Ğ İ Ğİ UZMANLIK TEZ İ · Kentsel arkeoloji terimi, II. Dünya sava şından sonra yeniden in...
Transcript of Ğ İ Ğİ UZMANLIK TEZ İ · Kentsel arkeoloji terimi, II. Dünya sava şından sonra yeniden in...
T.C.
KÜLTÜR ve TUR İZM BAKANLI ĞI
KÜLTÜR VARLIKLARI VE MÜZELER GENEL MÜDÜRLÜ ĞÜ
KENTSEL DOKU İÇERİSİNDE BULUNAN ARKEOLOJ İK ALANLARIN
KORUNMASI VE FARKLI YÖNLERDEN DE ĞERLENDİRİLMESİ:
İZM İR AGORA ÖRNEĞİ
UZMANLIK TEZ İ
Cansu YILMAZ
MART- 2010
İZM İR
T.C.
KÜLTÜR ve TUR İZM BAKANLI ĞI
KÜLTÜR VARLIKLARI VE MÜZELER GENEL MÜDÜRLÜ ĞÜ
KENTSEL DOKU İÇERİSİNDE BULUNAN ARKEOLOJ İK ALANLARIN
KORUNMASI VE FARKLI YÖNLERDEN DE ĞERLENDİRİLMESİ:
İZM İR AGORA ÖRNEĞİ
UZMANLIK TEZ İ
Cansu YILMAZ
Tez Danışmanı
Kültür ve Turizm Uzmanı
Tayfun SELÇUK
MART - 2010
İZM İR
Cansu YILMAZ tarafından hazırlanan KENTSEL DOKU İÇERİSİNDE
BULUNAN ARKEOLOJİK ALANLARIN KORUNMASI VE FARKLI
YÖNLERDEN DEĞERLENDİRİLMESİ: İZMİR AGORA ÖRNEĞİ adlı bu tezin
Uzmanlık Tezi olarak uygun olduğunu onaylarım.
Tayfun SELÇUK
(Danışman)
Bu çalışma, jürimiz tarafından oy birliği / oy çokluğu ile Kültür ve Turizm
Uzmanı Tezi olarak kabul edilmiştir.
Adı ve Soyadı İmzası
Başkan : _____________________________________ ……………
Üye : ________________________________________ ……………
Üye : ________________________________________ ……………
Üye : ________________________________________ ……………
Üye : ________________________________________ ……………
......../….…/…………
Bu tez, Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür ve Turizm Uzman Yardımcılarının
Uzmanlık Tezlerini Hazırlarken Uyacakları Yazım Kuralları Yönergesiyle belirlenen
tez yazım kurallarına uygundur.
KÜLTÜR VE TURİZM UZMANLIK TEZ İNİN ÇOĞALTILMASI VE YAYIMI İÇİN İZİN BELGESİ
Tezi Hazırlayanın Adı Soyadı : Cansu YILMAZ
Tez Konusu : Kentsel Doku İçerisinde Bulunan Arkeolojik Alanların Korunması ve Farklı Yönlerden Değerlendirilmesi; İzmir Agora Örneği.
Tez Danışmanı : Tayfun SELÇUK
Kültür ve Turizm Uzmanlık Tez çalışmamın, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından yayımlanarak Milli Kütüphane ve İhtisas Kütüphanesinde her türlü elektronik formatta arşivlenmesini ve kullanıma sunulmasını kabul ediyorum.
…/…/2010
SINAV YETERLİK KOMİSYONUNA
BEYAN
Bu belge ile bu uzmanlık tezindeki bütün bilgilerin akademik kurallara ve
etik davranış ilkelerine uygun olarak toplayıp sunduğumu; ayrıca, bu kural ve
ilkelerin gereği olarak, çalışmada bana ait olmayan tüm veri, düşünce ve sonuçları
andığımı ve kaynağını gösterdiğimi beyan ederim.
.../03/2010 Cansu YILMAZ
Kültür ve Turizm Uzman Yardımcısı
i
ÖNSÖZ
Kontrolsüz ve hızla artan kentsel gelişim, kentsel arkeolojik katmanların
tahrip olmasına neden olmuştur. Tarihi kent merkezinde kalan arkeolojik alanların
yeniden yapılandırılarak ve işlevlendirilerek kente kazandırılması arkeolojik kültür
mirasımızın geleceğe taşınması bakımından oldukça önemlidir.
Bu çalışma ile, kent merkezinde bulunan kültür varlıklarının, arkeolojik ve
çevresel açıdan korunması, geliştirilmesi, değerlendirilmesi, tanıtılması, koruma
bilincin kazandırılmasının önemi, İzmir Agora örneği üzerinde incelenecektir.
Tez çalışmasında, kent dokusu içerisinde kalan arkeolojik alanlarda koruma
olgusu, kültürel bilincin oluşmasında korumanın önemi teorik olarak ele alınarak,
günümüz koşulları içerisinde kent merkezinde bulunan arkeolojik alanların
korunması konusunda yaşanılan sıkıntıların sebepleri ve neticeleri, ayrıca kent
merkezinde bulunan arkeolojik varlıkların korunmasında önemli yol almış olan
İtalya’nın koruma süreci incelenerek, araştırma sorununa dair uygulanabilir çözüm
önerileri getirilmeye çalışılacaktır.
Bu çalışmanın oluşturulmasında büyük katkısı olan, bana yol gösteren ve
yardımlarını esirgemeyen değerli danışmanım Tayfun SELÇUK’a, Agora Kazısı
Başkanı Yrd. Doç. Dr. Akın ERSOY'a ve tüm ekibine, İzmir Arkeoloji Müzesi, İzmir
Büyükşehir Belediyesi, Konak Belediyesi çalışanlarına, tez çalışması sırasında
anlayışları ve yardımları dolayısıyla değerli yöneticilerime ve katkısı olan tüm
arkadaşlarıma teşekkür ederim.
ii
İÇİNDEKİLER
ÖNSÖZ ..................................................................................................................... i
İÇİNDEKİLER ...................................................................................................... ii
KISALTMALAR D İZİNİ ....................................................................................... v
RESİMLER VE ŞEKİLLER D İZİNİ .................................................................. vi
GİRİŞ ....................................................................................................................... 1
BİRİNCİ BÖLÜM
KENT MERKEZ İNDE BULUNAN ARKEOLOJ İK ALANLARIN KORUNMASI
1. KENT MERKEZ İNDE BULUNAN ARKEOLOJ İK ALANLARIN KORUNMASI ......................................................................................................... 3 1.1. Kent Arkeolojisi-Kentsel Arkeoloji Tanımı ve Amacı .................................. 3
1.2. Kent Arkeolojisi Kavramının Doğuşu ve Gelişimi ....................................... 6
1.3. Kent Arkeolojisi Yöntemi ............................................................................. 8
1.4. Yasal Düzenlemeler ve Uluslararası Sözleşmeler........................................ 12
1.5. Türkiye’deki Yasal Süreç ............................................................................. 17
İKİNCİ BÖLÜM
AGORA
2. AGORA ............................................................................................................. 23
2.1. Agora’nın Yeri ve Önemi ............................................................................ 23
2.2. Agora Ören Yerinin Kazı Tarihçesi ............................................................. 27
2.3. Agora’nın Mimari Yapısı ve Önemli Bazı Kalıntılar .................................. 29
2.3.1. Bazilika ................................................................................................. 29
2.3.2. Batı Portiko ........................................................................................... 32
2.3.3. Doğu Yapısı ............................................................................................ 34
2.3.4. Graffiti ........................................................................................................ 34
iii
2.3.5. Faustina Kapısı ve Antik Cadde ............................................................... 35
2.3.6. Agora’da Kazılar Sonucu Ele Geçen Diğer Buluntular ............................ 36
2.4. Yapılan Restorasyon Çalışmaları ................................................................... 37
2.4.1. Kuzey Yapısı (Bazilika) ........................................................................... 38
2.4.2. Batı Portiko .............................................................................................. 38
2.4.3. Doğu Yapısı .............................................................................................. 39
2.4.4. Güney Yapısı ........................................................................................... 39
2.5. Yerel Yönetim Tarafından Yapılan Çalışmalar .................................................. 39
2.5.1. Agora ve Çevresi Koruma-Geliştirme ve Yaşatma Projesi ...................... 39
2.5.1.1. Agora ve Çevresi Koruma-Geliştirme ve Yaşatma Projesi’nin İlkeleri
ve Hedefleri ......................................................................................................... 41
2.5.1.1.1. İlkeler .......................................................................................... 41
2.5.1.1.2. Hedefler ...................................................................................... 42
2.5.1.2. Agora Arkeoloji ve Tarih Parkı İçerisinde Yer Alan Tescilli Yapılar ...... 43
2.5.1.3. Agora Arkeoloji ve Tarih Parkı Kentsel Tasarım Çevre Düzenlemesi .... 44
2.6. Agora ve Çevresine İlişkin Alınan İdari Kararlar ............................................ 46
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
AGORA ve ÇEVRESİ'NİN FARKLI YÖNLERDEN DE ĞERLENDİRİLMESİ
3. AGORA ve ÇEVRESİ'NİN FARKLI YÖNLERDEN
DEĞERLENDİRİLMESİ ..................................................................................... 50
3.1. Kurumlar Arası İli şkiler ............................................................................... 51
3.1.1. Yerel Yönetim ........................................................................................ 52
3.2. Ekonomik, Sosyal ve Eğitim Boyutu............................................................ 53
3.2.1. Ekonomik Boyutu .................................................................................. 53
3.2.2. Sosyal Boyutu ...................................................................................... 54
3.2.3. Eğitim Boyutu ..................................................................................... 56
3.3. Yayın ve Etkinlikler ..................................................................................... 57
3.4. Turizm ......................................................................................................... 57
3.4.1 Ziyaretçi Yönetimi ................................................................................. 59
3.4.2. Güvenlik Sorunu ................................................................................... 61
iv
3.5. Agora ve Çevresi’nde Kent Arkeolojisi Yönteminin Uygulanabilirliği ve
Öneriler ................................................................................................................ 62
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
İTALYA KORUMA MEVZUATI ve KENT ARKEOLOJ İSİ ÇALI ŞMALARI
4. İTALYA KORUMA MEVZUATI ve KENT ARKEOLOJ İSİ
ÇALI ŞMALARI ................................................................................................ 65
4.1.Yasal ve Yönetsel Çerçeve ....................................................................... 65
4.2 Kent Arkeolojisi Çalışmaları ................................................................... 67
4.2.1. Dokümantasyon ve Envanterleme Çalışmaları .................................. 71
4.2.2. Finansal Destek .................................................................................. 71
4.2.3. Sunum ................................................................................................ 72
DEĞERLENDİRMELER VE SONUÇ ................................................................ 75
KAYNAKÇA........................................................................................................... 81
ÖZET ....................................................................................................................... 85
ABSTRACT ............................................................................................................ 86
ÖZGEÇM İŞ ............................................................................................................ 88
v
KISALTMALAR D İZİNİ
agm. Adı geçen makale.
a.g.e. Adı geçen eser.
UNECSO United National Educational Scientific Organization
(Birleşmiş Milletler Bilim ve Kültürü Organizasyonu)
ICOMOS International Center for the Study of the Preservation and Restoration of
Cultural Property ( Uluslararası Kültürel Varlığın Korunması ve
Restorasyonu Çalışmaları Merkezi)
PPG16 Planning Policy Guide 16 (Planlama İlkeleri Klavuzu)
ICAHM International Committee for Archaeological Heritage Management
(Uluslararası Arkeolojik Alanların Yönetimi Komitesi )
vi
RESİMLER VE ŞEKİLLER D İZİNİ İkinci Bölümün Resim ve Şekilleri
Şekil 2.1. İzmir tarihi kent merkezinde yer alan tarihsel ve arkeolojik alanlar ..... 24
Şekil 2.2. Agora ve çevresi ..................................................................................... 25
Resim 2.3. Agora genel görünüm ............................................................................ 26
Şekil 2.4. Agora planı.............................................................................................. 28
Şekil 2.5. Agora ...................................................................................................... 29
Şekil 2.6. Bazilika .................................................................................................... 30
Şekil 2.7. Bodrum kat .............................................................................................. 31
Şekil 2.8. Bazilika plan ............................................................................................ 32
Resim 2.9. Bazilika bodrum kat ............................................................................... 32
Resim 2.10. Batı Stoadan genel görünüm ................................................................ 34
Resim 2.11. Batı Portiko .......................................................................................... 34
Resim 2.12. Koruma altına alınmış Graffito ............................................................ 35
Resim 2.13. Graffito ................................................................................................. 35
Resim 2.14. Faustina ............................................................................................... 36
Resim 2.15. Faustina Kapısı..................................................................................... 36
Şekil 2.16. Bazilika .................................................................................................. 38
Şekil 2.17. Agora ve Çevresi kamulaştırma çalışmaları .......................................... 46
Şekil 2.18. 1.ve 2. Derece Arkeolojik Sit Alanı sınırlarını gösteren 1/1000 ölçekli plan ............................................................................................................... 48
Şekil 2.19. 1/1000 ölçekli Agora ve çevresi koruma amaçlı revizyon imar planı .......................................................................................................................... 49
Üçüncü Bölümün Resimleri
Resim 3.1. Bodrum kat ............................................................................................ 60
Resim 3.2. Tanıtım levhası ...................................................................................... 60
Resim 3.3. Güvenlik levhaları .................................................................................. 61
Resim 3.4. Güvenlik levhaları .................................................................................. 61
vii
Dördüncü Bölümün Resimleri
Resim 4.1. Porta Leoni ............................................................................................. 72
Resim 4.2. Forum ..................................................................................................... 73
Resim 4.3. Colosseum .............................................................................................. 74
GİRİŞ
Açık hava müzesi niteliğinde olan ülkemiz topraklarında birçok değişik
uygarlıklar doğmuş, gelişmiş ve kültür birikimlerini bırakmışlardır. Tarihi kent
dokularının birçoğu kent merkezinde kalmaktadır. Köylerden kentlere göç sonucu
oluşan nüfus artışı ve hızlı kentleşme, kent merkezlerinde kalan bu uygarlıkların
izlerinin önemini kaybetme hatta yok olma tehlikesini beraberinde getirmiştir.
Ortak bir geçmişe sahip olmak toplumu birbirine bağlayan en önemli öğedir.
Yaşanılan yeri koruma bilinci, uygar olmanın bir göstergesi olarak kabul
edilmektedir.
Uzun yıllardır birçok uyarlığı barındırmış olan modern kentler, katmanlar
arasındaki değişimler sonucu oluşmuştur. Farklı dönemlere ait günümüze kadar
ulaşmış bu katmanlar arasındaki uygarlıkların izleri, kentlerin geçmişe ait
yaşamlarını anlamasına katkıda bulunmaktadır. Kent merkezinde bulunan varlıklar
kent kimliğini oluşturmakta, toplumların kültür bilincinin oluşmasını sağlamaktadır.
Fakat kentlerdeki hızlı yapılaşma ile oluşan düzensiz yapılaşma, kentlerdeki
arkeolojik mirasın yıpranmasına ve kent merkezinde bulunan arkeolojik alanların
önemini kaybetmesine neden olmaktadır.
Kentsel arkeoloji terimi, II. Dünya savaşından sonra yeniden inşa edilmek
istenen yıkıma uğramış Batı Avrupa kentlerinde yürütülen arkeolojik çalışmaları
tanımlamak için kullanılmaya başlanmıştır. Kentsel arkeoloji kavramı kentlerin
tarihsel gelişimini anlamaya çalışan bir bilimsel çalışma alanı olarak ortaya çıkmış,
diğer Avrupa ülkelerine ve dünyaya yayılmıştır.
2
İzmir kentinin arkeolojik, tarihsel ve kültürel kimliğini oluşturan Agora ve
çevresi bugün sosyal çöküntü alanı haline gelmiştir. Bu kapsamda arkeolojik, tarihi
ve kültür mirasını barındıran Agora ve çevresinin rehabilite edilerek sosyal çöküntü
alan olmaktan kurtarılması, koruma ve yeniden işlevlendirme ile geliştirilerek
yaşatılması, kentle ve kentliyle bütünleştirilerek kente kazandırılması gerekmektedir.
İzmir Agora ve çevresinin kentle, kentin geleneksel tarihi merkezi Kemeraltı ve diğer
arkeolojik alanları ile bütünleştirilmesi, kentin bu tarihi kültürel mirasın gelecekte de
yaşatılması ve kent yaşamına katılması, kültürel kimliğimizin kaybedilmemesi
bakımından oldukça önemlidir.
Bu çalışma ile kent merkezinde kalan arkeolojik alanlarının korunmasının
ülkemiz için önemine değinilecek, Helenistik ve Roma dönemi kentinin en önemli
ve anıtsal yapılarından biri olan İzmir-Agora örneği ile kent merkezinde kalan
arkeolojik alanların korunarak değerlendirilmesi ele alınacaktır.
Çalışma üç aşamadan oluşmaktadır. İlk aşamada kent arkeolojisi kavramı,
dünyada ve Türkiye’deki gelişim süreci ile ilgili genel bilgiler verilecektir. İkinci
aşamada, kent merkezinde kalan Smyrna Agorası’nın sorunlarına, yapılan
uygulamalar ve hedeflerine yönelik çalışmalardan bahsedilecektir. Üçüncü aşamada
incelenecek İtalya örneğinde, kent arkeolojisi ile ilgili aşamalar incelenerek İzmir
Agora’da nasıl bir yol izlenebileceği belirlenecektir.
BİRİNCİ BÖLÜM
KENT MERKEZ İNDE BULUNAN ARKEOLOJ İK ALANLARIN
KORUNMASI
Korunması gerekli birçok tarihi kent, kültür katmanlarının üzerinde yer
almaktadır. Bu kültür katmanları, bir kültürün diğer bir kültürün üzerine kurulduğu,
yeni kültürün eski kültürden farklılıklar gösterse de, eski kültürün izlerini taşıdığı ve
bu izlerle birlikte yeni sentezin oluştuğu kültür tabaklarından oluşmaktadır. Ancak
kırsal bölgelerden kente göç nedeniyle oluşan düzensiz kentleşme ve modern
gelişmeler, kent merkezlerinde bulunan kültür katmanlarını tahrip ederek bu
katmanların içerdiği izleri yok etme tehlikesini beraberinde getirmiştir. Kent içindeki
arkeolojik kalıntıların ortaya çıkarılması, gerekli olan politik, yasal, akademik ve
finansal öğeler ile farklı disiplinlerden uzmanların birlikte çalışarak tarihi kent
merkezindeki arkeolojik alanların korunması ve ortaya çıkan arkeolojik varlıkların
yaşayan kentin geleceği ile bütünleştirilmesi kent arkeolojisinin kapsamı içerisinde
yer almaktadır. Kentsel doku içerisinde bulunan arkeolojik alanların korunması ile
ilgili kent arkeolojisi ve kentsel arkeoloji tanımını ve süreçlerini açmak
gerekmektedir;
1.1. Kent arkeolojisi-Kentsel Arkeoloji Tanımı ve Amacı
Birçok uygarlığı barındıran modern kentlerin yapısı, günümüze kadar ulaşan
ve tarihsel bir süreç boyunca oluşan çok katmanlı kentler farklı dönemlerin izlerini
taşımakta, bu izler günümüzde kentin geçmiş yaşamını anlamamızı sağlamakta, kent
merkezinde bulunan farklı dönemlere ait varlıklar kentin kimliğini oluşturmaktadır.
Kentsel arkeolojik miras, toplumun hafızasını oluşturmakla birlikte kentte
yaşayanlara aidiyet ve bilinç kazandırmaktadır. Kentlerin ihtiyaçları doğrultusunda
4
artan hızlı yapılaşma, modern kenti oluşturan farklı dönemlere ait katmanların tahrip
edilmesine neden olmaktadır.
“ Kentsel arkeoloji, ülkemizde yaşayan bir yerleşme içinde, artık yaşamayan
bir kültüre ilişkin olarak halen izlenebilen ya da araştırmalar sonunda ortaya çıkan
arkeolojik değerlerin korunması, sunumu ve çağdaş yaşamla ilişkilerinin
düzenlenmesi olarak anlaşılmaktadır”1
Altınöz;2 ‘kentsel arkeoloji’ kavramının anlamının ‘kentteki arkeoloji’den
daha geniş anlamda ‘kentin arkeolojisi’ne dönüşmeye başladığı, bu süreçte, ‘urban
archaeology’ teriminin aynı kalırken kavramın içeriği ve anlamının önemli ölçüde
değişerek kentin tarihsel sürekliliği içinde bugüne kadar bütün dönemleri ve bunların
birbirleriyle ilişkilerini içerdiği, bu kavramın ise Türkçeye çevirirken, değişen anlamı
ve içeriğine bağlı olarak, ‘kentsel arkeoloji’ yerine ‘kent arkeolojisi’ teriminin
kullanılmasının daha doğru ve açıklayıcı olacağı görüşündedir.
“Ancak kentsel arkeoloji, kent arkeolojisinin bütüncül bakışının yalnızca bir
parçasını oluşturur. Bu nedenle, bugün gelinen noktada, hem kent arkeolojisi hem de
kentsel arkeoloji çalışmaları ayrı ayrı varlıklarını ve önemlerini korumaktadır. Ne var
ki; tanımları, amaçları ve yöntemleriyle birbirlerini destekleyen ama tamamen
farklılaşan bu iki bilimsel çalışma alanı sıklıkla karıştırılmakta ve aynı kavramın
farklı çalışmalarda farklı anlamlarda kullanımına rastlanılmaktadır.”3
Yaşayan bir kentte, rastlantı veya bilimsel bir araştırma sonucu bulunan,
arkeolojik alanlarında gerçekleştirilecek tüm çalışmaları belirleyen kentsel
1 Emre MADRAN, Nimet ÖZGÖNÜL: Kültürel ve Doğal Değerlerin Korunması TMMOB Mimarlar Odası (Ankara,2005),29 2 Güliz Bilgin ALTINÖZ: Çok Katmanlı Kentteki Tarihsel Katmanla şmayı Çözümlemek: Kent Arkeolojisi www.metropolistanbul.com/public/temamakale.aspx?mid=13. Erişim Tarihi; 22.12. 2009. 3 Güliz Bilgin ALTINÖZ: agm.
5
arkeolojinin amacı, kentin özgün kimliğini oluşturan tarihini açığa kavuşturmakla
birlikte kentin sosyal ve kültürel gelişimini sağlanmasına çalışmaktır.
Kent arkeolojisi, geçmiş ve gelecek arasında köprü olarak, kentin tarihsel
sürekliliğinin devamını sağlamayı amaçlamaktadır. Kent arkeolojisinde bütün
dönemlere eşit derecede önem verilmektedir. Bütün dönemler birlikte araştırılarak
değerlendirilmektedir. Kent arkeolojisi, kentin çoğunlukla yer altında bulunan ve
yaşamayan dönemlerine odaklanmaktadır. Kentsel arkeoloji ise bu çalışma alanının
önemli bir kaynağı olarak görülmektedir.
“Kent içindeki ölçek ve nitelikleri farklı arkeolojik kalıntı ya da bunların bir
araya gelerek oluşturdukları alanların korunmasının amacı, bir taraftan kentin
geçmişini ortaya çıkartırken, diğer taraftan da bu geçmişin izlerini kent ile onu
rahatsız etmeden, aksine onu zenginleştirerek bütünleşmesini sağlamak, gereken
hallerde onlara çağdaş yaşam içerisinde yeni bir rol tanımlamak olarak açıklanabilir.” 4Kent merkezlerindeki arkeolojik alanların korunmasıyla, kentlerin geçmiş ve
geleceği birbirine bağlanarak kimlikli kentler oluşmaktadır.
Aynı zamanda, kent arkeolojisinin amacı, kentlerin çeşitli dönemlere ait
katmanlardaki arkeolojik envanterinin çıkartılarak belgelenmesi ve bu belgelerin
değerlendirilerek kentin geleceğini oluşturacak stratejilerin belirlenmesiyle kentlerin
gelişimine katkıda bulunmaktadır. Ayrıca, kentsel alanda kalan arkeolojik mirasın
korunması ile kentin kimliğinin oluşması ve geleceği için kültürel sürekliliğinin
sağlanması ve arkeolojik kazı, araştırmaları plansız uygulamalardan kurtarıp daha
kapsamlı ve sistemli çalışmaların gerçekleştirilmesi, bu sistemli çalışmada diğer
disiplinlerle beraber arkeologların etkin olarak yer alması amaçlanmaktadır.
4 Emre MADRAN, Nimet ÖZGÖNÜL: Kültürel ve Doğal Değerlerin Korunması TMMOB Mimarlar Odası (Ankara 2005),29.
6
1.2. Kent Arkeolojisi Kavramının Doğuşu ve Gelişimi
Kent Arkeolojisi kavramı, 20. yüzyılın son çeyreğinde İkinci Dünya savaşı
sonrasında kentlerin yeniden yapılanması sürecinde, Batı Avrupa kentlerinde
arkeolojik buluntuların ele geçmesi ile gelişmeye başlamıştır.
H. Sarfatij ve P. Melli, İkinci Dünya Savaşı sırasında, kent merkezlerinin
bombardıman sebebiyle yıkılmasıyla modern kentsel arkeolojinin doğduğunu, asıl
gelişmenin ise, 1960 yıllarında kent merkezlerinde hızlanan yapılaşmayla hazırlanan
imar planlarının uygulanmasıyla geliştiği görüşündedir.5
Kent arkeolojisinin doğmasına İkinci Dünya Savaşı sonrasında yıkım neden
olmuş, yıkıma uğramış Batı Avrupa kentlerinin yeniden yapılanma süreci içerisinde
hazırlanan imar planlarının uygulamaya geçilmesiyle modern anlamda gelişmiştir.
‘Kent arkeolojisi’ bilimsel bir çalışma alanı olarak ise, çok katmanlı kentlerin
gelişme süreci içerisinde geçmişlerini korumak ve kent yaşamıyla birlikte kentlerin
tarihsel sürekliliğinin korunmasını sağlamak amacıyla mevcut koruma yöntemlerinin
yetersiz kaldığının anlaşılmasıyla gelişmiştir. Kent merkezinde yapılan plansız,
kentlerdeki yapılanma öncesi elden geldiğince çok veri toplamayı amaçlayan bu
çalışmalar kurtarma arkeolojisi adı altında yapılmaktadır.
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Batı Avrupa kentlerindeki tarihsel
sürekliliğin devam ettirilmesi gerekliliği düşüncesi ile, kentlerin yeniden imar
sürecinde, planlamada, arkeologların da çalışması sağlanmıştır. Böylece
arkeologların çalışma alanı kent merkezlerine taşınmış, kırsal alanlardaki arkeolojik
çalışma yöntemlerinden farklı yöntemler ve süreçler gerektiren bir çalışma alanı
doğmuştur.
5 Roger LEECH: Report on the situation of urban archaeolojy in Europe ‘Archaeology and the town’ by Herbert Sarfatij and Piera Melli, Council of Europe Publishing,1999,25.
7
Bu dönemde kentlerin yeniden imarı sürecinde planlı olmayan, sınırlı zaman
içinde gerçekleştirilen kurtarma arkeolojisi kavramının tanım ve kapsamı genişlemiş
ve ‘kentsel arkeoloji’ kavramı ortaya çıkmıştır. Kent içindeki arkeolojik kazı ve
araştırmaların daha sistemli çalışması, planlama sürecinde arkeologların da
katılımının zorunlu olması gerektiği anlaşılmıştır.
1950’li yıllarda artan göçler ve kentsel gelişim sonucu modern kentlerin
ihtiyaçları doğrultusunda daha derin temel kazıların yapılmasıyla, tahrip olan kent
merkezindeki tarihi alanların korunmasına yönelik kurtarma kazılarının yapılma
gerekliliği artmıştır. Ancak, bu dönemde yapılan kazılarda, yapılaşma öncesi hızlı ve
çok veri toplanması, göz ardı edilen diğer katmanların tahrip edilmesine neden
olmuştur.
1960’lardaki hızlı kentsel gelişme nedeniyle kentlerdeki çok katlı yeni imar
faaliyetleri sonucunda arkeolojik buluntularla karşılaşılmıştır. Böylece, bu verilerin
daha sistematik bir yaklaşımla değerlendirilmesi gerekliliği ortaya çıkmıştır. 1960’lı
yıllardan itibaren kentleri doğal, sosyal, ekonomik, kültürel bütünlükleri ile ele
almayı öngören ‘bütünleşik koruma’ (integrated conservation) kavramı ortaya
çıkmaktadır. Bu dönemde ‘kurtarma arkeolojisi’ çalışmaları arkeologların da
planlama süreci içinde bulunduğu planlı ve sistematik çalışmalar olarak
yapılmaktadır.
Kentsel arkeoloji kavramının 1970’li yıllarda Avrupa kentlerinde
yapılaşmanın artmasıyla ortaya çıkan arkeolojik varlıkların belgelenmesi ile
gelişmeye başlaması, kentsel arkeolojinin daha sistemli olarak yapılmasını
sağlamıştır. Bu dönemden sonra kentin geçirdiği evreler bir bütün olarak görülmeye
başlanmıştır.
1980’li yıllarda yaşam standartlarının yükselmesiyle, büyük ölçüde imar
yatırımlarının gerçekleştirilmesi arkeolojik alanlar için tehlike oluşturmuş, bu durum
8
kentsel arkeolojinin gelişmesine neden olmuştur. “1980’lerden itibaren kentlerin
sürekliliğinin öne çıkması ve disiplinler arasındaki katı sınırların yok olmaya
başlaması beraberinde farklı disiplinlerin birbirlerinin yöntem ve kavramlarından
yararlanmalarını ve daha geniş bakış açılarına sahip çok disiplinli çalışmaları ortaya
çıkarmaktadır. Bu değişimlerin yansımaları arkeolojide de kendini gösterir.”6 Bu
anlayışla, farklı disiplinlerin bir arada çalışması ile farklı yöntemlerin kullanılması,
kent arkeolojisi çalışmalarının daha verimli olmasının yolunu açmıştır.
1.3. Kent Arkeolojisi Yöntemi
Kentlerin sürekli yenilenen yapısı ve tarihi kent merkezlerindeki eski
kültürün doğru biçimde bilimsel yöntemlerle analizinin yapılmasıyla, yeni kültürün
doğru temellere oturması kent arkeolojinin bir çok disiplinin bir arada çalıştığı bir
alan olarak gelişmesini beraberinde getirmiştir.
Özellikle gelişmekte olan kentlerdeki arkeolojik kültürel mirasın
korunabilmesi, diğer koruma araç ve yöntemlerinden farklılık göstermektedir. Bu
kültürel mirasın korunmasında, mevcut yöntemler yetersiz kalmaktadır. Bu sorunun
çözümü ile ortaya çıkan kent arkeolojisi, gelecek nesillere kimlikli kentler
bırakabilmek amacıyla, ortaya çıkan buluntuları, araştırarak, belgeleyerek ve
değerlendirerek yeni bir koruma anlayışıyla tarihsel sürekliliği sağlamaktadır.
Altınöz;7 kent arkeolojisi çalışmalarının, araştırma, belgeleme, sunum ve
değerlendirme olarak üç aşamadan oluştuğunu belirtmektedir. Altınöz'e göre,
araştırma, kent arkeolojisini besleyen en önemli aşamadır. Genel olarak veriler, kazı
ve araştırmalar ile tarihsel yazılı ve görsel kaynakları kapsayan arşiv ve literatür
araştırmalarıdır. Çok katmanlı kentte bu iki araştırmadan da sürekli olarak yeni
6 Güliz Bilgin ALTINÖZ, agm. 7 Güliz Bilgin ALTINÖZ, agm.
9
veriler gelebileceği için, kent arkeolojisi çalışmasını ucu açık ve sürekli yeni verilerle
beslenen bir süreç olarak görmek gerektiği görüşündedir. Altınöz, belgeleme- sunum
aşamasını araştırma sonucu elde edilen verilerin yapılandırılarak, kent arkeolojisi
çalışmasında sıkça ve önemle vurgulanan ‘kullanılabilir belgeleme' (utilazable
documentation) haline getirilmesini kapsadığını, bu aşamada, son dönemden ilk
döneme doğru toplanan ve sınıflandırılan verilerin, aşağıdan yukarıya doğru yani ilk
dönemden son döneme doğru yapılandırılarak sunulduğunu ifade etmektedir. Bu
nedenle, kent arkeolojisi çalışmalarının referans noktası olarak, kentin başlangıçtan
itibaren her dönemin fiziksel oluşumunda ve şekillenmesinde önemli rol oynayan
doğal ve topografik özellikleri, yani yerleşim öncesi durumu olduğunu, daha sonra
katmanların tanımlanarak, tüm dönemleri ayrı ayrı kendi içinde çözümlenerek, her
dönem için ayrı ayrı ‘diakronik planlar’ın (diachronic plans) üst üste
çakıştırılmasıyla kentin ‘hacimsel planı’ın (Plano-volumetric view) elde edildiğini
belirtmektedir.
Ayrıca, kent arkeolojisi çalışmalarında, kullanılan en önemli belgeleme-
sunum yöntemi olan diakronik planlar ve hacimsel plan, farklı dönem kentsel
öğelerinin konumunu belirten altimetrik planlar ve stratigrafik kesitlerle de
desteklenebilmektedir. Değerlendirme aşamasında ise, her katman ayrı ayrı
birbirleriyle ve son katmanla hacimsel plan bütünlüğü içerisinde
değerlendirilmektedir. Kentin farklı dönemlerine ait potansiyel alanlar, bugünkü kent
referans alınarak saptanmakta, ‘eş nitelik alanları’ (equi-property areas)
belirlenmekte ve kent içinde en fazla dönemin üst üste çakıştığı alanlar
saptanmaktadır. Bu çakışma alanları, ‘kimlik alanları’ (identitiy areas) olarak
tanımlanmaktadır. Kentteki farklı dönemlerin bugünkü kent ve gelişim öngörüleriyle
birlikte değerlendirilmesi ise kentteki katmanlaşmanın hassas ve kırılgan olduğu ‘risk
alanlarını’ (risk areas) ortaya koymaktadır.
10
Karabağ’a göre8; kent arkeolojisi metodu, araştırma, dokümantasyon,
değerlendirme, yol haritalarının hazırlanması ve uygulama olarak beş aşamadan
oluşmaktadır. Kent arkeolojisi çalışmalarında veriler, yazılı kaynaklar, arkeolojik
kazı ve sondaj çalışmaları, tespit ve tescil çalışmaları, kent planları, antik kaynaklar
ve eski harita plan ve fotoğraf, yüzey taramaları ve mekansal okumalarla
toplanmaktadır. Kent arkeolojisi çalışmalarında, araştırma bölümünde kullanılan
yazılı kaynaklar, arkeolojik kazı ve sondaj çalışmaları vb. sürekli yeni veriler
sağlamakta, bu veriler dokümantasyon, değerlendirme, yol haritalarının oluşması ve
uygulama safhalarını etkilemektedir. Bu sebeple kent arkeolojisi çalışmaları, elde
edilen her veri sonrasında gözden geçirilerek, güncellenmesi gereken dinamik bir
süreç olarak kabul edilmektedir. Kent arkeolojisi değerlendirmelerinde en önemli
veri kaynaklarını Koruma Kurulu arşivi oluşturmakta, buradan sağlanan sit ve tescil
kararlarının kent arkeolojisi değerlendirmeleriyle karşılaştırmasıyla sit bütünlüğü
sağlayacak düzeltmelerin yapılması mümkün olmaktadır.
Kentlerdeki, her kalıntının, geçmişe ait izin, kentin neresinde bulunduğunu,
kentin hangi parçası ile nasıl bütünleşmesi gerektiğini gösteren envanterlerin
oluşturularak, kentlerin imar planlarının da bu verilere göre hazırlanması, mevcut ya
da rezerv arkeolojik mirasın ilke ve uygulamaya yansıtılarak kararların üretilmesi
alınacak önlemler arasında olup kent arkeolojisi yöntemlerindendir.
Kentsel arkeoloji, kentlerdeki arkeolojik rezerv alanlarının tahrip edilmesinin
önlenmesi ve kent yaşamıyla bütünleşmesini amaçlayan bir alan olarak
tanımlanmaktadır. Kentsel arkeoloji çalışmasının aşamaları şöyle sıralanmaktadır;
• Tanımlama; kentsel arkeoloji, kent arkeolojisi, kent arkeolojisinin genel
kronolojisi,
8 Nağme Ebru KARABAĞ: Kent Arkeolojisi Metoduyla Çok Katmanlı Kentlerdeki Tarihsel Süreklili ğin Çözümlenerek Korunması :İzmir Örneği, Dokuz Eylül Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü,Yayınlanmamış Doktora Tezi, (İzmir, 2008),55-56.
11
• Dokümantasyon ve Envanterleme; kentsel arkeolojide önemli yayınların
incelenmesi, veritabanları, kart indeksleri ve bu verilerin dijital ortama aktarılması,
arkeolojik haritalar, değerlendirme tekniklerin oluşturulması,
• Planlama; kentsel arkeoloji için yasal çerçeve oluşturulması, koruma
stratejilerinde yönetimsel olarak kararların nasıl verileceği, planlama sürecinde
arkeolojik girdiler, kayıtlamada ve korumada kamu ve özel finansal destek, kentsel
arkeoloji çalışma yapanların sayısı, statüsü ve nitelikleri,
• Sunum ve Yayınlar; koruma ve kullanma arasında denge, kentsel arkeolojinin
eğitime katkısı, tarihsel çevrenin anlaşılmasında kentsel arkeolojinin katkısı, kentsel
arkeoloji çalışmalarından sonuçlanan, kazı ve yayın stratejilerini içeren bilginin
yayılması.9
Kent arkeolojisi yönteminde, Bölge Kurullarının ellerinde bulunan
envanterlerin ve müzeler tarafından yürütülen sondaj kazısı raporlarının Coğrafi
Bilgi Sistemleri desteği ile mekansallaştırılması, kentsel arkeolojik veritabanlarının
oluşturulması, ilk etapta oluşturulacak bu veritabanının içeriği, tescil ve sit kararları
ile genişletebilmektedir. İlk etapta oluşturulan mevcut bilgileri içeren veritabanı
tarihi belgeler (gravürler, tarihi haritalar, fotoğraflar, yayınlar, eski gazete haberleri)
ve hatta sözlü tarihi veriler ile desteklenebilmekte, ayrıca tarihi haritalar ve kaynaklar
kullanılarak, kentin tarihi sürecindeki planları ve dokusuna ait dönemsel katman
planları (diachronic plans) hazırlanmaktadır. Elde edilen verilerin planlama ve
koruma süreçlerine dahil edilmesi de ikinci adım olarak görülmektedir. Mevcut
verilerle İdeal Kentsel Arkeolojik Potansiyelin durum değerlendirilmesinin
yapılabilmesi ve tahribatın belgelenmesi için farklı ölçeklerde arazi çalışmaları
9 Roger LEECH: ‘Archaeology and the town, ( H. Sarfatij-P.Melli)’, Report on the situation of urban archaeolojy in Europe, Council of Europe Publishing,1999:5,6.
12
yapılmaktadır. Kent merkezlerinde yürütülecek kurtarma ve sondaj kazılarında düşük
maliyetle jeofizik yöntemler mutlaka kullanılmalıdır.10
1.4. Yasal Düzenlemeler ve Uluslararası Sözleşmeler
Avrupa kentleri, İkinci Dünya Savaşı sonrasındaki yıkımdan sonra gelişen
imar faaliyetleri ve modern kentin gereksinimleriyle ortaya çıkan arkeolojik alanların
korunması sorununa çözüm yolları aramıştır. Avrupa Konseyi, ICOMOS vb. gibi
kuruluşlar tarafından, kent arkeolojisine yönelik ulusal ve uluslararası alanlarda yasal
yönetsel çerçeveler oluşturularak, sözleşme anlaşma ve belgeler hazırlanmıştır.
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra, Avrupa Ülkelerinde, tarihi ve kültürel
mirasın, tüm dünyanın ve insanlığın ortak malı olduğu anlayışı doğmuş ve yeni
örgütlenmelere gidilmiştir. Uluslararası hazırlanan sözleşmelerde, ele geçen
kalıntıların belgelenerek, veritabanının hazırlanması ve farklı alanlardaki arkeologlar,
mimarlar, şehir plancıları gibi disiplinlerin işbirliği içerisinde çalışarak koruma ve
kentsel planların hazırlanmasının önemi ortaya çıkmıştır.
Avrupa ülkelerinde,18. ile 19. yüzyıl içinde anıtsal eserlerin korunması için
yasal önlemler alınmaya başlanmıştır.
Uluslararası Müzeler Örgütü tarafından 21-30 Ekim 1931 yılında ‘Uluslar
arası Tarihi Anıtların Korunması ile İlgili Mimar ve Teknisyenler Konferansı’nda
(Atina Konferansı) anıtların korunmasıyla ilgili doktrin ve genel ilkeler raporu
duyurulmuştur. Konferansta, kazı ve anıtların korunmasıyla ilgili yürütülecek teknik
çalışmalarda mimar ve arkeologlar arasında sıkı işbirliğinin zaruri olduğunun
belirtilmesi dahi gereksiz görülmüştür. Harabelerde, çok titiz bir koruma olması
10 Burak Belge, Çok Katmanlı Tarihi Kent Merkezlerinin Yönetimi, Ke ntsel Arkeoloji ve Planlama, Planlama Dergi,TMMOB Şehir Plancıları Odası Yayını, 2004/4 Sayı, 30:52-53.
13
gerektiği, imkan olduğu bütün hallerde bulunabilen her orijinal parçanın yerine
konabilmesi (anastylosis) için gerekli tedbirler alınması, bu amaçla kullanılacak yeni
malzeme her durumda tanınması belirtilmiştir. Kazılar sonucu ortaya çıkan
kalıntıların korunmasının imkansız olduğu durumda; kalıntıların gömülmesi
önerilmiş, ancak kapatılma işleminden önce kalıntıların doğru bir şekilde
belgelenmiş olması da beklenmektedir. Ayrıca konferansta Anıtlara saygıda eğitimin
rolü ve Uluslararası belgelemenin önemi belirtilmiştir.11
Bu ilkeler, 1931 yılında İtalya’da ‘Carla del Restauro’ olarak ulusal ölçekte
önem kazanmıştır. Anıta ve geçirmiş olduğu devirlere gösterilen saygıya anıtın
çevresinin de eklenmesi gerektiği, anıtı tek başına ortaya çıkarma çalışmaları ile
veya anıtların çok yakında kütle, renk ve stilleriyle ağırlık getiren, rahatsız eden yeni
yapıların yapılmasıyla değiştirilmemesi gerektiği; eski eserlerin ortaya çıkarıldığı
kazılarda ve araştırmalarda, çıkarma çalışmalarının derhal ve sistemli olarak
düzenlenmesi ve yerinde kalacak eserler için sürekli koruma tedbirlerinin
alınmasının takip edilmesi gerektiği belirtilmiştir.12
Uluslararası Modern Mimarlık Kongresinde, 1933 Atina Anlaşması’nda tarihi
anıtların çevresindeki sefalet yuvalarının yıkılması yeşil alanların yaratılmasına
olanak sağlayacağına değinilmiştir.
İkinci Uluslararası Tarihi Anıtlar Mimar ve Teknisyenleri Kongresi’nde,
1964 yılında hazırlanan Venedik Tüzüğü, kentsel kültür mirasının korunabilmesi için
tanım, amaç, koruma, onarım, tarihi yerler, kazılar, yayın alt başlıklarıyla 16
maddeden oluşmaktadır. Venedik Tüzüğü, korumayı tek boyutluluktan çıkararak,
çok katmanlığı göz önünde bulunduran, tarihsel sürekliliğin devamını amaçlayan
önemli bir belgedir. Venedik Tüzüğü’nde alınan kararlarda, teknik ve kavramsal
olarak korumanın sürekliliği ve kalıcılığı amaçlanarak, bir uygarlığın tarihi bir olayın
11 Cevat ERDER: Tarihi Çevre Bilinci, ODTÜ Mimarlık Fakültesi Ankara,2008,233. 12 Cevat ERDER: a.g.e.,236-237.
14
tanıklığını yapan kentsel ya da kırsal bir yerleşmenin, yalnız mimari eser kadar
korunması gerektiği belirtilmektedir.13
Avrupa Konseyi tarafından, arkeolojik kazıların yönetiminde ortak bir tutum
saptanması amacıyla, 1969 yılında Londra’da ‘Arkeolojik Mirasın Korunmasına
Yönelik Avrupa Sözleşmesi’ hazırlanmıştır. Bu sözleşmede, Avrupa arkeolojik
mirasının korunması için envanter hazırlanarak, bilimsel kazıların yapılması, kaçak
kazıların engellenmesi gibi maddelerin üye ülkeler tarafından benimsenmesi
sağlanmıştır.
1975 yılında Avrupa Konseyi tarafından ‘Avrupa Mimari Miras Yılı’
kapsamında gerçekleştirilen çalışmalar sonucunda, ‘Avrupa Mimari Miras Tüzüğü’
hazırlanmıştır. Bu tüzükte, tarihi çevre kavramı, evrensel değeri, korumanın
ekonomik, toplumsal, yasal ve yönetimsel yönü, halkın katılımı ve merkezi
hükümetin desteği, yerel yönetimlerin desteği ile ‘bütünleşik koruma’ yaklaşımı ve
uygulama için görüşlere yer verilmiştir. Bu çalışmalar sonucunda Amsterdam
Bildirgesi yayınlanmış, Avrupa mimarlık mirasının tüm dünyanın kültürel mirasının
bütünleyici bir parçası olduğu onaylanmıştır. Bildirgede bütünleşik koruma
yaklaşımı ile arkeologların planlama süreci içerisinde yer alması sağlanmıştır.14
“Özellikle 1980’den itibaren, kentin tarihsel gelişim sürekliliğinin getirdiği
zaman- mekansal bütünlüğe ilişkin kuramsal tartışmaların bu konuyla ilgili olarak
yapılan çok sayıda uluslararası toplantı (CSRA
1982,1984,1990a,1990b,1991a,1991b, Council of Europe 2000) ile desteklenmesi
sonucunda kent arkeolojisi çok disiplinli ve karmaşık bir çalışma alanı olarak ortaya
çıkmaktadır”15
13 Cevat ERDER: a.g.e.,240-243. 14 Z.AHUNBAY: tarihi çevre koruma ve restorasyon, Yem yayın,1996, İstanbul,153. 15 Güliz Bilgin ALTINÖZ: agm.
15
1984 yılında Avrupa Konseyi tarafından, Floransa’da ‘Arkeoloji ve Planlama
Kolokyumu’ düzenlenmiştir. Bu Kolokyumda arkeologlar ve plancıların iş birliği
içerisinde çalışması gerektiği vurgulanmıştır. Arkeolojik veri bankalarının
oluşturulması, bu verilerin düzenli olarak güncellenmesi, farklı disiplinler ve
kurumlar arasında iletişimin kurulması, arkeolojik rezerv alanlarının tahrip olma
tehlikesi ile karşı karşıya kalma durumunda planların değiştirilmesi, finansal katkı,
halkın katılımı ve eğitilerek farkındalığının arttırılması, arkeolojik alanların sunumu,
gibi ilkeler benimsenmiştir.
ICOMOS (İnternational Council for Monuments and Sites) tarafından, Ekim
1987 yılında, Washington’da ‘Tarihi Kentlerin ve Kentsel Alanların Korunması
Uluslararası Sözleşmesi’ (Washington Tüzüğü) kabul edilmiştir. Bu sözleşmede
kentlerin sağlıklaştırma ve restorasyon işlemlerinin yanı sıra, buluntuların uygun
biçimde korunması ve kent merkezinde kalan arkeolojik alanların çağdaş kent
yaşamla birlikte uyumlu bir şekilde gelişmesi için yöntemler tanımlanmıştır.
Ayrıca, korumanının ekonomik, sosyal politikaları ve korumada halkın katılımının
önemi vurgulanmıştır. İlkeler, hedefler, yöntem ve araçlar belirlenerek, tarihi kent ve
kentsel alanların korunması için yapılacak planlama çalışmaları öncesinde disiplinler
arası araştırmalar yürütülmesi gerektiği belirtilmiştir.16
ICOMOS uzman komitesi, ICAHM (International Commitee on
Archaeolojical Heritage Management) tarafından, 1990 yılında Lozan’da ‘Arkeolojik
Mirasın Korunması ve Yönetimi Tüzüğü’ hazırlanmıştır. Bu tüzükte arkeolojik
mirasın yönetiminde politikalar geliştirilmesi, arkeolojik mirasın korunması için
birçok disiplinin uzmanlarının işbirliğine dayandırılması gerekliliği, arkeolojik
mirası koruma politikalarının ulusal, bölgesel ve yerel düzeydeki planlama, kültürel,
çevresel ve eğitim politikalarıyla bütünleştirilmesi, araştırmaların kalıntılara zarar
vermeyen teknikler kullanarak yapılması, arkeolojik mirasın halka sunulması, çağdaş
toplumların kökenlerinin ve gelişimlerinin anlaşılmasında yardım eden önemli bir
16 Z.AHUNBAY: a.g.e.,165.
16
yöntem ve onun korunması gerekliliğinin anlaşılmasına da yardım eden en iyi araç
olduğu gibi maddelere yer verilmiştir.17
Avrupa Konseyi tarafından 16 Ocak 1992 yılında Valetta’da ‘Arkeolojik
Mirasın Korunmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi’ imzalanmıştır. Bu sözleşme ile
halen mevcut olmayan yerlerde, uygun idari ve bilimsel denetim yöntemlerinin
kurulmasının ve arkeolojik mirasın korunması gereksiniminin şehir ve kırsal bölge
planlamasında kültürel gelişme politikalarında yankı bulmasının önemi, uzman
değişimi ve deneyimlerinin kıyaslanması arkeolojik mirasın envanterinin yapılarak
sınıflandırılması, gelecek kuşaklar tarafından incelenmek üzere arkeolojik rezerv
alanları oluşturulması, arkeolojik mirasın bilimsel güvence altına alacak yasal
düzenlemelerin yapılması ve bütün olarak korunması, kamu bilincinin arttırılması
arkeolojik sitlerin halka sunumunun önemi vurgulanmaktadır.18
Mart 2000’de ‘A Europen Code of Good Practice’ Avrupa Konseyi tarafından
hazırlanan bu kanunda kentlerin planlanmasında arkeologların ve farklı disiplin
uzmanlarının bir arada çalışılması gerekliliği kabul edilmiştir. Planlamanın
yapılmadan önce potansiyel arkeolojik araştırmaların ve değerlendirmelerin
yapılması ve planların yeni verilere göre güncellenerek değiştirilmesi, önemli
arkeolojik kalıntıların yerinde korunarak sergilenmesi kararlaştırılmıştır.19
Avrupa Birliği tarafından 2003-2005 yılları arasında ‘The Appear Project’ ile
kent merkezlerinde ortaya çıkan arkeolojik varlıkların korunması, değerlendirilmesi,
sergilenmesi için yöntemler geliştirilmi ştir. Bu yöntemler uluslararası standartlarda,
arkeolojik mirasın korunmasında, arkeolojik alanların ziyaret edilen, kent gelişimi ile
birlikte düşünülen maddelerden oluşturulmuştur.20
17 Z.AHUNBAY: a.g.e.,167. 18 www.avrupakonseyi.org.tr/antlasma/aas_143.htm Erişim Tarihi: 22.12.2009. 19 www.molas.org.uk/downloads/CODE99_18_3_3.doc. Erişim Tarihi:15.10.2009. 20 www.in-situ.be/A_pres_overview.html Erişim Tarihi: 15.01.2010.
17
Arkeolojik mirasın, kentsel ve kırsal alanlarda koruma yöntemleri, ‘Planinng
Policy Guidance 15: Planing and Historic Enviroment (PPG 15)’ ve ‘Planing Policy
Guidance 16: Archaeology and Planing (PPG 16)’ ile belirlenmiş, bu esasları içeren
belgeler, 1990 ve 1994 yıllarında İngiltere’de yayınlanmıştır. PPG 16, arkeolojik
alanların korunması ve değerlendirilmesi için politikalar belirlemekte, kentsel
arkeoloji uygulamalarını belirlemektedir. Arkeologlar, girişimciler, halk arasında
işbirliği vurgulanarak, önemli arkeolojik kalıntıların yerinde korunması gerektiği
belirtilmektedir.21
1.5 . Türkiye’deki Yasal Süreç
Tarihi uygarlıklar hazinesi olan ülkemiz, dünya kültür mirasının çok önemli
bir bölümüne sahiptir. Birçok medeniyeti barındıran kentlerimizin tarihi ve kültürel
mirasına sahip çıkmak ve koruyarak gelecek nesillere aktarmak temel hedefleri
belirlenmiş bir tasarımın ürünü olmalıdır.
Kent içinde kültür varlıklarının ve yapı stoku oluşturan geleneksel konut
dokularının önemi, sadece ait oldukları dönemin özelliklerini yansıtmalarından
kaynaklanmamaktadır. Tarih boyunca izlendiği üzere yerleşimler birbiri üzerine
konumlanmışlardır. Günümüzde de bir çok korunması gerekli kentsel doku, kültür
katmanlarının üzerinde yer almaktadır. Bu açıdan kültürel sürekliliğin bir devamı
niteliğini taşırlar. Türkiye’de 20. yüzyılda kurulduğu bilinen birkaç yeni yerleşim
dışında hemen tüm kentlere ait geçmiş evreler mevcut kent dokusunun altında yer
almaktadır. Modern kentler zengin bir tarihi geçmişin üzerinde yayılmışlardır.
Kısacası, neredeyse tüm kent merkezleri arkeolojik alanların üzerinde yer almaktadır.
Bu olgu, yaşayan kentlerin gelişme, değişme gereksinimleri sırasında sık karşılaşılan
21 www.communities.gov.uk/documents/.../pdf/142838.pdf Erişim Tarihi: 22.12.2009.
18
bir durumu; kentsel arkeolojiyi gündeme getirmektedir.22 Günümüzde gelişimlerini
sürdüren kent merkezlerindeki arkeolojik alanların korunması için yasal sistem
oluşturulmuştur.
Türkiye’de koruma olayı, gelişmiş ülkelerdeki koruma gelişimini geriden
takip etmiş, mimari ve kentsel kültür mirasının korunması amacıyla kamu
müdahalesini düzenleyen, yönlendiren önemli yasal mevzuatı oluşturulmasına
çalışılmış ve sonuçta da ülke bütününde, bölge, kent ölçeğinde yetki dağılımını
sağlayıcı tedbirler alınması aşamasına gelmiştir.23
Ülkemizde arkeolojik varlıkların korunmasıyla ilgili yasa 1869 yılında
yürürlüğe giren ‘Asar’ı Atika Nizamnamesi’dir. 1906 yılında dördüncü Asar’i Atika
Nizamnamesi’ 1912 yılında ‘Muhafazai Abidat Kanunu’ çıkarılmıştır. 10.06.1933
yılında ‘Belediye Yapı Kanunu’ ile yapıların çevreleri ile birlikte bir bütün olarak
korunması gerektiği ve kültür varlıklarının yoğun olduğu alanlarda özel bir planlama
olması gerektiği belirtilmiştir.
Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı 2 Temmuz 1951 tarihinde yürürlüğe giren
‘Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu’ ilkeler ve programları
saptamak ve bu ilke ve programların uygulanmasını izlemek ve denetlemek; anıtlar
ve taşınmaz eski eserlerle ilgili bilimsel görüş bildirmekle yükümlüdür. Bu yasa ile
Cumhuriyet döneminde korumayla ilgili çok büyük bir adım atılmış, toplumun
koruma bilinci ve isteğinin çok üzerinde bir tarih bilinciyle hazırlanmıştır. Tek
anıtsal yapının korunması temeline dayanan bu yasa daha sonraki yasal değişmeler
ile kentsel sit kavramını da içine almıştır.
22 Zuhal ÖZCAN Planlamada Disiplinler Arası İlişkiler ve Kentsel Arkeolojinin Yeri , Gazi Üniv.Müh.Mim.Fak.Der. Cilt 21,No:4 www.mmf.gazi.edu.tr/journel/2006_4/DERGİ Erişim Tarihi Aralık 2009. 23Yrd.Doç.Dr.D.Türkan KEJANLI,Yrd.Doç.Dr.Can Tuncay AKIN, Öğr.Gör. Aysel YILMAZ, Türkiye’de Koruma Yasalarının Tarihsel Gelişimi Üzerine Bir İnceleme www.e-sosder.com Erişim Tarihi, 18.10.2009.
19
Kültürel gelişmenin bütüncül ve planlı olması ilkesi, 1960’lı yıllarda
hazırlanan 5 yıllık kalkınma planlarında; yıllık programlarda ve icra planlarında
tarihi anıtlar, sanat yapıları, ören yerleri ve diğer kültürel kalıntıların korunması,
kültür erozyonunun önlenmesi için yasal örgütsel ve parasal önlemlerin alınması
gerektiği belirtilmektedir. Ancak uygulanan ekonomik politikalarla hız kazanan
sanayileşme ve kentleşme, özellikle kentlerin merkezlerinde kalan ve toprak rantı
çok yükselen tarihi kent dokularında tahribatı arttırmış, buna koşut olarak ülkenin
planlama sistematiği metropolitan planlama ve kentsel koruma planlaması
kavramıyla tanışmıştır.24
1970’lerin başında tarihsel yapıların çevreleriyle birlikte ele alınması
gerektiği anlaşılmıştır. G.E.E.A.Y.K. (Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek
Kurulu) bir kararla Venedik Tüzüğü’nü kabul etmiştir. 1967 yılında Venedik Tüzüğü
benimsenmiş olmasına rağmen, uygulama aşamasına geçilememiştir. Bu nedenle
kent merkezinde kalan tarihi çevrelerin korunması gecikmiştir. Türkiye’de, Venedik
Tüzüğü’nün kabul edilmesinden sonra tarihsel anıt olarak belirlenen yapılar,
bulundukları çevre ile birlikte düşünülmeye başlanmıştır. Böylece eski yapıt ve çevre
arasındaki yabancılaşma durumu ortadan kaldırılmaya çalışılmıştır.
Türkiye uluslararası alanda ICOMOS’a (Uluslararası Anıtlar ve Sitler
Konseyi) katılmış ve 1974 yılında ICOMOS Türkiye ulusal komitesi kurulmuştur.
Ayrıca, Atina, Venedik, Amsterdam Sözleşmeleri TBMM kararları ile yasallaşmıştır.
Avrupa’daki kentsel koruma konusunda gelişmelerin Türkiye’de benimsenmesinde
UNESCO, ICOMOS, Avrupa Konseyi gibi kuruluşlar etkili olmuştur.
21.07.1983 yılında, 2863 sayılı ‘Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma
Kanunu’ çıkarılmıştır. Bu yasayla, Kültür Bakanlığı korumada yetkili ve sorumlu
kılınmış, korunması gerekli taşınmaz devlet malı olduğu hükme bağlanarak kültür
24 Melike Z. Dağıstan ÖZDEMİR Türkiye’de Kültürel Mirasın Korunmasına Kısa Bir Ba kış www.spo.org.tr Erişim Tarihi: 15.10.2009.
20
ve tabiat varlıkları listelenmiştir. 2863 sayılı yasa ile korumanın koruma amaçlı imar
planı ile sağlanması, bütüncül koruma anlayışı ve planlamanın önemi anlaşılmıştır.
Bu dönemde, Avrupa Mimari Mirasının Korunması Sözleşmesi (1985 Granada),
Arkeolojik Mirasın Korunmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi (1992 Valetta) gibi
uluslararası sözleşmeler kabul edilmiştir.
10.12.1987 tarih ve 19660 sayılı kararla ‘Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür
ve Tabiat Varlıklarının Tespit ve Tescili hakkında Yönetmelik’ yayınlanmıştır. Bu
yönetmelikte arkeolojik sit alanlarının ve potansiyel arkeolojik alanlarının tespit
çalışmalarının bilimsel yöntemlerle yapılmasına ilişkin tanımlamalar yer
almaktadır.25
“Ülkemizde kentsel arkeoloji kavramı ilk kez 1990 yılında, Avrupa
Konseyi’nin talebi ile, kentsel arkeoloji başlıklı bir sempozyum düzenlenmesi
amacıyla, Kültür Bakanlığı bünyesinde kurulan komite tarafından kullanılmıştır.
Sempozyumda birçok problem tartışılmış, fakat uygulamaya yönelik bir fikir
geliştirilememiştir. Sempozyum sonrasında Avrupa Konseyi’ne bir rapor
sunulmuştur.”26
‘Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Yüksek Kurulu’ tarafından 30.11.1993
tarih 338 Sayılı İlke Kararı’nda ‘Kentsel arkeolojik sit’ tanımı getirilerek farklı
kültürlerin birlikte korunmasıyla ilgili koşullar belirlenmiştir. Korunması gerekli
kültür varlıkları ve korunması gerekli kentsel dokuların birlikte bulunduğu alanlar
‘kentsel arkeolojik sit alanı’ olarak tanımlanmıştır.
Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu’nun Arkeolojik Sitler,
Koruma ve Kullanma Koşulları’na ilişkin 14.07.1998 tarih ve 594 sayılı ilke kararı,
uygulamada çıkan sorunlar ve mevzuatla çelişen hususlar sebebiyle iptal edilmiştir.
25 www.kultur.gov.tr/teftis/Genel/BelgeGoster.aspx? Erişim Tarihi: 22.01.2010. 26Ayşe BOYLU: Urban Arhaeology A Visionary Framework For Urban Ar chaeology in Turkey Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Orta Doğu Teknik Üniversitesi (Ankara 1994),5.
21
Günümüzde geçerliliğini koruyan 05.11.1999 tarih ve 658 sayılı ‘Arkeolojik Sitler,
Koruma ve Kullanma Koşulları’ ilke kararı 1.,2., ve 3. derece arkeolojik sit ile
‘kentsel arkeolojik sit’ alanlarının koruma ve kullanma koşulları yeniden
düzenlenmiştir.
‘Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’ ile 'Çeşitli Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’ 14.07.2004 tarih ve 5226 sayı ile yürürlüğe
girmiştir. Bu yasa ile korumada yerel yönetimlere sorumluluklar verilmiş,
belediyelerde ve valiliklerde farklı disiplinlerden uzmanların görevlendirilmesi;
koruma, uygulama ve denetim bürolarının kurulması kararı alınmıştır. 27
Düzenlenen bu yasayla, koruma amaçlı imar planlarının hazırlanması
sürecinde belediyeler, valilikler ve ilgili kurumların, söz konusu alanda ilgili meslek
odaları, sivil toplum kuruluşları ile toplantılar düzenlemesi öngörülmüştür. Önceki
düzenlemede yalnızca Bakanlığın üzerinde bulunan kültür ve tabiat varlıklarına
ili şkin uygulamaların denetlenmesi görevi, ilgili kamu kurum ve kuruluşları ile
belediyeler ve valilikleri kapsamak üzere genişletilmiş, koruma amaçlı imar
planlarının farklı alanlardaki arkeolog, şehir plancısı, mimar, sosyolog gibi uzmanlar
tarafından yapılması zorunlu hale getirilmiştir.
‘Kentsel Arkeolojik Sit Alanları Koruma ve Kullanma Koşulları’ 15.04.2005
tarih ve 702 sayılı ilke kararı ile 3386 ve 5226 sayılı Kanunlarla değişik 2863 sayılı
Kanun kapsamına giren arkeolojik sit alanları ile birlikte korunması gerekli kentsel
dokuları içeren ve bu özellikleri ile bütünlük arz eden korumaya yönelik özel
planlama gerektiren kentsel arkeolojik sit alanları olarak tanımlanmıştır. Bu
alanlarda, arkeolojik değerlerin bilimsel yöntemlerle açığa çıkartılması, onarılması
ve sergilenmesi işlemlerinin sağlıklı ve kapsamlı arkeolojik envanter temeline dayalı
öz gerekli bütün ölçeklerdeki planlama çalışmalarının yapılması ve bu planlar
onanmadan, parsel ölçeğinde uygulamaya geçilmemesi, ayrıca planlama çalışmaları
27 http://www.mevzuat.adalet.gov.tr/html/628.html, Erişim Tarihi:10.01.2010.
22
sırasında işlev uyumunun sağlanması, proje aşamasında alt yapı hizmetlerinin kültür
katmanlarına zarara vermeyecek biçimde ele alınması, mevcut ve olası arkeoloji
varlıklarının korunması ve değerlendirilmesini sağlayacak çözümler getirilmesi
kararları alınmıştır.28
28 Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu İlke Kararları , Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü,Ankara,2009, Yayın No:138,38.
İKİNCİ BÖLÜM
AGORA
2.1. Agora’nın Yeri ve Önemi
Tarih boyunca, Batı Anadolu’nun ekonomik, kültürel, merkezi konumunda
bulunan birçok uygarlığa ev sahipliği yapan İzmir; tarihsel gelişim sürecinde eski ve
yeni İzmir olarak ikiye ayrılır. Yeni Smyrna, Pagos ile Liman arasındaki yamaç ve
düzlüğe, İskender’in komutanları öncülüğünde kurulmuştur. Pausanias, ‘Preigesis tes
Helledos’ adlı eserinde kentin kurtuluş efsanesini, Pagos tepesinde avlanan ve
yorgun düşen İskender’in buradaki Nemesis Tapınağı önündeki bir pınarın başında
ve bir çınar ağacının altında uyurken görmüş olduğu bir düşü ile kentin kuruluşunu
anlatır. Smyrnalılar, İskender’in Kadifekale’de gördüğü rüyanın ne anlama
geldiğinin dönemin en önemli kehanet merkezlerinden bir olan Apollon Klarios
Tapınağı’na danışmışlar ve Tanrı Apollon, onlara ‘Kutsal Meles’in ötesindeki
Pagos’da oturacak olanlar üç dört kat daha mutlu olacaklardır’ cevabını vermiştir.
Bayraklı, Tepekule’de oturan Smyrnalılar ancak bu kehanet üzerine yeni kente
yerleşmeyi kabul etmişlerdir.29
Büyük İskender’in komutanları tarafından kentin yeri değiştirilerek Pagos
tepesi üzerinde ve yamaçlarında kurulan yeni İzmir, akropol, tiyatro, stadyum,
tapınaklar, agoralar, su kemerleri, revaklı caddeleriyle canlı bir ticaret merkezi
durumundadır. ‘Smyrna Agora’sı kentin merkezinde, bu alandaki ızgara planına
uygun olarak dikdörtgen bir alanı kapsamaktadır.” 30
29 Akın ERSOY: İzmir’in Kısa Tarihi , İzmir İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, Arşiv. 30 Akın ERSOY: Smyrna Agorası, İzmir Ticaret Odası Kültür ve Sanat Yayınları-2.
24
Şekil 2.1- İzmir tarihi kent merkezinde bulunan tarihi ve arkeolojik alanlar31
Agora, Grekçe’de portiklerle çevrilmiş çarşı, pazar yeri ya da toplanılan yer,
kent meydanı anlamlarına gelmektedir. Aydınların ve halkın buluşarak, felsefenin
temellerinin atıldığı, stoaların, anıtların, sunakların, heykellerin bulunduğu, ticari,
adli, dini fonksiyonları olan ve çevresinde önemli kamu yapıları ile kentin merkezi
konumunda bulunan mekanlardır.
İzmir Agorası, Pagos (Kadifekale)’un kuzey eteklerine kurulu, kareye yakın
üstü açık, üç tarafı portiklerle çevrili bir avlu ve onun kuzey tarafında bir Bazilikadan
oluşan görkemli bir yapıdır. Yapının diğer üç kanadı sütun sıralarıyla oluşturulmuş
üstü örtülü galeriler (stoalar) oluşturmaktadır.
Agora alanında Portikoların gerisinde, Bouleuterion (Meclis Binası),
Prytaneion (Meclis Başkanlığı, Ziyafet ve Tören Binaları), Resmi Ofisler, Mahkeme,
Borsa, Arşiv, Et-Balık Pazarı, Latrina (Tuvaletler) gibi kamu yapıları yer almaktadır. 31 Kaynak: İzmir Büyükşehir Belediyesi, Tarihsel Çevre ve Kültür Varlıkları Şube Müdürlüğü.
25
Portikolarla çevrelenen alanın içinde ise önemli kişiler, günler ve anlaşmalar için
basamaklı anıtlar, heykeller, dini törenler için sunu yapılan atlarlar, exedralar
(mermer oturma yerleri), kentin saygı gösterdiği bir tanrının tapınak ve sabit sunağı
yer almaktadır. Batı Portiko’nun büyük kısmı Doğu Poritko’nun küçük bir bölümü
ile kuzeydeki Bazilika’nın tamamı ortaya çıkarılmıştır. Park olarak kullanılan ören
yerinin güneyindeki yeşil alanda Güney Portiko yapısının olması beklenmektedir.32
Şekil 2.2- Agora ve çevresi 33
Kentin tiyatro ile iç liman arasında yer alan Agora, sonradan Türk mezarlığı
olarak kullanılmış ve ‘Namazgah’ adıyla anılmıştır. Hippodamos şehir planına göre
merkeze yakın yerde üç katlı olarak inşa edildiği düşünülmektedir.
Helenistik dönemde resmi nitelikte inşa edilen Agora, M.S.178 yılında
şiddetli deprem sonucu yıkılarak onarılmıştır. “Roma İmparatoru Marcus 32 Akın ERSOY: a.g.e. 33 Kaynak: Google Earth.
26
Aurelius’un yardımlarıyla yeniden inşa edilen İzmir Agorası, bir ticari Agora değil,
aksine bir devlet Agorasıdır. Yani devletin kontrolünde bir kurumdur. Ticari
Agoralarda bulunmayan bir Bazilika’nın içinde mahkeme salonlarının bulunuşu ve
28 adet dükkanın emtia ve donanımı korumakla ilgisi bulunması, bu yapının
İzmir’deki Roma bürokrasisi için son derece önemli bir yer olduğunu
belgelemektedir.”34 İon agoralarının en büyüğü ve en iyi korunmuş olan İzmir
Agorası’nda günümüze ulaşan kalıntıların büyük bir kısmı M.S. 178’de meydan
gelen depremin ardından kısmen yeniden yapılan yapıya aittir. Helenistik ve Roma
döneminin en iyi korunmuş yapılarından biri olarak kabul edilen yapı, büyük ölçüde
bir Roma çağı Agorasıdır.
Resim 2.3- Agora genel görünüm35
Agora’nın planlandığı alandaki arazi eğimi, batı ve kuzeyde inşa edilmiş,
bugün kalıntıları görülen bodrum katları ile giderilmiştir. Agora’nın doğu kanadını
34 Yaşar AKSOY, Smyrna, İzmir Efsaneden Gerçeğe, İzmir Büyükşehir Belediyesi Yayını İzmir, 2002,54. 35 Kaynak: www.antiksmyrna.com, Erişim Tarihi: 22.02.2010.
27
oluşturan stoanın ise sadece kuzey ucu geçtiğimiz yıllarda kısmen açığa
çıkarılabilmiştir. Doğu Stoanın büyük bir kısmı günümüzde 943 sokağın altında
kalmaktadır. Güney Stoa, günümüze ait, iş yeri ve sokakların (doğu’da 841 sokak,
güneydeki 816 sokak) altında kalmıştır.36
2.2. Agora Ören Yerinin Kazı Tarihçesi
Agora’da arkeolojik kalıntılar, antik kent içinde bulunan ve ‘Namazgah’
olarak adlandırılan mezarlığın kaldırılarak yerinin park, çocuk bahçesi haline
getirilmesi çalışmaları sırasında fark edilmiştir. Namazgah mezarlığında sürdürülen
çalışmalar sırasında, bir çok eser olduğu anlaşılmış ve İzmir Müzesi Müdürü
Selahattin Kantar tarafından ‘Namazgah Mezarlığı Kazıları’ adı altında bilimsel
çalışmalar başlatılmıştır.37
Kentin Helenistik ve Roma dönemi yapılarından günümüze kadar kalabilmiş
az sayıdaki örnekler arasında yer alan Devlet Agorası üzerinde ilk kazı ve
restorasyon çalışmaları, 1932-1941 yıllarında İzmir Müzesi Müdürü Selahattin
Kantar ve Prof. F.Miltner tarafından gerçekleştirilmi ştir. Bu dönemde Prof.R.
Naumann da kapsamlı bir çalışma yapmıştır. Kazı sonuçlarına göre, Agora’nın
dikdörtgen formda ortada geniş bir avlu (120x180m) etrafındaki sütun ve kemerler
üzerine inşa edilmiş üç katlı ve önüne merdiveni olan bir birleşik yapı olduğu, doğu,
batı ve kuzey cephesinin üç katlı revaklarla çevrilmiş olduğu anlaşılmıştır.
Uzun yıllar aradan sonra, İzmir Valiliği ile Arkeoloji Müzesi Müdürlüğü’nün
işbirliği ve İzmir Rölöve ve Anıtlar Müdürlüğü Başkanlığı’nda kurulan bir ekip
tarafından, 1996-1998 yılları arasında İzmir Müzesi uzmanları tarafından yapılan
36 İzmir Büyükşehir Belediyesi: Konak Kemeraltı ve Çevresi Yenileme Alanı Etap ve Proje Programları ,9. 37 Emel GÖKSU: Agora Arkeolojisinin Kentliye Yansıyan Yüzü İzmir Kent Kültürü Dergisi, (2002),5.
28
kısa süreli çalışmalarla özellikle kuzey cephede yer alan kapılardan batı yandaki ve
dükkanların bir kısmı kazılarak açığa çıkarılmıştır.38
Şekil 2.4- Agora planı39
Daha sonra uzun yıllar yapılmayan kazılar, 2002-2005 yılları arasında yılları
arasında İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından yeniden başlatılmıştır. Agora ve
Çevresi Koruma-Geliştirme ve Yaşatma Projesi ve Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın
izni ile 2002 yılının Haziran ayında İzmir Arkeoloji Müzesi Müdürü Dr. Mehmet
Taşlıalan başkanlığında kurulan bir ekiple kazı çalışmaları yeniden başlamıştır. 2006
yılında İzmir Müzesi Müdür Mehmet Tuna başkanlığında tekrar bilimsel kazı
çalışmalarına devam edilmiştir.
Kazı çalışmaları günümüzde, 2007 Temmuz ayından itibaren Dokuz Eylül
Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç.Dr. Akın Ersoy’un 38 İzmir Büyükşehir Belediyesi: Konak Kemeraltı ve Çevresi Yenileme Alanı Etap ve Proje Programları, 9. 39 Kaynak: İzmir Arkeoloji Müzesi.
29
yöneticiliğinde yürütülmektedir. Kazılar halen İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin
desteği ile sürdürülmektedir.
Şekil 2.5- Agora40
2.3. Agora’nın Mimari Yapısı ve Önemli Bazı Kalıntılar41
2.3.1. Bazilika
Plan özellikleri açısından, Hıristiyan kiliselerine öncülük eden Roma Dönemi
Bazilikaları, kentin hukuk işlerinin görüldüğü bir tür adliye sarayı niteliğindedir.
Aynı zamanda kentin ticari yaşamına yön vermektedir.
40 Kaynak: İzmir Arkeoloji Müzesi. 41 Bu bölümde aktarılan bilgiler, Akın ERSOY: Smyrna Agorası, İzmir Ticaret Odası, Kültür, Sanat ve Tarih Yayınları-2, İzmir Arkeoloji Müzesi Müdürlüğü Raporu ve Agora kazı alanı ekibi, (2005), www.antiksmyrna.com, (Erişim Tarihi:23.01.2010) kaynaklarından derlenerek hazırlanmıştır.
30
Roma mimarisinin bir yapı tipi olan Bazilikalar çok işlevli yapılardır.
Genellikle agoraların bir kenarı boyunca yer almaktadırlar. Çoğu kez iki kat
seviyesinde, dikdörtgen bir plana sahip olan Bazilikalar borsa spekülatörlerinin,
toptancıların, bankerlerin iş yapabildikleri yapılardır. Temel olarak bir Bazilikanın iç
mekanı iki sıra sütun veya ayak ile uzunlamasına üç galeriye ayrılmakta, ortadaki
galeri yan galeriden daha geniş ve daha yüksek planlanmaktadırlar. Mekanın kısa
kenarlarında biri mimari unsurlar ile diğerinden farklılaştırılarak ‘Tribunailis’ yani
adli işlevler için kullanılmaktadır.
Şekil 2.6-Bazilika42
Smyrna Bazilikası, Agora’nın kuzey kenarı boyunca yer almaktadır. Bodrum
katı ile birlikte üç katlıdır. Bodrum kat kemerle desteklenen ve tonoz örtülü dört
galeriye sahiptir. Bu galerilerin, kentte su problemi yaşandığı sıralarda sarnıç olarak
kullanılabileceği düşünülmektedir. 1. ve 2. galerilerin doğu ve batı sonlarındaki
haçvari tonozlar bu tipin en erken örneklerindendir. Bodrum katının 2. ve 3. galeri ile
örtüşen zemin katın orta nefi bugün bir kısmı kısmen kaldırılmış konglomera
42 Kaynak: www.antiksmyrna.com Erişim tarihi:23.01.2010.
31
sütunlar ile yan neflerden ayrıştırılmıştır. Bazilikanın batı sonunda korunmuş olan
orjinal zemin blokları görülebilmektedir.
Şekil 2.7-Bodrum kat43
Bazilika’nın zemin katı, tonozlarla yükseltilmiş olan bodrum kat üzerindedir.
Kuzey Bazilika’nın altında bugüne değin çok iyi korunmuş olan görkemli, kemerli
bir bodrum katı üç galeriden oluşmaktadır. Bazilika, 160 metre uzunluğa, 20 metre
genişliğe ve 3.30 metre yüksekliğe sahiptir.
Agora’da, Roma Bazilikası (Kuzey stoa) 2002 ve 2003 kazı dönemlerinde
açığa çıkarılmıştır. Ölçüleri itibariyle, Smyrna Agorası Bazilikası, bilinen en büyük
Roma dönemi Bazilikası olma özelliğine sahiptir.
43 Kaynak: www.antiksmyrna.com, Erişim Tarihi:25.02.2010.
32
Şekil 2.8- Bazilika Plan44 Resim 2.9- Bazilika Bodrum kat45
Bodrum katın kuzey koridoru, Roma döneminde var olan bir caddeye
açılması gereken dükkanları oluşturmaktadır. Kuzey yapısında, iki bölmeli sütunlu
dehlize açılan kuzey yönünde, doğu-batı aksında 28 adet oda yer almaktadır.
Romalılar zamanında dükkanların önünden sokak geçtiği, ilk yapılışta üst katla ilgisi
olmayıp, devletin mal ve donatı depoları olarak kullanıldığı düşünülmektedir. Ticari
agoralarda bulunmayan mahkeme salonlarının bulunuşu 28 adet dükkanın devlet
donanımını korumakla ilgisinin bulunması, bu yapının bürokrasi için son derece
önemli bir yer olduğunu belgelemektedir. Roma Dönemi sonlarına doğru, devlet
agorasının giderek ticari bir anlam kazanmaya başladığını gösteren tonoz dükkan
sıraları, Bazilikanın kuzey cephesinde gün ışığına çıkarılmıştır.
2.3.2. Batı Portiko
Agora’nın batısında yer alan Portiko, bir bodrum katı üzerinde
yükselmektedir. Bu sütun sırasına, güney yönde çift kemerli bir kapı eşlik
44 Kaynak: İzmir Arkeoloji Müzesi . 45 Kaynak: İzmir Arkeoloji Müzesi .
33
etmektedir. Kuzey yandaki Batı Stoa, son dönem Agora kazıları sayesinde büyük
ölçüde ortaya çıkarılabilmiştir. Üç sıra sütun dizisiyle ayrılmış neflerden (galeri)
oluşan Batı Stoanın, Bazilika gibi bir bodrum kat üzerinde yükselen bir bina olduğu
ve çevresinde önemli kamu yapılarının yer almakta olduğu düşünülmektedir.
2004 yılında yapılan kazılar sonucu elde edilen kaynaklardan, Batı stoanın
bodrum kat üzerinde yükselen iki katlı ve anıtsal bir yapıdan oluştuğu
anlaşılmaktadır. Bazilikada görüldüğü üzere Batı Stoada da bodrum katı üç galeriden
ibarettir. Galeriler kemerlerle desteklenen tonoz üst örtülere sahiptir. Geç antik
dönemde galerilere sarnıçlar eklenmiş ve yeni pişmiş su iletim hatları ikmal
edilmiştir. Portiko’ya ulaşan ve halen akmakta olan suyun kaynağının Agora’nın
güneyindeki yamaçta İskender’in yanında uyuduğu efsanedeki pınar olduğu
düşünülmektedir. Günümüzde daha çok, kemerli bodrum katları görülen Batı
Stoa’nın, antik kent merkezine yakın konumlandırılan 120x180 metre genişliğinde
dikdörtgen planlı bir avlunun çevresine sıralanmış sütunlar ve bunları birleştiren
kemerler üzerinde inşa edildiği anlaşılmıştır. Yapının bodrum katı kısmen sağlam
durumda olup, kuzey- güney aksında üç bölüm olacak biçimde planlanmıştır. Roma
Dönemi sonlarına ait Batı Stoadan ele geçen bir çok buluntu Roma Dönemi’ne aittir.
34
Resim 2.10- Batı Stoadan genel görünüm46 Resim 2.11- Batı Portiko47
2.3.3. Doğu Yapısı
Kazı evinin bulunduğu doğu yönde yer alan Doğu Poritko’nun plan
özelliğinin Batı Portiko ile paralel olduğu anlaşılmaktadır. Ancak bu yöndeki modern
sokak ile Kazı Evi’nin bulunduğu dolgunun altında kaldığından kısmen ortaya
çıkarılabilmiştir.
2.3.4. Graffiti
Bazilika’nın duvarları kireç harcı ile sıvanmış olup üzerinde yer yer boya ile
yapılan geometrik resimler (grafittiler) ve kemerlerinde fresk izlerine rastlanan küçük
odacıklar ortaya çıkarılmıştır. Bazilika bodrum katı duvar ve kemer ayaklarında yer
alan, sıvalar üzerine yapılan Grekçe yazılmış olan grafitiler, halkın günlük yaşamı ve
Roma dönemindeki günlük sosyal hayat konusunda çok önemli bilgiler vermektedir.
Ayrıca Hıristiyanlığın ilk zamanlarıyla ilgili önemli ipuçları vermektedir. Çok
değerli olan Graffitolar, portatif çatı ve brandalar ile korumaya alınmışlardır.
46 Kaynak: Cansu YILMAZ, Kişisel Arşiv / 2009. 47 Kaynak. www.antiksmyrna.com. Erişim Tarihi: 25.02.2010.
35
Resim 2.12-Koruma altına alınmış Graffito48 Resim 2.13-Graffito49
2.3.5. Faustina Kapısı ve Antik Cadde
Kuzeydeki kemerin kilit taşı üzerinde, M.S. 178 yılında Smyrna’nın geçirdiği
depremden sonra kente yardımlar yapan Roma İmparatoru Marcus Aurelius’un eşi
Faustina’ya ait olduğu tahmin edilen bir büst yer almaktadır. Smyrna kentinin
güneyindeki, doğu-batı yönlü paralel, mermer döşeli caddelerinden biri Agoradan
geçmektedir. Büyük olasılıkla, Agorayı iki parçaya böldüğü ve alanı boydan boya
dolaştığı düşünülmektedir. Antik caddenin batı yandan agoraya giriş yaptığı yerde,
M.S. 178’deki deprem sonrasında kenti yeniden inşa ettiren İmparator Marcus
Aurelius’un eşinin, kapının kuzey kemerinin kilit taşı üzerinde portresi bulunan ve
Faustina Kapısı adı verilen kemerli bir kapı ortaya çıkarılmıştır. Kapının iki gözlü
olarak yapıldığı, günümüzde kullanımda olan sokağın altında ikinci gözde ise büyük
olasılıkla Marcus Aurelius’un portresi yer aldığı düşünülmektedir. Marcus Aurelius
ve eşinin M.S. 178’de depremle yıkılan Agorayı inşa ettirdiği için Smyrnalılar
48 Kaynak: www.antiksmyrna.com Erişim Tarihi:22.02.2010. 49 Kaynak: İzmir Arkeoloji Müzesi.
36
tarafından vefa borçlarını ödemek için yapılığı düşünülmektedir. İzmir Ticaret
Odası’nın katkısıyla 2004 yılında restore edilmiş ve ayağa kaldırılmıştır.
Resim 2.14- Faustina.50 Resim 2.15- Faustina Kapısı51
2.3.6. Agora’da Kazılar Sonucu Ele Geçen Diğer Buluntular
Kazıda çıkarılan buluntular arasında, kuzey kapısında bulunan ve Zeus sunağı
kabartmalarının devamı olduğu anlaşılan Tanrıça Vesta kabartması, Tanrı Hermes,
Dionysos, Eros, Herakles heykelleri, çok sayıda kadın-erkek ve hayvan heykeli, baş,
kabartma figurin, mermer, taş, kemik cam, maden ve pişmiş topraktan eserler ortaya
çıkarılmıştır. Toprak ve bereket tanrıçası Demeter ile denizler hakimi Poseidon’un
yan yana olması, İzmirlilerin kara ve deniz ticaretine egemen olduklarını belirtmek
istemelerinin bir göstergesidir.
50 Kaynak: İzmir Arkeoloji Müzesi. 51 Kaynak: Cansu YILMAZ, Kişisel Arşiv/2009.
37
Agora çevresinde, toprak altında antik kaynaklarda da söz edilen bir çok
arkeolojik varlık bulunmaktadır. İskender’in geldiği dönemde Pagos Dağında
bulunan Nemessis Mabedi’nden söz edilmektedir. Ancak İzmir’in kuruluşu ile ilgili
efsanede adı geçen bu mabedin yeri ve sonraki dönemlerde var olduğuna ilişkin
kesin bir bilgi bulunmamakta, Agora yakınlarında olduğu sanılmaktadır.52
Yapılan kazı çalışmalarında ise Adalet ve İntikam Tanrıçası Nemesis adına
yapılan tapınağın varlığına yönelik buluntular içindeki bir yazıt, Agora içinde veya
yakınında bir Nemesis Tapınağı’nın varlığını işaret etmektedir. Ayrıca Roma
dönemine ait bir sunak yapısına ait olduğu düşünülen blok taşlardan oluşan yapı
temeline rastlanılmıştır. Bu blok üzerinde Bizans Osmanlı ve Cumhuriyet
dönemlerine ait katmanlar bulunmaktadır. Agora’nın batı tarafında ise kemerlerle
yükseltilen basamaklardan oluşan dairesel planlı yapının, kent meclisi olarak
kullanılan ‘Bouleterion’ olduğu düşünülmektedir.
2.4. Yapılan Restorasyon Çalışmaları53
Agora’nın batı yapısındaki 13 sütun ve Faustina kapısı dışında, yapının
üçüncü boyut etkisini verecek bir düzenleme yoktur. Agora’nın tüm yüksekliğini
algılatacak kuzey yapısında bir düzenleme ve çatının başlangıcını gösterecek kısmi
restorasyon ile ziyaretçiler tarafından yapı bütünlüğünün algılanması sağlanmış
olacaktır.
52 Ersin DOĞER: İzmir’in Smyrna’sı Paleolitik Çağdan Türk Fethine Kadar İletişim Yayınları 2006. 53 Kaynak: İzmir Arkeoloji Müzesi Müdürlüğü Raporu, 2005.
38
2.4.1. Kuzey Yapısı (Bazilika)
Bazilika'nın bodrum katı güney galerisinde yer alan 8 adet büyük kemer ve
onlar arasında uzanan yine 8 adet küçük kemer restore edilmiştir. Bazilika bodrum
katı kemerlerinin onarımında Kayseri Yöresindeki taş ocaklarından çıkarılan tüftaşı
kullanılmıştır.
Şekil 2.16- Bazilika 54
2.4.2. Batı Portiko
Üst katı taşıyan kaideler ve sütunların bazıları onarım çalışmaları sırasında
tekrar yerlerine yerleştirilmi ştir. Portiko’nun zemin katına ait bir sıra sütun önceki
yıllarda ayağa kaldırılmış olarak bugün görülebilmektedir. Batı Portiko üzerindeki
kapının eksik mimari elemanları, yeni mermer malzeme ile tamamlanarak kısmen
ayağa kaldırılmıştır. Döşeme kaplamaları mermer olan zemin kata, avludan üç
basamakla çıkılmaktadır. Bu yapının üst katları depremler nedeniyle yıkıldığından,
günümüze ancak iki katı ulaşabilmiştir. Avludan üç sıra basamakla çıkılan zemin kat
ve ikinci kat, antik çağ’da insanların yağmur ve güneşten korunarak gezinti yaptığı
54 Kaynak: İzmir Arkeoloji Müzesi, Naumann’ın Restitüsyonu.
39
yerlerdir. Batı Stoanın avluya bakan cephesindeki birinci kattaki 13 sütun, 1940’lı
yıllarda ayağa kaldırılmıştır. Mimari bazı hataları tespit edilen bu sütunlar ve
sütunların oturduğu zemin yeniden restore edilmiştir. Daha sonra restore çalışmaları
2002 yılında başlamış ve 2004 yılında tamamlanmıştır.
2.4.3. Doğu Yapısı
Bodrum katının kuzeydoğu kısımda, kuzeybatı yönde yer alan haçvari
kemerli kısmın simetriği inşa edilmiştir. Yol altında kalan bölümde, batı yapısındaki
gibi sütun dizileriyle ayrılmış olduğu, bodrum ile üzerinde iki kattan oluşan bir plan
düzenine sahip olduğu düşünülmektedir.
2.4.4. Güney Yapısı
Agora’nın güneyi, ihata duvarı ile sınırlanan agora alanı dışında kalmaktadır.
Güney yapısında henüz kazı yapılmadığından, bu alandan verilere ulaşılamamıştır.
2.5. Yerel Yönetim tarafından Yapılan Çalışmalar
2.5.1. Agora ve Çevresi Koruma, Geliştirme ve Yaşatma Projesi 55
2005 yılında yürürlüğe giren 5366 sayılı ‘Yıpranan Tarihi ve Kültürel
Taşınmaz Varlıkların Yenilenerek Korunması ve Yaşatılarak Kullanılması Hakkında
Kanun’ kapsamında, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurullarınca sit alanı
55 Bu bölüm, İzmir Büyükşehir Belediyesi : Konak Kemeraltı ve Çevresi Yenileme Alanı Etap ve Proje Programları, İzmir Büyükşehir Belediyesi: Agora ve Çevresi Koruma-Geliştirme ve Yaşatma Projesi, ‘Tarihsel Çevre ve Kültür Varlıkları Müdürlüğü’ Şubat 2002 ve www.izmir.bel.tr. (ErişimTarihi, Ocak 2010) kaynaklarından derlenerek hazırlanmıştır.
40
olarak tescil ve ilan edilen bölgeler ile bu bölgelere ait koruma alanlarının, bölgenin
gelişiminin uygun olarak yeniden inşa ve restore edilerek, bu bölgelerde konut,
ticaret, kültür, turizm ve sosyal donatı alanları oluşturulması, tabii afet ve risklerine
karşı tedbirler alınması, tarihi ve kültürel taşınmaz varlıkların yenilenerek korunması
ve yaşatılarak kullanılması amacıyla, tarihi ve kültürel taşınmaz varlıkların tespit
edilebileceği ve Büyükşehirlerde ilçe ve ilk kademe meclislerince alınan bu
kararların Büyükşehir Belediye Meclisince onaylanarak Bakanlar Kuruluna
sunulacağı belirtilmektedir. Bu kapsamda, Kemeraltı ve çevresinin rehabilite
edilerek sosyal çöküntü alanı olmaktan kurtarılması, koruma ve yeniden
işlevlendirme ile geliştirilerek yaşatılması ve gelecek kuşaklara aktarılması amacıyla;
Kadifekale, Antik Tiyatro, Agora ve Stadyum 1.,2., ve 3., derece arkeolojik, doğal ve
kentsel sit alanlarını içeren yaklaşık 210 ha.’lık bu alan, ‘Yenileme Alanı’ olarak
ilan edilmiştir.
İzmir Büyükşehir Belediyesi, Agora çevresinin çağdaş koruma anlayışı ile
düzenlenmesi için ‘Agora ve Çevresi Koruma, Geliştirme ve Yaşatma Projesi’ni
hazırlamıştır. Projede, Eşrefpaşa (İkiçeşmelik) Caddesi’nin doğusunda, Agora ören
yeri’nin batısında kalan 1. Derece arkeolojik sit alanı ‘Arkeoloji ve Tarih Parkı’
olarak ayrılmıştır.
Agora ve çevresinin bugünkü çöküntü alanı durumundan kurtulması, bu
projeyle, Agora’da bilimsel kazı çalışmalarının yapılarak yok olmakta olan
arkeolojik mirasın gün ışığına çıkarılması, işlevlendirilerek kentle ve kentin
geleneksel tarihi merkezi Kemeraltı ve diğer arkeolojik alanlar ile bütünleştirilmesi,
Agora ve çevresinin çağdaş koruma anlayışı ile düzenlenmesi, kentin bu tarihi kültür
dokusunun gelecekte de yaşatılması amaçlanmaktadır.
41
2.5.1.1. Agora ve Çevresi Koruma-Geliştirme ve Yaşatma Projesi’nin İlkeleri ve
Hedefleri
2.5.1.1.1. İlkeler
Agora ve çevresini koruma, sağlıklaştırma ve kentsel yaşamla kültürel bir
canlılık içinde bütünleştirme amacıyla hazırlanan Agora ve çevresi koruma -
geliştirme ve yaşatma projesinin ilke ve hedefleri şu şekilde sıralanmaktadır:
▪ Agora Kazı Alanı'ndaki arkeolojik kazı araştırmaların daha yoğun olarak
sürdürülmesi ve gün ışığına çıkan ve çıkacak olan kalıntı ve belgeler korunması ve
günlük hayatın içinde yer alması,
▪ Agora, kent dokusu içinde görünen, yakından rahatlıkla algılanan, izlenen bir
tarihsel kimlik merkezi şeklinde yaşatılması bu anlamda kent içindeki etkisinin hem
manevi hem de görsel açıdan güçlendirilmesi,
▪ Agora ve çevresini, yeni gereksinme duyulacak ya da geliştirilecek işlevler ve
bunlara yanıt verecek mekansal kullanım olanakları için, mevcut tescilli ya da tescili
önerilen kültür varlığı niteliğindeki yapıların değerlendirilmesi,
▪ Agora ve çevresinin, öngörülen Arkeoloji ve Tarih Parkı işleviyle birlikte
gelişecek ve canlanacak turizm potansiyeli ile, kentsel doku ve geleneksel kullanım
süreçlerinden gelen konut ve ticaret gibi öğeler göz önüne alınarak koruma
planlaması disiplini içine alınması,
▪ Tarihi doku ile yeni yapılanma arasındaki kimlikli bir sürdürülebilirliğin
sağlanabilmesi için, belirlenecek bölgelerde ve dokuda özellik taşıyan kesimlerde de
belli ilkeler içeren kentsel tasarım projeleri esas alınması,
42
▪ Ortaya çıkacak ve düzenlenecek Arkeoloji ve Tarih Parkı’nın kent estetiğini
zenginleştirecek örnek bir plastik/maddi çevre olarak tasarlanması ve özgün bir
örnek yaratılması .
2.5.1.1.2. Hedefler
▪ Kamulaştırmada rol üstlenecek kurum ve kuruluşların mali kaynaklarının akılcı ve
planlı bir şekilde kullanılması,
▪ Agora Kazı Alanı ile çevresini, bir koruma alanı ile güvenceye alarak; bu bölgeyi
Arkeoloji ve Tarih Parkı işleviyle kente ve kentsel yaşam bütünselliğine
kazandırılması, yıpranmış, kullanımdan düşmüş özellikli yapı stokunun
canlandırılması, karakterli kent dokusu halinde, yeniden işlevlerine kavuşması,
▪ Proje alanındaki sivil, resmi ve dini mimarlık örneklerinin restore edilerek
öngörülen işlevle kazanılacak kullanım potansiyeline uygun işlevlerle korunmalarını
ve değerlendirilmelerini sağlanması, bunun özendirilmesi, olanaklar yaratılması,
▪ Agora'yı çevresini kuşatan ve kentsel yaşamla bütünselliğinde algılanmasını
engelleyen niteliksiz dokunun çirkinliklerden arındırılması; yeni tarihsel süreçte;
Tarihi Merkez (Kemeraltı) ile birlikteliğinin vurgulanması, Eşrefpaşa Caddesi’nden
itibaren Kadifekale'ye doğru tarihsel akışın ve bütünlüğünün sağlanması,
▪ Kadifekale eteklerinden itibaren, eski liman bölgesinin bugünkü Kemeraltı'nı yani
antik kentsel kentin tamamını kapsayan tarihsel kültür dokusunun gelecekte
yaşamsallığa ve bütünlüğe erişmesi,
Agora ve Çevresi Koruma - Geliştirme ve Yaşatma Projesinin hedeflerindendir.
43
‘Agora ve Çevresi Koruma, Geliştirme ve Yaşatma Projesi’ çerçevesinde
tarihi Kemeraltı’nın doğusunda kalan 13 hektarlık Agora ve Çevresi Koruma Alanı,
bütünlük içinde İkiçeşmelik ve Eşrefpaşa caddelerine sınır hale getirilip, Eşrefpaşa
(İkiçeşmelik) Caddesi’nin doğusunda, Agora kazı alanının batısında kalan 1. Derece
Arkeolojik Sit Alanı; ‘Arkeoloji ve Tarih Parkı’ olarak ayrılmıştır.
Bu alanda yapılacak düzenleme ile Agora’nın algılanabilir hale getirilmesi,
alandaki arkeolojik buluntuların sergilenmesi, el sanatları sergi ve satış, sanatsal
çalışma, turizm, danışma, rehberlik üniteleri ve açık alanlar oluşturulması, tescilli
sivil mimari örneği yapılar müze, kültür evi, kütüphane, kafeterya gibi kültür ve
turizm ağırlıklı i şlevlerle donatılması, tarihi yapının Kemeraltı ve diğer kentsel
alanlar ile bütünleştirilmesi, Agora Kazı Alanı ile çevresini, bir koruma alanı ile
güvenceye alarak; bu bölgeyi Arkeoloji ve Tarih Parkı işleviyle kente ve kentsel
yaşam bütünselliğine kazandırılması, yıpranmış, kullanımdan düşmüş özellikli yapı
stokunun canlandırılması hedeflenmektedir.
2.5.1.2. Agora Arkeoloji ve Tarih Parkı İçerisinde Yer Alan Tescilli Yapılar
Agora Arkeoloji ve Tarih Parkı içerisindeki 61 Pafta 7339 ada 8 ve 9 Parselde
Yer alan tescilli yapının korunarak Agora Kazı Alanı ile bütünleşmesi amacıyla
rölöve, restitüsyon ve restorasyon projeleri hazırlanarak restorasyonunun yapılması
ve yapının kazı evi olarak kullanılması planlanmıştır. Ayrıca Agora Arkeoloji ve
Tarih Parkı içerisinde yer alan 80 parsel ve 90 parseldeki tescilli yapıların
belgelenmesi amacıyla rölöve projesinin hazırlanması planlanmaktadır. Agora Kazı
Alanı yakın çevresindeki tarihi dokunun korunarak sağlıklaştırılması ve kazı alanına
yönelik işlevlendirilmesi hedeflenmektedir.
44
2.5.1.3. Agora Arkeoloji ve Tarih Parkı Kentsel Tasarım Çevre Düzenlenmesi
İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından, Agora kazı çalışmalarının biten
noktaları dikkate alınarak kazı alanında gezi güzergahlarının düzenlenmesi ve alanın
arkeoloji ve tarih parkı olarak kentlinin kullanımında kazandırılması amacıyla Agora
Arkeoloji ve Tarih Parkı Kentsel Tasarım ve Çevre Düzenlenmesi Projesi
hazırlanarak uygulanmasının yapılması hedeflenmiştir.
Proje alanındaki sivil, resmi ve dini mimarlık örneklerinin restore edilerek
öngörülen işlevle kazanılacak kullanım potansiyeline uygun işlevlerle korunmalarını
ve değerlendirilmelerini sağlamak, bunu özendirmek, olanaklar yaratmak, projenin
başlıca düşünsel dayanaklarındandır. Agora'yı çevresini kuşatan ve kentsel yaşamla
bütünselliğinde algılanmasını engelleyen niteliksiz dokuyu çirkinliklerinden
arındırmak; Tarihi Merkez (Kemeraltı) ile birlikteliğini vurgulamak, Eşrefpaşa
Caddesi'nden itibaren Kadifekale'ye doğru tarihsel akışın varlığını ve bütünlüğünü
işaretlemek, Kadifekale eteklerinden itibaren, eski liman bölgesi bugünkü
Kemeraltı'nı, antik kentle birlikte bir bütün olarak vurgulamak amaçlanmıştır. Bu
amaçla yapılan çalışmalar sonucunda, planlama alanında 5 ayrı alan saptanmıştır.
Agora Kazı Alanı: 1. Derece Arkeolojik Sit Alanı içinde, Agora'nın batısında
ve kuzeyinde kamulaştırma kararı alınan veya kamulaştırılan parselleri
kapsamaktadır.
Arkeoloji ve Tarih Parkı: 1. Derece Arkeolojik Sit Alanı'nın kuzey ve batı
sınırı, 816 Sokak ve 941 Sokak'ın çevrelediği alan ile katlı otoparkı içine almaktadır.
Kentsel Tasarım Alanları: Planlama alanının kuzey sınırı ile 1. Derece Arkeolojik Sit
Alanı arasında kalan alan ve doğuda kısmen 2. Derece Arkeolojik Sit Alanı'nı içine
alan (Anafartalar Caddesi ve Çevresi Kentsel Tasarım Alanı) ile Eşrefpaşa Caddesi
ve 824 Sokak'ın çevrelediği alan (Eşrefpaşa Caddesi Doğusu Kentsel Tasarım Alanı)
olmak üzere 2 kentsel tasarım alanı belirlenmiştir. Agora Koruma Alanı: 1. Derece
45
Arkeolojik Sit Alanı'nın güneyinde, 2. Derece Arkeolojik Sit Alanı içinde kalan
Hürriyet Lisesi, Park, Cami, Hamam, Kemal Atatürk İlköğretim Okulu ve 818
Sokak'ın güneyindeki parsellerdir. Diğer Kentsel Alanlar: yukarıda tanımlanan dört
alanın dışında kalan ve İzmir 1 Nolu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu
tarafından 3. Derece Arkeolojik Sit Alanı + Kentsel Sit Alanı olarak belirlenen
alanlardır.
Agora’nın kuzeybatısında bulunan 80 ve 90 parseller ve Agora’nın batısında
bulunan Sebetay Sevi’nin evi olduğu tahmin edilen 8 ve 9 parseller, geleneksel sivil
mimarlık örneğini yansıtmaktadırlar. Bu parsellerde bulunan evlerin Musevi
Cemaati’ne ait olduğu düşünülmektedir.
Agora’nın İkiçeşmelik Caddesinden algılanabilmesini sağlamak amacıyla
Agora Arkeoloji ve Tarih Parkı’nda kamulaştırma ve yıkım çalışmaları İzmir
Büyükşehir Belediyesi tarafından devam etmektedir. Bugüne kadar 87 parselin
(16.852,65 m²) (1,2 ve 3. Etaplar) alanın kamulaştırma kararı alınmış, 49 parsel
(12.421,87 m²) in tapusu alınmıştır. 42 (10.160,12 m²), parsel için kamulaştırma
kararı alınması planlanmaktadır. (4,5 ve 6. Etaplar).
46
Şekil 2.17-Agora ve Çevresi kamulaştırma çalışmaları56
2.6. Agora ve Çevresine İlişkin Alınan İdari Kararlar
Agora ve çevresi ‘ne ilişkin alınmış idari kararlar şöyledir:
Agora ile birlikte Tiyatro, Kadifekale, Stadyum ve Altınyol İzmir 1 Numaralı
Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 22.10.1991 gün ve 3234 sayılı
kararı ile 1. Derece Arkeolojik Sit Alanı olarak belirlenmiştir. Agora çevresi ise 3.
Derece Arkeolojik Sit alanı olarak onaylanmıştır. İzmir 1 Numaralı Kültür ve Tabiat
56 Kaynak: İzmir Büyükşehir Belediyesi, Tarihsel Çevre ve Kültür Varlıkları Şube Müdürlüğü.
47
Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 30.01.2002 gün ve 9728 sayılı karar ile Agora 1.
Derece Arkeolojik Sit Alanı’nı Eşrefpaşa Caddesi’ne uzanarak katlı otoparkı içine
alacak biçimde genişletilmiştir. Agora’nın doğusunda ve güneyindeki 3.Derece
Arkeolojik Sit Alanı olarak tanımlanan adalar, bu kararla 2.Derece Arkeolojik Sit
Alanı’na dönüştürülmüştür.
1. Derece Arkeolojik Sit Alanı olarak koruma altına alınan Agora, Konak
İlçesi sınırları içinde, Tarihi Merkez (Kemeraltı) ve Eşrefpaşa Caddesi’nin
doğusunda kalmaktadır. Agora'nın yer aldığı 1. Derece Arkeolojik Sit Alanı ile bunu
çevreleyen 2. Derece Arkeolojik Sit Alanı ve 3. Derece Arkeolojik alanı + Kentsel
Sit Alanı içerisinde kalmaktadır.
Agora ve çevresi’nin, 17.11.1978 gün ve A-1373 sayılı karar ile Kemeraltı
Kentsel Sit Alanı olarak belirlenmesinden sonra hazırlanan 1/1000 ölçekli Koruma
Amaçlı İmar Planı 27.07.1984 tarih ve 348 sayı ile onaylanarak yürürlüğe girmiştir.
1995 yılında bu planın koruma ve gelişme arasında uyum sağlayamaması sebebiyle
revize edilmesine karar verilmiştir.
48
Şekil 2.18- 1.ve 2. Derece Arkeolojik Sit alanı sınırlarını gösteren 1/1000
ölçekli Plan57
Agora 1. ve 2. Derece arkeolojik sit alanında ‘Tarihsel Çevre ve Kültür
Varlıkları Müdürlüğü’ tarafından hazırlanan, 1/1000 ölçekli ‘Agora ve Çevresi
Koruma Amaçlı Revizyon İmar Planı’ İzmir 1 Numaralı Kültür ve Tabiat
Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun 29.06.2005 gün ve 645 sayılı kararı ile
onanarak yürürlüğe girmiştir. Bu planlama çalışması, 1. ve 2. derece arkeolojik sit
alanlarının yanı sıra, 3. derece arkeolojik sit alanında kalan bazı kentsel dokuları da
57 Kaynak:İzmir Arkeoloji Müzesi.
49
kapsamakta, bu alanın korunarak sağlıklaştırılması ve kentsel yaşamla
bütünleşmesi amaçlanmaktadır. İzmir Konak Belediyesi Kemeraltı Kentsel ve 3.
Derece Arkeolojik Sit Alanı için planlama çalışmalarını 2 etap halinde sürdürmüştür.
İkiçeşmelik Caddesi altında kalan bölgenin, 1. Etap planlama çalışması tamamlanmış
ve 2005 yılında yürürlüğe girmiştir. Agora çevresinin düzenlenmesi çalışmaları,
2.Etap için hazırlanan 1/1000 ölçekli ‘Koruma Amaçlı Revizyon İmar Planı’
çalışmaları devam etmektedir. Agora ve çevresi için, İzmir Büyükşehir Belediyesi
Tarihsel Çevre Koruma Müdürlüğü, planlama ve kamulaştırma çalışmalarını
yürütmektedir.
Şekil 2.19-1/1000 ölçekli Agora ve Çevresi Koruma Amaçlı Revizyon İmar
Planı.58
58 İzmir Büyükşehir Belediyesi, Tarihsel Çevre ve Kültür Varlıkları Şube Müdürlüğü.
50
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
AGORA ve ÇEVRESİ’NİN FARKLI YÖNLERDEN DE ĞERLENDİRİLMESİ
Büyük kentlerde göç nedeniyle görülen aşırı nüfus artışı ve gecekondulaşma,
merkez çevresindeki rant alanlarının, kent merkezindeki tarihi kent dokuların
olumsuz yönde etkilenmesine neden olmaktadır. Bu noktada sağlıklı ve tarihsel
sürekliliği sağlayacak korumanın önemi ve bu tür sorunları olan kentsel mekanların
bir bütün olarak diğer bölümleri ile birlikte düşünülmesi gerektiği ortaya
çıkmaktadır. Dolayısıyla, gelecek kuşaklar için, kentlerdeki tarihi dokuların,
potansiyel alanların korunup gelişmesi ve süreklilik kavramı içerisinde
değerlendirilmesi, koruma planları ve imar planlarının birlikte bir bütün olarak
düşünülmesi gerekmektedir. Bu aşamada, planların uygulanabilirliği sağlanarak,
kentin yaşayan, kültürel mirasın farkındalığını arttıran günümüz koşullarına cevap
veren niteliklerde olması, kültürel varlıkların korunması bakımından son derece
önemlidir.
Tarihi kent merkezlerinde bulunan arkeolojik alanlardaki her dönem
önemlidir. Tarihsel sürekliliğin devam ettirilmesi, aynı zamanda bu alanlardaki
kültürel zenginlikle kent kimliğinin özgünlüğünü koruması, kültürel mirasın bir
bütün olarak korunmasına bağlıdır.
Kent arkeolojisi yönteminde, arkeolojik mirasın korunmasındaki bilincin
artması ve bütünleşik koruma kavramıyla, kentler bir bütün olarak (doğal, sosyal,
ekonomik, kültürel, tarihsel) değerlendirilmeye başlanmıştır. Ulusal, bölgesel ve
yerel ölçekte planlamanın yapılması, halkın bilgilendirilmesi ile etkin katılımı, elde
edilen arkeolojik verilerin gözden geçirilip güncel tutulması, kent merkezindeki
arkeolojik mirasın korunmasında temel araçlardandır.
51
Kent merkezlerinde kalan tarihi kent dokularının geleceğe taşınması, bu
alanların planlanması ve planların uygulanması ile sağlanabilir. Farklı disiplinlerden
uzmanların işbirliği ile hazırlanan Koruma Amaçlı İmar Planlarının bütünlüklerinin
olması önemlidir. Bu planların, kent yönetiminin gelişim planı ile birlikte ve
eşgüdümlü hazırlanarak uygulanması gerekmektedir.
Koruma amaçlı imar planının hazırlanması sürecinde güncelleştirilmi ş
halihazır haritalar, kadastral paftalar ve mülkiyet bilgilerinin çakıştırıldığı sağlıklı bir
altlığın oluşturulması ve planlanacak alanla ilgili sosyal, ekonomik, demografik ve
mekansal etütlerin yapılarak, belediye, koruma kurulu gibi kurumlarla koordinasyon
kurularak planların yapılması, karşılaşabilecek sorunların arza indirgenmesi
açısından önemlidir.
Kent arkeolojisi, disiplinler arası çalışılması gereken bir süreci
kapsamaktadır. Kent merkezindeki arkeolojik alanlarda konuya yönelik farklı
uzmanlık alanlarından oluşturulacak ekip ile sorumluluk ve yetki paylaşılmalıdır.
Agora ve çevresi, Helenistik Dönemi, Roma Dönemi ve tescilli yapıların da
bulunduğu 19. yüzyılı barındıran katmanlardan oluşmaktadır. Farklı dönemlere ait
katmanların birlikte korunması, farklı disiplinlerin, üniversitelerin, sivil toplum
kuruluşlarının, ilgili kurumların, halkın da bulunduğu ortak işbirliği ve kapsamlı bir
çalışma ile sağlanabilmektedir.
3.1. Kurumlar Arası İlişkiler
Tarihi kent merkezlerindeki kültürel mirasın sağlıklı olarak korunmasında,
koruma amaçlı imar planlarının yapımında kurum ve birimler arasında iyi bir
iletişimin olması son derece önemlidir. “Planlama sürecinin muhtelif aşamalarındaki
görüşme, tartışma ve kararların belediye, Koruma Kurulu ve gerektiğinde Müze
52
Müdürlüğü, Turizm Bakanlığı gibi ilgili kurum ve kuruluşların tam yetkililerin
katılmasıyla yapılması, kararların daha sağlıklı, kabul edilir ve uygulanabilir
olmasını temin etmekle kalmayacak, aynı zamanda plan yapım süresini de
kısaltacaktır.”59
Halkın yaşadığı yerde bulunan tarihi mirası benimsemesi ve o mirasla
yaşamaya istekli olması için, merkezi yönetimin, yerel yönetimin, sivil toplum
örgütlerinin bu katılımı sağlayacak politikaları ve uygulama araçlarını üretmeleri
gereklidir. Bu yaklaşımın devamında kültür varlıkları konusunda yetki, sorumluluk
sahibi kamu kurum kuruluşları arasında eş güdümün sağlanması, uzman kadrolarının
geliştirilmesi, halka yönelik aydınlatıcı panel ve toplantılar yapılması son derece
önemlidir.
3.1.1. Yerel Yönetim
İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından 2002 yılında kurulan ‘Tarihi Çevre ve
Kültür Varlıkları Müdürlüğü’, kentin eski dokusunun korunmasına ve yaşatılmasına
yönelik çalışmalar yapmaktadır. İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından kentteki
tespiti yapılmış olan arkeolojik alanlar elektronik ortama kaydedilmiştir. Bu alanların
değerlendirilerek kent hayatına katılımının sağlanması için çalışmalar devam
etmektedir.
Yerel yönetimler bünyesinde, koruma kararlarının yerel ölçekte
değerlendirilmesini sağlamak üzere çeşitli meslek alanlarından Mimar, Sanat tarihi,
Şehir Plancısı, Mühendis, Arkeolog gibi uzmanlardan oluşan bürolar kurulmuştur.
Böylece kent arkeolojisi için önemli olan farklı disiplinlerin katılımı ile kentlerdeki
59 Türkiye’de Tarihi Kent Dokularının Korunması ve Ge leceğe Taşınması Sempozyumu, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü Yayını, (Ankara, 2002),143.
53
arkeolojik alanların korunması, planlı ve uygulamaya dönük verimli çalışmaların
yapılmasının sağlanması amaçlanmaktadır.
Kentsel arkeolojik varlıkların korunmasında ve gelecek kuşaklara
aktarılmasında sorumlulukların bilincinde olarak, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde,
KUDEB’in yapacağı çalışmalar ile merkezi yönetimin sorumluluğu azalacak, yerel
yönetim, alınan kararlarda uygulama ve denetlemede etkin olarak sürecin içerisinde
yer alacaktır.
3.2. Ekonomik, Sosyal ve Eğitim Boyutu
Çağdaş koruma anlayışı; kentlerdeki arkeolojik zenginliğin ve buna bağlı
olarak kent belleğinin korunması, tarihi kentsel dokunun yeniden canlandırılması
sosyal, ekonomik ve fiziki mekanlarının birlikte bütüncül olarak ele alınması ve
planlaması gerekliliğini ortaya koymaktadır.
3.2.1. Ekonomik Boyutu
Artan göç ve hızlı kentleşme sonucu oluşan ekonomik sorunlar, kentlerdeki
tarihi çevrenin korunmasının öncelikler arasından çıkarılmasına neden olmuştur.
Tarihi kent merkezlerinin korunması için mali destek sağlanarak gerekli politik
kararlarının alınması gereklidir. Gerçekçi bir koruma eyleminin, ekonomik bir güç
olması ve yerel yönetimler ile birlikte halkın desteğini de alması, bu alanlarda
yaşayan vatandaşların koruma bilincinin yerleştirilmesi sağlıklı bir korumayı
beraberinde getirecektir.
Merkezi yönetimin ve yerel yönetimlerin öncü yaklaşımları ile Agora
çevresindeki sivil mimarlık örnekleri gibi yapıların işlevlerinin değiştirilerek
ekonomik bir değer olarak yararlanılması, korumanın ekonomik boyutu olarak
54
gündeme gelebilir. Uluslararası standartlarda projeler geliştirildi ği takdirde
uluslararası finans kaynakları katkı olarak değerlendirilebilir.
“Korumaya ayrılan parasal kaynakların arttırılması için;
• Restore et-işlet-devret ‘RİD’ ve değer artırımı gibi finans modellerinin
uygulanması,
• Vergi muafiyeti sınırlarının genişletilmesi, kültürel varlıklarının korunmasına
yönelik ‘Kültürel Katkı Payı’ alınması,
• Kentsel arkeolojik mirasın korunmasında sponsorluk desteğinin
sağlanması,
• Restorasyon malzemelerinin elde edilmesinde kolaylıklar sağlanması, ustaların
yetiştirilmesini sağlayacak sistemler geliştirilmesi, getirilen öneriler arasındadır.60
3.2.2. Sosyal Boyutu
Merkezi yönetimin ve yerel idarelerin çağdaş koruma anlayışı içerisinde halkı
bilinçlendirmesi ile halkın yaşadıkları yerleri benimsemesi, değerini fark etmesi ve
bu kültürel zenginlikle yaşamlarını sürdürmelerinin sağlanması, tarihi kentlerdeki
kültürel mirasın, toplumun tüm fertlerince korunmasını beraberinde getirecektir.
Gelecek kuşakların geçmişlerini anlayabilmesi ve kimlikli bireyler olarak
geleceğini planlayabilmesi, kentsel tarihi ve kültürel varlıkların korunması, gelecek
kuşaklara bu sorumluluğun bir yurttaşlık görevi olarak benimsetilmesine bağlıdır. Bu
60 Türkiye’de Tarihi Kent Dokularının Korunması ve Ge leceğe Taşınması Sempozyumu, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü Yayını, (Ankara 2002),139.
55
bilinçle, Avrupa ülkelerinde koruma çalışmalarında halkın katılımı da
sağlanmaktadır.
Tarihi alanların çevresinde yaşayan insanların planlama sürecine katılımı ile
koruma konusunda bilinçlenmesi ve yaşadığı çevreyi sahiplenerek korumaya
katkısının sağlanması, etken koruma kavramını gerçekleşmesi bakımından oldukça
önemlidir.
Agora çevresinde yaşayan insanların bulundukları çevre ile ilişkisinin
güçlendirilmesi ve bilinçlendirilmesi amacıyla Televizyon ve Radyo programlarıyla,
sivil ve kamu kuruluşlarının yapacakları etkinliklerle ve gerçekleştirilmi ş iyi
restorasyon örnekleriyle söz konusu alanda gerçekleşen gelişmelerle ilgili
bilgilendirilmeleri sağlanmalıdır. Özellikle, öğrencilerin kazı alanını, yapılan kazı
çalışmalarını yerinde izlemesi ve yaşadıkları kentteki arkeolojik varlıkların
öğrencilere sevdirilmesi, arkeolojik kültürel mirasın sadece yasalarla değil, toplumun
öz sistemiyle korunabilmesini sağlayacaktır.
Kültürel varlıkların korunması, kamu yararına olan bir eylemler dizisidir. Bir
diğer deyişle koruma, kamu tarafından benimsenmesi halinde gerçekleşebilir. Bu
nedenle, kamunun bu konuda bilgilendirilmesi, bilinçlendirilmesi ve katılımının
sağlanması koruma programlarının başarıya ulaşmasında ön koşuldur. Koruma
kültürünün oluşturulmasında, geniş halk kitlelerinin yapılacak etkinliklerle katılımı
sağlanmalıdır. Yüksek öğretim kurumları tarafından belli zaman aralıklarıyla
bilgilendirilmeye yönelik seminer, konferans vb. etkinlikler düzenlenmesi korumanın
yapıcı yüzünü göstermek bakımından yararlı olacaktır.
56
3.2.3. Eğitim Boyutu
Kültürün oluşumu ve gelişiminde eğitimin yadsınamaz bir yeri vardır. “Göçle
gelen nüfusun göç ettikleri topraklardaki kültür varlıklarına yeterince özen
göstermemesi, bugün birçok tarihi kentimizin kültür varlıklarının yok olmasına
neden olmuştur. Dolayısıyla, göç ve koruma arasında güçlü bir ili şki vardır. Emek
verilen ürünün, yine emek veren tarafından daha iyi korunabileceği hipotezinden
hareket edildiğinde, göçle gelen bireylerin hızlı bir biçimde kentsel değerlere sahip
çıkması için, bu bireylerin hızlı bir biçimde eğitilmeleri zorunluluk olarak
değerlendirilmedir. Dolayısıyla hem örgün hem de yaygın eğitimde koruma
konusunun işlenmesi kaçınılmaz olup, ülkelerin koruma politikalarının vazgeçilmez
öğesi olmalıdır.” 61 Bu nedenle, eğitim müfredatında kentlerde bulunan arkeolojik
alanların korunmasının önemi mutlaka yer almalıdır.
Bilgilerin en kolay alındığı ilköğretim öğrencileri için yerel yöneticiler,
akademisyenler, Kültür Bakanlığı ve MEB işbirliği ile ders kitaplarında kültürel
mirasın korunması konusunda temel bilgilerin yer alması, resim, yazılı tanıtım ve
maketlerini içeren eğitim programlarının hazırlanması, kentlerdeki arkeolojik
yerlerle ilgili bilgi ve kültür yarışmalarının düzenlenmesi, gezi programları ile arazi
gezilerinin yapılması, kimlikli ve bilinçli bir toplumun oluşmasının ön hazırlığı
olacaktır.
Agora’da öğrencilerin arazi çalışmalarına katılımı zaman zaman olmaktadır.
Agora çevresindeki okullardan başlanılarak, daha sonra diğer il düzeyinde yayılan
programlar düzenlenmesi, öğrencilerin komşu il ya da ilçedeki bir okulla anlaşarak,
misafir öğrencilere bulundukları çevredeki arkeolojik alanlarla ilgili bilgi sunmaları
ile öğrencilerin yaşadıkları çevreyi bilinçli olarak sahiplenmeleri sağlanacaktır.
61 Mete TAPAN : soru ve cevaplarla KORUMA, TMMOB Mimarlar Odası, İstanbul Büyükkent Şubesi (2007), 61.
57
Kent merkezindeki arkeolojik mirasın korunması ve yönetiminde, kent
arkeolojisi için gerekli olan farklı disiplinlerden uzmanların yetiştirilmesi kültürel
mirasın korunmasında gerçekleştirilecek önemli aşamalar arasında yer almaktadır.
Uluslararası işbirliği ile bir eğitim politikası oluşturulması, kent arkeolojisi
yönetiminde deneyimli olan ülkelerle uzman değişiminin yapılması, bu alanda
çalışan uzmanların bilgilerinin güncelleştirmelerinin önünü açacaktır.
3.3. Yayın ve Etkinlikler
Agora ile ilgili kazı çalışmaları, proje ve uygulamaların her aşamasının
belgelenmesi ve yayın haline getirilmesi, bu yayınların, özetlenmesi, kısa bülten ve
afişlerle halkın yaşadıkları kentin arkeolojik değerlerini tanıması, konferans, seminer
vb. etkinlikler düzenlenmesi, kültürel bilincin oluşmasını sağlayacaktır.
3.4. Turizm
Birçok uygarlığı barındırmış olan kentler, farklı dönemlere ait katmanlardan
oluşan kültür mirasının yoğunlaştığı yerlerdir. İzmir gibi tarihi kentlerin, kendine
özgü tarihinin ve kimlik yapısının öne çıkarılması ile çekiciliğin arttırılması hem kent
ekonomisine katkı olacak, hem de turizmden elde edilen gelir, koruma eylemi için
kullanılacaktır.
Ancak; tarihi merkezlerdeki kültür varlıklarının yeniden işlevlendirilmesi ile
bu kültürel varlıklar, turizmin hizmetinde sermaye olarak düşünülebilmektedir.
Bütünleşik bir yaklaşımla kentlerdeki kültürel mirasın korunması için turizm, bir araç
olarak kullanılmalıdır. Turizmden elde edilen gelir, kentlerdeki kültürel mirasın
korunmasında kaynak olarak kullanılabilir. Turizm koruma dengesinin iyi kurulması
58
ve korumaya hizmet edecek planlı turizmin oluşturulması, kent merkezlerinde
kültürel mirasın korunmasında olumlu sonuçlar verecektir.
“Eğer turizm bir girdi olacaksa salt dış turizm değil, iç turizm de göz önüne
alınmalıdır. Dış turizm için de kültüre önem veren üst gelir kültür grubunun gelmesi
amaçlanmalı, turizm amaç değil araç olarak kullanılmalıdır. Bu amaçlar ;
• Tarihsel merkezlerin kültürel önemini korumak,
• Kentsel korumanın kültürel çeşitlili ğini koruyan toplumsal yaşamın
durağan olmadığını bilmek,
• Bu konuda uluslar arası örgütlerle ilişki kurmak,
• Turizmi, korumayı finanse etmesi için planlamak,
• Turizmin yerel ekonominin önüne geçmesini önlemek
• Turizm adına kültür varlığının mekansal niteliklerini göz ardı etmemek
• Bu çalışmaların uzun vadeli olmasını sağlamak.”62
olarak sıralanmaktadır.
Agora Ören Yeri’ndeki arkeolojik araştırmaların genişletilmesi ve Agora’nın
kentin önemli akslarından birisi olan İkiçeşmelik Caddesi üzerinden görünürlüğünün
sağlanması amacıyla kamulaştırma ile yıkım çalışmaları devam etmektedir.
Agora’nın görünür kılınmasıyla insanların ilgisinin artması ve Agora’nın tanınır hale
getirilmesi düşünülmektedir.
İzmir kent merkezindeki Agora’nın ortaya çıkarılması ile Agora, Efes kadar
önemli bir turistik mekan haline getirilebilir. Agora’dan Kadifekale’ye kurulacak
teleferik ile Agora’ya gelen turistin Kadifekaleye geçmesi düşünülmektedir. Kentin
62 Türkiye’de Tarihi Kent Dokularının Korunması ve Ge leceğe Taşınması Sempozyumu, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü Yayını,( Ankara,2002), 139.
59
tarihi merkezinin korunarak yaşatılması ve kent ile bütünleştirilerek kent
merkezinde turizme yönelik olarak bir cazibe merkezinin yaratılması, kent
merkezinin UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alınması ile sağlanabilir.
İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından, Agora’ya ulaşım kolaylaştırılarak,
Agora çevresindeki tescilli sivil mimari örneği yapılara müze, kültür evi, kütüphane,
kafeterya gibi işlevler kazandırılması hedeflenmiştir. Böylece, Agora ve çevresi,
aktivite alanlarına dönüştürülerek, bu alanda sosyal, kültürel ekonomik gereksinimler
karşılanacak, o yöredeki yaşayan insanların gelişimine önemli katkısı olacaktır.
Alanın girişinde, Agora’nın tarihi ile ilgili tarihçe ve Agora’nın mimari yapısı
hakkında bilgilendirici tanıtım levhalarının çağdaş sunum tekniklerine göre
yenilenmesi, arkeolojik alanla ilgili kitapların ve haritaların hazırlanması, dolaşım
güzergahının önceden belirlenmesi ile insanların daha verimli bilgilenmeleri
sağlanacaktır. Arkeolojik Park'ında kurulacak olan sergi vb. kültürel etkinlikler ile
Agora ve çevresi, kültür, sanat ve turizm merkezi haline gelecektir.
Agora yakınında bulunan otopark işlevsel olmamakla birlikte çirkin bir
görüntü yaratmaktadır. Otoparkın yıkılması ya da cephesinin değiştirilmesi
düşünülmektedir. Ayrıca, otoparkın kent müzesi haline getirilmesi öneriler
arasındadır.
3.4.1. Ziyaretçi Yönetimi
Kentlerde bulunan arkeolojik varlıkların halka sunulması, toplum tarafından
kökenlerinin ve gelişimlerinin anlaşılması, arkeolojik mirasın korunması
gerekliliğine yardım eden önemli bir yöntemdir.
60
İzmir’in dünyaya açılan penceresi konumundaki Agora’da Turizm
potansiyelini karşılayabilecek düzenleme çalışmalarının yapılarak, Turizm
standartlarına uygun olarak düzenlenmiş levhaların konulması gerekmektedir.
Agora’nın bodrum katının gereken yerlerde aydınlatılması, ziyaretçilerin tarihi
strüktürü daha rahat dolaşabilmelerine olanak sağlayacaktır.
Resim 3.1-Bodrum kat63 Resim 3.2-Tanıtım levhası64
Bodrum katta kuzey kapısı giriş yolu üzerinde, zaman zaman yağmur
nedeniyle taşkınlar yaparak geçişi kaygan ve çamurlu hale getiren antik su kanalının
yol açtığı problemlerin çözümü için antik su kanalının kontrollü akışı sağlanmıştır
Ancak; avlu kotuna çıkışta demir profiller ve perdeler ile oluşturulmuş geçici
podyumun turizme açık olması nedeni ile Agora’ya iyi bir görüntü vermemektedir.
Alanın sit sınırlarının sınır taşları veya tel örgüler ile belirlenmesi, mevcut tel
örgülerinin güçlendirilmesi, kamuoyu oluşturmak amacıyla çağdaş standartlarda
tanıtıcı levhaların konulması, alanda arkeolojik varlıklara zarar vermeden bir gezi
yolunun yapılması gerekmektedir.
63 Kaynak: Cansu YILMAZ Kişisel Arşiv/2009. 64 Kaynak: Cansu YILMAZ Kişisel Arşiv/2009.
61
3.4.2. Güvenlik Sorunu
Agora arkeolojik alanındaki güvenlik problemi, Agora’nın kamu tarafından
yeterince tanınamamasının önemli nedenleri arasındadır. Bu problemin çözümüne
yönelik olarak Agora ve çevresinin kapsamlı bir şekilde ele alınıp çözüme
kavuşturulması gerekmektedir.
Resim 3.3-Güvenlik levhaları65 Resim 3.4-Güvenlik levhaları66
Smyrna Agorası, tarihi kent merkezinde, zaman içerisinde sosyal çöküntü
bölgesi haline gelen alanda bulunmaktadır. İzmir'in çok değerli bir simgesi
durumundaki Agora'nın güvenlik probleminin çözülmesi aşılması gereken en önemli
engeldir. Suç oranının yüksek olduğu bölgede, güvenlik probleminin aşılmasıyla
Agora'nın kentle bütünleşmesi sağlanacaktır. Agora'daki mimarı yapıların da doğal
etkenlere karşı korunması, can güvenliği bakımından oldukça önemlidir. Agora’da
65 Kaynak: Cansu YILMAZ Kişisel Arşiv/2009. 66 Kaynak: Cansu YILMAZ Kişisel Arşiv/2009.
62
koruyucu önlem almak üzere alanın aydınlatılarak güvenlik kameralarının takılması
ve 24 saat bekçi sağlanması gerekmektedir.
3.5. Agora ve Çevresi’nde Kent Arkeolojisi Yönteminin Uygulanabilirli ği ve
Öneriler
Kent merkezindeki arkeolojik alanların korunmasında ve
değerlendirilmesinde ilk ve en önemli aşama, kapsamlı bir envanter çalışmasının
yapılmasıdır. Agora ve çevresinin korunmasında, değerlendirilmesinde çeşitli
kaynaklardan oluşturulacak bilgilerle kent arşivi niteliğinde bir kentsel arkeolojik
veritabanının oluşturulması gerekmektedir. Bu aşamada, Kültür ve Tabiat Varlıkları
Koruma Bölge Kurulları ve Müze arşivlerinde bulunan kazı raporları, sondaj
kazılarına ilişkin raporlar, fotoğraflar, eski haritalar, gibi mevcut bilgilerin
kaydedilmesi gerçekleştirilecek ilk çalışmalardır.
Kentsel arkeolojik verilerin oluşturulmasında, yer altındaki potansiyel
arkeolojik varlıkların tespiti için, arazi yüzeyinin ayrıntılı olarak incelenmesi, yer altı
radarı ve elektromanyetik ölçümler gibi bilimsel teknikler ile bu verilerin
oluşturulması, elde edilen verilerin toplanıp, daha sonra arşiv ve yeni verilerle
karşılaştırılarak tahribatın yıllara göre analizinin yapılmalısı, Agora gibi kent
merkezinde kalan arkeolojik alanların korunmasında büyük bir adım olacaktır.
Kent merkezinde kapsamlı bir kentsel arkeolojik envanter çalışması ve bu
çalışmaların teknolojik olanaklarla desteklenmiş bilimsel verilere dayalı sonuçlarının
ortaya konulması kent arkeolojisi yönteminin ilk aşamasını oluşturmaktadır. Agora
ve çevresindeki mevcut ve potansiyel arkeolojik alanlardan elde edilecek verilerin
belirli standartlarda bir kayıt sistemiyle bilgisayar ortamına aktarılması ile il
düzeyinde kullanılabilen bir sistem oluşturulması envanterleme çalışmalarında
kolaylık sağlayacaktır. Kentsel arkeolojik veriler, sayısal ortama aktarılmalı ve bu
63
yeni veriler geldikçe güncelleştirilmesi yapılmalıdır. Farklı disiplinlerden uzmanlar
tarafından sürdürülen çalışmalarla arkeolojik varlıkların belgelenmesi ile kent
envanterine geçirilmesi ve çalışma sonuçlarının bu bilimsel verilere göre
yayınlanması, kentsel arkeolojik mirasın korunması bakımından son derece
önemlidir.
Potansiyel arkeolojik rezerv alanlarında, bilimsel yöntemlerle ve sistemli bir
çalışma ile kültür katmanlarının belirlenebilmesi için, kazı ve sondaj çalışmaları ve
yüzey araştırmalarının yapılmasında, yer altı radarı gibi bilimsel tekniklerden
yararlanılmaktadır. Agora ve çevresinde bu çalışmaların jeofizik araştırması
yöntemi ile yapılması, yapı temelleri altında kalmış olabilecek arkeolojik
katmanların tespit edilmesi, sondaj kazı çalışmalarından daha düşük maliyetli, daha
hızlı ve pratik bir yöntem olacaktır. Agora ve çevresinde eğimin fazla olduğu
yerlerde arkeolojik dolguların daha iyi korunduğu, ancak eğimin az olduğu alanda
yoğun kullanıma bağlı olarak arkeolojik varlıkların zarar gördüğü tespit edilmiştir.
Agora çevresinde eğimin fazla olduğu, arkeolojik dolgunun, dolayısıyla arkeolojik
potansiyele sahip bu alandaki yoğun kullanımın azaltılması potansiyel arkeolojik
varlıkların zarar görmesini engelleyecektir.
Agora ve çevresinde bulunan arkeolojik rezervin tam olarak belirlenememesi
bu alanda sağlıklı bir korumanın yapılmasına engel oluşturmaktadır. Agora ve
çevresindeki potansiyelin belirlenebilmesi için; bilimsel kazılar ile elde edilecek yeni
arkeolojik buluntularla arkeolojik potansiyel haritasının çıkarılması, bilgisayar
destekli bir veri tabanının oluşturulması, elde edilecek bilgilerin dijital ortama
aktarılarak bu bilgilerin mekansallaştırılması, yeni verilerle güncellemelerin
yapılarak alanın bütünsel olarak değerlendirilmesi gerekmektedir.
Kentsel arkeolojik veritabanına göre hazırlanan planlar ve antik dönem
haritaların çakıştırılması ile potansiyel arkeolojik alanların tespiti yapılmaktadır.
Agora ve çevresindeki kararlarının gözden geçirilip, alanın hazırlanan bu planlarla
64
tekrar değerlendirilmesi, Agora ve Çevresi için sit kararlarının daha sağlıklı
alınmasını sağlayacaktır.
Altınörs; Arkeolojik potansiyelin belirlenmesine yönelik oluşturulacak bir
ulusal veri tabanı yönetiminin Kültür Bakanlığı’nın sorumluluğu altında
gerçekleşmesi gerektiğini vurgulamaktadır. Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel
Müdürlüğü içerisinde ‘Arkeolojik Tespit ve Ulusal Arkeolojik Arşiv Müdürlüğü’
oluşturulması, arkeolojiyle ilgili Ulusal Veri Tabanı ve CBS yönteminin bu
Müdürlüğün yönetiminde olması ve yerel ofislerin oluşturularak arkeolojik verilerin
ulusal arşiv sistemine entegrasyonun bu birimlerce sağlanması, bu veri tabanına
Koruma kurullarının, Arkeolojik Araştırma Enstitüleri’nin ve Belediyelerin ilgili
birimlerinin erişimine olanak verilmesi gerektiğini belirtmektedir.67 Bu uygulamayla
Agora gibi kent merkezinde kalan arkeolojik alanların, daha sağlıklı ve etkin
korunabilmesi sağlanmış olacaktır.
Kent arkeolojisi yönteminde bir döneme ait eserin diğer dönemlere ait
eserlerden önem derecesi olarak bir farkı yoktur. Farklı dönemlerdeki katmanlar bir
bütün olarak değerlendirilmektedir. Agora ve çevresinin, farklı dönemlere ait
katmanların eşit olarak değerlendirilmesi tarihsel sürekliliğin devamını sağlamak
açısından oldukça önemlidir.
Halka sunumda önemli eserlerin bulundukları yerden alınıp başka yerlerde
sergilenmesi bu eserlerin sadece bir obje olarak görülmelerine neden olmaktadır.
Agora ve çevresindeki alanlardan gün ışığına çıkarılacak olan önemli buluntuların
yerinde değerlendirilip sergilenmeleri gerekmektedir.
67Ayşegül A.ÇIRAK: Bir Planlama Stratejisi Olarak Arkeolojik Envanter leme ve Kentsel Arkeolojik Değer Yönetimi:İzmir Tarihi Kent Merkezi, Dokuz Eylül Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Yayınlanmamış Doktora Tezi, (İzmir, 2009), 477.
65
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
İTALYA KORUMA MEVZUATI ve KENT ARKEOLOJ İSİ
ÇALI ŞMALARI 68
Birçok İtalyan şehri, geçmiş zamanlara kadar uzanan tarih ve gelenekler
örgüsüne, tarihi anıtların ve çevresinin korunmasında çok uzun süreli bir geleneğe
sahiptir. Modern kent mekânlarında prehistorik ya da protohistorik dönemlere ait
kent merkezlerindeki yaşam alanları üzerinde çok katmanlı izlere rastlanmaktadır.
Sadece kuzey İtalya’da 400’den fazla arkeolojik ve tarihi yerleşim bulunmaktadır.
4.1. Yasal ve Yönetsel Çerçeve
İtalya’da birliğin temin edilmesi ile 1863 yıllarında Sanat Eserleri ile Tarihi
Anıt ve Eski Eserleri Koruma Komisyonu kurulmuştur. Senatoya teklif edilen
kanunda, tarihi eserlerin ve anıtların millete ait olduğu, devletin bu eserlerin yalnız
eğitim ve inceleme amacıyla korunmasından sorumlu olmadığı, bunların tahrip
edilmesinin önüne geçmek ve cezalar koymakla da sorumlu olduğu belirtilmektedir.
Ayrıca, söz konusu kanunda, tapınak veya şehir duvarları gibi eski uygarlıklardan
kalma her türlü yapı ve yıkıntıların, özel kişilere ait arazide, kazılar sonucu çıksa bile
tazminat ödenerek devletin mülkiyetine geçirilmesi ve anıtların yerinde korunması
gibi maddeler yer almaktadır.
68 Bu bölüm,Tarihi Çevre Bilinci , (Cevat ERDER, 2007) Report on the situtation of urban archaeology in Europe,İtaly, (by Piera MELLİ),133-142, Ayşegül A.ÇIRAK: Bir Planlama Stratejisi Olarak Arkeolojik Envanterleme ve Kentsel Arkeolojik Değer Yönetimi:İzmir Tarihi Kent Merkezi, Dokuz Eylül Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Yayınlanmamış Doktora Tezi (İzmir, 2009),137,150, “www.beniculturali.it” (Erişim Tarihi, 05.01.2010) kaynaklarından derlenerek hazırlanmıştır.
66
İtalya’da 1865 yılında çıkarılan bir kanunla, özel kişilerin ve örgütlerin
elindeki milli eserler sayılan tarihi anıtların, kamu yararına devlet adına el konulması
önerilmektedir. 1874 yılında, gönüllülerden oluşan envanterleme ile ilgili
komisyonlar oluşturulmuştur. 1875 yılında ise, Arkeolojik Kazı ve Müzeler Merkez
Müdürlüğü kurulmuştur. Ülkede arkeolojik mirasın korunmasına ilişkin 19. yüzyılda
çıkarılan bu yasalara rağmen uygulama aşamasında başarılı olunamamıştır.
1870 yılında başkent olan Roma’nın yeniden planlanması gerekmiştir. Şehrin
çevre düzeni çalışmaları sırasında, bazı kurtarma kazılarıyla birkaç anıt kurtarılmışsa
da, şehir tarihi araştırmalar bakımından büyük bir ihmale uğramıştır. Çalışmaların
yürütüldüğü yerlerde yapılan bazı belgeleme ve incelemelerin yayınlanmamış olması
da kayıplara neden olarak gösterilmektedir.
1902 yılında çıkarılan 37 maddeden oluşan yasada, ülke genelini kapsayan,
arkeolojik sanat eserleriyle anıtların korunması ile ilgili arkeolojik kazılar ve eserleri
koruma komisyonu başlıkları altında düzenlenmiş teklifler getirilmiştir. 1904 yılında
uygulama esaslarına biraz daha açıklık getirilmiştir. Bu dönemde, anıtlarla ilgili,
bakanlığa bağlı olarak on idari bölüm oluşturulmuştur.
İtalya’da arkeolojik varlıklarının koruma altına alınmasında, bütünlüklerinin
ve güvenliklerinin sağlanmasında, 1939 yılında İtalyan Meclisi tarafından çıkarılan
1089 sayılı yasa, korumada önemli bir adım olarak görülmektedir. Daha sonra
güncellenen yasaya göre, taşınır taşınmaz kültür varlıkları devlet mülkiyetindedir.
1939 yasası ile arkeolojik çalışmaları yürütmek için devlete bağlı araştırma lisansı
alınması zorunluluğu getirilmiştir. Ancak; bu yasa ile uygulama aşamasında
potansiyel arkeolojik alanların korunması gerçekleşememiştir.
Ülkede 1950 yılında çıkarılan yasa ile anıtlar, arkeolojik varlıklar, kamu
kurumlarına bağlanmıştır. İtalya’da sanayileşmenin diğer Avrupa ülkelerine göre geç
gerçekleşmesi, arkeolojik alanların daha iyi korunmasında etkili olmuştur. 1960’lı
67
yıllarda kentlerdeki hızlı sanayileşme ile alt yapı çalışmalarında artış görülmüş ve
1939 yasasının yetersiz kaldığı görülmüştür. Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı,
Merkezi Antikalar ve Güzel Sanatlar Müdürlüğü, Kültürel Miras Bakanlığı’na
dönüştürülerek yeni bir bakanlık oluşturulmuştur. 1939 yılında yürürlüğe konan yasa
geçerliliğini sürdürmeye devam etmiştir.
1982 yılında önleyici arkeolojiye yönelik resmi bir çalışma
gerçekleştirilmi ştir. 1985 yılında ve 1990 yılında 2 yasa yürürlüğe konmuştur. Bu
yasalar ile arkeoloji konusunda kamu çalışmalarının nasıl olacağı, 1999 yılında
yürürlüğe giren yasa ile potansiyel arkeolojik alanlarda çalışmaların nasıl olması
gerektiğine ilişkin tanımlamalar yer almıştır.
4.2. Kent Arkeolojisi Çalışmaları
Savaş sonrası ekonomik kalkınma, kent merkezlerindeki artan modern
yaşamın getirdiği ihtiyaçlar ile yapılaşmanın artması, çok katmanlı alanların ortaya
çıkmasına neden olmuştur.
1960’lara kadar İtalya’daki arkeolojik araştırmalar öncelikli olarak antik
çağlarda terk edilen yerleşim birimleri ya da şehir dışında veya kırsal bölgelerde
keşfedilmiş olan yerler üzerine yapılan çalışmalara odaklanmış durumdayken,
kentlerdeki çalışmalar ise özgün anıtlar ile sadece bilim adamları ve arkeologların
çalışma ve araştırmalarına tahsis edilmiş alanlar üzerine yoğunlaşmıştır.
Ülkede, arkeolojik araştırmaların amaç, yöntem ve hedeflerinin yeniden
değerlendirildiği 1970’li yıllar, kentsel arkeolojik çalışmalara ilişkin bir dönüm
noktası olarak görülmektedir. 1974 yılından itibaren “Archeologia Medievale”
(Ortaçağ Arkeolojisi) dergisi yayınlanmıştır. Dokümantasyon ve araştırma şekilleri
denenip geliştirilmi ş ve İngiliz arkeologların kazı sahalarına davet edilmeleri ile en
son teknikleri öğrenmeleri ve sürdürmeleri sağlanmıştır.
68
1978 yılında Rapallo’da ‘yerleşim bölgelerinde arkeoloji ve planlama’
üzerine ilk defa faklı disiplinlerin de bulunduğu bir toplantı düzenlenmiştir.
Bütünleşik arkeoloji düşüncesinin benimsendiği ilk şehirlerden biri de Geona
olmuştur. Şehir, 1952’lere kadar tek stratigrafik yöntemin kullanıldığı bir kazı alanı
halindedir. Bütünleşik yöntemle yapılan arkeolojik çalışmalar, günümüzde 2. Dünya
Savaşının yol açtığı enkazlarla örtülü olan San Silvestro Manastırında başlatılmıştır.
Birkaç yıl süren bu çalışmalar, yeni nesil arkeologların eğitimine katkıda bulunması
ve bunlara deneyim kazandırması açısından önemli çalışmalar olarak görülmektedir.
Bu dönemde hızla artan yapılaşmayla, İtalya’nın neredeyse bütün şehirlerinde
arkeolojik faaliyetlere ilişkin planlamalar düzensiz bir şekilde olsa da artış
göstermiştir. Bu yıllar, kentsel gelişme baskısıyla, kültürel varlıkların tehdit
edildiğinin İtalyan arkeologlar tarafından anlaşıldığı dönemdir. Arkeoloji ofislerinde
çalışan uzman sayısı arttırılmış ve bu alanda çalışan uzmanlara eğitim verilmiştir.
1981 yılında Pavia kentinde bir arkeolojik çalışma geçekleştirilerek sonuçları
yayınlanmıştır. Lombardi’de ‘Urban Archaeology in Lombardy’ (Lombardi’de
Kentsel Arkeolojisi) adlı bir sergi 1986 yılında düzenlenmiştir. Floransa ‘Pizza della
Signoria’, ‘Milan 3. Metro hattı’, ‘Naples Policlinico’, ‘Roma Balbi Crypt’ ve
Verona, Bologna, Ferrara ve Aosta’daki alanlarda büyük ölçekli kazı çalışmaları
yürütülmüştür.
Önleyici arkeoloji, İtalya yasalarında resmi olarak ilk defa 2004 yılında yer
almıştır. 2006 yılında çıkarılan ek yasa ile arkeolojik çalışmalarda jeolojik
araştırmaların da olması, kurtarma önleyici arkeoloji çalışmalarını gerçekleştiren
arkeologların en az 5 yıl deneyimli olması gerektiği belirtilmiştir. Ülkenin potansiyel
arkeolojik rezervinin korunmasına ilişkin çalışmalar için küçük bir bütçe ayrılmıştır.
İtalyan arkeolojisini uluslararası standartlara ulaştırabilmek amacıyla bazı
mevzuatların geçirilmesi ve işbirliğinin sağlanması ile daha önce tarihinin sadece
belirli bir dönemini incelemeyi hedefleyen kademeli araştırma yönteminin kurbanı
69
olan Roma kentinde, araştırma ve restorasyon tasarılarının uygulanabilmesi mümkün
hale gelmiştir. Termoli, Alife, Buccino, Benevento, Salerno, Sorrento, Otranto, Bari,
Crotone ve hepsinden önemlisi, kentsel arkeolojinin bir canlanma yaşadığı Naples
gibi bazı güney İtalya kentlerinde önemli araştırma ve inceleme projeleri
yürütülmüştür. Fakat bunların çoğu ‘kentsel arkeoloji’den çok ‘kentlerin arkeolojisi’
niteliğini taşımaktadır. Başka bir deyişle, kazı faaliyetleri büyük ölçekli ve kendini
bilimsel açıdan kanıtlamış yöntemlerle ama genel bir araştırma stratejisinden yoksun
bir biçimde yürütülmüştür.
İtalya’da, yürürlükteki yasalara göre, kazı çalışmalarında açığa çıkarılan
taşınır ya da taşınmaz varlıklar devletin mülkiyetindedir. Ayrıca bu yasalar,
arkeolojik araştırma ve çalışmalar devlet kontrolünde yapılmakta, gün ışığına
çıkarılan obje ve yapıların korunmasına ilişkin standartları belirlemektedir. Örneğin
1980’li yılların ortalarından bu yana, Brescia tarihi merkezinin belirli bölümlerinin
'koruma altında' olduğu deklare edilmiştir. Benzer durum Floransa için de geçerlidir.
Floransa’da, kamu alanları, 1982’den beri koruma altında olan 15. Yüzyıl kent
duvarlarını takip eden cadde içerisinde konumlandırılmıştır. Daha önce de
bahsedildiği üzere devlet, arkeolojik, mimari, sanatsal ve tarihi mirası gözetip
denetlemekle sorumludur. Bu görev Kültürel Miras ve Çevre Bakanlığına bağlı her
bölgedeki bütün müdürlükler, Arkeoloji Büroları, Kataloglama ve Dokümantasyon
Enstitüsü ve Restorasyon Enstitüsü gibi ulusal kurumlar tarafından yürütülmektedir.
1972 yılında çıkarılan kanun ile kentsel planlama görevi, bölgesel otoritelere
devredilmiştir. Yerel otoritelerin sorumluluğu alması ile önemli arkeolojik çalışmalar
yürütülmüştür. 1989 yılında çıkarılan yasa ile koruma altına alınan alanlar, Kültürel
Miras ve Çevre Bakanlığı’nın sorumlu olduğu belirtilmiş, sadece kamusal çalışmalar
için izin verilmiştir. İtalya’nın bazı bölgelerinde arkeoloji ofislerinin onayından
geçmeden inşaat izni verilmemektedir. Ülkede yatırımcılar, inşaat sırasında
arkeolojik bulguların ortaya çıkması durumunu göze alarak, kazı bölgesine ilişkin
70
masrafları ve kalıntıların kamuya sunumu ve sergilenmesi için ihtiyaç duyulan
giderleri de karşılamaktadırlar.
Potansiyel arkeolojik rezervlerin gelecek yıllarda korunması ve kentsel imar
planlarının buna göre uyumlu olması amacıyla programların hazırlanmasının
gerekliliği, toprak altındaki kalıntılara ev sahipliği yapan tarihi kentlere ilişkin il
düzeyinde ve ulusal envanterleme çalışmalarının yokluğu, finansal yetersizlikler,
personel yetersizliği ve iş yüklerindeki artışlardan ötürü kazı alanlarına ilişkin
raporların yayınlanma aşamasındaki sorunların olduğu uzmanlar tarafından
belirtilmektedir.
Ülkede arkeoloji ofisleri kentsel arkeoloji çalışmalarını yürütmektedirler.
Kentlerin gelişim ve kentsel arkeolojinin koordinasyonunu ele alan bir birim
bulunmamaktadır. Çalışmalar; Arkeoloji Büroları, kazı çalışmalarını, Klasik anıtlar,
Orta Çağ ve Modern Anıtları (Arkeolojik Miras ve Çevre Büroları tarafından
yürütülmektedir) Orta Çağ ve Orta Çağ sonrası Mirasın Muhafazası (Sanat ve Tarihî
Miras Bürolarının sorumluluğu altındadır) aracılığıyla yönetilmektedir. Genel
anlamda bu üç departmanın kadrosu arkeologlardan, mimarlardan ve sanat
tarihçilerinden oluşmaktadır.
Ülkenin bazı bölgelerinde, yerel müzeler tarafından yüzeysel incelemelerin
yürütülmesi, risk altındaki alanların gözlemlenmesi ve çeşitli düzeylerde denetimin
gerçekleştirilmesi gibi görevlerde gönüllü arkeologlardan oluşan takımlar
bulunmaktadır. Özellikle 1960’larda olmak üzere, gönüllü işçiler, kamu ofislerinde
personel eksikliğini telafi etmek için kullanılmış ve pek çok objenin toplanması ve
vasıflandırılması ile sorumlu tutulmuşlardır. Ülkenin bazı bölgelerinde 1990’lı
yıllarda gönüllü arkeoloji grupları yerel müzelerle birlikte çalışarak yüzey
araştırmalarını yürütmüşlerdir.
71
4.2.1. Dokümantasyon ve Envanterleme Çalışmaları
İtalya’da kent merkezlerinde arkeolojik varlıkların korunmasında, kentlerin
arkeolojik haritalarının güncelleştirilmesi amacıyla, çeşitli standartlarda hazırlanmış
bir çok çalışma yürütülmüştür. Analizler bilgisayar teknolojisine aktarılmış, farklı
disiplinlerin çalışması ile CBS leri kullanılmıştır. Örneğin, 1989 yılında, Modena
Arkeoloji ve Etnoğrafya Kent Müzesi ve Emilia Romagna Arkeoloji Ofisleri, 4 yıllık
ortak bir çalışmanın sonucu, Modena Belediyesi sınırları içindeki arkeolojik
buluntuların tam listesini de içeren, bir arkeolojik harita hazırlamıştır. Ayrıca, söz
konusu harita kentsel ve bölgesel planlama çalışmaları amacı için de kullanılmış ve
belediyenin yeni kentsel gelişim planının bir parçası olarak benimsenmiştir.
4.2.2. Finansal Destek
Ülkede kültürel mirasın yönetilmesi için ayrılan fonların, yıllık devlet
bütçesinin yalnızca yaklaşık % 0,3’lük bir bölümüne tekabül ettiği, bu nedenle, bazı
Avrupa ülkelerinde olduğu gibi, kentsel arkeoloji acil eylem ünitelerinin
örgütlenmesi ve kurumsallaştırılması konumuna gelinebilmesi için kaydedilmesi
gereken daha çok aşama bulunduğu uzmanlar tarafından ifade edilmektedir.
Ülkede, yatırımcılar, özel şirketlerden birisini seçerek, devlet tarafından
yetkilendirilen arkeologların bilimsel olarak yönlendirmesiyle çalışmalarını
yürütmektedirler. 2004 yılında çıkarılan yasa ile sondaj çalışmalarının ve
araştırmalarının maliyeti yatırımcı tarafından karşılanması gerektiği belirtilmiş, 2006
yılında önleyici arkeoloji çalışmalarını düzenlemek için çıkarılan ek yasayla,
yatırımcı ya da geliştirmecilerin yayın ve sergileme konularında da finansmanı
karşılamaları gerektiği vurgulanmıştır.
72
4.2.3. Sunum
Siena tarihi merkezinde, stratigrafik çalışmalarla bütün kent merkezinin
araştırılması üzerine kurulu çok disiplinli deneysel planların başlatıldığı büyük
ölçekli projeler hazırlanmıştır.
İtalya’da, uzmanlar tarafından kent arkeolojisinde sadece kent olarak değil,
ulusal düzeyde bir yasal ve yönetimsel ve eylem stratejisinin oluşturulması faydalı
görüldüğü belirtilmektedir. Anıtsal yapıların, modern kentsel mekânlara uyumlu bir
biçimde entegrasyonunun sağlandığı arkeolojik alanlar olarak, Verona’daki restore
edilmiş ‘Porta Leoni’ ve Bologna’daki Roma tiyatrosuna ait kazı kalıntıları örnek
olarak verilebilmektedir.
Resim 4.1- Porta Leoni 69
69Kaynak:http://static.panoramio.com/photos/original/15696645.jpg Erişim Tarihi:21.01 2010.
73
Verona’daki Arena, Roma – Caracalla’daki Banyolar ve Taormina’daki
Antik Yunan Tiyatrosu gibi, korunan yapıtların konser ve gösteriler için kullanımının
nasıl kontrol edilmesi gerektiği gibi sorulara hala cevap aranmaktadır. Eski
Roma’nın büyük bir kısmı modern yerleşme altında kalmıştır. Planlama
çalışmalarında , merkezdeki Forum, Palatin, Colosseum ve Appia Yolunun bir kısmı
dahil olmak üzere büyükçe bir bölgenin, arkeolojik öneminden ötürü korunması
sağlanmıştır.
Resim 4.2- Forum70
70 Kaynak:http://www.trekearth.com/gallery/photo961894.htm Erişim Tarihi:21.01.2010.
74
Resim 4.3- Colosseum71
71 Kaynak:http://www.trekearth.com/gallery/photo852724.htm Erişim Tarihi:21.02.2010.
DEĞERLENDİRME ve SONUÇ
Ülkemizde, kentlerdeki arkeolojik mirasın korunarak kültürel sürekliliğin
sağlanması, kentlerin gelişimiyle birlikte düşünülmesi gereken bir süreçtir. Kültürel
bilincin artmasıyla, kentlerde bulunan arkeolojik varlıklar, kente ve kentte
yaşayanlara kimlik kazandıran değerler olarak görülmeye başlanmıştır.
Ülkemizde arkeolojik mirasın korunmasına ilişkin yasalar bulunmakla
beraber koruma politikasının oluşturulamaması, uygulama aşamasında zorluklarla
karşılaşılmasına, kentsel arkeolojik mirasın tehdit edilmesine yol açmaktadır.
Arkeolojik miras hassas ve yenilenemeyen kaynaklardır. Kent merkezinde arkeolojik
varlıkların korunmasında yasal ve yönetsel yapının kurulabilmesi amacıyla uluslar
arası mevzuata uyularak temel ilkelerin belirlenmesi, uygulamaların yeterli hale
getirilmesi gerekmektedir. Kent merkezinde bulunan yenilenemeyen arkeolojik
mirasın korunmasıyla ile ilgili uygulamaya yönelik politikalar oluşturulmalı,
uluslararası, ulusal, bölgesel ve yerel düzeydeki planlama politikalarıyla
bütünleştirilmelidir.
Tez çalışması kapsamında incelenen, İtaya örneği değerlendirmesinde, kent
merkezindeki arkeolojik alanların korunmasında, yasal ve yönetsel düzenlemelerin
tamamlandığı, ancak uygulama aşamasında eksikliklerinin bulunduğu, bununla
birlikte, kent arkeolojisi çalışmalarında ortaya çıkan bulguların bilimsel yöntemlerle
kayıt altına alınmasına, bu verilerin bilimsel bilgi olarak saklanmasına ve halkın
katılımının sağlanmasına önem verildiği anlaşılmaktadır.
Günümüzde, kent merkezlerinde bulunun kültürel miras, artan nüfus, hızlı
kentleşme ile zarar görmektedir. Bu noktada, bu mirası korumada sadece fiziki
koruma değil, sosyal, kültürel, ekonomik boyutu da içeren ‘bütünleşik koruma’
kavramı ön plana çıkmaktadır. Kentlerimizde bulunan tarihi mirasın
76
sürdürülebilirliğin sağlanması amacıyla, koruma kullanma dengesinin oluşturulması
ve bu mirasa yeni işlevler kazandırılarak değerlendirilmesi önem kazanmaktadır.
Kültürel mirasın gelecek kuşaklara taşınması için, bu mirasın sorumluluğunu
alan topluma koruma bilincinin kazandırılması gerekmektedir. Kültürel kimliğin
oluşması, kültürel varlıkların bilinçli bir şekilde korunmasıyla gerçekleşebilmektedir.
Bu noktada, öğrencilerin, halkın, kentsel koruma çalışmalarında yer alan yerel
yönetimlerin, Arkeoloji Müzeleri ve Bölge Kurullarında çalışan uzmanların, kentsel
arkeolojik mirasın korunmasında eğitim almaları oldukça önemlidir. Kent arkeolojisi
çalışmaları içinde yer alan uzmanların uluslararası iş birliği ile bilgilerini
güncelleştirmeleri için uzman değişiminin yapılması kent arkeolojisi çalışmalarında
oldukça faydalı olacaktır.
Ülkemizde, kentsel arkeolojik mirasın korunması ve kentlerin çağdaş
ihtiyaçları nedeniyle gelişim sürecinde olması arasında denge kurulamamış,
kentlerin planlanmasında kültürel mirasın korunmasına önem verilmemiştir. Ayrıca
koruma ile ilgili yeterli yasal düzenlemelerin yapılmaması, arkeolojik katmanlar için
tehlike oluşturmaktadır. Günümüzde kent merkezlerinde bulunan arkeolojik alanların
kentsel planlamanın içerisinde yer almasının önemi anlaşılmaya başlanmıştır.
Koruma kurullarında arkeologlar, sanat tarihçileri, şehir plancıları,
mimarların yanı sıra, kent arkeolojisi yönteminde gerekli olan disiplinlerden
jeologların, coğrafyacıların ve sosyologların ayrıca halktan temsilcilerin bir araya
gelerek etkin katılımlarının sağlanması ile ortak kararlar alınması daha sağlıklı bir
kentsel arkeolojik koruma yaklaşımını beraberinde getirecektir. Planlarla ilgili
alınmış kurul kararları gerçekçi olmalı ve bunların toplumun bilgisine sunulması
Bakanlığımızca sağlanmalıdır.
Merkezi ve Yerel Yönetimlerin işbirliği içerisinde çalışarak yerel
yönetimlerin yetkilerinin arttırılması, denetleme ve uygulama yetkisinin yerel
77
yönetime devredilmesi, karşılaşılabilecek sorunların anında çözüme
kavuşturulmasında daha kolaylık sağlayacaktır. Kentsel arkeolojik varlıkların
korunmasında ortaya çıkabilecek sorunların çözümünde, sadece bu alanda çalışacak
uzmanlardan oluşan, uygulamada danışman niteliğinde ayrı bir birimin oluşturulması
ile kent merkezindeki arkeolojik çalışmaların daha etkin ve sağlıklı yürütülmesi
sağlanabilecektir.
Günümüzdeki koruma yöntemlerinden farklı olarak kent merkezindeki
arkeolojik mirasın korunmasında ve değerlendirilmesinde kent arkeolojisi
yönteminin uygulanması, diğer yöntemlerden daha etkin bir koruma yaklaşımını
beraberinde getirecektir. Yeni bir kavram olan kent arkeolojisi yöntemi ile, kent
merkezinde bulunan arkeolojik varlıkların bilimsel yöntemlere dayalı detaylı bir
envanterinin hazırlanması, arkeolojik mirasın korunmasında yapılacak çalışmaların
ilk sırasında yer almalıdır.
Kentsel arkeolojik mirasın envanterlenmesinde, korunarak, kentle
bütünleştirilerek yaşatılmasında Bölge Kurulları, Arkeoloji Müzeleri, Yerel
Yönetimler arasında yeterli iletişimin sağlanması gerekmektedir. Farklı
disiplinlerden uzmanlar; (arkeologlar, mimarlar, şehir plancıları gibi), yatırımcıların,
üniversitelerin, sivil toplum örgütlerinin ve halkın ortak işbirliği içinde çalışması ile
kentsel arkeolojik mirasın gelecek kuşaklara aktarılması sağlanabilmektedir.
Agora ve çevresindeki potansiyel arkeolojik varlıkların tespit edilerek kayıt
altına alınması sayesinde, gelecekte yapılacak olan bilimsel araştırmalar için kentsel
veri tabanının oluşması sağlanacaktır. Ortaya çıkan arkeolojik verilerin ortak bir
birimde toplanması için en kısa zamanda standart bir veri kayıt sisteminin
oluşturularak, bu verilere dijital ortamda yerel ve uluslararası ulaşılabilirli ğinin
sağlanması ve bu arkeolojik buluntuların mekansallaştırılarak haritalara işlenmesi
gerekmektedir.
78
Kentlerimizde arkeolojik mirasın belgelenmemiş olması planlama
çalışmalarının eksik verilere göre yapılmasına ve arkeolojik katmanların zarar
görmesine neden olmaktadır. Bu eksikliğin giderilmesi, elde edilecek yeni arkeolojik
verilerle planların güncelleştirilmesi, bu verilerin planlama çalışmalarının içinde yer
alması ile potansiyel arkeolojik mirasın korunmasında büyük bir adım atılmış
olacaktır. Agora ve çevresindeki arkeolojik rezerv alanlarının zarar görmesini
engellemek amacıyla kentsel planlamanın bilimsel yöntemlerle elde edilecek verilere
göre yapılması gereklidir. Yatırım ve hizmetler, bu verilere göre hazırlanmış koruma
planlarına göre yapılacaktır.
Agora ve çevresi, Helen, Roma, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemleri
barındıran katmanlardan oluşmaktadır. Alanda, her döneme önem verilerek, tüm
katmanlar çevresi ile bir bütün olarak korunması gerekmektedir. Agora ve çevresinde
sit bütünlüğünün sağlanarak elde edilecek yeni arkeolojik verilerin değerlendirilmesi
ve planlama çalışmalarının bu yeni verilere göre yapılması ile sit kararlarının daha
doğru alınması sağlanacaktır.
Halkın etkin katılımı arkeolojik mirasın korunması ile ilgili politikaların bir
parçası olmalıdır. Agora ve çevresi düzensiz yapılaşmanın içerisinde yer almaktadır.
Bölgedeki halkın büyük bir kısmının gelir düzeyinin düşük, göçle geldikleri, kentin
kimlik ve kültüründen, koruma bilincinden uzak oldukları, ancak Agora ören yeriyle
ilgilendikleri, yapılan çalışmalardan ve gelişmelerden haberdar olmak istedikleri
gözlemlenmiştir. Bölgede yaşayan halkın yapılan çalışmalara dahil edilerek,
Agorayla ilgili farkındalık kazandırılması, Agora ve çevresinde yapılan
çalışmalardan ve bu çalışmaların sonucunun o bölgedeki halkı nasıl etkileyeceği o
bölgede yaşayan halk tarafından bilinmesi halkın aidiyet duygusunu arttıracak,
koruma sorumluluğunu alarak sahiplenmelerini sağlayacaktır. Bu noktada, yerel
yönetimlere büyük sorumluluklar düşmektedir.
79
Kent arkeolojisi çalışmaları, farklı kurum kuruluşların, disiplinlerin ortak
çalışması ve sponsorluk desteği ile gerçekleşebilecek uzun bir süreçtir. Kentsel
kültürel mirasın korunmasında gerekli sponsor desteğinin en üst seviyeye çıkarılması
son derece önemlidir. Kent arkeolojisi yönteminde, arkeolojik envanterleme
çalışmalarında, Coğrafi Bilgi Sistemleri gibi pahalı yöntemler kullanılmaktadır.
Agora ve çevresindeki yapılan kazı ve potansiyel arkeolojik rezervlerin tespit
çalışmaları için bilimsel yöntemleri kullanılması, restorasyon işlemleri için önemli
miktarda maddi kaynak gerekmektedir. Kentsel arkeolojik mirasın korunmasında,
sponsorluk desteğinin arazi çalışmaları öncesi, kazı sonrası yayın çalışmaları için de
olması gerekmektedir. Agora’da var olan sponsorların desteğinin arttırılması ve yeni
sponsorların katılımının sağlanması için Bakanlığımız ve yerel yönetimler tarafından
olanaklar ortaya konmalıdır.
Kent içinde korunabilen, dünyanın en büyük Roma Agorası olarak bilenen
Smyrna Agorası, ne yazık ki yeteri kadar tanınmamaktadır. Agora’nın hak ettiği
ilgiyi görememesinde güvenlik problemi engel olarak karışımıza çıkmaktadır. Bu
problemin çözümünde eski duruma göre yol alınmış olunsa da, ilk izlenim olarak
yeterli bir görünüm sergilenememektedir. Agora ve Çevresinin rehabilite ve yeniden
işlevlendirme ile geliştirilerek yaşatılması projesinin uygulanmasıyla ekonomik,
sosyal ve fiziksel yönden kalkınması, kentle bütünleştirilerek turizme
kazandırılmasının sağlanabilmesi hedeflenmektedir. Bu süreç içerisinde medyanın
ilgisi arttırılması, Agora ve çevresindeki gelişmelerin medyanın ilgisi ile gündemde
tutulması, projenin sürdürülebilirliğini ve sponsor desteğini de sağlayacaktır.
Kültür mirasına sahip çıkan, korumayı bir yaşam biçimi olarak gören kimlikli
toplumlar çağdaş toplum olarak kabul edilmektedir. Tarihsel sürekliliğin sağlanması
kültürel varlıkların günlük yaşamla birlikte düşünülerek kullanılması ile
gerçekleşmektedir. Korumacılığın halk ile birlikte ele alınması ve halkın katılımının
sağlanması ile Agora ve çevresi’nin, eskisi gibi işlevlendirilip sadece koruma alanı
olarak görülmeyip, bilgilendirici aktiviteler ve gerçekleştirilecek eğitim ve etkinlikler
80
ile toplum tarafından değerinin fark edildiği sosyal yaşam haline gelen alanlar olarak
kent yaşamının içerisinde yer alması planlanmaktadır. Agora ve çevresinde
uygulanacak olan proje ile bölgede, birbirlerine bağlantılı olarak ekonomik, kültürel,
sosyal canlanma sağlanmış olacaktır.
Smyrna Agorası, Kent merkezindeki Kadifekale, Stadyum gibi diğer
arkeolojik alanlar ve çevredeki Efes gibi ören yerleri ile bir bütün olarak ele
alınmalıdır. Böylece kültür turizminde ziyaretçilerin ilgisinin daha fazla olması
sağlanacaktır.
Alana ulaşımda yönlendirici tabelalar oldukça önemlidir. Agora’daki
koruyucu çatı içinde bulunan güvenlik tabelaları yeterlidir. Ancak girişte bulunan
bilgilendirme paneli eski ve yetersiz bir görünüm sergilemektedir. Alanın diğer
bölgelerinde bilgi tabelaları attırılarak modernize edilmelidir. Alana gelen
ziyaretçiler için gezi yollarının oluşturulması gerekmektedir.
Agora ve çevresinde bilimsel yöntemlerle yapılan arkeolojik çalışmaların
yayınlanması ile yapılan çalışmalar kayıt altına alınmış olacaktır. Kentsel arkeolojik
varlıkların korunmasında ilköğretimden başlayarak bütün toplumun, bu alanda
çalışan uzmanların eğitim alması, koruma konusunda bilinçlenmede temel
araçlardandır. Ulusal ve uluslararası seminer, sempozyum ve kongreler, Agora’nın
tanıtılmasında önemli etkinliklerdir. Bu etkinliklerle koruma konusunda alternatif
koruma önerileri getirilerek, korumada süreklilik sağlanacaktır.
81
KAYNAKÇA
AHUNBAY, Z. (1996), Tarihi Çevre Koruma Restorasyon, İstanbul,Yem Yayın.
AKSOY, Y. (2002), Smyrna, İzmir Efsaneden Gerçeğe, İzmir Büyükşehir
Belediyesi Yayını, İzmir,54.
ALTINÖZ, G.B. (2006) “Çok Katmanlı Kentteki Tarihsel Katmanlaşmayı
Çözümlemek:KentArkeolojisi”,http://www.metropolistanbul.com/public/temamakale
.aspx?mid:13 Erişim Tarihi: 22.12.2009.
BELGE, B. (2004), Çok Katmanlı Tarihi Kent Merkezlerinin Yönetimi, Ke ntsel
Arkeoloji ve Planlama, Planlama Dergisi Ankara: TMMOB Şehir Plancıları Odası
Yayını, Sayı:30,s.48-56.
BOYLU, A. (1994), Urban archaeology (A visionary framework for urban
archaeology in Turkey) ODTÜ Mimarlık Fakültesi, Yayınlanmamış Yüksek
Lisans Tezi, Ankara.
Council of Europe, (1999), Report on the situation of urban archaeology in
Europe, Strasburg, Council of Europe Publishing.
Council of Europe (8-10 March 2000), A Europen code of good practice:
‘Archaeology and the urban project’, Cultural Heritage Committee.
http://www.org.uk/downloads/CODE99_18_3_3.doc , Erişim Tarihi: Ocak, 2010.
ÇIRAK, A. A. (2009), Bir Planlama Stratejisi Olarak Arkeolojik Envanterl eme
ve Kentsel Arkeolojik Değer Yönetimi: İzmir Tarihi Kent Merkezi, Dokuz Eylül
Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü,Yayınlanmamış Doktora Tezi, İzmir.
82
DOĞER E. (2006), İzmir’in Smyrna’sı, Paliolitik ça ğdan Türk Fethine kadar.
İstanbul, İletişim Yayınları.
ERDER C. (2008), Tarihi Çevre Bilinci Ankara ,ODTÜ Mimarlık Fakültesi.
ERSOY A. İzmir’in Kısa Tarihi , İzmir İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Arşivi.
ERSOY A. Smyrna Agorası, İzmir Ticaret Odası, Kültür, Sanat ve Tarih Yayınları.
GÖKSU, E. (2002) “Agora Arkeolojisi’nin Kentliye Yansıyan Yüzü”, İzmir kent
Kültürü Dergisi, Sayı:5.
İzmir Büyükşehir Belediyesi, Konak, Kemeraltı ve Çevresi Yenileme Alanı Etap
ve Proje Programları.
İzmir Büyükşehir Belediyesi, Agora ve Çevresi Koruma-Geliştirme ve Yaşatma
Projesi, Tarihsel Çevre ve Kültür Varlıkları Müdürlüğü, 2002.
KARABAĞ, N. E. (2008), Kent Arkeolojisi Metoduyla Çok Katmanlı
Kentlerdeki Tarihsel Süreklili ğin Çözümlenerek Korunması (İzmir Örneği),
İzmir: Dokuz Eylül Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Yayınlanmamış Doktora
Tezi, İzmir.
KEJANLI, D.T. AKIN.T. C. ,YILMAZ, A. “Türkiye’de Koruma Yasalarının
Tarihsel Gelişimi Üzerine Bir İnceleme” www.e-sosder.com/dergi/19250-267.pdf ,
Erişim Tarihi, 18.10.2009.
Komisyon Sonuç Raporu (2002), Türkiye’de Tarihi Kent Dokularının Korunması
ve Geleceğe Taşınması Sempozyumu, Ankara: Kültür ve Tabiat Varlıklarını
Koruma Genel Müdürlüğü Yayını,133-159.
83
Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu İlke Kararları , Kültür
Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü, Yayın no:138.38.
LEECH, R (1999), Report on the situtation of Urban Archaeology in Europe,
Strasburg, Council of Europe.
MADRAN E.ÖZGÖNÜL N. (2005), Kültürel ve Doğal Değerlerin Korunması
Ankara, TMMOB Mimarlar Odası.
ÖZDERMİR Z. D. M. “Türkiye’de Kültürel Mirasın Korunmasına Kısa Bir Bakış”
www.spo.org.tr Erişim Tarihi, 15.10.2009.
SARFATİJ, H – MELLİ, P. (1999) “Archaeology and the town”, Report on the
situtation of Urban Archaeology in Europe, 13-29, Strasburg ,Council of Europe.
TAPAN M. (2007), soru ve cevaplarla KORUMA, İstanbul TMMOB Mimarlar
Odası, 61.
ÖZCAN,Z. Planlamada Disiplinler Arası İlişkiler ve Kentsel Arkeolojinin Yeri ,
Gazi Üniversitesi, Mühendislik Mimarlık Fakültesi Der. Cilt 21,No:4.
www.mmf.gazi.edu.tr/journel/2006_4/DERGİ Erişim Tarihi:Aralık, 2009.
www.international.icomos.org/charter/towns_e.htm
www.icomos.org/getfile.php?dosyano=6
www.avrupakonseyi.org.tr/antlasma/aas_143.htm
http://www.trekearth.com/gallery/photo852724.htm
http://www.trekearth.com/gallery/photo961894.htm
84
http://static.panoramio.com/photos/original/15696645.jpg
www.izmir.bel.tr
www.molas.org.uk/downloads/CODE99_18_3_3.doc.
www.in-situ.be/A_pres_overview.html
www.communities.gov.uk/documents/.../pdf/142838.pdf
www.antiksmyrna.com
www.beniculturali.it
www.kultur.gov.tr/teftis/Genel/BelgeGoster.aspx
http://www.mevzuat.adalet.gov.tr/html/628.html
85
ÖZET
Ülkemizde kentsel doku içerisinde yer alan bir çok arkeolojik alan, artan
nüfus ve göç etkisiyle düzensiz yapılaşmanın içerisinde yer almaktadır. Hızlı
kentleşme ile birlikte yapılan imar faaliyetleri, tarihi kent merkezinde yer alan
mevcut ve potansiyel arkeolojik kültürel mirası tehdit etmektedir.
Araştırmanın amacı, kent merkezinde bulunan kültür varlıklarının korunması,
geliştirilmesi, tanıtılması, korumayı hayatımızın bir parçası olarak bir yaşam biçimi
haline getirmeye yönelik bilincin kazandırılmasının önemini ortaya koyabilmektir.
Araştırmada; kent dokusu içerisinde kalan arkeolojik alanların korunarak
değerlendirilmesinde, halk katılımının sağlanması, korumada yetki, görev ve
sorumluluk dağılımında merkezi ve yerel yönetimler arasındaki koordinasyonun
kurulması gerekliliği, kent arkeolojisi yöntemi ile kentsel arkeolojik mirasın
korunması, kent yaşamıyla bütünleştirilerek yaşatılması, geliştirilmesi ve
değerlendirilmesi Smyrna Agorası örneğinde araştırılmıştır. Ayrıca, Helenistik ve
Roma dönemi kentinin en önemli anıtsal yapılarından olan Agora ve çevresi’nin
kentsel koruma ve yeniden işlevlendirme ile geliştirilerek yaşatılarak kullanılması,
günlük ve sosyal yaşamla bütünleşerek yer alabilmesinin önemi ortaya konmuştur.,
Çalışma üç temel bölümden oluşturulmuştur. Kent merkezinde yer alan
arkeolojik mirasın korunmasında yeni bir kavram olan kent arkeolojisi kavramının
gelişim süreci ele alınmış, İzmir Agorası’nın korunmasında ve değerlendirilmesinde
kent arkeolojisi yönteminin uygulanabilirliği incelenmiş, kent merkezinde bulunan
arkeolojik varlıkların korunmasında yol almış olan İtalya’nın koruma süreci
incelenerek konuya yönelik çözüm önerileri sunulmuştur.
Anahtar Sözcükler: kent arkeolojisi, kentsel koruma, kültürel miras,
bütünleşik koruma.
86
ABSTRACT
In our country, many archaeological sites existing within the urban texture is
being a very part of the unplanned urbanization due to increasing population and
emigration. The construction activities leaded by non-planned urbanization constitute
a thread for existing and potential archaeological cultural heritage located in the
historical city centers.
The purpose of this study is to put forward the vitality of the protection,
improvement, evaluation and introduction of cultural assets in the city centers and
raising the consciousness about such preservation activities that should be a part of
our lives, and even, a lifestyle. In this study, the necessity of the establishment of
coordination between local and central authorities regarding public participation,
authorization in preservation and the distribution of tasks and responsibilities; the
protection of urban archaeological heritage by urban archaeology method and
conserving, improving and evaluating it within the urban lifestyle during the
preservation and utilization of archaeological sites within the urban texture has been
researched in the scope of Smyrna Agora case. Additionally, The importance of the
provision of Agora and its surrounding area, which is one of the most significant
monumental structure belonging Hellenistic and Roman times, with the opportunity
of playing an integrated role in the daily social life by its improvement and
maintenance with urban preservation and re-utilization is revealed.
The study consists of three main chapters. The development process of the
concept of urban archaeology, which is a new term in the preservation of the
archaeological heritage in the city centers, has been discussed; the applicability of
urban archaeology method on the preservation and evaluation of Agora in Izmir has
been investigated and the solutions inspired from the analyses of the preservation
processes in Italy, which has covered a remarkable distance regarding the
87
conservation of archaeological assets discovered in the city centers, have been
suggested.
Key Words: urban archaeology, urban conservation, cultural heritage,
integrated conservation.
.
88
ÖZGEÇM İŞ
Cansu Yılmaz 14.12.1977 tarihinde Eskişehir’de doğdu. 1996 yılında Ege
Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Klasik Arkeoloji bölümünü kazandı ve 2000 yılında
aynı fakülteden mezun oldu. Cansu Yılmaz 2006 Aralık ayından itibaren Kültür ve
Turizm Bakanlığı, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğünde, 2008 yılı
Ağustos ayından itibaren de İzmir I Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma
Bölge Kurulu Müdürlüğünde uzman yardımcısı olarak görev yapmaktadır. Cansu
Yılmaz iyi derecede İngilizce bilmektedir. Temel ilgi alanları arasında fotoğrafçılık
yer almaktadır.