İş hayatında kadın olmakkadınlar ticaretin metası haline gelmiş, köleleşmeyle birlikte hak...

20

Transcript of İş hayatında kadın olmakkadınlar ticaretin metası haline gelmiş, köleleşmeyle birlikte hak...

Page 1: İş hayatında kadın olmakkadınlar ticaretin metası haline gelmiş, köleleşmeyle birlikte hak ve özgürlüklerini kaybetmeye başlamışlardır. 1300’lerden 1700’lere kadar
Page 2: İş hayatında kadın olmakkadınlar ticaretin metası haline gelmiş, köleleşmeyle birlikte hak ve özgürlüklerini kaybetmeye başlamışlardır. 1300’lerden 1700’lere kadar

Cinsiyetçilikgenellikle

bir

başlar.R achel Feltman

tebessümle

Page 3: İş hayatında kadın olmakkadınlar ticaretin metası haline gelmiş, köleleşmeyle birlikte hak ve özgürlüklerini kaybetmeye başlamışlardır. 1300’lerden 1700’lere kadar

Ö n s ö zBeyaz kadın: Bütün kadınlar ataerkil karşısında aynı baskı altındadır. Bu yüzden tüm kadınlar bir çeşit sezgisel dayanışmaya ya da kardeşliğe sahiptir.

Siyah kadın: Ben o kadar emin değilim. Sana bir soru sormak istiyorum: Sabahları uyandığında aynada ne görüyorsun?

Beyaz kadın: Bir kadın görüyorum.

Siyah kadın: İşte anlıyor musun, benim için sorun bu. Çünkü ben sabahları uyanıp aynaya baktığımda siyah bir kadın görüyorum. Bana göre ırk görünür bir şey, ancak sana ırk görünmez. Sen göremezsin. İşte ayrıcalık böyle işler.

Ayrıcalık ona sahip olanlar için görünmezdir. Irkımız hakkında düşünmemek bir lükstür. Sahip olduğumuz diğer ayrıcalıklar hakkında düşünmemek de birer lükstür. Toplumsal cinsiyeti, ataerkil düzenin içinde kendini sadece bir insan olarak görenlerin aynaya baktıklarında tekrar düşünmeleri ortadan kaldırabilecektir. Böylece hak eşitlikleri gerçek kılınabilecektir.

***

***

Page 4: İş hayatında kadın olmakkadınlar ticaretin metası haline gelmiş, köleleşmeyle birlikte hak ve özgürlüklerini kaybetmeye başlamışlardır. 1300’lerden 1700’lere kadar

Karşıdan iki kişi geliyor sandım; oysa sadece bir erkek ile karısıymış. Rus atasözü

E r k e ğ i nÖ t e k i s i

Kadını sosyokültürel ve psikolojik bağlamlarda çözümlemesiyle Simon de Beauvoir, modern feminist

teorinin en önemli temellerinden birini atmıştır. Beauvoir, kadınlık ve erkeklik kalıplarını tüm

toplumlarda örtüşmeyen karşıtlıklar üzerinden sunar. Eril olan kültür, dişil, olan da doğa ile ilişkilendirilir.

Birbirine ilintili biçimde kurgulanmış bu iki alan arasında hiyerarşik bir yapı vardır. Kültürün doğaya

egemen olması, erkeği de kadına göre egemen kılmaktadır. Ataerkil bir kültürde, erkek ya da eril olan olumlu ya da norm olarak kurgulanırken, kadın ya da dişil olumsuz, esas olmayan, normal dışı, yani “öteki”

olarak konumlanır. Simone de Beauvoir’ın kadını “erkeğin ötekisi” olarak tanımlarken anlatmak

istediği de budur.

Tarih süresince kadının ve erkeğin toplumsal olarak üstlendiği roller çeşitli değişimlere uğramıştır. M.Ö 600ve M.S. 1300 yılları arasında yükselen tarım kültürü ilekadınlar ticaretin metası haline gelmiş, köleleşmeyle

birlikte hak ve özgürlüklerini kaybetmeye başlamışlardır. 1300’lerden 1700’lere kadar geçen

feodal dönemde ise kadın ve erkeğin üretim hayatında, evlerinde ve tarlalarında “omuz omuza” çalıştığı

görülmektedir. Diğer bir deyişle bu yıllarda cinsiyete yönelik organize bir iş bölümüne rastlanmamaktadır.

Page 5: İş hayatında kadın olmakkadınlar ticaretin metası haline gelmiş, köleleşmeyle birlikte hak ve özgürlüklerini kaybetmeye başlamışlardır. 1300’lerden 1700’lere kadar

1700’lerde sanayileşme ve şehirleşmeyle birlikte cinsiyete yönelik iş bölümü kavramının yükselişini görebiliriz. Bu dönemde evinden ayrılarak büyük şehirlerde çalışmaya itilen erkekler “ekmeğinin peşine düşerken”, kadınlar da ailelerini çalışma hayatına hazır eden “ev kadınları” haline gelmiştir. 18. yüzyılın sonlarında gerçekleşen Fransız İhtilali ile sosyal hak eşitsizliklerini eleştiren fikirler ortaya çıkmaya başlamıştır. Yaşanan aydınlanma sayesinde filizlenmeye

fırsat bulan eşitlikçi ve özgürlükçü düşünceyle birlikte modern feminizmin politik temelleri atılmıştır. Bu dönemde Mary Wollstonecraft’ın kaleme aldığı “Kadın Haklarının Savunması” adlı kitap, feminizmin önemli önemli değerlerinden biridir. Wollstonecraft kitabında kadınları, evlerinin dışına çıkarak eğitim görmeye, kendi finansal özgürlüklerini kazanmaya, özetle kendi hak ve özgürlüklerinin peşine düşmeye davet etmektedir.

Page 6: İş hayatında kadın olmakkadınlar ticaretin metası haline gelmiş, köleleşmeyle birlikte hak ve özgürlüklerini kaybetmeye başlamışlardır. 1300’lerden 1700’lere kadar

2015 yılında Türkiye nüfusunun %49,8’ini kadın nüfusu oluşturmuştur. Toplam nüfus içinde okuma yazma bilmeyen kadın nüfus oranı erkeklerden 5 kat fazladır. 2015 yılında erkeklerin toplam istihdamdaki oranı kadınların 2 katı olmuştur. Eğitimli kadınların işgücüne katılma oranı daha yüksek olarak kaydedilirken kadınlar tüm eğitim düzeylerinde erkeklerden daha az kazanmıştır. Üst düzey kadın yönetici oranı bir önceki yıla göre bir değişim göstermeyerek %9.4 oranında kalmıştır. Siyasetteki kadınların sayılarını incelediğimizde

Ü l k e m i z d eK a d ı n İ s t i h d a m ı

Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki kadın milletvekili oranı 1935 yılından 2015 yılına geçen 80 yıllık süreçte %4,5’tan %14,7’ye yükselmiştir.Ülke karşılaştırmalarına bakıldığında, Avrupa’da 2014 yılında kadın milletvekili oranının en yüksek olduğu ülkeler; %45 ile İsveç ve %42,5 ile Finlandiya olmuştur. Türkiye’de bakan sayısı 2015 yılında 27 olup, Bakanların sadece %7,4’ü kadındır. Ülke karşılaştırmalarına bakıldığında 2013 yılında Avrupa’da kadın Bakan oranının en yüksek olduğu ülkeler; %54,2 ile İsveç ve %50 ile Norveç olmuştur. (TÜİK, 2016).

Page 7: İş hayatında kadın olmakkadınlar ticaretin metası haline gelmiş, köleleşmeyle birlikte hak ve özgürlüklerini kaybetmeye başlamışlardır. 1300’lerden 1700’lere kadar

İ ş D ü n y a s ı n d aC i n s i y e t ç i l i k

Dünya Ekonomik Forumu’nun 2015’te yayımladığı Cinsiyet Ayrımı

Raporu’na (Gender Gap Report) göre aynı işi yapan bir kadın ile bir erkeğin

maaşı günümüzden 117 yıl sonra; yani 2133 yılında eşit olabilecektir.

Günümüz iş hayatında gelir dengesizlikleri üzerindeki hak arayışları yükselen farkındalıkla birlikte giderek artmaktadır. Buna rağmen erkekler kadınlardan daha fazla kazanmaktadır. Kadın erkek eşitliğini en iyi sağlayan ülkeler listesinin ilk üç sırasında İzlanda, Norveç ve Finlandiya gelirken; Suriye, Pakistan ve Yemen listenin sonunda yer almaktadır. Türkiye 145

ülke arasında 130'uncudur. Araştırmada Meksika 71., Brezilya 85., Birleşik Arap Emirlikleri 119. sırada yer almaktadır. Türkiye'de bir erkeğin 100 dolar kazanarak yaptığı işi yapan bir kadın yaklaşık 80 dolar kazanmaktadır. Maaşlardaki dengesizliklerin yanı sıra sistematik bir şekilde ilerleyen cinsiyet merkezli işe alımlar, görevlendirmeler ve terfiler de mevcuttur.

Page 8: İş hayatında kadın olmakkadınlar ticaretin metası haline gelmiş, köleleşmeyle birlikte hak ve özgürlüklerini kaybetmeye başlamışlardır. 1300’lerden 1700’lere kadar

Sosyal medya hesaplarımız üzerinden sorduğumuz sorumuz on binin üzerinde görüntülenme sayısına ve yüzlerce kadına ulaştı. Kısamızın kalbine yerleştirdiğimiz bu bölümde sizden gelen yorum ve samimiyetle paylaşılan onlarca hikâyede en sık rastlanan cinsiyetçilik türlerinin izini sürdük. Aldığımız yanıtların büyük çoğunluğunda erilleme (mansplaining) diğer bir deyişle; kadınların herhangi bir konuda eril bir fikre muhtaç olduğu kanısı ilk sırada yer alıyor. Toplantılarda ya da diyaloglarda kadınlar en çok sözlerinin kesilmesinden ve konuyla ilgili birikimlerinin küçümsenmesinden şikayetçiler. Paylaştıkları hikayelerde kadınlar, erillemeyle bağlantılı olarak fikir hırsızlığına da değiniyorlar. Genellikle kreatif süreçlerde karşılaşılan bir durum olarak, fikir hırsızlığı, erkeklerin fikirlerinin kadınlara kıyasla daha hızlı ve kolay onaylanmasıyla ortaya çıkıyor.

Kadının hassas olduğu ve erkeğin korunmasına ihtiyaç duyduğu ön kabulüyle ortaya çıkan korumacı cinsiyetçilik, restoranlarda içilecek şarabın doğrudan erkeklere tattırılması, hesabın genellikle erkeklere getirilmesi, doğum izinleri, nezaket amaçlı kapı açmak ya da tutmak gibi örneklerdeki cinsiyetçilik şeklidir.

Üçüncü sırada ise dış görünüş ya da ses tonu üzerine yapılan yorumlar yer alıyor. Kadınlar yöneticilerinden “daha açık” ya da “daha süslü” giyinmeleri gerektiği konusunda uyarılar almaktan, dış görünüşlerine bir erkeğe kıyasla daha fazla mesai harcamaya mecbur bırakılmaktan, ses tonunu ya da fiziksel tepkilerini değiştirmeye zorlanmaktan, makyaj yapmadığında hasta zannedilmekten mustaripler.

Diğer yanıtlarsa kadın ve erkekler arasındaki gelir ve hak dengesizliklerinde ve kadınların haklarının cinsiyete bağlı nedenlerle kısıtlanması konusunda yoğunlaşıyor. Bu dengesizlikler, aynı özelliklere sahip, aynı işi yapan erkeklerin kadınlardan daha çok kazanıyor olması, adil ve eşit olmayan terfi sistemlerinde ortaya çıkıyor. Kısıtlamalardaysa doğum izni ve evlilik sebebiyle işe alımlarda erkeklerin tercih edilmesi, çocuk sahibi erkeklerin iş bulmakta sorun yaşamazken, kadınlara ön kabulle çocuk bakma sorumluluğunun yüklenmesi ve buna bağlı olarak iş verilmemesi örnekleri yer alıyor.

Kısamıza yorumlarıyla ve desteğiyle son ve en değerli dokunuşu yapan tüm katılımcılarımıza çok teşekkür ederiz.

K a d ı n l a r a s o r d u kE n s ı k k a r ş ı l a ş t ı ğ ı n ı z c i n s i y e t ç i l i k t ü r ü n e d i r ?

İkinci sırada korumacı cinsiyetçilik geliyor. Korumacı cinsiyetçiliği bizlerle paylaşılan yaşanmış hikâyeden alıntı yaparak açıklamak istiyoruz: “Bir öğlen yemeğinde şirkette bir kutlama yapıyorduk. Kutlama için dürüm siparişi verilmiş. Siparişler geldiğinde gördük ki kadınlara acısız erkeklere acılı dürüm istenmiş.”

Page 9: İş hayatında kadın olmakkadınlar ticaretin metası haline gelmiş, köleleşmeyle birlikte hak ve özgürlüklerini kaybetmeye başlamışlardır. 1300’lerden 1700’lere kadar

İş dünyasında erkeklerin liderliği kadınlara kıyasla genellikle kolay ve daha çabuk kabul görmektedir. Eşitlikçi karar alma süreçleri feminen liderlik olarak algılanırken, bu özelliğe sahip olmayan kadınlar, erkek akranlarının aksine “zorba” (bossy) ve “aceleci” (pushy) olarak algılanmaktadır. Yeni fikirler açığa çıkarken “söz kesme” ve “direnç gösterme” kadınlara kıyasla erkeklerde daha sık görülmektedir.

Amerika’da yaşanan bir vakada, bir şirkette çalışan üst düzey yönetici bir kadına, terf i edilmeme sebebi olarak yeterince feminen olmaması gösterilmiştir.Bu durum karşısında hak mücadelesine girişen kadın, işverenini dava etmiş ve davayı kazanmıştır. Dava sonucunda yönetici kadın şirketten ortaklık almış ve süreçte yaşadığı kayıpları tazmin etmiştir.

Bilinçdışımız; erkekler bahsedilen davranışları sergilediğinde tepkilerini gizlerken, aynı davranışları sergileyen kadınlar olduğunda tepkilerini daha kolay belli edebilmektedir. Kadınların çoğunluğu başarılarını farklı etmenlere (takımın başarısı, şans, koşullar) bağlarken, erkekler başarılarını genellikle kendilerine yüklemektedir.

Page 10: İş hayatında kadın olmakkadınlar ticaretin metası haline gelmiş, köleleşmeyle birlikte hak ve özgürlüklerini kaybetmeye başlamışlardır. 1300’lerden 1700’lere kadar

62 yaşındaki kadın patronumun 70 yaşındaki erkek patronuyla iş görüşmesine gelen kadınlar hakkında yaptıkları yorumları not almaya başladım: “Çok gülüyor”, “Femme Fatale”, “Şeker, çekici bir kız ama mantıklı konuşmuyor.”

Dünyanın hemen hemen her yerinde telefonlara cevap vermek, toplantı düzenlemek, kağıt işleri gibi sekreterya işlerini yapmak genellikle kadınlara biçilen iş rolleri arasındadır. Toplantılarda not tutma görevini genellikle kadınlar üstlenmektedir. Ofis ortamında kahve, soda ve diğer içeceklerin servisinde yine kadın emeğini görürüz. İşe yeni alınan genç çalışanların mentorluğunu ve çalışanlara sağlanan işgücü desteğini de kadınlar gerçekleştirir. Emeği karşılıksız olan komite başkanlıklarına genellikle kadınlar getirilmekte, bu görevi istemeyen kadınlar bencil olarak nitelendirilirken, erkeklerin programlarının yoğun olduğu şeklinde bir algı oluşmaktadır. Diğer bir yandan ofis partileri, etkinlikleri, vb. planlama görevleri de kadınlara verilmekte, bu etkinliklerin yiyecek planlaması yine kadınlardan beklenmektedir.

Page 11: İş hayatında kadın olmakkadınlar ticaretin metası haline gelmiş, köleleşmeyle birlikte hak ve özgürlüklerini kaybetmeye başlamışlardır. 1300’lerden 1700’lere kadar

Fiziksel ve/veya sözlü cinsel taciz de günümüzde çalışma ortamlarında sıklıkla karşılaşılan ve çoğunlukla görmezden gelinen, gizlenen vakalar arasındadır. Özellikle yöneticileri tarafından cinsel tacize maruz kalan kadınlarda çoğu zaman yalnız hissetme ve hakkını aramaktan çekinme durumu mevcuttur. Bu duruma maruz kalan kadınlar için depresyon, başarıda düşüş, mutsuzluk ve istifa son derece muhtemeldir. İşlerinden ayrılma kararı alan kadınların ani olarak nitelendirilen istifalarının ardında yatan nedenler iyi incelenmelidir.

Staja başladığımda patronum bana magazin haberleri üzerinde çalışmamı söyledi. Staja beraber başladığım diğer bir erkek stajyerse patronumuz tarafından spor haberleriyle görevlendirildi.

Page 12: İş hayatında kadın olmakkadınlar ticaretin metası haline gelmiş, köleleşmeyle birlikte hak ve özgürlüklerini kaybetmeye başlamışlardır. 1300’lerden 1700’lere kadar

Doğum izni kadınlara ve erkeklere eşit ölçüde tanınmayan bir izin türüdür. İsmi ile kadına işaret eden doğum izni Türkiye'de yasa gereği kadınlar için altı ay iken erkekler için görevlerine bağlı olarak beş ile on gün arasında değişmektedir. Çalışan erkek ve kadınların kariyerlerinde fırsat eşitliğinden yararlanabilmesi adına çocuk izninin eşitlenmesi ve çocuk bakımının iş bölümüyle yapılması gereklidir.

24 yaşındaydım. Popüler sanat kitapları yayımlayan bir yayıncıda çalışıyordum. Öğle yemeğinde masamda kurabiye yerken patronum yaklaştı ve “Dikkat et, patron şişman kızları sevmez.” dedi

Page 13: İş hayatında kadın olmakkadınlar ticaretin metası haline gelmiş, köleleşmeyle birlikte hak ve özgürlüklerini kaybetmeye başlamışlardır. 1300’lerden 1700’lere kadar

C i n s i y e t ç i S ö y l e mY a n ı B a ş ı m ı z d aBir toplumun kabul ettiği ve hakim kıldığı normlarabağlı olarak o toplumun toplumsal cinsiyeti kurulur.Bu normları birbirini tel örgü gibi ören ve ardında bireyi şekillendiren çeşitli mekanizmaların varlığına dikkat çekmek gerekir. Bu mekanizmaların en önemlilerinden biri dildir. Dil, düşüncenin şekillenmesinde büyük öneme sahiptir. Bir dile sahip olduğumuz ilk andan itibaren, o artık üzerimizde bizi belirleyen bir güç olur. Bu fikirden yola çıkarak düşündüğümüzde, Türkçe’nin erkeği ve kadını tanımlarken kullandığı karşılıkların,

dilimizde düşünenbir beyni nasıl kodladığını rahatça görebiliriz. Ana akım medya organlarının dilini incelediğimizde erkek egemen cinsiyetçi söyleme ve kurguya sıklıkla rastlayabiliriz. Türkiye’de ana akım gazeteler mercek altına alındığında kadın imgesi, şiddete maruz kalan mağdur bir kimlik ile magazinsel bağlamda cinselliği ön plana çıkarılmış bir kimlik arasında salınım göstermektedir. Haberlerin okuyuculara, dinleyicilere ve izleyicilere sunuluş biçimlerinde de cinsiyetçiliğin izlerini sürebiliriz.

Page 14: İş hayatında kadın olmakkadınlar ticaretin metası haline gelmiş, köleleşmeyle birlikte hak ve özgürlüklerini kaybetmeye başlamışlardır. 1300’lerden 1700’lere kadar

Töre ya da namus cinayeti, namus meselesi ve benzeri söylemlerle kadına yönelik şiddet çeşitli kelime kılıfları ile gizlenmekteve normalleştirilmektedir. Normalleşmek cinsiyetçiliğin yaşam kaynağıdır.

Reklamlarla, evlilik programlarıyla ve çeşitli dizilerle kuşatılmış hayatlarımızın maruz kaldığı cinsiyetçi dil belki de bilinçdışımızın cinsiyetçi olma yolunda beslendiği en büyük kaynaklardan biridir. Bu dil sadece toplumsal cinsiyet rollerini devam ettirmekle kalmamakta aynı zamanda kadına yönelik şiddeti ve tacizi normalleştirmektedir. Kadınlar pasif ve hükmedilebilir olarak konumlandırılırken, "her daim formda” olan “iyi anne" kimliği tüm kadınlara dikte edilmektedir.

Tüm lekeleri çıkarmakla kafayı bozan, sürekli evini silip süpüren, çocukları dışında bir hayatı olmaması beklenen, envaiçeşit yemekle donanmış devasa sofraları kısa sürede tek başına hazırlayan, “formda” kalarak ışıldayan saçlarıyla her erkeğin başını döndüren, durmadan reçel ve kek yapan, sahip olduğu tariflerin sırrını söylemekten kaçınan ve akranlarıyla yemek yapmakta yarışan kadın figürlerinin bombardımanında emekleri “görünmezleştirilen” kadınlar var aslında (Bkz. Görünmeyen Emek).

Page 15: İş hayatında kadın olmakkadınlar ticaretin metası haline gelmiş, köleleşmeyle birlikte hak ve özgürlüklerini kaybetmeye başlamışlardır. 1300’lerden 1700’lere kadar

İletişimde “pembenin” yeri de sorgulanmalıdır. Pembe taksi, pembe otobüs, pembe vagon ve benzeri girişimler kadınları erkek şiddetinden korumakta yetersizdir. Sarı taksiye, gri metrobüse, pembe olmayan vagona binen kadınları hedef haline getirmektedir. Diğer bir yandan kadını, kendini erkek şiddetinden koruması için hayata kazandırmak yerine hayattan soyutlamaktadır.

İsadamı

Bilimadamı

İnsanoğluAdam gibi

Adamın dibi

Erkek gibi

Bayan

Erkek sözü

Namus

Töre

Page 16: İş hayatında kadın olmakkadınlar ticaretin metası haline gelmiş, köleleşmeyle birlikte hak ve özgürlüklerini kaybetmeye başlamışlardır. 1300’lerden 1700’lere kadar

K a d ı n a Y ö n e l i kŞ i d d e t v e T ü r l e r i

TÜİK'in 2015 yılı verilerine göre Türkiye’de her on kadından dördü eşinden veya birlikte yaşadığı kişiden şiddet görmüştür. Bianet’in verilerine göre 2015’te erkekler en az 284 kadın öldürmüştür. Yaşanan tecavüz vakaların 133’ü medyaya yansımıştır. Kadına yönelik şiddetin çeşitli türleri mevcuttur. Zaman zaman farklı şiddet türleri birbirleri içine geçiş yapabilmektedir Fiziksel şiddet bedene yönelik tüm şiddet türlerini kapsamaktadır. Dayak, yaralama ve cinayet fiziksel şiddetin ürünleridir.

Fiziksel rahatsızlık duyduğu halde toplukluayakkabı giymeye zorlanan kadınlar da aslında fiziksel şiddete maruz kalmaktadır. Psikolojik şiddet kişinin ruh sağlığını hedef alır. Genellikle bir defaya mahsus eylemlerden çok, sürekliliği olan eylemler psikolojik şiddet olarak tanımlanır. Yaşam tarzı, dış görünüş, ses tonu üzerinde yapılan baskı ve kıyaslamalar psikolojik şiddet için verilebilecek örnekler arasında gelir. Akranlarının topuklu ayakkabı giyiyor olması hiçbir kadını topuklu ayakkabı giymeye mecbur bırakmamalıdır.

Page 17: İş hayatında kadın olmakkadınlar ticaretin metası haline gelmiş, köleleşmeyle birlikte hak ve özgürlüklerini kaybetmeye başlamışlardır. 1300’lerden 1700’lere kadar

Günümüz klimaları yaklaşık 50 yıl önce belirlenen standartlara göre çalışmaktadır. Bu standart 40 yaşında, 70 kilogram ağırlığındaki bir erkeğin sıcaklık konforu göz önüne alınarak belirlenmiştir. Yapılan araştırmalarda kadınlar 24.5 santigrat derecede konforlu hissederken; erkekler 22 derecede konforlu hissetmektedir. Bunun sebebi erkeklerin kas yapıları sebebiyle kadınlardan daha fazla vücut ısısı üretmesidir.

Ekonomik kaynakların kadın üzerinde yaptırım uygulaması ve kontrol aracı haline getirilmesi ise ekonomik şiddettir. Ekonomik kısıtlamalar, istenilmeyen işlerde çalışmaya zorlanmak, başlık parası karşılığında evlendirilmek, mirastan yoksun bırakılmak kadına yönelik ekonomik şiddete örnek olarak verilebilir. Kadınları rıza göstermedikleri herhangi bir cinsel davranışa zorlamak cinsel şiddettir. Tecavüz sınırlarına yaklaşan tüm cinsel temaslar, cinsel organları rahatsızlık verici biçimde teşhir etmek, zorla cinsel içerikli görüntüler seyrettirmek, sözlü ya da yazılı biçimde rahatsız edici davranışlarda bulunmak, cinsel imalar içeren telefon mesajları, mektuplar, notlar göndermek de birer cinsel şiddet örneğidir.

Page 18: İş hayatında kadın olmakkadınlar ticaretin metası haline gelmiş, köleleşmeyle birlikte hak ve özgürlüklerini kaybetmeye başlamışlardır. 1300’lerden 1700’lere kadar

Cinsiyet çeşitliliğini artıran firmaların rakiplerine kıyasla daha çok gelişebileceği ve büyüyebileceği bir gerçektir. Peterson Uluslararası Ekonomi Enstitüsü'nün 91 ülkede, 21,980 şirketin katılımıyla hazırladığı "Cinsiyet Çeşitliliği Karlı mı? Küresel Bir Anketin Kanıtları" adlı anketinsonuçları; cinsiyet çeşitliliği yüksek olan firmaların aynı zaman da yetenek çeşitliliğinin de yüksek olduğunu ve bunun karlılığa katkı sağlayabileceğini gösteriyor. Türkiye'de işgücüne katılım oranı %30 olan kadınların, OECD ortalaması olan %63'e çıkmasıyla 2025 yılında GSYİH'in 240 milyar dolar artması öngörülüyor. Uluslararası Finans Kurumu (IFC) yayımladığı Kadınların İş Hayatına Katılımına Yatırım Yapmak adlı raporunda

kadınların dünyadaki işgücünün %40'ını oluşturduğunu fakat birçok sektördeki katılımının bu değerin gerisinde kaldığını belirtmektedir. IFC aynı zamanda cinsiyet çeşitliliği yüksek olan firmaların üretkenlik ve inovasyon konularında önde olacağı görüşündedir. Özetle, çeşitlilikten ve çok seslilikten tüm paydaşların fayda sağlayacağı görüşü üzerindeki fikir birliği her geçen gün artmaktadır. Ayrıcalıklarımızın farkına vararak ayrımcılığın üstesinden gelebiliriz. Eşit bir çalışma hayatı ve toplumsal kurgu için tüm cinsler olarak el ele vererek mücadele edebiliriz. Hazırladığımız "İş Hayatında Kadın Olmak" kısası ile tüm paydaşlarımızı daha eşit bir iş hayatının kurgusuna doğru, beraber yürümeye davet ediyoruz.

Page 19: İş hayatında kadın olmakkadınlar ticaretin metası haline gelmiş, köleleşmeyle birlikte hak ve özgürlüklerini kaybetmeye başlamışlardır. 1300’lerden 1700’lere kadar

K a y n a k ç a

Derleyen ve yazan Emre SalkımTasarlayan Volkan Babaotu

• Berktay, F., 2010, Felsefeyi "Öteki"ne açmak..., Bianet, http://bianet.org/biamag/diger/120619-felsefeyi-otekine-acmak 10 Nisan 2016 tarihinde erişildi.

• Bianet, 2015, Erkek Şiddeti Çetelesi

• Çaha, Ö., 2001, Türkiye’de Kadın Hareketi Tarihi: Değişen Bir Şey Var mı?” [The History of Women Movement in Turkey: is there any Change?], Kadın Bienali Ekinlikleri Çerçevesinde Türkiye’de Kadın ve Sivil Toplum, Kültür Bakanlığı, İstanbul

• Dünya Ekonomi Forumu, 2015, Gender Gap Report

• Kadın İnsan Hakları Yeni Çözümler Derneği (KİH-YÇ), Kadına Yönelik Şiddet ve Türleri http://www.kadinininsanhaklari.org/kadinin-insan-haklari/yasalardaki-haklarimiz/siddet-goren-kadin-ne-yapabilir/kadina-karsi-siddet-ve-siddet-turleri/ 12 Nisan 2016 tarihinde erişildi.

• Knapton, S., 2015, Women shiver at work in ‘sexist’ air conditioning, The Telegraph http://www.telegraph.co.uk/science/2016/03/15/women-shiver-at-work-in-sexist-air-conditioning/ 10 Nisan 2016 tarihinde erişildi.

• McKinsey & Company, 2016, Türkiye’nin Potansiyeli: Kadının İş Dünyasındaki Yeri Raporu

• Özkul, K., Cinsiyetçiliğin En Tatlı Hali: Korumacı Cinsiyetçilik, http://www.korkoro.net/cinsiyetciligin-en-tatli-hali-korumaci-cinsiyetcilik/ 31 Ocak 2017 tarihinde erişildi.

• Noland et. al., 2016, Is Gender Diversity Profitable? Evidence from a Global Survey, Peterson Institute for International Economics, Working Paper 16-3

• Selek, P., 2008, Sürüne Sürüne Erkek Olmak, İletişim Yayınları

• Sirman, N., 1993, Köy Kadınının Aile ve Evlilikte Güçlenme Mücadelesi, 1980’ler Türkiye’sinde Kadın Bakış Açısından Kadınlar (s. 253–280). İstanbul, İletişim Yayınları

• Şahin, Ç., 2012, Erkek Egemen Cinsiyetçi Söylemin Türkiye’de Kadın Haklarına Yansımaları, Hukuk Gündemi 2012/2

• Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2016, İşgücü İstatistikleri, Haber Bülteni

• Uluslararası Finans Kurumu (International Finance Corportation), 2013, Investing in Women’s Employment: Good for business, good for development

Page 20: İş hayatında kadın olmakkadınlar ticaretin metası haline gelmiş, köleleşmeyle birlikte hak ve özgürlüklerini kaybetmeye başlamışlardır. 1300’lerden 1700’lere kadar