ğ sahtekarlığ Gençliğimiz vermeyeceğ 11’de geleceğimizdir · uyulacak kurallar ve kamp...

12
1 • TMMOB Başkanları “12 Eylül ve sonrası TMMOB”yi anlattı ................ 9’da • Rize’nin Gündoğdu Beldesi’nde heyelan felaketi ............................... 10’da • Allianoi kuma ve suya gömüldü ............................ 10’da • Meslek onurumuz ve ülkemizin geleceği için sahtekarlığa izin vermeyeceğiz! ................... 11’de TMMOB İNŞAAT MÜHENDİSLERİ ODASI YAYIN ORGANIDIR sayı 207 / 15 ekim 2010 TMMOB 41. Dönem Olağanüstü Genel Kurulu gerçekleştirildi Sayfa 9’da Doçentlik İçin Yurtdışı Koşuluna İtirazımız Haklı Bulundu Sayfa 12’de Gençliğimiz geleceğimizdir İMO’nun harcında geçmişindeki mücadele deneyimi ve bugünkü toplumcu kadroları vardır. “Gençlik gelecektir” ilkesine inanan ve gençlik örgütlenmesine bu ilke doğrultusunda yaklaşan İnşaat Mühendisleri Odası; öğrenci üyeleriyle üretmeye, paylaşmaya ve geleceği kurmaya çalışmaktadır. İMO aynı zamanda Teoman Öztürklerden devraldığı ve gücünü halktan alan anti- emperyalist, anti-faşist, eşitlikçi ve özgürlükçü bakış ısını ileri taşıma ve geleceğe aktarma sorumluluğunu da taşımaktadır. Halkın ve ülkenin yararı, mesleğin gelişmesi, meslek mensuplarının onur, hak, yetki ve mesleki çıkarlarını korumak, geliştirmek amacıyla çalışmalarını sürdüren İMO, toplumsal duyarlılığı ile de sosyal yaşamın en önemli aktörlerindendir. genç-İMO kamplarında sağlamlaştırılan, deneyim ile gelecek arasındaki köprüdür. Mesleğimize olduğu kadar içinde yaşadığımız dünyaya ilişkin okumalarımızı da öğrenci üyelerimizle paylaşmak ve ortaklaştırmak, TMMOB ve İMO’nun amaç ve ilkelerinin sürekliliğini sağlamak amacıyla düzenlediğimiz genç-İMO Yaz Eğitim Kampı’nın ikincisi de bizi hedeflerimize bir adım daha yaklaştırdı. Bu anlayışla, Türkiye’de inşaat mühendisliği eğitimi veren 29 üniversiteden seçilen genç-İMO Üyesi 95 öğrencimiz, Yönetim Kurulu Üyelerimiz ve bazı Şube Yönetim Kurulu Üyelerimizin katılımıyla 31 Ağustos-7 Eylül 2010 tarihleri arasında Foça’daydı. genç-İMO 2. Yaz Eğitim Kampı’nda umutlarımız daha da büyüdü

Transcript of ğ sahtekarlığ Gençliğimiz vermeyeceğ 11’de geleceğimizdir · uyulacak kurallar ve kamp...

15 Ekim 2010 1 • TMMOB Başkanları “12 Eylül ve sonrası TMMOB”yi anlattı . . . . . . . . . . . . . . . . 9’da

• Rize’nin Gündoğdu Beldesi’nde heyelan felaketi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 10’da

• Allianoi kuma ve suya gömüldü . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 10’da

• Meslek onurumuz ve ülkemizin geleceği için sahtekarlığa izin vermeyeceğiz! . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 11’de

TMMOB İNŞAAT MÜHENDİSLERİ ODASI YAYIN ORGANIDIR

sayı 207 / 15 ekim 2010

TMMOB 41. Dönem Olağanüstü Genel Kurulu gerçekleştirildi

Sayfa 9’da

Doçentlik İçin Yurtdışı Koşuluna İtirazımız Haklı Bulundu

Sayfa 12’de

Gençliğimiz geleceğimizdir

İMO’nun harcında geçmişindeki mücadele deneyimi ve bugünkü toplumcu kadroları vardır.

“Gençlik gelecektir” ilkesine inanan ve gençlik örgütlenmesine bu ilke doğrultusunda yaklaşan İnşaat Mühendisleri Odası; öğrenci üyeleriyle üretmeye, paylaşmaya ve geleceği kurmaya çalışmaktadır.

İMO aynı zamanda Teoman Öztürklerden devraldığı ve gücünü halktan alan anti-emperyalist, anti-faşist, eşitlikçi ve özgürlükçü bakış açısını ileri taşıma ve geleceğe aktarma sorumluluğunu da taşımaktadır.

Halkın ve ülkenin yararı, mesleğin gelişmesi, meslek mensuplarının onur, hak, yetki ve mesleki çıkarlarını korumak, geliştirmek amacıyla çalışmalarını sürdüren İMO, toplumsal duyarlılığı ile de sosyal yaşamın en önemli aktörlerindendir.

genç-İMO kamplarında sağlamlaştırılan, deneyim ile gelecek arasındaki köprüdür.

Mesleğimize olduğu kadar içinde yaşadığımız dünyaya ilişkin okumalarımızı da öğrenci üyelerimizle paylaşmak ve ortaklaştırmak, TMMOB ve İMO’nun amaç ve ilkelerinin sürekliliğini sağlamak amacıyla düzenlediğimiz genç-İMO Yaz Eğitim Kampı’nın ikincisi de bizi hedeflerimize bir adım daha yaklaştırdı.

Bu anlayışla, Türkiye’de inşaat mühendisliği eğitimi veren 29 üniversiteden seçilen genç-İMO Üyesi 95 öğrencimiz, Yönetim Kurulu Üyelerimiz ve bazı Şube Yönetim Kurulu Üyelerimizin katılımıyla 31 Ağustos-7 Eylül 2010 tarihleri arasında Foça’daydı.

genç-İMO 2. Yaz Eğitim Kampı’nda umutlarımız daha da büyüdü

2 15 Ekim 2010

Temelinde geleceği inşa etme anlayışı olan İMO’nun bu anlayışının harcında ise geçmişin-deki mücadele deneyimi ve bugünkü toplumcu

kadroları vardır. Geleceğin mühendislerinin de örgütü olan İMO’nun mesleğe ve topluma karşı sorumlulukları kuşaktan kuşağa aktırılmaktadır.

genç-İMO kamplarımız işte bu düşüncenin pratiğidir. Kamplarımızda öğrenci üyelerimizin heyecan ve enerjisi İMO’nun deneyimi ve geleneği ile buluşmaktadır. Bu, hem örgütümüzün hem de ülkemizin sürekli bir adım ileride tekrar kurulması perspektifinin bizlere verdiği görevdir. İMO, bu görevi varlığının esaslarından biri ola-rak kabul etmekte ve gereğini yerine getirmek konusun-da her türlü zorluğa karşı yoluna devam etmektedir.

Mühendisliğin yalnızca teknik bir meslek olmadığını, toplumsal sorumluluk boyutunun da bilince çıkarılma-sı gerektiğini savunan İMO bu doğrultuda geleceğin mühendisleriyle, kamusal yarar doğrultusunda oluştur-duğu meslek anlayışını paylaşmaktadır.

Gençlik gelecektir ilkesine inanan ve gençlik örgütlen-mesine bu ilke doğrultusunda yaklaşan İnşaat Mühen-disleri Odası; öğrenci üyeleriyle üretmeye, paylaşmaya ve geleceği kurmaya çalışmaktadır.

İMO, mesleğine çağdaş mühendislik bilgisinin ışığında bakmakta, meslektaşlarının taşıdığı insan hayatı so-rumluluğunun eksiksiz yerine getirilmesi için gerekeni yapmak konusuna sürekli kafa yormaktadır. İMO aynı zamanda Teoman Öztürklerden devraldığı ve gücünü halktan alan anti-emperyalist, anti-faşist, eşitlikçi ve özgürlükçü bakış açısını ileri taşıma ve geleceğe aktar-ma sorumluluğunu da taşımaktadır.

Halkın ve ülkenin yararı, mesleğin gelişmesi, meslek mensuplarının onur, hak, yetki ve mesleki çıkarlarını korumak, geliştirmek amacıyla çalışmalarını sürdüren İMO, toplumsal duyarlılığı ile de sosyal yaşamın en önemli aktörlerindendir. İşte genç-İMO kamplarında sağlamlaştırılan deneyim ile gelecek arasındaki köprü de bu ikili çalışma anlayışıdır.

Mesleğimize olduğu kadar içinde yaşadığımız dünyaya ilişkin okumalarımızı da öğrenci üyelerimizle paylaş-mak ve ortaklaştırmak, TMMOB ve İMO’nun amaç ve ilkelerinin sürekliliğini sağlamak amacıyla düzenlediği-miz düzenlediğimiz genç-İMO Yaz Eğitim Kampı’nın ikincisi de bizi hedeflerimize bir adım daha yaklaştırdı.

genç-İMO’nun tüm çalışmalarında olduğu gibi yaz-eğitim kampında da mesleğimizin ilerletilmesinin yanı sıra ülkemizin ve dünyanın sosyal, siyasal ve kültürel sorunlarının toplumcu çözümüne ilişkin fikirler tartışıl-dı ve üretildi.

Bu doğrultuda Türkiye’de inşaat mühendisliği eğitimi veren 29 üniversiteden seçilen genç-İMO Üyesi 95 öğrencimiz, Yönetim Kurulu Üyelerimiz ve bazı Şube Yönetim Kurulu Üyelerimizin katılımıyla 31 Ağustos-7 Eylül 2010 tarihleri arasında Foça’daydı.

Sekiz günlük kamp boyunca öğrenci üyelerle siyasetten ekonomiye, TMMOB ve Oda politikalarından sanata, kişisel becerilere kadar birçok alanda ortak faaliyetler yürütüldü.

Yönetim Kurulumuz kampın başarıyla yürütülmesi için kamp süresince genç-İMO üyelerinin, Öğrenci Konseyi-nin ve İMO çalışanlarının yanındaydı.

Kampımız programlı ve üretkendiKampta, öğrenci örgütlenmemizin İMO için taşıdığı önem de göz önünde bulundurularak zamanın verimli ve üretken olmasını sağlayacak bir program hazırlandı.

Hazırlıkları aylar öncesinden başlayan kampa katılmak isteyen öğrenci sayısında geçen seneye göre önemli bir artış görüldü. Başvuruları internet üzerinden yapıldığı kampa 348 öğrenci katılmak istedi. Üniversitelere göre belirlenen kontenjanların sonunda başvuranların 113’ü kapma davet edilirken 22’si kadın 73’ü erkek olmak üzere toplam 95 öğrencimiz kamp için kayıt yaptırdı.

İlk gün kamp alanına gelen öğrencilerimizin kayıtları alındı. Öğrencilerimize kamp boyunca giyecekleri kamp tişörtleri, uyku tulumları ve diğer malzemeleri dağıtıldı. Ardından çadırlar kuruldu. Daha sonra kamp boyunca herkesin sırayla görev alacağı yemekhanede birlikte ha-zırlanan akşam yemeği yenildi. Ardından açılış progra-mını gerçekleştirmek üzere kampın toplanma alanında buluşuldu.

Açılışta Yönetim Kurulu Başkanımız Serdar Harp kısa bir konuşma yaptı. Harp, bir önceki yıl düzenlenen kampın başarılı geçtiğini, öğrenciler arasında büyük bir buluşmaya, kaynaşmaya olanak sağladığını belirtti ve bu yıl da aynı paylaşımların yaşanmasını diledi.

Serdar Harp’in konuşmasının ardından kamp boyunca uyulacak kurallar ve kamp programı hakkında katılım-cılara bilgiler verildi.

Daha sonra bir önceki yıl düzenlenen kamptan slayt ve video gösterileri sunuldu ve TMMOB Eski Başkanı Teoman Öztürk’ün hayatını ve çalışmalarını anlatan belgesel gösterildi.

Belgeselin ardından Manisa Celal Bayar Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü öğrencilerinden oluşan Grup Betonarmy açılış konserini gerçekleştirmek üzere öğrencilerle buluştu. Konserde Türkçe ve yabancı rock şarkıları yorumlandı. Konserin ardından öğrenciler davul ve arbani eşliğinde halay çekti.

İkinci gün gerçekleştirilen “Türkiye’ye Bakmak: Ekonomik ve Siyasi Durum” konulu söyleşide Gazi Üniversitesi’nden Prof. Dr. Aziz Konukman öğrencile-re, Türkiye’nin ve dünyanın içinden geçmekte olduğu ekonomik tabloyu aktardı. Konukman, yakın gelecekte Türkiye’yi bekleyen olası ekonomik gelişmeleri katılım-cılarla paylaştı.

Çadırlar dayanışmayla kuruldu

Öğrencilerimiz kampa kayıt yaptırdıktan sonra çadırlarını kurmaya başladılar. İlk başta bir hayli zor-landılar. Bazı öğrenciler kullanım kılavuzlarını oku-yarak, bazıları deneme yanılma yoluyla barınaklarını kurmaya çalıştı. Bir süre sonra deneyim kazanan öğrenciler 45 dakikada kurabildikleri çadırları dört dakika gibi rekor sürede kurmayı başardılar.

genç-İMO üyeleri 3 Eylül Cuma günü Foça’da 12 Eylül Anayasa

Referandumu’na yönelik tepkile-rini ve düşüncelerini düzenledik-

leri yürüyüşle dile getirdiler.

Açılış toplantısı

Gençliğimiz geleceğimizdir

15 Ekim 2010 3

Kamp Programı

31 Ağustos 2010 - Salı

- Kamp açılış toplantısı

- Belgesel Gösterimi

Teoman Öztürk Belgeseli

- Açılış Konseri - BETONARMY

1 Eylül 2010 - Çarşamba

- Aziz Konukman

Türkiye’ye Bakmak: Ekonomik ve Siyasi Durum

- Günbatımı Söyleşileri

12 Eylül’le Hesaplaşma: Referandum

Oğuzhan Müftüoğlu

Yaşar Seyman (Sendikacı)

2 Eylül 2010 - Perşembe

- Yapı Atölyesi: Ahşap Yapılar-1

Ela Çil (Mimar)

Çağdaş Yapılarda Ahşap Kullanımı

- Yapı Atölyesi: Ahşap Yapılar-2

Vedat Tokyay (Mimar)

Geleneksel Konutlar, Ahşap Konut Mirası

3 Eylül 2010 - Cuma

- Yapı Atölyesi: Ahşap Yapılar-3

Erdem İnce (İnş.Yük.Müh.)

Ahşap Yapı Tasarımı

- Foça’da Serbest Zaman

4 Eylül 2010 - Cumartesi

- TMMOB ve Oda Politikaları

HES’ler ve Çevre

Taylan Ulaş Evcimen (İMO)

Mehmet Gürkan (Derelerin Kardeşliği Platformu Yön.Kur.Bşk.)

- Film Gösterimi: Devrimci Gençlik Köprüsü

- Günbatımı Söyleşileri

Bahriye Kabadayı (Devrimci Gençlik Köprüsü Filmi Yönetmeni)

5 Eylül 2010 - Pazar

- TMMOB ve Oda Politikaları

Mehmet Soğancı (TMMOB Başkanı)

Serdar Harp (İMO Başkanı)

- Kapanış Konseri:

Muammer Ketençoğlu ve Balkan Orkest-rası

6 Eylül 2010 - Pazartesi

- Kamp Değerlendirme Toplantısı

- Atölyelerin Sunumu ve Kapanış

Aynı gün kamp boyunca çalışmaları devam edecek olan atölyelere kayıtlar yapıldı ve atölyeler ilk toplantılarını yaparak çalışmalarına başladı.

İkinci günün programında bulunan “12 Eylül’le Hesaplaşma: Referandum” konulu söyleşi merakla beklenen söyleşilerden biriydi. Söyleşiye Birgün gazetesi yazarla-rından Oğuzhan Müftüoğlu ve sendikacı kimliği de bulunan Yaşar Seyman katıldı. Konuklar yaklaşmakta olan 12 Eylül Anayasa Referandumu’nun nasıl anlaşılması gerektiğini geçmiş deneyimlerini de paylaşarak aktardılar.

Üçüncü gün, öğrencilerin mesleki kültürel bilgilerini de artırmaları amacıyla “Yapı Atölyesi: Ahşap Yapılar I ve II” konulu seminerler düzenlendi. Seminerlerin ilkini Mimar Eda Çil, ikincisini Mimar Vedat Tokyay gerçekleştirdi. Seminerlerde çağdaş yapılarda ahşap kullanımı ve geleneksel konutlarda ahşap konut mirası ele alındı.

Kampın dördüncü günü Ahşap Yapılar seminerine devam edildi. Ahşap Yapılar-3 adıyla düzenlenen seminerde Yüksek İnşaat Mühendisi Erdem İnce ahşap yapı tasa-rımlarını anlattı.

Öğrencilerimiz atölye çalışmaları için ayrılan sürenin bitiminin ardından aynı gün akşamüzeri Foça merkezde serbest zaman geçirmek üzere otobüslerle Eski Foça’ya gitti. Öğrencilerimiz burada yaklaşmakta olan 12 Eylül Anayasa Referandumuyla ilgili görüşlerini ve düşüncelerini otogardan ilçe merkezine düzenleyecekleri yürüyüş ve ardından yapacakları basın açıklamasıyla dile getirmek istediler. Ancak öğren-cilerimizin bu talebine bir süre sonra “çevreden gelen şikâyet” gerekçe gösterilerek polislerce müdahale edildi. Müdahalenin ardından 11 kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınanlar gece yarısına doğru serbest bırakıldı.

Beşinci gün Yüksek İnşaat Mühendisi Taylan Ulaş Evcimen ve Derelerin Kardeşliği Platformu Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Gürkan, HES’ler ve Su Politikaları konu-lu birer sunum yaptılar. Sunumlarda suyun insan hayatındaki önemi ile son yıllarda dünyada ve Türkiye’de değişen su politikalarına dikkat çekildi. Ayrıca Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde “Güvenlik Barajları” adı altında yapımına başlanan barajların çevresel ve sosyal boyutları değerlendirildi.

Günün diğer önemli etkinliği “Gün Batımı Sohbetleri” kapsamında düzenlenen Dev-rimci Gençlik Köprüsü belgelinin gösterimi ve belgeselin Yönetmeni Bahriye Kabada-yı ile yapılacak söyleşiydi.

Altıncı gün TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı konuk edildi. Meh-met Soğancı ve Yönetim Kurulu Başkanımız Serdar Harp “TMMOB ve Oda Politika-ları” konulu söyleşide öğrencilerle TMMOB’yi ve İMO’yu konuştu.

Aynı günün akşamı kapanış konseri düzenlendi. Kapanış Konserinde Muammer Ketençoğlu ve Balkan Orkestrası Grubu sahne aldı.

Kampın son günü atölyeler kamp boyunca yaptıkları çalışmaları kapanış programın-da sunmak üzere hazırlıklarını tamamladılar. Akşam düzenlenen kapanış programın-da teşekkür konuşmaları yapıldı, katılımcılara teşekkür belgeleri verildi ve atölyeler sunumlarını yaptı.

Odamızın ve öğrenci üyelerimizin birlikte ürettiği ve paylaştığı bir gençlik kampını daha başarıyla gerçekleştirdik.

Mesleğimize ve örgütümüze toplumsal sorumluluk anlayışıyla sahip çıktığımız sürece öğrenci üye örgütlülüğümüz her geçen gün daha da büyüyecek, bizleri de büyütecektir.

Bu anlayışla, nice gençlik kamplarına.

Güne sabah sporu ile başlandı

Kampı yöneticilerimizle gerçekleştirdikKampa öğrenci üyelerimizin yanı sıra çok sayıda Yönetim Kurulu Üyemiz, Şube Yönetim Kurulu Üyemiz ve çalışanlarımız katıldı. Yöneticiler öğrencilerle hem mesleki birikimlerini hem de Oda yönetimindeki deneyimlerini paylaştılar ve kamp programının aksamadan gerçekleştirilmesine yardımcı oldular. Katılımcı isimleri şöyle:

İMO Merkez: Yönetim Kurulu Başkanı Serdar Harp, Sekreter Üye Levent Darı, Sayman Üye Züber Akgöl, Üyeler Galip Kılınç ve Metin Korkmaz, Genel Sekre-ter Yardımcıları Ayşegül Bildirici ile Gülsüm Sönmez, Kurul Komisyon Sekterleri Necati Koçak, Emrah Güventürk ve Osman Beşler ile Basın Yayın Çalışanı Gülşen Bıçakçı

Ankara Şube: Yönetim Kurulu Başka-nı Nevzat Ersan, Sekreter Üye Ferhat Yaşar Arıkan

Antalya Şube: Yönetim Kurulu Sekre-ter Üyesi Rıza Arslanbay, Yedek Üye Birkan Çakır

Aydın Şube: Yönetim Kurulu Başkanı Kazım Zeyrek, Sekreter Üye Ahmet Ünveren, Sayman Üye Mutlu Bilgin, Üye Kemal Ünübol

Çanakkale Şube: Yönetim Kurulu Baş-kanı İlyas Acar, Üye Özgür Sınmaz

Diyarbakır Şube: Yönetim Kurulu Sek-reter Üyesi Ahmet Kaşan, Yedek Üye Çetin Doğan

Eskişehir Şube: Yönetim Kurulu Üyesi Bektaş Çam

Hatay Şube: Yönetim Kurulu Başkanı Cihat Mazmanoğlu

İstanbul Şube: Yönetim Kurulu Başkanı

Cemal Gökçe, Sekreter Üye Temel Pirli ve Sayman Üye Nusret Suna

İzmir Şube: Yönetim Kurulu Başkanı Tahsin Versin, Sekreter Üye Ayhan Emekli, Sayman Üye Ali Fuat Günak, Üye Hülya Altun, Necati Atıcı, Sadık Can Girgin, Şefika Seyhan Has, Şube Genel Sekreter Yardımcısı Eylem Ulutaş

Kocaeli Şube: Yönetim Kurulu Sekreter Üye Abdurrahman Çukdar, Şube Çalı-şanı Gulsen Seda Onat

Manisa Şube: Yönetim Kurulu Üyesi Fethi Nazım Obuz,

Muğla Şube: Yönetim Kurulu Başkanı Alifer Atasever, Sekreter Üye Hakan Kazım Aydın,

Sakarya Şube: Şube Üyeleri Ahmet Sağır ve Osman Ünlükaya

Samsun Şube: Yönetim Kurulu Üyesi Teoman Livaneli

genç-İMO 2. Yaz Eğitim Kampı’na katılan öğrencilerin üniversitelere göre dağılımı

Akdeniz Üniversitesi . . . 2Atılım Üniversitesi . . . . . . 1Balıkesir Üniversitesi . . . 3Celal Bayar Üni. . . . . . . . . . . 2Çukurova Üniversitesi . 6Cumhuriyet Üni. . . . . . . . . . 1Dicle Üniversitesi . . . . . . . . 4Dokuz Eylül Üni. . . . . . . . . 5Dumlupınar Üni. . . . . . . . . . 2Ege Üniversitesi . . . . . . . . . . . 3

Fırat Üniversitesi . . . . . . . . . 2Gazi Üniversitesi . . . . . . . . . 5Gaziantep Üniversitesi 1Harran Üniversitesi . . . . . 4İstanbul Teknik Üni. . . . . 6İstanbul Üniversitesi . . . 1Karadeniz Teknik Üni. . 6Karaelmas Üniversitesi 1Kırıkkale Üniversitesi . . 1Kocaeli Üniversitesi . . . . . 1

Muğla Üniversitesi . . . . . . 1Mustafa Kemal Üni. . . . . 2On Dokuz Mayıs Üni. . 3Orta Doğu Teknik Üni. 6Osmangazi Üni. . . . . . . . . . . 6Pamukkale Üni. . . . . . . . . . . . 5Sakarya Üniversitesi . . . . 4Süleyman Demirel Ü. . . 5Yıldız Teknik Üni. . . . . . . . 6

4 15 Ekim 2010

Soğancı ve Harp TMMOB ve Oda Politikaları’nı anlattıKampın altıncı günü genç-İMO ve Yönetim Kurulu Üyelerimiz önemli bir misafiri, TMMOB Başkanı Mehmet Soğancı’yı konuk ettiler. Mehmet Soğancı ve Yönetim Kurulu Başkanımız Serdar Harp, “TMMOB ve Oda

Politikaları” başlıklı söyleşide öğrencilerle buluştu. Serdar Harp mühendisliğin önemi, TMMOB’nin ve İMO’nun kuruluşu ile çalışma anlayışı konularını; Mehmet Soğancı ise TMMOB’nin tarihini ve yaşadığı önemli dönemeçleri öğrencilerle paylaştı.

Sıcak ve samimi bir ortamda gelişen söyleşide ilk sözü Serdar Harp aldı. Harp, inşaat mühendisliğinin insan yaşamında ve medeniyetlerin oluşum sürecinde kapladığı alanı ve İnşaat Mühendisleri Odası’nın örgütlenme sürecini anlattı.

İnşaat mühendislerinin sadece binaları değil medeniyeti de inşa ettiklerini belirten Harp, endüstrileşme ve kentleşmeyle birlikte inşaat mühendisliği ile eğitiminin önem kazandığını kaydetti. Harp, ülkemizde mühendislik eğitiminin ve örgütlenmesinin Osmanlı’dan devralınan geleneğin üzerine kurulduğunu ve TMMOB’nin kuruluşuyla yeni bir ivme kazandığını söyledi.

TMMOB ve bağlı Odaların 1950’lerde başlayan örgütlenmesini ve bu örgütlenmenin toplumsal muhalefete öncülük eden yönüne değinen Harp, İMO’nun kuruluş ama-cının “memleket kalkınmasına hizmet etmek, inşaat mühendislerinin haysiyetlerini ve mesleki menfaatlerini korumak ile emeklerinin layıkıyla değerlendirilmesini temin etmek” olduğunu belirtti.

İMO’nun 1960’ların ikinci yarısında mesleki ve toplumsal sorunlara bakışının değiştiğini hatır-latan Harp, bu değişimin önemli sonuçlarından birinin Boğaza Köprü yapmak isteyen dönemin iktidarına karşı yürütülen haklı ve gerekli mücadele olduğunu söyledi.

“Gençlere Yalan Söylemek Yanlıştır”

Mehmet Soğancı konuş-masına başlamadan önce örencilere mühendisliği nasıl tanımladıklarını sordu. Gelen cevapların ardından Mehmet Soğancı mühendisliğin sadece teknik ifadelerle tanımlan-maması gerektiğini ve esas tanımında “insan odaklı olduğunu, yüzünün hep emeğe dönük olduğunun” vurgulanmasına ihtiyaç olduğunu belirtti. Soğancı mühendisliğin tanımından hare-ketle TMMOB’nin neden toplumsal bakış anlayışını önemsediğini ve kendi çalışma-larında rehber edindiğini açıkladı.

TMMOB’nin kendi alanına giren teknik ve bilimsel alanlarda da çok sayıda çalışma yürüttüğünü kaydeden Mehmet Soğancı, “yaptığımız kongre, sempozyum ve panel-lerin sayısı ile niteliğiyle Türkiye’de yerel yönetimlerin bile önüne geçiyoruz” dedi.

Kuruluşundan günümüze TMMOB’nin yaptığı çalışmaları ve toplumcu bakış açısını oturtma sürecini anlatan Soğancı, gençlik örgütlenmesini şöyle anlattı: “1990’lardan sonra gençlik geleceğimizdir anlayışı doğrultusunda öğrenci üye yönetmeliği oluş-turuldu. O günden bu yana öğrenci üyelerimizin sorunları TMMOB bünyesinde tartışılmaktadır”

Mehmet Soğancı konuşmasını Rus Şair Yevgeni Yuvtuşenko’nun “Gençlere Yalan Söylemek Yanlıştır” şiirini okuyarak bitirdi.

Gençlere Yalan Söylemek YanlıştırGençlere yalan söylemek yanlıştır.Yalanların doğru olduğunu göstermek yanlıştır.Tanrı’nın gökyüzünde oturduğunu ve yeryüzündeişlerin yolunda gittiğini söylemek yanlıştır.Gençler anlar ne demek istediğinizi. Gençler halktır.Güçlüklerin sayısız olduğunu söyleyin onlara,yalnız gelecek günleri değil, bırakın dayaşadıkları günleri de açıkça görsünler.Engeller vardır deyin, kötülükler vardır.Varsa var, ne yapalım. Mutlu olamazlar kideğerini bilmeyenler mutluluğun.Rastladığınız kusurları bağışlamayın,tekrarlanırlar sonra, çoğalırlar.Ve ileride çocuklarımız, öğrencilerimizbağışladık diye o kusurları, bizi bağışlamazlar.yevtusenko.Çeviren: Ülkü Tamer

Gençlerin 12 Eylül ve Referandumuyla ilgili söyleyecek çok sözleri vardıKampın ikinci akşamı Günbatımı Söyleşilerinin ilki yapıldı. İlk konuklar Bir-gün gazetesi yazarları Oğuzhan Müftüoğlu ve sendikacı kimliği de olan Yaşar Seyman’dı. “12 Eylül’le Hesaplaşma: Referandum” başlığını taşıyan söyleşide 12 Eylül Darbesi ve yaklaşmakta olan 12 Eylül Anayasa Referandumu tartı-şıldı. Öğrencilerin ve Yönetim Kurulu Üyelerimizin yoğun ilgiyle takip ettiği söyleşi gece geç saatlere kadar devam etti. Akşam 22.00’da bitmesi planlanan söyleşi, öğrencilerin soru sorma ve konuşma talepleri nedeniyle gece saat 00.01’e kadar sürdü.

Söyleşiyi Yönetim Kurulu Başkanımız Serdar Harp yönetti. Söyleşinin yapıl-dığı günün aynı zamanda 1 Eylül Dünya Barış Günü olması sebebiyle Serdar Harp kısa bir konuşma yaptı. Harp, söyleşinin önemli bir günde yapılıyor olduğuna dikkat çekerek, ülkemizde ve dünyada barışın acil bir ihtiyaç oldu-ğunu vurguladı.

Söyleşide ilk sözü Yaşar Seyman aldı. Samimi üslubuyla öğrencilerin ilgisini çeken Seyman, 12 Eylül’de kadın, sendikacı ve siyasetçi kimliğiyle yaşadığı sıkın-tıları anlattı. Seyman, AKP Hükümeti’nin 12 Eylül Anayasası’na ben-zer bir Anayasayı yine 12 Eylül tarihinde bizlere oylatmak istediğine dikkat çekerek bu oyuna karşı dikkatli olmak ge-

rektiğini vurguladı. Seyman “Ben kadın, sendikacı ve siyasetçi kimliğimle diyorum ki: Bu Anayasa bize olumlu hiçbir şey getirmeyecektir” dedi.

Yaşar Seyman’ın ardından söz alan Ouğuzhan Müftüoğlu, Türkiye’nin yaşadığı dar-beleri ve AKP Hükümeti’nin politikalarını anlattı. Öğrencilerin ilgiyle takip ettiği ve birçok soru yönelttiği Müftüoğlu, darbelerin farklılıkları ve benzerlikleri üzerinde durdu. Darbelerin toplumsal yapı üzerinde yaratıkları yıkımlara değinen Müftü-oğlu, yaklaşmakta olan Anayasa Referandumu’nun Türkiye açısından çok önemli bir sınav olduğunu belirtti. Müftüoğlu, AKP iktidarının politikalarına karşı dikkatli olunması ve politikaların gerçek içeriğinin anlaşılması gerektiğini vurguladı.

Söyleşi soru ve cevap bölümünün ardından sona erdi.

Seminerler ve söyleşiler

15 Ekim 2010 5

AtölyelerKamp boyunca düzenlenen atölyelerde öğrenci üyelerimiz hem keyifli vakit geçirdiler hem de ilgi duydukları alanlarda kendilerini geliştirme fırsatı buldular. Bu yıl, geçen yılın atölyelerine Heykel, İletişim-Kamp

Gazetesi, Eşli Danslar ve Fotoğraf Atölyesi eklenerek öğrencilere daha fazla seçenek sunuldu.

Geçen sene düzenlenen kampın unutulmayan “denize atma geleneği” bu yıl da devam etti. Konuklar ve yöneticiler kıyafetleriyle, sabah uyanamayan öğrenciler yataklarından karga tulumba alınarak denize atıldı.

Denize Denize atma atma geleneği geleneği unutulmadıunutulmadı

Tiyatro ve Sinema Atölyeleri

Tiyatro ve Sinema Atölyeleri kampın ilk günleri çalış-malarını ortak yürüttüler. Egzersizler ve ön çalışmalar birlikte yapıldı. Tiyatro Atölyesi’ni tiyatrocu Esin Açıl, Sinema Atölyesi’ni tiyatrocu Tamer Özşeker yönetti.

Eşli Dans Atölyesi

Atölye’ye önce 34 öğrenci kayıt yaptırdı ancak kamp alanında yükselen hareketli Latin müziği şarkıları bir anda Atölyeye ilgiyi arttırdı ve kampta bulunan öğren-cilerin yaklaşık yarısı Eşli Danslar Atölyesi’ne katılmak istedi. Latin danslarından Bachatta’nın öğretildiği Atölyeyi dansçı Okan Özmek yürüttü.

Fotoğrafçılık Atölyesi

Anı dondurmak isteyenler TMMOB Eski Yönetim Ku-rulu Üyesi Ziraat Mühendisi ve fotoğraf sanatçısı Baki Suiçmez’le çalıştılar. Baki Suiçmez ve öğrencileri kamp alanında kimi zaman gün batımını, kimi zaman sabah-layarak gün doğumunu fotoğrafladılar. Grup, kamp alanında çektikleri makro çekimlerin yanı sıra Foça ilçe merkezine giderek portre çekimleri de yaptı.

Halkoyunları Atölyesi

Kampın keyifle çalışan Atölyelerinden biri halkoyun-ları atölyesiydi. Halkoyunları Hocası Sevilay Özkırlı

tarafından çalıştırılan grup çalışmalar boyunca hareketli ve keyifli vakit geçirdi. Atölye’de Elazığ yöresinden Çayda-Çıra, Hakkari yöresinden Keje, İzmir yöresinden Harman Dalı, Trakya yöresinden Çiftetelli-Roman ve Üsküp yöresinden Damat Halayı öğretildi.

Öğrenciler kapanış programında ilgiyle izlenen bir sunum yaptılar.

Heykel Atölyesi

İlginin yüksek olduğu atölyelerden biri de Heykel Atölyesi’ydi. Heykeltıraş Doğuş Yılmaz tarafından yürütülen atölyede gaz betondan heykel çalışmaları

yapıldı. Yapılan heykeller arasında genç-İMO bareti, yıldız, özgürlük işareti ve kayık figürü vardı.

Dalış Atölyesi

Öğrencilerin heyecanla beklediği Dalış Atölyesi, Erhan ve Nesen Öztürk çifti tarafından yürütüldü. Dalmak isteyenlere önce dalış eğitimi veren eğitmenler daha sonra dalış denemeleri yaptırdılar. Basınç durumuna göre bazen kısa bazen uzun süreli dalışların yapıldığı Atölye’de deniz altında fotoğraf çekimleri de gerçekleş-tirildi.

İletişim-Kamp Gazetesi Atölyesi

Bu yılın yeni atölyelerinden İletişim Atölyesi’ne öğren-ciler yoğun ilgi gösterdi. Atölyenin yürütücülüğünü Basın Yayın Birimimiz Çalışanı Gülşen Bıçakçı yaptı.

Atölye, kamp boyunca HaberİMO isimli kamp gazetesi-ni çıkardı. Görev dağılımının tasarımcılar ve muhabirler şeklinde yapıldığı Atölyede, muhabirler gün içerisinde seminerleri, söyleşileri ve diğer etkinlikleri izleyip ha-berleştirirken; tasarımcılar muhabirlerden gelen haber ve fotoğrafları yayına hazırladılar.

6 15 Ekim 2010

genç-İMO 2. Yaz Eğitim Kampı’nda sekiz gün boyunca yaşananları sizlerle elimizden geldiğince paylaşmaya ça-lıştık. Haber ve fotoğraflarımıza bir de konuklarımızın ve öğrenci üyelerimizin yorumlarını eklemek istedik. Soru-muz ortaktı ve herkese “kampı nasıl buldunuz, değerlendirebilir misiniz?” diye sorduk. Cevaplar şöyle:

Mehmet Soğancı

Öncelikle bu kampın 22’cisinin de gerçekleştirilmesini diliyo-rum. Kamp, öğrenci arkadaş-larımız ve Odamız için çok önemli bir çalışma. Yöneticile-rin, Odayla ilişkisi olan öğrenci arkadaşlarımızla kamp orta-mında, kişisel arkadaşlıklarını

geliştiriyor olmaları, bütün siyasetlerin ötesinde daha anlamlı bir şeydir. Ama bence öğrenci arkadaşların bu-radan elde ettiklerini kendi gittikleri illerde aktarmaları gerekiyor, böyle bir sorumlulukları var.

Kampı, “Gençlik geleceğimizdir” sözümüzün bir ifade-si olarak değerlendiriyorum.

Mustafa Ozan Çakır

Kamp çok güzeldi. Eğlendim ve bir sürü arkadaş edindim. Örneğin çok fazla yeni dans ve bir sürü halay öğrendim.

Abdurrahman Gülden

Kamp çok yorucu ve güzeldi. Konsey Yönetimi’nde olmam

ek sorumluluklar dolayısıyla yorgunluklar getirdi, ama yine de çok güzel geçti. Geçen sene de kampa katıl-mıştım. Geçen sene 100 kişiyle tanıştım, bu sene de yeni bir 100 kişiyle tanıştım. Bu kampın en çok faydasını görenlerden biriyim. Çünkü sürekli yeni insanlarla tanışıyorsunuz.

Atölye hocalarımızla, yöneti-cilerimizle kurduğumuz ilişki, onların bizlere olan bakışı çok iyiydi. Öğrenciler de çok başarılıyla, son gün yapılan sunumlarından da bu anlaşılıyordu.

Seneye inşallah daha iyi olur. Geçen seneden edindiği-miz deneyimlerle bu yıla hazırlandık. İnşallah kampı-mıza hep birlikte seneye daha çok şey katacağız.

Hilal Aktaş

Arkadaşlarımızla güzel zaman-lar geçirmek, yeni insanlarla tanışmak güzeldi. Aynı za-manda eğitim kampı olması, inşaat mühendisliğini daha iyi tanımama yardımcı oldu. Hem deniz, hem kum, hem inşaat mühendisliği hakkında bilgi

vardı. Seminerler bilgilendiriciydi, arkadaşlıklarımız çok güzeldi. Belki devam edecek arkadaşlıklar da kur-duk, dostluklar da edindik. Birlikte eğlendik, güldük.

Bedri Akarsu

Buraya geldiğime çok memnu-num. Yeni arkadaşlar tanıdım, çok güzel bir ortamı var. Yaşa-sın İMO, yaşasın örgütlülüğü-müz, yaşasın genç-İMO.

Bahar Sinan

Kampa ilk gelişim, burada olmaktan çok mutluyum. Son gün olduğu için de üzgünüm, çok güzel geçti, her şeye katıl-dık. Özellikle dans benim çok ilgimi çekti, dans etmeyi çok seviyorum. Herkesle çok güzel vakit geçirdik, güzel şeyler öğrendik.

Biraz da siyasetle ilgili şeyler öğrendim. Kendime kat-mam gereken şeyler olduğunu hissettim burada.

Metin Görgeç

genç-İMO Yaz Eğitim Kampı, genç-İMO örgütlülüğünde çok önemli bir yer tutmakta. Kamp sayesinde öğrenciler, bir hafta boyunca burada çalıştılar, bir şeyler ürettiler, arkadaşlıklarını geliştirdiler, yeni dostluklar kazandılar, İMO hakkında,

genç-İMO hakkında bilgi sahibi oldular ve genç-İMO örgütlülüğünü daha iyi tanıdılar. Kamp bu yönleriyle genç-İMO’ya çok değerli katkılar sunmaktadır.

Jiyan Türksan

Kamp konusunda önceden çok olumlu şeyler duymuş-tum. Kampa katılmamın İMO içindeki örgütlenmemde büyük fayda sağlayacağını düşünmüş-tüm. Bu yüzden de başvurumu yaptım, belki de binlerce kişi

içinden buraya katılma şansı buldum.

Kamp, kaynaşmamız açısından çok güzel, çok olumlu bir ortam yarattı. Aynı zamanda çok yoğun bir sekiz gün geçirdik. Mesela denize girmeye yarım saat zaman bulamadığımız oldu. Atölye çalışmaları, politik içerikli konferanslar, seminerler, mesleki içerikli konferanslar, seminerler biz inşaat mühendisliği öğrencileri için kesinlikle önemli etkinliklerdi. Bir şekilde kendimizi donattık, eğlendik, çok güzel insanlarla tanıştık.

Tekrar gelmeyi çok isterim ama temsilci olmadığım sürece mümkün olmayacağını biliyorum. Umarım temsilci olurum ve bir daha gelirim. Belki de yönetime girerim.

Tamer Özşeker

İkincisi olmasına rağmen, sanki yıllardır yapılıyor gibi, çok profesyonelce hazırlanmış bir kamptı. Geçen sene birkaç eksiğimiz vardı, bu sene onlar tamamlandı. Çok keyifliydi. Ben çok kampa katıldım, ama buradaki kadar hoş değildi o

kamplar. Tek bir sorun var; çocuklar daha önceden kamp bilgisine hiç sahip olmadıkları için, sadece eğlen-ceye gideceklerini düşünüyorlar. Ama daha sonra kam-pın ne olduğunu öğreniyorlar. Daha önceden çocuklara kampın bütün özellikleri duyurulursa, çok daha keyifli olur herhalde, çocuklar da bilinçli gelmiş olur.

Gençlik Köprüsü belgeselinin yönetmeni Bahriye Kabadayı’yla ayaküstü kısa bir röportaj yaptık.

Kampımızda çok kısa bir süre kaldınız, kaldığınız süre içinde edindiğiniz izlenimi bizimle payla-şır mısınız?

Çok keyifli bir ekip oldukları görülüyor. Gençlerle öğretmen-lerin ilişkisi çok hoş kurulmuş. Belgeselin gösteri ortamı iyiydi

ve gösterim sonrası sorulan sorular da güzeldi.

Bu tarz kampların özellikle mesleğe yeni başlayacak öğrenciler için çok yararlı olduğu çok net anlaşılıyor. Bir de mühendislik fakültesi öğrencilerinin kültür-sanat aktiviteleriyle bu kadar iç içe olması hoş bir durum. Mes-leklerini yaparken kültür-sanat onları çok besleyebilecek bir alan. Burada olmaktan dolayı mutluyuz.

Belgesel gösterimini nasıl buldunuz?

Keyifli bir gösterimdi. Benim için de, güzel bir ortam oldu. Söyleşi bölümünde yöneltilen sorulardan, öğren-cilerin filmi dikkatle izledikleri ve belli noktalardan etkilendikleri anlaşılıyor.

Mühendislerin kültür-sanat alanlarından çok uzak oldukları önyargısını nasıl değerlendiriyorsun?

Evet, müspet ilimlerle uğraşanların, sosyal alanlara çok yakın olmadığı inanışı vardır. Biz özellikle belgesel sine-mayla uğraşıyoruz ve belgesel sinemanın bütün bilimler-le, sanatlarla ilgisi olduğunu düşünüyoruz ve bunu böyle yaşıyoruz. Ortak bir hayat yaşıyoruz, inşaat mühendis-leri farklı alanlarda katkılarda bulunuyor; kültür-sanat alanıyla uğraşanlar farklı alanlarda. Böyle ortamlar ne güzel ki ikisini de buluşturabiliyor. Yani o mühendislik düşünüşünün getirdiği belli somut yaklaşımları kültür-sanatın esnek yaklaşımlarıyla birleştirebiliyorlar. Güzel, keyifli bir sentez oluyor.

Görev paylaşımında yönetici-öğrenci ayırımı yoktuKampın önemli yönlerinden biri hiyerarşinin olmaması, ilişiklerin paralel kurulmuş olmasıydı. Yemekhanede Yö-netim Kurulu Üyelerimiz, Şube Yönetim Kurulu Üyelerimiz ve öğrenci üyelerimiz sırasıyla görev aldılar. Yemek-lerin hazırlanması, dağıtımı, bulaşıkların yıkanması, yemekhanenin temizlenmesi hep birlikte yapıldı.

15 Ekim 2010 7

Gençlerin yürüyüşü hazmedilemedigenç-İMO üyeleri 3 Eylül Cuma günü kamp programında bulunan “Foça’da serbest zaman” etkinliği kapsamında 12 Eylül Anayasa Referandumu’na yönelik tepkilerini ve düşüncelerini düzenledikleri yürüyüşle dile getirmek istediler. Bunun için akşam saatlerinde Foça otogarından meydana kadar yürüyüp burada bir basın açıklaması yapmayı programlarına koydular. An-cak öğrencilerin bu isteği polis engeline takıldı. İlçe merkezine kadar pan-kart, slogan, alkış ve ıslıklarıyla gelen daha da önemlisi yürüyüş boyunca Foçalıların büyük desteğini alan genç-İMO üyeleri burada polisin müdaha-lesiyle karşılaştı. “AKP’ye yakın” olan bir kişinin Foça Merkez Karakolu’nu arayıp “şikâyette” bulunduğunu gerekçe gösteren polis basın açıklaması yapan gençleri engellemeye çalıştı ve “eylem sorumlusunu” gözaltına almak istedi.

Odamız çalışanı İnşaat Mühendisi Osman Beşler ’i gözaltına alacağını söyleyen polise engel olmak ve arkadaşlarını yalnız bırakmak istemeyen 10 öğrenci daha ve Sinema Atölyesi Hocası Tamer Özşeker de gözaltına alındı.

Müdahale açıklamalarla kınandı

Yönetim Kurulumuzun yetkililerle yaptığı görüşmelerin de etkisiyle gözal-tına alınanlar gece saat 24:00’a doğru serbest bırakıldı. Gözaltlıları kınamak üzere 4 Eylül Cumartesi günü İMO Yönetim Kurulu basın açıklaması, TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu (İKK) ise basın toplantısı düzenledi.

“TMMOB camiası olarak genç-İMO’yla gurur duyuyoruz”

İKK’nın toplantısı İzmir Ziraat Mühendisleri Odası’nda yapıldı. Yönetim Kurulu Başkanımız Serdar Harp, Yönetim Kurulu Sayman Üyemiz Züber Akgöl, İstan-bul Şube Başkanımız Cemal Gökçe, İzmir Şube Başkanımız Tahsin Vergin’in katıldığı toplantıda açıklamayı İzmir İKK Sekreteri Ferdan Çiftçi yaptı.

Açıklamada şöyle denildi “Hepimizi yakından ilgilendiren Anayasa Referandumu konusunda, en temel demokratik haklarını kullanarak, kendi görüşlerini açıklamak isteyen genç-İMO üyelerinin maruz kaldığı bu muameleyi şiddetle kınıyoruz.

Anayasa’nın 34. Maddesi, “Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir” ifadesini taşımaktadır. Ne yazık ki, üyelerimizin bu anayasal hakkı, Emniyet Müdürlüğü tarafından gasp edilmiş, 11 arkadaşımız haksız yere gözaltına alınmıştır.

Anayasa değişikliğiyle demokrasi ve özgürlüklerin sınırlarının genişle-yeceğini iddia eden hükümet, mevcut haklarımızı kullanmamıza bile tahammül etmemektedir. Anlaşılan o ki, “Bitaraf olan, bertaraf olur” diyen Başbakan, Referandum’da “Evet oyu kullanmayacak herkesi”

bertaraf etmeyi amaçlamaktadır. Bu tutumun demokrasiyle bağdaşır tarafı yoktur.

AKP Hükümeti ve onun emrindeki emniyet yetkilileri, sadece Foça’da değil, Türkiye’nin her yerinde, Referandum’da Hayır oyu kullanacağını açıklayan kesim-leri hedef almıştır. Bu baskıcı ve totaliter anlayışın kendisi bile, AKP’nin hazırladığı Anayasa Paketi’nden demokrasi ve özgürlükler doğmayacağının açık göstergesidir. Antidemokratik ve baskıcı yöntemlerle halkın iradesini vesayet altına almaya çalışanlardan demokrasi beklenemeyeceği bir kez daha açığa çıkmıştır. Anlaşılmış-tır ki AKP’nin amacı demokrasi ve özgürlüklerin önünü açmak değil, kendi sınırsız iktidarının yolunu açmaktır.

AKP’nin bu tuzağına düşmeyeceklerini kararlılıkla ve cesaretle dile getiren genç-İMO üyesi arkadaşlarımızı yürekten kutluyoruz. Genç arkadaşlarımızın toplum-dan yana, ilerici duruşları hem Odalarımızın hem de Türkiye’nin geleceğinin en bü-yük güvencesidir. Tüm TMMOB camiası olarak hepsiyle gurur duyuyoruz.”

İMO: Hükümet mevcut hakların kullanılmasına bile tahammül edemediOdamız Yönetim Kurulu Başkanı Serdar Harp, Yönetim Kurulumuz adına yaptığı yazılı açıklamada yapılan uygulamanın Anayasa’ya aykırı olduğunu hatırlatarak Anayasa değişikliğiyle hak ve özgürlükleri genişletme iddiasında olan hükümetin, mevcut haklarını kullananlara bile tahammül etmediğine dikkat çekti.

Açıklamada şu noktalara vurgu yapıldı: “Bizler yıllardır başta 1982 Anayasası olmak üzere tüm 12 Eylül Hukuku’nun değiştirilmesini istiyoruz. Bizler yıllardır barıştan, kardeşlikten, demokrasiden, özgürlüklerden, eşitlikten ve emekten yana bir Anayasa istiyoruz. Bizler yıllardır eşitlikçi, özgürlükçü, demokratik bir Türkiye istiyoruz. Yıllardır istediğimiz ve mücadelesini verdiğimiz taleplerimizi görmezden gelen siyasi iktidarın dayatmasına HAYIR diyoruz”.

Gençlik Köprüsü Belgeseli ilgiyle izlendi Kampın büyük ilgiyle karşılanan etkinliklerinden biri 68 Kuşağı’ndan gençlerin Hakkâri’de kendi olanakla-rıyla inşa ettikleri Devrimci Gençlik Köprüsü’nün öyküsünü anlatan belgesel oldu.

Yapıldığı dönemde İMO’nun da yo-ğun muhalefetiyle karşılaşan İstanbul Boğazı’na ikinci köprü projesi döne-min devrimci gençlerinin de önemli

gündemlerinden biriydi. Devrimci gençler hem ikinci köprünün sorunları çözmeye-ceğine dikkat çekmek hem de köprülere esasen Anadolu’da yaşayan yoksul halk-ların ihtiyaç duyduğunu anlatabilmek için Hakkri’de Zap suyu üzerine Devrimci Gençlik Köprüsü inşa etmişlerdi. İşte devrimci gençlerin bu Köprü’yü inşa ederken yaşadıkları zorlukları, yöre halkıyla yaşadıkları paylaşımı anlatan belgesel hem ilgiyle izlendi hem de 68 Kuşağı’nın anlayışına dair önemli bilgiler sundu.

Belgesel gösteriminin ardından belgeselin yönetmeni Bahriye Kabadayı ile bir de söyleşi yapıldı. Kabadayı’ya birçok soru soran öğrenciler özellikle belgeselin çekim-leri aşamasında perde arkasında yaşananlarla ilgili sorular yöneltilir.

8 15 Ekim 2010

Hasat zamanı: Kapanış Programı

Kampın son gecesi kapanış programına ayrılmıştı. Atölyelerin çalışmalarını sergilediği, atölye yürütü-cülerine ve öğrencilere katılım belgeleriyle küçük hediyelerinin verildiği gecede kimi zaman duygusal anlar yaşandı kimi zaman kahkahalar atıldı.

Sunum ve gösterilerin yapılacağı alan saatler önce-sinden hazırlandı. Sahne görüntüsü verilen alana önce Yönetim Kurulu Üyelerimiz çağrıldı. Serdar Harp kısa bir konuşma yaptı ve tüm katılımcılara harcadıkları özveri ve emekten dolayı teşekkür etti. Ardından atölye çalıştırıcıları sahneye alında ve hepsine teşekkür belgesi verildi. Teşekkür belgeleri

atölye çalıştırıcı-larının yanı sıra Konsey Üyeleri’ne ve genç-İMO üye-lerine de verildi. Konsey Başkanı Metin Görgeç tüm arkadaşlarına teşekkür etti ve “inanıyorum ki burada edindiği-miz arkadaşlıklar ömür boyu sürecektir” dedi.

Kapanış programının sürprizleri de vardı, sürprizlerden biri Cihan Emekli ve Kübra Akceken

için hazırlanan sürpriz doğum günü kutlamasıydı.

Daha sonra atölyelerin sunumlarına geçildi. Sıra-sıyla tiyatro, halkoyunları, eşli danslar, fotoğraf, heykel, dalış ve sinema atölyesi sunumlarını yaptı. İletişim atölyesi ürünlerini kamp boyunca çıkardığı “haberİMO” gazetesiyle sunduğu için ayrıca bir sunum yapmadı.

Tiyatro grubu hazırladığı oyunu oynadı ve diğer atölyelerin çalış-malarını konu edindiği bazı skeçler sergiledi. Gösterisi merakla beklenen atölyelerden biri elbette Halkoyunları Atölyesi’ydi. Kampın her yerinden duyulan hareketli çalışma müziklerine eşlik eden figürler merakla bekleniyor-du. Atölye, Elazığ yöresinden Çayda-Çıra, Hakkari yöresinden Keje, İzmir yöresinden Harman Dalı, Trakya yöresinden Çiftetelli-Roman ve Üsküp yöresinden Damat Halayı oyunlarını sergiledi. Eşli Danslar Atölyesi ise La-tin danslarından Bachata’yla progra-ma hareketlilik kattı.

Sinema atölyesi hazırladığı iki kısa

filmin gösterimini yaptı. Fotoğraf atölyesi iki farklı slayt sunumu gerçekleştirdi. Sunumlardan biri atölye öğrencilerin kamp içinde ve kamp dışında çektikleri fotoğrafları; diğeri “anı fotoğraflarını” içe-riyordu. Dalış ve Heykel Atölyeleri de çalışmalarını fotoğraf slâytlarıyla gösterdiler.

Programın normal akışı bitmişti ama kamp boyunca güzel sesleriyle herkesin beğenisini kazanan öğrenci üyemiz Esra Ölçü ile Genel Sekreter Yardımcımız Gülsüm Sönmez’den Türküler yorumlamaları istendi.

Kapanış Programı öğrenci üyelerimizle Yönetim Ku-rulu Üyelerimizin genç-İMO 2. Yaz Eğitim Kampı pankartına imza atmalarıyla sona erdi.

Kapanış Konserinde coşku yüksekti

Kampın son akşamı düzenlenen Kapanış Konseri, tüm öğrencilerin ve yönetim kurulu üyelerimizin katılımıyla bir şölene dönüştü. Öğrenciler, Muammer Ketençioğlu ve Balkan Grubu’nun müzikleriyle konser boyunca dans ettiler. Halk oyunları atölyesinde öğrendikleri figürleri de kullana-rak dans eden öğrenciler konserin ardından yemekhanede dans, horon ve halayla eğlencelerine devam ettiler.

Voleybol turnuvasının galibi: Genç Genç İMO

Kamp programında bir de voleybol turnuvası vardı. Turnuvaya 16 takım katıldı. Kamp süresince maçları devam eden turnuvaya ilgi büyüktü. Turnuvanın final maçı Yönetim Kurulu Sekreter Üyemiz Levent Darı ile Sayman Üyemiz Züber Akgöl’ün de içinde bulunduğu Eski Topraklar takımı ile Genç Genç İMO takımı arasında oynandı. Maçın galibi Genç Genç İMO oldu. Şampiyon takıma ev yapı-mı bir şişe kırmızı şarap hediye edildi.

15 Ekim 2010 9 “Birlikte üreten, birlikte karar alan, birlikte yöneten bir TMMOB örgütlülüğü için” çağrısıyla

TMMOB 41. Dönem Olağanüstü Genel Kurulu gerçekleştirildiTMMOB 41. Olağanüstü Genel Kurulu, 24-25 Eylül 2010 tarihlerinde Ankara’da düzenlendi.

TMMOB’nin 27-30 Mayıs 2010 tarihlerinde düzen-lenen Olağan Genel Kurulu’nda zaman yetersizliği nedeniyle görüşülemeyen Kararlar Komisyonu raporu-nun görüşülmesi gündemiyle toplanan Genel Kurul’a 681 delege katıldı.

Divanın oluşturulmasıyla başlayan Olağanüstü Genel Kurul’da Divan Başkanlığına Nevzat Uğurel, Başkan Yardımcılıklarına Ülkü Özer ve Hüseyin Önder, Yaz-man Üyeliklere Nergis Bilgin, Fuat Kılınç, Timur Bilinç Batur ve Celal Çetin Demirel seçildi.

Divanın oluşumundan sonra TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı bir konuşma yaptı.

Soğancı: Statüko değişmedi sadece bekçileri de-ğişti

Soğancı konuşmasında 12 Eylül Anayasa Referandumu’nu ve Kürt Sorunu’yla ilgili son günlerde

yaşanan gelişmeleri değerlendirdi.

Soğancı, referandum öncesi darbelerin kaynağının darbeyi yapan generaller olarak gösterildiğini hatırlatarak, “Ül-kemizde darbelerin kaynağı emperya-lizm ve büyük sermaye güçleridir. 12 Mart’ta, 12 Eylül’de emperyalizmin ve büyük sermayenin ihtiyaçlarına bir yanıt olarak, onların icazetiyle gerçekleşmiştir. Bugün ise aynı güçler AKP iktidarının arkasındadır” dedi. Darbelerle hesaplaşmanın ancak sömü-rü düzenine karşı mücadeleyle mümkün olabileceğini kaydeden Soğancı, referandum sonuçlarıyla statükonun değişmediğini, sadece bekçilerinin değiştiğini söyledi.

Soğancı, “12 Eylül ile hesaplaşmak, yalnızca faşist darbenin perdenin önündeki çirkin yüzleriyle hesap-laşmayla sınırlı görülemez, asıl olan neoliberal sömürü politikalarının sonucu olarak yaratılan bugünkü işsizlik ve yoksulluk düzenidir. 12 Eylül diğer yandan da ül-kemizdeki halkın aşağıdan gelişen demokratik hareke-tini kesintiye uğratarak yerine cemaat ve tarikatların gelişimini desteklemiştir. İşte bugünün Türkiye’si 12 Eylül’ün açtığı bu yoldan yaratılmıştır. 12 Eylül darbe-sini destekleyenler 12 Eylül 2010’da da ‘evet‘ dedi. Dün darbeyi yapanları ‘cennetlik‘ ilan edenler, bugün refe-randum sonucuyla kendileri için ‘cennet ülke‘ yaratma yolunda bir adım daha attılar” dedi.

“Barış ve kardeşlik için bu topraklar kadar verimli topraklar yoktur”

AKP’nin açılımlarının içinin boş çıktığını ifade eden So-

ğancı, “Barış ve kardeşlik için bu topraklar kadar verimli topraklar yoktur. Yeter ki barış bir kez keşfedilmeye çalışılsın, yeter ki her tür siyasi kaygı ve çıkar çatışması bir kenara bırakılarak halkların kucaklaşmasına olanak tanınsın” dedi. Soğancı, “TMMOB bundan önce olduğu gibi, gücünü örgütünden alarak birlikte karar alma, bir-likte üretme, birlikte yönetme ilkesini yaşama geçirerek, önümüzdeki dönem zorlaşan koşullarda; emperyalizme ve gerici faşist saldırılara karşı mücadeleyi, sorunlarını halkın sorunlarından farklı görmeden, saldırılara karşı bütün birimleriyle birlikte halkımızın yanında, el ele mücadelesini sürdürecektir” diye konuştu.

Odamız Genel Kurul’a aktif katılım gösterdi

İMO Yönetim Kurulu Başkanı Serdar Harp, Yönetim Kurulu II. Başkanı Alaettin Duran, Yönetim Kurulu Sekreter Üyesi Levent Darı, Yönetim Kurulu Sayman Üyesi Züber Akgöl, Yönetim Kurulu Üyeleri Şükrü Erdem ve Metin Korkmaz’ın hazır bulunduğu Genel Kurul’a çok sayıda şubemizin Yönetim Kurulu Üyeleri ile TMMOB delegeleri katıldı.

TMMOB Başkanları “12 Eylül ve Sonrası TMMOB”yi anlattı

12 Eylül darbesinin 30. yılı nedeniyle Devrimci 78’liler Federasyonu tarafından gerçekleştirilen etkinlikler çer-çevesinde düzenlenen bir panelde, sürecin TMMOB’ye etkileri TMMOB başkanları tarafından değerlendirildi.

Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde 15 Eylül Çarşamba günü düzenlenen “12 Eylül ve Sonrası TMMOB” başlıklı panelde, TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı ve 12 Eylül’den bugüne TMMOB Başkanlığı yapmış Yavuz Önen, Teoman Alptürk, Kaya Güvenç konuşmacı olarak yer aldılar. Yurtdışında bulunması nedeniyle panele katılamayan TMMOB Eski Baş-kanlarından Çankaya Belediye Başkanı Bülent Tanık ise video kayıt sistemiyle salondakilere seslendi. Devrimci 78’liler Ankara Federasyonu Başkanı Hüse-yin Esertürk‘ün açış konuşmasıyla başlayan paneli, TMMOB Ankara İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Ramazan Pektaş yönetti.

Askeri darbe sırasında TMMOB Yönetim Kurulu Baş-kanlığı görevini yürüten Yavuz Önen, döneme ilişkin anılarını anlatırken, 12 Eylül darbesinin can acıtan iz-

lerini TMMOB’de de bıraktığını söyledi. Buna rağmen, TMMOB’nin yönünün hiç değişmedi-ğini vurgulayan Önen, “Bütün arkadaşlar kendi koşulları içinde TMMOB’nin devrimci mücade-lesini yürüttüler” dedi.

Panele, video kayıt sistemiyle katılan Bü-lent Tanık ise, 12 Eylül’ün yol açtığı yıkımı TMMOB’nin de, üyelerinin de kemiklerine kadar hissettiğini belirterek, “Ancak 12 Eylül, TMMOB’nin devrimci, toplumcu çizgisinin önüne geçememiştir” diye konuştu.

Teoman Alptürk de, TMMOB’nin ve odaların darbe döneminde kapatılma tehdidiyle karşı-

ya karşıya kaldığını, kamuda çalışanların üyeliğinin zorunlu olmaktan çıkarıldığını anlattı. Alptürk, TMMOB’nin kendi disiplini ve devrimci yapısıyla bugünlere geldiğini kaydetti.

TMMOB’nin sınıfsal duruşu nedeniyle 12 Eylül’ün hedeflerinden biri haline geldiğini ifade eden Kaya Güvenç, “12 Eylül işçi sınıfına karşı bir harekettir ve işçi sınıfının bir parçası olan mühendis ve mimarlar da bundan payını almıştır” diye konuştu.

TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet So-ğancı ise 12 Eylül’ün Türkiye’de mühendislik-mi-marlık hareketinin uzun soluklu çalışmasında bir kısa devre yarattığını ancak 70’li yıllardan gelen dik duruşun TMMOB’yi dik tuttuğunu söyledi. Soğan-cı, “TMMOB’nin 12 Eylül’le hesaplaşma sürecini 1998’de bitirdiğini düşünüyorum. 1998’de düzenlenen TMMOB Demokrasi Kurultayı, 12 Eylül’le hesaplaşma ve örgütün kendini yeniden ifade etmesidir, bir mani-festodur” dedi.

12 Eylül Utanç Müzesi

Devrimci 78’liler Federasyonu 12 Eylül Darbesi’nin 30. yılında “12 Eylül Utanç Müzesi”ni halkla bu-luşturdu. Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde 3-15 Eylül 2010 tarihleri arasında halkla buluşan Müze’de 12 Eylül döneminde kullanılan işkence aletleri, o dönem öldürülen devrimci, demokrat ve aydın-ların fotoğrafları ile dönemin gazete kupürleri sergilendi. Müze’nin işkence aletleri bölümü ilgiyle karşılandı.

10 15 Ekim 2010

Tophane’de Sanat Galerilerine Saldırı2010 yılında Avrupa’nın Kültür Başkenti ilan edilen İstanbul’un Tophane semtin-de bulunan iki sanat galerisine, “içki içildiği” gerekçesiyle 21 Ağustos günü akşam saatlerinde kalabalık bir grup tarafından saldırıldı. Sanat galerisinde bulunan kişi-lerin darp edildiği saldırıda, galerilere ve sergilenen eserlere de büyük zarar verildi. Büyük tartışmalara yol açan bu kaygı verici olaya ilişkin Yönetim Kurulumuz tarafından 22 Eylül 2010 tarihinde bir basın açıklaması gerçekleştirildi.

Açıklamada yüzyıllardır farklı kültür ve kimliklerden yurttaşlarımızın birarada ve hoşgörü içerisinde yaşadığı, İstanbul’un en merkezi yerlerinden birisi olan Tophane’de böylesi bir saldırıya cüret edilebilmesi, “münferit” bir olay olarak değerlendirilmemesi gerektiği vurgulanarak, saldırıyı gerçekleştirenlerin cüretini, iktidar tarafından yaratılan toplumsal ve siyasal iklimden aldığı ileri sürüldü.

Aynı bölgede 2009 yılı 1 Mayıs’ında ve 6 Ekim tarihinde de protesto eylemi ya-panlara demir sopalarla saldırıldığına dikkat çekilerek, medya tarafından “esnaf” ve “mahalle sakinleri” olarak nitelendirilen bu güruhun, düzenledikleri her saldırı sonrasında hem iktidar partisi hem de medya tarafından adeta kahramanlaştırıl-ması eleştirildi.

Yönetim Kurulumuzun tarafından yapılan açıklamada, referandum sonrasında estirilmek istenen “muhafazakârlığın zaferi” havasının, önümüzdeki dönemde toplumsal gerilimin, hoşgörüsüzlüğün, baskıların ve şiddetin yoğunlaşmasına neden olacağı uyarısına da yer verilerek, başta siyasi iktidar olmak üzere, herkes, ülkede yaşayan tüm kesimlerin yaşam tarzına, tercihlerine, haklarına ve özgürlük-lerine saygı göstermek zorunda olduğu hatırlatıldı.

Açıklamada “insanlarımızın can ve mal güvenliğine, sanat eserlerine ve kültür de-ğerlerine yapılan her türlü saldırının karşısında olduğumuz ve yaratılmak istenen gerici ve baskıcı ortama izin vermeyeceğimiz” vurgulanarak tamamlandı.

Allianoi Kuma ve Suya Gömüldü

İzmir’in Bergama İlçesi yakınlarında bulunan ve geçmişi Helenistik Döneme kadar uzanan Allianoi’nin, bölgede yapılan Yortanlı Barajı nedeniyle sular altında kalacak olması, geçtiğimiz aylarda kamuoyunda oldukça tartışmalara neden oldu. Türkiye’nin önde gelen Pop Müzik Şarkıcılarından Tarkan’ın Allianoi’de çekti-ği fotoğrafları internette yayınlaması üzerine, Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun “herkes kendi işine baksın” açıklaması yapması, kamuoyunda büyük bir tepki yarattı. Bakan aynı açıklamasında Allianoi diye bir yerin olmadığını da iddia etmesi üzerine, odamız tarafından da konuyla ilgili bir basın açıklaması yapıldı.

2 Eylül tarihinde gerçekleştirilen açıklamada, Allianoi’nin sular altında kalmasını engellemek için yıllardır verilen mücadeleye rağmen, DSİ ve Hükümet bu konu-daki ısrarcı tutumunu sürdürmesi kınandı.

Dünyanın ilk hastanelerinden birinin de bulunduğu Pergamon yakınlarında bulunan Allianoi’nin, kökeni prehistorik çağlara uzanan, Eski Yunan’dan bugüne kadar bölgede egemen olan tüm kültürlerin izlerini taşıyan bir yapı olduğu vur-gulanan açıklamada, “hidroterapi merkezi” olarak inşa edildiği düşünülen antik yapının, 1980’li yılların başına kadar aktif olarak ılıca olarak kullanılmaya devam ettiği ve bu özelliğiyle yapı 2 bin yıl önceki yapılma amacını günümüze bağlayan ender antik yapılardan birisi olduğuna dikkat çekildi.

Serdar Harp tarafından yapılan açıklamada Allianoi’de yaşanan kazı çalışma-ları ve hukuki süreç de aktarılarak, Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun “Allianoi diye bir yer yok” açıklamasının talihsiz bir açıklama olduğu vurgulandı. Harp açıklamasında “Tarihi kalıntılar zamanın tüm yıpratıcılığına rağmen dimdik ayaktayken, Sayın Eroğlu, bir sözüyle tüm tarihi ortadan kaldırmak istemekte-dir” dedi. Tarih ve bilim dışı bu ciddiyetsiz yaklaşımın, Hükümetin tarihsel ve kültürel değerlere bakış açısının göstergesi olduğunu ifade eden Harp, Hükümetin bu tutumundan biran önce vazgeçmesini, başta Allianoi ve Hasankeyf olmak üzere tarihimize ışık tutan değerlerimiz sular altında bırakılmamasını istedi.

Ne var ki, kamuoyunda bu tartışmalar sürerken, Allianoi’nin kuma gömülmesi yönündeki çalışmalar da başlatıldı.

Rize’nin Gündoğdu Beldesi’nde Heyelan FelaketiRize’nin Gündoğdu Beldesi’nde 26 Ağustos 2010 tarihinde yağan yoğun yağmur nedeniyle yaşanan heyelanda 14 yurttaşımız yaşamını yitirdi. Gündoğdu Bel-desinde ve çevresindeki köylerde çok sayıda ev ve işyerinin yanı sıra, bazı kamu kurumları da heyelan nedeniyle toprak altında kaldı.

Heyelan felaketinin hemen ardından Trabzon Şubemize bağlı Rize Temsilciliğimiz bölgeye ulaşarak hem kurtarma çalışmalarına destek oldu, hem de incelemelerde bulundu. Bu incelemeler ışığında Odamız tarafından hazırlanan ve 1 Eylül 2010 tarihinde basınla paylaşılan ilk değerlendirmeler şöyledir:

Orman Arazisi, Çaylık Yapılmış

Temsilciliğimiz tarafından yapılan incelemelerde, heyelanın gerçekleştiği bölgedeki dik yamaçların doğal bitki örtüsü olan ormanlık arazinin ortadan kaldırılarak, “çaylık” arazi olarak tanzim edildiği anlaşılmıştır. Kökleri çok daha derinlere inen ve toprak tutucu özellikleri olan ağaçların aksine çay bitkisinin kökleri 4- 4,5 metre seviyesine kadar ulaşmakta ve bu kökler ağ biçiminde olup toprağı oynar hale getirmektedir. Bölgedeki yamaçların neredeyse tamamının “çay” ekimi için kullanılması, bölgeyi heyelana karşı savunmasız bırakmıştır.

Yapıların Atık Suyu, Doğrudan Toprağa Verilmiş

Heyelan bölgesinin toprak yapısı belirli bir seviyeye kadar kumla karışık yumu-şak toprak, belirli bir seviyeden sonra ise yağlı taştan oluştuğu gözlemlenmiştir. Yapılan incelemelerde, mevcut binaların temiz ve pis su kanallarının plastik borularla yüzeye yakın bir şekilde döşendiği, arazinin belli yerinde uçlarını serbest bırakıldığı tespit edilmiştir. Gerek bu borulardan akan sular, gerekse yağan aşırı yağmur zeminin suya olan doygunluğunu taşınamaz biçimde arttırmış ve bunun sonucunda heyelan gerçekleşmiştir.

Dere Yatağı İmara Açılmış

Bölgede yapılan incelemelerde arazideki tahribatın yanı sıra, plansız yapılaşmanın da yıkımda etkisi olduğu tespit edilmiştir. Gündoğdu Beldesi ve civarındaki dere yatakları yerleşime ve imara açılmış, hatta resmi kurumlar bile derelerin üzerine kurulmuştur. Bunun yanı sıra dere kaçak yapılaşmanın da oldukça yoğun oldu-ğu görülmüştür. Dere kenarındaki hatta derenin içindeki bu yapılaşmalar dere yatağını daraltmıştır. Derenin beraberinde getirmiş olduğu rusubat ağaç yükü vs. malzemeler bu daralan yatakları tıkayıp set oluşturmuştur. Aşırı yağışlar bu yığıl-mayı arttırıp derede fezeyan (kabarma ve taşma) meydana gelmiştir. Bu taşmalar sonucunda heyelanla birlikte sel de meydana gelmiş, kayıplar artmıştır. Gerek arazilerden gelen sel ve çamur, gerek dereden gelen fezeyanların denize ulaşmasına ise Karadeniz Sahilyolu engel olmuştur.

Doğu Karadeniz’in Tümü Risk Altında

Bölgeye yakın farklı yerleşim merkezlerinde de durumun Gündoğdu Beldesi’nden farklı olmadığı gözlenmiştir. Nitekim her yıl bu mevsimlerde Artvin, Trab-zon, Giresun, Rize ve Ordu’da benzeri felaketler yaşanmaktadır. Dolayısıyla Gündoğdu’da kayba uğrayan yurttaşlarımıza gereken yardımlar yapılırken, diğer yandan da Doğu Karadeniz’in tamamında incelemeler yapılmalıdır. Bu bölgedeki arazinin güçlendirilmesi, imar planlarının sağlıklı hale getirilmesi ve yapıların güvenliğinin sağlanması konusunda adımlar atılmalıdır. Yeni felaketlerin önüne geçebilmek için gerekirse yerleşim yerlerinin değiştirilmesine kadar varacak radikal önlemler alınmalıdır.

Sel ve Heyelan Riski Giderek Artıyor, Hazırlıklı Olalım

Küresel İklim değişikliğinin de etkisiyle heyelanlar ve su taşkınları, gün geçtik-çe hem ülkemiz hem de dünyanın geri kalanı için daha büyük bir tehdit haline

gelmektedir. Buna rağmen plansız ve çarpık kentleşme politi-kaları nedeniyle akarsu havza-ları içerisindeki yerleşimler hızla büyümekte, orman alanları tahrip edilmekte, yollar ve enerji tesisleriyle arazi yapısı hızla de-ğiştirilmektedir.

Yol açmak, santral kurmak, ev yapmak, tarıma açmak adına dere yataklarını bo-zan, akarsu havzalarını değiştiren her müdahalenin bedelini kaybettiğimiz canla-rımızla ödüyoruz. Bir daha böylesi acılar yaşamamak için doğa ile barışık biçimde yaşamayı öğrenmeli, yaşam alanlarımızı güvenli hale getirmeliyiz.

15 Ekim 2010 11

Meslek Onurumuz ve Ülkemizin Geleceği İçin Sahteciliğe İzin Vermeyeceğiz!Geçtiğimiz dönemde TMMOB’ye bağ-lı çeşitli odalara sahte belgeyle kayıt yaptıran mimar ve mühendislere ilişkin çok sayıda vaka ortaya çıktı. Odamız da kendi bünyesinde yaptığı araştırmalar-dan yola çıkarak 1 Ekim 2010 tarihinde bir basın toplantısı düzenledi. Konunun önemi nedeniyle basın toplantısında Yönetim Kurulu Başkanımız Serdar Harp tarafından okunan basın bildirisini oldu-ğu gibi yayınlıyoruz.

Diğer pek çok meslek dalında olduğu gibi, mühendislik alanında da zaman zaman “sah-te belge ve diploma” düzenleyerek mühen-dislik mesleğini icra etme yolunda girişimlere rastlanmaktadır. Bu tür girişimler, oda kaydı sırasında şubelerimizde yapılan incelemeler-le, şikâyet üzerine ve Yüksek Öğretim Kurulu Başkanlığı ile yaptığımız yazışmalar ile tespit edilmekte ve engellenmektedir. Tespit edilen isimlerin Odayla ilişkileri kesilmekte, ilgili idarele-re (belediyeler, valilikler, orga-nize sanayi bölgeleri vb.) önlem almaları için bilgi verilmekte ve Cumhuriyet Savcılıklarına da suç duyurusunda bulunulmak-tadır.

Bilindiği gibi yasa gereği, kamu-da çalışan inşaat mühendisleri dışında tüm inşaat mühendisle-rinin mühendislik mesleğini icra edebilmeleri için Odamıza üye olmaları gerekmektedir.

Odamıza üye olmak isteyenler, lisans diplomalarını şubelerimize ibraz etmek durumundadır. Yurtdışında-ki üniversitelerden mezun olunması durumunda ise diplomaların yanı sıra, mezun olunan bölüme ilişkin YÖK’ten alınmış “Denklik Belgesi” de kayıt sırasında talep edilmektedir. Belgeler üzerinde yapılan inceleme sonrasında herhangi bir sorunla karşılaşılmazsa, oda üyeliği gerçekleştirilmektedir.

2009 yılı başlarından itibaren, özellikle Azerbaycan ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde bulunan bazı üniversitelerden mezun olarak, YÖK’ten alınan Denklik Belgesi aracılığıyla yapılan başvuruların gözle görülür biçimde arttığı gözlemlenmiştir. Başvuru yapan kişilerin yaşları, mezuniyet tarihleri ve denk-lik belgesi tarihleri arasında büyük bir uyumsuzluk olduğu fark edilmiştir. Bunun üzerine, 2009 yılı Mart ayında itibaren, yurtdışındaki üniversitelerden mezun olanların bu durumlarının YÖK’ten teyit edilmesi uy-gulamasına geçilmiş, geçerliliği YÖK tarafından teyit edilen Denklik Belgeleri ile yapılan başvurular üyeliğe kabul edilmiştir.

İlk İncelemede 40 Sahte Mühendis Ortaya Çı-kartıldı

Son dönemde sahte belgeyle yapılan başvuru-

larda yoğun olarak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde bulunan bazı üniversi-telerin diplomalarını kullandığını tespit edilmesi üzerine adı geçen üniversitelerden mezun olan tüm üyelerimizin belgeleri yeniden incelemeye alınmıştır. İlk incele-me sonucunda, 32 üyemizin YÖK’ten aldıkları Denklik Belgeleri yüksek derecede şüpheli bulunmuştur. Bunun üzerine Odamız tarafından 18 Ağustos 2010 tarihinde Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı’na gönderilen bir yazıyla, söz konusu 32 kişinin denklik belgelerinin geçerli olup olmadığı sorulmuştur.

Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı tara-fından 16 Eylül 2010 tarihinde Odamıza gönderilen cevap yazısında, “incelemesi

yapılan 32 kişiden 29’unun denklik belgeleri-nin YÖK tarafından düzenlenmediği ve belge-lerde bulunan imzaların sahte olduğu” bilgisi tarafımıza iletilmiştir.

Bu rakamla birlikte, YÖK ile teyit yazışmaları-nı başlattığımız 12 Mart 2009 tarihinden bu yana, teyidini istediğimiz 203 kişiden 40’ının Sahte Denklik Belgesi kullandığı tespit edilmiş bulunmaktadır.

Bu 40 isimden 3 tanesinin Azerbaycan’da bulunan bir üniversiteye, geri kalan 37 isminse KKTC’de bulunan üniversitelere ait diploma kullandığı görülmüştür. Bu durum, yaşanan sah-teciliğin organize bir karakter taşıdığı şüphesini ortaya çıkarmaktadır. Söz konusu isimlerle ilgili gereken yasal işlemlerin başlatılması için Cumhuriyet Başsavcılıklarına suç duyurusunda bulunulacaktır. Bu sahteciliğin niteliğinin savcılıklar tarafından yapılan tahkikat sonucunda açığa çıkartılacağına inanıyoruz.

Sahteciliğin Önlenmesi İçin Tüm Mimar ve Mü-hendisler Oda Üyesi Olmalıdır

Yapılan incelemelerde organize bir sahtecilik ihtimali belirdiği için, KKTC’de bulunan üniver-sitelerden aldıkları diploma ve YÖK’ten aldıkları

Denklik Belgesi ile odamıza kayıt yaptıran 1312 (bin üç yüz on iki) kişinin tamamının durumlarının incelenmesi için Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı’na başvuruda bu-lunulmuştur. 19 Ağustos 2010 tarihli bu başvurumuza ilişkin YÖK’ün cevabı elimize henüz ulaşmamıştır, cevap ulaştığında kamuoyuyla paylaşılacaktır.

Benzer bir sahtecilik durumunun ülkemizdeki üniversitelerden alınan diplomalar için de geçerli olabileceği göz önüne alınarak, bünyesinde İnşaat Mühendisliği

bölümü bulunduran tüm Üniversitelerimizin rektörlüklerine birer yazı gönderilmiş ve son 15 yıllık mezunlarının listesi istenmiştir. Uzun zamandır talep ettiğimiz bu listeler elimize ulaştığında, oda kayıtlarımızla karşılaştırılarak, sahte belgeyle inşaat mühendisliği yapanları tespit etme imkanımız doğacaktır.

İnşaat mühendisliği, toplumsal sorumluluğu olan bir meslek disiplinidir. Oturduğumuz evler, çalıştığımız işyerleri ve yaşadığımız tüm mekânlar, inşaat mühendislerinin mesleki bilgi ve birikimlerinin eseridir. Bu yapıların ehil olma-yan kişiler tarafından üretilmesi, sadece mesleki açıdan değil, toplumsal açıdan da telafisi müm-kün olmayan sonuçlar doğuracaktır. Bu nedenle sağlıklı bir denetimin sağlanabilmesi için tüm inşaat mühendislerinin oda üyesi olmaları gerek-mektedir. Ne var ki, 1983 yılında TMMOB

Yasası’nda yapılan değişiklikle, kamuda çalışan inşaat mühendislerinin odaya üye olma zorunlu-lukları ortadan kaldırılmıştır.

Bu durum, kamuya ait tüm kurum, kuruluş ve genel müdürlüklerde, belediyelerde, TOKİ ve KİPTAŞ gibi kamu adına büyük inşaat projeleri yürüten kuruluşlarda çalışan inşaat mühendis-lerinin, odaya üye olma olmaksızın mesleklerini icra etmeleri sonucunu doğurmuştur. Bu kayıt dışılık, kamuda sahte belgeyle çalışan inşaat mühendislerinin tespitini olanaksız kıldığı gibi, serbest çalışan inşaat mühendislerinin denetimi-ni de güçleştirmektedir.

Sahte belgelerle mühendislik mesleğinin icra edilmesinin önlenmesi, sahte belge üretiminin kazanç kapısı olmaktan çıkartılması ve yüksek öğretim kurumlarının isimlerinin kötüye kulla-nılmasının önüne geçilebilmesi için, tüm Mimar, Mühendis ve Şehir plancılarının TMMOB’ye bağlı odalara kayıt yaptırmaları gerekmektedir. Bu bağlamda üniversitelerimiz ile meslek odala-rının kurumsal işbirliği şarttır.

İnşaat Mühendisleri Odası olarak, bugüne kadar oldu-ğu gibi bundan sonra da, mesleğimize gölge düşürecek her türden sahteciliğe ve olumsuzluğa karşı tavizsiz mücadelemizi sürdüreceğiz. Sahte belge kullanan isimlerin tespit edilmesi için Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı ve Üniversite Rektörlükleriyle yürüttüğü-müz yazışmalar sonuçlandıkça, elde ettiğimiz verileri kamuoyuyla paylaşmaya devam edeceğiz.

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası

Yönetim Kurulu

12 15 Ekim 2010

Üniversitelerarası Kurul’un doçentlik baş-vuruları için koyduğu “yurt-dışı” koşuluna İMO’nun itirazı haklı bulundu ve Danıştay ilgili maddenin yürüt-mesini durdurdu.

Üniversitelerarası Kurul tarafından 10 Mart 2010’da yayınlanan ve Mü-hendislik Temel Ala-nındaki 23 alandan inşaat mühendisliği-nin de içinde bulun-duğu 6’sına getirilen “yurtiçinde doktora yapanların en az 6 ay yurtdışında araştırma yapmış olması” şartının yürütmesi, İMO’nun Danıştay 8. Daire’de açtığı davada durduruldu.

Üniversitelerarası Kurul Başkanlığı’nın, 31 Ocak 2009 tarihli Doçentlik Sınav Yönetmeliği uyarınca her yıl do-çentlik başvuruları için Asgari Ölçütler yayımlaması ge-rekiyor. Kurul da bu yıl 10 Mart 2010’da yayımladığı ve Ekim 2010 döneminde geçerli olacak olan kriterlerde;12 temel alandan biri olan Mühendislik Temel Alanı içinde yer alan 23 bilim alanın 6’sında (İnşaat Mühendisliği, Gemi Mühendisliği, Mühendislik Bilimleri, Nükleer Mühendisliği, Deniz Ulaştırma İşletme Mühendisliği, Gemi Makineleri İşletme Mühendisliği) 93 numaralı koşulu getirmişti. Bu koşul, bir önceki uygulamada (1 Eylül 2000 tarihli Doçentlik Sınav Yönetmeliği) geçerli olan 91 numaralı koşula ek olarak, “yurtdışında doktora yapmış olmayanlar için başvuru tarihinden önce en az 6 ay kendi alanı ile ilgili yurtdışında araştırma yapmış olmak” şartı getirmekteydi.

İMO Hukuk Müşavirliği’nin incelemeleri sonucu bu şartın Mühendislik Temel Alanı’ndaki diğer 17 bilim dalı için geçerli olmadığı gibi diğer 11 Temel Alan altın-da yer alan bilim dallarının hiçbirinde de yer almadığı belirlendi. “Eşitlik ilkesine aykırı” olmasının yanında haksız uygulamalara da neden olacak olan bu düzen-lemenin yaratacağı sıkıntıları engellemek için harekete

geçen İMO, düzenlemenin iptali ve yürüt-mesinin durdurulması istemiyle Danıştay 8. Daire’de dava açtı. Doçentlik sürecinde bulunan üyelerimiz başta olmak üzere birçok kişinin mağduriyetine neden olacak bu uygulamaya dönük 6 Mayıs 2010 tarihinde açılan davada 27 Temmuz 2010 tarihinde söz konusu koşulun yürütmesinin durdurulmasına karar verildi.

İMO’nun dava dilekçesinde de vurgulandığı üzere, herhangi bir hukuki temele dayandırılmadan ve ilgili mevzuatta tüm ayrıntıları ile düzenlenip kurala bağ-lanmadan getirilen bu koşul, keyfi uygulamalara neden olabileceği gibi siyasi iktidarın ve onun tarafından belir-lenen ilgili kurulların elinde siyasi istismara ve adaletsiz uygulamalara da kapı açmaktaydı.

Dava dilekçemizde de belirtildiği üzere, bu koşulla ilgili gerekli alt yapının hazırlanmamış olması ve gerekli önlemlerin alınmaması Danıştay’ın kararında da açıkça belirtilmişken bu durumun yönetmelikteki değişikliği yapanlarca görülmemiş olmasından çok bazı başka nedenlerce uygulamaya sokulmaya çalışıldığı izlenimi doğurmaktadır.

Danıştay’ın bu kararıyla, inşaat mühendisliğinde uygu-lanması öngörülen 93 numaralı koşul gereğince master ve doktoradan üretilecek makaleler kabul edilmediğin-den bu çalışmaların bilimsellikten uzaklaşarak sadece koşulu yerine getirmek amacıyla yapılan yayınlar haline dönüşme tehlikesi de önlenmiştir.

En az 2 yıl master, en az 4 yıl doktora çalışması olmak üzere top-lam 6 yıllık bir biri-kimle yayın yapılabil-

mekteyken, uluslararası kabul gören dergilerde yayımlanması gereken 3 ma-kalenin hiçbiri-nin doktora veya master tezinden üretilmemiş olması şartının bu yönüyle de hukuki ve bilimsel bir izahı bulunmamak-

tadır.

Bunun yanı sıra 93 numaralı koşulda hem ulusal hem de uluslararası bir konferansa ayrı ayrı bildirili katılmış olma şartı düzenlenmekte diğer koşullarda ise böyle bir şart aranmamaktadır. Bu durum da hukuka uygun değildir.

Tüm bunların yanı sıra hukuk devleti gereği olarak ki-şiler, girecekleri hukuki statüleri ve koşullarını önceden bilebilmek durumunda olmalıdırlar. Bu evrensel kurala rağmen, bu koşulun uygulanmaya Ekim 2010 dönemin-de başlamasının planlandığı düşünülürse, bugüne kadar akademik çalışmalar yapan kişilerin bu koşulu 6 ay içerisinde sağlayabilmeleri fiilen imkansızdır.

Savunulduğu gibi, herhangi bir kamu yararı güdül-meyen ve akademik gelişmeyi, bilimsel alanda çıta yükseltmeyi sağlayacak bir amacı olmadığı belirlenen bu koşulun iptali ile İMO’nun bu konudaki haklılığı da ortaya çıkmaktadır.

Danıştay’ın yürütmeyi durdurma karanının ardından yeni bir düzenleme yapmak zorunda kalan Yükseköğ-retim Kurulu, 13 Ağustos 2010 tarihinde Doçentlik Sınav Yönetmeliği’nin Geçici 1. Maddesinde değişiklik yaparak Ekim 2010 ve Nisan 2011 dönemi için, 1 Eylül 2000 tarihli Doçentlik Sınav Yönetmeliği’nde belirtilen doçentlik kriterlerini uygulama kararı aldı.

Yönetim Yeri: TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası

Necatibey Cad. No: 57 06440 Kızılay / Ankara

Tel: 0.312.294 30 00 Faks: 0.312.294 30 88 E-Posta: [email protected] Web: www.imo.org.tr

Ekim 2010, Sayı:207, ayda bir yayınlanır, yerel süreli yayın. ISSN: 1307-2412Baskı: Mattek Matbaacılık Basın, Yayın Tanıtım Tic.San.Ltd.Şti. / Adakale Sok. No:32/27 Kızılay-Ankara / 312.433 23 10

Baskı Tarihi: 15 Ekim 2010 / 10.000 adet basılmıştır. Üyelerine parasız dağıtılır.

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Adına Sahibi

Serdar HARP

Yazı İşleri MüdürüZeki ERGİNBAY

Levent DARIZeki ERGİNBAY (1976-1977)

Doçentlik İçin Yurtdışı Koşuluna İtirazımız Haklı Bulundu

1 Eylül Dünya Barış Gününde Odamızdan Anlamlı Çağrı: Süreli Değil, Sürekli Barışİnsanlık tarihinin en büyük yıkımlarından birinin yaşandığı 2. Dünya Savaşı’nın başladığı tarih olan 1 Eylül, ülkemizde Dünya Barış Günü olarak anılmaktadır. Polonya’nın işgaliyle başlayan, kısa zamanda tüm dünyaya yayılarak milyonlarca insanın yaşamını kaybetmesine neden olan 2. Dünya Savaşı’nın yarattığı acıların bir daha tekrarlanmaması için kabul edilen Dünya Barış Günü’nde çeşitli etkinlik-lerle barış çağrıları yapılmaktadır.

Odamız da her yıl olduğu gibi 2010 yılı Dünya Barış Günü’nde bir basın açıklaması yaparak, günün anlamına dikkat çekti. Yapılan açıklamada barışın, tüm dünya halklarının ortak arzusu olsa da, halen dünyanın pek çok yerinde savaş ve çatışma-lar devam ettiğine dikkat çekildi. Savaşların sadece çatışmalara taraf olanları değil, tüm dünyamızın ortak değerlerini ve geleceğini tehdit ettiği vurgulanan açıkla-mada, savaşların durdurulması, işgallerin sona ermesi ve barışın sağlanması için mücadele etmek hepimizin ortak sorumluluğu olduğu ifade edildi.

Açıklamada ülkemizde Kürt Sorunu ekseninde yaşanan çatışmalara da dikkat çekilerek, şu ifadeler kullanıldı: “Dünyanın en uzun süren çatışmalarından birisi de ülkemiz topraklarında yaşanmaktadır. Kazananı olmayan fakat hepimize bir şeyler kaybettiren bu savaş derhal sona erdirilmelidir. Süreli değil sürekli barış sağlanma-lıdır. Bunun için de koşulsuz olarak silahlar susturulmalı, Kürt Sorunu’na barışçıl demokratik bir çözüm bulunmalıdır.”

Serdar Harp tarafından yapılan açıklamada ayrıca, yıllardır süren savaş nedeniyle sürekli bir çatışma tehdidi altında büyüyen çocuklarımız artık barışın anlamını bile bilmediği söylenerek, çocuklarımıza barış içinde birarada yaşamın anlamını öğret-menin hepimizin borcu olduğu söylendi. Başta hükümet ve siyasi partiler olmak üzere toplumun tüm kesimleri barışı sağlamak için daha cesur adımlar atmaya davet edildi.