşterilere ulaştırılmasını verebiliriz. Bu hizmeti veren işletme, Türkiye’nin çeşitli illerinde

yaşayan kişilerin o ildeki restoranlardan getirtecekleri yemekleri İnternet üzerinden sipariş etmelerine

olanak sağlayabilir. Bu şekilde, örneğin Erzurum’da oturan bir kişi, evine yemek siparişi verecekse

bunu işletmenin web sitesi adresini girerek yapabilir. Böylece kendi şehrinde bulunan ve bu siteye

kayıt yaptırmış olan restoranlardan istediği yemeği seçip evine getirilmesini sağlayabilir. Yemeklerini

Page 58: 03 TT Ekler

Ekler “Genel Bilgiler” ___________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________

© MEB TTKB Teknoloji ve Tasarım Dersi Öğretim Programı Kılavuzu

311

bu şekilde satmakta olan restoranlar pazarlama inovasyonu yapmış olurlar ve böylece internette yer

almayan restoranlara göre rekabet avantajı kazanırlar. Bu restoranların yer aldığı internet sitesini

işleten firma da hizmet inovasyonu yapmış olur. Daha önce kimsenin sunmadığı bir hizmeti sunarak

(internetten yemek sipariş etme hizmeti) gelir elde eder ve işini büyütür.

Organizasyonel inovasyon: İşletmeler sadece ürün ve hizmetlerini geliştirip farklılaştırarak

inovasyon yapmazlar. Bir işletmenin rekabet avantajı yakalayıp bunu koruyabilmesi için çalışma ve iş

yapış yöntemlerini geliştirmesi, farklılaştırması ve yenilemesi gerekir. Bu, geliştirme, farklılaştırma ve

yenileme faaliyeti organizasyonel inovasyon olarak adlandırılır.

Örneğin, bir firmanın Japonlar tarafından 1990’larda geliştirilen “sürekli iyileştirme” (kaizen)

yöntemini kullanmaya başlaması bir organizasyonel inovasyondur. Bu yönteme göre işçiler de dâhil

olmak üzere bir firmadaki tüm çalışanlar yaptıkları işle ilgili süreçleri iyileştirme konusunda söz

sahibidir ve sürekli olarak bu iyileştirme fikirlerine kafa yorarlar. Önerilen iyileştirme fikirleri yöneticiler

tarafından değerlendirilir ve uygun bulunanlar uygulamaya konulur. Bu yöntem sayesinde başta

Japon firmaları olmak üzere, dünya genelinde sektöründe lider pek çok firma en düşük maliyet ve en

yüksek kaliteyle üretim yapıp rakiplerinin önüne geçmeyi başarmıştır. Bunun bir sonucu olarak da

sürekli büyüyüp istihdam yaratarak ülke ekonomilerine ve toplumlarına büyük faydalar

sağlamaktadırlar.

İnovasyon Nasıl Yapılır?

İşletmelerin rekabet avantajlarını koruyabilmeleri için sürekli inovasyon yapmaları gerekir.

Bunun için de ürettikleri ürünleri ve sundukları hizmetleri daha iyi, daha yararlı, daha kaliteli ve daha

8. sınıftakiler başta olmak üzere

öğrencilerinizin tasarladıkları ürünlerle, inovasyon ve girişimcilik

arasındaki bağı kurmalarını sağlayın.

Öğrencilerinizin (ve

çevrenizdeki herkesin) ülkemizin ve

toplumumuzun kalkınmasında, yaşam

kalitelimizin artmasında, ekonomik sorunlarımızın

çözümünde teknoloji, tasarım ve inovasyonun

ne kadar önemli olduğunu anlamalarını sağlayın.

Page 59: 03 TT Ekler

Ekler “Genel Bilgiler” ___________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________

© MEB TTKB Teknoloji ve Tasarım Dersi Öğretim Programı Kılavuzu

312

çekici hâle getirmenin; yaptıkları işleri daha iyi, daha etkin ve daha verimli yapmanın yollarını ararlar.

Müşterilerin değişen ihtiyaçları, yeni müşteri istekleri, teknolojideki gelişmeler gibi pek çok fırsat

onların inovasyon fikirleri geliştirmelerini sağlar.

Örneğin, müşterilerin doğal besinlerle sağlıklı beslenmeye yönelik artan ilgilerini fark eden bir

firma “organik süt” üretmeye başlayabilir. Organik süt, tamamen doğal ve sağlıklı bir ortamda yetişen

ineklerden alınır ve yine doğal ve sağlıklı bir süreçten geçirilerek nakledilip işlenir. Sağlıklı ve doğal

beslenmek isteyen müşteriler diğer sütler yerine organik süt üreten işletmenin sütlerini tercih ederler.

Dolayısıyla bu işletme, müşterilerin değişen ihtiyaçlarına (sağlıklı beslenme) ve yeni müşteri

isteklerine (doğal ürünler kullanma) cevap vermiş; bu fırsatları kullanarak inovasyon yapmış olur.

Teknolojideki gelişmelerle yakalanan inovasyon fırsatlarına güzel bir örnek, yukarıda sözü

edilen internet üzerinden yemek siparişi alan işletmenin faaliyetleri gösterilebilir. Bilişim

teknolojilerinde yaşanan gelişmeleri iyi takip eden ve insanların daha fazla internet kullanıyor

olmalarını fırsat bilen işletme, internet üzerinden sipariş verilmesini sağlayan siteyi kurarak bu fırsatı

daha önce yakalayıp değerlendirmeyi düşünemeyenlerin önüne geçer.

Yine teknolojik gelişmelerle yapılan bir inovasyon örneği, nanoteknolojiyi kullanan boyalardır.

Günümüzde hızla gelişen ve gelecekte hayatımızda büyük farklar yaratacak olan önemli bir teknoloji

olan nanoteknoloji, pek çok alanda önemli inovasyonlar için fırsat yaratmaktadır. Nanoteknoloji,

tekstil, boya, taş, su arıtma, elektronik, sağlık, otomotiv, bilgisayar teknolojisi ve sanayinin tüm

kollarında devrim yaratacak nitelikte bir teknolojidir. Nanoteknoloji sayesinde, Amerika ve Uzakdoğu

ülkelerinde zor kirlenen kumaşlar, kırılmayan dayanıklı camlar, kolay çizilmeyen otomobiller,

buzdolabında bozulmayan ürünler, bakteri üremesini engelleyen ürünler, sıcağı soğuğu geçirmeyen

Page 60: 03 TT Ekler

Ekler “Genel Bilgiler” ___________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________

© MEB TTKB Teknoloji ve Tasarım Dersi Öğretim Programı Kılavuzu

313

yalıtım malzemeleri, havayı fotosentez yapan nano partikülleri geliştirilmiş ve hayata geçirilmiştir.

Ülkemizde de nanoteknolojinin kullanılmasıyla geliştirilen boyalar rakiplerine göre önemli rekabet

avantajı kazanmış durumdadır.

İnovasyon Döngüsü İnovasyon, sürekliliği olan ve her aşamasında geri beslemelerin olduğu bir süreçtir. İnovasyon

döngüsü olarak adlandırılan bu süreç, aşağıdaki adımlardan oluşur:

Kaynak: Elçi Ş. “İnovasyon: Kalkınmanın ve Rekabetin Anahtarı”, 2006

Page 61: 03 TT Ekler

Ekler “Genel Bilgiler” ___________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________

© MEB TTKB Teknoloji ve Tasarım Dersi Öğretim Programı Kılavuzu

314

Fırsatların yakalanması: Bir işletmenin potansiyel inovasyon fikirleri için sürekli olarak

fırsatları belirlemesi ve değerlendirmesi gerekir. Bu fırsatlar, işletmedeki çalışanların inovasyon

fikirlerinden, müşterilerin değişen gereksinimlerinden, rakiplerin çalışmalarından, yeni geliştirilen

teknolojilerden veya tedarikçilerden kaynaklanıyor olabilir. Ya da yurt içinde veya dışında herhangi

bir kuruluş veya kişi tarafından yapılan bir araştırma-geliştirme (Ar-Ge) çalışmasının sonuçları veya

yeni bir düzenlemeye, kanuna ya da standarda uyma zorunluluğu inovasyon fırsatlarını doğurabilir.

Rekabet gücünü kaybetmek istemeyen bir işletmenin bu tür sinyalleri zaman kaybetmeden

yakalayabiliyor olması gerekir.

Stratejik seçimin yapılması: İnovasyon faaliyetine başlamak amacıyla kaynak ayırmadan

önce yakalanan fırsatlar arasından stratejik açıdan en önemli olanının seçilmesi gerekir. Bu seçimde

göz önünde bulundurulacak etkenlerin başında müşterilerin gereksinimleri ve istekleri gelir.

İnovasyon için ayrılmış geniş kaynakları olan büyük şirketler bile tüm fırsatları değerlendiremezler.

Asıl başarı, en büyük rekabet avantajını sunan fırsatı seçip inovasyona dönüştürebilmektir.

Gerekli bilginin edinilmesi: İşletmeye rekabet gücü kazandırmada en yüksek potansiyele

sahip inovasyon fikrini hayata geçirmeye başlamadan önce ihtiyaç duyulan kaynakların ayrılması

gerekir. Bu amaçla, öncelikle ürün, hizmet veya sürecin geliştirilebilmesi için gerekli bilgiler bir araya

getirilmelidir. Yazılı olan bilginin yanında yazılı olmayan bilgiye erişmek de büyük önem taşır.

İnovasyon faaliyetinin yürütüleceği konuda yetkin, yerli veya yabancı bir uzmanı işe almak veya

danışman olarak çalıştırmak, yurt içindeki veya dışındaki üniversite veya Ar-Ge kurumlarından

hizmet almak, yazılı olmayan bilgiye ulaşmanın yolları arasındadır. Hangi yol seçilirse seçilsin,

edinilen bilgilerin işletme tarafından özümsenmesi ve mümkün olduğunca yazılı hâle getirilmesi

işletmenin yetkinliğinin ve rekabet avantajının sürdürülmesi açısından önemlidir.

Page 62: 03 TT Ekler

Ekler “Genel Bilgiler” ___________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________

© MEB TTKB Teknoloji ve Tasarım Dersi Öğretim Programı Kılavuzu

315

Çözümün geliştirilmesi ve ticarileştirme: İnovasyon için gerekli bilgi ve bilgi kaynakları bir

araya getirilip inovasyon projesi tanımlandıktan sonra sıra uygulamaya gelir. Bu aşamada ürün,

hizmet veya süreç son hâlini alana kadar çalışmalar sürdürülür. Pazardan sürekli olarak alınan

bilgilerle desteklenen geliştirme çalışmaları, ürünün, hizmetin pazarlanması veya sürecin ticari

kullanımı ile devam eder.

Öğrenme: Bu aşama, diğer tüm aşamalardaki başarı ve başarısızlıkların değerlendirilmesine,

gerekli bilgilerin üretilmesine ve bunların inovasyon sürecini daha iyi yönetmede kullanılmasına

olanak sağlar. “Öğrenme”nin etkisi diğer tüm aşamalara yansıdığından inovasyonun sürekliliği,

dolayısıyla işletmenin rekabet gücünün sürekliliği açısından büyük önem taşır.

İnovasyon için Gereken Kültür ve Anlayış

İnovasyon, farklı bir kültür ve anlayış gerektirir. Bu farklı kültür ve anlayış, geniş bir vizyona

sahip, değişime ve gelişmeye açık bireylerle oluşturulabilir.

Farklı görmek: İnovasyon, farklılaştırmaktır. Farklılaştırmak için farklı görmeyi öğrenmek

gerekir. “Farklı görmek” dünyaya, yapılana ve yapılacak işe bakışı sorgulamayı öğrenmektir. Önemli

inovasyon fırsatlarını yakalamak ve tehditleri fırsata dönüştürmek farklı görmekle mümkündür.

Risk almak: Tanımı gereği inovasyon, yeniliklere ve değişime açık olmayı, farklılıkları tercih

etmeyi ve doğal olarak risk almayı gerektirir. Başarılar kadar, belirsizliğin getirdiği başırısızlıklar da

inovasyon sürecinin bir parçasıdır. Bu nedenle, inovasyon yapacak bireylerin risk almaya hazır

olmaları, öğrenmek ve gelişmek için başarısızlığı bir fırsat olarak görmeleri gerekir. Ancak bunu

Page 63: 03 TT Ekler

Ekler “Genel Bilgiler” ___________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________

© MEB TTKB Teknoloji ve Tasarım Dersi Öğretim Programı Kılavuzu

316

yaparken, gereksiz risklerin alınmaması ve riskin yönetilmesi büyük önem taşır. Belirsizliklerin, risk

yönetimindeki yetersizliklerden kaynaklanmamasına dikkat edilmelidir.

Yaratıcılık: İnovasyon fikirle başlar; bunun için mümkün olduğunca çok fikir üretilmesini

sağlamak gerekir. Yaratıcılık, fikir üretim becerisiyle desteklenmeli ve farklı kavramlar arasında

bağlantı kurulmasını sağlamak için eğitim ve çalışmayla güçlendirilmelidir. Yaratıcılık ve fikir üretme,

her bireyin görevi olmalıdır. Yaratıcılığı teşvik etmek için hiçbir zaman hiçbir fikir eleştirilmemeli,

yüksek düzeyde yaratıcılığı destekleyen bir ortam oluşturulmalıdır.

Müşterinin değerini bilmek: Tüm inovasyonların asıl hedefi müşteri için değer yaratmak

olmalıdır. Müşteri odaklılık, yani müşterilerle sürekli etkileşim hâlinde olmak ve onların

gereksinimlerini anlamak, inovasyon fikirlerinin doğması ve gerçekleştirilmesi için en etkili yoldur.

Sorgulamak: İnovasyon fikirlerinin çoğu merakla doğar. Bu nedenle bireylerin sorgulama

alışkanlığının gelişmesi sağlanmalıdır. “Neden?”, “Nasıl?”, “Neden olmasın?”, “Neyi daha iyi

yapabiliriz?” ve “Nasıl daha iyi yapabiliriz?” gibi sorular herkes tarafından ne kadar çok sorulursa bu

sorulara verilen yanıtlarla organizasyon, ürünler ve hizmetler o oranda farklılaşır ve değişir.

Başarısızlığı hoş görmek: İnovasyon, risk almayı da beraberinde getirdiği için bazı

durumlarda başarısızlık kaçınılmaz olabilir. İnovasyon sürecinde de hata yapmamak mümkün

değildir. Tüm bireylerin inovasyon fikirleri geliştirip inovasyon sürecine dâhil olduğu bir ortam

yaratabilmek için hataları cezalandırmayan bir kurumsal kültür geliştirilmelidir.

Page 64: 03 TT Ekler

Ekler “Genel Bilgiler” ___________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________

© MEB TTKB Teknoloji ve Tasarım Dersi Öğretim Programı Kılavuzu

317

İletişim: İnovasyonda başarılı olabilmek için açık bir iletişim, bilgi, deneyim ve fikir paylaşım

ortamının oluşturulması gerekir. İnovasyon sürecinde yaşanan başarısızlıkların çoğu yetersiz iletişim

sonucu ortaya çıkar. Bu nedenle, anlaşmazlıkların çözümünü, iletişimin açıklığını ve sürekliliğini

sağlayan mekanizmalar geliştirip uygulanmalıdır.

İş birliği: İnovasyon fikirleri genelde tek bir kişiden çıkar ama değerlendirmek ve

gerçekleştirmek için pek çok kişiye gereksinim vardır. Dolayısıyla da inovasyon, ekip çalışması

gerektirir. Bireyler arasında etkileşimi kısıtlayıcı yaklaşımlar ve sadece kişisel çabaları ödüllendiren

teşvik sistemleri bu iş birliğini, dolayısıyla inovasyonu baltalar.

Ağlar ve ilişkiler: İnovasyon, güçlü ağların ve ilişkilerin varlığını gerektirir. Ne kadar çok kişi

ve kuruluşla temas halinde olunursa inovasyon fikirlerinin doğması ve gelişmesi o kadar yüksek bir

olasılıktır.

Öğrenme ve bilgi yönetimi: İnovasyon döngüsünün en önemli adımlarından biri olan

öğrenmenin gerçekleşebilmesi ve inovasyonun en değerli kaynağı olan bilginin başarıyla

yönetilebilmesi çok önemlidir. Bu nedenle, kişisel olarak öğrenilenleri kurumlara mal etmeyi sağlayan

bir süreç, yapı ve kültür geliştirilmelidir. Ayrıca bilgi yönetimine önem vermeli ve bilgi yönetim

tekniklerinin öğrenilerek uygulanması sağlanmalıdır.

Kaynaklar: Elçi Ş, “İnovasyon: Kalkınma ve Rekabetin Anahtarı”, 2006.

Teknoloji Yönetim Derneği, “Eski Köye Yeni Âdet Getirin!”, 2005.

OECD ve Eurostat, “Oslo Manual”, 2005.

Page 65: 03 TT Ekler

Ekler “Genel Bilgiler” ___________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________

© MEB TTKB Teknoloji ve Tasarım Dersi Öğretim Programı Kılavuzu

318

ÖZEL EĞİTİME İHTİYACI OLAN ÖĞRENCİLERİN EĞİTİMİNDE TEKNOLOJİ VE TASARIM

Özel Eğitim Nedir? Çeşitli nedenlerle, bireysel özellikleri ve eğitim yeterlilikleri açısından akranlarından beklenilen

düzeyden anlamlı farklılık gösteren birey, özel eğitime ihtiyacı olan bireydir.

Özel eğitim; bu bireylerin eğitim ve sosyal gereksinimlerini karşılamak için özel olarak

yetiştirilmiş personel, geliştirilmiş eğitim programları ve yöntemleri ile onların bireysel yeterliliklerine

dayalı, gelişim özelliklerine uygun ortamlarda sürdürülen eğitimdir.

Özel eğitime ihtiyacı olan bireyler ilköğretimlerini, öncelikle kaynaştırma uygulamaları yoluyla

akranları ile bir arada sürdürebilecekleri gibi özel eğitime ihtiyacı olan bireyler için açılan ilköğretim

okullarında da sürdürebilirler. Özel eğitime ihtiyacı olan bireyler kaynaştırma yoluyla eğitimlerini,

yetersizliği olmayan akranları ile birlikte aynı sınıfta tam zamanlı sürdürebilecekleri gibi özel eğitim

sınıflarında yarı zamanlı olarak da sürdürebilirler. Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliği’nde

“Kaynaştırma yoluyla eğitim; özel eğitime ihtiyacı olan bireylerin eğitimlerini, destek eğitim hizmetleri

de sağlanarak yetersizliği olmayan akranları ile birlikte resmî ve özel; okul öncesi, ilköğretim,

ortaöğretim ve yaygın eğitim kurumlarında sürdürmeleri esasına dayanan özel eğitim

uygulamalarıdır.” şeklinde açıklanmaktadır.Bu öğrencilere devam ettikleri okulda uygulanan öğretim

programları bireyselleştirilerek uygulanır.

Özel Eğitime İhtiyacı Olan Bireylerde Öğrenme Süreci Bazı öğrenciler öğrenmeyi zor bulabilir ve akranlarından daha yavaş bir hızda gelişme

gösterebilir. Bazı öğrenciler belirli türde bilgileri işlemekte zorluk çekebilir. Özel eğitime ihtiyacı olan

öğrencilerin kavramları ve becerileri kazanmak için daha fazla alıştırma ve uygulama yapmaya, daha

fazla zamana ve daha çeşitli öğrenme deneyimlerine ihtiyacı olabilir. Öğrenme zorlukları herhangi bir

Özel eğitime ihtiyacı olan

öğrencilerin eğitiminde ve başarı

durumlarının belirlenmesinde

yürürlülükteki ilgili yönetmelik

hükümleri doğrultusunda hareket

eder. Öğretmenlere yardımcı olmak

için Millî Eğitim Bakanlığı Özel Eğitim

Rehberlik ve Danışma Hizmetleri

Genel Müdürlüğünün konuyla ilgili

çalışmaları ve

Özel Eğitim Hizmetleri

Yönetmeliği’nin ilgili hükümlerine

kılavuzumuzda yer verilmiştir.

Ayrıntılı bilgi için

http://orgm.meb.gov.tr/ adresine

başvurulabilir.

Page 66: 03 TT Ekler

Ekler “Genel Bilgiler” ___________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________

© MEB TTKB Teknoloji ve Tasarım Dersi Öğretim Programı Kılavuzu

319

zamanda ortaya çıkabileceğinden sürekli olarak belirlenmeli ve giderilmeye çalışılmalıdır. Program

uygulanırken özel öğrenme ihtiyacı olan öğrencileri gözetmek için,

Bu öğrenciler ile akranları, öğretmenleri ve aileleri öğrenme ihtiyaçlarını karşılayacak

programları planlama ve yürütmede birlikte çalışırlar.

Bu öğrencilerin öğrenme etkinliklerine mümkün olduğu kadar çok katılması teşvik edilir ve

bu öğrenciler desteklenirler.

Bu öğrencilerin öğrenmelerini desteklemek için uygun kaynaklar, araç gereç ve teknoloji

kullanılır.

Teknoloji ve Tasarım Dersinde Özel Eğitime İhtiyacı Olan Çocuklar Zihinsel yetersizliği olan birey; zihinsel işlevler ile kavramsal, sosyal ve pratik uyum

becerilerindeki sınırlılık nedeniyle temel akademik, günlük yaşam ve iş becerilerinin kazanılmasında

özel eğitim ile destek eğitim hizmetlerine yoğun şekilde ihtiyaç duyan bireydir.

Öğrenmenin gerçekleşmesinde geçirilen basamaklara bakıldığında, bu çocuklar ile yaşıtları

olan diğer çocukların farklı basamaklardan geçmediği görülmektedir. Ancak, bu çocukların, bu

basamaklardan geçmeleri daha yavaş olmaktadır. Öğrenme süreci dikkate alındığında, öğrenme

yetersizliği olan çocukların dikkat, bellekte tutma, hatırlama vb. konularda bazı problemleri olduğu

görülmektedir. Bu çocukların dikkatlerinin kısa süreli ve dağınık olduğu, herhangi bir uyarana karşı

dikkatlerini yoğunlaştırmada ya da sürdürmede daha fazla deneme ve zamana ihtiyaç duydukları

bilinmektedir. Öğrenilen bilgilerin bellekte tutulmasında da bazı problemleri görülmektedir. Özellikle

kısa süreli bellekteki bilgileri uzun süreli belleğe aktarmada zorluklarla karşılaşmaktadırlar.

Kısa süreli bellekteki bu zorlukların temelinde ise uygun öğrenme ya da transfer yöntemlerini

kullanmada gösterdikleri yetersizlikler yer almaktadır. Yaşıtlarının kendiliğinden ya da gözleyerek

öğrendiklerini bu çocuklar, çoğu kez özel bir öğretimden geçmeden öğrenememektedirler.

Page 67: 03 TT Ekler

Ekler “Genel Bilgiler” ___________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________

© MEB TTKB Teknoloji ve Tasarım Dersi Öğretim Programı Kılavuzu

320

Zihinsel yetersizliği olan bireyler için çeşitli öğretim yöntemleri bulunmaktadır. Bu

yöntemlerden de yararlanarak uygun öğretim yöntemlerinin seçilmesi, başarısızlık duygusunu

yaşamayacakları ya da en az yaşayacakları ortamların hazırlanması, başarılı olma girişimlerinin

desteklenmesi ve pekiştirilmesi, yeteneklerine ilişkin güvenlerinin artırılması, güdülenmelerinin yeterli

ölçüde sağlanması gibi hususlar dikkate alınmalıdır. Böylece, bu çocukların gerçekte

başarabilecekleri düzeye ulaşmaları da sağlanmış olacaktır.

Kavramları ve becerileri kazanmak için daha fazla alıştırma ve uygulama yapmaya fırsat

verilmeli; daha fazla zaman ve daha çeşitli öğrenme deneyimleri sağlayacak ortamlar

oluşturulmalıdır.

Teknoloji ve tasarım dersinin öğretiminde “basitten karmaşığa, somuttan soyuta” doğru bir yol

izlenmelidir. Etkinliklerde birbirinin ön koşulu olan basamaklarda bir önceki basamak ele alınmadan

bir sonraki basamağa geçilmemesine özen gösterilmelidir. Öğrenme ve öğretme ortamında

sunulacak olguların yakın çevresinden ve gerçek yaşamdan seçilmesine dikkat edilmelidir.

Güvenli ve ilgi çekici bir araştırma ve etkinlik ortamı hazırlanarak bazı şeyleri öğrencilerin

kendi başına ya da yardımlarla tekrar tekrar yapmaları desteklenmelidir. Öğrencilerin etkinliklerde

kullanacakları araç gereçlerin basit olmasına ve bu araç gereçlerin kullanımına özen gösterilmesi

üzerinde durulmalıdır.

Kazanımlar ve etkinlikler gerektiğinde daha küçük adımlarla gerçekleştirilecek şekilde

öğrenme ve öğretme süreçlerine dönüştürülmelidir.

Program esas alınarak her çocuk için bireyselleştirilmiş eğitim programı hazırlanmalı ve

öğretmen, bireysel öğretim planını, BEP geliştirme biriminin hazırladığı bireysel eğitim planı

çerçevesinde oluşturmalıdır. Bireyselleştirilmiş eğitim programı, özel eğitime ihtiyacı olan bireylerin

gelişim özellikleri, eğitim performansları ve ihtiyaçları doğrultusunda hedeflenen amaçlara yönelik

hazırlanan ve bu bireylere verilecek destek eğitim hizmetlerini de içeren özel eğitim programıdır.

Page 68: 03 TT Ekler

Ekler “Genel Bilgiler” ___________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________

© MEB TTKB Teknoloji ve Tasarım Dersi Öğretim Programı Kılavuzu

321

Bireysel eğitim programının hazırlanması ve programın başarının takip edilerek gerekli

düzenlemelerin yapılması için; okulda BEP geliştirme birimi oluşturulmalıdır. Öğretmen, bireysel

öğretim planını (BÖP), BEP geliştirme biriminin hazırladığı bireysel eğitim planı çerçevesinde

hazırlamalıdır.

İşitme engelli çocukların eğitim ve öğretiminde mümkün olduğunca görsel araçlarla

desteklenmesi, eğitim ortamlarının düzenlenmesi ve akran etkileşimine imkân sağlanması oldukça

etkilidir. Ayrıca yaşayarak öğrenmenin, öğrenilenlerin kalıcılığındaki önemi düşünüldüğünde,

uygulamaya dayalı aktif öğrenmenin işitme engelli çocukların eğitimindeki önemi oldukça dikkat

çekicidir.

Eğitim ortamının uygun olarak düzenlenmesi işitme engelli çocuğun öğretim sürecini olumlu

yönde etkileyecektir.

Öğrencinin işitme cihazı, ısıtma ve havalandırma sistemlerinin sesleri, eşya taşıma, sandalye

ve sıra gıcırtısı, dışarıdan gelen trafik gürültüsü gibi arka plândaki sesler dahil tüm sesleri yükseltir.

Bu durum öğrencinin dikkatini dağıtarak sesleri ayırt etmesini güçleştirebilir. Eğitim ve öğretimin etkili

bir şekilde gerçekleştirilebilmesi için sınıf yalıtımının yapılmış olması önemlidir. Bunun için;

Zeminin halı ile kaplanması,

Zemin halı ile kaplanamıyorsa, masa ve sandalyelerin ayaklarının sesi önleyici herhangi

bir malzeme ile kaplanması,

Duvarların strafor ya da başka bir malzeme ile kaplanması,

Camlarla ilgili ses yalıtımının yapılması,

Kapı ve pencerelerin sık sık yağlanması,

Isıtma ve havalandırma sistemlerinin sessiz olarak çalışmasının sağlanması gerekir.

Page 69: 03 TT Ekler

Ekler “Genel Bilgiler” ___________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________

© MEB TTKB Teknoloji ve Tasarım Dersi Öğretim Programı Kılavuzu

322

Öğrencilerin birbirlerini ve öğretmeni rahatça görebilecekleri şekilde (U veya yarım daire)

oturmaları sağlanmalıdır. Eğer bu oturma düzeni sağlanamıyorsa işitme engelli çocuğun öğretmenini

görebileceği, konuşmasını rahatça takip edebileceği bir yere oturtulması gerekir.

Sınıf içindeki ışıklandırma yeterli olmalı ve öğretmenin yüzünü gölgede bırakmamalıdır.

Öğrenci öğretmenin yüzünü ve tahtada yazılanları net olarak görebilmelidir.

İşiten öğrenciler, genelde dersin ilk 10 dakikasında %70 oranında dikkatlerini toplayabildikleri

hâlde son 10 dakikada bu oranın %20’ye kadar düştüğü bilinmektedir. İşitme engelli öğrenciler,

işitemedikleri için dikkatleri çabuk dağılabileceğinden dolayı bu oranların daha düşük olabileceğini

söylemek mümkündür. Bu durumda işitme engelli öğrencilerin derse olan ilgilerini canlı tutabilmek,

aktif katılımlarını sağlamak etkili ve kalıcı bir öğrenmenin gerçekleşebilmesinde önemlidir.

Öğrencilerin en iyi yaparak ve yaşayarak öğrendikleri unutulmamalıdır. Bilgi aktarımlarında yalnızca

sözel ifadeler kullanmak yerine, model olma, görsel materyal desteği ile birlikte, işitme engelli çocuk

için eğitimsel yaşantı ortamları hazırlanmalıdır. İşitme engelli çocukların yaşayarak, görerek edindiği

bu yaşantıya ve uygulamaya yönelik deneyimler, onların kavram ve dil edinimini kolaylaştıracak,

öğrenmeyi kalıcı kıldığı gibi eğlenceli bir hâle getirecektir.

Öğretim sürecinde eğitsel değerlendirme, öğretimin planlanması ve uygulamalar sonrasında

belirlenen hedeflere ulaşılıp ulaşılmadığının belirlenmesinde önemli bir yer tutar. Öğretim öncesi

eğitsel değerlendirme yapılarak öğrencilerin performans düzeyleri belirlenir. Daha sonra bu

değerlendirmeler dikkate alınarak her öğrencinin öncelikli gereksinimleri dikkate alınarak

bireyselleştirilmiş eğitim programları hazırlanır. Bu doğrultuda öğretim plânları da hazırlandıktan

sonra, öğrencinin performans düzeyine uygun olan basamaktan öğretime başlanır. Öğretimin

planlanmasında, uygun eğitim ortamının oluşturulması, kullanılacak materyallerin belirlenmesi,

uygun yöntem ve tekniklerin seçilmesi ve ilgili etkinliklere yer verilmesi, eğitim ve öğretimin

Page 70: 03 TT Ekler

Ekler “Genel Bilgiler” ___________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________

© MEB TTKB Teknoloji ve Tasarım Dersi Öğretim Programı Kılavuzu

323

başarısında önemlidir. Öğrencilere, öğrendikleri bilgileri kullanma ve uygulama olanağı

sağlanmasının, öğrenilenlerin kalıcılığında etkili olduğu unutulmamalıdır.

Öğrenme ortamında değişik materyallerin (oyuncaklar, pratik günlük nesneler, doğal

malzemeler, artık materyaller vb.) bulunması, öğrencilere kullandıkları ve kullanacakları materyallerin

tanıtılması ve öğretimde görsel destek sağlayacak araç ve gerecin (grafik, video, slayt, televizyon,

bilgisayar, sıralama kartları, haritalar, resimler vb.) kullanılması, işitme engelli çocukların eğitiminde

daha etkili sonuçlar alınmasını sağlayacaktır. Eğitim ortamlarında öğrenciler bu materyalleri kullanma

konusunda teşvik edilmeli, gerçek deneyimlerle öğrenmeleri desteklenmelidir. Çocukların nesneleri

tüm duyularıyla araştırmaları, ilişkileri doğrudan deneyim yoluyla keşfetmeleri desteklenmelidir. Bir

materyali değişik şekillerde kullanabilme fırsatı, işitme engelli öğrencilerin değişik deneyimler

yaşamalarını sağlarken yaratıcılıklarının ve el becerilerinin gelişimine ve yeni kavramlar

kazanmalarına olanak sağlayacaktır. Böylece öğrenciler, deneyimlerini kendi sözcükleriyle ifade

ederek dili kullanma fırsatı da bulabileceklerdir.

Mümkün olduğu ölçüde model olarak ve tepegöz veya benzeri sunum araç, gereçlerinin

kullanımı, işitme engelli çocuğun hem yazılanları okuyup hem de öğretmeni takip etmesini

kolaylaştıracaktır. Tepegöz vb. araç ve gerecin bulunmadığı ortamlarda, yapılacak işlerin ana

hatlarının, öğrencilerin görebileceği büyüklükte bir fon kartonuna veya tahtaya yazılması işitme

engelli çocuk açısından kolaylık sağlayacaktır.

Öğretim sürecinde, öğrencilerin birbirleri ile etkileşime girerek, gerektiğinde birbirlerini model

almaları sağlanarak, birlikte çalışabilmeleri için fırsat yaratılması, akran etkileşiminde önemlidir.

Farklı seviyedeki öğrencilerin bir araya getirilerek küçük çalışma gruplarının (kümelerinin)

oluşturulması da işbirlikçi öğrenmede esastır. İşbirlikçi öğrenme, eğitim ve öğretim faaliyetlerinin

etkin olarak gerçekleşmesine yardımcı bir öğretim stratejisidir.

Page 71: 03 TT Ekler

Ekler “Genel Bilgiler” ___________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________

© MEB TTKB Teknoloji ve Tasarım Dersi Öğretim Programı Kılavuzu

324

İşbirlikçi öğrenme ve akran desteği için;

Çalışma grupları oluşturulurken farklı özellik ve düzeydeki öğrencilerin bir araya

getirilmesine dikkat edilmesi,

Gruptaki her çocuğun kendi görevini ve sorumluluğunu bilmesi,

Grup çalışmasının sonucunda, her öğrencinin bireysel olarak başarıya ulaşmasının

sağlanması,

Grup çalışmasında her öğrencinin etkin rol almasının sağlanması,

Farklı düzeydeki öğrencilerin yan yana oturmasına dikkat edilmesi gereklidir. Böylece

öğrenciler birbirlerine destek olacak, öğretmenin sınıf kontrolü kolaylaşacaktır.

İşitme engelli öğrencilerin sözel yönergeleri yanlış anlaması sık rastlanan bir durumdur.

Yönergelerin tahtaya yazılması, yanlış anlamayı önleyecektir. O gün yapılacakların tahtaya ya da bir

panoya yazılması da öğrenciye yardımcı olmak açısından yararlı bir yoldur.

Öğrenciler, öğretmeni dinlerken/izlerken aynı anda konuyu tahtadan ya da kitaptan takip

edemeyebilirler. Öncelikle öğrencilerin öğretmeni takip etmesi sağlanmalıdır. Kaynaştırma

sınıflarında, öğrencinin bir ya da iki arkadaşı, sırayla ders notlarını veya öğretmenin anlattıklarını

onunla paylaşması konusunda organize edilebilir.

Dersler işlenirken kullanılan makine türü ders araç gereçlerinden çıkan gürültü öğrencilerin,

öğretmenin sesini ayırt etmesini engeller. Ayrıca bu tür cihazların kullanıldığı ortamların karanlık

olması öğrencilerin dudaktan okumasını engelleyecektir. Bu nedenle, eğitim ortamlarının

düzenlemesinde ve kullanılacak araç gerecin seçiminde, işitme engelli çocukların özelliklerinin

dikkate alınması uygun olacaktır.

Yeni bir derse geçildiğinde, derste yapılacakların işitme engelli öğrenciler tarafından daha iyi

anlaşılabilmesi için o gün yapılacaklarla ilgili olarak yeni sözcüklerin ve ilgili terimlerin, konunun

zorluk derecesine göre tahtaya yazılması yararlı olacaktır.

Page 72: 03 TT Ekler

Ekler “Genel Bilgiler” ___________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________

© MEB TTKB Teknoloji ve Tasarım Dersi Öğretim Programı Kılavuzu

325

İşitme engelli öğrenciler, sözcük ve kavram dağarcıklarının yetersizliği nedeniyle öğretmen

ifadelerini yalınlaştırmalı, basit ifadeler kullanmalıdır.

Uygun eğitim ve öğretim ortamının hazırlanmasının işitme engelli öğrencilerin eğitiminin

kalitesini arttıracağı unutulmamalıdır.

İşitme engelli çocukların eğitiminde;

Öğrencilerle konuşurken göz hizasına gelecek şekilde ayakta durun veya oturun.

Konuşurken, ders anlatırken sınıfta dolaşmayın.

Tahtada yazı yazarken konuşmayın.

Yapılacak çalışmalarda öğrenciye model olun

Çok yüksek sesle veya fısıldayarak konuşmayın, ses tonunuzun normal olmasına dikkat

edin.

Konuşurken başka yönlere bakmayın.

Konuşurken anlaşılır, kısa cümleler kurun.

Konunun açık ve anlaşılır olduğundan emin olun.

Konuşurken cümlelerinizi eksik bırakmayın, tamamlayın.

Konuştuğunuzda ortamın çok gürültülü olmamasına dikkat edin.

Konuşurken ağzınızı elle veya kâğıt gibi herhangi bir şeyle kapatmayın.

Konuşurken yüzünüzün öğrencilere dönük olmasına dikkat edin.

Öğrencilerle konuşurken aranızdaki mesafenin çok uzak veya çok yakın olmamasına

dikkat edin.

Işığın yüzünüze doğru gelmesine dikkat edin, karanlık bir ortamda öğrencilerin sizin

yüzünüzü görmesi ve anlattıklarınızı takip etmesi zorlaşacaktır.

Konuşurken kullandığınız jest ve mimiklerinizin abartılı olmamasına dikkat edin.

Konuşurken dikkat dağıtıcı vücut hareketlerinden kaçının.

Page 73: 03 TT Ekler

Ekler “Genel Bilgiler” ___________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________

© MEB TTKB Teknoloji ve Tasarım Dersi Öğretim Programı Kılavuzu

326

Öğrencilerin her türlü etkinliğe katılımını sağlayın.

Günlük programınızı düzenli olarak uygulayın, işitme engelli öğrenciler, gün içerisinde ne

yapacaklarını bilirlerse kendilerini daha güvende hissederler.

Bazı işitme engelli öğrenciler, garip gelen sesler çıkarabilirler. Kendileri çıkardıkları bu

sesleri duymadıkları için farkında değillerdir ve bu sesler rahatsız edici olabilir. Onları

uygun bir şekilde ürkütmeden uyararak bu sesleri çıkarmalarına engel olun.

İşitme engelli öğrencilere sizi ve arkadaşlarını daha iyi görebilmek ve işitebilmek amacıyla

oturdukları yeri değiştirme imkânı sağlayın.

Sakin ve sabırlı olun ve öğrencilerinizle kuracağınız iletişimin zaman alacağını unutmayın.

Görme engelli bireylerin çevrelerini algılamaları ve bilgi toplamaları sağlam kalan duyularına

dayalı olmaktadır. Görme engelli bireyler dokunma duyularından geniş ölçüde yararlanmaktadırlar.

Bu duyunun kullanılması ise bu bireylere uygun özel eğitim yöntemlerine dayalı olarak

kazandırılması gerekmektedir. Görme engelli bireylerin çevreyi ve çevredeki uyaranları algılamada

önemli olan bir diğer duyum organları işitmedir. İşitme duyusu bu bireylerin sosyal ilişkilerini

sürdürmede önemlidir. Eğitim materyallerini ya da model çalışmayı tanımada ses, bu bireyler için

vazgeçilmez unsurdur. Aynı derecede model çalışmayı ya da bir objeyi dokundurarak tanımasının

sağlanması öğrenmede etkilidir.

Görme engelli bireylerle çalışmalarda sınıf içinde ortam hazırlanırken yer değişikliği

olmamasına dikkat edilmelidir.

Görme engeli doğal olarak bağımsız hareketi kısıtlamaktadır. Bunun göz önünde tutularak

eğitim programlarında yoğun olarak işlenmesi ve mümkün olduğunca erken yaşlarda başlanması

gerekmektedir.

Kavramsal gelişimde ya da bilişsel yeteneklerde gecikme gözlenebilir.

Page 74: 03 TT Ekler

Ekler “Genel Bilgiler” ___________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________

© MEB TTKB Teknoloji ve Tasarım Dersi Öğretim Programı Kılavuzu

327

Özellikle soyut düşünmeyi gerektiren becerilerde daha başarısız olabilirler.

Alan kavramını vermek güçtür. Alana ilişkin bilgiler daha çok dokunma duyumu

aracılığıyla kazanılmaktadır.

Görme yetersizliğinden kaynaklanan eksiklikleri diğer duyu organlarını kullanarak telafi

etmeye çalışırlar.

Dikkat yoğunlaştırma, ince ayrıntıları fark etme yetenekleri gelişmiştir.

Sosyal faaliyetlere ilgilidirler.

Bedensel ve zihinsel gelişimlerinde farklılık yoktur.

Bağımsız hareket edebilme becerileri sınırlıdır.

Teknoloji ve tasarım için dersinde dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (dehb) olan çocuklar pozitif öğrenme ortamının oluşturulması, doğru motive edilmesi,ve olumlu benlik

algısının geliştirilmesi çok önemlidir. Bununla birlikte eğitim-öğretim sırasında;

Sınıfta nefes alma ve gevşeme alıştırmalarının yapılması,

Öğrencilerin bireysel ve grup çalışmalarına yönlendirilmesi,

Çalışmalar sırasında kısa aralar verilmesi,

Sınıftaki uyaranların azaltılması,

Sosyal beceri eğitimi yapılması,

Dersin yapılandırılması, derste hangi konuların işleneceğinin öğrencilere açıklanması,

Sınıf içi etkinliklerin öğretmen tarafından organize edilmesi,

Öğretimsel hedefleri gerçekleştirebilecek sınıf düzenlemesinin yapılması,

Sınıf kurallarının önceden oluşturulması,

Çocuğa uygun öğrenme yönteminin belirlenmesi,

Çocuğa uygun öğrenme ortamının oluşturulması,

Page 75: 03 TT Ekler

Ekler “Genel Bilgiler” ___________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________

© MEB TTKB Teknoloji ve Tasarım Dersi Öğretim Programı Kılavuzu

328

Çocuğun kendi öğrenme motivasyonunun sağlanması,

Çocuğun kendi kendine karar verme becerisinin geliştirilmesi,

Uygun bir güdüleme ve davranışsal sonuçlar sisteminin geliştirilmesi,

Akran desteğinin olması,

Fiziksel yakınlık, göz kontağı kurulması ve teşvik edilmesi,

Öğretmenin soru-cevap şeklinde, öğrencilerle sürekli iletişim hâlinde olması,

Olumlu davranışların ödüllendirilmesi, olumsuz davranışların ise görmezden gelinmesi,

Öğrencilerin kendi davranışlarını gözleyebilmesi için “kendini gözleme tekniğinin (dikkat

ediyor muyum?)” kullanılması,

Her öğrencinin performansını dersin sonunda özetleyerek güçlü ve zayıf yanlarına vurgu

yapılması gerekmektedir.

Öğrencilerin sessizliği tanımasının sağlanması ve sessizliği aramasına yol açma,

Hareket etmeye imkan tanıma,

Model olma,

Sınıfı stres ortamı olarak görmemesini sağlama,

Bireysel eğitim verme,

Çalışmalar sırasında öğrencilerin kendi hatalarını kendilerinin bulmasına olanak verilmesi

ve olumlu davranışların pekiştirilmesi,

Öğrencilerin motivasyonlarını ve ilgilerini desteklemek amacıyla aferin!, harikasın! gibi

sözel pekiştireçler ve bazen de bu sözlerin yazılı olduğu çıkartmalar verilerek

cesaretlendirilmesi,

Etkinliğin sonunda başarma duygusunu hissetmelerinin sağlanması gerekmektedir.

Page 76: 03 TT Ekler

Ekler “Genel Bilgiler” ___________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________

© MEB TTKB Teknoloji ve Tasarım Dersi Öğretim Programı Kılavuzu

329

Aile Eğitimi Ailelerin; çocuğu yetiştirmenin yanı sıra onların yeterlik ve yetersizlikleri ile eğitim ihtiyaçlarını

iyi bilen kişiler olabildikleri, eğitim almaları durumunda çocuklarının eğitimine daha etkin ve bilinçli bir

biçimde katılabildikleri bilinmektedir.

Çocuğun farklı alanlardaki gelişimini hızlandıracak ortamların düzenlenmesinde ailenin rolü

önemlidir.

Aile eğitimi, özel eğitime ihtiyacı olan tüm çocuklar için önemlidir. Çocukların başarıları

yalnızca okulda aldıkları eğitime bağlı olmayıp evde aldıkları destek eğitime ve ailelerin eğitime

katılımına bağlıdır. Bu bakımdan öğretmen sürekli aile ile iş birliği içinde çalışmalıdır.

Özel Eğitime İhtiyaç Duyulan Öğrencilerin Başarılarının Değerlendirilmesi (Özel Hizmet Yönetmeliğine Göre) MADDE 24-(1) Kaynaştırma yoluyla eğitimlerine devam eden öğrencilerin başarılarının

değerlendirilmesinde ilgili mevzuatın yanında aşağıdaki hususlar dikkate alınır:

a) Bulunduğu okulun eğitim programını veya denkliği olan bir programı izleyen öğrencilerin

başarıları, devam ettikleri okulun sınıf geçme ve sınavlarla ilgili hükümlerine göre değerlendirilir.

Ancak, değerlendirmelerde öğrencilerin BEP’leri dikkate alınır.

b) Bulunduğu okulun eğitim programına denkliği olmayan bir özel eğitim programını izleyen

öğrencilerin başarılarının değerlendirilmesiyle ilgili işlemler, bu Yönetmeliğin 85 inci maddesindeki

ilgili hükümlere göre yapılır.

c) Öğrencilerin başarılarının değerlendirmesinde kullanılacak yöntem, teknik, ölçme araçları

ve değerlendirme süresi, değerlendirme zamanı, değerlendirme aralıkları, değerlendirmeden

sorumlu kişiler ve değerlendirmenin yapılacağı ortam, BEP geliştirme biriminin görüş ve önerileri

doğrultusunda belirlenir.

Ayrıntılı bilgi için Millî Eğitim

Bakanlığı Özel Eğitim

Rehberlik ve Danışma

Hizmetleri Genel

Müdürlüğünün ilgili internet

adresinde bulunan “Özel

Eğitim Hizmetleri

Yönetmeliği” incelenebilir.

Page 77: 03 TT Ekler

Ekler “Genel Bilgiler” ___________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________

© MEB TTKB Teknoloji ve Tasarım Dersi Öğretim Programı Kılavuzu

330

ç) Yazma güçlüğü olan öğrenciler ve özel öğrenme güçlüğü olan öğrencilerin

değerlendirilmesi sözlü, sözlü ifadede güçlük yaşayan öğrencilerin değerlendirilmesi ise yazılı olarak

yapılır. Yazılı ve sözlü ifade etme becerilerinde yetersizliği olan bireyler ise davranışlarının

gözlemlenmesi yoluyla değerlendirilir.

d) Yazılı sınavlar öğrencilerin yetersizlik türüne, eğitim performanslarına ve gelişim

özelliklerine göre çeşitlendirilir. Sınavlar kısa cevaplı ve az sorulu olarak düzenlenir.

e) Öğrenciler, yetersizliklerinden kaynaklanan güçlüklerini gidermek amacıyla sınavlarda

uygun araç-gereç, cihaz ve yöntemlerden yararlandırılır. İhtiyacı olan bireyler için yazılı sınavlarda

refakat etmek üzere bir öğretmen görevlendirilir.

f) Görme yetersizliği olan öğrencilerin yazılı sınavlarda Braille yazı olarak verdiği cevaplar

sınavdan hemen sonra öğretmenin öğrenciye okutmasıyla değerlendirilir. Bu öğrenciler, çizimli ve

şekilli sorulardan muaf tutulurlar. Az gören öğrenciler için sınav soruları kalın ve büyük puntolu

hazırlanır.

g) İşitme yetersizliği olan öğrenciler ilköğretim ve ortaöğretimde, istekleri doğrultusunda

yabancı dil programlarındaki bazı bilgi ve becerilerin öğretiminden veya dersin tamamından muaf

tutulurlar.

ğ) Zihinsel yetersizliği olan öğrenciler; dikkat, bellekte tutma ve hatırlama güçlükleri dikkate

alınarak daha sık aralıklarla değerlendirilirler.

h) Otistik bireyler ile duygusal ve davranış bozukluğu olan öğrencilerin değerlendirilmesi,

iletişim özellikleri ile sosyal-duygusal hazır bulunuşlukları dikkate alınarak yapılır.

ı) Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olan öğrencilerin değerlendirilmesi, bu

öğrencilerin özellikleri dikkate alınarak daha sık aralıklarla ve kısa süreli sınavlarla yapılır.

i) Kas ve sinir sistemi bozukluklarına bağlı motor becerilerde yetersizliği olan öğrenciler motor

beceri gerektiren derslerin uygulamalı bölümlerinden istekleri doğrultusunda muaf tutulurlar.

Page 78: 03 TT Ekler

Ekler “Genel Bilgiler” ___________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________

© MEB TTKB Teknoloji ve Tasarım Dersi Öğretim Programı Kılavuzu

331

TEKNOLOJİ VE TASARIM İŞLİĞİNİN DÜZENLENMESİ

Teknoloji ve Tasarım dersi işliğinin düzeni öğrenci başarısını artırmada etkendir. Öğrenciler

uygun düzenlenmiş bir öğrenme ortamında öğrenme ihtiyaçlarını daha kolay karşılarlar. Teknoloji ve

Tasarım işliği düzenlenirken aşağıdaki hususlar dikkate alınmalıdır:

İşliğin şekli ve boyutları içerisinde yer alacak donanımın nasıl düzenleneceğini etkiler.

Teknoloji ve Tasarım işliklerinin en ve boy oranı 1: 2 veya 1: 3 standart değerlerde

olmalıdır. Bu oran donanımın etkin şekilde kullanımını ve öğrencilerin çalışma alanında

rahat hareket etmelerini sağlar.

Teknoloji ve Tasarım işlikleri 20 öğrenci temel alınacak şekilde planlanmalı ve her öğrenci

için ayrılacak alan 4m² den az olmamalıdır. Buna göre okullarda Teknoloji ve Tasarım

dersi işlikleri için ayrılacak alan 80 – 100 m² olmalıdır.

İşlik sınıf içi, grup ve bireysel etkinlikleri gerçekleştirmeyi sağlayacak taşınabilir

mobilyalarla yarım ada şeklinde düzenlenmelidir. Taşınabilir mobilyalar yeniden

düzenlemeye imkân sağlar.

İşlikte var olan (kesme ve delme vb) donanımlar ve sabit mobilyalar çevre duvarı boyunca

yerleştirilmelidir. Yazı tahtası ve öğrenme araçları sabit mobilya ve donanımlardan

uzakta, öğrencilerin tartışma ve sunum yapabilecekleri esnek bir alanda yer almalıdır.

Bilgisayarlar sabit olmayan masalara yerleştirilmelidir. Bu esneklik etkinliğe göre

donanımı yeniden düzenlemeye imkân sağlar.

Depolama alanları öğrenme alanlarından doğrudan ulaşılabilir konumda olmalıdır. İş

masalarının alt bölümleri, işliğin daha etkin kullanımını sağlamak amacıyla depo dolapları

olarak tasarlanarak kullanılabilir.

Page 79: 03 TT Ekler

Ekler “Genel Bilgiler” ___________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________

© MEB TTKB Teknoloji ve Tasarım Dersi Öğretim Programı Kılavuzu

332

Mobilya düzeni öğrencilere tasarım ve yapımda rahat bir çalışma ortamı sağlamalıdır. İş

yüzeyleri ve donanımlar arasındaki mesafeler güvenli bir şekilde dolaşmaya elverişli

olmalı ve iş akışını kolaylaştıracak şekilde yerleştirilmelidir.

İşlik ortamında sağlık ve güvenlik ilkelerine uygun düzenlemeler yapılmalıdır.

Tekerlekli sandalye kullanan veya fiziksel engelli olan öğrenciler için her alana

taşınabilecek hareketli ve yüksekliği ayarlanabilir bir çalışma masası işlikte yer

almalıdır.

Teknoloji ve Tasarım işliklerinin düzenlenmesinde ana amaç; bireysel ve grup çalışmalarını

içeren tüm düzen, kurgu ve yapım kuşaklarında yer alan etkinliklere uyarlanabilecek esneklikte

olmasına dikkat edilmelidir. Bu amaçla yukarıda belirtilen hususlar dikkate alınarak öğrenme

alanlarını ve özel alanları kapsayan bir işlik planı aşağıdaki şemada gösterilmiştir.

Verilen bu işlik standardı ideal durumu yansıtmaktadır. Teknoloji ve Tasarım işliği okulların ve

çevrenin imkânları ölçüsünde planlanarak düzenlenir. Her okul en az bir alanı, Teknoloji ve Tasarım

işliği olarak düzenlemelidir.

Page 80: 03 TT Ekler

Ekler “Genel Bilgiler” ___________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________

© MEB TTKB Teknoloji ve Tasarım Dersi Öğretim Programı Kılavuzu

333

Merkezî Çalışma Alanı Öğrencilerin sınıfça veya küçük gruplar hâlinde düzen çalışmaları, tartışma, çizim, tasarım,

değerlendirme, yazma ve sunum gibi etkinlikleri yapabilecekleri, bireysel çalışmalarını

düzenleyebilecekleri ortamdır.

Merkezî çalışma alanının amacı, birlikte çalışmayı cesaretlendirmek ve öğrenme

gerçekleşirken etkileşimi ve tartışmayı desteklemektir. Bu nedenle merkezî çalışma alanı öğrencilerin

Page 81: 03 TT Ekler

Ekler “Genel Bilgiler” ___________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________

© MEB TTKB Teknoloji ve Tasarım Dersi Öğretim Programı Kılavuzu

334

birbirlerini, öğretmeni ve sunu ortamını görerek birlikte çalışmalarını desteklemeye, düşüncelerini ve

kaynakları paylaşarak etkileşimde bulunabilmelerine olanak verecek anlayışta düzenlenmelidir.

Bunun için “U”, “V” veya yarım daire şeklinde düzenlenecek bir oturma çevresi daha uyarıcı olacaktır.

Bu alanda gruptaki azami öğrenci sayısı dikkate alınarak bu alanda öğrenci çalışma masası (yazı ve

çizim amaçlı) ve tabureler bulundurulmalıdır.

Uygulama Alanı Öğrencilerin çalışmalarının yapım aşamasında kullanacakları alanı ifade eder. Öğrenciler

yapım kuşağında yer alan etkinliklerin “yapım” aşamasında bu alanı kullanırlar. Kullanacakları

malzemeyi işlemeye ve birleştirmeye yönelik işlemler burada gerçekleştirirler. İşlemleri

gerçekleştirmeye yönelik uygun özellikte iş masaları bulundurulmalıdır.

Öğretmen Alanı Öğretmen alanı, öğretmenin sınıfta ilgi ve merak uyandıran bir atmosfer yaratmasına,

öğrenme için gerekli düzeni sağlamasına, öğrenme etkinliklerinin sunumuna ve organize edilmesine,

öğrencilerin derse katılımında süreklilik oluşturmasına ve zamanı etkili kullanmasına olanak verecek

anlayışta düzenlenmelidir. Öğretmen çalışma masasının, öğretmenin yüzünün öğrencilerin yüzlerine

dönük olacak şekilde yerleştirilmesi gerekir. Sunu yapılırken bütün öğrenciler kolayca görülebilmeli

ve onlarla göz teması kurulabilmelidir. Bu, öğrencilerin öğrenmeye yoğunlaşmasını ve öğretmenle

etkileşimini artıracaktır.

Öğretmen alanında, öğretmenin sınıf yönetimine yönelik ihtiyaçlarını karşılayacak donanım

bulunmalıdır. Öğrenciler buradaki bilgisayar aracılığı ile araştırma, tasarım günlükleri yazma ve sunu

programlarıyla çalışmasını tanıtma etkinliklerini gerçekleştirebilir.

Page 82: 03 TT Ekler

Ekler “Genel Bilgiler” ___________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________

© MEB TTKB Teknoloji ve Tasarım Dersi Öğretim Programı Kılavuzu

335

Bu amaçları gerçekleştirmeye yönelik olarak bu alanda; bilgisayar (internet bağlantılı), yazıcı,

dolaplar, çalışma masası, sandalye ve yazı tahtası bulundurulmalıdır.

Öğretim Araç ve Gereçleri Alanı Teknoloji ve Tasarım Dersi Öğretim Programı’nda yer alan etkinlikler planlanırken yazılı ve

basılı materyallerden araştırma yapma, tanıtımı hazırlama, günlük yazma vb. gibi öğretme-öğrenme

etkinliklerini destekleyici ve zenginleştirici çalışmalara yer verilmiştir. Bu etkinliklerin

düzenlenmesinde öğretim araç ve gereçleri alanında bulunan ortamlardan yararlanılacaktır.

Bu alanda çizim araçları, kitap, dergi, ansiklopedi gibi başvuru kaynaklarına, poster, öğrenci

çalışmaları ve üç boyutlu tasarım modellerine yer verilmelidir.

Depo Alanı Yarı mamul gereçlerin depolandığı alanı kapsar. Gereçler özelliklerine göre dolap içerisinde

ayrı bölmelerde depolanmalıdır. Bunun için dolap içerisine yerleştirilecek taşınır raflardan

yararlanılabilir.

Tasarımın yapım aşamasında öğrencilerin gereçleri işlemedeki ihtiyaçlarını karşılayan küçük

el aletlerinin bulunduğu alandır. Bu alanda yer alan el aletleri duvara monte edilmiş ahşap veya çelik

panolar üzerinde bulundurulmalıdır. Güvenlik önlemi olarak panolar kapaklı olarak düzenlenebilir.

Proje Depo Alanı Öğrencilerin tasarım ve yapım etkinleri süresince oluşturdukları çizimler, fotoğraflar, bilgisayar

çıktıları, inşa edilmiş ürünler gibi çalışmaların saklandığı alandır. Öğrenci ürünleri bu alanda sergi ve

değerlendirme amaçlı olarak saklanabilir. Ayrıca çalışmalar imkânlar ölçüsünde daha sonraki

etkinliklerde örnek olarak kullanılmak amacıyla fotoğraf veya video formatında kayıt altına alınabilir.

Page 83: 03 TT Ekler

Ekler “Genel Bilgiler” ___________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________

© MEB TTKB Teknoloji ve Tasarım Dersi Öğretim Programı Kılavuzu

336

İnşa edilen ürünler farklı boyutlarda olacağından depolama koşulları buna uygun olarak

düzenlenmelidir. Dolap ve raflar öğrencilerin erişebileceği yükseklikte olmalıdır.

Sağlık ve Güvenlik Teknoloji ve Tasarım işlikleri yapıma yönelik çeşitli alet ve makineleri içerdiğinden okullardaki

diğer alanlardan farklı özel bir çevreye sahiptir. Bu nedenle Teknoloji ve Tasarım işliklerinin kendine

özgü sağlık ve güvenlik kuralları vardır. Aşağıda Teknoloji ve Tasarım işliklerinin düzenlenmesinde

uyulması gereken genel sağlık ve güvenlik ilkeleri verilmiştir.

İşlik çalışmalarında oluşabilecek kazalardan öğrencilerin korunması önemlidir. Öğrencileri

kazalardan korumak teknoloji ve tasarım öğretmeninin görevidir. İş kazalarını önlemek için işlikte

aşağıda belirtilen önlemler alınmalıdır:

Öğrencilerin dikkatini çekmek amacıyla işlikte, iş güvenliği ile ilgili yasaklayıcı ve uyarıcı

işaretler gerekli yerlere asılmalıdır.

Öğrenciler çalışmasını bilmedikleri araçları kullanmamaları konusunda uyarılmalı ve emin

olmadıkları konuları mutlaka öğretmenine sormalıdır.

Öğrencilere var olan donanımları; işlem sırasına göre nasıl çalıştıracaklarını, çalışma

sırasında uyacakları kuralları, kazaların nerelerde oluşabileceğini ve donanımı nasıl

durduracaklarını gösterdikten sonra kullanmalarına izin verilmelidir.

Var olan donanımların yanına öğrencilerin görebileceği şekilde bir kullanma yönergesi

asılmalıdır.

Var olan işleme araçlarının etrafında güvenli bir hareket alanı bırakılmalı, öğrenciler

çalışan öğrencilerin hareketlerini engellemeyecek uzaklıkta bulunmalıdır.

Page 84: 03 TT Ekler

Ekler “Genel Bilgiler” ___________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________

© MEB TTKB Teknoloji ve Tasarım Dersi Öğretim Programı Kılavuzu

337

Teknoloji ve Tasarım işlikleri için ayrı bir elektrik panosu düzenlenmeli ve bu pano

içerisinde, acil durumlarda işlikteki tüm akımı kesecek kırmızı renkli bir şalter

bulunmalıdır.

Tabureler takılarak düşme ve çarpmaya neden olacağından merkezî çalışma alanının

dışına çıkarılmamalıdır.

Öğrencilere boya, toz vb. dış etkilerden korunmaları ve çalışırken rahat hareket

edebilmeleri için koruyucu giysi giydirilebilir. Bu amaçla Teknoloji ve Tasarım işliklerinde

koruyucu giysi olarak askılı önlük kullanılabilir.

İlk Yardım Donanımı

Teknoloji ve Tasarım öğretmeni işlikte oluşabilecek kazalara yönelik ilk yardımı yapabilecek

niteliklere sahip olmalıdır. Çünkü yaralanma sonrası yapılan ilk müdahale, kurtarıcı ve önleyici bir

nitelik taşır. Teknoloji ve Tasarım işliğinde meydana gelebilecek iş kazalarında ilk müdahaleyi

yapabilmek için ilk yardım dolabı bulundurulmalıdır. İlk yardım dolabı herkes tarafından kolayca

görülebilecek ve ulaşılabilecek yerde olmalıdır. Teknoloji ve Tasarım işliklerinde ilk yardım dolabı

öğretmen alanına yakın bir yere yerleştirilebilir. İlk yardım dolabı TS 12598 (okullarda kullanım için)

standardında yer alan ilaç ve malzemeleri bulunduracak şekilde düzenlenmelidir. Ayrıca yangın

söndürme cihazı bulundurulabilir.

Page 85: 03 TT Ekler

Ekler “Genel Bilgiler” ___________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________

© MEB TTKB Teknoloji ve Tasarım Dersi Öğretim Programı Kılavuzu

338

ETKİNLİKLERİN SINIFLARA GÖRE DAĞILIMI

KUŞAKLARSINIFLAR

“DÜZEN” “KURGU” “YAPIM”

6. SINIF “İlk Adım”

“Düzen Oluşturalım”

“Düşünelim Çözelim”

“Hayallerim Çizgide Saklı”

“Bulunan Eşyaları Sahiplerine

Ulaştıralım”

“Tasarımımı Üretiyorum”

7. SINIF “İlk Adım”(*)

“Birimden Bütüne”

“Düşünelim Çözelim”(*)

“Hayallerimdeki Değişim ve

Gelişim”

“Bulunan Eşyaları Sahiplerine

Ulaştıralım” (*)

“Üretiyorum”

8. SINIF “İlk Adım”(*)

“Birimden Bütüne”(**)

“Bütünde Farklılık”

“Düşünelim Çözelim”(*)

“Düşüncelerimizi Nasıl

Koruyalım?”

“Bulunan Eşyaları Sahiplerine

Ulaştıralım” (*)

“Nasıl Tanıtalım?”

(*) Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığının 21.03.2006 tarih ve 24 sayılı kararı gereği 2006–2007 Eğitim Öğretim yılına mahsus olmak üzere

okutulacak temel etkinliklerdir.

(**) 2006–2007 eğitim öğretim yılına mahsus olmak üzere bu etkinliğin yalnızca giriş kısmında yer alan kavramların yapılandırılması

amacıyla sınıfça gerçekleştirilecektir. Not: Zümre öğretmenlerince “Bulunan Eşyaları Sahiplerine Ulaştıralım” etkinliği yerine farklı bir sorun ve ihtiyacın tanımlandığı ve tasarım

sürecinin grup olarak yaşatıldığı farklı bir etkinlik planlanabilir.

Page 86: 03 TT Ekler

Ekler “Genel Bilgiler” ___________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________

© MEB TTKB Teknoloji ve Tasarım Dersi Öğretim Programı Kılavuzu

339

ETKİNLİKLER İÇİN AYRILACAK SÜRELER

SINIFLAR KUŞAKLAR ETKİNLİKLER SÜRE (DERS SAATİ)

“İlk Adım” 4 Düzen

“Düzen Oluşturalım” 12

“Düşünelim Çözelim” 6 Kurgu

“Hayallerim Çizgide Saklı” 14

“Bulunan Eşyaları Sahiplerine Ulaştıralım” 16

6. SINIF

Yapım “Tasarımımı Üretiyorum” 20

Düzen “Birimden Bütüne” 16

Kurgu “Hayallerimdeki Değişim ve Gelişim” 20 7. SINIF

Yapım “Üretiyorum” 36

Düzen “Bütünde Farklılık” 16

Kurgu “Düşüncelerimizi Nasıl Koruyalım?” 20 8. SINIF

Yapım “Nasıl Tanıtalım?” 36

NOT: 1. 2006–2007 Eğitim ve Öğretim yılına mahsus olmak üzere hazırlanacak yıllık planlarda etkinliklere verilecek sürelerin tespitinde “etkinliklerin sınıflara göre dağılımı” tablosundaki açıklamalar dikkate alınır.

2. Yıllık planlar, programda verilen tablolardaki kazanımlar etkinlik için ayrılan sürelere yayılarak planlanır. Ağustos 2005 tarih ve 2575 sayılı tebliğler dergisinden yayınlanan Talim ve Terbiye Kurulu kararı gereği Teknoloji ve Tasarım dersi için günlük plan hazırlanmaz. Program kılavuzunda verilen etkinlikler günlük plan olarak kullanılır.

Page 87: 03 TT Ekler

Ekler “Kaynakça” ___________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________

© MEB TTKB Teknoloji ve Tasarım Dersi Öğretim Programı Kılavuzu

340

KAYNAKÇA

AİRASİAN, P.W, Classroom assessment (second edition), McGraw – Hill, Inc.: NY.

GOODRİCH, A. H. Understanding rubrics, 1994.

BACANLI, H., Gelişim ve Öğrenme, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara, 2000.

BOYDAK, A., Beyin Yarım Kürelerinin Gizemi, Beyaz Yayınları, İstanbul,2004.

BOYDAK, A., Öğrenme Stilleri, Beyaz Yayınları, İstanbul, 2003.

GÖKAYDIN, N., Temel Sanat Eğitimi, Millî Eğitim Bakanlığı Yayınları, Ankara, 2002.

GÖKAYDIN, N., Eğitimde Tasarım ve Görsel Algı, Sedir Yayınevi, Ankara 1990.

ELÇİ, Ş., İnovasyon Kalkınmanın ve Rekabetin Anahtarı, Ankara, 2006. HALADYNA, T.M., Writing test items to evaluate higher order thinking. Allyn and Bacon

Boston, 1997.

KUBİSZYN, T. ve Borich, G., Educational testing and measurement: classroom application and practice, John Wiley & Sons, Inc., USA, 2003. MOSKAL, B. M., Scoring rubric: what, when and how?, Pratical Assessment, 2000

ÖZÇELİK, D.A., Ölçme ve Değerlendirme, ÖSYM Yayınları (3. Basım), Ankara, 1998.

Research & Evaluation. http://ericae.net/pare/getvn.asp?v=7&n=3.

SELÇUK, Z., Gelişim ve Öğrenme, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara, 2003.

ŞAHİNEL, M., Etkin Öğrenme, PagemA Yayıncılık, Ankara, 2003.

TÜRK DİL KURUMU, Türkçe Sözlük, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara, 2005.

TÜRK DİL KURUMU, Yazım Kılavuzu, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara, 2006.

http://learnweb.harvard.edu/alps/thinking/docs/rubricar.htm.

YILDIRIM, C., Eğitimde Ölçme ve Değerlendirme, ÖSYM Yayınları (4.Basım),

Ankara,1999.

Page 88: 03 TT Ekler

Ekler “Kaynakça” ___________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________

© MEB TTKB Teknoloji ve Tasarım Dersi Öğretim Programı Kılavuzu

341

CELLEK,T., http://www.netyorum/sayı/125/20030313–05.htm, 2003.

Teknoloji Yönetim Derneği, Eski Köye Yeni Âdet, http://www.projeekin.org, 2006.

ESİNOĞLU,B., Buruşuk Gömleğin Hikâyesi,

http://www.ekometre.com/getarticle.asp?article_id=805&author_id=3.

WEB ADRESLERİ: Amerika Birleşik Devletleri Patent Kurumu, http://www.uspto.gov/

Avrupa Patent Ofisi, (EPO).http://www.wipo.int/portal/index.html.en

Avrasya Patent Ofisi.http://www.eapo.org/index_eng.html

Dünya Fikri Mülkiyet Teşkilatı, ( WIPO).http://www.wipo.int/portal/index.html.en

Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi Geliştirme Başkanlığı, http//www.kosgeb.gov.tr

Türk Patent Enstitüsü, http://www.turkpatent.gov.tr

Türkiye Bilimsel Araştırmalar Kurumu, http//www.tubitak.gov.tr

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, http//www.tobb.org.tr

Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı, http://www.ttgv.gov.tr