,º vPº º - MEB

24
Hücre döngüsü Hücre bölünmesinin başlangıcından onu takip edecek bir sonraki hücre bölünmesinin başlangıcına kadar geçen süre hücre döngüsünü ifade eder. Hücre döngüsü, oldukça uzun bir hazırlık safhası ( interfaz ) ve esas olarak bölünmeyi ifade eden mitotik fazdan ibarettir. İnterfaz evresi hücre döngüsünün yaklaşık olarak %90 lık kısmını ifade ederken, mitotik evre çekirdek ve sitoplazma bölünmesinin toplamını ifade etmektedir. İnterfaz Hücre elemanlarının sentezlendiği ve hücre büyümesinin gerçekleştiği evredir. İnterfaz ; G 1 S ( DNA’nın eşlendiği evre ) ve G 2 olmak üzere 3 evreden oluşmaktadır.

Transcript of ,º vPº º - MEB

Page 1: ,º vPº º - MEB

Hücre döngüsü

Hücre bölünmesinin başlangıcından onu takip edecek bir sonraki hücre bölünmesinin başlangıcınakadar geçen süre hücre döngüsünü ifade eder. Hücre döngüsü, oldukça uzun bir hazırlık safhası( interfaz ) ve esas olarak bölünmeyi ifade eden mitotik fazdan ibarettir.

İnterfaz evresi hücre döngüsünün yaklaşık olarak %90 lık kısmını ifade ederken, mitotik evre çekirdekve sitoplazma bölünmesinin toplamını ifade etmektedir.

İnterfaz

Hücre elemanlarının sentezlendiği ve hücrebüyümesinin gerçekleştiği evredir. İnterfaz ;

➢ G1

➢ S ( DNA’nın eşlendiği evre ) ve➢ G2

olmak üzere 3 evreden oluşmaktadır.

Page 2: ,º vPº º - MEB

G1 evresi

Moleküllerin ve hücre içi yapıların yoğun olarak sentezlendiği evredir.Bu evrede ribozom, mitokondri ve Golgi aygıtı gibi sitoplazmik organellerin sayısı iki katına çıkarılır.Çeşitli enzimler ve proteinler sentezlenir.Hücrede büyüme ve hacim artışı meydana gelir.Sentrozom organelinde mikrotübüller oluşur.Bu evrede, hücrede büyüme, enzim sentezi, ATP sentezi, sentrozom eşlenmesi ve protein sentezi gibibir takım metabolik faaliyetler gerçekleşir.G1 evresindeki hücreler DNA eşlenmesi için ya S fazına geçerler ya da G0 denilen ve tekrar hücredöngüsüne girmeden önce günlerce, aylarca hatta yıllarca kalacakları bir dinlenme döneminegirerler.G0 evresindeki hücreler metabolik olarak aktif olsalar da ancak yaralanma veya hücre ölümü gibi birhücre dışı sinyal aldıklarında bölünme yeteneklerini tekrar kazanırlar.

S evresi

DNA’nın kendini eşlediği, yani replikasyon olayının gözlendiği evredir. Bu evrenin sonunda hücrenin genetik materyali iki katına çıkarılmıştır. DNA kromatin ağ şeklinde olduğundan kromozom yapısı gözlenemez. Bu evrede hücrenin büyümesi devam etmektedir.

G2 evresi

Hücrede protein sentezinin hızlandığı, bölünme için gerekli elemanların oluşturulduğu ve hücrenin büyümeye devam ettiği evredir. G1 ve G2 evreleri mitoz öncesi ve sonrası hücreye büyümesi için gereken zamanı sağlaması açısından önemlidir. Çekirdek zarının erimesi için gereken proteinler oluşturulur.

Page 3: ,º vPº º - MEB

Mitotik Evre ( M )

Hücre bölünmesini ifade eden mitotik evre, çekirdek bölünmesi ya da diğer adıylakaryokinezin görüldüğü mitoz ve onu izleyen sitoplazma bölünmesi ya da diğer bir ifadeylesitokinezden ibarettir.

Çekirdek Bölünmesi ( Karyokinez, Mitoz )

Protein sentezi dâhil birçok metabolik faaliyetin geçici olarak durdurulduğu, birbirindenkesin sınırlarla ayrılamayan 4 evrede meydana gelen aşamadır. Bu evreler sırasıyla

ProfazMetafazAnafaz veTelofaz

olarak sıralanabilir.

Page 4: ,º vPº º - MEB

Profaz

İlk evrelerde çekirdek içinde ince uzun kromatiniplikleri halinde görülen DNA, yavaş yavaş helezonşeklinde kıvrılarak kalınlaşmaya başlar ve görünürhale geçer.

Bu evrede her bir kromozom birbirinin kopyası olaniki kardeş kromatidden ibaret vaziyettedir.

Kardeş kromatidler, birbirlerine sentromer denenbölgelerden bağlanmışlardır. Her bir kardeşkromatid, sentromer bölgesinde kinetokor olarakadlandırılan özel protein taşır.

Bu evrede, interfazda eşlenen sentrioller hücrenin karşılıklı kutuplarına doğruhareketlenmeye başlarken aralarında iğ iplikleri oluşmaya başlar.

Kromozomların iğ iplikleri tarafından tutulabilmesi için çekirdek zarı erimeye başlar veçekirdekçik kaybolur.

Page 5: ,º vPº º - MEB

Metafaz

Sentrioller hücrenin karşılıklı kutuplarına taşınmıştır.

Sentromer bölgesinden iğ ipliklerine bağlanan kromozomlar hücrenin ekvatoral düzlemine yerleşmiştir.

Artık kardeş kromatidler hücrenin karşılıklı kutuplarına çekilmeye, ata hücrenin sahip olduğu genetik bilgiyi iki kopya halinde yavru hücrelere aktarmaya ve sonrasında kromozom olarak adlandırılmaya hazırdırlar.

Kromozomların en belirgin şekilde gözlendiği evre metafazdır.

Her bir kromozomun sentromeri aynı anda bölünür ve kardeş kromatidler birbirlerinden ayrılır.

Artık her bir kromatid, kopyası ve kardeşi olan diğer kromatidden ayrılmış ve hücrenin karşılıklı kutuplarına doğru harekete geçmiştir.

Bu evreden sonra adlandırma artık kromozom şeklinde yapılacaktır.

İğ ipliklerinin boyları yaklaşık olarak başlangıçtaki uzunluklarının 5 te birine düşer.

Kromozomlar hücrenin karşılıklı kutuplarına ulaştığında bu evre sona ermiş olur.

X ışınları kromozomların sentromer bölgelerini tahrip ettiğinden kromozomların karşılıklı kutuplara gitmesine engel olmakta ve kanserli dokuların tedavisinde bu amaçla kullanılmaktadır.

Anafaz

Page 6: ,º vPº º - MEB

Hücrenin kutuplarına ulaşan kromozomlar, yavaş yavaş kromatin ağ şekline dönüşmeye başlar.

Çekirdekçik ve çekirdek zarı yeniden oluşmaya başlar.

İğ iplikleri kaybolur ve çekirdek bölünmesinin tamamlanmasıyla hücre artık sitokineze doğru ilerler.

Telofaz

Page 7: ,º vPº º - MEB

Sitoplazma bölünmesi ( Sitokinez )

Mitotik evrenin ikinci kısmı, çekirdek bölünmesini takip eden sitoplazma bölünmesidir.Sitokinezin de gerçekleşmesiyle, genetik materyali ana hücre ile aynı olan iki yavruhücrenin oluşturulması gerçekleştirilmiş olur.

Hayvansal hücrelerde sitokinezin ilk işareti, hücre yüzeyinde metafaz sırasında ortayaçıkmış olan düzleme yakın bir yerde çok derin olmayan bir yarığın oluşmayabaşlamasıdır. Bu oluğun sitoplazmaya bakan kısmında, miyozin proteinleri ile bir aradabulunan aktin mikrofilamentlerinin oluşturduğu kasılabilme yeteneğine sahip bir halkamevcuttur.

Aktin ve miyozin, kas kasılması ve diğer hücrehareketlerinden sorumlu proteinlerdir.

Bölünme oluğu, atasal hücre ikiye bölünerekbirbirlerinden tamamen ayrılmış iki hücre oluşuncayakadar ilerler.

Page 8: ,º vPº º - MEB

Bitki hücrelerinde sitokinez, hayvan hücrelerinden farklı şekilde gerçekleşir. Bu hücrelerdebölünme oluğu oluşumu gözlenmez.

Bunun yerine, telofaz sırasında Golgi aygıtından kaynaklanan vesiküller ( kesecikler ),mikrotübüller boyunca ilerleyerek hücrenin ortasında bir hücre plağı oluştururlar.

Vesiküller içinde taşınan hücre duvarı materyalleri, hücre plağında birikir ve böylece duvarbüyür. Hücre plağı, bunun çevresindeki zarın plazma zarına kaynaşmasına kadar devameder.

Böylece her biri kendi plazma zarına sahip iki yavru hücre oluşur.

Bu arada iki yavru hücre arasında hücre plağının içerdiği maddelerden oluşan bir duvarteşekkül etmiş olur.

Page 9: ,º vPº º - MEB

Hücre Döngüsünün Düzenlenmesi

Bir bitki ya da hayvanın değişik vücut kısımlarındaki hücrelerinin bölünme hızı vezamanlaması canlının büyümesi, gelişmesi ve hayatta kalabilmesi için kritik önemesahiptir.

Örneğin insandaki epitel hücreleri yaşam süresi boyunca sık sık bölünme geçirirken,karaciğer hücreleri bölünme yetenekleri saklı kalmak kaydıyla bu yeteneklerini ancak biryaralanma durumunu tamir etmek amacıyla kullanmaktadır. Bunların yanındaolgunlaşmış sinir ve kas hücreleri yetişkin insanda hiç bölünme geçirmezler.

Page 10: ,º vPº º - MEB

Hücre döngüsündeki bu farklılıklar, hücredeki moleküler düzeyde düzenlemenin bir sonucudur.

Başlangıçta, hücre döngüsünü yürüten şeyin döngüdeki kademelerin birbirini tetiklemesiolduğu düşünülüyordu. Yani tamamlanan her bir evre, kendinden sonra gelen evreninbaşlamasını tetikliyordu.

Ancak memeli hücresi kültürleri ile yapılan deneyler bu hipotezin doğru olmadığını ortayakoymuş, hücre döngüsünün sitoplazmada mevcut kimyasal sinyallerle düzenlendiği sonucunaulaşılmıştır.

Bu deneylerde temelde yapılan şey, hücre döngüsünün farklı kademelerinde olan iki hücreninortak bir sitoplazmaya sahip iki çekirdekli bir hücre olarak kaynaştırılmasıdır.

Örneğin, kaynaştırılan iki hücreden birisi G1, diğeri S fazında ise S fazındaki hücreninsitoplazmasında bulunan kimyasal moleküller, G1 evresindeki hücrenin hemen S evresinegeçmesine sebep olur.

Ya da M evresindeki bir hücre ile G1 evresindeki hücre kaynaştırılırsa G1 evresindekihücreye ait çekirdek hemen kromatinini yoğunlaştırarak M evresine geçer.

Bu ve diğer deneyler, hücre döngüsündeki ardışıkolayların ayrı bir hücre döngüsü kontrol sistemitarafından yönetildiklerini göstermiştir.

Hücre döngüsündeki bir kontrol noktası, dur veyadevam et sinyallerinin döngüyü düzenleyebildiği kritiknoktalardır.

Bu sinyaller, ulaşılan noktaya kadar tamamlanmış olankritik hücresel süreçlerin doğrulukla gerçekleşipgerçekleşmediğini ve dolayısıyla hücre döngüsünündevam edip edemeyeceğini rapor ederler.

Hücrenin içinden olduğu gibi dışından gelen sinyalleride tescil eden kontrol noktaları temel olarak G1, G2 veM fazlarında bulunmaktadır.

Birçok hücre en önemli kontrol noktası G1 kontrol noktasıdır. Burada devam et sinyalini alan hücre döngününileriki kademelerine ilerleme imkânı bulur. Ancak dur sinyaliyle karşılaşan hücre döngüden çıkar ve G0 adıverilen özel bölünmeme durumuna geçer. Örneğin insan vücudundaki sinir ve kas hücreleri bölünmezkenkaraciğer hücreleri bölünme yeteneklerini ancak tamir amaçlı kullanmaktadır.

Page 11: ,º vPº º - MEB

Hücre döngüsündeki kontrol noktalarının ve kontrol mekanizmasının tam olarakanlaşılabilmesi için bu mekanizmada görev yapan moleküllerin ve bunların işleyişininanlaşılması ön koşuldur.

Hücre döngüsünü kontrol eden moleküllerin miktar ve aktivitelerindeki ritmikdalgalanmalar, hücre döngüsündeki ardışık olayların hızını belirler. Bu temel düzenleyicimoleküller, iki temel protein tipindedir.

Bunlardan birincisi, diğer protenleri fosforile ederek onları aktif ya da inaktif hale getirenprotein kinaz enzimleridir.

Protein kinaz enzimleri hücrede genel olarak belli bir derişimde bulunurlar. Hücredöngüsünün değişik kademelerinin düzenlenmesini sağlayan esas faktör ise normaldeinaktif formda bulunan protein kinazları aktif hale getiren siklin proteinleridir.

Siklin proteinlerine bu ismin verilmesi,hücre döngüsü sürecinde miktarlarınınzaman zaman artıp belli zamanaralıklarında ise düşmesindenkaynaklanır.

Bu yüzden kısaca hücre döngüsü siklinbağımlı kinazlar tarafından denetlenirifadesi kullanılabilir.

Page 12: ,º vPº º - MEB

Hücre döngüsünün G1 kontrol noktasında hücre yeterli büyüklüğe ulaşmışsa, ortamdayeterli besin ve büyüme faktörü var ise ve DNA’da hasar tespit edilmemişse hücreye devamet sinyali verilir.

G2 kontrol noktasında DNA hasarı ve hücrenin büyüklüğü kontrol edilir. DNA’nınreplikasyonu sırasında hasar meydana gelmiş ise bölünme durdurulur.

M kontrol noktasında ise iğ ipliklerinin sentromer bölgesindeki kinetokorlara bağlanıpbağlanmadığı kontrol edilmektedir. Burada henüz bağlanmamış vaziyette bulunankinetokorların ürettiği kimyasal sinyaller, metafazdan anafaza geçişi durdurur.

Bütün kromozomların iğ iplikleri tarafından tutulmasıyla dur sinyali ortadan kaldırılır. Busayede oluşacak yavru hücrelere eşit sayıda kromozomun ulaşması sağlanmış olur.

Page 13: ,º vPº º - MEB

Kanser hücreleri, vücudun kontrolmekanizmalarına normal şekilde cevapvermezler. Bu hücreler, aşırı derecede bölünmeksuretiyle diğer doku ve organları istila ederler.Normal hücre kültülerinde hücreleringereğinden fazla bölünmesini engelleyenyoğunluğa bağlı inhibisyon mekanizması,kanserli hücrelerin bölünmesine engel olamaz.

Bu hücreler, ya büyüme faktörlerini kendileri üretmekte, ya da büyüme faktörlerisinyallerini hücre döngüsü sistemine aktaran yolda bir anormallik taşımaktadırlar. Çeşitlietkenler sonucu kanserleşmiş hücre çoğu zaman vücut tarafından tanınır ve yok edilir.

Eğer dönüşüme uğramış olan hücre bağışıklık sistemi tarafından yok edilemezse, vücuttatümör ya da ur olarak adlandırılan hücre yığınlarının oluşmasına sebep olur.

Page 14: ,º vPº º - MEB

Kanser hücreleri büyümeyi uyaran proteinlerisentezleyen ya da hücre bölünmesini engelleyengenlerde ( tümör baskılayıcı gen ) mutasyonsonucunda ortaya çıkabilirler.

Yine insan genomundaki bazı genlerin proteinürünleri DNA hasarlarını kontrol edip düzelterekmutasyonların birikmesini önlerler. Buproteinleri şifreleyen genlerin aktivitesininbozulması kansere sebep olabilir.

Normal yapılı hücrelerde bazı proteinlerhücrelerin birbirine yapışmasını sağlayarakkontak inhibisyon denen bir mekanizma ilehücre bölünmesini kontrol altına almaya yardımeder. Kanserli dokularda hücreler arasıhaberleşme sistemi bozulmuştur ve hücrelerbirbirlerine yapışma eğilimi göstermezler.

İnsanda kanserleşmeye sebep olan temel faktörler şu şekilde sıralanabilir.

✓ Sigara, alkol ve uyuşturucu kullanımı,✓ Uzun süre ve tehlikeli saatlerde güneş altında kalma,✓ Aşırı dozda röntgen ışınına maruz kalma,✓ Bazı kimyasal maddeler ( katran, benzin, boya maddeleri, asbest vb )✓ Bazı virüsler✓ Hava kirliliği✓ Radyasyona maruz kalma,✓ Kötü beslenme alışkanlığı✓ Genetik yatkınlık

Çevresel faktörlerle ( radyasyon, kimyasal maddeler vb. ) en çok oranda temasta olan doku çeşidi epitel doku olduğu için kanser türleri arasında %90 gibi önemli bir oranı bu dokunun kanserleşmesi oluşturmaktadır.

Page 15: ,º vPº º - MEB

Kanser hücreleri, besin maddeleri ile desteklendiklerinde sonsuz sayıda bölünebilirler vebu bakımdan ölümsüz kabul edilirler. Örneğin rahim ağzı kanserinden ölen Henrieta LACKSisimli kişinin hücreleri 1951 yılından beri hücre kültürlerinden üretilmekte ve bu hücrelerüzerinde kanser çalışmaları yapılmaktadır. Konu edilen hücreler HE-LA hücreleri olarakbilinmektedir.

Eğer kanserleşen hücrenin bölünmesiyle oluşan hücre yığını oluştuğu noktada kalıyor isebu tür tümörlere iyi huylu ya da belign tümör, eğer oluşan hücre yığınından bazı hücrelerkoparak kan ve lenf yoluyla diğer doku ve organlara taşınıp buralarda da yeni hücreyığınları oluşturuyorsa ( yani metastaz yapıyorsa ) bu tip tümörlere de kötü huylu ya damalignant tümör adı verilmektedir.

Birçok hastalıkta olduğu gibi kanserde de erken teşhis çok önemlidir. Açıklanamayan kilokayıpları, ateş, halsizlik, ağrı, ciltte görülen değişiklikler, normal olmayan kanamalar,dışkılama ve idrar alışkanlığında değişiklikler ( uzun süreli kabızlık ), öksürük ve horlama( akciğer ve gırtlak kanserleri ) ve ben ya da siğillerin büyüklük ve renklerindeki değişimlerkanser belirtisi olabilir.

Page 16: ,º vPº º - MEB

Bir ata canlıdan mayoz bölünme ile gamet oluşumu, döllenme süreçleri olmaksızın genetik yapısı ata canlıyla aynı olan yeni fertlerin oluşturulmasına eşeysiz üreme denir. Eşeysiz üreme sonucu oluşan yavru bireyler ata canlı ile genetik farklar taşıyorsa bunun sebebi mutasyonlardır. Eşeysiz üremenin temelinde mitoz bölünme yattığından bu tip üremeyle kalıtsal çeşitliliğin sağlanması mümkün olmaz. Dolayısıyla yeni oluşan yavru bireylerin çevreye uyum yetenekleri de ata birey ile aynı olur. Bu anlamda düşünüldüğünde eşeysiz üremenin türün çevreye uyumuna katkı sağlamaması bir dezavantaj gibi görünebilir. Ancak, organizmanın hızlı bir şekilde çoğalabilmesine imkân sağlaması ve genetik açıdan değerli bir kombinasyonun değişime uğramadan yeni bireylere aktarımını sağlanması açısından eşeysiz üreme son derece önemlidir. Genel olarak eşeysiz üreme, tek hücreli canlılarda, sünger, sölenter gibi bazı omurgasız hayvanlarda, mantarlarda ve bazı bitkilerde görülür.

Page 17: ,º vPº º - MEB

Eşeysiz üreme; İkiye bölünme Tomurcuklanma Sporla üreme Vejetatif üreme Rejenerasyon Partenogenez gibi farklı şekillerde gerçekleşebilir.

Üstün kalıtsal varyasyonları koruması

Kısa sürece çok birey oluşumuna imkan sağlaması

Şartları değişken olmayan ortamlarda türün devamlılığına olan katkısı

Tür içi varyasyonlar ortaya çıkarmaması

Türün değişen ortam koşullarına uyum ( adaptasyon ) yeteneğine katkı sunmaması

İkiye Bölünme Temeli mitoz bölünmeye dayanan en basit üreme şeklidir. Bölünmenin olabilmesi için hücrenin belli bir büyüklüğe ulaşması gerekmektedir. Bölünme, canlı türüne bağlı olarak farklı noktalardan başlayabilir.

Bölünme, Paramecium’da enine, Euglena’da boyuna gerçekleşirken, Amip herhangi bir eksen boyunca bölünebilir.

Page 18: ,º vPº º - MEB

Bakteri türleri için bölünmenin süresi değişiklik gösterse de Escherichia coli bakterisi, uygun ortamı bulduğunda ortalama olarak 20 dakikada bir bölünür. Bunun için öncelikli olarak haploid ve dairesel yapıda olan bakteri DNA’sı eşlenir. Daha sonra bölünme gerçekleştirilerek bakteri sayısı artırılmış olur. Bakterilerin bölünmesinde iğ ipliği oluşumu gözlenmez. Bölünme sonucu oluşan yeni hücrelerde kalıtsal materyaller nicelik ve nitelik bakımından birbirinin aynısıdır ancak hücrelerin sitoplazma miktarı ve içerikleri farklı olabilir.

Tomurcuklanma Bu tip üreme biçimi, bira mayasında, hidra - mercan gibi sölenter türlerinde ( omurgasız hayvanlarda ) görülür. Bu tip üreme şeklinde, ana canlının vücudunda gelişen küçük bir çıkıntı gelişerek yeni bir canlıyı oluşturur. Oluşan yeni canlı ata canlıdan ayrılıp serbest şekilde yaşayabileceği gibi ata canlı üzerinde kalarak koloni de oluşturabilir. Sölenterlerde, polip ve medüz olmak üzere iki yaşam formu mevcuttur. Bazı türlerin hayat döngülerinde polip ve medüz formları birbirini takip ederken, bazı türlerin hayat döngülerinde sadece bu formlardan birine rastlanır. Hidra polip formundadır ve tomurcuklanarak çoğalabilir. Deniz anası olarak adlandırdığımız türler medüz formunda olup tomurcuklanma ile üremezler.

Page 19: ,º vPº º - MEB

Sporla üreme Canlılarda görülen eşeysiz üreme biçimlerinden biri de sporla üremedir. Bazı bir hücreli canlılardan ( Plasmodium malaria ) mantarlara, tohumsuz bitkilere ( kara yosunu, eğrelti otu ) kadar çeşitli canlı gruplarında sporla üremeye rastlamak mümkündür. Sporla üreme, olumsuz koşullara dayanıklı, sağlam bir örtü ile kaplı olan ve spor olarak adlandırılan özelleşmiş hücrelerle olur. Sporlar uygun koşullarda gelişerek yeni canlıyı oluşturur. Sporlar, bazı canlı gruplarında ( diploit kromozom sayısına sahip olanlarda ) mayoz bölünme sonucunda, bazı canlı gruplarında ise ( haploit kromozoma sahip olanlarda ) mitoz bölünme sonucu oluşturulmaktadır. Mayoz bölünme sonucunda oluşan sporlara eşeyli spor, mitoz bölünme sonucu oluşan sporlara ise eşeysiz spor adı verilir. Eşeyli sporların üreme hücreleri olan gametlerden temel farkı döllenmeye gereksinim duymadan yeni bir birey oluşturabilme yeteneğinde olmalarıdır.

Sporla üreyen canlıların yaşam döngüsünde eşeyli ve eşeysiz üremenin birbirini takip etmesine döl değişimi ( metagenez ) denir. Metagenezde haploid ve diploid evredeki canlıların çok hücreli olma şartı vardır.

Page 20: ,º vPº º - MEB

Vejetatif üreme Yüksek yapılı bitkilerde görülen, mitoz bölünme ve yenilenme esasına dayanan üreme şeklidir. Ana bitkiden ayrılan bir doku parçasından yeni bir birey oluşması şeklinde tanımlanabilir. Vejetatif üreme, tohumla üretilmesi mümkün olmayan muz, çekirdeksiz üzüm, kavak, söğüt gibi bitkiler bu yolla üretilebilir. Vejetatif üreme, tarımsal değeri olan bitkilerin kısa sürede ve mevcut genetik kombinasyonunu bozmadan üretilmesi açısından son derece değerli ve önemlidir. Bu üreme şeklinde bitkinin kök, gövde veya yaprağı yeni bir ferdi oluşturabilir. Vejetatif üremenin çeşitleri aşağıdaki gibi sıralanabilir.

Çelikleme Daldırma Aşılama Doku kültürü

Sürünücü gövde Yumru gövde Rizom gövde Soğan

Page 21: ,º vPº º - MEB

Sürünücü gövde ile üreme Bu tip vejetatif üremede, bitki gövdesinin toprağa temas ettiği farklı noktalardan yeni fertler gelişmektedir. Çilek bitkisi sürünücü gövdesi ( stolon ) ile vejetatif üreyen bitkilere güzel bir örnek teşkil eder.

Yumru gövde ile üreme Patates, yer elması gibi bitkilerin depo organları olan yumru gövdelerinde, nodyum ya da göz olarak nitelendirilen kısımlarından çok sayıda yeni bitki oluşabilir.

Bundan başka, soğan, lale, sümbül, sarımsak gibi bitkilerin yassı gövdelerindeki gözler de gelişerek yeni canlı oluşumuna kaynaklık eder.

Rizom ile üreme Toprak altı gövdesi olarak nitelendirebileceğimiz rizomların gelişmesiyle genetik yapısı ata birey ile aynı olan yeni bireyler gelişir. Bu tip üreme şekline ayrık otu, süsen ve zencefil bitkileri örnek verilebilir.

Çelikle üreme Birçok bitkinin vejetatif yoldan üretilmesinde çelikleme ya da daldırma yöntemleri kullanılmaktadır. Çelikleme yönteminde ana bitkiden ayrılan bir parçadan yeni bitki oluşumu gerçekleşirken, daldırma yönteminde yeni bitki oluşumuna kaynaklık edecek bitki kısmı ana bitkiden ayrılmadan toprağa daldırılarak yeni bir fert elde edilir. Kavak, söğüt, asma, erik ayva gibi bitkilerin dallarından kesilen ve çelik adı verilen çubuklar toprağa konulduklarında önce su ve mineral ihtiyaçlarını karşılamak üzere köklenir, ardından ise yeni bir fert oluştururlar.

Page 22: ,º vPº º - MEB

Daldırma yönteminde ise, ana bitkinin genç bir dalı uç kısımları hava ve ışık alacak şekilde bükülerek toprağa gömülür. Gömülen kısım köklendiğinde yeni bir birey elde edilmiş olur. Portakal, mandalina, fındık, asma, böğürtlen ve ahududu gibi bitkilerin üretiminde bu teknikten faydalanılabilir.

Çelikle üretimin bir başka yolu ise aşılamadır. Aşılamanın temel farkı ise bitkiden kesilen kısmın toprağa gömülmeyip başka bir bitki ferdi üzerine eklenmesidir. Aşılamada, üzerine bitki kısmının ekleneceği bireye anaç, anaç üzerine eklenen bitki kısmına ise aşı denir. Aşılamadaki temel maksat, farklı bireylerin ( aynı türün farklı iki bireyi ya da yakın akraba türlere ait iki farklı birey ) üstün özelliklerinin tek bir bitki üzerinde toplanmasını sağlamaktır. Örneğin meyve verimi yüksek aşı, topraktaki hastalık etkenlerine dirençli anaca eklenerek tarımsal avantaj sağlanmaya çalışılır.

Bitkilerin vejetatif üreyebilme özelliğinden yararlanılarak doku kültürleriyle bitkiler çoğaltılabilmektedir. Bitki doku kültürü yöntemi kaybolmakta olan türlerin korunması, üretilmesi zor olan türlerin çoğaltılması ve ticari önemi olan bitkilerin çok sayıda elde edilmesi gibi amaçlarla kullanılmaktadır. Doku kültürü; steril şartlar ve yapay bir besin ortamında bitkinin hücre, doku veya organ gibi kısımlarından yeni doku, bitki ya da bitkisel ürünlerin üretilmesidir. Doku kültürü tekniği ile istenilen özelliklere sahip bitkilerin yüzlerce, hatta binlerce kopyası oluşturulabilir. Bir çeşit klonlama olan bu teknikten mısır, buğday, pirinç, soya fasulyesi gibi bitkilerin ıslah çalışmalarında faydalanılmaktadır. Ayrıca melez orkide, manolya, gül, zambak gibi değerli süs bitkilerinin hızlı çoğaltılmasında da doku kültürleri kullanılır.

Page 23: ,º vPº º - MEB

Rejenerasyon ( Yenilenme ) Bazı canlılarda kopan vücut kısımlarının da kendisini tamamlayarak yeni bir bireye dönüşmesi eşeysiz üreme biçimi olarak kabul edilir. Çeşitli sebeplerle kopan vücut kısımlarının yeniden yapılandırılması olayına rejenerasyon ya da yenilenme denir. Bitkilerin rejenerasyon yetenekleri hayvanlardan çok daha fazladır. Hayvanlarda türün gelişmişlik derecesi arttıkça rejenerasyon yeteneği azalır. Farklı canlılarda rejenerasyon, sistem, organ ya da doku seviyesinde gerçekleşebilir. Yassı soluncanlardan Planaria, ve derisidikenlilerden Deniz yıldızında yenilenme sistem düzeyinde olduğu için bu tür canlılar için rejenerasyon eşeysiz üreme olarak kabul edilir. Yengeç, semender, kertenkele gibi bazı canlılarda ise yenilenme organ seviyesindedir. Kertenkele kopan kuyruğunu, semender kopan bacağını, yengeç ise kopan çenesini yenileyebilir. Ancak kopan bu parçalardan yeni bir fert gelişemez. Gelişmiş yapılı omurgalılarda ve insanda yenilenme doku seviyesinde gerçekleşmektedir. İnsanda dil ve karaciğerde gerçekleşen yenilenme ve kırılan kemiğin onarımı bu kapsamda değerlendirilebilir.

Partenogenez Döllenmemiş yumurtadan birey gelişmesi sürecine partenogenez denir. Çoğunlukla eklembacaklılardan arılarda, su pirelerinde, bazı kelebeklerde, yaprak bitlerinde ve karıncalarda görülür. Bunların dışında partenogenez, omurgalılardan bazı balık, kurbağa, sürüngen ve kuş türlerinde de gözlenebilir. Omurgalılardan Kafkas kertenkelesi ( Lacerta saxicola ) partenogenetik olarak çoğalan canlılara örnek verilebilir. Tavuk yumurtalarının 10 binde birinde döllenme olmaksızın horoz meydana gelebilir. Arılarda erkek arılar partenogenezle oluştukları için haploid ( n ) kromozomlu, dişi arılar ise döllenme ile oluştukları için diploid ( 2n ) kromozomludur. Döllenmiş yumurtalardan polen ile beslenenleri işçi arıları oluştururken, arı sütü ile beslenenleri kraliçe arıyı oluşturur.

Page 24: ,º vPº º - MEB

Arılarda eşeysel olarak verimli olan kraliçe arı hayatı süresince bir kez erkek arı ile çiftleşir. Bu esnada aldığı spermleri vücudundaki bir kesede depolar. Yumurtlama esnasında bu kesenin kapağı açılırsa dışarı atılan yumurta döllenir ve 2n kromozomlu zigot oluşur. Bu zigottan gelişecek bireyin dişi olacağı kesindir. Ancak zigot gelişimi süresince arı sütü ile beslenirse kraliçe arıya, polen ile beslenirse işçi arıya dönüşecektir. Yumurta atılırken kesenin kapağı açılmaz ise döllenmemiş yumurtanın gelişmesiyle haploid kromozom sayısına sahip erkek arı oluşur. Erkek arılarda spermler mitoz bölünme ile oluşturulur.