KARDİYAK-PULMONER REHABİLİTASYONesaglikonline.com/E-Saglik Online/Nor. Rehabilitasyon... ·...

Post on 25-Feb-2020

9 views 1 download

Transcript of KARDİYAK-PULMONER REHABİLİTASYONesaglikonline.com/E-Saglik Online/Nor. Rehabilitasyon... ·...

KARDİYAK-PULMONER REHABİLİTASYON

UZM. FZT. NAZMİ ŞEKERCİ

SOLUNUM SİSTEMİ

• Ağız• Burun• Farinks • Larinks• Trakea• Bronşlar• Bronşioller• Alveoller

SOLUNUM SİSTEMİ

• İletim bölgesi (iletici havayolları)

• Solunum bölgesi (gaz değişim bölgesi)

4

İletici Hava Yolları

• Ağız–Burun

• Farinks (yutak)

• Larinks (gırtlak)

• Trakea (soluk borusu)

• Bronşlar (2 adet)

• Bronşioller

5

Gaz Değişim Bölgeleri

• Respiratuvar Bronşiyoller• Alveolar duktuslar (kanallar) • Alveoller (her bir akciğerde ortalama

300 milyon adet)

Solu

num

böl

gesi

İl

etim

böl

gesi

Genel olarak, gaz değişimine katılmayan ağız, burun, larinks, trakea, bronşlar ve bronşiollere “iletim bölgesi” gaz değişiminin meydana geldiği alveollere ise “solunum bölgesi” adı verilir.

Akciğerlerdeki gaz değişimi alveollerde yapıldığından bu kesecikler vücuttaki organların hepsinden daha fazla kapiller damara (kılcal damar) sahiptir.

İLETİM BÖLGESİ

SOLUNUM BÖLGESİ

İletici Havayolları

• Burundan ve ağızdan giren hava, solunum sisteminin iletici kısmına gelir. Burada havanın ısısı ayarlanır, filtre edilir ve nemlendirilmesi sağlanır. Hava daha sonra trakeaya ulaşır. Bu olay, alınan hava bronşlara gidene kadar devam eder.

İletici Havayolları

• Bronşlar, havanın akciğerlere iletilmesini sağlayan iki primer iletici geniş tüptür. Bronşlar bir çok bronşiole ayrılır. Alveoller solunum yolunun son noktasıdır. Havayollarında terminal bronşiollerin distaline kadar olan bölge iletici havayolları (iletim bölgesi) olarak adlandırılır.

11

İletici Yolların İşlevleri

• Hava akımı için uygun bir yol • Silialar (tüycükler), mukus salgısı ve

çeşitli fagositik (alveoler makrofajlar) hücrelerle mikroorganizmalara karşı savunma yapar.

• Solunum havasını ısıtır ve nemlendirir. • Fonasyon

12

Diyafragma• Normal sakin solunumun % 75’i diyafragma

hareketi iledir.• Nefes alırken kasılır, nefes verirken gevşer, • Zorlu solumada 10 cm yer değişebilir.

13

Üst Solunum Yolları

• Burun yalnız solunum sistemine ait • Ağız ve farinks hem solunum hem de

sindirim sisteminin bileşeni

14

Alt Solunum Yolları

• Trakea (soluk borusu)

• Bronşlar

• Bronşiyoller ...

Akciğerler

• Akciğerler, kan ve dış ortam arasında bir iletişim yüzeyi olarak işlev görür. Akciğerlerin en önemli fonksiyonu gaz değişimidir. Akciğerler havadaki oksijeni venöz kana geçirirler ve kandaki karbondioksiti (dışarıya atılacağı) alveolar boşluklara hareket ettirirler.

Alveoller• Hava yollarının lümeni ile devam eden ince

duvarlı kesecikler • Solunum membranı

İnsanda 2 akc’de 300 milyondan fazla alveol vardır.

Alveollerin toplam yüzey alanı 50-100 metre karedir.

Alveoller ile kılcal damar arasındaki mesafe çok kısadır.

Şiddetli egzersiz sırasında alveoller yüzeyden oksijen taşınımı 25 kat artar.

18

19

• Akciğerler ve kan arasındaki O2 ve CO2 değişimi ventilasyon ve diffüzyon (perfüzyon) sonucu oluşur.

• Havanın akciğerlere mekanik olarak girip çıkması işlemine ventilasyon denir.

• Diffüzyon ise, moleküllerin yüksek konsantrasyondan düşük oldukları konsantrasyona doğru yaptıkları rastgele hareketlerdir.

• İstirahatten şiddetli bir egzersize geçilmesi, akciğerlere giren ve dışarı solunan hava hacminde değişikliğe neden olur. Bu miktar, dakikada 6 litreden 160 litreye kadar çıkabilir.

VENTİLASYON

• Ventilasyon iki bölümden oluşur: inspirasyon ve ekspirasyon.

• Havanın akciğerlere girişine inspirasyon(nefes alma), havanın akciğerlerden çıkışına ise ekspirasyon (nefes verme) denir.

İnspirasyon (Nefes Alma)

• İnspirasyon sırasında kaburgalar ve sternum (göğüs kemiği), interkostal kaslar ve aynı zamanda diyafram kasılır göğüs kafesi ve akciğerler genişler ve hacmi artar.

• Bu durumda akciğerlerin içindeki basınç azalır.

• Basıncın yüksek olduğu dışardan, basıncın düşük olduğu akciğerlere doğru hava akışı meydana gelir ve hava içeriye girer.

Ekspirasyon (Nefes Verme)• Diyafram ve interkostal kaslar gevşer, göğüs

boşluğu daralır, akciğerler sıkışır, akciğer hacmi azalır, alveollerdeki basınç artar ve hava akciğerlerden dışarıya doğru itilir.

Diyafram

Ekspirasyon

• İstirahat ventilasyonu : İstirahat sırasında,ortalama solunum

volümü 0.50 L (500 ml) solunum frekansı ise yaklaşık 12 soluk/dak’dır.

Bu durumda, maksimum dakika ventilasyonu yaklaşık 6 L/dak olur.

• Egzersiz ventilasyonu : Egzersiz sırasında maksimum dakika ventilasyonu

artar. Bunun en önemli nedeni, kasların kullandığı O2

ve ürettiği CO2 miktarının artmasıdır.

• Yapılan egzersizin şiddetine bağlı olarak maksimal dakika ventilasyonu, erkeklerde 180 L/dak, bayanlarda ise 130 L/dak gibi değerlere ulaşabilir.

• Solunum frekansı ise, özellikle de şiddetli egzersizler sırasında 12 soluk/dak'dan 35-45 soluk/dak’ya kadar çıkmaktadır.

• Oksijen Taşınması ve Dokular Tarafından Alımına Etki Eden Faktörler

Oksijenin dokulara taşınması ve dokular tarafından alınımı üç önemli değişkene bağlıdır;

1. Kandaki O2 miktarı

2. Kan akımının miktarı 3. Bölgesel koşullar

• Egzersiz sırasında oluşan bir çok bölgesel değişiklikler kaslara giden ve kaslar tarafından alınan O2 miktarını etkiler.

Örneğin, egzersiz laktik asit üretimini artırır. Ayrıca egzersizden dolayı artmış olan metabolizma, CO2 konsantrasyonunu ve kas ısısını da yükseltir.

Bu da kaslara ulaşan O2 miktarının ve kullanımının artmasına neden olur.

Egzersizde Solunumun Regülasyonu

• Sinirsel sinyaller• Dokulardaki artmış CO2 ve laktik asitin

kemoreseptörleri uyarması Dakika Ventilasyon artar

Enerji Sistemleri

Enerji

• Mekanik bir işin ortaya çıkardığı ısı ve vücudun kendi ısısının kombinasyonuyla üretilen ısı miktarı

• Toplam ısı miktarı: ilk miktarı ve egzersiz yapan kişinin bilinen ya da tahmin edilen yeterliliğinden hesaplanır.

• Birimi: joule ve kcal

İnsanlarda Biyolojik İş

• Mekanik iş (kas kasılması)• Kimyasal iş (hücresel moleküllerin sentezi)• Taşıma işi (hücre içi ve dışı sıvılarda çeşitli

maddelerin konsantrasyonu-aktif transport)

• Vücutta enerjinin kullanılabilmesi için, yiyeceklerle alınan enerjinin özel bir enerji taşıyıcısı olan adenozin trifosfat (ATP)’ye dönüştürülmesi gerekir.

Enerji Sistemleri

• Acil enerji sistemi: ATP-PC sistemi

• Kısa süreli enerji sistemi: Anaerobik Glikoliz

• Uzun süreli enerji sistemi: Aerobik Sistem

Adenozin Trifosfat (ATP)

Adenozin Trifosfat (ATP)

• Enerji gerektiren tüm yollar

• 1 molekül adenozin ve 3 fosfattan oluşur. • Dıştaki 2 fosfat arasındaki bağ, yüksek enerjili

fosfat bağıdır.

Adenozin PP

P

Adenozin

Enerji

PP P

Hücresel fonksiyon için enerji

• ATP+H2O ADP+Pi• 7,3 kcal/mol

ATPaz enzimi

• ATP oksijen varlığında veya yokluğunda parçalanabilir.

• Oksijen yokluğunda oluşan reaksiyon hızlıdır ve anaerobiktir (oksijene bağımlı değildir).

• Vücutta depo edilen toplam ATP miktarı, ortalama 80-100 gr’dır.

• Bu miktar sadece bir kaç saniye sürecek maksimum egzersize yetebilir.

ATP Kaynakları

• Hücrede çok az miktarda ATP depolanabilir. Sürekli kullanılır. Yeniden sentezlenmesi gerekir.

1. Kreatin fosfat (PC)2. Anaerobik Glikoliz (Laktik asit sistemi)3. Oksijen sistemi (Karbonhidrat ve yağların

oksidasyonu)

KREATİN FOSFAT (CREATINEPHOSPHATE)-CP

• Ana enerji kaynağı lipitler ve karbonhidratlarolmasına karşın ATP’nin yeniden sentezi içingerekli enerjinin bir bölümü oksijene gerekkalmaksızın kreatin fosfat olarak adlandırılandiğer yüksek enerjili fosfat bileşiğinden gelir.• Kreatin fosfat yüksek enerjili fosfat deposuolarak bilinir.ATP’nin 5 katı kadar enerji sağlar. Bu da kas kasılmasını

5-8 saniye sürdürebilir.

Kreatin Fosfat (PC)

• Yüksek enerjili fosfat bağına sahip bileşikten PC’den hızlı ve oksijen gerektirmeden sağlanır.

• Hücrede ATP’den 4-6 kat daha fazladır.

• PC C +P +Enerji Kreatin kinaz

Kreatin

P

Yüksek enerjili bağ

Kreatin P

Enerji

Adenozin PP

P

Laktik asit sistem-Anaerobik glikoliz

• Kreatin fosfat deposu da vücutta sınırlıdır.• Kreatin fosfat depoları da bitince karbonhidratlar(glikoz veya glikojen) parçalanarak ATP resenteziiçin gerekli enerji sağlanır.• Bu işlem oksijen gerektirmediği için anaerobikglikoliz denir, son ürün olarak da laktik asitoluştuğu için laktik asit sistemi de denir.• Laktik asit kaslarda ve kanda birikirse yorgunluğa yol

açar.

Anaerobik glikoliz

• Karbonhidratların anaerobik yoldan yıkılımıaerobik yol ile kıyaslandığında daha sınırlı sayıdaATP üretilir.• 1 mol glikojen 3 mol ATP (anaerobik)• 1 mol glikojen 39 mol ATP (aerobik)• 400 ve 800 metre gibi yarışlarda enerji daha çokbu yolla elde edilir.• Karbonhidratların kandaki şekli glikoz, kastakişekli ise glikojen olarak adlandırılır.

Anaerobik Glikoliz

• Glikoz vücutta 2 şekilde yıkılabilir.• Oksijen gerekmeden pirüvata• Oksijen varlığında karbondioksit ve suya

Laktik Asit

• Laktik asit üretilme hızı, diğer dokulara okside edilme hızını geçerse, birikir.

• Orta şiddetli egzersizde ekstra enerji kaynağı• Şiddetli egzersiz sırasında yorgunluk ve

egzersiz kapasitesinde azalma

Aerobik sistem

• Oksijenin ortamda bulunmasıyla karbonhidrat ve yağların su ve karbondioksite kadar

parçalanmasıyla enerji elde edilmesidir.• Aerobik yoldaki ilk basamaklar anaerobik glikoliz ile

aynıdır ve hücrenin sitoplazmasında gerçekleştirilir.• Aerobik glikolizin diğer aşamaları hücrenin

mitokondrisinde gerçekleştirilir.

Aerobik Enerji Sistemi

• Yağlar ve karbonhidratlar• Proteinlerin enerji üretimine katılımı belirgin değil

– Krebs Siklusu– Elektron taşıma sistemi-oksidatif fosforilasyon– Beta oksidasyon

Egzersiz Sırasında Enerji Transferi

İstirahatte enerji metabolizması

• 2/3 yağlardan 1/3 ise glikozdan elde edilir.

• Proteinin katkısı önemsenmeyecek kadar azdır.

• Sadece aerobik sistem

glikoz

yağ

protein

İstirahatte enerji metabolizması

Acil Enerji Sistemi

• 100 m koşu, 50 m yüzme, halter• Kas dokusunda 5 mmol/kg ATP, 15 mmol/kg PC

depolanır.• Egzersiz sonrası toparlanmada yerine konur.

Kısa Süreli Enerji Sistemi: Laktik Asit Sistemi

• Anaerobik glikoliz• Egzersizin şiddeti arttıkça laktik asit birikimi artar.• Maksimal aerobik kapasitenin %50’sinde birikmeye

başlar.

yağ +O2

karbonhidrat

Kısa Süreli Egzersizde Enerji Metabolizması

Aerobik Sistem

• Önce karbonhidratlar• 1 saati geçen egzersizlerde yağlar• Oksijen tüketimi egzersizin ilk dakikalarında hızla

artar.• 3.-4. dakikalarda platoya ulaşır.

• Dengeli düzey• Çalışan kaslara gereken enerji ile ATP üretimi

arasındaki denge

Dengeli Düzey

Oksijen Borcu

• Egzersiz sırasında tüketilen toplam oksijen ve başlangıçtan dengeli düzeye gelene kadar tükettiği toplam oksijen arasındaki fark

• Şiddetli egzersizin başlangıcında O2 borcu oluşur.

Eğitimsiz-Endurans Sporcusu

• Daha az oksijen borcu, daha hızlı dengeli düzey

• Eğitimli kişi dengeli düzey egzersiz sırasında daha fazla oksijen tüketir.

Maksimal oksijen tüketimi

• Artan iş yüklerine rağmen, oksijenin artmadığı ve platoya ulaştığı nokta

• Maksimal oksijen tüketimine ulaşıldığında, ek fiziksel iş sadece anaerobik glikoliz yolu ile yapılabilir ve sonuçta laktik asit birikir.

Maksimal oksijen tüketimi ölçümü

Enerji sistemlerinin karşılaştırılması

Sistem Enerji Kaynağı

O2 İhtiyacı

Enr.Üret.Hızı

ATP Üretimi

ATP-CP(acil)

Kreatin fosfat

- Çok hızlı Sınırlı

Glikoliz(kısa s.)

Glikoz+ Glikojen

- Hızlı Sınırlı

O2 sistemi(uzun s.)

Glikojen+Yağ+ Protein

+ Yavaş Sınırsız

Enerji sistemlerinin karşılaştırılması

Sistem Maksimal Güç (1 dk. Üretilen ATP)

(mol)

Kapasite (Maksimal ATP üretim kapasitesi)

(mol)

ATP-PC(acil)

3,6 0,7

Glikoliz(kısa s.)

1,6 1,2

O2 sistemi

(uzun s.)

1 90

• Kas tarafından yapılan iş ne kadar büyükse yıkılan ATP o kadar fazladır. Buna FENN etkisi denir.

• Yapılan egzersizin katkısı..• Pek çok tipteki egzersiz 2 ana kategorideincelenir.• Kısa süre devam eden, maksimal yada

maksimale yakın yüklenme siddetiyle uygulanan egzersizler.

• Uzun süre devam eden ve daha az yüklenmesiddetiyle yapılan egzersizler.

Kısa süreli egzersizlerde

• En önemli kaynak glikoz-karbonhidrat• Yağların önemi daha az• Proteinlerin katkısı önemsiz• Anaerobik sistem daha baskındır.• ATP’nin büyük çoğunluğu anaerobik yoldan yani ATP-

PC (fosfojen sistem) ve laktik asit sistemlerinden sağlanır.

Laktik Asit Birikmesi

• Anaerobik yoldan enerji elde edilmesine devam edildiği sürece laktik asit oluşumu ve kan-kasta birikmesi devam eder.

• Laktik asit birikmesi kas kasılmasını engeller, glikojenin yıkım hızı yavaslar ve ortam asitleşir.

• Sonuç olarak yorgunluk oluşur veya egzersiz bırakılır ya da şiddeti düşürülür.

Uzun Süreli Egzersizlerde EnerjiMetabolizması

• Uzun süreli egzersizlerde 10 dakika veya daha uzun temel enerji kaynağı karbonhidratlar ve

yağlardır.• Enerjinin büyük çoğunluğu aerobik sistem ilesağlanır.• 20 dakikaya kadar olan egzersizlerde (örneğinkoşu) karbonhidratlar baskın enerji kaynağıdır,yağların rolü azdır ama destekleyici rol oynarlar.• Laktik asit yükselir, ancak maksimal değildir.

Uzun Süreli Egzersizlerde EnerjiMetabolizması

• 1 saati geçen egzersizlerde glikojen depolarıtükenir ve yağlar önemli bir kaynak olur.• Glikojen ve yağ kullanımı; Antrenman düzeyi, kas lif

tipi ve başlangıç depo glikojen düzeyine göre değişir.

Fosfojen sistem

• 100 metre koşusu• Atlama• Ağırlık kaldırma• Dalma• Futbol koşuları

Fosfojen ve glikojen-laktik asit sistemleri

• 200 metre koşusu• Basketbol• Beyzbol• Buz hokeyi yarışları• 400 metre koşusu• 100 metre yüzme• Tenis• Amerikan futbolu

Glikojen laktik asit ve aerobik sistemler

• 800 metre koşusu• 200 metre yüzme• 1500 metre paten• Boks• 1 mil koşu• 400 metre yüzme• 2000 metre kürek yarışı

Aerobik sistem

• 10.000 metre paten• Açık hava kayağı• Maraton (42 km)• Jogging

KARDİOVASKÜLER SİSTEM

• Kardiovasküler sistem (dolaşım sistemi) vücudumuzda kanın taşınmasından sorumlu olan kalp, kan damarları ve kandan oluşan sistemdir.

KALBİN ANATOMİSİ• Kalp, oksijeni azalmış olan kanı

venler aracılığıyla alıp oksijenden zengin hale gelmesi için akciğerlere gönderen ve daha sonra tüm vücudumuza taşınması için arterlere pompalayan bir pompa olarak tanımlanabilir.

KALBİN ANATOMİSİ

Kalp kası (Myokardiyum) *İstemsiz çalışır.

*İskelet kasları gibi çizgili kaslardır.*Yapısında bulunan lifler birbirleriyle

bağlantı halindedirler.

KALBİN UYARILMASI

• Kalp, kalp kasının ritmik kasılmasını sağlamak için ritmik elektriksel uyarıları doğuran ve bu uyarıları hızla kalbin her yanına ileten, özel bir sistemle donatılmıştır.

• Bu otoritmi kalbin sağ atriumunda bulunan SİNOATRİAL DÜĞÜM adı verilen kalpteki özel doku alanı sağlar.

KALBİN UYARILMASI

• Daha sonra atriumlardaki bu uyarı, atrium ve ventriküllerin birleştiği yerde bulunan ve ATRİOVENTRİKÜLER DÜĞÜM adı verilen bir başka özel alanı harekete geçirir.

• Bu uyarı AV düğümünün devamı olan HİS DEMETİ yoluyla ventriküllere gider.

KALP DÖNGÜSÜ• Bir kalp atımının başlangıcından, bir sonraki kalp

atımının başlangıcına kadar gerçekleşen kalp olaylarına kalp döngüsü denir.

• Kalp atımı sırasında miyokardiyumun kasılmasına SİSTOL gevşemesine DİYASTOL adı verilir.

• Fonksiyonel olarak kalp 2 pompa olarak düşünülebilir. Kalbin sağ tarafını oluşturan boşlukların iki önemli fonksiyonu vardır:

• Vücuttan dönen kanı toplar.• Kanı pulmoner dolaşımla havalandırmak,

temizlemek için akciğerlere yollar.

• Sol kalp oksijenlenmiş kanı akciğerlerden alır ve aldığı kanı kalın duvarlı musküler aortaya iterler. Böylece sistemik dolaşımla vücuda dağılır.

EGZERSİZDE DOLAŞIM

• Kasların ihtiyaç duyduğu kan akımını artırmak için:

1.Sempatik Sinir Sistemi Uyarılır (Kütle sempatik deşarjı)

2.Arteryal kan basıncı artar.

3.Kalp debisi artar.

Kütle sempatik deşarjı

• Kalp hızında ve pompalama gücünde artış

• Aktif kaslarda arteriollerde vazodilatasyon gelişir. Ancak diğer periferik dolaşım arteriollerinde vazokonstriksiyon gelişir. Kalp vücudun kas dışı dokularına kan akımını azaltır (Kanın ödünç verilmesi).

• Venlerin kas çeperleri kasılarak ortalama sistemik doluş basıncı artar ve kalbe venöz dönüş artar dolayısıyla kalp debisi artar.

KARDİYAK DEBİ

• Kardiyak debi kalpten bir dakikada pompalanan kan miktarıdır.

• KV, kardiyak output veya kalp dakika atım volümü de denebilir.

• Kalp debisi istirahatte 5 litre kadardır.

KALP ATIM HACMİ (Strok Volum)ve EGZERSİZ

• Kalp atım volümünün egzersize cevabı şu şekilde açıklanabilir.

• Antrenmanlı kişiler, aynı yaştaki antrenmansız kişilerle hem istirahat hem egzersiz sırasında daha yüksek kalp atım volümüne sahiptir.

KAN BASINCI

• Kan Basıncı: Sol ventrikülün her kontraksiyonu ile aortaya bir kan akımı girer. Kan mümkün olduğu kadar çabuk bir şekilde aortadan fırlatılır.

• Kalpten pompalanan kanın bir kısmı aortada depo edilir. Bu tüm arterial sistemde bir basınç yaratır ve bir basınç dalgasının aortadan aşağı arterial ağacın uzak dallarına ulaşmasına sebep olur.

KAN BASINCI

• Kan basıncındaki değişiklikler kardiyak debi, damar genişliği ve kan volümündeki değişikliklerden oluşur.

*Kardiyak debi arttığında, arterlere giden kan miktarı artar ve buda kan basıncının artmasına sebep olur.

KAN BASINCI

• Damarlar kasıldığındaysa damarlar daralır ve kan akışına daha fazla direnç oluşur. Daralan damarlara daha fazla kan pompalamak için kalp daha kuvvetli kasılmak zorunda kalır.

• Damarların genişlemesi sırasında ise kan akışına daha az direnç olur ve kan basıncı düşer.

KAN BASINCI

*Kan volümünün artması kan basıncını artırır.

*Kan volümündeki azalma ise kan basıncını düşürür.

*Örneğin kan kaybı durumunda hipotansiyon gelişir.

SİSTOLİK KAN BASINCI

• İstirahatte sol ventrikülün her sistolü veya kontraksiyonu sırasında kalpte oluşan en yüksek basınç 120 mmHg kadardır. Bu ölçüm için kullanılan referans noktası sağ atrium hizasında olan brakial arterdir. Sistolik basınç ventriküler kontraksiyon sırasında kalbin yükü ve arterial duvara karşı gerilimi hakkında fikir verir. Kalp gevşeyince aortik damarlar kapanır. Arterial sistemin doğal geri çekilimi bir dahaki kan akımı hücumuna kadar perifere dengeli düzeyde kan akışını sağlayan devamlı bir faktördür.

DİASTOLİK KAN BASINCI

• Diastol sırasında ya da kardiyak siklusun gevşeme fazında arterial kan basıncı 70-80 mmHg’a kadar düşer. Diastolik basınç periferal direncin bir göstergesidir ya da kanın arteriollerden kapillere akış kolaylığını gösterir.

KAN BASINCI

• İstirahat sırasında ortalama sistolik kan basıncı 120 mmHg diastolik kan basıncı 80 mm Hg dır.

• Egzersizde ise kardiyak debinin yükselmesi nedeniyle sistolik kan basıncı 200 mm Hg ya yükselebilir.

• Diastolik kan basıncı sabit kalabilir veya kapillerde meydana gelen vazodilatasyondan dolayı bir miktar azalabilir 60-70 mm Hg civarında bulunabilir.

Kan Basıncı ve Egzersiz

• Egzersizin kan basıncı üzerine genel etkileri:• Sempatik sinir sisteminin aktivitesinin

azalması, kan akışına periferik direnci azaltabilir.

• Renal fonksiyondaki değişiklik böbreklerden sodyum atılımını (eliminasyonunu) sağlayarak, sonuç sıvı hacmini ve kan basıncını azaltır.

SPORCU KALBİ

• Bazı sporları yapan kişilerde kalp hipertrofisi gelişebilir.

• Diğer taraftan bazı kalp kapakları hastalıklarında, hipertansiyonda, hipertrofik kardiyomyopatide de patolojik hipertrofi meydana gelmektedir.

SPORCU KALBİ

• İlk zamanlar yapılan araştırmalarda sporcularda oluşan hipertrofide patolojik olarak değerlendirilmiş ancak daha sonra yapılan araştırmalarda sporcunun yaptığı egzersizlere uyum için meydana geldiği, tonik, kuvvetli bir kalp olduğunu ortaya çıkarmışlardır.

EGZERSİZDE DERİ DOLAŞIMI UYUMU

• Egzersizde vücut iç ısısı arttıkça fazla ısı dolaşım yolu ile kaybedilmek üzere deriye getirilir ve deri dolaşımı artar.

• Eğer çevrenin düşük ısısı ile veya terin buharlaşması ile deri ısısı düşük tutulabilirse ısı dengesi yönünden kardiyovasküler sisteme binen yük bir miktar azaltılmış olur.

EGZERSİZDE DERİ DOLAŞIMI UYUMU

• Fakat deri ısısı düşük tutulmazsa o zaman aynı miktarda ısının deriye taşınması daha büyük bir deri kan akımını gerektirir.

• Bu ise derideki aktif vazodilatasyon yolu ile kalbin dakika volümünün daha büyük bir oranını geriye gönderilmesi anlamını taşımaktadır.

Pulmoner Rehabilitasyon

Tanım; • Klinik veya fizyolojik olarak saptanmış kronik

respiratuvar hastalığa bağlı yetersizlik veya özürlülüğü olan bireyin kişisel günlük fonksiyonlarını ve sağlıkla ilgili yaşam kalitesini optimal olarak sürdürebilmesi için bilimsel bazı tanı ve tedavi seçeneklerini sistematik olarak kullanan bir yöntemdir.

• Amerikan Toraks Derneği tarafından pulmoner rehabilitasyon ;– ‘fiziksel -sosyal performansı ve anatomiyi en iyi

şekilde kullanmak için kronik solunum yetmezliği yaşayan hastalara hazırlanmış multidisipliner bir program’ olarak tanımlamıştır.

• Pulmoner rehabilitasyon üç ana müdahaleyi içerir;– Egzersiz eğitimi– Psikolojik destek – Eğitim

• 6-12 hafta boyunca haftada 2 kez egzersiz günlük hayatlarında soluk alma ve esneme

egzersizlerini yaşamlarının bir parçası haline getirmeleri için cesaretlendirilirler.

• Ev bazlı egzersiz programları– egzersiz toleransı ve – yaşam kalitesinin iyileştirilmesinde etkin

olmaktadır.– yüksek motivasyonlu, yakın kontrol gerektirmeyen

bireyler için uygundur.

• İyileşmeler yakından kontrol edilen gruplar ile karşılaştırıldığında daha az olabilir.

• Eğitim – dispneyi azaltacak stratejilerin öğretilmesini– iyi bir yaşam kalitesini ve– akut alevlenme meydan geldiğinde karar vermeye

katılımı sağlamaktadır..

• KOAH hastalarında periferal kasların aerobik kapasitesinde ve kas enduransında azalma sık görülür.

• KOAH hastaların da periferal kas disfonksiyonu da vardır.

• Bu nedenle refere edilen hastaların %25inde bulunan kas zayıflığı pulmoner rehabilitasyona toleransı azaltmıştır.

• Egzersiz eğitimi – periferal kas kitlesini ve kuvvetini iyileştirecek, – kas yorgunluğunu azaltacak ve – aerobik kapasiteyi artıracaktır.

• Aslında egzersiz eğitimi KOAH da periferal kas disfonksiyonu için uygun bir yaklaşımdır.

Endikasyonları

• KOAH• Kistik fibrozis ve bronşiektazi• Astım• Nöromüsküler hastalıklar ve göğüs duvarı hastalıkları • Uyku solunum bozuklukları• İnterstisyel akc hast. • Cerrahi öncesi ve sonrası• Trakeostomili hastalar• Kronik solunum bozukluğu bulunan hastalarda

gelişen akut solunum yetmezliği

Hasta Değerlendirilmesi

• Anamnez• FM• Başlangıç akc. grf• İstirahat EKG’si• Arteriyel gaz analizi• Dispne değerlendirilmesi• Egzersiz testleri

Pulmoner Rehabilitasyonun Komponentleri

• Hasta eğitimi ve sigara bıraktırma• Nutrisyonel değerlendirme ve destek• Psikososyal destek• Oksijen tedavisi• Mekanik ventilasyon• İş ve uğraşı tedavisi• Havayolu temizleme teknikleri• Kontrollü solunum teknikleri• Egzersiz eğitimi

Hasta Eğitimi ve Sigara Bıraktırma

• İlaç ve nebulizatörlerin doğru kullanılması• Aşı uygulaması• Yüksek rakım ve uçakla seyahat sırasında

oksijen kullanımı• Hava kirliliği, polen, nem gibi solunum

patolojilerini alevlendiren durumlardan kaçınma

• Sigara bıraktırma

Pulmoner Rehabilitasyonun Komponentleri

• Hasta eğitimi ve sigara bıraktırma• Nutrisyonel değerlendirme ve destek• Psikososyal destek• Oksijen tedavisi• Mekanik ventilasyon• İş ve uğraşı tedavisi• Havayolu temizleme teknikleri• Kontrollü solunum teknikleri• Egzersiz eğitimi

Nutrisyonel Değerlendirme ve Destek

• Kronik akc hastalığı bulunanlarda enerji dengesi bozulmuştur. Çiğneme ve yutma sırasındaki solunum problemleri ve oksijen saturasyonunun azalması, mide dolmasının fonksiyonel rezidüel kapasiteyi azaltarak dispneye yol açması, anksiyete, depresyon azalmasına sebep olmaktadır. Ayrıca bu hastalarda istirahat ve aktivite sırasında enerji tüketimi ve sonuç olarak total günlük enerji ihtiyacı artmıştır.

• Az-az, sık-sık yemek yemek, küçük lokmalarla beslenmek, beslenme sırasında veya aralarında destek oksijenin arttırılması

Pulmoner Rehabilitasyonun Komponentleri

• Hasta eğitimi ve sigara bıraktırma• Nutrisyonel değerlendirme ve destek• Psikososyal destek• Oksijen tedavisi• Mekanik ventilasyon• İş ve uğraşı tedavisi• Havayolu temizleme teknikleri• Kontrollü solunum teknikleri• Egzersiz eğitimi

Psikososyal destek

Pulmoner Rehabilitasyonun Komponentleri

• Hasta eğitimi ve sigara bıraktırma• Nutrisyonel değerlendirme ve destek• Psikososyal destek• Oksijen tedavisi• Mekanik ventilasyon• İş ve uğraşı tedavisi• Havayolu temizleme teknikleri• Kontrollü solunum teknikleri• Egzersiz eğitimi

Oksijen Tedavisi

• Uzun süreli oksijen tedavisi: Kronik hipoksemiyi düzeltmek için kullanılır.

• Ambulatuar oksijen tedavisi: İstirahat sırasında hipoksemisi olmayan hastalarda ambulasyon sırasında uygulanır.

• Destek oksijen tedavisi: Fiziksel eğitim sırasında uygulanır.

Pulmoner Rehabilitasyonun Komponentleri

• Hasta eğitimi ve sigara bıraktırma• Nutrisyonel değerlendirme ve destek• Psikososyal destek• Oksijen tedavisi• Mekanik ventilasyon• İş ve uğraşı tedavisi• Havayolu temizleme teknikleri• Kontrollü solunum teknikleri• Egzersiz eğitimi

Solunum Kaslarının İstirahati (Mekanik Ventilasyon)

• Endotrakeal tüp ve trakeostomi ile uygulanan invaziv ventilasyon yöntemleri

• Yüz, burun maskesi ve ağızlık yolu ile uygulanabilen noninvaziv ventilasyon yöntemleri

Pulmoner Rehabilitasyonun Komponentleri

• Hasta eğitimi ve sigara bıraktırma• Nutrisyonel değerlendirme ve destek• Psikososyal destek• Oksijen tedavisi• Mekanik ventilasyon• İş ve uğraşı tedavisi• Havayolu temizleme teknikleri• Kontrollü solunum teknikleri• Egzersiz eğitimi

İş ve Uğraşı Tedavisi

• Bu terapi sonucunda hastalar iş yapmada enerji tasarrufunu, günlük işlerde önceliğin nasıl saptanacağını öğrenir.

Pulmoner rehabilitasyonun komponentleri

• Hasta eğitimi ve sigara bıraktırma• Nutrisyonel değerlendirme ve destek• Psikososyal destek• Oksijen tedavisi• Mekanik ventilasyon• İş ve uğraşı tedavisi• Havayolu temizleme teknikleri• Kontrollü solunum teknikleri• Egzersiz eğitimi

Bronşial Hijyen Teknikleri

• Mukus retansiyonu; mukus üretiminde artma, mukus özelliklerinde değişme, mukosilier fonksiyonlarda ve öksürükle temizlenmede bozulma ile oluşur. Mukus atılımını arttırmak için farmakolojik ajanlar ve değişik fiziksel tıp yöntemleri uygulanır.

Bronşial Hijyen Teknikleri• Zorlu Ekspirasyon Teknikleri: vücut öne eğilerek derin inspirasyon yapar,

birkaç sn nefesini tutar ve daha sonra başka bir nefes almadan birkaç kez öksürtülür.

• Otojenik Drenaj; düşük ac. volümlerinde zorlu ekspirasyon ile periferik hava yollarındaki mukus transportunu arttırmayı amaçlar.

• Pozitif Ekspiratuar Basınç Uygulaması (PEP); Bir dirence karşı ekspirasyon hava yolu kollapsını önler ve kollateral ventilasyonu düzeltir. Özel bir ekipmanla uygulanır.

• Flutter Solunumu: Ağızda dalgalanan bir ekspirasyon basıncı ve hava akımı oluşturulur.

• POSTURAL DRENAJ

Positive Expiratory Pressure (PEP)

• Pozitif ekspirasyon basıncı; sekresyonların akciğerlerden temizlenmesi için kullanılan yöntemlerden biridir.

• Dirence karşı orta şiddette bir nefes verme işlevi sırasında, havayollarında oluşan pozitif basınç hava yollarının açık olmasına yardımcı olur. Bu pozitif basınç, hava akımının sekresyona bağlı olarak oluşan tıkanıklık bölgesinin altına girmesine, sekresyonların daha büyük havayollarına taşınmasına, buradan da öksürük ile dışarı atılmasına neden olur. Ayrıca bu pozitif basınç ile nebulize bronkodilator ilaçlar akciğerin derin kısımlarına verilebilir.

POZİTİF BASINÇ TEKNİKLERİ

• PEP Valf• Flutter• Acapella

PEP Valf Cihazı• Nefesin tek taraflı olarak yerleşmiş valfin içinden geçmesine; direnç

veya delik aracılığıyla dışarı verilmesine yarayan bir ağızlık kısmından oluşur.

• Direnç hastanın akciğerinin tolerasyonuna göre belirlenir. Ayrıca cihazda bulunan basınç ölçer ile uygulanmak istenen basınç izlenebilir.

• PEP valf cihazının uygulandığı en uygun pozisyon hastanın dik oturma pozisyonudur. Hasta ağızlık kısmını dudakların arasında hava sızmasını engelleyecek şekilde tutmalıdır. Derin nefesle alınan hava orta şiddetle, yavaşça ağızlık içine verilir, nefes verme sırasında nefesin küçük bir delik içtiği için bir direnç hissedilir. Bu direnç, hava yollarında pozitif basınç oluşturarak öksürüğü uyarır.

• Cihazı kullanılarak yapılan 20 tekrardan sonra 2- 3 kez huff manevrasını yapmak gerekir. PEP valf cihazı 20 dk uygulanır.

• Cihaz haftada bir kez, sabunlu sıcak su ile yıkandıktan kurutularak tekrar kullanılabilir.

FLUTTER• Flutter, hastaların kendi solunum

fizyoterapilerini yapabilecekleri yeni bir seçenek olarak karşımıza çıkmaktadır.

• Mukus salgısı ve temizliği akciğerlerin fonksiyonları için çok önemlidir. Mukus temizlenmediği zamanlarda hava yollarında daralmaya sebep olacak ve akciğerlerde hasara yol açacaktır.

• Flutter ile genişleyen hava yollarındaki mukus salgısının temizlenmesine yardımcı olur.

• Hastalar kendi fizyoterapisini yapar.• Küçük, taşınabilir.• Kullanımı ve temizlenmesi kolaydır.• Mukus salgısını gevşetir. Solunum yollarını açık tutar.• Kısa seanslar ile maksimum sonuçlar elde eder.• Mukus temizliğinde ekonomik ve etkin yöntemdir.• NOT: Aşağıdaki koşullarda kullanılmamalıdır.• Pnömotoraks• Şiddetli Tüberküloz• Kan Tükürme

Cihazı dudaklarınız arasına yerleştirerek, burnunuzdan derin nefes alınız, aldığınız nefesi cihaz içinden üfleyiniz. Bu sırada flutter içinde bulunan çelik topun titreştiğini, titreşimin akciğerlerde hissedildiğini fark edeceksiniz. Hava yollarında hissedilen titreşimler sayesinde nefes verme işlevi sırasında hava yollarında pozitif basınç oluşmasını sağlayarak sekresyonların atılmasına yardımcı olur. Bu titreşimler, hava yollarının bütün dallarını etkiler ve tıpkı bir elma ağacının sallanarak elmaların düşürülmesine benzer bir şekilde balgamın gevşemesini sağlar. Uygulamayı 20 kez yaptıktan sonra huff manevrasını birkaç tek tekrarlayınız.

Acapella

• Acapella bir cihazda iki farklı tedavi alternatifi sağlar(yüksek frekanslı titreşim ve pozitif hava yolu basıncı)

• Acapellanın iç kısmında mıknatıslı bir kaldıraç bulunur. Bu mıknatıs kaldıracın bir tarafında diğerine doğru olan hava akımını aralıklı olarak kesintiye uğratarak akciğerlerde titreşimlere neden olur. Cihazın uç kısmında bulunan çevirme bölmeleri direncin ayarlanmasına yardımcı olur. Nefes acapella içinden verildiğinde kaldıraç ileri geri hareket eder. Kaldıracın hareketinin sayısı ve büyüklüğü hava akımına karşı ayarlanan dirence göre değişir.

• Acapella iki renk haliden bulunur. Yeşil cihaz ekspiratuar akımın en az 15 L/dk olduğu; mavi renk ise ekspiratuar akımın 15 L/dk’den az olduğu durumlar içindir.

Postural Drenaj

• Hava yollarından mukusun atılımını arttırmak amacıyla yerçekimi yardımlı pozisyonlar verilmesidir. Akciğerlerin orta ve alt bölgelerinin drene olması için başaşağıya 15 derecelik sünger yeterlidir.

• Etkilenmiş alan temizlenene kadar bu döngü devam ettirilir. Eğer sekresyon varlığı hissedilmiyorsa pozisyon değiştirilir.

• KVY, hemoptizi, intrakraniyal ve intraoküler basınç artışı, aort anevrizması, kooperasyon yokluğunda kontrendikedir.

Postural Drenaj• Genellikle şu şekilde uygulanması önerilir:

– Su buharı inhalasyonu (20 dk)– Bronkodilatör uygulanması (10-20 dk önce)– Salgı birikimi daha çok gece olduğundan ilki sabah kahvaltıdan önce

yapılmalıdır. – Günde 3-4 kere her bir özel pozisyon 5 dk. dan başlayarak 15 dk’ya

uzatılmalıdır. – Yemeklerden en az 2 saat sonra uygulanmalıdır. – Her bir postural drenaj pozisyonu ideal olarak etkilenen kısım tamamen

temizlene ne kadar sürdürülür. Bu süre kişidem kişiye değişir. Genel olarak 10 dk kadardır.

• Öksürüğün postural drenajda bulunması şarttır. Postural drenaj sonrası kontrollü öksürük teknikleri kullanılarak bronşial sekresyonların temizlenmesi gerekir.

Yerçekimi yardımı il sekresyonların santral hava yollarına atılımı sağlanır.

Clapping

• Ritmik fleksiyon ekstansiyon yapan elbileği ile kubbeleşmiş el kullanılarak yapılır.

Shaking ve Vibrasyon

• Shaking; Ekspirasyon sırasında göğse doğru vücut ağırlığıyla shaking uygulanır.

• Ekspirasyon akışını artırır ve sekresyonların hareket etmesini sağlar.

• Vibrasyon; bir el diğer elin üstüne konur ve ekspirasyon boyunca göğüs kompresyonu uygulanır.

Pulmoner Rehabilitasyonun Komponentleri

• Hasta eğitimi ve sigara bıraktırma• Nutrisyonel değerlendirme ve destek• Psikososyal destek• Oksijen tedavisi• Mekanik ventilasyon• İş ve uğraşı tedavisi• Havayolu temizleme teknikleri• Kontrollü solunum teknikleri• Egzersiz eğitimi

Kontrollü solunum teknikleri• Pulmoner hastalıkların çoğunda nefes alma düzensiz,

yüzeyel ve hızlıdır. Bu ölü boşluk ventilasyonunu ve daralmış hava yollarından hava akımını arttırır.

• Kontrollü Solunum Tekniklerinin Amaçları: – Diafragmanın daha normal bir pozisyon ve fonksiyonda

olmasını sağlamak – Solunum işini; yani havanın akciğere alınması ve dışarı

çıkarılmasını kolaylaştırmak– Solunum işini ve yükünü azaltmak– Dispneyi azaltmak ve anksiyeteyi baskılamak.

Kontrollü Solunum Teknikleri• Büzülmüş Dudak Solunumu• Torakal Ekspansiyon Egzersizleri (lateral kostal

solunum)• Gevşeme egz. • Diafragmatik (abdominal) solunum• Dispne Azaltma Teknikleri

Kontrollü solunum teknikleri-1

• PURSED LİP: Büzülmüş dudak solunumu; havayollarının açık kalmasını amaçlayan bir kontrollü solunum tekniğidir.

• Pursed Lip Solunum Tekniği, nefes darlığını kontrol altına almada yardımcı olur.

Pursed Lip Solunumu• 1. Rahatlayın. Omuz, boyun ve göğüs kaslarınızı

rahatlatın.• 2. Yavaşça normal soluk alın. Nefesinizi burnunuzdan

alın ve bu sırada ağzınızı kapatın.• 3. Dudaklarınızı ıslık çalar gibi büzüştürün.• 4. Nefesinizi yavaşça verin. Ekspirasyonu

inspirasyondan 2 kat uzun yapmaya çalışın.• 5. Rahatlayın. • 6. Nefes darlığı hissi kaybolana kadar bu basamakları

takip edin. Eğer baş dönmesi varsa dinlenip, tekrar 1. basamaktan devam edin.

Kontrollü solunum teknikleri-2

• Torakal Ekspansiyon Egzersizleri: Göğüs duvarının uygun bölgelerine basınç uygulanması ile proprioseptif stimuluslardan yararlanarak bu bölgelerin daha iyi ekspanse olması düşüncesine dayanır.

• Bu egzersizler, alveollerde ‘birbirini etkileme’ sağlar.

• Postoperatif hastalarda yararlı ve etkindir.

Torakal Ekspansiyon Egzersizleri

• 1. Unilateral Bazal Ekspansiyon• 2. Bilateral Bazal Ekspansiyon• 3. Apikal Ekspansiyon• 4. Posterior Bazal Ekspansiyon

Kontrollü solunum teknikleri-3

• Gevşeme Egzersizleri: KOAH lı hastalarda dispne nedeniyle oluşan korku, anksiyete ve panikte azalmaya yol açar.

Kontrollü solunum teknikleri-4

• Diafragmatik Solunum: • Diyafragma solunumda kullandığımız temel kastır. • Eğer hava akciğerlerde kaldıysa bu ekstra hava ters

yönde diyafragmayı iter.• Diyfragmatik solunum yapılırsa, diyafragma

kuvvetlenir.• Daha güçlü bir diyafragma; oksijenden zengin

havanın akciğerlere girişine ve oksijenden fakir havanın akciğerlerden çıkışına yardımcı olur.

Diyafragmatik Solunum Nasıl Yapılır?

• 1. Bir elinizi karnınızın, bir elinizi de göğsünüzün üzerine koyun.

• 2. Burnunuzdan inspirasyon yapın. Bu sırada karnınız ve eliniz dışarı doğru hareket etsin. 3. göğsünüzün üzerindeki el hareket etmesin veya çok az hareket etsin.

• 3. Islık çalar gibi dudaklarınızı büzün. Yavaş yavaş elspirasyon yapın. Eliniz ve karnınız içeri doğru hareket etsin. Ekspirasyonun inspirasyondan 2 kat daha uzun olmasına dikkat edin.

• 4. Rahatlayın.

DİYAFRAGMATİK SOLUNUM

• Her gün aklınıza geldiğinde uygulayın.• Yatarken, otururken, yürürken ve sonraları alıştıkça

daha fazla yapın. • Bu solunum, yüzeysel soluk alıp vermenizi azaltacak,

kuvvetli öksürmenizi ve mukusun hareketlenmesini sağlayacak.

Kontrollü solunum teknikleri-7

• DİSPNE AZALTMA TEKNİKLERİ;• Dispnesi olan hastalar yüzeyel, kontrolsüz

inspirasyon yaparlar ve yardımcı solunum kaslarını daha fazla kullanırlar. Diyafragma hareketinin inhibisyonuna yol açarlar.

Dispne azaltma pozisyonları

• Yüksek yan yatış pozisyonu• Öne doğru uzanarak oturma• Oturma pozisyonu• Öne doğru ayakta durma pozisyonu• Ayakta durma pozisyonu

Pulmoner Rehabilitasyonun Komponentleri

• Hasta eğitimi ve sigara bıraktırma• Nutrisyonel değerlendirme ve destek• Psikososyal destek• Oksijen tedavisi• Mekanik ventilasyon• İş ve uğraşı tedavisi• Bronşial hijyen teknikleri• Kontrollü solunum teknikleri• Egzersiz eğitimi

Egzersiz eğitimi

• Normal insanlarda maksimum egzersiz toleransını kaslar ve kardiyovasküler fonksiyonlar ile kısıtlanmaktadır.

• Akc hastalığı olanlarda egzersiz toleransı; kardiyak veya periferik kas performansı limitlerine erişilmeden önce maksimum ventilasyon ve dispne ile kısıtlanır.

• Bu nedenle egzersiz eğitimi pulmoner rehabilitasyon komponentleri içinde önemli yer tutmalıdır.

Egzersiz çeşitleri• Aerobik egzersizler: Uzun süreli, orta yoğunlukta, büyük kas

gruplarının iş yaptığı egzersizlerdir. • Üst ekstremite ve omuz kuşağı egzersizleri: Ana solnum kası diafram

olmakla birlikte eksternal ve internal interkostal kaslar, skalen kaslar da aktif solunum kaslarıdır. Bunun yanında boyun, omuz, gövde üst kısmı da yardımcı solunum kasları olarak zorlu solunum durumlarında görev yaparlar. Böylece KOAH ta aktif olan bu kaslar güçlendirilmelidir.

• Solunum kasları egzersizleri: Solunum kaslarının kuvvet ve dayanıklılığını arttıran egzersizler dispneyi azaltır, egzersiz kapasitesini ve yaşam kalitesini arttırır. – İstemli isokapneik hiperpne: Günde 2 kez 10-15 dk süreyle mümkün

olabildiğince yüksek seviyede dakika ventilasyonu yapmaktır.– İnspiratuvar rezistif yüklenme: Hastadan gittikçe çapı daralan deliklerden

nefes alıp vermesi istenir. – İnspiratuvar eşik yüklenme: Sadece ağız basıncı belli bir değere ulaştıktan

sonra inspirasyona izin veren eşik yüklenme cihazı ile eğitim yapılır.

Pulmoner Rehabilitasyon• Minimum 3 ay, haftada 3 kez ve 2,5 saat sürelerde

uygulanmalıdır. • Bir örnek reçete:

– Nemlendirme, bronkodilatasyon – Postural drenaj ve kontrollü öksürük manevrası– Diafragmatik solunum ve büzülmüş dudak solunumu 20 dk– Ağırlıklı üst ekst egz. 30 dk– Aerobik egz (koşu bandı, bisiklet) 30 dk

165

SOLUNUM YOLLARI HASTALIKLARI

166

Tanımlar • ÖPNE (EUPNE)

normal solunum

• TAŞİPNE artmış solunum dakika sayısı

• BRADİPNE azalmış solunum dakika sayısı

• APNEsolunumun durması

• HİPERPNEsolunum derinliğinin artması

• HİPOPNE yüzeyel solunum

• HİPERVENTİLASYONhem hız, hem de derinlikte artma

• DİSPNEsıkıntılı solunum

167

• Kısa süreli ( <15 gün) solunum yolu infeksiyonunu tanımlamaktadır.

Akut Bronşit 

168

Akut Bronşit

• Viruslar (genellikle etkenler viruslardır)

• Bakteriler (Seyrek olarak görülen etkenler)

169

Akut Bronşitte Klinik 

– Öksürük– Ateş (hafif ya da orta derecede) – Göğüs duvarında rahatsızlık hissi – Fizik muayenede ronküs, ekspretuvar

wheezing – Bazen inspiratuvar stridor

170

Tanı  

• Öykü • Fizik muayenede (genellikle normal) • Balgam incelemesi  

 

171

Akut Bronşitin Tedavisi 

• Semptomatik tedavi • Altta kardiopulmoner hastalık gibi ciddi

hastalığı olan şiddetli bronşitli hastalarda – Oksijen ya da ventilasyon desteği

gereklidir • Ateş düşürücü• Bronşlarda spazm bulgusu varsa inhaler

bronkodilatörler verilebilir • Antibiyotik tedavisi genellikle gerekmez  

  

172

Antibiyotik tedavisi ne zaman düşünülmelidir? 

• Belirtilerin 10 günden fazla sürmesi • Balgam pürülan ise • Eşlik eden hastalığı varsa

– Kalp yetmezliği, diabet vs • Ateş varsa

 

173

PNÖMONİ

174

Pnömoni• Akciğer dokusunun enfeksiyonu pnömoni

olarak isimlendirilir.• Akciğer dokusu çeşitli etkenlerle

enfekte olabilir.

175

Pnömoniler 

• Toplum Kökenli Pnömoniler • Hastane kökenli pnömoniler Erken başlangıçlı

– Yatışın ilk 4 gününde Geç başlangıçlı

• Yatışın ilk 4 gününden sonra • Bağışıklık sistemi zayıflamış olan hastada

pnömoni

176

ABD’de altıncı en sık ölüm nedenidir ABD’de yılda 3-4 milyon olguda pnömoni gelişmekte ( her 1000 kişiden 10-12’sinde

pnömoni görülmekte) Atak oranı çocuklar, yaşlılar ve bakım evlerinde

kalanlarda yüksektir Ölüm oranı %21.9

177

Pnömoninin Belirtileri 

• Ateş (genel olarak devamlı, üşüme ve titreme ile birliktedir)

• Öksürük• Prodüktif

Mukoid veya mukopürülanPürülan balgam

• Non-prodüktif• Yan ağrısı• Nefes darlığı• Bazen karın ağrısı

178

Pnömoninin Fizik Muayene Bulguları 

• Ateş• Ağız kenarında herpetik döküntüler (öz.

Pnömokok )• Pnömoninin olduğu taraf solunuma daha az katılır• Enfeksiyonun olduğu alanda solunum sesleri

azalır• Dinleme bulguları

 

179

Pnömoninin Laboratuvar Bulguları 

• Beyaz küre ( Bakteriyel olanlarda artmış ve sola kayma varken, viral va atipik olanlarda genellikle normaldir) 

• Sedimentasyon hızı artmıştır • CRP artar • Balgamın direkt mikroskopik

incelenmesi • Balgamın kültürü

180

Pnömoninin Radyoloji Bulguları

Bronkovasküler görünümlerde artma

181

Tüberküloz• Etken Mikobakterium tüberkülozis’dir. • En sık akciğerde olmak üzere pek çok

organda yerleşebilir. • Genellikle hava yoluyla bulaşır. • Anneden kan yolu ile fetüse geçiş

olabilir.

182

Bağışıklığın azaldığı durumlar: – Yaşlılık,– Açlık– Kronik hastalıklar– Alkolizm, – Karsinom– Gebelik– Bağışıklık sistemi hastalıkları,– Uzun süreli kortizon tedavisi,

183

184

ASTIM• Kronik hava yolu inflamasyonu ile oluşan bronş aşırı

duyarlılığı ve – nöbetler şeklinde öksürük, – Solunum sıkıntısı, – hırıltılı solunum, – göğüste sıkışma

• yakınmalarının bir veya birkaçı ile seyreden,

Değişken, genellikle geri dönüşlü hava yolunda tıkanıklık olmasıdır.

185

ASTIM - RİSK FAKTÖRLERİ

Kişisel Faktörler:• Genetik• Atopi• Bronş aşırı duyarlılığı

Kişisel Faktörler:• Genetik• Atopi• Bronş aşırı duyarlılığı

Çevresel Etkenler:AllerjenlerSolunum sistemi enfeksiyonlarıSigaraHava kirliliğiMeslekSosyoekonomik düzeyAile büyüklüğüDiyetObezite

Çevresel Etkenler:AllerjenlerSolunum sistemi enfeksiyonlarıSigaraHava kirliliğiMeslekSosyoekonomik düzeyAile büyüklüğüDiyetObezite

ASTIMASTIM

Tetikleyiciler:

Allerjenler, Solunum yolu inf., Egzersiz, Hava kirliliği, Besinsel katkı mad., İlaçlar

186

Astım - Sıklık

Yeni Zelanda, Pasifik adaları;>%20Yeni Zelanda, Pasifik adaları;>%20Güney Asya, Kuzey Amerika Kızılderilileri, Eskimolar; <%1

Güney Asya, Kuzey Amerika Kızılderilileri, Eskimolar; <%1Avrupa; %5-10Avrupa; %5-10

Türkiye; Çocuk:%5-10 / Erişkin: %2-5Türkiye; Çocuk:%5-10 / Erişkin: %2-5

187

Astım

İnflamasyon

çevresel risk faktörleri (nedenler)

havayoluAşırı duyarlılığı

BELİRTİLERİN OLUŞUMU

havayolu obstrüksiyonu

tetikleyiciler

188

Allerjenler

– ev tozu akarları

– ev hayvanları

– hamam böcekleri

– küf mantarları

– polenler

189

Meslekler

190

Dış Ortam Hava Kirliliği

191

ASTIM - TANI

• Tıbbi öykü

• Fizik Muayene

• Solunum Fonksiyon Testleri

192

ASTIM TANI: Anamnez• Astım belirtileri

– Nefes darlığı– Öksürük– Hırıltılı solunum– Göğüste sıkışma, baskı hissi

193

ASTIMSemptomların Özellikleri

– Tekrarlayıcı karakterde; nöbetler halinde– Daha çok gece ve/veya sabaha karşı– Kendiliğinden veya ilaçlarla hafifler veya

kaybolur– Yakınmaların olmadığı dönemler vardır,

mevsimsel değişkenlik gösterebilir.– Bazı faktörlerle (allerjen, irritan, egzersiz,

viral inf., stres vs.) uyarılır

194

ASTIMFizik Muayene

• Hastalığın ve atağın ağırlık derecesine göre değişir.

Dinlemekle – normal akciğer sesi olabileceği gibi, – ronküs olabilir.

195

ASTIMTANI: Solunum Fonksiyon Testleri

Hava yolu obstrüksiyonu ve reverzibilitesi

(FEV1, PEF)

196

ASTIMTEDAVİNİN AMAÇLARI

1) Kronik semptomları önlemek2) ‘Normal’ akciğer fonksiyonları sağlamak3) Normal günlük yaşantıyı sağlamak4) Astım ataklarını önlemek5) İlaç yan etkilerinden kaçınmak

197

Kronik Bronşit

• birbirini izleyen en az iki yıl boyunca her yıl en az üç ay devam eden

öksürük ve balgam çıkarmadır.

Hava yollarında tıkanma ile karakterize bir hastalıktır.

Obstrüksiyon geri dönüşümsüz ve ilerleyicidir.

OBSTRÜKSİYONUN en önemli NEDENİ:

-Zararlı gaz ve partiküller.(sigara)

Epidemiyoloji

• Dünyada önde gelen morbidite ve mortalite nedenlerindendir.

• Sigara => KOAH• Her yıl 2.75milyon kişi ölmektedir. (WHO)• Tüm dünyada AIDS’le birlikte 4. ölüm nedeni.• Ülkemizde 3milyon KOAH’lı bulunmaktadır => 15bin ölüm(yılda).

Risk Faktörleri

Kişisel • Genetik• Bronş aşırı duyarlılığı• Akciğer gelişimindeki

sorunlar

ÇevreselÇevresel

•Sigara Sigara (en önemlisi)(en önemlisi)

•Toz veya zararlı gazToz veya zararlı gaz

•Hava kirliliğiHava kirliliği

•EnfeksiyonlarEnfeksiyonlar

•Sosyoekonomik düzeySosyoekonomik düzey

Etyopatogenez

• İnflamasyon• Proteinaz/antiproteinaz dengesizliği• Oksidatif stres• Antikorlarda artış• İnflamatuar hücrelerden mediatörler salınır.

Patoloji

• Nedeni: İnflamasyon -> sigara• Nerede? -santral ve periferik hava yollarında -akciğer parankiminde -akciğer damarlarında

Santral hava yollarında inflamasyonun sebebi:

• Goblet hücrelerinde artış• Silier fonksiyonların kaybı• Squamoz hücrelerde artış• Submukozal mukus salgılayan bezlerde genişleme• Bronş düz kaslarında ve bağ dokusunda artış• Kıkırdak dokusunda dejenerasyon• Mukus hiper sekresyonu

**Periferik hava yollarındaki obstrüksiyonun nedenleri?

• İnflamasyona bağlı hava yolu duvarında oluşan kollojen miktarında artış

• Nedbe dokusu oluşumu • Mukus hipersekresyonu • Mukozal ödemde artış

• Akciğer parankiminde: sentrilobuler amfizem panlobuler amfizem

• Pulmoner damarlarda: damar duvarı kalınlaşması görülür

Fizyopatoloji

Patolojik değişiklikler sonucunda;• Mukus salgısında artış• Hava akımı obstrüksiyonu• Siliya fonksiyonlarında bozulma• Akciğer havalanmasında artış• Gaz değişiminde bozulma• Cor pulmonale• Sistemik etkiler görülür.

Klinik Özellikler

• Öksürük• Balgam• Dispne (nefes darlığı)

• Sigara -> Klinik belirtilerin ortaya çıkmasında en önemli nedendir.

Ortalama 20 yıl süreyle günde 1 paket sigara içen bir kişide genellikle 40-50 yaş civarında öksürük ve balgam yakınması ortaya çıkar.

Belirtiler

• Öksürük ve nefes darlığında artış• Pürülan balgam• Hırıltılı solunum• Yüksek ateş

(Akut alevlenme için tipiktir.)

İleri evrelerde görülen belirtiler:

• Kilo kaybı• Halsizlik• Sabah artan baş ağrıları (hiperkapni

belirtisidir.) • Akut Alevlenmeler solunum yetmezliğine

neden olur. -> Siyanoz

Fizik Muayene

• Hafif ve orta derece hasta: normal• İleri evrelerdeki hastalarda: dudakların ıslık çalar

gibi büzülmesi (pursed lip breathing)• Akciğerlerin genişlemesi(hyperflation)• Fıçı göğüs

Fizik Muayene (devam)

• Flapping tremor (asteriksis)• Troid kıkırdağı ile sternum arası mesafenin kıalması

(tracheal tug)

Oskültasyon’da

• Ekspirasyon uzar.• Solunum sesleri azalır.• Kalp sesleri derinden gelir.

*Ekspirasyonun 6sn’den fazla olması ciddi hava yolu obstrüksiyonu olduğunu düşündürmelidir.

*Obtrüksiyon nedeniyle ronküsler duyulur.

KOAH’ta klinik olarak 2 ayrı tablo gözlenir:

AMFİZEM (tipA veya Pink Puffer):

Terminal bronşiol distalindeki hava yollarının belirgin fibrozis olmadan duvar harabiyetiyle birlikte olan anormal ve kalıcı genişlemesidir.

Amfizemli hastaların belirgin özellikleri:

• İnce yapılı• Belirgin hipoksi ve hiperkapni bulunmaz.• Siyonoz terminal dönem dışında saptanmaz.

KRONİK BRONŞİT (tip B veya blue bloater) Solunum yollarında oluşan iltihap; hücre

infiltirasyonu, ödem obstrüksiyona ve hava akımının güçlüğüne sebep olur.

Bronşitli hastaların belirgin özellikleri:• Şişman görünümlü• Ağır hipoksemi nedeniyle siyonoz belirgindir• CO2 düzeyi yüksek• Ödem ön plandadır. (sbp:sağ kalp ytmzlği)

Tanı Yöntemleri

• Öykü• Akciğer grafisi• Yüksek çözünürlüklü bilgisayarlı akciğer

tomogrofisi• Solunum fonksiyon testleri• Arter kan gazları analizi• Bronkodilatasyon testi

Solunum Fonksiyon Testleri:

• Zorunlu vital kapasite (FVC), 1.sn’deki zorunlu ekspiratuar volum (FEV1) ve FEV1/FVC oranı spirometre ile ölçülebilir.

• KOAH’lı hastalarda hava akımı kısıtlanmasına bağlı olarak bu oranlar düşer.

Tedavi

Amaç: -Öksürük ve balgamın kontrolü -Hava yolu obstrüksiyonu tedavisi -Enfeksiyon tedavisi -Egzersiz toleransını artırma -Komplikasyonların tedavisi (hipoksemi, …) -Psikososyal destek

Yöntemler:

• Çevresel ve mesleksel risk faktörlerinden kaçınma.

• Sigara bıraktırma: FEV1’deki hızlı düşüşü önler.

• Aşılar: Grip aşısı• Farmakolojik Tedavi: Semptomların ve akut

alevlenmelerin önlenmesi ve kontrolünü amaçlar.

Farmakolojik tedavi:

Bronkodilatör ilaçlar: * Beta2 Agonistleri - Salbutamol, Terbutaline (kısa etkili) - Salmeterol, Formoterol (uzun etkili) * Antikolinerjikler * Metilksantin türevleri

Farmakolojik tedavi:

Steroid tedavisi * Oral ve inhalasyon yoluyla kullanılır.Mukolitik ilaçlarAntioksidan ilaçlarAntibiotikler

Cerrahi Tedavi1. Akciğer Transplantasyonu2. Akciğer hacmini azaltan cerrahi (Lung Volum

Reduction Surgery)

Oksijen Tedavisi1. PaO2<55mmHg olan ve sağ kalp yetmezliği

veya polisitemi bulunan,2. PaO2<60mmHg olan ağır KOAH’lı hastalara

uygulanır.

Tıbbi Tedavi ile Düzelmeyen Sorunlar:

• Egzersiz kapasitesinin azalması• Sosyal izolasyon • Ruhsal bozukluk (depresyon)• Kaslarda atrofi• Kilo kaybı

Rehabilitasyon Programı

• Amacı: - Semptomları düzeltmek. - Yaşam kalitesini iyileştirmek. - Egzersiz kapasitesini artırmak. - Psikososyal destek vermek.

• Egzersiz eğitimi reh. programında önemli yer tutar.

KOAH’lı Hastalarda Beslenme:

KOAH sonucu aşırı zayıflayan kişilerde uzman gözetiminde özel beslenme rejimlerinin uygulanması gerekir.

235

KOAH(kronik obstrüktif akciğer hastalığı)

• Hava akımının – “giderek şiddetlenen” – “tam reversibl olmayan”

kısıtlanmasıdır

• Hava yolu obstrüksiyonu; – zararlı partiküller ve gazlara karşı

gelişmiş – anormal inflamatuar yanıta bağlıdır.

236

KOAH • Gelişmiş ülkelerde

%3 - 17• Gelişmekte olan ülkelerde

%13 - 27

237

KOAH’a Bağlı Ölümler Her Geçen Gün Artmaktadır

1990 20201. İskemik Kalp Hastalığı2. Serebrovasküler Hastalık3. Alt Solunum Yolu Enf. 4. İshal5. Perinatal Hastalıklar6. KOAH 7. Tüberküloz8. Kızamık 9. Trafik Kazası 10. Akciğer Kanseri

238

Sigara, İç Ortam Hava Kirliliği

• Sigara, özellikle çocukluk çağında maruziyet ile astıma yatkınlık oluşturan bir etkendir. Aktif ve pasif içiciliği kesinlikle önlenmelidir

• Soba, fırın yakıtları, kızarmış yağlar, oda spreyleri, boya ve ciladan kaynaklanan gazlar

• İç ortamda irritan maddelerle (çamaşır suyu, tuz ruhu) temizlik

239

KOAH için risk faktörleri• Sigara• Mesleki maruziyet * Maden ve metal işçiliği, ulaşım

sektörü, odun ve kağıt imalatı, çimento, tahıl, tekstil işçiliği

*Kadmiyum (amfizem)• Kişiye ait faktörler *Alfa-1 AT eksikliği

240

Sigara• KOAH gelişiminde en önemli risk

faktörü• KOAH gelişme riskinin %80-90’ından

sorumlu. • ABD’de KOAH mortalitesinin;

erkeklerde %85’inden, kadınlarda ise %70’inden sorumlu

• İçenlerin yaklaşık %15-20’sinde KOAH gelişmekte.

241

İnflamasyon

Küçük hava yolu

hastalığı

Akciğer parankim hasarı

Hava akımı kısıtlaması

242

ASTIM(Duyarlaştırıcı etkenler)

KOAH(Zararlı inhale etkenler)

Hava yolu inflamasyonu

Hava yolu inflamasyonu

Tam olarak HAVA AKIMI Tam olarakgeri dönüşümlü OBSTRÜKSİYONU geri dönüşümsüz

243

KOAH Yakınmalar

•Kronik öksürük

aralıklı ya da sürekli

•Solunum sıkıntısı

•Kronik balgam

244

KOAH Tanısı

1. SemptomlarÖksürük

Balgam

Dispne

2. Risk faktörleri ile karşılaşma öyküsü

Tütün dumanı

Mesleki toz ve kimy.

Evde ısınma/pişirme dumanı

3. Solunum Fonksiyon Testi

Hava akımı obstrüksiyonu

Reversibilite testi

245

• KOAH* Orta yaşlarda başlar* İlerleyici* Uzun süreli sigara öyküsü* Egzersiz sırasında dispne* İrreversibl hava yolu

obstr.

• ASTIM* Genç yaşta başlar* Semptomlar günden güne

değişken* Semptomlar gece veya

sabaha karşı belirgin* Allerji, rinit, egzema

olabilir* Aile öyküsü* Reversibl hava yolu obstr.

246

• Hastalığın ilerlemesini engellemek

• Semptomları gidermek

• Egzersiz toleransını arttırmak

• Sağlık durumunu düzeltmek

• Komplikasyonları engellemek ve tedavi etmek

• Atakları engellemek ve tedavi etmek

• Mortaliteyi azaltmak

KOAH tedavi hedefleri

247

• Sigaranın bıraktırılması

• Hasta eğitimi

• Medikal tedavi – stabil dönem

– akut atak

KOAH – Tedavinin ana hatları

248

RİSK FAKTÖRLERİNİN AZALTILMASI

• Tütün dumanı, mesleki toz ve kimyasallar ile iç / dış ortam hava kirliliğine maruziyetin azaltılması

• Sigaranın bırakılması, KOAH gelişme riskini azaltan ve ilerlemesini durduran tek ve en önemli girişimdir

249

Tütün Bağımlılığı Kronik bir Hastalıktır...!

• Tütün bağımlılığı; opiatlar, amfetamin ve kokain’in yaptığı gibi gerçek bir bağımlılıktır

250

KOAH’da Koruyucu Aşılar

• İnfluenza aşısı• Pnömokok aşısı

251

• Sigara içmeyen sağlıklı kişilerde FEV1 değeri, yaklaşık 35 yaşından sonra her yıl 25-30 ml kadar azalır.

• Bu azalma sigaranın zararlı etkilerine duyarlı kişilerde günlük sigara tüketimine paralel olarak daha hızlı olup, yılda 150 ml’ ye kadar ulaşabilmektedir.

252

• Ailede KOAH öyküsü, çocuklukta geçirilen solunum sistemi infeksiyonları, pasif sigara içiciliği ve bronş hiperreaktivitesi bireysel duyarlılığa yol açabilir.

• Sigaranın bırakılması FEV1’deki azalma hızını yavaşlatır ve hiç sigara içmemiş aynı yaştaki kişilerdeki değerlere ulaşır.

• Bu nedenle sigaranın bırakılması hangi yaşta olursa olsun, prognozu olumlu yönde etkilemektedir.

253

BİR

GÜN

HERKES

KOAH’LI

OLACAK

254

AKCİĞER KANSERİ

• Akciğer kanseri normal Akciğer dokusundan olan hücrelerin ihtiyaç ve kontrol dışı çoğalarak akciğer içinde bir kitle (Tümör) oluşturmasıdır.

255

• Tüm kanser türleri arasında En ölümcül kanser türü olan akciğer kanseri, dünyada her yıl yaklaşık olarak üç milyon insan yaşamını yitirmesine neden olmaktadır.

256

Akciğer kanseri Hücrelerin görüntüsüne göre iki ana guruba

ayrılır.

1-Küçük hücreli (Yulaf hücreli)Akciğer kanseri. Daha az görünen bu kanser türü hızlı seyreder.Tanı konulduğunda genellikle organlara yayılmıştır.

2-Küçük hücreli dışı Akciğer kanseri. Tüm Akciğer kanserlerinin %80 kapsar.

257

BELİRTİLERİ• Genel belirtiler:• Öksürüğün yoğun ve inatçı olması • İnatçı göğüs, omuz ve sırt ağrısı • Balgamın miktar olarak artışı ve renginin

değişmesi • Balgamda kan bulunması • İnatçı ses kısıklığı • Sigara İçmeyenler ve içenlerde iki hafta

dan daha uzun süre öksürük • Tekrarlayan Pnömoni ve bronşit atakları

258

Diğer belirtiler • Halsizlik • İştah kaybı • Baş ağrısı kemik ağrısı • Kazaya bağlı olmayan kemik kırıkları. • Açıklanamayan kilo kaybı

259

NEDENLERİ Akciğer kanserinin oluşumunda en çok

aşağıdaki faktörlerin etkili olduğuna inanılmaktadır.

• Sigara-% 90'dan daha fazla• Hava kirliliği• Ağır metaller • Genetik yatkınlık

260

Akciğer kanserinin tanısı

• Kan testleri.

• Balgam örneği.

• Akciğer filmi

• Mediastinoskopi ile konulur.

261

Akciğer kanserinin üç temel tedavi şekli bulunmaktadır

• Cerrahi: Erken evrede hastalıksız yaşam sağlayabilen tedavi şekli.

• Radyoterapi:Bazen cerrahi öncesinde de kullanılabilen ve özel X ışınları ile tümör hücrelerinin yok edilmesi.

• Kemoterapi: Kanser hücrelerini öldüren ilaçların kullanılması ile yapılan tedavi türüdür.Tedavi biçimi tümör tipine ve genel sağlık durumuna göre değişebilmekte olup, zaman zaman üç tekniğin beraber kullanıldığı dönemler de olabilir.

*HACER YILMAZ

TANIM:

*Bronşların anormal, iyileşmeyen, kronik dilatasyonudur.

• Pürülan balgam• Kronik öksürük

ile karakterizedir.

Patogenez:

• Hava yollarında bir dizi hasar• Herediter veya konjenital faktörler zemin

hazırlar

Akciğer tüberkülozAstım, SinüzitBağışıklık sistemi bozukluğuArtmış immün yanıtMukus akışında bozukluk

Patogenez:

Toksik hasarFibrozisNöropati, MyopatiPrimer silier diskineziKartagener sendromuSarı tırnak sendromuYoung sendromu

Fokal bronşektazide sorumlu mekanizmalar:

• Lümenin yabancı cisimle bronkolit veya bening tümörle tıkanması

• Bir lenf nodunun bronşa dıştan basısı• Hava yollarının yer değiştirmesi, bükülmesi

(lobar rezeksiyon sonrası)

**Yaygın bronşektazi her iki akciğerde ve sıklıkla sinüzit, astım ile birlikte gelişir.

• Bronş duvarlarında ülserasyon ve abseler harabiyete yol açar.

• Mukus salgısı artar.• Bronşiollerde fibrozis görülür.• Enfeksiyon bakteri kaynaklıdır.• Savunma mekanizmaları bozulur.• Bakteri çoğalır, İmmun yanıt artar, Alevlenme

gelişir.• Kalıcı enfeksiyon ve kronik inflamasyon gözlenir.

Patofizyoloji

Klinik Bulgular

• Başlıca semptomlar: kronik öksürük ve balgam çıkarma.

• Kronik rinosinuzit, Astım• Göğüs ağrısı, Yorgunluk• Hırıltı, Hışıltı ve Dispne

• Vakaların %50’sinde hemoptizi vardır.

• Kuru Bronşektazi: Hemoptizinin sık görüldüğü, öksürük ve balgamın görülmediği bronşektazi.

Tanısal İşlemler

• Akciğer grafisi• Yüksek çözünürlüklü bilgisayarlı tomografi

(HRCT) *gold standart*• Balgam kültürleri• İmmunoglobulin G tiplendirmesi

3 tip bronşektazi tanımlanmıştır:

• Silendrik Bronşektazi: Bronşlarda genişleme ve mukoz tıkaçlarla ani, daire şeklinde bir sonlanma var.

• Variköz Bronşektazi: Bronşlar variköz venlere benzer.

• Saküler (kistik) Bronşektazi: Azalmış bronş dallanmaları görülür.

Ayırıcı Tanı

• Astım, kronik bronşit ve amfizemle karıştırılır.• Tanımlanan en sık neden kistik fibrozis’dir.• Olguların %50’sinde spesifik bir etyoloji

yoktur.• Tıbbi öykü ve fizik muayene

KOMPLİKASYONLAR

• Amfizem• Akciğer absesi• Sinüzit• Pnömotoraks• İştah azalması• Akut pulmoner alevlenme

•Akciğer konjesyonuAkciğer konjesyonu•Göğüs ağrısıGöğüs ağrısı•Kronik bronşitKronik bronşit

•Kilo kaybıKilo kaybı

Tedavi

• Postüral drenaj• Antibiyotik tedavisi: Oral antibiyotik -> İntravenöz antibiyotik ->

Profilaktik antibiyotik• Cerrahi tedavi• Akciğer transplantasyonu

*HATİCE SEÇKİN

*RABİA VAROL

Kistik Fibrozis Nedir?

• Kalıtımsal bozukluktur.• CFTR denilen tek bir

gendeki mutasyonlar neden olur.

• Otozomal resesif geçişlidir.

Patogenez

• Kalın, yapışkan mukus gelişimi hava yolu üzerinde aşırı tuz ve su absorbsiyonuna neden olur.

• Pseudomonas Aeruginosa mukus tıkaçlarını kolonize eder.

Patogenez

• Duktal sıvının kuruması -> pankreas kanal obstrüksiyonu

• Pankreatik asinüslerin progresif parçalanma ve atrofisiyle pankreas fibrotik hale gelir.

• Yoğun intestinal içeriği olan feçes ve mukus tıkanmaya yol açar.

Hastalar hangi bulgularla gelir?

• En sık => Öksürük• Nefes darlığı• Kilo alamama,büyüyememe• Egzersiz yapamama• Genel şikayetler => Hazım bozukluğu, kilo

alamama, karın şişliği

Semptom ve Bulgular

Sinopulmoner Hastalık

• Akut alevlenmeler sırasında;pürülan balgam ve prodüktif öksürük+hemoptizi

• Semptomlar;havayolu lümeninin progresif yetmezliği ile ilişkili

Pankreas Hastalığı

• Feçeste artmış yağ atılımı• A,D,E,K vitaminlerinin malabsorbsiyonu• CF ile ilişkili DM gelişimi

Hepatobiliyer Hastalık

• 15 yaş üstü 233 erişkinde yapılan çalışmada

%24 hepatomegaliPersistan olarak anormal karaciğer kan testleri

Gastrointestinal Hastalık

• Yenidoğanda =>mekonyum ileusu• Erişkinde=>DIOS gelişir

Kemik ve Eklem Hastalığı• Metabolik kemik hastalığı riski yükselmiştir.• Osteoporoz prevelansı erişkin;%38-77 çocuk;%19-67

Hipertrofik pulmoner osteoartropati;ÇomaklaşmaDiz,el veya ayak bileğinde şişlikKronik simetrik kemik ağrısı

Üreme Sistemi ile ilgili Hastalık

• Erkek;vas deferens tutulur => infertilite• Kadın; üreme sistemi anatomisi normal erken doğum riski artmış

• Yardımcı solunum kasları belirgin olarak solunuma katılır

• Solunum için harcanan enerji oldukça artmıştır

Özel Testler

• Solunum fonksiyon testleri• Pankreas enzimleri ve anyon sekresyonunun

ölçülmesi• Solunum sistemi mikrobiyolojisi

değerlendirmesi• Postpubertal erkeklerde infertilite

değerlendirmesi• Terde klor ölçümü

Komplikasyonlar

• Pulmoner alevlenmeler• Solunum hızı • FEV1 (Zorlu Ekspiratuar Volüm)• SaO2

• Akciğerlerin üst loblarında ronküsler.

Solunum Yetmezliği önemli bir

komplikasyondur!

Tedavi

• Amaç:Başka hastalık enfeksiyonlarının etkisini minimale

indirmek.Sekresyonları temizlemek.Akciğerlerin obstrüksiyonunu azaltmak ve

minimale indirmek.

Tedavi

• Antibiyotikler

• Hava yolu temizlenmesi

• Nutrisyonel destekten oluşmaktadır.

**Tedavi süresi ve sıklığı kişiye özel olmalıdır.

1.Kronik Supresif Antibiyotik Tedavisi

• İnflamasyon ve balgam üretimini azaltır.

• Hastanede kalış süresi azalır.

• Pulmoner fonksiyonlarda iyileşme sağlar.

2.Hava yollarını temizleme• Pediatrik hastalarda;

PerküsyonPostural drenaj

• Erişkin hastalarda;Aktif solunum egzersizleri döngüsü Zorlu ekspiratuvar tedaviPozitif ekspiratuvar basınç (PEP) tedavisiOtojenik drenaj tedavisiYüksek frekanslı göğüs duvarı osilasyon tedavisi (Vest) Flutter cihazı İntrapulmoner perküsyon cihazı

3.Oksijen Tedavisi

• Hipoksemik hastalarda;

- Egzersiz toleransını artırır.

- Sağ kalımı artırır.

Ek O2 Verme Kriterleri

• Oda havasında gündüz alınan kan gazı analizinde PaO2<55mmHg

• Ayaklarda ödem• Polisitemi• Sağ kalp yetmezliği olanlarda PaO2<59mmHg

olması

Ek Oksijen gereksinimini belirlemek için:

Rutin olarak istirahatte, egzersiz sırasında ve/veya uykuda oksijen

saturasyonu ölçülmelidir.

Pulmoner Alevlenmeler

• Kontrolü antibiyotik tedavisine dayanmaktadır.

• Balgam klirensi• Bronkodilatörler• Nutrisyonel destek

alevlenme döneminde

yoğunlaştırılmalı.

Akciğer Transplantasyonu

• 10 yılı aşkın süredir var.• Verici organ sayısı oldukça azdır.• En iyi sonuçların elde edilebileceği hastalar

seçilmeli.

• Soluk alma normal kişilerde bilinçli çaba veya rahatsızlık olmaksızın olan otomatik bir fonksiyondur.

• Dispne subjektif olarak nefes alamama duyusunun hem algılanması hem de o duyuya ait bir reaksiyondur.

Akciğer, solunum kasları ve kimyasal reseptörlerden kalkan sensoriyal input santral sinir sistemine ulaşır. Bu şekilde daha yüksek beyin merkezlerinde bilinçli dispne duyusu oluşur.

Kardiyopulmoner sistemi etkileyen hastalıkların başlıca semptomu dispnedir.

• Her ne kadar dispne kelime olarak ağrıyı çağrıştırmasa da hissedilen ve hissedilene tepki bakımından ağrıya benzer. Hastalar nefes alıp verme ile ilişkili olarak çok sayıda rahatsızlık verici hisler duyarlar ve bunları ‘yeterli nefes alamama’, ‘derin nefes almakta güçlük çekme’, ‘göğsünde baskı,sıkışma,yorgunluk hissi’ ve ‘boğulma hissi’ gibi deyimlerle anlatırlar.

• Anlatılanların gerçekte dispneyi yansıtıp yansıtmadığından emin olmak için hastanın hikayesi titizlikle gözden geçirilmelidir.

• Dispnenin hangi durumlarda ortaya çıktığı ve beraberinde başka bir semptom olup olmadığı mutlaka sorgulanmalıdır.

• Nefes alıp vermenin arttığı,ancak gerçekte dispne olmayan bazı durumlar da vardır.Metabolik asidozdaki hiperventilasyon buna örnek olarak verilebilir.

DİSPNENİN SINIFLANDIRILMASI

• Dispnenin şiddetini sınıflandırırken hastanın genel fiziksel durumunu,işini ve günlük aktivitelerini iyice bilmemiz gereklidir.

• Örneğin;bir koşucuda 2 mil mesafede oluşan nefes darlığı,sedanter yaşam süren birisinde aynı mesafenin kısa bir bölümünde aynı şiddette oluşan nefes darlığına göre daha önemli bir rahatsızlığı gösterir.

• Dispnenin sınıflandırılması nefes darlığı hissini oluşturan fiziksel egzersizin derecesine göre yapılır.

• Dispnenin bazı şekilleri fiziksel egzersizle doğrudan ilişkili değildir.İstirahatte,beklenmedik bir zamanda dispne atakları görülebilir. Bunların çoğunluğu emboli,nefesin tutulmasına bağlı hiperkapni veya anksiyete sonucu oluşur.

DİSPNENİN ÇEŞİTLERİ

Gece oluşan paroksismal dispne

• Atakları sol ventrikül yetersizliğinin önemli bulgularındandır.

• Yatınca ortaya çıkan dispnedir.

Ortopne • Konjestif kalp

yetersizliğinin karakteristik bulgusu olarak görülse de astım ve kronik obstrüktif akciğer hastalığı gibi durumlarda,seyrek olarak da bilateral diafragma paralizilerinde de görülebilir.

Trepopne

• Çoğunlukla kalp hastalarında yalnız bir yana yatarken oluşan,sık görülmeyen bir dispne şeklidir.

Platipne

• Dikey pozisyonda oluşan dispnedir ve ventilasyon-perfüzyon ilişkisindeki pozisyonel değişmelere bağlı geliştiği düşünülmektedir.

DİSPNENİN MEKANİZMASI

• Dispneyi oluşturan çeşitli klinik durumlarda birçok değişik mekanizmalar değişik derecelerde rol alırlar.Bazı durumlarda,dispne üst solunum yolu reseptörlerinin uyarılması ile uyarılırken;diğerlerinde akciğerler,hava yolları,solunum kasları,göğüs duvarı veya bunların kombinasyonlarındaki reseptörlerden köken alır.Hepsinde dispne,beyin sapındaki solunum merkezlerinin anormal veya aşırı derece irritasyonu ile karakterizedir

DİSPNEDETANI

Dispneler, • Obstrüktif solunum yetmezliği,• Restriktif solunum yetmezliği,• Bronşial astma,• Kardiyak respiratuar yetersizlik,• Ekstratorasik solunum yetersizliği veya • Psikojenik solunum yetersizliği şeklinde

karşımıza çıkmaktadır

Obstrüktif solunum yetmezliği

• İnspiratuar stridor. • Suprasternal çentikte ve supraklavikular +

interkostal bölgelerde inspirasyon esnasında çekilmeler

• Solunum hızında azalma

Resriktif solunum yetmezliği (Örneğin pnömoni, pnömotoraks ve plevritis)

• Yüzeysel ve sığ solunum, kısıtlanmış vital kapasite

• Hem inspirium hemde ekspirium süresinde kısalma

• Hastalar düz yatmayı tercih ederler.

Bronşial Astma

• Solunum hızında azalma, wheezing tipi ses ortaya çıkar

• Ekspiriumda belirgin uzama • Proksismal ataklarda solunumda kısalma

Kardiyak Respiratuar Yetersizlik

• Solunum hızında artış • Hasta dik olarak oturmak ister. • Geceleri ortaya çıkan solunum yetmezliği

atakları (kardiak astma)

Ekstratorasik Solunum Yetersizliği

(Santral solunum paralizisi,diabet,üremik koma)

• Düzensiz ve periyodik respirasyon• Dilin arkaya doğru düşmesi halinde tabloya

stridor eklenebilir.

Psikojenik Solunum Yetersizliği

• Solunum hızı artmıştır.• Hiperventilasyon sendromu vardır• Stridor yoktur.

TEŞEKKÜRLER….

Tanım

• Akciğerlerin kronik inflamatuar bir hastalığıdır.• Bir sendromdur.• Dünyada 100 milyon astım hastası vardır.• Yüksek sosyoekonomik yük.

Nedenleri

• Solunum yolu enfeksiyonları• Allerjenler• Psikofizyolojk reaksiyonlar• Çevre etkenleri (hava kirliliği,sigara)

Nasıl oluşur?

• İNFLAMASYON *Hava yolu daralması *Hava akım kısıtlanması *Akciğer mekaniklerinde değişiklikler

Allerjen Maruziyeti

1. Erken astmatik yanıt• Mediatörler (histamin, lökotrien, triptaz) * Hava yolu düz kas kasılması * Vazodilatasyon * Hava yolu ödemi * Mukus salgısı• 1 saat sürer.• Beta-agonistlerle tedavi edilir.

Allerjen Maruziyeti

2. Geç astmatik yanıt

• Eozinofiller, T-lenfositler, Nötrofiller.• İnflamasyon döngüsü olur.• 4-6 saat sonra ortaya çıkar.• Steroidlerle tedavi edilir.

SAVUNMA

• TH1_tip hücre : Virüs ve Bakteriler• TH2_tip hücre : Parazitler

• TH2 > TH1 ise Allerjiktir.• “Hijyen Hipotezi”

Semptom ve Bulgular

• Wheezing (Hırıltılı solunum)• Öksürük• Göğüste rahatsızlık hissi• Dispne=nefes darlığı

CİDDİ KRİZLER!!!

• Siyanoz • Terleme• Dehidrasyon• Uykusuzluk

Astım 2 grupta sınıflanır:

1. Persistan (ısrarlı) Astım• Öksürük• Balgam• Hiperinflasyon

“Astmatik bronşit” de denir.Fark: Belirli bir uyarıcının olması.

2. İntermittant (aralıklı) Astım

• Allerjik maddeler• Allerji yapan gıdalar• Ailede allerji özgeçmişi

TESTLER

1. Solunum fonksiyon testleri• FEV1 • FEV1 / FVC • FRC , RV

*FEV1 veya FVC kısa etkili bronkodilatör uygulamasını takiben %12 (200 ml)

artarsa Reverzibilite*FRC ve RV’de %15-20 azalma Reverzibilite

2. Bronş provokasyon testleri• Metakolin • Egzersiz • Soğuk3. Arter kan gazları• Solunumsal alkaloz• Alveolar – arteriyal Oksijen gradiyenti4. Akciğer filmleri• normal olabilir.

Fizyolojik Belirtiler

• Bronkodilatörlerle reverzibl hava akım kısıtlılığı

• Hava yolu hiperreaktivitesi

*Nöbet süresince => fıçı göğüs görüntüsü*Oskültasyonda => ronküsler duyulur.

Ayırıcı Tanı

• Dikkatli bir öykü• Fizik muayene• Akciğer grafisi• Akciğer fonsiyon testleri

TEDAVİ

AMAÇ: Her hasta için klinik durumun ve şiddetin belirlenmesi ve belirlenen kategoriye göre tedavinin şekillendirilmesi.

Genel Kural: semptom kontrolü sağlamak için ilaca yüksek dozda başlanır. Sonra hastalığı kontrolde tutacak en düşük doza kadar inilir ve devam edilir.

TEDAVi

• Tedavinin temelini antiinflamutuar ilaçlar (*kortikosteroidler*) oluşturur.

• Akut semptomlarda: kısa etkili bronkodilatörler• Orta-Ciddi Semp.da: kısa etkili bronkodilatörler + inhale kortikosteroid

Kortikosteroidlerin Mekanizması

• İnflamatuar genleri kapatır. Antiinflamatuar genleri tetikler.

• İnflamasyonu tetikleyen hücreleri baskılar.• Akciğer fonk. + havayolu hiperaktivitesini

iyileştirir.• Hastalığı modifiye edici etkileri de vardır.

• Tedavinin yoğunluğu alevlenmenin şiddetine bağlıdır.

• İlaç seçiminde özellikle ‘ölçülü doz inhaler’ (ÖDİ) tercih edilir.

• Hastanın inhale kullanımını iyi kavraması çok önemlidir.

Bronkodilatörler

• Hava yolundaki konstrüksiyonu gevşetmek amaçlı kullanılır.

• En önemli bronkodilatör:*Beta Agonistler.

Bronkodilatörler

• Kısa etkili Beta-agonistler: * AKUT semptomların tedavisinde kullanılır. * Yalnız gerektiğinde alınır. * Etkisi hızlı başlar, 4-6 saat sürer.

• Uzun etkili Beta-agonistler: * Etki süresi 12 saattir. * Bronkodilatör etkisi yanında antiinflamatuar etkisi

de vardır.

ASTIM

İNTERMİTTAN PERSİSTAN

-Gereğinde bronkodilatör kullanımı.

HAFİF ORTA AĞIR

-Günlük bronkodilatör kullanımı

Bronkodilatör+Kronik Antiinflamatuar Tedavi

Semptomlar ise inhale steroid dozu

Yetmezse; Oral Steroid Kürü

Önemli!

Astım oluşumunda birçok farklı mekanizma rol oynadığı için tedavisinde hastanın

kendisini iyi dinlemesi, vücudunun neye nasıl tepki verdiğini iyi bilmesi ve böylece

hastalığın iyiye yönlendirilmesinde kendisinin de rol oynaması gerekir.

• Çevresel kontrolün sağlanması.

AllerjenlerTozDuman(sigara)Gaz(parfüm,boya)BuharYiyecekler..

Kontrol önlemleri, bu maruziyetin azaltılması yönünde olmalı.

alevlenmeleri alevlenmeleri tetikleyebilir.tetikleyebilir.

Nonfarmakolojik Tedavi

Nonfarmakolojik Tedavi

• Astım hakkında eğitimİlaçlar arasındaki farklarSemptomların iyi kavranmasıNasıl kontrol edileceğinin bilinmesi

• Yazılı hareket planına uyma• Anksiyete ve stresten uzaklaşmak• PEF (tepe akım hızı) izlemi

(PEF-metre örnekleri)

Başarılı Tedavide;

• Semptomların sıklığı ve şiddeti azalır.• Spor-Egz. dahil GYA yapılabilir.• Alevlenme olmadan gece boyu uyuyabilme• Bronkodilatörlerin gereğinde kullanılması• Akciğer fonksiyonlarında max iyileşme görülür.

Zor Astım

• Uygun tedaviye rağmen kontrol edilemeyen ağır astım tablosudur.

• Astım tanısının ve tedavi şeklinin yeniden gözden geçirilmesi gerekir.

• Kontrol için: kısa süreli Oral Steroid Kürü Takibinde: inhale kortikosteroidler• Aerobik kondisyonu geliştirmek için Spesifik

Egzersizler içeren Pulmoner Rehabilitasyon programına alınmalı.

Status Astmatikus

• Akut Ağır Astımlı hasta tablosudur.• Solunum yetmezliği oldukça ön plandadır.• Hipoksi,Şiddetli hava akım kısıtlılığı, Artmış

solunum işi bulgularıyla başvururlar.

• Yoğun bakım ünitesinde tedaviye alınırlar.• Tedavi ek O2 ile başlar, İntravenöz steroid ve

yüksek doz inhale Beta-Agonist verilir.

Nokturnal Astım

• Gece artan astım tablosudur.• Tipik olarak sabaha karşı saat 04:00 civarında

akciğer fonksiyonları iyice azalır ve hasta kötüleşir.

• Bu hastalarda daha fazla hava yolu inflamasyonu gözlenir.

Egzersize Bağlı Astım

• Yüksek dakika ventilasyonlu egzersiz sırasında oluşan hava yolu soğuması ve kuruması nedeniyle oluşur.

Bu uyaranlar mast hücrelerini aktive eder.• Düzenli Profilaktik Bronkodilatör kullanımıyla

tedavi edilir.• Soğuk-Kuru havada yapılan egz. : Tetikler. Ilık-Nemli ortam tercih edilmeli.

Mesleksel Astım

• İş yerinde inhale edilen irritanlara yanıt olarak ortaya çıkar.

İrritanlar: organik tozlar, inorganik tozlar, toksik gazlar..

• Bu ajanlara maruziyet Bronkospazm

Tanı: Mesleksel Astım

sonucu

varsa

KORONER ARTER HASTALIĞI

• Yaşamımızı sürdürmemiz için gerekli O2 ve besin maddelerini vücudumuza pompalayan kalbimiz dakikada ortalama 70 kez kasılır ve her defasında arterlere 70 ml kan pompalar.

• Kalp ise koroner damarlar tarafından beslenir.• Bu damarlarda en sık görülen hastalık ise

ATEROSKLEROZ (damar sertliği) dur.• Başta kolesterol olmak üzere bir takım maddelerin

damar çeperine yapışıp birikmesiyle oluşan darlıklar ve tıkanıklıklar koroner arter hastalığına neden olmaktadır.

• Kalp damar hastalıklarında görülebilen şikayet ve klinik bulgular:– MI– Aritmiler– Kalp yetmezliği– Ani ölüm– Angina Pectoris

• Koroner damarların daralmasıyla göğüs bölgesinde oluşan ağrılara ANGİNA denir.

• Kararlı ve kararsız olmak üzere iki sınıfta incelenir.

Kararlı AnginaYorgunluk, sinirlenme, veya soğukla birlikte

göğsün ön tarafında sol kola, boyna ve çeneye yayılan ağrı şeklinde olur. 10-15 dakika süren sıkıştırıcı veya baskı yapıcı tarzda bir ağrıdır.

Kararsız AnginaKararlı anginadan farklı olarak istirahattede ortaya çıkabilir ilaçlara ve dinlenmeye kolay yanıt vermeyebilir.

! Koroner damarların 6 saatten fazla tıkalı kalması kalbin o bölgesindeki dokuların ölmesi ve bu da ritim bozuklukları veya MI ile sonuçlanmaktadır.

Obesite ve Koroner Risk

• Ülkemizde 30 yaş erkeklerin %21 kadınların %43’ü obes

Ülkemizde şişmanlama eğilimi artıyor!...

VKİ 1 birim koroner mortalitede %4-5 artmaya neden olur.

• Abdominal bölge yağ kitlesindeki artış koroner arter hastalığında riski artırır.

Bunun önüne geçmek için;

1. Yaşam tarzı modifikasyonu2. İdeal kiloya ulaşmak3. Motivasyan

Vaka

• 1.75 m. boyunda 76 kg. 65 yaşında erkek hasta, koroner arter hastalığı var.(VKİ=24.8 kg/m2)

Neden Egzersiz ?

• Hastaların tedavisinde en önemli silahımız egzersizdir.

• Hastaların yaşlarına ve ilgi alanlarına dikkat edilerek verilecek egzersizler onların sağlıklı bir yaşam sürdürmelerini sağlayabilir.

Günümüzde insanlar sedanter yaşam tarzlarını benimsedikleri için fazla kilolar ile birlikte koroner hastalıklarada zemin hazırlıyorlar. Sedanter yaşam hipertansiyon riskini %30-50, kalp damar hastalıkları riskini ise 1,5 - 2,4 kat artırıyor.

Egzersizin Yararları

• Düzenli egzersiz MI riskini azalttığı gibi geçirilmişse tekrarlama olasılığını düşürür.

• Ayrıca kan yağlarındaki anormalliklerin düzeltilmesine, hipertansiyon, diyabet ve kilo kontrolüne yardım eder.

Hedef Kalp Hızı

Yapılan egzersizin şiddetini gösteren en pratik yöntem kalp hızının ölçümüdür.

Egzersiz ile ulaşılabilecek maksimum kalp hızı= 220 – kişinin yaşı formülüyle bulunur.

Egzersizde hedeflenen kalp hızı max. kalp hızının %50-75 arasında olmalıdır. Bunun sebebi egzersizden elde edilen verimin bu aralıkta en fazla olmasıdır.

Rehabilitasyon FazıKişinin aktif ve üretici yaşamını tekrar

kazanması amacıyla mümkün olan en iyi fiziksel, mental ve sosyal şartları sağlamak amacıyla yapılan tüm aktiviteler.

Bu aktiviteleri yaparken amacımız, kişinin kendi çabasını ortaya koymasını sağlamaktır.

Kapsamı; – Hastanın korkularını giderme– Hastalık hakkında bilgi verme– Artan risk faktörlerini azaltma– Yaşam tarzını iyi yönde değiştirme– Egzersizin olumlu etkilerini açığa çıkarma

Egzersiz yaptırırken nelere dikkat etmeliyiz

• Kişiye özel egzersiz programı hazırlanmalı• Kalp hastalarının kullandığı beta bloker ilaçlara dikkat

edilmeli• Zorlayıcı egzersizlerden kaçınılmalı• Çok soğuk çok sıcak ve nemli havalarda egzersiz

yaptırılmamalı• Egzersizin ardından yatak istirahatine geçilmemesine

dikkat edilmeli

• Egzersizden sonra çok sıcak, çok soğuk duştan ve saunadan kaçınılmalı

• Egzersiz sırasında nefes darlığı, çarpıntı, baş dönmesi, göz kararması veya göğüs ağrısı gözlenirse egzersize hemen son verilmelidir.

• Bu sonuçlara dayanarak;– Hastamızın maksimal kalp hızı 220-65(hastanın yaşı)

formülünden 155 atım/dk. olduğu görülmüştür.– Hastamızın yaşı, yaşam şekli, bilgi düzeyi, egzersize

uygunluğu göz önüne alınarak hastanın zorlanmayacağı submaksimal egzersizler verilmelidir.

– Hastamızın fiziksel uygunluğu, beslenme durumu mutlaka değerlendirilmelidir.

Egzersiz Programı• Başlangıç olarak solunum egzersizleri verilir.• Aerobik egzersizler(yürüme, hafif tempo

koşma,bisiklet v.b.)• Postüral egzersizler(kardiyopulmoner sistemin

olumsuz yönde etkilenmesini önlemek amaçlı)• Bütün bu egzersizler öncesinde, sırasında ve

sonrasında kan şekeri ve tansiyon ölçülmelidir.

Hipertansiyon nedir?

• Kan basıncının, vasküler komplikasyonlar için risk artışına yol açan düzeylere yükselmesidir

Nedenleri

Arter duvarlarında yağlı materyaller birikmesiDamarların konnektif doku tabakaları

kalınlaşmasıSinirsel gerilimBöbrek fonksiyonları kötü olması nedeniyle

periferde kan akışına olan direnç artar.

Hipertansiyonun Sınıflandırılması

• Normal kan basıncı <120 ve <80 mmHg• Prehipertansiyon 120-139 ve/veya 80-89• Evre 1 HT 140-159 ve/veya 90-99 • Evre 2 HT ≥160 ve/veya ≥100

Yaygınlığı nedir?

• Hipertansiyon yaygın, ancak toplumdaki gerçek sıklığını bilmiyoruz. Ortalama olarak;

Türkiye’deki hipertansiyon prevalansı

31,827,5

36,1

0

10

20

30

40

50

zde

%

Tüm grup Erkek Kadın

Türk Hipertansiyon ve Böbrek Hastalıkları Derneği

Yaşa göre hipertansiyon

11,8

21

39

56,4

7076

79,7

31,8

0

10

20

30

40

50

60

70

80

90

100

zde

%

18-29 30-39 40-49 50-59 60-69 70-79 >=80 Türkiye

Türk Hipertansiyon ve Böbrek Hastalıkları Derneği

Riskleri neler?

• Vasküler morbidite-mortalite artışı• İnme• Kalp yetersizliği• Koroner kalp hastalığı• Periferik arter hastalığı • Kronik böbrek yetersizliği

Neler yapılmalı?

Tuz kısıtlaması Vücut ağırlığının azaltılması Sigaranın bırakılması Alkol alımının kısıtlanması Balık yağı K, Ca, Mg alımının arttırılması

Egzersiz

EGZERSİZ UYGULANIRKEN DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN DURUMLAR

• Önce ısınma egzersizleri yapılmalı (10-15 dk). • Isınma ve soğuma sırasında esnetme egzersizleri yapılmalıdır. • Ana bölümde egzersiz yaparken kalp atımı düzeyi izlenmelidir. • Kalp atımınızı kendiniz sayarak (saymak için durduğunuzda aşağıdaki

şekillerde gösterildiği gibi 5 veya10 sn sayıp 10 veya 6 ile çarpmalısınız) veya kalp atımını gösteren aletleri kullanarak izleyebilirsiniz.

• Yapmaktan zevk alınan aktiviteler gruplar halinde uygulanmalıdır. • Egzersizlerin sonunda aktivite düzeyi yavaş yavaş azaltılmalıdır (soğuma,

5-10 dk).

Egzersizin etkileri 1

1. Sempatik sinir sisteminin aktivitesinin azalması, kan akışına olan periferik direnci azaltabilir.

2. Renal fonksiyondaki değişiklik böbreklerden sodyum atılımını (eliminasyonunu) sağlayarak, sıvı hacminin ve kan basıncının azalmasını mümkün kılar.

Egzersizin etkileri 2

• Sistolik ve diastolik kan basıncı düzenli egzersiz programı ile önemli ölçüde azaltılabilir.

• Bu sonuçlar normotansiflerde, hipertansiflerde istirahat kan basıncını azaltacak şekilde elde edilmiştir.

• Endurans eğitiminden sonra orta yaşlı sağlıklı erkeklerde ortalama arteriyal basıncın düşüşü submaksimal egzersiz testi ile gösterilmiştir.

Egzersizin etkileri 3

• Maksimal oksijen tüketiminin belirli bir yüzdesinde sistolik ve diastolik basınçlar iş kollarla yapıldığı zaman alt ekstremitelerle yapılana göre belirgin olarak daha yüksektir.

• Bu nedenle geniş kas kitlelerini içeren, sürekli, ritmik, aerobik, (bisiklet, koşma, yürüme, yüzme gibi) egzersizler seçilmelidir.

Ne tür egzersizler verilmeli?

• Zorlayıcı egzersiz özellikle kısalma (konsantrik) fazında mekanik olarak periferal arterial sistemi zorlar. Böylece kas perfüzyonu azalır.

• Sempatik sinir sistem aktivitesi, kalp debisi, ortalama arterial basınç, kas kan akışını restore etmek için ciddi olarak artar. Bunun büyüklüğü eforun şiddeti ve katılan kas kütlesinin miktarı ile ilgilidir.

Egzersiz önerileri• Sıklık

Haftanın çoğu, tercihen her günü

• Yoğunluk Orta yoğunlukta (%40-60 VO2R)

• Süre30-60 dakika/gün, sürekli (veya 10’ar dakika)

• TipTemel olarak aerobik (rezistans egzersizle destekleme)Fazla sayıda kas grubunun kullanıldığı, sürekli, ritmik, aerobik (yürüme, koşma, bisiklet, yüzme)Bireyin seçimi önemli.

Sonuç

• Kan basınçları ne olursa olsun tüm bireyler düzenli egzersiz yapma konusunda teşvik edilmelidir.

• Egzersiz kan basıncının düşmesini ve kardiyovasküler komplikasyon riskinin azalmasını sağlar.