01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok...

140
Önsöz 7 Önsöz

Transcript of 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok...

Page 1: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Önsöz

7

Önsöz

Page 2: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Zor Zamanlarda Emek: Çalışma Yaşamının Güncel Sorunları

8

Page 3: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

9

BşRşNCş BÖLÜM

ÇALI%MA şKTşSADI

Page 4: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında
Page 5: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Türkiye’de Sınıfsal Bölüşüm Göstergeleri, 2003-2014

11

Türkiye’de Sınıfsal Bölüşüm Göstergeleri, 2003-20141

Korkut Boratav*

GirişGirişGirişGiriş Bu makalede, 2003-2014 döneminde Türkiye’de sınıflar arası ge-lir daŞılımı incelenecektir. Bu yılların devraldıŞı ortama ışık tut-mak için, önceki dönemlerin, özellikle 1998-2002’nin bulguları da kullanılacaktır.

Seçilen zaman aralıŞı Türkiye’nin AKP tarafından yönetildiŞi dönemin büyük bölümünü kapsıyor. Bu deŞişikliklere AKP ikti-darının katkıları olmuş mudur? Devletin, dolayısıyla siyasi ikti-darların bölüşüm ilişkileri üzerindeki etkilerini yeni baştan tar-tışmak gereksizdir. Türkiye’de de Cumhuriyet tarihinin her dö-nemini, bu tür etkiler biçimlendirmiştir. Ancak, bu soru, bu ma-kalenin ana gündemi içinde yer almıyor; dolaylı olarak yanıtla-nıyor. Bu makalede incelenen dönemde gelir daŞılımını etkile-yen, bazen belirleyen politika öŞelerinin dökümüne2 sadece de-Şiniliyor; sonuçlar üzerinde odaklanılıyor. Bu baŞlamda tek bir hatırlatma ile yetineyim: Türkiye’de 1980 sonrasında iktisat poli-tikalarına egemen olan ve gelir daŞılımını da etkileyen neoliberal –––––––––––––––––––––– * Prof. Dr. 1 Bu makalenin nicel bulguları ve bunlara ilişkin çözümlemeler, BaŞımsız Sosyal Bi-

limciler’in ortaklaşa bir çalışma ürünü olarak 2016’da yayımlanan kitabının bazı ke-simlerinde [BSB (2016)] yer almaktadır. Sözü geçen çalışmanın içinde ben de yer al-dım ve bu makalede kapsanan bulgulara, yorumlara doŞrudan katkı yaptım. Makale, böylece, önceki bir araştırmanın, bazı eklentiler de içeren bir uzantısı, türevi olmak-tadır. Yeni, farklı deŞerlendirmelerin sorumluluŞu bana aittir.

2 Bu konuda bk. Boratav (2015, Bölüm 10) ve BSB (2016, 55-105).

Page 6: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Zor Zamanlarda Emek: Çalışma Yaşamının Güncel Sorunları

12

yaklaşımın son aşaması 1998’deki IMF programı ile başlamış; Dünya Bankası’nın da katılımıyla kesintisiz Mayıs 2008’e kadar sürmüş; makro-ekonomik çerçevesi, ana hatlarıyla AKP hükü-metleri tarafından sonraki yıllarda da uygulanmıştır.

Makalenin başlıŞı, kişisel gelir daŞılımını kapsayan bir ince-lemeyi dışlamaktadır. Bölüşüm ilişkilerinin dinamik çekirdeŞi, devlet aygıtının da kritik bir rol veya konum üstlendiŞi sınıflar arasında ilişkiler, mücadeleler içinde gerçekleşir. Kişisel gelir da-Şılımı da, bu süreçler sonunda belirlenen sınıflar-arası bölüşü-mün bir türevi ve istatistiksel bir yansımasıdır.3

Sınıflar-arası gelir daŞılımı ise, iki temel sorunun Türkiye baŞlamında yanıtlanmasını gerektirir. “Hangi sınıflar?” ve “hangi gelir toplamı?”.

Türkiye kapitalizminin temel (birincil) bölüşüm ilişkilerin-den hareket ederek, dolaysız üreticiler (işçi sınıfı, küçük işletme-ci veya kiracı köylülük, diŞer küçük üreticiler) ve onların yarat-tıŞı “aaaarrrrtıktıktıktık”a el koyan gruplar (sınaî, finansal, ticarî kapitalistler, toprak aŞaları) hareket noktasını oluşturabilir. Devlet aygıtı ve piyasa ilişkileri, artık’ın ara sınıflar, tabakalar arasındaki ikincil paylaşımını gerçekleştirir. Kendi hesabına çalışan profesyonel meslek sahipleri dışında, çeşitli küçük burjuvazi katmanlarının ve burjuvazinin (“maaşlı” statüde yer alan) yöneticilerinin ta-nımlanması, ayrıştırılması gerekir. Kavramlaştırma4 aşılsa dahi, ampirik güçlükler söz konusudur.

DaŞılımı araştırılacak, belirlenecek olan gelirler toplamında ise, hane halkı araştırmalarından elde edilen veriler ile sektörlere veya ulusal ekonomiye ait katma deŞer toplamları kullanılabilir.

TÜşK’in hane halkı bütçe anketlerindeki gelir, meslek ve ekonomik durum kayıtları ile istihdam verilerinin birleştirilme-sinden sınıfsal gelir tabloları türetmek mümkündür. Beyan edi-len gelirlerin Türkiye için genelleştirilmesi, ideal olarak “kullanı-labilir milli gelir” toplamına ulaşmalıdır. DaŞıtılmayan şirket kâr-

–––––––––––––––––––––– 3 Konunun ayrıntılı tartışmasını yarım yüzyıl boyunca yaptım. Örnek olarak bk. Bo-

ratav (1965, Bölüm I, Boratav 2011, 33-38). Benzer bir tartışma ve Türkiye’deki kişi-sel daŞılım bulguları üzerinde eleştirel bir deŞerlendirme için bk. BSB (2016, 107-108, 111-114).

4 Boratav (2015, 275-292).

Page 7: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Türkiye’de Sınıfsal Bölüşüm Göstergeleri, 2003-2014

13

ları bu toplamda yer almaz. Ayrıca, daŞıtılan kârların servete ek-lenen öŞeleri (genellikle) anketörlere “gelir” olarak beyan edil-mediŞi için, kârların toplam gelir içindeki payları düşük gösteri-lecektir. Zengin gelir vergisi mükelleflerinin gelirlerini anketör-lere sistematik olarak eksik beyan etmeleri5 ise ayrı bir sorundur.

Bahçe vd. (2011) ve BSB (2016, 122-140) bu doŞrultuda sü-regelen bir araştırmanın çerçevesini sunmakta; bulguları deŞer-lendirmekte, tartışmaktadır. Bulgular, sözü geçen sorunlara raŞ-men Türkiye toplumunun ayrıntılı bir sınıfsal haritasını çıkar-mıştır. Bu çerçeve, bence, ilerideki sınıf araştırmaları için saŞlıklı bir hareket noktasıdır.

Bütüncül hedef, doŞrudan doŞruya milli gelirdir. Milli geli-rin sınıflar-arası daŞılımını belirlemede ise, iki güzergâh söz ko-nusudur.

Birinci (ve daha iddialı) güzergâhta, ekonominin tamamen kapitalist üretim ilişkileri içinde olduŞu varsayılır ve milli gelir toplamından hareketle, artık deŞer oranartık deŞer oranartık deŞer oranartık deŞer oranıııı6 tahmin edilir. Türkiye için yapılan hesaplamalarda7, üretken kesimlerde daŞıtılan ücret-ler ile (köylülük dahil) “kendi hesabına çalışan” grupların gelir-leri deŞişir sermaye (V) olarak birleştirilmiş; milli gelirin geri ka-lan bölümü artık deŞer olarak tanımlanmıştır. BSB (2016, 119-122)’de bu yöntemle 1998-2009 için artık deŞer oranları tahmin edilmiştir.

şkinci güzergâh, geleneksel milli muhasebenin “gelir türleri-ne göre milli gelir” hesaplarından hareket eder. Bu yöntemin en bütüncül uygulaması, 2006’ya kadar TÜşK tarafından GSYHGSYHGSYHGSYH----Dolaylı vergiler = şşgücü ödemeleri + şşletme artıŞıDolaylı vergiler = şşgücü ödemeleri + şşletme artıŞıDolaylı vergiler = şşgücü ödemeleri + şşletme artıŞıDolaylı vergiler = şşgücü ödemeleri + şşletme artıŞı tanımı izle-nerek yapılmaktaydı. Süleyman Özmucur (1996), buradaki ikin-ci kategoriyi, tarımsal katma deŞer ile işletme artıŞına ayrıştırmış ve üç gelir türü içeren zaman serileri oluşturmuştu. Anonim şir-ketleşmenin yaygınlaştıŞı ekonomilerde, ücret, gayri safi kâr, ücret, gayri safi kâr, ücret, gayri safi kâr, ücret, gayri safi kâr, şirketleşmemiş işletme gelirişirketleşmemiş işletme gelirişirketleşmemiş işletme gelirişirketleşmemiş işletme geliri, öŞelerinden oluşan bir bölüşüm –––––––––––––––––––––– 5 Bu grupların payı, gerçektekinden düşük gösterilmiş olur. Ayrıca, siyasi belirsizlik

dönemlerinde ve vergi sisteminde olumsuz deŞişiklikler beklenirken eksik beyan oranları artar; gelir daŞılımının seyri de etkilenmiş olur.

6 Marxist terminoloji ile, V=Üretken sektörlerdeki ücretler; S=Artık deŞer; Milli ge-lir=V+S; Artık deŞer oranı=S/V’dir.

7 KarahanoŞulları (2009) ve BSB (2016).

Page 8: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Zor Zamanlarda Emek: Çalışma Yaşamının Güncel Sorunları

14

çerçevesi oluşturulabilir. Türkiye’de 500 büyük firma verileri, bu şirketler için brüt ücret / gayri safi kâr ayrımını belirleyebilmek-tedir. Çiftçi/köylü gelirleri ayrıştırıldıktan sonra dahi “kendi hesabına çalışan” ve “tarım-dışı, şirketleşmemiş işletme” gelirleri bir bakiye olarak kalacak ve bu heterojen toplamı bir sınıf harita-sına ayrıştırmak, daŞıtmak çok güç olacaktır.

Bu çetin sorun, milli gelirin tümünü ayrıntılı sınıf paylarına daŞıtmayı hedeflemekten kaynaklanıyor. Daha mütevazi bir he-def, şirketlerde, kamu kuruluşlarında, büyük-küçük işletmelerde işgücüne yapılan tüm ödemelerin (ücretlerin, yevmiyelerin, ma-aşların vd.) toplamını belirlemektir. Bu toplamın, ücret / milli gelir oranları biçiminde bir bölüşüm göstergesine taşınması söz konusu olabilir. Ne var ki, bu kavramlaştırma, ücret / kâr (veya işçi sınıfı / kapitalist) karşıtlıŞını kapsayamamaktadır.

Artık deŞer oranı hesaplamalarındaki bütünleştirme düzeyi-nin tartışmalı güçlüklerini, başta imalat sanayii olmak üzere, doŞrudan doŞruya üretken sektörlere inerek aşmak mümkün-dür. Piyasa fiyatları kullanılarak ara-mal girdileri ile sabit serma-ye amortismanı, satış hasılatından (cirodan) çıkarıldıŞında sek-törün katma deŞerine (KD’ye) ulaşılır. Katma deŞer ise gayri safi ücretler (W) ile gayri safi kârların (Π’nin) toplamına eşittir.

Böylece üretken kapitalist sektörlerde KD=W+Π özdeşliŞi geçerlidir. Gayri safi kâr ve ücret payları zıt yönlü hareket ede-cektir; zira, [(W/KD)+(Π/KD)]=1. W/ Π de sektöre ait (piyasa fi-yatlarıyla) artık deŞer oranını ifade eder.

1998 sonuna kadar TÜşK’in imalat sanayii istatistikleri, sek-tör içi ücret ve kâr paylarının izlenmesini mümkün kılan tutarlı seriler içeriyordu.

Üretim kollarına ait tutarlı ciro, girdi, amortisman bilgileri-ne toplam ücret verileri refakat etmiyorsa, sektör-içi katma deŞe-rin paylaşımını doŞrudan hesaplamak mümkün olmaz. Bunun yerine sektörel katma deŞer/üretim serileri, farklı kaynaklardan elde edilen birim ücret ve istihdam serileri ile birleştirilirse, ücret ücret ücret ücret ve kâr paylarının zaman içindeki deŞişim doŞrultusu ve kâr paylarının zaman içindeki deŞişim doŞrultusu ve kâr paylarının zaman içindeki deŞişim doŞrultusu ve kâr paylarının zaman içindeki deŞişim doŞrultusu tahmin edi-lebilir.

Farklı bir ifadeyle, elimizde toplam ücret ödemeleri yerine, sektöre ait saatlik, haftalık, aylık birim (işçi başına) ücret verileri

Page 9: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Türkiye’de Sınıfsal Bölüşüm Göstergeleri, 2003-2014

15

varsa, sektörün ücret/kâr paylarını doŞrudan elde edemeyiz. An-cak, bu anlamdaki birim ücret verileri, aynı (veya benzer) sek-törlerin katma deŞer ve istihdam verilerinden türetilen emek ve-rimi hareketleriyle karşılaştırılabilir: Emek verimi = Katma deŞer Emek verimi = Katma deŞer Emek verimi = Katma deŞer Emek verimi = Katma deŞer / şstihdam… / şstihdam… / şstihdam… / şstihdam… Sabit veya cari fiyatlarla emek verimi ile ücret seri-leri, böylece, yıllık deŞişim oranları veya endeks deŞerleri olarak karşılaştırılabilir. Ücret/emek verimi makasının açılması¸ katma deŞerdeki ücret payının yükselmesini, kâr payının düşmesini ifade etmektedir. Bu karşılaştırma yöntemi yakın dönemlerde yaygınlaşmıştır.8

Tarımda kapitalist çiftçiliŞin bünyesinde oluşan bölüşüm ilişkileri, yukarıdaki çerçeve içinde incelenebilir; ancak, kapsa-nan döneme ait verilerden yoksunuz. Benzer bir yoksunluk, bü-yük toprak sahipleri ile kiracı/ortakçı emekçiler arasındaki bölü-şüm göstergeleri için de geçerlidir. Öte yandan Türkiye tarımının en yaygın işletme biçiminin üretim araçlarında aile mülkiyetine üretim araçlarında aile mülkiyetine üretim araçlarında aile mülkiyetine üretim araçlarında aile mülkiyetine ve önemlive önemlive önemlive önemli ölçüde aile emeŞine dayanan ve piyasa için üretim y ölçüde aile emeŞine dayanan ve piyasa için üretim y ölçüde aile emeŞine dayanan ve piyasa için üretim y ölçüde aile emeŞine dayanan ve piyasa için üretim ya-a-a-a-pan küçük/pan küçük/pan küçük/pan küçük/orta üreticilere (köylülüŞe) orta üreticilere (köylülüŞe) orta üreticilere (köylülüŞe) orta üreticilere (köylülüŞe) dayandıŞı söylenebilir. Bu anlamdaki köylüler, Türkiye’deki dolaysız üreticilerin, işçi sını-fından sonra en kalabalık sınıfını oluşturur.

Egemen üretim biçimi kapitalizm ise, köylünün yarattıŞı ar-tıŞa, sermaye sınıfının iki alt öŞesi, ticari ve mali sermaye, piyasa ilişkileri içinde el koyar. Kapitalizm öncesine de uzanan9 bu üre-tim ilişkisi küçük (basit) meta üretimiküçük (basit) meta üretimiküçük (basit) meta üretimiküçük (basit) meta üretimi olarak adlandırılır. Küçük Küçük Küçük Küçük meta üretiminin meta üretiminin meta üretiminin meta üretiminin temel bölüşüm ilişkisi, nihaî piyasa fiyatı içinde küçük üretici tarafından yaratılan katma deŞerin paylaşım şema-sını içerir: Katma deŞer = Küçük üretici (köylü) geliri + Ticari Katma deŞer = Küçük üretici (köylü) geliri + Ticari Katma deŞer = Küçük üretici (köylü) geliri + Ticari Katma deŞer = Küçük üretici (köylü) geliri + Ticari kâr + Faiz. kâr + Faiz. kâr + Faiz. kâr + Faiz. Türkiye koşullarında devlet, bu şemanın içinde veya çeperinde daima etkili olmuştur. şhracat söz konusu olduŞunda ticarî kârın yerli/yabancı öŞeleri ayrıştırılabilir.

Bu hesaplamanın yapılabilmesi için tarımsal ürünü son pa-zarlama noktasına kadar izlemek; nihai fiyata kadar uzanan ara aşamaların (ek üretim, işleme, taşıma, depolama vd) maliyet ka-lemlerinde içerilen ek katma deŞer öŞelerini düşmek gerekir.

–––––––––––––––––––––– 8 Örnek olarak bk. ILO (2013, 45-48). 9 Pre-kapitalist toplumlarda var olan küçük meta üretiminde ise köylüler, tüccar ve te-

feci ile karşıtlık ilişkisi içinde yer alırlar.

Page 10: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Zor Zamanlarda Emek: Çalışma Yaşamının Güncel Sorunları

16

Bu çerçevedeki bir bölüşüm incelemesini Türkiye tarımının tümü veya tek tek ana ürünleri için kesintisiz olarak yapmak bu-gün için söz konusu deŞildir. Köylerde, tarımsal işletmelerde üreticilerle yapılan anket çalışmaları kısa dönemlik verilerin tü-retilebileceŞini göstermiştir10.

Tarımın tümünü kapsayan ve yukarıdaki çerçeveye oturan bölüşüm serilerinin oluşturulması, veri kısıtları nedeniyle müm-kün olmuyorsa, ücret/emek verimi hareketleri için yukarıda açık-lanan yaklaşımın, ileri ve geri fiyat marjları (makasları) içinileri ve geri fiyat marjları (makasları) içinileri ve geri fiyat marjları (makasları) içinileri ve geri fiyat marjları (makasları) için çe-şitli ürünlerde hesaplanması, hatta kesintisiz serilerin oluşturul-ması mümkündür.

Yukarıda çizilen bölüşüm göstergelerinden bir bölümünün Türkiye’de 2003 sonrasındaki seyri aşaŞıda incelenecek; tartışıla-caktır.

Esas olarak temel (birincil) bölüşüm ilişkileri temel (birincil) bölüşüm ilişkileri temel (birincil) bölüşüm ilişkileri temel (birincil) bölüşüm ilişkileri üzerinde du-rulacaktır. Bu, Türkiye toplumunun en kalabalık dolaysız üreti-cilerini oluşturan işçi sınıfı aŞırlıklı bir inceleme anlamına geli-yor. Bu çerçevede, milli gelirde ücret payı; sınaî katma deŞerde ücret/kâr payları ile ücret/emek verimi bulguları sunulacak; tartı-şılacaktır. şşçi sınıfı ile kapitalistler arasındaki bölüşüm ilişkile-rindeki deŞişmelere böylece ışık tutulacaktır.

Temel bölüşüm ilişkilerinin ikinci ayaŞı, dolaysız üreticile-rin diŞer büyük bölümünü oluşturan köylülük ile sermaye ara-sındaki baŞlantılara ışık tutacaktır. Güncel veriler, bu baŞlantıla-rın geri piyasa ilişkileri içinde izlenmesine imkân vermektedir.

Son olarak, temel bölüşüm göstergelerindeki hareketlerin, ikincil (talî) bölüşüm ilişkileri veya gelirin yeniden paylaşım sikincil (talî) bölüşüm ilişkileri veya gelirin yeniden paylaşım sikincil (talî) bölüşüm ilişkileri veya gelirin yeniden paylaşım sikincil (talî) bölüşüm ilişkileri veya gelirin yeniden paylaşım sü-ü-ü-ü-reci içinde reci içinde reci içinde reci içinde hangi doŞrultuda deŞişmiş olduŞu sorgulanacak; bazı nicel göstergelerle tartışılacaktır.

Temel Bölüşüm şlişkileri: şşçi SınıfıTemel Bölüşüm şlişkileri: şşçi SınıfıTemel Bölüşüm şlişkileri: şşçi SınıfıTemel Bölüşüm şlişkileri: şşçi Sınıfı

şşçi sınıfının tüm diŞer sınıflar karşısındaki göreli durumunu be-lirleyen bir gösterge olarak milli gelirde ücretlerin payını Tablo I sunmaktadır.

–––––––––––––––––––––– 10 Bazı örnekler Boratav (2004, 79-84 ve 203-214)’te yer alıyor.

Page 11: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Türkiye’de Sınıfsal Bölüşüm Göstergeleri, 2003-2014

17

Tablo I, ILO’nun AB/AMECO veri tabanından aktardıŞı Tür-kiye’de emek payı emek payı emek payı emek payı bulgularından türetilmiştir. Bu bulgularda, neoklasik geleneŞin faktör gelirleri anlayışı izlenerek “kendi he-sabına çalışanlar” katmanının gelirlerinin bir bölümü, emek geli-ri olarak tanımlanmaktadır. Sütun 1, emek payı içindeki “saf üc-ret payı”nın ayrıca türetilmesi ile oluşmuştur11. Tablonun son beş satırı, belirtilen dönemlerde yıllık ortalama deŞişim oranları-nı (%’ler olarak) vermektedir.

1998-2013’ün tümü dikkate alındıŞında, saf ücret payının düştüŞü belirleniyor. Bu aşınmanın, aşaŞı yukarı tümüyle AKP yıllarında gerçekleştiŞi de dikkat çekicidir. Neoliberal programın son dalgasının başlatıldıŞı; ayrıca, iki krizi içeren ve kişi başına milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir.

şstihdamın yapısında istikrar gösteren duraŞan veya olgun ekonomilerde saf ücret payı, işçi sınıfının göreli durumunu yan-sıtan bir bölüşüm göstergesi olarak yorumlanabilir. Türkiye için bu durum geçerli deŞildir. Tablo 1’de kapsanan 1997-2013 dö-neminde toplam istihdamda ücretli/yevmiyeli grubun payı yüzde 61,1’den 73,3’e yükselmiştir. şstihdamdaki bu yapısal dönüşü-mün bölüşüm boyutundan arındırılması gerekir. Bu “arındırma”, sütun 2’de “düzeltili ücret payı” (DÜP) hesaplanarak12 yapılıyor.

Ücretlilerin faal nüfustaki payının deŞişimini dikkate alan bu göstergeye göre, işçi sınıfının ortalama gelirlerle ifade edilen göreli durumu 2003-2013 yıllarının bütününde ve tüm alt dö-nemlerde bozulmuştur. Dönemler arasında, sadece aşınmanın temposu farklılaşmaktadır. DÜP’nin seyri belirlemektedir ki, dö-

–––––––––––––––––––––– 11 ILO/AMECO bulgularında, “kendi hesabına çalışanlar” gelirleri içinde, ekonominin

ortalama ücretlerine tekabül eden öŞe “itibarî ücret” olarak tanımlanıyor. Bu öŞeye, (tablolarda ayrıca verilmeyen) hakiki ücret gelirleri eklendiŞinde elde edilen toplam (yanıltıcı bir terim olan) “uyarlanmış ücretler “ olarak adlandırılıyor. Aslında kaste-dilen emek gelirleriemek gelirleriemek gelirleriemek gelirleridir ve milli gelire oranlandıŞında emek payıdır. emek payıdır. emek payıdır. emek payıdır. Bu hesaplamada örtülü olarak yer alan “saf ücretler” (ve ücret payı), TÜşK’in istihdam verileri esas alınarak, ters doŞrultuda bir işlemle tahmin edilmiştir: Emekçiler = Ücretliler + kendi Emekçiler = Ücretliler + kendi Emekçiler = Ücretliler + kendi Emekçiler = Ücretliler + kendi hesabına çalışanlar.hesabına çalışanlar.hesabına çalışanlar.hesabına çalışanlar. Ücret payı=Emek pÜcret payı=Emek pÜcret payı=Emek pÜcret payı=Emek paaaayıyıyıyı/(emekçiler/ücretliler)./(emekçiler/ücretliler)./(emekçiler/ücretliler)./(emekçiler/ücretliler).

12 Düzeltili ücret payı (DÜP)=Ücret payı/(ücretliler/toplam emekçiler). Bu oran sütun 2’de yüzde olarak ifade edilmiştir. W,Y,L ve N (aynı sırayla) ücret, toplam gelir, işçi-ler ve toplam emekçiler ise, DÜP =(W/Y)/(L/N)’dir. Bu göstergenin alternatif bir bi-çimi, Parite oranı=(W/L)/(Y/N) olarak tanımlanabilir.

Page 12: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Zor Zamanlarda Emek: Çalışma Yaşamının Güncel Sorunları

18

nem boyunca işçi başına düşen ücretler, “kişi başına emekçi ge-lirleri”nin gerisinde seyretmiştir.

Yukarıda tartışıldıŞı gibi “saf veya düzeltili ücret payı” ince-lemesi, işçi sınıfının göreli durumunu tüm diŞer sınıflarla karşı-laştırdıŞı için, doŞrudan doŞruya ücret/kâr karşıtlıŞını veremez.

Bu çerçevede ideal hesaplama doŞrudan doŞruya katma de-Şer paylarına ulaşmaktır. 1998 sonrası için bunun mümkün ol-madıŞını yukarıda belirttik. Bu göstergenin sadece ekonomik de-Şil, siyasi gelişmelere ışık tutabileceŞi, daha önceki bulgulara hızla göz atarak anlaşılabilecektir. Tablo 2 bu amaçla sunuluyor. Sınaî katma deŞerde ücret payındaki deŞişme, sadece kısa dö-nemli zirve ve dip (dönüm) tarihleri için verilmektedir.

Kısa bir deŞerlendirme yapalım: 12 Mart rejiminin bölüşüm ilişkilerine yansıması ılımlıdır. 12 Eylül rejiminin bir ekonomik gerekçesi, 1979’da ücret payının zirveye tırmanması olarak gö-rülmelidir. Aynı rejimin bölüşüm yansıması ise 1979-1988 yılla-rında sınaî katma deŞerde ücret payındaki dramatik aşınma ola-rak gözleniyor çıkıyor.

Aynı göstergeyi izlediŞimizde, 1989-1993’ü işçi sınıfının rö-vanş yılları; 1994 krizinin kâr payı lehine gerçekleştirdiŞi geçici düzelme; 1995-1998’i ise (burjuvazinin söylemi ile) koalisyon hükümetlerinin “popülizme teslimiyet yılları” olarak nitelendi-rebiliyoruz. 1998, bu nedenle, Türkiye’nin egemen sınıfları tara-fından IMF’ye çıkarılan davetle sonuçlanmıştır. Bu baŞlantı, AKP yıllarının bölüşüm önceliklerini de belirleyecektir.

Bu belirlenmenin sonuçlarını, önce, ücret/verim makaslarını gözleyerek inceleyelim. Tablo 3, üç serinin, ücret/verim hareket-lerini, trend denklemlerinden türetilen yıllık (ortalama) deŞişim oranlarını da içererek sunuyor. Dönem eŞilimlerini özetleyelim:

1998199819981998----2002 döneminde2002 döneminde2002 döneminde2002 döneminde, sözü geçen makas açılmıştır. Ücret-ler lehindeki bu saptama, Tablo 1’in saf ücret payıyla ilgili bul-gusu (sütun 1) ile tutarlıdır. Kabaca sıfır büyümenin yaşandıŞı bu beş yıl içinde sanayi sektörü katma deŞeri içinde kâr payı sanayi sektörü katma deŞeri içinde kâr payı sanayi sektörü katma deŞeri içinde kâr payı sanayi sektörü katma deŞeri içinde kâr payı aşınmıştır.aşınmıştır.aşınmıştır.aşınmıştır.

AKPAKPAKPAKP’’’’li yılların (2003li yılların (2003li yılların (2003li yılların (2003----2013) tümü içinde, ücret/verim makası 2013) tümü içinde, ücret/verim makası 2013) tümü içinde, ücret/verim makası 2013) tümü içinde, ücret/verim makası daralmış; daralmış; daralmış; daralmış; işçilerin katma deŞerdeki payları aşınmıştır. Yıllık orta-lama deŞişim oranı, yüzde olarak -1,7 ile

Page 13: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Türkiye’de Sınıfsal Bölüşüm Göstergeleri, 2003-2014

19

-2,6 arasında seyretmiştir. AKPAKPAKPAKP’’’’nin ilk beş yılı, kâr oranlarının hızla tırmandıŞı bir dnin ilk beş yılı, kâr oranlarının hızla tırmandıŞı bir dnin ilk beş yılı, kâr oranlarının hızla tırmandıŞı bir dnin ilk beş yılı, kâr oranlarının hızla tırmandıŞı bir dö-ö-ö-ö-

nemdir. nemdir. nemdir. nemdir. Ücret/verim makasında yıllık ortalama deŞişim yüzde olarak -4,5 ile -5,3 olarak belirlenmektedir.

2008200820082008----2013 döneminde ise, üç serinin bulguları farklılaşma2013 döneminde ise, üç serinin bulguları farklılaşma2013 döneminde ise, üç serinin bulguları farklılaşma2013 döneminde ise, üç serinin bulguları farklılaşmak-k-k-k-tadır. tadır. tadır. tadır. Kâr payındaki artış eŞilimi, TşSK verilerine göre (sütun 3), sürmüş, ancak yavaşlamış; Kalkınma BakanlıŞı verilerine (sütun 1’e) göre durmuştur. TÜşK bulguları (sütün 2) ise ücret payı le-hine bir dönüşüm göstermektedir. Bu saptamalar, Tablo 1 ile bir-leştirilirse, AKP iktidarının son beş yılında, ücretler aleyhindeki bölüşüm eŞilimin en azından frenlendiŞi ortaya çıkıyor.

Üç veri kaynaŞı da 2012-2013’te katma deŞerde emek pa-yında yükselme belirlemektedir. Bu yıllarda işgücü piyasaların-daki esnekleşme eŞiliminin süregeldiŞini de biliyoruz. Bu iki ol-gunun birlikteliŞini açıklayabilecek etkenler, örneŞin asgari üc-retlerin artış temposu, emek verimi hareketlerindeki belirgin bir yavaşlama, ekonominin durgunlaştıŞı bir dönemin kârları aşındı-ran özellikleri ve sanayinin yüksek ücretli alt-sektörlerinin ge-lişme oranının ortalamayı aşması ayrı ayrı incelenmelidir13.

Tablo 3’teki ücret/verim makasları saatlik ücret verilerine saatlik ücret verilerine saatlik ücret verilerine saatlik ücret verilerine dayanmaktadır. Bu zaman serisi, toplam ücretlerden toplam ücretlerden toplam ücretlerden toplam ücretlerden türetilen zaman serilerinden farklılık gösterebilir. Çalışma süresi birim ücret hareketlerinden farklı seyretmekteyse, haftalık, aylık, yıllık (yani toplam) ücret ödemeleri esas alınmalıdır. Toplam ücretlToplam ücretlToplam ücretlToplam ücretle-e-e-e-rin, rin, rin, rin, ““““saat başına reel ücretsaat başına reel ücretsaat başına reel ücretsaat başına reel ücret”””” * * * * ““““haftalık çalışma saatihaftalık çalışma saatihaftalık çalışma saatihaftalık çalışma saati”””” işlemiyle tahmin edilmesi, fazla mesai ödemelerinin yapılmadıŞı durum-larda yanıltıcı olur.

Bu tür bir yanılgının olmadıŞı durumlarda, haftalık çalışma sürelerindeki hareketlerin, saatlik ücretlerden ayrıştıŞı durumlar, Başak ve Taymaz (2015) ve BSB (2016, 144, Tablo IV.12)’de in-celeniyor. Bu incelemeye göre, ekonominin daralma konjonktü-

–––––––––––––––––––––– 13 şlk üç etkenle ilgili bazı bulgulara deŞinelim: 2012 ve 2013’te reel asgari ücretler (bi-

rikimli olarak 2011’e oranla ve TÜFE’ye göre) %4,4 oranında artmış; emek veriminde ortalama yıllık artış oranı 2008-2013’te, önceki beş yılla karşılaştırılırsa (farklı öl-çümlere göre) %70 ile %24 oranlarında düşmüş (BSB 2016, Tablo IV.13); ekonomi-nin büyüme hızı (yıllık ortalamalar olarak) 2010-2011’de %9’dan sonraki iki yılda %3,1’e düşmüştür.

Page 14: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Zor Zamanlarda Emek: Çalışma Yaşamının Güncel Sorunları

20

rünün başlangıç aşamasında saatlik ücretler istikrarlıdır; önce aşaŞı çekilen deŞişken, haftalık çalışma süreleridir. Bu koşullarda saatlik ücretler sabit kalırken, haftalık ücret toplamı aşınmakta-dır. Emek verimindeki hareket de saatlik veya haftalık işgücü ve-rilerine göre farklı olacaktır. Canlanma konjonktüründe de zıt yönlü hareketler beklenebilir.

Temel Bölüşüm şlişkileTemel Bölüşüm şlişkileTemel Bölüşüm şlişkileTemel Bölüşüm şlişkileri: Köylülükri: Köylülükri: Köylülükri: Köylülük

Tarımsal katma deŞerin veya tek tek ürünlerin, çiftçi, ticaret, fi-nans, bazen sanayi sermayesi arasındaki paylaşımı, yukarıda çizi-len çerçeve içinde ampirik olarak belirlenemiyorsa, ücret/emek verimi makaslarını andıran bir yaklaşımı piyasaya dönük köylü-lük (küçük meta üretimi) için uyarlamak mümkündür.

Bu tür bir uyarlama, belli bir başlangıç dönemi sonrasında köylülük ile ticari (ve belli durumlarda sınaî) sermaye arasındaki bölüşüm deŞişikliklerinin doŞrultusunu, boyutunu belirlemeyi hedefleyecektir. Çiftçinin finans kapitale kaptırdıŞı artık, artık, artık, artık, kredi faizleri olarak ayrıca hesaplanmalıdır.

şleri Bölüşüm Makasları: Fiyat Marjları

Her ürün için çiftçinin eline geçen fiyat ile nihai (piyasa veya ih-raç) fiyatları arasındaki makasların (marjlarımakasların (marjlarımakasların (marjlarımakasların (marjların) açılıp açılmadıŞın) açılıp açılmadıŞın) açılıp açılmadıŞın) açılıp açılmadıŞı izlenebilir. şç piyasalarda ülke-içi üretimin başat olduŞu durum-larda ekmek/buŞday, şeker/pancar, margarin/ayçiçeŞi fiyat hare-ketleri örnek gösterilebilir. Pazarlama aŞları ve piyasa biçimle-rindeki deŞişimler önem taşıyacaktır.

Bu çerçeveye oturan bir “fiyat makasları incelemesi” içinde, üretim ile nihai piyasa arasındaki katma deŞer (nakliye, işleme, sınai ürüne dönüştürme gibi) aşamalar yer almaz. Bu nedenle, ara aşamaların arttıŞı; işlenme, dönüştürme öŞelerinin önem ta-şıdıŞı durumlarda, fiyat marjlarındaki açılma ve daralmaların bö-lüşüm ilişkileri olarak yorumlanmasında dikkatli olmak gerekir.

Fındık gibi üretimin önemli boyutlarda ihracata yöneldiŞi ürünlerde birim ihraç fiyatı ile çiftçinin eline geçen fiyatların karşılaştırılması söz konusudur. Uluslararası pazarlama zincirle-

Page 15: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Türkiye’de Sınıfsal Bölüşüm Göstergeleri, 2003-2014

21

rinin ve kur hareketlerinin (devlet politikalarının da aracılıŞıyla) bölüşüm yansımaları önemlidir.

Geçmişte bu türden zaman serileri oluşturulmuştu. Yakın geçmişe ait veri güçlükleri aşılırsa güncelleştirilmesi gündeme gelebilir.14

Geri Bölüşüm Makasları: Ürün ve Girdi Fiyatları Her ürün için çiftçinin eline geçen fiyatlar ile temel girdi fiyatla-rının zaman serileri, karşılaştırılırsa, geriye dönük piyasa ilişkile-rinin bölüşüm yansımalarına ışık tutulur.

Tablo 4, AKP’li yılların tümünde ve iki alt-dönemde dört ürün (buŞday, mısır, ayçiçeŞi ve pamuk) için çiftçinin eline ge-çen fiyatlar ile iki temel girdi (kimyasal gübre ve mazot) fiyatları arasındaki (endeksler biçiminde ifade edilen) makasların seyrini veriyor.15

2003-2014 döneminin tümünde, dört üründe de fiyat marj-ları çiftçi aleyhine seyretmiştir. Bu durum öncelikle 2003-2007’te geçerlidir. 2008-2014’te ise ürünler arasında farklılaşma gözleni-yor. BuŞday ve mısırda fiyatların çiftçi aleyhine seyri süregelmiş; ayçiçeŞi ve pamuk üreticileri ise önceki dönemin kayıplarını kıs-men telafi edebilmişlerdir.

Tüm ürünler için aynı girdi fiyatları kullanıldıŞı için, bu farklılaşma sözü geçen ürün fiyatlarıyla baŞlantılıdır.

Geri Bölüşüm Makasları: Tarımın Ticaret Hadleri

Geriye dönük piyasa ilişkilerini, tekil ürünlerin ötesine gidip tüm tarım sektörü için de izleyebiliriz. Tarımsal girdilerin büyük bö-lümü, sanayi kökenlidir. Bu iki sektörün fiyat hareketlerini, TTTTa-a-a-a-rımın (veya rımın (veya rımın (veya rımın (veya ““““şçşçşçşç””””) Ticaret Hadleri ) Ticaret Hadleri ) Ticaret Hadleri ) Ticaret Hadleri aracılıŞıyla karşılaştırabiliriz.

Bu amaçla kullanmakta en uygun veri kaynaŞı, üretim yön-temiyle hesaplanan milli gelir serilerinin zımnî deflatörleridir. Toptan veya perakende fiyat endekslerinin sektör kalemlerinden –––––––––––––––––––––– 14 Örnek olarak Boratav (1986, Table 3) ve Boratav (2003, Bölüm VIII). 15 DeŞerli meslektaşım Dr. Necdet Oral’a bu deŞerli verileri bana aktardıŞı için teşekkür

borçluyum.

Page 16: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Zor Zamanlarda Emek: Çalışma Yaşamının Güncel Sorunları

22

türetilen fiyat makaslarının kullanımı yanıltıcı olur; zira bu en-deksler nihaî fiyatlardan oluştuŞu için ticari marjları içerir. Sek-törlerin zımni deflatörleri ise çiftçinin veya sanayi sektöründeki işletmelerin eline geçen fiyatlardan oluşur; dolayısıyla ticari marj-lardan arındırılmıştır.

şç ticaret hadleri, esas olarak aile emeŞiyle ve piyasa için üretim yapan tarım sektörü (küçük meta üretimi) ile sınırlı bir bölüşüm göstergesi olarak yorumlanmalıdır. Bu göstergenin ikinci deŞişkeni olan sınaî fiyatlar, sadece tarımsal üretimin girdilerini deŞil, çiftçi ailesinin tarımsal olmayan tüketim sepetini (köylü emeŞinin deŞerini) de içerdiŞi için, Tablo 4’teki girdi fiyat hare-ketlerinden daha kapsamlı ve anlamlıdır.

Çiftçinin eline geçen fiyatlar ile geri pazarlama ilişkilerini oluşturan maliyetler ve tüketim sepeti arasındaki makasın açılıp açılmadıŞını ilk başta sadece sektörel fiyat hareketlerinden olu-şan tarımın net trampa ticaret hadleri (TTTH) tarımın net trampa ticaret hadleri (TTTH) tarımın net trampa ticaret hadleri (TTTH) tarımın net trampa ticaret hadleri (TTTH) ile inceliyoruz (Tablo 5, sütun 1). Sektörlerin zımni deflatörleri, 1998-2007 yıl-ları için eski, 2008 ve sonrası için yeni milli gelir serilerinden he-saplanmış ve birleştirilmiştir.16

Türkiye’de ücret göstergeleriyle tarımın ticaret hareketleri (bir anlamda işçi ve köylü sınıflarının bölüşüm göstergeleri) 1980-1998/99 yılları boyunca ve alt-dönemler itibariyle genellik-le aynı doŞrultuda hareket etmiştir. Tablo 5 ile Tablo 1’in karşı-laştırılması bu durumun 1998-2002 yıllarında tamamen geçerli olmadıŞını gösteriyor: Bu beş yıl boyunca bölüşüm göstergeleri “saf” ve “düzeltilmiş” ücret payları açısından (aynı sırayla ve yüzde olarak +0,11 be -0,4’lük deŞişimler dikkate alınırsa) fazla deŞişmemiş; buna karşılık iç ticaret hadleri çiftçilerin (TTTH’de yıllık ortalama %12’lik bir aşınma ile) aleyhine seyretmiştir. BSB (2016, Bölüm III.3) tarımsal destekleri büyük ölçüde tasfiye eden neoliberal programın öncelikle 1999-2002 arasında uygu-lanmaya konduŞunu ayrıntılarıyla açıklamaktadır.

–––––––––––––––––––––– 16 Eski ve yeni milli gelir serilerinin sektörel zımni deflatörleri, 1998-2007 arasında bü-

yük ölçüde tutarsız seyretmektedir. Eski serilerden hesaplanan TTTH’nin, aynı dö-nemle ilgili çeşitli tarım/sanayi fiyat hareketleriyle tutarlı olduŞu belirlenmiştir. Bk. Boratav (2009). Tabloda bu dönem için eski seri bu nedenle yeŞlenildi; sonraki yıl-larda yeni serinin yıllık deŞişim oranları kullanılarak bulgular birleştirildi.

Page 17: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Türkiye’de Sınıfsal Bölüşüm Göstergeleri, 2003-2014

23

AKP’li on iki yılın tümü dikkate alınırsa göreli tarımsal fiyat-lardaki bu dramatik çöküntünün büyük ölçüde korunduŞu söy-lenebilir: Yıllık ortalamalar olarak TTTH 2003-2007’de yüzde 1 civarında gerilemiş; sonraki yedi yıl içinde kabaca aynı tempoyla düzelmiştir. 12 yılın ortalaması ise sadece binde beş civarında bir düzelmedir.

Sektörel fiyat hareketlerinin saf bir bölüşüm göstergesi ola-rak yorumlanmasında güçlükler vardır. şki sektör arasında fiyat-lama davranışları farklı deŞilse ve tarım sektörünün, sanayiye göre verimliliŞi artmışsa TTTH’nin düşmesi normaldir ve bu de-Şişmenin tarım aleyhine bir bölüşüm deŞişmesi olarak görülme-mesi gerekir. Tarımsal verimliliŞin daha yavaş artışının göreli ta-rım fiyatlarını yükseltmesi durumunda da benzer, ancak zıt yön-lü bir yorum geçerli olur.

TTTH hareketlerine bu etkenin “yedirilmesi” söz konusu olduŞunda, tarım ve sanayiye ait emek verimlerinin (EVt ve(EVt ve(EVt ve(EVt ve EVsEVsEVsEVs’’’’nin)nin)nin)nin) karşılaştırılması uygun olmaktadır. Tarımın Verim ETarımın Verim ETarımın Verim ETarımın Verim Et-t-t-t-kenli Ticaret Hadleri (TVETH) kenli Ticaret Hadleri (TVETH) kenli Ticaret Hadleri (TVETH) kenli Ticaret Hadleri (TVETH) (veya dış ticaret kuramında kul-lanılan terminolojiyle “Çift Verim Faktörlü Ticaret Hadleri”) kav-ramı bu amaçla tanımlanıyor: TVETH = TTTH * (EVt/EVs).TVETH = TTTH * (EVt/EVs).TVETH = TTTH * (EVt/EVs).TVETH = TTTH * (EVt/EVs).

Tablo 5, sütun 2, dönemlere ve yıllara göre TVETH deŞerle-rini veriyor. 1999-2002 döneminde ana eŞilim iç ticaret hadleri-nin iki ölçümüne göre de tarım aleyhine seyretmektedir; ancak TVETH’deki ortalama/yıllık %7’lik aşınma, TTTH’nin (- %12’nin) gerisinde kalmıştır.

Zıt yönlü, dolayısıyla daha önemli bir farklılaşma AKP’nin iki dönemiyle ilgilidir. 2003-2007 yıllarında tarımsal istihdam-daki çarpıcı boyuttaki (3 milyon civarındaki) düşme, tarımda emek verimi artışlarını sanayinin önüne geçirmiştir. Bu etkenin ayıklanması bu dönemde ÇVETH’yi (yıllık ortalama olarak %1’lik bir düzelme ile) tarım lehine dönüştürüyor. Sonraki dönemde ise, tarımsal istihdam artmış, emek verimi sanayi sektörünün ge-risinde seyretmiştir. Bu etkenler, TVETH’nin (yıllık ortalama ola-rak %1 oranında) gerilemesi ile sonuçlanmıştır.

2003-2014 yıllarının tümü dikkate alındıŞında ise, TVETH aşaŞı yukarı deŞişmemiştir. Dolayısıyla AKP dönemi için hem TTTH, hem de TVETH göstergeleri aynı sonucu veriyor: Geriye Geriye Geriye Geriye

Page 18: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Zor Zamanlarda Emek: Çalışma Yaşamının Güncel Sorunları

24

dönük piyasa ilişkilerinde 1998dönük piyasa ilişkilerinde 1998dönük piyasa ilişkilerinde 1998dönük piyasa ilişkilerinde 1998----2002 döneminde tarımın göreli 2002 döneminde tarımın göreli 2002 döneminde tarımın göreli 2002 döneminde tarımın göreli durumundurumundurumundurumundaki çarpıcı bozulma, 2014daki çarpıcı bozulma, 2014daki çarpıcı bozulma, 2014daki çarpıcı bozulma, 2014’’’’e kadar büyük ölçüde ae kadar büyük ölçüde ae kadar büyük ölçüde ae kadar büyük ölçüde ay-y-y-y-nen sürdürülmüştür.nen sürdürülmüştür.nen sürdürülmüştür.nen sürdürülmüştür.

şkincil Bölüşüm şlişkileri ve Telâfi Mekanizmalarışkincil Bölüşüm şlişkileri ve Telâfi Mekanizmalarışkincil Bölüşüm şlişkileri ve Telâfi Mekanizmalarışkincil Bölüşüm şlişkileri ve Telâfi Mekanizmaları

AKP’li yılların tümünü deŞerlendirirsek, temel (birincil) bölü-şüm ilişkilerinin Türkiye toplumunda dolaysız üreticilerin ezici çoŞunluŞunu oluşturan, işçi ve köylü sınıflarının aleyhine sey-retmiş olduŞu önceki bölümlerde ortaya kondu; tartışıldı.

Hatırlatalım: Ücretlerin milli gelirden payı, dönem boyunca aşınmış; ücretlilerin toplam istihdam içinde oranındaki artış dik-kate alınırsa, bu gerileme daha da belirginleşmiştir. Üretken sek-törleri temsil eden imalat sanayiinde ücret hareketleri emek ve-riminin gerisinde seyretmiş; dolayısıyla brüt kârların katma de-Şerdeki payı yükselmiştir. Piyasa için üretim yapan köylülük, 1998-2002 döneminde çok aŞır bir fiyat şoku fiyat şoku fiyat şoku fiyat şoku ile karşılaşmış, iç ticaret hadleri dramatik boyutta (iki farklı tanıma göre %25 veya %38 oranlarında) gerilemiştir. Piyasa koşullarının olaŞan işleyişi içinde, bu boyuttaki bir göreli fiyat şokunun sonraki yıllarda kısmen veya tamamen telâfisi beklenir. AKP’li yıllarda bu bek-lenti gerçekleşmemiş; göreli fiyatlarda tarım aleyhindeki çökün-tü, on iki yıl sonrasına da aşaŞı yukarı olduŞu gibi taşınmıştır.

Bu noktada, gelir daŞılımında sözü geçen kayıpların ikincil (talî) bölüşüm ilişkilerinde telâfi edilip edilmediŞini tartışmak yararlı olabilir. Bununla, piyasa mekanizmalarının, finansal sis-temin ve devletin birincil bölüşümü deŞiştiren ve “yeniden daŞı-tan” etkilerini kastediyoruz.

Bütüncül bir bilanço bu makalenin sınırlarını aşacaktır. Sı-nırlı bir sorun ile yetineceŞim: Emekçi sınıfların gelir daŞılımıEmekçi sınıfların gelir daŞılımıEmekçi sınıfların gelir daŞılımıEmekçi sınıfların gelir daŞılımın-n-n-n-daki kayıplarının tüketime yansıma derecesi ve olası farklılaşmdaki kayıplarının tüketime yansıma derecesi ve olası farklılaşmdaki kayıplarının tüketime yansıma derecesi ve olası farklılaşmdaki kayıplarının tüketime yansıma derecesi ve olası farklılaşma-a-a-a-ların nedenleriların nedenleriların nedenleriların nedenleri…

Hareket noktası oluşturması beklentisiyle Tablo 6a-6b’yi dü-zenledim. Tablolar, birkaç saptama yapmamıza imkân veriyor17.

–––––––––––––––––––––– 17 şstihdam serilerindeki bir kesinti nedeniyle bu tablodaki ortalamalar 2004-2013’e ait-

tir.

Page 19: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Türkiye’de Sınıfsal Bölüşüm Göstergeleri, 2003-2014

25

(1) Kaynak tahsisi süreçleri cari piyasa fiyatları içinde ger-çekleşir. Tablo 6, satır 1’in ilk iki sütunu AKP’nin iktidar yılla-rında cari fiyatlarla toplam (özel ve kamusal) tüketimin milli ge-liri aşan bir tempoyla büyümüş olduŞunu gösteriyor. Yatırımla-rın büyüme hızı da milli geliri aşmıştır (sütun 3).

(2) Cari fiyatlarla gerçekleşen kaynak tahsisi, göreli fiyat ha-reketlerindeki deŞişmeler sonunda farklılaşır. Enflasyon, tüketim ve sermaye birikimini farklı tempolarda etkilemiştir. Tüketici fi-yatlarındaki artış, üretim (yatırım) mallarındaki enflasyonu aş-mış; bu nedenle, tüketimin dönem boyunca sabit fiyatlarla (reel) büyüme hızı, yatırımların gerisinde seyretmiştir (Tablo 6, satır 2, sütun 1-3).

(3) AKP’li yıllarda cari fiyatlarla ücretlerin ve tarımsal gelir-lerin işçi ve çiftçi nüfus başına artış ortalaması %6,4 ile %9,5 ola-rak tahmin edilmiştir (Tablo 6, satır 1, sütun 3-4) Tüketimin sı-nıfsal ayrışmasını belirleyemiyoruz; ancak, Türkiye toplumunun en kalabalık ve ortalama tüketim eŞilimleri en yüksek iki sınıfı-nın tüketim düzeyleri, (%10’un altında seyreden) ortalama gelir-leri ile kısıtlı kalsaydı, toplam tüketimde sütün 2’de belirlenen %14’lük büyüme hızının gerçekleşmesi mümkün olmazdı.

(4) AKP’li dönemde işçi ve çiftçi nüfus başına sabit fiyatlarla ortalama (yıllık) gelir artışları, %1,4-2,1 civarında seyretmiştir (Tablo 6, satır 2, sütun 4-5). Dolayısıyla 2003-2013, Türkiye toplumunun iki büyük emekçi sınıfının ortalama konumları açı-sından mutlak yoksullaşma yılları olmamıştır.

(5) Ne var ki, bu iki sınıfta ortalama emekçi gelirlerindeki büyüme, milli gelirin büyüme temposunu belirgin derecede ge-riden izlemiştir. şşçi sınıfı açısından bu saptama, yukarıda ücret paylarında belirlediŞimiz aşınma ile tutarlı bir gözlemdir. Öte yandan sabit fiyatlarla toplam tüketimdeki büyüme hızı da, işçi ve köylü gelirlerindeki reel artışın üzerinde kalmıştır. Cari fiyat-larla yapılan deŞerlendirme burada da geçerlidir: Çiftçi başına ta-rımsal gelirlerin ve işçi başına ücretlerin sabit fiyatlarla %2 ora-nını pek aşamayan ortalama artışı istihdamın beşte dördünü oluşturan işçi ve çiftçi sınıflarının tüketiminin alt sınırı olsaydı, toplam tüketimin %3,7’lik bir reel büyüme hızına ulaşması mümkün olmazdı (Tablo 6, satır 2, sütun 2, 4-5).

Page 20: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Zor Zamanlarda Emek: Çalışma Yaşamının Güncel Sorunları

26

(6) Büyüme hızını g, milliBüyüme hızını g, milliBüyüme hızını g, milliBüyüme hızını g, milli geliri Y, tüketimi C, yatırımları I, geliri Y, tüketimi C, yatırımları I, geliri Y, tüketimi C, yatırımları I, geliri Y, tüketimi C, yatırımları I, işçi ve çiftçi başına gelirleri W ve T ile işçi ve çiftçi başına gelirleri W ve T ile işçi ve çiftçi başına gelirleri W ve T ile işçi ve çiftçi başına gelirleri W ve T ile ifade edelim ve AKP’li yıl-ların büyüme/bölüşüm baŞlantılarını cari fiyatlarla özetleyelim: g(C)>g(I)>g(Y)>g(T)>g(W). Sabit fiyatlara geçtiŞimizde yatırımın ortalama büyüme hızı tüketimle yer deŞiştirecek; köylü ve işçi ge-lirlerinin sıralaması aynı kalacaktır: g(I)>g(C)>g(Y)>g(T)>g(W). Yukarıda da belirttiŞim gibi, göreli fiyatların sermaye birikimini ucuzlatması etkili olması söz konusudur. Ancak, her iki hesap-lamada da, kişi başına tüketimin büyüme hızı, işçi ve çiftçi başı-na emekçi gelirlerinin yıllık artış temposunu belirgin marjlarda aşacaktır.

Bölüşüm bozulmalarına ilişkin algılamaların siyasal gerilim-lere dönüşmesini sınırlayan ekonomik etkenler söz konusudur. Emekçi sınıflar, gelir kısıtlarını aşan hayat (tüketim) düzeylerine kavuşabilmişlerdir. Bu olguyu mümkün kılan özel ve kamusal tüketim artışlarını saŞlayan mekanizmalara ayrıca eŞilmek gere-kiyor.

Tablo 7, bu soruna ışık tutmayı amaçlıyor. Bulguları birkaç başlık altında özetleyelim:

(1). Tablonun ilk iki sütunu, Tablo 6a’daki sütun 2-3’ün fark-lı biçimde (cari fiyatlarla milli gelirde paylar olarak) ifadesidir. On iki yılda toplam tüketimin milli gelirdeki payı çarpıcı (5 pu-an), yatırımların payı ılımlı (1 puan) oranlarda artmıştır. Bu iki kalem iç talebin ana öŞelerini oluşturmaktadır. Böylece, 2008-2014 dönemin ortalaması olarak ekonominin kaynak kullanımı (yüzdeler olarak 85,0+20,1), üretim düzeyini 5,1 aşmıştır. Bu, aynı dönemde cari işlem açıŞının milli gelirdeki oranına (kaba-ca) tekabül etmektedir. Hesapları dolarlı milli gelir toplamına dolarlı milli gelir toplamına dolarlı milli gelir toplamına dolarlı milli gelir toplamına baŞlayalım: 2008-2014 yıllarında Türkiye’nin birikimli cari açı-Şının ve net yabancı sermaye girişinin milli gelir toplamına ora-nı, (aynı sırayla) %6,3 ve %6,7 olarak belirlenecektir.18

Astronomik dış kaynak girişlerinin (neo-liberal beklentinin aksine) sabit sermaye birikimini deŞil, tüketim artışlarını destek-lediŞi de ortadadır. Makro-ekonomik düzlemde bu durum, dış

–––––––––––––––––––––– 18 Yabancı sermaye girişleri/cari açık ve dolarlı/TL’li milli gelir hesapları arasındaki

farkların nedenlerini burada tartışmayı gereksiz buluyorum.

Page 21: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Türkiye’de Sınıfsal Bölüşüm Göstergeleri, 2003-2014

27

tasarrufların yurt-içi tasarrufları “kovalaması”; farklı bir ifadeyle artan cari işlem açıkları anlamına gelir. Bu olgunun bir diŞer is-tatistiksel yansıması, yurtiçi tasarruf oranındaki aşınmadır19.

(2). Özel tüketimdeki artışı belirleyen ana etkenlerden biri, Tablo 7’nin 2. sütununda tüketici kredilerinin milli gelire ora-nındaki çarpıcı artış ile ortaya konuluyor.

Karaçimen (2015b)’de ve BSB (2016, Bölüm V.2)’deki ayrın-tılı inceleme, kredi kartı, ihtiyaç, konut, taşıt öŞelerinden oluşan tüketici kredilerindeki tırmanmada düşük gelirli gruplar ile üc-retli çalışanların sürükleyici olduŞunu gösteriyor.

(3). BSB (2016, Bölüm IV.8) ve Bahçe vd. (2011)’de tartışı-lan bulgular, kredi akımlarında sözü geçen gelişmelerin Türki-ye’deki net finansal servet daŞılımına nasıl yansıdıŞını ortaya ko-yuyor. Bu bulguların bir bölümünü özetleyen Tablo 7, sütun 4, ihtiyaç kredilerindeki tırmanmanın ilk aşamalarında (2003-2007’ de) emekçi sınıfların toplam net finansal servetteki paylarının yüzde 20 eşiŞini aşmış olduŞunu göstermektedir. Sonrası (2008-2011), “borç tuzaŞı” dönemidir. Emekçilerin borç toplamları, fi-nansal varlıklarını aşmış; “negatif net servetler” dönemi başla-mıştır.

Serbest sermaye hareketleri yoluyla dışa ve kredi sitemi yo-luyla içe dönük finansallaşma, böylece, Türkiye’nin emekçi sınıf-larının bölüşüm kayıplarını özel tüketim artışlarıyla telâfi eden bir mekanizma olarak ortaya çıkıyor.

(4) Tablo 7, sütun 5-6 kamu tüketimlerindeki artışa ışık tu-tuyor. Sosyal devlet kurumlarını aşındıran neo-liberal uygulama-lar, SGK çerçevesinde gerçekleşen emeklilik, saŞlık harcamaları ve önemli bir bölümü kamu bütçelerinden kaynaklanan yeni tür, kurumsallaşmamış sosyal yardımlarla telafi edilmiştir. Tabloda kapsanan iki dönem ortalaması, milli gelir payında 1,6 puanlık bir artış belirlemektedir.

Kamusal tüketimdeki gelişim, finansman yöntemlerinin sı-nıfsal veya gelir gruplarına yansımaları ile birlikte ele alınmalı-dır. En geniş anlamda (ücretli, maaşlı, yevmiyeli olarak) işçi sını-

–––––––––––––––––––––– 19 IMF, World Economic Outlook veri tabanı, yurt içi tasarrufların GSYH’deki oranları-

nın 1998-2002, 2003-2007 ve 2008-2014 dönem ortalamaları ve yüzdeler olarak (ay-nı sırayla) 18,6; 15,8 ve 13,8 olarak veriyor.

Page 22: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Zor Zamanlarda Emek: Çalışma Yaşamının Güncel Sorunları

28

fının vergilere katkısını doŞrudan ölçen bir gösterge olan ücretlücretlücretlücretli-i-i-i-lerin vergi baskısı (ÜVB), lerin vergi baskısı (ÜVB), lerin vergi baskısı (ÜVB), lerin vergi baskısı (ÜVB), aynı dönemde 0,4 puan yükselmiştir.

Bu saptamaya, AKP döneminde vergi sisteminde aynı doŞ-rultuda gerçekleştiren gelişimler eklenmelidir. Toplam vergi ha-sılatının milli gelire oranındaki yükselmenin hemen hemen %90’ı dolaylı vergilerdeki artıştan kaynaklanmış; dolaylı vergilerin ver-gi hasılatına oranının payı da 9 puan (%59’dan 68’e) yükselmiştir (BSB, 2016, 206). Regresif özeliŞi iyi bilinmekle birlikte dolaylı vergilerdeki artışın sınıfsal yansıması ayrıca incelenmelidir.

Emekçilerin özel ve kamusal tüketimlerini gelir kısıtlarından kısmen baŞımsız hale getiren; dolayısıyla bölüşüm kayıplarını te-lâfi eden yöntem ve süreçlerin siyasi yansımalarının iktidar (AKP) lehine seyrettiŞini düşünüyorum.

Bir kere, incelenen dönemde, parlamenter sistem içinde sı-nıfsal muhalefet platformunun fiilen etkisiz hale gelmiş olduŞu-nu hatırlatmak gerekir. 2001 krizinin toplumsal faturası, ekono-miyi IMF/Derviş yönetimine teslim eden üç partili iktidar koalis-yonuna yüklenmiştir. Bu üçlüye DYP’nin de eklenmesi sonunda, dört düzen partisini parlamentodan tasfiye eden 2002 seçimleri-nin AKP’yi iktidara getirdiŞi de malûmdur. Sonraki dört yılda parlamenter muhalefet (CHP), emekçilerin temel bölüşüm ilişki-lerindeki kayıplarını sermayenin tahakkümünü hedefleyen neoli-beral politikalara baŞlamaktan ısrarla kaçınmış; AKP ise bu prog-ramı sessiz-sedasız benimsemiş; tutarlı bir biçimde uygulamıştır.

Temel bölüşüm ilişkilerinin emekçi sınıflar aleyhine seyret-mesi, bu ortamda siyasi iktidardan soyutlanmış; telafi yöntemle-rinin bazı özellikleri ise AKP’ye yaramıştır.

Özel tüketim artışlarına imkân veren finansallaşmanın, olum-lu bir kazanım olarak siyasi iktidarın bilançosuna yazıldıŞını; aŞırlaşan borç bataŞının ise kişisel basiretsizliklere fatura edildi-Şini düşünebiliriz.

Sosyal güvenlik-sosyal yardım harcamalarının maliyetinin emekçi sınıflara yansıyan öŞelerini Türkiye koşullarında algıla-mak güçtür. 2014’e gelindiŞinde, Türkiye’nin emekçi sınıflarında “vergi mükellefi bilinci” tamamen ortadan kalkmıştır. şşçi sınıfı-nın ve yoksul katmanların vergi yüklerinin göreli olarak arttıŞı anlaşılmaktadır. Ne var ki, bu yük, artık, hemen hemen tümüyle bordrolardan ve tüketim harcamalarından “fark edilmeden” kesi-

Page 23: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Türkiye’de Sınıfsal Bölüşüm Göstergeleri, 2003-2014

29

len katkılardan oluşmaktadır. Buna karşılık, artan geleneksel ve yeni tür sosyal harcamalar somuttur ve siyasi iktidarın katkıları, ihsanı olarak algılanmaktadır.20

Bu algılamalardaki “yanlış bilinç” ile siyaset sahnesinde mü-cadele ise, bugünkü ortamda parlamento-dışı sol muhalefete düş-mektedir.

Tablo 1: Ücretlerin (W) Milli Gelir (GSYH) içindeki Payı ve Tablo 1: Ücretlerin (W) Milli Gelir (GSYH) içindeki Payı ve Tablo 1: Ücretlerin (W) Milli Gelir (GSYH) içindeki Payı ve Tablo 1: Ücretlerin (W) Milli Gelir (GSYH) içindeki Payı ve Ortalama (Yıllık) DeŞişOrtalama (Yıllık) DeŞişOrtalama (Yıllık) DeŞişOrtalama (Yıllık) DeŞişim Oranlim Oranlim Oranlim Oranlaaaarı,rı,rı,rı, (%)(%)(%)(%)

W/GSYH W(d)/GSYH 1997 29,2 47,8 1998 28,9 47,8 1999 34,5 56,4 2000 30,9 49,8 2001 30,2 49,6 2002 29,3 46,6 2003 28,4 45,1 2004 26,1 39,6 2005 24,9 37,5 2006 24,6 36,2 2007 25,1 36,2 2008 24,7 35,4 2009 25,7 37,0 2010 25,6 36,3 2011 22,9 32,1 2012 24,4 33,7 2013 25,5 34,7 1998-2013 -1,73 -3,01 1998-2002 +0,11 -0,40 2003-2013 -1,22 -2,57 2003-2007 -3,53 -5,48 2008-2013 -0,32 -1,29

Notlar ve kaynaklar: Notlar ve kaynaklar: Notlar ve kaynaklar: Notlar ve kaynaklar: ILO(2015). W(d): Düzeltili ücretler. Yöntem ve tanımı için bk. ana metin ve dipnot 12.

–––––––––––––––––––––– 20 Kutlu (2015) bu konuda ayrıntılı, zengin bilgi ve ilginç saptama ve çözümlemeler

içermektedir.

Page 24: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Zor Zamanlarda Emek: Çalışma Yaşamının Güncel Sorunları

30

Tablo 2: şmalat Sanayii, Katma DeŞerde Ücret PTablo 2: şmalat Sanayii, Katma DeŞerde Ücret PTablo 2: şmalat Sanayii, Katma DeŞerde Ücret PTablo 2: şmalat Sanayii, Katma DeŞerde Ücret Payı: W/KD,ayı: W/KD,ayı: W/KD,ayı: W/KD, (%): Dönüm Nokt(%): Dönüm Nokt(%): Dönüm Nokt(%): Dönüm Noktaaaalarılarılarıları

1963 1968 1970 1972 1979 1988 1993 1994 1998 W/KD 31,3 25,2 25,9 24,1 38,7 15,4 20,7 16,1 19,2

Kaynaklar: Kaynaklar: Kaynaklar: Kaynaklar: Boratav (1990) ve Boratav (2015). Tümüyle DşE verilerinden yapılan hesap-lamalar.

Tablo 3: Ücret/Emek Verimi (W/EV) Makasları:Tablo 3: Ücret/Emek Verimi (W/EV) Makasları:Tablo 3: Ücret/Emek Verimi (W/EV) Makasları:Tablo 3: Ücret/Emek Verimi (W/EV) Makasları: Endeksler ve Ortalama (Yıllık) DeŞişim (%)Endeksler ve Ortalama (Yıllık) DeŞişim (%)Endeksler ve Ortalama (Yıllık) DeŞişim (%)Endeksler ve Ortalama (Yıllık) DeŞişim (%)

W/EV(1) W/EV(2) W/EV(3) 1997 100 100 100 1998 104,6 104,6 108,7 1999 134,9 134,9 126,2 2000 134,1 134,1 133,1 2001 117,3 117,3 125,4 2002 106,3 106,3 120,4 2003 90,1 90,1 106,3 2004 83,9 83,9 102,8 2005 86,0 86,0 103,7 2006 79,6 79,6 96,5 2007 77,6 77,6 92,3 2008 81,7 80,5 95,5 2009 82,5 82,0 97,2 2010 79,4 79,2 89,8 2011 77,3 77,5 83,9 2012 77,9 78,7 86,0 2013 82,1 82,2 86,6 1998-2013 -2,94 -2,93 -2,25 1998-2002 +1,86 +1,86 +4,10 2003-2013 -1,72 -1,70 -2,63 2003-2007 -5,34 -5,34 -4,49 2008-2013 +0,02 +0,25 -1,93

Notlar ve kaynaklar: Notlar ve kaynaklar: Notlar ve kaynaklar: Notlar ve kaynaklar: BSB (2016. Tablo IV.11). Emek verimine esas alınan katma deŞer, istihdam verileri için TÜşK. Sütun 1-2’nin reel ücret (Wr) verileri 2007’ye kadar Ebru Voyvoda’nın yayımlanmamış serilerinden. Sonraki yıllarda ücretler sütun 1’de Kalkınma BakanlıŞı birim emek maliyeti; sütun 2’de TÜşK saatlik ücret (kazanç) verilerinden he-saplandı. Deflatör TÜFE. Sütun 3: Ücretler TşSK reel ücret maliyeti.

Page 25: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Türkiye’de Sınıfsal Bölüşüm Göstergeleri, 2003-2014

31

Page 26: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Zor Zamanlarda Emek: Çalışma Yaşamının Güncel Sorunları

32

Tablo 5: Tarımın Trampa (TTTH) ile Verim Etkenli (TVETH) Tablo 5: Tarımın Trampa (TTTH) ile Verim Etkenli (TVETH) Tablo 5: Tarımın Trampa (TTTH) ile Verim Etkenli (TVETH) Tablo 5: Tarımın Trampa (TTTH) ile Verim Etkenli (TVETH) Ticaret Hadleri: Endeksler ve Ortalama (Yıllık) DeŞTicaret Hadleri: Endeksler ve Ortalama (Yıllık) DeŞTicaret Hadleri: Endeksler ve Ortalama (Yıllık) DeŞTicaret Hadleri: Endeksler ve Ortalama (Yıllık) DeŞiiiişim (%)şim (%)şim (%)şim (%)

TTTH TVETH 1998 100 100 1999 86,6 82,6 2000 81,0 92,9 2001 62,2 68,1 2002 62,3 75,3 2003 71,2 79,6 2004 72,7 76,2 2005 65,5 83,4 2006 61,0 81,3 2007 65,4 78,5 2008 65,1 81,8 2009 67,2 83,0 2010 74,0 83,7 2011 69,9 73,9 2012 70,6 77,0 2013 68,2 77,4 Yıllık deŞişim: 1999-2013 -1,28 -0,67 Yıllık deŞişim: 1999-2002 -11,99 -7,33 Yıllık deŞişim: 2003-2013 +0,54 -0,03 Yıllık deŞişim: 2003-2007 -0,92 +1,04 Yıllık deŞişim: 2008-2013 +1,19 -0,99

Notlar ve kaynaklar: Notlar ve kaynaklar: Notlar ve kaynaklar: Notlar ve kaynaklar: TÜşK cari ve sabit fiyatlı eski (1998-2007) ve yeni (2008-2013) GSYH serileri ve Boratav (2009). TTTH ve TVETH tanımları ve hesaplamaları için metne bakınız.

Tablo 6. 2004Tablo 6. 2004Tablo 6. 2004Tablo 6. 2004----2013: Kişi (şşçi, Çiftçi) Başına Ortalama B2013: Kişi (şşçi, Çiftçi) Başına Ortalama B2013: Kişi (şşçi, Çiftçi) Başına Ortalama B2013: Kişi (şşçi, Çiftçi) Başına Ortalama Büüüüyüme, %yüme, %yüme, %yüme, %

GSYH Tüketim Yatırım Ücretler Çiftçi geliri Cari fiyatlar 10,9 12,8 11,8 6,4 9,5 Sabit fiyatlar 2,9 3,7 4,2 1,4 2,1

Notlar ve kaynaklar: Notlar ve kaynaklar: Notlar ve kaynaklar: Notlar ve kaynaklar: TÜşK verileri. Tüketim: Hane halklarının (özel) tüketim harcamala-rı ile devletin cari harcamalarının toplamı. Sütun 4: Tablo 3, sütun 1’e esas alınan saatlik reel ücret serileri kullanıldı. Sütun 5: Sabit veya cari fiyatlı GSYH tarımsal hasıla / Tarım-sal istihdam serisinden türetildi.

Page 27: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Türkiye’de Sınıfsal Bölüşüm Göstergeleri, 2003-2014

33

Tablo 7: şkincil Bölüşüm Göstergeleri, Dönem Ortalamaları, %Tablo 7: şkincil Bölüşüm Göstergeleri, Dönem Ortalamaları, %Tablo 7: şkincil Bölüşüm Göstergeleri, Dönem Ortalamaları, %Tablo 7: şkincil Bölüşüm Göstergeleri, Dönem Ortalamaları, %

Tüketim/ GSYH

Yatırım/ GSYH

Tüketime Kredi/ GSYH

Net emekçi serveti/

Toplam net servet

G(sosyal)/ GSYH

ÜGVB

1998-02 80,2 18,9 1,9 --- --- 1,7 2003-07 83,4 20,0 7,0 +21,0 11,2* 2,0 2008-14 85,0 20,1 17,0 -8,2*** 12,8** 2,1

Notlar ve kaynaklar:Notlar ve kaynaklar:Notlar ve kaynaklar:Notlar ve kaynaklar: Sütun 1-2: TÜşK, cari fiyatlarla harcamalara göre GSYH. DiŞer sü-tunlar: BSB (2016, Tablo IV.20, Tablo V.1.); Karaçimen (2015); Yentürk (2013). (*): 2006-2007; (**): 2008-2012; (***): 2008-2011. Tanımlar: TüketimTüketimTüketimTüketim, özel tüketim ve dev-letin cari harcamaları toplamı. G(sosyal), . G(sosyal), . G(sosyal), . G(sosyal), kamu bütçelerinden kurumsal olan ve olmayan tüm sosyal harcamalar. ÜGVBÜGVBÜGVBÜGVB: ücretlilerde gelir vergisi baskısı = (Ücret/GSYH) / (Ücretli-lerin gelir vergisi/Toplam gelir vergisi). Cari fiyatlarla net (finansal) servetCari fiyatlarla net (finansal) servetCari fiyatlarla net (finansal) servetCari fiyatlarla net (finansal) servet = Vadeli, va-desiz ve döviz mevduatı + Devlet tahvilleri ve hazine bonoları + Hisse senetleri + Yatırım fonu + Nakit para – Borç toplamı. Kapsanan emekçi gruplarKapsanan emekçi gruplarKapsanan emekçi gruplarKapsanan emekçi gruplar (Sütun 6): Köylüler, topraklı geçimlik köylüler, kentli mülk sahibi emekçiler, kentli mülksüz emekçiler, kentli işsizler, tarım emekçileri, topraksız geçimlik köylüler, kırsal işsizler. Bu grupların tanımı için: Bahçe, Günaydın ve Köse (2011). Her yıl için önce bu grupların toplam net servetten payları, sonra da dönem ortalaması hesaplanmıştır.

KaynakçaKaynakçaKaynakçaKaynakça

BaŞımsız Sosyal Bilimciler (BSB 2016), AKP’li Yıllarda EmeŞin Duru-mu, şstanbul, Yordam Kitap.

Bahçe, S; Günaydın, F. Y. ve Köse, A. H. (Bahçe vd. 2011) “ Türkiye’de Toplumsal Sınıf Haritaları: Sınıf Oluşumları ve Sınıf HareketliliŞi Üzerine Karşılaştırmalı Bir Çalışma”, Bilsay Kuruç’a ArmaŞan (eds. S. %ahinkaya ve ş. ErtuŞrul), Ankara: Mülkiyeliler BirliŞi Yayınları

Başak, Z. ve Taymaz, E. (Başak ve Taymaz 2015), “Bölüşüm Gösterge-leri ile 2008-2009 Krizi: Türkiye ÖrneŞi”, Türkiye Ekonomisinin Dünü, Bugünü, Yarını. Yakup Kepenek’e ve Oktar Türel’e Arma-Şan, , , , Ankara, şmge, ss. 91-120.

Boratav, K. (Boratav 1965), Kamu Maliyesi ve Gelir DaŞılımı: Kavram-lar ve Metot Meseleleri, Ankara, SBF.

Boratav, K. (Boratav 1986), “Income Substitution and Income Distribution under a Populist Regime,”, Development Policy Review, Volume 4/2.

Boratav, K. (Boratav 1990), “Inter-Class and Intra-Class Relations of Distribution under ‘Structural Adjustment: Turkey During the 1970s”, The Political Economy of Turkey, Edited by Tosun Arıcanlı & Dani Rodrik, London, Macmillan.

Boratav, K. (Boratav 2004), Tarımsal Yapılar ve Kapitalizm, Ankara, şmge.

Page 28: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Zor Zamanlarda Emek: Çalışma Yaşamının Güncel Sorunları

34

Boratav, K. (Boratav 2009), “Tarımsal Fiyatlar, şstihdam ve KöylülüŞün Kaderi”, Mülkiye, Bahar, XXXIII

Boratav, K. (Boratav 2011), Emperyalizm, Sosyalizm ve Türkiye, şstan-bul, Yordam Kitap.

Boratav, K. (Boratav 2015), Türkiye şktisat Tarihi: 1908-2009, Ankara, şmge.

International Labour Organization. (ILO 2013), Global Wage Report 2012/2013, Geneva.

International Labour Organization. (ILO 2015), Global Wage Report 2014/2015, Geneva.

KarahanoŞulları, Y. (KarahanoŞulları 2009), Marx’ın DeŞeri Ölçülebilir mi? 1988-2006 Türkiyesi şçin Ampirik Bir şnceleme, şstanbul, Yordam Kitap.

Kutlu, D. (Kutlu 2015), Türkiye’de Sosyal Yardım Rejiminin Oluşumu: Birikim, Denetim, Disiplin, Ankara, NotaBene.

Özmucur, S. (Özmucur 1996), Türkiye’de Gelir DaŞılımı, Vergi Yükü ve Makroekonomik Göstergeler, şstanbul, BoŞaziçi Üniversitesi.

Yentürk, N. (Yentürk 2013), “Türkiye’de Yoksullara Yönelik Harcama-lar”, ODTÜ Gelişme Dergisi, Cilt 40/2.

Page 29: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Türkiye’de Sınıfsal Yapıda Dönüşüm, şşçileşme ve Bölüşüm

35

Türkiye’de Sınıfsal Yapıda Dönüşüm, şşçileşme ve Bölüşüm

Serdal Bahçe* Benan Eres**

Ahmet Haşim Köse***

Marx emek ile emek gücü arasındaki kuramsal ayrımı ortaya ko-yarken sadece klasik ekonomi politiŞin yaratıcıları Smith ve Ricardo’da bulunan bir hatayı düzeltmiş olmakla kalmadı, aynı zamanda kapitalist sermaye birikimi açısından olaŞanüstü sıra dışılıŞa sahip bir meta olarak emek gücünün gizini de ifşa etmiş oldu. Emekçinin sermayeye sattıŞı meta olarak emek gücü en azından satılana kadar ve satış anında tıpkı diŞer metalar kadar sıradan bir metadır; ne daha eksik ne de daha fazla. Satın alın-dıktan sonra ve üretim sürecinin demir disiplini içinde emek gü-cü emeŞe dönüşürken onun nasıl kullanılacaŞı sermayenin tasar-rufundadır. Ancak emek gücünü halihazırda bir insan taşınmak-tadır. Ona sermayenin kişiselleşmiş biçimi olarak hükmeden, onu yöneten ve emeŞini nasıl harcayacaŞını belirleyen de bir ki-şidir. Emek gücü satın alan ile emek gücü satan arasında satış anındaki ilişki basit bir deŞişim ilişkisidir ve özgürlük alanıdır. Üretimin demirden kör disiplinin görevi devraldıŞı yerde ise sermaye birikiminin karşı konulmaz yasası başlar. Bu yasaya kar-şı çıkış sadece emek gücünü satan bireyin kendi yalnızlıŞı içinde

–––––––––––––––––––––– * Yar. Doç. Dr., Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi. ** Doç. Dr. *** Prof. Dr.

Page 30: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Zor Zamanlarda Emek: Çalışma Yaşamının Güncel Sorunları

36

kalkışacaŞı bir şey deŞildir; o ve ona benzer bireyler için topluca bir karşı çıkış ve direnişten başkaca bir yol yoktur. Sermaye ise üretim sürecindeki mutlak hükümranlıŞını genelleştirmek zo-rundadır, ancak bu genelleştirme süreci de kişiselleşmiş serma-yelerin örgütlülüŞü ile mümkündür. Tam da bu nedenlerle ser-maye toplumsal bir ilişkidir. %eyler arasında bir ilişki deŞildir; basit muhasebe ilişkisi deŞildir; basit bir parasal ilişki hiç deŞil-dir. Emek gücünün üretim sürecinde emeŞe dönüşümü kolektif bir süreç olduŞu ölçüde toplumsal, daha da önemlisi sınıfsal bir ilişkidir.

Aslında satış anı da basitçe eşitler arasında kurulmuş ve öz-gürlük alanı içinde geçekleşen bir özel an deŞildir. Özgürlük kavramı sürekli sorunlu olagelmiştir. Çıkarları uzlaşamayacak an-cak yine de üretim ve birikim gibi sosyo-ekonomik momentlerde aynı anda ortaya çıkarak birlikte var olma zorunluluŞunun lane-tini birlikte sırtlanan sınıflardan oluşan bir toplumda özgürlük sorunu “kimin için özgürlük?” sorusunu sürekli çaŞırmaktadır. Marx özellikle eşitler arasında ve eşitlerin özgür rızasıyla gerçek-leşen emek gücü satışı-satın alınışı anındaki özgürlüŞün ironik hali konusunda açıktır:

“…parasının sermayeye dönüşmesi için, para sahibinin meta piya-

sasında özgür işçiyi hazır bulması gerekir; burada özgürlük iki an-

lama gelir: birincisi bu kimse meta olarak kendi emek gücü üze-

rinde özgür bir kişi olarak tasarrufta bulunabilmeli, ikincisi, sata-

bileceŞi başka metalar bulunmamalı, kendi emek gücünü gerçek-

leştirmesi için gerekli her şeyden yoksun, özgür olmalıdır.”1

şkinci özgürlük ironik bir özgürlüktür; üretim araçlarının sahip-liŞinden muaf olmak gerçek bir özgürlük müdür? Böylece emek gücünü satan kişi emek gücünü satma özgürlüŞüne sahip olacak kadar yoksun ve aslen özgürlükten uzak olmalıdır. Kimin için özgürlük? Emek gücünü satma zorunluluŞuna sahip birey için olmadıŞı açıktır. Sermaye birikiminin belirli bir emek gücü fazla-sı içinde gerçekleşmesi gerekliliŞini Marx yedek işgücü ordusu

–––––––––––––––––––––– 1 Marx, 2011:171.

Page 31: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Türkiye’de Sınıfsal Yapıda Dönüşüm, şşçileşme ve Bölüşüm

37

kavramsallaştırması ile açıkça ortaya koymuştur.2 Emek gücünü özgürce satacak bireyin özgürlüŞü kendisi için deŞil, sermaye için özgürlüktür. Sermaye bu türden bireylerin bol miktarda ha-zır ve nazır bir şekilde bulunabilmesini en temel özgürlük olarak kabul eder. Böylece iş yerinde ve işgücü süreçleri içinde özgür olmayan emekçi, emek gücünü satarken de özgür deŞildir. Ken-disi gibi olanların rekabetinin mutlak baskısı altında yaşamanın en temel kefaretini ödeme hakkını elde etmek, çalışma hakkını kazanmak için didinir durur. Bu nedenle işçi sınıfı sadece iş ye-rinde çalışan ve emek gücünü emeŞe dönüştürenleri deŞil, dö-nüştürmeye çalışırken sınıf kardeşlerinin öteye beriye iterek kendine yer açmaya çalışanları da kapsar. Üstelik emek gücünü satabilenlerin sayısı aşaŞı yukarı aynı düzeyde kalsa bile çalışma hayatında kendine yer bulma olasılıŞı olanların ve buna istekli olanların sayısında bir yükseliş sermaye brikimi açısından el-zemdir. Marx yine çok açıktır; bir tarafta sermaye, diŞer tarafta ise emek gücünü bile satamayan ancak satmak için yanıp yakılan kitle birikir. Bu kitlenin karşısına sermaye bireyselleşmiş serma-ye olarak çıkar. Böylece birlikte var olmaya yazgılı iki temel sınıf sermaye birikiminin toplumsal yapının giderek daha fazla sayıda hücresini ele geçirmesiyle birlikte niteliksel ve niceliksel bir de-rinleşme yaşar. Kapitalist üretim ilişkilerinin yatay ve derinliŞine genişlemesi sınıfsal yapıyı sermaye ilişkisinin iki zıt kutbunda yoŞunlaşmaya doŞru iter. Bu yapısal dönüşümün analizi ancak ve ancak sınıfsal bir analiz ile mümkündür.

şktisat ilmi çok uzun bir süredir sınıfsal analizi repertuarın-dan kovmuş durumdadır. Sınıfsal analiz sosyal bilimlerin bütün-lüŞünün olmazsa olmazıdır; onun kovulması bölünmüş analiz alanlarında yükselen; gerçekçi, ancak bir o kadar da güdük olan ve tamamlayıcı olmaktan uzak sosyal bilim disiplinlerinin do-Şumuna yol açmıştır. Gerçekçilik ve eŞretilik, görüngüleri kendi aralarında tanzim eden ancak tanzim ettikçe bütüncül aklı kıran ve parçalanmış aklı görüngüler dünyasının o veya bu bölümüne hapseden bir sosyal bilim algısının doŞumuna yol açmıştır. Par-

–––––––––––––––––––––– 2 Polonyalı Michal Kalecki bir zamanlar tam istihdamın sermaye için ölümcül olacaŞı-

nı belirtmişti (Kalecki, 1943).

Page 32: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Zor Zamanlarda Emek: Çalışma Yaşamının Güncel Sorunları

38

çalanmışlık ve bütünlükten uzaklık görüngüleri birbirine baŞla-yan özsel belirlenim mekanizmalarının mistik bir şal ile örtülme-si sonucunu doŞurur. Özsel ilişkilerin analizi konusunda yete-neksizleşen sosyal bilim disiplinleri bunların yerine gerçekçi gibi görünen hurafeleri koyarlar ve hurafe ise donuk bir dogmatizme kapıyı açar.3

Bu donuk dogmatizmin Türkiye’nin son yılarda geçirdiŞi top-lumsal ve ekonomik dönüşümü açıklaması imkansızıdır. Türkiye yeni liberalizmi bir tespite göre 2002 yılından bu yana en olgun evresini yaşamaktadır (Bahçe ve Köse, 2016a).4 Bu olgun evre pür bir iktisadi analize tabi tutulabilir; pek çok kez yapılmıştır. Ancak pür iktisadi analiz altta yatan toplumsal dönüşümü res-metmeye yetmeyeceŞi için bu analiz eksik kalacaktır. şktisadi yapısal dönüşüm mutlaka kalıcı bir toplumsal kırılmanın üze-rinde yükselecektir. Bu yazıda biz de öncelikle Türkiye’nin 2002 ile 2011 yıları arasındaki ekonomik bölüşüm göstergelerine makro perspektifle bakacaŞız. Daha sonra bu deŞişimin üstünde yük-seldiŞi toplumsal/sınıfsal dönüşümü niceliksel göstergeler ile an-latmaya çalışacaŞız. Ardından da emekçi sınıfla ilgili bazı göster-geleri aktaracaŞız.

Makro Bölüşüm GöstergeleriMakro Bölüşüm GöstergeleriMakro Bölüşüm GöstergeleriMakro Bölüşüm Göstergeleri Bu bölümde Türkiye kapitalizmin makro ve sektörel düzeyde temel bölüşüm kategorilerine bakılacaktır. Burada temel amaç altta yatan toplumsal/sınıfsal dönüşümün iktisadi gelişim ile iliş-kisini ortaya koymaktır. Bu bölüm daha önce proje düzeyinde yürütülmüş bir çalışmaya dayanmaktadır (Eres ve Bahçe, 2015). Ancak bu bölüm yukarıda vurgulanan yargının, AKP iktidar dö-nemindeki yeni liberalizmin ayrıksılıŞı, doŞrulanabilmesi için analizin zamansal boyutunu daha geniş tutacaktır. Buradaki ana-liz içinde öncelikle makro düzeydeki ana sektörler (tarım, sanayi ve hizmetler) düzeyinde temel bölüşüm göstergelerine daha son-

–––––––––––––––––––––– 3 Başka bir yerde akademik iktisat disiplinin artık her türden kamusallıŞı ve ortakçılıŞı

aforoz eden bir tür dogmatizme dönüştüŞünü vurguladık (Bahçe, 2016) 4 Korkut Boratav AKPli yılları betimlerken “Birinci Lale Devri” (2003-2007) ve “şkinci

Lale Devri” (2010/2011 ile başladı) terimlerini kullanmaktadır (Boratav, 2011).

Page 33: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Türkiye’de Sınıfsal Yapıda Dönüşüm, şşçileşme ve Bölüşüm

39

ra da imalat sanayi için temel bölüşüm göstergelerine bakılacak-tır.

Kâr oranı kendi başına bir performans göstergesi deŞildir. Kapitalist birikim dinamikleri kâr oranının seviyesini önemsese de esasında onun hareket yönüne karşı hassastır. Bu nedenle yüksek bir seviyeden başlayarak düşmesi yerine düşük bir sevi-yeden başlayarak yükselmesi yeŞdir. Kâr oranının da üç temel bi-leşeni vardır: Bölüşüm, talep ve üretim teknolojisi bileşenleri. Bu üçü arasındaki yapısal ve eŞilimsel uyuşmazlıklardır ki kapita-lizmin kaçınılmaz çelişkilerini yaratırlar.5 Birincisi kabaca ser-mayenin net ürün içindeki payını göstermektedir, dolaylı olarak da emek gücünün payını; ikincisi ise kısa dönemli talep deŞişim-lerinin etkisini (Marxgil bir ifadeyle sermayenin gerçekleşme oranını). Sonuncusu canlı emek başına ölü emek oranını, ya da teknik bir ifadeyle üretimde harcanan canlı emek birimi başına makine/ekipman/ara malı ve girdide depolanmış ölü emeŞi gös-terir. Burada kâr oranın ve kâr payının deŞişimini ele alacaŞız. %ekil 1 ana sektörler itibariyle 1987-2008 dönemi için kâr oranın deŞişimini vermektedir.

%ekil en azından sanayi ve hizmetler sektörleri için iki dö-nemin varlıŞını teyit etmektedir. 1987 ile 1997 arasındaki dö-nemde kısmi inişlere raŞmen kâr oranı bu iki sektör için yükseliş eŞilimi göstermektedir. Bu dönemdeki kısmi iniş ise 1990/91 yı-larındaki işçi sınıfının toplu kalkışması ile çakışmaktadır. 1997 ile birlikte iniş eŞilimi başlamıştır.6 Bu inişin nedenleri için çok derinlikli bir analiz gerekmektedir. Biz burada sadece temel bölüşümsel kategori olarak kâr payının gelişimine bakacaŞız. %e-kil 2 ana sektörler itibariyle katma deŞer içinde kârın payını gös-termektedir. Tarım ile ilgili veriler çok sorunlu olduŞu için onu yorumlamayı bir kenara bırakabiliriz. DiŞer taraftan sanayi ve hizmetlerde kâr payının gelişimi dört farklı dönem sergilemekte-dir. 1987 ile 1992 arasında azalma, 1992 ile 1997 arasında artış, 1997 ile 2002 arasında yeniden azalış ve 2002 ile başlayan son

–––––––––––––––––––––– 5 Bu üçü arasındaki uyuşmazlıktan kaynaklanan kaçınılmaz bir eŞilim olarak kâr ora-

nının düşme eŞilimi hakkında bkz. Eres, 2016. 6 Buradaki veriler başka çalışmaların açıkladıŞı veriler ile aşaŞı yukarı çakışmaktadır.

Bkz. Eres ve Kaya Bahçe, 2009; Özmen vd. 2012.

Page 34: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Zor Zamanlarda Emek: Çalışma Yaşamının Güncel Sorunları

40

dönemde ise artış eŞilimleri gözlemlenmektedir. Bir bütün ola-rak sanayi ve hizmetler sektöründe AKPli yılların ilk dönemi bölüşümsel olarak sermaye lehine seyretmiştir.

%ekil 1: Ana sektörler gayrisafi kâr oranları 1987%ekil 1: Ana sektörler gayrisafi kâr oranları 1987%ekil 1: Ana sektörler gayrisafi kâr oranları 1987%ekil 1: Ana sektörler gayrisafi kâr oranları 1987----2008 (%)2008 (%)2008 (%)2008 (%) Kaynak:Kaynak:Kaynak:Kaynak: Eres ve Bahçe, 2015.

%ekil 2: Ana sektörler itibariyle kâr payları (Katma deŞerin %%ekil 2: Ana sektörler itibariyle kâr payları (Katma deŞerin %%ekil 2: Ana sektörler itibariyle kâr payları (Katma deŞerin %%ekil 2: Ana sektörler itibariyle kâr payları (Katma deŞerin %’’’’si olarak)si olarak)si olarak)si olarak)

Kaynak:Kaynak:Kaynak:Kaynak: Eres ve Bahçe, 2015.

Page 35: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Türkiye’de Sınıfsal Yapıda Dönüşüm, şşçileşme ve Bölüşüm

41

Buradan imalat sanayi ile ilgili temel bölüşüm kategorilerine geçebiliriz. Analizin zamansal boyutu 2011 yılına kadar uzan-maktadır.7 Burada yine alt sektörler ve itibariyle ve topluca kâr oranın ve kâr payının gelişimine bakmalıyız. %ekil 3 Tüm imalat sanayi için, %ekil 4 ise imalat sanayi alt sektörleri için kâr oranı-nın gelişimini göstermektedir. Her iki şekilde de görünen yine iki farklı eŞilimin baskın olduŞu iki alt dönemdir. 1990’ların so-nuna kadar genel olarak bir yükselme eŞilimi ve bundan sonrası için ise düşüş eŞilimi. Böylece AKP’li yılların olgun yeni libera-lizmi için Türkiye kapitalizminin bunalımlı yılları ibaresini kul-lanabiliriz.

%ekil 3: Tüm imalat sanayi ortalama kâr oranı%ekil 3: Tüm imalat sanayi ortalama kâr oranı%ekil 3: Tüm imalat sanayi ortalama kâr oranı%ekil 3: Tüm imalat sanayi ortalama kâr oranı

Kaynak:Kaynak:Kaynak:Kaynak: Eres ve Bahçe, 2015.

–––––––––––––––––––––– 7 Weber sıradan bir burjuva toplumun muhasebi rasyonaliteye teslim olmuş bir top-

lum olacaŞı öngörüsünde bulunurken aslında kapitalist ülkelerin açık bir muhasebat temeli üzerinde yükseleceŞini de ima etmiş oluyordu. Oysa Türkiye’de resmi istatis-tik kurumları yılardır iktisadi ve sosyal muhasebat ile ilgili verilerde hem düzensizlik hem de ciddiyetsizlik sergilemektedir. Türkiye kapitalizminin uzun dönem hafızaya önem vermemesi bir yana kısa dönem hafızayı da yeniden ve yeniden imal edebilece-Şini düşünmesi bir tür garabet yaratmaktadır.

.1.1

5.2

.25

.3m

ror

1980 1990 2000 2010year

Tüm İmalat Sanayi

Page 36: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Zor Zamanlarda Emek: Çalışma Yaşamının Güncel Sorunları

42

%ekil 4: şmalat san%ekil 4: şmalat san%ekil 4: şmalat san%ekil 4: şmalat sanayi alt sektörleri için kâr oranının gelişimiayi alt sektörleri için kâr oranının gelişimiayi alt sektörleri için kâr oranının gelişimiayi alt sektörleri için kâr oranının gelişimi

Kaynak:Kaynak:Kaynak:Kaynak: Eres ve Bahçe, 2015.

Buna baŞlı olarak tüm imalat sanayi ve imalat sanayi alt sek-

törleri için kâr payının gelişimine bakmalıyız. Sırasıyla %ekil 5 ve %ekil 6 bunları vermektedir. Burada bir bütün olarak sanayideki

.1.1

5.2

.25

.3.3

5ro

r

1980 1990 2000 2010year

Makine Ekipman

.05

.1.1

5.2

ror

1980 1990 2000 2010year

Ana Metal

.05

.1.1

5.2

.25

.3ro

r

1980 1990 2000 2010year

Metal Dışı Mineral

.1.2

.3.4

.5.6

ror

1980 1990 2000 2010year

Kimya Sanayi

.05

.1.1

5.2

.25

.3ro

r

1980 1990 2000 2010year

Kağıt Ürünleri

0.1

.2.3

.4ro

r

1980 1990 2000 2010year

Ağaç Ürünleri

.1.1

5.2

.25

.3

ror

1980 1990 2000 2010year

Tekstil

.2.3

.4.5

.6ro

r

1980 1990 2000 2010year

Gıda Tütün İçki

Page 37: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Türkiye’de Sınıfsal Yapıda Dönüşüm, şşçileşme ve Bölüşüm

43

eŞilime ters bir eŞilim gözlemlenmektedir. Burada 1990’ların or-tasından 2000li yıların başına kadar hem kâr oranı hem de kâr payı düşmüştür. Daha sonra her ikisinde de bir toparlanma göz-lemlense de 2008/09 küresel krizinin etkilerinin hissedilmesiyle birlikte her ikisinde de düşüş baş göstermiştir. %ekil 5: şmalat sanayi için ortalama kâr payının gelişimi%ekil 5: şmalat sanayi için ortalama kâr payının gelişimi%ekil 5: şmalat sanayi için ortalama kâr payının gelişimi%ekil 5: şmalat sanayi için ortalama kâr payının gelişimi

Kaynak:Kaynak:Kaynak:Kaynak: Eres ve Bahçe, 2015.

%ekil 6: şmalat sanayi alt sektörlerinde kâr payının gelişi%ekil 6: şmalat sanayi alt sektörlerinde kâr payının gelişi%ekil 6: şmalat sanayi alt sektörlerinde kâr payının gelişi%ekil 6: şmalat sanayi alt sektörlerinde kâr payının gelişimimimimi

.15

.2.2

5.3

.35

ortala

ma k

âr p

ayı

1980 1990 2000 2010yıl

Toplam İmalat Sanayi

.15

.2.2

5.3

.35

kâr

pay

ı

1980 1990 2000 2010yıl

Tekstil

.2.2

5.3

.35

kâr

pa

1980 1990 2000 2010yıl

Gıda

.15

.2.2

5.3

.35

kâr

pa

1980 1990 2000 2010yıl

Kağıt ürünleri

.15

.2.2

5.3

.35

kâr

pa

1980 1990 2000 2010yıl

Ağaç ürünleri

Page 38: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Zor Zamanlarda Emek: Çalışma Yaşamının Güncel Sorunları

44

Kaynak:Kaynak:Kaynak:Kaynak: Eres ve Bahçe, 2015.

Sınıfsal Yapı ve BölüşümSınıfsal Yapı ve BölüşümSınıfsal Yapı ve BölüşümSınıfsal Yapı ve Bölüşüm Yazının girişinde de vurgulandıŞı gibi sınıfsal analiz sosyal bilim-ler disiplinleri açısından bütünleştirici temel öŞedir. Ancak bu kuramsal acil görevin ötesinde sınıfsal analiz pratik bir amaca da hizmet etmektedir. şktisadi gelişmelerin altında yatan toplumsal dönüşümü analiz etmenin en güvenilir yoludur. Burada belirle-nim toplumsal üretim ilişkilerindeki deŞişimden iktisadi deŞiş-meye doŞrudur.8 Standart iktisadi yaklaşım fazlasıyla haddini bi-lir bir şekilde analizi yukarıdaki verilerin dökümü ve yorumlan-ması sürecinde bırakmaktadır. Oysa karşı konulamaz sorular or-taya dökülüvermektedir: Kâr payının azalışı ya da tersinden üc-ret payının artışı reel ücretlerde bir artışa mı tekabül etmektedir? EŞer ekonomide reel ücretlerde yukarıya doŞru yüksek bir sıç-rama yok ise ücretli istihdamda mı bir artış yaşandı? Ücretli is-tihdamındaki artışın kaynaŞı nerede? Tüm bu sorulara içinde

–––––––––––––––––––––– 8 Yılarca Marxist siyasal iktisada yöneltilen ve Marksist siyasal iktisadın biraz da utan-

gaç bir tavırla sineye çektiŞi şu ünlü “ekonomik indirgemecilik” suçlamasına verile-cek en iyi cevap kuşkusuz sınıfsal analizin kendisinde yatmaktadır.

.15

.2.2

5.3

.35

kâr

pay

ı

1980 1990 2000 2010yıl

Makine Ekipman.0

5.1

.15

.2.2

5.3

kâr

pa

1980 1990 2000 2010yıl

Ana Metal

.3.3

5.4

.45

.5kâ

r p

ayı

1980 1990 2000 2010yıl

Metal Dışı Mineral

.1.2

.3.4

.5kâ

r p

ayı

1980 1990 2000 2010yıl

Kimya

Page 39: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Türkiye’de Sınıfsal Yapıda Dönüşüm, şşçileşme ve Bölüşüm

45

bulunduŞu durumda iktisat ilminin cevap vermesi çok zordur. Üretim ilişkilerindeki alt üstü oluşların sonucu olarak sınıfsal dokudaki deŞişimin analizi bir zorunluluk gibi durmaktadır.9

Çalışmanın bu bölümünde AKPli yıların olgun yeni libera-lizminin doŞal bir sonucu olarak işçileşme olgusunu sınıfsal bir çerçeve içinde analiz edeceŞiz. Bu sınıfsal çerçeve uzun süredir sürdürdüŞümüz çalışmanın. Bu çalışma çerçevesinde TÜşK’in 2002 yılından bu yana yıllık olarak düzenlediŞi Hanehalkı Bütçe Anketleri (HHBA) kullanılmıştır. Her bir HHBA üç alt veri setin-den oluşmaktadır; birey, hane ve tüketim veri setleri. Burada ön-celikle birey veri seti kullanılarak bireysel sınıfsal pozisyonlar tü-retilmiştir. Daha sonra bu sınıf pozisyonları kullanılarak hane sınıf pozisyonları elde edilmiştir. Burada genel olarak Marxist bir şematizasyon kullanılmıştır. Sınıf pozisyonlarının türetilmesi sü-recinin detayları başka çalışmalarda anlatılmıştır üründür (Köse ve Bahçe, 2009a ve 2009b; Bahçe vd., 2011, Bahçe ve Köse, 2012).

Ancak çalışmanın zamansal boyutu 2011 ile sınırlıdır çünkü TÜşK sınıfsal analiz için elsem bazı sorulara 2012 yılından başla-yarak HHBAlarda yer vermemeye başlamıştır. Bu yıldan sonrası için daha yüzeysel bir analiz aşaŞıda verilecektir.

Bireysel Sınıf DaŞılımıBireysel Sınıf DaŞılımıBireysel Sınıf DaŞılımıBireysel Sınıf DaŞılımı Tablo 1 bireyler düzeyinde sınıfsal daŞılımı vermektedir. Tablo 2 ise birey düzeyinde sınıfsal payları vermektedir. Tablolar çok açık bir şekilde bir birine paralel iki eŞilime şahitlik etmektedir-ler. Birincisi hızlı işçileşmedir. Emekçiler toplamının nüfus için-deki payı 2002 yılında %22,5’den 2011 yılında %29,1’e çıkmıştır. Buna paralele olarak köylü, ücretsiz hane emekçisi (ki çoŞu köy-lü hanelerde istihdam edilmektedir) ve küçük burjuvalar topla-mının payı ise aynı zaman diliminde %15,8’den %10,4’e gerile-miştir. Çok tanıdık bir süreçtir; sermaye birikimi ücretli emek gücünün ve yedek işgücü ordusunun10 birikimini de beraberinde

–––––––––––––––––––––– 9 Toplumsal sınıfsal analizi bir tür sosyoloji gibi görmek zamane iktisatçısının hasta-

lıklarından biridir. Oysa analiz üretim ilişkilerindeki dönüşümün incelenmesinin tek yolu olarak bizatihi iktisadi sorunsalın içindedir, dışında deŞil.

10 Resmi istatistiklerden yararlanarak yedek işgücü ordusunu tanımlama süreci ilgili olarak önemli bir katkı için bkz. OŞuz, 2016.

Page 40: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Zor Zamanlarda Emek: Çalışma Yaşamının Güncel Sorunları

46

Page 41: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Türkiye’de Sınıfsal Yapıda Dönüşüm, şşçileşme ve Bölüşüm

47

Page 42: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Zor Zamanlarda Emek: Çalışma Yaşamının Güncel Sorunları

48

getirmektedir. Emekçi kitlesinin alt katmanlarına bakmak ge-rekmektedir. Burada en yüksek artış kentli emekçi kitlesinin (kentli nitelikli ve niteliksiz emekçilerin dışındaki geniş ara kat-man) payında gözlemlenmektedir. DiŞer taraftan kentli niteliksiz emekçiler de paylarını nerdeyse ikiye katlamışlardır. Böylece ser-maye birikimi nüfusu emek/sermaye ekseninde kutuplaştırmış-tır.

Bu süreci bir de sadece işgücüne katılanlar (emekliler ve ça-lışmayanlar dışındaki tüm nüfus) içindeki paylarla analiz etmek tabloyu daha da netleştirecektir. Sadece işgücüne katılanlar için-de emekçilerin payı dönem içinde %55 civarından %69’a çıkmış-tır. Kentli mülk sahiplerinin işgücüne katılanlar içinde ki payın-da çok ciddi bir deŞişiklik olmamıştır (dönem başında pay %7,1 iken dönem sonunda %6,3’tür). Kapitalist gelişme ile birlikte yok olmaya yazgılı ara katmanlar toplamının (köylüler, ücretsiz aile emekçileri ve küçük burjuvalar toplamının) işgücüne katı-lanlar içindeki payı ise %38,4’den %24,6’ya düşmüştür. Böylece ara katmanlar hızlı bir işçileşme yaşamışlardır.

Hane Düzeyinde Sınıfsal Yapı ve Gelir DaŞılımıHane Düzeyinde Sınıfsal Yapı ve Gelir DaŞılımıHane Düzeyinde Sınıfsal Yapı ve Gelir DaŞılımıHane Düzeyinde Sınıfsal Yapı ve Gelir DaŞılımı Ancak birey düzeyinde sınıfsal analiz yanıltıcı sonuçlar verebil-mektedir. 2011 yılı itibariyle ücretsiz aile emekçileriyle işgücü-ne katılmayanların (Tablo 2’de çalışmayanlar) toplamı nüfusun %57,5’ine denk gelmektedir. DiŞer bir ifadeyle nüfus içindeki her 10 kişiden yaklaşık altısının hiçbir faaliyet geliri yoktur. Peki yaşamı nasıl idame etmektedirler? Hane kapitalist toplumlarda en küçük dayanışma aŞıdır. Daha da ötesinde hem sermayedarın hem de emek gücünün sürekli yeniden üretiminin beşiŞidir. Bu anlamda sınıfsal yapıların deŞişiminin ve donukluŞunun yapı ta-şıdır. Hanenin önemi ayrınca devrevi bir faktörün etkisiyle daha da artmıştır. Yeni liberalizm kamusal eŞitimi, saŞlıŞı ve bakım hizmetlerini gerilettiŞi ölçüde haneyi daha da önemli kılmıştır. Bu nedenle hanenin sınıfsal pozisyonu, türetilmesi zor olmakla birlikte, bireyin sınıfsal pozisyonundan daha belirleyicidir. Bu anlamda analizin hane düzeyinde yürütülmesi gerekmektedir.

Tablo 3 ve Tablo 4 hanelerin sınıfsal bileşimini sayı ve yüzde olarak vermektedir. Burada ilk elden göze çarpan eŞilimler birey

Page 43: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Türkiye’de Sınıfsal Yapıda Dönüşüm, şşçileşme ve Bölüşüm

49

düzeyindeki baskın eŞilimlere benzerdir. Kentli emekçi hanele-rin payında hızlı bir artış çarpıcıdır. Kentli emekçi hanelerin top-lam haneler içindeki payı 2002 yılında %49,6’dan 2011 yılında %57,7’ye çıkmıştır. Kırsal emekçi hanelerin payında da çok kü-çük bir artış olmuştur. 2011 yılında bu son ikisinin toplamı tüm hanelerin %62,5’ine denk düşmektedir. Ara katmanların azalışı burada da göze çarpmaktadır. Kırsal mülk sahipleri, topraklı ge-çimlik köylülerin ve küçük burjuvaların toplam payı dönem ba-şında %22,9 iken dönem sonunda %14,5’e düşmüştür. Kentli mülk sahibi sınıfların payında da küçük bir düşüş söz konusu-dur. şşçileşme hane düzeyinde de baskın eŞilimdir.

Tablo 5 ise hane düzeyinde harcanabilir gelir daŞılımını ver-mektedir. Burada bir uyarıda bulunmak gerekli ve önemlidir. Hanehalkı harcanabilir geliri kapitalist firmaların daŞıtılmayan kârlarını kapsamamaktadır. Dolayısıyla kapitalist firmalar kârla-rının önemli bir bölümünü daŞıtmazlar. Bu anlamda kentli mülk sahibi sınıfların asıl gelirleri hane harcanabilir gelirlerinden çok daha yüksektir. Bu nedenle kapitalistler de dahil üst sınıflar açı-sından pay olduŞundan düşük görünmektedir.

DiŞer taraftan tablo oldukça açık bir şekilde emekçi sınıfla-rın harcanabilir gelir içindeki paylarının artıŞını göstermektedir. Bunun en temel nedeni reel ücret artışı deŞil işçileşmedir. Emek-çi kitlesindeki artış reel ücret deŞişmese bile hane gelirleri içinde emekçi sınıf gelirlerini arttıracaktır. Peki ya milli gelir içindeki payları? Bunun için %ekil 2’ye bakmak gereklidir. %ekil 2’ye göre sanayi ve hizmetlerde kâr payı 2000lerin başından itibaren artış göstermiştir. Kısacası hanehalkı harcanabilir geliri içinde payları yükselen emekçilerin milli gelir içindeki payları düşüş eŞilimine girmiştir.

Yeni Bir Sınıflandırma ile Yeni Bir AnalizYeni Bir Sınıflandırma ile Yeni Bir AnalizYeni Bir Sınıflandırma ile Yeni Bir AnalizYeni Bir Sınıflandırma ile Yeni Bir Analiz DiŞer yandan buradaki analizin zamansal kapsamı 2011’de bit-miştir. Bunun nedeni sınıfsal kimlikleri türetme sürecinde kul-landıŞımız birkaç temel sorunun TÜşK tarafından HHBA kapsa-mından çıkarılmasıdır. Bunlardan en önemlileri birey düzeyinde çalışılan işyerinin hukuki statüsü ile ilgili olandır; bu soruya ve-

Page 44: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Zor Zamanlarda Emek: Çalışma Yaşamının Güncel Sorunları

50

rilen cevap sayesinde çalışanın bir kamu çalışanı olup olmadıŞını belirleyebiliyorduk. Ayrıca çalışılan işyerinin çalışan kişi sayısı olarak ölçeŞinin de anket kapsamı dışına çıkarılması bizim anali-zimiz açısından ciddi bir boşluk yarattı. Ayrıca TÜşK varlık gelir-leri kapsamını 2012 ile birlikte sadece gayrı menkul varlık geliri ve bankadan faiz geliriyle sınırladı. Burada ilk ikisi özel yönetim emeŞi ile nitelikli emekçi arsındaki ayrımı belirlememizi saŞlar-ken üçüncüsü ise küçük işletme sahipleri ile küçük burjuvaları ayırt etmemize yaramaktaydı. Dolayısıyla sonrası ile ilgili bir analiz yapabilmek için 2002 ile 2011 arasında toplumsal sınıfı belirleme algoritmasını 2012-2014 HHBAlerinin yapısına uydur-mak zorundaydık. Bu pek çok sınıf için tanımsal anlamda bir de-ŞişikliŞe yol açmazken birey düzeyinde özel yönetim emeŞi, nite-likli emekçi, küçük burjuvalar ve küçük işletme sahiplerinin ta-nımını deŞiştirdi ve doŞal olarak oranlarında da bir deŞişme ol-du. Bu deŞişiklikler hane düzeyinde kapitalist hanelerin, küçük işletme sahiplerinin, küçük burjuvaların ve nitelikli emekçi ha-nelerin içeriŞini belirli bir ölçüde deŞiştirdi. Ancak diŞer sınıflar açısından bir deŞişiklik söz konusu olmadı.

2011 sonrasının analizi için yukarıda bahsedilen ölçütlerle yeni bir sınıflandırma yapıldı. Bu sınıflandırma kullanılarak 2011, 2012 ve 2014 yıllarının sınıfsal yapısına ulaşıldı. Böylece 2011 ile başlayan sürecin sınıfsal analizi olanaklı hale geldi. Tablo 6 birey düzeyinde sınıfsal yapının 2011 ile 2014 arasındaki deŞişimini vermektedir. Tablo çok açık bir şekilde işçileşmenin 2011 ile 2014 arasında da sürdüŞünü göstermektedir. Oransal olarak 2012 yılındaki azalış ise aslında sayısal olarak bir düşüşe karşılık gelmemektedir. 2014 yılında köylü bireylerin sayısındaki düşüş ise oldukça çarpıcıdır. 2014 yılında emekçi bireylerin sayısındaki ve oranındaki artış da oldukça dikkat çekicidir. 2014 yılında iş-gücüne dil bireyler içinde emekçilerin oranı yaklaşık %72’ye çık-mıştır.

Hane düzeyine gelince aynı türden bir gelişme beklenmek-tedir. Tablo 7 hane düzeyinde sınıfsal bileşimin ve sınıflar arası gelir daŞılımının 2011-2014 dönemi için gelişimini vermektedir. Burada ilk elden emekçi hanelerin oranının 2011 ile 2014 ara-sında düştüŞü gözlemlenmektedir. Aslında emekçi haneler sayı-

Page 45: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Türkiye’de Sınıfsal Yapıda Dönüşüm, şşçileşme ve Bölüşüm

51

Page 46: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Zor Zamanlarda Emek: Çalışma Yaşamının Güncel Sorunları

52

Page 47: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Türkiye’de Sınıfsal Yapıda Dönüşüm, şşçileşme ve Bölüşüm

53

Page 48: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Zor Zamanlarda Emek: Çalışma Yaşamının Güncel Sorunları

54

Tablo 6: Birey Düzeyinde Sınıfsal DaŞılım 2011Tablo 6: Birey Düzeyinde Sınıfsal DaŞılım 2011Tablo 6: Birey Düzeyinde Sınıfsal DaŞılım 2011Tablo 6: Birey Düzeyinde Sınıfsal DaŞılım 2011----2014 2014 2014 2014 (Sayı ve %)(Sayı ve %)(Sayı ve %)(Sayı ve %)

Sayı (Bin Kişi)Sayı (Bin Kişi)Sayı (Bin Kişi)Sayı (Bin Kişi) %%%% 2011201120112011 2012201220122012 2014201420142014 2011201120112011 2012201220122012 2014201420142014 Kentli Mülk SahipleriKentli Mülk SahipleriKentli Mülk SahipleriKentli Mülk Sahipleri 1936193619361936 1674167416741674 1765176517651765 2.72.72.72.7 2.32.32.32.3 2.32.32.32.3 Kapitalistler 932 1054 1103 1.3 1.4 1.5 Küçük şşletme Sahipleri 937 541 519 1.3 0.7 0.7 Kentli Profesyoneller 68 79 143 0.1 0.1 0.2 Küçük BurjuvalarKüçük BurjuvalarKüçük BurjuvalarKüçük Burjuvalar 1181118111811181 1799179917991799 1790179017901790 1.61.61.61.6 2.42.42.42.4 2.42.42.42.4 EmekçilerEmekçilerEmekçilerEmekçiler 21094210942109421094 21067210672106721067 22584225842258422584 29.129.129.129.1 28.628.628.628.6 29.829.829.829.8 Kentli Emekçi 10961 11552 11976 15.1 15.7 15.8 Nitelikli Emekçi 2054 2085 2695 2.8 2.8 3.6 Niteliksiz Emekçi 2845 2515 2694 3.9 3.4 3.6 Özel Yönetim EmeŞi 519 687 724 0.7 0.9 1.0 Tarım Emekçisi 711 660 685 1 0.9 0.9 şşsiz 4003 3569 3810 5.5 4.8 5.0 KöylüKöylüKöylüKöylü 2814281428142814 2933293329332933 2237223722372237 3.93.93.93.9 4.04.04.04.0 3.03.03.03.0 ÜcretsÜcretsÜcretsÜcretsiz Aile EmeŞiiz Aile EmeŞiiz Aile EmeŞiiz Aile EmeŞi 3536353635363536 3467346734673467 3064306430643064 4.94.94.94.9 4.74.74.74.7 4.04.04.04.0 Emekli Emekli Emekli Emekli 3745374537453745 3883388338833883 4519451945194519 5.25.25.25.2 5.35.35.35.3 6.06.06.06.0 ÇalışmayanÇalışmayanÇalışmayanÇalışmayan 38070380703807038070 38779387793877938779 39735397353973539735 52.652.652.652.6 52.752.752.752.7 52.552.552.552.5 ToplamToplamToplamToplam 72376723767237672376 73604736047360473604 75693756937569375693 100100100100 100.0100.0100.0100.0 100100100100

Kaynak:Kaynak:Kaynak:Kaynak: HHBA’lardan türetilmiştir.

Tablo 7: Hane Düzeyinde Sınıfsal Yapı ve Gelir DaŞılımı,Tablo 7: Hane Düzeyinde Sınıfsal Yapı ve Gelir DaŞılımı,Tablo 7: Hane Düzeyinde Sınıfsal Yapı ve Gelir DaŞılımı,Tablo 7: Hane Düzeyinde Sınıfsal Yapı ve Gelir DaŞılımı,

2011201120112011----2014201420142014

Sayı Sayı Sayı Sayı

(Bin Hane)(Bin Hane)(Bin Hane)(Bin Hane) Haneler içinde Haneler içinde Haneler içinde Haneler içinde

% pay% pay% pay% pay Gelir DaŞılımı Gelir DaŞılımı Gelir DaŞılımı Gelir DaŞılımı içinde % payiçinde % payiçinde % payiçinde % pay

2011201120112011 2012201220122012 2014201420142014 2011201120112011 2012201220122012 2014201420142014 2011201120112011 2012201220122012 2014201420142014 Kentli Mülk Sahibi SınıKentli Mülk Sahibi SınıKentli Mülk Sahibi SınıKentli Mülk Sahibi Sınıfffflarlarlarlar 1853185318531853 1601160116011601 1709170917091709 9.69.69.69.6 8.08.08.08.0 8.08.08.08.0 16.316.316.316.3 16.516.516.516.5 15.315.315.315.3 Kapitalistler 908 1008 1061 4.7 5.0 5.0 10.2 11.8 10.4 Kentli Profesyoneller 63 74 134 0.3 0.4 0.6 0.5 1.8 1.6 Küçük şşletme Sahipleri 882 519 515 4.6 2.6 2.4 5.6 2.9 3.3 Küçük BurjKüçük BurjKüçük BurjKüçük Burjuuuuvazivazivazivazi 1114111411141114 1685168516851685 1705170517051705 5.85.85.85.8 8.48.48.48.4 8.08.08.08.0 5.15.15.15.1 7.77.77.77.7 7.47.47.47.4 Kırsal Mülk SahiKırsal Mülk SahiKırsal Mülk SahiKırsal Mülk Sahipppplerilerilerileri 545545545545 460460460460 420420420420 2.82.82.82.8 2.32.32.32.3 2.02.02.02.0 3.63.63.63.6 3.03.03.03.0 2.62.62.62.6 Büyük Köylüler 359 284 113 1.9 1.4 0.5 2.8 2.2 0.7 Köylüler 187 176 308 1.0 0.9 1.4 0.8 0.8 1.9 Topraklı Geçimlik KöTopraklı Geçimlik KöTopraklı Geçimlik KöTopraklı Geçimlik Köyyyylülerlülerlülerlüler 1124112411241124 1292129212921292 986986986986 5.85.85.85.8 6.46.46.46.4 4.64.64.64.6 3.03.03.03.0 3.53.53.53.5 2.72.72.72.7 Tüm EmekçTüm EmekçTüm EmekçTüm Emekçiiiilerlerlerler 12330123301233012330 12593125931259312593 13313133131331313313 63.863.863.863.8 62.862.862.862.8 62.362.362.362.3 64.364.364.364.3 61.861.861.861.8 62.762.762.762.7 Nitelikli emekçiler 1979 2059 2553 10.2 10.3 11.9 19.6 18.8 21.5 Emekçiler 5252 5173 5207 27.2 25.8 24.4 26.4 25.1 24.4 Mülksüz Emekçiler 3464 3713 3672 17.9 18.5 17.2 14.3 13.9 12.4 şşsizler 1034 1043 1429 5.4 5.2 6.7 2.5 2.6 3.3 Tarım Emekçileri 349 309 296 1.8 1.5 1.4 0.9 0.8 0.8 Topraksız Geç. Köylü 252 296 157 1.3 1.5 0.7 0.6 0.7 0.4 RantiyelerRantiyelerRantiyelerRantiyeler 101101101101 111111111111 146146146146 0.50.50.50.5 0.60.60.60.6 0.70.70.70.7 0.30.30.30.3 0.50.50.50.5 0.40.40.40.4 ÇalışmayanÇalışmayanÇalışmayanÇalışmayan 444444444444 495495495495 812812812812 2.32.32.32.3 2.52.52.52.5 3.83.83.83.8 0.60.60.60.6 0.80.80.80.8 1.01.01.01.0 Emekli Emekli Emekli Emekli 1800180018001800 1814181418141814 2280228022802280 9.39.39.39.3 9.09.09.09.0 10.710.710.710.7 6.76.76.76.7 6.26.26.26.2 7.87.87.87.8 ToplamToplamToplamToplam 19312193121931219312 20051200512005120051 21372213722137221372 100100100100 100100100100 100100100100 100100100100 100100100100 100100100100

Kaynak:Kaynak:Kaynak:Kaynak: HHBA’lardan türetilmiştir.

Page 49: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Türkiye’de Sınıfsal Yapıda Dönüşüm, şşçileşme ve Bölüşüm

55

sal olarak çoŞalmışlardır (emekçi hanelerin sayısı 2012 yılında yaklaşık 12,3 milyondan 2014 yılında 13,3 milyona yükselmiş-tir). Buna ek olarak emekçi hanelerin işgücüne katılan haneler toplamı (emekli ve çalışmayan haneler dışındakilerin toplamı) içindeki payı 2011 yılında %72,7’den 2014 yılında %73,4’e yük-selmiştir. DiŞer taraftan köylü hanelerin (kırsal mülk sahibi ha-nelerle topraklı geçimlik köylülerin toplamı) hem oranında hem de sayısında bir azalma gözlemlenmektedir. Gelir daŞılımı yine nüfustaki oranların deŞişmesine paralele bir gelişme göstermiş-tir.

Resimde Kendi Kendini Arayan TürkiyeResimde Kendi Kendini Arayan TürkiyeResimde Kendi Kendini Arayan TürkiyeResimde Kendi Kendini Arayan Türkiye

Öncelikle sermaye birikimi bölgesel ve sektörel olarak görünüşte farklı yönelimler sergiliyor gibi görünse de en azından 1980’lerin başından beri küresel kapitalizm ölçeŞinde özsel olarak benzer yönelimlere sahiptir. Bu yönelimlerin ekonomik ve sosyal sonuç-ları nicel ölçüde farklılık gösterse de nitel olarak yeni liberalizm vagonuna binmiş tüm ülkeler için benzer sonuçlara gebedir. Türkiye nerededir? Bunun cevabına ulaşmak için deneyimi yaşa-yan diŞer ülkelerin deneyimlerini de hesaba katmalıyız.

Önce küresel olarak bakmalıyız ve bu konuda en önemli kaynaŞımız Uluslararası Çalışma Örgütü’dür (ILO). Bellamy Fos-ter vd. ILO’nun 2011 raporuna dayanarak ve geriye dönük ola-rak küresel ücretli istihdamın, küresel korunaksız istihdamın ve yedek işgücü ordusunun boyutlarını hesaplamışlardır. Onların hesaplarına göre 2011 yılında yedek işgücü ordusunun büyüklü-Şü minimum 2,4 milyar kişidir (Bellamy Foster vd., 2011). Jon-na ve Bellamy Foster analizlerini 2015 yılına kadar genişlettikleri çalışmalarında ise 2015 yılı itibariyle yedek işgücü ordusunun minimum boyutu olarak 2,3 milyar kişi sayısını vermektedirler. ILO’nun 2017 tarihli raporuna göre tüm kapitalist camiada işsiz toplam yaklaşık 201 milyondur. Ayrıca korunaksız istihdam ise 1,4 milyar kişi civarındadır ve bunun ekserisi ücretli istihdamda bulunanlardan oluşmaktadır. Ayrıca 740 milyon civarında çalı-şan yoksulun da çok büyük bir bölümü “gelişmekte olan” kapi-talist ülkelerden ve moda bir deyimle “yükselen ekonomi-

Page 50: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Zor Zamanlarda Emek: Çalışma Yaşamının Güncel Sorunları

56

ler”den11 gelmektedir (ILO, 2017). Ücret payı ile ilgili olarak da Türkiye sıradışılıktan uzaktır.

Gelişmiş ve azgelişmiş kapitalist ülkelerle ilgili çalışmalar 1980’le-rin başından beri eŞilimsel olarak tüm dünyada ücretin milli ge-lir içindeki payının düştüŞüne şahitlik etmektedir (Bahçe ve Kö-se, 2016b: %ekil 2.2, Guerriero ve Sen, 2012; Trapp, 2015).

Türkiye’nin sınıfsal yapısında yaşanan köklü deŞişim diŞer ülkeler de de gözlemleniyor mu? Bu konuda çok az sayıda çalı-ma bulunmaktadır. Vakulbhranam vd. (2009) Çin ve Hindistan üstüne yapıkları çalışmada sınıfsal yapının 1990’ların başından 2000’lerin başına kadar Türkiye’dekine benzer bir deŞişimin bu ülkelerde de gözlemlendiŞini ortaya koymaktadır. Hem Hindis-tan’da hem de Çin’de yeni liberal iktisat politikaları sonucunda kütlesel bir işçileşme yaşanmıştır. G. Kore üzerine bir çalışma da 1960’dan başlayarak işçi sınıfının genişlemesini ortaya koymak-tadır (Arita, 2003). Arita’nın aktardıŞı verilere göre G. Kore’de dönem içinde köylülerin nüfus içindeki payları sürekli erime göstermiştir (1960’daki payı yaklaşık %64 iken bu pay 1980’de yaklaşık %31’e, 1995’de ise %13 civarına düşmüştür). Aynı dö-nem içinde işçi sınıfının payı ise %15 civarından %53’e çıkmıştır (Arita, 2003: Tablo 2).12 Bu artış özellikle G. Kore ekonomisinde esmeye başlayan yeni liberal rüzgarla birlikte daha büyük bir oranda gerçekleşmiştir.

TürkiyeTürkiyeTürkiyeTürkiye’’’’de Emekçi Sınıfların varoluş Koşullarıde Emekçi Sınıfların varoluş Koşullarıde Emekçi Sınıfların varoluş Koşullarıde Emekçi Sınıfların varoluş Koşulları Bu bölümde sınıfsal analizle teşhis edilen emekçi sınıfların işgü-cü süreçlerinde ve işgücü süreçleri dışındaki durumlarına ilişkin bazı göstergeler verilecektir. Öncelikle birey düzeyinde emekçi sınıf üyelerinin çalışma koşullarına ilişkin bazı veriler verilecek-–––––––––––––––––––––– 11 “Gelişmekte olan” ve “Yükselen” ekonomiler türünden terimler çok uzunca bir süre-

dir uluslararası örgütlerin sürekli pişirip piyasaya sürdükleri terimlerdir. Umut aşıl-maya çalışmaktadırlar, hem de sürekli umutsuzluk üreten bir sistemde.

12 Burada yeni sınıf çalışmalarıyla Marxist kurama sadık kalmaya çalışan bizimki ara-sındaki fark ortaya çıkmaktadır. Arita beyaz yakalı işçileri yeni orta sınıfın üyeleri olarak kabul etmektedir, üstelik “orta sınıf” kavramsallaştırması ile ilgili olarak Marxist kuramın hatalarından dem vurmaktadır (Arita, 2003). Bu “orta sınıf” enigması dü-şünce dünyamızı kasıp kavurmaktadır. Sosyal bilimlerin kuramsal ve analitik dimaŞ-larını çürüten başka bir unsurdur.

Page 51: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Türkiye’de Sınıfsal Yapıda Dönüşüm, şşçileşme ve Bölüşüm

57

tir. Tablo 7 emekçi sınıfın alt katmanları için haftalık ortalama çalışma saatlerini vermektedir. Emekçilerin toplamı açısından 2014 yılında haftalık ortalama çalışma süresi 51 saatin üzerinde-dir. Alt gruplar açısından en yüksek deŞer nitelikli ve niteliksiz kent emekçilerinin arasında kalan ve emekçilerin en kalabalık kesimini oluşturan, bizim “Kentli emekçi” olarak adlandırdıŞı-mız gruptur; bu grubun haftalık ortalama çalışma süresi 52 saa-tin üzerindedir.

Tablo 7: Emekçi Sınıflar için Haftalık Ortalama Çalışma STablo 7: Emekçi Sınıflar için Haftalık Ortalama Çalışma STablo 7: Emekçi Sınıflar için Haftalık Ortalama Çalışma STablo 7: Emekçi Sınıflar için Haftalık Ortalama Çalışma Saaaaatleriatleriatleriatleri

Tarım Tarım Tarım Tarım

EmekçEmekçEmekçEmekçiiiisisisisi Kentli Kentli Kentli Kentli

EmekçiEmekçiEmekçiEmekçi Nitelikli Nitelikli Nitelikli Nitelikli EmekçiEmekçiEmekçiEmekçi

Niteliksiz Niteliksiz Niteliksiz Niteliksiz EmekçiEmekçiEmekçiEmekçi

Yönetim Yönetim Yönetim Yönetim EmeŞiEmeŞiEmeŞiEmeŞi

2003 46.0 51.6 40.4 47.2 51.4 2006 46.6 53.2 38.9 49.6 56.5 2009 47.2 53.1 39.5 48.0 53.3 2012 47.5 52.2 39.9 49.1 48.9 2014 49.4 52.3 40.3 49.6 49.1

Kaynak:Kaynak:Kaynak:Kaynak: HHBA’lardan türetilmiştir.

Tablo 8 ise saat başına reel ücretin gelişimini vermektedir.

Buradaki eŞilim ilginçtir, saatlik reel ücret kentli emekçiler ve niteliksiz emekçiler için 2003 ile 2007 arasında artmıştır. Yöne-tim emeŞi için 2003 ile 2009 arasında azalış, sonrasında ise artış söz konusudur. 2009 daralmasında, nitelikli emekçiler hariç, tüm emekçi katmanları için reel ücret düşüş göstermiştir.

Tablo 8: Emekçi Sınıflar için Saat Başına Reel Ücret Tablo 8: Emekçi Sınıflar için Saat Başına Reel Ücret Tablo 8: Emekçi Sınıflar için Saat Başına Reel Ücret Tablo 8: Emekçi Sınıflar için Saat Başına Reel Ücret (TL, 2003 f(TL, 2003 f(TL, 2003 f(TL, 2003 fiiiiyatlarıyla)yatlarıyla)yatlarıyla)yatlarıyla)

Tarım Tarım Tarım Tarım

EmekçEmekçEmekçEmekçiiiisisisisi Kentli Kentli Kentli Kentli

EmekçiEmekçiEmekçiEmekçi Nitelikli Nitelikli Nitelikli Nitelikli EmekçiEmekçiEmekçiEmekçi

Niteliksiz Niteliksiz Niteliksiz Niteliksiz EmekçiEmekçiEmekçiEmekçi

Yönetim Yönetim Yönetim Yönetim EmeŞiEmeŞiEmeŞiEmeŞi

2003 0.60 2.04 4.89 1.44 7.14 2006 0.60 2.25 5.37 1.50 5.88 2007 0.78 2.30 5.17 1.65 5.60 2009 0.74 2.26 6.15 1.47 5.39 2012 1.08 2.52 6.04 1.71 6.21 2014 1.40 2.52 6.70 1.87 6.46

Kaynak:Kaynak:Kaynak:Kaynak: HHBA’lardan türetilmiştir

%ekil 7 ise tüm emekçi katmanlarının aylık ücretinin belirle-nen asgari ücrete oranlarını göstermektedir. Bu şekil ücret belir-

Page 52: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Zor Zamanlarda Emek: Çalışma Yaşamının Güncel Sorunları

58

leme sürecinde devletin rolünün de bir göstergesidir. %ekilde gözlemlenen bir tür aşaŞıda eşitlenme olgusudur; tüm katmanla-rın aylık ücretleri giderek asgari ücrete yakınsama eŞilimindedir. %ekil 1: Emekçi Katmanlarının Aylık Ücretlerinin Net Asgari Ü%ekil 1: Emekçi Katmanlarının Aylık Ücretlerinin Net Asgari Ü%ekil 1: Emekçi Katmanlarının Aylık Ücretlerinin Net Asgari Ü%ekil 1: Emekçi Katmanlarının Aylık Ücretlerinin Net Asgari Üccccrete Oranırete Oranırete Oranırete Oranı

Kaynak: Kaynak: Kaynak: Kaynak: HHBA’lardan türetilmiştir.

Emekçi haneler aynı zamanda emek gücünün toplumsal ye-

niden üretiminin odak noktalarıdır. Bu nedenle emek gücünün sosyal ve kültürel üretiminin deŞişen nesnel şartlarına bakmak önemlidir. Bu bölümde emekçi hanelerin yaşam şartlarıyla ilgi-li bazı göstergelerdeki deŞişimler deŞerlendirilecektir. Tablo 9 emekçi hanelerin ortalama büyüklüŞü ve hanede ortalama çalı-şan sayısını vermektedir. Ortalama hane büyüklüŞü, salınımlara raŞmen, tüm emekçi sınıflar için azalma eŞilimi göstermektedir. Nitelikli emekçide tek çocuklu iki ebeveynli haneye doŞru bir gidiş vardır. DiŞer taraftan, tarım emekçisi haneler hariç diŞer tüm emekçi hanelerde ortalama çalışan sayısı artma eŞiliminde-dir. Böylece küçülen hane büyüklüŞü ve hanede artan çalışan sa-yısı aslında çekirdek emekçi haneye doŞru bir yakınsama gös-termektedir.13

–––––––––––––––––––––– 13 Özdemir Türkiye kapitalizminin sınıfsal yapısındaki deŞişimi “Bati tipi sınıflı toplu-

ma geçiş” olarak nitelemektedir (Özdemir, 2012).

Page 53: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Türkiye’de Sınıfsal Yapıda Dönüşüm, şşçileşme ve Bölüşüm

59

Tablo 9: Emekçi Hanelerde Tablo 9: Emekçi Hanelerde Tablo 9: Emekçi Hanelerde Tablo 9: Emekçi Hanelerde Ortalama Hane BüyüklüŞü ve Ortalama Hane BüyüklüŞü ve Ortalama Hane BüyüklüŞü ve Ortalama Hane BüyüklüŞü ve Ortalama Çalışan SOrtalama Çalışan SOrtalama Çalışan SOrtalama Çalışan Saaaayısıyısıyısıyısı

Ort. Hane BüyüklüŞü (Kişi sayısı) Nitelikli Emekçi Kentli Emekçi Mülksüz Emekçi Tarım Emekçisi 2003 3.7 4.5 4.1 4.7 2006 3.8 4.5 4.2 5.1 2009 3.4 4.3 3.8 4.2 2012 3.3 4.2 3.7 4.8 2014 3.2 4.5 3.6 4.2 Orta. Çalışan Sayısı (Kişi sayısı) Nitelikli Emekçi Kentli Emekçi Mülksüz Emekçi Tarım Emekçisi 2003 1.4 1.3 1.3 1.6 2006 1.4 1.4 1.3 1.9 2009 1.5 1.5 1.3 1.5 2012 1.6 1.5 1.4 1.6 2014 1.5 1.6 1.4 1.4

Kaynak:Kaynak:Kaynak:Kaynak: HHBA’lardan türetilmiştir

SSSSonuç Yerineonuç Yerineonuç Yerineonuç Yerine Tüm bu daŞınık gözlemlerden ve başka çalışmaların sonuçların-dan yararlanarak Türkiye’nin 2002 sonrasında deŞişen ekonomik ve sosyal dinamikleriyle ilgili kestirimci bir panorama çıkarmak mümkündür.

Yen liberalizmin genelleşmiş sonuçlarından başlamak yerinde olacaktır.14 Öncelikle, eŞer derli toplu bir iktisadi/sosyal program olarak kabul edilecekse (ki böyle olmadıŞına dair kuvvetli deliller mevcuttur), sadece makroiktisadi göstergelerde bir deŞişime yol açmamaktadır. Hatta sadece bölüşüm göstergelerinde bir alt üst oluş anlamına da gelmemelidir. Tüm bunların yanında alttan alta toplumsal yapıda da köklü bir deŞişimi ifade etmektedir. Bu deŞi-şimin ve dönüşümün hızı ülkeden ülkeye deŞişmekle birlikte ben-zer sonuçlar ortaya çıkmıştır. Türkiye’de toplumsal sınıfsal yapı yeni liberalizmin en olgun döneminde oldukça hızlı bir deŞişim

–––––––––––––––––––––– 14 Tam da burada “Yeni Liberalizm” kavramının iktisadi anlamıyla ilgili bir kuşkuyu

açıklamak yerinde olacaktır. Yeni Liberalizm sürekli olarak Keynesyen/Kalkınmacı dönemle ilişkili olarak, onun deŞillenmesi gibi tanımlamaktadır. Oysa Keynesyen/ Kalkınmacı dönem kapitalizmin tarihi içinde bir anomali gibi durmaktadır. Bu ne-denle yeni liberalizmin işaret ettiŞi iktisadi ve sosyal pratikleri kapitalizmin tarihinde bir tür yenilik olarak görmek türünden bir yanılsamaya düşme tehlikesi mevcuttur. DerinliŞine analiz yeni liberalizmin ima ettiŞi sürecin aslında kapitalizmin titreyip kendine dönmesi süreci olduŞunu göstermektedir.

Page 54: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Zor Zamanlarda Emek: Çalışma Yaşamının Güncel Sorunları

60

yaşamıştır. Bu deŞişimin hem bölüşümsel hem de makroiktisadi yansımaları olmuştur. Bu yazı bu deŞişimin ve artçı şoklarının dar bir envanterini vermek amacındadır. şlk göze çarpan hızlı işçileş-me ve köylülükteki karşı konulamaz çözülmedir. Tarımsal yapı hızlı bir tasfiye sürecinden geçmektedir. Bunun doŞal sonucu ola-rak kentlerde yedek işgücü ordusunun boyutları hızla büyümek-tedir.

Ancak görünen o ki bu Türkiye’de sermaye birikiminin so-runlarını çözmemektedir. Boyutsal büyümeyle birlikte hanehalkı gelirleri içinde ücretin payı artmaktadır. Oysa milli gelir serileri ve daha toplulaştırılmış sektörel veriler kârın payının ücretin payı aleyhine arttıŞını göstermektedir. Bu ikisi arasında bir çelişki yok-tur; ikisi iki ayrı muhasebat sisteminden türetilmiş verilerdir. şkincisinde kapitalist firmaların daŞıtılmayan kârlarını (ki Türki-ye’de daŞıtılmayan kârlar milli gelirin önemli bir payını kapmak-tadır) işin içine katınca ve buna bir de devletin vergi olarak topla-dıŞı yekünü de ekleyince işçilerin payı düşüş eŞilimi göstermekte-dir. Ancak yükselen kârın payı, hızlı işçileşme ve dolayısıyla bü-yüyen yedek işgücü ordusu ve tüm bunların reel ücretler üzerinde kurduŞu baskı bile sanayi ve hizmetlerde kâr oranının düşmesini engellemiyor gibi görünmektedir. Reel ücretler nerdeyse yerinde sayıyor, istihdam çok da hızlı artmıyor, işsiz ordusu büyüyor, kâr payı artıyor, haneler finansal sistem aracılıŞıyla hızla borçlandırılı-yor ve böylece iç talep sürekli olarak belirli bir oranda büyütülü-yor, görünüşte ihracat artıyor ancak Türkiye’de sanayi ve hizmet-ler sektörü sürekli bir yapısal sorun içinde debeleniyor. Bu yapısal sorun makro göstergelerde kendisini sürekli olarak dışa vurmak-tadır (kalıcı cari açıklar, artan özel sektör yükümlülükleri, ulusal paranın istikrarlı bir şekilde deŞer kaybı…). Tüm bunların orta-sında yine de yüksek bir hızla büyür gibi görünen Türkiye kapita-lizmi yeterince istihdam yaratmıyor. 15 Yaratılan istihdamın aŞırlı-Şı da giderek yeni liberal dönemin başından beri programı uygu-layan hükümetlerin göz bebeŞi inşaat ve hizmetler sektörüne ka-yıyor.16 Bu sektörlerde ise hem reel ücretler hem de üretkenlik ar-

–––––––––––––––––––––– 15 Eski milli gelir serileri bile sorgulanırken, tam bu yazının yazım aşamasında, TÜşK bü-

yüme oranlarını oldukça yüksek gösteren yepyeni bir milli gelir serisi yayınladı. Yeni milli gelir serisi geniş bir çevre tarafından sorgulanmaya başladı. Bkz. Boratav vd. 2017.

16 Yıllar önce Yalçın Küçük Türkiye’de 1980 sonrası büyümenin üç ana motor sektörü

Page 55: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Türkiye’de Sınıfsal Yapıda Dönüşüm, şşçileşme ve Bölüşüm

61

tışı düşüktür. Böylece Türkiye daha tam endüstrileşmeden geri endüstrileşme sendromu sergileyen acayip bir ülke kıvamına gel-miştir. Bu sıkışmışlıktır.17 Bu sıkışmışlık boyutu büyüyen ancak direniş kanalları tıkanan Türkiye şşçi Sınıfı açısından da aşılması gereken bir sıkışmışlıktır.

KaynakçaKaynakçaKaynakçaKaynakça

Arita, S. (2003) “The Growth of the Korean Middle Class and Its

Consciousness”, Developing EconomiesDeveloping EconomiesDeveloping EconomiesDeveloping Economies, XLI(2), 201-220. Bahçe, S. (2015) “Teknisist ‘SınıfsızlıŞın’ Dışavurumu Olarak BayaŞıla-

şan şktisat Disiplini”, şşşşkkkktisat Dergisitisat Dergisitisat Dergisitisat Dergisi, 532, 4-24. Bahçe, S., Günaydın, F.Y. ve Köse, A.H. (2011) “ Türkiye’de Toplumsal

Sınıf Haritaları: Sınıf Oluşumları ve Sınıf HareketliliŞi Üzerine Karşılaştırmalı Bir Çalışma”, %ahinkaya, S. ve ErtuŞrul, ş. (der.) Bilsay KuruçBilsay KuruçBilsay KuruçBilsay Kuruç’’’’a ArmaŞan a ArmaŞan a ArmaŞan a ArmaŞan içinde, Ankara: Mülkiyeliler BirliŞi Yayın-ları No. 2011/1, 359-392.

Bahçe, S. ve Köse, A.H. (2012) “Yoksulluk: Hüzün ve Disiplin”, MülkMülkMülkMülki-i-i-i-ye Dergisi,ye Dergisi,ye Dergisi,ye Dergisi, 36(4), 19-33.

Bahçe, S. ve Köse, A.H. (2016a) “Financialisation/Borrowing Circle as a Solution to an Unpleasant Conundrum: Observations from the Mature Neoliberalism in Turkey”, Research Research Research Research Policy on TurkeyPolicy on TurkeyPolicy on TurkeyPolicy on Turkey, 1(1), 63-74.

Bahçe, S. ve Köse, A.H. (2016b) “A tale of two worlds? Income distribution and global crisis: Observations from the North/South nexus”, Cömert, H. ve McKenzie, R. The Global South after the The Global South after the The Global South after the The Global South after the CrisisCrisisCrisisCrisis içinde, Edward Elgar, 40-83.

Bellamy Foster, J., McChesney, R.W. ve Jonna, R. J. (2011) “The Glo-bal Reserve Army of Labor and the New Imperialism”, Monthly Monthly Monthly Monthly ReviewReviewReviewReview, 63(06).

Boratav, K. (2001) “Bir Lâle Devri son bulurken”, Sol Haber Portalı. http://haber.sol.org.tr/yazarlar/korkut-boratav/bir-lale-devri-son-bulurken-46060 (24.03.2017).

––––––––––––––––––––––

olarak gösterilen Turizm/şnşaat/Tekstil (TşT) sektörlerini mafyazzo bir bataklık ola-rak adlandırmıştı.

17 Horkheimer ve Adorno tüm anti-mitolojizmine ve akılcılıŞına raŞmen burjuva aydın-lanmasının bile kapitalist bir toplumu yönetmenin gereŞi olarak mitlere ihtiyaç du-yacaŞını vurgularken çok haklıydılar (Horkheimer ve Adrono, 1995). Önce bir “Orta Gelir TuzaŞı”na saplanmıştı Türkiye ekonomisi; bir tür akıl kırıcı mit idi. Daha sonra harikulade yeni milli gelir serileri sayesinde kişi başına gelir bazında gelişmiş ülke oluverdik; akıl kırıcı başka bir mittir.

Page 56: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Zor Zamanlarda Emek: Çalışma Yaşamının Güncel Sorunları

62

Boratav, K., Bulutay, T., Ege, A.Y., Türel, O., Türeli, R.A. ve Uygur, E. (2017) “Yeni Ulusal Gelir Serileri Üzerine Gözlem ve DeŞerlen-dirmeler”, Cumhuriyet AkademiCumhuriyet AkademiCumhuriyet AkademiCumhuriyet Akademi, 5, 25 Mart: 2-3.

Eres, B. ve Kaya Bahçe, S.A. (2009) “Türkiye’de Kârlılık Yönelimi: şma-lat Sanayii 1980-2000”, SBF DergisiSBF DergisiSBF DergisiSBF Dergisi, 64(2), 97-118.

Eres, B. ve Bahçe, S. (2015), Sektörler Arası Rekabet, Kalıcı Kârlılık Sektörler Arası Rekabet, Kalıcı Kârlılık Sektörler Arası Rekabet, Kalıcı Kârlılık Sektörler Arası Rekabet, Kalıcı Kârlılık Farkları Ve Kârlılık Bileşenlerinin Göreli Etkileri: Türkiye EkFarkları Ve Kârlılık Bileşenlerinin Göreli Etkileri: Türkiye EkFarkları Ve Kârlılık Bileşenlerinin Göreli Etkileri: Türkiye EkFarkları Ve Kârlılık Bileşenlerinin Göreli Etkileri: Türkiye Eko-o-o-o-nomisi, 1980nomisi, 1980nomisi, 1980nomisi, 1980----2010201020102010, TÜBşTAK SOBAG Araştırma Projesi, No: 113K403.

Eres, B. (2016) “ Kâr Oranının Azalma EŞilimi: Başlangıcı, Marx’ın şk-tisadındaki Yeri, Eleştirisi ve Gerçek Rekabet Teorisi”, şktisat Deşktisat Deşktisat Deşktisat Der-r-r-r-gisigisigisigisi, 534, 18-28.

Guerriero, M. ve Sen, K. (2012) What Determines the Share of Labour in National Income? A Cross-Country Analysis, IZA Tartışma Ra-poru No. 6643.

Horkheimer, M. ve Adorno, T.W. (1995 [1969]) Aydınlanmanın DiyAydınlanmanın DiyAydınlanmanın DiyAydınlanmanın Diya-a-a-a-lektiŞi lektiŞi lektiŞi lektiŞi –––– Felsefi Fragmanlar I Felsefi Fragmanlar I Felsefi Fragmanlar I Felsefi Fragmanlar I, (çev. O. Akgül), şstanbul: Kabalcı.

Jonna, R.J. ve Belamy Foster, J. (2016) “Marx’s Theory of Working-Class Precariousness”, Monthly ReviewMonthly ReviewMonthly ReviewMonthly Review, 67(11).

Kalecki, M. (1943) “Political Aspects of Full Employment”, The The The The Political QuarterlyPolitical QuarterlyPolitical QuarterlyPolitical Quarterly, 14(4), 322-330.

Köse, A.H. ve Bahçe, S. (2009a) “Hayırsever” Devletin Yükselişi: AKP Yönetiminde Gelir DaŞılımı ve Yoksulluk, Uzgel, ş. ve B. Duru (der.) AKP Kitabı AKP Kitabı AKP Kitabı AKP Kitabı içinde, Ankara: Phoenix Yayınevi, 492-509.

Köse, A.H. ve Bahçe, S. (2009b) “ ‘Yoksulluk’ Yazının YoksulluŞu: Top-lumsal Sınıflarla Düşünmek”, PraksisPraksisPraksisPraksis,,,, 19, 385-419.

ILO (2017) World EmploymWorld EmploymWorld EmploymWorld Employment Outlook: Trendsent Outlook: Trendsent Outlook: Trendsent Outlook: Trends, Cenevre : ILO. Marx, K. (2011) Kapital 1. CiltKapital 1. CiltKapital 1. CiltKapital 1. Cilt (çev. M. Selik ve N. Satlıgan), şstanbul:

Yordam. OŞuz, S. (2016) “şşgücü şstatistiklerinden Yedek şşgücü Ordusuna Nü-

fusu Yeniden Sınıflandırmak”, Mülkiye DergisiMülkiye DergisiMülkiye DergisiMülkiye Dergisi, 40(4), 31-67. Özdemir, %. (2012) “Türkiye’nin Sosyo-Ekonomik Dönüşümü: Batı Ti-

pi Sınıflı Topluma Geçiş.” Hak şş Uluslararası Emek ve Toplum Hak şş Uluslararası Emek ve Toplum Hak şş Uluslararası Emek ve Toplum Hak şş Uluslararası Emek ve Toplum Dergisi,Dergisi,Dergisi,Dergisi, 1(1), 151-180.

Özmen, E., %ahinöz, S. ve Yalçın, C. (2012) Profitability, Saving and Investment of Non-Financial Firms in Turkey, TCMB Çalışma Ra-poru, 12/14.

Trapp, K. (2015) Measuring the labour income share of developing countries: Learning from social accounting matrices, UNU-WIDER Çalışma Raporu No. 2015/041.

Vamsi Vakulabharanam, V., Zhon, W. ve Jinjun, X. (2009) Does Class Count? Class Structure and Worsening Inequality in China and India, Nagoya Üniversitesi şktisat Bölümü Çalışma Raporu.

Page 57: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Çalışan YoksulluŞu: Türkiye şçin Sosyal Politikalar BaŞlamında Bir DeŞerlendirme

63

Çalışan YoksulluŞu: Türkiye şçin Sosyal Politikalar BaŞlamında

Bir DeŞerlendirme

“Ölüm gibi bir şey oldu... Ama kimse ölmedi...”

Özdemir Asaf

Seyhan ErdoŞdu* Denizcan Kutlu**

GirişGirişGirişGiriş

18. ve 19. yüzyıl kapitalizmi koşullarında yaygın bir hal olan işçi sınıfının yoksulluŞu, neo-liberal dönemde çalışan yoksulluŞu kavramı ile yeniden gündeme gelmiştir. Dünyada ve Türkiye’de çalışan yoksulluŞunu neo-liberal aktifleşme ve ücret dışı geçim araçları ile kontrol altına almaya çalışan politikalar, bu sorunu ortadan kaldırmak yerine yeniden inşa eden bir niteliktedir.

Bu çalışma, dünyada ve Türkiye’de çalışan yoksulluŞunu ko-nu edinmekte olup, onu yaratan ve aynı zamanda kontrol altına almaya çalışan politikaların deŞerlendirilmesini amaçlamaktadır. Çalışan yoksulluŞu, içinde oluştuŞu tarihsel dönemin yeniden üretimi bakımından ele alınmış olup, ekonomi, işgücü piyasası ve sosyal koruma politikaları, çalışan yoksullar açısından deŞer-lendirilmiştir.

Kapitalizmin neo-liberal evresinde, üretim yapısı, işgücü pi-yasaları ve sosyal politikada yaşanan deŞişimler ve sendikacılık

–––––––––––––––––––––– * Prof. Dr., Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi, Çalışma Ekonomisi ve En-

düstri şlişkileri Bölümü. ** Dr., Namık Kemal Üniversitesi şktisadi ve şdari Bilimler Fakültesi, Çalışma Ekono-

misi ve Endüstri şlişkileri Bölümü.

Page 58: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Zor Zamanlarda Emek: Çalışma Yaşamının Güncel Sorunları

64

hareketinin bu deŞişimlere karşı yeterli tepkiyi gösterememesi, küresel düzlemde çalışma ile yoksulluk arasındaki tarihsel baŞın yeniden kurulmasına yol açmıştır. Hükümetler de neo-liberal ekonomi ve işgücü piyasası politikaları ve sosyal refah devletinin yeniden yapılandırılması ile bu süreci desteklemişlerdir. Böylesi bir yapı içerisinde, güvencesiz çalışma koşulları altında işçileşti-rilen geniş bir nüfus dilimi, ücretli istihdam ilişkisi içerisine gir-se de birey ve hanehalklarının yoksulluktan kurtulamadıŞı gö-rülmektedir. Bütün bu gelişmelerin kaçınılmaz bütünleyicisi ça-lışan yoksulluŞu olmuştur. Bu süreçte, çalışan yoksulluŞuna kar-şı kimi önlemler de geliştirilmiştir. Bu önlemler, yoksulluŞu azaltmaya dönük genel uygulamaların içerisine yerleşmiş ve böy-lelikle çalışan yoksulluŞu, aynı yoksulluk olgusunda olduŞu gibi, kapitalizmin neo-liberal evresinin yeniden üretiminde taşıyıcı bir işlev üstlenmiştir.

Küresel eŞilimlerin bir parçası olarak Türkiye’de de, yoksul-luk ve yoksulluŞu kontrol altına almanın ekonomik ve sosyal po-litikaların başat gündem maddesi haline geldiŞi gözlemlenmek-tedir. Türkiye’de sosyal politika, esas olarak sosyal yardımlar yo-luyla yoksulluŞu azaltmaya ve başta esnek çalışma biçimlerinin yaygınlaştırılması olmak üzere aktif işgücü piyasası politikaları ile de istihdam yaratmaya odaklanmıştır. Öte yandan, Türkiye’de çalışan yoksulluŞunun önemli kaynaklarından biri olan çok ço-cuklu hane yapısını güçlendirmeye dönük söylem ve politikalar da gündemdedir. Bu çerçevede, Türkiye’nin çalışan yoksulları-nın, bir yandan güvencesiz istihdam diŞer yandan ise sosyal yar-dımlara dayalı geçici gibi gözüken, ancak giderek kalıcılaşma eŞilimi taşıyan uygulamalar ve ayrıca daha da artırılmak istenen çok çocuklu hane yapısının birleşik ekonomik ve politik basıncı altında yaşamlarını sürdürmeye çalıştıkları gözlemlenmektedir.

Çalışma, temel olarak bu politikaların eleştirisi üzerine ku-rulu olup çalışan yoksulluŞunun sınıfsal dinamiklerine gözlerini kapayan anlayışı ve bunun ürünü olan, çalışan yoksulluŞunu üc-ret dışı geçim araçları ile yönetmeyi ve kontrol altına almayı he-defleyen politikaların geçerliliŞini sorgulayacaktır.

Çalışmanın birinci bölümünde, çalışan yoksulluŞu 19. yüz-yılın ikinci yarısından başlayarak kapitalizmin farklı evrelerin-deki görünümleri ile ele alınmıştır. şkinci bölümde, çalışan yok-

Page 59: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Çalışan YoksulluŞu: Türkiye şçin Sosyal Politikalar BaŞlamında Bir DeŞerlendirme

65

sulluŞu Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ve Avrupa BirliŞi’nde (AB) kullanılan kavram setleri ile tanımlanmış ve bazı ülke ör-neklerine de yer verilmiştir. Üçüncü bölümde, çalışan yoksullu-Şunu açıklamaya yönelik bireysel ve hanehalkı özelliklerini te-mel alan mikro yaklaşımların yanı sıra işgücü piyasası ve refah devleti politikalarını temel alan makro yaklaşımlar üzerinde durulmuştur. Dördüncü bölümde, Türkiye’de çalışan yoksullu-Şunun nicel ve nitel görünümleri, Türkiye şstatistik Kurumu (TÜşK) verilerine deŞinilerek özetle anlatılmıştır. Bu bölümde, Türkiye’de çalışan yoksulluŞuna ilişkin bir literatür taraması da yapılmıştır. Beşinci bölümde ise, çalışan yoksulluŞunu yönetme-ye ilişkin ekonomik politika önerileri ile işgücü piyasası ve sos-yal koruma politikaları incelenmiş ve ardından, sonuç bölümün-de, konunun genel bir deŞerlendirmesi yapılmıştır.

Tarihsel Arka PlanTarihsel Arka PlanTarihsel Arka PlanTarihsel Arka Plan

Çalışan yoksulluŞu, 19. yüzyılın ikinci yarısında, iktisatçılar, sosyal araştırmacılar ve politikacılar tarafından yaygın bir biçim-de gözlemlenen, araştırılan ve analiz edilen bir olgu olmuştur. Friedrich Engels’in (1997) 1840’lı yıllarda sanayi devriminin kal-bi olan Manchester’da ve Liverpool’da işçi sınıfı ailelerinin yok-sulluŞu üzerine gözlemlerini ve analizlerini anlattıŞı şngiltere’de Emekçi Sınıfın Durumu başlıklı kitabı ve liberal reformist See-bohm Rowntree’nin (1901), 1899’da, 11.560 hanenin tek tek zi-yaret edilmesiyle elde edilen bilgilere dayanan işçi sınıfı aileleri-nin yoksulluk hallerine ilişkin gözlemlerini anlattıŞı Yoksulluk: Kent Yaşamı Üzerine Bir şnceleme başlıklı araştırması, bu dö-nemde işçi sınıfı yoksulluŞu üzerine yapılan saha çalışmalarının ünlü örnekleridir.

19. yüzyıl kapitalizmi koşullarında yoksulluk, işçi sınıfının yaygın bir hali olarak algılanmış ve analiz edilmiştir. Bu dönemin klasik iktisatçıları, çalışan yoksulluŞunu ekonomik büyüme ve sosyal adaletsizlik (A. Smith), demografi (T. R. Malthus), eŞitim yetersizliŞi (J. S. Mill) gibi nedenselliklerle açıklarken, Marx, ça-lışan yoksulluŞunu, kapitalist sistemin işleyişinin kaçınılmaz bir parçası olarak görmüştür (Rauhutt vd. 2005).

Page 60: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Zor Zamanlarda Emek: Çalışma Yaşamının Güncel Sorunları

66

Marx’ın çalışan yoksulluŞuna yaklaşımının birinci öŞesi, ça-lışan yoksulluŞunun, sınıf eşitsizlikleri baŞlamında çözümlen-mesidir. Marx’a göre (1978: 674), “işçi sınıfının en çalışkan ta-bakalarının çektiŞi açlık sancısı ile zenginlerin kapitalist biriki-me dayanan, kaba ya da ince aşırı tüketimleri arasındaki yakın ilişki, ancak ekonomik yasalar bilinince kendini ortaya koyar”. Marksist yaklaşımda temel gerçek, Miliband’ın (1974: 184-185) sözleriyle, “yoksulların işçi sınıfının ayrılmaz bir parçası olması; onun en yoksul ve en dezavantajlı bölümü olması gerçeŞidir. Yoksulları bir bütünün parçası olarak, bir sürekliliŞin parçası olarak görmek gerekiyor; resmi anlamda ‘yoksul’ olmayan birçok işçi, sürekli olarak, yoksul saflarına düşme tehlikesi ile karşı kar-şıyadır ve yoksulların uŞradıkları dezavantajlı durumların birço-Şu onların da başındadır. Yoksulluk genel sınıf eşitsizliŞi duru-mu ile sıkı sıkıya baŞlantılı bir sınıfsal durumdur.” Marksist yak-laşım, yoksulları ‘ayrı bir sınıf’ olarak ele alan yaklaşımların ak-sine, ‘sınıfın bir parçası’ olarak ele alır ve yoksulların uŞradıŞı eşitsizliŞi, toplumsal adaletsizlikle deŞil, sınıfsal eşitsizliklerle açıklar. Çalışan yoksulluŞu kavramı, bu baŞlamda artı-deŞere el konulması ve artı-deŞerin sınai, ticari ve mali sermaye tarafından bölüşülmesi süreci dışlanarak çözümlenemez. Hızlı ve yüksek ekonomik büyüme dönemlerinde, çalışan yoksulluŞu, azalma eŞilimi gösterir; ancak işçi sınıfının maddi durumunun iyileşme-si, göreli sosyal durumunun kötüleşmesiyle elele gider (Marx, 1969: 57).

Marx’ın çalışan yoksulluŞuna yaklaşımının ikinci öŞesi, sınıf içi gelir eşitsizlikleridir. Ücret farklılıkları, kapitalist sistemdeki farklı ekonomik faaliyetler için ihtiyaç duyulan farklı eŞitim ve beceriye sahip emek gücü türlerinin üretimi ve yeniden üretimi için gereklidir. şşçiler arasındaki gelir ve fırsat eşitsizlikleri, emek gücünün sosyal yeniden üretim maliyetlerinin ücret siste-mi vasıtasıyla daŞılımını saŞlayarak bu ücret farklılıklarında sü-rekliliŞe yol açar (Peet, 1975).

Marx’ın çalışan yoksulluŞuna yaklaşımının üçüncü öŞesi ise, kapitalist sermaye birikimi sürecinde yaratılan yedek işgücü or-dusunun dinamikleridir (Marx, 1978). Marx, kapitalist ekono-milerin bir yedek işgücü ordusuna ihtiyaç duyduŞunu söyler.

Page 61: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Çalışan YoksulluŞu: Türkiye şçin Sosyal Politikalar BaŞlamında Bir DeŞerlendirme

67

Kapitalist sistemin işleyişine içkin olarak, gerektiŞinde istihdama çekilen gerektiŞinde de istihdam dışı bırakılabilen yedek işgücü ordusu, aynı zamanda bir yoksullar ordusudur. Bu yoksullar or-dusu, istihdama dahil olduklarında, çalışan yoksullar olarak ge-rek ücret düzeyi gerekse çalışma koşulları açısından emek hiye-rarşisinin en alt basamaklarında yer alırlar. Tarımdaki fazla nü-fustan oluşan gizli işsizler, çocuklar, yaşlılar, göçmenler gibi iş-gücü piyasasına aralıklarla çekilebilen kesimlerden ve son derece düzensiz ve güvencesiz koşullarda düşük ücretli işlere mahkum edilmiş olan vasıf ve eŞitim düzeyleri düşük işçilerden oluşan yedek işgücü ordusu, kendisi yoksul olduŞu gibi, göreli olarak düzenli ve güvenceli koşullarda çalışan işçilerin yoksullaşması ve güvencesizleşmesinin de aracıdır.

20. yüzyılda, özellikle 2. Dünya Savaşı sonrasında çalışan yoksulluŞu, asgari ücretler, sosyal koruma politikaları ve sendi-kal haklar üçgeninde sosyal politika uygulamaları ile azaltılırken, bu dönemde yaşanan hızlı büyüme ile tam istihdam düzeyine yaklaşılması ve yükselen ücretler çalışma ile yoksulluk baŞlantı-sında kavramsal bir kopuş yaratmıştır. Kapitalizmin altın çaŞı boyunca, çalışan yoksulluŞu kavramı bir oksimorona dönüşür-ken (Shipler, 2005), yoksullukla ilgili bireysel ve kültürel ku-ramlar öne çıkmış ve yoksulluŞa sınıfsal bakış ikinci plana itil-miştir.

1. Dünya Savaşı sonrasından başlayarak, 1970’li yıllara kadar kapitalizme damgasını vuran Fordizm, yalnızca kitlesel üretime deŞil, kitlesel tüketime de baŞlı bir sistemdir. Kitlesel üretim, yeni yatırımları mümkün kılarken, yeni yatırımlar, emek verim-liliŞini artırmış; emek verimliliŞi arttıkça üretilen malların göreli fiyatlarının düşmesi ve bu malların daha geniş yıŞınlarca tüke-tilmesi imkânı doŞmuştur. Kurumlar ve kamu otoriteleri, kitlesel üretime dönük emek gücünün saŞlanmasını, kitlesel tüketicile-rin gelirden yeterli payı almasını, ayrıca emek gücünün etkinli-Şini artıracak çeşitli sosyal refah uygulamalarının hayata geçiril-mesini garanti eden bir yapılanma içerisinde olmuşlardır. Özel-likle 1945 yılından 1970’lerin ortalarına kadar olan ve iktisat ya-zınında “kapitalizmin altın çaŞı” veya “Keynes çaŞı” adı verilen yıllarda, tüm dünyada ama özellikle Batı Avrupa ve DoŞu As-

Page 62: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Zor Zamanlarda Emek: Çalışma Yaşamının Güncel Sorunları

68

ya’da ekonomilerin hızla büyümesi, refahın artması ve çoŞu ül-kede tam istihdam koşullarının yaşanması, çalışmanın yoksullu-Şu eritmesine yol açmıştır. Bu büyüme ve refah yılları, aynı za-manda toplumsal eşitsizliklerin azaldıŞı yıllardır. Fordist kitlesel üretimin istikrarlı bir biçimde sürdürülebilmesi için, kitlesel üre-timin kitlesel tüketicileri olması öngörülen sosyal sınıfların zen-ginliklerden pay almasının bir yolu da refah devleti uygulamaları ve sosyal programlar olmuştur. Devletin geliri yeniden daŞıtma-sı, eŞitim, saŞlık, emeklilik, işsizlik ödemeleri ve konut gibi sos-yal programlar aracılıŞı ile gerçekleşmiştir. Bu ekonomik ve sos-yal yapının endüstri ilişkileri alanına yansıması ise, demokrasi, sendikal özgürlükler ve sosyal haklar temelinde bir sosyal uz-laşma şeklinde olmuştur. Bu sosyal uzlaşmanın farklı modelleri olmakla birlikte, dönemin endüstri ilişkilerinin temel özelliŞi, verimliliŞe baŞlı ücret artışları, aileyi geçindirecek düzeyde üc-retler ve tam gün düzenli çalışmaya dayalı olan bir sınıf uzlaşma-sıdır. Bu yapı, bir yandan çalışan kesimlerin refahtan pay alabil-mesine ve kitlesel tüketiciler olabilmesine olanak saŞlarken bir yandan da mevcut ve potansiyel sınıf çatışmalarını engelleyen bir ortam yaratmıştır.

Bu dönemde, çalışan yoksullarla ilgili olarak Rowntree’nin iki araştırmasına deŞinmek uygun olacaktır. Rowntree (1942), 1935’te York kentinde işçi aileleri arasında yaptıŞı ve Yoksulluk ve şlerleme başlıŞı ile yayımladıŞı ikinci saha çalışmasında, 1899’daki araştırmasından bu yana, işçi ailelerinde mutlak yok-sulluŞun yüzde 50 oranında azaldıŞını saptamıştır. Ayrıca araş-tırma göstermiştir ki 1890’larda işçi ailelerinde yoksulluŞun te-mel nedeni yüzde 52 oranında ücretlerin düşüklüŞü iken, kriz koşullarının etkisinin sürdüŞü 1930’larda işçi ailelerinde yoksul-luŞun temel nedeni yüzde 44,5 oranında işsizlik ve yalnızca yüz-de 10 oranında ücretlerin düşüklüŞüdür. Rowntree’nin (1951) 1951 yılında yayımladıŞı Yoksulluk ve Refah Devleti başlıklı son araştırması ise, York kentinde mutlak yoksulluŞun işçi aileleri arasında ortadan kalktıŞını, yalnızca yaşlı işçi ailelerinde görülen ve sosyal politikalarla engellenebilecek bir olgu haline geldiŞini göstermektedir. Bu gerçekler ışıŞında, 1950’lerden 1970’lerin son-larına kadar olan dönem, işçi sınıfının yaşam standartlarının, bü-

Page 63: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Çalışan YoksulluŞu: Türkiye şçin Sosyal Politikalar BaŞlamında Bir DeŞerlendirme

69

yüyen bir ekonomi, tam istihdam ve refah devleti politikaları ile iyileştirilebileceŞi ve bu baŞlamda çalışmanın yoksulluŞu dışla-yacaŞı anlayışının hakim olduŞu bir dönem olmuştur.

20. yüzyılın sonu ve 21. yüzyılda ise, genel olarak yoksulluk ve özel olarak çalışan yoksulluŞu, gelişmiş kapitalist ülkeler de dahil olmak üzere küresel düzeyde öylesine güçlü bir biçimde geri dönmüştür ki, bir kavram olarak çalışan yoksulluŞunun ye-niden inşa edilmesi, çalışan yoksulluŞuna ilişkin göstergelerin belirlenmesi, neo-liberal küreselleşme sürecinde çalışan yoksul-luŞunun nedenselliklerinin saptanması, yerleşik bir sosyal araş-tırma konusu haline gelmeye başlamıştır. Bir yandan da çalışan yoksulluŞu ile mücadele stratejileri, uluslararası kuruluşların ve ulusal hükümetlerin politik gündeminde yerini almaya başlamış-tır.

Çalışan yoksulluŞu kavramının 1990’lardan sonra yeniden gündeme gelmesi ve yoksulluŞun çalışma ile yok edileceŞi varsa-yımının yerine, çalışanların yoksulluŞunu azaltacak politika ara-yışlarına girilmesi, 1980 sonrası neo-liberal küreselleşme süreci-nin özellikleriyle baŞlantılıdır.

1970’lerin ortalarından sonra dünya ekonomisinin gelişme hızı dramatik bir şekilde yavaşlamıştı. Daralan iç pazarlar, dış pazarlarda yoŞunlaşan rekabet, artan petrol fiyatları, verimlilik artışlarını geçen ücret artışları, düşen kar oranları ve refah devle-tinin maliyetleri, Fordist sistemin sınırlarını zorluyordu. Post-Fordist ya da esnek üretim sistemine uygun neo-liberal politika-lar ve refah devletlerinde daralma eŞilimi bu ortamda doŞdu. Bu dönemde, önceki dönemin ekonomik, politik, sosyal ve teknolo-jik bileşenleri köklü bir biçimde deŞişti. Mal ve hizmet ticareti serbestleşti; sermaye hareketlerinin önündeki engeller kaldırıldı. Mal ve hizmet üreten kamu kuruluşları özelleştirildi. Pek çok imalat süreci parçalandı ve ulusal sınırları kesen bir biçimde ye-niden örgütlendi. Yeni bir uluslararası işbölümü hayata geçti; sa-nayi üretiminin emek yoŞun bölümü, merkez ülkelerden emeŞin göreceli olarak ucuz ve örgütsüz olduŞu çevre ülkelere kaydı. Üretim sisteminde ve üretimin örgütlenmesindeki esneklik, es-nek çalışma biçimleri ile bütünlendi. Geniş bir işçi kitlesinin da-ha küçük üretim birimlerinde, taşeron işletmelerde, fason üre-

Page 64: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Zor Zamanlarda Emek: Çalışma Yaşamının Güncel Sorunları

70

timde, evde, düşük ücretli ve düzensiz çalışma koşullarında is-tihdam edilmeleri, işgücünün düzenli, istikrarlı işlerde çalışan-larla, düzensiz, istikrarsız işlerde çalışanlar arasında parçalanma-sı yaygınlaştı. Sendikaların üye sayıları azaldı; toplumsal ve siya-sal etkileri zayıfladı. Sosyal güvenlik, sosyal yardım ve sosyal hiz-met sistemlerinin yeniden yapılandırılması yoluna gidildi. Ser-maye birikiminin malileşmesi sonucunda birikimler, yatırımlar yerine spekülatif amaçlı hareketlere yönelirken, ekonomik an-lamda kaçınılmaz sonuç, büyüme hızının azalması ve istihdamın daralması oldu. Borç yükü altında ezilen gelişmekte olan ülkeler, Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası’nın istikrar ve yapısal uyum programları dayatmaları ile karşı karşıya kaldılar. “Gazino kapitalizmi” denen bu süreç, sermaye piyasalarında spe-külatif deŞer artışlarına ve arkasından mali çöküntülere yol aça-rak yeni bir kapitalist buhranlar dalgası başlattı (ErdoŞdu, 2006). Ülkeler arasındaki ve içindeki eşitsizlikleri artıran bu neo-liberal küreselleşme, yoksulluk, işsizlik ve sosyal dışlanma ile kendini gösteren küresel bir sosyal krizi besleyerek, hem ‘zengin ku-zey’de hem de ‘fakir güney’de sorunların derinleşmesine neden oldu. Bütün bu gelişmeler, toplumda düzensiz, güvencesiz ve düşük ücretli çalışmayı yaygınlaştıran, işçi sınıfının geniş kesim-lerini yoksulluŞa sürükleyen bir süreç yarattı (ErdoŞdu, 2004). Artık çalışma, yoksulluŞun çaresi olmadıŞı gibi, düzensiz, gü-vencesiz işler, çalışan yoksulluŞunun kaynaŞı haline gelmişti.

Liberal bir ekonomik bütünleşmeyi temel alan AB ülkeleri-nin hemen tümü de, 1980’li yıllarda, sosyal politika alanında önemli sorunlarla karşı karşıya kaldılar. şşsizlik oranları 1930’lu yıllardan bu yana en yüksek düzeylere çıktı ve refah devletleri, sosyal harcamalarını sürdürmekte zorlanır hale geldiler. Bu dö-nemde Avrupa sosyal modelinin, Avrupa firmalarının rekabet edebilirliŞini zayıflattıŞı, dolayısıyla Avrupa’da istihdam yaratma olanaklarını engellediŞi öne sürülerek, tek tek Avrupa ülkelerin-de sosyal modelin unsurlarının daraltılması yoluna gidilmeye başlandı. şşgücü piyasalarının esnekleştirilmesi, sosyal koruma-nın ve yeniden daŞıtım mekanizmalarının daraltılması gibi giri-şimler, bu girişimlerin yaygınlıŞı ve derinliŞi ülkeden ülkeye farklılıklar gösterse de, bu sürecin parçaları oldu. Bu süreçle bir-

Page 65: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Çalışan YoksulluŞu: Türkiye şçin Sosyal Politikalar BaŞlamında Bir DeŞerlendirme

71

likte, 1990’lı yıllarda, AB’de işsizlik, yoksulluk ve sosyal dışlan-manın yaygınlaştıŞı ve AB’nin varlıŞı için sosyal bütünlüŞün şart olduŞu iddiasında olan emek çevrelerinden gelen, Avrupa sosyal modelinin korunması ve geliştirilmesi yönündeki baskılar arttı (ErdoŞdu, 2010a). AB’de, çalışan yoksulluŞu kavramı ve çalışan yoksulluŞuna karşı önlemler geliştirilmesi ihtiyacı da bu dönem-de AB hükümetlerinin ve Avrupa Konseyi’nin gündemine geldi.

Çalışan YoksulluŞu Tanımı ve Kavramsal SorunlarÇalışan YoksulluŞu Tanımı ve Kavramsal SorunlarÇalışan YoksulluŞu Tanımı ve Kavramsal SorunlarÇalışan YoksulluŞu Tanımı ve Kavramsal Sorunlar 1990’lı yıllardan başlayarak çalışan yoksulluŞunun tüm dünyada yeniden gündeme gelmesi, çalışan yoksulluŞu olgusunu, geliş-mekte olan ülkelerle ve kırsal istihdamla sınırlı olmayan ve ge-lişmiş ülkelerdeki kentsel işçi sınıfını da içeren bir biçimde ta-nımlama ve ölçme ihtiyacını doŞurmuştur. Çalışan yoksulluŞu, gelişmekte olan ülkeler için Dünya Bankası’nın mutlak yoksul-luk kriterleri temel alınarak tanımlanırken, AB ülkelerinde göreli yoksulluk kriterleri temel alınarak tanımlanmış ve ölçme yön-temleri geliştirilmiştir. Ayrıca birçok ülke, kendi tanımladıkları ulusal yoksulluk kriterlerini temel alarak çalışan yoksulların ni-celik ve niteliklerini belirleme yoluna gitmiştir.

En genel ifade ile çalışan yoksulluŞu, çalışan bireylerin har-canabilir net gelir açısından yoksul olmaları halidir. Çalışan yok-sulluŞu kavramı, iki farklı analiz düzeyini birleştirmektedir: Kişi-lerin işgücü içindeki durumlarını temel alan bireysel düzey ile yaşadıkları hanelerin gelir düzeyini temel alan kolektif düzey (Eurofound, 2013).

Bu iki farklı analiz düzeyi birleştirilirken, çalışanın nasıl ta-nımlanacaŞı konusu farklı çalışan yoksul tanımlarına yol açabil-mektedir. ÖrneŞin, ABD Çalışma şstatistikleri Bürosu (BLS), ça-lışan yoksul kategorisine, bir önceki yıl içinde en az 27 hafta ak-tif olarak işgücüne dahil olan yani çalışan veya iş arayan ve geliri resmi yoksulluk sınırının altında olan kişileri dahil etmektedir. Buradaki 27 hafta sınırı, işgücüne marjinal bir biçimde dahil olanları dışlamak amacını gütmektedir. Çalışan yoksul tanımın-da Avrupa’da öncülük yapan Fransız şstatistik ve Ekonomi Ensti-tüsü (INSEE) ise, AB yaklaşımının öncesinde geliştirdiŞi tanım-

Page 66: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Zor Zamanlarda Emek: Çalışma Yaşamının Güncel Sorunları

72

da, BLS örneŞinde olduŞu gibi, işgücü piyasasına dahil olmayı çalışan tanımında temel almakta; ancak uzun vadeli işsizleri bu tanım dışında bırakmak amacı ile referans yıl içinde bir ay çalış-mış olmayı da çalışan tanımına eklemektedir (Eurofound, 2010). ILO’nun (2011) gelişmekte olan ülkeler için geliştirdiŞi çalışan yoksulluŞu kavramında, referans dönemi olarak son bir yıl deŞil, Uluslararası Çalışma şstatistikçileri Konferansı’ndaki yaklaşımla uyumlu olarak, genellikle son bir haftada en az bir saat çalışmış olmak temel alınmıştır.

AB’ye ilişkin karşılaştırmalı çalışmalarda, çalışan yoksulluŞu kavramına temel olan çalışma yaşı 18-64 olarak ele alınırken, öŞ-renciler ve emekliler kapsam dışında deŞerlendirilmektedir. ILO’ da ise, çalışma yaşı 15 yaş ve üstü olarak ele alınmakta, öŞren-ci/emekli ayrımına gidilmemektedir.

Çalışan yoksulluŞu kavramının sorunlu olduŞu kimi alan-lardan söz edilebilir. Birincisi, çalışan yoksulluŞu çalışanın elde ettiŞi gelirin deŞil, yaşadıŞı hane içinde sahip olduŞu net harca-nabilir gelirin yoksulluk riski açısından deŞerlendirilmesini ön-görür. Bu yaklaşım, hane içindeki tüm gelirlerin ve sosyal trans-ferlerin bir havuzda toplandıŞı ve bu havuzun hanehalkının eş-deŞer bireyleri arasında daŞıtıldıŞı varsayımına dayanmaktadır. Bu niteliŞiyle de çalışan yoksulluŞunda, hane içindeki eşdeŞer bireylerin örneŞin kadınların ve çocukların havuzdaki gelire eri-şiminin sosyo-kültürel nedenlerle eşit olmaması halleri dışlan-maktadır.

şkincisi, çalışan yoksulluŞunu kavramsallaştırırken ve ölçer-ken bireysel düzeyde çalışmadan kolektif düzeyde gelire geçiş, bireysel çalışmaya ilişkin olguları saklamaktadır. Bu nedenle, bu olguları gün ışıŞına çıkarmak amacı ile öncelikle çalışanların ça-lışmaya baŞlı bireysel gelirleri üzerinden bir deŞerlendirme yap-mak anlamlı olacaktır. Ücret geliri üzerinden bir deŞerlendirme yapıldıŞı zaman, çalışanın bireysel özellikleri ve işin özelliklerine dayalı bir çalışan yoksulluŞu analizi yapmak mümkün hale gele-cektir. Hanehalkı yapısının ve sosyal refah harcamalarının çalı-şan yoksulluŞu üzerine artırıcı/azaltıcı etkilerini yansıtan net harcanabilir gelire dayalı bir çalışan yoksulluŞu analizi, daha sonra bu ilk ücret geliri/yoksulluk analizinin üzerine eklenebilir

Page 67: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Çalışan YoksulluŞu: Türkiye şçin Sosyal Politikalar BaŞlamında Bir DeŞerlendirme

73

(Eurostat, 2010). Böylece sınıfsal açıdan düşünüldüŞünde, hem işçinin ve işin özelliklerini hesaba katan yoksulluk analizi hem de işçinin hane özelliklerini ve sosyal transferleri hesaba katan işçi sınıfı haneleri yoksulluŞu analizi yapmak mümkün olacaktır.

Kavramsal olarak üçüncü sorun ise, yoksulluk riskinin nasıl ölçüldüŞüne ilişkindir. Gelişmekte olan ülkelerdeki çalışan yok-sulluŞuna ilişkin uluslararası bir veri seti geliştiren ILO (2011), hanehalkı düzeyinde yoksulluk riski kriteri olarak kişi başına (satınalma gücü paritesiyle) günde 1,25 ABD Doları veya 2 ABD Dolarından daha az bir harcamayla yaşamayı almaktadır. Bu te-mel üzerine geliştirilmiş olan ulusal yoksulluk oranları, Dünya Bankası’nın veri setlerinden (PovCalnet) elde edilmektedir (ILO, 2011; ILO, 2012). AB’de ve çoŞu Avrupa ülkesinde ise, göreli yoksulluk temel alınmakta ve hanehalkı geliri medyan eşdeŞer hanehalkı gelirinin yüzde 60’ından az olan haneler, yoksulluk riski altında kabul edilmektedir. Yoksulluk kriteri olarak, göreli yoksulluŞun yanı sıra ulusal olarak geliştirilmiş mutlak yoksul-luk ölçütü kullanan ülkeler de mevcuttur. Ancak AB ülkeleriyle anlamlı bir çalışan yoksulluŞu karşılaştırması yapılabilmesi için göreli yoksulluk kavramının temel alınması uygun olacaktır (Bardone ve Giao, 2005; Eurofound, 2010; Eurostat, 2010; Eu-ropean Commission, 2011).

Çalışan YoksulluŞunu Açıklamaya Yönelik YaklaşımlarÇalışan YoksulluŞunu Açıklamaya Yönelik YaklaşımlarÇalışan YoksulluŞunu Açıklamaya Yönelik YaklaşımlarÇalışan YoksulluŞunu Açıklamaya Yönelik Yaklaşımlar Çalışan yoksulluŞunu açıklamaya yönelik yaklaşımlar, mikro ve makro düzlemde ele alınabilir; pek çok çalışmada bu iki düzlem birlikte ele alınmıştır (Allegre, 2008; Andreb ve Lohman, 2008; BLS, 2004; Bradshaw, 2007; Brady vd., 2010; Frazer ve Marler, 2010; Kapsos, 2004; Lohman, 2009; Majid, 2001; Pena-Casas ve Latta, 2004; Shipler, 2005; Singley ve Callister, 2003; Spannagel, 2013).

Mikro düzleme aŞırlık veren yaklaşımlar, çalışan yoksullu-Şunu, çalışan fertlerin kişisel özellikleri ve hanehalkı özellikleri ile açıklarlar. Kişisel özellikler arasında, cinsiyet, yaş, eŞitim ve istihdam biçimleri, hanehalkı özellikleri arasında ise hanedeki çalışan sayısı, çocuk sayısı, aktif olmayan birey sayısı gibi deŞiş-

Page 68: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Zor Zamanlarda Emek: Çalışma Yaşamının Güncel Sorunları

74

kenler ele alınır. Ayrıca gerek çalışan bireyin gerekse hanenin el-de etiŞi sosyal yarar ve transferlerin düzeyi de çalışan yoksulluŞu açısından önemlidir.

YoksulluŞun hane düzeyinde belirlenen bir durum olması nedeni ile mikro düzey çalışmalarda, hanehalkının sayı, yaş, is-tihdam, eŞitim, sosyal yardıma ulaşım gibi özelliklerinin ince-lenmesi önemli bir yer tutmaktadır. Çalışan kişinin birey olarak geliri, onun yoksulluk riski taşımamasına yol açabilecekken, ha-ne özellikleri yoksulluk riski yaratabilir. Öte yandan çalışan kişi yoksulluk riski taşırken, hane özellikleri onu yoksulluk duru-munun dışına taşıyabilir. Hanede baŞımlı sayısının fazla olması, çalışan yoksulluŞu riskini artırmaktadır. %ayet birey, eŞitimini tamamlamadan çocuk sahibi olmazsa ve çocuk sayısını sınırlarsa, aynı ücret düzeyinde de olsa çalışan yoksulluŞu riskini azaltmış olmaktadır.

Mikro yaklaşımların bir başka boyutu da fert düzeyinde ve hanehalkı düzeyinde elde edilen sosyal yararların çalışan yoksul-luŞuna etkilerinin araştırılmasıdır. Bu yaklaşımlarda, işsizlik ödemelerinin ve emekli aylıklarının düzeyi ile aile yardımlarının ve diŞer sosyal yardım programlarının kapsamı, çalışan yoksul-luŞunu belirleyen faktörler olarak deŞerlendirilmektedir.

Mikro yaklaşımlara dayanılarak üretilen politika önerileri, yoksulların ellerine geçecek net ücretin artırılması, çalışma ya-şamında daha iyi iş bulmalarının yolunu açacak biçimde mesleki eŞitime yönlendirilmeleri, hanede çalışan sayısını artırmak için aktif işgücü piyasası politikalarına aŞırlık verilmesi, kadınların işgücüne katılımlarını artıracak esnek çalışma biçimlerinin teş-viki ve çocuk/yaşlı/hasta bakımı gibi bakım hizmetlerinin aileye dayalı olmaktan çıkarılması (ailedışılaştırılması) ile hane geliri-nin yoksulluk eşiŞini aşması için ihtiyaç testlerine dayanan sos-yal yardım programları üzerinde yoŞunlaşmaktadır.

Makro düzleme aŞırlık veren yaklaşımlar ise, çalışan yoksul-luŞunu birey ve hanenin özellikleri ile deŞil, ekonomik büyüme politikaları, işgücü piyasası politikaları ve sosyal refah politikala-rı ile açıklarlar. Ekonomik büyüme oranı yüksek ve işsizlik oranı düşükse genel olarak çalışan yoksulluŞunun da düşük olacaŞı varsayımı, bu yaklaşımların temel önermesidir. Ekonomik bü-

Page 69: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Çalışan YoksulluŞu: Türkiye şçin Sosyal Politikalar BaŞlamında Bir DeŞerlendirme

75

yüme ile işgücüne talep arttıkça, çalışanların ücretlerinin yükse-leceŞi ve hanehalkının yoksulluk riskinin azalacaŞı öngörülmek-tedir. Bu öngörü, üç karşı eŞilimle birlikte tartışıldıŞında eko-nomik büyüme-yoksulluk ilişkisinin farklı dinamiklerinin oldu-Şu görülür. Birinci olarak, ekonomik büyümenin sektörel yapı-sında hizmet sektörünün, özellikle emek yoŞun sektörlerin aŞır-lık kazanmasının, çalışan yoksulluŞu riskini artıracaŞı öngörüle-bilir. şkinci olarak, teknolojik gelişmelerle de baŞlantılı olan is-tihdamsız büyüme olgusu, işsizliŞi ve çalışan yoksulluŞunu artı-ran bir etki yapmaktadır. Üçüncü olarak, ekonomik büyümenin rekabetçi bir gündeme dayandırılması da düşük ücretli, düzensiz ve güvencesiz işler yaratılmasına aŞırlık vermekte; bu da çalışan yoksulluŞunu yeniden üretmektedir. Özetle, ekonomik büyüme-nin çalışan yoksulluŞuna etkisinin yönü önceden belirlenmiş de-Şildir. Büyüme yerine, ekonomik ve sosyal gelişmenin; istihdam yaratılması yerine güvenceli istihdam yaratılmasının, çalışan yok-sulluŞunun azaltılması yönünde etki yapacaŞını söylemek daha doŞru olacaktır.

Makro düzeydeki ikinci yaklaşım, çalışan yoksulluŞunun iş-gücü piyasası kurumlarıyla açıklanmasıdır. Düşük ücretli çalış-manın ve ücret daŞılımındaki eşitsizliklerin, yoksulluŞun önemli bir belirleyicisi olduŞu söylenebilir. Sendikaların ve daha da önemlisi merkezileşmiş toplu pazarlık süreçlerinin varlıŞı, ücret-lerin düzeyini ve daŞılımını, çalışan yoksulluŞunu azaltıcı doŞ-rultuda etkileyen kurumsal faktörlerdir. Asgari ücretlerin varlıŞı ve düzeyi de çalışan yoksulluŞunu azaltan bir etki yaratacaktır. Çalışma ilişkilerinde ücret, zaman ve sayısal esnekliklerin ve uzaklaştırma stratejilerinin (evde çalışma, fason çalışma, taşeron işçiliŞi) yaygınlaşması ise, istihdamın yapısında çalışan yoksul-luŞunu artıran doŞrultuda bir deŞişime yol açmaktadır.

Makro düzeydeki üçüncü yaklaşım ise, çalışan yoksulluŞu-nun refah devleti politikalarının düzeyi ve kapsamı ile açıklan-masıdır. Avrupa ülkelerindeki çalışan yoksulluŞunun farklı de-recelerinin açıklanmasında, mevcut refah devleti politikalarının belirleyici olduŞu söylenebilir. Refah devletleri, çalışan bireyi ve hanehalkını işsizlik, hastalık, analık, yaşlılık, malullük ve ölüm gibi gelir kaybı ve gider artışı risklerine karşı koruyup aile yar-

Page 70: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Zor Zamanlarda Emek: Çalışma Yaşamının Güncel Sorunları

76

dımları, çocuk yardımları vb. ile hanehalkını destekleyerek yok-sulluk hallerinin önlenmesini saŞlarlar. Ayrıca sosyal refah dev-letlerinde eŞitim, saŞlık, çocuk ve yaşlı bakımı gibi hizmetlerin kamusal temini (metadışılaştırılması) ile kaynakların eşitlikçi da-Şılımının saŞlanması da çalışan yoksulluŞunu azaltan bir unsur-dur. Bu politikalar, aynı zamanda kadının işgücü piyasasına katı-lımına yardımcı olarak hanedeki çalışan sayısının artması yoluy-la çalışan yoksulluŞunun önlenmesine katkı yaparlar.

ÇalışanÇalışanÇalışanÇalışan YoksulluŞunun Nicel ve Nitel Görünümü YoksulluŞunun Nicel ve Nitel Görünümü YoksulluŞunun Nicel ve Nitel Görünümü YoksulluŞunun Nicel ve Nitel Görünümü Türkiye’de çalışan yoksulluŞuna ilişkin nicel verilerin resmi kay-naŞı, hanehalkının ve fertlerin gelirlerine ve tüketim harcamala-rına ilişkin Hanehalkı Bütçe Anketleri’dir. TÜşK, 2009 yılına ka-dar bu anketlerden elde edilen verileri kullanarak, Türkiye gene-li ile kentsel ve kırsal yerler ayırımında yoksulluk analizleri yap-mış ve sonuçları yayımlamıştır. TÜşK, 2002-2009 dönemi için harcamaya dayalı yoksulluk istatistikleri kapsamında, hanehalkı fertlerinin işteki durumuna göre yoksulluk oranlarını da hesap-layarak tablolaştırmıştır. Hesaplamada, eşdeŞer kişi başına tüke-tim harcaması medyan deŞerinin yüzde 50’si göreli yoksulluk sı-nırı olarak tanımlanmıştır. Göreli yoksulluk oranı ise, eşdeŞer fert başına tüketim harcaması göreli yoksulluk sınırının altında kalan hanehalklarının oluşturduŞu nüfusun, toplam nüfus için-deki payı olarak hesaplanmıştır. Daha sonra, fertlerin işteki du-rumuna göre göreli yoksulluk oranı hesaplanarak tablolaştırıl-mıştır. Bu tablodan ücretli/maaşlı, yevmiyeli, kendi hesabına ve ücretsiz aile işçisi olarak çalışanların hanelerindeki fert yoksul-luk oranını, Türkiye geneli ve kent/kır ayırımında görmek müm-kündür (Bkz. Tablo 1). TÜşK 2009 sonrası yoksulluk analizle-rinde bu tabloyu yayımlamayı durdurmuştur.

TÜşK verilerine göre, çalışan yoksulluŞu 2002-2009 yılları arasında azalış eŞilimindedir. Bu azalış eŞiliminin sosyal yardım harcamalarındaki artışa baŞlı olduŞu düşünülebilir. şstihdamdaki durum açısından çalışan yoksulluŞunun en yüksek olduŞu grup yevmiyelilerdir. Ücretsiz aile işçileri, fert yoksulluk oranının en az azalış göstermiş olduŞu gruptur. Bu aynı zamanda, tarımsal

Page 71: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Çalışan YoksulluŞu: Türkiye şçin Sosyal Politikalar BaŞlamında Bir DeŞerlendirme

77

çözülüşün kır emekçileri üzerindeki etkisini de göstermektedir. Ücretli ve maaşlıların yoksulluk oranlarında belirgin bir düşüş eŞilimi olmakla birlikte, 2008 yılında net asgari ücretteki artışa karşın, 2008 ve 2009 yıllarında ücretli ve maaşlıların yoksulluk oranındaki artış, kriz koşulları ile açıklanabilir. Türkiye’de çalı-şan yoksulluŞu verileri, kır ve kent ayrımında anlamlı farklılıklar oluşturmaktadır. Buna göre, kırda çalışan yoksulluŞu, işteki du-rumun bütün dilimlerinde belirgin bir biçimde yüksektir.

Tablo 1. Hanehalkı Fertlerinin şşteki Duruma ve Tablo 1. Hanehalkı Fertlerinin şşteki Duruma ve Tablo 1. Hanehalkı Fertlerinin şşteki Duruma ve Tablo 1. Hanehalkı Fertlerinin şşteki Duruma ve ÇalıştıŞı Sektöre Göre YoksuÇalıştıŞı Sektöre Göre YoksuÇalıştıŞı Sektöre Göre YoksuÇalıştıŞı Sektöre Göre Yoksullllluk Oranlarıluk Oranlarıluk Oranlarıluk Oranları

şşteki durum ve sektör

Fert yoksulluk oranı (%)

2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 şstihdamdaki fertler

25,08 26,12 23,33 18,96 15,81 14,21 14,82 15,37

şşteki durum Ücretli, maaşlı 13,64 15,28 10,35 6,57 6,00 5,82 5,93 6,05 Yevmiyeli 45,01 43,09 37,52 32,12 28,63 26,71 28,56 26,86 Ücretsiz aile işçisi

35,33 38,51 38,73 34,52 31,98 28,58 32,03 29,58

Kendi hesabına

29,91 32,38 30,48 26,22 22,06 22,89 24,10 22,49

Kaynak:Kaynak:Kaynak:Kaynak: TÜşK

Türkiye’de çalışan yoksulluŞu üzerine çeşitli çalışmalar ya-

pılmış durumdadır. Bunlardan bir kısmı TÜşK verilerini aktarıp yorumlayan ve politika deŞerlendirmesi yapan çalışmalardır (Ça-vuşoŞlu, 2011; GündoŞan, 2007; Kahraman, 2010; Kapar, 2004; Kapar, 2010).

Çalışan yoksulluŞuna, toplumsal sınıflar temelinde bakan çalışmalar ise azınlıktadır. Köse ve Bahçe (2009a) tarafından ya-pılan ilk çalışma, “gelir dilimlerinin sınıfsal asimetrisi”ni top-lumsal sınıf oluşumları temelinde çıkarmakta ve 2002-2004 eŞi-limlerinin ortalamasına göre, yoksulluŞun sınıfsal yapısını ortaya koymaktadır. Çalışmada, 2004 yılının verilerine göre, yoksullu-Şun özellikle geçimlik köylüler ve kır emekçilerinde daha yük-sek olmak üzere tarımda daha da belirginleştiŞi bulgulanmakta-dır. Ayrıca, kamu transferlerinin emekçi sınıfların gelirlerine oranının da artış eŞiliminde olduŞu gözlemlenmektedir. Köse ve

Page 72: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Zor Zamanlarda Emek: Çalışma Yaşamının Güncel Sorunları

78

Bahçe (2009b), Hanehalkı Bütçe Anketi verilerine dayanarak toplumsal sınıflar temelinde yaptıkları ikinci çalışmada, 2002 ve 2006 yılları için toplumsal sınıfların yoksulluk oranlarını, 1 do-lar ve 2,15 dolarlık yoksulluk sınırları ekseninde karşılaştırmış-lardır. Ayrıca bu dönemler için yoksullaşmanın seyrini, transfer-leri dahil ederek ve etmeyerek karşılaştırmışlar ve yoksullaşma-nın önlenmesinde transferlerin etkilerini gözlemlemişlerdir. Bah-çe ve Köse’nin bir diŞer çalışmasında (2012), TÜşK Hanehalkı Bütçe Anketleri veri setinden türetilen nicel göstergelerin top-lumsal sınıf analizine tabi tutulması ile TÜşK yoksulluk sınırına göre toplumsal sınıflar içerisinde yoksul hanelerin oranı 2002-2010 yıllarını kapsayacak şekilde ele alınmıştır. Bu verilere göre, toplumsal sınıflar temelinde düşünüldüŞünde, çalışan en yoksul kategorisine yerleştirilebilecek toplumsal sınıflar, tarım emekçi-leri, topraklı ve topraksız geçimlik köylüler ve kırsal işsizlerdir. Öte yandan kentli mülksüz emekçiler, kentsel işsizler, tarım emekçileri ve kırsal işsizlerin yoksul haneler içerisindeki aŞırlıŞı artış göstermektedir.

Türkiye’de yoksulluŞun çalışma ile baŞını, doŞrudan ya da dolaylı olarak sergileyen saha çalışmaları da bulunmaktadır. Işık ve PınarcıoŞlu (2001), yoksulluŞun işgücü piyasası ile ilişkisini şstanbul Sultanbeyli örneŞinde ele almakta ve yoksulların farklı mesleklere göre daŞılımını incelemektedir. Açıkalın (2007), en-formel sektör ve yoksulluk ilişkisini, şstanbul ve Gaziantep ör-neklemi üzerinden ele almaktadır. Yoksulluk Halleri adlı hacimli çalışmada (ErdoŞan, 2007), şstanbul ve Ankara’nın çeşitli semt-lerinden yoksullarla derinlemesine görüşmeler yapılmıştır. Tür-kiye’de kentsel sefaletin boyutlarını gözler önüne seren bu ça-lışma, görüşülen hemen herkesin aynı zamanda emek gücünü satışa çıkarmaktan başka hiçbir çaresi olmayan birer çalışan yok-sul olduŞunu da ortaya koymaktadır. SuŞur vd. (2008a) hizmet-ler sektöründe çalışan yoksulların geçim stratejilerini incelemiş-ler ve gündelikçiler, bakıcılar, kapıcılar ve ücretli taksi şoförleri-ni Eskişehir ilinde örneklem olarak çalışmışlardır. SuŞur vd. (2008b), bir diŞer çalışmalarında ise, yine kapıcılar, gündelikçi-ler ve çocuk bakıcılarını ele almışlardır. Yılmaz’ın (2010) şzmir Yeşilçam mahallesinde kent yoksulluŞunun görünümleri üzerine

Page 73: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Çalışan YoksulluŞu: Türkiye şçin Sosyal Politikalar BaŞlamında Bir DeŞerlendirme

79

yaptıŞı saha çalışması, görüşülen bireylerin çoŞunlukla düşük ni-telik gerektiren işlerde düzensiz bir biçimde çalıştıŞını ortaya koymaktadır. Hanelerde genelde bir kişi çalışmakta ve çalışan yoksulların sosyal yardımlardan yararlandıkları da görülmekte-dir. Kahraman (2011), çalışan yoksulluŞunu şstanbul Sancaktepe Kemal Türkler Mahallesi’nde yaptıŞı bir alan araştırmasında ele almış ve çalışmasında, çalışan yoksulluŞuna dönük, ücretler, ça-lışma ilişkileri, dayanışma ilişkileri, sosyal yardımlar gibi boyut-ları incelemiştir. Kök (2011) ve Metin (2011) de, Ankara örnek-leminde, yoksulların çalışma pratiklerini incelemiştir. Kutlu (2015), Türkiye’de sosyal yardımları ele aldıŞı çalışmasında, sos-yal yardım alan hanehalklarının işgücü piyasasına katılım örün-tülerini incelemiş ve bu hanehalklarını işsiz yoksul ve kayıtlı ve kayıtdışı çalışan yoksul olarak belirlemiştir. Sosyal yardım alan-ların toplumsal sınıf aidiyetlerinin altının çizildiŞi çalışmada, sosyal yardım almanın bir sınıf ilişkisi ve deneyimi olarak ger-çekleştiŞi gözlemlenmiştir. Kutlu’ya göre, hanehalklarının sosyal yardım alma gereksinimi ve hatta mecburiyetinin kökünde, işgü-cü piyasası ile kurdukları ilişki yatmaktadır.

T.C. Başbakanlık Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdür-lüŞü (2010) tarafından sosyal yardım alanlar üzerinde yapılan bir araştırmanın sonuçları, çalışan yoksullara ilişkin de bir fikir vermektedir. Buna göre, sosyal yardım alıp da çalışanlar, gelir ge-tirici faaliyete çoŞunlukla mevsimlik işçilik, merdiven yıkama, hamallık, seyyar satıcılık, temizlikçilik, toplayıcılık gibi enformel sektör sınırlarına giren işler üzerinden dahil olmaktadırlar.

Çalışan Yoksullara Dönük ÖnlemlerÇalışan Yoksullara Dönük ÖnlemlerÇalışan Yoksullara Dönük ÖnlemlerÇalışan Yoksullara Dönük Önlemler Yeni yoksullaşma dinamikleri ve çalışan yoksullar olgusunun or-taya çıkması sonucunda, yoksullukla mücadele, uluslararası ku-ruluşlar ve hükümetlerin önemli bir politik gündem maddesi ha-line gelmiştir. Bu baŞlamda, çalışan yoksulluŞunu azaltmaya ya da kontrol altına almaya dönük politikalar da genel yoksulluŞu azaltma politikalarının bir parçası olarak ele alınmıştır. Bununla birlikte, ülkeler içerisinde ve arasında, farklı yoksul gruplarına yönelik, farklı işgücü piyasası yapıları, gelişmişlik düzeyleri ve

Page 74: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Zor Zamanlarda Emek: Çalışma Yaşamının Güncel Sorunları

80

refah rejimlerine göre deŞişebilen farklı özel politika ve prog-ramların geliştirildiŞi de bilinmektedir.

Çalışan yoksullara odaklanmış politikaları ayırt etmek çoŞu zaman pek olanaklı deŞildir (Pena-Casas ve Latta, 2004: 76; Eu-rofound, 2010: 14) ve pek çok AB ülkesi, çalışan yoksulluŞunu belirgin bir politika konusu olarak ele almamıştır (European Commission, 2012: 162; Eurofound, 2013: 24). Çalışan yoksul-ların, uygulamada, kendilerine dönük özel politikalar üretilmiş olmaktan çok, sosyal politika ve işgücü piyasası politikalarının yöneldiŞi özellikle de işsiz olan diŞer grupların kesişim küme-sinde yer aldıkları söylenebilir.

ÇoŞu durumda çalışan yoksullara odaklanmış politikaları ayırt etmenin çok olanaklı olmadıŞı ve pek çok AB ülkesinin, ça-lışan yoksulluŞunu belirgin bir politika konusu olarak ele alma-dıŞı şeklindeki saptamanın, Türkiye söz konusu olduŞunda da geçerliliŞini koruduŞu söylenebilir. Türkiye’de de çalışan yoksul-luŞunu azaltmaya dönük politikalar, genel yoksulluŞu azaltma politikalarının bir parçası olarak gündeme gelmektedir.

Çalışan yoksulluŞunu azaltmaya dönük politikalar, ekono-mik büyüme, işgücü piyasası politikaları ve gelir artıcı politikalar (asgari ücret, sosyal transferler/yardımlar) şeklinde başlıklandı-rılabilir.

Ekonomik Ekonomik Ekonomik Ekonomik Büyüme PolitikalarıBüyüme PolitikalarıBüyüme PolitikalarıBüyüme Politikaları

Ekonomik büyüme ve yoksulluk arasındaki ilişki, kalkınma pa-radigması ekseninde 1970’li yılların ikinci yarısında (Thorbecke, 2009: 134-142) tartışma konusu olmasına karşın, çalışan yoksul-luŞunu da ilgilendiren yeni yoksulluk karşıtı politikalar, esas olarak 1990’lı yıllarda şekillenmiştir. 90’lı yıllar, yoksulluk olgu-sunun, neo-liberalizmin yıkıcı etkilerini azaltabilmek amacıyla, en azından söylemsel olarak, uluslararası kuruluşların ve ardın-dan gelişmekte olan ülkelerin kalkınma ve sosyal politika gün-deminin ön sıralarına yerleştiŞi bir dönemdir (Hall ve Midgley, 2004: 9). Dünya Bankası’nın yoksulluŞu azaltma stratejilerinin esas kaynaŞı, 1990 Dünya Kalkınma Raporu (World Bank, 1990), 1991 YoksulluŞun Azaltılması için Yardım Stratejileri (World

Page 75: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Çalışan YoksulluŞu: Türkiye şçin Sosyal Politikalar BaŞlamında Bir DeŞerlendirme

81

Bank, 1991) adlı çalışmalarda ve 1991 tarihli Faaliyet Direktifi 4.15’te (World Bank, 1992) teklif edilen yaklaşımdır. Bu belge-lerde çizilen çerçeveye göre, neo-liberalizmin gelişmekte olan ülke toplumları ve işgücü piyasaları üzerindeki etkilerini hafif-letmeye dönük bir hat belirlenmiştir. Bu noktada, 1998 yılına ait “Kapsayıcı Kalkınma Çerçevesi” önemli bir uŞrak olmuştur. Böy-lelikle kalkınma, temel hedefleri arasına yoksulluŞun azaltılması da dahil edilerek, “Milenyum Kalkınma Amaçları” olarak tarif edilen bir hedef ekseninde yeniden gündeme yerleşmiştir (ILO, 2005: 8-12). Buna göre, örneŞin 2015’e kadar günde 1 dolardan daha az bir para ile geçinmeye çalışan insan sayısı (mutlak yoksul) yarı yarıya azaltılamazsa, kalkınmanın amacına ulaşmamış ola-caŞı ifade edilmektedir (Dünya Bankası, 2002: 921).

Avrupa Komisyonu (European Commission, 2012: 179) da, yoksulluk ve sosyal dışlanma ile mücadelenin, sürdürülebilir ve kapsayıcı büyüme için Avrupa 2020 stratejisinin temel amacı ol-duŞunu belirtmektedir.

Bütün bu süreçlerde, ekonomik büyümenin, istihdam yara-tan ve yoksulların gelirlerini artıran bir sonuç doŞuracaŞı önka-bulü ile hareket edilmiştir. Bunun için ise, serbest piyasa anlayışı doŞrultusunda kamu müdahalelerinin azaltılması ya da ortadan kaldırılması, ekonomik büyümenin özel sektör öncülüŞünde gerçekleştirilmesi ve yabancı sermayenin teşvik edilmesine daya-lı yapısal uyum programları önerilmiştir.

Önceleri, yoksulluŞu azaltmaya yönelik doŞrudan politikalar çerçevesinde, piyasa gelir daŞılımına kamu müdahalesi söz ko-nusu iken (Önder, 2004: 20-21), bunun hemen hemen hiç tartı-şılmadıŞı göze çarpmaktadır (%enses, 2004: 15). Bunun yerine artık, yoksulların, piyasaya katılımlarının artırılması için vasıf düzeylerinin yükseltilmesi ve mikro kredi olanakları ile de giri-şimciliŞe teşvik edilmeleri gündemdedir.

GörüldüŞü üzere, büyüme-yoksulluk ilişkisi, literatürde1 çokça tartışılan bir konu olmakla birlikte, çalışan yoksulluŞunu azaltmaya dönük özel bir büyüme tartışmasının varlıŞından söz edilememektedir. Bu anlamda, ekonomik büyüme, genel olarak

–––––––––––––––––––––– 1 Konuyla ilgili tartışmalar için bkz. Saad-Filho, 2010.

Page 76: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Zor Zamanlarda Emek: Çalışma Yaşamının Güncel Sorunları

82

yoksulluŞu azaltma amacı çerçevesinde tartışılmış; çalışan yok-sulluŞu ile ilgili olarak, mevcut büyüme politikalarının yanında, sosyal güvenlik, eŞitim, dezavantajlı gruplara dönük politikaları da içerecek şekilde işgücü piyasası politikaları ile birleşmiş kimi önlemler gündeme gelmiştir.

1990’lı yıllardan itibaren neo-liberal küreselleşmenin işsizlik ve yoksulluk yaratan sonuçları belirginleştikçe, bu sonuçlara karşı itirazlar da yükselmeye başlamıştır. Bu itirazlar, uluslarara-sı kuruluşlar düzeyinde, ILO’nun düzgün iş politikasının oluşu-muna kaynaklık etmiştir. Düzgün iş politikalarının, belirli bir kalkınma hedefi baŞlamında yoksulluŞu azaltmanın bir parçası olarak, küresel politik gündeme 1998 tarihli Çalışmaya şlişkin Temel Haklar ve şlkeler ILO Bildirgesi temel alınarak yerleştiŞi görülmektedir. Bu temel haklar, örgütlenme özgürlüŞü; zorla ça-lışmanın yok edilmesi; çocuk işçiliŞin sona erdirilmesi ve meslek ve istihdamda ayrımcılıŞın ortadan kaldırılmasını kapsamakta-dır. Çalışma haklarının, tek gelir kaynakları niteliksiz emek güç-leri olan yoksullar için hayati önem taşıdıŞı belirtilmektedir. (ILO, 2003). Düzgün iş politikaları kapsamında ise, ILO’nun düzgün iş için belirlemiş olduŞu dört temel başlık, çalışma hak-ları, istihdam, sosyal koruma ve sosyal diyalog olarak sıralanabi-lir (ILO, 2005: 24).

Türkiye’de de yoksulluk sorununun çözümü, ekonomik bü-yümenin bir çıktısı olarak görülmüştür. Bu çerçevede, özelleş-tirme, yabancı sermaye teşvikleri, mali serbestleşme ve ihracata dönük sanayileşme politikalarının yoksulluŞu azaltacaŞı savı ile hareket edilmiştir. Bu sav, kamu politikaları düzeyinde karşılık bulmuştur. Yoksullukla mücadelede doŞrudan müdahale araçla-rından söz edilse de, bu konu, temel olarak, söz konusu iktisadi patikanın bir türevi olarak ele alınmıştır. ÖrneŞin, Orta Vadeli Programlar incelendiŞinde, istihdamın artırılması, gelir daŞılımı ve yoksullukla mücadele gibi politika hedeflerinin önkoşulunun belirli bir makro-ekonomik programa uyulması olduŞu görül-mektedir.2 2014-2016 yıllarını kapsayan Orta Vadeli Program’da (T.C. Kalkınma BakanlıŞı, 2013a: 8-9) “mutlak yoksulluk soru-

–––––––––––––––––––––– 2 Bkz. T.C. Kalkınma BakanlıŞı, 2012a; T.C. Kalkınma BakanlıŞı, 2013a; T.C. Kalkın-

ma BakanlıŞı, 2014; T.C. Kalkınma BakanlıŞı, 2015.

Page 77: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Çalışan YoksulluŞu: Türkiye şçin Sosyal Politikalar BaŞlamında Bir DeŞerlendirme

83

nu”nun çözümü ve istihdam artışı, büyüme politikalarının önce-liklerine bırakılmıştır. 2015-2017 ve 2016-2018 Orta Vadeli Programları’nda yoksulluk sorununa özel olarak deŞinilmemiş-ken, “şnsani kalkınma perspektifinde gelir daŞılımını iyileştir-meye yönelik olarak izlenen politikalara devam edilecektir” de-nilmiştir. Ancak bu hedefe de “Makro Ekonomik Politikalar” kapsamında “Büyüme”nin altında yer verildiŞi görülmektedir (T.C. Kalkınma BakanlıŞı, 2014: 12; T.C. Kalkınma BakanlıŞı, 2015: 11). 2014-2018 yıllarını kapsayan Onuncu Kalkınma Pla-nı’nda da bu yaklaşımın izlerini görmek mümkündür. Plan’da “Türkiye’nin uluslararası deŞer zinciri hiyerarşisinde üst basa-maklara çıkmış, yüksek gelir grubu ülkeler arasına girmiş ve mutlak yoksulluk sorununu çözmüş bir ülke haline gelmesi”nin amaçlandıŞı belirtilmiştir (T.C. Kalkınma BakanlıŞı, 2013b: 27).

Neo-liberal ekonomik büyüme politikalarının işgücü piyasa-sına ilişkin sonuçlarının, çalışan yoksulluŞuna çözüm olamaması iki başlık altında ele alınabilir. şlk olarak, bu politikalar, yeteri kadar istihdam yaratamamıştır. Literatürde, “istihdamsız büyü-me” (Yeldan, 2009: 146-149; ErdoŞdu, 2010b: 143, 147-148; Sönmez, 2010: 81) kavramı ile ifade edilen bu olgu, 2000’li yıl-larda Türkiye ekonomisinin büyüyen; ancak yeterli ve nitelikli istihdam yaratamayan bir ekonomi olarak tanımlanmasına yol açmıştır. şmalat sanayindeki istihdamsız büyümenin arkasında, dünya piyasasına kıyasla yüksek faiz oranları sayesinde oluşan döviz bolluŞu ve TL’nin aşırı deŞerlenmesi nedeniyle sanayi üre-timinin bir yandan sermaye yoŞun üretime yönelirken, bir yan-dan da yurtiçi ara malı sanayilerinin ithal sanayi ürünleri ile ikame edilmesi süreci yatmaktadır. Öte yandan, küresel rekabet koşulları, emek yoŞunluŞunun artmasına dayalı verimlilik artış-larına da yol açarak bu süreci destekleyen bir unsur olmuştur. Ayrıca tarım sektörü ve tarımsal istihdam daralırken, hizmet sek-töründe tarımdaki istihdam kayıplarını karşılayacak ve sanayinin düşük istihdam esnekliŞini telafi edecek düzeyde istihdam yara-tılamamıştır. şkinci olarak ise, yaratılan işlerin niteliŞi ve üretim faaliyetinin istihdam ilişkilerine dönük koşulları da çalışan yok-sulluŞunu azaltıcı yönde olmamıştır. Burada, yedek işsiz ordu-sunun üretime çekilebilmiş bölümünün, kişi ve hanehalklarını yoksulluktan kurtarmayan bir çalışma ilişkisi içerisinde işgücü

Page 78: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Zor Zamanlarda Emek: Çalışma Yaşamının Güncel Sorunları

84

piyasasına dahil olduŞu gözlemlenmektedir. Bir diŞer anlatımla, yaratılabilen işler ve oluşan iş ilişkileri de çalışma ile yoksulluk arasındaki baŞı kopartan, düzenli, yüksek ücretli, kolektif temsil mekanizmalarını içeren ve güvenceli işler olamamıştır. Bireysel iş hukukunun esnekleştirilmesi, iç ve dış sayısal esneklikteki ar-tış, taşeronlaşma, fason üretim ve eve iş verme biçiminde uzak-laştırma stratejilerinin yaygınlaşması, sendikasızlaşma, artan üc-ret esnekliŞi ve ücret payındaki azalma çalışan yoksulluŞunu besleyen unsurlar olmuştur.

şşgücü şşgücü şşgücü şşgücü Piyasası PolitikalarıPiyasası PolitikalarıPiyasası PolitikalarıPiyasası Politikaları

şşgücü piyasası politikaları açısından çalışan yoksullara dönük tedbirlere eŞildiŞimizde, bunların aŞırlıklı olarak aktif işgücü programlarını içerdiŞi görülmektedir. Aktif işgücü programları, işgücüne beceri ve nitelik kazandırma ve mesleki eŞitimin ya-nında, işgücü arzı ile talebini çeşitli eşleştirme politikaları ile bir-leştirmeyi amaç edinir. Bu haliyle, işgücünün arz boyutunu dü-zenleyen bu politikalar, çoŞunlukla işsizleri, işgücü piyasasında-ki açık işlere yerleştirmeyi amaçlayarak, çalışan ve işsiz yoksul-luŞunu dolaylı olarak kontrol altına almayı hedefler. Sermaye teşvikleri, prim ve vergi indirimleri, krediler gibi genel olarak doŞrudan yatırımları ve özel olarak da küçük ve mikro işletmele-ri teşvik eden işgücünün talep boyutunu düzenleyen politikalar ise, yine dolaylı olarak çalışan ve işsiz yoksul grupların istih-damda kalmasını ya da istihdama dahil olmasını saŞlayarak, yok-sulluŞun kontrol altına alınmasını hedeflemektedir. ÖrneŞin Av-rupa Komisyonu (European Commission, 2012: 162), AB üyesi ülkelerin çalışan yoksulluŞu ile ilgili geliştirdikleri önlemler ara-sında çalışan yoksulluŞundan en çok etkilenen grupların işgücü piyasasına katılımını artıran ve güçlendirici ve destek hizmetlere erişimini saŞlayan politikalara özel önem vermektedir.

Türkiye’de ise, aktif işgücü piyasası politikaları3 baŞlamında, işsizlere yönelik olarak, bilgilendirme, danışmanlık ve işe yerleş-

–––––––––––––––––––––– 3 Aktif işgücü piyasası politikalarına ilişkin genel bir deŞerlendirme için bkz. Kapar,

2006. Türkiye’de kriz ertesinde uygulanan aktif işgücü piyasası politikaları için bkz. ErdoŞdu, 2010b: 154-159.

Page 79: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Çalışan YoksulluŞu: Türkiye şçin Sosyal Politikalar BaŞlamında Bir DeŞerlendirme

85

tirme hizmetleri; mesleki eŞitim programları; özel sektörü teşvik programları (ücret ve istihdam sübvansiyonları) ve istihdam ya-ratma programlarından söz edilebilir. Ayrıca aynı programlar, risk grupları kapsamında, gençlere, engellilere, kadınlara, yaşlı-lara ve uzun süreli işsizlere yönelik olarak da uygulanmaktadır. şşgücüne katılımı artırmayı hedefleyen aktif işgücü politikalarına olan ilgi, özellikle 2008 ekonomik krizinin ardından giderek ar-tış göstermiştir (ErdoŞdu, 2010b; Kutlu, 2012). Bu programlara ayrılan kaynak, 2008 yılından 2009 yılına 3 kat, katılan kişi sayı-sı ise, 4 kat civarında artmıştır (DPT ve BM, 2010: 20-21).

Orta Vadeli Programlar incelendiŞinde, yoksulluŞun azal-tılmasında aktifleşme stratejilerine vurgu yapıldıŞı görülmekte ve sosyal yardım alan yoksul kesimin istihdam edilebilirliŞinin artı-rılması hedeflenmektedir.4 Burada dikkat çeken nokta, “istihdam edilebilirliŞinin artırılması” denilerek, yoksullara güvenceli-dü-zenli işlerin bulunmasından çok, yoksulların emek güçlerine mes-leki eŞitim kursları ile vasıf kazandırarak, “beşeri sermayelerinin yükseltilmesi”nin hedeflenmesidir.5 Mesleki eŞitim kurslarından yararlananların sayısı, işsizlik sigortası fonlarının mesleki eŞitim için kullanılmaya başlandıŞı 2009 yılında sıçrama yapmış olmak-la birlikte, 2009-2015 döneminde kayda deŞer bir artış göster-memiştir (ş%-KUR, 2015: 72; ş%-KUR, 2016: 36). Ayrıca mesleki eŞitim alanların, asgari ücretli de olsa bir işe yerleştirilme oranla-rının da düşük olduŞu görülmektedir (ş%-KUR, 2016: 72, 77).

Bu tür aktif işgücü piyasası önlemlerinin bir bölümü, 2001-2007 yılları arasında uygulanan Sosyal Riski Azaltma Projesi kapsamında da gündeme gelmiştir (T.C. Başbakanlık SYDGM, 2008: 42-43).

Türkiye’de işsiz yoksullara yönelik mesleki eŞitimlerde ka-musal anlayış, istihdamın korunmasının, işgücünün nitelik dü-zeyinin artırılması ve işgücü piyasasının gereklerine uyum saŞ-lanmasından geçtiŞi yaklaşımı üzerine kuruludur. Bu anlayış iş-

–––––––––––––––––––––– 4 Bkz. T.C. Kalkınma BakanlıŞı, 2013a: 21-22; T.C. Kalkınma BakanlıŞı, 2014: 21; T.C.

Kalkınma BakanlıŞı, 2015: 21; T.C. Kalkınma BakanlıŞı, 2016: 18. 5 Konuyla ilgili daha ayrıntılı bilgi ve kamusal yönelimler için bkz. “şstihdam ve Mes-

leki EŞitimin Güçlendirilmesi Eylem Planı”, http://www.memurlar.net/common/ news/documents/171919/20100715-3-1.pdf; ÇSGB, 2015.

Page 80: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Zor Zamanlarda Emek: Çalışma Yaşamının Güncel Sorunları

86

gücünün niteliŞine odaklanırken, işlerin niteliŞi önemli oranda tartışma dışı bırakılmıştır. Nitekim, Ulusal şstihdam Stratejisi (2014-2023)’de6 (ÇSGB, 2015) yer alan “iş güvencesi” kavramı-nın yerine, “istihdam güvencesi” kavramına yapılan vurgu, işle-rin güvenceli olamayabileceŞi ve işgücünü arz edenlerin, işsizliŞi yaşamayacak kadar nitelikli olmaları gerektiŞi önkabulüne da-yanmaktadır.

Türkiye’de 2008 kriz dönemi ile baŞlantılı olarak artırılan, işverenlerin sigorta primlerini azaltarak işgücü maliyetlerini dü-şürmeye ve böylece işsizleri işgücü piyasasına katmaya dönük is-tihdam teşviklerinden de söz etmek gerekir. Bu tür istihdam teş-viklerinin uygulanmasında engellilerin, gençlerin, kadınların, mevcut istihdama ek istihdamın, mesleki ve teknik eŞitim veren okulları bitirenlerin, işgücü yetiştirme kurslarını bitirenlerin ve ş%-KUR’a kayıtlı işsizlerin istihdamına öncelik verilmektedir.7 Ayrıca yatırım teşvikleri baŞlamında da sigorta primi işveren his-sesi desteŞi mevcuttur.8

Geniş bir uygulama alanı bulan işverene yönelik istihdam teşviklerinin bir bölümü işsizlik sigortası fonundan bir bölümü de Hazine’den karşılanmaktadır. şşsizlik sigortası fonu, giderek bir aktif işgücü piyasaları önlemleri fonu haline dönüşmektedir. Öyle ki işsizlik sigortası fonu gelir-gider dengesinde, diŞer gider-ler başlıŞı altında toplanan fonun amacı dışındaki harcamalar, fonun amacı doŞrultusundaki sigorta giderlerinin çok üstüne çıkmış, 2007 yılında sigorta giderleri, diŞer giderlerin yaklaşık 7 katı iken, kriz sonrası yıllarda durum tersine dönmüş ve 2010 yı-lında diŞer giderler sigorta giderlerinin yaklaşık 5 katı olmuştur. 2015 yılı itibarıyla diŞer giderlerin, sigorta giderlerinin 2 katı olarak gerçekleşmeye devam etmesi, işsizlik sigortasının, çalışan yoksullar için işlerliŞinin büyük ölçüde azaldıŞını göstermekte-dir.9

–––––––––––––––––––––– 6 Strateji taslaŞının eleştirel bir deŞerlendirmesi için bkz. Makal, 2012. 7 Bkz. 4447 sayılı şşsizlik Sigortası Kanunu Geçici Madde 7, Geçici Madde 9, Geçici

Madde10. 8 Bkz. 15/06/2012 tarihli ve 2012/3305 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüŞe ko-

nan Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Karar, 19.06.2012 tarih ve 28328 sayılı Resmi Gazete.

9 http://www.kalkinma.gov.tr/Pages/EkonomikSosyalGostergeler.aspx.

Page 81: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Çalışan YoksulluŞu: Türkiye şçin Sosyal Politikalar BaŞlamında Bir DeŞerlendirme

87

Aktif işgücü piyasası politikaları içerisinde yer alan bir diŞer uygulama, toplum yararına çalışma programlarıdır. Daha çok nüfusun işsiz yoksul kesimlerine dönük bir uygulama gibi gözü-ken bu politikaların, çalışan yoksul haneleri de potansiyel olarak kapsamına aldıŞı söylenebilir. Bu programların hedefi, “işsizliŞin yoŞun olduŞu dönemlerde veya yerlerde, doŞrudan veya yükle-nici eli ile toplum yararına bir iş ya da hizmetin gerçekleştirilme-si yoluyla, özellikle istihdamında zorluk çekilen işsizlerin çalış-ma alışkanlık ve disiplininden uzaklaşmalarını engelleyerek iş-gücü piyasasına uyumlarını gerçekleştirmek ve bunlara geçici ge-lir desteŞi saŞlamak” olarak tanımlanmaktadır.10

şşgücüne katılımın artırılması ve işsizlerin işlendirilmesi yo-luyla yoksulluŞun ortadan kaldırılması stratejisinin bir parçası olarak öne sürülen araçlardan biri de esnek çalışma biçimlerdir. Esnek çalışma biçimleri, üretim sürecinin yeniden yapılandırıl-ması ile baŞlantılı olsa da ekonomi ve işgücü piyasası politikala-rının da bir parçasıdır. Bu çerçevede, Türkiye’de aktifleştirme po-litikalarının bir uzantısı olarak, bireysel çalışmaya ilişkin düzen-siz ve yetersiz gelir yaratan olguların kaynaklarından biri olan esnek çalışma, hanehalklarının kolektif düzeyde gelirini de bo-zucu yönde etki yapmaktadır.

Ayrıca çalışan yoksulluŞunu azaltmaya dönük sonuçları ile birlikte düşünüldüŞünde, hanedeki çalışan sayısını yükseltme amacı çerçevesinde, kadınların istihdama katılımını artırmayı hedefleyen kimi politikalardan da söz edilebilir. Bu çerçevede, mikro kredi, beceri eŞitimleri, iş ve aile yaşamını birleştirme he-defi kapsamında esnek çalışma biçimlerinin yaygınlaştırılması ve ayrıca işveren teşvikleri ile kadınların işgücüne katılım oranı ile kadın istihdamını artırmaya dönük politikalar tartışılmaktadır.11 Kadın istihdamını artırmaya dönük politikaların, çalışan yoksul haneler açısından etkileri gerek yaratılan istihdamın sınırlı kal-ması gerekse yaratılan işlerin niteliŞi açısından eleştirilmektedir. Türkiye’de kadın istihdamını geliştirmeye dönük çabaların, ka-dının çalışmaya ilişkin olgulardan kaynaklanan yoksulluŞunu ve

–––––––––––––––––––––– 10 Aktif şşgücü Hizmetleri YönetmeliŞi, 12.03.2013 tarih ve 28585 sayılı Resmi Gazete. 11 Bkz. Ulusal şstihdam Stratejisi (ÇSGB, 2015). Strateji taslaŞının eleştirisi için bkz.

Toksöz, 2012.

Page 82: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Zor Zamanlarda Emek: Çalışma Yaşamının Güncel Sorunları

88

gelir yetersizliŞini ortadan kaldıran işler yaratılmasına yönelme-diŞi görülmektedir (KEşG Platformu, 2013). Buna karşılık, hane-halkının ve bireyin gelirini kısarak ya da düzensizleştirerek yok-sullaştırıcı ve sosyal güvencesini kesintiye uŞratıcı etkide bulu-nan esnek çalışma biçimlerinin12 ve kendi hesabına çalışmaya dönük programların yaygınlaştırılmasına vurgu yapıldıŞı göz-lemlenmektedir. KEşG Platformu (2013: 22), “girişimcilerin da-hil olduŞu kendi hesabına çalışanlar içinde kadınların yüzde 90’ının” sosyal güvenlik kapsamı dışında olduŞunun altını çiz-mektedir. Yine KEşG Platformu’nun (2013: 22) belirlemelerine göre, işveren teşviklerinin kadın istihdamına dönük etkileri sı-nırlı kalmıştır. Öte yandan, kadın istihdamını artırmaya dönük hedefler ile çok çocuk yapma politikası ve çok çocuŞun sosyal politika önlemleri ile destekleneceŞine ilişkin vurgular çelişkili politik hedeflere işaret etmektedir.

Sonuç olarak, çalışan yoksulları dolaylı olarak etkileyen aktif işgücü piyasası programlarının daha çok işsiz yoksullara yönelik olduŞu ve yaratılması hedeflenen işlerin yeni çalışan yoksullar yaratma potansiyelinin yüksek olduŞu söylenebilir.

Türkiye’de çalışan yoksulluŞu ile mücadele, dolaylı bir bi-çimde pasif işgücü piyasası politikalarını da içermektedir. Pasif işgücü piyasası politikalarının amacı, istihdamı artırmaktan çok, işsizliŞin neden olduŞu gelir kaybından kaynaklı bireysel ve ha-nehalkı düzlemindeki yoksullaşma eŞilimlerini azaltmaktır. Bu-nun yanında, kısa çalışma ödeneŞi gibi kimi pasif politikalar, ki-şinin işten çıkmadan belli bir düzeyde geçici gelirle desteklen-mesini saŞladıŞı için, işsizliŞi engelleyici bir özellik de taşımak-tadır (ş%-KUR, 2015).

Pasif işgücü piyasası politikaları baŞlamında, Türkiye’de 1999 yılından bu yana uygulanan işsizlik sigortası, yararlanma koşullarının katılıŞı ve işsizlik ödemelerinin miktarının ve süre-sinin yetersizliŞi nedeniyle çalışan yoksulluŞunu azaltma açısın-dan etkin bir önlem olarak öne çıkmamaktadır. 2008-2015 dö-neminde işsizlik sigortasından yararlananların yıllık ortalama sa-

–––––––––––––––––––––– 12 Atipik çalışma biçimlerinin cinsiyet temelinde gelire etkisi, atipik çalışan kadınların

yoksulluŞu ve sosyal güvenlik sistemi karşısındaki konumları üzerine bir çalışma için bkz. Karadeniz, 2011.

Page 83: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Çalışan YoksulluŞu: Türkiye şçin Sosyal Politikalar BaŞlamında Bir DeŞerlendirme

89

yısı 395.860 kişi ile sınırlı kalmıştır (ş%-KUR, 2015: 105). Yine pasif politikalar kapsamında, çalışan yoksulluŞuna dönük bir ön-lem olarak kısa çalışma ödeneŞi,13 ekonomik kriz veya zorlayıcı sebeplerle işyerindeki çalışma sürelerinin azaltılması veya faali-yetin durdurulması hallerinde, sigortalı çalışanlara çalışamadık-ları dönem için sınırlı gelir desteŞi saŞlayan bir uygulamadır. ş%-KUR (2016: 57) verilerine göre, kriz ve kriz sonrası 2009-2010 döneminde yalnızca 217.227 çalışan kısa çalışma ödeneŞinden yararlanmıştır. Yararlanma koşulları, ödeme miktarı ve süresi bakımından katı ve yetersiz olan kısa çalışma ödeneŞinin çalışan yoksulluŞunu azaltma açısından sürekli bir etki yapamayacaŞı görülmektedir.

Pasif politikalar içerisinde olan ücret garanti fonu da işçinin ücretini alamadıŞı durumlardaki gelir kayıplarını belirli ölçüler-de telafi etmesi açısından çalışan yoksulluŞu karşıtı bir önlem olarak nitelendirilebilir.14 Fon, işverenin ödeme güçlüŞüne düş-tüŞü hallerde geçerli olmak üzere, işçilerin üç aylık ödenmeyen ücret alacaklarını karşılamak amacıyla kurulmuştur. 2008-2015 döneminde, ücret garanti fonundan, aŞırlıŞı 2009-2010 yılların-da olmak üzere, 48.644 çalışan yararlanmıştır (ş%-KUR, 2015: 107). Daha çok kriz dönemlerinde uygulama alanı bulan ücret garanti fonunun da çalışan yoksulluŞunu azaltma açısından yay-gın bir etki yarattıŞı söylenemez.

Son olarak pasif politikalar kapsamında, etkisi marjinal de olsa, özelleştirme sonucunda doŞabilecek istihdam azalmaları ile ilgili olarak mevcut kanunlarda ve/veya toplu iş sözleşmelerinde öngörulen tazminatlara ek olarak verilen iş kaybı tazminatından söz edilebilir.15 Uygulamadan yararlananların sayısı sınırlı kal-mış; bu haktan 2008-2015 döneminde yılda ortalama yalnızca 2.322 çalışan yararlanmıştır (ş%-KUR, 2015: 108).

Sonuç olarak, Türkiye’deki işsizlik sigortası, kısa çalışma ödeneŞi ve ücret garanti fonu gibi pasif işgücü piyasası politika-ları, iş sözleşmesinin sona ermesinin yanı sıra işyeri ve işgücü

–––––––––––––––––––––– 13 Kısa Çalışma ve Kısa Çalışma ÖdeneŞi Hakkında Yönetmelik, 30.04.2011 tarih ve

27920 sayılı Resmi Gazete. 14 Ücret Garanti Fonu YönetmeliŞi, 28.06.2009 tarih ve 27272 sayılı Resmi Gazete. 15 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun, 27.11.1994 tarih ve 22124

sayılı Resmi Gazete.

Page 84: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Zor Zamanlarda Emek: Çalışma Yaşamının Güncel Sorunları

90

piyasası dinamiklerinin, çalışanı yoksullaştırma olasılıŞı karşısın-da katı ve sınırlayıcı yararlanma koşulları ve yetersiz ödenek miktarları nedeniyle etkisiz kalmaktadır.

Gelir Gelir Gelir Gelir Artırıcı PolitikalarArtırıcı PolitikalarArtırıcı PolitikalarArtırıcı Politikalar Çalışan yoksullara yönelik gelir artırıcı politikalar kapsamında, asgari ücret, tamamlayıcı asgari gelir güvencesi, diŞer sosyal transferler/yardımlar ve çeşitli vergi indirimlerinden söz edilebi-lir.

Çalışan yoksullara yönelik temel bir politika önlemi, asgari ücret uygulaması olarak belirmektedir (Marx ve Verbist, 2008: 274; Eurofound, 2010: 15-18; European Commission, 2012: 162-165). Pek çok AB ülkesinde, çalışan yoksulluŞunu azaltmak amacıyla uygulanan asgari ücret politikası, hükümet düzeyinde sosyal diyalog mekanizmaları ile ya da sektörel düzeyde veya firma düzeyinde toplu sözleşme yolu ile belirlenmektedir (Eu-rofound, 2013: 15-17, 26).16

Çalışan yoksullara yönelen bir diŞer politika ise, sosyal transferlerdir (Marx ve Verbist, 2008: 285-286).17 Söz konusu transferler arasında, asgari gelir desteŞi programları, sosyal yar-dımlar, aile, yaşlılık, hastalık, engelli ve konut yardımları sayıla-bilir (Lohmann, 2009: 492, European Commission, 2012: 166). Ayrıca, analık yararları, çocuk bakımı destek ve sübvansiyonları ve çocuk yararları, düşük ücretli aileleri destekleyici yönde etki yapmaktadır (Jaumotte, 2003).

Çalışan yoksulluŞunun azaltılmasında, Avrupa ülkelerinde uygulanan en önemli gelir artırıcı politika, tamamlayıcı asgari gelir güvencesidir.18 Gelir testi temelli yoksulluk yoklamasına

–––––––––––––––––––––– 16 AB ülkelerinde, asgari ücretle ilgili son gelişmeler için bkz. Eurofound, 2013: 15-23,

26-29. 17 Sosyal transferlerin yoksulluk üzerindeki etkilerini, farklı refah rejimi tipolojilerine

göre gruplandırılmış 20 ülke bazında inceleyen bir çalışma için bkz. Lohmann, 2009. Ayrıca transferlerin etkilerini inceleyen başka bir çalışma için bkz. European Com-mission, 2012: 165-168.

18 Gelir temelli politikalar kapsamında, özellikle Avrupa’da kuramsal düzeyde tartışılan bir konu, temel gelir ya da vatandaşlık geliridir. Vatandaşlık geliri, hanehalkına deŞil, bireylere ödenmesi; ödenmesinde muhtaçlık geliri yoklaması şeklinde ihtiyaç tespiti yöntemlerinin dikkate alınmaması ve işgücüne katılıma dönük bir şartlılık içerme-

Page 85: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Çalışan YoksulluŞu: Türkiye şçin Sosyal Politikalar BaŞlamında Bir DeŞerlendirme

91

dayalı tamamlayıcı asgari gelir güvencesi, istihdama katılıma da-yalı sosyal güvenlik sistemlerinin (primli rejim) boşluklarının tamamlanmasını amaçlamaktadır. Çalışan ve işsiz yoksullara dö-nük bir tür sosyal yardım biçiminde yaşama geçen bu gelir des-teŞi türü, uygulamada, aktif işgücü piyasası politikaları temelin-de, işgücüne katılıma dönük olarak yapılandırılmaktadır.19

Çalışan yoksullara yönelik gelir artırıcı önlemler arasında vergi indirimleri önemli bir yer tutmaktadır. Amerika’daki Gelir Vergisi şndirimi (Earned-Income Tax Credit) (Pearson & Scar-petta, 2000: 14; Marx ve Verbist, 2008: 281-283), şngiltere’deki belirli koşulları saŞlayan ailelere dönük Aile Gelir Katkısı (Fa-mily Income Supplement), Aile şndirimi (Family Credit), Çalı-şan Ailelere Vergi şndirimi (Working Families Tax Credit), Çalı-şan Vergi şndirimi (Working Tax Credit) ve Çocuk Vergi şndi-rimi (Child Tax Credit) (Duncan, 2003: 9-17; Crettaz, 2011: 57-59) ve Fransa’daki düşük ücretlilere dönük sigorta primi indiri-mi gibi uygulamalar (Pearson & Scarpetta, 2000: 14) yanında, Belçika, Hollanda, Finlandiya, şrlanda gibi AB ülkelerinde ve Ye-ni Zelanda, Kanada’da düşük ücretli işçilere dönük vergi indi-rimleri (Pena-Casas, Latta, 2004: 80; Crettaz, 2011: 51) bu uygu-lamalara örnektir.

Türkiye’de çalışan yoksulluŞuna dönük gelir artıcı politika-lar içerisinde, asgari ücret, ve asgari geçim indirimi ile sosyal yardımlar sayılabilir.

Asgari Ücret ve Asgari Geçim şndirimi

Türkiye’de çalışan yoksulluŞunun azaltılmasında, gelir artırıcı politikalar içerisinde, öncelikle asgari ücretler ele alınmalıdır.20 Türkiye’de toplam zorunlu sigortalı işçiler içerisinde asgari üc-

––––––––––––––––––––––

mesi bakımından diŞer sosyal transfer biçimlerinden ayrılmaktadır (Standing, 2005; Metin, 2012).

19 Bkz. GökçeoŞlu Balcı, 2007; Metin, 2012. 20 Türkiye’de yasal asgari ücret uygulamasına 1951 yılında yerel düzeyde başlanmıştır.

1969 yılından itibaren merkezi bir komisyon tarafından belirlenen asgari ücretler, 1974 yılından itibaren tüm ülke için, 1989 yılından itibaren de tüm sektörler için ay-nı düzeyde belirlenmiştir. Nihayet 2014 yılında yaş farklılaşması da uygulamadan kaldırılarak tek bir asgari ücret tespiti yoluna gidilmiştir.

Page 86: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Zor Zamanlarda Emek: Çalışma Yaşamının Güncel Sorunları

92

retlilerin oranı, 2014 yılı itibarıyla yüzde 38,07’dir (SGK, 2015). Bu oranın yüksekliŞinin bir nedeni, Türkiye’de çift bordro uygu-lamasının yaygınlıŞıdır; ancak kayıtdışı ücretli istihdamın geniş ölçüde asgari ücretlilerden oluştuŞu da göz önüne alındıŞında, Türkiye’de ücretli istihdamın içinde asgari ücretlilerin aŞırlıŞı açıkça ortaya çıkmaktadır. Asgari ücretler, kayıtlı-kayıtsız mil-yonlarca işçinin ve işçi hanesinin yaşam koşullarını doŞrudan etkilemekte ve çalışan yoksulluŞunun azaltılması açısından önem-li bir sosyal politika aracı olarak öne çıkmaktadır (ErdoŞdu, 2009a; ErdoŞdu, 2010b; ErdoŞdu 2014). Ancak Türkiye’de asga-ri ücret uygulamasının bu işlevi yerine getirdiŞini söylemek ola-naksızdır.

AşaŞıda Grafik 1’de, 1999 yılından 2016 yılına kadar gerçek net asgari ücretlerin seyri görülmektedir.

Grafik 1. Gerçek net asgari ücret endeksi 1999=100Grafik 1. Gerçek net asgari ücret endeksi 1999=100Grafik 1. Gerçek net asgari ücret endeksi 1999=100Grafik 1. Gerçek net asgari ücret endeksi 1999=100

Kaynak:Kaynak:Kaynak:Kaynak: TÜşK, ÇSGB. Kendi hesaplamalarımız. *AŞustos 2016 verisi.

1999 yılından 2015 yılına kadar olan 16 yıllık sürede, gerçek

net asgari ücretler yalnızca yüzde 26,8 oranında artmıştır. Bu ar-tış aynı dönemdeki kişi başına milli gelir artışının21 (yüzde 57,7) çok gerisindedir. 2015 yılında ana muhalefet partisinin asgari

–––––––––––––––––––––– 21 https://biruni.tuik.gov.tr/medas/?kn=88&locale=tr (1998 sabit fiyatlarıyla)

Page 87: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Çalışan YoksulluŞu: Türkiye şçin Sosyal Politikalar BaŞlamında Bir DeŞerlendirme

93

ücreti artırma vaadi ile başlayan asgari ücret tartışmaları, asgari ücret artış vaadinin seçim kampanyalarına dahil edilmesine yol açmış ve Kasım 2015 genel seçimleri sonrasında gerçek net asga-ri ücretler yüzde 23,4 oranında artırılmıştır.

Asgari ücretin hesaplanması yönteminde perakende fiyatlar kullanılmakta ve işçinin önce besin içi harcama tutarına ve daha sonra toplam harcama tutarına ulaşılmaktadır. TÜşK tarafından tek işçi için 3540 kalori üzerinden hesaplanan geçimlik ücret, net bir tutardır. Ancak geçimlik ücret hesabına dayandırılan istis-nasız tüm Asgari Ücret Tespit Komisyonu kararlarında, TÜRK-ş%’in sürekli itirazlarına karşın, bu tutar brüt olarak kabul edil-miştir. Asgari ücretin tanımında, “zorunlu ihtiyaçları günün fi-yatları üzerinden asgari düzeyde karşılamaya yetecek” denmesi-ne karşın, asgari ücretten gelir vergisi, sigorta işçi prim payı vb., kesintiler yapılmıştır. Asgari ücretin belirlenmesinde (1969, 1977 ve 1979 yılları hariç) aile unsuru için bir ilave yapılmıyor olması, asgari ücretin çalışan yoksulluŞu açısından etkisini ayrıca kısıt-lamaktadır.

AşaŞıda Tablo 2’de net asgari ücretler ile TÜşK tarafından hesaplanan tek işçinin geçimlik ücreti karşılaştırmalı olarak ve-rilmektedir. 31.12.2015 tarihinde gerçek olarak yüzde 23,4 artı-rılan net asgari ücret dahi tek işçi için belirlenen asgari geçimlik ücretin yalnızca yüzde 77,3’ünü karşılayabilmektedir.

Türkiye’de asgari ücretlerin, işçi hanelerinin yoksulluŞunu gidermede yeterli bir önlem olmadıŞı görülmektedir. Yukarıda da belirtildiŞi üzere, net asgari ücretler, TÜşK’in hesapladıŞı tek işçinin geçimlik ücretinin altında, “yoksulluk ücreti” düzeyinde kalmıştır. Bu niteliŞiyle tüm asgari ücretliler birey olarak çalışan yoksul, asgari ücretle geçinmek durumunda olan tüm haneler ise çalışan yoksul haneleridir.

Türkiye’de çalışan yoksullara dönük gelir artıcı politikalar içerisinde, asgari geçim indirimi uygulamasına da deŞinmek ge-rekir. 2008’den bu yana uygulanan asgari geçim indirimi, ücretli-lerin gelir vergisi matrahının belirlenmesinde, hesaplanan bir tu-tarın vergi matrahının kapsamı dışında bırakılmasıdır. Asgari ge-çim indirimi, 2016 yılında asgari ücretli bekar bir işçi için 123,53 TL olup, evli işçilerde eşin çalışma durumu ve çocuk sa-

Page 88: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Zor Zamanlarda Emek: Çalışma Yaşamının Güncel Sorunları

94

yısına göre kademeli olarak artan bir biçimde en fazla 209,99 TL’dir. En üst düzeyde asgari geçim indirimi bile, asgari ücretle geçinen haneleri yoksulluk durumundan kurtaramamaktadır.

Tablo 2. Net Asgari Ücretler ve Asgari GeçimTablo 2. Net Asgari Ücretler ve Asgari GeçimTablo 2. Net Asgari Ücretler ve Asgari GeçimTablo 2. Net Asgari Ücretler ve Asgari Geçim

Asgari Ücret Kararı

A Net Asgari Ücret TL

B Bir şşçi şçin Asgari Geçim

TÜşK - TL A/B %

31.12.1999 80.550.900 105.001.28 76,7 22.12.2000 102.369.600 153.436.336 66,7 26.07.2001 122.186.520 195.060.720 62,6 29.12.2001 163.563.537 255.464.820 64,0 28.06.2002 184.251.938 274.655.003 67,0 31.12.2002 225.999.000 326.602.029 69,1 31.12.2003 303.079.500 396.990.000 82,9 26.06.2004 318.233.475 395.210.000 80,5 30.12.2004 350,15 422,05 82,9 23.12.2005 380,46 508,19 74,8 28.12.2006 403,02 589,84 68,3 29.12.2007 481,55 645,09 74,6 30.12.2008 527,13 719,77 73,2 31.12.2009 576,57 795,95 72,4 31.12.2010 629,96 900,09 69,9 30.12.2011 701,13 970,85 72,2 29.12.2012 773,10 1,025,40 75,3 31.12.2013 846,00 1205,10 70,2 31.12.2014 949,07 1425,00 66,6 31.12.2015 1300,99 1683,0022 77,3

Kaynak:Kaynak:Kaynak:Kaynak: Asgari Ücret Tespit Komisyonu Kararları, kendi hesaplamalarımız.

Sosyal Yardımlar Türkiye’de çalışan yoksulluŞunu kontrol altına almada öne çıkan temel araç, sosyal yardımlardır. Bu durum, Türkiye’nin sosyal koruma sistemi içerisinde, primli rejimin dönüşümü çerçevesin-de yorumlanmalıdır. Türkiye’de primli rejim-primsiz rejim ara-sındaki ilişkinin yönünün sosyal yardımları öne çıkartması, neo-liberal önkabuller ile uyumludur. Buna göre, primli rejim, emek-lilik yaşının yükseltilmesi ve aylık baŞlama oranlarının düşürül-

–––––––––––––––––––––– 22 2015 Asgari Ücret Tespit Komisyonu Kararında TÜşK hesaplamasına yer verilmediŞi

için TÜRK-ş%’in düzenli olarak yaptıŞı “Açlık ve Yoksulluk Sınırı” araştırmasında he-saplanan ve TÜşK verileri ile de uyumlu olan tek bir işçinin asgari geçim maliyeti kullanılmıştır

Page 89: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Çalışan YoksulluŞu: Türkiye şçin Sosyal Politikalar BaŞlamında Bir DeŞerlendirme

95

mesi ile sisteme katkılar artırılıp, yararlar azaltılarak neo-liberal bir tarzda dönüştürülürken (ErdoŞdu, 2009b: 662; Gökbayrak, 2010; Kutlu, 2010), sistemin primsiz rejim ayaŞının ise genişle-tildiŞi gözlemlenmektedir. Nitekim, söz konusu dönüşüm, ka-musal politika açısından şu şekilde ifade edilmektedir: “Emekli-lik sigortalarına yönelik kullanılması gereken kamu kaynaŞının kademeli olarak azalması, sosyal yardımlara aktarılabilecek kay-nakların artmasını saŞlayacaktır” (T.C. Başbakanlık, 2005: 90).

Türkiye’de son yıllarda, sosyal yardımların ulaştıŞı kişi sayı-sında, sosyal yardımlara dönük harcamalarda ve sosyal yardım türlerinde belirli bir artış olduŞuna çeşitli kaynaklarda dikkat çekilmektedir (HacımahmutoŞlu, 2009: 78, 161-163; T.C. Cum-hurbaşkanlıŞı DDK, 2009: 13-14, 18; ÇSGB, 2015; T.C. Kalkın-ma BakanlıŞı, 2012b; 32-42; T.C. Kalkınma BakanlıŞı, 2013b: 24, 43; Kutlu, 2015: 147-167). Yentürk’ün (2013: 437) Türkiye’de yoksullara yönelik harcamaları analiz ettiŞi çalışması da, 2006-2012 yılları arasında toplam sosyal koruma harcamaları içinde sosyal hizmet ve sosyal yardım harcamalarının payının arttıŞını göstermektedir. Ancak bu artış ve çeşitlenmeye karşın sosyal ko-ruma harcamaları içinde yoksullara yönelik harcamaların oranı düşük kalmaktadır. 2012 yılı için saŞlık harcamalarının GSYH’ye oranı yüzde 4,11; sigorta ve emeklilik ödemelerinin GSYH’ye oranı yüzde 7,96 civarında gerçekleşmişken, ödeme gücü olma-yanların genel saŞlık sigortası (GSS) primleri dahil sosyal hiz-metler ve sosyal yardımlar için yapılan harcamaların GSYH’ye oranı yüzde 1,21 olmuştur. 2006 yılında bu harcamanın GSYH’ye oranı yüzde 0,88’dir (Yentürk, 2013: 438). Ulusal şstihdam Stra-tejisi’nde, sosyal yardım harcamalarının GSYH’ye oranının 2002 yılında, yüzde 0,5 iken, 2010 yılında yüzde 1,2 düzeyine yüksel-tildiŞi, 2023 yılında ise, yüzde 3’e çıkartılacaŞı ifade edilmektedir (ÇSGB, 2015).

Sosyal koruma harcamaları içindeki oranı düşük olmakla birlikte, sosyal yardım harcamalarının GSYH’ye oranı, 2005-2015 yılları arasında belirgin bir artış eŞilimi göstererek 2 katın üze-rinde yükselmiştir:

Page 90: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Zor Zamanlarda Emek: Çalışma Yaşamının Güncel Sorunları

96

Tablo 3. Yıllara Göre Sosyal Yardım Harcamalarının GSYH şçerisindeki PayıTablo 3. Yıllara Göre Sosyal Yardım Harcamalarının GSYH şçerisindeki PayıTablo 3. Yıllara Göre Sosyal Yardım Harcamalarının GSYH şçerisindeki PayıTablo 3. Yıllara Göre Sosyal Yardım Harcamalarının GSYH şçerisindeki Payı

2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 0,65 0,83 0,96 1,03 1,37 1,18 1,18 1,13 1,28 1,24 1,33

Kaynak:Kaynak:Kaynak:Kaynak: 2005-2015 verileri için T.C. Kalkınma BakanlıŞı Yıllık Programları; 2015 verisi için Aile ve Sosyal Politikalar BakanlıŞı 2015 Yılı şdare Faaliyet Raporu.

Aile ve Sosyal Politikalar BakanlıŞı, sosyal yardımları GSS

prim desteŞi hariç, düzenli yardım türleri ve süreli yardım türleri olmak üzere iki grup altında toplamaktadır.

Tablo 4. Sosyal Yardım ProgramlarıTablo 4. Sosyal Yardım ProgramlarıTablo 4. Sosyal Yardım ProgramlarıTablo 4. Sosyal Yardım Programları23232323

Düzenli Yardım Türleri (GSS Prim DesteŞi Hariç)

Süreli Yardım Türleri

• %artlı EŞitim Yardımları • Gıda Yardımları

• %artlı SaŞlık Yardımları • Yakacak Yardımları

• %artlı Gebelik Yardımları • Barınma Yardımları

• Eşi Vefat Etmiş Kadınlara Yönelik Yar-dımlar

• EŞitim Yardımları

• Muhtaç Asker Ailelerine Yönelik Yar-dımlar

• SaŞlık Yardımları

• 2022 Sayılı Kanun Kapsamındaki Yar-dımlar

• Engelli şhtiyaç Yardımı

• Evde Bakım Yardımı • Özel Amaçlı Yardımlar

• Muhtaç Asker ÇocuŞu Yardımı • Giyim ve DiŞer Aile Yardımları

• şstihdam Yardımları

• Tek Seferlik Yardımlar

• Öksüz ve Yetim Yardımı

• DoŞum Yardımı

Kaynak:Kaynak:Kaynak:Kaynak: T.C. Aile ve Sosyal Politikalar BakanlıŞı, 2016: 118.

Sosyal yardım programları, istihdama katılım temelinde bö-

lümlendirilebilir. Böylelikle, sosyal yardım alan hanehalkları, is-tihdama katılım temelinde sigorta ve gelir yoklaması aracılıŞıyla istihdam yoklamasına tabi tutulmakta ve sosyal yardım türleri de bu baŞ temelinde tasnif edilebilmektedir.

–––––––––––––––––––––– 23 Sosyal yardımlarla ilgili mevzuat için bkz. http://www.aile.gov.tr/tr/2176/Mevzuat.

Page 91: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Çalışan YoksulluŞu: Türkiye şçin Sosyal Politikalar BaŞlamında Bir DeŞerlendirme

97

Tablo 5. Yardım Türlerinin Sosyal Sigorta ve Tablo 5. Yardım Türlerinin Sosyal Sigorta ve Tablo 5. Yardım Türlerinin Sosyal Sigorta ve Tablo 5. Yardım Türlerinin Sosyal Sigorta ve şstihdam BaŞı Tşstihdam BaŞı Tşstihdam BaŞı Tşstihdam BaŞı Teeeemelinde Tasnifimelinde Tasnifimelinde Tasnifimelinde Tasnifi

Yardım Türü

şstihdam/Sigorta Temelli şhtiyaç Tespiti Yöntemi

Yarar Sahibi Hanehalkları

Gıda (koli ya da çek), yakacak, eŞitim mater-yali gibi yardımlar, evde bakım yardımı24

Muhtaçlık geliri25 kriteri Kayıtlı ve kayıt dışı çalışan yoksul ve işsiz hanehalkları

%artlı EŞitim ve SaŞlık Yardımı, Engelli Yakını Yardımı, Eşi Vefat Etmiş Kadınlara Yönelik Yar-dım, Muhtaç Asker Aile-lerine Yönelik Düzenli Nakit Yardımı, Silikozis Yardımı, Asker ÇocuŞu Parası, Öksüz Yetim Pa-rası, DoŞum Yardımı

şşsizlik ödeneŞi ve sosyal sigorta yoklaması kriteri

Kayıt dışı çalışan yoksul ve işsiz hanehalkları

Engelli AylıŞı Hanede işsizlik ödeneŞi ve sosyal sigorta kapsa-mında kişi olsa da muh-taçlık geliri kriteri

Hanede sosyal güvenlik kap-samında kişi olsa da gelir ya da hanehalkı özellikleri ge-reŞi, hanede kişi başına dü-şen gelir düzeyinin muhtaç-lık kriterinin altında kaldıŞı kayıtlı çalışan yoksul ve işsiz hanehalkları

65 Yaş AylıŞı Hanede işsizlik ödeneŞi ve sosyal sigorta kapsa-mında kişi olsa da muh-taçlık geliri kriteri

Hanede sosyal güvenlik kap-samında kişi olsa da gelir ya da hanehalkı özellikleri ge-reŞi, kendisine ve eşine ait gelir toplamı, kişi başına dü-şen gelir düzeyinin muhtaç-lık kriterinin altında kaldıŞı kayıtlı çalışan yoksul ve işsiz hanehalkları

Kaynak:Kaynak:Kaynak:Kaynak: Kutlu, 2016: 121.

Tabloda görüldüŞü gibi, herhangi bir sosyal güvenlik yok-

lamasına dayalı olmayan yardımların kayıtlı ya da kayıt dışı çalı-şan yoksul ve işsiz hanehalklarına; sosyal güvenlik yoklamasına dayalı yardımların kayıt dışı çalışan yoksul ve işsiz hanehalkla-

–––––––––––––––––––––– 24 Evde bakım yardımında muhtaçlık geliri kriteri, “kendilerine ait veya bakmakla yü-

kümlü olduŞu birey sayısına göre kendilerine düşen ortalama aylık gelir tutarı bir ay-lık net asgari ücret tutarının 2/3’ü” (2016 yılı için 784,9 TL) olarak belirlenmiştir.

25 Muhtaçlık sınırı, hanede kişi başına düşen gelirin, asgari ücretin net tutarından (2016 için 1300,99 TL), bekar ve çocuksuz çalışan için hesaplanan asgari geçim indi-riminin (123,53 TL) düşülmesinin ardından elde edilen miktarın 1/3’ü (392,49 TL) olarak uygulanmaktadır.

Page 92: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Zor Zamanlarda Emek: Çalışma Yaşamının Güncel Sorunları

98

rına; sosyal güvenlik kapsamında bir kişinin varlıŞı halinde gelir temelli muhtaçlık kriterine dayalı yardımların ise hanede kayıtlı çalışan olsa da gelir ya da hanehalkı özellikleri gereŞi, kişi başına düşen gelir düzeyinin muhtaçlık kriterinin altında kaldıŞı kayıtlı çalışan yoksul ve işsiz hanehalklarına yöneldiŞi söylenebilir.

Yukarıda sayılan yardım türlerinden 2022 sayılı 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına Aylık BaŞlanması Hakkında Kanun kapsamındaki yardım türleri olan Engelli Yakını AylıŞı, 65 Yaş AylıŞı ve Engelli AylıŞı’nda si-gorta ve kriter yoklamasının daha katı bir biçimde yapıldıŞı ifade edilebilir.

Sosyal güvence kapsamı dışında kalıp saŞlık hizmetine eri-şemeyen toplum kesimleri için getirilmiş olan önlem Yeşil Kart uygulamasıdır (DPT, 2007: 33). Yeşil Kartlılar, 01.01.2012 tarihi itibarıyla GSS kapsamına alınmışlardır. Bu tarihten önce Yeşil Kart sahibi olan ve hak sahipliŞi sürenler, yardımlardan yarar-lanmaya hak sahiplikleri sona erene kadar devam etmişlerdir. Süre bitiminin ardından, en geç bir ay içerisinde ikamet ettikleri yerdeki Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nda gelir testi yaptırmaları istenmiş ve test sonucuna göre aile içerisinde kişi başına düşen aylık ortalama gelirleri muhtaçlık kriterinin altında olanların GSS primi, devlet tarafından karşılanmaya başlanmıştır.

Yapılan çalışmalar, sosyal yardımların iktisaden faal olan yoksul nüfus kesimleri yani çalışan yoksullar açısından önemli olduŞunu ortaya koymaktadır.26 HacımahmutoŞlu’nun (2009: 78) Ankara’nın Keçiören Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vak-fı bünyesinde yapmış olduŞu çalışmanın sonuçlarına göre, tüm yardım türlerinden en az birini alanların büyük çoŞunluŞu “dü-zenli ya da düzensiz olarak” bir işte çalışmaktadır. Sallan Gül ve Gül’ün (2008: 387) Kocaeli, Denizli ve Mersin’de yaptıkları araş-tırmada da, yardım alanların “genellikle sigortasız ve geçici en-formel işlerde çalıştıkları, düzensiz ve yetersiz gelirleri nedeniyle

–––––––––––––––––––––– 26 Tersi bir bulgu, T.C. Başbakanlık Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel MüdürlüŞü

(2010: 83) tarafından yapılan bir araştırmada yer almıştır. Buna göre, gelir getiren bir işte çalışıp çalışmadıŞı sorulan yardım alanların (2032 kişi) yüzde 86,6’sı, herhangi bir işte çalışmadıŞını belirtmiştir. Ancak burada önemli olan nokta, soruları yanıtla-yanların yüzde 64’ünün kadın olmasıdır.

Page 93: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Çalışan YoksulluŞu: Türkiye şçin Sosyal Politikalar BaŞlamında Bir DeŞerlendirme

99

yoksulluktan kurtulamadıkları için yardımlara başvurdukları” saptanmıştır. Kutlu’nun (2015: 282-310) Ankara ilinde yaptıŞı araştırma, sosyal yardım alan hanehalklarının ücretli çalışma bi-çimlerinin yanı sıra “enformel sektör kapsamında, teneke topla-ma, hurdacılık, atık kaŞıt işçiliŞi ve toplayıcılık türü işlerle” uŞ-raştıklarını; kadınların kimi zaman ev eksenli çalıştıklarını veya ev işçiliŞi yaptıklarını ortaya koymuştur. Kutlu’ya göre, sosyal yardımlar, toplumda giderek derinleşen mülksüzleşme ve işçileş-me süreçlerinin bir parçası olarak hanehalklarının geçim örüntü-süne dahil olmakta; sosyal yardım alan hanehalkları, sosyal yar-dım alsalar dahi, çalışmaktan vazgeçemeyecekleri geçim ve hayat şartları içerisinde geçimlerini sürdürmeye çalışmaktadırlar.

Yukarıda sayılan yardım türlerinin, doŞrudan çalışan yok-sullara yapılıp yapılmadıŞına ilişkin kesin ve ayrıntılı bir tasnif yapabilme olanaŞı bulunmamaktadır. Tüm bu yardım türlerini, genel yoksulluŞu azaltma uygulamalarının içerisinde, potansiyel olarak çalışan yoksullara da ulaşabilen uygulamalar olarak kabul etmek mümkündür.

Türkiye’de çalışan yoksulluŞunun kontrolünde öne çıkan bir araç olarak sosyal yardımlar, aynı zamanda, sosyal politikada dönüşümün bir parçası olarak ele alınmalıdır. Türkiye’de sosyal yardımların son yıllarda belirgin bir artış gösterdiŞinden söz edilmişti. Bu olgu, hem paradigma hem de uygulama düzeyinde kendisini göstermektedir. Paradigma düzeyinde bakıldıŞında, ör-neŞin, sosyal yardımların, diŞer sosyal politikaları ve sosyal ko-ruma programlarını tamamlayıcı bir işlev üstleneceŞi bir yapıdan çok, sosyal yardımlara dayalı bir sosyal politika anlayış ve uygu-lamasının yerleştirilmeye çalışıldıŞı anlaşılmaktadır. Örnek ola-rak, Aile ve Sosyal Politikalar BakanlıŞının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname incelenebilir. Söz ko-nusu Kararname’de, BakanlıŞın görevlerinin en başta, “sosyal hizmetler ve yardımlara ilişkin ulusal düzeyde politika ve strate-jiler geliştirmek, uygulamak, uygulanmasını izlemek (...)” şek-linde dar bir alana sıkıştırıldıŞı görülmektedir. Devamında ise, sosyal politika öznesi olarak “aile, çocuk, kadınlar, özürlüler ve şehitler” sayılmaktadır. Böylelikle, bir anlamda sosyal politika, işgücü piyasasına ilişkin kamusal müdahale mekanizmalarının

Page 94: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Zor Zamanlarda Emek: Çalışma Yaşamının Güncel Sorunları

100

yeniden yapılandırılması çerçevesinde, önemli ölçüde sosyal yar-dım ve hizmet alanından ibaret bir biçimde ele alınmaktadır. Bu çalışmanın konusu bakımından düşünülecek olursa, örneŞin ça-lışan yoksullar, özel bir vurgu içermeden genel yoksulluk soru-nunun bir parçası olarak BakanlıŞın gündemine “toplumun sos-yal yardım ve korumaya ihtiyaç duyan kesimleri” ifadesi ile gire-bilmektedir.

Türkiye’de sosyal yardımlar, işgücü piyasası yapısı ve yardım alanların çalışma ile ilişkisi baŞlamında incelendiŞinde,27 yardım alanların, yardımların kesintiye uŞramaması için kayıtdışı çalış-maya yönelme eŞilimlerinden söz edilebilir. Böylelikle, sosyal güvencenin kapsamı dışında kuralsız bir ortamda ve sendikal temsil olanaŞına da kavuşamayarak çalışan geniş kesimlerin yok-sullaşabilmesinin koşulları olgunlaşmış olmaktadır. Sosyal yar-dımlar, bir yandan çalışan yoksulluŞunu da içerecek şekilde sos-yal koruma politikalarının içerisinde geniş bir yer tutarken diŞer yandan işgücü piyasasına dönük yarattıŞı etki ile çalışan yoksul-luŞunu besleyen bir yapıdadır.

SonuçSonuçSonuçSonuç

Küresel yoksulluk gündeminin oluşumu baŞlamında dikkat çe-ken noktalardan biri, yoksulluŞun, gerek kavramsallaştırıldıŞı çerçeve gerekse etrafında tartışılan politika setleri bakımından kapitalist üretim tarzı içi bir tarihsel dönüşümün kaldıraçların-dan biri olmasıdır. Bu olgu, çalışan yoksulluŞu açısından da ge-çerlidir. Bu içiçe geçmişlik ya da çalışan yoksulluŞunun neo-liberal küreselleşmeyle nasıl eklemlendiŞi, çalışan yoksul kimlik-leri ile tarih ve politika sahnesine çıkartılanların toplumsal sınıf analizleriyle kavranabilir.

Küresel sosyal politika aktörleri ve devletler ise çalışan yok-sulluŞunu, çalışan yoksulların toplumsal sınıf kimlikleri ile deŞil de üretim ilişkilerinden kopartılmış, gelir ve yaşam göstergesi kategorileri ile tartışmaktadır. Dolayısıyla denilebilir ki, çalışan yoksulluŞu gündemi, sınıfsal eşitsizliklerin ve bu arada yoksul-

–––––––––––––––––––––– 27 Daha geniş bir tartışma için bkz. Kutlu, 2016.

Page 95: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Çalışan YoksulluŞu: Türkiye şçin Sosyal Politikalar BaŞlamında Bir DeŞerlendirme

101

luŞun gerçek nedeni olan zenginliŞin tartışma dışı bırakıldıŞı bir düşünsel ortamın içinde filizlenmiştir.

Gerek çalışan yoksulluŞunu birey ve hanehalkı özellikleri ile açıklayan mikro yaklaşımlar gerekse büyüme, işgücü piyasası ve sosyal refah politikaları ile açıklayan makro yaklaşımlar, sınıf ek-senli deŞil, yoksulluk eksenli yaklaşımlardır.

Küresel kapitalist evrede, çalışan yoksulluŞu kavramı oksi-moron olmaktan çıkarak, çalışma ile yoksulluk arasındaki tarih-sel baŞ yeniden kurulmuş ve güvencesizlik temelinde işçileştiri-len geniş bir nüfus dilimi, ücret geliri elde etse de birey ve ha-nehalkları yoksulluktan kurtulamamıştır. Bu süreçte, aynı zaman-da çalışan yoksulluŞuna karşı, ekonomik büyüme, işgücü piyasa-sı politikaları ve gelir artıcı politikalar (asgari ücret, sosyal trans-ferler/yardımlar) şeklinde başlıklandırılan kimi önlemler de ge-liştirilmiştir. Bu politikalar, genel yoksulluŞu azaltmaya dönük uygulamaların bir parçası olarak neo-liberal kapitalizmin yeni-den üretiminde taşıyıcı bir işlev üstlenmiştir.

Türkiye’de çalışan yoksulluŞuna dönük politikaların deŞer-lendirilmesi, küresel düzleme dönük deŞerlendirmelerden ba-Şımsız düşünülemez. Türkiye, genel olarak ekonomik ve sosyal politikalar, özel olarak da yoksulluk merkezli sosyal gündemler açısından politika transferinin bir parçası olmuş; istihdam, işgü-cü piyasası ve sosyal koruma politikalarını, aynı başlıklardaki küresel gündemlerle uyumlulaştırmıştır. Küresel gündemle ön-celikler bakımından da geçerli olan bu örtüşme, beraberinde de-Şerlendirme ve eleştirilerin de ortaklaşmasını getirmektedir. An-cak Türkiye’de çalışan yoksulluŞunu azaltmaya dönük politika-ların deŞerlendirilmesi, bu politikaların gerçekleşme biçimlerine de odaklanmak durumundadır.

Türkiye’de çalışan yoksulluŞunu azaltmaya dönük bir eko-nomik büyüme politikasından söz etmek olanaklı görünmemek-tedir. Tersine, uygulanan ekonomik programla yaratılacak istih-damın, geniş kesimleri yoksulluktan kurtaracaŞı şeklindeki gö-rüş, söylemde varlıŞını korusa da olgusal karşılıŞını bulamamış-tır. şstihdamsız büyüme ve yaratılan işlerin nitelik düzeyi de bu savı beslemektedir.

Page 96: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Zor Zamanlarda Emek: Çalışma Yaşamının Güncel Sorunları

102

şşgücü piyasası politikaları açısından bakıldıŞında, başta iş-sizlik sigortası olmak üzere pasif işgücü piyasası politikaları, ça-lışan yoksulluŞunu azaltmada, yararlanma koşulları ve ödenek miktarları açısından yetersiz kalmaktadır. Aktif işgücü piyasası programlarının çalışan yoksullar söz konusu olduŞunda dolaylı kaldıŞı ifade edilebilir. Bu politikalarla yaratılan istihdamın sınır-lı; yaratılan işlerin ise düşük ücretli ve güvencesiz işler olduŞu söylenebilir.

Çalışan yoksulluŞunu azaltmak açısından önemli bir işlevi olan asgari ücretler, mevcut düzeyleriyle, işçi hanelerinin yok-sulluŞunu gidermede yeterli bir önlem deŞildir. Net asgari ücret-lerin tek işçinin geçimlik ücretinin bile altında, “yoksulluk ücre-ti” düzeyinde kalması, Türkiye’de, tüm asgari ücretlileri ve asgari ücretle geçinmek durumunda olan hanelerdeki bireyleri çalışan yoksul kategorisine sokmaktadır.

Türkiye’de çalışan yoksulluŞunun yönetiminin, ücret dışı geçim araçlarıyla, esas olarak da sosyal yardımlar aracılıŞıyla ger-çekleştirilmek istendiŞi görülmektedir. Yoksulluk merkezli sos-yal politika paradigması, sosyal yardımların temel bir politika olarak ön plana çıkması ile sonuçlanmıştır. Sosyal yardımların öne çıkması, çalışan yoksullar açısından ücretli istihdam, toplu haklar (örgütlenme, toplu pazarlık ve grev) ve sosyal güvenlik haklarını içeren sosyal politika paradigmasından uzaklaşmanın önemli bir uŞraŞı olarak da deŞerlendirilebilir.

Türkiye’de çalışan yoksulluŞunu analiz eden daha fazla ça-lışmaya ihtiyaç bulunmaktadır. Bu alandaki mevcut araştırmala-rın önemli ölçüde yoksulluk çalışmalarının içerisine yerleşmesi gibi, politika düzleminde de, çalışan yoksulluŞuna dönük önlem-ler, yoksulluŞu azaltma gündeminin bir parçası olarak uygulan-maktadır. DoŞrudan çalışan yoksulları merkeze alan çalışmaların yapılması, çalışan yoksulluŞunu ortadan kaldırmaya yönelik po-litikalar için de bir zemin oluşturabilecektir.

Çalışan yoksulluŞu analizlerinde, öncelikle çalışanların ça-lışmaya baŞlı bireysel gelirleri üzerinden bir deŞerlendirme yap-mak daha anlamlı olacaktır. Çalışan kavramına işsizlerin de dahil edildiŞi bir yaklaşımla, işsizlik sigortası ödemeleri de hesaba ka-tılarak ücret geliri üzerinden bir deŞerlendirme yapıldıŞı zaman,

Page 97: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Çalışan YoksulluŞu: Türkiye şçin Sosyal Politikalar BaŞlamında Bir DeŞerlendirme

103

çalışanın bireysel özellikleri ve işin özelliklerine dayalı bir çalı-şan yoksulluŞu analizi yapmak mümkün hale gelecektir. Hane-halkı yapısının ve sosyal refah harcamalarının çalışan yoksulluŞu üzerine artırıcı/azaltıcı etkilerini yansıtan net harcanabilir gelire dayalı bir çalışan yoksulluŞu analizi, daha sonra bu ilk ücret ge-liri/yoksulluk analizinin üzerine eklenebilir. Böylelikle, çalışan yoksulluŞu açısından üretim ve bölüşüm ilişkilerini, hane yapısı özellikleri ile birlikte kapsamlı ve bütüncül bir tarzda deŞerlen-dirme olanaŞı oluşmuş olacaktır.

2000’li yıllarda Türkiye’nin çalışan yoksullarının, güvencesiz ve düşük ücretli çalışmanın ve ona eklenen, sosyal yardımlara dayalı ücret dışı gelir ve geçim araçlarının birleşik ekonomik ve politik basıncı altında yaşamlarını sürdürmeye çalıştıkları göz-lemlenmektedir. Böylesi bir yaşama, belki kimsenin ölmediŞi; ama ölüm gibi bir yaşam demek daha doŞru olacaktır...

KaynakçaKaynakçaKaynakçaKaynakça

Açıkalın, N. (2007) “Enformel Sektör ve Yoksulluk: Kentsel şşgücü Pa-

zarı Üzerine Etkileri, şstanbul ve Gaziantep Örnekleri”, SosyoekonomiSosyoekonomiSosyoekonomiSosyoekonomi, 2, 43-62.

Allegre, G. (2008) Working Poor in the EU: An Exploratory Comparative Analysis, Document de Travail, No: 2008-35. http://www.ofce. sciences-po.fr/pdf/dtravail/WP2008-35.pdf (30.09.2013).

Andreb, H. J.; Lohmann., H. (2008) “Introduction: The Working Poor in Europe”, Andreb, H.J. ve Lohmann, H. (der.) The The The The Working Working Working Working Poor in Europe Poor in Europe Poor in Europe Poor in Europe içinde, UK: Edward Elgar., 1-17.

Bahçe, S; Köse, A.H. (2010) “Krizin TeŞet GeçtiŞi Ülkeden Krize Bakış: Teorinin NaifliŞi, GerçekliŞin KabalıŞı”, Praksis,Praksis,Praksis,Praksis, 22. 9-40.

Bahçe, S.; Köse, A. H. (2012) “Yoksulluk: Hüzün ve Disiplin”, MülkiMülkiMülkiMülkiyeyeyeye, 36(4), 19-34.

Bardone, L. ve A-C. Guio (2005) In-Work Poverty New commonly agreed indicators at the EU level Statistics in focus, Population and Social Conditions 5/2005,,,, EUROSTAT. http://ec.europa.eu/employment_social/social_inclusion/docs/statistics5-2005_en.pdf (09.03.2014).

BLS (2004) A Profile of the Working Poor, 2002, http://www.bls.gov/cps/cpswp2002.pdf (30.09.2013).

Page 98: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Zor Zamanlarda Emek: Çalışma Yaşamının Güncel Sorunları

104

Bradshaw, T. K. (2007) Theories of Poverty and Atni-Poverty Programs in Community Development, Journal of The Community Development Society, 38(1), http://www.tandfonline.com/doi/pdf/10.1080/15575330709490182 (30.09.2013).

Brady, D.; Fullerton, A. S.; Cross, J. M. (2010) “More Than Just Nickels and Dimes: A Cross-National Analysis of Working Poverty in Affluent Democracies”, SociSociSociSocial Problemsal Problemsal Problemsal Problems, 57(4), 559-585.

Crettaz, E. (2011) Fighting Working Poverty in PostFighting Working Poverty in PostFighting Working Poverty in PostFighting Working Poverty in Post----industrial Ecoindustrial Ecoindustrial Ecoindustrial Eco----nomies Causes Tradenomies Causes Tradenomies Causes Tradenomies Causes Trade----Offs and Policy Solutions, Offs and Policy Solutions, Offs and Policy Solutions, Offs and Policy Solutions, UK: Edward Elgar.

ÇavuşoŞlu, B. (2011) “Türkiye’de Çalışan YoksulluŞunun Genel Görü-nümü”, Sosyal GüvenceSosyal GüvenceSosyal GüvenceSosyal Güvence, 1(1), 22-33.

ÇSGB (2015) Ulusal şstihdam Stratejisi (2014Ulusal şstihdam Stratejisi (2014Ulusal şstihdam Stratejisi (2014Ulusal şstihdam Stratejisi (2014----2023)2023)2023)2023), Ankara: Çalışma ve Sosyal Güvenlik BakanlıŞı.

DPT (2007) Dokuzuncu Kalkınma Planı 2007Dokuzuncu Kalkınma Planı 2007Dokuzuncu Kalkınma Planı 2007Dokuzuncu Kalkınma Planı 2007----2013 Gelir DaŞılımı ve 2013 Gelir DaŞılımı ve 2013 Gelir DaŞılımı ve 2013 Gelir DaŞılımı ve Yoksullukla Mücadele Özel şhtisas Komisyonu RaporuYoksullukla Mücadele Özel şhtisas Komisyonu RaporuYoksullukla Mücadele Özel şhtisas Komisyonu RaporuYoksullukla Mücadele Özel şhtisas Komisyonu Raporu, Ankara: T.C. Başbakanlık Devlet Planlama Teşkilatı.

DPT ve BM (2010) Binyıl Kalınma Hedefleri Raporu Türkiye 2010, http://planipolis.iiep.unesco.org/upload/Turkey/Turkey_MDG_2010_turkish.pdf (26.09.2013).

Duncan, A. (2003) “Making Work Pay Policies and Employment Incentives”, CeESIfo Conference on Tax Policy and the Labour Market, Venice, http://www.cesifo-group.de/portal/page/portal/ifoCon-tent/N/data/videolect/LECTUREPAGES2002/LECTURE-DUNCAN-2003.PDF (24.02.2014).

Dünya Bankası (2002) “YoksulluŞun Azaltılması şçin Stratejiler”, Ak-tan, C.C. (der.) Yoksullukla Mücadele Stratejileri Yoksullukla Mücadele Stratejileri Yoksullukla Mücadele Stratejileri Yoksullukla Mücadele Stratejileri içinde, Ankara: Hak-şş Yayınları.

Engels, F. (1997) şngiltereşngiltereşngiltereşngiltere’’’’de Emekçi Sınıfın Durumude Emekçi Sınıfın Durumude Emekçi Sınıfın Durumude Emekçi Sınıfın Durumu, (çev. Yurdakul Fincancı), Ankara: Sol Yayınları.

ErdoŞan N. (der.) (2007) Yoksulluk HalleriYoksulluk HalleriYoksulluk HalleriYoksulluk Halleri, Ankara: şletişim Yayınları. ErdoŞdu, S. (2004), “Sosyal Politikada ‘Avrupalı’ Bir Kavram: Sosyal

Dışlanma”, Çalışma OÇalışma OÇalışma OÇalışma Orrrrtamıtamıtamıtamı, 75. 12-14. ErdoŞdu, S. (2006) Küreselleşme Sürecinde Uluslararası SendikKüreselleşme Sürecinde Uluslararası SendikKüreselleşme Sürecinde Uluslararası SendikKüreselleşme Sürecinde Uluslararası Sendikaaaacılıkcılıkcılıkcılık,

Ankara: şmge Kitabevi Yayınları. ErdoŞdu, S. (2009a) “Türkiye’de Kayıtdışı şstihdamın Bir Biçimi Olarak

Çift Bordro”, Pars Esin, şlkay Savcı, %enay Gökbayrak, Müge Ersoy Kart, Fatma Yıldırım (der.) Sosyal Politikada Güncel Sorunlar Sosyal Politikada Güncel Sorunlar Sosyal Politikada Güncel Sorunlar Sosyal Politikada Güncel Sorunlar içinde, , , , Ankara: Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi ve Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Sosyal Politika Araş-

Page 99: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Çalışan YoksulluŞu: Türkiye şçin Sosyal Politikalar BaŞlamında Bir DeŞerlendirme

105

tırma ve Uygulama Merkezi Ortak Yayını, 149-172. ErdoŞdu, S. (2009b) “Sosyal Politikada DeŞişim ve Sosyal Güvenlik Re-

formu”, Uzgel, ş. ve Duru, B. (der.) AKP Kitabı Bir Dönüşümün AKP Kitabı Bir Dönüşümün AKP Kitabı Bir Dönüşümün AKP Kitabı Bir Dönüşümün BBBBiiiilançosu lançosu lançosu lançosu içinde, Ankara: Phoenix, 660-686.

ErdoŞdu, S. (2010a) “Avrupa BirliŞi’nde Sosyal Koruma ve Sosyal şçerme”, Ceylan-Ataman, B. (der.) TürkiyeTürkiyeTürkiyeTürkiye’’’’nin Adaylık Sürecinde nin Adaylık Sürecinde nin Adaylık Sürecinde nin Adaylık Sürecinde Avrupa BirliAvrupa BirliAvrupa BirliAvrupa BirliŞŞŞŞiiii’’’’nin şstihdam ve Sosyal Politikası nin şstihdam ve Sosyal Politikası nin şstihdam ve Sosyal Politikası nin şstihdam ve Sosyal Politikası içinde, Ankara: Si-yasal Kitabevi, 101-142.

ErdoŞdu, S. (2010b) “Küresel Krizin şstihdama Etkileri ve Kriz Karşıtı şşgücü Piyasası Önlemleri”, Memleket Siyaset YönMemleket Siyaset YönMemleket Siyaset YönMemleket Siyaset Yöneeeetimtimtimtim, 12, 142-167.

ErdoŞdu, S. (2014) “Türkiye’de Asgari Ücret Tespit Komisyonu Karar-larında şşçi ve şşveren Temsilcilerinin Yaklaşımları (1969-2013)”, şş, Güç Endüstri şlişkileri veşş, Güç Endüstri şlişkileri veşş, Güç Endüstri şlişkileri veşş, Güç Endüstri şlişkileri ve şnsan Kaynakları Dergisi, şnsan Kaynakları Dergisi, şnsan Kaynakları Dergisi, şnsan Kaynakları Dergisi, DOI Numa-rası: *10.4026/1303-2860.2014.0246 *

Eurofound (2010) Working Poor in Europe, Luxembourg: European Foundation for the Improvement of Living and Working Conditions, http://www.Eurofound.europa.eu/pubdocs/2010/25/en/1/EF1025EN.pdf.

Eurofound (2013) Wages: A working conditions and industrial relations perspective, , , , Ireland: Eurofound.

European Commission (2011) Employment and Social Developments in Europe, Brussels: European Commission.

European Commission (2012) Employment and Social Development in Europe 2011, Luxembourg: Publications Office of the European Union.

Eurostat (2010) In Work Poverty in the EU, Methodologies and Working Papers, , , , Eurostat.

Frazer, H.; Marlier, E. (2010) In-Work Poverty and Labour Market Segmentation in the EU: Key Lessons, EU Network of Independent Experts on Social Inclusion Synthesis Report, http://ec.europa.eu/social/BlobServlet?docId=8992&langId=en (30.09.2013).

Gökbayrak, %. (2010) “Türkiye’de Sosyal GüvenliŞin Dönüşümü”, ÇÇÇÇa-a-a-a-lışma ve Toplumlışma ve Toplumlışma ve Toplumlışma ve Toplum, 25, 141-162.

GökçeoŞlu Balcı, %. (2007) Tutunamayanlar ve HukukTutunamayanlar ve HukukTutunamayanlar ve HukukTutunamayanlar ve Hukuk, Ankara: Dost Kitabevi Yayınları.

GündoŞan, N. (2007) YoksulluŞun DeŞişen Yüzü Çalışan YoksullarYoksulluŞun DeŞişen Yüzü Çalışan YoksullarYoksulluŞun DeŞişen Yüzü Çalışan YoksullarYoksulluŞun DeŞişen Yüzü Çalışan Yoksullar, Eskişehir: Anadolu Üniversitesi şktisadi ve şdari Bilimler Fakültesi Yayınları.

HacımahmutoŞlu, H. (2009) Türkiye’de Sosyal Yardım Sisteminin De-Şerlendirilmesi, DPT Uzmanlık Tezleri, Ankara: DPT.

Hall, A., ve Midgley, J. (2004) Social Policy For DevelopmentSocial Policy For DevelopmentSocial Policy For DevelopmentSocial Policy For Development, Sage:

Page 100: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Zor Zamanlarda Emek: Çalışma Yaşamının Güncel Sorunları

106

London. ILO (2003) Working Out Of Poverty,

http://www.ilo.org/public/english/standards/relm/ilc/ilc91/pdf/rep-i-a.pdf, (20.09.2013).

ILO (2005) Decent Work and Poverty Reduction Strategies, http://www.ilo.org/wcmsp5/groups/public/@dgreports/@integration/documents/normativeinstrument/wcms_079965.pdf (19.09.2013).

ILO (2011) Key Indicators of the Labour Market,,,, 7th edition, Geneva: ILO.

ILO (2012) Global Employment Trends 2012, Geneva: ILO. Işık, O.; PınarcıoŞlu M. M. (2009) Nöbetleşe Yoksulluk Sultanbeyli ÖrNöbetleşe Yoksulluk Sultanbeyli ÖrNöbetleşe Yoksulluk Sultanbeyli ÖrNöbetleşe Yoksulluk Sultanbeyli Ör----

neŞineŞineŞineŞi, şstanbul: şletişim Yayınları. ş%-KUR (2015) 8. Genel Kurul Çalışma Raporu, Ankara: şş-Kur. ş%-KUR (2016) 2015 Yılı Faaliyet Raporu, Ankara: ş%-KUR. Jaumotte, F. (2003) Female Labour Force Participation: Past Trends

and Main Determinants in OECD Countries, Organisation for Eco-nomic Co-operation and Development, Economics Department Working Papers No. 376, http://search.oecd.org/officialdocuments/displaydocumentpdf/?doclanguage=en&cote=eco/wkp(2003)30 (24.02.2014).

Kahraman, F. (2010) “Çalışan Yoksulların Haklar şronisi: Metalaştı-rılmış Çalışanlar”, Sosyal Haklar Ulusal Sempozyumu Bildiriler KSosyal Haklar Ulusal Sempozyumu Bildiriler KSosyal Haklar Ulusal Sempozyumu Bildiriler KSosyal Haklar Ulusal Sempozyumu Bildiriler Ki-i-i-i-tabıtabıtabıtabı, http://www.sosyalhaklar.net/2010/bildiri/kahraman.pdf (25.09.2013).

Kahraman F. (2011) YoksulluŞun DeŞişen Yüzü Çalışan Yoksullar: şYoksulluŞun DeŞişen Yüzü Çalışan Yoksullar: şYoksulluŞun DeŞişen Yüzü Çalışan Yoksullar: şYoksulluŞun DeŞişen Yüzü Çalışan Yoksullar: şs-s-s-s-tanbul Sancaktepe Kemal Tütanbul Sancaktepe Kemal Tütanbul Sancaktepe Kemal Tütanbul Sancaktepe Kemal Türkler Mahallesi Üzerine Bir Araştırmarkler Mahallesi Üzerine Bir Araştırmarkler Mahallesi Üzerine Bir Araştırmarkler Mahallesi Üzerine Bir Araştırma, Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayım-lanmamış Yüksek Lisans Tezi, Isparta.

Kapar, R. (2004) “Uygun şş BaŞlamında Çalışan Yoksullar”, Sosyal SSosyal SSosyal SSosyal Si-i-i-i-yaset Konferansları 48. Kitap,yaset Konferansları 48. Kitap,yaset Konferansları 48. Kitap,yaset Konferansları 48. Kitap, şstanbul Üniversitesi Yayınları, http://www.sosyalkoruma.net/pdf/06.pdf (25.09.2013).

Kapar, R. (2006) “Aktif şşgücü Piyasası Politikaları”, Prof. Dr. Toker Prof. Dr. Toker Prof. Dr. Toker Prof. Dr. Toker DereliDereliDereliDereli’’’’ye ArmaŞanye ArmaŞanye ArmaŞanye ArmaŞan, şstanbul Üniversitesi şktisat Fakültesi Mecmu-ası, C. 55, Sayı: 1.

Kapar, R. (2010) “Türkiye’de Çalışan Yoksullar”, ASOMEDYA ASOMEDYA ASOMEDYA ASOMEDYA Ankara Sanayi Odası Yayın Organı, (Kasım-Aralık), http://www.sosyalkoruma.net/pdf/asocalisan.pdf (25.09.2013).

Kapsos, S. (2004) Estimating Growth Requirements For Reducing Working Poverty: Can The World Halve Working Poverty by 2015?, http://www.ilo.org/wcmsp5/groups/public/@ed_emp/@emp_elm/d

Page 101: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Çalışan YoksulluŞu: Türkiye şçin Sosyal Politikalar BaŞlamında Bir DeŞerlendirme

107

ocuments/publication/wcms_114248.pdf (30.09.2013). Karadeniz, O. (2011) “Türkiye’de Atipik Çalışan Kadınlar ve Yaygın

Sosyal Güvencesizlik”, Çalışma ve ToplumÇalışma ve ToplumÇalışma ve ToplumÇalışma ve Toplum, 29, 88-129. KEşG Platformu (2013) Türkiye’de Kadın EmeŞi ve şstihdamı Sorun

Alanları ve Politika Önerileri II, şstanbul KEşG. Kök, S. (2011) Kent YoksulluŞu ve Siyaset: Ankara ÖrneŞiKent YoksulluŞu ve Siyaset: Ankara ÖrneŞiKent YoksulluŞu ve Siyaset: Ankara ÖrneŞiKent YoksulluŞu ve Siyaset: Ankara ÖrneŞi, Ankara

Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayınlanmamış Doktora Terzi, Tez Danışmanı: Serpil Sancar, Ankara.

Köse, A. H.; Bahçe, S. (2009a) “‘Yoksulluk’ Yazınının YoksulluŞu: Top-lumsal Sınıflarla Düşünmek”, Praksis,Praksis,Praksis,Praksis, 19, 385-419.

Köse, A.H.; Bahçe, S. (2009b) “‘Hayırsever’ Devletin Yükselişi: AKP Yönetiminde Gelir DaŞılımı ve Yoksulluk”, Uzgel, ş. ve Duru, B. (der.) AKP Kitabı Bir Dönüşümün Bilançosu AKP Kitabı Bir Dönüşümün Bilançosu AKP Kitabı Bir Dönüşümün Bilançosu AKP Kitabı Bir Dönüşümün Bilançosu içinde, Ankara: Phoenix Yayınları, 492-509.

Kutlu, D. (2010) “Sosyal Politikada Dönüşüm: Gerekçekler ve Gerçek-ler IşıŞında Emeklilik Düzenlemesi”, şktisat Dergisişktisat Dergisişktisat Dergisişktisat Dergisi, 513, 29-37.

Kutlu, D. (2012) “Türkiye şşgücü Piyasasında Güncel Gelişmeler ve Güvencesizleşme Örüntüleri”, Göztepe, Ö. (der.) GüvencGüvencGüvencGüvenceeeesizleşsizleşsizleşsizleş----tirme: Süreç, Yanılgı, Olanak tirme: Süreç, Yanılgı, Olanak tirme: Süreç, Yanılgı, Olanak tirme: Süreç, Yanılgı, Olanak içinde, Ankara: NotaBene Yayınları, 61-116.

Kutlu, D. (2015) TürkiyeTürkiyeTürkiyeTürkiye’’’’de Sosyal Yardım Rejiminin Oluşumu Birde Sosyal Yardım Rejiminin Oluşumu Birde Sosyal Yardım Rejiminin Oluşumu Birde Sosyal Yardım Rejiminin Oluşumu Biri-i-i-i-kim, Denetim, Disiplikim, Denetim, Disiplikim, Denetim, Disiplikim, Denetim, Disiplinnnn, Ankara: Notabene Yayınları.

Kutlu, D. (2016) “Türkiye’de Sosyal Yardım ve şstihdam şlişkisinin Güncel Boyutları: Kurumsal ve Sosyolojik Bir Çözümleme”, MüMüMüMül-l-l-l-kiye Dergisikiye Dergisikiye Dergisikiye Dergisi, 40 (2), 101-141.

Lohmann H. (2009) “Welfare States, Labour Market Institutions and the Working Poor: A Comperative Analysis of 20 European Countries”, European Sociological Review,European Sociological Review,European Sociological Review,European Sociological Review, Vol. 25, 4, 489-504,

http://www.diw.de/documents/publikationen/73/diw_01.c.81443.de/dp776.pdf (20.09.2013).

Majid, N. (2001) The Size Of The Working Poor Population in Developing Countries, http://www.ilo.org/wcmsp5/groups/public/---ed_ emp/---emp_strat/documents/publication/wcms_079322.pdf (30.09.2013).

Makal, A. (ed.) (2012) Ulusal şstihdam Stratejisi: Eleştirel Bir BakışUlusal şstihdam Stratejisi: Eleştirel Bir BakışUlusal şstihdam Stratejisi: Eleştirel Bir BakışUlusal şstihdam Stratejisi: Eleştirel Bir Bakış, Ankara: Türk-şş / Ankara Üniversitesi SBF Sosyal Politika ve Araş-tırma Uygulama Merkezi Ortak Yayını

Marx, I.; Verbist, G. (2008) “Combating In-Work Poverty in Europe: The Policy Options Assessed”, Andreb, H.J. ve Lohmann, H. (der.) The Working Poor in Europe The Working Poor in Europe The Working Poor in Europe The Working Poor in Europe içinde, UK: Edward Elgar.

Marx, K. (1978) Kapital, 1. Cilt, Kapital, 1. Cilt, Kapital, 1. Cilt, Kapital, 1. Cilt, (çev. Alaattin Bilgi), Ankara: Sol Ya-yınları.

Marx, K. (1969) “Wages, Prices and Profits”, Karl Marx and F. Engels, Karl Marx and F. Engels, Karl Marx and F. Engels, Karl Marx and F. Engels,

Page 102: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Zor Zamanlarda Emek: Çalışma Yaşamının Güncel Sorunları

108

Selected Works,Selected Works,Selected Works,Selected Works, Moscow: Progress Publishers, 1969, Vol. 2. Metin, B. (2011) TürkiyeTürkiyeTürkiyeTürkiye’’’’de 2000 Sonrasında Uygulanan de 2000 Sonrasında Uygulanan de 2000 Sonrasında Uygulanan de 2000 Sonrasında Uygulanan EkonEkonEkonEkonoooomik ve mik ve mik ve mik ve

Sosyal Politikalar Temelinde Yoksulluk Sorunu: Sosyal Politikalar Temelinde Yoksulluk Sorunu: Sosyal Politikalar Temelinde Yoksulluk Sorunu: Sosyal Politikalar Temelinde Yoksulluk Sorunu: ““““AnkaraAnkaraAnkaraAnkara’’’’da Uygda Uygda Uygda Uygu-u-u-u-lamalı Bir Araştırmalamalı Bir Araştırmalamalı Bir Araştırmalamalı Bir Araştırma””””, , , , Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmamış Doktora Tezi, Ankara.

Metin, B. (2012) “Yoksullukla Mücadelede Asgari Gelir Güvencesi: Türkiye’de Sosyal Yardım ve Hizmet Sisteminde Mevcut Durum ve Asgari Gelir Güvencesi şhtiyacı”, Sosyal Güvenlik DergisiSosyal Güvenlik DergisiSosyal Güvenlik DergisiSosyal Güvenlik Dergisi, 2 (1), 117-151.

Miliband, R. (1974) “Politics and Poverty”, Wedderburn D. (der.) Poverty, InequalityPoverty, InequalityPoverty, InequalityPoverty, Inequality and Class Structure and Class Structure and Class Structure and Class Structure içinde,,,, Cambridge: Cambridge University Press, 183-196.

Önder, ş. (2004) “Yoksulluk ve Yoksullukla Mücadele”, Toplum ve Toplum ve Toplum ve Toplum ve HekimHekimHekimHekim, 19 (1), 19-22.

Pearson, M; Scarpetta, S. (2000) An Overview: What Do We Know About The Policies To Make Work Pay, http://www.oecd.org/eco/growth/2676194.pdf (18.09.2013).

Peet, R. (1975) “Inequality and Poverty: A Marxist-Geographic Theory”, Annals of the Association of American GeographersAnnals of the Association of American GeographersAnnals of the Association of American GeographersAnnals of the Association of American Geographers, Vol. 65, No. 4, pp.564-571.

Pena-Casas, R. and Latta, M. (2004) Working Poor in the European Union,,,, Luxembourg: European Foundation for the Improvement of Living and Working Conditions, http://www.Eurofound.europa. eu/ pubdocs/2004/67/en/1/ef0467en.pdf

Rauhut, D., N. Hatti ve C-A. Olsson (Eds) (2005), Economists and Economists and Economists and Economists and Poverty: From Adam Smith to Amartya Sen,Poverty: From Adam Smith to Amartya Sen,Poverty: From Adam Smith to Amartya Sen,Poverty: From Adam Smith to Amartya Sen, New Delhi: Vedams ebooks.

Rowntree, B. S. (1901) Poverty: A Study in Town LifePoverty: A Study in Town LifePoverty: A Study in Town LifePoverty: A Study in Town Life, London: MacMillan.

Rowntree, B. S. (1942) Poverty and Progress: A Second Social Survey of Poverty and Progress: A Second Social Survey of Poverty and Progress: A Second Social Survey of Poverty and Progress: A Second Social Survey of YorkYorkYorkYork, UK: Penguen.

Rowntree, B.S. (1951) Poverty and the Welfare State: Poverty and the Welfare State: Poverty and the Welfare State: Poverty and the Welfare State: A Third Social A Third Social A Third Social A Third Social Survey of YorkSurvey of YorkSurvey of YorkSurvey of York Dealing Only with Economic Questions, Dealing Only with Economic Questions, Dealing Only with Economic Questions, Dealing Only with Economic Questions, UK: Longman.

Saad-Filho, A. (2010) Growth, Poverty and Inequality: From Washington Consensus to Inclusive Growth, DESA Working Paper No. 100, http://www.un.org/esa/desa/papers/2010/wp100_2010.pdf.

Sallan Gül, S.; Gül, H. (2008) “Türkiye’de Yoksulluk, Yoksulluk Yar-dımları ve şstihdam”, Oktik, N. (der.) TürkiyeTürkiyeTürkiyeTürkiye’’’’de Yoksulluk Çde Yoksulluk Çde Yoksulluk Çde Yoksulluk Ça-a-a-a-lışmaları lışmaları lışmaları lışmaları içinde, şzmir: Yakın Kitabevi Yayınları, 361-396.

SGK (2015) Sosyal Güvenlik Kurumu şstatistik YıllıŞı 2014, Ankara: SGK.

Page 103: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Çalışan YoksulluŞu: Türkiye şçin Sosyal Politikalar BaŞlamında Bir DeŞerlendirme

109

Shipler, D. K. (2005) The Working Poor: Invisible in AmericaThe Working Poor: Invisible in AmericaThe Working Poor: Invisible in AmericaThe Working Poor: Invisible in America, UK: Vintage.

Singley, S.G.; Callister, P. (2003) “Work Poor or Working Poor? A Comparative Perspective On New Zeland’s Jobless Households”, Social Policy Journal of New ZelandSocial Policy Journal of New ZelandSocial Policy Journal of New ZelandSocial Policy Journal of New Zeland, 20, http://www.msd.govt.nz/about-msd-and-our-work/publications-resources/journals-and-magazines/social-policy-journal/spj20/work-poor-or-working-poor-20-pages134-15.html (23.09.2013).

Sönmez, M. (2010) ““““TeŞetTeŞetTeŞetTeŞet””””in Yıkımı... Dünyada ve Türkiyein Yıkımı... Dünyada ve Türkiyein Yıkımı... Dünyada ve Türkiyein Yıkımı... Dünyada ve Türkiye’’’’de Küresel de Küresel de Küresel de Küresel Krizin 2009 Enkazı ve GelecekKrizin 2009 Enkazı ve GelecekKrizin 2009 Enkazı ve GelecekKrizin 2009 Enkazı ve Gelecek, şstanbul: Yordam.

Spannagel, D. (2013) In-Work in Europe: Extent, Structure and Casual Mechanisms, http://cope-research.eu/wp-content/uploads/2013/03/ In-work_Poverty_in_Europe.pdf, (30.09.2013).

Standing, G. (ed.) (2005) Promoting Income Security As A Right: Promoting Income Security As A Right: Promoting Income Security As A Right: Promoting Income Security As A Right: Europe and North AmericaEurope and North AmericaEurope and North AmericaEurope and North America, London: Anthem Press.

SuŞur, N.; SuŞur, S.; Çetin, O. B.; %avran, T. G.; Akarçay, E. (2008a) “Hizmet Sektöründe Çalışan Yoksulların Yoksulluk Algıları Üzeri-ne Bir Araştırma”, şş, Güç Endüstri şlişkileri ve şnsan Kaynakları şş, Güç Endüstri şlişkileri ve şnsan Kaynakları şş, Güç Endüstri şlişkileri ve şnsan Kaynakları şş, Güç Endüstri şlişkileri ve şnsan Kaynakları DergisiDergisiDergisiDergisi, 10 (4), 1-29.

SuŞur, N.; SuŞur, S.; %avran, T. G. (2008b) “Türkiye’de Orta Sınıgın Mazbut Hizmetkarları: Gündelikçiler, Kapıcılar ve Çocuk Bakıcıla-rı”, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, 63 (3), 161-183.

%enses, F. (2004) “YoksulluŞun Küreselleşmesi mi? Küreselleşmenin YoksulluŞu mu?”, ToToToTopppplum ve Hekimlum ve Hekimlum ve Hekimlum ve Hekim, 19 (1), 13-18.

T.C. Aile ve Sosyal Politikalar BakanlıŞı (2016) 2015 Yılı şdare Faaliyet Raporu, Ankara: T.C. Aile ve Sosyal Politikalar BakanlıŞı.

T.C. Başbakanlık (2005) Kamu Yönetiminde Yeniden Yapılanma 9, Sosyal Güvenlik Reformu: Sorunlar ve Çözüm Önerileri, Başba-kanlık Basımevi, Ankara.

T.C. Başbakanlık SYDGM (2008) Stratejik Plan 2009-2013, Ankara: T.C. Başbakanlık Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdür-lüŞü.

T.C. Başbakanlık Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel MüdürlüŞü (2010) Sosyal Yardım Algısı ve Yoksulluk Kültürü, Ankara: T.C. Başba-kanlık Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel MüdürlüŞü.

T.C. CumhurbaşkanlıŞı DDK (2009) Türkiye’de Sosyal Yardımlar ve Sosyal Hizmetler Alanındaki Yasal ve Kurumsal Yapının şncelen-mesi, Aile, Çocuk, Özürlü, Yaşlı ve DiŞer Kişilere Götürülen Sos-yal Hizmetlerin ve Sosyal Yardımların Genel Olarak DeŞerlendiril-mesi, Bu Hizmetlerin Düzenli ve Verimli %ekilde Yürütülmesinin

Page 104: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Zor Zamanlarda Emek: Çalışma Yaşamının Güncel Sorunları

110

ve Geliştirilmesinin SaŞlanması Hakkında, Araştırma ve şnceleme Raporu,,,, http://www.tccb.gov.tr/ddk/ddk29.pdf (27.09.2013).

T.C. Kalkınma BakanlıŞı (2012a) Orta Vadeli Program (2013-2015), Ankara: T.C. Kalkınma BakanlıŞı.

T.C. Kalkınma BakanlıŞı (2012b) Onuncu Kalkınma Planı Sosyal Hiz-metler ve Yardımlar Sistemi Çalışma Grubu Raporu.... Ankara: T.C. Kalkınma BakanlıŞı.

T.C. Kalkınma BakanlıŞı (2013a) Orta Vadeli Program (2014-2016), Ankara: T.C. Kalkınma BakanlıŞı.

T.C. Kalkınma BakanlıŞı (2013b) Onuncu Kalkınma Planı (2014-2018), Ankara: T.C. Kalkınma BakanlıŞı.

T.C. Kalkınma BakanlıŞı (2014) Orta Vadeli Program (2015-2017), Ankara: T.C. Kalkınma BakanlıŞı.

T.C. Kalkınma BakanlıŞı (2015) Orta Vadeli Program (2016-2018), Ankara: T.C. Kalkınma BakanlıŞı.

T.C. Kalkınma BakanlıŞı (2016) Orta Vadeli Program (2017-2019), Ankara: T.C. Kalkınma BakanlıŞı.

Thorbecke, E. (2009) “Kalkınma Doktrininin Evrimi, 1950-2005”, %en-ses, F:. (der.) NeoNeoNeoNeo----liberal Küreselleşme ve Kalkınma Seçme Yazılar liberal Küreselleşme ve Kalkınma Seçme Yazılar liberal Küreselleşme ve Kalkınma Seçme Yazılar liberal Küreselleşme ve Kalkınma Seçme Yazılar içinde, (çev. Haki Pamuk) şstanbul: şletişim Yayınları, 123-176.

Toksöz, G. (2012) “Ulusal şstihdam Stratejisi Kadınlar ve Gençler şçin Ne Getiriyor?”, Makal. A. (der.) Ulusal şstihdam Stratejisi: EleştUlusal şstihdam Stratejisi: EleştUlusal şstihdam Stratejisi: EleştUlusal şstihdam Stratejisi: Eleşti-i-i-i-rel Bir Bakış rel Bir Bakış rel Bir Bakış rel Bir Bakış içinde, Ankara: Türk-şş/Ankara Üniversitesi SBF Sos-yal Politika Araştırma ve Uygulama Merkezi Ortak Yayını, 36-50.

World Bank (1990) World Development Report 1990 Poverty, Washington D.C.: WB.

World Bank (1991) Assistance Strategies to Reduce Poverty, Washington D.C.: WB.

World Bank (1992) Operational Directive 4.15, Washington D.C.: WB. Yeldan, E. (2009) “Finans ÇaŞında Eklemlenme Kalıpları: Neoliberal

Küreselleşmenin Çevresel Bir Ekonomisi Olarak Türkiye ÖrneŞi”, MütevellioŞlu, N. ve Sönmez S. (der.) Küreselleşme, Kriz ve TüKüreselleşme, Kriz ve TüKüreselleşme, Kriz ve TüKüreselleşme, Kriz ve Tür-r-r-r-kiyekiyekiyekiye’’’’de Neoliberal Dönüşüm de Neoliberal Dönüşüm de Neoliberal Dönüşüm de Neoliberal Dönüşüm içinde, şstanbul: şstanbul Bilgi Üni-versitesi Yayınları, 129-158.

Yentürk, N. (2013) “Türkiye’de Yoksullara Yönelik Harcamalar”, OOOOD-D-D-D-TÜ Gelişme DergisiTÜ Gelişme DergisiTÜ Gelişme DergisiTÜ Gelişme Dergisi, 40, 433-464.

Yılmaz, C. (2010) Risk Kapıyı Kırınca Kentlerde Yoksulluk, DayanışRisk Kapıyı Kırınca Kentlerde Yoksulluk, DayanışRisk Kapıyı Kırınca Kentlerde Yoksulluk, DayanışRisk Kapıyı Kırınca Kentlerde Yoksulluk, Dayanış----ma, Güven ve Güvenlikma, Güven ve Güvenlikma, Güven ve Güvenlikma, Güven ve Güvenlik, şstanbul: Libra.

Page 105: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Türkiye şşgücü Piyasasında Göçmenler ve Suriyeli şşçiler

111

Türkiye şşgücü Piyasasında Göçmenler ve Suriyeli şşçiler

Kuvvet LordoŞlu*

GirişGirişGirişGiriş Bu inceleme özetle mevcut veri kaynaklarını dikkate alarak Tür-kiye’de göçmen işçilerin çalışma hayatları içinde konumlarını son dönem gelişmeleri doŞrultusunda ele almaktadır. Bu çalış-mada kullanılan bazı veriler dışında 2011 sonrası Türkiye’nin ya-kın tarihinde karşılaşmadıŞı ölçüde gerçekleşen bir Suriyeli göç-men akımını dikkate alacak biçimde 2015 yılında yapılan saha çalışmasının verilerini de deŞerlendirmektedir.

Yapılan çalışmanın bir yönü esas olarak belirli bir bölgeyi içine alan göç hareketinin, o bölge içinde işgücü piyasalarını na-sıl etkilemekte olduŞunu kavramaya çalışmakta, diŞer yönü ise bu araştırma sonuçlarının genel tablo içinde nasıl yer aldıŞını açıklamaya çalışmaktadır. Çalışma araştırılan beş ilde konu ile ilgili kişilerin ve kanaat önderlerinin görüşleri dikkate alınarak sahadaki gözlemlere dayalı olarak tamamlanmıştır.1

Göçmenlik olgusunun çaŞrıştırdıŞı temel kavramlardan biri olan hareketliliŞin ve yer deŞiştirme halinin ortaya koyduŞu ge-çicilik ile çalışma kavramının beraberinde çaŞrıştırdıŞı ise yerle-şik olma ve kalıcı olma hali başta çelişkili olarak da görülebilir.

–––––––––––––––––––––– * Prof. Dr. 1 Bu bölgedeki beş il için Nisan 2015 tarihinde bölgedeki çeşitli kanaat önderleri ve

STK temsilcileri ile iki araştırmacı toplam 36 derinlemesine görüşme yapmıştır. Top-lanan bilgilerin bir bölümü bu görüşmecilerle yapılan mülakatlar sonucu elde edil-miştir. Sınırlı sayıda göçmen işçi ile görüşme yapılmıştır. Bazı görüşmecilerin isimleri istekleri doŞrultusunda saklı tutulmuştur.

Page 106: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Zor Zamanlarda Emek: Çalışma Yaşamının Güncel Sorunları

112

Ancak göçmenler farklı saiklerle hareket ederken, bu hareketlilik içinde bir yandan da refah düzeyinin yükselmesine yol açacak tarzda bir gelir beklentisi içine girerler. Göçe konu olan bireyin ülkesinin dışında çalışma hayatına katılması onun geldiŞi ülke ile olan ilişkisinde de belirgin katkılar saŞlar (para ve mal trans-ferleri vbg.). Bu anlamda göçmenlik ilişkisi bireye bir yandan ça-lışma hayatı içinde katkı saŞlarken, diŞer yandan da çalışma ile yolu ile göç ettiŞi topluma farklı katkılar saŞlar. Öte yandan göç ile gelenlerin bir bölümünün işgücü piyasasına katılımları, onla-rın geldikleri ülkeye uyumları ve yaşamları için temel zorunlu-luklardan biri olarak da deŞerlendirmek gerekir.

Türkiye 1960’lı yıllardan itibaren göçe kaynak olan ülkeler-den birisi olmuştur. Hedef ülke konumunda olanlar öncelikle Batı Avrupa ülkeleri olur iken, 80’li yıllardan itibaren bu ülkeler çalışma amaçlı göçmen akınını durdurmuşlardır. Bu yıllardan sonra Türkiyeli göçmenlerin hedef ülke profili Kuzey Afrika, Or-tadoŞu ve Rusya Federasyonu olarak deŞişmiştir. Bu deŞişim ger-çekleşirken Türkiye’nin bir yandan da düzensiz göçmenlerin he-defi olan bir ülke haline gelmeye başlaması ilginç bir gelişmedir. Aynı dönemde hem göç alan hem de göç veren ülke konumu gerçekleşmektedir. Türkiye’nin yakın komşularındaki siyasal ve ekonomik deŞişmelerin yol açtıŞı hareketlilik içinde göçmen tra-fiŞinin hedef ülkelerinden biri haline gelmiştir.

Düzensiz olarak gelen ve dönen göçmenlerin gerek Türki-ye’ye gelişleri, gerekse ülke içinde hizmet sektörünün farklı alan-larında enformel olarak istihdam edilmeleri kamuoyunda işgücü piyasaları açısından uzun bir süre sorun olarak algılanmadı. Özellikle yapılan işlerin kayıtdışı sektörlerde yoŞunlaşması, ev hizmetleri gibi dışa kapalı alanlarda olması, bazı hizmet türlerin-de o işi yapacak nitelikte işçi bulunamaması toplumun bütünü tarafından algılanmayı sınırlandırdı. Bu konu da Kamu yönetici-lerinin de düzensiz göçmenlerin çalışmasına bir hoşgörü içinde yaklaştıŞı görülmektedir. Ancak göçmenlerin üçüncü ülkelere geçişleri ve orada kalıcı hale gelişleri bu ülkeler tarafında sorun olarak algılanmaya başlandı, Türkiye’nin düzensiz göç konusun-da yapılandırılması gündeme geldi. Nitekim 1995’ten itibaren Türkiye’nin AB’ye aday ülke olması ve katılım sürecinin başla-

Page 107: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Türkiye şşgücü Piyasasında Göçmenler ve Suriyeli şşçiler

113

ması ile düzensiz göçle ilgili olarak bazı düzenlemelerin yapıl-masına başlandı. Hatta bu konuda düzensiz göçün Türkiye’nin deŞil, AB’nin önceliŞi olduŞu bile ifade edilmektedir (Genç, 2014: 59).

Genel olarak göçmen işçiler geldikleri ülkeye giriş yapma biçimlerine göre sınıflanmaktadır. Bu sınıflama biçimi alan yazı-nında düzenli ve düzensiz olarak tanımlanmaktadır. Aslında dü-zensiz göçmen ülkeye kaçak olarak ve büyük ölçüde çalışma amacı ile giren veya düzenli girip kaçak olarak çalışanlar için ya da yasal olarak vize uygulaması ile girip bu süre sonunda ülkeyi terk etmeyenleri tanımlamak amacı ile kullanılmaktadır (2014 Göç YıllıŞı, TC Göç şdaresi).

BilindiŞi gibi malların ve hizmetlerin küresel bir ekonomi içinde özgürce hareket etmesini saŞlayan bir dizi uluslararası antlaşma yürürlüktedir. Gümrük birlikleri ülkeler arası ticaret anlaşmaları ve benzeri birçok protokol günümüzde geçerli iktisat politikaları çerçevesinde işlerliŞi bulunmaktadır.

Oysa diŞer yandan bakıldıŞında göçmenlerin ise gittikleri ülkelerin çok azında çalışma hayatına katılımlarının hukuksal zemini bulunmaktadır.2 Bu anlamda temel alınan ölçüt göç alan ülkenin işgücü piyasasının dengelerini korumak ve bu piyasalar üzerindeki denetimin devamının saŞlanması gibi gerekçeleri bu-lunmaktadır. Sadece şşgücü arz ve talebi arasında gerçekleşen dengesizliŞin, işsizlik baskısı ve ücretleri aşaŞıya çekici etkiler dikkate alındıŞında yukarıda gerekçelerin göç alan ülkeler açı-sından belirleyici olmaktadır. Öte yandan çalışma hakkı gibi uluslararası sözleşmelerle tanınan ve korunan hakların göçmen-lere yönelik tarafının belirgin çelişkiler ifade etmesi dikkat çek-mektedir.

Göçmen işçilerin göç ettikleri ülkede çalışma hayatına izinli veya izinsiz katılmaları açısından işgücü piyasalarını farklı bi-çimlerde etkilemektedirler. Türkiye’de göçmen işçilerin izinli

–––––––––––––––––––––– 2 Burada söz edilen sınırlama göçmen veya ülke vatandaşı olmayanların çalışma haya-

tına katılmalarında “çalışma süresi,çalıştıŞı alan,sosyal güvenlik “ vb. bir çok konuda birbirinden farklı ve deŞişen rejimlerin bulunmasıdır. Örnek olarak bir yabancı öŞ-rencinin çalışma hakkı süre açısından sınırlılıŞı , ev hizmetlerinde çalışan bir göçmen işçi için sınırsız hale gelebilmektedir.

Page 108: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Zor Zamanlarda Emek: Çalışma Yaşamının Güncel Sorunları

114

olarak iş piyasasına katılımı izinsiz katılımlarının sadece küçük bir bölümünü oluşturmaktadır. Düzensiz göçmenlere ilişkin sa-yısal verileri saptanmak son derece zordur. Bu nedenle sadece 2005-2015 arası yakalanan düzensiz göçmenlerin mevcut çalış-ma izini alan göçmenler içinde ki payı sadece yüzde 10 civarın-dadır (Türkiye Göç Raporu ve Yabancıların Çalışma şzinleri 2015). Bu durum çok büyük bir grubun izinsiz göçmen statüsü altında olduŞuna işaret etmektedir.

TürkiyeTürkiyeTürkiyeTürkiye’’’’de Çalışma Hayatına Katılan şzinli Göçmenlerde Çalışma Hayatına Katılan şzinli Göçmenlerde Çalışma Hayatına Katılan şzinli Göçmenlerde Çalışma Hayatına Katılan şzinli Göçmenler

Türkiye, 90’lı yıllardan itibaren artan oranda düzensiz göçmen kabul etmesi ve bu göçmenlerin işgücü piyasalarına katılmalarını bir ölçüde düzenlemek amacı ile 2003 yılında Yabancıların Ça-lışma şzinleri hakkındaki 4817 sayılı yasayı yürürlüŞe koymuş-tur. Yasa bu konuda yapılan ilk düzenlemeydi. Yasa çerçevesinde vasıflı göçmen işgücünün formel iş piyasasına izinli olarak ka-tılması saŞlanmıştır. Bunun dışında yabancıların çalışmaları ko-nusunda oldukça daŞınık olan izin prosedürü büyük ölçüde Ça-lışma ve Sosyal Güvenlik BakanlıŞına baŞlı olarak yürütülmeye başlamıştır. Bu yasa ile üst düzey yöneticiler ve daha çok formel piyasalarda çalışmak için gelen vasıflı göçmen işçilerin izinlerini düzenlemektedir.

Türkiye’de çalışan ve çalışma arzusu içinde olan yabancılar izin alma durumlarına göre iki grup içinde toplanmaktadır. So-nuç olarak her iki grup içinde bulunanlar işgücü piyasası katıl-makta ve bu piyasası deŞişik yönlerden etkilemektedir. Öncelikle yasal çalışma iznine sahip olanlarla olmayanlar arasında çalıştık-ları işyeri sektörleri açısından belirgin farklılıklar dikkat çekici-dir.

Türk işgücü piyasasına katılan yabancı ne anlama gelmekte-dir? 2003 yılında yürürlüŞe giren 4817 sayılı “Yabancıların Ça-lışma şzinleri Hakkındaki” kanun ile Türk vatandaşı sayılmayan kişileri yabancı kabul etmiştir. Ancak bu yabancı kavramının ça-lışma hakkı açısından iki önemli istisnası bulunmaktadır. Bun-lardan biri doŞumla Türk vatandaşlıŞı kazanmış ancak sonradan izin alarak Türk vatandaşlıŞından ayrılan kişilerin sahip olduŞu

Page 109: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Türkiye şşgücü Piyasasında Göçmenler ve Suriyeli şşçiler

115

çalışma hakkıdır. Yasa koyucu bu istisna ile çalışma hakkının kullanılmasında eski Türk vatandaşları ile yabancılar arasında bir ayırım oluşturarak eski vatandaşları lehine bir koruma getir-miştir. Bu noktada TC vatandaşlıŞını kaybedenlerin çalışma izin-leri istisnai olarak verilmektedir (YÇşHK Uygulama YönetmeliŞi m: 47, 2003). DiŞeri ise 1981 tarihli ve 2527 sayılı “Türk Soylu yabancıların Türkiye’de Meslek ve sanatlarını serbestçe yapabil-melerine, kamu ve özel kuruluş ve işyerlerinde çalıştırılabilmele-rine ilişkin” kanundur. Yasa koyucu bu istisna ile çalışma hakkı-nın kullanılmasında “Türk soylu” kavramı ile istisna yaratmıştır. Burada Türkiye’ye yakın ülkelerdeki etnik gruplardan kendileri-ni Türk kabul edenlerin konumlarının ve soylarının ispatının ül-keye girdikten sonra ciddi sorunlar yarattıŞı yapılan görüşmeler-de aktarılmaktadır. Bu istisnalar dışında kalanlar tamamen ya-bancı olarak kabul edilip, çalışmaları izne tabidir. Bir yabancının yasal düzeyde çalışabilmesi öncelikle çalışma izni almasını ge-rektirmektedir.

Bununla beraber çalışma izni alan göçmenlerin bir bölümü önce düzensiz göçmen olarak gelip, daha sonra çalışma izni için başvuru yapabilmektedir. Bu baŞlamda önce düzensiz göçmen olarak gelenlerin bir bölümü 2012 yılında deŞiştirilen bir yasa-dan yararlanarak izinli olarak çalışmaya başlamışlardır. Yani dü-zensiz göçmen olanların bir kısmı düzenli göçmen statüsüne ge-çişleri söz konusu olmuştur. Bunlar büyük çoŞunlukla ev hiz-metlerinde ve kayıtdışı alanlarda çalışan düzensiz göçmenlerden oluşmaktadır. Nitekim çalışma izni alanların sayısında 2011 yılı sonrası, artış bu durumu açıklamaktadır. 2011 yılı sonrası çalış-ma izinlerindeki artışın kaynaŞı kayıtdışı olarak ev hizmetlerinde çalışanlara getirilen af sayesinde olmuştur. Bu sayede vize ve ikamet izni almadan çalışan göçmenlerin bir bölümü altı aya ka-dar oturma izni alabilmiş ve çalışma izni için başvuruda bulun-muşlardır (EGM, 7.6.2012 tarihli genelge ve 5683 sayılı yasa ile yapılan deŞişiklik). 2011 yılı sonrası çalışma izinlerine sahip olanların cinsiyetlerine göre daŞılımlarına bakıldıŞında ev hizmetlerinde çalışan kadınlar olduŞu anlaşılmaktadır. Çizelge 1 de görüldüŞü gibi kadınların oranı erkeklerin üzerine çıkmıştır (ÇSGB Yabancılar şstatistikleri, 2015).

Page 110: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Zor Zamanlarda Emek: Çalışma Yaşamının Güncel Sorunları

116

Çizelge 1. Yıllara ve Çizelge 1. Yıllara ve Çizelge 1. Yıllara ve Çizelge 1. Yıllara ve Cinsiyete Göre Verilen Çalışma şzinleriCinsiyete Göre Verilen Çalışma şzinleriCinsiyete Göre Verilen Çalışma şzinleriCinsiyete Göre Verilen Çalışma şzinleri

YıYıYıYılllllarlarlarlar KKKKaaaadındındındın %%%% EEEErrrrkekkekkekkek %%%% ToToToTopppplamlamlamlam 2004 3.013 41 4.289 58 7.302 2009 5.058 36 8.965 63 14.023 2010 5.704 40 8.467 59 14.201 2011 8.396 48 9.070 52 17.467 2012 19.552 60 12.727 39 32.279 2013 28.402 62 17.426 38 45.828 2014 31.307 59 20.996 40 52.303 2015 37.638 58 26.909 41.7 64.547

KaynaKaynaKaynaKaynakkkk: http://www.csgb.gov.tr/media/3209/yabanciizin2015.pdf

şş piyasasına katılma eŞilimi taşıyan düzensiz göçmen stoku hakkında kesin bir bilgi bulunmamasına raŞmen Türkiye’de ya-şayan göçmenlerden oturma ve çalışma izni alanların sayısal bü-yüklükleri genel olarak izinli olarak Türkiye’de yaşayan göçmen-ler hakkında genel bir bakış saŞlamaktadır. AşaŞıdaki Çizelge 2 yasal yollardan Türkiye’ye giren ve ikamet izni alan yabancıların 2010-2015 yılları arasındaki daŞılımını göstermektedir. Bu daŞı-lım içinde özellikle 2010 sonrası Türkiye’de ikamet etmek için izin alanların sayısında yüzde 100 üzerinde bir artış gözlenmek-tedir. şkamet izni alanların içinde çalışma izni için başvuranların payı burada sadece yüzde 14 düzeyindedir. Çalışma izni alanla-rın dışında kalan geniş kitlenin de önemli bölümünün işgücü pi-yasasına izinsiz dâhil olduŞunu varsaymak mümkündür.

Çizelge 2. Yasal Yollardan Türkiye’ye Giren ve şkâmet şzni Alan Yabancıların Çizelge 2. Yasal Yollardan Türkiye’ye Giren ve şkâmet şzni Alan Yabancıların Çizelge 2. Yasal Yollardan Türkiye’ye Giren ve şkâmet şzni Alan Yabancıların Çizelge 2. Yasal Yollardan Türkiye’ye Giren ve şkâmet şzni Alan Yabancıların şkâmet Nedenlerişkâmet Nedenlerişkâmet Nedenlerişkâmet Nedenleri

Türkiye’de şkamet NedenleriTürkiye’de şkamet NedenleriTürkiye’de şkamet NedenleriTürkiye’de şkamet Nedenleri

Ail

e B

irle

şim

i

Ara

ştır

ma

Çal

ışm

a

DiŞ

er

EŞi

tim

Ö

Şren

im

şlti

ca S

ıŞın

ma

Kıs

a Sü

reli

Uzu

n S

üre

li

Top

lam

2010 52.186 1.437 26.616 3.709 34.418 9.049 21.243 33.520 182.178 2011 62.463 1.390 29.861 3.409 44.288 15.805 36.089 41.102 234.407 2012 61.963 1.553 42.238 14.381 57.567 20.890 80.442 43.180 322.214 2013 76.185 613 44.307 2.584 50.682 11.754 70.939 59.174 313.692 2015 73.705 62.756 16.502 67.529 202.403 422.895

Kaynak:Kaynak:Kaynak:Kaynak: EGM Yabancılar Hudut ve şltica Daire BaşkanlıŞı ve www.goc.gov.tr/icerik/goc-istatistikleri363_378/27.07.2016*

–––––––––––––––––––––– * 2014 sonrası ikâmet nedenlerine ait bilgilerin Göç şdaresi tarafından tutulmasından

dolayı Araştırma ve şltica sıŞınma başvuruları burada gösterilmemektedir.

Page 111: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Türkiye şşgücü Piyasasında Göçmenler ve Suriyeli şşçiler

117

Türkiye’ye yönelik düzensiz göçmenlerin bir bölümü yuka-rıda sayılanların dışında yerleşme amacı taşımadan sadece tasar-ruf yapmak ve gelir saŞlamak için mevsimsel veya kısa süreli ola-rak giriş yapmaktadır. Bu noktada saŞlanan vize muafiyetleri ve-ya e-vize uygulaması ile göçmen işçi ülkesine geri dönüp bir süre sonra tekrar Türkiye’ye çalışmak için girebilmektedir. Türkiye’ nin Vize muafiyeti saŞladıŞı veya e-vize alabilme imkanı saŞladı-Şı ülke sayısı 117 olması esnek bir vize rejimi olduŞunun göster-gesidir (Kalkınma Atölyesi 2016: 53). Alan yazınında “Mekik gö-çü” veya “Döngüsel göç” olarak adlandırılan3 bu göçün DoŞu Ka-radeniz bölgesinde en önemli muhatapları mevsimlik tarım için gelen Gürcü göçmen işçilerdir. Özellikle Çay ve fındık ürünleri için belirli dönemlerde çok sayıda Gürcü işçinin çalışmak için Türkiye’ye geldiŞi ve tarımsal alanlarda istihdam edildiŞi yapılan çalışmalardan anlaşılmaktadır.4 Yapılan her iki çalışmanın verile-ri arasında belirgin bir uyum bulunmaktadır. Buna göre Göçmen işçilerin mevsimlik tarım işinde istihdam edilişleri ile uyrukları ve etnik kökenleri arasında kısmi bir baŞ kurmak mümkün ola-bilmektedir. Bu araştırmalara göre, Gürcistan vatandaşlarının yoŞun olarak Çay ve Fındık tarımında, Rize ve Artvin illerinde Suriye vatandaşlarından kürt etnisitesine dahil olanlarının SoŞan Patates tarımı için Ankara Polatlı ilçesinde ve Pamuk, narenciye, Kayısı tarımı için %anlıurfa, Adana, Mersin, Osmaniye ve Malatya illerinde hem Arap hem de Kürt etnisitesine dahil olarak çalıştık-ları, Azerbaycan vatandaşlarının Kars Ardahan ve IŞdır illerinde daha çok hayvan yemi için ot biçmek için geldikleri görülmekte-dir (Kalkınma Atölyesi 2016: 93). Bunların dışında Afgan göç-men olarak bilinen geniş bir işçi kitlesinin Konya ve Aksaray il-leri içinde hayvan tarımı ile uŞraştıkları, mevsimlere baŞlı olma-

–––––––––––––––––––––– 3 “Mekik göçü diŞer düzensiz göç türlerinden farklı olarak bir ülkeye kısa süreli olarak

gelen,kendi ülkesi ile ilişkilerini sürdürmek isteyen,yasal belge almaya ve sınır geçişi ile ilgili mevzuatı zedelememeye gayret eden özel bir göç türüdür” (S. Erder 2010: 44).

4 2015 yılında Türkiye’de biri Kalkınma Atölyesi tarafından yapılan “Mevsimlik Ta-rımsal Üretimde Yabancı Göçmen şşçiler”, diŞeri Göç şdaresi ve TODAşE tarafından yaptırılan “Döngüsel Göç baŞlamında Mevsimlik Göçmen işçilerin Ekonomik ve Sosyal Etkilerinin Analizi” adlı iki ayrı araştırma yapılmıştır. Araştırmalardan ilki 2016 yılı içinde yayınlanmış ve Türkiye’de Mevsimlik Tarımsal Üretimde Çalışan Göçmen şşçilerin çalışma alanları haritalandırmıştır.

Page 112: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Zor Zamanlarda Emek: Çalışma Yaşamının Güncel Sorunları

118

dan bütün sezon bu işle istihdam edildikleri, Göç şdaresi tarafın-dan yaptırılan araştırma projesinde ortaya konmuştur.5

TürkiyeTürkiyeTürkiyeTürkiye’’’’de Çalışma Hayatına Katılan Düzensiz Göçmenlerde Çalışma Hayatına Katılan Düzensiz Göçmenlerde Çalışma Hayatına Katılan Düzensiz Göçmenlerde Çalışma Hayatına Katılan Düzensiz Göçmenler

Çalışma hayatına katılma konusunda düzensiz göçmenlerin han-gi ölçülerde işgücüne dahil olduklarına dair bir sayısal veriden yoksunuz. Sayısal verinin bulunmasını engelleyen en önemli un-sur düzensiz göçün niteliŞinden kaynaklanmaktadır. Bu göçmen-lerin bir bölümü Türkiye’ye çalışma amacı gelmekte, bir bölümü sadece başka bir ülkeye gitmek amacı ile masraflarını karşılamak için giriş yapmakta, bir diŞer göçmen işçi grubu da karşılaştıŞı çeşitli zorluklar nedeni ile ülkeye girdikten sonra işgücüne dahil olmaktadır. Ancak Türkiye’ye giriş ve çıkış yapan ülke vatandaş-ları arasında turistik olmayan ve çalışma amaçlı göç veren ülke-lerden giriş yapanların sayısında son yıllarda önemli artışlar ol-muştur. Özellikle bu ülkelerden gelen 30 veya 90 günlük vize muafiyetleri çalışma amaçlı döngüsel göçü arttıŞına kesin gözü ile bakılabilir (Toksöz ve diŞerleri, 2012: 46).

Öte yandan sınırdışı edilme, sıŞınma iltica başvuruları ve ya-kalanan göçmen sayıları kısmen de olsa düzensiz göçmen sayısı-na ilişkin bir ölçü oluşturabilmektedir. EGM (2015) ve Göç ida-resi verilerine göre yakalanan toplam düzensiz göçmen sayısı 2005 yılına göre yaklaşık dört kat artarak 2015 yılında 643 bine ulaşmıştır (Göç şdaresi Genel MüdürlüŞü, 2015: 65). Uyrukları-na göre ilk sırayı Suriye vatandaşları ikinci sırayı da Afgan göç-menler almaktadır.

Son dönemde yaşanan siyasi gelişmeler ve Suriye’de 2011 yı-lından itibaren devam eden iç savaş nedeniyle bu ülkeden çok sayıda sıŞınmacı, geçici koruma statüsünde Türkiye’ye geldi. BMMYK (2015) verilerine göre Suriyeli sıŞınmacıların sayısı 2016 Temmuz ayı itibari ile 2.728 bine ulaştı. (http://www.goc. gov.tr/icerik3/gecici-koruma_363_378_4713, Erişim: 2.08.2016) Bu kadar yüksek sayıda sıŞınmacının ve göçmenin ülkede bulu-

–––––––––––––––––––––– 5 Göç şdaresi Genel MüdürlüŞü ve TODAşE tarafından yürütülen bu proje Mart

2016’da tamamlanmış, ancak araştırma sonuçları gizlilik nedeni ile bu çalışmada kul-lanılamamıştır.

Page 113: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Türkiye şşgücü Piyasasında Göçmenler ve Suriyeli şşçiler

119

nuşu iş piyasalarını ve çalışma hayatını farklı yönlerden etkile-mektedir.

Türkiye’de özellikle GüneydoŞu Anadolu bölgesi gibi istih-dam olanaklarının sınırlı olduŞu bölgelerde yeni gelenlerin işsiz-lik oranlarında bir artışa neden olacaŞı beklenir. Nitekim bu böl-ge içindeki illerde ortalama işsizlik oranı TÜşK verilerine göre yüzde 12,7 düzeyinde (TÜşK 2013). Bu oran Türkiye işsizlik oranının üzerindedir. DiŞer yandan AFAD (2014) raporuna göre kamp dışında yaşayan Suriyeli sıŞınmacıların dörtte üçü iş ara-maktadır. Yine bu baŞlamda çalışma iznine sahip olan Suriyelile-rin sayısı ancak 4.019 kişi ile sınırlı kalmaktadır. Bu veriye göre çalışma izni alanların içinde Suriye vatandaşlarının oranı yüzde 6 oranındadır. Bu izini alanların ise çok büyük oranı erkeklerden oluşması Suriyeli kadınların iş piyasası dışında kalışları ile ilişki-lidir (ÇSGB Yabancıların Çalışma şzinleri 2015; 13-16).

Yeni gelen sıŞınmacılar ve göçmenlerin iş piyasalarında ya-rattıŞı ilk etkilerden biri ücret düşüklüŞü ve bu ücretten çalış-mayı kabul edecek çok sayıda göçmenin bulunmasıdır. Ücretleri aşaŞı çeken unsur iş talep edilen alanların kayıtdışı ve geçicili-Şinden kaynaklanan bir biçimde oluşudur.

Bu konuda yapılan bir yasal düzenleme ile 2016 yılı başın-dan itibaren “geçici koruma altındakilerin çalışma izinleri yönet-meliŞi” hazırlanmıştır. Bu düzenleme ile Geçici koruma altında-kilerin (Suriye vatandaşları) çalışma izni alarak çalışabilecekleri ve bunlara asgari ücret düzeyi altında ücret ödenemeyeceŞi hük-mü getirilmiştir. (2016/8375 m: 10)6

Suriyeli Göçmenlere şlişkin Bazı Araştırma VerileriSuriyeli Göçmenlere şlişkin Bazı Araştırma VerileriSuriyeli Göçmenlere şlişkin Bazı Araştırma VerileriSuriyeli Göçmenlere şlişkin Bazı Araştırma Verileri7777

Bu çalışmada esas alınan dönemin önemi “Arap Baharı” denilen Tunus’ta başlayan siyasi hareketlerin komşumuz Suriye’ye kadar

–––––––––––––––––––––– 6 2016/8375 karar sayılı yönetmeliŞin 10. maddesi “geçici koruma altındaki yabancıla-

ra asgari ücretin altında ücret ödenemez” demektedir. Bu madde çalışma izni alan geçici koruma altındakileri kapsadıŞı düşünülse de bu ifade çalışma izni olmayanları da kapsadıŞı biçimde yorumlanabilir.

7 Suriye’den gelenlerin literatürde farklı adlarla tanımlandıŞı görülmektedir. Mülteci, misafir, sıŞınmacı geçici koruma statüsü altındakiler vbg. Bu metin içinde Suriye’den gelenleri genel bir tanım içinde “Göçmen” olarak adlandırmayı diŞer kavramlara gö-re anlam açısından daha uygun bulduk.

Page 114: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Zor Zamanlarda Emek: Çalışma Yaşamının Güncel Sorunları

120

uzanması ile ilişkilidir. Suriye’deki iç çatışmaların fiilen başlama-sı 2011 Mart–Nisan aylarıdır. DoŞal olarak bu çatışmaların kom-şusu olan ülkeler, diŞer ülkelere göre daha erken bir dönemde göçmen sorunları ile karşı karşıya kalmıştır. Türkiye dışında bu sorundan en çok etkilenen Suriye’nin diŞer komşu ülkeleri Ür-dün, Lübnan ve kısmen Irak’tır8.

Suriye’deki iç çatışmaların etkisiyle Türkiye işgücü piyasala-rında oluşan deŞişimi daha net olarak gözlemek ve etkilerini kısmen de olsa izleyebilmek için çalışma belli bir bölge ile sınır-landırılmıştır Bu sınırlama Suriyeli göçmenlerin sayısal olarak en yoŞun bulunduŞu iller üzerinden yapmanın iki temel kolaylıŞı bulunmaktadır. Bunlardan biri bölgedeki bu illerin gelenlerin ülkelerine yakınlıŞı dolayısı ile kalmak için tercih edildiŞi iller olmasıdır. Nitekim yapılan birçok çalışma bu duruma işaret et-mektedir (Kirişçi 2014: 17, ÇaŞaptay 2014: 3 ve Özerdem 2015: 1)9. Bu illerin bir diŞer özelliŞi sınıra komşu olmaları ve sınırın öbür tarafındaki köy ve kasabalarla uzun yıllara dayalı akrabalık ve aşiret ilişkisinin bulunmasıdır. Bu özellik üstüne aynı dili ko-nuşmak ve kültürel benzerlikler eklendiŞi zaman araştırılan beş ilin Suriyeli göçmenlerin bir bölümü için diŞer göç alan illere gö-re kısmi bir üstünlük saŞladıŞı anlaşılmaktadır.10 Ayrıca bu böl-gede çatışmaların durması halinde göç eden insanların bir bölü-münün geri dönüşleri yakınlık nedeni ile onlara ciddi kolaylıklar sunmaktadır. Bu alanda yapılmış çalışmalar göç edilen ülke ile menşei ülke arasındaki mesafenin artmasının işgücü hareketlili-Şini azaltacak yönde etkili olduŞunun açıklamaktadır (Zipf 1946’ dan aktaran Aktaş 2015: 201).

–––––––––––––––––––––– 8 Bkz. UN, International Workshop on Syrians in Turkey: From Emergency Aid Po-

licies to Integration Policies, April 2015, Ankara. 9 Bu beş il ayrıca çatışma bölgesine yakınlıŞı, bu nedenle göç etme maliyetlerinin dü-

şüklüŞü ve sınır kapıları dışında kolay geçiş imkânı sunulması gibi nedenler göçmen-lere önemli kolaylık saŞlamaktadır.

10 En yoŞun Suriyeli göçmenlerin yaşadıŞı 10 il içinde ele aldıŞımız beş ilin aŞırlıŞı yüzde 63 gibi yüksek bir orandadır (AFAD ve BMMYK verileri 2015).

Page 115: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Türkiye şşgücü Piyasasında Göçmenler ve Suriyeli şşçiler

121

Göçmen Alan Beş SınırGöçmen Alan Beş SınırGöçmen Alan Beş SınırGöçmen Alan Beş Sınır şlinin Son Dönem şşgücü Verileri şlinin Son Dönem şşgücü Verileri şlinin Son Dönem şşgücü Verileri şlinin Son Dönem şşgücü Verileri11111111 Türkiye’nin Suriye ile sınırlarını oluşturan 911 km’lik alan üze-rinde beş sınır ili bulunmaktadır. Hatay ili dışında, Türkiye-Suriye sınırı 1939 yılı öncesinde belirlenmiştir. Gaziantep, Kilis, %anlıurfa ve Mardin illerinin önemli bölümünün yerleşim birim-leri bu hat üzerinde bulunmaktadır. Suriye ile komşu olan bu beş ilin toplam nüfusu 2015 yılı için 6 milyon 284 bin olarak gö-rülmektedir (TÜşK 2015). Bu illerde kayıtlı Suriyeli Göçmen sa-yıları deŞişken olmakla birlikte 1 milyon 334 bin olarak veril-mektedir (http://www.goc.gov.tr/icerik3/gecici-koruma_363_378 _4713). Resmi olmayan verilere göre ise bu illerde kamplar da dâhil olmak üzere yaşayan Suriyelilerin sayısı 1 milyon ile 1.5 milyon arasında deŞişmektedir.12 Bu sayı beş ilin toplam nüfu-sunun resmi verilerine göre yüzde 21’ni oluşturmaktadır. Beş ilin dışında yaşayanlar ve kayıtsız olan Suriyeli göçmenleri dâhil etti-Şimiz zaman resmi verilere göre Türkiye’de 2,7 milyonun üze-rinde Suriyeli olduŞunu varsayabiliriz. Bu veriye göre ele alına beş il içindeki Suriyeli göçmen sayısı toplam Suriyeli nüfusun yüzde 48’ini oluşturmaktadır. Bu durumda Suriyeli göçmenlerin genel nüfusa oranı yüzde 3 düzeyine ulaşmış olmaktadır. Beş il için gözüken Suriyeli göçmen sayılarının başka illere gidiş veya geri dönüşler nedeni ile hızlı bir deŞişiklik gösterdiŞi için kesin olabilecek verilere ulaşmanın mümkün olmadıŞını düşünüyoruz.

Çizelge 3Çizelge 3Çizelge 3Çizelge 3.... Beş Beş Beş Beş şl şçin şşsizlik Oranlarındaki DeŞişmeşl şçin şşsizlik Oranlarındaki DeŞişmeşl şçin şşsizlik Oranlarındaki DeŞişmeşl şçin şşsizlik Oranlarındaki DeŞişme

YılYılYılYıl GaziaGaziaGaziaGaziannnnteptepteptep KKKKiiiilislislislis %anlıu%anlıu%anlıu%anlıurrrrfafafafa MaMaMaMarrrrdindindindin HHHHaaaataytaytaytay 2010 13.4 10.1 12.7 9.1 13.9 2011 14.4 12.6 8.0 12.3 12.7 2012 11.2 10.4 6.2 20.9 11.4 2013 6.9 7.7 16.3 20.6 12.2

KaynakKaynakKaynakKaynak: TÜşK’in şl bazında işgücü göstergelerinden düzenlenmiştir.

–––––––––––––––––––––– 11 Beş sınır iline ve istihdama ilişkin TÜşK verilerinin 2011-2013 arasını kapsamasına

raŞmen saha çalışmaları ve görüşmeler 2015 Nisan ayında yapıldıŞı için çalışmanın başlıŞı 2011-2014 arası olarak seçilmiştir. Çizelge 4 Bölge esasına göre hazırlanmış daha yeni işsizlik verilerini içermektedir. Burada amaçlanan beş ilin işgücü piyasaları üzerindeki son dönem göç etkisini analiz edebilmek içindir.

12 Resmi olmayan veriler bölgelerdeki şl göç idaresi, insani yardım yapan çeşitli STK’ lardan ve diŞer kaynaklardan alınan tahmini deŞerlerdir.

Page 116: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Zor Zamanlarda Emek: Çalışma Yaşamının Güncel Sorunları

122

Çizelge 4Çizelge 4Çizelge 4Çizelge 4.... Beş Beş Beş Beş şlin şçinde OlduŞu Bölgelerdeki şşsizlik Oranlşlin şçinde OlduŞu Bölgelerdeki şşsizlik Oranlşlin şçinde OlduŞu Bölgelerdeki şşsizlik Oranlşlin şçinde OlduŞu Bölgelerdeki şşsizlik Oranlaaaarı rı rı rı (2011(2011(2011(2011----2015)2015)2015)2015)

BöBöBöBölglglglgeeeeler ler ler ler 2011201120112011 2012201220122012 2013201320132013 2014201420142014 2015201520152015 TR63 (Hatay, Kahramanmaraş, Osmaniye)

12,0 10,4 12,2 15,4 16,4

TRC1 (Gaziantep, Adıyaman, Kilis)

14,4 11,8 7,3 8,0 9,9

TRC2 (%anlıurfa, Diyarbakır) 8,4 6,9 17,5 17,4 17,5 TRC3 (Mardin, Batman, %ırnak, Siirt)

12,7 21,3 21,1 24,0 24,8

Kaynak: Kaynak: Kaynak: Kaynak: http://www.tuik.gov.tr/PreTablo.do?alt_id=1007

Çizelge 3 ve 4’te beş ilin işsizlik oranları ayrı ayrı ve belirli

bir bölge içinde ele alınmıştır. Bu çizelgelerin her ikisinde 2013 yılı Gaziantep ve Kilis hariç kalmak üzere Türkiye işsizlik oran-larının üstünde seyretmektedir. GüneydoŞu Anadolu bölgesinin geleneksel olarak işsizlik oranları diŞer bölgelere göre daha yük-sek oluşunun gerisinde bölgenin diŞer bölgelere göre daha az ya-tırım alması ve bölgenin hâkim unsurun tarım sektörü olması, Gaziantep dışında hızlı göç vermesi gibi nedenlerden kaynaklan-maktadır. Gaziantep ise bu bölgenin önemli istihdam yaratan bir sanayi kentidir.

Gaziantep beş sınır kenti arasında net göç oranı pozitif olan tek kenttir (TÜşK Nüfus ve Konut Araştırması, 2011). Ayrıca dikkat çeken bir diŞer nokta Gaziantep 2000-2013 yılları arasın-da nüfus artış hızında diŞer illere göre ilk sırada yer almasıdır (Ekovizyon 2014: 29). Göç alması, yüksek nüfus artışına sahip olması ve buna karşılık istihdam oranının yüksek olması Gazian-tep sanayi üretiminin niteliŞinden kaynaklanmaktadır. Gazian-tep’in sahip olduŞu yüksek bir ihracat potansiyeline de sahip olan bir kenttir. Bunun dışında işgücüne katılım oranı ve istih-dam oranı da 2010 yılı sonrası yüksek seyretmektedir. şşsizlik oranı yüksek olan diŞer iller arasında %anlıurfa ve Mardin gel-mektedir. Bu illerin yatırım teşvik sistemi içinde olmasına raŞ-men yeterli istihdamı yaratmadıkları anlaşılmaktadır (Çolak 2015).

Page 117: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Türkiye şşgücü Piyasasında Göçmenler ve Suriyeli şşçiler

123

Çizelge 5Çizelge 5Çizelge 5Çizelge 5.... Beş il Beş il Beş il Beş il şçin şşgücüne Katılma Oranlarındakşçin şşgücüne Katılma Oranlarındakşçin şşgücüne Katılma Oranlarındakşçin şşgücüne Katılma Oranlarındaki Di Di Di DeeeeŞişmeŞişmeŞişmeŞişme

YılYılYılYıl GaziaGaziaGaziaGaziannnnteptepteptep KKKKiiiilislislislis %anl%anl%anl%anlııııurfaurfaurfaurfa MardinMardinMardinMardin HHHHaaaataytaytaytay 2010 45,4 49,2 35,5 36,5 50,0 2011 43,4 45,3 34,9 34,1 49,7 2012 44,2 45,6 30,4 35,3 48,6 2013 46,8 44,5 38,7 37,4 45,9

KaynakKaynakKaynakKaynak: TÜşK’in şl bazında işgücü göstergelerinden düzenlenmiştir.

şşgücüne katılım oranları bölgedeki beş ilde de Türkiye orta-

lamasının altındadır. %anlıurfa ve Mardin işgücüne katılma oran-ları en düşük iller arasında bulunmaktadır. Bu iller için tarımsal yapının aŞırlıklı olması işgücü katılım oranının düşük kalmasın-da etkili olmaktadır. Beş ilde de istihdama katılma oranları Tür-kiye ortalamasının altında seyretmektedir. şstihdam ve işsizlik verileri Gaziantep dışında 2010-2013 yılları arasında ortaya çı-kan olumsuzluŞu açıklamaktadır.

Çizelge 6. Beş şl şçin şstihdama Katılma OÇizelge 6. Beş şl şçin şstihdama Katılma OÇizelge 6. Beş şl şçin şstihdama Katılma OÇizelge 6. Beş şl şçin şstihdama Katılma Oranlarındaki DeŞiranlarındaki DeŞiranlarındaki DeŞiranlarındaki DeŞişşşşmemememe

YılYılYılYıl GaziaGaziaGaziaGaziannnnteptepteptep KKKKiiiilislislislis %anl%anl%anl%anlııııurfaurfaurfaurfa MardinMardinMardinMardin HHHHaaaataytaytaytay 2010 39,3 44,2 31,1 33,3 43,0 2011 37,2 39,6 32,1 29,9 43,4 2012 39,2 40,9 28,5 27,9 43,1 2013 43,6 41,1 32,4 29,7 40,3

KaynakKaynakKaynakKaynak: TÜşK şl bazında işgücü göstergelerinden düzenlenmiştir.

Göç Alan Beş şl şçin Suriyeli Göçmenlerin Göç Alan Beş şl şçin Suriyeli Göçmenlerin Göç Alan Beş şl şçin Suriyeli Göçmenlerin Göç Alan Beş şl şçin Suriyeli Göçmenlerin şşgücü Piyasalarına Bazı Etkilerişşgücü Piyasalarına Bazı Etkilerişşgücü Piyasalarına Bazı Etkilerişşgücü Piyasalarına Bazı Etkileri13131313

Türkiye’ye çeşitli yollarla giriş yapan Suriyeli göçmenlerin en yoŞun olarak yaşadıkları iller dışında da iş piyasalarına dâhil ol-dukları bilinmektedir. şncelenen beş ilin dışında en yoŞun Suri-yeli nüfusu barındıran şstanbul, Adana, Mersin, Kahramanmaraş,

–––––––––––––––––––––– 13 Suriyeli göçmenlerin işgücü piyasaları üzerine etkilerini incelemek bu sınırlı araştır-

manın boyutlarının çok üzerindedir. Burada incelenmek istenen ve üzerinde yoŞun-laşmaya çalışılan alan yerli işgücü açısından işsizlik baskısının hangi sonuçlar verebi-leceŞine dair olmaktadır.

Page 118: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Zor Zamanlarda Emek: Çalışma Yaşamının Güncel Sorunları

124

Konya, Bursa ve Ankara’dır. Bu illerin sanayi ve hizmet sektörleri içinde istihdam yaratma kapasiteleri sınır illerine göre daha fazla olmaktadır.14

Türkiye içinde yoŞun olarak yaşadıkları illerde Suriyelilerin iş piyasalarına dahil olmaları genel olarak üç biçimde olmakta-dır. Göçmen işçilerin istihdam koşulları illerin ekonomik du-rumlarına göre deŞişik nitelikler göstermektedir. Örnek olarak Mersin ve Gaziantep için ticaret ve sanayi işlerinde faaliyet gös-teren ve sadece Suriyeli vatandaşların kurmuş olduŞu çok sayıda şirket bulunmaktadır. Sadece Gaziantep’te bu şekilde kurulan 17-18 civarında şirket vardır. Bu şirketlerde çalışan çok sayıda Suriyeli göçmen bulunmaktadır.15

Suriyeli göçmenlerin şirket kurmaları getirdikleri sermayeler üzerinden, bazen de Türk ortak alarak çalıştıkları anlaşılmakta-dır. Kurulan yeni şirketlerin dışında Suriyeli göçmenlerin baŞım-sız işyerleri açtıŞı, esnaf ve zanaatkârlık yaptıŞı görülmektedir. Bu tür faaliyetler başta perakende gıda sektörü olmak üzere, kah-vehane, berber, lokanta ve kuyumculuk gibi küçük zanaat alan-larında yoŞunlaştıŞı gözlenmektedir. Bu işyerlerinin herhangi bir vergi muafiyeti olmamakla birlikte, yerel vergi dairelerinin de-netçilerinin belirli bir hoşgörü ile kurulan şirketler için denetim yaptıkları anlaşılmaktadır.16

Suriyeli göçmenlerin iş piyasasına dâhil oldukları muhteme-len en geniş alan baŞımlı olarak çalıştıkları alandır. Bu baŞımlılık ilişkisi ücret temeline dayalı olarak başta inşaat, tarım, ticaret ve sanayi sektörlerinde oluşmaktadır. Bu sektörler içinde vasıf dü-zeyi yaptıkları işe uygun göçmenler olduŞu gibi yapılan işin çok

–––––––––––––––––––––– 14 Bu konuda yapılmış bir çalışma 2013-2014 arasında basında çıkan haberlere göre bu

illerde çalışan mülteci işçileri konu edinmiştir. Akdeniz E., “Mülteci şşçiler”, Evren-sel Kültür KitaplıŞı, 2014, ss. 105-140.

15 Gaziantep Sanayi Odası genel sekreter yrd. Yusuf şzzettin şymer ile yapılan görüşme notları, 13.04.2015. Öte yandan, 2015 yıl sonu itibarı ile Türkiye’de faaliyet gösteren Suriyeli şirket sayısı 3.675 olarak belirlenmiştir. Buna göre Gaziantep’te bulunan şir-ket sayısı (sanayi odasına kayıtlı olmayan) bu sayının çok üzerindedir.

16 Bu noktada Maliye BakanlıŞı Gelirler Genel MüdürlüŞü’nün 26.08.2013 tarihli ve 80391 sayılı yazılı emirleri ile Vergi dairelerine Suriye uyruklu olan vergi mükellefle-rinin geçici kimlik belgelerinin yeterli olacaŞı bunun dışında ikamet izni belgesinin istenmesine gerek olmadıŞı, bu belgenin sadece şirket kuracak Suriye uyruklu olan-lardan bilahare getirmek kaydı ile alınabileceŞi ifade edilmiştir.

Page 119: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Türkiye şşgücü Piyasasında Göçmenler ve Suriyeli şşçiler

125

üzerinde vasıf düzeyinde de çalışan Suriyeli göçmen işçiler bu-lunmaktadır.

BaŞımlı çalışma ilişkisinin Suriyeli göçmenler açısından en temel sorun alanı ücretin yapılan işe göre yerli işçinin aldıŞının yaklaşık yüzde 50 altında olmasıdır. Buna karşın vasıf gerektiren alanlarda, örneŞin usta işçilik gerektiren (taş işçiliŞi bunlardan biridir) iş kollarında, Suriyeli işçiler yerli işçilerle aynı düzeyde ücret almaktadır. Ancak ücret temelli sorunların sadece düşük ücretten ödeme olarak kalmadıŞı, bazı durumlarda hak edilen üc-retin bile ödenmek istenmediŞi örnekler vardır. Saha çalışması yapılan beş ilde Suriyeli göçmen işçilerin iş piyasalarındaki karşı-laştıŞı maŞduriyetlerin çeşitli örneklerine rastlanmıştır. Temel ola-rak Suriyeli göçmenlerin iş piyasalarına katılmaları nitel ve nicel olarak her il için deŞişmektedir. Bu deŞişimin geri planında ille-rin birbirinden farklı gelişme düzeyleri ve sosyo-ekonomik yapı-ları bulunmaktadır. Bu nedenlerle sahaya yönelik çalışmaları her il bazında ayrı incelemeyi uygun bulduk.

HatayHatayHatayHatay

Hatay, sınır kapıları ve geçiş imkânlarının fazlalıŞı nedeni ile Su-riye iç savaşından en fazla etkilenen kentlerden biridir. Özellikle Suriye’deki iç savaşın vurucu etkisini Reyhanlı kentinde yaşanan bombalı saldırı ile en yüksek düzeyde hissedilmiştir. Yaklaşık 15 bini toplam beş kampta yaşayan Suriyelilerin sayısı, kamp dışın-dakilerle birlikte, 341 bin kişi civarında olduŞu tahmin edilmek-tedir (www.afad.gov.tr). Gerek kamplarda gerek kamp dışında kalanlar iş piyasalarına farklı biçimlerde katılmaktadır. Hatay’ın işgücü piyasasına etkileri üç ana başlık altında toplamak müm-kündür. SuriyelSuriyelSuriyelSuriyeli göçmenlerin baŞımlı çalışmaları:i göçmenlerin baŞımlı çalışmaları:i göçmenlerin baŞımlı çalışmaları:i göçmenlerin baŞımlı çalışmaları: Bu grupta çalışanların yoŞunluŞu nedeni ile tarım işçileri ve tarım dışı alanlarda işçiler olmak üzere iki gruba ayırmak mümkündür. Tarım alanı Suriyeli göçmenlerin çapalama, ekim, mevsimlik işçilik, ürün toplama gi-bi farklı iş gruplarını içermektedir. Bu işlerde çalışan göçmenler, genel olarak kendi ülkelerinde de çiftçi oldukları anlaşılmakta-

Page 120: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Zor Zamanlarda Emek: Çalışma Yaşamının Güncel Sorunları

126

dır. Gündelik işçi olarak çalıştıkları tarımda ücretleri yerli işçiye göre daha düşük ve bu ücretten aracının payı önceden işvereni tarafından kesilmektedir. Tarım dışı alanlarda çalışan Suriyeli iş-çiler imalat sanayi, inşaat ve hizmet sektörlerinde çalışmaktadır-lar. Yapılan işler bölgenin diŞer illerinde olduŞu gibi vasıf düzeyi düşük, yerli işçiler tarafından yapılmak istenmeyen işler olmak-tadır. Ücret düşüklüŞü işverenler tarafından çoŞu kez “bir yerli işçi yerine iki Suriyeli çalıştırmanın daha uygun” olacaŞı biçimde aktarılmaktadır. Bu tür işlerin başta inşaat olmak üzere mevsim-lik tarım işçiliŞinde yoŞunlaşmaktadır. Hatay ilinin bütün ilçele-rinde Suriyeli işçi bulunmasına raŞmen en fazla yoŞunluk, Cil-vegözü sınır kapısına yakınlıŞı nedeni ile Reyhanlı ilçesinde top-lanmıştır. Reyhanlı ve Antakya şehir merkezlerinde Suriyeli işçi-lerin toplandıŞı ve iş beklediŞi alanlar bulunmaktadır.

Suriyeli göçmenlerin baŞımsız çalışmaları;Suriyeli göçmenlerin baŞımsız çalışmaları;Suriyeli göçmenlerin baŞımsız çalışmaları;Suriyeli göçmenlerin baŞımsız çalışmaları; Hatay ili içinde bulu-nan Suriyeli göçmenlerin bir bölümü küçük esnaf olarak işyeri açarak faaliyette bulunmaktadırlar. Bu küçük ölçekli ticaretten yörede iş yapan küçük esnaf ve sanatkârın olumsuz etkilendiŞine dair bilgi alınmıştır. Reyhanlı ilçesinde Suriyeli göçmenlerin yaygın olarak oturdukları yerlerdeki yerli esnafın mükellefiyetle-rin belirli oranda azaldıŞı açıklanmıştır.17 Ayrıca Hatay ekonomi-sinin önemli kaynaklarından biri olan sınır ticaretinin savaş ne-deni ile durması 25 bin ailenin bu ticaret nedeni ile olumsuz ola-rak etkilendiŞi anlaşılmaktadır (Gaziantep-Hatay Raporu 2012: 58). Bu duruma raŞmen farklı yollarla yapılan ticaretin yön de-Şiştirmesinden de söz etmek gerekir. ÖrneŞin “2012 yılında Su-riye ile olan sınırları kapattıktan sonra Türkiye’nin sınır ticareti-nin çok düştüŞü ancak Türk şirketlerin Suriye’deki STK’lara yö-nelik mal ihracatına başlaması ve Suriyeli şirketlerin Türkiye’nin güney kentlerinde işyerleri açarak ticaret yapmasıyla birlikte” bu açıŞının kapandıŞı savunulmaktadır (ÇaŞaptay 2014: 4). Nitekim Suriye’deki iç savaş nedeniyle pek çok Suriyeli işadamının Tür-kiye’ye sermaye taşıdıŞı ve bunun da ciddi bir dış sermaye girişi saŞladıŞına dair yaygın iddialar da vardır (ErdoŞan 2014: 17). –––––––––––––––––––––– 17 Hatay SMMMO başkanı Abdullah Korkmaz ile yapılan 11.04.2015 tarihli görüşme

notları.

Page 121: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Türkiye şşgücü Piyasasında Göçmenler ve Suriyeli şşçiler

127

Hatay ve diŞer illerde yoŞun olarak şehirde yaşayan bir bö-lüm Suriyeli ailelerin çocuklarına Suriyeli öŞretmenler tarafından eŞitim verilmektedir. Bu öŞretmenlerin Suriye’de izledikleri müf-redatı takip ettikleri, dersleri Arapça verdikleri, aldıkları ücretin ortalama olarak deŞişmekle birlikte kamp içinde ise 170 USD kamp dışında ise 230 USD olduŞu ve bu ücretin UNICEF tara-fından ödendiŞi anlaşılmaktadır.18

GaziantepGaziantepGaziantepGaziantep

Bölgedeki beş il arasında en fazla ekonomik gelişmeye sahip ola-nı ve ilginç bir olarak Suriye iç savaşından bu yana işsizlik oranı azalan, bu kentte hareketli ve canlı bir iş piyasası mevcuttur. Bu konuda çalışmaları olan Özerdem’e göre “Suriyeli göçmenler gelmeden önce Gaziantep iş piyasası, özellikle tarım ve inşaat sektörleri, vasıfsız işgücü bulmada zorlanıyordu. Türkiye’ye ge-len Suriyeli göçmenler bu ihtiyacı karşılayarak Gaziantep özel sektör iş piyasasını olumlu yönde etkiledi. Buna karşın mülteci-ler yerli işçilerin aldıŞı ücretin dramatik bir şekilde düşmesine yol açtı” (Özerdem 2015: 1). Öte yandan Gaziantep en fazla nü-fus artış oranına sahip olması yanı sıra, Suriye ile ticareti de çok büyük oranda artış gösteren bir ildir. 2012 yılına göre 2013 yı-lında Suriye için yapılan ihracatın %67 oranında, yani beş kata yakın bir düzeyde, artmıştır. şhracatın daha çok gıda ve çimento ürünlerini içermesi gerçekleşen ticaretin savaşın yıkımları ile ya-kından ilgili olduŞunu göstermektedir.

En fazla Suriyeli nüfusu barındıran ilerden biri olan Gazian-tep sahip olduŞu küçük sanayi niteliŞi ile aynı zamanda Suriyeli-lere en çok istihdam olanaŞı saŞlayan ildir. Gaziantep’te yapılan bir araştırma çalışan Suriyeli göçmenlerin yüzde 63’ünün kendi vatandaşları ile çalıştıŞını göstermektedir (SABR şstatistik Araş-tırmaları 2015: 10). Ayrıca Suriye vatandaşlarının getirdikleri sermaye sayesinde burada şirket kurdukları, ticaret ve üretim yaptıkları anlaşılmaktadır. Gaziantep Ticaret Odası’na 2014 iti-bari ile kayıtlı 209 Suriyeli firma (ORSAM 2015: 21) ve sanayi

–––––––––––––––––––––– 18 Gaziantep MEB şube müdürlüŞünden 13.04.2015 tarihli bilgi notu.

Page 122: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Zor Zamanlarda Emek: Çalışma Yaşamının Güncel Sorunları

128

odasına kayıtlı 18 firma bulunmaktadır. Sanayi kuruluşlarının orta büyüklükte olanlar tekstil ve gıda sanayi için üretim yapmaktadır. Bunların dışında küçük imalatın da yaygın olduŞu Gaziantep’te lastik terlik üretimi yapan çok sayıda işyeri bulun-maktadır.19 Bunların dışında yapılan bir diŞer araştırma Gazian-tep’te Suriyeli göçmenlerin istihdam oranlarının diŞer üç ile göre (%anlıurfa, Hatay, Kilis) en yüksek olduŞunu göstermektedir. Bu araştırma için mülakata katılan Gaziantep’teki Suriyeli mültecile-rin %50’den fazlası bir işe sahip olduŞu anlaşılmaktadır (OR-SAM 2015: 29).

Gaziantep kenti bölgenin önemli sanayi ve ticaret odaŞını oluşturduŞu için, birçok küçük işyerinin Suriyeli göçmenler ta-rafından işletildiŞi görülmektedir. Küçük esnaflık olarak adlan-dırılan işyerleri arasında en yaygın olanı kahve (aromalı ve farklı türde kahvelerin bulunduŞu) satış ve sunum işyerleri, lokantalar, ekmek imalat yerleri, turizm-seyahat acente işletmeciliŞi, yöresel ürünlerin satıldıŞı yerler olduŞu görülmektedir. Ayrıca küçük sanayi içinde ve atölyelerde triko, kilim- battaniye vb. küçük üretim yapılmaktadır20 Açılan baŞımsız işyerlerinin belirgin bi-çimde bir tolerans ile karşılandıŞı daha önce Gelirler Kontrolör-lüŞü ilgili yazısı ile belirtilmişti. Benzer bir açıklama bu konuda yapılan bir görüşme esnasında da ortaya konmuştur. GörüştüŞü-müz kişi bu durumu şu şekilde açıkladı:21

“Suriye’den gelenlerin iş kurma taleplerindeki artış sonrasında Ma-

liye BakanlıŞı’ndan görüş istendi ve talep edilen evrak-belgelerin

Suriyeliler tarafından temininde zorluk yaşandıŞını belirtilmesi üze-

rine, bakanlık bir yazı gönderdi. Gelen yazıda özetle “evrak-belge

taleplerini oldukça azaltın, muadil belgeler ile işlemleri yürütün ve

işlemleri kolaylaştırın” deniyor.

Bölge illerinde çok sayıda yardım kuruluşu çalışmaktadır.22 Bu

–––––––––––––––––––––– 19 Yusuf şzzettin şymer ile 13.04.2015 tarihinde yapılan görüşme notları. 20 23.04.2015 tarihli M.G. ile yapılan görüşme notları. 21 13.04.2015 tarihli ş.D. ile yapılan görüşme notları. 22 Bu Kurumların kayıtlara geçen ve resmi olarak belirlenenleri şunlardır. Refugee Edu-

cation Trust (RET), Danish Refugee Cauncil (D.R.C), Concern Worldwide Turkey,

Page 123: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Türkiye şşgücü Piyasasında Göçmenler ve Suriyeli şşçiler

129

kurumlardan alınan bazı bilgiler gelen Suriyeli göçmenlere ülke-ye uyum, saŞlık ve beslenme gibi konularda ilk ve acil yardım hizmetlerinin saŞlandıŞı göstermektedir. Bu yardım kuruluşları dışında bölge illerinde faaliyet gösteren çok sayıda uluslararası kuruluşun bulunduŞuna ve yardım saŞladıŞına ilişkin bilgiler bu-lunmaktadır. Hatay ilinde yapılan bir görüşmede 28 yardım der-neŞi bulunduŞu bunlardan 14 tanesinin faal olduŞu belirtilmiş-tir.23

Gaziantep ve diŞer illerde birbiri ile ilişkili olarak çalışan çok sayıda yardım kuruluşunun aktardıŞı bilgilere göre iş piyasa-sında düşük ücretle çalışmanın yanı sıra ücretin alınmaması, va-sıf düzeyinin çok altındaki işlerde çalışma gibi sorunlar öne çık-maktadır. Gaziantep’te Suriyeli göçmenlerle ilgili yapılan bir araş-tırma sonuçlarına göre, alınan ücretlerin düşük olması yanı sıra, meslekleri olmayan işlerde çalışanların oranı bir hayli yüksektir (SABR şstatistik Araştırmaları 2015: 9).

KilisKilisKilisKilis

Kilis ekonomik ve sosyal göstergeleri açısından oldukça küçük ve gelişme düzeyi sınırlı olan bir ildir (TÜşK Seçilmiş Gösterge-lerle Kilis 2013). Net göç hızı en yüksek olan illerden biridir. SaŞlık göstergeleri açısından Türkiye genelinde bebek ölüm ora-nı en yüksek olan ildir. Aynı zamanda, kendi yerleşik nüfusun-dan daha fazla göçmen barındıran yerleşim yerlerinden biridir. DiŞer bir deyişle Kilis’te Türk vatandaşlardan çok Suriyeli mülte-ciler bulunmaktadır (Özerdem 2015: 1). BM Mülteciler Yüksek KomiserliŞi 2014 verilerine göre Kilis ilinin nüfusunun %59’unu Suriyeli mülteciler oluşturmaktadır (akt. ÇaŞaptay 2014: 3).

Konu ile ilgili Kilis’te görüştüŞümüz kişiler sınıra ve Halep kentine yakınlıŞı nedeni ile çok sayıda Suriyeli göçmeni barındı-

––––––––––––––––––––––

Medecins Sans Frontieres (MSF), Norvegian Refugee Council (NRC), AAR JAPAN, Uluslararası OrtadoŞu Barış ve Araştırma Merkezi (IMPR), UNHCR International Rescue Commettee (IRC), International Medical Corpd (IMC), %anlıurfa STK’ları şn-sani Yardım Platformu, Uluslararası Mavi Hilal şnsani Yardım ve Kalkınma Vakfı.

23 Bu derneklerden bazılarının ismi şöyle: Suriye Nur derneŞi, Suriye Türkleri EŞitim DerneŞi, Hayata Destek DerneŞi ve Keldani Asurî DerneŞi. M.B. ile yapılan 11.04.2015 tarihli görüşme notlarından.

Page 124: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Zor Zamanlarda Emek: Çalışma Yaşamının Güncel Sorunları

130

ran Kilis’in aslında bir transit merkezi olduŞu, burada kayıt altı-na alınan Suriyeli göçmenlerin daha sonra farklı illere gittiklerini aktardılar. Aynı görüşmeciler gelen göçmenlerin tümünün savaş nedeni ile gelmedikleri, bir kısmının eŞitim ve saŞlık hizmetle-rinden ücretsiz yararlanmak için geldikleri, hatta aralarında çok sayıda diyaliz hastası bulunduŞunu da ifade ettiler. Öte yandan il içinde kalanların toplam geçiş yapanlara oranı %20 civarında ol-duŞu da tahmin edilmektedir. DiŞer sınır kentlerinde olduŞu gi-bi Kilis içinde göçmen işçilerin yaygın olarak inşaat ve tarım alanları olmaktadır.

Kilis sınıra çok yakın olması ve sınırın her iki tarafındaki in-sanlar arasında var olan akrabalık baŞları nedeniyle gelişen yar-dım mekanizmaları işletilmektedir. Kilis ili için Suriyeli göçmen-lerin görünürlüŞü sayıca fazlalıklarından kaynaklanmaktadır24 Burada görüşülen yardım kuruluşların temsilcileri parasal yar-dım yapmak yerine, göçmenlere üretime katılmayı özendirecek iş aletlerini saŞladıklarını (örneŞin; dikiş makinesi, badana işi için boya veya fırça alınması, kadınlara da kuaför malzemesi ve-rilmesi gibi...) belirttiler. Gelen göçmenlerden eŞitimli olanların yardım kuruluşlarında günlük 50-60 TL ücretle Suriyeli aileler arasında deŞerlendirme anketi yaptıkları, yardım alacak olanları saptadıkları, sürekli çalışan Suriyelilerin ise kadrolu ve maaşlı olarak aylık 1000 dolar aldıkları, aynı görüşmeciler tarafından açıklandı.25

Suriye’deki iç savaş öncesinde Kilis kenti sınıra yakın oluşu nedeniyle canlı bir ticaret merkezi konumunda idi. ÖrneŞin sa-vaş öncesi yaklaşık 6000 Kilisli aile geçimini sınır ticareti ile saŞ-larken savaşın patlak verdiŞi 2011 sonrası sınır ticaretinin sadece bazı köylerle sınırlı kalmıştır (ORSAM 2015: 24-25). Çok sayıda göçmenin bulunmasının ortaya koyduŞu yaşamsal bir sorun da, barınma ile ilgili olarak kiraların yükselmesi ve alt yapının yeter-siz kalışı ile ilgilidir. Kilis’in sınırlı ekonomik yapısı nedeniyle gelen göçmenlerin arasında çocuk işçiliŞinin yüksek olduŞu, bun-ların çöp toplama işinde veya küçük gıda satıcılıŞı yaptıkları gö-rülmektedir.

–––––––––––––––––––––– 24 14.04.2015 tarihli Y.F.A. görüşme notları. 25 14.04.2015 tarihli P.E. görüşme notları.

Page 125: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Türkiye şşgücü Piyasasında Göçmenler ve Suriyeli şşçiler

131

Kilis ili şehir merkezinde çok sayıda Suriyeli göçmen bulun-ması nedeniyle yol ve belirli noktalarda şngilizce ve Arapça lev-halar bulunması kentin karşılaştıŞı sorunların altından kalkmak için bulduŞu çözümler olarak görülmektedir.

Kilis il sınırları içinde Suriye mültecilerin kaldıŞı iki konak-lama merkezi bulunmaktadır. AFAD bilgilerine göre bu merkez-lerde 2015 itibari ile 33 bini aşkın kişi kalmaktadır (AFAD ve GşGM 2015). Bu kamplardan biri olan Öncüpınar yerleşim yeri Suriye sınırı ile tampon bölge arasında kalan arazide inşa edil-miştir. Bu kent içinde yaklaşık 10 bin kişi konaklamaktadır. Her aile için verilen alan yaklaşık 21 metrekaredir. Okul, saŞlık ve alışveriş merkezinin bulunduŞu kent içinde yaşamın temel ihti-yaçları karşılanmaya çalışılmaktadır. Buralarda konaklamanın esasları ve güvenliŞi Kilis ValiliŞi tarafından düzenlenmektedir.

%anlıurfa%anlıurfa%anlıurfa%anlıurfa

Gaziantep’ten sonra bölgenin en büyük ve tek başına en fazla göçmen barındıran ili %anlıurfa’dır. %anlıurfa büyük toprak mül-kiyetinin hakim olduŞu araziler üzerinde kuruludur. Yöredeki toplumsal ilişkiler büyük çapta ataerkil ve gelenekseldir. Bir sınır ili olan %anlıurfa’nın nüfusu kırsal aŞırlıklı olup kapsadıŞı alan çok geniştir. Bu ilde istihdam edilenlerin yaklaşık %32’si tarım sektöründe çalışmaktadır (TÜşK 2014). Özellikle pamuk ve hu-bubat bölgenin en önemli ürünlerini oluşturmaktadır.

DiŞer yandan farklı etnik yapılardan oluşan Suriyeli göç-menleri en fazla barındıran %anlıurfa ilidir. şl sınırları içindeki toplam 5 kampta 108 bini aşkın Suriyeli göçmen bulunmaktadır. AFAD verilerine göre %anlıurfa’da kamplar dışında kalanlarla bir-likte Suriyeli göçmenlerin toplam sayısı 350-400 bin civarında olduŞu tahmin edilmektedir.

Makineli tarımın yaygınlaşması ile birlikte bir yandan civar illerden gelen mevsimlik tarım işçiliŞi azalırken diŞer yandan %anlıurfa’dan diŞer illere mevsimlik tarım işçiliŞi göçü artmıştır. Mart-Kasım ayları arasında fındıktan soŞana kadar birçok tarım ürününde çalışmak üzere, ilden mevsimlik tarım işçiliŞi göçü olmaktadır. Mevsimlik tarım işçiliŞi göçü %anlıurfa dışında Mar-

Page 126: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Zor Zamanlarda Emek: Çalışma Yaşamının Güncel Sorunları

132

din, Siirt, Diyarbakır ve Adıyaman gibi yörelerden de yoŞun ola-rak olmaktadır (Aslan, 2013: 132). %anlıurfa’ya dışarıdan gelen ve pamuk toplama işinde çalışan Suriyeli göçmenler yöredeki ta-rım işçiliŞini daha da ucuzlatmaktadır. Ancak gündelik ücretin 20-30 TL olması tarla sahipleri açısından bir avantaj oluşturmak-tadır.

%anlıurfa kentinin diŞer bir özelliŞi, etnik köken itibariyle nüfusunun çoŞunlukla Kürt ve Arap olmasıdır. Bundan dolayı Suriye’den gelen göçmenler ile yerli halk arasında dil ve kültür sorunu yaşanmadan, bir arada yaşamak mümkün olmaktadır. Gaziantep’te yaşanan ve Suriyeli göçmenlerin kamplara yerleşti-rilmesi ile sonuçlanan olayların %anlıurfa’da yaşanmamasında bu etnik aidiyetin önemli rol oynadıŞı tahmin edilebilir. Kültürel yakınlık, aşiret ilişkileri ve tarım toplumu olmanın getirdiŞi ra-hatlık, yörede dini deŞerlerin önem taşıması Suriyeli göçmenlerle yaşanması muhtemel gerginlikleri azaltmaktadır.

%anlıurfa’da hem Suriyeli hem yerli işgücü iki sektörde is-tihdam edilmektedir. Bunlardan biri ve en önemlisi inşaat diŞeri ise toptan ve perakende ticarettir. Bu iki sektörün işyeri sayıları-na göre oranı tüm işyerlerinin yüzde 48’idir (ş%KUR 2014: 11). Bu konuda bir görüşmeci şöyle bir deŞerlendirmede bulundu:26

“DenetlediŞimiz inşaatlarda çalışan Suriyeli var. Bu sektörde yo-

Şun olarak çalıştırılıyorlar. ÖrneŞin denetlediŞimiz 250 okul in-

şaatı bir yıl içinde bitirildi. Bu kadar işi sadece yerli iş gücünün çı-

karması mümkün deŞil. Bu işlerin yapımında yerli işçiler yanında

Suriyeliler de çalıştırıldı.

Nedeni Suriyeli işçilerin ucuz ücrete razı olmaları ve hiç bir ta-

lepte bulunmamasıdır. ÖrneŞin ustalar düz işçi olarak çalışmaya

razılar. Gerçi buraya gelen herkes kendini usta olarak tanıtıyor.

şnşaat işine ilkin çok acemice başladılar. Ardından işi öŞrendiler.

Bazıları şantiyelerde yarı bitmiş dairelerde kalıyor. Onların varlıŞı

genelde ücretlerin düşmesine neden oluyor. Ustalar günde 40 TL

alıyor. Yerli ustalar ise 50-90 TL arası ücret alıyor. Suriyeli işçi 30

TL yerli 40-50 TL ücret alıyor.”

–––––––––––––––––––––– 26 17.04.2015 ş.B. ile yapılan görüşme notları.

Page 127: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Türkiye şşgücü Piyasasında Göçmenler ve Suriyeli şşçiler

133

şnşaat sektörü Suriyeli göçmen işçilerin ücretli olarak en yoŞun çalıştıkları alanı oluşturmaktadır. Ancak bu sektörde yapılan bü-tün işler vasıfsız emek gerektirmediŞi için ince ve zor işlerin ya-pımı bu işçilere verilmediŞi görüşülen kişilerce ifade edilmekte-dir. Suriyeli inşaat işçisi ile yerli inşaat işçisi arasındaki farkın zor koşullarda çalışmayı kabullenmek olarak görülmektedir. Bu duruma karşılık usta ve vasıf gerektiren işlerde, örneŞin taş işçi-liŞinde, Suriyeli ustaların gündelik ücretlerinin yerli işçiden fark-lı olmadıŞı belirtilmektedir.

%anlıurfa’daki çalışma hayatında sadece baŞımlı çalışan işçi-ler deŞil, baŞımsız işyeri açan Suriyeli göçmenler de mevcuttur. Küçük esnaf olarak berberlik, bakkal işletmecisi, seyyar satıcılık, kuyumculuk yapan işletmelere sahip Suriyeli göçmenler de bu-lunmaktadır. Burada dikkat çekici olan nokta söz konusu işyer-lerin çoŞunlukla Suriyeli göçmenlere yönelik hizmetler verilme-sidir. Suriye’den getirilen çay, kahve ve benzeri temel ihtiyaç maddeleri bu dükkânlarda satılmaktadır. Hazırlanan ve bölge içinde satılan ekmekler yerine kendi üretimleri ekmekleri almak isteyen geniş bir Suriyeli göçmen topluluŞu bulunmaktadır. Bu diŞer gıda maddeleri gibi bu ekmekler de Suriyelilerin çalıştırdıŞı dükkânlardan temin edilmektedir.

%anlıurfa kent merkezi Suriyeli göçmenlerin en fazla görü-nür olduŞu illerden biri olduŞu izlenimi taşımaktadır. Buranın sınır bölgesi olması, sınırın hemen yanı başındaki köylerle olan akrabalık ilişkileri, kültürel bazı benzerlikler bu bölgedeki göç-menlerin görünürlüŞünü saŞlamıştır.

%anlıurfa’da Suriyeli göçmenlerin iş piyasalarına katılımları-na katkı saŞlayan kurumlar da vardır.27 Rızk Ofisi bunlardan bir tanesidir. Görüşülen yetkililerinden biri göçmen işçilere yönelik çalışmalar yapan ofisi şöyle tanımlamaktadır: “şş arayanların mes-leki yeterliliklerini geliştiren ve onlara iş fırsatları bulma amaçlı ve istihdama yönelik, kâr amacı gütmeyen bir kurum” (www. –––––––––––––––––––––– 27 Suriye Forumu adlı bu organizasyon, muhalif Suriyeli iş adamları tarafından maddi

olarak desteklenen ve ÖSO ile ilişkili bir kurum niteliŞindedir. Foruma baŞlı olarak çalışan şhsan Yardım DerneŞi, Suriye Medya, şmran Stratejik Araştırmalar Merkezi, Pusula EŞitim Geliştirme Merkezleri bulunmaktadır. Bunların dışında Forumun stra-tejik ortaklarından biri de Rizik adlı %anlıurfa’da 2014 yılında kurulmuş bir istihdam ofisidir.

Page 128: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Zor Zamanlarda Emek: Çalışma Yaşamının Güncel Sorunları

134

rizkoffice.com). Kurum yetkilileri ile yapılan görüşmede Suriyeli göçmenlere iş konusunda yardım ettiklerini, Türkiye’nin her ta-rafından gelen iş taleplerini toplayıp bunları ilgili buldukları göç-menlere ilettiklerini, onların iş bulmaları dışında ücretlerini al-mamaları halinde destek olduklarını belirttiler. Kendilerine baş-vuran toplam 13 bin Suriyeli göçmenden 3 binden fazlasına iş bulduklarını açıkladılar. Kurum yetkilileri Suriyeli göçmenlerin uzun çalışma saatlerine alışkın olmadıklarını, ama iş bulunmadı-Şı için mecbur kaldıklarını, gelen göçmenlerin çoŞunun eŞitim düzeylerinin düşük olması nedeniyle iş bulmakta zorlandıklarını da açıkladılar.

%anlıurfa’da inşaatlar dışında Suriyeli göçmenlerin çalışma alanlarından biri de tarım sektörüdür. Geniş toprak mülkiyetinin hâkim olduŞu %anlıurfa’da makine ile pamuk toplama olmasına raŞmen, işgücü ucuz olması nedeni ile çiftçiler tarafından tercih edildiŞi anlaşılmaktadır. Bu konuda %anlıurfa Ziraat Mühendisle-ri Odası Başkanı Ali Rıza Türkmen şu deŞerlendirmeyi yaptı:28

Mevsimlik tarım işçiliŞinde Suriyelilerden önce, onların yerine Ur-

falılar çalışıyordu. Urfalılar 50 TL yevmiye isterken, Suriyeliler 20

ila 30 TL’ye aynı işi yaptıklarından zaman zaman Suriyelilerle yerli

işçiler arasında gerilim oluyor. Ayrıca Suriyeli Göçmenlerin bu

bölgeye gelmeleri ile Urfalıların başka illere geçici tarım işçisi ola-

rak gidişini de arttırdı.

MardinMardinMardinMardin

Mardin Suriyeli göçmenlerin en az ikâmet ettiŞi sınır ilidir. Bura-da yaklaşık 70 bin civarında kayıtlı Suriyeli göçmen olduŞu şçiş-leri BakanlıŞı verilerinden anlaşılmaktadır (ORSAM 2015: 15). 2015 verilerine göre Mardin ili sınırları içinde bulunan 3 çadır kentte konaklayan göçmenlerin sayısı 11 bini aşmaktadır (AFAD ve GşGM Göç raporu 2015).

Öte yandan Mardin iline ait işsizlik verileri 2011 sonrası yüzde 20 civarında seyretmektedir. Mardin’in ilk sıralarda yer

–––––––––––––––––––––– 28 Onur Can Ülker saha tasarım raporu görüşme notları 2015.

Page 129: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Türkiye şşgücü Piyasasında Göçmenler ve Suriyeli şşçiler

135

almasına yol açan bu yüksek işsizlik oranı Türkiye ortalamasının çok üzerindedir. Mardin’de iş piyasası hakkında bilgi veren iki görüşmeci ile yapılan mülakatta, aşaŞıdaki ifadelere rastlanmak-tadır.29

“şşverenlerle yapılan işgücü anket çalışmaları sırasında çalıştırmak

için elemana ihtiyaçlarının olmadıŞını ifade ettiler. Oysa Suriyeli-

ler gelmeden önce işverenler bizden işçi talebinde bulunuyordu.

Suriyeli mültecilerin gelmesiyle iş piyasası doygunluŞa ulaştı, ama

yerli işçilerin işsizlik oranında da artış oldu. YaptıŞımız işgücü an-

ketleri sonuçları bunu teyit etmektedir. Anket çalışması sırasında

işverenlere kaç işçi çalıştırdıklarını sorduŞumuzda bizi sigortalı mı

sigortasız mı diye yanıtlıyorlar. şlkin cevap vermek istemiyorlar

ama sonra detaylı bir şekilde anlatıyorlar. Bu durum organize sa-

nayi bölgesinde açıkça gözlemlenebilmektedir. Suriyelilerin kaçak

çalışmayı kabul etmeleri işverenlerin yerli işçilere karşı ellerini

güçlendiriyor. Ama yerli işçiler ş%KUR’a tepki duyuyor. Suriyelile-

re karşı sadece, onlar geldi bizi işten çıkardılar şeklinde sitem edi-

yorlar. Ayrıca Suriye’de olup biteni yakından takip ettiklerinden ve

buraya gelenlerin neler yaşadıklarını bildiklerinden Suriyelilere

karşı fazla tepkili deŞiller. Bölgede kaçak çalışmaya bakış açısı da-

ha esnek, göz yumuluyor. Kaçak işçi çalıştıran işyerlerine karşı to-

leranslı davranılıyor, para cezası kesilmiyor.

Yukarıda belirtilen çerçevede Suriyeli göçmenlerin vasıf düzeyi düşük işlerde ve yerli işçilerin yapmak istemedikleri işlerde is-tihdam edildiŞi anlaşılmaktadır. Bu işlerde güvencesiz çalışma-nın en büyük riski iş kazasına uŞranması halinde göçmen işçinin iş kazası sonrası bildirimde bulunamamasıdır. şş kazası geçiren işçinin hiç bir sosyal hakkı olmadıŞı gibi tedavi hizmetinden de yararlanması söz konusu deŞildir. Bir görüşmecinin bu konudaki ifadesi şu şekildedir:

“Diyelim işçi çalışırken bir parmaŞını makineye kaptırdı. Bu iş ka-

zasını bildirip başına iş açacaŞına, kalan dokuz parmaŞıyla çalışıp

–––––––––––––––––––––– 29 6.04.2015 tarihli F.P. ve B.B. ile yapılan mülakat notları.

Page 130: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Zor Zamanlarda Emek: Çalışma Yaşamının Güncel Sorunları

136

ekmeŞini kazanmayı tercih ediyor. Ayrıca iş kazasının bilinmesi ne

işverenin ne de işçinin işine geliyor. Böyle bir durumda işveren

kaçak işçi çalıştırmaktan para cezası alacak işçi de kaçak çalışma

suçundan ceza alacak veya en azından sınır dışı edilme tehdidi ile

karşı karşıya kalacaktır.”

Mardin bölgesinde çalışan Suriyeli göçmen işçiler aŞırlıklı olarak Arap kökenli olduŞu anlaşılmaktadır. Kürt kökenli olanların sa-vaş nedeni ile Suriye’de kaldıkları bu konuda görüşülen kişiler tarafından aktarılmıştır. Suriyeli göçmenlerin diŞer illerde benzer biçimde kendileri veya akrabaları yardımı ile iş buldukları anla-şılmaktadır. Çalışma konusunda dil sorunu çok fazla çekmedik-leri, bölge insanının Arapça veya Kürtçe bilmesinden kaynaklan-dıŞı anlaşılmaktadır.

Mardin içinde yapılan görüşmelerden ortaya çıkan ortak ka-nı Suriyeli göçmen işçilere karşı örtülü bir hoşgörünün varlıŞına ilişkindir. Bu konunda bir görüşmeci şu şekilde bir deŞerlendir-mede bulundu:30

“Bir keresinde Valilik işverenlerle yaptıŞı bir toplantıda şöyle bir

telkinde bulunuldu: bu insanlar orada burada hırsızlık yapıp suça

karışacaklarına kaçak çalışsınlar daha iyi. Yani kaçak çalışmalarına

göz yumuluyor. Aynı şekilde işyeri denetimlerinde kaçak Suriyeli

işçilere rastlansa da görmezlikten geliniyor. şşyerinde çalışan işçi-

lerin %30’a kadar olanlar Suriyeli ise göz yumuyoruz, cezai işlem

uygulamıyoruz.

Küçük çaplı işlerde, örneŞin müstakil ev inşaatında çalışanların

neredeyse tümü Suriyeli, çünkü bu tür işlerde götürü şeklinde in-

şaatın tümünü alıyorlar. Suriyelilerin kaçak çalışması sosyal hu-

zursuzluk yaratıyor. Yerli işçiler bu konuda yazılı ihbarda bulunu-

yor. Birçok ihbar bize ALO 170 şikâyet hattıyla yapılıyor. Falan in-

şaatta kaçak işçi çalıştırılıyor şeklinde. şşimizi elimizden alıyorlar

şeklinde şikâyette bulunuyorlar. Bu ihbarları yapanların çoŞu yerli

işçiler. Yaptıkları yazılı ihbarlarda veya bize yaptıkları doŞrudan

başvurularda işverenler Suriyelileri çalıştırıyor, bize iş vermiyorlar

–––––––––––––––––––––– 30 8.04.2015 tarihli A.B. ve M.B. ile yapılan görüşme notları.

Page 131: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Türkiye şşgücü Piyasasında Göçmenler ve Suriyeli şşçiler

137

diye sitem ediyorlar. Ama biz konuda hiçbir şey yapamıyoruz. Ör-

neŞin bir süre önce polis eşliŞinde bölgede yaptıŞımız işyeri denet-

lemeleri sırasında inşaatlarda kaçak çalışan üç yüze yakın Suriyeli

tespit ettik. Üzerlerinde kimlik belgesi olmadıŞından onların veya

işyeri hakkında hiçbir işlem yapamadık.”

Mardin’de iş piyasasına dâhil olan göçmenlerin arasında vasıf düzeyi yüksek kişiler bulunmaktadır. Ancak bu kişilerin çalıştık-ları işler onların vasıf düzeyi ile ilgili alanlar deŞildir. Bunun dı-şında az sayıda Suriyeli göçmen Mardin’de yatırım yapmaktadır. ÖrneŞin Mardin’in Midyat ilçesinde kurulu bir hayvan çiftliŞi, Kızıltepe’de bazı küçük market ve lokanta türü işyerleri Suriyeli göçmenler tarafından yönetilmektedir.

Göçmen şşçiler BaŞlamında Suriyeli Göçmenlere şlişkin Göçmen şşçiler BaŞlamında Suriyeli Göçmenlere şlişkin Göçmen şşçiler BaŞlamında Suriyeli Göçmenlere şlişkin Göçmen şşçiler BaŞlamında Suriyeli Göçmenlere şlişkin

DeŞeDeŞeDeŞeDeŞerrrrlendirme ve Sonuçlarlendirme ve Sonuçlarlendirme ve Sonuçlarlendirme ve Sonuçlar Türkiye’de göçmen işçilik olgusunun ortaya çıkışı oldukça yeni bir tarihe baŞlı bulunmaktadır. Özellikle 1980’li yıllara gelene kadar Türkiye’ye gelen göçmenlerin çalışmak için deŞil daha çok yerleşmek amacı ile geldiklerini tarihsel tablolardan anlaşılmak-tadır. Göçmen işçilik akımlarının başlamasında birçok unsurun birlikte etkili olduŞu görülmektedir. Bölge ülkelerindeki siyasal gelişmeler, şran, Bulgaristan, Rusya ve Irak üzerinden çok sayıda göçmenin Türkiye gelmesine yol açmıştır. En son siyasi gelişme Suriye başlayan iç savaş nedeni ile olmuş ve bu güne kadar Tür-kiye’ye gelen göçmenlerin üzerinde bir sayıda göçmen ülkeye gelmiştir.

Göçmen işçilik akımını yaratan ikinci temel unsur, Türki-ye’de yüksek oranda seyreden kayıtdışı işçilik oranıdır. Belirli oranda bir azalış göstermesine raŞmen kayıtdışı istihdamın oranı yüzde 34.9 düzeyindedir (SGK 2014). Bu oranın yüksekliŞi ya-bancı göçmenlerin istihdamını her zaman cazip bir unsur haline getirmektedir.

Göçmen işçilik akımını yaratan bir diŞer unsur da gelen göçmenler açısından elde edilen gelirin kendi ülkelerindeki geli-rin üstünde olması Türkiye’yi çalışma koşulları yönü ile çekici

Page 132: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Zor Zamanlarda Emek: Çalışma Yaşamının Güncel Sorunları

138

bir ülke konumuna sokmaktadır. Genel anlamda ücret farklılık-larının ülkelere ve yapılan işlere göre deŞişmekle birlikte, Gür-cistan, Moldova, Ukrayna, Suriye, Irak, Ermenistan, Türkmenis-tan ve Kırgızistan gibi ülkeler açısından ciddi sayılabilecek fark-lılıklar oluşturmaktadır. Bu farklılıkların dışında göçe kaynaklık eden ülkelerin özellikle son dönemde yüksek oranda işsizlik dü-zeyine sahip olmaları da etkili bir unsur olmaktadır.

Göçmen işçilerin çalıştıkları ülkede işsizliŞe yol açıp açma-dıŞı sorunu oldukça tartışmalı bir alan yaratmaktadır. Bu nokta-da işsizliŞe yol açtıŞını kanıtlayanlar olduŞu gibi göçmen işçiler tarafından yapılan işlerin yerli işçiler tarafından yapılmadıŞını ifade eden görüşlerde bulunmaktadır. Bu noktada Türkiye’de ev hizmetlerinde yatılı çalışabilecek işçi açıŞı bulunurken bu işlerin önemli ölçüde yabancı göçmen kadınlar tarafından yapıldıŞına dair somut veriler bulunmaktadır. Bunların dışında gelen göç-men işçinin sadece işgücü piyasasına dahil olmayıp, gelirinin bir kısmını çalıştıŞı ülkede harcaması, o ülke ekonomisine de katkısı olarak deŞerlendirilmelidir.

Göçmen işçileri tek ve homojen bir grup olarak algılamamak gerekmektedir. Geldikleri ülke, cinsiyetleri, göçe karar verme saikleri ve amaçları farklı motifler barındırmaktadır. Bunlar işgü-cü piyasasına katılmayı etkileyen ve deŞiştiren unsurlar olarak karşımıza çıkmaktadır.

Göçmen işçinin geldiŞi ülke içinde iş piyasasına katılımı ko-nusunda yerli işçiler tarafından belirli bir hoşgörü ile karşılan-ması da beklenmemelidir. Nitekim Suriyeli göçmen işçiler ile il-gili yapılan bir araştırma da “Suriyeli şşçiler işlerimizi elimizden almaktadır” biçiminde yanıt verenler 1500 kişilik örneklem için-de yüzde 56 gibi yüksek bir orandadır (M. ErdoŞan 2015: 80) .

Göçmen işçilerin işgücü piyasalarına dahil olmalarında orta-ya çıkan temel sorunların başında ülkede çalışan işçilerin bu işçi-lere gösterdikleri tepkiler gelmektedir. Bu tepkiler ülke dışından gelenin kendi kazancına ortak olacaŞı ve bunu azaltacaŞı endişe-sinden kaynaklandıŞını gösteren araştırmalar bulunmaktadır. Bu konuda Göçmen işçinin geldiŞi ülkenin, oradaki yaşam koşulla-rının, o ülkenin yerli işçilerince dikkate alınması mümkün gö-zükmemektedir. Sınır illeri olan illerde bile yakın komşuluk ve

Page 133: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Türkiye şşgücü Piyasasında Göçmenler ve Suriyeli şşçiler

139

kültürel ortak miras gibi sosyolojik faktörler göçmenlerin iş ha-yatına katılmalarını kolay hale getirmemekte ve çeşitli çatışma ha-berlerinden izlemekteyiz (http://www.haberler.com/sanliurfa-da-kavga-1-yarali-10-gozalti-8522273-haberi/, https://www.youtube. com/watch?v=pcw-LkoNang).

Suriyeli göçmenlerin Türkiye’ye düzensiz giriş ve çıkışların-dan kaynaklı herhangi bir hak ve güvenceye sahip olamayışları onları özellikle inşaat ve tarım sektörlerinde ucuz işgücü kaynaŞı haline getirmektedir. Bölge içinde ucuz işgücü kaynaŞı oluştur-maları, oldukça düşük seyreden yerli işçi ücretleri açısından ger-ginlik ve çatışma riskini daha fazla arttırmaktadır.

Göçmen işçilere bir bütün olarak bakıldıŞında işgücü piya-salarının düzenli ve düzensiz göçmenlerden farklı biçimlerde et-kilendiŞi görülmektedir. Genel olarak düzenli göçmenler vasıflı işgücü kaynaŞı olarak istihdam edilirken, düzensiz göçmenlerin vasıf düzeyleri yüksek bile olsa iş piyasasında vasıf düzeyi düşük ikincil işlerde istihdam edildikleri anlaşılmaktadır. Suriyeli Göçmenlerin işgücü piyasalarını etkisi ise çalışma iznine sahip küçük grup dışında büyük oranda vasıf düzeyi düşük işlerde ka-yıtdışı olarak çalışmalarıdır. Üstelik bu grubun içinde çocuk işçi olanların istihdam şanslarının yetişkin Suriyeli göçmen işçilere göre daha fazla olduŞu ifade edilmektedir. (M. ErdoŞan-C. Ün-ver 2015: 46) Suriyeli göçmenlerin önemli oranda kadın ve ço-cuklardan oluşan bir grup oluşturması iş piyasaları açısından bir kırılganlık noktası oluşturmaktadır. Özellikle çocuk ve kadınla-rın kent merkezlerinde dilencilik yapmaları, Suriyeli genç kadın-ların ikinci eş olarak evlendirilmesi, yüksek doŞurganlık hızı ne-deni ile yeni dünyaya gelen çocukların “vatansız” olmaları ve eŞitimleri konusunda ciddi sorunları barındırmaları bulundukla-rı bölge içinde ekonomik ve sosyal anlamada yeni sorun odakları olmaya aday unsurlardır.

Türkiye’ye gelen Suriyeli göçmenlerin ve istihdam edilenle-rin bulundukları veya ikamet ettikleri yerler onların sınıfsal ve ekonomik konumları ilişkilidir. En alt gelir düzeyine sahip olan göçmenler kamplara yerleştirildikleri anlaşılmaktadır. Bu kamp-larda yaşayan göçmenlerin çok küçük bir bölümü civardaki ta-rımsal arazilerde günlük olarak çalışmakta, kampa geri dönmek-

Page 134: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Zor Zamanlarda Emek: Çalışma Yaşamının Güncel Sorunları

140

tedirler. Kamplara yerleşenler dışarıda ikamet edenlerin yaklaşık %20’si kadardır. şkinci grubu oluşturanlar kamplara çeşitli ne-denlerle giremeyen ve kent varoşlarında veya kırsal kesimde kendi olanakları ile yaşamaya çalışan göçmenlerden oluşmakta-dır. Bu iki grubun gelir ve yaşam düzeyleri arasında bir yakınlık bulunmaktadır. Üçüncü grup göçmen orta gelir seviyesine sahip olup belirli bir para ile ülkeye giren göçmenlerden oluşmaktadır. Bu gruptakilerin genel olarak istihdam imkânı daha kolay bulu-nabilen büyük kentlere yerleşmeyi ve orada iş aramayı tercih eden gruplardır. Dördüncü grup göçmenin ise gelir ve yaşam düzeyleri kendi ülkelerinde olduŞu gibi Türkiye’de yüksek bu-lunmakta, Batı ülkelerine göç etme oradaki yaşam tarzını benim-seme eŞilimi içinde olduŞu varsaymak mümkündür. Dört grup olarak sınıflanabilen Suriyeli göçmenlerin çalışma ve yaşam ko-şullarının hızlı deŞişmesinden dolayı grupların kendi aralarında geçişlerin de hızlı olduŞu, bir grubun azalırken başka bir grubun sayıca arttıŞı unutulmamalıdır.

Suriyeli göçmen işçilerin vasıf düzeyleri yüksek olanların ge-ri dönüş olasılıŞı diŞer göçmenlere göre daha düşüktür. Bu ne-denle vasıf düzeyi yüksek işlerde istihdam edilmek istenen göç-men işlerin yerli işçilerle benzer ücret düzeylerine sahip olması beklenir. Vasıf düzeyleri düşük olanların da ancak bir bölümü-nün geri döneceŞini düşünmek mümkündür. Nitekim sınır ille-rindeki üniversitelere devam eden Suriyeli göçmenlerin sayısında artış gözlemlenmektedir. Bunların dışında Türk dilini öŞreten özel ve kamusal kurslardan yararlanan çok sayıda göçmen bu-lunmaktadır. Bu itibarla Suriyeli göçmenlerin geldikleri topluma entegrasyonu önem taşıyan bir unsur olarak görülmektedir.

Suriyeli Göçmenlerin yerleştikleri sınır illerinin farklı sosyo-ekonomik gelişmişlik düzeyleri bulunmaktadır. Bu farklılıŞı çar-pıcı biçimde Gaziantep ve %anlıurfa arasında görmek mümkün-dür. Gaziantep Suriyeli göçmenlere yaklaşımı oldukça faydacı bir metropol refleksi iken, %anlıurfa göçmenlere “Ensar”31 geleneŞi çerçevesinde yardımcı bir tarzda yaklaşmıştır. Suriyeli göçmenle-rin küçük bir bölümü ülkede ticari ve sınaî şirketler kurmuş, or-–––––––––––––––––––––– 31 Ensar geleneŞi şslam peygamberine ve yakınlarına Medine kentinin yardımcı olması

anlamında kullanılan bir hoşgörü anlayışıdır.

Page 135: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Türkiye şşgücü Piyasasında Göçmenler ve Suriyeli şşçiler

141

tak olmuştur. Bir bölüm göçmeninde çalışma izinlerine sahip ol-duklarını biliyoruz. Bu şirketlerin bir bölümünde Suriyeli göç-menler istihdam edilmektedir. Çalışma izinleri olan Suriyeli göç-men sayıları aşaŞıdaki çizelge de görülmektedir.32 16 ocak tari-hinde RG yayınlanan Geçici koruma altındakilerin çalışma izin-leri hakkındaki yönetmelikten yararlananların sayısı hakkında bir bilgiye ulaşılamamıştır.

Çizelge 7Çizelge 7Çizelge 7Çizelge 7.... Son Son Son Son Dönem Dönem Dönem Dönem Suriyelilerin Suriyelilerin Suriyelilerin Suriyelilerin Çalışma şzni Başvuru Çalışma şzni Başvuru Çalışma şzni Başvuru Çalışma şzni Başvuru ve ve ve ve şzişzişzişzinnnnleri leri leri leri

2016*2016*2016*2016* şzişzişzişzin Sn Sn Sn Saaaayısıyısıyısıyısı Suriye Uyruklu 6.586 Toplam 38.361

Yasalaşması beklenen Yabancılar şstihdam kanunu ise33 4817

sayılı Yabancıların çalışma izinleri kanununa göre bazı deŞişik-likler getirilmiştir.

Suriyeli göçmenlerin bir bölümünün de baŞımsız olarak ça-lıştıkları görülmektedir. Bunların daha çok küçük esnaf olarak faaliyet göstermeleri aynı alanda faaliyet gösteren yerli esnaf için ciddi bir rekabet sorunu oluşturmaktadır. Bu yeni göçmenlerin vergilenmeleri konusunda gösterilen hoşgörü gerginlik unsuru olmaya aday gözükmektedir. Bu işyerlerini işletenlerin dil bilgi-leri nedeni ile onlardan alışveriş yapanlar da kendi vatandaşları olmaktadır. Bu ve benzeri örnekler çoŞu zaman Türkiye’den Al-manya’ya giden işçi göçünü ve orada oluşturdukları ticari aŞları akla getirmektedir.

Sonuç olarak, Türkiye’ye gelmek zorunda kalan Suriyeli ve diŞer göçmenlerin savaştan kaçma dışında insani yaşam koşulla-rının kaybolması yada gelir beklentileri nedeni ile buraya geldik-lerini biliyoruz. Türkiye’nin son dönemde Suriye’ye yönettiŞi dış politika buradan daha fazla göçmenin gelişinde tayin edici ol-muştur. Ancak bunun dışında birçok saik göçmenlerin işgücüne katılmak için ülkeye gelişlerinde etkili olmaktadır. Bu göçmenle-

–––––––––––––––––––––– 32 Haziran 2016 tarihi itibarı ile ÇSGB müsteşar yardımcısı Ali Kemal Sayın’dan alınan

bilgi notudur. 33 Bu tasarı Meclise 2015 %ubat ayında TBMM sevk edilmiştir. (http://www2.tbmm.

gov.tr/d26/1/1-0727.pdf) erişim tarihi: 11.08.2016.

Page 136: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Zor Zamanlarda Emek: Çalışma Yaşamının Güncel Sorunları

142

rin iş piyasalarına katılmalarının ortaya koyacaŞı başta gelir ve sosyal güvenlik ve insanca yaşam gibi hakların, sadece merhamet cömertlik veya komşuya yardım çerçevesinde ele alınmasının ye-tersizliŞi açıktır. Bu nedenle yapılacak düzenlemeler hak temelli ve Suriyeli ve diŞer göçmenlerin eşit haklara kavuşturulması zo-runluluŞu çalışma hayatına dahil olanlarla muhtemelen yakın ge-lecekte dahil olacaklar arasında çatışma alanlarını azaltması bek-lenebilir.

KaynakçaKaynakçaKaynakçaKaynakça

AFAD Brifing notları, Kasım 2014. AFAD (2013), Türkiye’deki Suriyeli SıŞınmacılar Saha Araştırması So-

nuçları. Akdeniz E. (2014) Suriye Savaşının Gölgesinde Mülteci şşçiler, Evren-

sel Yayınları, şstanbul. Aktaş M.T. (2015) “Ücret Odaklı Uluslararası şşgücü HareketliliŞinin

şşgücü Piyasalarına Etkileri”, Göç ve Mültecilik Dergisi, özel sayısı TESAM 2015/2.

Aslan, M. (2013) “Les ouvriers saisonniers kurdes travaillant a la cueillette des noisettes en Turquie” Revue Hommes et Migrations Sayı: 1301, ss. 129-136.

Bidinger S. (2015), Syrian Refugees and the Right to Work: Developing Temporary Protection in Turkey, in Boston University International Law Journal, Vol. 33: 223, ss. 223-249.

ÇaŞaptay S. (2014) The Impact of Syrian Refugees on Southern Turkey, The Washington Institute for Near East Policy.

ÇSGB http://www.csgb.gov.tr/media/3209/yabanciizin2015.pdf Çolak Y. (2015), Yeni Teşvik Sistemi ve %anlıurfa “KaracadaŞ Kalkınma

Ajansı” Erder S.(2010) “Düzensiz” Göç, Göçmen Korkusu ve Çelişen Tepkiler,

“Türkiye’ye Uluslararası Göç”, Kitap yayınevi, şstanbul. ErdoŞan M. (2014), Türkiye’deki Suriyeliler: Toplumsal Kabul ve

Uyum Araştırması, Hacettepe Üniversitesi Göç ve Siyaset Araştır-maları Merkezi Raporu.

ErdoŞan M-Ünver C (2015) Türk şş Dünyasının Türkiye’deki Suriyeli-ler Konusundaki Görüş,Beklenti ve Önerileri, TşSK no: 353.

Gaziantep Sanayi Odası “Ekovizyon 2014”, Gaziantep’in Ekonomik ve Sosyal Göstergeleri.

ş%KUR (2014), %anlıurfa şşgücü Piyasası Analiz Raporu. T.C GşGM (2015) Türkiye Göç Raporu.

Page 137: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Türkiye şşgücü Piyasasında Göçmenler ve Suriyeli şşçiler

143

Kalkınma Atölyesi (2016) Haz: S. DedeoŞlu “Türkiye’de Mevsimlik Ta-rımsal Üretimde Yabancı Göçmen şşçiler Mevcut Durum Raporu”

Kanat K. BuŞra ve Üstün K. (2015) Turkey’s Syrian Refugees: Toward Integration SETAV, Ankara.

Kirişçi K. (2014), MisafirliŞin Ötesine Geçerken: Türkiye’nin “Suriyeli Mülteciler” Sınavı, USAK (çev: S. Karaca).

ORSAM–TESEV (2015) “Suriyeli SıŞınmacıların Türkiye’ye Etkileri”, Rapor No: 195.

ORSAM (2015) “Suriyeli Mültecilerin Türkiye’ye Ekonomik Etkileri: Sentetik Bir Modelleme”, Rapor no: 196.

Öngel S. ve Tanyılmaz, K. (2013) Türkiye Ekonomisinde Küresel Kriz Karşısında Sermayenin Tepkisi: şşçilerin Artan Sömürüsü, DşSK-AR.

Özerdem A. (2015), Turkey urgently needs to integrate its Syrian refugees, http://theconversation.com/turkey-urgently-needs-to-integrate-its-syrian-refugees-35984 erişim: 22/05/2015

SABR şstatistik Araştırmaları ve Kamu Politikaları Merkezi MDN (2015), Suriyeli Türk Uyumu.

TÜşK Nüfus ve Konut Araştırması, 2011. TÜşK, şl Bazında şşgücü Göstergeleri (2011, 2012, 2013 yılları). TÜşK, Seçilmiş Göstergelerle Kilis 2013. Uluslararası OrtadoŞu Barış Araştırmaları Merkezi (IMPR) (2012), “Tür-

kiye ile Suriye Arasındaki Krizin Hatay ve Gaziantep Ekonomileri Üzerine Etkileri” Rapor no: 12.

Page 138: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında
Page 139: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Türkiye şşgücü Piyasasında Göçmenler ve Suriyeli şşçiler

145

şKşNCş BÖLÜM

EMEK HAREKETş VE SENDşKACILIK

Page 140: 01-Zor Zamanlarda Emek-01...milli gelirin düştüŞü 1998-2002 yıllarında ücret payı, çok sınırlı (yıllık %0,1 oranında) bir yükselme göstermiştir. şstihdamın yapısında

Zor Zamanlarda Emek: Çalışma Yaşamının Güncel Sorunları

146